Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İnsanın Aczi ve İstiğfarın Önemi

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Cenâb-ı Hakk'ın bizim için hazırladığı bir cenneti vardır, Sıkıntılara, meşakkatlere, müzayakalara düşen insanların duası, Bulutlar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İnsanın Aczi ve İstiğfarın Önemi

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Cenâb-ı Hakk'ın bizim için hazırladığı bir cenneti vardır, Sıkıntılara, meşakkatlere, müzayakalara düşen insanların duası, Bulutlar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn es-selâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.es-selâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbı kitabullâhİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbı kitabullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyu Muhammedin sallallâhu aleyhi ve sellemve enne efdale'l-hedyi hedyu Muhammedin sallallâhu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhtesâtuhâ ve külle muhtesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerre'l-umûri muhtesâtuhâ ve külle muhtesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nârve külle dalâletin fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallâhu aleyhi ve sellemve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallâhu aleyhi ve sellem Hep beraber bir istiğfar edelim:

Hep beraber bir istiğfar edelim:

Estağfirullah estağfirullah estağfirullah Estağfirullah estağfirullah estağfirullah el-Azîm el-Kerîm ellezî lâ İlâhe illâhû el-hayyü'l-kayyûm ve etûbu ileyh. el-Azîm el-Kerîm ellezî lâ İlâhe illâhû el-hayyü'l-kayyûm ve etûbu ileyh. Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ innehû hüve't-tevvâbü'r-rahîm.Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ innehû hüve't-tevvâbü'r-rahîm. Tevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ.

Tevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ.

Allahümme salli salâten kâmileten Allahümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukadve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukad ve tenfericû bihi'l-kürab ve tükdâ bihi'l-havâic ve tünâlü bihi'r-rağâibve tenfericû bihi'l-kürab ve tükdâ bihi'l-havâic ve tünâlü bihi'r-rağâib ve hüsnü'l-havâtimi ve yüsteska'l-kamâmü bi-vechihi'l-Kerîm.ve hüsnü'l-havâtimi ve yüsteska'l-kamâmü bi-vechihi'l-Kerîm. Ve alâ âlihî ve sahbihî fî-külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek.

Ve alâ âlihî ve sahbihî fî-külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek.

Allahümme ente Rabbi lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike Allahümme ente Rabbi lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü. ve va'dike mesteta'tü. Eûzü bike min-şerri mâ sana'tü ebûü leke bi-ni'meteke aleyye Eûzü bike min-şerri mâ sana'tü ebûü leke bi-ni'meteke aleyye ve ebûü bi-zenbi fağfirlî zünûbî fe innehû lâ ye'firu'z-zünûbe illâ ent.

ve ebûü bi-zenbi fağfirlî zünûbî fe innehû lâ ye'firu'z-zünûbe illâ ent.

Allahümme ente'l-melikü lâ ilâhe illâ ente subhâneke ve bi-hamdik. Allahümme ente'l-melikü lâ ilâhe illâ ente subhâneke ve bi-hamdik. Ente Rabbi ve ene abdük. Zalemtü nefsî ve'teraftü bi-zenbî fağfirlî zünûbî cemîâ Ente Rabbi ve ene abdük. Zalemtü nefsî ve'teraftü bi-zenbî fağfirlî zünûbî cemîâ ve innehû lâ ilâhe yağfiru'z-zünûbe illâ ent. ve innehû lâ ilâhe yağfiru'z-zünûbe illâ ent. Vehdini li-ahseni'l-ahlâk lâ yehdinî li-ahsenihâ illâ ent. Vehdini li-ahseni'l-ahlâk lâ yehdinî li-ahsenihâ illâ ent. Vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu annî seyyiehâ illâ ent. Vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu annî seyyiehâ illâ ent. Lebbeyk ve sa'deyk ve'l-hayru küllühû fî yedeyk ve'ş-şerrü leyse ileyk.Lebbeyk ve sa'deyk ve'l-hayru küllühû fî yedeyk ve'ş-şerrü leyse ileyk. Ene bike ve ileyk. Tebârakte Rabbenâ ve Teâleyte nestağfiruke ve netûbü ileyk.

Ene bike ve ileyk. Tebârakte Rabbenâ ve Teâleyte nestağfiruke ve netûbü ileyk.

Estağfirullah estağfirullah estağfirullah bi-adedi külli istiğfârin istağferahü'l-müstağfirûn. Estağfirullah estağfirullah estağfirullah bi-adedi külli istiğfârin istağferahü'l-müstağfirûn. Subhânallah subhânallah subhânallah bi-adedi külli tesbîhin sebbehahü'l-müsebbihûn. Subhânallah subhânallah subhânallah bi-adedi külli tesbîhin sebbehahü'l-müsebbihûn. Elhamdülillah elhamdülillah elhamdülillah bi-adedi külli tehmîdin hamidehü'l-hâmidûnElhamdülillah elhamdülillah elhamdülillah bi-adedi külli tehmîdin hamidehü'l-hâmidûn Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber bi-adedi külli tekbîrin kebberahü'l-mükebbirûn.Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber bi-adedi külli tekbîrin kebberahü'l-mükebbirûn. Lâ ilâhe illallah lâ ilâhe illallah lâ ilâhe illallah bi-adedi külli tehlîlin hellelehü'l-mühellilûn.Lâ ilâhe illallah lâ ilâhe illallah lâ ilâhe illallah bi-adedi külli tehlîlin hellelehü'l-mühellilûn. Allah Allah Allah bi-adedi külli zikrin zekerehü'z-zâkirûn ve gafele an zikrihi'l-gâfilûn.

Allah Allah Allah bi-adedi külli zikrin zekerehü'z-zâkirûn ve gafele an zikrihi'l-gâfilûn.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Derecü'l-cenneh alâ-kadri âyi'l-Kur'ân bi-külli âyetin derecah fe-tilke Derecü'l-cenneh alâ-kadri âyi'l-Kur'ân bi-külli âyetin derecah fe-tilke sittetü âlâf âyeh ve sittetü aşera âyeh beyne-külli deraceteyn mikdâru mâ beyne's-semâisittetü âlâf âyeh ve sittetü aşera âyeh beyne-külli deraceteyn mikdâru mâ beyne's-semâi ve'l-arz fe-yentehî bihî ilâ a'lâ ılliyyîn lehâ seb'ûne elfe rukninve'l-arz fe-yentehî bihî ilâ a'lâ ılliyyîn lehâ seb'ûne elfe ruknin ve hiye yâkûtetün tudiü mesîrati eyyâmin ve leyâlin.

ve hiye yâkûtetün tudiü mesîrati eyyâmin ve leyâlin.

Revâhu Deylemî an İbn Abbas radıyallahu anh.

Revâhu Deylemî an İbn Abbas radıyallahu anh.

Cenâb-ı Hakk'ın bizim için hazırladığı bir cenneti vardır. Bu cennet hazırdır, yapılmıştır. Cenâb-ı Hakk'ın bizim için hazırladığı bir cenneti vardır. Bu cennet hazırdır, yapılmıştır. Herkesin adı da üzerinde yazılıdır. "Burası filanın yeri, burası da filanın yeri…" diye yazmaktadır.Herkesin adı da üzerinde yazılıdır. "Burası filanın yeri, burası da filanın yeri…" diye yazmaktadır. Cehennemde de öyledir. Biz cennetteki yeri hak edersek cennetteki yerimize gideriz,Cehennemde de öyledir. Biz cennetteki yeri hak edersek cennetteki yerimize gideriz, cehennemdeki yerimizi imansız birisine verirler. cehennemdeki yerimizi imansız birisine verirler. Eğer cehennemdeki yeri hak edersek cennetteki yerimizi başka bir cennetliğe verirler, Eğer cehennemdeki yeri hak edersek cennetteki yerimizi başka bir cennetliğe verirler, biz cehennemde onun yerini kazanırız.

biz cehennemde onun yerini kazanırız.

Cennet o kadar büyüktür ki bizim tavsife gücümüz yetmez.Cennet o kadar büyüktür ki bizim tavsife gücümüz yetmez. Güzelliği de bir başkadır.Güzelliği de bir başkadır. Cenâb-ı Hak cenneti Kur'an âyetlerinin derecesine göre derecelendirir. Cenâb-ı Hak cenneti Kur'an âyetlerinin derecesine göre derecelendirir. Cennette 6216 derece vardır. Her derecenin arası yer ile gök arası kadardır. Cennette 6216 derece vardır. Her derecenin arası yer ile gök arası kadardır. Bunu altı binden hesap ederseniz ne kadar mesafe tutar! Bunu altı binden hesap ederseniz ne kadar mesafe tutar! Fakat bu zahirinde böyledir.

Kur'an âyetlerinin mânasında hudut yoktur!
Fakat bu zahirinde böyledir.

Kur'an âyetlerinin mânasında hudut yoktur!
Bunun için Hz. Ali Efendimiz diyor ki; "Ben Elham… [Fâtiha sûresi] hakkında bir yazı yazsam Bunun için Hz. Ali Efendimiz diyor ki; "Ben Elham… [Fâtiha sûresi] hakkında bir yazı yazsam 40 deve yükü yazarım, bitmez!40 deve yükü yazarım, bitmez! Onun için;

"Kur'an Türkçe okunamaz!" derler.

Neden?

Tahdit edersin:

Onun için;

"Kur'an Türkçe okunamaz!" derler.

Neden?

Tahdit edersin:

"Şu şundan ibarettir…"

Hâl böyle değil, çok geniştir.
"Şu şundan ibarettir…"

Hâl böyle değil, çok geniştir.
Binâenaleyh cennetteki yerimizi hak etmek için burada istikameti göstermemiz lazımdır.

Binâenaleyh cennetteki yerimizi hak etmek için burada istikameti göstermemiz lazımdır.

İnnellezîne kâlû Rabbünallâh. "Şu kimseler ki; 'Rabbimiz Allah'tır!' dediler."

İnnellezîne kâlû Rabbünallâh. "Şu kimseler ki; 'Rabbimiz Allah'tır!' dediler."

Sümme's-tekâmû. "Ondan sonra onun üzerinde istikamette durdular."

Sümme's-tekâmû. "Ondan sonra onun üzerinde istikamette durdular."

Allah lafzı neyi icap ediyorsa İslâm'ın lafzı, Allah lafzı neyi icap ediyorsa İslâm'ın lafzı, kelime-i şehâdetin manaları neleri icap ettiriyorsa bu lafız Kur'an'ı,kelime-i şehâdetin manaları neleri icap ettiriyorsa bu lafız Kur'an'ı, Kur'an mânaları içine alır. Bunun için Allah dedikten sonra istikamettedir.

Kur'an mânaları içine alır. Bunun için Allah dedikten sonra istikamettedir.

İstikamet nedir?

Kur'an'ın dediği ve Kur'an'ı bize getirip söyleyen
İstikamet nedir?

Kur'an'ın dediği ve Kur'an'ı bize getirip söyleyen
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetleri nelerden ibaretse Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetleri nelerden ibaretse onların emirlerini yerine getirmek, yasaklarından da öylece korunmaktır. onların emirlerini yerine getirmek, yasaklarından da öylece korunmaktır. İstikamet; bu emirlere yapışmak, tutmak, yasaklardan da kaçınmaktır.

İstikamet; bu emirlere yapışmak, tutmak, yasaklardan da kaçınmaktır.

Bir saatimiz var, ister duvarda asılı olsun ister cebinizde olsun. Bir saatimiz var, ister duvarda asılı olsun ister cebinizde olsun. Bu saatin kalıbı da çok güzel. Bakıyorsunuz güzel bir saat. Bu saatin kalıbı da çok güzel. Bakıyorsunuz güzel bir saat. Belki altındır fakat üstündeki çarklardan bir tanesi ya paslanmıştır ya düşmüş yerinden oynamıştırBelki altındır fakat üstündeki çarklardan bir tanesi ya paslanmıştır ya düşmüş yerinden oynamıştır veyahut bir kaza dolayısıyla kırılmıştır, işlemiyordur. veyahut bir kaza dolayısıyla kırılmıştır, işlemiyordur. Fakat saatin kendisi güzeldir. Bakıyorsunuz çok âlâ.Fakat saatin kendisi güzeldir. Bakıyorsunuz çok âlâ. Fakat parçalardan bir tanesi paslanmış işlemiyor.

Fakat parçalardan bir tanesi paslanmış işlemiyor.

Bu saat bir şeye yarar mı?

Yaramaz, cebinizde boşu boşuna ağırlık yapar.
Bu saat bir şeye yarar mı?

Yaramaz, cebinizde boşu boşuna ağırlık yapar.
Tamirci kabul ediyorsa götürür tamirciye verirsiniz,Tamirci kabul ediyorsa götürür tamirciye verirsiniz, tamirci kabul etmiyorsa atacaksın veyahut satacaksın!

tamirci kabul etmiyorsa atacaksın veyahut satacaksın!

Bu insanda da istikamet bu parçalardan ibarettir. Bu insanda da istikamet bu parçalardan ibarettir. İslâm'ın emirleri nelerse bu emirleri benimseyerek onları kabul etmek, İslâm'ın emirleri nelerse bu emirleri benimseyerek onları kabul etmek, yasaklardan da bu sebeple sakınmak suretiyle İslâm'ın istikameti temin olunur.

yasaklardan da bu sebeple sakınmak suretiyle İslâm'ın istikameti temin olunur.

Bu istikameti temin ettikten sonra;

Bu istikameti temin ettikten sonra;

Ve tenezzelü aleyhimü'l-melâiketü ellâ tehâfû ve lâ tahzenû Ve tenezzelü aleyhimü'l-melâiketü ellâ tehâfû ve lâ tahzenû ve ebşirû bi'l-cennetilletî küntüm tûadûn.

ve ebşirû bi'l-cennetilletî küntüm tûadûn.

İnşaallah bu vaat olunan cennete nail oluruz.

İnşaallah bu vaat olunan cennete nail oluruz.

Beşeriyet dolayısıyla hepimiz âciziz.Beşeriyet dolayısıyla hepimiz âciziz. Bu aczimizi itiraf etmek mecburiyetindeyiz.Bu aczimizi itiraf etmek mecburiyetindeyiz. Okuduğumuz istiğfarlarla da aczimizi beyan ettik.Okuduğumuz istiğfarlarla da aczimizi beyan ettik. Aczimizi beyan edince emirlerin hepsini yapmak Aczimizi beyan edince emirlerin hepsini yapmak ve yasakların hepsinden kurtulmak herkese mümkün olmuyor.ve yasakların hepsinden kurtulmak herkese mümkün olmuyor. Onu herkes yapamıyor. Görüyorsunuz ki birçok müslüman birçok hatayı göz göre göre yapıyor. Onu herkes yapamıyor. Görüyorsunuz ki birçok müslüman birçok hatayı göz göre göre yapıyor. Göre göre yaptıkları hâlde bunlar iki kısma ayrılır:

Göre göre yaptıkları hâlde bunlar iki kısma ayrılır:

İnanır ki bu yasaktır, inanır ki bunun da yapılması lazımdır. İnanır ki bu yasaktır, inanır ki bunun da yapılması lazımdır. Bu emirdir, bu da yasaktır! Amentü billah diyor, inanıyor. Bu emirdir, bu da yasaktır! Amentü billah diyor, inanıyor. Fakat beşeriyet dolayısıyla kusurlar yapıyor.Fakat beşeriyet dolayısıyla kusurlar yapıyor. Bu mahfuzdur, bunun affedilip affedilmemesi Allah'a kalmıştır. Bu mahfuzdur, bunun affedilip affedilmemesi Allah'a kalmıştır. İster affeder isterse cezalandırır.

İster affeder isterse cezalandırır.

Fakat; "Bu nedir canım sen de, üzümü içiyorum da suyunu neden kullanmayacakmışım?.." diye Fakat; "Bu nedir canım sen de, üzümü içiyorum da suyunu neden kullanmayacakmışım?.." diye bir hezeyan işlersen o zaman İslâm'dan da çıkar, her şeyden uzak olur. bir hezeyan işlersen o zaman İslâm'dan da çıkar, her şeyden uzak olur. Allah kusurlarımızı afetsin.

Allah kusurlarımızı afetsin.

Fe-yentehî bihî ilâ a'lâ ılliyyîn. "6216 derecenin üstünde Fe-yentehî bihî ilâ a'lâ ılliyyîn. "6216 derecenin üstünde bunun arkası a'lâ illiyyîne dayanıyor ki bu arşın altıdır."

bunun arkası a'lâ illiyyîne dayanıyor ki bu arşın altıdır."

Arşın altında melâike-i kirâmın makamıdır. Arşın altında melâike-i kirâmın makamıdır. Bu derecelerin sonu o makama gider, oraya dayanır.. Bu derecelerin sonu o makama gider, oraya dayanır.. Burası Cebrâil aleyhisselam'ın; "Ben buradan ileriye geçemem!" dediği yerdir.

Burası Cebrâil aleyhisselam'ın; "Ben buradan ileriye geçemem!" dediği yerdir.

Lehâ seb'ûne elfe ruknin. "Burası yetmiş bin esas üzerine kurulmuştur." Lehâ seb'ûne elfe ruknin. "Burası yetmiş bin esas üzerine kurulmuştur." Ve hiye yâkûtetün tudiü mesîrati eyyâmin ve leyâlin. "A'lâ illiyyîn yakuttan inşa edilmiştir!"Ve hiye yâkûtetün tudiü mesîrati eyyâmin ve leyâlin. "A'lâ illiyyîn yakuttan inşa edilmiştir!" Tudiü mesîrati eyyâmin ve leyâlin.Tudiü mesîrati eyyâmin ve leyâlin. "Yakutun ziyası bir günlük ve bir gecelik yeri ışıldatır, aydınlatır!"

"Yakutun ziyası bir günlük ve bir gecelik yeri ışıldatır, aydınlatır!"

Allah hepimizi affetsin. Cennet, tavsife gücümüzün yetmeyeceği güzelliklerle doludur.Allah hepimizi affetsin. Cennet, tavsife gücümüzün yetmeyeceği güzelliklerle doludur. Bu cenneti kaçırmak kadar büyük, zararlı bir şey yoktur. Bu cenneti kaçırmak kadar büyük, zararlı bir şey yoktur. Bu cennet buradaki şu 50-100 senelik hayatın mükâfatı olacaktır. Bu cennet buradaki şu 50-100 senelik hayatın mükâfatı olacaktır. Kazananlar ne mutlu, kazanamayanlara da ne yazıktır!

Kazananlar ne mutlu, kazanamayanlara da ne yazıktır!

Dirhemü ribâ ye'külühü'r-racülü ve hüve ya'lemü eşeddü indallâh min-sittetin ve selâsîne zeniyye.

Dirhemü ribâ ye'külühü'r-racülü ve hüve ya'lemü eşeddü indallâh min-sittetin ve selâsîne zeniyye.

Saatin işlemesi, makinenin işlemesi için emirler var, demiştik. Saatin işlemesi, makinenin işlemesi için emirler var, demiştik. Parçaların birbirine uygun olarak çalışması lazımdır.Parçaların birbirine uygun olarak çalışması lazımdır. Bir dirhem faiz içeriye girdi mi makine stop eder.Bir dirhem faiz içeriye girdi mi makine stop eder. Nasıl ki bazı tayyareler giderken pervaneden içeriye kuş kaçıyor, çarklar bozuluyor,Nasıl ki bazı tayyareler giderken pervaneden içeriye kuş kaçıyor, çarklar bozuluyor, nihayet uçağın düşmesine kadar sebep olabiliyor.nihayet uçağın düşmesine kadar sebep olabiliyor. Buna başka sebepler de verilir. İşlerken bir arıza olur, çarkın birisi kırılır…Buna başka sebepler de verilir. İşlerken bir arıza olur, çarkın birisi kırılır… Bazı oluyor; "Uçak düştü!" diyorlar, düşmeye sebep olan bir şey oluyor, Bazı oluyor; "Uçak düştü!" diyorlar, düşmeye sebep olan bir şey oluyor, koca gövde aşağıya düşüyor.

koca gövde aşağıya düşüyor.

Eskiden 400 dirheme bir okka derlerdi. Bizim çocukluk zamanlarımızda bir ekmek 400 dirhemdi. Eskiden 400 dirheme bir okka derlerdi. Bizim çocukluk zamanlarımızda bir ekmek 400 dirhemdi. Önceden 400 dirhem bir okka oluyordu. Bugünkü dirhemle 1200 küsur gram ediyor. Önceden 400 dirhem bir okka oluyordu. Bugünkü dirhemle 1200 küsur gram ediyor. O gün "dirhem" diyor, bugün de "gram" diyor. Bir gram, dirhemin en ufak bir cüzüdür.

O gün "dirhem" diyor, bugün de "gram" diyor. Bir gram, dirhemin en ufak bir cüzüdür.

İnsan faiz yiyor…

Ribâ dediği faizdir. Çok değil, bir dirhem faiz yiyor.
İnsan faiz yiyor…

Ribâ dediği faizdir. Çok değil, bir dirhem faiz yiyor.
Fakat bunun haram olduğunu da biliyor ve yiyor!

Fakat bunun haram olduğunu da biliyor ve yiyor!

Eşeddü indallâh min-sittetin ve selâsîne zeniyye.

Zeniyye, zinadır.

Eşeddü indallâh min-sittetin ve selâsîne zeniyye.

Zeniyye, zinadır.

"Ribânın günahı, 36 tane zinadan daha günahtır!"

"Ribânın günahı, 36 tane zinadan daha günahtır!"

Ahmed b. Hanbel, Dârekutnî, Taberânî an İbn Hanzale.

Ahmed b. Hanbel, Dârekutnî, Taberânî an İbn Hanzale.

Namaza dururken aklıma geldi: "Bu din galiba fukarâların dini!" dedim.Namaza dururken aklıma geldi: "Bu din galiba fukarâların dini!" dedim. Bu din olsa olsa fukarâların dinidir. Bu din olsa olsa fukarâların dinidir. Hırslar arttıkça, tamahlar arttıkça insan haramı kolay kolay tanıyamıyor.Hırslar arttıkça, tamahlar arttıkça insan haramı kolay kolay tanıyamıyor. Bu iş olsun, bu olsun, bu olsun… Hep gözler ileriye doğru gidiyor.

Bu iş olsun, bu olsun, bu olsun… Hep gözler ileriye doğru gidiyor.

Bir deli birisini çağırmış, harfleri sormuş:

Bir deli birisini çağırmış, harfleri sormuş:

"Kaçı zararlı kaçı faydalı?" demiş.

Adam; "Üçü zararlı!" demiş.

"Kaçı zararlı kaçı faydalı?" demiş.

Adam; "Üçü zararlı!" demiş.

Nedir o?

Ta, mim, ayn. Tama'; hırsın neticesidir!
Nedir o?

Ta, mim, ayn. Tama'; hırsın neticesidir!
Hırs insanı tama'a götürür, tama'la beraber haramlar adeta mübah kabul edilir ki Hırs insanı tama'a götürür, tama'la beraber haramlar adeta mübah kabul edilir ki böyle olunca faizsiz iş işlemek mümkün değildir. böyle olunca faizsiz iş işlemek mümkün değildir. Kredi yapacak, para verecek ama pahalılık doğacakmış… Kredi yapacak, para verecek ama pahalılık doğacakmış… "Ne doğacak, o benim aklımın işi değil!" diyor,"Ne doğacak, o benim aklımın işi değil!" diyor, "Ben para kazanmasını bilirim! Parayı kazanmak için de ben buna mecburum!.." diyor, "Ben para kazanmasını bilirim! Parayı kazanmak için de ben buna mecburum!.." diyor, ona da veriyorlar.ona da veriyorlar. Allah kusurlarımızı affetsin.

Allah celle ve alâ'ya mütevazı bir boyun lazımdır.
Allah kusurlarımızı affetsin.

Allah celle ve alâ'ya mütevazı bir boyun lazımdır.
Tevazu edecek, O'na yalvaracak, ihtiyaç hisseden bir insan lazımdır.Tevazu edecek, O'na yalvaracak, ihtiyaç hisseden bir insan lazımdır. Zenginlikte bu zor olur. Zenginlikte boyun bükmek, Allah'a ihtiyaç arz etmek, Zenginlikte bu zor olur. Zenginlikte boyun bükmek, Allah'a ihtiyaç arz etmek, tevazu sahibi olmak kolay bir şey değildir. Öyle olanlara ne mutlu!

tevazu sahibi olmak kolay bir şey değildir. Öyle olanlara ne mutlu!

Dirhemün halâlün. Dirhemün halâlün. Yukarıda bir haram söyledi, aşağıda da bir haram söylüyor. Helal bir dirhem var.

Yukarıda bir haram söyledi, aşağıda da bir haram söylüyor. Helal bir dirhem var.

Yeşterî bihî asele. "Bir dirhem helal para ile gidiyor, biraz bal alıyor."

Yeşterî bihî asele. "Bir dirhem helal para ile gidiyor, biraz bal alıyor."

Eskiden bir dirhem paralar kullanılırmış. Eskiden bir dirhem paralar kullanılırmış. Bugün bizim 5 kuruş, 10 kuruş gibi ufak bir paradır. Bugün bizim 5 kuruş, 10 kuruş gibi ufak bir paradır. Daha evvelki zamanımızda da 10 para, 20 para var idi ama şimdi onlar da kalmadı.

Daha evvelki zamanımızda da 10 para, 20 para var idi ama şimdi onlar da kalmadı.

Ve yeşterü bi mâi matar şifâun min külli dâin.Ve yeşterü bi mâi matar şifâun min külli dâin. "Bu balın üzerine yağmur suyunu, gökten inen suyu katıp şerbet yapsan "Bu balın üzerine yağmur suyunu, gökten inen suyu katıp şerbet yapsan ve bunu da içsen." şifâun min külli dâinbu "her derde devadır!"

ve bunu da içsen." şifâun min külli dâinbu "her derde devadır!"

Birisi 36 zinaya mukabil bir günah birisi de her derde devadır; birisi helal, birisi haramdır!

Birisi 36 zinaya mukabil bir günah birisi de her derde devadır; birisi helal, birisi haramdır!

Dirhemü'r-racüli yünfikuhû fî-sıhhatihî hayrun min-ıtki rakabeti inde-mevtihî.

Dirhemü'r-racüli yünfikuhû fî-sıhhatihî hayrun min-ıtki rakabeti inde-mevtihî.

Revâhu Ebu'ş-Şeyh an Ebî Hüreyre.

İnsanın parası vardır, ölürken vasiyet eder:
Revâhu Ebu'ş-Şeyh an Ebî Hüreyre.

İnsanın parası vardır, ölürken vasiyet eder:
"Şunu yapın, bunu yapın, köprüler yapın, camiler yapın, sular getirin, çok köleler azat edin…" der.

"Şunu yapın, bunu yapın, köprüler yapın, camiler yapın, sular getirin, çok köleler azat edin…" der.

Hâlbuki bunun yerine hayattayken bir dirhem infak etse bu, Hâlbuki bunun yerine hayattayken bir dirhem infak etse bu, ölürken yaptığı çok hayırlardan daha hayırlıdır. ölürken yaptığı çok hayırlardan daha hayırlıdır. Nasıl olsa gidiyor, nasıl olsa mirasçılar yapacağını yapacak.Nasıl olsa gidiyor, nasıl olsa mirasçılar yapacağını yapacak. Kimse senin mirasını, vasiyetini dinlemez ki! Kimse senin mirasını, vasiyetini dinlemez ki! Onun için hayattayken yaparsan bu senin için hayırlıdır vesselam.

Onun için hayattayken yaparsan bu senin için hayırlıdır vesselam.

Deminki hadise mutabık bir hadis daha:

Deminki hadise mutabık bir hadis daha:

Dirhemü riben eşeddü indallâh. Bir dirhem, en ufak bir faiz, bizim indimizde değil,Dirhemü riben eşeddü indallâh. Bir dirhem, en ufak bir faiz, bizim indimizde değil, Allah indinde çok şiddetlidir!"

Neyden daha şiddetlidir?

Allah indinde çok şiddetlidir!"

Neyden daha şiddetlidir?

Neyden daha şiddetlidir?

Min-sittetin ve selâsîne zeniyye.
Neyden daha şiddetlidir?

Min-sittetin ve selâsîne zeniyye.
"İnd-i İlâhî'de 36 zinadan şedîddir!" Ve men nebete lahmühû min-suhtin fe'n-nâru evlâ bih. "İnd-i İlâhî'de 36 zinadan şedîddir!" Ve men nebete lahmühû min-suhtin fe'n-nâru evlâ bih. "Kimin vücudu haram lokmalarla meydana geliyorsa o cesedin hakkı cehennemdir!"

"Kimin vücudu haram lokmalarla meydana geliyorsa o cesedin hakkı cehennemdir!"

Haramdan gelen vücudun yerinin cehennem olduğunu anlatıyor.

Haramdan gelen vücudun yerinin cehennem olduğunu anlatıyor.

Beyhakî hazretleri Hz. İbn Abbas'tan.

Beyhakî hazretleri Hz. İbn Abbas'tan.

Da'vetü'l-mekrûbi. "Sıkıntılara, meşakkatlere, müzayakalara düşen insanların duası; Da'vetü'l-mekrûbi. "Sıkıntılara, meşakkatlere, müzayakalara düşen insanların duası; Allâhümme rahmeteke ercû fe lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete ayninAllâhümme rahmeteke ercû fe lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin ve aslih lî şe'nî küllehû lâ ilâhe illâ ent."

ve aslih lî şe'nî küllehû lâ ilâhe illâ ent."

Bu duayı okuyan insan Allah Teâlâ'nın izniyle bütün sıkıntılarından,Bu duayı okuyan insan Allah Teâlâ'nın izniyle bütün sıkıntılarından, meşakkatlerinden, müzayakalarından Allah Teâlâ'nın izniyle kurtulur!

meşakkatlerinden, müzayakalarından Allah Teâlâ'nın izniyle kurtulur!

Allâhümme rahmeteke ercû. "Ya Rabbi, ben senin rahmetini umarım."Allâhümme rahmeteke ercû. "Ya Rabbi, ben senin rahmetini umarım." Fe lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin. Fe lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin. "Gözümü kapayacak kadar az bir zaman olsa da beni bana bırakma!"

"Gözümü kapayacak kadar az bir zaman olsa da beni bana bırakma!"

Ben âcizim, çok büyük hatalar ederim, beni bana bırakma, Ben âcizim, çok büyük hatalar ederim, beni bana bırakma, beni sen kullan yâ Rabbi. Binâenaleyh rahmetini umarım.

beni sen kullan yâ Rabbi. Binâenaleyh rahmetini umarım.

Ve aslih lî şe'nî küllehû. "Benim hayatımda muhtaç olduğum her harekâtımı ıslah eyle yâ Rabbi." Ve aslih lî şe'nî küllehû. "Benim hayatımda muhtaç olduğum her harekâtımı ıslah eyle yâ Rabbi." Lâ ilâhe illâ ent. "Çünkü senden başka mâbudum yoktur!"

Lâ ilâhe illâ ent. "Çünkü senden başka mâbudum yoktur!"

Râvileri Ahmed b. Hanbel, Taberânî an Ebî Bekr.

Râvileri Ahmed b. Hanbel, Taberânî an Ebî Bekr.

Diâmetü'd-dîn ve esâsuhû.

Diâmetü'd-dîn ve esâsuhû.

Nasıl büyük camilerin direği varsa bu dinin de direği, esası üç şeye bağlıdır!

Nasıl büyük camilerin direği varsa bu dinin de direği, esası üç şeye bağlıdır!

Diâme direktir.Diâme direktir. Biri;

el-Ma'rifeti billâh. "Allah'ı hak bilişle biliş!"

Biri;

el-Ma'rifeti billâh. "Allah'ı hak bilişle biliş!"

Ve'l-yakîn. "Biliş kâfi değil, bir de yakînen biliş!"

Ve'l-yakîn. "Biliş kâfi değil, bir de yakînen biliş!"

Ve'l-aklü'nâfî'. "Bir de menfaat veren bir akıl!"

Ve'l-aklü'nâfî'. "Bir de menfaat veren bir akıl!"

Buna dikkat edin!

Kîle: Ve me'l-aklü'n-nâfî'. "Dediler ki; "Yâ Resûlallah, aklu'n-nâfi nedir?'"

Buna dikkat edin!

Kîle: Ve me'l-aklü'n-nâfî'. "Dediler ki; "Yâ Resûlallah, aklu'n-nâfi nedir?'"

Herkes kendini beğenir, aklını beğenir, derler.Herkes kendini beğenir, aklını beğenir, derler. Hepimiz aklımızı beğeniriz fakat ashâb-ı kirâm hazretleri de Cenâb-ı Peygamber'den sordular:

Hepimiz aklımızı beğeniriz fakat ashâb-ı kirâm hazretleri de Cenâb-ı Peygamber'den sordular:

"Yâ Resûlallah, bu akl-ı nâfî dediğin nedir?"

"Yâ Resûlallah, bu akl-ı nâfî dediğin nedir?"

Kâle: el-Keffü an-maâsillâh ve'l-harsü alâ tâatillâh. "Buyurdular ki; Kâle: el-Keffü an-maâsillâh ve'l-harsü alâ tâatillâh. "Buyurdular ki; 'Akl-ı nâfî insanı Allah'a isyandan men eden şeydir.'"

'Akl-ı nâfî insanı Allah'a isyandan men eden şeydir.'"

Yapacağın günahlardan vicdanın muazzep oluyor da onu terk edebiliyor musun?Yapacağın günahlardan vicdanın muazzep oluyor da onu terk edebiliyor musun? Akl-ı nâfî budur.

Faiz alıyorsun, diyor ki; "Haram, yapma, alma!"
Akl-ı nâfî budur.

Faiz alıyorsun, diyor ki; "Haram, yapma, alma!"
Onu men edebiliyor musun; ne âlâ?!.. İçki içecek; "Yok, yapma, haramdır!" Onu men edebiliyor musun; ne âlâ?!.. İçki içecek; "Yok, yapma, haramdır!" Kumar oynayacak; "Hesap vereceksin, olmaz!" Ne kadar günahları varsa içinden gelen,Kumar oynayacak; "Hesap vereceksin, olmaz!" Ne kadar günahları varsa içinden gelen, vicdanından gelen bir kudret-i kudsiyye onu men olmaz diyor. vicdanından gelen bir kudret-i kudsiyye onu men olmaz diyor. Bu akıl terazisidir. Bu Allah Teâlâ'nın yasak ettiklerine; Bu akıl terazisidir. Bu Allah Teâlâ'nın yasak ettiklerine; "Evet, şöyle faydalıymış, böyle faydalıymış…" demek yanlıştır. "Evet, şöyle faydalıymış, böyle faydalıymış…" demek yanlıştır. Bunların hepsi masaldan ibarettir. Allah'ın dediğine bakılır, Allah'ın dediği neyse iş odur!

Bunların hepsi masaldan ibarettir. Allah'ın dediğine bakılır, Allah'ın dediği neyse iş odur!

Cenâb-ı Allah Kur'ân-ı Kerîm'de İbrahim aleyhisselam'ı çok metheder. Cenâb-ı Allah Kur'ân-ı Kerîm'de İbrahim aleyhisselam'ı çok metheder. Birçok yerde de methiyesi vardır.Birçok yerde de methiyesi vardır. İbrahim aleyhisselam'ın methinin sebebi ise onun Allah Teâlâ'ya tam teslim olmasıdır. İbrahim aleyhisselam'ın methinin sebebi ise onun Allah Teâlâ'ya tam teslim olmasıdır. Hiç itiraz yok! Cenâb-ı Hak diyor ki;

"Sen karını ve çocuğunu götür, çölün ortasında bırak!"

Hiç itiraz yok! Cenâb-ı Hak diyor ki;

"Sen karını ve çocuğunu götür, çölün ortasında bırak!"

Orası Şam'dan bin kilometre kadar uzaktır. Orası Şam'dan bin kilometre kadar uzaktır. Hiçbir yerde ağaç yok, ot yok, su yok, insan yok, hayvan yok…

Hiçbir yerde ağaç yok, ot yok, su yok, insan yok, hayvan yok…

"Götür çocuğunu, oraya bırak!" diyor.

Bunları kim yapar, hangimiz yapabiliriz?

"Götür çocuğunu, oraya bırak!" diyor.

Bunları kim yapar, hangimiz yapabiliriz?

Hem hanımı, hem de göz bebeği evladını götüreceksin, çöle bırakacaksın. Hem hanımı, hem de göz bebeği evladını götüreceksin, çöle bırakacaksın. Hangimizin buna aklı erer?!.. Bunlar yaşasa yaşasa ancak 24 saat yaşar, sonra ölürler.Hangimizin buna aklı erer?!.. Bunlar yaşasa yaşasa ancak 24 saat yaşar, sonra ölürler. Çünkü sıcak, gölgelik yok. Bu güneşin hararetine dayanmak imkân haricindedir.

Çünkü sıcak, gölgelik yok. Bu güneşin hararetine dayanmak imkân haricindedir.

Biz bir sene hacca giderken Medine-i Münevvere yolu asfalt değildi,Biz bir sene hacca giderken Medine-i Münevvere yolu asfalt değildi, araba kum üzerinden gidiyordu.araba kum üzerinden gidiyordu. O zaman araba bir yerde saplandı kaldı, kuma takıldı. O zaman araba bir yerde saplandı kaldı, kuma takıldı. İşletti işletti yürütemedi, araba gömüldü. Arabanın benzini de bitti. Adam gitti, İşletti işletti yürütemedi, araba gömüldü. Arabanın benzini de bitti. Adam gitti, ta bilmem nereden benzin aldı, geldi… Bereket ki bunlar gece oldu. ta bilmem nereden benzin aldı, geldi… Bereket ki bunlar gece oldu. Eğer orada gündüz kalsak sıcaktan yaşamak imkânı yok. Eğer orada gündüz kalsak sıcaktan yaşamak imkânı yok. Barınacak gölgelik yok, su yok; o güneşe de bizim tahammülümüz yok!..

Barınacak gölgelik yok, su yok; o güneşe de bizim tahammülümüz yok!..

Onun için bu İbrahim aleyhisselam orada evladını nasıl bırakır?

Onun için bu İbrahim aleyhisselam orada evladını nasıl bırakır?

Allah'ı biliş var! İbrahim aleyhisselam biliyor ki; Allah'ı biliş var! İbrahim aleyhisselam biliyor ki; "Benim Rabbi bana yanlış bir şey söylemez! "Benim Rabbi bana yanlış bir şey söylemez! Benim Rabbimin söylediğinin içinde sayısız, hesapsız hikmetler vardır!"

Benim Rabbimin söylediğinin içinde sayısız, hesapsız hikmetler vardır!"

"Peki yâ Rabbi."

Oğlan büyüdü…

"Peki yâ Rabbi."

Oğlan büyüdü…

"Bunu kes!"

Kim çocuğunu keser, hangi baba evladını yatırır da keser?!..

"Bunu kes!"

Kim çocuğunu keser, hangi baba evladını yatırır da keser?!..

Ama İbrahim aleyhisselam diyor ki;

Ama İbrahim aleyhisselam diyor ki;

"Allah'ın emrine her şey feda, ben de feda! Yat bakayım oğlum!

"Allah'ın emrine her şey feda, ben de feda! Yat bakayım oğlum!

İsmail de;

"Baba, Allah için ben de feda!"

Bu, neden ileri geliyor?

İsmail de;

"Baba, Allah için ben de feda!"

Bu, neden ileri geliyor?

Allah'ı biliş ve Allah'a yakınlık dolayısıyla! Allah ayıptan ve noksanlıklardan münezzehtir. Allah'ı biliş ve Allah'a yakınlık dolayısıyla! Allah ayıptan ve noksanlıklardan münezzehtir. Onun için biz Selamün aleyküm deriz. "Allah seni selamette koysun, Onun için biz Selamün aleyküm deriz. "Allah seni selamette koysun, sen ayıplardan ve kusurlardan berî olasın." diye dua ederken bu dua da elimizden gitti.sen ayıplardan ve kusurlardan berî olasın." diye dua ederken bu dua da elimizden gitti. Sebebi: Biz bu duanın sahibi değiliz. Çünkü bu duayı yerinde yapmıyoruz.Sebebi: Biz bu duanın sahibi değiliz. Çünkü bu duayı yerinde yapmıyoruz. Her şey yerinde yapılır. Her şey yerinde yapılır. Makinelerde yanlış yere konulan çarklar düğmeye basınca derhal arıza yapar, makine işlemez.Makinelerde yanlış yere konulan çarklar düğmeye basınca derhal arıza yapar, makine işlemez. Bu yüzden hepsinin yerli yerine oturması lazımdır.Bu yüzden hepsinin yerli yerine oturması lazımdır. Selamın da böyle yerinde okunması lazımdır. Selam selamettir.

Selamın da böyle yerinde okunması lazımdır. Selam selamettir.

Sen kardeşinin selametini istiyor musun?

Sen kardeşinin selametini istiyor musun?

O selamet çok geniş, büyük memleket çapında bir mânayı taşır.O selamet çok geniş, büyük memleket çapında bir mânayı taşır. Memleketin fakirini fukarâsını, zuefâsını her şeyini görecek; Memleketin fakirini fukarâsını, zuefâsını her şeyini görecek; onların ihtiyaçlarını medar olacak, cemiyetleri de kuracak. onların ihtiyaçlarını medar olacak, cemiyetleri de kuracak. Bu sebeple elinden yalnız başına bir şey gelmez, bunları cemiyetler vasıtasıyla Bu sebeple elinden yalnız başına bir şey gelmez, bunları cemiyetler vasıtasıyla yapmamız lazım gelirken yalnızca Selamün aleyküm deyip geçiyoruz ki bu eksik olur!yapmamız lazım gelirken yalnızca Selamün aleyküm deyip geçiyoruz ki bu eksik olur! Allah kusurlarımızı afetsin de yine onu dilimizden bırakmayalım.Allah kusurlarımızı afetsin de yine onu dilimizden bırakmayalım. İnşaallah bir gün aklımız başımıza gelir.

Akl-ı nâfî neymiş?

İnşaallah bir gün aklımız başımıza gelir.

Akl-ı nâfî neymiş?

İnsanları günahlardan alıkoyan, günahları işletmeyen, günahlardan men eden akıl akl-ı nâfîdir.

İnsanları günahlardan alıkoyan, günahları işletmeyen, günahlardan men eden akıl akl-ı nâfîdir.

Seni günahlardan men edemiyorsa aklın, akl-ı nâfî değildir! Menfaat veren bir akıl değildir.

Seni günahlardan men edemiyorsa aklın, akl-ı nâfî değildir! Menfaat veren bir akıl değildir.

Yalnız maâsîden korunmak kâfi gelmez!

Ve'l-hırsü alâ tâatillâh.
Yalnız maâsîden korunmak kâfi gelmez!

Ve'l-hırsü alâ tâatillâh.
"Aynı zamanda tâat u ibâdetlere harîs olacak!"

"Aynı zamanda tâat u ibâdetlere harîs olacak!"

Gece ibadetine kalkacak. Gece ibadeti çok sevaplıdır. Gece ibadetine kalkacak. Gece ibadeti çok sevaplıdır. Gece teheccüde kalkacak, borç oruçları, namazları varsa onları eda etmeye çalışacak.Gece teheccüde kalkacak, borç oruçları, namazları varsa onları eda etmeye çalışacak. Teheccüt namazı, işrak namazı, duha namazı, Teheccüt namazı, işrak namazı, duha namazı, evvâbin namazı gibi birçok namazı birbirine ekleyecek.evvâbin namazı gibi birçok namazı birbirine ekleyecek. Boş kaldıkça da boyuna namaz kılıyor. Harîs [olacak]. Boş kaldıkça da boyuna namaz kılıyor. Harîs [olacak]. Tâatullah, Allaha tâat geniştir, sevap yalnız namazda değildir.Tâatullah, Allaha tâat geniştir, sevap yalnız namazda değildir. Hem günahlardan kaçınacaksın hem hayırları işleyeceksin, Hem günahlardan kaçınacaksın hem hayırları işleyeceksin, bütün ibadetleri yapacaksın; işte o zaman senin aklın akl-ı nâfî olmuş olur!

bütün ibadetleri yapacaksın; işte o zaman senin aklın akl-ı nâfî olmuş olur!

Hz. Âişe validemizden gelmiş:

Da'vetün fi's-sırri ta'dilü seb'îne da'veten fi'l-alâniye.

Hz. Âişe validemizden gelmiş:

Da'vetün fi's-sırri ta'dilü seb'îne da'veten fi'l-alâniye.

"Kimse duymadan, sessiz olarak yaptığın bir dua "Kimse duymadan, sessiz olarak yaptığın bir dua herkesin dinleyip âmin dediği aşikâre yapılan bir duanın yetmiş katına bedeldir!"

herkesin dinleyip âmin dediği aşikâre yapılan bir duanın yetmiş katına bedeldir!"

Yetmiş defa [sesli olarak] Allah diyeceğine bir kere içinden Allah dersin,Yetmiş defa [sesli olarak] Allah diyeceğine bir kere içinden Allah dersin, diğer şeyler de buna kıyas olur!

diğer şeyler de buna kıyas olur!

Ve'l-hırsü alâ tâatillâh'da bir şey de cemaate devamdır.

Ve'l-hırsü alâ tâatillâh'da bir şey de cemaate devamdır.

Cemaate devamsız olan tâatler noksandır! Cemaate devamsız olan tâatler noksandır! Kendi kendine evinde sabahtan akşama kadar namaz kılsan Kendi kendine evinde sabahtan akşama kadar namaz kılsan geceleri de uyumayıp sabaha kadar namaz kılsangeceleri de uyumayıp sabaha kadar namaz kılsan yine de yatsı ve sabah namazlarında cemaatle kıldığın namazın ecrini alamazsın!yine de yatsı ve sabah namazlarında cemaatle kıldığın namazın ecrini alamazsın! Sabah namazında cemaatle kıldığın dört rekâtlık namazın sevabını başka şeyden almanın imkânı yoktur.Sabah namazında cemaatle kıldığın dört rekâtlık namazın sevabını başka şeyden almanın imkânı yoktur. Rahmetlik üstadımızdan duyduğum kadarıyla birçok Rahmetlik üstadımızdan duyduğum kadarıyla birçok hastalıkların tedavisinde cemaate devamı emretmişler:

hastalıkların tedavisinde cemaate devamı emretmişler:

"Cemaate devam et, cemaatin arasına, safın arasına gir, "Cemaate devam et, cemaatin arasına, safın arasına gir, sendeki hastalık yakın zamanda zayi olur!"

sendeki hastalık yakın zamanda zayi olur!"

Tabiatıyla böyle olduğunu da birçok rivayette dinledik.

Tabiatıyla böyle olduğunu da birçok rivayette dinledik.

Cemaatin fedâilinde,

Cemaatin fedâilinde,

Da'vetü zi'n-nûn. "Balığın karnında kalan Yunus aleyhisselam'ın duası" demek.

Da'vetü zi'n-nûn. "Balığın karnında kalan Yunus aleyhisselam'ın duası" demek.

Deâ bihâ. "Yunus aleyhisselam balığın karnında bu duayı etti."

Deâ bihâ. "Yunus aleyhisselam balığın karnında bu duayı etti."

Ve hiye fî-batini'l-hûti lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn.

Ve hiye fî-batini'l-hûti lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn.

Kur'an'da da mevcuttur.

Kur'an'da da mevcuttur.

Le-yed'u bihâ racülünLe-yed'u bihâ racülün müslimün fî-şey'in kattu ille's-tecâballâhü leh. "Her kim ki bu duayı yaparsamüslimün fî-şey'in kattu ille's-tecâballâhü leh. "Her kim ki bu duayı yaparsa Cenâb-ı Hak Yunus aleyhisselam'ın duasına icabet ettiği gibi muhakkak onun duasına icabet eder!"

Cenâb-ı Hak Yunus aleyhisselam'ın duasına icabet ettiği gibi muhakkak onun duasına icabet eder!"

Bu hadisin râvileri de uzundur.

Bu hadisin râvileri de uzundur.

Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Neseî, Abdilberr, Ebû Yâ'lâ, Hâkim, Beyhakî, Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Neseî, Abdilberr, Ebû Yâ'lâ, Hâkim, Beyhakî, Taberânî an Ebî İbrâhim b. Muhammed b. Sad b. Eb

Taberânî an Ebî İbrâhim b. Muhammed b. Sad b. Eb

Da'vetü'l-mazlûmi müstecâbetün. "Mazlûm olan, hakkı yenen adamın yaptığı yalvarma ve dua müstecaptır,Da'vetü'l-mazlûmi müstecâbetün. "Mazlûm olan, hakkı yenen adamın yaptığı yalvarma ve dua müstecaptır, kabul olunur!"

kabul olunur!"

Ve in kâne fâciran. "İsterse bu mazlum gâvur olsun!"

Ve in kâne fâciran. "İsterse bu mazlum gâvur olsun!"

Mazlum, dövülmüş, elinden hakkı alınmış, gâvur dahi olsaMazlum, dövülmüş, elinden hakkı alınmış, gâvur dahi olsa bunun yapacağı dua ind-i İlâhiyede kabul olunur.

bunun yapacağı dua ind-i İlâhiyede kabul olunur.

"Ama gâvur, kabahatli, çok günahkâr, ayyaş…"

"Ama gâvur, kabahatli, çok günahkâr, ayyaş…"

Ne olursa olsun!

Fe-fücûrühû alâ-nefsih. "Kabahati kendisine aittir."

Ne olursa olsun!

Fe-fücûrühû alâ-nefsih. "Kabahati kendisine aittir."

Yaptığı dua ind-i İlâhiye'de makbûldür. O mazlumluğundan nâşidir.Yaptığı dua ind-i İlâhiye'de makbûldür. O mazlumluğundan nâşidir. Onun için kimseyi hor görüp de onun aleyhinde dua etmesine sebep olacak şeyleri irtikâp etme. Onun için kimseyi hor görüp de onun aleyhinde dua etmesine sebep olacak şeyleri irtikâp etme. Çünkü ind-i İlâhiyede onun duası da makbuldür. Çünkü ind-i İlâhiyede onun duası da makbuldür. "Sarhoş, ayyaş!" dersin, "Gâvurdur! Şöyle kabahatlidir… Ne olacak?.." dersin, ona zulmedersin. "Sarhoş, ayyaş!" dersin, "Gâvurdur! Şöyle kabahatlidir… Ne olacak?.." dersin, ona zulmedersin. Onun ind-i İlâhiyede yapacağı dua makbule geçer, senin de helâkine sebep olur.

Onun ind-i İlâhiyede yapacağı dua makbule geçer, senin de helâkine sebep olur.

Da'vetü'r-racüli li-ehîhi bi-zahri'l-ğaybi lâ türad.

Da'vetü'r-racüli li-ehîhi bi-zahri'l-ğaybi lâ türad.

Bir kişinin müslüman bir kardeşinin arkasından yapacağı bir dua;

Bir kişinin müslüman bir kardeşinin arkasından yapacağı bir dua;

"Yâ Rabbi! Kardeşime şöyle ver böyle ver, afiyet ver, iyilik ver,"Yâ Rabbi! Kardeşime şöyle ver böyle ver, afiyet ver, iyilik ver, işini âsân et…" diye dualar ediyor.

işini âsân et…" diye dualar ediyor.

Bi-zahri'l-ğaybi. "Arkasından."

Kardeşin yanında ama duymuyor,
Bi-zahri'l-ğaybi. "Arkasından."

Kardeşin yanında ama duymuyor,
sen içinden söylüyorsun, içinden söylediğini o duymadığı için bu da gayb sayılıyor.

sen içinden söylüyorsun, içinden söylediğini o duymadığı için bu da gayb sayılıyor.

Lâ türâd. "Bu da reddolunmaz!"

Bu duayı Cenâb-ı Hak reddetmiyor.
Lâ türâd. "Bu da reddolunmaz!"

Bu duayı Cenâb-ı Hak reddetmiyor.
Cenâb-ı Hak; "Bu benim kulumken başka kardeşi için neler istiyor?" diyor,Cenâb-ı Hak; "Bu benim kulumken başka kardeşi için neler istiyor?" diyor, bu yüzden de bu duayı reddetmiyor.

bu yüzden de bu duayı reddetmiyor.

Ebu'd-Derdâ hazretlerinden rivayet olunmuştur.

Ebu'd-Derdâ hazretlerinden rivayet olunmuştur.

Da'vetü'l-mazlûmi tühmelü ale'l-ğamâmi ve tüftehu lehâ ebvâbü's-semâvâtiDa'vetü'l-mazlûmi tühmelü ale'l-ğamâmi ve tüftehu lehâ ebvâbü's-semâvâti İbn Hibbân an Ebî Hüreyre.

İbn Hibbân an Ebî Hüreyre.

ve yukûlü'r-Rabbü tebâreke ve Teâlâ: Ve izzetî le-ensuranneke ve-lev ba'de hînin.

ve yukûlü'r-Rabbü tebâreke ve Teâlâ: Ve izzetî le-ensuranneke ve-lev ba'de hînin.

Mazlumun duasını izah ediyor, misal olarak devam ediyor:

Mazlumun duasını izah ediyor, misal olarak devam ediyor:

"Bulutlar mazlumun duasını alır, semâvâta çıkarır ve Cenâb-ı Hakk'a arz ederler. "

"Bulutlar mazlumun duasını alır, semâvâta çıkarır ve Cenâb-ı Hakk'a arz ederler. "

Hz. Allah celle ve alâ hazretleri de der ki; "Merak etme, Hz. Allah celle ve alâ hazretleri de der ki; "Merak etme, an karîbü'z-zaman ben sana yardım edeceğim,an karîbü'z-zaman ben sana yardım edeceğim, senin duan makbul olacak, aradan biraz vakit geçsin de sana zulmeden adam cezasını bulacak!"

senin duan makbul olacak, aradan biraz vakit geçsin de sana zulmeden adam cezasını bulacak!"

Davetân leyse beynehumâ ve beynallah hicâb. Davetân leyse beynehumâ ve beynallah hicâb. "İki dua var ki onunla Allah arasında perde, h,cap, mâni yoktur. "İki dua var ki onunla Allah arasında perde, h,cap, mâni yoktur. Bu dualar doğrudan doğruya Allah'a erişir!"

Bu dualar doğrudan doğruya Allah'a erişir!"

Da'vetâni leyse beynehüma ve beynallâh hicâbün.Da'vetâni leyse beynehüma ve beynallâh hicâbün. "İki dua var ki kul ile Allah arasında hiçbir engel yoktur! "İki dua var ki kul ile Allah arasında hiçbir engel yoktur! Birisi;

Da'vetü'l-mazlûmi. "Mazlumun duası!" Birisi de;

Birisi;

Da'vetü'l-mazlûmi. "Mazlumun duası!" Birisi de;

Ve da'vetü'l-mer'i li-ehîhi bi-zahri'l-ğaybi. "Kişinin kardeşi için arkasından yaptığı duadır!"

Ve da'vetü'l-mer'i li-ehîhi bi-zahri'l-ğaybi. "Kişinin kardeşi için arkasından yaptığı duadır!"

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; "Kardeşlerinizi çoğaltınız, birbirinizin arkasından tatlı tatlı dualar edersiniz,"Kardeşlerinizi çoğaltınız, birbirinizin arkasından tatlı tatlı dualar edersiniz, bu dualar ve kardeşleriniz sayesinde birçok konuda selamette kalırsınız." buyurmuştur.bu dualar ve kardeşleriniz sayesinde birçok konuda selamette kalırsınız." buyurmuştur. Ve da'vetü'l-mer'i li-ehîhi bi-zahri'l-ğaybi.

Ve da'vetü'l-mer'i li-ehîhi bi-zahri'l-ğaybi.

Müslümanlar hep birbirleriyle kardeştir.

Sözde kardeş! Hiç de öyle değil!

Niçin?

Müslümanlar hep birbirleriyle kardeştir.

Sözde kardeş! Hiç de öyle değil!

Niçin?

Müslümanlığımızın zafiyetinden dolayı kardeşliklerimiz sözdedir. Müslümanlığımızın zafiyetinden dolayı kardeşliklerimiz sözdedir. Hakiki müslümanlar olsak kardeşliğimiz hakiki kardeşlikten de kuvvetli olur. Hakiki müslümanlar olsak kardeşliğimiz hakiki kardeşlikten de kuvvetli olur. Fakat Müslümanlığımızın zâfiyetinden dolayı kardeşliğimiz de zâfiyete uğruyor. Fakat Müslümanlığımızın zâfiyetinden dolayı kardeşliğimiz de zâfiyete uğruyor. Yoksa Allah Teâlâ yanlış demedi!

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Mü'minler kardeştir."

Yoksa Allah Teâlâ yanlış demedi!

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Mü'minler kardeştir."

Allahu Rabbü'l-âlemîn'in dediği gibi mü'minler kardeştir!

Allahu Rabbü'l-âlemîn'in dediği gibi mü'minler kardeştir!

Niçin biz birbirimize kardeşlik yapamıyoruz?

Demek ki imanımızda zâfiyet var.
Niçin biz birbirimize kardeşlik yapamıyoruz?

Demek ki imanımızda zâfiyet var.
Zâfiyet olduğundan dolayı makinelerimiz işlemiyor, Zâfiyet olduğundan dolayı makinelerimiz işlemiyor, işlemediğinden dolayı kardeşlerimize lazım gelen yardımı yapamıyoruz.

işlemediğinden dolayı kardeşlerimize lazım gelen yardımı yapamıyoruz.

Yine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor:

Yine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor:

Da'. "Bırak!" Kîle ve kâle. "Dedikoduyu, boş lafları bırak!" Ve kesrate's-suâli. Da'. "Bırak!" Kîle ve kâle. "Dedikoduyu, boş lafları bırak!" Ve kesrate's-suâli. "Çok sual de sorma!"

Hani birisi gelmiş; "Sineğin ne kadar yağ çıkar?" demiş.

"Çok sual de sorma!"

Hani birisi gelmiş; "Sineğin ne kadar yağ çıkar?" demiş.

"Utanmaz herifler, Hz. Hasan'ın kanını içtiniz,"Utanmaz herifler, Hz. Hasan'ın kanını içtiniz, onu hesaplamadınız da bugün sineğin yağını hesaplıyorsunuz?!.." diye darılmış, onları kovmuş.

onu hesaplamadınız da bugün sineğin yağını hesaplıyorsunuz?!.." diye darılmış, onları kovmuş.

Namazdan, oruçtan kusurlarımız varsa öğrenmek için mecburen soracağız.Namazdan, oruçtan kusurlarımız varsa öğrenmek için mecburen soracağız. Fakat onları incelemek suretiyle; "Allah nerede, Allah'ı nasıl görürüm, Allah nasıldır?.." diye Fakat onları incelemek suretiyle; "Allah nerede, Allah'ı nasıl görürüm, Allah nasıldır?.." diye inceliklerine nüfuz etmek için soruları birbiri ardına sormak caiz değildir!

inceliklerine nüfuz etmek için soruları birbiri ardına sormak caiz değildir!

Ve kesrate's-suâli ve idâate'l-mâli. "Bu caiz olmadığı gibi malın ziyanı da caiz değildir!"

Ve kesrate's-suâli ve idâate'l-mâli. "Bu caiz olmadığı gibi malın ziyanı da caiz değildir!"

Resûl-i Ekrem malın ziyanını men etmiştir. Resûl-i Ekrem malın ziyanını men etmiştir. Can nasılsa mal da öyledir. Mal canın yongasıdır, mal candan bir parçadır. Can nasılsa mal da öyledir. Mal canın yongasıdır, mal candan bir parçadır. Bugün hayat onunla daim olur, İslâmiyet de onun sayesinde yaşıyor.Bugün hayat onunla daim olur, İslâmiyet de onun sayesinde yaşıyor. Zarurette olan insanlar varlıklılara muhtaçtır. Zarurette olan insanlar varlıklılara muhtaçtır. Zaruret var, yiyeceğin yok, içeceğin yok, odunun, kömürün yok; bir varlıklıya muhtaçsın!Zaruret var, yiyeceğin yok, içeceğin yok, odunun, kömürün yok; bir varlıklıya muhtaçsın! Demek ki bu varlığın olmadığı için muhtaç durumdasın.Demek ki bu varlığın olmadığı için muhtaç durumdasın. Ancak varlık sayesinde kendini koruyabilirsin. Ancak varlık sayesinde kendini koruyabilirsin. Öyleyse malını katiyen ziyan etme!

Öyleyse malını katiyen ziyan etme!

Hatta bizim üstad bir vasiyetname yazmış, Hatta bizim üstad bir vasiyetname yazmış, vasiyetnamesinde eğlence günlerinde atılan fişeklere razı olmamış.vasiyetnamesinde eğlence günlerinde atılan fişeklere razı olmamış. Velev ki on para olsa bile kabul etmemiş.Velev ki on para olsa bile kabul etmemiş. Memleket çapında genişletirsin, bakarsın onar para onar para; birçok olur!Memleket çapında genişletirsin, bakarsın onar para onar para; birçok olur! Birer kuruş birer kuruş, birçok para olur! Birer kuruş birer kuruş, birçok para olur! Birisi tanesidir ama 36 milyon insanın koçanı bir araya gelirse kocaman bir yığın yapar.Birisi tanesidir ama 36 milyon insanın koçanı bir araya gelirse kocaman bir yığın yapar. Bir insanın koçanından bir şey olmaz ama 36 milyon insanın bırakacağı koçanBir insanın koçanından bir şey olmaz ama 36 milyon insanın bırakacağı koçan dağlar gibi olur! Sen onu hesaplamıyorsun ama büyük zayiâttır.dağlar gibi olur! Sen onu hesaplamıyorsun ama büyük zayiâttır. Müslümanlar on para da olsa onu zayiattan kabul etmelidir. Müslümanlar on para da olsa onu zayiattan kabul etmelidir. Süslere harcanan paralar zayiâttır. Zevk u sefâlara harcanan paralar zayiâttandır.Süslere harcanan paralar zayiâttır. Zevk u sefâlara harcanan paralar zayiâttandır. Yine lüzumu olmayan şeylere harcanan paralar zayiâttandır.

Yine lüzumu olmayan şeylere harcanan paralar zayiâttandır.

Daû el-cidâl ve'l-mirâ'.

Cidâl, mücadeledir.
Daû el-cidâl ve'l-mirâ'.

Cidâl, mücadeledir.
"Hayır, öyle değil böyledir; sen haksızsın, ben haklıyım…" diye mücadele etmek, tartışmaktır.

"Hayır, öyle değil böyledir; sen haksızsın, ben haklıyım…" diye mücadele etmek, tartışmaktır.

Li-kılleti hayrihimâ. "Kaygısı, hayâsı da yok!" Fe-in ehade'l-ferîkayni kezzâb. Li-kılleti hayrihimâ. "Kaygısı, hayâsı da yok!" Fe-in ehade'l-ferîkayni kezzâb. "İkisinden birisi yalancı!"

O diyor; "Ben atayım." O diyor; "Ben tutayım…" Hâlbuki düşünemiyor.
"İkisinden birisi yalancı!"

O diyor; "Ben atayım." O diyor; "Ben tutayım…" Hâlbuki düşünemiyor.
İkisi de mücadele ettiklerinden dolayı ikisi de günahkâr oluyor. İkisi de mücadele ettiklerinden dolayı ikisi de günahkâr oluyor. Onun için mücadeleyi terk etmek lazımdır!

Onun için mücadeleyi terk etmek lazımdır!

Hanımlar bir vefat münasebetiyle ağlıyormuş.

Hanımlar bir vefat münasebetiyle ağlıyormuş.

İbkîne ve iyyâkünne ve neîka'ş-şeytâni fe-innehû mehmâ kâne mine'l-ayni ve'l-galbi fe-mine'llâh.

İbkîne ve iyyâkünne ve neîka'ş-şeytâni fe-innehû mehmâ kâne mine'l-ayni ve'l-galbi fe-mine'llâh.

Bu ağlamak şeytanın bağırmasına benzer ki eğer kalpten geliyorsa, Bu ağlamak şeytanın bağırmasına benzer ki eğer kalpten geliyorsa, gözden akıyorsa Rahmânîdir. gözden akıyorsa Rahmânîdir. Yok, üstünü başını yırtarak, feryâd u figân ederek; "Vah vah!" diyerek ağlıyorsaYok, üstünü başını yırtarak, feryâd u figân ederek; "Vah vah!" diyerek ağlıyorsa bu da şeytandandır. Bazı insanlar bu gibi şeyleri yaparlar.

bu da şeytandandır. Bazı insanlar bu gibi şeyleri yaparlar.

Deû ed-dünyâ li-ehlihâ. "Dünyayı ehline bırakınız!"Deû ed-dünyâ li-ehlihâ. "Dünyayı ehline bırakınız!" Men-ehaze mine'd-dünyâ fevka mâ yekfîhi ehaze hatfehû ve hüve lâ yeş'ur.Men-ehaze mine'd-dünyâ fevka mâ yekfîhi ehaze hatfehû ve hüve lâ yeş'ur. An EnesAn Enes "Dünyayı kifayetinden fazla benimseyen insan"Dünyayı kifayetinden fazla benimseyen insan helâkini kendi eliyle satın almıştır ki farkında olmaz!"

helâkini kendi eliyle satın almıştır ki farkında olmaz!"

Bunu iyi dinleyin.

Bunu iyi dinleyin.

Deûhü ve ehrîkû alâ bevlihî seclen min-mâin Deûhü ve ehrîkû alâ bevlihî seclen min-mâin Herkes Resûlullah'ı dinliyor. O sırada adamın biri gelmiş.Herkes Resûlullah'ı dinliyor. O sırada adamın biri gelmiş. Orada ihtiyacı gelmiş, işemeye başlamış, işemiş.Orada ihtiyacı gelmiş, işemeye başlamış, işemiş. Tabii görenler kızmışlar, galeyana gelmişler, adamı dövecek olmuşlar.

Tabii görenler kızmışlar, galeyana gelmişler, adamı dövecek olmuşlar.

Cenâb-ı Peygamber;

Deûhü ve ehrîkû alâ bevlihî seclen min-mâin. "Bırakın,
Cenâb-ı Peygamber;

Deûhü ve ehrîkû alâ bevlihî seclen min-mâin. "Bırakın,
bir kova su getirin, oraya dökün!" bir kova su getirin, oraya dökün!" Fe-innemâ büistüm müyessirîne. "Siz kolaylık için halk olan bir milletsiniz, bir cemaatsiniz.Fe-innemâ büistüm müyessirîne. "Siz kolaylık için halk olan bir milletsiniz, bir cemaatsiniz. Bu beşeriyet hata etmiş, aklı ermemiş, bilememiş ve bu hatayı irtikâp etmiş. Bu beşeriyet hata etmiş, aklı ermemiş, bilememiş ve bu hatayı irtikâp etmiş. Binâenaleyh siz ona mukabele etmeyin, oraya bir kova su dökerseniz orası temiz olur. Binâenaleyh siz ona mukabele etmeyin, oraya bir kova su dökerseniz orası temiz olur. Binâenaleyh siz ümmeten müyessirîn olarak bahs olunmuşsunuz!" Binâenaleyh siz ümmeten müyessirîn olarak bahs olunmuşsunuz!" Ve lem tüb'asû müassirîne. "Zorlukçu değilsiniz. İnsanları zora sürüklemeyin,Ve lem tüb'asû müassirîne. "Zorlukçu değilsiniz. İnsanları zora sürüklemeyin, insanlar için kolaylık tarafına gidin!"

insanlar için kolaylık tarafına gidin!"

Ahmet b. Hanbel, Buhâri, Dâvûd, Neseî ve İbn Hibbân An Ebî Hüreyre.

Ahmet b. Hanbel, Buhâri, Dâvûd, Neseî ve İbn Hibbân An Ebî Hüreyre.

Bunu hepimiz ders edinmeliyiz. Beşeriyet iktizası hepimizin çeşitli kusuru oluyor. Bunu hepimiz ders edinmeliyiz. Beşeriyet iktizası hepimizin çeşitli kusuru oluyor. İnsanın gerek şahsında olsun gerek âmmeye olsun kusurlarından dolayı onu İnsanın gerek şahsında olsun gerek âmmeye olsun kusurlarından dolayı onu cemaatin arasından reddedecek şekilde mahcup etmek, cemaatin arasından reddedecek şekilde mahcup etmek, müteessir etmek caiz değildir.müteessir etmek caiz değildir. Burada gitseler, o adamı dövseler; "Sen ne terbiyesiz adamsın,Burada gitseler, o adamı dövseler; "Sen ne terbiyesiz adamsın, ne edepsiz adamsın, hiç öyle şey yapılır mı?.." deseler,ne edepsiz adamsın, hiç öyle şey yapılır mı?.." deseler, adam belki de yediği sopadan nâşi bir daha camiye girmez.

adam belki de yediği sopadan nâşi bir daha camiye girmez.

İnne dûnellâh Azze ve Celle seb'îne elfe hicâbin min-nûrinİnne dûnellâh Azze ve Celle seb'îne elfe hicâbin min-nûrin ve zulmetin ve mâ tesmeu nefsü şey'en min-hissi tilke'l-hucübi illâ zehekat.

ve zulmetin ve mâ tesmeu nefsü şey'en min-hissi tilke'l-hucübi illâ zehekat.

Diyor ki; "Allah ile kul arasında nurdan ve zulmetten yetmiş bin hicap vardır!"

Diyor ki; "Allah ile kul arasında nurdan ve zulmetten yetmiş bin hicap vardır!"

Allah Teâlâ'yı görmek beşerin gücünün içinde değildir. Allah Teâlâ'yı görmek beşerin gücünün içinde değildir. O'ndan size bir ses gelse tahammül edemezsiniz. O'ndan size bir ses gelse tahammül edemezsiniz. Tahammül edemezsiniz, bayılır düşersiniz. Tahammül edemezsiniz, bayılır düşersiniz. İbnü'l-Cevzî gibi bazıları bu hadise "mevzu" demişse bile isabet etmemişlerdir!

İbnü'l-Cevzî gibi bazıları bu hadise "mevzu" demişse bile isabet etmemişlerdir!

Dînârun enfaktehû fî-sebîlillâh, ve dînârun enfaktehû fî-rağbetin,Dînârun enfaktehû fî-sebîlillâh, ve dînârun enfaktehû fî-rağbetin, ve dînârun tesaddakte bihî alâ miskininve dînârun tesaddakte bihî alâ miskinin ve dînarun enfaktehû alâ-ehlike a'zamühâ ecran ellezî enfaktehû alâ-ehlik.

ve dînarun enfaktehû alâ-ehlike a'zamühâ ecran ellezî enfaktehû alâ-ehlik.

İnsan parasını harcıyor, harcarken birisine fisebilillah, cihat uğrunda vs. yerlerde veriyor.İnsan parasını harcıyor, harcarken birisine fisebilillah, cihat uğrunda vs. yerlerde veriyor. Birisini bir köle azadı için veriyor, infak ediyor.Birisini bir köle azadı için veriyor, infak ediyor. Bir parasını yine kurtulsun zavallı diye bir miskine veriyor.Bir parasını yine kurtulsun zavallı diye bir miskine veriyor. Bir parasını ehline, çoluğuna çocuğuna veriyor ki onlar da yesin içsin…

Bir parasını ehline, çoluğuna çocuğuna veriyor ki onlar da yesin içsin…

A'zamühâ ecran ellezî enfaktehû alâ-ehlik. A'zamühâ ecran ellezî enfaktehû alâ-ehlik. "Verdikleri arasında en büyük ecri olan hanımına, çoluğuna çocuğuna verdiği paradır. "Verdikleri arasında en büyük ecri olan hanımına, çoluğuna çocuğuna verdiği paradır. Onların ihtiyaçları için harcadığı para hepsinden daha üstündür!"

Onların ihtiyaçları için harcadığı para hepsinden daha üstündür!"

Çünkü çoluğuna çocuğuna bakman farzdır. Ötekilerine vereceğin nafiledir. Çünkü çoluğuna çocuğuna bakman farzdır. Ötekilerine vereceğin nafiledir. Sadaka yapmak, miskine, başka yerlere vermek nafiledir. Sadaka yapmak, miskine, başka yerlere vermek nafiledir. Ama çoluk çocuğuna bakmak farz-ı ayndır.Ama çoluk çocuğuna bakmak farz-ı ayndır. Kendine nasıl bakıyorsan çoluk çocuğuna da öyle bakmak mecburiyetinde olduğundanKendine nasıl bakıyorsan çoluk çocuğuna da öyle bakmak mecburiyetinde olduğundan en büyük ecir efrâd-ı iyâlinin ihtiyaçlarını karşılayacak harcama parasıdır.en büyük ecir efrâd-ı iyâlinin ihtiyaçlarını karşılayacak harcama parasıdır. Bugün harcadığın paralar yalnız boğazdan ibaret olsa kolaydır. Bugün harcadığın paralar yalnız boğazdan ibaret olsa kolaydır. Fakat ihtiyaç o nispette de genişliyor.

Fakat ihtiyaç o nispette de genişliyor.

Dînârun enfaktehû alâ-nefsik. "Parayı kendine harcıyorsun." Dînârun enfaktehû alâ-nefsik. "Parayı kendine harcıyorsun." Ve dînârun enfaktehû alâ vâlideyk. "Anana-babana veriyorsun." Ve dînârun enfaktehû alâ vâlideyk. "Anana-babana veriyorsun." Ve dînârun enfaktehû alâ ibni lek. "Çocuğuna veriyorsun."Ve dînârun enfaktehû alâ ibni lek. "Çocuğuna veriyorsun." Ve dînârun enfaktehû alâ-ehlik. "Efrâd-ı iyâline veriyorsun."Ve dînârun enfaktehû alâ-ehlik. "Efrâd-ı iyâline veriyorsun." Ve dînârun enfaktehû fî-sebîlillâh, ve hüve ahsenühâ ecran.

Ve dînârun enfaktehû fî-sebîlillâh, ve hüve ahsenühâ ecran.

Yukarıdaki hadiste muarız gibi görünüyorsa da hiç öyle değildir.Yukarıdaki hadiste muarız gibi görünüyorsa da hiç öyle değildir. Burada ehline vermesi dışında fîsebilillâh da veriyorsa bu kendisinin cömertliği var, sehâsı var. Burada ehline vermesi dışında fîsebilillâh da veriyorsa bu kendisinin cömertliği var, sehâsı var. Bundan dolayı da feyzi o cihetten yüksek oluyor. Bundan dolayı da feyzi o cihetten yüksek oluyor. Çünkü tabiatında cömertlik var. Tabiatındaki cömertlikten dolayıÇünkü tabiatında cömertlik var. Tabiatındaki cömertlikten dolayı diğer taraflara da iştirak etmekte geri kalmıyor.

diğer taraflara da iştirak etmekte geri kalmıyor.

Zâka ta'me'l-îmâni. "İnsan imanın tadını tadar…"Allah'a Rab olarak razı olur."

Zâka ta'me'l-îmâni. "İnsan imanın tadını tadar…"Allah'a Rab olarak razı olur."

İbrahim aleyhisselam gibi ondan razı olur.

İbrahim aleyhisselam gibi ondan razı olur.

Ve bi'l-İslâmi dînen. "İslâm dinine de razıdır." Ve bi'l-İslâmi dînen. "İslâm dinine de razıdır." Ve bi-Muhammedin Rasûlen. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den de peygamber olarak razıdır."

Ve bi-Muhammedin Rasûlen. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den de peygamber olarak razıdır."

"Allah'ın bana gönderdiği İslâm bana kâfi, Peygamberim de bana kâfi!" diyor. "Allah'ın bana gönderdiği İslâm bana kâfi, Peygamberim de bana kâfi!" diyor. Bunların üçüne de razıdır.

Bunların üçüne de razıdır.

İbrahim aleyhisselam 16 yaşında putları kırıyor.İbrahim aleyhisselam 16 yaşında putları kırıyor. Urfa'da gölü var, gider bakarsınız. Putları kırarken 16 yaşındaki bir çocuktu. Urfa'da gölü var, gider bakarsınız. Putları kırarken 16 yaşındaki bir çocuktu. Biliyor ki insanın aklı ermez değil, aklı eriyor. Diyor ki;

Biliyor ki insanın aklı ermez değil, aklı eriyor. Diyor ki;

"Bunları kırınca bu adamlar beni bırakmazlar, bana yapacaklarını yapacaklar ama "Bunları kırınca bu adamlar beni bırakmazlar, bana yapacaklarını yapacaklar ama Allah beni koruyacak ve beni muhafaza edecek.Allah beni koruyacak ve beni muhafaza edecek. Ölürsem de şehit giderim. Ama bunları kırmak benim vazifem!"

Ölürsem de şehit giderim. Ama bunları kırmak benim vazifem!"

Onlara sorgular yapıyor, harp ediyor ve putları kırıyor, kırdıktan sonra da ona soruyorlar:

Onlara sorgular yapıyor, harp ediyor ve putları kırıyor, kırdıktan sonra da ona soruyorlar:

Bunları sen mi yaptın?"

"Büyük puta sorun!" diyor.

Bunları sen mi yaptın?"

"Büyük puta sorun!" diyor.

"O söyleyebilir mi?!" diyorlar.

"O söyleyebilir mi?!" diyorlar.

"Siz söylemeyen, dili olmayan bir şeye neden tapınıyorsunuz?" diyor.

"Siz söylemeyen, dili olmayan bir şeye neden tapınıyorsunuz?" diyor.

"Atın bunu ateşe!" diyorlar.

Koca bir ateş hazırlamışlar, atacaklar.
"Atın bunu ateşe!" diyorlar.

Koca bir ateş hazırlamışlar, atacaklar.
Melekler gelmiş, demişler ki; "Yâ İbrahim, Cenâb-ı Hak bizi senin emrine âmâde olarak yolladı. Melekler gelmiş, demişler ki; "Yâ İbrahim, Cenâb-ı Hak bizi senin emrine âmâde olarak yolladı. Ne istersin? Bunların ateşlerini mi dağıtalım, ocaklarını mı söndürelim, Ne istersin? Bunların ateşlerini mi dağıtalım, ocaklarını mı söndürelim, yağmurlar mı yağdıralım, ne yapalım, ne diyorsun?!.."

yağmurlar mı yağdıralım, ne yapalım, ne diyorsun?!.."

Hz. İbrahim bunların hiç birine iltifat etmiyor:

Hz. İbrahim bunların hiç birine iltifat etmiyor:

"Rabbim bu adamların beni ateşe atacaklarını biliyor mu?" diye soruyor."Rabbim bu adamların beni ateşe atacaklarını biliyor mu?" diye soruyor. Kendisi O'nun bildiğini biliyor da onlara tasdik ettirmek için soruyor.

Kendisi O'nun bildiğini biliyor da onlara tasdik ettirmek için soruyor.

"Evet, biliyor." diyorlar.

"Öyleyse çekilin! Hasbî, O bana yeter! Size ihtiyacım yok!"

"Evet, biliyor." diyorlar.

"Öyleyse çekilin! Hasbî, O bana yeter! Size ihtiyacım yok!"

İşte iman marifeti ve yakîn diye buna denir. İşte iman marifeti ve yakîn diye buna denir. Biz Allah'ı her türlü biliyoruz ama neredeyse farenin deliğe girmesi gibi Biz Allah'ı her türlü biliyoruz ama neredeyse farenin deliğe girmesi gibi kendimizde, hayatımızdan kaçacak delik arıyoruz. Bu imanımızdaki zâfiyet dolayısıyla.

kendimizde, hayatımızdan kaçacak delik arıyoruz. Bu imanımızdaki zâfiyet dolayısıyla.

İmanı tadını tadan insan Allah'tan razıdır. İmanı tadını tadan insan Allah'tan razıdır. Böyle bir insan Allah Teâlâ'nın emirlerine bilâperva inkıyat eder. Böyle bir insan Allah Teâlâ'nın emirlerine bilâperva inkıyat eder. "Asacaklarmış, assınlar; keseceklermiş, varsın kessinler;"Asacaklarmış, assınlar; keseceklermiş, varsın kessinler; Allah böyle istedi, ben onu yapacağım!" der.

Allah böyle istedi, ben onu yapacağım!" der.

"İslâm emrediyor mu? İslâm'ın emrettiğine boynum fedadır!"

"İslâm emrediyor mu? İslâm'ın emrettiğine boynum fedadır!"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e şöyle söylediler: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e şöyle söylediler: "Peygamberim'e anam babam feda olsun. Ben de feda olayım!"

"Peygamberim'e anam babam feda olsun. Ben de feda olayım!"

"Peygamber'e karşı bu his, bu iştiyak olmadıkça o sevgi kuru laftan ibarettir!" diyor.

"Peygamber'e karşı bu his, bu iştiyak olmadıkça o sevgi kuru laftan ibarettir!" diyor.

Sallallahu aleyhi ve sellem. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin Sallallahu aleyhi ve sellem. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed diyoruz.ve alâ âli seyyidinâ Muhammed diyoruz. Hele Sakal-ı Şerîf çıktığı vakit ne güzel bir ahenkle yüzlerce kişi ileHele Sakal-ı Şerîf çıktığı vakit ne güzel bir ahenkle yüzlerce kişi ile Allahümme salli alâ diyerek salât u selâm getiriyoruz, Allahümme salli alâ diyerek salât u selâm getiriyoruz, içimizde de bir şeyler oluyor ama bu kurudur!

Niçin?

içimizde de bir şeyler oluyor ama bu kurudur!

Niçin?

Emr-i Peygamberî'ye fedakârlık yapamıyoruz!

Emr-i Peygamberî'ye fedakârlık yapamıyoruz!

Ashâb-ı kirâmın içinde Ebu'd-Derdâ denilen bir zat var.Ashâb-ı kirâmın içinde Ebu'd-Derdâ denilen bir zat var. Bir gün sararmış, solmuş.

Resûlullah demiş ki;

Bir gün sararmış, solmuş.

Resûlullah demiş ki;

"Ne oluyor sana, hasta mısın?"

"Hayır yâ Resûlallah, hasta değilim."

"Ne oluyor sana, hasta mısın?"

"Hayır yâ Resûlallah, hasta değilim."

"Neden böyle sarardın soldun?"

"Yâ Resûlallah, bu sana olan iştiyakımdandır.
"Neden böyle sarardın soldun?"

"Yâ Resûlallah, bu sana olan iştiyakımdandır.
Dünyada beraberiz ama yarın nasıl olsa bu dünyadan bir ayrılık var. Dünyada beraberiz ama yarın nasıl olsa bu dünyadan bir ayrılık var. Kim bilir, sen Peygamber olman dolayısıyla bu altı bin derecenin en üstündeki Kim bilir, sen Peygamber olman dolayısıyla bu altı bin derecenin en üstündeki Makâm-ı Mahmûd'da olursun. Makâm-ı Mahmûd'da olursun. Sen Makâm-ı Mahmûd'a gittikten sonra biz seni nasıl göreceğiz?Sen Makâm-ı Mahmûd'a gittikten sonra biz seni nasıl göreceğiz? Biz cennete girsek bile aşağıda olan bir insan yukarıdakini nasıl görecek?!.."

Biz cennete girsek bile aşağıda olan bir insan yukarıdakini nasıl görecek?!.."

O zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

O zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Herkes sevdiğiyle beraberdir!"

"Herkes sevdiğiyle beraberdir!"

Herkes sevdiğini orada görebilir.Herkes sevdiğini orada görebilir. Cenâb-ı Peygamber'i milyarlarca insan olduğu yerden rahatlıkla görecek,Cenâb-ı Peygamber'i milyarlarca insan olduğu yerden rahatlıkla görecek, öyle kapışma itişme de olmaz, rahatlıkla görülür. öyle kapışma itişme de olmaz, rahatlıkla görülür. Cenâb-ı Peygamberimiz'in görüşü öyle olacak, kimseye ayrılık gayrılık olmayacak.Cenâb-ı Peygamberimiz'in görüşü öyle olacak, kimseye ayrılık gayrılık olmayacak. Ama ona olan sevgi, iştiyak adamı ne hâle getirmiş. Ama ona olan sevgi, iştiyak adamı ne hâle getirmiş. İşte bu muhabbet içerde hâsıl olmadıkça; İşte bu muhabbet içerde hâsıl olmadıkça; "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den razı oldum." demek hayalden ibarettir."Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den razı oldum." demek hayalden ibarettir. Allah kusurlarımızı affetsin.

Allah kusurlarımızı affetsin.

Ahmed b. Hanbel, Müslim, Tirmizî.

Zâkirullah fi'l-ğâfilîne bi-menzileti's-sâbiri fi'l-fârîn.

Ahmed b. Hanbel, Müslim, Tirmizî.

Zâkirullah fi'l-ğâfilîne bi-menzileti's-sâbiri fi'l-fârîn.

An İbn Mes'ûd.

Gafil adamlar çarşıda, pazarda her gün alışverişle meşguldür.
An İbn Mes'ûd.

Gafil adamlar çarşıda, pazarda her gün alışverişle meşguldür.
O patates satıyor, öteki domates satıyor, herkes bir şey satacağım diye bağırıyor…O patates satıyor, öteki domates satıyor, herkes bir şey satacağım diye bağırıyor… Sen de onların arasında içinden;Sen de onların arasında içinden; Lâ İlâhe illallâh, lâ İlâhe illallah, lâ İlâhe illallah Lâ İlâhe illallâh, lâ İlâhe illallah, lâ İlâhe illallah yahut Allah, Allah, Allah yahut subhanallah… diyorsun. yahut Allah, Allah, Allah yahut subhanallah… diyorsun. Tabii onlar da alışverişte oluyor.

"Gafillerin arasında Allahu Teâlâ'yı zikreden;
Tabii onlar da alışverişte oluyor.

"Gafillerin arasında Allahu Teâlâ'yı zikreden;
düşmanla muharebe edildiğinde herkes kaçarken kaçmayan,düşmanla muharebe edildiğinde herkes kaçarken kaçmayan, düşmanla sabır ve metanet içinde savaşan kişinin hâli gibidir!"

düşmanla sabır ve metanet içinde savaşan kişinin hâli gibidir!"

Herkes kaçarken düşmana karşı sabır ve metanet içinde bombalarını hazırlamış, Herkes kaçarken düşmana karşı sabır ve metanet içinde bombalarını hazırlamış, makinelinin başına geçmiş, düşmana ateş ediyor, kaçmıyor.makinelinin başına geçmiş, düşmana ateş ediyor, kaçmıyor. Herkes kaçarken kaçmayan o babayiğit mert asker gibi Herkes kaçarken kaçmayan o babayiğit mert asker gibi onun sevabı ne ise bu gafillerin arasında Allah Teâlâ'yı zikredenin de derecesi böyledir.onun sevabı ne ise bu gafillerin arasında Allah Teâlâ'yı zikredenin de derecesi böyledir. Onun için bu gibi yerler de fırsat bilinmelidir. Onun için bu gibi yerler de fırsat bilinmelidir. Çarşıda pazarda giderken tesbih elinde olsun olmasın dili var ya, Çarşıda pazarda giderken tesbih elinde olsun olmasın dili var ya, içinden kendi kendine Allah Teâlâ'nın zikrini yapar.

içinden kendi kendine Allah Teâlâ'nın zikrini yapar.

Zâkirullah hâliyen ke-mübârazetin ile'l-küffâri min-beyni's-sufûfi hâliyen.

Zâkirullah hâliyen.

Zâkirullah hâliyen ke-mübârazetin ile'l-küffâri min-beyni's-sufûfi hâliyen.

Zâkirullah hâliyen.

Tenha bir yerde Allahu Teâlâ'yı zikrediyor.Tenha bir yerde Allahu Teâlâ'yı zikrediyor. Kimse onun zikrettiğini görmüyor. Kimse onun zikrettiğini görmüyor. Camide olursun, Allah Allah… dersin okursun, herkes de; "Bu adam zikrediyor." der. Camide olursun, Allah Allah… dersin okursun, herkes de; "Bu adam zikrediyor." der. Kur'an okuyor, namaz kılıyor… Bunu herkes görür. Kur'an okuyor, namaz kılıyor… Bunu herkes görür. Fakat öyle bir yerdesin ki seni Allah'tan başka kimse görmez.Fakat öyle bir yerdesin ki seni Allah'tan başka kimse görmez. Orada eline tesbihini almışsın, Allah diyorsun yahut Kur'an'ı açmışsın,Orada eline tesbihini almışsın, Allah diyorsun yahut Kur'an'ı açmışsın, Kur'an okuyorsun yahut namaza durmuşsun, namazını kılıyorsun…

Kur'an okuyorsun yahut namaza durmuşsun, namazını kılıyorsun…

Ke-mübârazetin ile'l-küffâri min-beyni's-sufûfi hâliyen. Ke-mübârazetin ile'l-küffâri min-beyni's-sufûfi hâliyen. "[Tenha yerlerdeki] zâkirler muharebe zamanında atların arasında "[Tenha yerlerdeki] zâkirler muharebe zamanında atların arasında düşmana karşı yalnız başına kılıcını çekmiş, onlara saldıran babayiğit gibidir!"

düşmana karşı yalnız başına kılıcını çekmiş, onlara saldıran babayiğit gibidir!"

Zâkirullahi Teâlâ fî-Ramadâni.

Zâkirullahi Teâlâ fî-Ramadâni.

Her zaman zikrin sevabı ayrıdır. Ramazanın kıymeti ayrıdır, bir başka günün kıymeti ayrıdır.

Her zaman zikrin sevabı ayrıdır. Ramazanın kıymeti ayrıdır, bir başka günün kıymeti ayrıdır.

Yüğferu lehû ve sâilüllâhi fîhi lâ yehîbü. "Her zaman mağfiret vardır. Yüğferu lehû ve sâilüllâhi fîhi lâ yehîbü. "Her zaman mağfiret vardır. Fakat Ramazan'daki mağfiret ayrı, daha üstün bir mağfirettir!"

Fakat Ramazan'daki mağfiret ayrı, daha üstün bir mağfirettir!"

Bununla beraber Ramazan'da bir sürü dilekler, yalvarmalar var. Bununla beraber Ramazan'da bir sürü dilekler, yalvarmalar var. O hem zâkirdir hem de Cenâb-ı Hakk'a yalvarmaktadır.O hem zâkirdir hem de Cenâb-ı Hakk'a yalvarmaktadır. Onun yalvarması geri çevrilmez.

Onun yalvarması geri çevrilmez.

Beşeriyet iktizası bazen insanlar iyi rüyalar görür bazen de korkunç rüyalar görür.

Beşeriyet iktizası bazen insanlar iyi rüyalar görür bazen de korkunç rüyalar görür.

"Korkunç, işe yaramayan rüyalar şeytandandır. Korkunç rüyalar sizi aldatmak içindir."Korkunç, işe yaramayan rüyalar şeytandandır. Korkunç rüyalar sizi aldatmak içindir. Onu kimseye söylemeyin. Söylemeyin ve onun şerrinden Allah'a sığının.Onu kimseye söylemeyin. Söylemeyin ve onun şerrinden Allah'a sığının. O rüya kapalı kalsın!"

O rüya kapalı kalsın!"

"Yâ Rabbi, bu rüyanın şerrinden sana sığınırım." dersin."Yâ Rabbi, bu rüyanın şerrinden sana sığınırım." dersin. Soluna da tu tu tu diyerek üç defa "Yâ Rabbi, bu rüyanın şerrinden sana sığınırım!" dersen Soluna da tu tu tu diyerek üç defa "Yâ Rabbi, bu rüyanın şerrinden sana sığınırım!" dersen onun zararı olmaz.

onun zararı olmaz.

Bir adam Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e anlatıyor:

Bir adam Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e anlatıyor:

Kâle yâ Resûlallah, innî raeytü fi'l-menâm enne ra'sî kutia.Kâle yâ Resûlallah, innî raeytü fi'l-menâm enne ra'sî kutia. "Yâ Resûlallah rüyamda başım kesildi." Ve hüve yetehaddelü ve ene edbeuhû."Yâ Resûlallah rüyamda başım kesildi." Ve hüve yetehaddelü ve ene edbeuhû. "Baş kesilmiş, hoplaya hoplaya gidiyor; bu da başının arkasından gidiyor…"

"Baş kesilmiş, hoplaya hoplaya gidiyor; bu da başının arkasından gidiyor…"

Efendimiz demiş ki;

Efendimiz demiş ki;

"Bu şeytandandır. Seni korkutmak için şeytan söylemiştir. "Bu şeytandandır. Seni korkutmak için şeytan söylemiştir. Böyle rüya görenler bu rüyalarını söylemesinler. Böyle rüya görenler bu rüyalarını söylemesinler. Böyle rüyaların şerrinden de Allah'a sığınsınlar, kâfidir!"

Böyle rüyaların şerrinden de Allah'a sığınsınlar, kâfidir!"

Zâke racülün bâle'ş-şeytânü fî-üzünihî.

Zâke racülün bâle'ş-şeytânü fî-üzünihî.

Raculün nâme leylehâ hatta adbah kâle fevkahâ.

Raculün nâme leylehâ hatta adbah kâle fevkahâ.

Resûlullah'ın zamanından bir adamı anlatıyorlar:

Resûlullah'ın zamanından bir adamı anlatıyorlar:

"Yâ Resûlallah, filan adam akşam bir yatar, sabaha kadar uyur…"

"Yâ Resûlallah, filan adam akşam bir yatar, sabaha kadar uyur…"

Zâke racülün bâle'ş-şeytânü fî-üzünihî. Zâke racülün bâle'ş-şeytânü fî-üzünihî. "Bu bir adamdır ki onun kulağına şeytan işemiş, sabaha kadar uyanamıyor, uyuyor!"

"Bu bir adamdır ki onun kulağına şeytan işemiş, sabaha kadar uyanamıyor, uyuyor!"

Sabah namazına kalkıp kılıyor mu kılamıyor mu, ondan bahsetmiyor.

Sabah namazına kalkıp kılıyor mu kılamıyor mu, ondan bahsetmiyor.

Zâke mahdu'l-îmân.

Zâke mahdu'l-îmân.

Ahmed b. Hanbel, Hz. Âişe validemizden.

Ahmed b. Hanbel, Hz. Âişe validemizden.

Kâle şekevke yâ Resûlullah mâ yecidûne mine'l-vesvese kâle fevkahâ. Kâle şekevke yâ Resûlullah mâ yecidûne mine'l-vesvese kâle fevkahâ. Birisi gelmiş, içindeki vesveseden dolayı da Resûlullah'a şikâyet ediyor:

Birisi gelmiş, içindeki vesveseden dolayı da Resûlullah'a şikâyet ediyor:

"İçimden şöyle şöyle vesveseler geliyor."

"İçimden şöyle şöyle vesveseler geliyor."

Efendimiz diyor ki;

Zâke mahdu'l-îmân. "Bu sırf imanın mahsulüdür.
Efendimiz diyor ki;

Zâke mahdu'l-îmân. "Bu sırf imanın mahsulüdür.
İçindeki vesveselerin sana gelişi imandan ileri gelir, bunlar senin imanının kuvvetli oluşundandır!"

İçindeki vesveselerin sana gelişi imandan ileri gelir, bunlar senin imanının kuvvetli oluşundandır!"

Biliyorsunuz ki fukarâların evine hiç hırsız girmez.

Biliyorsunuz ki fukarâların evine hiç hırsız girmez.

Fukarânın evine hiç hırsız girdiği var mı?

Yok! Hırsız hep zenginlerin evine uğrar.
Fukarânın evine hiç hırsız girdiği var mı?

Yok! Hırsız hep zenginlerin evine uğrar.
Ev zenginse mal gibi şeyler çoksa o eve uğrar. Ev zenginse mal gibi şeyler çoksa o eve uğrar. Şeytan da böyledir. İmansız adama hiç uğramaz. O zaten gitmiş, yolunu bulmuş.Şeytan da böyledir. İmansız adama hiç uğramaz. O zaten gitmiş, yolunu bulmuş. Bir müslümanı, bir imanlıyı kandırmak için ona vesveseler verir. Bir müslümanı, bir imanlıyı kandırmak için ona vesveseler verir. Hâlbuki bu, onun imanının kuvvetindendir; onu hiç merak etme, ona hiç aldırma!

Hâlbuki bu, onun imanının kuvvetindendir; onu hiç merak etme, ona hiç aldırma!

Zerâriyyu'l-müslimîn yevme'l-kıyâmeti tahte'l-arş Zerâriyyu'l-müslimîn yevme'l-kıyâmeti tahte'l-arş şâfiun ve müşeffeun men lem yebluğisnetey aşerete seneten ve men şâfiun ve müşeffeun men lem yebluğisnetey aşerete seneten ve men beleğa selâse aşerete seneten ve aleyhi velehû.

beleğa selâse aşerete seneten ve aleyhi velehû.

Müslümanların çocukları kıyamet gününde tahte'l-arş'ta imiş.

Müslümanların çocukları kıyamet gününde tahte'l-arş'ta imiş.

Tahte'l-arş; "Arşın altı."

Şâfiun ve müşeffeun.

Tahte'l-arş; "Arşın altı."

Şâfiun ve müşeffeun.

"Vefat eden ufak çocuklar günah işlemeden buraya geldikleri için tahte'l-arşta makamları olur."Vefat eden ufak çocuklar günah işlemeden buraya geldikleri için tahte'l-arşta makamları olur. Analarına, babalarına ve belki başkalarına da şefaat ederler. Analarına, babalarına ve belki başkalarına da şefaat ederler. Onların bu şefaatleri de geri çevrilmeyecek.Onların bu şefaatleri de geri çevrilmeyecek. "Sus, senin şefaatin makbul değil!" denilmez, onun anası babası hakkında şefaati kabul olunur!"

"Sus, senin şefaatin makbul değil!" denilmez, onun anası babası hakkında şefaati kabul olunur!"

Men lem yeblüğı isney aşere seneten. Men lem yeblüğı isney aşere seneten. "12 yaşına varmadan evvel âhirete göçtüyse o çocuğun şefaati makbuldür."12 yaşına varmadan evvel âhirete göçtüyse o çocuğun şefaati makbuldür. Sabi çocukları 12 yaşlarını doldurmadan ölürlerse bunlar şefaatçi olurlar.Sabi çocukları 12 yaşlarını doldurmadan ölürlerse bunlar şefaatçi olurlar. Onun için 'Bunlar âhirete gitti!' diye ağlamayın, onlar orada sizin için [şefaat talep] ediyorlar.

Onun için 'Bunlar âhirete gitti!' diye ağlamayın, onlar orada sizin için [şefaat talep] ediyorlar.

Ve men beleğa selâse aşere seneten fe-aleyhi ve lehû fe-aleyhi ve lehû. Ve men beleğa selâse aşere seneten fe-aleyhi ve lehû fe-aleyhi ve lehû. "Ama 13 yaşına girerse onun yaptığı artık üzerinedir. Onun hayrı da şerri de kendisine aittir!"

"Ama 13 yaşına girerse onun yaptığı artık üzerinedir. Onun hayrı da şerri de kendisine aittir!"

Zebîhatü'l-müslimi halâlün. "Müslümanların kestikleri helaldir."Zebîhatü'l-müslimi halâlün. "Müslümanların kestikleri helaldir." Semmâ ev lem-yüsemmi mâ lem-yeteammed. "Bilmeyerek besmeleyi unutsa da kestiği helaldir!"

Semmâ ev lem-yüsemmi mâ lem-yeteammed. "Bilmeyerek besmeleyi unutsa da kestiği helaldir!"

Keserken aceleye geldi; hayvan ölüyordu, ölmesin diye keserken acele etti,Keserken aceleye geldi; hayvan ölüyordu, ölmesin diye keserken acele etti, bismillah demeyi unuttu, yine de bu helaldir.

bismillah demeyi unuttu, yine de bu helaldir.

İster bismillah desin ister diyemesin, kastı yoktur. İster bismillah desin ister diyemesin, kastı yoktur. Hayvan ölüyordu, "Keseyim de ölmesin, murdar gitmesin!" diyerek acele etti, besmeleyi unuttu.Hayvan ölüyordu, "Keseyim de ölmesin, murdar gitmesin!" diyerek acele etti, besmeleyi unuttu. Bu unutkanlık dolayısıyla kestiği helaldir.

Bu unutkanlık dolayısıyla kestiği helaldir.

Ve's-saydü kezâlik. "Av da böyledir!"

Ve's-saydü kezâlik. "Av da böyledir!"

Zübbû an-ağrâdıküm bi-emvâliküm. Zübbû an-ağrâdıküm bi-emvâliküm. "Siz mallarınızla iffetinizi, namusunuzu, şerefinizi muhafaza ediniz. "Siz mallarınızla iffetinizi, namusunuzu, şerefinizi muhafaza ediniz. Siz mallarınızla kendi üzerinize gelecek iftiraları, zemmedilmeleri men ediniz!"

Siz mallarınızla kendi üzerinize gelecek iftiraları, zemmedilmeleri men ediniz!"

Kâlû: Keyfe? "Etraftan; 'Üzerimize gelen fenalıkları parayla, malla defetmek nasıl olur?' dediler."

Kâlû: Keyfe? "Etraftan; 'Üzerimize gelen fenalıkları parayla, malla defetmek nasıl olur?' dediler."

Kâle: Tu'tûne'ş-şâire ve men tehâfûne lisâneh.

Eskiden şairler varmış.
Kâle: Tu'tûne'ş-şâire ve men tehâfûne lisâneh.

Eskiden şairler varmış.
Bu şairler yaman adamlarmış, methettiklerini göklere çıkarırlar, Bu şairler yaman adamlarmış, methettiklerini göklere çıkarırlar, istemediklerini de yerin dibine batırırlarmış. Parayı verirsen seni metheder, seni göklere çıkarır; istemediklerini de yerin dibine batırırlarmış. Parayı verirsen seni metheder, seni göklere çıkarır; işine gelmiyorsa seni yerin dibine batırırmış. işine gelmiyorsa seni yerin dibine batırırmış. Onun için sen parayı ver de onların diline düşme. Onun için sen parayı ver de onların diline düşme. Paran olursa verirsin, olmazsa veremezsin!

Paran olursa verirsin, olmazsa veremezsin!

Allah kusurlarımızı affetsin. Allah kusurlarımızı affetsin. Cenâb-ı Hak tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar buyursun. Cenâb-ı Hak tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar buyursun. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin şefaat-i uzmâsına nail olmak içinResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin şefaat-i uzmâsına nail olmak için birer Fâtiha okuyalım.

birer Fâtiha okuyalım.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2