Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İnsanın Kendini Tanıması

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-âkibetü li'l-müttekînel-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-âkibetü li'l-müttekîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyuhe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullâhİ'lemû eyyuhe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh Ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fî'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyive külle dalâletin fî'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallâllâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Selâsün men künne fî-hi vecedesallâllâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Selâsün men künne fî-hi vecede
halâvete'l-imâni en yekûnellâhe ve Resûlühû ehabbu ileyhi mimmâ sivâhümâhalâvete'l-imâni en yekûnellâhe ve Resûlühû ehabbu ileyhi mimmâ sivâhümâ ve en yühıbbe'l-mer'e lâ yühıbbühû illallah ve en yekrahe en ye'ûde fi'l-küfri ba'de iz enkazehüllâhve en yühıbbe'l-mer'e lâ yühıbbühû illallah ve en yekrahe en ye'ûde fi'l-küfri ba'de iz enkazehüllâh minhü kemâ yekrahü en yülkâ fi'n-nâri. minhü kemâ yekrahü en yülkâ fi'n-nâri.

Ravâhü Tayâlisî, Buhâri, Müslim, Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce,Ravâhü Tayâlisî, Buhâri, Müslim, Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Hibbân ve't-Taberânî an Enesin ve ebî Ümâme radıyallahu Teâlâ anhumâ. İbn Hibbân ve't-Taberânî an Enesin ve ebî Ümâme radıyallahu Teâlâ anhumâ.

"Üç şey vardır ki bu üç haslet kimde bulunursa bu kimse imanın tadını bulur." "Üç şey vardır ki bu üç haslet kimde bulunursa bu kimse imanın tadını bulur." Her şeyin kendine göre bir tadı vardır. Yemeklerin tadı ayrı ayrı; etinki, yağınki, balınki ayrıdır.Her şeyin kendine göre bir tadı vardır. Yemeklerin tadı ayrı ayrı; etinki, yağınki, balınki ayrıdır. Sağlam bir insan bunları yeyince nasıl tadını anlıyorsa imânın da kendisine göre bir tadı vardır. Sağlam bir insan bunları yeyince nasıl tadını anlıyorsa imânın da kendisine göre bir tadı vardır. Onun tadını da şu üç şey bir insanın kendisinde bulunursa o bulur, başkası bulamaz. Onun tadını da şu üç şey bir insanın kendisinde bulunursa o bulur, başkası bulamaz.

[Bir insan] evini sever, anasını babasını sever, eşini dostunu sever, memleketini sever...[Bir insan] evini sever, anasını babasını sever, eşini dostunu sever, memleketini sever... birçok sevgilere ayrılır. Bu sevgilerin hepsi ârızî ve sebepleri olan sevgilerdir ki kıymeti yoktur. birçok sevgilere ayrılır. Bu sevgilerin hepsi ârızî ve sebepleri olan sevgilerdir ki kıymeti yoktur.

Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i severiz. Kendisini görmedik.Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i severiz. Kendisini görmedik. Eserleriyle anlıyoruz ki o Allahu Teâlâ'nın Resûlü'dür ve sevilmeye layıktır.Eserleriyle anlıyoruz ki o Allahu Teâlâ'nın Resûlü'dür ve sevilmeye layıktır. O cihetten de seviyoruz çünkü getirdiği din İslâm dini en güzel bir dindirO cihetten de seviyoruz çünkü getirdiği din İslâm dini en güzel bir dindir ve o Allah'ın da elçisidir ve resûlüdür; ondan dolayı severiz. ve o Allah'ın da elçisidir ve resûlüdür; ondan dolayı severiz.

Ebû Bekr-i Sıddîk'ı, Ömer el-Faruk'u, Osman-ı Zinnûreyn'i ve Aliyyü'l-Murtazâ'yı severizEbû Bekr-i Sıddîk'ı, Ömer el-Faruk'u, Osman-ı Zinnûreyn'i ve Aliyyü'l-Murtazâ'yı severiz fakat onların hiçbirisini de görmedik. Görmedik ama eserleri meydandadır.fakat onların hiçbirisini de görmedik. Görmedik ama eserleri meydandadır. Bu eserleriyle onların İslâm'a yaptığı hizmetlerden dolayı onları seviyoruz. Bu eserleriyle onların İslâm'a yaptığı hizmetlerden dolayı onları seviyoruz.

Hatta bazen öyle sevdiğimiz insanlar vardır ki, kendilerini hiç görmediğimizHatta bazen öyle sevdiğimiz insanlar vardır ki, kendilerini hiç görmediğimiz ve İslâm'da da olmadıkları halde yaptıkları insanî hizmetler dolayısı ileve İslâm'da da olmadıkları halde yaptıkları insanî hizmetler dolayısı ile insanların içerisinde kendilerine [karşı] bir sevgi hasıl olur.insanların içerisinde kendilerine [karşı] bir sevgi hasıl olur. Fakat bunların hiçbirisi bu Allahu Teâlâ'nın ve Resûlü'nün sevgisi ile ölçülemez.Fakat bunların hiçbirisi bu Allahu Teâlâ'nın ve Resûlü'nün sevgisi ile ölçülemez. Çünkü alt tarafı hepsi birer beşerden, mahluktan ibarettir, bugün var yarın yoktur.Çünkü alt tarafı hepsi birer beşerden, mahluktan ibarettir, bugün var yarın yoktur. Ama Allahu celle ve alâ varlıkların sahibi olduğundan dolayı varlıklar yok olur Allah bâkidir.Ama Allahu celle ve alâ varlıkların sahibi olduğundan dolayı varlıklar yok olur Allah bâkidir. Onun için sevilmek ancak Allah'a mahsustur. Sevmek ve sevilmek Allah'a mahsustur. Onun için sevilmek ancak Allah'a mahsustur. Sevmek ve sevilmek Allah'a mahsustur.

Peki, biz kuluz, geldik gidiyoruz işte, [dünyada] hiç kalan yok. Biz nasıl olur da Hâlık'ı sevebiliriz? Peki, biz kuluz, geldik gidiyoruz işte, [dünyada] hiç kalan yok. Biz nasıl olur da Hâlık'ı sevebiliriz?

Hâlık'ı sevmek kolay bir şey değildir.Hâlık'ı sevmek kolay bir şey değildir. Hâlık'ı sevmek demek Hâlık'ın rızasına uygun bir şekilde hareket etmek demektir.Hâlık'ı sevmek demek Hâlık'ın rızasına uygun bir şekilde hareket etmek demektir. Hâlık'ın istediği şekilde hareket etmek, Hâlık-ı zülcelâl hazretlerinin rızası haricindeHâlık'ın istediği şekilde hareket etmek, Hâlık-ı zülcelâl hazretlerinin rızası haricinde iş işlememek O'nun sevgisinin alametidir. Bu sevgiyi temin etmek şöyle... iş işlememek O'nun sevgisinin alametidir. Bu sevgiyi temin etmek şöyle... İslâm'da Allahu Teâlâ'nın bize farz ettiği bir ibadet vardır.İslâm'da Allahu Teâlâ'nın bize farz ettiği bir ibadet vardır. Farz etmiş olduğu bu ibadet namazdır, oruçtur, zekâttır, hactır, kelime-i şehâdettir; Farz etmiş olduğu bu ibadet namazdır, oruçtur, zekâttır, hactır, kelime-i şehâdettir; [bunlar] İslâm'ın esaslarıdır. Bu esasları, bu farzları biz yapabildiğimiz müddetçe,[bunlar] İslâm'ın esaslarıdır. Bu esasları, bu farzları biz yapabildiğimiz müddetçe, bunlara ne kadar ehemmiyet veriyor yapabiliyorsak, bu yapabildiğimiz gayret kadar bunlara ne kadar ehemmiyet veriyor yapabiliyorsak, bu yapabildiğimiz gayret kadar Cenâb-ı Hakk'a kurbiyet hasıl olur.Cenâb-ı Hakk'a kurbiyet hasıl olur. Cenâb-ı Hakk'a kurbiyet O'nun emrettiği olan ibadetleri yapabildiğimiz müddetçedir. Cenâb-ı Hakk'a kurbiyet O'nun emrettiği olan ibadetleri yapabildiğimiz müddetçedir.

Bu kurbiyet yanlış anlaşılmasın ki, birisi şarkta birisi garpta, biribirlerine yaklaşıyorlar...Bu kurbiyet yanlış anlaşılmasın ki, birisi şarkta birisi garpta, biribirlerine yaklaşıyorlar... Böyle yaklaşma değil. Böyle bir şey tasavvur olunmaz. Kul ile Hâlık arasında böyle bir şey olmaz.Böyle yaklaşma değil. Böyle bir şey tasavvur olunmaz. Kul ile Hâlık arasında böyle bir şey olmaz. Bu yaklaşma, takarrub ibadetler vasıtasıyla Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanabilmektir. Bu yaklaşma, takarrub ibadetler vasıtasıyla Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanabilmektir. Bunun için bunun en evvelki şartı ferâiz-i ilâhiye'yi noksansız yapabilmektir. Bunun için bunun en evvelki şartı ferâiz-i ilâhiye'yi noksansız yapabilmektir. Ferâiz-i ilâhî [olan] namazdan, oruçtan [hiçbirisi] hiçbir şeye değişilmez. Ferâiz-i ilâhî [olan] namazdan, oruçtan [hiçbirisi] hiçbir şeye değişilmez. Bunlar hiçbir şeye değişilmediği halde bunlar ne kadar önem ve dikkatle yapılırsa Bunlar hiçbir şeye değişilmediği halde bunlar ne kadar önem ve dikkatle yapılırsa Hakk'ın rızası o nisbette kazanılmış olur. Hakk'ın rızasına kurbiyet diye tâbir ediyorlar. Hakk'ın rızası o nisbette kazanılmış olur.

Hakk'ın rızasına kurbiyet diye tâbir ediyorlar.
Bu kurbiyette de ileri gidiş muhabbeti mûcib oluyor ki bu da nafile olan ibadetlerledir.Bu kurbiyette de ileri gidiş muhabbeti mûcib oluyor ki bu da nafile olan ibadetlerledir. Farz olan ibadetler bizi Hakk'a yaklaştırıyor, rızâsını kazandırıyor Farz olan ibadetler bizi Hakk'a yaklaştırıyor, rızâsını kazandırıyor fakat nafile ibadetler de Hakk'ın bizi sevmesine vesile oluyor. Çünkü öteki borç... fakat nafile ibadetler de Hakk'ın bizi sevmesine vesile oluyor. Çünkü öteki borç...

Mesela, sizin bir işçiniz var, işçinize bir yevmiye takdir etmişsiniz.Mesela, sizin bir işçiniz var, işçinize bir yevmiye takdir etmişsiniz. Akşamdan akşama o yevmiyeyi siz [onun] eline vereceksiniz.Akşamdan akşama o yevmiyeyi siz [onun] eline vereceksiniz. Bu yevmiyesini verdiğinizden dolayı övünemezsiniz çünkü hakkını veriyorsunuz.Bu yevmiyesini verdiğinizden dolayı övünemezsiniz çünkü hakkını veriyorsunuz. Ama üstelik bir de bahşiş olarak o kadar veyahut daha fazla bir şey verirsenizAma üstelik bir de bahşiş olarak o kadar veyahut daha fazla bir şey verirseniz o zaman o sevginizin alâmeti olur. o zaman o sevginizin alâmeti olur.

Şimdi biz ferâizi yapmakla borcumuzu ödüyoruz, bir şey diyemeyiz.Şimdi biz ferâizi yapmakla borcumuzu ödüyoruz, bir şey diyemeyiz. Fakat ferâizden gayrı nafile ibâdetleri yaptığımız vakitteFakat ferâizden gayrı nafile ibâdetleri yaptığımız vakitte bu bizim Cenâb-ı Hakk'a olan sevgimize alâmet olur.bu bizim Cenâb-ı Hakk'a olan sevgimize alâmet olur. Buna ne kadar kıymet veriyor, nafileleri ne kadar çok yapabiliyorsak, Buna ne kadar kıymet veriyor, nafileleri ne kadar çok yapabiliyorsak, nafileleri yapabildiğimiz nisbette Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini kazanmış oluruz. nafileleri yapabildiğimiz nisbette Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini kazanmış oluruz. Mesela, nafile ibadetlerden sonra kıldığımız teravihler, kıldığımız sünnetler olsunMesela, nafile ibadetlerden sonra kıldığımız teravihler, kıldığımız sünnetler olsun ve bunların haricindeki sünnetler var ki, bunlara da müstehab diyorlar...ve bunların haricindeki sünnetler var ki, bunlara da müstehab diyorlar... Sabah namazından sonraki işrâklar, duhâ, evvâbin namazları, Sabah namazından sonraki işrâklar, duhâ, evvâbin namazları, gece teheccüt namazları daha buna benzer bir sürü ibadetler ki,gece teheccüt namazları daha buna benzer bir sürü ibadetler ki, büyüklerimiz bu ibâdetleri çok yapmışlardır. büyüklerimiz bu ibâdetleri çok yapmışlardır.

Mesela, bunların başında olan Cüneyd-i Bağdâdî diye ismini duyduğumuz zât Bağdat'ta yatar.Mesela, bunların başında olan Cüneyd-i Bağdâdî diye ismini duyduğumuz zât Bağdat'ta yatar. Kendisi bir mücevheratçı olduğu halde sabahleyin 400 veya bir rivayete göre 600 yüz Kendisi bir mücevheratçı olduğu halde sabahleyin 400 veya bir rivayete göre 600 yüz rekât namaz kılmadan dükkanı açmazmış. Güzel bir hal...rekât namaz kılmadan dükkanı açmazmış. Güzel bir hal... 400 veya 600 rekat namaz kılıyor, ondan sonra dükkanı açıyor. Biz deriz ki; 400 veya 600 rekat namaz kılıyor, ondan sonra dükkanı açıyor. Biz deriz ki;

"Canım dükkan açılınca dükkanda oturmak ve gelecek kazançları da kaçırmamak lazım.""Canım dükkan açılınca dükkanda oturmak ve gelecek kazançları da kaçırmamak lazım." Ehl-i iman sahipleri diyor ki; Ehl-i iman sahipleri diyor ki;

"Rızık taksim olunmuştur. Ne zaman olursa olsun gelip insanı bulacaktır." "Rızık taksim olunmuştur. Ne zaman olursa olsun gelip insanı bulacaktır."

Bir saat de otursan o rızık sana gelir, 24 saat de otursan ancak o rızık gelir.Bir saat de otursan o rızık sana gelir, 24 saat de otursan ancak o rızık gelir. Yalnız orada fazla yorulmuş olursun. Bu bir saat içerisinde o 24 saatlik rızık yine ayağına geliverir.Yalnız orada fazla yorulmuş olursun. Bu bir saat içerisinde o 24 saatlik rızık yine ayağına geliverir. Onun için ona hiç ehemmiyet vermemiş... Müşteri kaçacakmış, gidecekmiş, onun işi Allah iledir. Onun için ona hiç ehemmiyet vermemiş... Müşteri kaçacakmış, gidecekmiş, onun işi Allah iledir. Namazını kılıyor, kılıyor, en nihayet dükkanını açıyor, Allah ne verdiyse ayağına geliyor. Namazını kılıyor, kılıyor, en nihayet dükkanını açıyor, Allah ne verdiyse ayağına geliyor. İman var, iman öyle [bir şeydir.] Biz ise; İman var, iman öyle [bir şeydir.] Biz ise;

"Erken açalım da ta gecenin geç vaktine kadar kısmet toplayalım." diye bekliyoruz. "Erken açalım da ta gecenin geç vaktine kadar kısmet toplayalım." diye bekliyoruz.

Halbuki bu yanlış bir fikirdir. Kendimizi yorgunluğa sevk etmekten başka bir şeye yaramıyor. Halbuki bu yanlış bir fikirdir. Kendimizi yorgunluğa sevk etmekten başka bir şeye yaramıyor.

Bu nafile ibadetlerimizi yaptığımız vakitte; Lâ yezâlu abdî yetekarrabu ileyye. Bu nafile ibadetlerimizi yaptığımız vakitte;

Lâ yezâlu abdî yetekarrabu ileyye.
Bu nafileler sebebiyle kul Cenâb-ı Hakk'a tekarrub ediyor hatta Cenâb-ı Hak o kulunu seviyor. Bu nafileler sebebiyle kul Cenâb-ı Hakk'a tekarrub ediyor hatta Cenâb-ı Hak o kulunu seviyor. Sevdiği vakit de Cebrail aleyhisselam'a diyor ki; Sevdiği vakit de Cebrail aleyhisselam'a diyor ki;

"Ben filan kulu seviyorum. Sen gökteki meleklere haber ver, bunlar da bu kulumu sevsinler." "Ben filan kulu seviyorum. Sen gökteki meleklere haber ver, bunlar da bu kulumu sevsinler."

O da gökteki meleklere haber veriyor, "Cenâb-ı Hak filan kulunu seviyor, siz de seveceksiniz." diyor. O da gökteki meleklere haber veriyor, "Cenâb-ı Hak filan kulunu seviyor, siz de seveceksiniz." diyor.

Pekâlâ, "Onun arkasından yere nâzil oluyor,Pekâlâ, "Onun arkasından yere nâzil oluyor, 'Bu kulu Allah seviyor, siz de sevin.' diyerek yerdeki insanların kalbine o kimsenin muhabbetini veriyor."'Bu kulu Allah seviyor, siz de sevin.' diyerek yerdeki insanların kalbine o kimsenin muhabbetini veriyor." Bakıyorsunuz ki o kula karşı gönüllerde bir muhabbet hasıl oluyor. Bakıyorsunuz ki o kula karşı gönüllerde bir muhabbet hasıl oluyor. Bu muhabbet Allahu Teâlâ'nın onu sevişinden olan bir doğmadır. Bu muhabbet Allahu Teâlâ'nın onu sevişinden olan bir doğmadır. Onun için Allahu Teâlâ'nın ve Resûlü'nün sevgisi her sevginin üstünde olması lazım gelir kiOnun için Allahu Teâlâ'nın ve Resûlü'nün sevgisi her sevginin üstünde olması lazım gelir ki ne zaman bu olursa o zaman mü'min imanın tadını bulabilir. Tabii sevgi bir mükâfatın mahsulüdür. ne zaman bu olursa o zaman mü'min imanın tadını bulabilir.

Tabii sevgi bir mükâfatın mahsulüdür.
Birisi bize bir hediye verse, verdiği hediyeden de biz hoşlandık mıBirisi bize bir hediye verse, verdiği hediyeden de biz hoşlandık mı bu adama karşı içimizde bir muhabbet hasıl olacağı tabii bir şeydir.bu adama karşı içimizde bir muhabbet hasıl olacağı tabii bir şeydir. Verilen hediyeye karşı hediye veren insanı sevmek, cibilliyet-i insâniye diyorlarVerilen hediyeye karşı hediye veren insanı sevmek, cibilliyet-i insâniye diyorlar ki insanlık iktizâsı ona karşı bir muhabbet hasıl oluyor herhalde. ki insanlık iktizâsı ona karşı bir muhabbet hasıl oluyor herhalde.

İşte bu muhabbet ki insandan hasıl oluyor fakat bu insan da muvakkattir, bugün var yarın yoktur. İşte bu muhabbet ki insandan hasıl oluyor fakat bu insan da muvakkattir, bugün var yarın yoktur. Bugün verir, yarın vermez. Onun için buna sevgisinin kıymeti yoktur. Bugün verir, yarın vermez. Onun için buna sevgisinin kıymeti yoktur. Ama Allahu celle ve alâ'nın şu bize verdiği nimetlere bir bakarsak...Ama Allahu celle ve alâ'nın şu bize verdiği nimetlere bir bakarsak... Şu varlığımız tabiatıyla kendimizin değildir;Şu varlığımız tabiatıyla kendimizin değildir; Cenâb-ı Allah her şeyiyle beraber hiç eksiksiz şu vücudu bir su parçasından ihsan buyurmuştur.Cenâb-ı Allah her şeyiyle beraber hiç eksiksiz şu vücudu bir su parçasından ihsan buyurmuştur. Gözüne, kulağına, yüzüne bak, içine dışına bak her şeyi pek güzeldir.Gözüne, kulağına, yüzüne bak, içine dışına bak her şeyi pek güzeldir. Bununla beraber her şeyi ayırt eden güzel bir akıl da vermiştir. Bununla beraber her şeyi ayırt eden güzel bir akıl da vermiştir.

Bunların birisi eksik olsa, bugün dünyanın doktorlarını toplasak şu gözümüzün yerineBunların birisi eksik olsa, bugün dünyanın doktorlarını toplasak şu gözümüzün yerine bir göz koyuver desek kimsenin elinden gelmez. bir göz koyuver desek kimsenin elinden gelmez. Allah esirgeye, kulağımızda bir ârıza olsa dünyanın doktorlarını toplasak daAllah esirgeye, kulağımızda bir ârıza olsa dünyanın doktorlarını toplasak da şu kulağımıza bir şey bulun desek kimsenin ellerinden gelmiyor. şu kulağımıza bir şey bulun desek kimsenin ellerinden gelmiyor. Hele kalbimize, yüreğimize bir şey olsa, akla bir zarar gelirse herkes âciz...Hele kalbimize, yüreğimize bir şey olsa, akla bir zarar gelirse herkes âciz... Demek ki Allahu Teâlâ bize ne büyük, ne üstün nimetler vermiş kiDemek ki Allahu Teâlâ bize ne büyük, ne üstün nimetler vermiş ki bugün beşer denilen mahluk bunların zerresini yapmaktan âcizdir. bugün beşer denilen mahluk bunların zerresini yapmaktan âcizdir.

Binaenaleyh ufacık bir hediye veren bir kimseyi sevmek [insanın] cibilliyet-i iktizâsı oluryor daBinaenaleyh ufacık bir hediye veren bir kimseyi sevmek [insanın] cibilliyet-i iktizâsı oluryor da bütün varlıklarımızın kaynağı olan, her şeyi bize en güzel şekilde veren Allah'ı sevmemek bütün varlıklarımızın kaynağı olan, her şeyi bize en güzel şekilde veren Allah'ı sevmemek elden gelir mi dersiniz? Bunu hatırına getirme! [Sonra da;] elden gelir mi dersiniz? Bunu hatırına getirme! [Sonra da;]

"Hemen dünyaya geldik, hemen çalışalım, çabalayalım, arkasından da bırakıp gidelim." [de.] "Hemen dünyaya geldik, hemen çalışalım, çabalayalım, arkasından da bırakıp gidelim." [de.]

Dünya bu mudur acaba? Dünya bu mudur acaba?

Yoksa bu dünyada Allahu Teâlâ bizim için göz yaratmış ki baksınlar da Beni bilsinler diye. Yoksa bu dünyada Allahu Teâlâ bizim için göz yaratmış ki baksınlar da Beni bilsinler diye.

E bakıyoruz, kendimizi görüyoruz. Kendimiz de ortadayız. E bakıyoruz, kendimizi görüyoruz. Kendimiz de ortadayız.

Acaba bizi buraya kim getirdi? Biz buraya nereden geldik? Acaba bizi buraya kim getirdi? Biz buraya nereden geldik?

"İşte canım, olmuşuz, annem babam, çocuktan büyümüşüz." "İşte canım, olmuşuz, annem babam, çocuktan büyümüşüz."

Aacaba bu kadar basit mi düşünmek lazım?Aacaba bu kadar basit mi düşünmek lazım? Yoksa bunun önünden, arkasından inceleyerek mi düşünmek gerekir? Yoksa bunun önünden, arkasından inceleyerek mi düşünmek gerekir?

Elbette gelmişiz, bugün ortadayız ama böyle bir varlığı [ortaya] koyacak bir varlık kudreti nereden geldi?Elbette gelmişiz, bugün ortadayız ama böyle bir varlığı [ortaya] koyacak bir varlık kudreti nereden geldi? Bu kudret nereden oldu? Tepemize bakıyoruz bir semâ, koca bir âlem, muallak, boşlukta duruyor. Bu kudret nereden oldu? Tepemize bakıyoruz bir semâ, koca bir âlem, muallak, boşlukta duruyor.

Bunlara cazibe kanunu diye ad takmışlar. Cazibe kanununu yaratan kim? Bunlara cazibe kanunu diye ad takmışlar.

Cazibe kanununu yaratan kim?

Sen cazibe kanununu yaratanı bırakıyorsun da cazibe kanununa bağlanıyorsun.Sen cazibe kanununu yaratanı bırakıyorsun da cazibe kanununa bağlanıyorsun. Cazibe kanununda ne var ki? Bu cazibe kanununu halk eden Allah'a git. Cazibe kanununda ne var ki? Bu cazibe kanununu halk eden Allah'a git.

Buna çok acı bir misal verirler, Allah kusurumuzu affetsin.Buna çok acı bir misal verirler, Allah kusurumuzu affetsin. Köpeğe bir taş atarsınız, köpek taşın arkasından koşar. Köpeğe bir taş atarsınız, köpek taşın arkasından koşar.

A köpek, sen taşın arkasından ne koşuyorsun, o taşta ne var? Sen taşı atana baksana.A köpek, sen taşın arkasından ne koşuyorsun, o taşta ne var? Sen taşı atana baksana. Fakat ona köpeğin aklı ermez. Fakat ona köpeğin aklı ermez.

Şimdi insanlar o kadar âciz olmuşlar ki varlığın sahibini unutuyor, Şimdi insanlar o kadar âciz olmuşlar ki varlığın sahibini unutuyor, varlığın sahibinin yarattığı varlıklara bağlanıyor. Cazibe Allah'ın yarattığı bir varlıktır.varlığın sahibinin yarattığı varlıklara bağlanıyor. Cazibe Allah'ın yarattığı bir varlıktır. İnsanlardaki intizam da bundandır. Doğrusu bunları görmemek çok zayıflık ve bîçâreliktir. İnsanlardaki intizam da bundandır. Doğrusu bunları görmemek çok zayıflık ve bîçâreliktir.

Onun için Allahu Teâlâ, "Ben sizi yarattım, İllâ li-ya'büdûn. " Beni bilsinler diye..." [buyuruyor.] Onun için Allahu Teâlâ, "Ben sizi yarattım,

İllâ li-ya'büdûn. " Beni bilsinler diye..." [buyuruyor.]

Ee, Allah'ı nasıl bileceğiz? Göklerine, yerine, kendimize bakacağız,Ee, Allah'ı nasıl bileceğiz?

Göklerine, yerine, kendimize bakacağız,
bundan anlayacağız ki bu varlığın bir sahibi var ona da Allah derler. Bütün eşya O'nundur.bundan anlayacağız ki bu varlığın bir sahibi var ona da Allah derler. Bütün eşya O'nundur. Hayır şer ne varsa hepsi O'nundur.Hayır şer ne varsa hepsi O'nundur. Binaenaleyh yediğimiz ekmeği yiyebilmek, bunu çıkarabilmek, vücudumuzu yaşatabilmek imkanları...Binaenaleyh yediğimiz ekmeği yiyebilmek, bunu çıkarabilmek, vücudumuzu yaşatabilmek imkanları... neler varsa hepini veren Allah'tır. Meyveler, envâi çeşit nebâtlar, neler varsa hepini veren Allah'tır. Meyveler, envâi çeşit nebâtlar, envâi çeşit nelere ihtiyacımız varsa her ihtiyacımızı da vermiştir. Niçin? Rabbü'l-âlemîn. envâi çeşit nelere ihtiyacımız varsa her ihtiyacımızı da vermiştir.

Niçin?

Rabbü'l-âlemîn.

Rabbü'l-âlemin denince, Cenâb-ı Hakk için yaratmak hüner değildir,Rabbü'l-âlemin denince, Cenâb-ı Hakk için yaratmak hüner değildir, [asıl] hüner yaratılanı yaşatmaktır. Yaratır...[asıl] hüner yaratılanı yaşatmaktır. Yaratır... Onun arkası yoksa, eğer kendini yaşatamayacaksa bu yaratmak bir işe yaramaz.Onun arkası yoksa, eğer kendini yaşatamayacaksa bu yaratmak bir işe yaramaz. [Cenâb-ı Hakk'ın] yarattığı ufacık bir mikrobu görüyorsunuz, yaratılımıştır [Cenâb-ı Hakk'ın] yarattığı ufacık bir mikrobu görüyorsunuz, yaratılımıştır fakat yaratıldığı an harekete geçiyor. fakat yaratıldığı an harekete geçiyor. Onu harekete geçiren kuvvet Rabbü'l-âlemin'deki Rab sıfatıdır.Onu harekete geçiren kuvvet Rabbü'l-âlemin'deki Rab sıfatıdır. Gözümüz ile görmediğimiz bu ufacık mahluka hareket verip işler yaptırıyor,Gözümüz ile görmediğimiz bu ufacık mahluka hareket verip işler yaptırıyor, büyük insanlara da büyük hareketler, kuvvetler veriyor.büyük insanlara da büyük hareketler, kuvvetler veriyor. Onların hepsini yaptıran ettiren Allahu celle ve alâ'dır. Onların hepsini yaptıran ettiren Allahu celle ve alâ'dır.

Öyleyse sevilmeye layık ancak O'dur. O'ndan başka sevilmeye layık bir şey yoktur. Öyleyse sevilmeye layık ancak O'dur. O'ndan başka sevilmeye layık bir şey yoktur.

Çocuğumuzu sevmeyelim mi? Çocuğumuzu sevmeyelim mi?

Çocuk sevgisi başka, ana-baba sevgisi başka, dost sevgisi başkadır.Çocuk sevgisi başka, ana-baba sevgisi başka, dost sevgisi başkadır. Bu sevgilerin hepsinin yeri ayrıdır. Hepsinin yeri var ama asıl sevgi Allah'ın olacak! Bu sevgilerin hepsinin yeri ayrıdır. Hepsinin yeri var ama asıl sevgi Allah'ın olacak!

Ne zaman ki sevgi Allah'ın olur kul o zaman Allah'ından ayrılamaz.Ne zaman ki sevgi Allah'ın olur kul o zaman Allah'ından ayrılamaz. Allah celle ve alâ ne dediyse ona sıkı yapışıp tutmak mecburiyetindedir ki sevgisinin icabıdır.Allah celle ve alâ ne dediyse ona sıkı yapışıp tutmak mecburiyetindedir ki sevgisinin icabıdır. Sevgi sevdiğinin sözünü kırmamakla mükelleftir. Bunun tecrübeleri de pek çoktur. Sevgi sevdiğinin sözünü kırmamakla mükelleftir. Bunun tecrübeleri de pek çoktur. Sevgi sevdiğinin sözünü kırmamak ve onun rahatsız etmemekle mükelleftir. Sevgi sevdiğinin sözünü kırmamak ve onun rahatsız etmemekle mükelleftir. Binaenaleyh Allahu Teâlâ'nın emirlerini saygı ile tutup yapmak sevginin iktizasıdır.Binaenaleyh Allahu Teâlâ'nın emirlerini saygı ile tutup yapmak sevginin iktizasıdır. Eğer bunu yapamıyorsa sevgisi yok demektir; daha doğrusu Allah'tan haberi yok demektir.Eğer bunu yapamıyorsa sevgisi yok demektir; daha doğrusu Allah'tan haberi yok demektir. Bunu yapamayan insanın Allah'tan haberi yok demektir. Bunu yapamayan insanın Allah'tan haberi yok demektir. Halbuki yeryüzünde ne kadar mahluk vardır Allah bilir... Halbuki yeryüzünde ne kadar mahluk vardır Allah bilir... Yerde, gökte, denizde hiçbir mahluk yoktur ki Allah'ı bilmesin. Yerde, gökte, denizde hiçbir mahluk yoktur ki Allah'ı bilmesin.

Her mahlukun Allahu Teâlâ'yı tabii olarak zikri vardır.Her mahlukun Allahu Teâlâ'yı tabii olarak zikri vardır. Nasıl tabii bir şekilde nefes alıp veriyorsak, her mahluk böyle tabii bir şekide Allah'ı zikreder. Nasıl tabii bir şekilde nefes alıp veriyorsak, her mahluk böyle tabii bir şekide Allah'ı zikreder. Fakat bu insanoğlu ne kadar acemi bir mahluk ki kendisini yaratanın verdiği zekâlarlaFakat bu insanoğlu ne kadar acemi bir mahluk ki kendisini yaratanın verdiği zekâlarla O'nu unutmuştur da dünyasına bağlanmıştır.O'nu unutmuştur da dünyasına bağlanmıştır. Üç günlük ömrü için dünyasıyla uğraşır, en nihayetinde eli boş dünyadan çekilir gider. Ne yazık!..Üç günlük ömrü için dünyasıyla uğraşır, en nihayetinde eli boş dünyadan çekilir gider. Ne yazık!.. Onun için mesuliyeti de o nispette ağırdır. Onun için mesuliyeti de o nispette ağırdır.

Muhabbet öyle bir şeydir ki insanın içerisine girdi miMuhabbet öyle bir şeydir ki insanın içerisine girdi mi Allah muhabbetinden başka ne kadar muhabbetler varsa hepsini siler atar.Allah muhabbetinden başka ne kadar muhabbetler varsa hepsini siler atar. Muhabbet gönle yerleştiği vakitte Allah muhabbetinden gayrı ne kadar sevgi varsa hepsi muzmahil olur.Muhabbet gönle yerleştiği vakitte Allah muhabbetinden gayrı ne kadar sevgi varsa hepsi muzmahil olur. Güneş doğduğu vakitte yıldızlar nasıl kayboluyorlarsa Güneş doğduğu vakitte yıldızlar nasıl kayboluyorlarsa Allah muhabbeti gönülde doğduğu vakit başka muhabbetlerin hepsi silinir gider;Allah muhabbeti gönülde doğduğu vakit başka muhabbetlerin hepsi silinir gider; ne dünyası kalır ne [başka] bir şeyi kalır. ne dünyası kalır ne [başka] bir şeyi kalır.

Onun için Sennûni'l-Mecnûn denilen âşıklardan, Allah sevgililerinden bir zât; Onun için Sennûni'l-Mecnûn denilen âşıklardan, Allah sevgililerinden bir zât;

"Biz sevgi hakkında büyük konuşmayız." diyor."Biz sevgi hakkında büyük konuşmayız." diyor. Bu konuşması esnasında caminin kandilleri de aşka gelip birbirlerine vuruşmaya,Bu konuşması esnasında caminin kandilleri de aşka gelip birbirlerine vuruşmaya, kırılıp dökülmeye başlıyorlar. Biz deriz ki; kırılıp dökülmeye başlıyorlar. Biz deriz ki;

"Bu cemâdâttan bir şeydir, o söz anlar mı? Onun duyacak bir kulağı mı var, nereden duysun?" "Bu cemâdâttan bir şeydir, o söz anlar mı? Onun duyacak bir kulağı mı var, nereden duysun?"

Belki "safsatadır" diyenler bile olabilir. Fakat Allah celle ve alâ'nın tecellisi akılları durdurur.Belki "safsatadır" diyenler bile olabilir. Fakat Allah celle ve alâ'nın tecellisi akılları durdurur. Hakikat sahiplerinin ağızlarından çıkan sözler her tarafa çok güzel sirâyet eder.Hakikat sahiplerinin ağızlarından çıkan sözler her tarafa çok güzel sirâyet eder. Onun içindir ki âşıkların kıymetini ölçecek ölçü de yoktur. Onun içindir ki âşıkların kıymetini ölçecek ölçü de yoktur.

Adam konuşuyor, onun konuşmasına bu cemâdâttan dediğimiz kandiller bile dayanamayıp parçalanıyorlar. Adam konuşuyor, onun konuşmasına bu cemâdâttan dediğimiz kandiller bile dayanamayıp parçalanıyorlar.

Bunun bir diğer misalini daha söylemişler. Zannedersem bu da bir başkası.Bunun bir diğer misalini daha söylemişler. Zannedersem bu da bir başkası. Muhabbet hakkında bir konuşma yapıyor, bir kuş geliyor tepesine konuyor, Muhabbet hakkında bir konuşma yapıyor, bir kuş geliyor tepesine konuyor, tepesinden eline konuyor, aynı zamanda da onu dinliyor. Elinden yere iniyor gagasını yere vurmaya başlayor.tepesinden eline konuyor, aynı zamanda da onu dinliyor. Elinden yere iniyor gagasını yere vurmaya başlayor. Gagasını yere vura vura kanatarak orada ruhunu teslim ediyor. Gagasını yere vura vura kanatarak orada ruhunu teslim ediyor. Yani herkese ders veriyor ki sevgi böyle olur. Yani herkese ders veriyor ki sevgi böyle olur.

Allah hepimizi afetsin, cümlemizi hiç olmazsa bu sevginin zerresine ulaşan kullarından eylesin. Allah hepimizi afetsin, cümlemizi hiç olmazsa bu sevginin zerresine ulaşan kullarından eylesin.

Cenâb-ı Hak İsa aleyhisselam'a vahyediyor. "Yâ İsa!Cenâb-ı Hak İsa aleyhisselam'a vahyediyor. "Yâ İsa! Cenâb-ı Hak hepimizin, tüm mahluklarının her haline muttalîdir.Cenâb-ı Hak hepimizin, tüm mahluklarının her haline muttalîdir. Her haline muttalîdir, her an bizi bizden daha iyi bilir. Her haline muttalîdir, her an bizi bizden daha iyi bilir.

Ya'lemü's-sırra ve'l-ahfâ.Ya'lemü's-sırra ve'l-ahfâ. "Allahu Teâlâ sır ve ahfâ denilen en gizliliklerimizi de en güzel şekilde bilir.""Allahu Teâlâ sır ve ahfâ denilen en gizliliklerimizi de en güzel şekilde bilir." Bizim içimizden haberimiz yok. Bizim içimizden haberimiz yok.

Ben kulumun içine muttali olduğum vakitte eğer bu kulumda muhabbet-i dünyadanBen kulumun içine muttali olduğum vakitte eğer bu kulumda muhabbet-i dünyadan ve muhabbet-i âhiretten, dünya âhiret muhabbetlerinden bir şey bulmazsamve muhabbet-i âhiretten, dünya âhiret muhabbetlerinden bir şey bulmazsam muhabbetimi o kulumun gönlüne akıtırım, doldururum. Artık o kulum benden başkasını görmez.muhabbetimi o kulumun gönlüne akıtırım, doldururum. Artık o kulum benden başkasını görmez. Benden başkasını işitmez. Benden başkasını duymaz." Benden başkasını işitmez. Benden başkasını duymaz."

Muhabbet bizim kendimizden değil de Allahu Teâlâ bize muhabbetinden verinceMuhabbet bizim kendimizden değil de Allahu Teâlâ bize muhabbetinden verince biz de Allah'a gayri ihtiyâri sevgi hâsıl olunca diyor ki, biz de Allah'a gayri ihtiyâri sevgi hâsıl olunca diyor ki,

Küntü lehû sem'an ve basaran ve yeden. "Kulum bana kul olduğu vakitte..." Küntü lehû sem'an ve basaran ve yeden. "Kulum bana kul olduğu vakitte..."

Biz onun kulu değil miyiz? Biz onun kulu değil miyiz?

Adımız kul!.. Kul olmak O'nun emirlerine boyun bükerek teslim olmaktır.Adımız kul!.. Kul olmak O'nun emirlerine boyun bükerek teslim olmaktır. Onun emirlerine boyun büküp teslim olmak, rızâsının haricinde hiçbir iş yapmamaktır. Onun emirlerine boyun büküp teslim olmak, rızâsının haricinde hiçbir iş yapmamaktır. [Böyle bir kuldan] günahı mûcip bir şey sâdır olmaz. Çünkü Allah günahları sevmez. [Böyle bir kuldan] günahı mûcip bir şey sâdır olmaz. Çünkü Allah günahları sevmez. O'nun sevmediği bir günaha katiyen sokulmaz, günah yerlerden uzaktır. O'nun sevmediği bir günaha katiyen sokulmaz, günah yerlerden uzaktır. Nerede O'nun razı olacağı kişiler, ibadetler, hayırlar varsa o hep oradadır. Nerede O'nun razı olacağı kişiler, ibadetler, hayırlar varsa o hep oradadır. İşte bu kul bu gibi şeylere kendini verdiği vakit; İşte bu kul bu gibi şeylere kendini verdiği vakit;

Küntü lehû sem'an. "Ben bu kulumun kulağı olurum." diyor. O kulum benimle duyar. Küntü lehû sem'an. "Ben bu kulumun kulağı olurum." diyor. O kulum benimle duyar. Bizim duygumuz ruhumuz O'dur. Ruhumuz bizden alınınca kulaklarımız da tıkanıyor,Bizim duygumuz ruhumuz O'dur. Ruhumuz bizden alınınca kulaklarımız da tıkanıyor, gözümüz de kapanıyor, bütün hareketlerimiz de duruyor. Bunu idrâk etmemek ne kadar zayıflıktır. gözümüz de kapanıyor, bütün hareketlerimiz de duruyor. Bunu idrâk etmemek ne kadar zayıflıktır.

Binaenaleyh o ruha verilecek kıymet onun bu vücutta Allahu Teâlâ'ya yapacağı ibadete bağlıdır.Binaenaleyh o ruha verilecek kıymet onun bu vücutta Allahu Teâlâ'ya yapacağı ibadete bağlıdır. İbadetlere ne kadar önem veriyor, saygı gösteriyor, huzûr u huşû' ileİbadetlere ne kadar önem veriyor, saygı gösteriyor, huzûr u huşû' ile bu Hâtem'in dediği gibi duruyorsa ki namaza durduğu vakitte,bu Hâtem'in dediği gibi duruyorsa ki namaza durduğu vakitte, "Kâbe önümde, cennet sağımda, cehennem solumda Azrail de arkamda bekliyor."Kâbe önümde, cennet sağımda, cehennem solumda Azrail de arkamda bekliyor. Ayaklarım da sırat köprüsünün üzerinde..." Bu huşû ve hudû ile Allahu Teâlâ'nın huzurundaAyaklarım da sırat köprüsünün üzerinde..." Bu huşû ve hudû ile Allahu Teâlâ'nın huzurunda tertip üzerine namaz kılabilmenin zevkini ancak erbâbı bilir. tertip üzerine namaz kılabilmenin zevkini ancak erbâbı bilir. Bu zevke ulaşmak da [ancak] Allahu Teâlâ'nın sevgisinden başka sevgileri gönülden atmakla olur. Bu zevke ulaşmak da [ancak] Allahu Teâlâ'nın sevgisinden başka sevgileri gönülden atmakla olur.

Halbuki insan parayı seviyor. Niçin bu parayı bu kadar seviyorsun? "İşte dünya saadeti onda..." Halbuki insan parayı seviyor.

Niçin bu parayı bu kadar seviyorsun?

"İşte dünya saadeti onda..."

Saâdet-i dünya dediğin saâdetin arkası yoktur. Arkası olmayan bir şeye saâdet mi denir? Saâdet-i dünya dediğin saâdetin arkası yoktur. Arkası olmayan bir şeye saâdet mi denir? Arkası olmayan bir şeye sen niye saâdet adını takıyorsun? Arkası ölüm ve topraktır. Arkası olmayan bir şeye sen niye saâdet adını takıyorsun? Arkası ölüm ve topraktır.

Hz. Ömer radıyallahu anh, kendisi zaten alim de; yine o zaman da hocaefendiler deHz. Ömer radıyallahu anh, kendisi zaten alim de; yine o zaman da hocaefendiler de vazifelerini yapmak üzere va'z ü nasihat ederlerken ölümden,vazifelerini yapmak üzere va'z ü nasihat ederlerken ölümden, sekerâtü'l-mevtten bahsettikleri vakitte çok ağlarmış. Demişler ki; sekerâtü'l-mevtten bahsettikleri vakitte çok ağlarmış. Demişler ki;

"Yâ Ömer! Cennet cehennem zikrolunduğu vakitte ağlamıyorsun da bu ölüm halinden,"Yâ Ömer! Cennet cehennem zikrolunduğu vakitte ağlamıyorsun da bu ölüm halinden, sekerâtü'l-mevt hallerini ve kabir azaplarını dinleyce, duyunca kendinden geçiyorsun." sekerâtü'l-mevt hallerini ve kabir azaplarını dinleyce, duyunca kendinden geçiyorsun."

Günlerce kendinden geçermiş. Hatta yanaklarının buraları ağlamaktan böyle çizgi haline gelmiş. Günlerce kendinden geçermiş. Hatta yanaklarının buraları ağlamaktan böyle çizgi haline gelmiş.

"Neden bu kadar ağlıyorsun?" [diye sorulunca] demiş ki; "Neden bu kadar ağlıyorsun?" [diye sorulunca] demiş ki;

"Yahu cehennemse cehennem! Oraya gittiğimiz vakitte bir çok insan dostlar var. "Yahu cehennemse cehennem! Oraya gittiğimiz vakitte bir çok insan dostlar var. Gavur filan ama bir çok mahlukla beraber olacağız.Gavur filan ama bir çok mahlukla beraber olacağız. Fakat sekerât herkese yalnız başına teker teker, herkesin hallerine göre gelecek." Fakat sekerât herkese yalnız başına teker teker, herkesin hallerine göre gelecek."

Kabirde azap korkunç bir şeydir. Kabir dediğin o toprağın içi değildir. Kabir o toprağı adıdır.Kabirde azap korkunç bir şeydir. Kabir dediğin o toprağın içi değildir. Kabir o toprağı adıdır. Asıl kabir ya cennet bahçesi ya cehennem çukurudur; bu iki yerden birisidir.Asıl kabir ya cennet bahçesi ya cehennem çukurudur; bu iki yerden birisidir. İnsanı oraya koyuyorlar ama o alelusul bir vazifedir. İnsanı oraya koyuyorlar ama o alelusul bir vazifedir. Ya cennet bahçesine gireceksin, ya cehennem çukuruna gireceksin. Ya cennet bahçesine gireceksin, ya cehennem çukuruna gireceksin.

"O cennet bahçesinde, cehennem çukurunda herkes tek başına olacak, "O cennet bahçesinde, cehennem çukurunda herkes tek başına olacak, herkes kendi haliyle ve ameliyle olacağından dolayı bunlara dayanamıyorum." demiş. herkes kendi haliyle ve ameliyle olacağından dolayı bunlara dayanamıyorum." demiş.

[Hz. Ömer radıyallahu anh] ölmüş, rahmetlik olmuş, âhirete göçmüş. Zamanın velilerinden birisi; [Hz. Ömer radıyallahu anh] ölmüş, rahmetlik olmuş, âhirete göçmüş. Zamanın velilerinden birisi;

"Yâ Rabbi! Şu Ömer'in halini bana bildir. Nasıl gitti acaba, ahiretteki hali nasıldır?" demiş. "Yâ Rabbi! Şu Ömer'in halini bana bildir. Nasıl gitti acaba, ahiretteki hali nasıldır?" demiş.

Rüyasında görüyor ki Resûlullah Efendimiz oturmuş, Hz. Ebû Bekir sağında, solunda da Hz. Ömer... Rüyasında görüyor ki Resûlullah Efendimiz oturmuş, Hz. Ebû Bekir sağında, solunda da Hz. Ömer... Daha başkaları da varmış. Demiş ki; Daha başkaları da varmış. Demiş ki;

"Yâ Ömer! Sen çok korkuyordun bu şeyden, âhiretteki bu halin nasıl oldu?""Yâ Ömer! Sen çok korkuyordun bu şeyden, âhiretteki bu halin nasıl oldu?" Demiş ki; "Bir gün bir çocuk serçe tutmuştu.Demiş ki;

"Bir gün bir çocuk serçe tutmuştu.
Serçeyle oynarken tüylerini de koparmak suretiyle hayvanı incitiyordu.Serçeyle oynarken tüylerini de koparmak suretiyle hayvanı incitiyordu. Demiştim ki; 'Evlat! Çocuğum, niçin incitiyorsun bunu, yazık, bırakıver.'Demiştim ki; 'Evlat! Çocuğum, niçin incitiyorsun bunu, yazık, bırakıver.' Çocuk da; 'Ben ona bir dirhem verdim.' demişti.Çocuk da; 'Ben ona bir dirhem verdim.' demişti. Ben de, 'Al, ben sana bir dirhem vereyim bırak kuşu, bu kuşu âzâd et.' demiştim. İşte beni o kurtardı." Ben de, 'Al, ben sana bir dirhem vereyim bırak kuşu, bu kuşu âzâd et.' demiştim. İşte beni o kurtardı."

Bir acıma, acıma hissi... İnsanlardaki acıma hissi ne kadarsa... yani merhamet... Bir acıma, acıma hissi... İnsanlardaki acıma hissi ne kadarsa... yani merhamet...

Biz bugün o kuşu değil de hemcinsimiz olan akrabamızdan, dostlarımızdan,Biz bugün o kuşu değil de hemcinsimiz olan akrabamızdan, dostlarımızdan, hatta ana babalarımızdan nice acınacak halleri olanlar var ki bu acı içimizde yok.hatta ana babalarımızdan nice acınacak halleri olanlar var ki bu acı içimizde yok. Komşu ölüyor haberimiz yok, aç kalıyor haberimiz yok, yanıyor haberimiz yok. Komşu ölüyor haberimiz yok, aç kalıyor haberimiz yok, yanıyor haberimiz yok.

"Eh, ne yapalım? Bizim diyeceğimiz işte o kadar! "Ne yapalım?" yahut, "Nemize lazım?" "Eh, ne yapalım? Bizim diyeceğimiz işte o kadar!

"Ne yapalım?" yahut, "Nemize lazım?"

Allah hepimizin taksirâtını affetsin. İşte bu muhabbetsizlik en acı bir şeydir. Allah hepimizin taksirâtını affetsin.

İşte bu muhabbetsizlik en acı bir şeydir.
Bunun için yapılan ibadetlerde tat, lezzet bulamıyoruz. Bunun için yapılan ibadetlerde tat, lezzet bulamıyoruz. Çünkü Allah ve Resûlullah'ın sevgisi içimize yerleşmiş değil. Çünkü Allah ve Resûlullah'ın sevgisi içimize yerleşmiş değil.

O büyüklerimizin sevgisini [nasıl kazanmışız?] Hz. Ali'yi, Hz. Ömer'i, Hz. Ebû Bekir'i neden seviyoruz? O büyüklerimizin sevgisini [nasıl kazanmışız?] Hz. Ali'yi, Hz. Ömer'i, Hz. Ebû Bekir'i neden seviyoruz?

Menkıbelerinde okuyoruz, o menkıbeler kulağımıza gire gireMenkıbelerinde okuyoruz, o menkıbeler kulağımıza gire gire görmediğimiz halde içimizden onlara karşı bir sevgi hasıl oluyor.görmediğimiz halde içimizden onlara karşı bir sevgi hasıl oluyor. Halbuki Allah celle ve alâ'nın bütün nimetleri, bütün varlık gözümüzün önünde!.. Halbuki Allah celle ve alâ'nın bütün nimetleri, bütün varlık gözümüzün önünde!..

Bütün varlık gözümüzün önünde, hadi birini de sen yap bakalım! İnsanın kafasındaki şu zekâyı ver bakalım!Bütün varlık gözümüzün önünde, hadi birini de sen yap bakalım! İnsanın kafasındaki şu zekâyı ver bakalım! Beyinde milyarlarca hücre var diyorlar. Her hücrenin ayrı ayrı vazifesi var.Beyinde milyarlarca hücre var diyorlar. Her hücrenin ayrı ayrı vazifesi var. İnsan o hücreler olmadan [hiçbir şey yapamaz.] Şu hafız önümüzde ne güzel okuyor. İnsan o hücreler olmadan [hiçbir şey yapamaz.]

Şu hafız önümüzde ne güzel okuyor.
Elinde kitabı yok, bir şeyi yok ama gır gır gır gidiyor işte. Neden? Elinde kitabı yok, bir şeyi yok ama gır gır gır gidiyor işte.

Neden?

Allahu Teâlâ insanoğluna o imkânı vermiş. İnsanoğlu büyük, pek büyük bir nimet, pek büyük bir cevherdir.Allahu Teâlâ insanoğluna o imkânı vermiş. İnsanoğlu büyük, pek büyük bir nimet, pek büyük bir cevherdir. Yalnız insanlığını unutuyor, dünyanın üç beş kuruşuna tamah ederekYalnız insanlığını unutuyor, dünyanın üç beş kuruşuna tamah ederek tüm servetleri yok ederek buradan boş boş gidiyor. Ne yazık!.. tüm servetleri yok ederek buradan boş boş gidiyor. Ne yazık!..

Şurada bir va'z dinlemek olsun, bir nafile tespih çekeceğiz, Kur'an okuyacağız,Şurada bir va'z dinlemek olsun, bir nafile tespih çekeceğiz, Kur'an okuyacağız, bir şey yapacağız; adam bırakıp gidiyor.bir şey yapacağız; adam bırakıp gidiyor. Hele teravih gecelerinde sakallı makallı bir adamcağız,Hele teravih gecelerinde sakallı makallı bir adamcağız, selam verilir verilmez amin demeden kalkıp gidiyor. Beş dakika duracaksın ne olacak? selam verilir verilmez amin demeden kalkıp gidiyor.

Beş dakika duracaksın ne olacak?

Hem bir dua okuyacağız, hem de iki söz söyleyeceğiz. Hiç olmazsa yanlış olursa düzeltirsin.Hem bir dua okuyacağız, hem de iki söz söyleyeceğiz. Hiç olmazsa yanlış olursa düzeltirsin. Ama herkesten önce o çıkıyor. İlk ayağa kalkıp çıkan o adam. Yaşı başı da yerinde!.. Ama herkesten önce o çıkıyor. İlk ayağa kalkıp çıkan o adam. Yaşı başı da yerinde!.. Ama bize bir zarureti var dersen, zaruret başkadır.Ama bize bir zarureti var dersen, zaruret başkadır. Zaruret başka ama böyle dünya işi için çıkıvermek ne kadar acı bir şeydir.Zaruret başka ama böyle dünya işi için çıkıvermek ne kadar acı bir şeydir. İlim meclisinden kaçmak Allah'ın ve Resûlü'nün rızasından kaçmak gibidir. Çok acı... İlim meclisinden kaçmak Allah'ın ve Resûlü'nün rızasından kaçmak gibidir. Çok acı...

Onun için büyüklerin sözleri muhabbet diyorlar. Onun için büyüklerin sözleri muhabbet diyorlar.

Îsâru'l-mahbub alâ cemîi'l. Îsâru'l-mahbub alâ cemîi'l. "Allahu Teâlâ'nın sevgisi bütün sevgilerin üzerine geçmektedir.""Allahu Teâlâ'nın sevgisi bütün sevgilerin üzerine geçmektedir." Bütün sevgilerin üstüne Allah sevgisinin geçmesidir. Bütün sevgilerin üstüne Allah sevgisinin geçmesidir.

Size geçen akşam Şakîkü'l-Belhî'yi anlatmıştım, Allah'ın kullarından bir kul.Size geçen akşam Şakîkü'l-Belhî'yi anlatmıştım, Allah'ın kullarından bir kul. Fakat bir gün cemaate geç gelmiş. İftitah tekbiri diyorlar ya. İmam efendi Allahu Ekber diyor. Fakat bir gün cemaate geç gelmiş. İftitah tekbiri diyorlar ya. İmam efendi Allahu Ekber diyor. İmam efendi ile beraber namaza yetişmekte sevap çok.İmam efendi ile beraber namaza yetişmekte sevap çok. Bu sevabı kaçırdığından dolayı elli dirhem ki bugün 50 tane sarı [altın] lira demek...Bu sevabı kaçırdığından dolayı elli dirhem ki bugün 50 tane sarı [altın] lira demek... 50 tane sarı [altın] lirayı acaba bunun sevabını alabilir miyim diye tasadduk ediyor ve bir ay ağlıyor.50 tane sarı [altın] lirayı acaba bunun sevabını alabilir miyim diye tasadduk ediyor ve bir ay ağlıyor. "Nasıl oldu da ben bunu kaçırdım!.." diye bir ay ağlıyor. "Nasıl oldu da ben bunu kaçırdım!.." diye bir ay ağlıyor.

Eskiden ve eski zaman insanları, bir insan cemaati kaçırırsa, o gün bir özrü olup daEskiden ve eski zaman insanları, bir insan cemaati kaçırırsa, o gün bir özrü olup da cemaatin bir vaktine gelemedi ise ona tam yedi gün taziyeye giderlermiş.cemaatin bir vaktine gelemedi ise ona tam yedi gün taziyeye giderlermiş. Bir evden cenaze çıktığında "başın sağolsun" diye gidildiği gibi, ona yedi gün giderler,Bir evden cenaze çıktığında "başın sağolsun" diye gidildiği gibi, ona yedi gün giderler, "geçmiş olsun, başın sağolsun" derlermiş. "geçmiş olsun, başın sağolsun" derlermiş. Eğer iftitah tekbirini kaçırdıysa ona da, Eğer iftitah tekbirini kaçırdıysa ona da, "Geçmiş olsun, bu büyük sevabı kaçırdın." diyerek üç gün giderlermiş. "Geçmiş olsun, bu büyük sevabı kaçırdın." diyerek üç gün giderlermiş. Eğer [iftitah tekbirine] erişmeyi ilk defa kaçırdıysa ona da "geçmiş olsun" demeye bir gün giderlermiş. Eğer [iftitah tekbirine] erişmeyi ilk defa kaçırdıysa ona da "geçmiş olsun" demeye bir gün giderlermiş.

Saff-ı evvelde yer almak, iftitah tekbirine imamla beraber başlamak, Saff-ı evvelde yer almak, iftitah tekbirine imamla beraber başlamak, namazlarını daima cemaatle kılmak, bunlar büyük sevaplar, büyük mükâfâtlardır.namazlarını daima cemaatle kılmak, bunlar büyük sevaplar, büyük mükâfâtlardır. Bu dünyanın üç beş kuruşu için bunu zayi etmek kadar, Bu dünyanın üç beş kuruşu için bunu zayi etmek kadar, -nasıl tabir edersiniz bilmem- [kötü bir şey] olur mu dersiniz? -nasıl tabir edersiniz bilmem- [kötü bir şey] olur mu dersiniz?

Tabii herkesin bir işi var ama bu işlerin hepsi muvakkattir. Tabii herkesin bir işi var ama bu işlerin hepsi muvakkattir.

Azrail aleyhisselam geldiği vakitte, "Benim şu işim var şunu da göreyim de gel." diye kim diyebiliyordu? Azrail aleyhisselam geldiği vakitte, "Benim şu işim var şunu da göreyim de gel." diye kim diyebiliyordu? Geldiği vakitte alıp gidiyor vesselam.Geldiği vakitte alıp gidiyor vesselam. Senin işin de gücün de kalıyor, çoluğun çocuğun da kalıyor, hepsi de kalıyor. Senin işin de gücün de kalıyor, çoluğun çocuğun da kalıyor, hepsi de kalıyor.

Onun için yine Hz. Ömer radıyallahu anh bir sekerâtü'l-mevtte diyor ki; Onun için yine Hz. Ömer radıyallahu anh bir sekerâtü'l-mevtte diyor ki;

"Kabre konulduk, sorgu meleği görmediğimiz bir mahluk, onun geleceği şiddet ve dehşet,"Kabre konulduk, sorgu meleği görmediğimiz bir mahluk, onun geleceği şiddet ve dehşet, karşısındaki adamın haline göre korkunç bir hal [olur.] karşısındaki adamın haline göre korkunç bir hal [olur.] Onu görünce insanın bütün mafsalları birbirinden ayrılır. Onu görünce insanın bütün mafsalları birbirinden ayrılır. Zaten ölmüşsün, bitmiş ama onun dehşetinden insan erir;Zaten ölmüşsün, bitmiş ama onun dehşetinden insan erir; ne eti kalır ne derisi kalır, ne kemikleri kalır, erir de erir."ne eti kalır ne derisi kalır, ne kemikleri kalır, erir de erir." Bir de Allah esirgeye, o sorguların karşısında cevapsız kaldığı takdirde, Bir de Allah esirgeye, o sorguların karşısında cevapsız kaldığı takdirde, imânını, İslâm'ını öğrenmemişse onun acısını artık siz tasavvur edin. Onun için imânını, İslâm'ını öğrenmemişse onun acısını artık siz tasavvur edin. Onun için ya cennet bahçesi ya cehennem çukurudur. Cennet bahçesi nasıl olacak? ya cennet bahçesi ya cehennem çukurudur.

Cennet bahçesi nasıl olacak?

Bu dünyada Allah'a sevgini verdin de, emirlerine itaat ettin, başka sevgileri geriye bıraktın daBu dünyada Allah'a sevgini verdin de, emirlerine itaat ettin, başka sevgileri geriye bıraktın da O'nun rızâsına göre hareket ettin mi, o zaman inşallah cennet bahçesi olur. O'nun rızâsına göre hareket ettin mi, o zaman inşallah cennet bahçesi olur.

Bu adam iftitâh tekbirine yetişemedim diye üzülüyor, ilk safa yetişemedim diye üzülüyor, Bu adam iftitâh tekbirine yetişemedim diye üzülüyor, ilk safa yetişemedim diye üzülüyor, berikisi de dükkanını bir kere bırakamıyor. İşini bırakıp da ezan-ı Muhammedîye'ye icâbet edemiyor. berikisi de dükkanını bir kere bırakamıyor. İşini bırakıp da ezan-ı Muhammedîye'ye icâbet edemiyor. Sen nasıl müslümansın ki Allahu Ekber lafzı nidâ olunduğu halde hâlâ işinle meşgulsün.Sen nasıl müslümansın ki Allahu Ekber lafzı nidâ olunduğu halde hâlâ işinle meşgulsün. Ezan seni Allah'a davet ediyor. Bir gün de Azrail davet edecek, ne yapacaksın onun karşısında bilmem! Ezan seni Allah'a davet ediyor. Bir gün de Azrail davet edecek, ne yapacaksın onun karşısında bilmem!

Hakîkatü'l-muhabbeh. "Muhabbetin hakikati..." diyor,Hakîkatü'l-muhabbeh. "Muhabbetin hakikati..." diyor, el-muvafakatu en-tehebe külleke limen ahbebte. "Tüm varlığını sevdiğinin uğrunda bağışlamandır." el-muvafakatu en-tehebe külleke limen ahbebte. "Tüm varlığını sevdiğinin uğrunda bağışlamandır."

Sevginin hakikati bütün varlığını sevdiğine bağışlamandır. Hibe edip, "hepsi senin" [diyebilmektir.] Sevginin hakikati bütün varlığını sevdiğine bağışlamandır. Hibe edip, "hepsi senin" [diyebilmektir.] Zaten desen de O'nun demesen de O'nundur. Senin neyin var? Zaten desen de O'nun demesen de O'nundur.

Senin neyin var?

Kuvvet, kudret O'nun, zekâ, gösterme O'nun, her şey O'nun.Kuvvet, kudret O'nun, zekâ, gösterme O'nun, her şey O'nun. O ruhunu aliverdiği vakitte [bedeni] gömmekten başka çare olmuyor.O ruhunu aliverdiği vakitte [bedeni] gömmekten başka çare olmuyor. İçimizde bir ruh var, o ruh alınca hepsi boşa gidiyor, gömülmekten başka çare kalmıyor, götürüp gömüyoruz. İçimizde bir ruh var, o ruh alınca hepsi boşa gidiyor, gömülmekten başka çare kalmıyor, götürüp gömüyoruz.

Şiblî rahmetullahi aleyh diyor ki; Sümmiyeti'l-muhabbeti muhabbeten. Şiblî rahmetullahi aleyh diyor ki;

Sümmiyeti'l-muhabbeti muhabbeten.
"Muhabbete muhabbet isminin verilmesinin sebebi..." Li-ennehû temhu mine'l-kalb mâsive'l-mahbûb. "Muhabbete muhabbet isminin verilmesinin sebebi..." Li-ennehû temhu mine'l-kalb mâsive'l-mahbûb. "Çünkü muhabbet kalpte mahbûb olan Allah'tan gayrı bir muhabbet bırakmaz." "Çünkü muhabbet kalpte mahbûb olan Allah'tan gayrı bir muhabbet bırakmaz." Onun için muhabbet denmiş. Başka muhabbetlerin hepsini siler atar. Bundan dolayı; Onun için muhabbet denmiş. Başka muhabbetlerin hepsini siler atar. Bundan dolayı;

el-Mer'ü me'a men ehabbe. "Kişi kimi seviyorsa onunladır." Dünyadayken imtihan halindeyiz.el-Mer'ü me'a men ehabbe. "Kişi kimi seviyorsa onunladır."

Dünyadayken imtihan halindeyiz.
Bu imtihan âleminde kendimizi kime kaptırıyorsak yarın onunla haşrolunacağız.Bu imtihan âleminde kendimizi kime kaptırıyorsak yarın onunla haşrolunacağız. Firavunlara kaptırırsak firavunlarla beraber gider.Firavunlara kaptırırsak firavunlarla beraber gider. Allahı'n Resûlü'ne kaptırırsak, Allah'a kaptırırsak elbette Allah Resûlü ile haşreder inşallah.Allahı'n Resûlü'ne kaptırırsak, Allah'a kaptırırsak elbette Allah Resûlü ile haşreder inşallah. Onun için bu dâr-ı imtihanda, üç günlük ömürde üç beş kuruşa aldanıp daOnun için bu dâr-ı imtihanda, üç günlük ömürde üç beş kuruşa aldanıp da insan kendini Allah'ın düşmanlarına kaptırmamalıdır. insan kendini Allah'ın düşmanlarına kaptırmamalıdır. Düşmanın başı şeytan, arkası da dünyadaki şeytanlardır. Düşmanın başı şeytan, arkası da dünyadaki şeytanlardır.

Leyse bi-sadikın. "O adam sadık değildir, doğrucu adam değildir." Leyse bi-sadikın. "O adam sadık değildir, doğrucu adam değildir." Men idde'â mahabbetallah ve-lem yahfaz hududehu.Men idde'â mahabbetallah ve-lem yahfaz hududehu. "Ben Allah'ı seviyorum diyor fakat Allah'ın emirlerine itaat etmiyor." Malum emirler yalnız namazla değil."Ben Allah'ı seviyorum diyor fakat Allah'ın emirlerine itaat etmiyor." Malum emirler yalnız namazla değil. Emirler namazla da yasaklarla da beraberdir. Emirler namazla da yasaklarla da beraberdir. Yasaklar da Allah'ın emridir, ibadetler de Allah'ın emridir. Yasaklar da Allah'ın emridir, ibadetler de Allah'ın emridir.

Allah'ın emirlerinin ikisi ki, emr-i ma'ruf nehyi ani'l-münker diyorlar. Allah'ın emirlerinin ikisi ki, emr-i ma'ruf nehyi ani'l-münker diyorlar. İkisi de birdir, ikisi de Allah içindir.İkisi de birdir, ikisi de Allah içindir. Binaenaleyh emr-i ma'ruf yapacak, ibadetlerini hayırlarını yapacaksın,Binaenaleyh emr-i ma'ruf yapacak, ibadetlerini hayırlarını yapacaksın, nehy-i ani'l-münker denilen günahlardan da kaçmak suretiyle emri yerine getirilir. nehy-i ani'l-münker denilen günahlardan da kaçmak suretiyle emri yerine getirilir. Bunların ikisini birden işlemeyen insan muhabbet davasında sâdık değildir, kâzibtir. Bunların ikisini birden işlemeyen insan muhabbet davasında sâdık değildir, kâzibtir.

Muhabbet...Biz Allah'ı severiz. Birisi bize yardım, ikram izzet eder, şunu bunu verir, onu severiz.Muhabbet...Biz Allah'ı severiz. Birisi bize yardım, ikram izzet eder, şunu bunu verir, onu severiz. Vermediği zaman da isyan eyleriz. Allah'ın sevgisi böyle değildir. Vermediği zaman da isyan eyleriz. Allah'ın sevgisi böyle değildir. Allah celle ve alâ bize her şeyi veriyor elhamdülillah, bol bol nimetler içerisindeyiz.Allah celle ve alâ bize her şeyi veriyor elhamdülillah, bol bol nimetler içerisindeyiz. Bu nimetleri kesiverdiği vakitte; bir vakit ekmek yiyemiyorduk, bulamıyorduk; şunu da bunu da bulamıyorduk. Bu nimetleri kesiverdiği vakitte; bir vakit ekmek yiyemiyorduk, bulamıyorduk; şunu da bunu da bulamıyorduk. zorluk devirlerinda muhabbet eksilirse o muhabbet muhabbet sayılmaz.zorluk devirlerinda muhabbet eksilirse o muhabbet muhabbet sayılmaz. Muhabbet, versin vermesin O'nu sevilmeye layık olduğu için seviyoruz.Muhabbet, versin vermesin O'nu sevilmeye layık olduğu için seviyoruz. Sevilmeye layık olduğu için seviyoruz yoksa verdiğinden dolayı değil.Sevilmeye layık olduğu için seviyoruz yoksa verdiğinden dolayı değil. Verdiğinden dolayı sevmek, herkes onu mecbur yapar.Verdiğinden dolayı sevmek, herkes onu mecbur yapar. Fakat "Asıl Allahu Teâlâ sevilmeye layıktır, ondan dolayı seviyorum." dersen Fakat "Asıl Allahu Teâlâ sevilmeye layıktır, ondan dolayı seviyorum." dersen işte bu sevgi, sevgi sayılır. Burada çok sözler söylemişler. işte bu sevgi, sevgi sayılır. Burada çok sözler söylemişler.

Gerek Allah celle ve alâ ve gerek Resûlü'nün sevgisi her sevginin üstünde olması lazım gelirkenGerek Allah celle ve alâ ve gerek Resûlü'nün sevgisi her sevginin üstünde olması lazım gelirken biz bunu yapamadığımızdan dolayı ibadetlerimizin tadını bir türlü bulamıyoruz. Namaz kılıyoruz, nasıl? biz bunu yapamadığımızdan dolayı ibadetlerimizin tadını bir türlü bulamıyoruz.

Namaz kılıyoruz, nasıl?

Bize bir âdet haline, bir alışkanlık haline gelmiş.Bize bir âdet haline, bir alışkanlık haline gelmiş. Müezzin efendi saate bakar, ezan vakti geldi diye ezanı okur. Müezzin efendi saate bakar, ezan vakti geldi diye ezanı okur. İmam efendi gelir, namaz vakti geldi diye namazı kıldırır.İmam efendi gelir, namaz vakti geldi diye namazı kıldırır. Sen de namaz vakti diye gelirsin, namazını kılarsın fakat bu içten gelen bir aşkın neticesi değildir, Sen de namaz vakti diye gelirsin, namazını kılarsın fakat bu içten gelen bir aşkın neticesi değildir, bir alışkanlığın neticesidir. Bu da fena değildir ama asıl maksat bu değildir. bir alışkanlığın neticesidir. Bu da fena değildir ama asıl maksat bu değildir.

Allah ve Resûlü sevgisinin her sevginin üstünde olmasıyla beraber ikinci bir şeyde; Allah ve Resûlü sevgisinin her sevginin üstünde olmasıyla beraber ikinci bir şeyde;

Lâ yühibuhû illâ lillâh. Sevdiği her ne olursa olsun sevdiğini ancak Allah için sever.Lâ yühibuhû illâ lillâh. Sevdiği her ne olursa olsun sevdiğini ancak Allah için sever. [İnsanlara karşı] güzelliğinden, servetinden, kuvvetinden, kudretinden dolayı sevgiler olur [İnsanlara karşı] güzelliğinden, servetinden, kuvvetinden, kudretinden dolayı sevgiler olur fakat bu sevgilerin hiçbirisinin kıymeti yoktur. fakat bu sevgilerin hiçbirisinin kıymeti yoktur. Sevdiğini seveceksen "Ben bunu Allah için seviyorum." diyeceksin. Bunu niçin seviyorsun?Sevdiğini seveceksen "Ben bunu Allah için seviyorum." diyeceksin.

Bunu niçin seviyorsun?
Parasına mı tamah ettin, güzelliğine mi tamah ettin, şuna mı tamah ettin? Parasına mı tamah ettin, güzelliğine mi tamah ettin, şuna mı tamah ettin?

Hayır, Allahu Teâlâ'nın güzel bir kulu ve onu beş vakit camide görüyorum,Hayır, Allahu Teâlâ'nın güzel bir kulu ve onu beş vakit camide görüyorum, ondan dolayı kendisini sevmek mecburiyeti duydum, Allah için onu seviyorum. ondan dolayı kendisini sevmek mecburiyeti duydum, Allah için onu seviyorum.

"Bunu sevmiyorum." "Neden sevmiyorsun?" "Allah için sevmiyorum." "Niçin?" "Bunu sevmiyorum."

"Neden sevmiyorsun?"

"Allah için sevmiyorum."

"Niçin?"

"Bu adam Allah'ın yoluna gelmiyor, Allah yolunda değil.""Bu adam Allah'ın yoluna gelmiyor, Allah yolunda değil." Allah celle ve alâ bütün nimetlerini buna verdiği halde bu Allah'ı sevmiyor, Allah celle ve alâ bütün nimetlerini buna verdiği halde bu Allah'ı sevmiyor, onun için ben de onu sevmiyorum." Bu her ikisinin de Allah için oluşu iki. onun için ben de onu sevmiyorum." Bu her ikisinin de Allah için oluşu iki.

Üçüncüsü; En yekrahe en ye'ûda fi'l-küfr.Üçüncüsü;

En yekrahe en ye'ûda fi'l-küfr.
"Öyle korkuyor öyle korkuyor ki Allahu Teâlâ bana bu iman nimetini verdikten sonra,"Öyle korkuyor öyle korkuyor ki Allahu Teâlâ bana bu iman nimetini verdikten sonra, acaba bu nimet elimden gider mi?acaba bu nimet elimden gider mi? Bu nimet elimden gider korkusu ile öyle korkuyor ki, ateşten çıkmış bir adamınBu nimet elimden gider korkusu ile öyle korkuyor ki, ateşten çıkmış bir adamın tekrar ateşe düşmesindeki korku ne kadarsa; ateşten çıkan bir adamın ateşe girmesitekrar ateşe düşmesindeki korku ne kadarsa; ateşten çıkan bir adamın ateşe girmesi ne kadar korkunçsa Allahu Teâlâ'nın verdiği bu imândan çıkıpta küfre gitmesi de o kadar korkunçtur." ne kadar korkunçsa Allahu Teâlâ'nın verdiği bu imândan çıkıpta küfre gitmesi de o kadar korkunçtur."

[Fakat o kişi ki] bu korkuyu kendisinde hissetmiyor, hayatını da istediği gibi yaşıyor.[Fakat o kişi ki] bu korkuyu kendisinde hissetmiyor, hayatını da istediği gibi yaşıyor. Benim yaptığım bu hal ve hareket imâna münâfî midir, değil midir onu da düşünmüyor.Benim yaptığım bu hal ve hareket imâna münâfî midir, değil midir onu da düşünmüyor. İtirazlarını istediği gibi savuruyor. Canım, sen kimsin? Senin aklın ne kadar olur? İtirazlarını istediği gibi savuruyor.

Canım, sen kimsin? Senin aklın ne kadar olur?

Bütün akılları, dünyanın bütün akıllarını bir araya toplasakBütün akılları, dünyanın bütün akıllarını bir araya toplasak Peygamberimiz'in aklının yanında zerre olur ya...Peygamberimiz'in aklının yanında zerre olur ya... Binaenaleyh sen başka akıllara aldanıyorsun da Peygamberin aklını bırakıyorsun. Binaenaleyh sen başka akıllara aldanıyorsun da Peygamberin aklını bırakıyorsun. Allahu Teâlâ'nın sana verdiği nimetleri unutuyorsun,Allahu Teâlâ'nın sana verdiği nimetleri unutuyorsun, kalkıyorsun dünyanın fâni şusuna busuna aldanarak bu aziz ömrünü boşa geçiriyorsun, ne yazık! kalkıyorsun dünyanın fâni şusuna busuna aldanarak bu aziz ömrünü boşa geçiriyorsun, ne yazık!

Bu hadislerin râvileri kuvvetlidir.Bu hadislerin râvileri kuvvetlidir. Başta Buhârî, arkasından Müslim, Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Nesâî, İbn Hibbân, İbn Mâce,Başta Buhârî, arkasından Müslim, Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Nesâî, İbn Hibbân, İbn Mâce, Taberânî, böyle birbirlerini takip ederek bunların hepsi bu hadisi bu suretle bize naklediyorlar. Taberânî, böyle birbirlerini takip ederek bunların hepsi bu hadisi bu suretle bize naklediyorlar.

Allah kusurlarımızı afetsin de sevgisini kendisi için gönüllerinde yaşatanAllah kusurlarımızı afetsin de sevgisini kendisi için gönüllerinde yaşatan sevgili kullarının arasına bizleri de kabul etsin. Bilirsiniz ki "Üzüm üzüme baka baka kararır." derler.sevgili kullarının arasına bizleri de kabul etsin.

Bilirsiniz ki "Üzüm üzüme baka baka kararır." derler.
Üzüm üzüme baka baka [karardığı gibi] içlerinde sevgi dolan kimselerin arasına girersenÜzüm üzüme baka baka [karardığı gibi] içlerinde sevgi dolan kimselerin arasına girersen o sevgi sana da bana da intikâl eder. İş bu sevgilerin arasına girebildiğin takdirdedir.o sevgi sana da bana da intikâl eder. İş bu sevgilerin arasına girebildiğin takdirdedir. Nitekim sarhoşların arasına girdiğin vakitte nasıl insan o sarhoşlara doğru kayarsa, bu tabii birşeydir.Nitekim sarhoşların arasına girdiğin vakitte nasıl insan o sarhoşlara doğru kayarsa, bu tabii birşeydir. Hırsızların arasına karışırsan tabiatıyla hırsızlık sana da bulaşır. Hırsızların arasına karışırsan tabiatıyla hırsızlık sana da bulaşır. Hangi sınıfa karışırsan insan o sınıfın halini giyer.Hangi sınıfa karışırsan insan o sınıfın halini giyer. Binaenaleyh Allah'ı sevenlerin arasına karışan insanlarda da tabiatıyla Allah sevgisi hâsıl olur.Binaenaleyh Allah'ı sevenlerin arasına karışan insanlarda da tabiatıyla Allah sevgisi hâsıl olur. Onlardan göre göre Allah sevgisine içinden bir aşk, bir iştiyak gelir, zaruri bir hal olur. Onlardan göre göre Allah sevgisine içinden bir aşk, bir iştiyak gelir, zaruri bir hal olur.

Onun için yine diyor ki; Onun için yine diyor ki;

Selâsü de'avâtin lâ türaddü. "Üç dua var [ki bunlar] geri çevrilm‎iyor..."Selâsü de'avâtin lâ türaddü. "Üç dua var [ki bunlar] geri çevrilm‎iyor..." Bunlar Allahu Teâlâ'nın o muhabbeti bize sunması için fırsattır. Bunlar Allahu Teâlâ'nın o muhabbeti bize sunması için fırsattır.

Lâ türaddü da'vetü'l-vâlidi li-veledihî.Lâ türaddü da'vetü'l-vâlidi li-veledihî. "Birisi vâlideynin, ana babanın evladı için yaptığı dua reddolunmaz." "Birisi vâlideynin, ana babanın evladı için yaptığı dua reddolunmaz."

Anne babanın evladına yaptığı dua reddolunmaz fakat ne yazık ki bizim annelerimiz çok zayıftırlar,Anne babanın evladına yaptığı dua reddolunmaz fakat ne yazık ki bizim annelerimiz çok zayıftırlar, azıcık kızdı mı "Gözün kör olsun, Allah'ın gazabına uğrayasın!" [gibi çeşitli beddualar ederler.]azıcık kızdı mı "Gözün kör olsun, Allah'ın gazabına uğrayasın!" [gibi çeşitli beddualar ederler.] Ağızından çıkanı kulağı duymaz. Bereket, Allahu Teâlâ onların hepsini kabul etmez. Ağızından çıkanı kulağı duymaz. Bereket, Allahu Teâlâ onların hepsini kabul etmez.

İmam Buhârî var ya, daha çocuk, [bir gün] çocuklarla beraber oynuyormuş.İmam Buhârî var ya, daha çocuk, [bir gün] çocuklarla beraber oynuyormuş. Çocuğun birisi bir taş atmış, [taş çocuğun] gözüne gelmiş, çocuğun gözü çıkmış.Çocuğun birisi bir taş atmış, [taş çocuğun] gözüne gelmiş, çocuğun gözü çıkmış. [Çocuk ağlayarak] vay vay vay... diyerek eve gitmiş. Annesi bakmış çocuğun gözü akmış, ellerini kaldırmış; [Çocuk ağlayarak] vay vay vay... diyerek eve gitmiş. Annesi bakmış çocuğun gözü akmış, ellerini kaldırmış;

"Yâ Rabbi! Ben bu kör çocuğu ne yapayım? Ben çocuğumun gözünü geri isterim." Biz deriz ki; "Yâ Rabbi! Ben bu kör çocuğu ne yapayım? Ben çocuğumun gözünü geri isterim." Biz deriz ki;

"Böyle şey olur mu yahu?" "Böyle şey olur mu?" demek çok cahilliktir."Böyle şey olur mu yahu?"

"Böyle şey olur mu?" demek çok cahilliktir.
Kudret Allah'ındır. Varlık Allah'ındır. İstediği anda bu dünyayı yok eder, Kudret Allah'ındır. Varlık Allah'ındır. İstediği anda bu dünyayı yok eder, istediği anda bu dünya gibi 100 bin tane dünya yaratır. istediği anda bu dünya gibi 100 bin tane dünya yaratır. O kudretin sahibine böyle ilticâ ettin mi O da esbâbını halk eder,O kudretin sahibine böyle ilticâ ettin mi O da esbâbını halk eder, istediği şekilde onun gözünü yerine koyar. Bunda düşünülecek bir şey yoktur. istediği şekilde onun gözünü yerine koyar. Bunda düşünülecek bir şey yoktur.

Çocuk gözünün acısıyla uyumuş, kalkınca bir bakıyorlar ki [gözünde] hiçbir şey yok, sapasağlam. Çocuk gözünün acısıyla uyumuş, kalkınca bir bakıyorlar ki [gözünde] hiçbir şey yok, sapasağlam.

Ee bu ne? Bu anne duasıdır.Ee bu ne?

Bu anne duasıdır.
Annenin Allahu Teâlâ'ya olan samimi bir ilticâsıyla Cenâb-ı Hak çocuğunun gözünü [sapasağlam etmiş.]Annenin Allahu Teâlâ'ya olan samimi bir ilticâsıyla Cenâb-ı Hak çocuğunun gözünü [sapasağlam etmiş.] Bunun çok sebepleri var... Bu anne dualarının yanında hocaların duası da böyledir. Bunun çok sebepleri var... Bu anne dualarının yanında hocaların duası da böyledir. Hocanın duası da makbuldür. İkincisi; Hocanın duası da makbuldür. İkincisi;

Ve da'vetü's-sâimi. "Cenâb-ı Hak oruçlunun da duasını da geri çevirmiyor." Ve da'vetü's-sâimi. "Cenâb-ı Hak oruçlunun da duasını da geri çevirmiyor."

Bâhusus iftar zamanından biraz evvel... İftar zamanları çok kıymetli dakikalardır.Bâhusus iftar zamanından biraz evvel... İftar zamanları çok kıymetli dakikalardır. Çok bulunan bir dakika değildir. Çok bulunan bir dakika değildir.

Musa aleyhisselam Tûr-i Sînâ'da Cenâb-ı Hakk'a münâcât ediyor, konuşuyor. [Allahu Teâlâ] diyor ki; Musa aleyhisselam Tûr-i Sînâ'da Cenâb-ı Hakk'a münâcât ediyor, konuşuyor. [Allahu Teâlâ] diyor ki;

"Yâ Musa! Ben sana tekellüm ediyorum, söylüyorum ama senin beni gördüğün yok."Yâ Musa! Ben sana tekellüm ediyorum, söylüyorum ama senin beni gördüğün yok. Sesimi işitiyorsun ama aramızda 70 bin perde vardır. -Bu kadar perdeden dinliyor.- Sesimi işitiyorsun ama aramızda 70 bin perde vardır. -Bu kadar perdeden dinliyor.- Fakat âhir zamanda benim bir ümmetim gelecek,Fakat âhir zamanda benim bir ümmetim gelecek, onlar Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in hürmetine oruçlu olacaklar, o oruçlu oldukları onlar Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in hürmetine oruçlu olacaklar, o oruçlu oldukları iftar vakitlerinde ben onlara senden çok yakınım, perdelerin hepsini kaldırmışımdır." iftar vakitlerinde ben onlara senden çok yakınım, perdelerin hepsini kaldırmışımdır."

Onun için o zamanda ilticâlar çok kabul olur.Onun için o zamanda ilticâlar çok kabul olur. Yalnız ihlâs ile Cenâb-ı Hakk'a arz edecek gönül olmak lazımdır. Üçüncüsü de; Yalnız ihlâs ile Cenâb-ı Hakk'a arz edecek gönül olmak lazımdır. Üçüncüsü de;

Ve da'vetü'l-müsâfiri. "Misafirin de duası reddolunmaz." Ve da'vetü'l-müsâfiri. "Misafirin de duası reddolunmaz."

Şimdi biz öyle bir dünyaya geldik ki insan evine misafir almaya korkuyor. Niçin? Şimdi biz öyle bir dünyaya geldik ki insan evine misafir almaya korkuyor.

Niçin?

Eski ananelerin hepsi ortadan kalktı. Ev küçük, ev daracık, işte üç metreden bir oda.Eski ananelerin hepsi ortadan kalktı. Ev küçük, ev daracık, işte üç metreden bir oda. Karı mı oturacak, sen mi oturacaksın, çoluk çocuk mu oturacak, ne olacak? Karı mı oturacak, sen mi oturacaksın, çoluk çocuk mu oturacak, ne olacak?

Misafir gelirse "hadi, ben sana parayı vereyim de şu otelde yat" dersin. Başka türlü olmaz.Misafir gelirse "hadi, ben sana parayı vereyim de şu otelde yat" dersin. Başka türlü olmaz. Halbuki misafir bir devlettir.Halbuki misafir bir devlettir. Onu zorla alıp da evimize götürmemiz lazım gelirken Onu zorla alıp da evimize götürmemiz lazım gelirken bugün kapımıza gelen misafiri evimize alacak halimiz yok.bugün kapımıza gelen misafiri evimize alacak halimiz yok. Koca bir ramazan geçiyor, evimize misafir alabilme imkânı da bulamıyoruz.Koca bir ramazan geçiyor, evimize misafir alabilme imkânı da bulamıyoruz. Karıdan kızdan korkuyoruz, şundan korkuyoruz.Karıdan kızdan korkuyoruz, şundan korkuyoruz. Artık evimize üç beş tane kimseyi getirip de bir iki lokma çorba içirmek şerefinden de mahrum kaldık.Artık evimize üç beş tane kimseyi getirip de bir iki lokma çorba içirmek şerefinden de mahrum kaldık. Halbuki evinin misafirinin duası reddolunmaz. Halbuki evinin misafirinin duası reddolunmaz. Misafirin yemek yedikten sonra; "Elhamdülillah, biz yedik, Allah artırsın" demeleri senin için kâfidir.Misafirin yemek yedikten sonra; "Elhamdülillah, biz yedik, Allah artırsın" demeleri senin için kâfidir. Demeseler de Allah biliyor. Bak ne güzel bir hikâyedir. Demeseler de Allah biliyor. Bak ne güzel bir hikâyedir.

Ashâb-ı Kirâm'dan Talha denilen bir zat var ki çok kıymetli, fedâkâr bir zâtdır.Ashâb-ı Kirâm'dan Talha denilen bir zat var ki çok kıymetli, fedâkâr bir zâtdır. Camilerde de levhaları vardır ama bizim camide yok. Bu zât Peygamberin çok âşıkı [bir zât.] Camilerde de levhaları vardır ama bizim camide yok. Bu zât Peygamberin çok âşıkı [bir zât.] İslâm'a da çok büyük hizmetleri vardır. Bir gün Resûlullah'a misafir gelmiş.İslâm'a da çok büyük hizmetleri vardır.

Bir gün Resûlullah'a misafir gelmiş.
Resûlullah da Ezvâc-ı tâhirat vâlidelerimize haber yollamış, Resûlullah da Ezvâc-ı tâhirat vâlidelerimize haber yollamış, "bu misafire yedireceğiniz bir şeyler var mı?" [diye sordurmuş.] Dikkat edin ama bu işe! "bu misafire yedireceğiniz bir şeyler var mı?" [diye sordurmuş.] Dikkat edin ama bu işe!

Resûlullah, Ezvâc-ı tâhirat vâlidelerimize haber yolluyor ki,Resûlullah, Ezvâc-ı tâhirat vâlidelerimize haber yolluyor ki, "Bu misafire ikram edecek bir şeyiniz var mı?" [diye sorduruyor.] "Bu misafire ikram edecek bir şeyiniz var mı?" [diye sorduruyor.] Dokuz tane evden hiçbirisinden hiçbir şey çıkmıyor. Dokuz tane evden hiçbirisinden hiçbir şey çıkmıyor.

Allah hepimizi affetsin, bugün yemeklerimiz ekmeklerimiz başımızdan taşar şekildedir.Allah hepimizi affetsin, bugün yemeklerimiz ekmeklerimiz başımızdan taşar şekildedir. Bugünki insanın halini, durumunu düşünün bir kere. Bugünki insanın halini, durumunu düşünün bir kere.

Talha geliyor, "Yâ Resûlullah! [Misafirlerini] ben götüreyim." diyor, alıp götürüyor. Hanıma diyor ki; Talha geliyor, "Yâ Resûlullah! [Misafirlerini] ben götüreyim." diyor, alıp götürüyor. Hanıma diyor ki;

"Hanım efendi, bak Resûlullah'a bir misafir gelmiş, bu akşamki yemeğimizi ona ikram edelim.""Hanım efendi, bak Resûlullah'a bir misafir gelmiş, bu akşamki yemeğimizi ona ikram edelim." O da ne var ne yok diye soruyor, hanımı da; "Bu akşamlık bir iftarlığımız var." diyor. O da ne var ne yok diye soruyor, hanımı da;

"Bu akşamlık bir iftarlığımız var." diyor.

"Bu akşam yemeğimizi misafirimize yediririz, sen çocukları vaktiyle uyut,"Bu akşam yemeğimizi misafirimize yediririz, sen çocukları vaktiyle uyut, biz de elimizi boşu boşuna uzatırız, ışığı da söndürelim de bizim yemediğimizi fark etmesin,biz de elimizi boşu boşuna uzatırız, ışığı da söndürelim de bizim yemediğimizi fark etmesin, onu doyuralım." diyor. Ne diyeyim? Nasıl ifade edilir, bilmem? onu doyuralım." diyor.

Ne diyeyim? Nasıl ifade edilir, bilmem?

Resûlullah'a ve Allah'a karşı misafirlerine ikrâmda sevgi gösteriyorlar.Resûlullah'a ve Allah'a karşı misafirlerine ikrâmda sevgi gösteriyorlar. Cenâb-ı Hakk'ın da tabiatıyla büyük lütûflarına mazhar oluyorlar. Cenâb-ı Hakk'ın da tabiatıyla büyük lütûflarına mazhar oluyorlar.

Bunun bir örneğini daha söyleyeyim.Bunun bir örneğini daha söyleyeyim. Şakîk-i Belhî bir vakte yetişememiş diyerek 50 lirayı vermiş, bir de bir ay ağlamış.Şakîk-i Belhî bir vakte yetişememiş diyerek 50 lirayı vermiş, bir de bir ay ağlamış. Bu Talha da birgün bahçesine gitmiş.Bu Talha da birgün bahçesine gitmiş. Gayet güzel bir bahçesi varmış, kuşlar etrafta vıcır vıcır uçuşuyorlarmış.Gayet güzel bir bahçesi varmış, kuşlar etrafta vıcır vıcır uçuşuyorlarmış. Hayran hayran onlara bakınırken namaz vakti geçmiş. Gelmiş, bakmış ki namaz kılınmış. Hayran hayran onlara bakınırken namaz vakti geçmiş. Gelmiş, bakmış ki namaz kılınmış.

"Yâ Resûlallah! Bu bahçe beni bugün ikindi namazına erişmekten alıkoydu,"Yâ Resûlallah! Bu bahçe beni bugün ikindi namazına erişmekten alıkoydu, ben o bahçeye bir daha gitmem, o bahçe [artık] vakıftır." demiş. ben o bahçeye bir daha gitmem, o bahçe [artık] vakıftır." demiş.

İçlerinde ibadetlere karşı ne kadar hırs var!İçlerinde ibadetlere karşı ne kadar hırs var! Bir vakit kaçırıyor, onun için koca bir bahçesini feda ediyor. Bir vakit kaçırıyor, onun için koca bir bahçesini feda ediyor. Sonra biz de muhabbet davasını ediyoruz. Sonra biz de muhabbet davasını ediyoruz.

Allah kusurumuzu afetsin de bizi O'nun rızâsını kazanan kullarının arasına kabul etsin. Allah kusurumuzu afetsin de bizi O'nun rızâsını kazanan kullarının arasına kabul etsin.

Demek üç tane dua kabul olunuyor, reddolunmuyor. "Vâlidin veledine,Demek üç tane dua kabul olunuyor, reddolunmuyor. "Vâlidin veledine, oruçlunun duası ve bir de misafirin duası reddolunmayan dualardandır." buyurulmuş. oruçlunun duası ve bir de misafirin duası reddolunmayan dualardandır." buyurulmuş.

"Bir de üç şey vardır ki"Bir de üç şey vardır ki bu üç şey ölümden başka her şeye şifâdır." Tabii ölüme çare yoktur.bu üç şey ölümden başka her şeye şifâdır." Tabii ölüme çare yoktur. "Birisi senâ, bizim sinameki dediğimiz ot. İkincisi sen dedikleri kimyon.""Birisi senâ, bizim sinameki dediğimiz ot. İkincisi sen dedikleri kimyon." Nakleden zât "üçüncüsünü unuttum" diyor. Nakleden zât "üçüncüsünü unuttum" diyor.

Selâsün min-asli'l-imâni. "Üç şey vardır ki bunlar imânın aslındandır, kökündendir."Selâsün min-asli'l-imâni. "Üç şey vardır ki bunlar imânın aslındandır, kökündendir." Birisi, el-keffü ammen kâle Lâ ilâhe ilallâh. Birisi, el-keffü ammen kâle Lâ ilâhe ilallâh. "Bir adam Lâ ilâhe illallâh diyor mu, onun hakkında cehennemliktir, kâfirdir diyerek bir hüküm verme." "Bir adam Lâ ilâhe illallâh diyor mu, onun hakkında cehennemliktir, kâfirdir diyerek bir hüküm verme."

İnsanlar kusurdan hâli değildir, bazı kusurlarıyla onları muâhaze edip de yanlış hükümler verme.İnsanlar kusurdan hâli değildir, bazı kusurlarıyla onları muâhaze edip de yanlış hükümler verme. Bundan uzak ol. Ve lâ yükeffirhü bi-zenbin ve lâ yuhrichü mine'l-İslâmi.Bundan uzak ol.

Ve lâ yükeffirhü bi-zenbin ve lâ yuhrichü mine'l-İslâmi.
"Biz hiç kimseye yaptığı bir günahtan dolayı "kâfir oldun" demeyiz. Onu İslâm'dan da çıkarmayız." "Biz hiç kimseye yaptığı bir günahtan dolayı "kâfir oldun" demeyiz. Onu İslâm'dan da çıkarmayız."

Bizim ehl-i sünnet mezhebimizin, itikâdımızın neticesi şu hadîs-i şerîfin mealidir.Bizim ehl-i sünnet mezhebimizin, itikâdımızın neticesi şu hadîs-i şerîfin mealidir. Bir günah yapmış, ne yaparsa yapsın, ama insan gavur olmaz. Bir günah yapmış, ne yaparsa yapsın, ama insan gavur olmaz. Gavur olmak için İslâm'ı bırakıp gavurluğa geçmesi lazımdır.Gavur olmak için İslâm'ı bırakıp gavurluğa geçmesi lazımdır. Yaptığı günahla ne İslâm'dan çıkar ne de gavur olur.Yaptığı günahla ne İslâm'dan çıkar ne de gavur olur. Günahkâr olur da sonra tevbe ederse ne mutlu! Etmezse onun halini Allah bilir. Günahkâr olur da sonra tevbe ederse ne mutlu! Etmezse onun halini Allah bilir. Onu Allah bilir, sen karışma. Onu Allah bilir, sen karışma.

Ve'l-cihâdü mâdın münzü be'asenillâh ilâ en-yükâtile âhiru ümmetî ed-deccâle.Ve'l-cihâdü mâdın münzü be'asenillâh ilâ en-yükâtile âhiru ümmetî ed-deccâle. "Son dakikaya kadar cihat denilen dövüşünde önüne geçmek imkânı olmayacak." Bugün büyükler diyorlar ki; "Son dakikaya kadar cihat denilen dövüşünde önüne geçmek imkânı olmayacak." Bugün büyükler diyorlar ki;

"Biz silahları taklit edelim, şöyle edelim, böyle edelim." Bunların hepsi masaldan ibarettir."Biz silahları taklit edelim, şöyle edelim, böyle edelim."

Bunların hepsi masaldan ibarettir.
Ne kadar taklit edersen et insanlar arasında bu dövüş kıyamete kadar câri olacaktır. Ne kadar taklit edersen et insanlar arasında bu dövüş kıyamete kadar câri olacaktır.

Lâ yübtılühû cevru câirin. "Hiçbir zalim bunu önleyemez." Ve lâ adlü âdilin.Lâ yübtılühû cevru câirin. "Hiçbir zalim bunu önleyemez." Ve lâ adlü âdilin. "Hiçbir âdil de; 'Yahu ne yapıyorsun, biz insanız, birbirimizi öldürmekten ne çıkar,"Hiçbir âdil de; 'Yahu ne yapıyorsun, biz insanız, birbirimizi öldürmekten ne çıkar, artık bunu bırakalım.' demekle bu işin önüne geçemez, olmaz." artık bunu bırakalım.' demekle bu işin önüne geçemez, olmaz." Üçüncüsü de, ve'l-imânü bi'l-akdâr. "Kaderin hepsine iman etmek." Üçüncüsü de, ve'l-imânü bi'l-akdâr. "Kaderin hepsine iman etmek."

Men âmene bi'l- kader emine mine'l-keder. "İnsan kadere iman etti mi kederden emin olur."Men âmene bi'l- kader emine mine'l-keder. "İnsan kadere iman etti mi kederden emin olur." "Ne yapalım, takdîr-i ilâhi böyleymiş." de, ohh senden rahatı olmaz."Ne yapalım, takdîr-i ilâhi böyleymiş." de, ohh senden rahatı olmaz. Yok, ben de onun gibi olacağım dersen boşu boşuna yorulur durursun. Yok, ben de onun gibi olacağım dersen boşu boşuna yorulur durursun.

Selâsün lem-Selâsün lem- fî-ümmetî et-tefâhur bi'l-ahsâb ve'n-niyâhatü ve'l-envâ'. fî-ümmetî et-tefâhur bi'l-ahsâb ve'n-niyâhatü ve'l-envâ'.

"Bu üç şey ümmet-i Muhammed'den bir türlü silinememiştir. Birisi iftihâr, övünmedir." "Bu üç şey ümmet-i Muhammed'den bir türlü silinememiştir. Birisi iftihâr, övünmedir." Bu övünmeyi bırakmadan yapamıyoruz. Bu övünmeyi bırakmadan yapamıyoruz. Dedemizle, babamızla, büyüklerimizle övünüyoruz, Dedemizle, babamızla, büyüklerimizle övünüyoruz, kendimizin bazı iyi bir şeyleri oluyor onunla övünüyoruz, iftihâr ediyoruz.kendimizin bazı iyi bir şeyleri oluyor onunla övünüyoruz, iftihâr ediyoruz. Bu önümüze geldikçe her yerde söyleriz. Kötü şeylerden birisi. Bu önümüze geldikçe her yerde söyleriz. Kötü şeylerden birisi.

ve'n-Niyâhatü. "Birisi de ölülerin arkasından bağıra çağıra, onun methiyelerini yaparak ve'n-Niyâhatü. "Birisi de ölülerin arkasından bağıra çağıra, onun methiyelerini yaparak 'ah şöyleydi de ah böyleydi de' diye ağlayıp sızlamaktır." 'ah şöyleydi de ah böyleydi de' diye ağlayıp sızlamaktır." İnsanda ağlar da böyle bağıra çağıra ve onun methiyelerini yaparak değil, içinden ağlar. İnsanda ağlar da böyle bağıra çağıra ve onun methiyelerini yaparak değil, içinden ağlar.

ve'l-Envâi. "Üçüncüsü de yıldızlara bakıp 'Filan yıldız doğdu, yarın yağmur var.' [gibi sonuçlara varmaktır."] ve'l-Envâi. "Üçüncüsü de yıldızlara bakıp 'Filan yıldız doğdu, yarın yağmur var.' [gibi sonuçlara varmaktır."] Bu da yanlıştır, yıldız çıkar, yağmur yağar, yağmaz. Yıldız buraya yağmurun yağması için gelmemiştir.Bu da yanlıştır, yıldız çıkar, yağmur yağar, yağmaz. Yıldız buraya yağmurun yağması için gelmemiştir. Bu yıldızın vazifesidir, buraya gelmiştir ama yağmur yağarsa yağar, yağmazsa yağmaz.Bu yıldızın vazifesidir, buraya gelmiştir ama yağmur yağarsa yağar, yağmazsa yağmaz. Yıldız geldi diye mutlaka yağmur yağacak diye ümitlenmek boş şeydir. Yıldız geldi diye mutlaka yağmur yağacak diye ümitlenmek boş şeydir.

Selâsün lâ yehıllu li-ehadin en-yef'alehünne. "Üç şey vardır ki bunu işlemek hiç kimseye layık değildir."Selâsün lâ yehıllu li-ehadin en-yef'alehünne. "Üç şey vardır ki bunu işlemek hiç kimseye layık değildir." Birisi, Lâ yeümme racülün kavmen fe-yehussa nefsehû bi'd-du'âi.Birisi, Lâ yeümme racülün kavmen fe-yehussa nefsehû bi'd-du'âi. İmam olmuş, namazı kılmışız, imam duada; "Yâ Rabbi! Bana şunu da ver, bunu da ver,İmam olmuş, namazı kılmışız, imam duada; "Yâ Rabbi! Bana şunu da ver, bunu da ver, bana şunu da et, bunu da et, bana sağlık ver, afiyet ver, mal ver, mülk ver, bana şunu da et, bunu da et, bana sağlık ver, afiyet ver, mal ver, mülk ver, dünyamı iyi et, âhiretimi iyi et." diye hep kendine istiyor. Bu hıyanetliktir, bu olmaz, helal değildir.dünyamı iyi et, âhiretimi iyi et." diye hep kendine istiyor. Bu hıyanetliktir, bu olmaz, helal değildir. Dualarında cemaate isteyecek, cemaatle beraber kendisine isteyecek. "Yâ Rabbi! Dualarında cemaate isteyecek, cemaatle beraber kendisine isteyecek. "Yâ Rabbi! Bize ver, bizi şöyle yap bizi böyle yap." Kendine tahsis ettin mi bu hıyanetlik olur.Bize ver, bizi şöyle yap bizi böyle yap." Kendine tahsis ettin mi bu hıyanetlik olur. Fe-in fe'ale fe-kad hânehüm. "Cemaate hıyanetlik etmiş olur." Fe-in fe'ale fe-kad hânehüm. "Cemaate hıyanetlik etmiş olur."

Ve lâ yenzuru fî-ka'ri beytin kable en-yeste'zine. Ve lâ yenzuru fî-ka'ri beytin kable en-yeste'zine. Şimdi kapılarımız var elhamdülillah ama bazen kapı açık olur, örtülmemiş olabilir. Şimdi kapılarımız var elhamdülillah ama bazen kapı açık olur, örtülmemiş olabilir. Bizim köylerimizde yahut bazı mahalle aralarında kapılar açıkta olabiliyor. Emniyet oluyor filan.Bizim köylerimizde yahut bazı mahalle aralarında kapılar açıkta olabiliyor. Emniyet oluyor filan. Adam izin almadan kapıdan içeriye bakıyor. Adam izin almadan kapıdan içeriye bakıyor.

Kable en-yeste'zine. "Kapıyı çalmadan, selam vermeden,Kable en-yeste'zine. "Kapıyı çalmadan, selam vermeden, tıkırdatmadan kapıdan içeriye 'yâ hû" diyerek bakıyor."tıkırdatmadan kapıdan içeriye 'yâ hû" diyerek bakıyor." İnsan belki açıktadır, belki mahrem bir hali vardır. İnsan belki açıktadır, belki mahrem bir hali vardır. "İzin almadan kapıdan içeriye bakmak da hıyânetliktir." Fe-in fe'ale fe-kad dehale."İzin almadan kapıdan içeriye bakmak da hıyânetliktir." Fe-in fe'ale fe-kad dehale. "Hâinliğe girmiş olur." Ve lâ yüsalli ve hüve hıknün. "Abdest darlığı var, sıkışık... "Hâinliğe girmiş olur."

Ve lâ yüsalli ve hüve hıknün. "Abdest darlığı var, sıkışık...
Bu sıkışık haliyle vakitte gelmiş,Bu sıkışık haliyle vakitte gelmiş, 'ha şu namazı kılayım da öyle def'i hâcet edeyim.' demek de câiz değildir." 'ha şu namazı kılayım da öyle def'i hâcet edeyim.' demek de câiz değildir."

Namaz huzur ile olmalıdır. Halbuki o hal sende huzur bırakmaz.Namaz huzur ile olmalıdır. Halbuki o hal sende huzur bırakmaz. Sıkıntı haliyle kılınan namazda huzur olmaz. Huzur olmayacağı için o halde namaz câiz değildir.Sıkıntı haliyle kılınan namazda huzur olmaz. Huzur olmayacağı için o halde namaz câiz değildir. Evvela rahatlanırsın, ondan sonra gelir abdestini alırsın. Evvela rahatlanırsın, ondan sonra gelir abdestini alırsın. Ama cemaat kaçmışsa o da senin kabahatindir. Niçin vaktinde hazırlanmadın? Ama cemaat kaçmışsa o da senin kabahatindir. Niçin vaktinde hazırlanmadın?

Selâsün lâ yümna'na el-mâ' ve'l-kelâ' ve'n-nâr. "Üç şey müslümanlar arasında müşterektir.Selâsün lâ yümna'na el-mâ' ve'l-kelâ' ve'n-nâr. "Üç şey müslümanlar arasında müşterektir. Onlara kimse sahip çıkamaz ve kimse de men edemez." Onlara kimse sahip çıkamaz ve kimse de men edemez."

el-Mâ'. "Su." Bunlar evlerdeki sular değil, menbaa sularıdır, sahipsiz sulardır.el-Mâ'. "Su." Bunlar evlerdeki sular değil, menbaa sularıdır, sahipsiz sulardır. ve'l-Kelâ'. "Kırlardaki otlar." Onlarda herkesin hakkı vardır. ve'n-Nâr. "Kırda yakılan ateşler."ve'l-Kelâ'. "Kırlardaki otlar." Onlarda herkesin hakkı vardır. ve'n-Nâr. "Kırda yakılan ateşler." Herkesin hakkı vardır. Herkesin hakkı vardır. Ama evdeki ateş, evdeki su, evdeki ot yahut kendi malının içerisinde olanlar sana aittir. Ama evdeki ateş, evdeki su, evdeki ot yahut kendi malının içerisinde olanlar sana aittir.

"Üç şey vardır ki onun vebâli veya sevâbı sâhibine râcidir." "Üç şey vardır ki onun vebâli veya sevâbı sâhibine râcidir." Birisi, el-Bağyü. "Zalimin zulmünün cezası kendisine, sahibine aittir." Şuna buna zulmediyor.Birisi, el-Bağyü. "Zalimin zulmünün cezası kendisine, sahibine aittir." Şuna buna zulmediyor. Bu zulmün cezası da pek çabuk görülür derler. Bu zulmün cezası da pek çabuk görülür derler.

ve'l-Mekru. "Alışında verişinde, işinde gücünde hıyanetlik, hile yapıyor. ve'l-Mekru. "Alışında verişinde, işinde gücünde hıyanetlik, hile yapıyor. Bunun cezası da kendisine aittir." ve'n-Neksü.Bunun cezası da kendisine aittir." ve'n-Neksü. Birisi de, "Söz veriyor vâdinde durmuyor, verdiği sözü yapmıyor... Birisi de, "Söz veriyor vâdinde durmuyor, verdiği sözü yapmıyor... Bunun da vebâli kendisine aittir." buyurulmuş. Bunun da vebâli kendisine aittir." buyurulmuş.

Selâsün aksimu aleyhinne. "Üç şey daha vardır ki bunlar yemin ile söylenmiştir..."Selâsün aksimu aleyhinne. "Üç şey daha vardır ki bunlar yemin ile söylenmiştir..." Mâ nekase mâlün kattu min-sadekatin.Mâ nekase mâlün kattu min-sadekatin. "Bir mal sadaka vermek suretiyle katiyen eksilmez." "Bir mal sadaka vermek suretiyle katiyen eksilmez."

Miraç gezisinde Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Cenâb-ı Hak ile olan mükâlemesi esnasındaMiraç gezisinde Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Cenâb-ı Hak ile olan mükâlemesi esnasında kullarının yapacakları iyiliklere karşı Cenâb-ı Hakk'ın ikramını sormuş,kullarının yapacakları iyiliklere karşı Cenâb-ı Hakk'ın ikramını sormuş, hiçbirisine derken yalvara yalvara en nihayet el-hasenetü bi-aşri emsâlihâ. "Bire on veririm." demiş. hiçbirisine derken yalvara yalvara en nihayet el-hasenetü bi-aşri emsâlihâ. "Bire on veririm." demiş.

"Az ya Rabbi, daha çok ver." demiş."Az ya Rabbi, daha çok ver." demiş. Bundan sonra [Allahu Teâlâ] yedi yüze çıkarmış, ondan sonra bi-ğayri hisâb.Bundan sonra [Allahu Teâlâ] yedi yüze çıkarmış, ondan sonra bi-ğayri hisâb. Yani amellere göre en aşağısı bire on, bire yedi yüz ortası, nihayet sonunun da sınırı yoktur.Yani amellere göre en aşağısı bire on, bire yedi yüz ortası, nihayet sonunun da sınırı yoktur. Öyleyse, Fe-tesaddekû .Öyleyse,

Fe-tesaddekû .
"Biliniz ki bir verdiğiniz yerine on, onun yerine yüz, yüzün yerine bin gelecektir." "Biliniz ki bir verdiğiniz yerine on, onun yerine yüz, yüzün yerine bin gelecektir."

Bir garip insan, oruçlularmış, oruçlu oldukları halde akşam iftar edecekler, yemekleri yok. Bir garip insan, oruçlularmış, oruçlu oldukları halde akşam iftar edecekler, yemekleri yok. Hanım efendiye demiş ki; "Efendi, akşam oldu hâlâ evde bir şey yok, bir çare bak bakalım." Adam da, Hanım efendiye demiş ki;

"Efendi, akşam oldu hâlâ evde bir şey yok, bir çare bak bakalım." Adam da,

"Çarşıya çıkayım da bakalım Allah ne gösterir." demiş."Çarşıya çıkayım da bakalım Allah ne gösterir." demiş. Bir tüccarın dükkanına uğramış, tüccar da hesapla meşgul. [Adamcağız] halini arz etmiş. Demiş ki; Bir tüccarın dükkanına uğramış, tüccar da hesapla meşgul. [Adamcağız] halini arz etmiş. Demiş ki;

"Akşama iftar edecek hiçbir şeyimiz yok, bize biraz yardım etsen olmaz mı?" Adam tabii başı telâşeli, "Akşama iftar edecek hiçbir şeyimiz yok, bize biraz yardım etsen olmaz mı?" Adam tabii başı telâşeli,

"Allah versin" demiş. Karşısında bir Yahudi varmış, onun oradan boş çıktığını görmüş, çağırmış. "Allah versin" demiş. Karşısında bir Yahudi varmış, onun oradan boş çıktığını görmüş, çağırmış.

"Ondan ne istedin?" demiş. "Akşama iftarlık ihtiyacımızı istedim, veremedi." demiş. [Yahudi adam;] "Ondan ne istedin?" demiş.

"Akşama iftarlık ihtiyacımızı istedim, veremedi." demiş. [Yahudi adam;]

"Sizin kitabınızda bunu verirsek karşılığında ne var?" demiş. "Sizin kitabınızda bunu verirsek karşılığında ne var?" demiş.

"Bire on, bire yedi yüz, bire hesapsız." "Açmış [kasasını] ben sana on tane vereyim." demiş. "Bire on, bire yedi yüz, bire hesapsız."

"Açmış [kasasını] ben sana on tane vereyim." demiş.

Almış, sevinmiş adam, evinin ihtiyacını görmüş, akşam yatmışlar.Almış, sevinmiş adam, evinin ihtiyacını görmüş, akşam yatmışlar. O kovan tüccar da yahudi tüccar da rüyalarında cennette gayet güzel bir köşk görüyorlar. Diyorlar ki; O kovan tüccar da yahudi tüccar da rüyalarında cennette gayet güzel bir köşk görüyorlar. Diyorlar ki;

"Bu [köşk] düne kadar filan tüccarın idi fakat dün bu köşk yahudiye geçti.""Bu [köşk] düne kadar filan tüccarın idi fakat dün bu köşk yahudiye geçti." Adam uyanmış, bakmış bakmış; "Eyvah! Ne oldu bu?" demiş. Sabahleyin doğru yahudiye gitmiş, demiş ki; Adam uyanmış, bakmış bakmış;

"Eyvah! Ne oldu bu?" demiş. Sabahleyin doğru yahudiye gitmiş, demiş ki;

"Yahu, dünkü o adama sen kaç para verdin?"Yahu, dünkü o adama sen kaç para verdin? Benim başım telâşeliydi, ona bir şey veremedim, sen kaç para verdiysen ben sana onun çok üstünü vereyim.Benim başım telâşeliydi, ona bir şey veremedim, sen kaç para verdiysen ben sana onun çok üstünü vereyim. Bire on, bire yüz ne istiyorsan vereyim." [Yahudi adam] şöyle gözünü açmışBire on, bire yüz ne istiyorsan vereyim." [Yahudi adam] şöyle gözünü açmış demiş ki; "Ben müslüman oldum, eşhedü en lâ ilâhe illallah.demiş ki;

"Ben müslüman oldum, eşhedü en lâ ilâhe illallah.
Akşam [rüyamda] ben o köşkü gördüm ama sen kaçırdın, o köşk şimdi benim oldu.Akşam [rüyamda] ben o köşkü gördüm ama sen kaçırdın, o köşk şimdi benim oldu. Onun parası bu dünya paralarıyla değişilmez ki. Hadi, bir dahakine kaçırma." demiş. Onun parası bu dünya paralarıyla değişilmez ki. Hadi, bir dahakine kaçırma." demiş.

Allah kusurlarımızı affetsin. Hele bu mübarek Ramazan'da... Allah kusurlarımızı affetsin. Hele bu mübarek Ramazan'da...

Yalnız bu simsarlara, çapulculara kapılmamak lazımdır.Yalnız bu simsarlara, çapulculara kapılmamak lazımdır. Hakiki fakir fukarayı arayıp bulmak mecburiyetindeyiz.Hakiki fakir fukarayı arayıp bulmak mecburiyetindeyiz. İnsanlar kendi mahallesinde kimler muhtaçtır araştıracak, bunu bilecek. İnsanlar kendi mahallesinde kimler muhtaçtır araştıracak, bunu bilecek. Onun kışlık odununu, kömürünü, yiyeceğini [ayarlayıp verecek.] Onun kışlık odununu, kömürünü, yiyeceğini [ayarlayıp verecek.]

Hatta sizin için çok ayıp bir şey var. Hatta sizin için çok ayıp bir şey var. Kızlarımız ve bir çok annelerimiz bugün fabrikalara çalışmaya giderler. Kızlarımız ve bir çok annelerimiz bugün fabrikalara çalışmaya giderler.

Neden bunlar fabrikalara gider? Allah kızı kadını evin bekçisi olarak yaratmıştır.Neden bunlar fabrikalara gider?

Allah kızı kadını evin bekçisi olarak yaratmıştır.
Kadın, ev hanımıdır, insanın en mahremidir, en kıymetli ihtiyatıdır.Kadın, ev hanımıdır, insanın en mahremidir, en kıymetli ihtiyatıdır. Sarraflar altınları kasalarda nasıl saklıyorlarsa,Sarraflar altınları kasalarda nasıl saklıyorlarsa, kadınlar da evlerimizin içerisinde öyle saklanmaya mecburdurlar. kadınlar da evlerimizin içerisinde öyle saklanmaya mecburdurlar.

Sen onu hangi vicdanla cesaret edip gönderiyorsun da çalışıp para kazanmasını istiyorsun? Sen onu hangi vicdanla cesaret edip gönderiyorsun da çalışıp para kazanmasını istiyorsun?

Yahu biz gavur muyuz? Gavurlar bunu yapıyorlar, ama onun dini buna müsait.Yahu biz gavur muyuz?

Gavurlar bunu yapıyorlar, ama onun dini buna müsait.
Karısını da kızını da yollar çalıştırır. Kendileri de gidip oralarda çalışıyorlar. Ama biz müslümanız.Karısını da kızını da yollar çalıştırır. Kendileri de gidip oralarda çalışıyorlar. Ama biz müslümanız. Müslüman evine bakmakla mükelleftir. Hamımıza, çocuklarımıza biz bakacağız.Müslüman evine bakmakla mükelleftir. Hamımıza, çocuklarımıza biz bakacağız. Bizim gönlümüz onların başka yerlere gidip çalışmasına razı olmaz. Bizim gönlümüz onların başka yerlere gidip çalışmasına razı olmaz.

Senin vicdanın nasıl razı oluyor da hanımını başka erkeklerin arasında çalışsın,Senin vicdanın nasıl razı oluyor da hanımını başka erkeklerin arasında çalışsın, para getirsin diye yolluyorsun? Bu İslâm'a uyar mı? para getirsin diye yolluyorsun? Bu İslâm'a uyar mı?

Onun için bu gibi muhtaçlar varsa mahalleli [onları] bulup görüp,Onun için bu gibi muhtaçlar varsa mahalleli [onları] bulup görüp, "Al kardeşim, senin ihtiyacını biz temin ediyoruz, sen de evinde hanımlığını bil." demek mecburiyetindeyken"Al kardeşim, senin ihtiyacını biz temin ediyoruz, sen de evinde hanımlığını bil." demek mecburiyetindeyken maalesef bugün bunları yapamadığımızdan dolayı çocuklarımız, kızlarımız, hanımlarımızmaalesef bugün bunları yapamadığımızdan dolayı çocuklarımız, kızlarımız, hanımlarımız fabrikalarda kendilerine iş bulmak mecburiyetinde kalıyorlar. Çünkü bakan yok!fabrikalarda kendilerine iş bulmak mecburiyetinde kalıyorlar. Çünkü bakan yok! Bakan olmayınca aç ölünmez ya! O zaman mecburi bir yerde gidecek, çalışacak.Bakan olmayınca aç ölünmez ya! O zaman mecburi bir yerde gidecek, çalışacak. Onun kabahati cemiyetin, mahallenin büyüklerine aittir. Onun kabahati cemiyetin, mahallenin büyüklerine aittir.

Bir adamcağızın on tane çocuğu varmış. Adam hapisten çıkmış da buraya gelmiş.Bir adamcağızın on tane çocuğu varmış. Adam hapisten çıkmış da buraya gelmiş. Başına gelen hadiseler uzun. Başına gelen hadiseler uzun. [İhtiyaçlarını görmesi için] başka yere havale ettik, gidin oraya bir bakın dedik, [yardımcı olmaya çalıştık.] [İhtiyaçlarını görmesi için] başka yere havale ettik, gidin oraya bir bakın dedik, [yardımcı olmaya çalıştık.]

Binaenaleyh sadaka verirseniz malınız artar. Bu tecrübeyle sabittir. Binaenaleyh sadaka verirseniz malınız artar. Bu tecrübeyle sabittir.

Hepimizin mâlumudur ki Hz. Ali Efendimiz'in oğulları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin hasta olmuşlar.Hepimizin mâlumudur ki Hz. Ali Efendimiz'in oğulları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin hasta olmuşlar. Tabii o zamanki tedavi bunlar, [Hz. Ali dua etmiş;] Tabii o zamanki tedavi bunlar, [Hz. Ali dua etmiş;]

"Ya Rabbi! Benim çocuklarıma şifa verirsen üç gün oruç tutacağım." demiş. "Ya Rabbi! Benim çocuklarıma şifa verirsen üç gün oruç tutacağım." demiş.

Allah da şifa vermiş, üç gün oruca niyet etmişler. Hergün kapıya bir tane geliyor; Allah da şifa vermiş, üç gün oruca niyet etmişler. Hergün kapıya bir tane geliyor;

Miskînen ve yetîmen ve esîra. Miskînen ve yetîmen ve esîra.

Bir gün bir yetim geliyor, hakkaten lillah, yiyeceğe ihtiyacı var diyor;Bir gün bir yetim geliyor, hakkaten lillah, yiyeceğe ihtiyacı var diyor; o günkü nafakalarını veriveriyorlar...Hz. Ali Efendimiz de öyle zengin değildi;o günkü nafakalarını veriveriyorlar...Hz. Ali Efendimiz de öyle zengin değildi; akşam evine günlük nafakasını da birisinden ödünç almış getirmiş. akşam evine günlük nafakasını da birisinden ödünç almış getirmiş. Akşam nafakası, iftarlığı fakat gelen yetime dayanamayıp veriveriyorlar... Akşam nafakası, iftarlığı fakat gelen yetime dayanamayıp veriveriyorlar... Akşama su ile iftar edip ertesi gün oruca niyetleniyorlar.Akşama su ile iftar edip ertesi gün oruca niyetleniyorlar. Nezir orucu nafile oruçlar gibi değildir, arası açılmaz. Nezir orucu nafile oruçlar gibi değildir, arası açılmaz. Ramazan orucunun nasıl arası açılmazsa keffârette de nezirde de orucun arası açılmaz. Ramazan orucunun nasıl arası açılmazsa keffârette de nezirde de orucun arası açılmaz. Bunların birbiri arkasına tutulması lazımdır. İkinci güne de niyet etmişler, ikinci gün miskin gelmiş. Bunların birbiri arkasına tutulması lazımdır.

İkinci güne de niyet etmişler, ikinci gün miskin gelmiş.

Miskînen ve yetîmen ve esîra. Bunlar üç gün üstüste gelmişler. O günkünü de miskine vermişler. Miskînen ve yetîmen ve esîra. Bunlar üç gün üstüste gelmişler. O günkünü de miskine vermişler. Yine aç kalmışlar, bir suyla yine iftar ederek ertesi gün yine oruca niyet etmişler. Yine aç kalmışlar, bir suyla yine iftar ederek ertesi gün yine oruca niyet etmişler. Üçüncü gün de bir esir gelmiş, o günkünü de o esire vermişler. Üçüncü gün de bir esir gelmiş, o günkünü de o esire vermişler.

Bu üç günlük nafakasını verdiler kendileri aç kaldılar da bundan acaba bir zarar mı gördüler? Bu üç günlük nafakasını verdiler kendileri aç kaldılar da bundan acaba bir zarar mı gördüler?

Evet, çoluk çocuk aç kalmıştır, karınları acıkmıştır, karınlarına taş bağlamışlardır,Evet, çoluk çocuk aç kalmıştır, karınları acıkmıştır, karınlarına taş bağlamışlardır, karınlarını sıkıp tahammül etmişlerdir. Şimdi bu da mühim. karınlarını sıkıp tahammül etmişlerdir.

Şimdi bu da mühim.

Ve lâ fetaha racülün alâ nefsihî bâbe mes'eletin. Bir insan zaruretini izhar ediyor.Ve lâ fetaha racülün alâ nefsihî bâbe mes'eletin. Bir insan zaruretini izhar ediyor. Bu iki türlü olur. Bu iki türlü olur. Bir adam var ki akşama yiyecek ekmeği yok, açlık sınırını da geçmiş, artık dayanamıyor.Bir adam var ki akşama yiyecek ekmeği yok, açlık sınırını da geçmiş, artık dayanamıyor. Zaruretin son derecesindeler, artık ölecekler... Onun için gider bir kardeşine der ki; Zaruretin son derecesindeler, artık ölecekler... Onun için gider bir kardeşine der ki;

"Yahu, biz bu akşam son derece sıkıntıdayız. Kaç gündür ağzımıza ekmek koyduğumuz yok."Yahu, biz bu akşam son derece sıkıntıdayız. Kaç gündür ağzımıza ekmek koyduğumuz yok. Bize bir şey ikram et." Bu bir. Bir de senelik ihtiyacını temin için şuna buna başvurur. Bize bir şey ikram et." Bu bir.

Bir de senelik ihtiyacını temin için şuna buna başvurur.
Bu da acı bir şeydir. Bir de ömrünün ihtiyacını temin etmeye çalışanlar vardır kiBu da acı bir şeydir. Bir de ömrünün ihtiyacını temin etmeye çalışanlar vardır ki o da ayrı bir meseledir. Şimdi burada diyor ki; o da ayrı bir meseledir. Şimdi burada diyor ki;

Ve lâ fetaha racülün alâ nefsihî bâbe mes'eletin.Ve lâ fetaha racülün alâ nefsihî bâbe mes'eletin. "Herhangi bir kimse kendisine bir isteme yolu açar da zaruretinden bahsederse..." "Herhangi bir kimse kendisine bir isteme yolu açar da zaruretinden bahsederse..." Çeşit çeşit istemeler var. Bu hangi çeşit isteme olursa olsun, Çeşit çeşit istemeler var. Bu hangi çeşit isteme olursa olsun, bu istemelerden birisini kendisine açarsa, Yes'elü'n-nâse. "İnsanlardan istiyor..."bu istemelerden birisini kendisine açarsa, Yes'elü'n-nâse. "İnsanlardan istiyor..." İllâ fetehallâhü aleyhi bâbe fakrin. "Bunun mukabilinde Allah ona fakirlik kapısını açar." İllâ fetehallâhü aleyhi bâbe fakrin. "Bunun mukabilinde Allah ona fakirlik kapısını açar."

Hani şundan bundan toplayacak, istemekle zengin olacak ya!..Hani şundan bundan toplayacak, istemekle zengin olacak ya!.. Fakat artık ona fakirlik kapısı açılır, ne gözü doyar ne de karnı doyar.Fakat artık ona fakirlik kapısı açılır, ne gözü doyar ne de karnı doyar. Binaenaleyh istemek çok mezmum bir şeydir. Bizim bugün isteyicilerimiz hep fazladan isterler.Binaenaleyh istemek çok mezmum bir şeydir. Bizim bugün isteyicilerimiz hep fazladan isterler. Bu asıl bir sanatın ve bir işin sahibi olmamasının neticesidir. Bu asıl bir sanatın ve bir işin sahibi olmamasının neticesidir. Âdi olsun, ne olursan olsun insanın bir işe sahip olması şarttır.Âdi olsun, ne olursan olsun insanın bir işe sahip olması şarttır. Arkana bir bakır [su kabı] alırsın, su satarsın. Köprübaşında su satsan bir gelirin olur.Arkana bir bakır [su kabı] alırsın, su satarsın. Köprübaşında su satsan bir gelirin olur. Yahut arkana bir ip alırsın, şunun bunun eşyasının getirebilirsin. Yahut arkana bir ip alırsın, şunun bunun eşyasının getirebilirsin. Bir de artık var ki, son haddine gelmiş, iş yapacak hali yok, zaruret hali.Bir de artık var ki, son haddine gelmiş, iş yapacak hali yok, zaruret hali. Bunlara bakma mecburiyetimiz vardır. Fakat sağlam bir adam gelmiş de; Bunlara bakma mecburiyetimiz vardır. Fakat sağlam bir adam gelmiş de;

Bana yardım edin. Benim 5-10 tane çocuğum var . Bana yardım edin. Benim 5-10 tane çocuğum var .

Benden sapasağlamsın, taşı sıksan suyunu çıkarırsın. Niçin bir işe sahip olmuyorsun?Benden sapasağlamsın, taşı sıksan suyunu çıkarırsın. Niçin bir işe sahip olmuyorsun? Hep millete mi senin eziyetin? "Ben şöyleyim, böyleyim." Ne olursan ol!Hep millete mi senin eziyetin?

"Ben şöyleyim, böyleyim."

Ne olursan ol!
Dinimizde istemek ayıp bir şeydir. Dünyadan böyle istemek de hiç iyi değildir. Dinimizde istemek ayıp bir şeydir. Dünyadan böyle istemek de hiç iyi değildir.

Bazısı da veriyorsun da almıyor. Verileni almıyor. Bu kadar yeter. Allah cümlemizi affetsin.Bazısı da veriyorsun da almıyor. Verileni almıyor.

Bu kadar yeter.

Allah cümlemizi affetsin.
Tevfîkât-ı samadâniyyesine mazhar eylesin. Tevfîkât-ı samadâniyyesine mazhar eylesin. Cümlemizi rızasını kazanmaya çalışan bahtiyar kullarının arasına kabul etsin. Lillâhi'l-Fâtiha. Cümlemizi rızasını kazanmaya çalışan bahtiyar kullarının arasına kabul etsin.

Lillâhi'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2