Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

İnsanların Yardımına Koşmak

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Peygamber SAS Efendimiz’in Yardımcıları, Ümmetimin İmtihanı Mal İle Kalbin Katılığı, Ümmetimin Ruhbanlığı Cihaddır, Ümmetimin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İnsanların Yardımına Koşmak

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Peygamber SAS Efendimiz’in Yardımcıları, Ümmetimin İmtihanı Mal İle Kalbin Katılığı, Ümmetimin Ruhbanlığı Cihaddır, Ümmetimin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdülillâhi rabbi'l-alemîn ve'l-akibetü li'l-müttakîn.Elhamdülillâhi rabbi'l-alemîn ve'l-akibetü li'l-müttakîn. Vesselâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn.Vesselâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitabu kitabullah.Fa'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitabu kitabullah. Ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi vesellem.Ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi vesellem. Ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetün bid'atinVe şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetün bid'atin ve külle bid'atin dalaleh ve külle dalaletin fi'n-nar.ve külle bid'atin dalaleh ve külle dalaletin fi'n-nar. Ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. Ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki: Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki:

"Bütün peygamberlerin yedişer yardımcıları vardı."Bütün peygamberlerin yedişer yardımcıları vardı. Bunlar kavmin sahîlerinden, kerimlerinden, cömertlerinden idiler.Bunlar kavmin sahîlerinden, kerimlerinden, cömertlerinden idiler. Bana da Cenâb-ı Hak bunlara verdiği yedinin yerine bana da 14 tane verdi.Bana da Cenâb-ı Hak bunlara verdiği yedinin yerine bana da 14 tane verdi. Bu 14 tanenin içinde saydığı isimler: Hz. Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Bu 14 tanenin içinde saydığı isimler: Hz. Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Hamza, Ebûbekir, Ömer, Musab b. Umeyr, Bilal, Selman, Ammar, Abdullah b. Mesud,Hamza, Ebûbekir, Ömer, Musab b. Umeyr, Bilal, Selman, Ammar, Abdullah b. Mesud, Mikdad ve Huzeyfe b. Yemân rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain hazretleridir." Mikdad ve Huzeyfe b. Yemân rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain hazretleridir."

Bunların menakıplarını ayrı ayrı incelersek çok uzun sürer. Allah cümlemizi affetsin.Bunların menakıplarını ayrı ayrı incelersek çok uzun sürer.

Allah cümlemizi affetsin.
Bu ashâb-ı kiramın yollarında, izlerinde yaşayıp can veren kullarından eylesin cümlemizi. Bu ashâb-ı kiramın yollarında, izlerinde yaşayıp can veren kullarından eylesin cümlemizi.

Huzeyfe hazretlerini geçen sefer Bağdat'ta ziyaretimizde,Huzeyfe hazretlerini geçen sefer Bağdat'ta ziyaretimizde, orada Selmân-ı Farisî hazretleri ile beraber kabirlerini gördük. Yine kendileri orada medfun olmuşlar. orada Selmân-ı Farisî hazretleri ile beraber kabirlerini gördük. Yine kendileri orada medfun olmuşlar.

Hz Osman'ın ismi burada zikrolunmadı. O da nedendir bilmem. Hz Osman'ın ismi burada zikrolunmadı. O da nedendir bilmem.

Hz. Osman'ı bir gün işte onu şehit edecekler. Evini muhasara etmişler.Hz. Osman'ı bir gün işte onu şehit edecekler. Evini muhasara etmişler. O akşam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerini [rüyada] görüyorlar. Diyorlar: O akşam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerini [rüyada] görüyorlar. Diyorlar:

"Yâ Osman! Sen susuz kaldın, susuzsun, sana su vermiyorlar ha?" "Evet yâ Resûlallah!" "Yâ Osman! Sen susuz kaldın, susuzsun, sana su vermiyorlar ha?"

"Evet yâ Resûlallah!"

Ve bir kova su getirdi bana. İçtim, hâlâ böyle içimde onun soğukluğu duruyor, demiş. Ve bir kova su getirdi bana. İçtim, hâlâ böyle içimde onun soğukluğu duruyor, demiş.

"Yâ Osman! İster misin sana yardımcı olup da kurtaralım seni?"Yâ Osman! İster misin sana yardımcı olup da kurtaralım seni? İster misin yarın akşam benim yanımda iftar etmeyi?" İster misin yarın akşam benim yanımda iftar etmeyi?"

Sabahleyin gelen bir ziyaretçisine söylüyor: Resûlullah hazretleri buradan geldi,Sabahleyin gelen bir ziyaretçisine söylüyor: Resûlullah hazretleri buradan geldi, gördüm, böyle dedi bana. Ben de dedim ki; "Yâ Resûlallah! Senin yanında iftar etmeyi isterim." gördüm, böyle dedi bana. Ben de dedim ki;

"Yâ Resûlallah! Senin yanında iftar etmeyi isterim."

O gün de şehit ettiler diyor. O gün de şehit ettiler diyor.

Yani bu insanoğlu hani meleklerden üstün diyorlar fakat şeytandan da aşağı.Yani bu insanoğlu hani meleklerden üstün diyorlar fakat şeytandan da aşağı. Edepsiz de edepsizin edepsizi yani. Hiç Hz. Osman'a [savaş açılır mı?] Edepsiz de edepsizin edepsizi yani.

Hiç Hz. Osman'a [savaş açılır mı?]

Ne istiyorsunuz böyle insanlardan? Hz. Ali, Hz. Osman, bunların çoğu şehit oldular.Ne istiyorsunuz böyle insanlardan?

Hz. Ali, Hz. Osman, bunların çoğu şehit oldular.
Nasıl el uzatır insan bilemiyorum artık. Bu dünya nasıl bir dünya. Nasıl el uzatır insan bilemiyorum artık. Bu dünya nasıl bir dünya.

İnne li-külli ümmetin fitneten ve inne fitneti ümmetî el-mâlü. İnne li-külli ümmetin fitneten ve inne fitneti ümmetî el-mâlü.

Bu da Ahmed b. Hanbel'in, Tirmizi'nin hasenün sahihün diyerekten İbn Sa'd'ten;Bu da Ahmed b. Hanbel'in, Tirmizi'nin hasenün sahihün diyerekten İbn Sa'd'ten; Hâkim'in, Taberânî'nin, Ka'b b. İyâd'tan rivayet ettiği bir hadîs-i şeriftir. Hâkim'in, Taberânî'nin, Ka'b b. İyâd'tan rivayet ettiği bir hadîs-i şeriftir.

"Her ümmetin bir fitnesi vardır benim ümmetimin fitnesi de mal olacaktır, maldır." "Her ümmetin bir fitnesi vardır benim ümmetimin fitnesi de mal olacaktır, maldır."

Bütün fitneler bu mal yüzünden kopacaktır.Bütün fitneler bu mal yüzünden kopacaktır. İşte biliyoruz baba ölür, iki kardeş iki paralık mal için birbirleriyle kavga ederler, darılırlar küserler.İşte biliyoruz baba ölür, iki kardeş iki paralık mal için birbirleriyle kavga ederler, darılırlar küserler. Bu apaçık bir şey. Allah cümlemizi bu fitneden muhafaza buyursun. Bu apaçık bir şey.

Allah cümlemizi bu fitneden muhafaza buyursun.

Malsız da tabii olmuyor ama hepsinin bir hududu var.Malsız da tabii olmuyor ama hepsinin bir hududu var. Tabii o malı hudûd-u şer'î dairesinde harcarsan o mal senin için hayır olur.Tabii o malı hudûd-u şer'î dairesinde harcarsan o mal senin için hayır olur. Malın kabahati yok tabii. Malı kullananda kabahat. Onu hayır yerinde kullanırsan ne mutlu sana! Malın kabahati yok tabii. Malı kullananda kabahat. Onu hayır yerinde kullanırsan ne mutlu sana! Eğer onu şer yerlerinde kullanırsan o seni âhirette şerre doğru yerine hazırlamış olur.Eğer onu şer yerlerinde kullanırsan o seni âhirette şerre doğru yerine hazırlamış olur. Masiyet diyorlar buna da. Onun için diyor ki: Masiyet diyorlar buna da.

Onun için diyor ki:

"Cenâb-ı Hak bu malı bize vermiştir. Herkes ihtiyacı kadar o maldan alır."Cenâb-ı Hak bu malı bize vermiştir. Herkes ihtiyacı kadar o maldan alır. Verilen maldan ihtiyacı kadar alır. Birisine Allah, saklasın yahut keyfine harcasın diye vermemiştir.Verilen maldan ihtiyacı kadar alır. Birisine Allah, saklasın yahut keyfine harcasın diye vermemiştir. Geri kalan parayı saklasın veya keyfine harcasın diye vermemiştir." Geri kalan parayı saklasın veya keyfine harcasın diye vermemiştir."

Diyor ki; "Parayı çoğalınca israf ederler. Paranın israfı ise dini israftır.Diyor ki;

"Parayı çoğalınca israf ederler. Paranın israfı ise dini israftır.
Paranın israfı dinin israfına denk gelir." Vallahu teâlâ mâ a'tâ abden fevka kifâyetihî.Paranın israfı dinin israfına denk gelir."

Vallahu teâlâ mâ a'tâ abden fevka kifâyetihî.
"Kifayetinden fazlasını Allah ona vermedi.""Kifayetinden fazlasını Allah ona vermedi." İllâ li-yünfika minhu bi-kaderi zarûratihî. İllâ li-yünfika minhu bi-kaderi zarûratihî. "Zarureti miktarında kendisine, herkes nasıl geçiniyorsa, o da o kadar geçinmek için Allah onu ona verdi.""Zarureti miktarında kendisine, herkes nasıl geçiniyorsa, o da o kadar geçinmek için Allah onu ona verdi." "Artanı muhtâcîne versin diye o o malın bekçisidir." "Artanı muhtâcîne versin diye o o malın bekçisidir."

Fazlasını muhtâcîne versin diyerekten malın bekçisi olarak Allah ona onu vermiştir.Fazlasını muhtâcîne versin diyerekten malın bekçisi olarak Allah ona onu vermiştir. Onun fazlasını muhtâcîne vermiyor, saklıyorsa mesulu odur. Onun fazlasını muhtâcîne vermiyor, saklıyorsa mesulu odur.

İşte saklamasalar bugünkü kıyametlerin hiçbiri kopmaz. Bugünkü kıyametlerin kopması hep bu yüzden.İşte saklamasalar bugünkü kıyametlerin hiçbiri kopmaz. Bugünkü kıyametlerin kopması hep bu yüzden. Sefaha yüzünden su gibi paralar harcanıyor. Bu arada tabii görenler görüyor. Nedir bu diyor, ne delilik bu. Sefaha yüzünden su gibi paralar harcanıyor. Bu arada tabii görenler görüyor. Nedir bu diyor, ne delilik bu.

Malın fitnesi neden doğuyor? İşte bu gibi şeylerden. Malın fitnesi neden doğuyor?

İşte bu gibi şeylerden.

Seni kötü yerlere sevk ediyor, haram yollara sevk ediyor, israfa sevk ediyor, zevke sevk ediyor. Seni kötü yerlere sevk ediyor, haram yollara sevk ediyor, israfa sevk ediyor, zevke sevk ediyor.

Halbuki dinde üç şey, geçen cumadaki dersimizden, üç şey kalbin karartısına sebep olur dedi. Halbuki dinde üç şey, geçen cumadaki dersimizden, üç şey kalbin karartısına sebep olur dedi.

Selâsü hısâlin tûirisü'l-kasvete fi'l-kalbi:Selâsü hısâlin tûirisü'l-kasvete fi'l-kalbi: "Üç şey kalbin kasvetini îras eder." Ne? "Üç şey kalbin kasvetini îras eder."

Ne?

Hubbu't-ta'âmi ve hubbu'n-nevmi ve hubbu'r-râhati. "Rahatı sevme, uykuyu sevme, yemeği sevme." Hubbu't-ta'âmi ve hubbu'n-nevmi ve hubbu'r-râhati. "Rahatı sevme, uykuyu sevme, yemeği sevme."

Bunlar kasvet-i kalp olacak da ne olacak? Bunlar kasvet-i kalp olacak da ne olacak?

İnne eb'ade'n-nâsi minallahi el-kalbu'l-kâsî. "Allah'tan en uzak olan insan kalbi katı olan insandır." İnne eb'ade'n-nâsi minallahi el-kalbu'l-kâsî. "Allah'tan en uzak olan insan kalbi katı olan insandır."

Kalbi katı yani merhametsiz insan.Kalbi katı yani merhametsiz insan. Yalnız canını düşünüyor, menfaatini düşünüyor, kendi hayatını düşünüyor başkasını düşünmüyor. Yalnız canını düşünüyor, menfaatini düşünüyor, kendi hayatını düşünüyor başkasını düşünmüyor.

Allah'tan en uzak insan. Neden? Kalbi katı, taş gibi adam.Allah'tan en uzak insan.

Neden?

Kalbi katı, taş gibi adam.
Hiç merhameti yok, şevkati yok, bir şeysi yok. Onun için bunlar çok mezmumdur. Hiç merhameti yok, şevkati yok, bir şeysi yok. Onun için bunlar çok mezmumdur.

Allah onun için parayı verirken bizi de merhametli, insaflı, cömert, hayra yarayan insanlardan kılsın. Allah onun için parayı verirken bizi de merhametli, insaflı, cömert, hayra yarayan insanlardan kılsın.

Sonra bu hakikaten üzerinde durulacak bir derstir bu. Uykuyu sevme, yemeği sevme, rahatı sevme.Sonra bu hakikaten üzerinde durulacak bir derstir bu. Uykuyu sevme, yemeği sevme, rahatı sevme. Bugün insanlara bir istatistik yapılsa herkesin sa'yinin neticesi hep bu rahatlık içindir. Bugün insanlara bir istatistik yapılsa herkesin sa'yinin neticesi hep bu rahatlık içindir. Halbuki rahatlık bela. Bak kasvet-i kalbe mucib oluyor. Niçin? Halbuki rahatlık bela. Bak kasvet-i kalbe mucib oluyor.

Niçin?

Ölünceye kadar çalış canım. Herkes nasıl çalışıyor. Ölünceye kadar çalış canım. Herkes nasıl çalışıyor.

Yok. Herkes rahatlık yolu ne tarafa ise o tarafı tercih ediyor. Yok. Herkes rahatlık yolu ne tarafa ise o tarafı tercih ediyor.

İnne li-külli ümmetin rahbâniyeten ve rahbâniyetü hâzihi'l-ümmeti el-cihâdü fi-sebîlillâhi. İnne li-külli ümmetin rahbâniyeten ve rahbâniyetü hâzihi'l-ümmeti el-cihâdü fi-sebîlillâhi.

Bak şimdi burasına da dikkat edin.Bak şimdi burasına da dikkat edin. Ruhbaniyet eskiden, bizden evvelki hıristiyan adamlarının papazları, Ruhbaniyet eskiden, bizden evvelki hıristiyan adamlarının papazları, büyükleri dağlara çekilirler mağaralarda yahut yapılmış hususi binalarda ibadete çekilir, büyükleri dağlara çekilirler mağaralarda yahut yapılmış hususi binalarda ibadete çekilir, dünya ile alakasını keser, orada ibadetlerle meşgul olur, ölünceye kadar orada ölmesini bekler. dünya ile alakasını keser, orada ibadetlerle meşgul olur, ölünceye kadar orada ölmesini bekler. Bunlara eskiden ruhban tabir ediyorlardı. Efendimiz diyor kiBunlara eskiden ruhban tabir ediyorlardı.

Efendimiz diyor ki
Allah'a ibadet edin, diyor. "Bizde böyle şey yok" diyor Cenâb-ı Peygamber.Allah'a ibadet edin, diyor. "Bizde böyle şey yok" diyor Cenâb-ı Peygamber. Bizde böyle çekilip insanlardan ayrılıp da uzak yerlerde Allah'a ibadet için ayrılma yok.Bizde böyle çekilip insanlardan ayrılıp da uzak yerlerde Allah'a ibadet için ayrılma yok. Benim için bu; el-cihâdü fî sebîlillah. Sen ruhbanlık mı istiyorsun, ibadet mi istiyorsun? Benim için bu; el-cihâdü fî sebîlillah.

Sen ruhbanlık mı istiyorsun, ibadet mi istiyorsun?

Allah için cihada.Allah için cihada. Allah için cihad, dağlarda mağaralarda kapanıpAllah için cihad, dağlarda mağaralarda kapanıp Allah'a ibadet etmekten bizim ümmet için efdal olan budur, cihattır. Cihat ne ile olacak? Allah'a ibadet etmekten bizim ümmet için efdal olan budur, cihattır.

Cihat ne ile olacak?

Akılla da olur, parayla da olur, topla tüfekle de olur.Akılla da olur, parayla da olur, topla tüfekle de olur. Sen zevkine sefana harcarsan bu cihatlardan hiç birisini yapamazsın.Sen zevkine sefana harcarsan bu cihatlardan hiç birisini yapamazsın. Çünkü rahatın için gece kalkıp namaz kılamazsın, rahatını seviyorsun.Çünkü rahatın için gece kalkıp namaz kılamazsın, rahatını seviyorsun. Teheccüd hiç yapamazsın, nafile namaz hiç yapamazsın. Camide oturmak sana zor gelir.Teheccüd hiç yapamazsın, nafile namaz hiç yapamazsın. Camide oturmak sana zor gelir. Rahatını seven insan için her şey zor gelir. Onun için fitne oluyor ümmete. Rahatını seven insan için her şey zor gelir. Onun için fitne oluyor ümmete.

Yine buyuruyor: İnne li-külli ümmetin siyâhaten ve inne siyâhate ümmeti'l-cihâdü fî sebîlillâhi.Yine buyuruyor:

İnne li-külli ümmetin siyâhaten ve inne siyâhate ümmeti'l-cihâdü fî sebîlillâhi.
Herkes gezmek ister parası olduktan sonra. Avrupa'ya gider Arabistan'a gider nereye isterse gider.Herkes gezmek ister parası olduktan sonra. Avrupa'ya gider Arabistan'a gider nereye isterse gider. Seyahat, gezecek, hava alacak... Seyahat için istediğin her tarafa gidersin.Seyahat, gezecek, hava alacak... Seyahat için istediğin her tarafa gidersin. Ama ümmetim için böyle bir şey yoktur diyor Cenâb-ı Peygamber Efendimiz. Ama ümmetim için böyle bir şey yoktur diyor Cenâb-ı Peygamber Efendimiz. Benim ümmetimin seyahati fî sebîlillah. Benim ümmetimin seyahati fî sebîlillah.

Sen seyahat mı istiyorsun? Git muharebeye. Sen seyahat mı istiyorsun?

Git muharebeye.

Ve inne külli ümmetin rahbaniyeten. "Her ümmetin gene bir ruhbanı vardır."Ve inne külli ümmetin rahbaniyeten. "Her ümmetin gene bir ruhbanı vardır." Ve rahbâniyyetü ümmeti'r-rıbâtu fî nuhûri'l-adüvvi. Ve rahbâniyyetü ümmeti'r-rıbâtu fî nuhûri'l-adüvvi.

Şimdi düşman huduttan girmiyor, düşman içerden vuruyor insanı.Şimdi düşman huduttan girmiyor, düşman içerden vuruyor insanı. Bununla ilgili bir mesele vardı ama hatırıma gelmedi şimdi. Bununla ilgili bir mesele vardı ama hatırıma gelmedi şimdi. İstanbul'u fethetmeden evvel Fatih İstanbul'a Türk'ün âdât-ı ananesi, İslâm'ın âdât-ı ananesi,İstanbul'u fethetmeden evvel Fatih İstanbul'a Türk'ün âdât-ı ananesi, İslâm'ın âdât-ı ananesi, adaleti girmiş içeriye, yayılmış her yere. Herkes İslâmiyet'e aşık bir şekilde. adaleti girmiş içeriye, yayılmış her yere. Herkes İslâmiyet'e aşık bir şekilde. Fatih'in ordusundan evvel İslâmiyet'in güzelliği içeriye yerleşmiş. Fatih'in ordusundan evvel İslâmiyet'in güzelliği içeriye yerleşmiş.

Ammar, burada Umeyr dediği Ammar, üstte de geçti. Ammar, Efendimiz'e yardımcı olan kişilerden Ammar.Ammar, burada Umeyr dediği Ammar, üstte de geçti. Ammar, Efendimiz'e yardımcı olan kişilerden Ammar. Başından tırnağına kadar içi imanla dolu olduğundan anasını öldürdüler gözünün önünde. Başından tırnağına kadar içi imanla dolu olduğundan anasını öldürdüler gözünün önünde. Babasını da öldürdüler gözü önünde. Ona dediler ki; Babasını da öldürdüler gözü önünde. Ona dediler ki;

"İşte seni de öldüreceğiz işte. Sen ananı gördün ya." Ee? "Dön dininden." dedi. "İşte seni de öldüreceğiz işte. Sen ananı gördün ya."

Ee?

"Dön dininden." dedi.

O zavallı da; "Peki!" dedi, kurtardı. Dediler ki Resûlullah'a, "Ammar dininden döndü." O zavallı da; "Peki!" dedi, kurtardı.

Dediler ki Resûlullah'a,

"Ammar dininden döndü."

"Hayır!" dedi, "Ammar dönmez!"Hayır!" dedi, "Ammar dönmez! Ammar tâ başından tırnağına kadar her tarafı, kemiklerinin içerisi bile iman dolu." dedi.Ammar tâ başından tırnağına kadar her tarafı, kemiklerinin içerisi bile iman dolu." dedi. Resûlullah, parmağındaki yüzük bile iman etmiştir dedi.Resûlullah, parmağındaki yüzük bile iman etmiştir dedi. İman taşıyor bir kere, taştıktan sonra etrafına sirayet ediyor, içi doluyor iman ile dışarı bırakıyor. İman taşıyor bir kere, taştıktan sonra etrafına sirayet ediyor, içi doluyor iman ile dışarı bırakıyor.

Şimdi bu iman sahiplerinin hâline bak; Allah'a nasıl aşkları var ki ölüm hiç gözlerine gözükmüyor.Şimdi bu iman sahiplerinin hâline bak; Allah'a nasıl aşkları var ki ölüm hiç gözlerine gözükmüyor. Ölüm onlar için hiç, feda ediyorlar canlarını. Ölüm onlar için hiç, feda ediyorlar canlarını.

İnne li-külli amelin şiddeten ve li-külli şiddetin fetratün.İnne li-külli amelin şiddeten ve li-külli şiddetin fetratün. Fe-men kânet fetratuhû ilâ sünnetî fe-kad ihtedâ. Ve men kânet ilâ ğayri zâlike fe-kad heleke. Fe-men kânet fetratuhû ilâ sünnetî fe-kad ihtedâ. Ve men kânet ilâ ğayri zâlike fe-kad heleke.

İnsanda bir huy var.İnsanda bir huy var. Mesela bir ibadeti insan hele genç yeni başladı mıydı gece gündüz bakarsın boyna ibadet ibadet.Mesela bir ibadeti insan hele genç yeni başladı mıydı gece gündüz bakarsın boyna ibadet ibadet. Çokça böyle yapmaya çalışır. Fakat bir gün gelir ki bu insan yorulur.Çokça böyle yapmaya çalışır. Fakat bir gün gelir ki bu insan yorulur. Şöyle bırakır savsaklamaya başlar işi. Ticarette de olsun ibadette de olsun böyle.Şöyle bırakır savsaklamaya başlar işi. Ticarette de olsun ibadette de olsun böyle. Bir vakit bir hırs gelir geceyi gündüze katar, uyumak filan bilmez. Bir vakit bir hırs gelir geceyi gündüze katar, uyumak filan bilmez. Fakat bu geçer bir durgunluk gelir insana. Fakat bu geçer bir durgunluk gelir insana.

Şimdi kalbin katılığı dedim ya aklıma geliverdi. Seriyyi es-Sakatî denilen bir zat var.Şimdi kalbin katılığı dedim ya aklıma geliverdi. Seriyyi es-Sakatî denilen bir zat var. Bu da Bağdat'ta yatıyor, Cüneyd-i Bağdadî'nin de dayısı olur galiba.Bu da Bağdat'ta yatıyor, Cüneyd-i Bağdadî'nin de dayısı olur galiba. Bu zat bir gün şöyle ayaklarını uzatmış. Çok ibadet etmiş yorulmuş. Bu zat bir gün şöyle ayaklarını uzatmış. Çok ibadet etmiş yorulmuş. İyi ibadetten yorulduktan sonra dinlenmek için ayaklarını şöyle bir uzatmış. İyi ibadetten yorulduktan sonra dinlenmek için ayaklarını şöyle bir uzatmış. Bak şimdi kalb-i katı iyi dinle. İçine hemen bir ilham: Bak şimdi kalb-i katı iyi dinle. İçine hemen bir ilham:

"Ne bu! Sultanlar gibi, padişahlar gibi ayak uzatma? Divan-ı ilahîden niye çıktın sen?" "Ne bu! Sultanlar gibi, padişahlar gibi ayak uzatma? Divan-ı ilahîden niye çıktın sen?"

İçine böyle bir ilham geliveriyor, hemen kendini topluyor. Ondan sonra 90 sene ayak uzatmamış hiç.İçine böyle bir ilham geliveriyor, hemen kendini topluyor. Ondan sonra 90 sene ayak uzatmamış hiç. 120 sene muammer olmuş 90 sene ayak uzatmamış. Neden? 120 sene muammer olmuş 90 sene ayak uzatmamış.

Neden?

Kalp parıl parıl ilhamı alıyor. İlhamı alıyor, dünyanın hiçbir ânı yok ki ilhamsız olsun.Kalp parıl parıl ilhamı alıyor. İlhamı alıyor, dünyanın hiçbir ânı yok ki ilhamsız olsun. Mütemadiyen Cenâb-ı Hak bize ilhamlar gönderiyor fakat içerilere nasıl yağmur yağıyor,Mütemadiyen Cenâb-ı Hak bize ilhamlar gönderiyor fakat içerilere nasıl yağmur yağıyor, fakat taşlar o yağmurdan istifade ediyor mu? Etmiyor, akıp geçiyor üzerlerinden. fakat taşlar o yağmurdan istifade ediyor mu? Etmiyor, akıp geçiyor üzerlerinden. Ama yumuşak hazırlanmış yerler o suyu alıyor içerisinde saklıyor ya havuz yapıyor suyundan istifade ediyorAma yumuşak hazırlanmış yerler o suyu alıyor içerisinde saklıyor ya havuz yapıyor suyundan istifade ediyor ya da mahsulüne fayda veriyor, çeşitli... ya da mahsulüne fayda veriyor, çeşitli...

İşte onun için insan böyle bir şeye hırsla başladıktan sonra o hırsı sünnet üzerinde hareket ettirmeli.İşte onun için insan böyle bir şeye hırsla başladıktan sonra o hırsı sünnet üzerinde hareket ettirmeli. Sünnete göre muvafık hareket… Sünnete göre muvafık hareket… İşte bir kısmını uykuya vereceksin, bir kısmını rahatına vereceksin, bir kısmını ibadetine vereceksin,İşte bir kısmını uykuya vereceksin, bir kısmını rahatına vereceksin, bir kısmını ibadetine vereceksin, bir kısmını da çalışmana vereceksin, bir kısmını kardeşlerinin ziyaretine vereceksin. bir kısmını da çalışmana vereceksin, bir kısmını kardeşlerinin ziyaretine vereceksin. Yani gündelik vazifelerin taksimli olaraktan böyle yapılacak. Yalnız bir tarafa yüklenmek yok. Yani gündelik vazifelerin taksimli olaraktan böyle yapılacak. Yalnız bir tarafa yüklenmek yok. Gemide bile bir tarafa yüklendi mi insanlar, gemi öbür tarafa doğru yatıveriyor.Gemide bile bir tarafa yüklendi mi insanlar, gemi öbür tarafa doğru yatıveriyor. Müsâvât ile olursa güzelce dağılır. Müsâvât ile olursa güzelce dağılır.

İnne lillahi azze ve celle ibâden yadunnu bihim ani'l-belâyâ.İnne lillahi azze ve celle ibâden yadunnu bihim ani'l-belâyâ. Yuhyîhim fî âfiyetin ve yumîtühüm fî âfiyetin ve yudhiluhumu'l-cennete fî âfiyetin. Yuhyîhim fî âfiyetin ve yumîtühüm fî âfiyetin ve yudhiluhumu'l-cennete fî âfiyetin.

Hz. Enes'ten olan bu rivayette; Hz. Enes'ten olan bu rivayette;

"Allah celle ve alâ'nın öyle kulları vardır ki, hep bizim gibi değil, ne güzel kulları vardır ki"Allah celle ve alâ'nın öyle kulları vardır ki, hep bizim gibi değil, ne güzel kulları vardır ki Allahu Teâla onları beladan muhafaza eder." Yedunnu, yahfuzuhüm. "Korur, beladan onları, korur.Allahu Teâla onları beladan muhafaza eder." Yedunnu, yahfuzuhüm. "Korur, beladan onları, korur. Hayatları afiyettedir, ölüleri de ahirete geçişleri de afiyet üzerinedir. Hayatları afiyettedir, ölüleri de ahirete geçişleri de afiyet üzerinedir. Onlar cennete de afiyetle giderler." Sıkıntısız, hisapsız ve meşakkatsiz.Onlar cennete de afiyetle giderler."

Sıkıntısız, hisapsız ve meşakkatsiz.
Bunu bir âlim bir fakihe söylemişler böyle böyle diye. Demiş; Bunu bir âlim bir fakihe söylemişler böyle böyle diye. Demiş;

"Ona aklım ermez. Herkes belada sıkıntıda olsun da; bu adam rahatlıkta olsun. Olur mu öyle şey?" "Ona aklım ermez. Herkes belada sıkıntıda olsun da; bu adam rahatlıkta olsun. Olur mu öyle şey?"

"Neden?" demiş. "Cehennemde zebanileri görmüyor musun?" demiş."Neden?" demiş.

"Cehennemde zebanileri görmüyor musun?" demiş.
"Herkes yanıyor onların umurlarına bile gelmez." Niçin? Onlar öyle yaratılmış. "Herkes yanıyor onların umurlarına bile gelmez."

Niçin?

Onlar öyle yaratılmış.

Cenâb-ı Hak da hakikaten dünyada insanı bütün fitnelerin içerisinde bakarsın çok rahat ve salim kılar. Cenâb-ı Hak da hakikaten dünyada insanı bütün fitnelerin içerisinde bakarsın çok rahat ve salim kılar.

Niçin? Onu O koruyor çünkü. Koruyucusu O, fitneden ona hiçbir zarar gelmez. Niçin?

Onu O koruyor çünkü. Koruyucusu O, fitneden ona hiçbir zarar gelmez.

İnne lillahi ibâden. "Yine Allah'ın öyle kulları vardır ki."İnne lillahi ibâden. "Yine Allah'ın öyle kulları vardır ki." İhtessahum bi-hevâyici'n-nâsi. "Allah onları insanların ihtiyacı için yaratmıştır." İhtessahum bi-hevâyici'n-nâsi. "Allah onları insanların ihtiyacı için yaratmıştır."

Allah o kullarını insanların ihtiyacı için yaratmıştır. Allah o kullarını insanların ihtiyacı için yaratmıştır.

Yefze'u'n-nâsu ileyhim fî hevâyicihim. "İnsanlar sıkıldıkları vakit onlara başvururlar." Yefze'u'n-nâsu ileyhim fî hevâyicihim. "İnsanlar sıkıldıkları vakit onlara başvururlar."

Onlara başvururlar, sıkıntılarını onlardan giderirler. Yemede, içmede, okumada, bilmem her çeşitte.Onlara başvururlar, sıkıntılarını onlardan giderirler. Yemede, içmede, okumada, bilmem her çeşitte. Bütün ihtiyaçlar yani bir çeşit değil de her türlü ihtiyacı onlar görüverirler. Bütün ihtiyaçlar yani bir çeşit değil de her türlü ihtiyacı onlar görüverirler. Allah onları onun için yaratmıştır. Kalpleri merhamet ile doludur, kimseyi kapılardan çeviremez. Allah onları onun için yaratmıştır. Kalpleri merhamet ile doludur, kimseyi kapılardan çeviremez.

Ulâike'l-âminûne min azâbillahi. "Onlar ise dünyada da âhirette de Allah'ın azabından emindir." Ulâike'l-âminûne min azâbillahi. "Onlar ise dünyada da âhirette de Allah'ın azabından emindir."

Niçin? Allah'ın ona verdiği kabiliyeti yerinde harcıyor. Allah da onun için onu azabından muhafaza ediyor. Niçin?

Allah'ın ona verdiği kabiliyeti yerinde harcıyor. Allah da onun için onu azabından muhafaza ediyor.

Fe-inne hâülâi kavmün. "Bu Allahu Teâla'nın böyle tahsis etmiş olduğu kulları."Fe-inne hâülâi kavmün. "Bu Allahu Teâla'nın böyle tahsis etmiş olduğu kulları." Arifellahu mârife't-tevhîd. "Allah'ın hakk-ı marifetini bilmişlerdir."Arifellahu mârife't-tevhîd. "Allah'ın hakk-ı marifetini bilmişlerdir." Ve arifehû bi'l-lisâni. "Dilleriyle de itiraf etmişlerdir." Ve arifehû bi'l-lisâni. "Dilleriyle de itiraf etmişlerdir." Ve kabûli ubûdiyyete. "Ubûdiyeti de kabul etmiştir onlar."Ve kabûli ubûdiyyete. "Ubûdiyeti de kabul etmiştir onlar." Ve kâmû bi-hukuki'l-halkiVe kâmû bi-hukuki'l-halki ile'l-hakki. "Allahü Teâlâ'nın hakkı için halkın hukukuna hizmet ederler." ile'l-hakki. "Allahü Teâlâ'nın hakkı için halkın hukukuna hizmet ederler."

Kullarının hakkına riayet ederler, Allah'ın hakkı için. Onun için İslâmiyet iki noktadadırlar.Kullarının hakkına riayet ederler, Allah'ın hakkı için. Onun için İslâmiyet iki noktadadırlar. Allah'a tazim, mahlukuna şefkat olması lazım. Mahlukuna şevkati olmayan müslüman tam müslüman olamıyor. Allah'a tazim, mahlukuna şefkat olması lazım. Mahlukuna şevkati olmayan müslüman tam müslüman olamıyor.

Onun içinde Allahü Teâla cehennemden onları zamanında geçiriyor. Onun içinde Allahü Teâla cehennemden onları zamanında geçiriyor.

İnne lillâhi ibâden ihtessahum bi'n-niâmi.İnne lillâhi ibâden ihtessahum bi'n-niâmi. "Allah'ın bir takım kulları daha vardır ki onlara nimetlerini verir." "Allah'ın bir takım kulları daha vardır ki onlara nimetlerini verir."

Onları muhtaç etmez, onlara nimetlerini çok veriyor. Niçin? Onları muhtaç etmez, onlara nimetlerini çok veriyor.

Niçin?

Li-menâfi'i'l-ibâdi. "Kullara menfaati dokunsun diyerekten." Li-menâfi'i'l-ibâdi. "Kullara menfaati dokunsun diyerekten."

Mesela bana verse ben ne yaparım bir şey yapamam bir iş bilmiyorum ki.Mesela bana verse ben ne yaparım bir şey yapamam bir iş bilmiyorum ki. Ama öteki adama veriyor, bunun aklı çok çeşitli işler buluyor, yapıyor.Ama öteki adama veriyor, bunun aklı çok çeşitli işler buluyor, yapıyor. O çeşitli işler dolayısıyla çok insanlar onun mahiyetinde hizmet ediyor, nafakalanıyor.O çeşitli işler dolayısıyla çok insanlar onun mahiyetinde hizmet ediyor, nafakalanıyor. Onların nafakalanmaları dolayısıyla Allahu Teâla böyle kullarına böyle mal yazmış. Onların nafakalanmaları dolayısıyla Allahu Teâla böyle kullarına böyle mal yazmış.

Fe-men behile bi-tilke'l-menâfi'i. "Bu adam bu paraları bu menfaatleri harcamak istemiyor." Fe-men behile bi-tilke'l-menâfi'i. "Bu adam bu paraları bu menfaatleri harcamak istemiyor."

Diyor, "Şimdi fabrika kursam bu milletle kim uğraşacak. İki de bir de boykot yapacaklar.Diyor, "Şimdi fabrika kursam bu milletle kim uğraşacak. İki de bir de boykot yapacaklar. Bunlarla uğraşmaktansa neyime lazım." diyor, harcamıyor paraları. Buraya dikkat et! Bunlarla uğraşmaktansa neyime lazım." diyor, harcamıyor paraları.

Buraya dikkat et!

Nekelallahu. "Allah nakleder." Tilke'n-niâme. "Bu nimeti nakleder." Anhüm. "Onların elinden alır." Nekelallahu. "Allah nakleder." Tilke'n-niâme. "Bu nimeti nakleder." Anhüm. "Onların elinden alır."

Ne yapar? Ve havvelehâ ilâ ğayrihim. "Başkalarına verir onu." Ne yapar?

Ve havvelehâ ilâ ğayrihim. "Başkalarına verir onu."

Sen bağır dur orada. İstediğin kadar bağır. Allah veriyor, Allah'ın verdiğini kimse alamaz. Sen bağır dur orada. İstediğin kadar bağır. Allah veriyor, Allah'ın verdiğini kimse alamaz.

İnne lillâhi azze ve celle hurumâtin selâsen. Men hafizahünne hafizallâhu lehû emra dînihî ve dünyâhu.İnne lillâhi azze ve celle hurumâtin selâsen. Men hafizahünne hafizallâhu lehû emra dînihî ve dünyâhu. Ve men lem yehfazhünne lem yehfezillâhu lehû şey'en: Hurmetü'l-islâmi ve hürmetî ve hürmetü rahimî. Ve men lem yehfazhünne lem yehfezillâhu lehû şey'en: Hurmetü'l-islâmi ve hürmetî ve hürmetü rahimî.

Sadaka rûsulllah fîmâ kâl. Sadaka rûsulllah fîmâ kâl.

"Cenâb-ı Hakk üç şeyi haram kılmıştır." diyor. "Cenâb-ı Hakk üç şeyi haram kılmıştır." diyor.

Her kim bu hürmete riayet ederse muhafaza ederse hem bu dininde hem bu dünyasında ne mutlu ona.Her kim bu hürmete riayet ederse muhafaza ederse hem bu dininde hem bu dünyasında ne mutlu ona. Bunu muhafaza etmezse yazık ona. Mesela hurum diyoruz ya. Mekke'nin bir hurumu var. Haram.Bunu muhafaza etmezse yazık ona. Mesela hurum diyoruz ya. Mekke'nin bir hurumu var. Haram. Orada kabahat işlenilmez, otu koparılmaz, ağacı kesilmez. Niçin? Haramdır. Orada kabahat işlenilmez, otu koparılmaz, ağacı kesilmez.

Niçin?

Haramdır.

Bir kere esvabından soyundun, ben artık Allah kulu oldum dedi. Esvabını çıkarıyorsun ya. Niçin? Bir kere esvabından soyundun, ben artık Allah kulu oldum dedi.

Esvabını çıkarıyorsun ya.

Niçin?

Dünyalığı çıkarıyorsun kendinden. Yani dünyayla alakanı kesiyorsun.Dünyalığı çıkarıyorsun kendinden. Yani dünyayla alakanı kesiyorsun. Binâenaleyh orada kuş tutamazsınız, avcıya gösteremezsin, ağacı kesemezsin, otunu koparamazsın.Binâenaleyh orada kuş tutamazsınız, avcıya gösteremezsin, ağacı kesemezsin, otunu koparamazsın. Çünkü hurumdur o. Mekke'nin hududu var, Medine'nin de bir hududu var.Çünkü hurumdur o. Mekke'nin hududu var, Medine'nin de bir hududu var. Bu hudut dahilinde mesela ihrama girmediyse o oradan içeriye de giremez. Bu hudut dahilinde mesela ihrama girmediyse o oradan içeriye de giremez.

Bu üç de bu dinin hurumudur. O Mekke'nin hurumu, bu da dinin hurumatı. Nedir? Bu üç de bu dinin hurumudur. O Mekke'nin hurumu, bu da dinin hurumatı.

Nedir?

Hurmetü'l-islâmi. "Birisi hürmet-i İslâm." Yani lâ yef'alu mâ yedurruhum fi'l-islâm.Hurmetü'l-islâmi. "Birisi hürmet-i İslâm."

Yani lâ yef'alu mâ yedurruhum fi'l-islâm.
"İslâm'a zarar veren bir işi işlememek." Bir iş işlersin ki o iş İslâmiyet'e zarar verir."İslâm'a zarar veren bir işi işlememek."

Bir iş işlersin ki o iş İslâmiyet'e zarar verir.
Ona riayet edersen ne mutlu sana.Ona riayet edersen ne mutlu sana. Riayet edemiyorsan, gerek sözünle gerek amelinle İslâmiyet'e zarar veren işleri işliyorsan,Riayet edemiyorsan, gerek sözünle gerek amelinle İslâmiyet'e zarar veren işleri işliyorsan, o zaman bu Allah'ın haramını, hurumâtını yıkmış oluyorsun. Bu bir iş, onu artık sen çöz. o zaman bu Allah'ın haramını, hurumâtını yıkmış oluyorsun. Bu bir iş, onu artık sen çöz.

Birisi de; Ve hürmetî. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hürmetidir." Birisi de;

Ve hürmetî. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hürmetidir."

Bu Konyalı Tahir Hoca'nın bir kitabı çıkmış da, orada diyor, bütün edepleri sayıyor. Orada yazmış; Bu Konyalı Tahir Hoca'nın bir kitabı çıkmış da, orada diyor, bütün edepleri sayıyor. Orada yazmış;

İmam Azam'a birisi gelmiş. İmam Azam'ı bir vakit, o zaman ki emir kimse, fetvadan men etmiş.İmam Azam'a birisi gelmiş. İmam Azam'ı bir vakit, o zaman ki emir kimse, fetvadan men etmiş. İmam Azam'a, "Fetva vermeyeceksin sen." demiş. İmam Azam'a, "Fetva vermeyeceksin sen." demiş.

Bir gece bir kadın gelmiş gece yarısı. Bir mesele soruyor İmam Azam'a, İmam Azam'a diyor ki: Bir gece bir kadın gelmiş gece yarısı. Bir mesele soruyor İmam Azam'a, İmam Azam'a diyor ki:

"Ben fetva veremem çünkü emir beni fetvadan men etti." diyor. "Ben fetva veremem çünkü emir beni fetvadan men etti." diyor.

"Şimdi gece yarısı herkes uykuda,"Şimdi gece yarısı herkes uykuda, benim senden bu fetvayı sorduğumu kimsenin görüp de bileceği de yok." diyor. benim senden bu fetvayı sorduğumu kimsenin görüp de bileceği de yok." diyor.

"Yok!" diyor, "Emre itaat. Emre itaat adab-ı diniyyedendir, vacibattandır. Ben fetva veremem sana." diyor. "Yok!" diyor, "Emre itaat. Emre itaat adab-ı diniyyedendir, vacibattandır. Ben fetva veremem sana." diyor.

Hürmetü'l-İslâm! Padişaha hürmet bu. Şimdi padişaha hürmet bak ne kadar güzel. Hürmetü'l-İslâm! Padişaha hürmet bu. Şimdi padişaha hürmet bak ne kadar güzel.

Peygamber'e hürmet? Peygamber'e hürmete de çok dikkat etmek gerek. Peygamber'e hürmet?

Peygamber'e hürmete de çok dikkat etmek gerek.

Nasıl bilirsin yani insanı? Karşısına gidiyoruz; Nasıl bilirsin yani insanı?

Karşısına gidiyoruz;

"Yâ Resûlallah! Ben senin ümmetindenim, filan memleketten geldim. Esselâtü vesselamu aleyke yâ Resûlallah." "Yâ Resûlallah! Ben senin ümmetindenim, filan memleketten geldim. Esselâtü vesselamu aleyke yâ Resûlallah."

Sen ne biçim ümmetimsin yahu demeyecek mi Resûlullah? Ben ümmeti böyle mi bıraktım? Sen ne biçim ümmetimsin yahu demeyecek mi Resûlullah?

Ben ümmeti böyle mi bıraktım?

Benim ümmetimin böyle mi olması lazım? Yine bak nereye gitti, okudum. Benim ümmetimin böyle mi olması lazım?

Yine bak nereye gitti, okudum.

Men tereke mine'l-harâmi efdalun min semânîne hâccen ba'de hacceti'l-islâmi. Men tereke mine'l-harâmi efdalun min semânîne hâccen ba'de hacceti'l-islâmi.

"İslâm haccından sonra 80 bin defa hacdan efdaldir bir haramı terk etmek." "İslâm haccından sonra 80 bin defa hacdan efdaldir bir haramı terk etmek."

İmam Birgivî'nin de sözü, o da zerre ile tarif eder orada.İmam Birgivî'nin de sözü, o da zerre ile tarif eder orada. Bir zerre haramın terki, efdalün min ibadeti's-sakaleyni demiş.Bir zerre haramın terki, efdalün min ibadeti's-sakaleyni demiş. "Bir zerre haramın terki sakaleyn kadar ibadetten efdal." diyor. Haramı sen [ne zannediyorsun?] "Bir zerre haramın terki sakaleyn kadar ibadetten efdal." diyor.

Haramı sen [ne zannediyorsun?]

Harama biz kıymet vermiyoruz. Lokma bozuk oldu muydu hiçbir ibadetin kıymeti yok. Çok doğru.Harama biz kıymet vermiyoruz. Lokma bozuk oldu muydu hiçbir ibadetin kıymeti yok. Çok doğru. Nasıl sel geldiği vakit derler toplar götürür her şeyi. Böyle afatlar hepsini alır götürür.Nasıl sel geldiği vakit derler toplar götürür her şeyi. Böyle afatlar hepsini alır götürür. Onun için insanın lokmanın helal olmasına son derece dikkat etmesi lazım.Onun için insanın lokmanın helal olmasına son derece dikkat etmesi lazım. Rahatlıkta da bilmem harama helale dikkat eder mi insan. Onun için benim hürmetime riayet edecek. Rahatlıkta da bilmem harama helale dikkat eder mi insan.

Onun için benim hürmetime riayet edecek.

Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem biliyorsunuz aç oluyordu da karnına taş bağlıyordu.Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem biliyorsunuz aç oluyordu da karnına taş bağlıyordu. Ashab'dan gelip şikayet ediyorlardı; "Biz de açız yâ Resûlallah!" Ashab'dan gelip şikayet ediyorlardı;

"Biz de açız yâ Resûlallah!"

Bilmiyorlar Peygamber'in taş bağladığını. "Biz açız kaç günden beri yâ Resûlallah!" Bilmiyorlar Peygamber'in taş bağladığını.

"Biz açız kaç günden beri yâ Resûlallah!"

Sızlanıyorlar. O da kaldırıyor gösteriyor; "Bak ben de sizin gibiyim ne yapalım, sabredelim." Sızlanıyorlar. O da kaldırıyor gösteriyor;

"Bak ben de sizin gibiyim ne yapalım, sabredelim."

İstese Allah bütün etrafı altın yapar. Ama Cenâb-ı Peygamber hiçbirisine yani bu dünyaya tenezzül etmiyor. İstese Allah bütün etrafı altın yapar. Ama Cenâb-ı Peygamber hiçbirisine yani bu dünyaya tenezzül etmiyor.

Onun için Peygamber'in hakkına hürmet lazım. İslâm hakkına hürmet lazım. Onun için Peygamber'in hakkına hürmet lazım. İslâm hakkına hürmet lazım.

Ve hurmetü rahimî. "Bir de benim kıyamete kadar gelecek olan rahimime." Ve hurmetü rahimî. "Bir de benim kıyamete kadar gelecek olan rahimime."

Bir Hasan, Hüseyin, işte bu yukarıda sayılan zatlardan Ehl-i abâ dedikleri zatlar.Bir Hasan, Hüseyin, işte bu yukarıda sayılan zatlardan Ehl-i abâ dedikleri zatlar. Onlar Ehlibeyt. Onları kıyamete kadar varlar. Kendisi bozukmuş. Onlar Ehlibeyt. Onları kıyamete kadar varlar.

Kendisi bozukmuş.

Sen bakma onun bozuk olduğuna.Sen bakma onun bozuk olduğuna. Senin vazifen Peygamber'in nesebindendir diyerekten ona o hürmeti göstermektir. Senin vazifen Peygamber'in nesebindendir diyerekten ona o hürmeti göstermektir.

Dün bir zat geldi, dedi ki: Bir yerde münakaşa oldu, o münakaşada şöyle bir şey tevcih edildi. Ben dedim ki; Dün bir zat geldi, dedi ki: Bir yerde münakaşa oldu, o münakaşada şöyle bir şey tevcih edildi. Ben dedim ki;

"Peygamber sadaka alır." dedim. Oradan hayret kopardılar; "Peygamber sadaka alır." dedim. Oradan hayret kopardılar;

"Yok böyle şey olur mu?" filan dendi. "Ben bunu duydum bir yerden. Orada mahcup da kaldım."Yok böyle şey olur mu?" filan dendi. "Ben bunu duydum bir yerden. Orada mahcup da kaldım. Bunu şimdi ispat da edemedim size geldim sormaya, Bunu şimdi ispat da edemedim size geldim sormaya, 'Acaba Peygamber'in sadaka aldığına dair böyle bir şey var mı?" dedi. 'Acaba Peygamber'in sadaka aldığına dair böyle bir şey var mı?" dedi.

Halbuki önümüzde kitap vardır. Beş tane hadis üzerine Peygamber'e sadaka haram.Halbuki önümüzde kitap vardır. Beş tane hadis üzerine Peygamber'e sadaka haram. Âline de haram. Hediyeyi alırlar sadaka almazlar. Oradan Selman-ı Farisi de geldi orada.Âline de haram. Hediyeyi alırlar sadaka almazlar. Oradan Selman-ı Farisi de geldi orada. Onu da anlattım ona, Peygamber böyle. Bunu papazlar bile neler Peygamber'in alameti biliyorlar da.Onu da anlattım ona, Peygamber böyle. Bunu papazlar bile neler Peygamber'in alameti biliyorlar da. Gördüğün vakit ona bir sadaka ver, alırsa o Peygamber değildir. Almazsa o peygamberdir.Gördüğün vakit ona bir sadaka ver, alırsa o Peygamber değildir. Almazsa o peygamberdir. Selman da öyle yaptı. Götürdü bir hediyeyi dedi ki: Selman da öyle yaptı. Götürdü bir hediyeyi dedi ki:

"Yâ Resûlallah! Bu sadakamdır benim." "Ver ashabın fukaralarına." dedi. Ertesi gün getirdi; "Yâ Resûlallah! Bu sadakamdır benim."

"Ver ashabın fukaralarına." dedi.

Ertesi gün getirdi;

"Bu da benim hediyemdir." dedi. Hediyeyi ashapla beraber yediler. "Bu da benim hediyemdir." dedi. Hediyeyi ashapla beraber yediler.

Allah kusurlarımızı afv u mağfiret eylesin. Tevfikat-ı samedaniyesine mazhar eylesin.Allah kusurlarımızı afv u mağfiret eylesin. Tevfikat-ı samedaniyesine mazhar eylesin. Cümlemizi fazl u keremi ile nefsin, şehvetin, şeytanın elinden kurtulupCümlemizi fazl u keremi ile nefsin, şehvetin, şeytanın elinden kurtulup o güzel cennetine müstehak, istihkak getiren kullarının zümresine kabul buyursun. el-Fâtiha. o güzel cennetine müstehak, istihkak getiren kullarının zümresine kabul buyursun.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2