Namaz Vakitleri
İstanbul
28 Zilhicce 1445
04 Temmuz 2024
İmsak
03:31
Güneş
05:30
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İnsanlığa İyilik, Merhamet ve Adalet Temelli Yaklaşım

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Şevvâl 1415 / 30.03.1995
Özelif Camii/ Ankara

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l-âhirîn tâce ruûsinâ ve tabîbi kulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâtâce ruûsinâ ve tabîbi kulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem ve şerre'l-ümûri mühdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atünve şerre'l-ümûri mühdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nârve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Selâsün min künûzi'l-birri ihvâü's-sadakati ve kitmânü'l-musîbeti Selâsün min künûzi'l-birri ihvâü's-sadakati ve kitmânü'l-musîbeti ve kitmânü'ş-şekvâ yekûlu'llâhu teâlâ iza'bteleytü abdî bi-belâinve kitmânü'ş-şekvâ yekûlu'llâhu teâlâ iza'bteleytü abdî bi-belâin ve sabere ve lem yeşkunî ilâ uvvâdihî sümme ebra'tühû ebdeltühû lahmen hayran min lahmihî ve sabere ve lem yeşkunî ilâ uvvâdihî sümme ebra'tühû ebdeltühû lahmen hayran min lahmihî ve demen hayran min demihî ve in erseltühû erseltühû ve lâ zenbe aleyhive demen hayran min demihî ve in erseltühû erseltühû ve lâ zenbe aleyhi ve in teveffeytühû teveffeytühû ilâ rahmetî. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. ve in teveffeytühû teveffeytühû ilâ rahmetî.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz, muhterem ve sevgili kardeşlerim! Aziz, muhterem ve sevgili kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti ve bereketi dünyada ve âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti ve bereketi dünyada ve âhirette üzerinize olsun. Mevlâmız sizi hem bu dünyada hem âhirette bahtiyar eylesin.Mevlâmız sizi hem bu dünyada hem âhirette bahtiyar eylesin. İki cihan saadetine nâil eylesin. İki cihan saadetine nâil eylesin.

Sözlerin en şereflisi, en kıymetlisi, en güzeli Allah'ın kelamıdır;Sözlerin en şereflisi, en kıymetlisi, en güzeli Allah'ın kelamıdır; celle celaluhu ve amme nevâlühû ve lâ ilâhe ğayrüh.celle celaluhu ve amme nevâlühû ve lâ ilâhe ğayrüh. Hepimizin Kur'ân-ı Kerîm'i mümkün olan en dikkatli ve kuvvetli bir şekilde öğrenmeye,Hepimizin Kur'ân-ı Kerîm'i mümkün olan en dikkatli ve kuvvetli bir şekilde öğrenmeye, ezberlemeye, Kur'ân-ı Kerîm'e aşina olmaya, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmaya çalışmamız gerekiyor. ezberlemeye, Kur'ân-ı Kerîm'e aşina olmaya, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmaya çalışmamız gerekiyor.

O Hâlıkımız'ın sözü, Yaradanımız'ın, âlemlerin Rabbinin hitabı, vahyi. O Hâlıkımız'ın sözü, Yaradanımız'ın, âlemlerin Rabbinin hitabı, vahyi.

Beşer sözlerinin de en güzeli, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleridir. Beşer sözlerinin de en güzeli, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleridir.

Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e Kur'ân-ı Kerîm'le beraber Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e Kur'ân-ı Kerîm'le beraber bir de muhteşem ve muazzam bir kabiliyet ihsan eylemiş ki o ümmî peygamber,bir de muhteşem ve muazzam bir kabiliyet ihsan eylemiş ki o ümmî peygamber, bir mektepten bir hocadan okumamış o ümmî peygamber,bir mektepten bir hocadan okumamış o ümmî peygamber, bütün alimlerin karşısında dik çöktüğü, hayret ettiği, hayran kaldığı bütün alimlerin karşısında dik çöktüğü, hayret ettiği, hayran kaldığı muhteşem bir ilim ve maarif hazinesi olmuş ve sözleriylemuhteşem bir ilim ve maarif hazinesi olmuş ve sözleriyle dünyamızın, âhiretimizin her meselesine ışık tutmuştur. dünyamızın, âhiretimizin her meselesine ışık tutmuştur.

Onun için hadîs-i şerîfleri bizim rehberimizdir, şifamızdır, dertlerimizin ilacıdır, devasıdır.Onun için hadîs-i şerîfleri bizim rehberimizdir, şifamızdır, dertlerimizin ilacıdır, devasıdır. Beşer sözlerinin en güzeli, en kıymetlisi, en doğrusu Resûlullah'ın sözüdür. Beşer sözlerinin en güzeli, en kıymetlisi, en doğrusu Resûlullah'ın sözüdür.

Ve yolların en güzeli de Peygamber Efendimiz'in tutturmuş olduğu,Ve yolların en güzeli de Peygamber Efendimiz'in tutturmuş olduğu, göstermiş olduğu, çağırmış olduğu yoldur. O yoldan gidenlere ne mutlu!göstermiş olduğu, çağırmış olduğu yoldur. O yoldan gidenlere ne mutlu! Sünnete aykırı yollara sapanlara ne yazık! Çünkü sünnetin zıttı bid'attir, Sünnete aykırı yollara sapanlara ne yazık! Çünkü sünnetin zıttı bid'attir, sünnetle hareket etmeyen insanlar ibadet ediyorum sansalar bile hayır işliyorum sansalar bilesünnetle hareket etmeyen insanlar ibadet ediyorum sansalar bile hayır işliyorum sansalar bile sünnete uygun olmayan işler bid'atler de dalâlettir. sünnete uygun olmayan işler bid'atler de dalâlettir.

"Her dalâlet ve sahibi cehenneme düşecektir, cehennemde yanacaktır, cehennemdedir." diye"Her dalâlet ve sahibi cehenneme düşecektir, cehennemde yanacaktır, cehennemdedir." diye Peygamber Efendimiz ihtar etmiştir, ihbar eylemiştir. Peygamber Efendimiz ihtar etmiştir, ihbar eylemiştir.

Binâenaleyh bizim iyi bir müslüman olmak için sımsıkı Kur'ân-ı Kerîm'e veBinâenaleyh bizim iyi bir müslüman olmak için sımsıkı Kur'ân-ı Kerîm'e ve var gücümüzle Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmamız gerekmektedir.var gücümüzle Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmamız gerekmektedir. En güzel Müslümanlık, evliyâlık yolu budur. En güzel Müslümanlık, evliyâlık yolu budur.

Onun için hepimizin, Resûlullah'ın sünnet-i seniyyesini öğrenmek hususunda Onun için hepimizin, Resûlullah'ın sünnet-i seniyyesini öğrenmek hususunda azami gayret göstermemiz gerekiyor. azami gayret göstermemiz gerekiyor.

Ve bizim tekkemizin de ders kitabı, Resûlullah'ın hadîs-i şerîfleridir.Ve bizim tekkemizin de ders kitabı, Resûlullah'ın hadîs-i şerîfleridir. Elhamdülillah ki -hani tarikatle şeriat arasını ayırmak isteyenler doğru yol nasıl olurmuş görsünler- Elhamdülillah ki -hani tarikatle şeriat arasını ayırmak isteyenler doğru yol nasıl olurmuş görsünler- tarikatimizin yolu şeriattir ve sünnet-i seniyye-i nebeviyyedir.tarikatimizin yolu şeriattir ve sünnet-i seniyye-i nebeviyyedir. Bid'atlerden uzak durmak, bid'atlerle savaşmak şiarımızdır. Bid'atlerden uzak durmak, bid'atlerle savaşmak şiarımızdır.

Onun için İstanbul'da hadîs-i şerîfleri okuyoruz, gittiğimiz yerde hadîs-i şerîfler okuyoruz.Onun için İstanbul'da hadîs-i şerîfleri okuyoruz, gittiğimiz yerde hadîs-i şerîfler okuyoruz. Burada da... Burası da bizim eski şehrimizdir, emekli olmadan önce oturduğumuz beldedir,Burada da... Burası da bizim eski şehrimizdir, emekli olmadan önce oturduğumuz beldedir, burada da haftada bir hadis dersi yapıyorduk.burada da haftada bir hadis dersi yapıyorduk. Şimdi İstanbul'dan Ankara'ya nasip olup da geldikçe, fırsat oldukça bu dersleri yapıyoruz. Şimdi İstanbul'dan Ankara'ya nasip olup da geldikçe, fırsat oldukça bu dersleri yapıyoruz.

Ama bizim sözümüz, ricamız şudur: Ama bizim sözümüz, ricamız şudur:

Her hafta perşembe akşamı burası böyle dolmalı ve kardeşlerimiz Her hafta perşembe akşamı burası böyle dolmalı ve kardeşlerimiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini dinlemelidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini dinlemelidir. Hocaları ayarlamak bizdendir. Ama yeter ki cemaat teşrif buyursun, gelsin, bu hadisleri takip etsin. Hocaları ayarlamak bizdendir. Ama yeter ki cemaat teşrif buyursun, gelsin, bu hadisleri takip etsin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadisleri çok kıymetlidir ve deryalar gibidir.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadisleri çok kıymetlidir ve deryalar gibidir. Yüzlerce cilt tutacak miktardadır. Yüzlerce cilt tutacak miktardadır. Ömrü boyunca söylediği sözleri can kulağıyla dinleyen râviler bize nakletmişlerdir. Ömrü boyunca söylediği sözleri can kulağıyla dinleyen râviler bize nakletmişlerdir.

Geçen gün İbn Şahin rahmetullahi aleyh isimli bir alimin hayatını okuyordum, Geçen gün İbn Şahin rahmetullahi aleyh isimli bir alimin hayatını okuyordum, hayretler içinde kaldım. Kur'ân-ı Kerîm tefsiri üzerine bir eser yazmış; bin cüz. hayretler içinde kaldım. Kur'ân-ı Kerîm tefsiri üzerine bir eser yazmış; bin cüz. Cüz ne miktardadır, kaç sayfadır bilmiyoruz ama bin cüz herhalde en aşağı bir forma olsa Cüz ne miktardadır, kaç sayfadır bilmiyoruz ama bin cüz herhalde en aşağı bir forma olsa -düşünün ki bin rakamı- kolay kolay ne okunur, ne söylenir, ne yazılır.-düşünün ki bin rakamı- kolay kolay ne okunur, ne söylenir, ne yazılır. Bin tane kulhuvallah oku desek bayağı zaman geçer. Halbuki bu bin cüz. Bin tane kulhuvallah oku desek bayağı zaman geçer. Halbuki bu bin cüz.

Hadîs-i şerîfe dair bir eser yazmış; bin beş yüz cüz. Maşaallah! Çok hoşuma gitti.Hadîs-i şerîfe dair bir eser yazmış; bin beş yüz cüz.

Maşaallah! Çok hoşuma gitti.
O zatı biraz araştıralım, öğrenelim de eserlerini de arayıp bulalım diye arkadaşlarıma rica ettim.O zatı biraz araştıralım, öğrenelim de eserlerini de arayıp bulalım diye arkadaşlarıma rica ettim. Arıyorlar, bir şeyler de getirdiler. Arıyorlar, bir şeyler de getirdiler.

Şimdi bizim bu kitabımızı Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi yazmış ve demiş ki; Şimdi bizim bu kitabımızı Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi yazmış ve demiş ki;

"Tekkede bu kitabı okuyun. Bu kitabı okuyup bitirince tekrar başına geçin,"Tekkede bu kitabı okuyun. Bu kitabı okuyup bitirince tekrar başına geçin, tekrar okuyun, tekrar okuyun. tekrar okuyun, tekrar okuyun. Bunu bir kere okusanız kısa zamanda hakikatli bir alim olursunuz." buyurmuş. Bunu bir kere okusanız kısa zamanda hakikatli bir alim olursunuz." buyurmuş.

Ne kadar güzel! Gümüşhaneli Hocamız bizleri Efendimiz'in hadîs-i şerîflerine sevk eyliyor. Ne kadar güzel! Gümüşhaneli Hocamız bizleri Efendimiz'in hadîs-i şerîflerine sevk eyliyor.

Şu mübarek Cuma akşamında, bu mübarek hadîs-i şerîflere başlamadan önce Şu mübarek Cuma akşamında, bu mübarek hadîs-i şerîflere başlamadan önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine bizlerdenbaşta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine bizlerden âciz, nâçiz muhibleri, ümmetleri olarak bir hediye olsun diyeâciz, nâçiz muhibleri, ümmetleri olarak bir hediye olsun diye ve onun yanı sıra bütün enbiyâ ve mürselînin ve hepsinin âlinin, ashâbının, etbâının, ve onun yanı sıra bütün enbiyâ ve mürselînin ve hepsinin âlinin, ashâbının, etbâının, ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in ashâbının, ezvâcının, evlâdının, etbâının, ihvânının,ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in ashâbının, ezvâcının, evlâdının, etbâının, ihvânının, ahbâbının, hulefâsının ve verese-i nebî olan ulemâ-i muhakkıkîn ve mürşidîn-i kâmilînahbâbının, hulefâsının ve verese-i nebî olan ulemâ-i muhakkıkîn ve mürşidîn-i kâmilîn sâdât ve meşâyih-i turuk-u âliyemizin cümlesinin ruhları için,sâdât ve meşâyih-i turuk-u âliyemizin cümlesinin ruhları için, ve bu kitabı yazan şeyhimiz Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhu için, ve bu kitabı yazan şeyhimiz Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhu için, ve kendisinden feyz alıp yetiştiğimiz muhterem hocamız, sevgili büyüğümüz ve kendisinden feyz alıp yetiştiğimiz muhterem hocamız, sevgili büyüğümüz Muhammed Zahid-i Bursevî hazretlerinin ruhu için, bir de yaşadığımız, oturduğumuz,Muhammed Zahid-i Bursevî hazretlerinin ruhu için, bir de yaşadığımız, oturduğumuz, şu vaazı verdiğimiz beldemizin medâr-ı iftihârı olan Hacı Bayram-ı Velî Efendimiz'in ruhu için,şu vaazı verdiğimiz beldemizin medâr-ı iftihârı olan Hacı Bayram-ı Velî Efendimiz'in ruhu için, arkadaki tepelerden birisinde türbesi bulunan Hüseyin Gazi hazretlerinin ruhu içinarkadaki tepelerden birisinde türbesi bulunan Hüseyin Gazi hazretlerinin ruhu için ve Ankara'dan gelmiş geçmiş ve burada medfun bulunan evliyâullah ve salihlerinve Ankara'dan gelmiş geçmiş ve burada medfun bulunan evliyâullah ve salihlerin ve bu beldeleri fetheden şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları içinve bu beldeleri fetheden şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları için ve şu toplantıya otobüslerle, minibüslerle, taksilerle, uzaklardan, yakınlardan,ve şu toplantıya otobüslerle, minibüslerle, taksilerle, uzaklardan, yakınlardan, aşk ile şevk ile gelmiş olan siz kardeşlerimizin ki Allah mükâfatlarınızı kat kat ihsan eylesin,aşk ile şevk ile gelmiş olan siz kardeşlerimizin ki Allah mükâfatlarınızı kat kat ihsan eylesin, dünyada âhirette sizleri bahtiyar eylesin, bütün geçmişlerinizin ruhları şâd olsun diye, dünyada âhirette sizleri bahtiyar eylesin, bütün geçmişlerinizin ruhları şâd olsun diye, şu mübarek Cuma gecesinde onlar sizlerden, bizlerden boyunları bükük dua bekliyorlar,şu mübarek Cuma gecesinde onlar sizlerden, bizlerden boyunları bükük dua bekliyorlar, kabirleri nur dolsun, nurları ve sürurları ziyade olsun, kabirleri cennet bahçesine dönsün, kabirleri nur dolsun, nurları ve sürurları ziyade olsun, kabirleri cennet bahçesine dönsün, makamları âlâ olsun diye, Allahu Teâlâ hazretleri biz yaşamakta olan, imtihanı devam etmekte olanmakamları âlâ olsun diye, Allahu Teâlâ hazretleri biz yaşamakta olan, imtihanı devam etmekte olan mü'minlere de tevfîkini refîk eylesin, hidayet üzere bizleri dâim eylesin,mü'minlere de tevfîkini refîk eylesin, hidayet üzere bizleri dâim eylesin, nefse şeytana uydurmasın, dünyanın fâni, aldatıcı oyunlarındanefse şeytana uydurmasın, dünyanın fâni, aldatıcı oyunlarında âhireti unutup yanlış yollara ayaklarımızı kaydırmasın, saptırmasın, mü'min-i kâmiller olarak yaşayalım,âhireti unutup yanlış yollara ayaklarımızı kaydırmasın, saptırmasın, mü'min-i kâmiller olarak yaşayalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar varalım diye, bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyalım,huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar varalım diye, bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyalım, o mübareklerin ruhlarına gönderelim. o mübareklerin ruhlarına gönderelim.

Bu hadis kitabımızın bir güzel tarafı da şudur ki hadisler alfabetik sırayla dizilmiştir. Bu hadis kitabımızın bir güzel tarafı da şudur ki hadisler alfabetik sırayla dizilmiştir.

Onun için bir hadis insanın ezberindeyse hemen başından, alfabetik sırasından Onun için bir hadis insanın ezberindeyse hemen başından, alfabetik sırasından bulması mümkün oluyor. İkinci bir güzel tarafını da ben vaazlarımda tespit ettim. bulması mümkün oluyor. İkinci bir güzel tarafını da ben vaazlarımda tespit ettim. Alfabetik olduğu için sistematik değil. Konu konu değil, ilk kelimesinin sıralanışına göre olduğu içinAlfabetik olduğu için sistematik değil. Konu konu değil, ilk kelimesinin sıralanışına göre olduğu için vaaz esnasında mevzuu değişiyor, böylece gelen dinleyici kardeşlerimize,vaaz esnasında mevzuu değişiyor, böylece gelen dinleyici kardeşlerimize, sizlere şöyle her çeşit yemeği olan bir bir sofra sunmuş oluyoruz. sizlere şöyle her çeşit yemeği olan bir bir sofra sunmuş oluyoruz.

Sofraya sadece kuru ekmek koysalar, "yiyin bakalım bunu, suyu da için, yallah" deseler,Sofraya sadece kuru ekmek koysalar, "yiyin bakalım bunu, suyu da için, yallah" deseler, o da bir gıda. İnsan ekmekle beslenir ama çorbası, etli yemeği, sebzeli yemeği, salatası,o da bir gıda. İnsan ekmekle beslenir ama çorbası, etli yemeği, sebzeli yemeği, salatası, bir de sonunda tatlısı olursa tam bir yemek oluyor. İşte onun gibi. bir de sonunda tatlısı olursa tam bir yemek oluyor. İşte onun gibi. Böyle çeşitli hadîs-i şerîfler olduğu için benim çok hoşuma gidiyor.Böyle çeşitli hadîs-i şerîfler olduğu için benim çok hoşuma gidiyor. Bilmiyorum herhalde siz de değişik konulardan bilgiler almış oluyorsunuz. Bilmiyorum herhalde siz de değişik konulardan bilgiler almış oluyorsunuz.

261. sayfanın üçüncü hadîs-i şerîfi: 261. sayfanın üçüncü hadîs-i şerîfi:

Selâsün min künûzi'l-birri ihvâü's-sadakati ve kitmânü'l-musîbeti ve kitmânü'ş-şekvâ. Selâsün min künûzi'l-birri ihvâü's-sadakati ve kitmânü'l-musîbeti ve kitmânü'ş-şekvâ.

Hadîs-i şerîfin metnini demin okumuştuk.Hadîs-i şerîfin metnini demin okumuştuk. Bunu Enes radıyallahu anh'ten Taberânî ve İbn Asâkir rivayet etmişler. Bunu Enes radıyallahu anh'ten Taberânî ve İbn Asâkir rivayet etmişler. Gözümüzün nuru, başımızın tacı, rehberimiz, önderimiz, peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Gözümüzün nuru, başımızın tacı, rehberimiz, önderimiz, peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Üç şey iyiliğin hazinelerindendir. Üç şey birr ü takvâ'nın hazinesidir. Üç şey iyiliğin hazinelerindendir. Üç şey birr ü takvâ'nın hazinesidir. Birr kelimesi iki 'r' ile b, i, r, r; birrün, birr. "İyilik" demek. Birr kelimesi iki 'r' ile b, i, r, r; birrün, birr. "İyilik" demek.

İyilik ama "Allah'ın emirlerini tutarak, Allah'ın yolunda salih bir müslüman olarak yapılan iyilik" demek.İyilik ama "Allah'ın emirlerini tutarak, Allah'ın yolunda salih bir müslüman olarak yapılan iyilik" demek. Öyle sıradan bir iyilik değil. Öyle sıradan bir iyilik değil. Allah'a mûtî olarak, Allah'ın rızasına uygun olarak iyilik yapmak mânasına geliyor. Allah'a mûtî olarak, Allah'ın rızasına uygun olarak iyilik yapmak mânasına geliyor.

İyi bir insana; "birr ü takvâ sahibi insan" diyoruz. "Hem Allah'tan korkuyor hem iyi bir insan, İyi bir insana; "birr ü takvâ sahibi insan" diyoruz. "Hem Allah'tan korkuyor hem iyi bir insan, Allah'a mûti; öyle çalışıyor." diyoruz. Allah'a mûti; öyle çalışıyor." diyoruz.

Anne ve babasına iyilik yapan, iyi evlatlık yapana da; berren bi-vâlideyhi derler. Anne ve babasına iyilik yapan, iyi evlatlık yapana da; berren bi-vâlideyhi derler. "Ana babasına karşı iyi evlatlık yapan kimse" mânasına."Ana babasına karşı iyi evlatlık yapan kimse" mânasına. Ama birr, genel olarak herkese iyilik. Allah'ın rızasına uygun bir tarzda herkese iyilik yapmak. Ama birr, genel olarak herkese iyilik. Allah'ın rızasına uygun bir tarzda herkese iyilik yapmak.

İnsan "İyilik nedir? diye düşündüğü zaman, düşünmek, "işin felsefesini yapmak, tefekkür etmek" demek.İnsan "İyilik nedir? diye düşündüğü zaman, düşünmek, "işin felsefesini yapmak, tefekkür etmek" demek. İyiliğin ne olduğu tarif etmek lazım. Nedir iyilik? İyiliğin ne olduğu tarif etmek lazım.

Nedir iyilik?

Çünkü iyiliği İngiliz başka bir şey sanıyor, Alman başka bir şey sanıyor,Çünkü iyiliği İngiliz başka bir şey sanıyor, Alman başka bir şey sanıyor, Japon başka bir şey sanıyor, Hintli başka bir şey sanıyor. Japon başka bir şey sanıyor, Hintli başka bir şey sanıyor.

Nedir iyilik? İyilik nedir, kötülük nedir? Hangi şey iyidir, hangi şey kötüdür? Nedir iyilik? İyilik nedir, kötülük nedir? Hangi şey iyidir, hangi şey kötüdür?

Biz "İçki içmek kötüdür, haramdır." diyoruz; ötekisi içki içiyor, "İçki iyidir." diyor.Biz "İçki içmek kötüdür, haramdır." diyoruz; ötekisi içki içiyor, "İçki iyidir." diyor. Hatta hıristiyanlar âdeta şaraba kutsallık vermişler, kilisenin bir sembolü yapmışlar. Hatta hıristiyanlar âdeta şaraba kutsallık vermişler, kilisenin bir sembolü yapmışlar.

Allah Allah! Biz kötü diyoruz, polisler de kötü diyor. Allah Allah!

Biz kötü diyoruz, polisler de kötü diyor.
Yakaladığı zaman trafik kontrolünde; "Şu alete hoh de bakayım." diyor.Yakaladığı zaman trafik kontrolünde; "Şu alete hoh de bakayım." diyor. Hohladığı zaman alkol miktarı fazla mı yallah hapse. Neden? İçkili araba kullandın. Niye? Hohladığı zaman alkol miktarı fazla mı yallah hapse.

Neden?

İçkili araba kullandın.

Niye?

İçkili kullandığı bir yere zaman çarpıyor, zarar oluyor. Sonunda zarar olan bir şey iyi olmaz. İçkili kullandığı bir yere zaman çarpıyor, zarar oluyor. Sonunda zarar olan bir şey iyi olmaz.

Afyon, esrar nasıl içilir bilmem ama işte şuraya koyarmış, bir çeşidini koklarmış;Afyon, esrar nasıl içilir bilmem ama işte şuraya koyarmış, bir çeşidini koklarmış; -herhalde çeşidi var- kimisi yutuluyor, kimisi koklanıyor, kimisi sigaraya konuluyor galiba--herhalde çeşidi var- kimisi yutuluyor, kimisi koklanıyor, kimisi sigaraya konuluyor galiba- Adam onu bulmak için deli divane oluyor, arıyor. Adam onu bulmak için deli divane oluyor, arıyor.

Onun için o iyi ama onu kullandıktan bir zaman sonra bir hâle geliyor kiOnun için o iyi ama onu kullandıktan bir zaman sonra bir hâle geliyor ki adamı karyolaya bağlıyorlar, krizler geliyor, yazık oluyor. adamı karyolaya bağlıyorlar, krizler geliyor, yazık oluyor. Onu bildiği için herkes görüyor, acıyor; "Vah vah, bu adam mahvolmuş!" diyor.Onu bildiği için herkes görüyor, acıyor; "Vah vah, bu adam mahvolmuş!" diyor. Artık ilaç da kâr etmiyor, tir tir titriyor, insanlıktan çıkıyor, sıhhati gidiyor. Artık ilaç da kâr etmiyor, tir tir titriyor, insanlıktan çıkıyor, sıhhati gidiyor.

Onun için "Afyonu, esrarı yasaklayalım." diyorlar. "Şiddetli cezalar koyalım.Onun için "Afyonu, esrarı yasaklayalım." diyorlar. "Şiddetli cezalar koyalım. İmalini yasaklayalım, naklini yasaklayalım, satışını yasaklayalım." filan İmalini yasaklayalım, naklini yasaklayalım, satışını yasaklayalım." filan ve hakikaten bazı ülkelerde esrar kaçakçılarına çok büyük cezalar veriliyor. ve hakikaten bazı ülkelerde esrar kaçakçılarına çok büyük cezalar veriliyor.

Ne veriliyor? Ölüm cezası veriliyor. Mesela Malezya. Ne veriliyor?

Ölüm cezası veriliyor. Mesela Malezya.
Malezya'dan geçeceksiniz, vize alınırken pasaportlara yazar;Malezya'dan geçeceksiniz, vize alınırken pasaportlara yazar; "Bakın bu ülkede afyon kaçakçılarına ölüm cezası verilir ha, haberiniz olsun!" "Bakın bu ülkede afyon kaçakçılarına ölüm cezası verilir ha, haberiniz olsun!"

Hacca umreye gideceksiniz, Suudi Arabistan'a gitmek için vize alıyorsunuz.Hacca umreye gideceksiniz, Suudi Arabistan'a gitmek için vize alıyorsunuz. Onlar da yazıyor; "Bakın Suudi Arabistan'a içki sokmak yasaktır, afyon sokmak yasaktır!" Onlar da yazıyor; "Bakın Suudi Arabistan'a içki sokmak yasaktır, afyon sokmak yasaktır!"

Bugünkü gazetelerde yedi tane esrar kaçakçısının idamını okudum. Bugünkü gazetelerde yedi tane esrar kaçakçısının idamını okudum. Mart ayı içinde, işte sonuna yaklaştık, bugün otuzu, yirmi sekiz kişi idam edilmiş. Mart ayı içinde, işte sonuna yaklaştık, bugün otuzu, yirmi sekiz kişi idam edilmiş.

Demek ki orada da esrara karşı bir saplantı var; satış var ki satan var.Demek ki orada da esrara karşı bir saplantı var; satış var ki satan var. Bana kilolarla getirse ben elimin tersiyle iterim, sen itersin. Neden? Bana kilolarla getirse ben elimin tersiyle iterim, sen itersin.

Neden?

"Ben müslümanım, içmem." deriz ama alışanlar istiyor. "Ben müslümanım, içmem." deriz ama alışanlar istiyor. Hükümetler de en korkunç cezaları veriyor. Adamı öldürüyor. Hükümetler de en korkunç cezaları veriyor. Adamı öldürüyor.

İki tane Pakistanlı, bir tane Afganlı, bir tane Sudanlı, iki tane bilmem ne,İki tane Pakistanlı, bir tane Afganlı, bir tane Sudanlı, iki tane bilmem ne, dökümünü unuttum, kafası kesilmiş, öldürülmüş. Onu da televizyonda veriyorlar.dökümünü unuttum, kafası kesilmiş, öldürülmüş. Onu da televizyonda veriyorlar. Ötekiler de, başkaları da dehşet içinde kalıyor, ödü patlıyor, yapamıyor. Ötekiler de, başkaları da dehşet içinde kalıyor, ödü patlıyor, yapamıyor.

İyi şey nedir, kötü şey nedir? İyi şey nedir, kötü şey nedir?

Allah'ın emrettiği, sonuçları hayırlı olan,Allah'ın emrettiği, sonuçları hayırlı olan, sonuçları faydalı olduğu için aklın da tasvip ettiği şeyler iyidir;sonuçları faydalı olduğu için aklın da tasvip ettiği şeyler iyidir; Allah'ın yasak ettiği, sonucu itibariyle zararlı olan, aklın da bu sebepten olmasın bu diyeAllah'ın yasak ettiği, sonucu itibariyle zararlı olan, aklın da bu sebepten olmasın bu diye istemediği şey de kötülüktür. İyiliğin tarifi böyle. istemediği şey de kötülüktür. İyiliğin tarifi böyle. Allah'ın rızasına uygun olacak; İngiliz'in rızasına uygun olmayacak,Allah'ın rızasına uygun olacak; İngiliz'in rızasına uygun olmayacak, Amerikalının rızasına uygun olmayacak, Japon'un, Hintlinin rızasına uygun olmayacak; Amerikalının rızasına uygun olmayacak, Japon'un, Hintlinin rızasına uygun olmayacak; Allah'ın rızasına uygun olacak. Sonucu da faydalı olacak. Allah'ın rızasına uygun olacak. Sonucu da faydalı olacak.

İngiliz yapabilir, Amerikalı yapabilir, Fransız yapabilir, ama sonucu zararlıysa o şey kötüdür.İngiliz yapabilir, Amerikalı yapabilir, Fransız yapabilir, ama sonucu zararlıysa o şey kötüdür. Adamlar içiyorlar. Dinlerinde de yasak yok. Adamlar içiyorlar. Dinlerinde de yasak yok.

Ama ben Amerika'da duydum; 1930'lu senelerde Amerika resmen içkiyi yasaklamış.Ama ben Amerika'da duydum; 1930'lu senelerde Amerika resmen içkiyi yasaklamış. Biraz demokrat bir ülke, pratik bir ülke. Diyorlar ki; "Amerikalıların felsefesi pragmatizmdir.Biraz demokrat bir ülke, pratik bir ülke.

Diyorlar ki;

"Amerikalıların felsefesi pragmatizmdir.
Her şeyi fayda zararla ölçülüyor, pragmatik felsefesi var." Meşhur filozofları filan var.Her şeyi fayda zararla ölçülüyor, pragmatik felsefesi var." Meşhur filozofları filan var. Bir şey sonunda fayda varsa yapılmalı, sonunda zarar varsa yapılmamalı.Bir şey sonunda fayda varsa yapılmalı, sonunda zarar varsa yapılmamalı. Pragmatik felsefeyle içkinin zararlı olduğunu bulmuş, 1930 küsurlu senelerde devletçe yasaklamışlar, Pragmatik felsefeyle içkinin zararlı olduğunu bulmuş, 1930 küsurlu senelerde devletçe yasaklamışlar, tutturamamışlar. Neden? Çürük deriye dikiş tutmaz. Çürümüş.tutturamamışlar.

Neden?

Çürük deriye dikiş tutmaz. Çürümüş.
Elhamdülillah İslâm sağlam, müslümanlar sağlam. Elhamdülillah İslâm sağlam, müslümanlar sağlam. İslâm ülkelerinde içkinin haramlığını kabul edip de bu kadar içki içmeyen insan varken, İslâm ülkelerinde içkinin haramlığını kabul edip de bu kadar içki içmeyen insan varken, devletin aklı olsa -yok, yok; sağında solunda, aşağısında yukarısında ara istersen- devletin aklı olsa -yok, yok; sağında solunda, aşağısında yukarısında ara istersen- içki fabrikalarını kapatır. "Zaten benim dinime göre de yasakmış, içki fabrikalarını kapatır.

"Zaten benim dinime göre de yasakmış,
millet de istemiyor, şunu yasaklayayım da iş bitsin." der ama öyle yapmıyor,millet de istemiyor, şunu yasaklayayım da iş bitsin." der ama öyle yapmıyor, Tekel'den içki üretimine devam ediyor, zararlı oluyor. Tekel'den içki üretimine devam ediyor, zararlı oluyor. Ölçülsün bakalım trafik kazalarının ne kadarı içkiden oldu,Ölçülsün bakalım trafik kazalarının ne kadarı içkiden oldu, cinayetlerin ne kadarı içkiden oldu? Adamı yakalıyorsun;cinayetlerin ne kadarı içkiden oldu?

Adamı yakalıyorsun;
"Sarhoştum, ne yaptığımı bilmiyordum." diyor. Ne yapacaksın? Bak üç kişiyi öldürdün işte!"Sarhoştum, ne yaptığımı bilmiyordum." diyor.

Ne yapacaksın? Bak üç kişiyi öldürdün işte!
Ne yaptığını bilmiyordun ama bak üç kişi gitti işte,Ne yaptığını bilmiyordun ama bak üç kişi gitti işte, senin ne yaptığını bilmemen yüzünden hayatını kaybetti. Öyle şey olur mu? senin ne yaptığını bilmemen yüzünden hayatını kaybetti.

Öyle şey olur mu?
Muzır olan, zararlı olan şeyin yaptırılmaması lazım. Muzır olan, zararlı olan şeyin yaptırılmaması lazım.

Şimdi "Demokrasiyi getireceğiz." diye dinimizin yasakladığı şeylerin hepsinin önünü açtılar. Şimdi "Demokrasiyi getireceğiz." diye dinimizin yasakladığı şeylerin hepsinin önünü açtılar.

Ne yaptılar? Şeytanların hapsedildiği hücrelerin kapısını açtılar;Ne yaptılar?

Şeytanların hapsedildiği hücrelerin kapısını açtılar;
şeytanlar dışarı fırladı, yılanlar dışarı fırladı, çıyanlar dışarı fırladı, mikroplar dışarı fırladı.şeytanlar dışarı fırladı, yılanlar dışarı fırladı, çıyanlar dışarı fırladı, mikroplar dışarı fırladı. Şimdi temizlemeye çalışıyorlar. Hava alırsın! Zor temizlersin.Şimdi temizlemeye çalışıyorlar. Hava alırsın! Zor temizlersin. Bu gidişle, bu kafayla zor alırsın tezkere. Hani askerden tezkere almak için de bir gayret lazım. Bu gidişle, bu kafayla zor alırsın tezkere. Hani askerden tezkere almak için de bir gayret lazım.

Ne olacak? Aklını başına alacaksın. Nasıl afyonu yasaklıyorsun; o da ondan biraz daha az zararlı.Ne olacak?

Aklını başına alacaksın. Nasıl afyonu yasaklıyorsun; o da ondan biraz daha az zararlı.
Afyon da zararlı, içki de zararlı. Hadi içkiyi de yasakla. "Yaygın!" Afyon da zararlı, içki de zararlı. Hadi içkiyi de yasakla.

"Yaygın!"

İstediği kadar yaygın olsun. İslâm bir şey kötü oldu mu yaygınsa bile onu meşru saymaz. İstediği kadar yaygın olsun. İslâm bir şey kötü oldu mu yaygınsa bile onu meşru saymaz.

Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz ne dedi? "Sizin günah işleyenleriniz en kuvvetli insanlar bile olsaEbû Bekir Sıddîk Efendimiz ne dedi?

"Sizin günah işleyenleriniz en kuvvetli insanlar bile olsa
benim nazarımda en zayıfınızdır, sizinle uğraşırım.benim nazarımda en zayıfınızdır, sizinle uğraşırım. Mazlumlarınız, haklılarınız da en zayıf olsa bile benim nazarımda en şerefli, itibarlı insanlar gibidir; Mazlumlarınız, haklılarınız da en zayıf olsa bile benim nazarımda en şerefli, itibarlı insanlar gibidir; onlar için herkesle mücadele ederim." dedi. onlar için herkesle mücadele ederim." dedi.

"Bir kabile zekâtını vermezse onunla çarpışırım, harp ederim." dedi. "Bir kabile zekâtını vermezse onunla çarpışırım, harp ederim." dedi.

Dediler ki; "Biz zekât vermeyelim, namaz kılalım." Dediler ki;

"Biz zekât vermeyelim, namaz kılalım."

"Olmaz! Resûlullah zamanında, Resûlullah'ın emrettiği neleri yapıyorsanız yapacaksınız."Olmaz! Resûlullah zamanında, Resûlullah'ın emrettiği neleri yapıyorsanız yapacaksınız. Yapmaktan vazgeçer dönerseniz çarpışırım." dedi. İslâm'da öyle kişiye bakılmaz. Yapmaktan vazgeçer dönerseniz çarpışırım." dedi.

İslâm'da öyle kişiye bakılmaz.
Bu İslâm terbiyesi tutmuşken ne bozuyorsun be adam! Pandoranın kutusunu niye açıyorsun?Bu İslâm terbiyesi tutmuşken ne bozuyorsun be adam! Pandoranın kutusunu niye açıyorsun? Adamların öyle abuk sabuk bir de efsaneleri var! İyilik… Adamların öyle abuk sabuk bir de efsaneleri var!

İyilik…

İyilik ama iyilik dediğimiz şey nedir? İyilik ama iyilik dediğimiz şey nedir?

İyilik dediğimiz şey, Allah'ın rızasına uygun, sonunda hayır çıkacak olan şeydir. İyilik dediğimiz şey, Allah'ın rızasına uygun, sonunda hayır çıkacak olan şeydir. Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılan şeydir, hadîs-i şerîflerde anlatılan şeydir. Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılan şeydir, hadîs-i şerîflerde anlatılan şeydir.

Sünnet iyi midir, kötü müdür? Kan çıkıyor; fırt kesiyorsun, cırt kan çıkıyor. İyi. Neden? Sünnet iyi midir, kötü müdür?

Kan çıkıyor; fırt kesiyorsun, cırt kan çıkıyor.

İyi.

Neden?

Peygamber Efendimiz sünneti tavsiye ediyor. Peygamber Efendimiz sünneti tavsiye ediyor. İyidir, hakikaten de sonucunda iyi oluyor, çünkü mikrop olmuyor, iltihap olmuyor, İyidir, hakikaten de sonucunda iyi oluyor, çünkü mikrop olmuyor, iltihap olmuyor, pislik olmuyor, pasaklılık olmuyor. Oradan oraya kadından erkeğe, erkekten kadına nakli olmuyor; iyi. pislik olmuyor, pasaklılık olmuyor. Oradan oraya kadından erkeğe, erkekten kadına nakli olmuyor; iyi. Ameliyat oluyorsun, safra kesende taş var; doktorlar yatırıyorlar,Ameliyat oluyorsun, safra kesende taş var; doktorlar yatırıyorlar, cart karnını kesiyorlar, taşı çıkarıyorlar. İyi mi, kötü mü? cart karnını kesiyorlar, taşı çıkarıyorlar.

İyi mi, kötü mü?

İyi, sonuç itibariyle vücudun kurtuluyor, karaciğerin kurtuluyor.İyi, sonuç itibariyle vücudun kurtuluyor, karaciğerin kurtuluyor. Netice itibariyle sıhhat buluyorsun; iyi. Afyon... Netice itibariyle sıhhat buluyorsun; iyi.

Afyon...

"Hele bir çek hocam, aman ne güzel hayaller görüyorsun, filmler görüyorsun,"Hele bir çek hocam, aman ne güzel hayaller görüyorsun, filmler görüyorsun, havalarda uçuyorsun, bilmem ne?" Sonucu itibariyle kötü. O anda tatlı, sonucu kötü.havalarda uçuyorsun, bilmem ne?"

Sonucu itibariyle kötü. O anda tatlı, sonucu kötü.
Onun için olmaması lazım. Evet işte iyiliğin ölçüsü bizim için budur. Onun için olmaması lazım. Evet işte iyiliğin ölçüsü bizim için budur.

Bir arkadaşımızla bir hacı teyzeye ev almaya gittik de evin sahibi adam orada Bir arkadaşımızla bir hacı teyzeye ev almaya gittik de evin sahibi adam orada -bizi de sakallı görünce din düşmanlığı depreşti- bize faizi methetmeye başladı.-bizi de sakallı görünce din düşmanlığı depreşti- bize faizi methetmeye başladı. Biz de "Bak faizin ekonomiye şöyle zararı vardır, böyle zararı vardır." filan diye söylerken, Biz de "Bak faizin ekonomiye şöyle zararı vardır, böyle zararı vardır." filan diye söylerken, bizim arkadaşlardan bir tanesi dedi ki; "Bu benim inancımdır. bizim arkadaşlardan bir tanesi dedi ki; "Bu benim inancımdır. Bu konuda senin sözünü de dinlemek istemiyorum." dedi, sözü ağzına tıkıverdi. Bu konuda senin sözünü de dinlemek istemiyorum." dedi, sözü ağzına tıkıverdi.

Tamam, bizim inancımız bu, böyle. İçki haram, zina haram, namahreme bakmak haram, Tamam, bizim inancımız bu, böyle. İçki haram, zina haram, namahreme bakmak haram, başkasının malını nâhak yere yemek haram, aldatmak haram. Elhamdülillah. başkasının malını nâhak yere yemek haram, aldatmak haram. Elhamdülillah. Ne kadar güzel! Biraz efe olmalı insan. Kabadayı olmalı. Ne kadar güzel! Biraz efe olmalı insan. Kabadayı olmalı.

"Bu benim inancım ve böyle; var mı bir diyeceğin?" "Utanırım." "Bu benim inancım ve böyle; var mı bir diyeceğin?"

"Utanırım."

Niye utanacaksın, Allah'ın yolunda utanılır mı? "Ne derler?" Niye utanacaksın, Allah'ın yolunda utanılır mı?

"Ne derler?"

Ne derlerse desinlar, Allah ne diyor, sen ona bak. Ne derlerse desinlar, Allah ne diyor, sen ona bak.

Allah sever mi, sevmez mi? Yaptığın işi Allah sever mi? Sever, yap! Allah sever mi, sevmez mi? Yaptığın işi Allah sever mi?

Sever, yap!

Yaptığın işi Allah sevmez, insanlar çok memnun olur, alkışlar; onu yapma.Yaptığın işi Allah sevmez, insanlar çok memnun olur, alkışlar; onu yapma. İstediği kadar alkışlasın. Âhirette onların sana faydası olacak mı?İstediği kadar alkışlasın. Âhirette onların sana faydası olacak mı? Mahkeme-i Kübra'da faydası olacak mı? Cehenneme düşerken onlar seni kurtarabilecek mi? Mahkeme-i Kübra'da faydası olacak mı? Cehenneme düşerken onlar seni kurtarabilecek mi? Kimsenin kimseye faydası olmayacak, o zaman herkes kendi başının çaresine düşecek. Kimsenin kimseye faydası olmayacak, o zaman herkes kendi başının çaresine düşecek.

Onun için Allah'ın rızası esastır. Evet, bu kadar açıklamadan sonra sözü söyleyelim, Onun için Allah'ın rızası esastır.

Evet, bu kadar açıklamadan sonra sözü söyleyelim,
Efendimiz'in hadisini açıklayalım: Üç şey iyiliğin hazinesidir, hazinelerindendir. Efendimiz'in hadisini açıklayalım:

Üç şey iyiliğin hazinesidir, hazinelerindendir.
İyilik oradan kaynaklanıyor. İyi insanın sıfatı bunlar: İyilik oradan kaynaklanıyor. İyi insanın sıfatı bunlar:

Birincisi; ihvâü's-sadakati, yaptığı hayrı, sadakayı gizlemek. Birincisi; ihvâü's-sadakati, yaptığı hayrı, sadakayı gizlemek.

Evet, mü'min yaptığı ibadeti, hayrı, hasenâtı Allah rızası için yapar, Evet, mü'min yaptığı ibadeti, hayrı, hasenâtı Allah rızası için yapar, başkasının bilmesine lüzum yok, görmesine lüzum yok, alkışlamasına lüzum yok,başkasının bilmesine lüzum yok, görmesine lüzum yok, alkışlamasına lüzum yok, "aferin" demesine lüzum yok, "vay be" demesine lüzum yok, reklamına lüzum yok."aferin" demesine lüzum yok, "vay be" demesine lüzum yok, reklamına lüzum yok. Allah rızası için yapar, gizlice yapar, kimse duymaz. Allah rızası için yapar, gizlice yapar, kimse duymaz.

Şöyle yanından geçerken adama "merhaba" der, elini sıkıyor gibi yapar geçer, gider.Şöyle yanından geçerken adama "merhaba" der, elini sıkıyor gibi yapar geçer, gider. Adam bir bakar ki avucuna bir milyon lira koymuş. Hay Allah razı olsun! Sonradan fark eder.Adam bir bakar ki avucuna bir milyon lira koymuş. Hay Allah razı olsun! Sonradan fark eder. Çaktırmadan, belli etmeden, yavaşçacık. Neden? Çaktırmadan, belli etmeden, yavaşçacık.

Neden?

Allah rızası için yapıyor, başkasının bilmesi önemli değil. Birisi bu: Allah rızası için yapıyor, başkasının bilmesi önemli değil. Birisi bu:

Sadakanın, hayrın, hasenâtın gizli olması, Allah rızası için olması. Neden? Sadakanın, hayrın, hasenâtın gizli olması, Allah rızası için olması.

Neden?

Bu gösteriş için olursa riya olur, makbul olmaz da ondan. Her şey Allah rızası için olacak.Bu gösteriş için olursa riya olur, makbul olmaz da ondan. Her şey Allah rızası için olacak. "Başkaları beğensin." diye yapılmaz. "Başkaları beğensin." diye yapılmaz.

İkincisi; ve kitmânü'l-musîbeti, kendisine gelen musibeti de saklaması, ketmetmesi, söylememesi. İkincisi; ve kitmânü'l-musîbeti, kendisine gelen musibeti de saklaması, ketmetmesi, söylememesi. Başına bir dert gelmiş, sıkıntı gelmiş, hiç belli etmiyor, çaktırmıyor. Bu neden? Başına bir dert gelmiş, sıkıntı gelmiş, hiç belli etmiyor, çaktırmıyor.

Bu neden?

Bu da mertlikten, neden olacak? Mert adam da ondan. Musibet nereden geliyor? Bu da mertlikten, neden olacak? Mert adam da ondan.

Musibet nereden geliyor?

Allah yazmış, ondan geliyor. Başkasına onu açmıyor, söylemiyor. Allah yazmış, ondan geliyor. Başkasına onu açmıyor, söylemiyor. Söylemedi mi sabırdan sevap alacaktı, söylediği zaman sevabı kaçar.Söylemedi mi sabırdan sevap alacaktı, söylediği zaman sevabı kaçar. Sabrediyor, sevap alıyor. Hem de kadere rızadan olur. İnsan musibete neden tahammül eder? Sabrediyor, sevap alıyor. Hem de kadere rızadan olur.

İnsan musibete neden tahammül eder?

Kadere razı olduğu için. "Eh, bu da benim kaderim" der, razı olur. Kadere razı olduğu için. "Eh, bu da benim kaderim" der, razı olur.

Kadının birisini kışkırtmışlar, çok güzel bir kadınmış, herkesin hayran kaldığı bir kadın. Kadının birisini kışkırtmışlar, çok güzel bir kadınmış, herkesin hayran kaldığı bir kadın. Kocası da çok çirkinmiş. Kader işte, evlenmişler. Birisi kadının yanına girmiş demiş ki; Kocası da çok çirkinmiş. Kader işte, evlenmişler. Birisi kadının yanına girmiş demiş ki;

"Yahu sen ne kadar güzelsin, kocan ne kadar çirkin!" "Yahu sen ne kadar güzelsin, kocan ne kadar çirkin!"

Demek ki kadının sadece yüzü, vücudu güzel değil, aklı da, ahlâkı da güzel.Demek ki kadının sadece yüzü, vücudu güzel değil, aklı da, ahlâkı da güzel. Boynunu bükmüş, gayet ciddi demiş ki; Boynunu bükmüş, gayet ciddi demiş ki;

"Demek ki onun Allah indinde makbul bir güzel ameli varmış ki Allah beni ona mükâfât olarak nasip etti." "Demek ki onun Allah indinde makbul bir güzel ameli varmış ki Allah beni ona mükâfât olarak nasip etti."

Bak nasıl ağzını kapattırmış, susturmuş. "Allah seviyor. Onun için öyle nasip etmiş!" Bak nasıl ağzını kapattırmış, susturmuş. "Allah seviyor. Onun için öyle nasip etmiş!"

Evet, insan biraz mert olacak, feryat etmeyecek. Evet, insan biraz mert olacak, feryat etmeyecek. "Musibet geldi." diye bangır bangır bağırmayacak, ah vah etmeyecek, dişini sıkacak."Musibet geldi." diye bangır bangır bağırmayacak, ah vah etmeyecek, dişini sıkacak. Metin olacak, dayanıklı olacak. Müslüman biraz dayanıklıdır. Biraz değil tam dayanıklıdır.Metin olacak, dayanıklı olacak. Müslüman biraz dayanıklıdır. Biraz değil tam dayanıklıdır. Müslüman dayanıklı olur. İkincisi de bu. Müslüman dayanıklı olur. İkincisi de bu.

Yaptığı hayrı, hasenatı gizli yapıyor, bu da tevazuundan, ihlasından.Yaptığı hayrı, hasenatı gizli yapıyor, bu da tevazuundan, ihlasından. Başına bir musibet gelmişse kimseye söylemiyor, bu da mertliğinden, kadere rıza göstermesinden.Başına bir musibet gelmişse kimseye söylemiyor, bu da mertliğinden, kadere rıza göstermesinden. Bu da güzel bir huy. İşte müslüman böyle güzel huylu bir insandır. Bu da güzel bir huy. İşte müslüman böyle güzel huylu bir insandır.

Üçüncüsü, ve kitmânu'ş-şekvâ, şikâyet etmemesi. Şekvâ Arapçada iki mânaya gelir. Üçüncüsü, ve kitmânu'ş-şekvâ, şikâyet etmemesi.

Şekvâ Arapçada iki mânaya gelir.
Bir; bir insanı gidip birisine şikâyet edersin. Komşunu karakola şikâyet ettin. Niye? Bir; bir insanı gidip birisine şikâyet edersin. Komşunu karakola şikâyet ettin.

Niye?

"Gece saat ikiden, üçten sonra, on ikiden sonra"Gece saat ikiden, üçten sonra, on ikiden sonra radyoyu sonuna kadar açıyor, gece bizi uyutmuyor, şikâyetçiyim."radyoyu sonuna kadar açıyor, gece bizi uyutmuyor, şikâyetçiyim." bir dilekçe verirsin, şikâyet edersin. Şekvâ, bir bu. Bir de Arapçada hastalık mânasına gelir. bir dilekçe verirsin, şikâyet edersin. Şekvâ, bir bu.

Bir de Arapçada hastalık mânasına gelir.

Onun için bir kimse doktora gittiği zaman doktor sorar: Ve mâ teşteki? Onun için bir kimse doktora gittiği zaman doktor sorar:

Ve mâ teşteki?
"Şikâyetin ne, hastalığın ne?" Araplar bunu o mânaya kullanır. "Şikâyetin ne, hastalığın ne?" Araplar bunu o mânaya kullanır.

İnsan hastalığı da saklayacak. Başına herhangi bir musibet gelir, Karadeniz'de gemileri batar, İnsan hastalığı da saklayacak. Başına herhangi bir musibet gelir, Karadeniz'de gemileri batar, tarlada harmanı yanar, çocuğuna bir hal gelir, ticaretinde bir sarsılma olur, tarlada harmanı yanar, çocuğuna bir hal gelir, ticaretinde bir sarsılma olur, alacaklısından alacağı parasını alamaz ama mert, kendisini darmadağın dağıtmıyor, sağlam duruyor. alacaklısından alacağı parasını alamaz ama mert, kendisini darmadağın dağıtmıyor, sağlam duruyor.

Bir de hastalık olabilir; hastalığını da belli etmiyor, söylemiyor. Bir de hastalık olabilir; hastalığını da belli etmiyor, söylemiyor.

Yekûlu'llâhu Teâlâ. "Peygamber Efendimiz bu üç şeyi saydıktan sonra; 'Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki' diyor." Yekûlu'llâhu Teâlâ. "Peygamber Efendimiz bu üç şeyi saydıktan sonra; 'Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki' diyor." İze'bteleytü abdî bi-belâin ve sabera ve lem yeşkunî ilâ uvvâdihî İze'bteleytü abdî bi-belâin ve sabera ve lem yeşkunî ilâ uvvâdihî sümme ebra'tühû ebdeltühû lahmen hayran min lahmihî.sümme ebra'tühû ebdeltühû lahmen hayran min lahmihî. "Ben bir kulumu bir bela ile hastalık ile müptela kıldığım zaman." "Ben bir kulumu bir bela ile hastalık ile müptela kıldığım zaman." Ve sabere. "O kulum da sabrederse."Ve sabere. "O kulum da sabrederse." Ve lem yeşkunî ilâ uvvâdihî. "Kendisini ziyarete gelenlere beni şikâyet etmezse." Ve lem yeşkunî ilâ uvvâdihî. "Kendisini ziyarete gelenlere beni şikâyet etmezse."

Hastalanır yatar, duyarlar, tanıdıkları, eşi dostu gelirler, "geçmiş olsun" derler. Hastalanır yatar, duyarlar, tanıdıkları, eşi dostu gelirler, "geçmiş olsun" derler. Çiçek, buket, bilmem şekerle hasta ziyaretine gelirler. Ne oldu? Çiçek, buket, bilmem şekerle hasta ziyaretine gelirler.

Ne oldu?

"Aman efendim, şöyle oldu da böyle kaldı da; bir sürü şikâyet." "Aman efendim, şöyle oldu da böyle kaldı da; bir sürü şikâyet."

Hasta böyle yapmayacak. Neden? Bak Allahu Teâlâ hazretleri ne buyururmuş: Hasta böyle yapmayacak.

Neden?

Bak Allahu Teâlâ hazretleri ne buyururmuş:

Ben bir kulumu bir belaya müptela kılarsam, bir hastalığa düşürürsem,Ben bir kulumu bir belaya müptela kılarsam, bir hastalığa düşürürsem, o da sabrederse ve beni kendisini ziyaret edenlere şikâyet etmezse -şöyle hasta oldum,o da sabrederse ve beni kendisini ziyaret edenlere şikâyet etmezse -şöyle hasta oldum, böyle uyuyamadım, öyle ağrıyor ki sırtım parçalanıyor, bilmem ne demezse, şikâyet etmezse.böyle uyuyamadım, öyle ağrıyor ki sırtım parçalanıyor, bilmem ne demezse, şikâyet etmezse. Ama aslında bir hastalık var. Sümme ebre'tühû. "Sonra o hastalıktan onu kurtarırsam,Ama aslında bir hastalık var.

Sümme ebre'tühû. "Sonra o hastalıktan onu kurtarırsam,
berî olursa, sıhhatlenirse." Ebdeltühû lahmen hayran min lahmihî.berî olursa, sıhhatlenirse." Ebdeltühû lahmen hayran min lahmihî. "Onun etlerini evvelki etlerinden daha hayırlı etler hâline getiririm." "Onun etlerini evvelki etlerinden daha hayırlı etler hâline getiririm."

Hastalandı, zayıfladı, süzüldü, bir deri bir kemik kaldı, olsun.Hastalandı, zayıfladı, süzüldü, bir deri bir kemik kaldı, olsun. Etleri gitti ama etlerini daha hayırlı bir etle değiştiririm. Ve demen hayran min demihî.Etleri gitti ama etlerini daha hayırlı bir etle değiştiririm.

Ve demen hayran min demihî.
"Kanını da eski kanından daha hayırlı bir kan hâline getiririm.""Kanını da eski kanından daha hayırlı bir kan hâline getiririm." Ve in erseltühû ve lâ zenbe aleyh. "Eğer o hastalıktan, o amansız hastalıktanVe in erseltühû ve lâ zenbe aleyh. "Eğer o hastalıktan, o amansız hastalıktan geriye dünya hayatına müsaade edersem, döndürürsem, hiç günahı kalmamış olarak döndürürüm." geriye dünya hayatına müsaade edersem, döndürürsem, hiç günahı kalmamış olarak döndürürüm."

Hastalıktan kurtuldu mu bir insan, oh hiç günahı kalmamış, Hastalıktan kurtuldu mu bir insan, oh hiç günahı kalmamış, Allah bütün günahlarını silmiş olarak gönderiyor. Allah bütün günahlarını silmiş olarak gönderiyor.

Ve in teveffeytühû ilâ rahmetî. "Eğer ölümünü murad edersem, Ve in teveffeytühû ilâ rahmetî. "Eğer ölümünü murad edersem, o hastalıktan dolayı onun canını alırsam, öldürürsem onu rahmetime daldırırım." o hastalıktan dolayı onun canını alırsam, öldürürsem onu rahmetime daldırırım."

Öldürürüm ama rahmetine erdiririm. Ölürse rahmetime mazhar olur,Öldürürüm ama rahmetine erdiririm. Ölürse rahmetime mazhar olur, kalırsa günahları silinmiş ve mağfur, günahsız bir kul hâline gelmiş olur. kalırsa günahları silinmiş ve mağfur, günahsız bir kul hâline gelmiş olur.

Demek ki hastalığın müslüman için iki ihtimali var, iki güzel sonucu var: Demek ki hastalığın müslüman için iki ihtimali var, iki güzel sonucu var:

Ya Allah hiç günahlarını kalmayacak şekilde günahlarını siler,Ya Allah hiç günahlarını kalmayacak şekilde günahlarını siler, ya da ölürse rahmetine erdirir, rahmet ettiği kullarından eyler, cennetlik eder. ya da ölürse rahmetine erdirir, rahmet ettiği kullarından eyler, cennetlik eder.

Ama ne şartla? Hasta kendisini ziyarete gelen kimselere şikâyetçi olmayacak, Ama ne şartla?

Hasta kendisini ziyarete gelen kimselere şikâyetçi olmayacak,
Allah'ı şikâyet etmeyecek. "Şöyle hastalandım, böyle dert çektim, inim inim inledim,Allah'ı şikâyet etmeyecek.

"Şöyle hastalandım, böyle dert çektim, inim inim inledim,
gece sabahlara kadar uyuyamadım." Sus be adam! Sevaplar kaçıyor. gece sabahlara kadar uyuyamadım."

Sus be adam! Sevaplar kaçıyor.
Sus da sevabın olsun. Demek ki müslüman böyle olacakmış. Sus da sevabın olsun.

Demek ki müslüman böyle olacakmış.
Yaptığı hayrı gizlice yapacak; çünkü Allah bilsin, kâfi.Yaptığı hayrı gizlice yapacak; çünkü Allah bilsin, kâfi. Başına bir musibet gelirse musibete sabredecek, kimseye söylemeyecek. Başına bir musibet gelirse musibete sabredecek, kimseye söylemeyecek. Ve hastalanırsa hastalığına da sabredecek, kendisini ziyarete gelenlere,Ve hastalanırsa hastalığına da sabredecek, kendisini ziyarete gelenlere, Allah'ı şikâyet eder tarzda yanıp yakılmayacak. Allah'ı şikâyet eder tarzda yanıp yakılmayacak.

O zaman Allahu Teâlâ hazretleri ona, o sabreden kimseye daha hayırlı bir vücut verir, O zaman Allahu Teâlâ hazretleri ona, o sabreden kimseye daha hayırlı bir vücut verir, eti güzelleşir, kanı güzelleşir, daha hayırlı olur ve günahları silinmiş olur,eti güzelleşir, kanı güzelleşir, daha hayırlı olur ve günahları silinmiş olur, ölürse de Allah'ın rahmetine gark olur, cennetlik olur, hastalığı sebebiyle kurtulur. ölürse de Allah'ın rahmetine gark olur, cennetlik olur, hastalığı sebebiyle kurtulur.

Muhterem kardeşlerim! Bizim imanımız öyle kıymetli bir varlığımızdır kiMuhterem kardeşlerim!

Bizim imanımız öyle kıymetli bir varlığımızdır ki
bizim sırtımızı kimse yere getiremez. Neden? Öldürse şehit oluruz. bizim sırtımızı kimse yere getiremez.

Neden?

Öldürse şehit oluruz.
Biz onu öldürsek gazi oluruz. Hastalansak, hastalıktan şifa bulsak, günahlarımız silinir. Biz onu öldürsek gazi oluruz. Hastalansak, hastalıktan şifa bulsak, günahlarımız silinir. Hastalıktan ölsek cennetlik oluruz. Müslümanın sırtı yere gelmez. Ne yapmamız lazım? Hastalıktan ölsek cennetlik oluruz. Müslümanın sırtı yere gelmez.

Ne yapmamız lazım?

Güzel Müslümanlık yapmaya çalışmamız lazım; o kadar.Güzel Müslümanlık yapmaya çalışmamız lazım; o kadar. Yoksa kimse bizim sırtımızı yere getiremez. Ruslar Çeçenleri öldürüyor,Yoksa kimse bizim sırtımızı yere getiremez. Ruslar Çeçenleri öldürüyor, Sırplar Müslüman Boşnakları öldürüyor, bilmem Cezayir ordusu Cezayir halkını öldürüyor.Sırplar Müslüman Boşnakları öldürüyor, bilmem Cezayir ordusu Cezayir halkını öldürüyor. Ölen cennete gidiyor. Asıl felaket, kalıp da kâfir olmaktır. Ölen cennete gidiyor. Asıl felaket, kalıp da kâfir olmaktır.

Kâfir olana hiç acımıyoruz da, Balkanların hepsi komünist oldu, kâfir oldu,Kâfir olana hiç acımıyoruz da, Balkanların hepsi komünist oldu, kâfir oldu, Orta Asya komünist oldu, kâfir oldu, Afrika şöyle, memleketimizde yetişen insanların şu kadarı,Orta Asya komünist oldu, kâfir oldu, Afrika şöyle, memleketimizde yetişen insanların şu kadarı, bu kadar tahsil gördü ama dinini unuttu, imanını unuttu, kimisi ateist oldu,bu kadar tahsil gördü ama dinini unuttu, imanını unuttu, kimisi ateist oldu, münkir oldu, ayyaş oldu, sarhoş oldu. münkir oldu, ayyaş oldu, sarhoş oldu. Buna üzülmüyoruz da bir yerde birisi biraz yaralansa, biraz kırmızı bir kan görsekBuna üzülmüyoruz da bir yerde birisi biraz yaralansa, biraz kırmızı bir kan görsek ah vah ediyoruz, üzülüyoruz. Asıl üzülecek şey, imanın gitmesi. ah vah ediyoruz, üzülüyoruz. Asıl üzülecek şey, imanın gitmesi.

Çünkü müslüman imanlı olduğu zaman ona dünyada, âhirette kimse zarar veremiyor. Çünkü müslüman imanlı olduğu zaman ona dünyada, âhirette kimse zarar veremiyor.

Tabi bir de âyetlerde başka müjdeler var. Allah bir de müslümanı koruyor. Tabi bir de âyetlerde başka müjdeler var. Allah bir de müslümanı koruyor. Kendisine tevekkül edene yardım ediyor. Ummadığı yerden imdadına yetişiyor: Kendisine tevekkül edene yardım ediyor. Ummadığı yerden imdadına yetişiyor:

Yunanlılar bizim kardeşleri Uşak'ta camiye tıkmışlar, ellerinde ateş, yakacaklar.Yunanlılar bizim kardeşleri Uşak'ta camiye tıkmışlar, ellerinde ateş, yakacaklar. Herhalde ahşap cami miydi, neydi, o zaman betonarme camiler yok tabi.Herhalde ahşap cami miydi, neydi, o zaman betonarme camiler yok tabi. İstiklal Harbi zamanını düşünelim, beton nerede, çimento nerede yok.İstiklal Harbi zamanını düşünelim, beton nerede, çimento nerede yok. Kerpiçten, ahşaptan cami herhalde. Camiye tıkmışlar, hepsini cayır cayır yakacaklar.Kerpiçten, ahşaptan cami herhalde. Camiye tıkmışlar, hepsini cayır cayır yakacaklar. Yunanlı askerlerden bir tanesi, bir de laf söylemiş: Yunanlı askerlerden bir tanesi, bir de laf söylemiş:

"Hadi gelsin de Allahınız sizi kurtarsın şimdi!" demiş. "Hadi gelsin de Allahınız sizi kurtarsın şimdi!" demiş.

Bak, din düşmanlığına bak, bir de edepsizliğine bak! "Hadi gelsin sizi Allah'ınız kurtarsın!" Bak, din düşmanlığına bak, bir de edepsizliğine bak!

"Hadi gelsin sizi Allah'ınız kurtarsın!"

Bu söz, müthiş bir sözdür. Allah'a karşı böyle bir sözü söyleyen ne olur? Bu söz, müthiş bir sözdür.

Allah'a karşı böyle bir sözü söyleyen ne olur?

Kapılar arkadan bir açılmış. Pat pat o tarafa, Türk askerleri. Bak, Allah nasıl kurtarıyor.Kapılar arkadan bir açılmış. Pat pat o tarafa, Türk askerleri. Bak, Allah nasıl kurtarıyor. Sen misin öyle diyen; gör bak, işte böyle kurtarıyor! Süngüyü yemiş. Sen misin öyle diyen; gör bak, işte böyle kurtarıyor! Süngüyü yemiş.

Hani "Bazı sözler Allahu Teâlâ hazretlerinin gücüne gider." derler. Hani "Bazı sözler Allahu Teâlâ hazretlerinin gücüne gider." derler. Bazı sözlere çok dikkat etmek lazım. Daha doğrusu insanın söylediği söze çok dikkat etmesi lazım. Bazı sözlere çok dikkat etmek lazım. Daha doğrusu insanın söylediği söze çok dikkat etmesi lazım.

Bak biz onların yanlış, sapık yolda olduğunu biliyoruz. Hıristiyan, sapık. Bak biz onların yanlış, sapık yolda olduğunu biliyoruz. Hıristiyan, sapık.

Neden? Puta tapıyor, Hz. İsa'ya tapıyor.Neden?

Puta tapıyor, Hz. İsa'ya tapıyor.
Hz. İsa'yı biz senden çok seviyoruz ama Hz. İsa'ya tapılmaz. Hz. İsa'yı biz senden çok seviyoruz ama Hz. İsa'ya tapılmaz.

Ama Peygamber Efendimiz İslâm mücahitlerine diyor ki; Ama Peygamber Efendimiz İslâm mücahitlerine diyor ki;

"Gittiğiniz yerde düşmanlarla çarpışırken kendi başında ibadet eden rahiplere dokunmayın." "Gittiğiniz yerde düşmanlarla çarpışırken kendi başında ibadet eden rahiplere dokunmayın."

Peygamber Efendimiz'in nasihatine bak: "Kadınlara, çocuklara dokunmayın.Peygamber Efendimiz'in nasihatine bak:

"Kadınlara, çocuklara dokunmayın.
Ancak sizinle çarpışan adamlarla savaşın.Ancak sizinle çarpışan adamlarla savaşın. Ağaçları, hurmaları yakmayın, bahçeleri, tarlaları tahrip etmeyin,Ağaçları, hurmaları yakmayın, bahçeleri, tarlaları tahrip etmeyin, hayvanlara zarar vermeyin." diyor. Müslüman niçin cihat eder? hayvanlara zarar vermeyin." diyor.

Müslüman niçin cihat eder?

"Allah'ın emri yerine gelsin." diye. Ermeniler bize düşman."Allah'ın emri yerine gelsin." diye.

Ermeniler bize düşman.
Bir Ermeni ile Kuveyt'te karşılaştık da konuştuk. Türkçe konuşuyoruz.Bir Ermeni ile Kuveyt'te karşılaştık da konuştuk. Türkçe konuşuyoruz. Ben onu Türk sandım, meğer Ermeni'ymiş. "Biz Süryani'yiz." diyor. Ben onu Türk sandım, meğer Ermeni'ymiş.

"Biz Süryani'yiz." diyor.

O zaman "Ermeni" demek. "Siz bizim babalarımızı kıtır kıtır kestiniz!" diyor. O zaman "Ermeni" demek.

"Siz bizim babalarımızı kıtır kıtır kestiniz!" diyor.

"Yok," dedim "Biz kesmedik. Kim demiş? Nereden çıktı? Biz kesmedik." "Yok," dedim "Biz kesmedik. Kim demiş? Nereden çıktı? Biz kesmedik."

"Yok, kestiniz!" diyor, işte biz de buraya geldik. "Ne zaman kesmişler yahu?" dedim? "Yok, kestiniz!" diyor, işte biz de buraya geldik.

"Ne zaman kesmişler yahu?" dedim?

"Babalarımızı, dedelerimizi kesmişler!" dedi. Ben boyuna soru soruyorum. "Babalarımızı, dedelerimizi kesmişler!" dedi.

Ben boyuna soru soruyorum.

"Babalarınızın bizim memlekette ne işi varmış?" dedim, bu sefer. "Babalarınızın bizim memlekette ne işi varmış?" dedim, bu sefer.

Ona daha da kızdı. Asırlardır orada durmuşlar. Zaten benim istediğim de o.Ona daha da kızdı. Asırlardır orada durmuşlar. Zaten benim istediğim de o. Sorularla tuzağa düşürmek istiyorum. Sorularla tuzağa düşürmek istiyorum.

"Tamam, bizim dedelerimiz asırlarca sizin dedelerinizi kesmemişler de"Tamam, bizim dedelerimiz asırlarca sizin dedelerinizi kesmemişler de en sonunda niye kesmişler?" dedim, soruyu sordum. Çuvalladı, ona cevap veremedi. en sonunda niye kesmişler?" dedim, soruyu sordum.

Çuvalladı, ona cevap veremedi.

"Ne zamandan beri bizim memlekettesiniz?" "Ne zamandan beri bizim memlekettesiniz?"

"Asırlardır" diyor; "yedi asır, sekiz asır, siz gelmeden önce." "Asırlardır" diyor; "yedi asır, sekiz asır, siz gelmeden önce."

"Peki, Osmanlı İmparatorluğu iki yüz bin kişilik orduyla Avusturya'ya giderken, "Peki, Osmanlı İmparatorluğu iki yüz bin kişilik orduyla Avusturya'ya giderken, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayreddin o kadar kuvvetliyken, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayreddin o kadar kuvvetliyken, cihanı titretirken biz sizi niye kesmemişiz?" dedim, cevap veremedi. cihanı titretirken biz sizi niye kesmemişiz?" dedim, cevap veremedi.

"Bak," dedim, "Ben sana cevabını vereyim. Ben bu sorunun cevabını biliyorum."Bak," dedim, "Ben sana cevabını vereyim. Ben bu sorunun cevabını biliyorum. Biz yedi asırdır belki daha fazladır bu diyarlardayız. Biz yedi asırdır belki daha fazladır bu diyarlardayız. Yedi asır boyunca biz buraya hakimken, size ses çıkarmadık, kilisenize dokunmadık,Yedi asır boyunca biz buraya hakimken, size ses çıkarmadık, kilisenize dokunmadık, namusunuza dokunmadık, ticaretinize dokunmadık, askere almadık. namusunuza dokunmadık, ticaretinize dokunmadık, askere almadık. Hudutlarda biz öldük, memleketi biz koruduk, siz ticaret yaptınız, zengin oldunuz.Hudutlarda biz öldük, memleketi biz koruduk, siz ticaret yaptınız, zengin oldunuz. -Ankara'nın en güzel köşkleri Keçiören'de Ermeni köşkleridir; bahçeli, havuzlu, büyük katlı.-Ankara'nın en güzel köşkleri Keçiören'de Ermeni köşkleridir; bahçeli, havuzlu, büyük katlı. Bazıları eski eser olarak oralarda duruyor.- Ermeniler neden zenginledi? Bazıları eski eser olarak oralarda duruyor.-

Ermeniler neden zenginledi?

Ticaret yaptı, rahatladı, malı birikti, mülkü birikti; çünkü savaşmadı.Ticaret yaptı, rahatladı, malı birikti, mülkü birikti; çünkü savaşmadı. Biz size yedi asır bu kadar iyilik yaptık, sizden vezir yaptık, Marko Paşa Ermeni, Biz size yedi asır bu kadar iyilik yaptık, sizden vezir yaptık, Marko Paşa Ermeni, sizden dışişleri bakanı yaptık, sizden memur yaptık, sizi saraya aldık,sizden dışişleri bakanı yaptık, sizden memur yaptık, sizi saraya aldık, her türlü iyiliği gösterdik, komşuluğu gösterdik, 'komşu' dedik.her türlü iyiliği gösterdik, komşuluğu gösterdik, 'komşu' dedik. Siz, biz kuvvetliyken bizim nimetlerimizden istifade ettiniz.Siz, biz kuvvetliyken bizim nimetlerimizden istifade ettiniz. Yunanlı, Sırp, Rus bize saldırdığı zaman onlarla birlik oldunuz, fırsatı ganimet saydınız ve bizi kestiniz,Yunanlı, Sırp, Rus bize saldırdığı zaman onlarla birlik oldunuz, fırsatı ganimet saydınız ve bizi kestiniz, katliam yaptınız, suikast yaptınız, padişahımıza bile Cuma namazından çıktığı zaman suikast yaptınız.katliam yaptınız, suikast yaptınız, padişahımıza bile Cuma namazından çıktığı zaman suikast yaptınız. İstanbul'da nice nice nice cinayetler işlediniz, gizli gizli, komite kordunuz, silahlandınız. İstanbul'da nice nice nice cinayetler işlediniz, gizli gizli, komite kordunuz, silahlandınız. Tahkim ettiniz. Ruslar Erzurum'a gelirken yol gösterdiniz,Tahkim ettiniz. Ruslar Erzurum'a gelirken yol gösterdiniz, oralarda katliamlar yaptırdınız, köylüleri katlettiniz, topluca mahvettiniz.oralarda katliamlar yaptırdınız, köylüleri katlettiniz, topluca mahvettiniz. Böyle bir şeyi siz başlattınız. Ondan sonra da Allah bizim mazlumluğumuza acıdı, Böyle bir şeyi siz başlattınız. Ondan sonra da Allah bizim mazlumluğumuza acıdı, bize düşmanları dışarıya atmayı nasip etti. Biz de sizin yaptığınız katliamların hesabını sorduk.bize düşmanları dışarıya atmayı nasip etti. Biz de sizin yaptığınız katliamların hesabını sorduk. Ben de yapmadım da hani, dedelerimiz ondan yapmışlar." dedim. Ben de yapmadım da hani, dedelerimiz ondan yapmışlar." dedim.

Haklı mıyız? "Haklısınız." dedirttim adama.Haklı mıyız?

"Haklısınız." dedirttim adama.
Güzel konuştum, Allah güzel konuşmak nasip etti; "Haklısınız." dedirttim.Güzel konuştum, Allah güzel konuşmak nasip etti; "Haklısınız." dedirttim. Haklıyız çünkü biz kimseyi öldürmüyoruz, öldürmedik. Haklıyız çünkü biz kimseyi öldürmüyoruz, öldürmedik.

"Sen Yunanlısın." diye öldürmedik. "Sen Bulgar'sın." diye öldürmedik. "Sen Sırp'sın." diye öldürmedik. "Sen Yunanlısın." diye öldürmedik. "Sen Bulgar'sın." diye öldürmedik. "Sen Sırp'sın." diye öldürmedik. "Sen Ermeni'sin." diye öldürmedik. "Sen yahudisin." diye öldürmedik. "Sen Ermeni'sin." diye öldürmedik. "Sen yahudisin." diye öldürmedik.

Endülüs'te hıristiyanlar öldürüyordu, beş yüz yıl önce bizim Barbaros Hayreddin ve donanması, Endülüs'te hıristiyanlar öldürüyordu, beş yüz yıl önce bizim Barbaros Hayreddin ve donanması, gittiler, oralardan yahudileri aldılar, getirdiler, "biz sizi öldürmeyiz, yaşayın burada" dedik.gittiler, oralardan yahudileri aldılar, getirdiler, "biz sizi öldürmeyiz, yaşayın burada" dedik. Katolikler, İspanya'da kesiyordu biz onları kurtardık. Katolikler, İspanya'da kesiyordu biz onları kurtardık.

Bizim hâlimiz, huyumuz bu. Ama işte yeri gelince söylemek lazım, konuşmak lazım, anlatmak lazım. Bizim hâlimiz, huyumuz bu. Ama işte yeri gelince söylemek lazım, konuşmak lazım, anlatmak lazım.

Evet. Onun için elhamdülillah, bizim her şeyimiz dinimizin her emri güzel. Evet. Onun için elhamdülillah, bizim her şeyimiz dinimizin her emri güzel.

Selâsün leyse li-ehadin mine'n-nâsi fîhinne ruhsatün birrü'l-vâlideyni müslimen kâne ev kâfirenSelâsün leyse li-ehadin mine'n-nâsi fîhinne ruhsatün birrü'l-vâlideyni müslimen kâne ev kâfiren ve'l-vefâü bi'l-ahdi li-müslimin kâne ev kâfiren ve edâü'l-emâneti ilâ müslimin kâne ev kâfiren.ve'l-vefâü bi'l-ahdi li-müslimin kâne ev kâfiren ve edâü'l-emâneti ilâ müslimin kâne ev kâfiren. Bu hadîs-i şerîf, Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf, Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Üç şey vardır ki insanlardan hiçbir kimseyePeygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Üç şey vardır ki insanlardan hiçbir kimseye
bu konularda 'Bunu yapmayabilirsiniz.' diye bir müsaade verilmemiştir.bu konularda 'Bunu yapmayabilirsiniz.' diye bir müsaade verilmemiştir. Herkesin istisnasız bunları yapması lazım. Yapmamaya ruhsat yoktur. Herkes bunları yapacak." Herkesin istisnasız bunları yapması lazım. Yapmamaya ruhsat yoktur. Herkes bunları yapacak."

Üç konu... Nedir? Birrü'l-vâlideyni müslimen kâne ev kâfiren. Üç konu...

Nedir?

Birrü'l-vâlideyni müslimen kâne ev kâfiren.
"Annesi babası ister müslüman olsun, isterse kâfir olsun onlara iyi evlatlık yapmak." "Annesi babası ister müslüman olsun, isterse kâfir olsun onlara iyi evlatlık yapmak."

Evlat, anasına babasına müslümanca evlatlığını yapacak. Evlat müslüman oluyor, annesi babası kâfir. Evlat, anasına babasına müslümanca evlatlığını yapacak. Evlat müslüman oluyor, annesi babası kâfir.

Bu, günümüzde nasıl olur? İngiliz gelir, müslüman olur; anası babası kâfir kalır. Bu, günümüzde nasıl olur?

İngiliz gelir, müslüman olur; anası babası kâfir kalır.

Eskiden Peygamber Efendimiz'in zamanında nasıl oluyordu? Eskiden Peygamber Efendimiz'in zamanında nasıl oluyordu?

Evlat geliyordu, müslüman oluyordu, anası babası müslüman olmuyordu. Evlat geliyordu, müslüman oluyordu, anası babası müslüman olmuyordu. Anne babaya iyilik, evladın vazifesidir; anası babası ister müslüman olsun, ister olmasın. Anne babaya iyilik, evladın vazifesidir; anası babası ister müslüman olsun, ister olmasın.

Rahmetli büyüklerimiz, annemiz babamız, ninelerimiz, dedelerimiz bize; Rahmetli büyüklerimiz, annemiz babamız, ninelerimiz, dedelerimiz bize;

"İnsanın anası babası hıristiyansa kiliseye götürmek yok ama "İnsanın anası babası hıristiyansa kiliseye götürmek yok ama -günaha götürmeye müsaade yok- kiliseden sırtında taşıyacak eve getirecek. -günaha götürmeye müsaade yok- kiliseden sırtında taşıyacak eve getirecek. Kötürüm olsa götürmek yok ama getirmek var." diye anlatırlardı. Kötürüm olsa götürmek yok ama getirmek var." diye anlatırlardı.

İslâm'da anne babaya hürmet sonsuzdur. Ben Münih'te gördüm. İslâm'da anne babaya hürmet sonsuzdur.

Ben Münih'te gördüm.
Arkadaşımızın dairesinin karşısında bir daire vardı, yaşlı bir kadın vardı. Arkadaşımızın dairesinin karşısında bir daire vardı, yaşlı bir kadın vardı. Kadıncağızı aldılar, düşkünler evine yatırıverdiler, eşyalarını da dağıtıverdiler.Kadıncağızı aldılar, düşkünler evine yatırıverdiler, eşyalarını da dağıtıverdiler. Kirayı vermek çocuklarına zor geliyormuş. Düşkünler evine yatırıvermişler.Kirayı vermek çocuklarına zor geliyormuş. Düşkünler evine yatırıvermişler. Evi, eşyaları dağıtıldı, yağmalandı. Kadın da düşkünler evine gitti. Bizde nasıldır? Evi, eşyaları dağıtıldı, yağmalandı. Kadın da düşkünler evine gitti.

Bizde nasıldır?

Bizde annemize babamıza ölünceye kadar evde bakarız, hizmet ederiz. Bizde annemize babamıza ölünceye kadar evde bakarız, hizmet ederiz. Elimizden geldiğince, duasını almaya çalışırız. Bak Müslümanlıkla Hıristiyanlığın farkı bu işte.Elimizden geldiğince, duasını almaya çalışırız. Bak Müslümanlıkla Hıristiyanlığın farkı bu işte. Bizde böyle değil, onlarda öyle. Bizde böyle değil, onlarda öyle.

İnsanın annesi babası müslüman değilse evlat yine de onlara evlatlığını güzel yapacak. İnsanın annesi babası müslüman değilse evlat yine de onlara evlatlığını güzel yapacak.

Başımdan geçen hadise vardır: Bizim fakülteden bir talebem bana geldi; Başımdan geçen hadise vardır:

Bizim fakülteden bir talebem bana geldi;

"Sizinle bir şey konuşmak istiyorum." dedi. "Buyur." dedim. Sakallı bir çocuk. "Sizinle bir şey konuşmak istiyorum." dedi.

"Buyur." dedim.

Sakallı bir çocuk.

"Babam beni evden kovdu. Defol, istemiyorum seni, senin gibi evlat olmaz olsun!" dedi. "Babam beni evden kovdu. Defol, istemiyorum seni, senin gibi evlat olmaz olsun!" dedi.

"Niye? dedim. "Benim müslüman olduğuma kızıyor! Sakallı, namazlı niyazlı olduğuma kızıyor." dedi. "Niye? dedim.

"Benim müslüman olduğuma kızıyor! Sakallı, namazlı niyazlı olduğuma kızıyor." dedi.

Demek ki zihniyeti itibariyle böyle bir insan. "Şimdi ben ne yapayım?" dedi. Demek ki zihniyeti itibariyle böyle bir insan.

"Şimdi ben ne yapayım?" dedi.

"Evinden kovulmuşsun, paraya ihtiyacın varsa, yardıma ihtiyacın varsa, "Evinden kovulmuşsun, paraya ihtiyacın varsa, yardıma ihtiyacın varsa, evvela onu halledelim, yardım edelim." dedim. evvela onu halledelim, yardım edelim." dedim.

"Yok." dedi, "Malî durumum iyi, paraya ihtiyacım yok. Peki ben ne yapayım?" "Yok." dedi, "Malî durumum iyi, paraya ihtiyacım yok. Peki ben ne yapayım?"

Şöyle bir düşündüm, elhamdülillah, Allah aklıma öyle getirdi: Şöyle bir düşündüm, elhamdülillah, Allah aklıma öyle getirdi:

"İslâm'da anneye babaya hürmetin hududu yoktur, sen babana bir mektup yaz. "İslâm'da anneye babaya hürmetin hududu yoktur, sen babana bir mektup yaz. 'Sevgili babacığım, ellerinden değil ayaklarından öperim, artık ne diyeceksen de,'Sevgili babacığım, ellerinden değil ayaklarından öperim, artık ne diyeceksen de, ben müslüman bir insanım, imanım dolayısıyla anne babaya hürmet etmek,ben müslüman bir insanım, imanım dolayısıyla anne babaya hürmet etmek, hizmet etmek benim dinimin gereğidir. Ben size hizmet etmek istiyorum.hizmet etmek benim dinimin gereğidir. Ben size hizmet etmek istiyorum. Ama siz benim müslüman olduğuma kızıyorsunuz. Beni imanımdan ayırmak istiyorsunuz.Ama siz benim müslüman olduğuma kızıyorsunuz. Beni imanımdan ayırmak istiyorsunuz. İmanımdan ayırma bahis konusu olduğu için olduğu zaman, Allah'ın tarafını tutarım, sizi dinlemem.İmanımdan ayırma bahis konusu olduğu için olduğu zaman, Allah'ın tarafını tutarım, sizi dinlemem. Çünkü ben her şeyden önce Allah'ın kuluyum,Çünkü ben her şeyden önce Allah'ın kuluyum, Allah'ın benim üzerimdeki hakları çok çok daha fazla. Onun için orada sizi dinlemem.Allah'ın benim üzerimdeki hakları çok çok daha fazla. Onun için orada sizi dinlemem. Eğer beni Allahım'dan, dinimden, imanımdan ayırmak isterseniz, o olmaz. Eğer beni Allahım'dan, dinimden, imanımdan ayırmak isterseniz, o olmaz. Ama müsaade edin serbest olayım. Ben dinimde, imanımda size hizmet etmek istiyorum.'" Ama müsaade edin serbest olayım. Ben dinimde, imanımda size hizmet etmek istiyorum.'"

"Böyle bir şeyler yaz." dedim. Tabi eve gidemiyor. Bir mektup yazmış. "Böyle bir şeyler yaz." dedim. Tabi eve gidemiyor. Bir mektup yazmış.

Aylardan sonra fakültedeki odamda benim kapı yine çaldı. Aylardan sonra fakültedeki odamda benim kapı yine çaldı. O sakallı çocuk geldi. Yanında da başörtülü, uzun mantolu, fidan gibi boylu poslu bir kız var.O sakallı çocuk geldi. Yanında da başörtülü, uzun mantolu, fidan gibi boylu poslu bir kız var. "Herhalde bizim delikanlı evlenecek, nişanlısı galiba" dedim, aklımdan böyle geçirdim. "Herhalde bizim delikanlı evlenecek, nişanlısı galiba" dedim, aklımdan böyle geçirdim.

"Girebilir miyiz hocam." dedi. "Gel bakalım, otur. Senin durumunu merak da ediyorum." dedim. "Girebilir miyiz hocam." dedi.

"Gel bakalım, otur. Senin durumunu merak da ediyorum." dedim.

"Hocam." dedi, "Bu kim biliyor musunuz?" dedi. "Nereden bileyim?" dedim. "Hocam." dedi, "Bu kim biliyor musunuz?" dedi.

"Nereden bileyim?" dedim.

Ama biraz dilimi tuttum, dil tutmak da iyi oluyor. Ama biraz dilimi tuttum, dil tutmak da iyi oluyor. İnsanın içinden her geçeni söylemesi iyi olmuyor, sabretmek iyi oluyor.İnsanın içinden her geçeni söylemesi iyi olmuyor, sabretmek iyi oluyor. "Nişanlın mı?" falan demedim, baltayı taşa vuracakmışız. "Nişanlın mı?" falan demedim, baltayı taşa vuracakmışız.

"Kız kardeşim" dedi. Maşaallah bak, örtülüymüş. Mantolu, başörtülü, eldivenli. "Kız kardeşim" dedi.

Maşaallah bak, örtülüymüş. Mantolu, başörtülü, eldivenli.
Güzelce tam tesettürlü. "Hocam." dedi, "Benim mektubumun eseri. Güzelce tam tesettürlü.

"Hocam." dedi, "Benim mektubumun eseri.
Ben sizin emrettiğiniz mektubu yazdım. Benim mektup evde bomba gibi patlamış.Ben sizin emrettiğiniz mektubu yazdım. Benim mektup evde bomba gibi patlamış. Herkes bir tarafa dağılmış, ağlaşmışlar. Babam ağlamış, anam ağlamış, kız kardeşlerim ağlamış,Herkes bir tarafa dağılmış, ağlaşmışlar. Babam ağlamış, anam ağlamış, kız kardeşlerim ağlamış, feryad u figân ağlaşmışlar. Hatalarını anlamışlar. Çağırdılar, gittim, ellerini öptüm. feryad u figân ağlaşmışlar. Hatalarını anlamışlar. Çağırdılar, gittim, ellerini öptüm. Kız kardeşim kapandı. Evde güzel bir hava oldu." Çok sevindim. Kız kardeşim kapandı. Evde güzel bir hava oldu."

Çok sevindim.
Birkaç ay sonra yine geldi: "Hocam müjde!" "Hayrola, bu sefer ne oluyor?" dedim. Birkaç ay sonra yine geldi:

"Hocam müjde!"

"Hayrola, bu sefer ne oluyor?" dedim.

"Babam dâhil bütün aile hacca gidiyoruz." dedi. "Babam dâhil bütün aile hacca gidiyoruz." dedi.

İslâm'a karşı olan bir babanın değişmesine bak. Neden? Dinimizin bereketinden. İslâm'a karşı olan bir babanın değişmesine bak.

Neden?

Dinimizin bereketinden.
Çünkü bizim dinimizde anneye babaya hürmet var, o hürmeti biz işlettik.Çünkü bizim dinimizde anneye babaya hürmet var, o hürmeti biz işlettik. Biz bize gelen öğrencimize bunu tavsiye ettik; o da İslâm'ın emrini uyguladı, bomba gibi patlamış.Biz bize gelen öğrencimize bunu tavsiye ettik; o da İslâm'ın emrini uyguladı, bomba gibi patlamış. Evlerinde küfrün, inkârın duvarları, şeytanın kalesi yıkılmış. İmanın kalesi kurulmuş. Evlerinde küfrün, inkârın duvarları, şeytanın kalesi yıkılmış. İmanın kalesi kurulmuş.

Onun için anne babaya hürmet önemlidir, bir. Muhterem kardeşlerim! Onun için anne babaya hürmet önemlidir, bir.

Muhterem kardeşlerim!

Bunda ruhsat yok, kâfir de olsa anne babaya kötü davranmak yok. Bunda ruhsat yok, kâfir de olsa anne babaya kötü davranmak yok. Yalnız İslâm'a saldırırsa, savaşırsa, sen de İslâm'ı korumak için çarpışırsan o zaman başka.Yalnız İslâm'a saldırırsa, savaşırsa, sen de İslâm'ı korumak için çarpışırsan o zaman başka. Ama sulh içinde yaşarken, o kâfir de olsa, mü'min de olsa sen ona evlatlığını yapacaksın. Ama sulh içinde yaşarken, o kâfir de olsa, mü'min de olsa sen ona evlatlığını yapacaksın.

İkincisi: el-Vefâu bi'l-ahdi li-müslimin kâne ev kâfiren.İkincisi:

el-Vefâu bi'l-ahdi li-müslimin kâne ev kâfiren.
"Müslümana olsun, kâfire olsun, sözünde durmak, ahdine vefalı olmak." "Müslümana olsun, kâfire olsun, sözünde durmak, ahdine vefalı olmak."

Müslüman böyledir. Bugünkü gazetelerde vardı yine,Müslüman böyledir. Bugünkü gazetelerde vardı yine, bugün burada misafir olduğum için biraz okuma imkânı buldum, her zaman bu imkânı bulamıyorum. bugün burada misafir olduğum için biraz okuma imkânı buldum, her zaman bu imkânı bulamıyorum.

Kırk üç yıldır Amerika'ya hiç gık dememişiz, vefalı olmuşuz! Kırk üç yıldır Amerika'ya hiç gık dememişiz, vefalı olmuşuz! Her dediğine "evet" demişiz, hiç itiraz etmemişiz.Her dediğine "evet" demişiz, hiç itiraz etmemişiz. Halbuki politikada devamlı dostluk, devamlı düşmanlık olmazmış.Halbuki politikada devamlı dostluk, devamlı düşmanlık olmazmış. Onların politikası "makyevalizm, fırsatçılık faydacılık." Onların politikası "makyevalizm, fırsatçılık faydacılık."

Ama bizde Osmanlılardan gelme geleneksel bir anlayış var. Kırk üç yıl...Ama bizde Osmanlılardan gelme geleneksel bir anlayış var. Kırk üç yıl... Hani, "Men oni sevirem, o meni sevmez." dediği gibi karşılıksız bir sevgi.Hani, "Men oni sevirem, o meni sevmez." dediği gibi karşılıksız bir sevgi. Tabi o da doğru değil de neyse... Ahde vefa.Tabi o da doğru değil de neyse...

Ahde vefa.
Bir ahit yapmış mısın, söz vermiş misin; ona vefa göstereceksin. Bir ahit yapmış mısın, söz vermiş misin; ona vefa göstereceksin.

Bizim arkadaşlar arasında, iki şirket arasında ihtilaf çıkmış, birbirlerinin aleyhindeler. Bizim arkadaşlar arasında, iki şirket arasında ihtilaf çıkmış, birbirlerinin aleyhindeler. Bir gün onları topladım. Onu dinledim, onu dinledim. Bir gün onları topladım. Onu dinledim, onu dinledim.

"İki şirket arasında bu anlaşmayı bozalım. İlk toplantıda ahit nasıldı?"İki şirket arasında bu anlaşmayı bozalım. İlk toplantıda ahit nasıldı? Üç sene sürecek. Çatlasanız da, patlasanız da ahde riayet edeceksiniz.Üç sene sürecek. Çatlasanız da, patlasanız da ahde riayet edeceksiniz. Getirin, anlaşmanın maddelerini göreyim.Getirin, anlaşmanın maddelerini göreyim. 'Üç sene' demişseniz üç sene bu anlaşma devam edecek." Ahde vefa. 'Üç sene' demişseniz üç sene bu anlaşma devam edecek."

Ahde vefa.
Müslümanın esaslı vasıflarından birisi de budur. Sözüne sâdıktır, sözü senettir.Müslümanın esaslı vasıflarından birisi de budur. Sözüne sâdıktır, sözü senettir. Bir kere ağzından çıkmışsa öyledir. Sözünde durur.Bir kere ağzından çıkmışsa öyledir. Sözünde durur. Sözünde durmak için olanca gayretini gösterir. Ahde vefa. Bu da çok önemli! Sözünde durmak için olanca gayretini gösterir.

Ahde vefa. Bu da çok önemli!
Ve Allah celle celâlühû; İnne'l-ahde kâne mes'ûlâ. diye buyuruyor Kur'ân-ı Kerîm'de.Ve Allah celle celâlühû;

İnne'l-ahde kâne mes'ûlâ. diye buyuruyor Kur'ân-ı Kerîm'de.
Ahdini bozanlara sorgu sual edilecek. Niye ahdini bozdun?Ahdini bozanlara sorgu sual edilecek.

Niye ahdini bozdun?
Ya ahit yapmasaydın, ya ahdi bozmasaydın. Yaptın, ahdine sâdık olacaksın.Ya ahit yapmasaydın, ya ahdi bozmasaydın. Yaptın, ahdine sâdık olacaksın. Kira ahdi, bilmem ticari akitler, vesaire vesaire. Her neyse. Akdine, ahdine sadakat, vefa olacak. Kira ahdi, bilmem ticari akitler, vesaire vesaire. Her neyse. Akdine, ahdine sadakat, vefa olacak.

Bu hususta da tabi müslümanların ahde vefasının sonsuz güzel misalleri var. Bu hususta da tabi müslümanların ahde vefasının sonsuz güzel misalleri var.

Peygamber Efendimiz birisiyle; "Falanca yerde, filanca vakitte buluşalım." diye sözleşmiş, ahitleşmiş. Peygamber Efendimiz birisiyle; "Falanca yerde, filanca vakitte buluşalım." diye sözleşmiş, ahitleşmiş. Peygamber Efendimiz üç gün orada durmuş. Üçüncü gün gelmiş. Peygamber Efendimiz üç gün orada durmuş. Üçüncü gün gelmiş.

"Niye gelmedin? Beni üç gün beklettin." demiş. Ama üç gün beklemiş, Peygamber Efendimiz."Niye gelmedin? Beni üç gün beklettin." demiş. Ama üç gün beklemiş, Peygamber Efendimiz. Ahde vefa, sözüne sadakat. Muhammed el-Emîn, güvenilen Muhammed. Ahde vefa, sözüne sadakat. Muhammed el-Emîn, güvenilen Muhammed.

Sen o sıfatı alabiliyor musun, komşular sana diyebiliyor mu? Birbirimize böyle diyemiyoruz. Sen o sıfatı alabiliyor musun, komşular sana diyebiliyor mu? Birbirimize böyle diyemiyoruz.

Benden birisi borç istedi: "Hocam, bana borç ver." dedi. Ne kadar? Benden birisi borç istedi:

"Hocam, bana borç ver." dedi.

Ne kadar?

"Şu kadar." Büyük yekun. "Benim bu borcun altından kalkacak takatim yok, benim"Şu kadar."

Büyük yekun.

"Benim bu borcun altından kalkacak takatim yok, benim
durumum fena." dedim, veremedim. Karşı taraf borcu geriye ödeyemezse... durumum fena." dedim, veremedim.

Karşı taraf borcu geriye ödeyemezse...

"Ben sana şu anda sağdan soldan tedarik ederim ama"Ben sana şu anda sağdan soldan tedarik ederim ama bu kadar büyük miktarı sen ödemezsen ben bu tarafa karşı mahcup olurum, kusura bakma." dedim.bu kadar büyük miktarı sen ödemezsen ben bu tarafa karşı mahcup olurum, kusura bakma." dedim. "Ama bu şahıs mutlaka parasını öder." desem o zaman bulurum. "Ama bu şahıs mutlaka parasını öder." desem o zaman bulurum.

"Ey cemaat-i müslimîn, şu adamın şu kadar borca ihtiyacı varmış, verecek, bana söz verdi." derim. "Ey cemaat-i müslimîn, şu adamın şu kadar borca ihtiyacı varmış, verecek, bana söz verdi." derim.

Düşündüğüm şu, güvenilirliğimiz kalmamış. Düşündüğüm şu, güvenilirliğimiz kalmamış. Acaba sözünde durur mu durmaz mı, acaba borcunu öder mi ödemez mi? Acaba sözünde durur mu durmaz mı, acaba borcunu öder mi ödemez mi?

Ödemiyor; "Mahkemeye müracaat et!" diyor. Seninle konuşmadık mı be adam! Ödemiyor; "Mahkemeye müracaat et!" diyor.

Seninle konuşmadık mı be adam!
Hani şöyle şöyle konuşmadık mı? "Olsun, vermiyorum!" diyor. Hadi bakalım mahkemeye.Hani şöyle şöyle konuşmadık mı?

"Olsun, vermiyorum!" diyor.

Hadi bakalım mahkemeye.
Biliyor ki mahkeme şu kadar sallanacak, şu kadar takside bağlanacak,Biliyor ki mahkeme şu kadar sallanacak, şu kadar takside bağlanacak, enflasyondan paranın değeri şu kadar düşecek. Bu Müslümanlık değil. Ahde vefa.enflasyondan paranın değeri şu kadar düşecek. Bu Müslümanlık değil.

Ahde vefa.
Müslümanın bir şiarı da bu! Karşındaki kâfir olsa da ahdine vefa edeceksin.Müslümanın bir şiarı da bu!

Karşındaki kâfir olsa da ahdine vefa edeceksin.
Mü'min de olsa, kâfir de olsa; "Müslüman doğru sözlüdür." diye bilecek. Mü'min de olsa, kâfir de olsa; "Müslüman doğru sözlüdür." diye bilecek.

Baron de Busbek isimli bir Belçikalı seyyah, Kanuni devrinde kalkmış Osmanlı diyarına gelmiş.Baron de Busbek isimli bir Belçikalı seyyah, Kanuni devrinde kalkmış Osmanlı diyarına gelmiş. Kanuni devrinde Bir sefirin hatıraları.Kanuni devrinde Bir sefirin hatıraları. Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti'nin neşrettiği bir kitapta okudum. Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti'nin neşrettiği bir kitapta okudum.

Baron de Busbek, Hollanda'ya laleyi götüren adam. Baron de Busbek, Hollanda'ya laleyi götüren adam. Burada bulmuş da, buradan Hollanda'ya laleyi götürmüş.Burada bulmuş da, buradan Hollanda'ya laleyi götürmüş. Deniz savaşlarında yendiğimiz hıristiyan gemisinin bayrağını esir almışız,Deniz savaşlarında yendiğimiz hıristiyan gemisinin bayrağını esir almışız, rica etmiş, onu almış, geriye götürmüş. Neler yaptığını yazıyor. Laleyi götürmüş. rica etmiş, onu almış, geriye götürmüş. Neler yaptığını yazıyor. Laleyi götürmüş.

Avrupa'dan kafilesi Yedikule'ye geldiği zaman kış günüymüş, bakmış ki her taraf çiçek,Avrupa'dan kafilesi Yedikule'ye geldiği zaman kış günüymüş, bakmış ki her taraf çiçek, her taraf sümbüller, güzel kokulu şeyler. her taraf sümbüller, güzel kokulu şeyler.

"Yahu bu Osmanlıların akıl sır ermez muazzam bir çiçek sevgisi var. "Yahu bu Osmanlıların akıl sır ermez muazzam bir çiçek sevgisi var. Bunlar yemeklerine, sofralarına çiçek koyarlar, evlerine çiçek koyarlar, Bunlar yemeklerine, sofralarına çiçek koyarlar, evlerine çiçek koyarlar, bahçelerine, her tarafa çiçek koyarlar." Demek ki o zaman onlarda yokmuş. bahçelerine, her tarafa çiçek koyarlar."

Demek ki o zaman onlarda yokmuş.
Bizde zarafet var, sevgi var. Öyleymiş demek ki. Çiçeği sevmemiz güzel vesaire de, bir sözü daha önemli. Bizde zarafet var, sevgi var. Öyleymiş demek ki. Çiçeği sevmemiz güzel vesaire de, bir sözü daha önemli.

Baron de Busbek diyor ki; "Müslümanlar ile bir sözleşme yaptığın zaman o müslümana itimat edebilirsin." Baron de Busbek diyor ki;

"Müslümanlar ile bir sözleşme yaptığın zaman o müslümana itimat edebilirsin."

Bunu Avrupa'dan Türkiye'ye gelecek kimselere yazıyor: Bunu Avrupa'dan Türkiye'ye gelecek kimselere yazıyor:

"Ey benim Avrupalı kardeşim, sen Osmanlı diyarına gittiğin zaman bir müslüman sana bir şey"Ey benim Avrupalı kardeşim, sen Osmanlı diyarına gittiğin zaman bir müslüman sana bir şey söz verirse yapar, itimat edebilirsin.söz verirse yapar, itimat edebilirsin. Para da ver, alışveriş de yap; sözleri senettir, aldatma bilmezler.Para da ver, alışveriş de yap; sözleri senettir, aldatma bilmezler. Ama sakın aldanıp da 'Dindaşımdır.' diye gayrimüslimlerle muameleye kalkma.Ama sakın aldanıp da 'Dindaşımdır.' diye gayrimüslimlerle muameleye kalkma. Akit de yapsan, ahit de yapsan ahitleri bozarlar, seni aldatırlar.Akit de yapsan, ahit de yapsan ahitleri bozarlar, seni aldatırlar. Mümkünse bir müslümanın yerinde, evinde misafir ol. Çünkü çok temizdir. Mümkünse bir müslümanın yerinde, evinde misafir ol. Çünkü çok temizdir. Temiz çarşaf çıkarır, güzeldir. Sakın bir hıristiyana misafir olma, çok pistirler." diyor. Temiz çarşaf çıkarır, güzeldir. Sakın bir hıristiyana misafir olma, çok pistirler." diyor.

Bak, Osmanlı nasıl tanınmış. Güzel ahlâk, İslâm ahlâkı. Bak, Osmanlı nasıl tanınmış. Güzel ahlâk, İslâm ahlâkı.

Ana babaya iyilik birincisi, ahde vefa ikincisi. Üçüncüsü neymiş? Ana babaya iyilik birincisi, ahde vefa ikincisi.

Üçüncüsü neymiş?

Edâü'l-emâneti ilâ müslimin kâne ev kâfiren. "Emaneti götürüp sahibine iade etmek, vermek." Edâü'l-emâneti ilâ müslimin kâne ev kâfiren. "Emaneti götürüp sahibine iade etmek, vermek."

Birisi sana bir şeyi emanet etmiş, vermiş, sen de onu iyi koruyacaksın,Birisi sana bir şeyi emanet etmiş, vermiş, sen de onu iyi koruyacaksın, ondan sonra da sahibine vereceksin. Sahibi ister müslüman olsun, isterse kâfir olsun.ondan sonra da sahibine vereceksin. Sahibi ister müslüman olsun, isterse kâfir olsun. Sana emanet etmiş; "Bu emanet, al. Ben bir yere gidiyorum, gelince alacağım, sende dursun." demiş. Sana emanet etmiş;

"Bu emanet, al. Ben bir yere gidiyorum, gelince alacağım, sende dursun." demiş.

Şimdi öyle insanlar oluyor ki hacca giderken yanına emanet bırakıyor, Şimdi öyle insanlar oluyor ki hacca giderken yanına emanet bırakıyor, döndüğü zaman vermiyor. "Yok, bırakmadın." diyor, "Vermiyorum." diyor.döndüğü zaman vermiyor. "Yok, bırakmadın." diyor, "Vermiyorum." diyor. Parayı görünce inkâr ediyor; "Yazılı anlaşma yok." diye emaneti vermiyor. Parayı görünce inkâr ediyor; "Yazılı anlaşma yok." diye emaneti vermiyor.

Bizim kurnaz bir komşumuz vardı. Ev sahibiyle ihtilafı olmuş. Bizim kurnaz bir komşumuz vardı. Ev sahibiyle ihtilafı olmuş. Birkaç kirayı vermemiş mi nasıl oldu, detayını unuttum da, yalnız hatırımda kalan tarafı şu;Birkaç kirayı vermemiş mi nasıl oldu, detayını unuttum da, yalnız hatırımda kalan tarafı şu; ev sahibi, bizim bu kurnaz arkadaştan kontratı istemiş.ev sahibi, bizim bu kurnaz arkadaştan kontratı istemiş. Bu bizim ihvânımız değil de, komşuluktan bir kimse.Bu bizim ihvânımız değil de, komşuluktan bir kimse. Kurnaz, çok zeki bir insan. O da o kontrat isteyince; Kurnaz, çok zeki bir insan. O da o kontrat isteyince;

"Kontratım yok, kaybettim." demiş."Kontratım yok, kaybettim." demiş. Ev sahibi bu sefer; "Bununu kirası şu kadardı, vermedi." diye mahkemeye vermiş. Ev sahibi bu sefer; "Bununu kirası şu kadardı, vermedi." diye mahkemeye vermiş.

Ev üç liraya kiralanmışsa "Şu kadara kiraladı." diye çok büyük bir rakam söylemiş, Ev üç liraya kiralanmışsa "Şu kadara kiraladı." diye çok büyük bir rakam söylemiş, muhakeme olmaya gitmişler, mahkemeye gitmişler. Hâkimin huzuruna çıkmışlar. muhakeme olmaya gitmişler, mahkemeye gitmişler. Hâkimin huzuruna çıkmışlar.

Affedersiniz, hatırladım. Kira kontratı iki nüsha oluyor; bir ev sahibinde oluyor, bir kiracıda oluyor.Affedersiniz, hatırladım. Kira kontratı iki nüsha oluyor; bir ev sahibinde oluyor, bir kiracıda oluyor. Ev sahibi iddia ediyor ki; "Şu kadara kiraladı." "Kiracı kaybetti." diye,Ev sahibi iddia ediyor ki; "Şu kadara kiraladı."

"Kiracı kaybetti." diye,
elindeki kira mukavelesine bir oyun yapmış, kontratı değiştirmiş, kirayı çok yazmış. elindeki kira mukavelesine bir oyun yapmış, kontratı değiştirmiş, kirayı çok yazmış.

"İşte şu kadar kira vermesi lazımdı, ihtilafa düştük." deyince, "İşte şu kadar kira vermesi lazımdı, ihtilafa düştük." deyince, "İşte kontrat." demiş, hâkime vermiş. Hâkim de bizim kurnaz komşuya soruyor;"İşte kontrat." demiş, hâkime vermiş.

Hâkim de bizim kurnaz komşuya soruyor;
"Bak sen böyle yapmamışsın, kira böyle." "Bak sen böyle yapmamışsın, kira böyle."

O da çok kurnaz, "anasının gözü" diyorlar ya, ne demekse,O da çok kurnaz, "anasının gözü" diyorlar ya, ne demekse, o da meğer kaybetmemiş de başka sebepten öyle demiş. o da meğer kaybetmemiş de başka sebepten öyle demiş.

"Efendim, kira orada ne kadar diyor?" "Şu kadar" diyor. "Bu doğru değil efendim." demiş. "Efendim, kira orada ne kadar diyor?"

"Şu kadar" diyor.

"Bu doğru değil efendim." demiş.

Ev sahibi "doğru" demiş. Biraz daha uğraştırdıktan sonra yanındaki kontratı hâkime göstermiş; Ev sahibi "doğru" demiş.

Biraz daha uğraştırdıktan sonra yanındaki kontratı hâkime göstermiş;
"Yalan söylüyor." demiş. Meğerse kaybetmemiş. "Bakın bendeki nüshası böyle." demiş. "Yalan söylüyor." demiş. Meğerse kaybetmemiş. "Bakın bendeki nüshası böyle." demiş.

Hadisenin konuyla ilgisi ne? "Ev sahibi karşısındaki mukaveleyi kaybetti." diye oyun etmeye kalkıyor.Hadisenin konuyla ilgisi ne?

"Ev sahibi karşısındaki mukaveleyi kaybetti." diye oyun etmeye kalkıyor.
"Kontratı kaybetmiş." diye oyun oymaya kalkıyor. Halbuki nasıl olması lazım? "Kontratı kaybetmiş." diye oyun oymaya kalkıyor.

Halbuki nasıl olması lazım?

Dürüst olması lazım. Onun misali diye söylüyorum.Dürüst olması lazım. Onun misali diye söylüyorum. Karşıdaki ister kâfir olsun, ister müslüman olsun, emaneti verecek.Karşıdaki ister kâfir olsun, ister müslüman olsun, emaneti verecek. Karşındaki ister müslüman olsun, ister kâfir olsun, sözleşmesini bozmayacak, ahdine sadakat gösterecek.Karşındaki ister müslüman olsun, ister kâfir olsun, sözleşmesini bozmayacak, ahdine sadakat gösterecek. Annesi babası ister müslüman olsun, ister kâfir olsun, evlatlık vazifesini güzel yapacak. Annesi babası ister müslüman olsun, ister kâfir olsun, evlatlık vazifesini güzel yapacak.

Bir hadîs-i şerîfi daha okuyalım, dersi bitirelim. Bir hadîs-i şerîfi daha okuyalım, dersi bitirelim.

Selasün yüsaffîne leke vüdde ehîke tüsellimü aleyhi izâ lekîtehûSelasün yüsaffîne leke vüdde ehîke tüsellimü aleyhi izâ lekîtehû ve tüvessiu lehû fî'l-mecâlisi ve ted'ûhü bi ehabbi esmâihî ileyh.ve tüvessiu lehû fî'l-mecâlisi ve ted'ûhü bi ehabbi esmâihî ileyh. Bu da üçüncü hadîs-i şerîfimiz oldu. Osman b. Talhâ el-Cühenî'den rivayet edilmiş. Bu da üçüncü hadîs-i şerîfimiz oldu. Osman b. Talhâ el-Cühenî'den rivayet edilmiş. Tayâlisî, Hâkim, İbn Asâkir, İbn Mendel rivayet etmişler. Tayâlisî, Hâkim, İbn Asâkir, İbn Mendel rivayet etmişler.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Üç şeyi yapınca arkadaşının sana olan sevgisi berraklaşır,Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Üç şeyi yapınca arkadaşının sana olan sevgisi berraklaşır,
çoğalır, seni daha çok sever..." çoğalır, seni daha çok sever..."

Arkadaşa nasıl tavır konulacak, onu anlatıyor. Kısaca söyleyiverelim. Arkadaşa nasıl tavır konulacak, onu anlatıyor. Kısaca söyleyiverelim.

Birincisi: Tüsellimü aleyhi izâ lekîtehû. "Karşılaştığın zaman selam verirsin." Birincisi:

Tüsellimü aleyhi izâ lekîtehû. "Karşılaştığın zaman selam verirsin."

Selam muhabbeti celbeder. Selam güzel bir şeydir, küçümsememek lazım, sevabı da çoktur. Selam muhabbeti celbeder. Selam güzel bir şeydir, küçümsememek lazım, sevabı da çoktur.

İkincisi: Ve tuvessiu lehû fî'l-mecâlisi. "Mecliste yer gösterirsin." İkincisi:

Ve tuvessiu lehû fî'l-mecâlisi. "Mecliste yer gösterirsin."

"Gel kardeşim, şuraya oturuver." dersin, yanında yer açarsın, oturtursun. "Gel kardeşim, şuraya oturuver." dersin, yanında yer açarsın, oturtursun. Meclislerde yer gösterirsin. "Bak, sıkışık yerde bana yer gösterdi." der, muhabbeti artar. Meclislerde yer gösterirsin. "Bak, sıkışık yerde bana yer gösterdi." der, muhabbeti artar.

Selamdan muhabbet olur. Bu yakınlıktan muhabbet olur. Üçüncüsü de; Selamdan muhabbet olur. Bu yakınlıktan muhabbet olur.

Üçüncüsü de;

Ve ted'ûhü bi-ehabbi esmâihî ileyh. "Onun en çok sevdiği ismiyle çağırırsın.Ve ted'ûhü bi-ehabbi esmâihî ileyh. "Onun en çok sevdiği ismiyle çağırırsın. Hoşuna giden hitapla hitap edersin." Hoşuna giden hitapla hitap edersin."

Bazı insanlar güzel hitap etmeyi biliyorlar, çok güzel hitap ediyorlar. İnsan seviniyor. Bazı insanlar güzel hitap etmeyi biliyorlar, çok güzel hitap ediyorlar. İnsan seviniyor. Bazısı da bunu bilmiyor, kırıcı hitapla hitap ediyor. Karşısındaki insanı üzüyor. Bazısı da bunu bilmiyor, kırıcı hitapla hitap ediyor. Karşısındaki insanı üzüyor.

Bazıları bizi böyle sakallı görüyorlar, tavrı sert ve sakallı olduğumuz için, Bazıları bizi böyle sakallı görüyorlar, tavrı sert ve sakallı olduğumuz için, biraz da yüzümüzün şeklinden, şemâilinden, boyumuzdan, posumuzdan bizi beğenmiyorlar. biraz da yüzümüzün şeklinden, şemâilinden, boyumuzdan, posumuzdan bizi beğenmiyorlar. Tamam, olabilir, ne yapalım, Allah yaratmış. Beğenmiyor bizi; "Hafız!" diye hitap ediyor. Tamam, olabilir, ne yapalım, Allah yaratmış. Beğenmiyor bizi; "Hafız!" diye hitap ediyor.

"Hafız" diyor ama küfreder gibi "Hafız" diyor. "Hafız" diyor ama hürmet ettiğinden değil,"Hafız" diyor ama küfreder gibi "Hafız" diyor. "Hafız" diyor ama hürmet ettiğinden değil, hizmetçi çağırır gibi, "Hafız, gel!" diyor, ilk önce onu yakıştırıyor. hizmetçi çağırır gibi, "Hafız, gel!" diyor, ilk önce onu yakıştırıyor.

"Peki," diyor, yanına gidiyorsun. "Nerelisin sen?" "Çanakkaleliyim." "Peki," diyor, yanına gidiyorsun.

"Nerelisin sen?"

"Çanakkaleliyim."

"Ne iş yaparsın? Müezzin misin, imam mısın, kayyım mısın, süpürgeci misin?" "Ne iş yaparsın? Müezzin misin, imam mısın, kayyım mısın, süpürgeci misin?"

Sormuyor da, bu edada. "Emekliyim." Sormuyor da, bu edada.

"Emekliyim."

"Nereden emeklisin?" "Üniversiteden emekliyim." Yine söylemiyorum. "Nereden emeklisin?"

"Üniversiteden emekliyim."

Yine söylemiyorum.

"Müstahdem miydin orada, ne idin?" Tabi insan üniversitede her şey olabilir. "Müstahdem miydin orada, ne idin?"

Tabi insan üniversitede her şey olabilir.

"Profesördüm." deyince, bayılacaktı adam. Ne oluyorsun? "Profesördüm." deyince, bayılacaktı adam.

Ne oluyorsun?

"Profesördüm, emekli oldum." deyince; "Hocam özür dilerim, kusura bakma." diyor. "Profesördüm, emekli oldum." deyince;

"Hocam özür dilerim, kusura bakma." diyor.

Ne özür dileyeceksin, ahlâkını düzelt, insanları hor hakir görme.Ne özür dileyeceksin, ahlâkını düzelt, insanları hor hakir görme. İnsan köylü olabilir, müstahdem olabilir, şöyle olabilir, böyle olabilir. İnsan köylü olabilir, müstahdem olabilir, şöyle olabilir, böyle olabilir. Hürmet et, sevgi göster, saygı göster. Allah için sev.Hürmet et, sevgi göster, saygı göster. Allah için sev. Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü. Huyu böyle. Ama bir insan güzel giyimliyse,Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü. Huyu böyle.

Ama bir insan güzel giyimliyse,
kravatı varsa, pantolonunda ütüsü tamamsa yeterli.kravatı varsa, pantolonunda ütüsü tamamsa yeterli. Demek ütüsünün tamamı meziyet ki camiye gitmiyor, namaz bile kılmıyor da ütüsü sağlam kalıyor. Demek ütüsünün tamamı meziyet ki camiye gitmiyor, namaz bile kılmıyor da ütüsü sağlam kalıyor. Biz müslümanların biraz ütüsü bozuk olur. Ütüsü, tıraşı iyiyse, sinekkaydıysa, giyimi güzelse,Biz müslümanların biraz ütüsü bozuk olur. Ütüsü, tıraşı iyiyse, sinekkaydıysa, giyimi güzelse, ye kürküm ye, o zaman çok hürmet ediyorlar, itibar ediyorlar. ye kürküm ye, o zaman çok hürmet ediyorlar, itibar ediyorlar.

İstanbul'da bir yerlerde birkaç defa belediyeye gittim. İstanbul'da bir yerlerde birkaç defa belediyeye gittim. Belediye memurlarının tavrından kurtların arasında kuzu gibi bir kenarda oturdum. Belediye memurlarının tavrından kurtların arasında kuzu gibi bir kenarda oturdum. Bu zamanın memurları alınmasınlar. Bir insan sakallı mı yandı, çarşaflı mı bitti,Bu zamanın memurları alınmasınlar. Bir insan sakallı mı yandı, çarşaflı mı bitti, müslüman mı eyvah! Neredeyse bize Merih'ten gelmiş gibi bakıyorlar, o kadar garipsiyorlar. müslüman mı eyvah! Neredeyse bize Merih'ten gelmiş gibi bakıyorlar, o kadar garipsiyorlar.

Yahu, bu memleketi sakallılar kurtardı. Savaşı onlar yaptı.Yahu, bu memleketi sakallılar kurtardı. Savaşı onlar yaptı. Onlar şehit oldu, onlar gazi oldu, "Allah Allah" diye çarpıştılar. Hâlâ da öyle.Onlar şehit oldu, onlar gazi oldu, "Allah Allah" diye çarpıştılar. Hâlâ da öyle. Savaş olduğu zaman, müzik yayınları kalkıyor, Kur'ân-ı Kerîm yayınları başlıyor.Savaş olduğu zaman, müzik yayınları kalkıyor, Kur'ân-ı Kerîm yayınları başlıyor. Savaş bitti mi hadi yine, dansözler, şarkılar, türküler. Öyle şey olur mu? Savaş bitti mi hadi yine, dansözler, şarkılar, türküler.

Öyle şey olur mu?

İşe yaradık mı, öleceğimiz zaman bizi çağırıyorlar; İşe yaradık mı, öleceğimiz zaman bizi çağırıyorlar; yaşayacağımız zaman hayatı başımıza zindan etmeye çalışıyorlar. yaşayacağımız zaman hayatı başımıza zindan etmeye çalışıyorlar.

"Başını örtme! Başını aç! Vay gerici!" Ne oluyorsun? "Başını örtme! Başını aç! Vay gerici!"

Ne oluyorsun?

Allah ıslah etsin. Bizlere de İslâm için güzel çalışmalar yapmak nasip eylesin de Allah ıslah etsin. Bizlere de İslâm için güzel çalışmalar yapmak nasip eylesin de haksızlıkları anlatalım, İslâm'ın güzelliklerini öğretelim. haksızlıkları anlatalım, İslâm'ın güzelliklerini öğretelim.

Görüyorsunuz ne kadar güzel bir din, elhamdülillah; neresinden baksan, Görüyorsunuz ne kadar güzel bir din, elhamdülillah; neresinden baksan, hangi hadisi okusan, İslâm'ın prensiplerinin ne kadar güzel olduğunu görüyoruz. hangi hadisi okusan, İslâm'ın prensiplerinin ne kadar güzel olduğunu görüyoruz.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2