Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İşin Sonunu Düşünmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Cemâziye'l-Âhir 1412 / 05.01.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Abdullah ibn-i Mübarek Hakkında, Yapacağın İşin Sonunu Düşün!, Av Köpeğiyle Avlanmak, Avlanmanın İncelikleri, Kapıda | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İşin Sonunu Düşünmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Cemâziye'l-Âhir 1412 / 05.01.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Abdullah ibn-i Mübarek Hakkında, Yapacağın İşin Sonunu Düşün!, Av Köpeğiyle Avlanmak, Avlanmanın İncelikleri, Kapıda | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdüli'l-lâhirabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhialâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdüli'l-lâhirabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhialâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtüve's-selâmüalâseyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve şefîi'l-müznibînVe's-salâtüve's-selâmüalâseyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve şefîi'l-müznibîn tâcıruûsinâ ve tabîbikulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâtâcıruûsinâ ve tabîbikulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve alââlihî ve sahbihî ve men tebiahûbi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâba'd: ve alââlihî ve sahbihî ve men tebiahûbi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâba'd:

fağlemueyyuhel ihvan fe inna eftalil hadîsi kitabullahfağlemueyyuhel ihvan fe inna eftalil hadîsi kitabullah ve eftalilhedi hediye seyyidil Muhammedin sallallahu aleyhi vesellemve eftalilhedi hediye seyyidil Muhammedin sallallahu aleyhi vesellem ve şerral umuru muhtesatuha ve külli muhtesatinbidahve şerral umuru muhtesatuha ve külli muhtesatinbidah ve külli bidaten ve külli dalaletin finnar. ve külli bidaten ve külli dalaletin finnar.

Ve bi's-senedi'l-muttasiliile'n-nebiyyisallallahu aleyhi ve sellemeenne hûkâle: Ve bi's-senedi'l-muttasiliile'n-nebiyyisallallahu aleyhi ve sellemeenne hûkâle:

İzâ Eradteemran fe-tedebber âkıbetehû fe-in kâne hayran fe-emdıhî ve in kâneşerranfe'ntehi. İzâ Eradteemran fe-tedebber âkıbetehû fe-in kâne hayran fe-emdıhî ve in kâneşerranfe'ntehi.

Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ'nın selamı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı dünyada ahirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ'nın selamı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı dünyada ahirette üzerinize olsun. Allah iki cihan saadetine cümlenizi nâil eylesin. Allah iki cihan saadetine cümlenizi nâil eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup taallüm etmek, tefeyyüz etmek üzere toplanmış bulunuyoruz. bir demet okuyup taallüm etmek, tefeyyüz etmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'inrûh-ıpâkine hediye olmak üzerebaşta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'inrûh-ıpâkine hediye olmak üzere ve onun cümle ashâb-ı güzîninin, etbâının, hasseten Peygamber Efendimiz'in vekilleri,ve onun cümle ashâb-ı güzîninin, etbâının, hasseten Peygamber Efendimiz'in vekilleri, vârisleri ve ümmetin mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-ituruk-ı aliyyemizin,vârisleri ve ümmetin mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-ituruk-ı aliyyemizin, salihlerin, evliyâullahın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ve hassetensalihlerin, evliyâullahın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ve hasseten beldemizi fethedip bize yadigâr ve emanet bırakmış olan Fatih Sultan Mehmed Hân hazretlerinin beldemizi fethedip bize yadigâr ve emanet bırakmış olan Fatih Sultan Mehmed Hân hazretlerinin ve mübarek ordusu mensubu gazilerin, şehitlerin, içinde ibadet ettiğimiz şu camiyi bina etmiş olanve mübarek ordusu mensubu gazilerin, şehitlerin, içinde ibadet ettiğimiz şu camiyi bina etmiş olan ve zaman zaman tamir edip genişletip hizmette devamını sağlamış olanlarınve zaman zaman tamir edip genişletip hizmette devamını sağlamış olanların ruhları için uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzereruhları için uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin,gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye, kitabı yazan, hadîs-i şerîfleri toplayan,geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye, kitabı yazan, hadîs-i şerîfleri toplayan, Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Hocamız'ın,Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Hocamız'ın, kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zahid-i Bursevi Hocamız'ın, kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zahid-i Bursevi Hocamız'ın, bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet eden râvîlerin, alimlerin, bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet eden râvîlerin, alimlerin, fazılların kâmillerin ruhları için bizimde dünya ve âhiret saadet veselametimiz için bir Fâtiha,fazılların kâmillerin ruhları için bizimde dünya ve âhiret saadet veselametimiz için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına bağışlayıp öyle başlayalım. üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına bağışlayıp öyle başlayalım.

Okuduğumuz hadîs-i şerîflerin metin ve kaynaklarını merak edenler olur.Okuduğumuz hadîs-i şerîflerin metin ve kaynaklarını merak edenler olur. Hem onlar için hem de kayda geçsin diye söylüyoruz.Hem onlar için hem de kayda geçsin diye söylüyoruz. Bu hadîs-i şerîflerRâmûzü'l-ehâdîskitabının 29. sayfasındadır. Bu hadîs-i şerîflerRâmûzü'l-ehâdîskitabının 29. sayfasındadır. Birinci hadisten itibaren aşağıya doğru okuyabildiğimiz kadar okuyacağız. Birinci hadisten itibaren aşağıya doğru okuyabildiğimiz kadar okuyacağız. Geçen hafta 28. sayfayı bitirmiştik. Geçen hafta 28. sayfayı bitirmiştik.

Birinci hadîs-i şerîfi İbn Mübarek rivayet etmiş. Abdullah b.Misver radıyallahuanh'ten.Birinci hadîs-i şerîfi İbn Mübarek rivayet etmiş. Abdullah b.Misver radıyallahuanh'ten. Hadisleri kitabında derc etmiş olan bu Abdullah b. Mübarek'içok seviyorum.Hadisleri kitabında derc etmiş olan bu Abdullah b. Mübarek'içok seviyorum. İnsan herkesi sever de bazılarını tanıyınca daha çok sever.İnsan herkesi sever de bazılarını tanıyınca daha çok sever. Tanımadığı pek çok iyi insan olabilir ama tanıdıklarından bazısını çok sever, ona gönlü akar. Tanımadığı pek çok iyi insan olabilir ama tanıdıklarından bazısını çok sever, ona gönlü akar. Abdullah b.Mübarek bizim için örnek bir insan. Abdullah b.Mübarek bizim için örnek bir insan.

Nasıl örnek bir insan? Nasıl örnek bir insan?

Dört dörtlük bir insan.Dört dörtlük bir insan. Dört dörtlük tabiri bir mûsikî tabiridir ama yüzde yüz, çok güzel bir numune.Dört dörtlük tabiri bir mûsikî tabiridir ama yüzde yüz, çok güzel bir numune. Mübarek bir insan. Babasının adı gibi kendisi de mübarek. Mübarek bir insan. Babasının adı gibi kendisi de mübarek. Kendisinin adı Abdullah, babasının adı Mübarek.Ama mübarek oğlu mübarek.Kendisinin adı Abdullah, babasının adı Mübarek.Ama mübarek oğlu mübarek. Allah şefaatine erdirsin. Bu şahsın hayatını öğrenmenizi isterim.Allah şefaatine erdirsin. Bu şahsın hayatını öğrenmenizi isterim. Gençlerimiz onun hayatını örnek alsın. Neden? Gençlerimiz onun hayatını örnek alsın.

Neden?

Bir kere bu zât birinci sınıf silahşör.Bir kere bu zât birinci sınıf silahşör. Şövalye, kahraman. Tabi şövalye hıristiyanların. Şövalye, kahraman. Tabi şövalye hıristiyanların. Onlar da batıl dinlerine hizmet etmek için teşkilatlar kurmuşlar.Onlar da batıl dinlerine hizmet etmek için teşkilatlar kurmuşlar. Asırlar boyu devam etmiş. Onların da kendilerine göre tarikatleri,mezhepleri var. Asırlar boyu devam etmiş. Onların da kendilerine göre tarikatleri,mezhepleri var. O tarikatleri ve mezhepleri için de göğüslerine haç işareti yapıpO tarikatleri ve mezhepleri için de göğüslerine haç işareti yapıp bizim dedelerimize çok saldırmışlar, çok savaşlar yapmışlar. bizim dedelerimize çok saldırmışlar, çok savaşlar yapmışlar. "Haçlı savaşları" diyoruz."Rodos şövalyeleri" filan var. Onlar belli tarikatlerin müntesipleri."Haçlı savaşları" diyoruz."Rodos şövalyeleri" filan var. Onlar belli tarikatlerin müntesipleri. Hıristiyanların belli yollarının temsilcileri; Kimisi Fransisken papazı, kimisi daha başka bir yerin.Hıristiyanların belli yollarının temsilcileri; Kimisi Fransisken papazı, kimisi daha başka bir yerin. Böyle isimleri var. Bellerinde silah, göğüslerinde haç kilisenin adamı hepsi de, savaşçı.Böyle isimleri var. Bellerinde silah, göğüslerinde haç kilisenin adamı hepsi de, savaşçı. Müslümanlarla savaşıp onları yok etmeye uğraşmışlar. Bizim dedelerimiz de kimseye aldırmamış.Müslümanlarla savaşıp onları yok etmeye uğraşmışlar. Bizim dedelerimiz de kimseye aldırmamış. Can verirse şehit oluyor, memnun; yenerse gazi oluyor, galip oluyor,yine memnun. Bu işte zarar yok.Can verirse şehit oluyor, memnun; yenerse gazi oluyor, galip oluyor,yine memnun. Bu işte zarar yok. Neresinden baksan her ikisi de kâr. Onun için salıvermişler hatta. Neresinden baksan her ikisi de kâr. Onun için salıvermişler hatta.

"Aslan Yürekli Rişar" diye adlandırılan bir İngiliz şövalyesi var. Adam toplamış, Kudüs'e gelmiş."Aslan Yürekli Rişar" diye adlandırılan bir İngiliz şövalyesi var. Adam toplamış, Kudüs'e gelmiş. Bizim müslümanlar onu yenmiş. Komutan onu salıvermiş. Bizim müslümanlar onu yenmiş. Komutan onu salıvermiş.

"Seni bırakıyorum. Sen iyi bir savaşçısın, meşhur bir insansın. Seni bağışladım."Seni bırakıyorum. Sen iyi bir savaşçısın, meşhur bir insansın. Seni bağışladım. Git, memleketine dön daha başka ordular topla, yine gel." demiş. Git, memleketine dön daha başka ordular topla, yine gel." demiş.

Yani "Seni bırakıyorum. Bir daha benimle savaşma." demeye tenezzül de etmiyor. Yani "Seni bırakıyorum. Bir daha benimle savaşma." demeye tenezzül de etmiyor. Çünkü biz yaptığımız işi Allah için yapıyoruz. Çünkü biz yaptığımız işi Allah için yapıyoruz.

Sadece camideki zamanı değil müslümanın 24 saati ibadettir. Sabahleyin besmele çeker; Sadece camideki zamanı değil müslümanın 24 saati ibadettir. Sabahleyin besmele çeker;

"Çoluk çocuğuma helal lokma kazanayım, kimseye muhtaç etmeyeyim,"Çoluk çocuğuma helal lokma kazanayım, kimseye muhtaç etmeyeyim, kazandığım paralarınfazlasını da hayır hasenât yapayım,kazandığım paralarınfazlasını da hayır hasenât yapayım, sadaka-i câriyem olur; cami yaparım, çeşme yaparım." diye besmeleyi çeker, işine gider.sadaka-i câriyem olur; cami yaparım, çeşme yaparım." diye besmeleyi çeker, işine gider. Sabahtan akşama kadar ibadette gibi sevap kazanır. Sabahtan akşama kadar ibadette gibi sevap kazanır.

Ricâlün lâ tülhîhimticâretüm velâbey'un anzikri'llâh. Ricâlün lâ tülhîhimticâretüm velâbey'un anzikri'llâh.

Alışverişten,ticaretten dolayı Allah'a ibadetinden kalmaz. Böyle mübarek insan.Alışverişten,ticaretten dolayı Allah'a ibadetinden kalmaz. Böyle mübarek insan. Evlenir, sevap kazanır; ticaret yapar, sevap kazanır; gazâ eder, sevap kazanır; Evlenir, sevap kazanır; ticaret yapar, sevap kazanır; gazâ eder, sevap kazanır; camiye gelir, sevap kazanır; uzlete çekilir, sevap kazanır; halvete girer,camiye gelir, sevap kazanır; uzlete çekilir, sevap kazanır; halvete girer, sevap kazanır; zikir yapar, sevap kazanır. sevap kazanır; zikir yapar, sevap kazanır.

Mü'minin uykusu bile ibadettir. Mü'min yatsı namazından sonra abdestini alıp yatar, uyur;Mü'minin uykusu bile ibadettir. Mü'min yatsı namazından sonra abdestini alıp yatar, uyur; Allah ona "Bütün gece ibadet etmiş."sevabı yazar. Sabah ve yatsı namazını camide kılar;Allah ona "Bütün gece ibadet etmiş."sevabı yazar. Sabah ve yatsı namazını camide kılar; "bütün gecesini gündüzünü ibadetle geçirmiş." gibi sevap yazar. Bizim dinimiz bulunmaz bir cevher."bütün gecesini gündüzünü ibadetle geçirmiş." gibi sevap yazar. Bizim dinimiz bulunmaz bir cevher. Doldurmuşuz ceplerimizi cevherlerle; her tarafımız cevher dolu, kıymetini bilmiyoruz. Doldurmuşuz ceplerimizi cevherlerle; her tarafımız cevher dolu, kıymetini bilmiyoruz.

Abdullah b. Mübarek'ten söz açıldı. İyi insanların anıldığı yere rahmet inermiş.Abdullah b. Mübarek'ten söz açıldı. İyi insanların anıldığı yere rahmet inermiş. Zaten Allah'ın rahmetinin indiği yer ibadethâneler, camiler. Ama bir de iyi insanları anıyoruz. Zaten Allah'ın rahmetinin indiği yer ibadethâneler, camiler. Ama bir de iyi insanları anıyoruz.

Bu benim babamın oğlu mu!? Değil. Sizin tanıdığınız bir insan mı? Bu benim babamın oğlu mu!?

Değil.

Sizin tanıdığınız bir insan mı?

Değil. Ama biz onu Allah için seviyoruz. Allah için sevmek de sevap. Değil. Ama biz onu Allah için seviyoruz.

Allah için sevmek de sevap.

"E hocam!O zamanherkesi sevelim." "Yok! Allah için kızmak da sevap." "E hocam!O zamanherkesi sevelim."

"Yok! Allah için kızmak da sevap."

Sevmek de var kızmak da var. Müslümanlık tek taraflı değil; Müslümanlık topal değil, çolak değil.Sevmek de var kızmak da var. Müslümanlık tek taraflı değil; Müslümanlık topal değil, çolak değil. Müslümanlık iki taraflı; Allah için sevmek var, Allah için kızmak var.Müslümanlık iki taraflı; Allah için sevmek var, Allah için kızmak var. Mü'min kardeşine yumuşak davranmak var, edepsiz kâfire sert,Mü'min kardeşine yumuşak davranmak var, edepsiz kâfire sert, kahramanca durup direnmek var.İslâm böyle. kahramanca durup direnmek var.İslâm böyle.

Hakkı dobra dobra söylemek var; icap ederse kendi haklarını affetmek var, bağışlamak var. Hakkı dobra dobra söylemek var; icap ederse kendi haklarını affetmek var, bağışlamak var. Ama adaleti yerine getirmek için santim milim yerinden oynamamak da İslâm'da. Ama adaleti yerine getirmek için santim milim yerinden oynamamak da İslâm'da.

"Eğer Allah'ın hükmüne razı olmazsa padişahı hançerlerim." diye"Eğer Allah'ın hükmüne razı olmazsa padişahı hançerlerim." diye minderinin altına hançer saklamış olan kadılar yetişmiş bizim ecdadımız içinden. minderinin altına hançer saklamış olan kadılar yetişmiş bizim ecdadımız içinden.

Padişah Allah'ın hükmünü hele bir dinlemesin! Onu nasıl hançerlerim diye minderin altına hançer saklamış.Padişah Allah'ın hükmünü hele bir dinlemesin! Onu nasıl hançerlerim diye minderin altına hançer saklamış. Onun için İslâm iki taraflıdır. İslâm hayat dinidir; palavra dini, edebiyat dini değildir. Onun için İslâm iki taraflıdır. İslâm hayat dinidir; palavra dini, edebiyat dini değildir.

"Hıristiyanlık sevgi dini" diyorlar. "Hıristiyanlık sevgi dini" diyorlar.

Sevgi diniydi de haçlılar niye üstümüze saldırdı? Sevgi diniydi de haçlılar niye üstümüze saldırdı?

Niye buraları yaktılar, yıktılar? Niye buraları yaktılar, yıktılar?

Sadece bizi yakıp yıkmadılar.Sadece bizi yakıp yıkmadılar. Daha İstanbul fethedilmeden önce Bizans'ta Ortodoks hıristiyanlar varmış.Daha İstanbul fethedilmeden önce Bizans'ta Ortodoks hıristiyanlar varmış. Haçlılar gelmişler buraya bir girmişler; Ayasofya'yı bile soyup soğana çevirip götürmüşler.Haçlılar gelmişler buraya bir girmişler; Ayasofya'yı bile soyup soğana çevirip götürmüşler. Altın heykelleri vesaire her şeyi almışlar, gitmişler. Hıristiyan hıristiyana bile zulmetmiş. Altın heykelleri vesaire her şeyi almışlar, gitmişler. Hıristiyan hıristiyana bile zulmetmiş.

Hani Hıristiyanlık sevgi diniydi? Hani Hıristiyanlık sevgi diniydi?

O, işin propaganda tarafı, laf tarafı. O, işin propaganda tarafı, laf tarafı. Hele sen bak;Hele sen bak; hıristiyanların ne kadar zulümler yaptıklarını, misyonerlerin başka ülkelerde yaptıklarını bir gör bakalım. hıristiyanların ne kadar zulümler yaptıklarını, misyonerlerin başka ülkelerde yaptıklarını bir gör bakalım.

Laf lafı açıyor; Türkiye'de geçen gün gazetede gözüme takıldı. Laf lafı açıyor; Türkiye'de geçen gün gazetede gözüme takıldı.

Muhterem kardeşlerim! İnsan gözünü açıp da kafasını çalıştırırsa çalıştırır;Muhterem kardeşlerim!

İnsan gözünü açıp da kafasını çalıştırırsa çalıştırır;
çalıştırmazsa önüne gelen onu aldatır. Şimdi bizim memlekette "Anarşi oluyor." diyeçalıştırmazsa önüne gelen onu aldatır. Şimdi bizim memlekette "Anarşi oluyor." diye "insan hakları" diye kıyameti koparıyorlar. "insan hakları" diye kıyameti koparıyorlar.

Yurt dışında, İsviçre'nin Bale şehrinde yıl başında Türkler bir kahvede toplanmış,Yurt dışında, İsviçre'nin Bale şehrinde yıl başında Türkler bir kahvede toplanmış, 40-50 kişi; silahlı soyguncular gelmiş, hepsini yatırmış, soymuşlar. Nerede olmuş bu? 40-50 kişi; silahlı soyguncular gelmiş, hepsini yatırmış, soymuşlar.

Nerede olmuş bu?

İsviçre'nin Bale şehrinde. Güney Doğu Anadolu'da değil.İsviçre'nin Bale şehrinde. Güney Doğu Anadolu'da değil. Demek ki yerine göre onlarda anarşiyi engelleyemiyorlar. Demek ki yerine göre onlarda anarşiyi engelleyemiyorlar.

Ama bizim Türkler niye orada soyuldu? Ama bizim Türkler niye orada soyuldu?

Yılbaşında eğlenmeye gider misin? O anarşisti gönderen Allah cellecelalüh onları cezalandırmış.Yılbaşında eğlenmeye gider misin? O anarşisti gönderen Allah cellecelalüh onları cezalandırmış. Allah cezalandırmış. Her şey Allah'tan. Fayda da Allah'tan, zarar da Allah'tan.Allah cezalandırmış. Her şey Allah'tan. Fayda da Allah'tan, zarar da Allah'tan. Hayat da Allah'tan, ölüm de Allah'tan; o ayrı. Hayat da Allah'tan, ölüm de Allah'tan; o ayrı.

Kendileri başkalarını öldürürler, öldürürler, öldürürler; bir şey yok.Kendileri başkalarını öldürürler, öldürürler, öldürürler; bir şey yok. Ama müslümanlar bir şey yaptımı ayağa kalkarlar.Ama müslümanlar bir şey yaptımı ayağa kalkarlar. Gazeteler yazar, radyolar söyler. Propaganda gücüyle dünyayı yerinden oynatırlar. Gazeteler yazar, radyolar söyler. Propaganda gücüyle dünyayı yerinden oynatırlar.

İslâm öyle değil! İslâm dobra dobra bir din, hayat dini. Evet sevgi var. İslâm öyle değil!

İslâm dobra dobra bir din, hayat dini.

Evet sevgi var.

Kime karşı? Hakka karşı, hayra karşı, Allah'a karşı, Resûlullah'a karşı, Kur'an'a karşı,Kime karşı?

Hakka karşı, hayra karşı, Allah'a karşı, Resûlullah'a karşı, Kur'an'a karşı,
imana karşı,mü'min insanlara karşı hep sevgi var. Sevginin yanında ne var? imana karşı,mü'min insanlara karşı hep sevgi var.

Sevginin yanında ne var?

Buğzda var, düşmanlık da var. Kime karşı? Buğzda var, düşmanlık da var.

Kime karşı?

Arsıza, yüzsüze, hırsıza, kâfire, edepsize, zalime karşı. Arsıza, yüzsüze, hırsıza, kâfire, edepsize, zalime karşı.

"Cihadın en kıymetlisi, zalim sultanın huzurunda hak sözü söylemektir." diyor. "Cihadın en kıymetlisi, zalim sultanın huzurunda hak sözü söylemektir." diyor.

Söyleyebiliyor musun? Söyleyebiliyor musun?

Bilmem neredeki, bilmem hangi toplantıya kaç kişi katılmış:"Harp olsun mu olmasın mı?"Bilmem neredeki, bilmem hangi toplantıya kaç kişi katılmış:"Harp olsun mu olmasın mı?" Hepsi boyun eğmişler;"Olsun." demişler.Hepsi boyun eğmişler;"Olsun." demişler. Çıksana; "Müslüman müslümanla harp etmez." diye söylesene! Söyleyememiş!Çıksana; "Müslüman müslümanla harp etmez." diye söylesene! Söyleyememiş! Nerede cihat? Kimi aldatıyorsun? Nerede cihat? Kimi aldatıyorsun?

Niye "Müslüman müslümanla harp etmez." diye ortaya çıkamadın? Niye "Müslüman müslümanla harp etmez." diye ortaya çıkamadın?

"Olmaz! Bunu sulhen halledin, İslâm ülkeleri harap olacak." niye demedin? "Olmaz! Bunu sulhen halledin, İslâm ülkeleri harap olacak." niye demedin?

Bak, bütün Irak harap oldu. Hala çocuklar ölüyor.Bak, bütün Irak harap oldu. Hala çocuklar ölüyor. Harbi sulhen önleseydin, tedbirleri alsaydın,"Harp istemiyoruz."deseydin. Harbi sulhen önleseydin, tedbirleri alsaydın,"Harp istemiyoruz."deseydin.

Politik kuvvetler hocaları, hacıları, yurdun içinden dışındanPolitik kuvvetler hocaları, hacıları, yurdun içinden dışından insanları topluyor. Bizim memleketten de delegeler gitmiş. insanları topluyor. Bizim memleketten de delegeler gitmiş.

"Saddam Kuveyt'e saldırdı; harp edelim mi?" "Saddam Kuveyt'e saldırdı; harp edelim mi?"

el-Cevap;"Edelim." el-Cevap;"Edelim."

Edelim ama kalkıp da bir söylesene; "Olmaz! Müslüman müslümanla harp edemez.Edelim ama kalkıp da bir söylesene; "Olmaz! Müslüman müslümanla harp edemez. Bunun bir delili,mezhebi yok.Bunun bir delili,mezhebi yok. Buradan bir kurşun atıp bir müslüman kardeşimi öldürdüğüm zaman ben katil olurum.Buradan bir kurşun atıp bir müslüman kardeşimi öldürdüğüm zaman ben katil olurum. Ölen de öldüren de cehenneme gider. Olmaz böyle şey!" desene. "Denmez!" Neden? Ölen de öldüren de cehenneme gider. Olmaz böyle şey!" desene.

"Denmez!"

Neden?

"Ortam müsait değil!" Öyle şey olur mu!? "Ortam müsait değil!"

Öyle şey olur mu!?

İslâm'da her şey dobra dobra. En kuvvetli cihat o oluyor; yani söylemek.İslâm'da her şey dobra dobra. En kuvvetli cihat o oluyor; yani söylemek. Böyle serbest yerde, dağ başında, piknik meydanında "Cihat yapıyorum." demek kolay. Böyle serbest yerde, dağ başında, piknik meydanında "Cihat yapıyorum." demek kolay. Hadi bakalım orada söyle! Onun için bu mübarek zâtı,Hadi bakalım orada söyle!

Onun için bu mübarek zâtı,
Abdullah b. Mübarek'içok sevdiğim için her fırsatta yerine getirip cemaate anlatıyorum.Abdullah b. Mübarek'içok sevdiğim için her fırsatta yerine getirip cemaate anlatıyorum. Mecmualarda da hayatı hakkında bilgiler çıktı.Mecmualarda da hayatı hakkında bilgiler çıktı. Ama ben hayatını bir kitap haline getirip neşretmeyi de istiyorum. Birisi çıksa yapsa iyi olur. Ama ben hayatını bir kitap haline getirip neşretmeyi de istiyorum. Birisi çıksa yapsa iyi olur.

Bazı kardeşlerimiz lep demeden leblebiyi anlıyor.Bazı kardeşlerimiz lep demeden leblebiyi anlıyor. Bizim ağzımızdan bir söz çıktımı bakıyorum hemen yapmışlar; getiriyorlar.Bizim ağzımızdan bir söz çıktımı bakıyorum hemen yapmışlar; getiriyorlar. Gençlere dedim ki "Şu takvâyı öğrenin." Gençlere dedim ki "Şu takvâyı öğrenin." Hatta "Takvâyı iyi öğrensinler." diye "Her biriniz takvâ konusunda bir kitap yazsın." dedim. Çünkü insan yazarken öğrenir.Hatta "Takvâyı iyi öğrensinler." diye "Her biriniz takvâ konusunda bir kitap yazsın." dedim. Çünkü insan yazarken öğrenir. Kaç tane çocuk güzel dosya kağıdı tez hazırlamış,"Buyurun hocam." dedi.Kaç tane çocuk güzel dosya kağıdı tez hazırlamış,"Buyurun hocam." dedi. "Geç getirdim hocam."diye kimisi özür diledi. Takvâ ile ilgili birer dosya getirdiler."Geç getirdim hocam."diye kimisi özür diledi. Takvâ ile ilgili birer dosya getirdiler. Kimisi anlıyor,dinliyor ve tutuyor. Kimisi anlıyor,dinliyor ve tutuyor.

Abdullah b. Mübarek bir numaralı mücahit, silahşör. Abdullah b. Mübarek bir numaralı mücahit, silahşör. Çarpışmış ama sıradan bir çarpışma değil. Bende giderim savaşa;Çarpışmış ama sıradan bir çarpışma değil. Bende giderim savaşa; iki tane kılıç vururum ama karşımdaki düşman benim kılıcımı yere düşürür,iki tane kılıç vururum ama karşımdaki düşman benim kılıcımı yere düşürür, kalkanımı parçalar, beni tepeler. Neden? Ben acemiyim, savaşı bilmiyorum. kalkanımı parçalar, beni tepeler.

Neden?

Ben acemiyim, savaşı bilmiyorum.
Bu öyle değil! Abdullah b. Mübarek film kahramanı gibi bir kimse.Bu öyle değil! Abdullah b. Mübarek film kahramanı gibi bir kimse. Önüne kim çıkarsa deviren bir insan. Birisini deviriyor, ikincisini deviriyor, Önüne kim çıkarsa deviren bir insan. Birisini deviriyor, ikincisini deviriyor, üçüncüsünü deviriyor, dördüncüsünü deviriyor. Öyle bir insan. Silahşör.üçüncüsünü deviriyor, dördüncüsünü deviriyor. Öyle bir insan. Silahşör. En başta gelen vasfı bu değil. En başta gelen vasfı; hadis alimi olması. En başta gelen vasfı bu değil. En başta gelen vasfı; hadis alimi olması.

Muazzam bir hadis alimi. Devrinin İslâm âleminin"Şark tarafının en büyük alimi" diye tanınmış.Muazzam bir hadis alimi. Devrinin İslâm âleminin"Şark tarafının en büyük alimi" diye tanınmış. En büyük alim. Çok güzel hadis kitapları toplamış.En büyük alim. Çok güzel hadis kitapları toplamış. Bak bir hadisini "Abdullah b. Mübarek'in kitabından" diye bizim Gümüşhaneli Hocamız kitabına almış,Bak bir hadisini "Abdullah b. Mübarek'in kitabından" diye bizim Gümüşhaneli Hocamız kitabına almış, Kitâbü'z-zühdve'r-rekâikdiye bir eser yazmış.Kitâbü'z-zühdve'r-rekâikdiye bir eser yazmış. Alim. Ondan sonra eşsiz, emsalsiz, bir cömert adam.Alim. Ondan sonra eşsiz, emsalsiz, bir cömert adam. Cömert olmadan da olmuyor. Cömert olmadan da olmuyor.

Cömertliğin üç çeşidi var: Mal cömertliği, ten cömertliği, can cömertliği. Cömertliğin üç çeşidi var: Mal cömertliği, ten cömertliği, can cömertliği.

Mal cömertliğinde mal veriyorsun. "Al kardeşim!" diyorsun, cebine koyuyorsun. Bağış. Mal cömertliğinde mal veriyorsun. "Al kardeşim!" diyorsun, cebine koyuyorsun. Bağış.

Ten cömertliği, hizmet; vakit veriyorsun, gayret ediyorsun, pervane gibi dönüyorsun, hizmet ediyorsun. Ten cömertliği, hizmet; vakit veriyorsun, gayret ediyorsun, pervane gibi dönüyorsun, hizmet ediyorsun.

Bir arkadaşımız bir yere gitmiş. Oradan medihnâmesi geldi, sevindim.Bir arkadaşımız bir yere gitmiş. Oradan medihnâmesi geldi, sevindim. Pervane gibi hizmet etmiş, herkesin gönlünü kazanmış. Aferin! Derviş, hizmet ehlidir. Pervane gibi hizmet etmiş, herkesin gönlünü kazanmış. Aferin! Derviş, hizmet ehlidir.

Üçüncüsü, can cömertliği. Allah yolunda gerekirse canını da verirsin.Üçüncüsü, can cömertliği. Allah yolunda gerekirse canını da verirsin. Savaş oldu, çarpışma oldu; canını verirsin, ne olacak?Can zaten bir emanet.Savaş oldu, çarpışma oldu; canını verirsin, ne olacak?Can zaten bir emanet. Allah yolunda vermeyeceksin de nerede vereceksin! Allah yolunda vermeyeceksin de nerede vereceksin!

Acıyorum; bilmem hangi gazinoda, yılbaşı gecesinde kavga olmuş.Acıyorum; bilmem hangi gazinoda, yılbaşı gecesinde kavga olmuş. İçki masasında birisi ötekisini öldürmüş. Acıyorum; işte can verişin bir tarzı. Yazık!İçki masasında birisi ötekisini öldürmüş. Acıyorum; işte can verişin bir tarzı. Yazık! Yılbaşında, içki masasında, içkili gazinoda. Yılbaşında, içki masasında, içkili gazinoda.

"Ne şehit oldu ne gazi, haybeye gitti Niyazi." derler."Ne şehit oldu ne gazi, haybeye gitti Niyazi." derler. Tekerleme olarak söylüyorlar. Haybeye gidiyor. Tekerleme olarak söylüyorlar. Haybeye gidiyor.

Haybe ne demek? Boş, zarar. Haybeye gitti. Neden? Haybe ne demek?

Boş, zarar.

Haybeye gitti.

Neden?

Camide ölseydi; camide ölmenin bir şerefi var.Camide ölseydi; camide ölmenin bir şerefi var. Allah yolunda ölseydi şehit olacaktı, hesap sorulmayacaktı.Allah yolunda ölseydi şehit olacaktı, hesap sorulmayacaktı. Normal eceliyle ölseydi gene nötr bir şey olacaktı.Normal eceliyle ölseydi gene nötr bir şey olacaktı. Sen içki masasında öteki masayla kavga et! Allah'a sığınmamız lazım.Sen içki masasında öteki masayla kavga et! Allah'a sığınmamız lazım. Allah cümlemize hüsn-ü hâtimeler nasip etsin. Allah cümlemize hüsn-ü hâtimeler nasip etsin.

Bu zât-ı muhterem hem büyük alim hem cömert hem kahraman bir mücahit.Bu zât-ı muhterem hem büyük alim hem cömert hem kahraman bir mücahit. Demek ki mal cömertliği var, ten cömertliği var, can cömertliği var; hepsi var.Demek ki mal cömertliği var, ten cömertliği var, can cömertliği var; hepsi var. Çünkü İslâm'ın ruhunu anlamış. Anlamış ve veriyor. Çünkü İslâm'ın ruhunu anlamış. Anlamış ve veriyor.

İnsan kendi kazandığı parayı niye başkasına versin yahu? İnsan kendi kazandığı parayı niye başkasına versin yahu?

Vermez. Aptal mı? "Ben kazandım,ben ter döktüm; herkes çalışsın." der. Vermez.

Aptal mı?

"Ben kazandım,ben ter döktüm; herkes çalışsın." der.

Avrupa öyle diyor, kapitalist sistem öyle diyor: "Herkes kazansın, bana ne?" Avrupa öyle diyor, kapitalist sistem öyle diyor:

"Herkes kazansın, bana ne?"

Babasına bile vermiyor, kimseye vermiyor. "Alman usulü" diyor, bilmem ne diyor. Babasına bile vermiyor, kimseye vermiyor. "Alman usulü" diyor, bilmem ne diyor.

Biz öyle demiyoruz. Biz kendi kazandığımızı veriyoruz.Biz öyle demiyoruz. Biz kendi kazandığımızı veriyoruz. Ramazan geldimi ooh beleşten yaşarsın;Ramazan geldimi ooh beleşten yaşarsın; hiç masraf etme, gel bizim camiye, git başka yere, herkes sofrasını açıyor,hiç masraf etme, gel bizim camiye, git başka yere, herkes sofrasını açıyor, "Buyurun." diyor, yemek veriyor. Eskiden paşalar diş kirası da verirmiş."Buyurun." diyor, yemek veriyor. Eskiden paşalar diş kirası da verirmiş. Biz o kadar cömertlik yapamıyoruz. Gelene "Ağzın yoruldu, benim yemeklerimi yedin.Biz o kadar cömertlik yapamıyoruz. Gelene "Ağzın yoruldu, benim yemeklerimi yedin. Dişlerini ben kiralamış olayım. Al şu kadar da bahşiş." diye "diş kirası" olarak para da verirmiş. Dişlerini ben kiralamış olayım. Al şu kadar da bahşiş." diye "diş kirası" olarak para da verirmiş. Adı da öyle, latifesi de öyle. Adı da öyle, latifesi de öyle.

Cömert; aynı zamanda büyük mutasavvuf Abdullah b. Mübarek.Cömert; aynı zamanda büyük mutasavvuf Abdullah b. Mübarek. Derviş; mârifet ehli, takvâ ehli bir insan.Derviş; mârifet ehli, takvâ ehli bir insan. Mâneviyat yolunda, ârif, evliyâdan.Mâneviyat yolunda, ârif, evliyâdan. O tarafı da olan hem evliyâ hem komutan hem kahraman hem alim, hem zengin hem cömert. O tarafı da olan hem evliyâ hem komutan hem kahraman hem alim, hem zengin hem cömert.

Daha ne istiyorsun? Keşke müslümanların hepsi böyle olsa. Daha ne istiyorsun?

Keşke müslümanların hepsi böyle olsa.

O zaman İslâm âleminin karşısında kim durur? O zaman İslâm âleminin karşısında kim durur?

Kimse duramaz. Böyle bir insan. Kimse duramaz.

Böyle bir insan.

Hadîs-i şerîfi ondan aldığı için ilk önce onun hakkında izahat verdim.Hadîs-i şerîfi ondan aldığı için ilk önce onun hakkında izahat verdim. Allah bizi de cömert, takvâ ehli ve mücahit eylesin.Allah bizi de cömert, takvâ ehli ve mücahit eylesin. Allah bizi de alim,fazıl, kâmil kul eylesin. Allah böyle kimselerin şefaatine nâil eylesin. Allah bizi de alim,fazıl, kâmil kul eylesin. Allah böyle kimselerin şefaatine nâil eylesin.

İmam-ı Âzam Efendimiz'in de elini öpmüş; onu da görmüş.İmam-ı Âzam Efendimiz'in de elini öpmüş; onu da görmüş. Küçükken bu zât-ı muhteremi babası Kûfe'ye kadar getirmiş.Küçükken bu zât-ı muhteremi babası Kûfe'ye kadar getirmiş. İmam-ı Âzam efendimizin de duasını almış bir kimse. Böyle bir zât. İmam-ı Âzam efendimizin de duasını almış bir kimse. Böyle bir zât.

Abdullah b. Mübarek'i biraz ilginiz çekilsin diye anlattık.Abdullah b. Mübarek'i biraz ilginiz çekilsin diye anlattık. "İşte evlatlarımızı böyle yetiştirelim. Olabilirsek kendimiz de böyle olalım." demek istedik."İşte evlatlarımızı böyle yetiştirelim. Olabilirsek kendimiz de böyle olalım." demek istedik. Şimdi rivayet edilen hadîs-i şerîfe geliyoruz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş: Şimdi rivayet edilen hadîs-i şerîfe geliyoruz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş:

İzâ eradte emran.İzâ eradte emran. "Bir işi yapmak istediğin zaman." "Bir işi yapmak istediğin zaman."

Herhangi bir iş, herhangi bir faaliyet. İlla ticarîbir iş değil.Herhangi bir iş, herhangi bir faaliyet. İlla ticarîbir iş değil. Günlük hayatta herhangi bir teşebbüs.Günlük hayatta herhangi bir teşebbüs. Mesela diyelim ki "Filanca hastayı hastanede ziyaret edeyim mi, etmeyeyim mi?"Mesela diyelim ki "Filanca hastayı hastanede ziyaret edeyim mi, etmeyeyim mi?" Bu da bir faaliyet. Herhangi bir iş dediğimiz zaman ticarî işi kastetmiyoruz. Bu da bir faaliyet. Herhangi bir iş dediğimiz zaman ticarî işi kastetmiyoruz. İnsanın günlük hayatında yapabileceği herşey.İnsanın günlük hayatında yapabileceği herşey. Emr "iş" herhangi bir iş. Yoksa sadece ticarî faaliyet değil. Emr "iş" herhangi bir iş. Yoksa sadece ticarî faaliyet değil.

"Herhangi bir işi yapmak istediğin zaman." "Herhangi bir işi yapmak istediğin zaman."

Fe-tedebber âkıbetehû. "Âkıbetini tedebbür eyle, tefekkür eyle, düşün." Fe-tedebber âkıbetehû. "Âkıbetini tedebbür eyle, tefekkür eyle, düşün."

Tedebbere Arapça'da "işin arkasını düşünmek"demek.Tedebbere Arapça'da "işin arkasını düşünmek"demek. "Tamam ben bu işi yapacağım ama bunun arkasında acaba ne olur?"Tamam ben bu işi yapacağım ama bunun arkasında acaba ne olur? Bir de sonucu hesaplayayım." diye âkıbetini düşünmek. Bir de sonucu hesaplayayım." diye âkıbetini düşünmek.

Hani marangozun elinekereste geçince; "Şimdi ben bunu cart curt cart curt keseceğim amaHani marangozun elinekereste geçince; "Şimdi ben bunu cart curt cart curt keseceğim ama bir bacağı kısa olur, orasına yetmez, burasına yetmez, ziyan olur." diye düşünüyor,oturuyor; bir bacağı kısa olur, orasına yetmez, burasına yetmez, ziyan olur." diye düşünüyor,oturuyor; her şeyi önceden ölçüyor, biçiyor. her şeyi önceden ölçüyor, biçiyor.

Terzi kumaşı masasının üstüne yayıyor. İlk önce sabunlu tebeşirle bir çiziyor;Terzi kumaşı masasının üstüne yayıyor. İlk önce sabunlu tebeşirle bir çiziyor; "Şurdan keseceğim, şurasından şunu çıkarırım."diye düşünüyor. "Şurdan keseceğim, şurasından şunu çıkarırım."diye düşünüyor. Kesmeden evvel "Kesersem ne olur?" diye bir hesap yapıyor.Kesmeden evvel "Kesersem ne olur?" diye bir hesap yapıyor. Ona göre "Sana bundan bir şey çıkmaz kardeşim, al bu kumaşını." diyor. Ona göre "Sana bundan bir şey çıkmaz kardeşim, al bu kumaşını." diyor. Her şeyin öyle âkıbetini düşünmek lazım. Her şeyin öyle âkıbetini düşünmek lazım.

Ben kalkacağım şimdi bu adama bağıracağım ama işin sonu ne olur? Ben kalkacağım şimdi bu adama bağıracağım ama işin sonu ne olur?

Bu adam beni sinirlendiren bir laf söyledi.Bu adam beni sinirlendiren bir laf söyledi. Kalkayım burnunun ortasına bir yumruk vurayım ama sonu ne olacak? Kalkayım burnunun ortasına bir yumruk vurayım ama sonu ne olacak?

Sonu karakol. Ondan sonra âhirette de;"Niye burnuna vurdun,Sonu karakol. Ondan sonra âhirette de;"Niye burnuna vurdun, niye kanını döktün?" diye çeşitli hesaplar var. niye kanını döktün?" diye çeşitli hesaplar var.

"Yapacağın bir işi yapmadan evvel âkıbetini düşün."Yani prova ve proje.Önceden düşün. "Yapacağın bir işi yapmadan evvel âkıbetini düşün."Yani prova ve proje.Önceden düşün.

Feinkâne hayran fe- emdıhî."Eğer sonu, âkıbeti hayırlı olacaksa yap." Feinkâne hayran fe- emdıhî."Eğer sonu, âkıbeti hayırlı olacaksa yap."

Sen bir işi yapıyorsan âkıbet önemli,sonuç önemli. Sen bir işi yapıyorsan âkıbet önemli,sonuç önemli.

"Ben şimdi savaşa gideceğim ama bu işin âkıbeti ne?" "Ben şimdi savaşa gideceğim ama bu işin âkıbeti ne?"

"Belki ölürüm. O zaman kaytarayım, askerden kaçayım, gitmeyeyim." "Belki ölürüm. O zaman kaytarayım, askerden kaçayım, gitmeyeyim."

"İyi ama hepsini düşün. Eğer gidersen Allahyolunda savaşırsan"İyi ama hepsini düşün. Eğer gidersen Allahyolunda savaşırsan savaştığın zaman ölürsen şehit olursun; kalırsan gâzi olursun.savaştığın zaman ölürsen şehit olursun; kalırsan gâzi olursun. Eğer gitmezsen ordudan kaçarsan Eğer gitmezsen ordudan kaçarsan yapılan da Allah yolunda bir savaşsa en büyük günahlardan birini işlemiş olursun." yapılan da Allah yolunda bir savaşsa en büyük günahlardan birini işlemiş olursun."

Çünkü Allah yolunda olan bir cihattan kaçmak; Çünkü Allah yolunda olan bir cihattan kaçmak;

el-Firâruyevme'z-zahfi. "Savaş anında kaçmak en büyük günah." el-Firâruyevme'z-zahfi. "Savaş anında kaçmak en büyük günah."

Bizim dedelerimiz hiç kaçmamış, düşmana arkasını dönmemiş, daima yüzünü dönmüş, gerilememiş.Bizim dedelerimiz hiç kaçmamış, düşmana arkasını dönmemiş, daima yüzünü dönmüş, gerilememiş. İnsan kaçarken düşmana arkasını döner; öyle şey yok! Onlar bir adım bile gerilememiş;İnsan kaçarken düşmana arkasını döner; öyle şey yok! Onlar bir adım bile gerilememiş; çarpışmış çarpışmış çarpışmış... Ölürse şehit olmuş.çarpışmış çarpışmış çarpışmış... Ölürse şehit olmuş. Kaçmak hem günah hem de divan-ı harbe verilmek, muhâkeme edilmek, asılmak vesaire var. Kaçmak hem günah hem de divan-ı harbe verilmek, muhâkeme edilmek, asılmak vesaire var.

İçki içiyor. Tabi içerken bir zevki var.İçki içiyor. Tabi içerken bir zevki var. Haram, içmemesi lazım; içtikten sonra günahı var, cezası var. Haram, içmemesi lazım; içtikten sonra günahı var, cezası var. Mesela arkasından araba kullanacak; arabayı vurur,kaza yapar.Mesela arkasından araba kullanacak; arabayı vurur,kaza yapar. Adam sarhoşsa bile "Yok, şimdi içmem; araba kullanacağım." diyor. Neden? Adam sarhoşsa bile "Yok, şimdi içmem; araba kullanacağım." diyor.

Neden?

Âkıbetini düşünüyor. İşin sonu, âkıbeti hayırsa o işi yap. Âkıbetini düşünüyor. İşin sonu, âkıbeti hayırsa o işi yap.

Ve in kâneşerrehûte'ntehi. "Eğer hayır değilse o zaman kes, bırak,yapma." Ve in kâneşerrehûte'ntehi. "Eğer hayır değilse o zaman kes, bırak,yapma."

"Kendi kendini men et, yapmaktan vazgeç, yapma, bırak." denmiş oluyor. "Kendi kendini men et, yapmaktan vazgeç, yapma, bırak." denmiş oluyor.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellembize çok umumi,Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellembize çok umumi, her işte kullanacağımız bir kaide söylemiş oluyor. her işte kullanacağımız bir kaide söylemiş oluyor.

Demek ki biz müslümanlarbir işi yapacağımız zaman şöyle bir düşünmemiz lazım. Önce niyet lazım. Demek ki biz müslümanlarbir işi yapacağımız zaman şöyle bir düşünmemiz lazım. Önce niyet lazım.

Bir işi yapıyoruz ama neden yapıyoruz? Bir işi yapıyoruz ama neden yapıyoruz?

Namazda niyet, oruçta niyet, her şeyde niyet lazım. İşlerde de niyet önemli.Namazda niyet, oruçta niyet, her şeyde niyet lazım. İşlerde de niyet önemli. Mesela sofraya oturduğu zaman "Niyet ettimyemek yemeğe; kuvvet olsun ibadete taate."Diyor Mesela sofraya oturduğu zaman "Niyet ettimyemek yemeğe; kuvvet olsun ibadete taate."Diyor

Yemeği neden yiyor? "İbadetime,taatime kuvvet olsun." diye yiyor.Yemeği neden yiyor?

"İbadetime,taatime kuvvet olsun." diye yiyor.
Niyet; başlarken eûzu besmele çekip başlamak. Eûzü'yü niye çekiyor? Niyet; başlarken eûzu besmele çekip başlamak.

Eûzü'yü niye çekiyor?

"Şeytan işin içine karışmasın, ortalığı karıştırmasın, günaha döndürmesin." diye. "Şeytan işin içine karışmasın, ortalığı karıştırmasın, günaha döndürmesin." diye.

"YâRabbi! Şu melun benim işime karışmasın, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm"YâRabbi! Şu melun benim işime karışmasın, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm 'Bu huzur-u ilâhîden tard olunmuş, kovulmuş, taşlanmış şeytandan Allah'a sığınırım.'" 'Bu huzur-u ilâhîden tard olunmuş, kovulmuş, taşlanmış şeytandan Allah'a sığınırım.'"

Çünkü ondan yakayı paçayı kurtarmak kolay da değil. Çare? Çünkü ondan yakayı paçayı kurtarmak kolay da değil.

Çare?

Allah'a sığınmak. "O şeytan-ıracîmden Allah'a sığınırım." diyoruz; bir. Allah'a sığınmak. "O şeytan-ıracîmden Allah'a sığınırım." diyoruz; bir.

Bismillâhirrahmânirrahîm; "Allah güç versin, kuvvet versin. Rahman ve Rahim olanBismillâhirrahmânirrahîm; "Allah güç versin, kuvvet versin. Rahman ve Rahim olan Rabbimiz bu işi yapmamda yardımcı olsun." demiş oluyoruz. O'nun adıyla başlıyorsun.Rabbimiz bu işi yapmamda yardımcı olsun." demiş oluyoruz. O'nun adıyla başlıyorsun. Ne güzel! İşe başlarken niyet edeceksin. Ondan sonra besmele çekeceksin. Ne güzel! İşe başlarken niyet edeceksin. Ondan sonra besmele çekeceksin. Tabi âkıbetini düşüneceksin, ondan sonra başlayacaksın. Her işimizi bu çizgiler içinde yapacağız. Tabi âkıbetini düşüneceksin, ondan sonra başlayacaksın. Her işimizi bu çizgiler içinde yapacağız.

İşe başladığı zaman besmele çekecek; bir, Allah'a hamd edecek; iki,İşe başladığı zaman besmele çekecek; bir, Allah'a hamd edecek; iki, Peygamber Efendimiz'e ve âline salât-u selâm edecek; üç. Peygamber Efendimiz'e ve âline salât-u selâm edecek; üç.

Besmele, hamdele, salvele, dua. "Salvele" ne demek? "Salâtu selâm" demek.Besmele, hamdele, salvele, dua.

"Salvele" ne demek?

"Salâtu selâm" demek.
"Salâtu selâm getirmek" demek. Dua da Peygamber Efendimiz'den sonra onun yolunda yürüyen "Salâtu selâm getirmek" demek. Dua da Peygamber Efendimiz'den sonra onun yolunda yürüyen ashabına, etbâına, salihlere, evliyâullaha dua. Böyle başlanırsa iyi olur. ashabına, etbâına, salihlere, evliyâullaha dua. Böyle başlanırsa iyi olur. Besmelesiz bir işe başlandımı sonu fena olur.Besmelesiz bir işe başlandımı sonu fena olur. İnsan evlenirken besmele çekecek, zifafa girerken besmele çekecek. İnsan evlenirken besmele çekecek, zifafa girerken besmele çekecek.

Allah'tan her şeyin hayırlısını isteyecek, sonunu daiyice düşünecek; sonu hayırlıysa yapacak.Allah'tan her şeyin hayırlısını isteyecek, sonunu daiyice düşünecek; sonu hayırlıysa yapacak. Zaten niyet ondan sonra teşekkül ediyor. Bir kere niyeti iyi olacak: Zaten niyet ondan sonra teşekkül ediyor. Bir kere niyeti iyi olacak:

"Ben müslüman olarak Allah'ın rızasına uygun işleri yapmaya,"Ben müslüman olarak Allah'ın rızasına uygun işleri yapmaya, rızasına uygun olmayan işleri de yapmamaya niyetlendim." rızasına uygun olmayan işleri de yapmamaya niyetlendim."

Hepimizin ana zihniyeti, kafasındaki temel bu olacak. Hepimizin ana zihniyeti, kafasındaki temel bu olacak.

"Arkadaşım! Benim hayattaki felsefem şu."Arkadaşım! Benim hayattaki felsefem şu. Ben Allah rızasına uygun olan her işte varım, Allah'ın rızasına aykırı hiçbir işte yokum.Ben Allah rızasına uygun olan her işte varım, Allah'ın rızasına aykırı hiçbir işte yokum. Beni oralarda hiç bekleme, oralara çağırma; gelmem." Beni oralarda hiç bekleme, oralara çağırma; gelmem."

"Kârlı arkadaş! Çok büyük menfaat var."Kârlı arkadaş! Çok büyük menfaat var. Milyonların sahibi olacaksın, sarı renkli bir mercedesin olacak." Milyonların sahibi olacaksın, sarı renkli bir mercedesin olacak."

"Olsun! Allah'ın rızasına aykırıysa istemem." "Olsun! Allah'ın rızasına aykırıysa istemem."

"İstemem dünyayı, istemem fâni lezzetleri, istemem haramları, haram keyifleri, nefsanî şehevâtı vesaireyi." "İstemem dünyayı, istemem fâni lezzetleri, istemem haramları, haram keyifleri, nefsanî şehevâtı vesaireyi."

İnsan onları bir tarafa bırakacak, yaptığı her işi Allah için yapacak. İnsan onları bir tarafa bırakacak, yaptığı her işi Allah için yapacak. Aldığını Allah için alıyorsa, verdiğini Allah için veriyorsa, sevdiğini Allah için seviyorsa,Aldığını Allah için alıyorsa, verdiğini Allah için veriyorsa, sevdiğini Allah için seviyorsa, kızdığına Allah için kızıyorsa, sözünü Allah için söylüyorsa, işini Allah için yapıyorsakızdığına Allah için kızıyorsa, sözünü Allah için söylüyorsa, işini Allah için yapıyorsa işte imanını kemâle erdirmiş insan budur. Böyle yapmıyor; lamburlumbur, paldır küldür davranıyor. işte imanını kemâle erdirmiş insan budur. Böyle yapmıyor; lamburlumbur, paldır küldür davranıyor.

Biz fakülteye talebe alacağımız zaman imtihanla alırdık, mülâkat da yapardık. Sorardım; Biz fakülteye talebe alacağımız zaman imtihanla alırdık, mülâkat da yapardık.

Sorardım;

"Niye geldin bu fakülteye, ne yapmak istiyorsun?" "Niye geldin bu fakülteye, ne yapmak istiyorsun?"

Herkes bir laf söylüyor. Niyet önemli. Herkes bir laf söylüyor. Niyet önemli.

Talebelik yapıyorsun ama niye yapıyorsun? Üniversiteye gidiyorsun ama niye gidiyorsun?Talebelik yapıyorsun ama niye yapıyorsun? Üniversiteye gidiyorsun ama niye gidiyorsun? Falanca fakülteye girdin ama neden girdin? Falanca fakülteye girdin ama neden girdin?

Niyet çok önemli. Her şeyi Allah rızası için yapacak bir seviyeye gelmemiz lazım.Niyet çok önemli. Her şeyi Allah rızası için yapacak bir seviyeye gelmemiz lazım. Eğer o seviyede değilsek o zaman Allah için yapılmayan bir şeyde sevap da olmaz,Eğer o seviyede değilsek o zaman Allah için yapılmayan bir şeyde sevap da olmaz, hayır ve bereket de olmaz.hayır ve bereket de olmaz. Bu ana temel zihniyeti içimize yerleştirelimBu ana temel zihniyeti içimize yerleştirelim ve kendimizi küçüklükten beriher işimizi bu esaslara göre yapmaya alıştıralım.ve kendimizi küçüklükten beriher işimizi bu esaslara göre yapmaya alıştıralım. Hiç ummadığın şeylerde bile düşünürsen çok tatlı sonuçlar çıkar. Hiç ummadığın şeylerde bile düşünürsen çok tatlı sonuçlar çıkar.

Ben eskiden yemeği düşünmezdim.Ben eskiden yemeği düşünmezdim. "Yemeğe; ibadete taate kuvvet kazanmak için oturuyorum." diyen"Yemeğe; ibadete taate kuvvet kazanmak için oturuyorum." diyen zâtı görünceye kadar düşünmüyordum. "Yemek niye yenir?" zâtı görünceye kadar düşünmüyordum.

"Yemek niye yenir?"

"Yeriz ya işte! Karnımız acıkınca yemek yeriz." "Yeriz ya işte! Karnımız acıkınca yemek yeriz."

"Olmaz! Yemeği 'Güçleneyim, kuvvetleneyim de Allah'a iyi ibadet edebileyim.' diye yiyoruz." "Olmaz! Yemeği 'Güçleneyim, kuvvetleneyim de Allah'a iyi ibadet edebileyim.' diye yiyoruz."

Yememiz de Allah için. Peki, Ramazan'da veyahut pazartesi perşembe günü yemek yemiyorsun. Yememiz de Allah için.

Peki, Ramazan'da veyahut pazartesi perşembe günü yemek yemiyorsun.

O zaman da,Peygamber Efendimiz oruç tutmayı tavsiye etmiş de ondan tutuyorum. Neden? O zaman da,Peygamber Efendimiz oruç tutmayı tavsiye etmiş de ondan tutuyorum.

Neden?

Peygamber Efendimiz'e uymak arzusundan.Peygamber Efendimiz'e uymak arzusundan. Bak icabında nasıl yemekten vazgeçiyor, icabında yemeğine niyetle yiyor. Bak icabında nasıl yemekten vazgeçiyor, icabında yemeğine niyetle yiyor.

"Evleneceğim ben." "Niye?" "Evleneceğim ben."

"Niye?"

"Evleneyim de Allah bana bir çocuk versin,onu güzel bir müslüman olarak yetiştireyim ki"Evleneyim de Allah bana bir çocuk versin,onu güzel bir müslüman olarak yetiştireyim ki dillere destan olsun. Abdullah b.Mübarek gibi yetiştireyim." dillere destan olsun. Abdullah b.Mübarek gibi yetiştireyim."

Tamam niyet güzel, hâlis. Ne güzel! Kimisi öyle yapmıyor.Tamam niyet güzel, hâlis. Ne güzel! Kimisi öyle yapmıyor. Gidiyor birisiyle bir hayat ortaklığı kuruyor, ondan sonra da başlıyor şikayetler.Gidiyor birisiyle bir hayat ortaklığı kuruyor, ondan sonra da başlıyor şikayetler. Bize bin bir tane şikayet geliyor: Bize bin bir tane şikayet geliyor:

"Hocam karımdan illallah!Şöyledir, böyledir, bilmem ne. İşte evlenmiş bulunduk bir kere." "Hocam karımdan illallah!Şöyledir, böyledir, bilmem ne. İşte evlenmiş bulunduk bir kere."

Sevmiş bulundum bir kere; Gayri ne çare? Sevmiş bulundum bir kere;

Gayri ne çare?

dediği gibi şairin. İlk önce gözü kapalı; aldanıyor, evleniyor.dediği gibi şairin. İlk önce gözü kapalı; aldanıyor, evleniyor. Ondan sonra aklı başına geliyor, tevbekâr oluyor; namaza oruca başlıyor. Ondan sonra aklı başına geliyor, tevbekâr oluyor; namaza oruca başlıyor. Sakal bırakacak, kadın karşısında; "Bırakma!" diyor.Hacca gidecek kadın karşısında; "Gitme!" diyor. Sakal bırakacak, kadın karşısında; "Bırakma!" diyor.Hacca gidecek kadın karşısında; "Gitme!" diyor.

Fe-sübhanallah! "Hanım başını kapat!" "Kapatmam." Fe-sübhanallah!

"Hanım başını kapat!"

"Kapatmam."

İş yerinde tanıştığım kimselerden böyleleri var.İş yerinde tanıştığım kimselerden böyleleri var. Karısı demiş ki "Benim saçıma başıma karışma." O da "peki" demiş. Karısı demiş ki "Benim saçıma başıma karışma." O da "peki" demiş.

Olur mu? Olmaz! Neden? er-Ricâlü kavvâmûne ale'n-nisâ. "Nikâhta,Olur mu?

Olmaz!

Neden?

er-Ricâlü kavvâmûne ale'n-nisâ. "Nikâhta,
evlilikte erkekler kadınların âmiridir, yöneticisidir ve mesuludür." evlilikte erkekler kadınların âmiridir, yöneticisidir ve mesuludür."

Öyle kuru kuruya bir yönetim üstünlüğü, efelik satmak değil; koruyacaksın, yöneteceksin,Öyle kuru kuruya bir yönetim üstünlüğü, efelik satmak değil; koruyacaksın, yöneteceksin, besleyeceksin, doyuracaksın, giydireceksin. Her şey senin omzunda.besleyeceksin, doyuracaksın, giydireceksin. Her şey senin omzunda. Allah bir selahiyet veriyor ama sorumluluklarla beraber veriyor. Allah bir selahiyet veriyor ama sorumluluklarla beraber veriyor.

"Peki, tamam hanım, senin dediğin olsun; sen başını aç, bende bu işe razıyım,"Peki, tamam hanım, senin dediğin olsun; sen başını aç, bende bu işe razıyım, bende bu evliliğe devam ediyorum."demek olur mu? Öyle şey olmaz! bende bu evliliğe devam ediyorum."demek olur mu?

Öyle şey olmaz!

"Hanım! Bu baş kapanacak, başka çaresi yok.Allah'ın emri bu."Hanım! Bu baş kapanacak, başka çaresi yok.Allah'ın emri bu. Evlendiğimiz zaman bu pazarlığı yapmamıştık, aklım sonradan başıma geldi.Evlendiğimiz zaman bu pazarlığı yapmamıştık, aklım sonradan başıma geldi. Yani şimdi müslüman oldum. Ben de o zaman içki içiyordum,Yani şimdi müslüman oldum. Ben de o zaman içki içiyordum, meyhaneye gidiyordum, dans ediyordum ama şimdi gerçekleri anladım."diyebilir. meyhaneye gidiyordum, dans ediyordum ama şimdi gerçekleri anladım."diyebilir.

Bak İngiliz bile müslüman oluyor. Hoşuma gitti.Bak İngiliz bile müslüman oluyor. Hoşuma gitti. Allah razı olsun, buradan iki tane hoca gönderdik.Allah razı olsun, buradan iki tane hoca gönderdik. Avusturalya'da arkadaşlarımız kurs yapıyorlardı. Bizi çağırmışlardı.Avusturalya'da arkadaşlarımız kurs yapıyorlardı. Bizi çağırmışlardı. "Biz hastayız, ameliyatlıyız." dedik, iki arkadaş gönderdik. Çok güzel olmuş. 250 kişi toplanmış."Biz hastayız, ameliyatlıyız." dedik, iki arkadaş gönderdik. Çok güzel olmuş. 250 kişi toplanmış. 11 gün eğitim görmüşler. Allah razı olsun; benim gönderdiğim hocalardan da çok memnun olmuşlar.11 gün eğitim görmüşler. Allah razı olsun; benim gönderdiğim hocalardan da çok memnun olmuşlar. Dört tanesi de müslüman olmuş.Dört tanesi de müslüman olmuş. Bir insanın eliyle bir insanın müslüman olması dünyalara değer; milyonlara, milyarlara değer. Bir insanın eliyle bir insanın müslüman olması dünyalara değer; milyonlara, milyarlara değer. Bir insanın dünyasını âhiretini kurtarmaya vesile olmuş oluyorsun.Bir insanın dünyasını âhiretini kurtarmaya vesile olmuş oluyorsun. Ömrü boyunca yapacağı ibadetlerin sevabı sana da geliyor. Ömrü boyunca yapacağı ibadetlerin sevabı sana da geliyor. Bayram ettim, hoşuma gitti, yüzüm güldü, keyfim yerine geldi. Bayram ettim, hoşuma gitti, yüzüm güldü, keyfim yerine geldi.

Her işi Allah için yapmaya alıştıralım kendimizi.Her işi Allah için yapmaya alıştıralım kendimizi. Çoluk çocuğumuzu da öyle yetiştirmeye gayret edelim ve Allah'ın hükmüne göre,Çoluk çocuğumuzu da öyle yetiştirmeye gayret edelim ve Allah'ın hükmüne göre, Kur'an'ın emrine göre, ahlâkın gösterdiği istikamette, dürüstçe, edeplice, Kur'an'ın emrine göre, ahlâkın gösterdiği istikamette, dürüstçe, edeplice, ahlâklıca pırıl pırıl, nurlu bir ömür sürelim inşaallah. ahlâklıca pırıl pırıl, nurlu bir ömür sürelim inşaallah.

İkinci hadîs-i şerîf: Tabi bizim takip ettiğimiz bu kitap konularına göre dizilmişbir kitap değil;İkinci hadîs-i şerîf: Tabi bizim takip ettiğimiz bu kitap konularına göre dizilmişbir kitap değil; hadis'in başındaki kelimenin ilk harfine görehadis'in başındaki kelimenin ilk harfine göre dizilmiş alfabetik birkitap olduğundan her hadiste konu değişecek. Şimdi başka bir konuya geçti. dizilmiş alfabetik birkitap olduğundan her hadiste konu değişecek. Şimdi başka bir konuya geçti.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz şöyle buyuruyor:

İzâ ersel tekel beke'l-mükellebi ve zekerte vesemmeyte fe-külİzâ ersel tekel beke'l-mükellebi ve zekerte vesemmeyte fe-kül mâ emseke aleykeke büke'l-mükellebümâ emseke aleykeke büke'l-mükellebü ve in-katele ve in ersel tekel beke'llezî leyse bi-mükellebin veedrekte zekûtehû fe-külve in-katele ve in ersel tekel beke'llezî leyse bi-mükellebin veedrekte zekûtehû fe-kül ve külmâredde aleyke sehmüke ve inkatele ve semmi'llâh. ve külmâredde aleyke sehmüke ve inkatele ve semmi'llâh.

Buhârî'nin, Müslim'in EbûDâvud'un Ebi's-Salebe radıyallahuanh'tenBuhârî'nin, Müslim'in EbûDâvud'un Ebi's-Salebe radıyallahuanh'ten rivayet ettikleri avcılıkla ilgili bir hadîs-i şerîf. rivayet ettikleri avcılıkla ilgili bir hadîs-i şerîf.

Belli özel yerler ve günler hariç İslâm'da avlanmak serbesttir, helaldir.Belli özel yerler ve günler hariç İslâm'da avlanmak serbesttir, helaldir. Müslüman olarak, İslâmî zihniyetle bir insan av avlayabilir, yiyebilir, helaldir,Müslüman olarak, İslâmî zihniyetle bir insan av avlayabilir, yiyebilir, helaldir, Allah müsaade etmiş. Neden? Allah müsaade etmiş.

Neden?

Koyunlar, kuşlar, balıklar... Allah her şeyi insanoğlu için yaratmış muhterem kardeşlerim!Koyunlar, kuşlar, balıklar... Allah her şeyi insanoğlu için yaratmış muhterem kardeşlerim! Allah iki cihanı Benîadem için yaratmış.Allah iki cihanı Benîadem için yaratmış. Hem dünyayı hem âhireti Hz. Âdem atamızın evlatları olan bizler için yaratmış.Hem dünyayı hem âhireti Hz. Âdem atamızın evlatları olan bizler için yaratmış. Allah iki cihanı Benîadem için yarattı.Allah iki cihanı Benîadem için yarattı. Ağaçlar, kuşlar, koyunlar, develer,mallar mülkler, ay, güneş, bulut, yıldız, yağmur, çimen, nebat,Ağaçlar, kuşlar, koyunlar, develer,mallar mülkler, ay, güneş, bulut, yıldız, yağmur, çimen, nebat, bitki, su, hava, gıda; hepsi insanların hizmetinde. bitki, su, hava, gıda; hepsi insanların hizmetinde.

Şeyh Sâdî Gülistan isimli kitabında şöyle diyor: Şeyh Sâdî Gülistan isimli kitabında şöyle diyor:

"Yağmur, bulut, rüzgar, güneş, ay, gök, yer hepsi senin hizmetinde"Yağmur, bulut, rüzgar, güneş, ay, gök, yer hepsi senin hizmetinde ve hepsi tıkır tıkır vazifelerini yapıyorlar; sana karşı hizmette kusur etmiyorlar. ve hepsi tıkır tıkır vazifelerini yapıyorlar; sana karşı hizmette kusur etmiyorlar. Yağmur yağdırıyor, yer bitiriyor, meyveler oluyor, güneş kızarttırıyor; sende yiyorsun.Yağmur yağdırıyor, yer bitiriyor, meyveler oluyor, güneş kızarttırıyor; sende yiyorsun. İnsafa sığar mı be insanoğlu!" diyor.İnsafa sığar mı be insanoğlu!" diyor. Etrafındaki bütün yaratıklar 'Sana hizmet edeceğiz.' diyeEtrafındaki bütün yaratıklar 'Sana hizmet edeceğiz.' diye hepsi Allah'a itaat ediyorlar da bunların hepsini Allah senin hizmetine vermiş dehepsi Allah'a itaat ediyorlar da bunların hepsini Allah senin hizmetine vermiş de bu kadar seni aziz kılmış da sen Allah'a itaat etmezsen yakışıkalır mı? bu kadar seni aziz kılmış da sen Allah'a itaat etmezsen yakışıkalır mı?

"Hepsi sana hizmet için Allah'a itaat ediyorlar."Hepsi sana hizmet için Allah'a itaat ediyorlar. Onlar sana hizmet için Allah'a itaat ettikleri, sana hizmet ettikleri haldeOnlar sana hizmet için Allah'a itaat ettikleri, sana hizmet ettikleri halde öyle yaratılmış olmana rağmen sen Allah'a itaat etmiyorsun. Yakışıkalır mı?" öyle yaratılmış olmana rağmen sen Allah'a itaat etmiyorsun. Yakışıkalır mı?"

Allah her şeyi senin için yaratmış; sen Allah'a itaat etmiyorsun! Allah her şeyi senin için yaratmış; sen Allah'a itaat etmiyorsun!

"Allah iki cihanı Benî adem için yarattı,Benî adem'ide kendi mârifeti için yarattı." "Allah iki cihanı Benî adem için yarattı,Benî adem'ide kendi mârifeti için yarattı."

Ne demek? İnsanoğlunu;"Kendisini bilsin, mârifetullaha ersin, insan-ı kâmil olsun." diye yarattı.Ne demek?

İnsanoğlunu;"Kendisini bilsin, mârifetullaha ersin, insan-ı kâmil olsun." diye yarattı.
"Dağda kafa gezdirsin." diye yaratmadı ki! "Dağda kafa gezdirsin." diye yaratmadı ki! "Eğlensin, vur patlasın çal oynasın tarzında ömrünü geçirsin." diye yaratmadı ki!"Eğlensin, vur patlasın çal oynasın tarzında ömrünü geçirsin." diye yaratmadı ki! "Yılbaşı'nda hindi dolması yesin,içki içsin, zina işlesin, kumar oynasın." diye yaratmadı ki! "Yılbaşı'nda hindi dolması yesin,içki içsin, zina işlesin, kumar oynasın." diye yaratmadı ki!

Neden yarattı Allah? Benî adem'i"Kendisini bilsinler." diye yarattı. Bilecek bir varlık yarattı.Neden yarattı Allah?

Benî adem'i"Kendisini bilsinler." diye yarattı. Bilecek bir varlık yarattı.
Kafa verdi, akıl verdi, zihin verdi, fikir verdi, mantık verdi, şuur verdi, hafıza verdi.Kafa verdi, akıl verdi, zihin verdi, fikir verdi, mantık verdi, şuur verdi, hafıza verdi. Çok çeşitli mânevî güçlerle melekelerle insanoğlunu yükseltti.Çok çeşitli mânevî güçlerle melekelerle insanoğlunu yükseltti. Bu haller koyunda yok, balıkta yok, kuşta yok; sende var.Bu haller koyunda yok, balıkta yok, kuşta yok; sende var. Bu kabiliyetlerin hepsini sana verdi; ta ki sen Allah'ı bilesin, bulasınBu kabiliyetlerin hepsini sana verdi; ta ki sen Allah'ı bilesin, bulasın Allah'a güzel kulluk edesin. Allah'a güzel kulluk edesin.

Vemâhalaktü'l-cinneve'l-inse illâliya'büdûn. "'Bana ibadet etsinler.' diye yarattım." diyor. Vemâhalaktü'l-cinneve'l-inse illâliya'büdûn. "'Bana ibadet etsinler.' diye yarattım." diyor.

Bizim yaratılış gayemiz; Allah'ı bilmek,Allah'ı bulmak, Allah'a ibadet etmek.Bizim yaratılış gayemiz; Allah'ı bilmek,Allah'ı bulmak, Allah'a ibadet etmek. Bizim gayemiz Kapalıçarşı'da dükkan işletmek değil. Bizim gayemiz şu veya bu değil. Bizim gayemiz Kapalıçarşı'da dükkan işletmek değil. Bizim gayemiz şu veya bu değil.

Bizim asıl gayemiz ne olmalı? Allah'a güzel kulluk etmek olmalı, muhterem kardeşlerim! Bizim asıl gayemiz ne olmalı?

Allah'a güzel kulluk etmek olmalı, muhterem kardeşlerim!

Kaç kişi biliyor bu işi? Çok az insan biliyor.Kaç kişi biliyor bu işi?

Çok az insan biliyor.
Şu camidekiler belki biliyor ama bu camidekiler İstanbul'un kaçta kaçı. Şu camidekiler belki biliyor ama bu camidekiler İstanbul'un kaçta kaçı. On milyonun kaçta kaçı, elli milyonun, altmış milyonun kaçta kaçı.On milyonun kaçta kaçı, elli milyonun, altmış milyonun kaçta kaçı. Ben bunu radyoda, televizyonda söylesem gülerler insana. Ben bunu radyoda, televizyonda söylesem gülerler insana. Ertesi gün gazetelerin her birisi bana ateş püskürür: Ertesi gün gazetelerin her birisi bana ateş püskürür:

"Bizim canımız yok mu? Hiç eğlenmeyecek miyiz? Biz buraya hep ibadete mi geldik? "Bizim canımız yok mu? Hiç eğlenmeyecek miyiz? Biz buraya hep ibadete mi geldik? Bre insafsız hoca, kara sakallı!" Kim bilir ne derler bilmiyoruz. Bre insafsız hoca, kara sakallı!"

Kim bilir ne derler bilmiyoruz.

Ben demiyorum; Kur'ân-ı Kerîm diyor. Ben demiyorum; Kur'ân-ı Kerîm diyor.

Vemâhalaktü'l-cinneve'l-inse illâ li-ya'büdûn. Vemâhalaktü'l-cinneve'l-inse illâ li-ya'büdûn.

Allah'ı bilmek için yaratıldın; bileceksin, gafil kalmayacaksın, bulamadan bilemeden ölmeyeceksin. Allah'ı bilmek için yaratıldın; bileceksin, gafil kalmayacaksın, bulamadan bilemeden ölmeyeceksin.

Yâ eyyühe'llezîne âmenü't-teku'llâhe hakka tükâtihî ve lâ temûtünne illâve entüm müslimûn.Yâ eyyühe'llezîne âmenü't-teku'llâhe hakka tükâtihî ve lâ temûtünne illâve entüm müslimûn. "Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak lazımsa öyle korkun."Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak lazımsa öyle korkun. Başka türlü ölmeyin, müslüman olarak ölün, yoksa yakarım sizi." diyorBaşka türlü ölmeyin, müslüman olarak ölün, yoksa yakarım sizi." diyor Allah cellecelâlüh."Fena ederim sizi!" diyor. Allah cellecelâlüh."Fena ederim sizi!" diyor.

Bu âyet-i kerimede tehdit var. Bu âyet-i kerîmeden dolayıtir tir titremiş büyükler, ağlamışlar. Bu âyet-i kerimede tehdit var. Bu âyet-i kerîmeden dolayıtir tir titremiş büyükler, ağlamışlar.

Ve lâ temûtünne illâ ve entümmüslimûn."Bak müslüman olarak ölün ha!Ve lâ temûtünne illâ ve entümmüslimûn."Bak müslüman olarak ölün ha! Başka türlü ölüp gelmeyin karşıma!" diye tehdit var bu âyet-i kerîmede. Başka türlü ölüp gelmeyin karşıma!" diye tehdit var bu âyet-i kerîmede.

Biz ne yapıyoruz? "Kapalıçarşı'da dükkân açacağım,Biz ne yapıyoruz?

"Kapalıçarşı'da dükkân açacağım,
Trabzon'dan mal getireceğim, mal ihraç edeceğim…" Eee namazları ne yaptın? Trabzon'dan mal getireceğim, mal ihraç edeceğim…"

Eee namazları ne yaptın?

"Kılamadım işte, kusura bakma!" Ben ne kusura bakacağım? Allah cezanı verecek, belanı bulacaksın!"Kılamadım işte, kusura bakma!"

Ben ne kusura bakacağım? Allah cezanı verecek, belanı bulacaksın!
Bana ne? Ama sen de cennete gitsen ben kardeşin olarak sevinirim, cehenneme düşsen üzülürüm. Bana ne? Ama sen de cennete gitsen ben kardeşin olarak sevinirim, cehenneme düşsen üzülürüm.

İnsan üzülmez mi? Karşıda yangın çıkmış, pencereye birisi çıkıyor; "Kurtarın beni!" diyor.İnsan üzülmez mi?

Karşıda yangın çıkmış, pencereye birisi çıkıyor; "Kurtarın beni!" diyor.
Alevler eteklerini tutuşturmuş, cayır cayır yanıyor. Acımaz mı insan? Alevler eteklerini tutuşturmuş, cayır cayır yanıyor.

Acımaz mı insan?

Acır. Çok acırız. Adamlar cehenneme düşecek, ebediyen cayır cayır yanacak.Acır. Çok acırız. Adamlar cehenneme düşecek, ebediyen cayır cayır yanacak. Bir yanacak, ondan sonra Allah ciltlerini, vücutlarını, derilerini tazeleyecek;Bir yanacak, ondan sonra Allah ciltlerini, vücutlarını, derilerini tazeleyecek; yine yanacak, yine tazeleyecek; azap devamlı. Bir yapıp da olup bitme tarzında değil.yine yanacak, yine tazeleyecek; azap devamlı. Bir yapıp da olup bitme tarzında değil. Dünyada insan bir defa ölür, orada azap devamlı. İşte insanın bunları bilmesi lazım. Dünyada insan bir defa ölür, orada azap devamlı. İşte insanın bunları bilmesi lazım.

Allah avlanmayı helal kılmış. Var mı bir diyeceğin? Allah avlanmayı helal kılmış.

Var mı bir diyeceğin?

Hindistan'da bir mezhep varmış da, Japonya'da bilmem hangi felsefî doktrin varmış da,Hindistan'da bir mezhep varmış da, Japonya'da bilmem hangi felsefî doktrin varmış da, hayvanları koruma cemiyeti varmış da… Şimdi kızdırma kafamı ha! Varsa var. hayvanları koruma cemiyeti varmış da…

Şimdi kızdırma kafamı ha! Varsa var.

Allah müsaade ediyor. Allah bizim için yaratmış; sen ne karışıyorsun?Allah müsaade ediyor. Allah bizim için yaratmış; sen ne karışıyorsun? Çekil be kenara, çekil! Kes sesini! Sanki kendisi yemiyor.Çekil be kenara, çekil! Kes sesini! Sanki kendisi yemiyor. Yemeyenler de var ama sanki otun canı yok. Otun da bir canı var.Yemeyenler de var ama sanki otun canı yok. Otun da bir canı var. Otu koparıyorsun, eti yemiyorsun. Allah müsaade etmiş. Müsaade etmeseydi yemezdik; âşıklısı değiliz.Otu koparıyorsun, eti yemiyorsun. Allah müsaade etmiş. Müsaade etmeseydi yemezdik; âşıklısı değiliz. Allah'ın yasak ettiği şeye hiç heves bile etmiyoruz. Elhamdülillah! Allah'ın yasak ettiği şeye hiç heves bile etmiyoruz. Elhamdülillah! Bizi böyle yetiştiren büyüklerimizden Allah razı olsun!Bizi böyle yetiştiren büyüklerimizden Allah razı olsun! Allah'ın haram kıldığına tenezzül edip bakmak bile gelmiyor içimizden. Elhamdulillah!Allah'ın haram kıldığına tenezzül edip bakmak bile gelmiyor içimizden. Elhamdulillah! Helalleri bize yetiyor. Helal etmiş, avlanmak helal, tamam. Hangi avlanmak helal? Helalleri bize yetiyor. Helal etmiş, avlanmak helal, tamam.

Hangi avlanmak helal?

Deniz avı helal. Balıkları avlayabilirsin, yiyebilirsin.Deniz avı helal. Balıkları avlayabilirsin, yiyebilirsin. Kara avı helal ama bazı hayvanlar yenilmeye müsait olmadığından onlar yasak.Kara avı helal ama bazı hayvanlar yenilmeye müsait olmadığından onlar yasak. Şeriatimizde sıralanmış. Domuz eti haram! Domuz eti haram! Var mı bir diyeceğin? Şeriatimizde sıralanmış. Domuz eti haram!

Domuz eti haram! Var mı bir diyeceğin?

Niye haram olmuş? Almanya'da bir doktor program yapmış.Niye haram olmuş?

Almanya'da bir doktor program yapmış.
Oradaki arkadaşım bana; "Hocam! Televizyonda bir hafta domuz etinin aleyhinde konuştu.Oradaki arkadaşım bana;

"Hocam! Televizyonda bir hafta domuz etinin aleyhinde konuştu.
Bir hıristiyan ülkesinde domuz etinin yerilmesine hayret ettim." diyor. Bir hıristiyan ülkesinde domuz etinin yerilmesine hayret ettim." diyor.

İslâm ülkesinde domuz etine methiyeler var. Güya İslâm ülkesi.İslâm ülkesinde domuz etine methiyeler var. Güya İslâm ülkesi. Bizim memlekette Cumhuriyet Gazetesi geçmiş sayıların birinde; Bizim memlekette Cumhuriyet Gazetesi geçmiş sayıların birinde; "'Burunları sürtsün, taassupları kırılsın.' diye bu müslümanlara zorla domuz etini yedirmeliyiz." diyordu."'Burunları sürtsün, taassupları kırılsın.' diye bu müslümanlara zorla domuz etini yedirmeliyiz." diyordu. Burası İslâm ülkesi, orası hıristiyan ülkesi. Burası İslâm ülkesi, orası hıristiyan ülkesi.

Avusturalya'da domuz beslemiyorlar. Avusturalyalı da İngiliz de yani gayrimüslim,Avusturalya'da domuz beslemiyorlar. Avusturalyalı da İngiliz de yani gayrimüslim, güzel merinos koyunlarını besliyorlar. Etin fiyatısudan ucuz; ye babam ye. Kebap döner…güzel merinos koyunlarını besliyorlar. Etin fiyatısudan ucuz; ye babam ye. Kebap döner… Bizim arkadaşlarda dönerciliğe heves etmişler; orada dönerciliği yaymışlar. Bizim arkadaşlarda dönerciliğe heves etmişler; orada dönerciliği yaymışlar.

İşte domuz yasak,koyun helal; var mı bir diyeceğin?İşte domuz yasak,koyun helal; var mı bir diyeceğin? Parçalayan, hayvan avlanıp da başkasını yiyen hayvanlar yasak. Kuşlardan da öyle.Parçalayan, hayvan avlanıp da başkasını yiyen hayvanlar yasak. Kuşlardan da öyle. Mesela kurt eti yenmez, çakal eti yenmez. Neden? Mesela kurt eti yenmez, çakal eti yenmez.

Neden?

Azı dişleri var,pençesi var;parçalayıcı, et yiyici hayvanlar; onlar yenmez. Azı dişleri var,pençesi var;parçalayıcı, et yiyici hayvanlar; onlar yenmez.

Otlayan hayvanlar yenir; koyun, deve, sığır,keçi yenilir.Otlayan hayvanlar yenir; koyun, deve, sığır,keçi yenilir. Bütün bu helal avlar,hacda ihramlı iken avlanmaz. O zaman da yasak. Buyur!Bütün bu helal avlar,hacda ihramlı iken avlanmaz. O zaman da yasak. Buyur! Allah cellecelalüh öyle ferman buyurmuş. Allah cellecelalüh öyle ferman buyurmuş.

Hepsi güzel! Helalleri de güzel, haram ettiği de isabetli, hikmetli.Hepsi güzel! Helalleri de güzel, haram ettiği de isabetli, hikmetli. Her lütfu güzel, her şeyi güzel. Av nasıl avlanır? Her lütfu güzel, her şeyi güzel.

Av nasıl avlanır?

Silahını alırsın, gidersin, nişan alırsın, avlarsın. Bir başka usulü de var. Avcı yanına köpeğini alıyor.Silahını alırsın, gidersin, nişan alırsın, avlarsın. Bir başka usulü de var. Avcı yanına köpeğini alıyor. Zağar orayı koklar; çıngır cıngır çıngır çıngır. Zağar orayı koklar; çıngır cıngır çıngır çıngır.

Yanında köpeği de var; ne olacak şimdi? Yanında köpeği de var; ne olacak şimdi?

İşte oku, Peygamber Efendimiz söylüyor: İşte oku, Peygamber Efendimiz söylüyor:

İzâ ersel tekel beke'l-mükellebe ve zekerte ve semmeyte fe-kül mâ emseke aleyke.İzâ ersel tekel beke'l-mükellebe ve zekerte ve semmeyte fe-kül mâ emseke aleyke. "Av için terbiye edilmiş olan köpeğini avın üstüne salıverdin mi, avı yakaladı mı,"Av için terbiye edilmiş olan köpeğini avın üstüne salıverdin mi, avı yakaladı mı, Allah'ı andında 'bismillâhi Allahuekber' diye besmeleyle salıverdinmi, zikrettin mi, Allah'ı andında 'bismillâhi Allahuekber' diye besmeleyle salıverdinmi, zikrettin mi, Allah'ın zikrini yaptınmı, tamam." Allah'ın zikrini yaptınmı, tamam."

O terbiyeli köpeğini salıverdiğin zaman; O terbiyeli köpeğini salıverdiğin zaman;

Vezekerte."Ve Allah'ı zikrettiğin zaman."Vesemmeyte."Ve besmeleyi çektiğin zaman.Vezekerte."Ve Allah'ı zikrettiğin zaman."Vesemmeyte."Ve besmeleyi çektiğin zaman. "Fe-külmâ emseke aleyke kelbüke'l-mükellebü."Fe-külmâ emseke aleyke kelbüke'l-mükellebü. "Bu terbiyeli köpeğinin senin için tutmuş olduğu avı yiyebilirsin."Bu terbiyeli köpeğinin senin için tutmuş olduğu avı yiyebilirsin. "Ve inkatele."Ve inkatele. "Tutup getirirken hayvanı öldürmüş de olsa." "Tutup getirirken hayvanı öldürmüş de olsa."

Çünkü yakaladığı hayvanı dişleriyle tutuyor. Yine de yenir Neden? Çünkü yakaladığı hayvanı dişleriyle tutuyor. Yine de yenir

Neden?

Bu, eğitimili köpek; kurt gibi, çakal gibi kendi tabiatinin icabı olarakBu, eğitimili köpek; kurt gibi, çakal gibi kendi tabiatinin icabı olarak hayvana gidip saldırmış değil. Çakalın, kurdun parçaladığı hayvan yenir mi? hayvana gidip saldırmış değil.

Çakalın, kurdun parçaladığı hayvan yenir mi?

Yenmez. Ve mâekele's-sebüü. O yasak âyet-i kerimede; o yenmez.Yenmez.

Ve mâekele's-sebüü.

O yasak âyet-i kerimede; o yenmez.
Cins olarak onlara benziyor ama köpek terbiye edilmişse salıverdiğin zamandaCins olarak onlara benziyor ama köpek terbiye edilmişse salıverdiğin zamanda Allah'ı zikredip besmeleyi çekip salıvermişsenAllah'ı zikredip besmeleyi çekip salıvermişsen getirdiği avı -geldiği zaman ölmüş de olsa- yiyebilirsin. getirdiği avı -geldiği zaman ölmüş de olsa- yiyebilirsin. Çünkü sen salıverdin, o getirirken ölmüş bile olsa yiyebilirsin. Çünkü sen salıverdin, o getirirken ölmüş bile olsa yiyebilirsin.

İkincisi; Ve in ersel tekel beke'llezîleyse bi-mükellebin ve edrekte zekâtehû fe-kül. İkincisi;

Ve in ersel tekel beke'llezîleyse bi-mükellebin ve edrekte zekâtehû fe-kül.

Terbiye edilmemiş olan köpeğinTerbiye edilmemiş olan köpeğin avcılıktan haberi yoksa. Diyelim ki çoban köpeğiydi, av köpeği değildi. Hayvanın avcılıktan haberi yoktu.avcılıktan haberi yoksa. Diyelim ki çoban köpeğiydi, av köpeği değildi. Hayvanın avcılıktan haberi yoktu. Bir geyiği yakalamış, ayağından "hart" diye ısısrmış. Sen de yetiştin.Bir geyiği yakalamış, ayağından "hart" diye ısısrmış. Sen de yetiştin. Veya boğazına sarılmış daha ölmemiş. Ve edrekte zekâtehû.Veya boğazına sarılmış daha ölmemiş. Ve edrekte zekâtehû. Boğazlayabildiysen, daha canlıyken kesebildiysen o zaman yersin.Boğazlayabildiysen, daha canlıyken kesebildiysen o zaman yersin. Sen kesmeden öldürmüşse o zaman murdar olur yiyemezsin. Anlaşıldı mı?Sen kesmeden öldürmüşse o zaman murdar olur yiyemezsin. Anlaşıldı mı? O zaman da yiyemezsin. Çünkü köpek çoban köpeğiydi,O zaman da yiyemezsin. Çünkü köpek çoban köpeğiydi, o kurtları parçalamaya alışmış, çakalları parçalamaya alışmış.o kurtları parçalamaya alışmış, çakalları parçalamaya alışmış. Bu hayvanı da çalıların arasına kaçtığını gördü, arkasından koştu, yakaladı, gırtlağına sarıldı.Bu hayvanı da çalıların arasına kaçtığını gördü, arkasından koştu, yakaladı, gırtlağına sarıldı. Sen de "dur, hoşt" dedin, yanına kadar gittin.Sen de "dur, hoşt" dedin, yanına kadar gittin. Hayvan yerde debeleniyor; çek bıçağını, Bismillâhi Allahu ekber de, kes; yiyebilirsin. Hayvan yerde debeleniyor; çek bıçağını, Bismillâhi Allahu ekber de, kes; yiyebilirsin.

Köpek av köpeği değil, terbiye edilmiş değil.Köpek av köpeği değil, terbiye edilmiş değil. O kendisi kurt gibi parçalama arzusuyla saldırdı, avladı ama sen yetiştin, kestin.O kendisi kurt gibi parçalama arzusuyla saldırdı, avladı ama sen yetiştin, kestin. Kesince, kanını akıtınca helal oluyor, murdar olmaktan kurtulmuş oluyor.Kesince, kanını akıtınca helal oluyor, murdar olmaktan kurtulmuş oluyor. Efendimiz; "Onu da yiyebilirsin." diyor, bize öğretiyor. Efendimiz; "Onu da yiyebilirsin." diyor, bize öğretiyor.

Vekülmâ redde aleyke sehmüke ve inkatele ve semmi'llâh. "Attığın oktan sana gelen avı da ye." Vekülmâ redde aleyke sehmüke ve inkatele ve semmi'llâh. "Attığın oktan sana gelen avı da ye."

Eğer ok öldürmüş bile olsa besmeleyi çek, ye.Eğer ok öldürmüş bile olsa besmeleyi çek, ye. Yani atıyorsun, düşüyor; gittiğin zaman ölmüş olabilir. O artık murdar değil.Yani atıyorsun, düşüyor; gittiğin zaman ölmüş olabilir. O artık murdar değil. Çünkü senin okunla vurulmuş oldu. Okla vurulmak, kesilmek yerine geçiyor; yenilebilir. Çünkü senin okunla vurulmuş oldu. Okla vurulmak, kesilmek yerine geçiyor; yenilebilir.

Demek ki İslâm'da avcılık vardır. Deniz avı veya kara avı olabilir. Eti yenmeyen hayvanlar vardır.Demek ki İslâm'da avcılık vardır. Deniz avı veya kara avı olabilir. Eti yenmeyen hayvanlar vardır. Bunlar umumiyetle et yiyici, parçalayıcı kuşlar ve yer hayvanlarıdır. Ötekiler yenilebilir. Bunlar umumiyetle et yiyici, parçalayıcı kuşlar ve yer hayvanlarıdır. Ötekiler yenilebilir. Ot yiyenler yenilebilir; denizdeki balıklar, balık türünden mahlukât yenir.Ot yiyenler yenilebilir; denizdeki balıklar, balık türünden mahlukât yenir. Ötekiler, balık şeklinde olmayan deniz ürünleri bizim mezhebimize göre kerahat-i tahrimiye ile mekruhtur. Ötekiler, balık şeklinde olmayan deniz ürünleri bizim mezhebimize göre kerahat-i tahrimiye ile mekruhtur. Ahtapot, balık şeklinde değil; sekiz tane kolu var.Ahtapot, balık şeklinde değil; sekiz tane kolu var. Mürekkep balığı, midye, istiridye, ıstakoz, yengeç, karides;Mürekkep balığı, midye, istiridye, ıstakoz, yengeç, karides; bunlar bizim mezhebimize göre, -içimizde belki Şâfiî filan da vardır-bunlar bizim mezhebimize göre, -içimizde belki Şâfiî filan da vardır- Hanefî mezhebine göre kerahet-i tahrimiye ile mekruhtur.Hanefî mezhebine göre kerahet-i tahrimiye ile mekruhtur. Çünkü tab'an müstekreh olan yaratıklardır. Çünkü tab'an müstekreh olan yaratıklardır. Bizim mezhebimiz o deniz yaratıklarını tahrimen mekruh saymış.Bizim mezhebimiz o deniz yaratıklarını tahrimen mekruh saymış. Başka mezheplerde; "Deniz ürünlerinin hepsi yenilir." diye hüküm var. Başka mezheplerde; "Deniz ürünlerinin hepsi yenilir." diye hüküm var.

Öteki mezheplerde? Âyet-i kerîmede de; Öteki mezheplerde?

Âyet-i kerîmede de;

Ühılleleküm saydü'l-bahri ve taâmühû ve metâanleküm veli's-seyyâreti. Ühılleleküm saydü'l-bahri ve taâmühû ve metâanleküm veli's-seyyâreti.

Bu âyet-i kerîme deniz avının meşru olduğunu gösteren âyet-i kerîme. Bu âyet-i kerîme deniz avının meşru olduğunu gösteren âyet-i kerîme.

Üçüncü hadîs-i şerîf de aynı konuda. Fakat kelimeler, ifadeler biraz daha farklı.Üçüncü hadîs-i şerîf de aynı konuda. Fakat kelimeler, ifadeler biraz daha farklı. Onu da hızlı okuyalım. Çünkübu anlattığımız konu ile ilgili. Onu da hızlı okuyalım. Çünkübu anlattığımız konu ile ilgili.

İzâ erselte kilâbeke'l-muallemete ve zekerte's mallâhi fe-kül mim mâ emsekne aleykeİzâ erselte kilâbeke'l-muallemete ve zekerte's mallâhi fe-kül mim mâ emsekne aleyke ve inkatelne illâ enye'küle'l-kelbü fe-innî ehâfü enyekûne innemâ emsekehûve inkatelne illâ enye'küle'l-kelbü fe-innî ehâfü enyekûne innemâ emsekehû alâ nefsihî ve inhâletahâ kilâbün mingayrihâ fe lâ te'kül feinneke lâ tedrîalâ nefsihî ve inhâletahâ kilâbün mingayrihâ fe lâ te'kül feinneke lâ tedrî eyyühâ katele ve inrameyte's-sayde fe-vecdttehu ba'de yevmin evyevmeyni leyse bihî illâ esere eyyühâ katele ve inrameyte's-sayde fe-vecdttehu ba'de yevmin evyevmeyni leyse bihî illâ esere sehmike fe-kül ve invakaafi'l-mâi fe-lâ te'kül. sehmike fe-kül ve invakaafi'l-mâi fe-lâ te'kül.

Bu da Buhârî'de, Müslim'de Adiy b. Hatim radıyallahu anh'ten rivayet edilmişbir hadîs-i şerîf. Bu da Buhârî'de, Müslim'de Adiy b. Hatim radıyallahu anh'ten rivayet edilmişbir hadîs-i şerîf.

Bunları da öğrenmemiz lazım. Karşımıza çıkıyor. Bunları da öğrenmemiz lazım. Karşımıza çıkıyor.

İzâ erselte kilâbeke'l-müallemete.İzâ erselte kilâbeke'l-müallemete. "Talimli, öğretilmiş, terbiye edilmiş köpeklerini avda salıverdin mi""Talimli, öğretilmiş, terbiye edilmiş köpeklerini avda salıverdin mi" Vezekerte'sma'llâh. "Bismillâhi Allahu ekber diye salarken besmeleyi de çektin mi"Vezekerte'sma'llâh. "Bismillâhi Allahu ekber diye salarken besmeleyi de çektin mi" Fe-kül mâ emsekne aleyke. "Tuttukları avı ye, yiyebilirsin, helal." Fe-kül mâ emsekne aleyke. "Tuttukları avı ye, yiyebilirsin, helal."

Kül "Hemen pişirmeden ye." mânasına değil."Helal oluyor."demek,Kül "Hemen pişirmeden ye." mânasına değil."Helal oluyor."demek, "Eve getirdiğin zaman yenilebilir." demek. "Eve getirdiğin zaman yenilebilir." demek.

Ve inkatelne."O avı avlarken öldürmüş bile olsalar artık ye." Ve inkatelne."O avı avlarken öldürmüş bile olsalar artık ye."

Çünkü talimli köpekler, besmeleyle salıverdin. O zaman yiyebilirsin, helal olur. Çünkü talimli köpekler, besmeleyle salıverdin. O zaman yiyebilirsin, helal olur.

İllâ enye'küle'l-kelbü fe-innî ehâfü en-yekûne innemâ ensekehû alâ nefsihî.İllâ enye'küle'l-kelbü fe-innî ehâfü en-yekûne innemâ ensekehû alâ nefsihî. "Köpeğin yediğini yeme." diyor. Köpek bazen avcının avladığını yer."Köpeğin yediğini yeme." diyor.

Köpek bazen avcının avladığını yer.
O zaman sahibi onu bir terbiye ediyor; "Bunu yapmasın." diye dövüyor mu ne yapıyorsa artık. O zaman sahibi onu bir terbiye ediyor; "Bunu yapmasın." diye dövüyor mu ne yapıyorsa artık. Ağzına iğne mi batırıyor,cezalandırıyor. Bazen yer; yemişse o helal değildir.Ağzına iğne mi batırıyor,cezalandırıyor. Bazen yer; yemişse o helal değildir. Peygamber Efendimiz; "Onu yeme." diyorPeygamber Efendimiz; "Onu yeme." diyor Çünkü köpek bu avı,Çünkü köpek bu avı, terbiye edildiğinden değil kendi tabiatinin, o yırtıcılığının eseri olarak avlamış gibi oluyor. terbiye edildiğinden değil kendi tabiatinin, o yırtıcılığının eseri olarak avlamış gibi oluyor. O avı yemişse artık sen yeme. Yemeden tutarsa ölmüş bile olsa yiyebilirsin. O avı yemişse artık sen yeme. Yemeden tutarsa ölmüş bile olsa yiyebilirsin.

Ne kadar ince ince şeyler!.. Bunları öğrenmek lazım ki eksiklik olmasın. Ne kadar ince ince şeyler!.. Bunları öğrenmek lazım ki eksiklik olmasın.

Fe-innî ehâfü enyekûne innemâ emseke hûve alâ nefsihî.Fe-innî ehâfü enyekûne innemâ emseke hûve alâ nefsihî. "Kendisi için avlamış olmasından tereddüt ederim,"Kendisi için avlamış olmasından tereddüt ederim, korkarım; onun için yememek daha ihtiyatlıdır." diye Efendimiz yememeyi tavsiye buyurmuş. korkarım; onun için yememek daha ihtiyatlıdır." diye Efendimiz yememeyi tavsiye buyurmuş.

Ve in hâle tahâkilâbün mingayrihâ."Senin talimli köpeklerinden başka köpekler de ava hücum etmişseVe in hâle tahâkilâbün mingayrihâ."Senin talimli köpeklerinden başka köpekler de ava hücum etmişse ve o avı beraberce tutmuşlarsa "Felâ te'kül."Yeme." Neden? ve o avı beraberce tutmuşlarsa "Felâ te'kül."Yeme."

Neden?

Hangisinin öldürdüğünü bilmiyorsun da ondan. Bu avı hangisi öldürdü, tuttu bilmiyorsun. Hangisinin öldürdüğünü bilmiyorsun da ondan. Bu avı hangisi öldürdü, tuttu bilmiyorsun.

Fe inneke lâ tedrî eyyühâ katele."Hangisi avı avladı ve öldürdü bilmediğinden,Fe inneke lâ tedrî eyyühâ katele."Hangisi avı avladı ve öldürdü bilmediğinden, belki talimsiz köpek yırtıcı hayvanlık tabiatinden dolayı onu avlamıştır,belki talimsiz köpek yırtıcı hayvanlık tabiatinden dolayı onu avlamıştır, o zaman haram oluyor; onu yeme."o zaman haram oluyor; onu yeme." Kendi köpeğinin tuttuğukesin değilse, başka köpekler karışmışsa o zaman yeme. Kendi köpeğinin tuttuğukesin değilse, başka köpekler karışmışsa o zaman yeme.

Ve in rameyte's-sayde fe-veced tehûba'de yevmin evyevmeyni.Ve in rameyte's-sayde fe-veced tehûba'de yevmin evyevmeyni. "Sen oku attın, avı o zaman bulamadın da bir veya iki gün sonra buldun.""Sen oku attın, avı o zaman bulamadın da bir veya iki gün sonra buldun." Leysebihî illâ esere sehmik. "Senin okundan başka bir iz yok, senin okunla ölmüş.Leysebihî illâ esere sehmik. "Senin okundan başka bir iz yok, senin okunla ölmüş. "Fe-kül. "O da helaldir, onu da yiyebilirsin.""Fe-kül. "O da helaldir, onu da yiyebilirsin." Ve invekaafi'l-mâife-lâ te'kül. "Suyun içine düşmüşse yeme." Ve invekaafi'l-mâife-lâ te'kül. "Suyun içine düşmüşse yeme."

Derede buldun kazı. Öyle olduğu zaman yeme.Derede buldun kazı. Öyle olduğu zaman yeme. Bir iki gün sonra suyun içinde buldun; onu yeme diye Efendimiz'in öğretmesi bu. Bir iki gün sonra suyun içinde buldun; onu yeme diye Efendimiz'in öğretmesi bu.

Özetleyecek olursak İslâm'da av; hac mevsimi dışında, Harem-i Şerîf dışında helal olan bir şey.Özetleyecek olursak İslâm'da av; hac mevsimi dışında, Harem-i Şerîf dışında helal olan bir şey. Deniz avı, kara avı helal. Yenilmeyen hayvanlar var. Bunları öğrenmemiz lazım,Deniz avı, kara avı helal. Yenilmeyen hayvanlar var. Bunları öğrenmemiz lazım, ilmihal kitaplarını okumamız lazım. Muhterem kardeşlerim! ilmihal kitaplarını okumamız lazım.

Muhterem kardeşlerim!

Birisi bana; "Çocuklar ısrar ettiler,Birisi bana; "Çocuklar ısrar ettiler, almadığımız zaman da komşunun evine gidiyorlar, telesafir oluyorlar.almadığımız zaman da komşunun evine gidiyorlar, telesafir oluyorlar. Onun için eve bir televizyon aldım." diyor. Dedim ki; Onun için eve bir televizyon aldım." diyor.

Dedim ki;

"Vallahi hiç karışmam, vebali sana." "Vallahi hiç karışmam, vebali sana."

O senden habersiz telesafir komşunun evine gidiyor,O senden habersiz telesafir komşunun evine gidiyor, vebali ona, ama sen eve televizyonu aldınmı vebali sana. Bunun şakası yok. vebali ona, ama sen eve televizyonu aldınmı vebali sana. Bunun şakası yok. Kadın çıktı, oynadı, şarkı söyledi, kolunu bacağını gösterdi; günahı sana. Ona da var sana da var. Kadın çıktı, oynadı, şarkı söyledi, kolunu bacağını gösterdi; günahı sana. Ona da var sana da var. Bu işin yağması yok, şakası yok. Yani böyle şey olmaz. Bu işin yağması yok, şakası yok. Yani böyle şey olmaz.

İze'ste'zene ehadüküm selâsen fe-lem-yü'zen lehu fe'l-yerci'. İze'ste'zene ehadüküm selâsen fe-lem-yü'zen lehu fe'l-yerci'.

Helali helal bileceğiz, haramı haram bileceğiz; sağa sola kaymadan işimizi yapacağız. Helali helal bileceğiz, haramı haram bileceğiz; sağa sola kaymadan işimizi yapacağız.

Birde ben ona dedim ki "Bak sen eve televizyonu alıyorsun, ne oluyor?Birde ben ona dedim ki "Bak sen eve televizyonu alıyorsun, ne oluyor? Televizyon, telefisyon; telef zamanı, telef makinesi." Neden? Televizyon, telefisyon; telef zamanı, telef makinesi."

Neden?

Beş tane mi, altı tane mi program var.Beş tane mi, altı tane mi program var. Bakalım şunda ne diyor, bakalım bunda ne diyor, bakalım bunda ne var?Bakalım şunda ne diyor, bakalım bunda ne diyor, bakalım bunda ne var? Ha bu film güzelmiş, bunu seyredelim, ha bu bittikten sonra başka hangi film var?Ha bu film güzelmiş, bunu seyredelim, ha bu bittikten sonra başka hangi film var? Zaman ne oluyor? Telef oluyor. Televizyon olan evde çocuk hafız olamaz. Zaman ne oluyor? Telef oluyor.

Televizyon olan evde çocuk hafız olamaz.

Neden? Televizyon var. Çocuk sen yokken seyredecek, annesi yokken seyredecek,Neden?

Televizyon var. Çocuk sen yokken seyredecek, annesi yokken seyredecek,
okuldan geldiği zaman seyredecek. Hafız olamaz,alim olamaz.okuldan geldiği zaman seyredecek. Hafız olamaz,alim olamaz. İlim yapılamaz, dinî bilgiler öğrenilemez. Neden? İlim yapılamaz, dinî bilgiler öğrenilemez.

Neden?

Telef makinesi var. Zaman telef oluyor. Eğer çocuğunu alim olarak yetiştirmek istiyorsan,Telef makinesi var. Zaman telef oluyor. Eğer çocuğunu alim olarak yetiştirmek istiyorsan, hafız olarak yetiştirmek istiyorsan, kendin evinde hayır bereket olsun istiyorsan,hafız olarak yetiştirmek istiyorsan, kendin evinde hayır bereket olsun istiyorsan, telefi ortadan kaldıracaksın. telefi ortadan kaldıracaksın.

"Hocam! Televizyon makinesinin ne günahı var?" "Hocam! Televizyon makinesinin ne günahı var?"

"Şeytan bunun neresinde? İçinde mi dışında mı; sağında mı solunda mı?" "Şeytan bunun neresinde? İçinde mi dışında mı; sağında mı solunda mı?"

Bu kullanışa bağlı bir şey. Bizim burada da televizyon var.Bu kullanışa bağlı bir şey. Bizim burada da televizyon var. Burada benim vaazımı, konuşmayı yan tarafta seyrediyorlar, aşağıda seyrediyorlar. Burada benim vaazımı, konuşmayı yan tarafta seyrediyorlar, aşağıda seyrediyorlar. Kullanışa bağlı. Bıçak da kullanışa bağlı; silah da kullanışa bağlı; para da kullanışa bağlı. Kullanışa bağlı. Bıçak da kullanışa bağlı; silah da kullanışa bağlı; para da kullanışa bağlı. Ama eve o televizyonu aldınmı bunları öğrenemezsin,Ama eve o televizyonu aldınmı bunları öğrenemezsin, okuyamazsın, çocukları toplayamazsın; kaçarlar. Hiç almayacaksın, hiç alıştırmayacaksın. okuyamazsın, çocukları toplayamazsın; kaçarlar. Hiç almayacaksın, hiç alıştırmayacaksın. Tadını tattırdınmı bıraktırması zordur. İçkiye alışan sarhoşu bıraktırmak zordur.Tadını tattırdınmı bıraktırması zordur. İçkiye alışan sarhoşu bıraktırmak zordur. Artık o meyhane köşesinde çatlayacak, patlayacak, ölecek.Artık o meyhane köşesinde çatlayacak, patlayacak, ölecek. Alıştımı bir kere; zor. En iyisi alıştırmamak. Alıştımı bir kere; zor. En iyisi alıştırmamak.

Bu gibi konuları öğrenmemiz lazım ve evimizde bir ilim saati olması lazım. Bu gibi konuları öğrenmemiz lazım ve evimizde bir ilim saati olması lazım.

"Çocuklar! Bizim evimizde saat sekizle dokuz arasında dinî konular okunacak; tamam mı?"Çocuklar! Bizim evimizde saat sekizle dokuz arasında dinî konular okunacak; tamam mı? O vakitte hiç birinizden hiçbir mazeret kabul etmiyorum. Burada karşımda dizileceksiniz.O vakitte hiç birinizden hiçbir mazeret kabul etmiyorum. Burada karşımda dizileceksiniz. Albayın tâdat yaptığı gibi hepinizi tâdat edeceğim, sayacağım hepiniz tam olacaksınız." Albayın tâdat yaptığı gibi hepinizi tâdat edeceğim, sayacağım hepiniz tam olacaksınız."

"Bulaşıkları yıkayalım da öyle geleyim." "Bulaşıkları yıkayalım da öyle geleyim."

"Öyle şey yok! Bulaşık kalsın, gece yarısı yıka."Öyle şey yok! Bulaşık kalsın, gece yarısı yıka. Ama saat sekizle dokuz arasında şurada karşıma gel." Ama saat sekizle dokuz arasında şurada karşıma gel."

"Dersim var, yarın imtihan olacağız.Yazılı var." "Dersim var, yarın imtihan olacağız.Yazılı var."

"Sıfır al! Gel şuraya! Sıfır bile alacak olsan şu dersi yap." "Sıfır al! Gel şuraya! Sıfır bile alacak olsan şu dersi yap."

Her gün bir saat bunları okusak dinimizi öğreniriz.Her gün bir saat bunları okusak dinimizi öğreniriz. Namaz nasıl kılınacak, oruç nasıl tutulacak neleri yememiz lazım, neleri yemememiz lazım?Namaz nasıl kılınacak, oruç nasıl tutulacak neleri yememiz lazım, neleri yemememiz lazım? Bunları kimse bilmiyor. Hiçbir haramdan helalden haberi yok. Neden? Bunları kimse bilmiyor. Hiçbir haramdan helalden haberi yok.

Neden?

Okuyacak vakit yok. Kendisi İmam Hatip okuluna gitmemiş; baba bilmez, anne bilmez.Okuyacak vakit yok. Kendisi İmam Hatip okuluna gitmemiş; baba bilmez, anne bilmez. Evde televizyon var. Eve gazete geliyor, mecmua geliyor, müstehcen yayın geliyor.Evde televizyon var. Eve gazete geliyor, mecmua geliyor, müstehcen yayın geliyor. Her türlü menfî şey öğreniliyor, hiçbir müspet öğretim yok.Her türlü menfî şey öğreniliyor, hiçbir müspet öğretim yok. Ondan sonra bekle ki çocuk hayırlı evlat olsun. Ondan sonra bekle ki çocuk hayırlı evlat olsun.

"Çocuk benim yolumda gitmedi. Başka türlü bir insan oldu. Bana âsi oldu." diyor. "Çocuk benim yolumda gitmedi. Başka türlü bir insan oldu. Bana âsi oldu." diyor.

"Sen ne ektin ki ne bekliyorsun? Diken ektiğin yerde buğday mı bitecek sanıyorsun." "Sen ne ektin ki ne bekliyorsun? Diken ektiğin yerde buğday mı bitecek sanıyorsun."

Diken ektiğin yerden diken çıkar. Ne ekersen onu biçersin. Diken ektiğin yerden diken çıkar. Ne ekersen onu biçersin.

Onun için "Zaman ayıracağız." demek istiyorum. Mesela burada bir konu geldi:Onun için "Zaman ayıracağız." demek istiyorum. Mesela burada bir konu geldi: Av helaldir. Şu hayvanlar yenilir, bunlar yenilmez. Önemli bir şey bu.Av helaldir. Şu hayvanlar yenilir, bunlar yenilmez. Önemli bir şey bu. Ne helal ne haram; bunu öğrenmek önemli. Çünkü insan haram lokma yedimi,Ne helal ne haram; bunu öğrenmek önemli. Çünkü insan haram lokma yedimi, 40 sabah namazı kabul olmuyor. Hadi buyur!40 sabah namazı kabul olmuyor. Hadi buyur! Bir haram lokma yediğin zaman 40 sabah namazı kabul olmuyor. Bir haram lokma yediğin zaman 40 sabah namazı kabul olmuyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Haramdan kaçınmadan ne dervişlik olur ne müslümanlık olur. Haramdan kaçınmadan ne dervişlik olur ne müslümanlık olur.

Ele geleni yersin, Dile geleni dersin. Ele geleni yersin,

Dile geleni dersin.

Böyle dervişlik mi olur. Sen derviş olamazsın. diyor Yunus. Böyle dervişlik mi olur.

Sen derviş olamazsın.

diyor Yunus.

O zamandan söylüyor. İlâhi olarak dinliyoruz. "Çok güzel söylemiş.O zamandan söylüyor. İlâhi olarak dinliyoruz. "Çok güzel söylemiş. Sağolsun Yunus, var olsun." diyoruz. Ama işin doğrusu da bu.Sağolsun Yunus, var olsun." diyoruz. Ama işin doğrusu da bu. Haram lokma yememeye de dikkat etmek lazım. Haram lokma yememeye de dikkat etmek lazım.

Bunları da öğretmek lazım, okutmak lazım. Bunları da öğretmek lazım, okutmak lazım.

Hatırlıyorum ben Kennedyler'in babası vardı; öldürülen.Hatırlıyorum ben Kennedyler'in babası vardı; öldürülen. Con fester Kennedy miydi, Robert Kennedy miydi neydi; birisi vardı.Con fester Kennedy miydi, Robert Kennedy miydi neydi; birisi vardı. Sonra bir sürü Kennedyler türedi. Onların hayatlarını okudum: Sonra bir sürü Kennedyler türedi. Onların hayatlarını okudum:

Babaları otoritermiş. Hepsini akşamleyin sofranın etrafında hazır istermiş. Bütün çocukları.Babaları otoritermiş. Hepsini akşamleyin sofranın etrafında hazır istermiş. Bütün çocukları. Hani filmlerde filan görülüyor; uzun bir masa oluyor, mumlar yakılı.Hani filmlerde filan görülüyor; uzun bir masa oluyor, mumlar yakılı. Baba ortaya uca, anne öteki uca oturur, çocuklar dizilirBaba ortaya uca, anne öteki uca oturur, çocuklar dizilir ve akademik yani bilimsel konuşmalar açılırmış. Herkes fikrini söylermiş.ve akademik yani bilimsel konuşmalar açılırmış. Herkes fikrini söylermiş. Baba çocuklarını fikir yürütmeye, muhakeme yürütmeye, konuşmaya alıştırıyor. Baba çocuklarını fikir yürütmeye, muhakeme yürütmeye, konuşmaya alıştırıyor. Tabi ciddi bir eğitimin sonunda kimisi reisicumhur kimisi senatör oldu, şu oldu, bu oldu. Tabi ciddi bir eğitimin sonunda kimisi reisicumhur kimisi senatör oldu, şu oldu, bu oldu. Bunlar dünya makamları fakat çocuğunu ciddi yetiştirmiş. Bunlar dünya makamları fakat çocuğunu ciddi yetiştirmiş.

Bizim evimizde hiçbir ilim öğrenme saati yok, kitap okuma saati yok. Bizim evimizde hiçbir ilim öğrenme saati yok, kitap okuma saati yok.

"Kitap okuma, tutkuların en güzelidir." diyor birisi. "Kitap okuma, tutkuların en güzelidir." diyor birisi.

Var mı böyle bir tutkun? Aşkların, muhabbetlerin, tutkuların en güzeli neymiş? Var mı böyle bir tutkun?

Aşkların, muhabbetlerin, tutkuların en güzeli neymiş?

Kitap okumakmış. "Senin böyle bir tutkun var mı?" Kitap okumakmış.

"Senin böyle bir tutkun var mı?"

"Yok." "Ne yaparsın?" "Yok."

"Ne yaparsın?"

"Nefes alırım, su içerim, yemek yerim, yaşarım." "Nefes alırım, su içerim, yemek yerim, yaşarım."

Bu da gıda, ilim de gıda; hem de en kıymetli gıdaBu da gıda, ilim de gıda; hem de en kıymetli gıda ve ilim öğrendiğin zaman en büyük sevabı kazanıyorsun.ve ilim öğrendiğin zaman en büyük sevabı kazanıyorsun. Böyle yapmıyor; millet kitap okumaktan yana değil. Yayınevi çalıştıran birisinden duydum;Böyle yapmıyor; millet kitap okumaktan yana değil. Yayınevi çalıştıran birisinden duydum; "Bizim zamane müslümanları okumuyor." diyormuş. "Bizim zamane müslümanları okumuyor." diyormuş.

Okumuyor! Ne olacak? Birisi video kaseti döndürecek.Okumuyor!

Ne olacak?

Birisi video kaseti döndürecek.
Çünkü millet okumuyor ancak seyrediyor. Veyahut ses bandı, teyp bandı olacak.Çünkü millet okumuyor ancak seyrediyor. Veyahut ses bandı, teyp bandı olacak. Arabayla giderkenarabanın teybine koyacak, oradan dinleyecek.Arabayla giderkenarabanın teybine koyacak, oradan dinleyecek. Ankara'ya gidinceye kadar altı saat. Yarısında da bıkar, artık kapatır.Ankara'ya gidinceye kadar altı saat. Yarısında da bıkar, artık kapatır. Neyse yolda ne öğrenirse o oluyor. Ona da razıyız ama insan ciddi kitapları okumalı. Neyse yolda ne öğrenirse o oluyor. Ona da razıyız ama insan ciddi kitapları okumalı.

Okuma alışkanlığı, okuma tutkusu yoksa bir insanda; o büyük bir insan olamaz.Okuma alışkanlığı, okuma tutkusu yoksa bir insanda; o büyük bir insan olamaz. O evden büyük bir insan yetişmez. Okuma alışkanlığı olacak.O evden büyük bir insan yetişmez.

Okuma alışkanlığı olacak.
Bunu önemli bir şey olarak uygulamaya geçirin. Bugünün sonuncu hadîs-i şerifi: Bunu önemli bir şey olarak uygulamaya geçirin.

Bugünün sonuncu hadîs-i şerifi:

İze'ste'zene ehadüküm salâsen fe-lemyu'zen lehû fe'l-yerci'. İze'ste'zene ehadüküm salâsen fe-lemyu'zen lehû fe'l-yerci'.

Bu da pek çok kaynaktan Ebû Musa ve Ebû Said ve daha başka râvîlerdenBu da pek çok kaynaktan Ebû Musa ve Ebû Said ve daha başka râvîlerden -rıdvanullahiTeâlâ aleyhim ecmaîn- rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.-rıdvanullahiTeâlâ aleyhim ecmaîn- rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:

"Sizden biriniz üç defa izin istediği halde izin verilmezse dönsün." Ne demek bu? "Sizden biriniz üç defa izin istediği halde izin verilmezse dönsün."

Ne demek bu?

İslâm'ın âdâb-ı muâşereti var. Âdâb-ı muaşeret, nezaket kaideleri; bunları öğreneceksiniz.İslâm'ın âdâb-ı muâşereti var. Âdâb-ı muaşeret, nezaket kaideleri; bunları öğreneceksiniz. Geçen haftalar da söyledim. Çarşamba Müftüsü Ahmed Hulusi Efendi Mecmâu'l-âdâb diye bir kitap yazmışGeçen haftalar da söyledim. Çarşamba Müftüsü Ahmed Hulusi Efendi Mecmâu'l-âdâb diye bir kitap yazmış Orada her şeyin âdâbını yazmış. Böyle kitaplara büyük ihtiyaç var.Orada her şeyin âdâbını yazmış. Böyle kitaplara büyük ihtiyaç var. Her şeyi âdabına göre uygun yapmayı öğrenmemiz lazım. Her şeyi âdabına göre uygun yapmayı öğrenmemiz lazım.

Âdâbdan birisi de nedir? İnsan bir yere gittiği zaman kapıda üç defa izin isteyecek.Âdâbdan birisi de nedir?

İnsan bir yere gittiği zaman kapıda üç defa izin isteyecek.
Birisinin evine ziyarete gitti, bir kapıya gitti; ev, büro veya kapalı bir kapı.Birisinin evine ziyarete gitti, bir kapıya gitti; ev, büro veya kapalı bir kapı. Oraya gittiği zaman kapıda üç defa izin isteyecek. Oraya gittiği zaman kapıda üç defa izin isteyecek.

İzin istemekmuhtelif şekillerde olur: Seslenmekle olur, "Filanca evde mi acaba?İzin istemekmuhtelif şekillerde olur: Seslenmekle olur, "Filanca evde mi acaba? Orada kimse yok mu?" gibi şeyler. Veya vurmakla olur, tak tak tak vurursun.Orada kimse yok mu?" gibi şeyler. Veya vurmakla olur, tak tak tak vurursun. Eskiden kapılarda tokmak vardı, vurulurdu; şimdi zil var.Eskiden kapılarda tokmak vardı, vurulurdu; şimdi zil var. Zil, çalıyorsun; cik cik cik kuş sesi çıkıyor veya zil zırlıyor içeriye bir ikaz. Zil, çalıyorsun; cik cik cik kuş sesi çıkıyor veya zil zırlıyor içeriye bir ikaz.

Üç defa izin isteyecek. "Eğer izin verilmezse, kapı açılmazsa, içeri girme müsaadesi olmazsaÜç defa izin isteyecek. "Eğer izin verilmezse, kapı açılmazsa, içeri girme müsaadesi olmazsa o zaman dön, üçten fazla zorlama." deniliyor hadîs-i şerifte; İslâm nezaket dini olduğundan tavsiye bu. o zaman dön, üçten fazla zorlama." deniliyor hadîs-i şerifte; İslâm nezaket dini olduğundan tavsiye bu.

Şimdi bu devirde sizin yapageldiğiniz şeylerden; "gayet normal" demeyin.Şimdi bu devirde sizin yapageldiğiniz şeylerden; "gayet normal" demeyin. Bu törelerin, âdetlerin hiçbirisinin olmadığı bir topluma,Bu törelerin, âdetlerin hiçbirisinin olmadığı bir topluma, bir cemiyete Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bütün bunları âdab olarak öğretti.bir cemiyete Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bütün bunları âdab olarak öğretti. Millet selleme-hüsselam, paldır küldür girer çıkardı;evlerin kapısı yoktu, inşaatlar muntazam değildi,Millet selleme-hüsselam, paldır küldür girer çıkardı;evlerin kapısı yoktu, inşaatlar muntazam değildi, hurma dallarındandı. Evin kapısı olan yere belki bir örtü asılıyordu. Her şey böyleydi.hurma dallarındandı. Evin kapısı olan yere belki bir örtü asılıyordu. Her şey böyleydi. Şimdi çifte kapılar, demir kapılar, çifte kilitler,ziller, her şey var.Şimdi çifte kapılar, demir kapılar, çifte kilitler,ziller, her şey var. Ama eskiden, böyle değilken Efendimiz diyor ki "Bir insanın yanına pattadak girme!" Ama eskiden, böyle değilken Efendimiz diyor ki "Bir insanın yanına pattadak girme!"

İzin istenecek. Kapalı bir kapıdan üç defa izin istenecek; verilirse girilecek,İzin istenecek. Kapalı bir kapıdan üç defa izin istenecek; verilirse girilecek, verilmezse veya cevap olmazsa dönülecek. verilmezse veya cevap olmazsa dönülecek.

Bir insan bir kapıya gittiği zaman kapıya direkt de durmayacak.Bir insan bir kapıya gittiği zaman kapıya direkt de durmayacak. Sağ yanlı veya arkasını dönecek; yüzü oraya bakmayacak. Kapı açıldı. "Kim o?" Sağ yanlı veya arkasını dönecek; yüzü oraya bakmayacak. Kapı açıldı.

"Kim o?"

"Ahmet bey evde mi?Onu görecektim de. Ben filanca." "Ahmet bey evde mi?Onu görecektim de. Ben filanca."

Çünkü kapıyı açan kadın açık olabilir. Hatta "Bir insan açık kapı ve penceredenÇünkü kapıyı açan kadın açık olabilir. Hatta "Bir insan açık kapı ve pencereden baksa içeri girmiş gibi günah olur." diyor Peygamber Efendimiz. İslâmî töre böyle.baksa içeri girmiş gibi günah olur." diyor Peygamber Efendimiz. İslâmî töre böyle. Başkasının kapısına da, penceresine de, açık şeye debakmayacak. Öyle her tarafa bakmak yok.Başkasının kapısına da, penceresine de, açık şeye debakmayacak. Öyle her tarafa bakmak yok. Açık bile olsa bakmayacak. Açık bile olsa bakmayacak. Onun için ilk açıldığı anda görmemek için kapıda da direkt kapıya doğru durmayacak;Onun için ilk açıldığı anda görmemek için kapıda da direkt kapıya doğru durmayacak; yanını dönmüş olacak veya arkası dönük başka yere bakıyormuş gibi duracak.yanını dönmüş olacak veya arkası dönük başka yere bakıyormuş gibi duracak. Gerçi şimdi kapılarda gözetleme delikleri var. Millet içeriden bakıyor, kim olduğunu anlıyor.Gerçi şimdi kapılarda gözetleme delikleri var. Millet içeriden bakıyor, kim olduğunu anlıyor. Onların olmadığı zamanda üç defa çalınır; ondan sonra açılırsaOnların olmadığı zamanda üç defa çalınır; ondan sonra açılırsa maksat beyan edilir, davet edilirse içeri girilir. "Müsait değil." denilirse darılmadan dönülür.maksat beyan edilir, davet edilirse içeri girilir. "Müsait değil." denilirse darılmadan dönülür. Çünkü müsait olmayabilir. Ev hâlidir, bin bir türlü şey vardır; müsait de olmayabilir.Çünkü müsait olmayabilir. Ev hâlidir, bin bir türlü şey vardır; müsait de olmayabilir. İnsanın bu olgunluğu da göstermesi lazım. İnsanın bu olgunluğu da göstermesi lazım. Tabi mümkünse önceden geleceğini bildirmesi, telefon etmesi, saat alması uygun olur.Tabi mümkünse önceden geleceğini bildirmesi, telefon etmesi, saat alması uygun olur. Bunlar güzel kaideler, nezaket kaideleri. İzin alacak. Bunlar güzel kaideler, nezaket kaideleri. İzin alacak.

Kur'ân-ı Kerîm'de de bu hususa dair âdap beyan edilmiş.Kur'ân-ı Kerîm'de de bu hususa dair âdap beyan edilmiş. Biz de her işimizi âdâba uygun bir tarzda yapmaya gayret edelim. Biz de her işimizi âdâba uygun bir tarzda yapmaya gayret edelim.

Allah hepinizden, hepimizdenrazı olsun ve her işimizi nezaket kaidelerine,Allah hepinizden, hepimizdenrazı olsun ve her işimizi nezaket kaidelerine, âdâba uygun tarzda yapmaya cümlemizi muvaffak eylesin. âdâba uygun tarzda yapmaya cümlemizi muvaffak eylesin. Ömrümüzü ârif, edip, zarif, kâmil,salih kullar olarak yaşamayı, geçirmeyi,Ömrümüzü ârif, edip, zarif, kâmil,salih kullar olarak yaşamayı, geçirmeyi, Rabbimizin huzuruna sevaplar kazanmış, yüzü ak, alnı açık varmayı;Rabbimizin huzuruna sevaplar kazanmış, yüzü ak, alnı açık varmayı; cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2