Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İslam Dergisinin 100. Sayısı Basın ve Yayın Çalışmaları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Cemâziye'l-Âhir 1412 / 19.12.1991
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

En Hayırlı Çalışma Ümmete en Çok Fayda Sağlayan Çalışmadır, Ümmetin Salihleri İslam'ı Yaydılar, Dergi Çıkarmanın Zorlukları | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslam Dergisinin 100. Sayısı Basın ve Yayın Çalışmaları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Cemâziye'l-Âhir 1412 / 19.12.1991
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

En Hayırlı Çalışma Ümmete en Çok Fayda Sağlayan Çalışmadır, Ümmetin Salihleri İslam'ı Yaydılar, Dergi Çıkarmanın Zorlukları | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü alâ hayri halkıhî seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâVessalâtü vesselâmü alâ hayri halkıhî seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihîve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâ ba'd: Çok değerli, çok muhterem misafirlerimiz! Emmâ ba'd:

Çok değerli, çok muhterem misafirlerimiz!

Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor kitabını ve bütün öğrencilerin bildiği Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor kitabını ve bütün öğrencilerin bildiği Bayrak şiirini yazmış olan rahmetli Arif Nihat Asya bir derviş idi, zarif bir insandı. Bayrak şiirini yazmış olan rahmetli Arif Nihat Asya bir derviş idi, zarif bir insandı. Benim ilâhiyat fakültesinden profesörüm rahmetli Necati Lugal hocam, Benim ilâhiyat fakültesinden profesörüm rahmetli Necati Lugal hocam, kış gününde trenle yataklı vagonda İstanbul'a gidiyormuş,kış gününde trenle yataklı vagonda İstanbul'a gidiyormuş, Arif Nihat Asya ile yan yana düşmüşler.Arif Nihat Asya ile yan yana düşmüşler. Bana, döndüğü zaman dedi ki; Hayret ettim, sabaha kadar ibadet etti!Bana, döndüğü zaman dedi ki;

Hayret ettim, sabaha kadar ibadet etti!
Sabaha kadar zikir ve ibadet etti! Sabaha kadar zikir ve ibadet etti!

Nur içinde yatsın, cümle geçmişlerimizle beraber Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın, cümle geçmişlerimizle beraber Allah rahmet eylesin.

Bu akşam ezanı ile beraber girmiş olan cuma gecesinde bizden rahmet istedi. Bu akşam ezanı ile beraber girmiş olan cuma gecesinde bizden rahmet istedi.

Onun bir şiirinde diyor ki; Kulluğundan, rızandan hariç umûr verme bana. Onun bir şiirinde diyor ki;

Kulluğundan, rızandan hariç umûr verme bana.

Duası böyle.. Kulluğundan, rızandan hariç umûr verme bana. Duası böyle..

Kulluğundan, rızandan hariç umûr verme bana.

Ufuk ufuk açılan lâyezâl fecrini ver, fücûr verme bana. Ufuk ufuk açılan lâyezâl fecrini ver, fücûr verme bana.

Halka, mahlukata sevgiden gayrı kusur verme ilahî, kusur verme bana. Halka, mahlukata sevgiden gayrı kusur verme ilahî, kusur verme bana.

Mâlum, sevgi, sadece muhabbetullah olur, Allah'a olur. Gayriyi sevmek kusurdur.Mâlum, sevgi, sadece muhabbetullah olur, Allah'a olur. Gayriyi sevmek kusurdur. Ama o gayri, Allahu Teâlâ hazretleri ile ilgili bir gayri olursa o ilgi dolayısıyla o da seviliyor.Ama o gayri, Allahu Teâlâ hazretleri ile ilgili bir gayri olursa o ilgi dolayısıyla o da seviliyor. Mesela Kur'ân-ı Kerîm ama Kitabullah olduğu için seviyoruz. Mesela Kur'ân-ı Kerîm ama Kitabullah olduğu için seviyoruz. Mesela Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mahluk amaMesela Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mahluk ama Resûlullah olduğu için seviyoruz.Resûlullah olduğu için seviyoruz. Yani Allah celle celâluhû ile ilgisi olduğu zaman sevgiye de hak kazanıyor.Yani Allah celle celâluhû ile ilgisi olduğu zaman sevgiye de hak kazanıyor. Ama o bir mutasavvıf edâsıyla, yani biliyor ki masivallah sevilmez, sevilmemeli; Ama o bir mutasavvıf edâsıyla, yani biliyor ki masivallah sevilmez, sevilmemeli; ama onun da bir bakıma teşvik edilen, dinimizde yeri olan bir sevgi olması dolayısıyla da; ama onun da bir bakıma teşvik edilen, dinimizde yeri olan bir sevgi olması dolayısıyla da; "Halka, mahlûkata sevgiden gayrı kusur verme ilahî, kusur verme bana." diye dua ediyor. "Halka, mahlûkata sevgiden gayrı kusur verme ilahî, kusur verme bana." diye dua ediyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhtelif yaşlarda bulunuyoruz, ömrün rüzgar gibi geçtiğini biliyoruz. Muhterem kardeşlerim!

Muhtelif yaşlarda bulunuyoruz, ömrün rüzgar gibi geçtiğini biliyoruz.
Hepimiz şahsî heveslerimizin, isteklerimizin ötesinde bir şeyler yapmak teşneliğini,Hepimiz şahsî heveslerimizin, isteklerimizin ötesinde bir şeyler yapmak teşneliğini, susuzluğunu içimizde duyuyoruz. susuzluğunu içimizde duyuyoruz. Su isteği gibi, çölde susuz kalmış bir insanın su aradığı gibiSu isteği gibi, çölde susuz kalmış bir insanın su aradığı gibi şu fâni ömrümüzde Rabbimizin rızasına uygun acaba ne yapabiliriz, şu fâni ömrümüzde Rabbimizin rızasına uygun acaba ne yapabiliriz, O'nun dergahına layık amel işleyemeyiz ama ne yapabiliriz diye onun çırpınışları içinde O'nun dergahına layık amel işleyemeyiz ama ne yapabiliriz diye onun çırpınışları içinde karınca kararınca çalışmalar yapıyoruz. karınca kararınca çalışmalar yapıyoruz.

Bu çalışmalar içinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in verdiği ölçüye göre Bu çalışmalar içinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in verdiği ölçüye göre bu çalışmaların en kıymetlisi, Ümmet-i Muhammed'e faydası en çok dokunanıdır. bu çalışmaların en kıymetlisi, Ümmet-i Muhammed'e faydası en çok dokunanıdır. Yani sonuç itibarı ile Ümmet-i Muhammed'e yaptığımız çalışma ne kadar fazla fayda sağlıyorsa,Yani sonuç itibarı ile Ümmet-i Muhammed'e yaptığımız çalışma ne kadar fazla fayda sağlıyorsa, o zaman çalışmamız o kadar güzel bir çalışma, hayırlı bir çalışma olmuş oluyor. o zaman çalışmamız o kadar güzel bir çalışma, hayırlı bir çalışma olmuş oluyor.

Üzerinde doktora çalışması yaptığım bir Osmanlı âlimi vardı. Üzerinde doktora çalışması yaptığım bir Osmanlı âlimi vardı. Yüz hadis ve 100 hikayeden müteşekkil bir manzum eser meydana getirmiş. Yüz hadis ve 100 hikayeden müteşekkil bir manzum eser meydana getirmiş. Manzûme ama hadîs-i şerîflerin izahı. Diyor ki; "Bu sana ölmez oğuldur ey Hatip!"Manzûme ama hadîs-i şerîflerin izahı. Diyor ki; "Bu sana ölmez oğuldur ey Hatip!" Kendisi Hatipoğlu. Yani kitap sana ölmeyen bir evlat gibidir,Kendisi Hatipoğlu. Yani kitap sana ölmeyen bir evlat gibidir, arkandan senin yâdını yaptıracak bir şeydir. arkandan senin yâdını yaptıracak bir şeydir.

Biz de bir sadaka-i câriye olsun, arkamızdan bizden sonra da sevap kazanmamıza Biz de bir sadaka-i câriye olsun, arkamızdan bizden sonra da sevap kazanmamıza vesile olsun diye çalışmalar yapıyoruz. vesile olsun diye çalışmalar yapıyoruz. Bu Ümmet-i Muhammed'in salihlerinin umumî arzusu, umumî temayülü.Bu Ümmet-i Muhammed'in salihlerinin umumî arzusu, umumî temayülü. Dünyanın her yerinde biz böyleyiz. Müslüman kardeşlerimizle bir şeyler yapmak istiyoruz. Dünyanın her yerinde biz böyleyiz. Müslüman kardeşlerimizle bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu yapmak istediğimiz şeyler içinde en faydalı olanını bulmaya çalışıyoruz. Bu yapmak istediğimiz şeyler içinde en faydalı olanını bulmaya çalışıyoruz.

Muhterem kardeşlerim! Bir insanı doyurabiliriz ama bir günün üçte biri yetiyor bu doyurma. Muhterem kardeşlerim!

Bir insanı doyurabiliriz ama bir günün üçte biri yetiyor bu doyurma.
Yani üç öğün yemek yeniliyor, üçte biri. Elbise alabiliriz, yıpranıyor… Yani üç öğün yemek yeniliyor, üçte biri. Elbise alabiliriz, yıpranıyor…

Hayır yolları içinde, insanlara [yapılan] hayrın çeşitleri içinde onları Allah'ın yoluna kazanmak,Hayır yolları içinde, insanlara [yapılan] hayrın çeşitleri içinde onları Allah'ın yoluna kazanmak, Allah'ın yoluna çekmek, sırât-ı müstakîme getirmekten daha güzeli yok!Allah'ın yoluna çekmek, sırât-ı müstakîme getirmekten daha güzeli yok! Yani bir insan eğer sizin vasıtanızla hidayete ermişse, sırât-ı müstakîme girmişse Yani bir insan eğer sizin vasıtanızla hidayete ermişse, sırât-ı müstakîme girmişse ya da sırât-ı müstakîmde yürüyen bir insan sizin vasıtanızla hayırlı bir şey yapmışsa, ya da sırât-ı müstakîmde yürüyen bir insan sizin vasıtanızla hayırlı bir şey yapmışsa, siz de onun yaptığı o hayrı işlemiş kadar sevap alıyorsunuz. siz de onun yaptığı o hayrı işlemiş kadar sevap alıyorsunuz.

ed-Dâllü ale'l-hayri ke-fâ'ilihî. Bu da bir umumi kâide. ed-Dâllü ale'l-hayri ke-fâ'ilihî.

Bu da bir umumi kâide.
Yani, "Vesileler de asil fâiller kadar; kılavuzluk edenler, delalet edenler, vesile olanlar, Yani, "Vesileler de asil fâiller kadar; kılavuzluk edenler, delalet edenler, vesile olanlar, sebep olanlar da asıl fâiller kadar sevap kazanıyor." sebep olanlar da asıl fâiller kadar sevap kazanıyor."

Onun için insanların ömür boyu faydalar üretecek bir insan hâline gelmesine çalışmak,Onun için insanların ömür boyu faydalar üretecek bir insan hâline gelmesine çalışmak, hidayetine vesile olmak, irşad olmasına, doğru yola gelmesine, âsî ise tevbekâr olmasına sebep olmakhidayetine vesile olmak, irşad olmasına, doğru yola gelmesine, âsî ise tevbekâr olmasına sebep olmak en önemli çalışma oluyor.en önemli çalışma oluyor. İmansız ise, imanı tanıması en önemli çalışma oluyor. İmansız ise, imanı tanıması en önemli çalışma oluyor.

Uzun sakallı bir hoca kardeşimiz vardı, Cemaatü't-Tebliğ'den. Uzun sakallı bir hoca kardeşimiz vardı, Cemaatü't-Tebliğ'den. O anlatmıştı, ben de çok severim onun bu anlattığı hadiseyi. O anlatmıştı, ben de çok severim onun bu anlattığı hadiseyi. Cemaatü't-Tebliğ, muhtelif yerlere irşad için heyetler halinde çıkan insanlar.Cemaatü't-Tebliğ, muhtelif yerlere irşad için heyetler halinde çıkan insanlar. Sonra gittikleri yerlerden de ana merkezlerine dönüyorlar, orada yıllık toplantılarını yapıyorlar, Sonra gittikleri yerlerden de ana merkezlerine dönüyorlar, orada yıllık toplantılarını yapıyorlar, yaptıkları çalışmaların sonuçlarını inceliyorlar.yaptıkları çalışmaların sonuçlarını inceliyorlar. Doğru yola kazandıkları insanları getiriyorlar, onları o cemiyetle tanıştırıyorlar. Doğru yola kazandıkları insanları getiriyorlar, onları o cemiyetle tanıştırıyorlar. Mesela, Bangladeş'te toplantı yapıyorlar, Bangladeş'in başkanı da geliyor toplantıya...Mesela, Bangladeş'te toplantı yapıyorlar, Bangladeş'in başkanı da geliyor toplantıya... Büyük alanlarda muazzam toplantılar yapıyorlar. Büyük alanlarda muazzam toplantılar yapıyorlar.

Hani Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri için söylerler;Hani Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri için söylerler; mânevî makamların hangisine yükseldiysem önümde mânevî makamların hangisine yükseldiysem önümde bu Türkmen kocasını gördüm diye.bu Türkmen kocasını gördüm diye. Yunus Emre'yi söylemiş diye, menkabede böyle [geçiyor].Yunus Emre'yi söylemiş diye, menkabede böyle [geçiyor]. Yani kendisi [o makama] yeni çıkmış, kendisinden evvel Yunus'un daha önce oraya çıktığını, Yani kendisi [o makama] yeni çıkmış, kendisinden evvel Yunus'un daha önce oraya çıktığını, kendisinden ileride olduğunu gördüm diye söylemiş tarzında bir menkabe var. kendisinden ileride olduğunu gördüm diye söylemiş tarzında bir menkabe var.

Ben kardeşiniz de, âciz ve nâçiz bir kardeşiniz olarak nereye gittiysem Ben kardeşiniz de, âciz ve nâçiz bir kardeşiniz olarak nereye gittiysem bu Cemaatü't-Tebliğ'i gördüm, nereye gittiysem!..bu Cemaatü't-Tebliğ'i gördüm, nereye gittiysem!.. Bizden önce gitmişler, tanımışlar, yerleşmişler, mescit yapmışlar... Bizden önce gitmişler, tanımışlar, yerleşmişler, mescit yapmışlar... Yani ister beğenelim, ister kızalım, ister sevelim, ister sevmeyelim Yani ister beğenelim, ister kızalım, ister sevelim, ister sevmeyelim -çünkü sevmeyen kardeşler de var, biliyorum, politik çalışma yapmıyorlar diye sevmiyorlar. -çünkü sevmeyen kardeşler de var, biliyorum, politik çalışma yapmıyorlar diye sevmiyorlar. Yani niye politik çalışmalar yapmıyorlar diye-Yani niye politik çalışmalar yapmıyorlar diye- ama ben onlar vasıtası ile müslüman olmuş çok insan gördüm. ama ben onlar vasıtası ile müslüman olmuş çok insan gördüm.

Siz topluma bir tane müslüman kazanabildiniz mi? Siz topluma bir tane müslüman kazanabildiniz mi?

Birisini eliniz tutup da İslâm'a çekti mi? Ama ben onlardan çok gördüm. Birisini eliniz tutup da İslâm'a çekti mi?

Ama ben onlardan çok gördüm.

Avustralya'da bir kırmızı sakallı, uzun boylu, çarşafa bürünmüş veya battaniyeye bürünmüşAvustralya'da bir kırmızı sakallı, uzun boylu, çarşafa bürünmüş veya battaniyeye bürünmüş Pakistanlı kılıklı birisini gördüm; sevimli, nurlu, bizim Mehmet Ali'lerin camisinde. Pakistanlı kılıklı birisini gördüm; sevimli, nurlu, bizim Mehmet Ali'lerin camisinde. Arapça sordum, cevap verdi. Sonra İngilizce konuştuk, devam ettik. Arapça sordum, cevap verdi. Sonra İngilizce konuştuk, devam ettik. Avustralyalı'ymış. Kökten, asıldan İngiliz'miş ama müslüman olmuş.Avustralyalı'ymış. Kökten, asıldan İngiliz'miş ama müslüman olmuş. Yani bu kardeşlerimiz sayesinde, çalışmaları sayesinde müslüman olmuş Yani bu kardeşlerimiz sayesinde, çalışmaları sayesinde müslüman olmuş ve ismi Mark iken Ekrem ismini, Peygamber Efendimiz'in sıfatını almış. ve ismi Mark iken Ekrem ismini, Peygamber Efendimiz'in sıfatını almış.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hayatına baktığımız zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hayatına baktığımız zaman bütün çalışmalarının insanları doğru yola çekme çalışması olduğunu görüyoruz. bütün çalışmalarının insanları doğru yola çekme çalışması olduğunu görüyoruz. Yani; İn aleyke ille'l-belâğ. "Senin üzerine ancak tebliğ etmek vazifesi vardır ey resûlüm" diyeYani;

İn aleyke ille'l-belâğ. "Senin üzerine ancak tebliğ etmek vazifesi vardır ey resûlüm" diye
Kur'ân-ı Kerîm'in gösterdiği tarzda İslâm'ı anlatmak, tanıtmak, yaymak, Kur'ân-ı Kerîm'in gösterdiği tarzda İslâm'ı anlatmak, tanıtmak, yaymak, insanları İslâm'a çekmek, doğru yola kazanmak için çalışmış. insanları İslâm'a çekmek, doğru yola kazanmak için çalışmış. Peygamberliğinin, vazifesinin özü, ana istikameti, temeli bu!.. Peygamberliğinin, vazifesinin özü, ana istikameti, temeli bu!..

Ve bu çalışmasını kahır çekerek, Taif'e gittiği zaman taşlanıp topuğu yaralanmak sûreti ile,Ve bu çalışmasını kahır çekerek, Taif'e gittiği zaman taşlanıp topuğu yaralanmak sûreti ile, hiç kimse kendisine iltifat etmeyip bir bağ evine sığınmak tarzında; hiç kimse kendisine iltifat etmeyip bir bağ evine sığınmak tarzında; Hacılar Mekke'ye ziyarete geldiği zaman, cahiliye devrinin âdetleri üzerineHacılar Mekke'ye ziyarete geldiği zaman, cahiliye devrinin âdetleri üzerine Mina'da, Müzdelife'de, Arafat'ta İslâm'ı gelen heyetlere anlatarak,Mina'da, Müzdelife'de, Arafat'ta İslâm'ı gelen heyetlere anlatarak, onları İslâm'a çağırarak; kavminden büyük ezâlar görerek, ablukalar altına alınarak,onları İslâm'a çağırarak; kavminden büyük ezâlar görerek, ablukalar altına alınarak, ibadetleri engellenmeye çalışmasına rağmen, kendisine caydırıcı pek çok teklifler de,ibadetleri engellenmeye çalışmasına rağmen, kendisine caydırıcı pek çok teklifler de, cazip teklifler de yapıldığı halde;cazip teklifler de yapıldığı halde; "Bir elime kameri, bir elime güneşi verseniz, bir elimde ay, bir elimde güneş, "Bir elime kameri, bir elime güneşi verseniz, bir elimde ay, bir elimde güneş, her türlü imkânı sağlasanız bu davadan vazgeçmem, bu benim vazifem." diye her türlü imkânı sağlasanız bu davadan vazgeçmem, bu benim vazifem." diye söyleyerek bu tebliğ, irşad, imanı talim ve insanları doğrusöyleyerek bu tebliğ, irşad, imanı talim ve insanları doğru yola çekme çalışmasını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatı boyunca yaptı.yola çekme çalışmasını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatı boyunca yaptı. Onun için tebliğ ve irşad çalışması, okuma, yazma, ilim,Onun için tebliğ ve irşad çalışması, okuma, yazma, ilim, İslâm'ın en sevaplı faaliyetlerinden biri olarak hadis kitaplarımızda anlatılır. İslâm'ın en sevaplı faaliyetlerinden biri olarak hadis kitaplarımızda anlatılır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu mücadelelerde iş savaşa döküldüğü zamanPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu mücadelelerde iş savaşa döküldüğü zaman dahî durmadı, yılmadı ve o savaşların sonunda nihayet Cezîretü'l-Arab denilen dahî durmadı, yılmadı ve o savaşların sonunda nihayet Cezîretü'l-Arab denilen Arabistan yarımadasından şirk ve puta tapıcılık, şeytana kulluk sürülmüş oldu. Arabistan yarımadasından şirk ve puta tapıcılık, şeytana kulluk sürülmüş oldu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yetiştirdiği müslümanları, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yetiştirdiği müslümanları, yetişecek insanlara rehber olsunlar diye muhtelif kabilelere gönderdiklerini biliyoruz.yetişecek insanlara rehber olsunlar diye muhtelif kabilelere gönderdiklerini biliyoruz. Yemen'e, Bahreyn'e, bu kabilelere çeşitli öğretmenler, kurrâlar, dini öğretecek,Yemen'e, Bahreyn'e, bu kabilelere çeşitli öğretmenler, kurrâlar, dini öğretecek, muallimlik yapacak kimseler gönderdiğini biliyoruz.muallimlik yapacak kimseler gönderdiğini biliyoruz. Kendisi Medîne-i Münevvere'ye hicret etmeden önce, Kendisi Medîne-i Münevvere'ye hicret etmeden önce, yıllar önce Musab b. Umeyr, Es'ad b. Zürâre gibi rıdvanullahi aleyhim ecmaîn vazifeli sahabinin yıllar önce Musab b. Umeyr, Es'ad b. Zürâre gibi rıdvanullahi aleyhim ecmaîn vazifeli sahabinin oraya gönderildiğini biliyoruz. oraya gönderildiğini biliyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bundan sonraPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bundan sonra İslâm'a onları davet etmek için başka ülkelerin hükümdarlarına da mektuplar yazdı. İslâm'a onları davet etmek için başka ülkelerin hükümdarlarına da mektuplar yazdı. Mesela Bizans imparatoru Heraklius'e, Mısır hükümdarı Mukavkis'e, Habeş imparatoruna,Mesela Bizans imparatoru Heraklius'e, Mısır hükümdarı Mukavkis'e, Habeş imparatoruna, Bahreyn emirine, Sasanî imparatoruna mektup yazdı.Bahreyn emirine, Sasanî imparatoruna mektup yazdı. Ve Veda Haccında; "Tebliğ ettim mi yâ Rabbi? Şahit ol yâ Rabbi!" diyerekVe Veda Haccında; "Tebliğ ettim mi yâ Rabbi? Şahit ol yâ Rabbi!" diyerek ömrü boyunca İslâm'ı yaymak için çalıştığını bize bir numune hayat olarak göstererek ömrü boyunca İslâm'ı yaymak için çalıştığını bize bir numune hayat olarak göstererek âhirete irtihal eyledi. âhirete irtihal eyledi.

Ümmet-i Muhammed'in salihleri, ellerindeki her imkân ve o zaman için Ümmet-i Muhammed'in salihleri, ellerindeki her imkân ve o zaman için mevcut olan her çare ile Allah'ın dinini her yere yaydılar.mevcut olan her çare ile Allah'ın dinini her yere yaydılar. Böylece İslâm dini okyanusları geçti, adalara ulaştı, kıtaları geçti, Böylece İslâm dini okyanusları geçti, adalara ulaştı, kıtaları geçti, Cebeli Tarık'ı geçti Fransa'ya ulaştı. Mecmuamızın bir sayısında, okuyucularımız hatırlayacak, Cebeli Tarık'ı geçti Fransa'ya ulaştı.

Mecmuamızın bir sayısında, okuyucularımız hatırlayacak,
Sekizinci asırda İngiltere kralı; Lâ ilâhe illallah Muhammedun resûlullah yazılı para basıp kullanmış.Sekizinci asırda İngiltere kralı; Lâ ilâhe illallah Muhammedun resûlullah yazılı para basıp kullanmış. Sekizinci asırda İngiltere kralı böyle para kullanmış, bunu biliyoruz. Sekizinci asırda İngiltere kralı böyle para kullanmış, bunu biliyoruz.

Şimdi sıra bize geldi. Biz de selef-i sâlihînimiz, sâdât-ı meşâyihimiz gibi, Şimdi sıra bize geldi. Biz de selef-i sâlihînimiz, sâdât-ı meşâyihimiz gibi, bizden önceki insanlar, müslümanlar, kâmil insanlar gibi bizden önceki insanlar, müslümanlar, kâmil insanlar gibi onların gösterdiği istikamette çalışmak durumundayız. onların gösterdiği istikamette çalışmak durumundayız. Ve karşımızda muazzam bir emperyalizm cephesi var.Ve karşımızda muazzam bir emperyalizm cephesi var. Çok isabetle, çok arifâne bize bildirildiği gibi; Çok isabetle, çok arifâne bize bildirildiği gibi;

el-Küfrü milletün vâhidetün. "Kâfirler yekpâre bir duvar karşımızda." el-Küfrü milletün vâhidetün. "Kâfirler yekpâre bir duvar karşımızda." Bizler de yekpâre bir İslâm kitlesi olmak zorundayız. Bizler de yekpâre bir İslâm kitlesi olmak zorundayız. Karşımızdakiler yekpâre bir küfür duvarı. Karşımızdakiler yekpâre bir küfür duvarı. Ve bu küfür duvarı eskiden bizim ecdadımızı cezbetmiyordu. Ve bu küfür duvarı eskiden bizim ecdadımızı cezbetmiyordu. [Kafire karşı] şöyle [dönülüp] de yüzüne bakacak bir sevgi ve sempati yoktu. [Kafire karşı] şöyle [dönülüp] de yüzüne bakacak bir sevgi ve sempati yoktu. Bizden önceki nesillerin içinde ve gönüllerinde [kâfirlerin] yerleri yoktu, Bizden önceki nesillerin içinde ve gönüllerinde [kâfirlerin] yerleri yoktu, onlara tepeden bakıyorlardı.onlara tepeden bakıyorlardı. Onları hor ve hakir görüyorlardı. Halk arasında kullanılan tabir; "pis gâvur". Onları hor ve hakir görüyorlardı. Halk arasında kullanılan tabir; "pis gâvur". Dede Korkut kitaplarında geçen tabir; "dini bozuk, kâfir" diye geçiyordu.Dede Korkut kitaplarında geçen tabir; "dini bozuk, kâfir" diye geçiyordu. Fakat şimdi ehl-i İslâm'ın karşısındaki tek bir millet olarak ehl-i küfür... Fakat şimdi ehl-i İslâm'ın karşısındaki tek bir millet olarak ehl-i küfür... Rusya olabilir, adına Almanya, İspanya, Amerika, Brezilya, Japonya, Çin denilebilir ama;Rusya olabilir, adına Almanya, İspanya, Amerika, Brezilya, Japonya, Çin denilebilir ama; el-Küfrü milletün vâhidetün. el-Küfrü milletün vâhidetün.

Şuanda bunlar bizim karşımıza yüksek bir teknoloji ile çıkmış bulunuyorlar.Şuanda bunlar bizim karşımıza yüksek bir teknoloji ile çıkmış bulunuyorlar. Bizim elimizde olmayan âlet ve vasıtalara sahipler ve kendi hayat seviyelerini, Bizim elimizde olmayan âlet ve vasıtalara sahipler ve kendi hayat seviyelerini, refah seviyelerini müslümanların hayat seviyesinden çok yukarıya çıkarmış,refah seviyelerini müslümanların hayat seviyesinden çok yukarıya çıkarmış, maddî konforun zirvesine ulaşmış durumdalar. maddî konforun zirvesine ulaşmış durumdalar. Buluşlarını, teknolojilerini insanın rahatına tahsis etmiş durumdalar. Buluşlarını, teknolojilerini insanın rahatına tahsis etmiş durumdalar. Çeşitli ilimlerde muazzam gelişmeler var. Çeşitli ilimlerde muazzam gelişmeler var.

Şimdi bu gelişmelerin karşısında bugünün müslümanı kendisini aşağıda hissediyor. Şimdi bu gelişmelerin karşısında bugünün müslümanı kendisini aşağıda hissediyor. İmanının izzetini duyamıyor, yaşayamıyor. İmanının en kıymetli varlığı olduğunu bilemeyen İmanının izzetini duyamıyor, yaşayamıyor. İmanının en kıymetli varlığı olduğunu bilemeyen müslümanlar meydana geldi.müslümanlar meydana geldi. Kâfiri çeşitli şekillerde takdir edenler, beğenenler meydana geldi. Kâfiri çeşitli şekillerde takdir edenler, beğenenler meydana geldi.

Önce teknolojisini beğenirken sonra yaşam tarzını, giyim tarzını,Önce teknolojisini beğenirken sonra yaşam tarzını, giyim tarzını, eğlenme tarzını, kafa yapısını beğenmek başladı. eğlenme tarzını, kafa yapısını beğenmek başladı. Arkasından ahlâksızlıklarını bile beğenmeye başladı.Arkasından ahlâksızlıklarını bile beğenmeye başladı. [Avrupa'da yapılan] Fasching bayramlarını bile beğenenler var;[Avrupa'da yapılan] Fasching bayramlarını bile beğenenler var; "Ne güzel, insanlar deşarj oluyor işte!" diyor."Ne güzel, insanlar deşarj oluyor işte!" diyor. Zilzurna sarhoş olan insanların birbirlerine saldırmalarına, sokak ortasında yürüyen Zilzurna sarhoş olan insanların birbirlerine saldırmalarına, sokak ortasında yürüyen bir insanın karşıdan gelen karı kocadan hiç çekinmeden kocasının yanında karısının boynuna sarılıp bir insanın karşıdan gelen karı kocadan hiç çekinmeden kocasının yanında karısının boynuna sarılıp öpmesine gülüp geçiyorlar.öpmesine gülüp geçiyorlar. Ahlâkta bu kadar dejenerasyon meydana gelmiş, sonra bu ahlâk makbul gibi Ahlâkta bu kadar dejenerasyon meydana gelmiş, sonra bu ahlâk makbul gibi görünmeye başla[n]dı!görünmeye başla[n]dı! Çünkü onlar sanki bu ahlâksızlıklarıyla bu teknolojik seviyeye ulaşmışlar gibi Çünkü onlar sanki bu ahlâksızlıklarıyla bu teknolojik seviyeye ulaşmışlar gibi bir yanlış düşünce ile bu noktaya [gelindi].bir yanlış düşünce ile bu noktaya [gelindi]. Ve onlar da İslâm düşmanlıklarında, çalışmalarında bu teknolojiyi Ve onlar da İslâm düşmanlıklarında, çalışmalarında bu teknolojiyi ve bu maddî imkanları kullanmaya başladılar. ve bu maddî imkanları kullanmaya başladılar.

Böylece İslâm diyarlarında irtidat olayları başladı. İrtidat eskiden hududa en yakın illerde, Böylece İslâm diyarlarında irtidat olayları başladı. İrtidat eskiden hududa en yakın illerde, savaşlarda el değiştiren topraklarda cebrî birtakım hareketlerle görülürken,savaşlarda el değiştiren topraklarda cebrî birtakım hareketlerle görülürken, bugün irtidat insanların, müslümanların hanelerine girdi. bugün irtidat insanların, müslümanların hanelerine girdi. Baba müslüman, evlat kâfir; evlat müslüman, anne kâfir; anne müslüman, Baba müslüman, evlat kâfir; evlat müslüman, anne kâfir; anne müslüman, kız kâfir gibi bir durumla karşı karşıya geldik. kız kâfir gibi bir durumla karşı karşıya geldik.

İslâm'ın öğretilmesi, müdafaa edilmesi için eski alimlerimiz, İslâm'ın öğretilmesi, müdafaa edilmesi için eski alimlerimiz, eski müslümanlar mesela felsefeyi sevmezken, kelamı sevmezken; mesela bazı büyüklereski müslümanlar mesela felsefeyi sevmezken, kelamı sevmezken; mesela bazı büyükler Zemmü'l-Kelam ve Ehlihî diye kitaplar yazarken, İslâm'ın savunması için o ilim gelişmişti. Zemmü'l-Kelam ve Ehlihî diye kitaplar yazarken, İslâm'ın savunması için o ilim gelişmişti. Şimdi de İslâm diyarlarında İslâm'ın yayılması değil, müslümanların evlatlarının korunması bile zor hâle gelmeye başladı. Şimdi de İslâm diyarlarında İslâm'ın yayılması değil, müslümanların evlatlarının korunması bile zor hâle gelmeye başladı. Evlatlarını bile aileler koruyamaz, babalar evlatlarına söz geçiremez duruma geldi.Evlatlarını bile aileler koruyamaz, babalar evlatlarına söz geçiremez duruma geldi. Çünkü evlat okulda okuduktan sonra babasının annesinin karşısına çıktığı zaman,Çünkü evlat okulda okuduktan sonra babasının annesinin karşısına çıktığı zaman, "Sen bilmiyorsun, sen cahilsin ama biz bunları okulda okuyoruz, öğretmenimiz böyle dedi." diye "Sen bilmiyorsun, sen cahilsin ama biz bunları okulda okuyoruz, öğretmenimiz böyle dedi." diye onları susturma durumuna geldi. onları susturma durumuna geldi.

Onun için bizim İslâm'a hizmet sadedinde yapacağımız çalışmalar, Onun için bizim İslâm'a hizmet sadedinde yapacağımız çalışmalar, şimdi artık cephede kılıcımızı belimize kuşanıp da, mızrağımızı, okumuzu alıp daşimdi artık cephede kılıcımızı belimize kuşanıp da, mızrağımızı, okumuzu alıp da düşmana Allah Allah diye saldırmak tarzında olmuyor.düşmana Allah Allah diye saldırmak tarzında olmuyor. Düşmanla cihadın şekli, mahiyeti değişti! Onun için şimdi bizim İslâm'a hizmet etmek için,Düşmanla cihadın şekli, mahiyeti değişti! Onun için şimdi bizim İslâm'a hizmet etmek için, eğer İslâm'a hizmet etmek istiyorsak, yek vücut olan,eğer İslâm'a hizmet etmek istiyorsak, yek vücut olan, el-Küfrü milletün vahidetün, bu kâfir kitleye karşı, onların hücumlarına karşıel-Küfrü milletün vahidetün, bu kâfir kitleye karşı, onların hücumlarına karşı onların silahlarıyla savunma yapmamız, onları püskürtmemiz, dağıtmamız, onların silahlarıyla savunma yapmamız, onları püskürtmemiz, dağıtmamız, onların içine girmemiz, onları yenmemiz, ikna etmemiz, onları kazanmamız,onların içine girmemiz, onları yenmemiz, ikna etmemiz, onları kazanmamız, İslâm'a çekmemiz gerekiyor. İslâm'a çekmemiz gerekiyor. Nasıl dedelerimiz devşirme usûlü ile gayrimüslim çocuklarını alıp müslüman ailelere veripNasıl dedelerimiz devşirme usûlü ile gayrimüslim çocuklarını alıp müslüman ailelere verip onları [müslüman] yapmışlarsa şimdi bizim de onlara bu tarzda çalışma yapmamız gerekiyor. onları [müslüman] yapmışlarsa şimdi bizim de onlara bu tarzda çalışma yapmamız gerekiyor.

Onun için, biz nihayet bir tekkeyiz. Büyüklerimizden aldığımız ananevî çalışmaları götürenOnun için, biz nihayet bir tekkeyiz. Büyüklerimizden aldığımız ananevî çalışmaları götüren bir dergahın mensuplarıyız, hizmetlileriyiz fakat kolej kurmak, dershane kurmak, basına girmek, bir dergahın mensuplarıyız, hizmetlileriyiz fakat kolej kurmak, dershane kurmak, basına girmek, dergi, gazete çıkarmak, görüntülü yayınlara girmek, sesli ve görüntülü yayınlardadergi, gazete çıkarmak, görüntülü yayınlara girmek, sesli ve görüntülü yayınlarda çalışmalar yapmak zorundayız. çalışmalar yapmak zorundayız. Ve bu ihtiyacı bütün müslümanlar bir -artık ümmetin ittifakı diyelim- tarzda gördüğü içinVe bu ihtiyacı bütün müslümanlar bir -artık ümmetin ittifakı diyelim- tarzda gördüğü için hakikaten bu çeşit çalışmalar başladı.hakikaten bu çeşit çalışmalar başladı. İslâmî filmler, videolar, kasetler, okullar, dershaneler, yayınlar ve kitaplar başladı.İslâmî filmler, videolar, kasetler, okullar, dershaneler, yayınlar ve kitaplar başladı. Biz de bu çalışmaların içine girdik. Bu çalışmaları elbirliği ile götürüyoruz. Biz de bu çalışmaların içine girdik. Bu çalışmaları elbirliği ile götürüyoruz. Bizi dinleyen sizler de bizim desteğimizdesiniz.Bizi dinleyen sizler de bizim desteğimizdesiniz. Belki bu çalışmaları sizler de bizimle beraber yaptınız, aranızda öyle kardeşlerimiz var. Belki bu çalışmaları sizler de bizimle beraber yaptınız, aranızda öyle kardeşlerimiz var.

Allah'a hamdü senâlar olsun bir yüzüncü sayı, Allah'a hamdü senâlar olsun bir yüzüncü sayı, dokuz kusür sene çalışma yapmak güzel bir çalışma...dokuz kusür sene çalışma yapmak güzel bir çalışma... Çünkü Türkiye'de İslâmî yayınlar bir-iki sene çıktıktan sonra daima kapanmış. Çünkü Türkiye'de İslâmî yayınlar bir-iki sene çıktıktan sonra daima kapanmış. Bu kapanmanın sebebini biz de çıktıktan sonra birkaç sene geçince anladık.Bu kapanmanın sebebini biz de çıktıktan sonra birkaç sene geçince anladık. Ortaya bir sermaye konuluyor, bu sermayeye dayanarak birkaç fedakâr müslüman Ortaya bir sermaye konuluyor, bu sermayeye dayanarak birkaç fedakâr müslüman dergiyi çıkartıyorlar.dergiyi çıkartıyorlar. Kaliteli, güzel yazılar topluyorlar.Kaliteli, güzel yazılar topluyorlar. Fakat Anadolu'ya bu dergiler gidiyor, parası gelmiyor. Gidiyor, parası gelmiyor.Fakat Anadolu'ya bu dergiler gidiyor, parası gelmiyor. Gidiyor, parası gelmiyor. Gidiyor, parası gelmiyor, gidiyor, parası gelmiyor... Gidiyor, parası gelmiyor, gidiyor, parası gelmiyor... Anadolu'nun batağında dergiler batıyor ve bir iki sene çıktıktan sonra sermayesizlikten, Anadolu'nun batağında dergiler batıyor ve bir iki sene çıktıktan sonra sermayesizlikten, imkânsızlıktan kapanmak zorunda kalıyor. imkânsızlıktan kapanmak zorunda kalıyor. Biz de bu tehlikeleri yaşadık. Yöneticiler olarak, bu davada görevlendirilmiş kardeşler olarak Biz de bu tehlikeleri yaşadık. Yöneticiler olarak, bu davada görevlendirilmiş kardeşler olarak artık çıkamayacağız galiba, batıyoruz, en iyisi kendi kendimize kapatalım diyeartık çıkamayacağız galiba, batıyoruz, en iyisi kendi kendimize kapatalım diye düşündük ama bayrağın yere de düşmemesi gerektiğini düşünerek binbir mücadeledüşündük ama bayrağın yere de düşmemesi gerektiğini düşünerek binbir mücadele ve zorluklar içinde çalışmalarımızı devam ettirdik. ve zorluklar içinde çalışmalarımızı devam ettirdik.

Başka bir ülke için pek önemli olmayabilir.Başka bir ülke için pek önemli olmayabilir. Bizde 100 adet derginin dokuz kusür sene muntazaman çıkabilmiş olması büyük bir şey.Bizde 100 adet derginin dokuz kusür sene muntazaman çıkabilmiş olması büyük bir şey. Bunda bizim dergahımızın organize olmuş olmasının büyük tesiri var. Bunda bizim dergahımızın organize olmuş olmasının büyük tesiri var. Organize bir dergâh olduğu için, zaman zaman dergi sıfır noktasına geldiği,Organize bir dergâh olduğu için, zaman zaman dergi sıfır noktasına geldiği, negatif hâle geldiği halde desteklenmiştir ve yaşamıştır. negatif hâle geldiği halde desteklenmiştir ve yaşamıştır.

Tabii biz daima kendi kendine yeterli olsun istiyorduk; Tabii biz daima kendi kendine yeterli olsun istiyorduk; yani kurduğumuz her müessesede sübvansiyon ile, destekleme ile,yani kurduğumuz her müessesede sübvansiyon ile, destekleme ile, arkasından para yardımı yaparak o müessesenin yaşamasının arkasından para yardımı yaparak o müessesenin yaşamasının sunî teneffüsle bir hastayı yaşatmaya çalışmak gibi olduğunu düşündüğümüzdensunî teneffüsle bir hastayı yaşatmaya çalışmak gibi olduğunu düşündüğümüzden kendi kendine yeterli olsun diye daima geride duruyorduk. kendi kendine yeterli olsun diye daima geride duruyorduk. Evimizi, paltomuzu satarız, destekleriz de ama kendi kendine yeterli olsun.Evimizi, paltomuzu satarız, destekleriz de ama kendi kendine yeterli olsun. Yaşamanın şartı bu. Bu şartlar içinde bu dergiler yaşasın diye... Yaşamanın şartı bu. Bu şartlar içinde bu dergiler yaşasın diye...

Tabii bizim dergi çıkarmamızdan sonra Kemal'in [Ataman] söylediği birçok değişiklikler oldu.Tabii bizim dergi çıkarmamızdan sonra Kemal'in [Ataman] söylediği birçok değişiklikler oldu. Müslümanlarda bu sahada çalışma yapılabileceğine dair bir cesaret gelişti ve pek çok dergiler çıktı.Müslümanlarda bu sahada çalışma yapılabileceğine dair bir cesaret gelişti ve pek çok dergiler çıktı. Ama pek çok dergi de kapandı. Çünkü o tehlike noktasını aşmak kolay değil.Ama pek çok dergi de kapandı. Çünkü o tehlike noktasını aşmak kolay değil. Yani Anadolu'dan geri gelmediği, yaptığınız masrafların geriye alınması mümkün olmadığı zamanYani Anadolu'dan geri gelmediği, yaptığınız masrafların geriye alınması mümkün olmadığı zaman en zengin aileler bile, arkasında fabrika olan büyük aileler bile bazı yayınları [desteklediler],en zengin aileler bile, arkasında fabrika olan büyük aileler bile bazı yayınları [desteklediler], fakat onlar dahî basını bu tarzda götüremediler. fakat onlar dahî basını bu tarzda götüremediler.

Sonra çevremizdeki yayıncılara bakıyoruz; onlar da kendi yayınlarında Sonra çevremizdeki yayıncılara bakıyoruz; onlar da kendi yayınlarında pazarlama işine girmekten başka çare bulamadılar. pazarlama işine girmekten başka çare bulamadılar. Çeşitli cihazlar pazarlayarak, halka cazip gelecek çeşitli eşyayı reklam, propaganda ederekÇeşitli cihazlar pazarlayarak, halka cazip gelecek çeşitli eşyayı reklam, propaganda ederek ve bunların satışlarından bazı kârlar sağlayarak bu çalışmalarını götürmeye gayret ettiler. ve bunların satışlarından bazı kârlar sağlayarak bu çalışmalarını götürmeye gayret ettiler.

Biz, İslâmî hizmet için bu dergileri çıkartıyoruz ve Allah'tan gayrı hiçbir yere boyun bükmemek, Biz, İslâmî hizmet için bu dergileri çıkartıyoruz ve Allah'tan gayrı hiçbir yere boyun bükmemek, hiçbir yerde kınayanın kınamasından korkmamak, gelecek tenkitlerden yılmamak hiçbir yerde kınayanın kınamasından korkmamak, gelecek tenkitlerden yılmamak ve sırf Allah rızası için söylediğimiz sözü; ve sırf Allah rızası için söylediğimiz sözü;

Ve lev âlâ enfusiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn.Ve lev âlâ enfusiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn. "Kendi aleyhimize de olsa hak neyse onu söylemek gerekir." diye "Kendi aleyhimize de olsa hak neyse onu söylemek gerekir." diye bu çıkartma işlemine devam ediyorduk. bu çıkartma işlemine devam ediyorduk.

Gördük ki bu çalışmaların verimli olması, halkımıza tesirli olması, Gördük ki bu çalışmaların verimli olması, halkımıza tesirli olması, özlediğimiz irşat ve tebliğ hizmetini yapabilmesi için dergilerimizin haftalık çıkması lazım. özlediğimiz irşat ve tebliğ hizmetini yapabilmesi için dergilerimizin haftalık çıkması lazım. Bunun için iki üç defa ciddi araştırmalar, aylarca çalışmalar, hesaplar yaptık ama Bunun için iki üç defa ciddi araştırmalar, aylarca çalışmalar, hesaplar yaptık ama bu sahaya atılamadık.bu sahaya atılamadık. Çünkü haftalık derginin yükünü taşıyacak kadar omuzlarımız,Çünkü haftalık derginin yükünü taşıyacak kadar omuzlarımız, bünyemiz henüz o kadar kuvvetli değil.bünyemiz henüz o kadar kuvvetli değil. O yükün altına giremedik. Nitekim bizim cepheden girip de bir müddet çalışan müesseseler oldu.O yükün altına giremedik. Nitekim bizim cepheden girip de bir müddet çalışan müesseseler oldu. Onlar sanıyorum bazı yerlerden, bazı İslâmî kaynaklardan yardım sağladıklarıOnlar sanıyorum bazı yerlerden, bazı İslâmî kaynaklardan yardım sağladıkları müddetçe çalıştılar, çabaladılar. müddetçe çalıştılar, çabaladılar. Onlar da güzel bir devam gösterdiler ama onlar da sonunda kapatmak zorunda kaldılar. Onlar da güzel bir devam gösterdiler ama onlar da sonunda kapatmak zorunda kaldılar. Saha, haftalık [dergi] sahası herhalde karşı cephenin elinde, inisiyatifinde.Saha, haftalık [dergi] sahası herhalde karşı cephenin elinde, inisiyatifinde. Maalesef biz o şeyde değiliz. Kendi muhasebemizi yapacak olursak;Maalesef biz o şeyde değiliz.

Kendi muhasebemizi yapacak olursak;
demek ki yüzüncü sayıyı çıkarttık ama arzu ettiğimiz haftalıkdemek ki yüzüncü sayıyı çıkarttık ama arzu ettiğimiz haftalık dergi sahasına inmeye cesaret edemedik. dergi sahasına inmeye cesaret edemedik. Çünkü gücümüz bu kadar. Biyoloji [dersin]de hocamız sormuştu bize;Çünkü gücümüz bu kadar.

Biyoloji [dersin]de hocamız sormuştu bize;
yani bu arılar mesela deve kadar olsa, büyüse yani. yani bu arılar mesela deve kadar olsa, büyüse yani. Karıncalar sığır kadar, hamam böcekleri tank gibi olsa... Karıncalar sığır kadar, hamam böcekleri tank gibi olsa...

Niye büyümüyorlar, niye küçük kalıyorlar? Büyüseler halimiz nice olur!.. Niye büyümüyorlar, niye küçük kalıyorlar?

Büyüseler halimiz nice olur!..

Bazen böyle kurgu romanlar filan var, onlarda da bu gösteriliyor. Bazen böyle kurgu romanlar filan var, onlarda da bu gösteriliyor.

Niye büyümüyor? Onların solunum boruları Allah tarafından gelişmeyecek tarzda, Niye büyümüyor?

Onların solunum boruları Allah tarafından gelişmeyecek tarzda,
yani büyümeye müsait olmayacak tarzda yapılmış. yani büyümeye müsait olmayacak tarzda yapılmış. O solunum cihazının kapasitesi kadar büyüyorlar, ondan sonra büyümeleri ister O solunum cihazının kapasitesi kadar büyüyorlar, ondan sonra büyümeleri ister istemez frenleniyormuş. istemez frenleniyormuş.

Muhterem kardeşlerim! İslâmî çalışmalar da galiba kısmen yardımlarla sınırlı kalıyor, Muhterem kardeşlerim!

İslâmî çalışmalar da galiba kısmen yardımlarla sınırlı kalıyor,
oradan öteye gitmiyor. oradan öteye gitmiyor. Yani destek olursa hizmet olacak, destek olmazsa işte o kadar oluyor.Yani destek olursa hizmet olacak, destek olmazsa işte o kadar oluyor. Biz de şimdi hem yüzüncü sayıya geldiğimiz için Allah'a hamd olsun diye, Biz de şimdi hem yüzüncü sayıya geldiğimiz için Allah'a hamd olsun diye, tahdîs-i nîmet sadedinde bu toplantıyı yapıyoruz. tahdîs-i nîmet sadedinde bu toplantıyı yapıyoruz. Bu güzel vesile ile tebrikleşme olsun, bir sevinci müşterek yaşama olsun diyeBu güzel vesile ile tebrikleşme olsun, bir sevinci müşterek yaşama olsun diye şu yemeği arkadaşlarımız hazırlamışlar.şu yemeği arkadaşlarımız hazırlamışlar. Ama bir taraftan da özlediğimiz bazı şeyleri elde edemediğimizi de size belirtmek istiyoruz. Ama bir taraftan da özlediğimiz bazı şeyleri elde edemediğimizi de size belirtmek istiyoruz.

Ayrıca geçen gün Hürriyet Gazetesi'nde vardı,Ayrıca geçen gün Hürriyet Gazetesi'nde vardı, Hürriyet Gazetesi ile Sabah Gazetesi bir televizyon kanalı kurma çalışmasında Hürriyet Gazetesi ile Sabah Gazetesi bir televizyon kanalı kurma çalışmasında diye müjde veriyor. diye müjde veriyor. Her şeyimiz hazır, kanunî mevzuat tamam olur olmaz o kanal çalışmaya başlayacak. Her şeyimiz hazır, kanunî mevzuat tamam olur olmaz o kanal çalışmaya başlayacak. Tabii birtakım müstehcen kanalların halkımıza ne çeşit zararlar verdiğini, Tabii birtakım müstehcen kanalların halkımıza ne çeşit zararlar verdiğini, imanımızla nasıl eğlendiğini,imanımızla nasıl eğlendiğini, mevcut bazı kanalların nasıl tenkit edilecek işler yaptığını da biliyoruz. mevcut bazı kanalların nasıl tenkit edilecek işler yaptığını da biliyoruz.

O halde demek ki kaset sahasında da, video sahasında da çalışmalar yapmamız gerekiyor O halde demek ki kaset sahasında da, video sahasında da çalışmalar yapmamız gerekiyor ve televizyon kanalı kuracak hamleler yapmak zorundayız.ve televizyon kanalı kuracak hamleler yapmak zorundayız. Yani böyle dergi kurmak, dergiyi yaşatmak artık küçük hedefler oluyor. Yani böyle dergi kurmak, dergiyi yaşatmak artık küçük hedefler oluyor. Televizyon kanalları çalıştıracak, İslâmî televizyon kanalı çalışması yapmamız lazım.Televizyon kanalları çalıştıracak, İslâmî televizyon kanalı çalışması yapmamız lazım. Maddi şartlarını halkımızın sağlaması, ekiplerini kurması lazım. Maddi şartlarını halkımızın sağlaması, ekiplerini kurması lazım. O çalışmalar bir hizmet olarak karşımızda duruyor. Aksi takdirde İslâmî savaş,O çalışmalar bir hizmet olarak karşımızda duruyor. Aksi takdirde İslâmî savaş, tebliğ, irşat faaliyetleri bizim istediğimiz ölçülerde yürümeyebilir. tebliğ, irşat faaliyetleri bizim istediğimiz ölçülerde yürümeyebilir.

Şimdi alâkalarımız genişliyor, Allah bizim milletimize yeni vazifeler yüklüyor. Şimdi alâkalarımız genişliyor, Allah bizim milletimize yeni vazifeler yüklüyor. Tahmin etmediğimiz, önceden hazırlanmadığımız vazifeler bize teveccüh ediyor. Tahmin etmediğimiz, önceden hazırlanmadığımız vazifeler bize teveccüh ediyor. Allah tarafından onları îfâ etmek vazifesiyle karşı karşıya getiriliyoruz. Allah tarafından onları îfâ etmek vazifesiyle karşı karşıya getiriliyoruz. Azerbaycan istiklalini ilan etti. Bizden başka fayda sağlamayı umduğu başka kaynağı yok.Azerbaycan istiklalini ilan etti. Bizden başka fayda sağlamayı umduğu başka kaynağı yok. Orta Asya ülkeleri, her birisi, başbakanları, bakanları, reisicumhurları geliyorlar Orta Asya ülkeleri, her birisi, başbakanları, bakanları, reisicumhurları geliyorlar nasıl çalışma yaparlar diye bizlerle konuşuyorlar. nasıl çalışma yaparlar diye bizlerle konuşuyorlar.

İki gün önce Buhâra-i Şerîf'ten Bahâeddin-i Nakşibend Efendimiz'in dergahının imamı geldiİki gün önce Buhâra-i Şerîf'ten Bahâeddin-i Nakşibend Efendimiz'in dergahının imamı geldi İskenderpaşamıza, Allah razı olsun. İskenderpaşamıza, Allah razı olsun. Ben kardeşinize, meclis başkanı Hüsamettin Cindoruk'a verilmiş cübbe gibi birBen kardeşinize, meclis başkanı Hüsamettin Cindoruk'a verilmiş cübbe gibi bir cübbe de bana giydirdiler.cübbe de bana giydirdiler. Yani onunla ikiz, renkler ve şekiller aynen, bir tanesi onda, bir tanesi bende…Yani onunla ikiz, renkler ve şekiller aynen, bir tanesi onda, bir tanesi bende… Bizden yardım istiyorlar! Bizden yardım istiyorlar, Bizden yardım istiyorlar! Bizden yardım istiyorlar, hatta buraya gelmiş bazı Orta Asyalı öğrencilere çeşitli maddî yardımlar yapmak isteyenler oluyormuş.hatta buraya gelmiş bazı Orta Asyalı öğrencilere çeşitli maddî yardımlar yapmak isteyenler oluyormuş. Onların yanına gidildiği zaman diyorlarmış ki;Onların yanına gidildiği zaman diyorlarmış ki; "Biz gıdaya, libasa, elbiseye muhtaç değiliz."Biz gıdaya, libasa, elbiseye muhtaç değiliz. Biz İslâm'a, dinî ilimlere muhtacız! Bize onları öğretin, biz onları istiyoruz!" diyorlarmış. Biz İslâm'a, dinî ilimlere muhtacız! Bize onları öğretin, biz onları istiyoruz!" diyorlarmış.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Ben de onlara dedim ki; talebe gönderin, onların bakımı, yetiştirilmesi bizim üzerimizde. Ben de onlara dedim ki; talebe gönderin, onların bakımı, yetiştirilmesi bizim üzerimizde. Hangi yaştan gönderirseniz gönderin.Hangi yaştan gönderirseniz gönderin. Başta kendi oğlunuz olmak üzere buraya öğrenci gönderin diye teklif ettim. Haberiniz olsun. Başta kendi oğlunuz olmak üzere buraya öğrenci gönderin diye teklif ettim. Haberiniz olsun. Tabii bu teklifin faturası size de gelir sonra. Şimdiden bilmiş olasınız. Müjde olarak söyleyeyim. Tabii bu teklifin faturası size de gelir sonra. Şimdiden bilmiş olasınız. Müjde olarak söyleyeyim.

Çin'den bir arkadaşımız geldi. Resmî, beynelmilel bir görevi var. Çin'den bir arkadaşımız geldi. Resmî, beynelmilel bir görevi var. O görev dolayısıyla Çin'in muhtelif yerlerini gezmiş. Diyor ki; O görev dolayısıyla Çin'in muhtelif yerlerini gezmiş. Diyor ki; Çin'de tahminlerin üstünde müslüman ve İslâmî çalışma var.Çin'de tahminlerin üstünde müslüman ve İslâmî çalışma var. Hani Doğu Türkistan değil, Çin'in muhtelif iç yerlerinde Hani Doğu Türkistan değil, Çin'in muhtelif iç yerlerinde ve tamamen öz Çin halkından, kanından olan insanlardan müslüman gruplar var.ve tamamen öz Çin halkından, kanından olan insanlardan müslüman gruplar var. Gayet güzel Arapça öğreniyorlar, gayet güzel İslâm'ı çalışıyorlar,Gayet güzel Arapça öğreniyorlar, gayet güzel İslâm'ı çalışıyorlar, İslâm'ı öğrenmeye gayret ediyorlar. İslâm'ı öğrenmeye gayret ediyorlar. Oldukça etkililer ve oldukça canlı faaliyetler gösteriyorlar. Oldukça etkililer ve oldukça canlı faaliyetler gösteriyorlar. Rakamları da oldukça ilgi çekici miktarlara yükseliyor diye söyledi. Rakamları da oldukça ilgi çekici miktarlara yükseliyor diye söyledi.

Geçen sene Malezya'ya gitmiştim. Geçen sene Malezya'ya gitmiştim. Malezya'nın yüzde 40 kusürü Çin'e komşu olmak dolayısıyla Çinli.Malezya'nın yüzde 40 kusürü Çin'e komşu olmak dolayısıyla Çinli. Çin kültürüyle yakın alâkaları var. Malezya'nın yüzde elliden fazla olan müslümanları, Çin kültürüyle yakın alâkaları var. Malezya'nın yüzde elliden fazla olan müslümanları, karşılarında böyle başka kültürler olduğu için son derece uyanık, son derece gayretli müslümanlar.karşılarında böyle başka kültürler olduğu için son derece uyanık, son derece gayretli müslümanlar. Dinlerine son derece sâdıklar. Hanımları memur da olsalar tesettürlü, başörtülü. Dinlerine son derece sâdıklar. Hanımları memur da olsalar tesettürlü, başörtülü. Son derece temiz camileri var. Çok güzel çalışmaları var. Son derece temiz camileri var. Çok güzel çalışmaları var.

Belki o kanallardan, belki başka kanallardan İslâm'ı Çin'e, Belki o kanallardan, belki başka kanallardan İslâm'ı Çin'e, Hindistan'a, Amerika'ya götürmemiz lazım.Hindistan'a, Amerika'ya götürmemiz lazım. Afrika'yı gezmiş kardeşimiz, Afrika'da çok güzel hizmetler, çalışmalar var diyor. Afrika'yı gezmiş kardeşimiz, Afrika'da çok güzel hizmetler, çalışmalar var diyor. Hiç birisi olmasa Balkanlar'la ilgilenmek boynumuzun borcu.Hiç birisi olmasa Balkanlar'la ilgilenmek boynumuzun borcu. Belki dayımız, belki akrabamız kimseler var oralarda.Belki dayımız, belki akrabamız kimseler var oralarda. Kafkasya ile, Rusya ile ilgilenmek boynumuzun borcu. Kafkasya ile, Rusya ile ilgilenmek boynumuzun borcu.

Biz kardeşleriniz olarak, basın ve yayın sahasında, bir küçük burçta bir bayrak diktik. Biz kardeşleriniz olarak, basın ve yayın sahasında, bir küçük burçta bir bayrak diktik. Ama bundan sonraki çalışmalar, bundan sonraki milletimize teveccüh eden, kapısına gelen, Ama bundan sonraki çalışmalar, bundan sonraki milletimize teveccüh eden, kapısına gelen, ayağına gelen, kendisini zorlayan hizmetler daha zorlu çalışmalar gerektiriyor. ayağına gelen, kendisini zorlayan hizmetler daha zorlu çalışmalar gerektiriyor. Bu sahada daha çok fedakârlıklarda bulunmamız, Bu sahada daha çok fedakârlıklarda bulunmamız, belki her şeyimizi bu sahaya tevcih etmemiz lazım.belki her şeyimizi bu sahaya tevcih etmemiz lazım. Kolay taşınabilir vasıtalarla, video[lar], kasetler, kitaplar gibi çeşitli vasıtalarla, dergilerle Kolay taşınabilir vasıtalarla, video[lar], kasetler, kitaplar gibi çeşitli vasıtalarla, dergilerle bu çalışmaları sürdürmemiz en hayırlı, en verimli, en sevaplı çalışmalar olarak görülüyor. bu çalışmaları sürdürmemiz en hayırlı, en verimli, en sevaplı çalışmalar olarak görülüyor.

Bizim dışımızdaki bazı kardeş teşkilatlar günlük gazetelerini çıkarttılar. Bizim dışımızdaki bazı kardeş teşkilatlar günlük gazetelerini çıkarttılar. Güzel çalışmalar yapıyorlar. Çeşitlilik bakımından bizim de haftalık dergi Güzel çalışmalar yapıyorlar. Çeşitlilik bakımından bizim de haftalık dergi ve onun arkasından gazete çalışması yapmamız da gerekiyor.ve onun arkasından gazete çalışması yapmamız da gerekiyor. Bir stüdyo kurmamız gerekiyor. Eğitim merkezi kurmamız gerekiyor.Bir stüdyo kurmamız gerekiyor. Eğitim merkezi kurmamız gerekiyor. Türkiye'nin dışındaki halklara İslâm'ı nasıl tanıtırız,Türkiye'nin dışındaki halklara İslâm'ı nasıl tanıtırız, nasıl anlatırız diye çalışmalar yapmamız gerekiyor. nasıl anlatırız diye çalışmalar yapmamız gerekiyor.

Allahu Teâlâ hazretleri hepinize bu hususta gayret versin. Allahu Teâlâ hazretleri hepinize bu hususta gayret versin. Gençler mesleklerini bunlara göre ayarlasınlar, yabancı diller öğrensinler,Gençler mesleklerini bunlara göre ayarlasınlar, yabancı diller öğrensinler, orta Asya lehçelerini öğrensinler. orta Asya lehçelerini öğrensinler. Çekim öğrensinler, video kullanmayı, program hazırlamayı öğrensinler.Çekim öğrensinler, video kullanmayı, program hazırlamayı öğrensinler. Yazarlığa, öğretmenliğe, gazeteciliğe yönelsinler.Yazarlığa, öğretmenliğe, gazeteciliğe yönelsinler. Başka maddî imkanları olanlar bu sahaları desteklesin.Başka maddî imkanları olanlar bu sahaları desteklesin. Çünkü camiyi yaparsınız ama içinde namaz kılan insan yetiştirmezseniz satılır veya değiştirilirÇünkü camiyi yaparsınız ama içinde namaz kılan insan yetiştirmezseniz satılır veya değiştirilir veya amacının dışında başka amaçlarda kullanılır. veya amacının dışında başka amaçlarda kullanılır.

Bugün İngiltere'nin, Amerika'nın, Avustralya'nın pek çok yerinde kiliseler satılıyor.Bugün İngiltere'nin, Amerika'nın, Avustralya'nın pek çok yerinde kiliseler satılıyor. İçinde orada ibadet edecek insanlar kalmadığı için onlar satılıyor.İçinde orada ibadet edecek insanlar kalmadığı için onlar satılıyor. Bunların bazılarını, mesela İngiltere'de müslüman gruplar almışlar, camiye çevirmişler Bunların bazılarını, mesela İngiltere'de müslüman gruplar almışlar, camiye çevirmişler ve orada yani o ibadethanelerde Vâhid ve Ehad olan Allahu Teâlâ hazretlerinineve orada yani o ibadethanelerde Vâhid ve Ehad olan Allahu Teâlâ hazretlerinine Allah'ın razı olacağı tarzda ibadet meydana gelmiş oluyor. Allah'ın razı olacağı tarzda ibadet meydana gelmiş oluyor.

Onun için, taşa toprağa yatırım yapıyoruz. Onun için, taşa toprağa yatırım yapıyoruz. Cami, minare, şadırvan yaptırmak, ikinci minareyi yaptırmak vesaire bu bizim yaygın bir zevkimiz Cami, minare, şadırvan yaptırmak, ikinci minareyi yaptırmak vesaire bu bizim yaygın bir zevkimiz ama bunların hepsinden, yani "hepisinden yekreği bir gönüle girmektir." dediği gibiama bunların hepsinden, yani "hepisinden yekreği bir gönüle girmektir." dediği gibi Yunus Emre'nin, hepsinden önemlisi insanların irşadına,Yunus Emre'nin, hepsinden önemlisi insanların irşadına, imana gelmesine, hidayete ermesine vesile olma çalışmalarıdır. imana gelmesine, hidayete ermesine vesile olma çalışmalarıdır.

Allah hepinize bu hususta büyük katkılarda bulunmayı nasip etsin. Allah hepinize bu hususta büyük katkılarda bulunmayı nasip etsin. Bu sûretle de büyük sevaplar kazanmayı, Bu sûretle de büyük sevaplar kazanmayı, Allah'ın rızasına ermeyi, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayıAllah'ın rızasına ermeyi, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasip ve müyesser eylesin. nasip ve müyesser eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2