Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İslâm Dini ve Diğer Dinler Arasındaki Farklar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Zilka'de 1415 / 20.04.1995
Hacılar/ Kayseri

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İslam en büyük nimettir, Altı şey altı yerde gariptir, Çevre ahlak ve kültür dernekleri, Kuvvetli mümin zayıf olandan daha hayırlıdır | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslâm Dini ve Diğer Dinler Arasındaki Farklar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Zilka'de 1415 / 20.04.1995
Hacılar/ Kayseri

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İslam en büyük nimettir, Altı şey altı yerde gariptir, Çevre ahlak ve kültür dernekleri, Kuvvetli mümin zayıf olandan daha hayırlıdır | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Allah'a hamd ü senâlar olsun. Elhamdülillah Müslüman eylemiş bizleri. Allah'a hamd ü senâlar olsun. Elhamdülillah Müslüman eylemiş bizleri. Müslüman olduğumuz gibi, şu anda müslüman yaşadığımız gibi Müslüman olduğumuz gibi, şu anda müslüman yaşadığımız gibi Allah müslüman olarak ömrümüzü sona erdirmeyi,Allah müslüman olarak ömrümüzü sona erdirmeyi, huzuruna da sevdiği razı olduğu mü'min kul olarak varmayı cümlemize nasip eylesin. huzuruna da sevdiği razı olduğu mü'min kul olarak varmayı cümlemize nasip eylesin.

Bir insanın ilk önce vazifesi Allahu Teâlâ hazretlerini bilmektir, bulmaktır, inanmaktırBir insanın ilk önce vazifesi Allahu Teâlâ hazretlerini bilmektir, bulmaktır, inanmaktır ve ona güzel kulluk yapmaktır. ve ona güzel kulluk yapmaktır. Elhamdülillah İslâm Allahu Teâlâ hazretlerinin razı olduğu dindir. Elhamdülillah İslâm Allahu Teâlâ hazretlerinin razı olduğu dindir.

Ve radîtü le-kümü'l-islâme dînen. buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. Ve radîtü le-kümü'l-islâme dînen. buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. Çok dinler var dünya üzerinde, insanların ortaya attığı veya Allah'ın ilahî kaynaktanÇok dinler var dünya üzerinde, insanların ortaya attığı veya Allah'ın ilahî kaynaktan gönderdiği halde sonradan insanların tahrif edip bozduğu pek çok dinler var. gönderdiği halde sonradan insanların tahrif edip bozduğu pek çok dinler var. Batıl dinlerin, beşeri dinlerin hiç kıymeti yoktur çünkü beşerin din koymaya hakkı yoktur. Batıl dinlerin, beşeri dinlerin hiç kıymeti yoktur çünkü beşerin din koymaya hakkı yoktur. İlahî dinlerin de bozulmuşların hükmü geçmiştir, zamanı bitmiştir, devresi tamamlanmıştır.İlahî dinlerin de bozulmuşların hükmü geçmiştir, zamanı bitmiştir, devresi tamamlanmıştır. Devir devr-i Muhammedî'dir, İslâm devridir. Devir devr-i Muhammedî'dir, İslâm devridir. Dünyadaki bütün insanlar Allah'ın rızasını kazanmak için müslüman olmak durumundadırlar,Dünyadaki bütün insanlar Allah'ın rızasını kazanmak için müslüman olmak durumundadırlar, müslüman olmak zorundadırlar.müslüman olmak zorundadırlar. Müslümanlıktan başka bir din ile dinlenirler, öyle bir din tutarlarsa kabul olmaz. Müslümanlıktan başka bir din ile dinlenirler, öyle bir din tutarlarsa kabul olmaz.

Ve men yebteği ğayra'l-islâmî dînen fe-len yukbele minhu.Ve men yebteği ğayra'l-islâmî dînen fe-len yukbele minhu. "İslâm'dan gayri bir din edinmeye kalkışandan, Allah onun dindarlığını kabul etmez, "İslâm'dan gayri bir din edinmeye kalkışandan, Allah onun dindarlığını kabul etmez, ibadetini yüzüne çalar." ibadetini yüzüne çalar."

Zaten itikadı da doğru düzgün beceremez. Zaten itikadı da doğru düzgün beceremez. Çünkü İslâm'dan gayrı dinlerde değişikliğin sebebi de içindeki bozukluklardır,Çünkü İslâm'dan gayrı dinlerde değişikliğin sebebi de içindeki bozukluklardır, bozuklukları düzeltmek için İslâm gelmiştir. bozuklukları düzeltmek için İslâm gelmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz o vazifeyle vazifeli olmuştur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz o vazifeyle vazifeli olmuştur.

Binâenaleyh müslüman olarak yaşamamız lazım.Binâenaleyh müslüman olarak yaşamamız lazım. İslâm bize Allah'ın en büyük nimetidir. İslâm'dan daha büyük bir nimet olamaz. İslâm bize Allah'ın en büyük nimetidir. İslâm'dan daha büyük bir nimet olamaz. Sıhhat geride kalır, zenginlik geride kalır, mal mülk para her şey geride kalır. Sıhhat geride kalır, zenginlik geride kalır, mal mülk para her şey geride kalır. Allah'ın en büyük nimeti bize Müslümanlıktır, ondan büyük nimet olmaz. Allah'ın en büyük nimeti bize Müslümanlıktır, ondan büyük nimet olmaz. Çünkü Müslümanlık insana hem dünyanın hem âhiretin saadetini temin reçetesidir. Çünkü Müslümanlık insana hem dünyanın hem âhiretin saadetini temin reçetesidir. Hem dünyada hem âhirette mutlu olmasının ahkâmı İslâm'da vardır. Hem dünyada hem âhirette mutlu olmasının ahkâmı İslâm'da vardır.

İslâm dini hem insanı dünyada mesud etmeyi hedef alıyor İslâm dini hem insanı dünyada mesud etmeyi hedef alıyor hem de âhirette ebedî saadete erdirmeyi, o yolu gösteriyor onu sağlıyor. hem de âhirette ebedî saadete erdirmeyi, o yolu gösteriyor onu sağlıyor. Binâenaleyh İslâm en güzel dindir ve biz salih, mütteki kullar olmak zorundayız. Binâenaleyh İslâm en güzel dindir ve biz salih, mütteki kullar olmak zorundayız. Ama salih ve mütteki kul olmaktan daha ötede bir daha yüksek bir mertebede Ama salih ve mütteki kul olmaktan daha ötede bir daha yüksek bir mertebede bir başka makam vardır, o da muslih olmaktır.bir başka makam vardır, o da muslih olmaktır. Salih olmak insanın iyi insan olması, iyi müslüman olması demektir,Salih olmak insanın iyi insan olması, iyi müslüman olması demektir, Allah'ın sevdiği kul olması demektir. Bu bir seviyedir, güzel bir seviyedir, makbul bir seviyedir. Allah'ın sevdiği kul olması demektir. Bu bir seviyedir, güzel bir seviyedir, makbul bir seviyedir.

Allah salih kullarını sever. Salih kullarından olmakta çok büyük bir bahtiyarlıktır. Allah salih kullarını sever. Salih kullarından olmakta çok büyük bir bahtiyarlıktır. Çünkü insan salih kullardan olabilirse dünya üzerindeki bütün müslümanlar tahiyyatta ona dua ediyor;Çünkü insan salih kullardan olabilirse dünya üzerindeki bütün müslümanlar tahiyyatta ona dua ediyor; es-selamu aleynâ ve alâ ibâdillahi's-sâlihîn diye dünyadaki bütün yaşayan müslümanların es-selamu aleynâ ve alâ ibâdillahi's-sâlihîn diye dünyadaki bütün yaşayan müslümanların duasını almış oluyor insan.duasını almış oluyor insan. Salih sıfatını bir kazanabilse, şöyle cebinde,Salih sıfatını bir kazanabilse, şöyle cebinde, "Ben de elhamdülillah salihlerden kabul olundum, ben de salihim." diye"Ben de elhamdülillah salihlerden kabul olundum, ben de salihim." diye bir vesikası olabilse ondan büyük bahtiyarlık olmaz. bir vesikası olabilse ondan büyük bahtiyarlık olmaz. Ama bu seviyenin üstünde bir üst seviye daha vardır o da muslih olmaktır. Ama bu seviyenin üstünde bir üst seviye daha vardır o da muslih olmaktır. Yani ıslah edici olmak, başka insanlara hayır götürmek, başka insanlara doğru yolu göstermek, Yani ıslah edici olmak, başka insanlara hayır götürmek, başka insanlara doğru yolu göstermek, başka insanları doğru yola çekmek, başka insanların iyi müslüman olmasını sağlayacak başka insanları doğru yola çekmek, başka insanların iyi müslüman olmasını sağlayacak çalışmalar yapmak. çalışmalar yapmak.

Tabii bu konuşmayı keşke camide yapsaydık orada kalabalık daha fazlaydıTabii bu konuşmayı keşke camide yapsaydık orada kalabalık daha fazlaydı hem de halıda herkes otururdu dinlerdi ama bilemedik. hem de halıda herkes otururdu dinlerdi ama bilemedik.

Ben Kayseri'yi çok seviyorum da, Kayseri içinde Hacıları da daha çok seviyorum. Ben Kayseri'yi çok seviyorum da, Kayseri içinde Hacıları da daha çok seviyorum. İlk defa gördüm. Eskiden beri içimde böyle Hacılar'a karşı, İlk defa gördüm. Eskiden beri içimde böyle Hacılar'a karşı, Hacılar beldesine karşı bir sevgi vardı.Hacılar beldesine karşı bir sevgi vardı. Askerlik arkadaşlarım vardı Hacılar'dan, davet etmişlerdi geleceğim demiştim. Askerlik arkadaşlarım vardı Hacılar'dan, davet etmişlerdi geleceğim demiştim. İhvanımız vardı Hacılar'dan, davet etmişlerdi geleceğiz demiştim.İhvanımız vardı Hacılar'dan, davet etmişlerdi geleceğiz demiştim. Hakyol Vakfımızın şubesi açılmıştı geleceğiz demiştim, şimdi bugüne nasip oldu. Hakyol Vakfımızın şubesi açılmıştı geleceğiz demiştim, şimdi bugüne nasip oldu. İnşallah yine gelmek istiyorum. O zaman daha geniş konuşuruz. İnşallah yine gelmek istiyorum. O zaman daha geniş konuşuruz.

Muhterem kardeşlerim! Biliyorsunuz insan kendi memleketinde olmadı mı,Muhterem kardeşlerim!

Biliyorsunuz insan kendi memleketinde olmadı mı,
kendisinin yerinden, ikametinden uzaklara gitti mi ona garip diyorlar.kendisinin yerinden, ikametinden uzaklara gitti mi ona garip diyorlar. Gittiği yere gurbet diyorlar, diyâr-ı gurbet diyorlar.Gittiği yere gurbet diyorlar, diyâr-ı gurbet diyorlar. Almanya'ya gidiyor, falanca yere gidiyor, filanca yere gidiyor, gurbete gitti diyorlar.Almanya'ya gidiyor, falanca yere gidiyor, filanca yere gidiyor, gurbete gitti diyorlar. Nerede falanca? diyorsun, gurbete gitti diyorlar yani uzağa. Nerede falanca? diyorsun, gurbete gitti diyorlar yani uzağa. Gurbete giden gurbette olana garip derler.Gurbete giden gurbette olana garip derler. Yani asıl sevdiği muhitinden, kuvvetli olduğu yerden ayrılmış, güneşin battığı gibi, Yani asıl sevdiği muhitinden, kuvvetli olduğu yerden ayrılmış, güneşin battığı gibi, hani havadayken gurub ettiği gibi asıl yerinden ayrılmış insana garip derler. hani havadayken gurub ettiği gibi asıl yerinden ayrılmış insana garip derler.

Bir hadîs-i şerîf var, "Altı şey altı yerde gariptir." diyor. Bir hadîs-i şerîf var, "Altı şey altı yerde gariptir." diyor.

Belki sırasıyla sayamayacağım ama, bakalım hepsini sayabilecek miyim? Belki sırasıyla sayamayacağım ama, bakalım hepsini sayabilecek miyim?

"İyi bir hatun, saliha bir hatun zalim bir kocanın elinde gariptir." "İyi bir hatun, saliha bir hatun zalim bir kocanın elinde gariptir." Zavallı, yazık, boynu büküktür, garibandır. Zavallı, yazık, boynu büküktür, garibandır. Sanki diyâr-ı gurbetteki boynu bükük mazlum insan gibidir, bir. Sanki diyâr-ı gurbetteki boynu bükük mazlum insan gibidir, bir.

"İyi salih bir koca cadaloz bir kadının elinde garibandır, gariptir.""İyi salih bir koca cadaloz bir kadının elinde garibandır, gariptir." Çünkü kan kusturur. Dün birisi bir mektup verdi de diyor ki; Çünkü kan kusturur. Dün birisi bir mektup verdi de diyor ki; "Islah olması için her şeyi yaptım bu mendebura." diyor."Islah olması için her şeyi yaptım bu mendebura." diyor. Ama diyor, anasının babasının evinde görmediği her şeyi verdim bir türlü gönlünü hoş edemedim.Ama diyor, anasının babasının evinde görmediği her şeyi verdim bir türlü gönlünü hoş edemedim. İzinsiz sokağa çıkar, izinsiz davetli eve getirir. Şöyle yapar böyle yapar."İzinsiz sokağa çıkar, izinsiz davetli eve getirir. Şöyle yapar böyle yapar." Yani ah ettikçe ağzından pürmüs lambası gibi ateş çıkıyor. Yani ah ettikçe ağzından pürmüs lambası gibi ateş çıkıyor. Karısından şikâyet, böyle dağlar gibi şikâyet var, Erciyes dağı gibi. Karısından şikâyet, böyle dağlar gibi şikâyet var, Erciyes dağı gibi. Tabii zalim bir kadının elinde, zalime bir kadının yanında salih bir koca, o da mazlumdur. Tabii zalim bir kadının elinde, zalime bir kadının yanında salih bir koca, o da mazlumdur.

Bizim İstanbul'da bir komşumuz vardı. O zaman Albaydı galiba. Bizim İstanbul'da bir komşumuz vardı. O zaman Albaydı galiba. Beş vakit namaza cemaati kaçırmazdı, karısı da poker masasından kalkmazdı, çat pat küt kumar, Beş vakit namaza cemaati kaçırmazdı, karısı da poker masasından kalkmazdı, çat pat küt kumar, o namazda niyazda.o namazda niyazda. Evde çocuklara bakan yok, çocuklar sefil perişan. Evde çocuklara bakan yok, çocuklar sefil perişan. Komşunun ağaçlarını yuvalarından meyvelerini kopartırlar. Bakımsız şey.Komşunun ağaçlarını yuvalarından meyvelerini kopartırlar. Bakımsız şey. Koca albay ama yuvası perişan. E tabii böyle bir adam garip böyle bir kadının elinde. Koca albay ama yuvası perişan. E tabii böyle bir adam garip böyle bir kadının elinde.

"Ahkâmına riayet etmeyen insanın gönlünde, hafızasında Kur'ân-ı Kerîm gariptir." "Ahkâmına riayet etmeyen insanın gönlünde, hafızasında Kur'ân-ı Kerîm gariptir." Ezberlemiş Kur'ân-ı Kerîm'i, biliyor ama ahkâmına uymuyor.Ezberlemiş Kur'ân-ı Kerîm'i, biliyor ama ahkâmına uymuyor. Kafasında Kur'ân-ı Kerîm var ama hareketlerinde yok. Kur'ân-ı Kerîm onun içinde gariptir. Kafasında Kur'ân-ı Kerîm var ama hareketlerinde yok. Kur'ân-ı Kerîm onun içinde gariptir.

"Namaz kılmayan insanların arasında cami gariptir.""Namaz kılmayan insanların arasında cami gariptir." Bizim Çanakkale'de dayım bir köyde konuşurlarken iki de bir de saatine bakıyormuş; Bizim Çanakkale'de dayım bir köyde konuşurlarken iki de bir de saatine bakıyormuş;

"Ne bakıyorsun?" demişler. E ikindi oldu mu olmadı mı galiba ikindi ezanı okunması lazım. "Ne bakıyorsun?" demişler.

E ikindi oldu mu olmadı mı galiba ikindi ezanı okunması lazım.

Demişler; "Burada ezan okunmaz." Niye? Hoca yok. Cami yok mu? Demişler; "Burada ezan okunmaz."

Niye?

Hoca yok.

Cami yok mu?

Cami var ama hoca yok. E olsun biriniz okuyun. Caminin kapısı kitli. Cami var ama hoca yok.

E olsun biriniz okuyun.

Caminin kapısı kitli.

Ezan okumuyorlar, namaz kılmıyorlar. Ezan okumuyorlar, namaz kılmıyorlar.

Demiş, maaşı benden, bir hoca bulun, şurada namaz kıldırsın. Onu da bulmamışlar. Demiş, maaşı benden, bir hoca bulun, şurada namaz kıldırsın.

Onu da bulmamışlar.

Evet, altı şey altı yerde gariptir dedik, onları sayıyorduk; Evet, altı şey altı yerde gariptir dedik, onları sayıyorduk;

"Zalim bir adamın elinde saliha bir hatun gariptir. "Zalim bir adamın elinde saliha bir hatun gariptir. Cadaloz bir kadının yanında salih bir efendi, müslüman bir adam gariptir.Cadaloz bir kadının yanında salih bir efendi, müslüman bir adam gariptir. Namaz kılmayan insanların arasında cami gariptir." Namaz kılmayan insanların arasında cami gariptir."

Onu anlatırken dedik ki Çanakkale'de bir köye gitmiş dayım da ezan okunmuyor; Onu anlatırken dedik ki Çanakkale'de bir köye gitmiş dayım da ezan okunmuyor;

Ya demiş, [neden ezan okunmuyor?] İmam yok demişler. İmam bulayım. Ya demiş, [neden ezan okunmuyor?]

İmam yok demişler.

İmam bulayım.

İmam bulmamışlar, namaz kılmıyorlar. İmam bulmamışlar, namaz kılmıyorlar.

Yani o cami orada, kapısı kilitli. Köylü orada, namaz kılmıyorlar.Yani o cami orada, kapısı kilitli. Köylü orada, namaz kılmıyorlar. Tabii o cami orada garip. Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş,Tabii o cami orada garip. Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş, Kur'ân-ı Kerîm'i bilen insan ama Kur'ân-ı Kerîm'e uymuyor. Kur'ân-ı Kerîm onun içinde gariptir. Kur'ân-ı Kerîm'i bilen insan ama Kur'ân-ı Kerîm'e uymuyor. Kur'ân-ı Kerîm onun içinde gariptir.

"Kadrini kıymetini bilmeyen insanların arasında alim gariptir." "Kadrini kıymetini bilmeyen insanların arasında alim gariptir."

Beş tane oldu, bir tanesi daha olacak. Beş tane oldu, bir tanesi daha olacak.

"Evde Kur'ân-ı Kerîm cüz kesesinde duruyor, kimse okumuyor, kimse aldırdığı yok. "Evde Kur'ân-ı Kerîm cüz kesesinde duruyor, kimse okumuyor, kimse aldırdığı yok. O gariptir evde." Tabii gariplerin tarafını tutuyor Peygamber Efendimiz. O gariptir evde."

Tabii gariplerin tarafını tutuyor Peygamber Efendimiz.
Bir hadîs-i şerîfinde de buyurmuş ki; Tubâ li'l-ğurabâ. "Ne mutlu gariplere!" Sormuşlar; Bir hadîs-i şerîfinde de buyurmuş ki;

Tubâ li'l-ğurabâ. "Ne mutlu gariplere!" Sormuşlar;

Ve men ğurabâu yâ resûlallah. "Gariplerden kastınız nedir ey Allah'ın Resûlü?" Buyurmuş ki; Ve men ğurabâu yâ resûlallah. "Gariplerden kastınız nedir ey Allah'ın Resûlü?" Buyurmuş ki;

Ellezîne yuslihûne mâ efsede'n-nâs. Ellezîne yuslihûne mâ efsede'n-nâs. "İnsanların berbat ettiği, bozduğu şeyleri düzeltmeye çalışan insanlardır." "İnsanların berbat ettiği, bozduğu şeyleri düzeltmeye çalışan insanlardır."

Evet, işte insanın salih olması, müslüman olması iyidir ama muslih olmak bunun üstündedir. Evet, işte insanın salih olması, müslüman olması iyidir ama muslih olmak bunun üstündedir.

Allah bir kavmi içinde muslihler olduğu zaman helâk etmez.Allah bir kavmi içinde muslihler olduğu zaman helâk etmez. Ve ehlühâ muslihûn. Ehli muslih olduğu zaman, ıslah edici, düzeltici, düzenleyici olduğu zaman Ve ehlühâ muslihûn. Ehli muslih olduğu zaman, ıslah edici, düzeltici, düzenleyici olduğu zaman Allah o kavme rahmet eder, yardım eder, o kavmi ileriye götürür. Allah o kavme rahmet eder, yardım eder, o kavmi ileriye götürür.

Onun için Allah böyle hayır hizmetlerine koşturanlardan razı olsun. Onun için Allah böyle hayır hizmetlerine koşturanlardan razı olsun. Vakfımızın şubesini kurdunuz burada, Allah razı olsun. Vakfımızın şubesini kurdunuz burada, Allah razı olsun. Şimdi böyle bir Çevre Ahlak Kültür Derneği kuruluşunun, açılışının merasimindeyiz.Şimdi böyle bir Çevre Ahlak Kültür Derneği kuruluşunun, açılışının merasimindeyiz. Bu derneği kuranlardan Allah razı olsun.Bu derneği kuranlardan Allah razı olsun. Çalıştıracak olanlardan, çalıştıranlardan Allah razı olsun. Çalıştıracak olanlardan, çalıştıranlardan Allah razı olsun.

Tabii çevre kültür ve ahlâk derneği diyoruz. Tabii çevre kültür ve ahlâk derneği diyoruz.

Neden? Bu diyarlar bize dedelerimizin emaneti. Neden?

Bu diyarlar bize dedelerimizin emaneti.
Bu diyarların taşını, toprağını, ağacını bile korumak, yeşilliğini bile Bu diyarların taşını, toprağını, ağacını bile korumak, yeşilliğini bile korumak bizim vazifelerimiz arasındadır.korumak bizim vazifelerimiz arasındadır. Onun için çevre. Kültürümüz, İslâm kültürü bize dedelerimizin en mübarek emanetidir. Onun için çevre.

Kültürümüz, İslâm kültürü bize dedelerimizin en mübarek emanetidir.
Bu kültürün içinde İslâm terbiyesiyle biz yetişeceğiz, çocuklarımızı yetiştireceğiz. Bu kültürün içinde İslâm terbiyesiyle biz yetişeceğiz, çocuklarımızı yetiştireceğiz. İslâm terbiyesini, İslâm kültürünü dünyaya tanıtacağız; İslâm terbiyesini, İslâm kültürünü dünyaya tanıtacağız; "Bak müslümanlar böyledir işte! Var mı siz de böylesi?" diye İslâm'ın güzelliklerini anlatacağız. "Bak müslümanlar böyledir işte! Var mı siz de böylesi?" diye İslâm'ın güzelliklerini anlatacağız. "Bak biz büyüklerimize hürmet ederiz. Bak biz böyle fedakârlık yaparız. "Bak biz büyüklerimize hürmet ederiz. Bak biz böyle fedakârlık yaparız. Bak biz böyle cevr ü cefaya sabredip de şöyle hayırlı işleri yaparız.Bak biz böyle cevr ü cefaya sabredip de şöyle hayırlı işleri yaparız. İslâm'ın güzellikleri şunlardır şunlardır." diye kültürümüzü tanıtacağız. İslâm'ın güzellikleri şunlardır şunlardır." diye kültürümüzü tanıtacağız.

Ahlak, ahlak da tabii Allah'ın en sevdiği vasıflardandır. Peygamber Efendimiz'i; Ahlak, ahlak da tabii Allah'ın en sevdiği vasıflardandır. Peygamber Efendimiz'i;

Ve inneke le-alâ hulukın azîmin diye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de azim, Ve inneke le-alâ hulukın azîmin diye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de azim, güzel bir ahlaka sahip olmasıyla methediyor.güzel bir ahlaka sahip olmasıyla methediyor. Onun için Habibullah eylemiş kendisini, ahlakını güzel eylemiş,Onun için Habibullah eylemiş kendisini, ahlakını güzel eylemiş, fıtratını güzel eylemiş, hulkunu güzel eylemiş.fıtratını güzel eylemiş, hulkunu güzel eylemiş. Onun için ahlâk da en önemlidir. Onun için ahlâk da en önemlidir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; "Bir insan güzel ahlâkı sayesinde gündüzleri akşamlara kadar,"Bir insan güzel ahlâkı sayesinde gündüzleri akşamlara kadar, sıcak yaz günlerinde dudakları kuruya, çatlaya oruç tutan geceleri de sabahlara kadar uyumayıp sıcak yaz günlerinde dudakları kuruya, çatlaya oruç tutan geceleri de sabahlara kadar uyumayıp abdest alıp ibadet eden, zikir eden, Kur'an okuyan, namaz kılan insanların abdest alıp ibadet eden, zikir eden, Kur'an okuyan, namaz kılan insanların sevabı kadar sevabı alabilir güzel ahlâkı sayesinde." buyuruyor.sevabı kadar sevabı alabilir güzel ahlâkı sayesinde." buyuruyor. Onun için ahlak da çok önemlidir. İnsanlar arasında yaşam ahlakla olur. Onun için ahlak da çok önemlidir.

İnsanlar arasında yaşam ahlakla olur.
İnsan tek başına olduğu zaman başkalarıyla ilgili kaideler bahis konusu değildir.İnsan tek başına olduğu zaman başkalarıyla ilgili kaideler bahis konusu değildir. Dağ başında yaşamak kolaydır ama insanların arasında yaşamak zordur.Dağ başında yaşamak kolaydır ama insanların arasında yaşamak zordur. İnsanlar arasında Allah'ın rızasına uygun yaşamayı ahlâk kaideleri tanzim eder. İnsanlar arasında Allah'ın rızasına uygun yaşamayı ahlâk kaideleri tanzim eder. Komşunla şöyle olacaksın, büyüklerinle böyle olacaksın, küçüklerinle böyle olacaksın,Komşunla şöyle olacaksın, büyüklerinle böyle olacaksın, küçüklerinle böyle olacaksın, kötülük yapana iyilik yapacaksın, gitmeyene gideceksin, vermeyene vereceksin,kötülük yapana iyilik yapacaksın, gitmeyene gideceksin, vermeyene vereceksin, darılana dargınlık yapmayacaksın. darılana dargınlık yapmayacaksın. Böyle güzel ahlâkı insan uyguladığı zaman cemiyet sağlam bir cemiyet olur, Böyle güzel ahlâkı insan uyguladığı zaman cemiyet sağlam bir cemiyet olur, ahlaklı bir cemiyet, yüksek bir cemiyet olur ve kuvvetli bir cemiyet olur.ahlaklı bir cemiyet, yüksek bir cemiyet olur ve kuvvetli bir cemiyet olur. Kuvvetli olduğu zaman da, müslümanlar kuvvetli olduğu zaman da İslâm cihana yayılır. Kuvvetli olduğu zaman da, müslümanlar kuvvetli olduğu zaman da İslâm cihana yayılır.

Yani şu anda şimdi dünyanın en kuvvetli süper devleti biz olsak dünyanın her tarafınaYani şu anda şimdi dünyanın en kuvvetli süper devleti biz olsak dünyanın her tarafına İslâm'ı yayardık. Kendi kuvvetimizin az olmasından İslâm da yayılmakta yavaş gidiyor.İslâm'ı yayardık. Kendi kuvvetimizin az olmasından İslâm da yayılmakta yavaş gidiyor. Yavaş gidiyor çünkü zayıfız. Onun için kuvvetli olmak lazım. Yavaş gidiyor çünkü zayıfız. Onun için kuvvetli olmak lazım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

el-Mü'minü'l-kaviyyu hayrun ve ehabbu ilallahi mine'l-mü'mini'd-daîfi ve fî küllin hayrun. el-Mü'minü'l-kaviyyu hayrun ve ehabbu ilallahi mine'l-mü'mini'd-daîfi ve fî küllin hayrun. "Her müslüman da hayır vardır ama kuvvetli müslüman zayıf müslümandan daha hayırlıdır." "Her müslüman da hayır vardır ama kuvvetli müslüman zayıf müslümandan daha hayırlıdır."

Neden? Kuvvetli müslüman kuvvetini de İslâm'ın hizmetine koyar, güzel çalışmalar yapar. Neden?

Kuvvetli müslüman kuvvetini de İslâm'ın hizmetine koyar, güzel çalışmalar yapar.
Medine-i Münevvere'de böyle arkadaşlarla toplantı yapıyoruz. Hadis okuyorduk. Medine-i Münevvere'de böyle arkadaşlarla toplantı yapıyoruz. Hadis okuyorduk. Sayfada bir hadîs-i şerîf geldi, diyor ki; Salâtü'r-racüli mütekalliden bi-seyfihî... Sayfada bir hadîs-i şerîf geldi, diyor ki;

Salâtü'r-racüli mütekalliden bi-seyfihî...
"Kişinin kılıcı belinde olduğu zaman kıldığı namaz, belinde kılıç yokken kıldığı namazdan"Kişinin kılıcı belinde olduğu zaman kıldığı namaz, belinde kılıç yokken kıldığı namazdan 700 kat daha sevaplıdır." 700 kat daha sevaplıdır."

Bu neden? Kuvveti temsil ediyor işte. Bu neden?

Kuvveti temsil ediyor işte.
Müslüman kuvvetli olursa, belinde kılıcı olursa, şimdiki zamanda tabancası olursa, Müslüman kuvvetli olursa, belinde kılıcı olursa, şimdiki zamanda tabancası olursa, cihada hazır olursa düşmanı korkutacak. cihada hazır olursa düşmanı korkutacak.

Türhibûne bihî adüvvallahi ve adüvveküm. Düşman korkacak. Türhibûne bihî adüvvallahi ve adüvveküm. Düşman korkacak. Düşman müslümandan korkması lazım.Düşman müslümandan korkması lazım. Müslümanın silahından, gücünden, kuvvetinden, saadetinden, muhabbetinden,Müslümanın silahından, gücünden, kuvvetinden, saadetinden, muhabbetinden, fedakarlığından, cefakeşliğinden, vefakârlığından, kahramanlığından korkacak düşman.fedakarlığından, cefakeşliğinden, vefakârlığından, kahramanlığından korkacak düşman. Bunlara el sürülmez, dinamit gibidir, bunlara dokunursak patlar, bizi mahveder diyecek. Bunlara el sürülmez, dinamit gibidir, bunlara dokunursak patlar, bizi mahveder diyecek.

Kuvvetli müslüman daha hayırlıdır. Onun için biz bu işleri sağlamak için çalışmak zorundayız. Kuvvetli müslüman daha hayırlıdır. Onun için biz bu işleri sağlamak için çalışmak zorundayız. Çalışmadan olmuyor. Harıl harıl ehli küfür çalışıyor, misyonerler çalışıyor. Çalışmadan olmuyor. Harıl harıl ehli küfür çalışıyor, misyonerler çalışıyor. Beldelerimize geliyorlar, köyleri takip ediyorlar, köylere yerleşiyorlar.Beldelerimize geliyorlar, köyleri takip ediyorlar, köylere yerleşiyorlar. Köylünün dilini öğreniyorlar, âdetini öğreniyorlar, örfünü öğreniyorlar. Köylünün dilini öğreniyorlar, âdetini öğreniyorlar, örfünü öğreniyorlar. Ondan sonra gidiyorlar kitap yazıyorlar, misyonerlere akıl öğretiyorlar;Ondan sonra gidiyorlar kitap yazıyorlar, misyonerlere akıl öğretiyorlar; "Türkiye'de şöyle şöyle köyler var. Şunların şunların şunların dinleri zayıf. "Türkiye'de şöyle şöyle köyler var. Şunların şunların şunların dinleri zayıf. Onlara şuradan girerseniz onları şöyle aldatırsınız.Onlara şuradan girerseniz onları şöyle aldatırsınız. Bunlara buradan şey yaparsanız böyle aldatırsınız." diye çalışmalar yapıyorlar. Bunlara buradan şey yaparsanız böyle aldatırsınız." diye çalışmalar yapıyorlar.

Hatta bir Korgeneral bana geldi de, Hatta bir Korgeneral bana geldi de, Korgeneral, emekli Korgeneral. Meclis üyeliği, kurucu meclis üyeliği yapmış. Korgeneral, emekli Korgeneral. Meclis üyeliği, kurucu meclis üyeliği yapmış. Korgeneral dedi ki; Hocam dedi, Amerikalı karı koca bir aile var dedi.Korgeneral dedi ki; Hocam dedi, Amerikalı karı koca bir aile var dedi. Burada NATO'dayken tanıştık. Bana Paşababa derler, elimi öperler ayağımı öperler dedi. Burada NATO'dayken tanıştık. Bana Paşababa derler, elimi öperler ayağımı öperler dedi. Bunlar dedi İslâm'a ilgi duyuyorlar dedi. Aman dedi bana mektup göndermişler, Bunlar dedi İslâm'a ilgi duyuyorlar dedi. Aman dedi bana mektup göndermişler, şunun cevabını beraber yazalım. şunun cevabını beraber yazalım.

Peki dedim. O Amerikalı aile 20-30 sayfa bir kitabın fotokopisini çekmiş.Peki dedim.

O Amerikalı aile 20-30 sayfa bir kitabın fotokopisini çekmiş.
Kitabın başı yok, ne kitabı olduğu belli değil, sonu yok, öbür bahisleri belli değil. Kitabın başı yok, ne kitabı olduğu belli değil, sonu yok, öbür bahisleri belli değil. Yalnız orada, o sayfaların içinde Müslümanlıkla Hıristiyanlığı karşılaştırıyor, Yalnız orada, o sayfaların içinde Müslümanlıkla Hıristiyanlığı karşılaştırıyor, Hıristiyanlık çok iyidir, Müslümanlık çok kötüdür diyor; Hıristiyanlık çok iyidir, Müslümanlık çok kötüdür diyor; 27 sayfa İslâm'ı kötülüyor Hıristiyanlığı methediyor. Bir de hıristiyanlara diyor ki; 27 sayfa İslâm'ı kötülüyor Hıristiyanlığı methediyor. Bir de hıristiyanlara diyor ki; "Müslümanları kolay kolay hıristiyan yapamazsınız. "Müslümanları kolay kolay hıristiyan yapamazsınız. Onun için şöyle yapın böyle yapın, müslümanlar kalın kafalıdır,Onun için şöyle yapın böyle yapın, müslümanlar kalın kafalıdır, anlamazlar Hıristiyanlığın güzelliğini." diyor. anlamazlar Hıristiyanlığın güzelliğini." diyor. Kendi aklınca böyle söylüyor. Hıristiyanlığın güzelliğini anlatmak için şöyle yandan dolaşın, Kendi aklınca böyle söylüyor. Hıristiyanlığın güzelliğini anlatmak için şöyle yandan dolaşın, böyle aldatın, böyle kıvırtın, böyle şey yapın diye taktik veriyor. böyle aldatın, böyle kıvırtın, böyle şey yapın diye taktik veriyor.

Şimdi o Amerikalı aile bu fotokopileri çekmiş, baş tarafına boşluğa, sayfaların boşluğuna yazmış; Şimdi o Amerikalı aile bu fotokopileri çekmiş, baş tarafına boşluğa, sayfaların boşluğuna yazmış; "Paşababacığım ellerinden öperim. Bu sayfaları oku."Paşababacığım ellerinden öperim. Bu sayfaları oku. Senden İslâm'ın methini istemiyorum. Bu sayfalar hakkındaki fikrini bana bildir." Senden İslâm'ın methini istemiyorum. Bu sayfalar hakkındaki fikrini bana bildir." Sipariş veriyor ama İslâm'ın methini de istemiyor. İlla İslâm kötülenecek yine. Sipariş veriyor ama İslâm'ın methini de istemiyor. İlla İslâm kötülenecek yine.

Peki dedim aldım, bende ona 20-30 sayfa cevap yazdım. Peki dedim aldım, bende ona 20-30 sayfa cevap yazdım. İslâm da sevgi yoktur diyor, sevgi olduğunu gösterdim.İslâm da sevgi yoktur diyor, sevgi olduğunu gösterdim. O İslâm hakkında bazı şeyler söylemiş, yanlış olduğunu gösterdim.O İslâm hakkında bazı şeyler söylemiş, yanlış olduğunu gösterdim. Hıristiyanlığın bozuk taraflarını İslâm'ın güzel taraflarını gösterdim, Paşababaya verdim.Hıristiyanlığın bozuk taraflarını İslâm'ın güzel taraflarını gösterdim, Paşababaya verdim. Paşababa diyor ki; Bunlar müslüman olmaya hevesli.Paşababa diyor ki;

Bunlar müslüman olmaya hevesli.
Ben dedim ki; Paşam, bunlar müslüman olmaya hevesli değil, bunlar domuz gibi, Ben dedim ki;

Paşam, bunlar müslüman olmaya hevesli değil, bunlar domuz gibi,
tilki gibi hıristiyan. tilki gibi hıristiyan. Bunlar seni hıristiyan yapmak istiyorlar. Bunlar seni hıristiyan yapmak istiyorlar.

Huup, kafalarını kırarım onların filan, sinirlendi, oturdu kalktı ama nereden kafa kıracak. Huup, kafalarını kırarım onların filan, sinirlendi, oturdu kalktı ama nereden kafa kıracak. İngilizce cevaplarını filan gönderdim. İngilizce cevaplarını filan gönderdim.

Şimdi bakın, ordumuzun bir Korgenerali.Şimdi bakın, ordumuzun bir Korgenerali. Kaç tane Korgeneral vardır Türkiye'de? Kaçını tanıyorsunuz? Kaç tane Korgeneral vardır Türkiye'de? Kaçını tanıyorsunuz?

Bir Korgenerale elini öperim, ayağını öperim diyor, Hıristiyanlık propagandası yapıyor. Bir Korgenerale elini öperim, ayağını öperim diyor, Hıristiyanlık propagandası yapıyor. Amerikalı Hıristiyanlık propagandası yapıyor.Amerikalı Hıristiyanlık propagandası yapıyor. Bunlar beni çok sever, bunlar bana çok hürmet eder, elimi öper bunlar benim diyor.Bunlar beni çok sever, bunlar bana çok hürmet eder, elimi öper bunlar benim diyor. Beni Amerika'ya çağırırlar, benim evladım gibidir diyor ama domuz gibi Beni Amerika'ya çağırırlar, benim evladım gibidir diyor ama domuz gibi Hıristiyanlık propagandası yapıyor.Hıristiyanlık propagandası yapıyor. İslâm'ı kötülüyor Paşababaya. İslâm'ı kötülüyor Paşababaya.

Herkes böyle çalışırken, Allah'ın düşmanları Allah'ın dinine karşı çalışırken Herkes böyle çalışırken, Allah'ın düşmanları Allah'ın dinine karşı çalışırken Allah'ın dostları durursa günah olur! Allah'ın dostları durursa günah olur! Allah bunun hesabını sorar! Onun için müslümanların da çalışması lazım.Allah bunun hesabını sorar! Onun için müslümanların da çalışması lazım. Böyle Hacılar gibi adı güzel, kendi güzel böyle bir beldenin müslüman ahalisi Böyle Hacılar gibi adı güzel, kendi güzel böyle bir beldenin müslüman ahalisi tabii İslâm'a daha çok çalışması, gayret göstermesi lazım. tabii İslâm'a daha çok çalışması, gayret göstermesi lazım.

Bu diyarları hıristiyan yapmak isteyen insanlar vardır. Bu diyarları hıristiyan yapmak isteyen insanlar vardır. Bu diyarlarda müslümanları düşman gören insanlar vardır.Bu diyarlarda müslümanları düşman gören insanlar vardır. Köktendinci vesaire filan diyerek Müslümanlığı düşman gibi gösteren insanlar vardır.Köktendinci vesaire filan diyerek Müslümanlığı düşman gibi gösteren insanlar vardır. Bu diyarları bölmek isteyen insanlar vardır.Bu diyarları bölmek isteyen insanlar vardır. İslâm'a suikast etmek isteyen insanlar vardır.İslâm'a suikast etmek isteyen insanlar vardır. Onun için bütün müslümanların, hacı babaların, hacı dedelerin ve onların oğullarının,Onun için bütün müslümanların, hacı babaların, hacı dedelerin ve onların oğullarının, torunlarının ve kadınların erkeklerin herkesin şuurlu olması lazım. torunlarının ve kadınların erkeklerin herkesin şuurlu olması lazım.

Kadınların kadınlar arasında Kur'an dersleri yapması lazım. Kadınların kadınlar arasında Kur'an dersleri yapması lazım. Çocuklarına Kur'ân-ı Kerîm'i öğretmesi lazım. Ahlakı öğretmesi lazım. Çocuklarına Kur'ân-ı Kerîm'i öğretmesi lazım. Ahlakı öğretmesi lazım. Bak bu şarkıcıların, türkücülerin, dansözlerin hayrı yoktur, kıymeti yoktur aman öyle olmayın,Bak bu şarkıcıların, türkücülerin, dansözlerin hayrı yoktur, kıymeti yoktur aman öyle olmayın, böyle olmayın diye onların kendi kadınlar arasında faaliyet göstermesi lazım.böyle olmayın diye onların kendi kadınlar arasında faaliyet göstermesi lazım. Erkeklerin erkekler arasında, çocukların gençler arasında, hocaların talebeler üzerinde, Erkeklerin erkekler arasında, çocukların gençler arasında, hocaların talebeler üzerinde, dedelerin evlatlar, hocaların da cemaat üzerinde çalışmalar yapması lazım kidedelerin evlatlar, hocaların da cemaat üzerinde çalışmalar yapması lazım ki İslâm ahlâkı benimsensin, İslâm kültürü canlansın, İslâm ahlâkı benimsensin, İslâm kültürü canlansın, beldelerimiz pırıl pırıl İslâm diyarları olsun, nurlu İslâm diyarları olsun. beldelerimiz pırıl pırıl İslâm diyarları olsun, nurlu İslâm diyarları olsun.

Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli. Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli.

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

Bu ezanlar susmasın, bu namazlar kılınsın, bu Allah'ın emirleri tutulsun, Bu ezanlar susmasın, bu namazlar kılınsın, bu Allah'ın emirleri tutulsun, Allah'ın hükmü icrâ edilsin diye her müslümanın çalışmaya,Allah'ın hükmü icrâ edilsin diye her müslümanın çalışmaya, salih olduğu kadar muslih olarak da gayret göstermeye vazifesi vardır,salih olduğu kadar muslih olarak da gayret göstermeye vazifesi vardır, mecburiyet vardır, ihtiyaç vardır. mecburiyet vardır, ihtiyaç vardır. Çalışmak lazımdır çünkü küfür kuvvetlidir. Küfrün televizyonları vardır, büyük birlikleri vardır.Çalışmak lazımdır çünkü küfür kuvvetlidir. Küfrün televizyonları vardır, büyük birlikleri vardır. Amerika Birleşik Devletleri büyük bir devlettir, Rusya büyük bir devlettir, büyük bir düşmandır. Amerika Birleşik Devletleri büyük bir devlettir, Rusya büyük bir devlettir, büyük bir düşmandır. Avrupa Birliği büyük bir devlettir, büyük bir devlet oldu.Avrupa Birliği büyük bir devlettir, büyük bir devlet oldu. Görüyorsunuz hepsi düşmanımızdır. Hiçbirinin müslümanları sevgisi saygısı yoktur. Görüyorsunuz hepsi düşmanımızdır. Hiçbirinin müslümanları sevgisi saygısı yoktur. İslâm'a yâr olacak tarafları yoktur. Müslümanlar perişandır, dağınıktır, derbederdir, bilgisizdir, İslâm'a yâr olacak tarafları yoktur. Müslümanlar perişandır, dağınıktır, derbederdir, bilgisizdir, cahildir, yoksuldur, fakirdir.cahildir, yoksuldur, fakirdir. Onun için çok çalışmak lazım geliyor. Onun için çok çalışmak lazım geliyor.

İşte biz, bu çalışmaları yapmak için, bu çalışmaların yürütülmesi için organize olmak gerektiğindenİşte biz, bu çalışmaları yapmak için, bu çalışmaların yürütülmesi için organize olmak gerektiğinden vakıflar kurduk ve müşterek çalışmalarla daha güzel sonuçlar alındığından dernekler kurarak vakıflar kurduk ve müşterek çalışmalarla daha güzel sonuçlar alındığından dernekler kurarak her beldede, her şehirde çalışmalar yapılması gerektiğini, yerler tutulması gerektiğini,her beldede, her şehirde çalışmalar yapılması gerektiğini, yerler tutulması gerektiğini, çalışmalar yapılması gerektiğini hatırlatıyoruz ve her yerde de elhamdülillah yetişmiş müslümanlar,çalışmalar yapılması gerektiğini hatırlatıyoruz ve her yerde de elhamdülillah yetişmiş müslümanlar, kuvvetli müslümanlar var, bilgili müslümanlar var. kuvvetli müslümanlar var, bilgili müslümanlar var. İmam hatip hocaları var, ilâhiyat hocaları var, hacı efendiler var, müderris kimseler var.İmam hatip hocaları var, ilâhiyat hocaları var, hacı efendiler var, müderris kimseler var. Kendisi özel tahsil görmüş insanlar var. Kadınlar arasında hafız olanlar var,Kendisi özel tahsil görmüş insanlar var. Kadınlar arasında hafız olanlar var, Arapça bilenler var, öğretenler var. Binâenaleyh bu çalışmaların muntazaman yapılması lazımdır. Arapça bilenler var, öğretenler var. Binâenaleyh bu çalışmaların muntazaman yapılması lazımdır.

Sadece bu memlekette Müslümanlığı korumak da yetmiyor, Sadece bu memlekette Müslümanlığı korumak da yetmiyor, dünyanın her yerinden bizden yardım istiyorlar. dünyanın her yerinden bizden yardım istiyorlar. Hiç tahmin eder misiniz, Tayland'dan bir editör, yani gazete, mecmua,Hiç tahmin eder misiniz, Tayland'dan bir editör, yani gazete, mecmua, vesaire çıkartan yayınevinin sahibi, benden hoca istedi.vesaire çıkartan yayınevinin sahibi, benden hoca istedi. Türkiye'den hoca gönderin bize, Tayland'a diyor. Tayland neresi? Türkiye'den hoca gönderin bize, Tayland'a diyor.

Tayland neresi?

Vietnam'ın komşusu bir yer. Hind-i Çîn'inde Türkiye'den hoca istiyor. Vietnam'ın komşusu bir yer. Hind-i Çîn'inde Türkiye'den hoca istiyor. Dedim ki, biz sizin dilinizi bilmeyiz, örfünüzü, âdetinizi bilmeyiz.Dedim ki, biz sizin dilinizi bilmeyiz, örfünüzü, âdetinizi bilmeyiz. Sizin komşunuz Bangladeş var, Pakistan var, Hindistan var orada da müslümanlar var.Sizin komşunuz Bangladeş var, Pakistan var, Hindistan var orada da müslümanlar var. Oradan hoca isteyin? Yok diyor, biz Türkiye'den müslüman istiyoruz.Oradan hoca isteyin?

Yok diyor, biz Türkiye'den müslüman istiyoruz.
Türkiye'yi çok seviyoruz diyor. E bizim oraya hoca göndermemiz lazım. Türkiye'yi çok seviyoruz diyor.

E bizim oraya hoca göndermemiz lazım.
Avustralya'da Budist bir doktor vardı, Budist. Budha'ya tapan, Budist bir doktor vardı. Avustralya'da Budist bir doktor vardı, Budist. Budha'ya tapan, Budist bir doktor vardı. O Avustralya'daki doktor müslüman oldu. İslâm cemaatinin başına başkan da seçtiler onu. O Avustralya'daki doktor müslüman oldu. İslâm cemaatinin başına başkan da seçtiler onu. Çok böyle boylu poslu, güzel yüzlü, yakışıklı bir doktor, iyi bir müslüman, Allah selamet versin. Çok böyle boylu poslu, güzel yüzlü, yakışıklı bir doktor, iyi bir müslüman, Allah selamet versin.

Hocam dedi, biz dedi davamız olduğu zaman Hocam dedi, biz dedi davamız olduğu zaman İngiliz hakimlerin huzuruna gitmeye utanıyoruz Allah'tan. İngiliz hakimlerin huzuruna gitmeye utanıyoruz Allah'tan. Bize hakim gönderin, kadı gönderin, müslüman alim gönderin de Bize hakim gönderin, kadı gönderin, müslüman alim gönderin de mahkemelerimizi ona götürelim, davalarımızı o hall ü fasl eylesin dedi.mahkemelerimizi ona götürelim, davalarımızı o hall ü fasl eylesin dedi. Yine Avustralya'da Mildura'nın kuzeyinde Broken Hill diye bir yer var.Yine Avustralya'da Mildura'nın kuzeyinde Broken Hill diye bir yer var. Oradan bir haber geldi ki oralara bir zamanlar Afgan müslümanları gitmişler, yerleşmişler. Oradan bir haber geldi ki oralara bir zamanlar Afgan müslümanları gitmişler, yerleşmişler. Avustralya'nın fethi sırasında yani böyle şey yapılması sırasında Afganlılar çok gitmiş oraya.Avustralya'nın fethi sırasında yani böyle şey yapılması sırasında Afganlılar çok gitmiş oraya. O Afganlılar oralarda şehirler kurmuşlar, camiler kurmuşlar.O Afganlılar oralarda şehirler kurmuşlar, camiler kurmuşlar. Sonradan İngilizler Afganlılarla bozuşmuş. Afganlıları çalıştırdıktan sonra Sonradan İngilizler Afganlılarla bozuşmuş. Afganlıları çalıştırdıktan sonra Avustralya'dan çıkartmışlarü ihrac etmişler. Avustralya'dan çıkartmışlarü ihrac etmişler. Kalanlar kalmış, yerli ahaliyle evlenmişler, İslâm'ı unutmuşlar. Kalanlar kalmış, yerli ahaliyle evlenmişler, İslâm'ı unutmuşlar. Dedelerimiz müslüman diyorlar ama İslâm'dan hiçbir şey bilmiyorlar.Dedelerimiz müslüman diyorlar ama İslâm'dan hiçbir şey bilmiyorlar. Buralara hoca istiyoruz diyorlar bizden. Buralara hoca istiyoruz diyorlar bizden. İngilizce bilen bize İslâm'ı anlatacak hocalar istiyoruz diyorlar. İngilizce bilen bize İslâm'ı anlatacak hocalar istiyoruz diyorlar.

Görüyorsunuz bizim Türkiye'de yüzde yüz, sımsıkı, dolma silme, dopdolu müslüman olmamız lazım, Görüyorsunuz bizim Türkiye'de yüzde yüz, sımsıkı, dolma silme, dopdolu müslüman olmamız lazım, bir de dünyanın her yerine İslâm'ı yaymak için gitmemiz lazım, evlatlarımızı göndermemiz lazım, bir de dünyanın her yerine İslâm'ı yaymak için gitmemiz lazım, evlatlarımızı göndermemiz lazım, İslâm'ı yaymamız lazım. Allah'ın emri böyle. İslâm'ı yaymamız lazım. Allah'ın emri böyle.

Sahabe-i kirâm böyle yapmışlar; Mekke'de doğmuşlar, Sahabe-i kirâm böyle yapmışlar; Mekke'de doğmuşlar, Arabistan'da doğmuşlar, Medine'de doğmuşlar. Arabistan'da doğmuşlar, Medine'de doğmuşlar. Arap kabilelerinin mensubu ama kimisi Horasan'a gitmiş, kimisi Hindistan'a gitmiş, Arap kabilelerinin mensubu ama kimisi Horasan'a gitmiş, kimisi Hindistan'a gitmiş, kimisi Türkiye'ye, İstanbul'a gelmiş, kimisi Diyarbakır'da kabri. kimisi Türkiye'ye, İstanbul'a gelmiş, kimisi Diyarbakır'da kabri. Kimsinin kabri şimdi baraj yapılıyor diye sular altında kalıyor.Kimsinin kabri şimdi baraj yapılıyor diye sular altında kalıyor. Dünyanın her bir yerine, Afrika'ya, Asya'ya hatta çok daha uzak diyarlara gitmişler. Dünyanın her bir yerine, Afrika'ya, Asya'ya hatta çok daha uzak diyarlara gitmişler.

Onun için bu çalışmaların şimdi nöbeti bize gelmiştir. Onun için bu çalışmaların şimdi nöbeti bize gelmiştir. Dedelerimiz yaşadılar, İslâm için çalıştılar, şimdi nöbet bizim elimizdedir. Dedelerimiz yaşadılar, İslâm için çalıştılar, şimdi nöbet bizim elimizdedir. Silah bize teslim edilmiştir. Bizim İslâm için çalışmamız lazım. Her birimizin çalışması lazım.Silah bize teslim edilmiştir. Bizim İslâm için çalışmamız lazım. Her birimizin çalışması lazım. Her birimizin elinden gelen gayreti göstermesi lazım. Ateş gibi olması lazım.Her birimizin elinden gelen gayreti göstermesi lazım. Ateş gibi olması lazım. Civa gibi olması lazım. Civa gibi olması lazım.

İşte bu çalışmaları yapmak üzere hepinizi birbirinizle yardımlaşmaya davet ediyorum.İşte bu çalışmaları yapmak üzere hepinizi birbirinizle yardımlaşmaya davet ediyorum. Yapılan çalışmaları desteklemeye davet ediyorum. Yapılan çalışmaları desteklemeye davet ediyorum.

Allahu Teâlâ hazretlerinin dinine yardımcı olun. Allahu Teâlâ hazretlerinin dinine yardımcı olun.

İn tensurullâhe yensurküm ve yüsebbit akdâmeküm. İn tensurullâhe yensurküm ve yüsebbit akdâmeküm.

Yâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallahi kemâ kâle îsebnü meryeme li'l-havâriyyîneYâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallahi kemâ kâle îsebnü meryeme li'l-havâriyyîne men ensârî ilallahi... ilâ âhiri'l-âyeh. men ensârî ilallahi... ilâ âhiri'l-âyeh.

Bu ayeti kerîmeler de Allah, Allah'ın dinine yardımcı olmayı emrediyor hepinize, hepimize. Bu ayeti kerîmeler de Allah, Allah'ın dinine yardımcı olmayı emrediyor hepinize, hepimize. Onun için boş durmak yoktur. Kahvede vakit öldürmek haramdır, günahtır, israftır çünkü. Onun için boş durmak yoktur. Kahvede vakit öldürmek haramdır, günahtır, israftır çünkü. İslâm için çalışacaksınız. Ya bir Kur'an öğreteceksiniz bir çocuğa;İslâm için çalışacaksınız. Ya bir Kur'an öğreteceksiniz bir çocuğa; ya Allah'ın bir hadisini, âyetini öğreteceksiniz, dinimizin bir ahkâmını öğreteceksiniz;ya Allah'ın bir hadisini, âyetini öğreteceksiniz, dinimizin bir ahkâmını öğreteceksiniz; ya İslâm için çalışacaksınız; ya müslümanların mutluluğu için çalışacaksınız;ya İslâm için çalışacaksınız; ya müslümanların mutluluğu için çalışacaksınız; ya beldenin düzeni için çalışacaksınız. ya beldenin düzeni için çalışacaksınız.

Yolda bir taşı görüp alıp onu kenara koymak bile sadakadır İslâm dinine göre. Yolda bir taşı görüp alıp onu kenara koymak bile sadakadır İslâm dinine göre. O halde bizim yollarımız taşsız olacak. Bizim yollarımız pırıl pırıl olacak. O halde bizim yollarımız taşsız olacak. Bizim yollarımız pırıl pırıl olacak. Avrupalı geldiği zaman bizim şehirlerimize imrenecek.Avrupalı geldiği zaman bizim şehirlerimize imrenecek. Sokaklarımızdan pislik akmayacak, çirkef akmayacak.Sokaklarımızdan pislik akmayacak, çirkef akmayacak. Bizim yollarımız güzel olacak, çevremiz güzel olacak, ağaçlık olacak. Bizim yollarımız güzel olacak, çevremiz güzel olacak, ağaçlık olacak.

İnsan bir ağaç dikerse o ağacın altında bir insan gölgelense o dikene sevap vardır. İnsan bir ağaç dikerse o ağacın altında bir insan gölgelense o dikene sevap vardır. Üstüne bir kuş konsa meyvasını gagalasa o adama sevap vardır.Üstüne bir kuş konsa meyvasını gagalasa o adama sevap vardır. O ağaç canlı olduğu müddetçe, istifade sağladığı müddetçe o adama sevap vardır.O ağaç canlı olduğu müddetçe, istifade sağladığı müddetçe o adama sevap vardır. Sadaka-i câriyesidir. Binâenaleyh ağaç dikeceğiz. Sadaka-i câriyesidir. Binâenaleyh ağaç dikeceğiz.

İhtiyar adamın birisi ağaç dikiyormuş, İhtiyar adamın birisi ağaç dikiyormuş, padişahın birisi de veziriyle beraber tebdîl-i kıyâfet geziyormuş, padişahın birisi de veziriyle beraber tebdîl-i kıyâfet geziyormuş, köylü kıyafetinde. Adamın yanına varmışlar, selamün aleyküm demişler.köylü kıyafetinde. Adamın yanına varmışlar, selamün aleyküm demişler. Padişah bakmış, kambur beline rağmen ihtiyar adam ıhlayarak orada ağaç dikiyor, Padişah bakmış, kambur beline rağmen ihtiyar adam ıhlayarak orada ağaç dikiyor, ağaç dikmeye çalışıyor. ağaç dikmeye çalışıyor. Takılmış; Hacı amca, sen demiş, zaten belin iki kat kambur olmuş, bu ağacı dikiyorsun.Takılmış;

Hacı amca, sen demiş, zaten belin iki kat kambur olmuş, bu ağacı dikiyorsun.
Bu ağacın sen meyvasını yiyemezsin ki ne diye dikiyorsun? demiş. Bu ağacın sen meyvasını yiyemezsin ki ne diye dikiyorsun? demiş.

Ne diye dikecek, İslâm'dan dolayı dikiyor yani sevap kazanmak için dikiyor ama sormuş şimdi, Ne diye dikecek, İslâm'dan dolayı dikiyor yani sevap kazanmak için dikiyor ama sormuş şimdi, padişah dayanamamış takılmış yani sormuş ona. padişah dayanamamış takılmış yani sormuş ona.

Şöyle kamburunu doğrultmuş aksakalıyla dönmüş ona, evlat demiş, Şöyle kamburunu doğrultmuş aksakalıyla dönmüş ona, evlat demiş, tanımıyor karşısındakinin kim olduğunu, padişah olduğunu filan bilmiyor. tanımıyor karşısındakinin kim olduğunu, padişah olduğunu filan bilmiyor. Şöyle dönmüş, evlat demiş, bizden öncekiler diktiler biz onların meyvalarını yiyoruz, Şöyle dönmüş, evlat demiş, bizden öncekiler diktiler biz onların meyvalarını yiyoruz, biz de şimdi dikelim de bizden sonrakiler bizim diktiklerimizin meyvasını yesin demiş. biz de şimdi dikelim de bizden sonrakiler bizim diktiklerimizin meyvasını yesin demiş.

Padişahın çok hoşuna gitmiş cevap. Vezire demiş ki, şuna bir kese altın ver. Padişahın çok hoşuna gitmiş cevap. Vezire demiş ki, şuna bir kese altın ver.

O da elini cebine daldırmış ihtiyarın eline bir kese altın vermiş. O da elini cebine daldırmış ihtiyarın eline bir kese altın vermiş.

İhtiyar bakmış, altın. Anlamış karşı taraftaki adamlar bayağı bir şey. İhtiyar bakmış, altın. Anlamış karşı taraftaki adamlar bayağı bir şey. Altını şöyle yapmış; Bak evlat, demiş; sen, senin fidanın meyvasını sen görmezsin Altını şöyle yapmış;

Bak evlat, demiş; sen, senin fidanın meyvasını sen görmezsin
dedin ama bak meyvasını gördüm, demiş. dedin ama bak meyvasını gördüm, demiş. Benim fidan meyve verdi demiş. Yani elindeki keseyi göstermiş, Benim fidan meyve verdi demiş. Yani elindeki keseyi göstermiş, bak benim fidan daha dikerken meyve verdi demiş. bak benim fidan daha dikerken meyve verdi demiş.

Padişahın bu da hoşuna gitmiş. Vezire demiş ki, bir kese daha ver bu adama.Padişahın bu da hoşuna gitmiş. Vezire demiş ki, bir kese daha ver bu adama. Bir kese daha vermiş. Adam iki keseyi de eline almış, bak efendi, demiş;Bir kese daha vermiş.

Adam iki keseyi de eline almış, bak efendi, demiş;
senin kim olduğunu bilmiyorum ama herhalde bir akıllı uslu adamsın, demiş.senin kim olduğunu bilmiyorum ama herhalde bir akıllı uslu adamsın, demiş. Herkesin ağacı senede bir mahsul verir benim ağaç daha dikilirken iki mahsul verdi, demiş. Herkesin ağacı senede bir mahsul verir benim ağaç daha dikilirken iki mahsul verdi, demiş.

Padişah demiş ki vezirine, buna bir kese daha ver, lafını dinlemeden Padişah demiş ki vezirine, buna bir kese daha ver, lafını dinlemeden buradan kaçalım hazineyi bitirecek, demiş. buradan kaçalım hazineyi bitirecek, demiş. Oradan kaçmış gitmiş. Geçen gün gazetelerde vardı.Oradan kaçmış gitmiş.

Geçen gün gazetelerde vardı.
42 yıl sonra Türkiye çöl olacak diyor. Ağaç kalmayacak diyor. Neden? 42 yıl sonra Türkiye çöl olacak diyor. Ağaç kalmayacak diyor.

Neden?

Herkes kesiyor. Herkes kesiyor diken yok. Herkes kesiyor. Herkes kesiyor diken yok. Yani Allah rızası için diken insanlara ihtiyaç var, güzelleştirecek insanlara ihtiyaç var. Yani Allah rızası için diken insanlara ihtiyaç var, güzelleştirecek insanlara ihtiyaç var.

Hasılı hayrın, sadakanın çeşidi çoktur. Bin bir çeşit yolu vardır. Hasılı hayrın, sadakanın çeşidi çoktur. Bin bir çeşit yolu vardır. Allah'a giden yollar diyor arifler bi-adedi enfâsi'l-halâik. Allah'a giden yollar diyor arifler bi-adedi enfâsi'l-halâik.

et-Turuku ilellâhi bi-adedi enfâsi'l-halâik. et-Turuku ilellâhi bi-adedi enfâsi'l-halâik. "Allah'a giden yollar mahlûkâtın nefesleri sayısıncadır." Kendisi sayısınca değil. "Allah'a giden yollar mahlûkâtın nefesleri sayısıncadır."

Kendisi sayısınca değil.

Günde kaç nefes alıyor insan? Mahlûkatın nefesleri sayısıncadır diyor. Ne demek? Günde kaç nefes alıyor insan?

Mahlûkatın nefesleri sayısıncadır diyor.

Ne demek?

Yani bir ağaç dikersin Allah oradan seni mağfiret eder. Yani bir ağaç dikersin Allah oradan seni mağfiret eder. Birisine bir iyilik yaparsın oradan mağfiret eder. Bir kuşa bakarsın oradan mağfiret eder.Birisine bir iyilik yaparsın oradan mağfiret eder. Bir kuşa bakarsın oradan mağfiret eder. Bir hastayı ziyaret edersin oradan mağfiret eder.Bir hastayı ziyaret edersin oradan mağfiret eder. Yani bir hasene bile, bir haseneyi Allah kabul etse bir hasene bile insanın Yani bir hasene bile, bir haseneyi Allah kabul etse bir hasene bile insanın cennete girmesine sebep olurmuş.cennete girmesine sebep olurmuş. Cennete girmekten geri durmayın. Allah gayretinizi ziyade etsin.Cennete girmekten geri durmayın.

Allah gayretinizi ziyade etsin.
Tevfikini cümlenize refik eylesin. Hakkı hak olarak görüp ona uymayı, hakkı icrâ etmeyi,Tevfikini cümlenize refik eylesin. Hakkı hak olarak görüp ona uymayı, hakkı icrâ etmeyi, ifâ etmeyi nasip eylesin. ifâ etmeyi nasip eylesin. Salih ve muslih kullar olmanızı nasip eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlenizi taltif eylesin.Salih ve muslih kullar olmanızı nasip eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlenizi taltif eylesin. İki cihanın saadetine sevdiklerinizle beraber nâil eylesin. İki cihanın saadetine sevdiklerinizle beraber nâil eylesin.

Bi-hürmeti esrârı sırrı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrârı sırrı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2