Namaz Vakitleri

8 Cemâziye'l-Âhir 1446
09 Aralık 2024
İmsak
06:39
Güneş
08:10
Öğle
13:01
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

İslam Kardeşliği

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Zilhicce 1406 / 03.09.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Köle ve Cariyelik, Meyve Satışı, Alışveriş Ahlakı, İslam Kardeşi Olmak, Selamlaşma, Kötülükleri Engellemek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslam Kardeşliği

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Zilhicce 1406 / 03.09.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Köle ve Cariyelik, Meyve Satışı, Alışveriş Ahlakı, İslam Kardeşi Olmak, Selamlaşma, Kötülükleri Engellemek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

El-Hamdü lillâhi hakka hamdihî. Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidi’l-evvelîne ve’l-âhirin seyyidinâEl-Hamdü lillâhi hakka hamdihî. Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidi’l-evvelîne ve’l-âhirin seyyidinâ ve senedina Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-dîn. ve senedina Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-dîn.

Emmâ ba'd: Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ tubâu ümmü'l-veledi. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Lâ tubâu ümmü'l-veledi.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi dünya ve âhirette üzerinize olsun. Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi dünya ve âhirette üzerinize olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir demetPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir demet tefeyyüz maksadıyla okumak üzere toplanmış bulunuyoruz. tefeyyüz maksadıyla okumak üzere toplanmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye, cümle âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının, ve sâir enbiya ve mürselîncümle âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının, ve sâir enbiya ve mürselîn ve cümle evliyâullah ve mukarrabînin ruhlarına;ve cümle evliyâullah ve mukarrabînin ruhlarına; bilhassa beldemizin medâr-ı iftihârı, beldemizde medfun Ebû Eyyûb el-Ensârîbilhassa beldemizin medâr-ı iftihârı, beldemizde medfun Ebû Eyyûb el-Ensârî ve sâir sahâbe-i kirâm ve tâbiîn ve sâlihînve sâir sahâbe-i kirâm ve tâbiîn ve sâlihîn ve eski peygamberlerden Yûşâ aleyhisselam ve sâir Allah'ın sevgili kullarının ruhlarına hediye olsun diye;ve eski peygamberlerden Yûşâ aleyhisselam ve sâir Allah'ın sevgili kullarının ruhlarına hediye olsun diye; kendilerinden feyz aldığımız hocalarımız, eserinizi okuduğumuz Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn hazretleri,kendilerinden feyz aldığımız hocalarımız, eserinizi okuduğumuz Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn hazretleri, Mehmed Zâhid-i Bursevî Hocamız,Mehmed Zâhid-i Bursevî Hocamız, bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakletmiş olan hadis alimleri ve râvilerinin ruhları için;bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakletmiş olan hadis alimleri ve râvilerinin ruhları için; bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin,bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, düşmanlardan hıfz eden, koruyan, müdafaa edenlerin ruhları için;düşmanlardan hıfz eden, koruyan, müdafaa edenlerin ruhları için; cümle hayrât u hasenât sahipleri ve bilhassa şu caminin bânisi İskender Paşa'nıncümle hayrât u hasenât sahipleri ve bilhassa şu caminin bânisi İskender Paşa'nın ve bu camiyi bugüne kadar canlı olarak hizmete, ibadete açık tutan, temiz pak tamir edilmiş halde tutan,ve bu camiyi bugüne kadar canlı olarak hizmete, ibadete açık tutan, temiz pak tamir edilmiş halde tutan, bu hususta yardımcı olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları içinbu hususta yardımcı olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadisleri dinlemek üzere şuraya toplanmış bulunan siz kardeşlerimizinve uzaktan yakından bu hadisleri dinlemek üzere şuraya toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları için âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim, ondan sonra başlayalım. Buyurun. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim, ondan sonra başlayalım. Buyurun.

Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 466. sayfasının başından itibarendir. Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 466. sayfasının başından itibarendir.

Birinci hadîs-i şerîf ümmüveled yani cariye, esir hakkında.Birinci hadîs-i şerîf ümmüveled yani cariye, esir hakkında. Bir cariye, bir esir alınıp satılır.Bir cariye, bir esir alınıp satılır. Müslüman esir edilemez ama esir edilmiş olan bir şahıs sonradan müslüman olabilir. Müslüman esir edilemez ama esir edilmiş olan bir şahıs sonradan müslüman olabilir. O zaman müslüman hâliyle öyle kalır. Onların âzât edilmesinde çok sevaplar vardır. O zaman müslüman hâliyle öyle kalır. Onların âzât edilmesinde çok sevaplar vardır.

Ötekiler kendi hallerinde alınırlar satılırlar,Ötekiler kendi hallerinde alınırlar satılırlar, bahçe işlerinde, sanat işlerinde vesairede kullanılırlar, istihdam olunurlar.bahçe işlerinde, sanat işlerinde vesairede kullanılırlar, istihdam olunurlar. Onlara iyi muamele yapılmasını Onlara iyi muamele yapılmasını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ümmet-i Muhammed'e emir ve tavsiye etmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ümmet-i Muhammed'e emir ve tavsiye etmiştir.

Bazı günahların kefareti olarak köle âzât etmek konulmuştur. Köle âzât etmenin sevabı beyan edilmiştir.Bazı günahların kefareti olarak köle âzât etmek konulmuştur. Köle âzât etmenin sevabı beyan edilmiştir. Köleye yediğinizden yedirmek, içtiğinizden içirmek, giydiğinizden giydirmek, Köleye yediğinizden yedirmek, içtiğinizden içirmek, giydiğinizden giydirmek, adaletle muamele etmek tavsiye edilmiştir. adaletle muamele etmek tavsiye edilmiştir. İslâm dini cihanşümul bir din olarak asırlara hâkim bir din olarak kölelerin de insan olduğunu, İslâm dini cihanşümul bir din olarak asırlara hâkim bir din olarak kölelerin de insan olduğunu, onların korunması gerektiğini o zaman içinde ortaya koymuştur. onların korunması gerektiğini o zaman içinde ortaya koymuştur. Köleye merhamet edilmesi, yumuşak muamele edilmesini esas almıştır. Köleye merhamet edilmesi, yumuşak muamele edilmesini esas almıştır.

Kölelik müessesesini tamamen kaldırmamıştır, Dileseydi "kölelik yasaktır." derdi, dememiştir.Kölelik müessesesini tamamen kaldırmamıştır, Dileseydi "kölelik yasaktır." derdi, dememiştir. Çünkü İslâm cihadı emrediyor. İslâm'ın dostları var düşmanları var, harp var darp var. Çünkü İslâm cihadı emrediyor. İslâm'ın dostları var düşmanları var, harp var darp var. Harp darp olduğu zaman, bir beldeyi istila ettiğin zaman oranın ganimetleri Harp darp olduğu zaman, bir beldeyi istila ettiğin zaman oranın ganimetleri müslümanların hazinesine geçiyor, beytülmâline geçiyor, gaziler arasında tevdî ediliyor. müslümanların hazinesine geçiyor, beytülmâline geçiyor, gaziler arasında tevdî ediliyor.

Esirler de esir alınabiliyor, onlar da hizmetlerde kullanılabiliyor.Esirler de esir alınabiliyor, onlar da hizmetlerde kullanılabiliyor. Ne yapalım, İslâm'la çarpışmasalardı, İslâm'a karşı gelmeselerdi, uğraşmasalardı, Ne yapalım, İslâm'la çarpışmasalardı, İslâm'a karşı gelmeselerdi, uğraşmasalardı, başında İslâm olsalardı esir olmazlardı. İslâm'ın bu işte bir kusuru yok. başında İslâm olsalardı esir olmazlardı. İslâm'ın bu işte bir kusuru yok. İslâm esas itibarıyle insanlara İslâm'a teşvik ediyor. İslâm esas itibarıyle insanlara İslâm'a teşvik ediyor.

"Gel, bırak şu müflisliği, bırak bu putperestliği, bırak şu yanlış bâtıl yolu, müslüman ol." diyor."Gel, bırak şu müflisliği, bırak bu putperestliği, bırak şu yanlış bâtıl yolu, müslüman ol." diyor. Müslüman olduğu zaman canı, malı, ırzı, haysiyeti, şerefi, hepsi kurtulmuş oluyor. Müslüman olduğu zaman canı, malı, ırzı, haysiyeti, şerefi, hepsi kurtulmuş oluyor.

"Müslüman ol, Allah'ın hâkimiyetine karşı gelme, Allah'ın varlığını birliğini inkâr etme"Müslüman ol, Allah'ın hâkimiyetine karşı gelme, Allah'ın varlığını birliğini inkâr etme pekâlâ başımızın üstünde yerin var." diyor islam. pekâlâ başımızın üstünde yerin var." diyor islam.

Öyle olmadığı takdirde ehl-i kitaba [fırsat] tanımış fidye verirsin, vergi verirsin.Öyle olmadığı takdirde ehl-i kitaba [fırsat] tanımış fidye verirsin, vergi verirsin. Senin maiyetinde benim koyduğum İslâmî kâidelere uygun yaşasın,Senin maiyetinde benim koyduğum İslâmî kâidelere uygun yaşasın, ben sana günahları işlettirmem ama kendi inancına da baskı yapmam, istediğin gibi yaşarsın;ben sana günahları işlettirmem ama kendi inancına da baskı yapmam, istediğin gibi yaşarsın; âhirette de Allah'a hesabını verirsin. Ben sana İslâm'ı tebliğ ettim, zihniyetini güdüyor. âhirette de Allah'a hesabını verirsin. Ben sana İslâm'ı tebliğ ettim, zihniyetini güdüyor.

İslâm tabii bu harpler darpler olduğu için esirlik müessesesi de olabilir diye kabul etmiş.İslâm tabii bu harpler darpler olduğu için esirlik müessesesi de olabilir diye kabul etmiş. Fakat esirlik müessesesini ıslah etmiş, onu adalete, merhamete istinat ettirmiş. Fakat esirlik müessesesini ıslah etmiş, onu adalete, merhamete istinat ettirmiş.

Bir cariye satın alınabilir. Cariyenin eğer efendisinden bir çocuğu doğarsa ona "ümmüveled" deniliyor.Bir cariye satın alınabilir. Cariyenin eğer efendisinden bir çocuğu doğarsa ona "ümmüveled" deniliyor. Çocuk anası cariye. O çocuk anası olunca onun için bir şeref olmuş oluyor, artık o satılamaz.Çocuk anası cariye. O çocuk anası olunca onun için bir şeref olmuş oluyor, artık o satılamaz. Diğer esirlerin durumundan daha yüksek bir duruma geliyor.Diğer esirlerin durumundan daha yüksek bir duruma geliyor. O efendinin yanında öyle şey yapıyor satılması olmuyor. O efendinin yanında öyle şey yapıyor satılması olmuyor.

Bu hadîs-i şerîfte, Dârekutnî ve Taberânî'den naklenBu hadîs-i şerîfte, Dârekutnî ve Taberânî'den naklen Havvad b. Zübeyr radıyallahu anh'ın rivayetine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Havvad b. Zübeyr radıyallahu anh'ın rivayetine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Ümmüveled olan yani çocuk meydana getirmiş olan cariye artık satılamaz.""Ümmüveled olan yani çocuk meydana getirmiş olan cariye artık satılamaz." diye fıkhın hükmünü beyan etmiş. diye fıkhın hükmünü beyan etmiş.

Bundan sonraki iki hadîs-i şerîf: Bundan sonraki iki hadîs-i şerîf:

Lâ tübâu's-semretü hattâ yebdüve salâhuhâ. Lâ tübâu's-semretü hattâ yebdüve salâhuhâ.

Lâ tebtâu's-semrete hattâ yebdüve salâhuhâ ve yezhebe anhü'l-âfetü. Lâ tebtâu's-semrete hattâ yebdüve salâhuhâ ve yezhebe anhü'l-âfetü.

Meyvenin satışıyla ilgili bir ticarî hükmü bildiren iki hadîs-i şerîftir. Meyvenin satışıyla ilgili bir ticarî hükmü bildiren iki hadîs-i şerîftir.

Birincisini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ rivayet etmiş. Birincisini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ rivayet etmiş.

Meyvenin sâlahı, iyiliği iyice belli olmadıkça satılmaz. Meyvenin sâlahı, iyiliği iyice belli olmadıkça satılmaz.

"Bu ağaç var ya, yazın meyve verecek de ben sana onun meyvesini sattım, ver parasını." Öyle şey yok."Bu ağaç var ya, yazın meyve verecek de ben sana onun meyvesini sattım, ver parasını." Öyle şey yok. Bunun yağmuru var, dolusu var, karı var, kışı var, âfeti var, seli var, fırtınası var... Bunun yağmuru var, dolusu var, karı var, kışı var, âfeti var, seli var, fırtınası var... Samyeli bazen vuruyor, bir şeyler oluyor. Olmayabilir. O alan kimse mağdur olmasın. Samyeli bazen vuruyor, bir şeyler oluyor. Olmayabilir. O alan kimse mağdur olmasın.

İkinci hadîs-i şerîfte daha açıklamış: İkinci hadîs-i şerîfte daha açıklamış:

Meyveyi satmayın, onun sâri olduğu tamamen olgunlaştığı görülmedikçeMeyveyi satmayın, onun sâri olduğu tamamen olgunlaştığı görülmedikçe ve âfetlerden mahfuz olduğu belli olmadıkça. ve âfetlerden mahfuz olduğu belli olmadıkça. Tarlada meyve görülecek, ağacın üstünde meyve görülecek, olgunlaşmış, tamam o zaman satarsın. Tarlada meyve görülecek, ağacın üstünde meyve görülecek, olgunlaşmış, tamam o zaman satarsın.

"Şu ağaçtaki portakalları satıyorum.""Şu ağaçtaki portakalları satıyorum." "Şu belirmiş olan karpuz tarlasında karpuzlar var, işte sana bunu şu kadara satarım." diyebilirsin. "Şu belirmiş olan karpuz tarlasında karpuzlar var, işte sana bunu şu kadara satarım." diyebilirsin.

Ama "Ben buraya karpuz ektim, al."; öyle şey yok. Ama "Ben buraya karpuz ektim, al."; öyle şey yok.

Ya bir âfet olursa? Ya bir âfet olursa?

Mesela Tekirdağ'a uğradık orada dediler ki karpuzları ikinci defa ektiler, niye? Mesela Tekirdağ'a uğradık orada dediler ki karpuzları ikinci defa ektiler, niye?

Birinci ektiklerini Çernobil âfeti mahvetmiş, ta oralara kadar tohum büyümemiş, Birinci ektiklerini Çernobil âfeti mahvetmiş, ta oralara kadar tohum büyümemiş,

Allah'ın kudretinden korkmak lazım.Allah'ın kudretinden korkmak lazım. Allahu Teâlâ hazretleri bize azap gönderip bizi inim inim inletmeye kâdir mi? Kâdir. Allahu Teâlâ hazretleri bize azap gönderip bizi inim inim inletmeye kâdir mi?

Kâdir.

Bizi durduğumuz yerden ne olduğunu anlamadanBizi durduğumuz yerden ne olduğunu anlamadan meyvesiz, yiyeceksiz, içeceksiz, susuz bırakmaya kâdir mi? Kâdir işte misali. meyvesiz, yiyeceksiz, içeceksiz, susuz bırakmaya kâdir mi?

Kâdir işte misali.

Karpuzları ekmişler, tarlada hiçbir şey bitmemiş. İkinci defa ekmişler, ikinciler demek ki [bitmiş]. Karpuzları ekmişler, tarlada hiçbir şey bitmemiş. İkinci defa ekmişler, ikinciler demek ki [bitmiş].

Allah bizi yolunda dâim etsin. Gazabına mâruzlardan eylemesin.Allah bizi yolunda dâim etsin. Gazabına mâruzlardan eylemesin. Azabına, cezasına uğrayanlardan eylemesin. Azabına, cezasına uğrayanlardan eylemesin.

İnsan dua ediyor, günahkârız, eksiğimiz kusurumuz da çoktur, yüzümüz de karadır amaİnsan dua ediyor, günahkârız, eksiğimiz kusurumuz da çoktur, yüzümüz de karadır ama mümkün olduğu kadar Allah'ın yolunda gitmeye çalışmak lazım.mümkün olduğu kadar Allah'ın yolunda gitmeye çalışmak lazım. İsyan ederek, günahlara dalarak, günahta devam ederek dua olmaz. İsyan ederek, günahlara dalarak, günahta devam ederek dua olmaz.

Dua; insan kendisini düzeltmeye çalışacak daDua; insan kendisini düzeltmeye çalışacak da "Yine beceremedim, yine eksiğim var, ancak bu kadarına gücüm yetti." diyebilecek."Yine beceremedim, yine eksiğim var, ancak bu kadarına gücüm yetti." diyebilecek. Ama günaha devam, duaya da devam; öyle şey yok! Müslümanın günahtan çekilmesi lazım geliyor. Ama günaha devam, duaya da devam; öyle şey yok! Müslümanın günahtan çekilmesi lazım geliyor.

Ben çok korkuyorum, bu bizim memleketimizde... Avrupa'dan geliyor.Ben çok korkuyorum, bu bizim memleketimizde... Avrupa'dan geliyor. Bu milletler artık birbirlerinden etkileniyorlar. Bu milletler artık birbirlerinden etkileniyorlar. Bir fikir bir yere yayılıyor, bir yerde durmuyor, saklı ve örtülü kalmıyor. Bir fikir bir yere yayılıyor, bir yerde durmuyor, saklı ve örtülü kalmıyor. Avrupalılar, kızların omzuna erkekler o ellerini atarlar,Avrupalılar, kızların omzuna erkekler o ellerini atarlar, ellerini avuçlarına alırlar, gezerler; bakarsın üç beş sene sonra bizim memlekette de belirir. ellerini avuçlarına alırlar, gezerler; bakarsın üç beş sene sonra bizim memlekette de belirir.

Tövbe yâ Rabbi! Var mıydı bizim [memleketimizde] böyle bir şey? Tövbe yâ Rabbi! Var mıydı bizim [memleketimizde] böyle bir şey?

Yoktu. Evliler bile yapmazdı. Yoktu. Evliler bile yapmazdı.

Bizim töremiz başka türlüydü. Bizim töremiz başka türlüydü.

Avrupalılar üstsüz geziyor, altsız geziyor; hadi bakıyorsun bizimki taklit, aynı...Avrupalılar üstsüz geziyor, altsız geziyor; hadi bakıyorsun bizimki taklit, aynı... Avrupalılar kot pantolon giyiyor; hadi bizimkiler...Avrupalılar kot pantolon giyiyor; hadi bizimkiler... Avrupalılar üstünde üstü yazı yazılı atleti giyiyor; hadi bizimkiler...Avrupalılar üstünde üstü yazı yazılı atleti giyiyor; hadi bizimkiler... Yahu senin bir şahsiyetin yok mu? Ne diye taklit ediyorsun? Yahu senin bir şahsiyetin yok mu? Ne diye taklit ediyorsun?

Herkes geliyor, bir de deniz modası geldi ki yaz tatili modası, deniz modası...Herkes geliyor, bir de deniz modası geldi ki yaz tatili modası, deniz modası... Millet bir çıkıyor, gidiyor... Şimdi bizim caminin bile [cemaati] azaldı.Millet bir çıkıyor, gidiyor... Şimdi bizim caminin bile [cemaati] azaldı. Tabii yazın herkes memleketine filan gidiyor; harmanı var, fındığı var, mahsulü var, toplayacak...Tabii yazın herkes memleketine filan gidiyor; harmanı var, fındığı var, mahsulü var, toplayacak... Bizim kardeşlerimiz iyidir de... Herkes bir deniz kenarına gidiyor. Bizim kardeşlerimiz iyidir de... Herkes bir deniz kenarına gidiyor.

Tekirdağ yolu üzerinde şimdi ben gördüm geçerken geçen haftaTekirdağ yolu üzerinde şimdi ben gördüm geçerken geçen hafta Adamların bir kışlık evi var şehirde, bir de orada yazlık apartman yapmışlar. Adamların bir kışlık evi var şehirde, bir de orada yazlık apartman yapmışlar. Ayrı yazlık şehirler kurulmuş oraya. Fukara yiyecek ekmeğine katık bulamazkenAyrı yazlık şehirler kurulmuş oraya. Fukara yiyecek ekmeğine katık bulamazken iki tane ev, keyif olsun diye, deniz kenarında sefa sürülsün diye... iki tane ev, keyif olsun diye, deniz kenarında sefa sürülsün diye... Siteler birer odalı, ikişer odalı, akşamları müşterek eğlenmeler,Siteler birer odalı, ikişer odalı, akşamları müşterek eğlenmeler, ateş yakmalar, dans etmeler, gezmeler tozmalar... ateş yakmalar, dans etmeler, gezmeler tozmalar...

Bu sene yazlığa rağbet edenler üçte bir nispetinde azalmış. Bu sene yazlığa rağbet edenler üçte bir nispetinde azalmış.

"Niye?" dedim. Dediler ki; "Niye?" dedim.

Dediler ki;

"Geçen sene gelenlerden bazılarıyla konuştuk; çocukları çığırından çıkmış, kötü alışkanlıklar edinmişler."Geçen sene gelenlerden bazılarıyla konuştuk; çocukları çığırından çıkmış, kötü alışkanlıklar edinmişler. Kimisi afyona başlamış, uyuşturucu kullanmaya başlamış. Kimisi afyona başlamış, uyuşturucu kullanmaya başlamış. Çünkü bu nefis kabarıyor tabii orada, kızlar çıplak, oğlanlar çıplak, zevk var eğlence var... Çünkü bu nefis kabarıyor tabii orada, kızlar çıplak, oğlanlar çıplak, zevk var eğlence var...

Bir kere Allah'ın rahmeti, koruması, hıfz u himayesi insanın üzerinden bir kalktı mıBir kere Allah'ın rahmeti, koruması, hıfz u himayesi insanın üzerinden bir kalktı mı ondan sonra toplayamazsın artık. ondan sonra toplayamazsın artık.

Nüvellihî mâ tevellâ ve nuslihî cehennem. "Döndüğü yere döndürürüz, cehenneme götürürüz."Nüvellihî mâ tevellâ ve nuslihî cehennem. "Döndüğü yere döndürürüz, cehenneme götürürüz." dediği gibi Allahu Teâlâ hazretlerinin, Allah'ın yardımını dilemek lazım.dediği gibi Allahu Teâlâ hazretlerinin, Allah'ın yardımını dilemek lazım. Allah'ın yardımından mahrum duruma düşmemek için çalışmak lazım. Allah'ın yardımından mahrum duruma düşmemek için çalışmak lazım.

Tabii orada nefisler kabarıyor, şehvetler uyanıyor, şeytanlar dolaşıyor...Tabii orada nefisler kabarıyor, şehvetler uyanıyor, şeytanlar dolaşıyor... Şeytanlar çarşıda pazarda bile dolaşır, plajda cirit atıyorlar.Şeytanlar çarşıda pazarda bile dolaşır, plajda cirit atıyorlar. Plajda çıplak kadın orada, çıplak erkek burada; bir doğru düzgün düşüneni kalır mı? Kalmaz. Plajda çıplak kadın orada, çıplak erkek burada; bir doğru düzgün düşüneni kalır mı?

Kalmaz.

Ondan sonra ne bereket kalıyor, ne şuur kalıyor, ne din kalıyor, ne ahlâk kalıyor,Ondan sonra ne bereket kalıyor, ne şuur kalıyor, ne din kalıyor, ne ahlâk kalıyor, ne çocukta anaya babaya itaat kalıyor, ne derslerine çalışma duygusu kalıyor,ne çocukta anaya babaya itaat kalıyor, ne derslerine çalışma duygusu kalıyor, ne ciddi çalışma arzusu kalıyor. Havâi, bomboş bir nesil, davul gibi; vur, güm güm ötsün.ne ciddi çalışma arzusu kalıyor. Havâi, bomboş bir nesil, davul gibi; vur, güm güm ötsün. Bilgi yok, çalışma arzusu yok, ciddiyet yok, gayret yok... Bilgi yok, çalışma arzusu yok, ciddiyet yok, gayret yok...

Ben Almanya'da bulunduğum zamanda, sabah namazını fabrikada kılıyordu işçiler.Ben Almanya'da bulunduğum zamanda, sabah namazını fabrikada kılıyordu işçiler. Bizim küçük çocuk okula giderken hava karanlıkta gidiyordu; daha servise yetişip okula gidecek,Bizim küçük çocuk okula giderken hava karanlıkta gidiyordu; daha servise yetişip okula gidecek, karanlıkta gidiyordu. Öyle başlıyorlar, öyle çalışıyorlar harıl harıl, harıl harıl çalışıyorlar. karanlıkta gidiyordu. Öyle başlıyorlar, öyle çalışıyorlar harıl harıl, harıl harıl çalışıyorlar.

Eğlencesini taklit ediyoruz, çalışmasını taklit etmiyoruz. Eğlencesini taklit ediyoruz, çalışmasını taklit etmiyoruz.

İnsanın, başına bu edepsizliklerden bir felaket gelir diye korkuyor. İnsanın, başına bu edepsizliklerden bir felaket gelir diye korkuyor.

Allah affetsin, ıslah etsin, doğru yola getirsin. Bizleri de tevbe edip hak yola dâhil eylesin.Allah affetsin, ıslah etsin, doğru yola getirsin. Bizleri de tevbe edip hak yola dâhil eylesin. Bâtıldan ayağımızı kessin, haramdan nasibimizi kessin. Doğru yolda eylesin. Bâtıldan ayağımızı kessin, haramdan nasibimizi kessin. Doğru yolda eylesin.

Dördüncü hadîs-i şerîf: Dördüncü hadîs-i şerîf:

Lâ tebâyeû bi'l-hasâ ve lâ tenâceşû ve lâ tebâyeû bi'l-mülâmesetiLâ tebâyeû bi'l-hasâ ve lâ tenâceşû ve lâ tebâyeû bi'l-mülâmeseti ve men işterâ mehaffeleten kerhen fe'l-yerüddehâ ve'l-yerüdde meahâ sâen mine't-taâmi. ve men işterâ mehaffeleten kerhen fe'l-yerüddehâ ve'l-yerüdde meahâ sâen mine't-taâmi.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten.

Burada da alış verişin cahiliye devrinde, cahillik zamanında,Burada da alış verişin cahiliye devrinde, cahillik zamanında, İslâm gelmeden önce Araplar arasında câri olan şekilleri yasaklanıyor. İslâm gelmeden önce Araplar arasında câri olan şekilleri yasaklanıyor.

"Taş atmak suretiyle alış veriş yapmayın." "Taş atmak suretiyle alış veriş yapmayın."

Artık o taşı atarak, kura çeker gibi bir usulle demek bir alışverişleri varmış. Öyle değil,Artık o taşı atarak, kura çeker gibi bir usulle demek bir alışverişleri varmış. Öyle değil, alış verişte satan da aldanmayacak, alan da aldanmayacak, mal ortada olacak. alış verişte satan da aldanmayacak, alan da aldanmayacak, mal ortada olacak.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz çarşıyı pazarı dolaşırdı,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz çarşıyı pazarı dolaşırdı, malın altına üstüne bakardı. Üstü öyle dizilmiş, altı bozuk olduğu zaman; malın altına üstüne bakardı. Üstü öyle dizilmiş, altı bozuk olduğu zaman;

Men ğassenâ fe-leyse minnâ. "Kim bizi aldatırsa bizden değildir." buyururdu. Men ğassenâ fe-leyse minnâ. "Kim bizi aldatırsa bizden değildir." buyururdu.

Aldatmaca yok, mostora yapıp gösterip yapıp arkadan bozuğu çürüğü çarığı [satmak] yok.Aldatmaca yok, mostora yapıp gösterip yapıp arkadan bozuğu çürüğü çarığı [satmak] yok. Öyle cahiliye devri alış verişleri de yok. Aldın mı, aldın; tamam, bitti. Öyle şey yok. Öyle cahiliye devri alış verişleri de yok. Aldın mı, aldın; tamam, bitti. Öyle şey yok. Sonra bazısı mal almaya gelir, yanına birisi daha yanaşır; Sonra bazısı mal almaya gelir, yanına birisi daha yanaşır;

"Vay bu mal ne kadar güzelmiş ya, ne kadar da iyiymiş... Kaça bu?" "Vay bu mal ne kadar güzelmiş ya, ne kadar da iyiymiş... Kaça bu?"

"2500 lira." "2500 lira."

"Sudan ucuz ya... Ben 3000 lira veririm, 4000 lira veririm..." "Sudan ucuz ya... Ben 3000 lira veririm, 4000 lira veririm..."

Alacak değil; buradaki adamın yanında rekabet yapıyor, malın fiyatını artırtıyor.Alacak değil; buradaki adamın yanında rekabet yapıyor, malın fiyatını artırtıyor. Aslında satıcı ile ortak, malı daha pahalıya satacak. Aslında satıcı ile ortak, malı daha pahalıya satacak.

"Böyle şey yapmayın." diyor Peygamber Efendimiz. Malı kızıştırmayın,"Böyle şey yapmayın." diyor Peygamber Efendimiz. Malı kızıştırmayın, almayacağınız mala yanına gidip de, adam alacaktı, "Yok, ona satma, bana sat. almayacağınız mala yanına gidip de, adam alacaktı, "Yok, ona satma, bana sat. Ben şu kadar daha fazla veririm." diyerek böyle oyunu da yasaklamış ve lâ tenâceşû diyerek. Ben şu kadar daha fazla veririm." diyerek böyle oyunu da yasaklamış ve lâ tenâceşû diyerek.

El koymak suretiyle alış veriş yapmayın. "Tamam, şu mal benimdir.El koymak suretiyle alış veriş yapmayın. "Tamam, şu mal benimdir. Tamam elimi sürdüğüm mal benimdir." diye... Bakın malın evsâfı belli olsun, ayıbı kusuru belli olsun gibi...Tamam elimi sürdüğüm mal benimdir." diye... Bakın malın evsâfı belli olsun, ayıbı kusuru belli olsun gibi... Öyle körü körüne alış verişi yasaklamış. Öyle körü körüne alış verişi yasaklamış.

Ve men işterâ mehaffeleten. "Sağılan bir hayvanı satın alan kimseVe men işterâ mehaffeleten. "Sağılan bir hayvanı satın alan kimse eğer hoşlanmayıp geri verecek olursa; memesi sütle doluydu, sağdı,eğer hoşlanmayıp geri verecek olursa; memesi sütle doluydu, sağdı, onun karşılığında yiyecekten bir ... vererek öyle reddetsin. "Tamam, almıyorum, vazgeçtim..." dediği zamanonun karşılığında yiyecekten bir ... vererek öyle reddetsin. "Tamam, almıyorum, vazgeçtim..." dediği zaman istifade edip de öyle etmesin. "İstifadesinin karşılığını versin." diye buyurmuş. istifade edip de öyle etmesin. "İstifadesinin karşılığını versin." diye buyurmuş.

Bu hadîs-i şerîften bizim alacağımız ders; alış verişte mal âşikâr olacak,Bu hadîs-i şerîften bizim alacağımız ders; alış verişte mal âşikâr olacak, alan satanın rızası ile olacak, faiz-riba muamelesi istemeden alan satanın rızası ile olacak, faiz-riba muamelesi istemeden tertemiz âşikâr bir alışveriş yapılacak. Öyle götürü usullerle, her tarafı belli olmadantertemiz âşikâr bir alışveriş yapılacak. Öyle götürü usullerle, her tarafı belli olmadan körü körüne karanlık bir alış veriş uygun değil, diye Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerinden anlıyoruz. körü körüne karanlık bir alış veriş uygun değil, diye Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerinden anlıyoruz.

Beşinci hadîs-i şerîf sosyal, içtimâî hayatımıza ait birtakım tavsiyeleri ihtivâ ediyor.Beşinci hadîs-i şerîf sosyal, içtimâî hayatımıza ait birtakım tavsiyeleri ihtivâ ediyor. Buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; Buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri;

Lâ tebâğadû ve lâ tekâtaû ve lâ tedâberû ve lâ tehâsedû ve kûnû ibâdallâh ihvânen kemâ emerekümü'llâhuLâ tebâğadû ve lâ tekâtaû ve lâ tedâberû ve lâ tehâsedû ve kûnû ibâdallâh ihvânen kemâ emerekümü'llâhu ve lâ yahillu li-müslimin en yehcüre ehâhu fevka selâseti eyyâmin. ve lâ yahillu li-müslimin en yehcüre ehâhu fevka selâseti eyyâmin.

Râvisi Enes b. Malik radıyallahu anh. Kaynakları da sağlam. Hadis kitapları Buhârî, Müslim, Tahavî,Râvisi Enes b. Malik radıyallahu anh. Kaynakları da sağlam. Hadis kitapları Buhârî, Müslim, Tahavî, Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvud, Tirmizî'den rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvud, Tirmizî'den rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Lâ tebâğadû. "Birbirlerinize buğz u adâvet etmeyin; düşmanlık, kindarlık, hasımlık yapmayın." Lâ tebâğadû. "Birbirlerinize buğz u adâvet etmeyin; düşmanlık, kindarlık, hasımlık yapmayın."

Ve lâ tekâtaû. "Birbirinizle alakaları kesip küsüşmeyin." Ve lâ tekâtaû. "Birbirinizle alakaları kesip küsüşmeyin."

"Ben sana küstüm, sen bana küstün. Defol, gözüm görmesin! Cehenneme kadar..." "Ben sana küstüm, sen bana küstün. Defol, gözüm görmesin! Cehenneme kadar..."

Konuşmuyorlar. Dargınlık yok, birbirleriyle buğz edip kin kusup adâvet etmek yok. Konuşmuyorlar. Dargınlık yok, birbirleriyle buğz edip kin kusup adâvet etmek yok.

Ve lâ tehâsedû. "Birbirinizle hasetleşmeyin." Ve lâ tehâsedû. "Birbirinizle hasetleşmeyin."

Tefâul bâbı mufâele, müşâreket mânasına. "Birbirinize karşılıklı haset etmeyin." Tefâul bâbı mufâele, müşâreket mânasına. "Birbirinize karşılıklı haset etmeyin."

Haset ediyor. Haset ediyor.

Adamın şu malı var, bu malı var, zengin; "Vay be, kuş sütü ile besleniyor yahu!" Adamın şu malı var, bu malı var, zengin; "Vay be, kuş sütü ile besleniyor yahu!"

Nerede gördün? Nerede gördün?

Atıyor tutuyor, haset ediyor. Atıyor tutuyor, haset ediyor.

Kendisi bir mal çıkarmış ortaya, ötekisi bir mal çıkarmış; onunki satılıyor, kendisininki satılmıyor,Kendisi bir mal çıkarmış ortaya, ötekisi bir mal çıkarmış; onunki satılıyor, kendisininki satılmıyor, haset ediyor. Birisine halkın teveccühü fazla, ötekisi kendisine teveccüh edilsin istiyor,haset ediyor. Birisine halkın teveccühü fazla, ötekisi kendisine teveccüh edilsin istiyor, o teveccüh yok; hadi buna çamur atıyor, haset ediyor. o teveccüh yok; hadi buna çamur atıyor, haset ediyor.

İslâm'da öyle şey yok. Yoksa hayatta var, çok… Hayatta bu gibi edepsizliklerin her çeşidi var.İslâm'da öyle şey yok. Yoksa hayatta var, çok… Hayatta bu gibi edepsizliklerin her çeşidi var. Ama Peygamber Efendimiz "yapmayın" diyor. Müslümansan, Peygamber Efendimiz'in has ümmetiysen,Ama Peygamber Efendimiz "yapmayın" diyor. Müslümansan, Peygamber Efendimiz'in has ümmetiysen, Allah'ın rızasını arayan bir insansan yapmayacaksın. Allah'ın rızasını arayan bir insansan yapmayacaksın. Yoksa "Haya etmiyorsan ne istersen yap!" diyor Peygamber Efendimiz. Yoksa "Haya etmiyorsan ne istersen yap!" diyor Peygamber Efendimiz.

İzâ lem testehi fesna' mâ şi'te. "Utanmazsan ne istersen yap!" İzâ lem testehi fesna' mâ şi'te. "Utanmazsan ne istersen yap!"

Utanmayana her şey serbest, her türlü edepsizlik serbest; buyur, hepsini yap... Utanmayana her şey serbest, her türlü edepsizlik serbest; buyur, hepsini yap...

Bizim sözümüz utanana, ahlâklı kimseye, imanlı kimseye, ahlâklı dürüst kimseye,Bizim sözümüz utanana, ahlâklı kimseye, imanlı kimseye, ahlâklı dürüst kimseye, Peygamber Efendimiz'e saygısı olan kimseye, Kur'an'a imana bağlılığı olan kimseye, dine inanan kimseye,Peygamber Efendimiz'e saygısı olan kimseye, Kur'an'a imana bağlılığı olan kimseye, dine inanan kimseye, âhirette hesap görüleceğinin idrakinde olan kimseye, Allah'ın rızasını arayan kimseye bu sözler. âhirette hesap görüleceğinin idrakinde olan kimseye, Allah'ın rızasını arayan kimseye bu sözler.

"Birbirinize buğz etmeyin." Kinler, buğzlar, adâvetler kalkacak. "Birbirinize buğz etmeyin." Kinler, buğzlar, adâvetler kalkacak.

"Küsüşmeyini alakayı kesmeyin." Barışacaksın, dargınlık yapmayacaksın."Küsüşmeyini alakayı kesmeyin." Barışacaksın, dargınlık yapmayacaksın. Gelmeyene gidivereceksin. Alakayı kesene sen varıvereceksin.Gelmeyene gidivereceksin. Alakayı kesene sen varıvereceksin. Resûlullah söyledi diye, onun hatırına, onun sevgisine... Evet, sana da ağır gelir ama... Resûlullah söyledi diye, onun hatırına, onun sevgisine... Evet, sana da ağır gelir ama...

Bizim kardeşlerimizden bir tanesi yeni derviş olmuş,Bizim kardeşlerimizden bir tanesi yeni derviş olmuş, Abdulaziz [Bekkine] Efendi rahmetullahi aleyh de demiş ki; Abdulaziz [Bekkine] Efendi rahmetullahi aleyh de demiş ki;

"Dargın olduğun kimselerle barış. Hak sahiplerine haklarını ver. Dargın olduğun kimselerle de barış." "Dargın olduğun kimselerle barış. Hak sahiplerine haklarını ver. Dargın olduğun kimselerle de barış."

Birkaç gün sonra sormuş; "Nasılsın, ne yapıyorsun?" Birkaç gün sonra sormuş;

"Nasılsın, ne yapıyorsun?"

"Tavsiyelerinizi tutuyorum, barışıyorum ama dargın olduğum kimselerle gidip ben barışıyorum,"Tavsiyelerinizi tutuyorum, barışıyorum ama dargın olduğum kimselerle gidip ben barışıyorum, 'Hadi dargınlığı bırakalım, barışalım.' diyorum ama izzet-i nefsime çok dokunuyor. Zor geliyor." demiş. 'Hadi dargınlığı bırakalım, barışalım.' diyorum ama izzet-i nefsime çok dokunuyor. Zor geliyor." demiş.

İnsana hakikaten zor gelir. Küsmüşsün, o sana bir kötülük yapmış,İnsana hakikaten zor gelir. Küsmüşsün, o sana bir kötülük yapmış, gideceksin barışacaksın; kolay bir şey değil. gideceksin barışacaksın; kolay bir şey değil.

Ama Allah için olunca insan tahammül eder.Ama Allah için olunca insan tahammül eder. Allah rızası için harbe tahammül ediyoruz, açlığa tahammül ediyoruz, her şeye tahammül ediyoruz,Allah rızası için harbe tahammül ediyoruz, açlığa tahammül ediyoruz, her şeye tahammül ediyoruz, cihada tahammül ediyoruz. Allah rızası için tahammül ediyoruz. cihada tahammül ediyoruz. Allah rızası için tahammül ediyoruz.

Hocamız'ın cevabı şahane, diyor ki; Hocamız'ın cevabı şahane, diyor ki;

"A evladım, nefsin izzeti mi olurmuş?!" "A evladım, nefsin izzeti mi olurmuş?!"

"İzzet-i nefsime dokunuyor. Nefsimin izzetine dokunuyor." diyor. "İzzet-i nefsime dokunuyor. Nefsimin izzetine dokunuyor." diyor.

"Nefsin izzeti mi olurmuş?!" diyor. "Nefsin izzeti mi olurmuş?!" diyor.

Çok ince bir cevap, çok önemli bir cevap. Çok ince bir cevap, çok önemli bir cevap.

Bu nefis denilen şey, bu izzet dediği şey,Bu nefis denilen şey, bu izzet dediği şey, "izzet-i nefs" değildir; aslında burun büyüklüğüdür, gururdur, kibirdir."izzet-i nefs" değildir; aslında burun büyüklüğüdür, gururdur, kibirdir. Bu gurur, kibir ve ucub, kendini beğenmişlik kötü bir huydur.Bu gurur, kibir ve ucub, kendini beğenmişlik kötü bir huydur. Allah bu gibi kimselere tevfîkini refîk etmez, hak yolu göstermez, hayra muvaffak etmez. Allah bu gibi kimselere tevfîkini refîk etmez, hak yolu göstermez, hayra muvaffak etmez.

Kibirli olan insan cennete giremez. Kibirliliği sevmez, mütevâzı kimseyi sever.Kibirli olan insan cennete giremez. Kibirliliği sevmez, mütevâzı kimseyi sever. Allah kibirli olanı illa zelil kılar, ille burnunu yere sürttürür. Allah kibirli olanı illa zelil kılar, ille burnunu yere sürttürür. Tevâzu edeni de ille yükseltir. Allahu Teâlâ hazretlerinin mânevî kanunudur bu. Tevâzu edeni de ille yükseltir. Allahu Teâlâ hazretlerinin mânevî kanunudur bu.

Onun için kibirli olmayacağız.Onun için kibirli olmayacağız. Nefsimizin bize söylediği içeriden fıs fıs söylediği şeylere aldırmayacağız. Allah'ın emrini tutacağız. Nefsimizin bize söylediği içeriden fıs fıs söylediği şeylere aldırmayacağız. Allah'ın emrini tutacağız.

Nefis bize ne söylüyor? Nefis bize ne söylüyor?

"Git plaja; hem çıplak kadınları seyredersin, hem yüzersin... Hem zevk hem sefa..." "Git plaja; hem çıplak kadınları seyredersin, hem yüzersin... Hem zevk hem sefa..."

"Yok, nefis sen ne yapıyorsun? Kim yanacak ateşte? Sok bakalım elini şu ateşe!"Yok, nefis sen ne yapıyorsun? Kim yanacak ateşte? Sok bakalım elini şu ateşe! Sok bakalım mumun ateşi üzerine! Şu kahve pişen ocağın üstüne parmağını biraz sok bakalım!.." Sok bakalım mumun ateşi üzerine! Şu kahve pişen ocağın üstüne parmağını biraz sok bakalım!.."

"Uu! Dayanamadı elim ayağım, yandı!" "Uu! Dayanamadı elim ayağım, yandı!"

"İşte bak, bu kadarcığına dayanamazsan, bu ateş kaç defa yıkanmış da dünyaya öyle çıkmış,"İşte bak, bu kadarcığına dayanamazsan, bu ateş kaç defa yıkanmış da dünyaya öyle çıkmış, cehennemin ateşine nasıl dayanacaksın? Onun için girme bu şeylere..." diye elimizi tutmamız gerekiyor. cehennemin ateşine nasıl dayanacaksın? Onun için girme bu şeylere..." diye elimizi tutmamız gerekiyor.

"Birbirimize buğz etmetin, Birbirinize alakaları kesmeyin. Birbirinize sırt dönmeyin." "Birbirimize buğz etmetin, Birbirinize alakaları kesmeyin. Birbirinize sırt dönmeyin."

Tedâberû, "birbirine sırt dönmek, arka çevirmek" demek.Tedâberû, "birbirine sırt dönmek, arka çevirmek" demek. O bir tarafa gidiyor, o bir tarafa; yüzüne bakmıyor... O bir tarafa gidiyor, o bir tarafa; yüzüne bakmıyor...

Sonra; "Birbirinize haset etmeyin." Sonra; "Birbirinize haset etmeyin."

Allah ona vermiş, daha çok versin, ne olur? Allah ona vermiş, daha çok versin, ne olur?

Sen de istiyorsan kendine de iste, kendine istemek serbest. Sen de istiyorsan kendine de iste, kendine istemek serbest.

"Yâ Rabbi! Bu kardeşime çok zenginlik vermişsin, onun çok olsun, ona karışmam da bana da ver." diyebilir."Yâ Rabbi! Bu kardeşime çok zenginlik vermişsin, onun çok olsun, ona karışmam da bana da ver." diyebilir. Temenni edebilir, gıpta edebilir. Temenni edebilir, gıpta edebilir.

"Yâ Rabbi! Şu kardeşime ilim vermişsin, maşâallah, bana da ver."Yâ Rabbi! Şu kardeşime ilim vermişsin, maşâallah, bana da ver. Şu kardeşim şu camiyi yaptırmış, şu hayrı yaptırmış, bana da nasip et yâ Rabbi!" diyebilirsin. Şu kardeşim şu camiyi yaptırmış, şu hayrı yaptırmış, bana da nasip et yâ Rabbi!" diyebilirsin.

"Yâ Rabbi! Fakirlik canıma tak etti, biraz zenginlik ver, biraz nimet ver, biraz da rahat edeyim..." "Yâ Rabbi! Fakirlik canıma tak etti, biraz zenginlik ver, biraz nimet ver, biraz da rahat edeyim..."

Güzel şeyleri istemek serbest, yasak değil. Haset, karşısındakinin eline geçeni kıskanmak, o yasak. Güzel şeyleri istemek serbest, yasak değil. Haset, karşısındakinin eline geçeni kıskanmak, o yasak.

Şeyh Sâdi'nin güzel bir tespiti var. Şeyh Sâdi-i Şirâzî İran'ın en büyük şairlerinden. Diyor ki; Şeyh Sâdi'nin güzel bir tespiti var. Şeyh Sâdi-i Şirâzî İran'ın en büyük şairlerinden. Diyor ki;

"Ömrümde aklımı kullandım, zekamı kullandım, herkesi razı ettim, memnun ettim."Ömrümde aklımı kullandım, zekamı kullandım, herkesi razı ettim, memnun ettim. İşimi becerdim. Gönlünü alacak sözler söyledim, iyilik yaptım, herkesi razı ettim. İşimi becerdim. Gönlünü alacak sözler söyledim, iyilik yaptım, herkesi razı ettim.

Hasetçi müstesna, hasetçiyi memnun edemiyorum, ne yapsam memnun olmuyor. Neden? Hasetçi müstesna, hasetçiyi memnun edemiyorum, ne yapsam memnun olmuyor.

Neden?

Hiçbir şekille razı olmuyor memnun olmuyor, ancak bendeki nimetin bitmesini istiyor. Hiçbir şekille razı olmuyor memnun olmuyor, ancak bendeki nimetin bitmesini istiyor.

"Bu adam inim inim inlesin! Bu adam yerlerde kıvransın!" "Bu adam inim inim inlesin! Bu adam yerlerde kıvransın!"

O zaman kenarda gülecek, hoşuna gidecek. O zaman oh, içi rahat edecek. O zaman kenarda gülecek, hoşuna gidecek. O zaman oh, içi rahat edecek.

Böyle şey olur mu? Böyle şey olur mu?

Hasetçinin mantığı bu. Hasetçinin mantığı bu.

Şeyh Sâdi; "Herkesi razı ettim, hasetçiyi edemedim." diyor. Şeyh Sâdi; "Herkesi razı ettim, hasetçiyi edemedim." diyor.

Çünkü o benim elimdeki nimetin gitmesinden başka bir şeyden hoşnut olmuyor ki, ille bendeki gidecek... Çünkü o benim elimdeki nimetin gitmesinden başka bir şeyden hoşnut olmuyor ki, ille bendeki gidecek...

"Yahu Allah sana benden çok versin." "Yahu Allah sana benden çok versin."

"Hayır, bana vermese de olur ama ille sendeki gitsin!.." Mantık bu... "Hayır, bana vermese de olur ama ille sendeki gitsin!.." Mantık bu...

Bu kıskançlık tabi insana çok şeyler yaptırtır.Bu kıskançlık tabi insana çok şeyler yaptırtır. Kadınların kıskançlığını biliyorsunuz, çocukların kıskançlığı, kaprislerini biliyorsunuz. Kadınların kıskançlığını biliyorsunuz, çocukların kıskançlığı, kaprislerini biliyorsunuz.

Neler yaparlar..? Neler yaparlar..?

Bir bebeği alırsın kucağına, şap şup seveceksin öpeceksin;Bir bebeği alırsın kucağına, şap şup seveceksin öpeceksin; bakarsın oradan kardeşinin karnı ağrımaya başlar, kıskanır. bakarsın oradan kardeşinin karnı ağrımaya başlar, kıskanır.

"Hadi evladım ben seni çok seviyorum bilmem ne filan" Biraz buna [ilgi göstermek] gerekiyor kıskanmasın diye."Hadi evladım ben seni çok seviyorum bilmem ne filan"

Biraz buna [ilgi göstermek] gerekiyor kıskanmasın diye.
Kıskanmamayı öğretmek lazım. Peygamber Efendimiz "Birbirinize haset etmeyin." diyor. Sonra buyuruyor ki; Kıskanmamayı öğretmek lazım. Peygamber Efendimiz "Birbirinize haset etmeyin." diyor. Sonra buyuruyor ki;

Ve kûnû ibâdallâh ihvânen kemâ emerekümü'llâhu.Ve kûnû ibâdallâh ihvânen kemâ emerekümü'llâhu. "Allah'ın size emretmiş olduğu gibi ey Allah'ın kulları, birbirinize kardeş olun!" "Allah'ın size emretmiş olduğu gibi ey Allah'ın kulları, birbirinize kardeş olun!"

Allah emretmiş. Allah emretmiş.

Bizim kardeş olmamızı kim emretti? Bizim kardeş olmamızı kim emretti?

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar ancak kardeştir!" diye Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri emretti,İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar ancak kardeştir!" diye Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri emretti, Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm kardeşliğiyle kardeş etti. Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm kardeşliğiyle kardeş etti.

Bu kardeşlik lafta kardeşlik olmaz. Allahu Teâlâ hazretleri bizim kalbimizi biliyor,Bu kardeşlik lafta kardeşlik olmaz. Allahu Teâlâ hazretleri bizim kalbimizi biliyor, kardeşliğimizdeki eksiği kusuru da biliyor, mantığımızdaki oyunları da bilir.kardeşliğimizdeki eksiği kusuru da biliyor, mantığımızdaki oyunları da bilir. İyi kardeşlik yapmak zorundayız, hakiki kardeşlik yapmak zorundayız. İyi kardeşlik yapmak zorundayız, hakiki kardeşlik yapmak zorundayız.

"Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir." diyor Peygamber Efendimiz "Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir." diyor Peygamber Efendimiz

"Müslümanların dertleri ile dertlenmeyen bizden değildir." buyuruyor. Onun için biz kardeşiz. "Müslümanların dertleri ile dertlenmeyen bizden değildir." buyuruyor. Onun için biz kardeşiz.

Afganistan benden kilometrelerce uzakta bir ülke ama oradaki kardeşlerimin derdi benim yüreğimde,Afganistan benden kilometrelerce uzakta bir ülke ama oradaki kardeşlerimin derdi benim yüreğimde, Türkistan'daki kardeşimin de derdi yüreğimde, Bulgaristan'daki kardeşimin derdi yüreğimde,Türkistan'daki kardeşimin de derdi yüreğimde, Bulgaristan'daki kardeşimin derdi yüreğimde, Kırım'daki, Sibirya'daki, filanca yerdeki zulüm altındaki, Kuzey Afrika'daki, Güney Afrika'daki, Kırım'daki, Sibirya'daki, filanca yerdeki zulüm altındaki, Kuzey Afrika'daki, Güney Afrika'daki, Amerika'daki her yerdeki kardeşlerimden dolayı içim yanıyor. Çünkü müslümanlar kardeştir. Amerika'daki her yerdeki kardeşlerimden dolayı içim yanıyor. Çünkü müslümanlar kardeştir.

Burada bir şey var. Herkes üzülür. Üzülmek yetmez kardeşlerim, bunun çaresini bulmak zorundayız. Burada bir şey var. Herkes üzülür. Üzülmek yetmez kardeşlerim, bunun çaresini bulmak zorundayız.

Sen Papalığa bir şey yapabilir misin? Yapamazsın. Sen Papalığa bir şey yapabilir misin?

Yapamazsın.

Neden? Neden?

Arkasında bütün hıristiyan âlemi var, küçücük avuç içi kadar bir Vatikan devleti var.Arkasında bütün hıristiyan âlemi var, küçücük avuç içi kadar bir Vatikan devleti var. Çünkü devletin tasarrufu altında değil, kanunlarının boyunduruğu altında değil.Çünkü devletin tasarrufu altında değil, kanunlarının boyunduruğu altında değil. Hür Vatikan devleti, papazlık, İncil, Katolik kilisesi ne isterse orada kendisiHür Vatikan devleti, papazlık, İncil, Katolik kilisesi ne isterse orada kendisi dinî kanunlara göre yaşayabiliyor; hiçbir şey gelip de tepesine [baskı yapamıyor]. dinî kanunlara göre yaşayabiliyor; hiçbir şey gelip de tepesine [baskı yapamıyor].

Sen de oraya büyükelçi tayin ediyorsun. Neden? Sen de oraya büyükelçi tayin ediyorsun.

Neden?

Canım bütün hıristiyanlar ona öyle hürmet ediyorlar ki sen oraya büyük elçi tayin etmesenCanım bütün hıristiyanlar ona öyle hürmet ediyorlar ki sen oraya büyük elçi tayin etmesen senin burnundan getirirler, diye mecbur kalıyorsun. Yani politika icabı... senin burnundan getirirler, diye mecbur kalıyorsun. Yani politika icabı...

Onların birlikleri sana öyle davranmak mecburiyeti getiriyor. Onların birlikleri sana öyle davranmak mecburiyeti getiriyor.

Müslümanlar da öyle birlik olsa,Müslümanlar da öyle birlik olsa, hıristiyanlar da, gayrimüslimler de, İslâm düşmanları da ayağını denk alacak. Ama öyle değil ki... hıristiyanlar da, gayrimüslimler de, İslâm düşmanları da ayağını denk alacak. Ama öyle değil ki...

Bulgaristan'da bizim kardeşlerimizi eziyorlar. Iraklı adam; "Bulgaristan'ın iç meselesidir." diyor. Bulgaristan'da bizim kardeşlerimizi eziyorlar. Iraklı adam; "Bulgaristan'ın iç meselesidir." diyor.

Tuh sana! Ne biçim Müslümanlık? Yazıklar olsun sana! Tuh sana! Ne biçim Müslümanlık? Yazıklar olsun sana!

İç meselesiymiş. Yahu orada ezilen senin müslüman kardeşin!İç meselesiymiş. Yahu orada ezilen senin müslüman kardeşin! Bulgaristan'ın ticaretini reddetsen, kabul etmesen, "Senin malını almıyorum!Bulgaristan'ın ticaretini reddetsen, kabul etmesen, "Senin malını almıyorum! Senin tırınla taşınırsa o taşımayı da kabul etmiyorum!" deyiverse, bir ambargo uygulasak yola gelir.Senin tırınla taşınırsa o taşımayı da kabul etmiyorum!" deyiverse, bir ambargo uygulasak yola gelir. Rusya'ya bir ambargo uygulasak yola gelir. Amerika'ya bir ambargo uygulasak yola gelir. Rusya'ya bir ambargo uygulasak yola gelir. Amerika'ya bir ambargo uygulasak yola gelir.

İslâm âlemi dünyanın üzerinde 1 milyar ama koyun sürüsü gibi; başlarında bir tane çoban,İslâm âlemi dünyanın üzerinde 1 milyar ama koyun sürüsü gibi; başlarında bir tane çoban, birkaç tane köpek, hav hav hav, tamam koca sürüyü idare ediyor. birkaç tane köpek, hav hav hav, tamam koca sürüyü idare ediyor.

Olmaz! Olmaz!

Bu İslâm kardeşliğinin canlı olması lazım. Bu İslâm kardeşliğinin canlı olması lazım.

O Arap kardeşlerimizin paraları çok diye Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan sömürüyor,O Arap kardeşlerimizin paraları çok diye Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan sömürüyor, ticaret, mal götürüp [satıp] istismar ediyor. Hiçbir şeyinizi almayız. ticaret, mal götürüp [satıp] istismar ediyor. Hiçbir şeyinizi almayız. "O kardeşlerimizin camilerini açın bakalım, serbest bırakın bakalım"O kardeşlerimizin camilerini açın bakalım, serbest bırakın bakalım onlara dokunmayın bakalım!" deyiversek topluca hareket ediponlara dokunmayın bakalım!" deyiversek topluca hareket edip kardeşlerimiz kurtulacak. Silah atmak değil. kardeşlerimiz kurtulacak. Silah atmak değil.

Önümüzdeki günlerde inşaallah bunu gazetelere de [dergilere] de yazacağım: Önümüzdeki günlerde inşaallah bunu gazetelere de [dergilere] de yazacağım:

Yabancıların mallarını almayalım, bak nasıl yola gelirler. Yabancıların mallarını almayalım, bak nasıl yola gelirler.

Bizim bir kardeşimiz umreye gitmişti. Umreden elini kolunu salladı boş geldi.Bizim bir kardeşimiz umreye gitmişti. Umreden elini kolunu salladı boş geldi. Ötekiler hediye almak için çarşıya pazara çıktılar, o gitmedi. Diyor ki; Ötekiler hediye almak için çarşıya pazara çıktılar, o gitmedi. Diyor ki;

"Ben her yerde konuşmalarımda söylüyorum, bu ticarî yoldan çok kayıplara uğruyoruz diye."Ben her yerde konuşmalarımda söylüyorum, bu ticarî yoldan çok kayıplara uğruyoruz diye. Oradan bir takke alsam, Tayvan'dan; tesbih alsam, Çekoslavakya'dan;Oradan bir takke alsam, Tayvan'dan; tesbih alsam, Çekoslavakya'dan; o yün kenarı kıvrık ay işaretli başlıkları alsam, Romanya'dan; seccade alsam, İtalya'dan.o yün kenarı kıvrık ay işaretli başlıkları alsam, Romanya'dan; seccade alsam, İtalya'dan. Hiçbir şey almam, bir hurma alırım, bir zemzem getiririm, bir misvak getiririm biter." Hiçbir şey almam, bir hurma alırım, bir zemzem getiririm, bir misvak getiririm biter."

Biz bu şuurda olsak hepsi yola gelir. Bütün Suudi Arabistan'ı Japon malları kaplamış. Bize de geliyor.Biz bu şuurda olsak hepsi yola gelir. Bütün Suudi Arabistan'ı Japon malları kaplamış. Bize de geliyor. Amerikan malı, İtalyan malı, Japon malı, Alman malı; fark etmez. Amerikan malı, İtalyan malı, Japon malı, Alman malı; fark etmez. Adamlar tabii sattıkça zenginliyorlar, zenginledikçe mallarını ilerletiyorlar, geliştiriyorlar. Adamlar tabii sattıkça zenginliyorlar, zenginledikçe mallarını ilerletiyorlar, geliştiriyorlar.

Biz hiçbir yerden bir şey almasak, kendi arabamızı kendimiz yapsak...Biz hiçbir yerden bir şey almasak, kendi arabamızı kendimiz yapsak... Bu iş dört tekerlekten başlar, sonra mükemmelleştiririz. Biz de çaresini buluruz, geliştiririz. Bu iş dört tekerlekten başlar, sonra mükemmelleştiririz. Biz de çaresini buluruz, geliştiririz. Görmüyor musun, Skoda arabaların eskiden tekerlekleri yamuktu,Görmüyor musun, Skoda arabaların eskiden tekerlekleri yamuktu, şimdi yenileri bayağı bir düzeltmiş, hâle yola koymuş.Almayalım. şimdi yenileri bayağı bir düzeltmiş, hâle yola koymuş.Almayalım.

Hangi ülkelerden ne kadar hacı gelmiş diye listeyi getirdiler, gazeteyi önüme koydular.Hangi ülkelerden ne kadar hacı gelmiş diye listeyi getirdiler, gazeteyi önüme koydular. Baktım Japonya'dan -nüfusu 100 milyon mudur, 120 milyon mudur unuttum, Baktım Japonya'dan -nüfusu 100 milyon mudur, 120 milyon mudur unuttum, bizim lisede okuduğumuz zamandan çok değişti- 10 taneden az hacı göndermiş. bizim lisede okuduğumuz zamandan çok değişti- 10 taneden az hacı göndermiş.

Ama bütün İslâm âleminin parasını sömürüyor! Ama bütün İslâm âleminin parasını sömürüyor!

"Tamam, ben senden hiçbir şey almıyorum; ne senin teybini, ne videonu,"Tamam, ben senden hiçbir şey almıyorum; ne senin teybini, ne videonu, ne arabanı, ne şuyunu, ne buyunu, hiçbir şeyini almıyorum!" deyiversek yalvarırlar etrafımızda...ne arabanı, ne şuyunu, ne buyunu, hiçbir şeyini almıyorum!" deyiversek yalvarırlar etrafımızda... Amerika da yalvarır... Amerika da yalvarır...

Çünkü biz onların açık pazarıyız. Açık pazarı olmamızdan, elindeki malı ne yapacak, turşusunu mu kuracak? Çünkü biz onların açık pazarıyız. Açık pazarı olmamızdan, elindeki malı ne yapacak, turşusunu mu kuracak?

Otomobil turşusunu kim görmüş? Turşusunu mu kuracak? Otomobil turşusunu kim görmüş? Turşusunu mu kuracak?

Almazsan çürüyüp kalacak. Almayıverirsin, olur biter. Çünkü sana zulüm yapıyor,Almazsan çürüyüp kalacak. Almayıverirsin, olur biter. Çünkü sana zulüm yapıyor, çünkü senin hürriyetine kastediyor, çünkü senin ülkene saldırıyor, çünkü senin kardeşlerini kesiyor. çünkü senin hürriyetine kastediyor, çünkü senin ülkene saldırıyor, çünkü senin kardeşlerini kesiyor.

Güney Afrika'yla çok büyük ticaretimiz varmış, en büyük ticareti yapıyormuşuz. Güney Afrika'yla çok büyük ticaretimiz varmış, en büyük ticareti yapıyormuşuz.

Nedir? Güney Afrika'dan ne geliyor?Nedir? Güney Afrika'dan ne geliyor? Afrika'nın ta güneyinden Türkiye'ye ne gelir? Gazete yazmıyor,Afrika'nın ta güneyinden Türkiye'ye ne gelir? Gazete yazmıyor, dikkatli okudum; %400'lü rakamlar… dikkatli okudum; %400'lü rakamlar…

Çok büyük ticaret, ne yapıyoruz? Çok büyük ticaret, ne yapıyoruz?

Onları, o zencileri öldüre öldüre elmas madeninden çıkarttığı elmasları alıyoruz.Onları, o zencileri öldüre öldüre elmas madeninden çıkarttığı elmasları alıyoruz. Biz de boyunlarımıza takıyoruz, yüzüklerimize takıyoruz. Biz de boyunlarımıza takıyoruz, yüzüklerimize takıyoruz.

Ne olur olmasa elmas, aç mı kalırız? Ne olur olmasa elmas, aç mı kalırız?

Bilakis çok oluruz, paramız oraya gitmemiş olur. Bilakis çok oluruz, paramız oraya gitmemiş olur.

O adamlar orada zencileri öldürüp elmas madeninden elmas çıkartıyorlar,O adamlar orada zencileri öldürüp elmas madeninden elmas çıkartıyorlar, biz en büyük ticareti onlarla yapı[yoruz]. Gösteriş meraklısı bir milletiz;biz en büyük ticareti onlarla yapı[yoruz]. Gösteriş meraklısı bir milletiz; parmağımızda elmas yüzük olacak, boynumuzda elmas gerdanlık olacak, kulağımızda elmas küpe olacak.parmağımızda elmas yüzük olacak, boynumuzda elmas gerdanlık olacak, kulağımızda elmas küpe olacak. Takmam onu! Allah rızası için takmam! Ona da o parayı kaptırmam,Takmam onu! Allah rızası için takmam! Ona da o parayı kaptırmam, o kardeşlerimi de orada o elmas yüzünden öldürtmem. O da insan, o da ana baba evladı, yazık değil mi? o kardeşlerimi de orada o elmas yüzünden öldürtmem. O da insan, o da ana baba evladı, yazık değil mi?

Hiç birşey yapamazsan malını almazsın. Hiç birşey yapamazsan malını almazsın.

Avrupa'dan hiçbir şey gelmese... Türkiye'de her şey yapılıyor elhamdülillah...Avrupa'dan hiçbir şey gelmese... Türkiye'de her şey yapılıyor elhamdülillah... Ben Almanya'ya gidiyorum, gittiğim seneler oldu, başka ülkelere gidiyorum; ne alayım geleyim? Ben Almanya'ya gidiyorum, gittiğim seneler oldu, başka ülkelere gidiyorum; ne alayım geleyim?

Eski bir bakan arkadaşla beraber bir gittik.Eski bir bakan arkadaşla beraber bir gittik. Oralarda çarşıda pazarda bir mantonun yanına yanaştı, alacak. Oralarda çarşıda pazarda bir mantonun yanına yanaştı, alacak.

Dedim ki; Dedim ki;

"Daha güzeli Türkiye'de var. Daha komiğini söyleyeyim; yanaştığın şey"Daha güzeli Türkiye'de var. Daha komiğini söyleyeyim; yanaştığın şey belki Türkiye'de yapılmış, buraya gönderilmiştir.belki Türkiye'de yapılmış, buraya gönderilmiştir. Konfeksiyonu buradan ne alıp götüreceksin, alma." dedim, vazgeçirdim. Ne alacak... Konfeksiyonu buradan ne alıp götüreceksin, alma." dedim, vazgeçirdim. Ne alacak...

Lüzumlu şey alalım. Yapamadığımız bir şeyi alalım. Zaten yaparız da,Lüzumlu şey alalım. Yapamadığımız bir şeyi alalım. Zaten yaparız da, şu Türkiye'de yapılmayacak hiçbir şey yoktur, her şeyi yapacak hâle geldik.şu Türkiye'de yapılmayacak hiçbir şey yoktur, her şeyi yapacak hâle geldik. Atom santrali de yaparız, para buluruz. Profesörler söyledi gazetelerde, "Para oldu mu yaparız." dedi. Atom santrali de yaparız, para buluruz. Profesörler söyledi gazetelerde, "Para oldu mu yaparız." dedi.

Atom santrali de yaparız, silah da yaparız, uçak da yaparız...Atom santrali de yaparız, silah da yaparız, uçak da yaparız... Yunanistan silahlanıyormuş, şu kadar tank, bu kadar helikopter, bu kadar bilmem ne bu kadar bilmem ne...Yunanistan silahlanıyormuş, şu kadar tank, bu kadar helikopter, bu kadar bilmem ne bu kadar bilmem ne... Biz hepsini memleketimizde yapabiliriz. Yaparız da satarız da... Biz hepsini memleketimizde yapabiliriz. Yaparız da satarız da...

Ama birlik beraberlik ve kardeşlik şart. Ama birlik beraberlik ve kardeşlik şart.

Etrafımız düşman dolu. Bir çitin içinde duruyoruz ama dışarımıza kurtlar uluyor, ayılar böğürüyor,Etrafımız düşman dolu. Bir çitin içinde duruyoruz ama dışarımıza kurtlar uluyor, ayılar böğürüyor, yaban domuzları sesleri, tilki sesleri... Bir ormanın içinde kalmışız ki her an tetikte durmak zorundayız. yaban domuzları sesleri, tilki sesleri... Bir ormanın içinde kalmışız ki her an tetikte durmak zorundayız.

Hadi gel birbirinle uğraş... Hadi gel yan gelip yat... Hadi gel plajlarda vakit geçir...Hadi gel birbirinle uğraş... Hadi gel yan gelip yat... Hadi gel plajlarda vakit geçir... Hadi gel dini imanı, mesuliyet duygusunu unut, vur patlasın çal oynasın eğlen...Hadi gel dini imanı, mesuliyet duygusunu unut, vur patlasın çal oynasın eğlen... Çocuklarını afyonla, esrarla, dansla, kumarla, zinayla çürüt, nesil kalmasın ortada... Olmaz ki! Çocuklarını afyonla, esrarla, dansla, kumarla, zinayla çürüt, nesil kalmasın ortada... Olmaz ki!

Allah bize şuur versin. Allah bize şuur versin.

Yaz günü oldu mu, bir plaj mevsimi geldi miYaz günü oldu mu, bir plaj mevsimi geldi mi bir salgın hastalık, ondan sonra bütün kış boyunca zor tedavi edersin bu adamları...bir salgın hastalık, ondan sonra bütün kış boyunca zor tedavi edersin bu adamları... bu hastaları, bu günahkârları bütün kış boyunca zor tedavi edersin. bu hastaları, bu günahkârları bütün kış boyunca zor tedavi edersin.

Allah bizi felakete güldür güldür giden şaşkın insanların arasından kendisini sıyıranlardan eylesin. Allah bizi felakete güldür güldür giden şaşkın insanların arasından kendisini sıyıranlardan eylesin.

Peygamber Efendimiz aynı hadîs-i şerîfte devam ediyor: Peygamber Efendimiz aynı hadîs-i şerîfte devam ediyor:

Ve lâ yahillu li-müslimin en yehcüre ehâhu fevka selâseti eyyâmin.Ve lâ yahillu li-müslimin en yehcüre ehâhu fevka selâseti eyyâmin. "Bir müslümana müslüman kardeşinden üç günden ziyade küsüp uzak durması helal olmaz." "Bir müslümana müslüman kardeşinden üç günden ziyade küsüp uzak durması helal olmaz."

Üç günden ziyadesi helal olmaz. İki gün üç gün sinirlendim, biraz semtine uğramadım,Üç günden ziyadesi helal olmaz. İki gün üç gün sinirlendim, biraz semtine uğramadım, üç günden fazlası yok. Ondan sonra gideceksin, yine "merhaba" diyeceksin.üç günden fazlası yok. Ondan sonra gideceksin, yine "merhaba" diyeceksin. Ayranının kabarması geçinceye kadar birazcık vakit tanıyor, yine ondan sonra barışacaksın. Ayranının kabarması geçinceye kadar birazcık vakit tanıyor, yine ondan sonra barışacaksın.

Bir müslümanın müslüman kardeşine üç günden fazla dargınlığı helal olmaz. Bir müslümanın müslüman kardeşine üç günden fazla dargınlığı helal olmaz.

Bizim çok akıllı bazı kardeşler vardır; Bizim çok akıllı bazı kardeşler vardır;

"Bu hadisin senedi nerede, zayıf mı kuvvetli mi?" "Bu hadisin senedi nerede, zayıf mı kuvvetli mi?"

Kuvvetli hadis, hadi bakalım yap! Buyur, sapasağlam; Buhârî'de de var, Müslim'de de var. Kuvvetli hadis, hadi bakalım yap! Buyur, sapasağlam; Buhârî'de de var, Müslim'de de var.

Hadi bakalım, haset etme bakayım. Hadi bakayım, dargınlığı bırak bakalım. Hadi bakalım, haset etme bakayım. Hadi bakayım, dargınlığı bırak bakalım.

O kadar din düşmanları duruyor, gelip bize çatıyor. O kadar din düşmanları duruyor, gelip bize çatıyor.

Neden? Neden?

Rekabet var. Haset var. Rekabet var. Haset var.

Hadi bakalım, hadîs-i şerîfin hizasına gel bakalım. Bir hadis söyledik mi "Senedi nasıl?" diye sorarsın;Hadi bakalım, hadîs-i şerîfin hizasına gel bakalım. Bir hadis söyledik mi "Senedi nasıl?" diye sorarsın; bunun senedi sağlam, buyur. Hemen ilk hatırına gelen "O hadis mi?" hemen "Senedi ne? Sağlam mı zayıf mı?" bunun senedi sağlam, buyur. Hemen ilk hatırına gelen "O hadis mi?" hemen "Senedi ne? Sağlam mı zayıf mı?"

Sağlam hadis, hadi bakalım... Sağlam hadis, hadi bakalım...

Küsüşmeyeceksin. Buğz etmeyeceksin. Alakayı kesmeyeceksin. Sırt çevirmeyeceksin. Haset etmeyeceksin.Küsüşmeyeceksin. Buğz etmeyeceksin. Alakayı kesmeyeceksin. Sırt çevirmeyeceksin. Haset etmeyeceksin. Allah'ın sana emrettiği gibi öteki bütün müslümanlarla kardeş olacaksın. Allah'ın sana emrettiği gibi öteki bütün müslümanlarla kardeş olacaksın.

Şu beğenmediğin benimle de kardeş olacaksın, mecbursun. Ben de seninle...Şu beğenmediğin benimle de kardeş olacaksın, mecbursun. Ben de seninle... Ben seni beğenmiyorum, sen de beni beğenmiyorsun; ama kardeş olacağız. Ben seni beğenmiyorum, sen de beni beğenmiyorsun; ama kardeş olacağız. Şeytanı iteceğiz, nefsi bir tarafa koyacağız, kardeş olacağız. Şeytanı iteceğiz, nefsi bir tarafa koyacağız, kardeş olacağız.

Düşmanlık hüner değil. Herkes düşmanlık eder. Erkeksen gel dostluk et bakalım.Düşmanlık hüner değil. Herkes düşmanlık eder. Erkeksen gel dostluk et bakalım. Asıl babayiğitlik o. Nefsi ayaklar altına alacaksın, şeytanı yeneceksin,Asıl babayiğitlik o. Nefsi ayaklar altına alacaksın, şeytanı yeneceksin, Allah'ın yoluna gireceksin, sevaplı iş yapacaksın. Yoksa günahlı iş yapmak kolay. Allah'ın yoluna gireceksin, sevaplı iş yapacaksın. Yoksa günahlı iş yapmak kolay.

Cehenneme gitmek çok kolay. Koyuversen kendini, yuvarlanır gidersin zaten.Cehenneme gitmek çok kolay. Koyuversen kendini, yuvarlanır gidersin zaten. Tutunduğun takdirde kurtuluyor. Cehenneme gitmek gayet kolay. Tutunduğun takdirde kurtuluyor. Cehenneme gitmek gayet kolay. Hemen kapıdan çıkıyor, yallah dosdoğru cehenneme... Gayet kolay. Hemen kapıdan çıkıyor, yallah dosdoğru cehenneme... Gayet kolay.

Bir adam öldürürsün, "Bir müslümanı kasten öldüren ebediyen cehennemdedir." âyet-i kerîme var,Bir adam öldürürsün, "Bir müslümanı kasten öldüren ebediyen cehennemdedir." âyet-i kerîme var, gidersin cehenneme... Şunu yaparsın gidersin, bunu yaparsın gidersin... gidersin cehenneme... Şunu yaparsın gidersin, bunu yaparsın gidersin...

Cennete gitmek zor. İyi insan olmak zor. Kötü insan olmak kolay.Cennete gitmek zor. İyi insan olmak zor. Kötü insan olmak kolay. Çabalamadığın zaman kötü insan olursun, batarsın, dibe gidersin, çamurun ta dibini boylarsın. Çabalamadığın zaman kötü insan olursun, batarsın, dibe gidersin, çamurun ta dibini boylarsın.

Onun için lafla Müslümanlık olmaz. Hep öyle lafla Müslümanlığımız...Onun için lafla Müslümanlık olmaz. Hep öyle lafla Müslümanlığımız... Lafa geldiği zaman "Sakalın boyu şu kadar mı olacak, bu kadar mı?.." Ne kadar olursa olsun... Lafa geldiği zaman "Sakalın boyu şu kadar mı olacak, bu kadar mı?.." Ne kadar olursa olsun...

"Bir tutam mı olacak, bir tutamdan fazlası şöyle mi?.. Yüzüğü sağa mı takacağız, sola mı takacağız?"Bir tutam mı olacak, bir tutamdan fazlası şöyle mi?.. Yüzüğü sağa mı takacağız, sola mı takacağız? Saat sağ kolda mı olacak, sol kolda mı olacak?.." vesaire, küçük şeylerle uğraşıyoruz.Saat sağ kolda mı olacak, sol kolda mı olacak?.." vesaire, küçük şeylerle uğraşıyoruz. Asıl mühim, büyük, bütün müslümanları ilgilendirenAsıl mühim, büyük, bütün müslümanları ilgilendiren ve topyekün gelişmemizi, korunmamızı sağlayacak olan şeylerde yaya duruyoruz. ve topyekün gelişmemizi, korunmamızı sağlayacak olan şeylerde yaya duruyoruz.

Yunanistan silahlanacak, parayı arka süper devletler veriyor.Yunanistan silahlanacak, parayı arka süper devletler veriyor. Silahlanacak hazırlıyorlar. Silahlanacak hazırlıyorlar. Herhangi bir zayıf zamanımız olursa saldırtacaklar. Besliyorlar şimdi... Herhangi bir zayıf zamanımız olursa saldırtacaklar. Besliyorlar şimdi...

Biz de hazırlıklı olacağız. Biz de hazırlıklı olacağız.

Bizim şimdi uyuyacak zamanımız mı? Bizim şimdi duracak zamanımız mı?Bizim şimdi uyuyacak zamanımız mı? Bizim şimdi duracak zamanımız mı? Bizim plajlarda günahlara bakacak zamanımız mı? Bizim eğlenecek zamanımız mı? Bizim plajlarda günahlara bakacak zamanımız mı? Bizim eğlenecek zamanımız mı?

Bize tatil filan haramdır! Doğru değildir! Bizim gece gündüz çalışmamız lazım! Bize tatil filan haramdır! Doğru değildir! Bizim gece gündüz çalışmamız lazım!

Neden? Neden?

Uçağını kendin yapabiliyor musun? Yok. Uçağını kendin yapabiliyor musun?

Yok.

Tankını yapabiliyor musun? Yok. Tankını yapabiliyor musun? Yok.

Almanlar'a yalvardık, tankını vermedi. Amerikalılar'a yalvardık, F16'larını vermedi.Almanlar'a yalvardık, tankını vermedi. Amerikalılar'a yalvardık, F16'larını vermedi. Bilmem kimlere yalvardık... Ne yalvarıyorsun? Yap kendin, olsun bitsin. Bilmem kimlere yalvardık... Ne yalvarıyorsun? Yap kendin, olsun bitsin.

Birisi düşer, ikisi düşer, üçüncüde düşmemesini sağlarsın.Birisi düşer, ikisi düşer, üçüncüde düşmemesini sağlarsın. Öteki adamlar süper zeka mı, senden ne üstünlüğü var? Öteki adamlar süper zeka mı, senden ne üstünlüğü var?

Her şeyi... Bizim şu sanayi çarşısındaki çarıklı şeyleri ustalara bıraksan onlar yaparlar.Her şeyi... Bizim şu sanayi çarşısındaki çarıklı şeyleri ustalara bıraksan onlar yaparlar. Tüp gazla çalışan araba yapıyorlar. Pata pata pata caddede bir de baktım araba dolaşıyor;Tüp gazla çalışan araba yapıyorlar. Pata pata pata caddede bir de baktım araba dolaşıyor; tüp gazı koymuş, dört tekerlek uydurmuş... İşte fabrikaya lüzum yok, bizim usta yapıyor, gidiyor. tüp gazı koymuş, dört tekerlek uydurmuş... İşte fabrikaya lüzum yok, bizim usta yapıyor, gidiyor.

Her şeyi yaparız, evelallah yaparız. Ama temeli birlik ve beraberlik.Her şeyi yaparız, evelallah yaparız. Ama temeli birlik ve beraberlik. Temeli iman. Temeli Allah'ın rızası üzere olmak.Temeli iman. Temeli Allah'ın rızası üzere olmak. Temeli âhiretimizi mahvetmeyecek bir iman zemini üzerinde olması lazım.Temeli âhiretimizi mahvetmeyecek bir iman zemini üzerinde olması lazım. O olmadıktan sonra düşmanlarımız bizi dağıtmaya çalışıyor,O olmadıktan sonra düşmanlarımız bizi dağıtmaya çalışıyor, düşmanlarımız bizim ahlâkımızı bozmaya çalışıyor,düşmanlarımız bizim ahlâkımızı bozmaya çalışıyor, düşmanlarımız bizim gençlerimizi afyona alıştırmaya çalışıyor,düşmanlarımız bizim gençlerimizi afyona alıştırmaya çalışıyor, düşmanlarımız bizim gençlerimizi zevke sefaya, rüşvete, zinaya, sekse alıştırmaya çalışıyor. düşmanlarımız bizim gençlerimizi zevke sefaya, rüşvete, zinaya, sekse alıştırmaya çalışıyor.

Niye o kadar muzır yayınları inatla millete [okutuyor]? Niye o kadar muzır yayınları inatla millete [okutuyor]?

Diyor ki; Diyor ki;

"Ne yapalım, ben neşrediyorum, millet de alıyor." "Ne yapalım, ben neşrediyorum, millet de alıyor."

Mesele bu kadar basittir. Demek ki kabahat senin veya senin kardeşinin. Demek ki sen aldığın için. Mesele bu kadar basittir. Demek ki kabahat senin veya senin kardeşinin. Demek ki sen aldığın için.

Gazete trajlarını aldım okudum. Hürriyet'in trajı %30 düşmüş, Cumhuriyet'in trajı %30 düşmüş,Gazete trajlarını aldım okudum. Hürriyet'in trajı %30 düşmüş, Cumhuriyet'in trajı %30 düşmüş, Tercüman'ın %50 düşmüş, azalmış. Yazın millet bir şey okumak istemiyor demek ki, trajları azalmış. Tercüman'ın %50 düşmüş, azalmış. Yazın millet bir şey okumak istemiyor demek ki, trajları azalmış.

Ne artmış? Ne artmış?

Müstehcen resim basan, çıplak resim basan gazetelerin trajları bir milyonun üstüne çıkmış. Müstehcen resim basan, çıplak resim basan gazetelerin trajları bir milyonun üstüne çıkmış.

Neyi gösteriyor? Neyi gösteriyor?

Milletin aklı fikri orada, onu gösteriyor.Milletin aklı fikri orada, onu gösteriyor. Rakamlarla, istatistiklerle milletin aklının fikrinin yanlış yolda olduğunu gösteriyor. Rakamlarla, istatistiklerle milletin aklının fikrinin yanlış yolda olduğunu gösteriyor.

Resimden medet umuyor.Resimden medet umuyor. Tabii o resimleri o görüyor, aklına zihnine taktığı şeyin dışarıda tatbikat yerini arıyor. Tabii o resimleri o görüyor, aklına zihnine taktığı şeyin dışarıda tatbikat yerini arıyor. Aileler yıkılıyor, namuslar heder oluyor, insanların ar damarları çatlıyor, yüzleri yırtılıyor,Aileler yıkılıyor, namuslar heder oluyor, insanların ar damarları çatlıyor, yüzleri yırtılıyor, kızlarda bir anne olacak hâl kalmıyor, aile yuvasına layık bir hâli kalmıyor... Görüyorsunuz... kızlarda bir anne olacak hâl kalmıyor, aile yuvasına layık bir hâli kalmıyor... Görüyorsunuz...

Sokakta dolaştığınız zaman eskiden kadın şöyle [hızlıca] geçerdi, erkeğin önünden geçmezdi.Sokakta dolaştığınız zaman eskiden kadın şöyle [hızlıca] geçerdi, erkeğin önünden geçmezdi. Bizim memleketlerde bildiğimiz, erkeğin yüzüne bakmazdı. Bizim memleketlerde bildiğimiz, erkeğin yüzüne bakmazdı.

Dik dik yüzüne bakıyor! Utanma duygusu filan kalmamış. Biraz daha bir şey söylesen belki laf atacak.Dik dik yüzüne bakıyor! Utanma duygusu filan kalmamış. Biraz daha bir şey söylesen belki laf atacak. Belki sen utanıp başını önüne eğecek ve kaçacaksın. O hâle gelmiş. Belki sen utanıp başını önüne eğecek ve kaçacaksın. O hâle gelmiş.

Bu sosyal çöküntüyü fark etmiyor muyuz?Bu sosyal çöküntüyü fark etmiyor muyuz? Bunun sonu nereye varır? Bunlarla, bu çürük malzemeyle sen ne iş yaparsın? Bunun sonu nereye varır? Bunlarla, bu çürük malzemeyle sen ne iş yaparsın?

Bunlar milletin malzemesi, milleti meydana getiren kalenin duvar taşları...Bunlar milletin malzemesi, milleti meydana getiren kalenin duvar taşları... Bunlar çürük olursa kale sağlam olmaz ki. Bunlar çürük olursa kale sağlam olmaz ki.

Biz bunun için çalışıyoruz. Ama hoşlarına gitmiyoruz. Neden o kardeşlerin de hoşuna gitmiyoruz? Biz bunun için çalışıyoruz. Ama hoşlarına gitmiyoruz. Neden o kardeşlerin de hoşuna gitmiyoruz?

"Vay benim zevkime mâni oluyor! Vay benim plajıma mâni oluyor! Vay benim seksime mâni oluyor!"Vay benim zevkime mâni oluyor! Vay benim plajıma mâni oluyor! Vay benim seksime mâni oluyor! Vay benim eğlenceme mâni oluyor! Vay geri kafalı vay! Vay yobaz!" diyor. Vay benim eğlenceme mâni oluyor! Vay geri kafalı vay! Vay yobaz!" diyor.

Yobaz değilim, üniversite profesörüyüm. Bu meseleleri biliyorum.Yobaz değilim, üniversite profesörüyüm. Bu meseleleri biliyorum. Bu meselelerin bir milleti nereye götürdüğünü biliyorum.Bu meselelerin bir milleti nereye götürdüğünü biliyorum. Roma imparatorluğu zevkten, seksten, sefadan, eğlenceden yıkıldı.Roma imparatorluğu zevkten, seksten, sefadan, eğlenceden yıkıldı. Osmanlı imparatorluğu ilk devirlerinde fedakârlıktan yükseldi.Osmanlı imparatorluğu ilk devirlerinde fedakârlıktan yükseldi. Milletler fedakârlıkla yükselir, dünyaya meyletmemekle, ciddi çalışmakla yükselir.Milletler fedakârlıkla yükselir, dünyaya meyletmemekle, ciddi çalışmakla yükselir. Zevke sefaya daldığı zaman kurulmuş imparatorluklar çöker. Zevke sefaya daldığı zaman kurulmuş imparatorluklar çöker. Tarihte bunun misalleri var, bilinen şeyler. Tarihte bunun misalleri var, bilinen şeyler.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Lâ tebdeû bi'l-kelâmi kable's-selâmi. Ve men bede'eküm bi'l-kelâmi kable's-selâmi felâ tücîbûhu. Lâ tebdeû bi'l-kelâmi kable's-selâmi. Ve men bede'eküm bi'l-kelâmi kable's-selâmi felâ tücîbûhu.

İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan. İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

"Selâmdan önce söze başlamayınız"Selâmdan önce söze başlamayınız ve bir kimse size selâm vermeden söze başlarsa sorduğu soruya cevap vermeyin, konuşmayın." ve bir kimse size selâm vermeden söze başlarsa sorduğu soruya cevap vermeyin, konuşmayın."

Hadîs-i şerîfte böyle diyor Peygamber Efendimiz. Hadîs-i şerîfte böyle diyor Peygamber Efendimiz.

Bizim usûlümüz, âdâbımız nedir? Bizim usûlümüz, âdâbımız nedir?

İlk önce selâm vermektir. İlk önce selâm vermektir.

es-Selâmü aleyküm veya es-selâmü aleyküm ve rahmetullahes-Selâmü aleyküm veya es-selâmü aleyküm ve rahmetullah veya es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtuhû gibi bir selâm vermektir. veya es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtuhû gibi bir selâm vermektir.

Birisi bir kimseyle karşılaştığı zaman, "hatta" diyor Peygamber Efendimiz,Birisi bir kimseyle karşılaştığı zaman, "hatta" diyor Peygamber Efendimiz, "Bir ağacın etrafında dönüp dönüp tekrar karşılaşsalar bile, "Bir ağacın etrafında dönüp dönüp tekrar karşılaşsalar bile, bir taşın etrafında dönüp dönüp tekrar karşılaşsalar bile her seferinde selâmün aleyküm diyecek." bir taşın etrafında dönüp dönüp tekrar karşılaşsalar bile her seferinde selâmün aleyküm diyecek."

Neden? Sevap var da onun için. Neden?

Sevap var da onun için.

Selâmün aleyküm yerine, öyle diyecek yerde "günaydın" dese, "tünaydın" dese olmaz mı? Selâmün aleyküm yerine, öyle diyecek yerde "günaydın" dese, "tünaydın" dese olmaz mı?

Bu meseleyi ilericilik-gericilik meselesi yaptılar. Selâmın cinsinden adam damgayı yiyiyor:Bu meseleyi ilericilik-gericilik meselesi yaptılar. Selâmın cinsinden adam damgayı yiyiyor: "Bu ilerici, bu gerici. Bu dar kafalı, bu geniş kafalı.""Bu ilerici, bu gerici. Bu dar kafalı, bu geniş kafalı." Çapını hemen uzaktan göz ucuyla ölçüyor; "Bu adam geri kafalı!" Çapını hemen uzaktan göz ucuyla ölçüyor; "Bu adam geri kafalı!"

Neden? Selâmün aleyküm dedi. Arab'ın selâmıyla selâm verdi. Neden?

Selâmün aleyküm dedi. Arab'ın selâmıyla selâm verdi.

Değil kardeşim. Değil kardeşim.

es-Selâmü aleyküm'ün Türkçesi: es-Selâmü aleyküm'ün Türkçesi:

"Allah'ın dünyada âhirette selâmetliği, esenliği senin üzerine olsun."Allah'ın dünyada âhirette selâmetliği, esenliği senin üzerine olsun. Her türlü üzüntülerden, gamlardan, kederlerden Allah seni uzak eylesin.Her türlü üzüntülerden, gamlardan, kederlerden Allah seni uzak eylesin. Âhirette de cehenneme düşürmesin, azabına uğratmasın. Âhirette de cehenneme düşürmesin, azabına uğratmasın. Dâru's-selâm olan cennetine seni dâhil eylesin." gibi geniş bir mânası var. Dâru's-selâm olan cennetine seni dâhil eylesin." gibi geniş bir mânası var.

Bunu Türkçe 'günaydın-tünaydın'la ifade edemiyoruz. Dinî bir mânası var.Bunu Türkçe 'günaydın-tünaydın'la ifade edemiyoruz. Dinî bir mânası var. "Allah'a ısmarladık", "bay bay"ın karşılığı olmuyor, "eyvallah"ın bir [karşılığı] olmuyor. "Allah'a ısmarladık", "bay bay"ın karşılığı olmuyor, "eyvallah"ın bir [karşılığı] olmuyor.

"Allah'a ısmarladık" ne demek? "Allah'a ısmarladık" ne demek?

"Ben seni Allahu Teâlâ hazretlerine emanet ediyorum. Allah seni korusun."Ben seni Allahu Teâlâ hazretlerine emanet ediyorum. Allah seni korusun. Sağ salim ayrıldığımız gibi tekrar karşılaşıncaya kadar yine seni öyle bulayım." Sağ salim ayrıldığımız gibi tekrar karşılaşıncaya kadar yine seni öyle bulayım."

Hiçbir selâm bu mânayı ifade etmiyor.Hiçbir selâm bu mânayı ifade etmiyor. Bizim selâmımız, kelâmımız, her şeyimiz bir dinî şuura, bir güzel temenniye, bir İslâmî inanca dayanıyor.Bizim selâmımız, kelâmımız, her şeyimiz bir dinî şuura, bir güzel temenniye, bir İslâmî inanca dayanıyor. Onun için onun karşılığında öteki sözler yeterli olmuyor. Onun için onun karşılığında öteki sözler yeterli olmuyor.

"Allah" yerine "tanrı" diyelim. "Allah" yerine "tanrı" diyelim.

"Allah", bizi yaratanın özel adı. "Tanrı", cins ismi. Özel isim, cins isim, arada fark var. "Allah", bizi yaratanın özel adı. "Tanrı", cins ismi. Özel isim, cins isim, arada fark var.

Türkiye'de bir sürü şehir var, bir sürü vilâyet var ama her şehrin ayrı bir adı var;Türkiye'de bir sürü şehir var, bir sürü vilâyet var ama her şehrin ayrı bir adı var; İstanbul, Ankara, İzmir vesaire gibi. İstanbul dedin mi başka bir şehre İstanbul diyemezsin,İstanbul, Ankara, İzmir vesaire gibi. İstanbul dedin mi başka bir şehre İstanbul diyemezsin, Trabzon'a parmağını basıp da İstanbul diyemezsin, değil mi? Trabzon'a parmağını basıp da İstanbul diyemezsin, değil mi?

Özel ad. Özel ad.

"Allah" lafzı, bizi yaratan Hâlıkımız'ın özel adı. Onu bir başka şeye söyleyemezsin."Allah" lafzı, bizi yaratan Hâlıkımız'ın özel adı. Onu bir başka şeye söyleyemezsin. "Mısırlılar'ın Allah'ı üç metre boyunda, iki metre eninde heykeldir." diyemezsin. "Mısırlılar'ın Allah'ı üç metre boyunda, iki metre eninde heykeldir." diyemezsin.

Neden? Özel isim. Neden?


Özel isim.

"Mısırlılar'ın tanrısı" diyebilirsin. Çünkü cins isimdir, tapılan şeye "tanrı" dedikleri için"Mısırlılar'ın tanrısı" diyebilirsin. Çünkü cins isimdir, tapılan şeye "tanrı" dedikleri için Allah'a da "tanrı" denilebilir.Allah'a da "tanrı" denilebilir. Çünkü Allah da müslümanlar tarafından ibadet edilen olduğundan "tanrı" denilebilir.Çünkü Allah da müslümanlar tarafından ibadet edilen olduğundan "tanrı" denilebilir. Ama Allah'tan gayriye "Allah" diyemezsin, "onların Allahlar'ı" diyemezsin Ama Allah'tan gayriye "Allah" diyemezsin, "onların Allahlar'ı" diyemezsin ve onların taptığı şeylere "Allah" adını veremezsin. Onun için, o onun yerini tutmaz. ve onların taptığı şeylere "Allah" adını veremezsin. Onun için, o onun yerini tutmaz.

Tutmadığı için de, bir şey bir şeyin yerini tutmadığı zaman da üstün olanı kullanılır.Tutmadığı için de, bir şey bir şeyin yerini tutmadığı zaman da üstün olanı kullanılır. Onun için burada inadı bırakması lazım. Onun için burada inadı bırakması lazım.

Selâmlaşmada bir inat, kelimeleri kullanmakta bir inat, her şeyde bir inat... Birbirimize düşmüşüz,Selâmlaşmada bir inat, kelimeleri kullanmakta bir inat, her şeyde bir inat... Birbirimize düşmüşüz, aynı milletin fertleri lüzumsuz bir sürtüşmeye düşmüşüz. Atı alan Üsküdar'ı geçiyor.aynı milletin fertleri lüzumsuz bir sürtüşmeye düşmüşüz. Atı alan Üsküdar'ı geçiyor. İşini yürütüyor, bizi sömürüyor, malımızı alıyor, gidiyor; biz birbirimizle dövüş içinde İşini yürütüyor, bizi sömürüyor, malımızı alıyor, gidiyor; biz birbirimizle dövüş içinde yorganın gittiğinin farkında değiliz. Böyle küçük şeyleri bırakalım;yorganın gittiğinin farkında değiliz. Böyle küçük şeyleri bırakalım; aklın, mantığın, ilmin dediği çizgiye gelelim. aklın, mantığın, ilmin dediği çizgiye gelelim.

Selâmün aleykümün yerine "günaydın" tutmaz. "Allah" sözünün yerini "tanrı" kelimesi tutmaz.Selâmün aleykümün yerine "günaydın" tutmaz. "Allah" sözünün yerini "tanrı" kelimesi tutmaz. "Allah'a ısmarladık" sözünün yerini "bay bay" sözü tutmaz. Bunu idrak edelim. "Allah'a ısmarladık" sözünün yerini "bay bay" sözü tutmaz. Bunu idrak edelim.

Selâm vereceğiz. Bu selâm ona karşı olan güzel duygumuzun ifadesi oluyor,Selâm vereceğiz. Bu selâm ona karşı olan güzel duygumuzun ifadesi oluyor, tercümanı oluyor ve ona dua etmiş oluyoruz. Dua gibi bir şey oluyor, sevap oluyor. tercümanı oluyor ve ona dua etmiş oluyoruz. Dua gibi bir şey oluyor, sevap oluyor.

Onun için insan es-selâmü aleyküm dediği zaman on hasene kazanıyor,Onun için insan es-selâmü aleyküm dediği zaman on hasene kazanıyor, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah derse yirmi hasene kazanıyor, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah derse yirmi hasene kazanıyor, es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtuhû derse otuz hasene kazanıyor.es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtuhû derse otuz hasene kazanıyor. Durduğu yerden bir selâmla sevap kazanıyor. Durduğu yerden bir selâmla sevap kazanıyor.

Onun için eskiler sevap kazanalım diye,Onun için eskiler sevap kazanalım diye, mesela Abdullah b. Ömer bir gün -her zaman söylediğim bir şey amamesela Abdullah b. Ömer bir gün -her zaman söylediğim bir şey ama hoşuma gittiği için sizin de hatırınızda kalsın diye söylüyorum- bir arkadaşına diyor ki; hoşuma gittiği için sizin de hatırınızda kalsın diye söylüyorum- bir arkadaşına diyor ki;

"Kalk beraber pazar yerine gidelim." "Kalk beraber pazar yerine gidelim."

O da şaşırıyor, diyor ki; O da şaşırıyor, diyor ki;

"Ey Ömer'in oğlu, ey Abdullah! Ben senin huyunu biliyorum; sen çarşı pazarı pek sevmezsin"Ey Ömer'in oğlu, ey Abdullah! Ben senin huyunu biliyorum; sen çarşı pazarı pek sevmezsin çünkü esnaf müşteriyi aldatır, yalan yere yemin edilir. Orada bunlara kızarsın, çarşıyı pazarı sevmezsin.çünkü esnaf müşteriyi aldatır, yalan yere yemin edilir. Orada bunlara kızarsın, çarşıyı pazarı sevmezsin. Ne diye çarşıya pazara gitmek istiyorsun? Gel şu işin iç yüzünü bana söyle." diyor, soruyor. Ne diye çarşıya pazara gitmek istiyorsun? Gel şu işin iç yüzünü bana söyle." diyor, soruyor.

Bu da diyor ki; Bu da diyor ki;

"Yahu orada kalabalık çoktur, selâm veririz sevap kazanırız." "Yahu orada kalabalık çoktur, selâm veririz sevap kazanırız."

Ara sokaklarda insan az, çarşı pazarda insan çok, oraya gidecek;Ara sokaklarda insan az, çarşı pazarda insan çok, oraya gidecek; selâmün aleyküm, selâmün aleyküm, selâmün aleyküm deyip sevap kazanacak. Çünkü ibadet gibi oluyor. selâmün aleyküm, selâmün aleyküm, selâmün aleyküm deyip sevap kazanacak. Çünkü ibadet gibi oluyor.

İslâm'ın [mantığı] böyledir. İslâm'ın mantığını anlamadan [konuşmamak lazım.] İslâm'ın [mantığı] böyledir. İslâm'ın mantığını anlamadan [konuşmamak lazım.]

Bugünkü gazetede anlatıyor: Gazeteci bir profesörle röportaj yapmış.Bugünkü gazetede anlatıyor: Gazeteci bir profesörle röportaj yapmış. Bir melek varmış, o boruya üfürdüğü zaman kıyamet kopacakmış.Bir melek varmış, o boruya üfürdüğü zaman kıyamet kopacakmış. Bu boru sesini her duyduğu zaman o çocuk, aklı oynuyormuş, hasta olmasına sebep olmuş. Bu boru sesini her duyduğu zaman o çocuk, aklı oynuyormuş, hasta olmasına sebep olmuş.

Canım, Allah şifa versin, biz o öyle hasta olsun diye bu sözü söylemedik amaCanım, Allah şifa versin, biz o öyle hasta olsun diye bu sözü söylemedik ama bu meleğin adı İsrafil aleyhisselam, kitaplarımızda yazılmış. bu meleğin adı İsrafil aleyhisselam, kitaplarımızda yazılmış.

Fe-izâ nufiha fi's-sûri...Fe-izâ nufiha fi's-sûri... "Sûra üfürüldüğü zaman..." diye âyet-i kerîmede geçiyor. O bir mânevî şeydir ki "Sûra üfürüldüğü zaman..." diye âyet-i kerîmede geçiyor. O bir mânevî şeydir ki kıyamet o üfürüldüğü zaman kopacak. Bir sayha çıkacak ortaya, kıyametin kopmasının işareti olacak. kıyamet o üfürüldüğü zaman kopacak. Bir sayha çıkacak ortaya, kıyametin kopmasının işareti olacak.

Allah bize o kötü günleri göstermesin. Daima mutlu mesut yaşayalım. Allah bize o kötü günleri göstermesin. Daima mutlu mesut yaşayalım.

İleriye dönük bir dinî hakikati olacak bir hadiseyi anlatmışız. Psikoloji profesörü; İleriye dönük bir dinî hakikati olacak bir hadiseyi anlatmışız. Psikoloji profesörü;

"Böyle lafları bırakalım." diyor. "Böyle lafları bırakalım." diyor.

Ya ben senin keyfin için Kur'ân-ı Kerîm'in âyetini bırakamam ki!Ya ben senin keyfin için Kur'ân-ı Kerîm'in âyetini bırakamam ki! Benim bir sürü kardeşlerime ben bunu söylüyorum, hiçbirisi hasta olmuyor.Benim bir sürü kardeşlerime ben bunu söylüyorum, hiçbirisi hasta olmuyor. Bir tanesi hasta olmuş, ne yapayım? İçinizde her boru sesinden hasta olan var mı? Bir tanesi hasta olmuş, ne yapayım? İçinizde her boru sesinden hasta olan var mı?

Yok. Yok.

Bir tanesi hasta olmuş diye dinin ahkâmını mı değiştirelim? Bir tanesi hasta olmuş diye dinin ahkâmını mı değiştirelim?

Dini bilmediği için böyle bir şeye giriyorlar, İslâm'a karşı tavır alıyorlar.Dini bilmediği için böyle bir şeye giriyorlar, İslâm'a karşı tavır alıyorlar. İşin iç yüzünü bilmediklerinden, istikbale ait haberleri bilmedikleri için İşin iç yüzünü bilmediklerinden, istikbale ait haberleri bilmedikleri için dinin her şeyini yobazlık sanıyor. Bir boru çalınacakmış 'düt' diye, ondan sonra kıyamet kopacakmış... dinin her şeyini yobazlık sanıyor. Bir boru çalınacakmış 'düt' diye, ondan sonra kıyamet kopacakmış... Basit düşünüyor. O kendi kafasından basit bir tarzda düşünüyor.Basit düşünüyor. O kendi kafasından basit bir tarzda düşünüyor. O zaman onu gericilik sanıyor. Kendisinin inkârını ilericilik sanıyor. O zaman onu gericilik sanıyor. Kendisinin inkârını ilericilik sanıyor.

Biz senin bildiğin her şeyi biliyoruz. Dur bakalım.Biz senin bildiğin her şeyi biliyoruz. Dur bakalım. Bir insan dünyada kendisini bir tane sandı mı zaten onda biraz anormallik vardır.Bir insan dünyada kendisini bir tane sandı mı zaten onda biraz anormallik vardır. Biraz insan haddini bilmeli. Allah'ın isimsiz nice akıllı fertleri, kulları vardır, belli olmaz ki...Biraz insan haddini bilmeli. Allah'ın isimsiz nice akıllı fertleri, kulları vardır, belli olmaz ki... Bazen çarıklı erkânı vardır, profesörlere pabucu ters giydirir.Bazen çarıklı erkânı vardır, profesörlere pabucu ters giydirir. Şeytana bile çarığı şaşırttırır. O Allah'ın verdiği bir şey, belli olmaz. Şeytana bile çarığı şaşırttırır. O Allah'ın verdiği bir şey, belli olmaz.

Bir hadis daha okuyalım. Vakit doldu, sizi sıcakta fazla tutmayayım.Bir hadis daha okuyalım. Vakit doldu, sizi sıcakta fazla tutmayayım. Yedinci hadîs-i şerîfi de okuyalım, bırakalım. Yedinci hadîs-i şerîfi de okuyalım, bırakalım.

Lâ tebtâu'l-muğanniyâti ve lâ teşterûhünne ve lâ tuallimûhünneLâ tebtâu'l-muğanniyâti ve lâ teşterûhünne ve lâ tuallimûhünne ve lâ hayre fî ticâretin fîhinne ve semenühünne harâmun. ve lâ hayre fî ticâretin fîhinne ve semenühünne harâmun.

Bu son hadîs-i şerîf şarkıcılar hakkında. Efendimiz buyurmuş ki; Bu son hadîs-i şerîf şarkıcılar hakkında. Efendimiz buyurmuş ki;

Lâ tebtâu'l-muğanniyâti. "Şarkıcı cariye satmayın." Lâ tebtâu'l-muğanniyâti. "Şarkıcı cariye satmayın."

Kadın şarkıcı, satmayın. Kadın şarkıcı, satmayın.

Kim alır bunu? Kim alır bunu?

Zenginler alır. Alır, şarkı söylettirir, oynatır. "Bunun satışını yapmayın." Zenginler alır. Alır, şarkı söylettirir, oynatır. "Bunun satışını yapmayın."

Başka? Ve lâ teşterûhünne. "Böylelerini almayın da." Başka?

Ve lâ teşterûhünne. "Böylelerini almayın da."

Satmayı yasaklıyor Efendimiz, tavsiye etmiyor, almayı da yasaklıyor. Satmayı yasaklıyor Efendimiz, tavsiye etmiyor, almayı da yasaklıyor.

"Satmayın da almayın da..." "Satmayın da almayın da..."

Sonra neyi yasaklıyor? Sonra neyi yasaklıyor?

Ve lâ tuallimûhünne. "Onlara şarkıyı türküyü öğretip de rakkâse, muğanniye hâline getirmeyin." Ve lâ tuallimûhünne. "Onlara şarkıyı türküyü öğretip de rakkâse, muğanniye hâline getirmeyin."

Onlara o şeyi öğretmeyin de... Onlara o şeyi öğretmeyin de...

Ve lâ hayre fî ticâretin fîhinne.Ve lâ hayre fî ticâretin fîhinne. "Bunları yetiştirip ortaya sürmek de, bunların ticaretinde hiçbir hayır yoktur." "Bunları yetiştirip ortaya sürmek de, bunların ticaretinde hiçbir hayır yoktur."

Para çoktur belki de o parada hayır yoktur. Ticaretinde hayır yoktur. Para çoktur belki de o parada hayır yoktur. Ticaretinde hayır yoktur.

Ve semenühünne. "Bunların parası, bedeli de..." Harâmun. "Haramdır." Ve semenühünne. "Bunların parası, bedeli de..." Harâmun. "Haramdır."

Bu son hadîs-i şerîfte İslâm'ın umumî prensibi yine tezahür ediyor.Bu son hadîs-i şerîfte İslâm'ın umumî prensibi yine tezahür ediyor. İslâm bir kötülüğü olmadan engellemeyi amaçlar. İslâm bir kötülüğü olmadan engellemeyi amaçlar. İslâm'ın bütün emirlerine dikkat edilirse kötülük meydana gelmesin diye kötülüklerin deliklerini tıkar.İslâm'ın bütün emirlerine dikkat edilirse kötülük meydana gelmesin diye kötülüklerin deliklerini tıkar. Bu odaya yılan girmesin diye bütün delikleri taşla tıkıyorsun, sıvıyorsun.Bu odaya yılan girmesin diye bütün delikleri taşla tıkıyorsun, sıvıyorsun. Böcek girmesin diye tıkıyorsun ki rahat uyuyabilesin.Böcek girmesin diye tıkıyorsun ki rahat uyuyabilesin. Akrep, yılan, çıyan gelmesin diye delikleri tıkıyorsun. İslâm böyle yapar. Akrep, yılan, çıyan gelmesin diye delikleri tıkıyorsun. İslâm böyle yapar.

Yoksa bütün delikler meydanda, akrebin kaynaştığı sıcak bir iklimde gidiyorsun bir yere yatıyorsun,Yoksa bütün delikler meydanda, akrebin kaynaştığı sıcak bir iklimde gidiyorsun bir yere yatıyorsun, elbet birisi bir yerinden sokar. Soktuktan sonra tedavi, hadi bakalım git akrep serumu al, elbet birisi bir yerinden sokar. Soktuktan sonra tedavi, hadi bakalım git akrep serumu al, bas iğneyi vesaire... İyi ama sokturmamak daha iyi değil mi? bas iğneyi vesaire... İyi ama sokturmamak daha iyi değil mi?

En iyisi sokturmamak. En iyisi sokturmamak.

İslâm kötülüğü önlemek ister. Mesela içki hakkında buyuruyor ki; İslâm kötülüğü önlemek ister. Mesela içki hakkında buyuruyor ki;

Ümmü'l-habâis. "Bütün kötülüklerin anası içkidir." Neden? Ümmü'l-habâis. "Bütün kötülüklerin anası içkidir."

Neden?

Bütün kötülükleri kucağında memesiyle besler, büyütür; hadi bakalım al içkiyi zina, kumar, adam öldürme,Bütün kötülükleri kucağında memesiyle besler, büyütür; hadi bakalım al içkiyi zina, kumar, adam öldürme, kavga etme, aile yuvası yıkma içkiden sonra gelir. Trafik kazası vs. kavga etme, aile yuvası yıkma içkiden sonra gelir. Trafik kazası vs.

Aşağıda yolumuzu dün gece birisi kesti; Aşağıda yolumuzu dün gece birisi kesti;

"Bu yol devam ediyor mu?" dedim, "Yok, kanal var." dedi. "Bu yol devam ediyor mu?" dedim, "Yok, kanal var." dedi.

"Kenarından bir geçecek yer yok mu?" dedim. Adam; "Vallâhi bilmiyorum, ben sarhoşum." dedi."Kenarından bir geçecek yer yok mu?" dedim.

Adam;

"Vallâhi bilmiyorum, ben sarhoşum." dedi.
Ondan sonra sonra bir baktı, bizim arabımızın plakası 06 Ankara… Ondan sonra sonra bir baktı, bizim arabımızın plakası 06 Ankara…

"Ha siz Ankaralı mısınız?" "Evet, Ankaralıyız." "Ha siz Ankaralı mısınız?"

"Evet, Ankaralıyız."

Karşımızda şıkıdım şıkıdım oynamaya başladı...Karşımızda şıkıdım şıkıdım oynamaya başladı... Sarhoş yani aklı başında değil. Ankaralı filan diye tutturdu... Sarhoş yani aklı başında değil. Ankaralı filan diye tutturdu...

İçki rezil ediyor. Yerlere yatar, ailede gider hanımı döver, çocuğu döver, elinden bir kaza çıkar.İçki rezil ediyor. Yerlere yatar, ailede gider hanımı döver, çocuğu döver, elinden bir kaza çıkar. Arabayla gitse kaza yapar; araba da gider kendisi de gider, Arabayla gitse kaza yapar; araba da gider kendisi de gider, ya hastaneye gider ya kabre gider ya cehenneme gider.ya hastaneye gider ya kabre gider ya cehenneme gider. Bütün kötülüklerin anası, onun için içkiyi yasaklamış. Bütün kötülüklerin anası, onun için içkiyi yasaklamış.

İçkiyi nasıl yasaklamış? İçkiyi nasıl yasaklamış?

İçki yasak, imali yasak, taşınması yasak, satması yasak, alması yasak,İçki yasak, imali yasak, taşınması yasak, satması yasak, alması yasak, sunması yasak, kendisi sunmuyor, sundurması yasak. Her şeyi yasak. sunması yasak, kendisi sunmuyor, sundurması yasak. Her şeyi yasak.

Neden? İslâm kötülüğün deliklerini tıkıyor. Neden?

İslâm kötülüğün deliklerini tıkıyor.

Zina yasak, neden? Zina yasak, neden?

Aile bir mahvolur; çocuğun kimden olduğu bilinmez.Aile bir mahvolur; çocuğun kimden olduğu bilinmez. Kadında yüzsüzlük, erkekte yüzsüzlük; cemiyet mahvolur. Kadında yüzsüzlük, erkekte yüzsüzlük; cemiyet mahvolur.

Onun için örtünmek farz. Onun için bir kadının bir başkasıyla yalnız kalması yasak.Onun için örtünmek farz. Onun için bir kadının bir başkasıyla yalnız kalması yasak. "Velev kocasının erkek kardeşi bile olsa bir odada yalnız kalmasın." diyor. "Velev kocasının erkek kardeşi bile olsa bir odada yalnız kalmasın." diyor.

Neden? Neden?

İslâm kötülüğü engellemek istediği için, tabiri câizse delikleri tıkadığı için... İslâm kötülüğü engellemek istediği için, tabiri câizse delikleri tıkadığı için...

Burada da şarkıcı kadınlar... Kadın, sesi güzel oldu mu, bir de kadın bir güzel şarkı [söyledi mi]Burada da şarkıcı kadınlar... Kadın, sesi güzel oldu mu, bir de kadın bir güzel şarkı [söyledi mi] erkekler kendinden geçer. Bu belli bir şey.erkekler kendinden geçer. Bu belli bir şey. Parası oldu mu ilk işi şarkıcı; ya şarkıcının olduğu yere gidecek Parası oldu mu ilk işi şarkıcı; ya şarkıcının olduğu yere gidecek ya daha babayiğitse şarkıcıyı getirecek, kendisini oynatacak. Bunun usûlü böyledir. ya daha babayiğitse şarkıcıyı getirecek, kendisini oynatacak. Bunun usûlü böyledir.

İslâm diyor ki; "Bunu satma, bunu alma. Bunu bu tarzda yetiştirme.İslâm diyor ki; "Bunu satma, bunu alma. Bunu bu tarzda yetiştirme. Bunun ticaretini yapma, bunun ticareti de haramdır." Kesiyor atıyor. Ne güzel... Bunun ticaretini yapma, bunun ticareti de haramdır." Kesiyor atıyor. Ne güzel...

İslâm ne istiyor? İslâm ne istiyor?

Yuvalar pırıl pırıl tertemiz olsun. Anneler bembeyaz başörtülü, namuslu olsun.Yuvalar pırıl pırıl tertemiz olsun. Anneler bembeyaz başörtülü, namuslu olsun. Babalar namuslu olsun. Başkasına yan bakmasın. Haram yola sapmasın. Babalar namuslu olsun. Başkasına yan bakmasın. Haram yola sapmasın. Harama kuşak çözmesin. Çocuklar mezhebi belli olsun, veled-i zina olmasın.Harama kuşak çözmesin. Çocuklar mezhebi belli olsun, veled-i zina olmasın. Çocuklar aile terbiyesi görsün. Ailede İslâm terbiyesini güzel alsın.Çocuklar aile terbiyesi görsün. Ailede İslâm terbiyesini güzel alsın. Cemiyetin aile birimleri güzel olunca cemiyet sağlam olsun, sağlıklı olsun. İslâm bunu istiyor. Cemiyetin aile birimleri güzel olunca cemiyet sağlam olsun, sağlıklı olsun. İslâm bunu istiyor.

Hangisi daha güzel? Hangisi daha güzel?

Kötü yola düşen kadınlarla röportaj yaparlar, hep duyarız;Kötü yola düşen kadınlarla röportaj yaparlar, hep duyarız; "Ah bu yola ben düştüm, başkası düşmesin!" der. "Ah bir namuslu olsaydım!" der. ""Ah bu yola ben düştüm, başkası düşmesin!" der. "Ah bir namuslu olsaydım!" der. " Ah bir güzel sıcak yuvam olsaydı!" der. Onlar memnun mu? İlk başta fazla parasına kanıyorlar,Ah bir güzel sıcak yuvam olsaydı!" der. Onlar memnun mu? İlk başta fazla parasına kanıyorlar, gelirin fazlalığına kanıyorlar, kürke küpeye kanıyorlar, ondan sonra sonu rezalet... gelirin fazlalığına kanıyorlar, kürke küpeye kanıyorlar, ondan sonra sonu rezalet...

Onun için İslâm başından engelliyor. İslâmımız'ın her şeyi güzeldir.Onun için İslâm başından engelliyor. İslâmımız'ın her şeyi güzeldir. Yasağı da güzeldir, zevk olan şeyleri yasaklaması bile güzeldir çünkü arkası felakettir. Yasağı da güzeldir, zevk olan şeyleri yasaklaması bile güzeldir çünkü arkası felakettir. Bazı meşakkâtleri tavsiye etmesi de güzeldir çünkü arkası iyidir. Bazı meşakkâtleri tavsiye etmesi de güzeldir çünkü arkası iyidir.

Allah bizi İslâm'dan ayırmasın. Allah bizi şaşırtmasın. Allah bizi İslâm'dan ayırmasın. Allah bizi şaşırtmasın.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2