Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

İslam Yolunda İlimlerin Pratik Uygulaması ve Sorumluluklarımız

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Muharrem 1410 / 26.08.1989
Yüzevler Camii Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Öğrendiğini Uygulayıp Tebliğe Yönelmek, Hafızanın Korunması İçin Tavsiyeler, Dünyada İslami Çalışmalar ve Sorumluluklarımız, Anne | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslam Yolunda İlimlerin Pratik Uygulaması ve Sorumluluklarımız

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Muharrem 1410 / 26.08.1989
Yüzevler Camii Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Öğrendiğini Uygulayıp Tebliğe Yönelmek, Hafızanın Korunması İçin Tavsiyeler, Dünyada İslami Çalışmalar ve Sorumluluklarımız, Anne | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Naddarallâhü'mreen semia minnâ şey'en fe belleğahû kemâ semiahûNaddarallâhü'mreen semia minnâ şey'en fe belleğahû kemâ semiahû fe rubbe mübelliğin ev'â min sâmiin. fe rubbe mübelliğin ev'â min sâmiin.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah cümlemize tevfîkini refîk eylesin. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah cümlemize tevfîkini refîk eylesin.
Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeye muvaffak eylesin.Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeye muvaffak eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasib ve müyesser eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasib ve müyesser eylesin. Bunun yolu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sünnet-i seniyyesine sarılmak Bunun yolu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sünnet-i seniyyesine sarılmak ve onun gösterdiği yolda hareket etmektir. ve onun gösterdiği yolda hareket etmektir. Rabbimiz cümlemizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine hüsn-i ittibâ edip Rabbimiz cümlemizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine hüsn-i ittibâ edip şehit sevapları kazananlardan eylesin. şehit sevapları kazananlardan eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-ı pâkine hediye olmak üzere ve âlinin,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-ı pâkine hediye olmak üzere ve âlinin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına hediye olsun diye; ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına hediye olsun diye; Hz. Âdem atamız aleyhisselâm'dan Peygamber Efendimiz'e kadar yeryüzünden gelmiş geçmişHz. Âdem atamız aleyhisselâm'dan Peygamber Efendimiz'e kadar yeryüzünden gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselinîn ruhlarına ve cümle evliyâullahın ruhlarına; cümle enbiyâ ve mürselinîn ruhlarına ve cümle evliyâullahın ruhlarına; hâssaten Peygamber Efendimiz'in varisleri ulemâ-i muhakkıkîn, meşâyıh-i vâsılîn,hâssaten Peygamber Efendimiz'in varisleri ulemâ-i muhakkıkîn, meşâyıh-i vâsılîn, sâdât ve meşâyih-i turûk-ı aliyyemizin,sâdât ve meşâyih-i turûk-ı aliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtazâ'dan müteselsilen hocamız Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtazâ'dan müteselsilen hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerine kadar güzerân eylemiş olan silsilesi mensuplarına;Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerine kadar güzerân eylemiş olan silsilesi mensuplarına; bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin, râvilerin ruhlarına;bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin, râvilerin ruhlarına; bu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihat ederek fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, bu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihat ederek fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeyemücahitlerin ruhlarına ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye şu mescide teşrif etmiş, gelmiş olanşu mescide teşrif etmiş, gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diyesiz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, ömrümüzü zayi etmeyelim, ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, ömrümüzü zayi etmeyelim, yanlış yollara yönelmeyelim, sevdiği razı olduğu kullar olalım, rızasını kazanalım,yanlış yollara yönelmeyelim, sevdiği razı olduğu kullar olalım, rızasını kazanalım, cennetiyle cemaliyle müşerref olalım diyecennetiyle cemaliyle müşerref olalım diye buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyup büyüklerimizin ruhlarına,buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyup büyüklerimizin ruhlarına, saydıklarımızın ruhlarına hediye edip öyle başlayalım. saydıklarımızın ruhlarına hediye edip öyle başlayalım.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

İlk okuduğumuz hadîs-i şerîf Ahmet b. Hanbel'den alınmış, İbn Mes'ûd radıyallahu anh râvisi... İlk okuduğumuz hadîs-i şerîf Ahmet b. Hanbel'den alınmış, İbn Mes'ûd radıyallahu anh râvisi... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki:

"Allah şu kulu hayırlara erdirsin, yüzünü ak eylesin, rızasına vâsıl eylesin, "Allah şu kulu hayırlara erdirsin, yüzünü ak eylesin, rızasına vâsıl eylesin, yüksek dereceler ihsan eylesin, sevindirsin kiyüksek dereceler ihsan eylesin, sevindirsin ki o kişi bizden duyduğu bir şeyi iyice duyup anladıktan sonra anladığını başkalarına tebliğ edero kişi bizden duyduğu bir şeyi iyice duyup anladıktan sonra anladığını başkalarına tebliğ eder ve böylece bizim söylemiş olduğumuz şeyi onlara da ulaştırır.ve böylece bizim söylemiş olduğumuz şeyi onlara da ulaştırır. Çünkü nice söz ulaştıran kimse vardır Çünkü nice söz ulaştıran kimse vardır (fe rubbe mübelleğin diye okursak, nice kendisine söz ulaştırılan kimse vardır) (fe rubbe mübelleğin diye okursak, nice kendisine söz ulaştırılan kimse vardır) ki bu sözü dinleyenden daha kapasitelidir, daha geniş anlayışlıdır da ki bu sözü dinleyenden daha kapasitelidir, daha geniş anlayışlıdır da o nakledilen sözden nice mânalar çıkartır." o nakledilen sözden nice mânalar çıkartır."

Bu hadîs-i şerîfi şu bakımdan okuyorum ki biz müslümanlar, Bu hadîs-i şerîfi şu bakımdan okuyorum ki biz müslümanlar, bu zamane müslümanları aslında bilgilerimiz bir bir kayda geçirilip ölçülecek olursabu zamane müslümanları aslında bilgilerimiz bir bir kayda geçirilip ölçülecek olursa bir hayli bilgiye sahip bulunuyoruz, epeyce malumat sahibiyiz.bir hayli bilgiye sahip bulunuyoruz, epeyce malumat sahibiyiz. Fakat bu bilgileri bir kültür malzemesi, bir folklor malzemesi gibi zihnimizde tutuyoruz da Fakat bu bilgileri bir kültür malzemesi, bir folklor malzemesi gibi zihnimizde tutuyoruz da onun gereğiyle amel etmekte kusurlarımız oluyor.onun gereğiyle amel etmekte kusurlarımız oluyor. Veyahut başkalarına tebliğ etmekte, anlatmakta, ulaştırmakta kusurumuz oluyor. Veyahut başkalarına tebliğ etmekte, anlatmakta, ulaştırmakta kusurumuz oluyor. Hâlbuki Peygamber Efendimiz'in zamanının insanlarıHâlbuki Peygamber Efendimiz'in zamanının insanları Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den bir şey duydular mı onu tevilsiz, tefsirsiz; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den bir şey duydular mı onu tevilsiz, tefsirsiz; kaçamaksız, açıklamasız olduğu gibi kabul edip hemen uyguluyorlar, tatbikata geçiyorlardı.kaçamaksız, açıklamasız olduğu gibi kabul edip hemen uyguluyorlar, tatbikata geçiyorlardı. Başkalarına da hemen söylüyorlardı. Başkalarına da hemen söylüyorlardı.

Hatta öyle sahabeler biliyoruz ki -Allah şefaatlerine erdirsin, rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn- Hatta öyle sahabeler biliyoruz ki -Allah şefaatlerine erdirsin, rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn- ortaklaşa bahçeleri var, işleri var; ortaklaşa bahçeleri var, işleri var; birisi mecburen, geçim derdi dolayısıyla işinin başında kalsa bile birisi mecburen, geçim derdi dolayısıyla işinin başında kalsa bile ötekisini Peygamber Efendimiz'in mescidine gönderiyordu. ötekisini Peygamber Efendimiz'in mescidine gönderiyordu. Peygamber Efendimiz'in mescidinde o gün akşama kadar neler konuşulmuş,Peygamber Efendimiz'in mescidinde o gün akşama kadar neler konuşulmuş, öğrenilmiş, öğretilmişse akşam gelip o arkadaşına anlatıyordu.öğrenilmiş, öğretilmişse akşam gelip o arkadaşına anlatıyordu. Ertesi gün mescide ötekisi gidiyordu. Akşama kadar ne anlatılmışsa o ötekisine anlatıyordu. Ertesi gün mescide ötekisi gidiyordu. Akşama kadar ne anlatılmışsa o ötekisine anlatıyordu. Duyduğu bir şeyi derhal başkalarına naklediyorlardı, "Resûlullah şöyle buyurdu." diyorlardı.Duyduğu bir şeyi derhal başkalarına naklediyorlardı, "Resûlullah şöyle buyurdu." diyorlardı. Peygamber Efendimiz'in hayatından sonra da aynı tebliğ, açıklama,Peygamber Efendimiz'in hayatından sonra da aynı tebliğ, açıklama, anlatma işini muhtelif diyarlara yaydılar. anlatma işini muhtelif diyarlara yaydılar. Herkese Resûlullah Efendimiz'in talimatını, emirlerini, yasaklarını, tavsiyelerini,Herkese Resûlullah Efendimiz'in talimatını, emirlerini, yasaklarını, tavsiyelerini, sünnet-i seniyyenin âdâbını ulaştırdılar. sünnet-i seniyyenin âdâbını ulaştırdılar.

Bizim de duyduğumuz hadîs-i şerîfleri iyi duymamız lazım. Sağlam hatırımızda tutmamız gerekiyor.Bizim de duyduğumuz hadîs-i şerîfleri iyi duymamız lazım. Sağlam hatırımızda tutmamız gerekiyor. Eskiler demişler ki: el-İlmü saydun ve'l-kitabetü kayduhâ veyahut ve'l-kitabetü kaydun. Eskiler demişler ki:

el-İlmü saydun ve'l-kitabetü kayduhâ veyahut ve'l-kitabetü kaydun.
Yani, "İlim bir çeşit avlanma sayılsa, yazmak da o yakaladığı avı bağlamak gibidir." Yani, "İlim bir çeşit avlanma sayılsa, yazmak da o yakaladığı avı bağlamak gibidir."

Diyelim ki insan dağda bir ceylan yakaladı, av işte bu. Bıraksa yine kaçar. O ne yapacak? Diyelim ki insan dağda bir ceylan yakaladı, av işte bu. Bıraksa yine kaçar. O ne yapacak? Onun ayağından, bir yerinden bağlayacak, kaçamaz hâle getirecek. Onun ayağından, bir yerinden bağlayacak, kaçamaz hâle getirecek. İlim de böyle bir av gibidir. Yakalandı mı, öğrenildi mi bağlanacak. İlmin bağı nedir? İlim de böyle bir av gibidir. Yakalandı mı, öğrenildi mi bağlanacak.

İlmin bağı nedir?

Yazı! Yazacak; kaçmasın diye, yanında kalsın diye tespit edecek. Yazı! Yazacak; kaçmasın diye, yanında kalsın diye tespit edecek. Onun için her müslümanın yanında bir kalem, bir defter bulunmalı. Onun için her müslümanın yanında bir kalem, bir defter bulunmalı.

Peygamber Efendimiz'in sözleri, hadîs-i şerîfler sözlerin en güzelidir. Peygamber Efendimiz'in sözleri, hadîs-i şerîfler sözlerin en güzelidir. Beşer sözlerinin en üstünü, en kıymetlisidir. Beşer sözlerinin en üstünü, en kıymetlisidir. İnsanların en üstünü Peygamber Efendimiz olduğundan, İnsanların en üstünü Peygamber Efendimiz olduğundan, Allah'ın elçiliğiyle vazifeli olduğundan söylediği sözlerin pahası biçilemez.Allah'ın elçiliğiyle vazifeli olduğundan söylediği sözlerin pahası biçilemez. Bir hadîs-i şerîfin kadrini, kıymetini elmaslarla, pırlantalarla ölçmenin imkânı yoktur.Bir hadîs-i şerîfin kadrini, kıymetini elmaslarla, pırlantalarla ölçmenin imkânı yoktur. Satın almak gerekse satın almaya kimsenin gücü yetmez. Satın almak gerekse satın almaya kimsenin gücü yetmez.

Onun için bunların kıymetini bilmek gerekiyor. Müslümanlar kaydedecek. Onun için bunların kıymetini bilmek gerekiyor. Müslümanlar kaydedecek. Eskiden bazısının hafızası kuvvetliymiş, duyduğunu hiç unutmuyormuş. Eskiden bazısının hafızası kuvvetliymiş, duyduğunu hiç unutmuyormuş. Yine kuvvetli olur, bu devirde de kuvvetli insanlar vardır amaYine kuvvetli olur, bu devirde de kuvvetli insanlar vardır ama hafızanın kuvveti günah işledikçe ve harama baktıkça zayıflar.hafızanın kuvveti günah işledikçe ve harama baktıkça zayıflar. Onun için zamane müslümanlarında hafıza zayıf oluyor. Onun için zamane müslümanlarında hafıza zayıf oluyor.

Hadîs-i şerîflerde biliyoruz, Peygamber Efendimiz'in sahabesinden hafızasının zayıf olduğundan Hadîs-i şerîflerde biliyoruz, Peygamber Efendimiz'in sahabesinden hafızasının zayıf olduğundan şikâyet eden kimseler de olmuş.şikâyet eden kimseler de olmuş. Peygamber Efendimiz onlara bazı dualar tavsiye etmiş;Peygamber Efendimiz onlara bazı dualar tavsiye etmiş; "Cuma gecesinde ibadete kalk, namaz kıl, teheccüd kıl, dua et!.." diye…"Cuma gecesinde ibadete kalk, namaz kıl, teheccüd kıl, dua et!.." diye… Sonradan onların hafızası kuvvetlenmiş veyahut bizzat kendisi, Sonradan onların hafızası kuvvetlenmiş veyahut bizzat kendisi, "Allah senin hafızanı kuvvetlendirsin." diye ona dua etmiş; o kimse de unutmamış."Allah senin hafızanı kuvvetlendirsin." diye ona dua etmiş; o kimse de unutmamış. Araplarda zaten yazma bilgisi olmadığından, çok az olduğundan... Araplarda zaten yazma bilgisi olmadığından, çok az olduğundan...

Peygamber Efendimiz'in Medîne-i Münevveresi'nde birisi gelmiş de Peygamber Efendimiz'in Medîne-i Münevveresi'nde birisi gelmiş de Peygamber Efendimiz ona yazılı bir vesika vermiş, "Sen şusun, sana şu vazifeyi verdim." gibi...Peygamber Efendimiz ona yazılı bir vesika vermiş, "Sen şusun, sana şu vazifeyi verdim." gibi... Çıkmış çarşı pazarda, "Acaba Resûlullah bana ne vesika verdi, ne yazdı içinde?" diye dolaşmış,Çıkmış çarşı pazarda, "Acaba Resûlullah bana ne vesika verdi, ne yazdı içinde?" diye dolaşmış, okutacak kimse bulamamış.okutacak kimse bulamamış. Yani okuma yazma bilen az! O zaman iş nereye kalıyor? Yani okuma yazma bilen az!

O zaman iş nereye kalıyor?

Bir dinlediğini dikkatli dinleyip 'şıp' diye hafızasına almaya kalıyor.Bir dinlediğini dikkatli dinleyip 'şıp' diye hafızasına almaya kalıyor. Arapların bu hafıza kuvveti malûm, bilinen bir şey; duyduğunu unutmuyor.Arapların bu hafıza kuvveti malûm, bilinen bir şey; duyduğunu unutmuyor. Unutmamak için can kulağıyla, çok dikkatli ve unutmamak azmiyle dinlemek lazım! Unutmamak için can kulağıyla, çok dikkatli ve unutmamak azmiyle dinlemek lazım! İnsan buna küçükten beri alışırsa hafıza melekesini kuvvetlendirebilir.İnsan buna küçükten beri alışırsa hafıza melekesini kuvvetlendirebilir. Alışmazsa, "Canım bir şey demişti ama ne demişti? Şöyle mi söylemişti, böyle mi söylemişti?" [der], Alışmazsa, "Canım bir şey demişti ama ne demişti? Şöyle mi söylemişti, böyle mi söylemişti?" [der], başından dikkat etmediği için hafızasında iyi kalmaz. başından dikkat etmediği için hafızasında iyi kalmaz.

Şimdi okuduklarımız Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri olduğu içinŞimdi okuduklarımız Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri olduğu için biz de hafızamızda, hatırımızda nasıl tutacaksak, tutmanın çaresini alarak gelmeliyiz. biz de hafızamızda, hatırımızda nasıl tutacaksak, tutmanın çaresini alarak gelmeliyiz. Biliyor musunuz ki bu hadîs-i şerîfler şimdi kitaplarda kolayca yazılmış, Biliyor musunuz ki bu hadîs-i şerîfler şimdi kitaplarda kolayca yazılmış, hemen istediğimiz zaman buluyoruz ama bunları toplayan mübarekler hemen istediğimiz zaman buluyoruz ama bunları toplayan mübarekler bir hadisi dinlemek ve ehlinden yazıp müsaadesini almak için bir diyardan bir başka diyarabir hadisi dinlemek ve ehlinden yazıp müsaadesini almak için bir diyardan bir başka diyara seyahat etmişlerdir. seyahat etmişlerdir. Horasan'dan, "Birisi sahih bir senet ile Peygamber Efendimiz'den hadis rivayet ediyor." diye Yemen'e gitmiştir. Horasan'dan, "Birisi sahih bir senet ile Peygamber Efendimiz'den hadis rivayet ediyor." diye Yemen'e gitmiştir. Yemen'den kalkmıştır, "Mısır'da bir kimse varmış, Peygamber Efendimiz'in hadisleriniYemen'den kalkmıştır, "Mısır'da bir kimse varmış, Peygamber Efendimiz'in hadislerini sahih bir senetle, sağlam bir yoldan naklediyormuş." diye Mısır'a gitmiştir.sahih bir senetle, sağlam bir yoldan naklediyormuş." diye Mısır'a gitmiştir. Mısır'dan kalkmıştır Halep'e gelmiştir. Halep'ten İran'a, Irak'a gitmiştir... Mısır'dan kalkmıştır Halep'e gelmiştir. Halep'ten İran'a, Irak'a gitmiştir...

Onun için eskiden bu hadîs-i şerîflere bu kadar önem verirlermiş. Onun için eskiden bu hadîs-i şerîflere bu kadar önem verirlermiş. Biz de can kulağıyla dinleyelim, dikkatle yazalım; bir. Biz de can kulağıyla dinleyelim, dikkatle yazalım; bir.

İkincisi, Peygamber Efendimiz buyuruyor ve o kimseye dua ediyor ki,İkincisi, Peygamber Efendimiz buyuruyor ve o kimseye dua ediyor ki, "İşitecek, işittiğini başkasına tebliğ edecek, anlatacak…" "İşitecek, işittiğini başkasına tebliğ edecek, anlatacak…" O halde bizde de başkasına anlatma arzusu ve niyeti olması lazım!O halde bizde de başkasına anlatma arzusu ve niyeti olması lazım! Hadisten o edebi çıkartıyoruz. "Duydum, tamam iyi." Hadisten o edebi çıkartıyoruz.

"Duydum, tamam iyi."

Hayır! Duyduğunu başkasına da tebliğ edeceksin, anlatacaksın. Hayır! Duyduğunu başkasına da tebliğ edeceksin, anlatacaksın.

Bu başkası kim olabilir? Evinde hanımın, iş yerinde ortağın, mahallende komşun, Bu başkası kim olabilir?

Evinde hanımın, iş yerinde ortağın, mahallende komşun,
ziyaretine gittiğin arkadaşın, yolda karşılaştığın, trende beraber oturduğun,ziyaretine gittiğin arkadaşın, yolda karşılaştığın, trende beraber oturduğun, otobüste yan yana oturduğun herhangi bir kimse olabilir.otobüste yan yana oturduğun herhangi bir kimse olabilir. Veyahut bir fırsat çıkar da o fırsat olabilir. O fırsatta, "Bu konuda şöyle bir hadis var. Veyahut bir fırsat çıkar da o fırsat olabilir. O fırsatta, "Bu konuda şöyle bir hadis var. Siz bu işi yanlış yapıyorsunuz, şöyle yapmanız gerekir." diye söylemek icap ediyor. Siz bu işi yanlış yapıyorsunuz, şöyle yapmanız gerekir." diye söylemek icap ediyor.

Herkes duyduğu hadisi üç kişiye, beş kişiye, on kişiye nakletmeye çalışsın. Herkes duyduğu hadisi üç kişiye, beş kişiye, on kişiye nakletmeye çalışsın. Çünkü nakleden kimsenin bu işten büyük sevabı, kazancı olacaktır;Çünkü nakleden kimsenin bu işten büyük sevabı, kazancı olacaktır; bunu kaçırmamaya dikkat edelim.bunu kaçırmamaya dikkat edelim. Öğrendiklerimizi o maksatla, o dikkatle öğrenelim ve başkalarına bu halis niyetleÖğrendiklerimizi o maksatla, o dikkatle öğrenelim ve başkalarına bu halis niyetle nakledelim ki ilim yayılsın. nakledelim ki ilim yayılsın.

Bakın çevrenize… Belki bu çevre güzel ve sakin bir çevre, Bakın çevrenize… Belki bu çevre güzel ve sakin bir çevre, burada göremezsiniz ama sıcak havalarda deniz kenarları;burada göremezsiniz ama sıcak havalarda deniz kenarları; Ege Bölgesi, Akdeniz Bölgesi, Bodrum, Marmaris vesaire…Ege Bölgesi, Akdeniz Bölgesi, Bodrum, Marmaris vesaire… Türkiye'nin insanı yani senin kardeşin, vatandaşın, dindaşın… Türkiye'nin insanı yani senin kardeşin, vatandaşın, dindaşın… Bu elli beş milyonun kim bilir kaç milyonu deniz kenarlarında günahla meşgul, Bu elli beş milyonun kim bilir kaç milyonu deniz kenarlarında günahla meşgul, haramla iştigal ediyor. haramla iştigal ediyor. Allahu Teâlâ hazretleri, "Şuradan şuraya kapatın!" demiş, kapatmayı farz, açmayı haram kılmış;Allahu Teâlâ hazretleri, "Şuradan şuraya kapatın!" demiş, kapatmayı farz, açmayı haram kılmış; onlar açıyorlar. onlar açıyorlar. Allahu Teâlâ hazretleri, "Nâmahreme bakmayın!" diye emir buyurmuş, millet nâmahreme bakıyor. Allahu Teâlâ hazretleri, "Nâmahreme bakmayın!" diye emir buyurmuş, millet nâmahreme bakıyor.

Allahu Teâlâ hazretleri mutlaka insandan zamanını ne yolda geçirdiğini,Allahu Teâlâ hazretleri mutlaka insandan zamanını ne yolda geçirdiğini, gençliğini nerede ifnâ ettiğini, gününü ve ömrünü nasıl geçirdiğini soracak.gençliğini nerede ifnâ ettiğini, gününü ve ömrünü nasıl geçirdiğini soracak. İnsanlar zamanlarını bomboş, davul gibi bomboş günlerle geçiriyorlar.İnsanlar zamanlarını bomboş, davul gibi bomboş günlerle geçiriyorlar. Yaz geldi mi sanki dinin emriymiş ve vazgeçilmez bir şeymiş gibi Yaz geldi mi sanki dinin emriymiş ve vazgeçilmez bir şeymiş gibi herkes tatil peşinde! herkes tatil peşinde! Herkes keyif ve boş iş peşinde! Davul gibi, hiçbir şey yok; içi boş…Herkes keyif ve boş iş peşinde! Davul gibi, hiçbir şey yok; içi boş… Sanki çalışmak yasaklanmış gibi memur şehirden kalkıyorSanki çalışmak yasaklanmış gibi memur şehirden kalkıyor -Ankara'da oturuyorsa- bakıyorsun Akdeniz'e gitmiş. -Ankara'da oturuyorsa- bakıyorsun Akdeniz'e gitmiş. Bilmem hangi sitede bir yer bulmuş. Bilmem hangi sitede bir yer bulmuş. Bir-iki oda olsa razı, çadır olsa razı, barakaya razı; oraya gidiyor. Bir-iki oda olsa razı, çadır olsa razı, barakaya razı; oraya gidiyor. Gece sivrisinekler yer, gündüz güneşte yanar; mahrumiyet… Gece sivrisinekler yer, gündüz güneşte yanar; mahrumiyet… Yattığı yer evi kadar rahat değil vs. Orada kaç yok, göç yok; haremlik yok, selamlık yok…Yattığı yer evi kadar rahat değil vs. Orada kaç yok, göç yok; haremlik yok, selamlık yok… Harman gibi, çorba gibi; millet günaha giriyor. Günaha girdiğinin şuurunda da değil. Harman gibi, çorba gibi; millet günaha giriyor. Günaha girdiğinin şuurunda da değil.

Müslüman olduğunu söyleyen insanlar da bu havada, Müslüman olduğunu söyleyen insanlar da bu havada, Müslümanlıktan yana bilgisi zayıf olanlar da bu durumda…Müslümanlıktan yana bilgisi zayıf olanlar da bu durumda… O halde camilerin cemaati olan has müslümanlar,O halde camilerin cemaati olan has müslümanlar, Resûlullah Efendimiz'in sünnetine sarılmaya azmetmiş olan ehl-i sünnet müslümanları,Resûlullah Efendimiz'in sünnetine sarılmaya azmetmiş olan ehl-i sünnet müslümanları, müslümanların haline üzülen idealist insanlar daha çok çalışacak.müslümanların haline üzülen idealist insanlar daha çok çalışacak. Daha çok çalışmalıyız! Daha çok çalışmalıyız!

İstatistik yapılsa ve insanların zihinleri, fikirleri ölçülse İstatistik yapılsa ve insanların zihinleri, fikirleri ölçülse Türkiye'de insanların nereye gittiği daha iyi görülür. Türkiye'de insanların nereye gittiği daha iyi görülür. Bulgaristan'dan gelen kardeşlerimizin üzerinde geçtiğimiz haftalar konuştuk. Sordum; Bulgaristan'dan gelen kardeşlerimizin üzerinde geçtiğimiz haftalar konuştuk. Sordum;

"Nasıl bu Bulgaristan'dan gelen kardeşlerimizin dinî durumları?" "Nasıl bu Bulgaristan'dan gelen kardeşlerimizin dinî durumları?"

Hani Bulgaristan'da Bulgarlarla mücadele ettiler, benliklerini kaybetmediler,Hani Bulgaristan'da Bulgarlarla mücadele ettiler, benliklerini kaybetmediler, "Biz müslümanız!" dediler, Bulgarlarla [anlaşamadılar.] "Biz müslümanız!" dediler, Bulgarlarla [anlaşamadılar.] Nihayet fırsat oldu, diyâr-ı İslâm'a geldiler. "Nasıl?" "Hocam!" dediler, Nihayet fırsat oldu, diyâr-ı İslâm'a geldiler.

"Nasıl?"

"Hocam!" dediler,
"Falanca yerde bir kamp onlar için hazırlanmıştı."Falanca yerde bir kamp onlar için hazırlanmıştı. Yüzlerce aile vardı, beş altı kişi geliyordu camiye!.." Yüzlerce aile vardı, beş altı kişi geliyordu camiye!.."

O zaman demek ki Bulgar, kardeşlerimizin canına okumuş. O zaman demek ki Bulgar, kardeşlerimizin canına okumuş. Bulgar demek ki onları dinlerinden uzaklaştırmış.Bulgar demek ki onları dinlerinden uzaklaştırmış. Haydi Bulgar zulmü yok şimdi, cami de burada; haydi namazına gel, ibadetini yap!.. Haydi Bulgar zulmü yok şimdi, cami de burada; haydi namazına gel, ibadetini yap!..

Bir arkadaşımıza yine bu meseleyi açtık, konuşuyoruz; Bir arkadaşımıza yine bu meseleyi açtık, konuşuyoruz;

"Hocam! Ben gittim onlardan birkaç tanesini işlerimize çalıştırırız, "Hocam! Ben gittim onlardan birkaç tanesini işlerimize çalıştırırız, hem de onların geçimine vesile oluruz diye işime almak istedim. hem de onların geçimine vesile oluruz diye işime almak istedim. Ben sakallıyım, benim sakallı olduğumu görüyor,Ben sakallıyım, benim sakallı olduğumu görüyor, 'Abi sen bize hiç bira ikram etmiyorsun.' dedi." diyor, hemen ilk başta.'Abi sen bize hiç bira ikram etmiyorsun.' dedi." diyor, hemen ilk başta. "Demek ki başka yerlerde bira ikram edenler filan olmuş onlara. "Demek ki başka yerlerde bira ikram edenler filan olmuş onlara. 'Sen bize hiç bira ikram etmiyorsun.' dedi." diyor. 'Sen bize hiç bira ikram etmiyorsun.' dedi." diyor.

"Sonra biraz vakit geçti; 'Haydi bugün cuma."Sonra biraz vakit geçti; 'Haydi bugün cuma. İşi keselim, Cuma'ya gidelim.' [deyince] 'Cuma'ya ihtiyarlar gider.'" demiş.İşi keselim, Cuma'ya gidelim.' [deyince] 'Cuma'ya ihtiyarlar gider.'" demiş. Yani anlaşılan orada artık emekli olmuş kimselere ses çıkartmıyorlar da ötekileri takip ediyorlardı. Yani anlaşılan orada artık emekli olmuş kimselere ses çıkartmıyorlar da ötekileri takip ediyorlardı.

Muhterem kardeşlerim! Yaygın bir cehalet! Muhterem kardeşlerim!

Yaygın bir cehalet!
Bulgaristan'dan bizim de pek farzımız yok. Bulgaristan'dan bizim de pek farzımız yok. İzmir'e, Aydın'a giderseniz, gidebilirseniz; biz gidemeyiz... İzmir'e, Aydın'a giderseniz, gidebilirseniz; biz gidemeyiz... Şu sıralarda gidemeyiz, kışın belki gideriz de…Şu sıralarda gidemeyiz, kışın belki gideriz de… Şu sıralarda biz orada dayanamayız, yürüyemeyiz, tahammülümüz olmaz.Şu sıralarda biz orada dayanamayız, yürüyemeyiz, tahammülümüz olmaz. Zaten bizi görseler de Zaten bizi görseler de "Bu sakallı, bu cübbeli burada ne arıyor?" diye Merih'ten gelmiş bir yaratık gibi şaşırarak bakarlar. "Bu sakallı, bu cübbeli burada ne arıyor?" diye Merih'ten gelmiş bir yaratık gibi şaşırarak bakarlar.

Bu memleketin evlatları bizden ve sizlerden sorulur. Bu memleketin evlatları bizden ve sizlerden sorulur. Allahu Teâlâ hazretleri bu dinin korunmasını müslümanlara vazife olarak vermiştir.Allahu Teâlâ hazretleri bu dinin korunmasını müslümanlara vazife olarak vermiştir. İmtihan için vermiştir, muhtaç olduğundan değil… Allahu Teâlâ hazretleri dilerse… İmtihan için vermiştir, muhtaç olduğundan değil…

Allahu Teâlâ hazretleri dilerse…

Velev şâe rabbike le-âmene men fi'l-ardı küllühüm cemîan. Velev şâe rabbike le-âmene men fi'l-ardı küllühüm cemîan. "Allah dileseydi yeryüzündeki bütün insanlar toptan, hepsi müslüman olurdu!" "Allah dileseydi yeryüzündeki bütün insanlar toptan, hepsi müslüman olurdu!"

Serbest bırakıyor… Şeytan da serbest; o da şeytanlığını yapıyor. Serbest bırakıyor… Şeytan da serbest; o da şeytanlığını yapıyor. Nefis de insanları keyif, zevk tarafına kışkırtıyor. Nefis de insanları keyif, zevk tarafına kışkırtıyor.

O zaman biz imtihanın şuurunda olan has müslümanlar ne yapmalıyız? O zaman biz imtihanın şuurunda olan has müslümanlar ne yapmalıyız?

Daha çok ve daha ciddi çalışmalıyız. O insanların avantajları nedir? Daha çok ve daha ciddi çalışmalıyız.

O insanların avantajları nedir?

Eh, günahlar tatlıdır, zevklidir. Günahlı olan şeyler keyiflidir, insana hoş ve tatlı gelir. Eh, günahlar tatlıdır, zevklidir. Günahlı olan şeyler keyiflidir, insana hoş ve tatlı gelir. Sevaplı işler meşakkatli, sıkıntılı gelir.Sevaplı işler meşakkatli, sıkıntılı gelir. Bir insana, "Namaz kıl, sabah namazına gel, yatsı namazına gel!" desen bin tane bahane bulur.Bir insana, "Namaz kıl, sabah namazına gel, yatsı namazına gel!" desen bin tane bahane bulur. Hatta seninle münakaşaya kalkışır, fazla zorlasan belki ipleri kopartır. Hatta seninle münakaşaya kalkışır, fazla zorlasan belki ipleri kopartır. Ama bir eğlence için sabaha kadar uyanık kalabilir. Demek ki eğlence vs. tarafı kolay oluyor. Ama bir eğlence için sabaha kadar uyanık kalabilir. Demek ki eğlence vs. tarafı kolay oluyor. Yani cehennemin yolu kolay, cennetin yolu zor oluyor. Yani cehennemin yolu kolay, cennetin yolu zor oluyor.

Onun için biz bu imtihanın şuurunda olan kadınlar, erkekler, gençler, Onun için biz bu imtihanın şuurunda olan kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar yani müslümanlar olarak, Allah'a kulluğunu unutmamış, camiye bağlılığı devam eden, yaşlılar yani müslümanlar olarak, Allah'a kulluğunu unutmamış, camiye bağlılığı devam eden, namazında, niyazında olan insanlar daha çok çalışmalıyız. namazında, niyazında olan insanlar daha çok çalışmalıyız.

Aslında bizim adedimiz az değildir. Bizim adedimiz miktar olarak bir hayli fazladır. Aslında bizim adedimiz az değildir. Bizim adedimiz miktar olarak bir hayli fazladır. Biz; bu fazla miktarlar, bu cami dolusu cemaatler Allah'ın dinine hizmet şuuruna sahip olsak, Biz; bu fazla miktarlar, bu cami dolusu cemaatler Allah'ın dinine hizmet şuuruna sahip olsak, Allah'ın emirlerini bilsek ve öğretmeye çalışsak nice nice üstün gelişmeler gösteririz. Allah'ın emirlerini bilsek ve öğretmeye çalışsak nice nice üstün gelişmeler gösteririz. İnsanlar, şaşkın müslümanlar has Müslümanlığı anlayıp İslâm yolunda yürüdükleri gibiİnsanlar, şaşkın müslümanlar has Müslümanlığı anlayıp İslâm yolunda yürüdükleri gibi müslüman olmayanlar bile İslâm'a gelir! müslüman olmayanlar bile İslâm'a gelir!

Dünkü gazetelerde okudum ki Macaristan'da Macar müslümanları; Dünkü gazetelerde okudum ki Macaristan'da Macar müslümanları; müslüman olmuşlar, cemiyet kurmuşlar, müslüman olmuşlar, cemiyet kurmuşlar, Macaristan'daki Osmanlılardan kalma camileri tamir etmeye çalışıyorlarmış. Macaristan'daki Osmanlılardan kalma camileri tamir etmeye çalışıyorlarmış. Allah'ın emirlerini öğrenmeye ve öğretmeye çalışıyorlarmış.Allah'ın emirlerini öğrenmeye ve öğretmeye çalışıyorlarmış. Azınlık müslümanların yaptıkları bir toplantıda bir tanesi çıkmış, Azınlık müslümanların yaptıkları bir toplantıda bir tanesi çıkmış, o kadar güzel bir Arapça konuşma yapmış ki herkes şaşırmış. o kadar güzel bir Arapça konuşma yapmış ki herkes şaşırmış. Yani, "Bir Macar nasıl oluyor Arapça'yı bu kadarYani, "Bir Macar nasıl oluyor Arapça'yı bu kadar mükemmel bir tarzda konuşabiliyor?" diye hayret etmişler. mükemmel bir tarzda konuşabiliyor?" diye hayret etmişler. "Gençlerimizi öbür müslüman gençlerle tanıştırmak için yurt dışına göndereceğiz, "Gençlerimizi öbür müslüman gençlerle tanıştırmak için yurt dışına göndereceğiz, ötekileri buraya getireceğiz." filan diye güzel fikirlerini anlatmış. ötekileri buraya getireceğiz." filan diye güzel fikirlerini anlatmış.

Muhterem kardeşlerim! Dünyanın her yerinde Allah'ın nasib ettiği uyanık insanlar Muhterem kardeşlerim!

Dünyanın her yerinde Allah'ın nasib ettiği uyanık insanlar
Allah'ın dini için çalışıyor. Allah'ın dini için çalışıyor. Macar, komünizmin kucağında olan bir millet, bir devlet! Orada da müslümanlar çalışıyor.Macar, komünizmin kucağında olan bir millet, bir devlet! Orada da müslümanlar çalışıyor. Amerika gayrimüslimlerin bir devleti! Orada da müslümanlar çalışıyor.Amerika gayrimüslimlerin bir devleti! Orada da müslümanlar çalışıyor. Orta Amerika, Güney Amerika, Afrika, Avrupa, İsveç, Norveç, hatta Rusya, Japonya, Orta Amerika, Güney Amerika, Afrika, Avrupa, İsveç, Norveç, hatta Rusya, Japonya, hatta Tayland, şurası burası...hatta Tayland, şurası burası... Her yerde çalışan çalışıyor, kazanacak. Çalışmayan sonunda pişman olacak. Her yerde çalışan çalışıyor, kazanacak. Çalışmayan sonunda pişman olacak.

Onun için biz de şu rahat Müslümanlığı bırakalım!Onun için biz de şu rahat Müslümanlığı bırakalım! Rahat Müslümanlığı, gevşek Müslümanlığı, keyif Müslümanlığını, Rahat Müslümanlığı, gevşek Müslümanlığı, keyif Müslümanlığını, dinleyip yan gelip yatma şeklini bırakalım da Allah'ın dinine biraz daha büyük gayretle sarılalım. dinleyip yan gelip yatma şeklini bırakalım da Allah'ın dinine biraz daha büyük gayretle sarılalım. Daha büyük hizmet edelim ki çevremizin manzarası değişsin!Daha büyük hizmet edelim ki çevremizin manzarası değişsin! Çevremiz güzelleşsin, çevremiz İslâmîleşsin, hareketlerimiz İslâmîleşsin; ileriye gidelim. Çevremiz güzelleşsin, çevremiz İslâmîleşsin, hareketlerimiz İslâmîleşsin; ileriye gidelim.

Macaristan'da komünist rejimin altında Macar çalışırken, Macaristan'da komünist rejimin altında Macar çalışırken, Rusya'daki çalışırken, İsveç'teki çalışırken biz Türkiye'deki müslümanlar çalışmazsak olmaz! Rusya'daki çalışırken, İsveç'teki çalışırken biz Türkiye'deki müslümanlar çalışmazsak olmaz!

Danimarka'dan bir kızcağız müslüman olmuş, mantolu başörtülü… Danimarka'dan bir kızcağız müslüman olmuş, mantolu başörtülü… İsveç'ten bir başkası müslüman olmuş, mantolu başörtülü… İsveç'ten bir başkası müslüman olmuş, mantolu başörtülü… Televizyona çıktılar, bir konuşma… Karşı tarafta otuz-kırk kişi kademeli koltuklara oturmuşlar. Televizyona çıktılar, bir konuşma… Karşı tarafta otuz-kırk kişi kademeli koltuklara oturmuşlar. Papazlar, üniversite hocaları, seyirciler, dinleyiciler vs. Onlar soru soruyorlar, Papazlar, üniversite hocaları, seyirciler, dinleyiciler vs. Onlar soru soruyorlar, bunlar cevaplandırıyorlar.bunlar cevaplandırıyorlar. Anında canlı yayınla İsveç halkına sunuyor. Oradan bir arkadaşımız banda almış.Anında canlı yayınla İsveç halkına sunuyor. Oradan bir arkadaşımız banda almış. O iki tane aslen Danimarkalı olan müslüman ne kadar güzel anlatıyor!O iki tane aslen Danimarkalı olan müslüman ne kadar güzel anlatıyor! Örtünmesini anlatıyor, İslâmî şuuru anlatıyor, müslümanların prensiplerini anlatıyor… Örtünmesini anlatıyor, İslâmî şuuru anlatıyor, müslümanların prensiplerini anlatıyor… Şöyle uzaktan bir hakem gözüyle meseleyi seyrettiğim zaman hayran kaldım. Şöyle uzaktan bir hakem gözüyle meseleyi seyrettiğim zaman hayran kaldım. Çok üstündüler, o yirmi-otuz kişiyi -profesör, papaz, müsteşrik…- hepsini yendiler, pes ettirdiler.Çok üstündüler, o yirmi-otuz kişiyi -profesör, papaz, müsteşrik…- hepsini yendiler, pes ettirdiler. Hepsini susturdular, İslâm'ı güzelce anlattılar. Hepsini susturdular, İslâm'ı güzelce anlattılar.

Onlar o diyarlarda anlatırken dedeleri şehit, kendileri müslüman anadan, Onlar o diyarlarda anlatırken dedeleri şehit, kendileri müslüman anadan, babadan, atadan, dededen olan insanlar burada İslâm'ı unutur da kâfirliğe,babadan, atadan, dededen olan insanlar burada İslâm'ı unutur da kâfirliğe, dinsizliğe veya günahkârlığa yönelirse bu oldukça üzerinde durulacak,dinsizliğe veya günahkârlığa yönelirse bu oldukça üzerinde durulacak, son derece acı bir durumdur. son derece acı bir durumdur.

Allahu Teâlâ hazretleri hepinize, hepimize hususî bir gayret versin. Allahu Teâlâ hazretleri hepinize, hepimize hususî bir gayret versin. Her birimiz dîn-i mübîn-i İslâm'ın yayılması için elimizden geldiğince, var gücümüzle [çalışalım]… Her birimiz dîn-i mübîn-i İslâm'ın yayılması için elimizden geldiğince, var gücümüzle [çalışalım]… Baş işimiz, asıl meşgalemiz Allah'ın dinini yaymak olsun. Baş işimiz, asıl meşgalemiz Allah'ın dinini yaymak olsun.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

es-Sadakatü alâ vechihâ vastınâu'l-ma'rûfi ve birrü'l-vâlideyni es-Sadakatü alâ vechihâ vastınâu'l-ma'rûfi ve birrü'l-vâlideyni ve sıletü'r-rahimi tuhavvilü'ş-şekâe saadeten ve tezîdü fi'l-umuri ve tekî masâria's-sûi. ve sıletü'r-rahimi tuhavvilü'ş-şekâe saadeten ve tezîdü fi'l-umuri ve tekî masâria's-sûi.

Bu hadîs-i şerîfi Ebû Nuaym el-İsfehânî rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîfi Ebû Nuaym el-İsfehânî rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem birkaç önemli noktayı belirtiyorPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem birkaç önemli noktayı belirtiyor ve bunların çok mühim neticeler meydana getirdiğini ve insanı çok mükâfatlara erdirdiğini,ve bunların çok mühim neticeler meydana getirdiğini ve insanı çok mükâfatlara erdirdiğini, insana çok kazanç sağladığını bildiriyor. insana çok kazanç sağladığını bildiriyor. Şimdi dikkatle dinleyelim. Şimdi dikkatle dinleyelim.

Ne buyurmuş Efendimiz; es-Sadakatü alâ vechihâ.Ne buyurmuş Efendimiz;

es-Sadakatü alâ vechihâ.
"Usulüne uygun olarak verilmiş olan hayır ve bağış…" "Usulüne uygun olarak verilmiş olan hayır ve bağış…" Müslümanın Allah'a inancının sadakatini, sıdkını, doğruluğunu gösteren malî fedakârlığı… Müslümanın Allah'a inancının sadakatini, sıdkını, doğruluğunu gösteren malî fedakârlığı… Çıkartıyor zekâtını veriyor, fakire hayrını, yardımını yapıyor,Çıkartıyor zekâtını veriyor, fakire hayrını, yardımını yapıyor, İslâmî hizmetlere gereken maddî katkıda bulunuyor, cihada ve diğer malzemeye, İslâmî hizmetlere gereken maddî katkıda bulunuyor, cihada ve diğer malzemeye, eğitime vs. para veriyor, hayır yapıyor.eğitime vs. para veriyor, hayır yapıyor. Ama… Alâ vechihâ. Yani sadakayı Allahu Teâlâ hazretlerinin emretmiş olduğu yerlereAma… Alâ vechihâ. Yani sadakayı Allahu Teâlâ hazretlerinin emretmiş olduğu yerlere ve emretmiş olduğu şekilde verecek. ve emretmiş olduğu şekilde verecek.

Emretmiş olduğu şekil nedir? Sadakanın başa kakılmadan, minnet edilmeden Emretmiş olduğu şekil nedir?

Sadakanın başa kakılmadan, minnet edilmeden
ve kalp kırılmadan verilmesidir. ve kalp kırılmadan verilmesidir. Fakiri mahcup etmeden, münasip bir tarzda ve uygun bir şekilde vermektir.Fakiri mahcup etmeden, münasip bir tarzda ve uygun bir şekilde vermektir. Bu inceliklere riayet ederek, kalp kırmadan, işi etrafa yaymadan, riya yapmadan,Bu inceliklere riayet ederek, kalp kırmadan, işi etrafa yaymadan, riya yapmadan, gösterişe dalmadan, davul çalmadan, herkese belli etmeden sessizce gösterişe dalmadan, davul çalmadan, herkese belli etmeden sessizce ve usulüne uygun olarak kibarca yapılan bir sadaka… ve usulüne uygun olarak kibarca yapılan bir sadaka…

Sadaka kelimesi zekâta da şamildir. Zekât veyahut zekâtın dışı diğer bağışlar… Sadaka kelimesi zekâta da şamildir. Zekât veyahut zekâtın dışı diğer bağışlar… Bunların ne yapacağını biraz sonra Peygamber Efendimiz söyleyecek. Bir, Bunların ne yapacağını biraz sonra Peygamber Efendimiz söyleyecek.

Bir,
usulüne uygun verilmiş olan sadaka ve zekât. usulüne uygun verilmiş olan sadaka ve zekât.

İki; vastınâu'l-ma'rûfi. "İyilik yapmak!" Ma'rûf'a "örf" de derler.İki; vastınâu'l-ma'rûfi. "İyilik yapmak!" Ma'rûf'a "örf" de derler. Aklın ve şeriatin uygun gördüğü, beğendiği, Aklın ve şeriatin uygun gördüğü, beğendiği, makbul saydığı, yapmayı teşvik ettiği iyiliklere ma'rûf derler. makbul saydığı, yapmayı teşvik ettiği iyiliklere ma'rûf derler. İnsan hem iyiliği yapacak hem de yapılmasını teşvikkâr olacak, emredecek. İnsan hem iyiliği yapacak hem de yapılmasını teşvikkâr olacak, emredecek. Ona da emr-i ma'rûf deniliyor. Emr-i ma'rûf, nehy-i münker. Ona da emr-i ma'rûf deniliyor. Emr-i ma'rûf, nehy-i münker. Münker de ma'rûf'un zıttı oluyor; aklın ve şeriatin hoş görmediği, beğenmediği,Münker de ma'rûf'un zıttı oluyor; aklın ve şeriatin hoş görmediği, beğenmediği, makbul saymadığı, çirkin, kötü olan şeyler…makbul saymadığı, çirkin, kötü olan şeyler… Münkerât da deniliyor. Münkerât da deniliyor.

Demek ki vastınâu'l-ma'rûfi ne oluyor? Demek ki vastınâu'l-ma'rûfi ne oluyor?

Akılca, şeriatçe sevaplı, makbul, faydalı, cemiyete yararlı, insanlar arasında uygun iyilikler...Akılca, şeriatçe sevaplı, makbul, faydalı, cemiyete yararlı, insanlar arasında uygun iyilikler... Bu iyilikleri müslümanların yapması lazım! Ma'rûf kelimesi çok geniş bir kelimedir,Bu iyilikleri müslümanların yapması lazım! Ma'rûf kelimesi çok geniş bir kelimedir, iyilik kelimesi de geniş bir kelimedir; her şeye şamildir. iyilik kelimesi de geniş bir kelimedir; her şeye şamildir.

Bir körün bir yolun bir tarafından öbür tarafına geçirilmesi bir iyiliktir. Bir körün bir yolun bir tarafından öbür tarafına geçirilmesi bir iyiliktir. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Arkadaşının yüzüne tebessüm ederek bakman da öyledir." Peygamber Efendimiz diyor ki; "Arkadaşının yüzüne tebessüm ederek bakman da öyledir." Yoldan bir taşı, "Buna birisinin ayağı takılır veyahut otomobilin tekerinin altında kalır, Yoldan bir taşı, "Buna birisinin ayağı takılır veyahut otomobilin tekerinin altında kalır, zıplar, ötekisine berikisine zarar verir." diye alıp kenara kaldırman; zıplar, ötekisine berikisine zarar verir." diye alıp kenara kaldırman; dalı, dikeni, çöpü kaldırman da bir ma'rûf oluyor. dalı, dikeni, çöpü kaldırman da bir ma'rûf oluyor.

İyiliğin sonsuz çeşidi vardır, saymakla tükenmeyecek kadar. İyiliğin sonsuz çeşidi vardır, saymakla tükenmeyecek kadar. Genel mânasıyla insan bir iyiliğin iyilik olduğunu anlar; bu sevaptır,Genel mânasıyla insan bir iyiliğin iyilik olduğunu anlar; bu sevaptır, bu iyidir diye başkalarını memnun edecek şeyleri yapar. bu iyidir diye başkalarını memnun edecek şeyleri yapar.

Usulüne uygun olarak sadaka vermek, bir de iyilikleri yapmak... Usulüne uygun olarak sadaka vermek, bir de iyilikleri yapmak...

Ve birrü'l-vâlideyni. "Ve ana ve babaya saygılı, sevgili, hizmetli, itaatli olmak!" Ve birrü'l-vâlideyni. "Ve ana ve babaya saygılı, sevgili, hizmetli, itaatli olmak!" Birrü'l-vâlideyn, bir kere anne ve babasına karşı asi olmamaktır.Birrü'l-vâlideyn, bir kere anne ve babasına karşı asi olmamaktır. İkincisi, onların hizmetinde olmak, sevmek ve saymaktır. İkincisi, onların hizmetinde olmak, sevmek ve saymaktır.

Dinimizde insanın anne ve babasına karşı çok büyük vazifeleri vardır. Dinimizde insanın anne ve babasına karşı çok büyük vazifeleri vardır. Başka kültürlerde ve başka milletlerin ahlâk anlayışında bu zayıf... Başka kültürlerde ve başka milletlerin ahlâk anlayışında bu zayıf... Mesela Amerikalı, babasının karşısında bacaklarını uzatıp yatabiliyor, sigara içebiliyor.Mesela Amerikalı, babasının karşısında bacaklarını uzatıp yatabiliyor, sigara içebiliyor. Veyahut bir Avrupalı, babasına karşı hiçbir sorumluluk hissi duymuyor.Veyahut bir Avrupalı, babasına karşı hiçbir sorumluluk hissi duymuyor. "Devlet baksın, bana ne?" diyor. "Devlet baksın, bana ne?" diyor.

Hatta ben akrabalardan, tanıdıklardan bazılarının apartmanlarından biliyorum.Hatta ben akrabalardan, tanıdıklardan bazılarının apartmanlarından biliyorum. İhtiyar kadın; oğlu var, gelini var, kızı var... "Biz artık buna bakamayız." diye evden çıkarttılar.İhtiyar kadın; oğlu var, gelini var, kızı var... "Biz artık buna bakamayız." diye evden çıkarttılar. Kendi evlerine almıyorlar, düşkünler evine verdiler. Kendi evlerine almıyorlar, düşkünler evine verdiler. Eşyalarını da sağa sola dağıttılar, o daireden de çıktılar. Eşyalarını da sağa sola dağıttılar, o daireden de çıktılar.

Yani evlat ana babaya bir saygı duymuyor, ana baba evlada bir sorumluluk duymuyor.Yani evlat ana babaya bir saygı duymuyor, ana baba evlada bir sorumluluk duymuyor. Belli bir yaştan sonra, "Ben sana bakmakla sorumlu değilim, git geçimini sağla!" diyeBelli bir yaştan sonra, "Ben sana bakmakla sorumlu değilim, git geçimini sağla!" diye onu evden kışalıyor. onu evden kışalıyor. Çocuk nereye giderse gitsin!.. Çocuk nereye giderse gitsin!..

Böylece materyalist bir toplumda karşılıklı sevgisizlik, ilgisizlik var. Böylece materyalist bir toplumda karşılıklı sevgisizlik, ilgisizlik var. Tabi komünist ülkelerin durumu daha da acıdır. Kimsenin kimseye orada bir faydası yok. Tabi komünist ülkelerin durumu daha da acıdır. Kimsenin kimseye orada bir faydası yok.

Başka milletlerin kültürleri incelendiği zaman İslâm'ın büyüklüğü daha çok ortaya çıkıyor. Başka milletlerin kültürleri incelendiği zaman İslâm'ın büyüklüğü daha çok ortaya çıkıyor. İslâm'da anne ve babaya çok büyük saygı, sevgi, itaat, hürmet var.İslâm'da anne ve babaya çok büyük saygı, sevgi, itaat, hürmet var. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinden biliyoruz kiPeygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinden biliyoruz ki anne ve babaya hürmet eden, izzet eden, itibar eden, sevgi, saygı gösteripanne ve babaya hürmet eden, izzet eden, itibar eden, sevgi, saygı gösterip ona iyilik yapan evlatlar cenneti kazanır.ona iyilik yapan evlatlar cenneti kazanır. Hatta Peygamber Efendimiz'in çok net, güzel ifadesiyle,Hatta Peygamber Efendimiz'in çok net, güzel ifadesiyle, "Bir insan anne veya babası veya her ikisi birden sağ olup da,"Bir insan anne veya babası veya her ikisi birden sağ olup da, yetişkin bir vaziyette onların sağlığına erişip de cenneti kazanamamışsa,yetişkin bir vaziyette onların sağlığına erişip de cenneti kazanamamışsa, yazıklar olsun ona! Burnu yerde sürtsün!" diye hadisi var. yazıklar olsun ona! Burnu yerde sürtsün!" diye hadisi var.

Demek ki bir insan anne ve babasına erişti mi… Demek ki bir insan anne ve babasına erişti mi… Hani bazısı, "Ben hiç anamı babamı bilmiyorum; ben küçükken ölmüşler, Hani bazısı, "Ben hiç anamı babamı bilmiyorum; ben küçükken ölmüşler, beni amcam, dayım büyütmüş…" filan diyor.beni amcam, dayım büyütmüş…" filan diyor. "Annesi babası sağ, onlara yetişmiş, onlara hizmet imkânını elde etmiş bir kimse "Annesi babası sağ, onlara yetişmiş, onlara hizmet imkânını elde etmiş bir kimse cenneti kazanır!" demek yani.cenneti kazanır!" demek yani. "Muhakkak kazanır!" demek. "Muhakkak kazanır!" demek. Peygamber Efendimiz, "Kazanamıyorsa yazıklar olsun ona, burnu yerde sürtsün!" diyor. Peygamber Efendimiz, "Kazanamıyorsa yazıklar olsun ona, burnu yerde sürtsün!" diyor. Tabi Peygamber Efendimiz'in bedduasına uğrayan kimsenin burnu da sürter,Tabi Peygamber Efendimiz'in bedduasına uğrayan kimsenin burnu da sürter, o kimse her türlü felakete de uğrar. o kimse her türlü felakete de uğrar.

Anne ve babaya izzet ve itibar çok önemlidir.Anne ve babaya izzet ve itibar çok önemlidir. Hatta anne ve baba -eski kitaplarımızda yazılmıştır ki- hıristiyan olsa…Hatta anne ve baba -eski kitaplarımızda yazılmıştır ki- hıristiyan olsa… Farz edelim, çocuk müslüman annesi babası hıristiyan… Bizim büyüklerimiz derdi ki; Farz edelim, çocuk müslüman annesi babası hıristiyan… Bizim büyüklerimiz derdi ki;

"Kiliseye götürmeyecek de kiliseden gelirken sırtına alıp taşıyacak!" "Kiliseye götürmeyecek de kiliseden gelirken sırtına alıp taşıyacak!"

Çünkü yanlış bir yere götürse günah ve vebal olur, Çünkü yanlış bir yere götürse günah ve vebal olur, götüremez ama oradan çıkıp eve geleceği zaman sırtına alıp getirse, götüremez ama oradan çıkıp eve geleceği zaman sırtına alıp getirse, getirmesi lazım, diyorlar kitaplarımız. getirmesi lazım, diyorlar kitaplarımız.

O bakımdan anne ve babaları sağ olanlara müjdeler olsun! O bakımdan anne ve babaları sağ olanlara müjdeler olsun! Ve onlara ihtar ve ikaz ediyoruz ki büyük bir fırsata sahip bulunuyorlar.Ve onlara ihtar ve ikaz ediyoruz ki büyük bir fırsata sahip bulunuyorlar. Bu fırsatı değerlendirip Allah'ın rızasını kazansınlar, cenneti dünyadayken elde etsinler,Bu fırsatı değerlendirip Allah'ın rızasını kazansınlar, cenneti dünyadayken elde etsinler, cennetlik olmayı garantilesinler. cennetlik olmayı garantilesinler.

Nasıl olacak bu? Hürmet edecek, ziyaret edecek, elini öpecek, masraf edecek, Nasıl olacak bu?

Hürmet edecek, ziyaret edecek, elini öpecek, masraf edecek,
bakacak, edecek… Her neyse... Onlara "üf" bile demeyecek! bakacak, edecek… Her neyse... Onlara "üf" bile demeyecek!

Fe lâ tekul lehümâ üffin ve lâ tenherhümâ ve kul lehümâ kavlen kerîmâ. Fe lâ tekul lehümâ üffin ve lâ tenherhümâ ve kul lehümâ kavlen kerîmâ.

Âyet-i kerîme! Böyle davranacak; "üf" bile demeyecek, sabredecek, hizmet edecek. Âyet-i kerîme! Böyle davranacak; "üf" bile demeyecek, sabredecek, hizmet edecek. O zaman cenneti kazanır. Peygamber Efendimiz'in saydığı şeylerin üçüncüsü de bu! O zaman cenneti kazanır.

Peygamber Efendimiz'in saydığı şeylerin üçüncüsü de bu!

Usulüne uygun sadaka, İyilik yapmak, maruf işlemek, Usulüne uygun sadaka,

İyilik yapmak, maruf işlemek,

Ana babaya sevgili, saygılı, itaatli ve hizmet edici olmak. Ana babaya sevgili, saygılı, itaatli ve hizmet edici olmak.

Dördüncüsü; ve sıletü'r-rahimi. "Akrabalara sıla-i rahim yapmak."Dördüncüsü; ve sıletü'r-rahimi. "Akrabalara sıla-i rahim yapmak." Sıla-i rahim, akraba ile ziyaretleşip onlara ilgisini devam ettirip onların haline göreSıla-i rahim, akraba ile ziyaretleşip onlara ilgisini devam ettirip onların haline göre malî bakımdan ihtiyacı varsa da destek olmak, demektir. malî bakımdan ihtiyacı varsa da destek olmak, demektir. Ziyaretine gidecek, halini hatırını soracak; Ziyaretine gidecek, halini hatırını soracak; "Nasılsın teyzeciğim, halacığım, amcacığım, dayıcığım, enişteciğim?.." diyecek. "Nasılsın teyzeciğim, halacığım, amcacığım, dayıcığım, enişteciğim?.." diyecek. Göz ucuyla halini süzdükten sonra ihtiyacı varsa o ihtiyacını karşılamak üzere deGöz ucuyla halini süzdükten sonra ihtiyacı varsa o ihtiyacını karşılamak üzere de malî desteğini esirgemeyecek. malî desteğini esirgemeyecek. Akraba ile sıla-ı rahimde bulunmak ilgisini, ziyaretini, alakasını canlı, daimî tutmak… Akraba ile sıla-ı rahimde bulunmak ilgisini, ziyaretini, alakasını canlı, daimî tutmak…

Bu dört şey neymiş? Tuhavvilü'ş-şekâe saadeten. "Kişinin şakîliğini saitliğe döndürür." Bu dört şey neymiş?

Tuhavvilü'ş-şekâe saadeten. "Kişinin şakîliğini saitliğe döndürür."

Usulüne uygun sadaka vermek, İyilik yapmak, Ana babaya birr u takvâ ile muamele etmek, Usulüne uygun sadaka vermek,

İyilik yapmak,

Ana babaya birr u takvâ ile muamele etmek,

Sıla-i rahim yapmak. Bunlar şakâveti saadete döndürür. Sıla-i rahim yapmak.

Bunlar şakâveti saadete döndürür.

Şakâvet nedir, saadet nedir? Şakâvet, insanın, Allah'ın sevmediği bir durumda olması demek. Şakâvet nedir, saadet nedir?

Şakâvet, insanın, Allah'ın sevmediği bir durumda olması demek.
Cehennem yolunda olmak demek… Biliyorsunuz Berat gecesinde insanların said mi,Cehennem yolunda olmak demek… Biliyorsunuz Berat gecesinde insanların said mi, şakî mi olduğu yazılacak.şakî mi olduğu yazılacak. Hatta birtakım dualar öğretilmiştir ki kitaplarda: Hatta birtakım dualar öğretilmiştir ki kitaplarda:

"Yâ Rabbi! Sen benim adımı şakîler defterine, şakîlerin divanına yazdıysan oradan sil de "Yâ Rabbi! Sen benim adımı şakîler defterine, şakîlerin divanına yazdıysan oradan sil de beni saidlerin divanına kaydet!beni saidlerin divanına kaydet! Allah'ın yolunca giden, rızasına uygun yaşayan kullar zümresine kat, Allah'ın yolunca giden, rızasına uygun yaşayan kullar zümresine kat, beni onların divanına yaz!" diye dua edilir. beni onların divanına yaz!" diye dua edilir.

Dünya üzerindeki insanlar iki gruptur. Feminhüm şakîyyun ve saîd. Dünya üzerindeki insanlar iki gruptur. Feminhüm şakîyyun ve saîd. Şakî olan, şakâvet ehli olan kullar Allah'ın rahmetinden mahrum, rızasından uzak, Şakî olan, şakâvet ehli olan kullar Allah'ın rahmetinden mahrum, rızasından uzak, cehennem yolunun yolcuları insanlardır. cehennem yolunun yolcuları insanlardır. Said kullar da Allah'ın rızasına vâsıl, sevgisine mazhar, cennet yolunun yolcusu olan kullardır. Said kullar da Allah'ın rızasına vâsıl, sevgisine mazhar, cennet yolunun yolcusu olan kullardır.

Bir insan şakî ise kulağına nasihat girmez, Kur'an okuyunca Kur'an'dan etkilenmez, Bir insan şakî ise kulağına nasihat girmez, Kur'an okuyunca Kur'an'dan etkilenmez, camiye çağırsan gelmez, "hayır yap" desen yapamaz, fırsat bulamaz,camiye çağırsan gelmez, "hayır yap" desen yapamaz, fırsat bulamaz, eli değmez, istemez, sevmez. eli değmez, istemez, sevmez. "Günahtan kesil" desen kesilemez. "Bu günahı terk et" desen sırıtır, yine yapar."Günahtan kesil" desen kesilemez. "Bu günahı terk et" desen sırıtır, yine yapar. Küstah küstah, ters ters konuşur, yine yapar. Neden? Şakî de ondan… Küstah küstah, ters ters konuşur, yine yapar.

Neden?

Şakî de ondan…
Cehennem ehli de, Allah tevfîkini çekmiş, şeytanın ve nefsin esiri olmuş, Cehennem ehli de, Allah tevfîkini çekmiş, şeytanın ve nefsin esiri olmuş, cehennemin yolcusu olmuş da ondan...cehennemin yolcusu olmuş da ondan... Şakîlik çok kötü bir durumdur. Tabi "şakî" kelimesini biz Türkçe'de özel bir mânada kullanıyoruz;Şakîlik çok kötü bir durumdur.

Tabi "şakî" kelimesini biz Türkçe'de özel bir mânada kullanıyoruz;
dağlarda yol kesen, silahlı kimselere de "şakî", "eşkiyâ" diyoruz amadağlarda yol kesen, silahlı kimselere de "şakî", "eşkiyâ" diyoruz ama asıl şakîlik imandan, irfandan, Allah yolunun yolcusu olmaktan mahrum olmaktır.asıl şakîlik imandan, irfandan, Allah yolunun yolcusu olmaktan mahrum olmaktır. Şehirde de otursa, silahı da olmasa, nazik de olsa, kibar da görünse,Şehirde de otursa, silahı da olmasa, nazik de olsa, kibar da görünse, başkasına çay kahve de ikram etse, ütülü pantolon da giyse, grand tuvalet de giyinse… başkasına çay kahve de ikram etse, ütülü pantolon da giyse, grand tuvalet de giyinse… bir insan şakî oldu mu, şehirli de olsa şakî olur.bir insan şakî oldu mu, şehirli de olsa şakî olur. Said oldu mu, dağ başında çoban olsa da said olur. Said oldu mu, dağ başında çoban olsa da said olur.

İşte bir insanın şakî defterine yazılması, şakî zümresinden olması, İşte bir insanın şakî defterine yazılması, şakî zümresinden olması, mânevî bakımdan eşkiyâ zümresinden olması yani tevfîk-i ilâhîden mahrum,mânevî bakımdan eşkiyâ zümresinden olması yani tevfîk-i ilâhîden mahrum, cehennem yolcusu durumunda olması kötü bir sıfat, kötü bir durumdur. cehennem yolcusu durumunda olması kötü bir sıfat, kötü bir durumdur. Bundan insanın kurtulması lazım! Nasıl kurtulacak? Bundan insanın kurtulması lazım!

Nasıl kurtulacak?

Kolay da kurtulamaz! İnsan böyle bir batağa düştü mü kurtulması da kolay değildir.Kolay da kurtulamaz! İnsan böyle bir batağa düştü mü kurtulması da kolay değildir. Karısı ağlar, çocuklar yalvarır; konu komşu, mahallenin yaşlı, Karısı ağlar, çocuklar yalvarır; konu komşu, mahallenin yaşlı, aksakallıları peşinde nasihat ederler, söylerler…aksakallıları peşinde nasihat ederler, söylerler… Adam kumarı bırakmaz. Evler gider, dükkânlar gider, çoluk çocuk perişan olur; yine kumarda. Adam kumarı bırakmaz. Evler gider, dükkânlar gider, çoluk çocuk perişan olur; yine kumarda.

Neden? Şakî!.. Adam'a yalvarırlar, yakarırlar; içkiyi bırakmaz.Neden?

Şakî!..

Adam'a yalvarırlar, yakarırlar; içkiyi bırakmaz.
"Kendi sıhhatini de mahvediyorsun, öleceksin, kan kusmaya başladın, şu haline bak! "Kendi sıhhatini de mahvediyorsun, öleceksin, kan kusmaya başladın, şu haline bak! Allah'ın sana verdiği, emanet olan vücudu ne hâle getirdin?Allah'ın sana verdiği, emanet olan vücudu ne hâle getirdin? Perişan oldun, alkolik oldun, bırak şunu!.." Bırakamaz! Neden? Şakî adam!.. Perişan oldun, alkolik oldun, bırak şunu!.." Bırakamaz!

Neden?

Şakî adam!..

"Şu rüşveti, iltiması bırak. Helalinden ye. Halkı aldatma, gözünü boyama, haram yeme." "Şu rüşveti, iltiması bırak. Helalinden ye. Halkı aldatma, gözünü boyama, haram yeme." Adam bırakamaz! Neden? Şakî!..Adam bırakamaz!

Neden?

Şakî!..
Allah onu saidler defterinden silmiş, ne kadar çırpınsa kendisini toparlayamıyor, olmuyor. Allah onu saidler defterinden silmiş, ne kadar çırpınsa kendisini toparlayamıyor, olmuyor.

Bunun çaresi neymiş? Yani bir insan şakî ise, Bunun çaresi neymiş? Yani bir insan şakî ise, Allah'ın saidler defterinden silinmiş bir kimseyse çaresi neymiş, ne yapacakmış? Allah'ın saidler defterinden silinmiş bir kimseyse çaresi neymiş, ne yapacakmış?

Bu hadîs-i şerîfte o çare gösteriliyor; sadaka verecek, usulüne uygun,Bu hadîs-i şerîfte o çare gösteriliyor; sadaka verecek, usulüne uygun, tevazu ile hayır yapacak, iyilikler yapacak, ana babasına hürmet edecek, izzet edecek,tevazu ile hayır yapacak, iyilikler yapacak, ana babasına hürmet edecek, izzet edecek, elini öpecek, ayağını öpecek, gönlünü alacak, akrabalarını [ziyaret edecek]… elini öpecek, ayağını öpecek, gönlünü alacak, akrabalarını [ziyaret edecek]…

O zaman ne olurmuş? O zaman ne olurmuş?

Allah onun şakâvetini saadete çevirirmiş yani şakî iken said yaparmış.Allah onun şakâvetini saadete çevirirmiş yani şakî iken said yaparmış. Buna dikkat edin! Çevrenizde şakîlik alameti üzerinde olan, dinden imandan uzaklaşmış amaBuna dikkat edin! Çevrenizde şakîlik alameti üzerinde olan, dinden imandan uzaklaşmış ama "İyi bir ailenin çocuğuydu, bu duruma nasıl düştü?" [dediğiniz] bir kimse varsa"İyi bir ailenin çocuğuydu, bu duruma nasıl düştü?" [dediğiniz] bir kimse varsa bu tedbirler, bu ilaçlar hatırınızda olsun.bu tedbirler, bu ilaçlar hatırınızda olsun. Kendinizde -Allah saklasın- böyle bir şakîlik alameti seziyorsanız…Kendinizde -Allah saklasın- böyle bir şakîlik alameti seziyorsanız… "Allah Allah! Benim kalbim katı, gözüm yaşarmıyor, haramdan kendimi alamıyorum,"Allah Allah! Benim kalbim katı, gözüm yaşarmıyor, haramdan kendimi alamıyorum, günahlardan çekilemiyorum, adım müslüman ama yaptığım işleri başka müslümanlar günahlardan çekilemiyorum, adım müslüman ama yaptığım işleri başka müslümanlar duysalar beni mahallelerine sokmazlar.duysalar beni mahallelerine sokmazlar. Nedir bu benim şakâvetim, nedir benim bu kalbimin katılığı,Nedir bu benim şakâvetim, nedir benim bu kalbimin katılığı, nedir bu mahrumiyetim? Hangi günahı işledim denedir bu mahrumiyetim? Hangi günahı işledim de Allah beni cezaya uğrattı, bu mahrumiyete düşürdü?.." diyeAllah beni cezaya uğrattı, bu mahrumiyete düşürdü?.." diye kendinizin halinde kusurlu bir durum seziyorsanız… kendinizin halinde kusurlu bir durum seziyorsanız…

Bir insan kendisinde Allah'ın rahmetinden tardedilmiş,Bir insan kendisinde Allah'ın rahmetinden tardedilmiş, makbul olmayan kul durumu seziyorsa o zaman ne yapacakmış? makbul olmayan kul durumu seziyorsa o zaman ne yapacakmış?

Bu hadîs-i şerîfte ilaçlar var. Kesesinin ağzını açsın, müstahak olan, Bu hadîs-i şerîfte ilaçlar var. Kesesinin ağzını açsın, müstahak olan, uygun yerlere usulüne uygun hayırlar, sadakalar versin, zekâtını versin, iyilik yapsın. uygun yerlere usulüne uygun hayırlar, sadakalar versin, zekâtını versin, iyilik yapsın. Din kitaplarından iyiliğin, marufun çeşitlerini öğrensin, yapabildiğince iyilik yapsın. Din kitaplarından iyiliğin, marufun çeşitlerini öğrensin, yapabildiğince iyilik yapsın. Anne ve babası veya birisi sağsa onunonların gönlünü alacak, Anne ve babası veya birisi sağsa onunonların gönlünü alacak, ona onlara hizmet edecek, duasını alacak işler yapsın. ona onlara hizmet edecek, duasını alacak işler yapsın. Akrabalarını, yakınlarını ziyaret etsin, korusun, gözlesin. O zaman ne olur? Akrabalarını, yakınlarını ziyaret etsin, korusun, gözlesin.

O zaman ne olur?

Kendisindeki mânevî mahrumiyet, o mânevî hal, kalbinin katılığı, şakîlik gider; Kendisindeki mânevî mahrumiyet, o mânevî hal, kalbinin katılığı, şakîlik gider; saidlik halleri kendisinde belirmeye başlar. İyi müslüman haline gelmesi mümkün olur. saidlik halleri kendisinde belirmeye başlar. İyi müslüman haline gelmesi mümkün olur.

Görüyorsunuz muhterem kardeşlerim; bu sayılan dört şey de insanın dışıyla, dış âlemiyle ilgili. Görüyorsunuz muhterem kardeşlerim; bu sayılan dört şey de insanın dışıyla, dış âlemiyle ilgili. Müslümanlığın ne kadar sosyal yönü kuvvetli bir din olduğunuMüslümanlığın ne kadar sosyal yönü kuvvetli bir din olduğunu dikkat ederseniz buradan anlarsınız.dikkat ederseniz buradan anlarsınız. Hani Hıristiyanlık'ta adam dağ başına gidiyor, ibadet ediyor, ruhbanlık ediyor filan... Hani Hıristiyanlık'ta adam dağ başına gidiyor, ibadet ediyor, ruhbanlık ediyor filan... Hıristiyanlık'ta, Budizm'de ve başka dinlerde var ama İslâmlık'ta bir insanın halinin düzelmesi içinHıristiyanlık'ta, Budizm'de ve başka dinlerde var ama İslâmlık'ta bir insanın halinin düzelmesi için tavsiyelere bakın. tavsiyelere bakın. Hep başka insanlara faydalı olmaya yöneltiliyor; hayır yapacak, sadaka verecek,Hep başka insanlara faydalı olmaya yöneltiliyor; hayır yapacak, sadaka verecek, zekât verecek, iyilik yapacak, ana babasına, akrabalarına karşızekât verecek, iyilik yapacak, ana babasına, akrabalarına karşı vazifelerinin idraki içinde olacak... vazifelerinin idraki içinde olacak...

Dikkat ederseniz burada İslâm'ın insanları sosyal vazifelere nasıl kuvvetle teşvik ettiğiniDikkat ederseniz burada İslâm'ın insanları sosyal vazifelere nasıl kuvvetle teşvik ettiğini ve sosyal vazifelerini yapan insanlara ne kadar büyük mükâfatlar verdiğini görüyoruz. ve sosyal vazifelerini yapan insanlara ne kadar büyük mükâfatlar verdiğini görüyoruz. Onun için bizim bugün Türkiye'mizde veya İslâm âleminde genelde bir derbederlik, sevgisizlik,Onun için bizim bugün Türkiye'mizde veya İslâm âleminde genelde bir derbederlik, sevgisizlik, saygısızlık, bağlantısızlık, iş birliği eksikliği varsa saygısızlık, bağlantısızlık, iş birliği eksikliği varsa bunların hepsi İslâm'a sağlam bağlanılmamış olduğundan, bunların hepsi İslâm'a sağlam bağlanılmamış olduğundan, İslâm terk edilmiş olduğundan oluyor.İslâm terk edilmiş olduğundan oluyor. Yoksa müslümanlar yekvücut olsa o zaman her türlü hayır, her türlü ilerleme,Yoksa müslümanlar yekvücut olsa o zaman her türlü hayır, her türlü ilerleme, her türlü başarı, her türlü zafer sağlanacak. her türlü başarı, her türlü zafer sağlanacak.

İşte Afganistan misali! Adamların teknolojileri yok, bilgileri eksik, kendileri yoksul, tahsilsiz, İşte Afganistan misali! Adamların teknolojileri yok, bilgileri eksik, kendileri yoksul, tahsilsiz, basit insanlar ama Rusların karşısında tarihe geçecek bir başarı elde ettiler.basit insanlar ama Rusların karşısında tarihe geçecek bir başarı elde ettiler. Rusları memleketlerinde durdurmadılar. Rusları memleketlerinde durdurmadılar.

Neden? İman olunca… İmanlı insan yenilmiyor, imanlı insana Allah yardım ediyor, Neden?

İman olunca… İmanlı insan yenilmiyor, imanlı insana Allah yardım ediyor,
esbâbını ihsan ediyor.esbâbını ihsan ediyor. İmanlı insan kâfire galip geliyor. İmanlı olmayan insan da üniversiteleri bitirse, İmanlı insan kâfire galip geliyor. İmanlı olmayan insan da üniversiteleri bitirse, Amerikalarda, Avrupalarda doktora yapmış olsa, ne kendisine, ne ailesine,Amerikalarda, Avrupalarda doktora yapmış olsa, ne kendisine, ne ailesine, ne milletine faydası oluyor. ne milletine faydası oluyor.

Bizim de çektiğimiz sıkıntıların hepsi [böyle]… Bizim de çektiğimiz sıkıntıların hepsi [böyle]…

Güneydoğu Anadolu'daki askerle halkın çarpışması devletin günahıdır.Güneydoğu Anadolu'daki askerle halkın çarpışması devletin günahıdır. Devletin kendisinin günahıdır. Neden? Devletin kendisinin günahıdır.

Neden?

Yıllardır ben, benden önceki hocalar, daha önceki hocalar; "Bu milletin diniyle oynamayın. Yıllardır ben, benden önceki hocalar, daha önceki hocalar; "Bu milletin diniyle oynamayın. Din elden gitti mi bir daha bu milleti, bu halkı toparlayamazsınız!" dedik dedik… Din elden gitti mi bir daha bu milleti, bu halkı toparlayamazsınız!" dedik dedik… Devlet dini ihmal etti. Din müesseselerini uzun zaman kapattı. Devlet dini ihmal etti. Din müesseselerini uzun zaman kapattı. Gazetelerde dinî tefrikaların bile okutulması yasaklandı. Gazetelerde dinî tefrikaların bile okutulması yasaklandı. Din duygusuna hiç yanaşılmadı, din duygusunu öldürmek için gayret gösterildi. Din duygusuna hiç yanaşılmadı, din duygusunu öldürmek için gayret gösterildi. Mescitler kapatıldı, ahır veya saman deposu yapıldı!..Mescitler kapatıldı, ahır veya saman deposu yapıldı!.. "Din artık afyondur. Bu, gerek değil; yirminci yüzyılda insana din gerekmez." gibi"Din artık afyondur. Bu, gerek değil; yirminci yüzyılda insana din gerekmez." gibi safsatalarla insanlar dinsiz yetişti. safsatalarla insanlar dinsiz yetişti.

Ne oldu? Allah'tan korkmadıkları için birbirlerin gırtlağına sarıldılar.Ne oldu?

Allah'tan korkmadıkları için birbirlerin gırtlağına sarıldılar.
Şimdi polis de, polis tedbiri de, asker tedbiri de yetmiyor.Şimdi polis de, polis tedbiri de, asker tedbiri de yetmiyor. Elli senenin, altmış senenin, seksen senenin, kaç sene ise günahı bu!Elli senenin, altmış senenin, seksen senenin, kaç sene ise günahı bu! Devlet yöneten adamların âhirette Allah yakalarına yapışacak ve soracak, diyecek ki: Devlet yöneten adamların âhirette Allah yakalarına yapışacak ve soracak, diyecek ki:

"Sen hak din olan İslâm'la niye uğraştın? Hak din olan İslâm'ın insanlara öğretilmesi "Sen hak din olan İslâm'la niye uğraştın? Hak din olan İslâm'ın insanlara öğretilmesi vazifesini neden güzel yapmadın? vazifesini neden güzel yapmadın? Neden halkını mâneviyatlı yetiştirmedin? Neden halkını müslüman, mütedeyyin yetiştirmedin? Neden halkını mâneviyatlı yetiştirmedin? Neden halkını müslüman, mütedeyyin yetiştirmedin? Neden halkını Allah'tan korkan, insanlara iyilik yapan, ana babasının elini öpen,Neden halkını Allah'tan korkan, insanlara iyilik yapan, ana babasının elini öpen, akrabasını ziyaret eden, merhametli olup sadaka veren,akrabasını ziyaret eden, merhametli olup sadaka veren, iyilikler yapan bir insan duygusuyla yetiştirmedin? iyilikler yapan bir insan duygusuyla yetiştirmedin? Neden bu imanın tahribi için mekteplerinde, radyolarında, gazetelerinde,Neden bu imanın tahribi için mekteplerinde, radyolarında, gazetelerinde, üniversitelerinde olanca gücünle çalıştın? üniversitelerinde olanca gücünle çalıştın? Neden profesörlerini bu işe seferber ettin?.." Neden profesörlerini bu işe seferber ettin?.."

Bu işe küçük veya büyük vesilelerle sebep olmuş herkesten Allah hesabını soracak. Bu işe küçük veya büyük vesilelerle sebep olmuş herkesten Allah hesabını soracak. Hem kendi hayatının, günahlarının hesabını soracak Hem kendi hayatının, günahlarının hesabını soracak hem de bugün Güneydoğu'da kaç tane er ölüyorsa,hem de bugün Güneydoğu'da kaç tane er ölüyorsa, kaç tane halktan insan kurban gidiyorsa o mâsumların kanlarının vebali de sorulacak. kaç tane halktan insan kurban gidiyorsa o mâsumların kanlarının vebali de sorulacak. Allah'ın diniyle savaş edip de halkı bu dinden, bu imandan, bu terbiyeden,Allah'ın diniyle savaş edip de halkı bu dinden, bu imandan, bu terbiyeden, bu ahlâktan mahrum yetiştiren sorumsuz, akılsız, vicdansız, imansız,bu ahlâktan mahrum yetiştiren sorumsuz, akılsız, vicdansız, imansız, dangalak yöneticilerin kusurudur.dangalak yöneticilerin kusurudur. Onlar bu milletin kültürüyle, ahlâkıyla, diniyle oynadılar; bozdular bu aleti! Onlar bu milletin kültürüyle, ahlâkıyla, diniyle oynadılar; bozdular bu aleti!

Hadi bakalım, çalıştır şimdi! Bozuk bu alet! Hadi bakalım, çalıştır şimdi! Bozuk bu alet!

Şimdi millet her türlü günahın peşine şıkır şıkır, oynaya oynaya Şimdi millet her türlü günahın peşine şıkır şıkır, oynaya oynaya gidiyor ama ahlâk yoluna yanaşmıyor, dürüst hareket etmiyor. gidiyor ama ahlâk yoluna yanaşmıyor, dürüst hareket etmiyor. Ticarette hile, mecliste hile, belediyede hile, tartıda hile, ölçüde hile, öğretimde hile;Ticarette hile, mecliste hile, belediyede hile, tartıda hile, ölçüde hile, öğretimde hile; her şeyde hile… her şeyde hile… Her yerde bir oyun, ahlâksızlık, edepsizlik... Neden? Her yerde bir oyun, ahlâksızlık, edepsizlik...

Neden?

Elli senede, altmış senede kolay yetişmez bu dikenler. Elli senede, altmış senede kolay yetişmez bu dikenler. Bunların tohumları elli-altmış senede böyle uğraşıla uğraşıla oldu. Bunların tohumları elli-altmış senede böyle uğraşıla uğraşıla oldu.

Bak İslâm ne kadar güzel! İslâm insanları nasıl ıslah ediyor!Bak İslâm ne kadar güzel! İslâm insanları nasıl ıslah ediyor! Sen bu inançları bırak, millete zehir içir, ondan sonra, "Bu niye hastalandı?" diye uğraş, didin. Sen bu inançları bırak, millete zehir içir, ondan sonra, "Bu niye hastalandı?" diye uğraş, didin. Hala tedbirin de bu olduğunu anlayamıyor. Hala tedbirin de bu olduğunu anlayamıyor.

Bizim Bulgaristan'dan ne farkımız kaldı? Bizim Rusya'dan ne farkımız kaldı? Bizim Bulgaristan'dan ne farkımız kaldı? Bizim Rusya'dan ne farkımız kaldı?

Bulgaristan'dan gelen insanın da, Türkiye'de oturan insanın da yüzde biri namaz kılıyorsa Bulgaristan'dan gelen insanın da, Türkiye'de oturan insanın da yüzde biri namaz kılıyorsa bizim buradaki kültürel meselelerimizle uğraşan güya milli eğitim, güya bilmem ne, bu işleri... bizim buradaki kültürel meselelerimizle uğraşan güya milli eğitim, güya bilmem ne, bu işleri...

Adam sorumsuz! Doktor olmuş, getirilmiş milli eğitimin başına; bir şeyden haberi yok… Adam sorumsuz! Doktor olmuş, getirilmiş milli eğitimin başına; bir şeyden haberi yok… Adam asker, getirilmiş milli eğitimin başına; milli eğitimden haberi yok.Adam asker, getirilmiş milli eğitimin başına; milli eğitimden haberi yok. Bir milletin güçlü, kuvvetli, morali yüksek bir millet olması için Bir milletin güçlü, kuvvetli, morali yüksek bir millet olması için neler gerektiğinden habersiz veya hain. neler gerektiğinden habersiz veya hain.

Ondan sonra Rusya'daki müslümanlar daha kuvvetli! Ondan sonra Rusya'daki müslümanlar daha kuvvetli! Kafkasya'ya gitmiş olan tanıdıklar var, oralara ticarî münasebetlerle gitmiş olanlar var;Kafkasya'ya gitmiş olan tanıdıklar var, oralara ticarî münasebetlerle gitmiş olanlar var; oradaki müslümanları daha sağlam buluyorlar. oradaki müslümanları daha sağlam buluyorlar.

O zaman ne farkı kaldı yani? Ha Rusya'daki komünist rejimi, ha Romanya'daki, O zaman ne farkı kaldı yani? Ha Rusya'daki komünist rejimi, ha Romanya'daki, Bulgaristan'daki rejim, ha da Türkiye'deki… Bulgaristan'daki rejim, ha da Türkiye'deki… Dine dayanmadıktan sonra sanki teknolojik bakımdan ileri mi gidebildi? Dine dayanmadıktan sonra sanki teknolojik bakımdan ileri mi gidebildi? Çünkü teknolojiyi de götüren, fabrikayı da çalıştıran, aleti de yapan insandır.Çünkü teknolojiyi de götüren, fabrikayı da çalıştıran, aleti de yapan insandır. Sen insan unsurunu ihmal edersen, ahlâklı, faziletli yetiştirmezsen o zaman Sen insan unsurunu ihmal edersen, ahlâklı, faziletli yetiştirmezsen o zaman her yerden felaket haberi gelir. her yerden felaket haberi gelir.

Bir adamı getirirsin, işin başına oturtursun; sahtekâr, mafyanın adamı, hırsız, arsız çıkar,Bir adamı getirirsin, işin başına oturtursun; sahtekâr, mafyanın adamı, hırsız, arsız çıkar, milleti dolandırır, kalkar gider. milleti dolandırır, kalkar gider. Allahu Teâlâ hazretleri cezalandırıyor; dünyada da cezalandırıyor, âhirette de cezalandıracak. Allahu Teâlâ hazretleri cezalandırıyor; dünyada da cezalandırıyor, âhirette de cezalandıracak.

Çünkü İslâm'dan yüz çevirenlere dünyada izzet nasib olmaz! Çünkü İslâm'dan yüz çevirenlere dünyada izzet nasib olmaz! Kim İslâm'dan yüz çevirmişse dünyada ve âhirette zillet onun cezasıdır.Kim İslâm'dan yüz çevirmişse dünyada ve âhirette zillet onun cezasıdır. Allahu Teâlâ hazretleri ceza olarak verir. Bu zillete bizlerin uğramaması için Allahu Teâlâ hazretleri ceza olarak verir. Bu zillete bizlerin uğramaması için bizim var gücümüzle İslâm için çalışmamız lazım!bizim var gücümüzle İslâm için çalışmamız lazım! Hiçbir şeye gücümüz yetmese ailemize sahip olmamız lazım! Hiçbir şeye gücümüz yetmese ailemize sahip olmamız lazım!

Ben esefle müşahede ediyorum ki annesi babası mütedeyyin,Ben esefle müşahede ediyorum ki annesi babası mütedeyyin, dört başı mamur müslüman çocuklar gazetelerde rezalet...dört başı mamur müslüman çocuklar gazetelerde rezalet... Nerede o anne baba, nerede bu çocuk!.. Neden? Nerede o anne baba, nerede bu çocuk!..

Neden?

Eğitimin eksikliğinden... Emr-i ma'rûf nehy-i münkeri yapmadığımızdan,Eğitimin eksikliğinden... Emr-i ma'rûf nehy-i münkeri yapmadığımızdan, dinimize sımsıkı sarılmadığımızdan, çalışmadığımızdan,dinimize sımsıkı sarılmadığımızdan, çalışmadığımızdan, keyfimize, zevkimize düşkün olduğumuzdan oluyor. Muhterem kardeşlerim! keyfimize, zevkimize düşkün olduğumuzdan oluyor. Muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri sizden de sorar, bizden de sorar!Allahu Teâlâ hazretleri sizden de sorar, bizden de sorar! Allah bizleri nevm-i gafletten ikaz eylesin. Dinine hüsnü hizmet edenlerden eylesin.Allah bizleri nevm-i gafletten ikaz eylesin. Dinine hüsnü hizmet edenlerden eylesin. Âhirette affıyla muamele eylesin, kusurlarımıza bakmasın ve cennetiyle, Âhirette affıyla muamele eylesin, kusurlarımıza bakmasın ve cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. cemaliyle müşerref eylesin.

Diğer hadîs-i şerîfe geçiyorum: Diğer hadîs-i şerîfe geçiyorum:

es-Samtu seyyidü'l-ahlâkı ve men mezeha bihî. es-Samtu seyyidü'l-ahlâkı ve men mezeha bihî.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş,Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

"Susmak, sükût güzel huyların başıdır." Seyyidü'l-ahlâk. "Susmak, sükût güzel huyların başıdır."

Seyyidü'l-ahlâk.
"Sükût, ahlâkın en başta gelen tezahürlerinden birisidir." "Sükût, ahlâkın en başta gelen tezahürlerinden birisidir." Ve men mezeha. "Kim şakacılık, mizah, güldürücülük, komiklik yaparsa…" Ve men mezeha. "Kim şakacılık, mizah, güldürücülük, komiklik yaparsa…" bihî. "Kendisi itibarını kaybeder."bihî. "Kendisi itibarını kaybeder." İstihfaf olunur yani halkın nazarında saygınlığı azalır, kalmaz. İstihfaf olunur yani halkın nazarında saygınlığı azalır, kalmaz.

Muhterem kardeşlerim! Bu iki mesele üzerinde biraz duralım.Muhterem kardeşlerim!

Bu iki mesele üzerinde biraz duralım.
Sükût. Dedelerimiz hadisleri bilen, dini bilen insanlar. "Söz gümüşse sükût altındır." diye söylemişler. Sükût. Dedelerimiz hadisleri bilen, dini bilen insanlar. "Söz gümüşse sükût altındır." diye söylemişler.

Ne olacak peki? Kukumav kuşu gibi hep susup duracak mıyız, hiç konuşmayacak mıyız? Ne olacak peki?

Kukumav kuşu gibi hep susup duracak mıyız, hiç konuşmayacak mıyız?

Peygamber Efendimiz başka bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz başka bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Kuli'l-hayra ve illâ feskut. "Ya hayır söyle, eğer hayır söylemeyeceksen, o zaman sus!" Kuli'l-hayra ve illâ feskut. "Ya hayır söyle, eğer hayır söylemeyeceksen, o zaman sus!"

Yani hayır söylenilecek yerde hayrı mutlaka söylememiz lazım! Yani hayır söylenilecek yerde hayrı mutlaka söylememiz lazım! Deminden beri de ben sizi duyduğunuz hadisleri başka yerde söylemeye teşvik ediyorum.Deminden beri de ben sizi duyduğunuz hadisleri başka yerde söylemeye teşvik ediyorum. Söyleyeceksiniz elbette. Sınıfta, çarşıda, evde, mahallede, toplantıda söyleyeceksiniz…Söyleyeceksiniz elbette. Sınıfta, çarşıda, evde, mahallede, toplantıda söyleyeceksiniz… Çünkü hayır! Kur'an, hadîs-i şerîf, din ilmi, hak, hakikat… Bunlar söylenir. Çünkü hayır! Kur'an, hadîs-i şerîf, din ilmi, hak, hakikat… Bunlar söylenir.

Adam bir hadiseye şahit olmuş, susuyor. Neden? Adam bir hadiseye şahit olmuş, susuyor.

Neden?

"Susmak güzel bir ahlâk..." Hayır! Sen hadisenin şahidiyken, "Susmak güzel bir ahlâk..."

Hayır! Sen hadisenin şahidiyken,
o işi bir sen görmüşken söylemiyorsun; vebal ve günah altındasın.o işi bir sen görmüşken söylemiyorsun; vebal ve günah altındasın. Orada söyleyeceksin. Yerini bilmek lazım! Keloğlan masalında hani vefat eden insana,Orada söyleyeceksin. Yerini bilmek lazım! Keloğlan masalında hani vefat eden insana, "Çok olsun, bol olsun." filan demiş de dayak yemiş ya..."Çok olsun, bol olsun." filan demiş de dayak yemiş ya... Böyle bir masal vardır. Böyle ters dualar ederek, selamlar vererek, ters iş yapmayacaksın. Böyle bir masal vardır. Böyle ters dualar ederek, selamlar vererek, ters iş yapmayacaksın.

Susmak nerede? 1. Büyüklerin olduğu yerde, büyüklerin meclisinde, Susmak nerede?

1. Büyüklerin olduğu yerde, büyüklerin meclisinde,
daha bilgililerin olduğu yerde sükût edersin. daha bilgililerin olduğu yerde sükût edersin.

2. Konuştuğu zaman fayda vermeyecek, dinlenilmeyecek, anlaşılmayacak 2. Konuştuğu zaman fayda vermeyecek, dinlenilmeyecek, anlaşılmayacak veyahut konuşmanın konusu güzel olmayan yerde sükût edersin. veyahut konuşmanın konusu güzel olmayan yerde sükût edersin.

Konuşmak ne zaman gerekli? Konuşmadığın takdirde bir hak çiğnenecek, Konuşmak ne zaman gerekli?

Konuşmadığın takdirde bir hak çiğnenecek,
bir haksızlık icrâ edilecekse o zaman konuşacaksın.bir haksızlık icrâ edilecekse o zaman konuşacaksın. Bir şey öğretmek için konuşacaksın. O zaman konuşmak sevap!Bir şey öğretmek için konuşacaksın. O zaman konuşmak sevap! Ağzın dert görmesin, buyur konuş... Ölçülü bir tarzda konuşmak lazım! Ağzın dert görmesin, buyur konuş... Ölçülü bir tarzda konuşmak lazım!

Sair zamanında insanın genel terbiyesi olarak sükût güzel bir şeydir ama Sair zamanında insanın genel terbiyesi olarak sükût güzel bir şeydir ama sükûtu tefekkür ile geçmek şartıyla. sükûtu tefekkür ile geçmek şartıyla. Yani susuyor adam, devamlı uyukluyor; hayır, uyuklamak değil... Yani susuyor adam, devamlı uyukluyor; hayır, uyuklamak değil... İçinden tefekkür ediyor, düşünüyor; İçinden tefekkür ediyor, düşünüyor; Allah'ın nimetlerini, dinî hakikatleri, yapacağı işleri, geçmiş günahları düşünüyor,Allah'ın nimetlerini, dinî hakikatleri, yapacağı işleri, geçmiş günahları düşünüyor, yarındaki işlerini planlıyor vs… Tamam! yarındaki işlerini planlıyor vs… Tamam!

Sükûtu tefekkür olana ne mutlu! Susacak ama düşünecek. Sükûtu tefekkür olana ne mutlu! Susacak ama düşünecek. Sükût, boşa almak veya atıl ve bâtın bir şekilde vakit geçirmek değil; tefekkür olursa kıymetli...Sükût, boşa almak veya atıl ve bâtın bir şekilde vakit geçirmek değil; tefekkür olursa kıymetli... O zaman sevabı çok oluyor. Hatta bir hadîs-i şerîften biliyoruz;O zaman sevabı çok oluyor. Hatta bir hadîs-i şerîften biliyoruz; "Sükût ibadettir!" Bu mânada sükût ibadettir; susuyor, tefekkür ediyor. "Sükût ibadettir!" Bu mânada sükût ibadettir; susuyor, tefekkür ediyor.

Ve men mezeha. "Mizah eden de istihfaf olunur; hürmeti, saygınlığı kalmaz!" Ve men mezeha. "Mizah eden de istihfaf olunur; hürmeti, saygınlığı kalmaz!"

Genellikle insanlarda bir başkasını güldürme [isteği] vardır. Genellikle insanlarda bir başkasını güldürme [isteği] vardır. Komiklik, başkasını güldürecek şeyler… Ve bu münasebetle "güldüreceğim" derken çok Komiklik, başkasını güldürecek şeyler… Ve bu münasebetle "güldüreceğim" derken çok yalan yanlış sözler de söyleniyor.yalan yanlış sözler de söyleniyor. Ben bu hususta bilhassa şunu hatırlatmak istiyorum ki dinî konular mizah konusu yapılıyor. Ben bu hususta bilhassa şunu hatırlatmak istiyorum ki dinî konular mizah konusu yapılıyor. Mesela adam cennete girmiş de, bilmem ne de... Mesela adam cennete girmiş de, bilmem ne de... Adam bir fıkra anlatacak, cenneti cehennemi [oyuncak yapıyor]... Adam bir fıkra anlatacak, cenneti cehennemi [oyuncak yapıyor]... Cehenneme girmiş de ateşe atıldığı zaman şöyle demiş de, böyle demiş de…Cehenneme girmiş de ateşe atıldığı zaman şöyle demiş de, böyle demiş de… Bunlar oyuncak mı? Yani cennetle cehennem oyuncak mı ki Bunlar oyuncak mı? Yani cennetle cehennem oyuncak mı ki sen bunu fıkralarına konu yapıyorsun?sen bunu fıkralarına konu yapıyorsun? Melekler gelmiş de, meleklere şöyle cevap vermiş de, bilmem ne de... Melekler gelmiş de, meleklere şöyle cevap vermiş de, bilmem ne de...

Bu çeşit zındıkça yani dine aykırı, din bakımından ciddi, mübarek, Bu çeşit zındıkça yani dine aykırı, din bakımından ciddi, mübarek, muhterem olan şeyleri diline dolayarak asılsız, desteksiz fıkra, bilmem ne…muhterem olan şeyleri diline dolayarak asılsız, desteksiz fıkra, bilmem ne… Bir kere en tehlikelileri bunlar! Bazen bu gibi konuşmalar insanı dinden, imandan çıkartır. Bir kere en tehlikelileri bunlar! Bazen bu gibi konuşmalar insanı dinden, imandan çıkartır.

Hocaları küçük düşürücü [fıkralar]… Oflu Hoca hikâyeleri, bilmem neler…Hocaları küçük düşürücü [fıkralar]… Oflu Hoca hikâyeleri, bilmem neler… Bunlar yalan yanlış şeyler. Ana fikrimiz, ana düşüncemiz başkalarını güldürmek olmayacak. Bunlar yalan yanlış şeyler. Ana fikrimiz, ana düşüncemiz başkalarını güldürmek olmayacak. Ana düşüncemiz başkalarını düşündürmek, başkalarını İslâm'a çağırmak, Ana düşüncemiz başkalarını düşündürmek, başkalarını İslâm'a çağırmak, çekmek, onların fikrini ıslah etmek, onları İslâm'a ısındırmak,çekmek, onların fikrini ıslah etmek, onları İslâm'a ısındırmak, kalplerini İslâm'a yaklaştırmak olabilir. kalplerini İslâm'a yaklaştırmak olabilir. Ama güldürmek olursa bu güldürmenin arkasından çok fitneler, çok şerler çıkıyor. Ama güldürmek olursa bu güldürmenin arkasından çok fitneler, çok şerler çıkıyor.

"Hocam! Bu işi dinî konularla yapmıyorum."Hocam! Bu işi dinî konularla yapmıyorum. Sadece işte fırsat düştükçe şaka ve mizah yapıyorum." Sadece işte fırsat düştükçe şaka ve mizah yapıyorum."

Tamam! Bu da insanın vakarına aykırıdır ve istihfaf olunmasına sebep olur.Tamam! Bu da insanın vakarına aykırıdır ve istihfaf olunmasına sebep olur. "Devamlı gülen adam mı? O fazla sırıtık…" filan diye kimse o zaman saygı duymaz."Devamlı gülen adam mı? O fazla sırıtık…" filan diye kimse o zaman saygı duymaz. İnsanın vakur, mütefekkir ve ciddi olması lazım! İnsanın vakur, mütefekkir ve ciddi olması lazım! Lüzumsuz mizahla, eğlenceyle kendisinin canını tehlikeye atmaması icap eder. Lüzumsuz mizahla, eğlenceyle kendisinin canını tehlikeye atmaması icap eder.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

es-Salâtü aleyye nûrun ale's-sırâtı fe men sallâ aleyye es-Salâtü aleyye nûrun ale's-sırâtı fe men sallâ aleyye yevme'l-cumuati semânîne merreten ğufiret lehû zünûbu semânîne âmen. yevme'l-cumuati semânîne merreten ğufiret lehû zünûbu semânîne âmen.

Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten Dârekutnî rivayet etmiş. Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten Dârekutnî rivayet etmiş. Başka rivayetler de vardır da biz burada bir rivayeti karşımıza geldiği için onu okumuş oluyoruz. Başka rivayetler de vardır da biz burada bir rivayeti karşımıza geldiği için onu okumuş oluyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

"Bana salât u selâm getirmek sıratta kişiye nur olur.""Bana salât u selâm getirmek sıratta kişiye nur olur." Kişinin nuru olur, sıratta yolunu, önünü görür de sıratı geçer. Kişinin nuru olur, sıratta yolunu, önünü görür de sıratı geçer. "Kim cuma günü bana seksen defa salât u selâm getirirse seksen yıllık günahı affolunur!" "Kim cuma günü bana seksen defa salât u selâm getirirse seksen yıllık günahı affolunur!"

Muhterem kardeşlerim! Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmek; Muhterem kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmek;
es-salâtu ve's-selâmu aleyke yâ Resûlallah demek veyahut es-salâtu ve's-selâmu aleyke yâ Resûlallah demek veyahut Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve selleme ve teslîman kesîraMuhammedin ve selleme ve teslîman kesîra veyahut daha başka salât u selâmlardan bildikleriniz, duyduklarınız, veyahut daha başka salât u selâmlardan bildikleriniz, duyduklarınız, çevrenizde ömür boyunca işittiğiniz çeşitli salâtlar, selamlar… çevrenizde ömür boyunca işittiğiniz çeşitli salâtlar, selamlar…

Bunun aslı neredendir? Kur'ân-ı Kerîm'dendir. Bunun aslı neredendir?

Kur'ân-ı Kerîm'dendir.

Emir neredendir? Allahu Teâlâ hazretlerindendir. Emir neredendir?

Allahu Teâlâ hazretlerindendir.
Yani Peygamber Efendimiz'den değil, Allah'tan. Kur'ân-ı Kerîm'de buyruluyor ki: Yani Peygamber Efendimiz'den değil, Allah'tan. Kur'ân-ı Kerîm'de buyruluyor ki:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnnallâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-Nebiyyi. Yâ eyyehüllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. İnnallâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-Nebiyyi. Yâ eyyehüllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. "Allah da, melekler de, hiç şüphe yok ki Resûlullah'a salât u selâm ederler…" "Allah da, melekler de, hiç şüphe yok ki Resûlullah'a salât u selâm ederler…"

Allah'ın salât u selâmı nedir? Kuluna rahmet etmesi, ondan razı olması ve ikramda bulunması… Allah'ın salât u selâmı nedir?

Kuluna rahmet etmesi, ondan razı olması ve ikramda bulunması…

Meleklerin salât u selâmı nedir? Duası, yardımı… Meleklerin salât u selâmı nedir?

Duası, yardımı…

Yâ eyyehüllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ.Yâ eyyehüllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. Madem hem Allah hem melekler bile dua ediyorlar; "Ey iman edenler! Madem hem Allah hem melekler bile dua ediyorlar; "Ey iman edenler! Sizler de Resûlullah'a salât edin, selam eyleyin!" diye âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ emrediyor. Sizler de Resûlullah'a salât edin, selam eyleyin!" diye âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ emrediyor.

Biz salât u selâm ettik mi ne olur? Biz salât u selâm ettik mi ne olur?

Biz salât u selâm edince o salât u selâm Peygamber Efendimiz'e mânevî bakımdan derhal bildirilir.Biz salât u selâm edince o salât u selâm Peygamber Efendimiz'e mânevî bakımdan derhal bildirilir. Resûlullah Efendimiz kendisine salât u selâm eden kişiyi adıyla, babasının adıyla, Resûlullah Efendimiz kendisine salât u selâm eden kişiyi adıyla, babasının adıyla, memleketiyle derhal kendisine bildirildiği için, bilir. memleketiyle derhal kendisine bildirildiği için, bilir. Çünkü hadîs-i şerîflerde bu mânalar anlaşılıyor, bu şekilde rivayetler vardır. Çünkü hadîs-i şerîflerde bu mânalar anlaşılıyor, bu şekilde rivayetler vardır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tebliğ olunur, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tebliğ olunur, kabrinde, Medine-i Münevvere'de olduğu ve vefatından şu kadar sene geçmiş olduğu halde.kabrinde, Medine-i Münevvere'de olduğu ve vefatından şu kadar sene geçmiş olduğu halde. Resûlullah Efendimiz salât u selâmı alır ve mukabele eder Resûlullah Efendimiz salât u selâmı alır ve mukabele eder ve ümmetinden kendisine salât u selâm eden o kişiyi tanır. ve ümmetinden kendisine salât u selâm eden o kişiyi tanır.

Salât u selâmın çok faydası ve faziletinden başta geleni Salât u selâmın çok faydası ve faziletinden başta geleni Resûlullah'ın seni tanıması ve sevmesidir.Resûlullah'ın seni tanıması ve sevmesidir. Sen ona salât u selâm ediyorsun, Resûlullah seni biliyor. Sen ona salât u selâm ediyorsun, Resûlullah seni biliyor. İnsan adının Resûlullah tarafından bilinmesini istemez mi? Ve mukabele ediyor. İnsan adının Resûlullah tarafından bilinmesini istemez mi? Ve mukabele ediyor. Sen ona salât u selâm ediyorsun, o da ümmetinden bir fert olduğu için sana dua ediyor.Sen ona salât u selâm ediyorsun, o da ümmetinden bir fert olduğu için sana dua ediyor. Resûlullah'ın duası da insana iksir gibi tesir eder, her türlü hayra ermesine vesile olur. Resûlullah'ın duası da insana iksir gibi tesir eder, her türlü hayra ermesine vesile olur.

Onun için müslümanın salât u selâmı çokça etmesi lazım! Onun için müslümanın salât u selâmı çokça etmesi lazım! Her gün salât u selâmı çokça etmesi lazım! Bu hadîs-i şerîfte diyor ki; Her gün salât u selâmı çokça etmesi lazım! Bu hadîs-i şerîfte diyor ki;

"Cuma günü seksen defa salât u selâm ederse seksen yıllık günahı affolur." "Cuma günü seksen defa salât u selâm ederse seksen yıllık günahı affolur."

O halde hatırımızda olsun; elimize tesbihi alalım, -rakamların da esrarı ve incelikleri vardır- O halde hatırımızda olsun; elimize tesbihi alalım, -rakamların da esrarı ve incelikleri vardır- seksen defa cuma günü salât u selâm…seksen defa cuma günü salât u selâm… Bu hadîs-i şerîfi duyduğumuza göre ona uygun olarak yapalım.Bu hadîs-i şerîfi duyduğumuza göre ona uygun olarak yapalım. Sair zamanlarımızda da salât u selâmdan uzak durmayalım, gafil olmayalım. Sair zamanlarımızda da salât u selâmdan uzak durmayalım, gafil olmayalım.

Her gün Peygamber Efendimiz'e en aşağı yüz defa salât u selâm getirmemizi Her gün Peygamber Efendimiz'e en aşağı yüz defa salât u selâm getirmemizi büyüklerimiz bize tavsiye etmişlerdi, biz de size tavsiye ederiz.büyüklerimiz bize tavsiye etmişlerdi, biz de size tavsiye ederiz. Bunun fevkalade büyük faydaları vardır. Bunun fevkalade büyük faydaları vardır. Bu faydaların bir kısmı dünyaya, büyük bir kısmı da âhirete aittir.Bu faydaların bir kısmı dünyaya, büyük bir kısmı da âhirete aittir. O bakımdan Resûlullah'ın sevgisini kazanmak isteyen,O bakımdan Resûlullah'ın sevgisini kazanmak isteyen, şefaatine ermek isteyen insanın dualarla beraber zikirlerle, tesbihlerle beraber bir itiyadı da,şefaatine ermek isteyen insanın dualarla beraber zikirlerle, tesbihlerle beraber bir itiyadı da, âdeti de Resûlullah Efendimiz'e çokça salât u selâm etmek olacak.âdeti de Resûlullah Efendimiz'e çokça salât u selâm etmek olacak. Bu hususta gayretli olmanızı tavsiye ederim. Bu hususta gayretli olmanızı tavsiye ederim. Çok faydası vardır, çok hayrını görürsünüz, çok güzel neticelere ulaşmak mümkün olur. Çok faydası vardır, çok hayrını görürsünüz, çok güzel neticelere ulaşmak mümkün olur.

es-Sıyâmu ve'l-Kur'ânu yeşfeâni li'l-abdi es-Sıyâmu ve'l-Kur'ânu yeşfeâni li'l-abdi fe-yekûlü's-sıyâmü; ey rabbi, innî mena'tühü't-taâme ve'ş-şehevâti bi'n-nehâri fe-şeffiğnî fîhife-yekûlü's-sıyâmü; ey rabbi, innî mena'tühü't-taâme ve'ş-şehevâti bi'n-nehâri fe-şeffiğnî fîhi ve yekûlü'l-Kur'ânuve yekûlü'l-Kur'ânu mena'tühü'n-nevme bi'l-leyli fe-şeffiğnî fîhi fe-yeşüşeffeâni. mena'tühü'n-nevme bi'l-leyli fe-şeffiğnî fîhi fe-yeşüşeffeâni.

Beyhakî, İbn Ömer radıyallahu anhumâ'dan rivayet etmiş. Beyhakî, İbn Ömer radıyallahu anhumâ'dan rivayet etmiş. Diyor ki Peygamber Efendimiz; Diyor ki Peygamber Efendimiz;

"Oruç da, Kur'an da kıyamet gününde mü'min kula şefaat edecek!" "Oruç da, Kur'an da kıyamet gününde mü'min kula şefaat edecek!" Oruç da, Kur'ân-ı Kerîm'de şefaat edecek… Oruç da, Kur'ân-ı Kerîm'de şefaat edecek…

Üniversite profesörlerinden birisini duydum da üzüldüm. Tanıdığım bir kimse… Üniversite profesörlerinden birisini duydum da üzüldüm. Tanıdığım bir kimse… Şefaati filan reddediyormuş, inkâr ediyormuş. Hadis okumazlar mı? Şefaati filan reddediyormuş, inkâr ediyormuş.

Hadis okumazlar mı?

Okurlar. Âyet bilmezler mi? Bilirler. Ama hani dedim ya bazıları şakî defterinden oldu mu, Okurlar.

Âyet bilmezler mi?

Bilirler. Ama hani dedim ya bazıları şakî defterinden oldu mu,
yazıldı mı yola gelmiyor. yazıldı mı yola gelmiyor. İşte öyle gerçekleri göremiyorlar. Akılları ters tarafa takılıyor. İşte öyle gerçekleri göremiyorlar. Akılları ters tarafa takılıyor.

Oruç da insana şefaat eder, Kur'an'da… Peygamber Efendimiz de şefaat eder, salih kullar da… Oruç da insana şefaat eder, Kur'an'da… Peygamber Efendimiz de şefaat eder, salih kullar da… Hatta iyi kullar ailelerine de, ailelerinden bazı kimselere de şefaat edecekler.Hatta iyi kullar ailelerine de, ailelerinden bazı kimselere de şefaat edecekler. Allah alim kullarına, "Sıratın başında durun, istediklerinize şefaat edin!" diyeAllah alim kullarına, "Sıratın başında durun, istediklerinize şefaat edin!" diye kıyamet gününde imkân verecek. kıyamet gününde imkân verecek.

Peygamber Efendimiz'in şefaat-i kübrâsı ümmetin asilerine erişecek.Peygamber Efendimiz'in şefaat-i kübrâsı ümmetin asilerine erişecek. Bir şefaati mahkeme-i kübrânın başlamasınaBir şefaati mahkeme-i kübrânın başlamasına ve mahşer yerinde beklemenin sona ermesine sebep olacak.ve mahşer yerinde beklemenin sona ermesine sebep olacak. Nice şefaatler var; derece derece, tekrar tekrar, geniş geniş…Nice şefaatler var; derece derece, tekrar tekrar, geniş geniş… Akıl fikir versin inkâr edenlere, doğru yolu göstersin de ayakları kayıp cezalara uğramasınlar. Akıl fikir versin inkâr edenlere, doğru yolu göstersin de ayakları kayıp cezalara uğramasınlar.

"Oruç da şefaat edecek Kur'an da şefaat edecek. "Oruç da şefaat edecek Kur'an da şefaat edecek. Oruç diyecek ki, 'Yâ Rabbi! Ben bu kulunu yemek yemekten ve nefsinin şehvetlerine,Oruç diyecek ki, 'Yâ Rabbi! Ben bu kulunu yemek yemekten ve nefsinin şehvetlerine, arzularına uymaktan gündüzleri engelledim. arzularına uymaktan gündüzleri engelledim. Oruçlu olduğu için yemek yemedi, nefsinin arzularını tuttu, sabretti.'" Oruçlu olduğu için yemek yemedi, nefsinin arzularını tuttu, sabretti.'" Fe-şeffiğni fîhi. "Müsaade et de buna şefaat edeyim yâ Rabbi!" diyecek,Fe-şeffiğni fîhi. "Müsaade et de buna şefaat edeyim yâ Rabbi!" diyecek, Allah'tan müsaade isteyecek. Allah'tan müsaade isteyecek.

Oruç Allah'tan müsaade istiyor, tabi edebe uygun olarak. Oruç Allah'tan müsaade istiyor, tabi edebe uygun olarak. "Yâ Rabbi! Ben bunun yemek yemesine mâni oldum."Yâ Rabbi! Ben bunun yemek yemesine mâni oldum. Aç kaldı, susuz kaldı, dudakları kurudu, tabi hakkı olan arzuları yerine gelmedi…Aç kaldı, susuz kaldı, dudakları kurudu, tabi hakkı olan arzuları yerine gelmedi… Müsaade et de şefaat edeyim?" diyecek. Kur'ân-ı Kerîm de diyecek ki; Müsaade et de şefaat edeyim?" diyecek.

Kur'ân-ı Kerîm de diyecek ki;
"Yâ Rabbi! Ben bunu geceleyin uyku uyumaktan engelledim,"Yâ Rabbi! Ben bunu geceleyin uyku uyumaktan engelledim, müsaade et de buna şefaat edeyim!" müsaade et de buna şefaat edeyim!"

"Ve bu ikisine şefaat hakkı verilecek." Kur'an deyince, gece denmesi tabi düşündürücü. "Ve bu ikisine şefaat hakkı verilecek."

Kur'an deyince, gece denmesi tabi düşündürücü.
Peygamber Efendimiz'in sahabesinin umumiyetle itiyadı geceleri uzun zamanlar uykudan kalkıp Peygamber Efendimiz'in sahabesinin umumiyetle itiyadı geceleri uzun zamanlar uykudan kalkıp Kur'ân-ı Kerîm'den güçleri yettiğince çokça okumaktı.Kur'ân-ı Kerîm'den güçleri yettiğince çokça okumaktı. Ezberlerinden çokça okurlardı. Şamdanın altında, mumun dibinde okurlardı.Ezberlerinden çokça okurlardı. Şamdanın altında, mumun dibinde okurlardı. Namaza durup namazda uzun uzun okurlardı…Namaza durup namazda uzun uzun okurlardı… Bir rekâtta şu kadar sure okurlardı, öbür rekâtta şu kadar sure okurlardı,Bir rekâtta şu kadar sure okurlardı, öbür rekâtta şu kadar sure okurlardı, secdesi şu kadar uzun olurdu vs.secdesi şu kadar uzun olurdu vs. Namaz içinde okurlardı. Namaz içinde okurlardı.

En kıymetlisi namaz içinde okumaktır. En kıymetlisi namaz içinde okumaktır. Çünkü ona namazın da, Kur'ân-ı Kerîm okumanın da fazileti ekleniyor. Çünkü ona namazın da, Kur'ân-ı Kerîm okumanın da fazileti ekleniyor. Ama Kur'ân-ı Kerîm'i sair zamanda da okumak her zaman sevaplıdır.Ama Kur'ân-ı Kerîm'i sair zamanda da okumak her zaman sevaplıdır. Hatta okumasını bilmeyen bir insan Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne baksa bile sevaptır. Hatta okumasını bilmeyen bir insan Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne baksa bile sevaptır. Yüzüne bakılan, sırf bakıştan dolayı sevap alınan şeylerden birisi Kur'ân-ı Kerîm'dir.Yüzüne bakılan, sırf bakıştan dolayı sevap alınan şeylerden birisi Kur'ân-ı Kerîm'dir. Birisi, ananın babanın yüzüdür. İnsan annesinin babasının yüzüne sevgiyle baksa,Birisi, ananın babanın yüzüdür.

İnsan annesinin babasının yüzüne sevgiyle baksa,
durduğu yerden sevap kazanır.durduğu yerden sevap kazanır. Birisi, Kâbe-i Müşerrefe'dir. Kâbe-i Müşerrefe'ye otursa, Kâbe-i Müşerrefe'ye nazar etse,Birisi, Kâbe-i Müşerrefe'dir. Kâbe-i Müşerrefe'ye otursa, Kâbe-i Müşerrefe'ye nazar etse, baksa sırf baktığından sevap kazanır. baksa sırf baktığından sevap kazanır. Deryaya, denize bakması da sevap kazandırır; Allah'ın azametini gösterdiğinden dolayı… Deryaya, denize bakması da sevap kazandırır; Allah'ın azametini gösterdiğinden dolayı…

Kur'ân-ı Kerîm'i geceleyin okuyor, uykuyu terk ediyor, gece ibadetleri yapıyor.Kur'ân-ı Kerîm'i geceleyin okuyor, uykuyu terk ediyor, gece ibadetleri yapıyor. Kur'ân-ı Kerîm ona şefaat edecek ve o kulların şefaatlerine müsaade edilecek.Kur'ân-ı Kerîm ona şefaat edecek ve o kulların şefaatlerine müsaade edilecek. Yani Kur'an okuyan ve oruç tutan kulları bu ibadetleri kurtaracak ve Allah'ın lütfuna erdirecek. Yani Kur'an okuyan ve oruç tutan kulları bu ibadetleri kurtaracak ve Allah'ın lütfuna erdirecek.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine erenlerden eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine erenlerden eylesin. İbadetleri, taatleri Resûlullah'ın bize öğrettiği gibi yapanlardan eylesin.İbadetleri, taatleri Resûlullah'ın bize öğrettiği gibi yapanlardan eylesin. Şu ömrümüzü gafilce, cahilce geçirmeyip Şu ömrümüzü gafilce, cahilce geçirmeyip Allahu Teâlâ hazretlerinin seveceği, razı olacağı salih amelleri işleyip,Allahu Teâlâ hazretlerinin seveceği, razı olacağı salih amelleri işleyip, ümmet-i Muhammed'e faydalı olup, huzûr-ı Rabbi'l-izzete çok sevaplar kazanmış,ümmet-i Muhammed'e faydalı olup, huzûr-ı Rabbi'l-izzete çok sevaplar kazanmış, çok hayırlar işlemiş kullar olarak varanlardan eylesin. çok hayırlar işlemiş kullar olarak varanlardan eylesin.

Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele. Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2