Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslam'da Estetik Boyut: Her İşimizi Güzel Yapma İdeali

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Rebîü'l-Âhir 1418 / 02.09.1997
İngiltere

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emma ba'd: ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emma ba'd:

Bir arkadaşınız bir sayfa açtı, okuyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki; Bir arkadaşınız bir sayfa açtı, okuyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki;

İnna'llâhe yuhibbü izâ amile ehadüküm amelen en yütkınehû. İnna'llâhe yuhibbü izâ amile ehadüküm amelen en yütkınehû.

Bu, benim konuşmalarımda arkadaşlarıma çok çok anlattığım ve onlaraBu, benim konuşmalarımda arkadaşlarıma çok çok anlattığım ve onlara benimsetmeye çalıştığım bir hadîs-i şerîftir; üzerinde çok önemle duruyorum.benimsetmeye çalıştığım bir hadîs-i şerîftir; üzerinde çok önemle duruyorum. O geldi; kura ile çektiğimiz sayfada karşımıza bu geldi. O geldi; kura ile çektiğimiz sayfada karşımıza bu geldi.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

İnna'llâhe. "Hiç şüphe yok ki, kesin bir hakikat ki, muhakkak ki." Yuhibbü. "Allah sever."İnna'llâhe. "Hiç şüphe yok ki, kesin bir hakikat ki, muhakkak ki." Yuhibbü. "Allah sever." İzâ amile ehadüküm amelen. "Sizden biriniz bir iş yaptığı zaman." En yütkınehû. İzâ amile ehadüküm amelen. "Sizden biriniz bir iş yaptığı zaman." En yütkınehû. "Onu mükemmel, kusursuz, güzel yapmasını sever." "Onu mükemmel, kusursuz, güzel yapmasını sever."

Tabi Allah'ın sevmesi çok önemli bir olaydır. Her şeyimizi Allah'ın bizi sevmesi için yapıyoruz.Tabi Allah'ın sevmesi çok önemli bir olaydır. Her şeyimizi Allah'ın bizi sevmesi için yapıyoruz. Hayatta amacımız budur; Allah'ın rızasını, sevgisini kazanmak. Hayatta amacımız budur; Allah'ın rızasını, sevgisini kazanmak.

Bu hadîs-i şerîften öğrendiğimize göre Allah neyi seviyormuş? Bu hadîs-i şerîften öğrendiğimize göre Allah neyi seviyormuş?

Yaptığımız bir işi mükemmel, kusursuz, özenerek yapmamızı seviyormuş. Yaptığımız bir işi mükemmel, kusursuz, özenerek yapmamızı seviyormuş.

İslâm'a göre insanoğlunun sevap kazanma yolu, sadece ibadetler değildirİslâm'a göre insanoğlunun sevap kazanma yolu, sadece ibadetler değildir veyahut ibadetler sadece bizim sandığımız gibi yalnızca namaz, oruç, hac ve zekât değildir. veyahut ibadetler sadece bizim sandığımız gibi yalnızca namaz, oruç, hac ve zekât değildir.

İnsanın hayatta yaptığı her iş, her davranış, her jest,İnsanın hayatta yaptığı her iş, her davranış, her jest, karşılaştığı olay karşısında takındığı tavır,ona sevap kazandırabilir.karşılaştığı olay karşısında takındığı tavır,ona sevap kazandırabilir. Yahut iyi yapmazsa oradan günaha girebilir. İkisi de mümkün. Yahut iyi yapmazsa oradan günaha girebilir. İkisi de mümkün.

Allah'ın günde bize beş vakit namaz emretmesi dolayısıyla beş vakit namazımızı kılıyoruz.Allah'ın günde bize beş vakit namaz emretmesi dolayısıyla beş vakit namazımızı kılıyoruz. "Ramazan'da oruç tutun." diye emrettiği için Ramazan'da oruç tutuyoruz. "Ramazan'da oruç tutun." diye emrettiği için Ramazan'da oruç tutuyoruz. "Hiç olmazsa ömürde bir defa hacca gidin." diye emrettiği için, "Hiç olmazsa ömürde bir defa hacca gidin." diye emrettiği için, "Zengin ve sıhhatli olanlar hacca gitsin." diye buyurduğu için bu durumda olanlar hacca gidiyor."Zengin ve sıhhatli olanlar hacca gitsin." diye buyurduğu için bu durumda olanlar hacca gidiyor. "Zengin olanlar, malının bir miktarını fakir kardeşlerine versin." dediği için kazancımızın kırkta birini,"Zengin olanlar, malının bir miktarını fakir kardeşlerine versin." dediği için kazancımızın kırkta birini, -bu, yüzde iki buçuk eder- en aşağı yüzde iki buçuğunu götürüp fakirlere veriyoruz. -bu, yüzde iki buçuk eder- en aşağı yüzde iki buçuğunu götürüp fakirlere veriyoruz.

Ama ibadetler sadece bunlar değildir. Bunlar dikkat edilirse aralıklı ibadetlerdir. Ama ibadetler sadece bunlar değildir. Bunlar dikkat edilirse aralıklı ibadetlerdir.

Mesela hac, bazı insanlara ömründe bir defa nasip olan bir ibadettir.Mesela hac, bazı insanlara ömründe bir defa nasip olan bir ibadettir. Mesela oruç, senede bir defa Ramazan gelecek de o zaman oluyor. Zekât da -farz olanı- senede bir defadır.Mesela oruç, senede bir defa Ramazan gelecek de o zaman oluyor. Zekât da -farz olanı- senede bir defadır. Namaz da günde beş defadır ama bir sabahtır, bir öğledir, bir ikindidir, bir akşamdır, bir yatsıdır.Namaz da günde beş defadır ama bir sabahtır, bir öğledir, bir ikindidir, bir akşamdır, bir yatsıdır. Bunların arası var. Günlük yaşantımız, namaz boşlukları arasında devam ediyor. Bunların arası var. Günlük yaşantımız, namaz boşlukları arasında devam ediyor.

Ömür boyu yaptığımız bir sürü faaliyetimiz, bir sürü işimiz var; mesela ticaret var,Ömür boyu yaptığımız bir sürü faaliyetimiz, bir sürü işimiz var; mesela ticaret var, mesela ziyaretlerimiz var, beşerî münasebetlerimiz var, akrabalarımızla durumlarımız var,mesela ziyaretlerimiz var, beşerî münasebetlerimiz var, akrabalarımızla durumlarımız var, boş vakitleri değerlendirmemiz var. boş vakitleri değerlendirmemiz var. İşte bütün bu yaşamımız esnasında yaptığımız işlerin hepsine dikkat etmemiz gerekiyor. İşte bütün bu yaşamımız esnasında yaptığımız işlerin hepsine dikkat etmemiz gerekiyor. Yaptığımız işin mükemmel olmasına, yaptığımız işin Kur'an'a, hadîs-i şerîfe,Yaptığımız işin mükemmel olmasına, yaptığımız işin Kur'an'a, hadîs-i şerîfe, Allah'ın rızasına uygun olmasına dikkat etmemiz gerekiyor, bu bir. Allah'ın rızasına uygun olmasına dikkat etmemiz gerekiyor, bu bir.

"Şu işi yapıyorum; bu İslâm'da doğru mudur yanlış mıdır? Ahlâkî midir gayri ahlâkî midir?"Şu işi yapıyorum; bu İslâm'da doğru mudur yanlış mıdır? Ahlâkî midir gayri ahlâkî midir? Sevap mıdır günah mıdır?" ona dikkat etmemiz gerekiyor. Sevapsa yaptığımız işi güzel yapmamız gerekiyor. Sevap mıdır günah mıdır?" ona dikkat etmemiz gerekiyor. Sevapsa yaptığımız işi güzel yapmamız gerekiyor.

Diyelim ki namaz; namazı güzel kılmamız gerekiyor.Diyelim ki namaz; namazı güzel kılmamız gerekiyor. Kur'ân-ı Kerîm'de, namaz kılmak ilginç bir şekilde geçer; Kur'ân-ı Kerîm'de, namaz kılmak ilginç bir şekilde geçer; mesela Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de "Namaz kılın." demiyor. mesela Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de "Namaz kılın." demiyor. Sallüs-salâte demiyor, "Namazı dosdoğru kılın!" diyor. Sallüs-salâte demiyor, "Namazı dosdoğru kılın!" diyor.

"Namazı ikâme edin, doğrultun; eğri büğrü olmasın, dümdüz olsun, mükemmel olsun." diye buyuruyor. "Namazı ikâme edin, doğrultun; eğri büğrü olmasın, dümdüz olsun, mükemmel olsun." diye buyuruyor.

Bu önemli bir husustur. Peygamber Efendimiz bir keresinde uzaktan,Bu önemli bir husustur.

Peygamber Efendimiz bir keresinde uzaktan,
birisinin hızlı namaz kıldığını gördü. birisinin hızlı namaz kıldığını gördü. Çok kısa bir zamanda; Allahu Ekber, Semiallahu li-men hamideh, Rabbena leke'l-hamd,Çok kısa bir zamanda; Allahu Ekber, Semiallahu li-men hamideh, Rabbena leke'l-hamd, Allahu Ekber, Allahu Ekber, es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh, Allahu Ekber, Allahu Ekber, es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh, es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh hızlı bir şekilde kıldığını gördü. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh hızlı bir şekilde kıldığını gördü.

Ona dedi ki; "Sen namazını yeniden kıl çünkü senin namazın olmadı. Sen namazı kılmamış gibi oldun!" Ona dedi ki;

"Sen namazını yeniden kıl çünkü senin namazın olmadı. Sen namazı kılmamış gibi oldun!"

Halbuki namazı kılmıştı. Bir daha kıldı, yine hızlı kıldı. Peygamber Efendimiz dedi ki; Halbuki namazı kılmıştı. Bir daha kıldı, yine hızlı kıldı.

Peygamber Efendimiz dedi ki;

"Sen namazı kılmamış oldun. Bir daha kıl." "Sen namazı kılmamış oldun. Bir daha kıl."

Yine kıldı. Hızlı kılmaya alışmış, yine öyle kıldı. O zaman Efendimiz bu zâtı karşısına aldı, dedi ki; Yine kıldı. Hızlı kılmaya alışmış, yine öyle kıldı. O zaman Efendimiz bu zâtı karşısına aldı, dedi ki;

"Bak, namaza durduğun zaman, Allahu Ekber dediğin zaman, sakin sakin ol." "Bak, namaza durduğun zaman, Allahu Ekber dediğin zaman, sakin sakin ol."

Allah'ın huzurundasın, ciddi bir merasim cereyan etmeye başladı.Allah'ın huzurundasın, ciddi bir merasim cereyan etmeye başladı. Hani lâ teşbih velâ temsil çok resmi, çok önemli bir yere gittiği zaman,Hani lâ teşbih velâ temsil çok resmi, çok önemli bir yere gittiği zaman, protokole ait bir işlem olduğu zaman, nasıl protokole dâhil kişiler attıkları adıma dikkat ediyorlar;protokole ait bir işlem olduğu zaman, nasıl protokole dâhil kişiler attıkları adıma dikkat ediyorlar; hatta daire çizilmiş yere geliyor orada duruyor falan. Her şey önceden tasarlanmış oluyor. hatta daire çizilmiş yere geliyor orada duruyor falan. Her şey önceden tasarlanmış oluyor.

"Okuduklarını sakin sakin oku, rükuya vardığın zaman sakin sakin tesbih çek."Okuduklarını sakin sakin oku, rükuya vardığın zaman sakin sakin tesbih çek. Kalktığın zaman vücudun huzura ersin, gerilimli olmasın, itminan bulsun,Kalktığın zaman vücudun huzura ersin, gerilimli olmasın, itminan bulsun, her şeyini böyle yap." diye tavsiye buyurdu. Bu, namazın güzel kılınmasındır. her şeyini böyle yap." diye tavsiye buyurdu.

Bu, namazın güzel kılınmasındır.

Bunun gibi orucun güzel tutulması vardır.Bunun gibi orucun güzel tutulması vardır. Mesela insan güzel oruç tutar da, sinirle kavgayla gürültüyle vaktini geçirirse orucun sevabı kaçıyor.Mesela insan güzel oruç tutar da, sinirle kavgayla gürültüyle vaktini geçirirse orucun sevabı kaçıyor. Mesela insan cuma namazına gider de imam hutbedeyken konuşursa sevabının kaçtığını bildiriyor.Mesela insan cuma namazına gider de imam hutbedeyken konuşursa sevabının kaçtığını bildiriyor. Konuşmayacak. Hatta konuşana "sus" bile demeyecek, diye bildiriliyor. Konuşmayacak. Hatta konuşana "sus" bile demeyecek, diye bildiriliyor.

Demek ki her şeyin mükemmel olmasına dikkat edeceğiz.Demek ki her şeyin mükemmel olmasına dikkat edeceğiz. Bunun gibi kulluğumuzu da, -biz Allah'a kulluk ediyoruz, biz Allah'ın kuluyuz,Bunun gibi kulluğumuzu da, -biz Allah'a kulluk ediyoruz, biz Allah'ın kuluyuz, müslüman olduk- Müslümanlığımızı da güzel yapmaya çalışmamız lazım. Onun için ben arkadaşlarıma; müslüman olduk- Müslümanlığımızı da güzel yapmaya çalışmamız lazım.

Onun için ben arkadaşlarıma;

"Bakın, yaptığımız şeyin bir de güzellik tarafı vardır; işin estetik boyutu var." diyorum. "Bakın, yaptığımız şeyin bir de güzellik tarafı vardır; işin estetik boyutu var." diyorum.

Bir işi yaptım. Herkes bir aş yapıyor, herkes bir yemek yapıyor.Bir işi yaptım. Herkes bir aş yapıyor, herkes bir yemek yapıyor. Ama yemeğin güzel olması için de özen gerekiyor. Ama yemeğin güzel olması için de özen gerekiyor.

Çok lüks lokantalarda çok özen gösteriyorlar.Çok lüks lokantalarda çok özen gösteriyorlar. Yemeği yediğiniz zaman hayran kalıyorsunuz, lezzetine bayılıyorsunuz.Yemeği yediğiniz zaman hayran kalıyorsunuz, lezzetine bayılıyorsunuz. Ustası çok büyük paralar alıyor. Çünkü güzel yemek yapmayı biliyor, ustalıklarını, pişirmesini biliyor.Ustası çok büyük paralar alıyor. Çünkü güzel yemek yapmayı biliyor, ustalıklarını, pişirmesini biliyor. Mükemmellik dediğimiz şey bu. Demek ki yaptığımız her işte işin güzel olmasına dikkat etmeliyiz. Mükemmellik dediğimiz şey bu.

Demek ki yaptığımız her işte işin güzel olmasına dikkat etmeliyiz.

Mesela mobilyadan mobilyaya dünya kadar fark oluyor. Kıyafetten kıyafete dünya kadar fark oluyor.Mesela mobilyadan mobilyaya dünya kadar fark oluyor. Kıyafetten kıyafete dünya kadar fark oluyor. Deriden deriye fark oluyor. Ayakkabıdan ayakkabıya fark oluyor.Deriden deriye fark oluyor. Ayakkabıdan ayakkabıya fark oluyor. Birisi güzelse çok pahalı oluyor, ötekisi basit malzemeyle yapılmışsa çok ucuz oluyor.Birisi güzelse çok pahalı oluyor, ötekisi basit malzemeyle yapılmışsa çok ucuz oluyor. Ucuz olduğu halde kimse ona yanaşmıyor, almak istemiyor. Ucuz olduğu halde kimse ona yanaşmıyor, almak istemiyor.

Onun için biz müslümanlar olarak yaptığımız her şeyi güzel yapmaya çalışacağız. Onun için biz müslümanlar olarak yaptığımız her şeyi güzel yapmaya çalışacağız.

Hatta Peygamber Efendimiz; Hatta Peygamber Efendimiz;

"Benim yanıma dişleriniz sapsarı, ağzınız çirkin kokar vaziyette gelmeyin." buyurmuş. "Benim yanıma dişleriniz sapsarı, ağzınız çirkin kokar vaziyette gelmeyin." buyurmuş.

Bin dört yüz yıl önce, diş fırçasının diş macununun vesairenin olmadığı bir zamandaBin dört yüz yıl önce, diş fırçasının diş macununun vesairenin olmadığı bir zamanda müslümanların dişlerinin temizliği meşhurdu. Pırıl pırıl dişleri vardı.müslümanların dişlerinin temizliği meşhurdu. Pırıl pırıl dişleri vardı. Işıl ışıl dişlerinden ışık saçılıyordu. Mesela Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem,Işıl ışıl dişlerinden ışık saçılıyordu.

Mesela Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem,
ter kokularının olmaması için koltuk altlarının temizlenmesini, kıllarının giderilmesini,ter kokularının olmaması için koltuk altlarının temizlenmesini, kıllarının giderilmesini, kasık arasının temizlenmesini, "Tırnakların altına pislikler birikmesin." diye kesilmesini,kasık arasının temizlenmesini, "Tırnakların altına pislikler birikmesin." diye kesilmesini, saçın sakalın düzene konmasını, taranmasını tavsiye ederdi. saçın sakalın düzene konmasını, taranmasını tavsiye ederdi.

Güzel koku kullanırdı, güzel kokuyu kullanmayı tavsiye buyururdu. Bütün bunlar bize şunu gösteriyor: Güzel koku kullanırdı, güzel kokuyu kullanmayı tavsiye buyururdu. Bütün bunlar bize şunu gösteriyor:

Yaptığımız işte bir de güzel bir taraf olması lazım.Yaptığımız işte bir de güzel bir taraf olması lazım. İşi sadece yapmış olmak değil de, güzel yapmak lazım. Karnım doysun.İşi sadece yapmış olmak değil de, güzel yapmak lazım.

Karnım doysun.
Ver biraz ekmek, üstüne ek biraz tuz; hart hurt hart hurt. Öyle yapmıyoruz ki.Ver biraz ekmek, üstüne ek biraz tuz; hart hurt hart hurt. Öyle yapmıyoruz ki. Pizzacı kardeşlerimiz pizzayı çok mükemmel yapmaya çalışıyor, çeşitlerini ortaya koyuyor.Pizzacı kardeşlerimiz pizzayı çok mükemmel yapmaya çalışıyor, çeşitlerini ortaya koyuyor. Giyimciler en güzel şekli bulmaya çalışıyor. Modacılar her yıl harıl harıl çalışıyor. Giyimciler en güzel şekli bulmaya çalışıyor. Modacılar her yıl harıl harıl çalışıyor.

Güzel yapmaya çalışacağız. Bu, bütün işlerimizde böyle olacak. Bütün işlerimizde... Güzel yapmaya çalışacağız. Bu, bütün işlerimizde böyle olacak. Bütün işlerimizde...

Mesela ben hocayım; size dini anlatımımı güzel yapmalıyım. Tane tane konuşmalıyım.Mesela ben hocayım; size dini anlatımımı güzel yapmalıyım. Tane tane konuşmalıyım. Konuşmamı karşı taraf anlamalı. Konuşmamı karşı taraf anlamalı.

Sen babasın; evladına karşı babalığı güzel yapmalısın. Evladın senden şikâyetçi olmamalı. Sen babasın; evladına karşı babalığı güzel yapmalısın. Evladın senden şikâyetçi olmamalı.

Bir zaman gelecek Allah'ın huzurunda evlat babadan şikâyetçi olacak.Bir zaman gelecek Allah'ın huzurunda evlat babadan şikâyetçi olacak. Eğer babası kusurluysa şikâyetçi olacak. Bunu hadislerden ve âyetlerden biliyoruz.Eğer babası kusurluysa şikâyetçi olacak. Bunu hadislerden ve âyetlerden biliyoruz. O halde babalığını güzel yapacaksın. Evliysen kocalığını güzel yapacaksın.O halde babalığını güzel yapacaksın.

Evliysen kocalığını güzel yapacaksın.
Hanım ise evde hanımlığını güzel yapacak. O da kocasını mutlu etmenin yoluna bakacak, Hanım ise evde hanımlığını güzel yapacak. O da kocasını mutlu etmenin yoluna bakacak, iyi bir ev hanımı olmanın yoluna bakacak. Yaptığı şeyin güzel olmasına gayret edecek. Ev temiz olacak. iyi bir ev hanımı olmanın yoluna bakacak. Yaptığı şeyin güzel olmasına gayret edecek.

Ev temiz olacak.

Mesela Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Mesela Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Evin süprüntülü olması, tozlu topraklı temizlenmemiş olması evin bereketini kaçırır." "Evin süprüntülü olması, tozlu topraklı temizlenmemiş olması evin bereketini kaçırır."

Elini dolabın üstüne sürüyorsun, simsiyah, öbür tarafa sürüyorsun kirleniyor vesaire. Elini dolabın üstüne sürüyorsun, simsiyah, öbür tarafa sürüyorsun kirleniyor vesaire.

"Evin kirli olması, evin bereketini kaçırır. Evdeki süprüntü, evin bereketini kaçırır." buyuruyor."Evin kirli olması, evin bereketini kaçırır. Evdeki süprüntü, evin bereketini kaçırır." buyuruyor. "Herkes evinin önünü temizlesin." buyuruyor. "Herkes evinin önünü temizlesin." buyuruyor.

Bu kural, herkesin evini temizlemesi kuralı, Peygamber Efendimiz'in tavsiyesidir.Bu kural, herkesin evini temizlemesi kuralı, Peygamber Efendimiz'in tavsiyesidir. Ve bizim memleketimizde de böyledir: Ve bizim memleketimizde de böyledir:

Ben hatırlıyorum küçükken biz evimizin önünü, kendi sınırımızı süpürürdük.Ben hatırlıyorum küçükken biz evimizin önünü, kendi sınırımızı süpürürdük. Tabi çöpçü yoktu.Köyde çöpçü olmaz. Kendi köyümüzde kendi evimizin önünü süpürürdük.Tabi çöpçü yoktu.Köyde çöpçü olmaz. Kendi köyümüzde kendi evimizin önünü süpürürdük. Evin çocuğunun göreviydi, herkes evinin önünü temizlerdi. Evin önü pis olmazdı, muntazam olurdu. Evin çocuğunun göreviydi, herkes evinin önünü temizlerdi. Evin önü pis olmazdı, muntazam olurdu.

O halde müslüman olacağız. Allah'ın emirlerini tutacağız. İyi işleri yapacağız.O halde müslüman olacağız. Allah'ın emirlerini tutacağız. İyi işleri yapacağız. Yaptığımız iyi işleri yaparken güzel ve mükemmel yapmaya da dikkat edeceğiz. Bu çok önemli bir husus.Yaptığımız iyi işleri yaparken güzel ve mükemmel yapmaya da dikkat edeceğiz. Bu çok önemli bir husus. İnşaallah bundan sonra dikkat edelim. Bugün hoşuma gitti: Metro Center'a gittim. İnşaallah bundan sonra dikkat edelim.

Bugün hoşuma gitti: Metro Center'a gittim.
Arkadaşların dükkânlarına baktım; giyimleri kuşamları hoşuma gitti. Her şeyin muntazam olması lazım. Bu bir. Arkadaşların dükkânlarına baktım; giyimleri kuşamları hoşuma gitti. Her şeyin muntazam olması lazım. Bu bir.

Üç hadis okuyacağım.Üç hadis okuyacağım. İki hadis daha okuyorum. İki hadis daha okuyorum.

İnna'llâhe yuhibbü'r-rıfka fi'l-emri küllihî ve yu'tî aleyhi mâ lâ yu'tî ale'l-unf. İnna'llâhe yuhibbü'r-rıfka fi'l-emri küllihî ve yu'tî aleyhi mâ lâ yu'tî ale'l-unf.

Kısa hadisleri okuyorum. Bunu da Buhârî rivayet etmiş. Kısa hadisleri okuyorum. Bunu da Buhârî rivayet etmiş.

"Hiç şüphe yok ki muhakkak ki Allah her işte, işin yumuşak yapılmasını sever." "Hiç şüphe yok ki muhakkak ki Allah her işte, işin yumuşak yapılmasını sever."

Rıfk "mülâyemet" demek, "yumuşaklık" demek. "Halim selimlik" demek. Rıfk "mülâyemet" demek, "yumuşaklık" demek. "Halim selimlik" demek.

"Allah, yapılan işin halim selim, yumuşak olmasını sever." Yumuşaklığın zıttı nedir? "Allah, yapılan işin halim selim, yumuşak olmasını sever."

Yumuşaklığın zıttı nedir?

Unf'dur. Ayn, nun, fe: Unf. Unf da; "sert, haşin; çekip kopararak yapmaktır." Unf'dur. Ayn, nun, fe: Unf.

Unf da; "sert, haşin; çekip kopararak yapmaktır."

Allah, sertliği sevmez; halim selimliği, yumuşaklığı sever.Allah, sertliği sevmez; halim selimliği, yumuşaklığı sever. Eğer bir evde yumuşaklık varsa, herkes halim selimse, birbirine karşı rikkatliyse o eve bereket gelir.Eğer bir evde yumuşaklık varsa, herkes halim selimse, birbirine karşı rikkatliyse o eve bereket gelir. Yaptığımız her işi halim selim, yumuşak yumuşak yapmalıyız. Yaptığımız her işi halim selim, yumuşak yumuşak yapmalıyız.

Bir keresinde hatırlıyorum; yolda gidiyordum, tam kapıdan çıktığım zaman sokağın öbür köşesindeBir keresinde hatırlıyorum; yolda gidiyordum, tam kapıdan çıktığım zaman sokağın öbür köşesinde mahallenin haylaz bir çocuğunu görmüştüm. Haylaz, bayağı yaramaz, benim de sevmediğim bir kimse.mahallenin haylaz bir çocuğunu görmüştüm. Haylaz, bayağı yaramaz, benim de sevmediğim bir kimse. Sonra ben öbür sokağa döndüm gidiyorum. Arkamdan birisi gözlerimi kapattı. Sonra ben öbür sokağa döndüm gidiyorum. Arkamdan birisi gözlerimi kapattı. Ben kapıdan çıkınca o çocuğu gördüğüm için gözlerimi kapatanın o çocuk olduğunu sandım.Ben kapıdan çıkınca o çocuğu gördüğüm için gözlerimi kapatanın o çocuk olduğunu sandım. Hayalimde o var; o sevmediğim çocuk sıkı sıkıya gözlerimi tutuyor. Hayalimde o var; o sevmediğim çocuk sıkı sıkıya gözlerimi tutuyor.

Tamam, yeter artık. Kim olduğunu bilmemi istiyor ama "Ben onu biliyorum." diye düşünüyorum.Tamam, yeter artık. Kim olduğunu bilmemi istiyor ama "Ben onu biliyorum." diye düşünüyorum. O çocuk beni tuttu, sanıyorum. Ellerini gözlerimden çekmiyor da. O çocuk beni tuttu, sanıyorum. Ellerini gözlerimden çekmiyor da. Neyse ben ellerini çektirttim; o çocuğu sevmediğim için hafif de sert çektirttim. Arkamı döndüm.Neyse ben ellerini çektirttim; o çocuğu sevmediğim için hafif de sert çektirttim. Arkamı döndüm. Bir de baktım ki beni çok seven, bana bir kitap imzalayıp hediye etmiş olan, Bir de baktım ki beni çok seven, bana bir kitap imzalayıp hediye etmiş olan, benim de çok sevdiğim, ortaokuldan biyoloji hocam. Beni görünce arkamdan gelmiş, gözlerimi kapatmış. benim de çok sevdiğim, ortaokuldan biyoloji hocam. Beni görünce arkamdan gelmiş, gözlerimi kapatmış.

"İyi ki sert bir söz söylemedim, ağır bir söz söylemedim." diye nasıl şükrettim Allah'a."İyi ki sert bir söz söylemedim, ağır bir söz söylemedim." diye nasıl şükrettim Allah'a. Çünkü söyleyebilirdim, gözlerimi biraz fazla sıkmıştı ama "İyi ki ihtiyat etmişim, Çünkü söyleyebilirdim, gözlerimi biraz fazla sıkmıştı ama "İyi ki ihtiyat etmişim, sert konuşmamışım." diye çok memnun oldum. Çok iyi bir insandı. sert konuşmamışım." diye çok memnun oldum.

Çok iyi bir insandı.
Bana da ciltli, çok güzel kaymak kâğıtlı, kuşe kâğıtlı bir biyoloji kitabı hediye etmişti.Bana da ciltli, çok güzel kaymak kâğıtlı, kuşe kâğıtlı bir biyoloji kitabı hediye etmişti. Sınıfta okunmayan başka bir kitap hediye etmişti. Allah selamet versin, öldüyse Allah rahmet eylesin. Sınıfta okunmayan başka bir kitap hediye etmişti. Allah selamet versin, öldüyse Allah rahmet eylesin.

Demek ki ihtiyatlı olmak, yumuşak olmak, halim selim olmak, güleç yüzlü olmak güzel bir şey.Demek ki ihtiyatlı olmak, yumuşak olmak, halim selim olmak, güleç yüzlü olmak güzel bir şey. Böyle olduğu zaman işler iyi olur. Sonuç olarak iyiye gider. Böyle olduğu zaman işler iyi olur. Sonuç olarak iyiye gider. Lüzumsuz sinirlilik yaparsak, haşin olursak, sert olursak, küçük şeyden büyük kavgalar çıkar.Lüzumsuz sinirlilik yaparsak, haşin olursak, sert olursak, küçük şeyden büyük kavgalar çıkar. Sonunda kimse kâr etmez. Kavgada döven de dövülen de kâr etmez. Sonunda kimse kâr etmez. Kavgada döven de dövülen de kâr etmez.

Çünkü döven de yine sağından solundan birkaç yumruk yemiştir, çenesi ağrıyordur.Çünkü döven de yine sağından solundan birkaç yumruk yemiştir, çenesi ağrıyordur. Muhakkak ufak tefek bir şeyler olur. En iyisi halim selimliktir. Muhakkak ufak tefek bir şeyler olur. En iyisi halim selimliktir. Evet, bu da hatırımızda kalması gereken bir husus. Bir hadis daha okuyup kapatacağım. Evet, bu da hatırımızda kalması gereken bir husus.

Bir hadis daha okuyup kapatacağım.

İnna'llâhe teâlâ kad harrame ale'n-nâri men kâle lâ ilâhe illallah yebteğî bi-zâlike vecha'llah. İnna'llâhe teâlâ kad harrame ale'n-nâri men kâle lâ ilâhe illallah yebteğî bi-zâlike vecha'llah.

Buhârî ve Müslim gibi iki büyük, çok değerli hadis aliminin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîftir. Buhârî ve Müslim gibi iki büyük, çok değerli hadis aliminin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîftir.

İnna'llâhe Teâlâ. "Hiç şüphe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri." Kad harrame ale'n-nâr.İnna'llâhe Teâlâ. "Hiç şüphe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri." Kad harrame ale'n-nâr. "Cehenneme düşmeyi imkânsız kılmıştır, cehenneme düşmeyi engellemiştir.""Cehenneme düşmeyi imkânsız kılmıştır, cehenneme düşmeyi engellemiştir." Men kâle lâ ilâhe illallah. "Kim lâ ilâhe illallah derse." Yebteğî bi-zâlike vecha'llah.Men kâle lâ ilâhe illallah. "Kim lâ ilâhe illallah derse." Yebteğî bi-zâlike vecha'llah. "Bunu söylerken Allah'ın rızasını düşünerek, sırf Allah rızası için Lâ ilâhe illallah diyeni "Bunu söylerken Allah'ın rızasını düşünerek, sırf Allah rızası için Lâ ilâhe illallah diyeni Allah cehenneme düşmekten men etmiştir; cehenneme düşmeyi ona yasak kılmıştır, haram kılmıştır.Allah cehenneme düşmekten men etmiştir; cehenneme düşmeyi ona yasak kılmıştır, haram kılmıştır. Bu kişi asla cehenneme girmez." Bu kişi asla cehenneme girmez."

Eğer bir kimse candan inanarak ve bu sözü söylerken sırf Allah'ın rızasını düşünerekEğer bir kimse candan inanarak ve bu sözü söylerken sırf Allah'ın rızasını düşünerek Lâ ilâhe illallah demişse bu çok önemli bir sözdür, çok değerli bir sözdür.Lâ ilâhe illallah demişse bu çok önemli bir sözdür, çok değerli bir sözdür. İnsanı küfürden kurtarıyor, imana erdiriyor ve cennete sokuyor. İnsanı küfürden kurtarıyor, imana erdiriyor ve cennete sokuyor.

Başka hadîs-i şerîf var, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Semenü'l-cenneti lâ ilâhe illallah. Başka hadîs-i şerîf var, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Semenü'l-cenneti lâ ilâhe illallah.

Bazı kıymetli yerlere giriş ücretlidir, kapıda ücret isterler. Bazı kıymetli yerlere giriş ücretlidir, kapıda ücret isterler.

Semenül cenneti. "Cennete girişin de ücreti, dühûliyesi, giriş ücreti lâ ilâhe illallah'tır.Semenül cenneti. "Cennete girişin de ücreti, dühûliyesi, giriş ücreti lâ ilâhe illallah'tır. Cennet çok kıymetli olduğuna göre tabi giriş ücretinin de çok pahalı olması lazım." Cennet çok kıymetli olduğuna göre tabi giriş ücretinin de çok pahalı olması lazım."

Demek ki lâ ilâhe illallah sözü çok önemli bir sözdür, çok değerlidir. Demek ki lâ ilâhe illallah sözü çok önemli bir sözdür, çok değerlidir.

Ama Peygamber Efendimiz, burada bunu söylerken,Ama Peygamber Efendimiz, burada bunu söylerken, Allah'ın rızasını düşünerek söylemiş olmayı ileri sürüyor.Allah'ın rızasını düşünerek söylemiş olmayı ileri sürüyor. Allah'ın rızasını kazanmayı düşünerek kim böyle derse o kimseye Allah cehennemi haram kılar. Allah'ın rızasını kazanmayı düşünerek kim böyle derse o kimseye Allah cehennemi haram kılar. "O kimse asla cehenneme düşmez." demek. "O kimse asla cehenneme düşmez." demek.

Allah bizi lâ ilâhe illallah'tan ayırmasın, imandan ayırmasın, şirke ve küfre düşürmesin. Allah bizi lâ ilâhe illallah'tan ayırmasın, imandan ayırmasın, şirke ve küfre düşürmesin.

Biliyorsunuz kâfirlik; gerçekleri, iman gerçeklerini inkâr etmektir. Biliyorsunuz kâfirlik; gerçekleri, iman gerçeklerini inkâr etmektir. Şirk de bazı şeylere inanmak ama yanlış inanmaktır. İnanıyor ama şirk koşuyor, ortak koşuyor.Şirk de bazı şeylere inanmak ama yanlış inanmaktır. İnanıyor ama şirk koşuyor, ortak koşuyor. Şirk, "şirket" kelimesiyle ilgili bir sözdür; Allah'a inanıyor ama ortak da düşünüyor. Şirk, "şirket" kelimesiyle ilgili bir sözdür; Allah'a inanıyor ama ortak da düşünüyor.

Mesela çeşitli dinleri düşünelim. Mesela eski İranlılar, Zerdüştîler, ateşperestlerMesela çeşitli dinleri düşünelim. Mesela eski İranlılar, Zerdüştîler, ateşperestler "iyilik tanrısı kötülük tanrısı, aydınlık tanrısı karanlık tanrısı" diye iki tanrıya inanırlardı. "iyilik tanrısı kötülük tanrısı, aydınlık tanrısı karanlık tanrısı" diye iki tanrıya inanırlardı.

Eski Yunanlıların mitolojilerini biliyorsunuz. Onlar çok tanrıya inanırlardı, politeist idiler.Eski Yunanlıların mitolojilerini biliyorsunuz. Onlar çok tanrıya inanırlardı, politeist idiler. Onların inançlarında bir Zeus vardı. Onların inançlarında bir Zeus vardı. "O en büyük tanrıydı, Olympos dağının üstünde otururdu." diyorlardı. "O en büyük tanrıydı, Olympos dağının üstünde otururdu." diyorlardı.

Ötekiler işte bilmem şarap tanrısı, harp tanrısı bilmem vesaire vesaire gibi tanrılar.Ötekiler işte bilmem şarap tanrısı, harp tanrısı bilmem vesaire vesaire gibi tanrılar. "Bazen bu tanrılar birbirleriyle geçinemezlerdi, kavga ederlerdi!"Bazen bu tanrılar birbirleriyle geçinemezlerdi, kavga ederlerdi! Zeus da onları cezalandırmak için başlarına yıldırım gönderirdi!" vesaire Zeus da onları cezalandırmak için başlarına yıldırım gönderirdi!" vesaire "mitoloji" diye diye komik veya acıklı şeyler söylenir. Tabi bunlar şirk oluyor. "mitoloji" diye diye komik veya acıklı şeyler söylenir. Tabi bunlar şirk oluyor.

Adamın bir inancı var, inanmıyor değil. Bir tapınağı var, "Apollon Tapınağı" bilmem ne var.Adamın bir inancı var, inanmıyor değil. Bir tapınağı var, "Apollon Tapınağı" bilmem ne var. Ateşperestlerin ateş kedileri var, ama kıymeti yok. Lâ ilâhe illallah diyerek sırf Allah'a inanacak.Ateşperestlerin ateş kedileri var, ama kıymeti yok. Lâ ilâhe illallah diyerek sırf Allah'a inanacak. Ozaman onun sevabı çok fazla oluyor. Üç tane hadîs-i şerîfi böylece okumuş olduk. Ozaman onun sevabı çok fazla oluyor.

Üç tane hadîs-i şerîfi böylece okumuş olduk.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2