Namaz Vakitleri

28 Zilhicce 1445
04 Temmuz 2024
İmsak
03:31
Güneş
05:30
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslam'da Giyim, Ahlak ve Zihniyet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Zilka'de 1406 / 19.07.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Lâ be'se bi-isbâli'l-izâri ilâ nısfi's-sâki evi'l-ke'beyni fe innehû kâne fî men kâne kablekümLâ be'se bi-isbâli'l-izâri ilâ nısfi's-sâki evi'l-ke'beyni fe innehû kâne fî men kâne kableküm racülün harace ve aleyhi bürdâni yetebahteru fîhimâ fe nazarallâhu ileyhi min fevki arşihîracülün harace ve aleyhi bürdâni yetebahteru fîhimâ fe nazarallâhu ileyhi min fevki arşihî fe makatehû ve emere'l-erda fe ehazethü fe hüve yetecelcelü fîhâ beyne'l-arazînefe makatehû ve emere'l-erda fe ehazethü fe hüve yetecelcelü fîhâ beyne'l-arazîne fahzerû vekâiallâhi azze ve celle. Sadaka Resûllulah fî mâ kâl ev kemâ kâl. fahzerû vekâiallâhi azze ve celle.

Sadaka Resûllulah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramıAllahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada ve âhirette cümlemizin üzerine olsun. dünyada ve âhirette cümlemizin üzerine olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadislerinden bir demet okuyupPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadislerinden bir demet okuyup feyzyâb olmak maksadıyla toplanmış bulunuyoruz.feyzyâb olmak maksadıyla toplanmış bulunuyoruz. Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasının 474. sayfasında yer alıyor. Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasının 474. sayfasında yer alıyor.

Bunların izahına geçmeden önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri olmak üzere;Bunların izahına geçmeden önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri olmak üzere; cümle sadât ve meşâyıhımızın, Peygamber Efendimiz'in ashâbının, etbâının, cümle sadât ve meşâyıhımızın, Peygamber Efendimiz'in ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn, evliyâullah,ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn, evliyâullah, şühedâ ve mücahidînin ruhlarına hediye olsun diye;şühedâ ve mücahidînin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri fetheden fatihlerin, gazilerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye;bu beldeleri fetheden fatihlerin, gazilerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayrât u hasenât sahiplerinin ve İskender Paşa'nın ve bu caminin bu güne kadar cümle hayrât u hasenât sahiplerinin ve İskender Paşa'nın ve bu caminin bu güne kadar bu güzelliğiyle ayakta kalmasına, tamir edilmesine, gelişmesine yardım etmiş olanların ruhlarının,bu güzelliğiyle ayakta kalmasına, tamir edilmesine, gelişmesine yardım etmiş olanların ruhlarının, geçmişlerinin ruhlarının şad olması, dünya ve âhiret saadetine ermelerine vesile olması için;geçmişlerinin ruhlarının şad olması, dünya ve âhiret saadetine ermelerine vesile olması için; uzaktan yakından hadîs-i şerîfleri toplanmak üzere pazar gününe çeşitli zevk yerleri,uzaktan yakından hadîs-i şerîfleri toplanmak üzere pazar gününe çeşitli zevk yerleri, piknik yerleri, eğlence, gezme yerleri varken Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini dinlemek üzerepiknik yerleri, eğlence, gezme yerleri varken Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini dinlemek üzere âhiret sevabını tercih ederek buraya gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüşâhiret sevabını tercih ederek buraya gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; sizlerin ve bizlerin, dünyanın ve âhiretin bildiğimiz bilmediğimizsizlerin ve bizlerin, dünyanın ve âhiretin bildiğimiz bilmediğimiz her türlü nimetlerine nail olmamıza vesile olsun, dünyanın ve âhiretin bildiğimiz bilmediğimiz her türlü nimetlerine nail olmamıza vesile olsun, dünyanın ve âhiretin bildiğimiz bilmediğimiz her çeşit şerlerinden korunmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım; her çeşit şerlerinden korunmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım; büyüklerimize, hocalarımıza; Hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî'ye,büyüklerimize, hocalarımıza; Hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî'ye, bu kitabı yazan Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'a ve saydıklarımıza hediye edelim. bu kitabı yazan Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'a ve saydıklarımıza hediye edelim.

Bismillâhirrahmânirrahîm [Hadîs-i şerîf] giyimle ilgili ama o giyimdeki zevkin, seçmenin;Bismillâhirrahmânirrahîm

[Hadîs-i şerîf] giyimle ilgili ama o giyimdeki zevkin, seçmenin;
yapılan işin de bir zihniyete dayanması dolayısıyla bir ahlâk ve zihniyetle de ilgili oluyor.yapılan işin de bir zihniyete dayanması dolayısıyla bir ahlâk ve zihniyetle de ilgili oluyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Câbir b. Süleym radıyallahu anh'tenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Câbir b. Süleym radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre buyurmuş ki; Lâ be'se bi-isbâli'l-izâri ilâ nısfi's-sâki evi'l-ke'beyni. rivayet edildiğine göre buyurmuş ki;

Lâ be'se bi-isbâli'l-izâri ilâ nısfi's-sâki evi'l-ke'beyni.

Belden aşağısını korumak için giyilen kıyafetin üst tarafa kamîs, alt tarafa izâr deniliyor. Belden aşağısını korumak için giyilen kıyafetin üst tarafa kamîs, alt tarafa izâr deniliyor.

"Giyimin alt tarafına ait kısmın, baldırın yarısına kadar yahut topuklara kadar uzatılmasında beis yoktur." "Giyimin alt tarafına ait kısmın, baldırın yarısına kadar yahut topuklara kadar uzatılmasında beis yoktur."

Dizden aşağıya olacak. Baldırın yarısına kadar, topuklara kadar olabilir; bir beis yoktur.Dizden aşağıya olacak. Baldırın yarısına kadar, topuklara kadar olabilir; bir beis yoktur. Buraya kadar müsaade etmesi; "Bunda beis yoktur, mahsur yoktur, böyle olabilir." demesi,Buraya kadar müsaade etmesi; "Bunda beis yoktur, mahsur yoktur, böyle olabilir." demesi, başka bir hadîs-i şerîfte izarın çok uzun olup da yürürken arkasından sürüklenerek gelmesininbaşka bir hadîs-i şerîfte izarın çok uzun olup da yürürken arkasından sürüklenerek gelmesinin yasak edilmiş olmasından! Çünkü onlar; "Giydiğim kumaşın ne kıymeti var canım,yasak edilmiş olmasından! Çünkü onlar; "Giydiğim kumaşın ne kıymeti var canım, varsın yerlerde sürünsün…" diye uzun yapıp tekebbürlerinden, kibirliliklerinden, şatafatlılıklarından,varsın yerlerde sürünsün…" diye uzun yapıp tekebbürlerinden, kibirliliklerinden, şatafatlılıklarından, ucublarından, kendini beğenmişliklerinden dolayı uzun yaparlardı. Arkadan sürünür giderdi.ucublarından, kendini beğenmişliklerinden dolayı uzun yaparlardı. Arkadan sürünür giderdi. Hatta belki resimlerde gördünüz, belki film seyrettiyseniz filmlerde karşılaşmışsınızdır,Hatta belki resimlerde gördünüz, belki film seyrettiyseniz filmlerde karşılaşmışsınızdır, televizyonlarda karşınıza çıkmıştır: Allah kurtarsın, gelinin arkasından bir sürü çocuk,televizyonlarda karşınıza çıkmıştır: Allah kurtarsın, gelinin arkasından bir sürü çocuk, eteğini tutup peşi sıra gidiyorlar, uzun kuyruklu bir kumaş! Bu kadar uzatılmasına ne lüzum var? eteğini tutup peşi sıra gidiyorlar, uzun kuyruklu bir kumaş!

Bu kadar uzatılmasına ne lüzum var?

Moda ama kibre dayanan, fiyaka yapmaya, kötü bir duyguya dayanan lüzumsuz bir şey! Moda ama kibre dayanan, fiyaka yapmaya, kötü bir duyguya dayanan lüzumsuz bir şey!

İslâm mantık dini! Burası seni örtüyor, üşüyorsan ısınmana sebep oluyor,İslâm mantık dini! Burası seni örtüyor, üşüyorsan ısınmana sebep oluyor, avretine kapatmaya yetecek; tamam bu lazım. Bundan ötesi ne, söyle bakalım bundan ötesi ne? avretine kapatmaya yetecek; tamam bu lazım.

Bundan ötesi ne, söyle bakalım bundan ötesi ne?

Bundan ötesi mantıksız, saçma!Bundan ötesi mantıksız, saçma! İşte o saçmalığa İslâm razı gelmiyor ve onu yapmaya razı gelip de İşte o saçmalığa İslâm razı gelmiyor ve onu yapmaya razı gelip de o işe devam eden insanlar onu kibirlerinden yaptıklarından Peygamber Efendimiz; o işe devam eden insanlar onu kibirlerinden yaptıklarından Peygamber Efendimiz;

"Sürünen kısmı cehennemdedir!" buyurmuş. Onu uzatmayın, diye tavsiyesi var. "Sürünen kısmı cehennemdedir!" buyurmuş.

Onu uzatmayın, diye tavsiyesi var.

Dizden aşağıdaki kısma, etli kısmına baldır diyoruz.Dizden aşağıdaki kısma, etli kısmına baldır diyoruz. Alt kıyafetin baldıra kadar, onun yarısına kadar inebileceğiAlt kıyafetin baldıra kadar, onun yarısına kadar inebileceği veya ayağın iki tarafında şiş yuvarlak kemikler vardır. Onlara ke'beyn deniliyor.veya ayağın iki tarafında şiş yuvarlak kemikler vardır. Onlara ke'beyn deniliyor. Topukların yanına kadar gelebilir. Aşağı gitmeyecek ve sürünmeyecek! Topukların yanına kadar gelebilir. Aşağı gitmeyecek ve sürünmeyecek!

Bir ara bizim memlekette İspanyol pantolon modası çıktı.Bir ara bizim memlekette İspanyol pantolon modası çıktı. Allah Allah! Yarısı adamın bacağında yarısı yerde, sürünüyor!Allah Allah! Yarısı adamın bacağında yarısı yerde, sürünüyor! Sen yüznumaraya girersin, diyelim ki yüznumaraya girmiyorsun, sokakta yürürsün.Sen yüznumaraya girersin, diyelim ki yüznumaraya girmiyorsun, sokakta yürürsün. Ama sokakta her türlü pislik var, oraya sürür gidersin. Ama sokakta her türlü pislik var, oraya sürür gidersin.

Tozun toprağın içinde bu paçanın kirine ne lüzumu var?!.. Biraz yukardan yapsana! Tozun toprağın içinde bu paçanın kirine ne lüzumu var?!.. Biraz yukardan yapsana!

"Efendim modası bozulur.." Böyle moda batsın! Mantıksız, lüzumsuz. "Efendim modası bozulur.."

Böyle moda batsın! Mantıksız, lüzumsuz.

Bir kere orası sürüne sürüne eskiyecek. Hadi o pantolonu at, yenisini al… Bir kere orası sürüne sürüne eskiyecek. Hadi o pantolonu at, yenisini al…

Öyle şey yapmaya ne lüzum var? Yukarı tarafta olsun. Öyle şey yapmaya ne lüzum var? Yukarı tarafta olsun.

"Efendim, o zaman beğenmezler, çocuklara giydiremezsin…" "Efendim, o zaman beğenmezler, çocuklara giydiremezsin…"

"17, 18, 20 yaşında oldu mu onlar giymez, zorlarsan ağlar."17, 18, 20 yaşında oldu mu onlar giymez, zorlarsan ağlar. Kızları filan "Şunu giy evladım." [diye] zorlasan, ağlar…" Yahu ne ağlıyorsun?Kızları filan "Şunu giy evladım." [diye] zorlasan, ağlar…"

Yahu ne ağlıyorsun?
Şu gâvurlardan ibret almıyor musun? Adam keyfi nasıl isterse kadın keyfi nasıl isterse öyle giyiniyor.Şu gâvurlardan ibret almıyor musun? Adam keyfi nasıl isterse kadın keyfi nasıl isterse öyle giyiniyor. Her çeşit şaklabanlık serbest! Her çeşidi; ister baldırının yarısında balıkçı pantolonu giyiyor,Her çeşit şaklabanlık serbest! Her çeşidi; ister baldırının yarısında balıkçı pantolonu giyiyor, ister dizinin iki karış yukarısında şort giyiyor, ister şalvar giyiyor bol giyiyor, ister dizinin iki karış yukarısında şort giyiyor, ister şalvar giyiyor bol giyiyor, ister kot pantolon giyiyor dar giyiyor… İster öyle yapıyor ister böyle yapıyor. ister kot pantolon giyiyor dar giyiyor… İster öyle yapıyor ister böyle yapıyor. Kendi keyfine veyahut kendi saçma düşüncesinin icrasına bakıyor. Kendi keyfine veyahut kendi saçma düşüncesinin icrasına bakıyor.

Sen niye giyiminde İslâmî düşünceni yaşamıyorsun? Sen niye İslâm'a göre düşünmüyorsun? Sen niye giyiminde İslâmî düşünceni yaşamıyorsun? Sen niye İslâm'a göre düşünmüyorsun?

Niye "Burası mantıksız, bunu bırakalım!" diyemiyoruz? Niye "Burası mantıksız, bunu bırakalım!" diyemiyoruz?

Güzel palto yapmış, çok güzel, aşağıya kadar uzanıyor.Güzel palto yapmış, çok güzel, aşağıya kadar uzanıyor. Tamam, bu kadıncağız üşümez, [kıyafet] aşağı kadar var. Tamam, bu kadıncağız üşümez, [kıyafet] aşağı kadar var.

"Niye üşümesin hocam? Orasından ta beline kadar yırtmaçlı, yan taraf açık."Niye üşümesin hocam? Orasından ta beline kadar yırtmaçlı, yan taraf açık. Manto uzun ama beline kadar yırtık, açık." Yırtılmış değil, yapılışı öyle. Manto uzun ama beline kadar yırtık, açık."

Yırtılmış değil, yapılışı öyle.
Maksat şeytanlık! Kapalı gibi görünen şeyin arasından,Maksat şeytanlık! Kapalı gibi görünen şeyin arasından, adım attığı zaman kapatılması gereken yer göründüğü zaman adım attığı zaman kapatılması gereken yer göründüğü zaman karşı tarafın yüreği ağzına gelecek. Tamam, o zaman onun keyfi yerine gelecek. Şeytanlık!karşı tarafın yüreği ağzına gelecek. Tamam, o zaman onun keyfi yerine gelecek. Şeytanlık! Başka bir şey değil! Yoksa örtünmekten olsa o tarafı da diker. Başka bir şey değil! Yoksa örtünmekten olsa o tarafı da diker.

Kardeşlerim! Bizim onlarla işimiz yok. Bizim işimiz Allah'ın rızasını kazanmak.Kardeşlerim!

Bizim onlarla işimiz yok. Bizim işimiz Allah'ın rızasını kazanmak.
Her şeyimizle, her şeyimize İslâmî akıl, şuur, mantık hâkim olacak. Mantıksız iş yapmayalım.Her şeyimizle, her şeyimize İslâmî akıl, şuur, mantık hâkim olacak. Mantıksız iş yapmayalım. Kumaşın burası fazla perdenin şurası fazla… Anlatamıyorum. Buna lüzum yok! Kumaşın burası fazla perdenin şurası fazla… Anlatamıyorum. Buna lüzum yok!

"Efendim perde tavandan olsun." Lüzum yok, camın üst tarafından olsa ne olur? "Efendim perde tavandan olsun."

Lüzum yok, camın üst tarafından olsa ne olur?

Üst tarafı fazla, alt tarafı fazla, camın birazcık üstünden birazcık altından olsun,Üst tarafı fazla, alt tarafı fazla, camın birazcık üstünden birazcık altından olsun, biraz yanından çıksın içerisini iyi kapatsın. biraz yanından çıksın içerisini iyi kapatsın.

"Yok efendim tavandan tavana, duvardan duvara, kenardan kenara…" "Yok efendim tavandan tavana, duvardan duvara, kenardan kenara…"

Bunun parasına hiç kimsenin kesesi dayanmıyor.Bunun parasına hiç kimsenin kesesi dayanmıyor. Hadi o moda gidiyor öteki moda geliyor, öteki moda gidiyor beriki moda geliyor;Hadi o moda gidiyor öteki moda geliyor, öteki moda gidiyor beriki moda geliyor; saçmalıklar peşinde gidip duruyor. Evimizdeki eşyalara --benimki dâhil- baktığınız zamansaçmalıklar peşinde gidip duruyor. Evimizdeki eşyalara --benimki dâhil- baktığınız zaman çoğunun doğru düzgün bir işe yarar tarafını göremezsiniz. çoğunun doğru düzgün bir işe yarar tarafını göremezsiniz. Biblolar, tablolar, nerede bir yer varsa oraya konulmuş eşyalar… Biblolar, tablolar, nerede bir yer varsa oraya konulmuş eşyalar… Tavanlara asılma, kenardan sarkıtma, süslemeler, sallamalar, makrome vs. Tavanlara asılma, kenardan sarkıtma, süslemeler, sallamalar, makrome vs.

Her şey mantığa hizmet edecek ve İslâmî mantığa hizmet edecek.Her şey mantığa hizmet edecek ve İslâmî mantığa hizmet edecek. Şimdiye kadar yapmışız, eksiğimiz kusurumuz var. Şimdiye kadar yapmışız, eksiğimiz kusurumuz var. İnsan hatasını, kusurunu anladığı zaman oradan dönüş yaptığı zamanİnsan hatasını, kusurunu anladığı zaman oradan dönüş yaptığı zaman Allah dönüş yapan tövbe eden kulunu sever. Mantıksız insanı bir tarafa bırakalım. Giyimde de öyle! Allah dönüş yapan tövbe eden kulunu sever. Mantıksız insanı bir tarafa bırakalım. Giyimde de öyle!

Giyimde de lüzumsuz şey olmasın. Peygamber Efendimiz topuktan aşağısını istemiyor. Neden? Giyimde de lüzumsuz şey olmasın. Peygamber Efendimiz topuktan aşağısını istemiyor.

Neden?

Çamur olur, pis olur, kirlenir, lüzumsuz. Sürtüne sürtüne yırtılır… İslâm mantık dinidir.Çamur olur, pis olur, kirlenir, lüzumsuz. Sürtüne sürtüne yırtılır… İslâm mantık dinidir. Ama gâvurdan moda gelinceye kadar yapmıyoruz, gâvurdan moda geldi mi yapıyoruz.Ama gâvurdan moda gelinceye kadar yapmıyoruz, gâvurdan moda geldi mi yapıyoruz. Eğer gâvurdan şalvar modası gelmeseydi ne kızlarımıza ne delikanlılarımızaEğer gâvurdan şalvar modası gelmeseydi ne kızlarımıza ne delikanlılarımıza şalvar tipi pantolonu giydiremezdiniz! Mümkün değil. Döverdiniz, söverdiniz, yine giydiremezdiniz.şalvar tipi pantolonu giydiremezdiniz! Mümkün değil. Döverdiniz, söverdiniz, yine giydiremezdiniz. Ama Avrupalılar baktılar ki şalvar rahat oluyor, güzel oluyor; "İyi, böyle yapalım…" dediler.Ama Avrupalılar baktılar ki şalvar rahat oluyor, güzel oluyor; "İyi, böyle yapalım…" dediler. O zaman bizimkiler de onları taklit ediyor.O zaman bizimkiler de onları taklit ediyor. Avrupalılar, Amerikalılar kertenkele deliğine girse bizimkiler de moda diye girecek.Avrupalılar, Amerikalılar kertenkele deliğine girse bizimkiler de moda diye girecek. Peygamber Efendimiz öyle buyurmuş: "Siz eski ümmetleri, gayrimüslimleriPeygamber Efendimiz öyle buyurmuş:

"Siz eski ümmetleri, gayrimüslimleri
karış karış takip edeceksiniz.karış karış takip edeceksiniz. Hatta kertenkele deliğine, keler girse siz de gireceksiniz!" diyor, o tahakkuk ediyor. Hatta kertenkele deliğine, keler girse siz de gireceksiniz!" diyor, o tahakkuk ediyor.

Senin şahsiyetin yok mu? Sen neyi temsil ediyorsun? Başkasını ne diye taklit ediyorsun?.. Senin şahsiyetin yok mu? Sen neyi temsil ediyorsun? Başkasını ne diye taklit ediyorsun?..

Kendi dinine kendin sahip ol! Yaz gününde çizme modası çıkmış.Kendi dinine kendin sahip ol! Yaz gününde çizme modası çıkmış. Bakıyorsun kadının ayağında dizine kadar çizme.Bakıyorsun kadının ayağında dizine kadar çizme. Fesubhanallah! Yahu insanın ayağı içinde terden vıcık vıcık olur. Yazın çizme giyilir mi?!.. Fesubhanallah! Yahu insanın ayağı içinde terden vıcık vıcık olur.

Yazın çizme giyilir mi?!..

Kışın da terlik modası çıkar, karın içinde terlikle gezerler, hasta olurlar.Kışın da terlik modası çıkar, karın içinde terlikle gezerler, hasta olurlar. Mantık olmadıktan sonra böyle olur. Biz öyle yapmayalım. Mantık olmadıktan sonra böyle olur. Biz öyle yapmayalım.

Bizim gerçekten mantıkî olmak için bir davranma yapmamıza, bir değişme yapmamıza ihtiyaç var.Bizim gerçekten mantıkî olmak için bir davranma yapmamıza, bir değişme yapmamıza ihtiyaç var. Bizim de kıyafetlerimizde farkına varmadığımız çok acayiplikler vardır.Bizim de kıyafetlerimizde farkına varmadığımız çok acayiplikler vardır. Pantolonlarımız bir kere dar, iki elinle tutup çekmeden secdeye bile varamazsın. Pantolonlarımız bir kere dar, iki elinle tutup çekmeden secdeye bile varamazsın.

Bunu bu kadar dar yapacağına biraz bol yapsana! Her tarafı meydana çıkıyor. Değiştirmemiz lazım.Bunu bu kadar dar yapacağına biraz bol yapsana! Her tarafı meydana çıkıyor. Değiştirmemiz lazım. Sonra gömlek giyiyoruz, kanedyen giyiyoruz. Biraz daha uzun yap dize kadar, her tarafın korunsun.Sonra gömlek giyiyoruz, kanedyen giyiyoruz. Biraz daha uzun yap dize kadar, her tarafın korunsun. Astarsız yap. Yazlık, hafif olsun ama biraz daha uzun olsun. Astarsız yap. Yazlık, hafif olsun ama biraz daha uzun olsun.

Ben sıcak bir yerden geldim, gömleğim sucuk gibi oluyor.Ben sıcak bir yerden geldim, gömleğim sucuk gibi oluyor. Tabii oraya hazırlıksız düştüm, tam hazırlanamadım.Tabii oraya hazırlıksız düştüm, tam hazırlanamadım. Sıcak yerde bu pantolon olmuyor, bu gömlek olmuyor. Yakasız ama yine olmuyor. Düğmeli gömlek olmuyor. Sıcak yerde bu pantolon olmuyor, bu gömlek olmuyor. Yakasız ama yine olmuyor. Düğmeli gömlek olmuyor.

Nasıl olacak? Cübbe kolu gibi bol olmalı, düğmesiz olmalı ki kış günü değilNasıl olacak?

Cübbe kolu gibi bol olmalı, düğmesiz olmalı ki kış günü değil
yaz günü eli rahat hareket etsin. Bunları düşünüp kendimiz terzimize söyleyelim.yaz günü eli rahat hareket etsin. Bunları düşünüp kendimiz terzimize söyleyelim. Tanıdığımız konfeksiyoncuya söyleyelim. "Ya hacı ağabey, şu tipten bir şey yap.Tanıdığımız konfeksiyoncuya söyleyelim.

"Ya hacı ağabey, şu tipten bir şey yap.
Tavşankulağı gibi kıvrılmış şeye lüzum yok.Tavşankulağı gibi kıvrılmış şeye lüzum yok. Beni terleten şeye lüzum yok. Bileğimi sıkacak şeye lüzum yok…" Beni terleten şeye lüzum yok. Bileğimi sıkacak şeye lüzum yok…"

Gömleğimi iki kat yapıyor, ortasından göbeği bir üstten fışkırıyor bir alttan fışkırıyor. Neden? Gömleğimi iki kat yapıyor, ortasından göbeği bir üstten fışkırıyor bir alttan fışkırıyor.

Neden?

Pantolonun modası dar, onu öyle giyiyor.Pantolonun modası dar, onu öyle giyiyor. Kemeri sıkı, alttan üstten patates gibi yamru yumru oluyor. Her şeyimize dikkat edelim.Kemeri sıkı, alttan üstten patates gibi yamru yumru oluyor. Her şeyimize dikkat edelim. Orası görünmesin; pardösümsü bir şey giyse dizine kadar, bol olsun rahat olsun.Orası görünmesin; pardösümsü bir şey giyse dizine kadar, bol olsun rahat olsun. Fildir fildir ese ese rahat gezer. Pantolonu da serbest olur ayakkabısı da. Fildir fildir ese ese rahat gezer. Pantolonu da serbest olur ayakkabısı da. Lüzumsuz yerde çorap giyiyoruz, erkekler, kışlık çorap giyiyoruz. Lüzumsuz yerde çorap giyiyoruz, erkekler, kışlık çorap giyiyoruz. Namaz kılarken arkadaşlara bakıyorum, çorabı kalın veya kışlık çorap. Namaz kılarken arkadaşlara bakıyorum, çorabı kalın veya kışlık çorap. Erkekler dişini sıkıyor bunu yapıyor, kadınlar yazlık çorap bile giymiyor. Acayip acayip işler!Erkekler dişini sıkıyor bunu yapıyor, kadınlar yazlık çorap bile giymiyor. Acayip acayip işler! Erkeklerin tesettürü kızlardan fazla. Maşallah! Allah nazardan saklasın! Ama her şeyimize dikkat edelim. Erkeklerin tesettürü kızlardan fazla. Maşallah! Allah nazardan saklasın! Ama her şeyimize dikkat edelim.

Neden çok uzun olmasın? Neden çok uzun olmasın?

Peygamber Efendimiz; "İzâr baldıra kadar, topuğa kadar olur, daha fazla olmasın." demiş.Peygamber Efendimiz; "İzâr baldıra kadar, topuğa kadar olur, daha fazla olmasın." demiş. Hadîs-i şerîfin arkasından izah buyurmuş, diyor ki; Hadîs-i şerîfin arkasından izah buyurmuş, diyor ki;

Fe innehû kâne fî men kâne kableküm racülün. "Sizden evvelkilerde bir adam vardı." Fe innehû kâne fî men kâne kableküm racülün. "Sizden evvelkilerde bir adam vardı."

Eski bir hadiseyi anlatıyor. Efendimiz "Bir adam vardı…" derken adıyla sanıyla, kavmiyle bilir;Eski bir hadiseyi anlatıyor. Efendimiz "Bir adam vardı…" derken adıyla sanıyla, kavmiyle bilir; ama nezaketinden bazen söylemeden umumi anlatır. ama nezaketinden bazen söylemeden umumi anlatır.

Fe innehû kâne fî men kâne kableküm racülün. "Bir adam vardı." Harece. "Evinden çıktı."Fe innehû kâne fî men kâne kableküm racülün. "Bir adam vardı." Harece. "Evinden çıktı." Ve aleyhi bürdâni yetebahteru fîhimâ. "Üzerinde iki tane hırkası vardı.Ve aleyhi bürdâni yetebahteru fîhimâ. "Üzerinde iki tane hırkası vardı. Ama yürürken kibirli kibirli yürüyordu." Ama yürürken kibirli kibirli yürüyordu."

O hırkalar güzel, şatafatlı bir şeyler ki onlarla kibirli kibirli, çalımlı çalımlı yürüyordu,O hırkalar güzel, şatafatlı bir şeyler ki onlarla kibirli kibirli, çalımlı çalımlı yürüyordu, o giyiminden dolayı gururlanarak yürüyordu. o giyiminden dolayı gururlanarak yürüyordu.

Fe nazarallâhu ileyhi. "Allahu Teâlâ hazretleri ona baktı, nazar etti."Fe nazarallâhu ileyhi. "Allahu Teâlâ hazretleri ona baktı, nazar etti." Min fevki arşihî. "Allahu Teâlâ hazretleri o kibirle yürüyen, Min fevki arşihî. "Allahu Teâlâ hazretleri o kibirle yürüyen, elbisesinin güzelliğinden dolayı çalımlı yürüyen o herife arşının üstünden baktı."elbisesinin güzelliğinden dolayı çalımlı yürüyen o herife arşının üstünden baktı." Fe makatehû. "Ve ona kızdı, gazap etti. Bu ne kibir böyle, diye gazap etti."Fe makatehû. "Ve ona kızdı, gazap etti. Bu ne kibir böyle, diye gazap etti." Ve emere'l-erda. "Yeryüzüne, toprağa emretti."Ve emere'l-erda. "Yeryüzüne, toprağa emretti." Fe ehazethü. "Yer onu içine aldı, tuttu, yakaladı; Adam yere battı."Fe ehazethü. "Yer onu içine aldı, tuttu, yakaladı; Adam yere battı." Fe hüve yetecelcelü fîhâ beyne'l-arazîne. "o adam toprağın içinde hâlâ çırpınır durur.Fe hüve yetecelcelü fîhâ beyne'l-arazîne. "o adam toprağın içinde hâlâ çırpınır durur. Hâlâ toprağın içinde, hâlâ yok, çırpınıyor, çırpınır bir hâlde." Hâlâ toprağın içinde, hâlâ yok, çırpınıyor, çırpınır bir hâlde."

Toprak onu içine aldı, o çırpına çırpına toprağın içine gitti.Toprak onu içine aldı, o çırpına çırpına toprağın içine gitti. Belki hâlâ çırpınıyordur, belki o zamanki çırpınışını anlatan bir ifade. Belki hâlâ çırpınıyordur, belki o zamanki çırpınışını anlatan bir ifade.

Fahzerû vekâiallâhi azze ve celle. "Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ hazretlerininFahzerû vekâiallâhi azze ve celle. "Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ hazretlerinin böyle başınıza getireceği vukuata dikkat edin, korkun!" böyle başınıza getireceği vukuata dikkat edin, korkun!"

Başınıza bir bela göndermesinden korkun, giyiminizden dolayı kibre,Başınıza bir bela göndermesinden korkun, giyiminizden dolayı kibre, çalıma düşmeyin, giyiminize dikkat edin!" demiş oluyor. çalıma düşmeyin, giyiminize dikkat edin!" demiş oluyor. Kibirden dolayı, giyiminde kibirden dolayı çalım yapmanın aleyhinde,Kibirden dolayı, giyiminde kibirden dolayı çalım yapmanın aleyhinde, kibirlenmemenin öğütlenmesi sadedinde bir emir ile karşılaştık. kibirlenmemenin öğütlenmesi sadedinde bir emir ile karşılaştık.

Hülasası; bugün için düşüneceğimiz husus, biz bugün giyimimizde dikkat edelim. Hülasası; bugün için düşüneceğimiz husus, biz bugün giyimimizde dikkat edelim. Bir kere giyimimizde fayda esaslı olsun. İşe yarasın. Fayda nedir? Bir kere giyimimizde fayda esaslı olsun. İşe yarasın.

Fayda nedir?

Bir: İnsanın görülmemesi gereken yerlerini kapatmasıdır, giyimin bir faydası.Bir:

İnsanın görülmemesi gereken yerlerini kapatmasıdır, giyimin bir faydası.
Bir de soğuktan sıcaktan korumasıdır. Bir de soğuktan sıcaktan korumasıdır. Şimdi kapatılacak yerleri kapatılmıyor, her tarafı meydanda! Şimdi kapatılacak yerleri kapatılmıyor, her tarafı meydanda! Af edersiniz kadınların da meydanda erkeklerin de meydanda. Olmaz!Af edersiniz kadınların da meydanda erkeklerin de meydanda. Olmaz! Bol bir kıyafet olacak, vücudun hatlarının saklanmasını sağlayacak, bolca olacak.Bol bir kıyafet olacak, vücudun hatlarının saklanmasını sağlayacak, bolca olacak. Uzuvları, iç dış uzuvları belli olmayacak. Kıyafette ölçünün birisi bu.Uzuvları, iç dış uzuvları belli olmayacak. Kıyafette ölçünün birisi bu. Onun için daracık giyenler, her tarafı meydana çıkar tarzda giyenlerOnun için daracık giyenler, her tarafı meydana çıkar tarzda giyenler ister erkek olsun ister kadın olsun bu darlığı, dar giyimi bıraksınlar. ister erkek olsun ister kadın olsun bu darlığı, dar giyimi bıraksınlar. Yaz gününde darlık zaten insanı daha da beter terletir. O bakımdan da uygun değil. Yaz gününde darlık zaten insanı daha da beter terletir. O bakımdan da uygun değil.

İkincisi: Giyimde alıma çalıma, kibre, kendini beğenmişliğe [düşmek] değil de mütevazıane,İkincisi:

Giyimde alıma çalıma, kibre, kendini beğenmişliğe [düşmek] değil de mütevazıane,
sade giyinmeyi kadınlar ve erkekler prensip edinsin.sade giyinmeyi kadınlar ve erkekler prensip edinsin. Erkekler umumiyetle yaparlar da kadınlarda bu giyim büyük bir meseledir.Erkekler umumiyetle yaparlar da kadınlarda bu giyim büyük bir meseledir. İlle şu cinsten olacak, ille şöyle olacak, ille bu kadar süslenecek, boncuklar, pullar bilmem neler… İlle şu cinsten olacak, ille şöyle olacak, ille bu kadar süslenecek, boncuklar, pullar bilmem neler…

Tabii nişan düğün kıyafetleri neyse ne de mümkün olduğu kadar sade daha çok yakışıyor!Tabii nişan düğün kıyafetleri neyse ne de mümkün olduğu kadar sade daha çok yakışıyor! Ben erkekler namına benim vaazımı dinleyen kadınlara garanti veriyorum: Ben erkekler namına benim vaazımı dinleyen kadınlara garanti veriyorum: Emin olun bir sade namaz başörtüsü, bembeyazcık bir namaz başörtüsü; Emin olun bir sade namaz başörtüsü, bembeyazcık bir namaz başörtüsü; müslüman kadına, falanca meşhur firmadan bilmem kaç bin liraya alınmış ipekli başörtüden daha çok yakışıyor!müslüman kadına, falanca meşhur firmadan bilmem kaç bin liraya alınmış ipekli başörtüden daha çok yakışıyor! Emin olun daha çok yakışıyor! Kadınlar emin olsunlar, bilsinler ki daha güzel oluyor.Emin olun daha çok yakışıyor! Kadınlar emin olsunlar, bilsinler ki daha güzel oluyor. Hiç şek şüphe yok! Böyle İslâmî rahat bir kıyafet. Hiç şek şüphe yok! Böyle İslâmî rahat bir kıyafet.

Şu bizim kızlarımızın hepsine hayran oluyorum;Şu bizim kızlarımızın hepsine hayran oluyorum; Allah kendilerinden razı olsun, o mantoları giyiyorlar, başlarını örtüyorlar,Allah kendilerinden razı olsun, o mantoları giyiyorlar, başlarını örtüyorlar, başörtüleri omuzlarına dökülüyor. Boyunları belli değil, vücutlarının hatları örtülü, belli değil…başörtüleri omuzlarına dökülüyor. Boyunları belli değil, vücutlarının hatları örtülü, belli değil… Ne güzel! Çok yakışıyor, fevkalade güzel oluyor. Ne güzel! Çok yakışıyor, fevkalade güzel oluyor.

"Peki Taksim'de, plajda, Sarıyer'de, Bostancı'da, Adalar'da, Modalar'da gezenlerin süsleri?.." "Peki Taksim'de, plajda, Sarıyer'de, Bostancı'da, Adalar'da, Modalar'da gezenlerin süsleri?.."

Emin olun o süsler bizde iğrenme uyandırıyor.Emin olun o süsler bizde iğrenme uyandırıyor. Gayri İslâmî olan o giyimler, kuşamlar bizde bir hayranlık uyandırmıyor, bizde bir iğrenme uyandırıyor. Gayri İslâmî olan o giyimler, kuşamlar bizde bir hayranlık uyandırmıyor, bizde bir iğrenme uyandırıyor.

Eğer insanlar kendilerini beğendirmek istiyorlarsa Allah'a beğendirmeye çalışsınlar. Eğer insanlar kendilerini beğendirmek istiyorlarsa Allah'a beğendirmeye çalışsınlar.

Kendi yollarında dosdoğru yürüsünler, onu bunu taklit etmeye lüzum yok.Kendi yollarında dosdoğru yürüsünler, onu bunu taklit etmeye lüzum yok. Aslan gibi, herkes kendi yolunda şahsiyetli şahsiyetli yürüsün.Aslan gibi, herkes kendi yolunda şahsiyetli şahsiyetli yürüsün. "Biz müslümanlar böyle giyiniriz; bizim yaz kıyafetimiz budur, kış kıyafetimiz budur!" diyebilelim. "Biz müslümanlar böyle giyiniriz; bizim yaz kıyafetimiz budur, kış kıyafetimiz budur!" diyebilelim.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bir de biraz bu işlerle meşgul olan bir kimse olarak, âcizane tavsiye edelim:Bir de biraz bu işlerle meşgul olan bir kimse olarak, âcizane tavsiye edelim: Naylonlu sentetik malzemeyi az kullanın veya mümkünse kullanmayın!Naylonlu sentetik malzemeyi az kullanın veya mümkünse kullanmayın! Sentetik malzeme insanı çok terletiyor. Vücut hava almıyor. Sentetik malzeme insanı çok terletiyor. Vücut hava almıyor. Sade bir pamuklu kumaş, bir yünlü kumaş, has bir köylünün sade kumaşı, Sade bir pamuklu kumaş, bir yünlü kumaş, has bir köylünün sade kumaşı, Denizli'nin pamuklusu, Antalya'nın pamuklusu daha sıhhîdir. Denizli'nin pamuklusu, Antalya'nın pamuklusu daha sıhhîdir. Şile'nin sırf pamuktan yapılmış katıksız pamuk bezi çok daha sıhhîdir.Şile'nin sırf pamuktan yapılmış katıksız pamuk bezi çok daha sıhhîdir. O halis malzemeye, halis pamuğa, halis yüne rağbet edin. O halis malzemeye, halis pamuğa, halis yüne rağbet edin. Sentetik malzemenin çeşitli alerjiler yaptığını, çeşitli rahatsızlıklar yaptığınıSentetik malzemenin çeşitli alerjiler yaptığını, çeşitli rahatsızlıklar yaptığını ben biliyorum, size söylüyorum. ben biliyorum, size söylüyorum. Bilmeyenler varsa onların ütü tutmasına, güzel görünmesine,Bilmeyenler varsa onların ütü tutmasına, güzel görünmesine, renginin parlak olmasına aldırmayın; sıhhatinize bakın!renginin parlak olmasına aldırmayın; sıhhatinize bakın! Yarın öbür gün sırf giyimden dolayı [rahatsızlıklar başlar]. Yarın öbür gün sırf giyimden dolayı [rahatsızlıklar başlar].

Mesela naylon çorap çıktı, ondan sonra ayak arası kaşıntıları Türkiye çapında yayıldı. Neden? Mesela naylon çorap çıktı, ondan sonra ayak arası kaşıntıları Türkiye çapında yayıldı.

Neden?

Naylon çorap ayaklara hava aldırmıyor; ayakların arasındaki rutubete,Naylon çorap ayaklara hava aldırmıyor; ayakların arasındaki rutubete, mantarların mikropların yerleşmesine; "Gelin buraya yerleşin, tam vıcık vıcık,mantarların mikropların yerleşmesine; "Gelin buraya yerleşin, tam vıcık vıcık, burası size uygun bir yerdir…" diye davetiye çıkartıyor. Bütün müslümanların ayakları hasta! burası size uygun bir yerdir…" diye davetiye çıkartıyor. Bütün müslümanların ayakları hasta! Naylon giyen herkesin ayağı hasta! Neden? Malzeme doğru değil.Naylon giyen herkesin ayağı hasta!

Neden?

Malzeme doğru değil.
O malzemeyi kullanmamak lazım.O malzemeyi kullanmamak lazım. Gidip köyden halis yünden yapılmış köylü yün kumaşını almak ayağa daha sıhhatli. Gidip köyden halis yünden yapılmış köylü yün kumaşını almak ayağa daha sıhhatli.

Giyimlerinizde, ayakkabınızda, diğer eşyanızda tabii eşyalara,Giyimlerinizde, ayakkabınızda, diğer eşyanızda tabii eşyalara, tabii malzemeden yapılmış olmasına da çok itina edin!tabii malzemeden yapılmış olmasına da çok itina edin! Suni deriler, suni iplikler, naylonlar, perlonlar vs. çok zararlı şeyler. Suni deriler, suni iplikler, naylonlar, perlonlar vs. çok zararlı şeyler. Bunları öğrendik, bazısı hâlâ kullanmaya devam ediyor. Çok zararları var, kullanmayın! Bunları öğrendik, bazısı hâlâ kullanmaya devam ediyor. Çok zararları var, kullanmayın!

Demek ki mütevazı giyineceğiz, dikkatli, şahsiyetli giyineceğiz, İslâm'a yakışır tarzda giyineceğiz.Demek ki mütevazı giyineceğiz, dikkatli, şahsiyetli giyineceğiz, İslâm'a yakışır tarzda giyineceğiz. Bize ceket bile kısa geliyor, gömlek kısa geliyor. Bize ceket bile kısa geliyor, gömlek kısa geliyor. İnşaallah üst kıyafetlerimizi -çok hafif bir kıyafet de olsa- dizimize kadar uzun yaparsak rahat ederiz.İnşaallah üst kıyafetlerimizi -çok hafif bir kıyafet de olsa- dizimize kadar uzun yaparsak rahat ederiz. Pardösüye benzer uzunlukta olursa rahat ederiz. Böyle bir moda çıkartalım.Pardösüye benzer uzunlukta olursa rahat ederiz. Böyle bir moda çıkartalım. Bir de İslâm modası görsünler. Yapalım. Bir de İslâm modası görsünler. Yapalım.

Lâ be'se bi-ta'lîki'ta'vîzi mine'l-kur'âni kable nuzûli'l-belâi ve ba'de nüzûli'l-belâi. Lâ be'se bi-ta'lîki'ta'vîzi mine'l-kur'âni kable nuzûli'l-belâi ve ba'de nüzûli'l-belâi.

Hz. Aişe validemizden Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfi.Hz. Aişe validemizden Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diyor ki;

"Yazılı bir maddeyi asmakta, insanın vücuduna takmasında belanın başa gelmesinden sonra"Yazılı bir maddeyi asmakta, insanın vücuduna takmasında belanın başa gelmesinden sonra veya gelmesinden evvel takmakta bir beis yoktur!" veya gelmesinden evvel takmakta bir beis yoktur!"

Mâlum Kur'ân-ı Kerîm'den bazı âyetler yazılır. Onlar güzelce katlanır.Mâlum Kur'ân-ı Kerîm'den bazı âyetler yazılır. Onlar güzelce katlanır. Islanmasın, bozulmasın diye de bezle filan kaplanır, dikerler, asılır.Islanmasın, bozulmasın diye de bezle filan kaplanır, dikerler, asılır. İç çamaşırına çengelli iğneyle tutturulur filan. İç çamaşırına çengelli iğneyle tutturulur filan.

Peygamber Efendimiz; "Böyle şeylerin başa bela gelmesin, geldikten sonra da o geçsin diyePeygamber Efendimiz; "Böyle şeylerin başa bela gelmesin, geldikten sonra da o geçsin diye koruma mahiyetinde asılmasında, o bela defolsun gitsin diye koruma mahiyetinde asılmasında, o bela defolsun gitsin diye Kur'an âyetlerinden bir şey yazmakta bir beis yoktur!" buyurmuş. Neden? Kur'an âyetlerinden bir şey yazmakta bir beis yoktur!" buyurmuş.

Neden?

Kur'ân-ı Kerîm'e sevgi ve saygı ifade ediyor.Kur'ân-ı Kerîm'e sevgi ve saygı ifade ediyor. Allah'ın kelamının hasseleri, özellikleri olduğundan dolayıAllah'ın kelamının hasseleri, özellikleri olduğundan dolayı onun asılmasında gerçekten bir fayda var, onun için asılabilir. "Nasıl fayda var?" "Olur mu?" onun asılmasında gerçekten bir fayda var, onun için asılabilir.

"Nasıl fayda var?"

"Olur mu?"

"Buraya bir âyet asacaksın; şuradaki hastalığın, buradaki belan derdin geçecek…" "Buraya bir âyet asacaksın; şuradaki hastalığın, buradaki belan derdin geçecek…"

Hastalığı, belayı veren Allah olduğu için Allahu Teâlâ hazretleri onu oradan geçirtiyor! Hastalığı, belayı veren Allah olduğu için Allahu Teâlâ hazretleri onu oradan geçirtiyor!

Peygamber Efendimiz'in zamanında bunun böyle olduğunu gösteren,Peygamber Efendimiz'in zamanında bunun böyle olduğunu gösteren, ilgisiz gibi görünen şeylerin tesiri olduğuna bir hadîs-i şerîften delil: ilgisiz gibi görünen şeylerin tesiri olduğuna bir hadîs-i şerîften delil:

Sahâbe-i kirâmdan Allah hepsinden razı olsun radıyallahu anhüm ecmaîn, bir grup sefere gittiler.Sahâbe-i kirâmdan Allah hepsinden razı olsun radıyallahu anhüm ecmaîn, bir grup sefere gittiler. Çölde gittiler. Acıktılar, susadılar, yoruldular. Bir yere geldiler orada bir vaha gördüler.Çölde gittiler. Acıktılar, susadılar, yoruldular. Bir yere geldiler orada bir vaha gördüler. Bir kaç tane bedevi evi gördüler. Demek ki bir kabile orada duruyor.Bir kaç tane bedevi evi gördüler. Demek ki bir kabile orada duruyor. Yanına yanaştılar, su istediler, yiyecek istediler. Yoldalar ya; bakkal yok, kasap yok. Ne yapsınlar? Yanına yanaştılar, su istediler, yiyecek istediler. Yoldalar ya; bakkal yok, kasap yok.

Ne yapsınlar?

Şimdiki gibi şartlar gelişmiş değil. Onlar vermediler.Şimdiki gibi şartlar gelişmiş değil. Onlar vermediler. Bu mübarekler de köyün dışında kum tepelerine kıvrıldılar, aç susuz bîtap uzandılar.Bu mübarekler de köyün dışında kum tepelerine kıvrıldılar, aç susuz bîtap uzandılar. Geceleyin içerden bir kıyamet, bir gürültü, bağırtı, çığlık; bedevi köyünün içinden bir kıyamet.Geceleyin içerden bir kıyamet, bir gürültü, bağırtı, çığlık; bedevi köyünün içinden bir kıyamet. Bunlar kalktı, ne oldu, diye sordular. Oradan bir cariye geldi, bunlara soruyor: Bunlar kalktı, ne oldu, diye sordular. Oradan bir cariye geldi, bunlara soruyor:

"Zehirli yılan kabilemizin reisini ısırdı, şişmeye başladı, ölecek!"Zehirli yılan kabilemizin reisini ısırdı, şişmeye başladı, ölecek! İçinizde bunu tedavi edecek kimse var mı, içinizde bunu tedavi edecek bir kimse var mı?" İçinizde bunu tedavi edecek kimse var mı, içinizde bunu tedavi edecek bir kimse var mı?"

Sahabeden bir zât dedi ki; "Ben tedavi etmesini biliyorum." Kabile reisinin yanına gitti.Sahabeden bir zât dedi ki;

"Ben tedavi etmesini biliyorum."

Kabile reisinin yanına gitti.
Biraz sonra kabile reisinin rahatsızlığı geçti. Yılan, zehirli yılan! Biraz sonra kabile reisinin rahatsızlığı geçti. Yılan, zehirli yılan! Isırmış, adam şişmeye başlamış, ölecek! Fakat rahatsızlığı geçti!Isırmış, adam şişmeye başlamış, ölecek! Fakat rahatsızlığı geçti! Tabii o kabile ahalisi çok sevindiler. Onlara ne kadar koyun verdiler, süt içirdiler, su verdiler.Tabii o kabile ahalisi çok sevindiler. Onlara ne kadar koyun verdiler, süt içirdiler, su verdiler. İzzet ettiler, ikram verdiler. Ama o şahıs dedi ki; İzzet ettiler, ikram verdiler. Ama o şahıs dedi ki;

"Bunlara hiç dokunmayın, Resûlullah'a sormadan bunlara dokundurmam!" "Bunlara hiç dokunmayın, Resûlullah'a sormadan bunlara dokundurmam!"

Koyunları aldılar geldiler. Seyahatten dönüşlerinde Peygamber Efendimiz'in yanına vardılar. Dediler ki; Koyunları aldılar geldiler. Seyahatten dönüşlerinde Peygamber Efendimiz'in yanına vardılar. Dediler ki;

"Yâ Resûlallah, böyle böyle hadise oldu."Yâ Resûlallah, böyle böyle hadise oldu. Ben hastanın yanına gittim, hastaya Fatiha okudum, zehrin tesiri geçti!" Ben hastanın yanına gittim, hastaya Fatiha okudum, zehrin tesiri geçti!"

Fatiha okuyorsun; senin de bildiğin, benim de bildiğim, küçük çocukların da bildiği Fatiha sûresi.Fatiha okuyorsun; senin de bildiğin, benim de bildiğim, küçük çocukların da bildiği Fatiha sûresi. Onu okumuş, zehrin tesiri geçmiş! "Fatiha'nın ve Kur'ân-ı Kerîm'in böyle şifa hassesi vardır,Onu okumuş, zehrin tesiri geçmiş!

"Fatiha'nın ve Kur'ân-ı Kerîm'in böyle şifa hassesi vardır,
belaları def etme hassesi, gelecek belaları önleme hassesi vardır.belaları def etme hassesi, gelecek belaları önleme hassesi vardır. Onun için onları yazmakta beis yoktur!" diye Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş. Onun için onları yazmakta beis yoktur!" diye Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş.

Ama tabi her şeyin ölçüsü, hududu var.Ama tabi her şeyin ölçüsü, hududu var. Kimisi bu işi meslek ediyor, para almak için yapıyor, ondan sonra gayrimeşru şekiller oluyor.Kimisi bu işi meslek ediyor, para almak için yapıyor, ondan sonra gayrimeşru şekiller oluyor. Aç bakalım göğsünü, oraya şunu yazacağım bunu yazacağım, falan… Aç bakalım göğsünü, oraya şunu yazacağım bunu yazacağım, falan… Bu yasak tarafına, günah tarafına giriyor.Bu yasak tarafına, günah tarafına giriyor. Normal olan tarafını, o yazılan âyetin oraya asılmasındaNormal olan tarafını, o yazılan âyetin oraya asılmasında şer'an mahsur olmadığını Efendimiz burada bildirmiş oluyor. şer'an mahsur olmadığını Efendimiz burada bildirmiş oluyor.

Lâ birre efdale min birri ehli'l-kubûr ve lâ yesilü ehlü'l-kubûri illâ mü'minün. Lâ birre efdale min birri ehli'l-kubûr ve lâ yesilü ehlü'l-kubûri illâ mü'minün.

Câbir radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Câbir radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"İyiliğin, kabir ehline yapılan iyilikten daha faziletli olanı yoktur."İyiliğin, kabir ehline yapılan iyilikten daha faziletli olanı yoktur. En faziletlisi; mezardakilere, kabir ehline yapılan iyiliktir.En faziletlisi; mezardakilere, kabir ehline yapılan iyiliktir. Kabir ehline ziyareti ancak mü'min kul yapar. Sıla-i rahimi ancak mü'min kul yapar." Kabir ehline ziyareti ancak mü'min kul yapar. Sıla-i rahimi ancak mü'min kul yapar."

Birr: İki tane 'r' ile. Türkçe'deki "bir", "iki", "üç", "dört" dediğimiz gibi.Birr: İki tane 'r' ile. Türkçe'deki "bir", "iki", "üç", "dört" dediğimiz gibi. Ama burada 'r' harfi iki tane; 'birr', 'r' harfi iki tane. Arapça'da; "iyilik, ihsan, ikram" demek. Ama burada 'r' harfi iki tane; 'birr', 'r' harfi iki tane. Arapça'da; "iyilik, ihsan, ikram" demek.

Mesela birrü'l-vâlideyn, "ana babaya iyilik etmek" demek.Mesela birrü'l-vâlideyn, "ana babaya iyilik etmek" demek. Evlat ana babasına hürmet gösteriyorsa iyi evlatlık yapıyorsa bu berren bi-vâlideyhi; Evlat ana babasına hürmet gösteriyorsa iyi evlatlık yapıyorsa bu berren bi-vâlideyhi; "anasına babasına iyilik yapan, itaatli, has bir evlat" demek oluyor. "anasına babasına iyilik yapan, itaatli, has bir evlat" demek oluyor.

İyiliklerin çeşitleri çoktur. Ona yapılan iyilik, buna yapılan iyilik,İyiliklerin çeşitleri çoktur. Ona yapılan iyilik, buna yapılan iyilik, hocaya gösterilen hürmet veyahut o bana bir iyilik yapmıştır da ben onun için ona bir iyilik yapıyorumdur… hocaya gösterilen hürmet veyahut o bana bir iyilik yapmıştır da ben onun için ona bir iyilik yapıyorumdur…

Ama insan öldü mü, artık başkalarının ondan ümidi kalmıyor. Ama insan öldü mü, artık başkalarının ondan ümidi kalmıyor.

"Ölmüş, bu şahıs kara toprağın altına girmiş, ne olacak?.." diye "Ölmüş, bu şahıs kara toprağın altına girmiş, ne olacak?.." diye o zaman insan ona karşı vazifelerini, "Artık ölmüş gitmiş, o zaman insan ona karşı vazifelerini, "Artık ölmüş gitmiş, ben işime bakayım." falan diye yapmaz, yapmayabilir.Ama iyi insan, şahsiyetli,ben işime bakayım." falan diye yapmaz, yapmayabilir.Ama iyi insan, şahsiyetli, vefalı, karakterli insan ölmüş olana da vazifesini yapar.vefalı, karakterli insan ölmüş olana da vazifesini yapar. Evet, öldü gitti ama seninle ahbaplığı vardı, yakınlığı, sevgisi, akrabalığı, dostluğu vardı. Evet, öldü gitti ama seninle ahbaplığı vardı, yakınlığı, sevgisi, akrabalığı, dostluğu vardı. O ölünce kesilmez ki! Öldü, dünya hayatından çekildi. O ölünce kesilmez ki!

Öldü, dünya hayatından çekildi.
Ruhu bâki âhiret âleminde! Sen onu ziyaret edersin, belki senin ziyaretine muhtaçtır. Ruhu bâki âhiret âleminde! Sen onu ziyaret edersin, belki senin ziyaretine muhtaçtır. Belki senin Fatiha'na muhtaçtır, boyun büküp de senin bir Fatiha okumanı bekliyordur.Belki senin Fatiha'na muhtaçtır, boyun büküp de senin bir Fatiha okumanı bekliyordur. Onun için onu ziyaret edersin, o ziyaretinden onlar memnun olur,Onun için onu ziyaret edersin, o ziyaretinden onlar memnun olur, onlara yaptığın selamdan ve duadan onlar istifade eder.onlara yaptığın selamdan ve duadan onlar istifade eder. Onlar namına Allahu Teâlâ hazretlerinden istediğin şeyden onlar menfaat bulur. Onlar namına Allahu Teâlâ hazretlerinden istediğin şeyden onlar menfaat bulur. O bakımdan bu vefalılığı göstermesi lazım. O bakımdan bu vefalılığı göstermesi lazım.

"Canım ben mezarlığa gitmekten biraz soğuk hisler duyuyorum…" "Canım ben mezarlığa gitmekten biraz soğuk hisler duyuyorum…"

İnsan boğaza gitmeyi ister, Çamlıca'ya, gezme yerine gitmeyi ister deİnsan boğaza gitmeyi ister, Çamlıca'ya, gezme yerine gitmeyi ister de kabre gelince gitmek istemez. Ama bilhassa Cuma günleri kabir ziyareti çok sevaplıdır. kabre gelince gitmek istemez. Ama bilhassa Cuma günleri kabir ziyareti çok sevaplıdır. Fırsat buldu mu bu kabirleri ziyaret etmeli. Çünkü Peygamber Efendimiz; Fırsat buldu mu bu kabirleri ziyaret etmeli. Çünkü Peygamber Efendimiz;

"İyiliğin en faziletlisi, kabir ehline olan vefalılık ve iyiliktir!" diye bildiriyor."İyiliğin en faziletlisi, kabir ehline olan vefalılık ve iyiliktir!" diye bildiriyor. Ve arkasından da ekliyor: "Kabir ehline ziyareti ancak hakiki mü'minler yapar!" Ve arkasından da ekliyor:

"Kabir ehline ziyareti ancak hakiki mü'minler yapar!"

Gevşek insanların işi değil; vefalı, hakiki, has mü'minlerin işi.Gevşek insanların işi değil; vefalı, hakiki, has mü'minlerin işi. Onun için bir gün gelip bizim de öleceğimizi, bizim de kabirde boynumuzun büküleceğini, Onun için bir gün gelip bizim de öleceğimizi, bizim de kabirde boynumuzun büküleceğini, bizim de arkamızdakilerden dua bekleyeceğimizi [düşünelim]. "Ya bizim şu oğlan nerelerde kaldı? bizim de arkamızdakilerden dua bekleyeceğimizi [düşünelim].

"Ya bizim şu oğlan nerelerde kaldı?
Aylardır mezarıma uğramaz. Şu bizim kız nerelerde kaldı? Hiç ruhuma Kur'ân-ı Kerîm okumaz.Aylardır mezarıma uğramaz. Şu bizim kız nerelerde kaldı? Hiç ruhuma Kur'ân-ı Kerîm okumaz. Şu bizim akraba, bizim hanım, bizim bey nerede kaldı?.." filan diye onlar kim bilir neler söylüyorlardır? Şu bizim akraba, bizim hanım, bizim bey nerede kaldı?.." filan diye onlar kim bilir neler söylüyorlardır?

Biz de söyleyecek duruma düşebiliriz. Bu dünya etme bulma dünyasıdır.Biz de söyleyecek duruma düşebiliriz. Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Sen kendinden öncekilere bu vefayı göstermezsen sana da o vefayı evlatların göstermez!Sen kendinden öncekilere bu vefayı göstermezsen sana da o vefayı evlatların göstermez! Sen göstereceksin, hem onları da öyle yetiştireceksin kiSen göstereceksin, hem onları da öyle yetiştireceksin ki senden ve senin vefatından sonra da onların faydası sana gelsin. senden ve senin vefatından sonra da onların faydası sana gelsin.

O hâlde dirilere karşı hürmetimizi yaptığımız gibi ölmüş olanlara karşı da hürmetimizi,O hâlde dirilere karşı hürmetimizi yaptığımız gibi ölmüş olanlara karşı da hürmetimizi, ziyaretimizi yapacağız. Ama İslâm'ın âdabı unutulduğundan bu, bu devirde az yapılıyor.ziyaretimizi yapacağız. Ama İslâm'ın âdabı unutulduğundan bu, bu devirde az yapılıyor. Hâlbuki eskiden bayramlarda bile ilk iş; elbiseleri giydi mi evdeki ilk bayramlaşmadan sonraHâlbuki eskiden bayramlarda bile ilk iş; elbiseleri giydi mi evdeki ilk bayramlaşmadan sonra hemen çoluk çocuk ellerini tutarlar, kabre giderler, büyüklerini ziyaret ederlerdi.hemen çoluk çocuk ellerini tutarlar, kabre giderler, büyüklerini ziyaret ederlerdi. Bayramlarda bile ilk iş oydu. Cuma günleri, fırsat günleri, tatil günleri bu ziyaretleri yapın,Bayramlarda bile ilk iş oydu. Cuma günleri, fırsat günleri, tatil günleri bu ziyaretleri yapın, o kabir ehlini sevindirin. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; o kabir ehlini sevindirin. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Bazı insanlar kabre günahlarla girer. Hataları günahları kusurları çoktur, öyle defnedilir."Bazı insanlar kabre günahlarla girer. Hataları günahları kusurları çoktur, öyle defnedilir. Ama ba's olunurken hiç üzerinde günah kalmamış olarak ba's olunur…" Neden? Ama ba's olunurken hiç üzerinde günah kalmamış olarak ba's olunur…"

Neden?

Gelen dua etti, giden dua etti, ruhuna hayırlar yaptılar, sadakalar dağıttılar,Gelen dua etti, giden dua etti, ruhuna hayırlar yaptılar, sadakalar dağıttılar, sadaka-i câriyeler tesis ettiler, çeşmeler yaptırdılar…sadaka-i câriyeler tesis ettiler, çeşmeler yaptırdılar… Onların sevapları onlara gide gide, onların günahlarını telafi ede ede, Onların sevapları onlara gide gide, onların günahlarını telafi ede ede, kabre suçlu günahlı boyundan büyük dertlere uğramış olarak girdi kabre suçlu günahlı boyundan büyük dertlere uğramış olarak girdi ama kabirden kalkarken hiçbir şey kalmadı oluyor. Onun için kabir ehlini unutmayalım. ama kabirden kalkarken hiçbir şey kalmadı oluyor.

Onun için kabir ehlini unutmayalım.
Ölümü unutmayalım. Ölümü ölümün pençesine yakalanmış dostları unutmayalım.Ölümü unutmayalım. Ölümü ölümün pençesine yakalanmış dostları unutmayalım. Vefalılığın en güzeli budur. Çünkü bunda hiç başka menfaat yok. Sırf mü'minin yapacağı bir şeydir. Vefalılığın en güzeli budur. Çünkü bunda hiç başka menfaat yok. Sırf mü'minin yapacağı bir şeydir.

Lâ te'tü'l-büyûte min ebvâbihâ velâkin îtûhâ min cevânibihâLâ te'tü'l-büyûte min ebvâbihâ velâkin îtûhâ min cevânibihâ feste'zinû fe in ezine leküm fedhulû ve illâ ferciû. Ezine leküm demiş, üzine olsa daha çok yakışır.feste'zinû fe in ezine leküm fedhulû ve illâ ferciû.

Ezine leküm demiş, üzine olsa daha çok yakışır.
Arapça'sını takip eden kardeşlerimiz öyle hareket etseler uygun olur. Arapça'sını takip eden kardeşlerimiz öyle hareket etseler uygun olur.

Bu hadîs-i şerîf bir evi ziyaretin, bir evin kapısının çalınmasının,Bu hadîs-i şerîf bir evi ziyaretin, bir evin kapısının çalınmasının, yoklanmasının usulünü öğreten bir hadisi şerif. Efendimiz buyuruyor ki; yoklanmasının usulünü öğreten bir hadisi şerif. Efendimiz buyuruyor ki;

Lâ te'tü'l-büyûte min ebvâbihâ. "Evlere kapılarından gitmeyin.Lâ te'tü'l-büyûte min ebvâbihâ. "Evlere kapılarından gitmeyin. Dik doğru, kapıya doğru gitmeyin. Dik, doğru kapısına doğru gitmeyin."Dik doğru, kapıya doğru gitmeyin. Dik, doğru kapısına doğru gitmeyin." Velâkin îtûhâ min cevânibihâ. "Yandan yandan gidin, yan taraftan gidin." Feste'zinû. "İzin isteyin." Velâkin îtûhâ min cevânibihâ. "Yandan yandan gidin, yan taraftan gidin." Feste'zinû. "İzin isteyin."

"Orada kimse yok mu? İçeri gelebilir miyim?"Orada kimse yok mu? İçeri gelebilir miyim? Ben falancayım, evde kimse var mı?.." falan diye seslenerek izin isteyin. Ben falancayım, evde kimse var mı?.." falan diye seslenerek izin isteyin.

Peygamber Efendimiz; "İçerdekiler; 'Gel, gir.' derse girersiniz.Peygamber Efendimiz; "İçerdekiler; 'Gel, gir.' derse girersiniz. 'Yok, girme, durum müsait değil!' derse dönersiniz." diyor. 'Yok, girme, durum müsait değil!' derse dönersiniz." diyor.

Allah Allah, buna ne lüzum var, diye hatırınıza gelebilir,Allah Allah, buna ne lüzum var, diye hatırınıza gelebilir, bu hadîs-i şerîfi belki anlayamayabilirsiniz, anlatıvereyim: bu hadîs-i şerîfi belki anlayamayabilirsiniz, anlatıvereyim:

O devirde pencere yok, cam yok! Arabistan'da camı nereden bulsunlar? O devirde pencere yok, cam yok!

Arabistan'da camı nereden bulsunlar?

Bir hurmayla karın doyurmaktan aciz, orası yoksulluk diyarı. Cam yok, kapı yok, doğrama yok, ağaç az… Bir hurmayla karın doyurmaktan aciz, orası yoksulluk diyarı. Cam yok, kapı yok, doğrama yok, ağaç az…

Evler nasıl oluyor? Hurma dallarından vs. üstü örtülüyor, çamurla sıvanıyor filan.Evler nasıl oluyor?

Hurma dallarından vs. üstü örtülüyor, çamurla sıvanıyor filan.
Kapı yerine bir örtü asılıyor. Belki hurma dallarından örülmüş bir hasır asılıyor. Kilit yok! Kapı yerine bir örtü asılıyor. Belki hurma dallarından örülmüş bir hasır asılıyor. Kilit yok!

Demiri nereden bulacak, anahtarı nereden bulacak?.. Demiri nereden bulacak, anahtarı nereden bulacak?..

Kilitli olan evler vardır da umumiyetle ahalininKilitli olan evler vardır da umumiyetle ahalinin normal durumunda belki kapısına asacak bir şeyi bile yok. Bir kapı yeri var, içeriye baksan görünür.normal durumunda belki kapısına asacak bir şeyi bile yok. Bir kapı yeri var, içeriye baksan görünür. Bir cam yeri var, baksan perde yok, görünür. Anlayın.Bir cam yeri var, baksan perde yok, görünür. Anlayın. Hani diyelim ki dağdaki çobanların sığınak yeri gibi. Hani diyelim ki dağdaki çobanların sığınak yeri gibi.

Orada pencere var mıdır, kapı var mıdır, perde var mıdır?.. Yoktur.Orada pencere var mıdır, kapı var mıdır, perde var mıdır?..

Yoktur.
İstersen hüngürdeyip içeriye girebilirsin. Ama Peygamber Efendimiz diyor ki; "Dosdoğru gitmeyin!" İstersen hüngürdeyip içeriye girebilirsin. Ama Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Dosdoğru gitmeyin!"

Kapıya doğru yürüyüp gittiğin zaman kapıda da bir şey yoksa içerisini görürsün.Kapıya doğru yürüyüp gittiğin zaman kapıda da bir şey yoksa içerisini görürsün. Kadın varsa kadını görürsün. Yatıyorsa görürsün. Bir iş yapıyorsa, çömelmişse, oturmuşsa görünür.Kadın varsa kadını görürsün. Yatıyorsa görürsün. Bir iş yapıyorsa, çömelmişse, oturmuşsa görünür. Oradan girme, yandan gir, diyor.Oradan girme, yandan gir, diyor. Doğrudan doğruya gözünün bir yere çarpmayacağı bir şekilde yandan gir, yandan yanaş.Doğrudan doğruya gözünün bir yere çarpmayacağı bir şekilde yandan gir, yandan yanaş. Seslen, izin verirlerse gir; izin vermezlerse dön! Seslen, izin verirlerse gir; izin vermezlerse dön!

Bizim bu zamanda izin istemeyi herkes kabul eder de hele izin istendiği hâlde verilmediği,Bizim bu zamanda izin istemeyi herkes kabul eder de hele izin istendiği hâlde verilmediği, dönüldüğü zaman seyreyle sen gümbürtüyü! dönüldüğü zaman seyreyle sen gümbürtüyü!

"Durum müsait değil, kusura bakma, alamayacağım…" dedi mi tamam, ahbaplık bitti! "Durum müsait değil, kusura bakma, alamayacağım…" dedi mi tamam, ahbaplık bitti!

O yok! Çünkü gerçekten durumu müsait olmayabilir. İslâm'da ona darılmaca yok! O yok! Çünkü gerçekten durumu müsait olmayabilir. İslâm'da ona darılmaca yok!

"Kusura bakmayın, durum pek müsait değil, bir başka zaman bekleyelim…" dediği zaman,"Kusura bakmayın, durum pek müsait değil, bir başka zaman bekleyelim…" dediği zaman, "Peki." deyip hemen dönecek. Ve in kîle lekümürciû ferciû. "Peki." deyip hemen dönecek.

Ve in kîle lekümürciû ferciû.

"Eğer size dön geriye denilirse dönün!" diye Kur'ân-ı Kerîm'de de"Eğer size dön geriye denilirse dönün!" diye Kur'ân-ı Kerîm'de de bir başka vesileyle bu edep, bu terbiye geçiyor. Biz bugün ne yapacağız? bir başka vesileyle bu edep, bu terbiye geçiyor.

Biz bugün ne yapacağız?

Bugün bir tahta kapı vardır bir de üstüne eskiden hırsızlar çok oluyor diye demir kapılar yapılmıştır.Bugün bir tahta kapı vardır bir de üstüne eskiden hırsızlar çok oluyor diye demir kapılar yapılmıştır. Apartman daireleri bile maşallah çifte kilitler, çifte anahtarlar, içinden dışından zırhlı kapılar filan. Apartman daireleri bile maşallah çifte kilitler, çifte anahtarlar, içinden dışından zırhlı kapılar filan.

Ne yapsın? Millet anarşi devri geçirdi, kapı üstüne kapı yaptılar.Ne yapsın?

Millet anarşi devri geçirdi, kapı üstüne kapı yaptılar.
Bizim Ankara'daki camimizde baktık, hırsızlar halıları çaldı.Bizim Ankara'daki camimizde baktık, hırsızlar halıları çaldı. Bu sefer kapının üstünü demir kaplattık, baktık; onu da deldiler. Bu sefer kapının üstünü demir kaplattık, baktık; onu da deldiler. Üstüne bu sefer saçtan ikinci bir kapı yaptık. Ahlâkın bozulması bu devirde tedbirleri artırtıyor.Üstüne bu sefer saçtan ikinci bir kapı yaptık.

Ahlâkın bozulması bu devirde tedbirleri artırtıyor.
Onun için; "Doğru gitsen ne olur, eğri gitsen ne olur? Her tarafı kapalı!" diyebilirsiniz. Hayır! Onun için; "Doğru gitsen ne olur, eğri gitsen ne olur? Her tarafı kapalı!" diyebilirsiniz.

Hayır!

Bu gün de bir aileye gittiğiniz zaman, kapıyı çaldığınız, zili çaldığınız zamanBu gün de bir aileye gittiğiniz zaman, kapıyı çaldığınız, zili çaldığınız zaman doğrudan doğruya kapıya dönük durmayın!doğrudan doğruya kapıya dönük durmayın! Doğrudan kapının karşısında kapıya dönük durmayın! Yan dönün!Doğrudan kapının karşısında kapıya dönük durmayın! Yan dönün! Hatta karşı dairenin kapısına bakıyormuş gibi,Hatta karşı dairenin kapısına bakıyormuş gibi, başka bir şeye bakıyormuş gibi arkanız dönük olsun.başka bir şeye bakıyormuş gibi arkanız dönük olsun. Çünkü birden kadın açıverir, üstünde ev kıyafeti vardır, mesela mahrem yerleri görülebilir.Çünkü birden kadın açıverir, üstünde ev kıyafeti vardır, mesela mahrem yerleri görülebilir. Öyle bir durum olabilir diye doğrudan kapıya bakmayın. Öyle bir durum olabilir diye doğrudan kapıya bakmayın.

Müslüman kadın kapıyı ihtiyatsız açmaz ama bazen öyle işler oluyor ki acayip!Müslüman kadın kapıyı ihtiyatsız açmaz ama bazen öyle işler oluyor ki acayip! Mesela az önce kocası ekmek alacağım diye aşağıya inmiş oluyor. Az önce bakkala indi. Mesela az önce kocası ekmek alacağım diye aşağıya inmiş oluyor. Az önce bakkala indi. Hemen o sırada da ötekisi çıkıyor, zili çalıyor. Kocam geldi diye kapıyı açmaya gidiyor. Hemen o sırada da ötekisi çıkıyor, zili çalıyor. Kocam geldi diye kapıyı açmaya gidiyor. Hâlbuki üstünde ev kıyafeti var. Ne bileyim, pişmanlık oluyor. Hâlbuki üstünde ev kıyafeti var. Ne bileyim, pişmanlık oluyor.

Evet, kadın başörtülü olsa kapıyı hiç açmasa; o da kapının arkasında saklı olsa,Evet, kadın başörtülü olsa kapıyı hiç açmasa; o da kapının arkasında saklı olsa, ilk önce "Kim o?" diye sorsa, ama kendisini bazen sormayacak kadar ilk önce "Kim o?" diye sorsa, ama kendisini bazen sormayacak kadar sanki geleni tanıyormuş falan sanıyor. Böyle durum olabiliyor. sanki geleni tanıyormuş falan sanıyor. Böyle durum olabiliyor.

Onun için kapıyı çaldınız mı kapının karşısına heykel gibi dik oraya bakıp durmayacaksınız.Onun için kapıyı çaldınız mı kapının karşısına heykel gibi dik oraya bakıp durmayacaksınız. Yan döneceksiniz veya arkanız dönük olacak. Kapı açıldığı zaman; Yan döneceksiniz veya arkanız dönük olacak. Kapı açıldığı zaman;

"Mehmet Bey evde mi? Ahmet Bey evde mi? Hasan Bey'i görebilir miyim?.." filan denecek. "Mehmet Bey evde mi? Ahmet Bey evde mi? Hasan Bey'i görebilir miyim?.." filan denecek.

"Yok." diyebilir. Veyahut "Durum müsait değil." derse çıkılacak gidilecek. Usul, edep budur. "Yok." diyebilir. Veyahut "Durum müsait değil." derse çıkılacak gidilecek. Usul, edep budur.

Suudi Arabistan'da o devri, sıcağı düşünün. Evin içine girmiştir, örtülerini açmıştır.Suudi Arabistan'da o devri, sıcağı düşünün. Evin içine girmiştir, örtülerini açmıştır. Serinlemekle meşguldür, yatmıştır filan. Kapı pencere yok, ona böyle öğretmiş.Serinlemekle meşguldür, yatmıştır filan. Kapı pencere yok, ona böyle öğretmiş. Bize de bu devirde böyle yapmak gerekir. Bize de bu devirde böyle yapmak gerekir.

Lâ te'huzû's-sadakate illâ min hâzihi'l-erbaati eş-şâiri ve'l-hinta ve'z-zebîbi ve't-temri. Lâ te'huzû's-sadakate illâ min hâzihi'l-erbaati eş-şâiri ve'l-hinta ve'z-zebîbi ve't-temri.

"Sadaka-i fıtrı, öşürü, şunlardan başkasından almayın:"Sadaka-i fıtrı, öşürü, şunlardan başkasından almayın: Arpadan, buğdaydan, üzümden ve hurmadan!" diye Efendimiz bildirmiş. Arpadan, buğdaydan, üzümden ve hurmadan!" diye Efendimiz bildirmiş.

Bizim müftülüklerde arpadan olursa şu miktar, buğdaydan olursa şu kadar gram,Bizim müftülüklerde arpadan olursa şu miktar, buğdaydan olursa şu kadar gram, hesabını, para karşılığını verecek olursan şu kadar lira, kuru üzümden şu kadar, hesabını, para karşılığını verecek olursan şu kadar lira, kuru üzümden şu kadar, birinci sınıf hurmadan şu kadar, ikinci sınıf hurmadan bu kadar diye cetvel veriyorlar.birinci sınıf hurmadan şu kadar, ikinci sınıf hurmadan bu kadar diye cetvel veriyorlar. Bu hadîs-i şerîfte bu malzemeyi bildiriyor. Bu hadîs-i şerîfte bu malzemeyi bildiriyor.

Lâ te'huzü't-dînâre bi'd-dînâreyni vele'd-dirheme bi'd-dirhemeyniLâ te'huzü't-dînâre bi'd-dînâreyni vele'd-dirheme bi'd-dirhemeyni vele's-sâa bi's-sâayni innî ehâfu aleykümü'r-ribâ. vele's-sâa bi's-sâayni innî ehâfu aleykümü'r-ribâ.

Peygamber Efendimiz İbn Ömer radıyallahu anhümâ'nın rivayet ettiğine göre buyurdu ki; Peygamber Efendimiz İbn Ömer radıyallahu anhümâ'nın rivayet ettiğine göre buyurdu ki;

"Bir dinarı iki dinar karşılığında almayın. Bir dirhemi iki dirhem karşılığında almayın."Bir dinarı iki dinar karşılığında almayın. Bir dirhemi iki dirhem karşılığında almayın. Bir sa' miktarı iki sa' miktarıyla almayın. Faiz olmasından korkuyorum!" Bu neden olurdu? Bir sa' miktarı iki sa' miktarıyla almayın. Faiz olmasından korkuyorum!"

Bu neden olurdu?

Eskiden dinarlar, dirhemler elden geçe geçe aşınır, küçülür, ufalanırdı.Eskiden dinarlar, dirhemler elden geçe geçe aşınır, küçülür, ufalanırdı. Şimdi darphanelerimiz var, modern makinelerimiz var, tıkır tıkır tıkır tıkır muntazam para basıyor.Şimdi darphanelerimiz var, modern makinelerimiz var, tıkır tıkır tıkır tıkır muntazam para basıyor. Eski paraları müzelerde bir görseniz…Eski paraları müzelerde bir görseniz… Bana üstündeki yazıları okutmak için getiriyorlar, Allah Allah her birisi ayrı kesilmiş.Bana üstündeki yazıları okutmak için getiriyorlar, Allah Allah her birisi ayrı kesilmiş. Üst üste koysan şekilleri birbirine hiç uymuyor.Üst üste koysan şekilleri birbirine hiç uymuyor. Elden ele dolaşa dolaşa kimisi büyük oluyor kimisi küçük oluyor, kimisi silik oluyor kimisi aşınmış oluyor. Elden ele dolaşa dolaşa kimisi büyük oluyor kimisi küçük oluyor, kimisi silik oluyor kimisi aşınmış oluyor.

O zaman; "Ben şu iki kötüyü vereyim, sen şu bir iyiyi bana ver." tarzında, aynı cins şeyin;O zaman; "Ben şu iki kötüyü vereyim, sen şu bir iyiyi bana ver." tarzında, aynı cins şeyin; kötü iki tanesini vererek iyi bir tanesini almak şekli faiz oluyor. kötü iki tanesini vererek iyi bir tanesini almak şekli faiz oluyor. Bu cinsleri müttehit olan şeyleri aynı miktarda almak vermek lazım.Bu cinsleri müttehit olan şeyleri aynı miktarda almak vermek lazım. Miktar farklı olduğu zaman ribe'l-fadl olur. Onun için Peygamber Efendimiz yasaklıyor. Miktar farklı olduğu zaman ribe'l-fadl olur. Onun için Peygamber Efendimiz yasaklıyor.

Bunu hurmada falan yaparlarmış. Bunu hurmada falan yaparlarmış.

"Al şu iki kilo kötü hurmayı; ver bir kilo şu iyi hurmayı, bu daha lezzetli…" filan diye"Al şu iki kilo kötü hurmayı; ver bir kilo şu iyi hurmayı, bu daha lezzetli…" filan diye değiştirme yaparlarmış. Peygamber Efendimiz bunu da yasaklıyor. Peki, nasıl yapacağız? değiştirme yaparlarmış. Peygamber Efendimiz bunu da yasaklıyor.

Peki, nasıl yapacağız?

Hurmayı sat, bu hurmayı şu kadara sat! Öteki hurmadan şu fiyata al, istediğin kadar al. Hurmayı sat, bu hurmayı şu kadara sat! Öteki hurmadan şu fiyata al, istediğin kadar al.

"Malı aynı cins malla değiştirmek faiz olur! Paraya değiştirirsin, parayla alırsın hallolur." diye"Malı aynı cins malla değiştirmek faiz olur! Paraya değiştirirsin, parayla alırsın hallolur." diye Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi böyle! Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi böyle!

Lâ te'huzû min harezâti enfesi'n-nâsi şey'en hâzi'ş-şârife ve'l-bekrü ve zevâtü'l-aybi. Lâ te'huzû min harezâti enfesi'n-nâsi şey'en hâzi'ş-şârife ve'l-bekrü ve zevâtü'l-aybi.

Peygamber Efendimiz'in zamanında zekâtları toplayan memurlar giderlerdi.Peygamber Efendimiz'in zamanında zekâtları toplayan memurlar giderlerdi. Onlara bu hadîs-i şerîfteki tavsiye: Onlara bu hadîs-i şerîfteki tavsiye:

"İnsanların en nefsinin sakındığı -enfüs de okunabilir,"İnsanların en nefsinin sakındığı -enfüs de okunabilir, min harezâti enfesi'n-nâsi- insanların nefislerinin gözünün bebeği gibi bakıp kolladığı şeyleri almayın!" min harezâti enfesi'n-nâsi- insanların nefislerinin gözünün bebeği gibi bakıp kolladığı şeyleri almayın!"

Zekât değerlerinden zekât alacak. Adamın sürüsünden zekât değerlerini alacak,Zekât değerlerinden zekât alacak. Adamın sürüsünden zekât değerlerini alacak, koyun sürüsünden koyunları alacak veya mahsulünden hurmasını şusunu busunu alacak.koyun sürüsünden koyunları alacak veya mahsulünden hurmasını şusunu busunu alacak. Tam adamın üzerine titrediği en güzel yere gidip "Ver bakalım o zekâtı!" diye öylesine almayın.Tam adamın üzerine titrediği en güzel yere gidip "Ver bakalım o zekâtı!" diye öylesine almayın. Tam canının titrediği şeyden almayın. Ya nasılını alın? Tam canının titrediği şeyden almayın.

Ya nasılını alın?

Ayıplısını alın, yaşlısını, gencini alın; tam ona yarayacağı değil de rahatlıkla vereceği cinsten alın! Ayıplısını alın, yaşlısını, gencini alın; tam ona yarayacağı değil de rahatlıkla vereceği cinsten alın!

"Seçip seçip de iyilerini alıp kötülerini ona bırakmayın!" diye zekât toplayıcı,"Seçip seçip de iyilerini alıp kötülerini ona bırakmayın!" diye zekât toplayıcı, zekâtları teslim alıcı memurlara tavsiye olmuş oluyor. Lâ te'temmü bi-nâimin ve lâ mütehaddisin. zekâtları teslim alıcı memurlara tavsiye olmuş oluyor.

Lâ te'temmü bi-nâimin ve lâ mütehaddisin.

"Uyuyana veya konuşana imamlık yapmayın!" "Uyuyana veya konuşana imamlık yapmayın!"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in; "Uyuyana veya konuşana imamlık yapmayın!" diye tavsiyesi var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in; "Uyuyana veya konuşana imamlık yapmayın!" diye tavsiyesi var.

Bir insan ön tarafa geçecek, arkadakiler ona uyacak. Beraber cemaatle namaz kılacaklar.Bir insan ön tarafa geçecek, arkadakiler ona uyacak. Beraber cemaatle namaz kılacaklar. Bu, namazın usulüyle ilgili bir şey. Tam cemaat olmaya hazır olmamış, tam imama uymuyor, Bu, namazın usulüyle ilgili bir şey. Tam cemaat olmaya hazır olmamış, tam imama uymuyor, uykusu var. Biraz uyusun, uykusunu alsın, o tarzda olsun. Veyahut konuşuyor.uykusu var. Biraz uyusun, uykusunu alsın, o tarzda olsun. Veyahut konuşuyor. Tavsiyesi: "Bu tipten insanlara imamlık yapmayın!" Tavsiyesi: "Bu tipten insanlara imamlık yapmayın!"

Lâ büdde li'n-nâsi min imâretin berretin ev fâciretin fe emme'l-berretü fe ta'dilü fi'l-kasmiLâ büdde li'n-nâsi min imâretin berretin ev fâciretin fe emme'l-berretü fe ta'dilü fi'l-kasmi ve taksimu beyneküm fey'eküm bi's-seviyyeti ve emme'l-fâciratü fe yübtelâ fîhe'l-mü'minüve taksimu beyneküm fey'eküm bi's-seviyyeti ve emme'l-fâciratü fe yübtelâ fîhe'l-mü'minü vele'l-imâretü'l-fâciretü hayrün mine'l-harci kîle yâ Resûllalahi veme'l-harcu kâle'l-katlu ve'l-kezibu. vele'l-imâretü'l-fâciretü hayrün mine'l-harci kîle yâ Resûllalahi veme'l-harcu kâle'l-katlu ve'l-kezibu.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz devlet sisteminin, Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz devlet sisteminin, siyasî nizamın mevcudiyetinin gerekli olduğunu söylüyor. Nasıl söylüyor? siyasî nizamın mevcudiyetinin gerekli olduğunu söylüyor.

Nasıl söylüyor?

Lâ büdde li'n-nâsi min imâretin.Lâ büdde li'n-nâsi min imâretin. "İnsanların mutlaka bir emirliğinin, bir siyasî teşkilatlarının olması mecburidir, şarttır." "İnsanların mutlaka bir emirliğinin, bir siyasî teşkilatlarının olması mecburidir, şarttır."

Lâ büdde; "zaruri, çare yok, mutlaka olması lazım" demek. Lâ büdde; "zaruri, çare yok, mutlaka olması lazım" demek.

Mutlaka insanların bir siyasî teşekkülü, bir emirlik sistemi, bir politik mekanizması olmalı. Mutlaka insanların bir siyasî teşekkülü, bir emirlik sistemi, bir politik mekanizması olmalı.

Berretin ev fâciretin. "İster iyi bir idare olsun ister kaypak,Berretin ev fâciretin. "İster iyi bir idare olsun ister kaypak, kötü bir idare olsun bir idare olması iyidir."Fe emme'l-berretü fe ta'dilü fi'l-kasmi.kötü bir idare olsun bir idare olması iyidir."Fe emme'l-berretü fe ta'dilü fi'l-kasmi. "Eğer siyasî idare iyi olursa"Eğer siyasî idare iyi olursa adaleti olursa taksimatta adalet eder." Berre, burada "iyi, adaletli" mânasında. adaleti olursa taksimatta adalet eder."

Berre, burada "iyi, adaletli" mânasında.

Harbe gidilmiş, düşmanla savaşılmış, mallar alınmış, gaziler arasında taksim edilecek.Harbe gidilmiş, düşmanla savaşılmış, mallar alınmış, gaziler arasında taksim edilecek. Emirlik olduğu zaman, bir siyasî otorite olduğu zaman bu taksimat muntazam olur.Emirlik olduğu zaman, bir siyasî otorite olduğu zaman bu taksimat muntazam olur. Otorite var başıbozukluk yok.Otorite var başıbozukluk yok. Pazısı kuvvetli olan iyi şeyleri alıyor, ötekilere vermiyor filan gibi durum olmaz, adaletsizlik olmaz. Pazısı kuvvetli olan iyi şeyleri alıyor, ötekilere vermiyor filan gibi durum olmaz, adaletsizlik olmaz.

Ve taksimu beyneküm fey'eküm bi's-seviyyeti.Ve taksimu beyneküm fey'eküm bi's-seviyyeti. "Bir politik mekanizma olursa kazandığınız ganimetleri eşit olarak taksim eder."Bir politik mekanizma olursa kazandığınız ganimetleri eşit olarak taksim eder. Böyle bir emirlik sistemi olmalı, çare yok!" Böyle bir emirlik sistemi olmalı, çare yok!"

Tabii müslümanlar muhtelif yerlere seferler tayin ediyorlar, hudutlarda küçük çarpışmalar filan oluyor.Tabii müslümanlar muhtelif yerlere seferler tayin ediyorlar, hudutlarda küçük çarpışmalar filan oluyor. O zamanın şartları ve hukukî durumu şimdiki gibi değil.O zamanın şartları ve hukukî durumu şimdiki gibi değil. O zamanlarda bunlar gayri muntazam olmasın, gene bir emirlikle bir intizamlı usul ile olsun tarzında.O zamanlarda bunlar gayri muntazam olmasın, gene bir emirlikle bir intizamlı usul ile olsun tarzında. Bir başkan olsun, bir intizam olsun, teşkilat olsun, teşkilatlı yapılsın demek.Bir başkan olsun, bir intizam olsun, teşkilat olsun, teşkilatlı yapılsın demek. Böyle olursa o zaman çarpışmadan elde edilen ganimetler eşit olarak adaletle taksim olunur. Böyle olursa o zaman çarpışmadan elde edilen ganimetler eşit olarak adaletle taksim olunur.

Ve emme'l-fâciratü. "Eğer bozuk bir emirlik olursa, adaletsiz olursa..." Bu ne demektir? Ve emme'l-fâciratü. "Eğer bozuk bir emirlik olursa, adaletsiz olursa..."

Bu ne demektir?

Fe yübtelâ fîhe'l-mü'minü. "Müslümanın başına bir bela demektir, bir imtihandır!" Fe yübtelâ fîhe'l-mü'minü. "Müslümanın başına bir bela demektir, bir imtihandır!"

Dişini sıksın, demek. Tam adaletle yapılmıyor, dişini sıksın! Neden? Dişini sıksın, demek. Tam adaletle yapılmıyor, dişini sıksın!

Neden?

Vele'l-imâretü'l-fâciretü hayrün mine'l-harci.Vele'l-imâretü'l-fâciretü hayrün mine'l-harci. "Çünkü böyle bozuk bile olsa bir emirlik düzeninin olması karma karışıklıktan, hercümerçten daha iyidir!" "Çünkü böyle bozuk bile olsa bir emirlik düzeninin olması karma karışıklıktan, hercümerçten daha iyidir!"

Diyorlar ki; "Herc veya herec denilen şey nedir yâ Resûlallah?" Diyorlar ki;

"Herc veya herec denilen şey nedir yâ Resûlallah?"

Peygamber Efendimiz diyor ki; Kâle'l-katlu ve'l-kezibu. "Öldürmek, yalan dolan etmek." Peygamber Efendimiz diyor ki;

Kâle'l-katlu ve'l-kezibu. "Öldürmek, yalan dolan etmek."

Böyle bir düzenin olması öldürmekten, yalan dolandan, zulümden daha iyidir diyor. Böyle bir düzenin olması öldürmekten, yalan dolandan, zulümden daha iyidir diyor.

İslâm her şeyde ölçü ve intizam dinidir.İslâm her şeyde ölçü ve intizam dinidir. Üç kişi yola çıksa şimdi buradan filanca iş için Ankara'ya ticarî bir maksatla gidiyoruzÜç kişi yola çıksa şimdi buradan filanca iş için Ankara'ya ticarî bir maksatla gidiyoruz veyahut vize almaya gidiyoruz veyahut vakıflardan işimizi yapmaya gidiyoruz diyelim.veyahut vize almaya gidiyoruz veyahut vakıflardan işimizi yapmaya gidiyoruz diyelim. Üç kişi beş kişi gidiyor. Bir tanesi başlarında emir olacak. Beşi birden gitmek yok. Üç kişi beş kişi gidiyor. Bir tanesi başlarında emir olacak. Beşi birden gitmek yok.

"Şimdi otobüsten bilet aldık, yarın beşimiz birden gidiyoruz." diyor. "Şimdi otobüsten bilet aldık, yarın beşimiz birden gidiyoruz." diyor.

Gidiyorsunuz ama aranızda bir tanesini emir seçeceksiniz:Gidiyorsunuz ama aranızda bir tanesini emir seçeceksiniz: "Hadi bizim yolculuğumuzda emirimiz, komutanımız sen ol!" diyeceksiniz, o da emirlik yapacak."Hadi bizim yolculuğumuzda emirimiz, komutanımız sen ol!" diyeceksiniz, o da emirlik yapacak. İslâm'ın terbiyesi böyle, İslâm'da kargaşa yok! İslâm'ın terbiyesi böyle, İslâm'da kargaşa yok!

Herkes gelse burada namazı kılsa olmaz mı? Olmaz! Herkes gelse burada namazı kılsa olmaz mı?

Olmaz!

İmam öne geçecek o kıldıracak, herkes uyacak. Saflar intizama girecek.İmam öne geçecek o kıldıracak, herkes uyacak. Saflar intizama girecek. İmam Allahu ekber dedi mi eğilecekler, Allahu ekber, İmam Allahu ekber dedi mi eğilecekler, Allahu ekber, Semiallâhü limen hamideh dediği zaman kalkacaklar, Semiallâhü limen hamideh dediği zaman kalkacaklar, es Selâmu aleyküm ve rahmetullah dediği zaman selam verecekler. İntizam! es Selâmu aleyküm ve rahmetullah dediği zaman selam verecekler. İntizam! İslâm bu intizama önem veriyor. İslâm bu intizama önem veriyor. Küçük küçük topluluklarda ve faaliyetlerde de emirliği tavsiyesi var,Küçük küçük topluluklarda ve faaliyetlerde de emirliği tavsiyesi var, büyük ölçüde de tavsiyesi var.büyük ölçüde de tavsiyesi var. Büyük ölçüde dediğim ümmet çapında olduğu zaman da yine kargaşa olmayacak, Büyük ölçüde dediğim ümmet çapında olduğu zaman da yine kargaşa olmayacak, başkan olacak, beraberlik olacak. Biliyorsunuz asırlar boyu Müslümanlığın başkanlığınıbaşkan olacak, beraberlik olacak.

Biliyorsunuz asırlar boyu Müslümanlığın başkanlığını
Osmanlılar'ın siyasî teşkilatı yaptı.Osmanlılar'ın siyasî teşkilatı yaptı. Başlarındaki sultan uzun seneler bütün müslümanların başkanı oldu.Başlarındaki sultan uzun seneler bütün müslümanların başkanı oldu. Osmanlılar'ın saltanatı hudutlarla da kayıtlı değildir. Osmanlılar'ın saltanatı hudutlarla da kayıtlı değildir.

"Hudut Tuna nehri; bu tarafı bilmem kimin, bu tarafı bilmem kimin…"Hudut Tuna nehri; bu tarafı bilmem kimin, bu tarafı bilmem kimin… Hudut dağ; öbür tarafı düşmanın, beri tarafı…" Hayır.Hudut dağ; öbür tarafı düşmanın, beri tarafı…"

Hayır.
Ta dağların daha ötelerinde, daha arkalarındaki müslümanlar da;Ta dağların daha ötelerinde, daha arkalarındaki müslümanlar da; "Madem müslümanların reisidir, buna itaat edelim." dediler ve ona saygı gösterdiler."Madem müslümanların reisidir, buna itaat edelim." dediler ve ona saygı gösterdiler. Bunun bir garip numunesi: Bunun bir garip numunesi:

Bizim padişahlardan bir tanesi İngilizler'le harbe tutuşuyor, cihat, cihad-ı ekber ilan ediyor.Bizim padişahlardan bir tanesi İngilizler'le harbe tutuşuyor, cihat, cihad-ı ekber ilan ediyor. "Nefîr-i âm herkes silahına sarılsın, düşmanla çarpışmamız gerekiyor,"Nefîr-i âm herkes silahına sarılsın, düşmanla çarpışmamız gerekiyor, silah başına!" diye emrediyor. Avustralya'dan iki tane müslüman silahına sarılmışlar, Avustralya'da!silah başına!" diye emrediyor. Avustralya'dan iki tane müslüman silahına sarılmışlar, Avustralya'da! Müzede isimleri, heykelleri varmış. Koca bir trenin karşısına, bir tren dolusu askerin karşısına çıkmışlar.Müzede isimleri, heykelleri varmış. Koca bir trenin
karşısına, bir tren dolusu askerin karşısına çıkmışlar.
Durdurmuşlar. Mücadele olmuş, onlar onları şehit etmiş ama hayran kalmışlar. İlk önce yakalamışlar: Durdurmuşlar. Mücadele olmuş, onlar onları şehit etmiş ama hayran kalmışlar. İlk önce yakalamışlar:

"Niye böyle yaptınız? Burada siz iki tane müslümancıksınız."Niye böyle yaptınız? Burada siz iki tane müslümancıksınız. Koca Avustralya kıtasında bizim devletimizle, İngilizler'le başa çıkabilir misiniz, ne diye yaptınız?.." Koca Avustralya kıtasında bizim devletimizle, İngilizler'le başa çıkabilir misiniz, ne diye yaptınız?.."

"Biz orasına karışmayız. Bizim padişahımız bize; 'Savaş edin!' dedi,"Biz orasına karışmayız. Bizim padişahımız bize; 'Savaş edin!' dedi, biz nerede olsak onu yapmakla vazifeliyiz." biz nerede olsak onu yapmakla vazifeliyiz."

Şehit olmuşlar, mekânları cennet olsun, Allah şefaatlerine erdirsin. Bu şuurdaydı.Şehit olmuşlar, mekânları cennet olsun, Allah şefaatlerine erdirsin. Bu şuurdaydı. Müslümanların bu birliğinden düşmanlar çok korkuyordu. Ödleri patlıyordu, hâlâ da patlar.Müslümanların bu birliğinden düşmanlar çok korkuyordu. Ödleri patlıyordu, hâlâ da patlar. Hâlâ da ödleri patlar. Onun için Allah bizlere birlik, beraberlik, gönül beraberliği nasip etsin. Hâlâ da ödleri patlar. Onun için Allah bizlere birlik, beraberlik, gönül beraberliği nasip etsin. Bu birlik beraberlik de bir çuval pirincin beraberliği gibi değil! Bu birlik beraberlik de bir çuval pirincin beraberliği gibi değil!

Çuvalın ağzı açıldı mı kenarı yırtıldı mı bütün pirinçler nereye gider? Her birisi bir tarafa gider! Çuvalın ağzı açıldı mı kenarı yırtıldı mı bütün pirinçler nereye gider?

Her birisi bir tarafa gider!

Hayır, o tarzda değil! O tarzda değil, bir üzümün salkımı gibi;Hayır, o tarzda değil! O tarzda değil, bir üzümün salkımı gibi; sapı var, hepsi birbirine bağlı, hepsi intizamlı! sapı var, hepsi birbirine bağlı, hepsi intizamlı! Dağınık bir birlik değil, organize olmuş bir birlik olacak.Dağınık bir birlik değil, organize olmuş bir birlik olacak. Müslümanlar birbirlerine yardım edecek, birbirlerini kollayacak, birbirlerine zulüm etmeyecekler.Müslümanlar birbirlerine yardım edecek, birbirlerini kollayacak, birbirlerine zulüm etmeyecekler. Zulüm ettirmeyecekler, yardımsız bırakmayacaklar. Zulüm ettirmeyecekler, yardımsız bırakmayacaklar.

Kabre giren bir adam, iyi bir adama kabirde melekler bir topuz vurmuşlar,Kabre giren bir adam, iyi bir adama kabirde melekler bir topuz vurmuşlar, daha kabre girer girmez başına bir topuz indirmişler. Hadîs-i şerîfte bildiriliyor: daha kabre girer girmez başına bir topuz indirmişler. Hadîs-i şerîfte bildiriliyor:

Biz göremeyiz, nereden bileceğiz? Biz göremeyiz, nereden bileceğiz?

Kabrin içi ateş dolmuş adamın yani ciğerine işlemiş, yani çok ızdırap, azap çekmiş. Ve sormuş: Kabrin içi ateş dolmuş adamın yani ciğerine işlemiş, yani çok ızdırap, azap çekmiş. Ve sormuş:

"Beni niye dövüyorsunuz, ne yaptım ben? Namazımda niyazımda bir iyi insandım…" "Beni niye dövüyorsunuz, ne yaptım ben? Namazımda niyazımda bir iyi insandım…"

"Evet, namazında niyazındaydın ama günün birinde falanca yerden geçiyordun,"Evet, namazında niyazındaydın ama günün birinde falanca yerden geçiyordun, o yolun kenarında bir mazluma zulmediyorlardı, sen engellemedin. Bu onun cezasıdır!" o yolun kenarında bir mazluma zulmediyorlardı, sen engellemedin. Bu onun cezasıdır!"

İyi olmak yetmez, her iyiliği her vazifeyi yapıp yapmadığını düşün!İyi olmak yetmez, her iyiliği her vazifeyi yapıp yapmadığını düşün! Namaz kılıyorsun; namaz kılmak iyi bir şey ama öteki bazı mühim vazifeleri ihmal edersenNamaz kılıyorsun; namaz kılmak iyi bir şey ama öteki bazı mühim vazifeleri ihmal edersen oradan cezayı gene yiyebilirsin! Allah bizi affetsin.oradan cezayı gene yiyebilirsin!

Allah bizi affetsin.
Doğruyu göstertsin, doğruyu işlettirsin, hatalardan korusun, kollasın,Doğruyu göstertsin, doğruyu işlettirsin, hatalardan korusun, kollasın, vazifelerimizi müdrik eylesin, intizamlı eylesin.vazifelerimizi müdrik eylesin, intizamlı eylesin. Ne güzel oluyor imam öne geçtiği zaman, saflar muntazam olduğu zaman ne güzel oluyor. Ne güzel oluyor imam öne geçtiği zaman, saflar muntazam olduğu zaman ne güzel oluyor. Allahu Ekber dediği zaman herkes eğiliyor, kalkıyor. Cami ne kadar muntazam oluyor.Allahu Ekber dediği zaman herkes eğiliyor, kalkıyor. Cami ne kadar muntazam oluyor. Her hâlimizde intizam olacak, siyasî durumumuzda da beynelmilel irtibatlarda daHer hâlimizde intizam olacak, siyasî durumumuzda da beynelmilel irtibatlarda da muhabbetimiz böyle olacak. Atık ne kadar ileri derecesi yapılabilirse sevabı o kadar çok olur. muhabbetimiz böyle olacak. Atık ne kadar ileri derecesi yapılabilirse sevabı o kadar çok olur.

Lâ büdde min hasfin ve meshin ve racfin kâlû yâ Resûlallâhi fî hazihi el-ümmetiLâ büdde min hasfin ve meshin ve racfin kâlû yâ Resûlallâhi fî hazihi el-ümmeti kâle neam izzettehazü'l-kînâni vestehallü'z-zînâ ve ekelü'r-ribâ vestehallü's-sayde fi'l-haramikâle neam izzettehazü'l-kînâni vestehallü'z-zînâ ve ekelü'r-ribâ vestehallü's-sayde fi'l-harami ve lübse'l-harîri ve ektefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'n-nisâü bi'n-nisâi. ve lübse'l-harîri ve ektefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'n-nisâü bi'n-nisâi.

İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Muhakkak, çaresi yok, mutlaka ve mutlaka yere batma olacak."Muhakkak, çaresi yok, mutlaka ve mutlaka yere batma olacak. Şeklinin hayvan suretine döndürülmesi olacak. Yerin titremesi, zelzele olacak!" Şeklinin hayvan suretine döndürülmesi olacak. Yerin titremesi, zelzele olacak!"

"Dediler ki; Yâ Resûlallah, ümmete de olacak mı?" "Dediler ki; Yâ Resûlallah, ümmete de olacak mı?"

Bazı hadislerinde okuyoruz, Peygamber Efendimiz buyurdu ki;Bazı hadislerinde okuyoruz, Peygamber Efendimiz buyurdu ki; "Eski ümmetlerden bazıları günahlarından dolayı kimisi maymun suretine döndürüldüler,"Eski ümmetlerden bazıları günahlarından dolayı kimisi maymun suretine döndürüldüler, kimisi hınzır, domuz suretine döndürüldüler!" Kur'ân-ı Kerîm'de de bu hususta âyet-i kerîmeler var! kimisi hınzır, domuz suretine döndürüldüler!"

Kur'ân-ı Kerîm'de de bu hususta âyet-i kerîmeler var!

"Bu ümmete de böyle olacak mı, bu ümmet Peygamber Efendimiz'in ümmeti,"Bu ümmete de böyle olacak mı, bu ümmet Peygamber Efendimiz'in ümmeti, buna da böyle şey olacak mı?" diye soruyorlar. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; buna da böyle şey olacak mı?" diye soruyorlar. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Kâle neam. "Evet olacak, bu ümmete de olacak!" Ne zaman? Kâle neam. "Evet olacak, bu ümmete de olacak!"

Ne zaman?

"Şu kötülükleri yaptıkları zaman yere batmak, hayvan şekline döndürülmek,"Şu kötülükleri yaptıkları zaman yere batmak, hayvan şekline döndürülmek, zelzelelere uğramak, başlarına dünya, dağlar yıkılmak olacak!" Ne zaman? zelzelelere uğramak, başlarına dünya, dağlar yıkılmak olacak!"

Ne zaman?

İzzettehazü'l-kînâni. "Şarkıcı, çalgıcı kadınlar edindikleri zaman." İzzettehazü'l-kînâni. "Şarkıcı, çalgıcı kadınlar edindikleri zaman."

Vestehallü'z-zînâ. "Zinayı helal gördükleri zaman." Vestehallü'z-zînâ. "Zinayı helal gördükleri zaman."

"Boş ver, yapalım…" diye pervasızca yaptıkları zaman;"Boş ver, yapalım…" diye pervasızca yaptıkları zaman; çalgıcı, şarkıcı kadınlar edindikleri zaman, zinayı hoş gördükleri zaman, yapmakta beis görmedikleri zaman! çalgıcı, şarkıcı kadınlar edindikleri zaman, zinayı hoş gördükleri zaman, yapmakta beis görmedikleri zaman!

Ve ekelü'r-ribâ. "Faizi çatur çutur yedikleri zaman." Vestehallü's-sayde fi'l-harami.Ve ekelü'r-ribâ. "Faizi çatur çutur yedikleri zaman." Vestehallü's-sayde fi'l-harami. "Beytullah'ın çevresi olan Harem-i Şerîf mıntıkasında avlanmayı pervasızca caiz gördükleri zaman." "Beytullah'ın çevresi olan Harem-i Şerîf mıntıkasında avlanmayı pervasızca caiz gördükleri zaman."

Hâlbuki oranın otu bile koparılmaz. Avlanmak da yasaktır.Hâlbuki oranın otu bile koparılmaz. Avlanmak da yasaktır. Orası mukaddes bir mıntıka, ne yapıyorsun, yapmaması lazım ama adamın dini zayıflamış.Orası mukaddes bir mıntıka, ne yapıyorsun, yapmaması lazım ama adamın dini zayıflamış. Boş ver, diyor yapıyor. O hâle geldiği zaman! Boş ver, diyor yapıyor. O hâle geldiği zaman!

Ve lübse'l-harîri. "İpek elbise giymeyi caiz gördükleri zaman." Ve lübse'l-harîri. "İpek elbise giymeyi caiz gördükleri zaman."

Erkekler; "Canım boş ver, getir, giyeyim…" diye ipek elbiseyi giydiği zaman. Erkekler; "Canım boş ver, getir, giyeyim…" diye ipek elbiseyi giydiği zaman.

Ve ektefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'n-nisâü bi'n-nisâi.Ve ektefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'n-nisâü bi'n-nisâi. "Cinsî arzuları yerine getirmekte adamların adamlarla iktifa etmesi,"Cinsî arzuları yerine getirmekte adamların adamlarla iktifa etmesi, kadınların kadınlarla iktifa etmesi olduğu zaman; yere batma olacak, kadınların kadınlarla iktifa etmesi olduğu zaman; yere batma olacak, hayvan suretine döndürülme olacak, zelzelelere uğramak olacak!" hayvan suretine döndürülme olacak, zelzelelere uğramak olacak!"

İpek giymek kadınlara caizdir, erkeklere haramdır. Bu ümmetin erkeklerine altın ve ipek haramdır.İpek giymek kadınlara caizdir, erkeklere haramdır. Bu ümmetin erkeklerine altın ve ipek haramdır. Kadınlarına serbest. Kadınlar ipek giyebilir, altın bilezik yüzük takabilir, kullanabilir;Kadınlarına serbest. Kadınlar ipek giyebilir, altın bilezik yüzük takabilir, kullanabilir; erkekler kullanamaz. Şarkıcı kadın kullanmak! Neden oluyor? erkekler kullanamaz.

Şarkıcı kadın kullanmak!

Neden oluyor?

Şarkıcı türkücü kadın o tesettürü hiçe sayıyor, namus mefhumlarını hiçe sayıyor;Şarkıcı türkücü kadın o tesettürü hiçe sayıyor, namus mefhumlarını hiçe sayıyor; erkeklerin arasına çıkıyor, dans ediyor, oynuyor vs. erkeklerin arasına çıkıyor, dans ediyor, oynuyor vs. Demek ki utanma duygusu, dine bağlılık duygusu kalmamış. Zinayı hoş görüyorlar, helal görüyorlar. Demek ki utanma duygusu, dine bağlılık duygusu kalmamış.

Zinayı hoş görüyorlar, helal görüyorlar.
Zina, Allah'ın cezasını en çok çeken en büyük şey! Helal görüyorlar, yapıyorlar, mahsur görmüyorlar. Zina, Allah'ın cezasını en çok çeken en büyük şey! Helal görüyorlar, yapıyorlar, mahsur görmüyorlar.

Bizim memlekette yoktu. Yavaş yavaş Batı'nın âdetleri girmeye başladı.Bizim memlekette yoktu. Yavaş yavaş Batı'nın âdetleri girmeye başladı. Hele bu yazlıklar, bu sıcak yerler; Ege kıyıları, Akdeniz kıyıları… Hele bu yazlıklar, bu sıcak yerler; Ege kıyıları, Akdeniz kıyıları… Allah çok ıslah etsin, çok şeyler anlatılıyor. Allah çok ıslah etsin, çok şeyler anlatılıyor.

Harem-i Şerîf'te avlanmayı helal gördükleri zaman, ipekli elbiseleri erkekler giydikleri zaman. Harem-i Şerîf'te avlanmayı helal gördükleri zaman, ipekli elbiseleri erkekler giydikleri zaman.

Ve ektefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'n-nisâü bi'n-nisâi. "Erkekler erkeklerle evlendiği zaman." Ve ektefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'n-nisâü bi'n-nisâi. "Erkekler erkeklerle evlendiği zaman."

Evlenmek falan yok da, iktifa ediyorlar, cinsi arzusunu öyle tamamlıyor.Evlenmek falan yok da, iktifa ediyorlar, cinsi arzusunu öyle tamamlıyor. Ama biliyorsunuz Avrupa'nın sapık bazı ülkelerinde resmen kiliselerde nikâhlarını kıydırttılar.Ama biliyorsunuz Avrupa'nın sapık bazı ülkelerinde resmen kiliselerde nikâhlarını kıydırttılar. Ve bizim bazı muzır yayınlar da; Ve bizim bazı muzır yayınlar da; "Bu adam bu adamla evlendi,burada balayını yapıyorlar!" diye onların yan yana resimlerini koydular."Bu adam bu adamla evlendi,burada balayını yapıyorlar!" diye onların yan yana resimlerini koydular. Hem bizim memlekete de gelmiş kazık gibi boylarını resmini çektiler, Hem bizim memlekete de gelmiş kazık gibi boylarını resmini çektiler, o kötülüğü sanki buraya da bulaştırmak ister gibi propagandasını yaptılar. Böyle kötülükler var. o kötülüğü sanki buraya da bulaştırmak ister gibi propagandasını yaptılar. Böyle kötülükler var.

"Bu kadın bu kadına niye bu kadar sokuluyor, niye bu kadar sarmaş dolaş?.." diyor. "Bu kadın bu kadına niye bu kadar sokuluyor, niye bu kadar sarmaş dolaş?.." diyor.

Gazeteye bak, nasıl muzır nasıl?!.. Gazeteye bak, nasıl muzır nasıl?!..

O kadın o kadından cinsî bakımdan istifade ediyor, onu halka öğretecek. Bilmeyene de duyuracak.O kadın o kadından cinsî bakımdan istifade ediyor, onu halka öğretecek. Bilmeyene de duyuracak. Bazı şeyin şuyûu vukûundan beterdir, derler. Bazı şey söylenmez.Bazı şeyin şuyûu vukûundan beterdir, derler. Bazı şey söylenmez. Bunlar mahsustan resmini koyarak [propoganda yapıyorlar]. Bunlar mahsustan resmini koyarak [propoganda yapıyorlar].

Bir Polonyalı kadın geldi, Alman kadın geldi; "Sizin erkeklerinizi çok beğendim!" dedi. Bir Polonyalı kadın geldi, Alman kadın geldi; "Sizin erkeklerinizi çok beğendim!" dedi.

Tüh utanmaz mısın? Tüh utanmaz mısın?

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2