Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

İslam'da Giyim ve Allah'ın Sevmediği Sesler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Şevvâl 1408 / 11.06.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kul Hakkı, Cehenneme Atılan Kadınların Şekli, Cemaat Nedir?, İslamda Kardeşlik ve Kardeşliğin Çeşitleri, Harama Bakmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslam'da Giyim ve Allah'ın Sevmediği Sesler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Şevvâl 1408 / 11.06.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kul Hakkı, Cehenneme Atılan Kadınların Şekli, Cemaat Nedir?, İslamda Kardeşlik ve Kardeşliğin Çeşitleri, Harama Bakmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Allahu Teâlâ cümlenizden razı olsun. İbadetlerinizi, taatlerinizi kabul eyleyipAllahu Teâlâ cümlenizden razı olsun. İbadetlerinizi, taatlerinizi kabul eyleyip dünya ve âhirette lütfuna, ihsanına, ikramına, cümlenizi ve cümlemizi nâil eylesin. dünya ve âhirette lütfuna, ihsanına, ikramına, cümlenizi ve cümlemizi nâil eylesin.

Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyup üzerinde izahâtta bulunmak ve böylece taallüm ve tefeyyüz eylemek istiyoruz. bir miktar okuyup üzerinde izahâtta bulunmak ve böylece taallüm ve tefeyyüz eylemek istiyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmezden önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmezden önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine hediye olsun diye;başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine hediye olsun diye; sonra onun cümle âl'inin, ashâbının etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye;sonra onun cümle âl'inin, ashâbının etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye; bilhassa Ümmet-i Muhammed'in irşadıyla vazifeli olan bilhassa Ümmet-i Muhammed'in irşadıyla vazifeli olan ulemâ-yı vâsılîn, sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına;ulemâ-yı vâsılîn, sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına; Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ ve sâir sahabe rıdvânullâhi Teâlâ aleyhim ecmaînEbû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ ve sâir sahabe rıdvânullâhi Teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından kendisinden feyz aldığımız hocalarımıza kadarhazerâtından kendisinden feyz aldığımız hocalarımıza kadar silsilelerimizden güzerân eylemiş olan sâdât ve meşâyihimizin ve halifelerinin ruhlarına hediye olsun diye; silsilelerimizden güzerân eylemiş olan sâdât ve meşâyihimizin ve halifelerinin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri toplayıp rivayet etmiş olan hadîs alimlerinin bu hadîs-i şerîfleri toplayıp rivayet etmiş olan hadîs alimlerinin ve yazmış olan müelliflerin ruhlarına hediye olsun diye;ve yazmış olan müelliflerin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizinuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye;geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; ayrıca içinde mesud ve bahtiyar yaşadığımızın şu beldeleri Allah yolunda cihad ederek,ayrıca içinde mesud ve bahtiyar yaşadığımızın şu beldeleri Allah yolunda cihad ederek, malını, canını, her türlü müktesebâtını Rabbimiz'in dinine hizmet yoluna tahsis eyleyip çalışmış olanmalını, canını, her türlü müktesebâtını Rabbimiz'in dinine hizmet yoluna tahsis eyleyip çalışmış olan fatihlerin, şehidlerin, gazilerin, mücahidlerin, ruhlarına hediye olsun diye; fatihlerin, şehidlerin, gazilerin, mücahidlerin, ruhlarına hediye olsun diye; şu caminin yapılmasına, yaşamasına, genişlemesine, tevsiine, tamirine sebep olanlarınşu caminin yapılmasına, yaşamasına, genişlemesine, tevsiine, tamirine sebep olanların ve yardım edenlerin, kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diyeve yardım edenlerin, kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye ve nihayet biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun, Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda,ve nihayet biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun, Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in izinde, Allah'ın sevdiği, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in izinde, Allah'ın sevdiği, Peygamber Efendimiz'in razı olduğu kullar olarak yaşayalım ve Rabbimiz'in huzuruna yüzümüz ak,Peygamber Efendimiz'in razı olduğu kullar olarak yaşayalım ve Rabbimiz'in huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık, sevdiği kullar olarak varalım, buna vesile olsun diyealnımız açık, sevdiği kullar olarak varalım, buna vesile olsun diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup o mübareklerin ruhlarına hediye edip öyle başlayalım. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup o mübareklerin ruhlarına hediye edip öyle başlayalım.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Hadîs-i şerîfi İmam Ahmet b. Hanbel rahmetullahi aleyh,Hadîs-i şerîfi İmam Ahmet b. Hanbel rahmetullahi aleyh, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten nakil ve rivayet eylemiş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten nakil ve rivayet eylemiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde iki zümre insanı cehennemde görmüş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde iki zümre insanı cehennemde görmüş. Allah, kendisine öyle göstermiş. Onları bize anlatıyor bize.Allah, kendisine öyle göstermiş. Onları bize anlatıyor bize. Allah bizi sevdiği kul edip, sevdiği işleri yaptırtıp cennetine soktuklarından eylesin.Allah bizi sevdiği kul edip, sevdiği işleri yaptırtıp cennetine soktuklarından eylesin. Cehenneme düşenlerden eylemesin. Cehenneme düşenlerden eylemesin.

Muhterem kardeşlerim! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki; Muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki;

Sınfâni min ehli'n-nâri lem erahümâ. "Cehennem ahalisinden, ehlinden iki sınıf insan;Sınfâni min ehli'n-nâri lem erahümâ. "Cehennem ahalisinden, ehlinden iki sınıf insan; bir daha onları görmedim." bir daha onları görmedim."

Onlardan daha fena durumda olanları görmedim, mânasına da gelebilir,Onlardan daha fena durumda olanları görmedim, mânasına da gelebilir, Allahu alem, bu cümlenin mânası o olabilir.Allahu alem, bu cümlenin mânası o olabilir. Çok kötü durumda olan, cehennemin içine atılmış olan iki grup insan. Çok kötü durumda olan, cehennemin içine atılmış olan iki grup insan.

Kavmün meahüm siyâtun ke-eznâbi'l-bekari.Kavmün meahüm siyâtun ke-eznâbi'l-bekari. "Birisi, birtakım insanlar ki dünya ehli insan, bizim gibi Benî Âdem;"Birisi, birtakım insanlar ki dünya ehli insan, bizim gibi Benî Âdem; yanlarında sığır kuyruğu gibi kamçılar var." Yadribûne bihe'n-nâse. "İnsanlara vuruyorlar." yanlarında sığır kuyruğu gibi kamçılar var." Yadribûne bihe'n-nâse. "İnsanlara vuruyorlar."

Bunları görmüş. Bir zümre cehenneme atılmış. Bunları görmüş. Bir zümre cehenneme atılmış. İnsan sağda solda gezerken önüne geleni kamçılayabilir mi? Herkes kamçılayamaz. İnsan sağda solda gezerken önüne geleni kamçılayabilir mi? Herkes kamçılayamaz.

Kamçılamak için insanın bir mevkiinin makamının olması lazım ki biraz efelik yapabilsin.Kamçılamak için insanın bir mevkiinin makamının olması lazım ki biraz efelik yapabilsin. Veyahut da çevresinin kalabalık olması lazım ki korkmasın. Veyahut da çevresinin kalabalık olması lazım ki korkmasın. "Ne olacak yani?!.." diye perva etmesin. İstediğine kaldırsın, bir kamçı şaklatabilsin. "Ne olacak yani?!.." diye perva etmesin. İstediğine kaldırsın, bir kamçı şaklatabilsin.

Doğu Anadolu'da duymuştum ki "Efendim, bu tüfek fevkalade güzeldir…" filan diye tüfek getirmişler.Doğu Anadolu'da duymuştum ki "Efendim, bu tüfek fevkalade güzeldir…" filan diye tüfek getirmişler. Dürbünlü tüfek. "Dur bakalım." demiş. Şöyle nişan almış. Dürbünlü tüfek. "Dur bakalım." demiş. Şöyle nişan almış. Karşı tepede giden bir tanesine çekmiş bir tane patlatmış. Karşı tepede giden bir tanesine çekmiş bir tane patlatmış. Adam; "Of, ayağım!.." filan diye dönerken, "Tamam, tüfek güzelmiş." demiş. Adam; "Of, ayağım!.." filan diye dönerken, "Tamam, tüfek güzelmiş." demiş. Korkmuyor ki, pervası yok ki! Adamın bacağı kırılmış veya kalbine gelecek de ölecek filan.Korkmuyor ki, pervası yok ki! Adamın bacağı kırılmış veya kalbine gelecek de ölecek filan. Kuvvetli olan insanlar böyle yapar. Kuvvetli olan insanlar böyle yapar.

Evet, bu dünyada böyle yapar ama âhirette cehennemi boylar. Evet, bu dünyada böyle yapar ama âhirette cehennemi boylar. Bu dünyada insan reis olur, başkan olur, ağa olur, zengin olur, yüksek mevki sahibi olur; Bu dünyada insan reis olur, başkan olur, ağa olur, zengin olur, yüksek mevki sahibi olur; karşısındakine bir yumruk vurur, çenesini dağıtır, otuz iki dişini yere döker. karşısındakine bir yumruk vurur, çenesini dağıtır, otuz iki dişini yere döker. Veyahut elinde kamçısı olur, şaklatır.Veyahut elinde kamçısı olur, şaklatır. Ötekisi sızlanıp kamçının sarıldığı kıpkırmızı kabarık yeri ovuştururken o güler geçer. Olabilir. Ötekisi sızlanıp kamçının sarıldığı kıpkırmızı kabarık yeri ovuştururken o güler geçer. Olabilir.

Demek ki Peygamber Efendimiz'in zamanında da böyle bazı zalimler varmış ki Demek ki Peygamber Efendimiz'in zamanında da böyle bazı zalimler varmış ki herhalde kabile başkanı filan mıydı, asker, komutan mıydı, vali miydi ne idiyse…herhalde kabile başkanı filan mıydı, asker, komutan mıydı, vali miydi ne idiyse… Demek ki şaklatıyor kamçıyı, bu dünyada şaklatıyor amaDemek ki şaklatıyor kamçıyı, bu dünyada şaklatıyor ama âhirette o hak sahipleri onun yakasına yapışırlar. âhirette o hak sahipleri onun yakasına yapışırlar.

Allah, hiç kimse yakasına yapışmasa bile sorar.Allah, hiç kimse yakasına yapışmasa bile sorar. "Gel bakalım. Sen mâsum bir insana bu kamçıyı niye şaklattın? Niye onun canını yaktın?.." diye sorar. "Gel bakalım. Sen mâsum bir insana bu kamçıyı niye şaklattın? Niye onun canını yaktın?.." diye sorar.

Demek ki bizim hadisin bu tarafından çıkartacağımız ders karıncayı incitmemeye çalışmaktır. Demek ki bizim hadisin bu tarafından çıkartacağımız ders karıncayı incitmemeye çalışmaktır. Kimseyi üzmeyelim. Kimseyi kırmayalım. Kimsenin canını yakmayalım.Kimseyi üzmeyelim. Kimseyi kırmayalım. Kimsenin canını yakmayalım. Kimsenin malına zarar vermeyelim.Kimsenin malına zarar vermeyelim. Bir tanıdığım; "Arabayı dışarıda bırakıyorum. Bakıyorum, bir ucundan öbür ucuna çizilmiş." diyor. Bir tanıdığım; "Arabayı dışarıda bırakıyorum. Bakıyorum, bir ucundan öbür ucuna çizilmiş." diyor.

Ne istedin? Bunun bir boyası şu kadar bin lira para!Ne istedin? Bunun bir boyası şu kadar bin lira para! Senin aldırmadığın [önemsemediğin] bir çizginin tamiri için ne kadar;Senin aldırmadığın [önemsemediğin] bir çizginin tamiri için ne kadar; yüz binlerce lira para veriliyor da araba boyanıyor.yüz binlerce lira para veriliyor da araba boyanıyor. Veyahut orasının tamiri için şu kadar [masraf] oluyor. Veyahut orasının tamiri için şu kadar [masraf] oluyor.

Mahallenin çocukları arabanın başına sirkenin üstüne sineklerin üşüştüğü gibi üşüşmüşler. Mahallenin çocukları arabanın başına sirkenin üstüne sineklerin üşüştüğü gibi üşüşmüşler. Kimisi tepesine çıkmış kimisi kenarında kimisi arkasında kimisi üstünde!..Kimisi tepesine çıkmış kimisi kenarında kimisi arkasında kimisi üstünde!.. Camlardan anneleri bakmaz mı? Görmez mi? Bu araba bir insanın. Camlardan anneleri bakmaz mı? Görmez mi? Bu araba bir insanın. Bu adam bu arabayı alıyor belki tutuyor ama ne zahmetle tutuyor. Aynası, bir yeri eğilse…Bu adam bu arabayı alıyor belki tutuyor ama ne zahmetle tutuyor. Aynası, bir yeri eğilse… Mesela bizim aynaların ikisi kopmuş. Sağlamdı. Çıkartmaya çalışmışlar, güçleri yetmemiş.Mesela bizim aynaların ikisi kopmuş. Sağlamdı. Çıkartmaya çalışmışlar, güçleri yetmemiş. Uğraşmışlar. Yerinden çıkartamamışlar.Uğraşmışlar. Yerinden çıkartamamışlar. Bu ayna yani, İlle bir ayna istiyorsan gel benden aynayı iste, ben sana alayım.Bu ayna yani, İlle bir ayna istiyorsan gel benden aynayı iste, ben sana alayım. Ama o ayna dışarıdaki aynalardan daha pahalı.Ama o ayna dışarıdaki aynalardan daha pahalı. O senin yerinden söktüğün ayna parası dışarıdaki aynalardan 50 tanesini alır. Pahalı.O senin yerinden söktüğün ayna parası dışarıdaki aynalardan 50 tanesini alır. Pahalı. Gâvur diyarından geliyor. Sen ayna istiyorsan ben gideyim sana bir düzine ayna alayım.Gâvur diyarından geliyor. Sen ayna istiyorsan ben gideyim sana bir düzine ayna alayım. Benim aynama dokunma. Arabanın emniyeti için gerekli aynaya dokunma. Benim aynama dokunma. Arabanın emniyeti için gerekli aynaya dokunma.

Böyle mala zarar verenler oluyor. Bahçeden geçerken çiçekleri yoluyor geçiyor. Böyle mala zarar verenler oluyor. Bahçeden geçerken çiçekleri yoluyor geçiyor.

Geçen gün bizim caminin hanımellerini gelmiş kızlar yoluyor. Başlarına gittim. Geçen gün bizim caminin hanımellerini gelmiş kızlar yoluyor. Başlarına gittim.

Kim yoldu bunları? "Ben yolmadım, ben yolmadım, ben yolmadım." Bir tanesi, tamam, o yolmuş. Kim yoldu bunları?

"Ben yolmadım, ben yolmadım, ben yolmadım."

Bir tanesi, tamam, o yolmuş.

Niye yoluyorsun? "Yoldum." Ama kızım, çiçek orada daha güzel değil mi? Ne diye yoluyorsun?!.. Niye yoluyorsun?

"Yoldum."

Ama kızım, çiçek orada daha güzel değil mi? Ne diye yoluyorsun?!..

Caminin çiçeği; avucuna doldurmuş, kucağına yolmuş. Biraz sonra atacak, çocuk hevesi, atacak.Caminin çiçeği; avucuna doldurmuş, kucağına yolmuş. Biraz sonra atacak, çocuk hevesi, atacak. "Buna dokunulmaz. Bu caminin malıdır. Camiyi güzelleştiriyor." dememiş. Anası babası öğretmemiş. "Buna dokunulmaz. Bu caminin malıdır. Camiyi güzelleştiriyor." dememiş. Anası babası öğretmemiş. Erikleri veya dutları veya elmaları veya meyveleri taşlıyor. Erikleri veya dutları veya elmaları veya meyveleri taşlıyor. Veyahut bir tarlanın yanına geçerken gidiyor, içindeki şeylerden alıyor. Veyahut bir tarlanın yanına geçerken gidiyor, içindeki şeylerden alıyor. Veya üzüm bağının yanından geçerken koparıyor. Veya üzüm bağının yanından geçerken koparıyor.

Dedelerimiz düşman diyarından geçerken üzümün sahibini bulamamışsa parasını kütüğüne bağlamış. Dedelerimiz düşman diyarından geçerken üzümün sahibini bulamamışsa parasını kütüğüne bağlamış. Bir çıkın yapmış bağlamış. Şimdi torunlar, o dedelerin torunları haram ve helali ayırt etmez duruma gelmiş.Bir çıkın yapmış bağlamış. Şimdi torunlar, o dedelerin torunları haram ve helali ayırt etmez duruma gelmiş. Haramla biten ten cehennemde yanacak.Haramla biten ten cehennemde yanacak. Mümkün değil çaresi yok; haramla biten ten cehennemde yanacak.Mümkün değil çaresi yok; haramla biten ten cehennemde yanacak. O halde haram yememek lazım. Haram yememeye dikkat etmek lazım. O halde haram yememek lazım. Haram yememeye dikkat etmek lazım.

Her zaman söylüyoruz eskiler bu hususta o kadar titiz davranışlarmış ki! Her zaman söylüyoruz eskiler bu hususta o kadar titiz davranışlarmış ki! Lokması helal olsun diye kendisi sürermiş tarlayı. Kendisi ekermiş. Kendisi biçermiş.Lokması helal olsun diye kendisi sürermiş tarlayı. Kendisi ekermiş. Kendisi biçermiş. Kendisi el değirmeninde öğütürmüş. Ekmeği kendisi yaparmış.Kendisi el değirmeninde öğütürmüş. Ekmeği kendisi yaparmış. Yaratanın, Allah'ın bir kulunun bir hayvanın bile hakkını geçirmemeye çalışırmış.Yaratanın, Allah'ın bir kulunun bir hayvanın bile hakkını geçirmemeye çalışırmış. Öküzün, çift süren hayvanın bile hakkı geçmesin diye düşünecek kadar ince insanlar varmış. Öküzün, çift süren hayvanın bile hakkı geçmesin diye düşünecek kadar ince insanlar varmış.

Şimdi mala, cana zarar vermeye hele haysiyete, namusa tecavüz etmeye hiç aldırmıyor insan. Şimdi mala, cana zarar vermeye hele haysiyete, namusa tecavüz etmeye hiç aldırmıyor insan. Bakıyorsun erbâb-ı tarîkat, aleyhte konuşuyor. Rekabet [duygusuyla] falancanın aleyhinde konuşuyor. Bakıyorsun erbâb-ı tarîkat, aleyhte konuşuyor. Rekabet [duygusuyla] falancanın aleyhinde konuşuyor.

Sen gıybetin haram olduğunu bilmiyor musun? Biliyor ama konuşuyor, rekabet hissi var. Sen gıybetin haram olduğunu bilmiyor musun?

Biliyor ama konuşuyor, rekabet hissi var.

Vefat etmiş Hocamız'ın aleyhinde konuşuyor! Vefat etmiş Hocamız'ın aleyhinde konuşuyor!

Sen Peygamber Efendimiz'in; "Ölülerinizi rahmetle anın!" dediğini işitmedin mi? Sen Peygamber Efendimiz'in; "Ölülerinizi rahmetle anın!" dediğini işitmedin mi?

İşitti ama rekabet hissiyle kötülüyor. "Filancanın kalbini yarmışlar. Onun kalbinde hayır yokmuş. İşitti ama rekabet hissiyle kötülüyor.

"Filancanın kalbini yarmışlar. Onun kalbinde hayır yokmuş.
Onun tarafına gitmeyin, bizim tarafa gelin…" Nerden bildin onun kalbinin yarıldığını? Onun tarafına gitmeyin, bizim tarafa gelin…"

Nerden bildin onun kalbinin yarıldığını?
Senin bir kere bu yalanından senin kalbinin bozuk olduğu anlaşılıyor. Senin bir kere bu yalanından senin kalbinin bozuk olduğu anlaşılıyor.

"Dünyadaki bütün feyzi ben dağıtırım. Başkası dağıtmaz. Herkese ben veriyorum…" "Dünyadaki bütün feyzi ben dağıtırım. Başkası dağıtmaz. Herkese ben veriyorum…"

Vay be! Böyle diyenler var, kendisini göklere çıkartıyor. Herkese o veriyormuş. Vay be! Böyle diyenler var, kendisini göklere çıkartıyor. Herkese o veriyormuş. Hatta Hocamız'a da o vermiş berikisine de o vermiş. Falancaya filancaya da o vermiş,Hatta Hocamız'a da o vermiş berikisine de o vermiş. Falancaya filancaya da o vermiş, diye iddia ediyor. Bunlar masal değil, gittiğim yerlerde duyduğum şeyler.diye iddia ediyor. Bunlar masal değil, gittiğim yerlerde duyduğum şeyler. Bursa'ya gittim, orada bir şeyler duydum. Falanca yere gittim orada bir şeyler duydum. Bursa'ya gittim, orada bir şeyler duydum. Falanca yere gittim orada bir şeyler duydum. Ankara'ya gittim, orada bir şeyler duydum. Yalanın bini bir para! Palavranın haddi hesabı yok! Ankara'ya gittim, orada bir şeyler duydum. Yalanın bini bir para! Palavranın haddi hesabı yok!

Haramı, helali düşünmez, Allah'tan korkmaz olmuş. Olmuş ama hesap var. Âhiret var.Haramı, helali düşünmez, Allah'tan korkmaz olmuş. Olmuş ama hesap var. Âhiret var. Allah bunların hepsini sorar. Hadi bunu ayyaşı yapsa, sarhoşu yapsa, "Cahildir, dini bilmiyor…" deriz.Allah bunların hepsini sorar. Hadi bunu ayyaşı yapsa, sarhoşu yapsa, "Cahildir, dini bilmiyor…" deriz. Ama dini olan insanlar yaparsa, namaz kılan insanlar yaparsa, müslümanlar birbirlerininAma dini olan insanlar yaparsa, namaz kılan insanlar yaparsa, müslümanlar birbirlerinin canına, malına, haysiyetine, ırzına, şerefine, saldırırsacanına, malına, haysiyetine, ırzına, şerefine, saldırırsa o zaman buna desek desek "kıyamet alameti" diyebiliriz, başka ne diyeceğiz? Öyle şey olur mu? o zaman buna desek desek "kıyamet alameti" diyebiliriz, başka ne diyeceğiz? Öyle şey olur mu? Müslüman, müslümana saldırır mı, çatar mı, zarar verir mi? Müslüman, müslümana saldırır mı, çatar mı, zarar verir mi?

"Nasıl olsa burada yok hocam, onun aleyhinde iki tane söz söyleyivermişim, ne olacak?"Nasıl olsa burada yok hocam, onun aleyhinde iki tane söz söyleyivermişim, ne olacak? Duymaz bile!" Duymaz ama Allah duymuyor mu? Duymaz bile!"

Duymaz ama Allah duymuyor mu?

Hz. Ömer geceleyin gezerken bir hanenin önünden geçerken kadın kızına seslenmiş: Hz. Ömer geceleyin gezerken bir hanenin önünden geçerken kadın kızına seslenmiş: "Kızım, sütün içine biraz su kat!" Gece, sesleniyor. Zaten o zaman evler ahım şahım değil."Kızım, sütün içine biraz su kat!" Gece, sesleniyor. Zaten o zaman evler ahım şahım değil. Herhalde biraz dal, üstüne biraz çamur sıvanmış. Ses filan dışarıya gidiyor anlaşılan.Herhalde biraz dal, üstüne biraz çamur sıvanmış. Ses filan dışarıya gidiyor anlaşılan. O da diyor ki; "Anne! Halife Ömer hani 'Sütlerinize su katmayın!' diye ilan etmişti ya,O da diyor ki; "Anne! Halife Ömer hani 'Sütlerinize su katmayın!' diye ilan etmişti ya, onun emrine aykırı olur." Annesi cevap olarak; "Şimdi Hz. Ömer mi var burada?" diyor. onun emrine aykırı olur." Annesi cevap olarak; "Şimdi Hz. Ömer mi var burada?" diyor.

Hâlbuki Allah nasip etmiş, dışarıda bu konuşmayı Hz. Ömer duyuyor. Hâlbuki Allah nasip etmiş, dışarıda bu konuşmayı Hz. Ömer duyuyor.

"Şimdi Hz. Ömer mi var burada? Kat, şu suyu sütün içine kat!" diye yine söylüyor. "Şimdi Hz. Ömer mi var burada? Kat, şu suyu sütün içine kat!" diye yine söylüyor.

"Hz. Ömer görmüyor ama Allah görmüyor mu anne?" diyor. Kadına kızı böyle diyor. "Hz. Ömer görmüyor ama Allah görmüyor mu anne?" diyor. Kadına kızı böyle diyor.

Ne olduysa, Hz. Ömer o evi bellemiş. Ertesi gün gitmiş, o kızı oğluna istemiş. Ne olduysa, Hz. Ömer o evi bellemiş. Ertesi gün gitmiş, o kızı oğluna istemiş. Allah'tan korktuğu için, "Allah görüyor!" diyebildiği için! Allah'tan korktuğu için, "Allah görüyor!" diyebildiği için!

Hz. Ömer, Mekke-i Medine-i Münevvere'den Mükkereme'ye giderken yanına bir yol arkadaşı almış. Hz. Ömer, Mekke-i Medine-i Münevvere'den Mükkereme'ye giderken yanına bir yol arkadaşı almış. Ne ordusu var ne muhafızı ne arabası var. Giderlerken bir yerde dinlenmişler. Ne ordusu var ne muhafızı ne arabası var. Giderlerken bir yerde dinlenmişler. Dinlenirken bir çoban görmüş onları, yanlarına gelmiş. Dinlenirken bir çoban görmüş onları, yanlarına gelmiş. Selamlaşmışlar. Çobana diyor ki; "Bana buradan bir koyun sat." Çoban diyor ki; Selamlaşmışlar. Çobana diyor ki;

"Bana buradan bir koyun sat." Çoban diyor ki;

"Sürünün sahibi ben değilim. Sahibi burada yok. Satmaya salahiyetli değilim. Satamam." diyor."Sürünün sahibi ben değilim. Sahibi burada yok. Satmaya salahiyetli değilim. Satamam." diyor. Hz. Ömer diyor ki; "Canım işte ver, ne olacak. Veriver." "Veremem. Sahibi hesap sorar." Hz. Ömer diyor ki;

"Canım işte ver, ne olacak. Veriver."

"Veremem. Sahibi hesap sorar."

"Canım, bir tanesi eksik olursa zaten nereden bilecek. 'Bir tanesini kurt yedi.' deyiverirsin…" diyor. "Canım, bir tanesi eksik olursa zaten nereden bilecek. 'Bir tanesini kurt yedi.' deyiverirsin…" diyor.

"Peki, sahibimizi böyle yalan söyleyip aldattık. Allah'ı nasıl aldatacağız?" diyor."Peki, sahibimizi böyle yalan söyleyip aldattık. Allah'ı nasıl aldatacağız?" diyor. Hz. Ömer'e. Hz. Ömer nasıl memnun olmuş, nasıl sevinmiş. Onu nasıl taltif edeceğini artık düşünün. Hz. Ömer'e. Hz. Ömer nasıl memnun olmuş, nasıl sevinmiş. Onu nasıl taltif edeceğini artık düşünün.

Demek ki insan Allah'tan korkacak. Hiç kimsenin görmediği yerde Allah'ın gördüğünü,Demek ki insan Allah'tan korkacak. Hiç kimsenin görmediği yerde Allah'ın gördüğünü, hiç kimsenin bilmediği işi Allah'ın bildiğini, iyilere mükâfat verdiğini,hiç kimsenin bilmediği işi Allah'ın bildiğini, iyilere mükâfat verdiğini, hem dünyada hem âhirette mesud ve bahtiyar ettiğini,hem dünyada hem âhirette mesud ve bahtiyar ettiğini, kötülere de hem dünyada hem âhirette rezil ve rüsva ettiğini bileceğiz.kötülere de hem dünyada hem âhirette rezil ve rüsva ettiğini bileceğiz. Zihnimize yerleştireceğiz. Kalbimize prensip hâline getireceğiz. Hareketlerimiz böyle olacak. Zihnimize yerleştireceğiz. Kalbimize prensip hâline getireceğiz. Hareketlerimiz böyle olacak.

İş sakal meselesi değil, cübbe meselesi değil. İş sakal meselesi değil, cübbe meselesi değil. İş insanın kalbinin Allah'ın istediği gibi olması meselesi. Dış şekli insan ayarlayabilir.İş insanın kalbinin Allah'ın istediği gibi olması meselesi. Dış şekli insan ayarlayabilir. Allah yardım ederse inşaallah içi de ayarlar ama mühim olan için ayarlanması. Allah yardım ederse inşaallah içi de ayarlar ama mühim olan için ayarlanması.

Ahlâkımız güzel olmazsa evliyâullahtan birisi diyor ki; "Bir şişenin içine pisliği murdar şeyi, Ahlâkımız güzel olmazsa evliyâullahtan birisi diyor ki; "Bir şişenin içine pisliği murdar şeyi, içkiyi koysan; denizin kenarına götürsen on yıl yıkasan bile yine içi murdar kalır!" içkiyi koysan; denizin kenarına götürsen on yıl yıkasan bile yine içi murdar kalır!"

İçi murdar kalır. Çünkü içini yıkamıyor. Sadece dışını yıkıyor. Abdest alıyoruz. Dışımızı yıkıyoruz.İçi murdar kalır. Çünkü içini yıkamıyor. Sadece dışını yıkıyor. Abdest alıyoruz. Dışımızı yıkıyoruz. Ama kalbimizi de temizleyeceğiz. Tevbe ve istiğfar edeceğiz. Günahları bırakacağız.Ama kalbimizi de temizleyeceğiz. Tevbe ve istiğfar edeceğiz. Günahları bırakacağız. Sevaplı işleri yapacağız. Bizim Müslümanlığımız hareket tarzımızdan belli olacak.Sevaplı işleri yapacağız.

Bizim Müslümanlığımız hareket tarzımızdan belli olacak.
Yürüyüşümüzden belli olacak. Konuşmamızdan belli olacak.Yürüyüşümüzden belli olacak. Konuşmamızdan belli olacak. Bilhassa insanlarla olan çeşitli münasebetlerimizden ve muamelâtımızdan belli olacak.Bilhassa insanlarla olan çeşitli münasebetlerimizden ve muamelâtımızdan belli olacak. İslâm muamelâtla belli olacak. Lafla değil palavrayla değil. İslâm muamelâtla belli olacak. Lafla değil palavrayla değil.

"Ben 80 defa şunu yaptım. 90 defa bunu ettim. Şu kadar hayrım, bu kadar hasenatım var."Ben 80 defa şunu yaptım. 90 defa bunu ettim. Şu kadar hayrım, bu kadar hasenatım var. Cami yaptım, minare yaptım…" Muamelâtın nasıl? Muamelâtın ve insanlarla münasebatın ne türde?Cami yaptım, minare yaptım…"

Muamelâtın nasıl? Muamelâtın ve insanlarla münasebatın ne türde?
Allah'ı rızasına uygunsa pekâlâ, uygun değilse demek ki Müslümanlık senin dışını şöyle bir cilalamış.Allah'ı rızasına uygunsa pekâlâ, uygun değilse demek ki Müslümanlık senin dışını şöyle bir cilalamış. Ama için kirli kalmış. Arabanın dışını boyasan, pasın üstüne boyayı sürersenAma için kirli kalmış. Arabanın dışını boyasan, pasın üstüne boyayı sürersen satış esnasında müşteri pası görmeyebilir. Ama biraz sonra boya dökülür pas yine meydana çıkar.satış esnasında müşteri pası görmeyebilir. Ama biraz sonra boya dökülür pas yine meydana çıkar. O pası kazıyacaksın. Hatta pullamak diyorlar pul darbeleriyle O pası kazıyacaksın. Hatta pullamak diyorlar pul darbeleriyle püskürterek adamakıllı hiç pas izi bırakmıyorlar. Ondan sonra bin bir türlü astar, boya, muamele.püskürterek adamakıllı hiç pas izi bırakmıyorlar. Ondan sonra bin bir türlü astar, boya, muamele. Üstüne boyayı öyle çekiyorlar. "Tamam, bu boya şu kadar sene garantili durur." diyor.Üstüne boyayı öyle çekiyorlar. "Tamam, bu boya şu kadar sene garantili durur." diyor. Altı sağlam olmayınca durmuyor. Altı çürük olduğu zaman dayanmıyor. Altı sağlam olmayınca durmuyor. Altı çürük olduğu zaman dayanmıyor.

Onun için kalbimiz paslı olmasın, içimiz çirkin olmasın, içimiz murdar olmasın. Onun için kalbimiz paslı olmasın, içimiz çirkin olmasın, içimiz murdar olmasın. Hem içimiz hem dışımız temiz olsun, diye çalışacağız ve bilhassa kendi kendimize bir günah etsek neyse; Hem içimiz hem dışımız temiz olsun, diye çalışacağız ve bilhassa kendi kendimize bir günah etsek neyse; bir gecede pişman oluruz, tevbe ederiz estağfirullah deriz.bir gecede pişman oluruz, tevbe ederiz estağfirullah deriz. Allah tevbe edenleri affediyor, bağışlar. Ama kul hakkı üstümüze geçirirsek? Allah tevbe edenleri affediyor, bağışlar. Ama kul hakkı üstümüze geçirirsek? Kulların hakları üstümüze geçerse?.. Adamı dövmüşsün. Bir kamçı savurmuşsun.Kulların hakları üstümüze geçerse?.. Adamı dövmüşsün. Bir kamçı savurmuşsun. Kolu ve sırtı kabarmış gitmiş. O adam o kamçının acısından kıvranmış. Sana bir şey diyememiş.Kolu ve sırtı kabarmış gitmiş. O adam o kamçının acısından kıvranmış. Sana bir şey diyememiş. Çünkü senin etrafın kalabalık. Yarın gelir, hakkını ister.Çünkü senin etrafın kalabalık. Yarın gelir, hakkını ister. Kul hakkı geçirmemeye, kimseye zulüm etmemeye özellikle gayret göstermemiz lazım.Kul hakkı geçirmemeye, kimseye zulüm etmemeye özellikle gayret göstermemiz lazım. Kimsenin hakkını geçirmeyelim. Büyüklerimiz, sahâbe-i kirâm kul hakkına o kadar dikkat ederlermiş kiKimsenin hakkını geçirmeyelim.

Büyüklerimiz, sahâbe-i kirâm kul hakkına o kadar dikkat ederlermiş ki
çok bariz bir misal, güzel bir misal: çok bariz bir misal, güzel bir misal:

Devesinin üstünden kamçısı yere düşse aşağıdaki adama, "Şunu bana alıver." demezlermiş.Devesinin üstünden kamçısı yere düşse aşağıdaki adama, "Şunu bana alıver." demezlermiş. Deve yüksekte, devenin üstüne çıkmak ve inmek zor. Deve yüksekte, devenin üstüne çıkmak ve inmek zor. "Şu kamçım düşüverdi, aşağıda, uzatıver şunu iki gözüm, hadi." demezlermiş."Şu kamçım düşüverdi, aşağıda, uzatıver şunu iki gözüm, hadi." demezlermiş. Deveyi çöktürürlermiş. Kamçıyı alırlarmış. Tekrar deveye binip çıkarlarmış.Deveyi çöktürürlermiş. Kamçıyı alırlarmış. Tekrar deveye binip çıkarlarmış. Kul hakkı üzerlerine geçmesin diye bu kadar titiz davranırlarmış. Biz de kul hakkına dikkat edelim.Kul hakkı üzerlerine geçmesin diye bu kadar titiz davranırlarmış.

Biz de kul hakkına dikkat edelim.
Zulmetmemeye dikkat edelim. Âdil olmaya dikkat edelim. Gönül almaya dikkat edelim. Zulmetmemeye dikkat edelim. Âdil olmaya dikkat edelim. Gönül almaya dikkat edelim. Gönül yapmaya dikkat edelim. Muhabbeti attıracak işler yapalım.Gönül yapmaya dikkat edelim. Muhabbeti attıracak işler yapalım. Kavga ve gürültü çıkartıcı, insanlar arasındaki bağları kopartıcı işlerde rol almayalım.Kavga ve gürültü çıkartıcı, insanlar arasındaki bağları kopartıcı işlerde rol almayalım. O tarzda çalışmayalım ki Allah bizi sevsin. O tarzda çalışmayalım ki Allah bizi sevsin. Fitne ve fesatçılar zümresinden olarak cezalara uğramayalım.Fitne ve fesatçılar zümresinden olarak cezalara uğramayalım. Cehenneme düşüp de cehennem ateşlerinde yanmayalım.Cehenneme düşüp de cehennem ateşlerinde yanmayalım. Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi güzel huylu, adaletli ve insanlara faydalı eylesin;Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi güzel huylu, adaletli ve insanlara faydalı eylesin; zararlı eylemesin. Demek ki cehennem ehlinden birisi -böyle zalim adamlar ki-zararlı eylemesin.

Demek ki cehennem ehlinden birisi -böyle zalim adamlar ki-
ellerinde sığır kuyruğu gibi kamçılar, sağa sola çatlatıyorlar, patlatıyorlar.ellerinde sığır kuyruğu gibi kamçılar, sağa sola çatlatıyorlar, patlatıyorlar. Adamlara, insanlara vuruyorlar. Merhametsiz oldukları, zalim oldukları için cehenneme gidecek. Adamlara, insanlara vuruyorlar. Merhametsiz oldukları, zalim oldukları için cehenneme gidecek.

Bunları ezberleyin! Ve nisâün kâsiyâtün âriyâtün mümîlâtün.Bunları ezberleyin!

Ve nisâün kâsiyâtün âriyâtün mümîlâtün.
"Birtakım kadınlar ki giyimliler ama çıplaklar. Giyimli ama çıplak. Meyilli, meylettirtici!" "Birtakım kadınlar ki giyimliler ama çıplaklar. Giyimli ama çıplak. Meyilli, meylettirtici!"

Ruûsühünne ke-esnimeti'l-bühti'l-mâileti. "Başları deve hörgücü gibi." Ruûsühünne ke-esnimeti'l-bühti'l-mâileti. "Başları deve hörgücü gibi."

Peygamber Efendimiz cehennemde gördüğü kadınları anlatıyor. Dünyada nasıllarmış? Peygamber Efendimiz cehennemde gördüğü kadınları anlatıyor. Dünyada nasıllarmış?

Giyinik ama çıplaklarmış. Meyledicilermiş. Meylettiricilermiş ve başları deve hörgücü gibiymiş. Giyinik ama çıplaklarmış. Meyledicilermiş. Meylettiricilermiş ve başları deve hörgücü gibiymiş.

Ke-esnimeti'l-bühti'l-mâileti. "Yan yatmış deve hörgücü gibi. Ke-esnimeti'l-bühti'l-mâileti. "Yan yatmış deve hörgücü gibi. Bir tarafa yıkılmış deve hörgücü gibi başları." Enteresan. Biraz sonra dönüp anlatacağım.Bir tarafa yıkılmış deve hörgücü gibi başları."

Enteresan. Biraz sonra dönüp anlatacağım.
Sıfatlar üzerinde biraz konuşacağız. Başları böyle olan kadınlar; Sıfatlar üzerinde biraz konuşacağız. Başları böyle olan kadınlar;

Lâ yedhulne'l-cennete ve lâ yecidne rîhahâ ve inne rîhahâ. "Bu kadınlar cennete girmeyecekler. Lâ yedhulne'l-cennete ve lâ yecidne rîhahâ ve inne rîhahâ. "Bu kadınlar cennete girmeyecekler. Cennetin kokusunu da duymayacaklar." Cennetin kokusunu da duymayacaklar."

Le-yûcedü min mesîrati kezâ ve kezâ. "Hâlbuki cennetin kokusu şöyle şöyle mesafelerden Le-yûcedü min mesîrati kezâ ve kezâ. "Hâlbuki cennetin kokusu şöyle şöyle mesafelerden duyulduğu halde cennetin kokusunu bile duymayacaklar." duyulduğu halde cennetin kokusunu bile duymayacaklar."

Yani cennetin surlarının dışında kaldılar. İçeri giremeseler bileYani cennetin surlarının dışında kaldılar. İçeri giremeseler bile cennetin kokusu şu kadar mesafeye yayıldığı halde cennetin o mesafesine bile yanaşamayacaklar.cennetin kokusu şu kadar mesafeye yayıldığı halde cennetin o mesafesine bile yanaşamayacaklar. O kokusunu bile koklayamayacaklar.O kokusunu bile koklayamayacaklar. Hâlbuki iğde ağaçları açtığı zaman sabahleyin ta nerelerden kokusu duyulur.Hâlbuki iğde ağaçları açtığı zaman sabahleyin ta nerelerden kokusu duyulur. Hanımeliler açtığı zaman bizim mahallemizde sokaktan geçerken bayılırsın, ararsın, bakarsın,Hanımeliler açtığı zaman bizim mahallemizde sokaktan geçerken bayılırsın, ararsın, bakarsın, filanca evin bahçesinde hanımeliler açmış. Koku etrafa yayılıyor. filanca evin bahçesinde hanımeliler açmış. Koku etrafa yayılıyor. Diğer kokulu şeyler de cennetin kokusu da böyledir. Kezâ ve kezâ.Diğer kokulu şeyler de cennetin kokusu da böyledir.

Kezâ ve kezâ.
"Şu kadar şu kadar mesafeden duyulan cennetin kokusunu duyamayacaklar." demiş. "Şu kadar şu kadar mesafeden duyulan cennetin kokusunu duyamayacaklar." demiş.

Başka hadîs-i şerîflerde "Cennetin kokusu beş yüz yıllık mesafeden duyulur." diyeBaşka hadîs-i şerîflerde "Cennetin kokusu beş yüz yıllık mesafeden duyulur." diye böyle rakam da verilmiş hadîs-i şerîfler vardır. Beş yüz yıllık uzak mesafeden bileböyle rakam da verilmiş hadîs-i şerîfler vardır. Beş yüz yıllık uzak mesafeden bile cennetin kokusu duyulduğu halde bunlar, bu kadınlar o kokuyu bile koklayamayacaklar. cennetin kokusu duyulduğu halde bunlar, bu kadınlar o kokuyu bile koklayamayacaklar.

Bu bahtsız kadınlar, bu bedbaht kadınlar kimlermiş? Az bir izahat vermeye çalışalım: Bu bahtsız kadınlar, bu bedbaht kadınlar kimlermiş?

Az bir izahat vermeye çalışalım:

Ve nisâün kâsiyâtün. Ve nisâün kâsiyâtün.

Birtakım kadınlar ki giyinmişler ama giyimin ana fikri nedir, insan niçin giyiniyor?Birtakım kadınlar ki giyinmişler ama giyimin ana fikri nedir, insan niçin giyiniyor? Pantolonu niçin giyiyoruz, ceketi paltoyu niçin giyiyoruz? Pantolonu niçin giyiyoruz, ceketi paltoyu niçin giyiyoruz?

Tesettür için, avret mahallerimiz görülmesin diye! Allahu Teâlâ hazretlerinin dini böyle olduğu için Tesettür için, avret mahallerimiz görülmesin diye! Allahu Teâlâ hazretlerinin dini böyle olduğu için ta Hz. Âdem atamız zamanından beri böyle olduğundan, ta Hz. Âdem atamız zamanından beri böyle olduğundan, biz diğer mahlûklar gibi akılsız mahlûklar gibi; atlar gibi daha başka mahlûklar gibi çıplak gezmiyoruz. biz diğer mahlûklar gibi akılsız mahlûklar gibi; atlar gibi daha başka mahlûklar gibi çıplak gezmiyoruz. Allah, bize giyimi öğretmiş. Giyiniyoruz. Ayıp mahallerimizi örtüyoruz.Allah, bize giyimi öğretmiş. Giyiniyoruz. Ayıp mahallerimizi örtüyoruz. Hem ayıp mahalleri örtülsün diye böyle hem de havanın sıcağından, soğuğundan, Hem ayıp mahalleri örtülsün diye böyle hem de havanın sıcağından, soğuğundan, mevsimine göre korunmak için böyle.mevsimine göre korunmak için böyle. Ama hava sıcak da olsa bizim dinî duygularımız müsait olsa, havsalamız geniş olsa, soyunuruz.Ama hava sıcak da olsa bizim dinî duygularımız müsait olsa, havsalamız geniş olsa, soyunuruz. Kısa gömlek giyeriz, sadece bir atletle gezeriz. Var böyle, ben hatırlıyorum. Kısa gömlek giyeriz, sadece bir atletle gezeriz. Var böyle, ben hatırlıyorum. Boğaziçi'nde İsveç gemisi yanaşmış. Tamamen çıplak, iskeleye oturmuş.Boğaziçi'nde İsveç gemisi yanaşmış. Tamamen çıplak, iskeleye oturmuş. Geminin dışını boyuyor mesela. Tamamen çıplak gezenler var. Atletle şortla gezenler var.Geminin dışını boyuyor mesela. Tamamen çıplak gezenler var. Atletle şortla gezenler var. Dünyanın nice yerlerinde şortu da çıkartanlar var. Bizim memlekette de Güneybatı Anadolu'da,Dünyanın nice yerlerinde şortu da çıkartanlar var. Bizim memlekette de Güneybatı Anadolu'da, Ege'nin aşağılarında, Ege'de, Akdeniz'de yerler kiralamışlar. Bizimkiler de kiraya vermiş.Ege'nin aşağılarında, Ege'de, Akdeniz'de yerler kiralamışlar. Bizimkiler de kiraya vermiş. Çıplaklar kampı kurmuşlar, çıplak. Tamamen, tamamen çıplak! Çıplaklar kampı kurmuşlar, çıplak. Tamamen, tamamen çıplak!

Allah'ın insana vermiş olduğu bu en büyük nimet, İslâm nimeti! Allah İslâm'dan bizi uzak etmesin. Allah'ın insana vermiş olduğu bu en büyük nimet, İslâm nimeti! Allah İslâm'dan bizi uzak etmesin.

Biz, bizim erkeklerimiz, müslüman erkekler dışarıdaki kadınlardan daha iyi örtünürüz. Biz, bizim erkeklerimiz, müslüman erkekler dışarıdaki kadınlardan daha iyi örtünürüz. Ben ceket giydiğim zaman biraz rahatsız oluyorum. Ben ceket giydiğim zaman biraz rahatsız oluyorum. Uzunca bir şey giyiyorum ki arkamı da biraz daha örtsün. Kısa kollu gömlek giyilebilir.Uzunca bir şey giyiyorum ki arkamı da biraz daha örtsün. Kısa kollu gömlek giyilebilir. Gömleğin kolu kendiliğinden kısa olursa mahsuru yok. Uzun kolu kıvırmak mekruh!Gömleğin kolu kendiliğinden kısa olursa mahsuru yok. Uzun kolu kıvırmak mekruh! Ama kol kendiliğinden kısa olursa mahsuru yok. Ondan bile çekiniyoruz, aman filan diyoruz.Ama kol kendiliğinden kısa olursa mahsuru yok. Ondan bile çekiniyoruz, aman filan diyoruz. Böyle bir ceketle resmîce bir kıyafetle [dolaşmaya çalışırız]. Böyle bir ceketle resmîce bir kıyafetle [dolaşmaya çalışırız].

Huzû zîneteküm inde külli mescidin, emri de var. Her mescide gittiğiniz zaman mescide saygı olarak, Huzû zîneteküm inde külli mescidin, emri de var. Her mescide gittiğiniz zaman mescide saygı olarak, Allah'ın huzuruna gidiyorsunuz diye güzel kıyafetler giyinmek de var.Allah'ın huzuruna gidiyorsunuz diye güzel kıyafetler giyinmek de var. Tamam, biz böyle yaparız. Ama bu olmadığı zaman, bu duygu, iman olmadığı zaman Tamam, biz böyle yaparız. Ama bu olmadığı zaman, bu duygu, iman olmadığı zaman insanlar ne kılıklara girebiliyorlar. Açılıp saçılıyorlar.insanlar ne kılıklara girebiliyorlar. Açılıp saçılıyorlar. Açılmadan saçılmadan öteye tamamen çıplaklığa kadar gidiyorlar.Açılmadan saçılmadan öteye tamamen çıplaklığa kadar gidiyorlar. Tamamen çıplaklıktan öteye ardan namustan tamamen uzak duruma da düşebiliyorlar. Tamamen çıplaklıktan öteye ardan namustan tamamen uzak duruma da düşebiliyorlar. Artık cehennemin dereceleri aşağı doğru, dereke dereke, aşağı doğru indiğinden Gayyâ kuyusuna kadar, Artık cehennemin dereceleri aşağı doğru, dereke dereke, aşağı doğru indiğinden Gayyâ kuyusuna kadar, insanların da edepsizlikleri dereke dereke farklı. Merdiven merdiven aşağı doğru. insanların da edepsizlikleri dereke dereke farklı. Merdiven merdiven aşağı doğru.

Nisâün kâsiyâtün. "Giyinmiş ama ziynet için giyinmiş." Hâlbuki giyim niçindi? Nisâün kâsiyâtün. "Giyinmiş ama ziynet için giyinmiş."

Hâlbuki giyim niçindi?

Giyim, tesettür için insanı örtmek içindi ve sıcaktan soğuktan korumak içindi.Giyim, tesettür için insanı örtmek içindi ve sıcaktan soğuktan korumak içindi. Bu kadınlar nasıl giyinmişler? Süslenmek için giyinmiş. Şakır şakır pırıldıyor.Bu kadınlar nasıl giyinmişler? Süslenmek için giyinmiş. Şakır şakır pırıldıyor. Süsleri takmış takıştırmış. Hâlbuki İslam'da kadının ziynetleri dışarıda saklaması esas.Süsleri takmış takıştırmış. Hâlbuki İslam'da kadının ziynetleri dışarıda saklaması esas. Bunlar giyinmişler. Bakmayacak insan bile; "Vay bu elbise nasıl bir elbise, bu kumaş nasıl kumaş!.." diyeBunlar giyinmişler. Bakmayacak insan bile; "Vay bu elbise nasıl bir elbise, bu kumaş nasıl kumaş!.." diye dönüp bakıyor. Işıl ışıl, şıkır şıkır, pırıl pırıl… Gece tuvaleti, gündüz tuvaleti; dönüp bakıyor. Işıl ışıl, şıkır şıkır, pırıl pırıl… Gece tuvaleti, gündüz tuvaleti; üstünde elmaslar, pırlantalar, inciler vs. Giyinmiş ama giyimin rayından çıkmış bir giyim. üstünde elmaslar, pırlantalar, inciler vs. Giyinmiş ama giyimin rayından çıkmış bir giyim. Felsefesi değişmiş. Giyim tesettür için değil. Felsefesi değişmiş. Giyim tesettür için değil. İnsanlardan insanların kem nazarlarından korunmak için değil;İnsanlardan insanların kem nazarlarından korunmak için değil; bilakis insanlar kendisine baksınlar diye! Mantık değişmiş. bilakis insanlar kendisine baksınlar diye! Mantık değişmiş.

Süslenmiş süslenmiş süslenmiş; hâlbuki dışarıda sade olacak.Süslenmiş süslenmiş süslenmiş; hâlbuki dışarıda sade olacak. Müslüman kadın süslenirse evinde süslenir. Dışarıda bütün süslerini örter. Müslüman kadın süslenirse evinde süslenir. Dışarıda bütün süslerini örter. Süsünü, ziynetini göstermez. Kolunun yeninin nakışını bile göstermez. Süsünü, ziynetini göstermez. Kolunun yeninin nakışını bile göstermez.

Bu cehennemlik kadınlar nasılmış? Giyinmişler ama ziynet için giyinmişler. Şıkır şıkır. Bu cehennemlik kadınlar nasılmış?

Giyinmişler ama ziynet için giyinmişler. Şıkır şıkır.

Âriyâtün. "Giyinmiş ama ardan, namustan, utanmadan soyunmuş. O duyguları yok." Âriyâtün. "Giyinmiş ama ardan, namustan, utanmadan soyunmuş. O duyguları yok."

Çünkü "Herkes bana baksın." diye giyinmiş. Bu ne biçim giyinmek? Çünkü "Herkes bana baksın." diye giyinmiş. Bu ne biçim giyinmek?

Veyahut giyinmiş ama çıplak; şeffaf giyinmiştir. "Üzerinde elbise var mı?" "Var." Veyahut giyinmiş ama çıplak; şeffaf giyinmiştir.

"Üzerinde elbise var mı?"

"Var."

"Var ama altı görünüyor." "Kalın…" İstediği kadar kalın olsun; altı göründükten sonra"Var ama altı görünüyor."

"Kalın…"

İstediği kadar kalın olsun; altı göründükten sonra
kıymeti yok, altı görünmeyecek. Dar olmayacak, dar olup da vücudununkıymeti yok, altı görünmeyecek. Dar olmayacak, dar olup da vücudunun mahrem yerleri belli olacak gibi vücudu sıkmayacak. İnsan giyinmiş ama çıplak olabilir. Neden? mahrem yerleri belli olacak gibi vücudu sıkmayacak. İnsan giyinmiş ama çıplak olabilir.

Neden?

Sımsıkı giyindiği için, her şeyi belli olduğu için çıplak sayılır. Sımsıkı giyindiği için, her şeyi belli olduğu için çıplak sayılır. İşte bu cehennemlik kadınları anlatırken; kâsiyâtün âriyâtün. "Giyimliler ama çıplaklar." diyor. İşte bu cehennemlik kadınları anlatırken;

kâsiyâtün âriyâtün. "Giyimliler ama çıplaklar." diyor.

Mümîlâtün. "Meylediciler." Nereden? Allah'a itaatten sapmışlar, başka tarafa meyletmişler.Mümîlâtün. "Meylediciler."

Nereden?

Allah'a itaatten sapmışlar, başka tarafa meyletmişler.
Duvarın meylettiği gibi yuvarlanmak üzere sapmışlar. Kendileri meyletmişler. Duvarın meylettiği gibi yuvarlanmak üzere sapmışlar. Kendileri meyletmişler. Cenâb-ı Hakk'ın yolundan sapmışlar, ters yola kaymışlar. Başkalarını da kaydırıyorlar. Cenâb-ı Hakk'ın yolundan sapmışlar, ters yola kaymışlar. Başkalarını da kaydırıyorlar. Kendileri kaymış, başkalarını da kaydırıyor. Nasıl kaydırıyor? Kendileri kaymış, başkalarını da kaydırıyor.

Nasıl kaydırıyor?

Yürüyüşüyle, giyimiyle, davetkâr hareketleriyle ötekileri de kendisine baktırtıyor. Yürüyüşüyle, giyimiyle, davetkâr hareketleriyle ötekileri de kendisine baktırtıyor. Allah'a itaatten alıkoyuyor. Günahlara çekmeye çalışıyor. Yanlış işler yaptırtıyor. Allah'a itaatten alıkoyuyor. Günahlara çekmeye çalışıyor. Yanlış işler yaptırtıyor. İşte kendisi sapmış, başkalarını da baştan çıkartıcı bir tavır oluyor.İşte kendisi sapmış, başkalarını da baştan çıkartıcı bir tavır oluyor. İşte bunlar cehennemlik olan kadınlar. İşte bunlar cehennemlik olan kadınlar.

"Başları yana yatmış deve hörgücü gibi, meyilli deve hörgücü gibi!" Bu da enteresan."Başları yana yatmış deve hörgücü gibi, meyilli deve hörgücü gibi!"

Bu da enteresan.
Biliyorsunuz saç modası çıktı. Saçlar hörgüç gibi kabartılıyor. Kocaman oluyor. Biliyorsunuz saç modası çıktı. Saçlar hörgüç gibi kabartılıyor. Kocaman oluyor. İnsanın hatırına onlar geliyor. Hâlbuki müslüman hanım başını örtecekti, göstermeyecekti. İnsanın hatırına onlar geliyor. Hâlbuki müslüman hanım başını örtecekti, göstermeyecekti.

Hele hele şimdi erkeklerde de garip modalar çıktı. Sağını tıraş ediyor, solunu tıraş ediyor.Hele hele şimdi erkeklerde de garip modalar çıktı. Sağını tıraş ediyor, solunu tıraş ediyor. Çeşitli boyalara boyuyor. Horoz ibiği gibi sadece ortada saçlar kalıyor filan. Çeşitli boyalara boyuyor. Horoz ibiği gibi sadece ortada saçlar kalıyor filan. Hepsi insanoğlunun ne kadar şaşırdığını, nasıl ana çizgiden saptığını ve iman olmayıncaHepsi insanoğlunun ne kadar şaşırdığını, nasıl ana çizgiden saptığını ve iman olmayınca ne gibi ters arayışlar içine girdiğini gösteriyor.ne gibi ters arayışlar içine girdiğini gösteriyor. Erkekler içinde de acayipleri var kadınlar içinde de acayipleri var. Allah kurtarsın.Erkekler içinde de acayipleri var kadınlar içinde de acayipleri var. Allah kurtarsın. Allah şeytanın eline düşmüş olan insanları şeytanın elinden kurtarsın.Allah şeytanın eline düşmüş olan insanları şeytanın elinden kurtarsın. Nefsine esir olmuş insanları nefsin esirliğinden kurtarsın. Kendisine kul eylesin.Nefsine esir olmuş insanları nefsin esirliğinden kurtarsın. Kendisine kul eylesin. Yanlış yollara düşürmesin. Yanlış yollara düşürüp de cehennemlere atmasın.Yanlış yollara düşürmesin. Yanlış yollara düşürüp de cehennemlere atmasın. Cennetten uzak etmesin. Allahu Teâlâ hazretleri cennetin kokusunu bile duymayacak kadar Cennetten uzak etmesin. Allahu Teâlâ hazretleri cennetin kokusunu bile duymayacak kadar fecî durumlara, o kadar uzak yerlere düşürmesin. Muhterem kardeşlerim! fecî durumlara, o kadar uzak yerlere düşürmesin.

Muhterem kardeşlerim!

Hanımlarımız da benim konuşmalarımı dinliyorlar. Benim kimseye bir kastım ve garazım yok. Hanımlarımız da benim konuşmalarımı dinliyorlar. Benim kimseye bir kastım ve garazım yok. Zaten ben bu hadîs-i şerîfi de alfabetik olduğu için açarım. Sırayla okurum. Zaten ben bu hadîs-i şerîfi de alfabetik olduğu için açarım. Sırayla okurum. Ne gelirse Peygamber Efendimiz'in hadisidir, diye okurum. Onu bildiririm.Ne gelirse Peygamber Efendimiz'in hadisidir, diye okurum. Onu bildiririm. Kendi sözlerimi katmamaya gayret ederim. Mevzu Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri olsun diye. Kendi sözlerimi katmamaya gayret ederim. Mevzu Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri olsun diye.

Terden bunalsak bile tesettürden ayrılmayacağız. Terden bunalsak bile tesettürden ayrılmayacağız. Deniz tatlı bile olsa avret mahallerini hiçbir müslüman açamaz. Deniz tatlı bile olsa avret mahallerini hiçbir müslüman açamaz.

"Efendim işte bizim mezhebe göre şöyle de falanca mezhepte biraz daha kolaylık var…" "Efendim işte bizim mezhebe göre şöyle de falanca mezhepte biraz daha kolaylık var…"

Vefasızlıktan utanmaz mısın? Şuraya kadar Hanefi mezhebinden;Vefasızlıktan utanmaz mısın? Şuraya kadar Hanefi mezhebinden; ondan sonra hangi mezhepte kolaylık varsa kurbağa gibi hop o tarafa atlıyor, o mezhepte!ondan sonra hangi mezhepte kolaylık varsa kurbağa gibi hop o tarafa atlıyor, o mezhepte! Allah'ı mı kandırıyorsun? Hangi mezheptensin?!.. Nefsimize hâkim olacağız.Allah'ı mı kandırıyorsun? Hangi mezheptensin?!.. Nefsimize hâkim olacağız. Gözümüze hâkim olacağız. Kalbimize, aklımıza hâkim olacağız. Şeytan bizi aldatır.Gözümüze hâkim olacağız. Kalbimize, aklımıza hâkim olacağız. Şeytan bizi aldatır. Boş ver, dedirtir. Kimse görmüyor, dedirtir. Yaz geldi herkes yapıyor, dedirtir.Boş ver, dedirtir. Kimse görmüyor, dedirtir. Yaz geldi herkes yapıyor, dedirtir. Yanlış prensipler de çıkarttırır. Yanlış prensipler de çıkarttırır.

Şimdi; "Zaman sana uymazsa sen zamana uyacaksın!" diyorlar, böyle bir şey çıkartmışlar.Şimdi; "Zaman sana uymazsa sen zamana uyacaksın!" diyorlar, böyle bir şey çıkartmışlar. Bir kimseye; "Niye böyle yapıyorsun? Bak senin baban müftüydü. Deden vaizdi.Bir kimseye; "Niye böyle yapıyorsun? Bak senin baban müftüydü. Deden vaizdi. İyi bir aileden gelmiştin. Senin bu deniz kenarında bu mayoyla burada işin nedir?" desem, İyi bir aileden gelmiştin. Senin bu deniz kenarında bu mayoyla burada işin nedir?" desem, "Herkes yapıyor." diyor. Ölçü herkes değil. Ölçü Allah'ın emridir."Herkes yapıyor." diyor.

Ölçü herkes değil. Ölçü Allah'ın emridir.
Eğer bir insan herkes bir tarafa gitse, ama Allah'ın istemediği tarafa gitse,Eğer bir insan herkes bir tarafa gitse, ama Allah'ın istemediği tarafa gitse, tek başına kalsa haktan yana olacak. Bu tarafta duracak. Tek başına duracak. tek başına kalsa haktan yana olacak. Bu tarafta duracak. Tek başına duracak.

Hatta diyorlar ki; "Peygamber Efendimiz cemaati tavsiye etmiş, topluluktan ayrılmamayı tavsiye etmiş Hatta diyorlar ki; "Peygamber Efendimiz cemaati tavsiye etmiş, topluluktan ayrılmamayı tavsiye etmiş birisinin yanında, büyük sahabeden bir alim zatın yanında " birisinin yanında, büyük sahabeden bir alim zatın yanında "

Böyle diyene diyor ki; "Ben de seni biraz bilgili sanırdım. Senin bu sözüne teessüf ederim.Böyle diyene diyor ki; "Ben de seni biraz bilgili sanırdım. Senin bu sözüne teessüf ederim. Cemaat, 'insan kalabalığı' demek değildir!" diyor. Cemaat, 'insan kalabalığı' demek değildir!" diyor.

Dikkatinizi çekerim, bu anlattığım nokta çok önemli:Dikkatinizi çekerim, bu anlattığım nokta çok önemli: Cemaat, "insan kalabalığının çok olduğu taraf" demek değildir. İnsanın hakla beraber olduğu taraftır.Cemaat, "insan kalabalığının çok olduğu taraf" demek değildir. İnsanın hakla beraber olduğu taraftır. Bir kişi de olsa hakla beraber olduğu taraf cemaattir.Bir kişi de olsa hakla beraber olduğu taraf cemaattir. Hakla cem olduğu cemaat olduğu taraf cemaattir. Öbür taraf milyonlar olsa orası cemaat değildir.Hakla cem olduğu cemaat olduğu taraf cemaattir. Öbür taraf milyonlar olsa orası cemaat değildir. Dinimiz bize cemaati emretmiş, ayrılığı emretmemiş. Dinimiz bize cemaati emretmiş, ayrılığı emretmemiş.

Bütün herkes cehennem yoluna gidiyor, ben de mi gideceğim? Bütün herkes cehennem yoluna gidiyor, ben de mi gideceğim? Hayır, tek başına da olsan cennet yolunda kalacaksın. Tek başına da olsan Kur'ân yolunda kalacaksın. Hayır, tek başına da olsan cennet yolunda kalacaksın. Tek başına da olsan Kur'ân yolunda kalacaksın. Tek başına da olsan Peygamber Efendimiz'in izinde kalacaksın.Tek başına da olsan Peygamber Efendimiz'in izinde kalacaksın. Eğer seni yaksalar, kül etseler, külünü rüzgârda savursalar yine Hak yolda duracaksın.Eğer seni yaksalar, kül etseler, külünü rüzgârda savursalar yine Hak yolda duracaksın. Yunus Emre öyle diyor. Yunus Emre öyle diyor.

Eğer beni öldüreler Külüm göğe savuralar Toprağım anda çağıra Bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler

Külüm göğe savuralar

Toprağım anda çağıra

Bana seni gerek seni

"Toprağım, külüm bile Allah Allah der, seni ister, seni anar." dediği gibi"Toprağım, külüm bile Allah Allah der, seni ister, seni anar." dediği gibi kül etseler toz etseler bile Hak yoldan ayrılmayacaksın.kül etseler toz etseler bile Hak yoldan ayrılmayacaksın. İbrahim aleyhisselam; eğer o yanlış topluluk felsefesi, topluma uymak felsefesi esas alınsaydı İbrahim aleyhisselam; eğer o yanlış topluluk felsefesi, topluma uymak felsefesi esas alınsaydı Allah'ın Halîlullah'ı, sevgili kulu olabilir miydi? Olamazdı. O da onlara uyardı.Allah'ın Halîlullah'ı, sevgili kulu olabilir miydi? Olamazdı. O da onlara uyardı. Hadi ayrılık gayrılık çıkartmayayım, derdi. Putların karşısına çıkmazdı. Hadi ayrılık gayrılık çıkartmayayım, derdi. Putların karşısına çıkmazdı. "Herkes tapıyor, babadan böyle gördük, dededen böyle gördük. Biz de tapalım…" derdi."Herkes tapıyor, babadan böyle gördük, dededen böyle gördük. Biz de tapalım…" derdi. Sıradan bir insan olur giderdi. Halîlullah nasıl oldu? Sıradan bir insan olur giderdi.

Halîlullah nasıl oldu?

Allah'ın yolunu tercih etti. Bütün bir şehir ahalisinin karşısında tek başına direndi.Allah'ın yolunu tercih etti. Bütün bir şehir ahalisinin karşısında tek başına direndi. O putlara tapmadı. O putları kırdı. O puthaneyi harap etti.O putlara tapmadı. O putları kırdı. O puthaneyi harap etti. Kendisini ateşe attıkları halde atıp da öldürmek istedikleri halde Cenabı Hakk'ın yolundan dönmedi. Kendisini ateşe attıkları halde atıp da öldürmek istedikleri halde Cenabı Hakk'ın yolundan dönmedi.

İşte İbrahim aleyhisselam bir kişiydi ama hakla beraber olduğu içinİşte İbrahim aleyhisselam bir kişiydi ama hakla beraber olduğu için o devirde, o şekilde cemaat İbrahim aleyhisselam idi. Tek başına bile olsa!o devirde, o şekilde cemaat İbrahim aleyhisselam idi. Tek başına bile olsa! Öteki grup cemaat değildi. Tefrikacıydı. Onlar Haktan ayrıldıkları için onlar tefrikacılardı. Öteki grup cemaat değildi. Tefrikacıydı. Onlar Haktan ayrıldıkları için onlar tefrikacılardı. Cemaat İbrahim aleyhisselam idi. Cemaat İbrahim aleyhisselam idi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e "Bizim toplumumuzun huzurunu bozma!" dediler.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e "Bizim toplumumuzun huzurunu bozma!" dediler. "Ne istiyorsun? Para istiyorsan sana para verelim."Ne istiyorsun? Para istiyorsan sana para verelim. Kız istiyorsan seni en asil, en güzel kızlarımızla evlendirelim.Kız istiyorsan seni en asil, en güzel kızlarımızla evlendirelim. Reislik, başkanlık istiyorsan seni başımıza reis tayin edelim.Reislik, başkanlık istiyorsan seni başımıza reis tayin edelim. Yeter ki bizim şu düzenimize dokunma, şu inanç sistemimize söz söyleme.Yeter ki bizim şu düzenimize dokunma, şu inanç sistemimize söz söyleme. İşte biz burada Kâbe'nin etrafında putları dikmişiz. Kabileler geliyorlar. İşte biz burada Kâbe'nin etrafında putları dikmişiz. Kabileler geliyorlar. Bu düzenimizi bozma bizim…" diye söyledikleri zaman, "Bir elime güneşi, kameri versenizBu düzenimizi bozma bizim…" diye söyledikleri zaman, "Bir elime güneşi, kameri verseniz bu davamdan vazgeçmem. Ben sizin bir şeyinizi istemiyorum!" dedi. bu davamdan vazgeçmem. Ben sizin bir şeyinizi istemiyorum!" dedi.

Hiçbir peygamber kavminin topluluğuna uymadı. Topluluğu hakka çağırdı.Hiçbir peygamber kavminin topluluğuna uymadı. Topluluğu hakka çağırdı. Hakla beraber. Tek başına kaldı. Nuh aleyhisselam gemiyi yaparken; Hakla beraber. Tek başına kaldı. Nuh aleyhisselam gemiyi yaparken;

Külümâ merra aleyhi meleün min kavmihi sehırû minhü.Külümâ merra aleyhi meleün min kavmihi sehırû minhü. "Ne zaman yanından kavminden insanlar geçse alay ederlerdi." "Ne zaman yanından kavminden insanlar geçse alay ederlerdi."

"Yahu bu deniz olmayan, su olmayan yerde bu gemiyi neden yapıyorsun?.." diye dalga geçerlerdi."Yahu bu deniz olmayan, su olmayan yerde bu gemiyi neden yapıyorsun?.." diye dalga geçerlerdi. Nuh aleyhisselam'la alay ederlerdi. Nuh aleyhisselam'la alay ederlerdi.

Hiçbir peygamber, hiçbir Allah ehli insan, Allah ehli olan mübarek;Hiçbir peygamber, hiçbir Allah ehli insan, Allah ehli olan mübarek; topluma, topluluğun kuru kalabalığına pabuç bırakmamıştır. Hepsi Allah'ın emrini tutmuştur.topluma, topluluğun kuru kalabalığına pabuç bırakmamıştır. Hepsi Allah'ın emrini tutmuştur. Allah'ın yolunda sebat etmiştir. O cins topluluğa uyan helâk olur. Hakla beraber olan kurtulur.Allah'ın yolunda sebat etmiştir. O cins topluluğa uyan helâk olur. Hakla beraber olan kurtulur. Eğer o cins topluluğa uyarsanız siz de helâk olursunuz, biz de helâk oluruz. Eğer o cins topluluğa uyarsanız siz de helâk olursunuz, biz de helâk oluruz.

Çünkü devir nereye gidiyor? Devir küfre gidiyor, dinsizliğe gidiyor. Çünkü devir nereye gidiyor?

Devir küfre gidiyor, dinsizliğe gidiyor.
Biz o akıma uyarsak milyonların kalabalıkların gittiği yola gidersek [olmaz]! Biz o akıma uyarsak milyonların kalabalıkların gittiği yola gidersek [olmaz]!

"Hocam, bizim aileden bir ben varım. Başka kimse yok."Hocam, bizim aileden bir ben varım. Başka kimse yok. Bütün ötekilerin hepsi öbür yolda. Hocam şu gördüğün binada bir ben varım. Bütün ötekilerin hepsi öbür yolda. Hocam şu gördüğün binada bir ben varım. Bütün öteki odalarda hiç Allah'ın adı anılmaz. Hep şöyle insanlar var…"Bütün öteki odalarda hiç Allah'ın adı anılmaz. Hep şöyle insanlar var…" Bana bunu böyle yakınlarım söylüyorlar. Talebelerim söylüyorlar. Bana bunu böyle yakınlarım söylüyorlar. Talebelerim söylüyorlar.

Sen bir kişi olsan da orada sebat edeceksin, tek başına hakkı söyleyeceksin. Sen bir kişi olsan da orada sebat edeceksin, tek başına hakkı söyleyeceksin. Asıl topluluk budur. Rabbimiz bizi hak ile beraber olmaktan, hakikatle birlikte olmaktan,Asıl topluluk budur. Rabbimiz bizi hak ile beraber olmaktan, hakikatle birlikte olmaktan, hakikat üzere olmaktan bir göz yumup açıncaya kadar bile ayırmasın. hakikat üzere olmaktan bir göz yumup açıncaya kadar bile ayırmasın. Hakkı müdafaa etmekten, hakkı söylemekten geri durdurmasın.Hakkı müdafaa etmekten, hakkı söylemekten geri durdurmasın. Hak için, hakikat için, Cenâb-ı Hakk'ın rızası için çalışmaktan tembelliğe düşürmesin. Hak için, hakikat için, Cenâb-ı Hakk'ın rızası için çalışmaktan tembelliğe düşürmesin.

Kadınlar! "İşte falancanın karısı bak ne güzel geziyor…" Sen gezemezsin! Kadınlar!

"İşte falancanın karısı bak ne güzel geziyor…"

Sen gezemezsin!

Bizim hanımlara soruyorlar: "Herkes açıkken sen niye öyle kapalı geziyorsun? Bak hava sıcak." Bizim hanımlara soruyorlar: "Herkes açıkken sen niye öyle kapalı geziyorsun? Bak hava sıcak."

Hava sıcak da olsa terlesem de açılamam. Hava sıcak da olsa terlesem de açılamam. Çünkü Allah yüz, el ve ayakların dışında kadının uzuvlarının örtünmesini emretmiş. Çünkü Allah yüz, el ve ayakların dışında kadının uzuvlarının örtünmesini emretmiş.

"Ama biz kardeşiz…" O kardeşlik başka bir kardeşlik. Kardeşliğin çeşitleri var. "Ama biz kardeşiz…"

O kardeşlik başka bir kardeşlik. Kardeşliğin çeşitleri var.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar birbirlerinin kardeşidir." İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar birbirlerinin kardeşidir."

Tamam ama bu kardeşlik Allah'ın emirlerini çiğnemeye bir sebep teşkil etmez. Tamam ama bu kardeşlik Allah'ın emirlerini çiğnemeye bir sebep teşkil etmez.

"Biz kardeşiz, o zaman açın!" "Biz kardeşiz, o zaman açın!"

O kardeşlik başka cins bir kardeşlik. Kardeşlikten kardeşliğe fark var. O kardeşlik başka cins bir kardeşlik. Kardeşlikten kardeşliğe fark var.

Kardeşin kardeşle evlenmesi yasak ama müslüman müslümanla evleniyor;Kardeşin kardeşle evlenmesi yasak ama müslüman müslümanla evleniyor; bak, kardeşlik iki çeşit olduğu hemen şıp diye ortaya çıktı. "Biz kardeşiz, başını aç!" bak, kardeşlik iki çeşit olduğu hemen şıp diye ortaya çıktı.

"Biz kardeşiz, başını aç!"

Öyle şey olur mu? Bir otobüs dolmuş kadınlar, Hacı Bayram Camii'ni ziyarete gitmişler;Öyle şey olur mu?

Bir otobüs dolmuş kadınlar, Hacı Bayram Camii'ni ziyarete gitmişler;
başlarında da erkekler. Bizim orada bir mü'min salâbet-i diniye sahibi kardeşimiz var kibaşlarında da erkekler. Bizim orada bir mü'min salâbet-i diniye sahibi kardeşimiz var ki Hukuk Fakültesi'nden mezun ama sakallı, mücahid, hakkı söyleyen bir insan!Hukuk Fakültesi'nden mezun ama sakallı, mücahid, hakkı söyleyen bir insan! Orada onların hâllerine biraz bakmış, hâllerini beğenmemiş.Orada onların hâllerine biraz bakmış, hâllerini beğenmemiş. Demiş ki; "Böyle bir otobüs dolusu kadın, siz bu kadınların nesi oluyorsunuz?" Demiş ki;

"Böyle bir otobüs dolusu kadın, siz bu kadınların nesi oluyorsunuz?"

Birkaç erkeğe söylemiş: "Nesi oluyorsunuz?" "Kardeşi, din kardeşi oluyoruz." Birkaç erkeğe söylemiş:

"Nesi oluyorsunuz?"

"Kardeşi, din kardeşi oluyoruz."

"Öyle şey olmaz. Bizim mezhebimizde bir kadın mahremi olmadan"Öyle şey olmaz. Bizim mezhebimizde bir kadın mahremi olmadan bir sefer mesafesine, seferîlik yerine gidemez." "Biz kardeş sayılırız.bir sefer mesafesine, seferîlik yerine gidemez."

"Biz kardeş sayılırız.
Senin kalbin fesat, kötü şey düşünüyorsun!Senin kalbin fesat, kötü şey düşünüyorsun! Ne olacak biz kardeş kardeş, diyar diyar seyahat ediyoruz. Ne olacak biz kardeş kardeş, diyar diyar seyahat ediyoruz. İşte geldik Ankara'ya Hacı Bayrâm-ı Velî'nin Camii'ni ziyaret ediyoruz.İşte geldik Ankara'ya Hacı Bayrâm-ı Velî'nin Camii'ni ziyaret ediyoruz. Oradan kalkacağız Konya'ya, Mevlânâ hazretlerini ziyaret edeceğiz. Oradan kalkacağız Tarsus'a. Oradan kalkacağız Konya'ya, Mevlânâ hazretlerini ziyaret edeceğiz. Oradan kalkacağız Tarsus'a. Ashâb-ı Kehf'i ziyaret edeceğiz. Bak hayırlı şey yapıyoruz. Senin kalbin fesat!.." demiş. Ashâb-ı Kehf'i ziyaret edeceğiz. Bak hayırlı şey yapıyoruz. Senin kalbin fesat!.." demiş.

Hayır! Bu kardeşlerin kafası fesat, bu kardeşlerin mantığı bozulmuş. Hayır! Bu kardeşlerin kafası fesat, bu kardeşlerin mantığı bozulmuş. Allah'ın dinini kimsenin değiştirmeye hakkı ve salahiyeti yoktur.Allah'ın dinini kimsenin değiştirmeye hakkı ve salahiyeti yoktur. Ne kadar kardeş olsa, ne kadar dost olsa, nikâhı düşen insanlar bu işi yapamazlar. Ne kadar kardeş olsa, ne kadar dost olsa, nikâhı düşen insanlar bu işi yapamazlar.

Demek ki her şey bozulmuş. Her şey dejenere edilmiş.Demek ki her şey bozulmuş. Her şey dejenere edilmiş. Doğruyu söyleyen insana bu sefer herkes çatıyor. "Senin kalbin fesat!" diyor.Doğruyu söyleyen insana bu sefer herkes çatıyor. "Senin kalbin fesat!" diyor. "Benim kalbim fesat değil. Ben dinimizin emrini söylüyorum." demiş kardeşimiz. "Benim kalbim fesat değil. Ben dinimizin emrini söylüyorum." demiş kardeşimiz. Allah'ın emrini söylüyorum. Çünkü Allah'ın dininin bütün emirleri ve yasakları yerli yerindedir.Allah'ın emrini söylüyorum. Çünkü Allah'ın dininin bütün emirleri ve yasakları yerli yerindedir. İçkiyi yasak etmişse pek güzeldir de ondan yasak etmiştir. Yasağı çok güzeldir.İçkiyi yasak etmişse pek güzeldir de ondan yasak etmiştir. Yasağı çok güzeldir. Kumarı yasak etmişse kumarda yuvalar yıkılıyor. Çok güzel etmiştir.Kumarı yasak etmişse kumarda yuvalar yıkılıyor. Çok güzel etmiştir. Zinayı yasak etmişse, zinaya götürecek şeyleri de yasak etmiştir. Zinayı yasak etmişse, zinaya götürecek şeyleri de yasak etmiştir.

Bizim dinimiz işi, tedbiri yarım bırakmaz. Sen bu çatıyı örttüğün zaman kiremidi koymasan akar. Bizim dinimiz işi, tedbiri yarım bırakmaz. Sen bu çatıyı örttüğün zaman kiremidi koymasan akar. Kiremitleri seneden seneye onarmasan akar. Bakım ister, sadece bir işle yapsan olmaz.Kiremitleri seneden seneye onarmasan akar. Bakım ister, sadece bir işle yapsan olmaz. İslâm dini bir şeyi yasakladığı zaman oraya götürecek yolları da tıkadığından;İslâm dini bir şeyi yasakladığı zaman oraya götürecek yolları da tıkadığından; zina yasak mı? Yasak. Zinaya sebep olabilecek ne varsa hepsini İslâm dini yasaklamıştır.zina yasak mı? Yasak. Zinaya sebep olabilecek ne varsa hepsini İslâm dini yasaklamıştır. Kadına bakmak da yasaktır. Kaşını kaldırıp başını çevirip baktığı zaman günaha girer.Kadına bakmak da yasaktır. Kaşını kaldırıp başını çevirip baktığı zaman günaha girer. Senin ne işin var? Açık bir kapıdan, açık bir camdan içeriye bakan bir insanSenin ne işin var?

Açık bir kapıdan, açık bir camdan içeriye bakan bir insan
hırsız gibi, o binaya girmiş gibi günaha girer. Bakmayacak. Gözüne hâkim olacak.hırsız gibi, o binaya girmiş gibi günaha girer. Bakmayacak. Gözüne hâkim olacak. Karşısında çıplak birisi olsa bile bakmayacak. Başını çevirecek. Karşısında çıplak birisi olsa bile bakmayacak. Başını çevirecek.

Muhterem kardeşlerim! Bakın ne kadar ters felsefeler gelişmiş: "Göze kapak varsa yasak da mı var!" Muhterem kardeşlerim!

Bakın ne kadar ters felsefeler gelişmiş: "Göze kapak varsa yasak da mı var!"

Göze yasak var. İşte kapağın olması da zaten yasağın olduğunu gösteriyor. Göze yasak var. İşte kapağın olması da zaten yasağın olduğunu gösteriyor. Gözün kapağının olması gözün bazen kapanması gerektiğinin hilkatten işareti değil mi?Gözün kapağının olması gözün bazen kapanması gerektiğinin hilkatten işareti değil mi? Hilkatten işareti. Madem Allah buna kapak koymuş, arada bu gözü kapatacaksın.Hilkatten işareti. Madem Allah buna kapak koymuş, arada bu gözü kapatacaksın. Bakmayacaksın. Gözünün önüne pattadak geliverse bile hop kapatacaksın!Bakmayacaksın. Gözünün önüne pattadak geliverse bile hop kapatacaksın! Görmeyeceksin, harama bakmayacaksın! "Hocam biz elhamdülillah harama bakmayız vs." Görmeyeceksin, harama bakmayacaksın!

"Hocam biz elhamdülillah harama bakmayız vs."

Ama bakılıyor. Yine bakılıyor. Televizyonda bakılıyor. Evin içinde televizyon açılıyor.Ama bakılıyor. Yine bakılıyor. Televizyonda bakılıyor. Evin içinde televizyon açılıyor. Orada kimse yok. Bu sefer filmin tam orasında televizyonu kapatacak mı? Yine seyrediyor.Orada kimse yok. Bu sefer filmin tam orasında televizyonu kapatacak mı? Yine seyrediyor. Her türlü şey var. Mesela bizim memlekette bir ara kadınla erkeğin busesi yasak olduğundanHer türlü şey var.

Mesela bizim memlekette bir ara kadınla erkeğin busesi yasak olduğundan
bir devre kadar filmlerde buse sahnesi, öpüşme sahnesi yoktu.bir devre kadar filmlerde buse sahnesi, öpüşme sahnesi yoktu. Ondan sonra filmin sansür şeyini hazırlayan heyetler, memleket daha ilerlediği,Ondan sonra filmin sansür şeyini hazırlayan heyetler, memleket daha ilerlediği, daha Batıcı olduğu, daha Batılılaştığı için, herhalde "Bunun da bir mahsuru yoktur." diye karar verdiler.daha Batıcı olduğu, daha Batılılaştığı için, herhalde "Bunun da bir mahsuru yoktur." diye karar verdiler. Bu sefer filmlere o sahneler de girmeye başladı. Daha kötü sahneler de girmeye başladı.Bu sefer filmlere o sahneler de girmeye başladı. Daha kötü sahneler de girmeye başladı. O da yetmiyormuş gibi herkesin evi sinema oldu. Televizyon geldi.O da yetmiyormuş gibi herkesin evi sinema oldu. Televizyon geldi. Herkesin evi sinema oldu ve sinemada televizyonuna hâkim olan gruplarHerkesin evi sinema oldu ve sinemada televizyonuna hâkim olan gruplar oraya bir filmi koydu mu ahâli istediği kadar çırpınsın.oraya bir filmi koydu mu ahâli istediği kadar çırpınsın. O film Türkiye'nin her yerinde o televizyondan seyrediliyor. O fitne o fesat her tarafa yayılıyor. O film Türkiye'nin her yerinde o televizyondan seyrediliyor. O fitne o fesat her tarafa yayılıyor.

Şimdi ben bizim köylere gittim. Bir köyden bahsediyorlar.Şimdi ben bizim köylere gittim. Bir köyden bahsediyorlar. Diyorlar ki; "Hocam, o köyde camide kimse namaz kılmaz. Yola yakın bir kahvehane var.Diyorlar ki;

"Hocam, o köyde camide kimse namaz kılmaz. Yola yakın bir kahvehane var.
O kahvehaneye bir video getirmişler. Müstehcen filmleri koyuyorlar.O kahvehaneye bir video getirmişler. Müstehcen filmleri koyuyorlar. Bütün ahâli kahvehanede televizyon ve müstehcen film seyretmekle meşgul.Bütün ahâli kahvehanede televizyon ve müstehcen film seyretmekle meşgul. Camisi mânevî bakımdan boynu bükük, öksüz. İçinde namaz kılan insan yok.Camisi mânevî bakımdan boynu bükük, öksüz. İçinde namaz kılan insan yok. Minaresinde ezan okunmuyor!.." Minaresinde ezan okunmuyor!.."

Bu televizyonlar, bu videolar, bu kararlar -bu kararı alanların veballerinin yüksek olduğunu düşünün-Bu televizyonlar, bu videolar, bu kararlar -bu kararı alanların veballerinin yüksek olduğunu düşünün- o sahneler sonra nelere nelere sebep oluyor, söylemeye utanırım.o sahneler sonra nelere nelere sebep oluyor, söylemeye utanırım. Ama hoca olduğumuz için bize geliyor. Haber olarak duyuyoruz, okuyoruz, takip ediyoruz.Ama hoca olduğumuz için bize geliyor. Haber olarak duyuyoruz, okuyoruz, takip ediyoruz. Başkasının bir haber olarak dinlediği zaman gülüp geçtiği haberBaşkasının bir haber olarak dinlediği zaman gülüp geçtiği haber ok gibi, bıçak gibi bizim yüreğimize saplanıyor. Ah diyoruz. Harap oluyoruz.ok gibi, bıçak gibi bizim yüreğimize saplanıyor. Ah diyoruz. Harap oluyoruz. İşte bunun sebebi şudur, diyoruz.İşte bunun sebebi şudur, diyoruz. Ama bizim temennilerimizin yerini bulması için el birliğiyle çalışmamız lazım. Ama bizim temennilerimizin yerini bulması için el birliğiyle çalışmamız lazım.

"Adam gelmiş onu asmış bunu kesmiş, şöyle etmiş böyle etmiş…""Adam gelmiş onu asmış bunu kesmiş, şöyle etmiş böyle etmiş…" Gazete bunu yazıyor da millet bunun bu hâle neden geldiğini düşünmüyor.Gazete bunu yazıyor da millet bunun bu hâle neden geldiğini düşünmüyor. Bunun bu hâle geliş sebebi dinden ve imandan uzaklaşmaktır,Bunun bu hâle geliş sebebi dinden ve imandan uzaklaşmaktır, İslâmî eğitim olmadığındandır diye söylenmiyor. İslâmî eğitim olmadığındandır diye söylenmiyor. O bakımdan hepimizin birbirimize yardımcı olmamız gerekiyor.O bakımdan hepimizin birbirimize yardımcı olmamız gerekiyor. Birbirimize yardım değil dinimize yardımcı olmamız gerekiyor.Birbirimize yardım değil dinimize yardımcı olmamız gerekiyor. Allah'ın emrini kendimiz tutmalıyız. Çocuklarımıza da tutturmalıyız. Çevremize de anlatmalıyız. Allah'ın emrini kendimiz tutmalıyız. Çocuklarımıza da tutturmalıyız. Çevremize de anlatmalıyız.

Şimdi müslüman kimselerin çocukları geliyorlar, bakıyoruz. Çocuk açık giyinmiş.Şimdi müslüman kimselerin çocukları geliyorlar, bakıyoruz. Çocuk açık giyinmiş. Ayağında bir kısa iç donu var. Eteği kısa. Oturuyor bir kenara. Tabii korunmasını bilmiyor, çocuktur. Ayağında bir kısa iç donu var. Eteği kısa. Oturuyor bir kenara. Tabii korunmasını bilmiyor, çocuktur.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfini hatırlatırım: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfini hatırlatırım:

"Çocukların da avretleri, büyüklerin avretleri gibidir." Günahtır. Onları da örtmek lazım. "Çocukların da avretleri, büyüklerin avretleri gibidir."

Günahtır. Onları da örtmek lazım.

"Ama daha yavrucak küçücüktür. Böyle gezsin, bak tombul tombul bacakları ne kadar güzel. "Ama daha yavrucak küçücüktür. Böyle gezsin, bak tombul tombul bacakları ne kadar güzel. Kolları yumuk yumuk ne kadar tatlı…" Onu da örtecek. Uzun giydirecek. Sıcaksa bol giydir.Kolları yumuk yumuk ne kadar tatlı…"

Onu da örtecek. Uzun giydirecek. Sıcaksa bol giydir.
Ama kollar uzun olacak. Ayaklar uzun olacak. O zaman gönder, çocuk oynasın. Ama kollar uzun olacak. Ayaklar uzun olacak. O zaman gönder, çocuk oynasın. Ne yaparsa istediği gibi otursun. İstediği gibi kalksın.Ne yaparsa istediği gibi otursun. İstediği gibi kalksın. Ama senin vazifen onu Allah'ın emrine uygun giydirmek. Ama senin vazifen onu Allah'ın emrine uygun giydirmek.

Medine-i Münevvere'den, Mekke-i Mükerreme'den hediye alacağız.Medine-i Münevvere'den, Mekke-i Mükerreme'den hediye alacağız. Bizim küçüklere hediye almamız lazım. Çarşıya, pazara gidiyoruz. Yanımızda da arkadaşlarımız var. Bizim küçüklere hediye almamız lazım. Çarşıya, pazara gidiyoruz. Yanımızda da arkadaşlarımız var.

"Uzun bir entari lazım." diyoruz. Arap çıkartıyor, askıdan indiriyor. "Uzun bir entari lazım." diyoruz. Arap çıkartıyor, askıdan indiriyor.

"Uzun entari istiyoruz, kolu da uzun olacak." diyoruz. Yok! Etek uzun, kol açık! "Uzun entari istiyoruz, kolu da uzun olacak." diyoruz. Yok! Etek uzun, kol açık!

Ben ne anladım! Nasreddin Hoca'nın türbesi gibi: Kapısında kocaman bir kilit, dört tarafı açık.Ben ne anladım! Nasreddin Hoca'nın türbesi gibi: Kapısında kocaman bir kilit, dört tarafı açık. Komik olsun diye kapı kilitli, dört tarafı açık. Dört tarafında duvar yok. Komik olsun diye kapı kilitli, dört tarafı açık. Dört tarafında duvar yok. Nasreddin Hoca'nın türbesi olduğundan kapı yapmışlar. Kapıyı kapatmışlar.Nasreddin Hoca'nın türbesi olduğundan kapı yapmışlar. Kapıyı kapatmışlar. Üstüne bir kilit asmışlar. Kilitli ama öbür tarafları açık. Duvar yok, her tarafı açık. Üstüne bir kilit asmışlar. Kilitli ama öbür tarafları açık. Duvar yok, her tarafı açık.

Eteği uzun, kolu kısa; olmaz ki! Eteğinin uzun olmasının sebebi neyse Eteği uzun, kolu kısa; olmaz ki! Eteğinin uzun olmasının sebebi neyse aynı sebep kolunun da uzun olmasını gerektiriyor. Tamam, kolu uzun; göğsü havuz gibi açık.aynı sebep kolunun da uzun olmasını gerektiriyor. Tamam, kolu uzun; göğsü havuz gibi açık. Olmaz ki! Kolunun uzun olmasını ne gerektiriyorsa, hangi sebepten bu uzun oluyorsaOlmaz ki! Kolunun uzun olmasını ne gerektiriyorsa, hangi sebepten bu uzun oluyorsa yakası da kapalı olacak. Orası da görülmeyecek… yakası da kapalı olacak. Orası da görülmeyecek…

O bakımdan giyimimizden kuşamımıza varıncaya kadar Allah her işimizde bizlere şuur ihsan eylesin.O bakımdan giyimimizden kuşamımıza varıncaya kadar Allah her işimizde bizlere şuur ihsan eylesin. Bu hadîs-i şerîfi hep hatırınızda tutun: "Öyle kadınlar ki giyinmişler ama çıplaklar. Bu hadîs-i şerîfi hep hatırınızda tutun:

"Öyle kadınlar ki giyinmişler ama çıplaklar.
Kendileri meylediyorlar, başkalarını meylettiriyorlar. Kafaları deve meyletmiş deve hörgücü gibi." Kendileri meylediyorlar, başkalarını meylettiriyorlar. Kafaları deve meyletmiş deve hörgücü gibi."

Herhalde şişmiş kafalar, başa geçirilen kadın başlıkları vesaireler; onlar hatıra geliyor. Herhalde şişmiş kafalar, başa geçirilen kadın başlıkları vesaireler; onlar hatıra geliyor.

"Cennete girmeyecek!" Aman aman aman biz Allah'ın emrine uygun olalım. "Cennete girmeyecek!"

Aman aman aman biz Allah'ın emrine uygun olalım.
Kadınlar da erkekler de, büyükler de çocuklar da; Rabbimiz'in rızası yolunda yürüyelim. Kadınlar da erkekler de, büyükler de çocuklar da; Rabbimiz'in rızası yolunda yürüyelim.

Ömür bitiyor. Bu ömür çok çabuk bitiyor. Bu ömür rüzgâr gibi geçiyor ama insan geçerken anlamıyor. Ömür bitiyor. Bu ömür çok çabuk bitiyor. Bu ömür rüzgâr gibi geçiyor ama insan geçerken anlamıyor. Sonunda anlıyor. Sonra çok pişman olunur. Rabbimiz'in yolunda yürüdük mü kâr ederiz. Sonunda anlıyor. Sonra çok pişman olunur. Rabbimiz'in yolunda yürüdük mü kâr ederiz. Seviniriz. Günah işledik mi temizlemesi zor olur.Seviniriz. Günah işledik mi temizlemesi zor olur. Günah işledikten sonra yaşlanınca, aklımız başına gelince temizlemesi zor olur. Günah işledikten sonra yaşlanınca, aklımız başına gelince temizlemesi zor olur.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Rabbimiz bize yolunda sağlam yürümeyi salâbet-i diniyeye sahip olmayı nasip eylesin. Rabbimiz bize yolunda sağlam yürümeyi salâbet-i diniyeye sahip olmayı nasip eylesin.

Savtâni mel'ûnâni fi'd-dünyâ ve'l-âhirati mizmârun inde ni'metin ve rannetün inde musîbetin. Savtâni mel'ûnâni fi'd-dünyâ ve'l-âhirati mizmârun inde ni'metin ve rannetün inde musîbetin.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Savtâni mel'ûnâni. "İki ses vardır ki bu sesler mel'undur. Bu sesler Allah'ın lanetine uğramıştır. Savtâni mel'ûnâni. "İki ses vardır ki bu sesler mel'undur. Bu sesler Allah'ın lanetine uğramıştır. Makbul değildir mel'undur. İki mel'un ses vardır."Makbul değildir mel'undur. İki mel'un ses vardır." Mel'ûnâni fi'd-dünyâ ve'l-âhirati. "Hem dünyadan mel'undur hem âhirette mel'undur." Mel'ûnâni fi'd-dünyâ ve'l-âhirati. "Hem dünyadan mel'undur hem âhirette mel'undur."

Nedir bu mel'un olan sesler? 1.Mizmârun inde ni'metin. "Nimetin yanında çalgı!" Nedir bu mel'un olan sesler?

1.Mizmârun inde ni'metin. "Nimetin yanında çalgı!"

2.Ve rannetün inde musîbetin. "Musibetin yanında feryat!" 2.Ve rannetün inde musîbetin. "Musibetin yanında feryat!"

Bu ikisi de gayr-ı makbuldür ve mel'undur. Muhterem kardeşlerim! Bu ikisi de gayr-ı makbuldür ve mel'undur.

Muhterem kardeşlerim!

Mü'min, iyi terbiye almış bir mü'min bir nimete sahip olduğu zaman ne yapar? Mü'min, iyi terbiye almış bir mü'min bir nimete sahip olduğu zaman ne yapar?

"Elhamdülillah. Çok şükür yâ Rabbi! Çok şükür yâ Rabbi! Çok şükür Yâ Rabbi!"Elhamdülillah. Çok şükür yâ Rabbi! Çok şükür yâ Rabbi! Çok şükür Yâ Rabbi! Şu verdiğin nimetler ne kadar güzel! Şu manzara ne kadar hoş! Neler yaratmışsın yâ Rabbi!Şu verdiğin nimetler ne kadar güzel! Şu manzara ne kadar hoş! Neler yaratmışsın yâ Rabbi! Şu çiçeklerin kokusu, şu çiçeklerin rengi, şu meyveler… Dalları basmış, aşağı doğru eğmiş. Şu çiçeklerin kokusu, şu çiçeklerin rengi, şu meyveler… Dalları basmış, aşağı doğru eğmiş. Kimisi yeşil, kimisi kırmızı, kimisi sarı… Renk renk, tat tat, çeşit çeşit… Aman yâ Rabbi!Kimisi yeşil, kimisi kırmızı, kimisi sarı… Renk renk, tat tat, çeşit çeşit… Aman yâ Rabbi! Çok şükür yâ Rabbi! Ne büyüksün yâ Rabbi!.." Çok şükür yâ Rabbi! Ne büyüksün yâ Rabbi!.."

Güzel bir yer gördüğü zaman mü'minin mantığı bu oluyor. Zayıf insanın mantığı ne oluyor?Güzel bir yer gördüğü zaman mü'minin mantığı bu oluyor.

Zayıf insanın mantığı ne oluyor?
Hepsi kâfir olmasa bile zayıf insanın mantığı ne oluyor? "Vay ne güzel manzara be!Hepsi kâfir olmasa bile zayıf insanın mantığı ne oluyor?

"Vay ne güzel manzara be!
Getir bir şişe, şurada bir kafayı bulalım çekelim. Şu manzarada da tam iyi kafa çekilir…" Getir bir şişe, şurada bir kafayı bulalım çekelim. Şu manzarada da tam iyi kafa çekilir…"

Nerden çıkarttın bunu? Manzara güzelse Allah güzel yaratmış.Nerden çıkarttın bunu? Manzara güzelse Allah güzel yaratmış. Sana o manzarayı görmeyi de nasip etmiş. Şükretsene, dua etsene! Hayır.Sana o manzarayı görmeyi de nasip etmiş. Şükretsene, dua etsene! Hayır. Güzelliği görünce günah aklına geliyor. Başka ne? Çalgıcılar da gelsin!Güzelliği görünce günah aklına geliyor.

Başka ne?

Çalgıcılar da gelsin!
"Çalsın sazlar, oynasın kızlar!" dediği gibi, sazlar da gelsin. Önüne tabak tabak yemekler geliyor."Çalsın sazlar, oynasın kızlar!" dediği gibi, sazlar da gelsin. Önüne tabak tabak yemekler geliyor. Masası donatılıyor boğazın kenarında Emirgân'da sahilde; şıkır şıkır ışıklar sulara aksediyor.Masası donatılıyor boğazın kenarında Emirgân'da sahilde; şıkır şıkır ışıklar sulara aksediyor. Yukarıda mehtap… Mehtap var, nimet var, masanın üstü dolu, kese şişman; hırsız kedi midesi gibi… Yukarıda mehtap… Mehtap var, nimet var, masanın üstü dolu, kese şişman; hırsız kedi midesi gibi… Ondan sonra; şimdi burası içkisiz olur mu? İçki de gelsin. İçki yalnız olur mu? Sazlar da gelsin.Ondan sonra; şimdi burası içkisiz olur mu? İçki de gelsin. İçki yalnız olur mu? Sazlar da gelsin. Bunların parası çoktur ya, bu kadınların her birisi bir şarkı söylediği zaman,Bunların parası çoktur ya, bu kadınların her birisi bir şarkı söylediği zaman, bir oynadığı zaman şu kadar para ister. Kese dolu ya, hepsine verecek. Memnun edecek.bir oynadığı zaman şu kadar para ister. Kese dolu ya, hepsine verecek. Memnun edecek. Ne olacak, alnına bastırır… Onlar da gidiyor bir o masada oynuyor, bir o masada oynuyor.Ne olacak, alnına bastırır… Onlar da gidiyor bir o masada oynuyor, bir o masada oynuyor. Her masadan para topluyor… "Filanca mebusun önüne geldiği zaman o utanmış, bakmamış!" diye deHer masadan para topluyor…

"Filanca mebusun önüne geldiği zaman o utanmış, bakmamış!" diye de
gazeteciler onu hemen fırsat diye resmini çekiyorlar.gazeteciler onu hemen fırsat diye resmini çekiyorlar. "Filanca bakan dansözlere yüz vermedi!" diye kötü oluyor."Filanca bakan dansözlere yüz vermedi!" diye kötü oluyor. "Filanca belediye başkanı böyle şeye kaş çattı!.." diye gazeteciler onu suçluyorlar."Filanca belediye başkanı böyle şeye kaş çattı!.." diye gazeteciler onu suçluyorlar. Yanlış bir şey yapmış gibi suçluyorlar. Ama işte böyle nimet karşısında çalgı,Yanlış bir şey yapmış gibi suçluyorlar. Ama işte böyle nimet karşısında çalgı, gafletin, şeytanın ve dinî duyguların zayıflığının alametidir. Allah bunu sevmez. gafletin, şeytanın ve dinî duyguların zayıflığının alametidir. Allah bunu sevmez.

Nimete ermişsen şükreyle, çünkü bu dünya üzerinde o nimete sahip olmayan milyarlarca insan var.Nimete ermişsen şükreyle, çünkü bu dünya üzerinde o nimete sahip olmayan milyarlarca insan var. Açlıktan kıvrılan insanlar var. Kıtlıktan kırılan insanlar var. Eti kemiği erimiş insanlar var. Açlıktan kıvrılan insanlar var. Kıtlıktan kırılan insanlar var. Eti kemiği erimiş insanlar var. Kafatası hâline gelmiş insanlar var. Çocukların gözleri patlamış, kurbağa yavrusuna dönmüş;Kafatası hâline gelmiş insanlar var. Çocukların gözleri patlamış, kurbağa yavrusuna dönmüş; gazetelerde resimlerini görüyorsun. Utanmıyorsun. Sen burada nimetin karşısında Allah'a âsi oluyorsun. gazetelerde resimlerini görüyorsun. Utanmıyorsun. Sen burada nimetin karşısında Allah'a âsi oluyorsun. Allah'ın nimetini yiyorsun, Allah'a âsi oluyorsun. Ne kadar mantıksız, ne kadar ters!Allah'ın nimetini yiyorsun, Allah'a âsi oluyorsun. Ne kadar mantıksız, ne kadar ters! Allah'ın nimetlerine şükretmesi gerekirken nimeti yiyor.Allah'ın nimetlerine şükretmesi gerekirken nimeti yiyor. Nimeti gönderene şükretmesi gerekirken âsi oluyor. Nimeti gönderene şükretmesi gerekirken âsi oluyor.

Allah bizi nimetlerini yiyip de şükredenlerden eylesin. Edepsizlik edip de âsi olanlardan eylemesin. Allah bizi nimetlerini yiyip de şükredenlerden eylesin. Edepsizlik edip de âsi olanlardan eylemesin. Bu bir günah! Nimet karşısında çalgı, eğlence vs. olmaz.Bu bir günah! Nimet karşısında çalgı, eğlence vs. olmaz. Okuyacaksan Kur'an oku, tesbih çek, namaz kıl! "Çok şükür, elhamdülillah." de; Allah nimetini arttırsın.Okuyacaksan Kur'an oku, tesbih çek, namaz kıl! "Çok şükür, elhamdülillah." de; Allah nimetini arttırsın. "Çalgılar gelsin, içkiler gelsin…" diyen çok, bu devirde çok. "Çalgılar gelsin, içkiler gelsin…" diyen çok, bu devirde çok.

Bu devirde turistik tesisler [fena]! Bir arkadaşımızın benzin istasyonu vardı, gittik. Bu devirde turistik tesisler [fena]! Bir arkadaşımızın benzin istasyonu vardı, gittik. Çok nefis cami yapmış, çok güzel abdest alma yerleri yapmış. Havluya lüzum kalmıyor.Çok nefis cami yapmış, çok güzel abdest alma yerleri yapmış. Havluya lüzum kalmıyor. Düğmeye basıyorsun. Sıcak hava üfürüyor. Kollarını orada kurutuyorsun… Pırıl pırıl.Düğmeye basıyorsun. Sıcak hava üfürüyor. Kollarını orada kurutuyorsun… Pırıl pırıl. Zevk sahibi bir insan. Lokantasına bizi çağırdı. Tanıdığımız hacı kardeşimiz. Hac da yapmıştık.Zevk sahibi bir insan. Lokantasına bizi çağırdı. Tanıdığımız hacı kardeşimiz. Hac da yapmıştık. Lokantasında kahvaltı ettirdi. Fakat baktık; lokantasında içki var! İçimizden bir arkadaş dedi ki; Lokantasında kahvaltı ettirdi. Fakat baktık; lokantasında içki var! İçimizden bir arkadaş dedi ki;

"Bu içki olmasa! Bak, çok lüks bir tesis, çok zengin; milyarlar [kazandıracak] bir tesis! "Bu içki olmasa! Bak, çok lüks bir tesis, çok zengin; milyarlar [kazandıracak] bir tesis! Bu içki olmasa!.." "Hocam! Turizm bakanlığı mecbur ediyor. O olmadığı zaman ruhsat vermiyor.Bu içki olmasa!.."

"Hocam! Turizm bakanlığı mecbur ediyor. O olmadığı zaman ruhsat vermiyor.
Bunları yapamıyoruz." dedi. Biz ahâli olarak arzularımızı belli edeceğiz. Bunları yapamıyoruz." dedi.

Biz ahâli olarak arzularımızı belli edeceğiz.
Yani turizm ille içkiyle yürümez. Turizmi içkiyle yürütürsen başına bir sürü bitli turisti,Yani turizm ille içkiyle yürümez. Turizmi içkiyle yürütürsen başına bir sürü bitli turisti, sarhoş bitli turisti bela edersin! Sarhoş oldu mu edepsizin ne yapacağı belli olmaz.sarhoş bitli turisti bela edersin! Sarhoş oldu mu edepsizin ne yapacağı belli olmaz. Hem bitli zaten, bit getiriyor, AIDS getiriyor bilmem ne getiriyor. Bir de üstelik sarhoş!Hem bitli zaten, bit getiriyor, AIDS getiriyor bilmem ne getiriyor. Bir de üstelik sarhoş! Ne diye onlara öyle hizmet edelim? Biz ahâli olarak içkisiz; namazgâhı olan, Ne diye onlara öyle hizmet edelim? Biz ahâli olarak içkisiz; namazgâhı olan, ehl-i namusun ailesiyle gelip kalabileceği yerler istiyoruz.ehl-i namusun ailesiyle gelip kalabileceği yerler istiyoruz. Tabii bu da memleket idaresiyle ilgili fikirlerimiz görüşlerimiz oluyor. Onları yapmaya çalışmalıyız. Tabii bu da memleket idaresiyle ilgili fikirlerimiz görüşlerimiz oluyor. Onları yapmaya çalışmalıyız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevapları işlemeye vesile eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevapları işlemeye vesile eylesin. Günahları işlemeye vesile olanlardan etmesin.Günahları işlemeye vesile olanlardan etmesin. Millet bizim omzumuza basıp da yukarda günah işlemesin. Ona çok dikkat etmemiz lazım. Millet bizim omzumuza basıp da yukarda günah işlemesin. Ona çok dikkat etmemiz lazım.

Allah'ın sevmediği ikinci mel'un olan ses: Ve rannetün inde musîbetin.Allah'ın sevmediği ikinci mel'un olan ses:

Ve rannetün inde musîbetin.
"Bir musibete uğradığı zaman ağıtlar, mızırdanmalar, feryatlar, figanlar." "Bir musibete uğradığı zaman ağıtlar, mızırdanmalar, feryatlar, figanlar."

Allah, bunu da sevmez. Niye sevmez? Kader Allah'ın elindedir. Allah, bunu da sevmez.

Niye sevmez?

Kader Allah'ın elindedir.
Mukadderatı Allahu Teâlâ takdir ediyor. Ne dilerse dünyada o oluyor. Mukadderatı Allahu Teâlâ takdir ediyor. Ne dilerse dünyada o oluyor. Senin başına bir musibet gelmişse onu Allah gönderdi. Bir sebebi var.Senin başına bir musibet gelmişse onu Allah gönderdi. Bir sebebi var. Ya senin suçundan ya da Allah'ın bir başka hikmeti vardır da ondan! Ya senin suçundan ya da Allah'ın bir başka hikmeti vardır da ondan! Oradan mesela sen bir iş tutturmak istersin.Oradan mesela sen bir iş tutturmak istersin. O işte Allah sana başarı vermez; boyuna zarar edersen, tepetakla gidersin! O işte Allah sana başarı vermez; boyuna zarar edersen, tepetakla gidersin!

"Allah Allah! Yahu ben namaz da kılıyorum zekât da veriyorum hayır da yapıyorum hasenât da yapıyorum."Allah Allah! Yahu ben namaz da kılıyorum zekât da veriyorum hayır da yapıyorum hasenât da yapıyorum. Benim işim buradan niye tepetaklak gidiyor? Normal şartlarda benim işimin rast gitmesi lazım. Benim işim buradan niye tepetaklak gidiyor? Normal şartlarda benim işimin rast gitmesi lazım. Allah'ın benim işimi rast getirmesi lazım. Niye bu musibetler geliyor?" Allah'ın benim işimi rast getirmesi lazım. Niye bu musibetler geliyor?"

Belki Allah seni o yolda yürütmek istemiyor. Bu yola almak istiyor. Bırakırsın: Belki Allah seni o yolda yürütmek istemiyor. Bu yola almak istiyor. Bırakırsın:

"Hay Allah müstahakkını versin. Bu işte hayır yok." Bırakırsın bu tarafa gelirsin. Hah tamam."Hay Allah müstahakkını versin. Bu işte hayır yok."

Bırakırsın bu tarafa gelirsin. Hah tamam.
Yanlış yola gittiğinden Allah yoluna set çekiyor da ondan geliyor. Bu tarafa döndürmek için.Yanlış yola gittiğinden Allah yoluna set çekiyor da ondan geliyor. Bu tarafa döndürmek için. Lütfundan, kereminden oradaki işini rast getirtmiyor olabilir. Hikmeti vardır. Lütfundan, kereminden oradaki işini rast getirtmiyor olabilir. Hikmeti vardır.

Onun için insan musibete sabredecek. Allah'ın takdiridir, diyecek. Onun için insan musibete sabredecek. Allah'ın takdiridir, diyecek. Dişini sıkacak. "Yâ Rabbi! Bu musibeti sen bana gönderdin. Dişini sıkacak. "Yâ Rabbi! Bu musibeti sen bana gönderdin. Eğer bu musibetin benim başıma gelmesinde benim bir edepsizliğim varsa çok özür dilerim yâ Rabbi!Eğer bu musibetin benim başıma gelmesinde benim bir edepsizliğim varsa çok özür dilerim yâ Rabbi! Affet beni yâ Rabbi! Bilerek yaptığımdan, bilmeyerek yaptığımdan beni bağışla yâ Rabbi!.." diye Affet beni yâ Rabbi! Bilerek yaptığımdan, bilmeyerek yaptığımdan beni bağışla yâ Rabbi!.." diye Allah'a yalvarır, gözyaşı dökersin. Kardeşlerimizden bir tanesi bir daire satmış. Allah'a yalvarır, gözyaşı dökersin.

Kardeşlerimizden bir tanesi bir daire satmış.
26 milyon lira; tıkır tıkır parayı saymışlar. Çantasına, arabasının arkasına koymuş.26 milyon lira; tıkır tıkır parayı saymışlar. Çantasına, arabasının arkasına koymuş. Ondan sonra da akşam eve geldiği zaman bakıyor ki 26 milyon yok! 26 milyon lira yok!Ondan sonra da akşam eve geldiği zaman bakıyor ki 26 milyon yok! 26 milyon lira yok! Buyurun, Allah buldursun. Sevdiğimiz bir kardeşimiz, Allah buldursun. Âmin. Buyurun, Allah buldursun. Sevdiğimiz bir kardeşimiz, Allah buldursun. Âmin.

Çünkü bizim yüreğimiz kardeşlerimizin bir şeye uğramasına dayanamıyor. Allah buldursun. Çünkü bizim yüreğimiz kardeşlerimizin bir şeye uğramasına dayanamıyor. Allah buldursun. Ama o kardeşimizin bir duygusu çok daha güzel. Hemen almış, zekâtını bizim vakfa getirmiş.Ama o kardeşimizin bir duygusu çok daha güzel. Hemen almış, zekâtını bizim vakfa getirmiş. Düşünmüş taşınmış. "Acaba zekâtta bir eksiklik mi yaptım? Bundan mı oldu?.." diyeDüşünmüş taşınmış. "Acaba zekâtta bir eksiklik mi yaptım? Bundan mı oldu?.." diye getirmiş, hemen zekâtını vermeye teşebbüs ediyor. getirmiş, hemen zekâtını vermeye teşebbüs ediyor.

Bak, müslüman başına bir musibet gelince Allah'a döner. O zaman o musibet bile ona hayır olur.Bak, müslüman başına bir musibet gelince Allah'a döner. O zaman o musibet bile ona hayır olur. Çünkü buna şefkat tokadı derler. Baba da anne de bazen çocuğuna bir tokat vurur ama Çünkü buna şefkat tokadı derler. Baba da anne de bazen çocuğuna bir tokat vurur ama edepsizlik yapmasın diye. Komşunun eriğine elini uzattığı zaman, edepsizlik yapmasın diye. Komşunun eriğine elini uzattığı zaman, bahçesinden bir şey koparttığı zaman çat bir tane patlatır. Bu çocuk bir daha yapmasın diye.bahçesinden bir şey koparttığı zaman çat bir tane patlatır. Bu çocuk bir daha yapmasın diye. Buna ne derler? Şefkat tokadı. Sevdiğinden, şefkatinden yapıyor. Buna ne derler? Şefkat tokadı. Sevdiğinden, şefkatinden yapıyor. Yanlış yola gidip de başına daha büyük dertler açmasın diye. Yanlış yola gidip de başına daha büyük dertler açmasın diye.

Müslüman başına musibet geldi mi Allah'a döner, Allah'ı anar, zikreder, hayır yapar, ibadet eder,Müslüman başına musibet geldi mi Allah'a döner, Allah'ı anar, zikreder, hayır yapar, ibadet eder, Kur'an okur, hatim indirir, sadaka verir, zekât verir. Kâfir veya zayıf insan ne yapar? Kur'an okur, hatim indirir, sadaka verir, zekât verir.

Kâfir veya zayıf insan ne yapar?

Feryadı basar. "Bu derdi benim başıma ne getirdin Allah'ım?.."Feryadı basar. "Bu derdi benim başıma ne getirdin Allah'ım?.." Minibüslerdeki o şoför edebiyatı; kasetler, şarkılar… "Allah'ım, bunu da mı bana yapacaktın?" Minibüslerdeki o şoför edebiyatı; kasetler, şarkılar…

"Allah'ım, bunu da mı bana yapacaktın?"

Sen kimsin? Her şeyi yapabilir Allah! Birtakım böyle edepsiz edepsiz şarkılar vs. Sen kimsin? Her şeyi yapabilir Allah! Birtakım böyle edepsiz edepsiz şarkılar vs. Şoföre; "Kapat şunu yahu!" diyorsun; yukardan aşağı, baştan sona günah, yanlış!Şoföre; "Kapat şunu yahu!" diyorsun; yukardan aşağı, baştan sona günah, yanlış! Allah'a isyanı ifade ediyor. Akılsız insan da böyle yapar. Allah'a isyanı ifade ediyor. Akılsız insan da böyle yapar.

"Benim elimden bu çocuğumu ne aldın Allah'ım? Beni mi buldun bula bula?.." Böyle edepsizce sözler. "Benim elimden bu çocuğumu ne aldın Allah'ım? Beni mi buldun bula bula?.." Böyle edepsizce sözler.

Veyahut namaz kılıyordu; namazı bırakıyor. Nereye gidersen git.Veyahut namaz kılıyordu; namazı bırakıyor. Nereye gidersen git. Namazına Allah'ın ihtiyacı yok ki! Zaten senin namazın çapaçul bir şey, ne işe yarar? Namazına Allah'ın ihtiyacı yok ki! Zaten senin namazın çapaçul bir şey, ne işe yarar? İşe yarayan bir şey olsa bile ne olacak? Allah'ın hazinelerine bir şey mi eklenecek sen ibadet edince?İşe yarayan bir şey olsa bile ne olacak? Allah'ın hazinelerine bir şey mi eklenecek sen ibadet edince? Sen ibadeti bırakınca Allah'ın hazinesinden bir şey mi noksanlaşacak? Allah'a küsüyor.Sen ibadeti bırakınca Allah'ın hazinesinden bir şey mi noksanlaşacak? Allah'a küsüyor. Küstüm Allah. Küsersen kendin zarar edersin. Küstüm Allah. Küsersen kendin zarar edersin.

Yâ eyyühe'n-nâsü entümü'l-fukarâü ilallâhi vallâhu hüve'l-ğaniyyü'l-hamîdü. Yâ eyyühe'n-nâsü entümü'l-fukarâü ilallâhi vallâhu hüve'l-ğaniyyü'l-hamîdü.

Allah'a muhtaç olan bizleriz. Allah'ın ihtiyacı yok ki! Edepsizliğe düşüyor.Allah'a muhtaç olan bizleriz. Allah'ın ihtiyacı yok ki! Edepsizliğe düşüyor. Demek ki musibette edepsizliğe düşen, feryadı basan, itirazı çeken, başını kaldıran, Demek ki musibette edepsizliğe düşen, feryadı basan, itirazı çeken, başını kaldıran, dilini uzatan, ağzını açan, gözünü yuman felakete uğrar. Allah onun sesini sevmez.dilini uzatan, ağzını açan, gözünü yuman felakete uğrar. Allah onun sesini sevmez. Ama musibete uğradığı zaman; "Affet yâ Rabbi! Hatam varsa bağışla!Ama musibete uğradığı zaman; "Affet yâ Rabbi! Hatam varsa bağışla! Bunu bir hikmetle yapmışsan ben zayıf bir kulunum. Sabredemiyorum yâ Rabbi!Bunu bir hikmetle yapmışsan ben zayıf bir kulunum. Sabredemiyorum yâ Rabbi! Kaldır bu musibeti!.." diye tatlı tatlı edepli edepli [sabret]. Kaldır bu musibeti!.." diye tatlı tatlı edepli edepli [sabret].

İnnemâ eşkû bessî ve hüznî ilallah. "Ben sıkıntımı, üzüntümü, mahzunluğumuİnnemâ eşkû bessî ve hüznî ilallah. "Ben sıkıntımı, üzüntümü, mahzunluğumu 'Yâ Rabbi! Derdim çok!' diye Allah'a dertleşirim. O'na anlatırım." 'Yâ Rabbi! Derdim çok!' diye Allah'a dertleşirim. O'na anlatırım."

Yakup aleyhisselam gibi, Yusuf aleyhisselam, Eyyûb aleyhisselam gibi; öyle olmalıyız. Yakup aleyhisselam gibi, Yusuf aleyhisselam, Eyyûb aleyhisselam gibi; öyle olmalıyız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi musibetlere sabreden, âfiyet üzere yaşayan ama musibet geldiği zamanAllahu Teâlâ hazretleri bizi musibetlere sabreden, âfiyet üzere yaşayan ama musibet geldiği zaman musibete de bu imtihanı da sabretmek suretiyle başaranlardan eylesin.musibete de bu imtihanı da sabretmek suretiyle başaranlardan eylesin. Nimetlerine dünya âhirette mazhar eylesin. Yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin. Nimetlerine dünya âhirette mazhar eylesin. Yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2