Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İslam'da Lanet ve İtaat Kavramları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Şevvâl 1416 / 28.02.1996

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resûlullah'ın SAV Mü'minler Üzerindeki Hakkı; İtaattir, Evladının Babası Olduğunu İnkâr Edene de Lanet Olsun, Cihadın En Üstünü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslam'da Lanet ve İtaat Kavramları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Şevvâl 1416 / 28.02.1996

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resûlullah'ın SAV Mü'minler Üzerindeki Hakkı; İtaattir, Evladının Babası Olduğunu İnkâr Edene de Lanet Olsun, Cihadın En Üstünü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Sevgili kardeşlerim! Değerli misafirler! Sevgili kardeşlerim! Değerli misafirler!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okumak arzu ettik ve kura ile cildi seçtik, kura ile sayfayı açtık.okumak arzu ettik ve kura ile cildi seçtik, kura ile sayfayı açtık. Kimseye kastımız yok, önyargımız yok. Hangi hadisin çıkacağını önceden bilmiyorduk.Kimseye kastımız yok, önyargımız yok. Hangi hadisin çıkacağını önceden bilmiyorduk. Şimdi okuyacağız. Sonuçlarının da ona göre değerlendirilmesini rica ediyorum. Şimdi okuyacağız. Sonuçlarının da ona göre değerlendirilmesini rica ediyorum.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir şeyler öğrenmek için,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir şeyler öğrenmek için, zamanımız bereketli geçsin, toplantımız salât u selâmlı, Lafza-i Celâl'li,zamanımız bereketli geçsin, toplantımız salât u selâmlı, Lafza-i Celâl'li, zikirli, sevaplı olsun diye böyle hareket ediyoruz. zikirli, sevaplı olsun diye böyle hareket ediyoruz. Bilgilenmek için, feyz almak için, sevap kazanmak için... Bilgilenmek için, feyz almak için, sevap kazanmak için...

Allah nasip ederse beş hadîs-i şerîf okuyacağız. Allah nasip ederse beş hadîs-i şerîf okuyacağız.

Birinci hadîs-i şerîf ve ikinci hadîs-i şerîf biraz uzunca; hatırda kalmayabilir,Birinci hadîs-i şerîf ve ikinci hadîs-i şerîf biraz uzunca; hatırda kalmayabilir, kağıt kalemle not almak gerekebilir. Çünkü "ilim" diyorlar; el-İlmü saydun ve kitâbetün kaydun.kağıt kalemle not almak gerekebilir. Çünkü "ilim" diyorlar; el-İlmü saydun ve kitâbetün kaydun. "Öğrenmek avlanmak gibidir. Yazmak da avı bağlamak gibidir.""Öğrenmek avlanmak gibidir. Yazmak da avı bağlamak gibidir." Kuşu yakaladın, bağlamazsan uçar gider. Geyiği yakaladın, bağlamazsan kaçar gider.Kuşu yakaladın, bağlamazsan uçar gider. Geyiği yakaladın, bağlamazsan kaçar gider. Eskiden yakaladıkları hayvanları bağlarlarmış ki kaçmasın diye. Eskiden yakaladıkları hayvanları bağlarlarmış ki kaçmasın diye. İlim de yazıyla kaçmaz, gitmez, senin malın olarak kalır. Yoksa unutulur.İlim de yazıyla kaçmaz, gitmez, senin malın olarak kalır. Yoksa unutulur. İnsan; "Beş hadîs-i şerîf söylemişti ama iki tanesi uzundu, İnsan; "Beş hadîs-i şerîf söylemişti ama iki tanesi uzundu, hatırımda birtakım cümleleri kalmadı." diyebilir.hatırımda birtakım cümleleri kalmadı." diyebilir. Onun için bir çare; açtığımız sayfanın Râmûzü'l-ehâdîs'in 170. sayfası olduğunu söylüyoruz,Onun için bir çare; açtığımız sayfanın Râmûzü'l-ehâdîs'in 170. sayfası olduğunu söylüyoruz, isteyen Arapça'sına baksın diye. Birinci ciltte. isteyen Arapça'sına baksın diye. Birinci ciltte. Zaten cildi söylemeye lüzum yok; sayfayı söyledi miZaten cildi söylemeye lüzum yok; sayfayı söyledi mi iki ciltte sayfalar devam ediyor, kitabın usûlü öyle. 170. sayfanın başında bir hadîs-i şerîf var.iki ciltte sayfalar devam ediyor, kitabın usûlü öyle.

170. sayfanın başında bir hadîs-i şerîf var.
Yalnız bir satırı bir evvelki sayfadan başlıyormuş. Yalnız bir satırı bir evvelki sayfadan başlıyormuş. Onun için orayı çeviriyoruz, tamamını anlayabilmemiz için o başlangıcı bilmemiz lazım. Onun için orayı çeviriyoruz, tamamını anlayabilmemiz için o başlangıcı bilmemiz lazım.

Şöyle başlıyor: Bismillâhirrahmânirrahîm. Şöyle başlıyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

[Elâ la'netullâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîn alâ men intekasa şey'en min hakkî...diye başlıyor. [Elâ la'netullâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîn alâ men intekasa şey'en min hakkî...diye başlıyor.

Elâ demek Arapça'da, "Hey! Dikkat edin! Gözünüzü açın! Dikkatinizi toplayın!Elâ demek Arapça'da, "Hey! Dikkat edin! Gözünüzü açın! Dikkatinizi toplayın! Aklınızı başınıza devşirin! Beni iyi dinleyin!" gibi bir mâna ifade eder. Aklınızı başınıza devşirin! Beni iyi dinleyin!" gibi bir mâna ifade eder. Buna edât-ı tenbih diyorlar, yani uyarı edatı. Buna edât-ı tenbih diyorlar, yani uyarı edatı.

İnsan nasıl uyarılır? Mesela dalgınsın; "Ey! Hey kardeşim!" veya "Bana bir bakar mısın?" deriz. İnsan nasıl uyarılır?

Mesela dalgınsın; "Ey! Hey kardeşim!" veya "Bana bir bakar mısın?" deriz.

Kelimenin bunun gibi bir görevi var. Elâ sözünden "Hey! Dikkat edin! Âgâh olun!Kelimenin bunun gibi bir görevi var.

Elâ sözünden "Hey! Dikkat edin! Âgâh olun!
Gözünüzü açın! Uyanın! İyi hatırınızda tutun!" gibi bir mâna alacağız. Gözünüzü açın! Uyanın! İyi hatırınızda tutun!" gibi bir mâna alacağız.

La'netullâh. "Allah'ın laneti." Ve'l-melâiketi. "Meleklerin de laneti."La'netullâh. "Allah'ın laneti." Ve'l-melâiketi. "Meleklerin de laneti." Ve'n-nâsi ecmaîn. "Bütün insanların da laneti." Alâ men intekasa şey'en min hakkî.Ve'n-nâsi ecmaîn. "Bütün insanların da laneti." Alâ men intekasa şey'en min hakkî. "Benim hakkımdan bir kısmını noksanlaştıranın üzerine olsun." diyor Peygamber Efendimiz. "Benim hakkımdan bir kısmını noksanlaştıranın üzerine olsun." diyor Peygamber Efendimiz.

Tabii anlatacağız... Bu birinci cümlesi. Tabii anlatacağız... Bu birinci cümlesi.

"Benim hakkımdan bir miktarını noksanlaştıranın üzerine Allah'ın,"Benim hakkımdan bir miktarını noksanlaştıranın üzerine Allah'ın, meleklerin, bütün insanların laneti olsun. Olur! Dikkat edin!meleklerin, bütün insanların laneti olsun. Olur! Dikkat edin! Gözünüzü açın, bu çok mühim!" diye Efendimiz bildiriyor. Lanet ne demek? Gözünüzü açın, bu çok mühim!" diye Efendimiz bildiriyor.

Lanet ne demek?

"Allah'ın lütfundan, rahmetinden mahrum olmak" demek. Şeytan, Allah'ın lanetine uğramış; ne demek? "Allah'ın lütfundan, rahmetinden mahrum olmak" demek.

Şeytan, Allah'ın lanetine uğramış; ne demek?

"Allah'ın lütfundan, rahmetinden mahrum olmuş, onun dışına itilmiş,"Allah'ın lütfundan, rahmetinden mahrum olmuş, onun dışına itilmiş, atılmış, mahrum kılınmış" demek oluyor. atılmış, mahrum kılınmış" demek oluyor.

Allah bir kimseye lanet etti mi melekler de zatenAllah bir kimseye lanet etti mi melekler de zaten Allah'ın lanet ettiği şeye başka bir şey yapmazlar, melekler de lanet eder.Allah'ın lanet ettiği şeye başka bir şey yapmazlar, melekler de lanet eder. Sonra, Allah'ın mutî kulları, evliyâullah da lanet ederler.Sonra, Allah'ın mutî kulları, evliyâullah da lanet ederler. Allah'ın kızdığına kızarlar, Allah'ın sevdiğini severler. Zaten mü'minin vasıflarından birisi budur. Allah'ın kızdığına kızarlar, Allah'ın sevdiğini severler. Zaten mü'minin vasıflarından birisi budur.

Mü'minin önemli vasıflarından bir tanesi nedir? Mü'minin önemli vasıflarından bir tanesi nedir?

Allah'ın sevdiğini sevmek, Allah'ın sevmediğini sevmemek.Allah'ın sevdiğini sevmek, Allah'ın sevmediğini sevmemek. Allah için sevmektir, Allah için kızmaktır. Hubbu fillah, buğzu fillah. Allah için sevmektir, Allah için kızmaktır. Hubbu fillah, buğzu fillah.

Ben biraz da alay edeceğim geliyor, biraz da milleti aldatıyorlar diye kızar gibi de oluyorum. Ben biraz da alay edeceğim geliyor, biraz da milleti aldatıyorlar diye kızar gibi de oluyorum.

"Efendim İslâm hoşgörü dinidir, İslâm sevgi dinidir..." "Efendim İslâm hoşgörü dinidir, İslâm sevgi dinidir..."

Ya bırak şu yağcılığı, Allah aşkına! Niye gerçeği tam söylemiyorsun?Ya bırak şu yağcılığı, Allah aşkına! Niye gerçeği tam söylemiyorsun? İslâm sevgi dinidir de kızma dini değil midir? Niye o tarafını saklıyorsun? İslâm sevgi dinidir de kızma dini değil midir? Niye o tarafını saklıyorsun? Hırsızı da mı seveceğiz? Katili de mi seveceğiz? Zalimi de mi seveceğiz?Hırsızı da mı seveceğiz? Katili de mi seveceğiz? Zalimi de mi seveceğiz? Bazı sevilmeyen şeyler yok mu be adam! "İslâm sevgi dinidir. Hoşgörü dinidir." Bazı sevilmeyen şeyler yok mu be adam!

"İslâm sevgi dinidir. Hoşgörü dinidir."

Adam şurada gözümüzün önünde bir haksızlık yapıyor; hoş mu göreceğiz? Adam şurada gözümüzün önünde bir haksızlık yapıyor; hoş mu göreceğiz?

Niye yanlış anlatıyorsun İslâm'ı? Niye eksik anlatıyorsun? Niye milleti kandırıyorsun?Niye yanlış anlatıyorsun İslâm'ı? Niye eksik anlatıyorsun? Niye milleti kandırıyorsun? Niye milleti uyuşturuyorsun? Kızılacak yerde kızmak var. Niye milleti uyuşturuyorsun?

Kızılacak yerde kızmak var.
İslâm'da emr-i mâruf var, nehy-i münker var. Yani dengeli.İslâm'da emr-i mâruf var, nehy-i münker var. Yani dengeli. İyiliği emredeceksin, kötülüğü de yaptırtmamaya çalışacaksın.İyiliği emredeceksin, kötülüğü de yaptırtmamaya çalışacaksın. Müslüman pasif olmayacak, aktif olacak, atılımcı olacak, kendi içine kapalı olmayacak,Müslüman pasif olmayacak, aktif olacak, atılımcı olacak, kendi içine kapalı olmayacak, sağa sola müdahaleci olacak. "Arkadaş ne yapıyorsun? Çek bakayım elini oradan! sağa sola müdahaleci olacak. "Arkadaş ne yapıyorsun? Çek bakayım elini oradan! Niye ona zulmediyorsun? Niye oradan o elmayı kopartıyorsun? İn oradan bakayım aşağıya!Niye ona zulmediyorsun? Niye oradan o elmayı kopartıyorsun? İn oradan bakayım aşağıya! Niye bu adama yalan söyleyip aldatıyorsun? Yalan söyleme bakayım!Niye bu adama yalan söyleyip aldatıyorsun? Yalan söyleme bakayım! Öyle değil işte o iş!" diye haksızlığa müdahale vazifesi var.Öyle değil işte o iş!" diye haksızlığa müdahale vazifesi var. Emr-i maruf; iyi olan, aklın, şeriatin iyi gördüğü şeyi emretmek. Emr-i maruf; iyi olan, aklın, şeriatin iyi gördüğü şeyi emretmek.

Bugünkü müslümanların en bilmediği işlerden birisi bu. Bütün bu olaylar da ondan çıkıyor. Bugünkü müslümanların en bilmediği işlerden birisi bu. Bütün bu olaylar da ondan çıkıyor.

Millet kuzudur, millet sakindir, millet sevgi müsamaha hoşgörü sahibidir.Millet kuzudur, millet sakindir, millet sevgi müsamaha hoşgörü sahibidir. Öyle saçma şey olur mu ya?! Yanlış bir şey oldu mu öteki herifler nasıl cezve, teneke, tava çalıyor?Öyle saçma şey olur mu ya?! Yanlış bir şey oldu mu öteki herifler nasıl cezve, teneke, tava çalıyor? Aydınlık, karanlık, bağırtı çağırtı, zırıltı zımbırtı... Bir de burada nasıl medihler yağdırıyorlar;Aydınlık, karanlık, bağırtı çağırtı, zırıltı zımbırtı... Bir de burada nasıl medihler yağdırıyorlar; "Aman efendim duygularını ne güzel dile getiriyorlar." Küçük bir azınlığın muhalefeti;"Aman efendim duygularını ne güzel dile getiriyorlar." Küçük bir azınlığın muhalefeti; ekseriyet değil, ekseriyete karşı bir hareket. Televizyon kanalları methediyor... ekseriyet değil, ekseriyete karşı bir hareket. Televizyon kanalları methediyor...

Müslüman sever de kızar da. Müslüman hoş görür de hoş görmez de. Hoş görülecek şey var.Müslüman sever de kızar da. Müslüman hoş görür de hoş görmez de. Hoş görülecek şey var. Bunun da bir hududu var. Hoşgörünün hududu var. Sabrın hududu var.Bunun da bir hududu var. Hoşgörünün hududu var. Sabrın hududu var. Tahammülün hududu var. Susmanın hududu var. Allah için susar, Allah için konuşur.Tahammülün hududu var. Susmanın hududu var. Allah için susar, Allah için konuşur. Allah için kızar, Allah için sever. Allah için sabreder, Allah için cihat eder. Allah için kızar, Allah için sever. Allah için sabreder, Allah için cihat eder.

Niye İslâm'ı tam anlatmıyorsun? Ankara Radyosu benden cihatla ilgili konuşma istedi.Niye İslâm'ı tam anlatmıyorsun?

Ankara Radyosu benden cihatla ilgili konuşma istedi.
Tam Bursa'ya gideceğim... Yaz tatilinde, ev hazırlanmış... Yalvardı.Tam Bursa'ya gideceğim... Yaz tatilinde, ev hazırlanmış... Yalvardı. Bizim fakülteden mezun, orada yetkili şahıs. Bizim fakülteden talebemiz olduğundan;Bizim fakülteden mezun, orada yetkili şahıs. Bizim fakülteden talebemiz olduğundan; "Hocam, Allah rızası için, ne olursun, ben burada tek başımayım,"Hocam, Allah rızası için, ne olursun, ben burada tek başımayım, buradaki 400 kişinin içinde bir tane inançlı benim..." dedi. En akıllısı deli Bekir...buradaki 400 kişinin içinde bir tane inançlı benim..." dedi. En akıllısı deli Bekir... O da zaten bizim iyi talebemiz değildi. Ama İlahiyat'tan mezun bir talebe.O da zaten bizim iyi talebemiz değildi. Ama İlahiyat'tan mezun bir talebe. Bana da "hocam" diyor. "Orada İslâm'a hizmet ediyorum." diyor. Benden konuşma istedi. Ne üzerine? Bana da "hocam" diyor. "Orada İslâm'a hizmet ediyorum." diyor. Benden konuşma istedi.

Ne üzerine?

30 Ağustos. Cihat üzerine. Tamam.30 Ağustos. Cihat üzerine.

Tamam.
Ben de beş dakikalık bir konuşma hazırladım. 1,5-2 dosya kağıdı.Ben de beş dakikalık bir konuşma hazırladım. 1,5-2 dosya kağıdı. Seyahatimi geciktirdim, konuşmayı hazırladım, verdim. Arabaya bindim, Bursa'ya gidiyorum.Seyahatimi geciktirdim, konuşmayı hazırladım, verdim. Arabaya bindim, Bursa'ya gidiyorum. Radyoyu açtım, dinliyorum. Konuşmanın büyük kısmını makaslamışlar! Makas, yani sansür. Çıkartmış. Radyoyu açtım, dinliyorum.

Konuşmanın büyük kısmını makaslamışlar! Makas, yani sansür. Çıkartmış.

Çıkarttığı yerler ne? Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri. Aa! Böyle sahtekârlık olmaz!Çıkarttığı yerler ne?

Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri.

Aa! Böyle sahtekârlık olmaz!
Bir İlahiyat Fakültesi hocasının konuşmasını istiyorsun, içinden âyetleri çıkartıyorsun! Bir İlahiyat Fakültesi hocasının konuşmasını istiyorsun, içinden âyetleri çıkartıyorsun!

Cihatla ilgili âyetleri ben [koymuşum]; onları çıkartıyor. Allah'ın kelamını çıkartıyor.Cihatla ilgili âyetleri ben [koymuşum]; onları çıkartıyor. Allah'ın kelamını çıkartıyor. O zaman benim kelâmımı da söyleme.O zaman benim kelâmımı da söyleme. Ben kendi kelâmımın söylenmesini istemem ki, Allah'ın kelâmını oradan çıkarttıktan sonra... Ben kendi kelâmımın söylenmesini istemem ki, Allah'ın kelâmını oradan çıkarttıktan sonra...

Öyle sahtekârlık olmaz! Öyle sahtekârlık olmaz!

İslâm'ı tam anlatmak lazım. Sevgi de var, saygı da var, kızma da var.İslâm'ı tam anlatmak lazım. Sevgi de var, saygı da var, kızma da var. Emr-i mâruf da var, nehy-i münker de var, cihat da var. "İslâm demokrasi mi?" Emr-i mâruf da var, nehy-i münker de var, cihat da var.

"İslâm demokrasi mi?"

Tam demokrasi değil; demokrasiden daha güzel. Tam halk idaresi değil.Tam demokrasi değil; demokrasiden daha güzel. Tam halk idaresi değil. İslâm kötülere hiç rey hakkı bile vermez! Şahitlik hakkı bile düşer!İslâm kötülere hiç rey hakkı bile vermez! Şahitlik hakkı bile düşer! Bir insan yalan söylediyse, namussuzsa, kusurluysa mahkemede hâkim onu şahit bile kabul etmez!Bir insan yalan söylediyse, namussuzsa, kusurluysa mahkemede hâkim onu şahit bile kabul etmez! Oh, ne iyi yapıyor! Adliyelerin önünde volta atan insanlar var.Oh, ne iyi yapıyor!

Adliyelerin önünde volta atan insanlar var.
Para veriyorsun, geliyor senin nâmına şahitlik yapıyor, geçip gidiyor.Para veriyorsun, geliyor senin nâmına şahitlik yapıyor, geçip gidiyor. Katip tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır yazıyor. "İsmini söyle." diyor.Katip tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır yazıyor. "İsmini söyle." diyor. "Allah Allah, ismimi niye söyletti?" diyorsun. "Adresini söyle." diyor, yazıyorsun."Allah Allah, ismimi niye söyletti?" diyorsun. "Adresini söyle." diyor, yazıyorsun. "Şuraya bas bir imza." diyor. E niye? "İşte şahit yazdık seni." Formaliteden. Öyle saçma şey mi olur? "Şuraya bas bir imza." diyor. E niye? "İşte şahit yazdık seni." Formaliteden.

Öyle saçma şey mi olur?

Sıradan adamı, bilmiyorum adliyede başınıza geldi mi; "Sen adını söyle, sen adını söyle..." Sıradan adamı, bilmiyorum adliyede başınıza geldi mi; "Sen adını söyle, sen adını söyle..."

Böyle mahkeme olmaz ki! Her şeyin İslâm'da önemi var, ciddiyeti var. Böyle mahkeme olmaz ki!

Her şeyin İslâm'da önemi var, ciddiyeti var.

Lanet etti mi insan Allah'ın rahmetinden mahrum kalıyor. Allah bir kimseye lanet etti, o ne demek? Lanet etti mi insan Allah'ın rahmetinden mahrum kalıyor.

Allah bir kimseye lanet etti, o ne demek?

"Bu, Allah'ın rahmetinden mahrum kılınma cezasına çarptırılmış." demek."Bu, Allah'ın rahmetinden mahrum kılınma cezasına çarptırılmış." demek. Allah'ın rahmetine ermeyecek, ne olacak? Kahrına uğrayacak, mahvolacak. Bitti, hapı yuttu demek. Allah'ın rahmetine ermeyecek, ne olacak?

Kahrına uğrayacak, mahvolacak. Bitti, hapı yuttu demek.

Allah'ın laneti onun üzerine olmak; kâinatı yaratan, yönetenAllah'ın laneti onun üzerine olmak; kâinatı yaratan, yöneten Allahu Teâlâ hazretleri sevmeyecek, rahmet etmeyecek. O insan, o varlık ne olur? Bitti. Allahu Teâlâ hazretleri sevmeyecek, rahmet etmeyecek. O insan, o varlık ne olur?

Bitti.

Melekler de Allah'a hiç âsi olmayan varlıklarıdır. Çeşitli yerde görevli varlıklardır.Melekler de Allah'a hiç âsi olmayan varlıklarıdır. Çeşitli yerde görevli varlıklardır. Allah lanet etti mi onlar da lanet ederler. Hepsi birden Allah'ın lanet ettiğine lanet ederler.Allah lanet etti mi onlar da lanet ederler. Hepsi birden Allah'ın lanet ettiğine lanet ederler. Meleklerin duası vardır. Duası makbuldür. Sana bana dua eder. Meleklerin duası vardır. Duası makbuldür. Sana bana dua eder.

"Hocam ne zaman dua eder?" Sen bir arkadaşına o yokken onun iyiliği için dua edersen; "Hocam ne zaman dua eder?"

Sen bir arkadaşına o yokken onun iyiliği için dua edersen;

"Yâ Rabbi! İbrahim biraz rahatsız, sen ona şifa ver yâ Rabbi! Trafik kazası geçirmiş, çabuk çıksın..." "Yâ Rabbi! İbrahim biraz rahatsız, sen ona şifa ver yâ Rabbi! Trafik kazası geçirmiş, çabuk çıksın..."

Burada yok İbrahim... Bir melek sana der ki; Burada yok İbrahim... Bir melek sana der ki;

"Âmîn. Allah ona istediğin şeyin aynını sana da versin." Melek sana dua ediyor. Başka? "Âmîn. Allah ona istediğin şeyin aynını sana da versin."

Melek sana dua ediyor.

Başka?

Geceleyin uyudun. Ama gittin abdest aldın, iki rekât namaz kıldın, abdestli yattın, uyudun.Geceleyin uyudun. Ama gittin abdest aldın, iki rekât namaz kıldın, abdestli yattın, uyudun. "İç çamaşırında..." diyor. "İç çamaşırında bir melek, iç çamaşırının içinde..." "İç çamaşırında..." diyor. "İç çamaşırında bir melek, iç çamaşırının içinde..." Arapça'da içe giyilen çamaşırın bir adı var, dışa giyilen çamaşırın adı var.Arapça'da içe giyilen çamaşırın bir adı var, dışa giyilen çamaşırın adı var. Disarının içinde bir melek sabaha kadar bu kişiye dua eder.Disarının içinde bir melek sabaha kadar bu kişiye dua eder. Yani koynunda bir melek sabaha kadar;Yani koynunda bir melek sabaha kadar; "Yâ Rabbi! Bu kulun abdestli yattı uyudu, sen bunu afv u mağfiret eyle,"Yâ Rabbi! Bu kulun abdestli yattı uyudu, sen bunu afv u mağfiret eyle, bağışla yâ Rabbi!" diye dua eder. Meleklerin duası güzel, iyi bir şey. bağışla yâ Rabbi!" diye dua eder.

Meleklerin duası güzel, iyi bir şey.

İşte melekler böyle Allah'ın sevdiği, seveceği işleri yapanlara dua ettiği gibiİşte melekler böyle Allah'ın sevdiği, seveceği işleri yapanlara dua ettiği gibi Allah'ın lanet ettiğine de hepsi birden lanet ederler. Meleklerin laneti de ceza üstüne ceza olur.Allah'ın lanet ettiğine de hepsi birden lanet ederler. Meleklerin laneti de ceza üstüne ceza olur. Zaten adam belasını buldu ama bir de öyle olur. Zaten adam belasını buldu ama bir de öyle olur.

Sonra? İnsanların da laneti...Sonra?

İnsanların da laneti...
İnsanların lanetine uğrayan kimse mahrum olur. Kim? Sıralıyor: İnsanların lanetine uğrayan kimse mahrum olur.

Kim?

Sıralıyor:

Bir; "Benim hakkımdan bir miktarını kesene Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti olsun!" Bir; "Benim hakkımdan bir miktarını kesene Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti olsun!"

Tabii burada bir soru hatıra geliyor. Zaten bu hadisi bir hafta okusak belki bitiremeyiz. Tabii burada bir soru hatıra geliyor. Zaten bu hadisi bir hafta okusak belki bitiremeyiz.

Resûlullah'ın bizim üzerimizdeki hakkı nedir? Onun az yapılması nasıl olur?Resûlullah'ın bizim üzerimizdeki hakkı nedir? Onun az yapılması nasıl olur? O haktan bir kısmını kırpıştırmak, kesintiye uğratmak nasıl olur? Ne demek o? O haktan bir kısmını kırpıştırmak, kesintiye uğratmak nasıl olur? Ne demek o?

Resûlullah'ın biz mü'minler üzerindeki hakkı, itaattir, bizim ona itaatimizdir.Resûlullah'ın biz mü'minler üzerindeki hakkı, itaattir, bizim ona itaatimizdir. Biz Resûlullah'a itaatle vazifeliyiz. Çünkü Allah Kur'ân-ı Kerîm'de; Biz Resûlullah'a itaatle vazifeliyiz. Çünkü Allah Kur'ân-ı Kerîm'de;

Atîullâhe ve atîu'r-rasûle diyor. Başka bir âyet-i kerîmede: Atîullâhe ve atîu'r-rasûle diyor.

Başka bir âyet-i kerîmede:

Kul in küntüm tuhibbûna'llâhe fe'ttebiûnî yuhbibkümu'llâh.Kul in küntüm tuhibbûna'llâhe fe'ttebiûnî yuhbibkümu'llâh. "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin." demesini"Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin." demesini Allah, Peygamber Efendimiz'e emrediyor. Resûlullah'ın üzerimizdeki hakkı nedir? Allah, Peygamber Efendimiz'e emrediyor.

Resûlullah'ın üzerimizdeki hakkı nedir?

Resûlullah'a itaattir. Resûlullah'a itaati biz nasıl sağlayacağız?Resûlullah'a itaattir.

Resûlullah'a itaati biz nasıl sağlayacağız?
Sen Resûlullah'a nasıl itaat edeceksin? Ben nasıl itaat edeceğim? Nasıl sağlanır bu? Sen Resûlullah'a nasıl itaat edeceksin? Ben nasıl itaat edeceğim? Nasıl sağlanır bu?

Resûlullah'ın hadislerini bilmekle sağlanır.Resûlullah'ın hadislerini bilmekle sağlanır. Resûlullah şöyle buyurmuş, Resûlullah şöyle emretmiş, Resûlullah "şöyle yapmayın" demiş.Resûlullah şöyle buyurmuş, Resûlullah şöyle emretmiş, Resûlullah "şöyle yapmayın" demiş. İtaat; onları yapmak, o emirlere yasaklara riâyet etmekle olur. İtaat; onları yapmak, o emirlere yasaklara riâyet etmekle olur.

Eğer bunu yapmazsa, yani Resûlullah'ın buyruklarını tutmazsa,Eğer bunu yapmazsa, yani Resûlullah'ın buyruklarını tutmazsa, yasaklarından kaçınmazsa bir insan ne oluyor? yasaklarından kaçınmazsa bir insan ne oluyor?

Resûlullah'ın bizim üzerimizdeki hakkını kırpıştırmış oluyor, vermemiş oluyor.Resûlullah'ın bizim üzerimizdeki hakkını kırpıştırmış oluyor, vermemiş oluyor. Resûlullah'a karşı vazifesini yapmamış oluyor. Resûlullah'a karşı vazifesini yapmamış oluyor.

Tabii mü'minin Resûlullah'ı sevmek vazifesi vardır. Resûlullah'a salât u selâm getirmek vazifesi vardır.Tabii mü'minin Resûlullah'ı sevmek vazifesi vardır. Resûlullah'a salât u selâm getirmek vazifesi vardır. Resûlullah'ın ümmetine hizmet etmek vazifesi vardır. Mü'minin üzerinde bunların hepsi vazifedir.Resûlullah'ın ümmetine hizmet etmek vazifesi vardır. Mü'minin üzerinde bunların hepsi vazifedir. Bir müslümana yardım etmek."O benim Ümmet-i Muhammed'den kardeşim." diye yardım etmek vazifesi var. Bir müslümana yardım etmek."O benim Ümmet-i Muhammed'den kardeşim." diye yardım etmek vazifesi var.

Bunlar yapılmadığı zaman da işte hep bu durumlar meydana gelir.Bunlar yapılmadığı zaman da işte hep bu durumlar meydana gelir. Resûlullah'ın bizim üzerimizde olan hakları,Resûlullah'ın bizim üzerimizde olan hakları, bizim Resûlullah'a karşı vecibelerimizi tam yapmadığımız zaman, "Yapmayan insana Allah'ın, meleklerin,bizim Resûlullah'a karşı vecibelerimizi tam yapmadığımız zaman, "Yapmayan insana Allah'ın, meleklerin, bütün insanların laneti olsun, olur!" diye birinci cümle bu. Bu çok önemli bir husus. bütün insanların laneti olsun, olur!" diye birinci cümle bu. Bu çok önemli bir husus.

Bu devirde "mü'minim" diyen insanlar...Bu devirde "mü'minim" diyen insanlar... "Mü'minim" demeyenleri ayırıyoruz; tamam, onlar ilk önce imana gelsinler."Mü'minim" demeyenleri ayırıyoruz; tamam, onlar ilk önce imana gelsinler. "Mü'minim" diyen insanların bir kısmı bu seviyede değil. Bir kısmı diyor ki; "Mü'minim" diyen insanların bir kısmı bu seviyede değil. Bir kısmı diyor ki;

"Ben Kur'an'a inanırım, Allah'ın kelâmı Kur'an'a tâbi olurum ama başka şeyi tanımam." "Ben Kur'an'a inanırım, Allah'ın kelâmı Kur'an'a tâbi olurum ama başka şeyi tanımam."

Yani sünneti reddediyor. Yani sünneti reddediyor.

"Canım filan..." diye, nokta nokta laflar söylüyor."Canım filan..." diye, nokta nokta laflar söylüyor. Profesör, İlahiyat'ta hoca, falanca yerde ukalâ, filanca gazeteyi çıkartan,Profesör, İlahiyat'ta hoca, falanca yerde ukalâ, filanca gazeteyi çıkartan, filanca mecmuayı neşreden, entel müslüman, İslâmcı yazar vesaire. Hadi oradan! Öyle saçma şey mi olur?! filanca mecmuayı neşreden, entel müslüman, İslâmcı yazar vesaire.

Hadi oradan! Öyle saçma şey mi olur?!

Resûlullah'a tâbi olacaksın. Sen kimsin? Senin kafan ne kadar? Senin aklın ne kadar akıl alır?Resûlullah'a tâbi olacaksın.

Sen kimsin? Senin kafan ne kadar? Senin aklın ne kadar akıl alır?
Sen dünyadan âhiretten ne kadar bilebilirsin? O Allah'ın Resûlü.Sen dünyadan âhiretten ne kadar bilebilirsin?

O Allah'ın Resûlü.
Allah ona geçmişin bilgisini de vermiş, geleceğin bilgisini de vermiş.Allah ona geçmişin bilgisini de vermiş, geleceğin bilgisini de vermiş. Bu Allah'ın Resulü, elçisi; Allah'ın emirlerini sana bildiren en üstün insan. "Ben onu tanımam!" Bu Allah'ın Resulü, elçisi; Allah'ın emirlerini sana bildiren en üstün insan.

"Ben onu tanımam!"

Öyle şey olur mu?! Sen böyle davrandığın zaman imandan bile düşersin! Öyle şey olur mu?! Sen böyle davrandığın zaman imandan bile düşersin!

"Mü'minim" deyip böyle yapan abuk sabuk, sapık insanlar var. Böyle olmaz! "Mü'minim" deyip böyle yapan abuk sabuk, sapık insanlar var. Böyle olmaz!

Resûlullah'ın sünnetine uyacak. "Efendim, Resûlullah'ın sünnetinin sağlamına uyarım." Resûlullah'ın sünnetine uyacak.

"Efendim, Resûlullah'ın sünnetinin sağlamına uyarım."

Tamam, zaten Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini İslâm alimleriTamam, zaten Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini İslâm alimleri tam senin bu söylediğin mantıkla incelemişler. Râvilerini incelemişler. tam senin bu söylediğin mantıkla incelemişler. Râvilerini incelemişler. "Kim rivayet etti?" diye araştırmışlar. Hakkında kitaplar yazmışlar."Kim rivayet etti?" diye araştırmışlar. Hakkında kitaplar yazmışlar. O kadar incelemişler ki, diyor ki; "Falanca adamın rivayet ettiği hadîs-i şerîfler,O kadar incelemişler ki, diyor ki; "Falanca adamın rivayet ettiği hadîs-i şerîfler, belki karıştırmış olabilir çünkü adam ihtiyarladı,belki karıştırmış olabilir çünkü adam ihtiyarladı, 70 yaşından sonra bazen hadisleri birbirine karıştırırdı.70 yaşından sonra bazen hadisleri birbirine karıştırırdı. Onun için o müdellistir, yani karıştıran, unutan bir insandır..." gibiOnun için o müdellistir, yani karıştıran, unutan bir insandır..." gibi laflar söyleyebiliyorlar birisi hakkında.laflar söyleyebiliyorlar birisi hakkında. Öyle bir kimseyse onun söylediği [hadiste] râvisinde biraz kusur var diye ihtiyatlı kabul ediyorlar.Öyle bir kimseyse onun söylediği [hadiste] râvisinde biraz kusur var diye ihtiyatlı kabul ediyorlar. O kadar dikkat etmişler. Hadisin içeriğine dikkatle bakmışlar.O kadar dikkat etmişler. Hadisin içeriğine dikkatle bakmışlar. Rivayet eden râvilerine dikkatle bakmışlar, incelemişler.Rivayet eden râvilerine dikkatle bakmışlar, incelemişler. Hadis ilmi çok ciddi, önemli bir ilimdir. Bu bir. Şimdi burada bir sürü şey sayıyor.Hadis ilmi çok ciddi, önemli bir ilimdir. Bu bir.

Şimdi burada bir sürü şey sayıyor.
Tabii bunların hepsini izah ettiğimiz zaman uzayacak. Ama uzasın.Tabii bunların hepsini izah ettiğimiz zaman uzayacak. Ama uzasın. Ondan sonra 2, 3, 4, 5, 10, kaç taneyse, "şunlara Allah'ın laneti olsun..."Ondan sonra 2, 3, 4, 5, 10, kaç taneyse, "şunlara Allah'ın laneti olsun..." Yani bundan sonra sayılacak her şey, Allah'ın lanetine uğramaya sebep olacak kötü şeyler gelecek. Yani bundan sonra sayılacak her şey, Allah'ın lanetine uğramaya sebep olacak kötü şeyler gelecek.

İki; ve alâ men ebâ ıtretî. "Beni itretime karşı gelenlere lanet olsun." İki; ve alâ men ebâ ıtretî. "Beni itretime karşı gelenlere lanet olsun."

Itret; ayn, te, re. Itretün. Sonunda da tâ-i tenis. Itre iki mânaya gelir: Itret; ayn, te, re. Itretün. Sonunda da tâ-i tenis.

Itre iki mânaya gelir:

Bir; "Efendimiz'in soyundan gelen kimseler, zürriyeti" mânasına gelir. Bir; "Efendimiz'in soyundan gelen kimseler, zürriyeti" mânasına gelir.

İki; "Efendimiz'i temsil eden, Efendimiz'in vâris-i mânevîsi durumunda olan,İki; "Efendimiz'i temsil eden, Efendimiz'in vâris-i mânevîsi durumunda olan, onun yolunu devam ettiren ümmetin mürşitleri, alimler" mânasına gelir. onun yolunu devam ettiren ümmetin mürşitleri, alimler" mânasına gelir.

Çünkü soyca yakınlık itaati gerektirmiyor. "Bu falanca sülaleden."Çünkü soyca yakınlık itaati gerektirmiyor. "Bu falanca sülaleden." İyi ama o tek başına yetmiyor. Mühim olan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in İyi ama o tek başına yetmiyor. Mühim olan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yolunca gitmek ve onun vazifesini yapmaya çalışmak, devam ettirmeye çalışmak. Bu daha önemli oluyor. yolunca gitmek ve onun vazifesini yapmaya çalışmak, devam ettirmeye çalışmak. Bu daha önemli oluyor.

Onun için, salât u selâm getirdiğimiz zaman Allahümme salli alâ seyyidinâ MuhammedinOnun için, salât u selâm getirdiğimiz zaman Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed diyoruz. Âl-i Muhammed kim? ve alâ âl-i Muhammed diyoruz.

Âl-i Muhammed kim?

Âl-i Osman kim? Âl-i Selçuk... Kim bunlar? Âl-i Saman, Samanoğulları.Âl-i Osman kim? Âl-i Selçuk... Kim bunlar? Âl-i Saman, Samanoğulları. Osmanoğulları, Selçukoğulları kim? O sülalenin kurucusu adamın soyundan gelen insanlar. Osmanoğulları, Selçukoğulları kim?

O sülalenin kurucusu adamın soyundan gelen insanlar.

Peki Âl-i Muhammed kim? Allahümme salli alâ Muhammedin.Peki Âl-i Muhammed kim?

Allahümme salli alâ Muhammedin.
"Muhammed'e salât u selâm eyle yâ Rabbi!" Ve alâ âl-i Muhammedin."Muhammed'e salât u selâm eyle yâ Rabbi!" Ve alâ âl-i Muhammedin. "Muhammed'in âl'ine de salât u selâm eyle." Resûlullah'ın âl'i kim? Âl-i Muhammed kim? "Muhammed'in âl'ine de salât u selâm eyle."

Resûlullah'ın âl'i kim? Âl-i Muhammed kim?

Âl-i Muhammed; takvâ ehli, Resûlullah'ın yolunda yürüyen herkes. Âl-i Muhammed; takvâ ehli, Resûlullah'ın yolunda yürüyen herkes.

Âlî küllü takiyyün. "Benim âl'im, takvâ sahibi olan her müslümandır." diyor Peygamber Efendimiz. Âlî küllü takiyyün. "Benim âl'im, takvâ sahibi olan her müslümandır." diyor Peygamber Efendimiz.

Sadece kan ve soy devamı meselesi değil. Mesele maddî değil, mânevî veraset.Sadece kan ve soy devamı meselesi değil. Mesele maddî değil, mânevî veraset. Resûlullah'ın peygamberlik vazifesini, Allah'ın emirlerini insanlara öğretme vazifesini yapan insanlar. Resûlullah'ın peygamberlik vazifesini, Allah'ın emirlerini insanlara öğretme vazifesini yapan insanlar.

Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var: el-Ulemâu veresetü'l-enbiyâ. Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var:

el-Ulemâu veresetü'l-enbiyâ.

Mürşid-i kâmiller, âlim-i âmiller, salih, evliyâ, mübarek insanlar Resûlullah'ın nesidir? Mürşid-i kâmiller, âlim-i âmiller, salih, evliyâ, mübarek insanlar Resûlullah'ın nesidir?

Vârisleridir. Peygamberler mal mülk bırakmazlar; ilim, iman, takvâ, ihlâs bırakırlar.Vârisleridir.

Peygamberler mal mülk bırakmazlar; ilim, iman, takvâ, ihlâs bırakırlar.
Onu alan onun vârisi olur. Onu alıp da ona göre İslâm için çalışan Resûlullah'ın vârisi olur. Onu alan onun vârisi olur. Onu alıp da ona göre İslâm için çalışan Resûlullah'ın vârisi olur.

Alimler peygamberlerin vârisleridir. Alimler peygamberlerin vârisleridir.

Şimdi burada; alâ men ebâ ıtretî.Şimdi burada; alâ men ebâ ıtretî. "Benim mânevî devamım olan insanlara karşı gelenlere de lanet olsun!" demek. Yani ne demek? "Benim mânevî devamım olan insanlara karşı gelenlere de lanet olsun!" demek.

Yani ne demek?

"Ümmetin alimlerine, mürşid-i kâmillerine âsi olan da lanete uğrar." demek. Çok önemli bir şey! "Ümmetin alimlerine, mürşid-i kâmillerine âsi olan da lanete uğrar." demek.

Çok önemli bir şey!

Sonra, devam ediyoruz: Sonra, devam ediyoruz:

Ve alâ men istehaffe bi-velâyetî. "Benim velâyetimi hafife alana da lanet olsun!" Ve alâ men istehaffe bi-velâyetî. "Benim velâyetimi hafife alana da lanet olsun!"

Velâyet, "bir insanın hâmisi, himayecisi, koruyucusu olmak" demek. Velâyet, "bir insanın hâmisi, himayecisi, koruyucusu olmak" demek.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte; "Ben bütün müslümanların velisiyim." buyurdu. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte;

"Ben bütün müslümanların velisiyim." buyurdu.

"Velisi olmayanın velisi benim." buyurdu. "Velisi olmayanın velisi benim." buyurdu.

Hatta birisi öldüğü zaman, "Borcunu ödeyecek akrabasından bir kimse yoksaHatta birisi öldüğü zaman, "Borcunu ödeyecek akrabasından bir kimse yoksa onun borcunu ben ödeyeceğim." derdi. Ümmetine böyle sahip çıkardı. Cenaze ortada, alacakları var; onun borcunu ben ödeyeceğim." derdi. Ümmetine böyle sahip çıkardı.

Cenaze ortada, alacakları var;

"Hadi ödeyin borcunu, yok mu akrabası?" "Yok." "Hadi ödeyin borcunu, yok mu akrabası?"

"Yok."

"Tamam, akrabası olmayan, himayecisi olmayan,"Tamam, akrabası olmayan, himayecisi olmayan, haklarını takip edecek kimsesi olmayanın velisi benim." derdi. haklarını takip edecek kimsesi olmayanın velisi benim." derdi.

Peygamber Efendimiz bütün müslümanların velisidir.Peygamber Efendimiz bütün müslümanların velisidir. Veli nedir?Veli nedir? Hani öğrencinin velisi oluyor ya okulda, oradan anlayabilirsiniz. Bütün müslümanların velisidir.Hani öğrencinin velisi oluyor ya okulda, oradan anlayabilirsiniz. Bütün müslümanların velisidir. Bu velisi olma durumuna "velâyet hakkı" derler. Bu velisi olma durumuna "velâyet hakkı" derler.

Peygamber Efendimiz bütün müslümanların velisi olduğundan, hâmisi olduğundan, koruyucusu olduğundanPeygamber Efendimiz bütün müslümanların velisi olduğundan, hâmisi olduğundan, koruyucusu olduğundan dünyada âhirette; Peygamber Efendimiz'in bu vasfını küçümseyenlere de lanet olsun. dünyada âhirette; Peygamber Efendimiz'in bu vasfını küçümseyenlere de lanet olsun.

Tabii insan küçümserse ne yapar? "Hıh!" filan der. Aldırmaz. Hürmet etmez. Veya inanmaz. Tabii insan küçümserse ne yapar?

"Hıh!" filan der. Aldırmaz. Hürmet etmez. Veya inanmaz.

Resûlullah'a niye inanmıyorsun? Resûlullah'ın Allah indinde öyle hatırı var ki, öyle kıymeti var ki...Resûlullah'a niye inanmıyorsun? Resûlullah'ın Allah indinde öyle hatırı var ki, öyle kıymeti var ki... Niye inanmıyorsun? Demek ki o da bir şuur bozukluğu... Niye inanmıyorsun?

Demek ki o da bir şuur bozukluğu...

Şu da olabilir: "Ben müslümanların velisiyim." diyor Peygamber Efendimiz, müslümana sahip çıkıyor;Şu da olabilir: "Ben müslümanların velisiyim." diyor Peygamber Efendimiz, müslümana sahip çıkıyor; o da o müslümanı Peygamberimiz'in ona sahip çıktığını bildiği halde itekleyip kakalayıp zulmediyor.o da o müslümanı Peygamberimiz'in ona sahip çıktığını bildiği halde itekleyip kakalayıp zulmediyor. "Sen Resûlullah'ın ümmetine, Resûlullah'ın sahip çıktığı insana, Resûlullah'ın velisi olduğu"Sen Resûlullah'ın ümmetine, Resûlullah'ın sahip çıktığı insana, Resûlullah'ın velisi olduğu bir kimseye nasıl bunu yaparsın? Nasıl hafife alırsın?.." bir kimseye nasıl bunu yaparsın? Nasıl hafife alırsın?.."

Öğretmenin birisi senin velisi olduğun öğrenciyi çekmiş kenara, pataklamış. Ne yaparsın? Öğretmenin birisi senin velisi olduğun öğrenciyi çekmiş kenara, pataklamış.

Ne yaparsın?

Gidersin ertesi gün; "Bana bak!" dersin, "Seni Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şikâyet edeceğim.Gidersin ertesi gün; "Bana bak!" dersin, "Seni Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şikâyet edeceğim. Sen ne biçim eğitimcisin!" dersin. "Bula bula benim öğrencimi mi buldun?" dersin. Canına okursun.Sen ne biçim eğitimcisin!" dersin. "Bula bula benim öğrencimi mi buldun?" dersin. Canına okursun. Hele bir de haksızsa... Hele adam kayırıyorsa, farklı muamele [yapıyorsa...] Değil mi? Hele bir de haksızsa... Hele adam kayırıyorsa, farklı muamele [yapıyorsa...]

Değil mi?

Bu mânaya da olabilir, Allahu âlem. Bu mânaya da olabilir, Allahu âlem.

Tabii biz burada, kusurumuz varsa Mevlâmız affetsin,Tabii biz burada, kusurumuz varsa Mevlâmız affetsin, kelimelerden anlayabildiğimiz şeyleri size anlatmaya çalışıyoruz. kelimelerden anlayabildiğimiz şeyleri size anlatmaya çalışıyoruz.

Ve alâ men zebeha li-ğayri'l-kıbleti. "Ve kıbleden gayri için kurban kesene de lanet olsun!" Ve alâ men zebeha li-ğayri'l-kıbleti. "Ve kıbleden gayri için kurban kesene de lanet olsun!"

Lanet olanları sayıyor ya... Kıbleden gayri için kurban kesme ne demek? Lanet olanları sayıyor ya...

Kıbleden gayri için kurban kesme ne demek?

Lât için, Uzzâ için, Menât için, putlar için kurban keserlerdi. Çok büyük günah!Lât için, Uzzâ için, Menât için, putlar için kurban keserlerdi. Çok büyük günah! Kurban Allah'tan gayrisi için kesilirse murdar olur, yenmez. "Ya koyun etiydi, kestiler, kan aktı..." Kurban Allah'tan gayrisi için kesilirse murdar olur, yenmez.

"Ya koyun etiydi, kestiler, kan aktı..."

Yenmez; çünkü Lât için, Uzzâ için kesti. Kurban Allah için kesilir.Yenmez; çünkü Lât için, Uzzâ için kesti.

Kurban Allah için kesilir.
Kıbleden gayrisi bir sebeple kesilirse o zaman da haram olur, yenmez.Kıbleden gayrisi bir sebeple kesilirse o zaman da haram olur, yenmez. Öyle kesene de "Vay şuursuz, imansız, iz'ansız insan!" diye Allah'ın laneti geliyor. Öyle kesene de "Vay şuursuz, imansız, iz'ansız insan!" diye Allah'ın laneti geliyor.

İnsan yaptığı işi Allah rızası için yapar. Sadakayı Allah rızası için verir.İnsan yaptığı işi Allah rızası için yapar. Sadakayı Allah rızası için verir. Kurbanı Allah rızası için keser.Kurbanı Allah rızası için keser. Onun dışında bir başka maksatla, başka bir sebeple olursa işler pisleşir, fenalaşır. Onun dışında bir başka maksatla, başka bir sebeple olursa işler pisleşir, fenalaşır.

Ve alâ men intefâ min veledihî. "Evladının babası olduğunu inkâr edene de Allah'ın laneti olsun!" Ve alâ men intefâ min veledihî. "Evladının babası olduğunu inkâr edene de Allah'ın laneti olsun!"

Tabii bu gibi durumlar nasıl olur? Kadından bir çocuk doğuyor. Adam diyor ki;Tabii bu gibi durumlar nasıl olur?

Kadından bir çocuk doğuyor. Adam diyor ki;
"Bu benim çocuğum değildir." Kabul etmiyor."Bu benim çocuğum değildir." Kabul etmiyor. Tabii bunda suizan var, kadını müşkül duruma düşürmek var, ona iftira etmiş olmak var.Tabii bunda suizan var, kadını müşkül duruma düşürmek var, ona iftira etmiş olmak var. "Çocuk benden değil." O zaman kötü bir yoldan mânasına geliyor."Çocuk benden değil." O zaman kötü bir yoldan mânasına geliyor. O çocuğa iftira var. O çocuğun açıkta kalması meselesi var. O çocuğa iftira var. O çocuğun açıkta kalması meselesi var.

O devirlerde bu durumlar olmuş. Bunlar olmasın diye tabii iş ciddiye bağlanmış.O devirlerde bu durumlar olmuş. Bunlar olmasın diye tabii iş ciddiye bağlanmış. Nikâh önemli bir olay. Nikâh yazılmış, çizilmiş, şahitli ispatlı olmuş kiNikâh önemli bir olay. Nikâh yazılmış, çizilmiş, şahitli ispatlı olmuş ki kimse böyle bir içtimâî faciaya sonradan tevessül etmesin. Çünkü insanlar çeşit çeşit oluyor.kimse böyle bir içtimâî faciaya sonradan tevessül etmesin. Çünkü insanlar çeşit çeşit oluyor. Çocuklar çok olunca "benim çocuğum çok değil" diye yan çizenler olabiliyor.Çocuklar çok olunca "benim çocuğum çok değil" diye yan çizenler olabiliyor. "Hayır, benim değil." diyenler olabiliyor belki. Ona da lanet olsun. Evladıysa "evladım" diyecek. "Hayır, benim değil." diyenler olabiliyor belki. Ona da lanet olsun. Evladıysa "evladım" diyecek.

Ve alâ men berie min mevâlîhi.Ve alâ men berie min mevâlîhi. "Efendisinden uzak olduğunu veya -mevâ, "köle" mânasına da gelir, "efendi" mânasına da gelir,"Efendisinden uzak olduğunu veya -mevâ, "köle" mânasına da gelir, "efendi" mânasına da gelir, iki mânaya birden gelir- kölesinden berî olduğunu söyleyene de lanet olsun!" iki mânaya birden gelir- kölesinden berî olduğunu söyleyene de lanet olsun!"

Köleyle efendisi arasında hukukî bir bağ vardır. Köle kimdir? Köleyle efendisi arasında hukukî bir bağ vardır.

Köle kimdir?

Savaşta esir alınmış, köle olmuştur. Müslüman esir olmaz.Savaşta esir alınmış, köle olmuştur. Müslüman esir olmaz. Sonradan müslüman olabilir ama müslümanken hiç kimse esir edilemez. Bir müslümanın esir edilmesi yok. Sonradan müslüman olabilir ama müslümanken hiç kimse esir edilemez. Bir müslümanın esir edilmesi yok.

Köleyle efendisi arasında bir içtimâî mukavele, antlaşma, hukuk vardır, kölelik-sahiplik hukuku diye.Köleyle efendisi arasında bir içtimâî mukavele, antlaşma, hukuk vardır, kölelik-sahiplik hukuku diye. Köle "Bu benim efendim değil." diye kabul etmezse; efendi "Bu benim kölem değil." diye Köle "Bu benim efendim değil." diye kabul etmezse; efendi "Bu benim kölem değil." diye kabul etmezse hukukta bir boşluk doğar. Evladını kabul etmeyen baba gibi durumlar olur. kabul etmezse hukukta bir boşluk doğar. Evladını kabul etmeyen baba gibi durumlar olur. Mesela kölenin zararı olabilir, tazmin edilmesi gerekebilir. "Böyle yapana da lanet olsun." Mesela kölenin zararı olabilir, tazmin edilmesi gerekebilir.

"Böyle yapana da lanet olsun."

Bunlar hakikatleri inkâr eden, vecibelerinden kaçan insanlar olduğu için lanete uğruyorlar. Bunlar hakikatleri inkâr eden, vecibelerinden kaçan insanlar olduğu için lanete uğruyorlar.

Ve alâ men sereka min menâri'l-ardi.Ve alâ men sereka min menâri'l-ardi. "Yerin alâmetlerini kaydıranlara da lanet olsun!" "Yerin alâmetlerini kaydıranlara da lanet olsun!"

Şu tarla senin. Bu tarla da benim. Hududu neresi? Şu taş.Şu tarla senin. Bu tarla da benim. Hududu neresi? Şu taş. Şu taştan şuraya kadar sürülen kısım senin. Bu otlu kısım benim. Şu taştan şuraya kadar sürülen kısım senin. Bu otlu kısım benim.

İyi ama ben seyahate gittiğim zaman adam sabanla burayı sürerken kaydırırsa?İyi ama ben seyahate gittiğim zaman adam sabanla burayı sürerken kaydırırsa? Hududun yerini bu tarafa atlatırsa? O zaman ince ölçüm yoktu ki... Ne yaptı? Hududun yerini bu tarafa atlatırsa?

O zaman ince ölçüm yoktu ki...

Ne yaptı?

Mülkiyet hakkını çiğnedi. Başkasının arazisini hile ile kendi lehine aldı.Mülkiyet hakkını çiğnedi. Başkasının arazisini hile ile kendi lehine aldı. Velev isterse bir karış olsun... Velev isterse bir karış olsun...

"Haksız yere bir karış arazi alan, cehennemden ateşten bir parça almıştır." diyor Peygamber Efendimiz. "Haksız yere bir karış arazi alan, cehennemden ateşten bir parça almıştır." diyor Peygamber Efendimiz.

İslâm'da kimsenin hakkını yemek yok. Hudut neyse o olacak. İslâm'da kimsenin hakkını yemek yok. Hudut neyse o olacak.

"Yok efendim taş orada değildi de buradaydı..." Geceleyin çevirdi yerini, oraya bir şey yaptı..."Yok efendim taş orada değildi de buradaydı..." Geceleyin çevirdi yerini, oraya bir şey yaptı... "İşte burası senin hududun, burası benim..." "İşte burası senin hududun, burası benim..."

Sen onu öyle yaparsın ama o zaman Allah'ın laneti, meleklerin laneti,Sen onu öyle yaparsın ama o zaman Allah'ın laneti, meleklerin laneti, insanların laneti üzerine gelir; âhiretin mahvolur. Öyle yapmayacak; hakka riâyet edecek. insanların laneti üzerine gelir; âhiretin mahvolur.

Öyle yapmayacak; hakka riâyet edecek.

Ve hudûdihâ. "Hudut" diye de açıklıyor. Ve hudûdihâ. "Hudut" diye de açıklıyor.

"Arazilerin alâmetlerini ve hudutlarını değiştirenlere de lanet olsun!" "Arazilerin alâmetlerini ve hudutlarını değiştirenlere de lanet olsun!"

Bunları sıralarsanız kaç olduğunu da bilirsiniz. Ben sayısını unuttum. Bunları sıralarsanız kaç olduğunu da bilirsiniz. Ben sayısını unuttum.

Ve alâ men ahdese fi'l-İslâmi hadesen ev âvâ muhdisen. "İslâm'da, evvelceVe alâ men ahdese fi'l-İslâmi hadesen ev âvâ muhdisen. "İslâm'da, evvelce Peygamber Efendimiz zamanında olmayan yeni bir bid'at ortaya çıkartanPeygamber Efendimiz zamanında olmayan yeni bir bid'at ortaya çıkartan ya da bir bid'atçiyi destekleyip bağrına basıp koruyana da lanet olsun!" ya da bir bid'atçiyi destekleyip bağrına basıp koruyana da lanet olsun!"

İslâm'ın emirleri Kur'an'dadır, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindedir.İslâm'ın emirleri Kur'an'dadır, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindedir. Resûlullah'ın yapmadığı, Kur'an'da olmayan, hadiste olmayan bir şeyi... Resûlullah'ın yapmadığı, Kur'an'da olmayan, hadiste olmayan bir şeyi...

"Efendim bu kabı yedi defa dök. Ondan sonra da iki kilo helva al, filancaya da dağıt."Efendim bu kabı yedi defa dök. Ondan sonra da iki kilo helva al, filancaya da dağıt. Üç tane tavşan ayağı al, iki tane kuzu kulağıyla karıştır. Beş tane yumurta kır üstüne...Üç tane tavşan ayağı al, iki tane kuzu kulağıyla karıştır. Beş tane yumurta kır üstüne... Şöyle yaparsan böyle olur..." Şöyle yaparsan böyle olur..."

Nereden çıkarttın bunları? İslâm'da var mı? Nereden çıkartıyorsun bu uydurma formülü? Nereden çıkarttın bunları? İslâm'da var mı? Nereden çıkartıyorsun bu uydurma formülü?

Üfürükçü birisi; "Senin ruhun hasta, senin sütünden senin çocuğuna hastalık geçiyor." demişÜfürükçü birisi;

"Senin ruhun hasta, senin sütünden senin çocuğuna hastalık geçiyor." demiş
kadına, bugün telefon ediyor. kadına, bugün telefon ediyor.

"İslâm'da öyle şey yok!" dedim. "İslâm'da öyle şey yok!" dedim.

Kadının sütünden çocuğa ruhsal rahatsızlık geçmesi; yok böyle bir şey! Kadının sütünden çocuğa ruhsal rahatsızlık geçmesi; yok böyle bir şey!

Bunlar hep yalan yanlış şeyler söylüyorlar, kadıncağız üzülüyor.Bunlar hep yalan yanlış şeyler söylüyorlar, kadıncağız üzülüyor. "Yok, birisinin vebali ötekisine yüklenmez." dedim. İslâm'da Allahu Teâlâ hazretlerinin [kanunu] var. "Yok, birisinin vebali ötekisine yüklenmez." dedim. İslâm'da Allahu Teâlâ hazretlerinin [kanunu] var.

Bid'at çıkartan veya bid'atçiyi koruyan, o da fena; bid'atçiyi destekleyen, bid'atçiyi barındıran... Bid'at çıkartan veya bid'atçiyi koruyan, o da fena; bid'atçiyi destekleyen, bid'atçiyi barındıran...

Türkiye'deki olayların çoğunda ben müslümanları kusurlu görüyorum. Niye? Türkiye'deki olayların çoğunda ben müslümanları kusurlu görüyorum.

Niye?

Çünkü yanlış insanları destekliyorlar, yanlış insanlar destek buluyor.Çünkü yanlış insanları destekliyorlar, yanlış insanlar destek buluyor. Kök olmasa, destek bulmasa, arka çıkanı olmasa sönüp gidecek. Kök olmasa, destek bulmasa, arka çıkanı olmasa sönüp gidecek.

O halde yanlışı destekleyenler vebal altında! "Efendim o benim dostum, arkadaşım." O halde yanlışı destekleyenler vebal altında!

"Efendim o benim dostum, arkadaşım."

Arkadaşın da olsa doğruyu söyleyeceksin, düşmanın olsa da doğruyu söyleyeceksin.Arkadaşın da olsa doğruyu söyleyeceksin, düşmanın olsa da doğruyu söyleyeceksin. Arkadaşın hata yaptığı zaman hatasını söyleyeceksin,Arkadaşın hata yaptığı zaman hatasını söyleyeceksin, düşmanın doğru yaptığı zaman "doğru" diyebileceksin. düşmanın doğru yaptığı zaman "doğru" diyebileceksin.

Halkın Fenerbahçe Beşiktaş'ı tuttuğu gibi taraf tutarsan... Küçükken Beşiktaş'ı tutmuş,Halkın Fenerbahçe Beşiktaş'ı tuttuğu gibi taraf tutarsan... Küçükken Beşiktaş'ı tutmuş, Beşiktaş yense de yenilse de, şampiyon olsa da ligden düşse de Beşiktaşlı. Neden? Vefa var. Beşiktaş yense de yenilse de, şampiyon olsa da ligden düşse de Beşiktaşlı.

Neden?

Vefa var.

Kendiliğinden mi, nereden çıkmış? Kendiliğinden mi, nereden çıkmış?

Onun gibi şimdi adam tutuyorlar. Onun gibi o adam ne derse peşinden gidiyor. Onun gibi şimdi adam tutuyorlar. Onun gibi o adam ne derse peşinden gidiyor.

Hacıbayram'dan çıkınca birisi ötekisine; "Sus, İnönü'nün aleyhinde konuşma!Hacıbayram'dan çıkınca birisi ötekisine;

"Sus, İnönü'nün aleyhinde konuşma!
Ben onun için cehenneme bile giderim!" demiş. Ben onun için cehenneme bile giderim!" demiş.

E sen o zaman bu Hacıbayram camiinde bu Cuma namazını niye kıldın, madem cehenneme gitmeye razısın? E sen o zaman bu Hacıbayram camiinde bu Cuma namazını niye kıldın, madem cehenneme gitmeye razısın?

O kadar seviyor ki İnönü'yü... İnönü'nün yaptığı bir kusuru söyledi diye bir insana diyor ki;O kadar seviyor ki İnönü'yü... İnönü'nün yaptığı bir kusuru söyledi diye bir insana diyor ki; "Onun kusurunu söyleme. Ben onun için cehenneme bile gitmeye razıyım!" "Onun kusurunu söyleme. Ben onun için cehenneme bile gitmeye razıyım!"

Öyle şey olmaz! İslâm'da böyle şey yok! Ne var İslâm'da? Öyle şey olmaz! İslâm'da böyle şey yok!

Ne var İslâm'da?

"Ananın babanın, kendi şahsının ve akrabanın aleyhinde bile olsa adaletten ayrılma." emri var."Ananın babanın, kendi şahsının ve akrabanın aleyhinde bile olsa adaletten ayrılma." emri var. Âyet bu: Velev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn.Âyet bu:

Velev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn.
"Senin kendinin aleyhinde bile olsa, anne babanın aleyhinde bile olsa, akrabalarının aleyhinde bile olsa"Senin kendinin aleyhinde bile olsa, anne babanın aleyhinde bile olsa, akrabalarının aleyhinde bile olsa adaletle muamele yap, adaletten ayrılma!" diye Allah'ın emri var. adaletle muamele yap, adaletten ayrılma!" diye Allah'ın emri var.

İslâm böyle. Ama bu devrin insanları böyle değil. İslâm böyle. Ama bu devrin insanları böyle değil.

Köydeyken Halk Partili olmuş; şehre geliyor, 20 yıl geçiyor, Halk Partisi'nin köprüsünün altındanKöydeyken Halk Partili olmuş; şehre geliyor, 20 yıl geçiyor, Halk Partisi'nin köprüsünün altından çok sular geçiyor, başkanlar değişiyor, yöneticiler değişiyor, birisi ötekisini deviriyor; çok sular geçiyor, başkanlar değişiyor, yöneticiler değişiyor, birisi ötekisini deviriyor; hep Halk Partili, hep Halk Partili... Hep Anaplı Anaplı; AP'li AP'li... Hep DYP'li DYP'li...hep Halk Partili, hep Halk Partili... Hep Anaplı Anaplı; AP'li AP'li... Hep DYP'li DYP'li... Olmaz! Hakkı tutacaksın, haktan yana olacaksın. Olmaz! Hakkı tutacaksın, haktan yana olacaksın.

Bid'at çıkaran ve bid'atçiyi destekleyenden açtık bunu. Yanlış bir işi yapanı desteklemek de vebaldir.Bid'at çıkaran ve bid'atçiyi destekleyenden açtık bunu. Yanlış bir işi yapanı desteklemek de vebaldir. Zalime "efendim" demek vebaldir. Zalime alkış tutmak vebaldir. Zalime "zalimsin" demek sevaptır. Zalime "efendim" demek vebaldir. Zalime alkış tutmak vebaldir. Zalime "zalimsin" demek sevaptır.

"Cihadın en üstünü, zalim insanın huzurunda hak sözü söylemektir." İslâm bu. "Cihadın en üstünü, zalim insanın huzurunda hak sözü söylemektir."

İslâm bu.

İslâm ahlâkı müslümanlarda olsa hem cümle cihan İslâm'ı sever, müslüman olur;İslâm ahlâkı müslümanlarda olsa hem cümle cihan İslâm'ı sever, müslüman olur; hem de İslâm ülkelerinde böyle kepazelikler olmaz. Suriye bir kepaze. Libya bir başka kepaze.hem de İslâm ülkelerinde böyle kepazelikler olmaz. Suriye bir kepaze. Libya bir başka kepaze. Ürdün bir kepaze. Yemen bir başka kepaze. Olmaz ki! Fas bir başka kepaze.Ürdün bir kepaze. Yemen bir başka kepaze. Olmaz ki! Fas bir başka kepaze. Cezayir bir başka kepaze. Tunus bir başka kepaze. Hep İslâm ülkeleri... Niye böyle? Cezayir bir başka kepaze. Tunus bir başka kepaze. Hep İslâm ülkeleri...

Niye böyle?

Müslümanlarda bir kusur var, ondan dolayı. İçtimâî vazifelerini yapmıyorlar.Müslümanlarda bir kusur var, ondan dolayı. İçtimâî vazifelerini yapmıyorlar. Beşiktaş Fenerbahçe takımı tutar gibi adam tutuyorlar. Hakkı tutmuyorlar.Beşiktaş Fenerbahçe takımı tutar gibi adam tutuyorlar. Hakkı tutmuyorlar. Haktan yana olmuyorlar. O zaman Resûlullah'ın zamanında yaşasaydıHaktan yana olmuyorlar. O zaman Resûlullah'ın zamanında yaşasaydı Ebû Cehil'i tutsaydı öyle gidecekti. Öyle şey olur mu? Ebû Cehil'i tutsaydı öyle gidecekti. Öyle şey olur mu?

Hakkı görünce hakkı tutmak ve hakkı desteklemek lazım. Peygamber Efendimiz diyor ki; Hakkı görünce hakkı tutmak ve hakkı desteklemek lazım.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

Zül mea'l-hakkı haysü zâle. "Hak nereye giderse hakla beraber ol." Zül mea'l-hakkı haysü zâle. "Hak nereye giderse hakla beraber ol."

Nereye giderse hakkın yanında ol. Hatta cemaat nedir? "Cemaatten ayrılmayın, tefrikaya düşmeyin." Nereye giderse hakkın yanında ol.

Hatta cemaat nedir?

"Cemaatten ayrılmayın, tefrikaya düşmeyin."

Bunu duymuşsunuzdur. Bunu duymuşsunuzdur.

Cemaat, "kalabalık" demek değil. Herkes yanlış biliyor. Abdullah b. Mes'ûd bunu açıkça beyan ediyor; Cemaat, "kalabalık" demek değil. Herkes yanlış biliyor. Abdullah b. Mes'ûd bunu açıkça beyan ediyor;

"Cemaat, hakla cem olmak, beraber olmaktır." "Cemaat, hakla cem olmak, beraber olmaktır."

Hakla beraber oldun mu, bir kişi bile olsa sen hakla berabersin, cemaatsin.Hakla beraber oldun mu, bir kişi bile olsa sen hakla berabersin, cemaatsin. Hakla beraber olmayan yüz bin kişi tefrikada. Eğer hakla beraberse... Hakla beraber olmayan yüz bin kişi tefrikada. Eğer hakla beraberse...

İbrahim aleyhisselam mı doğru yoldaydı, kavmi mi? İbrahim aleyhisselam doğru yoldaydı.İbrahim aleyhisselam mı doğru yoldaydı, kavmi mi?

İbrahim aleyhisselam doğru yoldaydı.
Çünkü hakla beraberdi. Ötekiler puta tapıyorlardı. Eğer demokrasi olsaydı İslâm'da,Çünkü hakla beraberdi. Ötekiler puta tapıyorlardı. Eğer demokrasi olsaydı İslâm'da, o kadar insanın sayısal üstünlüğü dolayısıyla İbrahim aleyhisselam onlara tâbi olması gerekiyordu. o kadar insanın sayısal üstünlüğü dolayısıyla İbrahim aleyhisselam onlara tâbi olması gerekiyordu.

İslâm'da demokrasi filan yok. İslâm'da hakkı tutmak var. Demokrasiden daha güzel. İslâm'da demokrasi filan yok. İslâm'da hakkı tutmak var. Demokrasiden daha güzel.

Demokraside bâtılı tutuyorsun. Bâtılın sayısı çoksa oy çokluğuyla bâtıl hâkim oluyor.Demokraside bâtılı tutuyorsun. Bâtılın sayısı çoksa oy çokluğuyla bâtıl hâkim oluyor. Öyle saçma şey olur mu? İslâm buna müsaade eder mi? Etmez. Öyle saçma şey olur mu? İslâm buna müsaade eder mi?

Etmez.

Milletin bilmediği, bilmek istemediği, anlatmadığı, anlamadığı hususlar bunlar. Milletin bilmediği, bilmek istemediği, anlatmadığı, anlamadığı hususlar bunlar.

Öyle bir bid'at çıkarıcıyı destekleyen de lanete uğrar. Geliyoruz, devam ediyoruz kaçıncı olduysa: Öyle bir bid'at çıkarıcıyı destekleyen de lanete uğrar.

Geliyoruz, devam ediyoruz kaçıncı olduysa:

Ve alâ nâkihi'l-behîmeti. "Hayvana tasallut edene Allah'ın laneti olsun!" Ve alâ nâkihi'l-behîmeti. "Hayvana tasallut edene Allah'ın laneti olsun!"

Bu cinsel bir kusurdur, bir hastalıktır, bir sapıklıktır. Bazı insanlar böyle yapıyorlar.Bu cinsel bir kusurdur, bir hastalıktır, bir sapıklıktır. Bazı insanlar böyle yapıyorlar. O da Allah'ın lanetine uğrar. Ve alâ nâhihi yedihî. "Eliyle nikâhlanmak." O da Allah'ın lanetine uğrar.

Ve alâ nâhihi yedihî. "Eliyle nikâhlanmak."

Bu da bir cinsel hatadır, kusurdur. O da Allah'ın lanetine uğrar.Bu da bir cinsel hatadır, kusurdur. O da Allah'ın lanetine uğrar. Tabii hepsi kadınlar ve erkekler için bahis konusu. Tabii hepsi kadınlar ve erkekler için bahis konusu.

Bir gazetede tarifini yapıyor, maalesef!..Bir gazetede tarifini yapıyor, maalesef!.. Bu gazeteleri okumamak lazım, eve sokmamak lazım, dükkânda satmamak lazım!Bu gazeteleri okumamak lazım, eve sokmamak lazım, dükkânda satmamak lazım! Nasıl olacağının tarifini yapıyordu. Bu kadar müstehcen, bu kadar muzır, bu kadar hain, bu kadar zalim,Nasıl olacağının tarifini yapıyordu. Bu kadar müstehcen, bu kadar muzır, bu kadar hain, bu kadar zalim, bu kadar memleketin ahlâkına, içtimâî yapısına, halkın temizliğine bomba koyan şeyler bunlar! bu kadar memleketin ahlâkına, içtimâî yapısına, halkın temizliğine bomba koyan şeyler bunlar!

Millet geliyor, o da satıyor. Millet geliyor, o da satıyor.

Hacı baba, bakkal dükkânının sahibi, hacca gitmiş, sakal bırakmış, ezan okunduğu zamanHacı baba, bakkal dükkânının sahibi, hacca gitmiş, sakal bırakmış, ezan okunduğu zaman beş vakit camiye geliyor; dükkânda şu şu şu gazeteleri satıyor. Neden? beş vakit camiye geliyor; dükkânda şu şu şu gazeteleri satıyor.

Neden?

Dağıtım şirketi hepsini veriyormuş. Öyle birisini alıp ötekisini almamak yokmuş.Dağıtım şirketi hepsini veriyormuş. Öyle birisini alıp ötekisini almamak yokmuş. Onun için gazetelerin hepsini satıyor. Hapı yutar! Niye hapı yutar? Onun için gazetelerin hepsini satıyor.

Hapı yutar!

Niye hapı yutar?

O gazeteyi oradan satın alan bir insan bir günah işlediği zamanO gazeteyi oradan satın alan bir insan bir günah işlediği zaman onu sattığı için içki satmış gibi o da [vebale girer]. "Hocam ben içki satmıyorum."onu sattığı için içki satmış gibi o da [vebale girer].

"Hocam ben içki satmıyorum."
İçki satmıyorsun, gazete satıyorsun. Müstehcen yayın satıyorsun; o da içki. İçkiden beter! İçki satmıyorsun, gazete satıyorsun. Müstehcen yayın satıyorsun; o da içki. İçkiden beter!

İranlı bir şair diyor ki; İranlı bir şair diyor ki;

"Ah ah! Keşke her günah sarhoşluk verseydi insana... Ah! Keşke her günah insanı sarhoş etseydi..." "Ah ah! Keşke her günah sarhoşluk verseydi insana... Ah! Keşke her günah insanı sarhoş etseydi..."

İçki günahı sarhoş ediyor.İçki günahı sarhoş ediyor. İçki içen adam dengesini kaybediyor, direklere sarılıyor, çamurlara düşüyor kalkıyor... Neden? İçki içen adam dengesini kaybediyor, direklere sarılıyor, çamurlara düşüyor kalkıyor...

Neden?

Sarhoş; yalpalıyor. "O adam sarhoş" diyorsun. Yürüyüşünden, sokaktaki izi böyle. Neden? Sarhoş. Sarhoş; yalpalıyor. "O adam sarhoş" diyorsun. Yürüyüşünden, sokaktaki izi böyle.

Neden?

Sarhoş.

"Ah! Ah! Keşke her günahın sarhoşluğu olsaydı, o zaman görürdüm ben doğru yürüyeni..."Ah! Ah! Keşke her günahın sarhoşluğu olsaydı, o zaman görürdüm ben doğru yürüyeni... Bakalım kaç kişi doğru yürüyor." Çok hoşuma gidiyor. Bakalım kaç kişi doğru yürüyor."

Çok hoşuma gidiyor.

O zaman belli olurdu ayık kim sarhoş kim; kim doğru gidiyor kim eğri gidiyor. O zaman belli olurdu ayık kim sarhoş kim; kim doğru gidiyor kim eğri gidiyor.

Gıybet etmiş, sallanacak. Haram yemiş, sallanacak. Hırsızlık yapmış, sallanacak, yalpalayacak.Gıybet etmiş, sallanacak. Haram yemiş, sallanacak. Hırsızlık yapmış, sallanacak, yalpalayacak. "Haa, günah işlemiş bu!" belli olacak. "Haa, günah işlemiş bu!" belli olacak. "Ah! Keşke her günahın içki gibi sarhoşluk verme özelliği olsaydı...""Ah! Keşke her günahın içki gibi sarhoşluk verme özelliği olsaydı..." O zaman belli olurdu hakiki müslüman; bakalım kaç tanesi ayık, kaç tanesi dümdüz gidiyor. O zaman belli olurdu hakiki müslüman; bakalım kaç tanesi ayık, kaç tanesi dümdüz gidiyor.

Efendimiz cinsel suçları saydı. Bunlar da Allah'ın ve meleklerinEfendimiz cinsel suçları saydı. Bunlar da Allah'ın ve meleklerin ve tüm iyi insanların veya bütün insanların lanetine uğrar. ve tüm iyi insanların veya bütün insanların lanetine uğrar.

Ve alâ men etâ zükrâne mine'l-âlemîne.Ve alâ men etâ zükrâne mine'l-âlemîne. "Erkeklere yaklaşan, -Lûtîlik, Lut kavminin ameli, homoseksüellik- yapana da lanet olsun!" "Erkeklere yaklaşan, -Lûtîlik, Lut kavminin ameli, homoseksüellik- yapana da lanet olsun!"

Ve alâ men tehassara ve lâ hasûra ba'de Yahye'bni Zekeriyyâ.Ve alâ men tehassara ve lâ hasûra ba'de Yahye'bni Zekeriyyâ. "Ve kendisini iğdiş eden, hadım eden; 'Evlenmeyeceğim, hep Allah'a ibadet edeceğim.' diye"Ve kendisini iğdiş eden, hadım eden; 'Evlenmeyeceğim, hep Allah'a ibadet edeceğim.' diye kendisini -iğdiş etmek deniliyor- kısırlaştıran erkeğe de Allahu Teâlâ'nın laneti olsun!" kendisini -iğdiş etmek deniliyor- kısırlaştıran erkeğe de Allahu Teâlâ'nın laneti olsun!"

Eskiden böyle şeyler düşünülmüş. Bazı insanlar düşünmüş ve yapmış.Eskiden böyle şeyler düşünülmüş. Bazı insanlar düşünmüş ve yapmış. İnsanların birçok günahları cinsel duygularla yaptığını gören bazı rahipler demişler ki;İnsanların birçok günahları cinsel duygularla yaptığını gören bazı rahipler demişler ki; "Ben bu işi iptal edeyim. Böylece günah olmasın. Günaha meylim olmasın, kaymayayım." demiş."Ben bu işi iptal edeyim. Böylece günah olmasın. Günaha meylim olmasın, kaymayayım." demiş. Zekeriyya aleyhisselâm'ın oğlu Yahya'dan sonra böyle "tahassul" diye, Zekeriyya aleyhisselâm'ın oğlu Yahya'dan sonra böyle "tahassul" diye, kendisini hadım etmek diye bir şey yok veyahut evlenmemek... kendisini hadım etmek diye bir şey yok veyahut evlenmemek...

Tabii hıristiyanlar mâlum, manastırlarda rahipler rahibeler evlenmiyorlar, bekâr kalıyor.Tabii hıristiyanlar mâlum, manastırlarda rahipler rahibeler evlenmiyorlar, bekâr kalıyor. Buna "ruhbanlık" deniliyor. "Rahbâniyet, ruhbâniyet" deniliyor. Bunun olmadığını gösteriyor. Buna "ruhbanlık" deniliyor. "Rahbâniyet, ruhbâniyet" deniliyor. Bunun olmadığını gösteriyor.

"Böyle yapana da Allah'ın laneti olsun!" Neden? "Böyle yapana da Allah'ın laneti olsun!"

Neden?

Allah insan neslinin devamı için evliliği, nikâhı sevaplı bir iş kılmış. Allah insan neslinin devamı için evliliği, nikâhı sevaplı bir iş kılmış.

Meşru değil bakın, sadece meşru bir iş değil; nikâh aynı zamanda sevaplı bir iş! Meşru değil bakın, sadece meşru bir iş değil; nikâh aynı zamanda sevaplı bir iş!

Altını çiziyorum. Peygamber Efendimiz söylüyor.Altını çiziyorum. Peygamber Efendimiz söylüyor. Bazı kimseler bunu bilmez, aradaki farkı da bastıra bastıra söylemek lazım: Bazı kimseler bunu bilmez, aradaki farkı da bastıra bastıra söylemek lazım:

Evlenmek sevap. Nikâhlanmak sevap. Evlilik işlemleri sevap. Neden? Evlenmek sevap. Nikâhlanmak sevap. Evlilik işlemleri sevap.

Neden?

Böylece insan nesli devam ediyor. Böylece anneler babalar çoluk çocuk sahibi oluyor. Büyüyor.Böylece insan nesli devam ediyor. Böylece anneler babalar çoluk çocuk sahibi oluyor. Büyüyor. Millet meydana geliyor. Hayat devam ediyor. Kanun-u ilâhî böyle.Millet meydana geliyor. Hayat devam ediyor. Kanun-u ilâhî böyle. Sadece insanoğullarında böyle değil; koyunların üremesi böyle, başka mahlukların üremesi böyle...Sadece insanoğullarında böyle değil; koyunların üremesi böyle, başka mahlukların üremesi böyle... Kuşlar, yumurta, tavuk, her şeyde var bu... Kuşlar, yumurta, tavuk, her şeyde var bu...

Sübhânellezî halake'l-ezvâca küllehâ mimmâ tünbitü'l-ardu ve min enfüsihim ve mimmâ lâ ya'lemûn. Sübhânellezî halake'l-ezvâca küllehâ mimmâ tünbitü'l-ardu ve min enfüsihim ve mimmâ lâ ya'lemûn.

Allah böyle yaratmış. İslâm'da tabîlik vardır.Allah böyle yaratmış.

İslâm'da tabîlik vardır.
İslâm'da gayrîtabîlik yoktur; tabiata aykırı akıntıya kürek çekmek yoktur. İslâm'da gayrîtabîlik yoktur; tabiata aykırı akıntıya kürek çekmek yoktur.

Anlamayanlara bir daha anlatalım. İslâm'da insanın yaradılışına uygun yaşam vardır.Anlamayanlara bir daha anlatalım.

İslâm'da insanın yaradılışına uygun yaşam vardır.
Ve bu sevaplıdır. Yaradılışa aykırı yaşam yasaklanmıştır, lanete sebeptir. Allah yolunda yürüyecek. Ve bu sevaplıdır. Yaradılışa aykırı yaşam yasaklanmıştır, lanete sebeptir. Allah yolunda yürüyecek.

Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir!" "Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir!"

Nikâhlanacak, evlenecek. Nikâhlanacak, evlenecek.

"Hocam ayıp değil mi? Dindarlığa aykırı değil mi? Dervişliğe, şeyhliğe, müritliğe aykırı değil mi?" "Hocam ayıp değil mi? Dindarlığa aykırı değil mi? Dervişliğe, şeyhliğe, müritliğe aykırı değil mi?"

"Evliyâ olabilir mi insan?" Olur. Belki bekârken olmaz da evlendiği zaman olur. "Evliyâ olabilir mi insan?"

Olur. Belki bekârken olmaz da evlendiği zaman olur.

Millet bunu bilmiyor, yani yanlış biliyor. Bu işin sevap olduğunu bilmiyor. Millet bunu bilmiyor, yani yanlış biliyor. Bu işin sevap olduğunu bilmiyor.

Şunu bir göz önüne sermek isterim: Şunu bir göz önüne sermek isterim:

Aşere-i mübeşşereden birisi amansız bir hastalığa tutuluyor, ölecek.Aşere-i mübeşşereden birisi amansız bir hastalığa tutuluyor, ölecek. Taun hastalığına tutulmuş, yatağa düşmüş. O hastalık öldürücü, yani kırıp geçiriyor.Taun hastalığına tutulmuş, yatağa düşmüş. O hastalık öldürücü, yani kırıp geçiriyor. Zaten şehre geldi mi taun hastalığından, kolera salgını gibi, pek çok kimse ölüyor.Zaten şehre geldi mi taun hastalığından, kolera salgını gibi, pek çok kimse ölüyor. Karısı da hastalığa tutulmuş. Başında bekliyorlar.Karısı da hastalığa tutulmuş. Başında bekliyorlar. İshal mishal derken, neyse artık taun hastalığının [etkisi], sararmış solmuş, deri kemik kalmış. İshal mishal derken, neyse artık taun hastalığının [etkisi], sararmış solmuş, deri kemik kalmış. Sayılı saatleri, dakikaları var. Haber geliyor yandaki odadan; "Efendim, başınız sağolsun.Sayılı saatleri, dakikaları var. Haber geliyor yandaki odadan;

"Efendim, başınız sağolsun.
İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. Hanımınız o hastalıktan ruhunu teslim etti, vefat etti." İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. Hanımınız o hastalıktan ruhunu teslim etti, vefat etti."

"Yaa, öyle mi?" "E öyle..." "Yaa, öyle mi?"

"E öyle..."

"İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. Hay Allah... Allah rahmet eylesin. İyi kadındı..." "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. Hay Allah... Allah rahmet eylesin. İyi kadındı..."

"Aman beni evlendirin!" diyor. Yatakta, hasta... Bakın, çok önemli! "Aman beni evlendirin!" diyor.

Yatakta, hasta...

Bakın, çok önemli!

Ben mühim hadiseleri, kendime tesir eden hadiseleri aklımda tutarım, anlatırım. Çok mühim! Ben mühim hadiseleri, kendime tesir eden hadiseleri aklımda tutarım, anlatırım. Çok mühim!

Aşere-i mübeşşereden, yani mübarek insan, evliyâ insan, cennetlik insan,Aşere-i mübeşşereden, yani mübarek insan, evliyâ insan, cennetlik insan, Peygamber Efendimiz'in cennetlik olduğunu söylediği insan. Karısı hastalıktan ölüyor.Peygamber Efendimiz'in cennetlik olduğunu söylediği insan.

Karısı hastalıktan ölüyor.
Kendisi de hasta, ölecek. Aynı hastalıktan, öldürücü salgın hastalıktan o da ölecek.Kendisi de hasta, ölecek. Aynı hastalıktan, öldürücü salgın hastalıktan o da ölecek. Yatakta, karısının vefat haberi gelince; "İyi kadındı, Allah rahmet eylesin..." Yatakta, karısının vefat haberi gelince;

"İyi kadındı, Allah rahmet eylesin..."

Zaten taundan ölmek insana şehit mertebesi kazandırıyor.Zaten taundan ölmek insana şehit mertebesi kazandırıyor. İmanı tamamsa cennetlik olacak inşaallah. Ama; İmanı tamamsa cennetlik olacak inşaallah. Ama;

"Ha, öyle mi? Allah rahmet eylesin. Aman beni evlendirin!" diyor. Diyorlar ki; "Ha, öyle mi? Allah rahmet eylesin. Aman beni evlendirin!" diyor.

Diyorlar ki;

"Efendim inşaallah bu hastalıktan kurtulursun da -kurtulmayacak ya- kalkarsın da"Efendim inşaallah bu hastalıktan kurtulursun da -kurtulmayacak ya- kalkarsın da bir münasip birisini ararız, evlendiririz. O zaman evlenirsin." bir münasip birisini ararız, evlendiririz. O zaman evlenirsin."

"Yok, hayır! Ben bu hastalıktan öleceğimi biliyorum. Bu hastalık öldürücü hastalık..." "Yok, hayır! Ben bu hastalıktan öleceğimi biliyorum. Bu hastalık öldürücü hastalık..."

Belki de mâlum oldu kendisine... Evliyâullaha vefatı bazen rüyada gösterilir. Belki de mâlum oldu kendisine... Evliyâullaha vefatı bazen rüyada gösterilir.

"Ben bu hastalıktan öleceğimi biliyorum, öleceğim. Beni hemen bu hâlimle bu anda evlendireceksiniz."Ben bu hastalıktan öleceğimi biliyorum, öleceğim. Beni hemen bu hâlimle bu anda evlendireceksiniz. Ben Rabbimin huzuruna bekâr gitmeye utanıyorum!" diyor, muhterem kardeşlerim. Ben Rabbimin huzuruna bekâr gitmeye utanıyorum!" diyor, muhterem kardeşlerim.

Evlilik oyuncak değil! Evlilik mukaddes bir iş, mübarek bir iş, sevaplı iş! Evlilik oyuncak değil! Evlilik mukaddes bir iş, mübarek bir iş, sevaplı iş!

Millet bunu bilmiyor. Başlangıcında mübarek bir tarzda başlamıyor,Millet bunu bilmiyor. Başlangıcında mübarek bir tarzda başlamıyor, devamında da mübarek düşünmüyor, bitişinde de düşünmüyor. Sevişerek evleniyor, tepişerek ayrılıyor.devamında da mübarek düşünmüyor, bitişinde de düşünmüyor. Sevişerek evleniyor, tepişerek ayrılıyor. Ne o İslâmî, ne bu İslâmî. Halbuki evlilik mukaddes bir iş.Ne o İslâmî, ne bu İslâmî. Halbuki evlilik mukaddes bir iş. Evlenenin çok sevabı var. Millet bunları bilmiyor. Evlenenin çok sevabı var. Millet bunları bilmiyor.

Bir insan, bir kız, bir eş, bir kadın, bir erkek; malından dolayı alınabilir. Zengin, parası var.Bir insan, bir kız, bir eş, bir kadın, bir erkek; malından dolayı alınabilir. Zengin, parası var. Güzelliğinden dolayı alınabilir. "Yahu sokakta gördüm, vuruldum, çok güzel.Güzelliğinden dolayı alınabilir. "Yahu sokakta gördüm, vuruldum, çok güzel. Ay gibi yüzü var!" Veyahut soyu sopundan dolayı alınabilir. Ay gibi yüzü var!" Veyahut soyu sopundan dolayı alınabilir. "Ya valinin kızı, falanca makamlık yapmış filancanın kızı ya, soylu soplu kız!""Ya valinin kızı, falanca makamlık yapmış filancanın kızı ya, soylu soplu kız!" Ya da dindarlığından dolayı alınabilir. İyi huylu, mütedeyyin, Kur'an'ı ezberlemiş,Ya da dindarlığından dolayı alınabilir. İyi huylu, mütedeyyin, Kur'an'ı ezberlemiş, güzel ahlâklı, örtülü, namuslu kızcağız. güzel ahlâklı, örtülü, namuslu kızcağız.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Sen dindar olanına rağbet et. Dindar olanıyla evlenmeye çalış." Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Sen dindar olanına rağbet et. Dindar olanıyla evlenmeye çalış."

Zenginlik vasfını, güzellik vasfını, soyluluk vasfını düşünerek değil deZenginlik vasfını, güzellik vasfını, soyluluk vasfını düşünerek değil de dindar olanı düşünerek [evlen]. Millet şimdi dindarlığı hiç düşünmüyor.dindar olanı düşünerek [evlen].

Millet şimdi dindarlığı hiç düşünmüyor.
Şurada gül gibi dindar eş olacak bir kimse var, onu düşünmüyor.Şurada gül gibi dindar eş olacak bir kimse var, onu düşünmüyor. Aile -anne baba- kafa kafaya veriyor; ondan sonra ayyaş, sarhoş ama zengin filanca...Aile -anne baba- kafa kafaya veriyor; ondan sonra ayyaş, sarhoş ama zengin filanca... E sarhoş, itikatsız, imansız, Cuma'ya gitmez. O herife niye veriyorsun kızını?E sarhoş, itikatsız, imansız, Cuma'ya gitmez. O herife niye veriyorsun kızını? Zengin; arabası var, malı var, mülkü var.Zengin; arabası var, malı var, mülkü var. Veya "Falancanın kızını alırsam, babası zengin, rahat ederim." diye zengin kızı alıyor.Veya "Falancanın kızını alırsam, babası zengin, rahat ederim." diye zengin kızı alıyor. O kız danslarda balolarda vakit geçirdi, ondan eş olmaz ki! Ama zengin, mesela.O kız danslarda balolarda vakit geçirdi, ondan eş olmaz ki! Ama zengin, mesela. Böyle şeyler düşünülüyor, ters şeyler. Evet, bunları bu kadar anlatalım. Bu kadar yeter. Böyle şeyler düşünülüyor, ters şeyler.

Evet, bunları bu kadar anlatalım. Bu kadar yeter.

Nereden açtık bunu? Nereden açtık bunu?

Hadım olmak veya evlenmemenin lanete sebep olduğunu okuduğumuz için bunu [söyledik]. Hadım olmak veya evlenmemenin lanete sebep olduğunu okuduğumuz için bunu [söyledik].

"Ben hadım olayım, ibadet edeyim." Öyle yağma yok. Öyle şey yok."Ben hadım olayım, ibadet edeyim."

Öyle yağma yok. Öyle şey yok.
Evleneceksin, çoluk çocuk sahibi olacaksın. Çoluk çocuk kahrı çekeceksin.Evleneceksin, çoluk çocuk sahibi olacaksın. Çoluk çocuk kahrı çekeceksin. Çoluk çocuk yetiştireceksin. Onlara bakacaksın. İslâmî terbiyeyi öğreteceksin.Çoluk çocuk yetiştireceksin. Onlara bakacaksın. İslâmî terbiyeyi öğreteceksin. Hayırlı halef yetiştireceksin. İslâm bunu istiyor. Hayırlı halef yetiştireceksin. İslâm bunu istiyor. Aile ocağı mukaddes, mübarek bir ocak, onu kuracaksın ve o yükün altına gireceksin. Aile ocağı mukaddes, mübarek bir ocak, onu kuracaksın ve o yükün altına gireceksin.

Ve alâ raculin te'ennese ve alâ imraetin tezekkeret.Ve alâ raculin te'ennese ve alâ imraetin tezekkeret. "Allah, melekler ve [insanlar] kadınlaşmış erkeğe ve erkekleşmiş kadına lanet eder." "Allah, melekler ve [insanlar] kadınlaşmış erkeğe ve erkekleşmiş kadına lanet eder."

Raculin te'ennese ne demek? "Kadınlaşmış erkek, kadınlaşan erkek" demek. Raculin te'ennese ne demek?

"Kadınlaşmış erkek, kadınlaşan erkek" demek.

Erkeğin kadınlaşması nasıl olur? İlk hatıra gelen, cinsel yönden.Erkeğin kadınlaşması nasıl olur?

İlk hatıra gelen, cinsel yönden.
Erkek ama kendisini kadın gibi hissediyor. Bu bir ruhsal hastalıktır.Erkek ama kendisini kadın gibi hissediyor. Bu bir ruhsal hastalıktır. Bunun kökenini bizim Belek'te yaptığımız aile eğitimi çalışmalarında ruh doktoru kardeşimiz anlattı.Bunun kökenini bizim Belek'te yaptığımız aile eğitimi çalışmalarında ruh doktoru kardeşimiz anlattı. Anneler babalar evlatlarını çok güzel yetiştirmesi lazım.Anneler babalar evlatlarını çok güzel yetiştirmesi lazım. Annenin babanın yanlış terbiyesi sonra çocukta bu gibi şeyler meydana getirebiliyor.Annenin babanın yanlış terbiyesi sonra çocukta bu gibi şeyler meydana getirebiliyor. Onun için çok dikkat etmek lazım! İslâmî ölçülere çok dikkat etmek lazım! İlk hatıra gelen bu.Onun için çok dikkat etmek lazım! İslâmî ölçülere çok dikkat etmek lazım! İlk hatıra gelen bu. Veyahut; erkek ama tavırları, hareketleri kadın gibi. Veyahut; erkek ama tavırları, hareketleri kadın gibi. Cinsel yönden olmasa bile erkeğe yakışmaz haller. Veya kadın ama erkek gibi.Cinsel yönden olmasa bile erkeğe yakışmaz haller. Veya kadın ama erkek gibi. İlk önce, ilk hatıra gelen cinsel kusur, "lezbiyenlik" denilen kusur.İlk önce, ilk hatıra gelen cinsel kusur, "lezbiyenlik" denilen kusur. Veyahut "kadınlığını unutup erkek gibi davranan" mânasına olabilir. Hepsinden kaçınmak lazım. Veyahut "kadınlığını unutup erkek gibi davranan" mânasına olabilir. Hepsinden kaçınmak lazım.

Hatta erkeğin kadınsı giyinmemesi lazım. Kadının erkeksi giyinmemesi lazım.Hatta erkeğin kadınsı giyinmemesi lazım. Kadının erkeksi giyinmemesi lazım. Bunlar bile önemli. Erkeğin erkek kıyafeti giymesi lazım. Kadının kadın kıyafeti giymesi lazım.Bunlar bile önemli. Erkeğin erkek kıyafeti giymesi lazım. Kadının kadın kıyafeti giymesi lazım. Ama kadının kadın kıyafeti giymesi derken tabii kıyafet ayrı bir uzun konuşma meselesidir.Ama kadının kadın kıyafeti giymesi derken tabii kıyafet ayrı bir uzun konuşma meselesidir. Tesettür çok önemlidir. Mesela soruyorlar: Tesettür çok önemlidir.

Mesela soruyorlar:

"Hocam kadın pantolon giymeli mi, giyebilir mi giyemez mi?" "Hocam kadın pantolon giymeli mi, giyebilir mi giyemez mi?"

Şimdi streç var, çorap gibi bir şeyler var. Onun başka bir adı var galiba... Tayt var. Şimdi streç var, çorap gibi bir şeyler var. Onun başka bir adı var galiba... Tayt var.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; "Âhir zamanda kadınlar olacak..." Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki;

"Âhir zamanda kadınlar olacak..."

Ezberinizde kalsın. Kâsiyâtün âriyâtün. "Giyinmiş ama çıplak!" "Âhir zamanda kadınlar olacak..." Ezberinizde kalsın.

Kâsiyâtün âriyâtün. "Giyinmiş ama çıplak!"

"Âhir zamanda kadınlar olacak..."

Kâsiyât, "kisveli" demek. Kisve giyinmiş kadın. Kâsiyat, "kisve" kelimesinden geliyor. Kâsiyât, "kisveli" demek. Kisve giyinmiş kadın. Kâsiyat, "kisve" kelimesinden geliyor.

Kâsiyâtün. "Kisveli, giyimi var."Ama; âriyât. Âri, "çıplak" demek. "Giyinmiş ama çıplaklar." Kâsiyâtün. "Kisveli, giyimi var."Ama; âriyât.

Âri, "çıplak" demek.

"Giyinmiş ama çıplaklar."

Neden? E tayt giymiş.Neden?

E tayt giymiş.
İşte dizi, işte dizinin altı, işte dizinin üstü, işte göbeği, işte göbeğinin çukuru.İşte dizi, işte dizinin altı, işte dizinin üstü, işte göbeği, işte göbeğinin çukuru. Her şeyi görünüyor. Bunun giyinmişlik neresinde? Mavi renkli, mor renkli, kırmızı renkli...Her şeyi görünüyor. Bunun giyinmişlik neresinde? Mavi renkli, mor renkli, kırmızı renkli... Rengin kıymeti yok ki. İslâm'da tesettür böyle değil! Tayt giyemez. Rengin kıymeti yok ki.

İslâm'da tesettür böyle değil!

Tayt giyemez.

Giyen, üstüne ayrıca örterse, yani o taytı hiç kimse görmezse o zaman ona karışmayız.Giyen, üstüne ayrıca örterse, yani o taytı hiç kimse görmezse o zaman ona karışmayız. Kalın yünden filan üşümesin diye tayt giyiyor. Ona karışmam. Ama o görünümle dışarı çıkamaz. Kalın yünden filan üşümesin diye tayt giyiyor. Ona karışmam. Ama o görünümle dışarı çıkamaz.

Neden? Kâsiyâtün âriyât zümresinden olur. Giyinmiş ama çıplak olur. Çünkü her şeyi meydanda... Neden?

Kâsiyâtün âriyât zümresinden olur. Giyinmiş ama çıplak olur. Çünkü her şeyi meydanda...

Bluz giyiyor. Hayrola, hacı hanım bu ne kıyafet? "Bluz giydim." Bluz giyiyor.

Hayrola, hacı hanım bu ne kıyafet?

"Bluz giydim."

Sen giyinik mi sanıyorsun kendini şimdi? Sen çıplaksın. "Yok, giyindim, bak işte giyiyorum." Sen giyinik mi sanıyorsun kendini şimdi? Sen çıplaksın.

"Yok, giyindim, bak işte giyiyorum."

Hayır sen çıplaksın. "Neden?" İşte boynun, işte omzun, işte belin... Hayır sen çıplaksın.

"Neden?"

İşte boynun, işte omzun, işte belin...

Olmaz! Böyle İslâmî kıyafet olmaz! "E nasıl olacak hocam?" Görünmeyecek.Olmaz! Böyle İslâmî kıyafet olmaz!

"E nasıl olacak hocam?"

Görünmeyecek.
Vücudun hatları tahrik edici olmayacak.Vücudun hatları tahrik edici olmayacak. Görünmeyecek, örtülecek, belli olmayacak, altı görünmeyecek. "Hocam bol giyiniyor." Görünmeyecek, örtülecek, belli olmayacak, altı görünmeyecek.

"Hocam bol giyiniyor."

Giyiniyor ama tül giyiniyor. 70 kat tülden gelinlik yapmış, altı görünüyor!Giyiniyor ama tül giyiniyor. 70 kat tülden gelinlik yapmış, altı görünüyor! Altı göründü mü giyinmiş olmaz. Altı görünmeyecek. Şekli belli olmayacak. Örtecek. Altı göründü mü giyinmiş olmaz. Altı görünmeyecek. Şekli belli olmayacak. Örtecek.

Pantolon giyiyor. Pantolon giyiyor ama vücut hatları belli oluyor. Olmaz.Pantolon giyiyor. Pantolon giyiyor ama vücut hatları belli oluyor. Olmaz. Etek giyiyor altına [pantalon giyiyor.] Olur. Çünkü vücut hatları da belli olmamaya başladı. Etek giyiyor altına [pantalon giyiyor.] Olur. Çünkü vücut hatları da belli olmamaya başladı.

Peygamber Efendimiz şalvar giyenlere dua ediyor; "Hay Allah onlardan razı olsun.Peygamber Efendimiz şalvar giyenlere dua ediyor; "Hay Allah onlardan razı olsun. Allah onlara rahmet etsin." Neden? Allah onlara rahmet etsin."

Neden?

Düşse de kalksa da, ayılsa da bayılsa da, eğilse de çalışsa da örtüyor, ondan. Düşse de kalksa da, ayılsa da bayılsa da, eğilse de çalışsa da örtüyor, ondan.

Allah razı olsun, Konyalılar'ın bir şalvarı vardır; 20 metreden mi olur bir şalvar?Allah razı olsun, Konyalılar'ın bir şalvarı vardır; 20 metreden mi olur bir şalvar? Konyalı varsa söylesin. 20 metreden bir şalvar yaparlarmış, bol bol bol... Konyalı varsa söylesin. 20 metreden bir şalvar yaparlarmış, bol bol bol... Öyle tarlada da çalışır, eğilir de kalkar da, ata da biner arabaya da biner... Öyle tarlada da çalışır, eğilir de kalkar da, ata da biner arabaya da biner...

Dün Coşkun Beyler'in önünde minibüse binmeye çalışıyor, dar etekli bir kadın. Binemez. Neden? Dün Coşkun Beyler'in önünde minibüse binmeye çalışıyor, dar etekli bir kadın. Binemez.

Neden?

Dar etek. Niye bunu dar yaptın? Ayağını kaldıramıyor. Binmeye uğraşıyor.Dar etek.

Niye bunu dar yaptın?

Ayağını kaldıramıyor. Binmeye uğraşıyor.
Minibüsün de yüksek merdiveni, uygun düşmüyor.Minibüsün de yüksek merdiveni, uygun düşmüyor. Ona özel itfaiye merdiveni getirecek değil ya... Kıyafeti kıyafet değil. Bunları neden söyledim? Ona özel itfaiye merdiveni getirecek değil ya... Kıyafeti kıyafet değil.

Bunları neden söyledim?

Kadınlaşmış erkek olmayacak, erkekleşmiş kadın olmayacak.Kadınlaşmış erkek olmayacak, erkekleşmiş kadın olmayacak. Kıyafetin çeşitlerini anlatırken bu arada bunları söyledik. "Efendim İslâm'da saç örtülür mü?" Kıyafetin çeşitlerini anlatırken bu arada bunları söyledik.

"Efendim İslâm'da saç örtülür mü?"

Evet, saç ziynettir, süstür. Kadının saçının görünmemesi lazım.Evet, saç ziynettir, süstür. Kadının saçının görünmemesi lazım. İslâm'da kadının yüzü, eli ve ayaklarından başka her tarafınınİslâm'da kadının yüzü, eli ve ayaklarından başka her tarafının anlattığım ölçüler ve mantık içinde örtünmesi lazım. anlattığım ölçüler ve mantık içinde örtünmesi lazım.

Ben ilk evlendiğim zaman bizim hacı hanıma gösteriyorum; Ben ilk evlendiğim zaman bizim hacı hanıma gösteriyorum;

"Buyur hacı hanım, işte bak manto giymiş bir hanım, gör. Gördün mü?" "Gördüm." "Buyur hacı hanım, işte bak manto giymiş bir hanım, gör. Gördün mü?"

"Gördüm."

"Hadi ben bakmayayım, sen bak." Manto giymiş ama kıyafet yeterli değil. Eğildiği zaman olmuyor."Hadi ben bakmayayım, sen bak."

Manto giymiş ama kıyafet yeterli değil. Eğildiği zaman olmuyor.
Çarşıda, pazar yerinde patlıcan seçmeye oturduğu zaman olmuyor. Eğilip önüne baktığı zaman olmuyor. Çarşıda, pazar yerinde patlıcan seçmeye oturduğu zaman olmuyor. Eğilip önüne baktığı zaman olmuyor.

Neden? Kıyafeti uygun değil. Görünmemesi gereken yerleri görünüyor. O halde nasıl olacak? Neden?

Kıyafeti uygun değil. Görünmemesi gereken yerleri görünüyor.

O halde nasıl olacak?

Eğilse de kalksa da örtüsü, tesettürü sağlanmış bir kıyafetle giyinecek. Rahatına bakacak. Eğilse de kalksa da örtüsü, tesettürü sağlanmış bir kıyafetle giyinecek. Rahatına bakacak.

Bu bakımdan ben Avrupalılar'ı takdir ediyorum. Adam rahatına bakıyor.Bu bakımdan ben Avrupalılar'ı takdir ediyorum. Adam rahatına bakıyor. Neyle rahat ederse öyle giyiniyor. Ütüsüz blucin pantolon. Kim çıkarttı? Amerikalılar. Neyle rahat ederse öyle giyiniyor.

Ütüsüz blucin pantolon.

Kim çıkarttı?

Amerikalılar.

Niye çıkarttı? Rahat. Ütü istemiyor. Yıkanmak istemiyor.Niye çıkarttı?

Rahat. Ütü istemiyor. Yıkanmak istemiyor.
Yıpransa da, delinse de, saçaklansa da, yamansa da moda. Yıpransa da, delinse de, saçaklansa da, yamansa da moda.

Şimdi yeni elbiseyi yıpratıyor taşlıyorlar, değil mi? Taşlıyor taşlıyor taşlıyor, eskitiyor.Şimdi yeni elbiseyi yıpratıyor taşlıyorlar, değil mi? Taşlıyor taşlıyor taşlıyor, eskitiyor. Deliği makbul. Bilmem ne kadar fark... Nereden çıktı bu? Amerikan mantığından çıktı.Deliği makbul. Bilmem ne kadar fark...

Nereden çıktı bu?

Amerikan mantığından çıktı.
Adam aristokrasinin kıyafet titizliğiyle alay ediyor. O bir reaksiyon, bir karşı tavır, alay.Adam aristokrasinin kıyafet titizliğiyle alay ediyor. O bir reaksiyon, bir karşı tavır, alay. Adam "Ben senin [kuralına] aldırmam!" diyor. Adam "Ben senin [kuralına] aldırmam!" diyor. "Cebimde şu kadar kalınlıkta dolar var, ben parama bakarım."Cebimde şu kadar kalınlıkta dolar var, ben parama bakarım. Senin kravatın, smokinin, silindir şapkan, papyon kravatın bana vız gelir tırıs gider. Param var.Senin kravatın, smokinin, silindir şapkan, papyon kravatın bana vız gelir tırıs gider. Param var. Ben paramla istediğimi yaparım!" diyor, yapıyor. Ondan sonra da moda oluyor. Blu-cin. Bluejean.Ben paramla istediğimi yaparım!" diyor, yapıyor. Ondan sonra da moda oluyor. Blu-cin. Bluejean. Yani blucin. Şimdi mavi rengi çıktı, başka rengi çıktı filan... Neden? Yani blucin. Şimdi mavi rengi çıktı, başka rengi çıktı filan...

Neden?

Kendi istediği gibi yapıyor. Kendi istediği gibi yapıyor.

Adam şalvar giyiyor, Amerikalı. Aa! Alman şalvar giyiyor. Niye? Adam şalvar giyiyor, Amerikalı. Aa! Alman şalvar giyiyor.

Niye?

E rahat. Giymiş, hoşuna gitmiş; şalvar giyiyor. E rahat. Giymiş, hoşuna gitmiş; şalvar giyiyor.

Adam Şile kumaşından gömlek giyiyor. Bizim memlekette bunu köylüler giyer ya... Amerikalı giyiyor. Adam Şile kumaşından gömlek giyiyor. Bizim memlekette bunu köylüler giyer ya... Amerikalı giyiyor.

Neden? "Bunu giydim, püfür püfür sıhhî, teri alıyor, rahat, iyi..." diyor. Aferin! Neden?

"Bunu giydim, püfür püfür sıhhî, teri alıyor, rahat, iyi..." diyor.

Aferin!

Bizimki ne yapıyor? Bizimki ne yapıyor?

Kısa etek modası çıktı diye dizinden bir karış iki karış yukarıya eteğini çekiyor.Kısa etek modası çıktı diye dizinden bir karış iki karış yukarıya eteğini çekiyor. Kış gününde dizleri patlıcan gibi mor renge geliyor. Soğuk. Ankara'nın -27 derece soğuğunda Kış gününde dizleri patlıcan gibi mor renge geliyor. Soğuk. Ankara'nın -27 derece soğuğunda Avrupa'nın modasını takip edeceğim diye mini etek giyiyor, ayakları donuyor. Avrupa'nın modasını takip edeceğim diye mini etek giyiyor, ayakları donuyor.

A aptal! A şaşkın! Çok uzun [elbise] giy, kalın giy, ayakların üşümesin.A aptal! A şaşkın! Çok uzun [elbise] giy, kalın giy, ayakların üşümesin. Soğuktan patlıcan gibi morarıyor... Soğuktan patlıcan gibi morarıyor...

Burnunu [siliyor...] E aşağısı açık olunca burnu durmaz ki. Burnu nezleden damlıyor. Bu ne? Burnunu [siliyor...] E aşağısı açık olunca burnu durmaz ki. Burnu nezleden damlıyor.

Bu ne?

Taklit. Amerikalı ne yapıyor? İşine geleni yapıyor. Neresi işine geliyor? Neden? Taklit.

Amerikalı ne yapıyor?

İşine geleni yapıyor.

Neresi işine geliyor? Neden?

Kimseden pervası yok. Kimseyi taklit etmiyor. Biz müslümanlar ne yapacağız? Kimseden pervası yok. Kimseyi taklit etmiyor.

Biz müslümanlar ne yapacağız?

Biz de "Ben müslümanım, kendi kıyafetime bakarım." diyeceğiz. Biz de "Ben müslümanım, kendi kıyafetime bakarım." diyeceğiz.

Gâyet güzel an'anem, törem, örfüm, âdetim var. Gâyet güzel an'anem, törem, örfüm, âdetim var.

Evet, böylece yanlış giyinicilerden hıncımızı çıkarmış olduk. Evet, böylece yanlış giyinicilerden hıncımızı çıkarmış olduk.

Ve alâ men etâ imraeten ve'bnetihâ.Ve alâ men etâ imraeten ve'bnetihâ. "Müteaddit zevce alanlardan -taaddüd-ü zevcât- birkaç eş alanlardan"Müteaddit zevce alanlardan -taaddüd-ü zevcât- birkaç eş alanlardan ana ve kızı beraber alanlara Allah lanet eder." ana ve kızı beraber alanlara Allah lanet eder."

Bir insan anneyle kızı, ikisini birden eş olarak alamaz. Veya alırsa Allah'ın laneti üzerine olur. Bir insan anneyle kızı, ikisini birden eş olarak alamaz. Veya alırsa Allah'ın laneti üzerine olur.

Ve alâ men cemea beyne'l-uhteyni. "Ve iki kız kardeşi alamaz." Ve alâ men cemea beyne'l-uhteyni. "Ve iki kız kardeşi alamaz."

"Dört kadına kadar müsaade var, ben bu iki kızkardeşi alayım." Alamazsın."Dört kadına kadar müsaade var, ben bu iki kızkardeşi alayım."

Alamazsın.
İki kız kardeşi almak İslâm'da yasak. İkisini birden nikâhında bir anda [tutamaz]. İki kız kardeşi almak İslâm'da yasak. İkisini birden nikâhında bir anda [tutamaz]. Ama birisi öldü, ondan sonra o aileyi sevmiş de ikincisini de eş olarak... O ayrı. Ama birisi öldü, ondan sonra o aileyi sevmiş de ikincisini de eş olarak... O ayrı. Hz. Osmân-ı Zinnûreyn Peygamber Efendimiz'in bir kızıyla evlendi.Hz. Osmân-ı Zinnûreyn Peygamber Efendimiz'in bir kızıyla evlendi. O vefat edince ötekisiyle evlendi. O ayrı. Aynı anda sağken iki kız kardeş bir kocanın eşi olamaz.O vefat edince ötekisiyle evlendi. O ayrı. Aynı anda sağken iki kız kardeş bir kocanın eşi olamaz. İslâm'da bu da yasak. "Böyle yapan da lanete uğrar." diyor, sayıyor. İslâm'da bu da yasak. "Böyle yapan da lanete uğrar." diyor, sayıyor.

Sonra; illâ mâ kad selefe. Tabii bunu söylediği zaman Peygamber Efendimiz diyor ki;Sonra; illâ mâ kad selefe. Tabii bunu söylediği zaman Peygamber Efendimiz diyor ki; "Evvelce olmuş olan yuvalar yıkılmasın. Evvelce olanlar müstesna, bundan sonra yapmayın." "Evvelce olmuş olan yuvalar yıkılmasın. Evvelce olanlar müstesna, bundan sonra yapmayın."

Cahiliye devrinde bu çeşit yanlış nikâhlanmalar yapılırmış. İslâm bunu kaldırmış.Cahiliye devrinde bu çeşit yanlış nikâhlanmalar yapılırmış. İslâm bunu kaldırmış. Ana kızı almak yok. İki kız kardeşi bir anda almak yok. Hatta üvey annesiyle evlenirmiş.Ana kızı almak yok. İki kız kardeşi bir anda almak yok. Hatta üvey annesiyle evlenirmiş. Kocası ölünce babası ölünce evlat babasının annelerini miras olarak paylaşırlarmış.Kocası ölünce babası ölünce evlat babasının annelerini miras olarak paylaşırlarmış. Üvey annesini alarak... İslâm kötü âdetleri kaldırmış. Üvey annesini alarak... İslâm kötü âdetleri kaldırmış.

Sonra; ve alâ muğavviri'l-mâi'l-müsâbi.Sonra; ve alâ muğavviri'l-mâi'l-müsâbi. "Mekânı belli olan suların yerini değiştiren, kendisine kaydıran..." Bu da su korkusundan... "Mekânı belli olan suların yerini değiştiren, kendisine kaydıran..."

Bu da su korkusundan...

Mugavvır, "gavr yapmak, gavr yapıcı" demek. Gavr da "delik açmak" demek.Mugavvır, "gavr yapmak, gavr yapıcı" demek. Gavr da "delik açmak" demek. Su öbür tarafa gidiyordu, bir delik açıyor, kendi tarlasına alıyor gibi anlıyorum.Su öbür tarafa gidiyordu, bir delik açıyor, kendi tarlasına alıyor gibi anlıyorum. Kendisinin hakkı olmayan suyu almış oluyor. Ötekisinin suyunu gaspetmiş oluyor.Kendisinin hakkı olmayan suyu almış oluyor. Ötekisinin suyunu gaspetmiş oluyor. Tarlasından geçen veya kenarından geçen, bir kazma vuruyor, deliyor orayı,Tarlasından geçen veya kenarından geçen, bir kazma vuruyor, deliyor orayı, oradan suyu alıyor; köylünün suyunu mesela, farz edelim... Alamaz. oradan suyu alıyor; köylünün suyunu mesela, farz edelim... Alamaz.

Sonra; ve ale'l-muteğavviti fî zılli'n-nezâli. "İnsanların oturduğu yerlere pisletenler..." Sonra; ve ale'l-muteğavviti fî zılli'n-nezâli. "İnsanların oturduğu yerlere pisletenler..."

Yani "büyük abdestini yapanlar" demek. Gölgelendikleri, oturdukları...Yani "büyük abdestini yapanlar" demek. Gölgelendikleri, oturdukları... İşte şu ağacın altı güzel; orayı pislemiş, yüznumara yapmış. Buna da Allah lanet eder. İşte şu ağacın altı güzel; orayı pislemiş, yüznumara yapmış.

Buna da Allah lanet eder.

Ve alâ men âzânâ fî sübülinâ.Ve alâ men âzânâ fî sübülinâ. "Yollarda bize eza verenlere de Allah, melekler ve [insanlar] lanet eder." "Yollarda bize eza verenlere de Allah, melekler ve [insanlar] lanet eder."

Tabii "yollarda bize eza verenler" dediği, kastettiği Peygamber Efendimiz'in kimler? Tabii "yollarda bize eza verenler" dediği, kastettiği Peygamber Efendimiz'in kimler?

Şurası yol; adam çöpünü buraya atıyor, suyunu buraya döküyor, pisliğini buraya savuruyor.Şurası yol; adam çöpünü buraya atıyor, suyunu buraya döküyor, pisliğini buraya savuruyor. Yolda çör çöp, çirkef, su, pislik vesaire; olmaz. Yolda çör çöp, çirkef, su, pislik vesaire; olmaz. Yolda geçene taş, çöp, dal, diken, çamur, pis su eza verir. Yollara böyle şeyler yapamaz.Yolda geçene taş, çöp, dal, diken, çamur, pis su eza verir. Yollara böyle şeyler yapamaz. Yolu koruyacak. Korumuyor. Abdestlik yola birikiyor; olmaz. Lağım yoldan akıyor; olmaz. Yolu koruyacak. Korumuyor. Abdestlik yola birikiyor; olmaz. Lağım yoldan akıyor; olmaz.

"Yolda bize eza verenlere, bu gibi işleri yapıp da yolları pisleten ve yollardan geçenlere"Yolda bize eza verenlere, bu gibi işleri yapıp da yolları pisleten ve yollardan geçenlere pislik bulaşması veya geçmesini zorlaştırması suretiyle [engel olanlara] Allah lanet eder." demek. pislik bulaşması veya geçmesini zorlaştırması suretiyle [engel olanlara] Allah lanet eder." demek.

Ve ale'l-cârrîne ezyâlen. "Bir de kibirinden elbisesini sürüye sürüye gidenlere Allah lanet eder." Ve ale'l-cârrîne ezyâlen. "Bir de kibirinden elbisesini sürüye sürüye gidenlere Allah lanet eder."

Eskiden kıyafetleri uzun yaparlarmış, arkadan sürünürmüş. Şimdi Avrupalılar'da bu âdet var.Eskiden kıyafetleri uzun yaparlarmış, arkadan sürünürmüş.

Şimdi Avrupalılar'da bu âdet var.
Gelin kiliseye gidiyor, kuyruğunu da akrabasından bilmem kaç tane küçük kız tutuyor.Gelin kiliseye gidiyor, kuyruğunu da akrabasından bilmem kaç tane küçük kız tutuyor. Gelin önde, kuyruğu arkada gidiyorlar. İslâm'da öyle şey yok.Gelin önde, kuyruğu arkada gidiyorlar.

İslâm'da öyle şey yok.
Topuktan aşağıya bir şey indi de yere süründü mü olmaz. O uygun görülmüyor.Topuktan aşağıya bir şey indi de yere süründü mü olmaz. O uygun görülmüyor. Bunu kibirden dolayı yaparlarmış. Yerde sürünürmüş. İslâm'da böyle şey yok. Gayri mantıkî bir iş oluyor. Bunu kibirden dolayı yaparlarmış. Yerde sürünürmüş. İslâm'da böyle şey yok. Gayri mantıkî bir iş oluyor.

Ve ale'l-mâşîne ihtiyâlen. "Kibirli yürüyenlere..." Ve ale'l-mâşîne ihtiyâlen. "Kibirli yürüyenlere..."

Burnu havada, tak tak tak, rap rap rap yürüyor ama aman ne azamet,Burnu havada, tak tak tak, rap rap rap yürüyor ama aman ne azamet, aman ne kibir, aman ne kendini beğenmişlik! Ona da lanet eder. aman ne kibir, aman ne kendini beğenmişlik! Ona da lanet eder.

Ve ale'n-nâtıkîne esfâren bi'l-hanâ. Bu, "kötü sözler söyleyenler" demekmiş.Ve ale'n-nâtıkîne esfâren bi'l-hanâ.

Bu, "kötü sözler söyleyenler" demekmiş.
Hanâ, kelâmun fâhiş demekmiş. Nâtıkîne esfâlen bi'l-hanâ.Hanâ, kelâmun fâhiş demekmiş. Nâtıkîne esfâlen bi'l-hanâ. "Kötü sözleri kitap gibi düzerek söyleyen" demek. Araplar'da şairler filan çok yaparlardı."Kötü sözleri kitap gibi düzerek söyleyen" demek. Araplar'da şairler filan çok yaparlardı. Secili, kâfiyeli, düzmece laflarla söylerlerdi. Bazen hicvederlerdi.Secili, kâfiyeli, düzmece laflarla söylerlerdi. Bazen hicvederlerdi. Bazıları karşı tarafa küfrederlerdi. Bazen karşı tarafı küçük düşürürlerdi.Bazıları karşı tarafa küfrederlerdi. Bazen karşı tarafı küçük düşürürlerdi. Böyle şeyler onların âdetlerinde çok. Böyle yapanlar, böyle konuşanlara da Allah lanet eder. Böyle şeyler onların âdetlerinde çok.

Böyle yapanlar, böyle konuşanlara da Allah lanet eder.

Ve ale'ş-şâribîne fedâlen. "İçki içenlere Allah lanet eder." Ve ale'ş-şâribîne fedâlen. "İçki içenlere Allah lanet eder."

Ve ale'l-ma'kûsi niâlen. "Pabuçları ters giyenlere" diyor. Ters giyme âdeti nasıldır? Ve ale'l-ma'kûsi niâlen. "Pabuçları ters giyenlere" diyor.

Ters giyme âdeti nasıldır?

Bilemiyorum ama ya sağı sola, solu sağa giyerler... Ama onla rahat da olmaz, niye yaparlardı?Bilemiyorum ama ya sağı sola, solu sağa giyerler... Ama onla rahat da olmaz, niye yaparlardı? Artık onların o âdetlerinin neden kaynaklandığını bilmiyorum ama kötü bir âdet demek ki. Artık onların o âdetlerinin neden kaynaklandığını bilmiyorum ama kötü bir âdet demek ki.

Ona da lanet eder. Ona da lanet eder.

23 tane kötü şeyi saydı, Allah'ın ve meleklerin ve insanların lanetine uğrayan. 23 tane kötü şeyi saydı, Allah'ın ve meleklerin ve insanların lanetine uğrayan.

Bir hadis bu. Ötekileri hızlı okuyalım. İkinci hadîs-i şerîf cennetle ilgili. Bir hadis bu.

Ötekileri hızlı okuyalım.

İkinci hadîs-i şerîf cennetle ilgili.

Elâ hel müşemmirun li'l-cenneti. "Hey! İçinizde cennet için gayrete gelen var mı?" Elâ hel müşemmirun li'l-cenneti. "Hey! İçinizde cennet için gayrete gelen var mı?"

Lâ hatara lehâ. "Cennette hiç tehlikeli bir şey yok." İçine girdi mi insan, tehlike yok. Lâ hatara lehâ. "Cennette hiç tehlikeli bir şey yok."

İçine girdi mi insan, tehlike yok.

Ve Rabbi'l-kâ'be. "Kâbe'nin Rabbi, âlemlerin Rabbi'ne yemin olsun ki o içinde hiç tehlike olmayanVe Rabbi'l-kâ'be. "Kâbe'nin Rabbi, âlemlerin Rabbi'ne yemin olsun ki o içinde hiç tehlike olmayan cennet için gayrete gelecekler, çalışacaklar nerede? Hazırlanan, kolunu paçasını sıvayanlar nerede?" cennet için gayrete gelecekler, çalışacaklar nerede? Hazırlanan, kolunu paçasını sıvayanlar nerede?"

Nûrun yetele'le'ü küllühâ. "Cennetin her tarafı pırıl pırıl parlayan nurdur." Cenneti tarif ediyor.Nûrun yetele'le'ü küllühâ. "Cennetin her tarafı pırıl pırıl parlayan nurdur."

Cenneti tarif ediyor.
Birinci hadîs-i şerîfte kötü şeyleri öğrendik. Onları yapmamak için öğrendik.Birinci hadîs-i şerîfte kötü şeyleri öğrendik. Onları yapmamak için öğrendik. İnsan kötülüğü de öğrenecek, yapmamak için. Bunda da cennetin vasıflarını sayıyor. İnsan kötülüğü de öğrenecek, yapmamak için. Bunda da cennetin vasıflarını sayıyor.

Ve reyhânetün tehtezzü. "Ve güzel kokular çalkanmaktadır." Ve reyhânetün tehtezzü. "Ve güzel kokular çalkanmaktadır."

Cennette her tarafı nurdur. Hiç korku tehlike yoktur. Ve güzel kokular çalkanmaktadır. Cennette her tarafı nurdur. Hiç korku tehlike yoktur. Ve güzel kokular çalkanmaktadır.

Ve kasrun meşîdun. "Muhkem, muazzam köşkler vardır." Ve kasrun meşîdun. "Muhkem, muazzam köşkler vardır."

Derme çatma değil; mermerden, mücevherden şahane köşkler... Derme çatma değil; mermerden, mücevherden şahane köşkler...

Ve neherun muttaridun. "İki tarafı geniş ırmaklar vardır." Ve neherun muttaridun. "İki tarafı geniş ırmaklar vardır."

Ve fâkihetün kesîretün. "Türlü türlü çok meyve vardır."Ve fâkihetün kesîretün. "Türlü türlü çok meyve vardır." Nadîcetün. "Olgun ve tatlı güzel meyvelerle doludur." Nadîcetün. "Olgun ve tatlı güzel meyvelerle doludur."

Ve zevcetün hasnâ'u cemîletün. "Sevimli güzel hûrîler, eşler vardır." Ve zevcetün hasnâ'u cemîletün. "Sevimli güzel hûrîler, eşler vardır."

Ve hulelun kesîretün. "Ve çok cennet libasları vardır." Ve hulelun kesîretün. "Ve çok cennet libasları vardır."

Fî makâmin ebedin fî hıberetin. "Çok ebedî kalınan..." Ve nadretin fî dârin âliyetin.Fî makâmin ebedin fî hıberetin. "Çok ebedî kalınan..." Ve nadretin fî dârin âliyetin. "Yüksek evlerde..." "Yüksek evlerde..." Selîmetin. "Selim." Behîmetin... "Güzel evlerde, parlak hayat sürülen ebedî yaşam olan yerdir." Selîmetin. "Selim." Behîmetin...

"Güzel evlerde, parlak hayat sürülen ebedî yaşam olan yerdir."

"Böyle bir cennet için paçaları sıvayan, içinizde yok mu? Var mı, yok mu?" diye böyle dedi. "Böyle bir cennet için paçaları sıvayan, içinizde yok mu? Var mı, yok mu?" diye böyle dedi.

Kâlû: Nahnu'l-müşemmirûne lehâ yâ Resûlallah. "Tamam, biz bu işte varız.Kâlû: Nahnu'l-müşemmirûne lehâ yâ Resûlallah. "Tamam, biz bu işte varız. Paçaları sıvamaya hazırız yâ Resûlallah!" dediler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e. Paçaları sıvamaya hazırız yâ Resûlallah!" dediler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e.

Kâle: Kûlû inşâallah. Dedi ki Peygamber Efendimiz; "Allah dilerse deyin." Kâle: Kûlû inşâallah. Dedi ki Peygamber Efendimiz; "Allah dilerse deyin."

"Tamam, biz varız, yapacağız, yaparız, cennet için paçaları sıvamaya emrindeyiz." "Tamam, biz varız, yapacağız, yaparız, cennet için paçaları sıvamaya emrindeyiz."

"'İnşaallah' deyin, yani 'Allah dilerse, Allah yardım ederse, Allah'ın izniyle' deyin."'İnşaallah' deyin, yani 'Allah dilerse, Allah yardım ederse, Allah'ın izniyle' deyin. Ya yapabilirsiniz ya da Allah nasip etmezse yapamazsınız. 'İnşallah' deyin." buyurdu. Ya yapabilirsiniz ya da Allah nasip etmezse yapamazsınız. 'İnşallah' deyin." buyurdu.

Bu da cennetle ilgili bir güzel hava değişikliği oldu. Kötü fiilleri yapmamak için öğrendik.Bu da cennetle ilgili bir güzel hava değişikliği oldu. Kötü fiilleri yapmamak için öğrendik. Tabii bu kuradan çıktı. Bunların çıkmasının hikmeti var. Üçüncü hadîs-i şerîf. Tabii bu kuradan çıktı. Bunların çıkmasının hikmeti var.

Üçüncü hadîs-i şerîf.

Elâ men tealleme'l-Kur'âne ve allemehû ve alime mâ fîhi fe-ene lehû sâikun ve delîlün ile'l-cenneti. Elâ men tealleme'l-Kur'âne ve allemehû ve alime mâ fîhi fe-ene lehû sâikun ve delîlün ile'l-cenneti.

Üçüncü hadîs-i şerîf de tam müjdelerin en güzeli. "Dikkat edin! Gözünüzü açın!Üçüncü hadîs-i şerîf de tam müjdelerin en güzeli.

"Dikkat edin! Gözünüzü açın!
Uyanık olun ki kim Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenirse ve öğretirse ve içindeki ahkâma âşinâ olursaUyanık olun ki kim Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenirse ve öğretirse ve içindeki ahkâma âşinâ olursa -Kur'an şunu emretmiş, bunu yasaklamış, Kur'an'ın ahkâmı böyledir diye- -Kur'an şunu emretmiş, bunu yasaklamış, Kur'an'ın ahkâmı böyledir diye- ben onu cennete sevkeden ve ona rehberlik yapan rehberiyim." dedi Peygamber Efendimiz. ben onu cennete sevkeden ve ona rehberlik yapan rehberiyim." dedi Peygamber Efendimiz.

"Kur'an'ı öğrenen, öğreten ve içindeki ahkâmı belleyen kimsenin ben cennete sevk edicisiyim"Kur'an'ı öğrenen, öğreten ve içindeki ahkâmı belleyen kimsenin ben cennete sevk edicisiyim ve cennete götüren kılavuzu olacağım, olurum. Elinden tutar cennete götürürüm." dedi. ve cennete götüren kılavuzu olacağım, olurum. Elinden tutar cennete götürürüm." dedi.

Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i çok iyi öğrenmemiz gerekiyor.Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i çok iyi öğrenmemiz gerekiyor. Ama sadece yazısını öğrenip okumak değil; alime mâ fîhi. "İçindeki ahkâmı bellemek."Ama sadece yazısını öğrenip okumak değil; alime mâ fîhi. "İçindeki ahkâmı bellemek." Kur'an şu evlilikleri yasaklıyor, şunları günah sayıyor, şunu emrediyor, şöyle diyor; bilecek.Kur'an şu evlilikleri yasaklıyor, şunları günah sayıyor, şunu emrediyor, şöyle diyor; bilecek. Âyetin mânasını belleyecek. Dördüncü hadîs-i şerîf: Âyetin mânasını belleyecek.

Dördüncü hadîs-i şerîf:

Elâ men zeyyene nefsehû li'l-kudâti bi-şehâdeti'z-zûri zeyyenehu'llâhu teâlâElâ men zeyyene nefsehû li'l-kudâti bi-şehâdeti'z-zûri zeyyenehu'llâhu teâlâ yevme'l-kıyâmeti bi-sirbâlin min katirânin ve elcemehû bi-lücâmin [bi-licâmin] min nârin. yevme'l-kıyâmeti bi-sirbâlin min katirânin ve elcemehû bi-lücâmin [bi-licâmin] min nârin.

Bu da hukukla, mahkemeyle ilgili bir tehditli hadîs-i şerîf. Bu da hukukla, mahkemeyle ilgili bir tehditli hadîs-i şerîf.

"Kim kadılar için, hâkimler için kendini ayarlar, düzenlerse, süslerse;"Kim kadılar için, hâkimler için kendini ayarlar, düzenlerse, süslerse; yalan söz söylemek üzere, yalan şahitlik için düzenbazlık yaparsa..." yalan söz söylemek üzere, yalan şahitlik için düzenbazlık yaparsa..."

Yani hâkime inandırıcı tavırlar takınıyor. Kendisine eda, tavır veriyor. Ama şahitliği yalan. Yani hâkime inandırıcı tavırlar takınıyor. Kendisine eda, tavır veriyor. Ama şahitliği yalan.

"Kadılara karşı yalan şahitlik için kendisine ayarlar, düzenler, süsler ise Allah da onu kıyamet gününde"Kadılara karşı yalan şahitlik için kendisine ayarlar, düzenler, süsler ise Allah da onu kıyamet gününde katrandan cehennem şalvarları giydirerek ayarlar, düzenler. katrandan cehennem şalvarları giydirerek ayarlar, düzenler. Ve onu cehennemden, ateşten yapılmış gemlerle ağzını gemler." Ve onu cehennemden, ateşten yapılmış gemlerle ağzını gemler."

Atın ağzına dizgin gem vurulduğu gibi onun ağzına ateşten gem vurur. Bu neyi gösteriyor? Atın ağzına dizgin gem vurulduğu gibi onun ağzına ateşten gem vurur.

Bu neyi gösteriyor?

Yalan yere şahitlik yapmamak lazım. Dobra dobra doğruyu söylemek lazım.Yalan yere şahitlik yapmamak lazım. Dobra dobra doğruyu söylemek lazım. Kimsenin hakkını yalan şahitlikle kaydırtmamak lazım. Sonuncu hadîs-i şerîf: Kimsenin hakkını yalan şahitlikle kaydırtmamak lazım.

Sonuncu hadîs-i şerîf:

Elâ men zaleme muâheden ev intekasahû ev kellefehû fevka tâkatihî ev ahaze minhu şey'enElâ men zaleme muâheden ev intekasahû ev kellefehû fevka tâkatihî ev ahaze minhu şey'en bi-ğayri tîbin nefsin minhu fe-ene hacîcuhû yevme'l-kıyâmeti. bi-ğayri tîbin nefsin minhu fe-ene hacîcuhû yevme'l-kıyâmeti.

Bu da bu kadar. Bunu da söyleyince sohbetimiz bitecek. Bu da bu kadar. Bunu da söyleyince sohbetimiz bitecek.

Men zaleme muâheden. "Kim bir anlaşmalı gayrimüslime zulmederse..." Men zaleme muâheden. "Kim bir anlaşmalı gayrimüslime zulmederse..."

Muâhed; kendisiyle ahit yapılmış, eman verilmiş,Muâhed; kendisiyle ahit yapılmış, eman verilmiş, "Gel, tamam, bizim memletimize gelirsin." denmiş kimse demek."Gel, tamam, bizim memletimize gelirsin." denmiş kimse demek. "İslâm ülkesinde olup da müslümanların kendisine"İslâm ülkesinde olup da müslümanların kendisine oturum müsaadesi verdiği kimse" demek oluyor bu. Olabilir.oturum müsaadesi verdiği kimse" demek oluyor bu. Olabilir. Bazen müslümanlar ticaret, elçilik vesaire sebebiyle diyâr-ı küfre gidiyor.Bazen müslümanlar ticaret, elçilik vesaire sebebiyle diyâr-ı küfre gidiyor. Bazen de onlardan birileri geliyor, İslâm ülkesinde ticaret veya elçilikBazen de onlardan birileri geliyor, İslâm ülkesinde ticaret veya elçilik veya başka bir sebeplerle gelebiliyor, oturabiliyor.veya başka bir sebeplerle gelebiliyor, oturabiliyor. Öğrenmek için vesaire, bir şeyler olabiliyor, çeşitli sebeplerle... Öğrenmek için vesaire, bir şeyler olabiliyor, çeşitli sebeplerle... Veya biz çağırmış oluyoruz, diyoruz ki; "Tamam, sen filanca ilmin ustasısın, gel."Veya biz çağırmış oluyoruz, diyoruz ki; "Tamam, sen filanca ilmin ustasısın, gel." "Ben hıristiyanım." "Canım, gel işte..." Eman veriyoruz. Bu, muâhed oluyor. "Ben hıristiyanım." "Canım, gel işte..." Eman veriyoruz. Bu, muâhed oluyor. Kendisiyle ahdedilmiş, müste'mel, eman verilmiş kimse oluyor. Kendisiyle ahdedilmiş, müste'mel, eman verilmiş kimse oluyor.

"Böyle anlaşma yapılıp da [eman] verilmiş bir kimseye kim zulmederse..." "Böyle anlaşma yapılıp da [eman] verilmiş bir kimseye kim zulmederse..."

"Bu müslüman değil" diye ezmeye kalkarsa... "Bu müslüman değil" diye ezmeye kalkarsa...

"Veyahut onunla yapılan ahdi bozarsa, ahde riâyet etmezse..."Veyahut onunla yapılan ahdi bozarsa, ahde riâyet etmezse... Yahut onu tâkatinin üstünde bir şeyle mükellef tutar, bir zor işin altına sokarsa..." Yahut onu tâkatinin üstünde bir şeyle mükellef tutar, bir zor işin altına sokarsa..."

Çünkü kendi elinde, yardım edecek kimsesi yok, İslâm diyarına gelmiş;Çünkü kendi elinde, yardım edecek kimsesi yok, İslâm diyarına gelmiş; "Bunu ezerim, tozarım, yaparım, yaptırırım..." "Bunu ezerim, tozarım, yaparım, yaptırırım..."

"Veyahut ondan onun gönül hoşluğuyla isteyerek vermediği bir şeyi zorla alırsa..."Veyahut ondan onun gönül hoşluğuyla isteyerek vermediği bir şeyi zorla alırsa... O eman verilmiş gayrimüslime bu işleri yapan o müslümanın hasmı ben olurum. Ondan ben davacı olurum." O eman verilmiş gayrimüslime bu işleri yapan o müslümanın hasmı ben olurum. Ondan ben davacı olurum."

Gerçi hıristiyan davacı olamayacak...Gerçi hıristiyan davacı olamayacak... Hıristiyan gelip müslümandan bir şey isteyemeyecek âhirette. Ama Peygamber Efendimiz;Hıristiyan gelip müslümandan bir şey isteyemeyecek âhirette. Ama Peygamber Efendimiz; "Sen böyle eman verilmiş bir kimseye bu haksızlığı yaptın!" diye davacı olacak. Bu ne demek? "Sen böyle eman verilmiş bir kimseye bu haksızlığı yaptın!" diye davacı olacak.

Bu ne demek?

"Benim ülkemde benim iznimle gelsin otursun diye müsaade ettiğimiz"Benim ülkemde benim iznimle gelsin otursun diye müsaade ettiğimiz anlaşmalı kimselerin hukuka riâyet edin." anlaşmalı kimselerin hukuka riâyet edin."

Böyle diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Böyle diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Allah, Peygamber Efendimiz'in şefaatine erdirsin.Allah, Peygamber Efendimiz'in şefaatine erdirsin. Sayılan günahlardan, sayılmayanlardan, kusurlardan hatalardan cümlemizi uzak eylesin. Sayılan günahlardan, sayılmayanlardan, kusurlardan hatalardan cümlemizi uzak eylesin. Cümlemizi rızasına uygun çalışmalar yapmaya muvaffak eylesin.Cümlemizi rızasına uygun çalışmalar yapmaya muvaffak eylesin. Yolunda dâim, zikrinde kâim, ibadetine müdâvim eylesin. Sevdiği kul eylesin.Yolunda dâim, zikrinde kâim, ibadetine müdâvim eylesin. Sevdiği kul eylesin. Ümmet-i Muhammed'e faideli, yararlı olmayı nasip eylesin.Ümmet-i Muhammed'e faideli, yararlı olmayı nasip eylesin. Ömrümüzü sevaplı geçirip Rabbimiz'in huzuruna yüzü ak, alnı açık,Ömrümüzü sevaplı geçirip Rabbimiz'in huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. Yardım eylesin. Tevfîkini refîk eylesin.sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. Yardım eylesin. Tevfîkini refîk eylesin. Hakkı hak olarak görüp uymayı nasip eylesin.Hakkı hak olarak görüp uymayı nasip eylesin. Bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı cümlemize nasip eylesin. Bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı cümlemize nasip eylesin.

Sübhâne Rabbinâ Rabbi'l-izzeti ammâ yasifûnSübhâne Rabbinâ Rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ve selâmun alâ cemîi'l-enbiyâi ve'l-mürselîn ve âlihim küllin ecmaîn. ve selâmun alâ cemîi'l-enbiyâi ve'l-mürselîn ve âlihim küllin ecmaîn.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve sâdâtinâ Âdeme ve Nûhin ve İbrahimeAllahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve sâdâtinâ Âdeme ve Nûhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve mâ beynehüm mine'n-nebiyyîne ve'l-mürselîn. Ve'l-hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. ve Musa ve İsa ve mâ beynehüm mine'n-nebiyyîne ve'l-mürselîn. Ve'l-hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2