Namaz Vakitleri
İstanbul
18 Rebîü'l-Evvel 1447
10 September 2025
İmsak
05:05
Güneş
06:33
Öğle
13:06
İkindi
16:39
Akşam
19:29
Yatsı
20:50
Detaylı Arama

İslam’da Yalan ve Emanet Anlayışı

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

İslam’da Yalan ve Emanet Anlayışı

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi Rabbi’l âlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.

el-Hamdülillahi Rabbi’l âlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.
Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah

İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah
ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâlehve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri.ve külle dalâletin fi’n-nâri. Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle;Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle; Tekabbelû lî bisitin e tekabbelü lekümü’l-cennete:

Tekabbelû lî bisitin e tekabbelü lekümü’l-cennete:
İzâ haddese ehadüküm felâ yekzib, ve izâ va’ade felâ yuhlif, İzâ haddese ehadüküm felâ yekzib, ve izâ va’ade felâ yuhlif, ve ize’tümine felâ yehun ve ğuddû ebsâraküm,ve ize’tümine felâ yehun ve ğuddû ebsâraküm, ve keffû eydiyeküm, va’hfazû fürûceküm.ve keffû eydiyeküm, va’hfazû fürûceküm. Ravâhu Hâkim, Beyhakî, İbn Menî ve el-Harâitî Enes radıyallahu teâlâ anh’ten.

Ravâhu Hâkim, Beyhakî, İbn Menî ve el-Harâitî Enes radıyallahu teâlâ anh’ten.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
“Siz altı şeyi tekeffül edin, altı şeyi yapacağınıza dair bana söz verin,

“Siz altı şeyi tekeffül edin, altı şeyi yapacağınıza dair bana söz verin,
ben de sizin cennete gireceğinizi tekeffül edeyim.”ben de sizin cennete gireceğinizi tekeffül edeyim.” Siz altı şeyi tekeffül edin ben de sizin için cenneti tekeffül ediyorum.

Siz altı şeyi tekeffül edin ben de sizin için cenneti tekeffül ediyorum.
Yani cennete gireceksiniz. Altı şey. Birisi:Yani cennete gireceksiniz. Altı şey. Birisi: İzâ haddese ehadüküm felâ yekzib.

İzâ haddese ehadüküm felâ yekzib.
“Konuşurken katiyen yalan konuşmayacaksınız.” “Konuşurken katiyen yalan konuşmayacaksınız.” Katiyen yalan sözü söylememek üzere söz verin, cennet sizin, bir.

Katiyen yalan sözü söylememek üzere söz verin, cennet sizin, bir.
Tabii yalan aslında çok çeşitli hadisler var.

Tabii yalan aslında çok çeşitli hadisler var.
Bu her millette, her kavimde ve her kesiminde buna, çok ihtiyacı vardır.Bu her millette, her kavimde ve her kesiminde buna, çok ihtiyacı vardır. Yani yalan insanları, cemiyetleri, kavimleri mahveder, perişan eder,Yani yalan insanları, cemiyetleri, kavimleri mahveder, perişan eder, yalandan hiç hayır gelmez.yalandan hiç hayır gelmez. Onun için Cenâb-ı Peygamber ilk olaraktan:

Onun için Cenâb-ı Peygamber ilk olaraktan:
Felâ yekzib. “Ne olursa olsun sakın yalan söyleme!”Felâ yekzib. “Ne olursa olsun sakın yalan söyleme!” Bir hikâye aklıma geldi de.

Bir hikâye aklıma geldi de.
Bir cani, eşkıya, kovalıyor birisi onu öldürecek.Bir cani, eşkıya, kovalıyor birisi onu öldürecek. Bir beyliğe iltica etmiş; “Aman beni koru.Bir beyliğe iltica etmiş; “Aman beni koru. Geliyor arkamdan düşmanlar beni öldürecekler.” demiş. “Gir şu küpe!”Geliyor arkamdan düşmanlar beni öldürecekler.” demiş. “Gir şu küpe!” demiş, küpün içine girmiş adam. Herifler arkadan girmişler;demiş, küpün içine girmiş adam. Herifler arkadan girmişler; “Nerede o adam?”

“Nerede o adam?”
“Küpte!” demiş.

“Küpte!” demiş.
“Küpün içinde adam olur mu?” demişler tabii, onun sözüne kıymet vermemişler gitmişler.

“Küpün içinde adam olur mu?” demişler tabii, onun sözüne kıymet vermemişler gitmişler.
Yani bu doğruluk o adamın kurtulmasına da sebep.

Yani bu doğruluk o adamın kurtulmasına da sebep.
Adam deseydi ki: “Görmedim!” filan, diyecekler ki; “Girdiydi içeriye, şöyleydi böyleydi.”Adam deseydi ki: “Görmedim!” filan, diyecekler ki; “Girdiydi içeriye, şöyleydi böyleydi.” Adama da belki eziyet verecekler.Adama da belki eziyet verecekler. Fakat o doğruluk onu kurtarmış, onları da kurtarmış.Fakat o doğruluk onu kurtarmış, onları da kurtarmış. Onun için Efendimiz;

Onun için Efendimiz;
İzâ haddese ehadüküm.

İzâ haddese ehadüküm.
“Bir konuşmanız iktiza ediyor, bir şey söyleyeceksiniz,“Bir konuşmanız iktiza ediyor, bir şey söyleyeceksiniz, mutlaka doğruyu söyleyin. Kaçamak yapmayın. mutlaka doğruyu söyleyin. Kaçamak yapmayın. Ve izâ va’ade. “Vaat ediyorsun bir şey.”

Ve izâ va’ade. “Vaat ediyorsun bir şey.”
“Şu işim olursa şunu şöyle yapacağım.

“Şu işim olursa şunu şöyle yapacağım.
Sana şunu vereceğim bunu vereceğim. Yahut kendim, şunum olursa şöyle yapacağım, kurban keseceğim, şunu yapacağım bunu yapacağım.” [dediğin zaman] Felâ yuhlif. “Bu vaadinden katiyen dönme.” Ne pahasına olursa olsun o vaadini yerine getirmeye çalış.Sana şunu vereceğim bunu vereceğim. Yahut kendim, şunum olursa şöyle yapacağım, kurban keseceğim, şunu yapacağım bunu yapacağım.” [dediğin zaman] Felâ yuhlif. “Bu vaadinden katiyen dönme.” Ne pahasına olursa olsun o vaadini yerine getirmeye çalış. Yahut kendim, şunum olursa şöyle yapacağım, kurban keseceğim,Yahut kendim, şunum olursa şöyle yapacağım, kurban keseceğim, şunu yapacağım bunu yapacağım.”şunu yapacağım bunu yapacağım.” Felâ yuhlif. “Bu vaadinden katiyen dönme.” Felâ yuhlif. “Bu vaadinden katiyen dönme.” Ne pahasına olursa olsun o vaadini yerine getirmeye çalış. Ne pahasına olursa olsun o vaadini yerine getirmeye çalış. Ve ize’tümine. “Bir emanet verildi size.”

Ve ize’tümine. “Bir emanet verildi size.”
Gerek söz, gerek mal, gerek başka şey, neyse verilen emanet. Gerek söz, gerek mal, gerek başka şey, neyse verilen emanet. Felâ yehun.

Felâ yehun.
Vazifeler de ona göre. Vazifeler de emanet.“Vazifeler de ona göre. Vazifeler de emanet.“ Bu vazifelerin hiçbirisine hıyanetlik etmemek.”Bu vazifelerin hiçbirisine hıyanetlik etmemek.” İşçi de olsun, her kim olursa olsun, emanet, hepsi de emanetin içine girer. İşçi de olsun, her kim olursa olsun, emanet, hepsi de emanetin içine girer. Bu emanetlere katiyen ihanetlik etmemek.Bu emanetlere katiyen ihanetlik etmemek. Üç tane: Doğru söylemek, vaadini ifa etmek, emanete riayet. Üçü de ayrı.

Üç tane: Doğru söylemek, vaadini ifa etmek, emanete riayet. Üçü de ayrı.
Ğuddû ebsâraküm.

Ğuddû ebsâraküm.
“Haramlara karşı gözlerinizi kapayın, haramlara bakmayın.”“Haramlara karşı gözlerinizi kapayın, haramlara bakmayın.” Bu bakmak, Cenâb-ı Hak tabii bu gözü vermiş bize her şeyi görüyoruz.Bu bakmak, Cenâb-ı Hak tabii bu gözü vermiş bize her şeyi görüyoruz. Fakat bir irtibat var ortada ki bunun halli müşkül.Fakat bir irtibat var ortada ki bunun halli müşkül. İnsanın baktığı şey onun içine işliyor, nüfuz ediyor.İnsanın baktığı şey onun içine işliyor, nüfuz ediyor. Eğer harama baktıysa o haram onun içerisini perişan ediyor, karartıyor,Eğer harama baktıysa o haram onun içerisini perişan ediyor, karartıyor, pisletiyor, kirletiyor.pisletiyor, kirletiyor. O gönlün kirlenmesine vesile olan o bakışlar, bazı harâmî olan bakışlar.O gönlün kirlenmesine vesile olan o bakışlar, bazı harâmî olan bakışlar. Hatta helal olan, ziynetli bazı güzel şeyler var,Hatta helal olan, ziynetli bazı güzel şeyler var, onlara bakmak bile câiz değildir.onlara bakmak bile câiz değildir. Çünkü senin nefsini de özendirir,Çünkü senin nefsini de özendirir, “Ah benim de böyle bir şeyim olsa!” dersin.“Ah benim de böyle bir şeyim olsa!” dersin. Elinden de gelmezse o insanın içerisinde bir ukde olur.Elinden de gelmezse o insanın içerisinde bir ukde olur. “Onun için gözünü kapa!”

“Onun için gözünü kapa!”
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yürürlerken

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yürürlerken
şöyle biraz önlerine meylederler öyle yürürlermiş.şöyle biraz önlerine meylederler öyle yürürlermiş. Sağa sola bakmazlarmış ki gözüm başka şeyleri görmesin diyerekten.Sağa sola bakmazlarmış ki gözüm başka şeyleri görmesin diyerekten. Siz de gözlerinizi muhakkak kapamanın çaresini arayın,Siz de gözlerinizi muhakkak kapamanın çaresini arayın, çünkü Cenâb-ı Hak ona iki de kapak vermiş;çünkü Cenâb-ı Hak ona iki de kapak vermiş; kapamak, gözü korumak imkânı var ama gönül öyle değil.kapamak, gözü korumak imkânı var ama gönül öyle değil. Gönlü kapamak ağzı kapamaktan zordur.Gönlü kapamak ağzı kapamaktan zordur. Gönlü kapamak gözü kapamaktan zordur çünkü onun kapakları yok.Gönlü kapamak gözü kapamaktan zordur çünkü onun kapakları yok. Gözün kapağı var kaparsın, ağzının da kapağı var kaparsın;Gözün kapağı var kaparsın, ağzının da kapağı var kaparsın; konuşmayabilirsin, görmeyebilirsin ama gönül öyle değil.konuşmayabilirsin, görmeyebilirsin ama gönül öyle değil. Gönle bir kere bunlar indi miydi gönül artık her tarafa kayar,Gönle bir kere bunlar indi miydi gönül artık her tarafa kayar, her şeyi düşünür.her şeyi düşünür. Ne namazını huzurla kılabilirsin, ne zikrini huzurla yapabilirsin,Ne namazını huzurla kılabilirsin, ne zikrini huzurla yapabilirsin, ne tesbihini huzurla çekebilirsin,ne tesbihini huzurla çekebilirsin, ne Kur’an’ını huzurla okuyabilirsin. Hep içerisi çeşit çeşit vesveselerle dolu.ne Kur’an’ını huzurla okuyabilirsin. Hep içerisi çeşit çeşit vesveselerle dolu. Sebebi?

Sebebi?
Hep gözler ve kulaklar. Göz ve kulak.

Hep gözler ve kulaklar. Göz ve kulak.
Onun için:

Onun için:
Ğuddû ebsâraküm.

Ğuddû ebsâraküm.
Bunu Peygamberimiz söylüyor ama Kur’ân-ı Azîmüşşân’dan alınmıştır bu âyet.Bunu Peygamberimiz söylüyor ama Kur’ân-ı Azîmüşşân’dan alınmıştır bu âyet. Cenâb-ı Peygamberin sözü kendiliğinden değil,Cenâb-ı Peygamberin sözü kendiliğinden değil, hep vahy-i İlâhînin neticesidir.hep vahy-i İlâhînin neticesidir. Cenâb-ı Hak da Kur’an’da demiyor mu?

Cenâb-ı Hak da Kur’an’da demiyor mu?
Yeğuddû min ebsârihim.

Yeğuddû min ebsârihim.
“Gözlerini kapatsınlar.”“Gözlerini kapatsınlar.” Kadınlara da:

Kadınlara da:
Yağdudne min ebsarihinne.

Yağdudne min ebsarihinne.
Onlar da gözlerini kapasınlar diye onlara da ayrı emir veriyor.Onlar da gözlerini kapasınlar diye onlara da ayrı emir veriyor. Gözlerinizi kapayın çünkü gözlerinGözlerinizi kapayın çünkü gözlerin birbirine bakışından birçok fenalıkların husule gelmesi mümkündür.birbirine bakışından birçok fenalıkların husule gelmesi mümkündür. Onun için çarşafa sokmuşsun para etmez, manto para etmez.Onun için çarşafa sokmuşsun para etmez, manto para etmez. Demirden esvap yapsan kapasan yine para etmez.Demirden esvap yapsan kapasan yine para etmez. Ya onun iffetini muhafaza edecek şey evidir.Ya onun iffetini muhafaza edecek şey evidir. Hanım evinden dışarıya böyle sokaklara alıştı mıydıHanım evinden dışarıya böyle sokaklara alıştı mıydı çarşıya pazara alıştı mıydı o hanımınızla artıkçarşıya pazara alıştı mıydı o hanımınızla artık bir yere gitmek zor değil ama. Çok zor yani. Çok zor.bir yere gitmek zor değil ama. Çok zor yani. Çok zor. Allah muhafaza etsin.Allah muhafaza etsin. Bir gün Rasulullah’ın hanımları eskiden hela denilen tertibat yoktu.

Bir gün Rasulullah’ın hanımları eskiden hela denilen tertibat yoktu.
Herkes şehrin dışarısında bir boşluğa gider orada ihtiyacını görürmüş.Herkes şehrin dışarısında bir boşluğa gider orada ihtiyacını görürmüş. Kadın erkek.Kadın erkek. Evlerde ihtiyaç yeri yok.Evlerde ihtiyaç yeri yok. Zannediyorum Hz. Ömer’in kızıZannediyorum Hz. Ömer’in kızı akşama doğru böyle o ihtiyacını yapmak için dışarıya çıkıyor.akşama doğru böyle o ihtiyacını yapmak için dışarıya çıkıyor. Yanında da başka hanımlar da var.Yanında da başka hanımlar da var. Hz. Ömer de şöyle uzakta bir yerde oturuyormuş.Hz. Ömer de şöyle uzakta bir yerde oturuyormuş. Onun dışarıya çıktığını görünce bir feryad koparmış.Onun dışarıya çıktığını görünce bir feryad koparmış. Nereye çıkıyorsun ne işin var diyerekten.Vazgeçmiş zavallı.Nereye çıkıyorsun ne işin var diyerekten.Vazgeçmiş zavallı. Onun için bu gözün şeysi çok korkunçtur yani, gözün şeysi korkunçtur.Onun için bu gözün şeysi çok korkunçtur yani, gözün şeysi korkunçtur. Onun için Cenab-ı Peygamber ğuddü ebsaraküm diyor.

Onun için Cenab-ı Peygamber ğuddü ebsaraküm diyor.
Cenab-ı Hak dedi de onun için diyor.Cenab-ı Hak dedi de onun için diyor. Cenab-ı Hak bunu diyordu Kur’an’ında. 18. cüzünde.Cenab-ı Hak bunu diyordu Kur’an’ında. 18. cüzünde. Siz gözlerinizi kapayın.Siz gözlerinizi kapayın. Nasıl kapayacağız şimdi gözlerimizi?Nasıl kapayacağız şimdi gözlerimizi? Geliyor işte hanım kardeşimiz karşımıza açık dökük onu ver, bunu ver diyor.Geliyor işte hanım kardeşimiz karşımıza açık dökük onu ver, bunu ver diyor. Şu işimi yap bu işimi yap diyor.Şu işimi yap bu işimi yap diyor. E bizde mecburuz bu işlerle onlarla meşgul olmaya,E bizde mecburuz bu işlerle onlarla meşgul olmaya, ne kadar zordur bugünkü dünyanın fitnesi yani.ne kadar zordur bugünkü dünyanın fitnesi yani. Bunlar içimizi ne hale getirdiğini bir ehli baksa da söylese bize.Bunlar içimizi ne hale getirdiğini bir ehli baksa da söylese bize. Onun için gözlerinizi yumun diyor. Onun için dikkat edin.Onun için gözlerinizi yumun diyor. Onun için dikkat edin. Yürürken önünüze bakınız. İşinizle meşgul olunuz.Yürürken önünüze bakınız. İşinizle meşgul olunuz. Mümkün mertebe onları görmemeye çalışınız.Mümkün mertebe onları görmemeye çalışınız. Ben ona kardeş gözüyle baktım, dedi.Ben ona kardeş gözüyle baktım, dedi. Ne gözüyle bakarsan bak. Şeytanın kandırma yolları.Ne gözüyle bakarsan bak. Şeytanın kandırma yolları. Allah’ın yasak ettikleri var, etmedikleri var.Allah’ın yasak ettikleri var, etmedikleri var. Kardeş gözüyle bakacaksan, kardeşin var işte, kardeşine bak.Kardeş gözüyle bakacaksan, kardeşin var işte, kardeşine bak. Kardeşinin karısı ne gözüyle bakarsan bak senin kardeşin olmaz ki o.Kardeşinin karısı ne gözüyle bakarsan bak senin kardeşin olmaz ki o. Senin demenle olmaz yani.Senin demenle olmaz yani. Guddü ebsaraküm. Bunun bahsi uzun. Gözlerinizi kapayın. vesselam.

Guddü ebsaraküm. Bunun bahsi uzun. Gözlerinizi kapayın. vesselam.
İkincisi ve küffü eydiyekum. Ellerinize de hakim olun.

İkincisi ve küffü eydiyekum. Ellerinize de hakim olun.
Kimseyi incitmeyin ellerinizle. Dövmek, vurmak, çalmak.Kimseyi incitmeyin ellerinizle. Dövmek, vurmak, çalmak. Hepsi elin ne gibi hünerleri varsa hepsini yasak ediyor.Hepsi elin ne gibi hünerleri varsa hepsini yasak ediyor. Küffü eydiyeküm.Ellerinizle hiç zararlı bir şey yapmayın. iki.Küffü eydiyeküm.Ellerinizle hiç zararlı bir şey yapmayın. iki. Vehfezu furucekum. İffetinizi muhafaza edin.

Vehfezu furucekum. İffetinizi muhafaza edin.
Namusunuzu, iffetinizi muhafaza edin yani.Namusunuzu, iffetinizi muhafaza edin yani. E bunlar şu altı şey yani çok yerinde olan şeyler.E bunlar şu altı şey yani çok yerinde olan şeyler. Bir insan bunları yapabildi miydi tabiki cennete gireceğinde şüphe yoktur.Bir insan bunları yapabildi miydi tabiki cennete gireceğinde şüphe yoktur. fakat nefis bir tarafta. Cenab-ı Hak gönül vermiş bize. Kalp diyoruz buna.fakat nefis bir tarafta. Cenab-ı Hak gönül vermiş bize. Kalp diyoruz buna. Bunun üstüne bir melek koymuş. Meleğe de aklı yardımcı vermiş.Bunun üstüne bir melek koymuş. Meleğe de aklı yardımcı vermiş. Meleğin yardımcısı akıldır. Melekten gelene ilham diyorlar.Meleğin yardımcısı akıldır. Melekten gelene ilham diyorlar. Bu içerden insanlara mutlaka bir şeyler söylüyor yani.Bu içerden insanlara mutlaka bir şeyler söylüyor yani. Öyle kendi kendine kaldı mı içinden sana sesler gelir.Öyle kendi kendine kaldı mı içinden sana sesler gelir. Bu sesler ya ilhamdır yahut da şeytan da onun yanında.Bu sesler ya ilhamdır yahut da şeytan da onun yanında. Onun verdiği de vesvese. Birisi vesvese veriyor.Onun verdiği de vesvese. Birisi vesvese veriyor. Şeytanın yardımcısı nefis; meleğin yardımcısı akıl.Şeytanın yardımcısı nefis; meleğin yardımcısı akıl. Şimdi bu ikisi biz ölünceye kadar muharebe halinde.Şimdi bu ikisi biz ölünceye kadar muharebe halinde. Biz hangi tarafa kayarsak o tarafın malı oluruz yani.Biz hangi tarafa kayarsak o tarafın malı oluruz yani. Nefsin, şeytanın davetçisi olursak işte onunla harap oluruz.Nefsin, şeytanın davetçisi olursak işte onunla harap oluruz. Eğer meleğin, aklın davetine icabet edersek o zaman Allah’lık kul oluruz.Eğer meleğin, aklın davetine icabet edersek o zaman Allah’lık kul oluruz. Allah onun için, bu kulun elinde değil şimdi.Allah onun için, bu kulun elinde değil şimdi. Gönül böyle fıldırak gibi dönen bir şeyin ucuna bir pervane taksanız nasıl rüzgar her tarafa döndürür,Gönül böyle fıldırak gibi dönen bir şeyin ucuna bir pervane taksanız nasıl rüzgar her tarafa döndürür, gönül böyle her tarafa dönen bir şey.gönül böyle her tarafa dönen bir şey. Onu zabtedecek bir kuvvetimiz yok.Onu zabtedecek bir kuvvetimiz yok. Onu zabtedecek kuvvetimiz yalnızca Allah’a dayanır.Onu zabtedecek kuvvetimiz yalnızca Allah’a dayanır. Aman Ya Rabbi, bizi şeytanın nefsinin şerlerinden muhafaza et.Aman Ya Rabbi, bizi şeytanın nefsinin şerlerinden muhafaza et. Peygamberimiz nasıl istediyse biz de öyle.Peygamberimiz nasıl istediyse biz de öyle. Onun için tabi sen gözlerin baktıkça öteki namahrem kimselere haram kimselereOnun için tabi sen gözlerin baktıkça öteki namahrem kimselere haram kimselere bakmışsan ne kadar yalvarsan boş. bakmışsan ne kadar yalvarsan boş. Evvela sen ona bakma ondan sonra iste benden.Evvela sen ona bakma ondan sonra iste benden. Hem ona bak hem de deki beni kurtar ondan de. Olmaz o. Hem ona bak hem de deki beni kurtar ondan de. Olmaz o. Evvela yolu kapamak lazım sonra da istemek lazım. Evvela yolu kapamak lazım sonra da istemek lazım. Tükta’u’l-âcâlü min şa’bân ilâ şa’bân.

Tükta’u’l-âcâlü min şa’bân ilâ şa’bân.
Ecellerin kayıtları şabandan şabana. 15 Şaban Beraat gecesi dediğimiz gece,Ecellerin kayıtları şabandan şabana. 15 Şaban Beraat gecesi dediğimiz gece, her kim gelecek dünyaya, kim gidecek ahirete onlar çap olunur.her kim gelecek dünyaya, kim gidecek ahirete onlar çap olunur. Levh-i mahfûz’a beyan olunur.Levh-i mahfûz’a beyan olunur. Hatta şu kadar ki hattâ inne’r-racüle leyenkihu. Evlenirsin. Ve yûledü lehu.

Hatta şu kadar ki hattâ inne’r-racüle leyenkihu. Evlenirsin. Ve yûledü lehu.
Onun için bir de çocuk olur. Hamile kalır hanım.Onun için bir de çocuk olur. Hamile kalır hanım. Ve kad harace’smühû fi’l-mevtâ.Ve kad harace’smühû fi’l-mevtâ. Ama ismi onun mevtalar arasına yazılmıştır. O sene gidecek o.Ama ismi onun mevtalar arasına yazılmıştır. O sene gidecek o. E daha yeni evlendi de. Belki çocuğunu da göremeden gidecek.E daha yeni evlendi de. Belki çocuğunu da göremeden gidecek. Bu taksirat-ı İlahiyye.Erzaklar da böyledir her şey böyledir.Bu taksirat-ı İlahiyye.Erzaklar da böyledir her şey böyledir. Tükta’u yedü’s-sârik. Sârik, Hırsız. Hırsızın eli kesilir diyor. Fi rub’i dinarin.

Tükta’u yedü’s-sârik. Sârik, Hırsız. Hırsızın eli kesilir diyor. Fi rub’i dinarin.
Bir dinarın dörtte birini çalan bir hırsızın için elini kesmek şarttır, lazımdır.Bir dinarın dörtte birini çalan bir hırsızın için elini kesmek şarttır, lazımdır. Fesaiden yahut ondan fazla iki üç. Çaldığı en aşağı dört,Fesaiden yahut ondan fazla iki üç. Çaldığı en aşağı dört, bir dinarın dörtte birisi kadar bir şey çaldı mı eli kesilecek onun,bir dinarın dörtte birisi kadar bir şey çaldı mı eli kesilecek onun, Şafii mezhebinde.Şafii mezhebinde. İmâm-ı Âzam demiş ki on dirhem İmâm-ı Âzam demiş ki on dirhem veya on dirhemin kıymetinde bir şey çaldıysa elini kesmek lazım gelir.veya on dirhemin kıymetinde bir şey çaldıysa elini kesmek lazım gelir. Bu hususta tabi büyükler birçok fikirler de yürütmüşler tabi.Bu hususta tabi büyükler birçok fikirler de yürütmüşler tabi. Şimdi mesela bazı Avrupalılar bizi bundan ayıplarlar.Şimdi mesela bazı Avrupalılar bizi bundan ayıplarlar. Nasıl olur da bir insanın elini kesersiniz derler.Nasıl olur da bir insanın elini kesersiniz derler. Cemiyet içerisinde bu adamı böyle şey bırakmak olur mu?Cemiyet içerisinde bu adamı böyle şey bırakmak olur mu? Vahşet sizin haliniz. Bir hapishaneye atarsın.Vahşet sizin haliniz. Bir hapishaneye atarsın. Hiç olmazsa orada biraz terbiye olur, kurtulur.Hiç olmazsa orada biraz terbiye olur, kurtulur. Halbuki zamanlar çok âlâ gösteriyor ki hapishaneler hiç bunları terbiye etmemiş.Halbuki zamanlar çok âlâ gösteriyor ki hapishaneler hiç bunları terbiye etmemiş. Şimdiki hapishaneler adeta bir misafirhane gibi. Adam orayaŞimdiki hapishaneler adeta bir misafirhane gibi. Adam oraya istiyor ki oraya gireyim ki ekmek yemekte çıksın, rahat edeyim orda, yerim yurdum nasıl olsa yok,istiyor ki oraya gireyim ki ekmek yemekte çıksın, rahat edeyim orda, yerim yurdum nasıl olsa yok, köprü altında yatacağıma orada yatarım diyor.köprü altında yatacağıma orada yatarım diyor. Onun için bi bahane hırsızlık yapayım diyor.Onun için bi bahane hırsızlık yapayım diyor. Bir hırsızı dinledim profesörleri hapishanededir diyorlar.

Bir hırsızı dinledim profesörleri hapishanededir diyorlar.
Hırsızların profesörleri hapishanede o giden ufak hırsızlaraHırsızların profesörleri hapishanede o giden ufak hırsızlara onlar orada merkep çalmış diyor. Onu ayıplarlar. Tüh.onlar orada merkep çalmış diyor. Onu ayıplarlar. Tüh. Bir merkep çaldın da buraya geldin. Hiç merkep çalınır da buraya gelinir mi?Bir merkep çaldın da buraya geldin. Hiç merkep çalınır da buraya gelinir mi? Buraya geleceksen banka soy bilmem ne soy, bir defa soy,Buraya geleceksen banka soy bilmem ne soy, bir defa soy, ömrün boyunca sen de yaşa çoluğun çocuğun da yaşasın.ömrün boyunca sen de yaşa çoluğun çocuğun da yaşasın. Orda öğretirler bunların yolunu onlara diyor. Orda öğretirler bunların yolunu onlara diyor. Ordan çıktı mıydı artık ufak şeylere tenezzül etmez.Ordan çıktı mıydı artık ufak şeylere tenezzül etmez. Büyüklerini yapmaya çalışır.Büyüklerini yapmaya çalışır. E girecek altı aydan bir seneden ne olur ki.E girecek altı aydan bir seneden ne olur ki. Yine yapacak yine çıkacak. Hiç olmazsa rahat bir yeri var orada.Yine yapacak yine çıkacak. Hiç olmazsa rahat bir yeri var orada. Ama el kesilirse, herkes onu bilecek ki bu hırsızlık yapmış eli kesilmiş,Ama el kesilirse, herkes onu bilecek ki bu hırsızlık yapmış eli kesilmiş, ondan kendisini sakındırır. O adamın eli yok ki çalabilsin.ondan kendisini sakındırır. O adamın eli yok ki çalabilsin. Dün yine dinledim. Usta bir yankesici varmış,

Dün yine dinledim. Usta bir yankesici varmış,
arabada giderken, birisine bir toslamış, 6000 lirası varmış cebinden almış onun.arabada giderken, birisine bir toslamış, 6000 lirası varmış cebinden almış onun. Ama iki arkadaşı varmış onun, arkada çalarken görmüşler,Ama iki arkadaşı varmış onun, arkada çalarken görmüşler, kuvvetli adamlarmış da. Yakalamışlar adamı. Altı ay hapis.kuvvetli adamlarmış da. Yakalamışlar adamı. Altı ay hapis. Altı ay hapis o adam için ağır bir şey değil işte ne olacak?Altı ay hapis o adam için ağır bir şey değil işte ne olacak? Çıkınca yine yapacak onu. Sanatı çünkü. Allah muhafaza etsin.Çıkınca yine yapacak onu. Sanatı çünkü. Allah muhafaza etsin. Ama eli kesilirse ne yapsın sonra? Ne ile yapacak hırsızlığı? Eli kalmayacak.

Ama eli kesilirse ne yapsın sonra? Ne ile yapacak hırsızlığı? Eli kalmayacak.
Diğerine de ibret olur. Ooo elini kesiyorlar ya.Diğerine de ibret olur. Ooo elini kesiyorlar ya. Biliyorsunuz Arabistan bir vakit idaremizde uzun yıllar bulundu.

Biliyorsunuz Arabistan bir vakit idaremizde uzun yıllar bulundu.
Hacılarımızın çoğu yolda keserler, öldürürler parasını almak için,Hacılarımızın çoğu yolda keserler, öldürürler parasını almak için, vahşi orada kabileler çok.vahşi orada kabileler çok. Soyarlar hacıyı, parasını alırlar, en nihayet zavallıyı da öldürürler orada.Soyarlar hacıyı, parasını alırlar, en nihayet zavallıyı da öldürürler orada. Hacı gelmez oraya. Ne oldu? Haramiler var.Hacı gelmez oraya. Ne oldu? Haramiler var. Fakat bu idareci onların eline geçti, Suud diyorlar şimdi.Fakat bu idareci onların eline geçti, Suud diyorlar şimdi. Elini kesiveriyor adamın.Elini kesiveriyor adamın. Şimdi parayı al, başına koy, çölde yalnız başına git diyorlar.Şimdi parayı al, başına koy, çölde yalnız başına git diyorlar. Neden? Korku var herkeste. El kesiliyor, ayak kesiliyor.

Neden? Korku var herkeste. El kesiliyor, ayak kesiliyor.
E sonra? Hayat gidiyor demek ortada. Bu işi yapacak hali kalmıyor.E sonra? Hayat gidiyor demek ortada. Bu işi yapacak hali kalmıyor. Onun için burda Cenâb-ı Hakk’ın emrinden almış peygamber bunu.Onun için burda Cenâb-ı Hakk’ın emrinden almış peygamber bunu. Ve’s-sâriku ve’s-sârikatu fakta’û eydiyehumâ.

Ve’s-sâriku ve’s-sârikatu fakta’û eydiyehumâ.
Cenâb-ı Hakk’ın emri. O emrine göre Peygamber Efendimiz de diyor ki: Tükta’u yedü’s-sârik.

Cenâb-ı Hakk’ın emri. O emrine göre Peygamber Efendimiz de diyor ki: Tükta’u yedü’s-sârik.
Sârık’ın eli kesilir. Şimdi bir kişinin elini keseceğiz.Sârık’ın eli kesilir. Şimdi bir kişinin elini keseceğiz. Bir memlekette farz edin ki bin kişi, on bin kişi var.Bir memlekette farz edin ki bin kişi, on bin kişi var. On bin kişi rahat edecek.On bin kişi rahat edecek. On bin kişinin rahatı için bir adamı feda etmek çok değil yani.On bin kişinin rahatı için bir adamı feda etmek çok değil yani. Ama o adam durdukça o on bin kişi rahatsız, kapıyı kapayacak,Ama o adam durdukça o on bin kişi rahatsız, kapıyı kapayacak, kilit takacak, kapısının arkasına dayak koyacak falan.kilit takacak, kapısının arkasına dayak koyacak falan. Gece uykusu kaçacak, bir tıkırtı olsa acaba hırsız mı geldi diyerekten.Gece uykusu kaçacak, bir tıkırtı olsa acaba hırsız mı geldi diyerekten. Ama kesilince herkes rahat. Ama kesilince herkes rahat. Üç tanesini, beş tanesini kesersin, ondan sonra ooo elini kesiyorlarmış yav,Üç tanesini, beş tanesini kesersin, ondan sonra ooo elini kesiyorlarmış yav, hakikaten kesiyorlarmış. O zaman herkes ekmek parasının yoluna bakar.hakikaten kesiyorlarmış. O zaman herkes ekmek parasının yoluna bakar. Yani bu insanlar bilgisizliklerinden, iş göremezliklerinden,Yani bu insanlar bilgisizliklerinden, iş göremezliklerinden, cahilliklerinden de değil ha, hepsi şeytan gibi adamlardır.cahilliklerinden de değil ha, hepsi şeytan gibi adamlardır. Adamı okuturlar yani. Fakat sanat edinmiş bu işi. Kolay.Adamı okuturlar yani. Fakat sanat edinmiş bu işi. Kolay. Böyle bir iki kişinin canını yaktı mıydı bir iki ay geçinir belki.Böyle bir iki kişinin canını yaktı mıydı bir iki ay geçinir belki. Onun için elini kesmekten başka çare yoktur bunların.Onun için elini kesmekten başka çare yoktur bunların. Hapishanelerde yatar kalkar yine yapar.Hapishanelerde yatar kalkar yine yapar. İşte bugün şey olsun mesela af olsun, çıksınlar, yine üç gün sonra hepsi hapishanede.İşte bugün şey olsun mesela af olsun, çıksınlar, yine üç gün sonra hepsi hapishanede. Niçin? Sanat.Niçin? Sanat. Onun için Allah’ın dediği, peygamberin dediğinden şaşma.

Onun için Allah’ın dediği, peygamberin dediğinden şaşma.
Revâihu Abdürrezzâk, İbn Ebû Şeybe, Buhârî, Müslim, Dâvûd,Revâihu Abdürrezzâk, İbn Ebû Şeybe, Buhârî, Müslim, Dâvûd, Nesaî, Hz. Âişe validemizden.Nesaî, Hz. Âişe validemizden. Tekarrebû ila’llâhi bibuğzi ehli’l-me’âsî,

Tekarrebû ila’llâhi bibuğzi ehli’l-me’âsî,
Asıl zor yere geldik.

Asıl zor yere geldik.
Tekarrabû ilallâhi, ey utlubû rıdâallah. “Allah'ın rızasını isteyiniz.”

Tekarrabû ilallâhi, ey utlubû rıdâallah. “Allah'ın rızasını isteyiniz.”
Nasıl?

Nasıl?
Bibu’dı ehli’l-me’âsî. “Ehl-i maâsîyi sevmemek,

Bibu’dı ehli’l-me’âsî. “Ehl-i maâsîyi sevmemek,
onlara buğz etmek suretiyle Allah'ın rızasını kazanmaya çalışın.”onlara buğz etmek suretiyle Allah'ın rızasını kazanmaya çalışın.” Şimdi ramazan, sohbetimizi

Şimdi ramazan, sohbetimizi
Maâsiyi nasıl tanıyacağız?Maâsiyi nasıl tanıyacağız? Allah'ın emrini tanımayan, Peygamber’in emrini tanımayan,

Allah'ın emrini tanımayan, Peygamber’in emrini tanımayan,
onlara muhalif işleri işleyenlerin hepsi ehl-i maâsîdir.onlara muhalif işleri işleyenlerin hepsi ehl-i maâsîdir. Mesela namaz kılmıyor, orucu da tutmuyor, zekâtını da vermiyor,Mesela namaz kılmıyor, orucu da tutmuyor, zekâtını da vermiyor, hacca gidecekken ona da gitmiyor.hacca gidecekken ona da gitmiyor. Buna mukabil içki içiyor, kumar oynuyor, zina yapıyor ve emsali.Buna mukabil içki içiyor, kumar oynuyor, zina yapıyor ve emsali. Bu günahları işleyen insanlara ehl-i maâsî diyorlar,Bu günahları işleyen insanlara ehl-i maâsî diyorlar, yani ehl-i isyan sahipleri. Bu isyan sahiplerineyani ehl-i isyan sahipleri. Bu isyan sahiplerine Cenâb-ı Allah'ın da var, Peygamberimizin de burada işte bize.Cenâb-ı Allah'ın da var, Peygamberimizin de burada işte bize. Bunlara karşı siz buğz etmek suretiyle Allah'a kurbiyeti kazanırsınız.Bunlara karşı siz buğz etmek suretiyle Allah'a kurbiyeti kazanırsınız. Bunun şerhine bakıyordum da orada diyor ki:

Bunun şerhine bakıyordum da orada diyor ki:
“Yer ehlinin ibadetini yapsa, gök ehlinin de ibadetini yapsa“Yer ehlinin ibadetini yapsa, gök ehlinin de ibadetini yapsa yani başını secdeden kaldırmasan bütün gün oruçlu da olsanyani başını secdeden kaldırmasan bütün gün oruçlu da olsan ehl-i maâsî ile oldukça hiçbir kıymetin yoktur.”ehl-i maâsî ile oldukça hiçbir kıymetin yoktur.” Ehl-i maâsîye buğz edemiyorsun ve onlarla sohbet hâlindesin, dostluk hâlindesin,

Ehl-i maâsîye buğz edemiyorsun ve onlarla sohbet hâlindesin, dostluk hâlindesin,
senin bu ibadetlerinin hiç kıymeti yoktur. senin bu ibadetlerinin hiç kıymeti yoktur. Onun için ehl-i maâsîden uzaklaşmak gerekir.Onun için ehl-i maâsîden uzaklaşmak gerekir. Bir dost vardır ki ekmeğe ihtiyacın gibi ona ihtiyacın vardır.

Bir dost vardır ki ekmeğe ihtiyacın gibi ona ihtiyacın vardır.
O dostu tutacaksın ama ekmeğe ihtiyacın nasıldır? Günde iki defa üç defa yiyeceksin,O dostu tutacaksın ama ekmeğe ihtiyacın nasıldır? Günde iki defa üç defa yiyeceksin, o kadar öyle bir dosta ihtiyacın var. o kadar öyle bir dosta ihtiyacın var. İkinci, ilaca ihtiyacın kadar bir dosta ihtiyacı olan.

İkinci, ilaca ihtiyacın kadar bir dosta ihtiyacı olan.
Nasıl ki ilaç, nadiren hasta olursun o hastalıklara karşı bir ilaç almak mecburiyetindesindir.Nasıl ki ilaç, nadiren hasta olursun o hastalıklara karşı bir ilaç almak mecburiyetindesindir. O ikinci dost da böyle nadiren ona ihtiyacın olacak.O ikinci dost da böyle nadiren ona ihtiyacın olacak. Her zaman değil, nadiren, başın sıkıldığı vakitte. Her zaman değil, nadiren, başın sıkıldığı vakitte. Diğer bir ahbap daha var ki zehir gibidir,

Diğer bir ahbap daha var ki zehir gibidir,
onunla hiç dostluk yapmayacaksın.onunla hiç dostluk yapmayacaksın. O zehir gibi olan insan bu ehl-i maâsîdir işte.O zehir gibi olan insan bu ehl-i maâsîdir işte. Ehl-i maâsî ile dostluk yaptığın vakitte zehirle olan ilgin gibidir.Ehl-i maâsî ile dostluk yaptığın vakitte zehirle olan ilgin gibidir. Ne kadar azda olsa zehir zehirler seni.Ne kadar azda olsa zehir zehirler seni. Onun için ehl-i maâsîden mümkün mertebe uzak kalmanın çaresine bakmak lazım.Onun için ehl-i maâsîden mümkün mertebe uzak kalmanın çaresine bakmak lazım. Bu ehl-i maâsî ile ilgili yine bir hadiseyi anlatayım.

Bu ehl-i maâsî ile ilgili yine bir hadiseyi anlatayım.
Ramazan bu ya, iki tane genç çocuk gelmişler caminin çeşmesinin önünde

Ramazan bu ya, iki tane genç çocuk gelmişler caminin çeşmesinin önünde
su içiyorlar. Çeşmeyi de açık bırakmışlar gitmişler.su içiyorlar. Çeşmeyi de açık bırakmışlar gitmişler. Oradan bir ihtiyar demiş ki:Oradan bir ihtiyar demiş ki: “Ya evladım! Ramazan bu, olur mu böyle? Bir de alay ediyorlar onunla.

“Ya evladım! Ramazan bu, olur mu böyle? Bir de alay ediyorlar onunla.
Şimdi bu, bu memleketin Müslüman evlâdı bu.Şimdi bu, bu memleketin Müslüman evlâdı bu. Müslüman evlâdı, başkasının evlâdı değil. Müslüman evlâdı, başkasının evlâdı değil. Babası da Müslümandır anası da MüslümandırBabası da Müslümandır anası da Müslümandır çünkü bu mahallede Hristiyan yoktur.çünkü bu mahallede Hristiyan yoktur. Öteki taraflarda olsa belki yabancıdır diyeceğiz amaÖteki taraflarda olsa belki yabancıdır diyeceğiz ama bu mıntıkada Hristiyan bulunmaz.bu mıntıkada Hristiyan bulunmaz. Bulunmadığı için Müslüman çocuğudur,Bulunmadığı için Müslüman çocuğudur, fakat terbiyeyi alamamış ne yapalım.fakat terbiyeyi alamamış ne yapalım. Hocasından alamıyorsa, anasının babasının bunaHocasından alamıyorsa, anasının babasının buna söylemesi lazım iken onu da söylememişlersöylemesi lazım iken onu da söylememişler yahut onların alma kabiliyeti yok.yahut onların alma kabiliyeti yok. Biz biliyoruz da bilmem sizde bilir misiniz?

Biz biliyoruz da bilmem sizde bilir misiniz?
Bizim zamanımızda memleketimizde Hristiyanlar vardı.Bizim zamanımızda memleketimizde Hristiyanlar vardı. O Hristiyanlar ramazan gününde bizim yanımızda yemekO Hristiyanlar ramazan gününde bizim yanımızda yemek yemekten utanırlar, sıkılırlar, saklı olarak yerlerdi.yemekten utanırlar, sıkılırlar, saklı olarak yerlerdi. Ve bu kitaplara kadar da geçmiştir kiVe bu kitaplara kadar da geçmiştir ki eskiden bizim memleketimizde yaşayan Hristiyanlar ramazanda,eskiden bizim memleketimizde yaşayan Hristiyanlar ramazanda, “Müslümanların ramazanı vardır.” diyerekten hürmeten“Müslümanların ramazanı vardır.” diyerekten hürmeten yiyeceklerini saklı yemek suretiyle çocuklarına da tembih ederlermiş:yiyeceklerini saklı yemek suretiyle çocuklarına da tembih ederlermiş: “Oğlum bak ramazan girdi, bu ayda Müslümanların orucu vardır.

“Oğlum bak ramazan girdi, bu ayda Müslümanların orucu vardır.
Sakın ha onların yanında yemeyiniz, içmeyiniz!” diyeSakın ha onların yanında yemeyiniz, içmeyiniz!” diye o Hristiyanlar da çocuklarına terbiye, nasihat verirlerkeno Hristiyanlar da çocuklarına terbiye, nasihat verirlerken bugün bizim çocuklarımızın hali maalesef çok acı!bugün bizim çocuklarımızın hali maalesef çok acı! Ehl-i maâsî dediğimiz bunlara biz hürmet gösterirsek,

Ehl-i maâsî dediğimiz bunlara biz hürmet gösterirsek,
efendim saygı gösterirsek bunlar isyanlarını mütemadiyen arttırırlar.efendim saygı gösterirsek bunlar isyanlarını mütemadiyen arttırırlar. Onların isyanlarını önlemek için elimizde sopamız yokOnların isyanlarını önlemek için elimizde sopamız yok başka kuvvetimiz de yok, dövemeyiz, vuramayız, sövemeyiz.başka kuvvetimiz de yok, dövemeyiz, vuramayız, sövemeyiz. Hiç olmazsa bu içimizden,Hiç olmazsa bu içimizden, “Yâ Rabbi! Ben bunun yaptığı bu hareketi sevmiyorum.“Yâ Rabbi! Ben bunun yaptığı bu hareketi sevmiyorum. Bu senin rızana muhalif. Ben bunu sevmediğimi sana bildiriyorum işte.”Bu senin rızana muhalif. Ben bunu sevmediğimi sana bildiriyorum işte.” diyerekten ona hiç olmazsa içinden bir buğz edeceksin kidiyerekten ona hiç olmazsa içinden bir buğz edeceksin ki bu imanın en zayıfıymış. En zayıf iman sahibi bunu yapacak. bu imanın en zayıfıymış. En zayıf iman sahibi bunu yapacak. Bunu da yapamazsa artık bırak onun halini.Bunu da yapamazsa artık bırak onun halini. Onun için;

Onun için;
Tekarrebû ila’llâhi bi’buğzi ehli’l-ma’âsî.

Tekarrebû ila’llâhi bi’buğzi ehli’l-ma’âsî.
“Ehl-i maâsîye karşı buğz etmek suretiyle“Ehl-i maâsîye karşı buğz etmek suretiyle Allahu Teâlâ’nın rızasını talep ediniz.Allahu Teâlâ’nın rızasını talep ediniz. ” Ve elkûhüm. “ O, Ehl-i maâsîye siz mülaki olduğunuz, karşı geldiğiniz vakitte.”” Ve elkûhüm. “ O, Ehl-i maâsîye siz mülaki olduğunuz, karşı geldiğiniz vakitte.” Bi-vücûhin mükfehirratin. Bi-vücûhin mükfehirratin. “Abûs, asık bir suratla onların karşısına çıkın.”“Abûs, asık bir suratla onların karşısına çıkın.” Güler yüzle değil. Güler yüzle değil asık bir yüzle. Abûs diyorlar ya.Güler yüzle değil. Güler yüzle değil asık bir yüzle. Abûs diyorlar ya. Ve’ltemisû. “İsteyiniz.” Rıda’llâhi.

Ve’ltemisû. “İsteyiniz.” Rıda’llâhi.
“Allahu Teâlâ’nın rızasını isteyiniz.”“Allahu Teâlâ’nın rızasını isteyiniz.” Bi-sehatihim.Bi-sehatihim. “O ehl-i maâsîye kızgınlığınız, dargınlığınız, küslüğünüz dolayısıyla“O ehl-i maâsîye kızgınlığınız, dargınlığınız, küslüğünüz dolayısıyla Allahu Teâlâ’nın da rızasını isteyiniz.”Allahu Teâlâ’nın da rızasını isteyiniz.” Ve tekarrebû ila’llâhi. “Allah'a yakın olunuz.” Bi’t-tebâudi minhüm.Ve tekarrebû ila’llâhi. “Allah'a yakın olunuz.” Bi’t-tebâudi minhüm. “Bunlardan uzak olmak şartıyla.”“Bunlardan uzak olmak şartıyla.” Ehl-i maâsîden uzak olmak şartıyla Allah'ın rızasını isteyiniz.Ehl-i maâsîden uzak olmak şartıyla Allah'ın rızasını isteyiniz. Onlardan uzaklığınızı Cenâb-ı Hakk’a belirtip;Onlardan uzaklığınızı Cenâb-ı Hakk’a belirtip; “Yâ Rabbi! Bunlar senin yolunda değil.”“Yâ Rabbi! Bunlar senin yolunda değil.” Çünkü insan kiminle konuşur, görüşürse onun huyu, ahlâkı o görüştüğü adama geçer.Çünkü insan kiminle konuşur, görüşürse onun huyu, ahlâkı o görüştüğü adama geçer. Sârî diyorlar ya.Sârî diyorlar ya. Sârî hastalıklar nasıl sârî, ahlaklar da böyle sârîdir. Sârî hastalıklar nasıl sârî, ahlaklar da böyle sârîdir. İyi insanlarla görüştüğümüz takdirde bize iyilik gelir,İyi insanlarla görüştüğümüz takdirde bize iyilik gelir, kötü insanlarla görüştüğümüz takdirde kötü insanlarla görüştüğümüz takdirde biz de bakarsınız o kötülüğün arasına düşüvermişizdir. Tıpkı hastalık gibi. biz de bakarsınız o kötülüğün arasına düşüvermişizdir. Tıpkı hastalık gibi. Onun için onlardan mümkün mertebe uzak kalmayıOnun için onlardan mümkün mertebe uzak kalmayı kendi menfaatimiz iktizasında Cenâb-ı Hakk’ın Cenâb-ı Peygamberin tavsiyeleri.kendi menfaatimiz iktizasında Cenâb-ı Hakk’ın Cenâb-ı Peygamberin tavsiyeleri. Hazreti İbn Mes’ûd’dan.

Hazreti İbn Mes’ûd’dan.
Bakınız yine:

Bakınız yine:
Tak’udu melâiketün alâ ebvâbi’l-mescidi. Ale’l-melâiketi var, alâ melâiketin de var.

Tak’udu melâiketün alâ ebvâbi’l-mescidi. Ale’l-melâiketi var, alâ melâiketin de var.
“Melekler mescidin kapısında otururlar.“Melekler mescidin kapısında otururlar. ” Yevme’l-cumu’ati. “Cuma günleri.”” Yevme’l-cumu’ati. “Cuma günleri.” Her gün vardır ama cuma günleri hususi bir dâvet-i umumiye var.Her gün vardır ama cuma günleri hususi bir dâvet-i umumiye var. Hususi surette camilerin kapısında otururlar.Hususi surette camilerin kapısında otururlar. Yektübûne mecîe’n-nâsi. “Vazifeleri girenleri yazmak.” Ne bilecek beni?

Yektübûne mecîe’n-nâsi. “Vazifeleri girenleri yazmak.” Ne bilecek beni?
Onların ellerinde güzel şeyler var hepimizi güzel bilirler.

Onların ellerinde güzel şeyler var hepimizi güzel bilirler.
Onlar hepimizi güzel bilirler.Onlar hepimizi güzel bilirler. Çünkü her gün bizimle de ünsiyetleri vardır. Bilirler;Çünkü her gün bizimle de ünsiyetleri vardır. Bilirler; “Ahmet şu saatte geldi, Mehmet şu saatte geldi.” diyerekten“Ahmet şu saatte geldi, Mehmet şu saatte geldi.” diyerekten defterlerine birer birer geçirirler.defterlerine birer birer geçirirler. Hatta yahruce’l-imâmü.

Hatta yahruce’l-imâmü.
“İmam hutbe yerine çıkıncaya kadar her gireni böyle yazarlar.”“İmam hutbe yerine çıkıncaya kadar her gireni böyle yazarlar.” Feizâ harace’l-imâmü.Feizâ harace’l-imâmü. “İmam hutbe yerine çıktı mıydı.” Tuviyeti’s-suhufu.“İmam hutbe yerine çıktı mıydı.” Tuviyeti’s-suhufu. “Bu kitaplarını, defterlerini kaparlar.”“Bu kitaplarını, defterlerini kaparlar.” Ondan sonra gelenler artık defter harici, yazı harici.Ondan sonra gelenler artık defter harici, yazı harici. Ve rufi’ati’l-aklâmü. “Kalemlerini de kaldırırlar.”

Ve rufi’ati’l-aklâmü. “Kalemlerini de kaldırırlar.”
Defterlerini kaparlar, kalemlerinide kaldırırlar.Defterlerini kaparlar, kalemlerinide kaldırırlar. Fetekûlü’l-melâiketü.

Fetekûlü’l-melâiketü.
“Bu melekler diyorlar ki.” Allâhümme in kâne marîzan feşfihi.“Bu melekler diyorlar ki.” Allâhümme in kâne marîzan feşfihi. “Bu gelemeyen şu şu eğer hastaysa ona şifa ver.”“Bu gelemeyen şu şu eğer hastaysa ona şifa ver.” Ve in kâne dâllen. “Eğer dâl, ise.” Fehdihi. “Ona hidayet eyle yâ Rabbi!”

Ve in kâne dâllen. “Eğer dâl, ise.” Fehdihi. “Ona hidayet eyle yâ Rabbi!”
Ve in kâne âilen. “Eğer fakirliğinden dolayı gelemediyse.”

Ve in kâne âilen. “Eğer fakirliğinden dolayı gelemediyse.”
Feağnihi. “Onu zengin eyle gelsin camiye yâ Rabbi!”Feağnihi. “Onu zengin eyle gelsin camiye yâ Rabbi!” Hazreti İbn Amr’dan.

Hazreti İbn Amr’dan.
Onun için ilk giren, camiye ilk giren bir deve kurban etmiş sevabı alıyor.

Onun için ilk giren, camiye ilk giren bir deve kurban etmiş sevabı alıyor.
İkinci giren sığır hayvanı kesmiş sevabı alıyor.İkinci giren sığır hayvanı kesmiş sevabı alıyor. Üçüncü gelen koyun kesmiş sevabı alıyor.Üçüncü gelen koyun kesmiş sevabı alıyor. Dördüncü gelen tavuk kesmiş sevabı alıyor.Dördüncü gelen tavuk kesmiş sevabı alıyor. Geriye kalanları en nihayet yumurtaya düşüyor iş.Geriye kalanları en nihayet yumurtaya düşüyor iş. Ondan sonrakiler artık demek ona göre.Ondan sonrakiler artık demek ona göre. Onun içindir ki eski zamandaki Müslümanlar sabah namazından sonra,

Onun içindir ki eski zamandaki Müslümanlar sabah namazından sonra,
cuma namazına geç kalmayalım, sonraki gelenlerin arasına girmeyelim diyerekten camiden çıkmazlarmış.cuma namazına geç kalmayalım, sonraki gelenlerin arasına girmeyelim diyerekten camiden çıkmazlarmış. Sabah namazından sonra cumayı bekleyinceye kadar camide otururlarmış.Sabah namazından sonra cumayı bekleyinceye kadar camide otururlarmış. Hatta bizim Cami-i Kebir’de rivayet ederler, dağlardan fenerlerle gelirlermiş,Hatta bizim Cami-i Kebir’de rivayet ederler, dağlardan fenerlerle gelirlermiş, erken vakitte camiye girelim de cumanın faziletini erken vakitte camiye girelim de cumanın faziletini herkesten önce biz kapalım diyerekten.herkesten önce biz kapalım diyerekten. Yani eskiden Müslümanlar arasında ibadete heves bakımından böyle yarış varmış.Yani eskiden Müslümanlar arasında ibadete heves bakımından böyle yarış varmış. Şimdi “Ezan okunsun da bakayım.” diyor. Ezan okunuyor,Şimdi “Ezan okunsun da bakayım.” diyor. Ezan okunuyor, eh azıcık daha şunu da yapayım bunu da yapayım derken,eh azıcık daha şunu da yapayım bunu da yapayım derken, eh imam hutbeden ininceye kadar, işte iki rekât değil mi ya,eh imam hutbeden ininceye kadar, işte iki rekât değil mi ya, yetişirim kılarım diyerekten dışarda bir yerde kılıveriyor.yetişirim kılarım diyerekten dışarda bir yerde kılıveriyor. E olur, oldu borcunu kurtardı ama matlup olmadı, matlup olan ele geçmedi.E olur, oldu borcunu kurtardı ama matlup olmadı, matlup olan ele geçmedi. Onun için cuma günü mümkünse erken saatte,Onun için cuma günü mümkünse erken saatte, geceden mi yıkanacaksın sabahleyin mi yıkanacaksın,geceden mi yıkanacaksın sabahleyin mi yıkanacaksın, yıkanıp güzel gusül abdestini alır, temiz elbisesini, cumalık elbisesini giyer.yıkanıp güzel gusül abdestini alır, temiz elbisesini, cumalık elbisesini giyer. Kokulanır. Gelir camisine, okumak biliyorsa Kur’an’ını okur,Kokulanır. Gelir camisine, okumak biliyorsa Kur’an’ını okur, okuyorlarsa dinler. Vaaz varsa onu dinler.okuyorlarsa dinler. Vaaz varsa onu dinler. Yoksa kendi bildikleri Allah, lâ ilâhe illallah,Yoksa kendi bildikleri Allah, lâ ilâhe illallah, başka ne biliyorsa onları söylemek suretiyle vakti doldurur.başka ne biliyorsa onları söylemek suretiyle vakti doldurur. Ve defterine de dolu olarak çıkar sonra camiden.Ve defterine de dolu olarak çıkar sonra camiden. Onun için bir Müslümanın üç kat esvabı olmalı derler.

Onun için bir Müslümanın üç kat esvabı olmalı derler.
Bir bayramlık, bir cumalık, bir de yevmiye, günlük esvabı.Bir bayramlık, bir cumalık, bir de yevmiye, günlük esvabı. Ama öyle mesela kasap dükkandaki esvabınlaAma öyle mesela kasap dükkandaki esvabınla hemen önüne bir peştamal giyip camiye gelse namazı olur amahemen önüne bir peştamal giyip camiye gelse namazı olur ama öyle makbul bir namaz değil o.öyle makbul bir namaz değil o. Herhalde namaza layık bir kisve ile namaza gelmesi lazım.Herhalde namaza layık bir kisve ile namaza gelmesi lazım. Büyüklerinin önüne öyle çıkabilir misin? Çıkamazsın. Öyleyse Allah'ın huzurunaBüyüklerinin önüne öyle çıkabilir misin? Çıkamazsın. Öyleyse Allah'ın huzuruna öyle çıkmak ayıp olur.öyle çıkmak ayıp olur. Tekûlûne: “Ashâb-ı kirâm, onlar öyle diyorlar.

Tekûlûne: “Ashâb-ı kirâm, onlar öyle diyorlar.
Ümmet-i Muhammed de öyle demesi lazım.” Allâhümme.Ümmet-i Muhammed de öyle demesi lazım.” Allâhümme. “Ey Allahım!” İnnâ nes’elüke. Biz senden isteriz.” Bimâ seeleke.“Ey Allahım!” İnnâ nes’elüke. Biz senden isteriz.” Bimâ seeleke. “Şu şeyi ki.” Bihî Muhammedün abdüke ve resûlüke.“Şu şeyi ki.” Bihî Muhammedün abdüke ve resûlüke. “Onu senden, habibin Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem istedi.“Onu senden, habibin Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem istedi. Biz o habibin Muhammed Mustafa’nın istediğini biz de isteriz yâ Rabbi!”Biz o habibin Muhammed Mustafa’nın istediğini biz de isteriz yâ Rabbi!” Ve nesteîzüke bime’ste’âzeke minhü Muhammedün abdüke ve resûlüke.Ve nesteîzüke bime’ste’âzeke minhü Muhammedün abdüke ve resûlüke. “Yine senin abdin ve Resûlün olan Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem“Yine senin abdin ve Resûlün olan Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem nelerden sana sığındıysa, nelerden istiâze ettiyse,nelerden sana sığındıysa, nelerden istiâze ettiyse, bizler de sana onların hepsinden istiâze ettik, istiâze ederiz.”bizler de sana onların hepsinden istiâze ettik, istiâze ederiz.” Çünkü biz istiâze edeceğimiz şeylerin hepsini bilmeyiz ki.Çünkü biz istiâze edeceğimiz şeylerin hepsini bilmeyiz ki. Onları Peygamber bilir. O demiştir, o ne dediyse biz de onları deriz.Onları Peygamber bilir. O demiştir, o ne dediyse biz de onları deriz. İşte o kadar, kestirme.İşte o kadar, kestirme. Teksürü’s-savâiku inde’ktirâbi’s-sâ’ati.

Teksürü’s-savâiku inde’ktirâbi’s-sâ’ati.
“Kıyamet alâmetlerinden birisi de kıyamet yaklaştığı vakitte“Kıyamet alâmetlerinden birisi de kıyamet yaklaştığı vakitte bu şimşek çakması, bârika denilen şimşek çakmaları, şimşek düşmeleri çok olacakmış.”bu şimşek çakması, bârika denilen şimşek çakmaları, şimşek düşmeleri çok olacakmış.” Hattâ ye’tiye’r-raculü’l-kavme. Hattâ ye’tiye’r-raculü’l-kavme. “Hatta o kadar ki adam dışarıdan geliyor.”“Hatta o kadar ki adam dışarıdan geliyor.” Feyekûlü: men sa’ika fîkümü’l-ğadâte.Feyekûlü: men sa’ika fîkümü’l-ğadâte. “Diyecek ki, ‘Sizde bugün kimler vuruldu, kimleri şimşek çarptı?’ soruyor.“Diyecek ki, ‘Sizde bugün kimler vuruldu, kimleri şimşek çarptı?’ soruyor. Feyekûlûne: Sa’ika fülânün ve fülânün ve fülânün.Feyekûlûne: Sa’ika fülânün ve fülânün ve fülânün. “Sayıyorlar işte, filan filan filan şimşek çaktı öldüler, şöyle oldular böyle oldular.”“Sayıyorlar işte, filan filan filan şimşek çaktı öldüler, şöyle oldular böyle oldular.” Kıyamete yakın bu çok olacakmış.

Kıyamete yakın bu çok olacakmış.
Allah muhafaza etsin.

Allah muhafaza etsin.
Temâmü’l-birri. “İyiliklerin en tamamı.” En-ta’mele fi’s-sırri.

Temâmü’l-birri. “İyiliklerin en tamamı.” En-ta’mele fi’s-sırri.
“Senin gizliyken işlemendir.” Amele’l-alâniyeti.“Senin gizliyken işlemendir.” Amele’l-alâniyeti. “Âlemin arasında yaptığını gizli de yapabilmendir.”“Âlemin arasında yaptığını gizli de yapabilmendir.” Geceleri mesela kimse yok, herkes uykuda.

Geceleri mesela kimse yok, herkes uykuda.
Sen gece ne yapacaksın, ibadet mi yapacaksın ne edeceksin.Sen gece ne yapacaksın, ibadet mi yapacaksın ne edeceksin. Bu gündüzün yaptığını gece de yapabilir misin? İşte bu sende iyiliklerin, nimetin tamamı olur.Bu gündüzün yaptığını gece de yapabilir misin? İşte bu sende iyiliklerin, nimetin tamamı olur. Tamamı nimet de ancak cennete girmekle tamam olur.Tamamı nimet de ancak cennete girmekle tamam olur. Bunlar da cennete girmeye vesile olur inşallah.Bunlar da cennete girmeye vesile olur inşallah. Temâmü’r-ribâti. Ribat, malum hudut bekçileri, nöbetçilik,

Temâmü’r-ribâti. Ribat, malum hudut bekçileri, nöbetçilik,
hudut başında askerin nöbetçiliği.hudut başında askerin nöbetçiliği. Hudutta askerin yani düşmanın karşısında askerin nöbet beklemesi.Hudutta askerin yani düşmanın karşısında askerin nöbet beklemesi. Buna ribat diyorlar. Bu iki kısım oluyor: Bir düşman dışta var, Buna ribat diyorlar. Bu iki kısım oluyor: Bir düşman dışta var, bir düşman da içte var.bir düşman da içte var. Demin dediğim gibi şeytanla nefis baş düşman,Demin dediğim gibi şeytanla nefis baş düşman, hiç bizim yanımızdan ayrılmaz ve bizim fırsatımızı gözler dururlar.hiç bizim yanımızdan ayrılmaz ve bizim fırsatımızı gözler dururlar. “Şunu bir şu yoldan çıkarabilsem!” diyerekten.“Şunu bir şu yoldan çıkarabilsem!” diyerekten. Bütün gayesi de bizi Allah'tan uzak edebilmek, cehenneme sokabilmektir.Bütün gayesi de bizi Allah'tan uzak edebilmek, cehenneme sokabilmektir. O şeytanla nefsin gayesi bu. Onun içinO şeytanla nefsin gayesi bu. Onun için uğraşırlar, ölünceye kadar uğraşırlar, ellerinden bırakmazlar.uğraşırlar, ölünceye kadar uğraşırlar, ellerinden bırakmazlar. Haa demin o “kadına bakmak” dedim ya, aklıma bak ne geldi.

Haa demin o “kadına bakmak” dedim ya, aklıma bak ne geldi.
Âbidin birisi çekilmiş şehirden dışarıya bir yere, ibadetle meşgul.

Âbidin birisi çekilmiş şehirden dışarıya bir yere, ibadetle meşgul.
Allah’a takarrüb de etmiş, nefesi çok keskin, kime okursa şifa oluyor.Allah’a takarrüb de etmiş, nefesi çok keskin, kime okursa şifa oluyor. Bir kadıncağız,

Bir kadıncağız,
“Bana da okusa da ben de bir hastalığımdan dolayı ben de iyi olsam inşallah!” diyerekten gitmiş.“Bana da okusa da ben de bir hastalığımdan dolayı ben de iyi olsam inşallah!” diyerekten gitmiş. Tak tak tak...Tak tak tak... “Olmaz, almam içeriye. Yalnız kadını yalnız almam içeriye!” demiş.

“Olmaz, almam içeriye. Yalnız kadını yalnız almam içeriye!” demiş.
Yalvarmış yakarmış, işte elini öpeyim ayağını öpeyim,

Yalvarmış yakarmış, işte elini öpeyim ayağını öpeyim,
işte şöyle olasın böyle olasın, bir sürü diller filan. Adam mecbur olmuş:işte şöyle olasın böyle olasın, bir sürü diller filan. Adam mecbur olmuş: “Gel öyleyse bir okuyuvereyim.” demiş.

“Gel öyleyse bir okuyuvereyim.” demiş.
Onu okurken, o gözlerin bakışından

Onu okurken, o gözlerin bakışından
şeytan istifade ederekten onları günaha sokmuş.şeytan istifade ederekten onları günaha sokmuş. Hamile de kalmış şimdi kadın. Şeytan:Hamile de kalmış şimdi kadın. Şeytan: "Ya, hamile de kaldı kadın, yarın rezil olacaksın âleme."Ya, hamile de kaldı kadın, yarın rezil olacaksın âleme. Adam, sofu bak ne yapmış, görüyor musun? diyecekler.Adam, sofu bak ne yapmış, görüyor musun? diyecekler. Öldür de bari kurtul bu rezaletten.” demiş. Öldürmüş kadını.Öldür de bari kurtul bu rezaletten.” demiş. Öldürmüş kadını. Gitmiş öteki tarafa demiş ki: “Yalan, kendisi öldürdü.”

Gitmiş öteki tarafa demiş ki: “Yalan, kendisi öldürdü.”
Buna da demiş ki:

Buna da demiş ki:
“Öldü dersin. Ne diyecekler öyle deyince?”

“Öldü dersin. Ne diyecekler öyle deyince?”
“Öldürdü, filan yere de gömdü.”

“Öldürdü, filan yere de gömdü.”
Bulmuşlar kadını, adamı asacaklar. Çok fena!

Bulmuşlar kadını, adamı asacaklar. Çok fena!
Demiş ki:

Demiş ki:
“Bak, bu belayı senin başına ben getirdim.

“Bak, bu belayı senin başına ben getirdim.
Bana bir secde et ben seni kurtarırım bundan.”Bana bir secde et ben seni kurtarırım bundan.” Ne yapsın, can da kıymetli. İman da gitmiş elden!

Ne yapsın, can da kıymetli. İman da gitmiş elden!
Bir bakışın cezası olaraktan tarih kitabına yazmışlar.

Bir bakışın cezası olaraktan tarih kitabına yazmışlar.
Onun için bize bu vız geliyor, hiç geliyor. Bunlara kıymet de verdiğimiz yok.Onun için bize bu vız geliyor, hiç geliyor. Bunlara kıymet de verdiğimiz yok. Sonra bunları yalnız olarak eve almanın da çok büyük zarar var.

Sonra bunları yalnız olarak eve almanın da çok büyük zarar var.
Yalnız olaraktan, bir kadınla erkeğin yalnız kalması katiyen câiz değil.Yalnız olaraktan, bir kadınla erkeğin yalnız kalması katiyen câiz değil. Ne olursa olsun. Anan mı? Başka. Baban, ablan mı kardeşin mi? Başka. Ne olursa olsun. Anan mı? Başka. Baban, ablan mı kardeşin mi? Başka. Yalnız olduktan sonra onlardan başkasını eve almak câiz değil.Yalnız olduktan sonra onlardan başkasını eve almak câiz değil. Çünkü üçüncüsü mutlaka şeytan.Çünkü üçüncüsü mutlaka şeytan. Bu adamın başına getirdiğini senin de başına getireceğinden.Bu adamın başına getirdiğini senin de başına getireceğinden. Hele bugün ne kadar zayıfız ya! Biz de yanarız Allah esirgeye.Hele bugün ne kadar zayıfız ya! Biz de yanarız Allah esirgeye. Onun için o gözlerimizi kapamanın yolunu bulmakOnun için o gözlerimizi kapamanın yolunu bulmak ve onlardan uzak işlerle meşgul olmaktan daha iyisi yok.ve onlardan uzak işlerle meşgul olmaktan daha iyisi yok. Şimdi bu ribat diye bu düşman kapısında bekleyenler ayrı, o askerlik vazifesi,

Şimdi bu ribat diye bu düşman kapısında bekleyenler ayrı, o askerlik vazifesi,
eskiden bekliyorlardı.eskiden bekliyorlardı. Bugünkü ribat herkesin nefsini gözlemesi, nefsinin bekçisi olmak.Bugünkü ribat herkesin nefsini gözlemesi, nefsinin bekçisi olmak. Bunun için erbaîne yevmen demişler.Bunun için erbaîne yevmen demişler. Kırk gün nefsinin bekçisi olacaksın.Kırk gün nefsinin bekçisi olacaksın. Çünkü 40 günde ahlaklar değişiyor.Çünkü 40 günde ahlaklar değişiyor. Kırk günde kötü ahlak iyi ahlaka döndürülüyor.Kırk günde kötü ahlak iyi ahlaka döndürülüyor. Mesela misal olarak verirler, avcılık için köpekler var,Mesela misal olarak verirler, avcılık için köpekler var, adam 40 günde köpeği avına yola getiriyor.adam 40 günde köpeği avına yola getiriyor. Bu büyük kuşlar var, doğan diyorlar. Doğan kuşu yani kuş yakalar.Bu büyük kuşlar var, doğan diyorlar. Doğan kuşu yani kuş yakalar. O kaçar insandan, tutulmaz.O kaçar insandan, tutulmaz. Fakat alıyor onu avcısı, onu 40 günde kendisine mutî oluyorFakat alıyor onu avcısı, onu 40 günde kendisine mutî oluyor ve artık tuttuğu kuşları kendisi yemiyor, kuşları tutup kendisine getiriyor.ve artık tuttuğu kuşları kendisi yemiyor, kuşları tutup kendisine getiriyor. Kırk günde bu işi yapıyor bu adam.Kırk günde bu işi yapıyor bu adam. Onun için Cenâb-ı Peygamberimiz diyor ki:

Onun için Cenâb-ı Peygamberimiz diyor ki:
“Bu ribat, nefsin bekçiliği 40 günde tamam olur.” Kırk günde.“Bu ribat, nefsin bekçiliği 40 günde tamam olur.” Kırk günde. Mesela 10 gün, beş gün, 20 gün, bunlar olur da tamamı değil o. Mesela 10 gün, beş gün, 20 gün, bunlar olur da tamamı değil o. O da olur ama tamamı değildir.O da olur ama tamamı değildir. Bu aklıma gelmişken, şimdi önümüzde ramazan var.

Bu aklıma gelmişken, şimdi önümüzde ramazan var.
Bu ramazanın 20’sinden sonraki 10 günü işte bu ribatın bir nevi olan itikâftır.Bu ramazanın 20’sinden sonraki 10 günü işte bu ribatın bir nevi olan itikâftır. İtikâf. Şimdiye ben bu kitabı çok okuduğum halde bir türlüİtikâf. Şimdiye ben bu kitabı çok okuduğum halde bir türlü gözüme girmemiş.gözüme girmemiş. İlk defa gözüme girdi ki: “Ramazan içerisinde bir itikâfİlk defa gözüme girdi ki: “Ramazan içerisinde bir itikâf iki hac ve iki umre sevabına muadildir.” İki hac ve iki umre!iki hac ve iki umre sevabına muadildir.” İki hac ve iki umre! Ben bu sene hacca gidemedim diye üzülüyordum, belki de

Ben bu sene hacca gidemedim diye üzülüyordum, belki de
Cenâb-ı Hak bunu ondan gözüme gösterdi. Cenâb-ı Hak bunu ondan gözüme gösterdi. Demek ki ramazanda bir itikâf iki hac ve iki umre, bir değil.Demek ki ramazanda bir itikâf iki hac ve iki umre, bir değil. Hâlbuki ramazanda Mekke’de olsak da orada umre yapsakHâlbuki ramazanda Mekke’de olsak da orada umre yapsak iki umre bir hacca muadil oluyor.iki umre bir hacca muadil oluyor. İki defa umre yapacağız ancak bir hac sevabı kazanacağız.İki defa umre yapacağız ancak bir hac sevabı kazanacağız. Buradaysa itikâf yapmak suretiyle iki hac ve iki umre sevabınıBuradaysa itikâf yapmak suretiyle iki hac ve iki umre sevabını kazanmış oluyoruz. kazanmış oluyoruz. Bu büyük kazanç.Bu büyük kazanç. Bir kere Allah'ın evine gidiyorsun ki: “Yâ Rabbi! Ben âciz kaldım!Bir kere Allah'ın evine gidiyorsun ki: “Yâ Rabbi! Ben âciz kaldım! Sana misafir geliyorum ve af istiyorum senden. Islah-ı hâl istiyorum.Sana misafir geliyorum ve af istiyorum senden. Islah-ı hâl istiyorum. İyi bir adam, insan olmak, iyi bir kulun olayım istiyorum.İyi bir adam, insan olmak, iyi bir kulun olayım istiyorum. Onun için sana ilticadan başka çare bulamadım ve senin evine girdim.Onun için sana ilticadan başka çare bulamadım ve senin evine girdim. Başka sığınacak yerim yok benim!” diye giriyor. Ancak bundanBaşka sığınacak yerim yok benim!” diye giriyor. Ancak bundan zaruret miktarı çıkar.zaruret miktarı çıkar. Yani def-i hacet için çıkar bir de eğer yemek getiren bir kimse yoksa Yani def-i hacet için çıkar bir de eğer yemek getiren bir kimse yoksa ekmek almak için bakkala kadar gider. Başka türlü çıkamaz.ekmek almak için bakkala kadar gider. Başka türlü çıkamaz. Kendi kendini oraya vakfetmiştir. Bir tahdîs-i nîmet.Kendi kendini oraya vakfetmiştir. Bir tahdîs-i nîmet. Bir efendi geldi evvelsi gün. Kendisi, söylemeyeyim mesleğini, yüksek bir efendi. Dedi:

Bir efendi geldi evvelsi gün. Kendisi, söylemeyeyim mesleğini, yüksek bir efendi. Dedi:
“Ben bu sene, her gün 36 günlük namaz kılma şartıyla itikâfa niyet ettim.

“Ben bu sene, her gün 36 günlük namaz kılma şartıyla itikâfa niyet ettim.
36 günlük namazı kılmak şartıyla 10 günde bir senelik namazı kılacağım.”36 günlük namazı kılmak şartıyla 10 günde bir senelik namazı kılacağım.” Yapamazsın dedim ya. Günde 700 rekât namaz aşağı yukarı. Ama genç kendisi.

Yapamazsın dedim ya. Günde 700 rekât namaz aşağı yukarı. Ama genç kendisi.
“Yaparım inşallah!” filan dedi.

“Yaparım inşallah!” filan dedi.
Yani “Nerede yaparım bunu?” diyerekten öyle bir yer arıyor.Yani “Nerede yaparım bunu?” diyerekten öyle bir yer arıyor. Yani insanların içerisinde böyle gayretli insanlar da var.Yani insanların içerisinde böyle gayretli insanlar da var. Allah affetsin hepimizi. Hepimize de öyle güzel gayretler ihsan buyursun.

Allah affetsin hepimizi. Hepimize de öyle güzel gayretler ihsan buyursun.
Bu itikâf sünnet-i müekkededir,

Bu itikâf sünnet-i müekkededir,
Peygamberimiz hiç bırakmamış. Hiç bırakmamış,Peygamberimiz hiç bırakmamış. Hiç bırakmamış, zamanında ashâb-ı kirâm da hep yapmışlar.zamanında ashâb-ı kirâm da hep yapmışlar. Onun için bu itikâf ancak camide olur. Onun için bu itikâf ancak camide olur. Evde yapılan itikâflar itikâftan sayılmaz.Evde yapılan itikâflar itikâftan sayılmaz. Ancak beş vakit namaz kılınan ve Cuma namazı kılınan camilerde olur.Ancak beş vakit namaz kılınan ve Cuma namazı kılınan camilerde olur. Eğer camiinde Cuma kılınmıyorsa,Eğer camiinde Cuma kılınmıyorsa, Cuma kılınan cami yoksa oralarda o camide yaparsın,Cuma kılınan cami yoksa oralarda o camide yaparsın, Cuma için gider gelirsin.Cuma için gider gelirsin. Yalnız cumanın da farzı için gider gelirsin.

Yalnız cumanın da farzı için gider gelirsin.
Sünnetlerini gelir, yine bulunduğun camide kılarsın işte.Sünnetlerini gelir, yine bulunduğun camide kılarsın işte. Ve buradan çıkmak, ancak yıkılırsa cami,Ve buradan çıkmak, ancak yıkılırsa cami, yıkılıyor olursa o zaman. Başka türlü çıkılmaz.yıkılıyor olursa o zaman. Başka türlü çıkılmaz. Bu ribat denilen kırk gün, bu nefse bekçilik edeceksin.

Bu ribat denilen kırk gün, bu nefse bekçilik edeceksin.
Nefis ve şeytan, nefis ve şeytan bir olmuş, ruh ile akla,Nefis ve şeytan, nefis ve şeytan bir olmuş, ruh ile akla, melek ile akla tahakküm etmek istiyorlar.melek ile akla tahakküm etmek istiyorlar. Bu 40 gün içerisinde eğer kendin bunlara hâkim olabilirsenBu 40 gün içerisinde eğer kendin bunlara hâkim olabilirsen bu şeytan ile nefse hâkim olabilirsen ruh saltanat mertebesine çıkarsabu şeytan ile nefse hâkim olabilirsen ruh saltanat mertebesine çıkarsa saadet senin.saadet senin. Maazallah onlar galip gelir de sen mağlup sırasına düşersen,Maazallah onlar galip gelir de sen mağlup sırasına düşersen, işte bir esirin halidir yani.işte bir esirin halidir yani. Düşmana teslim olmuş bir esirin hali ne ise onun hali de odur.Düşmana teslim olmuş bir esirin hali ne ise onun hali de odur. Onun için her mümini vahide gerektir ki,Onun için her mümini vahide gerektir ki, bu nefsiyle mücadele edip şeytana ve nefse teslim olmamak içinbu nefsiyle mücadele edip şeytana ve nefse teslim olmamak için böyle bir ribata ihtiyacı var.böyle bir ribata ihtiyacı var. Niçin uçlarda bekletiyoruz askerleri biz? Niçin ne lüzumu var?

Niçin uçlarda bekletiyoruz askerleri biz? Niçin ne lüzumu var?
Boş bulursa düşman, akar içeriye. Akar, birçok fenalıklar olur.

Boş bulursa düşman, akar içeriye. Akar, birçok fenalıklar olur.
Onun için bekçiye ihtiyaç umumi.Onun için bekçiye ihtiyaç umumi. Öyle ise gönlün bekçiliğine de ihtiyaç var. Öyle ise gönlün bekçiliğine de ihtiyaç var. Gözünü başkasına değil, gözünü gönlüne dik.Gözünü başkasına değil, gözünü gönlüne dik. Güzel bir şey vardı ama ezberleyemedim söyleyemeyeceğim.Güzel bir şey vardı ama ezberleyemedim söyleyemeyeceğim. Gözünü gönlüne dik, daha destin doluncaya kadar demiş.

Gözünü gönlüne dik, daha destin doluncaya kadar demiş.
Gönlün nurlanıncaya kadar galip gelinceye kadar nefs ve şeytana,Gönlün nurlanıncaya kadar galip gelinceye kadar nefs ve şeytana, gözünü gönlünden katiyen ayırma.gözünü gönlünden katiyen ayırma. Allah'ın rızasını iste dur.Allah'ın rızasını iste dur. Çünkü ilhamlar hep o zaman sana melek tarafından gelir.Çünkü ilhamlar hep o zaman sana melek tarafından gelir. Melek tarafından gelen ilham hep hayradır. Seni hayra sevk eder.Melek tarafından gelen ilham hep hayradır. Seni hayra sevk eder. Eğer şeytan tarafından gelen ise hep bekletirler şerredir.Eğer şeytan tarafından gelen ise hep bekletirler şerredir. Seni şerre sevk eder.Seni şerre sevk eder. İşte bugün habis olan şerlerin hepsi şeytanın iğvasıyla olan şerlerdir. İşte bugün habis olan şerlerin hepsi şeytanın iğvasıyla olan şerlerdir. Allah şerlerinden muhafaza etsin.Allah şerlerinden muhafaza etsin. İşte kim ki bu ribatı kırk gün yapabilirse,İşte kim ki bu ribatı kırk gün yapabilirse, Temâmü’r-ribâti erba’îne yevmen. Ve men râbeta erba’îne yevmen lem yebi’ ve lem yeşteri.

Temâmü’r-ribâti erba’îne yevmen. Ve men râbeta erba’îne yevmen lem yebi’ ve lem yeşteri.
Ama alışveriş yapmayacak.Ama alışveriş yapmayacak. Dünya ile ilgisini kesecek yani.Dünya ile ilgisini kesecek yani. Dünya ile ilgisini keserek alışverişten kendisini ayırır.Dünya ile ilgisini keserek alışverişten kendisini ayırır. Ve lem yuhdis hadesen.

Ve lem yuhdis hadesen.
Hiç ağzından da boş laf çıkarmaz. Böyle bir iş de yapmaz.Hiç ağzından da boş laf çıkarmaz. Böyle bir iş de yapmaz. Harace min zunûbihî. Bu adam günahlarından çıkar.

Harace min zunûbihî. Bu adam günahlarından çıkar.
Ke yevmi veledethu emmühû.

Ke yevmi veledethu emmühû.
Anasından doğduğu gün ne kadar temiz idi,Anasından doğduğu gün ne kadar temiz idi, hiç günahı yok idi, anasından doğduğu gün gibi tertemizdir.hiç günahı yok idi, anasından doğduğu gün gibi tertemizdir. Bu 40 günü yapabilirse. İşte bu da,

Bu 40 günü yapabilirse. İşte bu da,
Pakistanlılar buraya geliyorlar ya, onların şeysi çok daha bizden kuvvetli.Pakistanlılar buraya geliyorlar ya, onların şeysi çok daha bizden kuvvetli. 40 gün onlarda, hiç olmasa haftada 1 gün, ayda bilmem kaç gün,40 gün onlarda, hiç olmasa haftada 1 gün, ayda bilmem kaç gün, senede 40 gün vazifeliler. senede 40 gün vazifeliler. Vazifeleri olan insanlar, hiç olmazsa ya memleketindeVazifeleri olan insanlar, hiç olmazsa ya memleketinde yahut dış memleketlere gidecek.yahut dış memleketlere gidecek. Hem kendi nefsinin ıslahı için hem de başka kardeşlerinin irşat için meşgul olacak.Hem kendi nefsinin ıslahı için hem de başka kardeşlerinin irşat için meşgul olacak. Parası da kendisinden olacak. Fakat bu öyle değil.Parası da kendisinden olacak. Fakat bu öyle değil. Buradaki ribat, o noksandır.Buradaki ribat, o noksandır. Bu ribat bir kapalı yere kapanacaktır. Kapalı yere.Bu ribat bir kapalı yere kapanacaktır. Kapalı yere. Orada Allah'tan başka meşgul olmayacaksın ve mideni boşaltacaksın.Orada Allah'tan başka meşgul olmayacaksın ve mideni boşaltacaksın. Onun için diyor ki, mide doluyken hiç ehli keşfe bir keşif olamaz.Onun için diyor ki, mide doluyken hiç ehli keşfe bir keşif olamaz. Hatta midenin içerisinde dünya taamlarından bir taam oldukçaHatta midenin içerisinde dünya taamlarından bir taam oldukça insana keşif açılmaz diyor.insana keşif açılmaz diyor. Keşfin açılışı, insan hakikatlere ulaştı ancak midesinin boşalmasından sonra olur.Keşfin açılışı, insan hakikatlere ulaştı ancak midesinin boşalmasından sonra olur. Onun için birçok büyükler diyor ki,Onun için birçok büyükler diyor ki, ben ancak ibadetlerin lezzetini ben ancak ibadetlerin lezzetini karnımın boşalıp arkama yapıştığı gün anlıyorum diyor.karnımın boşalıp arkama yapıştığı gün anlıyorum diyor. Bir gün, iki gün, üç gün, dört gün, beş gün yemeyenler var böyle.

Bir gün, iki gün, üç gün, dört gün, beş gün yemeyenler var böyle.
Hazreti Ebû Bekir Sıddık de altı gün de bir yiyormuş.Hazreti Ebû Bekir Sıddık de altı gün de bir yiyormuş. Bizim bir günde üç defa yiyişimiz, yani Allah affetsin biz kullarını.Bizim bir günde üç defa yiyişimiz, yani Allah affetsin biz kullarını. Biz ruh beslemesinden değil, ceset besliyoruz.Biz ruh beslemesinden değil, ceset besliyoruz. Bu beslediğimiz cesedin de akıbeti işte mezarlıkta belli.Bu beslediğimiz cesedin de akıbeti işte mezarlıkta belli. Üç gün sonra git de bak ne hale geliyor.Üç gün sonra git de bak ne hale geliyor. Ama bunu hepimiz bildiğimiz haldeAma bunu hepimiz bildiğimiz halde yine bu cesedi beslemekten geri kalmıyoruz.yine bu cesedi beslemekten geri kalmıyoruz. Ruhu beslemek için ne ibadete yüzümüz var, ne riyazete yüzümüz var.Ruhu beslemek için ne ibadete yüzümüz var, ne riyazete yüzümüz var. Şimdi bu ay.Şimdi bu ay. Men sâme râmazâne îmânen

Men sâme râmazâne îmânen
ve'htisâben ğufira lehû mâ tekaddeme min zenbihî.ve'htisâben ğufira lehû mâ tekaddeme min zenbihî. Her kim ramazanı iman-ı iktisabla ile tutarsa,

Her kim ramazanı iman-ı iktisabla ile tutarsa,
onun geçmiş günahları mağfur diye Cenâb-ı peygamber haber verirken,onun geçmiş günahları mağfur diye Cenâb-ı peygamber haber verirken, bugün bu ramazan ayı elimize geçmiş. Kısa günler ya.bugün bu ramazan ayı elimize geçmiş. Kısa günler ya. Eski uzun günler gibi değil. Ağustos da ramazan olduğu gün,Eski uzun günler gibi değil. Ağustos da ramazan olduğu gün, köylü harman yapar, orak biçer, iş yapar, fakat yine orucunu tutar.köylü harman yapar, orak biçer, iş yapar, fakat yine orucunu tutar. Öğlene kadar çalışır, öğleden sonra bırakır, rahat etsin.Öğlene kadar çalışır, öğleden sonra bırakır, rahat etsin. Bu insanlar mutlaka akşama kadar,Bu insanlar mutlaka akşama kadar, böyle ölünceye kadar çalışmak için yaratılmamıştır. böyle ölünceye kadar çalışmak için yaratılmamıştır. Allah'a kulluk için yaratılmıştır. Allah'a kulluk için yaratılmıştır. Binâenaleyh orucuna mani oluyorsa,Binâenaleyh orucuna mani oluyorsa, o orucuna mani olan şeyleri bırakıverirsin.o orucuna mani olan şeyleri bırakıverirsin. Aç kalırım, kalmazsın.Aç kalırım, kalmazsın. Bugünkü ziynetleri elde edemeyiz.Bugünkü ziynetleri elde edemeyiz. Ziynet için yaşarsan olmaz. Ziynet bize mahsus değil.Ziynet için yaşarsan olmaz. Ziynet bize mahsus değil. Ziynete iltifat etmek kalbin kararmasına sebep olur.

Ziynete iltifat etmek kalbin kararmasına sebep olur.
Onun için bu erbain yapar da insan gönlü açılırsa,Onun için bu erbain yapar da insan gönlü açılırsa, bu gönül bile hâkimiyet ediyor. Nasıl memba suları var.bu gönül bile hâkimiyet ediyor. Nasıl memba suları var. Memba suları var, yerden çıkıyor, kaynıyor.Memba suları var, yerden çıkıyor, kaynıyor. O kaynayan sular ne bitmek biliyor, ne tükenmek biliyor.O kaynayan sular ne bitmek biliyor, ne tükenmek biliyor. Boyuna şişeleri doldurup gönderiyorlar.Boyuna şişeleri doldurup gönderiyorlar. Her yerin kaynar suyu da ayrı ayrıdır maden suları.Her yerin kaynar suyu da ayrı ayrıdır maden suları. Kimisi romatizmaya iyi gelir efendim, sıcaktır.Kimisi romatizmaya iyi gelir efendim, sıcaktır. Kimisi soğuktur, mideye iyi gelir. Her birisinin bir faydası var.Kimisi soğuktur, mideye iyi gelir. Her birisinin bir faydası var. Bu kalp açıldı mı,Bu kalp açıldı mı, bütün madenlerin üstünde en büyük bir servet var orada.bütün madenlerin üstünde en büyük bir servet var orada. En büyük servet, en aziz şey. Ama biz ondan çok gafiliz.En büyük servet, en aziz şey. Ama biz ondan çok gafiliz. Ne ramazan tanıyoruz, ne bir şey tanıyoruz.Ne ramazan tanıyoruz, ne bir şey tanıyoruz. İşte iftar vakti en güzel fırsat. İşte iftar vakti en güzel fırsat. Aç elini, gözünü de aç, ağzını da aç, yalvar Allah'a yalvar.

Aç elini, gözünü de aç, ağzını da aç, yalvar Allah'a yalvar.
O Allah, vermeyeceği bir şey yok. Olmayan bir şey yok o zaman.O Allah, vermeyeceği bir şey yok. Olmayan bir şey yok o zaman. Bu ribatlar da, yani buna düştüğümüzde halvet yahut erbain diyoruz.Bu ribatlar da, yani buna düştüğümüzde halvet yahut erbain diyoruz. Bunların yapılması şart ama bu gönlün, bu gönlün hakkından gelmek çok müşkül bir şey.Bunların yapılması şart ama bu gönlün, bu gönlün hakkından gelmek çok müşkül bir şey. Halvete de girsen, gözünü de kapasan, her tarafını da kapasan,Halvete de girsen, gözünü de kapasan, her tarafını da kapasan, bu içerde işler durur.bu içerde işler durur. Çünkü evvelce aldığı zehirler içerde duruyor.Çünkü evvelce aldığı zehirler içerde duruyor. O aldığı zehirleri atabilmek için 40 değil,O aldığı zehirleri atabilmek için 40 değil, çok 40 sene lazım ki onları atabilsin.çok 40 sene lazım ki onları atabilsin. Temâmü’t-tahiyyeti’l-ahzü bi’l-yedi, ve’l-musâfehatü bi’l-yümnâ.

Temâmü’t-tahiyyeti’l-ahzü bi’l-yedi, ve’l-musâfehatü bi’l-yümnâ.
Tahiyye'nin, selâmun aleykümün, tahiyye'nin

Tahiyye'nin, selâmun aleykümün, tahiyye'nin
en tamamı elleri tutaraktan sağ ellerden.en tamamı elleri tutaraktan sağ ellerden. Sağ elleri tutaraktan musafaha yapmak suretiyledir.Sağ elleri tutaraktan musafaha yapmak suretiyledir. Bu musafahada çok fayda var.Bu musafahada çok fayda var. Bu insanların ellerini tutar da birinin halinin diğerine geçme,Bu insanların ellerini tutar da birinin halinin diğerine geçme, birinin halinin diğerine geçmesine vesile oluyor bu.birinin halinin diğerine geçmesine vesile oluyor bu. İyilikte iyilik geçer, kötülükte kötülük geçer.İyilikte iyilik geçer, kötülükte kötülük geçer. Ama musafaha ettiğin insan herhalde iyi olduğu için onun iyiliği sana, Ama musafaha ettiğin insan herhalde iyi olduğu için onun iyiliği sana, senin iyiliğin de ona geçer.senin iyiliğin de ona geçer. Onun için kadınlarla musafaha etmeyiniz, el sıkışmayınız.Onun için kadınlarla musafaha etmeyiniz, el sıkışmayınız. Niçin?

Niçin?
Onun için cazibesi seni yener. Sen mağlup olursun.

Onun için cazibesi seni yener. Sen mağlup olursun.
Ne yapalım Allah hilkatte yarattı onları öyle.Ne yapalım Allah hilkatte yarattı onları öyle. Erkeği de onlara karşı boynu bükük yaratmış.Erkeği de onlara karşı boynu bükük yaratmış. Onlara karşı teslim olmak zorunda kalıyoruz.Onlara karşı teslim olmak zorunda kalıyoruz. Onun için kadınların elini tutup daOnun için kadınların elini tutup da tuttuğun vakitte İmâm-ı Şâfiîye demiş abdestlerin bozuldu, git bir abdest al demiş.tuttuğun vakitte İmâm-ı Şâfiîye demiş abdestlerin bozuldu, git bir abdest al demiş. Bu İmâm-ı Şafiî onu demiş ama yine bugün bu abdest sahih olmaz ha.Bu İmâm-ı Şafiî onu demiş ama yine bugün bu abdest sahih olmaz ha. Onun elini tuttuğunda şehvet kabardı mıydı,Onun elini tuttuğunda şehvet kabardı mıydı, abdesti on defa alsan para etmez. abdesti on defa alsan para etmez. Yine o, şu şu şu usul usul akar. Önleyemezsin.Yine o, şu şu şu usul usul akar. Önleyemezsin. Burundan akan sümük gibidir. Bir diye sıkarsın,Burundan akan sümük gibidir. Bir diye sıkarsın, işememişsin. Sıkarsın kendini, işemezsin. işememişsin. Sıkarsın kendini, işemezsin. Fakat o meninin isticası olana mezi diyorlar.Fakat o meninin isticası olana mezi diyorlar. O mezi geldiği vakitte onu sümük gibi akar o.O mezi geldiği vakitte onu sümük gibi akar o. Mezi olan bunun burnu nasıl akıyorsa öyle akar. Abdest alsın.Mezi olan bunun burnu nasıl akıyorsa öyle akar. Abdest alsın. Binâenaleyh onun göz, göz de bu işi yapıyor.Binâenaleyh onun göz, göz de bu işi yapıyor. Göz de yapıyor, el daha fazlasını yapıyor.Göz de yapıyor, el daha fazlasını yapıyor. Onun için bunlarla musafaha caiz değil.Onun için bunlarla musafaha caiz değil. Annen, baban başka. Annen, kardeşin başka. Onlardan başkası caiz değil.Annen, baban başka. Annen, kardeşin başka. Onlardan başkası caiz değil. Tamâmü’n-ni’meti duhûlu’l-cenneti, ve’l-fevzü mine’n-nâri.

Tamâmü’n-ni’meti duhûlu’l-cenneti, ve’l-fevzü mine’n-nâri.
Nimetlerin tamamı ancak cennete dâhil olmak.Nimetlerin tamamı ancak cennete dâhil olmak. Bir de Ve’l-fevzü mine’n-nâri. Cehennem'den kurtulmakladır.Bir de Ve’l-fevzü mine’n-nâri. Cehennem'den kurtulmakladır. Nimetin tamamı cennete girmek, bir de cehennemden kurtulmaktır.Nimetin tamamı cennete girmek, bir de cehennemden kurtulmaktır. Hâlbuki cennete hep cehennem, cehennem önde.Hâlbuki cennete hep cehennem, cehennem önde. Oradan geçilecek. Cennet orada, cehennem burada.Oradan geçilecek. Cennet orada, cehennem burada. Buradan köprü var, köprüden geçeceğiz, cennete gideceğiz.Buradan köprü var, köprüden geçeceğiz, cennete gideceğiz. Geçebilen bahtiyarlara ne âlâ. Birtakım bahtiyarlar var,Geçebilen bahtiyarlara ne âlâ. Birtakım bahtiyarlar var, bunlar köprüyü görmeden tayyare gibi uçup gidecekler.bunlar köprüyü görmeden tayyare gibi uçup gidecekler. Hiç köprüyü de görmeyecek yani.Hiç köprüyü de görmeyecek yani. Bunlar, melekler diyecekler ki siz nereden geldiniz buraya?Bunlar, melekler diyecekler ki siz nereden geldiniz buraya? Diyecekler ki biz sabırlı insanlardık.Diyecekler ki biz sabırlı insanlardık. Bize hesap hesap olmadı.Bize hesap hesap olmadı. Bizi Allah böyle yolladı buraya. Açın kapıyı.Bizi Allah böyle yolladı buraya. Açın kapıyı. Oruçluların da bir kapısı var.Oruçluların da bir kapısı var. Cennette bir kapı var, ancak o kapıdan oruçlar geliyor.Cennette bir kapı var, ancak o kapıdan oruçlar geliyor. Başkasını sokmazlar oradan. Ancak oruçlularını.Başkasını sokmazlar oradan. Ancak oruçlularını. Demek ki oradaki nimet, her nimetten daha üstündür.Demek ki oradaki nimet, her nimetten daha üstündür. Oruçlulara mahsus.Oruçlulara mahsus. Onun için orucun fadaili pek çok,Onun için orucun fadaili pek çok, orucun fadailini bir daha tekrar edeyim.orucun fadailini bir daha tekrar edeyim. Tekrar bir tane daha söyleyeyim size.Tekrar bir tane daha söyleyeyim size. Men sâme râmazâne îmânen ve'htisâben

Men sâme râmazâne îmânen ve'htisâben
ğufire lehû mâ tekaddeme min zenbihî.ğufire lehû mâ tekaddeme min zenbihî. Hiç geçmiş günahları böyle affeden bir şey yok.Hiç geçmiş günahları böyle affeden bir şey yok. Bu affediyordu ramazanda oruç tutmak suretiyle.Bu affediyordu ramazanda oruç tutmak suretiyle. Bakınız bir insan ramazana dâhil olur da hasta olmadığı halde, Bakınız bir insan ramazana dâhil olur da hasta olmadığı halde, yolcu olmadığı halde, bir günlük orucu yiyorsa hasta değil,yolcu olmadığı halde, bir günlük orucu yiyorsa hasta değil, seferde de değil.seferde de değil. Fakat bir günlük orucu yemiş.Fakat bir günlük orucu yemiş. Gençlik dolayısıyla, aklı ermedi, bir şey oldu, neyse, yedi bir gün orucu.Gençlik dolayısıyla, aklı ermedi, bir şey oldu, neyse, yedi bir gün orucu. O bir günlük orucunun yerine ömrü boyunca,O bir günlük orucunun yerine ömrü boyunca, ömrü boyunca bir iki gün değil, mesela bir oruç yemenin cezası altmış bir gün.ömrü boyunca bir iki gün değil, mesela bir oruç yemenin cezası altmış bir gün. Altmış bir gün oruç tutarsan, o orucun cezasını ödemiş olursun.Altmış bir gün oruç tutarsan, o orucun cezasını ödemiş olursun. Ama aralarını da ayırmamak şartıyla.Ama aralarını da ayırmamak şartıyla. Yani elli gün tutsun, bir gün dayanamadın, yiyiverdin, o elli gitti gürültüye.Yani elli gün tutsun, bir gün dayanamadın, yiyiverdin, o elli gitti gürültüye. Yeniden başlamak lazım.Yeniden başlamak lazım. Altmış gün hiç bozmadan ceza orucu diyorlar buna. Altmış gün hiç bozmadan ceza orucu diyorlar buna. Bir gün yediğinin kefareti oluyor bu.Bir gün yediğinin kefareti oluyor bu. Fakat onun muadili değil yani.Fakat onun muadili değil yani. Şimdi onun muadili ömür boyunca değil diyor.Şimdi onun muadili ömür boyunca değil diyor. Ömrün boyunca yüzlerce sene yaşasan,Ömrün boyunca yüzlerce sene yaşasan, her gün hiç orucu bozmamak şartıyla oruç tutsan,her gün hiç orucu bozmamak şartıyla oruç tutsan, o bir gün yediğin orucun sevabını alamazsın.o bir gün yediğin orucun sevabını alamazsın. Demek oruç neymiş bak.Demek oruç neymiş bak. Bütün sene hiç bozmadan oruç tutuyorsun,Bütün sene hiç bozmadan oruç tutuyorsun, o bir gün yediğin orucun sevabını alamıyorsun.o bir gün yediğin orucun sevabını alamıyorsun. Onun için orucu ne pahasına olursa olsun şu bahaneynen,Onun için orucu ne pahasına olursa olsun şu bahaneynen, bu bahaneynen yiyeyim de ben, biraz zayıfım da, şuyum da, buyum da,bu bahaneynen yiyeyim de ben, biraz zayıfım da, şuyum da, buyum da, sonra bir gün kaza ederim.sonra bir gün kaza ederim. Fetvalar da vardır ama fetvalar da vardır amaFetvalar da vardır ama fetvalar da vardır ama insanda biraz gayret edeyim iyi olup da bakalım ben gelecekinsanda biraz gayret edeyim iyi olup da bakalım ben gelecek seneye yaşayacak mıyım?seneye yaşayacak mıyım? Bakalım ramazandan sonra yaşayacak mıyım?

Bakalım ramazandan sonra yaşayacak mıyım?
Bir daha bu orucu tutabilecek miyiz?Bir daha bu orucu tutabilecek miyiz? E Allahu Teâlâ bugün sıhhat vermiş, kuvvet de vermiş elhamdülillah.E Allahu Teâlâ bugün sıhhat vermiş, kuvvet de vermiş elhamdülillah. Nimetler de bol mu bol cennet gibi her taraf.Nimetler de bol mu bol cennet gibi her taraf. E bu, bu şeyde insan, bu mevsimde bu orucu tutmazsa artık ona nasıl Müslüman diyeceğiz bilmem.E bu, bu şeyde insan, bu mevsimde bu orucu tutmazsa artık ona nasıl Müslüman diyeceğiz bilmem. Onun için Müslüman'ın kökü üç şey buyuruyor.Onun için Müslüman'ın kökü üç şey buyuruyor. Müslümanlık üç esası dayanır.Müslümanlık üç esası dayanır. Kelime-i şehadet bir, namaz iki, oruç üç. Zekâtla haccı karıştırmıyor.Kelime-i şehadet bir, namaz iki, oruç üç. Zekâtla haccı karıştırmıyor. Çünkü o zengine mahsus.Çünkü o zengine mahsus. Öteki de yine zenginler sağlamalı.Öteki de yine zenginler sağlamalı. Ama bu üç şey, fakir de olsan, hasta da olsan,Ama bu üç şey, fakir de olsan, hasta da olsan, her ne olursan ol, herkes mükellef bu üç şeyi yapmakta.her ne olursan ol, herkes mükellef bu üç şeyi yapmakta. Bunu yapmayanın akıbeti çok vahimdir. Bunu yapmayanın akıbeti çok vahimdir. Allah muhafaza.

Allah muhafaza.
Onun için nimetin tamamı ancak cennete girmekle

Onun için nimetin tamamı ancak cennete girmekle
ve cehennemden kurtulmakla olur. Bu hadis uzunca.ve cehennemden kurtulmakla olur. Bu hadis uzunca. Bunu bir daha dersimize bırakalım. İnşallah Cenâb-ı Hak affetsin.Bunu bir daha dersimize bırakalım. İnşallah Cenâb-ı Hak affetsin. Şimdi hatme edeceğiz. Dualar da ederiz.Şimdi hatme edeceğiz. Dualar da ederiz. Cenâb-ı Hak, bütün oruçlarımızı dergâhında kabul buyursun da

Cenâb-ı Hak, bütün oruçlarımızı dergâhında kabul buyursun da
bütün Ümmet-i Muhammed'in selametler ihsan buyursun.bütün Ümmet-i Muhammed'in selametler ihsan buyursun. Allah'ın yasak ettiği şeylerden deAllah'ın yasak ettiği şeylerden de korunup kaçınmayı vazife bilen kullarından eylesin.korunup kaçınmayı vazife bilen kullarından eylesin. Dünyaya aldanıp da Allah'ın yasaklarına cesaret eden insanlar,Dünyaya aldanıp da Allah'ın yasaklarına cesaret eden insanlar, Allah'ın yasaklarına cesaret ediyor,Allah'ın yasaklarına cesaret ediyor, Peygamber'in yasaklarına cesaret ediyor.Peygamber'in yasaklarına cesaret ediyor. Bunları hiçe sayıyor, yapıveriyor. Bu çok acı bir şey.Bunları hiçe sayıyor, yapıveriyor. Bu çok acı bir şey. Bu mülkün sahibi Allah'tır.Bu mülkün sahibi Allah'tır. Biz de O'nun kullarıyız.Biz de O'nun kullarıyız. Kula düşen vazife, kendisinin yaradana itaat.Kula düşen vazife, kendisinin yaradana itaat. Kula düşen vazife, eğer Allah'ını biliyorsaKula düşen vazife, eğer Allah'ını biliyorsa O'nu seviyorsa O'nun yapma dediklerini yapmamakO'nu seviyorsa O'nun yapma dediklerini yapmamak ve yap dediklerini de yapmamız lazım.ve yap dediklerini de yapmamız lazım. Onun için yapmayı kolay da,Onun için yapmayı kolay da, asıl yapma dediklerini yapmamak biraz müşkül.asıl yapma dediklerini yapmamak biraz müşkül. Onun için de bizim cesaretimiz, gayretimiz lazımdır ki,Onun için de bizim cesaretimiz, gayretimiz lazımdır ki, Allah böyle paralara, derslere, şehvetlere aldanıp da,Allah böyle paralara, derslere, şehvetlere aldanıp da, günah işleyen kullarından etmesin bizleri. Bu ramazan hürmetine.günah işleyen kullarından etmesin bizleri. Bu ramazan hürmetine. El Fâtiha.

El Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2