Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslam'da Yardımlaşma ve Mescidler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Rebîü'l-Evvel 1421 / 18.06.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim. Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdülillahi Rabbi'l-âlemin.el-Hamdülillahi Rabbi'l-âlemin. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn senedinâ ve mededinâ ve üsvetüne'l hasenetiVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn senedinâ ve mededinâ ve üsvetüne'l haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ'. Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ'.

Emmâ ba'd. Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'd.

Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Ehabbu'l-bilâdi ila'llâhi mesâciduhâ ve ebğadu'l-bilâdi ila'llâhi esvâkuhâ. Ehabbu'l-bilâdi ila'llâhi mesâciduhâ ve ebğadu'l-bilâdi ila'llâhi esvâkuhâ.

Ahmed b. Hanbel ve Hâkim, Cuveyr b. Mut'im'den TaberânîAhmed b. Hanbel ve Hâkim, Cuveyr b. Mut'im'den Taberânî ve İbn Hibban Ebû Hüreyre'den -rıdvanallâhu aleyhim ecmaîn- rivayet eylemişler ki,ve İbn Hibban Ebû Hüreyre'den -rıdvanallâhu aleyhim ecmaîn- rivayet eylemişler ki, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş: Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş:

Ehabbu'l-bilâdi ila'llâhi. "Beldelerin, yerlerin, mekânların Allah'a en sevimlisi..."Ehabbu'l-bilâdi ila'llâhi. "Beldelerin, yerlerin, mekânların Allah'a en sevimlisi..." Mesâciduhâ. "Mescitleridir, namaz kılınan, ibadet edilen yerleridir." Mesâciduhâ. "Mescitleridir, namaz kılınan, ibadet edilen yerleridir."

Allah yeryüzünde en çok nereleri sever? Allah yeryüzünde en çok nereleri sever?

Allah'a ibadet edilen, Allah'a secde edilen mescitleri sever. Allah'a ibadet edilen, Allah'a secde edilen mescitleri sever.

Ben gözlerimle gördüm ki adamın birisi Wollongong'da Buda heykeline secde ediyordu. O şirk.Ben gözlerimle gördüm ki adamın birisi Wollongong'da Buda heykeline secde ediyordu. O şirk. Allah'tan gayriye secde etmek, tapınmak küfür ve şirk olduğundan onların yerleri de mel'undur, Allah'tan gayriye secde etmek, tapınmak küfür ve şirk olduğundan onların yerleri de mel'undur, Allah'ın kızdığı, mebğuz, buğza, gazâb-ı ilâhiyeye mâruz yerlerdir; kendileri de mel'undur, mebğuzdur. Allah'ın kızdığı, mebğuz, buğza, gazâb-ı ilâhiyeye mâruz yerlerdir; kendileri de mel'undur, mebğuzdur.

Ama Allah'a ibadet edilen mescitler yeryüzünde Allah'ın en sevdiği yerlerdir. Ama Allah'a ibadet edilen mescitler yeryüzünde Allah'ın en sevdiği yerlerdir.

Ve ebğadu'l-bilâdi ila'llâhi. "Ve Allah'ın en çok buğz ettiği, kızdığı yerler de..."Ve ebğadu'l-bilâdi ila'llâhi. "Ve Allah'ın en çok buğz ettiği, kızdığı yerler de..." -Tahmin edemezsiniz.- Esvâkuhâ. "Çarşı pazarlardır." -Tahmin edemezsiniz.- Esvâkuhâ. "Çarşı pazarlardır."

Çarşı pazarlara Allahu Teâlâ hazretleri niçin gazap eder? Çarşı pazarları neden sevmiyor? Çarşı pazarlara Allahu Teâlâ hazretleri niçin gazap eder? Çarşı pazarları neden sevmiyor?

Çünkü orada ticaret dürüst yapılmıyor. Müşteriler aldatılıyor. Eksik tartılıyor.Çünkü orada ticaret dürüst yapılmıyor. Müşteriler aldatılıyor. Eksik tartılıyor. Yalan yere yemin ediliyor. Hileli mallar satılıyor.Yalan yere yemin ediliyor. Hileli mallar satılıyor. Mostorolar yapılıp, arkasına çürükler konulup gizlice onlar paketin içine konuluyor.Mostorolar yapılıp, arkasına çürükler konulup gizlice onlar paketin içine konuluyor. Kalabalık diye oraya herkes geliyor. Kalabalık diye oraya herkes geliyor. Boş dünyevî hırslarla, keyiflerle, zevklerle vakit geçiyor. Boş dünyevî hırslarla, keyiflerle, zevklerle vakit geçiyor. Bazı kere de onların kenarlarına panayır, eğlence yerleri geliyor, Bazı kere de onların kenarlarına panayır, eğlence yerleri geliyor, sirkler geliyor, dansözler geliyor vesaire derken... sirkler geliyor, dansözler geliyor vesaire derken... Hakikaten şöyle bir çarşı pazarları düşünürsek,Hakikaten şöyle bir çarşı pazarları düşünürsek, Allah'ın yasak ettiği ne kadar günah görüyoruz.Allah'ın yasak ettiği ne kadar günah görüyoruz. Şöyle birazcık bir etrafımıza bakındığımız zaman; yalan yere yeminler, bağırmalar, çağırmalar…Şöyle birazcık bir etrafımıza bakındığımız zaman; yalan yere yeminler, bağırmalar, çağırmalar… Sonra namazlar kılınmıyor; "İş güç var." diye ibadet yapılmıyor. Onun için, Allah oraları sevmez. Sonra namazlar kılınmıyor; "İş güç var." diye ibadet yapılmıyor. Onun için, Allah oraları sevmez.

Müslüman çarşıya pazara giderken Allah'a sığınarak gidecek, tesbih ederek gidecek,Müslüman çarşıya pazara giderken Allah'a sığınarak gidecek, tesbih ederek gidecek, dualar yaparak gidecek ki Allah'ın lütfuna ersin, işi rast gitsin. dualar yaparak gidecek ki Allah'ın lütfuna ersin, işi rast gitsin.

İkinci hadîs-i şerîf: Ehabbu't-taâmi ila'llâhi mâ kesüret aleyhi'l-eydi. İkinci hadîs-i şerîf:

Ehabbu't-taâmi ila'llâhi mâ kesüret aleyhi'l-eydi.

Câbir b. Abdillah el-Ensârî radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Câbir b. Abdillah el-Ensârî radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Rivayet edenler İbn Hibban, Taberânî, İbn Abdilberr ve Tayâlisî; birçok kaynaklarda var. Rivayet edenler İbn Hibban, Taberânî, İbn Abdilberr ve Tayâlisî; birçok kaynaklarda var.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Ehabbu't-taâmi ila'llâhi.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Ehabbu't-taâmi ila'llâhi.
"Allah'a en sevimli gelen yemekler, ziyafetler, yemek yemeler, yedirmeler...""Allah'a en sevimli gelen yemekler, ziyafetler, yemek yemeler, yedirmeler..." Ma kesüret aleyhi'l-eydi. "Ellerin çok uzandığı taamlardır, sofralardır." Ma kesüret aleyhi'l-eydi. "Ellerin çok uzandığı taamlardır, sofralardır."

"Allah'ın en çok sevdiği sofra, yemeklere ellerin çok uzandığı, çok ellerin olduğu sofralardır." "Allah'ın en çok sevdiği sofra, yemeklere ellerin çok uzandığı, çok ellerin olduğu sofralardır."

"Çok ellerin olduğu sofra" demek, "kalabalık" demek."Çok ellerin olduğu sofra" demek, "kalabalık" demek. Cenâb-ı Hak kalabalık sofraları seviyor, çok insanın çağırıldığı sofrayı seviyor.Cenâb-ı Hak kalabalık sofraları seviyor, çok insanın çağırıldığı sofrayı seviyor. Zalimler de eskiden beri tek başlarına yerlermiş. Getiriliyor, tek başına yiyor.Zalimler de eskiden beri tek başlarına yerlermiş. Getiriliyor, tek başına yiyor. Ekele vahdehû diye böyle Allah'ın sevmediği mütekebbir tipler anlatılıyor. Ekele vahdehû diye böyle Allah'ın sevmediği mütekebbir tipler anlatılıyor. "Yanına geleni sokmaz, tek başına yer, şöyle yapar böyle yapar..." diye"Yanına geleni sokmaz, tek başına yer, şöyle yapar böyle yapar..." diye kibir alâmeti davranışlarını sayıp onların kötülüklerini beyan ediyor. kibir alâmeti davranışlarını sayıp onların kötülüklerini beyan ediyor.

Bir de yemeklerde, Allah ziyafetlere sırf zenginlerin gelmesini sevmez.Bir de yemeklerde, Allah ziyafetlere sırf zenginlerin gelmesini sevmez. Fukarânın da çağrıldığı yemekleri sever. Zenginler birbirlerini çağırıyorlar.Fukarânın da çağrıldığı yemekleri sever. Zenginler birbirlerini çağırıyorlar. Sofranın üstünde her şey var.Sofranın üstünde her şey var. Zaten bu adamlar kendi sofralarında, evlerinde keyiflerine uygun her şeyi yerler.Zaten bu adamlar kendi sofralarında, evlerinde keyiflerine uygun her şeyi yerler. Artık çağırılan ev onların evinde olan olmayan en nâdide şeyleri arayıp bulur.Artık çağırılan ev onların evinde olan olmayan en nâdide şeyleri arayıp bulur. Yenildiği zaman; "Beyefendi, Allah ömürler versin, çok güzel olmuş..." desinler diyeYenildiği zaman; "Beyefendi, Allah ömürler versin, çok güzel olmuş..." desinler diye olmadık masrafları yapar.olmadık masrafları yapar. Sülün etlerinden, nâdide Rus havyarından, daha başka pahalı,Sülün etlerinden, nâdide Rus havyarından, daha başka pahalı, kimsenin el uzatamadığı neler varsa, yerler içerler. İçkilerin en muteberleri... kimsenin el uzatamadığı neler varsa, yerler içerler. İçkilerin en muteberleri... Ama fukarâcık öbür tarafta ekmek bulamaz, ekmek bulursa katık bulamaz;Ama fukarâcık öbür tarafta ekmek bulamaz, ekmek bulursa katık bulamaz; yutkunur, zayıflar zavallı...yutkunur, zayıflar zavallı... Çoluk çocuğu gözü dışarıda, çarşı pazardan geçerken lokantalara iştahla bakarlar, camekândan yutkunurlar... Çoluk çocuğu gözü dışarıda, çarşı pazardan geçerken lokantalara iştahla bakarlar, camekândan yutkunurlar...

Allah fukarânın çağırıldığı sofraları seviyor. "Gel bakalım sen de..."Allah fukarânın çağırıldığı sofraları seviyor. "Gel bakalım sen de..." O da ömründe hiç yemediği güzel yemekleri yesin. Bakalım sülün eti nasılmış.O da ömründe hiç yemediği güzel yemekleri yesin. Bakalım sülün eti nasılmış. -Ben hiç yemedim sülün eti, neyin nesi... Ama elhamdülillah çok başka etler yedik de...--Ben hiç yemedim sülün eti, neyin nesi... Ama elhamdülillah çok başka etler yedik de...- Sülün etinden vazgeçtik, adam karnını doyuramıyor, su bulamıyor.Sülün etinden vazgeçtik, adam karnını doyuramıyor, su bulamıyor. Gidiyorlar derenin kenarından, çamurlu sudan kaplarına doldurup getiriyorlar. Gidiyorlar derenin kenarından, çamurlu sudan kaplarına doldurup getiriyorlar. Evlerinde de su yok. Hayvanlar zayıf. Süt yok... Evlerinde de su yok. Hayvanlar zayıf. Süt yok...

Burada en bol şey, en ucuz meşrubat belki süt.Burada en bol şey, en ucuz meşrubat belki süt. Veriyorsun parayı, istediğin cinsten sütü alıyorsun.Veriyorsun parayı, istediğin cinsten sütü alıyorsun. Süt de bütün gıdaların ilki ve en üstünü. İlk defa yavru doğduğu zaman annesinden süt emer. Süt de bütün gıdaların ilki ve en üstünü. İlk defa yavru doğduğu zaman annesinden süt emer. İçinde her şey var. Cenâb-ı Hakk'ın kudretiyle yarattığı meşrubat. İçinde her şey var. Cenâb-ı Hakk'ın kudretiyle yarattığı meşrubat. Vücudun gelişmesi için her şey var. Bebek süt içiyor, süt içiyor, süt içiyor; maşâallah, nur topu gibi oluyor.Vücudun gelişmesi için her şey var. Bebek süt içiyor, süt içiyor, süt içiyor; maşâallah, nur topu gibi oluyor. Ondan sonra kırmızı yanaklı, pembe yanaklı, hop hop, tombul tombul kucaktan kucağa geziyor.Ondan sonra kırmızı yanaklı, pembe yanaklı, hop hop, tombul tombul kucaktan kucağa geziyor. Kısa zamanda emeklemeye başlıyor. Kısa zamanda emeklemeye başlıyor. Maşâallah, tay tay tay [yürüyor] derken ondan sonra büyüyüp gidiyor. Büyüdükten sonra sütü kesiyor mu? Maşâallah, tay tay tay [yürüyor] derken ondan sonra büyüyüp gidiyor. Büyüdükten sonra sütü kesiyor mu?

"Hayır. Falanca tatlıya süt katarsan şöyle olur, filanca çorbaya süt katarsan böyle olur,"Hayır. Falanca tatlıya süt katarsan şöyle olur, filanca çorbaya süt katarsan böyle olur, filanca böreğin içine şu kadar süt katarsan gevrek olur..." filanca böreğin içine şu kadar süt katarsan gevrek olur..."

Her şeyin içinde süt var.Her şeyin içinde süt var. Bol. Et bol; tuğla gibi... Git çarşıya, al istediğin kadar...Bol.

Et bol; tuğla gibi... Git çarşıya, al istediğin kadar...
Beğenmezsen git 50 dolar ver, 30 dolar ver, bir kuzu al, kimsenin görmediği yerde kes, Beğenmezsen git 50 dolar ver, 30 dolar ver, bir kuzu al, kimsenin görmediği yerde kes, ondan sonra kazığı bir ucundan öbür ucuna geçir, ormanda ateşi yak, çevir, ye.ondan sonra kazığı bir ucundan öbür ucuna geçir, ormanda ateşi yak, çevir, ye. Geriye kalanı da bırak, öteki mahluklar yesin. Bol, ucuz... Bizim hanım diyor ki; Geriye kalanı da bırak, öteki mahluklar yesin. Bol, ucuz...

Bizim hanım diyor ki;

"Şimdi reva mı; veriyoruz 50-100 dolar, meyve fidanlarını alıyoruz, her birisi pahalı pahalı..."Şimdi reva mı; veriyoruz 50-100 dolar, meyve fidanlarını alıyoruz, her birisi pahalı pahalı... 20 dolarlık kuzu geliyor, hepsinin yapraklarını yiyor. Akıl mantık alır mı bunu?20 dolarlık kuzu geliyor, hepsinin yapraklarını yiyor. Akıl mantık alır mı bunu? Şu kuzuyu aşağı tarafa alın..." Ben de çok seviyorum. Adını da yüntop koyduk.Şu kuzuyu aşağı tarafa alın..."

Ben de çok seviyorum. Adını da yüntop koyduk.
Yünleri çok oldu, kesilmedi; top gibi oldu. Yuvarlasan yukarıdan aşağıya kadar gidecek. Yünleri çok oldu, kesilmedi; top gibi oldu. Yuvarlasan yukarıdan aşağıya kadar gidecek.

Balık bol, et bol, süt bol; bunlar ana gıdalar. Her türlü yiyecek var.Balık bol, et bol, süt bol; bunlar ana gıdalar. Her türlü yiyecek var. Türkiye'de ise zavallılar neler çekiyor...Türkiye'de ise zavallılar neler çekiyor... Birinci cihan harbinde hatıralarını anlatırken Cevat Rıfat Atilhan, rahmetli, Birinci cihan harbinde hatıralarını anlatırken Cevat Rıfat Atilhan, rahmetli, o "Ey Türk, düşmanını tanı!" diye böyle yazılar yazan emekli milis generali. Rütbesi o. Cevat Rıfat Atilhan.o "Ey Türk, düşmanını tanı!" diye böyle yazılar yazan emekli milis generali. Rütbesi o. Cevat Rıfat Atilhan. Suriye cephesini anlatıyor. Sefalet diz boyu... Diyor ki; "Portakalı aldım. Kabuğunu soydum.Suriye cephesini anlatıyor. Sefalet diz boyu... Diyor ki;

"Portakalı aldım. Kabuğunu soydum.
Trenin [camından] yere attım. Orada bir fakir, iki gözü âmâ kadın, kucağında çocuk duruyordu.Trenin [camından] yere attım. Orada bir fakir, iki gözü âmâ kadın, kucağında çocuk duruyordu. El yordamıyla uzandı, gözleri görmüyor ama portakal kabuğunu buldu.El yordamıyla uzandı, gözleri görmüyor ama portakal kabuğunu buldu. Ağzına aldı, çiğnedi çiğnedi, kendisi yemedi, çocuğuna verdi." Ağzına aldı, çiğnedi çiğnedi, kendisi yemedi, çocuğuna verdi."

Demek ki portakalın kabuğuna bile muhtaç olmuşlar.Demek ki portakalın kabuğuna bile muhtaç olmuşlar. Edirne muhasara edildiği zaman bizim zavallılar ağaçların kabuklarını yemişler. Edirne muhasara edildiği zaman bizim zavallılar ağaçların kabuklarını yemişler. Kars'ta cihada giderken yollarda aç kalmışlar, Kars'ta cihada giderken yollarda aç kalmışlar, öküzlerin bastığı yollardaki çamurlu izlerden suları içmişler. Otların her çeşidini yemişler. öküzlerin bastığı yollardaki çamurlu izlerden suları içmişler. Otların her çeşidini yemişler.

Bir Mehmet Amca vardı, makamı âlâ olsun, nur içinde yatsın, Bayburtlu.Bir Mehmet Amca vardı, makamı âlâ olsun, nur içinde yatsın, Bayburtlu. "Bayburt'tan 33 kişi çıktık hocam. Ankara'ya geldiğimiz zaman üç kişi kaldık."Bayburt'tan 33 kişi çıktık hocam. Ankara'ya geldiğimiz zaman üç kişi kaldık. Hepsi yollarda öldü. Aç, ekmek yok. Ben otların her çeşidini yedim.Hepsi yollarda öldü. Aç, ekmek yok. Ben otların her çeşidini yedim. Türkiye'de biten [otların] her çeşidini bilirim. Türkiye'de biten [otların] her çeşidini bilirim. Hani kırıldığı zaman beyaz sütü çıkan otlar vardır, 'zehirli' derler, onları da yedim, ölmedim.Hani kırıldığı zaman beyaz sütü çıkan otlar vardır, 'zehirli' derler, onları da yedim, ölmedim. Ot yemekten [ağızlarımız] yara oldu." diyor. Peki ot olmayan yerse; Suriye gibi, Mısır gibi? Ot yemekten [ağızlarımız] yara oldu." diyor.

Peki ot olmayan yerse; Suriye gibi, Mısır gibi?

Artık ört ki ölem... Neler çekmiş milletler... Fukarâcıklara acımak lazım. Artık ört ki ölem... Neler çekmiş milletler...

Fukarâcıklara acımak lazım.

Burada adamlar işi çok güzel ayarlamışlar. Devlet bir kere parasını veriyor.Burada adamlar işi çok güzel ayarlamışlar. Devlet bir kere parasını veriyor. Fakirin birisinin sadakasına ihtiyacını bırakmamışlar.Fakirin birisinin sadakasına ihtiyacını bırakmamışlar. Çünkü sadaka almak da onur kırıcı, dilenmek de onur kırıcı bir şey.Çünkü sadaka almak da onur kırıcı, dilenmek de onur kırıcı bir şey. "Madem benim milletimin ferdi, ben kendi adamımı doyururum, başkasına muhtaç etmem."Madem benim milletimin ferdi, ben kendi adamımı doyururum, başkasına muhtaç etmem. Çalışmadığı zaman bile veririm." diyor. Çok güzel. "Hastaysa bakarım." diyor. Çok güzel. Çalışmadığı zaman bile veririm." diyor. Çok güzel. "Hastaysa bakarım." diyor. Çok güzel. Bizim İslâm ülkelerinde bunların tarihin içinden oluşması lazım. Yapılmamış. Bunlar yapıyorlar. Bizim İslâm ülkelerinde bunların tarihin içinden oluşması lazım. Yapılmamış. Bunlar yapıyorlar.

Sabahleyin düşündüm: Bunlar Amerika'ya, Avustralya'ya, Afrika'ya, yeni kıtalara,Sabahleyin düşündüm: Bunlar Amerika'ya, Avustralya'ya, Afrika'ya, yeni kıtalara, yeni yerlere gittikleri zaman dinî gruplar "Dinimizi daha güzel uygulayayım." diye gitmişler. yeni yerlere gittikleri zaman dinî gruplar "Dinimizi daha güzel uygulayayım." diye gitmişler. İlk önce kiliselerini kurmuşlar, papazlarının etrafında ibadet ederek,İlk önce kiliselerini kurmuşlar, papazlarının etrafında ibadet ederek, İncil okuyarak, ilahi okuyarak öyle [yaşamışlar.] Bizimkiler de meyhaneden başka bir şey bilmez.İncil okuyarak, ilahi okuyarak öyle [yaşamışlar.] Bizimkiler de meyhaneden başka bir şey bilmez. Şaraptan, meyhaneden, selvi boylu güzelden başka bir şey bilmez duruma gelmişler.Şaraptan, meyhaneden, selvi boylu güzelden başka bir şey bilmez duruma gelmişler. Elbette AllahElbette Allah müslüman olup İslâm'ı yapmayıp da imana, İslâm'a aykırı her türlü haltı, günahı yiyen,müslüman olup İslâm'ı yapmayıp da imana, İslâm'a aykırı her türlü haltı, günahı yiyen, Allah'ın gazabını çekecek her şeyi yapan insana yardım etmez. Allah'ın gazabını çekecek her şeyi yapan insana yardım etmez. Buna yardım eder, ona yardım etmez elbette... Buna yardım eder, ona yardım etmez elbette...

Benim rahmetli anacığım derdi ki; "Evlâdım, sabah erken kalkın." Niye? Benim rahmetli anacığım derdi ki;

"Evlâdım, sabah erken kalkın."

Niye?

"Melekler rızıkları getirirlermiş, çocuklara verecekler;"Melekler rızıkları getirirlermiş, çocuklara verecekler; çocuklar ve büyükler uyuyorlarsa uyuyanların rızıklarınıçocuklar ve büyükler uyuyorlarsa uyuyanların rızıklarını erken kalkan hıristiyan çocuklara verirlermiş." derdi. erken kalkan hıristiyan çocuklara verirlermiş." derdi.

Biz de rızıklar o tarafa kaçmasın diye erken kalkardık. Öyle derdi... Ama annem çok kitap okurdu.Biz de rızıklar o tarafa kaçmasın diye erken kalkardık. Öyle derdi... Ama annem çok kitap okurdu. Bildiği bir şey var ki ondan söylüyordu. Bildiği bir şey var ki ondan söylüyordu. Hakikaten kalkamazsa insan, ibadetini yapamazsa, günahlarda devam ederse onun elbette cezası birikir. Hakikaten kalkamazsa insan, ibadetini yapamazsa, günahlarda devam ederse onun elbette cezası birikir.

Allah bizi yolunda dâim eylesin. Allah bizi yolunda dâim eylesin.

Ehabbu şey'in ila'llâhi el-ğurabâu'l-ferrârûne bi-dînihim.Ehabbu şey'in ila'llâhi el-ğurabâu'l-ferrârûne bi-dînihim. Yeb'ashumu'llâhu yevme'l-kıyâmeti mea Îse'bni Meryem. Yeb'ashumu'llâhu yevme'l-kıyâmeti mea Îse'bni Meryem.

İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet olunmuş.İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet olunmuş. Hulvânî ve İbn Mâce isimli kaynaklarda mevcut olan bir hadîs-i şerîf. Hulvânî ve İbn Mâce isimli kaynaklarda mevcut olan bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz burada buyuruyor ki; Ehabbu şey'in ila'llâhi.Peygamber Efendimiz burada buyuruyor ki;

Ehabbu şey'in ila'llâhi.
"Allah'a en sevimli olan şey, Allah'ın en çok sevdiği şey..." el-Ğurabâu. "Gurbete giden gariplerdir." "Allah'a en sevimli olan şey, Allah'ın en çok sevdiği şey..." el-Ğurabâu. "Gurbete giden gariplerdir."

"Kendi diyarlarını terk eden, gurbete giden gariplerdir." "Kendi diyarlarını terk eden, gurbete giden gariplerdir."

el-Ferrârûne bi-dînihim. "Dinlerini yapamadığı yerden firar edip gurbetlere gidenlerdir." el-Ferrârûne bi-dînihim. "Dinlerini yapamadığı yerden firar edip gurbetlere gidenlerdir."

Mesela Ashâb-ı Kehf ne yapmış? Mesela Ashâb-ı Kehf ne yapmış?

Ashâb-ı Kehf zalim, putperest hükümdardan kaçmış, mağaraya saklanmışlar.Ashâb-ı Kehf zalim, putperest hükümdardan kaçmış, mağaraya saklanmışlar. "Biz puta tapmayız!" demişler. Ashâb-ı Kehf'in macerası ana hatlarıyla bu. "Biz puta tapmayız!" demişler. Ashâb-ı Kehf'in macerası ana hatlarıyla bu.

Bir insan veyahut bir takım insanlar, kabileler, milletler,Bir insan veyahut bir takım insanlar, kabileler, milletler, topluluklar "Dini[mizi] daha iyi yaşayabilelim." diyetopluluklar "Dini[mizi] daha iyi yaşayabilelim." diye kendi diyarlarını bırakıp da dinleriyle firar ederlerse, o zalimlerin, putperestlerin, kendi diyarlarını bırakıp da dinleriyle firar ederlerse, o zalimlerin, putperestlerin, Allah'a ibadet etmeyenlerin, ibadet edenleri ateşler yakıp da hendeklere atanların,Allah'a ibadet etmeyenlerin, ibadet edenleri ateşler yakıp da hendeklere atanların, işkence yapanların diyarından dinlerini kurtarmak için,işkence yapanların diyarından dinlerini kurtarmak için, dinlerini yaşamak için başka yerlere gidenler Allah'ın en çok sevdiği insanlardır. dinlerini yaşamak için başka yerlere gidenler Allah'ın en çok sevdiği insanlardır.

Demin söylediğim [husus...] Mesela Avrupa'da işkence görmüş adam, kalkmış Amerika'ya gitmiş.Demin söylediğim [husus...] Mesela Avrupa'da işkence görmüş adam, kalkmış Amerika'ya gitmiş. Çünkü Avrupa'da katolikler protestanları, luteryanları öldürmüşler. Çünkü Avrupa'da katolikler protestanları, luteryanları öldürmüşler. Fransa'da çeşitli katliamlar yapmışlar. Fransa'da çeşitli katliamlar yapmışlar. Mesela meşhur bir tanesinin ismi var, Saint Barthelemy katliamı diye, Paris'te... Mesela meşhur bir tanesinin ismi var, Saint Barthelemy katliamı diye, Paris'te... Kendi mezheplerinden olmayan insanların kapılarını işaretlemişler; Kendi mezheplerinden olmayan insanların kapılarını işaretlemişler; bir hücum, bir gecede anlaşmışlar, kendi şehirlerindeki hemşehrilerindenbir hücum, bir gecede anlaşmışlar, kendi şehirlerindeki hemşehrilerinden mezhebi farklı insanları çatır çutur kesmişler. Korkunç katliam!mezhebi farklı insanları çatır çutur kesmişler. Korkunç katliam! Dinler için çeşitli savaşlar yapmışlar. Ben sandım ki yirminci yüzyılda bunlar bitiyor; hayır... Dinler için çeşitli savaşlar yapmışlar. Ben sandım ki yirminci yüzyılda bunlar bitiyor; hayır...

Almanya'da bir yerde aile toplantısı yaptık.Almanya'da bir yerde aile toplantısı yaptık. Oranın ahâlisi Almanlar'ın ana mezhebinden, katoliklerden değilmiş.Oranın ahâlisi Almanlar'ın ana mezhebinden, katoliklerden değilmiş. O bölge, orası galiba Doğu Almanya'dan geçmiş.O bölge, orası galiba Doğu Almanya'dan geçmiş. Hemen oraya kendi adamlarından iskân etmişler, oranın çoğunluğunu hemen dağıtmışlar.Hemen oraya kendi adamlarından iskân etmişler, oranın çoğunluğunu hemen dağıtmışlar. Hayret ettim... Hayret ettim... Yirminci yüzyılda ne kadar mutaassıp; kendilerine karşı da, birbirlerine karşı da... Yirminci yüzyılda ne kadar mutaassıp; kendilerine karşı da, birbirlerine karşı da... Hayretler içinde kaldım. "Yok efendim karşı mezhepten!" diye... Fevkalâde mutaassıp. Hayretler içinde kaldım. "Yok efendim karşı mezhepten!" diye... Fevkalâde mutaassıp.

Bizimkilerin bir şeyden haberi yok.Bizimkilerin bir şeyden haberi yok. Belki bizimkileri de aldattılar, belki bazılarını da kendilerine çektiler. Belki bizimkileri de aldattılar, belki bazılarını da kendilerine çektiler. "Hıristiyanlık güzeldir, Amerikalılar'ın dinidir." diye..."Hıristiyanlık güzeldir, Amerikalılar'ın dinidir." diye... Çünkü ordularında subaylar var. Bu subaylara emir vermişler.Çünkü ordularında subaylar var. Bu subaylara emir vermişler. "Nato'dan vesaireden, başka yerlerden gelen subaylara kancayı takın."Nato'dan vesaireden, başka yerlerden gelen subaylara kancayı takın. Aile görüşmeleri yapın, onları Hıristiyanlığa sokun." diye. Aile görüşmeleri yapın, onları Hıristiyanlığa sokun." diye.

Yeb'ashumu'llâhu yevme'l-kıyâmeti mea Îse'bni Meryem.Yeb'ashumu'llâhu yevme'l-kıyâmeti mea Îse'bni Meryem. "Dinlerini kurtarmak için kendi diyarlarını terk edip diyâr-ı gurbete çıkan,"Dinlerini kurtarmak için kendi diyarlarını terk edip diyâr-ı gurbete çıkan, firar eden dindar toplulukları Allah kıyamet gününde Meryem'in oğlu İsa aleyhisselam ilefirar eden dindar toplulukları Allah kıyamet gününde Meryem'in oğlu İsa aleyhisselam ile beraber haşredecek." diye Peygamber Efendimiz bildiriyor. beraber haşredecek." diye Peygamber Efendimiz bildiriyor.

Bizim yirminci yüzyılda çilemiz de, Cenâb-ı Hak'ın takdiri, bitmiyor [zulümler...]Bizim yirminci yüzyılda çilemiz de, Cenâb-ı Hak'ın takdiri, bitmiyor [zulümler...] Türkiye'de başörtüsü yasak, tarikat kanundışı, zikir suç, dinî mektep açılmaz...Türkiye'de başörtüsü yasak, tarikat kanundışı, zikir suç, dinî mektep açılmaz... Ne olmuş, nasıl hileler yapmışlarsa hayret ediyorum,Ne olmuş, nasıl hileler yapmışlarsa hayret ediyorum, Aziz Nesin Sivas'a kendisi geldi kışkırtmacı olarak,Aziz Nesin Sivas'a kendisi geldi kışkırtmacı olarak, ondan sonra dernekte bir sürü kışkırtmalar yaptı, olaylar çıktı; ondan sonra dernekte bir sürü kışkırtmalar yaptı, olaylar çıktı; yine olayları karşı tarafın üstüne yıkmışlar. yine olayları karşı tarafın üstüne yıkmışlar. Kaç yıldır devam eden davada evvelki gün karar açıklanmış, yine 33 idam...Kaç yıldır devam eden davada evvelki gün karar açıklanmış, yine 33 idam... Kendileri orduya silah çekiyorlar, kendileri terör yapıyorlar;Kendileri orduya silah çekiyorlar, kendileri terör yapıyorlar; Doğu Anadolu'da, Tokat'ta, Amasya'da, Almus'ta [vesairede...]Doğu Anadolu'da, Tokat'ta, Amasya'da, Almus'ta [vesairede...] Bizim Erzincan'ın Başbağlar köyüne geldiler, katliam yaptılar. Hiç onlarda bir şey yok.Bizim Erzincan'ın Başbağlar köyüne geldiler, katliam yaptılar. Hiç onlarda bir şey yok. Her türlü kanunları çiğniyorlar, belediyenin yasalarını çiğniyorlar; bir şey yok. Her türlü kanunları çiğniyorlar, belediyenin yasalarını çiğniyorlar; bir şey yok. Beri tarafta kendisini savunun insanlar en şiddetli şekilde cezalara çarptırılıyor. Beri tarafta kendisini savunun insanlar en şiddetli şekilde cezalara çarptırılıyor. Daha başka türlü baskıların da olduğunu görüyoruz. Bulgaristan'da… Daha başka türlü baskıların da olduğunu görüyoruz.

Bulgaristan'da…
Bulgaristan'da köylere geliyorlardı, -Jivkov zamanında- masayı kuruyorlardı, askerler elinde silahlar; Bulgaristan'da köylere geliyorlardı, -Jivkov zamanında- masayı kuruyorlardı, askerler elinde silahlar;

"Gel bakayım buraya! Senin adın ne?" "Abdullah." "Yok, senin adın Abdullah değil, Hıristos..." "Gel bakayım buraya! Senin adın ne?"

"Abdullah."

"Yok, senin adın Abdullah değil, Hıristos..."

Hristiyanlığa kayıt ve din değiştirme baskıları yapıyorlardı.Hristiyanlığa kayıt ve din değiştirme baskıları yapıyorlardı. Değiştirmek istemeyenleri şu tarafta takır takır öldürüyorlardı. Yirminci yüzyılda, yakın zamanda... Değiştirmek istemeyenleri şu tarafta takır takır öldürüyorlardı. Yirminci yüzyılda, yakın zamanda...

Yugoslavya'da Boşnaklar'a yapılanlar, Arnavutlar'a yapılanlar,Yugoslavya'da Boşnaklar'a yapılanlar, Arnavutlar'a yapılanlar, Sancak'ta olanlar, Romanya'daki, Rusya'daki, Çeçenistan'daki [zulümlerin] haddi hesabı yok. Sancak'ta olanlar, Romanya'daki, Rusya'daki, Çeçenistan'daki [zulümlerin] haddi hesabı yok.

Tabii fırsat bulurlarsa bir kısmı müslüman diyarı diyeTabii fırsat bulurlarsa bir kısmı müslüman diyarı diye mesela Rusların Orta Asya istilasında Rusya'dakiler Afganistan'a inmişler, öyle kaçmışlar.mesela Rusların Orta Asya istilasında Rusya'dakiler Afganistan'a inmişler, öyle kaçmışlar. Oradan Arabistan'a gelmişler. Oradan Arabistan'a gelmişler. Balkanlar'dakiler Yugoslavya'nın muhtelif yerlerinden Türkiye'ye gelmişler, İslâm diyarı diye.Balkanlar'dakiler Yugoslavya'nın muhtelif yerlerinden Türkiye'ye gelmişler, İslâm diyarı diye. Sonra Türkiye'de daha beter veya aynı durumla karşılaşmışlar. Allah yardımcımız olsun. Sonra Türkiye'de daha beter veya aynı durumla karşılaşmışlar.

Allah yardımcımız olsun.

Toplumlar el birliğiyle çalışırsa haklarını koruyabilir.Toplumlar el birliğiyle çalışırsa haklarını koruyabilir. Çalışamazsa her yerde böyle itilir, kakılır, horlanır, zarara uğratılır. Çalışamazsa her yerde böyle itilir, kakılır, horlanır, zarara uğratılır.

Cenâb-ı Hak yardımcımız olsun. el-Fâtiha. Cenâb-ı Hak yardımcımız olsun.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2