Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İslâm'ın Gücü: Muhabbet ve İbadetin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Şa'bân 1412 / 08.02.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Muhterem ve sevgili kardeşlerim! Muhterem ve sevgili kardeşlerim!

Üzerimize saçtığı sonsuz maddî mânevî nimetleri sebebiyle, âlemlerin Rabbi Mevlâmız'aÜzerimize saçtığı sonsuz maddî mânevî nimetleri sebebiyle, âlemlerin Rabbi Mevlâmız'a -beşer takati içinde- sonsuz hamd u senâlarımızı arz ederiz. Rabbimiz bizi,-beşer takati içinde- sonsuz hamd u senâlarımızı arz ederiz.

Rabbimiz bizi,
sevdiği kullardan eylesin! Başta Peygamber Efendimiz, rehberimiz, baş tacımız sevdiği kullardan eylesin! Başta Peygamber Efendimiz, rehberimiz, baş tacımız Muhammed-i Mustafâ'sı olmak üzere sevdiği kullarıyla beraber haşreylesin! Muhammed-i Mustafâ'sı olmak üzere sevdiği kullarıyla beraber haşreylesin!

Hocamız rahmetullahi aleyh'i hatırlıyorum: "İyi ki şu ziyaretlerimiz var!Hocamız rahmetullahi aleyh'i hatırlıyorum: "İyi ki şu ziyaretlerimiz var! Bunlar da olmasa halimiz ne olacak bilmem!" diyordu. Beraber Konya'ya gidiyorduk,Bunlar da olmasa halimiz ne olacak bilmem!" diyordu. Beraber Konya'ya gidiyorduk, Kütahya'ya gidiyorduk. Arkadaşlarımızla, ihvanımızla yiyip içip oturuyorduk. Hocamız sohbet ediyordu.Kütahya'ya gidiyorduk. Arkadaşlarımızla, ihvanımızla yiyip içip oturuyorduk. Hocamız sohbet ediyordu. "Şu ibadetlerimiz; Kur'an'ımız, halvetimiz, haccımız…" demiyor da "Ah şu ziyaretlerimiz olmasaydı,"Şu ibadetlerimiz; Kur'an'ımız, halvetimiz, haccımız…" demiyor da "Ah şu ziyaretlerimiz olmasaydı, halimiz ne olurdu bilmem!" diyor. halimiz ne olurdu bilmem!" diyor.

Muhterem kardeşlerim! "İyi ki ziyaretlerimiz var!" diyor. Hocamız böyle söylüyordu. Muhterem kardeşlerim!

"İyi ki ziyaretlerimiz var!" diyor. Hocamız böyle söylüyordu.

Hakikaten, muhabbetin bir ibadet olduğunu artık iyice öğrenmemiz lazım. Cennete girmemin sebebi,Hakikaten, muhabbetin bir ibadet olduğunu artık iyice öğrenmemiz lazım. Cennete girmemin sebebi, anahtarı olduğunu, zihnimize en kuvvetli bir tarzda yerleştirmemiz lazım. Ziyaretin her çeşidinin, anahtarı olduğunu, zihnimize en kuvvetli bir tarzda yerleştirmemiz lazım. Ziyaretin her çeşidinin, son derece sevaplı olduğunu bilmemiz lazım. "Ey Âdemoğlu! Hastalandım da beni ziyaret etmedin!"son derece sevaplı olduğunu bilmemiz lazım.

"Ey Âdemoğlu! Hastalandım da beni ziyaret etmedin!"
buyuracak Rabbü'l-âlemin. Âdemoğlu da süklüm püklüm diyecek ki; buyuracak Rabbü'l-âlemin. Âdemoğlu da süklüm püklüm diyecek ki;

"Ben seni nasıl ziyaret edeydim yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbisin! Ben kim oluyorum?" "Ben seni nasıl ziyaret edeydim yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbisin! Ben kim oluyorum?"

"Falanca kulum hastalanmıştı, eğer onu ziyaret etseydin, beni, onun yanında bulacaktın,"Falanca kulum hastalanmıştı, eğer onu ziyaret etseydin, beni, onun yanında bulacaktın, beni ziyaret etmiş olacaktın!" Hasta ziyareti, arkadaş ziyareti, beraber yemek yemek, beni ziyaret etmiş olacaktın!"

Hasta ziyareti, arkadaş ziyareti, beraber yemek yemek,
muhabbetleşmek. İmanın aslı, esası. Onun için sahâbe-i kirâm ellerine sarılıpmuhabbetleşmek. İmanın aslı, esası.

Onun için sahâbe-i kirâm ellerine sarılıp
musafaha ederken birbirlerine; İclis binâ nü'minü saaten. "Gel bir müddet imanlaşalım!" derlermiş. musafaha ederken birbirlerine;

İclis binâ nü'minü saaten. "Gel bir müddet imanlaşalım!" derlermiş.

"Dostluk edelim! Yarenlik edelim!" demiyor da "Gel bir miktar iman edelim!" diyor. Nü'minü;"Dostluk edelim! Yarenlik edelim!" demiyor da "Gel bir miktar iman edelim!" diyor. Nü'minü; "İman etmek"ten "Gel bir müddet imanlaşalım!" Neden? "İman etmek"ten "Gel bir müddet imanlaşalım!"

Neden?

Bu hadîs-i şerîfi şu mekânda herhalde üçüncü söyleyişim olacak: Bu hadîs-i şerîfi şu mekânda herhalde üçüncü söyleyişim olacak:

Ve'l-lezî nefsî biyedihî. "Canıma, nefsime and olsun ki" Lâ tedhulü'l-cennete hattâ tü'minû.Ve'l-lezî nefsî biyedihî. "Canıma, nefsime and olsun ki" Lâ tedhulü'l-cennete hattâ tü'minû. "İnanmadıkça cennete girmezsiniz!" Ve lâ tü'minû hattâ tehâbbû. "Birbirinizi sevmedikçe de mü'min olamazsınız!" "İnanmadıkça cennete girmezsiniz!" Ve lâ tü'minû hattâ tehâbbû. "Birbirinizi sevmedikçe de mü'min olamazsınız!"

Tehâbbû, "karşılıklı muhabbetleşmek, birbirini sevmek" demek. Sevmek bir ibadettir;Tehâbbû, "karşılıklı muhabbetleşmek, birbirini sevmek" demek. Sevmek bir ibadettir; bu temelde, bu mânada sevmek bir ibadettir ve çok önemli bir ibadettir. Cennete girme sebebidir. bu temelde, bu mânada sevmek bir ibadettir ve çok önemli bir ibadettir. Cennete girme sebebidir.

Kardeşlerimizin birbirlerini tam sevemediğini görüyoruz. Sevgi hususunda eksiklerimiz var:Kardeşlerimizin birbirlerini tam sevemediğini görüyoruz. Sevgi hususunda eksiklerimiz var: Tenkit ediyoruz, çelme takıyoruz, engelliyoruz, kusur görüyoruz, itiyoruz, dışlıyoruz. Tenkit ediyoruz, çelme takıyoruz, engelliyoruz, kusur görüyoruz, itiyoruz, dışlıyoruz. Allah bizi bu kusurlardan kurtarsın! Muhabbete ulaştırsın; muhabbetsizliği meydana getirenAllah bizi bu kusurlardan kurtarsın! Muhabbete ulaştırsın; muhabbetsizliği meydana getiren her türlü nakîsadan, eksiklikten cümlemizi pâk eylesin! her türlü nakîsadan, eksiklikten cümlemizi pâk eylesin!

Sükutun ibadet olduğunu birçok kimse bilmez. Susmak da bir ibadettir.Sükutun ibadet olduğunu birçok kimse bilmez. Susmak da bir ibadettir. İslâm'ın güzelliğini vurgulamak istiyorum, bastıra bastıra söylemek istiyorum. Çünkü videoya girecek; İslâm'ın güzelliğini vurgulamak istiyorum, bastıra bastıra söylemek istiyorum. Çünkü videoya girecek; belki bu konuşmalar bizden sonraya kalacak. Sevap kazanmanın yolu sadece namaz, oruç değil ki belki bu konuşmalar bizden sonraya kalacak. Sevap kazanmanın yolu sadece namaz, oruç değil ki sadece ibadet değil ki! İslâm, hayatın her faaliyetini ibadet haline getiriyor.sadece ibadet değil ki!

İslâm, hayatın her faaliyetini ibadet haline getiriyor.
İslâm; telin içinden cereyan geçince, onun ışık kaynağı olması gibi bir şey. İslâm; telin içinden cereyan geçince, onun ışık kaynağı olması gibi bir şey. Tel, kendi haliyle katı, kara, koyu renkli bir şey. Ama içinden cereyan geçince,Tel, kendi haliyle katı, kara, koyu renkli bir şey. Ama içinden cereyan geçince, yani İslâm gelince her şey ışıl ışıl oluyor, nurlanıyor, parıldıyor.yani İslâm gelince her şey ışıl ışıl oluyor, nurlanıyor, parıldıyor. Her şey güzelleşiyor ve her şey ibadet oluyor. Yemek ibadet oluyor, sohbet ibadet oluyor,Her şey güzelleşiyor ve her şey ibadet oluyor.

Yemek ibadet oluyor, sohbet ibadet oluyor,
komşuluk ibadet oluyor, sükut ibadet oluyor, evlilik ibadet oluyor, zifaf ibadet oluyor,komşuluk ibadet oluyor, sükut ibadet oluyor, evlilik ibadet oluyor, zifaf ibadet oluyor, gerdek ibadet oluyor, çocuk yetiştirmek ibadet oluyor, kadının çocuk emzirmesi ibadet oluyor. gerdek ibadet oluyor, çocuk yetiştirmek ibadet oluyor, kadının çocuk emzirmesi ibadet oluyor.

el-Hamdü li'l-lahi alâ ni'meti'l-İslâm. Ne mutlu bize ki Allah bizi İslâm nimetiyle müşerref etmiş;el-Hamdü li'l-lahi alâ ni'meti'l-İslâm.

Ne mutlu bize ki Allah bizi İslâm nimetiyle müşerref etmiş;
her anımız, her işimiz, her fiilimiz ibadet olabiliyor. İslâm güzel de biz çok kusurluyuz. her anımız, her işimiz, her fiilimiz ibadet olabiliyor.

İslâm güzel de biz çok kusurluyuz.
Bir şair diyor ki; "İslâm, -kendisi- hiç ayıba sahip değil. İslâm'ın içinde hiç ayıp yok."Bir şair diyor ki;

"İslâm, -kendisi- hiç ayıba sahip değil. İslâm'ın içinde hiç ayıp yok."
İslâm be zât-ı hod nedâred aybî Her ayb ki hest der müsülmânî mâst. İslâm be zât-ı hod nedâred aybî

Her ayb ki hest der müsülmânî mâst.

"Her bir ayıp bizim Müslümanlığımızda! Bizim Müslümanlığı kavrayışımızda." "Her bir ayıp bizim Müslümanlığımızda! Bizim Müslümanlığı kavrayışımızda."

Biz bir şey düşünüyoruz, anlatacağız. Bize ait kusurlar vardır.Biz bir şey düşünüyoruz, anlatacağız. Bize ait kusurlar vardır. Çünkü ben düşündüğümü kelimelere tam dökemeyebilirim, uygun kelimeleri seçemeyebilirim.Çünkü ben düşündüğümü kelimelere tam dökemeyebilirim, uygun kelimeleri seçemeyebilirim. Araca ait kusurlar vardır. Mikrofon kesilir, telefon cızırdar vesaire öbür tarafa iletilemez.Araca ait kusurlar vardır. Mikrofon kesilir, telefon cızırdar vesaire öbür tarafa iletilemez. Alıcıya ait kusurlar vardır. Sözü tersinden anlar, kuyruğundan anlar; ters değerlendirir. Alıcıya ait kusurlar vardır. Sözü tersinden anlar, kuyruğundan anlar; ters değerlendirir.

Bir arkadaşımız, Ankara'da bir yaşlı hacı amcaya; "Bayramınız mübarek olsun!" demişti. Bir arkadaşımız, Ankara'da bir yaşlı hacı amcaya;

"Bayramınız mübarek olsun!" demişti.

Muhabbetli muhabbetli Sabah namazını kıldık, musafaha da yaptık.Muhabbetli muhabbetli Sabah namazını kıldık, musafaha da yaptık. Caminin avlusundayım, bir iki adım attım, arkamdan bir kıyamet koptu. Gürültü patırtı.Caminin avlusundayım, bir iki adım attım, arkamdan bir kıyamet koptu. Gürültü patırtı. Hacı amca birisini dehşetle azarlıyor; "Sen benimle niye alay ediyorsun? Utanmıyor musun?Hacı amca birisini dehşetle azarlıyor;

"Sen benimle niye alay ediyorsun? Utanmıyor musun?
Ben senin iki misli yaşındayım! Şakana muhatap olacak insan mıyım?" Ben senin iki misli yaşındayım! Şakana muhatap olacak insan mıyım?"

Söyleyen adam, şaka yapacak bir insan değil. "Ne oldu?" dedim? Söyleyen adam, şaka yapacak bir insan değil.

"Ne oldu?" dedim?

"Bayramınız mübarek olsun!" demiş. O da ters anlamış. Yılbaşı mı anlamış, başka bir şey mi anlamış?"Bayramınız mübarek olsun!" demiş. O da ters anlamış. Yılbaşı mı anlamış, başka bir şey mi anlamış? Yani o gün Cuma ya! Kardeşimiz; "Cumanız mübarek olsun!" diye hacı amcanın elini öpüyor,Yani o gün Cuma ya! Kardeşimiz; "Cumanız mübarek olsun!" diye hacı amcanın elini öpüyor, o da tam tersinden anlıyor, azarlıyor; kavga çıkıyordu. o da tam tersinden anlıyor, azarlıyor; kavga çıkıyordu.

"Yok! Bak, o maksatla söylenmemiş; böyle söylenmiş!" dedik. "Yok! Bak, o maksatla söylenmemiş; böyle söylenmiş!" dedik.

İletişim tam olmayınca çok iyi niyetle söylenmiş bir şey bile tamamen kuyruğundan,İletişim tam olmayınca çok iyi niyetle söylenmiş bir şey bile tamamen kuyruğundan, tersinden anlaşıldığı için ters olabiliyor. İslâm güzel, kaynak güzel ama İslâm'ın bize gelişi, tersinden anlaşıldığı için ters olabiliyor. İslâm güzel, kaynak güzel ama İslâm'ın bize gelişi, bizim içimizden geçişi ve bir müslüman olarak bizim dışarıya akseden bizim içimizden geçişi ve bir müslüman olarak bizim dışarıya akseden davranışlarımız ve fiillerimiz kusurlu. Bizim Müslümanlığımız kusurlu. Eksik müslümanlarız. davranışlarımız ve fiillerimiz kusurlu. Bizim Müslümanlığımız kusurlu. Eksik müslümanlarız.

Belki siz eksik değilsinizdir ama İslâm âlemi eksik. Sonuç itibariyle bir milyarı aşkın müslüman varBelki siz eksik değilsinizdir ama İslâm âlemi eksik.

Sonuç itibariyle bir milyarı aşkın müslüman var
ama müstaz'af, ama mazlum, esir, yoksul, fakir, hastalıklı, görgüsüz, bilgisiz, susuz, aç, çıplak,ama müstaz'af, ama mazlum, esir, yoksul, fakir, hastalıklı, görgüsüz, bilgisiz, susuz, aç, çıplak, çığ altında, kar altında, zulüm altında. Neden? Bizim Müslümanlığımızda kusur olduğu için.çığ altında, kar altında, zulüm altında.

Neden?

Bizim Müslümanlığımızda kusur olduğu için.
Kusur, bizim Müslümanlığımızda. Yoksa İslâm'da kusur yok. Kusur, bizim Müslümanlığımızda. Yoksa İslâm'da kusur yok. İslâm'ı algılamamız ve uygulamamız kusurlu olduğu için "Onlar izale olsun." diyeİslâm'ı algılamamız ve uygulamamız kusurlu olduğu için "Onlar izale olsun." diye eğitime sımsıkı sarılmak zorundayız ve o da en sevaplı fiillerden birisi. eğitime sımsıkı sarılmak zorundayız ve o da en sevaplı fiillerden birisi.

Öğrenen, öğreten ve öğretilen şeyin bizzat kendisi, sembol olarak cennette!Öğrenen, öğreten ve öğretilen şeyin bizzat kendisi, sembol olarak cennette! Bunların dışındaki insanlarda hayır yok! Öğrenmiyor mu? Öğrenmiyor! Bunların dışındaki insanlarda hayır yok!

Öğrenmiyor mu?

Öğrenmiyor!

Öğretmiyor mu? Öğretmiyor! Tamam. Lâ hayra fîhi. "Hiç hayır yok! Öğrenen ve öğretende hayır var!Öğretmiyor mu?

Öğretmiyor!

Tamam. Lâ hayra fîhi. "Hiç hayır yok! Öğrenen ve öğretende hayır var!
Bunlar cennete gidecek; başkalarında hayır yok!" Buradaki konuşmalardan hepimiz çok istifade ettik.Bunlar cennete gidecek; başkalarında hayır yok!"

Buradaki konuşmalardan hepimiz çok istifade ettik.
Şahsen ben, emekli bir profesör olarak çok istifade ettim. Şahsen ben, emekli bir profesör olarak çok istifade ettim. İnsanoğlu, devamlı hareket halinde olan bir dünyada yaşıyor. O da hareket halinde olmazsa geri kalır.İnsanoğlu, devamlı hareket halinde olan bir dünyada yaşıyor. O da hareket halinde olmazsa geri kalır. Dursa bile geri kalır. Eski durumunu aynen muhafaza etse bile geri kalır.Dursa bile geri kalır. Eski durumunu aynen muhafaza etse bile geri kalır. Çünkü Peygamber Efendimiz; "İki günü müsavi olan, ziyandadır!" diyor, bu dinamizme işaret buyuruyor. Çünkü Peygamber Efendimiz; "İki günü müsavi olan, ziyandadır!" diyor, bu dinamizme işaret buyuruyor. Devamlı bir hareket ve gelişme halinde olmamız gerekiyor. Kendimizi geliştirmeye çalışmamız gerekiyor. Devamlı bir hareket ve gelişme halinde olmamız gerekiyor. Kendimizi geliştirmeye çalışmamız gerekiyor.

Bu program öyle oldu. Uygulayıcılardan, iştirakçilerden, bu eğitim çalışmalarını teşrif edenBu program öyle oldu. Uygulayıcılardan, iştirakçilerden, bu eğitim çalışmalarını teşrif eden ilim erbabından Allah razı olsun, dinleyenlerden Allah razı olsun! ilim erbabından Allah razı olsun, dinleyenlerden Allah razı olsun! Hadîs-i şerîfte vaad edilen cennetine Rabbimiz cümlemizi dâhil eylesin! Hadîs-i şerîfte vaad edilen cennetine Rabbimiz cümlemizi dâhil eylesin!

Tabi biz, hanımların yetişmesini de istiyoruz. Neden? Hesâbiliğimizden. Biz de hesâbiyiz.Tabi biz, hanımların yetişmesini de istiyoruz. Neden? Hesâbiliğimizden.

Biz de hesâbiyiz.
"Nüfusun yarısı erkek, yarısı kadın. Sırf erkekler yüzde yüz kâmil insanlar olsalar "Nüfusun yarısı erkek, yarısı kadın. Sırf erkekler yüzde yüz kâmil insanlar olsalar yüzde elli bir kazanç olacak. Ama yüzde elli kadınlar da kâmil kadınlar olurlarsayüzde elli bir kazanç olacak. Ama yüzde elli kadınlar da kâmil kadınlar olurlarsa o zaman başarımız yüzde yüz olacak." diye hanımlarla ilgili bir çalışma da yaptık. o zaman başarımız yüzde yüz olacak." diye hanımlarla ilgili bir çalışma da yaptık.

Bir de, hadîs-i şerîflerde buyruluyor: "Kadıncağız geceleyin namaza kalkarsa beyini de kaldırsın.Bir de, hadîs-i şerîflerde buyruluyor:

"Kadıncağız geceleyin namaza kalkarsa beyini de kaldırsın.
Kalkmazsa yüzüne biraz su serpsin!" Tabi şaka, latife, aile muhabbeti içinde;Kalkmazsa yüzüne biraz su serpsin!" Tabi şaka, latife, aile muhabbeti içinde; "Kalk Efendi! Hadi bakalım. Sevaplar dağıtılıyor." Geçmeye bâzâr diyor ya,"Kalk Efendi! Hadi bakalım. Sevaplar dağıtılıyor."

Geçmeye bâzâr diyor ya,
Üftâde hazretlerinin ilâhisi var. Dur ne yatarsın? Ne yatıyorsun? Kalk! Pazar geçmesin!Üftâde hazretlerinin ilâhisi var.

Dur ne yatarsın? Ne yatıyorsun? Kalk! Pazar geçmesin!
Çünkü mânevî bir pazar var. "Hanım beyi kaldırsın. Bey kalkmışsa hanımını kaldırsın." Çünkü mânevî bir pazar var.

"Hanım beyi kaldırsın. Bey kalkmışsa hanımını kaldırsın."

Allah bir insanın hayrını murad ederse ona hayırlı bir eş nasip eder! Hayırlı işte o, ona yardımcı olur.Allah bir insanın hayrını murad ederse ona hayırlı bir eş nasip eder! Hayırlı işte o, ona yardımcı olur. Hanım, beye yardımcı; bey, hanıma yardımcı. Ne güzel, ideal bir aile! Hanım, beye yardımcı; bey, hanıma yardımcı. Ne güzel, ideal bir aile! Biz bunun böyle olmasını istiyorduk. Bir de, biz bir şeyi çok iyi biliyoruz.Biz bunun böyle olmasını istiyorduk.

Bir de, biz bir şeyi çok iyi biliyoruz.
Çalışan kardeşlerimize görev verdik mi onlar geziyor; Konya, Kayseri, Adana, Mersin, Tarsus, vesaire. Çalışan kardeşlerimize görev verdik mi onlar geziyor; Konya, Kayseri, Adana, Mersin, Tarsus, vesaire. Hanım evde. Bekle Allah'ım bekle ki bey gelecek. Ne olmuş? Hocaefendi söylemiş, görev vermiş. Hanım evde. Bekle Allah'ım bekle ki bey gelecek.

Ne olmuş? Hocaefendi söylemiş, görev vermiş.

Efendi de gidiyor ama hanım çocukla baş başa evde ne çekiyor? Efendi de gidiyor ama hanım çocukla baş başa evde ne çekiyor?

Bakkaldan ihtiyaçları kim alacak? Adam evini unutuyor, çocuğunu unutuyor.Bakkaldan ihtiyaçları kim alacak?

Adam evini unutuyor, çocuğunu unutuyor.
Biz istedik ki onların da biraz gönülleri alınsın. Allah razı olsun; herhalde nezaketen veya hakikaten, Biz istedik ki onların da biraz gönülleri alınsın. Allah razı olsun; herhalde nezaketen veya hakikaten, gerçekten memnun olmuşlar. Demek ki o amacımız da tahakkuk etmiş oluyor. Gönüllerini almak istedik. gerçekten memnun olmuşlar. Demek ki o amacımız da tahakkuk etmiş oluyor. Gönüllerini almak istedik.

Bir de hanımların birbirlerini tanımasını, tanışmalarını da istedik.Bir de hanımların birbirlerini tanımasını, tanışmalarını da istedik. Çünkü insan bir aileyle, hanımıyla beraber tanışırsa muhabbet daha kuvvetli olur. Çünkü insan bir aileyle, hanımıyla beraber tanışırsa muhabbet daha kuvvetli olur.

"Ha! Falanca şahıs mı? Ailece tanıştığımız bir kimsedir!" deyince, o büyük bir rütbe."Ha! Falanca şahıs mı? Ailece tanıştığımız bir kimsedir!" deyince, o büyük bir rütbe. Tanışmada en yüksek merhale, en kuvvetli durum; "Biz onunla ailece tanışırız." Tanışmada en yüksek merhale, en kuvvetli durum;

"Biz onunla ailece tanışırız."

"Falanca Bakan mı? Evet! Ailece gider geliriz." dedi mi "Vay!" diye herkes şöyle "Falanca Bakan mı? Evet! Ailece gider geliriz." dedi mi "Vay!" diye herkes şöyle aşağıdan yukarıya bir süzer. "Demek ki onunla yakınmış." der.aşağıdan yukarıya bir süzer. "Demek ki onunla yakınmış." der. Ailece tanışmalar sağlansın istedik. Çocukların sergileri de güzeldi.Ailece tanışmalar sağlansın istedik.

Çocukların sergileri de güzeldi.
Kreş de güzel bir binaydı. Hocaları da güzeldir; gerçekten bu işin uzmanı hocalardır. Kreş de güzel bir binaydı. Hocaları da güzeldir; gerçekten bu işin uzmanı hocalardır. Fakat burası bizim gibi bir topluluğu ağırlamak için yapılmış bir yer değil.Fakat burası bizim gibi bir topluluğu ağırlamak için yapılmış bir yer değil. Biz burayı, mevcut durumu kendimize göre ayarlamaya çalıştık. Alt katı mescit yaptık,Biz burayı, mevcut durumu kendimize göre ayarlamaya çalıştık. Alt katı mescit yaptık, mescidi ikiye ayırdık, arasına perde koyduk. Bize göre ayarlanmış değil ama bu bina bina olalı,mescidi ikiye ayırdık, arasına perde koyduk. Bize göre ayarlanmış değil ama bu bina bina olalı, en hayırlı faaliyetleri görmüş oldu. Bizim arkamızdan taşı toprağı dua eder. en hayırlı faaliyetleri görmüş oldu. Bizim arkamızdan taşı toprağı dua eder.

Bir hadîs-i şerîf okumuştum, her zaman da söylüyorum: Bir hadîs-i şerîf okumuştum, her zaman da söylüyorum:

"Bir dağın üstünde Allah'ın bir kulu ezan okur, namaz kılarsa o dağ öteki dağlara tefahür eylermiş;"Bir dağın üstünde Allah'ın bir kulu ezan okur, namaz kılarsa o dağ öteki dağlara tefahür eylermiş; ‘Benim üzerimde Allah'ın bir kulu Allaha ibadet eyledi.' diye övünürmüş!" ‘Benim üzerimde Allah'ın bir kulu Allaha ibadet eyledi.' diye övünürmüş!"

Oralarda ibadet edilmesi güzel bir şey. Daha başka şeyler yapılan bir yerin,Oralarda ibadet edilmesi güzel bir şey. Daha başka şeyler yapılan bir yerin, bir ara, böyle ibadethâne olması güzel bir şey. Konuşmacılar bize gösterdiler kibir ara, böyle ibadethâne olması güzel bir şey.

Konuşmacılar bize gösterdiler ki
bilgilerimiz yenilenmeli! Çünkü artık sanayi toplumunu geçmişiz, bilgi toplumuna doğru girmişiz.bilgilerimiz yenilenmeli! Çünkü artık sanayi toplumunu geçmişiz, bilgi toplumuna doğru girmişiz. Belki daha ilerideki çağlarda, adı konulmamış bir takım devrelere doğru hızla gidiyoruz. Belki daha ilerideki çağlarda, adı konulmamış bir takım devrelere doğru hızla gidiyoruz. Onun için biz de kendimizi yenilemeliyiz. Bilgi çok hızlı gelişiyor; bir üniversite hocası bir iki sene,Onun için biz de kendimizi yenilemeliyiz. Bilgi çok hızlı gelişiyor; bir üniversite hocası bir iki sene, belki bir iki ay literatürü terk etse geri kalır. Bir daha kendisini toparlayamaz. belki bir iki ay literatürü terk etse geri kalır. Bir daha kendisini toparlayamaz. Doçentliği havada kalır, profesörlüğü masal olur. Neden? Doçentliği havada kalır, profesörlüğü masal olur.

Neden?

Çünkü literatürü takip etmiyor; eskidi, kaldı. Artık yazı yazamaz. Eline kalem aldığı zaman;Çünkü literatürü takip etmiyor; eskidi, kaldı. Artık yazı yazamaz. Eline kalem aldığı zaman; "Acaba şu hususta ne oldu?" diye, bilemez. Devamlı bir takip gerektiğinden, "Acaba şu hususta ne oldu?" diye, bilemez. Devamlı bir takip gerektiğinden, biz de kendimizi yenilemeliyiz. Osmanlılar'ın çok beğendiğim bir kitabı vardı. biz de kendimizi yenilemeliyiz. Osmanlılar'ın çok beğendiğim bir kitabı vardı. Bir kardeşimiz, Mevzûatü'l-ulûm diye temas etti. Bu kitabı hepimizin tanıması lazım!Bir kardeşimiz, Mevzûatü'l-ulûm diye temas etti. Bu kitabı hepimizin tanıması lazım! Taşköprülüzâde, Tosya tarafından. Şimdi nereye bağlı bilmiyorum.Taşköprülüzâde, Tosya tarafından. Şimdi nereye bağlı bilmiyorum. Kastamonulular ne kadar iftihar etseler yeridir.Kastamonulular ne kadar iftihar etseler yeridir. Taşköprülüzâde, Mevzûatü'l-ulûm'da 500'den fazla ilmi tanıtıyor, anlatıyor ve belli başlı kitaplarını sayıyor.Taşköprülüzâde, Mevzûatü'l-ulûm'da 500'den fazla ilmi tanıtıyor, anlatıyor ve belli başlı kitaplarını sayıyor. Bir büyük bibliyografik âbide! Muazzam bir âbidedir Mevzuâtü'l-ulûm! Bir büyük bibliyografik âbide! Muazzam bir âbidedir Mevzuâtü'l-ulûm!

Sayın bakalım; kaç tane ilim ismi sayabilirsiniz? Sayın bakalım; kaç tane ilim ismi sayabilirsiniz?

İlmin kendisini bilmeyi bir tarafa bırakın, kaç tane ilmin adını biliyorsunuz? İlmin kendisini bilmeyi bir tarafa bırakın, kaç tane ilmin adını biliyorsunuz?

Osmanlı'nın Kânûnî devri. Osmanlı'nın her şeyinin muazzam, en yüksek seviyede olduğu devre.Osmanlı'nın Kânûnî devri. Osmanlı'nın her şeyinin muazzam, en yüksek seviyede olduğu devre. Kitabında 500'den fazla ilmi anlatmış. Kitabında 500'den fazla ilmi anlatmış.

Ondan sonra Kâtip Çelebi, Keşfü'z-zünûn an-esâmi'l-kütübi ve'l-fünûn isimli Ondan sonra Kâtip Çelebi, Keşfü'z-zünûn an-esâmi'l-kütübi ve'l-fünûn isimli muazzam eserini yazdığı zaman ondan büyük ölçüde faydalanmış. muazzam eserini yazdığı zaman ondan büyük ölçüde faydalanmış.

Fransız reisicumhuru "De Gaulle" İstanbul'a gelmişti. Bir konuşma yapacak. Fransız reisicumhuru "De Gaulle" İstanbul'a gelmişti. Bir konuşma yapacak.

Bir misafir reisicumhur ne konuşur? Bir misafir reisicumhur ne konuşur?

"Karşısındaki topluluğa bir jest olsun." diye onları metheder."Karşısındaki topluluğa bir jest olsun." diye onları metheder. Kendisinin çok hayran olduğu, etkilendiği ve oranın medâr-ı iftihârı olan şeylerden bahseder, Kendisinin çok hayran olduğu, etkilendiği ve oranın medâr-ı iftihârı olan şeylerden bahseder,

Kâtip Çelebi'den bahsetmişti. "Siz öyle bir toplumsunuz ki içinizden Keşfü'z-zünûn'u yazmışKâtip Çelebi'den bahsetmişti.

"Siz öyle bir toplumsunuz ki içinizden Keşfü'z-zünûn'u yazmış
Kâtip Çelebi gibi insanlar yetişmiş." diye methetmişti. Kâtip Çelebi'nin eseri;Kâtip Çelebi gibi insanlar yetişmiş." diye methetmişti. Kâtip Çelebi'nin eseri; İslâm kültürünü kucaklayan muazzam bir bibliyografik, biyografik eserdir. Çok kıymetli bir eserdir. İslâm kültürünü kucaklayan muazzam bir bibliyografik, biyografik eserdir. Çok kıymetli bir eserdir.

Bunlar niçin ortaya konulmuş? Osmanlı, imparatorluğun kendisine verdiği hâlet-i rûhiyeyleBunlar niçin ortaya konulmuş?

Osmanlı, imparatorluğun kendisine verdiği hâlet-i rûhiyeyle
dünyayı tanımak istiyor, dünyadaki ilimleri öğrenmek istiyor; bu ilimlerin hangi kitaplarda olduğunu,dünyayı tanımak istiyor, dünyadaki ilimleri öğrenmek istiyor; bu ilimlerin hangi kitaplarda olduğunu, kimler tarafından yazıldığını bilmek ve cihanı, ilimleri kuşatmak ve kucaklamak istiyor. kimler tarafından yazıldığını bilmek ve cihanı, ilimleri kuşatmak ve kucaklamak istiyor. Onun için böyle eserler ortaya konuluyor; toplum istiyor ki alimler de böyle eserler veriyorlar.Onun için böyle eserler ortaya konuluyor; toplum istiyor ki alimler de böyle eserler veriyorlar. O toplum, o nüveyi veriyor; çok önemli bir şey. Onlar o zamanın müslümanları, büyük alimler, din alimleri.O toplum, o nüveyi veriyor; çok önemli bir şey. Onlar o zamanın müslümanları, büyük alimler, din alimleri. Şimdi biz de; Keşfü'z-zünûnların yirminci yüzyılda olanlarını yazmalıyız.Şimdi biz de; Keşfü'z-zünûnların yirminci yüzyılda olanlarını yazmalıyız. Mevzûatül-ulûm'ların yirminci yüzyılda olanlarını yazmalıyız. Mevzûatül-ulûm'ların yirminci yüzyılda olanlarını yazmalıyız. Sadece yazmamalıyız; toplumumuz bu ihtiyacı hissetmeli ve bizden istemeli ki öğretmeliyiz!Sadece yazmamalıyız; toplumumuz bu ihtiyacı hissetmeli ve bizden istemeli ki öğretmeliyiz! Eğitim böyle olmalı. Çünkü Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh; Eğitim böyle olmalı. Çünkü Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh;

"Çocuklarınızı ileriye, ilerideki çağa göre yetiştirin!"Çocuklarınızı ileriye, ilerideki çağa göre yetiştirin! Çünkü onlar sizin çağınızın insanı değil, ilerinin insanı!" buyuruyor. Çünkü onlar sizin çağınızın insanı değil, ilerinin insanı!" buyuruyor.

Çocuğumuz bizim çağımızın insanı değil! Biz, bizim çağımızın insanıyız.Çocuğumuz bizim çağımızın insanı değil! Biz, bizim çağımızın insanıyız. Çocuğumuz bizden sonraki zamanın insanıdır. Ona göre yetiştirilmesi lazım. Çocuğumuz bizden sonraki zamanın insanıdır. Ona göre yetiştirilmesi lazım.

O bakımdan buraya çocukların da gelmesini sağladık. Ve çocuklarımıza mâşaallah! O bakımdan buraya çocukların da gelmesini sağladık. Ve çocuklarımıza mâşaallah!

Ben bir söz söylemiştim: "Dünyayı kim idare ediyor? Güya adamlar.Ben bir söz söylemiştim: "Dünyayı kim idare ediyor? Güya adamlar. Perdenin arkasında kadınları idare ediyor! Çünkü kadınlar adamları parmaklarının ucunda döndürür. Perdenin arkasında kadınları idare ediyor! Çünkü kadınlar adamları parmaklarının ucunda döndürür. O halde dünyayı kadınlar idare ediyor. Peki, kadınları kim idare ediyor? Çocuklar! O halde dünyayı kadınlar idare ediyor. Peki, kadınları kim idare ediyor? Çocuklar! Çocuk annesine her dediğini yaptırır. O halde; ‘Demek ki dünyayı çocuklar idare ediyor.' demiştik. Çocuk annesine her dediğini yaptırır. O halde; ‘Demek ki dünyayı çocuklar idare ediyor.' demiştik.

Güzel bir söz, tatlı bir söz... Hakikaten bizim bu küçükler, mâşaallah!Güzel bir söz, tatlı bir söz...

Hakikaten bizim bu küçükler, mâşaallah!
Dualar ettiler, burada sergiler açtılar. Dünyanın yöneticisi olduklarını da gösterdiler. İyi oldu. Dualar ettiler, burada sergiler açtılar. Dünyanın yöneticisi olduklarını da gösterdiler. İyi oldu. Çocukların da eğitimi, tanışması için çok güzel bir vesile oldu. Zaten Ali Uyarel'in dediği gibi,Çocukların da eğitimi, tanışması için çok güzel bir vesile oldu. Zaten Ali Uyarel'in dediği gibi, "Hiçbir etkinlik veya kültürel faaliyet yapmasa bile bir topluluk bir araya gelse"Hiçbir etkinlik veya kültürel faaliyet yapmasa bile bir topluluk bir araya gelse bu bir araya gelmekten dolayı Allah o topluluğa bir bereket veriyor." bu bir araya gelmekten dolayı Allah o topluluğa bir bereket veriyor."

Peygamber Efendimiz; Ve me'l-tekâ mü'minâni kattu illâ efâde'l-lâhu bi-ehadihimâ min sâhibihî hayrâ.Peygamber Efendimiz;

Ve me'l-tekâ mü'minâni kattu illâ efâde'l-lâhu bi-ehadihimâ min sâhibihî hayrâ.
"İki mü'min karşı karşıya geldi mi bir araya geldi mi Allah mutlaka birinden ötekisini "İki mü'min karşı karşıya geldi mi bir araya geldi mi Allah mutlaka birinden ötekisini ötekisinden berikisini istifade ettirir, faydalandırır!" buyuruyor. Şimdi ben geldim, oturdum.ötekisinden berikisini istifade ettirir, faydalandırır!" buyuruyor.

Şimdi ben geldim, oturdum.
Emekli bir profesörüm. Kendi sahamda bildiğim bazı şeyler var. Emekli bir profesörüm. Kendi sahamda bildiğim bazı şeyler var. Ama başka bir arkadaş geldi, burada konuştu; ben de ondan istifade ettim.Ama başka bir arkadaş geldi, burada konuştu; ben de ondan istifade ettim. Sadece konuşmalardan dolayı değil. İki müslüman bir araya geldi mi maddî ve mânevî bir feyiz,Sadece konuşmalardan dolayı değil. İki müslüman bir araya geldi mi maddî ve mânevî bir feyiz, bir fayda alışverişi oluyor. O bakımdan bir araya gelmek rahmettir;bir fayda alışverişi oluyor.

O bakımdan bir araya gelmek rahmettir;
ayrılık, gayrılık, tefrika da azaptır. O bir araya gelmeyi,ayrılık, gayrılık, tefrika da azaptır. O bir araya gelmeyi, bundan sonra hiç unutmadan devam ettirmemiz lazım. bundan sonra hiç unutmadan devam ettirmemiz lazım.

Şâir-i âzam Abdülhak Hâmid Tarhan şiirinde yazmış; Şâir-i âzam Abdülhak Hâmid Tarhan şiirinde yazmış;

Bir korkusu vardır Meyhanelerin saat-i tatili pek erken. dediği gibi. Bir korkusu vardır

Meyhanelerin saat-i tatili pek erken.

dediği gibi.

Mevkî Viyana Birir darbe-i ma'kûs ile düşmüş o yana Mevkî Viyana

Birir darbe-i ma'kûs ile düşmüş o yana

deyip her şeyi tersten, mâkûsen anlatan bir şair. deyip her şeyi tersten, mâkûsen anlatan bir şair.

Şâir-i âzâmmış! Öyle diyorlar; çağında demişler. Şâir-i âzâmmış! Öyle diyorlar; çağında demişler.

Zavallıcığın korkusu da meyhanelerin erken kapanmasıymış.Zavallıcığın korkusu da meyhanelerin erken kapanmasıymış. Sabaha kadar mı istiyordu artık ne yapıyorduysa bilemiyoruz. Sabaha kadar mı istiyordu artık ne yapıyorduysa bilemiyoruz.

Hakikaten biz de buranın zamanının biraz daha uzamasını isterdik. Hakikaten biz de buranın zamanının biraz daha uzamasını isterdik.

Bilmiyorum becerebilir miyiz? Bursalı kardeşlerimiz Uludağ'a davet ettiler;Bilmiyorum becerebilir miyiz? Bursalı kardeşlerimiz Uludağ'a davet ettiler; Allah onlardan razı olsun! "Çadırlı bir kamp yapabilir miyiz?" diye hatırıma geliyor, Allah onlardan razı olsun! "Çadırlı bir kamp yapabilir miyiz?" diye hatırıma geliyor, takat getirebilir miyiz? Aşkale'den Erzurum'dan gelen kardeşlerimiz sabrı öğrenmişler, takat getirebilir miyiz? Aşkale'den Erzurum'dan gelen kardeşlerimiz sabrı öğrenmişler, Allah razı olsun. Acaba çadırda yatıp da, bakraçla kovayla su taşıyıp işleri görmekAllah razı olsun. Acaba çadırda yatıp da, bakraçla kovayla su taşıyıp işleri görmek ve böyle temiz havalı bir yerde bir eğitim olur mu? ve böyle temiz havalı bir yerde bir eğitim olur mu?

Biraz tabiati tanımanın, medeniyet denilen tek dişi kalmış canavardan uzaktaBiraz tabiati tanımanın, medeniyet denilen tek dişi kalmış canavardan uzakta sade ve konforsuz bir hayat sürmenin tadını alabilir miyiz acaba? sade ve konforsuz bir hayat sürmenin tadını alabilir miyiz acaba?

Süssüz, konforsuz, sade, tabii, mütevazı. Necip Fazıl rahmetlinin pastoral bir şiiri var. Diyor ki; Süssüz, konforsuz, sade, tabii, mütevazı. Necip Fazıl rahmetlinin pastoral bir şiiri var. Diyor ki;

Bırak keyfini sürsün, Şehirlerin köleler. Bırak keyfini sürsün,

Şehirlerin köleler.

Yeter bizi tuttuğu Tükensin velveleler. Yeter bizi tuttuğu

Tükensin velveleler.

Kalk arkadaş gidelim! İnsanın unuttuğu, Allah'ı zikredelim! Kalk arkadaş gidelim!

İnsanın unuttuğu,

Allah'ı zikredelim!

Gül ve sümbül hırkamız Sular, kuşlar halkamız... Gül ve sümbül hırkamız

Sular, kuşlar halkamız...

Su şırıldayacak, kuş cıvıldayacak, kişi Allah diyecek; güller ve sümbüller arasına,Su şırıldayacak, kuş cıvıldayacak, kişi Allah diyecek; güller ve sümbüller arasına, otların içine yatmış; öyle zikredecek. Şiirinde böyle bir manzara tasavvur ediyor, onu anlatıyor.otların içine yatmış; öyle zikredecek. Şiirinde böyle bir manzara tasavvur ediyor, onu anlatıyor. Benim de hatırıma geldi. Hem ucuzluk temennisi tahakkuk eder. Benim de hatırıma geldi.

Hem ucuzluk temennisi tahakkuk eder.
Çünkü çadırlı bir kampta hayat daha ucuz olacak. Bir de Çünkü çadırlı bir kampta hayat daha ucuz olacak. Bir de

Gül ve sümbül hırkamız. Sular, kuşlar halkamız. Gül ve sümbül hırkamız.

Sular, kuşlar halkamız.

olarak bir pastoral kamp, yaşayış teklif edilebilir. Ben çok memnunum, çok faydalandım.olarak bir pastoral kamp, yaşayış teklif edilebilir.

Ben çok memnunum, çok faydalandım.
Bütün kardeşlerime ayrı ayrı müteşekkirim. Yöneticilere hâsseten teşekkür ederim. Bütün kardeşlerime ayrı ayrı müteşekkirim. Yöneticilere hâsseten teşekkür ederim. Hizmet eden personele teşekkür ederim, Allah razı olsun! Hizmet eden personele teşekkür ederim, Allah razı olsun!

Bizim Hacı Hanım İstanbul'da sızlanıp duruyordu; Bizim Hacı Hanım İstanbul'da sızlanıp duruyordu;

"Bu sene İstanbul'a doğru düzgün bir kar yağmadı." diye. "Bu sene İstanbul'a doğru düzgün bir kar yağmadı." diye.

Galiba onun duası tuttu, babasının berekâtıyla. Buraya bol bol kar yağdığı için o da memnun.Galiba onun duası tuttu, babasının berekâtıyla. Buraya bol bol kar yağdığı için o da memnun. Aile boyu memnuniyet içindeyiz. Bu işin içine torunlarımız, çocuklarımız da dâhildir. Aile boyu memnuniyet içindeyiz. Bu işin içine torunlarımız, çocuklarımız da dâhildir. Hepinize teşekkür ediyoruz. Allahu Teâlâ hazretleri bizi, zümre-i sâlihînden eylesin!Hepinize teşekkür ediyoruz.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi, zümre-i sâlihînden eylesin!
Sıhhatle, afiyetle, huzurla, saadetle hayat sürmeyi, Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği,Sıhhatle, afiyetle, huzurla, saadetle hayat sürmeyi, Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği, razı olduğu hayırlı faaliyetlerle ömrümüzü değerlendirmeyi,razı olduğu hayırlı faaliyetlerle ömrümüzü değerlendirmeyi, bir dakikamızı bir saniyemizi israf etmememizi, her anımızı Allahu Teâlâ hazretlerinin bir dakikamızı bir saniyemizi israf etmememizi, her anımızı Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun bir faaliyet içinde ihya etmemizi nasip eylesin! rızasına uygun bir faaliyet içinde ihya etmemizi nasip eylesin!

Hüsn-ü hâtimeler ile âhirete göçtüğümüz zaman, âhirette de bizi,Hüsn-ü hâtimeler ile âhirete göçtüğümüz zaman, âhirette de bizi, Peygamber Efendimiz'in livâü'l-hamd'i altında, hamd sancağı altında peygamberlerle, sıddıklarla,Peygamber Efendimiz'in livâü'l-hamd'i altında, hamd sancağı altında peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraber şu grubumuzla beraber, böylece haşreylesin! şehitlerle, salihlerle beraber şu grubumuzla beraber, böylece haşreylesin!

Firdevs-i âlâsına, -bi-gayri hisâb- dâhil eylesin! Bi-gayri hisâb cennete girmek benim devamlı duamdır.Firdevs-i âlâsına, -bi-gayri hisâb- dâhil eylesin! Bi-gayri hisâb cennete girmek benim devamlı duamdır. "Liyakatimden dolayı değil; defter divan açılırsa helak olacağım." diye korkumdandır. "Liyakatimden dolayı değil; defter divan açılırsa helak olacağım." diye korkumdandır.

Allahu Teâlâ hazretleri lütfeylesin; defter divan açmadan, hesaba çekmeden,Allahu Teâlâ hazretleri lütfeylesin; defter divan açmadan, hesaba çekmeden, kahrına gazabına uğratmadan, cehennemde yanmadan, nâr-ı cehîme düşmeden, kahrına gazabına uğratmadan, cehennemde yanmadan, nâr-ı cehîme düşmeden, Sırat'ı yıldırım gibi geçerek, Firdevs-i a'lâsına dâhil eylesin! Rıdvân-ı Ekber'ine vâsıl eylesin.Sırat'ı yıldırım gibi geçerek, Firdevs-i a'lâsına dâhil eylesin! Rıdvân-ı Ekber'ine vâsıl eylesin. Cemalini gören kullarından eylesin! Bizim büyük kız bir yerde okumuş, diyor ki; Cemalini gören kullarından eylesin!

Bizim büyük kız bir yerde okumuş, diyor ki;

"Evet, Allah'ın cennetlik kulları Allah'ı göreceklermiş ama -tabi cennetin en büyük nimeti"Evet, Allah'ın cennetlik kulları Allah'ı göreceklermiş ama -tabi cennetin en büyük nimeti Allahu Teâlâ hazretlerinin cemalini müşahede- kimisi bir defa görecekmiş,Allahu Teâlâ hazretlerinin cemalini müşahede- kimisi bir defa görecekmiş, kimisi biraz daha fazla." Rabbimiz bizi, cemalini daimi, çok görenlerden eylesin! kimisi biraz daha fazla."

Rabbimiz bizi, cemalini daimi, çok görenlerden eylesin!
Cennet içre cemalini görenlerden eylesin! Allah hepinizden razı olsun! Cennet içre cemalini görenlerden eylesin!

Allah hepinizden razı olsun!

Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmu'l-hakîm. Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmu'l-hakîm.

Sübhâneke'l-lâhümme ve bi-hamdikSübhâneke'l-lâhümme ve bi-hamdik neşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke nestağfiruke ve netûbu ileyk, neşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke nestağfiruke ve netûbu ileyk,

Sübhâneke'l-lâhümme ve bi-hamdikSübhâneke'l-lâhümme ve bi-hamdik neşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke nestağfiruke ve netûbu ileyk, neşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke nestağfiruke ve netûbu ileyk,

Sübhâneke'l-lâhümme ve bi-hamdikSübhâneke'l-lâhümme ve bi-hamdik neşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke nestağfiruke ve netûbu ileyk neşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke nestağfiruke ve netûbu ileyk

Sübhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûnSübhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn ve selâmün ale'l-mürselîn ve'l-hamdü li'l-lâhi rabbi'l-âlemin el-Fâtihâ! ve selâmün ale'l-mürselîn ve'l-hamdü li'l-lâhi rabbi'l-âlemin


el-Fâtihâ!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2