Namaz Vakitleri

13 Zilka'de 1445
21 Mayıs 2024
İmsak
03:45
Güneş
05:35
Öğle
13:06
İkindi
17:02
Akşam
20:27
Yatsı
22:08
Detaylı Arama

İslâm’ın Her Şeyi Güzel!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Zilka'de 1421 / 26.01.2001
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû! Cumanız mübarek olsun.es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû!

Cumanız mübarek olsun.
Cenâb-ı Hak bütün mübarekliklere, hayırlara, rahmetlere, bereketlere sizleri nâil eylesin.Cenâb-ı Hak bütün mübarekliklere, hayırlara, rahmetlere, bereketlere sizleri nâil eylesin. Dünyada, âhirette rahmetine mazhar eylesin, iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin,Dünyada, âhirette rahmetine mazhar eylesin, iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin, sevindirsin, mükâfatlara erdirsin. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz'densevindirsin, mükâfatlara erdirsin.

Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz'den
bir hadîs-i şerîfle başlıyorum. İnne'l-mü'mine izâ harace min kabrihî suvvira lehû 'amelühû fi-sûretinbir hadîs-i şerîfle başlıyorum.

İnne'l-mü'mine izâ harace min kabrihî suvvira lehû 'amelühû fi-sûretin
hasenetin ve şâretin haseneh, fe-yekûlü lehû: Mâ ente, fe-vallâhi innî le-erâke imre es-sıdk? hasenetin ve şâretin haseneh, fe-yekûlü lehû: Mâ ente, fe-vallâhi innî le-erâke imre es-sıdk? Fe-yekûl: Ene 'amelük. Feyekûnü lehû nûranFe-yekûl: Ene 'amelük. Feyekûnü lehû nûran kâiden ile'l-cenneh. Ve inne'l-kâfire izâ harace min kabrihî suvvira lehû 'amelühû sûratünkâiden ile'l-cenneh. Ve inne'l-kâfire izâ harace min kabrihî suvvira lehû 'amelühû sûratün seyyietün ve şâretin seyyieh, fe-yekûl: Mâ ente, fe-vallâhi innî le-erâke imre es-sûi?seyyietün ve şâretin seyyieh, fe-yekûl: Mâ ente, fe-vallâhi innî le-erâke imre es-sûi? Fe-yekûl: Ene 'amelük. Fe-yentaliku bihî hattâ yudhilehü'n-nâr. Fe-yekûl: Ene 'amelük. Fe-yentaliku bihî hattâ yudhilehü'n-nâr.

Sadaka rasûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.Sadaka rasûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl. Mü'min kardeşlerim! Bu birinci hadîs-i şerîf,Mü'min kardeşlerim!

Bu birinci hadîs-i şerîf,
mü'minin ve münâfığın ba'sü ba'del-mevt'te, yani öldükten sonra kabrinden kalktığı zamankimü'minin ve münâfığın ba'sü ba'del-mevt'te, yani öldükten sonra kabrinden kalktığı zamanki durumunu anlatan bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz Buyuruyor ki; durumunu anlatan bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz Buyuruyor ki;

İnne'l-mü'mine. "Mü'min kul, hiç şüphe yok ki, muhakkak kiİnne'l-mü'mine. "Mü'min kul, hiç şüphe yok ki, muhakkak ki mü'min, imanlı, müslüman olan kul." İzâ harece min kabrihî. "Kabrinden kalktığı zaman..." mü'min, imanlı, müslüman olan kul." İzâ harece min kabrihî. "Kabrinden kalktığı zaman..."

Ne zaman kalkacak? İsrâfil aleyhisselam Sûr'a üfürecek.Ne zaman kalkacak?

İsrâfil aleyhisselam Sûr'a üfürecek.
Birinci defa sûr'a üfürünce, en-nefhatü'l-ûlâ, kıyâmet kopacak; yıldızlar sapır sapır dökülecek,Birinci defa sûr'a üfürünce, en-nefhatü'l-ûlâ, kıyâmet kopacak; yıldızlar sapır sapır dökülecek, ay güneş biribirine karışacak, denizler yarılacak, dağlar hallaç pamuğu gibi atılacak...ay güneş biribirine karışacak, denizler yarılacak, dağlar hallaç pamuğu gibi atılacak... Korkunç kıyâmet halleri... Sûr'a ikinci defa üfürülünce de insanlar kabirden kalkacak. Korkunç kıyâmet halleri...

Sûr'a ikinci defa üfürülünce de insanlar kabirden kalkacak.

Sümme nüfihâ fîhi uhrâ fe-izâ hüm kıyâmün yenzurûn. İşte bu ikinci defa sûr'a üfürüldükten sonra; Sümme nüfihâ fîhi uhrâ fe-izâ hüm kıyâmün yenzurûn. İşte bu ikinci defa sûr'a üfürüldükten sonra;

"İnsanlar âhiret âleminde kabirden kalktıkları zaman..." Suvvire lehû ameluhû."İnsanlar âhiret âleminde kabirden kalktıkları zaman..." Suvvire lehû ameluhû. "Mü'min kulun dünyada işlediği amelleri; iyilikler, kötülükler, her türlü icraat ve ameli tasvir olunur,"Mü'min kulun dünyada işlediği amelleri; iyilikler, kötülükler, her türlü icraat ve ameli tasvir olunur, sûretlendirilir, öyle bir şekilde karşısına çıkartılır." Fî sûretin hasenetin. sûretlendirilir, öyle bir şekilde karşısına çıkartılır." Fî sûretin hasenetin. "Güzel bir şekille, güzel bir görünümle, güzel bir sûrette, ilerdeki kelimelerden de anladığımıza göre"Güzel bir şekille, güzel bir görünümle, güzel bir sûrette, ilerdeki kelimelerden de anladığımıza göre güzel bir insan sûretinde karşısına çıkartılır." Halbuki amelleri, bütün ömrü boyunca yaptığı ibadetler, güzel bir insan sûretinde karşısına çıkartılır." Halbuki amelleri, bütün ömrü boyunca yaptığı ibadetler, namazlar, oruçlar, zikirler, tesbihler, hayırlar, hasenât, hayrât, sadaka-i câriyeler vesaire... namazlar, oruçlar, zikirler, tesbihler, hayırlar, hasenât, hayrât, sadaka-i câriyeler vesaire... Ama Cenâb-ı Hak bütün bu mânevî sonuca, amellerinin hepsine, Ama Cenâb-ı Hak bütün bu mânevî sonuca, amellerinin hepsine, topuna böyle bir güzel insan sûreti verir. Ve şâretin hasenetin.topuna böyle bir güzel insan sûreti verir.

Ve şâretin hasenetin.
Allahu Teâlâ hazretleri, "Güzel bir kıyafet içinde, güzel bir elbise giymiş, tertemiz, alımlı,Allahu Teâlâ hazretleri, "Güzel bir kıyafet içinde, güzel bir elbise giymiş, tertemiz, alımlı, gösterişli, sevimli, güzel bir sûrette insan şeklinde amelini karşısına çıkartır." gösterişli, sevimli, güzel bir sûrette insan şeklinde amelini karşısına çıkartır."

Fe-yekûl. "Bu kul der ki..." Mâ ente? "Sen neyin nesisin, nesin sen?" Fe-vallâhi.Fe-yekûl. "Bu kul der ki..." Mâ ente? "Sen neyin nesisin, nesin sen?" Fe-vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..." İnnî le-erâke imre es-sıdkı."Allah'a yemin olsun ki..." İnnî le-erâke imre es-sıdkı. "Ben seni sıdk u sadâkat sahibi, iyi, güzel bir insan olarak görüyorum. "Ben seni sıdk u sadâkat sahibi, iyi, güzel bir insan olarak görüyorum. Ben de öyle bir intiba uyandırıyorsun, ben seni öyle görüyorum. Ben de öyle bir intiba uyandırıyorsun, ben seni öyle görüyorum. Sen hoş, iyi bir insan, doğru dürüst bir insan gibi görünüyorsun." der. Sen hoş, iyi bir insan, doğru dürüst bir insan gibi görünüyorsun." der.

Fe-yekûl. "O da der ki..." Ene amelüke. "Ben senin dünyadaki işlediğin amelinim, amellerinim!"Fe-yekûl. "O da der ki..." Ene amelüke. "Ben senin dünyadaki işlediğin amelinim, amellerinim!" Amel, iş, dünyadaki bütün işlerinin sonucu. İnsan bir ömür boyu seyyiâtıyla, hasenâtıyla yaşıyor... Amel, iş, dünyadaki bütün işlerinin sonucu. İnsan bir ömür boyu seyyiâtıyla, hasenâtıyla yaşıyor... İşte ameli... Dünyadaki toplam ameli, böyle güzel bir sûrette [karşısına çıkıyor.] İşte ameli... Dünyadaki toplam ameli, böyle güzel bir sûrette [karşısına çıkıyor.]

Fe-yekûnu lehû nûran. "Kendisine bu nur olur, aydınlatır."Fe-yekûnu lehû nûran. "Kendisine bu nur olur, aydınlatır." Çünkü anlaşılıyor ki âhirette bazı insanlar karanlıklarda kalacak. Meselâ zalimler... Çünkü anlaşılıyor ki âhirette bazı insanlar karanlıklarda kalacak. Meselâ zalimler...

Ez-zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeh.Ez-zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeh. "Kıyamet gününde karanlıklar şeklinde olacak, karanlıkta kalacak.""Kıyamet gününde karanlıklar şeklinde olacak, karanlıkta kalacak." Sonra mü'minler sıratı geçerken, amelleri nur olacak da…Sonra mü'minler sıratı geçerken, amelleri nur olacak da… Aman yarı yolda sönüvermesin, bu tehlikeli yolda cehenneme düşmeyelim diyeAman yarı yolda sönüvermesin, bu tehlikeli yolda cehenneme düşmeyelim diye mü'minler; Rabbenâ etmimlenâ nûrenâ. Diye yalvarıp yakaracaklar.mü'minler;

Rabbenâ etmimlenâ nûrenâ. Diye yalvarıp yakaracaklar.
Demek ki ameli nur olacak, etrafı ışıl ışıl aydınlatacak. Ev kâiden ile'l-cenneti. Elif de var.Demek ki ameli nur olacak, etrafı ışıl ışıl aydınlatacak. Ev kâiden ile'l-cenneti. Elif de var. ['Ve' değil de 'ev'.] "Yahut bir başka deyişle, cennete götüren bir kılavuz, sevk edici, sürücü olacak."['Ve' değil de 'ev'.] "Yahut bir başka deyişle, cennete götüren bir kılavuz, sevk edici, sürücü olacak." "Düş peşime, bak ben sana yolu aydınlatıveriyorum, haydi!" diye"Düş peşime, bak ben sana yolu aydınlatıveriyorum, haydi!" diye insan sûretinde ameli onu cennete götürecek. insan sûretinde ameli onu cennete götürecek. Çünkü insanoğlu, bizler, etrafımızdaki olayları kendi alıştığımız,Çünkü insanoğlu, bizler, etrafımızdaki olayları kendi alıştığımız, bildiğimiz varlıklar şeklinde algılıyoruz da Cenâb-ı Hak dabildiğimiz varlıklar şeklinde algılıyoruz da Cenâb-ı Hak da bize o şekilde sûretlendiriyor, mücessem şekil olarak karşımıza öyle getiriyor. bize o şekilde sûretlendiriyor, mücessem şekil olarak karşımıza öyle getiriyor.

Başka bir hadîs-i şerîfi de hatırlayacaksınız.Başka bir hadîs-i şerîfi de hatırlayacaksınız. Kabre giren bir insan, yine bakacak ki, kabirde yalnızlıktan bayağı korkmuşken, Kabre giren bir insan, yine bakacak ki, kabirde yalnızlıktan bayağı korkmuşken, "Eyvah, burası tenha bir yer, burada ürperiyorum, korkuyorum!" derken,"Eyvah, burası tenha bir yer, burada ürperiyorum, korkuyorum!" derken, o yalnızlıkta bakacak ki güzel yüzlü, güleç yüzlü, hoş bir insan... Diyecek ki; o yalnızlıkta bakacak ki güzel yüzlü, güleç yüzlü, hoş bir insan... Diyecek ki;

"Bu tenha yerde ben ürkmüşken, çekinmişken seni görünce sevindim."Bu tenha yerde ben ürkmüşken, çekinmişken seni görünce sevindim. Sen iyi bir kimseye benziyorsun, sen kimsin?" diyecek.Sen iyi bir kimseye benziyorsun, sen kimsin?" diyecek. Bu da şimdi okuduğumuz hadîs-i şerîf değil, başka bir hadîs-i şerîf. O zaman o da diyecek ki; Bu da şimdi okuduğumuz hadîs-i şerîf değil, başka bir hadîs-i şerîf. O zaman o da diyecek ki;

"Ben senin dünyada okuduğun Tebâreke sûresiyim!" "Ben senin dünyada okuduğun Tebâreke sûresiyim!"

Demek ki Cenâb-ı Hak okunan sûreye de bir insan şekli verip öyle gönderebiliyor.Demek ki Cenâb-ı Hak okunan sûreye de bir insan şekli verip öyle gönderebiliyor. Ona öyle gösteriyor, öyle temsil olunuyor. Cenâb-ı Hak buna kâdir.Ona öyle gösteriyor, öyle temsil olunuyor.

Cenâb-ı Hak buna kâdir.
Meselâ meleklerini mü'minin karşısına bir insan şeklinde çıkartır...Meselâ meleklerini mü'minin karşısına bir insan şeklinde çıkartır... Hatta ashâb-ı kirâm Peygamber Efendimiz'le otururken, Cebrâil aleyhisselam böyle tertemiz elbiseli,Hatta ashâb-ı kirâm Peygamber Efendimiz'le otururken, Cebrâil aleyhisselam böyle tertemiz elbiseli, ama hiç üzerinde toz, toprak yok, yoldan gelmiş bir kimse gibi değil. ama hiç üzerinde toz, toprak yok, yoldan gelmiş bir kimse gibi değil. Oralı bir kimse de değil, kimse tanımıyor. Hem yabancı hem de yoldan gelmiş hâli yok.Oralı bir kimse de değil, kimse tanımıyor. Hem yabancı hem de yoldan gelmiş hâli yok. Öyle bir şekilde kalabalığı yara yara, kalabalığın arasından geldi, geldi,Öyle bir şekilde kalabalığı yara yara, kalabalığın arasından geldi, geldi, Resûlullah'ın önüne oturdu, dizini dizine dayadı ve dedi ki: Resûlullah'ın önüne oturdu, dizini dizine dayadı ve dedi ki:

Ahbirnî ani'l-îmân. "Bana imandan bilgi ver, haber ver!" dedi.Ahbirnî ani'l-îmân. "Bana imandan bilgi ver, haber ver!" dedi. Ahbirnî ani'l-islâm. " İslâm'dan bilgi ver!" dedi. Böyle çeşitli sorular sordu.Ahbirnî ani'l-islâm. " İslâm'dan bilgi ver!" dedi. Böyle çeşitli sorular sordu. Önce İslâm'ı sordu, sonra imanı sordu, sonra ihsânı sordu, sonra kıyamet alâmetlerini sordu...Önce İslâm'ı sordu, sonra imanı sordu, sonra ihsânı sordu, sonra kıyamet alâmetlerini sordu... Peygamber Efendimiz hepsini cevaplandırdı ve o şahıs gitti. Peygamber Efendimiz hepsini cevaplandırdı ve o şahıs gitti. Ama Peygamber Efendimiz cevapları verdikçe, o da her seferinde dedi ki; Ama Peygamber Efendimiz cevapları verdikçe, o da her seferinde dedi ki;

"Doğru söyledin, tamam." Sahâbe-i kirâm diyorlar ki; "Doğru söyledin, tamam." Sahâbe-i kirâm diyorlar ki;

"Allah Allah! Bu yabancı zât, çok güzel giyimli, tatlı bir kimse ama nasıl bir şahıs ki"Allah Allah! Bu yabancı zât, çok güzel giyimli, tatlı bir kimse ama nasıl bir şahıs ki hem soruyu soruyor hem de Peygamberimiz gibi bir insana, Allah'ın resûlüne,hem soruyu soruyor hem de Peygamberimiz gibi bir insana, Allah'ın resûlüne, Resûlullah'a, 'İyi, doğru bildin, tamam!' diyor?" "Allah Allah!" diye hepsi şaşırdılar. Resûlullah'a, 'İyi, doğru bildin, tamam!' diyor?"

"Allah Allah!" diye hepsi şaşırdılar.
Bütün sahabe gördüler. Bu tek kişinin gördüğü olay değil, hepsinin gördüğü bir şey. Bütün sahabe gördüler. Bu tek kişinin gördüğü olay değil, hepsinin gördüğü bir şey. Gidince, Peygamber Efendimiz dedi ki; "Bu kimdir, tanıdınız mı, bildiniz mi?" Gidince, Peygamber Efendimiz dedi ki;

"Bu kimdir, tanıdınız mı, bildiniz mi?"

"Allah ve Resûlü bilir, biz bilemedik." dediler. Dedi ki: "Allah ve Resûlü bilir, biz bilemedik." dediler. Dedi ki:

"Bu Cebrâil aleyhisselam'dı. Size dininizi öğretmek için geldi. Soruları sordu, gitti." "Bu Cebrâil aleyhisselam'dı. Size dininizi öğretmek için geldi. Soruları sordu, gitti."

Demek ki Allah Cebrâil aleyhisselam'a herkesin göreceği bir şekilde insan sûretinde,Demek ki Allah Cebrâil aleyhisselam'a herkesin göreceği bir şekilde insan sûretinde, giyimli bir insan gibi bir sûret verdi, karşısına çıkarttı ve konuşturttu. giyimli bir insan gibi bir sûret verdi, karşısına çıkarttı ve konuşturttu.

Demek ki bu olaylar sadece Peygamber Efendimiz'in ruh dünyasından,Demek ki bu olaylar sadece Peygamber Efendimiz'in ruh dünyasından, kendi hayallerinden ibaret olmadığının da önemli bir misâli bu. kendi hayallerinden ibaret olmadığının da önemli bir misâli bu. Çünkü bu sefer öteki bütün insanlar da gördüler. Tanınmayan bir kimse olarak birden geldi.Çünkü bu sefer öteki bütün insanlar da gördüler. Tanınmayan bir kimse olarak birden geldi. Hem de uzak yoldan gelmiş gibi toz toprak, ter, pas, kir izi de yok. Hem de uzak yoldan gelmiş gibi toz toprak, ter, pas, kir izi de yok. Ondan sonra kalktı gitti, o sıralarda bir daha da görünmedi. Ondan sonra kalktı gitti, o sıralarda bir daha da görünmedi.

Demek ki Efendimiz'in dışında birtakım olaylar cereyan ediyor.Demek ki Efendimiz'in dışında birtakım olaylar cereyan ediyor. Sadece Peygamber Efendimiz'in ruh dünyasından, hayalinden [ibaret değil.]Sadece Peygamber Efendimiz'in ruh dünyasından, hayalinden [ibaret değil.] Hani imana gelmemiş insanlar öyle düşünebilir, öyle değil.Hani imana gelmemiş insanlar öyle düşünebilir, öyle değil. Demek ki Cebrâil aleyhisselam var, Cebrâil aleyhisselam Peygamber Efendimiz'e geliyor.Demek ki Cebrâil aleyhisselam var, Cebrâil aleyhisselam Peygamber Efendimiz'e geliyor. Bazen kimsenin görmediği şekilde geliyor, ama o da Peygamber Efendimiz'in ruh dünyası değil. Bazen kimsenin görmediği şekilde geliyor, ama o da Peygamber Efendimiz'in ruh dünyası değil. Dışarıdan bir varlık olarak, Cebrâil aleyhisselam olarak geliyor. Bazen de görünecek şekilde geliyor. Dışarıdan bir varlık olarak, Cebrâil aleyhisselam olarak geliyor. Bazen de görünecek şekilde geliyor.

Kur'ân-ı Kerîm'de var. Başka melekler de böyleKur'ân-ı Kerîm'de var. Başka melekler de böyle İbrahim aleyhisselam'ın evine birkaç kişi halinde geldiler.İbrahim aleyhisselam'ın evine birkaç kişi halinde geldiler. Böyle misaller çok, hadîs-i şerîflerde geçiyor. Böyle misaller çok, hadîs-i şerîflerde geçiyor. Allahu Teâlâ hazretleri melekleri insanların anlayacağı bir şekil vererek karşılarına getirebiliyor.Allahu Teâlâ hazretleri melekleri insanların anlayacağı bir şekil vererek karşılarına getirebiliyor. Amelleri, Kur'ân-ı Kerîm sûrelerini şekil vererek karşılarına getirebiliyor. Her şeye kâdir olan Mevlâm. Amelleri, Kur'ân-ı Kerîm sûrelerini şekil vererek karşılarına getirebiliyor. Her şeye kâdir olan Mevlâm.

Mü'min böylece amelleri tarafından cennete sevk olunur.Mü'min böylece amelleri tarafından cennete sevk olunur. Amelleri kılavuz olur, nur olur onu cennete sevk eder. Amelleri kılavuz olur, nur olur onu cennete sevk eder.

Allah cümlemize sevdiği amelleri işlemeyi nasip eylesin... Sevdiği kul olmayı nasip eylesin...Allah cümlemize sevdiği amelleri işlemeyi nasip eylesin... Sevdiği kul olmayı nasip eylesin... Ba'sü ba'del-mevti hakkun. Öldükten sonra dirilmek haktır. Ba'sü ba'del-mevti hakkun. Öldükten sonra dirilmek haktır. Bu ikinci dirilmeden, ikinci hayatın başladığı zaman, amellerimizi karşımıza güzel sûrette,Bu ikinci dirilmeden, ikinci hayatın başladığı zaman, amellerimizi karşımıza güzel sûrette, güzel kıyafetli bir şekilde getirsin. Bize nur ve kılavuz eylesin.güzel kıyafetli bir şekilde getirsin. Bize nur ve kılavuz eylesin. Bizi lütf u keremiyle cennete götürsün... Ne kadar güzel! Bizi lütf u keremiyle cennete götürsün...

Ne kadar güzel!

Ve inne'l-kâfire izâ harace min kabrihî.Ve inne'l-kâfire izâ harace min kabrihî. Kâfir de yine aynı durumda, artık kıyamet kopmuş, kabrinden kalktığı zaman…"Kâfir de yine aynı durumda, artık kıyamet kopmuş, kabrinden kalktığı zaman…" Suvvire lehû 'amelehû fî-sûretin seyyietin ve şâretin seyyietin.Suvvire lehû 'amelehû fî-sûretin seyyietin ve şâretin seyyietin. "Onun ameli de onun karşısına çirkin suratlı, şekilli bir varlık, bir insan olarak;"Onun ameli de onun karşısına çirkin suratlı, şekilli bir varlık, bir insan olarak; pis elbiselerle ve çirkin kıyafetli olarak çıkartılır." "O zaman o da der ki..." Fe-yekûlü mâ ente. pis elbiselerle ve çirkin kıyafetli olarak çıkartılır." "O zaman o da der ki..." Fe-yekûlü mâ ente. "Ay! Sen kimsin ya, neyin nesisin?" Fe-vallâhi innî le-erâkemre es-sûi."Ay! Sen kimsin ya, neyin nesisin?" Fe-vallâhi innî le-erâkemre es-sûi. "Ben senin kötü bir adam olduğunu anlıyorum, hissediyorum, fena bir adamsın, tehlikeli,"Ben senin kötü bir adam olduğunu anlıyorum, hissediyorum, fena bir adamsın, tehlikeli, korkunç bir insansın sen. Sen kimsin yahu, neyin nesisin?" diye sorar. korkunç bir insansın sen. Sen kimsin yahu, neyin nesisin?" diye sorar.

Mâ diye soruyor, men diye sormuyor, "Neyin nesisin?" demek.Mâ diye soruyor, men diye sormuyor, "Neyin nesisin?" demek. Mâ, kişi sorusu değil de eşyayla ilgili soru. Men olsaydı "Kim?" olurdu; mâ "Ne?" demek.Mâ, kişi sorusu değil de eşyayla ilgili soru. Men olsaydı "Kim?" olurdu; mâ "Ne?" demek. Mâ ente? "Sen neyin nesisin?" demek. "O da der ki..." Fe yekûlû ene 'amelüke. Mâ ente? "Sen neyin nesisin?" demek. "O da der ki..." Fe yekûlû ene 'amelüke. "Sen şimdi beni çirkin şekilde görebiliyorsun, ben senin amelinim." "Sen şimdi beni çirkin şekilde görebiliyorsun, ben senin amelinim." Dünyada işlediğin kötülüklerin hepsi işte bu şekilde karşına geliyor. Dünyada işlediğin kötülüklerin hepsi işte bu şekilde karşına geliyor. Fe-yentaliku bihî. "Ve o kâfiri götürür." Hattâ yüdhilehu'n-nâr.Fe-yentaliku bihî. "Ve o kâfiri götürür." Hattâ yüdhilehu'n-nâr. "Kılavuzluk eden ameli onu cehenneme tıkıncaya kadar götürür. Kâfir de cehenneme girer." "Kılavuzluk eden ameli onu cehenneme tıkıncaya kadar götürür. Kâfir de cehenneme girer."

Kâfir cehenneme girecek, mü'min cennete girecek. Arada başka bir şart, durum var mı? Var! Kâfir cehenneme girecek, mü'min cennete girecek.

Arada başka bir şart, durum var mı?

Var!

Mü'minlerin günahkârları da günahları ve hatalarının cezasını çekmek üzere cehenneme atılacaklar.Mü'minlerin günahkârları da günahları ve hatalarının cezasını çekmek üzere cehenneme atılacaklar. Allah bizi hiç cehenneme atılmadan, azaba giriftar olmadan, ateşlere yanmadan,Allah bizi hiç cehenneme atılmadan, azaba giriftar olmadan, ateşlere yanmadan, milyonlarca yıl cehennemde beklemeden, yanıp kara kömür gibi olmadan, milyonlarca yıl cehennemde beklemeden, yanıp kara kömür gibi olmadan, doğrudan doğruya cennetine girenlerden eylesin! Aziz ve muhterem kardeşlerim! doğrudan doğruya cennetine girenlerden eylesin!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Dünyada mü'minler var, kâfirler var. Etrafımıza bakıyoruz, siz de bakıyorsunuz, görüyorsunuz. Dünyada mü'minler var, kâfirler var. Etrafımıza bakıyoruz, siz de bakıyorsunuz, görüyorsunuz.

Mü'minlerin hepsi ille dünyada böyle çok kötü durumda mı? Hayır! Mü'minlerin hepsi ille dünyada böyle çok kötü durumda mı?

Hayır!

Mü'minlerin de sağlıklısı, zengini var, mü'minlerin de arabası, evi, barkı olanları var.Mü'minlerin de sağlıklısı, zengini var, mü'minlerin de arabası, evi, barkı olanları var. Mü'minlerin de çoluk çocuğu, işi gücü, sağlığı afiyeti yerinde olanları var; kâfirlerin de... Mü'minlerin de çoluk çocuğu, işi gücü, sağlığı afiyeti yerinde olanları var; kâfirlerin de... Mü'minlerin de hastalıklı, dertli olanları var; kâfirlerin de hastalıklısı, dertlisi, sıkıntıda olanı, Mü'minlerin de hastalıklı, dertli olanları var; kâfirlerin de hastalıklısı, dertlisi, sıkıntıda olanı, maddî azap çekeni, harp darp göreni var... maddî azap çekeni, harp darp göreni var... İşte Vietnam, Güneydoğu Asya, Afrika ülkeleri, işte Güney Amerika... Görüyorsunuz.İşte Vietnam, Güneydoğu Asya, Afrika ülkeleri, işte Güney Amerika... Görüyorsunuz. Mü'minle kâfir arasında dünyada esas itibariyle, "Mü'min olursan çok sıkıntı çekeceksin,Mü'minle kâfir arasında dünyada esas itibariyle, "Mü'min olursan çok sıkıntı çekeceksin, kâfir olursan çok tatlı gün geçireceksin!" diye de bir şey yok. kâfir olursan çok tatlı gün geçireceksin!" diye de bir şey yok.

Cenâb-ı Hak imtihan dünyasında her insanı zenginlikle, fakirlikle, varlıkla, yoklukla,Cenâb-ı Hak imtihan dünyasında her insanı zenginlikle, fakirlikle, varlıkla, yoklukla, sağlıkla, hastalıkla imtihan ediyor. Herkesin başına bu gibi olaylar gelebiliyor. sağlıkla, hastalıkla imtihan ediyor. Herkesin başına bu gibi olaylar gelebiliyor. Onlara takındığı tavır, onların karşısındaki tepkisi ile Allah mükâfatlandırıyorOnlara takındığı tavır, onların karşısındaki tepkisi ile Allah mükâfatlandırıyor veya mükâfatı alamıyor yahut da cezaya müstahak duruma düşebiliyor. veya mükâfatı alamıyor yahut da cezaya müstahak duruma düşebiliyor.

Şunu anlatmak, şunu söylemek istiyorum; Şunu anlatmak, şunu söylemek istiyorum;

Cenâb-ı Hakk'ın muamelesi karşısında, mü'minle kâfir arasında insan olarak çok büyük bir fark yok.Cenâb-ı Hakk'ın muamelesi karşısında, mü'minle kâfir arasında insan olarak çok büyük bir fark yok. İkisi de dünyada aynı şeylerle karşılaşıyorlar. Yani âhiretini mahvetmeye ne lüzum var!İkisi de dünyada aynı şeylerle karşılaşıyorlar. Yani âhiretini mahvetmeye ne lüzum var! Kâfirin ahiretini mahvetmesine ne lüzum var! Mü'min ol, Cenâb-ı Hak dünyada da âhirette de iyilik versin. Kâfirin ahiretini mahvetmesine ne lüzum var! Mü'min ol, Cenâb-ı Hak dünyada da âhirette de iyilik versin.

Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ 'azâbe'n-nâri. Bak!Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ 'azâbe'n-nâri. Bak! "Dünyada da iyilik ver âhirette de iyilik ver." diye dua edin diye, Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de"Dünyada da iyilik ver âhirette de iyilik ver." diye dua edin diye, Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de kendisi bu duayı bize öğretiyor.kendisi bu duayı bize öğretiyor. "Dünyada da iyilik verir, verilmesini de isteyin!" diye tavsiye de buyuruyor. İslâm nedir? "Dünyada da iyilik verir, verilmesini de isteyin!" diye tavsiye de buyuruyor.

İslâm nedir?

Her zaman söylüyorum, vurgulaya vurgulaya, bastıra bastıra söylüyorum.Her zaman söylüyorum, vurgulaya vurgulaya, bastıra bastıra söylüyorum. İslâm hem dünyada hem âhirette insana saadeti veren bir ilâhî nizamdır. İslâm hem dünyada hem âhirette insana saadeti veren bir ilâhî nizamdır. O kadar güzeldir ki hem dünyada hem âhirette mutlu ediyor. Hem bedenen hem rûhen mutlu ediyor. O kadar güzeldir ki hem dünyada hem âhirette mutlu ediyor. Hem bedenen hem rûhen mutlu ediyor. Her yönden... Hem sıhhî bakımdan hem aklî bakımdan mutlu ediyor. Her yönden... Hem sıhhî bakımdan hem aklî bakımdan mutlu ediyor. Her yönden İslâm güzel, İslâm'ın ahkâmı güzel... Ama insanlar nedense küfre sapıyorlar;Her yönden İslâm güzel, İslâm'ın ahkâmı güzel... Ama insanlar nedense küfre sapıyorlar; helâl nimetler, helâl lezzetler de dünyada pek âlâ, bol bol, yeter miktarda olduğu halde, helâl nimetler, helâl lezzetler de dünyada pek âlâ, bol bol, yeter miktarda olduğu halde, haram lezzetlere, keyiflere, zevklere kayıp, ahiretlerini mahvediyorlar. haram lezzetlere, keyiflere, zevklere kayıp, ahiretlerini mahvediyorlar.

Kâfirlik akıllıca bir şey değil mü'min kardeşlerim,Kâfirlik akıllıca bir şey değil mü'min kardeşlerim, Veya beni dinleyen herkes olabilir; belki "İslâm hak mı değil mi?" diyeVeya beni dinleyen herkes olabilir; belki "İslâm hak mı değil mi?" diye düşünen mütereddit insanlar olabilir.düşünen mütereddit insanlar olabilir. Veyahut müslüman anneden babadan doğmuş ama aldığı eğitim, görgü, radyo, televizyon,Veyahut müslüman anneden babadan doğmuş ama aldığı eğitim, görgü, radyo, televizyon, duyduğu sözler, okuduğu yazılar, makaleler dolayısıyla da kafası karışmış insanlar olabilir. duyduğu sözler, okuduğu yazılar, makaleler dolayısıyla da kafası karışmış insanlar olabilir.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! İslâm'ın her şeyi güzel!Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İslâm'ın her şeyi güzel!
İçki içirtmediği güzel, tesettürü güzel, hırsızlık yaptırtmadığı, rüşveti yasakladığı güzel. İçki içirtmediği güzel, tesettürü güzel, hırsızlık yaptırtmadığı, rüşveti yasakladığı güzel.

Hocam sen güzel şeyleri sayıyorsun. Bir de [öteki] şeyleri say bakalım! Cihad da güzel.Hocam sen güzel şeyleri sayıyorsun. Bir de [öteki] şeyleri say bakalım!

Cihad da güzel.
Oruç da, aç kalmak da güzel, malından vermek de güzel…Oruç da, aç kalmak da güzel, malından vermek de güzel… Çünkü bunların da öbür tarafından baktığın zaman, çok büyük faydaları var.Çünkü bunların da öbür tarafından baktığın zaman, çok büyük faydaları var. İslâm'ın her şeyi güzel... "Ver!" dediği zaman vereceksin, verdirtmesi güzel. İslâm'ın her şeyi güzel... "Ver!" dediği zaman vereceksin, verdirtmesi güzel. "Verme!" dediği zaman vermeyeceksin, elinde tutması güzel! "Verme!" dediği zaman vermeyeceksin, elinde tutması güzel!

Her şeyi güzel; ama insanlar bunu anlayamıyorlar. Anlayanlar var...Her şeyi güzel; ama insanlar bunu anlayamıyorlar. Anlayanlar var... İlâhî kitabın okutulduğu, öğretildiği, Allah'ın Resûlünün tebliğâtının anlatıldığı yörelerde,İlâhî kitabın okutulduğu, öğretildiği, Allah'ın Resûlünün tebliğâtının anlatıldığı yörelerde, bunları öğrenip ona göre hayatını düzenleyenler var. bunları öğrenip ona göre hayatını düzenleyenler var.

Geçen gün, yurtdışında doktora yapan bir talebemle görüştüm.Geçen gün, yurtdışında doktora yapan bir talebemle görüştüm. Dünyada küreselleşme, globalleşme akımı diye büyük bir akım var.Dünyada küreselleşme, globalleşme akımı diye büyük bir akım var. Bu akım radyo ve televizyonlarla, şekillerle bütün dünyaya yayılıyor ve bütün dünyadaki insanlarıBu akım radyo ve televizyonlarla, şekillerle bütün dünyaya yayılıyor ve bütün dünyadaki insanları kendi evvelki örf ve adetlerinden koparıp, potada eritip yeni bir global insan tipi ortaya çıkartıyor. kendi evvelki örf ve adetlerinden koparıp, potada eritip yeni bir global insan tipi ortaya çıkartıyor. Benim talebe diyor ki; Bunu vahim bir gelişme olarak kiliselerde inceliyorlarmış. Benim talebe diyor ki; Bunu vahim bir gelişme olarak kiliselerde inceliyorlarmış. 'Eyvah, bu globalleşme, bu küreselleşme yüzünden bizim de dindaşlarımız elden gidiyor,'Eyvah, bu globalleşme, bu küreselleşme yüzünden bizim de dindaşlarımız elden gidiyor, bize de inananlar azalıyor, bize bağlılar vazgeçiyor, ne yapmamız lazım?" diye inceliyorlarmış. bize de inananlar azalıyor, bize bağlılar vazgeçiyor, ne yapmamız lazım?" diye inceliyorlarmış.

Fakat bu akımın, bu erimenin içinde, herkesin biribirine benzeşmesi, vur patlasın çal oynasın,Fakat bu akımın, bu erimenin içinde, herkesin biribirine benzeşmesi, vur patlasın çal oynasın, zevk sefa eğlence, maddî, inanca dayalı olmayan bir yaşam tarzının yanı sıra;zevk sefa eğlence, maddî, inanca dayalı olmayan bir yaşam tarzının yanı sıra; bu hal vicdanları harekete getirdiğinden, bazı insanlarda dabu hal vicdanları harekete getirdiğinden, bazı insanlarda da aklı, mantığı, vicdanı dine yönelme ve dine yapışma noktasına getiriyor insanlarıaklı, mantığı, vicdanı dine yönelme ve dine yapışma noktasına getiriyor insanları ve çok güzel dindar oluyorlar.Arkadaş diyor ki; ve çok güzel dindar oluyorlar.Arkadaş diyor ki;

"Bu yurtdışındaki üniversitelerde bakıyorum birçok genç, etrafındaki çirkef dünyadan iğrendikleri için"Bu yurtdışındaki üniversitelerde bakıyorum birçok genç, etrafındaki çirkef dünyadan iğrendikleri için temiz dünyaya, İslâm'ın güzel dünyasına geliyorlar ve çok kuvvetli İslâmlaşma akımı var." temiz dünyaya, İslâm'ın güzel dünyasına geliyorlar ve çok kuvvetli İslâmlaşma akımı var."

Onun için, aziz ve sevgili kardeşlerim! İslâm'ın güzelliğini bilin!Onun için, aziz ve sevgili kardeşlerim!

İslâm'ın güzelliğini bilin!
Çirkefleşmeye doğru, yani insanoğlunun alçalma, hayvânîleşme, şehvetperest olma, inançsız olma,Çirkefleşmeye doğru, yani insanoğlunun alçalma, hayvânîleşme, şehvetperest olma, inançsız olma, kapkara olma, zift gibi olma durumuna gittiği şu dönemde, İslâm insanı, a'lâ-yı illiyyîne çıkartıyor.kapkara olma, zift gibi olma durumuna gittiği şu dönemde, İslâm insanı, a'lâ-yı illiyyîne çıkartıyor. Bu uçurumdan, bu çukurdan kurtarıyor; yükseklere çıkartıyor, tertemiz yerlere çıkartıyor. Bu uçurumdan, bu çukurdan kurtarıyor; yükseklere çıkartıyor, tertemiz yerlere çıkartıyor.

Aman İslâm'a sımsıkı sarılın! Aman çoluk çocuğunuza İslâm'ı güzel öğretin.Aman İslâm'a sımsıkı sarılın! Aman çoluk çocuğunuza İslâm'ı güzel öğretin. Güzel öğretin, korkmayın! Kur'an'ı öğretin, korkmayın.Güzel öğretin, korkmayın! Kur'an'ı öğretin, korkmayın. Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğretin öğretin, Allah'a sığının, korkmayın!Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğretin öğretin, Allah'a sığının, korkmayın! Çünkü Kur'an'a sarılan gayrimüslimler müslüman oluyor!Çünkü Kur'an'a sarılan gayrimüslimler müslüman oluyor! Askerlerden, senatörlerden, yazarlardan, siyasilerden, elçilerden, konsoloslardan çoook kimseler ...Askerlerden, senatörlerden, yazarlardan, siyasilerden, elçilerden, konsoloslardan çoook kimseler ... Komünist olarak yetişmiş, hıristiyan olarak yetişmiş müslüman oluyorKomünist olarak yetişmiş, hıristiyan olarak yetişmiş müslüman oluyor veya yahudi olarak yetişmiş müslüman oluyor.veya yahudi olarak yetişmiş müslüman oluyor. Ben bunların isimlerini zaman zaman konuşmalarımda veriyorum. Ben bunların isimlerini zaman zaman konuşmalarımda veriyorum.

Kur'ân-ı Kerîm kendisi Rabbimizin kelâmı, imanı öğretiyor ve insanı ıslâh ediyor.Kur'ân-ı Kerîm kendisi Rabbimizin kelâmı, imanı öğretiyor ve insanı ıslâh ediyor. Bize düşen Kur'ân-ı Kerîm'i çoluk çocuğumuza, kendimize, hanımımıza, çevremize öğretmek...Bize düşen Kur'ân-ı Kerîm'i çoluk çocuğumuza, kendimize, hanımımıza, çevremize öğretmek... Onun için Ku'an'a ne kadar hizmet edersek, Kur'an'ın öğrenilmesini, Onun için Ku'an'a ne kadar hizmet edersek, Kur'an'ın öğrenilmesini, öğretilmesini ne kadar çoğaltır, yaygınlaştırırsak ve güzel öğretirsek; yani baskılı, yalan,öğretilmesini ne kadar çoğaltır, yaygınlaştırırsak ve güzel öğretirsek; yani baskılı, yalan, yanlış, eğerek, büğerek, te'vil ederek değil... "Kur'an ne diyor? yanlış, eğerek, büğerek, te'vil ederek değil... "Kur'an ne diyor? İlk önce bunu bir anlayım." diyerek öyle öğrenirsek çok kâr ederiz. İlk önce bunu bir anlayım." diyerek öyle öğrenirsek çok kâr ederiz.

Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini öğrenirsek çok kâr ederiz.Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini öğrenirsek çok kâr ederiz. Sapasağlam hadis kitapları var. Çok titiz şekilde hazırlanmış, çok büyük alimlerin hazırladığı,Sapasağlam hadis kitapları var. Çok titiz şekilde hazırlanmış, çok büyük alimlerin hazırladığı, cümle cihanın güzelliğini kabul ettiği hadis kitapları var. Diyanet İşleri neşretti.cümle cihanın güzelliğini kabul ettiği hadis kitapları var. Diyanet İşleri neşretti. İmam Buhârî'nin Sahîh-i Buhârî dediğimiz eseri, altı sahih hadis kitabı vesaire...İmam Buhârî'nin Sahîh-i Buhârî dediğimiz eseri, altı sahih hadis kitabı vesaire... Bu sahih kitapları lütfen çoluk çocuğunuzla beraber okuyun! Bu sahih kitapları lütfen çoluk çocuğunuzla beraber okuyun! Kendiniz, hanımınız, çoluğunuz çocuğunuz okusun!Kendiniz, hanımınız, çoluğunuz çocuğunuz okusun! Hadis dünyasına, hadisler havasına, âlemine girin, girdiğiniz zaman kurtulursunuz. Hadis dünyasına, hadisler havasına, âlemine girin, girdiğiniz zaman kurtulursunuz.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri Kur'ân-ı Kerîm'in de en güzel tefsiridir.Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri Kur'ân-ı Kerîm'in de en güzel tefsiridir. Kur'ân'ın en büyük en güzel tefsiri Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri külliyatıdır.Kur'ân'ın en büyük en güzel tefsiri Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri külliyatıdır. Başka tefsir aramaya lüzum kalmaz. Onun için, hem Kur'an'ı okuyun, hem de hadîs-i şerîfleri okuyun!Başka tefsir aramaya lüzum kalmaz. Onun için, hem Kur'an'ı okuyun, hem de hadîs-i şerîfleri okuyun! Çünkü asrımızın bütün küfür cereyanlarına, bütün nefsânî, maddî cereyanlarına, Çünkü asrımızın bütün küfür cereyanlarına, bütün nefsânî, maddî cereyanlarına, şeytânî akımlarına devâ Kur'ân-ı Kerîm'de, Peygamber Efendimiz'in sünnetinde...şeytânî akımlarına devâ Kur'ân-ı Kerîm'de, Peygamber Efendimiz'in sünnetinde... İslâm dininde var, aman bunu iyi öğrenin! İslâm dininde var, aman bunu iyi öğrenin!

Sapanlar, ayağı kayanlar, uçuruma düşenler, mahvolanlar, imanını kaybedenler,Sapanlar, ayağı kayanlar, uçuruma düşenler, mahvolanlar, imanını kaybedenler, dünya ve ahiretini mahvedenler niçin mahvediyor? dünya ve ahiretini mahvedenler niçin mahvediyor?

Kur'an'dan, sünnetten koptuğu için, kendisine yabancılaştığı, İslâm'dan uzaklaştığı için...Kur'an'dan, sünnetten koptuğu için, kendisine yabancılaştığı, İslâm'dan uzaklaştığı için... Küfür cereyanlarına kapılıyor, onları çok güzel okuyor.Küfür cereyanlarına kapılıyor, onları çok güzel okuyor. Ta [Yunanlıların] efsanelerinden, eski filozofların safsatalarından hepsini okuyor; anlamıyor da.Ta [Yunanlıların] efsanelerinden, eski filozofların safsatalarından hepsini okuyor; anlamıyor da. Okuduğu zaman bir tat da almıyor ama onları okuyor.Okuduğu zaman bir tat da almıyor ama onları okuyor. Yunan klasikleri, Latin klasikleri, Avrupa klasikleri, bilmem ne... Yunan klasikleri, Latin klasikleri, Avrupa klasikleri, bilmem ne... Kafası doluyor, tereddütler içinde bunalıp kalıyor. Kafası doluyor, tereddütler içinde bunalıp kalıyor.

O Avrupalı insanların çoğu bakıyoruz hayatının sonunda intihar ediyor. Çünkü sorunları çözemiyor.O Avrupalı insanların çoğu bakıyoruz hayatının sonunda intihar ediyor. Çünkü sorunları çözemiyor. Bazısı da çözüyor, imana giriyor, koyu bir dindarâne hayat yaşıyor ama o da mücadeleyi bırakıp Bazısı da çözüyor, imana giriyor, koyu bir dindarâne hayat yaşıyor ama o da mücadeleyi bırakıp mağlup olmak ve teslim olmak tarzında oluyor; çünkü yanlış bir inanca giriyor, haça puta tapıyor.mağlup olmak ve teslim olmak tarzında oluyor; çünkü yanlış bir inanca giriyor, haça puta tapıyor. O bakımdan İslâm'a sımsıkı sarılın, kurutuluş İslâm'da. O bakımdan İslâm'a sımsıkı sarılın, kurutuluş İslâm'da.

Gelelim, bugünümüzün ikinci hadîs-i şerîfine.Gelelim, bugünümüzün ikinci hadîs-i şerîfine. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki; Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

İnne'l-mütehâbbîne fi'l-lâhi fî-zılli arşi'l-lâhi yevme lâ zılle illâ zılluhû yefzeu'n-nâsüİnne'l-mütehâbbîne fi'l-lâhi fî-zılli arşi'l-lâhi yevme lâ zılle illâ zılluhû yefzeu'n-nâsü ve lâ yefzeûne ve yehâfu'n-nâsü ve lâ yehâfûne. ve lâ yefzeûne ve yehâfu'n-nâsü ve lâ yehâfûne.

Muaz radıyallahu anh'tan Taberânî rivayet etmiş. Bu konuda pek çok hadîs-i şerîfler var.Muaz radıyallahu anh'tan Taberânî rivayet etmiş. Bu konuda pek çok hadîs-i şerîfler var. Onlardan müjdeli bir tanesi… Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Onlardan müjdeli bir tanesi… Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnne'l-mütehâbbîne fi'l-lâh. "Biribirlerini Allah için seven mü'minler..."İnne'l-mütehâbbîne fi'l-lâh. "Biribirlerini Allah için seven mü'minler..." Bu sevgi kadınla erkek arasındaki cinsel temâyül değil. Bu sevgi kadınla erkek arasındaki cinsel temâyül değil. Mü'min mü'mini mü'min olduğundan, iman kardeşliğinden, Kur'an kardeşliğinden,Mü'min mü'mini mü'min olduğundan, iman kardeşliğinden, Kur'an kardeşliğinden, İslâm kardeşliğinden dolayı seviyor. Mü'minin mü'mini sevmesi, biribirleriyle ahbap olması... İslâm kardeşliğinden dolayı seviyor. Mü'minin mü'mini sevmesi, biribirleriyle ahbap olması... Birisi Kars'tan, birisi Edirne'den; birisi Sinop'tan, birisi Adana'dan ama askerlikte, hacda,Birisi Kars'tan, birisi Edirne'den; birisi Sinop'tan, birisi Adana'dan ama askerlikte, hacda, mektepte tanışıyorlar, muhabbet ediyorlar.mektepte tanışıyorlar, muhabbet ediyorlar. İkisi de namazlı, niyazlı müslüman, namuslu, helâl kazanmayı, helâlden yemeyi, İkisi de namazlı, niyazlı müslüman, namuslu, helâl kazanmayı, helâlden yemeyi, çirkin işlere bulaşmamayı düşünen insanlar birbirlerini Allah yolunda seviyorlar.çirkin işlere bulaşmamayı düşünen insanlar birbirlerini Allah yolunda seviyorlar. Mü'minlerin biribirlerinin kardeşi olduğunuMü'minlerin biribirlerinin kardeşi olduğunu Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de söylemiş diye seviyorlar. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de söylemiş diye seviyorlar.

İşte böyle biribirini din kardeşi olarak sevmek, arkadaşı Allah için sevmek,İşte böyle biribirini din kardeşi olarak sevmek, arkadaşı Allah için sevmek, âhiret için sevmek çok önemli. Böyle insanları Allah çok büyük mükâfâtla mükâfâtlandıracak. âhiret için sevmek çok önemli. Böyle insanları Allah çok büyük mükâfâtla mükâfâtlandıracak. Her zaman buna dair hadîs-i şerîfler geliyor karşımıza, bu da onlardan bir tanesi... Her zaman buna dair hadîs-i şerîfler geliyor karşımıza, bu da onlardan bir tanesi... İşin sadece bir safhasını bize gösterecek, sonucuna doğru olan bir safhasını anlatacak bir hadîs-i şerîf. İşin sadece bir safhasını bize gösterecek, sonucuna doğru olan bir safhasını anlatacak bir hadîs-i şerîf.

Size tavsiye ederim ey mü'minler, ey müslümanlar!Size tavsiye ederim ey mü'minler, ey müslümanlar! Biribirlerinizi candan sevin, candan yardımlaşın, candan kardeşlik edin! Biribirlerinizi candan sevin, candan yardımlaşın, candan kardeşlik edin! Çünkü Allah için biribirleriyle muhabbet edenler, âhiret kardeşi olanlar, Çünkü Allah için biribirleriyle muhabbet edenler, âhiret kardeşi olanlar, âhiret yolunda biribirlerine dost olanların, muhib olanların mükâfâtı çok büyük. İşte buyuruyor ki; âhiret yolunda biribirlerine dost olanların, muhib olanların mükâfâtı çok büyük. İşte buyuruyor ki;

Fî zılli arşi'l-lâhi yevme lâ zılle illâ zılluhû.Fî zılli arşi'l-lâhi yevme lâ zılle illâ zılluhû. "Arş-ı Âlâ'nın gölgesinden başka gölgenin olmadığı günde,"Arş-ı Âlâ'nın gölgesinden başka gölgenin olmadığı günde, bu biribirini Allah için sevenler Arş'ın gölgesinde olacaklar." bu biribirini Allah için sevenler Arş'ın gölgesinde olacaklar."

Arş-ı Âzam, Cenâb-ı Hakk'ın Arşı, Arşullah çok büyük bir yaratık... Arş-ı Âzam, Cenâb-ı Hakk'ın Arşı, Arşullah çok büyük bir yaratık... Onun altı da gölge ve çok safalı bir gölge... Onun altı da gölge ve çok safalı bir gölge... Mahşer halkı meydanda, güneş tepelerine yaklaştırılmış, terlere batmışlar, ter toprağa işlemiş.Mahşer halkı meydanda, güneş tepelerine yaklaştırılmış, terlere batmışlar, ter toprağa işlemiş. Kimisinin topuğuna, kimisinin dizine, kimisinin göbeğine, kimisinin boynuna, kulağı hizasına,Kimisinin topuğuna, kimisinin dizine, kimisinin göbeğine, kimisinin boynuna, kulağı hizasına, ağzının hizasına gelmiş. Ter içinde yüzüyorlar, çırpınıyorlar,ağzının hizasına gelmiş. Ter içinde yüzüyorlar, çırpınıyorlar, sıcaktan patlayacak gibi, hesabı bekliyorlar.sıcaktan patlayacak gibi, hesabı bekliyorlar. Daha azap değil, cehennem değil bu, sadece mahkeme-i kübrâ olacak, hesaba çekilecekler,Daha azap değil, cehennem değil bu, sadece mahkeme-i kübrâ olacak, hesaba çekilecekler, nereli olacaklarsa, cennetlik mi cehennemlik mi o kararlaştırılacak... nereli olacaklarsa, cennetlik mi cehennemlik mi o kararlaştırılacak... Öyle korkulu bir gün… Bu günde güneşin altında... Düşünün... Öyle korkulu bir gün… Bu günde güneşin altında... Düşünün...

Şimdi Türkiye'deki kardeşlerim kışda, havalar soğuk...Şimdi Türkiye'deki kardeşlerim kışda, havalar soğuk... Ama Avustralya'daki kardeşlerimiz sıcaktan nereye sığınacaklarını şaşırıyorlar.Ama Avustralya'daki kardeşlerimiz sıcaktan nereye sığınacaklarını şaşırıyorlar. Çok sıcak, bazı yerlerde 40-45 derece sıcaklıklar oluyor.Çok sıcak, bazı yerlerde 40-45 derece sıcaklıklar oluyor. Baya insanı eritecek gibi, terden bunaltacak gibi sıcaklıklar oluyor. Baya insanı eritecek gibi, terden bunaltacak gibi sıcaklıklar oluyor. Dünyanın bir tarafında da, Sibirya'da soğuktan ayakları, elleri donuyor.Dünyanın bir tarafında da, Sibirya'da soğuktan ayakları, elleri donuyor. Hastanelerde kan revan içinde, elleri ayakları sarılmış, donmuş insanlar...Hastanelerde kan revan içinde, elleri ayakları sarılmış, donmuş insanlar... Sonunda elleri ayakları kesilecek. Öyle soğuk, böyle sıcak, dünya böyle...Sonunda elleri ayakları kesilecek. Öyle soğuk, böyle sıcak, dünya böyle... Cehennemde de soğuklar, sıcaklar var.Cehennemde de soğuklar, sıcaklar var. Ama daha cehenneme gitmeden, mahşer yeri çok güneşin altında,Ama daha cehenneme gitmeden, mahşer yeri çok güneşin altında, güneş tepelerine yaklaştırılmış, çok zor bir şey... güneş tepelerine yaklaştırılmış, çok zor bir şey...

Orada sadakaları, zekâtları umumi [olarak] mü'minlere gölge edecek ama özel meziyetleri olan,Orada sadakaları, zekâtları umumi [olarak] mü'minlere gölge edecek ama özel meziyetleri olan, Allah'ın özel ikramına mazhar olacak kulları var. Onlar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecekler.Allah'ın özel ikramına mazhar olacak kulları var. Onlar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecekler. Bir kere Arş-ı Âlâ yüksek; o kadar yüksek ki Arş'ın gölgesinde olanlar,Bir kere Arş-ı Âlâ yüksek; o kadar yüksek ki Arş'ın gölgesinde olanlar, mahşer halkına yukarıdan aşağıya, yıldızların dünyaya baktığı gibi bakacaklar.mahşer halkına yukarıdan aşağıya, yıldızların dünyaya baktığı gibi bakacaklar. Yerdekilerle yıldızdakiler arasındaki fark gibi fark olacak. Yerdekilerle yıldızdakiler arasındaki fark gibi fark olacak.

İşte onlardan, Arş'ın gölgesinde gölgelenen insan topluluklarından birisi deİşte onlardan, Arş'ın gölgesinde gölgelenen insan topluluklarından birisi de biribirini Allah için seven insanlar.biribirini Allah için seven insanlar. Onun için, biribirinizi lütfen şu maddî dünya için, küçük hesaplarla veya maddî sebeplerle; Onun için, biribirinizi lütfen şu maddî dünya için, küçük hesaplarla veya maddî sebeplerle; paraydı, puldu, borçtu, alacaktı, mirastı vesaireydi diye veya komşulukta, paraydı, puldu, borçtu, alacaktı, mirastı vesaireydi diye veya komşulukta, "İşte o bizim bahçemize çöp attı da... Onun ağacı benim bahçeme geldi gölge yaptı da..."İşte o bizim bahçemize çöp attı da... Onun ağacı benim bahçeme geldi gölge yaptı da... Onun çocuğu bizim çocuğa çelme taktı da o buna bir yumruk attı da...Onun çocuğu bizim çocuğa çelme taktı da o buna bir yumruk attı da... Top oynarken bizim camı kırdı da... kavga ettik..." Değmez. Top oynarken bizim camı kırdı da... kavga ettik..." Değmez.

Biribirinizle Allah'ın seveceği tarzda güzel kardeşlik edin!Biribirinizle Allah'ın seveceği tarzda güzel kardeşlik edin! Cenâb-ı Hak Arş'ın gölgesinde gölgelendirecek, özel muamele yapacak.Cenâb-ı Hak Arş'ın gölgesinde gölgelendirecek, özel muamele yapacak. Sıradan müslümanlar, özel muameleye mazhar olamayanlar aşağıda güneşin altında bekleyecekler.Sıradan müslümanlar, özel muameleye mazhar olamayanlar aşağıda güneşin altında bekleyecekler. Onlara sadakaları, zekâtları gölge yapacak ama yine de aşağıdalar, yine de terin içindeler...Onlara sadakaları, zekâtları gölge yapacak ama yine de aşağıdalar, yine de terin içindeler... Ama arş'ın gölgesinde gölgelenenler çok yüksek insanlar... Biribirinizi Allah için sevin! Ama arş'ın gölgesinde gölgelenenler çok yüksek insanlar...

Biribirinizi Allah için sevin!
Bu sınıfa girmeye çalışın! el-Mütehâbbîne fi'l-lâhi.Bu sınıfa girmeye çalışın! el-Mütehâbbîne fi'l-lâhi. Allah için biribirini sevenler, "Arş-ı Âzam'ın gölgesinde gölgelenecekler..." sınıfına girmeye çalışın! Allah için biribirini sevenler, "Arş-ı Âzam'ın gölgesinde gölgelenecekler..." sınıfına girmeye çalışın!

Yevme lâ zılle illâ zılluhû. "Allah'ın bu Arş'ının gölgesinden başka büyük gölgenin olmadığı günde..."Yevme lâ zılle illâ zılluhû. "Allah'ın bu Arş'ının gölgesinden başka büyük gölgenin olmadığı günde..." Bir de söylediğim gibi hadîs-i şerîflerden öğrendiğimize göreBir de söylediğim gibi hadîs-i şerîflerden öğrendiğimize göre sadakaların, zekâtların gölge yapması var; başka... Sonra, sadakaların, zekâtların gölge yapması var; başka... Sonra,

Yefzeu'n-nâsü. "İnsanlar dehşette, telaş içinde, korku içinde kalırlar."Yefzeu'n-nâsü. "İnsanlar dehşette, telaş içinde, korku içinde kalırlar." Korkunç bir heyecan, kalpleri güp güp atıyor… Çünkü sıraları gelince hesaba çekilecekler; Korkunç bir heyecan, kalpleri güp güp atıyor… Çünkü sıraları gelince hesaba çekilecekler; bakalım cennete mi gidecekler cehenneme mi gidecekler? bakalım cennete mi gidecekler cehenneme mi gidecekler? Durumu, sonucun nasıl tecelli edeceğini bilmiyorlar.Durumu, sonucun nasıl tecelli edeceğini bilmiyorlar. Çünkü tartı, hesap var, sevaplar günahlar tartılacak. Çünkü tartı, hesap var, sevaplar günahlar tartılacak.

İnsanlar korkuda, bunlar Ve lâ yefzeûn. "Bunlar dehşette, korkuda, heyecanda değil,İnsanlar korkuda, bunlar Ve lâ yefzeûn. "Bunlar dehşette, korkuda, heyecanda değil, Arş'ın gölgesinde sakin." Allah Allah, millet aşağıda ne kadar telaş içinde; Arş'ın gölgesinde sakin." Allah Allah, millet aşağıda ne kadar telaş içinde; bunlar hiç telaşsız, korkusuz, dehşete düşmüş bir halleri yok; sakin, huzur içindeler. bunlar hiç telaşsız, korkusuz, dehşete düşmüş bir halleri yok; sakin, huzur içindeler.

Ve yehâfü'n-nâs. "İnsanlar aşağıda, 'Acaba cehenneme atılır mıyım?Ve yehâfü'n-nâs. "İnsanlar aşağıda, 'Acaba cehenneme atılır mıyım? Acaba Cenâb-ı Hak beni kahrına gazabına mı uğratır?' diye korkuyorlar." Acaba Cenâb-ı Hak beni kahrına gazabına mı uğratır?' diye korkuyorlar."

Peygamberlerin dahi korkuları olacak.Peygamberlerin dahi korkuları olacak. O mahkeme-i kübrâ zorlu bir gün, kimsenin kendisine güvenemediği bir zaman.O mahkeme-i kübrâ zorlu bir gün, kimsenin kendisine güvenemediği bir zaman. Kardeşin kardeşten kaçtığı, karının kocadan kaçtığı, evlâdın babadan, Kardeşin kardeşten kaçtığı, karının kocadan kaçtığı, evlâdın babadan, anadan kaçtığı, karı kocanın biribirinden kaçtığı, firar ettiği; anadan kaçtığı, karı kocanın biribirinden kaçtığı, firar ettiği;

Yevme yefirrü'l-mer'ü min ahîhi. Ve ümmihî ve ebîhi. Ve sâhibetihî ve benîhi.Yevme yefirrü'l-mer'ü min ahîhi. Ve ümmihî ve ebîhi. Ve sâhibetihî ve benîhi. Li-küllim'riin minhüm yevme izin şe'nün yuğnîhi. Li-küllim'riin minhüm yevme izin şe'nün yuğnîhi.

Bu âyet-i kerîmeyi de size çok sık sık hatırlatıyorum.Bu âyet-i kerîmeyi de size çok sık sık hatırlatıyorum. Herkes biribirinden kaçacak; çünkü akrabalık bağları kalmayacak, Herkes biribirinden kaçacak; çünkü akrabalık bağları kalmayacak, herkes biribirinden hakkını istemeye gelecek. Ancak müttakîler müstesnâ... herkes biribirinden hakkını istemeye gelecek. Ancak müttakîler müstesnâ... Bu müttakîler de yine biribirini Allah için sevenler oluyorlar. Bu müttakîler de yine biribirini Allah için sevenler oluyorlar.

Allah için sevenlerden olursanız, kurtulursunuz! Neye dayanarak söylüyorsun? Allah için sevenlerden olursanız, kurtulursunuz!

Neye dayanarak söylüyorsun?

Hadîs-i şerîflere dayanarak... Hadîs-i şerîflere dayanarak...

Onun için, Allah için biribirini seven, din kardeşi, âhiret kardeşi olan,Onun için, Allah için biribirini seven, din kardeşi, âhiret kardeşi olan, takvâ ehli olan insanlar hâline gelmeye çalışın! Başka bir çıkar yol yok. takvâ ehli olan insanlar hâline gelmeye çalışın! Başka bir çıkar yol yok. Onun için o yola girin, cennet yoluna, âhiret yoluna, takvâ yoluna, nefsi terbiye yoluna girin; Onun için o yola girin, cennet yoluna, âhiret yoluna, takvâ yoluna, nefsi terbiye yoluna girin; insanda aşkullah, muhabbetullah uyandıracak yola girin, o eğitimi alın! Başka kurtuluş yok. insanda aşkullah, muhabbetullah uyandıracak yola girin, o eğitimi alın! Başka kurtuluş yok.

Üçüncü hadîs-i şerîfi okuyorum. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Üçüncü hadîs-i şerîfi okuyorum. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

İnne'l-mü'mine izâ esâbehü's-sekamü sümme a'fâhullâhu minhü kâne keffâratenİnne'l-mü'mine izâ esâbehü's-sekamü sümme a'fâhullâhu minhü kâne keffâraten limâ madâ min zünûbihî ve mev'izat limâ madâ min zünûbihî ve mev'izat lehû fî-mâ yestakbilü. Ve inne'l-münâfika izâ marida sümme u'fiye, kâne kel-baîrilehû fî-mâ yestakbilü. Ve inne'l-münâfika izâ marida sümme u'fiye, kâne kel-baîri ehlühû sümme erselûhü, fe-lem yedri lime 'akalûhü ve lem yedri lime erselûhü. ehlühû sümme erselûhü, fe-lem yedri lime 'akalûhü ve lem yedri lime erselûhü.

Âmir radıyallahu anh'tan rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Âmir radıyallahu anh'tan rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnne'l-mü'mine. "Muhakkak ki mü'min kul..." İzâ esâbehü's-sekamü.İnne'l-mü'mine. "Muhakkak ki mü'min kul..." İzâ esâbehü's-sekamü. "Hastalık isabet etti de hastalandı mı..." Hastalandı... "Hastalık isabet etti de hastalandı mı..." Hastalandı... İnsan hastalanıyor, ateşlere düşüyor, cayır cayır yanıyor, yatağa yatıyor. İnsan hastalanıyor, ateşlere düşüyor, cayır cayır yanıyor, yatağa yatıyor. Doktorlar geliyor, ilaçlar vs. Hastalık kolay bir şey değil. Allah âfiyet versin... Doktorlar geliyor, ilaçlar vs. Hastalık kolay bir şey değil. Allah âfiyet versin...

"Mü'min hastalandı mı..." Sümme a'fâhullâhü minh. "Sonra Allah da onu o hastalıktan kurtardı mı...""Mü'min hastalandı mı..." Sümme a'fâhullâhü minh. "Sonra Allah da onu o hastalıktan kurtardı mı..." Yara olabilir, büyük bir yara açılır, aylarca devam eder. Midesinde kanama olur, ülser olur...Yara olabilir, büyük bir yara açılır, aylarca devam eder. Midesinde kanama olur, ülser olur... Allah korusun, verem olur vesaire. "Hastalandı, sonra Allah onu afiyete erdirdi mi..."Allah korusun, verem olur vesaire. "Hastalandı, sonra Allah onu afiyete erdirdi mi..." Kâne keffâreten limâ madâ min zünûbihî.Kâne keffâreten limâ madâ min zünûbihî. "O hastalıktan önceki zamana kadar işlemiş olduğu bütün günahlara, "O hastalıktan önceki zamana kadar işlemiş olduğu bütün günahlara, bu geçirdiği şiddetli hastalık kefâret olur."Silinir,bu geçirdiği şiddetli hastalık kefâret olur."Silinir, onları Allah affeder... onları Allah affeder... Hastalandı, ızdırap çekti, sabretti, kaderine razı oldu, şikâyette bulunmadı, isyan etmedi;Hastalandı, ızdırap çekti, sabretti, kaderine razı oldu, şikâyette bulunmadı, isyan etmedi; Allah onu günahlardan çıkartır, "Anasından doğduğu gün gibi tertemiz olur." Allah onu günahlardan çıkartır, "Anasından doğduğu gün gibi tertemiz olur." Başka hadîs-i şerîflerden, bu ifadeyle geçtiği için, naklen söylüyorum.Başka hadîs-i şerîflerden, bu ifadeyle geçtiği için, naklen söylüyorum. "Hastalıktan kurtuldu mu bir bebek kadar masum hâle gelir." "Hastalıktan kurtuldu mu bir bebek kadar masum hâle gelir."

Başka ne olur? Başka ne olur?

Ve mev'izaten lehû fîmâ yestakbilü.Ve mev'izaten lehû fîmâ yestakbilü. "Geçmiş günahları siliniyor, bir de bu hastalığı ona gelecek ömrü için, hastalıktan sonraki "Geçmiş günahları siliniyor, bir de bu hastalığı ona gelecek ömrü için, hastalıktan sonraki ileriki ömrü için bir öğüt, nasihat olur." "Haa, hastalık var... ileriki ömrü için bir öğüt, nasihat olur." "Haa, hastalık var... Bu sefer iyi oldum, ama bir dahaki sefere belki iyi olmam da vefat ederim.Bu sefer iyi oldum, ama bir dahaki sefere belki iyi olmam da vefat ederim. Aman ayağımı denk alayım, Cenâb-ı Hakk'a daha güzel kulluk edeyim!Aman ayağımı denk alayım, Cenâb-ı Hakk'a daha güzel kulluk edeyim! Aman haramlara, günahlara yanaşmamaya, bulaşmamaya çok dikkat edeyim, takvâ ehli olayım!" diyeAman haramlara, günahlara yanaşmamaya, bulaşmamaya çok dikkat edeyim, takvâ ehli olayım!" diye bu hastalık ona bir de öğütçü olur, vaaz olur, faydalı olur.. bu hastalık ona bir de öğütçü olur, vaaz olur, faydalı olur..

Demek ki hastalanınca, müslümana böyle çeşitli yönlerden faydalar oluyor,Demek ki hastalanınca, müslümana böyle çeşitli yönlerden faydalar oluyor, hastalıktan istifadesi oluyor. hastalıktan istifadesi oluyor. Ve inne'l-münâfika izâ marida.Ve inne'l-münâfika izâ marida. Bu mü'minin durumu. Buna mukabil; Bu mü'minin durumu. Buna mukabil;

"Münafık hastalandığı zaman..." Münafık ne demek? "Münafık hastalandığı zaman..."

Münafık ne demek?

İyi gibi görünüyor; içi pis, kafası yamuk, kalbi yamuk, niyeti bozuk...İyi gibi görünüyor; içi pis, kafası yamuk, kalbi yamuk, niyeti bozuk... Hem mürâîlik yapıyor, dışa kendisini iyi göstermeye çalışıyorHem mürâîlik yapıyor, dışa kendisini iyi göstermeye çalışıyor hem de kalbinden yamuk olduğundan, içinde fitne fesat olduğundan, kötü işler yapıyor. hem de kalbinden yamuk olduğundan, içinde fitne fesat olduğundan, kötü işler yapıyor.

"Münafık da hastalandığı zaman..." Sümme u'fiye. "Sonra da kendisine âfiyet verildiği zaman...""Münafık da hastalandığı zaman..." Sümme u'fiye. "Sonra da kendisine âfiyet verildiği zaman..." Kâne kel-baîri. "Deve gibidir, deve gibi olur."Kâne kel-baîri. "Deve gibidir, deve gibi olur." Bu hastalıktan anlamaz; ne ibret alır, ne istifade eder; deve gibidir. Nasıl bir deve gibidir? Bu hastalıktan anlamaz; ne ibret alır, ne istifade eder; deve gibidir.

Nasıl bir deve gibidir?

'Akale ehlühû sümme erselûhü. "Sahibi bağlamış, sonra da bağını çözmüşler deveyi salıvermiş..."'Akale ehlühû sümme erselûhü. "Sahibi bağlamış, sonra da bağını çözmüşler deveyi salıvermiş..." Felem yedri lime 'akalûhü ve lem yedri lime erselûhû.Felem yedri lime 'akalûhü ve lem yedri lime erselûhû. "Bağladıkları zaman neden bağladıklarının farkında değil, salıverdikleri zaman"Bağladıkları zaman neden bağladıklarının farkında değil, salıverdikleri zaman niçin salıverildiğinin farkında değil." Münafık adam deve gibi yaşar. Neden? niçin salıverildiğinin farkında değil." Münafık adam deve gibi yaşar.

Neden?

Bağlıyorlar, neden olduğunu bilmiyor. Salıveriyorlar, neden olduğunu bilmiyor.Bağlıyorlar, neden olduğunu bilmiyor. Salıveriyorlar, neden olduğunu bilmiyor. Yatırsalar, -deve yatırılmıyor- çöktürseler, kalkamasın diye ayağını bağlıyorlar, kalkamıyor. Yatırsalar, -deve yatırılmıyor- çöktürseler, kalkamasın diye ayağını bağlıyorlar, kalkamıyor. Başını geriye çektiriyorlar öyle kurban ediyorlar. Oturtsalar oturur, sonunda ne olacağını bilmez.Başını geriye çektiriyorlar öyle kurban ediyorlar. Oturtsalar oturur, sonunda ne olacağını bilmez. Vazgeçseler, çözseler neden [çözdüklerini bilmez.] İnsan deve mi? İnsan öyle mi olmalı? Vazgeçseler, çözseler neden [çözdüklerini bilmez.]

İnsan deve mi? İnsan öyle mi olmalı?

Yaradanını bilmeli, Rabbinin emrine uygun hareket etmeye gayret etmeli! Yaradanını bilmeli, Rabbinin emrine uygun hareket etmeye gayret etmeli!

Maalesef öyle olmuyor, gafletle ömür geçiriyorlar.Maalesef öyle olmuyor, gafletle ömür geçiriyorlar. Ondan sonra bir zaman geliyor, ömür bitiyor; Allahu Teâlâ hazretleri, Ondan sonra bir zaman geliyor, ömür bitiyor; Allahu Teâlâ hazretleri, "Gel bakalım, vaden yetti!" diye çekip alıyor. Âhirette de iş işten geçmiş oluyor. "Gel bakalım, vaden yetti!" diye çekip alıyor. Âhirette de iş işten geçmiş oluyor.

Allah gaflete düşürmesin, ömrü zâyî ettirmesin, boşa geçirtmesin, yanlış yollarda çürüttürmesin.Allah gaflete düşürmesin, ömrü zâyî ettirmesin, boşa geçirtmesin, yanlış yollarda çürüttürmesin. Rızasını kazanmayı nasip etsin. Hayatta karşılaştığınız her olay birer imtihandır.Rızasını kazanmayı nasip etsin. Hayatta karşılaştığınız her olay birer imtihandır. İmtihanı başarıyla geçirmeye dikkat edin! İmtihanı başarıyla geçirmeye dikkat edin! Sabredilecek hallerde sabredin, şükredilecek hallerde şükredin!Sabredilecek hallerde sabredin, şükredilecek hallerde şükredin! Rızâ-yı Bârî'yi kazanıp huzuruna sevdiği kul olarak varmaya dikkat edin! Rızâ-yı Bârî'yi kazanıp huzuruna sevdiği kul olarak varmaya dikkat edin!

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2