Namaz Vakitleri

27 Muharrem 1447
22 July 2025
İmsak
03:54
Güneş
05:44
Öğle
13:16
İkindi
17:12
Akşam
20:37
Yatsı
22:19
Detaylı Arama

İyilik Çeşitleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Muharrem 1415 / 08.07.1994
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

İyilik Çeşitleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Muharrem 1415 / 08.07.1994
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

Hayırlı geceler sevgili Akra dinleyicilerim!Hayırlı geceler sevgili Akra dinleyicilerim! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz
bu sahih hadîs-i şerîfindebu sahih hadîs-i şerîfinde çok çok güzel şeyler bize emir buyuruyor,çok çok güzel şeyler bize emir buyuruyor, tavsiye ediyor, işaret buyuruyor.tavsiye ediyor, işaret buyuruyor. Bunları can kulağıyla dinleyin, hatta not alın.Bunları can kulağıyla dinleyin, hatta not alın. Çocuklar not alsınlar.Çocuklar not alsınlar. Başkalarına da söylenecek çok güzel şeyler.Başkalarına da söylenecek çok güzel şeyler. İslâm’ın ne kadar güzel bir din olduğunuİslâm’ın ne kadar güzel bir din olduğunu gösteriyor bu hadîs-i şerîfteki güzel manalar.gösteriyor bu hadîs-i şerîfteki güzel manalar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz
buyurmuşlar ki;buyurmuşlar ki; “Alâ külli Müslimin sadekah.”

“Alâ külli Müslimin sadekah.”
Yani her Müslüman’ın boynunaYani her Müslüman’ın boynuna sadaka vermek bir vazifedir, bir vecibedir, borçtur.sadaka vermek bir vazifedir, bir vecibedir, borçtur. Her Müslüman sadaka vermelidir.Her Müslüman sadaka vermelidir. Tabi sadaka versin ama,

Tabi sadaka versin ama,
diyeceğiz biz kendi kendimize değil mi?diyeceğiz biz kendi kendimize değil mi? Versin ama ya parası yoksa?Versin ama ya parası yoksa? Hakikaten de bizim zamanımızdan da o zamanın

Hakikaten de bizim zamanımızdan da o zamanın
o mübarek asr-ı saadetin Müslümanlarıo mübarek asr-ı saadetin Müslümanları daha güç şartlar altında yaşıyorlardı.daha güç şartlar altında yaşıyorlardı. Suudi Arabistan’ın bugünkü halini bile gidenler görüyorlar.Suudi Arabistan’ın bugünkü halini bile gidenler görüyorlar. Sıcağını ve tahammül edilmez,Sıcağını ve tahammül edilmez, zor tahammül edilir hayat şartları var.zor tahammül edilir hayat şartları var. Tabi bu asrın konforunu da olmadığını düşünün.Tabi bu asrın konforunu da olmadığını düşünün. Zenginliğin olmadığını, ulaşım imkanları olmadığını düşünün.Zenginliğin olmadığını, ulaşım imkanları olmadığını düşünün. Ve insanların nasıl penceresiz, kapısız evlerde, basit,Ve insanların nasıl penceresiz, kapısız evlerde, basit, çamurdan sıvanmış yapılarda üzerlerinde elbise yoksaçamurdan sıvanmış yapılarda üzerlerinde elbise yoksa deriden kendilerini örtecek bir şeylerle şey yaparakderiden kendilerini örtecek bir şeylerle şey yaparak bürünerek bir örtüyü böyle bir terzinin güzel biçmesi tarzında değil debürünerek bir örtüyü böyle bir terzinin güzel biçmesi tarzında değil de sarınarak şöyle tesettürlerini sağlayaraksarınarak şöyle tesettürlerini sağlayarak nasıl yiyecek bulamadıkları zamannasıl yiyecek bulamadıkları zaman karınlarına taş bağlayarak yaşadıklarınıkarınlarına taş bağlayarak yaşadıklarını muhakkak sizler de duymuşsunuzdur.muhakkak sizler de duymuşsunuzdur. Peygamber Efendimiz her Müslüman sadaka vermelidir diyePeygamber Efendimiz her Müslüman sadaka vermelidir diye işaret buyurunca; “fe-kâlû”işaret buyurunca; “fe-kâlû” Sahabe-i Kiram demişler ki;Sahabe-i Kiram demişler ki; Yâ Nebiyyallah!

Yâ Nebiyyallah!
Ey Allah’ın bize gönderdiği peygamberi!Ey Allah’ın bize gönderdiği peygamberi! Ey Habibullah! Ey başımızın tacı efendimiz!Ey Habibullah! Ey başımızın tacı efendimiz! Tabi sözümüz sana itiraz tarzında değil,Tabi sözümüz sana itiraz tarzında değil, biz ne dersen canımızı vermeye hazırız ama;biz ne dersen canımızı vermeye hazırız ama; “Fe-men lem yecid”

“Fe-men lem yecid”
Eğer kişinin sadaka verecek parası pulu yoksa ne olacakEğer kişinin sadaka verecek parası pulu yoksa ne olacak Yâ Rasûlüllâh? diye sormuşlar. Güzel...Yâ Rasûlüllâh? diye sormuşlar. Güzel... Şimdi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’inŞimdi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in mübarekliğinden, güzelliğinden nurundan,mübarekliğinden, güzelliğinden nurundan, o peygamberhane vakar ve heybetindeno peygamberhane vakar ve heybetinden sahabe-i kiramın çoğu diyorlar kisahabe-i kiramın çoğu diyorlar ki biz başımızı kaldırıp Resûlullah’ın cemalinebiz başımızı kaldırıp Resûlullah’ın cemaline doya doya bakamadık bile ona olan saygımızdan diyorlar.doya doya bakamadık bile ona olan saygımızdan diyorlar. Soru da soramazlarmış böyle edepleSoru da soramazlarmış böyle edeple el pençe divan huzurunda durmaktan.el pençe divan huzurunda durmaktan. Derlermiş ki; "Biraz şöyleDerlermiş ki; "Biraz şöyle dışarıdan, taşradan böyle birisi gelse dedışarıdan, taşradan böyle birisi gelse de Resûlullah’a sorular sorsa biz de o arada istifade etsek." derlermiş.Resûlullah’a sorular sorsa biz de o arada istifade etsek." derlermiş. İşte kim bilir, sahabe-i kirâmdan kimler,İşte kim bilir, sahabe-i kirâmdan kimler, bu soruyu böyle sormuşlar.bu soruyu böyle sormuşlar. Yâ Rasûlüllâh! Ey Allah’ın güzel peygamberi,Yâ Rasûlüllâh! Ey Allah’ın güzel peygamberi, bulamazsa para ne yapacak diye.bulamazsa para ne yapacak diye. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz
şöyle cevap vermiş.şöyle cevap vermiş. “Ye’melü bi-yedihî fe-yenfe’u nefsehû ve yetesaddeku”

“Ye’melü bi-yedihî fe-yenfe’u nefsehû ve yetesaddeku”
Yani eliyle bir iş yapar.Yani eliyle bir iş yapar. Bir sanat, bir faaliyet,Bir sanat, bir faaliyet, bir para kazanacak bir şey, bir amelilik,bir para kazanacak bir şey, bir amelilik, bir hatta diyelim ki çarşıda, pazarda bir şey taşımak,bir hatta diyelim ki çarşıda, pazarda bir şey taşımak, hamallık, neyse bir şey yapar,hamallık, neyse bir şey yapar, parası yoksa, zengin değilse,parası yoksa, zengin değilse, hem kendisi faydalanır,hem kendisi faydalanır, eline bir miktar para geçer, ihtiyaçlarını görür onunla,eline bir miktar para geçer, ihtiyaçlarını görür onunla, hem de yetesaddeku sadaka verir.hem de yetesaddeku sadaka verir. Bir kısmında demek ki,Bir kısmında demek ki, versin diyor Peygamber Efendimiz.versin diyor Peygamber Efendimiz. Tabi, fakir olunca zenginler versin de fakir vermesin gibi

Tabi, fakir olunca zenginler versin de fakir vermesin gibi
düşünürüz sevgili dinleyicilerim.düşünürüz sevgili dinleyicilerim. Yani bir insan vermeye alışmamışsaYani bir insan vermeye alışmamışsa çok malı olduğu zaman da veremiyor.çok malı olduğu zaman da veremiyor. Peygamber Efendimiz’in sallallahu aleyhi ve sellem’inPeygamber Efendimiz’in sallallahu aleyhi ve sellem’in bu tavsiyesinde onu seziyorum.bu tavsiyesinde onu seziyorum. Yani kendisi amelelik de yapsa bir miktar parasından ayırıpYani kendisi amelelik de yapsa bir miktar parasından ayırıp daha fakir insanlara versin.daha fakir insanlara versin. Çünkü bu verme duygusunun gelişmesi önemli.Çünkü bu verme duygusunun gelişmesi önemli. Küçük çocuk annesinden babasından aldığı harçlığınKüçük çocuk annesinden babasından aldığı harçlığın bir miktarını götürsün versin başka bir kardeşine,bir miktarını götürsün versin başka bir kardeşine, fakir bir ailenin bir çocuğuna, bir küçük bir şey alsın, kalemfakir bir ailenin bir çocuğuna, bir küçük bir şey alsın, kalem veya bir şeker, çikolata neyse o da vermeyi öğrensin.veya bir şeker, çikolata neyse o da vermeyi öğrensin. Yani harçlığından biraz ayırıp vermeyi öğrensin,Yani harçlığından biraz ayırıp vermeyi öğrensin, amele de biraz çalıştığından vermeyi öğrensin diye ben deamele de biraz çalıştığından vermeyi öğrensin diye ben de öyle temenni ediyordum, düşünüyordum.öyle temenni ediyordum, düşünüyordum. Tabi Peygamber Efendimizin bu sözü deTabi Peygamber Efendimizin bu sözü de aynı manayı ifade ediyor.aynı manayı ifade ediyor. Çalışsın eliyle, kazansın, hem kendisi faydalansın,Çalışsın eliyle, kazansın, hem kendisi faydalansın, kendisine faydası olsun, hem de tasaduk etsin.kendisine faydası olsun, hem de tasaduk etsin. Ne kadar güzel.Ne kadar güzel. Bizim dinimiz bizlerin başka insanlara yükBizim dinimiz bizlerin başka insanlara yük olmamamızı tavsiye ediyor bize.olmamamızı tavsiye ediyor bize. İnsanlara yük olmayın mali bakımdan.İnsanlara yük olmayın mali bakımdan. İnsanlardan bir şey istemeyin.İnsanlardan bir şey istemeyin. Kendiniz çalışın, çabalayın.Kendiniz çalışın, çabalayın. Kendi ihtiyaçlarınızı kendiniz karşılayın diyeKendi ihtiyaçlarınızı kendiniz karşılayın diye bize çalışmayı tavsiye ediyor.bize çalışmayı tavsiye ediyor. Şimdi bakın İslâm’ın bu zihniyeti ne kadar güzel.Şimdi bakın İslâm’ın bu zihniyeti ne kadar güzel. Mesela dünyada ekonomisi ileriye gitmiş devletler var.Mesela dünyada ekonomisi ileriye gitmiş devletler var. Hangisini alalım?Hangisini alalım? Japonya’yı alalım.

Japonya’yı alalım.
Japonya’da çok büyük bir çalışma aşkı ve şevki var.Japonya’da çok büyük bir çalışma aşkı ve şevki var. Biraz da onların inançlarından gelen,Biraz da onların inançlarından gelen, milli kültürlerinden gelen bir şey, çok çalışıyorlar.milli kültürlerinden gelen bir şey, çok çalışıyorlar. Mesela New York’un Manhattan adası var.Mesela New York’un Manhattan adası var. Burası iş yeri.Burası iş yeri. İşte o gökdelenlerin olduğu yerler.İşte o gökdelenlerin olduğu yerler. Muazzam iş yerleri.Muazzam iş yerleri. Orada ben okumuştum.Orada ben okumuştum. Saat 6’da Amerikalıların şirketlerinin ışıkları sönüyorSaat 6’da Amerikalıların şirketlerinin ışıkları sönüyor birer birer.birer birer. Demek ki artık bitti mesai evlerine gidiyorlar.Demek ki artık bitti mesai evlerine gidiyorlar. Ama Almanların şirketleri 6’dan sonraAma Almanların şirketleri 6’dan sonra 4 saat daha çalışırlarmış ona kadar.4 saat daha çalışırlarmış ona kadar. 4 saat daha fazla mesai yapıyor.4 saat daha fazla mesai yapıyor. Halbuki ekonomileri güzel.

Halbuki ekonomileri güzel.
Yani Amerika’da çalışıyorlar,Yani Amerika’da çalışıyorlar, Amerikan şirketlerinin hisselerini alıyorlar.Amerikan şirketlerinin hisselerini alıyorlar. Japonya’da zaten büyük tasarrufları var, birikimleri var,Japonya’da zaten büyük tasarrufları var, birikimleri var, paraları kıymetli, ekonomileri çok sağlam.paraları kıymetli, ekonomileri çok sağlam. Ona rağmen yine daha fazla çalışıyorlar.Ona rağmen yine daha fazla çalışıyorlar. İşte bak dinimizde bize İslâm’ın öğrettiğiİşte bak dinimizde bize İslâm’ın öğrettiği prensipler içinde ne kadar güzel prensipler var.prensipler içinde ne kadar güzel prensipler var. Çalışır, hem kendisine fayda sağlar,Çalışır, hem kendisine fayda sağlar, hem de başkasına tasadduk eder.hem de başkasına tasadduk eder. Yani hayrı dokunur demişYani hayrı dokunur demiş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. “Kâlû: Fe-in lem yecid”

“Kâlû: Fe-in lem yecid”
Bu sefer soruyu soranlar demişler ki;Bu sefer soruyu soranlar demişler ki; Yâ Resûlallah tabi herkes bir olmaz.Yâ Resûlallah tabi herkes bir olmaz. Eğer gücü yetmezse böyle yapmaya.Eğer gücü yetmezse böyle yapmaya. Hani gücü yetmemek,Hani gücü yetmemek, takat getirememek ne sebepten olur?takat getirememek ne sebepten olur? Çalışamayacak durumda olur.

Çalışamayacak durumda olur.
Hasta olur, sakat olur veyahut yaşlı olur, çocuk olur.Hasta olur, sakat olur veyahut yaşlı olur, çocuk olur. Yahut da iş bulamaz.Yahut da iş bulamaz. Mesela bugün Türkiye’deMesela bugün Türkiye’de problemlerimizden bir tanesi nedir?problemlerimizden bir tanesi nedir? Çalışacak insan var, ama iş yok.Çalışacak insan var, ama iş yok. İşsizlik yaygınlaşıyor.İşsizlik yaygınlaşıyor. Her sene 800 bin kişiye yeniden işHer sene 800 bin kişiye yeniden iş sahası açmak mecburiyeti doğuyor Türkiye’de.sahası açmak mecburiyeti doğuyor Türkiye’de. Sıhhatli bir nüfus artışı var.Sıhhatli bir nüfus artışı var. Gayet dinamik genç bir nüfus var.Gayet dinamik genç bir nüfus var. Bunlara iş göstereceksin.Bunlara iş göstereceksin. Yapacaklar ama iş gösteremeyince o zaman çalışamıyor.Yapacaklar ama iş gösteremeyince o zaman çalışamıyor. Tabi o devirde de öyle olabilirdi.Tabi o devirde de öyle olabilirdi. Hani hatırlarsınız eğer biraz bazıHani hatırlarsınız eğer biraz bazı işçi aradıysanız bazı işleriniz için,işçi aradıysanız bazı işleriniz için, gidersiniz kırk tane işçi, ben geleyim ben geleyim diyegidersiniz kırk tane işçi, ben geleyim ben geleyim diye sizin karşınıza gelir.sizin karşınıza gelir. Ama bir tanesini götürürsünüz,Ama bir tanesini götürürsünüz, otuz dokuz tanesi orada kalır.otuz dokuz tanesi orada kalır. Demek ki çalışamıyor.Demek ki çalışamıyor. Çalışamama çeşitli şekillerle olabiliyor.Çalışamama çeşitli şekillerle olabiliyor. Eğer çalışmaya gücü yetmezse, olmazsa bu.Eğer çalışmaya gücü yetmezse, olmazsa bu. O zaman buyurdu ki Peygamber Efendimiz;O zaman buyurdu ki Peygamber Efendimiz; “Kâle: Yü’înü ze’l-hâceti’l-melhûf.”

“Kâle: Yü’înü ze’l-hâceti’l-melhûf.”
Yani muhtaç olan, sıkıntıda, üzüntüde olanYani muhtaç olan, sıkıntıda, üzüntüde olan bir kimsenin sıkıntısına çare olur,bir kimsenin sıkıntısına çare olur, yardım eder, ona yardımcı olur ihtiyaç sahibi bir kimseye diyor.yardım eder, ona yardımcı olur ihtiyaç sahibi bir kimseye diyor. Tabi bunun misalleri, benim hatırıma şunlar geldi.Tabi bunun misalleri, benim hatırıma şunlar geldi. Mesela kadının işi var; çocuğu, bebeği var.Mesela kadının işi var; çocuğu, bebeği var. Bir yere kadar gidip gelmesi lazım, çok mühim.Bir yere kadar gidip gelmesi lazım, çok mühim. Ne yapıyor?Ne yapıyor? Komşu teyzeye diyor ki, "Ne olur teyzeciğim,

Komşu teyzeye diyor ki, "Ne olur teyzeciğim,
şu benim çocuğa biraz bakıver.şu benim çocuğa biraz bakıver. Çarşıdan, pazardan, eczaneden şunu alacağım,Çarşıdan, pazardan, eczaneden şunu alacağım, bunu alacağım geleceğim" diyor.bunu alacağım geleceğim" diyor. O yaşlı teyze de ona bakıyor.O yaşlı teyze de ona bakıyor. Kadına bir iyilik oluyor.Kadına bir iyilik oluyor. Bak işte o kadının o anda ihtiyacı var.Bak işte o kadının o anda ihtiyacı var. Başka bir şekilde bunu karşılaması mümkün değil.Başka bir şekilde bunu karşılaması mümkün değil. Demek ki yaşlı bir kadın da, bir anneanne de,Demek ki yaşlı bir kadın da, bir anneanne de, bir ninede, ak saçlı, gözlüklü, başörtülü obir ninede, ak saçlı, gözlüklü, başörtülü o ninede faydalı olabiliyor.ninede faydalı olabiliyor. Yahut daha başka şeyler olabilir.Yahut daha başka şeyler olabilir. Mesela biz hacca gittiğimiz zamanMesela biz hacca gittiğimiz zaman bir kardeşimizin annesi bizim çocuklarımızabir kardeşimizin annesi bizim çocuklarımıza ben bakarım demişti, evimize gelmişti.ben bakarım demişti, evimize gelmişti. Biz de rahatça karayoluyla bir arkadaşımızın otomobilindeBiz de rahatça karayoluyla bir arkadaşımızın otomobilinde bize ayrılan yerde ilk defa hacca gidişimiz öyle olmuştu.bize ayrılan yerde ilk defa hacca gidişimiz öyle olmuştu. Allah razı olsun.Allah razı olsun. Demek ki muhtaç olan,

Demek ki muhtaç olan,
sıkıntıda olan, üzüntüde olan bir kimseye yardım etmeninsıkıntıda olan, üzüntüde olan bir kimseye yardım etmenin çeşitli yolları var.çeşitli yolları var. Bu da sadaka.Bu da sadaka. Yani bir insanın parası varsa sadaka verecek.Yani bir insanın parası varsa sadaka verecek. Parası yoksa çalışacak,Parası yoksa çalışacak, hem kendisi faydalanacak hem sadaka verecek.hem kendisi faydalanacak hem sadaka verecek. Buna gücü yetmezseBuna gücü yetmezse ihtiyaç sahibi bir insanın bir ihtiyacını,ihtiyaç sahibi bir insanın bir ihtiyacını, sıkıntıda olan bir insanın sıkıntısını karşılayacak.sıkıntıda olan bir insanın sıkıntısını karşılayacak. Bu da sevap.Bu da sevap. “Kâlû: Fe-in lem yecid?”

“Kâlû: Fe-in lem yecid?”
Yine soruyorlar.Yine soruyorlar. Peygamber Efendimiz’e işin derinlemesine çeşitliPeygamber Efendimiz’e işin derinlemesine çeşitli taraflarını soruyorlar.taraflarını soruyorlar. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Sorun, mübarekler sorun.Sorun, mübarekler sorun. Çünkü soru sorulmasında hemÇünkü soru sorulmasında hem dinleyenler istifade eder hem soruyu cevaplandıran sevap kazanır.dinleyenler istifade eder hem soruyu cevaplandıran sevap kazanır. Faydalı şeyleri var.Faydalı şeyleri var. Soru güzel olursa sonucu güzel olur.Soru güzel olursa sonucu güzel olur. Soruyu güzel sormak da yani kolay bir şey değil tabi.Soruyu güzel sormak da yani kolay bir şey değil tabi. Manasız, anlamsız şeyler sorulduğu zaman olmaz.Manasız, anlamsız şeyler sorulduğu zaman olmaz. Hatırlıyorum, bir toplantılara bir şahıs gelirmiş,Hatırlıyorum, bir toplantılara bir şahıs gelirmiş, hiç konuşmazmış kenarda.hiç konuşmazmış kenarda. O toplantıda da güzel arifane,O toplantıda da güzel arifane, hikmetler, güzel şeyler konuşulurmuş.hikmetler, güzel şeyler konuşulurmuş. Nihayet birisi dayanamamış bu şahsa, demiş ki,Nihayet birisi dayanamamış bu şahsa, demiş ki, mübarek sen hiç konuşmuyorsun, bir de arada sen de konuşsana.mübarek sen hiç konuşmuyorsun, bir de arada sen de konuşsana. Tabi o da kalkmış, bir ara böyle teşvik edildiği içinTabi o da kalkmış, bir ara böyle teşvik edildiği için bir söz söylemiş, bakmışlar kibir söz söylemiş, bakmışlar ki hiçbir şeye benzemiyor söylediği söz.hiçbir şeye benzemiyor söylediği söz. Demişler tamam sen sus daha iyi.Demişler tamam sen sus daha iyi. Demek ki güzel soru sorulunca iyi oluyor.Demek ki güzel soru sorulunca iyi oluyor. Şimdi Peygamber Efendimiz’e sormaya devam ediyorlar.Şimdi Peygamber Efendimiz’e sormaya devam ediyorlar. Ya bulamazsa böyle bir yardım edilecekYa bulamazsa böyle bir yardım edilecek sıkıntıda bir insan bulamayabilir insan.sıkıntıda bir insan bulamayabilir insan. O zaman ne yapsın?O zaman ne yapsın? Sadaka da vermek boynuna borçmuş madem.Sadaka da vermek boynuna borçmuş madem. Peygamber Efendimiz buyurdu ki;

Peygamber Efendimiz buyurdu ki;
“Kâle: Fe’l-ye’mel bi’l-me’rûfi.”

“Kâle: Fe’l-ye’mel bi’l-me’rûfi.”
Hayır emretsin etrafındaki insanlara yaniHayır emretsin etrafındaki insanlara yani hayrı tavsiye etsin.hayrı tavsiye etsin. Veyahut ma’rufu tavsiye etsin.Veyahut ma’rufu tavsiye etsin. Biliyorsunuz, İslâm’ın mühim görevlerinden birisi,Biliyorsunuz, İslâm’ın mühim görevlerinden birisi, Müslüman’a yüklediği vazifelerden birisi,Müslüman’a yüklediği vazifelerden birisi, farzlardan birisi de emr-i ma’ruf, nehy-i münker yapmaktır.farzlardan birisi de emr-i ma’ruf, nehy-i münker yapmaktır. Emr-i ma’ruf ne demek?

Emr-i ma’ruf ne demek?
Aklen ve dinen güzel olan bir şeyi

Aklen ve dinen güzel olan bir şeyi
yaptırmak için söylemek, emretmek,yaptırmak için söylemek, emretmek, tavsiye etmek, nasihat etmek, yaptırmak için teklif etmek.tavsiye etmek, nasihat etmek, yaptırmak için teklif etmek. Nehy-i münker ne demek?

Nehy-i münker ne demek?
Aklen ve dinen çirkin olan, kötü olan,

Aklen ve dinen çirkin olan, kötü olan,
zararlı olan bir şeyi yaptırtmamaya çalışmak,zararlı olan bir şeyi yaptırtmamaya çalışmak, yapılmamasını söylemek veya engellemek.yapılmamasını söylemek veya engellemek. Bu bir görev dille de olur, fiilenBu bir görev dille de olur, fiilen müdahale ederek fiili bir şekilde de olabilir.müdahale ederek fiili bir şekilde de olabilir. Tabi hiç fiili bir durum olmasa daTabi hiç fiili bir durum olmasa da sadece sözüyle bile söylese, hayrı söylediği zamansadece sözüyle bile söylese, hayrı söylediği zaman aklen ve dinen doğru olan bir şeyi söylediği zaman bu da ne oluyor?aklen ve dinen doğru olan bir şeyi söylediği zaman bu da ne oluyor? Bir sadaka oluyor, öyle yapsın diyor.Bir sadaka oluyor, öyle yapsın diyor. Tabi insan bu hayrı söylemeye çok dikkat etmeli.

Tabi insan bu hayrı söylemeye çok dikkat etmeli.
Büyükler bildikleri güzel şeyleri bilmeyenlere öğretmeli.Büyükler bildikleri güzel şeyleri bilmeyenlere öğretmeli. Çevresindeki yakınlarına, akrabasına, çocuklarına,Çevresindeki yakınlarına, akrabasına, çocuklarına, torunlarına, komşularına, bilmeyenlere ama tabi söylemenintorunlarına, komşularına, bilmeyenlere ama tabi söylemenin bir adabı var, usulü var.bir adabı var, usulü var. Bir kere konuyu bilecek.Bir kere konuyu bilecek. Konuyu bilmeyen bir insan bir şey söylüyorumKonuyu bilmeyen bir insan bir şey söylüyorum derken yanlış bir şey söyler.derken yanlış bir şey söyler. Bu önemli, yani konuyu bilmesi şart.Bu önemli, yani konuyu bilmesi şart. İkincisi, karşısındaki insanı severek söyleyecek.

İkincisi, karşısındaki insanı severek söyleyecek.
Onunla kavga eder gibi konuşmayacak.Onunla kavga eder gibi konuşmayacak. Sonunda ona güzel bir şeyi tavsiye etmiş olmak için,Sonunda ona güzel bir şeyi tavsiye etmiş olmak için, onu sevdiği için konuşmuş olacak, tatlı tatlı söyleyecek.onu sevdiği için konuşmuş olacak, tatlı tatlı söyleyecek. Bir kardeşimiz vardı, Eyüp Sultan Hazretleri diyeBir kardeşimiz vardı, Eyüp Sultan Hazretleri diye söylüyoruz ya, biz Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd El-Ensârî,söylüyoruz ya, biz Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd El-Ensârî, Peygamber Efendimiz’i evinde misafir etmiş olanPeygamber Efendimiz’i evinde misafir etmiş olan büyük sahabi, İstanbul’umuzun medari iftiharı,büyük sahabi, İstanbul’umuzun medari iftiharı, onu ziyarete gitmiş, bu bizim mübarek kardeşimiz,onu ziyarete gitmiş, bu bizim mübarek kardeşimiz, dindar, derviş, ârif, kâmil bir kardeş,dindar, derviş, ârif, kâmil bir kardeş, gitmiş, tam avludan ziyareti yapmış çıkarkengitmiş, tam avludan ziyareti yapmış çıkarken bir de bakmış ki avluda böyle japone kollu, kısa etekli,bir de bakmış ki avluda böyle japone kollu, kısa etekli, saçı başı açık bir kadın.saçı başı açık bir kadın. Yanında da blujin pantolonlu,Yanında da blujin pantolonlu, saçları uzun bir modern Avrupai bey.saçları uzun bir modern Avrupai bey. Şimdi tam kapıdan çıkıp gidecekti, gözüne takıldı.Şimdi tam kapıdan çıkıp gidecekti, gözüne takıldı. Emr-i ma’ruf nehy-i münker yapması lazım.Emr-i ma’ruf nehy-i münker yapması lazım. Çünkü açık saçık oraya geliyor, caminin avlusunaÇünkü açık saçık oraya geliyor, caminin avlusuna o şahıslar gelmişler.o şahıslar gelmişler. Yanlarına gitmiş ama giderken şöyle Allah’a sığınarak,Yanlarına gitmiş ama giderken şöyle Allah’a sığınarak, dualar ederek Peygamber Efendimiz’e salât u selam getirerekdualar ederek Peygamber Efendimiz’e salât u selam getirerek kendi kendine gitmiş.kendi kendine gitmiş. Önce güzel bir selam vermiş.Önce güzel bir selam vermiş. Önce bir iltifat etmiş.Önce bir iltifat etmiş. Demiş ki "Ne güzel, bak böyle bu mübarek mekanınDemiş ki "Ne güzel, bak böyle bu mübarek mekanın kıymetini anlayıp buraya gelmişsiniz.kıymetini anlayıp buraya gelmişsiniz. Böyle modern bir genç olduğunuz halde çok memnun oldum.Böyle modern bir genç olduğunuz halde çok memnun oldum. Aferin çok güzel.Aferin çok güzel. Allah ziyaretinizi kabul etsin..." falan diye ilk önce methetmiş.Allah ziyaretinizi kabul etsin..." falan diye ilk önce methetmiş. Tabi konuşmaya başlamak önemli.Tabi konuşmaya başlamak önemli. Bir insanla diyaloğu başlatmanın hangi yoldan olacağı önemli.Bir insanla diyaloğu başlatmanın hangi yoldan olacağı önemli. Önce iltifat edeceksin.Önce iltifat edeceksin. İşin doğru tarafını söyleyeceksin.İşin doğru tarafını söyleyeceksin. Onu reaksiyonel duruma getirmeyeceksin.Onu reaksiyonel duruma getirmeyeceksin. Kızan ve her ne pahasına olursa olsunKızan ve her ne pahasına olursa olsun inat eden bir insan durumuna getirmemek önemli.inat eden bir insan durumuna getirmemek önemli. Ama demiş işte böyle o kadar methettikten sonra demiş ki:Ama demiş işte böyle o kadar methettikten sonra demiş ki: "Burası Peygamber Efendimiz’in mübarek bir sahabesinin"Burası Peygamber Efendimiz’in mübarek bir sahabesinin camisi, caminin avlusu,camisi, caminin avlusu, o mübarek zatın huzuru, türbesinin,o mübarek zatın huzuru, türbesinin, parmaklıklarının karşısı.parmaklıklarının karşısı. Şimdi demiş sevgili kardeşim, beni bağışlayın;Şimdi demiş sevgili kardeşim, beni bağışlayın; işte sizi çok sevdim amaişte sizi çok sevdim ama yani buraya gelirken başınızı örtmeniz lazımdı,yani buraya gelirken başınızı örtmeniz lazımdı, uzun bir kıyafet giymeniz lazımdı."uzun bir kıyafet giymeniz lazımdı." Hani insan resmi protokol icabı

Hani insan resmi protokol icabı
bulunduğu bir toplantıda böyle olabiliyor mu?bulunduğu bir toplantıda böyle olabiliyor mu? Belirli kıyafet şeylerine riayet etmesi gerekiyor.

Belirli kıyafet şeylerine riayet etmesi gerekiyor.
Böyle başınızı örtseydiniz, lütfenBöyle başınızı örtseydiniz, lütfen böyle açık saçık olmasaydınız,böyle açık saçık olmasaydınız, böyle örtülü güzel bir kıyafetle gelseydiniz diyeböyle örtülü güzel bir kıyafetle gelseydiniz diye hatırlatmak istedim demiş.hatırlatmak istedim demiş. Tabi onun o güzel kibar davranışı karşısındaTabi onun o güzel kibar davranışı karşısında teşekkür etmişler onlar.teşekkür etmişler onlar. Beyde hanımına demiş ki: "Bak ben sanaBeyde hanımına demiş ki: "Bak ben sana bunu bir hatırlatmıştım ama sen önemli değil demiştin.bunu bir hatırlatmıştım ama sen önemli değil demiştin. Bundan sonra öyle yapalım.Bundan sonra öyle yapalım. Teşekkür ederiz amca." demişler.Teşekkür ederiz amca." demişler. Bakın işte emr-i ma’ruf nehy-i münker.Bakın işte emr-i ma’ruf nehy-i münker. Yani bir şeyi söylemeden gitmiyor.Yani bir şeyi söylemeden gitmiyor. Bana ne demiyor.Bana ne demiyor. Zaten diyorlar ki yani birçok şeyler,Zaten diyorlar ki yani birçok şeyler, cemiyetteki bozukluklar herkesincemiyetteki bozukluklar herkesin bana ne demesinden kaynaklanıyor.bana ne demesinden kaynaklanıyor. Halbuki güzel güzel söylesen iyi olacak.

Halbuki güzel güzel söylesen iyi olacak.
Ben Almanya’da altı ay kadar kaldığım zaman

Ben Almanya’da altı ay kadar kaldığım zaman
üniversitede asistanken, arabamızı avluda çalıştırıyordum,üniversitede asistanken, arabamızı avluda çalıştırıyordum, hanım inecek, arabaya binecek, gideceğiz,hanım inecek, arabaya binecek, gideceğiz, komşulardan birisi geldi ve dedi ki:komşulardan birisi geldi ve dedi ki: "Şehir içinde hava zaten kâfi derecede kirli,"Şehir içinde hava zaten kâfi derecede kirli, motoru çalıştırmasanız da hanımınız geldiği zamanmotoru çalıştırmasanız da hanımınız geldiği zaman o zaman çalıştırsanız, hava daha çok kirlenmese." dedi.o zaman çalıştırsanız, hava daha çok kirlenmese." dedi. Yani bir Alman olarak bir arabanın birazYani bir Alman olarak bir arabanın biraz fazla çalışmasından, egzoz gazı daha fazla çıkacak diye onu bile söylüyor.fazla çalışmasından, egzoz gazı daha fazla çıkacak diye onu bile söylüyor. Yani herkes herkesle ilgileniyor.Yani herkes herkesle ilgileniyor. Bir yere bir çöp atsa ötekisi atmayın diyor

Bir yere bir çöp atsa ötekisi atmayın diyor
veya polise söylüyor.veya polise söylüyor. Böylece Alman Almanı kontrol ederekBöylece Alman Almanı kontrol ederek bir düzen meydana geliyor.bir düzen meydana geliyor. Bir şey vardı, çok hoşuma gitmişti.Bir şey vardı, çok hoşuma gitmişti. Onu da size nakledeyim sevgili Akra dinleyicilerim:Onu da size nakledeyim sevgili Akra dinleyicilerim: Yugoslavya’dan birisi eskiden

Yugoslavya’dan birisi eskiden
İsviçre’deki akrabasını ziyarete gitmiş.İsviçre’deki akrabasını ziyarete gitmiş. Herhalde bunlar Hristiyan, yani Yugoslavlar anlaşılan.Herhalde bunlar Hristiyan, yani Yugoslavlar anlaşılan. İsviçre’deki arkadaşı da bunu almış,İsviçre’deki arkadaşı da bunu almış, gelin sizi bu pazar kırlara götüreyim diye.gelin sizi bu pazar kırlara götüreyim diye. Yüksek bir yerlere çıkartmış.Yüksek bir yerlere çıkartmış. Kırlık, bahçelik, elma ağaçları varmış hattaKırlık, bahçelik, elma ağaçları varmış hatta ağaçların üzerinde elmalar da varmış.ağaçların üzerinde elmalar da varmış. Bu Yugoslavya’dan gelen misafir o elmalardan kopartmış,Bu Yugoslavya’dan gelen misafir o elmalardan kopartmış, hart hurt yemiş.hart hurt yemiş. Akşam eve gelmişler, kapı çalınmı; polis... Demiş ki:Akşam eve gelmişler, kapı çalınmı; polis... Demiş ki: "Burada filanca isimli bir kimse var mı?

"Burada filanca isimli bir kimse var mı?
Evet var, Yugoslavya’dan bir misafir.

Evet var, Yugoslavya’dan bir misafir.
Tamam, demiş.Tamam, demiş. O, bugün, saat şu vakitte falanca yerdeO, bugün, saat şu vakitte falanca yerde başkasına ait olan bir ağaçtan bir elma kopardı,başkasına ait olan bir ağaçtan bir elma kopardı, onun için şu kadar ceza.onun için şu kadar ceza. Tabi misafir kıpkırmızı olmuş, cüzdanı açmış,Tabi misafir kıpkırmızı olmuş, cüzdanı açmış, cezayı ödemiş polise.cezayı ödemiş polise. Ondan sonra da kapı kapandıktan, polis gittikten sonraOndan sonra da kapı kapandıktan, polis gittikten sonra ev sahibine demiş ki: "Allah Allah..."ev sahibine demiş ki: "Allah Allah..." Yani onlar Allah Allah dememiştir veyahutYani onlar Allah Allah dememiştir veyahut ne dediklerse bilmiyorum.ne dediklerse bilmiyorum. Hayret etmiş.Hayret etmiş. "Yani nereden bildi?

"Yani nereden bildi?
Etrafta hiç kimse de yoktu.Etrafta hiç kimse de yoktu. Kimse de görmemişti benim elmayı kopardığımı." deyinceKimse de görmemişti benim elmayı kopardığımı." deyince ev sahibi ne dese beğenirsiniz?ev sahibi ne dese beğenirsiniz? Demiş ki, "Benim orada olmam kâfi değil mi?"

Demiş ki, "Benim orada olmam kâfi değil mi?"
Ne anlıyoruz?Ne anlıyoruz? Ev sahibi şikayet etmiş misafirini.

Ev sahibi şikayet etmiş misafirini.
Yani başkasının bahçesinden elmayı kopardı diyeYani başkasının bahçesinden elmayı kopardı diye misafirini polise şikayet eden ev sahibi.misafirini polise şikayet eden ev sahibi. Neden yapıyor bunu?Neden yapıyor bunu? Yani İsviçre’nin düzeni herkes böyle başkasının ağacındakiYani İsviçre’nin düzeni herkes böyle başkasının ağacındaki elmayı kopartırsa bozulur,elmayı kopartırsa bozulur, bozulmasın diye vatandaşlık vazifesi olarak yapıyor.bozulmasın diye vatandaşlık vazifesi olarak yapıyor. Yani diyelim ki bir bakımdan hayrı emrediyor.Yani diyelim ki bir bakımdan hayrı emrediyor. Yani hırsızlık yapma, başkasının malına el uzatma,Yani hırsızlık yapma, başkasının malına el uzatma, yaparsan cezayı yersin demiş oluyor.yaparsan cezayı yersin demiş oluyor. Tabi bunlar bizim dinimizde var işte, emr-i ma’ruf bir farz;Tabi bunlar bizim dinimizde var işte, emr-i ma’ruf bir farz; nehy-i münker bir farz...nehy-i münker bir farz... Bunları dinimizi iyi öğrenirsek yapmamız lazım bizim de.Bunları dinimizi iyi öğrenirsek yapmamız lazım bizim de. Peygamber Efendimiz bunu söyleyince sahabe-i kiram demişler ki:Peygamber Efendimiz bunu söyleyince sahabe-i kiram demişler ki: “Kâlû: Fe-in lem yecid”

“Kâlû: Fe-in lem yecid”
Emr-i ma’ruf yapmak da mümkün olmazsa...Emr-i ma’ruf yapmak da mümkün olmazsa... Kimse olmayabilir, yalnız bir yerde olabilir.Kimse olmayabilir, yalnız bir yerde olabilir. Veyahut böyle bir muhatap bulamayabilir.Veyahut böyle bir muhatap bulamayabilir. O zaman bakın ne buyurmuşO zaman bakın ne buyurmuş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Bu hadîsin son cümlesi bu.Bu hadîsin son cümlesi bu. “Kâle: Ve’l-yimsik ani’ş-şerri fe-innehâ lehû sadekatün.”

“Kâle: Ve’l-yimsik ani’ş-şerri fe-innehâ lehû sadekatün.”
Kendisi bir kötülük yapmasın.

Kendisi bir kötülük yapmasın.
Kendisini kötülük yapmaktan kendisi alıkoysun.Kendisini kötülük yapmaktan kendisi alıkoysun. Kötülük yapmaması da onun için bir sadakadır.Kötülük yapmaması da onun için bir sadakadır. Görüyor musunuz sevgili dinleyiciler?Görüyor musunuz sevgili dinleyiciler? Ne kadar güzel bir hadîs-i şerîf.

Ne kadar güzel bir hadîs-i şerîf.
Ne kadar güzel şeyler öğrendik.Ne kadar güzel şeyler öğrendik. İslâm’ın ne kadar yüce bir din olduğunu,İslâm’ın ne kadar yüce bir din olduğunu, prensiplerinin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyoruz.prensiplerinin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyoruz. İbadet deyince bizim aklımıza namaz gelir,İbadet deyince bizim aklımıza namaz gelir, tamam doğrudur, namaz çok kıymetli bir âdettir.tamam doğrudur, namaz çok kıymetli bir âdettir. Oruç gelir, Ramazan gelir, çok güzel bir ibadettir,Oruç gelir, Ramazan gelir, çok güzel bir ibadettir, kabul ediyoruz ama, görüyorsunuz sadakanın ve ibadetinkabul ediyoruz ama, görüyorsunuz sadakanın ve ibadetin sadece parayla olmadığı,sadece parayla olmadığı, çeşitli şekillerde de insanın sevaplı şeyler yapıpçeşitli şekillerde de insanın sevaplı şeyler yapıp sadaka vermiş gibi sevap kazanacağını anlıyoruz.sadaka vermiş gibi sevap kazanacağını anlıyoruz. Ne diyor Peygamber Efendimiz?

Ne diyor Peygamber Efendimiz?
Her Müslüman’ın boynuna sadaka vermek bir vazifedir.

Her Müslüman’ın boynuna sadaka vermek bir vazifedir.
Diyorlar ki ey Allah’ın PeygamberiDiyorlar ki ey Allah’ın Peygamberi peki yoksa parası çalışsın,peki yoksa parası çalışsın, hem kendisine fayda sağlasın hem de sadaka versin.hem kendisine fayda sağlasın hem de sadaka versin. Çalışmayı emrediyor, çalışmamayı tembelliği yasaklıyor.Çalışmayı emrediyor, çalışmamayı tembelliği yasaklıyor. Bu güzel, bu güzel bir prensip, olumlu bir prensip.Bu güzel, bu güzel bir prensip, olumlu bir prensip. Dinimizde çok güzel bir esas bu.Dinimizde çok güzel bir esas bu. Ee, buna gücü yetmezse...

Ee, buna gücü yetmezse...
Tabi olabilir, çalışamayacak insanlar oluyor toplumlarda.Tabi olabilir, çalışamayacak insanlar oluyor toplumlarda. Bunu biliyoruz.Bunu biliyoruz. O zaman gücünün yettiği kadar ihtiyaç sahibi,O zaman gücünün yettiği kadar ihtiyaç sahibi, sıkışmış, muhtaç bir insana yardımcı olsun.sıkışmış, muhtaç bir insana yardımcı olsun. Bu da bir güzel davranış, jest.Bu da bir güzel davranış, jest. Bu da bir sadaka gibi sevap.Bu da bir sadaka gibi sevap. Böyle bir imkan yoksa diyor, o zamanBöyle bir imkan yoksa diyor, o zaman diliyle söylesin, emr-i ma’ruf yapsın,diliyle söylesin, emr-i ma’ruf yapsın, hayrı söylesin, hayrı tavsiye etsin,hayrı söylesin, hayrı tavsiye etsin, etrafındakileri bir şeyler öğretsin, bir şeyler nasihat etsin.etrafındakileri bir şeyler öğretsin, bir şeyler nasihat etsin. Onu da yapmazsa, o zaman hiç olmazsaOnu da yapmazsa, o zaman hiç olmazsa kendisi bir kötülük yapmasın.kendisi bir kötülük yapmasın. Kendisinin kötülük yapmaması,Kendisinin kötülük yapmaması, kötülükten kendisini alıkoyması o da sadaka.kötülükten kendisini alıkoyması o da sadaka. Demek ki sevgili Akra dinleyicilerim,Demek ki sevgili Akra dinleyicilerim, yani biz durduğumuz yerdenyani biz durduğumuz yerden devamlı sevap kazanıp Allah’ın mükâfatlarına erebiliriz,devamlı sevap kazanıp Allah’ın mükâfatlarına erebiliriz, sevgili kulu olabiliriz.sevgili kulu olabiliriz. Elimizden o gelmiyorsa ötekisi, ötekisi gelmiyorsa berikisiElimizden o gelmiyorsa ötekisi, ötekisi gelmiyorsa berikisi çeşitli yollarla sevap kazanma imkanlarımız varçeşitli yollarla sevap kazanma imkanlarımız var ve dinimiz bizim her güzel davranışımıza puan veriyor.ve dinimiz bizim her güzel davranışımıza puan veriyor. Yani sevap veriyor, derecimizi yükseltiyor.Yani sevap veriyor, derecimizi yükseltiyor. Tabi bunların hiçbirini de küçümsemeyin.Tabi bunların hiçbirini de küçümsemeyin. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;
“Ve lâ tahkiranne mine’l-me’rufi şey’en”

“Ve lâ tahkiranne mine’l-me’rufi şey’en”
Yani bu iyiliklerden gerek bu hadîs-i şerîfte anlatılanYani bu iyiliklerden gerek bu hadîs-i şerîfte anlatılan iyilikler olsun, gerek başka türlü iyilikler olsuniyilikler olsun, gerek başka türlü iyilikler olsun hiçbir iyilik küçümsenmez, neden?hiçbir iyilik küçümsenmez, neden? Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; çünkü

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; çünkü
kabul olmuş tek bir hasene bile,kabul olmuş tek bir hasene bile, yani Allah tarafından makbul kabul edilmişyani Allah tarafından makbul kabul edilmiş tek bir hasene bile sevgili dinleyiciler,tek bir hasene bile sevgili dinleyiciler, insanın cennete girmesine sebep olur.insanın cennete girmesine sebep olur. O hadîs-i şerîfte yine Buhârî’deO hadîs-i şerîfte yine Buhârî’de Ma’kil b. Yesâr radıyallâhu anh’tenMa’kil b. Yesâr radıyallâhu anh’ten buyurmuş ki Peygamber Efendimiz;buyurmuş ki Peygamber Efendimiz; “Men emâta ezen an tarîku’l-müslimîn.”

“Men emâta ezen an tarîku’l-müslimîn.”
Kim Müslümanların geçtiği yolda bir taş var,Kim Müslümanların geçtiği yolda bir taş var, bir diken var, bir çöp var, onu aldı kaldırdı kenara koydu ise.bir diken var, bir çöp var, onu aldı kaldırdı kenara koydu ise. “Kütibet lehü’l-haseneh.”

“Kütibet lehü’l-haseneh.”
Ona bir sevap yazılır, bir hasene yazılır,Ona bir sevap yazılır, bir hasene yazılır, iyilik yazılır defterine.iyilik yazılır defterine. Buyuruyor ki arkasından, müjde bizim için, büyük müjde.Buyuruyor ki arkasından, müjde bizim için, büyük müjde. “Ve men tükubbilet minhü hasenetün dehale’l-cenneh.”

“Ve men tükubbilet minhü hasenetün dehale’l-cenneh.”
Bir tane hasenesi bile bir insandan kabul olsa,Bir tane hasenesi bile bir insandan kabul olsa, cennete girer insan.cennete girer insan. Bütün mesele bir haseninin kabul olması.Bütün mesele bir haseninin kabul olması. Demek ki bizler iyiliklerin hiçbirisini küçümsemeyelim.Demek ki bizler iyiliklerin hiçbirisini küçümsemeyelim. Kimin ne sebeple cennete gireceği belli olmaz.Kimin ne sebeple cennete gireceği belli olmaz. Hadîs-i şerîflerde vardır:

Hadîs-i şerîflerde vardır:
Bir zalim kadın, bir kediyi bir yere hapsetti,Bir zalim kadın, bir kediyi bir yere hapsetti, salıvermedi ve ona yiyecek de vermedi.salıvermedi ve ona yiyecek de vermedi. Salıverseydi kendisi yiyeceğini bulurdu.Salıverseydi kendisi yiyeceğini bulurdu. Yiyecek verseydi kapatıldığı yerde de gene yaşardı.Yiyecek verseydi kapatıldığı yerde de gene yaşardı. Nesinin kızmışsa kızmış, kediyi hapsetti,Nesinin kızmışsa kızmış, kediyi hapsetti, kedi orada bağıra bağıra öldükedi orada bağıra bağıra öldü diye Peygamber Efendimiz bildiriyor ki;diye Peygamber Efendimiz bildiriyor ki; bu zalim kadın cehennemlik oldu.bu zalim kadın cehennemlik oldu. Yine bir başka hadîs-i şerîf var ki,

Yine bir başka hadîs-i şerîf var ki,
onu da belki duymuşsunuzdur; çünkü çok meşhur bir hadîs-i şerîftir.onu da belki duymuşsunuzdur; çünkü çok meşhur bir hadîs-i şerîftir. Bir kadıncağız çölde çok susuyor.Bir kadıncağız çölde çok susuyor. Bakıyor ki bir su kaynağı var amaBakıyor ki bir su kaynağı var ama aşağı inilerek alınabilecek bir su kaynağı.aşağı inilerek alınabilecek bir su kaynağı. Tutunarak zar zor aşağı iniyor,Tutunarak zar zor aşağı iniyor, oyulmuş kuyu gibi çukur bir yer.oyulmuş kuyu gibi çukur bir yer. Orada suyu içiyor.Orada suyu içiyor. Yukarıya çıktığı zaman bakıyor ki dışarıda bir köpek var.Yukarıya çıktığı zaman bakıyor ki dışarıda bir köpek var. Güneşten perişan olmuş.Güneşten perişan olmuş. Dili sarkmış.Dili sarkmış. Susuzluktan, çok fena vaziyeti.Susuzluktan, çok fena vaziyeti. Demin susuzdum.Demin susuzdum. Bu susuzluğun acısını ben çekmiştim.Bu susuzluğun acısını ben çekmiştim. Şimdi bu köpek, görüyorum ki susuz.Şimdi bu köpek, görüyorum ki susuz. Ben içtim aşağıda suyu, rahatladım.Ben içtim aşağıda suyu, rahatladım. Oh, ferahladım; elhamdülillâh dedim.Oh, ferahladım; elhamdülillâh dedim. Şimdi bunun da suya ihtiyacı var.Şimdi bunun da suya ihtiyacı var. Tekrar inmiş oraya zar zor.Tekrar inmiş oraya zar zor. Tabi yukarıya çıkartmak için o zaman naylon kaplar yok,Tabi yukarıya çıkartmak için o zaman naylon kaplar yok, kovalar yok, vesaire yok.kovalar yok, vesaire yok. Düşünmüş nasıl çıkartsın köpeğe suyu.Düşünmüş nasıl çıkartsın köpeğe suyu. Pabucunu daldırmış oradaki suyun içinePabucunu daldırmış oradaki suyun içine ve tutarak yukarıya çıkarmış, köpeğini onun önüne koymuş.ve tutarak yukarıya çıkarmış, köpeğini onun önüne koymuş. Şimdi kadın aslında biraz kötü yolda olan bir kadınmış.Şimdi kadın aslında biraz kötü yolda olan bir kadınmış. Ama bu köpeğe acımasından dolayıAma bu köpeğe acımasından dolayı Allah onu ıslah eylemiş.Allah onu ıslah eylemiş. Doğru yola girmesine sebepler ihsan eylemiş ve cennete girmiş.Doğru yola girmesine sebepler ihsan eylemiş ve cennete girmiş. Yani bir köpeğin susuzluğuna acımaktan cennete girebiliyor,Yani bir köpeğin susuzluğuna acımaktan cennete girebiliyor, bir kediyi hapsedip bağırta bağırta öldürmektenbir kediyi hapsedip bağırta bağırta öldürmekten insan cehenneme girebiliyor.insan cehenneme girebiliyor. Onun için bizim dinimiz çok ince bir din, çok güzel bir din,

Onun için bizim dinimiz çok ince bir din, çok güzel bir din,
çok güzel prensiplere ihtiva ediyor sevgili Akra dinleyicilerim.çok güzel prensiplere ihtiva ediyor sevgili Akra dinleyicilerim. İyilikleri hor görmeyelimİyilikleri hor görmeyelim ve hiçbir zaman boş durmayalım.ve hiçbir zaman boş durmayalım. Elimizden gelirse mali desteklerleElimizden gelirse mali desteklerle etrafımızdaki insanları mutlu etmeye,etrafımızdaki insanları mutlu etmeye, onların gönlünü almaya, onların hayır duasını almaya çalışalım.onların gönlünü almaya, onların hayır duasını almaya çalışalım. Her çeşit yardıma karşı uyanık olalım.Her çeşit yardıma karşı uyanık olalım. Yapamayacaksak dilimizle güzel şeyler söyleyelim,Yapamayacaksak dilimizle güzel şeyler söyleyelim, onu da yapamayacaksak hiç olmazsa kötülük yapmayalım,onu da yapamayacaksak hiç olmazsa kötülük yapmayalım, kötülük üretmeyelim, kötülük kaynağı olmayalım.kötülük üretmeyelim, kötülük kaynağı olmayalım. Allah Teâlâ Hazretleri ömrümüzü rızasına uygun,

Allah Teâlâ Hazretleri ömrümüzü rızasına uygun,
güzel yollarda, güzel işler yaparak,güzel yollarda, güzel işler yaparak, faideli işler yaparak geçirmeyi cümlemize,faideli işler yaparak geçirmeyi cümlemize, cümlenize nasip eylesin.cümlenize nasip eylesin. Allah Teâlâ Hazretleri cümlenize hayırlı,Allah Teâlâ Hazretleri cümlenize hayırlı, uzun, verimli, sevaplı ömürler nasip eylesin.uzun, verimli, sevaplı ömürler nasip eylesin. Hüsn-ü hatimeler ile yani iyi bir sonuçHüsn-ü hatimeler ile yani iyi bir sonuç ile, iyi bir şekilde ahirete göçüpile, iyi bir şekilde ahirete göçüp Allah-u Teâlâ Hazretleri’nin rızasına eripAllah-u Teâlâ Hazretleri’nin rızasına erip cennetine girenlerdencennetine girenlerden cennet nimetlerinden istifade edenlerden eylesin.cennet nimetlerinden istifade edenlerden eylesin. Allah Teâlâ Hazretleri dünya ve ahiretin

Allah Teâlâ Hazretleri dünya ve ahiretin
hayırlarına cümlenizi sevdiklerinizle beraberhayırlarına cümlenizi sevdiklerinizle beraber nail eylesin sevgili Akra dinleyicileri.nail eylesin sevgili Akra dinleyicileri. Es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berakâtüh!..

Es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berakâtüh!..
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2