Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İyilik Nedir, Günah Nedir?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 09.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi alâ külli hâlin ve-fî külli hîn.Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi alâ külli hâlin ve-fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Yâ Vâbisatü, ci'te tes'elünî ani'l-birri ve'l-ismi? el-Birrü mâ inşereha lehû sadruke Yâ Vâbisatü, ci'te tes'elünî ani'l-birri ve'l-ismi? el-Birrü mâ inşereha lehû sadruke ve'l-ismü mâ hâle fî sadrike ve in eftâke anhu'n-nâsu. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. ve'l-ismü mâ hâle fî sadrike ve in eftâke anhu'n-nâsu.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Efendimiz Vabusa el-Esedî radıyallahu anh isimli kişiye diyor ki; Efendimiz Vabusa el-Esedî radıyallahu anh isimli kişiye diyor ki;

Ci'te tes'elünî ani'l-birri ve'l-ismi? "Sen geldin bana; 'Birr ü takvâ ne demek?Ci'te tes'elünî ani'l-birri ve'l-ismi? "Sen geldin bana; 'Birr ü takvâ ne demek? İsm, günah ne demek?' Onu sormak için bana geldin. İsm, günah ne demek?' Onu sormak için bana geldin.

Bu hadîs-i şerîfin sebeb-i vürûdunu bilmiyorum.Bu hadîs-i şerîfin sebeb-i vürûdunu bilmiyorum. Ama daha ne soracağını o sormadan; "Sen şu sebeple geldin." diyor Peygamber Efendimiz.Ama daha ne soracağını o sormadan; "Sen şu sebeple geldin." diyor Peygamber Efendimiz. "Bana 'İyilik nedir, günah nedir?' diye sormaya geldin." diyor, tarif ediyor. Buyuruyor ki; "Bana 'İyilik nedir, günah nedir?' diye sormaya geldin." diyor, tarif ediyor.

Buyuruyor ki;

el-Birrü mâ inşereha lehû sadruke. "İyilik, yaptığı zaman içinde ferahlık duyduğun iştir." el-Birrü mâ inşereha lehû sadruke. "İyilik, yaptığı zaman içinde ferahlık duyduğun iştir."

İyilik budur. "İyi ki bunu yaptım." Rahatlıyorsan, ferahlık duyuyorsan bu iyiliktir. İyilik budur. "İyi ki bunu yaptım." Rahatlıyorsan, ferahlık duyuyorsan bu iyiliktir.

Ve'l-ismü mâ hâle fî sadrike. "Kötülük de, günah da nefsinde öyle bir huzursuzluk olan iştir." Ve'l-ismü mâ hâle fî sadrike. "Kötülük de, günah da nefsinde öyle bir huzursuzluk olan iştir."

Kendi içinde bir huzursuzluk duyuyorsan o günahtır. Kendi içinde bir huzursuzluk duyuyorsan o günahtır.

Ve in eftâke anhu'n-nâsu.Ve in eftâke anhu'n-nâsu. "İnsanlar 'Onu yap.' diye müsaade etseler, fetva verseler bile o işten için rahatsız oluyorsa..." "İnsanlar 'Onu yap.' diye müsaade etseler, fetva verseler bile o işten için rahatsız oluyorsa..."

Böyle bir şey oluyorsa,Böyle bir şey oluyorsa, insanın içinde huzursuzluk, çırpıntı oluyorsa..." "O işte günahtır." insanın içinde huzursuzluk, çırpıntı oluyorsa..."

"O işte günahtır."

Demek ki insanoğlunun tabiatı aslında iyiliği, kötülüğü seziyor.Demek ki insanoğlunun tabiatı aslında iyiliği, kötülüğü seziyor. İyilik yaptığı zaman memnun oluyor. İyilik yaptığı zaman memnun oluyor. Kötülük yaptığı zaman da vicdanı rahat vermiyor, yakasını bırakmıyor, insanın biraz canı sıkılıyor, tatsız oluyor.Kötülük yaptığı zaman da vicdanı rahat vermiyor, yakasını bırakmıyor, insanın biraz canı sıkılıyor, tatsız oluyor. Tarif bu. Bu konuda başka bir hadîs-i şerîf, rivayet daha var. Tarif bu.

Bu konuda başka bir hadîs-i şerîf, rivayet daha var.

Ya babise istefti kalbike istefti nefsike.Ya babise istefti kalbike istefti nefsike. "Ey Vâbise" demiş, demek ki başkası duymuş bu hadîs-i şerîfi, o da kelimelerle naklediyor bize. "Ey Vâbise" demiş, demek ki başkası duymuş bu hadîs-i şerîfi, o da kelimelerle naklediyor bize. Aynı konuAynı konu ama ikinci hadîs-i şerîf. Yâ babise istefti kalbike. "Ey babise, kalbine danış, gönlüne danış." ama ikinci hadîs-i şerîf.

Yâ babise istefti kalbike. "Ey babise, kalbine danış, gönlüne danış."

"Bir şey yapacağın zaman kendi içine bir dön, kendi kalbine bir danış." "Bir şey yapacağın zaman kendi içine bir dön, kendi kalbine bir danış."

İstefti nefsike. "Nefsinden fetva iste." İstefti nefsike. "Nefsinden fetva iste."

"Bakalım gönlün razı geliyor mu? Bakalım nefsin, için memnun oluyor mu bu işe?" "Bakalım gönlün razı geliyor mu? Bakalım nefsin, için memnun oluyor mu bu işe?"

el-Birrü. "İyilik." Metmu anne ileykü'l-hayru. "Kalbinel-Birrü. "İyilik." Metmu anne ileykü'l-hayru. "Kalbin Rahatladığı, huzur duyduğu şeydir." Metmi anne ileyhil nefsü.Rahatladığı, huzur duyduğu şeydir." Metmi anne ileyhil nefsü. "Ve insanın vicdanın, nefsinin de huzur duyduğu şeydir." "Ve insanın vicdanın, nefsinin de huzur duyduğu şeydir."

Ve'l-ismü. "Kötülük ise..."Ve'l-ismü. "Kötülük ise..." Ma haka min nefsi. "İnsanın içinde içine tırman huzursuzluk veren şeydir." Ma haka min nefsi. "İnsanın içinde içine tırman huzursuzluk veren şeydir." Ve terede fî sabır. "İnsanın içinde tereddüt hâsıl eden şeydir."Ve terede fî sabır. "İnsanın içinde tereddüt hâsıl eden şeydir." Ve fi kannasü ve efterüke .Ve fi kannasü ve efterüke . İnsanlar sana bu konuda fetva verseler bile, 'O doğrudur.' deseler bile onu yapma, İnsanlar sana bu konuda fetva verseler bile, 'O doğrudur.' deseler bile onu yapma, içinde bir tereddüt oluyorsa..." içinde bir tereddüt oluyorsa..."

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün el-mütemessikü bi-sünnetî inde ihtilâfi ümmetî ke'l-kâbıdı ale'l-cemri. Ye'tî ale'n-nâsi zemânün el-mütemessikü bi-sünnetî inde ihtilâfi ümmetî ke'l-kâbıdı ale'l-cemri.

İbn Mes'ûd radıyallahu anhümâ'dan bu sonuncu hadîs-i şerîf. İbn Mes'ûd radıyallahu anhümâ'dan bu sonuncu hadîs-i şerîf.

Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün. "İnsanların başına öyle bir zaman, öyle bir devir gelecek kYe'tî ale'n-nâsi zemânün. "İnsanların başına öyle bir zaman, öyle bir devir gelecek k ileride..." el-Mütemessikü bi-sünnetî. "Benim sünnetime sarılan, sünnetimi yapan..." ileride..." el-Mütemessikü bi-sünnetî. "Benim sünnetime sarılan, sünnetimi yapan..."

Hadîs-i şerîflere göre Efendimiz'in yoluna uygun hareket eden,Hadîs-i şerîflere göre Efendimiz'in yoluna uygun hareket eden, sünnet-i seniyeyeye uygun hareket eden kimse... sünnet-i seniyeyeye uygun hareket eden kimse...

İnde ihtilâfi ümmetî.İnde ihtilâfi ümmetî. "Ümmetimin şaşırıp da darmadağın, farklı farklı düşünüp ihtilafa düştüğü zamanda..." "Ümmetimin şaşırıp da darmadağın, farklı farklı düşünüp ihtilafa düştüğü zamanda..."

Kimisi öyle yapıyor, kimisi şöyle yapıyor, kimisi öteki türlü yapıyor... Kimisi öyle yapıyor, kimisi şöyle yapıyor, kimisi öteki türlü yapıyor...

"O zamanda, işlerin ihtilaflı olduğu bir sırada benim sünnetime sımsıkı sarılan..." "O zamanda, işlerin ihtilaflı olduğu bir sırada benim sünnetime sımsıkı sarılan..."

Ke'l-kâbıdı ale'l-cemri. "Ateşi yakalayan insan gibidir." Ke'l-kâbıdı ale'l-cemri. "Ateşi yakalayan insan gibidir."

Kor, kıpkırmızı ateşi elinde tutan insan gibi olacak, ateş tutan insan gibi... Eli yanar.Kor, kıpkırmızı ateşi elinde tutan insan gibi olacak, ateş tutan insan gibi... Eli yanar. Sünnete uymak, bir zaman gelecek, zorlaşacak. Sakal bırakacaksın, işinden atacaklar mesela...Sünnete uymak, bir zaman gelecek, zorlaşacak. Sakal bırakacaksın, işinden atacaklar mesela... Misal Türkiye'de öyle oluyor. Başını örteceksin, okuldan atacaklar.Misal Türkiye'de öyle oluyor. Başını örteceksin, okuldan atacaklar. Müslüman olacaksın, haram yemeyeceksin, dairedeki arkadaşların kızacak,Müslüman olacaksın, haram yemeyeceksin, dairedeki arkadaşların kızacak, rüşvet yemiyorsun diye; "Aramızda ne arıyorsun, ne uyumsuz adamsın sen!" diye. rüşvet yemiyorsun diye; "Aramızda ne arıyorsun, ne uyumsuz adamsın sen!" diye.

Başı örtülü öğretmene; "Bulunduğun dairede uyum sağlamayıp huzursuzluk yapıyorsun.Başı örtülü öğretmene; "Bulunduğun dairede uyum sağlamayıp huzursuzluk yapıyorsun. İdeolojik nedenlerle toplumun huzurunu kaçıyorsun." diye soruşturma açmışlar. Başörtülü...İdeolojik nedenlerle toplumun huzurunu kaçıyorsun." diye soruşturma açmışlar. Başörtülü... Usta hırsız ev sahibini bastırmaya başladı. Usta hırsız ev sahibini bastırmaya başladı.

Efendimiz'in yolunda, sünnetine uygun gitmek isteyen insan eline ateş almış gibi yanacak,Efendimiz'in yolunda, sünnetine uygun gitmek isteyen insan eline ateş almış gibi yanacak, yani zorluk çekecekmiş. Öyle bir zaman gelecekmiş. yani zorluk çekecekmiş. Öyle bir zaman gelecekmiş. Daha o zaman henüz gelmedi demek ki, daha da kötüleşecek belki.Daha o zaman henüz gelmedi demek ki, daha da kötüleşecek belki. Daha iyi müslümanlar daha çok eza cefa çekecekler... Ya da bazı yerlere geldi. Daha iyi müslümanlar daha çok eza cefa çekecekler... Ya da bazı yerlere geldi.

Mesela Yugoslavya Osmanlı'nın elinden çıktı, idare Sırplar'ın eline geçti,Mesela Yugoslavya Osmanlı'nın elinden çıktı, idare Sırplar'ın eline geçti, ne katliamlar oldu, müslüman diye. Sonra son harpte neler oldu... Şimdi Kafkasya...ne katliamlar oldu, müslüman diye. Sonra son harpte neler oldu... Şimdi Kafkasya... Mesela Kafkasya'da gazeteler yazarsa biraz öğreniyoruz, yüreğimiz cız ediyor. Mesela Kafkasya'da gazeteler yazarsa biraz öğreniyoruz, yüreğimiz cız ediyor. Gazeteler yazmazsa "Hiçbir şey olmuyor." deniyor.Gazeteler yazmazsa "Hiçbir şey olmuyor." deniyor. Ama düşünün ki evlere giriliyor, insanlar dövülüp öldürülüyor, ailesinin gözü önünde adamlar,Ama düşünün ki evlere giriliyor, insanlar dövülüp öldürülüyor, ailesinin gözü önünde adamlar, delikanlılar öldürülüyor, alıp götürülüyor, kurşuna diziliyor. Kadınlara ne muameleler yapılıyor, evler yıkılıyor.delikanlılar öldürülüyor, alıp götürülüyor, kurşuna diziliyor. Kadınlara ne muameleler yapılıyor, evler yıkılıyor. Kış geçti, yazılmayınca insan burada rahat da, tok açın hâlinden anlamazmış; anlayamıyor ama neler çekiyor... Neden? Kış geçti, yazılmayınca insan burada rahat da, tok açın hâlinden anlamazmış; anlayamıyor ama neler çekiyor...

Neden?

Müslüman olduklarından. Müslüman olmasalar, öbür tarafa uysalar,Müslüman olduklarından.

Müslüman olmasalar, öbür tarafa uysalar,
araziye intibak etseler, ötekilerin dediklerini yapsalar, hain olsalar, dinlerinden dönseler,araziye intibak etseler, ötekilerin dediklerini yapsalar, hain olsalar, dinlerinden dönseler, o zaman korunacaklar. Ama müslüman olduklarından çekiyorlar. o zaman korunacaklar. Ama müslüman olduklarından çekiyorlar.

Bu nedir, muhterem kardeşlerim? Bu imtihandır. Peki böyle zorlandığı zaman müslüman ne yapacak? Bu nedir, muhterem kardeşlerim?

Bu imtihandır. Peki böyle zorlandığı zaman müslüman ne yapacak?

Dinini koruyacak. Nereden çıkartıyorsun bu sözü? Dinini koruyacak.

Nereden çıkartıyorsun bu sözü?

Dine yapışacak. Zarar görecek bile olsa dinini bırakmayacak. Peygamber Efendimiz anlatıyor ki; Dine yapışacak. Zarar görecek bile olsa dinini bırakmayacak.

Peygamber Efendimiz anlatıyor ki;

Müslüman diye zalim bir hükümdar müslümanları, imanlıları öldürüyor. Hem de nasıl öldürüyor? Müslüman diye zalim bir hükümdar müslümanları, imanlıları öldürüyor. Hem de nasıl öldürüyor?

Çukur açtırmış, içine ateş yaktırmış, odunlar, ateşler, böyle derin çukur...Çukur açtırmış, içine ateş yaktırmış, odunlar, ateşler, böyle derin çukur... O çukurun kenarına getiriyor. "Dininden dön!" diyor.O çukurun kenarına getiriyor. "Dininden dön!" diyor. Dönmeyeni itiyorlar, ateşin içine gidiyor, cayır cayır yanıyor. Hendekten ateşler... Dönmeyeni itiyorlar, ateşin içine gidiyor, cayır cayır yanıyor. Hendekten ateşler... Ashâbu'l-uhdûd... Kur'ân-ı Kerîm'de geçiyor. Yemen'de mü'minlere böyle muameleler yapılmış. Ashâbu'l-uhdûd... Kur'ân-ı Kerîm'de geçiyor. Yemen'de mü'minlere böyle muameleler yapılmış.

Peygamber Efendimiz anlatıyor ki; Peygamber Efendimiz anlatıyor ki;

Bir kadın kucağındaki çocukla itile kakıla oraya kadar getirildi.Bir kadın kucağındaki çocukla itile kakıla oraya kadar getirildi. "Dininden dön! İmandan vazgeç!" denildi. Kadın vazgeçmeyecek, iyi müslüman, "Dininden dön! İmandan vazgeç!" denildi. Kadın vazgeçmeyecek, iyi müslüman, iyi mü'min; ama kucağında çocuk var, "Acaba ben bu çocuğa haksızlık etmiş oluyor muyum? iyi mü'min; ama kucağında çocuk var, "Acaba ben bu çocuğa haksızlık etmiş oluyor muyum? Acaba dediklerini söyleyiversem mi?" diye hatırından geçirince kadına çocuk dile gelmiş, söylemiş:Acaba dediklerini söyleyiversem mi?" diye hatırından geçirince kadına çocuk dile gelmiş, söylemiş: "Anneciğim, dininden dönme!" diye. Demek ki müslüman imanından dönmeyecek."Anneciğim, dininden dönme!" diye.

Demek ki müslüman imanından dönmeyecek.
Demek ki İslâm'dan fedakârlık yapmayacak.Demek ki İslâm'dan fedakârlık yapmayacak. Dinine, imanına bağlı olacak, sâdık olacak; yılmayacak, dönmeyecek. Dinine, imanına bağlı olacak, sâdık olacak; yılmayacak, dönmeyecek.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri zorlu imtihanlara mâruz bırakmasın. Allahu Teâlâ hazretleri bizleri zorlu imtihanlara mâruz bırakmasın.

Burada rahat içinde yaşıyoruz, bir şey değil. Ama git de Kafkasya'da yaşa bakalım...Burada rahat içinde yaşıyoruz, bir şey değil. Ama git de Kafkasya'da yaşa bakalım... Git de kâfirlerin azgın olduğu yerlerde yaşa... İstimurdaki müslümanlar ne oldu şimdi, bilmiyoruz.Git de kâfirlerin azgın olduğu yerlerde yaşa... İstimurdaki müslümanlar ne oldu şimdi, bilmiyoruz. Vietnam harbi olmuş, o zaman ben bilmiyordum, Vietnam'da çok müslüman varmış. Hiç bilmiyordum.Vietnam harbi olmuş, o zaman ben bilmiyordum, Vietnam'da çok müslüman varmış. Hiç bilmiyordum. Harp oldu bitti... Bir adam vardı, Plonpet mi neydi, bir adam öldü, diktatör.Harp oldu bitti... Bir adam vardı, Plonpet mi neydi, bir adam öldü, diktatör. Öldürdükleri adamların kafatasından yığın yapmıştı. Neydi o Prens SurinamÖldürdükleri adamların kafatasından yığın yapmıştı. Neydi o Prens Surinam Bir şeyler vardı. Nahukku unuttum ismini.Bir şeyler vardı. Nahukku unuttum ismini. Bir de bir komünist taraf vardı, Lahost'ta Lahost'ta böyle dergilerde gördüm, kafataslarından tepe yapmış.Bir de bir komünist taraf vardı, Lahost'ta Lahost'ta böyle dergilerde gördüm, kafataslarından tepe yapmış. Öldürdüğü adamların kafatasları... Allah öyle zulme mâruz bırakmasın.Öldürdüğü adamların kafatasları...

Allah öyle zulme mâruz bırakmasın.
İzzet itibar içinde, imanla, mü'min-i kâmiller olarak yaşamayı nasip etsin. İzzet itibar içinde, imanla, mü'min-i kâmiller olarak yaşamayı nasip etsin.

Muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri Azîzün, izzet sahibidir; Züntikâm, intikam sahibidir.Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri Azîzün, izzet sahibidir; Züntikâm, intikam sahibidir.
Günahkârlardan, âsilerden intikamını alır.Günahkârlardan, âsilerden intikamını alır. Mü'minlerden vefasız olanlar, günaha sapanları tevbe etmezlerse cezalandırır.Mü'minlerden vefasız olanlar, günaha sapanları tevbe etmezlerse cezalandırır. Onun için, Cenâb-ı Hakk'ın yolunda sadakatla yürüyelim.Onun için, Cenâb-ı Hakk'ın yolunda sadakatla yürüyelim. Hatalarımıza tevbe edelim, bir daha yapmamaya gayret edelim. Hatalarımıza tevbe edelim, bir daha yapmamaya gayret edelim.

Allah bizi belalara, intikamına mâruz bırakmasın.Allah bizi belalara, intikamına mâruz bırakmasın. Kahrına gazabına uğratmasın.Kahrına gazabına uğratmasın. Sevdiği kul olarak yaşayıp huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. el-Fâtiha! Sevdiği kul olarak yaşayıp huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2