Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Kabir Hazırlığı Ebedi Hayata Adım Atmak

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Tecehhezû li-kubûriküm fe-inne'l-kabre lehû fî külli yevmin seb'u merrâtin yekûlu yâ ibne âdeme'd-daîfeTecehhezû li-kubûriküm fe-inne'l-kabre lehû fî külli yevmin seb'u merrâtin yekûlu yâ ibne âdeme'd-daîfe terahham fî hayâtike alâ nefsike kable en telkânî eterahhamu aleyke ve telekkâ minni's-sürûra. terahham fî hayâtike alâ nefsike kable en telkânî eterahhamu aleyke ve telekkâ minni's-sürûra.

Mefhari mevcudât Muhammed Mustafa râ salavât. Seyyidü's-sâdât Muhammed Mustafa râ salavât. Mefhari mevcudât Muhammed Mustafa râ salavât.

Seyyidü's-sâdât Muhammed Mustafa râ salavât.

Habib-i Hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât. Habib-i Hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât.

Allahümme salli ala seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.Allahümme salli ala seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid.

Allahümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.Allahümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid. Kemâ barekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid.

Allahümme salli alâ muhammedin tıbbi'l-kulûbi ve devâiha ve âfiyeti'l-ebdâniAllahümme salli alâ muhammedin tıbbi'l-kulûbi ve devâiha ve âfiyeti'l-ebdâni ve şifâihâ ve nuru'l-ebsâri ve diyâihâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim. ve şifâihâ ve nuru'l-ebsâri ve diyâihâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.

Tecehhezû. Teheyyehû. "Hazırlanın." Niçin? Li-kubûriküm. "Âhiretiniz için hazırlanınız." Tecehhezû. Teheyyehû. "Hazırlanın."

Niçin?

Li-kubûriküm. "Âhiretiniz için hazırlanınız."

Kabire götüreceğimiz bir kefendir. O olsa da olur olmasa da olur.Kabire götüreceğimiz bir kefendir. O olsa da olur olmasa da olur. Olmasa onu belediye bir parça beze sarar koyar oraya.Olmasa onu belediye bir parça beze sarar koyar oraya. Bizim oraya hazırlanacağımız oradaki giyeceğimiz kefen için değil. Bizim oraya hazırlanacağımız oradaki giyeceğimiz kefen için değil. Mezarları yaptırmak, taştan altından gümüşten neden olursa yaptırmak değil.Mezarları yaptırmak, taştan altından gümüşten neden olursa yaptırmak değil. O mezara hazırlanmak demek, mezar için hazırlanmak demek iman, ameli salih hazırlıyoruz.O mezara hazırlanmak demek, mezar için hazırlanmak demek iman, ameli salih hazırlıyoruz. İman ve ameli salih hazırlanır. İmandan ve ameli salihten mahrum olarak [gidilirse,] Allah esirgeye. İman ve ameli salih hazırlanır. İmandan ve ameli salihten mahrum olarak [gidilirse,] Allah esirgeye.

Oraya herkes girecek. O herkesin karargahı.Oraya herkes girecek. O herkesin karargahı. O karargaha girecek insanda iman ve ameli salih yoksaO karargaha girecek insanda iman ve ameli salih yoksa mezar onun için bir cehennem çukurundan başka bir şey değil. mezar onun için bir cehennem çukurundan başka bir şey değil. O gördüğünüz topraktır ama tecelli-i ilahi her an herkes için başka başkadır.O gördüğünüz topraktır ama tecelli-i ilahi her an herkes için başka başkadır. O bir toprak parçasıdır ama bakarsın içine gireni bazen öyle yakar kiO bir toprak parçasıdır ama bakarsın içine gireni bazen öyle yakar ki o yakışı sen dünyada ki hiçbir ateşte bulamazsın. Bazen humma hastalıkları olur.o yakışı sen dünyada ki hiçbir ateşte bulamazsın.

Bazen humma hastalıkları olur.
Humma hastalığı olur, bakarsın ne ateş vardır ne bir şey vardır ama zavallı yanar da yanar.Humma hastalığı olur, bakarsın ne ateş vardır ne bir şey vardır ama zavallı yanar da yanar. Dünyanın suyunu içirsen para etmez. İşte o mezarda öyle bir hayat vardır ki o hayata bizim aklımız hiç ermez. Dünyanın suyunu içirsen para etmez. İşte o mezarda öyle bir hayat vardır ki o hayata bizim aklımız hiç ermez.

Yalnız iman lazımdır bize, orası için hazırlanmak lazım.Yalnız iman lazımdır bize, orası için hazırlanmak lazım. Oranın hazırlığı ne topla ne tüfekle ne parayla ne pulla. Oranın hazırlığı iman ve ameli salihtir.Oranın hazırlığı ne topla ne tüfekle ne parayla ne pulla. Oranın hazırlığı iman ve ameli salihtir. O imandır ki insana dâr-ı dünyasındayken hem kendine hem de etrafında yaşadığı mü'minler içinO imandır ki insana dâr-ı dünyasındayken hem kendine hem de etrafında yaşadığı mü'minler için faydalı olabilmeye çalışmak. Yoksa sen kendini kurtarmışsın ehemmiyeti yok.faydalı olabilmeye çalışmak. Yoksa sen kendini kurtarmışsın ehemmiyeti yok. Müslümanlık bir cemiyettir, daima cemiyetle yaşadığından dolayı Müslümanlık bir cemiyettir, daima cemiyetle yaşadığından dolayı her müslümanın etrafındaki müslümanlara faydalı olabilmesi şarttır. her müslümanın etrafındaki müslümanlara faydalı olabilmesi şarttır.

Biliyorsunuz ki Kur'an'ımızın baş sahifesi; Biliyorsunuz ki Kur'an'ımızın baş sahifesi;

Elif. Lâm. Mîm. Zâlike'l-kitâbü lâ raybe fîhi hüden li'l-müttekîne. Elif. Lâm. Mîm. Zâlike'l-kitâbü lâ raybe fîhi hüden li'l-müttekîne.

"O hiç şüphe olmayan kitabımız Kur'ân'ımız Azimüşşan ancak muttakilere hidayettir." "O hiç şüphe olmayan kitabımız Kur'ân'ımız Azimüşşan ancak muttakilere hidayettir."

Hidayeti müttaki olanlaradır.Hidayeti müttaki olanlaradır. İttikadan uzak olan insanlar Kur'an'ın feyzinden feyz alamazlar, İttikadan uzak olan insanlar Kur'an'ın feyzinden feyz alamazlar, Kuran'dan şifa alamazlar, Kur'an'dan nur alamazlar. Kuran'dan şifa alamazlar, Kur'an'dan nur alamazlar. Kur'an'ın onlara nur vermesi, şifa vermesi, hidayet vermesi onların Allah'tan korkusuna bağlıdır.Kur'an'ın onlara nur vermesi, şifa vermesi, hidayet vermesi onların Allah'tan korkusuna bağlıdır. İttika Allah'tan korkuş. Allah'tan korkusu olan insanın imanında Allah'ın rızasının dışına insan çıkamaz, İttika Allah'tan korkuş. Allah'tan korkusu olan insanın imanında Allah'ın rızasının dışına insan çıkamaz, yasaklara cesaret edemez, günahlara cesaret edemez, fenalıklara cesaret edemez.yasaklara cesaret edemez, günahlara cesaret edemez, fenalıklara cesaret edemez. Hem kendi cinsine hem de envai beşeriyete faydalı ve yararlı olmaya çalışır. Hem kendi cinsine hem de envai beşeriyete faydalı ve yararlı olmaya çalışır.

Onun için; Tecehhezü li-kubûriküm "Kkabirleriniz için hazırlanın." Onun için;

Tecehhezü li-kubûriküm "Kkabirleriniz için hazırlanın."

Kabriniz ya cennet bahçesidir ya cehennem çukurudur. Cennet bahçesi yapmak istiyorsanız; Kabriniz ya cennet bahçesidir ya cehennem çukurudur. Cennet bahçesi yapmak istiyorsanız;

Ve sâriû ilâ mağfiratin min rabbiküm ve cennetin arduha's-semâvâtü ve'l-ardu uiddet li'l-müttekîne. Ve sâriû ilâ mağfiratin min rabbiküm ve cennetin arduha's-semâvâtü ve'l-ardu uiddet li'l-müttekîne.

"O cennet, özendiğimiz sevdiğimiz, her gün istediğimiz o cennet ancak müttakiler için vardır." buyurmuştur."O cennet, özendiğimiz sevdiğimiz, her gün istediğimiz o cennet ancak müttakiler için vardır." buyurmuştur. U'iddet li'l-müttekîn diyor, "Muttakilere vaat olunmuş, Allah'tan korkanlara vaad olunmuştur." U'iddet li'l-müttekîn diyor, "Muttakilere vaat olunmuş, Allah'tan korkanlara vaad olunmuştur."

Allah'tan korkanlara vaat olunmuştur, binâenaleyh kabirleriniz için hazırlanınız,Allah'tan korkanlara vaat olunmuştur, binâenaleyh kabirleriniz için hazırlanınız, Allah korkusunu içinize doldurunuz ve o Allah korkusundan dolayı daAllah korkusunu içinize doldurunuz ve o Allah korkusundan dolayı da evamiri ilahiyi imtisal eder yasaklardan da kaçınmak suretiyle bu imanı elde etmiş olursunuz. evamiri ilahiyi imtisal eder yasaklardan da kaçınmak suretiyle bu imanı elde etmiş olursunuz.

Bu imanın mektebi yoktur, satılan yeri yoktur, çarşıda pazarda parayla pulla alınmaz.Bu imanın mektebi yoktur, satılan yeri yoktur, çarşıda pazarda parayla pulla alınmaz. Bu iman Allahu Teâlâ'nın bir lütfu ihsanıdır insanlara.Bu iman Allahu Teâlâ'nın bir lütfu ihsanıdır insanlara. Bu Allah korkusu için imanınızı öyle teşyî ediniz, öyle hazırlayınız ki [sonunda pişman olmayınız.] Bu Allah korkusu için imanınızı öyle teşyî ediniz, öyle hazırlayınız ki [sonunda pişman olmayınız.]

Bir misal veriyorum size. Hz Ömer bir arkadaşı ile beraber, veyahut İbn Ömer, Mekke'ye gidiyorlardı da.Bir misal veriyorum size. Hz Ömer bir arkadaşı ile beraber, veyahut İbn Ömer, Mekke'ye gidiyorlardı da. Mekke'ye giderken bir çobana rast geldiler. Acıkmışlardı da. Çobanı tecrübe için işte diyorlar ki; Mekke'ye giderken bir çobana rast geldiler. Acıkmışlardı da. Çobanı tecrübe için işte diyorlar ki;

"Bize bir koyun ver. Acıktık çok, karnımız acıktı. Bir koyun ver ne olursun?" "Bize bir koyun ver. Acıktık çok, karnımız acıktı. Bir koyun ver ne olursun?"

Diyor ki; "Koyun benim değil, sahibimindir, ben veremem." Diyor ki;

"Koyun benim değil, sahibimindir, ben veremem."

Canım sahibine bir masal okuyuverirsin; kurt yedi deyiverirsin veyahut kayboldu deyiverirsin.Canım sahibine bir masal okuyuverirsin; kurt yedi deyiverirsin veyahut kayboldu deyiverirsin. Yahut öldü deyiverirsin." "Ya Allah'ı ne yapalım?" diyor çoban. Çoban efendi! Yahut öldü deyiverirsin."

"Ya Allah'ı ne yapalım?" diyor çoban.

Çoban efendi!

Mektebe gitmemiş, profesör değil, asistan değil, doçent değil,Mektebe gitmemiş, profesör değil, asistan değil, doçent değil, yüksek mektebin tahsilini [görmemiş,] hiçbir [şey okumamış.] yüksek mektebin tahsilini [görmemiş,] hiçbir [şey okumamış.] Elif'i bilmez, Be'yi de bilmez fakat içindeki iman yeter artar ona. Yeter artar! Elif'i bilmez, Be'yi de bilmez fakat içindeki iman yeter artar ona. Yeter artar!

Sen çok biliyorsun da ne olacak, böyle bir imanın olmazsa çok bilginin ne kıymeti var? Sen çok biliyorsun da ne olacak, böyle bir imanın olmazsa çok bilginin ne kıymeti var?

Bilgi o cihette fayda etmelidir ki o kabir senin için cennet bahçesi olmalıdır.Bilgi o cihette fayda etmelidir ki o kabir senin için cennet bahçesi olmalıdır. Yoksa cehennem çukuru olacak bilgilerin insana zarardan başka faydası yoktur.Yoksa cehennem çukuru olacak bilgilerin insana zarardan başka faydası yoktur. Burada kazanırsın fayda eder ama gözünü yumduktan sonra ki o mezar işte asıl senin için karargah orası. Burada kazanırsın fayda eder ama gözünü yumduktan sonra ki o mezar işte asıl senin için karargah orası.

Burası? Ne kadar evin güzel olsa, rahatın güzel olsa, her şeyin güzel olsa muvakkattır.Burası?

Ne kadar evin güzel olsa, rahatın güzel olsa, her şeyin güzel olsa muvakkattır.
Hiç kimsenin ebedî bir hayatı yok burada.Hiç kimsenin ebedî bir hayatı yok burada. Bu muvakkat hayatı saati dakikası geldiği vakitte hepimiz terk etmek mecburiyetindeyiz. Bu muvakkat hayatı saati dakikası geldiği vakitte hepimiz terk etmek mecburiyetindeyiz. Fakat mezar ebediyet âlemidir, orada ebediyen kalacağız.Fakat mezar ebediyet âlemidir, orada ebediyen kalacağız. Ebedi âhiret ebedî olduğu için orada kalacağımız o uzun müddet, Ebedi âhiret ebedî olduğu için orada kalacağımız o uzun müddet, kıyamet müddetine kadar olan o uzun müddet içerisinde orasının bizim için cehennem çukuru oluşununkıyamet müddetine kadar olan o uzun müddet içerisinde orasının bizim için cehennem çukuru oluşunun felaketini bir kere düşünmek lazım. Onun için Cenab-ı Peygamber bizi uyandırarak; felaketini bir kere düşünmek lazım.

Onun için Cenab-ı Peygamber bizi uyandırarak;

Tecehhezû li-kubûriküm. "O kabir gününüz için, o kabir gününüz için hazırlanınız." [buyuruyor.] Tecehhezû li-kubûriküm. "O kabir gününüz için, o kabir gününüz için hazırlanınız." [buyuruyor.]

Biz de hazırlanıyoruz.Biz de hazırlanıyoruz. Mezarlıkları görüyorsun ya, mermerlerden ne kadar güzel güzel yapılıyor, süsleniyor filan ediliyor. Mezarlıkları görüyorsun ya, mermerlerden ne kadar güzel güzel yapılıyor, süsleniyor filan ediliyor.

Böyle değil, bu gâvur âdeti. Buna lüzum yok.Böyle değil, bu gâvur âdeti. Buna lüzum yok. Bundan dolayı da ayrıca mesuliyet olacak, Cenab-ı Hak onu da soracak bize; Bundan dolayı da ayrıca mesuliyet olacak, Cenab-ı Hak onu da soracak bize;

"Siz neden paralarınızı bu taşlara verip de böyle buralara diktirdiniz?"Siz neden paralarınızı bu taşlara verip de böyle buralara diktirdiniz? Bunu memleketinizin hayrına, memleketinizin muhtaçlarına verseydiniz olmaz mıydı?Bunu memleketinizin hayrına, memleketinizin muhtaçlarına verseydiniz olmaz mıydı? Bu taşlarla burasını niye süslüyorsunuz? Siz altında cife oldunuz.Bu taşlarla burasını niye süslüyorsunuz? Siz altında cife oldunuz. Cife olduğunuz halde üzerinizdeki taşlar, mermerler altından veya gümüşten de olsa ne kıymetiniz var?" Cife olduğunuz halde üzerinizdeki taşlar, mermerler altından veya gümüşten de olsa ne kıymetiniz var?"

Yazık değil mi bunlara? Bu da memleketin bir servetidir, boş yere hebâ olmaktadır. Yazık değil mi bunlara?

Bu da memleketin bir servetidir, boş yere hebâ olmaktadır.

Onun için; Tecehhezû li-kubûriküm. "Bu kabirlerinize hazırlanınız." Onun için;

Tecehhezû li-kubûriküm. "Bu kabirlerinize hazırlanınız."

Bu hazırlığın başı iman, imanın arkasından ameli salihtir. Bu hazırlığın başı iman, imanın arkasından ameli salihtir.

el-Îmânü uryânün. "İman çıplak bir şeydir." el-Îmânü uryânün. "İman çıplak bir şeydir."

İmanı hazırlayacağız ama imanın hepsi zaten çıplaktır, uryandır. İmanı hazırlayacağız ama imanın hepsi zaten çıplaktır, uryandır.

Ve libâsühu et-takvâ. ["Onun elbisesi takvadır.] Ve libâsühu et-takvâ. ["Onun elbisesi takvadır.]

Eğer iman da takvâ yoksa, iman sahibinin takvası yoksa, Allah'tan korkusu yoksa. Ama dersiniz ki; Eğer iman da takvâ yoksa, iman sahibinin takvası yoksa, Allah'tan korkusu yoksa. Ama dersiniz ki;

"Hepimiz Allah'tan korkuyoruz ya, Allah'tan korkmayan olur mu? "Hepimiz Allah'tan korkuyoruz ya, Allah'tan korkmayan olur mu?

Hâşâ! Hepimiz Allah'tan korkarız ama Allah'tan korkan adam Allahu Teâlâ'nın emrine imtisal eder.Hâşâ! Hepimiz Allah'tan korkarız ama Allah'tan korkan adam Allahu Teâlâ'nın emrine imtisal eder. Allahu Teâlâ'nın emirlerine imtisal eder;Allahu Teâlâ'nın emirlerine imtisal eder; namazını kılar, orucunu tutar, zekatını verir, haccı geldiyse haccına gider.namazını kılar, orucunu tutar, zekatını verir, haccı geldiyse haccına gider. Etrafındaki insanlarla insanca yaşar, görüşür konuşur. Etrafındaki insanlarla insanca yaşar, görüşür konuşur. Kimseyi zahmete sokmaz, eziyeti sokmaz, kimseyi rencide etmez. Kimseyi zahmete sokmaz, eziyeti sokmaz, kimseyi rencide etmez.

Onun için kabire hazırlanmak demek iman ve o iman da takvayı elde etmek. Onun için kabire hazırlanmak demek iman ve o iman da takvayı elde etmek.

Onun için; el-Îmânü uryânün ve libâsühü't-takvâ. İslâm'da da bu tabir var. Libâsühü't-takvâ. Onun için; el-Îmânü uryânün ve libâsühü't-takvâ.

İslâm'da da bu tabir var.

Libâsühü't-takvâ.

Yani çıplak bir insan, Allah esirgeye arkadaşlardan birisi soyunsa çırılçıplak,Yani çıplak bir insan, Allah esirgeye arkadaşlardan birisi soyunsa çırılçıplak, hepimiz onu sopalarla buradan kovarız dışarıya değil mi? hepimiz onu sopalarla buradan kovarız dışarıya değil mi?

Terbiyesiz deriz, döveriz atarız, yahut delidir diye atarlar tımarhaneye. Niçin? Çıplak gezilmez ki!Terbiyesiz deriz, döveriz atarız, yahut delidir diye atarlar tımarhaneye.

Niçin?

Çıplak gezilmez ki!
İnsanın şiarı, hepimizde bir insanız. Hamamda nasıl soyunuyoruz, çıplak bir insanız.İnsanın şiarı, hepimizde bir insanız. Hamamda nasıl soyunuyoruz, çıplak bir insanız. Ama insanın şiarı giyimledir.Ama insanın şiarı giyimledir. Herkes elbisesine göre, Nasrettin hocanın da dediği gibi, kürküm itibar sana demiş.Herkes elbisesine göre, Nasrettin hocanın da dediği gibi, kürküm itibar sana demiş. Esvaba göre itibarı olur insanın.Esvaba göre itibarı olur insanın. Binâenaleyh esvaptan âri insanlar insanların nasıl menfûru ise,Binâenaleyh esvaptan âri insanlar insanların nasıl menfûru ise, insanlar çıplak insanları böyle cemiyet içerisine çırılçıplak çıkan insanı sevmezler,insanlar çıplak insanları böyle cemiyet içerisine çırılçıplak çıkan insanı sevmezler, kovarlar ise takvadan âri olan iman da çıplak insan gibidir. Takvadan âri olan insan çıplaktır! kovarlar ise takvadan âri olan iman da çıplak insan gibidir.

Takvadan âri olan insan çıplaktır!

Eh libası esvap olduğu gibi, ziyneti de hayâdır. Ve libâsühü't-takvâ ve zînetühü'l-hayâü.Eh libası esvap olduğu gibi, ziyneti de hayâdır. Ve libâsühü't-takvâ ve zînetühü'l-hayâü. İmanın ikinci vasfı hayadır. Hayası olmayan iman iman sayılmaz.İmanın ikinci vasfı hayadır. Hayası olmayan iman iman sayılmaz. İmanın hem hayası hem takvası olacak, ki iman olgun olabilsin. İmanın hem hayası hem takvası olacak, ki iman olgun olabilsin.

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem;

Tecehhezû li-kubûriküm. "Siz mezarınız için hazırlanın." [derken,] imanınızı oraya hazırlayınız demek. Tecehhezû li-kubûriküm. "Siz mezarınız için hazırlanın." [derken,] imanınızı oraya hazırlayınız demek.

Beden nasıl olsa orada çürüyecek, cife olacak, kurtların yemi olacak.Beden nasıl olsa orada çürüyecek, cife olacak, kurtların yemi olacak. O bugün hiç kıyamadığımız gözümüz, gözümüzün bebeği orada o gün envai çeşit kurtlarO bugün hiç kıyamadığımız gözümüz, gözümüzün bebeği orada o gün envai çeşit kurtlar ne güzel onu kıtır kıtır yiyecekler. ne güzel onu kıtır kıtır yiyecekler. O canım yüzlerimiz, o canım gözlerimiz o canım bedenimiz orada nasıl [çürüyecek!] O canım yüzlerimiz, o canım gözlerimiz o canım bedenimiz orada nasıl [çürüyecek!]

Beş on gün geçince ne oldu [diye] bir mezarın üstüne şöyle bir insan açıp da baksa,Beş on gün geçince ne oldu [diye] bir mezarın üstüne şöyle bir insan açıp da baksa, nefret eder, nasıl kaçacağını bilmez insan.nefret eder, nasıl kaçacağını bilmez insan. Pis koku, taaffün etmiş [kokuşmuş], vücut dağılıyor paramparça.Pis koku, taaffün etmiş [kokuşmuş], vücut dağılıyor paramparça. O mikrop denilen böcekler üşüşmüş üzerlerine. Bunları kendiliğinden bakıyorsun yiyip bitirmektedirler. O mikrop denilen böcekler üşüşmüş üzerlerine. Bunları kendiliğinden bakıyorsun yiyip bitirmektedirler.

E bunun için sen hazırlan ki, senin o cesedinin kıymeti yok, senin için asıl cesedinin içinde olan imanında iş.E bunun için sen hazırlan ki, senin o cesedinin kıymeti yok, senin için asıl cesedinin içinde olan imanında iş. O imanını hazırla sen o âhiretin için. O imanını hazırla sen o âhiretin için. O imanını hazırla âhiretin için yoksa dünyanı hazırlamışsın,O imanını hazırla âhiretin için yoksa dünyanı hazırlamışsın, bu dünya muvaffak bir yer, nasıl olsa oradan ayrılacaksın. bu dünya muvaffak bir yer, nasıl olsa oradan ayrılacaksın.

Fe-inne'l-kabre. "O kabir dediğimiz toprak."Fe-inne'l-kabre. "O kabir dediğimiz toprak." Lehû fî külli yevmin seb'u merrâtin. "Her gün yedi kere ölüye sesleniyor." Lehû fî külli yevmin seb'u merrâtin. "Her gün yedi kere ölüye sesleniyor."

İçindeki ölüye ve insanlara da tabiatıyla sesleniyor. İçindeki ölüye ve insanlara da tabiatıyla sesleniyor.

Yekûlu. "Diyor." Yâ ibne âdeme'd-daîfe. "Ey zayıf olan insan!" Yekûlu. "Diyor." Yâ ibne âdeme'd-daîfe. "Ey zayıf olan insan!"

Haddizatında biz hani aylara gidiyoruz, bilmem nerelere gidiyoruz,Haddizatında biz hani aylara gidiyoruz, bilmem nerelere gidiyoruz, çok hünerlerimiz var ama haddizatında çok zayıfız.çok hünerlerimiz var ama haddizatında çok zayıfız. Bir sineğin ısırmasına dayanamayız, bir pirenin ısırmasına dayanamayız,Bir sineğin ısırmasına dayanamayız, bir pirenin ısırmasına dayanamayız, bir mikroba karşı mukavemetimiz de yoktur. O kadar zayıfız. bir mikroba karşı mukavemetimiz de yoktur. O kadar zayıfız.

Onun için; Terahham fî hayâtike. "Ey zayıf olan insan acı kendine acı!" Onun için;

Terahham fî hayâtike. "Ey zayıf olan insan acı kendine acı!"

Yer diyor bize, kendine acı! Canım Hocaefendi yer nasıl söyler böyle, olur mu böyle şey? Yer diyor bize, kendine acı!

Canım Hocaefendi yer nasıl söyler böyle, olur mu böyle şey?

Kulaklarını açarsan nasıl söylediğini duyarsın kardeş.Kulaklarını açarsan nasıl söylediğini duyarsın kardeş. Kulaklarını açarsan yerin sana nasıl söylediğini duyarsın. Şu sen ben toprağın mahsulü değil miyiz? Kulaklarını açarsan yerin sana nasıl söylediğini duyarsın.

Şu sen ben toprağın mahsulü değil miyiz?

Toprağın mahsulü değil miyiz, biz topraktan şöyle teşekkül etmiş değil miyiz? Toprağın mahsulü değil miyiz, biz topraktan şöyle teşekkül etmiş değil miyiz?

Teşekkülatımızın kökü toprak. Bak ama o toprağı Cenab-ı Hak ne hâle getirmiş, ne cazibe var o insanda. Teşekkülatımızın kökü toprak. Bak ama o toprağı Cenab-ı Hak ne hâle getirmiş, ne cazibe var o insanda.

Sen inanır mısın bunun topraktan olduğuna? Sen inanır mısın bunun topraktan olduğuna?

Şu göze bak, şu yüze bak, şu akla bak, şu kulağa bak, hep toprağın mahsülü bunlar.Şu göze bak, şu yüze bak, şu akla bak, şu kulağa bak, hep toprağın mahsülü bunlar. O gönül, hepsi o toprağın mahsulü. O toprak bak ne güzel konuşuyor karşında.O gönül, hepsi o toprağın mahsulü. O toprak bak ne güzel konuşuyor karşında. O toprak bak ne güzel görüyor kainatı. O toprak ne güzel işitiyor her şeyi. O toprak bak ne güzel görüyor kainatı. O toprak ne güzel işitiyor her şeyi.

İşte o senin kökün olan toprak bugün sana sesleniyor. Bugün sana sesleniyor, diyor ki; İşte o senin kökün olan toprak bugün sana sesleniyor. Bugün sana sesleniyor, diyor ki;

"Ey insanoğlu! Ey ibnü'l Âdem! Ey zayıf!" Terahham fî hayâtike alâ nefsike. "Şu hayatında nefsine acı." "Ey insanoğlu! Ey ibnü'l Âdem! Ey zayıf!" Terahham fî hayâtike alâ nefsike. "Şu hayatında nefsine acı."

Merhamet et nefsine, kendine acı, kendine merhamet et.Merhamet et nefsine, kendine acı, kendine merhamet et. Bu hayat sana baki değil, bu servet sana baki değil, bu fırsat sana baki değil, Bu hayat sana baki değil, bu servet sana baki değil, bu fırsat sana baki değil, bu bilgi sana baki değil. Bunların hepsi sende emanet. Hepsinin emanetçisi ve bekçisisin. bu bilgi sana baki değil. Bunların hepsi sende emanet. Hepsinin emanetçisi ve bekçisisin.

Ne zaman? Kable en telkânî. "Bana mülaki olmadan evvel acı kendine." Ne zaman?

Kable en telkânî. "Bana mülaki olmadan evvel acı kendine."

Acı kendine, bir gün bana geleceksin, benim içimde yanacaksın, sıkılacaksın, bunalacaksın.Acı kendine, bir gün bana geleceksin, benim içimde yanacaksın, sıkılacaksın, bunalacaksın. Karargahın en nihayet benim içim. Benim içime gelmeden, bana girmeden kendine acı. Karargahın en nihayet benim içim. Benim içime gelmeden, bana girmeden kendine acı.

Eterahhamu aleyke ve telekkâ minni's-sürûra.Eterahhamu aleyke ve telekkâ minni's-sürûra. "Eğer sen kendine acırsan, bana geldiğin vakit de ben de sana acırım"Eğer sen kendine acırsan, bana geldiğin vakit de ben de sana acırım ve acıdığımla beraber benden sana daima sürur gelir, sevinçler gelir." ve acıdığımla beraber benden sana daima sürur gelir, sevinçler gelir."

Yani ben senin için bir cennet bahçesi olurum o zaman.Yani ben senin için bir cennet bahçesi olurum o zaman. Ben senin için bir cennet bahçesi olurum, gayet rahat edersin içimde.Ben senin için bir cennet bahçesi olurum, gayet rahat edersin içimde. Namazın gelir başında bekçin olur, orucun gelir göğsünde bekçi olur, sadakaların gelir etrafında bekçi olur.Namazın gelir başında bekçin olur, orucun gelir göğsünde bekçi olur, sadakaların gelir etrafında bekçi olur. Çok iyi dostlar gelir, seninle o mezarda rahat bir ünsiyet içerisinde vaktini geçirirsin. Çok iyi dostlar gelir, seninle o mezarda rahat bir ünsiyet içerisinde vaktini geçirirsin.

Binâenaleyh kendine hayatında acımazsan, bana geldikten sonra kim acıyacak sana? Binâenaleyh kendine hayatında acımazsan, bana geldikten sonra kim acıyacak sana?

Bana geldikten sonra sana kim acıyacak? Ben de acımam sana artık. Bana geldikten sonra sana kim acıyacak?

Ben de acımam sana artık.

Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin. Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin.

Kur'an-ı Azimüşşan'ın hemen %90 âyeti âhirete mütealliktir derler. Kur'an-ı Azimüşşan'ın hemen %90 âyeti âhirete mütealliktir derler. Bizi ahirete geçmenin, ahiretteki bekanın, ahiretteki hayat âlemlerinden bahseder derinlikleri. Bizi ahirete geçmenin, ahiretteki bekanın, ahiretteki hayat âlemlerinden bahseder derinlikleri.

Onun için her mü'min muvahhidin vazifesi, kendi imanını takviye ve takvâ ile onu desteklemek,Onun için her mü'min muvahhidin vazifesi, kendi imanını takviye ve takvâ ile onu desteklemek, takvâ ile desteklemek ve bilâhare de etrafındaki insanlara da onu yaymaya çalışmak. takvâ ile desteklemek ve bilâhare de etrafındaki insanlara da onu yaymaya çalışmak.

Şimdi bugünlerde hepimizin gördüğü vecihle ta Hindistan denilen,Şimdi bugünlerde hepimizin gördüğü vecihle ta Hindistan denilen, Pakistan denilen memleketin müslümanları Londra denilen,Pakistan denilen memleketin müslümanları Londra denilen, Amerika denilen memleketlere kadar gitmeyi vazife sayıyorlar. İnsanlık iktizası sayıyorlar.Amerika denilen memleketlere kadar gitmeyi vazife sayıyorlar. İnsanlık iktizası sayıyorlar. Kendi memleketlerindeki insanların irşadı yetmiyormuş gibiKendi memleketlerindeki insanların irşadı yetmiyormuş gibi bir de dünya memleketlerindeki müslümanları ziyaret ederekten onların imanlarını takviyeye çalışıyorlar bir de dünya memleketlerindeki müslümanları ziyaret ederekten onların imanlarını takviyeye çalışıyorlar ve bazı hıristiyanların da müslüman olmasına vesile oluyorlar. ve bazı hıristiyanların da müslüman olmasına vesile oluyorlar.

Bunu şiar edinmişler, vazife edinmişler. Biraz para biriktiriyorlar bu hususta hazırlanıyorlar.Bunu şiar edinmişler, vazife edinmişler. Biraz para biriktiriyorlar bu hususta hazırlanıyorlar. Bu paralarını da böyle Hak yolunda harcamak suretiyle âhiretleri için hazırlanıyorlar.Bu paralarını da böyle Hak yolunda harcamak suretiyle âhiretleri için hazırlanıyorlar. Hem kendilerine hazırlıyor hem de başkalarının da hazırlanmasına vesile oluyorlar.Hem kendilerine hazırlıyor hem de başkalarının da hazırlanmasına vesile oluyorlar. Çünkü bu hayatın hepimiz için muvaffak olduğunu bilmeyen bir kimse bile yok.Çünkü bu hayatın hepimiz için muvaffak olduğunu bilmeyen bir kimse bile yok. Ufacık çocuk doğar doğmaz ölümü anlıyor. Ufacık çocuk doğar doğmaz ölümü anlıyor.

Ama Allah bize uyanıklık versin, intibah versin. Bizi bize bırakmasın. Ama Allah bize uyanıklık versin, intibah versin. Bizi bize bırakmasın.

Sefahat denilen şey çok acı bir netice veren felakettir. Sefahat çok acı neticeler veren bir felakettir. Sefahat denilen şey çok acı bir netice veren felakettir. Sefahat çok acı neticeler veren bir felakettir.

Bizim memleketimizde de zengin mi yok? Bizim memleketimizde işsiz insan da mı yok? Bizim memleketimizde de zengin mi yok?

Bizim memleketimizde işsiz insan da mı yok?

Bizim memleketimizde de böyle etraftaki insanlara irşada gidecek kimseler de mi yok? Dolu! Bizim memleketimizde de böyle etraftaki insanlara irşada gidecek kimseler de mi yok?

Dolu!

Fakat Allah bizi uyandırsın. Bizim insanlarımız deniz aşığı olmuş.Fakat Allah bizi uyandırsın. Bizim insanlarımız deniz aşığı olmuş. Bugün deniz sahillerinde aylarca mesela, ne olacak, "Vücudumu koruyacağım!" diyorsun. Bugün deniz sahillerinde aylarca mesela, ne olacak, "Vücudumu koruyacağım!" diyorsun.

Sen vücudunu ne kadar korursan koru neticesi onun ölüm! Asıl ruhunu yükseltecek yer ara arkadaş!Sen vücudunu ne kadar korursan koru neticesi onun ölüm! Asıl ruhunu yükseltecek yer ara arkadaş! Ruhunu yükseltecek insan ara, seni uyandıracak yer bul. Ruhunu yükseltecek insan ara, seni uyandıracak yer bul. Yoksa cesedin senin demirden olsa ne fayda,Yoksa cesedin senin demirden olsa ne fayda, çelikten olsa ne fayda, mutlaka ölüm şerbetini tadacak! Küllü nefsin zâikatü'l-mevti. çelikten olsa ne fayda, mutlaka ölüm şerbetini tadacak!

Küllü nefsin zâikatü'l-mevti.

Binâenaleyh haram yollarda, Allah'ın yasak ettiği günah yerlerinde ne işin var ey müslüman kardeş?! Binâenaleyh haram yollarda, Allah'ın yasak ettiği günah yerlerinde ne işin var ey müslüman kardeş?!

"Adam bizim gittiğimiz yerlerde yok o!" dersen de, geçerken o yollardan sen geçmiyor musun? "Adam bizim gittiğimiz yerlerde yok o!" dersen de, geçerken o yollardan sen geçmiyor musun?

Onun günahı sana yetmez mi artmaz mı? Senin bu gözlerini kapayabiliyor musun, örtebiliyor musun? Onun günahı sana yetmez mi artmaz mı?

Senin bu gözlerini kapayabiliyor musun, örtebiliyor musun?

Sen kendininkini örtsen de etrafındaki çoluk çocuğununkini örtebiliyor musun? Sen kendininkini örtsen de etrafındaki çoluk çocuğununkini örtebiliyor musun?

O fenalıkları herkes görür dururken o fenalıkların içeriye sirayet etmeyecek mi? O fenalıkları herkes görür dururken o fenalıkların içeriye sirayet etmeyecek mi?

Yarın seninki de benimki de özenecek biz de böyle yapalım diyecek. Niçin? Yarın seninki de benimki de özenecek biz de böyle yapalım diyecek.

Niçin?

Göre göre, üzüm üzüme baka baka kararır, huyları da birbirinde göre göre kaparlar huyları. Göre göre, üzüm üzüme baka baka kararır, huyları da birbirinde göre göre kaparlar huyları.

Onun için sen âhiretini hazırlanırken ahiretinin imanını takviye edeceksin. Cesedini takviye edecek değil.Onun için sen âhiretini hazırlanırken ahiretinin imanını takviye edeceksin. Cesedini takviye edecek değil. Cesedini de takviye et ama o senin bir matıyyendir.Cesedini de takviye et ama o senin bir matıyyendir. O seni götürecek âhirette, ona o kadar yem ver.O seni götürecek âhirette, ona o kadar yem ver. Ona çok yem verirsen azıtır, seni düşürür üzerinden, çiğner sonra seni.Ona çok yem verirsen azıtır, seni düşürür üzerinden, çiğner sonra seni. O seni yerine götürecek derecede besle onu, fazlasına kulak asma. O seni yerine götürecek derecede besle onu, fazlasına kulak asma.

Tecidûne'n-nâse meâdine fe hıyâruhüm fi'l-câhiliyyeti hıyâruhüm fi'l-islâmi izâ fekuhû.Tecidûne'n-nâse meâdine fe hıyâruhüm fi'l-câhiliyyeti hıyâruhüm fi'l-islâmi izâ fekuhû. "İnsanlar madenler gibidir." "İnsanlar madenler gibidir."

Nasıl madenlerin çeşidi var; bakır var, kalayı var, gümüşü var, altını var, demiri var,Nasıl madenlerin çeşidi var; bakır var, kalayı var, gümüşü var, altını var, demiri var, bilmem nesi var, çeşitli bilmediğimiz bir sürü maden var. İnsanlar da böyle madenler gibidir. bilmem nesi var, çeşitli bilmediğimiz bir sürü maden var. İnsanlar da böyle madenler gibidir. Yani bazı insan vardır ki altın gibidir, bazısı gümüş gibidir, bazısı platin gibidir.Yani bazı insan vardır ki altın gibidir, bazısı gümüş gibidir, bazısı platin gibidir. Bazısı daha yüksek madenlere sahip. Şimdi insanlar böyle olunca [ona göre davranmak lazımdır.] Bazısı daha yüksek madenlere sahip. Şimdi insanlar böyle olunca [ona göre davranmak lazımdır.]

Şimdi mıknatıs diyorlar. O da bir demir parçası ama onun hüneri başka.Şimdi mıknatıs diyorlar. O da bir demir parçası ama onun hüneri başka. İğneleri koyuyorsun bir sürü iğneyi kaldırıyor. Bir sürü iğneyi takıyor peşine kaldırıyor.İğneleri koyuyorsun bir sürü iğneyi kaldırıyor. Bir sürü iğneyi takıyor peşine kaldırıyor. Âdi bir demiri sok o kaldıramıyor. Niçin? Onda o hüner yok. Âdi bir demiri sok o kaldıramıyor.

Niçin?

Onda o hüner yok.

Binâenaleyh meâdin.Binâenaleyh meâdin. Cenab-ı Hak insanı yarattığı vakitte, böyle daha kıymetli insanlar vardır ki Cenab-ı Hak insanı yarattığı vakitte, böyle daha kıymetli insanlar vardır ki o kıymetli insanlar denizin suyundan daha çok tatlıdır sana, faydalıdır sana.o kıymetli insanlar denizin suyundan daha çok tatlıdır sana, faydalıdır sana. Güneşin ziyasından daha faydalıdır sana.Güneşin ziyasından daha faydalıdır sana. Sen o faydaları bırakıyorsun, maddî güneşin faydasına, maddi denizin faydasına aldanaraktan Sen o faydaları bırakıyorsun, maddî güneşin faydasına, maddi denizin faydasına aldanaraktan Allah'ın rızasından uzak, cemaatten uzak, ezanlardan uzak,Allah'ın rızasından uzak, cemaatten uzak, ezanlardan uzak, namazdan uzak, zikrullahtan uzak, Kur'an'dan uzak. Ancak deniz hayatı... Allah muhafaza buyursun. namazdan uzak, zikrullahtan uzak, Kur'an'dan uzak. Ancak deniz hayatı...

Allah muhafaza buyursun.

Onun için; Tecidûne'n-nâse meâdine. ["İnsanlar madenler gibidir."] Fe-hıyâruhüm. "Onların hayırlıları."Onun için;

Tecidûne'n-nâse meâdine. ["İnsanlar madenler gibidir."] Fe-hıyâruhüm. "Onların hayırlıları."
Fi'l-câhiliyyeti. "Cahiliye devrinde de olsun, onların da iyileri var."Fi'l-câhiliyyeti. "Cahiliye devrinde de olsun, onların da iyileri var." Hıyâruhüm fi'l-islâmi. "İslâm olduktan sonra da yine hayırlı olurlar." Hıyâruhüm fi'l-islâmi. "İslâm olduktan sonra da yine hayırlı olurlar."

Hz Ömer gibi mesela. Cahiliyette idi ama İslâm olduktan sonra tefakkufu dolayısıyla mümtaz bir insan oldu.Hz Ömer gibi mesela. Cahiliyette idi ama İslâm olduktan sonra tefakkufu dolayısıyla mümtaz bir insan oldu. Mümtaz bir insan oldu. Hepsi de öyle. Hadîs-i şerîf uzun, arkasında diyor ki; Mümtaz bir insan oldu. Hepsi de öyle.

Hadîs-i şerîf uzun, arkasında diyor ki;

Şerra'n-nâsi yevme'l-kıyâmeti indallâhi ze'l-vecheyni.Şerra'n-nâsi yevme'l-kıyâmeti indallâhi ze'l-vecheyni. "İnsanların [kıyamet gününde] en kötüsü iki yüzlü olan insandır." "İnsanların [kıyamet gününde] en kötüsü iki yüzlü olan insandır." Ellezî ye'tî hâülâi bi-vechin ve ye'tî hâülâi bi-vechin. "Sana başka söyler, ötekine gider başka söyler.Ellezî ye'tî hâülâi bi-vechin ve ye'tî hâülâi bi-vechin. "Sana başka söyler, ötekine gider başka söyler. Seninle onun arasını açar, bozar, aralarına ifsad eder." Seninle onun arasını açar, bozar, aralarına ifsad eder."

İşte bunlardır ki şerrünnâs buyurulmuştur. Bak şimdi; İşte bunlardır ki şerrünnâs buyurulmuştur.

Bak şimdi;

Tectemiu melâiketü'l-leyli ve'n-nehâri inde salâti'l-fecri ve salâti'l-asriTectemiu melâiketü'l-leyli ve'n-nehâri inde salâti'l-fecri ve salâti'l-asri Şimdi bak, sen sabah namazının kıymetini öğren şimdi. Şimdi bak, sen sabah namazının kıymetini öğren şimdi.

Gece melekleri sabah namazında vazifelerini gündüz meleklerine terkediyorlar.Gece melekleri sabah namazında vazifelerini gündüz meleklerine terkediyorlar. Melekler, iki melek gece meleği ile gündüz melekleri sabah namazında toplanıyorlar. Melekler, iki melek gece meleği ile gündüz melekleri sabah namazında toplanıyorlar.

Tectemiu melâiketü'l-leyli ve'n-nehâri. "Gece meleği ile gündüz meleği [toplanır]." Tectemiu melâiketü'l-leyli ve'n-nehâri. "Gece meleği ile gündüz meleği [toplanır]."

Gündüz meleği vazifeyi alır gece meleği vazifesini ona teslim eder. Her gün bu devreder gider. Gündüz meleği vazifeyi alır gece meleği vazifesini ona teslim eder. Her gün bu devreder gider.

Bir de ikindi vakti, gündüz meleği ile gece meleği toplanır,Bir de ikindi vakti, gündüz meleği ile gece meleği toplanır, gündüz meleği vazifesini gece meleğine devreder, gece meleği vazifeyi alır. gündüz meleği vazifesini gece meleğine devreder, gece meleği vazifeyi alır.

Yazıyorlar amellerimizi, her bir harekâtımız tespit olunmak da. Mâ nensah. "İstinsah ediliyor."Yazıyorlar amellerimizi, her bir harekâtımız tespit olunmak da. Mâ nensah. "İstinsah ediliyor." İstinsah, kopyasını almak yani bugünkü tabirle fotoğrafını almak. İstinsah, kopyasını almak yani bugünkü tabirle fotoğrafını almak. Hepimizin her hareketi, konuşmamız her hareketimiz fotoğrafla tespit edilmektedir. Hepimizin her hareketi, konuşmamız her hareketimiz fotoğrafla tespit edilmektedir.

Onun için; Tectemiu melâiketü'l-leyli ve'n-nehâri inde salâti'l-fecri ve salâti'l-asri. Onun için;

Tectemiu melâiketü'l-leyli ve'n-nehâri inde salâti'l-fecri ve salâti'l-asri.

Şimdi bak şimdi, Ne olacak, onlar gelirlerse birleşirlerse birleşsinler varsınlar? Şimdi bak şimdi,

Ne olacak, onlar gelirlerse birleşirlerse birleşsinler varsınlar?

Fe-izâ aracet melâiketü'n-nehâri. "Gündüz meleği vazifesini devretti gidiyor makamına." Fe-izâ aracet melâiketü'n-nehâri. "Gündüz meleği vazifesini devretti gidiyor makamına."

Cenab-ı Hak herşeye âlim, meleklere lüzum yok.Cenab-ı Hak herşeye âlim, meleklere lüzum yok. Defterine geçirmeye lüzum yok, biliyor hepsini. Fakat hikmet-i ilahi, bir de onları defterlere geçirttiriyor; Defterine geçirmeye lüzum yok, biliyor hepsini. Fakat hikmet-i ilahi, bir de onları defterlere geçirttiriyor;

İkra' kitâbek. "Oku kitabını!" diyerekten yarın elimize verecekler. İkra' kitâbek. "Oku kitabını!" diyerekten yarın elimize verecekler.

Bu yaptığımız hareketleri orada bakacağız göreceğiz, yer yarılsa yere gireceğimiz gelir,Bu yaptığımız hareketleri orada bakacağız göreceğiz, yer yarılsa yere gireceğimiz gelir, "Keşke bunu görmesek okumasak, görmeseydik!" diyerekten. "Keşke bunu görmesek okumasak, görmeseydik!" diyerekten.

Bu gündüz meleği gider, Cenab-ı Hak azze ve celle bildiği halde; Bu gündüz meleği gider, Cenab-ı Hak azze ve celle bildiği halde;

Kâle azze ve celle lehüm. "Melekler sorar." Min eyne ci'tüm? "Nereden geliyorsunuz?" Kâle azze ve celle lehüm. "Melekler sorar." Min eyne ci'tüm? "Nereden geliyorsunuz?" Fe-yekûlûne ci'nâke min indi ibâdike. "Kullarının yanından geliyoruz yâ Rabbi."Fe-yekûlûne ci'nâke min indi ibâdike. "Kullarının yanından geliyoruz yâ Rabbi." Eteynâhüm ve hüm yusallûne ve ci'nâke ve hüm yusallûne.Eteynâhüm ve hüm yusallûne ve ci'nâke ve hüm yusallûne. "Onlar namazdaydılar, biz onları namazda bıraktık. Namazda bıraktığımız halde geldik yâ Rabbi!" "Onlar namazdaydılar, biz onları namazda bıraktık. Namazda bıraktığımız halde geldik yâ Rabbi!"

İkindi melekleri de aynı suale düçar oluyor, o da aynı cevabı veriyor; İkindi melekleri de aynı suale düçar oluyor, o da aynı cevabı veriyor;

"Biz de yâ Rabbi onları namazda bıraktık geldik." "Biz de yâ Rabbi onları namazda bıraktık geldik."

İki melek mü'minlerin namazda olduklarına şehadet ederekten orada Cenâb-ı Hakka cevap veriyorlar. İki melek mü'minlerin namazda olduklarına şehadet ederekten orada Cenâb-ı Hakka cevap veriyorlar.

Binâenaleyh sabah namazında ve ikindi namazlarında bulunan mü'minlerin derecesi indi ilahide [daha yüksektir.]Binâenaleyh sabah namazında ve ikindi namazlarında bulunan mü'minlerin derecesi indi ilahide [daha yüksektir.] Her namazda 27 kat 25 kat üstünlük var, ama bu devir zamanlarında namazda bulunanların fezâili çok yüksek.Her namazda 27 kat 25 kat üstünlük var, ama bu devir zamanlarında namazda bulunanların fezâili çok yüksek. Bir kere indi ilahiyede meleklerin, "Yâ Rab namazdaydılar, namazda bıraktık kullarını." şehadetiyle. Bir kere indi ilahiyede meleklerin, "Yâ Rab namazdaydılar, namazda bıraktık kullarını." şehadetiyle.

İkindi namazı? O da devir zamanı, "Namazda bıraktık yâ Rabbi o kularını." İkindi namazı?

O da devir zamanı, "Namazda bıraktık yâ Rabbi o kularını."

Kimlerse artık onlar, namazda olanlar. Kimlerse artık onlar, namazda olanlar.

Onun için; Men tereke salate'l-asr. "Her kim ki namazını terk eder."Onun için;

Men tereke salate'l-asr. "Her kim ki namazını terk eder."
Fekad habita amelühû. "Sanki bütün amelleri hapsolmuş, malı elinden gitmiş, çoluk çocuğu yanmış, Fekad habita amelühû. "Sanki bütün amelleri hapsolmuş, malı elinden gitmiş, çoluk çocuğu yanmış, felaketin en ağırına uğramış bir insanın zararı neyse, ikindi namazını kaçıranın da felaketi böyledir yani." felaketin en ağırına uğramış bir insanın zararı neyse, ikindi namazını kaçıranın da felaketi böyledir yani."

Bakınız ne kadar acı bir şey!Bakınız ne kadar acı bir şey! İkindi namazını kaçırmanın zararı, malı mülkü gitmiş, çoluğu çocuğu elinden gitmiş, İkindi namazını kaçırmanın zararı, malı mülkü gitmiş, çoluğu çocuğu elinden gitmiş, kendisi perişan olmuş bir insanın hali neyse, ikindi namazını kaçıran insanın da hali öyle oluyor. kendisi perişan olmuş bir insanın hali neyse, ikindi namazını kaçıran insanın da hali öyle oluyor.

Neden? Bir kere meleklerin şehadetinden mahrum, işinin başında.Neden?

Bir kere meleklerin şehadetinden mahrum, işinin başında.
Melekler diyemeyecekler ki efendim namazdaydı diyerekten. Melekler diyemeyecekler ki efendim namazdaydı diyerekten.

Onun için ikindi ve sabah namazları kaçırılmaya gelmez.Onun için ikindi ve sabah namazları kaçırılmaya gelmez. Herhalde ikindi namazı iş vaktidir ama o iş vaktinde Allah'ın emri daha büyük, daha üstün. Herhalde ikindi namazı iş vaktidir ama o iş vaktinde Allah'ın emri daha büyük, daha üstün.

Senin ne halin var benim ne halim var? Senin ne halin var benim ne halim var?

Sen de Allah'ın âciz bir kulsun, ben de Allah'ın âciz bir kuluyum.Sen de Allah'ın âciz bir kulsun, ben de Allah'ın âciz bir kuluyum. Sağlığı veren O, kuvveti veren O, kudreti veren O, görgüyü veren O, düşünce zekayı veren O. Sağlığı veren O, kuvveti veren O, kudreti veren O, görgüyü veren O, düşünce zekayı veren O.

Onları bir elimizden alıvermiş olsa bunların yerine kim şeyi koyabilecek,Onları bir elimizden alıvermiş olsa bunların yerine kim şeyi koyabilecek, akıl koyabilecek bir yer var mı gidelim oradan akıl alalım da aklımızın içine akıl koyalım? akıl koyabilecek bir yer var mı gidelim oradan akıl alalım da aklımızın içine akıl koyalım?

Gözümüzü alsalar gözümüzün yerine bir nur verecek göz yeri var mı? Gözümüzü alsalar gözümüzün yerine bir nur verecek göz yeri var mı?

Sahte bir göz takarlar işte o kadar aldatırlar seni.Sahte bir göz takarlar işte o kadar aldatırlar seni. Fakat Allahu Teâlâ'nın verdiği göz ne kadar ibret içindedir. Eh, bu görmekten ibaret de değildir iş.Fakat Allahu Teâlâ'nın verdiği göz ne kadar ibret içindedir. Eh, bu görmekten ibaret de değildir iş. Mesela insan bakıyor da her şeyi görüyor fakat görmek değil maksat. Maksat gördüğünden ibret almak.Mesela insan bakıyor da her şeyi görüyor fakat görmek değil maksat. Maksat gördüğünden ibret almak. Gördüğünden ibret alan göz lazım. Gördüğünden ibret alamayan göz göz değildir arkadaş!Gördüğünden ibret alan göz lazım. Gördüğünden ibret alamayan göz göz değildir arkadaş! O baş belasıdır. İnsanı dünyaya bağlar, sefahate sevkeder, günahlara sevk eder.O baş belasıdır. İnsanı dünyaya bağlar, sefahate sevkeder, günahlara sevk eder. Göz o gözdür ki insana ibret bahşeder. Onun için ne kadar güzel söylemiş; Göz o gözdür ki insana ibret bahşeder.

Onun için ne kadar güzel söylemiş;

Bir göz ki ibret olmaya nazarında, Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde. Eşrefoğlu'nun yazdıkları. Bir göz ki ibret olmaya nazarında,

Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.

Eşrefoğlu'nun yazdıkları.

Hadi bir salât ü selâm okuyalım. Hadi bir salât ü selâm okuyalım.

Allahümme salli ala seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.Allahümme salli ala seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid.

Allahümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.Allahümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid. Kemâ barekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamidün Mecid.

Güneş nurunu Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'den alır.Güneş nurunu Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'den alır. Güneşin nuru Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in nurundan alınır.Güneşin nuru Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in nurundan alınır. Sen Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i, merkez güneşi bırakıyorsun da oradaki fâni güneşe gidiyorsun.Sen Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i, merkez güneşi bırakıyorsun da oradaki fâni güneşe gidiyorsun. Madde güneşine gidiyorsun, ondan ziya alacaksın da vücudunu pişireceksin.Madde güneşine gidiyorsun, ondan ziya alacaksın da vücudunu pişireceksin. Asıl pişireceksen vücudunu, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in nurunda pişir.Asıl pişireceksen vücudunu, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in nurunda pişir. Ona çok salat ü selâm oku, onun nurundan nur istinbat et. Onun nuru daimidir.Ona çok salat ü selâm oku, onun nurundan nur istinbat et. Onun nuru daimidir. O güneş gece gidiyor tepemizden. Saat akşam oldu muydu güneş bırakıp gidiyor bizi.O güneş gece gidiyor tepemizden. Saat akşam oldu muydu güneş bırakıp gidiyor bizi. Fakat Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in güneşi hiçbir zaman ümmetini bırakmaz.Fakat Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in güneşi hiçbir zaman ümmetini bırakmaz. Gecesi de gündüzü de... Yalnız sana [düşen,] yeter ki ona bol selamlarla kendini ona takdim edesin. Gecesi de gündüzü de... Yalnız sana [düşen,] yeter ki ona bol selamlarla kendini ona takdim edesin.

Bak şimdi; Teciûne yevme'l-kıyâmeti. "Hepimiz kıyamet için toplanacağız işte orada."Bak şimdi;

Teciûne yevme'l-kıyâmeti. "Hepimiz kıyamet için toplanacağız işte orada."
Ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü ev füdâm. "O halde ki hepinizin ağzına gem vurulmuş." Ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü ev füdâm. "O halde ki hepinizin ağzına gem vurulmuş."

Ağızlar hep kapatılmış, konuşma hakkı verilmiyor artık. Herkesin ağzı kapalı.Ağızlar hep kapatılmış, konuşma hakkı verilmiyor artık. Herkesin ağzı kapalı. Yani kelamdan ağzı men edici şey kapamak. Nasıl kapatırlarsa kapatsınlar. Yani kelamdan ağzı men edici şey kapamak. Nasıl kapatırlarsa kapatsınlar.

Teciûne yevme'l-kıyâmeti ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü. Teciûne yevme'l-kıyâmeti ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü.

Efvah, ağızlar. Ağızlara özel kapak var, bağ var, konuşamayacaksınız. Efvah, ağızlar. Ağızlara özel kapak var, bağ var, konuşamayacaksınız.

Fe-evvele yetekellemü mine'l-insâni. "İnsanın ilk konuşacak 'azası."Fe-evvele yetekellemü mine'l-insâni. "İnsanın ilk konuşacak 'azası." Fe'hzühu ve keffühu. "Şu eliyle şu baldırı olacak." Fe'hzühu ve keffühu. "Şu eliyle şu baldırı olacak."

"Nasıl olur?" diyeceksin, "Yahu bugün konuşmanın bir şartları var."Nasıl olur?" diyeceksin, "Yahu bugün konuşmanın bir şartları var. Bu boğazdaki tellerden birisi eksik olursa insan yine sesini çıkaramıyor, konuşamıyor. Bu boğazdaki tellerden birisi eksik olursa insan yine sesini çıkaramıyor, konuşamıyor. Bu el nasıl konuşur, bu bacak nasıl konuşur?" Bu el nasıl konuşur, bu bacak nasıl konuşur?"

Bilmem! İşte bugün hepimizin evinde birer radyo var.Bilmem! İşte bugün hepimizin evinde birer radyo var. Radyoları görüyorsun ki ne teli var, ne boğazı var, ne gırtlağı var. Ama istediğin gibi konuşuyor. Radyoları görüyorsun ki ne teli var, ne boğazı var, ne gırtlağı var. Ama istediğin gibi konuşuyor.

Bugün insan tahtayı konuştururken, o varlığın sahibi olan Allah eli ayağı konuşturamaz mı arkadaş? Bugün insan tahtayı konuştururken, o varlığın sahibi olan Allah eli ayağı konuşturamaz mı arkadaş?

Senin bugün gördüğün tahta parçasından demir parçasından yapılmış bir radyo,Senin bugün gördüğün tahta parçasından demir parçasından yapılmış bir radyo, senin karşında tıkır tıkır konuşurken sen daha hâlâ diyeceksin ki; senin karşında tıkır tıkır konuşurken sen daha hâlâ diyeceksin ki;

"El nasıl konuşur ayak nasıl konuşur?" "El nasıl konuşur ayak nasıl konuşur?"

Bu budala bir iştir! Allahu celle ve alâ öyle bir kudret sahibidir ki taşı da konuşturur. Bu budala bir iştir! Allahu celle ve alâ öyle bir kudret sahibidir ki taşı da konuşturur.

Taş demedi mi yâ Resûlallah! es-selamu aleyküm yâ Resûlallah! Taş demedi mi yâ Resûlallah! es-selamu aleyküm yâ Resûlallah!

Ağaç demedi mi Resûlallah'a es-selamu aleyke yâ Resûlallah! Mucize-i peygamberî. Ağaç demedi mi Resûlallah'a es-selamu aleyke yâ Resûlallah!

Mucize-i peygamberî.

Hayvan gelip de demedi mi es-selamu aleyke yâ Resûlallah! Hayvan gelip de demedi mi es-selamu aleyke yâ Resûlallah!

Geyik geldi de demedi mi Resûlullah'ın karşısında? Geyik geldi de demedi mi Resûlullah'ın karşısında?

Taşlar selam verdi, ağaçlar selam verdi Resûlullah'ın karşısında. Nasıl konuştular fasih bir lisan ile? Taşlar selam verdi, ağaçlar selam verdi Resûlullah'ın karşısında.

Nasıl konuştular fasih bir lisan ile?

İşte bunu konuşturan Allahu celle ve alâ'dır. İşte bunu konuşturan Allahu celle ve alâ'dır.

Bugün bu dilimize nasıl konuşma kabiliyetini verdiyse, yarın bu elimize ve bu baldırlarımıza da verecek.Bugün bu dilimize nasıl konuşma kabiliyetini verdiyse, yarın bu elimize ve bu baldırlarımıza da verecek. Yani el yaptığın bütün hareketleri, bu belki saklayacak insan.Yani el yaptığın bütün hareketleri, bu belki saklayacak insan. Çünkü insan kabahatlerini pek söylemek istemez. Fakat buna söyletecek Allah, sen de dinleyeceksin. Çünkü insan kabahatlerini pek söylemek istemez. Fakat buna söyletecek Allah, sen de dinleyeceksin.

Yasin'i çok okuyun. Niçin? Yasin'de bunun misali var. Yasin'i çok okuyun.

Niçin?

Yasin'de bunun misali var.

el-Yevme nahtimü alâ efvâhihim ve tükellimünâ eydîhim ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksîbûne. el-Yevme nahtimü alâ efvâhihim ve tükellimünâ eydîhim ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksîbûne.

Bütün kazandığımız âmâlimizi, Allahu Teâlâ Yasin'de bize diyor ki bak, konuşturacağım.Bütün kazandığımız âmâlimizi, Allahu Teâlâ Yasin'de bize diyor ki bak, konuşturacağım. Söyleyecek bunlar, ağızları kapanacak. Söyleyecek bunlar, ağızları kapanacak.

İşte burada da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aynı şeyi ifade ediyor. İşte burada da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aynı şeyi ifade ediyor.

Teciûne yevme'l-kıyâmeti ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü.Teciûne yevme'l-kıyâmeti ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü. "Ağızlarınız da kapak var, konuşturmayacak Cenâb-ı Hak.""Ağızlarınız da kapak var, konuşturmayacak Cenâb-ı Hak." Fe-evvele yetekellemü mine'l-insâni fe'hzühu ve keffühu. "İlk konuşacak âza eli yani avucu ve baldırı olacak." Fe-evvele yetekellemü mine'l-insâni fe'hzühu ve keffühu. "İlk konuşacak âza eli yani avucu ve baldırı olacak."

Tuhşerûne yevme'l-kıyâmeti hufâten urâten ğurlen.Tuhşerûne yevme'l-kıyâmeti hufâten urâten ğurlen. Tuhşerûne yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet günü haşrolunacaksınız." Tuhşerûne yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet günü haşrolunacaksınız."

Nasıl? Hufâten. "Çıplak." Bak ayakkabın yok, pabucun yok, takunyan yok, yer kızmış. Nasıl?

Hufâten. "Çıplak."

Bak ayakkabın yok, pabucun yok, takunyan yok, yer kızmış.

Arabistan'da bilmem fark eder misiniz? Arabistan'da bilmem fark eder misiniz?

Arabistan'ın şimdi bugünlerinde bu aylarında toprağına basmak mümkün değildir.Arabistan'ın şimdi bugünlerinde bu aylarında toprağına basmak mümkün değildir. Yakar ayağını. Evet mermerler çok yakar. Ve o gün kıyamet günündeki çok kızgın olacak yerler. Yakar ayağını. Evet mermerler çok yakar. Ve o gün kıyamet günündeki çok kızgın olacak yerler. O çok kızgın olan yerlerde o gün ayağında ayakkabı yok. Ayağın yere basacak.O çok kızgın olan yerlerde o gün ayağında ayakkabı yok. Ayağın yere basacak. Eğer ameli salihin varsa o gün senin kurtarıcın o olacak. Urâten. "Uryan." Eğer ameli salihin varsa o gün senin kurtarıcın o olacak.

Urâten. "Uryan."

Hem de doğduğumuz gün gibi yani sünnetsiz olaraktan.Hem de doğduğumuz gün gibi yani sünnetsiz olaraktan. Doğduğumuz vakitte nasıl sünnetsizdik, o gün de öyle sünnetsiz olarak haşrolunacağız. Doğduğumuz vakitte nasıl sünnetsizdik, o gün de öyle sünnetsiz olarak haşrolunacağız.

Ve evvelü men yüksâ ibrâhîmü'l-hâlîlü.Ve evvelü men yüksâ ibrâhîmü'l-hâlîlü. "İlk evvel kendisine esvap giydirilecek zât İbrahim aleyhisselam olacak." "İlk evvel kendisine esvap giydirilecek zât İbrahim aleyhisselam olacak."

İbrahim aleyhisselam bütün dinlerin reisidir. İbrahim aleyhisselam bütün dinlerin reisidir.

Yekûlullâhu teâlâ. "Hz Allah celle ve alâ." Üksû ibrâhîme halîlî. "Benim dostum İbrahim'e giydirin." Yekûlullâhu teâlâ. "Hz Allah celle ve alâ." Üksû ibrâhîme halîlî. "Benim dostum İbrahim'e giydirin."

Artık bilmiyorum nasıl bir şeyler giydirilecek. Sebebine gelince: Artık bilmiyorum nasıl bir şeyler giydirilecek.

Sebebine gelince:

Biliyorsunuz ki İbrahim aleyhisselam Allahu Teâlâ'nın varlığını ispatta bize öncü olmuştur.Biliyorsunuz ki İbrahim aleyhisselam Allahu Teâlâ'nın varlığını ispatta bize öncü olmuştur. Baktı semâvâta, önce yıldızları gördü, dedi; "Pırıl pırıl duruyorlar. Allah bunlar olacak galiba." dedi. Baktı semâvâta, önce yıldızları gördü, dedi;

"Pırıl pırıl duruyorlar. Allah bunlar olacak galiba." dedi.

Baktı ki, onlar gidiyor, arkadan ay doğmuş; "Ha değil, bu büyükleri bu olsa gerek." Baktı ki, onlar gidiyor, arkadan ay doğmuş;

"Ha değil, bu büyükleri bu olsa gerek."

Baktı ki o da gitti, ha güneşi gördü; "Yok yok dedi, bu olacak galiba." O da gidince; "Yok." dedi. Baktı ki o da gitti, ha güneşi gördü;

"Yok yok dedi, bu olacak galiba."

O da gidince;

"Yok." dedi.

İnnî veccehtü vechiye li'l-lezî fetara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen ve mâ ene mine'l-müşrikîne. İnnî veccehtü vechiye li'l-lezî fetara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen ve mâ ene mine'l-müşrikîne.

Ne bu, ne ay, ne güneş, ne şu ne bu. İşte putperestlere, ateşperestlere bir ders.Ne bu, ne ay, ne güneş, ne şu ne bu. İşte putperestlere, ateşperestlere bir ders. Kaybolup giden hiçbir şey Allah olamaz.Kaybolup giden hiçbir şey Allah olamaz. Allah, yerin göğün, bütün varlıkların sahibi olan bir Allah'tır bir Allah. Allah, yerin göğün, bütün varlıkların sahibi olan bir Allah'tır bir Allah.

Onun için Allah bilgisi hakkında itikadı çok sağlam yapmak lazım.Onun için Allah bilgisi hakkında itikadı çok sağlam yapmak lazım. Allah bilgisi hakkındaki itikadı öğrenmek istersen İbrahim Hakkı hazretlerininAllah bilgisi hakkındaki itikadı öğrenmek istersen İbrahim Hakkı hazretlerinin Marifetname'sinde bir beyitlerle güzelce sıralanmıştır. Marifetname'sinde bir beyitlerle güzelce sıralanmıştır. Ama İslâm akaidini mutlaka herkesin okuyup öğrenmesi şarttır . Akideler çok zordur.Ama İslâm akaidini mutlaka herkesin okuyup öğrenmesi şarttır . Akideler çok zordur. Akaidi sağlam olmayan insanın imanı sağlam olmaz. İmanın sağlamlığı akideye bağlıdır.Akaidi sağlam olmayan insanın imanı sağlam olmaz. İmanın sağlamlığı akideye bağlıdır. Akide, inançlar bozuk olursa, mesela birçok mezahib var yeryüzünde.Akide, inançlar bozuk olursa, mesela birçok mezahib var yeryüzünde. Acemlerin ki başka, kızılbaşların ki başka, suudilerin ki başka, caferilerin ki başka. Acemlerin ki başka, kızılbaşların ki başka, suudilerin ki başka, caferilerin ki başka. Caferi mesela akidesinde Ramazan'da oruç tutmaz da Muharrem de 10 gün oruç tutar işte.Caferi mesela akidesinde Ramazan'da oruç tutmaz da Muharrem de 10 gün oruç tutar işte. Akidesi küfrüdür çünkü. O bütün sene oruç tutsa yine faydası yok.Akidesi küfrüdür çünkü. O bütün sene oruç tutsa yine faydası yok. Çünkü Allahu Teâlâ'nın kitabındaki imana muhalif bir hareket. Allahu Teâlâ Şehru Ramazan diyor.Çünkü Allahu Teâlâ'nın kitabındaki imana muhalif bir hareket. Allahu Teâlâ Şehru Ramazan diyor. Şehri Ramazan derken o Muharrem'de 10 gün tutuyor. İstersen 100 gün tut. Olmaz! Şehri Ramazan derken o Muharrem'de 10 gün tutuyor. İstersen 100 gün tut.

Olmaz!

Akideleri çok sağlam yapmak lazım. O akidelerin en güzeli ehli sünnet mezhebinin akideleridir.Akideleri çok sağlam yapmak lazım. O akidelerin en güzeli ehli sünnet mezhebinin akideleridir. Ehli sünnetten başka ne kadar mezhep varsa hiçbirisinin akidesi akide değildir.Ehli sünnetten başka ne kadar mezhep varsa hiçbirisinin akidesi akide değildir. Hep bozuk akidedir, kim olursa olsun. Onun için muhakkak bunu öğrenmek lazımdır.Hep bozuk akidedir, kim olursa olsun.

Onun için muhakkak bunu öğrenmek lazımdır.
Akaid kitaplarından alıp güzel güzel okuyup, anlamadığı yeri zamanın alimlerine gidip,Akaid kitaplarından alıp güzel güzel okuyup, anlamadığı yeri zamanın alimlerine gidip, "Ben burasını anlamadım bana anlatıverir misiniz?" [der,] o da anlatamıyorsa bir anlatana [sorar."Ben burasını anlamadım bana anlatıverir misiniz?" [der,] o da anlatamıyorsa bir anlatana [sorar. Sorduğundan dolayı] hiç olmazsa sevap olur. Akideyi çok güzel bellemek lazım.Sorduğundan dolayı] hiç olmazsa sevap olur.

Akideyi çok güzel bellemek lazım.
Namaz oruç olur. Onlar ameldir, amelde kusur olur fakat telafisi mümkündür. Bu namazı kılamadım. Namaz oruç olur. Onlar ameldir, amelde kusur olur fakat telafisi mümkündür.

Bu namazı kılamadım.

Bir daha kılarsın. Yanlış oldu. Bir daha düzeltirsin, düzelir ondan sonra.Bir daha kılarsın.

Yanlış oldu.

Bir daha düzeltirsin, düzelir ondan sonra.
Ama akide öyle değil. Akide bir kere eksilirse o yanlış akidelerle [yapılan ibadet] temelsiz yapılan binaya benzer.Ama akide öyle değil. Akide bir kere eksilirse o yanlış akidelerle [yapılan ibadet] temelsiz yapılan binaya benzer. Temelsiz bina, ne kadar yüksek yaparsan yap, en nihayetinde göçer. Çünkü temeli yok.Temelsiz bina, ne kadar yüksek yaparsan yap, en nihayetinde göçer. Çünkü temeli yok. Ameller de böyledir. Amelin ne kadar çok olursa olsun akide bozuksa onlar fayda etmez en nihayet göçecektir.Ameller de böyledir. Amelin ne kadar çok olursa olsun akide bozuksa onlar fayda etmez en nihayet göçecektir. Azrail aleyhisselam'ın ilk tokadın da [göçer] derler.Azrail aleyhisselam'ın ilk tokadın da [göçer] derler. Azrail aleyhisselam insana göründü mü bir kere, onun heybeti bambaşka bir şey.Azrail aleyhisselam insana göründü mü bir kere, onun heybeti bambaşka bir şey. Onun heybeti bambaşka bir şey, insan onu görünce ölür zaten. Onun heybeti bambaşka bir şey, insan onu görünce ölür zaten.

Niçin yapıyor bunu Cenâb-ı Hak? Niçin yapıyor bunu Cenâb-ı Hak?

Li-ya'leme'n-nâsü fadlehu. "İbrahim aleyhisselam'ın fazileti bilinsin diyerekten bunu böyle yapıyor." Li-ya'leme'n-nâsü fadlehu. "İbrahim aleyhisselam'ın fazileti bilinsin diyerekten bunu böyle yapıyor."

Sümme yükse'n-nâsü alâ kadri'l-a'mâli.Sümme yükse'n-nâsü alâ kadri'l-a'mâli. "Ondan sonra insanlar giydirilecekler buradaki amellerindeki kazançlarına göre." "Ondan sonra insanlar giydirilecekler buradaki amellerindeki kazançlarına göre."

Burada ne kadar kazanç yapabildi ise, o kadar esvap giydirilecek.Burada ne kadar kazanç yapabildi ise, o kadar esvap giydirilecek. Kimisi işte fakir bir esvap, kimisinin ki daha âlâ, kimisinin ki daha âlâ, kimisinin ki daha âlâ... Kimisi işte fakir bir esvap, kimisinin ki daha âlâ, kimisinin ki daha âlâ, kimisinin ki daha âlâ...

Bunlar bak ne güzel. Tuhşerûne. "Haşrolunacaklar."Bunlar bak ne güzel.

Tuhşerûne. "Haşrolunacaklar."
Hâhünâ. İnde'l-hurucu mine'l-kubûri. "Kabirden çıkacak bu insanlar, çıkacak arkadaş." Hâhünâ. İnde'l-hurucu mine'l-kubûri. "Kabirden çıkacak bu insanlar, çıkacak arkadaş."

Diyelim ki 1000 sene evvel orada öldü. Tozu toprağı karmakarışık birbirine.Diyelim ki 1000 sene evvel orada öldü. Tozu toprağı karmakarışık birbirine. Bu adam nereden çıkacak? sakın deme! Sakın deme! Niçin? Allahu Teâlâ'nın kudretine inkâr olur. Bu adam nereden çıkacak? sakın deme!

Sakın deme!

Niçin?

Allahu Teâlâ'nın kudretine inkâr olur.
Çünkü sen Allahu Teâlâ'nın ufacık bir sudan kocaman bir adamı yaptığını görüyorsun karşında.Çünkü sen Allahu Teâlâ'nın ufacık bir sudan kocaman bir adamı yaptığını görüyorsun karşında. Göklere gittiğini görüyorsun bugün insanların. Ne büyük hünerlere eriştiğini görüyorsun. Göklere gittiğini görüyorsun bugün insanların. Ne büyük hünerlere eriştiğini görüyorsun. Bu insanın kökü toprak, şu topraktan Allahu Teâlâ ne kudret sahibi yapmış seni. Bu insanın kökü toprak, şu topraktan Allahu Teâlâ ne kudret sahibi yapmış seni. Seni, işte bu toprağın içerisinde karkolduktan sonra tekrar yine yapacak olan o Allah'tır. Seni, işte bu toprağın içerisinde karkolduktan sonra tekrar yine yapacak olan o Allah'tır.

Onun için yine Yasin'de sana cevap verir Cenâb-ı Allah; Onun için yine Yasin'de sana cevap verir Cenâb-ı Allah;

Kul yuhyîhâ ellezî enşeehâ evvele merratin. Kul yuhyîhâ ellezî enşeehâ evvele merratin.

"İlk önce seni nasıl yaptıysa sonra da yine öyle yapacak Allah!" "İlk önce seni nasıl yaptıysa sonra da yine öyle yapacak Allah!"

Yine öyle yapacak. Nasıl yapacak? Nasıl yapacaksın yapacak, aklın erer mi? Yine öyle yapacak.

Nasıl yapacak?

Nasıl yapacaksın yapacak, aklın erer mi?

Ananın karnında, o karanlık yerde şu mükemmel vücudu veren Allah,Ananın karnında, o karanlık yerde şu mükemmel vücudu veren Allah, yarın ana rahmi gibi toprağı da böyle yapacak. yarın ana rahmi gibi toprağı da böyle yapacak. Gökten lazım gelen maddeleri indirecek, orada halledecek, insana gereken şeyleri verecek.Gökten lazım gelen maddeleri indirecek, orada halledecek, insana gereken şeyleri verecek. Herkes doğduğu gibi çıkacak. Tuhşerûne hâhünâ. "İşte burada haşrolunacakssınız." Herkes doğduğu gibi çıkacak.

Tuhşerûne hâhünâ. "İşte burada haşrolunacakssınız."

Yani kabirlerinizden çıkmak ânı. Nasıl çıkacaksınız? Müşâten. "Çıplak ayaklarla."Yani kabirlerinizden çıkmak ânı.

Nasıl çıkacaksınız?

Müşâten. "Çıplak ayaklarla."
Hufâten. "Hiç ne pabucun var ne bir şeyin var, çırılçıplak." Ve rukbânen. "Kimisi ata binmiş."Hufâten. "Hiç ne pabucun var ne bir şeyin var, çırılçıplak." Ve rukbânen. "Kimisi ata binmiş." Ve alâ vücûhiküm. "Kimisi de bineği yok yılanlar gibi sürünerek gidiyor yerde."Ve alâ vücûhiküm. "Kimisi de bineği yok yılanlar gibi sürünerek gidiyor yerde." Ve tu'radûne alallahi. "Siz Allah'a arz olunacaksınız." Ve tu'radûne alallahi. "Siz Allah'a arz olunacaksınız."

Elinizde bir şey yok. Sizi sürükleyecekler oraya karşı. Elinizde bir şey yok. Sizi sürükleyecekler oraya karşı.

Ve tu'radûne alallahi ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü ev füdâmi.Ve tu'radûne alallahi ve alâ efvâhikümü'l-fidâmü ev füdâmi. "Yine Allah'a arz olunacaksınız ama ağızlarınız kapalı olduğu halde." "Yine Allah'a arz olunacaksınız ama ağızlarınız kapalı olduğu halde."

Yukardakinin bir benzeri. Ağızlarınız kapalı olduğu halde Allah'a arz olunacaksınız;Yukardakinin bir benzeri. Ağızlarınız kapalı olduğu halde Allah'a arz olunacaksınız; "İşte kullarınızı getirdik yâ Rabbi!" diyecekler. "İşte kullarınızı getirdik yâ Rabbi!" diyecekler.

Ve inne evvele mâ yu'ribü an ahadiküm fahzuhû. "İlk evvel sizin âzanızdan konuşacak olan âza baldırı." Ve inne evvele mâ yu'ribü an ahadiküm fahzuhû. "İlk evvel sizin âzanızdan konuşacak olan âza baldırı."

Onun için; Tuhfetü'l-mü'mini el-mevtü. Onun için;

Tuhfetü'l-mü'mini el-mevtü.

Şimdi bu dünya dâru mihnet.Şimdi bu dünya dâru mihnet. Burada ne kadar büyük insan olursan ol, ne kadar zengin olursan ol,Burada ne kadar büyük insan olursan ol, ne kadar zengin olursan ol, ne kadar sağlam olursan ol iptilasız insan olmaz. Herkesin çeşitli iptilası, sıkıntısı, meşakkati bitmez.ne kadar sağlam olursan ol iptilasız insan olmaz. Herkesin çeşitli iptilası, sıkıntısı, meşakkati bitmez. Birgün böyle, bir gün böyle, bir gün böyle... Yalnız Allah'a teslim olanlar müstesna.Birgün böyle, bir gün böyle, bir gün böyle... Yalnız Allah'a teslim olanlar müstesna. Allah'ın öyle sevgili bahtiyar kulları vardır ki çok rahattırlar dünyada.Allah'ın öyle sevgili bahtiyar kulları vardır ki çok rahattırlar dünyada. Dünya onlar için âdeta bir cennet gibidir ama herkes için böyle değildir.Dünya onlar için âdeta bir cennet gibidir ama herkes için böyle değildir. Herkes için böyle değildir, mihnet evidir. Herkes için böyle değildir, mihnet evidir.

"İşte bu mihnet evinden, bu felaket evinden, bu meşakkat evinden ölüm bizi kurtarır;"İşte bu mihnet evinden, bu felaket evinden, bu meşakkat evinden ölüm bizi kurtarır; saadet evine, selamet evine, rahatlık yerine, nimetlerin bol olduğu bir yere götüren bir hediyedir." saadet evine, selamet evine, rahatlık yerine, nimetlerin bol olduğu bir yere götüren bir hediyedir."

Tuhfetü'l-melâiketi tecmîru'l-mesâcidi. Onun için ölümden sen korkma ki ölüm senin için bir saadettir.Tuhfetü'l-melâiketi tecmîru'l-mesâcidi.

Onun için ölümden sen korkma ki ölüm senin için bir saadettir.
Bu meşakkatlerden kurtarıyor, saadet ve selamete seni ulaştırıyor. Bu meşakkatlerden kurtarıyor, saadet ve selamete seni ulaştırıyor.

Onun için mescitleri de kokulamak, mesela böyle günlerde bir koku bir buhurdanlıkOnun için mescitleri de kokulamak, mesela böyle günlerde bir koku bir buhurdanlık bir cuma günü yakmak mescitlerde efdaldir. bir cuma günü yakmak mescitlerde efdaldir. Bu güzel kokulara melekler, zaten dolar ya, bir de güzel kokuyu melekler de sever.Bu güzel kokulara melekler, zaten dolar ya, bir de güzel kokuyu melekler de sever. Onlar daha çok toplanırlar. Onlar daha çok toplanırlar.

"Onun için böyle camilere, camilerdeki hediyesi, onların içerisinde güzel kokuları yakmaktır." buyurulmuştur. "Onun için böyle camilere, camilerdeki hediyesi, onların içerisinde güzel kokuları yakmaktır." buyurulmuştur.

Tehillü's-sadekatü min selâsetin mine'l-imâmi'l-câmii ve min zi'r-rahimi li-rahimihi ve mine't-tâciri'l-müksiri. Tehillü's-sadekatü min selâsetin mine'l-imâmi'l-câmii ve min zi'r-rahimi li-rahimihi ve mine't-tâciri'l-müksiri.

İnsanlar bazen çeşitli iptilalara uğrarlar.İnsanlar bazen çeşitli iptilalara uğrarlar. Bazı yerler vardır ki insanları gaflete düşürür, rahatsızlığa düşürür. Bazı yerler vardır ki insanları gaflete düşürür, rahatsızlığa düşürür. İşte doktordan doktora koşarsın, hocadan hocaya koşarsın kurtulmanın çaresi yok. İşte doktordan doktora koşarsın, hocadan hocaya koşarsın kurtulmanın çaresi yok.

Onun için Efendimiz diyor ki; Tehavvelû an mekânikümü'l-lezî esâbetküm fîhi'l-ğafletü. Onun için Efendimiz diyor ki;

Tehavvelû an mekânikümü'l-lezî esâbetküm fîhi'l-ğafletü.

Bugün bir baba gelmişte, yetişkin bir kız, beş seneden beri gönül hastalığına uğramış.Bugün bir baba gelmişte, yetişkin bir kız, beş seneden beri gönül hastalığına uğramış. Vesvese, kuruntulara uğramış. Ondan dolayı kendine hakim bir vaziyette değil.Vesvese, kuruntulara uğramış. Ondan dolayı kendine hakim bir vaziyette değil. Beş sene denilen uzun bir zaman. Beş sene denilen uzun bir zaman.

E bunu ona okutuyorsun buna okutuyorsun, o doktora götürüyorsun bu doktora götürüyorsun,E bunu ona okutuyorsun buna okutuyorsun, o doktora götürüyorsun bu doktora götürüyorsun, zavallının içi ilaç ambarı olmuş. Üstünde bir sürü muskalar, bilmem okuyucuların tavsiyeleri. zavallının içi ilaç ambarı olmuş. Üstünde bir sürü muskalar, bilmem okuyucuların tavsiyeleri.

Olmaz! Bak Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Olmaz!

Bak Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Bu gaflet isabet eden yerden ayrılıverin." "Bu gaflet isabet eden yerden ayrılıverin."

Orada bir musallat var, nasılsa o musallat sana gelmiş.Orada bir musallat var, nasılsa o musallat sana gelmiş. Senin oradan ayrılman dolayısıyla o musibetten kurtulmak daha kolay olur. Senin oradan ayrılman dolayısıyla o musibetten kurtulmak daha kolay olur.

Tavsiye, tebdil-i mekân. Tavsiye, tebdil-i mekân.

Tahrucu'd-dâbbetü. Tahrucu'd-dâbbetü.

Geçen bir Dabbe'den bahis geçmişti ya. "Bu dabbe-i arz denilen mahluk bir gün o çıkacak."Geçen bir Dabbe'den bahis geçmişti ya.

"Bu dabbe-i arz denilen mahluk bir gün o çıkacak."
Ve meahâ hâtemü süleymâne. O çıktığı vakitte onun elinde Süleyman aleyhisselam'ın mührü." Ve meahâ hâtemü süleymâne. O çıktığı vakitte onun elinde Süleyman aleyhisselam'ın mührü." Ve asâ mûsâ. "Musa aleyhisselam'ın asâsı da onun elinde olacak."Ve asâ mûsâ. "Musa aleyhisselam'ın asâsı da onun elinde olacak." Fe-teclû veche'l-mü'mini bi'l-asâ ve tahtımü enfe'l-kâfiri bi'l-hâtemi.Fe-teclû veche'l-mü'mini bi'l-asâ ve tahtımü enfe'l-kâfiri bi'l-hâtemi. "Kafirin burnunu o mühürle mühürleyecek, mü'minin yüzünü de o asâsıyla cilalayacak." "Kafirin burnunu o mühürle mühürleyecek, mü'minin yüzünü de o asâsıyla cilalayacak."

Onun için herkes bilecek bu mü'mindir bu kafirdir, bu mü'mindir bu kafirdir. Yoklayacak yani.Onun için herkes bilecek bu mü'mindir bu kafirdir, bu mü'mindir bu kafirdir. Yoklayacak yani. Yüzler kendisini söyleyecek, ben mü'minim ben kafirim. Bilecek insanlar birbirini. Yüzler kendisini söyleyecek, ben mü'minim ben kafirim. Bilecek insanlar birbirini.

Bunu ben çok evvel duymuştum da "Acaba nasıl olur bu?" diye düşünüyordum.Bunu ben çok evvel duymuştum da "Acaba nasıl olur bu?" diye düşünüyordum. "Nasıl olur acaba, nasıl insanın simasında bu belli olur?" diyerekten [düşünüyordum.] "Nasıl olur acaba, nasıl insanın simasında bu belli olur?" diyerekten [düşünüyordum.] Bugün piyasaya çıktı artık. Bugün piyasaya çıktı artık. Herkes kendinin ne olduğunu etrafındakilere pek açık ve bâriz bir suretle bildirmektedir.Herkes kendinin ne olduğunu etrafındakilere pek açık ve bâriz bir suretle bildirmektedir. İnsandan başka başka mahluk bile tanıyacak derecede bugün insanları. İnsandan başka başka mahluk bile tanıyacak derecede bugün insanları.

Allah hepimizi affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin. Allah hepimizi affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin.

Tehallelû fe-innehu nezâfetün ve'n-nezâfetü ted'û ile'l-îmâni ve'l-îmânü mea sâhibihi fi'l-cenneti. Tehallelû fe-innehu nezâfetün ve'n-nezâfetü ted'û ile'l-îmâni ve'l-îmânü mea sâhibihi fi'l-cenneti.

Dişleri hilallemek, parmakları hilallemek, bahusus yemekten sonra dişlerin arasına giren ekmek parçalarınıDişleri hilallemek, parmakları hilallemek, bahusus yemekten sonra dişlerin arasına giren ekmek parçalarını hilallemek suretiyle onları koparmak, düşürmek, çıkarmak. Bu bir nezafet iktizasıdır.hilallemek suretiyle onları koparmak, düşürmek, çıkarmak. Bu bir nezafet iktizasıdır. Çünkü ağızda ekmek parçası varken Kur'an okuyan ağızlara Kur'an iyi bir şey demiyor. Çünkü ağızda ekmek parçası varken Kur'an okuyan ağızlara Kur'an iyi bir şey demiyor.

Ekmek vücudu besleyen bir nimettir. Ekmek vücudu besleyen bir nimettir.

Ya Allah'ın razı olmadığı sigara ve ona benzer sair şeylerleYa Allah'ın razı olmadığı sigara ve ona benzer sair şeylerle ağzını pis kokutan insanların okuduğu Kur'an'a ne diyeceksiniz acaba? ağzını pis kokutan insanların okuduğu Kur'an'a ne diyeceksiniz acaba?

Allah affetsin. Onun için Kur'an okuyunuz.Allah affetsin.

Onun için Kur'an okuyunuz.
Kur'an aynı zamanda okuyana da lanet eder. Kur'an Kur'an okuyana da lanet eder. Kur'an aynı zamanda okuyana da lanet eder. Kur'an Kur'an okuyana da lanet eder.

Nasıl lanet eder? Kur'an laneti nasıl eder? Lanetullahi ale'z-zâlimîn. "Zalimlere Allah'ın laneti var." Nasıl lanet eder?

Kur'an laneti nasıl eder?

Lanetullahi ale'z-zâlimîn. "Zalimlere Allah'ın laneti var."

Bu lanet, bu insanı isteme verilen nimetlere zulmeden insanlara,Bu lanet, bu insanı isteme verilen nimetlere zulmeden insanlara, her çeşit zulme giriftâr olan insanlara, okuduğu Kur'an kendisine lanet eder. her çeşit zulme giriftâr olan insanlara, okuduğu Kur'an kendisine lanet eder.

"Ve bu suretle ağızlarınızı temiz tutunuz." Ve'n-nezâfetü ted'û ile'l-îmâni"Ve bu suretle ağızlarınızı temiz tutunuz." Ve'n-nezâfetü ted'û ile'l-îmâni "Çünkü temizlik insanı imana çağırır." "Çünkü temizlik insanı imana çağırır."

Ne güzel şeydir! Ne güzel şeydir!

Şimdi bu vücut var bir, bu ne kadar pislenirse pislensin, bir hamama gittiniz mi tertemiz olursunuz.Şimdi bu vücut var bir, bu ne kadar pislenirse pislensin, bir hamama gittiniz mi tertemiz olursunuz. Bir denize gider yıkanırsanız tertemiz olursunuz. Bir çamaşır değiştirirseniz tertemiz olursunuz.Bir denize gider yıkanırsanız tertemiz olursunuz. Bir çamaşır değiştirirseniz tertemiz olursunuz. Fakat insanın bir içi var, iç âlemi var. Ona ahlâk-ı mezmûme diyorlar.Fakat insanın bir içi var, iç âlemi var. Ona ahlâk-ı mezmûme diyorlar. Bu ahlâkı mezmume ve kötü huylarla telvis olunmuş bir insanın vücudunun temizlenmesi çok müşküldür. Bu ahlâkı mezmume ve kötü huylarla telvis olunmuş bir insanın vücudunun temizlenmesi çok müşküldür. Vücudun temizlenmesi işte bir hamama gitmeye bakar, kolaydır.Vücudun temizlenmesi işte bir hamama gitmeye bakar, kolaydır. Fakat iç âleminin temizliği çok zor mudur çok zordur.Fakat iç âleminin temizliği çok zor mudur çok zordur. Çok riyazetlere, çok ibadetlere, çok yalvarmalara, çok gözyaşları akıtmaya bağlı. Çok riyazetlere, çok ibadetlere, çok yalvarmalara, çok gözyaşları akıtmaya bağlı. Onu da yapacak bugünün insanları arasında insan nâdirattandır. Onu da yapacak bugünün insanları arasında insan nâdirattandır.

Onun için temizlik yalnız bedenin temizliği değil için temizliği insanları imana götürür. Onun için temizlik yalnız bedenin temizliği değil için temizliği insanları imana götürür.

Ve'l-îmânü me'a sâhibihi fi'l-cenneti. "İman da sahibini cennete götürür." Ve'l-îmânü me'a sâhibihi fi'l-cenneti. "İman da sahibini cennete götürür."

İmanın yeri cennettir. İmanın yeri cennettir.

Şunu da okuyayım; Şunu da okuyayım;

Tedârekü'l-ğumûme ve'l-hümûme bi's-sadekâtiTedârekü'l-ğumûme ve'l-hümûme bi's-sadekâti Gumûm, gammın cemi. Tedârekü'l-ğumûme ve'l-hümûme. Gumûm, gammın cemi.

Tedârekü'l-ğumûme ve'l-hümûme.
"Gumûm, hemler, meşakkatler, kasavetler, kaygılar neler varsa."Gumûm, hemler, meşakkatler, kasavetler, kaygılar neler varsa. Bunları siz tedarik ediniz, gideriniz, bunlardan kurtulunuz." Ne ile? Bunları siz tedarik ediniz, gideriniz, bunlardan kurtulunuz."

Ne ile?

Bi's-sadekâti. "Sadakalarınızla." İlaç alırsın para etmez, okutursun para etmez.Bi's-sadekâti. "Sadakalarınızla."

İlaç alırsın para etmez, okutursun para etmez.
Bu doktor iyi değil, hadi bakalım bir başkasını bulalım dersin, ona gidersin o da fayda etmez. Bu doktor iyi değil, hadi bakalım bir başkasını bulalım dersin, ona gidersin o da fayda etmez.

Etmez etmez! Fakat Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin buyruğu; Etmez etmez! Fakat Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin buyruğu;

"Siz bunları sadakalarla gideriniz." "Siz bunları sadakalarla gideriniz."

Eğer doktorlara verdiğin paraları hesap etsen, şu kadar bir para etmiştir.Eğer doktorlara verdiğin paraları hesap etsen, şu kadar bir para etmiştir. O kadar paranın belki onda birini hayra harcasaydın o hastalık senden giderdi. O kadar paranın belki onda birini hayra harcasaydın o hastalık senden giderdi. Fakat ona yanaşmıyorsun! Ona yanaşmıyorsun boyuna veriyorsun ilaçlara paralarını.Fakat ona yanaşmıyorsun! Ona yanaşmıyorsun boyuna veriyorsun ilaçlara paralarını. O ilaçlarla için kim bilir ne oluyor! Ha, bak şimdi; O ilaçlarla için kim bilir ne oluyor!

Ha, bak şimdi;

Yekşifillâhu durraküm. "Bu sadakalar dolayısıyla Allahu Teâlâ sizin sıkıntılarınızı gideriz." Yekşifillâhu durraküm. "Bu sadakalar dolayısıyla Allahu Teâlâ sizin sıkıntılarınızı gideriz."

Ben demiyorum! Bursa'da bir kardeşim vardı, onun sözü.Ben demiyorum!

Bursa'da bir kardeşim vardı, onun sözü.
Ben diyor hasta oldum mu hemen giderim yetim çocukların bulunduğu yere.Ben diyor hasta oldum mu hemen giderim yetim çocukların bulunduğu yere. Onlara bir sadaka bırakırım, hediye bırakırım. Dönerken hiç hastalık kalmaz bende derdi.Onlara bir sadaka bırakırım, hediye bırakırım. Dönerken hiç hastalık kalmaz bende derdi. Daha dönerken sağlamlaşırım. Tecrübe et! Allah yolunda hayırlara sadakalarını ver. Daha dönerken sağlamlaşırım.

Tecrübe et! Allah yolunda hayırlara sadakalarını ver.

Sadaka iki kısım: Bir sadaka var farz, bir sadaka var nafile.Sadaka iki kısım: Bir sadaka var farz, bir sadaka var nafile. Farz olan sadakanın adına zekât diyorlar. Farz olan sadakanın adına zekât diyorlar.Farz olan sadakanın adına zekât diyorlar. Farz olan sadakanın adına zekât diyorlar. Nafile olursa, sadaka zaten bir sadaka olur.Nafile olursa, sadaka zaten bir sadaka olur. Şimdi farzı yapmadıkça, farzı yapmadıkça mesela farz namaz borcun,Şimdi farzı yapmadıkça, farzı yapmadıkça mesela farz namaz borcun, onu kılmıyorsun nafile namaz kılıyorsun. Kıl da kıl!..onu kılmıyorsun nafile namaz kılıyorsun. Kıl da kıl!.. Sabahtan akşama kadar kıl, bir farzın yerini tutmaz. Sabahtan akşama kadar kıl, bir farzın yerini tutmaz. 1000 rekât namaz kılsan bir sabah namazının iki rekatını tutmaz.1000 rekât namaz kılsan bir sabah namazının iki rekatını tutmaz. Farz, emri ilahi iki rekât kâfi sana. Allah'ın emri o. Onu yapacaksın evvela. Farz, emri ilahi iki rekât kâfi sana. Allah'ın emri o. Onu yapacaksın evvela.

Zekat farzdır, evvela o zekatını öde bakalım.Zekat farzdır, evvela o zekatını öde bakalım. Servetini hesapla, servetinin kırkta birini ne kadar ediyor onu yerine ver.Servetini hesapla, servetinin kırkta birini ne kadar ediyor onu yerine ver. Ondan sonra nafile sadakaya geç. Farz zekatını vermekle insan yükten kurtulmuş olmaz.Ondan sonra nafile sadakaya geç. Farz zekatını vermekle insan yükten kurtulmuş olmaz. O farz borcun. O farz borcun. Nasıl ki farz namazı kıldıktan sonra evvela bir sünnet kılıyoruz, sonra tekrar bir sünnet kılıyoruz. Nasıl ki farz namazı kıldıktan sonra evvela bir sünnet kılıyoruz, sonra tekrar bir sünnet kılıyoruz. Sonra işrak diyoruz kılıyoruz, evvabin diyoruz kılıyoruz, duha ediyoruz kılıyoruz, teheccüd diyoruz kılıyoruz.Sonra işrak diyoruz kılıyoruz, evvabin diyoruz kılıyoruz, duha ediyoruz kılıyoruz, teheccüd diyoruz kılıyoruz. Yat namazı diyoruz kılıyoruz, gece namazı diyoruz kılıyoruz. Bir sürü namaz kılıyoruz. Yat namazı diyoruz kılıyoruz, gece namazı diyoruz kılıyoruz. Bir sürü namaz kılıyoruz.

E farz namazı mı? Değil. Borç namazlarımız mı? Değil. E farz namazı mı?

Değil.

Borç namazlarımız mı?

Değil.

İşte sadakalar da böyledir kardeş. Zekatını verirsin başka.İşte sadakalar da böyledir kardeş. Zekatını verirsin başka. Zekatından başka birçok sadakalara ihtiyaç var.Zekatından başka birçok sadakalara ihtiyaç var. Memleketin fakiri gelir, işte bir binası yapılacak olur, bir ihtiyaç olur. Memleketin fakiri gelir, işte bir binası yapılacak olur, bir ihtiyaç olur.

Ben zekatımı verdim efendim! E senin mürüvvetin yok mu yahu? Zekatını verdin de mürüvvetin yok mu? Ben zekatımı verdim efendim!

E senin mürüvvetin yok mu yahu?

Zekatını verdin de mürüvvetin yok mu?

Onun içinde bir hisse ayıracaksın, o hisseden de mürüvvetinin icabı gelenleri boş çevirmeyeceksin.Onun içinde bir hisse ayıracaksın, o hisseden de mürüvvetinin icabı gelenleri boş çevirmeyeceksin. İstendiği vakitte hemen "Zekatımı verdim." diye atlatmayacaksın. İstendiği vakitte hemen "Zekatımı verdim." diye atlatmayacaksın.

"Bu gibi sadakalar verilince." Yekşifillâhu durraküm. "Cenâb-ı Hak sıkıntılarınızı giderir." Daha? "Bu gibi sadakalar verilince." Yekşifillâhu durraküm. "Cenâb-ı Hak sıkıntılarınızı giderir."

Daha?

Ve yensurküm alâ a'dâiküm.Ve yensurküm alâ a'dâiküm. "Düşmanlarınız üzerine de size nusret eder Allah. Düşmanlarınıza karşı da yardım eder." "Düşmanlarınız üzerine de size nusret eder Allah. Düşmanlarınıza karşı da yardım eder."

Sadaka yahu, sadakanın düşmanla ne alakası var? Sadaka yahu, sadakanın düşmanla ne alakası var?

Bu fakire vermişsin sevindirmişsin, bunun düşmana olan yardımla ne alakası var? Bu fakire vermişsin sevindirmişsin, bunun düşmana olan yardımla ne alakası var?

Evet, Cenâb-ı Hak ondan hoşnut olduğu vakitte, seni düşmanın üzerinde galebe ettirir.Evet, Cenâb-ı Hak ondan hoşnut olduğu vakitte, seni düşmanın üzerinde galebe ettirir. Sen galebe çalarsın düşmanına. İster dış düşman olsun ister iç düşman olsun, hangisi olursa olsun.Sen galebe çalarsın düşmanına. İster dış düşman olsun ister iç düşman olsun, hangisi olursa olsun. Senin düşmanlarına galebe çalmana vesile olan vereceğin sadakadır. Senin düşmanlarına galebe çalmana vesile olan vereceğin sadakadır.

Evvela şeytan, sonra nefsin senin en başta düşmanın. Diğer düşmanları bırak.Evvela şeytan, sonra nefsin senin en başta düşmanın. Diğer düşmanları bırak. Bu düşmanlara da galebe, senin vereceğin sadaka ve mürüvvetlere bağlı. Bu düşmanlara da galebe, senin vereceğin sadaka ve mürüvvetlere bağlı.

Onun için çok güzel söylüyor; Onun için çok güzel söylüyor;

Sen bu paralara niçin bu kadar sarılıyorsun, neden bu kadar bağlanıyorsun? Sen bu paralara niçin bu kadar sarılıyorsun, neden bu kadar bağlanıyorsun?

Bunlar senin mi, [yoksa] sana veren bir kuvvet kudret sahibi mi var? Bunlar senin mi, [yoksa] sana veren bir kuvvet kudret sahibi mi var?

Eğer inancın varsa ki bunu bana veren Allah'tır. Eh Allah yolunda vermekten niçin tereddüt ediyorsun? Eğer inancın varsa ki bunu bana veren Allah'tır. Eh Allah yolunda vermekten niçin tereddüt ediyorsun?

Allah yolunda vermekten neden tereddüt ediyorsun? Bak şurada geçen ders geçti; Allah yolunda vermekten neden tereddüt ediyorsun?

Bak şurada geçen ders geçti;

Tecâvezû an zenbi's-sehiyyi. "Cömertin günahlarını siz tecavüz ediniz, onlardan geçiniz." Tecâvezû an zenbi's-sehiyyi. "Cömertin günahlarını siz tecavüz ediniz, onlardan geçiniz."

Onların günahları ile onları muahaze etmeyiniz. Niçin? Onların günahları ile onları muahaze etmeyiniz.

Niçin?

"Cenâb-ı Hak, hep ayakları kaydıkça onların ellerinden tutar." diyor. "Cenâb-ı Hak, hep ayakları kaydıkça onların ellerinden tutar." diyor.

Demek ki Cenâb-ı Hak vermeyi seviyor. Sahiyyi, cömerti sevdiği için onun günah işlemesine mâni oluyor.Demek ki Cenâb-ı Hak vermeyi seviyor. Sahiyyi, cömerti sevdiği için onun günah işlemesine mâni oluyor. Önüne engeller veriyor, günah işletmiyor ona. E bu ne lütf u ilahidir! Bununla beraber; Önüne engeller veriyor, günah işletmiyor ona.

E bu ne lütf u ilahidir!

Bununla beraber;

Ve yensurküm alâ a'dâiküm. "Düşmanlarınıza karşı da Cenâb-ı Hak size yardımcı olur." Ve yensurküm alâ a'dâiküm. "Düşmanlarınıza karşı da Cenâb-ı Hak size yardımcı olur."

Ve yüsebbit inde'ş-şedâidi akdâmeküm. Ve yüsebbit inde'ş-şedâidi akdâmeküm.

Şedâid dünyada da var, âhirette de var, her yerde var.Şedâid dünyada da var, âhirette de var, her yerde var. Şedaid, şiddetler, sıkıntılar, meşakkatler, zorluklar. Yenilmeyen zorluklar.Şedaid, şiddetler, sıkıntılar, meşakkatler, zorluklar. Yenilmeyen zorluklar. O zorlukların içinde Allah esirgeye bazen insanın aklını oynatacağı gelir.O zorlukların içinde Allah esirgeye bazen insanın aklını oynatacağı gelir. Hasta olur, perişan olur, işin içinden çıkamaz; doluya koyarsın almaz, boşa koyarsın dolmaz.Hasta olur, perişan olur, işin içinden çıkamaz; doluya koyarsın almaz, boşa koyarsın dolmaz. İşin içinden çıkılmaz bir hâle gelir. İşin içinden çıkılmaz bir hâle gelir.

İşte bu sırada Cenâb-ı Hak senin ayağını tespit eder, kaydırmaz, seni himaye eder, muhafaza eder. İşte bu sırada Cenâb-ı Hak senin ayağını tespit eder, kaydırmaz, seni himaye eder, muhafaza eder.

Onun için, "Sadaka insanın imanının ölçüsüdür." demişler. Sadaka imanın ölçüsüdür.Onun için, "Sadaka insanın imanının ölçüsüdür." demişler. Sadaka imanın ölçüsüdür. Nasıl tansiyonu ölçüyor, şekeri ölçüyor doktor. Bu imanın ölçüsü de sadaka.Nasıl tansiyonu ölçüyor, şekeri ölçüyor doktor. Bu imanın ölçüsü de sadaka. Senin imanının ne derecede olduğunu ölçen kudret sadakandır. Senin imanının ne derecede olduğunu ölçen kudret sadakandır. Sadakan ne derece de ise imanın o derece de kuvvetlidir.Sadakan ne derece de ise imanın o derece de kuvvetlidir. Sıhhatin, vücudunun iyiliğini, dünyada sıhhat selamet isteyen insanlar, bu gibi sadakattan uzak kalmasınlar. Sıhhatin, vücudunun iyiliğini, dünyada sıhhat selamet isteyen insanlar, bu gibi sadakattan uzak kalmasınlar.

Bunun arkasından yine buyurmuş Efendimiz; Bunun arkasından yine buyurmuş Efendimiz;

Tedâvev fe-innallâhe lem yünzil dâen illâ ve kad enzele lehû şifâen ille's-sâme ve'l-herame. Tedâvev fe-innallâhe lem yünzil dâen illâ ve kad enzele lehû şifâen ille's-sâme ve'l-herame.

Tedâvev. "Tedavi olunuz, hastalıklarınızı tedavi ettiriniz." Tedâvev. "Tedavi olunuz, hastalıklarınızı tedavi ettiriniz."

Hastalıklarınız olursa onu tedavi ettiriniz, tedavi çarelerini arayınız. Hastalıklarınız olursa onu tedavi ettiriniz, tedavi çarelerini arayınız.

Fe-innallahe. "Tahkik, Allahu celle ve alâ." Lem yünzil dâen. "Hiçbir dert göndermemiştir ki."Fe-innallahe. "Tahkik, Allahu celle ve alâ." Lem yünzil dâen. "Hiçbir dert göndermemiştir ki." İllâ ve kad enzele lehû şifâen. "İlla, muhakkak o derdin şifası vardır." İllâ ve kad enzele lehû şifâen. "İlla, muhakkak o derdin şifası vardır."

Mutlaka verdiği derdin şifasını da göndermiştir Allah.Mutlaka verdiği derdin şifasını da göndermiştir Allah. Ama bugünkü etıbbâ onun ilacını bulamamış başka. Kabahat onlarda.Ama bugünkü etıbbâ onun ilacını bulamamış başka. Kabahat onlarda. Ama onun şifası yok değil, mutlaka onun da şifası var. Ama onun şifası yok değil, mutlaka onun da şifası var.

Mesela bugün galiba kanser dedikleri hastalığın şifasını bugün etıbbâmız bulamıyor.Mesela bugün galiba kanser dedikleri hastalığın şifasını bugün etıbbâmız bulamıyor. Yok değil ama, bulamadıkları acizlerinden. Çalışacaklar onu da bulacaklar elbette bir gün.Yok değil ama, bulamadıkları acizlerinden. Çalışacaklar onu da bulacaklar elbette bir gün. Çünkü Allahu Teâlâ onu verirken şifasını da beraber gönderiyor. Ama bulamıyoruz başka! Çünkü Allahu Teâlâ onu verirken şifasını da beraber gönderiyor. Ama bulamıyoruz başka!

İllâ ve kad enzele lehû şifâen ille's-sâme ve'l-herame.İllâ ve kad enzele lehû şifâen ille's-sâme ve'l-herame. "İki tane şeyin şifası yoktur: Birisi ihtiyarlık birisi de ölüm." Tabii onlara şifa olmadığını herkes bilir. "İki tane şeyin şifası yoktur: Birisi ihtiyarlık birisi de ölüm."

Tabii onlara şifa olmadığını herkes bilir.

Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin.Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin. Dünyada iman ve istikâmet ile yaşayıpDünyada iman ve istikâmet ile yaşayıp âhirete de iman ve istikâmet ile göçen kullarının arasına bizleri de kabul eylesin. el-Fâtiha. âhirete de iman ve istikâmet ile göçen kullarının arasına bizleri de kabul eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2