Namaz Vakitleri

10 Zilka'de 1446
08 May 2025
İmsak
04:04
Güneş
05:47
Öğle
13:06
İkindi
16:59
Akşam
20:15
Yatsı
21:51
Detaylı Arama

Kamil İnsan Olma Yolu

Mehmed Zahid KOTKU

21 Safer 1396 / 22.02.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Kamil İnsan Olma Yolu

Mehmed Zahid KOTKU

21 Safer 1396 / 22.02.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.
Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedinVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah

İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah
ve enne efdale’l-hedyive enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemhedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ahve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâlehve külle bid’atin dalâleh ve küllü dalâletin fi’n-nâri.ve küllü dalâletin fi’n-nâri. Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyiVe bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl;sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl; Geçen ki derste.

Geçen ki derste.
İzâ ükîmeti’s-salâtü,

İzâ ükîmeti’s-salâtü,
fe lâ salâte ille’l-mektûbetü.fe lâ salâte ille’l-mektûbetü. Farz namaz kılındıktan sonra,

Farz namaz kılındıktan sonra,
bahusus sabah namazı ve bir de ikindi namazıbahusus sabah namazı ve bir de ikindi namazı kılındıktan sonra, başka dört,kılındıktan sonra, başka dört, namazlardan başka nafile namaz kılınmaz.namazlardan başka nafile namaz kılınmaz. Sabah namazından sonra nafile namaz kılınmaz,Sabah namazından sonra nafile namaz kılınmaz, ikindiden sonra nafile namaz kılınmaz.ikindiden sonra nafile namaz kılınmaz. Ancak ikindinin o günkü namazı kılınmadıysa,

Ancak ikindinin o günkü namazı kılınmadıysa,
geç vakte kadar kılınmasına cevaz verilmiş.geç vakte kadar kılınmasına cevaz verilmiş. Fakat sabah namazından sonra güneş doğuyor tabiatıyla.Fakat sabah namazından sonra güneş doğuyor tabiatıyla. Güneş doğuncaya kadar,Güneş doğuncaya kadar, o günkü sabah namazını kılamadıysa,o günkü sabah namazını kılamadıysa, güneş doğuncaya kadar kılar.güneş doğuncaya kadar kılar. Fakat nafile namaz kılmak caiz olmadığı halde,Fakat nafile namaz kılmak caiz olmadığı halde, eğer borçları varsa yani kılınmamış namaz borçları varsaeğer borçları varsa yani kılınmamış namaz borçları varsa onların kazasında iseonların kazasında ise onu sabah namazının farzına kıldıktanonu sabah namazının farzına kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar kılabilir.sonra güneş doğuncaya kadar kılabilir. İkindi namazından sonra daİkindi namazından sonra da güneş batıncaya yaklaşıncaya kadar kılabilir.güneş batıncaya yaklaşıncaya kadar kılabilir. Borç namazları.

Borç namazları.
Ama nafile namaz kılmak caiz değildir.Ama nafile namaz kılmak caiz değildir. İze’ktehale ehadüküm.

İze’ktehale ehadüküm.
Bugünkü dersimiz.

Bugünkü dersimiz.
Sizin biriniz yemek yemeye başladığı vakitte.Sizin biriniz yemek yemeye başladığı vakitte. Ta'âmen.Ta'âmen. Fel-yedhkur isma-llah.

Fel-yedhkur isma-llah.
Allahu celle ve ala'nın ismini anarak yesin.Allahu celle ve ala'nın ismini anarak yesin. Yani Bismillah deyip öyle yesin.Yani Bismillah deyip öyle yesin. Çünkü Bismillahsız yenilen yemeklereÇünkü Bismillahsız yenilen yemeklere şeytan da iştirak eder.şeytan da iştirak eder. Şeytanın iştirak ettiği yemeklerde bereket olmaz.Şeytanın iştirak ettiği yemeklerde bereket olmaz. Bereketi olmayınca da kaydı olmaz.Bereketi olmayınca da kaydı olmaz. Binâenaleyh herkes, büyük küçük yemeğini yerken

Binâenaleyh herkes, büyük küçük yemeğini yerken
Bismillahirrahmanirrahim diye bahususBismillahirrahmanirrahim diye bahusus sofradaki büyükler yemeye başlarken,sofradaki büyükler yemeye başlarken, küçükleri de, diğerlerini de alıştırmak içinküçükleri de, diğerlerini de alıştırmak için açıkça Bismillahirrahmanirrahim demelidir ki,açıkça Bismillahirrahmanirrahim demelidir ki, diğer küçükler de onlardan öğrensinler de,diğer küçükler de onlardan öğrensinler de, onlar da Bismillah'ı unutmasınlar.onlar da Bismillah'ı unutmasınlar. Fakat bazen insan sıkı zamana rast gelir,Fakat bazen insan sıkı zamana rast gelir, karnı da acıkmış olurkarnı da acıkmış olur Bismillah çekmeye vakit kalmadan karnını doyurmaya başlar.Bismillah çekmeye vakit kalmadan karnını doyurmaya başlar. Aklına gelir ki, ya ben Bismillah çekmedim.Aklına gelir ki, ya ben Bismillah çekmedim. O zaman diyor ki;O zaman diyor ki; Fe in nesiye.

Fe in nesiye.
Bir telaşıyla unuttu.Bir telaşıyla unuttu. En yezküra’smellâhi.En yezküra’smellâhi. Allahu Teâlâ'nın ismini anmayı, bismillah demeyi unuttu.Allahu Teâlâ'nın ismini anmayı, bismillah demeyi unuttu. O zaman. Felyekul: Fî evvelihî, felyekul:O zaman. Felyekul: Fî evvelihî, felyekul: Bismillahirrahmanirrahim alâ evvelihî ve âhirihî.Bismillahirrahmanirrahim alâ evvelihî ve âhirihî. Evvelinde de âhirine de Bismillah.Evvelinde de âhirine de Bismillah. Önden diyemedim şimdi sonradan diyorum.Önden diyemedim şimdi sonradan diyorum. Evveline de Bismillah olsun ahirine de Bismillah olarak desinEvveline de Bismillah olsun ahirine de Bismillah olarak desin bu kâfi olur denmiş.bu kâfi olur denmiş. Dâvud'un, Hakim'in, Tirmizî'nin sahihinde

Dâvud'un, Hakim'in, Tirmizî'nin sahihinde
Hz. Âişe validemiz'den böyle dinledim demiş.Hz. Âişe validemiz'den böyle dinledim demiş. Onun için yemek yenirkenOnun için yemek yenirken Bismillahirrahmanirrahim'i unutmamalıdır.Bismillahirrahmanirrahim'i unutmamalıdır. Bismillahirrahmanirrahim demenin çok fedaili vardır.Bismillahirrahmanirrahim demenin çok fedaili vardır. Bismillahirrahmanirrahim'in fedaili hakkında büyük bir eser vardır.

Bismillahirrahmanirrahim'in fedaili hakkında büyük bir eser vardır.
Yalnız ... yazar.Yalnız ... yazar. Çok büyük geniş fedâili vardır.Çok büyük geniş fedâili vardır. Onun için Bismillâhirrahmânirrahîm'i

Onun için Bismillâhirrahmânirrahîm'i
çocuklara öğretmeli ve her dersinin başında daçocuklara öğretmeli ve her dersinin başında da bunu söylemelidir.bunu söylemelidir. Geçen dersimizdeGeçen dersimizde bugünkü müezzinlik yapan Hafız Efendibugünkü müezzinlik yapan Hafız Efendi bir aşır okudu burada.bir aşır okudu burada. İbrahim aleyhisselam'ın kıssasıydı.İbrahim aleyhisselam'ın kıssasıydı. Yevme lâ yenfe’u mâlun velâ benûn(e).

Yevme lâ yenfe’u mâlun velâ benûn(e).
İllâ men eta(A)llâhe bikalbin selîm(in). (Şu’arâ Suresi 88-89) İle bitirdi.İllâ men eta(A)llâhe bikalbin selîm(in). (Şu’arâ Suresi 88-89) İle bitirdi. Cenâb-ı Hak da ne mal, ne mülk, ne varlık,

Cenâb-ı Hak da ne mal, ne mülk, ne varlık,
hiçbir şey insanlara fayda vermez.hiçbir şey insanlara fayda vermez. Hepsi fani bunların.Hepsi fani bunların. Gözümüzün önünde.Gözümüzün önünde. Bırakıp bırakıp herkes gidiyor.Bırakıp bırakıp herkes gidiyor. Yalnız fayda veren bir şey, kalb-i selim sahibi olmak.

Yalnız fayda veren bir şey, kalb-i selim sahibi olmak.
Kalb-i selim sahibi olmak için şartlar vardır.Kalb-i selim sahibi olmak için şartlar vardır. Şimdi bugünkü sabah duamızda bizim vardı ki,Şimdi bugünkü sabah duamızda bizim vardı ki, "Allâhümme inni es'ebüke entezre'a fî kalbi mârifeteke.""Allâhümme inni es'ebüke entezre'a fî kalbi mârifeteke." Sen benim kalbime mağfiretini et yâ Rabbi.Sen benim kalbime mağfiretini et yâ Rabbi. Ben seni bileyim, hadde ârifeke hakka mârifetike.Ben seni bileyim, hadde ârifeke hakka mârifetike. Hakkıyla seni bilmek bana nasip olsun,

Hakkıyla seni bilmek bana nasip olsun,
onun tohumlarını benim kalbime ek.onun tohumlarını benim kalbime ek. Marifet tohumlarını benim kalbime ek.Marifet tohumlarını benim kalbime ek. Hiç gördünüz mü ki bir reçber tarlasını sürmeden,Hiç gördünüz mü ki bir reçber tarlasını sürmeden, o tarla kemâle gelmeden ona tohum atar mı?o tarla kemâle gelmeden ona tohum atar mı? Atar mı tohumunu? Atar mı tohumunu? Atmaz.Atmaz. Evvela tarlanın sürülmesi,Evvela tarlanın sürülmesi, mahsulü üzerine atacak duruma gelmesi,mahsulü üzerine atacak duruma gelmesi, ondan sonra tohum atılır.ondan sonra tohum atılır. Şimdi gönüllerimize her zaman rahmet-i ilahi inmekte.Şimdi gönüllerimize her zaman rahmet-i ilahi inmekte. Allah şey değil, bakıl değil, kıskanç da değil.Allah şey değil, bakıl değil, kıskanç da değil. Her veriyor o rahmetini bize, mevzu ile veriyor.Her veriyor o rahmetini bize, mevzu ile veriyor. Fakat gönüllerimiz buna hazır olmadığı için tade edemiyor.Fakat gönüllerimiz buna hazır olmadığı için tade edemiyor. Nasıl ki mermerlerin üzerine rahmet yağar

Nasıl ki mermerlerin üzerine rahmet yağar
fakat akar gider.fakat akar gider. Ama sürülmüş tarlaya yağmur yağıncaAma sürülmüş tarlaya yağmur yağınca bu kabarır kabarır,bu kabarır kabarır, suyunu içinde muhafaza eder,suyunu içinde muhafaza eder, sonra tohum attığı vakitte sürülmüş tarlaya,sonra tohum attığı vakitte sürülmüş tarlaya, güzel mahsül yetişir orada.güzel mahsül yetişir orada. Binâenaleyh, gönüllerimize marifet-i ilahiyenin yerleşmesi içinBinâenaleyh, gönüllerimize marifet-i ilahiyenin yerleşmesi için gönüllerin hazırlanması lazım.gönüllerin hazırlanması lazım. O gönüllerin hazırlanmasının en birinci şartlarından birisi,O gönüllerin hazırlanmasının en birinci şartlarından birisi, yemeği yiyerken besmele-i şerife'yi unutmamak.yemeği yiyerken besmele-i şerife'yi unutmamak. Besmelesiz yemeklerde hem şeytan iştirak eder,Besmelesiz yemeklerde hem şeytan iştirak eder, hem de bereketli hayra olmaz, hem vücuda faydası olmaz,hem de bereketli hayra olmaz, hem vücuda faydası olmaz, hem ruha faydası olmaz.hem ruha faydası olmaz. Hayvanların yediği gibi bir şey olur Allah esirgesin.

Hayvanların yediği gibi bir şey olur Allah esirgesin.
Şimdi bu, yerken bunu böyle diyeceğiz de,Şimdi bu, yerken bunu böyle diyeceğiz de, bu parayı kazanırken, nereden kazanırsak kazanalım da,bu parayı kazanırken, nereden kazanırsak kazanalım da, yerken Besmele çeksek olur mu ya?yerken Besmele çeksek olur mu ya? Kazançta da paranın faydası olması için helal olması lazım.

Kazançta da paranın faydası olması için helal olması lazım.
Hatta tıyp olması lazım.Hatta tıyp olması lazım. Helal ile tıyp arasında fark var.Helal ile tıyp arasında fark var. Helal olur da tıyp olmaz.Helal olur da tıyp olmaz. Tıyp ne?Tıyp ne? Helalin daha üstünü.Helalin daha üstünü. Mesela şimdi Ezan-ı Muhammed okunurken,Mesela şimdi Ezan-ı Muhammed okunurken, kazanılan paralar helaldir ama tiyp değildir.kazanılan paralar helaldir ama tiyp değildir. Helaldir ama tiyp değildir.Helaldir ama tiyp değildir. Tıyp, Ezan-ı Muhammedi'yi daha duymadanTıyp, Ezan-ı Muhammedi'yi daha duymadan dükkanının kapısına bir şey kor,dükkanının kapısına bir şey kor, hemen abdesti de zaten hazırlamıştır, yahut hazırdır.hemen abdesti de zaten hazırlamıştır, yahut hazırdır. Camide Ezan-ı Muhammedi'yi dinler, okur.Camide Ezan-ı Muhammedi'yi dinler, okur. Nasıl ki, bir demirciden bahsederler.

Nasıl ki, bir demirciden bahsederler.
Bâyezîd-ı Bistâmî Hazretleri geçiyormuş da,Bâyezîd-ı Bistâmî Hazretleri geçiyormuş da, Ya Rabbi bana zamanın kutbunu gösterir misin demiş?Ya Rabbi bana zamanın kutbunu gösterir misin demiş? Filan yerdeki demircidir demiş.Filan yerdeki demircidir demiş. Kendisini denmiş.Kendisini denmiş. Gitmiş, bakmış bir demirci adam.Gitmiş, bakmış bir demirci adam. Muhabbet etmiş, konuşmuş ki adam bir şey bilmiyor,Muhabbet etmiş, konuşmuş ki adam bir şey bilmiyor, ümmi, bir şey bilmiyor.ümmi, bir şey bilmiyor. Allah Allah demiş.Allah Allah demiş. Bu adam şimdi kutup olmuş.Bu adam şimdi kutup olmuş. Ama bir şey de bilmiyor yani adamda.Ama bir şey de bilmiyor yani adamda. Adam demirini yine kızdırıp, dövüşünü yapıyor.Adam demirini yine kızdırıp, dövüşünü yapıyor. Derken, Allahu Ekber nidasını duyunca,Derken, Allahu Ekber nidasını duyunca, bir daha bak, demirini örse indirmiyor.bir daha bak, demirini örse indirmiyor. Öyle bekliyor artık ezan bitinceye kadar.Öyle bekliyor artık ezan bitinceye kadar. Ezan-ı Muhammediye, hürmetininEzan-ı Muhammediye, hürmetinin neticesine Cenâb-ı Hakk' ona kutbiyeti vermiş.neticesine Cenâb-ı Hakk' ona kutbiyeti vermiş. Ümmi adam, bilgisi yok, birçok belki kusurları da var.

Ümmi adam, bilgisi yok, birçok belki kusurları da var.
Ya Rab, bu neden oldu kutup?Ya Rab, bu neden oldu kutup? Bu adam bir şey de bilmiyor.Bu adam bir şey de bilmiyor. Ya, onun içerisi merhamet dolu,Ya, onun içerisi merhamet dolu, Vururken demire, Ya Rab, ümmeti Muhammed'i yakma.Vururken demire, Ya Rab, ümmeti Muhammed'i yakma. Ya Rabbi ümmeti Muhammed'i yakmaYa Rabbi ümmeti Muhammed'i yakma diye vururmuş içerisinde.diye vururmuş içerisinde. Ateşin acılarını biliyor tabi.

Ateşin acılarını biliyor tabi.
Bu acıya dayanamadığı için ümmeti Muhammed'e merhametindenBu acıya dayanamadığı için ümmeti Muhammed'e merhametinden onları yakma diye dua ediyormuş.onları yakma diye dua ediyormuş. Bu dua da Cenâb-ı Hakk'ın hoşuna gitmiş deBu dua da Cenâb-ı Hakk'ın hoşuna gitmiş de ona kutbiyet mertebesini de vermiş.ona kutbiyet mertebesini de vermiş. Şimdi bu gönlü hazır, hazır gönül böyleŞimdi bu gönlü hazır, hazır gönül böyle şeylenmiş yani tam ekim zamanına uygun bir halde,şeylenmiş yani tam ekim zamanına uygun bir halde, o Rahmet-i İlahiye onun kalbini istilah etmiş,o Rahmet-i İlahiye onun kalbini istilah etmiş, oh oluvermiş bir evliya.oh oluvermiş bir evliya. E bizim kalplerimiz de buna henüz hazırlanmamış.E bizim kalplerimiz de buna henüz hazırlanmamış. Bir kere namaz kılmasına riayetsizliğimiz var.Bir kere namaz kılmasına riayetsizliğimiz var. Camiye gelmekte riayetsizliğimiz var.Camiye gelmekte riayetsizliğimiz var. Kazanırken helal olup olmamasına dikkatimiz çekmiyoruz.Kazanırken helal olup olmamasına dikkatimiz çekmiyoruz. Ehemmiyet vermiyoruz.Ehemmiyet vermiyoruz. Faiz midir?

Faiz midir?
Yahu sözümüzde yalancılık mı var?Yahu sözümüzde yalancılık mı var? Hile mi var? Onlara da dikkat etmiyoruz.Hile mi var? Onlara da dikkat etmiyoruz. Yalnız para kazanmanın yollarını biliyoruz.Yalnız para kazanmanın yollarını biliyoruz. Ama bu kazançlarımız ne kadar doğrudur,Ama bu kazançlarımız ne kadar doğrudur, bunun hesabını yapmaya meydanımız yok.bunun hesabını yapmaya meydanımız yok. Binâenaleyh böyle gönüllere

Binâenaleyh böyle gönüllere
marifet-i ilahiyenin nüzulü mümkün değil.marifet-i ilahiyenin nüzulü mümkün değil. Çünkü hazırlanmamış tarlaya kimse mahsul atmıyor.Çünkü hazırlanmamış tarlaya kimse mahsul atmıyor. Hazırlanmamış gönle de Allah marifetini ihsan etmez.Hazırlanmamış gönle de Allah marifetini ihsan etmez. Veriyor o marifeti.Veriyor o marifeti. Veriyor ama gönülde alma imkanı yok.Veriyor ama gönülde alma imkanı yok. Gönlün o marifet-i ilahiyi cezbedecek kudreti yok.

Gönlün o marifet-i ilahiyi cezbedecek kudreti yok.
Hazırlanmamış. Allah onu bize lütfetsin.Hazırlanmamış. Allah onu bize lütfetsin. Onun için duasında büyükler demiş ki:Onun için duasında büyükler demiş ki: "Allahümme inni eselüke entezra fi kalbî marifeteke

"Allahümme inni eselüke entezra fi kalbî marifeteke
hattâ arifeke"hattâ arifeke" Sen bana o gönlüme seni bilme marifetini ver kiSen bana o gönlüme seni bilme marifetini ver ki ben seni bileyim.ben seni bileyim. Hem de nasıl hakka marifetike,Hem de nasıl hakka marifetike, nasıl bilmek lazımsa öyle bileyim seni.nasıl bilmek lazımsa öyle bileyim seni. E biz tabi Cenâb-ı Hak gaybtır.

E biz tabi Cenâb-ı Hak gaybtır.
Ancak biz Onu esmasıyla tanıyoruz.Ancak biz Onu esmasıyla tanıyoruz. Sıfat-ı zatiyesini, sıfat-ı subutiyesiniSıfat-ı zatiyesini, sıfat-ı subutiyesini elhamdülillah ulemâlarımız yazmış.elhamdülillah ulemâlarımız yazmış. Onunla anlıyoruz ki Cenâb-ı Hakk'ın varlığı, birliği,Onunla anlıyoruz ki Cenâb-ı Hakk'ın varlığı, birliği, kuvveti, kudreti, herşeyi mevcut.kuvveti, kudreti, herşeyi mevcut. Ama bu kâfi değil.Ama bu kâfi değil. O gönle inerse, gönül bilirse,

O gönle inerse, gönül bilirse,
o gönlün bilmekliğiyle, kitaplardaki bilmenino gönlün bilmekliğiyle, kitaplardaki bilmenin arasında çok büyük farklar vardır.arasında çok büyük farklar vardır. Onun için Allah, cümlemizi uyandırsın.Onun için Allah, cümlemizi uyandırsın. İşte o gönle, o gönle, marifet-i İlahiyye indi miydi?İşte o gönle, o gönle, marifet-i İlahiyye indi miydi? İnsanda bir korku, insanı bir korku istila eder.İnsanda bir korku, insanı bir korku istila eder. Korku istila, hâvfullah dediğimiz,Korku istila, hâvfullah dediğimiz, hâşyetullah dediğimiz şey, kulu istila eder.hâşyetullah dediğimiz şey, kulu istila eder. Allahu Ekber diye namazı durdu muydu?Allahu Ekber diye namazı durdu muydu? Bitti artık işler.Bitti artık işler. Orada erir.Orada erir. Mesela Hz. Ali kerremallahu vecheh daha abdest alırken

Mesela Hz. Ali kerremallahu vecheh daha abdest alırken
sararır solarmış.sararır solarmış. Demişler ki, ya Ali ne oluyor sana böyle?Demişler ki, ya Ali ne oluyor sana böyle? Niye sararır soluyorsun?Niye sararır soluyorsun? Demiş, Rabbımın divanına hazırlanıyorum.Demiş, Rabbımın divanına hazırlanıyorum. Nasıl acaba durabileceğim?Nasıl acaba durabileceğim? Korkusu sarartıyor.Korkusu sarartıyor. Elim ne etsin.Elim ne etsin. E bir de bu hâvfullah ile beraberE bir de bu hâvfullah ile beraber bir de muhabbetullah hasıl olur.bir de muhabbetullah hasıl olur. Bir taraftan korku, bir taraftan da sevgi.Bir taraftan korku, bir taraftan da sevgi. Bu iki şey, marifetullahın neticesinde insanda sabit oldu muydu

Bu iki şey, marifetullahın neticesinde insanda sabit oldu muydu
artık işte o evliyâ da de, ne dersen de, en büyük bir insan oldu.artık işte o evliyâ da de, ne dersen de, en büyük bir insan oldu. Kâmil insan oldu.Kâmil insan oldu. Olgun insan oldu. Matlup da o değil mi?Olgun insan oldu. Matlup da o değil mi? İnsanın olgunu olmak, kâmili olmak.İnsanın olgunu olmak, kâmili olmak. Yoksa adamı tank diye vuran bir insan da mı var şimdi?Yoksa adamı tank diye vuran bir insan da mı var şimdi? Yakasını tutup parasını zorla alan da var.Yakasını tutup parasını zorla alan da var. Bu da insan.Bu da insan. Envaiçeşit bugün gözümüzün önünde hadiseler.Envaiçeşit bugün gözümüzün önünde hadiseler. Bunların hepsini yapan yine insan.

Bunların hepsini yapan yine insan.
E bu insanla şimdi Allah'ı tanıyıp da Allah'ınE bu insanla şimdi Allah'ı tanıyıp da Allah'ın emirlerine mutî olup, hâvfullah ile, hâşyetullah ile,emirlerine mutî olup, hâvfullah ile, hâşyetullah ile, sevgi ile gönlü dolu olan bir insan bir olur mu?sevgi ile gönlü dolu olan bir insan bir olur mu? Onun için bize lazım olan şeyOnun için bize lazım olan şey Allah'ın sevdiği ve razı olduğu kul olabilmek.Allah'ın sevdiği ve razı olduğu kul olabilmek. O da tanımağa bağlı.O da tanımağa bağlı. Allah'ı tanıdık mıydı?Allah'ı tanıdık mıydı? O zaman hâvfullah, muhabbetullah istila eder bizi.O zaman hâvfullah, muhabbetullah istila eder bizi. Artık günah işlemek bizim için mahal.Artık günah işlemek bizim için mahal. Şimdi günahın hepsini biliyoruz.Şimdi günahın hepsini biliyoruz. Bildiğimiz halde günahı yapmaktanBildiğimiz halde günahı yapmaktan korkmuyoruz ve kaçınmıyoruz da, neden?korkmuyoruz ve kaçınmıyoruz da, neden? Bilgimiz yok. Marifetullah da nasibimiz yok.Bilgimiz yok. Marifetullah da nasibimiz yok. Muhabbetullah da yok.Muhabbetullah da yok. Muhabbetullah olsa Allah'ın istediklerinin hiç birisini terk edemeyiz.Muhabbetullah olsa Allah'ın istediklerinin hiç birisini terk edemeyiz. Malımızı da veririz, canımızı da veririz onun uğrunda.Malımızı da veririz, canımızı da veririz onun uğrunda. Mal can hiçtir yani.

Mal can hiçtir yani.
Nasıl ki Resûlullah'ın zamandaki ashâb-ı kirâm,Nasıl ki Resûlullah'ın zamandaki ashâb-ı kirâm, Fedâke ebî ve ümmî yâ resûlallahFedâke ebî ve ümmî yâ resûlallah demekten hiç çekinmediler.demekten hiç çekinmediler. Anam da sana kurban, babam da sana kurban, ben de sana kurban.Anam da sana kurban, babam da sana kurban, ben de sana kurban. Bu Talha radıyallahu anh var bir tane işte ashâb-ı kirâm,Bu Talha radıyallahu anh var bir tane işte ashâb-ı kirâm, camilerin bazı camilerde yazıldığı şeylerde, levhalardacamilerin bazı camilerde yazıldığı şeylerde, levhalarda çok muhterem bir zat.çok muhterem bir zat. Öyle laflan olmaz, fedâke ebî ve ümmî, fedakârlık lazım.Öyle laflan olmaz, fedâke ebî ve ümmî, fedakârlık lazım. Fedakârlığın istediğidir o,

Fedakârlığın istediğidir o,
fedâke ebî ve ümmînin sözü.fedâke ebî ve ümmînin sözü. Yoksa o fedakârlık olmadan, malını kıyama,Yoksa o fedakârlık olmadan, malını kıyama, canını da kıyama, sonra da de ki ben sana kurbanım yahu.canını da kıyama, sonra da de ki ben sana kurbanım yahu. Masal o.Masal o. Ya Uhud denilen muharebe de, tecelli-i İlahi,Ya Uhud denilen muharebe de, tecelli-i İlahi, düşman galebe çaldı, şeytanda araya girdi,düşman galebe çaldı, şeytanda araya girdi, hücum Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in üzerine başladı,hücum Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in üzerine başladı, Ashâb-ı kirâm da durmuş bir vaziyette.Ashâb-ı kirâm da durmuş bir vaziyette. O sahabe gerilmiş Resulullah'ın önüne.O sahabe gerilmiş Resulullah'ın önüne. Gelen oklara, gelen darbelere karşı duruyor.Gelen oklara, gelen darbelere karşı duruyor. 80 küsur yerinden yara almışım mübarek.

80 küsur yerinden yara almışım mübarek.
İnsan takatının haricinde.İnsan takatının haricinde. Varlıkları da öyle onların böyle feda etmişler.Varlıkları da öyle onların böyle feda etmişler. Allah cümlemizi affetsin de

Allah cümlemizi affetsin de
böyle sâdık olanların zümresine bizi de ilhakböyle sâdık olanların zümresine bizi de ilhak için o gönüllerimize marifetini ihsan buyursun.için o gönüllerimize marifetini ihsan buyursun. Onun için gönüllerin,

Onun için gönüllerin,
adam namaz kılacak şimdi ne olacak yahuadam namaz kılacak şimdi ne olacak yahu şimdi Allah esirgeye bir de böyle namaza karşışimdi Allah esirgeye bir de böyle namaza karşı yani yakışmayan sözleri söyleyenler de var ki,yani yakışmayan sözleri söyleyenler de var ki, bunların Müslümanlarından da korkulur yani.bunların Müslümanlarından da korkulur yani. Müslüman böyle söz söyleyemez.Müslüman böyle söz söyleyemez. Binâenaleyh namazdır insanları hazırlayacak.Binâenaleyh namazdır insanları hazırlayacak. Ama o namazı tam manasıyla kılabilmek için deAma o namazı tam manasıyla kılabilmek için de onun evvelinde zikrullahlar, ibadetler,onun evvelinde zikrullahlar, ibadetler, taatlar, günahlardan kaçmalartaatlar, günahlardan kaçmalar ki o günah kitabını görüyorsunuz.ki o günah kitabını görüyorsunuz. 1200 tane günah ufağı ve büyüğü.

1200 tane günah ufağı ve büyüğü.
Ne olursa olsun bunların hepsinden kaçmak vazifemiz.Ne olursa olsun bunların hepsinden kaçmak vazifemiz. Çünkü sevgi, ibadeti sevk eder,Çünkü sevgi, ibadeti sevk eder, günah da korkuya icap eder.günah da korkuya icap eder. Günahlardan kaçınmayı icap eder.Günahlardan kaçınmayı icap eder. İşte o zaman gönül hazırlanır,İşte o zaman gönül hazırlanır, gönül hazırlandığı için Cenâb-ı Hakk'ın ogönül hazırlandığı için Cenâb-ı Hakk'ın o marifeti her an yağmakta.marifeti her an yağmakta. Bu yağmura benzemez yani.

Bu yağmura benzemez yani.
Her gün yağıyor o.Her gün yağıyor o. Yalnız ona müstehit olan gönüller istifade eder,Yalnız ona müstehit olan gönüller istifade eder, müstehil olmayan gönüller de yazık olur.müstehil olmayan gönüller de yazık olur. Onun için yemekten evvel Bismillah diyeceğimiz gibi,Onun için yemekten evvel Bismillah diyeceğimiz gibi, parayı kazanırken de Bismillah ile kazanmalıparayı kazanırken de Bismillah ile kazanmalı ve Bismillah ile beraber onun şeklinde bir...ve Bismillah ile beraber onun şeklinde bir... Yine bakınız bir tane daha buyuruyor.Yine bakınız bir tane daha buyuruyor. İzâ ekele ehadüküm taâmen.

İzâ ekele ehadüküm taâmen.
Sizden biriniz yemek yerken,Sizden biriniz yemek yerken, felyekul: Allâhümme bârik lenâ fîhi.felyekul: Allâhümme bârik lenâ fîhi. Ya Rabbi bu yemeği bana mübarek et.Ya Rabbi bu yemeği bana mübarek et. Vücudum bundan kuvvet alsın, kudret alsın.Vücudum bundan kuvvet alsın, kudret alsın. Sana laiki vecihle ibadet etmekte muvaffak olayım.Sana laiki vecihle ibadet etmekte muvaffak olayım. Bunu mübarek et bana.Bunu mübarek et bana. Daha, ve etimnâ hayran minhü.

Daha, ve etimnâ hayran minhü.
Bundan daha iyisini de ver bana Ya Rabbi.Bundan daha iyisini de ver bana Ya Rabbi. Mesela o gün, Kuru ekmek yiyordu, yahut çorba ile doyuruyordu.Mesela o gün, Kuru ekmek yiyordu, yahut çorba ile doyuruyordu. Daha iyisini ver ki işte yanında yağlısı da olsun,Daha iyisini ver ki işte yanında yağlısı da olsun, tuzlusu da olsun gibi mesela, ballısı da olsun.tuzlusu da olsun gibi mesela, ballısı da olsun. Ve etimnâ hayran minhü.

Ve etimnâ hayran minhü.
Ve izâ şeribe lebenen.Ve izâ şeribe lebenen. Süt içti.Süt içti. Süt içtiği vakitte de desin ki, felyekul:Süt içtiği vakitte de desin ki, felyekul: Allâhümme bârik lenâ fîhi.Allâhümme bârik lenâ fîhi. Ya Rabbi bu sütü bana mübarek et.Ya Rabbi bu sütü bana mübarek et. Vücuduma faydalı olsun, menfaatli olsun.Vücuduma faydalı olsun, menfaatli olsun. Ve zidnâ minhü.

Ve zidnâ minhü.
Ötekinde dedi ki, hayran minhü.Ötekinde dedi ki, hayran minhü. Hayırlısı olsun.Hayırlısı olsun. Sütte diyorsun, zidnâ minhü.Sütte diyorsun, zidnâ minhü. Bu sütü ziyadeyle.Bu sütü ziyadeyle. Sütten ziyade et, niçin?Sütten ziyade et, niçin? Fe innehû leyse şey’ün yücziü

Fe innehû leyse şey’ün yücziü
mine’t-taâmi ve’ş-şerâbi ille’l-lebene.mine’t-taâmi ve’ş-şerâbi ille’l-lebene. Çünkü insanın hem yemeğineÇünkü insanın hem yemeğine hem de içmesine kâfi olan şey süttür.hem de içmesine kâfi olan şey süttür. Sütten başka şey, insana hem gıda olsunSütten başka şey, insana hem gıda olsun hem susuzluğunu gidersin olmaz.hem susuzluğunu gidersin olmaz. Ancak süt ona kâfidir.Ancak süt ona kâfidir. Onun için sütü ziyade olarak istedi.Onun için sütü ziyade olarak istedi. Allah da güzel sütler içmek cümlemize nasip etsin.Allah da güzel sütler içmek cümlemize nasip etsin. Yine buyuruyor.Yine buyuruyor. İzâ ekele ehadüküm taâmen.

İzâ ekele ehadüküm taâmen.
Yemeği yedik.Yemeği yedik. Bunlar İslam âdetleri.Bunlar İslam âdetleri. Yediğimiz vakitte, fe lâ yemseh yedehû bi’l-mindîl.

Yediğimiz vakitte, fe lâ yemseh yedehû bi’l-mindîl.
Mendilin ismi mindil.Mendilin ismi mindil. Bizde Türkçe'ye mendil diye gelmiş.Bizde Türkçe'ye mendil diye gelmiş. Siz yemek yediğiniz vakitte ellerinizi beze silmeyin.Siz yemek yediğiniz vakitte ellerinizi beze silmeyin. Şimdi el yıkamak âdeti artık hemen hemen kalktı.Şimdi el yıkamak âdeti artık hemen hemen kalktı. Ya kağıt getiriyorlar, yahut da mendil veriyorlar.

Ya kağıt getiriyorlar, yahut da mendil veriyorlar.
Mesela sabunlu mendiller, yahut da kolanyalı mendiller.Mesela sabunlu mendiller, yahut da kolanyalı mendiller. Ellerimizi ona siliyoruz.Ellerimizi ona siliyoruz. Çünkü yıkama külfeti kalkmış.Çünkü yıkama külfeti kalkmış. Eskiden hâlbuki ananelerimiz,Eskiden hâlbuki ananelerimiz, dedelerimizden göründüğümüz bir şey olurdu,dedelerimizden göründüğümüz bir şey olurdu, leğen olurdu, hususi yapılmış delikli.leğen olurdu, hususi yapılmış delikli. Üzerinde sabunu olur, bir de ibriği olur,

Üzerinde sabunu olur, bir de ibriği olur,
evin küçük çocukları onu alırlar,evin küçük çocukları onu alırlar, herkese yemekten evvel ellerini dökerler,herkese yemekten evvel ellerini dökerler, eller yıkanır, öyle sofraya oturulur.eller yıkanır, öyle sofraya oturulur. Yemekten sonra yine o çocuk,Yemekten sonra yine o çocuk, omzuna havlu atar, yine o leğen ile ibriği tutar,omzuna havlu atar, yine o leğen ile ibriği tutar, sabun elinde, misafirlerine yahut ev halkınınsabun elinde, misafirlerine yahut ev halkının elleri orada o leğen de yıkanaraktan kalkılırdı.elleri orada o leğen de yıkanaraktan kalkılırdı. Binâenaleyh, öyle ellerinizi mendile silmeyin, ne zaman?Binâenaleyh, öyle ellerinizi mendile silmeyin, ne zaman? Hattâ yelakahâ,

Hattâ yelakahâ,
dördüncü bab da demiş.dördüncü bab da demiş. Yelakahââ.Yelakahââ. Onu yalamayınca, ellerini yala,Onu yalamayınca, ellerini yala, yağlı ellerini, çünkü şimdiki gibi kaşıkla yenmiyordu.yağlı ellerini, çünkü şimdiki gibi kaşıkla yenmiyordu. Herkes elleriyle yiyor yemekleri.Herkes elleriyle yiyor yemekleri. O elleriyle yediği için eller yağlanıyor.O elleriyle yediği için eller yağlanıyor. Bu yağlı ellerinizi bezlere silmeyin.Bu yağlı ellerinizi bezlere silmeyin. O yağlarınızı yalayın da öyle silin.O yağlarınızı yalayın da öyle silin. Çünkü bereketin nerede olduğunu bilmezsiniz.Çünkü bereketin nerede olduğunu bilmezsiniz. Belki o bereket elinizdeki yağlarda kalmıştır.Belki o bereket elinizdeki yağlarda kalmıştır. Binâenaleyh yediğiniz yemeğin faydası boşa gider.Binâenaleyh yediğiniz yemeğin faydası boşa gider. Elinizde kalmıştır.Elinizde kalmıştır. Onu da yalayın da öyle silin.Onu da yalayın da öyle silin. Fe innehû lâ yedrî fî eyyi taâmihi’l-beraketü.

Fe innehû lâ yedrî fî eyyi taâmihi’l-beraketü.
Çünkü bereketin nerede olduğunu insan bilmez.Çünkü bereketin nerede olduğunu insan bilmez. Bu hadîs-i şerîf Ahmet b. Hanbell'in, Buhâriînin,

Bu hadîs-i şerîf Ahmet b. Hanbell'in, Buhâriînin,
Müslim'in, Dâvud'un,Müslim'in, Dâvud'un, Beyhakî'nin, Hazreti İbn Abbâs'tan rivayettir.Beyhakî'nin, Hazreti İbn Abbâs'tan rivayettir. Yine buyuruyor ki;

Yine buyuruyor ki;
İzâ ekele’s-sâimü.

İzâ ekele’s-sâimü.
Oruçlu bir adam, unuttu yemeğe oturdu.Oruçlu bir adam, unuttu yemeğe oturdu. Yahut birisi bir şey ikram etti, onu yedi.Yahut birisi bir şey ikram etti, onu yedi. Nâsiyen.Nâsiyen. Hatırlamıyor orucunu.Hatırlamıyor orucunu. Ev şeribe nâsiyen.Ev şeribe nâsiyen. Yahut susadı,Yahut susadı, yahut misafirlikteyken kendisine çay, kahve ikram ettiler.yahut misafirlikteyken kendisine çay, kahve ikram ettiler. İçtikten sonra aklına geldi ki yahu ben oruçlu idim.İçtikten sonra aklına geldi ki yahu ben oruçlu idim. Fe innemâ hüve rizkun sâkahüllâhü.

Fe innemâ hüve rizkun sâkahüllâhü.
O onun rızkıdır.O onun rızkıdır. Allah onu sevk etmiştir.Allah onu sevk etmiştir. Orucunu unutturdu, o rızkını ona o anda yedirdi.Orucunu unutturdu, o rızkını ona o anda yedirdi. Binâenaleyh, ve lâ kadâe aleyhi.Binâenaleyh, ve lâ kadâe aleyhi. Orucu bozulmaz, kaza etmek istemez o orucu bir daha.Orucu bozulmaz, kaza etmek istemez o orucu bir daha. Orucu oruçtur.Orucu oruçtur. Yalnız ondan sonra bir şey yemesin daha.Yalnız ondan sonra bir şey yemesin daha. Orucu yedi, içti.Orucu yedi, içti. Oruç aklına geldi.Oruç aklına geldi. Orucun bozuldu diyerekten tekrar yemesin.Orucun bozuldu diyerekten tekrar yemesin. Orucu bozulmamıştır.Orucu bozulmamıştır. Farz orucu da öyle, nafile orucu da öyle.Farz orucu da öyle, nafile orucu da öyle. Allahu Teâlâ'nın lütfu oluyor.

Allahu Teâlâ'nın lütfu oluyor.
O rızık senin o vakitte yemen lazım.O rızık senin o vakitte yemen lazım. Onun için sana unutturdu.Onun için sana unutturdu. Bak rızık kaybolmuyor.Bak rızık kaybolmuyor. Sana unutturdu, yedirdi.Sana unutturdu, yedirdi. Sonra aklına geldi.Sonra aklına geldi. Artık orucunu bozma.Artık orucunu bozma. Zararı yok, hiç zarar etmez.Zararı yok, hiç zarar etmez. Yine buyuruyor.Yine buyuruyor. İzâ ekele ehadüküm taâmen.

İzâ ekele ehadüküm taâmen.
Yine sofra konmuş, yemek yiyoruz.Yine sofra konmuş, yemek yiyoruz. Fe lâ ye’kül min e’le’s-sahfeti.Fe lâ ye’kül min e’le’s-sahfeti. Şimdi bazen açık gözlü,Şimdi bazen açık gözlü, yemeğin ortasına el uzatır.yemeğin ortasına el uzatır. Orada yağ vardır, et vardır,Orada yağ vardır, et vardır, hoşuna giden bir şey vardır.hoşuna giden bir şey vardır. Onu almak ister.Onu almak ister. Sakın siz öyle yapmayın.Sakın siz öyle yapmayın. Kimsenin elini önüne, elinizi uzatmayınız.Kimsenin elini önüne, elinizi uzatmayınız. Sahanın ortasına da uzatmayınız, ya:Sahanın ortasına da uzatmayınız, ya: Velâkin li ye’kül min esfelihâ.

Velâkin li ye’kül min esfelihâ.
Önünden yesin.Önünden yesin. Fe inne’l-berakete tenzizlü min e’lâhâ.Fe inne’l-berakete tenzizlü min e’lâhâ. Cenâb-ı Peygamber'in söylediği.Cenâb-ı Peygamber'in söylediği. Tenzizlü min e’lâhâ.Tenzizlü min e’lâhâ. Sofranın üstüne iner.Sofranın üstüne iner. Sahanın üstüne iner bereket.Sahanın üstüne iner bereket. Onu birden alıp da sofrayı bereketsiz bırakma.Onu birden alıp da sofrayı bereketsiz bırakma. Yine buyurmuş ki;Yine buyurmuş ki; İzâ ekele ehadüküm taâmen.

İzâ ekele ehadüküm taâmen.
Yine yemek yediğimiz vaktitte.Yine yemek yediğimiz vaktitte. Felyeğsil yedehû min vedari’l-lehmi.Felyeğsil yedehû min vedari’l-lehmi. Yemek yedikten sonra ellerinizi yıkayınız.Yemek yedikten sonra ellerinizi yıkayınız. O yemeğin etin, yağındanO yemeğin etin, yağından ellerinizi yıkamak suretiyle,ellerinizi yıkamak suretiyle, hâlbuki Cenâb-ı Peygamberin zamanında sabun da yok.hâlbuki Cenâb-ı Peygamberin zamanında sabun da yok. Sabun da yoktu o devirde.Sabun da yoktu o devirde. Herkes toprağa bilmem neye bir şey sürerektenHerkes toprağa bilmem neye bir şey sürerekten ellerini temizleyebiliyordu demek ki.ellerini temizleyebiliyordu demek ki. Yalnız burada yıkayınız, suyla yıkansa da o da kâfi demek ki.Yalnız burada yıkayınız, suyla yıkansa da o da kâfi demek ki. İzâ ekele ehadüküm felye’kül bi yemînihî.

İzâ ekele ehadüküm felye’kül bi yemînihî.
Buna da dikkat buyurmanızı rica edeceğim.Buna da dikkat buyurmanızı rica edeceğim. Siz yemek yerken daima sağ elinizle yiyiniz.Siz yemek yerken daima sağ elinizle yiyiniz. Bazı insanlar hılkat itibariyleBazı insanlar hılkat itibariyle sol elleriyle yemeği ve sol elleriyle yazmayı,sol elleriyle yemeği ve sol elleriyle yazmayı, onun şeysini okudum ama hatırımda kalmadı.onun şeysini okudum ama hatırımda kalmadı. Annenin bir hatasından dolayı,Annenin bir hatasından dolayı, yani anne karnındayken çocuk,yani anne karnındayken çocuk, annenin bir hatasıyla çocuk sol eli ile yiyor.annenin bir hatasıyla çocuk sol eli ile yiyor. O çocuk onu ne kadar zorlasanız sağ eliyle yiyiniz diyerekten,

O çocuk onu ne kadar zorlasanız sağ eliyle yiyiniz diyerekten,
bakarsınız ki tabiat onu sola sevk ediyor, sol elle yiyor.bakarsınız ki tabiat onu sola sevk ediyor, sol elle yiyor. Onun için alıştırmak mümkündür tabiatı ile.Onun için alıştırmak mümkündür tabiatı ile. İzâ ekele ehadüküm felye’kül bi yemînihî.

İzâ ekele ehadüküm felye’kül bi yemînihî.
Sağı ile yesin.Sağı ile yesin. Ve izâ şeribe felyeşrab bi yemînihî.Ve izâ şeribe felyeşrab bi yemînihî. Bir şey yer içerkende felyeşrab bi yemînihî, sağıyla yesin.Bir şey yer içerkende felyeşrab bi yemînihî, sağıyla yesin. Hâlbuki bunu çok kimseler bilmiyor.Hâlbuki bunu çok kimseler bilmiyor. Hatta Araplar mesela çok bilgin oldukları halde,Hatta Araplar mesela çok bilgin oldukları halde, bunlar daha iyi bildikleri halde,bunlar daha iyi bildikleri halde, yine birçok böyle sollarıyla yiyip,yine birçok böyle sollarıyla yiyip, sollarıyla içenleri görmekteyiz.sollarıyla içenleri görmekteyiz. Fe inne’ş-şeytâne.

Fe inne’ş-şeytâne.
Neden sağımızla yiyeceğiz?Neden sağımızla yiyeceğiz? Fe inne’ş-şeytâne şeytan aleyhillane.Fe inne’ş-şeytâne şeytan aleyhillane. Ye’külü bi şimâlihî ve yeşrabü bi şimâlihî.Ye’külü bi şimâlihî ve yeşrabü bi şimâlihî. Demek o da yiyor.Demek o da yiyor. Fakat o soluyla yiyor.Fakat o soluyla yiyor. İçmesini de soluyla içiyor.İçmesini de soluyla içiyor. Bu bize bir misal.Bu bize bir misal. Yani sol elle yemek, sol elle içmekYani sol elle yemek, sol elle içmek şeytana müşabihat kabilinden zararlı oluyor.şeytana müşabihat kabilinden zararlı oluyor. Ravilleri de okudum.

Ravilleri de okudum.
Ahmet b. Hanbel'in, Müslim'in, Dâvud'un,Ahmet b. Hanbel'in, Müslim'in, Dâvud'un, İbn Hibbân'ın, Hazreti İbn Ömer'den.İbn Hibbân'ın, Hazreti İbn Ömer'den. Beyhâkî de an Ebû Hüreyre'den rivayet etmiş.Beyhâkî de an Ebû Hüreyre'den rivayet etmiş. Yine onun gibi bir tane daha.Yine onun gibi bir tane daha. İzâ ekele ehadüküm felye’kül bi yemînihî.

İzâ ekele ehadüküm felye’kül bi yemînihî.
Yine sizden biriniz yemek yerken sağ eliyle yesin.Yine sizden biriniz yemek yerken sağ eliyle yesin. Ve’l-yeşrab bi yemînihî.Ve’l-yeşrab bi yemînihî. İçerken de sağ eli ile içsin.İçerken de sağ eli ile içsin. Ve’l-ye’hüz bi yemînihî.Ve’l-ye’hüz bi yemînihî. Bir şey alırken sağ eli ile alsın.Bir şey alırken sağ eli ile alsın. Ve’l-yu’ti bi yemînihî.Ve’l-yu’ti bi yemînihî. Verirken de sağ eli ile ver.Verirken de sağ eli ile ver. Hem alırken sağ el ile al, verirken de sağ el ile ver.Hem alırken sağ el ile al, verirken de sağ el ile ver. Fe inne’ş-şeytâne.Fe inne’ş-şeytâne. Çünkü yine şeytanu aleyhillâne, ye’külü bi şimâlihî,Çünkü yine şeytanu aleyhillâne, ye’külü bi şimâlihî, ve yeşrabü bi şimâlihî, ve yu’tî bi şimâlihî,ve yeşrabü bi şimâlihî, ve yu’tî bi şimâlihî, ve ye’hüzü bi şimâlihî Cenâb-ı Peygamber bizive ye’hüzü bi şimâlihî Cenâb-ı Peygamber bizi şeytanın hâline müşâbehetle bu fiillerdenşeytanın hâline müşâbehetle bu fiillerden uzak olmamızı tavsiye etmektedir.uzak olmamızı tavsiye etmektedir. Ki Allah muhafaza etsin, iyi bir şey değil demek.Ki Allah muhafaza etsin, iyi bir şey değil demek. Ravileri de mühim.Ravileri de mühim. İzâ ekele ehadüküm taâmen.

İzâ ekele ehadüküm taâmen.
Yine yemek yiyoruz.Yine yemek yiyoruz. Yemek yerken fe sekatat lükmetühû, lokmamız düştü.Yemek yerken fe sekatat lükmetühû, lokmamız düştü. Sofradan, elimizden düştü, sofradan düştü,Sofradan, elimizden düştü, sofradan düştü, nasıl düştüyse düştü.nasıl düştüyse düştü. Fe’l-yümit mâ raâ bihî minhâ,

Fe’l-yümit mâ raâ bihî minhâ,
sümme li yetamhâ,sümme li yetamhâ, ve lâ yede’hâ li’ş-şeytâni.ve lâ yede’hâ li’ş-şeytâni. Onu al yerden.Onu al yerden. Tozu toprağı varsa üfür, temizle,Tozu toprağı varsa üfür, temizle, onu şeytana bırakma ye.onu şeytana bırakma ye. Şimdi biz yere düştü diyerektenŞimdi biz yere düştü diyerekten her şeye mikrobu kondururuz,her şeye mikrobu kondururuz, onu bir daha almak istemeyiz.onu bir daha almak istemeyiz. Hâlbuki bütün yediklerimiz şey topraktan olur.

Hâlbuki bütün yediklerimiz şey topraktan olur.
Bütün yediklerimiz şeyin kökü topraktır,Bütün yediklerimiz şeyin kökü topraktır, bizim kökümüz topraktır.bizim kökümüz topraktır. O toprakta olan şeyler hemen mekruh değildir ki.O toprakta olan şeyler hemen mekruh değildir ki. İzâ ükile inde’s-sâimi.

İzâ ükile inde’s-sâimi.
Oruçlular var.Oruçlular var. Pazartesi, Perşembe günü oruç tutmak efdaldir.Pazartesi, Perşembe günü oruç tutmak efdaldir. Bugün bazı müstesna insanlar oruç tutarlar.Bugün bazı müstesna insanlar oruç tutarlar. Onların yanında yemek geldi, biz de oruçsuzuz yiyoruz.Onların yanında yemek geldi, biz de oruçsuzuz yiyoruz. Oruçsuzlar yiyor, oruçlular da tabi biz oruçluyuz dediler, yemediler.Oruçsuzlar yiyor, oruçlular da tabi biz oruçluyuz dediler, yemediler. İzâ ükile inde’s-sâimi.

İzâ ükile inde’s-sâimi.
Sâim olan oruçlunun yanında yemek yeniyor.Sâim olan oruçlunun yanında yemek yeniyor. Sallet aleyhi’l-melâiketü.Sallet aleyhi’l-melâiketü. O sâime, oruçluya melekler dua eder.O sâime, oruçluya melekler dua eder. Onlar o anda meleklerin duasına mazhar olurlar.Onlar o anda meleklerin duasına mazhar olurlar. İzâ ekeltümü’t-taâme.

İzâ ekeltümü’t-taâme.
Bugün hep taam meseleleri geliyor.Bugün hep taam meseleleri geliyor. Siz yemek yediğiniz zaman da,Siz yemek yediğiniz zaman da, fehle’û niâleküm,fehle’û niâleküm, ayakkabılarınızı çıkarın da,ayakkabılarınızı çıkarın da, şimdi âdet oldu masalarda yemek,şimdi âdet oldu masalarda yemek, âdet oldu evede ayakkabıyla girmek.âdet oldu evede ayakkabıyla girmek. Bunların hiçbirisi İslâm'a yakışan şeylerden değildir.Bunların hiçbirisi İslâm'a yakışan şeylerden değildir. Müslüman evine sokakta gezdiği kirli ayakkabısı ile,Müslüman evine sokakta gezdiği kirli ayakkabısı ile, şimdi bak lokmayı düşürüyor daşimdi bak lokmayı düşürüyor da onu almıyor mikrop oldu diyerekten,onu almıyor mikrop oldu diyerekten, sonra kendisi sokakta gezdiği birçok pisliklerinsonra kendisi sokakta gezdiği birçok pisliklerin üzerinde bulunduğu ayakkabısıylaüzerinde bulunduğu ayakkabısıyla ta yatak odasına kadar giriyor.ta yatak odasına kadar giriyor. Hatta geçen bir vak'a dinledim.

Hatta geçen bir vak'a dinledim.
Hanım kızın birisine babası yeni bir ayakkabı almış.Hanım kızın birisine babası yeni bir ayakkabı almış. Bir eve misafir gelmişler.

Bir eve misafir gelmişler.
Evin sahibi de o zamanki "tekirdama buğusu" bir efendiydi.Evin sahibi de o zamanki "tekirdama buğusu" bir efendiydi. Bu efendi Müslüman tıynetli bir efendi.Bu efendi Müslüman tıynetli bir efendi. Kıza demiş ki kızım ayakkabını çıkart öyle gir.Kıza demiş ki kızım ayakkabını çıkart öyle gir. Kız tabi yeni ayakkabısı ayağında çalımıyla gelmiş,Kız tabi yeni ayakkabısı ayağında çalımıyla gelmiş, bir türlü çıkarmamış.bir türlü çıkarmamış. Demiş ben geri giderim, çıkarmam ayağımı demiş.Demiş ben geri giderim, çıkarmam ayağımı demiş. Çıkarmadan geri dönmüş gitmiş.Çıkarmadan geri dönmüş gitmiş. E ben de demiş seni ayakkabımla evime sokmam.E ben de demiş seni ayakkabımla evime sokmam. Senin ayakkabının sokakta ne kadar temiz olsa olsunSenin ayakkabının sokakta ne kadar temiz olsa olsun birçok şeylere süründü, pislendi.birçok şeylere süründü, pislendi. O balgamlar, o sümükler,O balgamlar, o sümükler, daha neler neler hep o ayakkabıların almıştır altına.daha neler neler hep o ayakkabıların almıştır altına. E benim ayakkabım temiz, temiz ama

E benim ayakkabım temiz, temiz ama
altını bir doktora götürürsek de bir muayene etse dealtını bir doktora götürürsek de bir muayene etse de kim bilir ne kadar mikrobu vardır.kim bilir ne kadar mikrobu vardır. Bunlar sen yatak odasına kadar giriyorsun da,Bunlar sen yatak odasına kadar giriyorsun da, senin sana o pamuk gibi yavru yerdensenin sana o pamuk gibi yavru yerden emeklerken o senin getirdiğin pislikleri de yutar mı yutar.emeklerken o senin getirdiğin pislikleri de yutar mı yutar. Ondan sonra olur mu hasta?Ondan sonra olur mu hasta? Hadi doktordan doktora koşarsın.Hadi doktordan doktora koşarsın. Sebebi sen oldun.Sebebi sen oldun. O pislikleri getirdin evine, ama süpürülüyor.

O pislikleri getirdin evine, ama süpürülüyor.
Ne kadar süpürülürse süpürülsün.Ne kadar süpürülürse süpürülsün. İşte halılarımızı biz süpürüyoruz amaİşte halılarımızı biz süpürüyoruz ama onların arasında saklananların hesabı yok.onların arasında saklananların hesabı yok. Ama şimdi sen diyeceksin, elektrikli süpürgelerimiz var.Ama şimdi sen diyeceksin, elektrikli süpürgelerimiz var. Hepsini topluyor, hiç öyle değil.Hepsini topluyor, hiç öyle değil. Sen Peygamberin sözüne bak.Sen Peygamberin sözüne bak. Ayaklarınızı çıkarınız diyor.Ayaklarınızı çıkarınız diyor. Onda bir hikmetler de var.Onda bir hikmetler de var. O zaman zaten ayakkabı mühim bir şey değil.

O zaman zaten ayakkabı mühim bir şey değil.
Onların işte ayakkabılarını biz görüyoruz.Onların işte ayakkabılarını biz görüyoruz. Bir terlikten ibaret bir şey.Bir terlikten ibaret bir şey. Onu giymesi, çıkarması hiç yerineOnu giymesi, çıkarması hiç yerine bizim ayakkabılarımız gibi değil yani.bizim ayakkabılarımız gibi değil yani. Öyleyken gene Cenâb-ı PeygamberÖyleyken gene Cenâb-ı Peygamber ayakkabılarımızı çıkarınız.ayakkabılarımızı çıkarınız. Fe innehû ervehu li ekdâmiküm.

Fe innehû ervehu li ekdâmiküm.
Ayaklar çıplak olunca daha rahat olursun.Ayaklar çıplak olunca daha rahat olursun. Takunyanın içerisinde ayak sıkılır, sıkılan o ayakkabılarla,Takunyanın içerisinde ayak sıkılır, sıkılan o ayakkabılarla, sofrada oturup, gerek masada oturup yemek,sofrada oturup, gerek masada oturup yemek, insana rahatlık, huzur vermeyeceğinden.insana rahatlık, huzur vermeyeceğinden. Buna da demişler ki, sünnetün cemile.Buna da demişler ki, sünnetün cemile. Güzel bir sünnettir buda.Güzel bir sünnettir buda. Bakın şimdi.Bakın şimdi. İzâ ekelte taâmen.

İzâ ekelte taâmen.
Sen bir yemek yerken, ev şeribet şerâben,Sen bir yemek yerken, ev şeribet şerâben, bir su içerken,bir su içerken, Fe kul, De ki:Fe kul, De ki: Bismillâhi, ve bismillâhi’llezîBismillâhi, ve bismillâhi’llezî lâ yedurru mea’smihî şey’ünlâ yedurru mea’smihî şey’ün fi’l-erdi, ve lâ fi’s-semâi.fi’l-erdi, ve lâ fi’s-semâi. Ya hâyyu ya kâyyum.Ya hâyyu ya kâyyum. Elâ lem yüsibke minhü daûn velev kâne fihi semmün.Elâ lem yüsibke minhü daûn velev kâne fihi semmün. Bu okuduğum duayı Besmele-i Şerife okuyaraktan

Bu okuduğum duayı Besmele-i Şerife okuyaraktan
yediğin yemeği yer yahut suyu içersenyediğin yemeği yer yahut suyu içersen eğer o yemekte zehir varsaeğer o yemekte zehir varsa yahut o suyun içerisinde zehir varsa sana zarar vermez.yahut o suyun içerisinde zehir varsa sana zarar vermez. Canım hocaefendi sen ne yapıyorsun?Canım hocaefendi sen ne yapıyorsun? Zehir içerde insan zarar vermez olur mu?Zehir içerde insan zarar vermez olur mu? Bize zarar verir.Bize zarar verir. Hangi bir zehir yesek, yemeğimizde olsun,Hangi bir zehir yesek, yemeğimizde olsun, suyumuzda olsun gideriz gürültüye.suyumuzda olsun gideriz gürültüye. Nasıl diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem?Nasıl diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem? Ha bu olgun insan işte.

Ha bu olgun insan işte.
O gönlü marifet-i ilahiyle dolu olan insanlar daO gönlü marifet-i ilahiyle dolu olan insanlar da bu duayı okuyunca hiç zarar vermez.bu duayı okuyunca hiç zarar vermez. İki tane canlı misal.İki tane canlı misal. Biz bu sefer gelirken Hıms'a uğradık, Humus diyoruz buna..Biz bu sefer gelirken Hıms'a uğradık, Humus diyoruz buna.. Orada Hâlid b. Velîd denilen bir kumandan yatıyor, ashâb-ı kirâm'dan.Orada Hâlid b. Velîd denilen bir kumandan yatıyor, ashâb-ı kirâm'dan. Bu zat-ı muhterem,Bu zat-ı muhterem, o Hıms şehrini muhafaza ediyor.o Hıms şehrini muhafaza ediyor. Bir şerbetimiz var.

Bir şerbetimiz var.
Onu içerseniz, şehri size teslim ederiz.Onu içerseniz, şehri size teslim ederiz. Getirin diyor.Getirin diyor. Getirdikten sonra da şu duayı okuyor işte.Getirdikten sonra da şu duayı okuyor işte. Bismillâhi’llezî lâ yedurru mea’smihîBismillâhi’llezî lâ yedurru mea’smihî şey’ün fi’l-erdi, ve lâ fi’s-semâi.şey’ün fi’l-erdi, ve lâ fi’s-semâi. Ve hüves-semiulalim.Ve hüves-semiulalim. Ya hâyyu ya kâyyumu da var ama.Ya hâyyu ya kâyyumu da var ama. Bununla beraber.Bununla beraber. Elâ ağah ve mütenebbi olunuz ki,Elâ ağah ve mütenebbi olunuz ki, lem yüsibke minhü daûn, size hiçbir şey zarar vermez.lem yüsibke minhü daûn, size hiçbir şey zarar vermez. Mikrop da edemez.Mikrop da edemez. Eğer zehir de olsa zarar vermez.Eğer zehir de olsa zarar vermez. Şimdi o adam zehri içmiş.Şimdi o adam zehri içmiş. Hâlid b. Velîd hazretleri.Hâlid b. Velîd hazretleri. Hiçbir şey olmamış.Hiçbir şey olmamış. Bakmışlar, bakmışlar, bir şey olmuyor.

Bakmışlar, bakmışlar, bir şey olmuyor.
Eh peki, al anahtarı demişler.Eh peki, al anahtarı demişler. Teslim olduk, biz de Müslüman olduk.Teslim olduk, biz de Müslüman olduk. Bu sefer Halepliler geldi geçen gün bize misafir.Bu sefer Halepliler geldi geçen gün bize misafir. Bu vakayı ben onlara bahsederken dediler ki bir eksiği var.Bu vakayı ben onlara bahsederken dediler ki bir eksiği var. Hayrola dedim.Hayrola dedim. Dedi ki o zaman Hâlid b. Velîd,Dedi ki o zaman Hâlid b. Velîd, bu papazın cübbesini istemiş.bu papazın cübbesini istemiş. Ver şu cübbeni demiş.Ver şu cübbeni demiş. Vermiş, kendi cübbesini de çıkarmış,Vermiş, kendi cübbesini de çıkarmış, bir ateş yaktırmış oraya.bir ateş yaktırmış oraya. Onun cübbesini içine koymuş,Onun cübbesini içine koymuş, kendi cübbesini de üstüne koymuş, ateşe atmış.kendi cübbesini de üstüne koymuş, ateşe atmış. Onun içi, içte olan cübbesi yanmış,Onun içi, içte olan cübbesi yanmış, içte olana bir şey olmamış.içte olana bir şey olmamış. Evvela dışarıdaki yanacak ya, üstteki yanacak.Evvela dışarıdaki yanacak ya, üstteki yanacak. Üsttekine bir şey olmadı, içteki yanmış.

Üsttekine bir şey olmadı, içteki yanmış.
Bakınız bunlara keramet derler.Bakınız bunlara keramet derler. Evliyâullahta keramet haktır diyeEvliyâullahta keramet haktır diye bizim itikad kitaplarımızda yazılıdır.bizim itikad kitaplarımızda yazılıdır. Bu büyükler de Allah'ın Teâlâ'nın lütfudur.Bu büyükler de Allah'ın Teâlâ'nın lütfudur. O istemez Allah'ın verdiği bir şeydir o.O istemez Allah'ın verdiği bir şeydir o. Bu suretle onlar kalelerini de teslim etmişler.Bu suretle onlar kalelerini de teslim etmişler. İşte hallolmuş.İşte hallolmuş. Şimdi bu Hâlid b. Velîd Hazretleri ashâb-ı kirâmdan.Şimdi bu Hâlid b. Velîd Hazretleri ashâb-ı kirâmdan. Burada bir direk, tüpün, abide yani.Burada bir direk, tüpün, abide yani. Oraya yazmışlar ama şey hatırımda değil,

Oraya yazmışlar ama şey hatırımda değil,
metni hatırımda değil, beyti yazdığının.metni hatırımda değil, beyti yazdığının. Ben yüzlerce harbe girdim,Ben yüzlerce harbe girdim, yüzlerce yara aldımyüzlerce yara aldım fakat ölüm ancak yatağımda nasip oldu bana.fakat ölüm ancak yatağımda nasip oldu bana. Oraya yazmışlar ama şey hatırımda değil,Oraya yazmışlar ama şey hatırımda değil, metni hatırımda değil, beyti yazdığının.metni hatırımda değil, beyti yazdığının. Ben yüzlerce harbe girdim,Ben yüzlerce harbe girdim, yüzlerce yara aldımyüzlerce yara aldım fakat ölüm ancak yatağımda nasip oldu bana.fakat ölüm ancak yatağımda nasip oldu bana. Şehitlik mertebesine erişemedim diyeŞehitlik mertebesine erişemedim diye teessürünü oraya abide'ye yazdırmış koca bir direğe.teessürünü oraya abide'ye yazdırmış koca bir direğe. Mermerden bir kitap.Mermerden bir kitap. Bizim Ankara'daki Hacı Bayram Veli Hazretleri var ya,

Bizim Ankara'daki Hacı Bayram Veli Hazretleri var ya,
muhterem bir zat.muhterem bir zat. O zaman İstanbul'un Fatih'in devrinde Şehlülislâm olan

O zaman İstanbul'un Fatih'in devrinde Şehlülislâm olan
Şemseddin Hazretleri bu şehitdir.Şemseddin Hazretleri bu şehitdir. O zat çok mürit edinmiş,O zat çok mürit edinmiş, padişah da ferman vermişpadişah da ferman vermiş senin müritlerinden asker almayacağım diyerekten yahutsenin müritlerinden asker almayacağım diyerekten yahut vergi almayacağım diyerekten herkes devriş olumuş.vergi almayacağım diyerekten herkes devriş olumuş. Para, vergi yok, askerlik de yok, herkes devriş.Para, vergi yok, askerlik de yok, herkes devriş. Şeyciler şikayet etmişler.Şeyciler şikayet etmişler. Vergi alanlar, devletin memurları.Vergi alanlar, devletin memurları. Demişler, padişahım,

Demişler, padişahım,
vergi alacak kimse bulamıyoruz.vergi alacak kimse bulamıyoruz. Herkes Hacı Bayram'ın devrişi.Herkes Hacı Bayram'ın devrişi. Padişah demiş ki, ya Hacı Bayram,Padişah demiş ki, ya Hacı Bayram, biz sana ferman verdik ama iş aleyhime çıkıyor.biz sana ferman verdik ama iş aleyhime çıkıyor. Kimseden artık şey alacak hal kalmadı.Kimseden artık şey alacak hal kalmadı. Tamam sen dervişlerini ayır bakalım bize.Tamam sen dervişlerini ayır bakalım bize. O da bütün dervişlerini toplamışmış sahra'ya.O da bütün dervişlerini toplamışmış sahra'ya. E hadi bakalım dervişler, ben kurban yapacağım demiş.E hadi bakalım dervişler, ben kurban yapacağım demiş. Kim geliyor çadırıma?Kim geliyor çadırıma? İşte bir erkek ile bir kadın çıkmış galiba,

İşte bir erkek ile bir kadın çıkmış galiba,
bir buçuk dervişim mi var benim demiş.bir buçuk dervişim mi var benim demiş. Başkaları hep de senin askerin ne yaparsan yap demiş.Başkaları hep de senin askerin ne yaparsan yap demiş. Fedakârlık lazım.Fedakârlık lazım. Fedakârlığı yapamayanın dervişlikte yeri yok yani.Fedakârlığı yapamayanın dervişlikte yeri yok yani. Fedakârlık lütfeden derviş.Fedakârlık lütfeden derviş. Şimdi onun ikinci bir misali,Şimdi onun ikinci bir misali, Hacı Bayram Veli'yi hiç şikayet etmişler.Hacı Bayram Veli'yi hiç şikayet etmişler. Çok derviş topladı efendim başına,Çok derviş topladı efendim başına, hükümete karşı saltanatı elinden alacak,hükümete karşı saltanatı elinden alacak, gözünü aç padişaha diyorlar.gözünü aç padişaha diyorlar. Gözünü aç, saltanatını elinden alacak bu adam senin.

Gözünü aç, saltanatını elinden alacak bu adam senin.
Başına topladığı birçok insanlar,Başına topladığı birçok insanlar, saltanatın gidecek elinden.saltanatın gidecek elinden. Sahi mi? Herkes sahi diyor tabi.Sahi mi? Herkes sahi diyor tabi. E diyor ona bir zehirli şerbet içtirelim de gitsin âhirete.E diyor ona bir zehirli şerbet içtirelim de gitsin âhirete. Edirne'de, o zaman saltanat Edirne.

Edirne'de, o zaman saltanat Edirne.
Edirne'de toplanıyorlar Vezir Vizera,Edirne'de toplanıyorlar Vezir Vizera, Hacı Bayram Veliyi de çağırıyorlar.Hacı Bayram Veliyi de çağırıyorlar. Sayılı tabi, herkesin sandalyesi sayılı.Sayılı tabi, herkesin sandalyesi sayılı. Hangi şerbet Hacı Bayram'a isabet edecekseHangi şerbet Hacı Bayram'a isabet edecekse ona zehir konmuş belli.ona zehir konmuş belli. Takdim ediyorlar sıraylan şerbetleri.Takdim ediyorlar sıraylan şerbetleri. Herkes şerbetini alıyor.Herkes şerbetini alıyor. Hacı Bayram Veli'ye de geliyor şerbet.Hacı Bayram Veli'ye de geliyor şerbet. Hacı Bayram Veli'ye malum oluyor, niçin?Hacı Bayram Veli'ye malum oluyor, niçin? Bakın, marifeti ilahiye dedik ya,

Bakın, marifeti ilahiye dedik ya,
o marifeti ilahiyeydi.o marifeti ilahiyeydi. Gönülleri dolu olan insanların kalpleri açık olur, göz gönülleri.Gönülleri dolu olan insanların kalpleri açık olur, göz gönülleri. Gönül gözleri açık olur.Gönül gözleri açık olur. Bu gözlerin kıymeti yok.Bu gözlerin kıymeti yok. O gönül gözüyle hissederler.O gönül gözüyle hissederler. İrfan vardır bunlarda.İrfan vardır bunlarda. Allahu Teâlâ onlara öyle bir şey vermiştir.Allahu Teâlâ onlara öyle bir şey vermiştir. Manevi bir kuvvet.Manevi bir kuvvet. Padişahım diyor açıkça.

Padişahım diyor açıkça.
Ben bunu içerim, bunda zehir var biliyorum, bunu içerim.Ben bunu içerim, bunda zehir var biliyorum, bunu içerim. Ama bu zehiri ben içerim, bu iftirayı eden ölür demiş.Ama bu zehiri ben içerim, bu iftirayı eden ölür demiş. İftirayı eden ölür demiş.İftirayı eden ölür demiş. Canım zehiri ben içerimde öteki adamınCanım zehiri ben içerimde öteki adamın ölmesini nasıl aklınız kabul eder?ölmesini nasıl aklınız kabul eder? Olur mu bu iş?Olur mu bu iş? Bize göre olmaz.Bize göre olmaz. Fakat kudret-i İlahi'de evliyâullah'taki bir tasarruf,Fakat kudret-i İlahi'de evliyâullah'taki bir tasarruf, o zehri oraya havale ediyor.o zehri oraya havale ediyor. O adam da gidiyor gürültüye.O adam da gidiyor gürültüye. Allah kusurlarımızı affetsin.

Allah kusurlarımızı affetsin.
Bize de o gönüllerimizin marifeti ilahiyle doldurulacakBize de o gönüllerimizin marifeti ilahiyle doldurulacak gönüller versin bize de.gönüller versin bize de. Yani kuru gezmekten bir sürü insan var ama

Yani kuru gezmekten bir sürü insan var ama
bir sürü de hayvan var yeryüzünde.bir sürü de hayvan var yeryüzünde. Amasya da bir hocaefendi vardı.Amasya da bir hocaefendi vardı. Ara sıra bana mektup yazardı.Ara sıra bana mektup yazardı. Rahmetullah olmuş. Allah ruhunu şâd etsin.Rahmetullah olmuş. Allah ruhunu şâd etsin. Mektubun altına imzasını atarkenMektubun altına imzasını atarken Allah'ın razı olduğu kullardan olasın diye,Allah'ın razı olduğu kullardan olasın diye, Allah'ın senden razı olduğu kullardan olasın diyerektenAllah'ın senden razı olduğu kullardan olasın diyerekten veyahut olalım diyerekten öyle bir imza atıyordu.veyahut olalım diyerekten öyle bir imza atıyordu. Ondan da ben şimdi şey yapıyorum ki AllahOndan da ben şimdi şey yapıyorum ki Allah cümlemizden razı olsun.cümlemizden razı olsun. Cümlemizden razı olmazsa çünküCümlemizden razı olmazsa çünkü hayvanlar da ölüyor, herkes de ölüyor.hayvanlar da ölüyor, herkes de ölüyor. Bunun kıymeti yok.Bunun kıymeti yok. Onun için şimdi bunu deyip de ölmemek o ölmemiş.

Onun için şimdi bunu deyip de ölmemek o ölmemiş.
Hacı Bayram da ölmemiş ama biz ölüyoruz.Hacı Bayram da ölmemiş ama biz ölüyoruz. Biz içince derhal ölürüz.Biz içince derhal ölürüz. İmkanı mı var, niçin?İmkanı mı var, niçin? Ne onun sezecek iktidarımız var,Ne onun sezecek iktidarımız var, ne de onun başkasına havale edecek iktidarımız var, niçin?ne de onun başkasına havale edecek iktidarımız var, niçin? Gönüller o gönüllerden değildir. Allah muhafaza etsin.Gönüller o gönüllerden değildir. Allah muhafaza etsin. Hazreti Enes'in rivayeti. Şimdi bakınız.Hazreti Enes'in rivayeti. Şimdi bakınız. İze’l-teka’l-müslimân.

İze’l-teka’l-müslimân.
İki Müslüman karşılaştı.İki Müslüman karşılaştı. İze’l-teka’l-müslimân.İze’l-teka’l-müslimân. Fe tesâfehâ.Fe tesâfehâ. El uzattılar musâfaha yaptılar birbirleriyle.El uzattılar musâfaha yaptılar birbirleriyle. Selam verdiler.Selam verdiler. Birbirleriyle musâfaha yaptılar.Birbirleriyle musâfaha yaptılar. Ve hamidellâh. Nasılsın? Elhamdülillah. Sen nasılsın?Ve hamidellâh. Nasılsın? Elhamdülillah. Sen nasılsın? Elhamdülillah. Ben de iyiyim. O dedi bende iyiyim.Elhamdülillah. Ben de iyiyim. O dedi bende iyiyim. Vesteğferâ. Allah seni de mağfiret etsin.Vesteğferâ. Allah seni de mağfiret etsin. Beni de mağfiret etsin diye. Bir de dua ettiler.Beni de mağfiret etsin diye. Bir de dua ettiler. Ğaferallâhü lehümâ.Ğaferallâhü lehümâ. Allahu Teâlâ onların ikisini de mağfiret eder.Allahu Teâlâ onların ikisini de mağfiret eder. Bak, Taberânî, Dâvud, Ebû Ya'lâ, Beyhâkî,

Bak, Taberânî, Dâvud, Ebû Ya'lâ, Beyhâkî,
Ziyâeddin el-Makdisî, İbnü's-Sünnî,Ziyâeddin el-Makdisî, İbnü's-Sünnî, İbn Ebü'd-Dünyâ, "Fi Kitab-il İhvan-il Berra"İbn Ebü'd-Dünyâ, "Fi Kitab-il İhvan-il Berra" namındaki bu eserde bu böylece beyan edilmiş.namındaki bu eserde bu böylece beyan edilmiş. Şimdi yani Kâbe'ye gidip de nasıl affoluyorsak,Şimdi yani Kâbe'ye gidip de nasıl affoluyorsak, burada da demek iki kardeş böyle birbirlerimizeburada da demek iki kardeş böyle birbirlerimize sevgiyle sarıldık mı, birbirlerimize dua ettik miydi,sevgiyle sarıldık mı, birbirlerimize dua ettik miydi, Cenâb-ı Hak bizi de, ikimizi de mağfiret ediyor.Cenâb-ı Hak bizi de, ikimizi de mağfiret ediyor. Ne kadar güzel şey, bu ne kadar güzel bir teşvik.Ne kadar güzel şey, bu ne kadar güzel bir teşvik. Yani siz böyle birbirlerinize güzel güzel sarılın,Yani siz böyle birbirlerinize güzel güzel sarılın, birbirlerinizle güzel hamdler edin, dualar edin,birbirlerinizle güzel hamdler edin, dualar edin, istiğfarlar edin ki Cenâb-ı Hakk'ın mağfiretineistiğfarlar edin ki Cenâb-ı Hakk'ın mağfiretine mazhar olasınız.mazhar olasınız. Gönülleriniz süslensin.Gönülleriniz süslensin. Yine bakınız.Yine bakınız. İze’l-teka’l-müslimâni bi yesfihimâ.

İze’l-teka’l-müslimâni bi yesfihimâ.
İki kişi kızmış, kılıçlarını çekmişler,İki kişi kızmış, kılıçlarını çekmişler, bıçaklarını, silahlarını çekmişler,bıçaklarını, silahlarını çekmişler, birbirinin üzerine yürüyorlar.birbirinin üzerine yürüyorlar. Derken, fe katele ehadühümâ sâhibehû.Derken, fe katele ehadühümâ sâhibehû. Birisi açık göz çıktı, ötekini öldürdü.Birisi açık göz çıktı, ötekini öldürdü. Fe’l-kâtilü ve’l-mektûl.Fe’l-kâtilü ve’l-mektûl. Ölen de, öldüren de.Ölen de, öldüren de. İkisi de fi’n-nâri, cehennemde.İkisi de fi’n-nâri, cehennemde. Ölen de cehennemde, öldüren de cehennemde.Ölen de cehennemde, öldüren de cehennemde. Ölenin ne kabahati var diyeceksin?Ölenin ne kabahati var diyeceksin? Onun için diyor ki,

Onun için diyor ki,
Kîle: Yâ Rasûlallâh, hâze’l-kâtilü.Kîle: Yâ Rasûlallâh, hâze’l-kâtilü. Dediler ki Ya Resûlallah bu katili anladık cehennemlik.Dediler ki Ya Resûlallah bu katili anladık cehennemlik. Fakat fe mâ bâle’l-mektûli?Fakat fe mâ bâle’l-mektûli? Bu Maktul'e ne oldu da cehennemlik oluyor?Bu Maktul'e ne oldu da cehennemlik oluyor? Buyurdular ki, Kâle: İnnehûBuyurdular ki, Kâle: İnnehû kâne harîsan alâ katli sâhibihî.kâne harîsan alâ katli sâhibihî. Çünkü bu da onu öldürmeye harîs idi.Çünkü bu da onu öldürmeye harîs idi. Ama yapamadı.Ama yapamadı. Dövüşe girmiş.Dövüşe girmiş. Buhârî'nin, Müslim'in, Dâvud'un, Neseî'nin,

Buhârî'nin, Müslim'in, Dâvud'un, Neseî'nin,
Taberânî'nin rivayeti.Taberânî'nin rivayeti. Yine buyruluyor ki,Yine buyruluyor ki, İze’l-tekal müslimân.

İze’l-tekal müslimân.
Müslümanlık ne kadar güzel bir şeydir ama.Müslümanlık ne kadar güzel bir şeydir ama. Müslümanlık kadar hiçbir şey yoktur.Müslümanlık kadar hiçbir şey yoktur. Geçen birisi meclis konuşmasında,Geçen birisi meclis konuşmasında, konuşurken adam solculuğu meth etmiş.konuşurken adam solculuğu meth etmiş. En güzel yol solculuk yoludur demiş, mecliste konuşuyor.En güzel yol solculuk yoludur demiş, mecliste konuşuyor. Oradan birisi dedi ki, hayır en güzel yol Müslümanlık yoludur.

Oradan birisi dedi ki, hayır en güzel yol Müslümanlık yoludur.
Şimdi, solculuk yolunda var mı böyle bir şey?Şimdi, solculuk yolunda var mı böyle bir şey? İze’l-tekal müslimâni, fe selleme ehadühümâ alâ sâhibihî.

İze’l-tekal müslimâni, fe selleme ehadühümâ alâ sâhibihî.
Esselamu aleyküm dedi kardeşine.Esselamu aleyküm dedi kardeşine. Kâne ehabbühümâ ilellâhi ehsenehümâ bişran.Kâne ehabbühümâ ilellâhi ehsenehümâ bişran. Eğer bu selam verenlerin yüzü güler hangisiyseEğer bu selam verenlerin yüzü güler hangisiyse hangisi evvel selama başladıysa.hangisi evvel selama başladıysa. Ehsenehüm. Cenâb-ı Hakk'a sevgili olan o.Ehsenehüm. Cenâb-ı Hakk'a sevgili olan o. Fe izâ tesâfehâ.

Fe izâ tesâfehâ.
Geldiler selamdan sonra bir de musâfaha yaptılar.Geldiler selamdan sonra bir de musâfaha yaptılar. Enzelellâhü aleyhimâ miete rahmetin.Enzelellâhü aleyhimâ miete rahmetin. Cenâb-ı Hak bunlara yüz rahmet indiriyor.Cenâb-ı Hak bunlara yüz rahmet indiriyor. Bunların üzerine bu iki kardeşimize yüz rahmet indiriyor.Bunların üzerine bu iki kardeşimize yüz rahmet indiriyor. Li’l-bâdî tisûne.Li’l-bâdî tisûne. İlk başlayana doksanı.İlk başlayana doksanı. Rahmetin doksanı, ilk selam verip elini uzatana.Rahmetin doksanı, ilk selam verip elini uzatana. Ve li’l-müsâfehi.

Ve li’l-müsâfehi.
İkinci defa onun eline karşı kendi elini uzatana da on.İkinci defa onun eline karşı kendi elini uzatana da on. Doksanı, başlayana.Doksanı, başlayana. Onun için selamı evvel başlayıp,Onun için selamı evvel başlayıp, eli evvel uzatmanın fedâili bundan anlaşılıyor.eli evvel uzatmanın fedâili bundan anlaşılıyor. İze’l-teka’l-hitânâni ve ğâbeti’l-haşefetü.

İze’l-teka’l-hitânâni ve ğâbeti’l-haşefetü.
Bu, söylemek ayıp olmaz buna, dini misaildir.Bu, söylemek ayıp olmaz buna, dini misaildir. Cinsi muameleye başladığı vakitte insan,Cinsi muameleye başladığı vakitte insan, bu sünnetlik yer denilen, haşefe dedikleri sünnetlik yerininbu sünnetlik yer denilen, haşefe dedikleri sünnetlik yerinin gaybubetiyle ister meninin inzali olsun, ister olmasın.gaybubetiyle ister meninin inzali olsun, ister olmasın. Bu duhul sünnetlik yerine kadar.

Bu duhul sünnetlik yerine kadar.
Bütün olmamak şartıyla bileBütün olmamak şartıyla bile sünnetlik yerinin gaybubetiyle ikisine de gusül vacip olur.sünnetlik yerinin gaybubetiyle ikisine de gusül vacip olur. İkisine de gusül lazım olur yani.İkisine de gusül lazım olur yani. Ya biz şey olmadı canım, ve inzal de olmadı,Ya biz şey olmadı canım, ve inzal de olmadı, ne yapacağız gusulü, niye lazım, onu dememeliyiz.ne yapacağız gusulü, niye lazım, onu dememeliyiz. Teşebbüs olundu, fakat muvaffak olamadık,Teşebbüs olundu, fakat muvaffak olamadık, inzal de vaki olmadı, ya hastalıktan dolayı yainzal de vaki olmadı, ya hastalıktan dolayı ya bir rahatsızlıktan dolayı.bir rahatsızlıktan dolayı. Gusül istemez, hayır.Gusül istemez, hayır. Mutlaka gusül lazım.Mutlaka gusül lazım. Bir tane daha.Bir tane daha. İzâ ekbelet fitnetün mine’l-meğrib.

İzâ ekbelet fitnetün mine’l-meğrib.
Bir fitne geliyor, batıdan.Bir fitne geliyor, batıdan. Batıdan bir fitne geliyor.Batıdan bir fitne geliyor. Fitnenin çeşidi var.Fitnenin çeşidi var. Her zaman olan çeşidi.Her zaman olan çeşidi. Ve fitnetün mine’l-meşrik.Ve fitnetün mine’l-meşrik. Bir fitne de şarktan geliyor.Bir fitne de şarktan geliyor. Doğudan.Doğudan. Bir kısmı batıdan, bir kısmı doğudan.Bir kısmı batıdan, bir kısmı doğudan. Bir fitnenin içerisine karıştığımız vakitte.Bir fitnenin içerisine karıştığımız vakitte. Feltekav bi betni’ş-şâm.Feltekav bi betni’ş-şâm. Siz o zaman Şam Vadisi'ne doğru kaçın.Siz o zaman Şam Vadisi'ne doğru kaçın. Orasını vatan ittihad edin demiş.

Orasını vatan ittihad edin demiş.
Fe betnü’l-erdi, o gün yerin altı, fe betnü’l-erdi,Fe betnü’l-erdi, o gün yerin altı, fe betnü’l-erdi, o gün yerin altı yani şarktan fitne,o gün yerin altı yani şarktan fitne, garptan fitne gelip de şaşırdığınız vakitte, yerin altı.garptan fitne gelip de şaşırdığınız vakitte, yerin altı. Yevmeizin hayrun min zahrihâ.

Yevmeizin hayrun min zahrihâ.
O gün yerin altı, yerin üstünden hayırlıdır.O gün yerin altı, yerin üstünden hayırlıdır. O fitnelerin altından kurtulmanın imkanı olmadığı zamanO fitnelerin altından kurtulmanın imkanı olmadığı zaman yerin altı daha hayırlıdır demiş.yerin altı daha hayırlıdır demiş. Allah muhafaza etsin.Allah muhafaza etsin. Bugün Şam'da da hayır kalmadı artık.Bugün Şam'da da hayır kalmadı artık. Şam o zaman iyi bir yerdi tabi.Şam o zaman iyi bir yerdi tabi. Evvel ve ahşam, ahır ve ahşam derlerdi.

Evvel ve ahşam, ahır ve ahşam derlerdi.
Şam'da şimdi Şam'lıktan çoktan çıkmıştır.Şam'da şimdi Şam'lıktan çoktan çıkmıştır. Şimdi Şamlılar da kaçacak yer arıyorlar yani.Şimdi Şamlılar da kaçacak yer arıyorlar yani. Şamlılar da bugün yer bulsalar onlar da kaçacak yer arıyorlar.Şamlılar da bugün yer bulsalar onlar da kaçacak yer arıyorlar. Çünkü Şam'ın idaresi Şamlıların elinde değil.Çünkü Şam'ın idaresi Şamlıların elinde değil. İzâ elkallâhü fiî kalbi’mriin minküm hidbete’mraetin.

İzâ elkallâhü fiî kalbi’mriin minküm hidbete’mraetin.
Birisi, bir delikanlı, bir kızla evlenmek istiyor.Birisi, bir delikanlı, bir kızla evlenmek istiyor. Bu içerisine gelmiş, ben bunu alayım.Bu içerisine gelmiş, ben bunu alayım. Bunlan evleneyim diyerekten.Bunlan evleneyim diyerekten. Fe lâ be’se en yenzura ileyhâ.

Fe lâ be’se en yenzura ileyhâ.
Ona bakmakta artık beis yoktur.Ona bakmakta artık beis yoktur. Filanın kızını ben alacağımFilanın kızını ben alacağım ama o kızı bir kere görmek isterim.ama o kızı bir kere görmek isterim. Nasıldır, kara mıdır, beyaz mıdır, uzun mudur, nedir?Nasıldır, kara mıdır, beyaz mıdır, uzun mudur, nedir? Onu göreyim diye içerisine düşmüş,Onu göreyim diye içerisine düşmüş, o zaman ona bakmasında beis yoktur der.o zaman ona bakmasında beis yoktur der. Fakat bu beis, kızın onu görmemesi şartıyladır.

Fakat bu beis, kızın onu görmemesi şartıyladır.
Kız, kendisine talip olan erkeğinKız, kendisine talip olan erkeğin kendisine bakmasına rıza vermez.kendisine bakmasına rıza vermez. Olmaz, hani şimdiki gibiOlmaz, hani şimdiki gibi geleyim, gideyim, görüşelim,geleyim, gideyim, görüşelim, nişan yapalım, haftalarca, aylarca gezelim,nişan yapalım, haftalarca, aylarca gezelim, sonra münasip oluruz, evleniriz, öyle iş yok.sonra münasip oluruz, evleniriz, öyle iş yok. İstedik birisini, alalım onu diyerekten,İstedik birisini, alalım onu diyerekten, o sokaktan geçerken yahut evinden bir iş yaparkeno sokaktan geçerken yahut evinden bir iş yaparken bir bahaneyle görebilirsen öyle görecek.bir bahaneyle görebilirsen öyle görecek. Yahut aradaki vasıtalar sana onu bir yerden getirirken,

Yahut aradaki vasıtalar sana onu bir yerden getirirken,
işte budur senin alacağın kız diyerekten gösterirler.işte budur senin alacağın kız diyerekten gösterirler. Yoksa karşılıklı gelip de iki tarafın bir muhabbetleri birbirineYoksa karşılıklı gelip de iki tarafın bir muhabbetleri birbirine sinerekten derken bakarsın bir gün arada açıklık olur,sinerekten derken bakarsın bir gün arada açıklık olur, almaz olur onu.almaz olur onu. O kızın yüreği yaralanır.O kızın yüreği yaralanır. O yüreğinin yaralanmaması içinO yüreğinin yaralanmaması için onun sen talibi olduğunu bildirmeyeceksin ona.onun sen talibi olduğunu bildirmeyeceksin ona. Talip olmadan onu göreceksin.

Talip olmadan onu göreceksin.
Beğenirsen, ondan sonra talip olursun, istersin.Beğenirsen, ondan sonra talip olursun, istersin. Muvafakat ederlerse ne ala olur biter.Muvafakat ederlerse ne ala olur biter. Fakat böyle karşılıklı gelelim de,Fakat böyle karşılıklı gelelim de, görüşelim de, alalım, şeyin içinde o.görüşelim de, alalım, şeyin içinde o. Yine buyurmu ki;Yine buyurmu ki; İzâ emme ehadükümü’n-nâse.

İzâ emme ehadükümü’n-nâse.
Sizin biriniz naasa imam olduğu vakitte.Sizin biriniz naasa imam olduğu vakitte. Fe’lyühaffif.Fe’lyühaffif. Oldukça namazı hafif kılsın.Oldukça namazı hafif kılsın. Uzatmasın namazı.Uzatmasın namazı. Naasa imam olduğu vakitte.Naasa imam olduğu vakitte. Mesela hafızdır.Mesela hafızdır. Güzelce sedası vardır.Güzelce sedası vardır. Bir, iki, üç, dört, beş sayfa okur.Bir, iki, üç, dört, beş sayfa okur. Çünkü Cenâb-ı Peygamber kendi namazını kılarkenÇünkü Cenâb-ı Peygamber kendi namazını kılarken bir gün arkasında birisi uydu.bir gün arkasında birisi uydu. Nafile namazlarda imama uymak caiz.Nafile namazlarda imama uymak caiz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Sûre-i Bakara'dan başladı.Sûre-i Bakara'dan başladı. O da uydu ona.O da uydu ona. Sûre-i Bakara 48 sayfa.Sûre-i Bakara 48 sayfa. Onu bitirdi.Onu bitirdi. Derken Sûre-i Âli İmrân var onun altında.Derken Sûre-i Âli İmrân var onun altında. Onu da okumaya başladı.Onu da okumaya başladı. Şimdi adam yoruldu.

Şimdi adam yoruldu.
Takati kesildi. 50-60 sayfa oldu.Takati kesildi. 50-60 sayfa oldu. 2-3 cüz, 3 cüz oluyor, 4 cüz oluyor.2-3 cüz, 3 cüz oluyor, 4 cüz oluyor. Dayanamadığından kaçacak yer arıyor şimdi.Dayanamadığından kaçacak yer arıyor şimdi. Nasıl selam verse de, nasıl kurtulsam diyeNasıl selam verse de, nasıl kurtulsam diye çare arıyor şimdi.çare arıyor şimdi. Ama o nafile namaz, o Resûlullaha ait.Ama o nafile namaz, o Resûlullaha ait. Resûlullah böyle kendisi kendisine kılıyor bu namazı.Resûlullah böyle kendisi kendisine kılıyor bu namazı. Bu nasılsa ona uydu.Bu nasılsa ona uydu. Uyunca da baktı ki çok uzun namaz.Uyunca da baktı ki çok uzun namaz. Binâenaleyh Cenâb-ı Peygamber diyor ki, siz imam olduğunuz vakitte

Binâenaleyh Cenâb-ı Peygamber diyor ki, siz imam olduğunuz vakitte
böyle uzun namaz kılmayın.böyle uzun namaz kılmayın. Çünkü fe inne fîhimü’s-sağîr.Çünkü fe inne fîhimü’s-sağîr. Çocuklar vardır içinizde.Çocuklar vardır içinizde. Daha ve’l-kebîr, yaşlılar da vardır.Daha ve’l-kebîr, yaşlılar da vardır. Takati yoktur yaşlı adamın ayakta durmaya.Takati yoktur yaşlı adamın ayakta durmaya. Ve’d-daîf, zayıf insanlar vardır.

Ve’d-daîf, zayıf insanlar vardır.
Hasta insanlar vardır.Hasta insanlar vardır. Ve’l-merîd, marut da vardır.Ve’l-merîd, marut da vardır. Ve ze’l-hâcete, iş sahipleri de vardır.Ve ze’l-hâcete, iş sahipleri de vardır. Bir an evvel namazı kılıp işine gidecektir.Bir an evvel namazı kılıp işine gidecektir. Memurdur yahut saatle şimdi işler var.Memurdur yahut saatle şimdi işler var. Saati gelmiştir, işine gidecektir.Saati gelmiştir, işine gidecektir. Binâenaleyh uzun namazlara tahammülü yoktur.

Binâenaleyh uzun namazlara tahammülü yoktur.
Binâenaleyh imam'ın daima hafif olarak kıldırmasını,Binâenaleyh imam'ın daima hafif olarak kıldırmasını, hatta Cenâb-ı Peygamber bir gün namaz kıldırırkenhatta Cenâb-ı Peygamber bir gün namaz kıldırırken bir çocuk ağlıyor.bir çocuk ağlıyor. Kadınlarda geliyordu o zaman camiye.Kadınlarda geliyordu o zaman camiye. Çocuğuyla gelmiş, çocuk ağlıyor.Çocuğuyla gelmiş, çocuk ağlıyor. Onun ağlamasını dayanamayaktan Rasûl-i EkremOnun ağlamasını dayanamayaktan Rasûl-i Ekrem Kuleuzulerle kıldırdı namazı.Kuleuzulerle kıldırdı namazı. Kısacık.Kısacık. Sabah namazını Kuleuzulerle kıldırdı.Sabah namazını Kuleuzulerle kıldırdı. Neden böyle ya Resûlullah?Neden böyle ya Resûlullah? Dedi o kadının şeysine dayanamadım o çocuğun ağlamasına.Dedi o kadının şeysine dayanamadım o çocuğun ağlamasına. Ve izâ sallâ li nefsihî.

Ve izâ sallâ li nefsihî.
Gece kalktın kendi kendine namaz kılarsan.Gece kalktın kendi kendine namaz kılarsan. Fe’lyutavvil mâ şâe.Fe’lyutavvil mâ şâe. Dilediğin kadar kılsın.Dilediğin kadar kılsın. İsterse baştan aşağıya hatmetsin.İsterse baştan aşağıya hatmetsin. İmâm-ı Âzam, rahmetullahi aleyh,İmâm-ı Âzam, rahmetullahi aleyh, her gece bir hatim yaparmış namazda.her gece bir hatim yaparmış namazda. Kâbe-i Muazzama'ya girmiş.Kâbe-i Muazzama'ya girmiş. Kâbe-i Muazzama'nın içi var ya, o içine girmiş.Kâbe-i Muazzama'nın içi var ya, o içine girmiş. İki rekatta hatm-i şerif etmiştir.İki rekatta hatm-i şerif etmiştir. Bu Kur'an-ı Azimuşşan.Bu Kur'an-ı Azimuşşan. Bizim rahmetli hocamız

Bizim rahmetli hocamız
Ömer Ziyâeddin Abdullah Dağıstânî,Ömer Ziyâeddin Abdullah Dağıstânî, o da öyle bir hafız idi ki, elhamı nasıl okuyorsa,o da öyle bir hafız idi ki, elhamı nasıl okuyorsa, iki rekatta o da kıldırmıştı namazını.iki rekatta o da kıldırmıştı namazını. İki rekatta Kur'an'ı baştan aşağı okuyarak kıldırmıştı.İki rekatta Kur'an'ı baştan aşağı okuyarak kıldırmıştı. Allah şefaatlerine nâil eylesin.Allah şefaatlerine nâil eylesin. Süleymaniye'de Kanuni Sultan Süleyman'ın yanında yatarlardı.Süleymaniye'de Kanuni Sultan Süleyman'ın yanında yatarlardı. Onun için, sen dilediğin vakitte, nafilede, istediğin kadar uzun kıl.Onun için, sen dilediğin vakitte, nafilede, istediğin kadar uzun kıl. Fakat, şeyle beraber kılarken cemmatlen,

Fakat, şeyle beraber kılarken cemmatlen,
mümkün mertebe, bizim fıkıh kitaplarımızda gösterildiği vechlen,mümkün mertebe, bizim fıkıh kitaplarımızda gösterildiği vechlen, sabahımızda şu kadar okunur,sabahımızda şu kadar okunur, öğlende bu kadar okunur,öğlende bu kadar okunur, akşamda bu kadar okunur diyerekten gösterilmiştir.akşamda bu kadar okunur diyerekten gösterilmiştir. Ona riayet etmek kâfidir.Ona riayet etmek kâfidir. İzâ emme’r-racülü’l-kavme.

İzâ emme’r-racülü’l-kavme.
Yine imam olduk.Yine imam olduk. İmam olduğumuz vakitte,İmam olduğumuz vakitte, fe lâ yehtessa bi düâin dûnehüm,fe lâ yehtessa bi düâin dûnehüm, kendine dua etmesin.kendine dua etmesin. Ya Rabbi bana şöyle yap, bana böyle ver falan, yok.Ya Rabbi bana şöyle yap, bana böyle ver falan, yok. Cemaate dua. Ammeye dua.Cemaate dua. Ammeye dua. Fe lâ yehtessa bi düâin dûnehüm.Fe lâ yehtessa bi düâin dûnehüm. Fe in feale fe kad hânehüm.Fe in feale fe kad hânehüm. Eğer cemaate dua etmeden kendine dua ediyorsa,Eğer cemaate dua etmeden kendine dua ediyorsa, onlara hıyanetlik etmiş olur.onlara hıyanetlik etmiş olur. Ve lâ yüdhil yemînehû fî beyti kavmin bi ğayri iznihim.

Ve lâ yüdhil yemînehû fî beyti kavmin bi ğayri iznihim.
Hiç kimsenin izni olmadan da, müsaadesi olmadan daHiç kimsenin izni olmadan da, müsaadesi olmadan da başkasının evine bakmayın.başkasının evine bakmayın. Ne penceresinden, ne kapısından, ne dışarısından.Ne penceresinden, ne kapısından, ne dışarısından. Onun için yolda yürürken daima başı önüne eğerek,Onun için yolda yürürken daima başı önüne eğerek, yoluna dikkat ederek gitmek evladır demişyoluna dikkat ederek gitmek evladır demiş Nakşibend Hazretleri.Nakşibend Hazretleri. Onun için de bir kaide konmuş.Onun için de bir kaide konmuş. Nazar ber-kadem diyerektenNazar ber-kadem diyerekten dervişin gözü ayağının ucunda olacak.dervişin gözü ayağının ucunda olacak. Hakkı gözetleyerekten yoluna devam edecek.

Hakkı gözetleyerekten yoluna devam edecek.
Öyle alemin pençeresine,Öyle alemin pençeresine, kapısına şurasına, burasına bakmaya insanın hakkı yok.kapısına şurasına, burasına bakmaya insanın hakkı yok. Bir tane daha okuyayım.Bir tane daha okuyayım. İzâ emmene’l-imâmü.

İzâ emmene’l-imâmü.
Geçen bize araplar geldiler camimize.Geçen bize araplar geldiler camimize. Suud'un memleketinin adamlarından bir grup.Suud'un memleketinin adamlarından bir grup. Geldiler, imam efendi okuyordu,Geldiler, imam efendi okuyordu, veladdallin dedi, bu âmin dedi.veladdallin dedi, bu âmin dedi. Sonra biri de çattı dedi ki, siz neden aâmin demediniz?Sonra biri de çattı dedi ki, siz neden aâmin demediniz? İmam efendi, veladdallin dedi, hadîs var dedi,

İmam efendi, veladdallin dedi, hadîs var dedi,
bu hadîse göre, sizin de âmin demeniz lazımdı.bu hadîse göre, sizin de âmin demeniz lazımdı. Nasıl biz Mekke'ye gittiğimiz vakitte, birNasıl biz Mekke'ye gittiğimiz vakitte, bir âmin sedası, kubbelere kadar gidiyor işte,âmin sedası, kubbelere kadar gidiyor işte, her tarafı dolduruyor.her tarafı dolduruyor. Cenâb-ı Peygamber'in bu hadîsini ben o zaman

Cenâb-ı Peygamber'in bu hadîsini ben o zaman
bilmiyormuşum demek kibilmiyormuşum demek ki ona cevap veremedim.ona cevap veremedim. Biz de, bizim imamımız böyle demiş, dedim.Biz de, bizim imamımız böyle demiş, dedim. Ama dedi hadîs var ya, bizim imamımız öyle demiş amaAma dedi hadîs var ya, bizim imamımız öyle demiş ama hadîse uymamız lazım diyerekten bizi ayıplar gibi oldu.hadîse uymamız lazım diyerekten bizi ayıplar gibi oldu. Şimdi bu hadîs diyor ki, İzâ emmene’l-imâm,Şimdi bu hadîs diyor ki, İzâ emmene’l-imâm, imam veleddalin dedi, âmin dedi içinden.imam veleddalin dedi, âmin dedi içinden. Sesli olaraktan Veleddalin dedi, âmin de dedi.

Sesli olaraktan Veleddalin dedi, âmin de dedi.
Dediği vakitte, fe emminû, siz de âmin deyin.Dediği vakitte, fe emminû, siz de âmin deyin. İmam âmin dediği vakitte, siz de âmin deyin.İmam âmin dediği vakitte, siz de âmin deyin. Fe innehû men vâfeka te’miînühû te’mîne’l-melâiketi,

Fe innehû men vâfeka te’miînühû te’mîne’l-melâiketi,
ğufira lehû mâ tekaddeme min senbihî.ğufira lehû mâ tekaddeme min senbihî. Eğer bu meleklerin âminine uyarsan,Eğer bu meleklerin âminine uyarsan, denk gelirse.denk gelirse. Hepiniz mağfireti ilahiye nâil olursunuz.Hepiniz mağfireti ilahiye nâil olursunuz. Geçmiş günahlarınız da affolur.Geçmiş günahlarınız da affolur. Hadîs, hem Buhârî'nin, hem Müslim'ın, hem Tirmizî'nin, hem Dâvud'un.Hadîs, hem Buhârî'nin, hem Müslim'ın, hem Tirmizî'nin, hem Dâvud'un. Şimdi yalnız burada şerhte demiş ki,

Şimdi yalnız burada şerhte demiş ki,
imam âmin lafzını açık olarak söylerseimam âmin lafzını açık olarak söylerse ama imam âmini içinden söylerseama imam âmini içinden söylerse cemaatin de içinden söylemesi lazım.cemaatin de içinden söylemesi lazım. Burada güzel bir izah etmiş.Burada güzel bir izah etmiş. İmam âmin dediyse biz de içimizden âmin deriz.İmam âmin dediyse biz de içimizden âmin deriz. İmam âmin diye sesini uzatırsaİmam âmin diye sesini uzatırsa o zaman biz de âmin deriz.o zaman biz de âmin deriz. Ama bizim fıkıh kitaplarımızdan bize deAma bizim fıkıh kitaplarımızdan bize de gizli olarak âmin denilmesi tavsiye edilmiştir.gizli olarak âmin denilmesi tavsiye edilmiştir. Biz de öyle yapalım.Biz de öyle yapalım. Yalnız şuna da şimdi dikkat ediniz, burada kalacak inşâallah.

Yalnız şuna da şimdi dikkat ediniz, burada kalacak inşâallah.
İzâ ene müttü.

İzâ ene müttü.
Ben dünyadan ayrıldıktan sonra diyor Cenâb-ı Peygamber.Ben dünyadan ayrıldıktan sonra diyor Cenâb-ı Peygamber. Ve Ebû Bekir.Ve Ebû Bekir. Ebû Bekir de dünyadan ayrıldıktan sonra.Ebû Bekir de dünyadan ayrıldıktan sonra. Ve Ömer. Ömer de dünyadan ayrıldıktan sonra.Ve Ömer. Ömer de dünyadan ayrıldıktan sonra. Ve Osman. Osman da dünyadan ayrıldıktan sonra.Ve Osman. Osman da dünyadan ayrıldıktan sonra. Fe ini’steta’te , gücün yeterse, en temûte fe müt.Fe ini’steta’te , gücün yeterse, en temûte fe müt. Ölmekte gücün yeterse sen de öl artık.

Ölmekte gücün yeterse sen de öl artık.
Dünyada hayır yok.Dünyada hayır yok. İşte ondan sonra Hz. Ali'nin fitnesi çıktı,İşte ondan sonra Hz. Ali'nin fitnesi çıktı, Maviye'nin fitnesi çıktı derken fitneler bitmedi gitti.Maviye'nin fitnesi çıktı derken fitneler bitmedi gitti. Allah cümlemizin kusurunu affetsin.

Allah cümlemizin kusurunu affetsin.
Tevfîkat-ı samedâniye mazhar etsin.Tevfîkat-ı samedâniye mazhar etsin. Bu gönüllerimizi marifet-i ilahiye'nin girişineBu gönüllerimizi marifet-i ilahiye'nin girişine hazırlayan gönüllerden etsin Cenâb-ı Hak dahazırlayan gönüllerden etsin Cenâb-ı Hak da bu gönüllerimize marifet-i ilahiye nazil olsun.bu gönüllerimize marifet-i ilahiye nazil olsun. Duamızda da Allah'ım ya Rabbim bizi affet, mağfiret et.Duamızda da Allah'ım ya Rabbim bizi affet, mağfiret et. Ha şimdi hatim duası yapacağız ama,Ha şimdi hatim duası yapacağız ama, hatim okuyacağız ama.hatim okuyacağız ama. Hatimden evvel, tabi cemaatin bir kısmı dağılıyor daHatimden evvel, tabi cemaatin bir kısmı dağılıyor da onlar da bu sevaba mazhar olması içinonlar da bu sevaba mazhar olması için hep beraber bir istiğfar edelim.hep beraber bir istiğfar edelim. Estağfirullah estağfirullah

Estağfirullah estağfirullah
estağfirullah el-azîm el-kerîm ellezîestağfirullah el-azîm el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hûlâ ilâhe illâ hû el hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh.el hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh. Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirate ve'l-hidâyete lenâVe es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirate ve'l-hidâyete lenâ innehû hüve't-tevvâbürrahiminnehû hüve't-tevvâbürrahim tevbete abdin zâlimin li-nefsihîtevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihîlâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ.mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ. Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî

Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî
ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü.ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü. Eûzü bike min-şerri mâ sana'tüEûzü bike min-şerri mâ sana'tü ebû'u leke bi-ni'metike aleyyeebû'u leke bi-ni'metike aleyye ve ebû'u bi-zenbî fağfirlîve ebû'u bi-zenbî fağfirlî fe-innehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente.fe-innehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente. Derste başlamadan şunu arz edeceğim.

Derste başlamadan şunu arz edeceğim.
Dün bir mektup geldi.Dün bir mektup geldi. Bursalı bir efendi camimize gelmiş.Bursalı bir efendi camimize gelmiş. Yeni bir ayakkabı da almış güzel.Yeni bir ayakkabı da almış güzel. Ayakkabısını almışlar, yerine bir çürük ayakkabı bırakmışlar.

Ayakkabısını almışlar, yerine bir çürük ayakkabı bırakmışlar.
Bana da mektup yazmış ki, ben de senin hemşerinim.Bana da mektup yazmış ki, ben de senin hemşerinim. Fakat ayakkabım böyle kıymetliydi gitti gürültüye.Fakat ayakkabım böyle kıymetliydi gitti gürültüye. İşte çaresine bakın orada diyerekten.İşte çaresine bakın orada diyerekten. Şimdi bakınız insanlar ne kadar çeşitli ki, geliyor buradan,Şimdi bakınız insanlar ne kadar çeşitli ki, geliyor buradan, gözetliyor o, hangi ayakkabı güzelse,gözetliyor o, hangi ayakkabı güzelse, usüllüce alıp gidiyor onu.usüllüce alıp gidiyor onu. Sözde sakallı var belki, kolları sıvalı, tesbihli filan.

Sözde sakallı var belki, kolları sıvalı, tesbihli filan.
İnsan tabi bilemiyorsunuz.İnsan tabi bilemiyorsunuz. Hep sima insan siması.Hep sima insan siması. Böyle insanların camide ayakkabısını, ceketini, patininiBöyle insanların camide ayakkabısını, ceketini, patinini alacak siynette insan olur mu diye insan düşünüyor.alacak siynette insan olur mu diye insan düşünüyor. Camiye böyle insan girer mi hiç?Camiye böyle insan girer mi hiç? Yanlışlıkla almış, yanlışlıkla aldıysa getirir.

Yanlışlıkla almış, yanlışlıkla aldıysa getirir.
Hâlbuki yanlışlıkla alma değil de çalma doğrudan doğruya.Hâlbuki yanlışlıkla alma değil de çalma doğrudan doğruya. Bunun çok numuneleri var her zaman ola gelmekten.Bunun çok numuneleri var her zaman ola gelmekten. Bunun için Allahu Teâlâ bizi iyi kullarından etsin.Bunun için Allahu Teâlâ bizi iyi kullarından etsin. Bu da insan ama şerli insan, ne yapalım?Bu da insan ama şerli insan, ne yapalım? İnsanların bak rahatsız olmasına vesile oluyor.

İnsanların bak rahatsız olmasına vesile oluyor.
Bazısı işte cebinden parasını alıyor.Bazısı işte cebinden parasını alıyor. Bazısı zorla alıyor.Bazısı zorla alıyor. Çeşitli insan, bu da insan ya.Çeşitli insan, bu da insan ya. Ama nasıl insan ya?Ama nasıl insan ya? Böyle insan olur mu?Böyle insan olur mu? Olmaması lazım.Olmaması lazım. Allah kusurlarınızı affetsin.Allah kusurlarınızı affetsin.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2