Namaz Vakitleri

19 Rebîü'l-Evvel 1447
11 September 2025
İmsak
05:06
Güneş
06:34
Öğle
13:06
İkindi
16:38
Akşam
19:27
Yatsı
20:48
Detaylı Arama

Konuşma Metni

Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri!Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû!

Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû!
Elhamdülillâh, bu akşam mübarek gecelerimizden biri,

Elhamdülillâh, bu akşam mübarek gecelerimizden biri,
Peygamber SAS Efendimiz Hazretleri’ninPeygamber SAS Efendimiz Hazretleri’nin dünyaya teşrif eylediği günün sene-i devriyesi,dünyaya teşrif eylediği günün sene-i devriyesi, Mevlid Kandili dediğimiz mübarek gece.Mevlid Kandili dediğimiz mübarek gece. Biliyorsunuz, insanoğlunun mânevî pek çok değerleri var.

Biliyorsunuz, insanoğlunun mânevî pek çok değerleri var.
Bu değerlerden bir tanesi de tarih şuurudur.Bu değerlerden bir tanesi de tarih şuurudur. İnsanoğlu hafıza sahibi bir yüksek mahlûk olarak,İnsanoğlu hafıza sahibi bir yüksek mahlûk olarak, Allah’ın yüce yaratığı olarakAllah’ın yüce yaratığı olarak eskiyi, maziyi hafızasında muhafaza edebiliyor.eskiyi, maziyi hafızasında muhafaza edebiliyor. O da, Cenâb-ı Mevlâ’nın kudretinin,O da, Cenâb-ı Mevlâ’nın kudretinin, hikmetinin nişânesi.hikmetinin nişânesi. Nice nice bilgiler insanın hafızasında canlı kalıyor.Nice nice bilgiler insanın hafızasında canlı kalıyor. İnsanoğlu bu hafızasındaki bilgileriİnsanoğlu bu hafızasındaki bilgileri zihninde evirip, çevirip değerlendiriyor.zihninde evirip, çevirip değerlendiriyor. Onlar üzerinde tefekkür ediyor.Onlar üzerinde tefekkür ediyor. İşte bu gece de, yâni Rebîü’l-evvel ayının

İşte bu gece de, yâni Rebîü’l-evvel ayının
11’ini 12’sine bağlayan gece.11’ini 12’sine bağlayan gece. Arabî aylardan Rebîü’l-evvel ayınınArabî aylardan Rebîü’l-evvel ayının onikinci gecesi diyoruz çünküonikinci gecesi diyoruz çünkü güneş battıktan sonra o gün başlar.güneş battıktan sonra o gün başlar. İslâm takvimi mantığına göre,İslâm takvimi mantığına göre, güneş battı mı eski bir gün biter,güneş battı mı eski bir gün biter, yeni bir gün başlamış olur güneşin batmasıyla.yeni bir gün başlamış olur güneşin batmasıyla. İşte 11’i bitti güneş battığı zaman,İşte 11’i bitti güneş battığı zaman, ondan sonra 12’sinin vakti başladı çalışmaya.ondan sonra 12’sinin vakti başladı çalışmaya. Tabii biz bu vakitlerin geçiş zamanını,Tabii biz bu vakitlerin geçiş zamanını, tam mesâinin ortasında tarih değişmesin diye, şimditam mesâinin ortasında tarih değişmesin diye, şimdi gece yarısına atmışız.gece yarısına atmışız. Tabii, o zaman da insanın faaliyetleri durmuyor.Tabii, o zaman da insanın faaliyetleri durmuyor. Artık aslında gelişmiş, çağdaş insanın gecesi gündüzüArtık aslında gelişmiş, çağdaş insanın gecesi gündüzü harıl çalışmalarla, faaliyetlerle geçiyor.harıl çalışmalarla, faaliyetlerle geçiyor. Evet, 11 Rebîü’l-evveli 12 Rebîü’l-evvele bağlayan,

Evet, 11 Rebîü’l-evveli 12 Rebîü’l-evvele bağlayan,
571 Mîlâdi yılının Nisan ayının 20’sinde,571 Mîlâdi yılının Nisan ayının 20’sinde, Peygamber SAS Efendimiz dünyaya gelmişler.Peygamber SAS Efendimiz dünyaya gelmişler. Dünyaya şeref vermişler.Dünyaya şeref vermişler. Allah’ın rahmeti tecelli eylemiş.Allah’ın rahmeti tecelli eylemiş. Bizleri sürûra, sevince gark edenBizleri sürûra, sevince gark eden muhteşem bir nimet-i ilâhî,muhteşem bir nimet-i ilâhî, ikrâm-ı ilâhî Peygamber SAS Efendimiz’in dünyaya gelişi.ikrâm-ı ilâhî Peygamber SAS Efendimiz’in dünyaya gelişi. Eski ümmetler de tabii, eğer paygamberlerinin

Eski ümmetler de tabii, eğer paygamberlerinin
doğum tarihlerini biliyorlarsa, onunla sevinmişlerdir.doğum tarihlerini biliyorlarsa, onunla sevinmişlerdir. Haklıdırlar; çünkü, peygamberlerin hepsiniHaklıdırlar; çünkü, peygamberlerin hepsini Allah-u Teàlâ Hazretleri, o devrin insanı hakkı bulsun,Allah-u Teàlâ Hazretleri, o devrin insanı hakkı bulsun, Cenâb-ı Mevlâ’ya güzel kulluk etsin diye,Cenâb-ı Mevlâ’ya güzel kulluk etsin diye, kendisi göndermiş.kendisi göndermiş. Hepsi Allah’ın elçileri,Hepsi Allah’ın elçileri, Allah tarafından gönderilmiş mübarek insanlar.Allah tarafından gönderilmiş mübarek insanlar. Meselâ, ehl-i kitab olan, ehl-i İncil olan nasrânîler de,

Meselâ, ehl-i kitab olan, ehl-i İncil olan nasrânîler de,
İsâ AS’ın dünyaya teşriflerini,İsâ AS’ın dünyaya teşriflerini, kendi zamanlama sistemlerinin,kendi zamanlama sistemlerinin, usüllerinin başlangıcı yapmışlar, milâd demişler.usüllerinin başlangıcı yapmışlar, milâd demişler. Milâddan önce, milâddan sonra diye bütün zamanlarıMilâddan önce, milâddan sonra diye bütün zamanları ona göre kıyaslamaya böylece devam etmişler.ona göre kıyaslamaya böylece devam etmişler. Yâni “Bizim peygamberimizin doğmasındanYâni “Bizim peygamberimizin doğmasından şu kadar zaman önce şu olmuş,şu kadar zaman önce şu olmuş, bizim peygamberimizin doğmasından şu kadar zaman geçtiktenbizim peygamberimizin doğmasından şu kadar zaman geçtikten sonra bu olmuş.” diye,sonra bu olmuş.” diye, hep akıllarında peygamberleri.hep akıllarında peygamberleri. Tabii bizim Peygamberimiz hakkında,Tabii bizim Peygamberimiz hakkında, Hazret-i Muhammed Mustafâ Efendimiz hakkındaHazret-i Muhammed Mustafâ Efendimiz hakkında düşüncelerimiz ile, Hristiyanların Hazret-i İsâ hakkında düşüncelerindedüşüncelerimiz ile, Hristiyanların Hazret-i İsâ hakkında düşüncelerinde büyük farklılık var.büyük farklılık var. Biz Peygamber SAS Efendimiz’inBiz Peygamber SAS Efendimiz’in Allah’ın kulu ve rasûlü olduğunu altını çize çizeAllah’ın kulu ve rasûlü olduğunu altını çize çize beyan ediyoruz, cihana bildiriyoruz.beyan ediyoruz, cihana bildiriyoruz. Çünkü Peygamber Efendimiz böyle bildirilmesini istemiş.Çünkü Peygamber Efendimiz böyle bildirilmesini istemiş. Çünkü insanlar, kendilerine Allah tarafından gönderilmiş olan

Çünkü insanlar, kendilerine Allah tarafından gönderilmiş olan
bu mübarek elçileri, bazen iyi takdir edememişler,bu mübarek elçileri, bazen iyi takdir edememişler, zamanında ona iyi ümmetlik yapamamışlar; bazen de,zamanında ona iyi ümmetlik yapamamışlar; bazen de, onun ahirete irtihalinden sonraonun ahirete irtihalinden sonra onun hakkındaki düşüncelerinde yanılmışlar.onun hakkındaki düşüncelerinde yanılmışlar. Hristiyanların yanılmasıHristiyanların yanılması Hazret-i İbrahim’i tanıdıkları halde, Hazret-i Musa AS’ı tanıdıkları halde,Hazret-i İbrahim’i tanıdıkları halde, Hazret-i Musa AS’ı tanıdıkları halde, İsmâil AS’ı tanıdıkları halde,İsmâil AS’ı tanıdıkları halde, birçok peygamber ismibirçok peygamber ismi İncil’de geçtiği halde,İncil’de geçtiği halde, o peygamberlerden birisi olan,o peygamberlerden birisi olan, kendilerine gönderilmiş olan Hazreti İsâ’yı tanımayıpta,kendilerine gönderilmiş olan Hazreti İsâ’yı tanımayıpta, doğru karar veremeyipte.doğru karar veremeyipte. “—Hazret-i İsâ peygamberdir.” deseler,

“—Hazret-i İsâ peygamberdir.” deseler,
“Hazret-i İsâ da Allah’ın gönderdiği bir peygamberdir.” deseler,“Hazret-i İsâ da Allah’ın gönderdiği bir peygamberdir.” deseler, Allah’ın razı olacağı bir söz söylemiş olacaklar,Allah’ın razı olacağı bir söz söylemiş olacaklar, gerçeği söylemiş olacaklar.gerçeği söylemiş olacaklar. “—Kuldur, Allah’ın elçisidir.

“—Kuldur, Allah’ın elçisidir.
Allah bize Hazret-i İsâ’yı İncil’i bize öğretsin diye,Allah bize Hazret-i İsâ’yı İncil’i bize öğretsin diye, dinimizi öğretsin diye göndermiştir.dinimizi öğretsin diye göndermiştir. O da Allah’ın peygamberlerinden bir peygamberdir.O da Allah’ın peygamberlerinden bir peygamberdir. Biz bu peygamberlik müessesesini bilen bir ümmetiz,Biz bu peygamberlik müessesesini bilen bir ümmetiz, ehl-i kitabız.ehl-i kitabız. Hazret-i İsâ’dan önceHazret-i İsâ’dan önce dünyaya gelmiş birçok peygamberin ismi,dünyaya gelmiş birçok peygamberin ismi, mukaddes kitabımızda zaten geçiyor.mukaddes kitabımızda zaten geçiyor. Adem AS, Nuh AS, İbrâhim AS vs.” diyeAdem AS, Nuh AS, İbrâhim AS vs.” diye anlayışlarını normal yörüngesine oturtmaları lâzımdı.anlayışlarını normal yörüngesine oturtmaları lâzımdı. Onlar böyle demediler,

Onlar böyle demediler,
Hazret-i İsâ’ya ulûhiyet isnad ettiler.Hazret-i İsâ’ya ulûhiyet isnad ettiler. Yâni ne demek?Yâni ne demek? Hazret-i İsâ’ya tanrı dediler,Hazret-i İsâ’ya tanrı dediler, tanrının oğlu tanrı dediler.tanrının oğlu tanrı dediler. Hâşâ sümme hâşâ, beşerdir, ama yanıldılar.Hâşâ sümme hâşâ, beşerdir, ama yanıldılar. Annesine de tanrı doğuran dediler.Annesine de tanrı doğuran dediler. Ona da mı tanrı dediler?Ona da mı tanrı dediler? Bir kısmı “Tanrı” dedi.Bir kısmı “Tanrı” dedi. Bir kısmı, “Tanrı değil ama tanrı doğuran” dedi.Bir kısmı, “Tanrı değil ama tanrı doğuran” dedi. Saçma sapan şeyler.Saçma sapan şeyler. Rûhü’lkudüs,Rûhü’lkudüs, Hazret-i İsâ ve baba AllahHazret-i İsâ ve baba Allah hâşâ sümme hâşâ!hâşâ sümme hâşâ! Onlar dediği için, korka korka söylüyorum.Onlar dediği için, korka korka söylüyorum. İşte ekànîm-i selâse, trinite dediğimiz,İşte ekànîm-i selâse, trinite dediğimiz, teslis dediğimiz yanlış inançlara saplandılar.teslis dediğimiz yanlış inançlara saplandılar. Hazret-i İsâ Allah’ın mübarek,

Hazret-i İsâ Allah’ın mübarek,
tertemiz, pembe yüzlü,tertemiz, pembe yüzlü, alnı böyle boncuk boncuk terli,alnı böyle boncuk boncuk terli, uzun saçlı güzel bir kulu, peygamberi.uzun saçlı güzel bir kulu, peygamberi. Biz tabii bunu doğru olarak biliyoruz,Biz tabii bunu doğru olarak biliyoruz, onları da doğrultmaya çalışıyoruz.onları da doğrultmaya çalışıyoruz. Biz çalışmıyoruz.Biz çalışmıyoruz. Allah, peygamberleri gönderen alemlerin Rabbi Allah,Allah, peygamberleri gönderen alemlerin Rabbi Allah, kulların, hristiyanların yanıldığını bildiği için,kulların, hristiyanların yanıldığını bildiği için, onların yanılmalarını düzeltmek üzereonların yanılmalarını düzeltmek üzere emir buyurmuş Kur’an-ı Kerim’de:emir buyurmuş Kur’an-ı Kerim’de: “—Ey hristiyanlar, bırakın yanlış yolu!

“—Ey hristiyanlar, bırakın yanlış yolu!
Bizimle sizin aranızda temelde aynı olanBizimle sizin aranızda temelde aynı olan Allah’ın birliğine gelin!Allah’ın birliğine gelin! Allah’ın birliğini kabule gelin,Allah’ın birliğini kabule gelin, tevhid akidesine gelin!tevhid akidesine gelin! Teslisi bırakın, triniteyi bırakın!Teslisi bırakın, triniteyi bırakın! İsâ AS Allah’ın oğlu değildir.” diyeİsâ AS Allah’ın oğlu değildir.” diye ayet-i kerimelerde nasihatler var, ihtarlar var.ayet-i kerimelerde nasihatler var, ihtarlar var. Kendilerini düzeltmeleri için Allah’ın kendilerine haberi var,Kendilerini düzeltmeleri için Allah’ın kendilerine haberi var, beyânı var Kur’an-ı Kerim’de.beyânı var Kur’an-ı Kerim’de. Okur dinlerlerse, Hazret-i İsâ da memnun olur.Okur dinlerlerse, Hazret-i İsâ da memnun olur. Çünkü Hazret-i İsâ, “Bana tapının!” demedi.Çünkü Hazret-i İsâ, “Bana tapının!” demedi. Allah’ın emrettiklerini onlara söyledi.Allah’ın emrettiklerini onlara söyledi. Tabii Hristiyanlar Hazret-i İsâ’yı,Tabii Hristiyanlar Hazret-i İsâ’yı, peygamberliğini tam anlayamadan,peygamberliğini tam anlayamadan, mahiyetini tam bilemeden seviyorlar.mahiyetini tam bilemeden seviyorlar. Tabii biz de seviyoruz.Tabii biz de seviyoruz. Biz de çocuklarımıza bazen Mûsâ,Biz de çocuklarımıza bazen Mûsâ, bazen İsâ adını koyuyoruz, seviyoruz.bazen İsâ adını koyuyoruz, seviyoruz. Tabii severiz.Tabii severiz. Çünkü Allah’ın gönderdiği mübarek insanlar,Çünkü Allah’ın gönderdiği mübarek insanlar, gerçekten yüksek insanlar olduğundan zatengerçekten yüksek insanlar olduğundan zaten insan ister istemez, tabii olarak sever, aşık olur.insan ister istemez, tabii olarak sever, aşık olur. Fakat bizde, İslâm terbiyesindeFakat bizde, İslâm terbiyesinde bütün peygamberlere karşı sonsuz bir muhabbet olduğundanbütün peygamberlere karşı sonsuz bir muhabbet olduğundan Hazret-i İsâ AS’ı da seviyoruz.Hazret-i İsâ AS’ı da seviyoruz. Pekâlâ onun doğumuna milâd deniliyor.

Pekâlâ onun doğumuna milâd deniliyor.
Pekâlâ onlar da hürmet ediyorlar peygamberlerine.Pekâlâ onlar da hürmet ediyorlar peygamberlerine. Belki içlerinde, peygamber olarak tanıyan da vardır.Belki içlerinde, peygamber olarak tanıyan da vardır. Yanılanlar da düzeltirler.Yanılanlar da düzeltirler. Yâni görüyoruz ki hristiyanlarda da

Yâni görüyoruz ki hristiyanlarda da
kendi peygamberlerinin doğum gününekendi peygamberlerinin doğum gününe bir muazzam bağlılık, sevgi ve saygı var.bir muazzam bağlılık, sevgi ve saygı var. Biz de Peygamber-i Zîşân’ımızın dünyaya teşrifininBiz de Peygamber-i Zîşân’ımızın dünyaya teşrifinin zamanından fevkalâde duygulanıyoruz.zamanından fevkalâde duygulanıyoruz. Ve her sene zamanı geldiği zamanVe her sene zamanı geldiği zaman çeşit çeşit sevgi tezahürleriyleçeşit çeşit sevgi tezahürleriyle Rasûlüllah Efendimiz’in dünyaya teşriflerini kutluyoruz.Rasûlüllah Efendimiz’in dünyaya teşriflerini kutluyoruz. Mevlid Kandilini canlı bir tarzda, ibadetlerle,Mevlid Kandilini canlı bir tarzda, ibadetlerle, camilerde, evlerde güzel bir şekilde geçirmeye çalışıyoruz.camilerde, evlerde güzel bir şekilde geçirmeye çalışıyoruz. Peygamber SAS Efendimiz

Peygamber SAS Efendimiz
bir bahar gününde dünyaya gelmiş.bir bahar gününde dünyaya gelmiş. 20 Nisan’a rastlıyor takvimler birbirine dönüştürüldüğü zaman.

20 Nisan’a rastlıyor takvimler birbirine dönüştürüldüğü zaman.
Rebîü’l-evvel ayında dünyaya gelmiş.Rebîü’l-evvel ayında dünyaya gelmiş. Enteresandır, ilginçtir, rebi’Enteresandır, ilginçtir, rebi’ kelimesi Arapça’da ilkbahar mânâsına gelir.kelimesi Arapça’da ilkbahar mânâsına gelir. Yâni Peygamber Efendimiz ilkbaharda dünyaya gelmiş.Yâni Peygamber Efendimiz ilkbaharda dünyaya gelmiş. Rebîü’l-evvel ayı da aylardan birisidir.Rebîü’l-evvel ayı da aylardan birisidir. O da tabii ilkbahara her zaman rastlamaz, döner.O da tabii ilkbahara her zaman rastlamaz, döner. Bazen bakarsınız yaza, bazen güze, bazen kışaBazen bakarsınız yaza, bazen güze, bazen kışa rastlayabilir ama, o zaman ikisi birden denk gelmiş.rastlayabilir ama, o zaman ikisi birden denk gelmiş. Peygamber SAS Efendimiz yetiştiği mıntıkada

Peygamber SAS Efendimiz yetiştiği mıntıkada
çok iyi bilinen, çok sayılan, çok sevilen,çok iyi bilinen, çok sayılan, çok sevilen, muhteşem, mübarek, mukaddes bir ailedenmuhteşem, mübarek, mukaddes bir aileden gelmiş olan bir kimse.gelmiş olan bir kimse. Dedeleri de geriye doğru saygın kimselerdi,Dedeleri de geriye doğru saygın kimselerdi, saygı duyulan, sevilen sayılan kimselerdi.saygı duyulan, sevilen sayılan kimselerdi. Mekke’nin eşrafı, yöneticileri olan kimselerdi.Mekke’nin eşrafı, yöneticileri olan kimselerdi. Bir hadis-i şerifini okuyarak,

Bir hadis-i şerifini okuyarak,
Peygamber Efendimiz’in mübarek sözleriyle,Peygamber Efendimiz’in mübarek sözleriyle, kendisinin soyu hakkında kendi ifadelerinikendisinin soyu hakkında kendi ifadelerini hadis-i şerifinden takip etmiş olalım!hadis-i şerifinden takip etmiş olalım! Peygamber Efendimiz buyuruyor ki,Peygamber Efendimiz buyuruyor ki, Enes RA’dan İbn-i Asâkir’in ve Deylemî’nin,Enes RA’dan İbn-i Asâkir’in ve Deylemî’nin, Beyhâkì’nin Delâil’inde, Hâkim’inBeyhâkì’nin Delâil’inde, Hâkim’in Tarih’inde rivayet ettiğine göre:Tarih’inde rivayet ettiğine göre: Ene muhammedü’bnü abdi’llâh.

Ene muhammedü’bnü abdi’llâh.
“Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im.”“Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im.” Evet, Peygamber Efendimiz’in babasının adı Abdullah’tı,

Evet, Peygamber Efendimiz’in babasının adı Abdullah’tı,
annesinin adı Âmine idi.annesinin adı Âmine idi. Bizde tabii hanım ismi olarak Âmine değil de,Bizde tabii hanım ismi olarak Âmine değil de, Mevlid’den bilirler herkes, “Âmine hâtun Muhammed ânesi” diyeMevlid’den bilirler herkes, “Âmine hâtun Muhammed ânesi” diye bilirler ama,bilirler ama, Emine denmiş.Emine denmiş. Emine de Arapça’da bir mânâ verir, yâni güvenilen hanımEmine de Arapça’da bir mânâ verir, yâni güvenilen hanım mânâsına Emin-Emine.mânâsına Emin-Emine. O da olur ama Peygamber Efendimiz’inO da olur ama Peygamber Efendimiz’in annesinin adı Âmine idi, a’sı uzun;annesinin adı Âmine idi, a’sı uzun; babası Abdullah idi.babası Abdullah idi. Şimdi, Efendimiz kendi soyunu şöyle geriye doğru bildiriyor:

Şimdi, Efendimiz kendi soyunu şöyle geriye doğru bildiriyor:
Ene muhammedü’bnü abdi’llâh.Ene muhammedü’bnü abdi’llâh. “Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im.”“Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im.” devam ediyor soyuna, Abdullah kimin oğlu, onun babası kim,devam ediyor soyuna, Abdullah kimin oğlu, onun babası kim, onun babası kim?onun babası kim? Böyle geriye doğru.Böyle geriye doğru. Babasını söylüyor, dedesini söylüyor,Babasını söylüyor, dedesini söylüyor, dedesinin babası, dedesinin dedesi;dedesinin babası, dedesinin dedesi; geriye doğru isimleri sayıyor.geriye doğru isimleri sayıyor. Ene muhammedü’bnü abdullahi’bni abdü’l-muttalib.

Ene muhammedü’bnü abdullahi’bni abdü’l-muttalib.
Demek ki dedesinin ismi Abdulmuttalib;Demek ki dedesinin ismi Abdulmuttalib; İbni hâşim.İbni hâşim. Onun da babası, yâni Peygamber Efendimiz’in büyük dedesi Hâşim.Onun da babası, yâni Peygamber Efendimiz’in büyük dedesi Hâşim. Onun için Peygamber Efendimiz’inOnun için Peygamber Efendimiz’in Kureyş kabilesi içindeKureyş kabilesi içinde grubuna Benî Hâşim, yâni Hâşimoğulları derler.grubuna Benî Hâşim, yâni Hâşimoğulları derler. Biliyorsunuz şimdi mesela Ürdün Devleti’nin başkanı Haşim

Biliyorsunuz şimdi mesela Ürdün Devleti’nin başkanı Haşim
soyundan geldiği için,soyundan geldiği için, El-memleketü’lUrdûniyyeti’l-Hàşimiyye diyorlar.El-memleketü’lUrdûniyyeti’l-Hàşimiyye diyorlar. Yâni Hâşimî sülâlesinden gelen bir şahıs tarafındanYâni Hâşimî sülâlesinden gelen bir şahıs tarafından hükmedilen, yürütülen,hükmedilen, yürütülen, hükümeti sürdürülen memleket mânâsına.hükümeti sürdürülen memleket mânâsına. Evet, büyük dedesinin adı, Abdü’l-muttalib’in babasının adı Hâşim.

Evet, büyük dedesinin adı, Abdü’l-muttalib’in babasının adı Hâşim.
İbni abdi menâf ibni kusayİbni abdi menâf ibni kusay ibni kilâb ibni mürre.ibni kilâb ibni mürre. Tabii buradaki ibni kelimesi “şunun oğlu” demek.Tabii buradaki ibni kelimesi “şunun oğlu” demek. Yâni ibni Mürre, Mürre’nin oğlu demek oluyor.Yâni ibni Mürre, Mürre’nin oğlu demek oluyor. İbni ka’b ibni lüey ibni gâlib ibni fihr

İbni ka’b ibni lüey ibni gâlib ibni fihr
ibni malik ibni nadr ibni kinâne ibni huzeymeibni malik ibni nadr ibni kinâne ibni huzeyme ibni müdrike ibni ilyâsibni müdrike ibni ilyâs ibni mudar ibni nizâr.ibni mudar ibni nizâr. Buraya kadar dedelerinin isimlerini sayıyor.Buraya kadar dedelerinin isimlerini sayıyor. Muhterem, sevgili Akra dinleyicileri!

Muhterem, sevgili Akra dinleyicileri!
Araplar’da soy bilgisi çok önemliydi.Araplar’da soy bilgisi çok önemliydi. Araplarda okuma yazma az olduğundan,Araplarda okuma yazma az olduğundan, soylarını çok iyi ezberlerler,soylarını çok iyi ezberlerler, ezberlerinde tutarlar ve sayalardı.ezberlerinde tutarlar ve sayalardı. Şimdi bizim çağdaş toplumumuzdaŞimdi bizim çağdaş toplumumuzda bir kimseye, “Baban kim?” desen, söyler;bir kimseye, “Baban kim?” desen, söyler; “Deden kim?” desen söyler;“Deden kim?” desen söyler; “Dedenin babası, dedenin dedesi?” dediğiniz zaman,“Dedenin babası, dedenin dedesi?” dediğiniz zaman, bir noktada yorulur, söyleyemez.bir noktada yorulur, söyleyemez. Ama Araplar soylarınıAma Araplar soylarını ezberlerinde tutmaya çok dikkat ederlerdi.ezberlerinde tutmaya çok dikkat ederlerdi. O soy bilme ilmine,O soy bilme ilmine, yâni kim kimin oğludur, kim kimin akrabasıdır.yâni kim kimin oğludur, kim kimin akrabasıdır. Buna da çok önem verirlerdi.Buna da çok önem verirlerdi. Bu ilme ilm-i ensâb derler.

Bu ilme ilm-i ensâb derler.
Ensâb, nesebler demek.Ensâb, nesebler demek. Yani insanların neseblerini, haseblerini,Yani insanların neseblerini, haseblerini, kimin kimin oğlu olduğunu, kimin kiminle akraba olduğunu bildirenkimin kimin oğlu olduğunu, kimin kiminle akraba olduğunu bildiren bilgiler topluluğu.bilgiler topluluğu. Meselâ, sevgili büyüğümüz Ebû Bekr-i Sıddîk RA,Meselâ, sevgili büyüğümüz Ebû Bekr-i Sıddîk RA, ensab ilminde çok bilgili bir kimse imiş.ensab ilminde çok bilgili bir kimse imiş. Kendisinin filân dedesini bilmek bir tarafa,Kendisinin filân dedesini bilmek bir tarafa, ayrıca başka insanlar da kimlerdendir,ayrıca başka insanlar da kimlerdendir, kim kiminle akrabadır,kim kiminle akrabadır, kimin nasıl çocukları olmuş, kabileler nasıl grup grup bölünmüşler.kimin nasıl çocukları olmuş, kabileler nasıl grup grup bölünmüşler. Çok iyi bilirdi.Çok iyi bilirdi. Şimdi bu arada tabii bu kadar dedesinin ismini

Şimdi bu arada tabii bu kadar dedesinin ismini
geriye doğru Peygamber Efendimiz, ifade buyurmuşlar, saymışlar.geriye doğru Peygamber Efendimiz, ifade buyurmuşlar, saymışlar. Onların hepsini biliyoruz.Onların hepsini biliyoruz. Bir şeyi daha söyleyelim:Bir şeyi daha söyleyelim: Peygamber Efendimiz’in SAS annesi Hazret-i Âmine’nin de soyu,Peygamber Efendimiz’in SAS annesi Hazret-i Âmine’nin de soyu, bir noktada Peygamber Efendimiz’in babasının soyuyla birleşiyor.bir noktada Peygamber Efendimiz’in babasının soyuyla birleşiyor. Yukarıdaki dedelerinde, anne baba böyleceYukarıdaki dedelerinde, anne baba böylece aynı soydan gelmiş kimseler olmuş oluyorlar,aynı soydan gelmiş kimseler olmuş oluyorlar, Peygamber Efendimiz’in mübarek valideyni.Peygamber Efendimiz’in mübarek valideyni. Efendimiz devam ediyor kendisini anlatmaya.

Efendimiz devam ediyor kendisini anlatmaya.
Cuma günkü vaazımda da söylemiştim:Cuma günkü vaazımda da söylemiştim: Peygamber Efendimiz sohbete oturdu muPeygamber Efendimiz sohbete oturdu mu dakikalar unutulurdu, saatler unutulurdu.dakikalar unutulurdu, saatler unutulurdu. Ashab-ı kiram sabaha kadar, etrafındaAshab-ı kiram sabaha kadar, etrafında Efendimiz’i canla dinlerlerdi.Efendimiz’i canla dinlerlerdi. Hoşuma gidiyor, nasıl dinledikleri tasvirHoşuma gidiyor, nasıl dinledikleri tasvir buyruluyor ki rivayetlerde:buyruluyor ki rivayetlerde: Peygamber Efendimiz’i dinlerken,Peygamber Efendimiz’i dinlerken, dinleyenler sanki başlarının üstünedinleyenler sanki başlarının üstüne bir ürkek kuş konmuş gibi;bir ürkek kuş konmuş gibi; “Aman kıpırdamayayım!“Aman kıpırdamayayım! Kıpırdarsam kuş uçar, kaçar, kaçmasın.” diye,Kıpırdarsam kuş uçar, kaçar, kaçmasın.” diye, öyle başını kıpırdatmadan o tarzda dinleyerek,öyle başını kıpırdatmadan o tarzda dinleyerek, meclisinde Rasûlüllah Efendimiz’i hayran hayranmeclisinde Rasûlüllah Efendimiz’i hayran hayran seyrederek, böyle kendilerini tam verirlerdi konuşmasına.seyrederek, böyle kendilerini tam verirlerdi konuşmasına. Peygamber SAS’e bazen sorarlardı:

Peygamber SAS’e bazen sorarlardı:
“—Yâ Rasûlallah! Kendin hakkında bilgi ver bize.

“—Yâ Rasûlallah! Kendin hakkında bilgi ver bize.
Yâni sen nasıl bir mübarek kimsesin?Yâni sen nasıl bir mübarek kimsesin? Nerelerden gelmesin?Nerelerden gelmesin? Dünya hakkında bilgi veriyorsun,Dünya hakkında bilgi veriyorsun, ahiret hakkında bilgi veriyorsun,ahiret hakkında bilgi veriyorsun, kıyamet hakkında bilgi veriyorsun,kıyamet hakkında bilgi veriyorsun, Allah-u Teàlâ Hazretleri hakkında bizi öğretiyorsun,Allah-u Teàlâ Hazretleri hakkında bizi öğretiyorsun, eğitiyorsun, yetiştiriyorsun, ibadetler hakkında bilgi veriyorsun;eğitiyorsun, yetiştiriyorsun, ibadetler hakkında bilgi veriyorsun; kendinden de biraz bahsetsene yâ Rasûlallah!”kendinden de biraz bahsetsene yâ Rasûlallah!” dedikleri olurdu.dedikleri olurdu. O zaman da Efendimiz,

O zaman da Efendimiz,
—tabii kendisinin nesebi, hasebi çok meşhur, biliniyor——tabii kendisinin nesebi, hasebi çok meşhur, biliniyor— ama herkes bilsin diye, hakikatleri ifade ederdi.ama herkes bilsin diye, hakikatleri ifade ederdi. Bir kere şunu çok kesin olarak

Bir kere şunu çok kesin olarak
sevgili dinleyiciler biliyoruz:sevgili dinleyiciler biliyoruz: Peygamber Efendimiz o kadar güvenilen bir insandı ki,Peygamber Efendimiz o kadar güvenilen bir insandı ki, daha peygamber olmadan önce şöhret kazanmıştı:daha peygamber olmadan önce şöhret kazanmıştı: “Muhammed el-Emin” diye.“Muhammed el-Emin” diye. Emin sıfatı vardı Peygamber SAS Efendimiz’in.Emin sıfatı vardı Peygamber SAS Efendimiz’in. Ne demek? Kendisine emniyet edilebilen,Ne demek? Kendisine emniyet edilebilen, güvenilebilen insan demek.güvenilebilen insan demek. Pekiyi bu emniyet sadece sözde mi kalmış?

Pekiyi bu emniyet sadece sözde mi kalmış?
Hayır! Peygamber Efendimiz’e herkesHayır! Peygamber Efendimiz’e herkes emanetlerini getirir bırakırlardı:emanetlerini getirir bırakırlardı: “—Aman, bir kese altınım var,

“—Aman, bir kese altınım var,
bunu başka yere bırakamıyorum.bunu başka yere bırakamıyorum. Bu sizin yanınızda kalsın yâ Muhammede’l-Emîn,Bu sizin yanınızda kalsın yâ Muhammede’l-Emîn, yâ Ebe’l-Kàsım!”yâ Ebe’l-Kàsım!” O zaman tabii peygamber olmadan önce,

O zaman tabii peygamber olmadan önce,
“Yâ Rasûlallah!” demiyorlardı.“Yâ Rasûlallah!” demiyorlardı. Herhalde, böyle bir hitapta bulunuyorlardı tahminime göre.Herhalde, böyle bir hitapta bulunuyorlardı tahminime göre. İsmini de söylemezlerdi Araplar asaletli kimselere,İsmini de söylemezlerdi Araplar asaletli kimselere, “filancanın babası” diye,“filancanın babası” diye, bir evlâdının ismiyle isimlendirip söylerlerdi.bir evlâdının ismiyle isimlendirip söylerlerdi. Peygamber Efendimiz de tabii Kàsım’ın babası olduğu içinPeygamber Efendimiz de tabii Kàsım’ın babası olduğu için Ebe’l-Kàsım diye künyelenmişti.Ebe’l-Kàsım diye künyelenmişti. “—Yâ Ebe’l-Kàsım!

“—Yâ Ebe’l-Kàsım!
Şu altın kesemŞu altın kesem senin yanında mahfuz kalsın,senin yanında mahfuz kalsın, ben Şam’a gideceğim.ben Şam’a gideceğim. Ya dönerim, ya dönemem.” diye,Ya dönerim, ya dönemem.” diye, yani emanet ederlerdi kıymetli şeyleriniyani emanet ederlerdi kıymetli şeylerini Peygamber Efendimiz’e.Peygamber Efendimiz’e. Emin kimseydi, soylu kimseydi.

Emin kimseydi, soylu kimseydi.
Mekke’yi idare eden ailedendi.Mekke’yi idare eden ailedendi. Asâleti biliniyordu.Asâleti biliniyordu. Eski devirlerden İbrâhim AS’ın soyundan,Eski devirlerden İbrâhim AS’ın soyundan, İsmâil AS’ın neslinden geldiğini biliyorlardı.İsmâil AS’ın neslinden geldiğini biliyorlardı. Sordular.Sordular. Dedelerini bu kadar saydı.Dedelerini bu kadar saydı. Devam buyurdu Peygamber Efendimiz:Devam buyurdu Peygamber Efendimiz: Ve ma’ftaraka’n-nâsüVe ma’ftaraka’n-nâsü fırkateyni illâ cealeniya’llàhu fî hayrihimâ.fırkateyni illâ cealeniya’llàhu fî hayrihimâ. İnsanlar tarihin akışı içindeİnsanlar tarihin akışı içinde kabileler olarak tabii büyüyorlar, nüfus artıyor.kabileler olarak tabii büyüyorlar, nüfus artıyor. Ayrılıyorlar.Ayrılıyorlar. Birisi bir başka tarafa yerleşiyor.Birisi bir başka tarafa yerleşiyor. Ötekisi bir başka tarafa göç ediyor.Ötekisi bir başka tarafa göç ediyor. İki kabile oluyor.İki kabile oluyor. “İşte insanlar böyle ikiye ayrıldıkları zaman,“İşte insanlar böyle ikiye ayrıldıkları zaman, Allah beni daima en hayırlısı tarafından eyledi.”Allah beni daima en hayırlısı tarafından eyledi.” Yâni geriye doğru hangi kabileye mensubsa Peygamber Efendimiz, hayırlı.

Yâni geriye doğru hangi kabileye mensubsa Peygamber Efendimiz, hayırlı.
O kabilenin akraba kabileleri vardır ama,O kabilenin akraba kabileleri vardır ama, Efendimiz’in kabilesi en hayırlı kabile.Efendimiz’in kabilesi en hayırlı kabile. Böyle en hayırlısına sevketmişBöyle en hayırlısına sevketmiş Peygamber Efendimiz’in soyunuPeygamber Efendimiz’in soyunu Allah-u Teàlâ HazretleriAllah-u Teàlâ Hazretleri celle celâluhû ve amme nevâluhû, her şeyi hikmetli olan Mevlâmız.celle celâluhû ve amme nevâluhû, her şeyi hikmetli olan Mevlâmız. Yâni hiçbir kimsenin içinde, bir zerre kadarYâni hiçbir kimsenin içinde, bir zerre kadar tereddüdü kalmayacak kadar şerefli.tereddüdü kalmayacak kadar şerefli. Feuhrictü min beyni ebeveyye. “Ben anne ve babalarımın, dede ve ninelerimin, ecdâdü ceddâtımın arasından, böyle bir soylu aileden çıkartıldım, dünyaya getirildim. (Felem yusibnî şey’ün min ahdi’l-cahiliyyeh) Cahiliye zamanından hiç bir şey bana isabet etmedi.”Feuhrictü min beyni ebeveyye. “Ben anne ve babalarımın, dede ve ninelerimin, ecdâdü ceddâtımın arasından, böyle bir soylu aileden çıkartıldım, dünyaya getirildim. (Felem yusibnî şey’ün min ahdi’l-cahiliyyeh) Cahiliye zamanından hiç bir şey bana isabet etmedi.” "Ben anne ve babalarımın,"Ben anne ve babalarımın, dede ve ninelerimin,dede ve ninelerimin, ecdâd-u ceddâtımın arasından,ecdâd-u ceddâtımın arasından, bir soylu aileden çıkartıldım, dünyaya getirildim."bir soylu aileden çıkartıldım, dünyaya getirildim." Fe-lem yusibnî şey'ün min-ahdil câhiliye.Fe-lem yusibnî şey'ün min-ahdil câhiliye. "Cahiliye zamanından hiçbir şey bana isabet etmedi.""Cahiliye zamanından hiçbir şey bana isabet etmedi." Ne demek istiyor, “Cahiliye zamanının hiç bir şeyi bana isabet etmedi.” derken?Ne demek istiyor, “Cahiliye zamanının hiç bir şeyi bana isabet etmedi.” derken? Şey diyor, söylemiyor ne olduğunu, ne demek istiyor?Şey diyor, söylemiyor ne olduğunu, ne demek istiyor? Cahiliye devrinde her zaman nikâh yoktu.

Cahiliye devrinde her zaman nikâh yoktu.
İnsanlar keyfine göre bazen zina ediyorlardı,İnsanlar keyfine göre bazen zina ediyorlardı, hırsızlık yapıyorlardı.hırsızlık yapıyorlardı. O kabileye saldırıp onun koyunlarını,O kabileye saldırıp onun koyunlarını, develerini çalıyorlardı vs.develerini çalıyorlardı vs. Peygamber Efendimiz’in kabilesi, ailesiPeygamber Efendimiz’in kabilesi, ailesi ne böyle soy bakımındanne böyle soy bakımından ne de davranış bakımından kötü şeyler isabet etmemiş.ne de davranış bakımından kötü şeyler isabet etmemiş. Ağırbaşlı bir soylu aile, eşraf;Ağırbaşlı bir soylu aile, eşraf; yâni kavmin şereflileri.yâni kavmin şereflileri. Herkese iyilik yapan, böyle fakirleri gözeten,Herkese iyilik yapan, böyle fakirleri gözeten, keselerinin ağzını açıp etrafa iyilik yapan insanlar.keselerinin ağzını açıp etrafa iyilik yapan insanlar. Hatta Hâşim ne demek?

Hatta Hâşim ne demek?
Hâşim, kelime mânâsı olarakHâşim, kelime mânâsı olarak ekmeği parçalayıp parçalayıp,ekmeği parçalayıp parçalayıp, kabın içine koyup, et suyuyla böyle ikram yaparlarmış.kabın içine koyup, et suyuyla böyle ikram yaparlarmış. Tabii o da güzel bir ikram.

Tabii o da güzel bir ikram.
Belki dinleyicilerimiz de seviyorlardır, böyleBelki dinleyicilerimiz de seviyorlardır, böyle et suyuna böyle kuru ekmeğiet suyuna böyle kuru ekmeği koyduğu zaman insan, hoş lezzetli bir şey olur.koyduğu zaman insan, hoş lezzetli bir şey olur. Böyle fakirleri doyururlarmış, ziyafetler çekerlermiş yâni.Böyle fakirleri doyururlarmış, ziyafetler çekerlermiş yâni. “Cahiliye zamanının kötü adetlerinden ananelerinden veya

“Cahiliye zamanının kötü adetlerinden ananelerinden veya
kötü işlerinden, fiillerinden hiç bir şey bana isabet etmedi.”kötü işlerinden, fiillerinden hiç bir şey bana isabet etmedi.” Yâni öyle günah,Yâni öyle günah, kötülük olacak şeyleri benim soyumakötülük olacak şeyleri benim soyuma mensub insanlara Allah yaptırtmamış.mensub insanlara Allah yaptırtmamış. Babadan dedeye geriye doğruBabadan dedeye geriye doğru hep soylu, eşraftan, ağır başlı, herkesin hürmet ettiği kimseler.hep soylu, eşraftan, ağır başlı, herkesin hürmet ettiği kimseler. Hakikaten tarih kitaplarından biliyoruz,Hakikaten tarih kitaplarından biliyoruz, Peygamber Efendimiz’in dedesinePeygamber Efendimiz’in dedesine Kureyş’in nasıl hürmet ettiğini dedelerine,Kureyş’in nasıl hürmet ettiğini dedelerine, nasıl sözünü dinlediklerini biliyoruz.nasıl sözünü dinlediklerini biliyoruz. Ve haractü min nikâhın,Ve haractü min nikâhın, ve lem ehruc min sifâhin.ve lem ehruc min sifâhin. Nikâh evlenmek demek, sifah zina demek.Nikâh evlenmek demek, sifah zina demek. “Ben daima evlilik sonucu,“Ben daima evlilik sonucu, nikahlanmış iki eş arasından, onlarınnikahlanmış iki eş arasından, onların meşru evlâdı olarak dünyaya gelmişmeşru evlâdı olarak dünyaya gelmiş insanların devamıyım veinsanların devamıyım ve hiç benden ve benden geriye doğru dedelerimin içindehiç benden ve benden geriye doğru dedelerimin içinde zinadan meydana gelmiş bir kimse yoktur.zinadan meydana gelmiş bir kimse yoktur. Yâni daima evlilik yoluyla,Yâni daima evlilik yoluyla, kânûnî, meşrû yollakânûnî, meşrû yolla gelmiş olan soylugelmiş olan soylu ailelerin evlatları olmuşlardır benim ecdadım.ailelerin evlatları olmuşlardır benim ecdadım. Min ledün âdeme Âdem AS’dan,

Min ledün âdeme Âdem AS’dan,
hatta entehheytü ilâ ebî ve ümmîhatta entehheytü ilâ ebî ve ümmî anne ve babama iş gelip varıp sonuçlanıncaya kadar,anne ve babama iş gelip varıp sonuçlanıncaya kadar, Âdem AS’dan ebeveynime kadarÂdem AS’dan ebeveynime kadar hep böyle nikâhla, evlenerek,hep böyle nikâhla, evlenerek, meşru bir yolla dünyaya gelmişmeşru bir yolla dünyaya gelmiş insanlardır benim ecdadım.insanlardır benim ecdadım. Ben böyle soylu bir ailedenim.Ben böyle soylu bir ailedenim. Ve ene hayruküm nefsen.

Ve ene hayruküm nefsen.
İşte bu sebeple Allah beni böyle takdir buyurmuş.”İşte bu sebeple Allah beni böyle takdir buyurmuş.” Çünkü Habîbullah, Allah’ın sevgili kulu.Çünkü Habîbullah, Allah’ın sevgili kulu. Soyunda da küçük bir zerre miktarı birSoyunda da küçük bir zerre miktarı bir tereddüt ve leke yok.tereddüt ve leke yok. Hayruküm nefsen yaniHayruküm nefsen yani can olarak, kişi olarak sizin en hayırlınızım,can olarak, kişi olarak sizin en hayırlınızım, ve hayruküm ebenve hayruküm eben ve âbâ ü ecdad olarak,ve âbâ ü ecdad olarak, baba olarak da sizin en hayırlınızım,baba olarak da sizin en hayırlınızım, en soylu ailedenim.”en soylu ailedenim.” Evet, Peyamber Efendimiz’in soyu geriye doğru

Evet, Peyamber Efendimiz’in soyu geriye doğru
İbrâhim AS’a giderdi, İsmâil AS vasıtasıyla.İbrâhim AS’a giderdi, İsmâil AS vasıtasıyla. İbrâhim AS da tabii Allah’ın halîli, Halîlullah.İbrâhim AS da tabii Allah’ın halîli, Halîlullah. Peygamber Efendimiz Habîbullah, Halîlullah,Peygamber Efendimiz Habîbullah, Halîlullah, her şey tabii Peygamber Efendimiz de;her şey tabii Peygamber Efendimiz de; Peygamber Efendimiz’in şöhreti Habîbullah,Peygamber Efendimiz’in şöhreti Habîbullah, Dedesi, çok eski, büyük dedesi ibrahim AS da Halîlullah.Dedesi, çok eski, büyük dedesi ibrahim AS da Halîlullah. Halîl çok samimi arkadaş demek.Halîl çok samimi arkadaş demek. Allah’ın arkadaşı, samimi, sırdaş dostu manasına.Allah’ın arkadaşı, samimi, sırdaş dostu manasına. O sıfatı almış bir mübarek insan.O sıfatı almış bir mübarek insan. Putlara tapmamış, putlara tapmayı reddetmiş.Putlara tapmamış, putlara tapmayı reddetmiş. Putları kırmış, putlarla mücadele etmiş bir insan.Putları kırmış, putlarla mücadele etmiş bir insan. Evet, Peygamber Efendimiz işte böyle bir mübarek aileden,

Evet, Peygamber Efendimiz işte böyle bir mübarek aileden,
dedeleri tertemiz, Hazret-i Adem’e kadardedeleri tertemiz, Hazret-i Adem’e kadar insanoğullarının en soylularına bağlı.insanoğullarının en soylularına bağlı. Peygamber Efendimiz’in şeceresi, böyle güzel, pırıl pırıl,Peygamber Efendimiz’in şeceresi, böyle güzel, pırıl pırıl, nûrânî bir şecere.nûrânî bir şecere. Mekke’de dünyaya geldi.Mekke’de dünyaya geldi. Şimdi ben Anadolu’daki gezilerimde sevgili dinleyiciler.

Şimdi ben Anadolu’daki gezilerimde sevgili dinleyiciler.
Tabii çocuklar arabamızın yanına geliyorlar,Tabii çocuklar arabamızın yanına geliyorlar, merak ediyorlar, “Arabanın markası ne,merak ediyorlar, “Arabanın markası ne, bu gelenler niye buraya geldiler, niye durdular?”bu gelenler niye buraya geldiler, niye durdular?” Ben de onlara selâm veriyorum, soruyorum:Ben de onlara selâm veriyorum, soruyorum: “—Söyle bakalım, senin peygamberinin ismi ne?” diyorum.

“—Söyle bakalım, senin peygamberinin ismi ne?” diyorum.
Bazısı doğru söylüyor, bazısı da bilemiyor.Bazısı doğru söylüyor, bazısı da bilemiyor. Bu da annelerinin, babalarının kusuru.Bu da annelerinin, babalarının kusuru. Toplum olarak bizim kusurumuz.Toplum olarak bizim kusurumuz. Dinimizi öğretemiyoruz.Dinimizi öğretemiyoruz. İnsanın bilmesi lâzım Peygamberini.İnsanın bilmesi lâzım Peygamberini. Bazen de soruyorum:Bazen de soruyorum: “—Peygamber Efendimiz nerede doğdu,

“—Peygamber Efendimiz nerede doğdu,
nerede vefat etti, yatıyor?” diye.nerede vefat etti, yatıyor?” diye. Biliyorlar Mekke’de doğduğunu, evet,

Biliyorlar Mekke’de doğduğunu, evet,
Mekke-i Mükerreme’de dünyaya geldi.Mekke-i Mükerreme’de dünyaya geldi. Nerede dünyaya geldi, yerini düşünelim,Nerede dünyaya geldi, yerini düşünelim, hacca gidenler göz önüne getirsin:hacca gidenler göz önüne getirsin: Mescid-i Haram’ın bir köşesinde Safa tepesi var,Mescid-i Haram’ın bir köşesinde Safa tepesi var, Mescid-i Haram’ın içine bağlanmış durumda şu anda.Mescid-i Haram’ın içine bağlanmış durumda şu anda. Direklerin arasından geçtiğiniz zamanDireklerin arasından geçtiğiniz zaman aynı mekânın bir köşesi gibi safa tepesi var, yüksekçe bir yer.aynı mekânın bir köşesi gibi safa tepesi var, yüksekçe bir yer. Bir yol halinde dört yüz küsür metreBir yol halinde dört yüz küsür metre öbür tarafa doğru meyilli, inişli çıkışlı bir yol.öbür tarafa doğru meyilli, inişli çıkışlı bir yol. Öbür tarafında da Merve tepesi var.Öbür tarafında da Merve tepesi var. Safa ile Merve.Safa ile Merve. İşte bu Safa tepesinde Merve’ye doğru döndüğümüz zaman

İşte bu Safa tepesinde Merve’ye doğru döndüğümüz zaman
sağ tarafta, hemen oraya yakın bir yerde Peygamber Efendimiz,sağ tarafta, hemen oraya yakın bir yerde Peygamber Efendimiz, “Benî Hâşim Yurdu” denilen,“Benî Hâşim Yurdu” denilen, dedesinin mıntıkasıymış demek ki,dedesinin mıntıkasıymış demek ki, dedesinin arazisinin olduğu yerlermiş.dedesinin arazisinin olduğu yerlermiş. Orada dünyaya geldi.Orada dünyaya geldi. Evi muhafaza ediliyor.Evi muhafaza ediliyor. Evinin mıntıkası tabii, evinin ilk hali,

Evinin mıntıkası tabii, evinin ilk hali,
keşke bir zerresine dokunulmadan korunsaydı.keşke bir zerresine dokunulmadan korunsaydı. Evinin olduğu yerde şimdi bir kütüphane mevcut.Evinin olduğu yerde şimdi bir kütüphane mevcut. Orada dünyaya geldi, Mekke’de dünyaya geldi.Orada dünyaya geldi, Mekke’de dünyaya geldi. “—Pekiyi Peygamber Efendimiz nerede kabri, nerede medfun bulunuyor?”

“—Pekiyi Peygamber Efendimiz nerede kabri, nerede medfun bulunuyor?”
diye sorduğunuz zaman,diye sorduğunuz zaman, bu sefer yalan yanlış cevaplar veriliyor bu soruya.bu sefer yalan yanlış cevaplar veriliyor bu soruya. Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere’de medfun.

Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere’de medfun.
Mekke’de doğdu, Medine’ye hicret etti.Mekke’de doğdu, Medine’ye hicret etti. Medine-i Münevvere’de vefat etti.Medine-i Münevvere’de vefat etti. Kabr-i şerifi Medine-i Münevvere’de.Kabr-i şerifi Medine-i Münevvere’de. Tabii kabrinin bitişiğinde,

Tabii kabrinin bitişiğinde,
vefat ettiği yerin bitişiğinde Peygamber Efendimiz’in kendi hayatındavefat ettiği yerin bitişiğinde Peygamber Efendimiz’in kendi hayatında mescidini yaptırmıştı, Mescid-i Nebevîsi.mescidini yaptırmıştı, Mescid-i Nebevîsi. Tabii o zamanın ölçülerine göre küçük bir mesciddi,Tabii o zamanın ölçülerine göre küçük bir mesciddi, şimdi kaç yüz misli büyüdü.şimdi kaç yüz misli büyüdü. O ilk alana göre kaç yüz misli büyüdü.O ilk alana göre kaç yüz misli büyüdü. Tabii o mescidin içinde kaldı Peygamber Efendimiz’in kabri.Tabii o mescidin içinde kaldı Peygamber Efendimiz’in kabri. Sol tarafta, kendi mescidinin sol tarafında kapısı vardı.Sol tarafta, kendi mescidinin sol tarafında kapısı vardı. Kapıdan mescide girerdi Peygamber Efendimiz.Kapıdan mescide girerdi Peygamber Efendimiz. O kapının öbür tarafı kendisinin eviydi.O kapının öbür tarafı kendisinin eviydi. Hazret-i Aişe Validemizin odasında vefat etti,Hazret-i Aişe Validemizin odasında vefat etti, oraya defnedildi.oraya defnedildi. Orası şimdi Peygamber Efendimiz’in mescidinin içinde.Orası şimdi Peygamber Efendimiz’in mescidinin içinde. Üstünde de bir kubbe var.

Üstünde de bir kubbe var.
Ucu sivri, miğfer gibi yâni uzaktan baktığınız zaman görünüşü,Ucu sivri, miğfer gibi yâni uzaktan baktığınız zaman görünüşü, bu savaşçıların başına giydikleri miğferin orta yeri yüksek oluyor.bu savaşçıların başına giydikleri miğferin orta yeri yüksek oluyor. Belki tarih kitaplarında görmüşsünüzdür.Belki tarih kitaplarında görmüşsünüzdür. Öyle bir kubbe var ve rengi yeşil.Öyle bir kubbe var ve rengi yeşil. Arapça’da yeşil, ahdar veya hadrâ kelimesiyle ifade edilir.Arapça’da yeşil, ahdar veya hadrâ kelimesiyle ifade edilir. El-kubbetü’lhadrâu, yâni yeşil rengi renkli türbeninEl-kubbetü’lhadrâu, yâni yeşil rengi renkli türbenin gösterdiği mekânın altında,gösterdiği mekânın altında, Peygamber Efendimiz’in kabr-i saadetleri.Peygamber Efendimiz’in kabr-i saadetleri. Tabii hacca gidenler

Tabii hacca gidenler
Mekke’de hac vazifelerini yapınca Medine’ye gelipMekke’de hac vazifelerini yapınca Medine’ye gelip Peygamber Efendimiz’in kabr-i şerifini de ziyaret buyuruyolar.Peygamber Efendimiz’in kabr-i şerifini de ziyaret buyuruyolar. Çünkü Peygamber Efendimiz’in kabrin ziyaret etmek,Çünkü Peygamber Efendimiz’in kabrin ziyaret etmek, hayatında kendisini ziyaret etmek gibi sevaplı, güzel bir şey.hayatında kendisini ziyaret etmek gibi sevaplı, güzel bir şey. Rasûlüllah SAS Efendimiz’i sevmek dinimizin temeli.

Rasûlüllah SAS Efendimiz’i sevmek dinimizin temeli.
İmanımızın temeli de Rasûlullah Efendimiz’inİmanımızın temeli de Rasûlullah Efendimiz’in peygamber olduğunu ifade etmek.peygamber olduğunu ifade etmek. Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh diyoruz,Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh diyoruz, “Şehadet ederim, şahit olurum ki,“Şehadet ederim, şahit olurum ki, şüphesiz bilirim, bildiririm kişüphesiz bilirim, bildiririm ki Allah’tan başka tanrı yoktur, Allah tek tanrıdır.Allah’tan başka tanrı yoktur, Allah tek tanrıdır. Onun şerik naziri yoktur.”Onun şerik naziri yoktur.” Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh diyoruz.Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh diyoruz. İmanımızın bir bölümünü ifade etmiş oluyoruz.İmanımızın bir bölümünü ifade etmiş oluyoruz. Ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû.Ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû. “Yine şehadet ederim ki Muhammed de onun bize gönderdiği“Yine şehadet ederim ki Muhammed de onun bize gönderdiği mübarek rasûlüdür, elçisidir, ama kuludur!” diyoruz.mübarek rasûlüdür, elçisidir, ama kuludur!” diyoruz. Ama kuludur diye niye söylüyoruz?

Ama kuludur diye niye söylüyoruz?
İnsanlar yanılıp, şaşırıp daİnsanlar yanılıp, şaşırıp da Peygamberlerini tanrı edinip tapınmasınlar, sapıtmasınlar,Peygamberlerini tanrı edinip tapınmasınlar, sapıtmasınlar, Allah’ın sevmediği bir batıl inanca düşmesinler diyeAllah’ın sevmediği bir batıl inanca düşmesinler diye bunu özellikle Peygamber Efendimiz üstüne bastıra bastırabunu özellikle Peygamber Efendimiz üstüne bastıra bastıra söylemiş olduğundan biz de söylüyoruz.söylemiş olduğundan biz de söylüyoruz. Kulu, Peygamber Efendimiz Allah’ın kulu ama

Kulu, Peygamber Efendimiz Allah’ın kulu ama
müstesnâ bir kulu.müstesnâ bir kulu. Allah’ın bir kulu ama en sevgili kulu.Allah’ın bir kulu ama en sevgili kulu. Hani, “Yâkut da bir taştır ama.” diyor bir Arap şairi.Hani, “Yâkut da bir taştır ama.” diyor bir Arap şairi. Yâkut kırmızı renkli bir taştır.

Yâkut kırmızı renkli bir taştır.
Yüzüğün üstünde yüzüğün taşı yakut.Yüzüğün üstünde yüzüğün taşı yakut. Yâkut da bir taştır ama,Yâkut da bir taştır ama, öbür taşlardan çok farklı, ne kadar kıymetli bir taş.öbür taşlardan çok farklı, ne kadar kıymetli bir taş. Sokaktaki taşlar ne kadar olağan bir taş.Sokaktaki taşlar ne kadar olağan bir taş. Peygamber Efendimiz de bir beşer ama, oPeygamber Efendimiz de bir beşer ama, o ne kadar üstün bir beşer!ne kadar üstün bir beşer! Öteki insanlar nasıl olağan bir insan,Öteki insanlar nasıl olağan bir insan, ama Peygamber Efendimiz ne kadar mübarek, ne kadar şerefli,ama Peygamber Efendimiz ne kadar mübarek, ne kadar şerefli, ne kadar olağanüstü bir insan!ne kadar olağanüstü bir insan! Tarif edilemez.Tarif edilemez. Kıyas kabul etmez.Kıyas kabul etmez. Fevkalâde tarifsiz derecede,Fevkalâde tarifsiz derecede, mukayese edilemeyecek kadar yüksek bir şahsiyet.mukayese edilemeyecek kadar yüksek bir şahsiyet. Tabii İmam Bûsîrî Hazretleri’nin Peygamber Efendimiz

Tabii İmam Bûsîrî Hazretleri’nin Peygamber Efendimiz
hakkında yazdığı Kasîde-i Bür’e’si var.hakkında yazdığı Kasîde-i Bür’e’si var. Orada diyor ki:Orada diyor ki: Da’ me’ddeatnü’n-nasàrâ fî nebiyyihimi,

Da’ me’ddeatnü’n-nasàrâ fî nebiyyihimi,
Va’hküm bimâ şi’te medhan fîhi va’htekimi.Va’hküm bimâ şi’te medhan fîhi va’htekimi. “Hristiyanların kendi peygamberleri hakkında“Hristiyanların kendi peygamberleri hakkında yanılıp da söylediği sözü bir tarafa bırak, öyle deme;yanılıp da söylediği sözü bir tarafa bırak, öyle deme; yâni tanrıdır deme!yâni tanrıdır deme! Ama ne kadar medih cümlesi söyleyebilirsen,Ama ne kadar medih cümlesi söyleyebilirsen, Rasûlüllah hakkında hepsine şâyestedir, lâyıktır,Rasûlüllah hakkında hepsine şâyestedir, lâyıktır, o kadar yüksektir.”o kadar yüksektir.” diye söylemiş oluyor.diye söylemiş oluyor. Peygamber Efendimiz’in kendisini anlattığı başka hadis-i şerifler de var.

Peygamber Efendimiz’in kendisini anlattığı başka hadis-i şerifler de var.
Onlardan da bir iki tanesini sizlere aktarmak istiyorum.Onlardan da bir iki tanesini sizlere aktarmak istiyorum. Çünkü Rasûlüllah’ı kendisinden tanımanın tadıÇünkü Rasûlüllah’ı kendisinden tanımanın tadı mutlaka başka türlü olur.mutlaka başka türlü olur. Bir de bir dua var, benim hoşuma gider.

Bir de bir dua var, benim hoşuma gider.
Onu hatırıma getirdi kendi sözüm.Onu hatırıma getirdi kendi sözüm. “Yâ Rabbi, ben seni lâyıkıyla medhedemem;

“Yâ Rabbi, ben seni lâyıkıyla medhedemem;
sen kendini nasıl tavsif etmişsen sen öylesin!”sen kendini nasıl tavsif etmişsen sen öylesin!” Lâ uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike.Lâ uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike. Buyurmuş Peygamber Efendimiz.Buyurmuş Peygamber Efendimiz. Yâni, biz Allah’ı tarif edemeyiz, o kendini nasıl tarif ederse,Yâni, biz Allah’ı tarif edemeyiz, o kendini nasıl tarif ederse, isabetli tarif odur.isabetli tarif odur. En güzel söz odur.En güzel söz odur. Biz Allah’ı bilemeyiz, Allah bildirirse biliriz.Biz Allah’ı bilemeyiz, Allah bildirirse biliriz. Onun gibi, biz Rasûlüllah’ı ne kadar anlatmaya çalışsak,

Onun gibi, biz Rasûlüllah’ı ne kadar anlatmaya çalışsak,
kelimeler kendi duygularımıza bile anlatmaya yetmez,kelimeler kendi duygularımıza bile anlatmaya yetmez, zaman yetmez, sözler yetersiz kalır.zaman yetmez, sözler yetersiz kalır. Ama Peygamber SAS Efendimiz’in o eşsiz,Ama Peygamber SAS Efendimiz’in o eşsiz, engin güzel ahlâkını,engin güzel ahlâkını, o müstesnâ tevazuu ile nasıl kendisini anlattığınıo müstesnâ tevazuu ile nasıl kendisini anlattığını tabi dinlemek, onun tadı başka.tabi dinlemek, onun tadı başka. Câbir RA’dan İbn-i Asâkir ve Dârimî

Câbir RA’dan İbn-i Asâkir ve Dârimî
—Sünen-i Dârimî’yi biliyorsunuz, hadis alimi bu——Sünen-i Dârimî’yi biliyorsunuz, hadis alimi bu— naklettiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:naklettiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Ene kàidü’l-mürselîne ve lâ fahr.

Ene kàidü’l-mürselîne ve lâ fahr.
“Ben Peygamberlerin serveriyim,“Ben Peygamberlerin serveriyim, komutanıyım, başkanıyım, ve lâ fahr öğünme yok.komutanıyım, başkanıyım, ve lâ fahr öğünme yok. Allah beni böyle bir makama oturtmuş,Allah beni böyle bir makama oturtmuş, Makâm-ı Mahmud’u bana ihsân etmiş.Makâm-ı Mahmud’u bana ihsân etmiş. Bütün Peygamberler benim maiyyetimde, arkamda.Bütün Peygamberler benim maiyyetimde, arkamda. Ve ene hâtemü’n-nebiyyîn ve lâ fahr.

Ve ene hâtemü’n-nebiyyîn ve lâ fahr.
Ben peygamberlerin sonuncusuyum,Ben peygamberlerin sonuncusuyum, onu en son mühürleyip,onu en son mühürleyip, bir seriyi tamamlayan en sonuncuyum,bir seriyi tamamlayan en sonuncuyum, Peygamberlerin hâtemiyim; öğünme yok.Peygamberlerin hâtemiyim; öğünme yok. Ve ene evvelü şâfiin ve müşeffain ve lâ fahr.

Ve ene evvelü şâfiin ve müşeffain ve lâ fahr.
Ben de kendisine Allah tarafından ahiretteBen de kendisine Allah tarafından ahirette ilk defa şefaat hakkı verilecek,ilk defa şefaat hakkı verilecek, şefaatçiliği kabul edilecek, o makam kendisine ihsan edilecek kimseyim.şefaatçiliği kabul edilecek, o makam kendisine ihsan edilecek kimseyim. Öğünmek yok ama, gerçek budur.” diye bildiriyor.Öğünmek yok ama, gerçek budur.” diye bildiriyor. Peygamber Efendimiz mütevazi idi ama,Peygamber Efendimiz mütevazi idi ama, Allah kendisine “Bildir ey Rasûlüm!” dediği şeyleriAllah kendisine “Bildir ey Rasûlüm!” dediği şeyleri bildirmesi gerektiğinden, bildiriyor.bildirmesi gerektiğinden, bildiriyor. Kendisi tanınsın diye bildiriyor.Kendisi tanınsın diye bildiriyor. Arada da ve lâ fahr “Öğünmek yok!” diye ifade ediyor.Arada da ve lâ fahr “Öğünmek yok!” diye ifade ediyor. Burada bir sahih hadis-i şerifi size nakletmek istiyorum.

Burada bir sahih hadis-i şerifi size nakletmek istiyorum.
Peygamber SAS Efendimiz buyurmuş ki:Peygamber SAS Efendimiz buyurmuş ki: Feve’llezî nefsî bi-yedihî.

Feve’llezî nefsî bi-yedihî.
“Canım elinde olan, beni yaratan, yaşatan,“Canım elinde olan, beni yaratan, yaşatan, dilerse hayatıma son verecek, öldürecek olan,dilerse hayatıma son verecek, öldürecek olan, canım elinde olan Allah’a,canım elinde olan Allah’a, nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki,nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, lâ yü’minü ehadüküm sizden biriniz hakiki mü’min olamaz,lâ yü’minü ehadüküm sizden biriniz hakiki mü’min olamaz, tam inanmış sayılamaz;tam inanmış sayılamaz; Hattâ ekûne ehabbe ileyhi min vâlidihîHattâ ekûne ehabbe ileyhi min vâlidihî ve veledihî ve’nnâsi ecmaînve veledihî ve’nnâsi ecmaîn Ben o mü’mine babasından da,Ben o mü’mine babasından da, evlâdından da, bütün diğer insanlardan daevlâdından da, bütün diğer insanlardan da daha sevgili olmadıkça mü’min olamaz.”daha sevgili olmadıkça mü’min olamaz.” Yâni, bir mü’min Rasûlüllah’ı tanıyacak,

Yâni, bir mü’min Rasûlüllah’ı tanıyacak,
Kemâlâtını, kerâmâtını, ikrâmâtını, evsâfının,Kemâlâtını, kerâmâtını, ikrâmâtını, evsâfının, cemâlinin yüceliğini bilecek.cemâlinin yüceliğini bilecek. Rasûlünü tanıyacak, sevecek,Rasûlünü tanıyacak, sevecek, aşık olacak, muhibb-i Rasul olacak,aşık olacak, muhibb-i Rasul olacak, Rasûlüllah’ın muhibbi olacak.Rasûlüllah’ın muhibbi olacak. Rasûlüllah’ın aşkı, sevgisi kalbine yerleşecek.Rasûlüllah’ın aşkı, sevgisi kalbine yerleşecek. O aşk ile benzi sarı,O aşk ile benzi sarı, gözü yaşlı bir aşık-ı sâdık olacak.gözü yaşlı bir aşık-ı sâdık olacak. O zaman hakiki mü’min olur.O zaman hakiki mü’min olur. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin dua bölümünde

Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin dua bölümünde
hani beyti var:hani beyti var: Gözü yâşı hakkı içün aşıkların,

Gözü yâşı hakkı içün aşıkların,
bağrı bâşı hakkı içün sâdıkların.bağrı bâşı hakkı içün sâdıkların. İşte o aşıkların gözyaşları çok kıymetli oluyor tabii.

İşte o aşıkların gözyaşları çok kıymetli oluyor tabii.
Aşktan, sevgiden dökülen gözyaşları,Aşktan, sevgiden dökülen gözyaşları, çok yüksek duyguları ifade eder,çok yüksek duyguları ifade eder, inci gibi, pırlanta gibi gözyaşları oluyor.inci gibi, pırlanta gibi gözyaşları oluyor. Dua ederken de, Süleyman ÇelebiDua ederken de, Süleyman Çelebi onu ölçü olarak koymuş önümüze.onu ölçü olarak koymuş önümüze. Yâni, Allah’a yalvarırken diyor ki:Yâni, Allah’a yalvarırken diyor ki: “—Yâ Rabbi, sana şu

“—Yâ Rabbi, sana şu
àşık-ı sàdık kulların, hani divanına durup ibadet ediyorlar.àşık-ı sàdık kulların, hani divanına durup ibadet ediyorlar. Seni sevenler, Rasûlüllah’ı sevenler,Seni sevenler, Rasûlüllah’ı sevenler, àşık-ı sàdık mü’minler var ya.àşık-ı sàdık mü’minler var ya. Hani gözyaşı döküyorlar ya seni zikrederken,Hani gözyaşı döküyorlar ya seni zikrederken, Rasûlüne salât ü selâm getirirken.Rasûlüne salât ü selâm getirirken. O gözyaşının ne kadar kıymetli olduğunuO gözyaşının ne kadar kıymetli olduğunu Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerinde bildirmiş ya.Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerinde bildirmiş ya. İşte o gözyaşının hürmetine,İşte o gözyaşının hürmetine, onun hakkına benim dualarımı kabul et!” diyor.onun hakkına benim dualarımı kabul et!” diyor. Öyledir.Öyledir. O gözyaşları gerçekten çok kıymetlidir.O gözyaşları gerçekten çok kıymetlidir. Evet, Peygamber Efendimiz’in öğünmek yok diye

Evet, Peygamber Efendimiz’in öğünmek yok diye
bildirdiği bir başka hadis-i şerifi de nakletmek istiyorum.bildirdiği bir başka hadis-i şerifi de nakletmek istiyorum. Bu hadis-i şerif Tirmizî tarafından,Bu hadis-i şerif Tirmizî tarafından, Ahmed ibn-i Hanbel tarafından rivayet edilmiş.Ahmed ibn-i Hanbel tarafından rivayet edilmiş. Tirmizî, “Hasen hadistir.” buyurmuş.Tirmizî, “Hasen hadistir.” buyurmuş. İbn-i Mâce de rivayet etmiş,İbn-i Mâce de rivayet etmiş, Ebû Saìd Hazretleri’nden RA.Ebû Saìd Hazretleri’nden RA. Onu da okuyalım.Onu da okuyalım. Bu sahih hadis-i şerifi.Bu sahih hadis-i şerifi. Ene seyyidü veledi âdem

Ene seyyidü veledi âdem
veya vüldi âdem olabilir.veya vüldi âdem olabilir. Bu kelimenin birkaç okunuş imkânı var.Bu kelimenin birkaç okunuş imkânı var. “Ben Âdemoğullarının seyyidiyim.”“Ben Âdemoğullarının seyyidiyim.” Seyyid ne demek?Seyyid ne demek? Soylu, asil, efendi demek.Soylu, asil, efendi demek. “Ben Âdemoğullarının en soylusu,“Ben Âdemoğullarının en soylusu, en asâletlisi, efendisiyim.” diyor.en asâletlisi, efendisiyim.” diyor. Evet Peygamber Efendimiz nerede?Evet Peygamber Efendimiz nerede? Yevme’l-kıyâmeti.Yevme’l-kıyâmeti. “Kıyamette Âdemoğullarının seyyidiyim,“Kıyamette Âdemoğullarının seyyidiyim, en yükseği, efendisi, başkanı, en yüksek derecelisiyim.”en yükseği, efendisi, başkanı, en yüksek derecelisiyim.” diyor Peygamber Efendimiz.diyor Peygamber Efendimiz. Evet, Peygamber Efendimiz bütün insanların seyyididir.

Evet, Peygamber Efendimiz bütün insanların seyyididir.
Bütün insanların değil peygamberlerin de seyyididir.Bütün insanların değil peygamberlerin de seyyididir. Seyyidü’levvelîne ve’l-âhirîn,Seyyidü’levvelîne ve’l-âhirîn, seyyidü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn.seyyidü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn. Yâni Allah sevgili kullarının da hepsinin başındadırYâni Allah sevgili kullarının da hepsinin başındadır kıyamet gününde.kıyamet gününde. Ve lâ fahr.Ve lâ fahr. “Öğünmek yok.”“Öğünmek yok.” Burada da ve lâ fahr diyor.Burada da ve lâ fahr diyor. Yâni, “Böyle bir şeyi Allah bana vermiş diye ben böbürlenecek,Yâni, “Böyle bir şeyi Allah bana vermiş diye ben böbürlenecek, kendi beğenecek bir duruma düşecek bir insan değilim.kendi beğenecek bir duruma düşecek bir insan değilim. Öğünmek yok, tevazu içinde,Öğünmek yok, tevazu içinde, Allah bana bu makam verilmiş, tebliğ ediyorum.Allah bana bu makam verilmiş, tebliğ ediyorum. Bilin diye bildiriyorum.”Bilin diye bildiriyorum.” Çünkü, mü’minin Rasûlüllah’ın kıymetini bilmesi lâzım!Çünkü, mü’minin Rasûlüllah’ın kıymetini bilmesi lâzım! Ve bi-yedî livâü’l-hamdi ve lâ fahr.

Ve bi-yedî livâü’l-hamdi ve lâ fahr.
Ahirette, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:Ahirette, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Elime Livâü’l- Hamd verilecek, elimde“Elime Livâü’l- Hamd verilecek, elimde Livâü’l-Hamd olacak.” Ne demek?Livâü’l-Hamd olacak.” Ne demek? Hamd sancağı demek.Hamd sancağı demek. Yâni Peygamber SAS Efendimiz’inYâni Peygamber SAS Efendimiz’in tanınması işareti, remzi olaraktanınması işareti, remzi olarak elinde hamd sancağı olacak.elinde hamd sancağı olacak. Livâu’l-hamd, hamd sancağı.Livâu’l-hamd, hamd sancağı. “Ve bu öyle bir sancak ki,”

“Ve bu öyle bir sancak ki,”
devam ediyor,devam ediyor, Ve mâ min nebiyyin yevme izinVe mâ min nebiyyin yevme izin âdeme femen sivâhu illâ tahte livâî.âdeme femen sivâhu illâ tahte livâî. “Mahşer gününde öyle bir mekânda,“Mahşer gününde öyle bir mekânda, o zamanda öyle olacak ki,o zamanda öyle olacak ki, o gün Âdem AS ve ondan sonraki bütün peygamberler,o gün Âdem AS ve ondan sonraki bütün peygamberler, yâni Âdem AS’dan beriye doğru,yâni Âdem AS’dan beriye doğru, Hazret-i Âdem’den zaman ilerledikçe insanların muhtelif bölgelerdekiHazret-i Âdem’den zaman ilerledikçe insanların muhtelif bölgelerdeki toplumlarına, Allah tarafından gönderilmiş bütün peygamberler.toplumlarına, Allah tarafından gönderilmiş bütün peygamberler. Adları bilinenler, bilinmeyenler, tarihin sayfalarında olanlar,Adları bilinenler, bilinmeyenler, tarihin sayfalarında olanlar, Allah’ın bildiği de kulların bilmediğiAllah’ın bildiği de kulların bilmediği binlerce yüzbinlerce peygamber,binlerce yüzbinlerce peygamber, Adem AS ve ötekilerin hepsi.Adem AS ve ötekilerin hepsi. Hiç bir peygamber yoktur kiHiç bir peygamber yoktur ki o gün benim bu hamd sancağımın, bayrağımın altında,o gün benim bu hamd sancağımın, bayrağımın altında, livâü’l-hamdimin altında olmasın.livâü’l-hamdimin altında olmasın. Hepsi orada olacak.”Hepsi orada olacak.” Adem AS da Peygamber Efendimiz’in sancağının altında olacak,

Adem AS da Peygamber Efendimiz’in sancağının altında olacak,
Adem AS’dan sonra yaşamış, gelmiş geçmişAdem AS’dan sonra yaşamış, gelmiş geçmiş bütün peygamberler de onun sancağının altında olacak.bütün peygamberler de onun sancağının altında olacak. Sevgili dinleyiciler.

Sevgili dinleyiciler.
Bu ihtişamı bir düşünün.Bu ihtişamı bir düşünün. Peygamber Efendimiz’in hamd sancağı sallanıyorPeygamber Efendimiz’in hamd sancağı sallanıyor yücelerde, onun altındayücelerde, onun altında yüz yirmi dört bin peygamber, evliyaullah,yüz yirmi dört bin peygamber, evliyaullah, sâlihler, şehidler, Allah’ın sevgili kulları,sâlihler, şehidler, Allah’ın sevgili kulları, peygamberler ve sevgili kullarının hepsipeygamberler ve sevgili kullarının hepsi Peygamber Efendimiz’in Livâü’l-Hamd’i altında olacak.Peygamber Efendimiz’in Livâü’l-Hamd’i altında olacak. Sancak, Peygamber Efendimiz’in elinde.Sancak, Peygamber Efendimiz’in elinde. Ne kadar heyecanlandırıcı bir manzara olduğunuNe kadar heyecanlandırıcı bir manzara olduğunu anlamaya çalışın, tüyleriniz diken diken olsun!anlamaya çalışın, tüyleriniz diken diken olsun! Allah’tan niyazımız şu mübarek kandil gününde

Allah’tan niyazımız şu mübarek kandil gününde
bizi de Rabbimiz, o Livâü’l-Hamd altında,bizi de Rabbimiz, o Livâü’l-Hamd altında, Peygamberimizin hamd sancağı altında haşreylesin!Peygamberimizin hamd sancağı altında haşreylesin! Peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle,Peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salih kullarla beraber biz de orada olalım!salih kullarla beraber biz de orada olalım! O sancağın dışında, âsilerin, mücrimlerin ayrıldığı öbür taraftakiO sancağın dışında, âsilerin, mücrimlerin ayrıldığı öbür taraftaki kâfirlerin, müşriklerin, münafıkların, âsilerin, mücrimlerinkâfirlerin, müşriklerin, münafıkların, âsilerin, mücrimlerin gruplarında olmayalım.gruplarında olmayalım. Allah bizi mahşer günü bu hamd sancağının altında haşr eylesin!Allah bizi mahşer günü bu hamd sancağının altında haşr eylesin! “O sancak benim elimde olacak.”

“O sancak benim elimde olacak.”
diyor Peygamber Efendimiz.diyor Peygamber Efendimiz. “Ama öğünmek yok.” Allah’ın takdiri bu.“Ama öğünmek yok.” Allah’ın takdiri bu. Allah’ın ona verdiği bir nimet.Allah’ın ona verdiği bir nimet. Bir nimet verildi mi Allah’a şükredilir, hamdedilir.Bir nimet verildi mi Allah’a şükredilir, hamdedilir. Yoksa o nimet eline geldi diye başkalarınaYoksa o nimet eline geldi diye başkalarına ezâ cefâ verici kibir, gurur, ucub, kendini beğenmek,ezâ cefâ verici kibir, gurur, ucub, kendini beğenmek, öğünmek, böbürlenmek gibi şeyler güzel ahlâkta,öğünmek, böbürlenmek gibi şeyler güzel ahlâkta, İslâm ahlâkında yoktur.İslâm ahlâkında yoktur. Peygamber Efendimiz’e Allah her türlü güzellikleri vermiş.

Peygamber Efendimiz’e Allah her türlü güzellikleri vermiş.
Efendimiz de en çok şükreden kul durumunda; fakatEfendimiz de en çok şükreden kul durumunda; fakat öğünüp, kibirlenip, kibirli davranıp kimseyi ezmemiş.öğünüp, kibirlenip, kibirli davranıp kimseyi ezmemiş. Fukara çağırdığı zaman, fukaranın sofrasına gitmiş.Fukara çağırdığı zaman, fukaranın sofrasına gitmiş. Miskinlerle oturmuş, kalkmış.Miskinlerle oturmuş, kalkmış. Tevâzuyu tercih etmiş.Tevâzuyu tercih etmiş. Yokluğu varlığa tarcih etmiş.Yokluğu varlığa tarcih etmiş. Cebrâil AS önüne elpençe divân durup da:Cebrâil AS önüne elpençe divân durup da: “—Allah beni sana gönderdi yâ Rasûlallah!

“—Allah beni sana gönderdi yâ Rasûlallah!
Dilersen şu karşıdaki dağları altın yapacak.”Dilersen şu karşıdaki dağları altın yapacak.” dediği zaman, onu kabul etmemiş.dediği zaman, onu kabul etmemiş. Tevazu içinde yaşamış.Tevazu içinde yaşamış. “—Peygamber SAS Efendimiz’in eline para geçmemiş mi?”

“—Peygamber SAS Efendimiz’in eline para geçmemiş mi?”
Çok çok imkânlar geçmiş ama

Çok çok imkânlar geçmiş ama
bir gün bekletmeden onları yoksullara, fakirlerebir gün bekletmeden onları yoksullara, fakirlere hemen dağıtırmış.hemen dağıtırmış. Evinde bir şey biriktirmeyi sevmezmiş.Evinde bir şey biriktirmeyi sevmezmiş. Hazine etmeyi, depo etmeyi, saklamayı sevmemiş.Hazine etmeyi, depo etmeyi, saklamayı sevmemiş. İhtişâmı sevmezmiş.İhtişâmı sevmezmiş. Tevazu içinde,Tevazu içinde, böyle hurma lifinden yapılmış sert bir yatakta yatarmış.böyle hurma lifinden yapılmış sert bir yatakta yatarmış. Mütevâzıàne giyinirmiş.Mütevâzıàne giyinirmiş. Allah’ın en sevgili kulu olduğu halde,Allah’ın en sevgili kulu olduğu halde, Allah kendisine en yüksek makamları verdiği halde.Allah kendisine en yüksek makamları verdiği halde. Devam edelim Efendimiz’in kendini anlatan hadis-i şerifine:

Devam edelim Efendimiz’in kendini anlatan hadis-i şerifine:
Ve ene evvelü men tenşakku anhu’l-ardu ve lâ fahra.

Ve ene evvelü men tenşakku anhu’l-ardu ve lâ fahra.
“İlk defa yeryüzünün, toprağın yarılıp,“İlk defa yeryüzünün, toprağın yarılıp, üzerinden açılacağı kişi ben olacağım;üzerinden açılacağı kişi ben olacağım; ama öğünmek yok.”ama öğünmek yok.” Bu ne demek?

Bu ne demek?
Herkes ölüp de kabre konuluyor ya.Herkes ölüp de kabre konuluyor ya. Bu kabirler ba’sü ba’de’l-mevt,Bu kabirler ba’sü ba’de’l-mevt, ölümden sonra dirilme zamanında kabirler açılacak da,ölümden sonra dirilme zamanında kabirler açılacak da, insanlar kabirilerinden kalkıp mahşer yerinde toplanmayacaklar mı?insanlar kabirilerinden kalkıp mahşer yerinde toplanmayacaklar mı? Toplanacaklar.Toplanacaklar. İşte o kabirlerden, ilk kabri açılıp daİşte o kabirlerden, ilk kabri açılıp da Mahşer yerine ilk gelen kimseMahşer yerine ilk gelen kimse Peygamber SAS Efendimiz olacak.Peygamber SAS Efendimiz olacak. Kendisi bunu böyle bildiriyor.Kendisi bunu böyle bildiriyor. Topraktan, kabrinden kalkıp da mahşer yerine ilk gelen kendisi olacak.Topraktan, kabrinden kalkıp da mahşer yerine ilk gelen kendisi olacak. Ve ene evvelü şâfiin, ve evvelü müşeffain ve lâ fahra.

Ve ene evvelü şâfiin, ve evvelü müşeffain ve lâ fahra.
“Ben ilk şefaatçi olacağım orada.“Ben ilk şefaatçi olacağım orada. Müşeffa’ ne demek?

Müşeffa’ ne demek?
Şefaat hakkı kendisine verilmiş,Şefaat hakkı kendisine verilmiş, şefaat etmesine müsade olunmuş,şefaat etmesine müsade olunmuş, şefaati kabul olunmuş insan demek.şefaati kabul olunmuş insan demek. Tabii herkes şefaatçilik yapmak ister,Tabii herkes şefaatçilik yapmak ister, kalkar —hani temsilen anlatalım—kalkar —hani temsilen anlatalım— valinin, müdürün, komutanın karşısına gider:valinin, müdürün, komutanın karşısına gider: “—Efendim işte rica ediyorum şu şahsa“—Efendim işte rica ediyorum şu şahsa şöyle yapın, böyle yapın!” der amaşöyle yapın, böyle yapın!” der ama kabul ederler mi?kabul ederler mi? Bazen derler ki:Bazen derler ki: “—Çekil kenara! Sen bu işe karışma!

“—Çekil kenara! Sen bu işe karışma!
Kabul etmiyoruz, ona ben ne yapacaksam yapacağım.” filân derler.Kabul etmiyoruz, ona ben ne yapacaksam yapacağım.” filân derler. Peygamber Efendimiz şâfi’, şefaatçi

Peygamber Efendimiz şâfi’, şefaatçi
ve şefaati Allah tarafından kabul edilen,ve şefaati Allah tarafından kabul edilen, “Pekiyi, seni şefaatçi kabul ettim.“Pekiyi, seni şefaatçi kabul ettim. Buyur dilediğine şefaat et!” diyeBuyur dilediğine şefaat et!” diye şefaatçiliğine müsaade olunan, şâfi’ Peygamber Efendimiz.şefaatçiliğine müsaade olunan, şâfi’ Peygamber Efendimiz. Tabii şâfi’, ayn iledir.

Tabii şâfi’, ayn iledir.
Şâfi’, ayn ile olunca şefaat eden demek.Şâfi’, ayn ile olunca şefaat eden demek. Şâfî, uzun î ile, ye ile yazılıp şâfî olursa,Şâfî, uzun î ile, ye ile yazılıp şâfî olursa, sonunda ayn olmazsa, şâfi’ değil de şâfî olursa; o zamansonunda ayn olmazsa, şâfi’ değil de şâfî olursa; o zaman şifâ veren demek.şifâ veren demek. Tabii Allah şâfîdir, insanlara şifâ veriyor.Tabii Allah şâfîdir, insanlara şifâ veriyor. Buradaki kelime o şâfî değil;Buradaki kelime o şâfî değil; bu şâfi’ ayn ile, şefaat kelimesinden geliyor.bu şâfi’ ayn ile, şefaat kelimesinden geliyor. Peygamber Efendimiz’in şefaati var,

Peygamber Efendimiz’in şefaati var,
müjdeler olsun hepinize!müjdeler olsun hepinize! Allah bizi Peygamber Efendimiz’in şefaatine erdirsin!Allah bizi Peygamber Efendimiz’in şefaatine erdirsin! Peygamber Efendimiz ümmetine şefaat edecek.

Peygamber Efendimiz ümmetine şefaat edecek.
Müteaddit şefaatleri var.Müteaddit şefaatleri var. Mahşer yerinde müteaddit şefaatleri var.Mahşer yerinde müteaddit şefaatleri var. Din kitapları onları uzun uzun anlatıyor.Din kitapları onları uzun uzun anlatıyor. Müteaddit yerlerde, müteaddit mevkîlerde,Müteaddit yerlerde, müteaddit mevkîlerde, müteaddit zamanlarda Peygamber Efendimizmüteaddit zamanlarda Peygamber Efendimiz Rabbimizin divanında ilerleyecek.Rabbimizin divanında ilerleyecek. Huzur-u Rabbi’l- İzzet’te secdeye kapanıp şefaat edecek.Huzur-u Rabbi’l- İzzet’te secdeye kapanıp şefaat edecek. Kulların hallerini arz edecek,Kulların hallerini arz edecek, arz-ı halcisi olacak.arz-ı halcisi olacak. Allah-u Teàlâ Hazretlerine ricada bulunacak,Allah-u Teàlâ Hazretlerine ricada bulunacak, duada, niyazda bulunacak.duada, niyazda bulunacak. Allah-u Teàlâ Hazretleri onun şefaatini kabul edecek.Allah-u Teàlâ Hazretleri onun şefaatini kabul edecek. Onun şefaatini kabul edip,Onun şefaatini kabul edip, isteklerini yerine getirecek.isteklerini yerine getirecek. Kullar hakkında şefaatini kabul edip, kulları bağışlayacak.Kullar hakkında şefaatini kabul edip, kulları bağışlayacak. Allah-u Teàlâ Hazretleri cümlemizi

Allah-u Teàlâ Hazretleri cümlemizi
Peygamber Efendimiz’in şefaatine erenlerden,Peygamber Efendimiz’in şefaatine erenlerden, kurtulan bahtiyar kullarından eylesin.kurtulan bahtiyar kullarından eylesin. Afv ü mağfiret olunanlardan eylesin.Afv ü mağfiret olunanlardan eylesin. Tabii, Peygamber Efendimiz gene ve lâ fahr buyuruyor.

Tabii, Peygamber Efendimiz gene ve lâ fahr buyuruyor.
“Öğünmek yok!“Öğünmek yok! Öğünmek için söylenmiş bir söz değil bu.” diye,Öğünmek için söylenmiş bir söz değil bu.” diye, Peygamber Efendimiz bunu böylece beyan buyurmuş.Peygamber Efendimiz bunu böylece beyan buyurmuş. Allah-u Teàlâ Hazretleri

Allah-u Teàlâ Hazretleri
bizi Peygamber Efendimiz’in şefaatine erdirsin.bizi Peygamber Efendimiz’in şefaatine erdirsin. Yine Câbir RA’dan,

Yine Câbir RA’dan,
Deylemî’nin bir başka rivayetini de okuyarak sözümü.Deylemî’nin bir başka rivayetini de okuyarak sözümü. Mevlid-i Nebî hakkında tabiiMevlid-i Nebî hakkında tabii günlerce konuşulur, aylarca, yıllarca konuşulur.günlerce konuşulur, aylarca, yıllarca konuşulur. Peygamber Efendimiz’in evsâfı bitmez,Peygamber Efendimiz’in evsâfı bitmez, güzellikleri bitmez.güzellikleri bitmez. Onun hakkındaki bilgileri bitiremeyiz söyleye söyleye.Onun hakkındaki bilgileri bitiremeyiz söyleye söyleye. Bir hadis-i şerifini daha okuyayım.Bir hadis-i şerifini daha okuyayım. Ene eşrefü’n-nâsi haseben ve lâ fahr.Ene eşrefü’n-nâsi haseben ve lâ fahr. Ve lâ fahr kelimesi geçen hadis-i şeriflerinVe lâ fahr kelimesi geçen hadis-i şeriflerin üçüncüsü oluyorüçüncüsü oluyor bu benim size okuduğum:bu benim size okuduğum: “Ben insanların soyca en şereflisiyim.”“Ben insanların soyca en şereflisiyim.” Ve lâ fahr.Ve lâ fahr. Soyunun nasıl şerefli olduğunu,Soyunun nasıl şerefli olduğunu, ilk hadis-i şerifte size anlatmıştım.ilk hadis-i şerifte size anlatmıştım. Hazret-i Adem’den itibaren nikâhla,Hazret-i Adem’den itibaren nikâhla, en asil insanların evlenmesiyleen asil insanların evlenmesiyle doğmuş olan kişilerden gelmiş Peygamber Efendimiz.doğmuş olan kişilerden gelmiş Peygamber Efendimiz. Soyu böylece çok şerefli.Soyu böylece çok şerefli. Eşrefü’n-nâsi haseben.Eşrefü’n-nâsi haseben. “Soyca en şereflisiyim, ve lâ fahr ama öğünmek yok!”“Soyca en şereflisiyim, ve lâ fahr ama öğünmek yok!” Ve ekremü’n-nâsi kadren ve lâ fahr.

Ve ekremü’n-nâsi kadren ve lâ fahr.
“İnsanların da, kıymet bakımından“İnsanların da, kıymet bakımından en kıymetlisi en soylusuyum; öğünmek yok!”en kıymetlisi en soylusuyum; öğünmek yok!” Evet, insanın bazen soyu güzel olur da,

Evet, insanın bazen soyu güzel olur da,
kendisi o soya lâyık insan olmaz.kendisi o soya lâyık insan olmaz. İnsan kendisi lâyık olmazsa, soyunun asâleti para etmez.İnsan kendisi lâyık olmazsa, soyunun asâleti para etmez. Men lem yüsri’ bihî amelühû, lem yüsri’ nesebühû.Men lem yüsri’ bihî amelühû, lem yüsri’ nesebühû. “Ameli insana derece kazandırmazsa,“Ameli insana derece kazandırmazsa, ilerletmezse soyu, sopu, asâleti kazandırmaz.”ilerletmezse soyu, sopu, asâleti kazandırmaz.” Yâni, kendisi kötü ise, babasının iyiliği kâr etmez.Yâni, kendisi kötü ise, babasının iyiliği kâr etmez. Misal Nuh AS’ın oğlu.Misal Nuh AS’ın oğlu. Kur’an-ı Kerim’de Allah-u Teàlâ Hazretleri bildiriyor.

Kur’an-ı Kerim’de Allah-u Teàlâ Hazretleri bildiriyor.
Nuh AS’ın oğlu babasına iman getirmemiş.Nuh AS’ın oğlu babasına iman getirmemiş. Babasının nasihatlerini dinlememiş.Babasının nasihatlerini dinlememiş. “—Evlâdım gel, tufan olacak,

“—Evlâdım gel, tufan olacak,
şu gemiye gir benim gemiye aldığım kimselerle beraber!” deyince;şu gemiye gir benim gemiye aldığım kimselerle beraber!” deyince; “—Hayır ben girmiyorum!

“—Hayır ben girmiyorum!
Bir dağa tırmanırım, selden kendimi korurum.”Bir dağa tırmanırım, selden kendimi korurum.” diye inkâr etmiş, itiraz etmiş,diye inkâr etmiş, itiraz etmiş, reddetmiş babası Nuh AS’ın, babasının teklifini.reddetmiş babası Nuh AS’ın, babasının teklifini. O sırada bir sel dalgası gelip almış, yuvarlamış, götürmüş, boğulmuş.O sırada bir sel dalgası gelip almış, yuvarlamış, götürmüş, boğulmuş. E şimdi peygamber oğlu ama,

E şimdi peygamber oğlu ama,
soyu temiz, kendisi temiz değil;soyu temiz, kendisi temiz değil; fayda vermemiş, cehennemlik olacak.fayda vermemiş, cehennemlik olacak. “O senin ehlinden de sayılmaz.” diyor.“O senin ehlinden de sayılmaz.” diyor. Allah-u Teàlâ Hazretleri:Allah-u Teàlâ Hazretleri: İnnehû leyse min ehlike.

İnnehû leyse min ehlike.
“O senin ailenden de sayılmaz.” diyor.“O senin ailenden de sayılmaz.” diyor. Demek ki, peygamberin şânına lâyık evlâtlık yapmayınca,Demek ki, peygamberin şânına lâyık evlâtlık yapmayınca, silinip atılıyor Allah tarafından.silinip atılıyor Allah tarafından. Şimdi insanın soyu güzel olur,Şimdi insanın soyu güzel olur, kendisi güzel olmazsa kıymeti yok.kendisi güzel olmazsa kıymeti yok. Ene eşrefü’n-nâsi haseben.

Ene eşrefü’n-nâsi haseben.
“Ben soyca insanların en şereflisiyim,“Ben soyca insanların en şereflisiyim, öğünmek yok ama, bu vaziyet böyle.öğünmek yok ama, bu vaziyet böyle. Ve ekremü’nnâsi kadren.Ve ekremü’nnâsi kadren. İnsanların kıymet bakımından da en soylusu,İnsanların kıymet bakımından da en soylusu, en kıymetlisiyim, yâni şahsen.”en kıymetlisiyim, yâni şahsen.” Soyu da güzel, şahsı da güzel, adı da güzel,

Soyu da güzel, şahsı da güzel, adı da güzel,
kendi de güzel Muhammed-i Mustafâkendi de güzel Muhammed-i Mustafâ salla’llàhu aleyhi ve selleme teslîmen kesîrâ.salla’llàhu aleyhi ve selleme teslîmen kesîrâ. Ve lâ fahr.

Ve lâ fahr.
“Öğünmüyorum, öğünmek için söylemiyorum.“Öğünmüyorum, öğünmek için söylemiyorum. Allah emrettiği için, siz sorduğunuz için söylüyorum.Allah emrettiği için, siz sorduğunuz için söylüyorum. İş budur.” diye bildiriyor.İş budur.” diye bildiriyor. Eyyühe’n-nâs arkasından daEyyühe’n-nâs arkasından da kendisinin böyle olduğunu söyleyip,kendisinin böyle olduğunu söyleyip, hemen nasihate geçiyor:hemen nasihate geçiyor: Ey insanlar diye hitaba geçiyor.Ey insanlar diye hitaba geçiyor. Eyyühe’n-nâs.

Eyyühe’n-nâs.
“Ey insanlar, men etânâ eteynâhu“Ey insanlar, men etânâ eteynâhu kim bize gelirse, biz de ona gideriz.”kim bize gelirse, biz de ona gideriz.” Yâni iyiliğe iyilikle mukabele.Yâni iyiliğe iyilikle mukabele. Men ekremenâ ekremnâhu.Men ekremenâ ekremnâhu. “Kim bize ikramda bulunursa, biz de ona ikram ederiz.“Kim bize ikramda bulunursa, biz de ona ikram ederiz. Ve men kâtebenâ kâtebnâhu.Ve men kâtebenâ kâtebnâhu. Kim bizimle oturup bir anlaşma yaparsa, yazışırsa;Kim bizimle oturup bir anlaşma yaparsa, yazışırsa; biz de ona, yazışmasına uygun hareketi yaparız.”biz de ona, yazışmasına uygun hareketi yaparız.” Tabii bu mükâtebe bir de şey manasına gelir,

Tabii bu mükâtebe bir de şey manasına gelir,
kölelerin efendisiyle anlaşma yaparak,kölelerin efendisiyle anlaşma yaparak, o anlaşmayı yazışmaya geçirereko anlaşmayı yazışmaya geçirerek kölelikten kurtulması mânâsına da kullanılan bir kelime.kölelikten kurtulması mânâsına da kullanılan bir kelime. Yâni: “Kim, bizden birisi bir tarafta esir olmuş da,Yâni: “Kim, bizden birisi bir tarafta esir olmuş da, —meselâ savaşta— onun kurtulması için—meselâ savaşta— onun kurtulması için anlaşma yapmaya razı olmuşsa;anlaşma yapmaya razı olmuşsa; biz de onun bize esir düşmüş olan insanınabiz de onun bize esir düşmüş olan insanına anlaşma yaparız, göndeririz.anlaşma yaparız, göndeririz. Yâni o bizimkini salıverirse, biz de onu salarız;Yâni o bizimkini salıverirse, biz de onu salarız; o bizimkinin köleliğini kaldırırsa, biz de onunkini kaldırırız.”o bizimkinin köleliğini kaldırırsa, biz de onunkini kaldırırız.” mânâsına da gelebilir.mânâsına da gelebilir. Ve men şeyyea mevtânâ, şeyya’nâ mevtâhu.

Ve men şeyyea mevtânâ, şeyya’nâ mevtâhu.
“Kim bizim cenazemize gelir,“Kim bizim cenazemize gelir, bizi teselli eder, cenazemizi teşyi eder,bizi teselli eder, cenazemizi teşyi eder, kabre gömülme merâsiminde bulunursa;kabre gömülme merâsiminde bulunursa; biz de onun cenazesine gideriz.biz de onun cenazesine gideriz. Ve men kàme bi-hakkınâ, kumnâ bi-hakkıhî.

Ve men kàme bi-hakkınâ, kumnâ bi-hakkıhî.
Kim hakkımıza, hukukumuzaKim hakkımıza, hukukumuza saygı gösterirse, riayet ederse,saygı gösterirse, riayet ederse, biz de onun hakkına saygı gösteririz.” diyor, evet.biz de onun hakkına saygı gösteririz.” diyor, evet. Peygamber Efendimiz SAS,

Peygamber Efendimiz SAS,
yanına yanaşan, iyilik elini uzatan herkeseyanına yanaşan, iyilik elini uzatan herkese iyilik elini uzatırdı.iyilik elini uzatırdı. Aksilik çıkarmazdı, reddetmezdi.Aksilik çıkarmazdı, reddetmezdi. Her güzel davranışı, güzel davranışla karşılardı.Her güzel davranışı, güzel davranışla karşılardı. Eyyühe’n-nâs.

Eyyühe’n-nâs.
Devam ediyor nasihatine:Devam ediyor nasihatine: Câlisü’n-nâse alâ kadri ahsâbihim.Câlisü’n-nâse alâ kadri ahsâbihim. “İnsanlarla soyları derecesine göre oturup kalkın!“İnsanlarla soyları derecesine göre oturup kalkın! Meclislerinizi ona göre ayarlayın!Meclislerinizi ona göre ayarlayın! Sözünüzü ona göre söyleyin!Sözünüzü ona göre söyleyin! Riayet edin, yâni hürmet edin!Riayet edin, yâni hürmet edin! Oturuşunuza, kalkışınıza dikkat edin!Oturuşunuza, kalkışınıza dikkat edin! Ve hàlitü’n-nâse alâ kadri edyânihim.

Ve hàlitü’n-nâse alâ kadri edyânihim.
Ve insanların dindarlıklarına göre onlarla ahbaplığınızı yakınlaştırın!”Ve insanların dindarlıklarına göre onlarla ahbaplığınızı yakınlaştırın!” Evet, bu da çok önemli bir nasihati Peygamber Efendimiz’in.

Evet, bu da çok önemli bir nasihati Peygamber Efendimiz’in.
Tabii insanlar soyluysa,Tabii insanlar soyluysa, soyluluğuna uygun bir muamele yapılması lâzım!soyluluğuna uygun bir muamele yapılması lâzım! Peygamber Efendimiz, çok soyu şahane, çok şerefli.Peygamber Efendimiz, çok soyu şahane, çok şerefli. O halde Arab’ın da Peygamber Efendimiz’e, o zamanki insanlarının,O halde Arab’ın da Peygamber Efendimiz’e, o zamanki insanlarının, o soyluluğunu anlayıp hürmet etmesi gerekir.o soyluluğunu anlayıp hürmet etmesi gerekir. Bizim de zamanımız etrafımızda böyle hatırlı, itibarlı,Bizim de zamanımız etrafımızda böyle hatırlı, itibarlı, bir kavmin önderi insan olduğu zaman,bir kavmin önderi insan olduğu zaman, ona tabii hasebine, nesebineona tabii hasebine, nesebine uygun bir tarzda muamele etmemiz lâzım ama:uygun bir tarzda muamele etmemiz lâzım ama: Ve hàlitü’n-nâse alaâ kadri edyânihim.

Ve hàlitü’n-nâse alaâ kadri edyânihim.
İnsanlarla beraber olmak, düşüp kalkmak, karışmak,İnsanlarla beraber olmak, düşüp kalkmak, karışmak, samimiyet kurmak ve iç içe olmak.samimiyet kurmak ve iç içe olmak. Bu hangi şartla?Bu hangi şartla? Dindarlık şartıyla olacak.Dindarlık şartıyla olacak. Dikkat edin, sevgili dinleyiciler!

Dikkat edin, sevgili dinleyiciler!
“Herkesle ahbablık edin!” demiyor;“Herkesle ahbablık edin!” demiyor; dindarlığı yüksek olan, vasıflı olan, iyi olan.dindarlığı yüksek olan, vasıflı olan, iyi olan. Kaliteli diyecektim döndüm dikkat ediyorsanız,Kaliteli diyecektim döndüm dikkat ediyorsanız, çünkü yabancı kelime kullanmamaya dikkat ediyoruz,çünkü yabancı kelime kullanmamaya dikkat ediyoruz, bayrak açtık.bayrak açtık. “—İnsanların dindarlık

“—İnsanların dindarlık
vasfı ne kadar yüksekse,vasfı ne kadar yüksekse, o kadar onlarla dostluk edin!o kadar onlarla dostluk edin! Yâni, dindar, namuslu, edebli, ahlâklı,Yâni, dindar, namuslu, edebli, ahlâklı, Allah’tan korkan insanlarla samimiyet kurun,Allah’tan korkan insanlarla samimiyet kurun, onlarla beraber olun, onlarla karışın, düşüp kalkın!”onlarla beraber olun, onlarla karışın, düşüp kalkın!” diye bir tavsiye.diye bir tavsiye. Bu çok önemli!

Bu çok önemli!
Bu insanı kurtarır.Bu insanı kurtarır. Yanlış insanlarla arkadaşlık yapan, mahvolur.Yanlış insanlarla arkadaşlık yapan, mahvolur. İyi insanlarla arkadaşlık yapan, kurtulur.İyi insanlarla arkadaşlık yapan, kurtulur. Bu nasihati unutmayalım!Bu nasihati unutmayalım! Ve enzilü’n-nâse alâ kadri mürüvvâtihim.

Ve enzilü’n-nâse alâ kadri mürüvvâtihim.
“Ve insanlara mürüvvetleri nisbetinde muamele edin!“Ve insanlara mürüvvetleri nisbetinde muamele edin! Ne kadar mürüvvetli iseler,Ne kadar mürüvvetli iseler, siz de misafirperverliğinizi ona göre yapın!siz de misafirperverliğinizi ona göre yapın! Siz onların memleketine, kavmine, kabilesine gittiğiniz zaman,Siz onların memleketine, kavmine, kabilesine gittiğiniz zaman, size nasıl güzel muamele etmişlerse;size nasıl güzel muamele etmişlerse; siz de onlar geldiği zaman, öyle yapın!” gibi.siz de onlar geldiği zaman, öyle yapın!” gibi. Ve dâru’n-nâse bi-ukùliküm.

Ve dâru’n-nâse bi-ukùliküm.
“Ve insanları ukùliküm aklınızla,“Ve insanları ukùliküm aklınızla, akıllarınızı kullanarak insanları müdârat ediniz,akıllarınızı kullanarak insanları müdârat ediniz, yâni dirayetle idare ediniz!yâni dirayetle idare ediniz! Yâni aklınızı kullanın,Yâni aklınızı kullanın, insanlara muamelenizi akıllıca yapın!insanlara muamelenizi akıllıca yapın! Basiretli hareket edin!Basiretli hareket edin! Herkesi dost etmeye çalışın,Herkesi dost etmeye çalışın, doğru yola çekmeye çalışın!doğru yola çekmeye çalışın! Aklınızı kullanın, insanların zararından kendinizi böylece korursunuz.Aklınızı kullanın, insanların zararından kendinizi böylece korursunuz. Aklınızı kullanın, insanları hayırlı yollara böyle sevkedersiniz.” diye,Aklınızı kullanın, insanları hayırlı yollara böyle sevkedersiniz.” diye, güzel bir nasihatle, Peygamber SAS Efendimizgüzel bir nasihatle, Peygamber SAS Efendimiz çok şümullu, çok derin anlamlı nasihatle,çok şümullu, çok derin anlamlı nasihatle, bu hadis-i şerifini bitirmiş oluyor.bu hadis-i şerifini bitirmiş oluyor. Ben de zamanı epeyce uzattım.Ben de zamanı epeyce uzattım. Allah-u Teàlâ Hazretleri hepinizden râzı olsun.Allah-u Teàlâ Hazretleri hepinizden râzı olsun. Hepimizi sevdiği kulları zümresine dâhil eylesin.Hepimizi sevdiği kulları zümresine dâhil eylesin. Sevdiği kul olmanın yolu, Peygamber Efendimiz’eSevdiği kul olmanın yolu, Peygamber Efendimiz’e ittibâ etmektir.ittibâ etmektir. Ayet böyle bildiriyor:Ayet böyle bildiriyor: Kul in küntüm tuhibbûna’llàhe fe’ttebiùnî yuhbibkümu’llàh. (Âl-i İmran, 3/31)

Kul in küntüm tuhibbûna’llàhe fe’ttebiùnî yuhbibkümu’llàh. (Âl-i İmran, 3/31)
Ayet-i kerimesi, çok önemli bir hakikati bize bildiriyor:

Ayet-i kerimesi, çok önemli bir hakikati bize bildiriyor:
Eğer Allah’ı seviyorsa bir insan, Rasûlüllah’a tâbi olacak.Eğer Allah’ı seviyorsa bir insan, Rasûlüllah’a tâbi olacak. Allah’ın sevgili kulu olma derecesine varmanın yolu,Allah’ın sevgili kulu olma derecesine varmanın yolu, Rasûlullah’a uymaktan geçiyor.Rasûlullah’a uymaktan geçiyor. Allah’a ulaşmanın yolu Rasûlüllah’aAllah’a ulaşmanın yolu Rasûlüllah’a sımsıkı sarılmaktan geçiyor.sımsıkı sarılmaktan geçiyor. Onun için, Allah-u Teàlâ Hazretleri

Onun için, Allah-u Teàlâ Hazretleri
bizi Peygamber Efendimiz’in sünnet-i seniyyesinebizi Peygamber Efendimiz’in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılanlardan eylesin.sımsıkı sarılanlardan eylesin. Sünneti çok güzel, sevgili Akra dinleyicileri!

Sünneti çok güzel, sevgili Akra dinleyicileri!
Peygamber Efenidimiz’in sünnet-i seniyyesi,Peygamber Efenidimiz’in sünnet-i seniyyesi, ehâdis-i şerifesi, okuyun,ehâdis-i şerifesi, okuyun, deryâ gibi, uçsuz bucaksız bir umman gibi vederyâ gibi, uçsuz bucaksız bir umman gibi ve dalın o deryaya…dalın o deryaya… Onun içinde nice cevherler var, inciler,Onun içinde nice cevherler var, inciler, mercanlar var, göreceksiniz.mercanlar var, göreceksiniz. Ne kadar tatlı bir âlem olduğunu anlayacaksınız.Ne kadar tatlı bir âlem olduğunu anlayacaksınız. Rasûlüllah Efendimiz’in yolundan gideceğiz,

Rasûlüllah Efendimiz’in yolundan gideceğiz,
onun istediği bir Müslüman olacağız.onun istediği bir Müslüman olacağız. Rasûlüllah’a has ümmet olacağız.Rasûlüllah’a has ümmet olacağız. Allah bizi Rasûlüne has ümmet eylesin.

Allah bizi Rasûlüne has ümmet eylesin.
Böylece kendisine has kul olabilmeyi nasib eylesin.Böylece kendisine has kul olabilmeyi nasib eylesin. Ömrümüzü, dünyamızı, zamanımızı, hayatımızı,Ömrümüzü, dünyamızı, zamanımızı, hayatımızı, imkânımızı, paramızı, pulumuzu, mesleğimizi,imkânımızı, paramızı, pulumuzu, mesleğimizi, çalışmalarımızı Allah’ın rızasına uygunçalışmalarımızı Allah’ın rızasına uygun istikamette yapmayı nasib eylesin.istikamette yapmayı nasib eylesin. Ömrümüzü Ümmet-i Muhammed’e

Ömrümüzü Ümmet-i Muhammed’e
ve bütün insanlara faideli geçirmeyi nasib eylesin.ve bütün insanlara faideli geçirmeyi nasib eylesin. Şu kandil gecesi hürmetine bizim kusurlarımızı affeylesin.Şu kandil gecesi hürmetine bizim kusurlarımızı affeylesin. Tertemiz, pırıl pırıl, içi dışı nurlu, kalbi tertemiz,Tertemiz, pırıl pırıl, içi dışı nurlu, kalbi tertemiz, feyizli, mübarek, nurlu kullar eylesin Allah cümlemizi.feyizli, mübarek, nurlu kullar eylesin Allah cümlemizi. Nice nice nice nice mübarek gecelere, kandillere

Nice nice nice nice mübarek gecelere, kandillere
erişmeyi nasib eylesin.erişmeyi nasib eylesin. Peygamber Efendimiz’in sünnetini şu asırdaPeygamber Efendimiz’in sünnetini şu asırda ihyâ eyleyip, şehid sevapları kazanmış olmayıihyâ eyleyip, şehid sevapları kazanmış olmayı nasib eylesin.nasib eylesin. Ahirete bir gün göçeceğiz,

Ahirete bir gün göçeceğiz,
kabrimizi cennet bahçesi eylesin.kabrimizi cennet bahçesi eylesin. Kabirden bir gün kalkacağız,Kabirden bir gün kalkacağız, bizi Peygamber Efendimiz’in Livâü’lHamd’i altında peygamberlerle,bizi Peygamber Efendimiz’in Livâü’lHamd’i altında peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle, sàlihlerle haşreylesin.sıddîklarla, şehidlerle, sàlihlerle haşreylesin. Bir gün nasib olur cennete girersek, bir yerimiz olacak;

Bir gün nasib olur cennete girersek, bir yerimiz olacak;
Allah-u Teàlâ Hazretleri bizi Firdevs-i A’lâ’daAllah-u Teàlâ Hazretleri bizi Firdevs-i A’lâ’da —Firdevs-i A’lâ, cennetin en güzel yeri,—Firdevs-i A’lâ, cennetin en güzel yeri, en yüksek kısmı, en a’lâ, en orta yeri—en yüksek kısmı, en a’lâ, en orta yeri— Firdevs-i A’lâ'da Peygamber Efendimiz’e komşu eylesin.Firdevs-i A’lâ'da Peygamber Efendimiz’e komşu eylesin. Peygamber Efendimiz’in komşusu olmak,Peygamber Efendimiz’in komşusu olmak, cemâlini dâimî görmek,cemâlini dâimî görmek, sohbetinde dâimi olmayı nasib eylesin.sohbetinde dâimi olmayı nasib eylesin. Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri.

Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri.
Esselâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû!

Esselâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2