Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Kimseye Eziyet Etmemek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Şa'bân 1404 / 27.05.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zımmîye Eziyet Eden Kimse, Bize Yapılan Zulümleri Unutmayalım!, Medinelilere Eziyet Etmek, Komşuya Eziyet Etmek, Yetime Bakan Kimse | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kimseye Eziyet Etmemek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Şa'bân 1404 / 27.05.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zımmîye Eziyet Eden Kimse, Bize Yapılan Zulümleri Unutmayalım!, Medinelilere Eziyet Etmek, Komşuya Eziyet Etmek, Yetime Bakan Kimse | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn... Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn,el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn... Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn, seyyidina ve senedina Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.seyyidina ve senedina Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'du. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.Emmâ ba'du.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.
Fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahFe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri mühdesatühâ ve külle muhdesatin bid'atün ve şerra'l-umûri mühdesatühâ ve külle muhdesatin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl:

Men âzâ zımmiyyen fe-ene hasmuhû ve men küntü hasmuhû hasamtuhû yevme'l-kıyâmeti. Men âzâ zımmiyyen fe-ene hasmuhû ve men küntü hasmuhû hasamtuhû yevme'l-kıyâmeti.

Sadaka Resûlullah fî ma kâl ev kema kâl. Sadaka Resûlullah fî ma kâl ev kema kâl.

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, lütfu, keremi cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, lütfu, keremi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri ibadet ve taatlerinizi kabul eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri ibadet ve taatlerinizi kabul eylesin. Dualarınızı, hacetlerinizi reva eylesin. İki cihanın hayrına nâil eylesin. Dualarınızı, hacetlerinizi reva eylesin. İki cihanın hayrına nâil eylesin.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in mübarek hadîs-i şerîflerindenPeygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar Râmûzü'l-ehâdîs hadis mecmuasından açıklamaya çalışacağız. bir miktar Râmûzü'l-ehâdîs hadis mecmuasından açıklamaya çalışacağız.

Mukaddimede metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf zimmîler hakkında. Mukaddimede metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf zimmîler hakkında. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki:

"Kim bir zimmîyi ezâlandırırsa ben onun hasmı olurum."Kim bir zimmîyi ezâlandırırsa ben onun hasmı olurum. Ben kimin hasmı olursam onu kıyamet gününde mahvederim." Ben kimin hasmı olursam onu kıyamet gününde mahvederim."

Yenerim, ondan hakkımı adam akıllı alırım,Yenerim, ondan hakkımı adam akıllı alırım, benim ile hasımlığa kimsenin tahammülü olmaz, mânasına gelmektedir.benim ile hasımlığa kimsenin tahammülü olmaz, mânasına gelmektedir. Zimmî, kendisiyle anlaşma yapılmış gayrimüslim demek.Zimmî, kendisiyle anlaşma yapılmış gayrimüslim demek. Vergi vermeyi, müslümanların yüksek hakimiyetini kabul etmiş amaVergi vermeyi, müslümanların yüksek hakimiyetini kabul etmiş ama aklı İslâm'ın hak din olduğuna ermemiş. Hıristiyan veyahut yahudi, kendi dinini bırakamıyor, aklı İslâm'ın hak din olduğuna ermemiş. Hıristiyan veyahut yahudi, kendi dinini bırakamıyor, "Peki, sizin idarenizi kabul ettim." diyor. Bu memlekette bizim garantimiz altında oluyor."Peki, sizin idarenizi kabul ettim." diyor. Bu memlekette bizim garantimiz altında oluyor. O zaman o kimseyi ezalandırmaya kimsenin hakkı yok. O zaman o kimseyi ezalandırmaya kimsenin hakkı yok.

İslâm ciddiyet dinidir; hukuka, haklara riayet dinidir. İslâm ciddiyet dinidir; hukuka, haklara riayet dinidir. İslâm'da haklar, kuvvetle vesaire ile değişmez.İslâm'da haklar, kuvvetle vesaire ile değişmez. Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz halife olduğu zaman tevazu göstererek buyurdu ki: Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz halife olduğu zaman tevazu göstererek buyurdu ki:

"En iyiniz olmadığım halde başınıza halife seçilmiş bulunuyorum. İçinizde nice iyi insanlar vardır."En iyiniz olmadığım halde başınıza halife seçilmiş bulunuyorum. İçinizde nice iyi insanlar vardır. Ben âcizâne, fakirâne başınıza başkan seçilmiş bulunuyorum.Ben âcizâne, fakirâne başınıza başkan seçilmiş bulunuyorum. Sizin en zayıfınız haklıysa hakkı alınıncaya kadar benim yanıma en kuvvetlidir, Sizin en zayıfınız haklıysa hakkı alınıncaya kadar benim yanıma en kuvvetlidir, ben onun yanında yer alırım.ben onun yanında yer alırım. Cümle cihan halkı karşıma dikilse, Cümle cihan halkı karşıma dikilse, haklı zayıf da olsa hakkını alıncaya kadar ben onun yanında olurum.haklı zayıf da olsa hakkını alıncaya kadar ben onun yanında olurum. Sizin en kuvvetliniz de haksız ise benim nazarımda hiç kıymeti yoktur, onunla uğraşırım." Sizin en kuvvetliniz de haksız ise benim nazarımda hiç kıymeti yoktur, onunla uğraşırım."

Bizim anlayışımız böyledir. Biz, "Bu adam güçlü mü kuvvetli mi, itibarlı mı itibarsız mı, Bizim anlayışımız böyledir. Biz, "Bu adam güçlü mü kuvvetli mi, itibarlı mı itibarsız mı, mevki makam sahibi mi değil mi…" diye düşünmeyiz; mevki makam sahibi mi değil mi…" diye düşünmeyiz; bir Allah'tan korkar, ahdimize sadakat ve vefa gösteririz.bir Allah'tan korkar, ahdimize sadakat ve vefa gösteririz. Verdiğimiz söz senettir ayrıca altına imza atmaya, yazılı belge vermeye hacet bile yoktur. Verdiğimiz söz senettir ayrıca altına imza atmaya, yazılı belge vermeye hacet bile yoktur.

Onaltıncı asırda Osmanlı diyarına elçi olarak gelmiş olan bir Hollandalı seyyah var. Onaltıncı asırda Osmanlı diyarına elçi olarak gelmiş olan bir Hollandalı seyyah var. "Ey benim Avrupalı hemşirelerim! Aman sakın, Osmanlı diyarına gittiğiniz zaman"Ey benim Avrupalı hemşirelerim! Aman sakın, Osmanlı diyarına gittiğiniz zaman bizim dindaşımız diye Ermeni'nin, yahudinin, hıristiyanın, bizim dindaşımız diye Ermeni'nin, yahudinin, hıristiyanın, Rum'un hanına veya evine konmaya çalışmayın.Rum'un hanına veya evine konmaya çalışmayın. Çünkü hem pistir hem de sizi aldatır, kandırır.Çünkü hem pistir hem de sizi aldatır, kandırır. Ama bir müslümana gelince senet almaya lüzum yok, söyledi mi sözü senettir.Ama bir müslümana gelince senet almaya lüzum yok, söyledi mi sözü senettir. Evine misafir olsan evi pırıl pırıl, tertemizdir.Evine misafir olsan evi pırıl pırıl, tertemizdir. Az konuşur ama öz konuşur, sakin durur ama kızdırmaya gelmez." diyor. Az konuşur ama öz konuşur, sakin durur ama kızdırmaya gelmez." diyor.

Ecdadımızı böyle tanıtmış. Çünkü biz müslümanız, gösteriş meraklısı değiliz;Ecdadımızı böyle tanıtmış. Çünkü biz müslümanız, gösteriş meraklısı değiliz; hayata da öyle pek bağlılığımız yok. hayata da öyle pek bağlılığımız yok. Allah nasip ettiği müddetçe yaşayacağız ondan sonra dostlarımızın olduğu diyara,Allah nasip ettiği müddetçe yaşayacağız ondan sonra dostlarımızın olduğu diyara, bizden önceki büyüklerimizin göçtüğü yere göçeceğiz.bizden önceki büyüklerimizin göçtüğü yere göçeceğiz. Gidişimiz, düğün gecesi gibi. Ne olacak; şu fâni dünyadan,Gidişimiz, düğün gecesi gibi. Ne olacak; şu fâni dünyadan, meşakkatten terhis olup âhiretin sefasına gideceğiz. meşakkatten terhis olup âhiretin sefasına gideceğiz.

ed-Dünyâ sicnu'l-mü'mini ve cennetü'l-kâfir. "Âhiret mü'minin asıl yurdudur." ed-Dünyâ sicnu'l-mü'mini ve cennetü'l-kâfir. "Âhiret mü'minin asıl yurdudur."

Dünya muvakkat bir yerdir, bize zindan gibidir. Onun için biz burada ahde riayet ederiz. Dünya muvakkat bir yerdir, bize zindan gibidir. Onun için biz burada ahde riayet ederiz.

Müslüman olsaydı iyi olurdu, akıllılık etmiş olurdu. Zavallı, müslüman olmamış ama,Müslüman olsaydı iyi olurdu, akıllılık etmiş olurdu. Zavallı, müslüman olmamış ama, "Ben size vergi vereyim, yerli yerimde oturayım." diye anlaşma yapılmış."Ben size vergi vereyim, yerli yerimde oturayım." diye anlaşma yapılmış. O, bizim aramızda oturdukça İslâm'ın güzelliğini görüp müslüman olacaktır, O, bizim aramızda oturdukça İslâm'ın güzelliğini görüp müslüman olacaktır, çoğu kimseler böyle müslüman olmuşlardır. çoğu kimseler böyle müslüman olmuşlardır.

Peygamber Efendimiz, Medine-i Müneverre'ye geldiği zaman orası lebaleb Arap dolu değildi ki... Peygamber Efendimiz, Medine-i Müneverre'ye geldiği zaman orası lebaleb Arap dolu değildi ki... Bir sürü yahudi kabilesi vardı, onların bir kısmı müslüman oldular. Bir sürü yahudi kabilesi vardı, onların bir kısmı müslüman oldular. Necran yani Yemen yani Hicaz'ın güney tarafı hıristiyan doluydu.Necran yani Yemen yani Hicaz'ın güney tarafı hıristiyan doluydu. Saltanatla, kervanlarla gelip de Peygamber Efendimiz'le görüşme yaptılar daSaltanatla, kervanlarla gelip de Peygamber Efendimiz'le görüşme yaptılar da Âl-i İmrân sûresinin âyetleri o görüşmeler üzerine nazil oldu. Ekseriyeti müslüman oldu.Âl-i İmrân sûresinin âyetleri o görüşmeler üzerine nazil oldu. Ekseriyeti müslüman oldu. Demek ki bizi dıştan gören bilmez; yakınımıza gelsin o zaman anlar, sever,Demek ki bizi dıştan gören bilmez; yakınımıza gelsin o zaman anlar, sever, müslüman olur diye biz çevremizdeki insanlara öyle bir hak tanımışız. müslüman olur diye biz çevremizdeki insanlara öyle bir hak tanımışız.

Bir kimse kendisini bize teslim etti mi biz ona gadretmeyiz.Bir kimse kendisini bize teslim etti mi biz ona gadretmeyiz. Bir anlaşma oldu mu, ağzımızdan bir söz çıkmışsa, tamamdır.Bir anlaşma oldu mu, ağzımızdan bir söz çıkmışsa, tamamdır. Peygamber Efendimiz; "Anlaşma yapmış, vergi vermiş,Peygamber Efendimiz; "Anlaşma yapmış, vergi vermiş, aramızda kalmaya razı olmuş bir gayrimüslimi,aramızda kalmaya razı olmuş bir gayrimüslimi, hıristiyan veya başka dinden diye kim ezalandırırsa onun hasmı ben olurum.hıristiyan veya başka dinden diye kim ezalandırırsa onun hasmı ben olurum. Ben bir kimsenin hasmı oldum mu da âhirette onu perişan ederim, yenerim,Ben bir kimsenin hasmı oldum mu da âhirette onu perişan ederim, yenerim, hakkımı alırım." diye tehdit eylemiş. hakkımı alırım." diye tehdit eylemiş. Hakkımıza riayet edeceğiz. Hakkımıza riayet edeceğiz.

Biz, zayıf gördük mü ezmeyiz.Biz, zayıf gördük mü ezmeyiz. Ama dünyanın her yerinde ne kadar müslüman kardeşimiz,Ama dünyanın her yerinde ne kadar müslüman kardeşimiz, dindaşımız varsa onların acısı da yüreğimizdedir.dindaşımız varsa onların acısı da yüreğimizdedir. Bulgaristan'da, Yugoslavya'da, Yunanistan'da, Kıbrıs'ta, Adalar'da, Kırım'da, Kafkasya'da...Bulgaristan'da, Yugoslavya'da, Yunanistan'da, Kıbrıs'ta, Adalar'da, Kırım'da, Kafkasya'da... Karşımdaki kardeşlerim, çevremdekiler hep onların torunları...Karşımdaki kardeşlerim, çevremdekiler hep onların torunları... Bakıyorsun kimisi Kafkasya'dan, kimisi Saraybosna'dan, kimisi bilmem nereden gelmiş. Bakıyorsun kimisi Kafkasya'dan, kimisi Saraybosna'dan, kimisi bilmem nereden gelmiş.

Ne oldu? Bir bayram gecesinde bir saldırmışlar, şu kadarını kesmişler; haberimiz bile yok. Ne oldu?

Bir bayram gecesinde bir saldırmışlar, şu kadarını kesmişler; haberimiz bile yok.
Ermeni cıyak cıyak bağırıyor; "Bunlar soykırım yaptı. Şöyle yaptı, böyle yaptı.Ermeni cıyak cıyak bağırıyor; "Bunlar soykırım yaptı. Şöyle yaptı, böyle yaptı. Ben bunların elçisini öldüreceğim." Fransa da onu serbest bırakıyor. Ben bunların elçisini öldüreceğim." Fransa da onu serbest bırakıyor.

Biz bize yapılan zulümleri bilmeliyiz. Bilmeliyiz ki, Biz bize yapılan zulümleri bilmeliyiz. Bilmeliyiz ki, "Sen ne diyorsun, işin aslı budur!" diyebilelim. "Sen ne diyorsun, işin aslı budur!" diyebilelim.

Kuveyt'te Türkçe konuşan birisini gördüm, Kuveyt'te Türkçe konuşan birisini gördüm, Türk sandım. "Haydi, benim arabamın yağını değiştiriver." dedim.Türk sandım. "Haydi, benim arabamın yağını değiştiriver." dedim. Pos bıyıklı, kısa boylu, yanık benizli birisi... "Neredensin?" dedim. Pos bıyıklı, kısa boylu, yanık benizli birisi...

"Neredensin?" dedim.

"Ben Ermeni'yim, Süryani'yiz, Asuri'yiz." dedi. "Ne olurmuş." dedim. "Ben Ermeni'yim, Süryani'yiz, Asuri'yiz." dedi.

"Ne olurmuş." dedim.

"Siz bizim babalarımızı kestiniz." dedi. Allah Allah! Sübhanallah! Ben de saf saf sordum; "Siz bizim babalarımızı kestiniz." dedi.

Allah Allah! Sübhanallah! Ben de saf saf sordum;

"Peki, babalarınız ne zamandan beri bizim memleketteydi?" "Yedi-sekiz asır... "Peki, babalarınız ne zamandan beri bizim memleketteydi?"

"Yedi-sekiz asır...
Çok eski zamandan beri." "O kadar asır yaşamışlar mı aramızda?" Çok eski zamandan beri."

"O kadar asır yaşamışlar mı aramızda?"

"Yaşamışlar." "Niye yedi asır kesmemişiz biz onları?" "Yaşamışlar."

"Niye yedi asır kesmemişiz biz onları?"

Elimizde güç kuvvet vardı. Padişahımız buradan yürüdüğü zaman Viyana'ya kadar gidiyordu.Elimizde güç kuvvet vardı. Padişahımız buradan yürüdüğü zaman Viyana'ya kadar gidiyordu. Bizim ordumuza uzaktan bir baktın mı mızrakları deniz gibi gözüküyordu.Bizim ordumuza uzaktan bir baktın mı mızrakları deniz gibi gözüküyordu. Orman gibiydi, önünde kimse duramıyordu. Niye biz yapmadık o zaman böyle bir şey? Orman gibiydi, önünde kimse duramıyordu.

Niye biz yapmadık o zaman böyle bir şey?

İşte bu hadisler bizi terbiye etti. Biz mazluma, himayemizdeki kimseye saldırmayız. İşte bu hadisler bizi terbiye etti. Biz mazluma, himayemizdeki kimseye saldırmayız.

Yedi asır sen bizim yanımızda durdun, bir şey yaptık mı? Yapmadık!Yedi asır sen bizim yanımızda durdun, bir şey yaptık mı?

Yapmadık!
Ne malına, ne kilisene, ne canına, ne ticaretine dokunduk.Ne malına, ne kilisene, ne canına, ne ticaretine dokunduk. Askere bile almadık; hudutlarda bu memleketin emniyetini sağlayalım diye biz öldük, Askere bile almadık; hudutlarda bu memleketin emniyetini sağlayalım diye biz öldük, saldıran orduların karşısında biz durduk. Sen burada ticaret yaptın. saldıran orduların karşısında biz durduk. Sen burada ticaret yaptın. Ben; "Yedi asır durdunuz da sonra niye kesmeye başladılar?" dedim.Ben;

"Yedi asır durdunuz da sonra niye kesmeye başladılar?" dedim.
"Madem dedelerin yedi asırdır oradalardı, şayet kesmişlerse niye yedi asır sonra kesmişler?" "Madem dedelerin yedi asırdır oradalardı, şayet kesmişlerse niye yedi asır sonra kesmişler?"

Sustu kaldı. Ben sana söyleyeyim dedim; Sustu kaldı. Ben sana söyleyeyim dedim;

"Bizim kuvvetli olduğumuz zamanda oturdunuz burada. "Bizim kuvvetli olduğumuz zamanda oturdunuz burada. Fakat her yerden düşman bize saldırınca size de bir heves geldi.Fakat her yerden düşman bize saldırınca size de bir heves geldi. Yunanistan İzmir'e, İtalya Antalya'ya, Fransız Maraş'a, Adana'ya asker çıkardı.Yunanistan İzmir'e, İtalya Antalya'ya, Fransız Maraş'a, Adana'ya asker çıkardı. Derken siz heveslendiniz; 'Ooo Yağma Hasan'ın böreği gidiyor,Derken siz heveslendiniz; 'Ooo Yağma Hasan'ın böreği gidiyor, ben de şu börekten bir şey kopartayım.' dediniz.ben de şu börekten bir şey kopartayım.' dediniz. Allah yedi asır ekmeğini yediğiniz insana karşı yaptığınız bu nankörlüğe razı gelmedi deAllah yedi asır ekmeğini yediğiniz insana karşı yaptığınız bu nankörlüğe razı gelmedi de ondan başınıza gelmiştir. ondan başınıza gelmiştir. Ben buradan kalkıp gideceğim, bir daha birbirimizi görmeyeceğiz.Ben buradan kalkıp gideceğim, bir daha birbirimizi görmeyeceğiz. Senin beni tanıdığın yok, benim seni tanıdığım yok. Ama işin aslı budur. Senin beni tanıdığın yok, benim seni tanıdığım yok. Ama işin aslı budur. Eğer biz zalim olsaydık, yedi asırda sizin kökünüzü kuruturduk; bir taneniz kalmazdı. Eğer biz zalim olsaydık, yedi asırda sizin kökünüzü kuruturduk; bir taneniz kalmazdı. Bugün bizim elçimize kurşun atacak dünya üzerinde bir fert kalmazdı." Bunu neden söylüyorum? Bugün bizim elçimize kurşun atacak dünya üzerinde bir fert kalmazdı."

Bunu neden söylüyorum?

Biz bize yapılan zulümleri unutmayacağız. Hafızasız bir millet deli insan gibidir.Biz bize yapılan zulümleri unutmayacağız. Hafızasız bir millet deli insan gibidir. Hafızası yok; babasını, anasını bilmiyor, kardeşlerini tanımıyor,Hafızası yok; babasını, anasını bilmiyor, kardeşlerini tanımıyor, dün ne yediğinden, nerede büyüdüğünden haberi yok, kendisine iyilik yapanları tanımıyor... dün ne yediğinden, nerede büyüdüğünden haberi yok, kendisine iyilik yapanları tanımıyor...

Olur mu böyle adam? Olur ama tımarhaneye yakışır. Zavallı hiç bir şey hatırlamıyor.Olur mu böyle adam?

Olur ama tımarhaneye yakışır. Zavallı hiç bir şey hatırlamıyor.
Bir milletin de hafızası olacak. Kim kendisine kötülük yapmış, iyilik yapmış bilecek.Bir milletin de hafızası olacak. Kim kendisine kötülük yapmış, iyilik yapmış bilecek. İyilik yapana minnettarlık duyacağız. İyilik yapana minnettarlık duyacağız.

Libyalı kardeşlerimiz İstiklal harbinde gelmişler, bizim Anadolu'muzda çarpışmışlar. Libyalı kardeşlerimiz İstiklal harbinde gelmişler, bizim Anadolu'muzda çarpışmışlar. Şimdi bazıları kızıyor, bağırıyor, çağırıyor ama senin İstiklal harbinde, kara gününde onlar gelmiş,Şimdi bazıları kızıyor, bağırıyor, çağırıyor ama senin İstiklal harbinde, kara gününde onlar gelmiş, Ege'de cephede vs. çarpışmışlar. Haberin var mı? Yok! Niye yok?Ege'de cephede vs. çarpışmışlar.

Haberin var mı?

Yok! Niye yok?
Bak, adam canını vermiş. İşte sana samimi arkadaş. Şimdi sen ona neden bir hediye götürmüyor,Bak, adam canını vermiş. İşte sana samimi arkadaş. Şimdi sen ona neden bir hediye götürmüyor, niye bir hoş tavır takınmıyor, niye bir teşekkür etmiyorsun? niye bir hoş tavır takınmıyor, niye bir teşekkür etmiyorsun?

Libya Türk Dostluk cemiyeti var; "Aaa, Araplarla dostluk cemiyeti olur mu?" Libya Türk Dostluk cemiyeti var;

"Aaa, Araplarla dostluk cemiyeti olur mu?"

Suriye veyahut Suudi Arabistan-Türkiye dostluk cemiyeti var; "Dostluk olur mu?" Suriye veyahut Suudi Arabistan-Türkiye dostluk cemiyeti var;

"Dostluk olur mu?"

Dosttu, İstiklal harbinde yardım etti. Şimdi yan gözle bakmak reva mı? Dosttu, İstiklal harbinde yardım etti.

Şimdi yan gözle bakmak reva mı?

Dostu düşmanı tanıyacağız. Bu da İslâm'ın şiarından birisidir; unutmayın iyiliği de kötülüğü de bileceğiz.Dostu düşmanı tanıyacağız. Bu da İslâm'ın şiarından birisidir; unutmayın iyiliği de kötülüğü de bileceğiz. Çünkü yine kötülük yapar. Onun için tarih okuyun, Osmanlı Tarihi'ni okuyun.Çünkü yine kötülük yapar. Onun için tarih okuyun, Osmanlı Tarihi'ni okuyun. Ne güzel İsmail Hami Danişmend, Ne güzel İsmail Hami Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi diye güzel bir kitap yazmış, sene sene anlatmış.Osmanlı Tarihi Kronolojisi diye güzel bir kitap yazmış, sene sene anlatmış. Okuyun bakalım neler olmuş. Hangi kalede bizim mücahitler ne sıkıntılar çekmişler, görün. Okuyun bakalım neler olmuş. Hangi kalede bizim mücahitler ne sıkıntılar çekmişler, görün. Düşman kaleyi almış, içindeki bütün kadınları ve çocukları kesmiş. Hudutlarda neler çekmişiz...Düşman kaleyi almış, içindeki bütün kadınları ve çocukları kesmiş. Hudutlarda neler çekmişiz... Geriye adım adım nasıl çekilmişiz... O derdi bilirsek birbirimizi yemeyiz.Geriye adım adım nasıl çekilmişiz...

O derdi bilirsek birbirimizi yemeyiz.
Şimdi harıl harıl birbirimizi yiyoruz. Hepimiz birbirimize hasımız;Şimdi harıl harıl birbirimizi yiyoruz. Hepimiz birbirimize hasımız; şu partiden bu partiden, şu zihniyette bu zihniyette... Sen niye zihniyetini değiştirdin?şu partiden bu partiden, şu zihniyette bu zihniyette...

Sen niye zihniyetini değiştirdin?
Bir tek zihniyeti vardı dedenin, ne diye değiştirdin? Ne diye gavurun zihniyetini aldın?Bir tek zihniyeti vardı dedenin, ne diye değiştirdin? Ne diye gavurun zihniyetini aldın? O senin dedenin kellesini kesen, şehit eden adam, senin imanını alıyor, imanını kesiyor.O senin dedenin kellesini kesen, şehit eden adam, senin imanını alıyor, imanını kesiyor. Niye sen onun tarafına gidiyorsun? Tarih bilmediğinden ve tarih şuurundan mahrum olduğundan...Niye sen onun tarafına gidiyorsun?

Tarih bilmediğinden ve tarih şuurundan mahrum olduğundan...
tarih şuuru kopmuş, cereyan kesilmiş, dostu düşmanı ayırt edemiyor.tarih şuuru kopmuş, cereyan kesilmiş, dostu düşmanı ayırt edemiyor. Kendisine iyilik yapmak isteyen doktora yumruk sallıyor,Kendisine iyilik yapmak isteyen doktora yumruk sallıyor, kesmek isteyen kasaba güleç yüz gösteriyor, boyun uzatıyor. Aklımızı başımıza devşirelim. kesmek isteyen kasaba güleç yüz gösteriyor, boyun uzatıyor.

Aklımızı başımıza devşirelim.

Men âzâ ehle'l-Medîneti âzâhullâhu teâlâ ve aleyhi la'netullâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi Men âzâ ehle'l-Medîneti âzâhullâhu teâlâ ve aleyhi la'netullâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecma'în ve lâ yukbelü minhu sarfün ve lâ adlün. ecma'în ve lâ yukbelü minhu sarfün ve lâ adlün.

Abdullah b. Amri'bnü'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i hasen.Abdullah b. Amri'bnü'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş bir hadîs-i hasen. Medine hakkında çok hadîs-i şerîf vardır, bu hadis de Medine hakkında. Medine hakkında çok hadîs-i şerîf vardır, bu hadis de Medine hakkında. Medine, Arapça'da şehir demek. Medînetü'r-Resûl yani Hz. Peygamber'in şehri demek. Medine, bu sözün kısalmış hali. Medine, Arapça'da şehir demek. Medînetü'r-Resûl yani Hz. Peygamber'in şehri demek. Medine, bu sözün kısalmış hali.

el-Medînetü'l-Münevvere... Münevvere, pırıl pırıl nurlandırılmış şehir demek.el-Medînetü'l-Münevvere... Münevvere, pırıl pırıl nurlandırılmış şehir demek. Allah ona o şerefi vermiş, nurlandırmış. Eski adı Yesrib'miş, o adı değiştirilmiş.Allah ona o şerefi vermiş, nurlandırmış. Eski adı Yesrib'miş, o adı değiştirilmiş. İslâm geldi mi adı bile değiştirir, her şeyi güzelleştirir. İslâm geldi mi adı bile değiştirir, her şeyi güzelleştirir. Peygamber Efendimiz'in mescidinin, kabrinin bulunduğu, hayatının geçtiği yer...Peygamber Efendimiz'in mescidinin, kabrinin bulunduğu, hayatının geçtiği yer... Peygamber Efendimiz'in vefasını düşünün kiPeygamber Efendimiz'in vefasını düşünün ki Mekke-i Mükerreme fethedildikten sonra bir daha Mekke'ye dönmedi.Mekke-i Mükerreme fethedildikten sonra bir daha Mekke'ye dönmedi. İnceliğe bakın ki doğduğu şehir, asıl mühim yer, müslümanların kıblegâhı,İnceliğe bakın ki doğduğu şehir, asıl mühim yer, müslümanların kıblegâhı, Kâbe-i Müşerrefe'nin olduğu yer Mekke amaKâbe-i Müşerrefe'nin olduğu yer Mekke ama Resûlullah Efendimiz Medîne-i Müneverre'den gelmedi. Neden? Resûlullah Efendimiz Medîne-i Müneverre'den gelmedi.

Neden?

Vefalı da ondan. Mekke-i Mükerreme'nin müşrikleri kendisini Mekke'den dışarı çıkardıktan sonra Vefalı da ondan. Mekke-i Mükerreme'nin müşrikleri kendisini Mekke'den dışarı çıkardıktan sonra kim bağrına bastı? Medine ahâlisi. kim bağrına bastı?

Medine ahâlisi.

"Yâ Resûlallah! Buyur başımızın üstündesin, başımızın tâcısın. "Yâ Resûlallah! Buyur başımızın üstündesin, başımızın tâcısın. Gel, biz seni koruruz, canımızı sana feda ederiz." dediler. Gel, biz seni koruruz, canımızı sana feda ederiz." dediler.

Canlarıyla, mallarıyla ona feda olmaya razı olarak onu davet ettiler. Davetli olarak gitti. Canlarıyla, mallarıyla ona feda olmaya razı olarak onu davet ettiler. Davetli olarak gitti. Mekke fetholununca bazı kimseler sandı kiMekke fetholununca bazı kimseler sandı ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'ye tekrar yerleşecek. Doğduğu ve sevdiği şehir ya...Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'ye tekrar yerleşecek. Doğduğu ve sevdiği şehir ya... Çıkıp da yüksek tarafından Kâbe'ye baktığı zaman dedi ki; Çıkıp da yüksek tarafından Kâbe'ye baktığı zaman dedi ki;

"Ey Mekke! Sen ne güzel şehirsin. Seni müşrikler benden ayırmasalar, "Ey Mekke! Sen ne güzel şehirsin. Seni müşrikler benden ayırmasalar, beni buradan çıkarmasalardı ben çıkacak değildim." beni buradan çıkarmasalardı ben çıkacak değildim."

Mekke fetholunca ashâb-ı kirâmın yüreği küt küt atmaya başladı. Mekke fetholunca ashâb-ı kirâmın yüreği küt küt atmaya başladı. "Resûlullah buraya mı yerleşecek, acaba ne olacak?" diye. "Resûlullah buraya mı yerleşecek, acaba ne olacak?" diye.

Peygamber Efendimiz Medine'ye yerleşti. Mübarek bir şehir, hiç şek şüphe yok. Peygamber Efendimiz Medine'ye yerleşti. Mübarek bir şehir, hiç şek şüphe yok. Deccalin giremeyeceği şehir… Men âzâ ehle'l-Medîneti. Deccalin giremeyeceği şehir…

Men âzâ ehle'l-Medîneti.
"Kim Medine ahalisini ezâlandırırsa, üzerse, eziyet verirse…" Âzâhullâhu teâlâ."Kim Medine ahalisini ezâlandırırsa, üzerse, eziyet verirse…" Âzâhullâhu teâlâ. "Allah da onları ezâlandırır." Ve aleyhi la'netullâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecma'în."Allah da onları ezâlandırır." Ve aleyhi la'netullâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecma'în. "Allah'ın, meleklerin ve insanların laneti o ezacı herifin üzerinedir." "Allah'ın, meleklerin ve insanların laneti o ezacı herifin üzerinedir."

Medine ahâlisine dokunmaya gelmez. Medine'nin saf, tertemiz bir ahâlisi vardır.Medine ahâlisine dokunmaya gelmez. Medine'nin saf, tertemiz bir ahâlisi vardır. Orada oturanlar methede ede bitiremiyorlar; asalet ayrıdır. Orada oturanlar methede ede bitiremiyorlar; asalet ayrıdır. Sonradan sağdan soldan yerleşmiş olanlar var; onların da çoğu da iyi insanlardır,Sonradan sağdan soldan yerleşmiş olanlar var; onların da çoğu da iyi insanlardır, Resûlullah aşkından geliyor, yerleşiyorlar. Resûlullah aşkından geliyor, yerleşiyorlar.

Bir keresinde Suud hükümeti Medine'ye bir vali tayin etmiş.Bir keresinde Suud hükümeti Medine'ye bir vali tayin etmiş. Bakmış, bir sürü Afrikalı zenci var, fakir fukarâ kimseler... Demiş ki; Bakmış, bir sürü Afrikalı zenci var, fakir fukarâ kimseler... Demiş ki;

"Bunların hepsini buradan defedeyim, Medine'de hiç ayak takımı kalmasın. "Bunların hepsini buradan defedeyim, Medine'de hiç ayak takımı kalmasın. Hep zengin, yüksek tabaka olsun." Hep zengin, yüksek tabaka olsun."

Geceleyin rüyasında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmüş; Geceleyin rüyasında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmüş;

"Onlar benim misafirlerim. Onlara dokunma, karışmam!" demiş. "Onlar benim misafirlerim. Onlara dokunma, karışmam!" demiş.

Ertesi gün, ilan ettiği halde kararı kaldırmış. Öyle anlattılar. Ertesi gün, ilan ettiği halde kararı kaldırmış. Öyle anlattılar.

Peygamber Efendimiz'in nazarında zenginlik, fakirlik mühim değil. Bizim nazarımızda da öyle. Peygamber Efendimiz'in nazarında zenginlik, fakirlik mühim değil. Bizim nazarımızda da öyle. Muhabbet önemli! Tarikatte feyz almanın şartı nedir? Muhabbet önemli!

Tarikatte feyz almanın şartı nedir?

Risâle-i Hâlidiyye'de yazıyor ki tarikatte feyz almanın ilk şartı mürşide muhabbettir. Risâle-i Hâlidiyye'de yazıyor ki tarikatte feyz almanın ilk şartı mürşide muhabbettir.

Muhabbet duymaz, tenkit eder, aleyhinde çalışır, çelme takmaya uğraşır, Muhabbet duymaz, tenkit eder, aleyhinde çalışır, çelme takmaya uğraşır, ayaklı, menfi propaganda makinesı gibi dolaşır... Vah vah, görürsün... ayaklı, menfi propaganda makinesı gibi dolaşır... Vah vah, görürsün...

Ve lâ yukbelü minhu sarfün ve lâ adlün. Ve lâ yukbelü minhu sarfün ve lâ adlün.

Hem Allah'ın, meleklerin ve insanların laneti o ezâ edene gider. Hem Allah'ın, meleklerin ve insanların laneti o ezâ edene gider.

"Hem de Allah onun sarfını, adlini kabul etmez." Sarfün ve lâ adlün ne demek? "Hem de Allah onun sarfını, adlini kabul etmez."

Sarfün ve lâ adlün ne demek?

Harpte birisi esir oldu mu, "Şu kadar para ver, adam kurtulsun." diye fidye verirsin yahut,Harpte birisi esir oldu mu, "Şu kadar para ver, adam kurtulsun." diye fidye verirsin yahut, "Al şu senin esirini, ver benim esirimi." dersin. Hapte esir oldu ya. Ya onun tam dengini verirsin"Al şu senin esirini, ver benim esirimi." dersin. Hapte esir oldu ya. Ya onun tam dengini verirsin o esiri kurtarırsın veyahut yerine muadil olacak başka şey verirsin. o esiri kurtarırsın veyahut yerine muadil olacak başka şey verirsin. Anlaşılır, sonra sen alacağını alır, kurtaracağını kurtarırsın. Anlaşılır, sonra sen alacağını alır, kurtaracağını kurtarırsın.

İşte "sarf", fidye olarak verilen şey, "adl", bedel, tam karşılığı demek. İşte "sarf", fidye olarak verilen şey, "adl", bedel, tam karşılığı demek. Yani, "Hiçbir surette, şu veya bu şekilde kabul olmaz." mânasında... Yani, "Hiçbir surette, şu veya bu şekilde kabul olmaz." mânasında...

Allah onun farzını, nafilesini, ibadetini, taatini kabul etmez mânasında.Allah onun farzını, nafilesini, ibadetini, taatini kabul etmez mânasında. Onun için Medine ahalisine hürmet etmek lazım. Neden? Onun için Medine ahalisine hürmet etmek lazım.

Neden?

Resûlullah'ın şehri. Resûlullah'ın misafirleri, cârullah -mücâvir deniliyor- gelip deResûlullah'ın şehri. Resûlullah'ın misafirleri, cârullah -mücâvir deniliyor- gelip de civarına yerleşmiş kimse mânasına... civarına yerleşmiş kimse mânasına...

Edebiyatçılarımızdan Ârif Nihat Asya vardı -Allah rahmet eylesin-Edebiyatçılarımızdan Ârif Nihat Asya vardı -Allah rahmet eylesin- şiirinde yazmış, diyor ki; şiirinde yazmış, diyor ki;

"Ben de bir Konyalı'dan şikâyet edecektim ama hatırın var Pîrim." "Ben de bir Konyalı'dan şikâyet edecektim ama hatırın var Pîrim."

Kendisi Mevlevî idi, Mevlânâ'nın hatırına Konyalı'dan bile şikâyet etmiyor. Kendisi Mevlevî idi, Mevlânâ'nın hatırına Konyalı'dan bile şikâyet etmiyor.

Hocalardan bir tanesi, ben aciz kardeşiniz gibi kürsüde, rahlede oturur, talebeye ders verirmiş.Hocalardan bir tanesi, ben aciz kardeşiniz gibi kürsüde, rahlede oturur, talebeye ders verirmiş. Arada sırada ayağa kalkar sonra tekrar otururmuş. Talebe de hoca kalkınca kalkarmış. Arada sırada ayağa kalkar sonra tekrar otururmuş. Talebe de hoca kalkınca kalkarmış.

"Efendim! Ne oluyor, anlayamıyoruz."Efendim! Ne oluyor, anlayamıyoruz. Ders verip dururken ikide bir oturduğunuz rahlede ayağa kalkıyorsunuz." demişler. Ders verip dururken ikide bir oturduğunuz rahlede ayağa kalkıyorsunuz." demişler.

"Kapı açık, dışarıdan arada bir hocamın torunu geçiyor."Kapı açık, dışarıdan arada bir hocamın torunu geçiyor. Bu nedenle kalkıyorum." demiş. Hocaya hürmet işte!Bu nedenle kalkıyorum." demiş.

Hocaya hürmet işte!
Kazananlar edepten kazanıyorlar. O adam ziyan mı etti iki üç defa ayağa kalktı diye. Kazananlar edepten kazanıyorlar. O adam ziyan mı etti iki üç defa ayağa kalktı diye. Hayır! O güzel duygulardan, Allah ne sevaplar vermiştir.Hayır! O güzel duygulardan, Allah ne sevaplar vermiştir. İnsanlar niyetlere göre mükâfatını alacak, karşılığını görecekler; öyle olacak. İnsanlar niyetlere göre mükâfatını alacak, karşılığını görecekler; öyle olacak.

Men âzâ cârehû fe-kad âzânî ve men âzânî fe-kad âzâllâh Men âzâ cârehû fe-kad âzânî ve men âzânî fe-kad âzâllâh ve men hârebe cârehû fe-kad hârebenî ve men hârebenî fe-kad hâreballâhu azze ve celle. ve men hârebe cârehû fe-kad hârebenî ve men hârebenî fe-kad hâreballâhu azze ve celle.

Enes b. Mâlik radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş bu hadîs-i şerîfte Enes b. Mâlik radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş bu hadîs-i şerîfte komşuluk haklarıyla ilgili Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; komşuluk haklarıyla ilgili Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Kim komşusunu ezâlandırırsa, eziyet ederse beni ezâlandırmış olur, "Kim komşusunu ezâlandırırsa, eziyet ederse beni ezâlandırmış olur, kim beni ezâlandırmışsa Allah'ı ezâlandırmış olur." kim beni ezâlandırmışsa Allah'ı ezâlandırmış olur."

Buradan komşuya hürmet etmek gerektiği anlaşılıyor.Buradan komşuya hürmet etmek gerektiği anlaşılıyor. Komşuya hürmet etmeyince insan, Resûlullah'a eziyet etmiş gibi olacak;Komşuya hürmet etmeyince insan, Resûlullah'a eziyet etmiş gibi olacak; Resûlullah'a eziyet edince de Allah'a eziyet etmiş gibi olacak. Hâşâ sümme hâşâ…Resûlullah'a eziyet edince de Allah'a eziyet etmiş gibi olacak. Hâşâ sümme hâşâ… Allah'ı ezâlandırmaya kimsenin gücü yetmez, kimsenin haddi ve hakkı değil ama aslında mahvolacak,Allah'ı ezâlandırmaya kimsenin gücü yetmez, kimsenin haddi ve hakkı değil ama aslında mahvolacak, tepesine gazap ve kahır yumruğu inecek, pestili çıkacak,tepesine gazap ve kahır yumruğu inecek, pestili çıkacak, yamyassı olacak demek. Dobra dobra Türkçesi bu, başka mânaya gelmez. Allah korusun! yamyassı olacak demek. Dobra dobra Türkçesi bu, başka mânaya gelmez. Allah korusun!

Hocamız rahmetullahi aleyh şerhte yazmış; Ve hakku'l-câri erbaûne dârâ. Hocamız rahmetullahi aleyh şerhte yazmış;

Ve hakku'l-câri erbaûne dârâ.
"Komşuluk hakkı, çevreden 40 evdir." "Komşuluk hakkı, çevreden 40 evdir."

Hemen bitişik komşun komşu, ondan sonrakiler değil tarzında değil, 40 ev bu hukuka dahil.Hemen bitişik komşun komşu, ondan sonrakiler değil tarzında değil, 40 ev bu hukuka dahil. 40 ev; bir köy, bir mahalle demektir. Mahalleden kimseyi ezâlandırmayacak.40 ev; bir köy, bir mahalle demektir. Mahalleden kimseyi ezâlandırmayacak. Eğer insanlar, adı müslüman ama aklı bir karış havada olmayıp da Eğer insanlar, adı müslüman ama aklı bir karış havada olmayıp da hakiki müslüman olsa demek ki kimse kimseyi ezâlandırmayacak, ortalık gül gülistan olacak. hakiki müslüman olsa demek ki kimse kimseyi ezâlandırmayacak, ortalık gül gülistan olacak.

Ezâlandırmak nasıl olur? Saat on iki-bir olmuş, açarsın radyoyu, tıngır tangır şarkı türkü... Ezâlandırmak nasıl olur?

Saat on iki-bir olmuş, açarsın radyoyu, tıngır tangır şarkı türkü...
Adamcağız yorgun argın gelmiş, yatacak, teheccüde kalkmayı planlıyor...Adamcağız yorgun argın gelmiş, yatacak, teheccüde kalkmayı planlıyor... Uyuyabilirsen uyu. Al sana bir ezâlandırma şekli.Uyuyabilirsen uyu. Al sana bir ezâlandırma şekli. Veyahut evde bulaşıkları, çamaşırları yıkamış; leğeni camdan savurup atıyor. Veyahut evde bulaşıkları, çamaşırları yıkamış; leğeni camdan savurup atıyor.

"Aşağıdan geçen var mı, yok mu?" İsterse geçmesin."Aşağıdan geçen var mı, yok mu?"

İsterse geçmesin.
Pis suları oradan atıp gidiyor, o da ezâlandırma...Pis suları oradan atıp gidiyor, o da ezâlandırma... Veyahut komşusuna bağırıyor, çağırıyor, üzecek laflar söylüyor.Veyahut komşusuna bağırıyor, çağırıyor, üzecek laflar söylüyor. Veyahut komşusunun çocuğuna şöyle yapıyor, böyle yapıyor; olmaz!Veyahut komşusunun çocuğuna şöyle yapıyor, böyle yapıyor; olmaz! Komşuluk hakkı mühim haklardan biridir. Neden işimiz rast gitmiyor, şimdi anlıyor musunuz? Komşuluk hakkı mühim haklardan biridir.

Neden işimiz rast gitmiyor, şimdi anlıyor musunuz?

"Ben de dervişim, tesbih çekiyorum, camiye gidiyorum, oruç da tutuyorum." filan diyoruz ama "Ben de dervişim, tesbih çekiyorum, camiye gidiyorum, oruç da tutuyorum." filan diyoruz ama bilmediğimiz yerlerden kaçaklar var. Depomuzun bir yerinde delik var, su durmuyor.bilmediğimiz yerlerden kaçaklar var. Depomuzun bir yerinde delik var, su durmuyor. Bak, komşusunu ezâlandıran Peygamberimiz'i ezâlandırmış oluyor.Bak, komşusunu ezâlandıran Peygamberimiz'i ezâlandırmış oluyor. Eh, Allah affetsin; komşusunu ezâlandırmayan varsa ayağa kalksın da görelim.Eh, Allah affetsin; komşusunu ezâlandırmayan varsa ayağa kalksın da görelim. Hepimiz sûret-i haktan veyahut sûret-i batıldan komşumuzla takışmışızdır. Hepimiz sûret-i haktan veyahut sûret-i batıldan komşumuzla takışmışızdır. Müslüman olsa, "Bırak onun sakalını. Onun haccı da eksik olsun, sakalı da..."Müslüman olsa, "Bırak onun sakalını. Onun haccı da eksik olsun, sakalı da..." Müslümana da böyle söyleriz, gavura da, gevşeyene de, "O da zaten camiye gelmiyor..." deriz.Müslümana da böyle söyleriz, gavura da, gevşeyene de, "O da zaten camiye gelmiyor..." deriz. Hepsine bir kulp takarız, bir bahane buluruzHepsine bir kulp takarız, bir bahane buluruz ama netice itibariyle komşuluk münasebetleri iyi değildir.ama netice itibariyle komşuluk münasebetleri iyi değildir. Halbuki dinimiz komşuluk münasebetlerinin iyi olmasını emrediyor.Halbuki dinimiz komşuluk münasebetlerinin iyi olmasını emrediyor. Dinimiz öyle emrediyor, biz böyleyiz.Dinimiz öyle emrediyor, biz böyleyiz. Öyle olursa ne olur?Öyle olursa ne olur? İşte daha ne olacak, Peygamber Efendimiz'i ezâlandırmış gibi oluruz. İşte daha ne olacak, Peygamber Efendimiz'i ezâlandırmış gibi oluruz.

"Hocam 40 yıldır dervişim, daha bir kere Resûlullah'ı rüyamda görmedim." "Hocam 40 yıldır dervişim, daha bir kere Resûlullah'ı rüyamda görmedim."

Ezâlandırdığın Zât-ı muhterem! Sen ezâlandırıp dururken sana görünür mü? Ezâlandırdığın Zât-ı muhterem! Sen ezâlandırıp dururken sana görünür mü?

Bir arkadaş diyor ki; "Hocam! Babamlar, kardeşlerim umreye gideceklerdi.Bir arkadaş diyor ki;

"Hocam! Babamlar, kardeşlerim umreye gideceklerdi.
Ben de 'uğurlar olsun'a gittim. Aramızda biraz ihtilaflı durumlar vardı.Ben de 'uğurlar olsun'a gittim. Aramızda biraz ihtilaflı durumlar vardı. Kardeşim bana, 'Allah'a ısmarladık.' demedi, beni evlerine almadılar." Kardeşim bana, 'Allah'a ısmarladık.' demedi, beni evlerine almadılar."

Nasıl mahzun dönmüş... Çok mahzun dönmüş ama; "Gece Resûlullah'ı rüyamda gördüm." diyor. Nasıl mahzun dönmüş...

Çok mahzun dönmüş ama; "Gece Resûlullah'ı rüyamda gördüm." diyor.

Değer!.. Sen onu görmüşsen daha ne istiyorsun? Mübarek olsun, afiyet olsun. Değer!.. Sen onu görmüşsen daha ne istiyorsun? Mübarek olsun, afiyet olsun. Ne güzel.Ne güzel. Allahu Teâlâ hazretleri, hadîs-i kudsîde buyuruyor; Allahu Teâlâ hazretleri, hadîs-i kudsîde buyuruyor;

"Ben gönlü kırıklarla beraberim." "Ben gönlü kırıklarla beraberim."

Göbeğini gerip burnunu havaya kaldırıp gezenlerle değil.Göbeğini gerip burnunu havaya kaldırıp gezenlerle değil. Kalbi, gönlü kırık; mahzun, edepli, mazlumlarla... Aman zalim olmamaya çalışalım. Kalbi, gönlü kırık; mahzun, edepli, mazlumlarla... Aman zalim olmamaya çalışalım.

Hadisin devamı: Ve men hârebe cârehû fe-kad hârebenî. "Kim komşusuyla harbederse,Hadisin devamı:

Ve men hârebe cârehû fe-kad hârebenî. "Kim komşusuyla harbederse,
benimle harbetmiş olur." Ve men hârebenî fe-kad hâreballâh.benimle harbetmiş olur." Ve men hârebenî fe-kad hâreballâh. "Kim benimle harbetmişse Allah'la harbetmiş demektir." "Kim benimle harbetmişse Allah'la harbetmiş demektir."

Bir de komşularla kavga dövüş oluyor, mâlum. Bir de komşularla kavga dövüş oluyor, mâlum. Çocuk çocukla bir geçimsizlik yapıyor, kadın bu tarafa geliyor, saç saça baş başa… Çocuk çocukla bir geçimsizlik yapıyor, kadın bu tarafa geliyor, saç saça baş başa…

Harp deyince illa borularla saf saf gelip de, at bağlayıp da,Harp deyince illa borularla saf saf gelip de, at bağlayıp da, davulla hücum emrini vererek mi olacak? İşte harp! davulla hücum emrini vererek mi olacak?

İşte harp!

Bakıyorsun, iki komşunun birisinin elinde ötekinin saçı kalmış, öteki de onun yüzünü tırmalamış. Bakıyorsun, iki komşunun birisinin elinde ötekinin saçı kalmış, öteki de onun yüzünü tırmalamış.

Kimle harbediyor? Resûlullah'la ve Allah'la harbediyor. Kimle harbediyor?

Resûlullah'la ve Allah'la harbediyor.
Çekilivereceksin, uymayacaksın, sabredeceksin. Komşumuza itibar edeceğiz. Çekilivereceksin, uymayacaksın, sabredeceksin. Komşumuza itibar edeceğiz.

İşte bu hadisler bizim cemiyetimizin temeliydi. Eskiden herkes komşusunu bilirdi. İşte bu hadisler bizim cemiyetimizin temeliydi. Eskiden herkes komşusunu bilirdi. Bahçesinde erik, kiraz vs. oldu mu komşuya tabak tabak giderdi.Bahçesinde erik, kiraz vs. oldu mu komşuya tabak tabak giderdi. Kandillerde bir kokulu aş veya helvalar pişti mi komşuya dağıtılırdı. Herkes birbirini bilirdi. Kandillerde bir kokulu aş veya helvalar pişti mi komşuya dağıtılırdı. Herkes birbirini bilirdi.

İstersen git yukarıdaki caddeden sor; "Hasan Efendi burada mı oturur?" diye; İstersen git yukarıdaki caddeden sor;

"Hasan Efendi burada mı oturur?" diye;

"Yukarı caddede... Gel götüreyim." denirdi. "Yukarı caddede... Gel götüreyim." denirdi.

Şimdi apartmanın içindeki şahısların bile birbirinden haberi yok. Şimdi apartmanın içindeki şahısların bile birbirinden haberi yok. Ankara'da yanlışlıkla bir kat çıkmışız. Düğmeye bastık; Ankara'da yanlışlıkla bir kat çıkmışız. Düğmeye bastık;

"Erdem Bey burada mı oturuyor?" diye sorduk. "Bilmiyorum." dedi. "Erdem Bey burada mı oturuyor?" diye sorduk.

"Bilmiyorum." dedi.

Aradık taradık, bir kat aşağıda imiş... Aradık taradık, bir kat aşağıda imiş...

Milyarca lira denize dökülse; darphaneden çıkmış bilezikleri, altınları,Milyarca lira denize dökülse; darphaneden çıkmış bilezikleri, altınları, külçeleri Karadeniz'in ortasına, dalgıçların dalamayacağı yere dökseler... külçeleri Karadeniz'in ortasına, dalgıçların dalamayacağı yere dökseler... İnsan nasıl üzülür! İnsan nasıl üzülür! İşte İslâm'dan uzaklaştığımız için böyle şeyler kaybediyoruz, kimsenin haberi yok. İşte İslâm'dan uzaklaştığımız için böyle şeyler kaybediyoruz, kimsenin haberi yok. Herkes hâlâ Müslümanlıkla uğraşıyor, gericilikten korkuyor. Herkes hâlâ Müslümanlıkla uğraşıyor, gericilikten korkuyor.

"Aman, millet gerici olursa şöyle olur..." "Aman, millet gerici olursa şöyle olur..."

Ne olacak; ahâli muhabbetli olur, birbirine helva ikram eder.Ne olacak; ahâli muhabbetli olur, birbirine helva ikram eder. Boynuna tel sarıp da gırtlağını sıkmaz, helva ikram eder. Boynuna tel sarıp da gırtlağını sıkmaz, helva ikram eder.

Hangisi iyiyse onu tercih et. Hangisi iyiyse onu tercih et.

İnsanların birbirlerini yemesini zar zor, askerî müdahaleyle önledik.İnsanların birbirlerini yemesini zar zor, askerî müdahaleyle önledik. Yine de tam düzelmiş değil.Yine de tam düzelmiş değil. İstediğin kadar çırpın, istediğin kadar yol ara; İslâm'dan başka çare yok, Müslümanlık kurtarır.İstediğin kadar çırpın, istediğin kadar yol ara; İslâm'dan başka çare yok, Müslümanlık kurtarır. Sen de aciz bir beşersin, gideceksin, kimse kalmayacak burada. Ben de gideceğim.Sen de aciz bir beşersin, gideceksin, kimse kalmayacak burada. Ben de gideceğim. Şu kara toprağın altına girmeyecek bir babayiğit yok. Hepimiz kara toprağın altına gireceğiz.Şu kara toprağın altına girmeyecek bir babayiğit yok. Hepimiz kara toprağın altına gireceğiz. Beş sene mi, üç ay mı, bir gün mü, bir saniye mi, yüz yıl mı kaldı bilmiyoruz ama hepimiz gireceğiz.Beş sene mi, üç ay mı, bir gün mü, bir saniye mi, yüz yıl mı kaldı bilmiyoruz ama hepimiz gireceğiz. Hangi yolu tutturursan tuttur,Hangi yolu tutturursan tuttur, kimsenin konuşmaya cesareti olmayacağı bir günde, ödlerin patladığı günde hepimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacağız. kimsenin konuşmaya cesareti olmayacağı bir günde, ödlerin patladığı günde hepimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri bize bu dünyada yaptıklarımızdan hesap soracak.Allahu Teâlâ hazretleri bize bu dünyada yaptıklarımızdan hesap soracak. Hele hele insan bir milletin başında mesul olursa, bir dairede genel müdür olursa,Hele hele insan bir milletin başında mesul olursa, bir dairede genel müdür olursa, bakan olursa, devlet reisi olursa, mesuliyeti o derecede büyük olur. bakan olursa, devlet reisi olursa, mesuliyeti o derecede büyük olur.

"Hocam benim hiç idari vazifem yok, esnafım, gidip geliyorum." "Hocam benim hiç idari vazifem yok, esnafım, gidip geliyorum."

Sen de ailenin hükümet reisisin. Sen de ailenin hükümet reisisin. O kapı var ya, sen de o kapıdan içeri girdin mi senin devletin orası,O kapı var ya, sen de o kapıdan içeri girdin mi senin devletin orası, oranın başkanısın, ondan mesulsün. Onun da hesabını soracaklar.oranın başkanısın, ondan mesulsün. Onun da hesabını soracaklar. Onun için ne kadar çırpınırsak çırpınalım… Onun için ne kadar çırpınırsak çırpınalım…

Şimdi, millete İslâm dünya lezzetlerinin önüne gerilmiş bir sur, bir perde, bir duvar gibi geliyor. Şimdi, millete İslâm dünya lezzetlerinin önüne gerilmiş bir sur, bir perde, bir duvar gibi geliyor.

"Bu İslâm da beni dünyada zevk almaktan, kâm almaktan, murat sürmekten engelliyor. "Bu İslâm da beni dünyada zevk almaktan, kâm almaktan, murat sürmekten engelliyor. Ne biçim din, tesettürü emrediyor, 'kadına bakamazsın' diyor, içki yok, zevk-sefa yok!.." Ne biçim din, tesettürü emrediyor, 'kadına bakamazsın' diyor, içki yok, zevk-sefa yok!.."

Yok ama onda hayat var. Ne yapalım, ilaçlar acıdır.Yok ama onda hayat var. Ne yapalım, ilaçlar acıdır. Onları öyle yaptın mı cemiyet sıhhatli oluyor.Onları öyle yaptın mı cemiyet sıhhatli oluyor. Sonra İslâm bunların hepsini mahrûm kılmıyor. Sonra İslâm bunların hepsini mahrûm kılmıyor. Komşunun kızına bakma ama nikâhlandığın zaman, işte hanımın evinde...Komşunun kızına bakma ama nikâhlandığın zaman, işte hanımın evinde... Ona bir şey demiyor.Ona bir şey demiyor. Haram yeme, içki içme ama şerbetler, meyve suları, meşrubatın çeşitleri, tatlılar, ayranlar ortada...Haram yeme, içki içme ama şerbetler, meyve suları, meşrubatın çeşitleri, tatlılar, ayranlar ortada... Buyur işte, bu kadar şey varken illa niye onu istiyorsun? Buyur işte, bu kadar şey varken illa niye onu istiyorsun?

Geçenlerde birisi söylüyor, bir arkadaşı hanımı olan yaşlı teyzeyi görmüş;Geçenlerde birisi söylüyor, bir arkadaşı hanımı olan yaşlı teyzeyi görmüş; "Müslümanların hanımları da ne kadar güzel." diyor."Müslümanların hanımları da ne kadar güzel." diyor. Allah bir nur, bir güzellik veriyor bir de müslümanca yoldan gittiği içinAllah bir nur, bir güzellik veriyor bir de müslümanca yoldan gittiği için Allah öylesini nasip ediyor. Allah öylesini nasip ediyor.

Müşrik veya zâni bir kimse, müşrike veya zâniye bir kimseyle evlenir; bu bir kaidedir. Müşrik veya zâni bir kimse, müşrike veya zâniye bir kimseyle evlenir; bu bir kaidedir.

el-Habîsâtu li'l-habîsîne ve'l-habîsûne li'l-habîsât ve't-tayyibâtu li't-tayyibîne el-Habîsâtu li'l-habîsîne ve'l-habîsûne li'l-habîsât ve't-tayyibâtu li't-tayyibîne ve't-tayyibûne li't-tayyibât. "İyi iyiyle kötü kötüyle..." ve't-tayyibûne li't-tayyibât.

"İyi iyiyle kötü kötüyle..."

Allah'ın kanunu! Onun için sen Allahu Teâlâ'nın yolunda yürürsen, Allah'ın kanunu! Onun için sen Allahu Teâlâ'nın yolunda yürürsen, bu yolun öyle zevkleri, sefaları var ki... Millet yok sanıyor.bu yolun öyle zevkleri, sefaları var ki... Millet yok sanıyor. Burada çok sıkıntıya uğrayacak sanıyor. İslâm ona kara bulutlu, karanlık bir ülke olarak görünüyor. Burada çok sıkıntıya uğrayacak sanıyor. İslâm ona kara bulutlu, karanlık bir ülke olarak görünüyor. Onun için İslâm'dan bucak bucak kaçıyor. Gittiği yer ejderhanın ağzı;Onun için İslâm'dan bucak bucak kaçıyor. Gittiği yer ejderhanın ağzı; İslâm'dan korkuyor, ağzı açılmış ejderhaya gidiyor, ejderha onu yuttu yutacak.İslâm'dan korkuyor, ağzı açılmış ejderhaya gidiyor, ejderha onu yuttu yutacak. Ağzını kapatsa gümbürtüye gidecek... Ağzını kapatsa gümbürtüye gidecek...

Men âvâ yetîmen ev yetîmeyni sümme sabera va'htesebe küntü ene ve hüve fi'l-cenneti kehâteyni Men âvâ yetîmen ev yetîmeyni sümme sabera va'htesebe küntü ene ve hüve fi'l-cenneti kehâteyni ve harreke isbeayhi's-sebbâbete ve'l-vüstâ. ve harreke isbeayhi's-sebbâbete ve'l-vüstâ.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Abdullah b. Abbas radıyallahu anh'ın rivayet eylediğine görePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Abdullah b. Abbas radıyallahu anh'ın rivayet eylediğine göre yetimi koruyup kollamak mevzuunda şöyle buyurmuştur: yetimi koruyup kollamak mevzuunda şöyle buyurmuştur:

Yetim; babası ölmüş, ortada kalmış çocuk. "Kim mü'min bir veya iki yetimi..."Yetim; babası ölmüş, ortada kalmış çocuk. "Kim mü'min bir veya iki yetimi..." Gücü yeterse iki tanesine birden bakarsa...Gücü yeterse iki tanesine birden bakarsa... "Bir veya iki yetime kucak açıp barındırırsa, himayesine alırsa..." Sümme sabera. "Bir veya iki yetime kucak açıp barındırırsa, himayesine alırsa..." Sümme sabera.

Aileye iki kişi daha ilave oldu; giyimi, gıdası, temizliği var.Aileye iki kişi daha ilave oldu; giyimi, gıdası, temizliği var. O da çocuktur, kendine göre terbiyesizlik yapar; anası yok, babası yok kolay değil...O da çocuktur, kendine göre terbiyesizlik yapar; anası yok, babası yok kolay değil... Terbiye görmediğinden canını sıkar, arada pişman gibi olursun... Terbiye görmediğinden canını sıkar, arada pişman gibi olursun...

Sümme sabera. "O çocuğu büyüteceğim diye sabrederse." Va'htesebe. "Sevabını Allah'tan beklerse…" Sümme sabera. "O çocuğu büyüteceğim diye sabrederse." Va'htesebe. "Sevabını Allah'tan beklerse…"

"Elbette Mevlâm bana bu sıkıntılarımdan, bunu koruyup"Elbette Mevlâm bana bu sıkıntılarımdan, bunu koruyup kolladığımdan dolayı ecrini verir." diye sabrederse... kolladığımdan dolayı ecrini verir." diye sabrederse...

Küntü ene ve hüve fi'l-cenneti. Küntü ene ve hüve fi'l-cenneti.

İşaret parmağıyla orta parmağını kıpırdatmış; "Benle o cennette şöyle, şu tarzda oluruz." İşaret parmağıyla orta parmağını kıpırdatmış;

"Benle o cennette şöyle, şu tarzda oluruz."

Nasıl işaret parmağıyla orta parmak komşuysa, yan yana duruyorsa, Nasıl işaret parmağıyla orta parmak komşuysa, yan yana duruyorsa, yetime bakan cennette Resûlullah'a komşu olacak. İşte bizim dinimiz böyle!yetime bakan cennette Resûlullah'a komşu olacak.

İşte bizim dinimiz böyle!
Bak, Allah bize kaç yerden projektör tutuyor.Bak, Allah bize kaç yerden projektör tutuyor. İslâm sarayının her tarafı mücevherlerle süslü, İslâm sarayının her tarafı mücevherlerle süslü, "Ne kadar güzel bir saray; gelin buraya girin." diye bir o tarafa, bir bu tarafa projektör tutuyor. "Ne kadar güzel bir saray; gelin buraya girin." diye bir o tarafa, bir bu tarafa projektör tutuyor. Bakıyoruz, pırıl pırıl, işlenmiş, münakkaş, müzeyyen, altınlarla,Bakıyoruz, pırıl pırıl, işlenmiş, münakkaş, müzeyyen, altınlarla, zümrütlerle, incilerle, mercanlarla süslü. Orası güzel, burası güzel ama gören göze... zümrütlerle, incilerle, mercanlarla süslü. Orası güzel, burası güzel ama gören göze...

Men ibtâ'a memlûken fe'l-yahmedillâhMen ibtâ'a memlûken fe'l-yahmedillâh ve'lyekün evvele mâ yut'imuhû'l-halvâ' fe-innehû atyebu li-nefsihî. ve'lyekün evvele mâ yut'imuhû'l-halvâ' fe-innehû atyebu li-nefsihî.

Peygamber Efendimiz köle ile ilgili bir tavsiyede bulunmuş, buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz köle ile ilgili bir tavsiyede bulunmuş, buyuruyor ki:

"Sizden kim bir köle satın alırsa Allah'a hamdeylesin." "Sizden kim bir köle satın alırsa Allah'a hamdeylesin."

"Çok şükür yâ Rabbi! Sen bana hürriyet, para, imkân ve iman vermişsin. "Çok şükür yâ Rabbi! Sen bana hürriyet, para, imkân ve iman vermişsin. Gidip bunu alabiliyorum." O kâfirdi, savaşta esir oldu, köle oldu. Gidip bunu alabiliyorum."

O kâfirdi, savaşta esir oldu, köle oldu.
(Müslüman esir edilmez, esir sonradan müslüman olabilir.) Allah'a hamdedecek. (Müslüman esir edilmez, esir sonradan müslüman olabilir.) Allah'a hamdedecek.

Ve'l-yekün evvele mâ yut'imuhû'l-halvâ'.Ve'l-yekün evvele mâ yut'imuhû'l-halvâ'. Peygamber Efendimiz, "Ona ilk ikram ettiğin şey tatlı olsun." diyor. Peygamber Efendimiz, "Ona ilk ikram ettiğin şey tatlı olsun." diyor.

O zaman tatlı kolay bulunan bir şey değil, kıymetli bir gıda. O zaman tatlı kolay bulunan bir şey değil, kıymetli bir gıda. Tatlı, hoşuna gidecek bir şey olsun. Tatlı, hoşuna gidecek bir şey olsun.

Fe-innehû atyebu li-nefsihî. "Bu onun nefsi için daha hoştur." Fe-innehû atyebu li-nefsihî. "Bu onun nefsi için daha hoştur."

Onun nefsi dediği, ya kölenin nefsi veyahut efendinin nefsi için daha hoştur.Onun nefsi dediği, ya kölenin nefsi veyahut efendinin nefsi için daha hoştur. "Efendinin nefsi için daha iyi" demek olursa şu mâna çıkıyor ki,"Efendinin nefsi için daha iyi" demek olursa şu mâna çıkıyor ki, "Kendisine en hoş gelen şeyi ikram etsin." "Kendisine en hoş gelen şeyi ikram etsin."

"Sevdiklerinizden infak etmedikçe birr-i takvâya erişemezsiniz." Sevdiğinizden vereceksiniz. "Sevdiklerinizden infak etmedikçe birr-i takvâya erişemezsiniz."

Sevdiğinizden vereceksiniz.

"Zaten ben bunu atacaktım." dediğin şeyi götürüp vermek değil. "Zaten ben bunu atacaktım." dediğin şeyi götürüp vermek değil.

Öteki mâna da, "kölenin nefsi için daha hoştur." Yani iyi bir başlangıç olsun. Öteki mâna da, "kölenin nefsi için daha hoştur." Yani iyi bir başlangıç olsun. Bak, İslâm'da köleye bile böyle bir muamele olacak. Bak, İslâm'da köleye bile böyle bir muamele olacak.

"Hocam, İslâm'da köle var mı? Ne kadar ayıp, bilmem ne..." "Hocam, İslâm'da köle var mı? Ne kadar ayıp, bilmem ne..."

Dünyanın her yerinde kölelik var. Boş edebiyatı bir tarafa bırakalım. Dünyanın her yerinde kölelik var. Boş edebiyatı bir tarafa bırakalım. Avrupalılar Afrika'yı soymuşlar soğana çevirmişler.Avrupalılar Afrika'yı soymuşlar soğana çevirmişler. Müslüman köylerini basmışlar, müslümanları almışlar, Amerika'da satmışlar, tarlalarda çalıştırmışlar.Müslüman köylerini basmışlar, müslümanları almışlar, Amerika'da satmışlar, tarlalarda çalıştırmışlar. Hem de bizim gibi helva yedirerek değil, "köpek" diye hitap ede ede...Hem de bizim gibi helva yedirerek değil, "köpek" diye hitap ede ede... Öyle yapmışlar, adam yerine bile saymamışlar. Kurşunu çekip öldürebilir.Öyle yapmışlar, adam yerine bile saymamışlar. Kurşunu çekip öldürebilir. Teksas'ta, tütün tarlalarında çalıştırmışlar. Neden sonra aklı başına gelip de,Teksas'ta, tütün tarlalarında çalıştırmışlar. Neden sonra aklı başına gelip de, "Benim aslım Afrika'danmış, Nijerya'danmış." filan diye"Benim aslım Afrika'danmış, Nijerya'danmış." filan diye aslının müslüman olduğunu anlayanlar çıkmış. Bir takım zenciler müslüman olmuş. aslının müslüman olduğunu anlayanlar çıkmış. Bir takım zenciler müslüman olmuş.

Demek ki hürriyet masalları, insan hakları vesaire hepsi nedir? Demek ki hürriyet masalları, insan hakları vesaire hepsi nedir?

Bütün ideolojiler insanları uyutmak, uyuşturmak için birer enjeksiyon, afyon iğnesidir. Bütün ideolojiler insanları uyutmak, uyuşturmak için birer enjeksiyon, afyon iğnesidir. Sen kendi milliyetine, dinine, imanına sımsıkı sarıl, gerisini boş ver. Sen kendi milliyetine, dinine, imanına sımsıkı sarıl, gerisini boş ver. Bizim dinimiz her bakımdan güzeldir. Harbettik, hakkımız...Bizim dinimiz her bakımdan güzeldir.

Harbettik, hakkımız...
O beni öldürmek için silah çekti, karşıma çıktı; ben de onu esir aldım. O beni öldürmek için silah çekti, karşıma çıktı; ben de onu esir aldım.

Elbette köle olacak, ne olacak? Başıma taç mı edeyim? Elbette köle olacak, ne olacak? Başıma taç mı edeyim?

Yine müslüman olursa ne âlâ... Eğer benimle anlaşma yaparsa hür olma imkânları var.Yine müslüman olursa ne âlâ... Eğer benimle anlaşma yaparsa hür olma imkânları var. "Ben ona kötülük yapmayacağım." diye dinimiz hak, hüküm koymuş. "Ben ona kötülük yapmayacağım." diye dinimiz hak, hüküm koymuş. Ne var. Ne var.

Dünyanın her yerinde olan biten bir şeyDünyanın her yerinde olan biten bir şey ama İslâm, insana insan olma hürriyet ve haysiyetini kazandırmış. ama İslâm, insana insan olma hürriyet ve haysiyetini kazandırmış. Böyle de olsa yine helva yedir, kendi yediğin ve beğendiğin şeylerden yedir,Böyle de olsa yine helva yedir, kendi yediğin ve beğendiğin şeylerden yedir, beğendiğin şeylerden giydir, çok ağır işlere koşma, beğendiğin şeylerden giydir, çok ağır işlere koşma, onun da canı olduğunu unutma diye tavsiyede bulunmuş.onun da canı olduğunu unutma diye tavsiyede bulunmuş. Bu kölenin müslüman olma şartı da yok, gayrimüslim de olabilir,Bu kölenin müslüman olma şartı da yok, gayrimüslim de olabilir, "Yine iyi bak." diye Peygamber Efendimiz tavsiye etmiş. "Yine iyi bak." diye Peygamber Efendimiz tavsiye etmiş.

Kölelik şu anda bizim memleketimizde yasak ama dünyanın bazı yerlerinde var. Kölelik şu anda bizim memleketimizde yasak ama dünyanın bazı yerlerinde var.

Men ebele fî şerri'z-zemâni ibilen vettehaze kenzen ev akâren Men ebele fî şerri'z-zemâni ibilen vettehaze kenzen ev akâren mehâfete'd-devâiri lekıya'llâhe yevme'l-kıyâmeti hâ'inen ğâllen. mehâfete'd-devâiri lekıya'llâhe yevme'l-kıyâmeti hâ'inen ğâllen.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Bu hadîs-i şerîf Ebû Osman radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf Ebû Osman radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. İşlerin bozulduğu, ümmetin fesada uğradığı âhir zamanda, insanın fazla mal mülk edinip İşlerin bozulduğu, ümmetin fesada uğradığı âhir zamanda, insanın fazla mal mülk edinip para pul biriktirmesinin iyi olmadığına dair bir hadîs-i şerîf. para pul biriktirmesinin iyi olmadığına dair bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Men ebele fî şerri'z-zemâni ibilen. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Men ebele fî şerri'z-zemâni ibilen.
"Kim zamanın kötü olduğu, kötüleştiği âhir zamanda çok develer edinirse..." "Kim zamanın kötü olduğu, kötüleştiği âhir zamanda çok develer edinirse..."

O zaman Arabistan'ın zenginliği deveydi, deve sürüleriydi. Yani "mala düşerse" demek... O zaman Arabistan'ın zenginliği deveydi, deve sürüleriydi. Yani "mala düşerse" demek...

Ve'ttehaze kenzen. "Ve paraları pulları, maddî imkânları depo edip yığıp biriktirirse..." Ve'ttehaze kenzen. "Ve paraları pulları, maddî imkânları depo edip yığıp biriktirirse..."

Kenz, Arapça "hazine" demek. Deposuna dolduruyor, biriktiriyor, hazine ediyor... Kenz, Arapça "hazine" demek. Deposuna dolduruyor, biriktiriyor, hazine ediyor...

Ev akâren. "Veyahut kendisine gelir getirecek Ev akâren. "Veyahut kendisine gelir getirecek mesela tarla, dükkan gibi bir şeyi alıp böyle yaparsa..." Neden? mesela tarla, dükkan gibi bir şeyi alıp böyle yaparsa..."

Neden?

Mehâfete'd-devâiri.Mehâfete'd-devâiri. "Başa gelecek kıtlıklardan, geçim sıkıntılarından korktuğu için bunları biriktirirse…""Başa gelecek kıtlıklardan, geçim sıkıntılarından korktuğu için bunları biriktirirse…" Lekıya'llâhe yevme'l-kıyâmeti hâ'inen ğâllen. "Kıyamet gününe hain Lekıya'llâhe yevme'l-kıyâmeti hâ'inen ğâllen. "Kıyamet gününe hain ve ganimet malından aşırmış kimse gibi kavuşur." ve ganimet malından aşırmış kimse gibi kavuşur."

Bu adam kendi malını biriktirdi. Peygamber Efendimiz, "Haramdan kazandı, hırsızlık vs. yaptı." demiyor.Bu adam kendi malını biriktirdi. Peygamber Efendimiz, "Haramdan kazandı, hırsızlık vs. yaptı." demiyor. "Kim çok mal toplar, paraları biriktirir"Kim çok mal toplar, paraları biriktirir ve gelir kaynaklarını Allah'ın dinini yaymak hususunda emre tahsis etmezse...ve gelir kaynaklarını Allah'ın dinini yaymak hususunda emre tahsis etmezse... Allah yolunda sarf etmezse" demek... İşte gelin, burada hep "ah vah" edelim. Allah yolunda sarf etmezse" demek...

İşte gelin, burada hep "ah vah" edelim.
Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna nasıl çıkar?Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna nasıl çıkar? Geçim korkusundan yapıyor bunu; bunları verirse aç kalacak, açık kalacak, kıtlık çekecek.Geçim korkusundan yapıyor bunu; bunları verirse aç kalacak, açık kalacak, kıtlık çekecek. Çoluk çocuk var… Rızkını sen mi veriyorsun? Ama hepimiz öyle biriktiririz. Çoluk çocuk var…

Rızkını sen mi veriyorsun?

Ama hepimiz öyle biriktiririz.

Tüccar efendiye; "Hacı efendi, şuraya para ver, çok mühim bir iş..." dersin, hiç para çıkmaz.Tüccar efendiye; "Hacı efendi, şuraya para ver, çok mühim bir iş..." dersin, hiç para çıkmaz. "Filanca yerde şu kadar müslüman yaralanmış, ilaç yardımı..." Yaralansın!"Filanca yerde şu kadar müslüman yaralanmış, ilaç yardımı..." Yaralansın! "Filanca yerde silahları yok, düşman memleketlerini istila etmiş..."Filanca yerde silahları yok, düşman memleketlerini istila etmiş... Un yok, yiyecek giyecek yok, kıtlık var..." Hiç aldırmıyor. Un yok, yiyecek giyecek yok, kıtlık var..." Hiç aldırmıyor.

Bunu hocalar da pek söyleyemiyorlar. Bunu hocalar da pek söyleyemiyorlar. Ne zaman böyle bir hadîs-i şerîf gelse hemen alt tarafına bir not düşüyor; Ne zaman böyle bir hadîs-i şerîf gelse hemen alt tarafına bir not düşüyor;

"İşte bunun mânası şudur, budur..." Mânası açık; "İşte bunun mânası şudur, budur..."

Mânası açık;

"Çok mala düşkün olmayın, malınızı Allah yolunda sarf edin." "Çok mala düşkün olmayın, malınızı Allah yolunda sarf edin."

Yani ne kıpırdanıp duruyorsun?Yani ne kıpırdanıp duruyorsun? İlla bir tevil yapacak çünkü kendisinin var, o hadîs-i şerîfe ilk önce kendisi muhatap ondan.İlla bir tevil yapacak çünkü kendisinin var, o hadîs-i şerîfe ilk önce kendisi muhatap ondan. Hiçbirimiz yapamıyoruz, hepimizin eksiği gediği, kusuru vardır. Hiçbirimiz yapamıyoruz, hepimizin eksiği gediği, kusuru vardır.

Bu mallar, paralar Allah yolunda sarf edilecek. Allah yolu nedir? Bu mallar, paralar Allah yolunda sarf edilecek.

Allah yolu nedir?

Cihattır, eğitim seferberliğidir, müslümanların ve fukarânın derlenip toparlanması, Cihattır, eğitim seferberliğidir, müslümanların ve fukarânın derlenip toparlanması, giydirilmesidir, açların doyurulmasıdır.giydirilmesidir, açların doyurulmasıdır. Afrika'daki birçok ülkelerde iki de bir resim çıkar; artık kimse acımıyor,Afrika'daki birçok ülkelerde iki de bir resim çıkar; artık kimse acımıyor, insanlar acıma hissini de unuttu. Bir deri, bir kemik kalmış insanlar...insanlar acıma hissini de unuttu. Bir deri, bir kemik kalmış insanlar... Sor bakalım, hangi milletten. Kimse o tarafı karıştırmasın, ekseriyetle müslüman. Sor bakalım, hangi milletten. Kimse o tarafı karıştırmasın, ekseriyetle müslüman. Sen burada ekmekleri beğenmez atarsın, hamsileri kurtlandırırsın; Sen burada ekmekleri beğenmez atarsın, hamsileri kurtlandırırsın; orada insanlar açlıktan ölüyor. Git, gez! Türkiye'nin dışına çık, Afrika'yı dolaş.orada insanlar açlıktan ölüyor.

Git, gez! Türkiye'nin dışına çık, Afrika'yı dolaş.
Bak, "Bir yerde kıtlık olduğu zamanBak, "Bir yerde kıtlık olduğu zaman oraya kıtlığı hissedilen malı celbeden tüccar Allah tarafından sevilen, makbul bir tüccardır." diyor.oraya kıtlığı hissedilen malı celbeden tüccar Allah tarafından sevilen, makbul bir tüccardır." diyor. İstersen ticaret yap; tıra doldur, götür, orada bir işe yarasın.İstersen ticaret yap; tıra doldur, götür, orada bir işe yarasın. Masrafını çıkar, gücün yeterse bedava hediye et, sadaka ver de hiç olmazsa öyle hayır yap. Masrafını çıkar, gücün yeterse bedava hediye et, sadaka ver de hiç olmazsa öyle hayır yap.

Onlar bizim kardeşlerimiz, biz onlara ilgisiz kalamayız.Onlar bizim kardeşlerimiz, biz onlara ilgisiz kalamayız. Hepimiz keyif çatmaya bakıyoruz. Bir tane evimiz oldu mu, "Bir de yazlığımız olsun." diyoruz.Hepimiz keyif çatmaya bakıyoruz. Bir tane evimiz oldu mu, "Bir de yazlığımız olsun." diyoruz. "Bu tarafın denizi kirlendi, bir de Yalova Esentepe'de olsun." diyoruz."Bu tarafın denizi kirlendi, bir de Yalova Esentepe'de olsun." diyoruz. "Orası da, Marmara da berbat oldu; Bodrum, Marmaris güzel." Akdeniz'e gidiyoruz."Orası da, Marmara da berbat oldu; Bodrum, Marmaris güzel." Akdeniz'e gidiyoruz. Yazın orası, kışın burası... Biraz daha zenginledi mi,Yazın orası, kışın burası... Biraz daha zenginledi mi, "Aman Türkiye'de doğru dürüst bir otel mi var? İsviçre ne kadar güzel.""Aman Türkiye'de doğru dürüst bir otel mi var? İsviçre ne kadar güzel." Haydi, millet oraya gidiyor. Yalnız biz değil! Bu hadislere muhatap olan Araplar da öyle... Haydi, millet oraya gidiyor.

Yalnız biz değil! Bu hadislere muhatap olan Araplar da öyle...
O petrol zengini Araplar da öyle.O petrol zengini Araplar da öyle. Peygamber Efendimiz, "Kıyamet alametlerinden birisi dePeygamber Efendimiz, "Kıyamet alametlerinden birisi de ayağı çıplak, sırtı açık çöl çobanlarının yüksek bina yapmakta birbirleriyle yarışmasıdır." demiş. ayağı çıplak, sırtı açık çöl çobanlarının yüksek bina yapmakta birbirleriyle yarışmasıdır." demiş.

Polis gelmiş, "Hop! Ne demek istiyorsun? Yürü karakola." demiş. Polis gelmiş, "Hop! Ne demek istiyorsun? Yürü karakola." demiş.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi sıradan gelirken onu da okumuş.Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi sıradan gelirken onu da okumuş. Ne demek istesin? Gocundun mu? Gocunmuş. Ne demek istesin? Gocundun mu?

Gocunmuş.
Peygamber Efendimiz bundan 1400 sene önce söylemiş,Peygamber Efendimiz bundan 1400 sene önce söylemiş, adam Kâbe-i Müşerrefe'de hadisi okutmuyor. adam Kâbe-i Müşerrefe'de hadisi okutmuyor.

Paraları Allah yolunda, camilere, ilme, irfana sarf edeceğiz.Paraları Allah yolunda, camilere, ilme, irfana sarf edeceğiz. Çoluk çocuğumuzu yetiştireceğiz. Çoluk çocuğumuzu yetiştireceğiz. Başkasına kıyamıyorsun, kendi çoluk çocuğuna harcaBaşkasına kıyamıyorsun, kendi çoluk çocuğuna harca ama Arapça'yı bilen, dini bilen, gözü tok, terbiyeli, edepli bir şekilde iyi yetiştir.ama Arapça'yı bilen, dini bilen, gözü tok, terbiyeli, edepli bir şekilde iyi yetiştir. En yüksek hocalara gönder. Çağır hocayı. "Al sana yüz bin lira maaş;En yüksek hocalara gönder. Çağır hocayı. "Al sana yüz bin lira maaş; üç tane benim çocuğum iki tane akrabamın var…" Oraya sarf et. üç tane benim çocuğum iki tane akrabamın var…" Oraya sarf et.

Paracığın kıymetli ise başkasına vermek istemiyorsan kendi çocuğuna hayrın olsun. Paracığın kıymetli ise başkasına vermek istemiyorsan kendi çocuğuna hayrın olsun. Kendi çocuğunu iyi yetiştirirsen sen mezarda iken senin defterine sevap yazılacak.Kendi çocuğunu iyi yetiştirirsen sen mezarda iken senin defterine sevap yazılacak. Paranı başkasına harcamaya kıyamıyorsun madem, kıy da kendi çocuğunu yetiştir. Paranı başkasına harcamaya kıyamıyorsun madem, kıy da kendi çocuğunu yetiştir.

Ne kendi çocuğumuza bakarız, ne başkasının çocuğuna bakarız, Ne kendi çocuğumuza bakarız, ne başkasının çocuğuna bakarız, ne dinimizin yayılmasına gayret sarf ederiz.ne dinimizin yayılmasına gayret sarf ederiz. Ne olacak bu iş.Ne olacak bu iş. Bütün kâfirler bizim kökümüzü kazımak, memleketimizi elimizden almak için çalışıyorlar.Bütün kâfirler bizim kökümüzü kazımak, memleketimizi elimizden almak için çalışıyorlar. Biz de böyle yan gelip yatarsak ne olacak, nasıl olacak, nasıl düzelecek?Biz de böyle yan gelip yatarsak ne olacak, nasıl olacak, nasıl düzelecek? Her taraf toz, toprak, pislik... Her şey berbat... Bunlar hep parayla olacak.Her taraf toz, toprak, pislik... Her şey berbat... Bunlar hep parayla olacak. Herkes parasını ortaya koyacak; sen de, ben de, hepimiz... Herkes parasını ortaya koyacak; sen de, ben de, hepimiz...

Suistimal oluyorsa aman cebinden çıkarma; kendin yap, başında şahin gibi bulun.Suistimal oluyorsa aman cebinden çıkarma; kendin yap, başında şahin gibi bulun. Parayı kimseye verme, hayrı doğrudan doğruya kendin yap. Parayı kimseye verme, hayrı doğrudan doğruya kendin yap.

Doğru! Suistimal olabilir, bir sürü merhamet ve din istismarcısı vardır.Doğru! Suistimal olabilir, bir sürü merhamet ve din istismarcısı vardır. Olabilir.Olabilir. Gözünü aç, hakiki yere kendin bizzat ver. Ama o parayı Allah yoluna harca. Gözünü aç, hakiki yere kendin bizzat ver. Ama o parayı Allah yoluna harca.

"Mikrofon bozuk." At, yenisini al. Allah yolunda canımız feda..."Mikrofon bozuk."

At, yenisini al. Allah yolunda canımız feda...
Vaazdan sonra soracağım, kadınlar vaazı dinlediler mi, orada tesbih mi çektiler?Vaazdan sonra soracağım, kadınlar vaazı dinlediler mi, orada tesbih mi çektiler? Biz camimizde hoparlör işini halledememişiz, neyi halledeceğiz? Biz camimizde hoparlör işini halledememişiz, neyi halledeceğiz? Sonra daha neler halledeceğiz? Men ibtâ'a ta'âmen fe-lâ yebi'hü hattâ yestevfîyehu.Sonra daha neler halledeceğiz?

Men ibtâ'a ta'âmen fe-lâ yebi'hü hattâ yestevfîyehu.
"Kim bir yiyecek alırsa, onu tamamen eline geçirmeden satmasın." "Kim bir yiyecek alırsa, onu tamamen eline geçirmeden satmasın."

Bu da bir fıkhî, hukukî meseledir ki bazen mal eline gelmeden alırlar,Bu da bir fıkhî, hukukî meseledir ki bazen mal eline gelmeden alırlar, köylü daha pazara getirmeden satar. Adam hiç uğramadan komisyon alır, vesaire…köylü daha pazara getirmeden satar. Adam hiç uğramadan komisyon alır, vesaire… Peygamber Efendimiz'in bu hususta tavsiyesi; tamamen satın alsın, ölçsün, biçsin,Peygamber Efendimiz'in bu hususta tavsiyesi; tamamen satın alsın, ölçsün, biçsin, "Şu kadar mal geldi. Kilosu şu, kalitesi şu." desin, ondan sonra satsın."Şu kadar mal geldi. Kilosu şu, kalitesi şu." desin, ondan sonra satsın. Eksik çıkar, fazla çıkar; öbür tarafa devrediyorsun, doğru olmaz diye Peygamber Efendimiz,Eksik çıkar, fazla çıkar; öbür tarafa devrediyorsun, doğru olmaz diye Peygamber Efendimiz, aradaki lüzumsuz halkaları çıkaracak bir tavsiyede bulunmuş. aradaki lüzumsuz halkaları çıkaracak bir tavsiyede bulunmuş.

Men ibteğa'l-ilme li-yubâhiye bihî'l-ulemâe ev yumâriye bihî's-sufehâeMen ibteğa'l-ilme li-yubâhiye bihî'l-ulemâe ev yumâriye bihî's-sufehâe ev yukbile ef'idete'n-nâsi ileyhi fe-ile'n-nâr. ev yukbile ef'idete'n-nâsi ileyhi fe-ile'n-nâr.

Kâ'b b. Mâlik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Müstedrek hadislerinden bir hadîs-i şerîf.Kâ'b b. Mâlik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Müstedrek hadislerinden bir hadîs-i şerîf. İlim çeşitli maksatlarla öğrenilir, Peygamber Efendimizİlim çeşitli maksatlarla öğrenilir, Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte kötü maksatlarla öğrenilirse ne olur, anlatıyor. bu hadîs-i şerîfte kötü maksatlarla öğrenilirse ne olur, anlatıyor.

Men ibteğa'l-ilme. "Kim ilim elde etmeye gayret ediyorsa, ilim peşinde koşuyorsa." Men ibteğa'l-ilme. "Kim ilim elde etmeye gayret ediyorsa, ilim peşinde koşuyorsa."

Bir şey öğrenecek, diploma alacak, bir bilgi sahibi olacak, bir dalda mütehassıs olacak, yetişecek… Bir şey öğrenecek, diploma alacak, bir bilgi sahibi olacak, bir dalda mütehassıs olacak, yetişecek…

Neden? Li-yubâhiye bihi'l-ulemâe. "Onunla alimlere mübâhat etmek için." Neden?

Li-yubâhiye bihi'l-ulemâe. "Onunla alimlere mübâhat etmek için."

Öğrendiği ilimlerle tepeden bakacak ve alimlerle münakaşa edecek… Öğrendiği ilimlerle tepeden bakacak ve alimlerle münakaşa edecek…

"Ben şöyle alimim, böyle kâmilim, böyle yükseğim... Siz de böyle bilgiler var mı?" diye övünmek için. "Ben şöyle alimim, böyle kâmilim, böyle yükseğim... Siz de böyle bilgiler var mı?" diye övünmek için.

Ev yumâriye bihi's-sufehâe. "Veyahut akılsız, beyinsiz adamlarla münakaşa etmek için." Ev yumâriye bihi's-sufehâe. "Veyahut akılsız, beyinsiz adamlarla münakaşa etmek için."

İlmi, "O öyle değil, böyle değil…" şeklinde gevezelik maksadıyla öğreniyor. İlmi, "O öyle değil, böyle değil…" şeklinde gevezelik maksadıyla öğreniyor.

Ev yukbile ef'idete'n-nâsi. "Veyahut insanların kalplerini kendisine celbetmek için öğreniyor." Ev yukbile ef'idete'n-nâsi. "Veyahut insanların kalplerini kendisine celbetmek için öğreniyor."

"Şu bilgileri öğreneyim, şöyle tatlı vaaz edeyim, böyle tatlı konuşayım, şöyle tatlı iş yapayım…"Şu bilgileri öğreneyim, şöyle tatlı vaaz edeyim, böyle tatlı konuşayım, şöyle tatlı iş yapayım… Halk bana teveccüh etsin de parmakla gösterilen, alkışlanan, beğenilen bir kimse olayım.Halk bana teveccüh etsin de parmakla gösterilen, alkışlanan, beğenilen bir kimse olayım. İlk seçimlerde de mebusluğa adaylığımı koyarım.İlk seçimlerde de mebusluğa adaylığımı koyarım. Mebusluk da garanti, tamam…" filan diye insanların gönülleri kendisine celbolsun diye öğreniyor. Mebusluk da garanti, tamam…" filan diye insanların gönülleri kendisine celbolsun diye öğreniyor.

Ne olur o zaman? Fe-ile'n-nâr. "Cehenneme." diyor Peygamber Efendimiz. Ne olur o zaman?

Fe-ile'n-nâr. "Cehenneme." diyor Peygamber Efendimiz.

Ama ilim öğreniyor; hadis, tefsir, fıkıh öğreniyor. Ne öğrenirse öğrensin! Ama ilim öğreniyor; hadis, tefsir, fıkıh öğreniyor.

Ne öğrenirse öğrensin!
Ne maksatla öğreniyor? Alimlere övünmek için, beyinsizlerle münakaşa için,Ne maksatla öğreniyor? Alimlere övünmek için, beyinsizlerle münakaşa için, insanların kalbi kendisine celbolsun diye… Allah rızası için öğrenmiyor ki. insanların kalbi kendisine celbolsun diye… Allah rızası için öğrenmiyor ki.

"Ben bunu öğreneyim, kendimi ıslah edeyim, Allah yolunda yürümeye gayret edeyim. "Ben bunu öğreneyim, kendimi ıslah edeyim, Allah yolunda yürümeye gayret edeyim. Kendimi cehennemden kurtarayım, cennetin yolunu öğreneyim. Kendimi cehennemden kurtarayım, cennetin yolunu öğreneyim. Allah'ın sevmediği işleri öğreneyim, onları yapmayım. AAllah'ın sevmediği işleri öğreneyim, onları yapmayım. A llah'ın sevdiği işleri öğreneyim, onları yapayım.llah'ın sevdiği işleri öğreneyim, onları yapayım. Başkalarına da dilimin döndüğünce ve gücümün yettiğince hakkı anlatırım daBaşkalarına da dilimin döndüğünce ve gücümün yettiğince hakkı anlatırım da insanları yanlış yoldan doğru yola çekmeye çalışırım. Nedir bu milletin hali! insanları yanlış yoldan doğru yola çekmeye çalışırım. Nedir bu milletin hali! Dedeleri halis müslümanlar iken şunların haline bak!Dedeleri halis müslümanlar iken şunların haline bak! Şu kızların, şu çocukların haline bak. Aman yâ Rabbi! Şu kızların, şu çocukların haline bak. Aman yâ Rabbi! Bilmeden olmuyor, inşaallah bir şeyler öğreneyim de Bilmeden olmuyor, inşaallah bir şeyler öğreneyim de şunları doğru yola çıkarmaya çalışayım…" filan derse, şunları doğru yola çıkarmaya çalışayım…" filan derse, o zaman ne âlâ. Mal toplayım, mülk toplayım, itibar toplayım, şöhret kazanayım,o zaman ne âlâ. Mal toplayım, mülk toplayım, itibar toplayım, şöhret kazanayım, halk beni sevsin diye olursa o zaman Peygamber Efendimiz ne demiş? halk beni sevsin diye olursa o zaman Peygamber Efendimiz ne demiş?

Fe-ile'n-nâr. "Cehenneme…" O halde her şeyi iyi niyetle yapmak lazım. Fe-ile'n-nâr. "Cehenneme…"

O halde her şeyi iyi niyetle yapmak lazım.

Niyet okla nişan almak gibidir. Niyetin doğru olursa hedefi vurursun, Niyet okla nişan almak gibidir. Niyetin doğru olursa hedefi vurursun, niyetin eğri olursa hedefe vurmazsın. Ok, "vın" der, başka yere gider, olmaz.niyetin eğri olursa hedefe vurmazsın. Ok, "vın" der, başka yere gider, olmaz. Onun için müslüman her şeyde mutlaka niyetini kontrol edecek. Onun için müslüman her şeyde mutlaka niyetini kontrol edecek.

Namazı kılıyorsun, neden? Allah emretti, O'na kulluğumu, tazimimi arz edeyim diye. Namazı kılıyorsun, neden?

Allah emretti, O'na kulluğumu, tazimimi arz edeyim diye.

Oruç tutuyorsun, niye? Allahu Teâlâ hazretleri emretti, "Oruç tutun." buyurdu, ondan... Oruç tutuyorsun, niye?

Allahu Teâlâ hazretleri emretti, "Oruç tutun." buyurdu, ondan...
Nefsim ıslah olsun, takvâ ehli olmayı ve nefsimi tutmayı öğreneyim,Nefsim ıslah olsun, takvâ ehli olmayı ve nefsimi tutmayı öğreneyim, irademi kuvvetlendireyim, iyi kulluk yapayım diye. irademi kuvvetlendireyim, iyi kulluk yapayım diye.

Parayı neden veriyorsun? Allah emretti. Zenginin malında fukarânın gözü var, hakkı var.Parayı neden veriyorsun?

Allah emretti. Zenginin malında fukarânın gözü var, hakkı var.
"Zekat verin" demiş, vermek de zor geliyor ama Allah emretmiş. "Zekat verin" demiş, vermek de zor geliyor ama Allah emretmiş.

Ne yapayım? Ne yapayım?

Niye askere, cihada gidiyorsun? Can kıymetli ama Allah rızası daha kıymetli... Allah, Niye askere, cihada gidiyorsun?

Can kıymetli ama Allah rızası daha kıymetli... Allah,
"Yeri gelince canınızı verin." demiş, ondan gidiyorum. İlmi neden öğreniyorsun? "Yeri gelince canınızı verin." demiş, ondan gidiyorum.

İlmi neden öğreniyorsun?

Allah'ın rızasını öğreneyim de kendim Allah'ın rızasını kazanayım, başkasını da o yola çekeyim. Allah'ın rızasını öğreneyim de kendim Allah'ın rızasını kazanayım, başkasını da o yola çekeyim.

Her şey Allah rızası için olacak.Her şey Allah rızası için olacak. Kim Allah rızası için alırsa, verirse, kızarsa, severse o insan imanını kemale erdirmiş olur,Kim Allah rızası için alırsa, verirse, kızarsa, severse o insan imanını kemale erdirmiş olur, gerisi boştur, bir işe yaramaz. Allah için seveceksin, Allah için kızacaksın. gerisi boştur, bir işe yaramaz.

Allah için seveceksin, Allah için kızacaksın.

Şu adama neden kızıyorsun? Sorma, bu adam bana iyilik de yaptı ama Şu adama neden kızıyorsun?

Sorma, bu adam bana iyilik de yaptı ama
Allah'a âsi geliyor, Allah'ın emirlerine aykırı iş yapıyor.Allah'a âsi geliyor, Allah'ın emirlerine aykırı iş yapıyor. Bana istediği kadar menfaati olsun, Allah'a âsi geliyor, ondan sevemiyorum.Bana istediği kadar menfaati olsun, Allah'a âsi geliyor, ondan sevemiyorum. Düzelsin ayağının turabı olayım, hak yola gelsin ayağını öpeyim, başımın tâcı olsun.Düzelsin ayağının turabı olayım, hak yola gelsin ayağını öpeyim, başımın tâcı olsun. Ama şimdi yanlış yolda… Peki, şu fukarâyı neden seviyorsun? Ama şimdi yanlış yolda…

Peki, şu fukarâyı neden seviyorsun?

O fukarânın üstü başı perişan ama altın gibi, elmas gibi bir kalbi var, ondan seviyorum. O fukarânın üstü başı perişan ama altın gibi, elmas gibi bir kalbi var, ondan seviyorum. Çok iyi ve gözü yaşlı bir müslüman o.Çok iyi ve gözü yaşlı bir müslüman o. Giyim kuşamı güzel değil ama Kur'an okurken gözyaşlarını tutamaz, gücünün yettiği kadar hayır yapmaya çalışır…Giyim kuşamı güzel değil ama Kur'an okurken gözyaşlarını tutamaz, gücünün yettiği kadar hayır yapmaya çalışır… Yüzü isterse kara olsun, isterse saçı kıvırcık Arap olsun, zenci olsun,Yüzü isterse kara olsun, isterse saçı kıvırcık Arap olsun, zenci olsun, çirkin olsun kalbi pırlanta gibidir. Ondan seviyorum. çirkin olsun kalbi pırlanta gibidir. Ondan seviyorum. İnsan o hâle gelirse Müslümanlık odur. Yoksa dış görünüşe aldandı mı yandı. İnsan o hâle gelirse Müslümanlık odur. Yoksa dış görünüşe aldandı mı yandı.

Gelelim sonuncu hadîs-i şerîfe: Gelelim sonuncu hadîs-i şerîfe:

Men ibteğa'l-kadâe ve seele fîhi şufeâe vükkile ilâ nefsihîMen ibteğa'l-kadâe ve seele fîhi şufeâe vükkile ilâ nefsihî ve men ukrihe aleyhi enzele'llâhu aleyhi meleken yuseddiduhû. ve men ukrihe aleyhi enzele'llâhu aleyhi meleken yuseddiduhû.

Enes b. Mâlik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş olan hâkimlik yapmakla ilgili bir hadîs-i şerîf. Enes b. Mâlik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş olan hâkimlik yapmakla ilgili bir hadîs-i şerîf.

Hâkim, "iki tarafı dinleyip de haksızlığı düşünüp bulacakHâkim, "iki tarafı dinleyip de haksızlığı düşünüp bulacak ve o hususta hüküm verecek kimse" demek. Eskiden "kadı" derlerdi. ve o hususta hüküm verecek kimse" demek. Eskiden "kadı" derlerdi.

Men ibteğa'l-kadâe. "Kim hâkimlik peşine düşerse, yapmak isterse…" Men ibteğa'l-kadâe. "Kim hâkimlik peşine düşerse, yapmak isterse…" Ve seele fîhi şufeâe. "O hususta da kendisine torpil yapacak şefaatçiler araştırırsa…" Ve seele fîhi şufeâe. "O hususta da kendisine torpil yapacak şefaatçiler araştırırsa…"

"Sultanın yanına gidiver." Şimdiki zamana göre söylersek; "Sultanın yanına gidiver."

Şimdiki zamana göre söylersek;

"Adliye Bakanı'nın yanına gidiver. "Adliye Bakanı'nın yanına gidiver. Benim hakkımda konuşuver de beni filanca yere tayin etsin." gibi hâkimlik isterse,Benim hakkımda konuşuver de beni filanca yere tayin etsin." gibi hâkimlik isterse, hâkimlik için aracılar, şefaatçiler, tavsiyeciler araştırırsa… hâkimlik için aracılar, şefaatçiler, tavsiyeciler araştırırsa…

Vükkile ilâ nefsihî. "Kendi nefsine vekil olunur." Vükkile ilâ nefsihî. "Kendi nefsine vekil olunur."

Yani kendi başına bırakılır, onun için bunu istemeyin. Yani kendi başına bırakılır, onun için bunu istemeyin. Ama; "Yok başka kimse! Sen bunu yapacaksın, hadi bakalım sabret, gir." diye zorlanırsaAma; "Yok başka kimse! Sen bunu yapacaksın, hadi bakalım sabret, gir." diye zorlanırsa o zaman kolunuzu sıvarsınız; o zaman kolunuzu sıvarsınız;

"Yâ Rabbi! Sen bana yardım et, hakkı icra edeyim, haksızı yapmayım." dersiniz. "Yâ Rabbi! Sen bana yardım et, hakkı icra edeyim, haksızı yapmayım." dersiniz. Allah yardım eder. İnşaallah insan hayırlara erer. Her iş böyledir.Allah yardım eder. İnşaallah insan hayırlara erer.

Her iş böyledir.
İnsanın hep Allah'a sığınarak,İnsanın hep Allah'a sığınarak, aç gözlülük yapmadan âhiretin faydasını ve zararını düşünerek yapması lazım. aç gözlülük yapmadan âhiretin faydasını ve zararını düşünerek yapması lazım.

Allah bize İslâm'ın güzelliklerini görmeyi nasip etsin. Allah bize İslâm'ın güzelliklerini görmeyi nasip etsin.

Bi-hürmeti esmâike'l-hüsnâ ve habîbike'l müctebâ ve bi-hürmeti esrâr-i sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esmâike'l-hüsnâ ve habîbike'l müctebâ ve bi-hürmeti esrâr-i sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2