Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Kıyamet Alâmetleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Rebîü'l-Âhir 1407 / 28.12.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kıyamet Alametleri I, Kıyamet Alametleri II, Kıyamet Alametleri III, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kıyamet Alâmetleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Rebîü'l-Âhir 1407 / 28.12.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kıyamet Alametleri I, Kıyamet Alametleri II, Kıyamet Alametleri III, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemin. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evveline ve'l-âhirinel-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemin. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evveline ve'l-âhirin tabîbi kulûbinâ ve şefî'i zünûbinâ Muhammedini'l-Mustafâ aleyhi efdalü's-salavâtitabîbi kulûbinâ ve şefî'i zünûbinâ Muhammedini'l-Mustafâ aleyhi efdalü's-salavâti ve ekmelü't-tahiyyâti ve't-teslîmât. Emmâ ba'd. ve ekmelü't-tahiyyâti ve't-teslîmât.

Emmâ ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-mü'minûn fa'lemû enne efdale'l-hadîsi kitâbu'llahFa'lemû eyyühe'l-mü'minûn fa'lemû enne efdale'l-hadîsi kitâbu'llah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu teâlâ aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l muttasıli ile'n-nebiyyive külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

La tekûmü's-sâ'atü hattâ yukbeda'l-ilmü ve teksüre'l-zilzâlü ve yetekârebe'z-zemânüLa tekûmü's-sâ'atü hattâ yukbeda'l-ilmü ve teksüre'l-zilzâlü ve yetekârebe'z-zemânü ve tezhere'l-fitenü ve yeksüre'l-hercü ve hüve'l-katlü hattâ yeksüre fîkümü'l-mâlü fe-yefîd. ve tezhere'l-fitenü ve yeksüre'l-hercü ve hüve'l-katlü hattâ yeksüre fîkümü'l-mâlü fe-yefîd.

Sadaka Resûlullah fi mâ kâl, ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fi mâ kâl, ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri dünya ve âhiretin hayırlarına sizleri ve bizleri nâil eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri dünya ve âhiretin hayırlarına sizleri ve bizleri nâil eylesin. Rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz, Peygamberimiz Efendimiz Muhammed-i Mustafâ Rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz, Peygamberimiz Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktarını okumaksallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktarını okumak ve izah etmek, dinlemek üzere burada toplanmış bulunuyoruz. ve izah etmek, dinlemek üzere burada toplanmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın bir nişanesi olmak üzerePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın bir nişanesi olmak üzere ve onun cümle âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sâir enbiyâve onun cümle âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselînin ve cümle evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye;ve mürselînin ve cümle evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye; bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşidleri olan ulemâ-i muhakkikin, bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşidleri olan ulemâ-i muhakkikin, sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye,sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye, okuduğumuz eseri telif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'ınokuduğumuz eseri telif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye; kendisinden feyz aldığımız ruhuna hediye olsun diye; kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahid Kotku İbn İbrahim el-Bursevî Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye,Mehmed Zahid Kotku İbn İbrahim el-Bursevî Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet eylemiş olan; bu bilgileri bize iletmiş olan alimlerin bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet eylemiş olan; bu bilgileri bize iletmiş olan alimlerin ve râvilerin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri fethetmiş olanve râvilerin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri fethetmiş olan Fatih Sultan Mehmed Han ve askerlerinin ve diğer fatihlerin, düşmanlardan koruyan mücahitlerin,Fatih Sultan Mehmed Han ve askerlerinin ve diğer fatihlerin, düşmanlardan koruyan mücahitlerin, gazilerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin gazilerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve bilhassa içinde oturup da hadîs-i şerîfi okuyup dinlediğimiz mescidin bânîsi İskender Paşa'nın ve bilhassa içinde oturup da hadîs-i şerîfi okuyup dinlediğimiz mescidin bânîsi İskender Paşa'nın ruhuna ve bu mescidi tekrar tekrar tamir ve tecdid eyleyip tevsî eylemiş olanların ruhuna ve bu mescidi tekrar tekrar tamir ve tecdid eyleyip tevsî eylemiş olanların ruhlarına hediye olsun diye; ve yaşayan biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp,ruhlarına hediye olsun diye; ve yaşayan biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp, Peygamber Efendimiz'in izinden yürüyüp, onun şefaatini kazanıp,Peygamber Efendimiz'in izinden yürüyüp, onun şefaatini kazanıp, âhirete Rabbimiz'in sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diyeâhirete Rabbimiz'in sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadîs mecmuasının 476. sayfasında 11. hadîs-i şerîfte kalmıştık.Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadîs mecmuasının 476. sayfasında 11. hadîs-i şerîfte kalmıştık. O ve devamıdır. Bu sayfanın 11. hadîs-i şerîfi; Buhârî'de, Müslim'de,O ve devamıdır. Bu sayfanın 11. hadîs-i şerîfi; Buhârî'de, Müslim'de, İbn Mace'de mevcut olan bir hadîs-i şerîftir. Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet eylemiş. İbn Mace'de mevcut olan bir hadîs-i şerîftir. Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet eylemiş.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki; Lâ tekûmü's-sâ'ah. "Kıyamet kopmaz." Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki;

Lâ tekûmü's-sâ'ah. "Kıyamet kopmaz."

Sâ'ah, elif lamla geldiği zaman, "saat, belirli bir saat" demek.Sâ'ah, elif lamla geldiği zaman, "saat, belirli bir saat" demek. Dünyanın herc-ü merc olacağı, her şeyin alt üst olacağı, hallaç pamuğu gibi atılacağı,Dünyanın herc-ü merc olacağı, her şeyin alt üst olacağı, hallaç pamuğu gibi atılacağı, dağların savrulacağı, yıldızların döküleceği, denizlerin yarılacağı,dağların savrulacağı, yıldızların döküleceği, denizlerin yarılacağı, o korkunç hallerin olacağı bu dünyanın sonu. o korkunç hallerin olacağı bu dünyanın sonu.

Bu kıyametin kopması, o saat hiç hatırdan çıkmaması gereken belli bir saat olduğu içinBu kıyametin kopması, o saat hiç hatırdan çıkmaması gereken belli bir saat olduğu için elif lamla es-sâ'ah dendi mi; "O saat, belli saat.elif lamla es-sâ'ah dendi mi; "O saat, belli saat. Hani o saat var ya, işte o saat" mânasına kıyamet anlaşılır. Bu kıyamet kopmaz. Hani o saat var ya, işte o saat" mânasına kıyamet anlaşılır.

Bu kıyamet kopmaz.

Hattâ yukbeda'l-ilmü. "İlim kabz olunmadıkça." Başka şeyler de var: Hattâ yukbeda'l-ilmü. "İlim kabz olunmadıkça."

Başka şeyler de var:

"Zelzeleler çoğalmadıkça, zaman kısalmadıkça, yakınlaşmadıkça, fitneler zâhir olmadıkça,"Zelzeleler çoğalmadıkça, zaman kısalmadıkça, yakınlaşmadıkça, fitneler zâhir olmadıkça, ölüm ve öldürme çoğalmadıkça.ölüm ve öldürme çoğalmadıkça. Herc-ü merc diyoruz ya, ölüm çoğalmadıkça ve sizde mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz." Herc-ü merc diyoruz ya, ölüm çoğalmadıkça ve sizde mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz."

Bunları biraz izah etmek, üzerinde durmak uygun olur.Bunları biraz izah etmek, üzerinde durmak uygun olur. Bunlar kıyametin kopma emareleri olmuş oluyor. İşin sonunun yaklaştığını gösteren birer işaret. Bunlar kıyametin kopma emareleri olmuş oluyor. İşin sonunun yaklaştığını gösteren birer işaret.

Efendimiz buyuruyor ki; "İlim kabz olunacak." Kabz olunması ne demek? "Alınması" demek. Efendimiz buyuruyor ki; "İlim kabz olunacak."

Kabz olunması ne demek?

"Alınması" demek.

Mesela "Azrail aleyhisselam gelecek ruhumuzu kabzedecek." diyoruz. Mesela "Azrail aleyhisselam gelecek ruhumuzu kabzedecek." diyoruz.

"Kılıcın kabzası" diyoruz, "tutulduğu yeri, kabza kısmı" hançerin veya kılıcın kabzası. "Kılıcın kabzası" diyoruz, "tutulduğu yeri, kabza kısmı" hançerin veya kılıcın kabzası.

"İlim kabz olunacak, tutulup alınacak." İlim nasıl alınacak? "İlim kabz olunacak, tutulup alınacak."

İlim nasıl alınacak?

Bir başka hadîs-i şerîften biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri kullarına o faydalı ilimleri verdikten sonraBir başka hadîs-i şerîften biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri kullarına o faydalı ilimleri verdikten sonra onların göğsünden, gönlünden, aklından fikrinden, onları çatır çatır çekip almaz, koparıp almaz. onların göğsünden, gönlünden, aklından fikrinden, onları çatır çatır çekip almaz, koparıp almaz.

La yentezi'u intizâen. "Koparırcasına çatır çatır çekip almak tarzında almaz." La yentezi'u intizâen. "Koparırcasına çatır çatır çekip almak tarzında almaz."

İlmi vermişse ilim öyle durur ama alimleri alır, alim insanları alır.İlmi vermişse ilim öyle durur ama alimleri alır, alim insanları alır. Birer ikişer, birer ikişer âhirete göç ederler. Birer ikişer, birer ikişer âhirete göç ederler.

Alimin ölmesi İslâm'ın surunda, İslâm'ın kalesinde bir büyük gediktir. Alimin ölmesi İslâm'ın surunda, İslâm'ın kalesinde bir büyük gediktir.

Eyvah, kalenin bir tarafı gedik oldu. Şimdi bu müslümanlar nasıl korunacak? Duvar yıkıldı.Eyvah, kalenin bir tarafı gedik oldu. Şimdi bu müslümanlar nasıl korunacak? Duvar yıkıldı. Duvarın bir kısmı yıkıldı. Bir alimin ölmesi,Duvarın bir kısmı yıkıldı.

Bir alimin ölmesi,
İslâm için bir kabilenin toptan yok olmasından daha büyük zarardır. Çünkü büyük alim.İslâm için bir kabilenin toptan yok olmasından daha büyük zarardır. Çünkü büyük alim. Alimler, bu ilmi tutup yükseltip yüceltip, anlatıp öğretip insanları Alimler, bu ilmi tutup yükseltip yüceltip, anlatıp öğretip insanları Allah'ın yolunda yürümeye götüren kimseler. Allah'ın yolunda yürümeye götüren kimseler.

Hepimizin hayatta insan olarak vazifemiz nedir? Hepimizin hayatta insan olarak vazifemiz nedir?

Mütesâviyen, hiç aramızda fark olmadan, hepimiz tarağın dişleri gibi, şu vazifeyle vazifeliyiz: Mütesâviyen, hiç aramızda fark olmadan, hepimiz tarağın dişleri gibi, şu vazifeyle vazifeliyiz:

"Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini tutmak, yasaklarından kaçmak, ona güzel kulluk etmek." "Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini tutmak, yasaklarından kaçmak, ona güzel kulluk etmek."

Bazı kimseler bundan istisna mıdır? Bazı kimseler bundan istisna mıdır?

Mesela hocalar, hacılar veyahut zenginler veya idareciler veya ağalar,Mesela hocalar, hacılar veyahut zenginler veya idareciler veya ağalar, paşalar veya reisicumhurlar, sultanlar, melikler? Hayır, hiç istisnası yok! paşalar veya reisicumhurlar, sultanlar, melikler?

Hayır, hiç istisnası yok!

Veya Peygamberler, sahabeler? Hayır, hiç istisnası yok!Veya Peygamberler, sahabeler?

Hayır, hiç istisnası yok!
Bütün insanların vazifesi; Allah'ı tanımak, Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini öğrenmek,Bütün insanların vazifesi; Allah'ı tanımak, Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini öğrenmek, emirlerini tutmak, yasaklarından çekinmek, sakınmak. Hepimizin mütesavi vazifesi bu. Nasıl olacak? emirlerini tutmak, yasaklarından çekinmek, sakınmak. Hepimizin mütesavi vazifesi bu.

Nasıl olacak?

Arapların güzel bir sözü vardır: Arapların güzel bir sözü vardır:

Men lem ya'rifi'ş-şerre yaka'u fîhi. "Kim şerri bilmezse içine düşüverir." Men lem ya'rifi'ş-şerre yaka'u fîhi. "Kim şerri bilmezse içine düşüverir."

Kuyu olduğunu görmezse, önünde tehlike olduğunu anlamazsa,Kuyu olduğunu görmezse, önünde tehlike olduğunu anlamazsa, telde cereyan olduğunu bilmezse yapışıverir; zarar olur. Bilmek bu işin ilk adımı. telde cereyan olduğunu bilmezse yapışıverir; zarar olur. Bilmek bu işin ilk adımı.

Kulluğun ilk adımı nedir? Bilmektir. Gazâlî hazretleri Âbidler Yolu diye kitap yazmış.Kulluğun ilk adımı nedir?

Bilmektir.

Gazâlî hazretleri Âbidler Yolu diye kitap yazmış.
Bir âbid kul, Allah'a ibadet etmek isteyen bir kul, Hakk'ın yoluna girdi, yürüyecek. Bir âbid kul, Allah'a ibadet etmek isteyen bir kul, Hakk'ın yoluna girdi, yürüyecek. İlk adım, ilim. İlk önce bilecek. Neyi bilecek? İlk adım, ilim. İlk önce bilecek.

Neyi bilecek?

Farzların başındaki farz; Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını, birliğini bilecek. İlk iş o. Farzların başındaki farz; Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını, birliğini bilecek. İlk iş o.

Ondan sonra, Peygamber Efendimiz'in peygamberliğini anlayacak, bilecek.Ondan sonra, Peygamber Efendimiz'in peygamberliğini anlayacak, bilecek. Allahu Teâlâ hazretleri bize elçi göndermiş.Allahu Teâlâ hazretleri bize elçi göndermiş. O elçiye kitap vahyeylemiş, kitap göndermiş; onu bilecek. Tamam, mesele bitti. O elçiye kitap vahyeylemiş, kitap göndermiş; onu bilecek. Tamam, mesele bitti.

Eğer biz Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisini tanırsak, O'nun emirlerini dinlersek,Eğer biz Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisini tanırsak, O'nun emirlerini dinlersek, Kitabı'nı okursak, okuduğumuzu anlar, anladığımızı tatbik edersek iş bitecek. Kitabı'nı okursak, okuduğumuzu anlar, anladığımızı tatbik edersek iş bitecek.

Müslümanlık kolaymış, zor değilmiş. İşte onun için bu hadisleri okuyoruz. Müslümanlık kolaymış, zor değilmiş. İşte onun için bu hadisleri okuyoruz.

Geçen hafta bir kardeşimiz bana bir mektup yazmış, göndermiş. Geçen hafta bir kardeşimiz bana bir mektup yazmış, göndermiş.

"Hocam, niye âyetleri okumuyorsunuz?" diyor. "Hocam, niye âyetleri okumuyorsunuz?" diyor.

İnsan âyetleri okumak istemez mi? Allahu Teâlâ hazretlerinin âyetleri okunmak istenmez mi?İnsan âyetleri okumak istemez mi? Allahu Teâlâ hazretlerinin âyetleri okunmak istenmez mi? Okunmak istenir ama bir kere ben burada boynu bükük, vazifeli bir kulcağızım. Okunmak istenir ama bir kere ben burada boynu bükük, vazifeli bir kulcağızım.

Boynu bükük bir kulcağızım ki hocam; "Cemaate bu hadîs-i şerîfleri okuyacaksın demiş."Boynu bükük bir kulcağızım ki hocam; "Cemaate bu hadîs-i şerîfleri okuyacaksın demiş." "Baş üstüne!" demişim, ondan burada oturuyorum."Baş üstüne!" demişim, ondan burada oturuyorum. Yoksa sizin yanınızda olurdum, bir başkası okurdu, ben onu dinlerdim. Yoksa sizin yanınızda olurdum, bir başkası okurdu, ben onu dinlerdim.

Hocamız emrettiği için yapıyorum.Hocamız emrettiği için yapıyorum. Kendi başıma bir şey yapmadığım için bu hadîs-i şerîfleri okuyacağım. Kendi başıma bir şey yapmadığım için bu hadîs-i şerîfleri okuyacağım.

İkincisi; Kur'ân-ı Kerîm müslümanların anayasası, çok incelikli bir kitap.İkincisi; Kur'ân-ı Kerîm müslümanların anayasası, çok incelikli bir kitap. Başında bir f gelmesiyle bir v gelmesiyle bir elif lam olmasıyla bir elif lam olmamasıylaBaşında bir f gelmesiyle bir v gelmesiyle bir elif lam olmasıyla bir elif lam olmamasıyla ne mânalar değişiyor. Terceme edenler bile bazen kaçırıyorlar. Mesela; ne mânalar değişiyor. Terceme edenler bile bazen kaçırıyorlar.

Mesela;

Ve le-kad zeyyenne's-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîha.Ve le-kad zeyyenne's-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîha. Semâ-ı dünyâyı, misbahlar ile kandiller ile ziynetlendirdik. Semâ-ı dünyâyı, misbahlar ile kandiller ile ziynetlendirdik.

Mütercimler semâ-ı dünyâyı tercüme etmiş, hem de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tercemesindeMütercimler semâ-ı dünyâyı tercüme etmiş, hem de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tercemesinde "dünya semasında" diye yayınlanmış. O mânaya değil."dünya semasında" diye yayınlanmış. O mânaya değil. Arapça'yı bilenler bilirler ki "dünya seması" izâfet terkibidir.Arapça'yı bilenler bilirler ki "dünya seması" izâfet terkibidir. O zaman semâ kelimesinin başına elif lam gelmemesi lazımdı. Orada o mânaya değil. O zaman semâ kelimesinin başına elif lam gelmemesi lazımdı. Orada o mânaya değil.

Dünya kelimesi bu âyet-i kerîmede sıfattır. "En yakın sema" demek. Dünya kelimesi bu âyet-i kerîmede sıfattır. "En yakın sema" demek.

"En yakın sema" demekle "dünya seması" demek arasında astronomi bilenler için,"En yakın sema" demekle "dünya seması" demek arasında astronomi bilenler için, ilim erbabı için çok büyük farklar vardır. Kur'ân-ı Kerîm çok büyük bir kitaptır, çok önemli bir şeydir. ilim erbabı için çok büyük farklar vardır.

Kur'ân-ı Kerîm çok büyük bir kitaptır, çok önemli bir şeydir.
Bize büyüklerimiz emretseydi, "Burada Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini okuyacaksın!" deseydiBize büyüklerimiz emretseydi, "Burada Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini okuyacaksın!" deseydi yine onu okurduk. el-Emru fevka'l-edeb; ne demişse onu yapardık.yine onu okurduk. el-Emru fevka'l-edeb; ne demişse onu yapardık. Ama "Hadisleri okuyun." dedikleri için öyle yapıyoruz. Ama "Hadisleri okuyun." dedikleri için öyle yapıyoruz.

Zaten Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfleri niçin buyurmuş?Zaten Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfleri niçin buyurmuş? Peygamber Efendimiz neden yaşamış? Neden yirmi üç yıl peygamberlik yapmış? Peygamber Efendimiz neden yaşamış? Neden yirmi üç yıl peygamberlik yapmış?

Herkes bunu bilir ki biraz ilimde ilerlemiş olan insanlar bilir ki Allahu Teâlâ hazretlerininHerkes bunu bilir ki biraz ilimde ilerlemiş olan insanlar bilir ki Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisine inen, inmiş olan âyetlerini insanlara anlatmak için. kendisine inen, inmiş olan âyetlerini insanlara anlatmak için. Yirmi üç senede onları hazmettire hazmettire öğretmek için. Yirmi üç senede onları hazmettire hazmettire öğretmek için.

Peygamber Efendimiz'in, hadîs-i şerîflerin yolu Kur'ân'dan ayrı bir şey değil ki.Peygamber Efendimiz'in, hadîs-i şerîflerin yolu Kur'ân'dan ayrı bir şey değil ki. Öğrettiği şeyler ondan aykırı şeyler değil. Onun için bu arada bu benim o kardeşime cevabım olsun. Öğrettiği şeyler ondan aykırı şeyler değil. Onun için bu arada bu benim o kardeşime cevabım olsun.

İk iş ilim. İlk Kur'ân-ı Kerîm'i bilecek, Peygamber Efendimiz'i bilecek,İk iş ilim. İlk Kur'ân-ı Kerîm'i bilecek, Peygamber Efendimiz'i bilecek, Peygamber Efendimiz'in anlattığı şeyleri bilecek. Bizim dinimizin kaynakları bunlardır. Peygamber Efendimiz'in anlattığı şeyleri bilecek. Bizim dinimizin kaynakları bunlardır. Öteki bütün kaynakların hepsi nurlarını;Öteki bütün kaynakların hepsi nurlarını; bu esas, bu iki membadan fışkıran nurdan iktibas ederler. Hepsi gelir, buraya dayanır;bu esas, bu iki membadan fışkıran nurdan iktibas ederler. Hepsi gelir, buraya dayanır; bunları öğrenmesi lazım. Bunları öğrenmenin vasıtası, âleti nedir? bunları öğrenmesi lazım.

Bunları öğrenmenin vasıtası, âleti nedir?

Bu işin aleti vasıtası alimlerdir. Alim; "İlim öğreneceğim." diye ömrünü çürütür.Bu işin aleti vasıtası alimlerdir. Alim; "İlim öğreneceğim." diye ömrünü çürütür. Altmış yaşına gelir, yetmiş yaşına gelir, saçını sakalını ağartır, beli iki kat olur, öğrenir, bilir. Altmış yaşına gelir, yetmiş yaşına gelir, saçını sakalını ağartır, beli iki kat olur, öğrenir, bilir. Bildiğini öteki insanlara anlatır. Yaptığı iş bu. Öteki insanlardan bir farkı yok. Bildiğini öteki insanlara anlatır. Yaptığı iş bu. Öteki insanlardan bir farkı yok.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri de buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri de buyuruyor ki;

İnnemâ ene beşerün mislüküm. "Ben Peygamberim ama ben de sizin gibi bir beşerim." İnnemâ ene beşerün mislüküm. "Ben Peygamberim ama ben de sizin gibi bir beşerim."

Farkım yok; beni fazla sıfatlarla büyütmeyin.Farkım yok; beni fazla sıfatlarla büyütmeyin. Hıristiyanların peygamberlerine "Tanrının oğlu" dedikleri gibi yanlış sıfatlarla,Hıristiyanların peygamberlerine "Tanrının oğlu" dedikleri gibi yanlış sıfatlarla, olmayan tarzda büyütmeyin. "Ben de sizin gibi beşerim." diyor. olmayan tarzda büyütmeyin. "Ben de sizin gibi beşerim." diyor.

Beşer ama şair ne güzel söylemiş: Muhammedün beşerün lâ kel beşer. Beşer ama şair ne güzel söylemiş:

Muhammedün beşerün lâ kel beşer.

Ke ennehû yâkûtetün beyne'l-hacer. Muhammed beşerdir ama beşer gibi değil.Ke ennehû yâkûtetün beyne'l-hacer.

Muhammed beşerdir ama beşer gibi değil.
Sanki o taşların arasında yakut, elmas taşı gibidir.Sanki o taşların arasında yakut, elmas taşı gibidir. Taş ama elmas da taş, kaldırım taşı da taş; ayağına takılan şu sokaktaki döşemeye konulmuş olan,Taş ama elmas da taş, kaldırım taşı da taş; ayağına takılan şu sokaktaki döşemeye konulmuş olan, kazdığın zaman topraktan çıkan da taş ama arasında dünya kadar fark var. kazdığın zaman topraktan çıkan da taş ama arasında dünya kadar fark var.

İlim erbabı Allah'ın dinini öğrettiği için, müslümanlara Allah'ın emirlerini naklettiği içinİlim erbabı Allah'ın dinini öğrettiği için, müslümanlara Allah'ın emirlerini naklettiği için bir âlet, bir vasıta. Onu yaparlarsa ne mutlu! Yapmazlarsa, ilmi istismar ederlerse, bir âlet, bir vasıta. Onu yaparlarsa ne mutlu! Yapmazlarsa, ilmi istismar ederlerse, ilmi kendi menfaatlerine âlet ederlerse, mevki makam rütbe kazanmak için, ilmi kendi menfaatlerine âlet ederlerse, mevki makam rütbe kazanmak için, siyasi politik nüfuz elde etmek için, insanları sömürmek için vasıta yaparlarsasiyasi politik nüfuz elde etmek için, insanları sömürmek için vasıta yaparlarsa Allah onlara en büyük cezayı verir. Allah onlara en büyük cezayı verir.

Peygamber aleyhissalâtü ve'sselâm Efendimiz'e de inen âyet-i kerîmede buyuruyor ki; Peygamber aleyhissalâtü ve'sselâm Efendimiz'e de inen âyet-i kerîmede buyuruyor ki;

Velev tekavvele aleynâ ba'de'l ekâvîl le-ehaznâ minhü bi'l-yemîn. Sümme le-kata'nâ minhü'l-vetîn. Velev tekavvele aleynâ ba'de'l ekâvîl le-ehaznâ minhü bi'l-yemîn. Sümme le-kata'nâ minhü'l-vetîn.

Eğer bu peygamber sâdık peygamber olmasaydı da yanlış işler yapsaydı,Eğer bu peygamber sâdık peygamber olmasaydı da yanlış işler yapsaydı, kendiliğinden sözler katsaydı, Allah'ın emirlerini söylemeyip de emir olmayan şeyleri söyleseydi kendiliğinden sözler katsaydı, Allah'ın emirlerini söylemeyip de emir olmayan şeyleri söyleseydi Allahu Teâlâ hazretleri azamet ve celalle buyuruyor ki; "Biz onu yakalardık, şah damarını koparırdık." Allahu Teâlâ hazretleri azamet ve celalle buyuruyor ki; "Biz onu yakalardık, şah damarını koparırdık."

"İmkân vermezdik." mânasına. "İmkân vermezdik." mânasına.

Ama Peygamber Efendimiz kendisine emrolunduğunu nakletmiştir. Alimin vazifesi budur. Ama Peygamber Efendimiz kendisine emrolunduğunu nakletmiştir. Alimin vazifesi budur.

Böyle bir alim altınla tartılsa yeridir, pırlantayla tartılsa yeridir.Böyle bir alim altınla tartılsa yeridir, pırlantayla tartılsa yeridir. Dünyada mevcut ne kadar kıymetli malzeme varsa terazinin bir kefesine o konulsa,Dünyada mevcut ne kadar kıymetli malzeme varsa terazinin bir kefesine o konulsa, öbür kefesine bu alim konulsa yeridir. Çünkü insanlara Allah'ın yolunu öğretiyor.öbür kefesine bu alim konulsa yeridir.

Çünkü insanlara Allah'ın yolunu öğretiyor.
Çünkü cennetin kazanılmasına sebep oluyor. Çünkü cennetin yolunu gösteriyor.Çünkü cennetin kazanılmasına sebep oluyor. Çünkü cennetin yolunu gösteriyor. Çünkü Allah'ın rızasını gösteriyor. Kıymeti burada. Göstermiyorsa kıymeti yok.Çünkü Allah'ın rızasını gösteriyor. Kıymeti burada. Göstermiyorsa kıymeti yok. O zaman sen onun kavuğuna, cübbesine, çalımına, sakalının boyuna,O zaman sen onun kavuğuna, cübbesine, çalımına, sakalının boyuna, iki karış üç karış beş karış olduğuna, tafrasına aldanma. Allah'ın yolunu göstermiyorsa, iki karış üç karış beş karış olduğuna, tafrasına aldanma. Allah'ın yolunu göstermiyorsa, dış görünüşüne aldanma. Hareketine bak, sözüne bak, gösterdiği istikamete bak, dış görünüşüne aldanma. Hareketine bak, sözüne bak, gösterdiği istikamete bak, sana neyi öğrettiğine bak. Allah'ın emirlerini öğretiyorsa kıymetlidir. sana neyi öğrettiğine bak. Allah'ın emirlerini öğretiyorsa kıymetlidir.

Aziz kardeşlerim! İşte kıyametin ilk alametlerinden birisi, bu gibi büyük alimlerin alınmasıdır.Aziz kardeşlerim!

İşte kıyametin ilk alametlerinden birisi, bu gibi büyük alimlerin alınmasıdır.
Kabz olunacak. Nasıl kabz olunacak? Alimler kabz olunacak, ortada alim kalmayacak.Kabz olunacak.

Nasıl kabz olunacak?

Alimler kabz olunacak, ortada alim kalmayacak.
Geriye cahil insanlar kalacak. Cahil insanlar kendi akıllarından, sorulan sorularaGeriye cahil insanlar kalacak. Cahil insanlar kendi akıllarından, sorulan sorulara atma cevaplar verecekler, uydurma cevaplar verecekler. Yalan yanlış cevaplar verecekler. atma cevaplar verecekler, uydurma cevaplar verecekler. Yalan yanlış cevaplar verecekler. Hem kendileri sapıtacaklar,dalalete düşecekler hem de kendilerineHem kendileri sapıtacaklar,dalalete düşecekler hem de kendilerine soru soran insanları saptırmış olacaklar İşte o, kıyametin başlangıcı. soru soran insanları saptırmış olacaklar İşte o, kıyametin başlangıcı.

Muhterem kardeşlerim! Çünkü insanlar iyi oldukça kıyamet kopmaz.Muhterem kardeşlerim!

Çünkü insanlar iyi oldukça kıyamet kopmaz.
İnsanlar hak yolunda yürüdükçe, Allah'a has kulluk ettikçe kıyamet kopmaz. İnsanlar hak yolunda yürüdükçe, Allah'a has kulluk ettikçe kıyamet kopmaz.

İnsanların yanlış yola sapması ilmin azalmasından oluyor, alimin azalmasından,İnsanların yanlış yola sapması ilmin azalmasından oluyor, alimin azalmasından, öğreten insanların azalmasından oluyor. İnsanlara; "Niye bu günahı işledin?" diyorsun. öğreten insanların azalmasından oluyor. İnsanlara; "Niye bu günahı işledin?" diyorsun. "Bir cahillik ettim." diyor. Değil mi? "Bir cahillik ettim." diyor.

Değil mi?

Mesela hapishanede röportaj yapıyorsun; "Yahu, sen buraya nasıl düştün?" diye soruyorsun,Mesela hapishanede röportaj yapıyorsun; "Yahu, sen buraya nasıl düştün?" diye soruyorsun, "Sorma, bir cahillik ettim." diyor. İlim erbabı yapmaz. Cahillikten olmuş."Sorma, bir cahillik ettim." diyor.

İlim erbabı yapmaz. Cahillikten olmuş.
İşte ilim böyle alındığı zaman kıyamet kopar.İşte ilim böyle alındığı zaman kıyamet kopar. O halde bize bu cümleden çıkan ders şudur ki hepimiz Allah'ın rızası ilmini öğrenelim.O halde bize bu cümleden çıkan ders şudur ki hepimiz Allah'ın rızası ilmini öğrenelim. Rızasının yolunu öğrenelim. Allah'ın razı geldiği, razı olduğu, kabul ettiği dini güzel öğrenelim. Rızasının yolunu öğrenelim. Allah'ın razı geldiği, razı olduğu, kabul ettiği dini güzel öğrenelim. Bu dini kendi hevâ ve heveslerimize göre eğip bükmeyelim. Bir yol tutturmuşuz; "Benim yolum bu!" Bu dini kendi hevâ ve heveslerimize göre eğip bükmeyelim. Bir yol tutturmuşuz; "Benim yolum bu!"

Neye göre tutturdun? Batı'ya baktım, Amerika'ya baktım,Neye göre tutturdun?

Batı'ya baktım, Amerika'ya baktım,
Kuzey'e baktım, Rusya'ya baktım, bilmem nereye baktım.Kuzey'e baktım, Rusya'ya baktım, bilmem nereye baktım. Hayat felsefesini kurdum; ondan sonra dini emirler yasaklar benim peşimden gelsin, bana uysun. Hayat felsefesini kurdum; ondan sonra dini emirler yasaklar benim peşimden gelsin, bana uysun.

Öyle şey olur mu? Öyle şey olmaz.Öyle şey olur mu?

Öyle şey olmaz.
İnsan Kur'an'a uyacak, Resûlullah'a uyacak, Allah'ın emirlerine yasaklarına uyacak. İnsan Kur'an'a uyacak, Resûlullah'a uyacak, Allah'ın emirlerine yasaklarına uyacak.

Allahu Teâlâ hazretleri bize ilim sevgisi versin de Allah'ın dinini öğrenelim.Allahu Teâlâ hazretleri bize ilim sevgisi versin de Allah'ın dinini öğrenelim. Allahu Teâlâ hazretlerinden onu isteyelim. Çünkü insan o ilmi aldı mı, her şeyi elde eder. Allahu Teâlâ hazretlerinden onu isteyelim. Çünkü insan o ilmi aldı mı, her şeyi elde eder.

Hadîs-i şerîflerde okumuştum ki; Allahu Teâlâ hazretleri, Süleyman aleyhisselam'a sormuş: Hadîs-i şerîflerde okumuştum ki; Allahu Teâlâ hazretleri, Süleyman aleyhisselam'a sormuş:

"Mal mı istersin, ilim mi istersin?" "Mal mı istersin, ilim mi istersin?"

Hadîs-i şerîften duyduğumuza, okuduğumuza göre Süleyman aleyhisselam da buyurmuş ki; Hadîs-i şerîften duyduğumuza, okuduğumuza göre Süleyman aleyhisselam da buyurmuş ki;

"İlmi isterim yâ Râb!" Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri hem ilmi vermiş,"İlmi isterim yâ Râb!"

Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri hem ilmi vermiş,
hem malı vermiş, hem saltanat vermiş. Süleyman aleyhisselam ki tahtı göklerde uçarmış.hem malı vermiş, hem saltanat vermiş. Süleyman aleyhisselam ki tahtı göklerde uçarmış. İlim oldu mu her şeyi yaptırır. Hakiki ilim olacak, sahte uydurma değil. İlim oldu mu her şeyi yaptırır. Hakiki ilim olacak, sahte uydurma değil. Altının bile kalpı oldu mu işe yaramıyor. İlmin de hakikisi olacak, sahtesi değil, uydurmacası değil. Altının bile kalpı oldu mu işe yaramıyor. İlmin de hakikisi olacak, sahtesi değil, uydurmacası değil.

İlme çalışacağız ve müslümanı Allah rızası yolunda yetiştirmeye çalışacağız.İlme çalışacağız ve müslümanı Allah rızası yolunda yetiştirmeye çalışacağız. Kendimiz yetişmeye çalışacağız, aşağıdakileri de yetiştirmeye çalışacağız,Kendimiz yetişmeye çalışacağız, aşağıdakileri de yetiştirmeye çalışacağız, yaşça daha küçük olanları da yetiştirmeye çalışacağız. yaşça daha küçük olanları da yetiştirmeye çalışacağız. Bir kuruşumuz olsa, başka hiç paramız pulumuz olmasa, insanlara Allah'ın dinini öğretmeye harcayalım. Bir kuruşumuz olsa, başka hiç paramız pulumuz olmasa, insanlara Allah'ın dinini öğretmeye harcayalım.

İlk işimiz, insanlara Allah'ın dinini öğretmek olsun. Neden? İlk işimiz, insanlara Allah'ın dinini öğretmek olsun.

Neden?

Cahillikten bu insanlar birbirlerine kurtlar gibi saldırıyorlar.Cahillikten bu insanlar birbirlerine kurtlar gibi saldırıyorlar. Hırstan, tamahtan kinden bu insanlar birbirlerinin canına okuyorlar.Hırstan, tamahtan kinden bu insanlar birbirlerinin canına okuyorlar. Cahillikten, dinsizlikten; dinden, imandan, mesuliyet duygusundan uzak oldukları için,Cahillikten, dinsizlikten; dinden, imandan, mesuliyet duygusundan uzak oldukları için, âhirette hesaba çekileceklerini akıllarına getirmedikleri için, âhirette hesaba çekileceklerini akıllarına getirmedikleri için, öyle bir şeye inanmadıkları için kan döküyorlar. öyle bir şeye inanmadıkları için kan döküyorlar.

Kemikleri ellerine alıp ufalayıp da; "Bu kum olmuş olan kemikler gibi tekrar dirilip deKemikleri ellerine alıp ufalayıp da; "Bu kum olmuş olan kemikler gibi tekrar dirilip de âhirette ba's mı olacak mışız?" diye kâfirlik ettiklerinden. âhirette ba's mı olacak mışız?" diye kâfirlik ettiklerinden.

Bunlar; "Ben bu dünyaya bir kere gelmişim, fırsat elime bir kere girmiş,Bunlar; "Ben bu dünyaya bir kere gelmişim, fırsat elime bir kere girmiş, günümü gün edeyim, felekten kâm alayım." dedikleri için oluyor.günümü gün edeyim, felekten kâm alayım." dedikleri için oluyor. "Hep benim param olsun, hep benim karnım doysun, hep benim keyfim yürüsün, "Hep benim param olsun, hep benim karnım doysun, hep benim keyfim yürüsün, hep benim istediğim olsun. Bütün insanlar benim etrafımda; ne olursa olsun." hep benim istediğim olsun. Bütün insanlar benim etrafımda; ne olursa olsun."

Adam silah imal ediyor, silah satıyor. Müşteri azaldığı zaman,Adam silah imal ediyor, silah satıyor. Müşteri azaldığı zaman, "Müşteri azaldı, silah satın alan insanlar azaldı." diye, "Birkaç yerde harp çıkarayım da"Müşteri azaldı, silah satın alan insanlar azaldı." diye, "Birkaç yerde harp çıkarayım da insanlar birbirleriyle çarpışsınlar da bizim fabrika kapanmasın, silah satalım!" diyor.insanlar birbirleriyle çarpışsınlar da bizim fabrika kapanmasın, silah satalım!" diyor. İnsanın vicdanı olmadı mı böyle yapar. Azıcık vicdanı olan böyle yapmaz. İnsanın vicdanı olmadı mı böyle yapar.

Azıcık vicdanı olan böyle yapmaz.
Mesela şu dinamiti bulan adam, Alfred Nobel isimli adammış.Mesela şu dinamiti bulan adam, Alfred Nobel isimli adammış. Trinitro toleol maddesi su gibi bir madde ama biraz çıngıldattın mıTrinitro toleol maddesi su gibi bir madde ama biraz çıngıldattın mı çalkadın mı bom diye patlıyor. Nakledilmesi zor, kullanılması zor. çalkadın mı bom diye patlıyor. Nakledilmesi zor, kullanılması zor.

Kimyada, laboratuarda elde edilmiş ama kıpırdattığın zaman patlıyor.Kimyada, laboratuarda elde edilmiş ama kıpırdattığın zaman patlıyor. İnsanlar bu tehlikeli madde üzerinde çalışırlarken; "Ne yapayım ne edeyim?" derken, İnsanlar bu tehlikeli madde üzerinde çalışırlarken; "Ne yapayım ne edeyim?" derken, bu İsveçli Alfred Nobel, bunu kum gibi salgur denilen bir şeye emdirmiş.bu İsveçli Alfred Nobel, bunu kum gibi salgur denilen bir şeye emdirmiş. Kof bir şeye, içe çeken bir maddeye bunu emdirmiş.Kof bir şeye, içe çeken bir maddeye bunu emdirmiş. Emdirince çalkantı olmadığından patlama olmuyor; o zaman lokum hâline geliyor.Emdirince çalkantı olmadığından patlama olmuyor; o zaman lokum hâline geliyor. O emilen şeyle beraber, o TNT denilen madde lokum hâline geliyor, artık dinamit tamam. O emilen şeyle beraber, o TNT denilen madde lokum hâline geliyor, artık dinamit tamam.

Bunu bombaya koyarsın, şuraya koyarsın buraya koyarsın, kullanılması kolay.Bunu bombaya koyarsın, şuraya koyarsın buraya koyarsın, kullanılması kolay. Adam bunu bulmuş ama "İyi niyetle buldu." diyorlar, ondan çok para da kazanmış.Adam bunu bulmuş ama "İyi niyetle buldu." diyorlar, ondan çok para da kazanmış. Sonradan bakmış ki insanlar bu dinamiti birbirlerini öldürmekte kullanıyor, çok canlar yanıyor. Sonradan bakmış ki insanlar bu dinamiti birbirlerini öldürmekte kullanıyor, çok canlar yanıyor.

Ondan sonra çok pişman olmuş da; "Ben bu paralarımı arkamda bırakıyorum.Ondan sonra çok pişman olmuş da; "Ben bu paralarımı arkamda bırakıyorum. Bu paralarla insanlığın mutluluğu için kim ne hizmet ederse bu paralarım, gelirlerim,Bu paralarla insanlığın mutluluğu için kim ne hizmet ederse bu paralarım, gelirlerim, benim vâridatım onlara verilsin." diye pişmanlığından dolayı mükâfât koymuş. benim vâridatım onlara verilsin." diye pişmanlığından dolayı mükâfât koymuş.

"Nobel mükâfâtı" diye mükâfât doğmuş. "Nobel mükâfâtı" diye mükâfât doğmuş.

İşte böyle arada tek tük vicdanlılar da çıkıyor ama vicdansızlar doludizgin;İşte böyle arada tek tük vicdanlılar da çıkıyor ama vicdansızlar doludizgin; dinsizlikten mafyalar, çeteler çalışıp duruyorlar. dinsizlikten mafyalar, çeteler çalışıp duruyorlar.

Biz de dini yayacağız, biz de insafı öğreteceğiz, biz de sevgiyi, merhameti öğreteceğiz.Biz de dini yayacağız, biz de insafı öğreteceğiz, biz de sevgiyi, merhameti öğreteceğiz. Biz de insanlığı öğreteceğiz. Biz de insanların birbirleriyle kardeş olduğunu öğreteceğiz. Biz de insanlığı öğreteceğiz. Biz de insanların birbirleriyle kardeş olduğunu öğreteceğiz. Biz de birbirimize el ele tutarak, insanların yüzlerinin gülmesi için,Biz de birbirimize el ele tutarak, insanların yüzlerinin gülmesi için, karınlarının doyması için çalışmayı öğreteceğiz. Onu yapacağız. karınlarının doyması için çalışmayı öğreteceğiz. Onu yapacağız.

Biz de Allah'ın vazifeli kullarıyız: Biz de Allah'ın vazifeli kullarıyız:

Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâsi te'mürûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne ani'l-münker.Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâsi te'mürûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne ani'l-münker. Biz Allah'ın yeryüzüne çıkardığı, numune bir milletiz…" Örnek bir milletiz; örnek bir ümmetiz. Biz Allah'ın yeryüzüne çıkardığı, numune bir milletiz…"

Örnek bir milletiz; örnek bir ümmetiz.
Bizim vazifemiz, iyilik yapmak. Bizim vazifemiz, iyilik yapmak. Şeytanın işi, nasıl kötülük yapmaksa Ümmet-i Muhammed'in de Kur'ân-ı Kerîm'in şehâdetiyle vazifesi nedir? Şeytanın işi, nasıl kötülük yapmaksa Ümmet-i Muhammed'in de Kur'ân-ı Kerîm'in şehâdetiyle vazifesi nedir?

İyilik yapmak. Biz yeryüzünün iyilik bekçileriyiz.İyilik yapmak.

Biz yeryüzünün iyilik bekçileriyiz.
"Eğer siz ve biz iyilik bekçileri, yeryüzünde zulmü engelleyemiyorsak,"Eğer siz ve biz iyilik bekçileri, yeryüzünde zulmü engelleyemiyorsak, Afganistan'daki, Bulgaristan'daki, Trablusşam'daki, Hama'daki, Kıbrıs'taki, Afganistan'daki, Bulgaristan'daki, Trablusşam'daki, Hama'daki, Kıbrıs'taki, dünyanın orasında burasında neresindeyse zulmü engelleyemiyorsak;dünyanın orasında burasında neresindeyse zulmü engelleyemiyorsak; ortaya çıkış sebebimiz olan asıl vazifemizi yapamıyoruz." demektir. ortaya çıkış sebebimiz olan asıl vazifemizi yapamıyoruz." demektir.

Çalışacağız çabalayacağız; tâ ki yeryüzünde küfür yok olsun, tâ ki iman yerleşsin,Çalışacağız çabalayacağız; tâ ki yeryüzünde küfür yok olsun, tâ ki iman yerleşsin, tâ ki insaf yerleşsin, tâ ki sevgi yerleşsin, tâ ki her taraf gülistan olsun; ufak bir ihtimal. tâ ki insaf yerleşsin, tâ ki sevgi yerleşsin, tâ ki her taraf gülistan olsun; ufak bir ihtimal. Bu insanların bu kurt gibi, sırtlan gibi, domuz gibi, tilki gibi tabiatlarını değiştirmek zor Bu insanların bu kurt gibi, sırtlan gibi, domuz gibi, tilki gibi tabiatlarını değiştirmek zor ama biz onun için çalışacağız. Karınca kararınca yapmaya çalışacağız.ama biz onun için çalışacağız. Karınca kararınca yapmaya çalışacağız. Her yerde olmazsa da bizim memlekette olur inşaallah.Her yerde olmazsa da bizim memlekette olur inşaallah. Bizim memleketimiz, numune bir memleket olur inşaallah. Bizim memleketimiz, numune bir memleket olur inşaallah. Belki ötekiler ibret alırlar da çalışırlar. Buna çalışacağız. Belki ötekiler ibret alırlar da çalışırlar. Buna çalışacağız.

Gecemiz, gündüzümüz, çalışmamız, gayretimiz, işimiz, hamlemiz,Gecemiz, gündüzümüz, çalışmamız, gayretimiz, işimiz, hamlemiz, attığımız adım vicdana uygun olacak. Vicdanımızın sesine ters düşmeyecek. attığımız adım vicdana uygun olacak. Vicdanımızın sesine ters düşmeyecek.

"Ben bundan, bu hayatımdan, yaptığım işten, huzur-u rabbü'l-âlemin'de bir gün gelip de"Ben bundan, bu hayatımdan, yaptığım işten, huzur-u rabbü'l-âlemin'de bir gün gelip de hesap vereceğim, bana bunun sorgusu suali olur, ben bu haramı yemeyeyim,hesap vereceğim, bana bunun sorgusu suali olur, ben bu haramı yemeyeyim, ben bu haksızlığı yapmayayım, ben bu zulmü etmeyeyim, ben bu adamı ağlatmayayım,ben bu haksızlığı yapmayayım, ben bu zulmü etmeyeyim, ben bu adamı ağlatmayayım, ben bu adamın kanını yere dökmeyeyim." diyeceğiz. ben bu adamın kanını yere dökmeyeyim." diyeceğiz.

Diyeceğiz ve demeyenlere de mâni olacak çalışma yapacağız.Diyeceğiz ve demeyenlere de mâni olacak çalışma yapacağız. Biz Müslümanlar, kuzu değiliz. Canın istediği zaman yere yatır, kes, etini ye. Biz Müslümanlar, kuzu değiliz. Canın istediği zaman yere yatır, kes, etini ye. Postunu da tuzla, ilaçla, üstüne otur. Biz müslümanlar öyle değiliz. Postunu da tuzla, ilaçla, üstüne otur. Biz müslümanlar öyle değiliz.

Biz Müslümanlar; Eşiddâü ale'l-küffâri ruhamâü beynehüm.Biz Müslümanlar;

Eşiddâü ale'l-küffâri ruhamâü beynehüm.
"Kendi aralarında şefkatli, merhametli, kuzu gibi tatlı dilli, güleç yüzlüyüz."Kendi aralarında şefkatli, merhametli, kuzu gibi tatlı dilli, güleç yüzlüyüz. Zalimlere karşı, kâfirlere karşı da pehlivan gibiyiz." Zalimlere karşı, kâfirlere karşı da pehlivan gibiyiz."

Ona da bir bağırdığımız zaman, kulağının zarını patlatırız. Ona da bir bağırdığımız zaman, kulağının zarını patlatırız.

"Heyt ben geliyorum, defol, bırak onu!" dediğin zaman eli ayağı titreyecek,"Heyt ben geliyorum, defol, bırak onu!" dediğin zaman eli ayağı titreyecek, bıçak elinden düşecek caninin. bıçak elinden düşecek caninin.

Böyle olması lazım ama yeryüzünün iyilik bekçileri olan müslümanlar perişan.Böyle olması lazım ama yeryüzünün iyilik bekçileri olan müslümanlar perişan. Cami dolusu insan, memleket dolusu insan; hepsini topla, bir çuval pirinç gibi.Cami dolusu insan, memleket dolusu insan; hepsini topla, bir çuval pirinç gibi. Koy kazana, al sana pilav, kaşık kaşık ye. Müslüman böyle değil! Koy kazana, al sana pilav, kaşık kaşık ye. Müslüman böyle değil!

Müslüman kaşını çattığı zaman karşısındakinin yüreği ağzına kadar gelecek;Müslüman kaşını çattığı zaman karşısındakinin yüreği ağzına kadar gelecek; "Müslüman kaşını çattı." diye ürküp tekrar geri gidecek. Haksızlığa karşı öyle olması lazım. "Müslüman kaşını çattı." diye ürküp tekrar geri gidecek. Haksızlığa karşı öyle olması lazım.

Elindeki kuvveti şerre kullanmayacak, hayra kullanacak, zalimin zulmünü engellemekte kullanacak,Elindeki kuvveti şerre kullanmayacak, hayra kullanacak, zalimin zulmünü engellemekte kullanacak, bir mazlumun yüzünün gülmesinde kullanacak, bir yoksulun sevinmesinde kullanacak, bir mazlumun yüzünün gülmesinde kullanacak, bir yoksulun sevinmesinde kullanacak, gönül yapmakta kullanacak. Gönül yapmak, Kâbe yapmak kadar sevap, daha fazla sevap.gönül yapmakta kullanacak.

Gönül yapmak, Kâbe yapmak kadar sevap, daha fazla sevap.
Gönül yıkmak Kâbe yıkmaktan daha büyük günah. Hadîs-i şerîfle sabit. Böyle olacağız. Gönül yıkmak Kâbe yıkmaktan daha büyük günah. Hadîs-i şerîfle sabit. Böyle olacağız.

İki taraflıyız biz. Ne böyle tereyağı gibi insanız ne de tam taş gibi insanız.İki taraflıyız biz. Ne böyle tereyağı gibi insanız ne de tam taş gibi insanız. Yerine göre, zamanına göre sözümüz sohbetimiz, her şeyimiz ölçülü olacak.Yerine göre, zamanına göre sözümüz sohbetimiz, her şeyimiz ölçülü olacak. Gürlemenin zamanında gürleyeceğiz, esilecek zamanda eseceğiz; susulacak zamanda susacağız. Gürlemenin zamanında gürleyeceğiz, esilecek zamanda eseceğiz; susulacak zamanda susacağız.

Şeyh Sadi diyor ki; "İki şey insanı kızdırır, infiale sevk eder." Nedir o iki şey? Şeyh Sadi diyor ki;

"İki şey insanı kızdırır, infiale sevk eder."

Nedir o iki şey?

Bir; susulacak yerde konuşmak. Bu, insanı kızdırır. "Be adam herkes susuyor, sen de sussana.Bir; susulacak yerde konuşmak. Bu, insanı kızdırır.

"Be adam herkes susuyor, sen de sussana.
Namaz kılınacak veyahut herkes zevklere dalmış, gözlerini kapatmış;Namaz kılınacak veyahut herkes zevklere dalmış, gözlerini kapatmış; mânevî derûnî zevkler içinde, o huzuru ne bozuyorsun? Sus." mânevî derûnî zevkler içinde, o huzuru ne bozuyorsun? Sus."

Susulacak zamanda konuşmak kızdırır. İki; konuşulacak yerde susmak. Susulacak zamanda konuşmak kızdırır.

İki; konuşulacak yerde susmak.

"Be adam, gevezelenip duruyordun, şimdi konuşsana."Be adam, gevezelenip duruyordun, şimdi konuşsana. Tam konuşulacak yerde, hakkı söyleyecek yerde, hakkı müdafaa edecek yerde,Tam konuşulacak yerde, hakkı söyleyecek yerde, hakkı müdafaa edecek yerde, zalimi susturacak yerde dut yemiş bülbüle döndün. Hani senin o dillerin nerede kaldı?" zalimi susturacak yerde dut yemiş bülbüle döndün. Hani senin o dillerin nerede kaldı?"

Olmaz! Her şeyi hikmetle yapacak, müslüman hakîm insandır.Olmaz! Her şeyi hikmetle yapacak, müslüman hakîm insandır. Her şeyi yerli yerinde yapacak; bu terbiyeyi dininden alacak.Her şeyi yerli yerinde yapacak; bu terbiyeyi dininden alacak. Susulacak yerde susacak, gürleyecek yerde gürleyecek.Susulacak yerde susacak, gürleyecek yerde gürleyecek. Müdahale gereken yerde müdahale edecek, şerri engelleyecek.Müdahale gereken yerde müdahale edecek, şerri engelleyecek. Hırsızı, katili, yolsuzluğu engelleyecek. Yumuşaklık zamanında yumuşaklık yapacak. Hırsızı, katili, yolsuzluğu engelleyecek. Yumuşaklık zamanında yumuşaklık yapacak.

Geceleyin ağlamaktan seccadesini ıslatacak, gündüzleyin kahramanca dolaşacak. Müslümanın hâli bu. Geceleyin ağlamaktan seccadesini ıslatacak, gündüzleyin kahramanca dolaşacak. Müslümanın hâli bu.

Hz. Ömer gibi bir babayiğit ki kapılardan zor geçecek, üç beş kişinin zapt edemeyeceğiHz. Ömer gibi bir babayiğit ki kapılardan zor geçecek, üç beş kişinin zapt edemeyeceği bir kahraman yiğit, ağlamaktan gözyaşı yanaklarına iz yapmış. Nedir? İmandır. bir kahraman yiğit, ağlamaktan gözyaşı yanaklarına iz yapmış.

Nedir?

İmandır.

İnsanın ağlaması, imandandır. Bir erkek başka şeyden ağlamaz. İmanından dolayı ağlar.İnsanın ağlaması, imandandır. Bir erkek başka şeyden ağlamaz. İmanından dolayı ağlar. Allah bize o imanın o lezzetini ihsan eylesin. Âmin. İnsanların arasından ilim alınacak. Allah bize o imanın o lezzetini ihsan eylesin. Âmin.

İnsanların arasından ilim alınacak.
Bulabildiğin kadar cehalet! Yaygın, örgün. Örgün; "teşkilatlı" demek. Yaygın ve örgün bir cehalet.Bulabildiğin kadar cehalet! Yaygın, örgün. Örgün; "teşkilatlı" demek. Yaygın ve örgün bir cehalet. Vızır vızır, vızır vızır bir sürü şeyler yazılır, cızır cızır rotatifler döner. Tepeden tırnağa cehalet! Vızır vızır, vızır vızır bir sürü şeyler yazılır, cızır cızır rotatifler döner. Tepeden tırnağa cehalet!

Şöyle bir dolaştım geldim Boğaz'ı, gelmeden önce çarşıdan bir şey alacaktım.Şöyle bir dolaştım geldim Boğaz'ı, gelmeden önce çarşıdan bir şey alacaktım. Kulübelerinin önünde baktım, yılbaşı münasebetiyle galiba kaldırmışlar, Kulübelerinin önünde baktım, yılbaşı münasebetiyle galiba kaldırmışlar, "Bizim mecmualar var mı?" diye baktım. Yok. "Bizim mecmualar var mı?" diye baktım. Yok. Nerede porno yayın varsa, nerede seks ve müstehcenlik varsa onlar ortada. Nerede porno yayın varsa, nerede seks ve müstehcenlik varsa onlar ortada.

Ne oldu bu şehitlerin çocuklarına, bilmiyorum ki. Neredeler acaba?Ne oldu bu şehitlerin çocuklarına, bilmiyorum ki. Neredeler acaba? İyi insanların hepsi toprağın altında mı? Yeryüzünde hiç iyi insan kalmadı mı? İlim alınacak. İyi insanların hepsi toprağın altında mı? Yeryüzünde hiç iyi insan kalmadı mı?

İlim alınacak.
Sanki bizim zamanmış gibi. İnşaallah değildir, Sanki bizim zamanmış gibi. İnşaallah değildir, inşaallah biz iyi oluruz da kıyamet çok daha ötelere gider. İnşaallah gül gülistan yaşarız.inşaallah biz iyi oluruz da kıyamet çok daha ötelere gider. İnşaallah gül gülistan yaşarız. Ama "ha bugün, ha yarın" diye bekleyen kardeşlerimiz de var. Ama "ha bugün, ha yarın" diye bekleyen kardeşlerimiz de var. "Koptu kopacak, Mehdi çıktı çıkacak." diye bekleyenler var. Mecmualardan okuyoruz. İkincisi; "Koptu kopacak, Mehdi çıktı çıkacak." diye bekleyenler var. Mecmualardan okuyoruz.

İkincisi;

Ve teksürü'z-zilzâl. Ve teksürü'z-zilzâl.

Birincisi neydi? "İlim kabz olunacak, insanlardan alınacak, alimler alınacak daBirincisi neydi?

"İlim kabz olunacak, insanlardan alınacak, alimler alınacak da
insanlar cahil kalacak, bilgisiz kalacak. insanlar cahil kalacak, bilgisiz kalacak. Allah'ın emirlerini, yasaklarını, insafı adaleti bilmeyecekler." demek. Allah'ın emirlerini, yasaklarını, insafı adaleti bilmeyecekler." demek.

Ve teksürü'z-zilzâl. Zelâzil cem'i; zelzeleler çoğalacak. Yeryüzü zangır zangır titreyecek.Ve teksürü'z-zilzâl. Zelâzil cem'i; zelzeleler çoğalacak. Yeryüzü zangır zangır titreyecek. Zelzeleler çoğalacak, maddeten zelzeleler çoğalacak. Belki mânen de zelzeleler çoğalacak.Zelzeleler çoğalacak, maddeten zelzeleler çoğalacak. Belki mânen de zelzeleler çoğalacak. İmanlar zelzeleye uğrayacak. O yüksek ahlâklar zelzeleye uğrayacak. İmanlar zelzeleye uğrayacak. O yüksek ahlâklar zelzeleye uğrayacak. Değerli ne varsa her şey, hepsi temelinden çatlayacak, zelzeleler çoğalacak. Değerli ne varsa her şey, hepsi temelinden çatlayacak, zelzeleler çoğalacak.

Ve yetekarrebü'z-zemân. "Zaman bereketsizleşecek, azalacak, yakınlaşacak." Ve yetekarrebü'z-zemân. "Zaman bereketsizleşecek, azalacak, yakınlaşacak."

Geçen hafta da böyle bir hadîs-i şerîf gelmişti, izah etmiştik ya hakikaten kısalacak.Geçen hafta da böyle bir hadîs-i şerîf gelmişti, izah etmiştik ya hakikaten kısalacak. Bu demektir ki dünyanın güneş etrafındaki dönüşündeki sistem bozulacak. Bu demektir ki dünyanın güneş etrafındaki dönüşündeki sistem bozulacak.

"Üç yüz altmış beş günde dönüyorken başka gök hadiselerinin tesiriyle kısalacak,"Üç yüz altmış beş günde dönüyorken başka gök hadiselerinin tesiriyle kısalacak, kısalacak, güneşe yaklaşacak." demek oluyor, dedik, geçen hafta. kısalacak, güneşe yaklaşacak." demek oluyor, dedik, geçen hafta. O "daha çok dönmesi" demek; zamanın kısalması, "Güneşe doğru gidiyor, O "daha çok dönmesi" demek; zamanın kısalması, "Güneşe doğru gidiyor, kebap olmaya doğru gidiyor." demektir. Hakikaten kıyametin belirtisi. Maddeten de olabilir. kebap olmaya doğru gidiyor." demektir.

Hakikaten kıyametin belirtisi. Maddeten de olabilir.
"Bereketsizleşecek, zamanın hiç kıymeti olmayacak." mânasına da olabilir."Bereketsizleşecek, zamanın hiç kıymeti olmayacak." mânasına da olabilir. "Bir sene, iki sene, üç sene, dört sene, ömür vızır vızır geçiverecek."Bir sene, iki sene, üç sene, dört sene, ömür vızır vızır geçiverecek. Ortada bir hayır yok, güzel iş yok!" mânasına gelebilir. Ortada bir hayır yok, güzel iş yok!" mânasına gelebilir.

Ve tezharü'l-fiten. "Fitneler çıkacak, çeşit çeşit fitneler zuhur edecek,Ve tezharü'l-fiten. "Fitneler çıkacak, çeşit çeşit fitneler zuhur edecek, oradan buradan boyuna fitneler ortaya çıkacak." oradan buradan boyuna fitneler ortaya çıkacak."

Hakikaten de bugün haberleşmenin ilerlemesinden midir nedir,Hakikaten de bugün haberleşmenin ilerlemesinden midir nedir, gazeteleri aldığı zaman insanın yüreği ağzına geliyor.gazeteleri aldığı zaman insanın yüreği ağzına geliyor. Orada şu olmuş, burada bu olmuş, gemiler batmış, gemilerden tırlar suların içine uçmuş, Orada şu olmuş, burada bu olmuş, gemiler batmış, gemilerden tırlar suların içine uçmuş, kar fırtınası şöyle etkilemiş, filanca yerde kaza olmuş, şu kadar insan ölmüş, kar fırtınası şöyle etkilemiş, filanca yerde kaza olmuş, şu kadar insan ölmüş, İran Irak'a saldırmış, Irak İran'a saldırmış Beyrut'ta şu olmuş filan. İran Irak'a saldırmış, Irak İran'a saldırmış Beyrut'ta şu olmuş filan. Fitne fitne fitne, her taraf karmakarışık; sanki zamanımız gibi. Fitne fitne fitne, her taraf karmakarışık; sanki zamanımız gibi.

Ve yeksürü'l-hercü. "Herc çoğalacak." Herc-ü merc, öldürmek, o kadar çoğalacakmış kiVe yeksürü'l-hercü. "Herc çoğalacak."

Herc-ü merc, öldürmek, o kadar çoğalacakmış ki
bunun zararı her müslümanın evine girecekmiş. Her aileden, bir acılı durum olacak. bunun zararı her müslümanın evine girecekmiş. Her aileden, bir acılı durum olacak.

Çok şükredelim, Allah şükredildiği zaman nimeti devam ettirir, muhterem kardeşlerim!Çok şükredelim, Allah şükredildiği zaman nimeti devam ettirir, muhterem kardeşlerim! Bizim memleketimizde, bizim hâlimize cihan halkı gıpta ediyor. Bizim memleketimizde, bizim hâlimize cihan halkı gıpta ediyor. Hem bu ülkelerinde harp darp olan insanlar gıpta ediyorlar hem de Batı gıpta ediyor.Hem bu ülkelerinde harp darp olan insanlar gıpta ediyorlar hem de Batı gıpta ediyor. Mesela Almanya, Fransa, İtalya, başka yerler. Elhamdülillah bolluk var.Mesela Almanya, Fransa, İtalya, başka yerler.

Elhamdülillah bolluk var.
Elhamdülillah her şey bol. Meyve sebze vesaire, havası suyu, güneşi yeşilliği vs. Elhamdülillah her şey bol. Meyve sebze vesaire, havası suyu, güneşi yeşilliği vs. Allah güzel bir memleket vermiş, çok şükür. Sebep olanlardan Allah razı olsun.Allah güzel bir memleket vermiş, çok şükür. Sebep olanlardan Allah razı olsun. O ecdadımız nur içinde yatsın. Mekânları cennet olsun, bize, geriye çok kıymetli şeyler bırakmışlar. O ecdadımız nur içinde yatsın. Mekânları cennet olsun, bize, geriye çok kıymetli şeyler bırakmışlar.

Allah'a hamd ü senâlar olsun. Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah.Allah'a hamd ü senâlar olsun. Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah. Sonsuz hamd u senâlar olsun ki Allah bizlere bunları nasip etmiş.Sonsuz hamd u senâlar olsun ki Allah bizlere bunları nasip etmiş. Rabbimiz'in lütfundan kereminden dileriz ki düşmanlara çiğnetmesin. Âmin. Rabbimiz'in lütfundan kereminden dileriz ki düşmanlara çiğnetmesin. Âmin.

Tabi düşmanlara çiğnetmesin ama kanûn-u ilâhîyi bilelim, muhterem kardeşlerim!Tabi düşmanlara çiğnetmesin ama kanûn-u ilâhîyi bilelim, muhterem kardeşlerim! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hayatını düşünelim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hayatını düşünelim.

Allahu Teâlâ hazretleri dileseydi, o Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerineAllahu Teâlâ hazretleri dileseydi, o Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine ufacık bir üzüntü vermezdi, ufacık bir sıkıntı vermezdi. ufacık bir üzüntü vermezdi, ufacık bir sıkıntı vermezdi. Her şey gül gülistan olurdu ama Peygamber Efendimiz'in ömrü,Her şey gül gülistan olurdu ama Peygamber Efendimiz'in ömrü, müşriklerin ezalarına tahammülle geçti.müşriklerin ezalarına tahammülle geçti. Ömrü sabırla geçti, ömrü imtihanlarla geçti, ömrü kâfirlerin hücumlarıyla,Ömrü sabırla geçti, ömrü imtihanlarla geçti, ömrü kâfirlerin hücumlarıyla, hücumlarına karşılık koymasıyla geçti. hücumlarına karşılık koymasıyla geçti.

Müslümanların oradaki buradaki sıkıntılarının haddi hesabı yok.Müslümanların oradaki buradaki sıkıntılarının haddi hesabı yok. Demek ki -hani memleketimizi Allah korusun, diyoruz ama- Allahu Teâlâ hazretlerininDemek ki -hani memleketimizi Allah korusun, diyoruz ama- Allahu Teâlâ hazretlerinin kanunu böyle değilmiş. "Koru ya Rabbi!" Koru ama sen oturuyorsun. kanunu böyle değilmiş.

"Koru ya Rabbi!"

Koru ama sen oturuyorsun.
İyi tamam, korusun, korumaya kudreti var, her şeye kâdirdir, "ol" derse olur, İyi tamam, korusun, korumaya kudreti var, her şeye kâdirdir, "ol" derse olur, "korun" derse korunur, belaya da "def ol" derse gider; her şey gücünün, kuvvetinin elinde, "korun" derse korunur, belaya da "def ol" derse gider; her şey gücünün, kuvvetinin elinde, Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdirdir, yapar ama kanunu bu değil. Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdirdir, yapar ama kanunu bu değil.

İlahi kanunu, say' ve gayret kanunudur. Bu dünyada say' eden, gayret eden, çalışan kazanır.İlahi kanunu, say' ve gayret kanunudur. Bu dünyada say' eden, gayret eden, çalışan kazanır. Neye çalışırsa onu kazanır. Belaya sataşmaya çalışan, belasını bulur. Neye çalışırsa onu kazanır. Belaya sataşmaya çalışan, belasını bulur. Mevlâ'yı bulmaya uğraşan, çalışan Mevlâ'sını bulur. Arayan Mevlâ'sını da bulur belasını da bulur. Mevlâ'yı bulmaya uğraşan, çalışan Mevlâ'sını bulur. Arayan Mevlâ'sını da bulur belasını da bulur. Allah, çalışma kanununa bağlamış. Allah, çalışma kanununa bağlamış.

Onun için de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizOnun için de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz -modern kelimelerle söylemek gerekirse- çok dinamik bir hayat geçirmiş, -modern kelimelerle söylemek gerekirse- çok dinamik bir hayat geçirmiş, cevval bir hayat geçirmiş, şehrinde durmamış başka şehirlere gitmiş.cevval bir hayat geçirmiş, şehrinde durmamış başka şehirlere gitmiş. Daima bir çalışma içinde ömrü geçmiş; daima bir hareket hâlinde geçmiş. Daima bir çalışma içinde ömrü geçmiş; daima bir hareket hâlinde geçmiş.

İslâm bu. İslâm statik değildir. İslâm dinamiktir.İslâm bu. İslâm statik değildir. İslâm dinamiktir. İslâm miskinlik dini değildir; İslâm hareket dinidir.İslâm miskinlik dini değildir; İslâm hareket dinidir. Hepimiz hareketleneceğiz, silkineceğiz, aşılanacağız. Bir aşı olacak bize, canlanacağız. Hepimiz hareketleneceğiz, silkineceğiz, aşılanacağız. Bir aşı olacak bize, canlanacağız. İlaç yutmuş gibi gözümüzü açacağız. Gafletten uyanacağız.İlaç yutmuş gibi gözümüzü açacağız.

Gafletten uyanacağız.
Hepimizin İslâm'a sağlayabileceği bir fayda vardır.Hepimizin İslâm'a sağlayabileceği bir fayda vardır. Çöpçünün, kömürcünün, oduncunun, çiftçinin, işçinin, patronun, askerin, erin,Çöpçünün, kömürcünün, oduncunun, çiftçinin, işçinin, patronun, askerin, erin, generalin, albayın, öğretmenin, öğrencinin…generalin, albayın, öğretmenin, öğrencinin… Herkesin insanlığa sağlayabileceği, İslâm'a sağlayabileceği bir fayda vardır. Düşünsün, bulsun. Herkesin insanlığa sağlayabileceği, İslâm'a sağlayabileceği bir fayda vardır. Düşünsün, bulsun.

"Acaba ben ne yaparsam İslâm'a daha faydalı olabilirim?" diye düşünsün."Acaba ben ne yaparsam İslâm'a daha faydalı olabilirim?" diye düşünsün. Yaptığı şey ortada, bir eser bıraksın, bir hizmet bıraksın, bir iş yapsın.Yaptığı şey ortada, bir eser bıraksın, bir hizmet bıraksın, bir iş yapsın. Bir başkasının yüzünü güldürsün, bir işe yarasın, "Allah razı olsun!" dedirtsin.Bir başkasının yüzünü güldürsün, bir işe yarasın, "Allah razı olsun!" dedirtsin. Hepimiz böyle çalışacağız. Teknik elemanlar teknik sahada çalışsın, bizi şu kâfirlere muhtaç etmesin. Hepimiz böyle çalışacağız.

Teknik elemanlar teknik sahada çalışsın, bizi şu kâfirlere muhtaç etmesin.
Paraları onlara kaptırmayalım. Videoydu, teypti, televizyondu, radyoydu bilmem neydi.Paraları onlara kaptırmayalım. Videoydu, teypti, televizyondu, radyoydu bilmem neydi. Teknik elemanlar çalışsın, kâfirleri geçsinler. Yeni şeyler bulsunlar, ortaya koysunlar; Teknik elemanlar çalışsın, kâfirleri geçsinler. Yeni şeyler bulsunlar, ortaya koysunlar; biz onlardan araba ithal etmeyelim. Biz onlardan uçak ithal etmeyelim. biz onlardan araba ithal etmeyelim. Biz onlardan uçak ithal etmeyelim. Biz onlardan gemi motoru almayalım. Gemiyi yapıyoruz, Haliç'e koyuyoruz, Biz onlardan gemi motoru almayalım.

Gemiyi yapıyoruz, Haliç'e koyuyoruz,
gemi motorunu vermiyorlar; yaptığımız gemi orada çürüyor. Adam vermiyor; "Vermiyorum.gemi motorunu vermiyorlar; yaptığımız gemi orada çürüyor. Adam vermiyor; "Vermiyorum. Gemiyi bütün alsaydın!" diyor. Daha çok para istiyor.Gemiyi bütün alsaydın!" diyor. Daha çok para istiyor. Sırf gemi motoru almak istediğimiz zaman nazlanıyor. Sırf gemi motoru almak istediğimiz zaman nazlanıyor. "Nazlanırsan nazlan; ben de senin motorunu hiç almıyorum, kendim yapacağım!" diyelim. "Nazlanırsan nazlan; ben de senin motorunu hiç almıyorum, kendim yapacağım!" diyelim.

Oturalım, uyumayalım, yatmayalım, kalkmayalım şu motoru kendimiz yapalım. Oturalım, uyumayalım, yatmayalım, kalkmayalım şu motoru kendimiz yapalım.

Doktor kendisi, özel kendi sahasında çalışsın, bir şeyler bulsun.Doktor kendisi, özel kendi sahasında çalışsın, bir şeyler bulsun. Herkes kendi sahasında çalışsın. Müslümanın bir başkasına muhtaç olması bana çok acı geliyor. Herkes kendi sahasında çalışsın. Müslümanın bir başkasına muhtaç olması bana çok acı geliyor.

Müslümanlık camide namaz kılmaktan ibaret değildir.Müslümanlık camide namaz kılmaktan ibaret değildir. Müslümanlık Ramazan'da oruç tutmaktan ibaret değildir.Müslümanlık Ramazan'da oruç tutmaktan ibaret değildir. Müslümanlık ömür boyu süren ve ömrün her anında insanın uyması gereken kaidelerdenMüslümanlık ömür boyu süren ve ömrün her anında insanın uyması gereken kaidelerden meydana gelen bir bütündür. Müslümanlık ömürdür, hayat tarzıdır. Onun için her hareketimiz önemli. meydana gelen bir bütündür. Müslümanlık ömürdür, hayat tarzıdır.

Onun için her hareketimiz önemli.
Şurada oturuşumuz önemli; otururken arkadaşımıza müsamahamız, sevgimiz önemli.Şurada oturuşumuz önemli; otururken arkadaşımıza müsamahamız, sevgimiz önemli. Dinlerken kalbimizden geçirdiklerimiz önemli. Ben söylerken, benim sözlerim önemli. Dinlerken kalbimizden geçirdiklerimiz önemli. Ben söylerken, benim sözlerim önemli. Her şey önemli. Buradan çıktıktan sonra, eve gittiğimiz zaman yapacağımız işler önemli.Her şey önemli. Buradan çıktıktan sonra, eve gittiğimiz zaman yapacağımız işler önemli. Ya İslâmî olur ya gayri İslâmî olur.Ya İslâmî olur ya gayri İslâmî olur. Yolda yürürken sağa baktığımız sola baktığımız zaman günaha girebiliriz, sevap kazanabiliriz;Yolda yürürken sağa baktığımız sola baktığımız zaman günaha girebiliriz, sevap kazanabiliriz; düşüncemize göre, hareketimize göre değişir. Lütfen İslâm'ı hakiki mânasıyla anlayalım.düşüncemize göre, hareketimize göre değişir.

Lütfen İslâm'ı hakiki mânasıyla anlayalım.
Her anda müslüman olmak zorunda olduğumuzu bilelim. Her anda müslüman olmak zorunda olduğumuzu bilelim. Belli zamanlarda müslüman olup da ondan sonra nötr, ondan sonra serbest gibi olmayalım Belli zamanlarda müslüman olup da ondan sonra nötr, ondan sonra serbest gibi olmayalım Hadi bakalım şimdi İslâmî vazifeyi yaptın, camiden çıktıktan sonra, dışarıda istediğin naneyi ye. Hadi bakalım şimdi İslâmî vazifeyi yaptın, camiden çıktıktan sonra, dışarıda istediğin naneyi ye.

Olmaz! Her zaman, her anda Müslümanlığı yaşayacağız.Olmaz!

Her zaman, her anda Müslümanlığı yaşayacağız.
Herkes yaşayacak, herkes İslâm için çalışacak. İşte bu öldürülme şimdi bol bol olmaya başladı.Herkes yaşayacak, herkes İslâm için çalışacak.

İşte bu öldürülme şimdi bol bol olmaya başladı.
Herc-ü merc, öldürülme, bol bol oluyor. Suriye tankları Trablusşam'a girdi, Herc-ü merc, öldürülme, bol bol oluyor. Suriye tankları Trablusşam'a girdi, şu kadar insanın âkibetinden hayır yok, bu kadar insanı esir aldı, şu kadar insanı öldürdü;şu kadar insanın âkibetinden hayır yok, bu kadar insanı esir aldı, şu kadar insanı öldürdü; her gün böyle şeyler duyuyoruz. her gün böyle şeyler duyuyoruz.

Beyrut neydi? Beyrut, bir zamanlar Orta Şark'ın İsviçre'siydi. Herkes oraya eğlenmeye giderdi.Beyrut neydi?

Beyrut, bir zamanlar Orta Şark'ın İsviçre'siydi. Herkes oraya eğlenmeye giderdi.
Kadın vardı, kız vardı, bar vardı, pavyon vardı, mûsiki vardı, para vardı, Kadın vardı, kız vardı, bar vardı, pavyon vardı, mûsiki vardı, para vardı, pul vardı, ticaret vardı. Dünyalık melun ne varsa orada hepsi vardı.pul vardı, ticaret vardı. Dünyalık melun ne varsa orada hepsi vardı. Şimdi Allah hepsinin burnundan getirdi. Ayıplamak gibi, oh olsun demek gibi söylemiyorum,Şimdi Allah hepsinin burnundan getirdi. Ayıplamak gibi, oh olsun demek gibi söylemiyorum, ibretle bakıyorum, dehşetle ürperiyorum. Oralar şimdi harabe hâline geldi.ibretle bakıyorum, dehşetle ürperiyorum. Oralar şimdi harabe hâline geldi. Bir zamanlar insanların Allah'ı hiç düşünmeden günahlara daldıkları yerler,Bir zamanlar insanların Allah'ı hiç düşünmeden günahlara daldıkları yerler, harabe hâline geldi muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri ihmal etmez. harabe hâline geldi muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri ihmal etmez.
Allahu Teâlâ hazretleri imtihan için sadece mühlet verir. Tevbe için mühlet verir, biraz zaman bırakır.Allahu Teâlâ hazretleri imtihan için sadece mühlet verir. Tevbe için mühlet verir, biraz zaman bırakır. Tevbe ederse, imtihanı kazanırsa kurtulur. Tevbe ederse, imtihanı kazanırsa kurtulur. İmtihanı kazanmazsa o güle güle işlenen günahlar, ağlaya ağlaya burundan fitil fitil gelir. İmtihanı kazanmazsa o güle güle işlenen günahlar, ağlaya ağlaya burundan fitil fitil gelir.

Buradan nereye geleceğiz? Buradan kendimize geleceğiz, günümüze geleceğiz.Buradan nereye geleceğiz?

Buradan kendimize geleceğiz, günümüze geleceğiz.
Biz Allah'a iyi kulluk edeceğiz. "Rahatı bulduk." diye günaha dalmayacağız.Biz Allah'a iyi kulluk edeceğiz. "Rahatı bulduk." diye günaha dalmayacağız. "Cebimiz para doldu." diye, Hacivat Karagöz'ün sahneye çıktığı gibi;"Cebimiz para doldu." diye, Hacivat Karagöz'ün sahneye çıktığı gibi; "Yar bana bir eğlence" diye ortalıkta dolaşmayacağız. "Yar bana bir eğlence" diye ortalıkta dolaşmayacağız.

Yılbaşı yaklaşıyor, ayın biri tatil de olacak, hadi bakalım. Hangi keyfi nerede yapabilirsin, yap.Yılbaşı yaklaşıyor, ayın biri tatil de olacak, hadi bakalım. Hangi keyfi nerede yapabilirsin, yap. Nerede daha çok eğlence var? Yüz binler, milyonlar gidecek, harcanacak. Allah akıl fikir versin. Nerede daha çok eğlence var? Yüz binler, milyonlar gidecek, harcanacak. Allah akıl fikir versin.

Günaha dalmayacaksınız. Allah'ın yolunda yürüyeceksiniz.Günaha dalmayacaksınız. Allah'ın yolunda yürüyeceksiniz. Allah serbestlik zamanında kendisini unutmayan, günaha dalmayan kulunu,Allah serbestlik zamanında kendisini unutmayan, günaha dalmayan kulunu, daraldığı zaman genişliğe çıkarır. O zaman yardım eder.daraldığı zaman genişliğe çıkarır. O zaman yardım eder. Serbestlikte günahlara dalan, sonra başına o günahların cezası geldiği zamanSerbestlikte günahlara dalan, sonra başına o günahların cezası geldiği zaman ciyak ciyak bağıracak, yalvaracak. Herkes "Allah" diyor. Herkes Allah'ı kabul ediyor.ciyak ciyak bağıracak, yalvaracak.

Herkes "Allah" diyor. Herkes Allah'ı kabul ediyor.
Allah'ı kabul etmeyen yok. "Aman yâ Rabbi!" diyecekler, inim inim inleyecekler.Allah'ı kabul etmeyen yok. "Aman yâ Rabbi!" diyecekler, inim inim inleyecekler. O zaman olmaz. Çünkü o başına gelen, ceza! O zaman olmaz. Çünkü o başına gelen, ceza!

Onun için muhterem kardeşlerim, örfünüze, âdetinize, dininize imanınıza uygun hareket edin.Onun için muhterem kardeşlerim, örfünüze, âdetinize, dininize imanınıza uygun hareket edin. Şu nefse, şeytana uymayın. Şu şeytan aleyhillane'yi kendinize güldürmeyin.Şu nefse, şeytana uymayın. Şu şeytan aleyhillane'yi kendinize güldürmeyin. Etrafınızdakileri de ikaz edin. Bir hocadan ne olacak? Etrafınızdakileri de ikaz edin.

Bir hocadan ne olacak?
Bir hoca caminin büyüklüğü kadar insana hitap eder.Bir hoca caminin büyüklüğü kadar insana hitap eder. Ama her biriniz birer kişiye söylerseniz, söylediğiniz zaman da; Ama her biriniz birer kişiye söylerseniz, söylediğiniz zaman da; "Sen de en aşağı on kişiye söyleyeceksin." diye tembih ederseniz. Burada beş bin kişi var."Sen de en aşağı on kişiye söyleyeceksin." diye tembih ederseniz. Burada beş bin kişi var. Beş bin kişi de onar kişiye söylerse elli bin kişi eder.Beş bin kişi de onar kişiye söylerse elli bin kişi eder. Onlar da onar kişiye söylerse beş yüz bin kişi eder. Hepimiz çalışalım.Onlar da onar kişiye söylerse beş yüz bin kişi eder.

Hepimiz çalışalım.
Allah'ın yolunca yürümeye, hakkı söylemeye, emr-i mâruf nehy-i münker eylemeye gayret edelim. Allah'ın yolunca yürümeye, hakkı söylemeye, emr-i mâruf nehy-i münker eylemeye gayret edelim.

Sonra; Fe-yeksüru fîkümü'l-mâlü fe-yefîd. "Aranızda mal çoğalacak, taşacak." Sonra;

Fe-yeksüru fîkümü'l-mâlü fe-yefîd. "Aranızda mal çoğalacak, taşacak."

Herkesin peşinden koştuğu nedir? Dünya malı. Herkesin peşinden koştuğu nedir?

Dünya malı.

"Param olsun." diye, herkesin peşinden koştuğu odur. İşte kıyamette çoğalacak. "Param olsun." diye, herkesin peşinden koştuğu odur. İşte kıyamette çoğalacak.

Buyur al, üstüne mum dik! Ne olacak? Kıyamet kopuyor!Buyur al, üstüne mum dik!

Ne olacak?

Kıyamet kopuyor!
Kıyamet koptuktan sonra senin malın olmuş, ne olacak? "Mal çoğalacak, üretim artacak." demek; Kıyamet koptuktan sonra senin malın olmuş, ne olacak? "Mal çoğalacak, üretim artacak." demek; tabi her şey fabrikasyon. Eskiden bir usta bir haftada bir ayakkabı yapardı. tabi her şey fabrikasyon. Eskiden bir usta bir haftada bir ayakkabı yapardı.

Gider haber verirdin; "Aman usta, Ramazan'da benim pabucumu yetiştir emi?" "Olur olur." Gider haber verirdin;

"Aman usta, Ramazan'da benim pabucumu yetiştir emi?"

"Olur olur."

Bakarsın ancak bir haftada kalıba tak tak tak çivi çakacak, tabanı geçirecek, dikişi dikecek,Bakarsın ancak bir haftada kalıba tak tak tak çivi çakacak, tabanı geçirecek, dikişi dikecek, suya sokacak, bilmem ne yapacak. Bir haftada bir çift pabuç çıkardı ortaya. suya sokacak, bilmem ne yapacak. Bir haftada bir çift pabuç çıkardı ortaya. Hadi biraz fazla çalışırsa iki çift olurdu. Kalıba taktığın zaman çiviler eğrilir;Hadi biraz fazla çalışırsa iki çift olurdu. Kalıba taktığın zaman çiviler eğrilir; çıraklar tak tak tak onu çıkarırlar, düzeltirlerdi. Şimdi fabrikasyon mal çoğaldı çıraklar tak tak tak onu çıkarırlar, düzeltirlerdi. Şimdi fabrikasyon mal çoğaldı

Çok yoksullarmış.Çok yoksullarmış. Gecekondu gibi bir şeyler yapmak için, kendilerine baraka yapmak için karısıyla beraber toprağı kazıyorlarmış.Gecekondu gibi bir şeyler yapmak için, kendilerine baraka yapmak için karısıyla beraber toprağı kazıyorlarmış. Bir küp altın çıkmış. Kazarken hazine bulmuşlar. Bir küp altın çıkmış. Kazarken hazine bulmuşlar. Onu görür görmez -yani kitap evimde kelimelerini çok iyi hatırlamıyorum ama- hanımına diyor ki; Onu görür görmez -yani kitap evimde kelimelerini çok iyi hatırlamıyorum ama- hanımına diyor ki;

İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. Bir yakını öldüğü zaman söylenen sözü söylüyor. İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.

Bir yakını öldüğü zaman söylenen sözü söylüyor.

İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. "Aman hanım, bu altına gümüşe rağbet etme,İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.

"Aman hanım, bu altına gümüşe rağbet etme,
Allah bizi bununla imtihan ediyor, bu bizim malımız değil, kapat şunun üstünü!" Tekrar kapatıyorlar. Allah bizi bununla imtihan ediyor, bu bizim malımız değil, kapat şunun üstünü!"

Tekrar kapatıyorlar.

Böyle yapacak bir babayiğit var mıdır? Yoktur. Hadis âlimi çünkü.Böyle yapacak bir babayiğit var mıdır?

Yoktur. Hadis âlimi çünkü.
"Bu mal benim değil! Buraya birisi gömmüş. Belki gelir alır." diyor, tekrar üstünü kapatıyor. "Bu mal benim değil! Buraya birisi gömmüş. Belki gelir alır." diyor, tekrar üstünü kapatıyor.

Tok gözlü. Paraya ihtiyacı yok değil. Karnı acıkmamış değil ama imanı var.Tok gözlü. Paraya ihtiyacı yok değil. Karnı acıkmamış değil ama imanı var. Siz de biz de; Allah bize gönül tokluğu versin, gönül zenginliği versin,Siz de biz de; Allah bize gönül tokluğu versin, gönül zenginliği versin, şu mal için âhiretimizi harcamayalım. Haramlardan kazanıp Allah'ın gazabına uğramayalım.şu mal için âhiretimizi harcamayalım. Haramlardan kazanıp Allah'ın gazabına uğramayalım. Kahrına uğramayalım. Helalden kazanalım, helal yola sarf edelim. Allah yoluna sarf edelim. Kahrına uğramayalım. Helalden kazanalım, helal yola sarf edelim. Allah yoluna sarf edelim.

Malımızı Allah yoluna sarf edelim. Ebû Bekr-i Sıddık gibi, Ömerü'l-Faruk gibi,Malımızı Allah yoluna sarf edelim. Ebû Bekr-i Sıddık gibi, Ömerü'l-Faruk gibi, Osman-ı Zinnûreyn gibi; menkıbelerini biliyorsunuz. Neler neler, ne cömertlikleri var!Osman-ı Zinnûreyn gibi; menkıbelerini biliyorsunuz. Neler neler, ne cömertlikleri var! Paramızı Allah yoluna sarf edelim. Biriktiriyoruz, biriktiriyoruz, biriktiriyoruz. Paramızı Allah yoluna sarf edelim. Biriktiriyoruz, biriktiriyoruz, biriktiriyoruz.

Ve'llezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fiddate ve lâ yünfikûnehâ fî sebîli'llâhiVe'llezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fiddate ve lâ yünfikûnehâ fî sebîli'llâhi fe-beşşirhüm bi-azâbin elîm. "Ey Resûlüm! Altını gümüşü depo edip saklayıp dafe-beşşirhüm bi-azâbin elîm. "Ey Resûlüm! Altını gümüşü depo edip saklayıp da onları Allah yolunda sarf etmeyenleri elim bir azap ile tehdit eyle." diyor âyet-i kerîme. onları Allah yolunda sarf etmeyenleri elim bir azap ile tehdit eyle." diyor âyet-i kerîme.

Yevme yuhmâ aleyhâ fî nâri cehenneme fe-tükvâ bihâ cibâhühümYevme yuhmâ aleyhâ fî nâri cehenneme fe-tükvâ bihâ cibâhühüm ve cünûbühüm ve zuhûrühüm.ve cünûbühüm ve zuhûrühüm. "O günle tehdit eyle ki o biriktirdikleri altınlar, gümüşler cehennem ateşinde kızdırılır."O günle tehdit eyle ki o biriktirdikleri altınlar, gümüşler cehennem ateşinde kızdırılır. Onlarla alınları, yan tarafları, sırtları dağlanır." Hâzâ mâ keneztüm enfüsiküm. Onlarla alınları, yan tarafları, sırtları dağlanır." Hâzâ mâ keneztüm enfüsiküm. "İşte bu sizin saklayıp da, depo edip de Allah yolunda sarf etmediğiniz paralarınız işte bunlar!""İşte bu sizin saklayıp da, depo edip de Allah yolunda sarf etmediğiniz paralarınız işte bunlar!" Fe-zükû mâ küntüm teknizûn. "'Saklayıp depo ettiklerinizin tadı nasılmış, tadın bakalım!' diyeFe-zükû mâ küntüm teknizûn. "'Saklayıp depo ettiklerinizin tadı nasılmış, tadın bakalım!' diye onlara o dağlamayı yapacaklar." diye âyet-i kerîmede bildiriliyor. onlara o dağlamayı yapacaklar." diye âyet-i kerîmede bildiriliyor.

Cehennemde azapları böyle olacak.Cehennemde azapları böyle olacak. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize sahâvet, cömertlik nasip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize sahâvet, cömertlik nasip eylesin. Bu malı bize Allah veriyor; hepsini de istemiyor. Bu malı bize Allah veriyor; hepsini de istemiyor. Zekât miktarını verdi mi insan cimrilikten kurtulmuş oluyor. Zekât miktarını verdi mi insan cimrilikten kurtulmuş oluyor.

Mallarınızı Allah yolunda vermekten kaçınmayın.Mallarınızı Allah yolunda vermekten kaçınmayın. Eğer Allah yolunda bir hizmet görürseniz oraya mallarınızı vermekten kaçınmayın.Eğer Allah yolunda bir hizmet görürseniz oraya mallarınızı vermekten kaçınmayın. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri infak edene malının kat kat fazlasını ihsan eder.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri infak edene malının kat kat fazlasını ihsan eder. Cimrilik edenin de malını telef eder.Cimrilik edenin de malını telef eder. Karadeniz'de gemileri batar, tırları Karadeniz'de suyun içine uçar. Karadeniz'de gemileri batar, tırları Karadeniz'de suyun içine uçar.

Onun için Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda mal sarf etmeyi,Onun için Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda mal sarf etmeyi, para sarf etmeyi hepimiz öğreneceğiz. İbadetlerin hepsi bedenî değildir.para sarf etmeyi hepimiz öğreneceğiz.

İbadetlerin hepsi bedenî değildir.
İbadetlerin bir kısmı bedene taalluk eder bir kısmı da keseye taalluk eder. İbadetlerin bir kısmı bedene taalluk eder bir kısmı da keseye taalluk eder.

Eski büyüklerden bir tanesi diyor ki; "Günah işlediğim zaman 'Kendime ceza olsun.' diyeEski büyüklerden bir tanesi diyor ki;

"Günah işlediğim zaman 'Kendime ceza olsun.' diye
o gün bir oruç tutmaya niyetlendim. Baktım, nefsim günahlardan kesilmedi.o gün bir oruç tutmaya niyetlendim. Baktım, nefsim günahlardan kesilmedi. 'Sen kabahat işledin, sabah namazına kalkamadın.'Sen kabahat işledin, sabah namazına kalkamadın. Hadi bakalım bugün oruçlusun, yeme de anla!' dedim, uslanmadı.Hadi bakalım bugün oruçlusun, yeme de anla!' dedim, uslanmadı. Vaktaki kesemden para ayırmaya başladım, o zaman uslandı." diyor. Vaktaki kesemden para ayırmaya başladım, o zaman uslandı." diyor.

Nefis, para vermeye kıyamıyor. Para tatlı geliyor. Para verince uslanmış. Nefis, para vermeye kıyamıyor. Para tatlı geliyor. Para verince uslanmış.

"Her günahına on bin lira vereceksin!" "Her günahına on bin lira vereceksin!"

"Bizim on bin lira daha gidecek!" diye, o zaman insan günah işlememeye dikkat ediyor. "Bizim on bin lira daha gidecek!" diye, o zaman insan günah işlememeye dikkat ediyor.

Ama oruç tutmaya gelince; "Ne yapalım; günahı da işlerim, orucu da tutarım!" diyor vazgeçmiyor. Ama oruç tutmaya gelince; "Ne yapalım; günahı da işlerim, orucu da tutarım!" diyor vazgeçmiyor.

Onun için bu mal sevgisi kuvvetli bir sevgidir. Pek çok insanı yoldan, raydan çıkarır. Onun için bu mal sevgisi kuvvetli bir sevgidir. Pek çok insanı yoldan, raydan çıkarır.

Büyüklerimiz malın âhireti kazanmaya bir vesile olduğunu söyler.Büyüklerimiz malın âhireti kazanmaya bir vesile olduğunu söyler. Ben fazla iddialı konuşmak istemiyorum. Siz de Allah yolunda malı sarf etmek gerektiği zaman sarf edin. Ben fazla iddialı konuşmak istemiyorum. Siz de Allah yolunda malı sarf etmek gerektiği zaman sarf edin.

Muhterem kardeşlerim! Bir şeyi daima düşünüyorum;Muhterem kardeşlerim!

Bir şeyi daima düşünüyorum;
biliyorsunuz Afganistan'da bir milyondan fazla insan öldü, şehit oldu.biliyorsunuz Afganistan'da bir milyondan fazla insan öldü, şehit oldu. Ruslar köylerini bombaladılar, evlerini yıktılar, aldılar, çocukları esir ettiler,Ruslar köylerini bombaladılar, evlerini yıktılar, aldılar, çocukları esir ettiler, kadınları Moskova'ya götürdüler, namuslarına dokundular. kadınları Moskova'ya götürdüler, namuslarına dokundular. Askerleri perişan ettiler, yakaladılar, öldürdüler. Bir milyon insan öldü. Köyler, şehirler yıkıldı. Askerleri perişan ettiler, yakaladılar, öldürdüler. Bir milyon insan öldü. Köyler, şehirler yıkıldı.

Ülkeler elden gitti; güzel tarlalar, bağlar, nehir kenarları elden gitti.Ülkeler elden gitti; güzel tarlalar, bağlar, nehir kenarları elden gitti. İki milyondan fazla insan Afganistan'dan Pakistan'a göçtü,İki milyondan fazla insan Afganistan'dan Pakistan'a göçtü, bir buçuk milyon kadarı da İran'a göçtü. Yerlerinden yurtlarından oldular. bir buçuk milyon kadarı da İran'a göçtü. Yerlerinden yurtlarından oldular.

Çok büyük zararlara uğramışlar değil mi? Büyük zararlara uğramışlar.Çok büyük zararlara uğramışlar değil mi? Büyük zararlara uğramışlar. Eğer bu kadar zarara uğramadan yirmi sene önce akılları başlarına gelip de Eğer bu kadar zarara uğramadan yirmi sene önce akılları başlarına gelip de memleketlerine sahip olsalardı, komünizmi getirmemek için, düşmanları oraya hâkim kılmamak için,memleketlerine sahip olsalardı, komünizmi getirmemek için, düşmanları oraya hâkim kılmamak için, kendi memleketlerinin istikbaline hâkim olmak için çalışsalardı çok daha az para giderdi. kendi memleketlerinin istikbaline hâkim olmak için çalışsalardı çok daha az para giderdi. Yapılan ihmalkârlıkların faturası gittikçe büyüyor. Onun için buradan ibret alalım. Yapılan ihmalkârlıkların faturası gittikçe büyüyor. Onun için buradan ibret alalım.

Şu Suriye bir zamanlar güzel bir memleketti.Şu Suriye bir zamanlar güzel bir memleketti. Müslümanlar çok iyiydi, çok güzel cömertlikler yapıyorlardı. Şimdi orası zulüm diyarı.Müslümanlar çok iyiydi, çok güzel cömertlikler yapıyorlardı. Şimdi orası zulüm diyarı. Bizim hacılar bile geçerken, ne sataşıp ne laflar ediyorlar. Komşuluk diye bir şey kalmadı. Bizim hacılar bile geçerken, ne sataşıp ne laflar ediyorlar. Komşuluk diye bir şey kalmadı. Çok zulümler oluyor. Onun için siz aklınızı başınıza toplayın, memleketinize sahip olun. Çok zulümler oluyor.

Onun için siz aklınızı başınıza toplayın, memleketinize sahip olun.
Memleketi koruyun kollayın, istikbalini düşünün, kesenin ağzını açın, hayrât u hasenâtı yapın; Memleketi koruyun kollayın, istikbalini düşünün, kesenin ağzını açın, hayrât u hasenâtı yapın; evlatları iyi yetiştirmeye gayret edin; bunlar raydan çıkarlarsa evlatları iyi yetiştirmeye gayret edin; bunlar raydan çıkarlarsa gibi, bilmem ne gibi gidip de ona âlet olurlarsa o zaman ayıkla pirincin taşını. gibi, bilmem ne gibi gidip de ona âlet olurlarsa o zaman ayıkla pirincin taşını.

Sen şimdi dükkânının yıllık gelirinden şu kadarını vereceksin, o zaman dükkânın topuyla gidecek.Sen şimdi dükkânının yıllık gelirinden şu kadarını vereceksin, o zaman dükkânın topuyla gidecek. Suriye'deki bir takım fabrikatörler "ah, ah! diyorlarmış. Suriye'deki bir takım fabrikatörler "ah, ah! diyorlarmış. Bize o zaman bazı kimseler geldi de hayır istediklerinde biz vermemiştik;Bize o zaman bazı kimseler geldi de hayır istediklerinde biz vermemiştik; "Şimdi idareler fabrikayı elimizden aldı." diyorlarmış. "Şimdi idareler fabrikayı elimizden aldı." diyorlarmış.

Akıllı insan bunlardan, etrafında olan hadiselerden ibret alır, çalışır. Biz de çalışalım.Akıllı insan bunlardan, etrafında olan hadiselerden ibret alır, çalışır. Biz de çalışalım. Bu dünya kimseye kalmamıştır, etrafımız ateş çemberidir. Bunu her zaman söylüyorum.Bu dünya kimseye kalmamıştır, etrafımız ateş çemberidir.

Bunu her zaman söylüyorum.
Bu kıyamet alametleri vesilesiyle de söylüyorum; mal çoğalacak.Bu kıyamet alametleri vesilesiyle de söylüyorum; mal çoğalacak. Mal çoğalacak ama kıyamet alameti.Mal çoğalacak ama kıyamet alameti. Eskiden mal azmış; bir hurmayı bir birisi emermiş, bir birisi emermiş ama iman varmış. Eskiden mal azmış; bir hurmayı bir birisi emermiş, bir birisi emermiş ama iman varmış.

Demek ki mal önemli değil, iman önemli. Onun için imanlı insan olmaya gayret edelim.Demek ki mal önemli değil, iman önemli.

Onun için imanlı insan olmaya gayret edelim.
Evlatlarımızı imanlı yetiştirmeye gayret edelim. Malımızı Allah yolunda harcamasını bilelim. Evlatlarımızı imanlı yetiştirmeye gayret edelim. Malımızı Allah yolunda harcamasını bilelim.

Lâ tekûmü's-sâ'atü hattâ yeksüre fîkümü'l-mâlü fe-yefîda hattâ yühimme rabbü'l-mâli menLâ tekûmü's-sâ'atü hattâ yeksüre fîkümü'l-mâlü fe-yefîda hattâ yühimme rabbü'l-mâli men yakbelü sadakatehû ve hattâ ya'ridahû fe-yekûlellezî yu'riduhû aleyhi lâ erebe lî fîhi. yakbelü sadakatehû ve hattâ ya'ridahû fe-yekûlellezî yu'riduhû aleyhi lâ erebe lî fîhi.

Bu da Buhârî'de, Müslim'de olan bir hadîs-i şerîf. Bu da Buhârî'de, Müslim'de olan bir hadîs-i şerîf.

"Sizin aranızda mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz." Deminki hadisin devamı."Sizin aranızda mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz."

Deminki hadisin devamı.
Hocamız rahmetli peş peşe getiriyor; "Bak bu sağlamdır, buna dikkat edin!Hocamız rahmetli peş peşe getiriyor; "Bak bu sağlamdır, buna dikkat edin! Aynı konuda başka hadisler var." demek istiyor. Aynı konuda başka hadisler var." demek istiyor.

"Mal çoğalıp taşacak hatta malın sahibi olan kişi sadakasını verecek insan arayacak;"Mal çoğalıp taşacak hatta malın sahibi olan kişi sadakasını verecek insan arayacak; onun tasasına düşecek. 'Benim şu sadakamı alacak kim var acaba?' diyeonun tasasına düşecek. 'Benim şu sadakamı alacak kim var acaba?' diye insan peşine düşecek ve hatta birisini bulduğu zaman, 'işte bu' diye gösterdikleri zaman; insan peşine düşecek ve hatta birisini bulduğu zaman, 'işte bu' diye gösterdikleri zaman; "Al şu malı, sadakamdır.' diye vermek istediği zaman o adam; "Al şu malı, sadakamdır.' diye vermek istediği zaman o adam; 'İstemem, benim ihtiyacım yok!' diyecek. Mal verecek adam bulamayacak." 'İstemem, benim ihtiyacım yok!' diyecek. Mal verecek adam bulamayacak."

Şimdi bir başka hadîs-i şerîfe geliyoruz. Peygamber Efendimiz buyurdu ki; Şimdi bir başka hadîs-i şerîfe geliyoruz.

Peygamber Efendimiz buyurdu ki;

Hediyyetu'llahi ile'l-mü'mini's-sâili alâ ba'dihî.Hediyyetu'llahi ile'l-mü'mini's-sâili alâ ba'dihî. "Kapısındaki dilenci müslümana, Allah'ın hediyesidir." diyor. Demek ki hediyeymiş."Kapısındaki dilenci müslümana, Allah'ın hediyesidir." diyor.

Demek ki hediyeymiş.
Bir zaman gelecek de, sadaka verecek insan arayacaksın bulamayacaksın,Bir zaman gelecek de, sadaka verecek insan arayacaksın bulamayacaksın, yalvaracaksın da "Al şunu, ihtiyacım yok!" diyecek. yalvaracaksın da "Al şunu, ihtiyacım yok!" diyecek.

Elinde fırsat varken, sevap kazanma imkânı varken,Elinde fırsat varken, sevap kazanma imkânı varken, ömür gitmeden, vakit geçmeden, kıyamet kopmadan, başın derde girmeden şimdi hayrını hasenâtını yap. ömür gitmeden, vakit geçmeden, kıyamet kopmadan, başın derde girmeden şimdi hayrını hasenâtını yap.

Üçüncü hadîs-i Şerîf: Üçüncü hadîs-i Şerîf:

Lâ tekûmü's-sâ'atü hattâ taktatile fietâni azîmetâni fe-yekûnü beynehümâ makteletünLâ tekûmü's-sâ'atü hattâ taktatile fietâni azîmetâni fe-yekûnü beynehümâ makteletün azîmetün da'vâhümâ vâhidetün ve lâ tekûmü's-sâ'atü hattâ yüb'ase deccalûne kezzâbûneazîmetün da'vâhümâ vâhidetün ve lâ tekûmü's-sâ'atü hattâ yüb'ase deccalûne kezzâbûne karîben min selâsîne küllühüm yez'umü ennehû Resûlullah. karîben min selâsîne küllühüm yez'umü ennehû Resûlullah.

Buhârî'de, Müslim'de, Ahmed b. Hanbel'de, Ebû Dâvud'da, Tirmizî'de,Buhârî'de, Müslim'de, Ahmed b. Hanbel'de, Ebû Dâvud'da, Tirmizî'de, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir. Kaynaklar sağlam. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir. Kaynaklar sağlam.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "İki büyük grup, ordu birbirleriyle çarpışmadıkça kıyamet kopmaz.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"İki büyük grup, ordu birbirleriyle çarpışmadıkça kıyamet kopmaz.
İki büyük ordu çarpışacak da ondan sonra kopacak." İki büyük ordu çarpışacak da ondan sonra kopacak."

Fe-yekûnü beynehüma makteletün azîmeh. "Bunların arasında büyük bir savaş olacak."Fe-yekûnü beynehüma makteletün azîmeh. "Bunların arasında büyük bir savaş olacak." Da'vâhümâ vâhidetün. "İddiaları davaları aynı, aynı yoldalar, aynı fikirdeler." Da'vâhümâ vâhidetün. "İddiaları davaları aynı, aynı yoldalar, aynı fikirdeler."

Bir başka rivayette de; da'vetühümâ vâhidetün, "çağırdıkları yol Allah'ın yolu,Bir başka rivayette de; da'vetühümâ vâhidetün, "çağırdıkları yol Allah'ın yolu, lâ ilâhe illallah yolu, aynı şeye davet ediyorlar ama birbirleriyle çarpışıyorlar." lâ ilâhe illallah yolu, aynı şeye davet ediyorlar ama birbirleriyle çarpışıyorlar."

Ve lâ tekûmü's-sâ'ah. "Kıyamet kopmaz;Ve lâ tekûmü's-sâ'ah. "Kıyamet kopmaz; otuza yakın deccal, yalancı çıkmadıkça." "Otuz kadar, otuza yakın deccal, yalancı çıkacak. otuza yakın deccal, yalancı çıkmadıkça."

"Otuz kadar, otuza yakın deccal, yalancı çıkacak.
Hakkı tağyir eden, insanları aldatan, bâtıl yolda yürüyen." Hakkı tağyir eden, insanları aldatan, bâtıl yolda yürüyen."

Küllühüm yez'umü ennehû Resûlullah. "Her birisi kendisini Allah'ın peygamberi sananKüllühüm yez'umü ennehû Resûlullah. "Her birisi kendisini Allah'ın peygamberi sanan otuza yakın yalancı deccal çıkmadıkça kıyamet kopmaz." otuza yakın yalancı deccal çıkmadıkça kıyamet kopmaz."

Demek ki bir takım hilekârlar, yalancılar, dolandırıcılar olacak muhterem kardeşlerim! Demek ki bir takım hilekârlar, yalancılar, dolandırıcılar olacak muhterem kardeşlerim!

Bu hadîs-i şerîfin uzun bir şerhi var,Bu hadîs-i şerîfin uzun bir şerhi var, O şerhte diyor ki; "Bu alametler oldu." O şerhte diyor ki; "Bu alametler oldu."

"Hz. Ali ile Muaviye ordusu çarpıştılar, Sıffîn savaşı oldu." diye, onlara bağlıyor."Hz. Ali ile Muaviye ordusu çarpıştılar, Sıffîn savaşı oldu." diye, onlara bağlıyor. Her zamanın alimi, kendi zamanındaki olaylara bağlamış. "Bu iş oldu bitti, kıyamet yakın." diye düşünmüş. Her zamanın alimi, kendi zamanındaki olaylara bağlamış. "Bu iş oldu bitti, kıyamet yakın." diye düşünmüş.

Bizim de yakın bilmemizde fayda var.Bizim de yakın bilmemizde fayda var. Bak, Allah o zamandan bu zamana kadar herhalde müslümanların iyilikleri bereketiyleBak, Allah o zamandan bu zamana kadar herhalde müslümanların iyilikleri bereketiyle zamanı bereketlendirmiş, müslümanlar ne güzel günler görmüşler. zamanı bereketlendirmiş, müslümanlar ne güzel günler görmüşler.

O zaman Hz. Ali ile Emevî ordusu arasında mücadele çıktığı gibi, şimdi de bazıları daO zaman Hz. Ali ile Emevî ordusu arasında mücadele çıktığı gibi, şimdi de bazıları da bu hadîs-i şerîfi okuyunca hemen Irak'la İran'ı hatırlıyorlar.bu hadîs-i şerîfi okuyunca hemen Irak'la İran'ı hatırlıyorlar. İkisi de; "ben daha doğru yoldayım, o haksız" diyerek, aynı teraneyle gidiyorlar. İkisi de; "ben daha doğru yoldayım, o haksız" diyerek, aynı teraneyle gidiyorlar.

Demek ki yalancı deccallar çıkacak. Hadîs-i şerîfin sonunda;Demek ki yalancı deccallar çıkacak. Hadîs-i şerîfin sonunda; "Otuz kadar kendisini Resûlullah sanan yalancı çıkacak." diye de bildiriliyor. "Otuz kadar kendisini Resûlullah sanan yalancı çıkacak." diye de bildiriliyor.

Ne olacak? Yalancılar çıkarsa biz ne yapacağız? Muhterem kardeşlerim! Ne olacak? Yalancılar çıkarsa biz ne yapacağız?

Muhterem kardeşlerim!

Yalancının yalancılığını anlamak için de terazi şeriattir. Yalancının yalancılığını nasıl anlayacağız? Yalancının yalancılığını anlamak için de terazi şeriattir.

Yalancının yalancılığını nasıl anlayacağız?

Adam çıkacak; "Ben Peygamberim!" diyecek.Adam çıkacak; "Ben Peygamberim!" diyecek. "Ben Allah'tan konuşuyorum, söz alıyorum, söz geliyor, söz gidiyor. Bana tâbi olun." diyecek. "Ben Allah'tan konuşuyorum, söz alıyorum, söz geliyor, söz gidiyor. Bana tâbi olun." diyecek.

Nerden anlayacaksınız? İnsan inanıverir. Birkaç şeyi olursa bazıları, bazı saflar inanır.Nerden anlayacaksınız? İnsan inanıverir. Birkaç şeyi olursa bazıları, bazı saflar inanır. Veyahut bir de inandıracak şeyler bulurlar. Şeriatin terazisine koyup tartacağız.Veyahut bir de inandıracak şeyler bulurlar.

Şeriatin terazisine koyup tartacağız.
Şeriatın mihenk taşına vuracaksın. Bakacaksın; saf mı kalp mı anlayacaksın. Şeriatın mihenk taşına vuracaksın. Bakacaksın; saf mı kalp mı anlayacaksın.

Söylenilen sözlerin doğrusunu eğrisini anlamakta da ne lazımmış? Söylenilen sözlerin doğrusunu eğrisini anlamakta da ne lazımmış?

İlim lazımmış, şeriat bilgisi lazımmış. Onun için Allah bizi, cümlemizi dinde fakih eylesin.İlim lazımmış, şeriat bilgisi lazımmış.

Onun için Allah bizi, cümlemizi dinde fakih eylesin.
Şeriat bilgisine sahip ve vâkıf eylesin. Yalancının yalanına kanmayan insanlardan eylesin. Şeriat bilgisine sahip ve vâkıf eylesin. Yalancının yalanına kanmayan insanlardan eylesin.

Aziz kardeşlerim! Deccal çıktığı zaman, mü'min ona baktığı zaman anlayacak.Aziz kardeşlerim!

Deccal çıktığı zaman, mü'min ona baktığı zaman anlayacak.
Onun alnında hâzâ kâfirün yazdığını anlayacak. İnsan iyi mü'min oldu mu aldanmaz.Onun alnında hâzâ kâfirün yazdığını anlayacak.

İnsan iyi mü'min oldu mu aldanmaz.
Mü'min Allah'ın nuruyla bakar; hakkı batılı anlar. Biz iyi mü'min olmaya çalışacağız. Mü'min Allah'ın nuruyla bakar; hakkı batılı anlar. Biz iyi mü'min olmaya çalışacağız. Bizim bütün dertlerimizin bir tane güzel ilacı, iksiri var. En güzel ilacı, iyi müslüman olmak. Bizim bütün dertlerimizin bir tane güzel ilacı, iksiri var. En güzel ilacı, iyi müslüman olmak.

Gayret edelim, himmet edelim; hem kendimiz, hem ailelerimiz,Gayret edelim, himmet edelim; hem kendimiz, hem ailelerimiz, hem çoluk çocuğumuz ilim erbabı olsun. Allah'ın ilmini, dininin yolunu güzel öğrensinler.hem çoluk çocuğumuz ilim erbabı olsun. Allah'ın ilmini, dininin yolunu güzel öğrensinler. Her türlü tehlikeden kurtulurlar, her türlü sıkıntıdan geçerler, her türlü hayra ererler.Her türlü tehlikeden kurtulurlar, her türlü sıkıntıdan geçerler, her türlü hayra ererler. Dünya ve âhirette Allah'ın rızasına ulaşırlar, cennetine cemaline kavuşurlar. Dünya ve âhirette Allah'ın rızasına ulaşırlar, cennetine cemaline kavuşurlar.

Onun için ilimden ayrılmayalım, ilim yolundan ayrılmayalım, ilim meclislerinden uzak olmayalım,Onun için ilimden ayrılmayalım, ilim yolundan ayrılmayalım, ilim meclislerinden uzak olmayalım, alimlerden uzak olmayalım. Allah bizi Kur'ân-ı Kerîm yolundan, hadîs-i şerîf yolundan ayırmasın. alimlerden uzak olmayalım. Allah bizi Kur'ân-ı Kerîm yolundan, hadîs-i şerîf yolundan ayırmasın. Allahu Teâlâ hazretleri bizi bir göz yumup açıncaya kadar nefsimize bırakmasın, şeytana aldattırmasın. Allahu Teâlâ hazretleri bizi bir göz yumup açıncaya kadar nefsimize bırakmasın, şeytana aldattırmasın.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2