Namaz Vakitleri

6 Şa'bân 1446
05 Şubat 2025
İmsak
06:37
Güneş
08:04
Öğle
13:23
İkindi
16:07
Akşam
18:32
Yatsı
19:54
Detaylı Arama

Kıyamet Günü Pişmanlık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Kıyamet Günü Pişmanlık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Euzübillahimineşşeytanirracim.Euzübillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.Bismillahirrahmanirrahim.

El-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.


El-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.
Hamden kesîran tayyiben müberaken fîh.Hamden kesîran tayyiben müberaken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ MuhammedinVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'dü:


Emmâ ba'dü:


Fekale Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.


Fekale Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.


Eşeddü’n-nâsi hasraten yevme’l-kıyâmeti raculün


Eşeddü’n-nâsi hasraten yevme’l-kıyâmeti raculün
emkenehû talebü’l-‘ılmi fi’d-dünyâ fe-lem yatlubhüemkenehû talebü’l-‘ılmi fi’d-dünyâ fe-lem yatlubhü ve raculün alleme ilmenve raculün alleme ilmen fe’n-tefe’a bihî men semi’ahû minhü dûnehû.fe’n-tefe’a bihî men semi’ahû minhü dûnehû.

Sadaka Resûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.


Sadaka Resûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.


Aziz ve muhterem kardeşlerim.


Aziz ve muhterem kardeşlerim.


Enes radıyallahu anh’den.


Enes radıyallahu anh’den.
İbn Asâkir rahmetullahi aleyhin rivayet ettiğine göre,İbn Asâkir rahmetullahi aleyhin rivayet ettiğine göre, Peygamber EfendimizPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurmuşlar ki;sallallahu aleyhi vesellem buyurmuşlar ki;

Eşeddü’n-nâsi hasraten yevme’l-kıyâmeti.


Eşeddü’n-nâsi hasraten yevme’l-kıyâmeti.
Kıyamet gününde insanların en çok pişmanlık çekipKıyamet gününde insanların en çok pişmanlık çekip iç yanıklığı duyacak olanı ah vah edecek olanı.iç yanıklığı duyacak olanı ah vah edecek olanı. Raculün emkenehû talebü’l-‘ılmi fi’d-dünyâRaculün emkenehû talebü’l-‘ılmi fi’d-dünyâ fe-lem yatlubhü.fe-lem yatlubhü. Dünyadayken kendisine ilim öğrenmekDünyadayken kendisine ilim öğrenmek mümkün olduğu halde ilim öğrenmemiş olan kimse olacak.mümkün olduğu halde ilim öğrenmemiş olan kimse olacak. En çok böyle pişman olan, diz döven,En çok böyle pişman olan, diz döven, ah vah eden, tuh ya niye yapmadım yahu filan diyeah vah eden, tuh ya niye yapmadım yahu filan diye üzülen, pişmanlık çeken ilim öğrenmeküzülen, pişmanlık çeken ilim öğrenmek imkânı varken öğrenmeyen kimse.imkânı varken öğrenmeyen kimse.

Onun için hepimiz, hepiniz


Onun için hepimiz, hepiniz
düzenli bir şekilde ilim öğrenmeye,düzenli bir şekilde ilim öğrenmeye, düzenli bir şekilde kalkıp böyle girişmemiz lazım,düzenli bir şekilde kalkıp böyle girişmemiz lazım, girişmeniz lazım.girişmeniz lazım. Yani sıralama yaparak, başından başlayarak,Yani sıralama yaparak, başından başlayarak, belli bir kitabı takip ederek,belli bir kitabı takip ederek, derinlemesine öğrenerek şey yapmamız lazım.derinlemesine öğrenerek şey yapmamız lazım. İlim öğrenmemiz lazım.İlim öğrenmemiz lazım. Tefsirse tefsir, hadîs ise hadîs,Tefsirse tefsir, hadîs ise hadîs, fıkıh ise fıkıh,fıkıh ise fıkıh, kelâm akaîd ise kelâm akaîd,kelâm akaîd ise kelâm akaîd, her ne ise bunu öğrenmemiz lazım.her ne ise bunu öğrenmemiz lazım.

Şimdi bu pişmanlık, perişanlık, hasretlik,


Şimdi bu pişmanlık, perişanlık, hasretlik,
iç yanıklığı neden olacak?iç yanıklığı neden olacak? İki sebepten olacak.İki sebepten olacak.

Bir, orada âlimlere ne kadar büyük


Bir, orada âlimlere ne kadar büyük
mükâfatlar verildiğini görünce,mükâfatlar verildiğini görünce, tuh benimde elimde bu imkân vardı,tuh benimde elimde bu imkân vardı, ben öğrenmedim diye oradan pişmanlık duyacak.ben öğrenmedim diye oradan pişmanlık duyacak.

İkincisi ilim öğrenmediği için,


İkincisi ilim öğrenmediği için,
cahilliğinden yaptığı şeylerden dolayı cezayı yiyincecahilliğinden yaptığı şeylerden dolayı cezayı yiyince tuh ya bunu bilseydimtuh ya bunu bilseydim öğrenseydim de bu hataları yapmasaydım diye,öğrenseydim de bu hataları yapmasaydım diye, onun için isteyecek.onun için isteyecek. Onun için o sebepten dolayı burada hepimizOnun için o sebepten dolayı burada hepimiz her şeye zaman ayırabiliyoruz,her şeye zaman ayırabiliyoruz, hatta gezmeye bile zaman ayırabiliyoruz,hatta gezmeye bile zaman ayırabiliyoruz, ahiretimizi kurtaracak şeye zamanahiretimizi kurtaracak şeye zaman ayırmamız haydi haydi gereklidir, mümkündür.ayırmamız haydi haydi gereklidir, mümkündür.

Günümüzün belli zamanlarında bir kitabı alalım,


Günümüzün belli zamanlarında bir kitabı alalım,
başından sonuna okuyalım,başından sonuna okuyalım, o bitsin, ötekisini alalım okuyalım.o bitsin, ötekisini alalım okuyalım. Hocalarımıza soralım, hangi kitabı okumamız lazım?Hocalarımıza soralım, hangi kitabı okumamız lazım? Önce hangisini bitirelim filan diye.Önce hangisini bitirelim filan diye. Ondan sonra birisi bittikten sonra ötekisi,Ondan sonra birisi bittikten sonra ötekisi, o bittikten sonra ötekisi.o bittikten sonra ötekisi. İlim meclislerine devam edelim.İlim meclislerine devam edelim. Bilmiyorsak öğrenelim, talebe olalım.Bilmiyorsak öğrenelim, talebe olalım. Biliyorsak öğretelim, muallim olalım.Biliyorsak öğretelim, muallim olalım.

Eğer bir insan dini bilgiyi bilmiyorsa


Eğer bir insan dini bilgiyi bilmiyorsa
cahilliğinden dolayı iki misli azap görecek ahirette.cahilliğinden dolayı iki misli azap görecek ahirette. Cahillik mazeret olmayacak.Cahillik mazeret olmayacak. Onun için öğrenmeye çalışması lazım.Onun için öğrenmeye çalışması lazım. Eğer bir insan biliyor ve öğretiyorsa,Eğer bir insan biliyor ve öğretiyorsa, âlimse, öğretmense, öğretiyorsaâlimse, öğretmense, öğretiyorsa o da bildiğini uygulayacak.o da bildiğini uygulayacak.

Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;


Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
bu hadîs-i şerîf’in ikinci bölümünde;bu hadîs-i şerîf’in ikinci bölümünde;

Ve raculün alleme ilmen.


Ve raculün alleme ilmen.
Bir adam ki, ders okutmuş,Bir adam ki, ders okutmuş, ilim öğretmiş dünyadayken birilerine.ilim öğretmiş dünyadayken birilerine. Fe’n-tefe’a bihî men semi’ahû minhü.Fe’n-tefe’a bihî men semi’ahû minhü. Ondan bu ilmi öğrenenler, dinleyenler, istifade etmişler.Ondan bu ilmi öğrenenler, dinleyenler, istifade etmişler. O ilimlerine göre.O ilimlerine göre. Hoca namaz kıl dedi, kılmışlar.Hoca namaz kıl dedi, kılmışlar. Oruç tut dedi, tutmuşlar.Oruç tut dedi, tutmuşlar. Hayır ver, zekât ver dedi, vermişler.Hayır ver, zekât ver dedi, vermişler. Dinleyenler faydalanmış.Dinleyenler faydalanmış. Dûnehû.Dûnehû. Kendisi hariç.Kendisi hariç. Yani âlim ilmini kendisi uygulamıyor ve yapmıyorsaYani âlim ilmini kendisi uygulamıyor ve yapmıyorsa o zaman onun durumu çok fena.o zaman onun durumu çok fena. Âlim yani bilen bildiğini uygulayacak.Âlim yani bilen bildiğini uygulayacak. Bilip te yapmamak, o da muazzam bir pişmanlıkBilip te yapmamak, o da muazzam bir pişmanlık ve hasretlik olacak, kıyamet gününde.ve hasretlik olacak, kıyamet gününde.

Onun için cahilsek cahillikten kurtulmaya çalışalım.


Onun için cahilsek cahillikten kurtulmaya çalışalım.
Âlimsek ilmimizi uygulamaya çalışalım.Âlimsek ilmimizi uygulamaya çalışalım. Bildiğimizi de çoluk çocuğumuzaBildiğimizi de çoluk çocuğumuza yakınlarımıza etrafımıza öğretelim.yakınlarımıza etrafımıza öğretelim. İnşallah mektepler açalım.İnşallah mektepler açalım. Özel imam hatip okulu gibi.Özel imam hatip okulu gibi. Biz mesela Ankara da, mahallemizde,Biz mesela Ankara da, mahallemizde, camimizde kızlarımız için özel imam hatip okulu açmıştık.camimizde kızlarımız için özel imam hatip okulu açmıştık. Benim kızım orada okudu.Benim kızım orada okudu. Mezun oldu ve diplomaları aldı.Mezun oldu ve diplomaları aldı. Amma imam hatip okulundaAmma imam hatip okulunda öğretilen kitapları okutuyorduk orada.öğretilen kitapları okutuyorduk orada. Resmi durumu yoktu.Resmi durumu yoktu. İmam hatipten daha kuvvetli yetişiyordu.İmam hatipten daha kuvvetli yetişiyordu. Çünkü ihlâslı çocuklar öğretiyordu dersleri,Çünkü ihlâslı çocuklar öğretiyordu dersleri, ateşli, imanlı, ihlâslı ve çok iyi yetişiyordu çocuklar.ateşli, imanlı, ihlâslı ve çok iyi yetişiyordu çocuklar. Yani imam hatipteki zararlı tesirler,Yani imam hatipteki zararlı tesirler, zararlı telkinler, ters telkinler orada olmadığından,zararlı telkinler, ters telkinler orada olmadığından, güzel yetişiyordu.güzel yetişiyordu. İmam hatipte de hayret edip ağzımız açıkİmam hatipte de hayret edip ağzımız açık kalıyordu duyduğumuz zaman, öyle muzır hocalar vardı ki.kalıyordu duyduğumuz zaman, öyle muzır hocalar vardı ki. Ey vatan hainleri, siz bu mektebe niye geldiniz diyeEy vatan hainleri, siz bu mektebe niye geldiniz diye çocukların moralini bozuyorlardı, maneviyatını.çocukların moralini bozuyorlardı, maneviyatını. Kendisinin dini imanı yok.Kendisinin dini imanı yok. Hadi bakalım kızlar başınızı açın, cici cici, hadi bakalım.Hadi bakalım kızlar başınızı açın, cici cici, hadi bakalım. Talebe hocasının sözünü dinler filan diyeTalebe hocasının sözünü dinler filan diye kızların başını açmaya çalışanlar vardı.kızların başını açmaya çalışanlar vardı. O tabi olumsuz etkiler bizim kursta olmadığı için,O tabi olumsuz etkiler bizim kursta olmadığı için, bizimkiler girdikleri imtihanlarda en yüksek notları alıpbizimkiler girdikleri imtihanlarda en yüksek notları alıp diplomaları alıyorlardı.diplomaları alıyorlardı. Sonradan oraya da el atıldı,Sonradan oraya da el atıldı, müftüler karıştı, bilmem kimler karıştı.müftüler karıştı, bilmem kimler karıştı. Kızlara biz kız hocalar tayin ediyorduk,Kızlara biz kız hocalar tayin ediyorduk, dersi onlar veriyordu.dersi onlar veriyordu. Bizden sonra müftüler bazı dersleri kaldırttılarBizden sonra müftüler bazı dersleri kaldırttılar ve erkek müftüler geldi kızlara sulu sulu dersler anlattılar,ve erkek müftüler geldi kızlara sulu sulu dersler anlattılar, yamuk yamuk, şeyler.yamuk yamuk, şeyler. Kızlar şikâyet ediyordu.Kızlar şikâyet ediyordu. Bu ne biçim hoca filan diye.Bu ne biçim hoca filan diye. Kız öğrenciyi görünce karşısında sululanıyor yani.Kız öğrenciyi görünce karşısında sululanıyor yani. Böyle acayip şeyler.Böyle acayip şeyler.

Sonra orada da olmaya başladı.


Sonra orada da olmaya başladı.
Ama biz şimdi burada inşallah kendimizi toparlayınca,Ama biz şimdi burada inşallah kendimizi toparlayınca, toplumumuz biraz daha oturunca.toplumumuz biraz daha oturunca. Şurada Sydney'de oturdu.Şurada Sydney'de oturdu. Melbourne'de oturdu.Melbourne'de oturdu. İnşallah burada da biraz daha derlenip toparlanınca,İnşallah burada da biraz daha derlenip toparlanınca, bu derslere hem girişeceğiz, buradakilere öğreteceğiz,bu derslere hem girişeceğiz, buradakilere öğreteceğiz, hem de bunları videoya çekip banta alıp inşallahhem de bunları videoya çekip banta alıp inşallah Sydney’e, Melbourne’a filanSydney’e, Melbourne’a filan Türkiye’ye filan göndereceğiz.Türkiye’ye filan göndereceğiz. Oralarda da inşallah Arapça dersi, fıkıh dersi,Oralarda da inşallah Arapça dersi, fıkıh dersi, tefsir dersi akaîd dersi,tefsir dersi akaîd dersi, belli kitapları okuyup okuyup,belli kitapları okuyup okuyup, hem de yazılı inşallah şehadetname,hem de yazılı inşallah şehadetname, icazetname verirsek,icazetname verirsek, ben şurada şu mektepte şunu okudum diyeben şurada şu mektepte şunu okudum diye gösterebilsin yani inşallah.gösterebilsin yani inşallah. Eski usulü canlandıracağız.Eski usulü canlandıracağız. Eski hocalar, talebeleri başarılıysaEski hocalar, talebeleri başarılıysa ona icazetname verirlermiş, arzumuz böyle.ona icazetname verirlermiş, arzumuz böyle.

Allah muvaffak etsin.


Allah muvaffak etsin.
Ben yapamazsam inşallah bizim gençler yaparlar.Ben yapamazsam inşallah bizim gençler yaparlar. İnşallah bende yapmaya fırsat bulurum.İnşallah bende yapmaya fırsat bulurum.

İkinci hadîs-i şerîf.


İkinci hadîs-i şerîf.


Eşeddü’n-nâsi yevme’l-kıyâmeti ‘azâben


Eşeddü’n-nâsi yevme’l-kıyâmeti ‘azâben
imâmün câirun.imâmün câirun.

Bu hadîs-i şerîf’te kısa, özlü hadîs-i şerîf’te,


Bu hadîs-i şerîf’te kısa, özlü hadîs-i şerîf’te,
Ebû Saîd hazretlerinden, TayâlisîEbû Saîd hazretlerinden, Tayâlisî İbni Abdul ber ve Hulvânî rivayet etmişlerİbni Abdul ber ve Hulvânî rivayet etmişler rahmetullahi aleyhim ecmain.rahmetullahi aleyhim ecmain.

Kısaca efendimiz buyuruyor ki;


Kısaca efendimiz buyuruyor ki;


Eşeddü’n-nâsi (yevme’l-kıyâmeti ‘azâben).


Eşeddü’n-nâsi (yevme’l-kıyâmeti ‘azâben).
Allah’ın indinde en şiddetli azaba uğrayacak kimseler.Allah’ın indinde en şiddetli azaba uğrayacak kimseler. Yevme’l-kıyâmeti.Yevme’l-kıyâmeti. Kıyamet gününde.Kıyamet gününde. Eşeddü’n-nâsi yevme’l-kıyâmeti ‘azâben.Eşeddü’n-nâsi yevme’l-kıyâmeti ‘azâben. Kıyamet gününde insanların en çok azap görecek olanı kimdir?Kıyamet gününde insanların en çok azap görecek olanı kimdir? İmâmün câirun.İmâmün câirun. Zalim hükümdardır.Zalim hükümdardır. Zalim idarecidir.Zalim idarecidir. Biliyorsunuz Arapça'da imam önder demek.Biliyorsunuz Arapça'da imam önder demek. Öne geçen.Öne geçen. Namazda da öne geçene, onun için imam deniliyor.Namazda da öne geçene, onun için imam deniliyor.

Emam, arapçada ön demek.


Emam, arapçada ön demek.
Emamul mescid. Mescidin önü.Emamul mescid. Mescidin önü. Vera arkası demek.Vera arkası demek. Veraul mescit. Mescidin arkası.Veraul mescit. Mescidin arkası. İmam bir toplumun önünde olan önder manasına geliyor.İmam bir toplumun önünde olan önder manasına geliyor. Cair deyince de zalim demek.Cair deyince de zalim demek. Cevr edici demek.Cevr edici demek. Eğer toplumun yönetimi elinde olan,Eğer toplumun yönetimi elinde olan, idareci olan, başkan olan, reis olan kişiidareci olan, başkan olan, reis olan kişi zalimse hapı yuttu.zalimse hapı yuttu. Ahirette en şiddetli azabı görecek olan zalim hükümdardır.Ahirette en şiddetli azabı görecek olan zalim hükümdardır. Çünkü sorumluluğu çok büyüktür.Çünkü sorumluluğu çok büyüktür. Çünkü zararı çok yaygındır.Çünkü zararı çok yaygındır. Yani sıradan bir vatandaş bir günah işlerse,Yani sıradan bir vatandaş bir günah işlerse, bir zulüm yaparsa, sınırlı kalır.bir zulüm yaparsa, sınırlı kalır. Ama devletin başındaki zulüm ederse bütün millet çeker.Ama devletin başındaki zulüm ederse bütün millet çeker. Zararı yaygın olduğundan cezası da büyük oluyor.Zararı yaygın olduğundan cezası da büyük oluyor. Sorumluluğu büyük olduğundan,Sorumluluğu büyük olduğundan, yaptığı kötülüklerden cezası çok oluyor.yaptığı kötülüklerden cezası çok oluyor. Yapmadığı vazifelerden, sorumluluğu çok oluyor.Yapmadığı vazifelerden, sorumluluğu çok oluyor.

O bakımdan Peygamber Efendimiz


O bakımdan Peygamber Efendimiz
hadîs-i şerîf’lerinde, idarecilik tavsiye etmemiş,hadîs-i şerîf’lerinde, idarecilik tavsiye etmemiş, idari görevlere kendi kendine talip olmayı tavsiye etmemiş.idari görevlere kendi kendine talip olmayı tavsiye etmemiş. Ancak istenirseniz,Ancak istenirseniz, gel bakalım şunu sen yap, senden başka kimse yok,gel bakalım şunu sen yap, senden başka kimse yok, o zaman gidin, vazifeyi yapmaya çalışın.o zaman gidin, vazifeyi yapmaya çalışın. Allah o zaman yardım eder.Allah o zaman yardım eder. Amma kendiliğinden bana şu görevi ver,Amma kendiliğinden bana şu görevi ver, bana şu görevi ver diyebana şu görevi ver diye mevki makam peşinde koşmayın diyemevki makam peşinde koşmayın diye hadîs-i şerîf’lerinde tavsiye etmiştir.hadîs-i şerîf’lerinde tavsiye etmiştir. Çünkü sorumluluktur.Çünkü sorumluluktur. On kişi veya on kişiden daha fazlayaOn kişi veya on kişiden daha fazlaya başkanlık etmiş olan her kişi,başkanlık etmiş olan her kişi, kıyamet günü elleri omuzlarına, boynunakıyamet günü elleri omuzlarına, boynuna bağlanmış esir gibi, suçlu gibi yakalanmış,bağlanmış esir gibi, suçlu gibi yakalanmış, sanık gibi getirilecek.sanık gibi getirilecek. Muhakeme edilecek.Muhakeme edilecek. Savunabilir kendisini,Savunabilir kendisini, iyi insan olduğu ortaya çıkarsa bağları çözülecek.iyi insan olduğu ortaya çıkarsa bağları çözülecek. Zalimliği anlaşılınca, bağ üstüne bağ bağlanıp,Zalimliği anlaşılınca, bağ üstüne bağ bağlanıp, cehenneme atılacak.cehenneme atılacak. Yani yöneticilik sorumlu bir mevki,Yani yöneticilik sorumlu bir mevki, ahirette tehlikeli bir şey,ahirette tehlikeli bir şey, büyük sorumluluğu var, büyük azabı var.büyük sorumluluğu var, büyük azabı var. Amma adaletli hükümdar olursa,Amma adaletli hükümdar olursa, o zamanda mükâfatı çok.o zamanda mükâfatı çok. Çünkü faydası herkese yaygın oluyor.Çünkü faydası herkese yaygın oluyor. O zamanda arş-ı âlâ’nınO zamanda arş-ı âlâ’nın gölgesinde gölgelenecek insanların başında yer alıyor.gölgesinde gölgelenecek insanların başında yer alıyor.

İmâmün ‘âdilün.


İmâmün ‘âdilün.


Adaletli önder.


Adaletli önder.
Hükümdar o da arş-ı âlâ’nın gölgesinde,Hükümdar o da arş-ı âlâ’nın gölgesinde, nurdan minberlere oturacak.nurdan minberlere oturacak. Allah’ın lütfuna erecek.Allah’ın lütfuna erecek. Mahşer gününün sıkıntısını bile çekmeyecek, adaletliyse.Mahşer gününün sıkıntısını bile çekmeyecek, adaletliyse.

Biz de her işimizde adalet etmeye gayret edelim.


Biz de her işimizde adalet etmeye gayret edelim.
Her birimizin az çok bir başkan olduğu yer vardır.Her birimizin az çok bir başkan olduğu yer vardır. Ya dükkân da patronuz ya evde aile reisiyiz.Ya dükkân da patronuz ya evde aile reisiyiz. Ya bir yerde reisiz, dernek başkanıyız,Ya bir yerde reisiz, dernek başkanıyız, vakıf başkanıyız veyahutvakıf başkanıyız veyahut işte bilmem çeşitli sorumluluklar yüklenmişiz.işte bilmem çeşitli sorumluluklar yüklenmişiz. Biz de onları güzel yapmaya çalışalım.Biz de onları güzel yapmaya çalışalım.

Üçüncü ve müjdeli bir hadîs-i şerîf cenneti anlatıyor.


Üçüncü ve müjdeli bir hadîs-i şerîf cenneti anlatıyor.


Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;


Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;


Esfelü ehli’l-cenneti deraceten


Esfelü ehli’l-cenneti deraceten
le-men yekûmü ‘alâ ra’sihî ‘aşeratü âlâfi hâdiminle-men yekûmü ‘alâ ra’sihî ‘aşeratü âlâfi hâdimin bi-yedi külli hâdimin sahîfetânibi-yedi külli hâdimin sahîfetâni sahîfetün min zehebin ve sahîfetün min fiddatinsahîfetün min zehebin ve sahîfetün min fiddatin fî külli vâhidetin levnün leyse fi’l-uhrâfî külli vâhidetin levnün leyse fi’l-uhrâ ye’külü min âhirihâye’külü min âhirihâ misle mâ ye’külü min evvelihâ yecidü li-âhirihâmisle mâ ye’külü min evvelihâ yecidü li-âhirihâ mine’l-lezzeti ve’t-tîbi misle mâ yecidümine’l-lezzeti ve’t-tîbi misle mâ yecidü li-evvelihâ sümme yekûnü zâlike raşhu miskinli-evvelihâ sümme yekûnü zâlike raşhu miskin ve cüşâü miskinve cüşâü miskin lâ yebûlûne ve lâ yeteğavvatûne ve lâ yetemahhatûne.lâ yebûlûne ve lâ yeteğavvatûne ve lâ yetemahhatûne.

Sadaka Resûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.


Sadaka Resûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.
Efendimiz buyuruyor ki;Efendimiz buyuruyor ki;

Esfelü ehli’l-cenneti deraceten.


Esfelü ehli’l-cenneti deraceten.
Cennete gireceklerin mertebesi en düşük olanı,Cennete gireceklerin mertebesi en düşük olanı, en rütbesi aşağıda olanı.en rütbesi aşağıda olanı. Tabi hepsi yüksek insanlar, hepsi cennete girmiş,Tabi hepsi yüksek insanlar, hepsi cennete girmiş, Allah’ın mükâfatına ermiş kişiler amaAllah’ın mükâfatına ermiş kişiler ama bunlarında sıralanması var.bunlarında sıralanması var. Üstünlerin üstünü var,Üstünlerin üstünü var, yücelerin yücesi var.yücelerin yücesi var. Aşağıda olanı. Esfel.Aşağıda olanı. Esfel. En aşağıda olanı, derecesi en düşük olanı,En aşağıda olanı, derecesi en düşük olanı, omuzu en az kalabalık olanı yani.omuzu en az kalabalık olanı yani. Lemen. Öyle bir kişidir ki, muhakkak ki,Lemen. Öyle bir kişidir ki, muhakkak ki, şeksiz şüphesiz öyle bir şahıstır ki,şeksiz şüphesiz öyle bir şahıstır ki, bu en aşağıda olanı, derecesi en düşük olanı bile.bu en aşağıda olanı, derecesi en düşük olanı bile.

Vekûmü ‘alâ ra’sihî ‘aşeratü âlâfi hâdimin.


Vekûmü ‘alâ ra’sihî ‘aşeratü âlâfi hâdimin.
Başucunda on bin hizmetçi amade bekler.Başucunda on bin hizmetçi amade bekler. On bin tane.On bin tane. En aşağısının etrafında hizmetçiler, cennet hizmetçileri, beklerler.En aşağısının etrafında hizmetçiler, cennet hizmetçileri, beklerler. Bi-yedi külli hâdimin sahîfetâni.Bi-yedi külli hâdimin sahîfetâni. Her hizmetçinin elinde iki tane tabak vardır,Her hizmetçinin elinde iki tane tabak vardır, iki tepsi vardır.iki tepsi vardır. Sahife, tepsi demek, tabak demek, iki tabak olacak.Sahife, tepsi demek, tabak demek, iki tabak olacak. Sahîfetün min zehebin ve sahîfetün min fiddatin.Sahîfetün min zehebin ve sahîfetün min fiddatin. Bir tanesi altından tabak, bir tanesi gümüşten tabak.Bir tanesi altından tabak, bir tanesi gümüşten tabak. Fî külli vâhidetin levnün leyse fi’l-uhrâ.Fî külli vâhidetin levnün leyse fi’l-uhrâ. Her bir tabakta, bir çeşit yiyecek içecek meyveHer bir tabakta, bir çeşit yiyecek içecek meyve cennet ikramı var, ötekisinde olmayan.cennet ikramı var, ötekisinde olmayan. Hiçbirisi ötekisine benzemiyor.Hiçbirisi ötekisine benzemiyor. Yani o zaman yirmi bin tane tabak oluyor.Yani o zaman yirmi bin tane tabak oluyor. Yirmi bin çeşit ikram oluyor.Yirmi bin çeşit ikram oluyor. Cenâb-ı Hakk’ın ikramı oluyor, cennette.Cenâb-ı Hakk’ın ikramı oluyor, cennette.

Ye’külü min âhirihâ misle mâ ye’külü min evvelihâ.


Ye’külü min âhirihâ misle mâ ye’külü min evvelihâ.
Bu cennetlik mübarek, bu tabaklardan yiyecek amaBu cennetlik mübarek, bu tabaklardan yiyecek ama en evvelinden yediği gibien evvelinden yediği gibi en sonuncudan da yiyecek, iştihayla.en sonuncudan da yiyecek, iştihayla. Yani doydum, artık istemiyorum.Yani doydum, artık istemiyorum. Vallah baklava börek olsa, artık yiyemem deriz ya.Vallah baklava börek olsa, artık yiyemem deriz ya. Biz biraz fazla kaçırdık mı?Biz biraz fazla kaçırdık mı? Ya önceki yemekleri fazla verdin bak bu da güzelmiş amaYa önceki yemekleri fazla verdin bak bu da güzelmiş ama artık yer kalmadı, teşekkür ederim, istemem, öyle değil.artık yer kalmadı, teşekkür ederim, istemem, öyle değil. Başındakini nasıl zevkle iştahla yiyorsa,Başındakini nasıl zevkle iştahla yiyorsa, sonunu da öyle yiyecek.sonunu da öyle yiyecek. Yecidü li-âhirihâ mine’l-lezzeti ve’t-tîbiYecidü li-âhirihâ mine’l-lezzeti ve’t-tîbi misle mâ yecidü li-evvelihâ.misle mâ yecidü li-evvelihâ. Ve en sonuncuyu yerken,Ve en sonuncuyu yerken, birinciyi yediği zamanki lezzeti,birinciyi yediği zamanki lezzeti, keyfi, zevki duyacak ve hoş kokuyu duyacak.keyfi, zevki duyacak ve hoş kokuyu duyacak. Yani kanıksamak, tıkanmak, iştihası kalmamak olmayacak.Yani kanıksamak, tıkanmak, iştihası kalmamak olmayacak. Onlardan hepsinden yiyecek.Onlardan hepsinden yiyecek. Hepsi el pençe divan duruyor.Hepsi el pençe divan duruyor.

Sümme yekûnü zâlike raşhu miskin.


Sümme yekûnü zâlike raşhu miskin.
Sonra bu yedikleri, içtikleri, cennet meşrubatları,Sonra bu yedikleri, içtikleri, cennet meşrubatları, taamları, misk teri olarak,taamları, misk teri olarak, mis terleyecek yani cennetlik,mis terleyecek yani cennetlik, terlediği zaman mis terleyecek.terlediği zaman mis terleyecek. Ve cüşâü miskin.Ve cüşâü miskin. Ve geğirdiği zaman misk geğirecek,Ve geğirdiği zaman misk geğirecek, Vırrt yaptığı zaman, mis kokusu geğirecek,Vırrt yaptığı zaman, mis kokusu geğirecek, terlediği zaman misk kokacak, böyle gidecek.terlediği zaman misk kokacak, böyle gidecek. Yani yediklerinin sonucu böyle misYani yediklerinin sonucu böyle mis terlemesi tarzında olacak.terlemesi tarzında olacak. Lâ yebûlûne.Lâ yebûlûne. Küçük abdeste gitmek.Küçük abdeste gitmek. Ve lâ yeteğavvatûne.Ve lâ yeteğavvatûne. Büyük abdeste gitmek.Büyük abdeste gitmek.

Ve lâ yetemahhatûne.


Ve lâ yetemahhatûne.
Tükürmek, sümkürmek filan böyle çirkin,Tükürmek, sümkürmek filan böyle çirkin, insanın midesini bulandıran,insanın midesini bulandıran, hoşa gitmeyen şeyler hiç olmayacak.hoşa gitmeyen şeyler hiç olmayacak. Hela, yüznumara vesaire filan gibi bir şey durum yok.Hela, yüznumara vesaire filan gibi bir şey durum yok. Mis kokuları içinde öyle zevk edecek.Mis kokuları içinde öyle zevk edecek. Bu sadece cennetin zevklerindenBu sadece cennetin zevklerinden bir tanesinin biraz böyle anlatılması.bir tanesinin biraz böyle anlatılması. Daha nice nice nimetler, lezzetler tadacak.Daha nice nice nimetler, lezzetler tadacak.

Allah bizi cennetine girenlerden,


Allah bizi cennetine girenlerden,
cemalini görenlerden,cemalini görenlerden, bu nimetleri yiyip içenlerden eylesin.bu nimetleri yiyip içenlerden eylesin. Cennetten mahrum düşürmesin.Cennetten mahrum düşürmesin. Cehenneme ayağımızı kaydırmasın.Cehenneme ayağımızı kaydırmasın. Azabına uğratmasın.Azabına uğratmasın. Narına yakmasın.Narına yakmasın. İlk girenlerle beraber cennete giripİlk girenlerle beraber cennete girip Peygamber Efendimize komşu olanlardan eylesin.Peygamber Efendimize komşu olanlardan eylesin. Cemalini görenlerden eylesin.Cemalini görenlerden eylesin. Rıdvan-ı ekberine cümlemizi vasıl eylesin.Rıdvan-ı ekberine cümlemizi vasıl eylesin.

El Fatiha.


El Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2