Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Kıyamet Günü Sıkıntı Çekmeyecek Üç İnsan

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Faizin Ve Dilenmenin Yasaklanması, Göze Hakim Olma, Kuvvetli Bir Savaştır, Cihaddan Kaçmamak, Ticarette Yalan Söylememek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kıyamet Günü Sıkıntı Çekmeyecek Üç İnsan

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Faizin Ve Dilenmenin Yasaklanması, Göze Hakim Olma, Kuvvetli Bir Savaştır, Cihaddan Kaçmamak, Ticarette Yalan Söylememek, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim. Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdülillahi rabbilalemin essalatü vesselamü ala seyyidina Muhammed'inel-Hamdülillahi rabbilalemin essalatü vesselamü ala seyyidina Muhammed'in ve alihi ve sahbihi ecmain ve men tebiahu bi ihsanin ila yevmüddin. Emmâ ba'd ve alihi ve sahbihi ecmain ve men tebiahu bi ihsanin ila yevmüddin.

Emmâ ba'd

Biliyorsunuz çeşit çeşit bıyık modelleri, sakal modelleri, saç modelleri çıkmış ikenBiliyorsunuz çeşit çeşit bıyık modelleri, sakal modelleri, saç modelleri çıkmış iken Ruth Brynner isimli bir Amerikan artisti vardı.Ruth Brynner isimli bir Amerikan artisti vardı. Saç, sakal, kaş, kirpik her şeyini tıraşlamış kabak gibi geziyordu. Neden? Adam aldırmıyor.Saç, sakal, kaş, kirpik her şeyini tıraşlamış kabak gibi geziyordu. Neden? Adam aldırmıyor. Dün baktım, burada iyi giyimli bir adam. Çıplak ayakla dolaşıyordu. Ya çıplak ayakla dolaşılır mı?Dün baktım, burada iyi giyimli bir adam. Çıplak ayakla dolaşıyordu. Ya çıplak ayakla dolaşılır mı? "Dolaşırım, sanane." der gibi dolaşıyor adam, aldırmıyor. Mesele de yapmıyor."Dolaşırım, sanane." der gibi dolaşıyor adam, aldırmıyor. Mesele de yapmıyor. Giyimlerinde böyle adamlar. Bunların giyimlerini biz garipsiyoruz. Giyimlerinde böyle adamlar. Bunların giyimlerini biz garipsiyoruz.

O bakımdan madem onlar bu konuda, yani kendi sahalarında böyle bu kadar önemsiyorlar.O bakımdan madem onlar bu konuda, yani kendi sahalarında böyle bu kadar önemsiyorlar. Biz de kendi dinimizin, imanımızın ve prensiplerimizin gereği olan çekinmeden yapabilmeliyiz. Biz de kendi dinimizin, imanımızın ve prensiplerimizin gereği olan çekinmeden yapabilmeliyiz. "Ben böyleyim." diyebilmeliyiz. "Efendim başörtmek olur mu 20. yüzyılda." Neden olmasın? "Ben böyleyim." diyebilmeliyiz.

"Efendim başörtmek olur mu 20. yüzyılda." Neden olmasın?
Başı açmak oluyor da başörtmek niye olmasın?Başı açmak oluyor da başörtmek niye olmasın? Baş örten kardeşlerimizi, talebelerimizi fakültelere almıyorlar. Ne kadar ibtidaî bir sistem.Baş örten kardeşlerimizi, talebelerimizi fakültelere almıyorlar. Ne kadar ibtidaî bir sistem. Bundan saçma bir zihniyet olamaz. Bu adamlar hiç 20. yüzyılı görmediler mi? Bundan saçma bir zihniyet olamaz. Bu adamlar hiç 20. yüzyılı görmediler mi? Hiç Avrupa'ya gitmediler mi?Hiç Avrupa'ya gitmediler mi? Hiç dış ülke görmediler mi? Herkes dünyada istediği gibi geziyor. Hiç dış ülke görmediler mi? Herkes dünyada istediği gibi geziyor.

Yirminci yüzyılda üniversitede, hem de sınıfın çalışkan talebesi.Yirminci yüzyılda üniversitede, hem de sınıfın çalışkan talebesi. Başını örtüyorsun diye okula gelmekten fakülteye devamdan men edilebilir mi? Başını örtüyorsun diye okula gelmekten fakülteye devamdan men edilebilir mi? Buna ceza verilebilir mi? Böyle akıl, böyle mantık olur mu? Çok geri. Buna ceza verilebilir mi? Böyle akıl, böyle mantık olur mu? Çok geri.

Peygamber Efendimiz diyor ki sallallahu aleyhi ve sellem: "Üç cins insan vardır.Peygamber Efendimiz diyor ki sallallahu aleyhi ve sellem: "Üç cins insan vardır. İnsanlar hesap telaşıyla ter dökerken mahşer gününde, onlar Ârş-ı Âlâ'nın gölgesinde sohbet ederler. İnsanlar hesap telaşıyla ter dökerken mahşer gününde, onlar Ârş-ı Âlâ'nın gölgesinde sohbet ederler. Sıkıntı çekmezler. Bunlardan birisi Allah yolunda dininin emirlerini yaparken ve İslâm'ı yaşarkenSıkıntı çekmezler. Bunlardan birisi Allah yolunda dininin emirlerini yaparken ve İslâm'ı yaşarken kınayanın kınamasından çekinmeyen insan. "Ben müslümanım. Ben istersem böyle dolaşırım." kınayanın kınamasından çekinmeyen insan. "Ben müslümanım. Ben istersem böyle dolaşırım." Onlar istedikleri gibi giyiniyorlar filan diye.Onlar istedikleri gibi giyiniyorlar filan diye. Biz de doğru bildiğimiz şeyi yapmaktan bir başkası bizi ayıplayacak diyeBiz de doğru bildiğimiz şeyi yapmaktan bir başkası bizi ayıplayacak diye yapacağımız doğru bildiğimiz şeyi yapmama durumuna düşmemeliyiz. Bu yanlış. yapacağımız doğru bildiğimiz şeyi yapmama durumuna düşmemeliyiz. Bu yanlış.

Karakterimize, şahsiyet sahibi olmamıza aykırı olur bu.Karakterimize, şahsiyet sahibi olmamıza aykırı olur bu. Bunun için kınayanın kınamasından korkmadan, doğru bildiği yoldaBunun için kınayanın kınamasından korkmadan, doğru bildiği yolda yürüyecek şahsiyet sahibi insanlar olmamızı bu hadîs-i şerîf bize ilham ediyor.yürüyecek şahsiyet sahibi insanlar olmamızı bu hadîs-i şerîf bize ilham ediyor. "Kınayanın kınamasından korkma." Hem bu dünyada böyle yaşayacak insan. "Kınayanın kınamasından korkma." Hem bu dünyada böyle yaşayacak insan. Ondan sonra âhirette de Arş-ı Âla'nın gölgesinde Allah'ın ikramına mazhar olacak. Neden?Ondan sonra âhirette de Arş-ı Âla'nın gölgesinde Allah'ın ikramına mazhar olacak. Neden? Kınayanın kınamasından korkmadı. Allahın emirlerini tuttu.Kınayanın kınamasından korkmadı. Allahın emirlerini tuttu. Hiç bir yerde çekinmedi İslâm'ı yaşamaktan geri durmadı diye. İkincisi; Hiç bir yerde çekinmedi İslâm'ı yaşamaktan geri durmadı diye.

İkincisi;

Kendisine helal olmayan bir şeye asla elin uzatmamış olan bir adam.Kendisine helal olmayan bir şeye asla elin uzatmamış olan bir adam. Yani başkasının malını almıyor. Parasını almıyor. Mülkünü almıyor.Yani başkasının malını almıyor. Parasını almıyor. Mülkünü almıyor. Başkasının malına, mülküne, ırzına, namusuna, haysiyetine eşine, el uzatmıyor. Dil uzatmıyor.Başkasının malına, mülküne, ırzına, namusuna, haysiyetine eşine, el uzatmıyor. Dil uzatmıyor. Harama el uzatmıyor. Bu da Ârş-ı Âla'nın gölgesinde emniyet içinde oturacak bir kimse.Harama el uzatmıyor. Bu da Ârş-ı Âla'nın gölgesinde emniyet içinde oturacak bir kimse. Çünkü kendisine helal olan şeyi alıyor. Haram olan şeyi almıyor. Çünkü kendisine helal olan şeyi alıyor. Haram olan şeyi almıyor.

Faizin yasaklanması İslâm'da hakka ve emeğe verilen değeri gösterir.Faizin yasaklanması İslâm'da hakka ve emeğe verilen değeri gösterir. Sermaye gücüyle bir insanın emeği sömürülmesin diye İslâm faizi uygun görmemiş.Sermaye gücüyle bir insanın emeği sömürülmesin diye İslâm faizi uygun görmemiş. Faize kapı açmamıştır. Hatta bazıları itiraz ettikleri halde Faize kapı açmamıştır. Hatta bazıları itiraz ettikleri halde "Ne var yani alışverişte caiz." dedikleri halde onu öyle bir delil olarak ileriye sürmek istedikleri halde, "Ne var yani alışverişte caiz." dedikleri halde onu öyle bir delil olarak ileriye sürmek istedikleri halde,

Allah alışverişi helal kıldı, ama ribayı haram kıldı demiştir.Allah alışverişi helal kıldı, ama ribayı haram kıldı demiştir. Ve ilk kaldırdığı faiz kendi aile fertlerinin aldıkları faizdir, tatbikata kendisinden başlamıştır. Ve ilk kaldırdığı faiz kendi aile fertlerinin aldıkları faizdir, tatbikata kendisinden başlamıştır. Bizim dinimizde en temiz kazanç; insanın alnının teri, elinin emeğiyle kazanmasıdır. Bizim dinimizde en temiz kazanç; insanın alnının teri, elinin emeğiyle kazanmasıdır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri dilenmekte olan bir kimseye dedi ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri dilenmekte olan bir kimseye dedi ki:

"Senin hiçbir şeyin yok mu?" "Yok yâ Resûlallah. Ancak şu kadarcık birşeyim var." "Senin hiçbir şeyin yok mu?"

"Yok yâ Resûlallah. Ancak şu kadarcık birşeyim var."

"Tamam getir onu." dedi. Çok basit bir eşya. Onu getirince: "Bunu kim alır?" dedi. Aldı. Sattı. "Tamam getir onu." dedi. Çok basit bir eşya. Onu getirince:

"Bunu kim alır?" dedi. Aldı. Sattı.

"Bununla git, ip al." dedi. İp aldırdı. "Bu iple dağdan odun topla, getir, burada sat. "Bununla git, ip al." dedi. İp aldırdı. "Bu iple dağdan odun topla, getir, burada sat. Kimseden bir şey isteme, dilenme." dedi. O adam da öyle yaptı yani.Kimseden bir şey isteme, dilenme." dedi. O adam da öyle yaptı yani. Sahabe tabii, Allah şefaatlerine erdirsin.Sahabe tabii, Allah şefaatlerine erdirsin. O şahıs o iple gidip topladı, çalıları odunları sırtına sarıp getiripO şahıs o iple gidip topladı, çalıları odunları sırtına sarıp getirip "Bir demeti şu kadar." diye o zaman sattı ve geçimini böyle sağladı. İslâm dilenmeyi uygun görmüyor."Bir demeti şu kadar." diye o zaman sattı ve geçimini böyle sağladı.

İslâm dilenmeyi uygun görmüyor.
Şerefli bir şey olarak görmüyor. Helal olmayan birşeye el atmayı uygun görmüyor.Şerefli bir şey olarak görmüyor. Helal olmayan birşeye el atmayı uygun görmüyor. El uzatmayı uygun görmüyor. Yasak ediyor. İnsanların kendi elinin emeğiyle kazanmasını,El uzatmayı uygun görmüyor. Yasak ediyor. İnsanların kendi elinin emeğiyle kazanmasını, çalışmasını ve hak etmesini uygun görüyor.çalışmasını ve hak etmesini uygun görüyor. Helal kazancın öneminin üzerinde vurgulayarak bastırarak duruyor. Helal kazancın öneminin üzerinde vurgulayarak bastırarak duruyor.

Ve haram yediği zaman insanın ibadetlerinin dahi kabul olmayacağını söylüyor.Ve haram yediği zaman insanın ibadetlerinin dahi kabul olmayacağını söylüyor. "Bir insan bir haram yerse o haramdan mutlaka bir et hasıl olur,"Bir insan bir haram yerse o haramdan mutlaka bir et hasıl olur, o et de ancak cehenneme yaraşır." Cehennemde yanar, buyuruyor Peygamber Efendimiz.o et de ancak cehenneme yaraşır." Cehennemde yanar, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Bir insan haram yerse kırk sabah namazının kabul olmayacağını bildiriyor. Bir insan haram yerse kırk sabah namazının kabul olmayacağını bildiriyor.

Onun için İslâm'da en önemli noktalardan birisi harama el uzatmamak, haram yememektir. Onun için İslâm'da en önemli noktalardan birisi harama el uzatmamak, haram yememektir. Helal olmasına dikkat etmektir. Hz. Ömer radiyallahu anh çarşıya, pazara giderHelal olmasına dikkat etmektir. Hz. Ömer radiyallahu anh çarşıya, pazara gider ve tüccarlara, orada ticaret yapan insanlara esnafa dinî konuları sorar. Bilmeyenleri kırbaçlatırdı.ve tüccarlara, orada ticaret yapan insanlara esnafa dinî konuları sorar. Bilmeyenleri kırbaçlatırdı. Dini bilmiyorsun burada nasıl ticaret yapıyorsun diye döverdi.Dini bilmiyorsun burada nasıl ticaret yapıyorsun diye döverdi. O babayiğit adam, biraz da sert mizaçlı. Allah şefaatine erdirsin. Dini bilsin, öyle yapsın, diyor.O babayiğit adam, biraz da sert mizaçlı. Allah şefaatine erdirsin. Dini bilsin, öyle yapsın, diyor. Dinine göre hareket etsin, haram iş yapmasın, diyor.Dinine göre hareket etsin, haram iş yapmasın, diyor. Bize de Allah anlımızın teriyle çalışıp kazanmayı ekseriyetimize nasip etmiştir. Bize de Allah anlımızın teriyle çalışıp kazanmayı ekseriyetimize nasip etmiştir. Allahu Teâlâ hazretleri harama katiyen bizi yanaştırmasın. Haram iş yaptırmasın. Allahu Teâlâ hazretleri harama katiyen bizi yanaştırmasın. Haram iş yaptırmasın.

Haram bazen birisinin haksızlıkla malını almak suretiyle olur.Haram bazen birisinin haksızlıkla malını almak suretiyle olur. Bazen kendi malı bile olsa Allah'ın yasak ettiği bir şey haram olur. Bazen kendi malı bile olsa Allah'ın yasak ettiği bir şey haram olur. Mesela kendi bağının üzümünü insan sıksa, şarap haline getirse onu da içemez.Mesela kendi bağının üzümünü insan sıksa, şarap haline getirse onu da içemez. Çünkü şarap haram. Onun da haram olması aklı korumaktan dolayıdır.Çünkü şarap haram. Onun da haram olması aklı korumaktan dolayıdır. İslâm akla önem verdiğinden ve aklın gitmesine asla müsaade etmediğinden, İslâm akla önem verdiğinden ve aklın gitmesine asla müsaade etmediğinden, aklı koruma sadedinde aklı alıp götüren uçuran her şeyi yasaklamıştır İslâm. aklı koruma sadedinde aklı alıp götüren uçuran her şeyi yasaklamıştır İslâm.

"Kur'ân-ı Kerîm'de şarap zikrediliyor bira içersem helal mi?" Bira da haram."Kur'ân-ı Kerîm'de şarap zikrediliyor bira içersem helal mi?" Bira da haram. "Kur'ân-ı Kerîm'de likörden bahsedilmiyor, onu içebilir miyim?"Kur'ân-ı Kerîm'de likörden bahsedilmiyor, onu içebilir miyim? Kur'ân-ı Kerîm'de meşrubattan bahsediliyor. Afyon koklayabilir miyim?" Onu da koklayamazsın. Kur'ân-ı Kerîm'de meşrubattan bahsediliyor. Afyon koklayabilir miyim?" Onu da koklayamazsın.

Çünkü aklı izale edici, aklı perdeleyici her şeyi yasaklamıştır.Çünkü aklı izale edici, aklı perdeleyici her şeyi yasaklamıştır. "Yalnız sarhoş etmeyecek miktarda içebilir miyim? Azıcık içeceğim. Şu kadarcık içeceğim.""Yalnız sarhoş etmeyecek miktarda içebilir miyim? Azıcık içeceğim. Şu kadarcık içeceğim." Çoğu haram olan sarhoş eden şeyin azı da haram. Az da olsa. Yalayamaz bile.Çoğu haram olan sarhoş eden şeyin azı da haram. Az da olsa. Yalayamaz bile. Üstüne damlasa yıkaması lazım. O bakımdan kendi malı bile olsa haram, bazı gıdalara elini uzatamaz. Üstüne damlasa yıkaması lazım. O bakımdan kendi malı bile olsa haram, bazı gıdalara elini uzatamaz.

Bir de başka zaman helal olan bir şey bazen haram olur.Bir de başka zaman helal olan bir şey bazen haram olur. Mesela insan kendi ticaretiyle cuma vaktiyle kendi dükkanında para kazansa.Mesela insan kendi ticaretiyle cuma vaktiyle kendi dükkanında para kazansa. Allah o vakitte dükkanınızı kapayınAllah o vakitte dükkanınızı kapayın dediği için âyet-i kerîmede. dediği için âyet-i kerîmede.

Allah'ın zikrine koşun camiye gelin. Alışverişi bırakın, demiş olduğu içinAllah'ın zikrine koşun camiye gelin. Alışverişi bırakın, demiş olduğu için o anda dükkanı açık olsa kazancı haramdır. Kaldı ki kazançtır. Ticaret meşrudur. o anda dükkanı açık olsa kazancı haramdır. Kaldı ki kazançtır. Ticaret meşrudur. Ama orada haram oldu. Çünkü Allah'ın emrine aykırı. Ama orada haram oldu. Çünkü Allah'ın emrine aykırı.

Haramların bir kısmı da tabii başka âzâlara taalluk eder. Mesela gözle bazı haramlar vardır.Haramların bir kısmı da tabii başka âzâlara taalluk eder. Mesela gözle bazı haramlar vardır. Nâmahreme bakmak haramdır. İlk bakışta sehven göz takılması affedilmiştir.Nâmahreme bakmak haramdır. İlk bakışta sehven göz takılması affedilmiştir. "İkinci bakış şeytandandır." diyor Peygamber Efendimiz. "İkinci bakış şeytandandır." diyor Peygamber Efendimiz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki: "Gözler de zina eder. Eller de zina eder.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki: "Gözler de zina eder. Eller de zina eder. Gözlerin zinası bakmakladır. Her âzâyı her çeşit günahtan korumak lazım gelir." Gözlerin zinası bakmakladır. Her âzâyı her çeşit günahtan korumak lazım gelir."

Bizim bu hususta başımıza belalar çoktur.Bizim bu hususta başımıza belalar çoktur. Biz bu asrın 20. Yüzyılın şu yeni kuşağı nesli olarak sizlerin ve bizlerin çoğumuzun evde Biz bu asrın 20. Yüzyılın şu yeni kuşağı nesli olarak sizlerin ve bizlerin çoğumuzun evde televizyon vardır. Bu televizyon meretinin içinde de nice nice haram şeyler vardır ki bakılmaması gerekir.televizyon vardır. Bu televizyon meretinin içinde de nice nice haram şeyler vardır ki bakılmaması gerekir. Çünkü Avustralyalı bunun kontrolünü yapmaz. Türkiye'deki de yapmıyor zaten. Çünkü Avustralyalı bunun kontrolünü yapmaz. Türkiye'deki de yapmıyor zaten. Bunun içinde haram bir sahne çıkar. Dinî filmlerde bile var. Kimler çeviriyorsa… Bunun içinde haram bir sahne çıkar. Dinî filmlerde bile var. Kimler çeviriyorsa… Video filmlerinin bazılarına bakıyoruz, ki dini bir video, Hz. İbrahim Hz. Hatice,Video filmlerinin bazılarına bakıyoruz, ki dini bir video, Hz. İbrahim Hz. Hatice, Rabia-ı Adeviyye falanca filanca. Bakıyorsun bir delikanlı, bir hatun kişiyle bakışıyor.Rabia-ı Adeviyye falanca filanca. Bakıyorsun bir delikanlı, bir hatun kişiyle bakışıyor. Bari buraya sokma bunu. Bu temayı, bu konuyu bari buraya sokmayın. İnsafsız, dinî bir video yapmışsın, Bari buraya sokma bunu. Bu temayı, bu konuyu bari buraya sokmayın. İnsafsız, dinî bir video yapmışsın, Mevlânâ'dan, şuradan buradan bahsederken; dinî konunun içinde yine yapacağını yapıyor.Mevlânâ'dan, şuradan buradan bahsederken; dinî konunun içinde yine yapacağını yapıyor. Bir artist gelmişti bizim buraya. Konuştuk. Sinema şeyi. "Hocam tutmuyor halk." diyor. Bir artist gelmişti bizim buraya. Konuştuk. Sinema şeyi. "Hocam tutmuyor halk." diyor. Tutmasa tutmasın. İlle o tema olacak diye çekiyorlar. Tutmasa tutmasın. İlle o tema olacak diye çekiyorlar.

Onun için haramların her çeşidinden korunmamız gerekiyor.Onun için haramların her çeşidinden korunmamız gerekiyor. İmanın lezzetini duymak için insanın haram olan bir şeyden çekinmesi lazım. İmanın lezzetini duymak için insanın haram olan bir şeyden çekinmesi lazım. Mesela haram olan bir şeye bakacakken "Allah rızası için ben ona bakmayayım." dedi mi,Mesela haram olan bir şeye bakacakken "Allah rızası için ben ona bakmayayım." dedi mi, Allah onun kalbine imanın lezzetini verir. O zaman imanın tadını duyar.Allah onun kalbine imanın lezzetini verir. O zaman imanın tadını duyar. Hem sevap kazanır hem de dine bağlılığı artar.Hem sevap kazanır hem de dine bağlılığı artar. Haram olan bir şeyi yapmamak hususunda özel bir direnç gösterdiği zaman kalbine imanın zevkini verecek.Haram olan bir şeyi yapmamak hususunda özel bir direnç gösterdiği zaman kalbine imanın zevkini verecek. Herkese vermez. O büyük bir lezzettir, büyük bir ikramdır. Herkese vermez. O büyük bir lezzettir, büyük bir ikramdır. O ikrama sahip olduğu zaman insanın Allah yolunda yürümesi daha rahatlıkla ve kolaylıkla mümkün olur. O ikrama sahip olduğu zaman insanın Allah yolunda yürümesi daha rahatlıkla ve kolaylıkla mümkün olur.

Onun için bizler de inşaallah, biraz çevremizde haramlar fazlacadır, haramlara el uzatmayalım.Onun için bizler de inşaallah, biraz çevremizde haramlar fazlacadır, haramlara el uzatmayalım. Haramlardan uzak durmaya dikkat edelim. Birinci şahıs; Allah yolunda kınayanın kınamasından aldırmaz.Haramlardan uzak durmaya dikkat edelim. Birinci şahıs; Allah yolunda kınayanın kınamasından aldırmaz. Korkmuyor aldırmıyor yılmıyor. İkincisi; haram olan şeye elini uzatmıyor. Korkmuyor aldırmıyor yılmıyor. İkincisi; haram olan şeye elini uzatmıyor.

Ve raculün lem yanzur ilâ mâ harramellâhu aleyhi. Allah'ın haram kıldığı şeye bakmıyor.Ve raculün lem yanzur ilâ mâ harramellâhu aleyhi. Allah'ın haram kıldığı şeye bakmıyor. Demin söylediğim hususların arkasından geliyormuş. Haram olan şeye bakmayan adam, gözüne hakim olan. Demin söylediğim hususların arkasından geliyormuş. Haram olan şeye bakmayan adam, gözüne hakim olan.

Bu devirde göze hakim olma savaşı kuvvetli bir savaştır, kolay değildir.Bu devirde göze hakim olma savaşı kuvvetli bir savaştır, kolay değildir. Ben buraya yaz içinde gelmedim amaBen buraya yaz içinde gelmedim ama Türkiye'de bazı dindar kimselerin kasabaları terkettiğini duydum.Türkiye'de bazı dindar kimselerin kasabaları terkettiğini duydum. Mesela Bodrum ve Marmaris gibi yerlerdeki bazı dindar kardeşlerimizinMesela Bodrum ve Marmaris gibi yerlerdeki bazı dindar kardeşlerimizin evlerini, barklarını satıp kaçtıklarını duydum.evlerini, barklarını satıp kaçtıklarını duydum. Çünkü sokaklarda mayoyla, vesaireyle dolaşmak çeşitli günahlara girecek çoluk çocuğumuzÇünkü sokaklarda mayoyla, vesaireyle dolaşmak çeşitli günahlara girecek çoluk çocuğumuz filan diye evleri terk etmişler, satmışlar. Oralardan başka yerlere göç etmişler. filan diye evleri terk etmişler, satmışlar. Oralardan başka yerlere göç etmişler.

Sanıyorum Avustralya'da da bela bundan daha aşağı değildir.Sanıyorum Avustralya'da da bela bundan daha aşağı değildir. Yani şu günlerde belki yağmur yağıyor, diye böyle şeyleri pek görmüyorumdur amaYani şu günlerde belki yağmur yağıyor, diye böyle şeyleri pek görmüyorumdur ama sanıyorum yaz mevsimi olduğu zaman feci bir durum vardır.sanıyorum yaz mevsimi olduğu zaman feci bir durum vardır. İşte gözünüzü harama bakmamak hususunda kendinizi sıkacaksınız, çalışacaksınız. İşte gözünüzü harama bakmamak hususunda kendinizi sıkacaksınız, çalışacaksınız.

Erkeğin kadına bakması doğru olmadığı gibi kadının da erkeğe bakması doğru değildir.Erkeğin kadına bakması doğru olmadığı gibi kadının da erkeğe bakması doğru değildir. O bakımdan tarafeyn bu işe önem vermeli dikkat etmeli.O bakımdan tarafeyn bu işe önem vermeli dikkat etmeli. Allah bizi kınayanın kınamasından çekinmeden; emirlerini, yasaklarını uygulayan kimse ederekAllah bizi kınayanın kınamasından çekinmeden; emirlerini, yasaklarını uygulayan kimse ederek ve harama el uzatmamak suretiyle ve bize helal olmayan şeylere dönüp de bakmamak suretiyleve harama el uzatmamak suretiyle ve bize helal olmayan şeylere dönüp de bakmamak suretiyle sevap kazanan ve Ârş-ı Âlâ'nın gölgesinde sefa süren bahtiyarlarının arasına dahil eylesin. sevap kazanan ve Ârş-ı Âlâ'nın gölgesinde sefa süren bahtiyarlarının arasına dahil eylesin. Bu hadîs-i şerîf üzerine yapacağımız dua bu. Bu hadîs-i şerîf üzerine yapacağımız dua bu.

İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten Tirmizî rivayet etmiş bu ikinci hadîs-i şerîfi. İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten Tirmizî rivayet etmiş bu ikinci hadîs-i şerîfi.

Üç kişi vardır. Aziz ve celil olan Allah bu üç kişiyi sever.Üç kişi vardır. Aziz ve celil olan Allah bu üç kişiyi sever. Bir; racülün kame minel leyli yetlü kitaballah. Bir; racülün kame minel leyli yetlü kitaballah. Bir adamdır ki geceleyin kalkıp Allah'ın Kur'an'ını, tilavet ediyor, okuyor. Bir adamdır ki geceleyin kalkıp Allah'ın Kur'an'ını, tilavet ediyor, okuyor. Allah bunu sever. Allah bunu sever.

Tabi geceleyin o zaman elektrikler yoktu.Tabi geceleyin o zaman elektrikler yoktu. Geceleyin kalktığı zaman ya kandili yakacak, açacak mushafı okuyacak ya da ellerinde olan okuyacak,Geceleyin kalktığı zaman ya kandili yakacak, açacak mushafı okuyacak ya da ellerinde olan okuyacak, mânasını zaten Arap oldukları için rahatlıkla biliyorlardır. mânasını zaten Arap oldukları için rahatlıkla biliyorlardır. Geceleyin Kur'ân-ı Kerîm'i okumak suretiyle sevaplı iş yapmak. Geceleyin Kur'ân-ı Kerîm'i okumak suretiyle sevaplı iş yapmak.

Demek ki geceleyin Kur'ân-ı Kerîm okumak iyidir. İbadet etmek iyidir, sonucu çıkıyor burda.Demek ki geceleyin Kur'ân-ı Kerîm okumak iyidir. İbadet etmek iyidir, sonucu çıkıyor burda. Allah'ın sevdiği kul olduğu anlaşılıyor kişinin. Allah'ın sevdiği kul olduğu anlaşılıyor kişinin.

Tabii burada racülün diyor, adam demek. Fakat kadın da aynı durumdadır.Tabii burada racülün diyor, adam demek. Fakat kadın da aynı durumdadır. Hatta başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş: Hatta başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş:

Evli karı koca, birisi, diyelim ki kadın; kalktı geceleyin, çocuk ağladı.Evli karı koca, birisi, diyelim ki kadın; kalktı geceleyin, çocuk ağladı. "Madem kalktım, abdest alayım, namaz kılayım." dedi. Beye de haber verir."Madem kalktım, abdest alayım, namaz kılayım." dedi. Beye de haber verir. Diyecek ki "Efendi teheccüd vaktidir. Gece ibadet etmek sevaptır."Diyecek ki "Efendi teheccüd vaktidir. Gece ibadet etmek sevaptır." Hadi kalk!" diye bir işaret edecek, haber verecek. "Efendi, kalk gece namazı kılıver." dediği zamanHadi kalk!" diye bir işaret edecek, haber verecek. "Efendi, kalk gece namazı kılıver." dediği zaman kalkmazsa diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Biraz yüzüne su serpiversin."kalkmazsa diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Biraz yüzüne su serpiversin." Tabii şaka yollu, biraz su serpi versin. Tabii şaka yollu, biraz su serpi versin. Tabi ıslanınca ne oluyor filan diyecek, uykusu açılacak, kalkacak, ibadet edecek.Tabi ıslanınca ne oluyor filan diyecek, uykusu açılacak, kalkacak, ibadet edecek. Bunu tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz. Bunu tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz. Aksini de tavsiye ediyor. Adam kalkarsa hanımını kaldırabilir ama tamamen su serpmeyin yani. Aksini de tavsiye ediyor. Adam kalkarsa hanımını kaldırabilir ama tamamen su serpmeyin yani.

Birbirine ibadette yardım etmesi lazım. Tatlı tatlı destek olması lazım müslümanların. Çünkü müslümanlarım birbirine yardım etmesi lazım.Birbirine ibadette yardım etmesi lazım. Tatlı tatlı destek olması lazım müslümanların. Çünkü müslümanlarım birbirine yardım etmesi lazım. Çünkü Allah bir insanın iyiliğini murad etti miÇünkü Allah bir insanın iyiliğini murad etti mi kendisine dinî hususları yerine getirecek bir hayat arkadaşı nasip eder.kendisine dinî hususları yerine getirecek bir hayat arkadaşı nasip eder. Herkes birbirine güzelce destekçi olmalı, hel hele karıkoca birbirine daha çok destekçi olmalı. Herkes birbirine güzelce destekçi olmalı, hel hele karıkoca birbirine daha çok destekçi olmalı.

İkinci; racülün tesaddaka biyeminihi yuhfiha min şimalihi .İkinci; racülün tesaddaka biyeminihi yuhfiha min şimalihi . Bu hadîs-i şerîfte bahsedilen allah'ın sevdiği insanlardan ikincisi:Bu hadîs-i şerîfte bahsedilen allah'ın sevdiği insanlardan ikincisi: Sağ eliyle sadaka veren ama sol elinden bile saklayan. Bu bir remzdir, semboldür.Sağ eliyle sadaka veren ama sol elinden bile saklayan. Bu bir remzdir, semboldür. Sağ elinin verdiğini sol elinden saklayarak vermek demek;Sağ elinin verdiğini sol elinden saklayarak vermek demek; yaptığı hayrı ilan etmeden, şöhretlendirmeden vermek demektir.yaptığı hayrı ilan etmeden, şöhretlendirmeden vermek demektir. Yoksa elin gözü yok, görmez, sol elinin bilmemesinden maksat başkasının görmemesidir.Yoksa elin gözü yok, görmez, sol elinin bilmemesinden maksat başkasının görmemesidir. Sen yapacağın hayrı gizlice yap Allah bilsin.Sen yapacağın hayrı gizlice yap Allah bilsin. Böbürlenme, şöhrete kapılmasın, istismar olmasın diyeBöbürlenme, şöhrete kapılmasın, istismar olmasın diye Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem tavsiye ediyor. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem tavsiye ediyor.

Dedelerimizin bu hususta bir atasözünü hatırlarsınız.Dedelerimizin bu hususta bir atasözünü hatırlarsınız. Dedelerimiz, büyüklerimiz diyor ki:Dedelerimiz, büyüklerimiz diyor ki: Sen iyilik yap denize at balık bilmese de Allah bilir. Balık bilmese bile Hâlık bilir.Sen iyilik yap denize at balık bilmese de Allah bilir. Balık bilmese bile Hâlık bilir. Yani sen iyiliği yap da insanlar bilsin bilmesin önemli değil.Yani sen iyiliği yap da insanlar bilsin bilmesin önemli değil. Mühim olan iyiliğin yapılmasıdır. Allahu teâla hazretleri nasıl olsa yaptığın o hayrı biliyor demektir. Mühim olan iyiliğin yapılmasıdır. Allahu teâla hazretleri nasıl olsa yaptığın o hayrı biliyor demektir.

O bakımdan biz de ibadetlerimizi halisâne, muhlisâne, sessizce ve başkasına mümkünse duyurmadan, O bakımdan biz de ibadetlerimizi halisâne, muhlisâne, sessizce ve başkasına mümkünse duyurmadan, göstermeden yapmalıyız. Tabii olmalıyız. Bu hususta iki tutum vardır. göstermeden yapmalıyız. Tabii olmalıyız.

Bu hususta iki tutum vardır.

Bir; yaptığı ibadetleri sadece gizlemek, belli etmemek. Bu tavsiye edilen şekildir. Bir; yaptığı ibadetleri sadece gizlemek, belli etmemek. Bu tavsiye edilen şekildir.

İlan etmek zaten gösterişe kaçtığından, riyâya kaçtığından yasaktır ve günahtır. İlan etmek zaten gösterişe kaçtığından, riyâya kaçtığından yasaktır ve günahtır. "Ben dün gece 12 rekat kıldım. Sen kılıyor musun?" diye bir şey yok İslâm'da. "Ben dün gece 12 rekat kıldım. Sen kılıyor musun?" diye bir şey yok İslâm'da.

Bir fıkrası var bu işin. Delikanlının birisi camide namaz kılıyormuş.Bir fıkrası var bu işin. Delikanlının birisi camide namaz kılıyormuş. Çivi gibi, gayet muntazam, gözleri yarı kapalı, huşû içinde namaz kılıyormuş.Çivi gibi, gayet muntazam, gözleri yarı kapalı, huşû içinde namaz kılıyormuş. Yandakiler bakmışlar, aceleye getirmiyor, paldır küldür kılmıyor.Yandakiler bakmışlar, aceleye getirmiyor, paldır küldür kılmıyor. Demişler ki "Ya şu delikanlı namazı ne kadar güzel kılıyor, maşallah" falan.Demişler ki "Ya şu delikanlı namazı ne kadar güzel kılıyor, maşallah" falan. Biraz da duyulacak gibi konuşmuşlar herhalde. Namazı bitirmiş delikanlı. Biraz da duyulacak gibi konuşmuşlar herhalde. Namazı bitirmiş delikanlı. Esselamualeyküm ve rahmetullah, esselamualeyküm ve rahmetullah. "Hem de oruçluyum." demiş. Esselamualeyküm ve rahmetullah, esselamualeyküm ve rahmetullah. "Hem de oruçluyum." demiş. Çocuklar gibi ibadetiyle övünmek. Bu uygun bir şey değil. Çocuklar gibi ibadetiyle övünmek. Bu uygun bir şey değil.

İslâm'da göstermemek lazım bir. Bir de daha aşırı bir tutum var. Tersini göstermek.İslâm'da göstermemek lazım bir. Bir de daha aşırı bir tutum var. Tersini göstermek. Kimse kendisini ibadetten dolayı alkışlayıp beğenmesin diye günahını göstermek,Kimse kendisini ibadetten dolayı alkışlayıp beğenmesin diye günahını göstermek, kendini günahlı göstermek. Buna da "melâmet yolu" diyorlar.kendini günahlı göstermek. Buna da "melâmet yolu" diyorlar. Kendisini kınamaya maruz bırakılacak bir tarzda göstermek, melamet meşrebi.Kendisini kınamaya maruz bırakılacak bir tarzda göstermek, melamet meşrebi. Bu Horasan'da bazı tasavvuf tarikatlerinde şâyi olmuş. Bu Horasan'da bazı tasavvuf tarikatlerinde şâyi olmuş.

Türkiye'de bazı tasavvuf tarikatlerinin da kolları arasında melâmet kolu var. Türkiye'de bazı tasavvuf tarikatlerinin da kolları arasında melâmet kolu var. Günahını dobra dobra söylüyor mesela. Herkes kendini beğendirmek için çabalarken, Günahını dobra dobra söylüyor mesela. Herkes kendini beğendirmek için çabalarken, "Ben Allah'ın en adi kuluyum, en berbat kuluyum." diye. Bu da melâmet yoludur. Kendisinin aleyhinde bulunuyor. "Ben Allah'ın en adi kuluyum, en berbat kuluyum." diye. Bu da melâmet yoludur. Kendisinin aleyhinde bulunuyor. Tabii bizim büyüklerimiz bu aşırı iki tutumu uygun görmemişler.Tabii bizim büyüklerimiz bu aşırı iki tutumu uygun görmemişler. İbadeti de gizli kabahati de gizli olsun, diye bir yol tutmuşlar. İbadeti de gizli kabahati de gizli olsun, diye bir yol tutmuşlar.

O kadar aşırı gidip de halk beni kötülesin diye kendisini kötü göstermeye de lüzum yoktur.O kadar aşırı gidip de halk beni kötülesin diye kendisini kötü göstermeye de lüzum yoktur. İbadeti de gizli, sevabı da gizli öyle yürüsün diye dengeli bir tutum içinde olmuşlar. İbadeti de gizli, sevabı da gizli öyle yürüsün diye dengeli bir tutum içinde olmuşlar. Büyüklerden bir tanesini bir grup insan ziyaret etmiş. Büyüklerden bir tanesini bir grup insan ziyaret etmiş. "Hoş geldiniz sefa getirdiniz ama neden geldiniz?""Hoş geldiniz sefa getirdiniz ama neden geldiniz?" Seni ziyarete geldik. Bu sefer adam ağlamaya başlıyor.Seni ziyarete geldik. Bu sefer adam ağlamaya başlıyor. "Siz ziyaret ettiğinizden dolayı ecir ve sevap kazandınız, sizden yanan bu iş tamam ama ben kimim ki ziyaret olunayım."Siz ziyaret ettiğinizden dolayı ecir ve sevap kazandınız, sizden yanan bu iş tamam ama ben kimim ki ziyaret olunayım. Allah'ın ziyaret edilecek bir kulu muyum?Allah'ın ziyaret edilecek bir kulu muyum? Vallahi diyor gençliğimde günah işlerdim, fâsıktım, yaşlanınca da riyakâr oldum."Vallahi diyor gençliğimde günah işlerdim, fâsıktım, yaşlanınca da riyakâr oldum." Gençliğimde fâsıktım, büyüdüm günahkâr oldum." diyor.Gençliğimde fâsıktım, büyüdüm günahkâr oldum." diyor. Ben ziyaret edilecek neyim var, diyor ve ağlıyor. Ben ziyaret edilecek neyim var, diyor ve ağlıyor.

Kendilerini en aşağı kul olarak görmüşler. Tevazu ile hareket etmişler.Kendilerini en aşağı kul olarak görmüşler. Tevazu ile hareket etmişler. Büyüklerimizde hep bunu görüyoruz.Büyüklerimizde hep bunu görüyoruz. Halkın en hakîri, muhtaçların en muhtacı, ariflerin hizmetkârı.Halkın en hakîri, muhtaçların en muhtacı, ariflerin hizmetkârı. Âciz nâçiz. Nâçiz ne demek? Hiçbir şey demek. Âciz nâçiz. Nâçiz ne demek? Hiçbir şey demek. Bu abd-i âciz diyor. Ne demek? Şu aciz kul. Bunların hepsi işte tevazu. Bu abd-i âciz diyor. Ne demek? Şu aciz kul. Bunların hepsi işte tevazu. Kendisinin iyiliğini değil de kötülüğünü görüp günahlarını düzeltmek üzere bir tavır tutmanın [usûlüdür.]Kendisinin iyiliğini değil de kötülüğünü görüp günahlarını düzeltmek üzere bir tavır tutmanın [usûlüdür.] Halkın beğenmesine aldırmamak. Bu adamlar halkı düşünmemişler, Hakkı düşünmüşler.Halkın beğenmesine aldırmamak. Bu adamlar halkı düşünmemişler, Hakkı düşünmüşler. Kendilerini Allah'a beğendirmeye çalışmışlar. Kendilerini Allah'a beğendirmeye çalışmışlar.

Bu hususta güzel bir fıkra vardır. Burada sizlere de anlatmak isterim.Bu hususta güzel bir fıkra vardır. Burada sizlere de anlatmak isterim. Eski devirde Allah'ın sevdiği bir kul varmış.Eski devirde Allah'ın sevdiği bir kul varmış. Bir camide imammış, evliyâymış, şeyh imiş, tarikat mensubuymuş bir de müridi varmış.Bir camide imammış, evliyâymış, şeyh imiş, tarikat mensubuymuş bir de müridi varmış. O da caminin müezzini, başka kimsesi yokmuş. Bir şeyh bir mürid başka kimse yok, rağbet yok.O da caminin müezzini, başka kimsesi yokmuş. Bir şeyh bir mürid başka kimse yok, rağbet yok. Namazları kılarlarmış.Anlaşılan cami de sapa bir yerde, kenar mahalle camisi herhalde, gelen giden yok.Namazları kılarlarmış.Anlaşılan cami de sapa bir yerde, kenar mahalle camisi herhalde, gelen giden yok. İkisi namazı kılarlarmış, ibadet ederlermiş. İkisi namazı kılarlarmış, ibadet ederlermiş.

Bir gün müezzin efendi yani mürid şeyhine demiş ki: "Bir gün müezzin efendi yani mürid şeyhine demiş ki: " Hocam, üstadım, alemlerin, hocalarının tekkelerinin içi kalabalık, dolu.Hocam, üstadım, alemlerin, hocalarının tekkelerinin içi kalabalık, dolu. Yığınla insan geliyor. Ziyaretçiler, gelenler gidenler, halbuki siz ki Allah'ın sevgili kulusunuz.Yığınla insan geliyor. Ziyaretçiler, gelenler gidenler, halbuki siz ki Allah'ın sevgili kulusunuz. Kerametleri zahir, mübarek bir kimsesiniz. Sizin kadrinizi kıymetinizi hiç kimse bilmiyor.Kerametleri zahir, mübarek bir kimsesiniz. Sizin kadrinizi kıymetinizi hiç kimse bilmiyor. Kimse de sizi ziyarete gelmiyor, çok üzülüyorum." demiş. Hocasının kıymetinin bilinmemesine üzülüyor. Kimse de sizi ziyarete gelmiyor, çok üzülüyorum." demiş. Hocasının kıymetinin bilinmemesine üzülüyor.

Şeyh efendi müridine şöyle bakmış, demiş ki: "Ya öyle mi istiyorsun?"Şeyh efendi müridine şöyle bakmış, demiş ki: "Ya öyle mi istiyorsun?" "Efendim, ne iyi olur kıymetiniz bilinse, bize de ziyaretçiler gelse, irşad etseniz, anlatsanız biz de dinlesek." "Efendim, ne iyi olur kıymetiniz bilinse, bize de ziyaretçiler gelse, irşad etseniz, anlatsanız biz de dinlesek." "Eh olur inşaallah evlat." demiş. Namazı kıldıktan sonra dışarı çıkmışlar. "Eh olur inşaallah evlat." demiş. Namazı kıldıktan sonra dışarı çıkmışlar. Mahallenin çocukları bağrışıyorlar, çağrışıyorlar, kavga ediyorlar. Mahallenin çocukları bağrışıyorlar, çağrışıyorlar, kavga ediyorlar. İçlerinden bir tanesi hüngür hüngür ağlıyor caminin avlusunda.İçlerinden bir tanesi hüngür hüngür ağlıyor caminin avlusunda. Gitmiş hoca efendi, ak sakallı, mübarek, "Niye ağıyorsun evladım?" demiş.Gitmiş hoca efendi, ak sakallı, mübarek, "Niye ağıyorsun evladım?" demiş. "Ben bir serçe kuşu yakaladım. "Valla ben tutmuştum elimle yakalamıştım." demiş."Ben bir serçe kuşu yakaladım. "Valla ben tutmuştum elimle yakalamıştım." demiş. Hasan benim elimden almak istedi. Ben verir miyim, vermemek istedim sonra başını çekti, başı koptu." demiş.Hasan benim elimden almak istedi. Ben verir miyim, vermemek istedim sonra başını çekti, başı koptu." demiş. Hüngür hüngür bir taraftan yine ağlıyor. Hüngür hüngür bir taraftan yine ağlıyor.

Kuşun başı kopmuş. Başı birisinin elinde gövdesi birisinin elinde.Kuşun başı kopmuş. Başı birisinin elinde gövdesi birisinin elinde. "Verin bakayım şunları bana." demiş. Kuşun başını almış, gövdesini almış, "Bismillah" demiş, bir yapıştırmış."Verin bakayım şunları bana." demiş. Kuşun başını almış, gövdesini almış, "Bismillah" demiş, bir yapıştırmış. Kuş avucundan uçmuş şeyh efendinin. Çocukların gözü fal taşı gibi açılmış. Kuş avucundan uçmuş şeyh efendinin. Çocukların gözü fal taşı gibi açılmış. Çocuklar birbirlerinin gözlerine bakmış.Çocuklar birbirlerinin gözlerine bakmış. Evlerine. "Baba, anne vallahi de gördük, billahi de gördük.Evlerine. "Baba, anne vallahi de gördük, billahi de gördük. Hoca dede başı kopmuş olan kuşun kafasını yapıştırdı. Hoca dede başı kopmuş olan kuşun kafasını yapıştırdı. Hem de kuş ondan sonra havalandı, uçtuğunu da gördük." bilmem ne de falan. Bütün mahalleye yayılmış. Hem de kuş ondan sonra havalandı, uçtuğunu da gördük." bilmem ne de falan. Bütün mahalleye yayılmış.

Çocuklardan anne babalarına, civar semtlere bütün şehir halkı demişler ki:Çocuklardan anne babalarına, civar semtlere bütün şehir halkı demişler ki: "Ya filanca tenha bir mescidde, mahallede bir alim, kâmil, kerametleri zahir, mübarek bir zat varmış."Ya filanca tenha bir mescidde, mahallede bir alim, kâmil, kerametleri zahir, mübarek bir zat varmış. Yazıklar olsun bize, biz onu seneler senesi kadrini kıymetini bilememişiz. Yazıklar olsun bize, biz onu seneler senesi kadrini kıymetini bilememişiz. Ne mübarek adammış, ya gidelim şunun duasını alalım. Ne mübarek adammış, ya gidelim şunun duasını alalım. Hastamız varsa dua ettirtelim. Evlenmeye kısmet açar." filan. Hastamız varsa dua ettirtelim. Evlenmeye kısmet açar." filan.

Bir sürü ziyaretçi gelmeye başlamış.Bir sürü ziyaretçi gelmeye başlamış. Elini öpüp sevap kazanmak isteyenler, çocuğuna kısmet arayanlar, Elini öpüp sevap kazanmak isteyenler, çocuğuna kısmet arayanlar, hastasına şifa arayanlar, işine çare arayanlar, derdine derman arayanlar başlamış gelmeye gitmeye. hastasına şifa arayanlar, işine çare arayanlar, derdine derman arayanlar başlamış gelmeye gitmeye. Cami kalabalık, gelen giden bol. Cami kalabalık, gelen giden bol.

İyi güzel de bütün bunlara hizmet müezzin efendiye düşüyor. Müezzin efendinin uykusu kalmamış.İyi güzel de bütün bunlara hizmet müezzin efendiye düşüyor. Müezzin efendinin uykusu kalmamış. Gece geliyorlar, gündüz geliyorlar. Uyuyacak adam, perişan, gözleri şiş. Baygın baygın bakıyor. Gece geliyorlar, gündüz geliyorlar. Uyuyacak adam, perişan, gözleri şiş. Baygın baygın bakıyor. Etrafa bakıyor, gelenin ardı arkası kesilmiyor falan. Allah Allah canı burnuna gelmiş, canına tak etmiş yani. Etrafa bakıyor, gelenin ardı arkası kesilmiyor falan. Allah Allah canı burnuna gelmiş, canına tak etmiş yani.

Bir gün nasılsa bir fırsat bulmuş, hoca efendiye: "Hocam özür dilerim, beni affedin." demiş.Bir gün nasılsa bir fırsat bulmuş, hoca efendiye: "Hocam özür dilerim, beni affedin." demiş. "Ne oldu evladım?" "Galiba ben edepsizlik ettim." "Niye?" demiş hocası."Ne oldu evladım?" "Galiba ben edepsizlik ettim." "Niye?" demiş hocası. "Ben Allah'ın bana verdiği nimetin kadrini, kıymetini bilmedim." "Niye bilemedin evladım?". "Ben Allah'ın bana verdiği nimetin kadrini, kıymetini bilmedim." "Niye bilemedin evladım?". "Efendim ne güzel sizinle daha önceden oturuyorduk, görüşüyorduk, "Efendim ne güzel sizinle daha önceden oturuyorduk, görüşüyorduk, sohbet ediyorduk, ibadet ediyorduk. Ne mutluyduk, ne rahattık, ne huzurlu günlerdi,sohbet ediyorduk, ibadet ediyorduk. Ne mutluyduk, ne rahattık, ne huzurlu günlerdi, her türlü vazifemizi yapıyorduk. Şimdi ben sizin yüzünüzü göremiyorum, uykumu uyuyamıyorum,her türlü vazifemizi yapıyorduk. Şimdi ben sizin yüzünüzü göremiyorum, uykumu uyuyamıyorum, tesbihlerimi çekemiyorum, ibadetlerimi yapamıyorum. Dünyam alt üst oldu." demiş. tesbihlerimi çekemiyorum, ibadetlerimi yapamıyorum. Dünyam alt üst oldu." demiş.

"Bu kabalık iyi bir şey değilmiş." "Ben edepsizlik etmişim kusura bakmayın.""Bu kabalık iyi bir şey değilmiş." "Ben edepsizlik etmişim kusura bakmayın." Hoca efendi: "Ya öyle mi?" "E öyle efendim."Hoca efendi: "Ya öyle mi?" "E öyle efendim." "Hayatımdan bezdim." demiş. "Allah'ın izniyle yine güzel günler gelir." falan demiş hocası. "Hayatımdan bezdim." demiş. "Allah'ın izniyle yine güzel günler gelir." falan demiş hocası.

Cuma günü olmuş. Koyun bağırsağının bir yeri olurmuş eskiden.Cuma günü olmuş. Koyun bağırsağının bir yeri olurmuş eskiden. Bu naylonlar çıkmadığı zaman orasının ucunu bağlayıp şişirirlermiş, balon gibi olurmuş.Bu naylonlar çıkmadığı zaman orasının ucunu bağlayıp şişirirlermiş, balon gibi olurmuş. Şişirmiş hoca efendi. Ağzını gevşekçe bağlamış. Koltuğunun altına, cübbesinin altına yerleştirmiş, saklamış.Şişirmiş hoca efendi. Ağzını gevşekçe bağlamış. Koltuğunun altına, cübbesinin altına yerleştirmiş, saklamış. Cuma günü camii hınca hınç, tıklım tıklım dolmuş.Cuma günü camii hınca hınç, tıklım tıklım dolmuş. İmam evliyâdan, o camide namaz kılınmayacak da nerde namaz kılınacak. İmam evliyâdan, o camide namaz kılınmayacak da nerde namaz kılınacak. Bütün cemaat orda. Sokaklar, avlular her taraf dolu. Bütün cemaat orda. Sokaklar, avlular her taraf dolu.

Hoca efendi cuma vakti yaklaşınca içeri gelmiş, herkes bir anda ayağı kalkmışlar. Hoca efendi cuma vakti yaklaşınca içeri gelmiş, herkes bir anda ayağı kalkmışlar. Esselamu aleyküm deyince selamını almışlar.Esselamu aleyküm deyince selamını almışlar. Hoca bir iki adım atmış, şöyle koltuğunu bir sıktırmış bir ses.Hoca bir iki adım atmış, şöyle koltuğunu bir sıktırmış bir ses. Cemaat şöyle birbirine bakmış. "Ne oluyor? Birbirlerine sen de duydun mu?" demişler. Cemaat şöyle birbirine bakmış. "Ne oluyor? Birbirlerine sen de duydun mu?" demişler. "Duydum. Ya hocanın abdesti kaçtı hem de namaza gidiyor." demişler. "Duydum. Ya hocanın abdesti kaçtı hem de namaza gidiyor." demişler. Yok canım kaçmamıştır, falan derlerken bir iki adım daha atmış. Yok canım kaçmamıştır, falan derlerken bir iki adım daha atmış. Yine o ses çıkmış, "İşte." demişler. Hoca ihtiyar; abdesti kaçıyor, farkında değil. Yine o ses çıkmış, "İşte." demişler. Hoca ihtiyar; abdesti kaçıyor, farkında değil.

Hoca sünneti kılmış, hutbeye çıkmış. Birisi demiş ki:Hoca sünneti kılmış, hutbeye çıkmış. Birisi demiş ki: "Ya sünneti kıldı, namaz kendi namazı. Ama hutbeye çıkıyor. "Ya sünneti kıldı, namaz kendi namazı. Ama hutbeye çıkıyor. Sonra hutbeden inecek, bize cuma namazı kıldıracak, abdestsiz namaz olur mu?" Sonra hutbeden inecek, bize cuma namazı kıldıracak, abdestsiz namaz olur mu?" "Öteki caminin vakti geçmeden diğer camiye gidelim." demiş."Öteki caminin vakti geçmeden diğer camiye gidelim." demiş. O arkadaşını almış, kalkıp gitmişler. Ötekiler de bunlar nereye kalkıyorlar diye bakarken, O arkadaşını almış, kalkıp gitmişler. Ötekiler de bunlar nereye kalkıyorlar diye bakarken, "Hocanın abdesti yok." falan demişler. Birer ikişer, birer ikişer kalkmışlar."Hocanın abdesti yok." falan demişler. Birer ikişer, birer ikişer kalkmışlar. Birkaç utanıp da kalkamayan kalmış. Cami boşalmış.Birkaç utanıp da kalkamayan kalmış. Cami boşalmış. Hoca abdestsiz namaz kıldırıyor. Mübarek adam ama ihtiyar işte abdesti kaçtı, farkında değil.Hoca abdestsiz namaz kıldırıyor. Mübarek adam ama ihtiyar işte abdesti kaçtı, farkında değil. "Velidir falan ama ihtiyarladı." demişler. "Velidir falan ama ihtiyarladı." demişler.

Ondan sonra da şehirde yayılmış. "Hoca efendi iyidir hoştur ama abdestini tutamıyor,Ondan sonra da şehirde yayılmış. "Hoca efendi iyidir hoştur ama abdestini tutamıyor, farkına da varamıyor." O zaman bizim de namazlarımız zayi olmasın, boşa gitmesinfarkına da varamıyor." O zaman bizim de namazlarımız zayi olmasın, boşa gitmesin diye millet camiye gitmemeye başlamış. Cami tenhalaşmış, kimse gelmemeye başlamış.diye millet camiye gitmemeye başlamış. Cami tenhalaşmış, kimse gelmemeye başlamış. Müezzin efendi halinden memnun. Nihayet baş başa kalmışlar.Müezzin efendi halinden memnun. Nihayet baş başa kalmışlar. Bir imam, bir müezzin. Camiye gelen giden yok. Bir imam, bir müezzin. Camiye gelen giden yok.

"Hocam yine eski günlere geldik." "E öyle olacak. Sen halkın rağbetine ne bakıyorsun?""Hocam yine eski günlere geldik." "E öyle olacak. Sen halkın rağbetine ne bakıyorsun?" "Halkın rağbetinin ne kıymeti vardır."Halkın rağbetinin ne kıymeti vardır. Bir tükürükle gelen bir üfürükle gidiyor." demiş. Tükürükle yapıştırdı ya kuşun kafasını.Bir tükürükle gelen bir üfürükle gidiyor." demiş. Tükürükle yapıştırdı ya kuşun kafasını. "Sen Allah'ın seni sevmesine razı olmazsan, kulların beğenmesi, teveccühü,"Sen Allah'ın seni sevmesine razı olmazsan, kulların beğenmesi, teveccühü, tenhalığı bundan sana ne, sen kulluğuna bak." demiş. tenhalığı bundan sana ne, sen kulluğuna bak." demiş.

Hayır yapıyor, tasadduk ediyor; sağ elinin verdiğini sol eli görmüyor. Gizli yapıyor. Hayır yapıyor, tasadduk ediyor; sağ elinin verdiğini sol eli görmüyor. Gizli yapıyor.

Üçüncü adam kimdi? Bir asker birliktedir. Birliği düşman karşısında bozguna uğramıştır, kaçıyorlar.Üçüncü adam kimdi? Bir asker birliktedir. Birliği düşman karşısında bozguna uğramıştır, kaçıyorlar. Ama bu kaçmıyor. "Allah yolunda savaşıyorum. Ama bu kaçmıyor. "Allah yolunda savaşıyorum. Ölürsem ölürüm." Diyor, düşmana yöneliyor, çarpışmaya devam ediyor. İşte bu adam Allah'ın sevdiği kimselerdendir. Ölürsem ölürüm." Diyor, düşmana yöneliyor, çarpışmaya devam ediyor. İşte bu adam Allah'ın sevdiği kimselerdendir.

Birincisini hatırlayalım, kimdi? Birinci, Allah'ın geceleyin kalkıp da ibadet eden, kitabını okuyan kişi.Birincisini hatırlayalım, kimdi? Birinci, Allah'ın geceleyin kalkıp da ibadet eden, kitabını okuyan kişi. İkincisi, sadakayı gösterişsiz veren, gizli yapan, ibadetiyle övünmeyen kimse. İkincisi, sadakayı gösterişsiz veren, gizli yapan, ibadetiyle övünmeyen kimse. Üçüncüsü de savaşırken düşmana sırt çevirip kaçmayan kimse oluyor. Üçüncüsü de savaşırken düşmana sırt çevirip kaçmayan kimse oluyor.

Tabii Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin hadîs-i şerîflerini görüyorsunuz.Tabii Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin hadîs-i şerîflerini görüyorsunuz. Çok canlıdır; anlaşılması, okunması, dinlemesi, hatırda kalması kolaydır.Çok canlıdır; anlaşılması, okunması, dinlemesi, hatırda kalması kolaydır. Peygamber Efendimiz pedagogların pedegogu idi. Terbiyecilerin baş terbiyecisi idi. Peygamber Efendimiz pedagogların pedegogu idi. Terbiyecilerin baş terbiyecisi idi. Halkın seviyesine göre, onun anlayacağı şekilde ve onların kafasının alacağı miktarda konuşurdu.Halkın seviyesine göre, onun anlayacağı şekilde ve onların kafasının alacağı miktarda konuşurdu. Takatin fevkinde yük yüklemezdi karşısındakine . Takatin fevkinde yük yüklemezdi karşısındakine .

Bizim hocamız talebelerini yetiştirmiş, bizi de çağırdı. Ne Arabî şahıs zamirlerinin muttasıl,Bizim hocamız talebelerini yetiştirmiş, bizi de çağırdı. Ne Arabî şahıs zamirlerinin muttasıl, muhfasıl zamirleri kalmış ne başka şeyler kalmış, hepsini öğretmiş. Tabi müfredat lazım. muhfasıl zamirleri kalmış ne başka şeyler kalmış, hepsini öğretmiş. Tabi müfredat lazım. Ona göre [öğretmek] lazım. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem EfendimizOna göre [öğretmek] lazım. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz karşı tarafın hatırında kalacak tarzda kısa konuşurdu, şevkle dinleyecekleri kadar konuşurdu. karşı tarafın hatırında kalacak tarzda kısa konuşurdu, şevkle dinleyecekleri kadar konuşurdu. Daha iştiyakları varken -biraz daha konuşsa dedikleri halde- sözü keserdi.Daha iştiyakları varken -biraz daha konuşsa dedikleri halde- sözü keserdi. Çünkü eğer Peygamber Efendimizin konuşması fazla gelir de "Artık sussa, biraz fazla oldu." dese ne olur?Çünkü eğer Peygamber Efendimizin konuşması fazla gelir de "Artık sussa, biraz fazla oldu." dese ne olur? Öyle bir insan mahvolur. Onu mahvetmemek de bir ustalık. O da terbiyecinin ustalığıdır.Öyle bir insan mahvolur. Onu mahvetmemek de bir ustalık. O da terbiyecinin ustalığıdır. Peygamber Efendimiz onun için anlayacak kadar ölçüler halinde verirdi. Peygamber Efendimiz onun için anlayacak kadar ölçüler halinde verirdi.

Bir hastalığın iyi olması için bakıyorsunuz doktor yirmi tane iğne veriyor.Bir hastalığın iyi olması için bakıyorsunuz doktor yirmi tane iğne veriyor. "Bu akşam yirmi tanesini birden yapalım." Olur mu ? Olmaz."Bu akşam yirmi tanesini birden yapalım." Olur mu ? Olmaz. Yirmi taneyi bir gecede yaparsan adam ebedî şifayı bulur âhirete göçer.Yirmi taneyi bir gecede yaparsan adam ebedî şifayı bulur âhirete göçer. Yirmi günde yapacak. Yirmi günde yapacak.

Onun için Peygamber Efendimiz'in eğitim metodunda tedric vardır.Onun için Peygamber Efendimiz'in eğitim metodunda tedric vardır. Talimin kolayca olmasını sağlama vardır. Karşısında çocuk vardır, yaşlı vardır,Talimin kolayca olmasını sağlama vardır. Karşısında çocuk vardır, yaşlı vardır, kültürlü vardır, tahsilli vardır. Her çeşit insan olduğu için onların anlayacağı tarzda konuşmuştur. kültürlü vardır, tahsilli vardır. Her çeşit insan olduğu için onların anlayacağı tarzda konuşmuştur.

İşte bu iki hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu noktaları bildirmiş. İşte bu iki hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu noktaları bildirmiş.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki ; Peygamber efendimiz buyuruyor ki ;

Üç kimse vardır ki Allah Teâlâ Hazretleri kıyamet günü yüzlerine bakmaz, temize de çıkarmaz.Üç kimse vardır ki Allah Teâlâ Hazretleri kıyamet günü yüzlerine bakmaz, temize de çıkarmaz. Onlara elim bir azapta gelecek. Kimdir onlar ? Onlara elim bir azapta gelecek. Kimdir onlar ?

Bir adam ki kendisinin yol kenarında ihtiyacından fazla suyu olan bir su kaynağı var.Bir adam ki kendisinin yol kenarında ihtiyacından fazla suyu olan bir su kaynağı var. Yolcudan onu esirgiyor. Yolcudan onu esirgiyor. Benim tarlam değil mi? Girme içeri, suyumu vermiyorum diyor içirtmiyor.Benim tarlam değil mi? Girme içeri, suyumu vermiyorum diyor içirtmiyor. Halbuki su, o da Allah'ın kulu, mübarek yap hayrını, o da istifade etsin. Halbuki su, o da Allah'ın kulu, mübarek yap hayrını, o da istifade etsin. Suudi Arabistan burası, cayır cayır. Kumlara insan ayak basamaz. Suudi Arabistan burası, cayır cayır. Kumlara insan ayak basamaz. Su çok mühim bir şey. Su çok mühim bir şey. İhtiyacın olan şeyi kendin kullan. İhtiyacın olan şeyi kendin kullan. Develerine içir, hurmalarını sula ama fazla su mübarek. Başkası da kovayı daldırsın da içsin.Develerine içir, hurmalarını sula ama fazla su mübarek. Başkası da kovayı daldırsın da içsin. Bunu yapmayan insana Allah nazar etmez, temizlemez ve elim azaba uğratır. Bunu yapmayan insana Allah nazar etmez, temizlemez ve elim azaba uğratır.

Sonra, bir imama tâbi olmuş bir kimse, imam dediğimiz başkan, lider, önder.Sonra, bir imama tâbi olmuş bir kimse, imam dediğimiz başkan, lider, önder. Ancak ona dünyalık için bağlanıyor.Ancak ona dünyalık için bağlanıyor. "Yâ Resûlullah uzat elini sana beyat ediyorum." Neden? "Yâ Resûlullah uzat elini sana beyat ediyorum." Neden? "Peygamber Efendimiz'in arkasında savaşırız, ganimet kazanırız,"Peygamber Efendimiz'in arkasında savaşırız, ganimet kazanırız, şu kadar para eder." Olmaz. Yani dünyalık için bağlanıyor. Olmaz.şu kadar para eder." Olmaz. Yani dünyalık için bağlanıyor. Olmaz. Bu işin dini manası var, ahirette uhrevî mânası var. Peygamber Efendimiz'den sonra da tabiiBu işin dini manası var, ahirette uhrevî mânası var. Peygamber Efendimiz'den sonra da tabii din büyüklerine dünya maksadıyla bağlanılmaz.din büyüklerine dünya maksadıyla bağlanılmaz. Eğer dünyalık bir şeyler eline geçerse razı oluyor.Eğer dünyalık bir şeyler eline geçerse razı oluyor. Eğer bir şey vermezse ona kızıyor. Bu adama Allah gazap eder. Eğer bir şey vermezse ona kızıyor. Bu adama Allah gazap eder.

Peygamber Efendimiz'i nazarında dünyalığın, paranın pulun hiçbir önemi yoktur. Peygamber Efendimiz'i nazarında dünyalığın, paranın pulun hiçbir önemi yoktur. Sofranın üzerine buğday yığar gibi yığardı, avuç avuç dağıtırdı, akşama bir şey kalmazdı,Sofranın üzerine buğday yığar gibi yığardı, avuç avuç dağıtırdı, akşama bir şey kalmazdı, kendisine ayırmazdı. Mekke'nin fethinden sonra elde edilen ganimetleri dağıtırken has, kendisine ayırmazdı. Mekke'nin fethinden sonra elde edilen ganimetleri dağıtırken has, eski müslümanlara az verdi.eski müslümanlara az verdi. Mekke'nin fethinden sonra zoraki, ondan sonra yeni müslüman olanlara daha çok verdi. Medinelilere az verdi.Mekke'nin fethinden sonra zoraki, ondan sonra yeni müslüman olanlara daha çok verdi. Medinelilere az verdi. Mekke'nin yeni müslümanlarına çok çok ganimet verdi. Mekke'nin yeni müslümanlarına çok çok ganimet verdi.

Bundan maksadını çok net anlıyoruz ki onlar henüz daha cahiliye tesirinden tam kurtulamamıştır. Bundan maksadını çok net anlıyoruz ki onlar henüz daha cahiliye tesirinden tam kurtulamamıştır. Parayı ellerinde çok görsünler de gönülleri hoş olsun,Parayı ellerinde çok görsünler de gönülleri hoş olsun, bu hezimetlerinden dolayı içlerinde bir ukde kalmasın,bu hezimetlerinden dolayı içlerinde bir ukde kalmasın, bağlılıkları sağlamlaşsın, diye onlara çok verdi. bağlılıkları sağlamlaşsın, diye onlara çok verdi. Medinelilere az verdi.Medinelilere az verdi. Kendisinin peygamberlik politikasının bir gereği. Tabii bazıları dedikodu yaptılar. Kendisinin peygamberlik politikasının bir gereği. Tabii bazıları dedikodu yaptılar. "Adaletli davranmıyorsun." gibi şeyler söylediler."Adaletli davranmıyorsun." gibi şeyler söylediler. Peygamber Efendimiz hakkında bu gibi sözler söylemek nifaktır ve büyük vebale sebeptir. Peygamber Efendimiz hakkında bu gibi sözler söylemek nifaktır ve büyük vebale sebeptir.

Peygamber Efendimiz onların söyledikleri sözleri duyunca fevkalade üzüldü. Peygamber Efendimiz onların söyledikleri sözleri duyunca fevkalade üzüldü. Ve bir hadîs-i şerîf, bir konuşma orda îrâd etti. O konuşmayı okurken insanın gözleri dayanamaz.Ve bir hadîs-i şerîf, bir konuşma orda îrâd etti. O konuşmayı okurken insanın gözleri dayanamaz. Katı kalpler yumuşar, gözlerinden insanın yaş boşalır. "Ben kendimi size ayırdım.Katı kalpler yumuşar, gözlerinden insanın yaş boşalır.

"Ben kendimi size ayırdım.
Evet benim doğduğum yer fetholundu ama ben sizin yanınızda kalacağım. Evet benim doğduğum yer fetholundu ama ben sizin yanınızda kalacağım. Ben sizi en çok seviyorum." dedi. Mekke fetholunduktan sonra yerleşebilirdi Beytullah, Kâbe oradaydı,Ben sizi en çok seviyorum." dedi. Mekke fetholunduktan sonra yerleşebilirdi Beytullah, Kâbe oradaydı, "Ama ben sizin yanınızda kalacağım. Size kendimi ayırdım." dedi. O zaman ağlaştılar."Ama ben sizin yanınızda kalacağım. Size kendimi ayırdım." dedi. O zaman ağlaştılar. Ve hatalı söz söyleyenler söylediklerine herhalde pişman olmuşlardır. Ve hatalı söz söyleyenler söylediklerine herhalde pişman olmuşlardır.

Onun için verildiği zaman, lehine olduğu zaman, menfaatine gittiği zaman razı olup; Onun için verildiği zaman, lehine olduğu zaman, menfaatine gittiği zaman razı olup; menfaatine gitmediği zaman razı olmamak çok kötü bir şeydir.menfaatine gitmediği zaman razı olmamak çok kötü bir şeydir. Bey'at edilmiş olan bir lidere böyle bir muamele yakışık almaz.Bey'at edilmiş olan bir lidere böyle bir muamele yakışık almaz. Allah öyle bir kimsenin âhirette yüzüne bakmaz, günahlarını temizlemez. Allah öyle bir kimsenin âhirette yüzüne bakmaz, günahlarını temizlemez.

Üçüncüsü de bir adamdır ki sattığı mal için yemin ediyor.Üçüncüsü de bir adamdır ki sattığı mal için yemin ediyor. "Ya senin bu verdiğinden daha fazlasını verdiler de satmadım." diye yemin ediyor."Ya senin bu verdiğinden daha fazlasını verdiler de satmadım." diye yemin ediyor. Halbuki yalan. Yalancı, öyle bir şey yok. Mesela "Şu malı bize beş dinara ver." diyor.Halbuki yalan. Yalancı, öyle bir şey yok. Mesela "Şu malı bize beş dinara ver." diyor. "Yok ya olur mu. Yedi dinar verdiler vallahi de billahi de." yemin ediyor. Halbuki öyle bir şey yok."Yok ya olur mu. Yedi dinar verdiler vallahi de billahi de." yemin ediyor. Halbuki öyle bir şey yok. Ticarette, alışverişte yalan söylemenin doğru olmadığını bildiren bir hadîs-i şerîf. Ticarette, alışverişte yalan söylemenin doğru olmadığını bildiren bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz ticarî hayatı tanzim edici çok emirlerde bulunmuş. Peygamber Efendimiz ticarî hayatı tanzim edici çok emirlerde bulunmuş. Tavsiyelerinden bir tanesi de ticarette yemin etmemektir.Tavsiyelerinden bir tanesi de ticarette yemin etmemektir. Hele hele yalan yere yemin etmemek ticaret ve ticaretin dışındaki her yerde fevkalade önemlidir.Hele hele yalan yere yemin etmemek ticaret ve ticaretin dışındaki her yerde fevkalade önemlidir. Bir insan yalan söylerse dünya ehlini kandırabilir.Bir insan yalan söylerse dünya ehlini kandırabilir. Ama Allah ona âhirette bu muameleyi yapacak, kötü duruma düşecek. Ama Allah ona âhirette bu muameleyi yapacak, kötü duruma düşecek.

Bu hadîs-i şerîfe göre Rabbimiz elimizdeki malların fazlasını müslümanların faydasına sunalım,Bu hadîs-i şerîfe göre Rabbimiz elimizdeki malların fazlasını müslümanların faydasına sunalım, ordan sevap kazanmağa dikkat edelim.ordan sevap kazanmağa dikkat edelim. Gelirimizin fazlasıyla hayır hasenat yaparak sevap kazanalım.Gelirimizin fazlasıyla hayır hasenat yaparak sevap kazanalım. Ve bağlandığımız liderimize dünya maksadıyla bağlanmayalım.Ve bağlandığımız liderimize dünya maksadıyla bağlanmayalım. Ve verdi-vermedi, beni şu mevkiye tayin etti-etmedi vesaire gibi durumlar olmasın.Ve verdi-vermedi, beni şu mevkiye tayin etti-etmedi vesaire gibi durumlar olmasın. Ticaretimize de yemin, yalan bulaştırmayalım. Dosdoğru olalım. Ticaretimize de yemin, yalan bulaştırmayalım. Dosdoğru olalım.

Ankara'dan bir kardeşimi hatırlarım. İstanbul'dan bazı tüccar kardeşlerimi hatırlarım. Ankara'dan bir kardeşimi hatırlarım. İstanbul'dan bazı tüccar kardeşlerimi hatırlarım. Ne derece temiz insanlardı. Bir demir tüccarı kardeşimiz vardır kiNe derece temiz insanlardı. Bir demir tüccarı kardeşimiz vardır ki o demir ticaretinde kullanılan basküller belli ayarda kontrolden geçip mühürlenirmiş.o demir ticaretinde kullanılan basküller belli ayarda kontrolden geçip mühürlenirmiş. Bir kontrolden sonra ikinci kontrolde 100 kilo demirin 105 kilo gösterdiğini görmüş.Bir kontrolden sonra ikinci kontrolde 100 kilo demirin 105 kilo gösterdiğini görmüş. Yani dükkancının dükkân sahibinin? lehine. Demir aslında 100 kilo ama basküle koyduğunda 105 gösteriyor.Yani dükkancının dükkân sahibinin? lehine. Demir aslında 100 kilo ama basküle koyduğunda 105 gösteriyor. Terazide bir bozukluk var.Terazide bir bozukluk var. 5 kilo falan fazla gösteriyor. Tabi 105 kilonun parası alınıyor. Onu anladığı zaman adam çok üzülmüş. 5 kilo falan fazla gösteriyor. Tabi 105 kilonun parası alınıyor. Onu anladığı zaman adam çok üzülmüş. Ve bir önceki ayarla ikinci ayar arasında kimlere mal sattıysa faturaları çıkartıpVe bir önceki ayarla ikinci ayar arasında kimlere mal sattıysa faturaları çıkartıp hepsine o kadar farkı göndererek ödemiş. Bravo! Dürüstlüğe bak. Haram girmesin ticaretime diye. hepsine o kadar farkı göndererek ödemiş. Bravo! Dürüstlüğe bak. Haram girmesin ticaretime diye.

İstanbul'da bir kardeşimi hatırlarım. Perde rayı satıyordu. Benim de düğün yaptığım seneydi.İstanbul'da bir kardeşimi hatırlarım. Perde rayı satıyordu. Benim de düğün yaptığım seneydi. Ben de oradan perde almıştım. Perdelerin o zaman alüminyum yaldızlı alımlıkları vardı.Ben de oradan perde almıştım. Perdelerin o zaman alüminyum yaldızlı alımlıkları vardı. Satan tezgahtâr bizim sakallı kardeşimiz. Alan diyor ki: "Bunun yaldızları çıkmaz değil mi?" Satan tezgahtâr bizim sakallı kardeşimiz.

Alan diyor ki: "Bunun yaldızları çıkmaz değil mi?"

Bizimki diyor ki: "Çıkar mı efendim çok sağlamdır, çıkmaz, garantilidir." Bizimki diyor ki: "Çıkar mı efendim çok sağlamdır, çıkmaz, garantilidir."

O öyle beklerken tezgahtâr: "Çıkar hanımefendi.O öyle beklerken tezgahtâr: "Çıkar hanımefendi. Geçen gün birisine götürüyordum elimde kaldı." diyor. Dobra dobra söylüyor.Geçen gün birisine götürüyordum elimde kaldı." diyor. Dobra dobra söylüyor. Allah razı olsun, çok hoşuma gitti. Allah bizi her işimizde dürüst olmayı başaran kimselerden eylesin.Allah razı olsun, çok hoşuma gitti.

Allah bizi her işimizde dürüst olmayı başaran kimselerden eylesin.
Geçmişlerimize rahmet eylesin. Buraya toplanmış, hane sahiplerinin geçmişlerine rahmet eylesin.Geçmişlerimize rahmet eylesin. Buraya toplanmış, hane sahiplerinin geçmişlerine rahmet eylesin. Yaşayan bizlere huzur, saadet, afiyet, selamet ihsan eylesin. Cümlemizi dünyada ve ahirette aziz eylesin.Yaşayan bizlere huzur, saadet, afiyet, selamet ihsan eylesin. Cümlemizi dünyada ve ahirette aziz eylesin. Ümmet-i Muhammed'e umumen rahmeylesin. Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva,Ümmet-i Muhammed'e umumen rahmeylesin. Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza edalar nasip etsin.borçlularımıza edalar nasip etsin. Dünya ve âhirette hayırlarla karşılaşmayı, şerlerden uzak olmayı cümlemize nasip eylesin. Dünya ve âhirette hayırlarla karşılaşmayı, şerlerden uzak olmayı cümlemize nasip eylesin.

Bi-hürmeti esmâike'l-hüsnâ ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esmâike'l-hüsnâ ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2