Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Kıyamet Gününde Pişmanlık: Cennete Giremeyenlerin Hüznü

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Rebîü'l-Evvel 1415 / 26.08.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zikirsiz Vakitlerin Üzüntüsü, Günahkarların Cehenneme Girişi, Yayın Müesseseleri Kurma Zarureti, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kıyamet Gününde Pişmanlık: Cennete Giremeyenlerin Hüznü

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Rebîü'l-Evvel 1415 / 26.08.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zikirsiz Vakitlerin Üzüntüsü, Günahkarların Cehenneme Girişi, Yayın Müesseseleri Kurma Zarureti, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî küllî hîn.el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî küllî hîn. es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi'l-sıdki ve'l-vefâ. Emmâ ba'd: ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi'l-sıdki ve'l-vefâ. Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim, Cuma günü mevtamız bizden dua isterler.Aziz ve muhterem kardeşlerim, Cuma günü mevtamız bizden dua isterler. Onların ruhları için; cümle geçmişlerimizin ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun diye; Onların ruhları için; cümle geçmişlerimizin ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun diye; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den, hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadarPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den, hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar sâdât ve meşâyıhımız başta olmak üzere, bu beldeleri fetheden Fatih Sultan Muhammed Han hazretlerisâdât ve meşâyıhımız başta olmak üzere, bu beldeleri fetheden Fatih Sultan Muhammed Han hazretleri ve ordusu mensuplarının ve diğer diyarları fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin,ve ordusu mensuplarının ve diğer diyarları fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun diye;mücahitlerin ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun diye; ahirete göçmüş olan bütün akrabâ u taallukâtımız, âbâ ve ecdadımızın evlâd u ihvânımızın ruhları şad olsun,ahirete göçmüş olan bütün akrabâ u taallukâtımız, âbâ ve ecdadımızın evlâd u ihvânımızın ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, kabirleri cennet bahçesi olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyalım, ruhlarına bağışlayalım.kabirleri nur dolsun, kabirleri cennet bahçesi olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyalım, ruhlarına bağışlayalım. Ondan sonra konuşmamıza öyle girelim. Ondan sonra konuşmamıza öyle girelim. Onlar da bizim karşımızda boyunlarını bükmüş, bizden Cuma günü dua beklerler. Bismillâhirrahmânirrahîm. Onlar da bizim karşımızda boyunlarını bükmüş, bizden Cuma günü dua beklerler. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Evet, kura ile açtığımız sayfadan birinci hadîs-i şerîf.Evet, kura ile açtığımız sayfadan birinci hadîs-i şerîf. Hz. Aişe-i Sıddîka validemizden, mü'minlerin annesi,Hz. Aişe-i Sıddîka validemizden, mü'minlerin annesi, Peygamber Efendimizin mübarek zevcesi, Ebu Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in akıllı âlim kızı. Peygamber Efendimizin mübarek zevcesi, Ebu Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in akıllı âlim kızı.

Hz. Aişe radıyallahu anhâ'dan, radıyallahu anhüm ecmain, rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîfi okuyoruz.Hz. Aişe radıyallahu anhâ'dan, radıyallahu anhüm ecmain, rivayet edilmiş olan bir hadîs-i şerîfi okuyoruz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki sevgili kardeşlerim: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki sevgili kardeşlerim:

Mâ min sâatin temurru bi'bni Âdeme lem yezkürillâhe teâlâ fîhâ illâ hasira aleyhâ yevme'l-kıyâmeti.Mâ min sâatin temurru bi'bni Âdeme lem yezkürillâhe teâlâ fîhâ illâ hasira aleyhâ yevme'l-kıyâmeti. -Hussira diye hareke koymuş ama hasira daha uygun.- -Hussira diye hareke koymuş ama hasira daha uygun.-

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Diyor ki Peygamber Efendimiz: Diyor ki Peygamber Efendimiz:

Mâ min sâatin. "Hiçbir zaman parçası, saat, dakika…" Yarım saat, neyse.Mâ min sâatin. "Hiçbir zaman parçası, saat, dakika…" Yarım saat, neyse. Saat Arapçada, hadîs-i şerîflerde altmış dakika mânasında kullanılmaz.Saat Arapçada, hadîs-i şerîflerde altmış dakika mânasında kullanılmaz. Yani şöyle bir zaman mânasına kullanılır. Yani şöyle bir zaman mânasına kullanılır.

Mâ min sâatin. "Hiçbir zaman yoktur ki, hiçbir saat yoktur ki vakit yoktur ki…"Mâ min sâatin. "Hiçbir zaman yoktur ki, hiçbir saat yoktur ki vakit yoktur ki…" Temurru bi'bni Âdeme. "Âdemoğlunun başından şöyle geçiyor.Temurru bi'bni Âdeme. "Âdemoğlunun başından şöyle geçiyor. Yani âdemoğlunun üzerinden geçen hiçbir zaman yoktur ki, vakit yoktur ki,"Yani âdemoğlunun üzerinden geçen hiçbir zaman yoktur ki, vakit yoktur ki," Lem yezkürillâhe teâlâ fîhâ. Lem yezkürillâhe teâlâ fîhâ. "Onun içinde Allah'ı zikretmemişse, Allah Allah dememişse, lâ ilâhe illallah dememişse Allah'ı anmamışsa…" "Onun içinde Allah'ı zikretmemişse, Allah Allah dememişse, lâ ilâhe illallah dememişse Allah'ı anmamışsa…" İllâ hasira aleyhâ yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde ona pişman olur. Tüh der, vah der.İllâ hasira aleyhâ yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde ona pişman olur. Tüh der, vah der. 'Niye ben o vakti zikirsiz geçirmişim. Niye Allah'ı anmadan geçirmişim?'Niye ben o vakti zikirsiz geçirmişim. Niye Allah'ı anmadan geçirmişim? Niye elimde fırsat varken onu kaçırmışım?' diye hasretlik içini yakar." Niye elimde fırsat varken onu kaçırmışım?' diye hasretlik içini yakar."

Hasret ateşi içini yakar, muhterem kardeşlerim. Başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz.Hasret ateşi içini yakar, muhterem kardeşlerim. Başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Bu hadîs-i şerîfi Hulvânî ve daha başka kaynaklar rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîfi Hulvânî ve daha başka kaynaklar rivayet etmiş. Başka hadîs-i şerîfler aynı mânayı takviye ediyor. Cennete giren bir insanın mahzunluk çekmesi var mı? Başka hadîs-i şerîfler aynı mânayı takviye ediyor. Cennete giren bir insanın mahzunluk çekmesi var mı?

Yok. Lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn. Yok.

Lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn.

Korku da yok cennette, mahzun olmak da yok. Korku kalmadı artık, cehennemden kurtuldular.Korku da yok cennette, mahzun olmak da yok. Korku kalmadı artık, cehennemden kurtuldular. Rahat, huzur içindeler. Allah'ın nimetine ermişler. "Ey kullarım, korkmayın.Rahat, huzur içindeler. Allah'ın nimetine ermişler. "Ey kullarım, korkmayın. Size korku yok." diye Allah garanti vermiş. Nimetinin yurduna dâhil eylemiş. Size korku yok." diye Allah garanti vermiş. Nimetinin yurduna dâhil eylemiş.

Cennete girdikten sonra çıkmak yok. Bütün mesele girebilmekte. Cennete girenin çıkması yok. Çıkmak yok.Cennete girdikten sonra çıkmak yok. Bütün mesele girebilmekte. Cennete girenin çıkması yok. Çıkmak yok. O nimete erdikten sonra çıkmak yok. O nimete erdikten sonra çıkmak yok. Yalnız münafıkların, münafıklıklarının cezası olarak cennete yaklaştırılıp, kokusunu duyup, Yalnız münafıkların, münafıklıklarının cezası olarak cennete yaklaştırılıp, kokusunu duyup, güzelliklerini görüp, girmeden geriye döndürülmesi var. güzelliklerini görüp, girmeden geriye döndürülmesi var.

Diyecekmiş ki münafık… Mürai, affedersiniz. Münafık başka. Mürai, riyakâr demek yani.Diyecekmiş ki münafık… Mürai, affedersiniz. Münafık başka. Mürai, riyakâr demek yani. Başkasına gösteriş için ibadet eden, taat eden insan. Mürai. Riyakâr.Başkasına gösteriş için ibadet eden, taat eden insan. Mürai. Riyakâr. Türkçe riyakâr diyoruz, -kâr Farsça bir takıdır. Riya kelimesine ekleniyor.Türkçe riyakâr diyoruz, -kâr Farsça bir takıdır. Riya kelimesine ekleniyor. Riyakâr yani işi riya olan demek. Arapçası onun, mürai deniliyor. Riyakâr yani işi riya olan demek. Arapçası onun, mürai deniliyor.

Riya, başkasına gösteriş olarak yapmak bir şeyleri.Riya, başkasına gösteriş olarak yapmak bir şeyleri. İnandığından dolayı, samimiyetinden dolayı değil de puan toplamak için, İnandığından dolayı, samimiyetinden dolayı değil de puan toplamak için, beğeni kazanmak için, insanlar tarafından hoş görülmek, hoş tutulmak için yapmak. beğeni kazanmak için, insanlar tarafından hoş görülmek, hoş tutulmak için yapmak.

Şimdi öyle bir insanı Allahu Teâlâ hazretleri hesap yerinden, mahşer yerinden cennete yaklaştıracakmış.Şimdi öyle bir insanı Allahu Teâlâ hazretleri hesap yerinden, mahşer yerinden cennete yaklaştıracakmış. Cennet öyle bir güzel yer ki kokusu cennetten taşıyor. Cennetin ötesine yayılıyor. Cennet öyle bir güzel yer ki kokusu cennetten taşıyor. Cennetin ötesine yayılıyor. 500 yıllık mesafeden cennetin kokusu duyulmaya başlarmış. 500 yıllık mesafeden. 500 yıllık mesafeden cennetin kokusu duyulmaya başlarmış. 500 yıllık mesafeden.

Cennetin kokusu böyle duyuluyor. Cennetin güzel köşkleri görünüyor. Kubbeleri görünüyor. Hani Cennetin kokusu böyle duyuluyor. Cennetin güzel köşkleri görünüyor. Kubbeleri görünüyor. Hani

Kerpiçleri altın, gümüş Yaradan ne hoş yaratmış Misk ü amberle donatmış Kokar Allah deyu deyu Kerpiçleri altın, gümüş

Yaradan ne hoş yaratmış

Misk ü amberle donatmış

Kokar Allah deyu deyu

Yunus Emre, çok tatlı tatlı anlatmış. Çocukların da büyüklerin de hayallerini genişletecek tarzda.Yunus Emre, çok tatlı tatlı anlatmış. Çocukların da büyüklerin de hayallerini genişletecek tarzda. Şimdi onlar öyle gördükten, gösterdikten sonraŞimdi onlar öyle gördükten, gösterdikten sonra tam böyle cennete yaklaşıyor, yaklaşıyor, kalbi küt küt atıyor. tam böyle cennete yaklaşıyor, yaklaşıyor, kalbi küt küt atıyor.

Döndürün cehenneme diye, döndürecekmiş o riyakâr kulu. Cehenneme atın bunu.Döndürün cehenneme diye, döndürecekmiş o riyakâr kulu. Cehenneme atın bunu. Şimdi eyvah, mahvoldu! Başından aşağı kaynar sular boşalmış gibi diyoruz ya biz. Şimdi eyvah, mahvoldu! Başından aşağı kaynar sular boşalmış gibi diyoruz ya biz. Yani bir insanın feci durumunu anlatmak için. Eyvah, mahvoldu şimdi bu! Yani bir insanın feci durumunu anlatmak için. Eyvah, mahvoldu şimdi bu! Cennete giremiyor, cehenneme girecek. Bir de içinde bir merak ve şey yanıklık. Diyecekmiş ki: Cennete giremiyor, cehenneme girecek. Bir de içinde bir merak ve şey yanıklık. Diyecekmiş ki:

"Ya Rabbi, Tamam, beni cehenneme atacaktın."Ya Rabbi, Tamam, beni cehenneme atacaktın. Madem evvelden atsaydın bana bu cenneti böyle bu kadar kokusunu duyurup,Madem evvelden atsaydın bana bu cenneti böyle bu kadar kokusunu duyurup, güzelliğini gösterip de tam yanına yaklaştırıp da niye beni böyle şey yaptın?" güzelliğini gösterip de tam yanına yaklaştırıp da niye beni böyle şey yaptın?"

Ha bu senin dünyadaki riyakârlığının, sahtekârlığının, içinin dışının başka olmasının cezası bu.Ha bu senin dünyadaki riyakârlığının, sahtekârlığının, içinin dışının başka olmasının cezası bu. Sen de dünyada kendini başkalarına iyi gibi gösterdin ama iyi değildin. İçin kötüydü. Sen de dünyada kendini başkalarına iyi gibi gösterdin ama iyi değildin. İçin kötüydü. Ben de sana mükâfat verecek gibi yaptım ama mükâfat hak etmediğin için Ben de sana mükâfat verecek gibi yaptım ama mükâfat hak etmediğin için işte şimdi seni cehenneme atıyorum diye cehenneme atacak. işte şimdi seni cehenneme atıyorum diye cehenneme atacak.

Tamam. Giremeyip, kokusunu koklayıp, dönenler var. E, peki cehenneme girip çıkan olacak mı? Tamam. Giremeyip, kokusunu koklayıp, dönenler var.

E, peki cehenneme girip çıkan olacak mı?

Evet. Cehenneme girenlerden çıkacak olacak. Kimler cehenneme girecek de sonra çıkacak, cennete girecek? Evet. Cehenneme girenlerden çıkacak olacak.

Kimler cehenneme girecek de sonra çıkacak, cennete girecek?

Mümin olup da lâ ilâhe illallah deyip de muhterem kardeşlerim, günah işleyenler,Mümin olup da lâ ilâhe illallah deyip de muhterem kardeşlerim, günah işleyenler, Allah'ın yapma dediği işleri yapanlar veyahut yap dediği vazifeleri ihmal edenler.Allah'ın yapma dediği işleri yapanlar veyahut yap dediği vazifeleri ihmal edenler. Onlar onların cezası olarak, yani vazifelerini ihmalinin,Onlar onların cezası olarak, yani vazifelerini ihmalinin, yasakları çiğnemenin cezası olarak cehenneme atılacaklar. yasakları çiğnemenin cezası olarak cehenneme atılacaklar.

Ama lâ ilâhe illallah diyorlardı. Allah'ın varlığını biliyorlardı. Mümkün mü böyle bir şey? Ama lâ ilâhe illallah diyorlardı. Allah'ın varlığını biliyorlardı. Mümkün mü böyle bir şey?

Mümkün. Dünya kadar. Etrafımızdaki müslümanların bugünkü durumu tamamen böyle. Plajlar...Mümkün. Dünya kadar. Etrafımızdaki müslümanların bugünkü durumu tamamen böyle. Plajlar... Bir anket yapın. Meyhaneleri bir dolaşın. Sarhoşun yanına bir yanaşın. Bir röportaj yapın bakalım. Bir anket yapın. Meyhaneleri bir dolaşın. Sarhoşun yanına bir yanaşın. Bir röportaj yapın bakalım.

Sen kâfir misin? Allah'ı inkâr ediyor musun? Yok, ne demek, estağfirullah.Sen kâfir misin? Allah'ı inkâr ediyor musun?

Yok, ne demek, estağfirullah.
Benim dedem de müslümandı. Bilmem nede müftüydü, filan bir sürü mazisinden. Benim dedem de müslümandı. Bilmem nede müftüydü, filan bir sürü mazisinden. İyi ama onlar kendisini kurtarmışlar. Sen kurtarmıyorsun yani. Sen burada içiyorsun, işte. Sen kâfir misin? İyi ama onlar kendisini kurtarmışlar. Sen kurtarmıyorsun yani. Sen burada içiyorsun, işte. Sen kâfir misin?

Yok. Değilim. Lâ ilâhe illallah diyorum. E, niye içiyorsun? Allah içmeyin buyurmuş.Yok. Değilim. Lâ ilâhe illallah diyorum.

E, niye içiyorsun? Allah içmeyin buyurmuş.
Niye içiyorsun? Niye bu günahı işliyorsun? İşleyen çok, muhterem kardeşlerim.Niye içiyorsun? Niye bu günahı işliyorsun?

İşleyen çok, muhterem kardeşlerim.
Bu da bizim derdimizdir. Hastalığımızdır. Maalesef elma elma oluyor da içi kurtlu oluyor.Bu da bizim derdimizdir. Hastalığımızdır. Maalesef elma elma oluyor da içi kurtlu oluyor. Yarısı çürük oluyor. Yani müslüman, müslüman ama İslâm'ın gereğini yapmıyor. Allah'ın emrini tutmuyor.Yarısı çürük oluyor. Yani müslüman, müslüman ama İslâm'ın gereğini yapmıyor. Allah'ın emrini tutmuyor. Haramlardan kaçmıyor bugün. Şöyle arabanızla bir yerden geçtiğiniz zaman utanıyorsunuz. Bakamıyorsunuz. Haramlardan kaçmıyor bugün. Şöyle arabanızla bir yerden geçtiğiniz zaman utanıyorsunuz. Bakamıyorsunuz.

Araba vapuruna girdim dün, bu tarafa gelirken. Arabamızla mecburen boğazdan geçeceğiz.Araba vapuruna girdim dün, bu tarafa gelirken. Arabamızla mecburen boğazdan geçeceğiz. Araba vapuruna bindik Çanakkale'de. Arabamızı geriye aldık, mecburen. Araba vapuruna bindik Çanakkale'de. Arabamızı geriye aldık, mecburen. Geri vitese taktık, biraz da boşluk vardı, geriye gittik. Neden? Geri vitese taktık, biraz da boşluk vardı, geriye gittik.

Neden?

Önümüzdeki insanlar o arabada, bu arabada, hepsi şortlu, hepsi dekolte, hepsi açık, hepsi saçık.Önümüzdeki insanlar o arabada, bu arabada, hepsi şortlu, hepsi dekolte, hepsi açık, hepsi saçık. Müslüman ile kâfiri ayıracak bir kıyafet farkı kalmadı, müslüman kardeşlerim.Müslüman ile kâfiri ayıracak bir kıyafet farkı kalmadı, müslüman kardeşlerim. Şu müslümandır çünkü giyimi müslüman kıyafeti; şu kâfirdir çünkü giyimi kâfir kıyafeti denilecek fark kalmadı.Şu müslümandır çünkü giyimi müslüman kıyafeti; şu kâfirdir çünkü giyimi kâfir kıyafeti denilecek fark kalmadı. Aynı. Kâfirle ikisi farklı. Ancak bu sarışın galiba, bu İngiliz veya İsveçli veya Alman.Aynı. Kâfirle ikisi farklı. Ancak bu sarışın galiba, bu İngiliz veya İsveçli veya Alman. Bu esmer galiba, bu Türk diyebiliyorsunuz. Renk farkından, o da her zaman bir ölçü olmuyor. Bu esmer galiba, bu Türk diyebiliyorsunuz. Renk farkından, o da her zaman bir ölçü olmuyor. İşte günah işleyenler cehenneme girecek. Lâ ilâhe illallah dese de cehenneme girecek, muhterem kardeşlerim. İşte günah işleyenler cehenneme girecek. Lâ ilâhe illallah dese de cehenneme girecek, muhterem kardeşlerim.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki: Ey ümmetim; cehenneme girmemeye gayret edin. Cehenneme düşmemeye çalışın.Ey ümmetim; cehenneme girmemeye gayret edin. Cehenneme düşmemeye çalışın. Çünkü insan cehenneme bir düştü mü çıkması kolay değil. Yüzbinlerce yıl yanacak. Çünkü insan cehenneme bir düştü mü çıkması kolay değil. Yüzbinlerce yıl yanacak.

En kısa zamanda en kısa cezayı çekip de çıkan bir insan bile yüzbinlerce sene yandıktan sonra çıkacak.En kısa zamanda en kısa cezayı çekip de çıkan bir insan bile yüzbinlerce sene yandıktan sonra çıkacak. En kısası. Uzunu tabii daha ne kadar yanacaksa yanacak. Cehenneme düşmemeye çalışın.En kısası. Uzunu tabii daha ne kadar yanacaksa yanacak. Cehenneme düşmemeye çalışın. Cehennemin azabı şiddetlidir. Zakkumu, çeşitli işkenceleri vardır. Cehenneme düşmemeye çalışacak mümin. Cehennemin azabı şiddetlidir. Zakkumu, çeşitli işkenceleri vardır. Cehenneme düşmemeye çalışacak mümin.

Şimdi evet, cennete giren bir insanda korku yok. Tamam. Mahzun olmak yok.Şimdi evet, cennete giren bir insanda korku yok. Tamam. Mahzun olmak yok. Üzüntü duymak yok. Şimdi bir hadîs-i şerîfte geçiyor; karşıdan bir cennetlik gelecekmiş.Üzüntü duymak yok. Şimdi bir hadîs-i şerîfte geçiyor; karşıdan bir cennetlik gelecekmiş. Burak'a binmiş, cennetin içinde. Hop, uçarak geliyor. Cennette havalarda uçuyor, şey yapıyor.Burak'a binmiş, cennetin içinde. Hop, uçarak geliyor. Cennette havalarda uçuyor, şey yapıyor. Üstünde cennet libasları var. Min sündüsin ve'stebrak. Üstünde cennet libasları var.

Min sündüsin ve'stebrak.

Yani ipekli kumaşlardan, harika güzellikte, nakışlı, süslü belki apolet diyelim. İşlemeli apoletli.Yani ipekli kumaşlardan, harika güzellikte, nakışlı, süslü belki apolet diyelim. İşlemeli apoletli. Ve tabii derecesine göre. Kıyafeti de derecesine göre. Ve tabii derecesine göre. Kıyafeti de derecesine göre. Hani ben şimdi karşınızda cübbeli, sarıklıyım. Siz cübbeli, sarıklı değilsiniz. Neden? Hani ben şimdi karşınızda cübbeli, sarıklıyım. Siz cübbeli, sarıklı değilsiniz.

Neden?

Ben hocayım da siz cemaatsiniz de ondan. Hani bir polis gelse onun kıyafeti başka.Ben hocayım da siz cemaatsiniz de ondan. Hani bir polis gelse onun kıyafeti başka. Bir asker gelse ha, bu asker diyoruz. Anlıyoruz, kıyafet farklarından. Askerleri de anlıyoruz.Bir asker gelse ha, bu asker diyoruz. Anlıyoruz, kıyafet farklarından. Askerleri de anlıyoruz. Bu general, aman eyvah! General. Hemen herkes asker selam duruyor, filan. Bu general, aman eyvah! General. Hemen herkes asker selam duruyor, filan. Anlıyor yani, rütbesinin şuradaki işaretlerinden. Göğsündeki madalyalardan. Anlıyor yani, rütbesinin şuradaki işaretlerinden. Göğsündeki madalyalardan. Ha, bu çok kahraman bir insan filan diye anlıyor. Ha, bu çok kahraman bir insan filan diye anlıyor.

Cennetteki karşıdakinin geldiğini görecekmiş.Cennetteki karşıdakinin geldiğini görecekmiş. Bakacakmış ki libasından çok yüksek, mertebeli bir müslüman, evliya, çok büyük bir insan.Bakacakmış ki libasından çok yüksek, mertebeli bir müslüman, evliya, çok büyük bir insan. Karşıdan onun süzülüp geldiğini görünce, kendisine bakacakmış kiKarşıdan onun süzülüp geldiğini görünce, kendisine bakacakmış ki kendisi de cennet libasları giymiş ama o evliya. Evliyâ-yı mukarrabînden. kendisi de cennet libasları giymiş ama o evliya. Evliyâ-yı mukarrabînden.

Bu öyle değil. Tabii, biraz utanır gibi olacakmış.Bu öyle değil. Tabii, biraz utanır gibi olacakmış. Hani insan, hani pijamayla birisiyle karşılaşırsa yoldaHani insan, hani pijamayla birisiyle karşılaşırsa yolda veyahut iş elbisesiyle çok hürmet ettiği bir insanla karşılaşırsa ne olur? veyahut iş elbisesiyle çok hürmet ettiği bir insanla karşılaşırsa ne olur? Tam bakkala gitti, bir şey aldı çıkacak. Hay Allah! Çok hürmet ettiği bir insan karşısında. Tam bakkala gitti, bir şey aldı çıkacak. Hay Allah! Çok hürmet ettiği bir insan karşısında. Kıyafeti perişan. Tam boya yapıyordu evde, badana yapıyordu. Utanır değil mi? Kıyafeti perişan. Tam boya yapıyordu evde, badana yapıyordu.

Utanır değil mi?

Buna benzer bir şey düşünüyorum ben. Kendisinin şöyle bir kıyafetine bakacakmış.Buna benzer bir şey düşünüyorum ben. Kendisinin şöyle bir kıyafetine bakacakmış. Karşıdan gelenin kıyafetine bakacakmış. O böyle nur saçıyor, kıyafetleri çok daha üstün. Kendisi biraz şey.Karşıdan gelenin kıyafetine bakacakmış. O böyle nur saçıyor, kıyafetleri çok daha üstün. Kendisi biraz şey. Hafif şöyle bir kızarma, bir mahzun olma durumu olacak gibiykenHafif şöyle bir kızarma, bir mahzun olma durumu olacak gibiyken bunun üzerindeki elbiseler daha güzel hale gelecekmiş Allah tarafından. Değişiverecekmiş. bunun üzerindeki elbiseler daha güzel hale gelecekmiş Allah tarafından. Değişiverecekmiş.

Bunu böyle anlatıyor Peygamber Efendimiz. O böyle mahzunluğun içine düşecek gibiyken,Bunu böyle anlatıyor Peygamber Efendimiz. O böyle mahzunluğun içine düşecek gibiyken, "Eyvah, benim elbisem o kadar güzel değil, rütbem biraz daha aşağıda olduğu belli olacak.""Eyvah, benim elbisem o kadar güzel değil, rütbem biraz daha aşağıda olduğu belli olacak." filan derken bu da güzelleşiverecekmiş. Daha güzel hale gelecekmiş. filan derken bu da güzelleşiverecekmiş. Daha güzel hale gelecekmiş.

Neden, diyor Peygamber Efendimiz. Çünkü cennette mahzun olmak yok da ondan.Neden, diyor Peygamber Efendimiz.

Çünkü cennette mahzun olmak yok da ondan.
Benim elbisem ondan aşağı diye mahzun olmasın diye elbisesini değiştiriyor. İstediği eline geliyor.Benim elbisem ondan aşağı diye mahzun olmasın diye elbisesini değiştiriyor. İstediği eline geliyor. Tûbâ dalları konağının odalarına uzanıyor.Tûbâ dalları konağının odalarına uzanıyor. Meyveler, huriler, hizmetler, artık vakit olsa da cennetle ilgili hadîs-i şerîfleriMeyveler, huriler, hizmetler, artık vakit olsa da cennetle ilgili hadîs-i şerîfleri ballandıra ballandıra, zevkle, şevkle okusak dinlesek. ballandıra ballandıra, zevkle, şevkle okusak dinlesek.

Ha, cennette mahzunluk yok;Ha, cennette mahzunluk yok; ama cennet ehli bir şeye mahzunluk duyacaklar diyor Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde:ama cennet ehli bir şeye mahzunluk duyacaklar diyor Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde: Dünyada zikirsiz geçirdikleri zamanlara mahzunluk duyacaklar diyor. O da şundan olacakmış: Dünyada zikirsiz geçirdikleri zamanlara mahzunluk duyacaklar diyor. O da şundan olacakmış:

Zikre verilen mükâfatı görünce ahrette, zikir erbabının derecesinin yüksekliğini görünce diyeceklermiş ki:Zikre verilen mükâfatı görünce ahrette, zikir erbabının derecesinin yüksekliğini görünce diyeceklermiş ki: Hay Allah, yâ dünyada bizim de elimizde şu kadar fırsat vardı, biz de onu yapmadık, değerlendirmedik,Hay Allah, yâ dünyada bizim de elimizde şu kadar fırsat vardı, biz de onu yapmadık, değerlendirmedik, kullanmadık da o zikri yapmadık, diye o zaman bir mahzunluk olacakmış. kullanmadık da o zikri yapmadık, diye o zaman bir mahzunluk olacakmış.

Evet, işte sonradan gelen kardeşlerimiz de bilsinler. Bir kura ile hadîs-i şerîf çektik, onu okuyorduk:Evet, işte sonradan gelen kardeşlerimiz de bilsinler. Bir kura ile hadîs-i şerîf çektik, onu okuyorduk: Âdemoğlunun üzerinden geçen hiçbir vakit ve zaman yoktur ki şöyle bir vakit parçası,Âdemoğlunun üzerinden geçen hiçbir vakit ve zaman yoktur ki şöyle bir vakit parçası, bir zaman parçası yokturki eğer orada Allah'ı zikretmemişse, Allah'ı anmamışsa,bir zaman parçası yokturki eğer orada Allah'ı zikretmemişse, Allah'ı anmamışsa, lâ ilâhe illallah dememişse Allah, yâ Hayy, yâ Kayyûm, yâ Latîf, yâ Sabûr... lâ ilâhe illallah dememişse Allah, yâ Hayy, yâ Kayyûm, yâ Latîf, yâ Sabûr...

Sabır da Allah'ın isimlerinden birisi mesela, değil mi? Sabır da Allah'ın isimlerinden birisi mesela, değil mi?

Böyle dedelerimiz hep böyle şey yapmışlar. Bizim köyde bir tanıdık vardı. Allah rahmet eylesin.Böyle dedelerimiz hep böyle şey yapmışlar. Bizim köyde bir tanıdık vardı. Allah rahmet eylesin. Çok sinirlenirse, damarına basarsan, üzersen lâ ilâhe illallah derdi.Çok sinirlenirse, damarına basarsan, üzersen lâ ilâhe illallah derdi. Yani başkası olsa ağzını açar, gözünü yumar, kötü söz söyler. Yani başkası olsa ağzını açar, gözünü yumar, kötü söz söyler.

En sinirlendiği zaman lâ ilâhe illallah derdi. Suud'da da biraz iki kişi kavga etti mi salli ale'n-nebiyyi diyor.En sinirlendiği zaman lâ ilâhe illallah derdi. Suud'da da biraz iki kişi kavga etti mi salli ale'n-nebiyyi diyor. Peygambere salât u selâm getir, diyor. Peygambere salât u selâm getir, diyor.

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed.

Yumuşuyor ortalık yani, en kızdıkları zaman salli ale'n-nebiyyi diyor.Yumuşuyor ortalık yani, en kızdıkları zaman salli ale'n-nebiyyi diyor. Yani bırak şu kızgınlığı, salât u selâm getir diyor. Bitiyor kızgınlık, gürültü, patırtı. Yumuşuyor yani. Yani bırak şu kızgınlığı, salât u selâm getir diyor. Bitiyor kızgınlık, gürültü, patırtı. Yumuşuyor yani.

Evet, Allah'ı anmadıkları bir saat varsa ona kıyamet gününde hasretlik duyacaklar. İçleri yanacak.Evet, Allah'ı anmadıkları bir saat varsa ona kıyamet gününde hasretlik duyacaklar. İçleri yanacak. Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim, Allah'ı zikretmeyi kaçırmayın. Zamanınızı Allah'ın zikriyle geçirin. Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim, Allah'ı zikretmeyi kaçırmayın. Zamanınızı Allah'ın zikriyle geçirin.

Allah'ın zikri nasıl olur? Onu da anlatayım.Allah'ın zikri nasıl olur?

Onu da anlatayım.
Allah'ın zikri doğrudan doğruya Allah Allah demekle olur. En kolayı budur.Allah'ın zikri doğrudan doğruya Allah Allah demekle olur. En kolayı budur. Bizim tarikatımızda kolay olsun diye bu tavsiye edilmiştir. Kalbini zikrullaha alıştır. Bizim tarikatımızda kolay olsun diye bu tavsiye edilmiştir.

Kalbini zikrullaha alıştır.
Alışır o. Tasavvufi çalışmayla alışır. Kalbini zikrullaha alıştır.Alışır o. Tasavvufi çalışmayla alışır. Kalbini zikrullaha alıştır. Elin işle meşgul; kendi ticari faaliyetlerini, sanat faaliyetlerini yürütüyorsun dükkânında. Elin işle meşgul; kendi ticari faaliyetlerini, sanat faaliyetlerini yürütüyorsun dükkânında. Kalbin Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah diye atıyor.Kalbin Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah diye atıyor. Kalbin çalışıyor; Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah… Onu erbabı anlar. Kalbin çalışıyor; Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah… Onu erbabı anlar.

Hocamız, kendisini ziyarete birisi gelmiş. Ben onu sonradan gördüm.Hocamız, kendisini ziyarete birisi gelmiş. Ben onu sonradan gördüm. Hocamızın vefatından sonra taziyeye bana geldi. Kapıdan görür görmez onu ayağa kalkmış.Hocamızın vefatından sonra taziyeye bana geldi. Kapıdan görür görmez onu ayağa kalkmış. Hocamız şeyi anlardı; gelen insanın zikir derecesini, seviyesini bilirdi; görürdü.Hocamız şeyi anlardı; gelen insanın zikir derecesini, seviyesini bilirdi; görürdü. Onun böyle kapıdan girerken bir bakmış ki maşallah. Yani kalbi tıkır tıkır, tıkır tıkır.Onun böyle kapıdan girerken bir bakmış ki maşallah. Yani kalbi tıkır tıkır, tıkır tıkır. Çok hızlı bir şekilde Allah'ı zikrediyor. Tamam, her zikredişte sevap kazanır. Bu bir.Çok hızlı bir şekilde Allah'ı zikrediyor.

Tamam, her zikredişte sevap kazanır. Bu bir.
Allah'ı bir zikretmek böyle olur. İki; Lâ ilâhe illallah, Sübhanallah, Elhamdülillah böyle olur.Allah'ı bir zikretmek böyle olur. İki; Lâ ilâhe illallah, Sübhanallah, Elhamdülillah böyle olur. Üç; vaazla olur. Hakkı söylemekle olur. "Bu günahı işleme kardeşim. Bırak. Şu hayrı yap, efendi.Üç; vaazla olur. Hakkı söylemekle olur. "Bu günahı işleme kardeşim. Bırak. Şu hayrı yap, efendi. Bak, bu kadar para kazanmışsın, ömrünü boşa geçirme. Arkanda eser kalsın…" Nasihat. Vaaz. Bu da zikirdir. Bak, bu kadar para kazanmışsın, ömrünü boşa geçirme. Arkanda eser kalsın…" Nasihat. Vaaz. Bu da zikirdir.

İtaat ve ibadet bu da zikirdir. Bir hadîs-i şerîf var, o çok önemli. Hatırınızda kalsın.İtaat ve ibadet bu da zikirdir. Bir hadîs-i şerîf var, o çok önemli. Hatırınızda kalsın. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Eğer Allah'a itaat ediyorsan Allah'ı zikrediyorsun demektir.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Eğer Allah'a itaat ediyorsan Allah'ı zikrediyorsun demektir. Eğer Allah'a asi isen, isyanda isen o anda, Allah'a isyandaysanEğer Allah'a asi isen, isyanda isen o anda, Allah'a isyandaysan dilin Allah diyorsa bile zikretmiyorsun demektir."dilin Allah diyorsa bile zikretmiyorsun demektir." Ha, demek ki kuru kuruya zikrin de para etmediğini bu hadîs-i şerîften anlıyoruz. Ha, demek ki kuru kuruya zikrin de para etmediğini bu hadîs-i şerîften anlıyoruz.

Eğer fiilen günahın içindeysen o anda, Allah diyorsan bile dilin, dilinle veya kalbinle Allah diyorsan bileEğer fiilen günahın içindeysen o anda, Allah diyorsan bile dilin, dilinle veya kalbinle Allah diyorsan bile Allah'ı zikretmiyorsun demektir, diyor Peygamber Efendimiz. Neden? Allah'ı zikretmiyorsun demektir, diyor Peygamber Efendimiz.

Neden?

Zikretseydin isyan etmezdin. Ben duydum filanca adam öldü, kaldı neyse ismini zikretmeyelim.Zikretseydin isyan etmezdin. Ben duydum filanca adam öldü, kaldı neyse ismini zikretmeyelim. Meşhur bir şahıs. Biz üniversitede okurken bir arkadaş vardı. O da onun ahbabıymış, o anlatmıştı.Meşhur bir şahıs. Biz üniversitede okurken bir arkadaş vardı. O da onun ahbabıymış, o anlatmıştı. Bebek gazinosunda kafayı çekiyorlar. İçiyorlarmış. E, günah. İçki haram.Bebek gazinosunda kafayı çekiyorlar. İçiyorlarmış.

E, günah. İçki haram.
Gazinoda şey haram, içki tamam. İçiyorlarmış.Gazinoda şey haram, içki tamam. İçiyorlarmış. Sarhoş kafasıyla mantığıyla yâ Ali, yâ Hasan, yâ Hüseyin diye bağırıyormuş.Sarhoş kafasıyla mantığıyla yâ Ali, yâ Hasan, yâ Hüseyin diye bağırıyormuş. E, sen istediğin kadar yâ Ali de, yâ Hasan de, yâ Hüseyin de. İçki içiyorsun. Günah.E, sen istediğin kadar yâ Ali de, yâ Hasan de, yâ Hüseyin de. İçki içiyorsun. Günah. İstediğin kadar yâ Allah de. Yâ Rab de istediğin kadar, lâ ilâhe illallah de; sarhoşsun. İstediğin kadar yâ Allah de. Yâ Rab de istediğin kadar, lâ ilâhe illallah de; sarhoşsun.

Bir gün uçakta buraya geliyorum vaaz etmeye, Ankara'dan. Her taraf dolmuş, bir benim yanım boş.Bir gün uçakta buraya geliyorum vaaz etmeye, Ankara'dan. Her taraf dolmuş, bir benim yanım boş. Dedim, Allah'ın hikmeti bir yanım boş. Bakalım yanıma Allah kimi gönderecek?Dedim, Allah'ın hikmeti bir yanım boş. Bakalım yanıma Allah kimi gönderecek? Birisi gelecek, kim gelecek bekliyorum böyle. Sallana sallana bir sarhoş geldi. Oturdu yanıma. Birisi gelecek, kim gelecek bekliyorum böyle. Sallana sallana bir sarhoş geldi. Oturdu yanıma. Ağzı leş gibi kokuyor. Eyvah dedim! Şimdi Allah bana bunu gönderdi, ne olacak? Ağzı leş gibi kokuyor. Eyvah dedim! Şimdi Allah bana bunu gönderdi, ne olacak?

Bir baktı, benim koca sakalımı gördü. Şöyle baktı. Selamün aleyküm hocam, dedi. Aleyküm selam.Bir baktı, benim koca sakalımı gördü. Şöyle baktı. Selamün aleyküm hocam, dedi. Aleyküm selam. Selam verdi. Allah da seni ıslah etsin filan. Hocam dedi, ben dindarım dedi.Selam verdi. Allah da seni ıslah etsin filan. Hocam dedi, ben dindarım dedi. Sen benim içki içtiğime bakma, dedi. Hocam dedi, bu günah yolunda hayat yok dedi. Bağırıyor. Sen benim içki içtiğime bakma, dedi. Hocam dedi, bu günah yolunda hayat yok dedi. Bağırıyor.

Bağırıyor.Bağırıyor. Uçaktaki herkes dinliyor. Ben hem de açıklığa da karşıyım hocam ya, dedi. Ne bu ya böyle dedi.Uçaktaki herkes dinliyor. Ben hem de açıklığa da karşıyım hocam ya, dedi. Ne bu ya böyle dedi. Saç açık, baş açık dedi. Kadın dediğin kapanmalı dedi, bilmem ne.Saç açık, baş açık dedi. Kadın dediğin kapanmalı dedi, bilmem ne. Yani ben kalksam, uçaktakilere vaaz vermeye kalksam yani şu haramdır, bu günahtır desem sustururlar.Yani ben kalksam, uçaktakilere vaaz vermeye kalksam yani şu haramdır, bu günahtır desem sustururlar. Derler ki yani burası cami değil. Yani uçak burası, lütfen, demokrasi var derler. Bilmem ne derler. Derler ki yani burası cami değil. Yani uçak burası, lütfen, demokrasi var derler. Bilmem ne derler. Hostes gelir, pilot gelir filan. Ben biraz ısrar etsem polis gelir. Konuşturmazlar. Hostes gelir, pilot gelir filan. Ben biraz ısrar etsem polis gelir. Konuşturmazlar.

Ama sarhoş, kimse yanına yanaşamıyor. Zilzurna. Küfelik yani.Ama sarhoş, kimse yanına yanaşamıyor. Zilzurna. Küfelik yani. O kadar güzel şeyler söyledi, ötekiler de o kadar dinlediler ki. Dedim Allah'ın hikmeti. Hiç belli olmuyor. O kadar güzel şeyler söyledi, ötekiler de o kadar dinlediler ki. Dedim Allah'ın hikmeti. Hiç belli olmuyor.

Yani mühim olan duyulması değil mi? Ötekiler duyuyor.Yani mühim olan duyulması değil mi?

Ötekiler duyuyor.
Şey okuyor, yani tamamen doğru şeyler söylüyor. Yani benim sakalımı gördü ya. Bana göre konuşuyor.Şey okuyor, yani tamamen doğru şeyler söylüyor. Yani benim sakalımı gördü ya. Bana göre konuşuyor. Tamamen bana göre. Tamamen bana göre. Ve belki de içinde tabii işlediği günahtan dolayı, demek ana baba terbiyesi, İslâmi bir terbiye var;Ve belki de içinde tabii işlediği günahtan dolayı, demek ana baba terbiyesi, İslâmi bir terbiye var; pişmanlık da duyuyor olabilir, aziz ve muhterem kardeşlerim. pişmanlık da duyuyor olabilir, aziz ve muhterem kardeşlerim.

Evet, yani zikrin çeşitlerini sayıyorduk. Lâ ilâhe illallah demek, Allah demek zikirdir.Evet, yani zikrin çeşitlerini sayıyorduk. Lâ ilâhe illallah demek, Allah demek zikirdir. Vaaz u tezkîr, nasihat, din için çalışmak zikirdir. İbadet ve taat zikirdir. İsyan da zikirsizliktir. Vaaz u tezkîr, nasihat, din için çalışmak zikirdir. İbadet ve taat zikirdir. İsyan da zikirsizliktir. Velev ki dili zikrediyor bile olsa vücudu hali isyan halinde ise, isyandaysa o zaman zikretmiyor sayılır. Velev ki dili zikrediyor bile olsa vücudu hali isyan halinde ise, isyandaysa o zaman zikretmiyor sayılır.

Onun için Allah'a muti pozisyonda olmaya dikkat edin.Onun için Allah'a muti pozisyonda olmaya dikkat edin. Pozisyonunuzun Allah'a itaat pozisyonu olmasına dikkat edin. Günah içindeyken zikir para etmez. Pozisyonunuzun Allah'a itaat pozisyonu olmasına dikkat edin. Günah içindeyken zikir para etmez. Hem de Allahu Teâlâ hazretlerinin, bir hadîs-i kudsîde rivayet ediliyor hadîs-i şerîfler arasında. O da bir tehdittir: Hem de Allahu Teâlâ hazretlerinin, bir hadîs-i kudsîde rivayet ediliyor hadîs-i şerîfler arasında. O da bir tehdittir:

Kulum; beni günah halindeyken zikretmesin. Çünkü o zaman ben de onu cezalandırırım, diyor.Kulum; beni günah halindeyken zikretmesin. Çünkü o zaman ben de onu cezalandırırım, diyor. Ben de onu cezamla zikrederim. Sen misin beni böyle alay eder gibi günah halindeyken zikreden diye. Ben de onu cezamla zikrederim. Sen misin beni böyle alay eder gibi günah halindeyken zikreden diye. En iyisi, zikrin en güzeli, muti olarak zikretmek. En iyisi, zikrin en güzeli, muti olarak zikretmek.

Onun için dedelerimiz harbe gidermiş. Düşmana saldırırken lâ ilâhe illallah, Allah Allah diyerek şey yaparmış.Onun için dedelerimiz harbe gidermiş. Düşmana saldırırken lâ ilâhe illallah, Allah Allah diyerek şey yaparmış. Çünkü cihat hali ibadet halidir. Yani Allah'ın dinini koruma, yayma halidir. Öyle ederlermiş. Çünkü cihat hali ibadet halidir. Yani Allah'ın dinini koruma, yayma halidir. Öyle ederlermiş.

Sizler de her çeşidini ve bilhassa isyan etmeme noktasına dikkat ederek, haliniz isyan hali olmasın.Sizler de her çeşidini ve bilhassa isyan etmeme noktasına dikkat ederek, haliniz isyan hali olmasın. Durumunuz isyan pozisyonu olmasın. Mekânınız, günah yeri olmasın.İşiniz, haram iş olmasın.Durumunuz isyan pozisyonu olmasın. Mekânınız, günah yeri olmasın.İşiniz, haram iş olmasın. Ona dikkat ederek Allah'ı zikredin.Ona dikkat ederek Allah'ı zikredin. Çünkü hiçbir saat yoktur ki Âdemoğlunun başından geçen, içinde Allah'ı zikretmiyorsaÇünkü hiçbir saat yoktur ki Âdemoğlunun başından geçen, içinde Allah'ı zikretmiyorsa âhirette o ona pişmanlık vermesin. Ondan dolayı pişmanlık duymasın. Mümkün değil.âhirette o ona pişmanlık vermesin. Ondan dolayı pişmanlık duymasın. Mümkün değil. İlle pişmanlık duyar. Boş geçen zamana üzülür, esef eder, içi yanar. Ah, vah eder. İlle pişmanlık duyar. Boş geçen zamana üzülür, esef eder, içi yanar. Ah, vah eder.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi zikrinde, şükründe, hüsn-i ibâdetinde muvaffak eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi zikrinde, şükründe, hüsn-i ibâdetinde muvaffak eylesin. Gayret, kuvvet sahibi eylesin. Yolunda daim, zikrinde kaim eylesin. Gayret, kuvvet sahibi eylesin. Yolunda daim, zikrinde kaim eylesin. Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeye muvaffak eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık varmayı nasip eylesin.Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeye muvaffak eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık varmayı nasip eylesin. Cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. Cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Buraya bir yazı geldi, bizim Eyüp Tarih, Kültür ve Çevre Koruma Derneğimizden. Buraya bir yazı geldi, bizim Eyüp Tarih, Kültür ve Çevre Koruma Derneğimizden.

Eyüp Ebû Eyyûb el-Ensârî Efendimiz'in mekânı olduğu için, o belde ismi oradan aldığı için,Eyüp Ebû Eyyûb el-Ensârî Efendimiz'in mekânı olduğu için, o belde ismi oradan aldığı için, o mübarek sahabiden aldığı için biz orada o mübarek sahabiden aldığı için biz orada Tarih, Kültür ve Çevre Koruma Derneği kurmuştuk Eyüp'ü güzelleştireceğiz diye. Tarih, Kültür ve Çevre Koruma Derneği kurmuştuk Eyüp'ü güzelleştireceğiz diye.

Oradada bizim ihvanımızdan kardeşimiz var.Oradada bizim ihvanımızdan kardeşimiz var. Diyor ki: Derneğimiz tarafından yaptırılan Çeribaşı Camii yılbaşına kadar bitecek. Öyle planlandı.Diyor ki: Derneğimiz tarafından yaptırılan Çeribaşı Camii yılbaşına kadar bitecek. Öyle planlandı. Dışarda yardım toplayacağız, diyor. Yapabildiğiniz kadar yardım yapın; çünkü dernek bizim derneğimizdir. Dışarda yardım toplayacağız, diyor. Yapabildiğiniz kadar yardım yapın; çünkü dernek bizim derneğimizdir. Faaliyet, bizim faaliyetimizdir. Yapılan camidir. Bir caminin ihyasıdır. Faaliyet, bizim faaliyetimizdir. Yapılan camidir. Bir caminin ihyasıdır. Eyüp Sultan hazretlerinin semtinin güzelleşmesidir. Orada çok güzel faaliyetler oluyor.Eyüp Sultan hazretlerinin semtinin güzelleşmesidir.

Orada çok güzel faaliyetler oluyor.
Allah bütün gayretli kardeşlerimizden razı olsun. Bütün hayırlarınızı, hasenatınızı kabul eylesin.Allah bütün gayretli kardeşlerimizden razı olsun. Bütün hayırlarınızı, hasenatınızı kabul eylesin. Ziyade eylesin. Arttırsın, günden güne hayır ve hasenatınızı. Geçmişlerimize, geçmişlerinize rahmet eylesin. Ziyade eylesin. Arttırsın, günden güne hayır ve hasenatınızı. Geçmişlerimize, geçmişlerinize rahmet eylesin.

Vücutlarınıza, vücutlarımıza afiyetler ihsan eylesin.Vücutlarınıza, vücutlarımıza afiyetler ihsan eylesin. Eğer varsa maddi, manevi, ruhi, bedeni, akli rahatsızlıklarımıza, Eğer varsa maddi, manevi, ruhi, bedeni, akli rahatsızlıklarımıza, hastalıklarımıza acilen şifalar ihsan eylesin Rabbim. hastalıklarımıza acilen şifalar ihsan eylesin Rabbim.

Mücahit kardeşlerimizi dünyanın her yerinde zalimlere, kâfirlere, fâsıklara, fâcirlere karşıMücahit kardeşlerimizi dünyanın her yerinde zalimlere, kâfirlere, fâsıklara, fâcirlere karşı mansur ve müeyyed ve muzaffer ve galip eylesin. mansur ve müeyyed ve muzaffer ve galip eylesin.

Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri cümlenize, cümlemize hayırlı, sıhhatli, afiyetli,Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri cümlenize, cümlemize hayırlı, sıhhatli, afiyetli, ecirli, sevaplı, uzun ömürlerle yaşamak nasip eylesin.ecirli, sevaplı, uzun ömürlerle yaşamak nasip eylesin. Uzun ömrümüzü hayrât u hasenât ve ibadet ve taat ileUzun ömrümüzü hayrât u hasenât ve ibadet ve taat ile ümmet-i Muhammed'e fâideli faaliyetler yaparak geçirmeyi nasip eylesin. ümmet-i Muhammed'e fâideli faaliyetler yaparak geçirmeyi nasip eylesin.

Elimizden nice nice gayrimüslimlerin İslâm'a gelmesini nasip eylesin.Elimizden nice nice gayrimüslimlerin İslâm'a gelmesini nasip eylesin. Nice nice şaşırmışların doğru yolu bulmasına bizi vesile eylesin. Nice nice şaşırmışların doğru yolu bulmasına bizi vesile eylesin. Nice nice insanların hidayete ermesini sağlayacak çalışmalar yapmamızı, müesseseler kurmamızı, Nice nice insanların hidayete ermesini sağlayacak çalışmalar yapmamızı, müesseseler kurmamızı, yayınlar yapmamızı, asrın gerektirdiği cemiyetlerin ve şartların gerektirdiğiyayınlar yapmamızı, asrın gerektirdiği cemiyetlerin ve şartların gerektirdiği en güzel çalışmaları yapmayı Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize nasip eylesin. en güzel çalışmaları yapmayı Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize nasip eylesin.

Tek yaparsak, müskakilen yapalım, yapamazsak el birliğiyle.Tek yaparsak, müskakilen yapalım, yapamazsak el birliğiyle. İşte elhamdülillah, radyo yayınlarımız var. Dergi, kitap yayınlarımız var. İşte elhamdülillah, radyo yayınlarımız var. Dergi, kitap yayınlarımız var.

Daha başka mektep, okul, kolej çalışmalarımız var.Daha başka mektep, okul, kolej çalışmalarımız var. Tabii bunların hepsine de katılmanızı ve iştirak etmenizi, desteklemenizi ayrıca bu arada rica ediyoruz. Tabii bunların hepsine de katılmanızı ve iştirak etmenizi, desteklemenizi ayrıca bu arada rica ediyoruz.

Ömrümüzü hayırlı, böyle olgun, verimli, dolgun bir şekilde geçirip,Ömrümüzü hayırlı, böyle olgun, verimli, dolgun bir şekilde geçirip, son nefeste de güzel bir hal üzereyken, abdestliyken, oruçluyken, hac yolundayken,son nefeste de güzel bir hal üzereyken, abdestliyken, oruçluyken, hac yolundayken, umre yolundayken, cami yolundayken, ibadet yolundayken, Allah'ın sevdiği bir yoldayken,umre yolundayken, cami yolundayken, ibadet yolundayken, Allah'ın sevdiği bir yoldayken, dilimiz zikrullahla meşgulken, ibadet ve itaat halindeyken, Allah'ın sevdiği bir hal üzereyken,dilimiz zikrullahla meşgulken, ibadet ve itaat halindeyken, Allah'ın sevdiği bir hal üzereyken, melekü'l-mevt geldiği zaman imdâd-ı ilâhî erişip,melekü'l-mevt geldiği zaman imdâd-ı ilâhî erişip, "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû" diye diye"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû" diye diye şu can emanetimizi Rabbimize sevdiği bir kul olarak teslim etmeyi Rabbim cümlemize nasîb-i müyesser eylesin. şu can emanetimizi Rabbimize sevdiği bir kul olarak teslim etmeyi Rabbim cümlemize nasîb-i müyesser eylesin.

Kabrimizi cennet bahçesi eylesin.Kabrimizi cennet bahçesi eylesin. Kabirden kalktığımızda bizi böylece Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-Hamd'i altında haşreylesin.Kabirden kalktığımızda bizi böylece Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-Hamd'i altında haşreylesin. Defter, divan açmadan, bi-gayri hisâb cennetine dâhil ettiği,Defter, divan açmadan, bi-gayri hisâb cennetine dâhil ettiği, duhûl-i evvelîn ile Firdevs-i âlâsına dâhil eylesin. duhûl-i evvelîn ile Firdevs-i âlâsına dâhil eylesin.

Habîb-i edîbi Muhammed-i Mustafâ'sı sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellemeHabîb-i edîbi Muhammed-i Mustafâ'sı sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîmen kesîran hazretlerine komşu eylesin.teslîmen kesîran hazretlerine komşu eylesin. Cemalini gösterdiği, selamına mazhar kıldığı, has kullarından eylesin. Cemalini gösterdiği, selamına mazhar kıldığı, has kullarından eylesin.

Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve habîbihî Muhammedini'l-Mustafâ ve bi-hürmeti yevmi'l-cumâBi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve habîbihî Muhammedini'l-Mustafâ ve bi-hürmeti yevmi'l-cumâ ve b- hürmeti sâati'lletî tüstecâbü fîhe'd-da'avâtü fî yevmi'l-cumâ ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha. ve b- hürmeti sâati'lletî tüstecâbü fîhe'd-da'avâtü fî yevmi'l-cumâ ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2