Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Kıyamete Kadar Bir Grubun Hak Üzere Bulunması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Safer 1407 / 19.10.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bir Grup Hak Üzere Bulunacak, Bir Grup Has Müslüman Gàlip Olacak, Ümmetimden Bir Grup Dâimâ Mansur Olacak, Akşam ve Sabah Namazının | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kıyamete Kadar Bir Grubun Hak Üzere Bulunması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Safer 1407 / 19.10.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bir Grup Hak Üzere Bulunacak, Bir Grup Has Müslüman Gàlip Olacak, Ümmetimden Bir Grup Dâimâ Mansur Olacak, Akşam ve Sabah Namazının | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Rabbiş-rahlî sadrî ve yessir lî emrî vahlü'l-ukdeten min lisânî yefkahû kavlî.Rabbiş-rahlî sadrî ve yessir lî emrî vahlü'l-ukdeten min lisânî yefkahû kavlî. Ve üfevvidü emrî ilallâh, innallâhe basîrun bi'l-ibâd. Ve üfevvidü emrî ilallâh, innallâhe basîrun bi'l-ibâd.

el-Hamdü lillâh. el-Hamdü lillâh. el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâh. el-Hamdü lillâh. el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayrı halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve sahbihî ecmaînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayrı halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî kâimeten bi-emrillâhi lâ yedurruhum men hazelehümLâ tezâlü tâifetün min ümmetî kâimeten bi-emrillâhi lâ yedurruhum men hazelehüm ve lâ men hâlefehüm hattâ ye'tiye emrullâhi ve hüm zâhirûne ale'n-nâsi. ve lâ men hâlefehüm hattâ ye'tiye emrullâhi ve hüm zâhirûne ale'n-nâsi.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ikramı, ihsanı dünya ve âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ikramı, ihsanı dünya ve âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri sevdiği razı olduğu Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri sevdiği razı olduğu kullarının zümresine sizleri ve bizleri dâhil eylesin. kullarının zümresine sizleri ve bizleri dâhil eylesin.

Şurada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin mübarekŞurada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden okuyup tefeyyüz eylemek üzere toplanmış bulunuyoruz. hadîs-i şerîflerinden okuyup tefeyyüz eylemek üzere toplanmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, şükran borcumuzun bir nişânesi olmak üzere onun ruhuna hediye olsun diye;şükran borcumuzun bir nişânesi olmak üzere onun ruhuna hediye olsun diye; cümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahıncümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan ulemâ-i muhakkıkîn,ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan ulemâ-i muhakkıkîn, verese-i enbiyâ sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye;verese-i enbiyâ sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri bize kadar rivayet etmiş olan hadis alimlerinin,bu hadîs-i şerîfleri bize kadar rivayet etmiş olan hadis alimlerinin, fıkıh alimlerinin, râvilerin ruhlarına, okuduğumuz eseri telif eylemiş olanfıkıh alimlerinin, râvilerin ruhlarına, okuduğumuz eseri telif eylemiş olan üstadımızın üstadı Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhuna,üstadımızın üstadı Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhuna, kendisinden tefeyyüz etmiş olduğumuz Hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretlerinin ruhuna;kendisinden tefeyyüz etmiş olduğumuz Hocamız Muhammed Zahid Kotku hazretlerinin ruhuna; bu beldeleri fethedip bize miras bırakmış olan fatih ecdadımızın,bu beldeleri fethedip bize miras bırakmış olan fatih ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, muvahhid askerlerin ruhlarına;şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, muvahhid askerlerin ruhlarına; cümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ve hâsseten içindecümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ve hâsseten içinde şu dersi okumaya muvaffak olduğumuz caminin bânisi İskender Paşa'nınşu dersi okumaya muvaffak olduğumuz caminin bânisi İskender Paşa'nın ve tecdid ve tamirine sa'y edenlerin ruhlarına;ve tecdid ve tamirine sa'y edenlerin ruhlarına; ve beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyâ, sahabe, tâbiîn ve evliyâullahın, Yûşâ aleyhisselam'danve beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyâ, sahabe, tâbiîn ve evliyâullahın, Yûşâ aleyhisselam'dan Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinden günümüze kadar güzerân eylemiş olan salihlerin ruhlarınaEbû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinden günümüze kadar güzerân eylemiş olan salihlerin ruhlarına ve Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan bu güne kadar güzerân eylemiş olan zaman içindeve Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan bu güne kadar güzerân eylemiş olan zaman içinde yaşamış gelmiş geçmiş olan cümle mü'minîn-i mü'minâtın ruhlarına hediye olsun,yaşamış gelmiş geçmiş olan cümle mü'minîn-i mü'minâtın ruhlarına hediye olsun, o mübarek büyüklerimizin himmetleri üzerimizde hâzır olsun;o mübarek büyüklerimizin himmetleri üzerimizde hâzır olsun; ve biz yaşayan müslümanlar da Allah'ın sevdiği kullarının yolunca yürüyüpve biz yaşayan müslümanlar da Allah'ın sevdiği kullarının yolunca yürüyüp sevdiği razı olduğu kullar olalım diye buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. sevdiği razı olduğu kullar olalım diye buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım.

Bu hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 471. sayfasındaBu hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 471. sayfasında metinleri yazılı olan hadîs-i şerîflerdir.metinleri yazılı olan hadîs-i şerîflerdir. Metnini ve kaynağını merak edenler baksın diye onu da kaydedelim.Metnini ve kaynağını merak edenler baksın diye onu da kaydedelim. 472. sayfaya gelmişiz. 472. sayfaya gelmişiz.

472. sayfanın başındaki birinci hadîs-i şerîfi okuyoruz ki,472. sayfanın başındaki birinci hadîs-i şerîfi okuyoruz ki, Buhârî'de ve Müslim'de ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde kayıtlı olan bu hadîs-i şerîfiBuhârî'de ve Müslim'de ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde kayıtlı olan bu hadîs-i şerîfi Muaviye radıyallahu anh rivayet eylemiş.Muaviye radıyallahu anh rivayet eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar ki;

Geçen hafta da buna benzer bir hadîs-i şerîf öbür sayfanın sonunda geçmişti Geçen hafta da buna benzer bir hadîs-i şerîf öbür sayfanın sonunda geçmişti

Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî kâimeten bi-emrillâhi.Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî kâimeten bi-emrillâhi. "Benim ümmetimden bir tâife daima Allah'ın emri üzere kâim olarak devam edip duracak.""Benim ümmetimden bir tâife daima Allah'ın emri üzere kâim olarak devam edip duracak." Lâ yedurruhum men hazelehüm ve lâ men hâlefehüm.Lâ yedurruhum men hazelehüm ve lâ men hâlefehüm. "Onlara, yardımsız bırakıp onları yapayalnız terk ediverenlerin terk etmesi zarar vermeyecek."Onlara, yardımsız bırakıp onları yapayalnız terk ediverenlerin terk etmesi zarar vermeyecek. Onlara muhalefet edenlerin muhalefetleri onlara bir zarar vermeyecek." Onlara muhalefet edenlerin muhalefetleri onlara bir zarar vermeyecek." Hattâ ye'tiye emrullâhi ve hüm zâhirûne ale'n-nâsi. " Hattâ ye'tiye emrullâhi ve hüm zâhirûne ale'n-nâsi. " Allah'ın emri gelip de bu dünyanın sonu gelinceye kadar, kıyamet kopuncaya kadar,Allah'ın emri gelip de bu dünyanın sonu gelinceye kadar, kıyamet kopuncaya kadar, onlar halkın üzerine, diğer İslâm dışı insanların üzerine galip olarak devam edip duracaklar.onlar halkın üzerine, diğer İslâm dışı insanların üzerine galip olarak devam edip duracaklar. Allah onları galip edecek." Allah onları galip edecek."

Çünkü; Ve'l-âkıbetu li'l-müttakîn.Çünkü;

Ve'l-âkıbetu li'l-müttakîn.
"Hüsn-ü âkıbetin takvâ ehlinin olduğu" Kur'ân-ı Kerîm'de vaad edilmiş, bildirilmiş bir hakikattir. "Hüsn-ü âkıbetin takvâ ehlinin olduğu" Kur'ân-ı Kerîm'de vaad edilmiş, bildirilmiş bir hakikattir.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bu dünyada hepimiz işte bir miktar yaşadık, bu dünyanın nasıl bir dünya olduğunu biliyoruz.Bu dünyada hepimiz işte bir miktar yaşadık, bu dünyanın nasıl bir dünya olduğunu biliyoruz. Her birimiz biraz tecrübe kazandık. Dünyaya bakış tarzlarımız muhtelif.Her birimiz biraz tecrübe kazandık. Dünyaya bakış tarzlarımız muhtelif. Kimisi bir felsefe tutturmuş, kimisi başka bir felsefe tutturmuş.Kimisi bir felsefe tutturmuş, kimisi başka bir felsefe tutturmuş. Herkes kendi yolunu beğeniyor, bir tarafa gidiyor.Herkes kendi yolunu beğeniyor, bir tarafa gidiyor. Herkes beğeniyor demeyelim; beğenmediği halde, saplandığı yoldan kurtulmak istediği haldeHerkes beğeniyor demeyelim; beğenmediği halde, saplandığı yoldan kurtulmak istediği halde oraya saplanmış olanlar da var. oraya saplanmış olanlar da var.

Ama bazı kereler de bazı kimseler bâtıl yol üzere olduğu halde ukala ukala,Ama bazı kereler de bazı kimseler bâtıl yol üzere olduğu halde ukala ukala, "Benim yolum doğrudur!" da diyebiliyor. "Benim yolum doğrudur!" da diyebiliyor.

"Ne olmuş yani?" diyebiliyor. "Ne olmuş yani hırsızlık yapıyorsam? "Ne olmuş yani?" diyebiliyor. "Ne olmuş yani hırsızlık yapıyorsam? Ne olmuş yani içki içiyorsam? Ne olmuş yani zina ediyorsam?Ne olmuş yani içki içiyorsam? Ne olmuş yani zina ediyorsam? Ne varmış yani? Alan razı veren razı, sana ne oluyor?" Ne varmış yani? Alan razı veren razı, sana ne oluyor?"

Böyle diyenlerden profesörler var.Böyle diyenlerden profesörler var. "O razı, bu razı, üçüncü şahsa ne oluyor?" diyor, zina fiili için."O razı, bu razı, üçüncü şahsa ne oluyor?" diyor, zina fiili için. "O taraf da razı, bu taraf da razı olduktan sonra "O taraf da razı, bu taraf da razı olduktan sonra bunun peşinden kanunları koşturmaya ne lüzum var?" diyen profesör var!bunun peşinden kanunları koşturmaya ne lüzum var?" diyen profesör var! Profesör olmuş ama bir cemiyet nasıl yaşar, nasıl yıkılır farkında değil. Profesör olmuş ama bir cemiyet nasıl yaşar, nasıl yıkılır farkında değil.

Aile olmazsa, nesep sahih olmazsa çocuk bir kere ortada kalır.Aile olmazsa, nesep sahih olmazsa çocuk bir kere ortada kalır. Çocuğa kim bakacak? Sonra muhabbet olmaz.Çocuğa kim bakacak? Sonra muhabbet olmaz. Bu insanların birbirlerine dayanışması, yardımlaşması olmaz. Ahlâk olmaz.Bu insanların birbirlerine dayanışması, yardımlaşması olmaz. Ahlâk olmaz. Her şey yıkılır. Uzun boylu söylemeye lüzum yok, onu dahi beğenenler var. Her şey yıkılır. Uzun boylu söylemeye lüzum yok, onu dahi beğenenler var.

Avrupalılar'in fasching dedikleri bayramları olur, her türlü rezaleti yaparlar.Avrupalılar'in fasching dedikleri bayramları olur, her türlü rezaleti yaparlar. Münih'te fasching var, bir hafta sürecek, bir ay sürecek, her yerden toplanırlar.Münih'te fasching var, bir hafta sürecek, bir ay sürecek, her yerden toplanırlar. Başlarına hokkabaz külahları giyerler, ellerinde bira şişeleri, içerler,Başlarına hokkabaz külahları giyerler, ellerinde bira şişeleri, içerler, yabancının karısına sarılırlar, o ona o ona saldırır; böyle bir çılgın eğlence.yabancının karısına sarılırlar, o ona o ona saldırır; böyle bir çılgın eğlence. Akıldan, şuurdan, hani delinin zincirden boşandığı gibi sıyrılıp deliler gibi eğlenme. Diyorlar ki; Akıldan, şuurdan, hani delinin zincirden boşandığı gibi sıyrılıp deliler gibi eğlenme. Diyorlar ki;

"Aman hocam, bu arada Münih'e gitmeyelim." Bana öyle dediler. "Aman hocam, bu arada Münih'e gitmeyelim."

Bana öyle dediler.

Niye? "Fasching var, yanlarına sokulunmaz.Niye?

"Fasching var, yanlarına sokulunmaz.
O kadar hepsi kafasını, aklını, şuurunu kaybetmiştir." O kadar hepsi kafasını, aklını, şuurunu kaybetmiştir."

Bunu beğenenler var! "Ne iyi! Ne güzel!" diyor. Bunu beğenenler var! "Ne iyi! Ne güzel!" diyor.

Bir tane biraz kafası bozuk adamcağız vardı, bizim fakültede okurdu.Bir tane biraz kafası bozuk adamcağız vardı, bizim fakültede okurdu. Okuyor ama arada camiye de gelirdi, namaz da kılardı. Bak ne kadar yanlış laf söylüyor; Okuyor ama arada camiye de gelirdi, namaz da kılardı. Bak ne kadar yanlış laf söylüyor;

"Allah razı olsun şu mini eteği çıkartandan." derdi. "Allah razı olsun şu mini eteği çıkartandan." derdi.

İnsanların akıllarının ipiyle kuyuya inilmez.İnsanların akıllarının ipiyle kuyuya inilmez. Bu insanların akıllarına bağlı kaldığın zaman, kimisi gider öküze tapar. Bu insanların akıllarına bağlı kaldığın zaman, kimisi gider öküze tapar. Biliyor musunuz, Hindistan'da tenasül uzvuna tapan guruplar var.Biliyor musunuz, Hindistan'da tenasül uzvuna tapan guruplar var. Duydunuz mu bilmiyorum, ben duyunca hayretler içinde kaldım! Duydunuz mu bilmiyorum, ben duyunca hayretler içinde kaldım!

------------------------------ İşte bunlar da kendilerini akıllı sayıyorlar.İşte bunlar da kendilerini akıllı sayıyorlar. Yıldıza tapanlar var, öküze tapanlar var, aya tapanlar var, güneşe tapanlar var,Yıldıza tapanlar var, öküze tapanlar var, aya tapanlar var, güneşe tapanlar var, paraya tapanlar var, nefsine tapanlar var. Herkes bir yol tutturmuş kardeşlerim. paraya tapanlar var, nefsine tapanlar var. Herkes bir yol tutturmuş kardeşlerim.

Elhamdülillah bizi Allahu Teâlâ hazretleri mü'min kıldı, müslüman kıldı.Elhamdülillah bizi Allahu Teâlâ hazretleri mü'min kıldı, müslüman kıldı. Çok büyük bir nimettir, bulunmaz bir nimettir! Kıymeti ödenmez bir devlettir, nimettir!Çok büyük bir nimettir, bulunmaz bir nimettir! Kıymeti ödenmez bir devlettir, nimettir! Allah'ın büyük rahmetidir bizim üzerimizde kiAllah'ın büyük rahmetidir bizim üzerimizde ki bizi mü'min kulları arasında dünyaya getirdi, müslüman olduk elhamdülillah! bizi mü'min kulları arasında dünyaya getirdi, müslüman olduk elhamdülillah!

Yoksa başka bir bâtıl yolda yürüyen kavmin içinde olsaydık acaba o kadar akıllı, fikirli,Yoksa başka bir bâtıl yolda yürüyen kavmin içinde olsaydık acaba o kadar akıllı, fikirli, şuurlu insan mıydık ki, bütün dünya üzerindeki felsefeleri, yolları inceleyelim de doğrusuna gelelim.şuurlu insan mıydık ki, bütün dünya üzerindeki felsefeleri, yolları inceleyelim de doğrusuna gelelim. O kadar güveniyor musunuz kendinize? O kadar güveniyor musunuz kendinize?

Herkes işinde gücünde giderdi yine, çalışır, akşama yorgun argın gelirdi.Herkes işinde gücünde giderdi yine, çalışır, akşama yorgun argın gelirdi. Televizyonun karşısında gazeteyi okuyarak, mecmua okuyarak bu ömrü tüketir giderdi.Televizyonun karşısında gazeteyi okuyarak, mecmua okuyarak bu ömrü tüketir giderdi. Allahu Teâlâ hazretleri arama zahmetine uğramadan, bize bedavadan hak yolu,Allahu Teâlâ hazretleri arama zahmetine uğramadan, bize bedavadan hak yolu, hak dini nasip etmiş, elhamdülillah! hak dini nasip etmiş, elhamdülillah!

Bütün dünyanın insanlarından da bu dini beğenip müslüman olanlar var.Bütün dünyanın insanlarından da bu dini beğenip müslüman olanlar var. Japonlar'dan var, Hintliler'den var, Avrupa'dan var,Japonlar'dan var, Hintliler'den var, Avrupa'dan var, Kanada'dan var, Fransa'dan var, Almanya'dan var.Kanada'dan var, Fransa'dan var, Almanya'dan var. Ve en okumuşları, en tetkik edenleri, en filozofları, en tecrübelileri, en akıllıları...Ve en okumuşları, en tetkik edenleri, en filozofları, en tecrübelileri, en akıllıları... Bu bizim için de bir hüccettir, bir delildir ki;Bu bizim için de bir hüccettir, bir delildir ki; inceliyorlar, inceledikten sonra gelip bizim dinimize geliyorlar, elhamdülillah!inceliyorlar, inceledikten sonra gelip bizim dinimize geliyorlar, elhamdülillah! Başka bir dine giden yok ama Müslümanlığa gelen var. Allah'a hamd ü senâlar olsun! Başka bir dine giden yok ama Müslümanlığa gelen var. Allah'a hamd ü senâlar olsun!

Davetçisiz, misyonersiz, çalışmasız, parasız pulsuz bu Allah'ın dini dünyanın her tarafına yayılıyor.Davetçisiz, misyonersiz, çalışmasız, parasız pulsuz bu Allah'ın dini dünyanın her tarafına yayılıyor. Allahu Teâlâ hazretleri yayıyor. Allahu Teâlâ hazretleri tebliğ ediyor. Allahu Teâlâ hazretleri yayıyor. Allahu Teâlâ hazretleri tebliğ ediyor. Allahu Teâlâ hazretleri en meşhur bir kimseye hidâyet veriyor, onu konuşturuyor;Allahu Teâlâ hazretleri en meşhur bir kimseye hidâyet veriyor, onu konuşturuyor; ona saygı duyan, onu tanıyan herkes İslâm'ı tanıyor.ona saygı duyan, onu tanıyan herkes İslâm'ı tanıyor. Aya giden adamı müslüman ediyor ki onu herkes tanıdığı içinAya giden adamı müslüman ediyor ki onu herkes tanıdığı için o konuştuğu zaman İslâm'ın varlığını birliğini dünyada herkes bilsin.o konuştuğu zaman İslâm'ın varlığını birliğini dünyada herkes bilsin. Amerika'nın bütün neşir vasıtaları yayın yapsın, onun için yapıyor.Amerika'nın bütün neşir vasıtaları yayın yapsın, onun için yapıyor. Fransa'nın en büyük filozofunu müslüman yapıyor ki felsefenin peşinde koşan, sosyalizmin,Fransa'nın en büyük filozofunu müslüman yapıyor ki felsefenin peşinde koşan, sosyalizmin, komünizmin peşinde koşan insanların hepsi onu dinlesin, hiç delili kalmasın.komünizmin peşinde koşan insanların hepsi onu dinlesin, hiç delili kalmasın. "Ya bu bizim en büyük üstadımız, bu da müslüman olduktan sonra ben ayağımı denk alayım.""Ya bu bizim en büyük üstadımız, bu da müslüman olduktan sonra ben ayağımı denk alayım." desin diye Allah ona söylettiriyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin hikmetleri var. desin diye Allah ona söylettiriyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin hikmetleri var.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki;

Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn.Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn. "Ey Resûlüm! Ben seni başka bir sebeple indirmedim bu dünyaya, ancak rahmet olsun diye indirdim." "Ey Resûlüm! Ben seni başka bir sebeple indirmedim bu dünyaya, ancak rahmet olsun diye indirdim."

"Yoksa bu kullar sapıtır kalırlardı, cehenneme giderlerdi."Yoksa bu kullar sapıtır kalırlardı, cehenneme giderlerdi. Rahmetimden, lütfumdan, keremimden, seni peygamber indirdim ki haberdar olsunlar." Rahmetimden, lütfumdan, keremimden, seni peygamber indirdim ki haberdar olsunlar."

Allahu Teâlâ hazretleri rahmetinden yapıyor. Herkese duyurtturuyor. Allahu Teâlâ hazretleri rahmetinden yapıyor. Herkese duyurtturuyor.

Dünyanın en gelişmiş ülkesi kim? Amerika, Rusya, Japonya... Dünyanın en gelişmiş ülkesi kim?

Amerika, Rusya, Japonya...

Dünyanın en gelişmiş vasıtalarına hangi devletler sahip? Avrupa, Amerika, Batı... Dünyanın en gelişmiş vasıtalarına hangi devletler sahip?

Avrupa, Amerika, Batı...

Tamam, onlardan müslüman yapıyor. Yoksa biz duyuramayız.Tamam, onlardan müslüman yapıyor. Yoksa biz duyuramayız. Ne gazetemiz var, ne mecmuamız var, ne radyomuz var, ne suni peykimiz var,Ne gazetemiz var, ne mecmuamız var, ne radyomuz var, ne suni peykimiz var, ne yayın yapacak imkânlarımız var. ne yayın yapacak imkânlarımız var.

"Siz yapamıyorsunuz, çekilin kenara bakalım.""Siz yapamıyorsunuz, çekilin kenara bakalım." Allah ötekilere duyurtturuyor ama serbest bırakıyor.Allah ötekilere duyurtturuyor ama serbest bırakıyor. Duyan duyuyor, İslâm diye bir din varmış; hak yola gelen geliyor, gelemeyen yarınDuyan duyuyor, İslâm diye bir din varmış; hak yola gelen geliyor, gelemeyen yarın "Duymadın mı, duyurmadım mı sana?" diyecek. "Duydum yâ Rabbi!" "Duymadın mı, duyurmadım mı sana?" diyecek.

"Duydum yâ Rabbi!"

"Duymadım" diyemez ki... İsterse "duymadım" desin, kulağı bu sefer diyecek ki; "Duymadım" diyemez ki... İsterse "duymadım" desin, kulağı bu sefer diyecek ki;

"Duydum yâ Rabbi, ben duydum!" diyecek. "Duydum yâ Rabbi, ben duydum!" diyecek.

Kulağı aleyhinde şahitlik edecek. Eli gözü şahitlik edecek.Kulağı aleyhinde şahitlik edecek. Eli gözü şahitlik edecek. Gözü diyecek ki; "Yâ Rabbi! Ben mecmuada, gazetede okudum, bu yalan söylüyor!" diyecek.Gözü diyecek ki; "Yâ Rabbi! Ben mecmuada, gazetede okudum, bu yalan söylüyor!" diyecek. Gözler, kulaklar, diller, eller, ayaklar, deriler, kemikler Gözler, kulaklar, diller, eller, ayaklar, deriler, kemikler eğer sahibi susuyorsa onun aleyhinde şehadette bulunacaklar. eğer sahibi susuyorsa onun aleyhinde şehadette bulunacaklar.

İşte herkesin bir yolu tutturduğu bu zamanda,İşte herkesin bir yolu tutturduğu bu zamanda, biz de bu dünyaya gelmişiz, bunca yaş yaşamışız muhterem kardeşlerim.biz de bu dünyaya gelmişiz, bunca yaş yaşamışız muhterem kardeşlerim. Bir grup insan kıyamete kadar hak yol üzere bulunacak.Bir grup insan kıyamete kadar hak yol üzere bulunacak. "Dünyada artık iyi insan kalmadı, hiç iyilik kalmadı,"Dünyada artık iyi insan kalmadı, hiç iyilik kalmadı, hepsi bir yola gittiğine göre hiçbirinde iş yok!" değil.hepsi bir yola gittiğine göre hiçbirinde iş yok!" değil. Bir tâife var ki hak yol üzerinde hiç bozulmadan Allah'ın şahitleri onlar.Bir tâife var ki hak yol üzerinde hiç bozulmadan Allah'ın şahitleri onlar. Kıyamette mahşer halkı muhakeme edilirken onlar şahit. Kıyamette mahşer halkı muhakeme edilirken onlar şahit. Hiç bir kimse; "Yâ Rabbi! Ben duymadım, ben görmedim, benim haberim yok." diyemeyecek.Hiç bir kimse; "Yâ Rabbi! Ben duymadım, ben görmedim, benim haberim yok." diyemeyecek. Bu haberi Allah herkese duyurduğunu, bu şahitler vasıtası ile söyleyecek.Bu haberi Allah herkese duyurduğunu, bu şahitler vasıtası ile söyleyecek. Bir grup insan Allah'ın emrini ayakta tutacak, Allah'ın emrine göre yaşayacak,Bir grup insan Allah'ın emrini ayakta tutacak, Allah'ın emrine göre yaşayacak, Allah'ın istediği tarzda ömür sürecek, Allah'ın emrettiği tarzda cihat edecek,Allah'ın istediği tarzda ömür sürecek, Allah'ın emrettiği tarzda cihat edecek, Allah'ın istediği faaliyeti yapaduracak. Ne zamana kadar? Allah'ın istediği faaliyeti yapaduracak.

Ne zamana kadar?

Kıyamete kadar. Hattâ ye'tiye emrullâh.Kıyamete kadar. Hattâ ye'tiye emrullâh. Allah'ın bu kıyamet emri, kıyamet hükmü tahakkuk edinceye kadarAllah'ın bu kıyamet emri, kıyamet hükmü tahakkuk edinceye kadar yeryüzünde böyle bir hayırlı, mübarek zümre daima mevcut olacak. Daima!yeryüzünde böyle bir hayırlı, mübarek zümre daima mevcut olacak. Daima! Hiç korkmayın, hiç tereddüt etmeyin. Hiç korkmayın, hiç tereddüt etmeyin.

Lâ yedurruhum men hazelehüm ve lâ men hâlefehüm. Lâ yedurruhum men hazelehüm ve lâ men hâlefehüm. "İstersen sen o tâifeyi bul; onlara yardımcı ol, destekçi ol, onlardan ol, onların arasına katıl,"İstersen sen o tâifeyi bul; onlara yardımcı ol, destekçi ol, onlardan ol, onların arasına katıl, onların zümresine dâhil ol, onların zümresine rengine boyan, onların içine gir.onların zümresine dâhil ol, onların zümresine rengine boyan, onların içine gir. İstersen muhalif ol." Amerika'ya git, Rusya'ya git, Çin'e git, Japonya'ya git,İstersen muhalif ol." Amerika'ya git, Rusya'ya git, Çin'e git, Japonya'ya git, dinsiz ol, imansız ol, komünist ol, materyalist ol, epikürist ol, kapitalist ol.dinsiz ol, imansız ol, komünist ol, materyalist ol, epikürist ol, kapitalist ol. Ne olursan hepsi serbest. Yollar serbest, kimse kimseye bir şey demiyor.Ne olursan hepsi serbest. Yollar serbest, kimse kimseye bir şey demiyor. Kanunlar da müsaade vermiş, yollar da serbest; herkes bir yere gidiyor... Kanunlar da müsaade vermiş, yollar da serbest; herkes bir yere gidiyor...

Onlara yardım etmeyenlerin yardım etmemesi, onları yarı yolda koymayacak.Onlara yardım etmeyenlerin yardım etmemesi, onları yarı yolda koymayacak. Onlar çalışmaya devam edecekler.Onlar çalışmaya devam edecekler. Muhalefet edenler de onların ayaklarını çelmeleyemeyecekler, mâni olamayacaklar.Muhalefet edenler de onların ayaklarını çelmeleyemeyecekler, mâni olamayacaklar. Evet, kanun koyarlar, zulüm ederler, hapse atarlar, işkence yaparlar, şöyle olur, böyle olur amaEvet, kanun koyarlar, zulüm ederler, hapse atarlar, işkence yaparlar, şöyle olur, böyle olur ama bu Allahu Teâlâ hazretlerinin yakmış olduğu ışığı kimse söndüremeyecek. Kimse! bu Allahu Teâlâ hazretlerinin yakmış olduğu ışığı kimse söndüremeyecek. Kimse!

Yurîdûne li-yutfiû nûrallâhi bi-efvâhihim vallâhu mutimmu nûrihî velev kerihe'l-kâfirûn.Yurîdûne li-yutfiû nûrallâhi bi-efvâhihim vallâhu mutimmu nûrihî velev kerihe'l-kâfirûn. "Kâfirler istese de istemese de, müşrikler sırtından çatlasa da çatlamasa da, "Kâfirler istese de istemese de, müşrikler sırtından çatlasa da çatlamasa da, Allah bu yaktığı nuru söndürmeyecek! Bu nur devam edecek." Allah bu yaktığı nuru söndürmeyecek! Bu nur devam edecek."

O halde bizim durumumuz önemli oluyor.O halde bizim durumumuz önemli oluyor. Biz o zümreye dâhil olabilirsek kurtuluruz; ne mutlu bize!Biz o zümreye dâhil olabilirsek kurtuluruz; ne mutlu bize! Dâhil olamazsak vah bize, yazık bize! Asıl üzülecek durum o, asıl ağlanacak durum odur. Dâhil olamazsak vah bize, yazık bize! Asıl üzülecek durum o, asıl ağlanacak durum odur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi, sevdiği, dini üzere yaşayan, dininin emirleri üzere çalışan,Allahu Teâlâ hazretleri bizi, sevdiği, dini üzere yaşayan, dininin emirleri üzere çalışan, hükmeden, gayret gösteren bu tâife-i merzıyyeden eylesin. Bütün iş budur muhterem kardeşlerim. hükmeden, gayret gösteren bu tâife-i merzıyyeden eylesin. Bütün iş budur muhterem kardeşlerim.

Bu tâife kimdir? Bu tâife kimdir?

Bu tâife Allah'ın kelâmı olan Kur'ân-ı Hakîm'in ahkâmına sarılıp ona göre yaşayandır.Bu tâife Allah'ın kelâmı olan Kur'ân-ı Hakîm'in ahkâmına sarılıp ona göre yaşayandır. Allah'ın Resûlü olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inAllah'ın Resûlü olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine yapışıp onun emrettiği şekilde hayatını tanzim edendir. sünnet-i seniyyesine yapışıp onun emrettiği şekilde hayatını tanzim edendir.

Neden biz bu camide hadîs-i şerîf okuyoruz? Neden biz bu camide hadîs-i şerîf okuyoruz?

Peygamber Efendimiz'i iyi tanıyalım, onu iyi takip edelim, onun şefaatine nâil olalım,Peygamber Efendimiz'i iyi tanıyalım, onu iyi takip edelim, onun şefaatine nâil olalım, bu zümreye girelim diye. Yoksa okunacak bir yığın kitap var... bu zümreye girelim diye. Yoksa okunacak bir yığın kitap var...

Niye hadis kitabı okuyoruz? Niye hadis kitabı okuyoruz?

Kaynak burası. Her şey buradan çıkıyor; güldür güldür, güldür güldür, pırıl pırıl, tertemiz,Kaynak burası. Her şey buradan çıkıyor; güldür güldür, güldür güldür, pırıl pırıl, tertemiz, bal gibi tatlı bir pınar; herkes testisini buradan dolduruyor de ondan.bal gibi tatlı bir pınar; herkes testisini buradan dolduruyor de ondan. Pınarın başından, kayanın içinden çıkan o güldür güldürPınarın başından, kayanın içinden çıkan o güldür güldür pınardan dolduralım kabımızı diye, onun için yanaşmışız buraya.pınardan dolduralım kabımızı diye, onun için yanaşmışız buraya. Ta aşağılarda, kanallarda belki tozlanır, belki kirlenir,Ta aşağılarda, kanallarda belki tozlanır, belki kirlenir, belki mikroplanır diye ta aslından alıyoruz. belki mikroplanır diye ta aslından alıyoruz.

Hadîs-i şerîfte bir şey varsa uyun, tatbik edin.Hadîs-i şerîfte bir şey varsa uyun, tatbik edin. Hadîs-i şerîfte bir yasak varsa bırakın, o işten vazgeçin.Hadîs-i şerîfte bir yasak varsa bırakın, o işten vazgeçin. Hayatınızı buna göre tanzim edin. Yol bu yol, gerisi boş. Hayatınızı buna göre tanzim edin. Yol bu yol, gerisi boş.

Ümmetin bozulduğu zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılanlaraÜmmetin bozulduğu zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılanlara Allahu Teâlâ hazretleri şehit olmuşçasına sevaplar veriyor.Allahu Teâlâ hazretleri şehit olmuşçasına sevaplar veriyor. Canını vermişcesine, kanını topraklara akıtmışcasına,Canını vermişcesine, kanını topraklara akıtmışcasına, tertemiz kanları yerlere saçılmış olarak ruhunu teslim etmişcesine sevaplar veriyor,tertemiz kanları yerlere saçılmış olarak ruhunu teslim etmişcesine sevaplar veriyor, bu sünnet-i seniyyeye sarılıp Allah'ın yolunda yürüyenlere. bu sünnet-i seniyyeye sarılıp Allah'ın yolunda yürüyenlere.

Rabbimiz bizi Peygamber Efendimiz'in nurlu yolundan bir göz yumup açıncaya kadar bile,Rabbimiz bizi Peygamber Efendimiz'in nurlu yolundan bir göz yumup açıncaya kadar bile, o kadar kısa zaman bile ayırmasın!o kadar kısa zaman bile ayırmasın! Her hâlimizi, her işimizi ona uydurmayı bizlere nasip eylesin.Her hâlimizi, her işimizi ona uydurmayı bizlere nasip eylesin. Yüzümüz gözümüz, traşımız, giyimimiz kuşamımız, yaşayışımız, ailedeki davranışımız, konuşmalarımız;Yüzümüz gözümüz, traşımız, giyimimiz kuşamımız, yaşayışımız, ailedeki davranışımız, konuşmalarımız; hanımımızla, kocamızla, karımızla, çoluk çocuğumuzla, hocamızla, talebemizle,hanımımızla, kocamızla, karımızla, çoluk çocuğumuzla, hocamızla, talebemizle, müşterimizle, dükkân sahibi ile münasebetlerimiz, her şeyimiz bu ahlâkî esaslara göre olacak,müşterimizle, dükkân sahibi ile münasebetlerimiz, her şeyimiz bu ahlâkî esaslara göre olacak, her şeyimiz! O zaman kurtuluruz. her şeyimiz! O zaman kurtuluruz.

Bir insan kendisini düzeltecek, bir de bu dine destek olacak;Bir insan kendisini düzeltecek, bir de bu dine destek olacak; omuz verecek, kendisi bu yükün altına girecek, kendisi çalışacak. omuz verecek, kendisi bu yükün altına girecek, kendisi çalışacak.

Bir, kendisini kurtarması… Bir, kendisini kurtarması…

İki, vazifesini müdrik olarak başkalarının da kurtulması için çalışması. İki, vazifesini müdrik olarak başkalarının da kurtulması için çalışması.

Parasını verecek, o kazandığı tatlı tatlı, sıcak sıcak paraları çıkartıp Allah yolunda verecek.Parasını verecek, o kazandığı tatlı tatlı, sıcak sıcak paraları çıkartıp Allah yolunda verecek. Fazlasını verecek, Allah'ın emrettiği kadarını verecek, farz olanını verecek; Fazlasını verecek, Allah'ın emrettiği kadarını verecek, farz olanını verecek; oradan ötesi nafile olarak verecek.oradan ötesi nafile olarak verecek. Para harcayacağız, gayret harcayacağız, ömür harcayacağız,Para harcayacağız, gayret harcayacağız, ömür harcayacağız, nesilleri harcayacağız ama bu bayrak yere düşmeyecek.nesilleri harcayacağız ama bu bayrak yere düşmeyecek. Bu bayrak bu burçtan aşağı alaşağı edilmeyecek! Bu bayrak bu burçtan aşağı alaşağı edilmeyecek!

Viyana'ya gittim de... Viyana'da Kattenberg tepesinde bizim Osmanlı ordusu çadırlarını kurmuş.Viyana'ya gittim de... Viyana'da Kattenberg tepesinde bizim Osmanlı ordusu çadırlarını kurmuş. Viyana ayaklar altında görünüyor; orası yüksek, ormanlık bir tepe. Oraya gittik.Viyana ayaklar altında görünüyor; orası yüksek, ormanlık bir tepe. Oraya gittik. "İşte Osmanlılar buraya çadırlarını kurdular..." dediler."İşte Osmanlılar buraya çadırlarını kurdular..." dediler. Viyana'yı neredeyse alacaklardı ama Kırım'dan gelen ordu ileViyana'yı neredeyse alacaklardı ama Kırım'dan gelen ordu ile beri taraftan gelen ordu arasındaki ihtilaftan vesairedenberi taraftan gelen ordu arasındaki ihtilaftan vesaireden o darılmış, bu küsmüş, birbirleri ile uyuşamamışlar.o darılmış, bu küsmüş, birbirleri ile uyuşamamışlar. O o tarafa gitmiş, bu bu tarafa gitmiş; düşman o ayrılıktan bilistifade,O o tarafa gitmiş, bu bu tarafa gitmiş; düşman o ayrılıktan bilistifade, kuvvetli bir ordu ile gelmiş, bizimkileri oradan uzaklaştırmış. kuvvetli bir ordu ile gelmiş, bizimkileri oradan uzaklaştırmış.

Nasıl övünüyorlar Viyana'yı [aldırmadık] diye, bayramını yapıyorlar.Nasıl övünüyorlar Viyana'yı [aldırmadık] diye, bayramını yapıyorlar. Papaları gidiyor. Diyorlar ki; "Türkler bir daha buraya gelemeyecekler!" vs. vs. Papaları gidiyor. Diyorlar ki; "Türkler bir daha buraya gelemeyecekler!" vs. vs.

Oraya kilise yapmışlar. Tam bizim sadrazamın, komutanın çadır kurduğu yere kilise yapmışlar.Oraya kilise yapmışlar. Tam bizim sadrazamın, komutanın çadır kurduğu yere kilise yapmışlar. Kilisenin duvarına resim yapmışlar: Lâ ilâhe illallah bayrağı yerde, haç yukarıda.Kilisenin duvarına resim yapmışlar: Lâ ilâhe illallah bayrağı yerde, haç yukarıda. "Lâ ilâhe illallah bayrağını tepeledik!" "Lâ ilâhe illallah bayrağını tepeledik!"

Tepeleyemeyecekler, mümkün değil! O bayrak o burçta daima sallanacak!Tepeleyemeyecekler, mümkün değil! O bayrak o burçta daima sallanacak! İstediği kadar öyle resim yapsın; istediği kadar [konuşsun], tepeleyemeyecekler!İstediği kadar öyle resim yapsın; istediği kadar [konuşsun], tepeleyemeyecekler! Çünkü daima bir tâife Allah'ın dini için canını verecek, malını verecek, çalışacak. Çünkü daima bir tâife Allah'ın dini için canını verecek, malını verecek, çalışacak.

Allah bizi o hâlislerden eylesin. Allah bizi o hâlislerden eylesin.

Bu hadîs-i şerîfler, iki tane daha aynı konuda başka ifadelerle devam ediyor kiBu hadîs-i şerîfler, iki tane daha aynı konuda başka ifadelerle devam ediyor ki Gümüşhaneli Hocamız; demek istemiş ki;Gümüşhaneli Hocamız; demek istemiş ki; "Bak bu hadîs-i şerîf şöyle de var, şöyle de var, kuvvetli. Buna çok önem verin." demek istiyor."Bak bu hadîs-i şerîf şöyle de var, şöyle de var, kuvvetli. Buna çok önem verin." demek istiyor. Onları da teberrüken okuyalım muhterem kardeşlerim. Onları da teberrüken okuyalım muhterem kardeşlerim.

Bu sayfadaki ikinci hadîs-i şerîf: Bu sayfadaki ikinci hadîs-i şerîf:

Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî yukâtilûne ale'l-hakkı zâhirîneLâ tezâlü tâifetün min ümmetî yukâtilûne ale'l-hakkı zâhirîne alâ men nâvâhum hattâ yukâtile âhiruhum el-mesîhe'd-deccâle. alâ men nâvâhum hattâ yukâtile âhiruhum el-mesîhe'd-deccâle.

İmran radıyallahu anh'ten Taberânî ve Ebû Dâvud ve Ahmed b. Hanbelİmran radıyallahu anh'ten Taberânî ve Ebû Dâvud ve Ahmed b. Hanbel ve el-Hâkim Müstedrek'te rivayet etmişler bu ikinci hadîs-i şerîfi .ve el-Hâkim Müstedrek'te rivayet etmişler bu ikinci hadîs-i şerîfi . Mânası burada şöyle: Mânası burada şöyle:

Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî. "Ümmetimden bir tâife, bir grup insan, mübarek insan..." Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî. "Ümmetimden bir tâife, bir grup insan, mübarek insan..."

Yukâtilûne ale'l-hakkı. "Hak üzere cihat edecekler." Yukâtilûne ale'l-hakkı. "Hak üzere cihat edecekler."

Anlaşıldı. Burada biraz kelime değişikliğinden vazifemizi biraz daha iyi anlıyoruz: Anlaşıldı. Burada biraz kelime değişikliğinden vazifemizi biraz daha iyi anlıyoruz:

Yukâtilûne ale'l-hakkı. "Hak üzere olacaklar ve cihat edip duracaklar." Yukâtilûne ale'l-hakkı. "Hak üzere olacaklar ve cihat edip duracaklar."

Zâhirîne alâ men nâvâhum. Nâvâhum, "münâvat, muhâdat" mânasında. Zâhirîne alâ men nâvâhum.

Nâvâhum, "münâvat, muhâdat" mânasında.

"Kendilerine düşmanlık edenlere galip gelecekler." "Kendilerine düşmanlık edenlere galip gelecekler."

Onlar Allah'ın has kulları diye, doğru yolda diye herkes düşmanlık ediyor ya;Onlar Allah'ın has kulları diye, doğru yolda diye herkes düşmanlık ediyor ya; şarkı, garbı, Rus'u, Amerikalı'sı, İngiliz'i, Fransız'ı hepsi düşman ya;şarkı, garbı, Rus'u, Amerikalı'sı, İngiliz'i, Fransız'ı hepsi düşman ya; ne olursa olsun o düşmanlık edenlere onlar galip gelecek. ne olursa olsun o düşmanlık edenlere onlar galip gelecek.

Hattâ yukâtile âhiruhum el-mesîhe'd-deccâle.Hattâ yukâtile âhiruhum el-mesîhe'd-deccâle. "En sonuncu zümresi Deccal'i tepeleyinceye kadar bu böyle devam edecek." "En sonuncu zümresi Deccal'i tepeleyinceye kadar bu böyle devam edecek."

Bu grup peş peşe, peş peşe, nesil nesil, daima mevcut olarak devam edecek de,Bu grup peş peşe, peş peşe, nesil nesil, daima mevcut olarak devam edecek de, en sonuncusu da Mesîh-i Deccal'i tepeleyecekler.en sonuncusu da Mesîh-i Deccal'i tepeleyecekler. Mehdi aleyhisselam ile İsa aleyhisselam Deccal'i tepeleyipMehdi aleyhisselam ile İsa aleyhisselam Deccal'i tepeleyip hak dini hakim kılıncaya kadar bu iş böyle devam edecek. hak dini hakim kılıncaya kadar bu iş böyle devam edecek.

Evet, bazı bölgelerde İslâmiyet zayıflayacak. Evet, bazı bölgelerde camiler yıkılacak.Evet, bazı bölgelerde İslâmiyet zayıflayacak. Evet, bazı bölgelerde camiler yıkılacak. Evet, bazı bölgelerde müslümanlar bazı sıkıntılara uğrayacak. Neden? Evet, bazı bölgelerde müslümanlar bazı sıkıntılara uğrayacak.

Neden?

Muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri kullarını dilerse affeder, dilerse cezalandırır.Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri kullarını dilerse affeder, dilerse cezalandırır.
Ceza dünyada da olur âhirette de olur.Ceza dünyada da olur âhirette de olur. Allahu Teâlâ hazretleri emirlerini tutmayanların başına bela gönderir. Allahu Teâlâ hazretleri emirlerini tutmayanların başına bela gönderir.

"Bela gelmez kula kul azmayınca." "Bela gelmez kula kul azmayınca."

Kul azmadıkça bela gelmez. Belanın gelmesi kulun azmasından dolayı olur.Kul azmadıkça bela gelmez. Belanın gelmesi kulun azmasından dolayı olur. Kul azar, şımarır, şaşırır... Cebinde parası çok, keyfi yerinde, sıhhati yerinde;Kul azar, şımarır, şaşırır... Cebinde parası çok, keyfi yerinde, sıhhati yerinde; en güzel manzaralı yer neresi? en güzel manzaralı yer neresi?

Çamlıca'nın falanca tepesi.Çamlıca'nın falanca tepesi. Hadi bakalım, içki şişelerini yanına alır, kötü kadını yanına alır, orada eğlenmeye gider. Hadi bakalım, içki şişelerini yanına alır, kötü kadını yanına alır, orada eğlenmeye gider.

Ya burası İstanbul'un en manzaraları yeri, ne diye buraya geliyorsun? Ya burası İstanbul'un en manzaraları yeri, ne diye buraya geliyorsun?

En güzel yerde Allah'a en çok şükretmen lazım gelirken en büyük günahı işliyor.En güzel yerde Allah'a en çok şükretmen lazım gelirken en büyük günahı işliyor. Para var, şımarıyor. Şımardı mı ceza gelir. Para var, şımarıyor. Şımardı mı ceza gelir.

Şımaranların şımarması üzerine iyiler onlara nasihat etmezse onlara da ceza gelir.Şımaranların şımarması üzerine iyiler onlara nasihat etmezse onlara da ceza gelir. Emr-i mâruf, nehy-i münker etmedikleri zaman;Emr-i mâruf, nehy-i münker etmedikleri zaman; "Arkadaşlar, kardeşler, vatandaşlar, dostlar, ne yapıyorsunuz? Revâ mı? Yakışır mı?"Arkadaşlar, kardeşler, vatandaşlar, dostlar, ne yapıyorsunuz? Revâ mı? Yakışır mı? Allah razı gelir mi? Bu edepsizliği yapmayın, bırakın!" diye öteki müslümanlar söyleyecek.Allah razı gelir mi? Bu edepsizliği yapmayın, bırakın!" diye öteki müslümanlar söyleyecek. Daima söyleyecek! "Hocam bir defa söyledim, dinlemediler." Daima söyleyecek!

"Hocam bir defa söyledim, dinlemediler."

Bir defa değil, iki defa değil, üç defa değil, her sefer söyleyeceksin ki her sefer sevap alacaksın.Bir defa değil, iki defa değil, üç defa değil, her sefer söyleyeceksin ki her sefer sevap alacaksın. Ben dün yemek yedim diye bugün yemeği bırakıyor musun? Bırakmıyorsun.Ben dün yemek yedim diye bugün yemeği bırakıyor musun? Bırakmıyorsun. İşine gelince bırakmıyorsun. Allah'ın yolunda çalışmayı da bırakmayacaksın.İşine gelince bırakmıyorsun. Allah'ın yolunda çalışmayı da bırakmayacaksın. Emr-i mâruf, nehy-i münkeri terk edersen Allah bir bela verir;Emr-i mâruf, nehy-i münkeri terk edersen Allah bir bela verir; salih kullar dua eder de yine Allah dualarını kabul etmez. O bela onların üzerinde devam eder. salih kullar dua eder de yine Allah dualarını kabul etmez. O bela onların üzerinde devam eder.

Osmanlılar bir avuç kuvvet iken öteki düşmanları yeniyorlardı. Osmanlılar bir avuç kuvvet iken öteki düşmanları yeniyorlardı.

İmanları saf idi. Sâfî insanlar idi. Mübarek insanlarlardı, iyi insanlardı.İmanları saf idi. Sâfî insanlar idi. Mübarek insanlarlardı, iyi insanlardı. Dünya menfaati bilmezlerdi, temiz kalpliydi. Birbirleri ile iyi geçinirlerdi. Dürüst insanlardı.Dünya menfaati bilmezlerdi, temiz kalpliydi. Birbirleri ile iyi geçinirlerdi. Dürüst insanlardı. Haram yemezlerdi. Allah yardım ediyordu.Haram yemezlerdi. Allah yardım ediyordu. Bir avuç insan koca koca orduları perişan ediyordu, perişan ediyordu, perişan ediyordu, gidiyordu.Bir avuç insan koca koca orduları perişan ediyordu, perişan ediyordu, perişan ediyordu, gidiyordu. Sonra koca koca ordular yenilmeye başladı. Neden? Sonra koca koca ordular yenilmeye başladı.

Neden?

"Bela gelmez kula kul azmayınca." Kul azdı mı bela gelir. "Bela gelmez kula kul azmayınca." Kul azdı mı bela gelir.

Açın Osmanlı edebiyatını; aman filanca şair filanca şarap kadehi hakkında şu gazeli okumuş,Açın Osmanlı edebiyatını; aman filanca şair filanca şarap kadehi hakkında şu gazeli okumuş, aman falanca şair filanca güzel hakkında "selvi boylu" demiş,aman falanca şair filanca güzel hakkında "selvi boylu" demiş, "fidan boylu" demiş, bilmem ne demiş... Okuyun divan edebiyatından... "fidan boylu" demiş, bilmem ne demiş... Okuyun divan edebiyatından...

Adamların başka hiç işi gücü yok mu? Akılları fikirleri bunların içkide, çayırda,Adamların başka hiç işi gücü yok mu? Akılları fikirleri bunların içkide, çayırda, çimende, selvi boylu, lale yüzlü, kiraz dudaklı insanlarda mı yani?çimende, selvi boylu, lale yüzlü, kiraz dudaklı insanlarda mı yani? Nedir bu, başka bir şey bilmezler mi bunlar? Nedir bu, başka bir şey bilmezler mi bunlar?

Mekteplerde de hep bunu okutuyorlar.Mekteplerde de hep bunu okutuyorlar. Tabii bütün Osmanlı böyle değil ama ekseriyet parayı bulmuş ya;Tabii bütün Osmanlı böyle değil ama ekseriyet parayı bulmuş ya; ülkeler fethetmiş, hazineler kazanmış, parayı bulmuş, zevke dalmışlar, keyfe dalmışlar.ülkeler fethetmiş, hazineler kazanmış, parayı bulmuş, zevke dalmışlar, keyfe dalmışlar. Bu nimetler, hepsi imtihandır. Bu izzetler, bu ikramlar, hepsi imtihandır. Bu nimetler, hepsi imtihandır. Bu izzetler, bu ikramlar, hepsi imtihandır. Sen azarsan Allah bela verir. Onun için çok belalar geldi. Birbirlerine düştüler, bela geldi. Sen azarsan Allah bela verir. Onun için çok belalar geldi. Birbirlerine düştüler, bela geldi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri... Çok lafa lüzum yok kardeşlerim.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri... Çok lafa lüzum yok kardeşlerim. Bir sürü laf söylüyoruz ya, saate bakıyorum ben bir saat konuşuyorum, bir saat laf söylüyoruz.Bir sürü laf söylüyoruz ya, saate bakıyorum ben bir saat konuşuyorum, bir saat laf söylüyoruz. Çok lafa lüzum yok. Lafları tutmuyoruz, dinlemiyoruz. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Çok lafa lüzum yok. Lafları tutmuyoruz, dinlemiyoruz. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Cennete mü'min olmadıkça giremezsiniz." "Cennete mü'min olmadıkça giremezsiniz."

Tamam, anladım. Cennete elbette mü'minler girecek, Allah kâfiri sokmayacak, tamam. Tamam, anladım. Cennete elbette mü'minler girecek, Allah kâfiri sokmayacak, tamam.

"Birbirinizi sevmedikçe de mü'min olamazsınız." Birbirinizi seveceksiniz. "Birbirinizi sevmedikçe de mü'min olamazsınız."

Birbirinizi seveceksiniz.

Hadi bakalım, etrafındaki tanıdıklarına bak, düşün, başını önüne eğ;Hadi bakalım, etrafındaki tanıdıklarına bak, düşün, başını önüne eğ; etrafındaki herkesi tam sevebiliyor musun? etrafındaki herkesi tam sevebiliyor musun?

Sevemiyoruz.Sevemiyoruz. Binbir fitne, binbir fesat, binbir kin, binbir haset, binbir düşünce, binbir artık fâsit kanaat...Binbir fitne, binbir fesat, binbir kin, binbir haset, binbir düşünce, binbir artık fâsit kanaat... Birbirimize hasımız, birbirimize düşmanız. Birbirimize hasımız, birbirimize düşmanız. Cemaatin içinde, cemaatlerin içinde; hocalar cemaatle, imam müezzinle,Cemaatin içinde, cemaatlerin içinde; hocalar cemaatle, imam müezzinle, müezzin imam müftü ile, müftü öteki bilmem neyle, Kur'an kursu hocası falanca ile,müezzin imam müftü ile, müftü öteki bilmem neyle, Kur'an kursu hocası falanca ile, Kur'an kurslarını idare edenler bilmem filanca kitapları okuyanlarla,Kur'an kurslarını idare edenler bilmem filanca kitapları okuyanlarla, falanca kitapları okuyanlar falancalarla, filanca hocaya mensup olanlar falanca hocayla... falanca kitapları okuyanlar falancalarla, filanca hocaya mensup olanlar falanca hocayla...

Olmaz kardeşlerim, olmaz! Peygamber Efendimiz ne buyurdu? Olmaz kardeşlerim, olmaz!

Peygamber Efendimiz ne buyurdu?

"Birbirinizi sevmedikçe hakiki mü'min olamazsınız, cennete giremezsiniz." "Birbirinizi sevmedikçe hakiki mü'min olamazsınız, cennete giremezsiniz."

Cennete girmek istemiyor muyuz? Cennete girmek istemiyor muyuz?

İstiyoruz. Kalbimizden bu gıll u gışı atacağız. Kalbimize kardeşimizin sevgisini yerleştireceğiz. İstiyoruz. Kalbimizden bu gıll u gışı atacağız. Kalbimize kardeşimizin sevgisini yerleştireceğiz.

"Hocam kusuru var." Senin kusurun yok mu? Benim kusurum yok mu? "Hocam kusuru var."

Senin kusurun yok mu? Benim kusurum yok mu?

Hepimizin kusuru var. Yavaş yavaş [düzelteceğiz]. Hepimizin kusuru var. Yavaş yavaş [düzelteceğiz].

Oğlunun kusuru yok mu? Torununun kusuru yok mu? Karının kusuru yok mu? Oğlunun kusuru yok mu? Torununun kusuru yok mu? Karının kusuru yok mu?

Kusuru var. Niye ona yumuşak yumuşak davranıyorsun da buna küsüyorsun? Kusuru var. Niye ona yumuşak yumuşak davranıyorsun da buna küsüyorsun?

Birbirimize küsmek için bahane arıyoruz.Birbirimize küsmek için bahane arıyoruz. Bir fırsat bulsam, bir kusur bulsam da darılsam, rahat rahat darılabilsem. Bir fırsat bulsam, bir kusur bulsam da darılsam, rahat rahat darılabilsem.

"Tamam, ben bu adamla bir daha konuşmam!" "Tamam, ben bu adamla bir daha konuşmam!"

"Şöyle yaptı da, böyle etti de..." bilmem ne de.. "Şöyle yaptı da, böyle etti de..." bilmem ne de..

İncir çekirdeğini doldurmaz.İncir çekirdeğini doldurmaz. İncirin çekirdeği bir milimetre çapında, onun içini dolduracak kadar mühim bir şey değil.İncirin çekirdeği bir milimetre çapında, onun içini dolduracak kadar mühim bir şey değil. O ona dargın, o ona dargın. O ona küs, o ona küs. O ona dargın, o ona dargın. O ona küs, o ona küs.

Kusurları ile, kabahatleri ile, eksiklikleri ile, hataları ileKusurları ile, kabahatleri ile, eksiklikleri ile, hataları ile müslüman müslümanı sevecek, iyiliği için çalışacak. "Ben seni seviyorum, şu kusurunu düzelt." müslüman müslümanı sevecek, iyiliği için çalışacak. "Ben seni seviyorum, şu kusurunu düzelt."

Bizim hocalarımız, yani meşâyih-i kirâmımız...Bizim hocalarımız, yani meşâyih-i kirâmımız... Dervişi kendisine gelmiş, el öpmüş, bey'at etmiş, demiş ki; Dervişi kendisine gelmiş, el öpmüş, bey'at etmiş, demiş ki;

"Hocam sen benim hocamsın; 'dur' dediğin yerde dururum, 'git' dediğin yerde giderim,"Hocam sen benim hocamsın; 'dur' dediğin yerde dururum, 'git' dediğin yerde giderim, her şeyim sana teslim, sana geldim, teslim oldum. Ke'l-meyyiti beyne yedeyyi'l-ğassâl.her şeyim sana teslim, sana geldim, teslim oldum. Ke'l-meyyiti beyne yedeyyi'l-ğassâl. Cenazenin ölü yıkayıcının önünde durduğu gibi durmuşum.Cenazenin ölü yıkayıcının önünde durduğu gibi durmuşum. Sen bana nasıl muamele edersen, ne tavsiye edersen et." Sen bana nasıl muamele edersen, ne tavsiye edersen et."

Tamam, öyle ama bir hoca bir dervişin bir kusurunu düzeltmek için bazen on sene beklermiş.Tamam, öyle ama bir hoca bir dervişin bir kusurunu düzeltmek için bazen on sene beklermiş. Tavına getirecek işi, münasip zamanda söyleyecek, anlayacağı şekilde söyleyecek.Tavına getirecek işi, münasip zamanda söyleyecek, anlayacağı şekilde söyleyecek. "Hayır!" dese helâk olur. "Hayır" dedirtmeyeceği bir zamanda söyleyecek."Hayır!" dese helâk olur. "Hayır" dedirtmeyeceği bir zamanda söyleyecek. Bu iş kolay değil, on sene sabredecek. Ondan sonra yavaş yavaş hakkı söyleyecek. Bu iş kolay değil, on sene sabredecek. Ondan sonra yavaş yavaş hakkı söyleyecek.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, hayatı incelenirse hepiniz göreceksiniz ve zaten belki biliyorsunuz ki şer gördüğü zaman hiç susmazdı.hayatı incelenirse hepiniz göreceksiniz ve zaten belki biliyorsunuz ki şer gördüğü zaman hiç susmazdı. Takrirî sünneti var, susması o işin doğru olduğuna alâmettir.Takrirî sünneti var, susması o işin doğru olduğuna alâmettir. Madem ki susmuş, demek ki "zararı yok" demektir.Madem ki susmuş, demek ki "zararı yok" demektir. Susmazdı Peygamber Efendimiz. Ama herkes yine kendisini canından çok severdi. Susmazdı Peygamber Efendimiz. Ama herkes yine kendisini canından çok severdi.

Söylemenin usûlü vardır; tatlı söylersin, darılmaz.Söylemenin usûlü vardır; tatlı söylersin, darılmaz. Severek söylersin, ikram ederek söylersin, okşayarak söylersin,Severek söylersin, ikram ederek söylersin, okşayarak söylersin, "yavrum, canım" dersin, "tatlım" dersin, güzel ifadelerle söylersin, o zaman darılmaz."yavrum, canım" dersin, "tatlım" dersin, güzel ifadelerle söylersin, o zaman darılmaz. "Kusur söylemeyin." demiyoruz. "Kusurlarına göz yumun." demiyoruz."Kusur söylemeyin." demiyoruz. "Kusurlarına göz yumun." demiyoruz. Herkes herkesin, eğer gördüğü bir kusuru varsa tatlılıkla düzeltmeye çalışsın. Herkes herkesin, eğer gördüğü bir kusuru varsa tatlılıkla düzeltmeye çalışsın.

Ama önce kendi kusurlarını düzeltemeye çalışsa daha iyi.Ama önce kendi kusurlarını düzeltemeye çalışsa daha iyi. "Benim daha çok kusurum var, belki onun bir başka sebebi vardır." diyecek. "Benim daha çok kusurum var, belki onun bir başka sebebi vardır." diyecek.

Birbirimizi seveceğiz kardeşlerim, başka çare yok. Başka hiçbir çare yok!Birbirimizi seveceğiz kardeşlerim, başka çare yok. Başka hiçbir çare yok! Ne tarafa kıpırdanıp kaçmaya çalışsan imkânı yok. Birbirimizi seveceğiz.Ne tarafa kıpırdanıp kaçmaya çalışsan imkânı yok. Birbirimizi seveceğiz. Sevmeden hakiki mü'min olmak yok. Sevmeden cennete girmek yok.Sevmeden hakiki mü'min olmak yok. Sevmeden cennete girmek yok. Onu yapmıyoruz, ondan sonra da "İşler niye böyle ters gidiyor?" diyoruz. Onu yapmıyoruz, ondan sonra da "İşler niye böyle ters gidiyor?" diyoruz.

İranlı Osmanlı'ya yardım etmedi. Asırlar boyu yardım etmedi, tarih boyunca...İranlı Osmanlı'ya yardım etmedi. Asırlar boyu yardım etmedi, tarih boyunca... Mısırlı Kütahya'ya kadar asker çekti.Mısırlı Kütahya'ya kadar asker çekti. Mehmed Ali Paşa Kütahya'ya kadar düzenli ordu kurdu, Osmanlı ordusu ile çarpıştı;Mehmed Ali Paşa Kütahya'ya kadar düzenli ordu kurdu, Osmanlı ordusu ile çarpıştı; Suriye'de yendi, Adana'da yendi, Kütahya'ya kadar ordusu ile geldi. Suriye'de yendi, Adana'da yendi, Kütahya'ya kadar ordusu ile geldi.

Kim kime? Müslüman müslümana. Kim kime?

Müslüman müslümana.

Böyle olursa olmaz tabii. Muhabbet olmazsa, sevgi olmazsa, yardımlaşma olmazsa, olmaz. Böyle olursa olmaz tabii. Muhabbet olmazsa, sevgi olmazsa, yardımlaşma olmazsa, olmaz.

Avrupa'daki medeniyetin inkişâfını, ilerlemesini inceleyenAvrupa'daki medeniyetin inkişâfını, ilerlemesini inceleyen kültür alimleri, antropolog, sosyolog neyse, alimler diyorlar ki; kültür alimleri, antropolog, sosyolog neyse, alimler diyorlar ki;

"Avrupa'daki medeniyetin parıldaması, inkişâfı, iş birliğinin neticesidir."Avrupa'daki medeniyetin parıldaması, inkişâfı, iş birliğinin neticesidir. Polonyalı Fransalı'ya, Fransalı Hollandalı'ya, Hollandalı İspanyalı'ya,Polonyalı Fransalı'ya, Fransalı Hollandalı'ya, Hollandalı İspanyalı'ya, İspanyalı İtalyalı'ya destek olarak, o müşterek medeniyeti öyle kurmuşlardır." İspanyalı İtalyalı'ya destek olarak, o müşterek medeniyeti öyle kurmuşlardır."

Biz? Biz birbirimizi yemişiz. Biz?

Biz birbirimizi yemişiz.

Hatta Anadolu'da Anadolu beylikleri devri var.Hatta Anadolu'da Anadolu beylikleri devri var. Hatta Osmanlı beyliği içinde Yıldırım Beyazıt ölür, dört tane şehzadesi birbirleri ile çarpışır.Hatta Osmanlı beyliği içinde Yıldırım Beyazıt ölür, dört tane şehzadesi birbirleri ile çarpışır. Hep böyle olmuştur. Hep böyle olmuştur.

Biz bu sevgisizlikten, bu şuursuzluktan kaybediyoruz. Biz bu sevgisizlikten, bu şuursuzluktan kaybediyoruz.

Adamların bir tane eroin mübtelası, esrar kaçakçısı,Adamların bir tane eroin mübtelası, esrar kaçakçısı, esrarkeş sahtekâr adamını biz hapsettik diye İngiltere ayağa kalktı. esrarkeş sahtekâr adamını biz hapsettik diye İngiltere ayağa kalktı.

Ya bu bizim kanunlarımıza göre suç işledi, ne bağırıp çağırıyorsun?Ya bu bizim kanunlarımıza göre suç işledi, ne bağırıp çağırıyorsun? Adamın adam mı? Matah bir şey mi ki böyle [karşı çıkıyorsun]? Adamın adam mı? Matah bir şey mi ki böyle [karşı çıkıyorsun]?

İngiltere ayağa kalktı; "Vay Türkler bizim vatandaşımızdan bir tanesini şöyle etti böyle etti..." İngiltere ayağa kalktı; "Vay Türkler bizim vatandaşımızdan bir tanesini şöyle etti böyle etti..."

Bizim Afganistan'da milyonlarımız gidiyor, "gık" demiyoruz. Üzülmüyoruz bile!Bizim Afganistan'da milyonlarımız gidiyor, "gık" demiyoruz. Üzülmüyoruz bile! Lokmamız boğazımıza düğümlenmesi lazım, yutamayacak hâle gelivermemiz lazım.Lokmamız boğazımıza düğümlenmesi lazım, yutamayacak hâle gelivermemiz lazım. Bir milyon insan gitti, "gık" demiyoruz.Bir milyon insan gitti, "gık" demiyoruz. Ne malımızdan, ne canımızdan, ne keyfimizden, ne sefamızdan, ne Arap kardeşimiz ne başkası... Ne malımızdan, ne canımızdan, ne keyfimizden, ne sefamızdan, ne Arap kardeşimiz ne başkası...

Bak buraya geldiler, diyorlar ki; Bak buraya geldiler, diyorlar ki;

"Bunca sene petrol çıkar bizim ülkelerden, ne yaptık petrollerimizle memleketimiz için?" "Bunca sene petrol çıkar bizim ülkelerden, ne yaptık petrollerimizle memleketimiz için?"

"Sağlık hizmetleri perişan; 50 bin kişiye bir doktor düşüyor." diyor. "Sağlık hizmetleri perişan; 50 bin kişiye bir doktor düşüyor." diyor.

Bu kadar perişanlık olur mu? "Eğitim işlerimiz perişan." Bu kadar perişanlık olur mu?

"Eğitim işlerimiz perişan."

Parayı kazanan 4 bin metrekarelik villa yaptırmaya kalkıyor kendisine. Parayı kazanan 4 bin metrekarelik villa yaptırmaya kalkıyor kendisine.

Yanlış duymadınız: Küçük bir villa, bizim arkadaşlarımızdan bir tanesineYanlış duymadınız: Küçük bir villa, bizim arkadaşlarımızdan bir tanesine "Yapar mısın bunun mütahitliğini?" diye teklif etmişler."Yapar mısın bunun mütahitliğini?" diye teklif etmişler. Tüccardan bir şahıs, kendisine 4 bin metrekarelik villa yaptırıyor.Tüccardan bir şahıs, kendisine 4 bin metrekarelik villa yaptırıyor. Benimki burada 150 metrekare oldu mu lükse giriyor, bayağı büyük bir şey sanılıyor. Benimki burada 150 metrekare oldu mu lükse giriyor, bayağı büyük bir şey sanılıyor. 4 bin metre kare! Ne olacak? 4 bin metre kare!

Ne olacak?

Orada yaşayacak o, öbür taraftaki müslümanlar açlıktan ölecek, bir deri bir kemik...Orada yaşayacak o, öbür taraftaki müslümanlar açlıktan ölecek, bir deri bir kemik... Az ilerisindeki müslümanlar açlıktan ölecek. Az ilerisindeki müslümanlar açlıktan ölecek.

İşte o şuursuzluktan kaybettik, yoksa öyle olmazdı. İşte o şuursuzluktan kaybettik, yoksa öyle olmazdı.

Allahu Teâlâ hazretleri bize şuur ihsan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bize şuur ihsan eylesin.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî mansûrîne lâ yedurruhum huzlânü men hazelehüm hattâ tekûme's-sâatü. Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî mansûrîne lâ yedurruhum huzlânü men hazelehüm hattâ tekûme's-sâatü.

Bu da aynı konuyu ifade eden bir başka hadîs-i şerîf. Bu da İbn Mâce'de. Bu da aynı konuyu ifade eden bir başka hadîs-i şerîf. Bu da İbn Mâce'de. Dikkat ederseniz Buhârî'de geçti, Müslim'de geçti, Ebû Dâvud'da geçti, İbn Mâce'de geçti.Dikkat ederseniz Buhârî'de geçti, Müslim'de geçti, Ebû Dâvud'da geçti, İbn Mâce'de geçti. Sıhah-ı Erbaa'da geçti. Altı sahih hadis kitabından dördünde geçti. Sıhah-ı Erbaa'da geçti. Altı sahih hadis kitabından dördünde geçti.

Burada da ifade şöyle: Burada da ifade şöyle:

Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî mansûrîne.Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî mansûrîne. "Benim ümmetimden bir grup tâife insan daima mansur olacak.""Benim ümmetimden bir grup tâife insan daima mansur olacak." Allah'ın nusretine mazhar olacak. Allah onları destekleyecek, yardıma mazhar galip olacaklar. Allah'ın nusretine mazhar olacak. Allah onları destekleyecek, yardıma mazhar galip olacaklar.

Lâ yedurruhum huzlânü men hazelehüm.Lâ yedurruhum huzlânü men hazelehüm. "Onları terk edenlerin, yardımsız bırakanların yardımsız bırakmaları onlara zarar vermeyecek.""Onları terk edenlerin, yardımsız bırakanların yardımsız bırakmaları onlara zarar vermeyecek." İsterse hak yolda çalışsın çarpışsın, isterse destekçi olsun, isterse olmasın... İsterse hak yolda çalışsın çarpışsın, isterse destekçi olsun, isterse olmasın...

Diyoruz ki; "Para lazım, şunu yapacağız." Diyoruz ki; "Para lazım, bunu yapacağız."Diyoruz ki; "Para lazım, şunu yapacağız." Diyoruz ki; "Para lazım, bunu yapacağız." Vermiyor, veriyor veya vermiyor. Demek ki [onları etkilemeyecek].Vermiyor, veriyor veya vermiyor. Demek ki [onları etkilemeyecek]. Yardım etse de etmese de öteki hak tâife hak yolda yürüyecek. Yardım etse de etmese de öteki hak tâife hak yolda yürüyecek.

Ne zamana kadar? Hattâ tekûme's-sâatü. "Kıyamet kopuncaya kadar." Ne zamana kadar?

Hattâ tekûme's-sâatü. "Kıyamet kopuncaya kadar."

Bu hadîs-i şerîfler böylece geçen haftaki sonuncu hadîs-i şerîfle beraberBu hadîs-i şerîfler böylece geçen haftaki sonuncu hadîs-i şerîfle beraber dört tane hadis peş peşe geldi, bu konuyu bize anlatıyor. dört tane hadis peş peşe geldi, bu konuyu bize anlatıyor.

Allahu Teâlâ hazretlerinden candan dileğimiz, bizi bu hak yolda yürüyen tâifeden eylemesi.Allahu Teâlâ hazretlerinden candan dileğimiz, bizi bu hak yolda yürüyen tâifeden eylemesi. Âhir zamanın fitnelerine, fesatlarına bulaştırıp bizi helâk eylememesi;Âhir zamanın fitnelerine, fesatlarına bulaştırıp bizi helâk eylememesi; yanlış yollara ayaklarımızı çamurlara batırıp da bizi bataklıklarda boğdurtmaması.yanlış yollara ayaklarımızı çamurlara batırıp da bizi bataklıklarda boğdurtmaması. Dileğimiz odur. Allahu Teâlâ hazretleri bizi böyle doğru yolda yaşattığı gibiDileğimiz odur. Allahu Teâlâ hazretleri bizi böyle doğru yolda yaşattığı gibi evlatlarımızı, nesillerimizi, zürriyetlerimizi de sevdiği razı olduğu kullardan eylesin.evlatlarımızı, nesillerimizi, zürriyetlerimizi de sevdiği razı olduğu kullardan eylesin. Onları bizim arkamızdan şaşırtmasın. Onları bizim arkamızdan şaşırtmasın.

Geliyoruz dördüncü hadîs-i şerîfe: Geliyoruz dördüncü hadîs-i şerîfe:

Lâ tezâlü ümmetî fî müsketin min dînihâ mâ lem yentezırû bi'l-mağrîbiLâ tezâlü ümmetî fî müsketin min dînihâ mâ lem yentezırû bi'l-mağrîbi iştibâke'n-nücûmi mudâhâte'l-yehûdi ve mâ lem yuahhiru'l-fecre iştibâke'n-nücûmi mudâhâte'l-yehûdi ve mâ lem yuahhiru'l-fecre ilâ immihâki'n-nücûmi mudâhâte'n-nasrâniyyeti ve mâ lem yekilü'l-cenâize ilâ ehlihâ. ilâ immihâki'n-nücûmi mudâhâte'n-nasrâniyyeti ve mâ lem yekilü'l-cenâize ilâ ehlihâ.

"Benim ümmetim daima dininde basiret ve uyanıklık üzere olur,"Benim ümmetim daima dininde basiret ve uyanıklık üzere olur, şu kusurlar kendisinde görülmedikçe..." O kusurlardan birisi nedir? şu kusurlar kendisinde görülmedikçe..."

O kusurlardan birisi nedir?

Mâ lem yentezırû bi'l-mağrîbi iştibâke'n-nücûmi.Mâ lem yentezırû bi'l-mağrîbi iştibâke'n-nücûmi. "Akşam namazını tehir edip de yıldızlar birbirlerine karışıncaya kadar geç vakte bırakmadıkça.""Akşam namazını tehir edip de yıldızlar birbirlerine karışıncaya kadar geç vakte bırakmadıkça." Mudâhâte'l-yehûdi. "Yahudilere benzeyerek..." Mudâhâte'l-yehûdi. "Yahudilere benzeyerek..."

Ve mâ lem yuahhiru'l-fecre. "Sabah namazını tehir etmedikçe."Ve mâ lem yuahhiru'l-fecre. "Sabah namazını tehir etmedikçe." İlâ immihâki'n-nücûmi. "Yıldızlar tamamen gidip de İlâ immihâki'n-nücûmi. "Yıldızlar tamamen gidip de hiç ortada bir şey kalmayıp güneşin doğma zamanı gelinceye kadar tehir etmedikçe..."hiç ortada bir şey kalmayıp güneşin doğma zamanı gelinceye kadar tehir etmedikçe..." Mudâhâte'n-nasrâniyyeti. "Ve bu da hıristiyanlara benzeyerek..."Mudâhâte'n-nasrâniyyeti. "Ve bu da hıristiyanlara benzeyerek..." Onları takliden böyle yapmadıkça... Onları takliden böyle yapmadıkça...

Ve mâ lem yekilü'l-cenâize ilâ ehlihâ. "Cenazeleri sadece sahiplerine bırakmadıkça..." Ve mâ lem yekilü'l-cenâize ilâ ehlihâ. "Cenazeleri sadece sahiplerine bırakmadıkça..."

Muhterem kardeşlerim! Burada üç tane kusur zikredilmiş oldu.Muhterem kardeşlerim!

Burada üç tane kusur zikredilmiş oldu.
Bu kusurların iyi şeyler olmadığını, yapılmaması gerektiğini bu hadîs-i şerîften çıkartıyoruz. Bu kusurların iyi şeyler olmadığını, yapılmaması gerektiğini bu hadîs-i şerîften çıkartıyoruz.

Bu üç kusurdan bir tanesi, akşam namazının tehiridir. Akşamı evvel vaktinde çarçabuk kılmak lazım. Bu üç kusurdan bir tanesi, akşam namazının tehiridir. Akşamı evvel vaktinde çarçabuk kılmak lazım.

"Akşamın vakti deve katarının geçişi kadar çarçabuk geçiverir." derlerdi dedelerimiz, büyüklerimiz."Akşamın vakti deve katarının geçişi kadar çarçabuk geçiverir." derlerdi dedelerimiz, büyüklerimiz. Hemen evvel vaktinde, ezan okunur okunmaz, çarçabuk kılıvermek lazım.Hemen evvel vaktinde, ezan okunur okunmaz, çarçabuk kılıvermek lazım. Artık öyle yıldızların çıkıp çoğalıp birbirlerine karıştığı geç vakteArtık öyle yıldızların çıkıp çoğalıp birbirlerine karıştığı geç vakte tehir edip vaktini tehlikeye sokmak neyin alâmeti oluyor? tehir edip vaktini tehlikeye sokmak neyin alâmeti oluyor?

İbadette gevşekliğin alâmeti oluyor. İbadette gevşekliğin alâmeti oluyor.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde en faziletli amellerden birininPeygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde en faziletli amellerden birinin namazları evvel vaktinde kılmak olduğunu söyledi. Okunur okunmaz kılmak... namazları evvel vaktinde kılmak olduğunu söyledi. Okunur okunmaz kılmak...

Bazı insanlar tanırım; ezan okunur, giderim, bakarım hemen namaz kılmış.Bazı insanlar tanırım; ezan okunur, giderim, bakarım hemen namaz kılmış. Hemen evvel vaktinde; müezzin minareden inerken, o Allahu ekber namaza duruyor.Hemen evvel vaktinde; müezzin minareden inerken, o Allahu ekber namaza duruyor. Kadın mesela. İyi, evvel vaktinde kılıyor, tehir etmiyor. Kadın mesela. İyi, evvel vaktinde kılıyor, tehir etmiyor.

Bir de sabah namazında,Bir de sabah namazında, demek ki hıristiyanlar ibadetlerini güneşin doğuşu vaktine, geç vakte tehir ediyorlarmış.demek ki hıristiyanlar ibadetlerini güneşin doğuşu vaktine, geç vakte tehir ediyorlarmış. Müslümanlar öyle yapmayacak. Bizim mezhebimize göre sabah namazının kılınma vakti nedir? Müslümanlar öyle yapmayacak.

Bizim mezhebimize göre sabah namazının kılınma vakti nedir?

Namazı aşağı yukarı yarım saat-yirmi beş dakika kalıncaya kadar kılarsın.Namazı aşağı yukarı yarım saat-yirmi beş dakika kalıncaya kadar kılarsın. Kıldıktan sonra bir hatası anlaşılırsa, cemaatle onu düzeltip yeniden kılma imkânı olacak kadarKıldıktan sonra bir hatası anlaşılırsa, cemaatle onu düzeltip yeniden kılma imkânı olacak kadar bir zaman da kalması icap ediyor.bir zaman da kalması icap ediyor. O zaman kaldıktan sonra da yine elhamdülillah, biraz da güneşin doğması daha o sırada olmuyor.O zaman kaldıktan sonra da yine elhamdülillah, biraz da güneşin doğması daha o sırada olmuyor. Denizde bile olsa insan güneşin doğduğu yere baktığı zaman, Denizde bile olsa insan güneşin doğduğu yere baktığı zaman, o bizim takvimlerde yazılan saatte güneş oradan kaşını kaldırmıyor daha.o bizim takvimlerde yazılan saatte güneş oradan kaşını kaldırmıyor daha. vakti güzel ayarlamış. vakti güzel ayarlamış. Bu işleri umumîyetle rahmetli Profesör Fatin Gökmen, Fatin Hoca yapmıştır,Bu işleri umumîyetle rahmetli Profesör Fatin Gökmen, Fatin Hoca yapmıştır, ibadetler tehlikeye girmesin diye.ibadetler tehlikeye girmesin diye. Siz de "Artık üç beş dakika kaldı, aman kılmayayım." demeyin, kılıverin.Siz de "Artık üç beş dakika kaldı, aman kılmayayım." demeyin, kılıverin. Orada biraz ihtiyat payı vardır.Orada biraz ihtiyat payı vardır. Güneşin doğma zamanında kerahat vaktidir tabii, artık o zaman namaz kılınmıyor. Güneşin doğma zamanında kerahat vaktidir tabii, artık o zaman namaz kılınmıyor.

Biz hıristiyanlara benzemeyeceğiz, yahudilere benzemeyeceğiz. İbadetimize düşkün olacağız.Biz hıristiyanlara benzemeyeceğiz, yahudilere benzemeyeceğiz. İbadetimize düşkün olacağız. Her ibadeti evvel vaktinde yapacağız, onların huylarına kendimizi takmayacağız. Her ibadeti evvel vaktinde yapacağız, onların huylarına kendimizi takmayacağız.

Bir de sonuncu kusur bu hadîs-i şerîfte zikredilen; cenazeleri ehline bırakmak.Bir de sonuncu kusur bu hadîs-i şerîfte zikredilen; cenazeleri ehline bırakmak. Cenazenin sahibi kim? Falanca.Cenazenin sahibi kim?

Falanca.
Tamam, onlar işte defnetsinler, kefenlesinler, tabuta alsınlar, götürsünler, gömsünler.Tamam, onlar işte defnetsinler, kefenlesinler, tabuta alsınlar, götürsünler, gömsünler. Hiç kimse yanaşmıyor. Neden? Hiç kimse yanaşmıyor.

Neden?

Sevgi yok, muhabbet yok, yardımlaşma duygusu yok. Bu kötü bir şey. Sevgi yok, muhabbet yok, yardımlaşma duygusu yok. Bu kötü bir şey.

Herkesin müslümanın cenazesine yardımcı olmaya çalışması lazım.Herkesin müslümanın cenazesine yardımcı olmaya çalışması lazım. Cenaze namazı kılmak farzdır, bir grup insan kılarsa ötekilerinden düşüyor.Cenaze namazı kılmak farzdır, bir grup insan kılarsa ötekilerinden düşüyor. Kılmazsa herkes mesul oluyor. Onun için o vazifeyi yapmaya herkesin koşması lazım. Kılmazsa herkes mesul oluyor. Onun için o vazifeyi yapmaya herkesin koşması lazım.

Cenazeye tâbi olup yürümenin sevabı var, namazını kılmanın sevabı var,Cenazeye tâbi olup yürümenin sevabı var, namazını kılmanın sevabı var, hüsn-ü şehadet etmenin sevabı var, defnetmenin sevabı var.hüsn-ü şehadet etmenin sevabı var, defnetmenin sevabı var. Müslümanın müslüman üzerindeki haklarından birisidir,Müslümanın müslüman üzerindeki haklarından birisidir, o cenazenin geride kalan müslümanlar üzerinde hakkıdır;o cenazenin geride kalan müslümanlar üzerinde hakkıdır; kendisini güzelce âhirete uğurlamaları lazım geliyor.kendisini güzelce âhirete uğurlamaları lazım geliyor. Bunu da tabii ahâli hiç yanaşmayıp da evin kendi ehline bırakırsa,Bunu da tabii ahâli hiç yanaşmayıp da evin kendi ehline bırakırsa, demek ki müslümanlar arasında dayanışma kalmamış, sevgi kalmamış.demek ki müslümanlar arasında dayanışma kalmamış, sevgi kalmamış. Kimse kimse için biraz rahatını terk edip de fedakârlığa katlanmıyor.Kimse kimse için biraz rahatını terk edip de fedakârlığa katlanmıyor. Tabii bu, işlerin bozulmasına alâmet olmuş oluyor. Tabii bu, işlerin bozulmasına alâmet olmuş oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri aramızdaki muhabbeti tam eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri aramızdaki muhabbeti tam eylesin. Birbirimize her bakımdan, her yönden, dünyada âhirette hayırlı olmayı, faideli olmayı nasip eylesin. Birbirimize her bakımdan, her yönden, dünyada âhirette hayırlı olmayı, faideli olmayı nasip eylesin.

Muhterem kardeşlerim! Bir de hatırıma geldi ki; Muhterem kardeşlerim!

Bir de hatırıma geldi ki;

"Kör ölünce kömür gözlü olur." derler. "Kör ölünce kömür gözlü olur." derler.

Bir de bizim o taraflarda bir söz vardır; Bir de bizim o taraflarda bir söz vardır;

"Ya öl de bilem kıymetini, ya git de bilem." derler. "Ya öl de bilem kıymetini, ya git de bilem." derler.

İnsanların kıymeti öldüğü zaman biliniyor. Ben buna çok şaşıyorum.İnsanların kıymeti öldüğü zaman biliniyor. Ben buna çok şaşıyorum. Ya hayatta iken bilsene! Ne diye… Öldükten sonra eline geçmez, elinden kaçtı bir kere.Ya hayatta iken bilsene! Ne diye… Öldükten sonra eline geçmez, elinden kaçtı bir kere. Kaçtıktan sonra kıymetini biliyoruz. Kaçtıktan sonra kıymetini biliyoruz.

Birbirimizin kıymetini bilelim.Birbirimizin kıymetini bilelim. Bir müslümanın içindeki imandan dolayı kıymetine paha biçmek mümkün değildir.Bir müslümanın içindeki imandan dolayı kıymetine paha biçmek mümkün değildir. Birbirimizi hoş tutalım. İşi ölümden sonraya, "Ah vah!" demeye bırakmayalım.Birbirimizi hoş tutalım. İşi ölümden sonraya, "Ah vah!" demeye bırakmayalım. Birbirimizin kadrini kıymetini bilelim. Birbirimizin kadrini kıymetini bilelim.

Beşinci hadîs-i şerîf: Beşinci hadîs-i şerîf:

Lâ tezâlü lâ ilâhe illallâhu tahcube ğadaba'r-rabbi ani'n-nâsi mâ lem yübâlûLâ tezâlü lâ ilâhe illallâhu tahcube ğadaba'r-rabbi ani'n-nâsi mâ lem yübâlû mâ zehebe min dînihim izâ salehat lehüm dünyâhüm. Fe-izâ kâlûhâ kîle kezebtüm lestüm min ehlihâ. mâ zehebe min dînihim izâ salehat lehüm dünyâhüm. Fe-izâ kâlûhâ kîle kezebtüm lestüm min ehlihâ.

Bu hadîs-i şerîfi İbn Neccâr Zeyd b. Erkam radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîfi İbn Neccâr Zeyd b. Erkam radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadîs-i şerîfte konu değişti,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadîs-i şerîfte konu değişti, başka bir konuya geçiyor, başka bir şey buyuruyor. Konunun değişmesi neden? başka bir konuya geçiyor, başka bir şey buyuruyor.

Konunun değişmesi neden?

Alfabetik sırayla geldi. Hadîs-i şerîfler konularına göre tertip edilmiyor, bu kitabın özelliği o.Alfabetik sırayla geldi. Hadîs-i şerîfler konularına göre tertip edilmiyor, bu kitabın özelliği o. Şimdi başka bir konu geldi, karşımıza alfabe sırasından başka bir hadis geldiği için. Şimdi başka bir konu geldi, karşımıza alfabe sırasından başka bir hadis geldiği için.

Bu hadîs-i şerîfi çok dikkatle dinleyin kardeşlerim. Mevzu değişti. Bu hadîs-i şerîfi çok dikkatle dinleyin kardeşlerim. Mevzu değişti.

Lâ tezâlü lâ ilâhe illallâhu tahcube ğadaba'r-rabbi ani'n-nâsi mâ lem yübâlû Lâ tezâlü lâ ilâhe illallâhu tahcube ğadaba'r-rabbi ani'n-nâsi mâ lem yübâlû mâ zehebe min dînihim izâ salehat lehüm dünyâhüm.mâ zehebe min dînihim izâ salehat lehüm dünyâhüm. "Lâ ilâhe illallah kelime-i tayyibesi -ağzımızdan çıkan bu lâ ilâhe illallah mübarek sözü-"Lâ ilâhe illallah kelime-i tayyibesi -ağzımızdan çıkan bu lâ ilâhe illallah mübarek sözü- Allah'ın gazabını insanların üzerinden uzaklaştırmaya engel olur durur." Allah'ın gazabını insanların üzerinden uzaklaştırmaya engel olur durur."

Sebep olur durur. Allah'ın gazabına siper olur durur.Sebep olur durur. Allah'ın gazabına siper olur durur. Allah gazap etmez, gazabı kahrı gelip çatıp onu perişan etmez.Allah gazap etmez, gazabı kahrı gelip çatıp onu perişan etmez. Lâ ilâhe illallah diyenler Allah'ın gazabından mahfuz kalırlar. Lâ ilâhe illallah diyenler Allah'ın gazabından mahfuz kalırlar. Bu lâ ilâhe illallah sözü Allah'ın, Rabbin gazabını insanlardan siper eder, önler durur. Bu lâ ilâhe illallah sözü Allah'ın, Rabbin gazabını insanlardan siper eder, önler durur.

Ne zamana kadar? Ne zamana kadar?

Mâ lem yübâlû mâ zehebe min dînihim izâ salehat lehüm dünyâhüm.Mâ lem yübâlû mâ zehebe min dînihim izâ salehat lehüm dünyâhüm. "Dünyalıkları tıkırında olduğu zaman, yerinde olduğu zaman, iyi olduğu zaman... "Dünyalıkları tıkırında olduğu zaman, yerinde olduğu zaman, iyi olduğu zaman...

…Sabahtan beri hiç yüzün gülmüyor, ne var yani Karadeniz'de gemilerin mi battı? …Sabahtan beri hiç yüzün gülmüyor, ne var yani Karadeniz'de gemilerin mi battı?

Tabii batsa insan çok üzülür. Arabası bir kaza yapsa çok üzülür.Tabii batsa insan çok üzülür. Arabası bir kaza yapsa çok üzülür. Malına bir telefât gelse çok üzülür.Malına bir telefât gelse çok üzülür. Mahsulüne bir âfet gelse, dolu yağdı, şöyle oldu böyle kaldı, insan çok üzülür.Mahsulüne bir âfet gelse, dolu yağdı, şöyle oldu böyle kaldı, insan çok üzülür. Dünyalık bir şey üzüntüye sebep olur.Dünyalık bir şey üzüntüye sebep olur. Cebinden bin lirasını çaldırsa, alış verişte fazla bir para vermiş olsa; Cebinden bin lirasını çaldırsa, alış verişte fazla bir para vermiş olsa;

"Ya ben sabahleyin bu parayı bu cebime koymuştum. Nerede bu para? Hay Allah, yok!" ""Ya ben sabahleyin bu parayı bu cebime koymuştum. Nerede bu para? Hay Allah, yok!" " Hay Allah! Abdest aldığım yerde ne güzel saatim vardı, çok da güzeldi,Hay Allah! Abdest aldığım yerde ne güzel saatim vardı, çok da güzeldi, dakikti, kıymetliydi de, Omega'ydı da... Hay Allah, gittim yerinde yok!"dakikti, kıymetliydi de, Omega'ydı da... Hay Allah, gittim yerinde yok!" Üzülür insan, değil mi? Bir şey kaybolduğu zaman üzülür.Üzülür insan, değil mi? Bir şey kaybolduğu zaman üzülür. Tamam, bu normal. Buna bir şey demiyoruz, Peygamber Efendimiz de bir şey demiyor. Tamam, bu normal. Buna bir şey demiyoruz, Peygamber Efendimiz de bir şey demiyor.

Ama hadîs-i şerîfte bir mukayese yapıyor, insanın bildiği şeydenAma hadîs-i şerîfte bir mukayese yapıyor, insanın bildiği şeyden bilmediği şeye intikal etmesini sağlamak için… bilmediği şeye intikal etmesini sağlamak için…

Dünyalıktan elden bir şey kaçtığı, kaybolduğu zaman üzülüyor;Dünyalıktan elden bir şey kaçtığı, kaybolduğu zaman üzülüyor; ama dünyalığı yerinde, dinden bir şey kayboluyorsa?ama dünyalığı yerinde, dinden bir şey kayboluyorsa? Dininden bir şeyler kayboluyorsa, zayi oluyorsa? Dini elden gidiyorsa? Dininden bir şeyler kayboluyorsa, zayi oluyorsa? Dini elden gidiyorsa?

Aldırmıyor o zaman. Nasıl olsa saat kolunda, para cebinde, işi çalışıyor,Aldırmıyor o zaman. Nasıl olsa saat kolunda, para cebinde, işi çalışıyor, Karadeniz'de gemileri de batmamış, fabrikadan gelirât da geliyor, her şey tamam.Karadeniz'de gemileri de batmamış, fabrikadan gelirât da geliyor, her şey tamam. Bankalardan faizler tomar tomar, altında otomobil... Dünyalığı yerinde. Bankalardan faizler tomar tomar, altında otomobil... Dünyalığı yerinde.

Ama âhiret? Âhiret harap.Ama âhiret?

Âhiret harap.
Sabah namazına kalkmamış, Cuma'ya gelmemiş, zekâtını vermemiş, hanımı açık saçık,Sabah namazına kalkmamış, Cuma'ya gelmemiş, zekâtını vermemiş, hanımı açık saçık, evde menhiyât, içki kumar, şunu bunu oluyor, aldırmıyor farz edelim. evde menhiyât, içki kumar, şunu bunu oluyor, aldırmıyor farz edelim.

Dünyalığından bir şey gittiği zaman herkes üzülür, tamam.Dünyalığından bir şey gittiği zaman herkes üzülür, tamam. Dünyalığı yerinde olup da âhiretinden bir şey gittiğinde üzülmüyorsa bir insan,Dünyalığı yerinde olup da âhiretinden bir şey gittiğinde üzülmüyorsa bir insan, o zaman onun lâ ilâhe illallah demesi onu Allah'tan kurtarmaz. o zaman onun lâ ilâhe illallah demesi onu Allah'tan kurtarmaz.

"Lâ ilâhe illallah diyorum yâ Rabbi!" "Lâ ilâhe illallah diyorum yâ Rabbi!"

Haa, seni kepaze seni! Paran yerinde olduğu zaman, işin tıkırında olduğu zamanHaa, seni kepaze seni! Paran yerinde olduğu zaman, işin tıkırında olduğu zaman bak hiç aldırıyor musun? O zaman ceza gelir. O zaman Allah'ın gazabı gelir. bak hiç aldırıyor musun? O zaman ceza gelir. O zaman Allah'ın gazabı gelir.

Allah'ın gazabını ne tutuyor? Lâ ilâhe illallah demesi tutuyor, bir. Allah'ın gazabını ne tutuyor?

Lâ ilâhe illallah demesi tutuyor, bir.

İkincisi; insan dininden bir şey gittiği zaman üzülecek. Samimi müslüman olacak.İkincisi; insan dininden bir şey gittiği zaman üzülecek. Samimi müslüman olacak. "Hay Allah! Bugün yine işrak vaktine kalamadım. "Hay Allah! Bugün yine işrak vaktine kalamadım. Acele bir şey oldu da, uyuyakalmışım da, uykum azdı da veyahut şöyle oldu da..."Acele bir şey oldu da, uyuyakalmışım da, uykum azdı da veyahut şöyle oldu da..." "Hay Allah! Dün akşam tesbih vazifelerimi misafirlik dolayısıyla,"Hay Allah! Dün akşam tesbih vazifelerimi misafirlik dolayısıyla, seyahatten geç geldiğim için, arabadan yorgun indiğim için işte yapamadım da..."seyahatten geç geldiğim için, arabadan yorgun indiğim için işte yapamadım da..." "Hay Allah! Şu arkadaşımı ziyaret edecektim, olmadı da..." "Hay Allah! Şu arkadaşımı ziyaret edecektim, olmadı da..."

Haa tamam, yapamadığı iyiliklerden, ibadetlerden üzülüyorsa bir şey yok. Haa tamam, yapamadığı iyiliklerden, ibadetlerden üzülüyorsa bir şey yok.

Ama ibadetlerden, hayırlardan, sevaplardan kaçana hiç aldırmayıpAma ibadetlerden, hayırlardan, sevaplardan kaçana hiç aldırmayıp dünyalığı tıkırında olduğu zaman keyfi yerinde gidiyorsa ona Allah'ın gazabı gelir;dünyalığı tıkırında olduğu zaman keyfi yerinde gidiyorsa ona Allah'ın gazabı gelir; lâ ilâhe illallah sözü onu engellemez. lâ ilâhe illallah sözü onu engellemez.

Biraz dolanarak anlattım ama herhalde anladınız. Biraz dolanarak anlattım ama herhalde anladınız.

Aslında lâ ilâhe illallah sözü Allah'ın gazabından bizi koruyor kardeşlerim!Aslında lâ ilâhe illallah sözü Allah'ın gazabından bizi koruyor kardeşlerim! Bir bunu bilelim.Bir bunu bilelim. Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, bu söz bizi Allah'ın gazabına karşı koruyor.Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, bu söz bizi Allah'ın gazabına karşı koruyor. Allah bize o söz hürmetine gazap etmiyor, bizi bağışlıyor. Allah bize o söz hürmetine gazap etmiyor, bizi bağışlıyor.

O söz kıymetli bir söz. Mânevî tesiri olan bir söz.O söz kıymetli bir söz. Mânevî tesiri olan bir söz. O sözün birtakım hususiyetleri, esrarı vardır. Esrarengiz bir sözdür.O sözün birtakım hususiyetleri, esrarı vardır. Esrarengiz bir sözdür. O sözün o esrarından, fevâidinden, o hasâisinden insan istifade eder. O sözün o esrarından, fevâidinden, o hasâisinden insan istifade eder.

İstifade şartı neymiş? İstifade şartı neymiş?

Dünyalığı elden gittiği zaman üzüldüğü gibi âhireti elden gittiği zaman da üzüntüsü olacak.Dünyalığı elden gittiği zaman üzüldüğü gibi âhireti elden gittiği zaman da üzüntüsü olacak. Samimi müslüman olacak. Âhiretinden zarara uğrayacak bir durum olduğu zaman üzülecek. Samimi müslüman olacak. Âhiretinden zarara uğrayacak bir durum olduğu zaman üzülecek. Sahtekâr olmayacak, o şartla. Samimi müslüman olmak şartıyla lâ ilâhe illallah sözü çok faydalıdır. Sahtekâr olmayacak, o şartla. Samimi müslüman olmak şartıyla lâ ilâhe illallah sözü çok faydalıdır.

Olmuş bir hadise anlatayım; Olmuş bir hadise anlatayım;

Lâ ilâhe illallah sözünün özelliklerini başka türlü anlatamıyorum da,Lâ ilâhe illallah sözünün özelliklerini başka türlü anlatamıyorum da, onun için bu fıkrayı söylemem lazım. onun için bu fıkrayı söylemem lazım.

Bir mühendis kardeşim var. Almanya'yı gördü, Amerika'yı gördü.Bir mühendis kardeşim var. Almanya'yı gördü, Amerika'yı gördü. Kafası müspet, çok zeki bir insan, süper bir zeka, deha, öyle bir insan. O anlatıyor.Kafası müspet, çok zeki bir insan, süper bir zeka, deha, öyle bir insan. O anlatıyor. Kendisi güçlü kuvvetli, pazusu yerinde, pehlivan. "Hacca gittim.Kendisi güçlü kuvvetli, pazusu yerinde, pehlivan. "Hacca gittim. Cebelürrahme'ye çıktım." diyor. Cebelürrahme'ye çıktım." diyor.

Hacda Cebelürrahme, Peygamber Efendimiz'in veda hutbesi okuduğu yer olduğu içinHacda Cebelürrahme, Peygamber Efendimiz'in veda hutbesi okuduğu yer olduğu için herkesin çok hücum ettiği bir yer, çok kalabalık bir yer. Tarifsiz kalabalık bir yer. herkesin çok hücum ettiği bir yer, çok kalabalık bir yer. Tarifsiz kalabalık bir yer.

Ben bir keresinde bizim çoluk çocuğu bir tarafa bıraktım da Cebelürrahme'ye doğru giden caddelerdenBen bir keresinde bizim çoluk çocuğu bir tarafa bıraktım da Cebelürrahme'ye doğru giden caddelerden o tarafa doğru bir yanaşayım dedim.o tarafa doğru bir yanaşayım dedim. Rahmetli Hocamız "gitmeyin" demişti ama ben bir yanaşayım, şu mübarek yeri bir göreyim,Rahmetli Hocamız "gitmeyin" demişti ama ben bir yanaşayım, şu mübarek yeri bir göreyim, o işte bulunayım diye... Yanaştım sıkıştı, yanaştım sıkıştı, yanaştım sıkıştı...o işte bulunayım diye... Yanaştım sıkıştı, yanaştım sıkıştı, yanaştım sıkıştı... Cadde genişti, serbestti. Yürüdükçe sıkıştım.Cadde genişti, serbestti. Yürüdükçe sıkıştım. Daha Cebelürrahme gözümün önünde uzakta, buradan Fatih camisi gibi görünüyor;Daha Cebelürrahme gözümün önünde uzakta, buradan Fatih camisi gibi görünüyor; daha uzakta, yakınında bile değilim.daha uzakta, yakınında bile değilim. Nihayet yolda bir kalabalık geldi, bir oradan bir oradan, kaburgalarım ezilecekti.Nihayet yolda bir kalabalık geldi, bir oradan bir oradan, kaburgalarım ezilecekti. "Haa" dedim, "hocamın sözünü dinleyeyim" döndüm geldim."Haa" dedim, "hocamın sözünü dinleyeyim" döndüm geldim. Sıkışmadan aklım başıma gelmedi de sıkıştıktan sonra döndüm. Çok kalabalık oluyor. Sıkışmadan aklım başıma gelmedi de sıkıştıktan sonra döndüm. Çok kalabalık oluyor.

Bu arkadaş, caddede filan değil, Cebelürrahme'ye gitmiş, ta Cebelürrahme'ye çıkmış.Bu arkadaş, caddede filan değil, Cebelürrahme'ye gitmiş, ta Cebelürrahme'ye çıkmış. Pehlivan kendisi, güçlü kuvvetli insan. Cebelürrahme'ye çıkmış. İyi güzel.Pehlivan kendisi, güçlü kuvvetli insan. Cebelürrahme'ye çıkmış. İyi güzel. "Fakat pehlivanlık para etmiyor." diyor. "Orada kuvvet para etmiyor." diyor."Fakat pehlivanlık para etmiyor." diyor. "Orada kuvvet para etmiyor." diyor. "Dört yandan bir sıkıştım..." diyor."Dört yandan bir sıkıştım..." diyor. Bir yandan sıkışsan bu tarafa gidersin, öbür yandan itseler bu tarafa gidersin.Bir yandan sıkışsan bu tarafa gidersin, öbür yandan itseler bu tarafa gidersin. "Dört yandan sıkıştım, her bir yandan bir sıkıştım,"Dört yandan sıkıştım, her bir yandan bir sıkıştım, cenderenin içinde limon sıkılır gibi sıkılmaya başladım.cenderenin içinde limon sıkılır gibi sıkılmaya başladım. Kaburgalarım çatırdamaya başladı." diyor. Kaburgalarım çatırdamaya başladı." diyor.

Demiş ki; "Herhalde benim ölümüm burada olacak."Demiş ki; "Herhalde benim ölümüm burada olacak." Çünkü kaburgalar başladı çatırdamaya, biraz sonra nefes de alamayacak, ondan sonra ölecek.Çünkü kaburgalar başladı çatırdamaya, biraz sonra nefes de alamayacak, ondan sonra ölecek. Aklına öyle gelmiş. "Dur bari, lâ ilâhe illallah diyerek öleyim." demiş. Aklına öyle gelmiş.

"Dur bari, lâ ilâhe illallah diyerek öleyim." demiş.

Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah...Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... Can havliyle, ne hızla, nasıl söylediyse lâ ilâhe illallah demeye başlamış.Can havliyle, ne hızla, nasıl söylediyse lâ ilâhe illallah demeye başlamış. "Esrarengiz bir şey oldu... Ne olduğunu anlayamadım; kendimi rahat bir halde buldum." diyor. "Esrarengiz bir şey oldu... Ne olduğunu anlayamadım; kendimi rahat bir halde buldum." diyor.

Lâ ilâhe illallah böyledir, onu anlatmak için söylüyorum. Lâ ilâhe illallah böyledir, onu anlatmak için söylüyorum.

Nasıl olduğu belli olmaz, kuvvetinin nereden geldiği belli olmaz.Nasıl olduğu belli olmaz, kuvvetinin nereden geldiği belli olmaz. Çok hassaları olan, çok kıymetli bir sözdür.Çok hassaları olan, çok kıymetli bir sözdür. Bu söz insanın mahfuz kalmasına sebep olur, kurtulmasına sebep olur,Bu söz insanın mahfuz kalmasına sebep olur, kurtulmasına sebep olur, her belayı def edici bir özelliği vardır. Kılıç gibidir.her belayı def edici bir özelliği vardır. Kılıç gibidir. Çekersin lâ ilâhe illallah kılıcını, gider kafaları öte tarafa... Öyle bir şeydir... Çekersin lâ ilâhe illallah kılıcını, gider kafaları öte tarafa... Öyle bir şeydir...

Ne zaman? Samimi olduğun müddetçe.Ne zaman?

Samimi olduğun müddetçe.
Samimiyetsiz oldun mu Allah'ın gazabından lâ ilâhe illallah demekle kurtulamazsın. Samimiyetsiz oldun mu Allah'ın gazabından lâ ilâhe illallah demekle kurtulamazsın.

Onun için neye dikkat edeceğiz? Onun için neye dikkat edeceğiz?

Âhiretimize zarar verecek bir şeyin olmasından sakınacağız. Âhiretimize zarar verecek bir şeyin olmasından sakınacağız.

Eskiden arkadaşlarıma söylüyordum.Eskiden arkadaşlarıma söylüyordum. Bursa'da bir arkadaşımızın evine gitmiştik, ilk önce orada görmüştük.Bursa'da bir arkadaşımızın evine gitmiştik, ilk önce orada görmüştük. Biz söyledik söyledik, her tarafa yayıldı. O zamanlar pek öyle görülen bir şey değildi: Biz söyledik söyledik, her tarafa yayıldı. O zamanlar pek öyle görülen bir şey değildi:

"Bugün Allah için ne yaptın?" "Bugün Allah için ne yaptın?"

Yirmi sene önce, öyle bir levha vardı: Yirmi sene önce, öyle bir levha vardı:

"Bugün Allah için ne yaptın?" "Bugün Allah için ne yaptın?"

[Mehmed Zahid] Hocamız'la Bursa'da bir arkadaşın evinde öyle görmüştük.[Mehmed Zahid] Hocamız'la Bursa'da bir arkadaşın evinde öyle görmüştük. Söyledik, herkesin şimdi "Bugün Allah için ne yaptın?" diye bir levha evinde bulunuyor,Söyledik, herkesin şimdi "Bugün Allah için ne yaptın?" diye bir levha evinde bulunuyor, kendisini muhasebe etsin diye. kendisini muhasebe etsin diye.

Ben bir de diyorum ki; Ben bir de diyorum ki;

Sabahleyin de yatağınızın karşısında kalktığınız zaman, bir levha daha asın oraya: Sabahleyin de yatağınızın karşısında kalktığınız zaman, bir levha daha asın oraya:

"Bugün Allah için ne yapacaksın?" "Bugün Allah için ne yapacaksın?"

Bir de o lazım. Sabahtan bir düşünün. Bugün Allah için ne yapacaksın bakalım?Bir de o lazım. Sabahtan bir düşünün. Bugün Allah için ne yapacaksın bakalım? Düşün bakalım. Bir de akşamleyin, bugün Allah için ne yaptın? Düşün bakalım.Düşün bakalım. Bir de akşamleyin, bugün Allah için ne yaptın? Düşün bakalım. Gününü nasıl geçirdin? Ne hayırlı işleri yaptın? Akşam onun muhasebesini yap. Gününü nasıl geçirdin? Ne hayırlı işleri yaptın? Akşam onun muhasebesini yap.

Sabahleyin de "Bugün Allah için ne yapacağım?Sabahleyin de "Bugün Allah için ne yapacağım? Şu hayırlı işi yapayım, şu hayırlı işi yapayım, şu hayırlı işi yapayım, şu hayırlı işi yapayım..."Şu hayırlı işi yapayım, şu hayırlı işi yapayım, şu hayırlı işi yapayım, şu hayırlı işi yapayım..." Niyet et, öyle çık. Planla, sabahleyin öyle çık.Niyet et, öyle çık. Planla, sabahleyin öyle çık. Eğer âhiretimizi kazanmak için gayret sarf etmezsek, âhiretimizin harap olmasına aldırmazsak,Eğer âhiretimizi kazanmak için gayret sarf etmezsek, âhiretimizin harap olmasına aldırmazsak, o zaman lâ ilâhe illallah sözü Allah'ın gazabının gelmesini kesmez.o zaman lâ ilâhe illallah sözü Allah'ın gazabının gelmesini kesmez. Allah'ın gazabı gelir, insan belasını bulur. Allah'ın gazabı gelir, insan belasını bulur.

Bir kardeşimizin durumunu anlatayım; Bir kardeşimizin durumunu anlatayım;

Zengin bir kardeşimiz anlattı. "Allah beni hasta etti. İyi ki hasta etmiş." diyor.Zengin bir kardeşimiz anlattı. "Allah beni hasta etti. İyi ki hasta etmiş." diyor. "İyi ki hasta olmuşum. Gözüm açıldı, dünyayı anladım."İyi ki hasta olmuşum. Gözüm açıldı, dünyayı anladım. Ölümle burun buruna geldim, hayatın mânasını anladım.Ölümle burun buruna geldim, hayatın mânasını anladım. Ölmeden evvel salih ameller işlemek lazım geldiğine kâni oldum.Ölmeden evvel salih ameller işlemek lazım geldiğine kâni oldum. İyi ki hasta olmuşum.İyi ki hasta olmuşum. Etrafımda tanıdıklarıma da iyilik yapmasını tavsiye ediyorum." diyor.Etrafımda tanıdıklarıma da iyilik yapmasını tavsiye ediyorum." diyor. Kendisi fabrikatör, zengin insan. Kendisi fabrikatör, zengin insan.

Bir arkadaşına tavsiye etmiş. Hiç öteki fabrikatörün öyle hayır yapacak hâli yok.Bir arkadaşına tavsiye etmiş. Hiç öteki fabrikatörün öyle hayır yapacak hâli yok. Milyonları var, belki milyarları var adamın, hayra hiç yanaşmıyor, hiç! Milyonları var, belki milyarları var adamın, hayra hiç yanaşmıyor, hiç! "Yahu, ölmeden evvel hayır yap!" demiş."Yahu, ölmeden evvel hayır yap!" demiş. Kendisi duydu ya o hissi içinde;Kendisi duydu ya o hissi içinde; insan hiç hayır yapmadan ölüverse "vah tuh!" filan fayda etmeyecek. insan hiç hayır yapmadan ölüverse "vah tuh!" filan fayda etmeyecek. Ölüp gidecek, miras kalacak.Ölüp gidecek, miras kalacak. Çoluktan, çocuktan, hanımdan, şundan bundan medet umacak artık;Çoluktan, çocuktan, hanımdan, şundan bundan medet umacak artık; "Acaba benim nâmıma hayır yaparlar mı?" diye. "Hayattayken kendin yap...""Acaba benim nâmıma hayır yaparlar mı?" diye. "Hayattayken kendin yap..." O öyle söylemiş ötekisine, ötekisi hiç aldırmamış. O öyle söylemiş ötekisine, ötekisi hiç aldırmamış.

"Bir gün..." diyor... Zengin ya adam... "Bir gün..." diyor... Zengin ya adam...

Öyle zenginler var ki muhterem kardeşlerim, paralarını alıyorlar yanlarına,Öyle zenginler var ki muhterem kardeşlerim, paralarını alıyorlar yanlarına, Türkiye'de bizim burada, Amerika'da değil Türkiye'de, paralarını yanlarına alıyorlar,Türkiye'de bizim burada, Amerika'da değil Türkiye'de, paralarını yanlarına alıyorlar, özel uçakla Kenya'da arslan avına gidiyorlar. Para var ya, kim karışabilir? özel uçakla Kenya'da arslan avına gidiyorlar. Para var ya, kim karışabilir?

"İstediğim yerde nasıl istersem öyle harcarım." diyor, eline av malzemesini tüfekleri alıyor,"İstediğim yerde nasıl istersem öyle harcarım." diyor, eline av malzemesini tüfekleri alıyor, özel uçağa biniyor, 'vızzt' Kenya'da, bilmem nerede arslan avlayacak. özel uçağa biniyor, 'vızzt' Kenya'da, bilmem nerede arslan avlayacak.

Ya burada tilki avla, bizim bu Sakarya tepelerine çık, Uludağ'a çık, başka yere çık, Türkiye'de...Ya burada tilki avla, bizim bu Sakarya tepelerine çık, Uludağ'a çık, başka yere çık, Türkiye'de... Avrupa'dan Türkiye'ye avlanmaya geliyorlar ama şuursuzluk. Avrupa'dan Türkiye'ye avlanmaya geliyorlar ama şuursuzluk.

Bu adam da, bu "Hayır yap." dedikleri halde yapmayan adam da ne yapmış? Bu adam da, bu "Hayır yap." dedikleri halde yapmayan adam da ne yapmış?

Cebine paraları doldurmuş, Bulgaristan'da keyif yapmaya gidecek.Cebine paraları doldurmuş, Bulgaristan'da keyif yapmaya gidecek. Bulgaristan'da, komünist ülke, her türlü şey ucuz. Avrupa gibi pahalı değil.Bulgaristan'da, komünist ülke, her türlü şey ucuz. Avrupa gibi pahalı değil. Her türlü melânet ucuz, nispeten ucuz.Her türlü melânet ucuz, nispeten ucuz. Kadın var, içki var, kumar var, şunu var, bunu var. Paraları doldurmuş.Kadın var, içki var, kumar var, şunu var, bunu var. Paraları doldurmuş. Yalnız gitse tadı olmayacak, bir fabrikatör arkadaşını daha yanına almış.Yalnız gitse tadı olmayacak, bir fabrikatör arkadaşını daha yanına almış. Paraları ceplerine almışlar, Bulgaristan'da felekten kâm almaya gidiyorlar.Paraları ceplerine almışlar, Bulgaristan'da felekten kâm almaya gidiyorlar. Gidiyorlar ama Allah var celle celâlüh, razı gelmemiş;Gidiyorlar ama Allah var celle celâlüh, razı gelmemiş; yolda bir kaza oluyor, bu asıl hayır yapmayan adam ölüyor.yolda bir kaza oluyor, bu asıl hayır yapmayan adam ölüyor. Adını söylemiyoruz, gıybet olmaz, ölüyor gidiyor. Trafik kazasında ölmüş gitmiş.Adını söylemiyoruz, gıybet olmaz, ölüyor gidiyor. Trafik kazasında ölmüş gitmiş. Ötekisi de yaralı dönmüş. Asıl suçlu berikisi olduğu için Allah onun canını almış.Ötekisi de yaralı dönmüş. Asıl suçlu berikisi olduğu için Allah onun canını almış. "Yeter artık yaptığın edepsizlikler! Gel bakalım da şunların bir hesabını ver!" diye."Yeter artık yaptığın edepsizlikler! Gel bakalım da şunların bir hesabını ver!" diye. Ötekisi geriye kalmış. Ötekisi geriye kalmış.

Muhterem kardeşlerim! Bizim de kusurlarımız az değildir, bizim de nice kusurlarımız vardır.Muhterem kardeşlerim!

Bizim de kusurlarımız az değildir, bizim de nice kusurlarımız vardır.
Rabbimiz afv u mağfiret eylesin. Dilerse kahreder.Rabbimiz afv u mağfiret eylesin. Dilerse kahreder. Kahrının yumruğu insanın tepesine indi mi insanın beyni parça parça dağılır!Kahrının yumruğu insanın tepesine indi mi insanın beyni parça parça dağılır! Mekrinden, hilesinden, gazabından, azabından kimse kendisini emniyette hissedemez.Mekrinden, hilesinden, gazabından, azabından kimse kendisini emniyette hissedemez. Onun için titremesi lazım, kendine dönmesi lazım, aklını başına alması lazım. Onun için titremesi lazım, kendine dönmesi lazım, aklını başına alması lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi samimi, has müslümanlardan eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi samimi, has müslümanlardan eylesin. Yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin. Kendi yolunu sevdirsin, ibadetlerini sevdirsin.Yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin. Kendi yolunu sevdirsin, ibadetlerini sevdirsin. Kendi kulluğunu güzel yapmaya bize şevk versin. Tevfîkini refîk eylesin.Kendi kulluğunu güzel yapmaya bize şevk versin. Tevfîkini refîk eylesin. Hayırlı bir ömür geçirip, salih ameller işleyip, arkamızdan hayrât u hasenât bırakıpHayırlı bir ömür geçirip, salih ameller işleyip, arkamızdan hayrât u hasenât bırakıp Rabbimiz'in huzuruna yüzü ak, alnı açık,Rabbimiz'in huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği razı olduğu, makbul kul olarak varmayı nasip eylesin. sevdiği razı olduğu, makbul kul olarak varmayı nasip eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2