Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Kur’an-ı Kerim’in Faziletleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 29.09.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Tefsir Dersine Başlarken, Kur’an’a Tâbî Olan Sapıtmaz, Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt, Kur’an’a ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kur’an-ı Kerim’in Faziletleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 29.09.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Tefsir Dersine Başlarken, Kur’an’a Tâbî Olan Sapıtmaz, Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt, Kur’an’a ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'ne asistan olduğum zamandan beriAnkara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'ne asistan olduğum zamandan beri muhtelif camilerde, toplantılarda dînî konuşmalar yapardım.muhtelif camilerde, toplantılarda dînî konuşmalar yapardım. İskenderpaşa camimizde de, hocamız cennet mekân,İskenderpaşa camimizde de, hocamız cennet mekân, Mehmed Zâhid Kotku rahimehullâhu rahmeten vâsiah hazretleri zamanından beriMehmed Zâhid Kotku rahimehullâhu rahmeten vâsiah hazretleri zamanından beri onun emri ve işareti ile konuşmalar yapmakta,onun emri ve işareti ile konuşmalar yapmakta, özellikle Râmûzül-Ehâdis isimli hadis kitabımızdan hadis-i şerifler okumakta idim. özellikle Râmûzül-Ehâdis isimli hadis kitabımızdan hadis-i şerifler okumakta idim.

Bunları ve çeşitli yerlerde, çeşitli vesilelerle, çeşitli zamanlarda Bunları ve çeşitli yerlerde, çeşitli vesilelerle, çeşitli zamanlarda yaptığım dinî konuşmaların kayda alınabilenleriniyaptığım dinî konuşmaların kayda alınabilenlerini zaman zaman sizler izliyorsunuzzaman zaman sizler izliyorsunuz Umûmîyetle bunlar hadis üzerine sohbetler tarzında oluyor. Umûmîyetle bunlar hadis üzerine sohbetler tarzında oluyor.

Yayıncı arkadaşlar, bu kez bendenYayıncı arkadaşlar, bu kez benden Kur'an-ı Kerim'in meâli ve tefsiri üzerinde deKur'an-ı Kerim'in meâli ve tefsiri üzerinde de konuşmalar istediler, sohbetler istediler.konuşmalar istediler, sohbetler istediler. Ben de bu işin ne kadar ciddî bir iş olduğunu,Ben de bu işin ne kadar ciddî bir iş olduğunu, ne kadar önemli olduğunu, ne kadar dikkat istediğini,ne kadar önemli olduğunu, ne kadar dikkat istediğini, ne kadar zor olduğunu bilmeme rağmen, Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin affına sığınarak,ne kadar zor olduğunu bilmeme rağmen, Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin affına sığınarak, lütfunu umarak,- her halde konuşmalarımız bana da faydalı olur,lütfunu umarak,- her halde konuşmalarımız bana da faydalı olur, dinleyen kardeşlerime de faydalı olur ve ahiret sevabı kazanmamıza vesile olur diyedinleyen kardeşlerime de faydalı olur ve ahiret sevabı kazanmamıza vesile olur diye - temenni ederek, dileyerek bu tekliflerini kabul ettim. - temenni ederek, dileyerek bu tekliflerini kabul ettim.

Ama bu teklifin üzerinden iki-üç hafta geçtiği halde, başlayamamıştımAma bu teklifin üzerinden iki-üç hafta geçtiği halde, başlayamamıştım Bu arada, yani teklifle benim başlamam arasındaBu arada, yani teklifle benim başlamam arasında beni sevindiren bir gelişme, bir olay da vukû buldubeni sevindiren bir gelişme, bir olay da vukû buldu Onu anlatmak istiyorum dinleyicilerime: Onu anlatmak istiyorum dinleyicilerime:

Berlin'den hâlis muhlis bir kardeşimiz rüya görmüş, bana anlattı:Berlin'den hâlis muhlis bir kardeşimiz rüya görmüş, bana anlattı: Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendimiz Hazretleri rüyasında ona çok güzel,Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendimiz Hazretleri rüyasında ona çok güzel, nurlu, rengârenk, ışıltılı olarak görünmüş.nurlu, rengârenk, ışıltılı olarak görünmüş. "Tariflere sığmaz güzellikte ve heyecan verici bir durum idi." diyor anlatırken."Tariflere sığmaz güzellikte ve heyecan verici bir durum idi." diyor anlatırken. Hocamız beni kasdederek:Hocamız beni kasdederek: "--Es'ad Kur'an-ı Kerim tefsirini ne yaptı?""--Es'ad Kur'an-ı Kerim tefsirini ne yaptı?" diye rüyada o kardeşimize sormuş. diye rüyada o kardeşimize sormuş.

Halbuki o kardeşimiz benim sizlerden bir Kur'an-ı Kerim meal veHalbuki o kardeşimiz benim sizlerden bir Kur'an-ı Kerim meal ve tefsir sohbeti talebi ile karşı karşıya olduğumu hiç bilmiyordu,birbirimizden haberli değidiktefsir sohbeti talebi ile karşı karşıya olduğumu hiç bilmiyordu,birbirimizden haberli değidik O zâten uzak bir yerdeydi.O zâten uzak bir yerdeydi. Bizim Almanya'da aldığımız mülkün bahçesindeki otları keseyim diye gelmişti,Bizim Almanya'da aldığımız mülkün bahçesindeki otları keseyim diye gelmişti, bu rüyayı kendisi anlattı.bu rüyayı kendisi anlattı. Hiçbir şeyden haberi yok,Hiçbir şeyden haberi yok, bizim böyle bir radyo-televizyon konuşması yapmak istediğimizden.bizim böyle bir radyo-televizyon konuşması yapmak istediğimizden. Hocamız rüyada ona buyurmuş ki:Hocamız rüyada ona buyurmuş ki: "--Es'ad, Kur'an-ı Kerim tefsirini ne yaptı?""--Es'ad, Kur'an-ı Kerim tefsirini ne yaptı?" O da, rüya bu ya:O da, rüya bu ya: "--Birinci cildi tamam oldu efendim!" diye cevap vermiş. "--Birinci cildi tamam oldu efendim!" diye cevap vermiş.

Halbuki daha sohbetlere başlamadıkHalbuki daha sohbetlere başlamadık Ama "Birinci cildi tamam oldu efendim!" diye cevap vermiş.Ama "Birinci cildi tamam oldu efendim!" diye cevap vermiş. Ve tabii bunu da kendi kendine neye dayanarak söylediğini bilemeden heyecanlanmış,Ve tabii bunu da kendi kendine neye dayanarak söylediğini bilemeden heyecanlanmış, rüyanın güzelliğinden, manzaranın güzelliğinden, rüyanın güzelliğinden, manzaranın güzelliğinden, Hocamız'ın nûrâniyetinden feyzinden heyecanlanmış ve uyanmışHocamız'ın nûrâniyetinden feyzinden heyecanlanmış ve uyanmış Bana anlattı, "Böyle bir rüya gördüm hocam, hayırdır inşaallah!" dedi. Bana anlattı, "Böyle bir rüya gördüm hocam, hayırdır inşaallah!" dedi.

Ben anladım tabii.Ben anladım tabii. Hocamız, demek ki bu tefsir ve meal konusunda çalışmamı te'yid ediyor, istiyorHocamız, demek ki bu tefsir ve meal konusunda çalışmamı te'yid ediyor, istiyor rüya yoluyla işaret buyuruyorrüya yoluyla işaret buyuruyor İşin gecikmemesini de ikaz ediyor.İşin gecikmemesini de ikaz ediyor. Yâni bir kaç hafta geçti, ben başlayacağım dedim, başlayamadım seyahatlerim dolayısıylaYâni bir kaç hafta geçti, ben başlayacağım dedim, başlayamadım seyahatlerim dolayısıyla rüya yoluyla bana ikaz gönderiyor Hocamız rahmetullah-i aleyh. rüya yoluyla bana ikaz gönderiyor Hocamız rahmetullah-i aleyh.

Bu işe başlamamın güzel olduğunu, kararımın da isabetli olduğunuBu işe başlamamın güzel olduğunu, kararımın da isabetli olduğunu böylece kendi kendime anladım ve sevindim.böylece kendi kendime anladım ve sevindim. Hocamız nûr içinde yatsın, makàmı daha a'lâ olsunHocamız nûr içinde yatsın, makàmı daha a'lâ olsun Ahirete irtihal etmiş olmasına rağmen, rüya âleminden bizlere böyle lütuflar izhar ediyor. Ahirete irtihal etmiş olmasına rağmen, rüya âleminden bizlere böyle lütuflar izhar ediyor.

Allah-u Teàlâ Hazretleri cümlemizi, cümlemizi enbiyâ ve evliyâsınınAllah-u Teàlâ Hazretleri cümlemizi, cümlemizi enbiyâ ve evliyâsının ve hâssaten habîb-i kibriyâsı Muhammed-i Mustafâ'sının iltifat ve şefaatlerine,ve hâssaten habîb-i kibriyâsı Muhammed-i Mustafâ'sının iltifat ve şefaatlerine, te'yîdat ve himmetlerine nâil ve mazhar buyursun, sevgili kardeşlerim! te'yîdat ve himmetlerine nâil ve mazhar buyursun, sevgili kardeşlerim!

Âmîn bi hürmetismihil-a'zâm, ve nebiyyihil-ekrem,Âmîn bi hürmetismihil-a'zâm, ve nebiyyihil-ekrem, sallallàhu aleyhi ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsân ve selleme teslîmen kesîrâ... sallallàhu aleyhi ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsân ve selleme teslîmen kesîrâ...

İşte böylece güzel vesilelerle bu günden, şu saatten itibarenİşte böylece güzel vesilelerle bu günden, şu saatten itibaren Kur'an-ı Kerim'in meal ve mânâ-yı münîfi ve tefsiri, açıklamaları üzerineKur'an-ı Kerim'in meal ve mânâ-yı münîfi ve tefsiri, açıklamaları üzerine sohbetler yapmaya karar vermiş bulunuyoruzsohbetler yapmaya karar vermiş bulunuyoruz Allah-u Teàlâ Hazretleri tevfîkını refîk eylesin, yardım eylesin.Allah-u Teàlâ Hazretleri tevfîkını refîk eylesin, yardım eylesin. Fâtiha'dan başlayarak intizamlı bir şekilde, ayet atlamadan sonuna kadarFâtiha'dan başlayarak intizamlı bir şekilde, ayet atlamadan sonuna kadar Kur'an-ı Kerim'i böyle anlatmayı temenni ediyoruz;Kur'an-ı Kerim'i böyle anlatmayı temenni ediyoruz; Cenâb-ı Mevlâmız itmâmını nasib ü müyesser eylesin... Cenâb-ı Mevlâmız itmâmını nasib ü müyesser eylesin...

Aziz ve muhterem dinleyiciler ve seyirciler!Aziz ve muhterem dinleyiciler ve seyirciler! Kur'an-ı Kerim'in önemi ve değeri tarif edilemeyecek kadar büyüktür.Kur'an-ı Kerim'in önemi ve değeri tarif edilemeyecek kadar büyüktür. Bu hususta selef-i sâlihînimiz, büyük alimlerimiz pek çok eser te'lif eylemişlerdirBu hususta selef-i sâlihînimiz, büyük alimlerimiz pek çok eser te'lif eylemişlerdir Kur'an-ı Kerim'in faziletini anlatan ciltlerle kitaplar yazılmıştır. Kur'an-ı Kerim'in faziletini anlatan ciltlerle kitaplar yazılmıştır.

Kur'an-ı Kerim, alemlerin Rabbi Allah-u Teàlâ'nın hak kelâmıdırKur'an-ı Kerim, alemlerin Rabbi Allah-u Teàlâ'nın hak kelâmıdır ve biz müslümanlara en muazzam lütfu ve ikramıdır.ve biz müslümanlara en muazzam lütfu ve ikramıdır. Çok büyük bir nimettir Kur'an-ı KerimÇok büyük bir nimettir Kur'an-ı Kerim Cebrâil'in indirdiği, Cenâb-ı Hak katından Muhammed-i Mustafâsına inzal eylediğiCebrâil'in indirdiği, Cenâb-ı Hak katından Muhammed-i Mustafâsına inzal eylediği en mukaddes kitabı ve insanlığa tahrifât ve tezvirâtan korunmuşen mukaddes kitabı ve insanlığa tahrifât ve tezvirâtan korunmuş en sonuncu ve en sağlam hitâbıdır.en sonuncu ve en sağlam hitâbıdır. Allah kelâmıdır, en sonuncu ilâhî kitaptır.Allah kelâmıdır, en sonuncu ilâhî kitaptır. Bozulmamış ilâhî kitaptır, tahrifâta uğramamıştır, bir harfi bile değişmemiştirBozulmamış ilâhî kitaptır, tahrifâta uğramamıştır, bir harfi bile değişmemiştir En sağlam hüccettir bizler için... En sağlam hüccettir bizler için...

Onda bizden önceki ümmetlerin halleri, kıssaları, hikâyeleri;Onda bizden önceki ümmetlerin halleri, kıssaları, hikâyeleri; bizden sonra dünyanın ve insanların başına geleceklerin, ahiretin, olacak olanların haberi vardır.bizden sonra dünyanın ve insanların başına geleceklerin, ahiretin, olacak olanların haberi vardır. Hangi dinin, inancın, dünyadaki hangi kavmin ne kusuru olduğu,Hangi dinin, inancın, dünyadaki hangi kavmin ne kusuru olduğu, Allah katında makbul ve doğru inancın nasıl olması gerektiği onda belirtilmiştir.Allah katında makbul ve doğru inancın nasıl olması gerektiği onda belirtilmiştir. O bakımdan insanlığın kurtarıcısıdır. O bakımdan insanlığın kurtarıcısıdır.

O, cennetin nasıl kazanılacağını, cehennemden nasıl kurtulunacağını kesin çizgilerle beyan eder.O, cennetin nasıl kazanılacağını, cehennemden nasıl kurtulunacağını kesin çizgilerle beyan eder. Allah-u Teàlâ Hazretleri, onu terkedenin kemiklerini kırar, belini kırar.Allah-u Teàlâ Hazretleri, onu terkedenin kemiklerini kırar, belini kırar. Doğru yolu onun dışında arayanı, bu küstahlığından dolayı dalâlete dûçâr eder.Doğru yolu onun dışında arayanı, bu küstahlığından dolayı dalâlete dûçâr eder. Onu rehber edineni de, cennete götürür. Onu rehber edineni de, cennete götürür. Ona sırt çevireni, cehenneme düşürür. Ona sırt çevireni, cehenneme düşürür.

O, Allah'ın habl-i metîni, nûr-u mübîni, zikr-i hakîmi ve sırât-ı müstakîmidir.O, Allah'ın habl-i metîni, nûr-u mübîni, zikr-i hakîmi ve sırât-ı müstakîmidir. Bu kelimeler hadis-i şeriflerden alınmıştır. Bu kelimeler hadis-i şeriflerden alınmıştır. Habl-i metîn, kuvvetli ipi demek.Habl-i metîn, kuvvetli ipi demek. Yâni çukura düşmüş bir insanın sarılıp da ordan çıkartılmasına,Yâni çukura düşmüş bir insanın sarılıp da ordan çıkartılmasına, kuyuya düşmüş bir insanın çıkartılmasına sebep olan kuvvetli bir ip gibi. kuyuya düşmüş bir insanın çıkartılmasına sebep olan kuvvetli bir ip gibi. Nûr-u mübîni, ortalığı aydınlatan nurudur.Nûr-u mübîni, ortalığı aydınlatan nurudur. Zikr-i hakîmi, hikmet dolu zikridir. Zikr-i hakîmi, hikmet dolu zikridir. Ve sırât-ı müstakîmidir, yâni Kur'an yolu Allah'ın doğru yoludur. Ve sırât-ı müstakîmidir, yâni Kur'an yolu Allah'ın doğru yoludur.

Kur'an-ı Kerim zenginliktir, hazinedir.Kur'an-ı Kerim zenginliktir, hazinedir. Rehber ve kılavuzdur.Rehber ve kılavuzdur. Deva ve şifâdır. Şefaati makbul bir şefaatçidir. Deva ve şifâdır. Şefaati makbul bir şefaatçidir. Allah katında yerler ve göklerden ve onların içindeki tüm varlıklardan Allah katında yerler ve göklerden ve onların içindeki tüm varlıklardan daha sevgili ve daha sevimlidir Kur'an-ı Kerim.daha sevgili ve daha sevimlidir Kur'an-ı Kerim. O hidayet güneşidir, kurtuluş vesilesidir. O hidayet güneşidir, kurtuluş vesilesidir. O başlara tâc, dertlilere ilâçtır. Gözlere nûr, gönüllere sürûrdur. O başlara tâc, dertlilere ilâçtır. Gözlere nûr, gönüllere sürûrdur.

Onu öğrenen, öğreten, onun ahkâmını uygulayan kimseyiOnu öğrenen, öğreten, onun ahkâmını uygulayan kimseyi bizzat Rasûl-ü Ekrem ve Nebiy-yi Muhterem sallallahü aleyhi ve sellem Hazretleri bizzat Rasûl-ü Ekrem ve Nebiy-yi Muhterem sallallahü aleyhi ve sellem Hazretleri elinden tutup, ona delil olup cennete sevkedecektir. elinden tutup, ona delil olup cennete sevkedecektir. Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz bizzat kendisi böyle vaad etmiştir.Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz bizzat kendisi böyle vaad etmiştir. İslâm'ın korunması, imanın ve itikàdın sapıtmaması, İslâm'ın korunması, imanın ve itikàdın sapıtmaması, fikirlerin darmadağın dağılmaması ondandır, onunladır, insanlar ona sarıldığı zamandır. fikirlerin darmadağın dağılmaması ondandır, onunladır, insanlar ona sarıldığı zamandır.

Onu bilen ileriye gider, maddeten ve mânen yüksek derecelere yükselir.Onu bilen ileriye gider, maddeten ve mânen yüksek derecelere yükselir. Onu uygulayan Allah'ın rızasına erer, büyük mükâfatlar kazanır.Onu uygulayan Allah'ın rızasına erer, büyük mükâfatlar kazanır. Onunla hükmeden adâletle hükmetmiş olur. Adâlet işlemiş olur. Onunla hükmeden adâletle hükmetmiş olur. Adâlet işlemiş olur. Ona sımsıkı sarılan fitnelerden korunur ve kurtulur.Ona sımsıkı sarılan fitnelerden korunur ve kurtulur. Onda derinleşen, ulûm-u evvelîn ve âhîrîne kavuşur. Onda derinleşen, ulûm-u evvelîn ve âhîrîne kavuşur.

Onunla ilgili bizzat Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz'den pek çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir.Onunla ilgili bizzat Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz'den pek çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. İlk önce bu hadis-i şeriflerle Kur'an-ı Kerim'in fazâilini size ifade etmek istiyor İlk önce bu hadis-i şeriflerle Kur'an-ı Kerim'in fazâilini size ifade etmek istiyor hadis-i şerifleri izah ederek, böylece de hadis derslerini yaparkenhadis-i şerifleri izah ederek, böylece de hadis derslerini yaparken Kur'an-ı Kerim derslerine geçerken hadis-i şerifleri köprü ve aracı ve vesile yapmış oluyoruz. Kur'an-ı Kerim derslerine geçerken hadis-i şerifleri köprü ve aracı ve vesile yapmış oluyoruz.

Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki:Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki: İnnî târikün fîküm es-sakaleyn, kitâballah, azze ve celleİnnî târikün fîküm es-sakaleyn, kitâballah, azze ve celle ve muhtemelen bir cümle arada 've itretî've muhtemelen bir cümle arada 've itretî' men etbeahû kâne alal-hüdâ ve men terekehû kâne aled-dalâleh men etbeahû kâne alal-hüdâ ve men terekehû kâne aled-dalâleh

Bu hadis-i şerif ve benzerlerinin farklı kelimelerini de izah ederek yine açıklayacağımBu hadis-i şerif ve benzerlerinin farklı kelimelerini de izah ederek yine açıklayacağım Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İnnî târikün fîkümİnnî târikün fîküm Ben, benden sonra sizin aranıza bırakıyorum..Ben, benden sonra sizin aranıza bırakıyorum.. es-sakaleyn) Burda sakaleynes-sakaleyn) Burda sakaleyn Yâ eyyühes-sakaleyn! Ey İnsanlar ve cinler!" mânâsına gelir diye izah etmiş bazı alimler.Yâ eyyühes-sakaleyn! Ey İnsanlar ve cinler!" mânâsına gelir diye izah etmiş bazı alimler. Bazıları da sakaleyn, birisi Kur'an-ı Kerim, birisi de itretîBazıları da sakaleyn, birisi Kur'an-ı Kerim, birisi de itretî yâni "ehl-i beytim" mânâsına gelir diye tefsir edenler açıklayanlar olmuş. yâni "ehl-i beytim" mânâsına gelir diye tefsir edenler açıklayanlar olmuş.

Bu sakaleyn eğer bu mânâya ikinci mânâya ise, bırakılan şeylerden bir tanesiBu sakaleyn eğer bu mânâya ikinci mânâya ise, bırakılan şeylerden bir tanesi kitâbullah, azze ve celle "Aziz ve celil olan, âlemlerin Rabbi Allah'ın kitâbı.kitâbullah, azze ve celle "Aziz ve celil olan, âlemlerin Rabbi Allah'ın kitâbı. Onu bırakıyorum size. Onlar, âyetler vahyedilmiş, tesbit edilmiş.Onu bırakıyorum size. Onlar, âyetler vahyedilmiş, tesbit edilmiş. Ben ahirete göçüyorum ama onlar sizin aranızda kalıyor.Ben ahirete göçüyorum ama onlar sizin aranızda kalıyor. Men tebiahû Burdaki hû zamiri Kur'an ı Kerim'e gidiyor:Men tebiahû Burdaki hû zamiri Kur'an ı Kerim'e gidiyor: Kim Kur'an-ı Kerim'e tâbi olursa;Kim Kur'an-ı Kerim'e tâbi olursa; kâne alel-hüdâ hidayet üzere olur, doğru yol üzere olur.kâne alel-hüdâ hidayet üzere olur, doğru yol üzere olur. Hidayet yolundan ayrılmamış olur.Hidayet yolundan ayrılmamış olur. Kim Kur'an'ı terkederse; kâne aled-dalâleh dalâlet üzerine olur. Kim Kur'an'ı terkederse; kâne aled-dalâleh dalâlet üzerine olur.

Bu mânâya yakın başka hadis-i şerifler de var.Bu mânâya yakın başka hadis-i şerifler de var. Meselâ, (İnnî ûşikü en ud'â feucîb) diye başlayan bir hadis-i şerif var.Meselâ, (İnnî ûşikü en ud'â feucîb) diye başlayan bir hadis-i şerif var. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: Yakın bir zamanda, ben Allah tarafından ahirete davet olunacağım ve o davete icâbet edeceğim.Yakın bir zamanda, ben Allah tarafından ahirete davet olunacağım ve o davete icâbet edeceğim. Yâni, aranızdan ayrılacağım, ahirete irtihal edeceğim.Yâni, aranızdan ayrılacağım, ahirete irtihal edeceğim. (Ve innî târikün fîküm es-sakaleyn) Ve ben sizin aranıza ey sakaleyn, ey insanlar ve cinler(Ve innî târikün fîküm es-sakaleyn) Ve ben sizin aranıza ey sakaleyn, ey insanlar ve cinler veyahut, sakaleyn diye iki şey bırakıyorum.veyahut, sakaleyn diye iki şey bırakıyorum. Bunlardan birisi Allah'ın kitabıdır.Bunlardan birisi Allah'ın kitabıdır. ve itretîve itretî Kitabullàhi hablün memdûdün mines-semâi ilel-ardKitabullàhi hablün memdûdün mines-semâi ilel-ard Allah'ın kitâbı, sanki semâdan yer yüzüne sarkıtılmış uzun bir kurtuluş ipi gibidir.Allah'ın kitâbı, sanki semâdan yer yüzüne sarkıtılmış uzun bir kurtuluş ipi gibidir. (Ve itretî) İtretim de(Ve itretî) İtretim de (ehli beytî) benim evimin ahâlisidir, sülâlemdir, evlâdlarımdır.(ehli beytî) benim evimin ahâlisidir, sülâlemdir, evlâdlarımdır. Ve innel-latîfel-hâbîra habberanîVe innel-latîfel-hâbîra habberanî Lâtîf ve habîr olan, her şeyi bilen Allah-u Teàlâ Hazretleri haber verdi kiLâtîf ve habîr olan, her şeyi bilen Allah-u Teàlâ Hazretleri haber verdi ki (ennehumâ len yefterikà hattâ yeridâ aleyyel-havd)(ennehumâ len yefterikà hattâ yeridâ aleyyel-havd) Havz-ı Kevser'in başında bana kavuşacakları zamana kadarHavz-ı Kevser'in başında bana kavuşacakları zamana kadar bu ikisi birbirinden asla ayrılmayacaklar, ayrı düşmeyecekler.bu ikisi birbirinden asla ayrılmayacaklar, ayrı düşmeyecekler. Yâni Kur'an-ı Kerim'le benim itretim beraber olacak, ayrı düşmeyecekler.Yâni Kur'an-ı Kerim'le benim itretim beraber olacak, ayrı düşmeyecekler. Fanzûrû keyfe tahlüfûnî fîhimâFanzûrû keyfe tahlüfûnî fîhimâ Bakın kendinize dikkat edin, benim geride bıraktığımBakın kendinize dikkat edin, benim geride bıraktığım bu iki güzel kıymetli şey hususunda benim arkamdan neler yapacağınıza bakın!bu iki güzel kıymetli şey hususunda benim arkamdan neler yapacağınıza bakın! Yâni hatâ etmeyin, Kur'an'a ve itretime sımsıkı sarılın! Yâni hatâ etmeyin, Kur'an'a ve itretime sımsıkı sarılın!

Başka bir hadis-i şerif: Terektü fîkümBaşka bir hadis-i şerif: Terektü fîküm Ben sizin aranıza bıraktım ki, yâni ahirete göçmeden evvel bırakmış oluyorum kiBen sizin aranıza bıraktım ki, yâni ahirete göçmeden evvel bırakmış oluyorum ki mâ len tedillû ba'dî ini'tesamtüm bihmâ len tedillû ba'dî ini'tesamtüm bih Eğer ona sımsıkı sarılırsanız, asla dalâlete düşmeyeceğiniz şeyler bıraktım.Eğer ona sımsıkı sarılırsanız, asla dalâlete düşmeyeceğiniz şeyler bıraktım. (kitâballah ve itretî) yâni,Allah'ın kitabı ve itretim. Ayın ile ayın t, r,t(kitâballah ve itretî) yâni,Allah'ın kitabı ve itretim. Ayın ile ayın t, r,t (Ve itretî ehli beytî) Benim itretim, ehl-i beytimdir. (Ve itretî ehli beytî) Benim itretim, ehl-i beytimdir.

Bu, Hatib-i Bağdâdî Câbir tarafından radıyallahu anh'dan rivâyet etmiş.Bu, Hatib-i Bağdâdî Câbir tarafından radıyallahu anh'dan rivâyet etmiş. Bundan önceki hadis-i şerifleri Ahmed ibn-i Hanbel,Bundan önceki hadis-i şerifleri Ahmed ibn-i Hanbel, İbn-i Abdil-Ber, İbn-i Sa'd ve diğer kaynaklar Ebû Said el-Hudrî Hazretleri'nden rivayet etmişler. İbn-i Abdil-Ber, İbn-i Sa'd ve diğer kaynaklar Ebû Said el-Hudrî Hazretleri'nden rivayet etmişler. Aynı mânâyı ifade eden bir tanesini daha okuyayım. Aynı mânâyı ifade eden bir tanesini daha okuyayım.

Kitâbullàhi ve sünnetî len yeteferrakaKitâbullàhi ve sünnetî len yeteferraka bir [başka] rivâyette de lem yefterikàbir [başka] rivâyette de lem yefterikà hatta yeridâ aleyyel-havdhatta yeridâ aleyyel-havd Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edilmiş:Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edilmiş: "Allah'ın kitabıyla benim sünnetim ayrılmayacaklar birbirlerinden.Birbirlerinden farklılaşmayacaklar, bana havzın başında kavuşuncaya kadar..." "Allah'ın kitabıyla benim sünnetim ayrılmayacaklar birbirlerinden.Birbirlerinden farklılaşmayacaklar, bana havzın başında kavuşuncaya kadar..."

Burdan anlaşılıyor ki, burda sünnetî kelimesi kullanılmış.Burdan anlaşılıyor ki, burda sünnetî kelimesi kullanılmış. Bu itretî sünnetim mânâsına da gelebilir.Bu itretî sünnetim mânâsına da gelebilir. Ehl-i beytim demek olursa; Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz'in sülâle-i tâhiresinden, hep Allah'ın mübarek kulları gelecek Ehl-i beytim demek olursa; Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz'in sülâle-i tâhiresinden, hep Allah'ın mübarek kulları gelecek onlar Kur'an-ı Kerim'i anlatan, Kur'an'dan ayrılmayan, dinin güzelliklerini, özelliklerini dosdoğru anlatan insanlar olacak demek olur. onlar Kur'an-ı Kerim'i anlatan, Kur'an'dan ayrılmayan, dinin güzelliklerini, özelliklerini dosdoğru anlatan insanlar olacak demek olur.

Demek ki Peygamber Efendimiz ahirete irtihal ettikten sonra, bizim sarılacağımız şeylerden birisi Kur'an-ı Kerim'dir.Demek ki Peygamber Efendimiz ahirete irtihal ettikten sonra, bizim sarılacağımız şeylerden birisi Kur'an-ı Kerim'dir. Bunuda Peygamber Efendimiz hararetle tavsiye etmiş, "Buna sımsıkı sarılın!" diye.Bunuda Peygamber Efendimiz hararetle tavsiye etmiş, "Buna sımsıkı sarılın!" diye. Kur'an-ı Kerim'e sarılmamız gerektiğini, onun mealini, tefsirini, ahkâmını öğrenmemiz gerektiğini gösteren hadis-i şeriflerden olduğu için okumuş oldum. Kur'an-ı Kerim'e sarılmamız gerektiğini, onun mealini, tefsirini, ahkâmını öğrenmemiz gerektiğini gösteren hadis-i şeriflerden olduğu için okumuş oldum.

Bir başka hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:Bir başka hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Men karael-kur'âne fehafizahû vestazherahû ve ehalle halâlehû ve harrama harâmehû edhalahullàhül-cennete ve şeffeahû fî aşretin min ehli beytihî küllühüm kad istevceben-nâr.Men karael-kur'âne fehafizahû vestazherahû ve ehalle halâlehû ve harrama harâmehû edhalahullàhül-cennete ve şeffeahû fî aşretin min ehli beytihî küllühüm kad istevceben-nâr. Bu Tirmizî'de, İbn-i Mâce'de, İbn-i Asâkir'de, İbn-i Adiy'de Hazret-i Ali Efendimiz'den ve Hâtib-i Bağdâdî'de de Hazret-i Aişe Validemiz'den rivayet edilmiş.Bu Tirmizî'de, İbn-i Mâce'de, İbn-i Asâkir'de, İbn-i Adiy'de Hazret-i Ali Efendimiz'den ve Hâtib-i Bağdâdî'de de Hazret-i Aişe Validemiz'den rivayet edilmiş. Bu rivayet, bu hadis-i şerif Kur'an'ı medheden hadislerden, okumak istediğim hadislerden birisi. Bu rivayet, bu hadis-i şerif Kur'an'ı medheden hadislerden, okumak istediğim hadislerden birisi. Mânâ-yı münîfi, meâl-i şerifi şöyle: Mânâ-yı münîfi, meâl-i şerifi şöyle:

(Men karaael-kur'âne) Kim Kur'an-ı Kerim'i okuduysa(Men karaael-kur'âne) Kim Kur'an-ı Kerim'i okuduysa (fehafizahû) ve onu hıfzettiyse, yâni ezberlediyse(fehafizahû) ve onu hıfzettiyse, yâni ezberlediyse veyahut ahkâmını bellediyse, (vestazherahû) onu ortaya koyduysa...veyahut ahkâmını bellediyse, (vestazherahû) onu ortaya koyduysa... Ortaya koymaktan maksad, uygulamak demek.Ortaya koymaktan maksad, uygulamak demek. Zuhûra getirdiyse, yâni uyguladıysa demek;Zuhûra getirdiyse, yâni uyguladıysa demek; veyahut zahr kelimesinden, insanın sırtı mânâsına, yâni yüklendiyse sırtınaveyahut zahr kelimesinden, insanın sırtı mânâsına, yâni yüklendiyse sırtına yâni bunun ahkâmını kabul edip, sırtına alıp, ben bunları taşıyacağım, dediyse. Uygulamak mânâsına her ikisi de. yâni bunun ahkâmını kabul edip, sırtına alıp, ben bunları taşıyacağım, dediyse. Uygulamak mânâsına her ikisi de.

(Ve ehalle halâlehû) "Kur'an'ın içinde helâl denilen şeyleri helâl bellediyse;(Ve ehalle halâlehû) "Kur'an'ın içinde helâl denilen şeyleri helâl bellediyse; (ve harrama harâmehû) haram dediği şeyleri haram bellediyse,(ve harrama harâmehû) haram dediği şeyleri haram bellediyse, helâllerden nimetlendi, istifade etti ve haramlardan kaçındıysa; helâllerden nimetlendi, istifade etti ve haramlardan kaçındıysa; (edhalahullàhül-cenneh) Allah onu cennete dahil eder, sokar;(edhalahullàhül-cenneh) Allah onu cennete dahil eder, sokar; böyle Kur'an'a sarıldığı, onu hıfzettiği ve uyguladığı için.böyle Kur'an'a sarıldığı, onu hıfzettiği ve uyguladığı için. (Ve şeffeahû fî aşretin min ehli beytihî) Ailesi etrafından on kişi hakkında ona şefaat selâhiyeti, hakkı verir.(Ve şeffeahû fî aşretin min ehli beytihî) Ailesi etrafından on kişi hakkında ona şefaat selâhiyeti, hakkı verir. (Küllühüm kad istevceben-nâr) Hepsi cehennemi hak etmiş olan on tane ehl-i beytinden kişiyi cehenneme düşmekten bu Kur'an ehli kurtarır.(Küllühüm kad istevceben-nâr) Hepsi cehennemi hak etmiş olan on tane ehl-i beytinden kişiyi cehenneme düşmekten bu Kur'an ehli kurtarır. Cehenneme girecekken Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne niyaz edince,Cehenneme girecekken Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne niyaz edince, 'Sen ehl-i Kur'ansın' diye, Allahu Tealâ hazretleri o cehenneme düşecek olanları onun şefaatiyle kurtarır. 'Sen ehl-i Kur'ansın' diye, Allahu Tealâ hazretleri o cehenneme düşecek olanları onun şefaatiyle kurtarır.

Şimdi buradan ne anlıyoruz?Şimdi buradan ne anlıyoruz? Hiç olmazsa çocuklarımızdan böyle hıfzı kuvvetli olan, Kur'an öğrenebilecek olan bir tane, iki tanesini din ilmine, Kur'an ilmine ayırmamız lâzım!Hiç olmazsa çocuklarımızdan böyle hıfzı kuvvetli olan, Kur'an öğrenebilecek olan bir tane, iki tanesini din ilmine, Kur'an ilmine ayırmamız lâzım! Ben bazı kardeşleri, bazı talebelerimi hatırlıyorum, hoca talebelerimi hatırlıyorum. Ben bazı kardeşleri, bazı talebelerimi hatırlıyorum, hoca talebelerimi hatırlıyorum. Çocuklarının hepsini, kız-erkek hafız yaptılar. Ne mutlu onlara!.. Çocuklarının hepsini, kız-erkek hafız yaptılar. Ne mutlu onlara!..

Diğer bir hadis-i şerif:Diğer bir hadis-i şerif: (Elâ men teallemel-kur'âne ve allemehû ve alime mâ fîhi fe ene lehû sâikun ve delîlün illel-cenneh)(Elâ men teallemel-kur'âne ve allemehû ve alime mâ fîhi fe ene lehû sâikun ve delîlün illel-cenneh) Bu da İbn-i Asâkir'in Enes radıyallahu anh'den rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerif: Bu da İbn-i Asâkir'in Enes radıyallahu anh'den rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerif: (Elâ) "Dikkat ediniz, uyanınız ki kim Kur'an-ı Kerim'i teallüm ederse, öğrenirse;(Elâ) "Dikkat ediniz, uyanınız ki kim Kur'an-ı Kerim'i teallüm ederse, öğrenirse; (ve allemehû) ve öğrendiğini başkalarına nakleder, öğretirse;(ve allemehû) ve öğrendiğini başkalarına nakleder, öğretirse; (ve alime mâ fîhî) ve Kur'an-ı Kerim'in içindeki ahkâmı öğrenir, dini öğrenirse;(ve alime mâ fîhî) ve Kur'an-ı Kerim'in içindeki ahkâmı öğrenir, dini öğrenirse; (fe ene lehû sâikun) ben onun cennete sevkedicisiyim ve deliliyim.(fe ene lehû sâikun) ben onun cennete sevkedicisiyim ve deliliyim. Yâni, "Onu, tutacağım elinden, cennete götüreceğim, cennetin yolunda kılavuzluk edeceğim ve cennete ulaştıracağım!" Yâni, "Onu, tutacağım elinden, cennete götüreceğim, cennetin yolunda kılavuzluk edeceğim ve cennete ulaştıracağım!" Bu da yukarıdaki hadis-i şerifle beraber ehl-i Kur'an'ın cennetlik olacağının gösteren hadis-i şeriflerden. Bu da yukarıdaki hadis-i şerifle beraber ehl-i Kur'an'ın cennetlik olacağının gösteren hadis-i şeriflerden.

Diğer bir hadis-i şerifte Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:Diğer bir hadis-i şerifte Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: (El-kur'ânu gınen lâ fakra ba'dehû ve lâ gınen dûnehû) (El-kur'ânu gınen lâ fakra ba'dehû ve lâ gınen dûnehû) Enes radıyallahu anh'den Hatib-i Bağdâdî, Taberânî ve diğer kaynaklar, İbn-i Abdil-Berr rivayet etmişler. Enes radıyallahu anh'den Hatib-i Bağdâdî, Taberânî ve diğer kaynaklar, İbn-i Abdil-Berr rivayet etmişler.

Peygamber Efendimiz bu hadis-i şerifinde Kur'an-ı Kerim için buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz bu hadis-i şerifinde Kur'an-ı Kerim için buyuruyor ki: (El-kur'ânu gınen) "Kur'an-ı Kerim zenginliktir.(El-kur'ânu gınen) "Kur'an-ı Kerim zenginliktir. (El-kur'ânu gınen) zenginliktir.(El-kur'ânu gınen) zenginliktir. (Lâ fakra ba'dehû) Onu elde ettikten sonra fakirlik yoktur onun sahibine.(Lâ fakra ba'dehû) Onu elde ettikten sonra fakirlik yoktur onun sahibine. Yâni maddeten, mânen o çok ağniyâdan, zenginlerden olur.Yâni maddeten, mânen o çok ağniyâdan, zenginlerden olur. (Ve lâ gınen dûnehû) O olmadığı zaman da, insanın zenginliği yoktur. (Ve lâ gınen dûnehû) O olmadığı zaman da, insanın zenginliği yoktur. Yâni maddî zenginliğin önemi yok.Yâni maddî zenginliğin önemi yok. Kur'an'ı bilmiyorsa bir insan o zengin değil demektir, fakir demektir. Kur'an'ı bilmiyorsa bir insan o zengin değil demektir, fakir demektir. Demek ki Kur'an-ı Kerim maddeten ve mânen zenginliktir. Demek ki Kur'an-ı Kerim maddeten ve mânen zenginliktir.

Diğer bir hadis-i şerifte: (El-kur'ânü hüved-devâ')Diğer bir hadis-i şerifte: (El-kur'ânü hüved-devâ') Ebû Nasr vel Kudâî, Ali (radıyallahu anh ve kerremallàhu vecheh) Efendimiz'den rivayet eylemiş:Ebû Nasr vel Kudâî, Ali (radıyallahu anh ve kerremallàhu vecheh) Efendimiz'den rivayet eylemiş: "Kur'an-ı Kerim devanın ta kendisidir, şifanın ta kendisidir." "Kur'an-ı Kerim devanın ta kendisidir, şifanın ta kendisidir."

Bu şifa fikrî hastalıklara, îtikàdî hastalıklara, kalbî, mânevî hastalıklara şifâ olduğu gibiBu şifa fikrî hastalıklara, îtikàdî hastalıklara, kalbî, mânevî hastalıklara şifâ olduğu gibi Kur'an-ı Kerim --çünkü ayetleri hakikatleri isbat ediyor, yanlış fikirlere, günahlara sahip olan insanları doğru yola çekiyor-- Kur'an-ı Kerim --çünkü ayetleri hakikatleri isbat ediyor, yanlış fikirlere, günahlara sahip olan insanları doğru yola çekiyor-- maddeten de Kur'an-ı Kerim sûreleri, ayetleri okunduğu zaman, hasta olan insanların maddî hastalıklarına da şifâdır. maddeten de Kur'an-ı Kerim sûreleri, ayetleri okunduğu zaman, hasta olan insanların maddî hastalıklarına da şifâdır.

Bunun pek çok İslâm tarihinde de ve günümüzde çok misalleri vardır.Bunun pek çok İslâm tarihinde de ve günümüzde çok misalleri vardır. Sırf Yâsin okunduğu için, kırk bir Yâsin, beşyüz Yâsin okunduğu için Sırf Yâsin okunduğu için, kırk bir Yâsin, beşyüz Yâsin okunduğu için yıllardır çoluk çocuğu olmayan zürriyetsiz insanlar, kısır insanlar çoluk çocuk sahibi oluyor.yıllardır çoluk çocuğu olmayan zürriyetsiz insanlar, kısır insanlar çoluk çocuk sahibi oluyor. Doktorların ümid kestiği insanlar, ölüme götürücü hastalığa tutulmuş insanlar şifâ buluyor. Doktorların ümid kestiği insanlar, ölüme götürücü hastalığa tutulmuş insanlar şifâ buluyor. Kolu bacağı kesilecek insanlar şifâ buluyor.Kolu bacağı kesilecek insanlar şifâ buluyor. Yâni maddî bakımdan da şifâ olduğu, mânevî bakımdan da Kur'an-ı Kerim'in şifâ ve ilâç ve devâ olduğu ispatlanmış ve denenmiş, görülmüş bir husus Yâni maddî bakımdan da şifâ olduğu, mânevî bakımdan da Kur'an-ı Kerim'in şifâ ve ilâç ve devâ olduğu ispatlanmış ve denenmiş, görülmüş bir husus

Diğer bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:Diğer bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: (El-kur'ânu şâfiun müşeffaun ve mâhilun musaddakun men cealehû emâmehû kàdehû ilel-cenneh ve men cealehû halfe zahrihî sâkahû ilen-nâr) (El-kur'ânu şâfiun müşeffaun ve mâhilun musaddakun men cealehû emâmehû kàdehû ilel-cenneh ve men cealehû halfe zahrihî sâkahû ilen-nâr) Taberânî, Hulvânî , İbn-i Mes'ud radıyallahu anh'dan; İbn-i Hibban ve diğer kaynaklarda Câbir radıyallahu anh'den rivayet etmişler: Taberânî, Hulvânî , İbn-i Mes'ud radıyallahu anh'dan; İbn-i Hibban ve diğer kaynaklarda Câbir radıyallahu anh'den rivayet etmişler:

(El-kur'ânu şâfiun) "Kur'an-ı Kerim şefaatçidir.(El-kur'ânu şâfiun) "Kur'an-ı Kerim şefaatçidir. Ama nasıl şefaatçi? (şâfiun müşeffaun) "Şefaati kabul olunan, şefaat ettiği zaman şefaatine itibar edilen, şefaati kabul buyrulan bir şefaatçidir.Ama nasıl şefaatçi? (şâfiun müşeffaun) "Şefaati kabul olunan, şefaat ettiği zaman şefaatine itibar edilen, şefaati kabul buyrulan bir şefaatçidir. Kur'an-ı Kerim şefaat edecek.Kur'an-ı Kerim şefaat edecek. (Ve mâhilun musaddakun) "Ve söylediği sözleri tasdik edilen sözü muteber bir varlıktır." (Ve mâhilun musaddakun) "Ve söylediği sözleri tasdik edilen sözü muteber bir varlıktır."

Men cealehû emâmehû) "Kim Kur'an-ı Kerim'i önüne alırsa, yâni kendisine rehber edinirse, Kur'an'in Kerim'in ardından giderse;Men cealehû emâmehû) "Kim Kur'an-ı Kerim'i önüne alırsa, yâni kendisine rehber edinirse, Kur'an'in Kerim'in ardından giderse; (kàdehû ilel-cenneh) Kur'an-ı Kerim onu peşinden sürükler, kılavuzluk eder, cennete götürür.(kàdehû ilel-cenneh) Kur'an-ı Kerim onu peşinden sürükler, kılavuzluk eder, cennete götürür. (Ve men cealehû halfe zahrihî) Kim onu sırtının arkasına koyarsa, arka tarafına atarsa,(Ve men cealehû halfe zahrihî) Kim onu sırtının arkasına koyarsa, arka tarafına atarsa, yâni O na Kur'an'a sırt çevirirse, yâni Kur'an-ı Kerim'i öğrenmezse, dinlemezse, anlamazsa, Kur'an üzerinde çalışmazsa; yâni O na Kur'an'a sırt çevirirse, yâni Kur'an-ı Kerim'i öğrenmezse, dinlemezse, anlamazsa, Kur'an üzerinde çalışmazsa; o zaman, (sâkahû ilen-nâr) Kur'an-ı Kerim onu cehenneme iter, cehenneme sevkeder.o zaman, (sâkahû ilen-nâr) Kur'an-ı Kerim onu cehenneme iter, cehenneme sevkeder. Kur'an-ı Kerim'e sırt döndüğü için, o kişi cehenneme düşer." Kur'an-ı Kerim'e sırt döndüğü için, o kişi cehenneme düşer."

Diğer bir hadis-i şerifte Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den Ebû Nuaym El-İsfahânî'nin rivayet ettiğine göreDiğer bir hadis-i şerifte Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den Ebû Nuaym El-İsfahânî'nin rivayet ettiğine göre Kur'an-ı Kerim'i şöyle metheylemiş: Ni'meş-şefîül-kur'ânu lisàhibihî yevmel-kıyâmeh, yekûlu:Kur'an-ı Kerim'i şöyle metheylemiş: Ni'meş-şefîül-kur'ânu lisàhibihî yevmel-kıyâmeh, yekûlu: Yâ rabbi ekrimhü! Feyülbesü tâcül-kerâmeh, sümme yekûlü: Yâ rabbi zidhu! Feyüksâ kisvetel-kerâmeh,Yâ rabbi ekrimhü! Feyülbesü tâcül-kerâmeh, sümme yekûlü: Yâ rabbi zidhu! Feyüksâ kisvetel-kerâmeh, sümme yekûlü: Yâ rabbi zidhu irda anhu! Feleyse ba'de rıdallàhi şey' sümme yekûlü: Yâ rabbi zidhu irda anhu! Feleyse ba'de rıdallàhi şey'

Güzel memnun olacağınız bir müjde var burada. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:Güzel memnun olacağınız bir müjde var burada. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: (Ni'meş-şefî', el-kur'ân lisàhibihî [yevmel kıyameti]) (Ni'meş-şefî', el-kur'ân lisàhibihî [yevmel kıyameti]) "Kur’an ı kerim Kur'an ehline, Kur'an'a sahip olan insana kıyamet gününde ne kadar güzel bir şefaatçidir,"Kur’an ı kerim Kur'an ehline, Kur'an'a sahip olan insana kıyamet gününde ne kadar güzel bir şefaatçidir, ne kadar uygun bir şefaatçidir, ne güzel bir şefaatçidir Kur'an-ı Kerim!" Nasıl şefaat edeceğini bildiriyor: ne kadar uygun bir şefaatçidir, ne güzel bir şefaatçidir Kur'an-ı Kerim!" Nasıl şefaat edeceğini bildiriyor:

yekûlu: Yâ rabbi ekrimhü) "Kur'an-ı Kerim, kendisine sahip olan, ehl-i Kur'an olan, kendisini öğrenmiş olan, ezberlemiş olanyekûlu: Yâ rabbi ekrimhü) "Kur'an-ı Kerim, kendisine sahip olan, ehl-i Kur'an olan, kendisini öğrenmiş olan, ezberlemiş olan ehl-i Kur'an'dan olan sahibini, arkadaşını Allah'ın huzuruna çekerken,ehl-i Kur'an'dan olan sahibini, arkadaşını Allah'ın huzuruna çekerken, (yâ rabbi ekrimhu) 'Bu kuluna yâ Rabbi ikram eyle!' [der].(yâ rabbi ekrimhu) 'Bu kuluna yâ Rabbi ikram eyle!' [der]. Feyülbesü tâcül-kerâmeh) Bunun üzerine Allah-u Teàlâ HazretleriFeyülbesü tâcül-kerâmeh) Bunun üzerine Allah-u Teàlâ Hazretleri o Kur'an ehli olan zâta, o insana, o kişiye, âdemoğluna, Kur'an'ın şefaati üzerine başına kerâmet tâcı giydirir.o Kur'an ehli olan zâta, o insana, o kişiye, âdemoğluna, Kur'an'ın şefaati üzerine başına kerâmet tâcı giydirir. O kişinin başına keramet tacı giydirilir ahırette. O kişinin başına keramet tacı giydirilir ahırette.

(Sümme yekûlü yâ rabbi zidhu) Sonra Kur'an-ı Kerim Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne yalvarmaya, niyaz etmeye devam eder:(Sümme yekûlü yâ rabbi zidhu) Sonra Kur'an-ı Kerim Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne yalvarmaya, niyaz etmeye devam eder: Yâ Rabbi, daha çok mükâfat ver! Mükâfatını daha da artır yâ Rabbi! İkram yönünden, mükâfatça onu daha da ziyâde eyle yâ Rabbi!' diye tekrar ricâ eder. Yâ Rabbi, daha çok mükâfat ver! Mükâfatını daha da artır yâ Rabbi! İkram yönünden, mükâfatça onu daha da ziyâde eyle yâ Rabbi!' diye tekrar ricâ eder.

(Feyüksâ kisvetel-kerâmeh) Ve bu zâtın eynine, sırtına kerâmet elbibesi giydirilir.(Feyüksâ kisvetel-kerâmeh) Ve bu zâtın eynine, sırtına kerâmet elbibesi giydirilir. Başına kerâmet tâcı takılır. Eynine, sırtına da keramet hırkası, elbisesi giydirilir.Başına kerâmet tâcı takılır. Eynine, sırtına da keramet hırkası, elbisesi giydirilir. Sümme yekûlü yâ rabbi zidhu) Sonra Kur'an-ı Kerim gene durmaz, gene şefaat etmeye, niyaz etmeye devam eder, der ki: Sümme yekûlü yâ rabbi zidhu) Sonra Kur'an-ı Kerim gene durmaz, gene şefaat etmeye, niyaz etmeye devam eder, der ki:

"Yâ Rabbi arttır ikramını bu kuluna, arttır yâ Rabbi! (İrda anhu) “ Bu kulundan razı ol yâ Rabbi" der."Yâ Rabbi arttır ikramını bu kuluna, arttır yâ Rabbi! (İrda anhu) “ Bu kulundan razı ol yâ Rabbi" der. (Feleyse ba'de rıdallàhi şey'un) diyor Peygamber Efendimiz sonunda.(Feleyse ba'de rıdallàhi şey'un) diyor Peygamber Efendimiz sonunda. Yâni "Allah o kulundan râzı olur. Allah'ın râzı olmasının ötesinde de daha büyük mükâfat olmaz.Yâni "Allah o kulundan râzı olur. Allah'ın râzı olmasının ötesinde de daha büyük mükâfat olmaz. Allah kulundan razı oldu mu, ne mutlu o kula. Çünkü en yüksek mükâfatı almış olur. Allah kulundan razı oldu mu, ne mutlu o kula. Çünkü en yüksek mükâfatı almış olur.

İşte ne kadar güzel şefaatçidir Kur'an-ı Kerim! O halde Kur'an-ı Kerim'e sımsıkı sarılalım.İşte ne kadar güzel şefaatçidir Kur'an-ı Kerim! O halde Kur'an-ı Kerim'e sımsıkı sarılalım. İşte orda kütüphanemizin rafında duruyor. Öpüp başımıza koyalım ve Kur'an-ı Kerim'e çok çalışalım! İşte orda kütüphanemizin rafında duruyor. Öpüp başımıza koyalım ve Kur'an-ı Kerim'e çok çalışalım!

Diğer bir hadis-i şerife devam ediyorum,Diğer bir hadis-i şerife devam ediyorum, bu hadis-i şerifler şevkinizi artırsın, gözümüzden perdeleri kaldırsın da Kur'an-ı Kerim'e daha iyi sarılalım diye sevgili kardeşlerim: bu hadis-i şerifler şevkinizi artırsın, gözümüzden perdeleri kaldırsın da Kur'an-ı Kerim'e daha iyi sarılalım diye sevgili kardeşlerim:

(Ebşirû e leyse teşhedûne en lâ ilâhe illallah, ve ennî rasûlüllah,(Ebşirû e leyse teşhedûne en lâ ilâhe illallah, ve ennî rasûlüllah, feinne hâzel-kur'âne sebebun tarafuhû biyedillâhi ve tarafuhûfeinne hâzel-kur'âne sebebun tarafuhû biyedillâhi ve tarafuhû bieydîküm fetemessekû bihî feinneküm len tadillû ve len tehlekû) bieydîküm fetemessekû bihî feinneküm len tadillû ve len tehlekû) Bu da bir çok kaynaklarda var, mevcut.Bu da bir çok kaynaklarda var, mevcut. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz:Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz: (Ebşirû) "Müjdelenin, müjdeler olsun size, ne mutlu size!" diye böyle bir müjdelenme kelimesiye başlamış sözüne.(Ebşirû) "Müjdelenin, müjdeler olsun size, ne mutlu size!" diye böyle bir müjdelenme kelimesiye başlamış sözüne. (E leyse teşhedûne en lâ ilâhe illallah, ve ennî rasûlüllah)(E leyse teşhedûne en lâ ilâhe illallah, ve ennî rasûlüllah) "Siz Allah'tan başka tanrı, ma'bud, ilâh olmadığına şehadet eden kişiler değil misiniz? "Siz Allah'tan başka tanrı, ma'bud, ilâh olmadığına şehadet eden kişiler değil misiniz? benim onun rasûlü olduğuma şehadet eden kimseler değil misiniz? benim onun rasûlü olduğuma şehadet eden kimseler değil misiniz? Buna inanan insanlarsınız. İşte size müjdeler olsun ki; (feinne hâzel-kur'âne sebebun)Buna inanan insanlarsınız. İşte size müjdeler olsun ki; (feinne hâzel-kur'âne sebebun) bu Kur'an-ı Kerim bir iptir,ِ(tarafuhû biyedillâhi) bir ucu Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin yed-i kudretinde, elinde;bu Kur'an-ı Kerim bir iptir,ِ(tarafuhû biyedillâhi) bir ucu Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin yed-i kudretinde, elinde; (ve tarafuhû bieydîküm) o ipin bir ucu da sizlerin elinde..." (ve tarafuhû bieydîküm) o ipin bir ucu da sizlerin elinde..."

Sebep, Arapçada ip demek. Kazıklar arasına gerilen ipe sebep derler, kazıklara da veted derler.Sebep, Arapçada ip demek. Kazıklar arasına gerilen ipe sebep derler, kazıklara da veted derler. Asıl mânâsı, yâni Bedevî lisânında ip demek. Asıl mânâsı, yâni Bedevî lisânında ip demek.

"Kur'an-ı Kerim bir ip gibidir, bir ucu Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin elinde, bir ucu sizlerin elinde."Kur'an-ı Kerim bir ip gibidir, bir ucu Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin elinde, bir ucu sizlerin elinde. (Fetemessekû bihî) O halde Kur'an-ı Kerim'e sımsıkı yapışınız,(Fetemessekû bihî) O halde Kur'an-ı Kerim'e sımsıkı yapışınız, (feinneküm len tadillû ve len tehlekû) böyle yaparsanız dalâlete düşmezsiniz ve helâk olmazsınız." buyuruyor Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz.(feinneküm len tadillû ve len tehlekû) böyle yaparsanız dalâlete düşmezsiniz ve helâk olmazsınız." buyuruyor Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz. Kur'an'a ipe sarılır gibi, kurtuluş ipine sarılır gibi sımsıkı sarılmayı tavsiye buyuruyor. Kur'an'a ipe sarılır gibi, kurtuluş ipine sarılır gibi sımsıkı sarılmayı tavsiye buyuruyor.

İki hadis-i şerif daha okumak istiyorum, bu fazîlet-i Kur'an üzerine, fazâil-i Kur'an üzerine çok kitaplar yazılmıştır.İki hadis-i şerif daha okumak istiyorum, bu fazîlet-i Kur'an üzerine, fazâil-i Kur'an üzerine çok kitaplar yazılmıştır. Alimler çok güzel deliller göstermişlerdir ama bunlar bir numûne olsun diye, benim seçtiklerim...Alimler çok güzel deliller göstermişlerdir ama bunlar bir numûne olsun diye, benim seçtiklerim... Bir hadis-i şerifinde de El-Hakim ibn-i Ümeyr'den Ebû Nuaym'ın rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Bir hadis-i şerifinde de El-Hakim ibn-i Ümeyr'den Ebû Nuaym'ın rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

El-kur'ânu sa'bun müstas’abun alâ men kerihehû, ve müyesserun alâ men tebiahû, vehüvel-hakem;El-kur'ânu sa'bun müstas’abun alâ men kerihehû, ve müyesserun alâ men tebiahû, vehüvel-hakem; ve hadîsî sa'bun müstas’abun ve hüvel-hakem; femenistemseke bihadîsî ve fehimehû ve hafizehû câmeal-kur'ân;ve hadîsî sa'bun müstas’abun ve hüvel-hakem; femenistemseke bihadîsî ve fehimehû ve hafizehû câmeal-kur'ân; ve men tehâvene bil-kur'ân, ve bihadîsî hasired-dünya vel-âhireh.) ve men tehâvene bil-kur'ân, ve bihadîsî hasired-dünya vel-âhireh.)

(El-kur'ânu sa'bun) diyor Peygamber Efendimiz, "Kur'an-ı Kerim zordur,(El-kur'ânu sa'bun) diyor Peygamber Efendimiz, "Kur'an-ı Kerim zordur, (müstas’abun) yâni zor gelen, zor bulunan, aslında öyle olmadığı halde zor olduğu hissedilen, anlayışı zor olan bir varlıktır Kur'an."(müstas’abun) yâni zor gelen, zor bulunan, aslında öyle olmadığı halde zor olduğu hissedilen, anlayışı zor olan bir varlıktır Kur'an." Ama kime karşı? (Alâ men kerihehû) "Onu sevmeyen, onu istemeyen kimseye karşı zordur. Ama kime karşı? (Alâ men kerihehû) "Onu sevmeyen, onu istemeyen kimseye karşı zordur. Anlatmaz, anlattırmaz kendisini. Sevmeyen insan Kur'an'ı anlayamaz, Kur'an-ı Kerim ona açılmaz yâni. Anlatmaz, anlattırmaz kendisini. Sevmeyen insan Kur'an'ı anlayamaz, Kur'an-ı Kerim ona açılmaz yâni.

(Ve müyesserun alâ men tebiahû) Ve kendisine tâbi olana da Kur'an-ı Kerim kolaylaştırılır,(Ve müyesserun alâ men tebiahû) Ve kendisine tâbi olana da Kur'an-ı Kerim kolaylaştırılır, yâni mânâsı açılır önünde, manzaralar görülür mânâlar gönlüne doğar ve anlar.yâni mânâsı açılır önünde, manzaralar görülür mânâlar gönlüne doğar ve anlar. İnanmayan anlamaz, inanana açılır ve kolaylaştırılır. İnanmayan anlamaz, inanana açılır ve kolaylaştırılır. (Ve hüvel-hakem) Ve Kur'an-ı Kerim hâkimdir, hükmedicidir,(Ve hüvel-hakem) Ve Kur'an-ı Kerim hâkimdir, hükmedicidir, Hak ile bâtılın arasında hâkimdir ve kişinin değerinin mahkeme-i kübrâda kararlaştırılmasında da hakemdir." Hak ile bâtılın arasında hâkimdir ve kişinin değerinin mahkeme-i kübrâda kararlaştırılmasında da hakemdir."

(Ve hadîsî) "Benim sözlerim, hadis-i şeriflerim de diyor Peygamber Efendimiz .(Ve hadîsî) "Benim sözlerim, hadis-i şeriflerim de diyor Peygamber Efendimiz . " Kur'an-ı Kerim'in böyle olduğunu duyurduktan sonra (sa'bun müstas’abun) oda zordur, zor gelir insanlara;" Kur'an-ı Kerim'in böyle olduğunu duyurduktan sonra (sa'bun müstas’abun) oda zordur, zor gelir insanlara; zor gibi görünür İstemeyene zor gelir demiyor, isteyene kolaylaştırılır demiyor ama, aynı mânâyı burda da düşünebiliriz. " zor gibi görünür İstemeyene zor gelir demiyor, isteyene kolaylaştırılır demiyor ama, aynı mânâyı burda da düşünebiliriz. " Hadis-i şerifler de zor gelir bazı insanlara...Hadis-i şerifler de zor gelir bazı insanlara... Sevmeyen insanlara, anlaşılmaz gelir, birbirine zıd gibi gelir ama, Sevmeyen insanlara, anlaşılmaz gelir, birbirine zıd gibi gelir ama, ona tâbi olanlara mânâları açılır, inceliklerini onu seven insanlar sezerler. ona tâbi olanlara mânâları açılır, inceliklerini onu seven insanlar sezerler. (Ve hüvel-hakem) Kur'an-ı Kerim gibi hadis-i şerifler de hâkimdir, hakemdir.(Ve hüvel-hakem) Kur'an-ı Kerim gibi hadis-i şerifler de hâkimdir, hakemdir. İnsanın ahirette mükâfatının verilmesinde veya cezâsının verilmesinde göz önünde bulundurulacaktır."İnsanın ahirette mükâfatının verilmesinde veya cezâsının verilmesinde göz önünde bulundurulacaktır." Kur'an'a uyan, sünnete uyan necat bulacaktır, ötekiler helâk olacaktır.Kur'an'a uyan, sünnete uyan necat bulacaktır, ötekiler helâk olacaktır. O bakımdan hakemdir. Hadis-i şerifler de hakemdir, Kur'an-ı Kerim de hakemdir.O bakımdan hakemdir. Hadis-i şerifler de hakemdir, Kur'an-ı Kerim de hakemdir. (Femenistemseke bi hadîsî) Kim benim hadis-i şerifime sımsıkı sarılırsa(Femenistemseke bi hadîsî) Kim benim hadis-i şerifime sımsıkı sarılırsa (ve fehimehû) ve bunu anlarsa (ve hafizahû) ve hadisimi hıfzederse...(ve fehimehû) ve bunu anlarsa (ve hafizahû) ve hadisimi hıfzederse... " Burdaki hıfzdan maksat, yâni "Ahkâmına riâyet ederse, sünnetime riâyet ederse" Burdaki hıfzdan maksat, yâni "Ahkâmına riâyet ederse, sünnetime riâyet ederse (câmeal-kur'ân) Kur'an-ı Kerimle bütünleşir, Kur'an-ı Kerime kavuşur, onunla birleşir." (câmeal-kur'ân) Kur'an-ı Kerimle bütünleşir, Kur'an-ı Kerime kavuşur, onunla birleşir."

Yâni Kur'an-ı Kerim'i anlamanın yolu, Kur'an-ı Kerim ehli olmanın yolu,Yâni Kur'an-ı Kerim'i anlamanın yolu, Kur'an-ı Kerim ehli olmanın yolu, Kur'an-ı Kerim'in mânâlarının mânevî bakımdan bir insana açılmasının yolu, Kur'an-ı Kerim'in mânâlarının mânevî bakımdan bir insana açılmasının yolu, Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğrenmesi, tanıması, sevmesi ve sünnetine riâyet etmesidir. Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğrenmesi, tanıması, sevmesi ve sünnetine riâyet etmesidir.

Bu da bizim yolumuzun güzel olduğunu gösteriyor.Bu da bizim yolumuzun güzel olduğunu gösteriyor. Evliyâullah büyüklerimizin güzel yol gösterdiğini gösteriyor.Evliyâullah büyüklerimizin güzel yol gösterdiğini gösteriyor. Bizi terbiye etmek için hadis kitapları te'lif etmişler, "Bunları okuyun!" demişler.Bizi terbiye etmek için hadis kitapları te'lif etmişler, "Bunları okuyun!" demişler. Bizim dergâhımızda Râmuzül-Ehâdis okunuyor.Bizim dergâhımızda Râmuzül-Ehâdis okunuyor. Tabii bunları okuyunca insan Kur'an-ı Kerim'le de bütünleşecek, Kur'an-ı Kerim'i de güzel anlaması mümkün olacak. Tabii bunları okuyunca insan Kur'an-ı Kerim'le de bütünleşecek, Kur'an-ı Kerim'i de güzel anlaması mümkün olacak.

Çünkü Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerine, bazı kalbinde eğrilik olan, hastalık olan insanlar özellikle müteşâbih ayetlere yanaşıp,Çünkü Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerine, bazı kalbinde eğrilik olan, hastalık olan insanlar özellikle müteşâbih ayetlere yanaşıp, onları kendi keyiflerine göre te'vil edip, ondan sonra dalâlete düşmüşlerdir.onları kendi keyiflerine göre te'vil edip, ondan sonra dalâlete düşmüşlerdir. Misâl olsun diye söylüyorum. Meselâ: (Ve'büd rabbeke hattâ ye'tiyekel-yakîn)Misâl olsun diye söylüyorum. Meselâ: (Ve'büd rabbeke hattâ ye'tiyekel-yakîn) "Sana yakîn gelinceye kadar Rabbine ibadet et!" diye emrediliyor Kur'an-ı Kerim'de."Sana yakîn gelinceye kadar Rabbine ibadet et!" diye emrediliyor Kur'an-ı Kerim'de. Yakîn iki mânâya geliyor. Tabii lügattan açılırsa bir kelimenin pek çok mânâsı olur. Yakîn iki mânâya geliyor. Tabii lügattan açılırsa bir kelimenin pek çok mânâsı olur. Bizim Avrupalı bir profesörümüz vardı üniversitedeyken: Bizim Avrupalı bir profesörümüz vardı üniversitedeyken: "Talebe dil öğrenirken, yabancı dilden bir metni çözerken lügate bakar."Talebe dil öğrenirken, yabancı dilden bir metni çözerken lügate bakar. Lügatte beş altı, sekiz on, üç beş mânâ görür ve en yanlışını seçer." derdi. Lügatte beş altı, sekiz on, üç beş mânâ görür ve en yanlışını seçer." derdi.

(Ve'büd rabbeke hattâ ye'tiyekel-yakîn) "Sana yakîn gelinceye kadar Rabbine ibadet et!"(Ve'büd rabbeke hattâ ye'tiyekel-yakîn) "Sana yakîn gelinceye kadar Rabbine ibadet et!" Yakìnin bir mânâsı şeksiz kanaat, tereddütsüz, şüphesiz inanç ve kanaat demek.Yakìnin bir mânâsı şeksiz kanaat, tereddütsüz, şüphesiz inanç ve kanaat demek. Yâni, "Sana bu inanç, kanaat gelinceye kadar ibadet et, ondan sonra ibadeti bırak!" mânâsını çıkarmış bazı zındıklar;Yâni, "Sana bu inanç, kanaat gelinceye kadar ibadet et, ondan sonra ibadeti bırak!" mânâsını çıkarmış bazı zındıklar; namazı, niyazı, orucu, haccı terketmeye kalkışmışlar. namazı, niyazı, orucu, haccı terketmeye kalkışmışlar.

Halbuki Kur'an-ı Kerim bazen, başka ayetlerinden bu ayetinin anlaşılmasına malzeme verir, işaret verir.Halbuki Kur'an-ı Kerim bazen, başka ayetlerinden bu ayetinin anlaşılmasına malzeme verir, işaret verir. Kur'an ayetlerini, bazı diğer Kur'an ayetlerini tefsir eder.Kur'an ayetlerini, bazı diğer Kur'an ayetlerini tefsir eder. Öbür ayetlerde hem Allah: "Namaz kılın, oruç tutun, ibadet edin!" diyor,Öbür ayetlerde hem Allah: "Namaz kılın, oruç tutun, ibadet edin!" diyor, hem de "İyi bir müslüman olunca, yakìn gelince ibadeti bırak!" der mi?.. Demez. hem de "İyi bir müslüman olunca, yakìn gelince ibadeti bırak!" der mi?.. Demez.

O zaman yakînin bir başka mânâsı var.O zaman yakînin bir başka mânâsı var. Evet, o mânâyı bir başka ayet-i kerimede görüyoruz.Evet, o mânâyı bir başka ayet-i kerimede görüyoruz. [Kur'an-ı Kerim'de bildiriliyor ki,] kâfirler cehenneme atıldıkları zaman melekler onlara: [Kur'an-ı Kerim'de bildiriliyor ki,] kâfirler cehenneme atıldıkları zaman melekler onlara: "--Siz ne yaptınız da buraya düştünüz, size peygamber gelmedi mi, Kur'an gelmedi mi, size bu cehennemin varlığı hiç bildirilmedi mi?"--Siz ne yaptınız da buraya düştünüz, size peygamber gelmedi mi, Kur'an gelmedi mi, size bu cehennemin varlığı hiç bildirilmedi mi? Ne şaşkınlık ettiniz de buraya düştünüz?" diye sordukları zaman,Ne şaşkınlık ettiniz de buraya düştünüz?" diye sordukları zaman, Onlar Kur'an-ı Kerim'de bildiriliyor ki, O kafirler cehennemde cayır cayır yananlar, onlar diyecekler ki: Onlar Kur'an-ı Kerim'de bildiriliyor ki, O kafirler cehennemde cayır cayır yananlar, onlar diyecekler ki: "--Peygamberler bize geldi, bize bunları anlattı, biz onları reddettik. Biz onları tekzib ettik,"--Peygamberler bize geldi, bize bunları anlattı, biz onları reddettik. Biz onları tekzib ettik, (Hattâ etânel-yakìn) "Nihayet bize yakîn geldi, yâni hayat bitti, öldük gittik.(Hattâ etânel-yakìn) "Nihayet bize yakîn geldi, yâni hayat bitti, öldük gittik. Onun için böyle cehenneme düştük." diye bildirecekler. Onun için böyle cehenneme düştük." diye bildirecekler.

Bu ayetten de görüldüğü gibi yakîn, herkesin başına geleceği kesin olduğu için, ölümün adıdır. Bu ayetten de görüldüğü gibi yakîn, herkesin başına geleceği kesin olduğu için, ölümün adıdır. Yâni yakîn kelimesinin bir mânâsı da ölümdür.Yâni yakîn kelimesinin bir mânâsı da ölümdür. "Ölümün gelinceye kadar ibadet et!" demek. Ama onu anlamıyor. "Ölümün gelinceye kadar ibadet et!" demek. Ama onu anlamıyor.

Demek ki Kur'an-ı Kerim'i ayetler tefsir eder, hadis-i şerifler tefsir eder.Demek ki Kur'an-ı Kerim'i ayetler tefsir eder, hadis-i şerifler tefsir eder. "Hadis-i şerifime sarılan, Kur'an-ı Kerim'le bütünleşir." diyor Peygamber Efendimiz. "Hadis-i şerifime sarılan, Kur'an-ı Kerim'le bütünleşir." diyor Peygamber Efendimiz. Burada müjdeyi veriyor. Hadis-i şerife sarılan, onu anlayan ve onu uygulayan Kur'an-ı Kerim'le bütünleşir. Burada müjdeyi veriyor. Hadis-i şerife sarılan, onu anlayan ve onu uygulayan Kur'an-ı Kerim'le bütünleşir.

Ve men tehâvene bil-kur'âni) "Kim Kur'an-ı Kerim'i hafife alırsa, önemsemezse;Ve men tehâvene bil-kur'âni) "Kim Kur'an-ı Kerim'i hafife alırsa, önemsemezse; (ve bihadîsî) benim hadis i şeriflerime değer vermez, onları hafife alırsa,(ve bihadîsî) benim hadis i şeriflerime değer vermez, onları hafife alırsa, Kur'an-ı Kerim'i hafife alırsa (hasired-dünya vel-âhireh) dünyada ahirette hüsrâna uğrar, Kur'an-ı Kerim'i hafife alırsa (hasired-dünya vel-âhireh) dünyada ahirette hüsrâna uğrar, dünyası, ahireti ziyan dolar, iki cihanda hüsrana uğrayan, zarar eden, cezâ çeken kişi olur." diyor Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem. dünyası, ahireti ziyan dolar, iki cihanda hüsrana uğrayan, zarar eden, cezâ çeken kişi olur." diyor Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem.

Demek ki, "Kur'an-ı Kerim Allah'ın sevgili, mübarek kullarına kolaydır,Demek ki, "Kur'an-ı Kerim Allah'ın sevgili, mübarek kullarına kolaydır, sünnet-i seniyyeye uyan, hadis-i şerifleri bilen kullarına kolaydır.sünnet-i seniyyeye uyan, hadis-i şerifleri bilen kullarına kolaydır. Ama istemeyen, sevmeyen, hafife alan kimselere Allah mânâlarını açtırmaz, anlattırmaz, kalbine imanı verdirmez. Ama istemeyen, sevmeyen, hafife alan kimselere Allah mânâlarını açtırmaz, anlattırmaz, kalbine imanı verdirmez. Böylece onlar Kur'an-ı Kerimi anlayamazlar, sevemezler, dünya ve ahiretleri harab olur." diye bildiriyor. Böylece onlar Kur'an-ı Kerimi anlayamazlar, sevemezler, dünya ve ahiretleri harab olur." diye bildiriyor.

Bu günkü sohbetimi şu hadis-i şerifi okuyarak bitirmek istiyorum; "Bu günkü sohbetimi şu hadis-i şerifi okuyarak bitirmek istiyorum; " Peygamber Efendimiz Ebû Nuaym el-İsfahânî'nin İbn-i Amr'dan --herhalde Abdullah ibn-i Amr ibn-iül-Âs radıyallahu anhüma olmalı-- rivâyet olunduğuna göre buyurmuş ki:Peygamber Efendimiz Ebû Nuaym el-İsfahânî'nin İbn-i Amr'dan --herhalde Abdullah ibn-i Amr ibn-iül-Âs radıyallahu anhüma olmalı-- rivâyet olunduğuna göre buyurmuş ki: (El-Kur'ânu ehabbu ilâllàhi mines-semâvâti vel-ardi ve men fîhinne) (El-Kur'ânu ehabbu ilâllàhi mines-semâvâti vel-ardi ve men fîhinne) "Kur'an-ı Kerim Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne göklerden ve yerden ve göklerdeki, yerlerdeki bütün varlıklardan, zenginliklerden, nimetlerden, her şeyden daha sevimli ve sevgilidir. "Kur'an-ı Kerim Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne göklerden ve yerden ve göklerdeki, yerlerdeki bütün varlıklardan, zenginliklerden, nimetlerden, her şeyden daha sevimli ve sevgilidir.

(ehabbu ilâllàh) Allah’u Tealâ hazretlerine göklerden ve yerden ve bunların içinde(ehabbu ilâllàh) Allah’u Tealâ hazretlerine göklerden ve yerden ve bunların içinde O halde Allah'ın sevdiği, en sevimli varlık olan Kur'an-ı Kerim'e, inşaallah bundan sonra daha çok değer vereceğiz. O halde Allah'ın sevdiği, en sevimli varlık olan Kur'an-ı Kerim'e, inşaallah bundan sonra daha çok değer vereceğiz.

Biz de bu dersimizle Kur'an-ı Kerim'in açıklanmasına, tanıtılmasına, mânâsının ve ahkâmının öğretilmesine yayınlarımızda başlamış olduk.Biz de bu dersimizle Kur'an-ı Kerim'in açıklanmasına, tanıtılmasına, mânâsının ve ahkâmının öğretilmesine yayınlarımızda başlamış olduk. Bundan sonraki sohbetimde --Allah sağlık, afiyet verir, imkân verirse-- Kur'an-ı Kerim hakkında genel bilgiler, tanıtıcı bilgiler vermeye devam ettikten sonra, Bundan sonraki sohbetimde --Allah sağlık, afiyet verir, imkân verirse-- Kur'an-ı Kerim hakkında genel bilgiler, tanıtıcı bilgiler vermeye devam ettikten sonra, eûzü besmeleden başlayıp, Fâtihâ'dan başlayıp Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini sonuna kadar, ömrümüz oldukça, Allah fırsat verdikçe anlatmaya devam edeceğiz. eûzü besmeleden başlayıp, Fâtihâ'dan başlayıp Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini sonuna kadar, ömrümüz oldukça, Allah fırsat verdikçe anlatmaya devam edeceğiz.

Allah-u Teàlâ Hazretleri lütfeylesin, yardım eylesin, tevfîkini refîk eylesin...Allah-u Teàlâ Hazretleri lütfeylesin, yardım eylesin, tevfîkini refîk eylesin... Mânâsını anlamayı nasib eylesin...Mânâsını anlamayı nasib eylesin... Doğru ve güzel söylemeyi, açıklamayı, tefsir etmeyi nasib eylesin...Doğru ve güzel söylemeyi, açıklamayı, tefsir etmeyi nasib eylesin... Söyleyeni de, dinleyenleri de büyük sevaplara mazhar eylesin; cennetiyle, cemâliyle müşerref eylesin... Söyleyeni de, dinleyenleri de büyük sevaplara mazhar eylesin; cennetiyle, cemâliyle müşerref eylesin...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2