Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Kur’an-ı Öğrenmek ve Öğretmek

Mehmed Zâhid KOTKU

2 Ramazan 1395 / 07.09.1975
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm. Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn.

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn.
Er-rahmâni’r-rahîmEr-rahmâni’r-rahîm Maliki yevmiddin.Maliki yevmiddin. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn... Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... İ’lemû eyyühe’l-ihvân.

İ’lemû eyyühe’l-ihvân.
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh.İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh. Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem.Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem. Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah.Ve külle muhdesin bid’ah. Ve külle bid’atin dalâleh.Ve külle bid’atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi’n-nâr.Ve külle dalâletin fi’n-nâr. Ve bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:Ve bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 170/1 Elâ hel müşemmirun li’l-cenneti, (feinne’l-cennete) lâ hatara lehâ,

RE. 170/1 Elâ hel müşemmirun li’l-cenneti, (feinne’l-cennete) lâ hatara lehâ,
hiye ve rabbi’l-kâ’beti nûrun etele’leü küllühâ,hiye ve rabbi’l-kâ’beti nûrun etele’leü küllühâ, ve reyhânetün tehtezzü, ve kasrun meşîdün, ve nehrun müttaridün...ve reyhânetün tehtezzü, ve kasrun meşîdün, ve nehrun müttaridün... Sadaka rasûlü’llàh, ila âhir.

Sadaka rasûlü’llàh, ila âhir.
Bu hadis-i şerifte, Peygamberimiz SAS buyuruyorlar ki:Bu hadis-i şerifte, Peygamberimiz SAS buyuruyorlar ki: Elâ.... Ela harf-i nidâ dedikleri,

Elâ.... Ela harf-i nidâ dedikleri,
tenbih alâmeti.tenbih alâmeti. Dinleyin, kulak verin demek.Dinleyin, kulak verin demek. Cennet için hazırlanmaz mısın?
Cennet için hazırlanmaz mısın?
Cennete hazırlanmaz mısın?
Cennete hazırlanmaz mısın?
İstemez misiniz cenneti?
İstemez misiniz cenneti?
Bunun için, bunu elde etmek için hazırlık yapmaz mısınız?
Bunun için, bunu elde etmek için hazırlık yapmaz mısınız?
Çabuklanmaz mısınız?
Çabuklanmaz mısınız?
Bunda hiç şek yoktur yani.

Bunda hiç şek yoktur yani.
RE. 170/1 ... lâ hatara lehâ ...

RE. 170/1 ... lâ hatara lehâ ...
Bunda hiç şek ve şüphe yoktur.Bunda hiç şek ve şüphe yoktur. Kur’an va’d etmiştir,Kur’an va’d etmiştir, Efendimiz söylemiştir.Efendimiz söylemiştir. RE. 170/1 ... Hiye ve rabbi’l-kâ’beti ...

RE. 170/1 ... Hiye ve rabbi’l-kâ’beti ...
Kâbe hakkı için.Kâbe hakkı için. Bu cennet muhakkaktır.Bu cennet muhakkaktır. Bununla beraber,Bununla beraber, RE. 170/1 ... nûrun yetele’leü küllühâ ...

RE. 170/1 ... nûrun yetele’leü küllühâ ...
Her tarafı nurdandır,Her tarafı nurdandır, pırıl pırıldır her yer.pırıl pırıldır her yer. Bu dünyaya benzemez.Bu dünyaya benzemez. Dünyanın zahmeti, meşakkati, şusu, busu çok.Dünyanın zahmeti, meşakkati, şusu, busu çok. Orada hiçbir şekil yok.Orada hiçbir şekil yok. RE. 170/1 ... Ve reyhânetün tehtezzü ...

RE. 170/1 ... Ve reyhânetün tehtezzü ...
Çok güzel kokuları var ki,Çok güzel kokuları var ki, İnsanın burnunun direğe kırılır gibi,İnsanın burnunun direğe kırılır gibi, yani kokusuna tahammül olunmaz,yani kokusuna tahammül olunmaz, herkesi harekete getirir.herkesi harekete getirir. Güzel kokular nasıl insanları böyle canlandırıyorsa,Güzel kokular nasıl insanları böyle canlandırıyorsa, Öyle insanları harekete geçirir.Öyle insanları harekete geçirir. RE. 170/1 ... Ve kasrün meşîdün ...

RE. 170/1 ... Ve kasrün meşîdün ...
Çok muhkem köşeleri, köşkleri, sarayları vardır.Çok muhkem köşeleri, köşkleri, sarayları vardır. Çok muhkemdir yani.Çok muhkemdir yani. Bu dünyanınki gibi yıkılmaz,Bu dünyanınki gibi yıkılmaz, masrafları da yoktur.masrafları da yoktur. Onların masrafları, buradaki tesbihlerimiz, Onların masrafları, buradaki tesbihlerimiz, tehlillerimiz, zikirlerimiz, ibadetlerimizdir.tehlillerimiz, zikirlerimiz, ibadetlerimizdir. İbadetleri nisbetinde, oradaki köşklere sahip olacak insan.İbadetleri nisbetinde, oradaki köşklere sahip olacak insan. RE. 170/1 ... Ve nehrun mutarridün ...

RE. 170/1 ... Ve nehrun mutarridün ...
Bu köşelerin ziyneti de,Bu köşelerin ziyneti de, Onların önünde akan sularla olur.Onların önünde akan sularla olur. Gayet güzel, berrak, geniş.Gayet güzel, berrak, geniş. İstediğin kadar güzel İstediğin kadar güzel nehirler de akıyor önünde.nehirler de akıyor önünde. Köşkler öyle köşkler yani.Köşkler öyle köşkler yani. RE. 170/1 ... Ve fâkihetün kesîretün ...

RE. 170/1 ... Ve fâkihetün kesîretün ...
Fakat öyle de ağaçlar yetiştirilmiş ki orada, meyvaları ...Fakat öyle de ağaçlar yetiştirilmiş ki orada, meyvaları ... Gayet olgun, öyle buradaki gibi ham veya çürümüş değil.Gayet olgun, öyle buradaki gibi ham veya çürümüş değil. Gayet ağza layık, enfes, tatlı,Gayet ağza layık, enfes, tatlı, kokusu içinde, tadı içinde,kokusu içinde, tadı içinde, yemeği için de...yemeği için de... Sıkıntı vermez,Sıkıntı vermez, zahmet vermez,zahmet vermez, öyle meyveler var.öyle meyveler var. Şimdi burada bir meyveyi canınız istese,

Şimdi burada bir meyveyi canınız istese,
ikincisini yiyemezsiniz.ikincisini yiyemezsiniz. Üçüncüsünü daha zorlanırsınız.Üçüncüsünü daha zorlanırsınız. Ama orada öyle değil.Ama orada öyle değil. Hiç sıkıntı veren bir şey yok.Hiç sıkıntı veren bir şey yok. Dilediğiniz kadar yiyin.Dilediğiniz kadar yiyin. Bununla beraber,Bununla beraber, RE. 170/1 ... Ve zevcetün hasnâü ...

RE. 170/1 ... Ve zevcetün hasnâü ...
Gayet güzel hanımlar da var,Gayet güzel hanımlar da var, huriler. Çünkü onlar da,huriler. Çünkü onlar da, hayatın tadıdır yani.hayatın tadıdır yani. Demeyle, buradakiler gibi insanı üzmezler.Demeyle, buradakiler gibi insanı üzmezler. Ne deseniz, itaat ederler... İtaat güzel.Ne deseniz, itaat ederler... İtaat güzel. RE. 170/1 ... Ve hulelün kesîretün ...

RE. 170/1 ... Ve hulelün kesîretün ...
Esbab almak için terzilere gitmeye lüzum yok.Esbab almak için terzilere gitmeye lüzum yok. Gayet güzel cennet hülleleri, elbiseleri; kat kat, istediğin kadar.Gayet güzel cennet hülleleri, elbiseleri; kat kat, istediğin kadar. Beğendiğiniz, nasıl beğeniyorsanız, öylesi.Beğendiğiniz, nasıl beğeniyorsanız, öylesi. RE. 170/1 ... Fî makàmin ebeden ...

RE. 170/1 ... Fî makàmin ebeden ...
Öyle bir beldede ki, diyar'da ki,Öyle bir beldede ki, diyar'da ki, orada, burası gibi hastalık veyahut ölüm yok.orada, burası gibi hastalık veyahut ölüm yok. Meselâ, dün akşam komşu bizi davet etti,Meselâ, dün akşam komşu bizi davet etti, evine gittik.evine gittik. Ben gidemedim rahatsızlığım dolayısıyla,Ben gidemedim rahatsızlığım dolayısıyla, arkadaşlar gitmiş. Efendi baba çok güzel hizmet etmiş,arkadaşlar gitmiş. Efendi baba çok güzel hizmet etmiş, fakat sabah da kendisi gitmiş ahirete.fakat sabah da kendisi gitmiş ahirete. Bir şeysi yok. Hizmet ediyor etrafındaki insanlara.

Bir şeysi yok. Hizmet ediyor etrafındaki insanlara.
Şen, güzel,Şen, güzel, fakat sabaha da ahirete gitmiş.fakat sabaha da ahirete gitmiş. Demek ki burası,Demek ki burası, dar-ı fena,dar-ı fena, dar-ı beka değil burası.dar-ı beka değil burası. Genç, ihtiyar da ayırmıyor yani.Genç, ihtiyar da ayırmıyor yani. Şu gençtir,Şu gençtir, Şu gençtir, dursun demiyor.Şu gençtir, dursun demiyor. Sırası geldi mi, o genci de alır.Sırası geldi mi, o genci de alır. Bu ihtiyar, işte biraz daha yaşasın, o da yok.Bu ihtiyar, işte biraz daha yaşasın, o da yok. Herkesin bir muayyen saat ve dakikası var,Herkesin bir muayyen saat ve dakikası var, o muayyen saat ve dakikasına kadar yaşar.o muayyen saat ve dakikasına kadar yaşar. Ondan sonra, enfası biter, ruhunu teslim eder gider.Ondan sonra, enfası biter, ruhunu teslim eder gider. Onun için biz bir muvakkat alemin muvakkat insanlarıyız.

Onun için biz bir muvakkat alemin muvakkat insanlarıyız.
Ebedi alemin değil,Ebedi alemin değil, muvakkat bir dünyada, muvakkat kimseleriz biz.muvakkat bir dünyada, muvakkat kimseleriz biz. Onun için bize yakışan,Onun için bize yakışan, daima buradadaima burada gayet güzel geçinmegayet güzel geçinme yolunu bulabilmek.yolunu bulabilmek. Allah-u Celle ve A’lâ’nın verdiğine de razıyız. Hoşnut olarakAllah-u Celle ve A’lâ’nın verdiğine de razıyız. Hoşnut olarak şu enfas-ı mâdudeyi güzel bir şekilde tüketip,şu enfas-ı mâdudeyi güzel bir şekilde tüketip, o ahiretteki mev’ud olan cennete kavuşabilmek.o ahiretteki mev’ud olan cennete kavuşabilmek. Yoksa, ona vur, bunu kır,Yoksa, ona vur, bunu kır, bu oldu, bu olmadı; kavga, gürültü...bu oldu, bu olmadı; kavga, gürültü... En nihayet, o enfas-ı mâdude böyleEn nihayet, o enfas-ı mâdude böyle hiç istenmeyen şeyler içerisinde tükenir gider.hiç istenmeyen şeyler içerisinde tükenir gider. ve Allah esirgeye insan kim bilir artık ne şekilde gider ahirete.ve Allah esirgeye insan kim bilir artık ne şekilde gider ahirete. ...... Mekan-ı ebedde,Mekan-ı ebedde, gayet kıymetli bir letafeti ve kıymeti çok yüksek.gayet kıymetli bir letafeti ve kıymeti çok yüksek. RE. 170/1 ... ve nadratün fî dârin âliyetin ...

RE. 170/1 ... ve nadratün fî dârin âliyetin ...
O artık, gözlere sürur veren o güzel yer de,O artık, gözlere sürur veren o güzel yer de, RE. 170/1 ... selîmetin behiyyetin, ...

RE. 170/1 ... selîmetin behiyyetin, ...
Hiçbir haksızlık yok,Hiçbir haksızlık yok, sıkıntı yok,sıkıntı yok, meşakkat yok,meşakkat yok, Dert yok, bir şey yok yani,Dert yok, bir şey yok yani, selâmet içerisinde.selâmet içerisinde. Gayet güzel, yüksek bir halde.Gayet güzel, yüksek bir halde. RE. 170/1 ... kàlû: ...

RE. 170/1 ... kàlû: ...
Ashâb-ı kirâm (Peygamberimizi) dinlediler ve dediler ki:Ashâb-ı kirâm (Peygamberimizi) dinlediler ve dediler ki: RE. 170/1 ... Nahnü’l-müşemmirûne lehâ yâ rasûla’llàh, ...

RE. 170/1 ... Nahnü’l-müşemmirûne lehâ yâ rasûla’llàh, ...
“Evet Yâ Rasûlallah, biz o Cennete hazırlananlardanız,“Evet Yâ Rasûlallah, biz o Cennete hazırlananlardanız, Onu isteyenlerdeniz.”Onu isteyenlerdeniz.” RE. 170/1 ... Kàle ... Efendimiz buyurdu ki:

RE. 170/1 ... Kàle ... Efendimiz buyurdu ki:
RE. 170/1 ... Kùlû inşâa’llah ...

RE. 170/1 ... Kùlû inşâa’llah ...
İnşâallah deyiniz,takdiri Allah’a veriniz.İnşâallah deyiniz,takdiri Allah’a veriniz. Çünkü insanın cennete girişi deÇünkü insanın cennete girişi de Allah-u Teàlâ’nın lütfuyla olacak.Allah-u Teàlâ’nın lütfuyla olacak. O lütuftan dolayı, inşâallah demeyi de unutmayınız.O lütuftan dolayı, inşâallah demeyi de unutmayınız. Ravileri ...Ravileri ... Yine buyuruyor,Yine buyuruyor, RE. 170/2 Elâ men tealleme’l-kur’ane ve allemehû

RE. 170/2 Elâ men tealleme’l-kur’ane ve allemehû
ve amile bimâ fîhi, feene lehû sâikun ve delîlün ile’l-cenneti.ve amile bimâ fîhi, feene lehû sâikun ve delîlün ile’l-cenneti. Şimdi cennete girmeyi söyledi.Şimdi cennete girmeyi söyledi. “Böyle güzel cennet var, buna hazırlanmaz mısınız?” (dedi).“Böyle güzel cennet var, buna hazırlanmaz mısınız?” (dedi). Hepimiz aciziz, isteriz tabii.Hepimiz aciziz, isteriz tabii. E öyleyse bunun ilk yolu;E öyleyse bunun ilk yolu; RE. 170/2 ... men tealleme’l-kur’ane ...RE. 170/2 ... men tealleme’l-kur’ane ... Kur’an’ı Azimu’ş-şan’ı, o size gönderdiğim kitabı,Kur’an’ı Azimu’ş-şan’ı, o size gönderdiğim kitabı, teallüm etmeniz, öğrenmeniz.teallüm etmeniz, öğrenmeniz. RE. 170/2 ... men tealleme’l-kur’ane ...RE. 170/2 ... men tealleme’l-kur’ane ... Kim teallüm eder, öğrenirse Kur’an’ı Azimü’ş-şan’ı,Kim teallüm eder, öğrenirse Kur’an’ı Azimü’ş-şan’ı, kâfi değil.kâfi değil. kâfi değil, ben öğrendim, okudum,kâfi değil, ben öğrendim, okudum, ezberimde de kâfi değil,ezberimde de kâfi değil, RE. 170/2 ... men tealleme’l-kur’ane ve allemehû ...

RE. 170/2 ... men tealleme’l-kur’ane ve allemehû ...
Öğrendikten sonra bir de öğretmek vazifesinde insan.Öğrendikten sonra bir de öğretmek vazifesinde insan. Nasıl öğrendiysek, öğrendiğimizle..Nasıl öğrendiysek, öğrendiğimizle.. Öğrendiğimizi de bir başkasına hiç olmazsaÖğrendiğimizi de bir başkasına hiç olmazsa öğretmekle mükellef ve muzavvafız.öğretmekle mükellef ve muzavvafız. Onun için evlatlarımıza, kendimiz okumuşuz,Onun için evlatlarımıza, kendimiz okumuşuz, biliyoruz, para etmez;biliyoruz, para etmez; Muhakkak çocuklarımıza da,Muhakkak çocuklarımıza da, O'nu öğretmekle mükellefiz.O'nu öğretmekle mükellefiz. Öğretmezsek ind-i ilahiyede mes’ulüz.Öğretmezsek ind-i ilahiyede mes’ulüz. “O sonra öğrensin!” (deme), sonraya bırakma!“O sonra öğrensin!” (deme), sonraya bırakma! Sonra olanı istemiyor Cenab-ı Allah.Sonra olanı istemiyor Cenab-ı Allah. RE. 170/2 ... ve amile bimâ fîhi ... Bir de var ki,

RE. 170/2 ... ve amile bimâ fîhi ... Bir de var ki,
Kur’an’ı öğrendikten sonra,Kur’an’ı öğrendikten sonra, O Kur’an’ın emirlerine uymak zodundayız.O Kur’an’ın emirlerine uymak zodundayız. Yani amel edecek.Yani amel edecek. Neler diyorsa,Neler diyorsa, namaz kıl diyor,namaz kıl diyor, oruç tut diyor,oruç tut diyor, zekât ver diyor, hacc et diyor.zekât ver diyor, hacc et diyor. Sonra işte kötülükleri de yapma diyor.Sonra işte kötülükleri de yapma diyor. Her türlü kötülük, günahların hiç birisini yapma diyor.Her türlü kötülük, günahların hiç birisini yapma diyor. Bunun yap dediklerini yapmak,Bunun yap dediklerini yapmak, yapma dediklerini yapmamakyapma dediklerini yapmamak suretiyle amel ederse;suretiyle amel ederse; RE. 170/2 ... feene lehû ... Cenab-ı Peygamber diyor ki:

RE. 170/2 ... feene lehû ... Cenab-ı Peygamber diyor ki:
RE. 170/2 ... feene ...RE. 170/2 ... feene ... BenBen RE. 170/2 ... lehû ...RE. 170/2 ... lehû ... (Kur’an’ı) okumuş, öğrenmiş ve öğretmiş olan insan için(Kur’an’ı) okumuş, öğrenmiş ve öğretmiş olan insan için RE. 170/2 ... sâikun ve delîlü ...RE. 170/2 ... sâikun ve delîlü ... ben onun delili, ve cennete sevk edicisi (olurum).ben onun delili, ve cennete sevk edicisi (olurum). "Sevvak" diyorlar şoförlere, Arabistan'da, sevk edici, arabayı götüren,"Sevvak" diyorlar şoförlere, Arabistan'da, sevk edici, arabayı götüren, "Ben de sizin saykınızım""Ben de sizin saykınızım" Sizi götüreceğim yani...Sizi götüreceğim yani... RE. 170/2 ... ve delîlün ile’l-cenneti. O mev’ud olan cennete,

RE. 170/2 ... ve delîlün ile’l-cenneti. O mev’ud olan cennete,
"uiddet lil müttakin" müttakiler için vaad olan cennete."uiddet lil müttakin" müttakiler için vaad olan cennete. Ben sizin için vaad ediyorum; sizi sevk edeceğim oraya, götüreceğim sizi.Ben sizin için vaad ediyorum; sizi sevk edeceğim oraya, götüreceğim sizi. Allah cümlemizi affettin, mağfiret etsin…

Allah cümlemizi affettin, mağfiret etsin…
Her zaman çok rica ederim, çok yalvarır, söylerim fakat,Her zaman çok rica ederim, çok yalvarır, söylerim fakat, bu dünyaya olan hevesimiz,bu dünyaya olan hevesimiz, dünyaya olan bağlılığımız,dünyaya olan bağlılığımız, bize bu sözleri bir kulağımızdan girdiriyor,bize bu sözleri bir kulağımızdan girdiriyor, öteki kulağımızdan boşu boşuna çıkartıyor.öteki kulağımızdan boşu boşuna çıkartıyor. Şimdi bugünün insanının eline hangi gazeteyi versen bülbül gibi okur.

Şimdi bugünün insanının eline hangi gazeteyi versen bülbül gibi okur.
Hangi kitabı versen, gayet güzel okur.Hangi kitabı versen, gayet güzel okur. Bırak bizim dilimizi,Bırak bizim dilimizi, İngilizcesini söyler,İngilizcesini söyler, Almancasını söyler,Almancasını söyler, Hatta Rusçasını söyler,Hatta Rusçasını söyler, Dünyadaki çeşitli dillerin birçoğundanDünyadaki çeşitli dillerin birçoğundan konuşur karşınızda, söyler.konuşur karşınızda, söyler. Ama bugün Kur’an-ı Kerim’i okuyamaz bir bakarsınız ki..Ama bugün Kur’an-ı Kerim’i okuyamaz bir bakarsınız ki.. Çok teessüf edilecek, acınılacak bir haldir.Çok teessüf edilecek, acınılacak bir haldir. Bu bizim dinimiz,

Bu bizim dinimiz,
ve bizim dinimizin deve bizim dinimizin de can damarı.can damarı. O'nu bilmemek,O'nu bilmemek, O'nu okuyamamak,O'nu okuyamamak, ne demek yani!ne demek yani! bilmem ki, hele bu devirde yani.bilmem ki, hele bu devirde yani. Belki eski devirlerin insanları mazur idilerBelki eski devirlerin insanları mazur idiler çünkü okutucusu yoktu, çünkü okutucusu yoktu, kitaplar da o kadar çok değildi.kitaplar da o kadar çok değildi. E bugün her şey var bakıyorsun,E bugün her şey var bakıyorsun, insan kendi kendisineinsan kendi kendisine hocasız bile okuyacakhocasız bile okuyacak bilgiler var bugün ortada.bilgiler var bugün ortada. ... kendi kendimize,... kendi kendimize, zorladığımız takdirde okuyabiliriz.zorladığımız takdirde okuyabiliriz. Hele bir de mürebbi olur da,Hele bir de mürebbi olur da, “Şuna şu derler, buna bu derler.”“Şuna şu derler, buna bu derler.” dedi miydi, oldu gitti.dedi miydi, oldu gitti. Yalnız onu ilerletebilmek için,Yalnız onu ilerletebilmek için, cehd lazım, gayret lazım.cehd lazım, gayret lazım. “—E gündüz işimiz var!”
“—E gündüz işimiz var!”
Pekâla, akşam!Pekâla, akşam! “—E yoruluyoruz yatacağız.”
“—E yoruluyoruz yatacağız.”
İnsan yarım saatini ayıramaz mı dersin?

İnsan yarım saatini ayıramaz mı dersin?
Yarım saatini ayırırsan,Yarım saatini ayırırsan, çok değil yarım saat,çok değil yarım saat, Kur'anı ile meşgul olsa,Kur'anı ile meşgul olsa, emin olunuz bir seneye varmaz gürül gürül okur, bir hafız olur.emin olunuz bir seneye varmaz gürül gürül okur, bir hafız olur. Halbuki,Halbuki, mesela bunu okuyan,mesela bunu okuyan, ezberleyen hafızlarımız var; Hepimiz biliyoruz ki,ezberleyen hafızlarımız var; Hepimiz biliyoruz ki, bunlar, azami iki senede ezberliyorlar,bunlar, azami iki senede ezberliyorlar, Yani bir senede ezberleyenler var,Yani bir senede ezberleyenler var, daha az da ezberleyenler var.daha az da ezberleyenler var. Fakat azami iki senede ezberliyorlar,Fakat azami iki senede ezberliyorlar, kitaba bakmadan okuyabiliyorlar yani.kitaba bakmadan okuyabiliyorlar yani. Bu iki senede ezberlenebilen bir kitabı,Bu iki senede ezberlenebilen bir kitabı, yüzünden okuyabilmemek kadar,yüzünden okuyabilmemek kadar, acaba hata tasavvur olunur mu?acaba hata tasavvur olunur mu? Allah cümlemizi affetsin.

Allah cümlemizi affetsin.
Ondan sonra, onun için, tekrar tekrar rica ediyorum;Ondan sonra, onun için, tekrar tekrar rica ediyorum; Bakınız şu mabedleri bize yapmışlar vermişler,Bakınız şu mabedleri bize yapmışlar vermişler, Elhamdülillah.Elhamdülillah. Herkes için imkanlar da var.Herkes için imkanlar da var. Onun için biz de,Onun için biz de, az bir,az bir, saatimizi böyle,saatimizi böyle, ayırır, çalışırsak,ayırır, çalışırsak, ve bunu hem ezberleriz.ve bunu hem ezberleriz. Hiç olmazsa mesela ilk cüzü,Hiç olmazsa mesela ilk cüzü, (veya) Amme cüzünü bir ezber yapar insan. (veya) Amme cüzünü bir ezber yapar insan. Çünkü her zaman imam bulamaz ya, icabında kendi de bir imam olabilir.Çünkü her zaman imam bulamaz ya, icabında kendi de bir imam olabilir. Bir Amme cüzünü ezberle, arkasından bakarsın Tebareke’yi de ezberler.

Bir Amme cüzünü ezberle, arkasından bakarsın Tebareke’yi de ezberler.
Kısa surelerdir, kolaydır,Kısa surelerdir, kolaydır, Arkasına kaç seneye ezberler. Bakarsın bir gün hepsi ezberlenmiş.Arkasına kaç seneye ezberler. Bakarsın bir gün hepsi ezberlenmiş. Ama hepsini ezberleyemezseniz de hiç olmazsaAma hepsini ezberleyemezseniz de hiç olmazsa bir iki cüz ezberlemek suretiyle,bir iki cüz ezberlemek suretiyle, Kur’an’ı güzelce okuyabilmekKur’an’ı güzelce okuyabilmek imkânlarını Allah-u Teàlâ’nın lütfedeceğine hiç şüphemiz yok.imkânlarını Allah-u Teàlâ’nın lütfedeceğine hiç şüphemiz yok. Onun için, ne kadar kavi insan olsa,

Onun için, ne kadar kavi insan olsa,
bir şeyi öğrenebiliyor ve onu yapabiliyor.bir şeyi öğrenebiliyor ve onu yapabiliyor. Bu da; Kur’an’ı da böyle insan ne kadar kavi olsa, anlaması zor olsa,Bu da; Kur’an’ı da böyle insan ne kadar kavi olsa, anlaması zor olsa, devam edince zihinler açılır.devam edince zihinler açılır. Basiretler açılır,Basiretler açılır, Allah-u Teàlâ’nın lütfuyla bakarsın ki,Allah-u Teàlâ’nın lütfuyla bakarsın ki, Oooo, Pek güzel olmuş.Oooo, Pek güzel olmuş. Onun için bu hadis-i şerif

Onun için bu hadis-i şerif
çok şeydir, canlı bir noktadır.çok şeydir, canlı bir noktadır. Allah'ın da rızası için,Allah'ın da rızası için, tekrar bir kez daha okuyayım;tekrar bir kez daha okuyayım; RE. 170/2 Elâ men tealleme’l-kur’ane ve allemehû ve amile bimâ fîhi, feene lehû sâikun ve delîlün ile’l-cenneti.RE. 170/2 Elâ men tealleme’l-kur’ane ve allemehû ve amile bimâ fîhi, feene lehû sâikun ve delîlün ile’l-cenneti. RE. 170/3 Elâ men zeyyene nefsehü li’l-kudàti

RE. 170/3 Elâ men zeyyene nefsehü li’l-kudàti
bi-şehâdeti’z-zûri, zeyyenehu’llàhu teàlâ yevme’l-kıyâmetibi-şehâdeti’z-zûri, zeyyenehu’llàhu teàlâ yevme’l-kıyâmeti bi-sirbâlin min katrânin, ve elcemehû bi-licâmin min nârin.bi-sirbâlin min katrânin, ve elcemehû bi-licâmin min nârin. Sadaka rasûlü’llàh

Sadaka rasûlü’llàh
Bu yalan şahitliğe alışan insanların

Bu yalan şahitliğe alışan insanların
ve bunu yapmakla geçim temin eden insanların,ve bunu yapmakla geçim temin eden insanların, ahiretteki durumlarını beyan eder ki;ahiretteki durumlarını beyan eder ki; bunların yeri cehennem katranlarıylabunların yeri cehennem katranlarıyla imal edilmiş bir esvab giydirirler bunlara.imal edilmiş bir esvab giydirirler bunlara. Ve ağızlarına daVe ağızlarına da cehennem gemlerinden gem vurarak cehenneme atarlar. cehennem gemlerinden gem vurarak cehenneme atarlar. Yalancı şahitlik kadar

Yalancı şahitlik kadar
kötü şey yoktur.kötü şey yoktur. Fakat ne yazıktır kiFakat ne yazıktır ki adı da Ahmet Mehmet'tir.adı da Ahmet Mehmet'tir. Hakimlerin kapılarının önünde de sürüyle beklerler.Hakimlerin kapılarının önünde de sürüyle beklerler. Ona öğretirsiniz şunu şöyle söyle,Ona öğretirsiniz şunu şöyle söyle, bunu böyle söyle, … Eline beş on lira verdin mi, senin için gider söyler.bunu böyle söyle, … Eline beş on lira verdin mi, senin için gider söyler. Görmediği (bir şeye).Görmediği (bir şeye). Şahitlik duymakla da olmaz.
Şahitlik duymakla da olmaz.
Şahitlik demek; gözünle gördüğün bir şeye,Şahitlik demek; gözünle gördüğün bir şeye, “Evet, ben bunu böyle gördüm!” diyeceksin.
“Evet, ben bunu böyle gördüm!” diyeceksin.
Ki o adam da hakkını kazansın.Ki o adam da hakkını kazansın. Yoksa uydurmayla olmaz bu işler.Yoksa uydurmayla olmaz bu işler. RE. 170/4 Elâ men zaleme muahiden,

RE. 170/4 Elâ men zaleme muahiden,
evi’nkasahû, ev kellefehû fevka tâkatihî... ile ahiril hadis.evi’nkasahû, ev kellefehû fevka tâkatihî... ile ahiril hadis. Bu da dikkate şayan bir hadistir.

Bu da dikkate şayan bir hadistir.
Muahid: bu bizim memleketlerimizde kanunlarımıza tabii,Muahid: bu bizim memleketlerimizde kanunlarımıza tabii, Türk’ün gayrısı olanlara denir.Türk’ün gayrısı olanlara denir. Ermeni, Rum, Yahudi, daha başka hangi milletler varsa; Ermeni, Rum, Yahudi, daha başka hangi milletler varsa; kanunlarımıza tabidirler.kanunlarımıza tabidirler. Biz onlara muahit deriz.Biz onlara muahit deriz. Söz vermişlerdir:Söz vermişlerdir: “Sizin beldenizde yaşayacağız,“Sizin beldenizde yaşayacağız, sizin sözlerinizi dinleyeceğiz,sizin sözlerinizi dinleyeceğiz, kanunlarınıza itaat edeceğiz.” (diye)kanunlarınıza itaat edeceğiz.” (diye) Bu böyleyken,

Bu böyleyken,
bu bizim memleketimizde yaşayan bu,bu bizim memleketimizde yaşayan bu, ecnebi diyoruz bunlara, ecnebilerinecnebi diyoruz bunlara, ecnebilerin muahedesini bozarsan, sen bozuyorsun.muahedesini bozarsan, sen bozuyorsun. O riayet ediyor kurala.O riayet ediyor kurala. RE. 170/4 ... ev kellefehû fevka tâkatihî ...

RE. 170/4 ... ev kellefehû fevka tâkatihî ...
Onun takatinin fevkinde yük yüklüyor,Onun takatinin fevkinde yük yüklüyor, vazife yüklüyor.vazife yüklüyor. RE. 170/4 ... ev ehaze minhü şey’en bi-gayri tîbi nefsin ...

RE. 170/4 ... ev ehaze minhü şey’en bi-gayri tîbi nefsin ...
Onun razı olmadığı halde,Onun razı olmadığı halde, onun malından bir şey alıyor.onun malından bir şey alıyor. Razı değil,Razı değil, içi razı olmaz.içi razı olmaz. Bunu böyle yaparsanız diyor Efendimiz,Bunu böyle yaparsanız diyor Efendimiz, RE. 170/4 ... feene hacîcühû yevme’l-kıyâmeti.

RE. 170/4 ... feene hacîcühû yevme’l-kıyâmeti.
"Hacic" hasmı manasında."Hacic" hasmı manasında. Onun hasmı, benim diyor.Onun hasmı, benim diyor. Yarın onun hasmı,Yarın onun hasmı, düşmanı, ben olacağım.düşmanı, ben olacağım. Yani onu müdafaa edeceğim o adamı.Yani onu müdafaa edeceğim o adamı. Ondan dolayı, sakın.Ondan dolayı, sakın. Şimdi bu bakŞimdi bu bak bir muahit, yani ecnebi,bir muahit, yani ecnebi, memleketimizde yaşayan, bir ecnebininmemleketimizde yaşayan, bir ecnebinin bu işe razı olması lazım.bu işe razı olması lazım. Ondan sonra, madem ki teslim olmuş, senin gibidir o da;Ondan sonra, madem ki teslim olmuş, senin gibidir o da; emniyet altındadır.emniyet altındadır. Bu emniyet, senin emniyetin nasılsa,Bu emniyet, senin emniyetin nasılsa, onun emniyeti de aynıdır.onun emniyeti de aynıdır. O gavurdur diyerekten, efendim,O gavurdur diyerekten, efendim, ona gayrı kanuni muameleler yapacak olursanız,ona gayrı kanuni muameleler yapacak olursanız, onun hasmı, ben olacağım diyor.onun hasmı, ben olacağım diyor. Veya "Ela"Veya "Ela" Beyhaki’de ayrıca şu ilâve rivayeti var:

Beyhaki’de ayrıca şu ilâve rivayeti var:
"Elâ ve men katele muahiden lehû...""Elâ ve men katele muahiden lehû..." Bu söz veren, ... bu ecnebiyiBu söz veren, ... bu ecnebiyi kim katleder.kim katleder. "zimmeta’llàhi ve zimmete rasûlihî"zimmeta’llàhi ve zimmete rasûlihî Ki Allah'ın himayesi,Ki Allah'ın himayesi, Ve Resul'ün himayesi altında,Ve Resul'ün himayesi altında, Sizin idarenizdeydi de, bunu katlettiniz.Sizin idarenizdeydi de, bunu katlettiniz. "harrama’llahu aleyhi rihe’l-cenneh""harrama’llahu aleyhi rihe’l-cenneh" Allah'u celle ve ala bu adama,Allah'u celle ve ala bu adama, cennetin kokusunu bile haram eder.cennetin kokusunu bile haram eder. Cennetin kendisi değil de,Cennetin kendisi değil de, Cennetin kokusunu duyurmaz bu adama. Halbuki,Cennetin kokusunu duyurmaz bu adama. Halbuki, "Ve inne rîhuhâ" Cennetin kokusu,"Ve inne rîhuhâ" Cennetin kokusu, "leyûcedü min mesîrete seb’îne harîfen""leyûcedü min mesîrete seb’îne harîfen" Yetmiş yıllık ötedenYetmiş yıllık öteden burna gelen bir kokudur.burna gelen bir kokudur. Cennetin kokusu, yetmiş yıl uzaktan,Cennetin kokusu, yetmiş yıl uzaktan, insanların burnunu, dolduracak.insanların burnunu, dolduracak. Bu böyleyken o adama bu kokuyu bile kokutmuyor.

Bu böyleyken o adama bu kokuyu bile kokutmuyor.
Yani cennete yaklaşmaya imkânı yok.Yani cennete yaklaşmaya imkânı yok. Çünkü Allah'ın ve Resul'ününÇünkü Allah'ın ve Resul'ünün zimmetinde olan bir muahede,zimmetinde olan bir muahede, muahed olan bir insanamuahed olan bir insana yaptığı bu su-i muamelesinden dolayı.yaptığı bu su-i muamelesinden dolayı. Ya bunu, bir mümine yaparsa?
Ya bunu, bir mümine yaparsa?
Şimdi bu muahid, (gâvur), ne dersen de.

Şimdi bu muahid, (gâvur), ne dersen de.
Buna yapılan eziyete, Resulullah,Buna yapılan eziyete, Resulullah, Sallallahu aleyhi vesellem, razı olmuyor da,Sallallahu aleyhi vesellem, razı olmuyor da, ya bir müslümana, ya bir mümine,ya bir müslümana, ya bir mümine, ya bir muvahhide bunu reva görürsen,ya bir muvahhide bunu reva görürsen, halimiz nice olur?halimiz nice olur? Onun için bu madud olan, sayılı olan,Onun için bu madud olan, sayılı olan, nefeslerimizi bu memleketimizde güzelce geçirip,nefeslerimizi bu memleketimizde güzelce geçirip, o va’d olunan cennete gidebilmenin çaresini bulalım.o va’d olunan cennete gidebilmenin çaresini bulalım. "Ela" bunlar hep ikaz söylenen sözler;"Ela" bunlar hep ikaz söylenen sözler; RE. 171/1 Elâ yeruddu ehadüküm hediyyete ahîhi, ...

RE. 171/1 Elâ yeruddu ehadüküm hediyyete ahîhi, ...
Sizden hiçbiriniz,Sizden hiçbiriniz, kardeşinin hediyesini reddetmesin.kardeşinin hediyesini reddetmesin. Daima olan şey aramızda. Birbirimize hediyeyi götürüyoruz, veriyoruz.Daima olan şey aramızda. Birbirimize hediyeyi götürüyoruz, veriyoruz. "Ben istemem bunu, Benim buna ihtiyacım yoktur" diyerekten,"Ben istemem bunu, Benim buna ihtiyacım yoktur" diyerekten, kardeşinin hediyesini, katiyyen reddetmesin.kardeşinin hediyesini, katiyyen reddetmesin. Çünkü, hediyedeÇünkü, hediyede çok ince şeyler var.çok ince şeyler var. O hediye edilmek suretiyleO hediye edilmek suretiyle insanların gönülleri birbirlerine dargınsa da,insanların gönülleri birbirlerine dargınsa da, küsse de, sevmiyorsa da;küsse de, sevmiyorsa da; bakarsın yumuşamıştır, ona karşı sevgi hasıl olmuştur,bakarsın yumuşamıştır, ona karşı sevgi hasıl olmuştur, ona karşı bir muhabbet hasıl olmuştur.ona karşı bir muhabbet hasıl olmuştur. Neden? O hediyenin sebebiyledir bu.Neden? O hediyenin sebebiyledir bu. Binâen aleyh hediyeleri kat’iyyen reddetmeyin!

Binâen aleyh hediyeleri kat’iyyen reddetmeyin!
Geçmişte bir zatın hediye kabul etmediğini duydum daGeçmişte bir zatın hediye kabul etmediğini duydum da herkes bunu onun kemaline atfediyordu.herkes bunu onun kemaline atfediyordu. Filan Adam, hediyeyi kabul etmiyor;Filan Adam, hediyeyi kabul etmiyor; çok büyük adam(!). Rasûlüllah’ın sünnetine mugayirdir bu hal.çok büyük adam(!). Rasûlüllah’ın sünnetine mugayirdir bu hal. Hareketine mugayirdir, bu olmaz.Hareketine mugayirdir, bu olmaz. RE. 171/1 ... ve in vecede ...

RE. 171/1 ... ve in vecede ...
Eğer sen zenginsen,Eğer sen zenginsen, RE. 171/1 ... felyükâfiühû ... Onun yaptığı hediyenin mukabilinde, ondan daha alası var,RE. 171/1 ... felyükâfiühû ... Onun yaptığı hediyenin mukabilinde, ondan daha alası var, Yapabiliyorsan, ki iki taraflı olsun.Yapabiliyorsan, ki iki taraflı olsun. Yapamıyorsan, sen ona dua edersin.Yapamıyorsan, sen ona dua edersin. Gücün yetmiyorsaGücün yetmiyorsa ona dua,ona dua, o da onun karşılığıdır.o da onun karşılığıdır. “—Yâ Rabbi, onun vücuduna afiyet ver,
“—Yâ Rabbi, onun vücuduna afiyet ver,
malına afiyet ver,malına afiyet ver, ömrüne bereket verömrüne bereket ver evine dürüstlük ver.”evine dürüstlük ver.” Hep bu dualarla,

Hep bu dualarla,
bu gelen hediyenin,bu gelen hediyenin, karşılığı yapılmış olur.karşılığı yapılmış olur. Mukabelesini yapamıyorsan.Mukabelesini yapamıyorsan. Ama asıl olan,Ama asıl olan, mukabele edebilmek,mukabele edebilmek, dua ikinci mertebede;dua ikinci mertebede; yok olanların,yok olanların, yapamayanların.yapamayanların. RE. 171/1 ... Ve’llezî nefsî bi-yedihî ...

RE. 171/1 ... Ve’llezî nefsî bi-yedihî ...
Şimdi Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, bunu söyledikten sonra,Şimdi Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, bunu söyledikten sonra, Kendisi de,Kendisi de, kendisi de Cenab-ı Hakk'ın,kendisi de Cenab-ı Hakk'ın, kudretine kasem ederekten, nefsi onun elindedir.kudretine kasem ederekten, nefsi onun elindedir. Hepimizin için öyle ya, O'nun nefsinin,Hepimizin için öyle ya, O'nun nefsinin, yed-i kudretinde olan, Hz. Allahü Celle ve Ala'ya kasem ederim ki;yed-i kudretinde olan, Hz. Allahü Celle ve Ala'ya kasem ederim ki; RE. 171/1 ... lev ühdiyet lî zirâu lekabiltü ...

RE. 171/1 ... lev ühdiyet lî zirâu lekabiltü ...
Koyunun kolu, O'na da birisi getirmiş, bir kol hediye etmiş, kat’iyyen reddetmem.Koyunun kolu, O'na da birisi getirmiş, bir kol hediye etmiş, kat’iyyen reddetmem. Reddetmem yani,Reddetmem yani, teşekkür ederim, kabul ederim.teşekkür ederim, kabul ederim. Ne kadar az veya çok olsa, gene o hediyedir, onu kabul ederim.Ne kadar az veya çok olsa, gene o hediyedir, onu kabul ederim. RE. 171/1 ... Velev düiyet ilâ kürâin leecebtü.

RE. 171/1 ... Velev düiyet ilâ kürâin leecebtü.
Bir sofraya davet edilsem, ama mükemmel değil;Bir sofraya davet edilsem, ama mükemmel değil; ona da çağırılsam ona da icabet ederim.ona da çağırılsam ona da icabet ederim. Bazen bizim de gidemediğimiz;Bazen bizim de gidemediğimiz; mesela çağırıldığımız vakitlerde, gittik hep davetlere de,mesela çağırıldığımız vakitlerde, gittik hep davetlere de, bazen gidemediğimiz oluyor özrümüzden dolayı,bazen gidemediğimiz oluyor özrümüzden dolayı, tenezzül etmediğimizden zannedilmesin.tenezzül etmediğimizden zannedilmesin. RE. 171/2 Elâ şekakte an kalbihî, ... bunu güzel dinleyin ama,

RE. 171/2 Elâ şekakte an kalbihî, ... bunu güzel dinleyin ama,
RE. 171/2 Elâ şekakte an kalbihî, hattâ ta’leme mine ecli zâlike kàlehâ?RE. 171/2 Elâ şekakte an kalbihî, hattâ ta’leme mine ecli zâlike kàlehâ? Em lâ men leke lâ ilâhe illa’llahu yevme’l-kıyâmeti.Em lâ men leke lâ ilâhe illa’llahu yevme’l-kıyâmeti. Bu, bu kadar.

Bu, bu kadar.
Buhàrî'nin, Müslim'in,Buhàrî'nin, Müslim'in, Ahmed ibn-i Hanbel'in, Dâvud'un, Neseî'nin,Ahmed ibn-i Hanbel'in, Dâvud'un, Neseî'nin, İbn-i Hibbân, Üsâme ibn-i Zeyd RA’dan rivayetleri kiİbn-i Hibbân, Üsâme ibn-i Zeyd RA’dan rivayetleri ki ravilerin hepsi büyük.ravilerin hepsi büyük. Şimdi bu hadisi şerifte,

Şimdi bu hadisi şerifte,
Ashab-ı Kiram'dan, müfreze-i askeriye düşmana gitti.Ashab-ı Kiram'dan, müfreze-i askeriye düşmana gitti. Gelirken birisini yakaladılar.Gelirken birisini yakaladılar. ... Dur dedi adam, durdu.... Dur dedi adam, durdu. Onu silahlı falan görünce,Onu silahlı falan görünce, “Lâ ilahe illla’llàh dedi.“Lâ ilahe illla’llàh dedi. Dedi ama, adam onu da öldürdü.Dedi ama, adam onu da öldürdü. Geldiler Rasûlüllah’a söylediler, dediler ki:Geldiler Rasûlüllah’a söylediler, dediler ki: “—Filan adam, Lâ ilahe illallah dedikten sonra filanı öldürdü!”
“—Filan adam, Lâ ilahe illallah dedikten sonra filanı öldürdü!”
Onu çağırdı Efendimiz:Onu çağırdı Efendimiz: “—Neden yaptın?” dedi. Dedi ki:
“—Neden yaptın?” dedi. Dedi ki:
“—Korkudan dedi, korktuda içinden demedi!” dedi.
“—Korkudan dedi, korktuda içinden demedi!” dedi.
Dikkat edin! İçinden demedi, korktu da dedi.

Dikkat edin! İçinden demedi, korktu da dedi.
O zaman Efendimiz ona dedi ki:O zaman Efendimiz ona dedi ki: —Kalbini yardın da mı onun korkarak dediğini bildin mi?
—Kalbini yardın da mı onun korkarak dediğini bildin mi?
—Yoksa bunu içinden gelen bir bilgiye istinaden mi söylüyorsun?”
—Yoksa bunu içinden gelen bir bilgiye istinaden mi söylüyorsun?”
O zaman buyuruyorlar ki:

O zaman buyuruyorlar ki:
"la yenfeuke ehadün bil halak,
"la yenfeuke ehadün bil halak,
izlem yec'alillâhu teâlâ iz-beşeriz sebilen ilel feraiz."izlem yec'alillâhu teâlâ iz-beşeriz sebilen ilel feraiz." —Allah hiç kimseye insanın içini bilmeye müsaade etmemiştir.
—Allah hiç kimseye insanın içini bilmeye müsaade etmemiştir.
O iç kendisine aittir. "... hükmü ilezzahir"

O iç kendisine aittir. "... hükmü ilezzahir"
“Nahnü nahkümü bizzâhir...”“Nahnü nahkümü bizzâhir...” Biz burada zahire hükmederiz.Biz burada zahire hükmederiz. Bu Adam namaz kılıyor mu?
Bu Adam namaz kılıyor mu?
Oruçta da tutuyor mu?
Oruçta da tutuyor mu?
İslam’ın kaidelerine riayet ediyor mu?
İslam’ın kaidelerine riayet ediyor mu?
Müslümandır.

Müslümandır.
Ama çok kabahati varmış!Ama çok kabahati varmış! O bir zan…O bir zan… Dış haline baktığımız vakitte onun Müslümanlığına kanaat getiriyorsak,Dış haline baktığımız vakitte onun Müslümanlığına kanaat getiriyorsak, O Müslümandır.O Müslümandır. Müslüman mezarlığına ölünce defnederiz.Müslüman mezarlığına ölünce defnederiz. Ama içi başkaymış,Ama içi başkaymış, İçi Allah’a ait.İçi Allah’a ait. Onun için,Onun için, Bu, buraya hiç kimsenin, hakkı, salâhiyeti yoktur ki,Bu, buraya hiç kimsenin, hakkı, salâhiyeti yoktur ki, ‘İçi şöyledir ben biliyorum, şu şöyledir, bu böyledir.’ diyerekten‘İçi şöyledir ben biliyorum, şu şöyledir, bu böyledir.’ diyerekten hüküm vermeye cevaz yoktur.hüküm vermeye cevaz yoktur. RE. 171/3 Ey ve’llezî nefsi bi-yedihî,

RE. 171/3 Ey ve’llezî nefsi bi-yedihî,
inne fîhi le-mâen, inne evliyâa’llàhiinne fîhi le-mâen, inne evliyâa’llàhi leyeridûne hıyâda’l-enbiyâi,leyeridûne hıyâda’l-enbiyâi, ve yeb’asu’llàhu seb’îne elfe melekin,ve yeb’asu’llàhu seb’îne elfe melekin, fî eydîhim asà min nârin,fî eydîhim asà min nârin, yezûdûne’l-küffâre an hıyâdi’l-enbiyâi.yezûdûne’l-küffâre an hıyâdi’l-enbiyâi. (Allah-u Teàlâ) Cenneti bize va’d etti ama,

(Allah-u Teàlâ) Cenneti bize va’d etti ama,
cennetten evvel bir mahşer var,cennetten evvel bir mahşer var, orada bir toplantı olacak.orada bir toplantı olacak. O toplantıda hesaplarımız görülecek.O toplantıda hesaplarımız görülecek. Efendim, Cennetlik cennete, cehennemlik de cehenneme sevk olunacak.Efendim, Cennetlik cennete, cehennemlik de cehenneme sevk olunacak. ama bu uzun sürecek.ama bu uzun sürecek. Yalnız bu uzun süren müddet herkes hakkında ayrı ayrıdır.Yalnız bu uzun süren müddet herkes hakkında ayrı ayrıdır. Kimisi için bu uzun, bitmeyen zaman,Kimisi için bu uzun, bitmeyen zaman, bir dakika olacak. Belki bir saniye olacak sahibine.bir dakika olacak. Belki bir saniye olacak sahibine. Ötekine bitmeyecek bu.Ötekine bitmeyecek bu. An birdir,An birdir, fakat şahıslar itibariyle herkese ayrıdır,fakat şahıslar itibariyle herkese ayrıdır, herkesin haline göre uzayacak veya kısalacak bir an, bir yerde.herkesin haline göre uzayacak veya kısalacak bir an, bir yerde. Onun için, demişler ki,Onun için, demişler ki, “—Yâ Rasûlallah! Orada su bulunacak mı?”
“—Yâ Rasûlallah! Orada su bulunacak mı?”
Kıyamet günü, mahşer yeri.

Kıyamet günü, mahşer yeri.
Herkes bunalmış, sıkıntının içerisine.Herkes bunalmış, sıkıntının içerisine. Acaba o gün su bulabilecek miyiz?Acaba o gün su bulabilecek miyiz? Yani burada azıcık sıkıştık mı suyu arıyoruz ya.Yani burada azıcık sıkıştık mı suyu arıyoruz ya. “Orada da acaba su bulabilecek miyiz?” diye sormuşlar.“Orada da acaba su bulabilecek miyiz?” diye sormuşlar. Efendimiz buyurmuşlar ki:Efendimiz buyurmuşlar ki: RE. 171/3 ... inne evliyâa’llàhi leyeridûne hıyâda’l-enbiyâi ...

RE. 171/3 ... inne evliyâa’llàhi leyeridûne hıyâda’l-enbiyâi ...
Fakat Evliyâullah diyor, herkesi dememiş.Fakat Evliyâullah diyor, herkesi dememiş. RE. 171/3 ... inne evliyâa’llàhi ...RE. 171/3 ... inne evliyâa’llàhi ... Allah'ın dostları, o gün,Allah'ın dostları, o gün, Nebilerin havuzlarına uğrayacak.Nebilerin havuzlarına uğrayacak. Her peygamberin,Her peygamberin, peygamber ümmeti nispetinde havuzu var.peygamber ümmeti nispetinde havuzu var. Her peygamberin ümmeti farklı...Her peygamberin ümmeti farklı... Mesela, Nuh aleyhisselamın ümmeti çok az.Mesela, Nuh aleyhisselamın ümmeti çok az. Diğer peygamberlerin de peygamberliği nisbetinde sayısı malum ümmetleri var.Diğer peygamberlerin de peygamberliği nisbetinde sayısı malum ümmetleri var. En çok ümmeti olan bizim Peygamberimiz SAS.En çok ümmeti olan bizim Peygamberimiz SAS. Onun için, her peygamberin, mesela Nuh AS’a seksen kişiyi sulayacak bir havuz verecekler.

Onun için, her peygamberin, mesela Nuh AS’a seksen kişiyi sulayacak bir havuz verecekler.
Sana yeter bu kadar diyecekler.Sana yeter bu kadar diyecekler. O da, kendisine inananları çağıracak.O da, kendisine inananları çağıracak. “Buyrun buradan!” diyecek, sulayacak.“Buyrun buradan!” diyecek, sulayacak. Bizim Peygamberimizin ki Havz-ı Kevser, onun hududu yok,Bizim Peygamberimizin ki Havz-ı Kevser, onun hududu yok, Şimdi burasına dikkat edin ama.

Şimdi burasına dikkat edin ama.
Bu her veli,Bu her veli, Allah dostu o gün sıkışıncaAllah dostu o gün sıkışınca Peygamberinin havuzuna gidip,Peygamberinin havuzuna gidip, istediği kadar su içebilecek ve rahatlayabilecek.istediği kadar su içebilecek ve rahatlayabilecek. Şimdi burada diyor ki,Şimdi burada diyor ki, tabii bu suyu görünce insanlartabii bu suyu görünce insanlar nasıl hücum ediyor her an bu sudan içmek için.nasıl hücum ediyor her an bu sudan içmek için. RE. 171/3 ... ve yeb’asu’llàhu

RE. 171/3 ... ve yeb’asu’llàhu
Allah-u Celle ve Ala, o gün baht eder.Allah-u Celle ve Ala, o gün baht eder. RE. 171/3 ... seb’îne elfe melekin, ...

RE. 171/3 ... seb’îne elfe melekin, ...
Yetmiş bin meleği.Yetmiş bin meleği. Bu tahdit değildir ama kinayedir bu;Bu tahdit değildir ama kinayedir bu; yani sayısız melekleri var Allah-u Teàlâ’nın o gün ki,yani sayısız melekleri var Allah-u Teàlâ’nın o gün ki, RE. 171/3 ... fî eydîhim asà ... ellerinde kamçıları var,

RE. 171/3 ... fî eydîhim asà ... ellerinde kamçıları var,
asarları var, kamçıları var.asarları var, kamçıları var. RE. 171/3 ... min nârin, ... ateşten ha. Vurduğu vakitte yeterler sana.

RE. 171/3 ... min nârin, ... ateşten ha. Vurduğu vakitte yeterler sana.
RE. 171/3 ... yezûdûne’l-küffâre an hıyâdi’l-enbiyâi.

RE. 171/3 ... yezûdûne’l-küffâre an hıyâdi’l-enbiyâi.
O gün herkes buraya koşacak,O gün herkes buraya koşacak, içmek için ama, Allah'ın düşmanlarınıiçmek için ama, Allah'ın düşmanlarını o gün onlar,o gün onlar, kovacaklar oradan.kovacaklar oradan. “—Defolun buradan, size buradan su yok!” diyecekler.
“—Defolun buradan, size buradan su yok!” diyecekler.
Daha mahşerde bu.

Daha mahşerde bu.
Mahşerdeyken bile Allah'ın emrine isyan eden,Mahşerdeyken bile Allah'ın emrine isyan eden, fermanına isyan eden insanların,fermanına isyan eden insanların, ki peygamber de ona dahildir.ki peygamber de ona dahildir. Peygamberlerin emirlerine de isyan eden kimseler,Peygamberlerin emirlerine de isyan eden kimseler, o gün yandıkları halde o suyun başına giderken,o gün yandıkları halde o suyun başına giderken, Dur!
Dur!
Hadi defol diyecekler.Hadi defol diyecekler. Hatta bunu bir başka rivayette görmüştüm;

Hatta bunu bir başka rivayette görmüştüm;
Efendimiz SAS’in Havz-ı Kevser’i, herkes koşacak oraya.Efendimiz SAS’in Havz-ı Kevser’i, herkes koşacak oraya. “—Nasıl tanıyacaksın ya Rasûlallah?” (diye soruyorlar).
“—Nasıl tanıyacaksın ya Rasûlallah?” (diye soruyorlar).
“—Abdest azalarının nuruyla tanıyacağım!” (buyuruyor).
“—Abdest azalarının nuruyla tanıyacağım!” (buyuruyor).
Sonra melekler kovuyorlar bazılarını.

Sonra melekler kovuyorlar bazılarını.
Rasûlüllah diyecek ki: “—Bırakın gelsinler, niçin kovuyorsunuz?”Rasûlüllah diyecek ki: “—Bırakın gelsinler, niçin kovuyorsunuz?” “—Yâ Rasûlallah bilmiyorsun sen ki,“—Yâ Rasûlallah bilmiyorsun sen ki, senden sonra bunlar ne kabahatler, ne haltlar işlediler.senden sonra bunlar ne kabahatler, ne haltlar işlediler. Senin dinine nasıl saygısızlık gösterdiler.Senin dinine nasıl saygısızlık gösterdiler. Neler yapmadılar...Neler yapmadılar... Bunlar layık değil!” diyecekler.Bunlar layık değil!” diyecekler. Bunlar öylece kovulacak.Bunlar öylece kovulacak. Allah o zümreden de etmesin bizleri…

Allah o zümreden de etmesin bizleri…
Ve herhalde Allah'ın emirlerineVe herhalde Allah'ın emirlerine ve Rasûlu’nün sünnetine uygun olarakve Rasûlu’nün sünnetine uygun olarak şu enfas-ı mâdudelerimizi güzelce tüketip, son nefesimizde de;şu enfas-ı mâdudelerimizi güzelce tüketip, son nefesimizde de; “Eşhedü en lâ ilâhe illa’llah,“Eşhedü en lâ ilâhe illa’llah, ve eşhedü enne muhammeden rasulü’llah” diyerekten,ve eşhedü enne muhammeden rasulü’llah” diyerekten, kardeşlerimizin kolları, omuzları arasında,kardeşlerimizin kolları, omuzları arasında, -Allah rahmet eylesin.
-Allah rahmet eylesin.
-Ne muhterem adamdı.
-Ne muhterem adamdı.
-Allah makamını cennet etsin.
-Allah makamını cennet etsin.
-Çok iyi bir adamdı.
-Çok iyi bir adamdı.
-Gayet yazık, zayiattandır.
-Gayet yazık, zayiattandır.
Dedirttirecek bir ölüm nasip etsin. Yoksa;

Dedirttirecek bir ölüm nasip etsin. Yoksa;
-Allah belasını versin.
-Allah belasını versin.
-Gitti de, kurtulduk millet onun şerrinden.
-Gitti de, kurtulduk millet onun şerrinden.
Dedirttirmesin Allah arkamızdan.

Dedirttirmesin Allah arkamızdan.
Çünkü insanların dilleri de,Çünkü insanların dilleri de, hakkın sözüne uygun gelir.hakkın sözüne uygun gelir. Müslümanlar methediyorlarsa; bu iyi insandır.Müslümanlar methediyorlarsa; bu iyi insandır. Zemmediyorlarsa; kötü insandır.Zemmediyorlarsa; kötü insandır. Onun için müslümanlarınOnun için müslümanların methine layık kullarından etsin.methine layık kullarından etsin. Bak şimdi.Bak şimdi. RE. 171/4 Ey ammi, kul lâ ilâhe illa’llàhu...

RE. 171/4 Ey ammi, kul lâ ilâhe illa’llàhu...
Mâlum ya Efendimiz SAS’in Ebû Tàlib amcasıdır,Mâlum ya Efendimiz SAS’in Ebû Tàlib amcasıdır, ve onun himayesinde uzun müddet bulundu.ve onun himayesinde uzun müddet bulundu. Ve o himayelerin sayesinde,Ve o himayelerin sayesinde, İslamlığı Efendimiz yayabildi.İslamlığı Efendimiz yayabildi. O, hasta olmuş, artık ahirete göç zamanı gelmiş.O, hasta olmuş, artık ahirete göç zamanı gelmiş. Efendimiz SAS de başında bulunuyormuş.Efendimiz SAS de başında bulunuyormuş. Ey amca,Ey amca, "Lâ ilâhe illallah" de."Lâ ilâhe illallah" de. Muhammedun Resûlullah'ı söylemedi.Muhammedun Resûlullah'ı söylemedi. Çünkü, La ilâhe illallah'ın altında, Muhammedun Resûlullah mevcuttur da.Çünkü, La ilâhe illallah'ın altında, Muhammedun Resûlullah mevcuttur da. Onu ondan o kadar çok istedi.Onu ondan o kadar çok istedi. RE. 171/4 ... kelimetün ühâccü leke bihâ inda’llàhi.

RE. 171/4 ... kelimetün ühâccü leke bihâ inda’llàhi.
Yarın huzur-u Rabbi’l- alemînde seni müdafaa edeyim ben.Yarın huzur-u Rabbi’l- alemînde seni müdafaa edeyim ben. Sen bunu de ki,Sen bunu de ki, ben de bana inandı ve sana inandı diyeyim Allah'a.ben de bana inandı ve sana inandı diyeyim Allah'a. Seni kurtarmaya çalışayım.Seni kurtarmaya çalışayım. "İnne Eba Talip, Lemme habalatul vefat""İnne Eba Talip, Lemme habalatul vefat" Gale lehu nebi sallallahu aleyhi ve sellem.Gale lehu nebi sallallahu aleyhi ve sellem. Onun için bazı kitaplar vardır ki,

Onun için bazı kitaplar vardır ki,
Burada, Ebu Talip'in imanına şey yaparlar, şehadet ederler, demiştir derler.Burada, Ebu Talip'in imanına şey yaparlar, şehadet ederler, demiştir derler. Ve bazı kitaplarda da Rasûlüllah SAS Hazretleri’nin akraba u taallûkatı, anasına, babasınaVe bazı kitaplarda da Rasûlüllah SAS Hazretleri’nin akraba u taallûkatı, anasına, babasına (anlatılırken) böyle dinsiz gittiler demeyi iyi, hoş görmemişler.(anlatılırken) böyle dinsiz gittiler demeyi iyi, hoş görmemişler. Hatta onları Cenab-ı Hak bir rivayete de,

Hatta onları Cenab-ı Hak bir rivayete de,
kabirlerinde diriltip tekrar onlara,kabirlerinde diriltip tekrar onlara, iman nasip ettiklerini de rivayet ederler.iman nasip ettiklerini de rivayet ederler. Çünkü, Rasûlüllah’ı mahzun etmek istemez Cenab-ı Hak.Çünkü, Rasûlüllah’ı mahzun etmek istemez Cenab-ı Hak. Habibinin mahzun olmaması içinHabibinin mahzun olmaması için abay-ı ecdadını, akraba u taallukatına daabay-ı ecdadını, akraba u taallukatına da bu suretle iman nasib ederek onu mes’ud etmiştir.” derler.bu suretle iman nasib ederek onu mes’ud etmiştir.” derler. Şurada bir hadis-i şerif daha var;Şurada bir hadis-i şerif daha var; RE. 171/5 Ey ve’llezî nefsî bi-yedihî, inna’llàhe teàlâ yûhî ilâ şeceretin fi’l-cenneti, ...

RE. 171/5 Ey ve’llezî nefsî bi-yedihî, inna’llàhe teàlâ yûhî ilâ şeceretin fi’l-cenneti, ...
O cennet çok güzel bir yer. Allah nasib etsin.O cennet çok güzel bir yer. Allah nasib etsin. Tarif edilmekle bitmez yani, tarif edilmekle ona doyum olmazTarif edilmekle bitmez yani, tarif edilmekle ona doyum olmaz ve tarife de bizim dillerimiz kâfi değildir.ve tarife de bizim dillerimiz kâfi değildir. Çünkü görülmeyen bir şeyi tarif çok zordur.Çünkü görülmeyen bir şeyi tarif çok zordur. Şimdi Mekke’yi size tarif ederiz;

Şimdi Mekke’yi size tarif ederiz;
görenlere göre bir derecedir,görenlere göre bir derecedir, görmeyenler şöyle bir hayal dinlerler.görmeyenler şöyle bir hayal dinlerler. Fakat görenler için, gördükten sonra doyum olmaz.Fakat görenler için, gördükten sonra doyum olmaz. Ama cennet, O da öyle değil. O, ayrı bir şey.Ama cennet, O da öyle değil. O, ayrı bir şey. Onun için Cenab-ı Peygamber diyor ki:Onun için Cenab-ı Peygamber diyor ki: “—Nefsim yed-i kudretinde olan Allah-u Celle ve Ala’ya kasem ederim ki,
“—Nefsim yed-i kudretinde olan Allah-u Celle ve Ala’ya kasem ederim ki,
RE. 171/5 ... inna’llàhe teàlâ ...

RE. 171/5 ... inna’llàhe teàlâ ...
Muhakkak, Allah'ın Teala Hazretleri,Muhakkak, Allah'ın Teala Hazretleri, RE. 171/5 ... yûhî ilâ şeceretin fi’l-cenneti, ...

RE. 171/5 ... yûhî ilâ şeceretin fi’l-cenneti, ...
Cennetteki o ağaçlara bir vahyedecek.Cennetteki o ağaçlara bir vahyedecek. Vahyin iki manası var.Vahyin iki manası var. Bir, peygamberlere olan vahiy ki, o ayrıdır.Bir, peygamberlere olan vahiy ki, o ayrıdır. Buna ıstılahi derler.Buna ıstılahi derler. Bir de ilham manasına gelir.

Bir de ilham manasına gelir.
"Nahl-ı leh" Yani, arıya vahyetmiştir Cenab-ı Hak,"Nahl-ı leh" Yani, arıya vahyetmiştir Cenab-ı Hak, O vahyedir ki, o balı yapmasını, ona öğretiyor.O vahyedir ki, o balı yapmasını, ona öğretiyor. O da onun vasıtasıyla balı bize yapıp veriyor.O da onun vasıtasıyla balı bize yapıp veriyor. Bu ağaca da öyle bir tenbih veriyor ki Cenab-ı Hak:Bu ağaca da öyle bir tenbih veriyor ki Cenab-ı Hak: RE. 171/5 ... en esmiî ibâdiye’llezîne’ştegalû bi-ibâdetî ...

RE. 171/5 ... en esmiî ibâdiye’llezîne’ştegalû bi-ibâdetî ...
Ey ağaç sen benim kullarıma ki,Ey ağaç sen benim kullarıma ki, onlar ibadetimle iştigal ediyorlardı, dar-ı dünyadayken,onlar ibadetimle iştigal ediyorlardı, dar-ı dünyadayken, Onlara şimdi işittir,Onlara şimdi işittir, RE. 171/5 ... an azfi’l-berâbiti ve’l-mezâmir, ...

RE. 171/5 ... an azfi’l-berâbiti ve’l-mezâmir, ...
Yani dünyadayken,Yani dünyadayken, ibadet ve zikirle iştigal edenibadet ve zikirle iştigal eden o kullarıma sen dinlet, işittir.o kullarıma sen dinlet, işittir. RE. 171/5 ... an azfi’l-berâbiti ve’l-mezâmir, ...RE. 171/5 ... an azfi’l-berâbiti ve’l-mezâmir, ... Envai çeşit çalgılar,Envai çeşit çalgılar, her yaprağından ayrı bir ses.her yaprağından ayrı bir ses. Her yaprağından, her dalından, ayrı bir hava.Her yaprağından, her dalından, ayrı bir hava. Şimdi bizim bir sazımız var, bir tamburumuz var,

Şimdi bizim bir sazımız var, bir tamburumuz var,
bir de bir kavalımız var bizde.bir de bir kavalımız var bizde. bunların mahsus sedaları var.bunların mahsus sedaları var. Üç-beş. En çok bilen, bilmem kaç tane bilir.Üç-beş. En çok bilen, bilmem kaç tane bilir. Bu öyle değil ki, bir ağacın dalını sayabilmek,Bu öyle değil ki, bir ağacın dalını sayabilmek, yaprağını sayabilmek dünyada bile zor.yaprağını sayabilmek dünyada bile zor. Değil ki ahiretteki ağaçların dalını, yaprağını sayabileceksin.Değil ki ahiretteki ağaçların dalını, yaprağını sayabileceksin. Her dalından her yaprağından ayrı ayrı böyleHer dalından her yaprağından ayrı ayrı böyle insanları coşturucu ve bayıltıcı,insanları coşturucu ve bayıltıcı, mest edici sedalar (duyulur) ki ,mest edici sedalar (duyulur) ki , RE. 171/5 ... feterfeu bi-savtin lem yesmai’l-halâiku ...

RE. 171/5 ... feterfeu bi-savtin lem yesmai’l-halâiku ...
Mahlûkat öyle bir ses duymamıştır.Mahlûkat öyle bir ses duymamıştır. Ne dünyada, öyle duymadığı bir sesle,Ne dünyada, öyle duymadığı bir sesle, bir ahenk içerisinde, amabir ahenk içerisinde, ama RE. 171/5 ... min tesbîhi’r-rabbi, ve takdîsihî.

RE. 171/5 ... min tesbîhi’r-rabbi, ve takdîsihî.
O, Rabb'in takdisine, tesbihine müteallik şeyler veriyor.O, Rabb'in takdisine, tesbihine müteallik şeyler veriyor. Mesela bizim ilahiciler gibiMesela bizim ilahiciler gibi öyle gayrimeşru değil de,öyle gayrimeşru değil de, ilahiciler mesela, Allah’ı bize nasıl zikrettiriyorlar.ilahiciler mesela, Allah’ı bize nasıl zikrettiriyorlar. İnsan bazen coşuveriyor, güzel söyledikleri vakitte.İnsan bazen coşuveriyor, güzel söyledikleri vakitte. Sesler güzel oluncaSesler güzel olunca efendim, söyleyiciler de güzel olunca bakıyorsun ki insan,efendim, söyleyiciler de güzel olunca bakıyorsun ki insan, bir mest oluveriyor.bir mest oluveriyor. Söylese de daha dinlesek diyerekten.Söylese de daha dinlesek diyerekten. Kur’an okuyucularınki de gene ayrı.Kur’an okuyucularınki de gene ayrı. E bunu da, Cenab-ı HakE bunu da, Cenab-ı Hak bu ağaçlara diyor,bu ağaçlara diyor, “—Söyleyin bakalım, dinletin bana ibadet eden kullarım!
“—Söyleyin bakalım, dinletin bana ibadet eden kullarım!
Hoşlansınlar, zevklensinler, sürur içerisinde yaşasınlar.”Hoşlansınlar, zevklensinler, sürur içerisinde yaşasınlar.” Her an için başka hava ama.

Her an için başka hava ama.
Şimdi bizim müzikcilerimiz olsun,Şimdi bizim müzikcilerimiz olsun, mahduttur bildikleri.mahduttur bildikleri. Birkaç gün çalarlar, bıktırırlar insanı.Birkaç gün çalarlar, bıktırırlar insanı. Hep aynı havadır.Hep aynı havadır. Bu öyle değil ama.Bu öyle değil ama. Her anında ayrı bir havayla çeşitli böyle şeylerle,Her anında ayrı bir havayla çeşitli böyle şeylerle, insanları orada o gün mest edecekler.insanları orada o gün mest edecekler. RE. 171/5 ... feterfeu bi-savtin lem yesmai’l-halâiku bi-mislihî,RE. 171/5 ... feterfeu bi-savtin lem yesmai’l-halâiku bi-mislihî, min tesbîhi’r-rabbi, ve takdîsihî.min tesbîhi’r-rabbi, ve takdîsihî. Ne güzel şeyler. Allah cümlemize nasib etsin de,

Ne güzel şeyler. Allah cümlemize nasib etsin de,
orada da böylece onları dinlemek şerefiyleorada da böylece onları dinlemek şerefiyle müşerref eylesin, inşallah.müşerref eylesin, inşallah. RE. 171/6 E yesürrüke en yeşrebe meake’lhirru? ...

RE. 171/6 E yesürrüke en yeşrebe meake’lhirru? ...
Soruyor efendimiz birisine,Soruyor efendimiz birisine, Ki Ebû Hüreyre RA idi galiba,Ki Ebû Hüreyre RA idi galiba, Ebu Hüreyre RA rivayet ediyor.Ebu Hüreyre RA rivayet ediyor. Bir adamı görmüşler ki ayakta su içiyor.Bir adamı görmüşler ki ayakta su içiyor. Bir adamı görmüşler ki ayakta su içiyorBir adamı görmüşler ki ayakta su içiyor O ayakta su içerken, Efendimiz ona demiş ki:O ayakta su içerken, Efendimiz ona demiş ki: “İster misin seninle kedi de beraber içsin.
“İster misin seninle kedi de beraber içsin.
Seninle beraber kedinin de su içmesini ister miydin?” Diyor ki adam,Seninle beraber kedinin de su içmesini ister miydin?” Diyor ki adam, RE. 171/6 ... Kàle: Lâ. ... Ne münasebet,

RE. 171/6 ... Kàle: Lâ. ... Ne münasebet,
kedi benlen su, hatta onun içtiğini görsem de onun kabından da içmem bir daha benkedi benlen su, hatta onun içtiğini görsem de onun kabından da içmem bir daha ben kaldırır attırırım diyor.kaldırır attırırım diyor. Efendimiz diyor ki;Efendimiz diyor ki; RE. 171/6 ... Kàle: Kad şeribe meake’ş-şeytànü.

RE. 171/6 ... Kàle: Kad şeribe meake’ş-şeytànü.
Sen kedinin içtiğine razı olmuyordunSen kedinin içtiğine razı olmuyordun ama ben bir görüyorum ki,ama ben bir görüyorum ki, seninle beraber şeytanda içiyordu.seninle beraber şeytanda içiyordu. Kedinin ortak olmasını istemiyorsun,Kedinin ortak olmasını istemiyorsun, fakat şeytan ortakçı oldu sana beraber içiyorsun onunla.fakat şeytan ortakçı oldu sana beraber içiyorsun onunla. Onun için suyu ayakta içmemek,

Onun için suyu ayakta içmemek,
ayakta yemek yememek de İslâmiyetin adabındandır.ayakta yemek yememek de İslâmiyetin adabındandır. Hatta sokakta, ayakta yemek yiyerek, ekmek yiyerek giden adamınHatta sokakta, ayakta yemek yiyerek, ekmek yiyerek giden adamın eski devirde şahitlik için götürseniz, hakim onun şehadetini kabul etmezdi:eski devirde şahitlik için götürseniz, hakim onun şehadetini kabul etmezdi: “—Sen mürüvvetsiz bir adamsın. Sokakta ekmek yerken seni görmüşler.
“—Sen mürüvvetsiz bir adamsın. Sokakta ekmek yerken seni görmüşler.
Binâen aleyh senin şahitliği makbul değil!”Binâen aleyh senin şahitliği makbul değil!” Bozarlar o adamı.Bozarlar o adamı. Bunun ikinci bir şeyi de var. Bu da hoş.

Bunun ikinci bir şeyi de var. Bu da hoş.
Bir adam zengin, hali vakti yerinde.Bir adam zengin, hali vakti yerinde. Bir iş için mahkemeye verdiler, şahitlik yapacak.Bir iş için mahkemeye verdiler, şahitlik yapacak. Efendim şahit o, öteki adam dedi ki onun için,Efendim şahit o, öteki adam dedi ki onun için, Efendim, Bu zenginEfendim, Bu zengin zembilini arkasında götürürken ben gördüm dersezembilini arkasında götürürken ben gördüm derse hakim onu da kovardı: Git buradan derdi,hakim onu da kovardı: Git buradan derdi, “—Sen ne nekes adamsın, bâhil adamsın.
“—Sen ne nekes adamsın, bâhil adamsın.
Bunu bir fukaraya vereceksin,Bunu bir fukaraya vereceksin, o götürecek senin evine.o götürecek senin evine. Ona verecek beş kuruşu kıskandığın için,Ona verecek beş kuruşu kıskandığın için, sen bugün şahitliğe layık değilsin. Git buradan der.sen bugün şahitliğe layık değilsin. Git buradan der. Fukaranın hakkını gözetme bahsinde bu kadar Müslümanlık, riayetkar olmuştur.

Fukaranın hakkını gözetme bahsinde bu kadar Müslümanlık, riayetkar olmuştur.
Allah cümlemizi affetsin…

Allah cümlemizi affetsin…
Tevfikatı semadaniyesine mazhar eylesin…Tevfikatı semadaniyesine mazhar eylesin… El-fâtihah!

El-fâtihah!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2