Namaz Vakitleri
İstanbul
24 Rebîü'l-Evvel 1447
16 September 2025
İmsak
05:12
Güneş
06:39
Öğle
13:04
İkindi
16:32
Akşam
19:19
Yatsı
20:39
Detaylı Arama

Manevi Temizlik

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Manevi Temizlik

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Euzübillâhimineşşeytanirracîm.Euzübillâhimineşşeytanirracîm. Bismillâhirrahmanirrahîm.Bismillâhirrahmanirrahîm. El-Hamdü lillâhi rabbil âlemîn.

El-Hamdü lillâhi rabbil âlemîn.
Vel âkıbetü lil müttakîn.Vel âkıbetü lil müttakîn. Ves salâtü, ve's-selâmu alâ seyyidinâ muhammedinVes salâtü, ve's-selâmu alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn.ve âlihi ve sahbihî ecmaîn. İ'lemû eyyühel ihvân.

İ'lemû eyyühel ihvân.
Enne efdalel kitabi kitâbullah,Enne efdalel kitabi kitâbullah, ve enne efdalel hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve enne efdalel hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerra’l umûru muhdesâtüha.Ve şerra’l umûru muhdesâtüha. Ve külle muhdesin bid'ah.Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh.Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi’n- nâr.Ve külle dalâletin fi’n- nâr. Ve bi’s-senedil muttasili ilen nebiyyiVe bi’s-senedil muttasili ilen nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kal:sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kal: Bi zâlike ümirati’r-rusülü kablî:

Bi zâlike ümirati’r-rusülü kablî:
Lâ te’külü illâ tayyiben, ve lâ te’melü illâ sâlihan.Lâ te’külü illâ tayyiben, ve lâ te’melü illâ sâlihan. Bu hadîs-i şerîfi geçen ders söylemiştik de

Bu hadîs-i şerîfi geçen ders söylemiştik de
bugünkü söylememizde tekrar fayda olduğu için tekrarlıyorum.bugünkü söylememizde tekrar fayda olduğu için tekrarlıyorum. Bütün peygamberler, bütün peygamberler,Bütün peygamberler, bütün peygamberler, Efendimiz ‘den evvel geçmiş kiEfendimiz ‘den evvel geçmiş ki sayısını 124 bin derler.sayısını 124 bin derler. Bunların hepsinin emrolunduğu şey,Bunların hepsinin emrolunduğu şey, lâ te’külü illâ tayyiben.lâ te’külü illâ tayyiben. Ancak helal-i tayyib yiyiniz.Ancak helal-i tayyib yiyiniz. Tayyib.Tayyib. Tıyb.

Tıyb.
Gayet temiz.Gayet temiz. Helalin temizi.Helalin temizi. Helalin da daha üstün temizi.Helalin da daha üstün temizi. Helale de dikkat edilen kısmı.Helale de dikkat edilen kısmı. Ameli de ancak bu suratla salih işleyersiniz.Ameli de ancak bu suratla salih işleyersiniz. Amelin salih olması,Amelin salih olması, çünkü amellerin indi ilâhiyede makbul olması lazım.çünkü amellerin indi ilâhiyede makbul olması lazım. Amel indi ilâhiyede makbul değilse,Amel indi ilâhiyede makbul değilse, ne yazık, insan boşu boşuna yorulur, külfetler altında kalır.ne yazık, insan boşu boşuna yorulur, külfetler altında kalır. Amelin salih olup indi ilâhiyede makbul olması,Amelin salih olup indi ilâhiyede makbul olması, lokmanın temizliğine bağlıdır.lokmanın temizliğine bağlıdır. Şimdi, tabi temizlik su ile oluyor.Şimdi, tabi temizlik su ile oluyor. Alacağımız abdest, alacağımız su,Alacağımız abdest, alacağımız su, gerek gusülde gerek abdestte.gerek gusülde gerek abdestte. Suyun kendisi temiz olmazsa,Suyun kendisi temiz olmazsa, evsafı abdest almaya layık olmazsa ki kokusu, tadı,evsafı abdest almaya layık olmazsa ki kokusu, tadı, rengi güzel olması lazım.rengi güzel olması lazım. Bunlar bozulmuşsa o suyla abdest alınmaz tabiatıyla.Bunlar bozulmuşsa o suyla abdest alınmaz tabiatıyla. Hadi, sev kendini güzel.

Hadi, sev kendini güzel.
Abdest, vücudu abdest alacağız, temizlemek kolay.Abdest, vücudu abdest alacağız, temizlemek kolay. Esbabımız kirlendi, onu da temizlemek kolay.Esbabımız kirlendi, onu da temizlemek kolay. Denizde yıkarız, derede yıkarız, temiz oluruz.Denizde yıkarız, derede yıkarız, temiz oluruz. Namaz kılacağımızın yerinde temiz olması şart.Namaz kılacağımızın yerinde temiz olması şart. E o da kirli ise, o da yıkanır.E o da kirli ise, o da yıkanır. O da kolay.O da kolay. Hepsi birer kova suyun başına gelir.Hepsi birer kova suyun başına gelir. Vücut, kendisi pisse o da kolay.Vücut, kendisi pisse o da kolay. Onu da gidersin hamama, tertemiz çıkarsın.Onu da gidersin hamama, tertemiz çıkarsın. Esbabın olmadı değiştirirsin, o da kolay.

Esbabın olmadı değiştirirsin, o da kolay.
Ya vücudun kendisi pisse, yani iç kısım pisse,Ya vücudun kendisi pisse, yani iç kısım pisse, bu iç kısım pisliğini ne ile temizleyeceğiz?bu iç kısım pisliğini ne ile temizleyeceğiz? Bu ancak ağlayan gözyaşlarıBu ancak ağlayan gözyaşları ve candan içten gelen tövbe istiğfarlarla.ve candan içten gelen tövbe istiğfarlarla. Bir de yolu değiştirmekle.Bir de yolu değiştirmekle. Kötü yolları bırakıp iyi yola dönersin,Kötü yolları bırakıp iyi yola dönersin, İslâm yoluna dönersin.İslâm yoluna dönersin. Ve ondan sonra bir daha o kötü yolları işlememek şartıylaVe ondan sonra bir daha o kötü yolları işlememek şartıyla ve bir de ağlaya ağlaya Cenabı-ı Hak'tan istiğfar edersen,ve bir de ağlaya ağlaya Cenabı-ı Hak'tan istiğfar edersen, eh, Allah'a kalmış bir iş artık.eh, Allah'a kalmış bir iş artık. Allah bilir gerisini.Allah bilir gerisini. Allah tövbelerinin tövbesini kabul ederim diyor.Allah tövbelerinin tövbesini kabul ederim diyor. İnşallah kabul olunur.İnşallah kabul olunur. Fakat bunu yapmak çok kolay da değil yani.Fakat bunu yapmak çok kolay da değil yani. Esbabı yıkamaya benzemez.Esbabı yıkamaya benzemez. Çünkü nefisler, huylar alıştığı şeyden döndürmek,Çünkü nefisler, huylar alıştığı şeyden döndürmek, deveye hendek atlatmaktan zordur.deveye hendek atlatmaktan zordur. Nefis.Nefis. Bir şeye alıştı mıydı, şehvet bir tarafa alıştı mıydı,Bir şeye alıştı mıydı, şehvet bir tarafa alıştı mıydı, onu istediği o taraflardan çevirmek çok zordur.onu istediği o taraflardan çevirmek çok zordur. Laf para etmez, söz para etmez,Laf para etmez, söz para etmez, nasihat para etmez, dövsen para etmez,nasihat para etmez, dövsen para etmez, sövsen para etmez, korksan para etmez.sövsen para etmez, korksan para etmez. Hiçbir şey fayda etmez.Hiçbir şey fayda etmez. O, nefsi emmare denilen nefis çok kötü bir mahlûk.

O, nefsi emmare denilen nefis çok kötü bir mahlûk.
İnsanı berbatı perişan eder.İnsanı berbatı perişan eder. Onun için onu, onun ıslahıOnun için onu, onun ıslahı daha küçüklük devresinden onu kötülüklere alıştırmamakla olur.daha küçüklük devresinden onu kötülüklere alıştırmamakla olur. Kötülüklere alıştı mı nefisKötülüklere alıştı mı nefis onun hakkından gelmek çok zordur.onun hakkından gelmek çok zordur. Onun için bütün peygamberlerinOnun için bütün peygamberlerin emrolunması bu sebeptendir kiemrolunması bu sebeptendir ki lokmalar temiz olunca tabiatıylalokmalar temiz olunca tabiatıyla o lokmalardan hâsıl oluyor bu vücut.o lokmalardan hâsıl oluyor bu vücut. Kanımız, etimiz, kemiğimiz, her nice içimizde varsaKanımız, etimiz, kemiğimiz, her nice içimizde varsa bu bütün maddelerimiz, o lokmalardan hâsıl oluyor.bu bütün maddelerimiz, o lokmalardan hâsıl oluyor. O lokmalar pis ise, haram ise.O lokmalar pis ise, haram ise. Mesela haram kazançlar var bugün,Mesela haram kazançlar var bugün, açıktan açığa haram kazançlarla insanaçıktan açığa haram kazançlarla insan teayyüş ediyor, kendisi besleniyor, çoluk çocuğunu da besliyor.teayyüş ediyor, kendisi besleniyor, çoluk çocuğunu da besliyor. Bunun haram olduğunu da biliyor.Bunun haram olduğunu da biliyor. Bu haram ile kazanılan paralarla beslenen vücutlardanBu haram ile kazanılan paralarla beslenen vücutlardan hiç hayır olur mu dersiniz?hiç hayır olur mu dersiniz? Bu adam neden camiye gelmiyor diyorsun,

Bu adam neden camiye gelmiyor diyorsun,
nasıl gelsin canım?nasıl gelsin canım? Bu adam caminin dibinde oturuyor, ezanı da beş vakit dinliyor.Bu adam caminin dibinde oturuyor, ezanı da beş vakit dinliyor. Bir kere camiye girdiği de yok.Bir kere camiye girdiği de yok. Neden girecek? Nasıl girecek?

Neden girecek? Nasıl girecek?
Pis vücutlu olan kimseleri Allah kabul eder mi huzuruna?Pis vücutlu olan kimseleri Allah kabul eder mi huzuruna? Onun için çok dikkat edilmesi lazım olan bir şeydir.Onun için çok dikkat edilmesi lazım olan bir şeydir. Bütün peygamberler de bununla emrolunmuşlar.Bütün peygamberler de bununla emrolunmuşlar. Lokmanın temizliğine çok dikkat etmek lazım.Lokmanın temizliğine çok dikkat etmek lazım. Kazanç az olsun varsın canım.Kazanç az olsun varsın canım. Kazancın çok olmasında ne hüner var.Kazancın çok olmasında ne hüner var. Senin o kazandığın paralar mutlaka senin değil ki.Senin o kazandığın paralar mutlaka senin değil ki. Mirasçılara kalacak bir şeydir o.Mirasçılara kalacak bir şeydir o. Senin kazancın ancak boğazından geçebilen lokmalardır.Senin kazancın ancak boğazından geçebilen lokmalardır. O lokmalarında 3-5 kuruşla oluyor işte bu.O lokmalarında 3-5 kuruşla oluyor işte bu. Onun arkası kim bilir hangi mirasçının hakkı.Onun arkası kim bilir hangi mirasçının hakkı. O mirasçının eline geçince o da nasıl harman vurupO mirasçının eline geçince o da nasıl harman vurup savuracak kim bilir.savuracak kim bilir. Bedava gelen şeyi.Bedava gelen şeyi. Onun için Allah hepimizi affetsin.

Onun için Allah hepimizi affetsin.
Yalanla kazanılan, hile ile kazanılan,Yalanla kazanılan, hile ile kazanılan, aldatmalarla kazanılan, enva-i çeşit,aldatmalarla kazanılan, enva-i çeşit, fena, haram olan şeyleri satmakla kazanılanfena, haram olan şeyleri satmakla kazanılan paraların hepsi (haram).paraların hepsi (haram). İçki satıyor adam bugün, kumar oynuyor bugün adam.

İçki satıyor adam bugün, kumar oynuyor bugün adam.
İçkinin envaını satıyor bugün.İçkinin envaını satıyor bugün. Onlarla teayyüş ediyor, besleniyor.Onlarla teayyüş ediyor, besleniyor. Çok da para kazanan oluyor.Çok da para kazanan oluyor. Gazinolar açıyorlar, işte bilmem nerelerini açıyorlar,Gazinolar açıyorlar, işte bilmem nerelerini açıyorlar, şuraları buraları.şuraları buraları. Bunlardan alınan paraların hiç hayrı olur mu?Bunlardan alınan paraların hiç hayrı olur mu? Hiç insana yakışır mı?Hiç insana yakışır mı? Müslümana yakışmadığı gibi insana bile yakışmaz.Müslümana yakışmadığı gibi insana bile yakışmaz. Allah, bütün ümmeti Muhammed'i

Allah, bütün ümmeti Muhammed'i
bu felaketlerden muhafaza buyursun.bu felaketlerden muhafaza buyursun. Şimdi buna alışmış bir insana, sen git ne kadar nasihat edersen et,Şimdi buna alışmış bir insana, sen git ne kadar nasihat edersen et, dünyanın bütün âlimlerini topla başına,dünyanın bütün âlimlerini topla başına, de ki yaptığın bu iş yanlıştır kardeş, gel bu işi bırak sen,de ki yaptığın bu iş yanlıştır kardeş, gel bu işi bırak sen, şuna kanaat et, şu işten kazan, hiç fayda etmez,şuna kanaat et, şu işten kazan, hiç fayda etmez, Hani summün, bükmün, umyün diyeHani summün, bükmün, umyün diye Kur'an'da üç kelime var.Kur'an'da üç kelime var. Sağır, dilsiz, kör.Sağır, dilsiz, kör. Bu hakikaten gözü görmeyen değil,Bu hakikaten gözü görmeyen değil, kulağı işitmeyen de değil.kulağı işitmeyen de değil. Bunun kulağı da işitir, gözü de görür, dili de söyler.Bunun kulağı da işitir, gözü de görür, dili de söyler. Fakat ne hakkı söyleyebiliyor,Fakat ne hakkı söyleyebiliyor, ne hakkı duyabiliyor, ne de hakkı görebiliyor.ne hakkı duyabiliyor, ne de hakkı görebiliyor. Batıla saplanmış, ona kör diyorlar,

Batıla saplanmış, ona kör diyorlar,
batıla saplanmış, hakikati göremiyor.batıla saplanmış, hakikati göremiyor. Beyaza kara diyor.Beyaza kara diyor. Karaya beyaz diyor.Karaya beyaz diyor. Bu, körlüğün iktizası.Bu, körlüğün iktizası. Bunlara Kur'an diliyle kör ve sağır tabir ediyorlar.Bunlara Kur'an diliyle kör ve sağır tabir ediyorlar. Hak'tan uzak olan kimseler.

Hak'tan uzak olan kimseler.
Bir de kibirden uzak olmanın sebeplerinden birisi,Bir de kibirden uzak olmanın sebeplerinden birisi, Suf elbisesini giymesi.Suf elbisesini giymesi. Sufiler elbisesi giymesi.Sufiler elbisesi giymesi. Dervişan elbisesi giymesi.Dervişan elbisesi giymesi. Süse, saltanataSüse, saltanata kıymetli libaslara kıymet vermeyerektenkıymetli libaslara kıymet vermeyerekten ancak kendini soğuktan koruyacak,ancak kendini soğuktan koruyacak, sıcaktan muhafaza edebilecek bir elbise.sıcaktan muhafaza edebilecek bir elbise. Nasıl olursa olsun.Nasıl olursa olsun. Çalım tarafı İslâm dininde yer almamıştır.Çalım tarafı İslâm dininde yer almamıştır. Ama cemiyetin içine çıkılacak bir esbap da lazım mı dersin?Ama cemiyetin içine çıkılacak bir esbap da lazım mı dersin? Lazım ama insanın nefsi kabardıktan sonra,Lazım ama insanın nefsi kabardıktan sonra, kendine bir benlik verdikten sonrakendine bir benlik verdikten sonra o cemiyet içerisinde senin mevkiin çok yüksek olmuş ne fayda, ne para eder?o cemiyet içerisinde senin mevkiin çok yüksek olmuş ne fayda, ne para eder? İndi ilâhiyede kıymeti olmayınca insanın cemiyet içerisinde seni

İndi ilâhiyede kıymeti olmayınca insanın cemiyet içerisinde seni
isterse baş tacı yapsınlar, başları üzerinde taşısınlar, hiç kıymeti olmaz tabi.isterse baş tacı yapsınlar, başları üzerinde taşısınlar, hiç kıymeti olmaz tabi. Bunlardan birisi de fukaralarla beraber oturup kalkmak.Bunlardan birisi de fukaralarla beraber oturup kalkmak. Fukaralarla beraber oturup kalkmayıFukaralarla beraber oturup kalkmayı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tavsiye buyurmuş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tavsiye buyurmuş. Bu, fukara denilen kimse,Bu, fukara denilen kimse, Allahu Teâlâ'nı yarattığı bir kuldur.Allahu Teâlâ'nı yarattığı bir kuldur. Sen de olsun, o da olsun.Sen de olsun, o da olsun. Senin zenginliğin, zannetme ki senin

Senin zenginliğin, zannetme ki senin
bilgin sayesinde, kuvvetin, kudretin sayesinde olmuş.bilgin sayesinde, kuvvetin, kudretin sayesinde olmuş. Hayır.Hayır. Sana takdir öyle, ona takdir öyle.Sana takdir öyle, ona takdir öyle. Takdir-i ilahidir.Takdir-i ilahidir. Binâenaleyh, onu hor görmemek,Binâenaleyh, onu hor görmemek, onu hakir görmemek, onunla beraber hal hatır sormak,onu hakir görmemek, onunla beraber hal hatır sormak, onun ziyaretine gitmek, onun icap ederse elinden tutmak,onun ziyaretine gitmek, onun icap ederse elinden tutmak, insanlığın, İslâmlığın iktizası olduğu için.insanlığın, İslâmlığın iktizası olduğu için. Ve mücâlesetü fükarâü’l-mü’minîne.

Ve mücâlesetü fükarâü’l-mü’minîne.
Fukarâ-i mü'minîn' ile oturup kalkmak,Fukarâ-i mü'minîn' ile oturup kalkmak, kibri kıran alametlerden birisi oluyor.kibri kıran alametlerden birisi oluyor. Burada hep birbirimize sarılmanın lüzumundan bahsediyoruz.

Burada hep birbirimize sarılmanın lüzumundan bahsediyoruz.
Sarılmanın lüzumundan.Sarılmanın lüzumundan. Altlık ve üstünlük mevki filan,Altlık ve üstünlük mevki filan, gözetmemek lazım Müslümanlıkta.gözetmemek lazım Müslümanlıkta. Bu da geçen okuduğumuz dersten idi isede,

Bu da geçen okuduğumuz dersten idi isede,
bu da faydası büyük olduğundan tekrarında fayda vardır.bu da faydası büyük olduğundan tekrarında fayda vardır. Birrü’l-vâlideyni yezîdü fi’l-umüri.

Birrü’l-vâlideyni yezîdü fi’l-umüri.
Valideyne iyilik, ikram, ihsan,

Valideyne iyilik, ikram, ihsan,
anne baba bak valideyinden.anne baba bak valideyinden. Bunlara ikram, ihsan, iyilikler insanın ömrünü artırır.Bunlara ikram, ihsan, iyilikler insanın ömrünü artırır. Kıyamet alametlerinden birisi deKıyamet alametlerinden birisi de anasını babasını bırakıpanasını babasını bırakıp onlara yapılması lazım gelen yardım yapmayıponlara yapılması lazım gelen yardım yapmayıp başkalarına yardım yapmak.başkalarına yardım yapmak. Eşine, dostuna yardım yapıyor daEşine, dostuna yardım yapıyor da anasına, babasına gelince kısıyor.anasına, babasına gelince kısıyor. Bu da kıyamet alametlerinden birisiymiş.Bu da kıyamet alametlerinden birisiymiş. Aynı zamanda ömrün ziyade olmasına sebep olur.

Aynı zamanda ömrün ziyade olmasına sebep olur.
60 sene yaşayacağına bakarsın 70 sene yaşar,60 sene yaşayacağına bakarsın 70 sene yaşar, 80 sene yaşar, 90 sene yaşar.80 sene yaşar, 90 sene yaşar. Kudret, kuvvet Allah'ındır.Kudret, kuvvet Allah'ındır. Bakıyor ki bu kuluna, anasını babasını da ikram ediyor,Bakıyor ki bu kuluna, anasını babasını da ikram ediyor, hadi bunun yaşını daha artırıvereyim diyor.hadi bunun yaşını daha artırıvereyim diyor. Kimse demez ki niçin artırdığını diyerekten,Kimse demez ki niçin artırdığını diyerekten, kuvvet O’nundur.kuvvet O’nundur. Veyahut elli yaş, altmış yaş yaşıyor ama çok rahat yaşıyor.

Veyahut elli yaş, altmış yaş yaşıyor ama çok rahat yaşıyor.
Ömrü tatlılıkla geçiyor, güzellikle geçiyor.Ömrü tatlılıkla geçiyor, güzellikle geçiyor. Hastalık, dert, musibet yok.Hastalık, dert, musibet yok. İbadet ve taat, hayr-u hasenat yollarında müdavim.İbadet ve taat, hayr-u hasenat yollarında müdavim. Güzel geçiyor ömrü.Güzel geçiyor ömrü. Bu da berekettir, ömrüm bereketidir.Bu da berekettir, ömrüm bereketidir. Bir ömür var yüz sene yaşarsın amaBir ömür var yüz sene yaşarsın ama doktorlarla, hastanelerde, şurada, burada, mahkemelerde falandoktorlarla, hastanelerde, şurada, burada, mahkemelerde falan ömür kaybolur gider.ömür kaybolur gider. Hani yüz yaşadıydı ya.Hani yüz yaşadıydı ya. Yüz yaşamanın 50 sene kadar faydası yok.Yüz yaşamanın 50 sene kadar faydası yok. Belki 25 sene kadar da faydası yok.Belki 25 sene kadar da faydası yok. Çünkü hep hastalık, dertler, musibetler birbirlerini kovalıyor.Çünkü hep hastalık, dertler, musibetler birbirlerini kovalıyor. Onun için fayda olmuyor o ömürden.Onun için fayda olmuyor o ömürden. Ömrün faydalısı, demek ömrün artıklığına da alamettir demişler.Ömrün faydalısı, demek ömrün artıklığına da alamettir demişler. Kezib, yalancılık, yunkisü’r-rizka.

Kezib, yalancılık, yunkisü’r-rizka.
Şimdi biz yalan söylemek suretiyle malı satarız.Şimdi biz yalan söylemek suretiyle malı satarız. Ve buradan şu kadar da kazandık deriz.Ve buradan şu kadar da kazandık deriz. Ama hakikate bakarsak,Ama hakikate bakarsak, o bizim zararımızadır.o bizim zararımızadır. Orada zarar etmişizdir.Orada zarar etmişizdir. Mesela yüz lira kazandıysak,Mesela yüz lira kazandıysak, yüz lira belki zararımız vardır.yüz lira belki zararımız vardır. O yalanın altında, niçin?O yalanın altında, niçin? O paradan hayır olmayacak.

O paradan hayır olmayacak.
O para kim bilir nerelere harcanacak,O para kim bilir nerelere harcanacak, kim nerelere gidecek,kim nerelere gidecek, ne gibi felaketler insanın başına doğurabilecektir.ne gibi felaketler insanın başına doğurabilecektir. Onun için o yunkisü’r-rizka diyor.Onun için o yunkisü’r-rizka diyor. Rızkı azaltır, eksiltir, noksan eder, ne?Rızkı azaltır, eksiltir, noksan eder, ne? Yalan.

Yalan.
İsterse o yalanı ticaret anında söyler,İsterse o yalanı ticaret anında söyler, isterse yalancılığı kendisine şiar edilmişisterse yalancılığı kendisine şiar edilmiş ikide birde yalan yalan konuşuyor.ikide birde yalan yalan konuşuyor. Bu yalancılığa dilini alıştıran insandaBu yalancılığa dilini alıştıran insanda yalandan kendini kurtaramaz kolay kolay.yalandan kendini kurtaramaz kolay kolay. Bu da bir beladır.Bu da bir beladır. Ve’d-düâü yeruddü’l-kadâe.

Ve’d-düâü yeruddü’l-kadâe.
Dua ediyoruz.Dua ediyoruz. Ya Rab!

Ya Rab!
Sen koru, sen muhafaza et,Sen koru, sen muhafaza et, sağlık afiyetler ver, rızkıma genişlikler ver,sağlık afiyetler ver, rızkıma genişlikler ver, çoluk çocuğuma şöyle iyilikler ver.çoluk çocuğuma şöyle iyilikler ver. Bu duaları yapıyoruz.Bu duaları yapıyoruz. Bu dualar gelecek kazaları durdurur.Bu dualar gelecek kazaları durdurur. Gelecek kazalar, bu dualar sebebiyle önleniyor.Gelecek kazalar, bu dualar sebebiyle önleniyor. Onun için ki birçok dua kitapları tertip edilmiştir.Onun için ki birçok dua kitapları tertip edilmiştir. Bu dua kitaplarının içerisinde çok güzelBu dua kitaplarının içerisinde çok güzel her zamanın gününe göre, saatine göre dualar vardır.her zamanın gününe göre, saatine göre dualar vardır. O duaları okumak insanın başına gelecekO duaları okumak insanın başına gelecek birçok felaketlerin gelmemesine sebep olur.birçok felaketlerin gelmemesine sebep olur. Onun için o duaları katiyen ihmal etmemeli.Onun için o duaları katiyen ihmal etmemeli. Hiç bilmezse kendi diliyleHiç bilmezse kendi diliyle Cenâb-ı Hakk'ın edebildiği duayı etmeli.Cenâb-ı Hakk'ın edebildiği duayı etmeli. Ve lillâhi teâlâ fî halkihî kazââni.

Ve lillâhi teâlâ fî halkihî kazââni.
Cenâb-ı Hakk'ın kulları hakkında iki hükmü vardır.Cenâb-ı Hakk'ın kulları hakkında iki hükmü vardır. Birisi sonradan muhted,Birisi sonradan muhted, birisi de gazâ-i İlâhî, emr-i İlâhî.birisi de gazâ-i İlâhî, emr-i İlâhî. Onu kendinden başka kimse bilmez.Onu kendinden başka kimse bilmez. Birisi meleklere ve levh-i mahfûza bildirilmiştir.Birisi meleklere ve levh-i mahfûza bildirilmiştir. Meleklere ve levh-i mahfuzda bildirilen kazalar,Meleklere ve levh-i mahfuzda bildirilen kazalar, hükümler, yapılan dualarla silinir, bozulur.hükümler, yapılan dualarla silinir, bozulur. Geri çevrilir.Geri çevrilir. Durdurulur.Durdurulur. Ama emr-i İlâhide, indi İlâhide olan kaza, o değişmez.Ama emr-i İlâhide, indi İlâhide olan kaza, o değişmez. O sabittir.O sabittir. Bilmeyiz onun niçin başımıza gelecek her şeyi de,

Bilmeyiz onun niçin başımıza gelecek her şeyi de,
dua etmekten başka çaremiz yoktur.dua etmekten başka çaremiz yoktur. Zayıfız, aciziz, biçareyiz.Zayıfız, aciziz, biçareyiz. Daima kuvvete dayanmak mecburiyetindeyiz.Daima kuvvete dayanmak mecburiyetindeyiz. Kuvvete.Kuvvete. O kuvvet de Allah'ın kuvveti.O kuvvet de Allah'ın kuvveti. Başka kuvvetlerin hepsi yıkılır.Başka kuvvetlerin hepsi yıkılır. Ancak Allah Teâlâ'nın kuvveti bâkidir.Ancak Allah Teâlâ'nın kuvveti bâkidir. Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
hazretlerinin duaların birisi.hazretlerinin duaların birisi. "Allahümme inni dâifün fekavvini" diyor.

"Allahümme inni dâifün fekavvini" diyor.
Ya Rabbi! Ben zayıfım diyor.Ya Rabbi! Ben zayıfım diyor. Peygamber diyor efendi.Peygamber diyor efendi. Ben zayıfım sen beni kuvvetlendir diyor ya Rabbi.Ben zayıfım sen beni kuvvetlendir diyor ya Rabbi. Allah'a karşı böyle dua ediyor.Allah'a karşı böyle dua ediyor. Binâenaleyh bize tembihtir.Binâenaleyh bize tembihtir. Siz de Allahu Teâlâ'ya böyle deyiniz.Siz de Allahu Teâlâ'ya böyle deyiniz. Duanın arkası uzundur da.Duanın arkası uzundur da. Ve li’l-enbiyâi ale’l-ulemâi fadlü.

Ve li’l-enbiyâi ale’l-ulemâi fadlü.
Tabi peygamberlerle âlimler bir değildir.Tabi peygamberlerle âlimler bir değildir. Âlim çalışır, okur, herhangi ilim olursa olsun,Âlim çalışır, okur, herhangi ilim olursa olsun, Cenâb-ı Hak ona o çalışmasınınCenâb-ı Hak ona o çalışmasının mukabilinde vermiş olduğu bir ilimdir ki,mukabilinde vermiş olduğu bir ilimdir ki, bu ilim kazanç ilmidir.bu ilim kazanç ilmidir. Kazanmış, çalışmış, okumuş, ilme sahip olmuş, hangi ilimde olursa olsun.Kazanmış, çalışmış, okumuş, ilme sahip olmuş, hangi ilimde olursa olsun. Ama peygamberlerin ki öyle değil.Ama peygamberlerin ki öyle değil. Peygamberler kendilerinin sa’yiyle,Peygamberler kendilerinin sa’yiyle, çalışmalarıyla peygamber olmuş değillerdir.çalışmalarıyla peygamber olmuş değillerdir. Onların peygamberliklerini ezelde Cenâb-ı HakOnların peygamberliklerini ezelde Cenâb-ı Hak takdir etmiş, zamanı gelince de onları yaratmış,takdir etmiş, zamanı gelince de onları yaratmış, peygamber olarak gelmişlerdir.peygamber olarak gelmişlerdir. Saatleri, günleri gelince deSaatleri, günleri gelince de peygamberliği onlara vermiş,peygamberliği onlara vermiş, ekseriyete kırk yaşından geldikten sonra onlara peygamberlik verilmiştir.ekseriyete kırk yaşından geldikten sonra onlara peygamberlik verilmiştir. Ki o Allah'ın Teâlâ'dan vehbî olarak verilmiştir.Ki o Allah'ın Teâlâ'dan vehbî olarak verilmiştir. Hiç bunların alakası yoktur.Hiç bunların alakası yoktur. Ama ilim öyle değil.Ama ilim öyle değil. İlim muhakkak, gireceksin, okuyacaksın,İlim muhakkak, gireceksin, okuyacaksın, birisine hizmet edeceksin, ondan bir şey öğreneceksin.birisine hizmet edeceksin, ondan bir şey öğreneceksin. Bu süratle olan ilimdir.Bu süratle olan ilimdir. Onun için aradaki fark büyüktür.Onun için aradaki fark büyüktür. Deraceteyn diyoruz.

Deraceteyn diyoruz.
İki derece vardır.İki derece vardır. Ve li’l-ulemâi ale’ş-şühedâi fadlü deracetin.

Ve li’l-ulemâi ale’ş-şühedâi fadlü deracetin.
Ulemânın da şehitlere karşı bir derece üstünlüğü vardır.Ulemânın da şehitlere karşı bir derece üstünlüğü vardır. Peygamberlerin de ulemalara karşı iki derece üstünlüğü vardır.Peygamberlerin de ulemalara karşı iki derece üstünlüğü vardır. Ki ilim bahsinde uzun uzun bunlar hakkında tafsilat vardır.Ki ilim bahsinde uzun uzun bunlar hakkında tafsilat vardır. Bunları söylemek istersek, alt tarafı kalır.Bunları söylemek istersek, alt tarafı kalır. Beriun mine’ş-şuhhi men edde’z-zekâte,

Beriun mine’ş-şuhhi men edde’z-zekâte,
ve kara’d-dayfe, ve e’tâ fi’n-nâibeti.ve kara’d-dayfe, ve e’tâ fi’n-nâibeti. Bahillikten uzaktır o kimse ki,Bahillikten uzaktır o kimse ki, bahil değildir o kimse, bahil olamaz.bahil değildir o kimse, bahil olamaz. Kimdir o kimse?Kimdir o kimse? Zekâtını veriyor.

Zekâtını veriyor.
Zekâtını veren insan bir.Zekâtını veren insan bir. İkincisi de bir de misafir alıyor evine, misafire bakıyor, iki.İkincisi de bir de misafir alıyor evine, misafire bakıyor, iki. Birisi de musibet zamanlarında,Birisi de musibet zamanlarında, darlık zamanlarında, aciz zamanlarında insanlara, zuafaya,darlık zamanlarında, aciz zamanlarında insanlara, zuafaya, fukaraya yardım ediyor.fukaraya yardım ediyor. Bu üç hal, kendisinde olan insanBu üç hal, kendisinde olan insan hiçbir zaman bahil olamaz.hiçbir zaman bahil olamaz. Bahilikten uzaktır.Bahilikten uzaktır. Birrü’l-hacci, birrü’l-valideyn dediği gibi yukarıda valideye ikram etti.

Birrü’l-hacci, birrü’l-valideyn dediği gibi yukarıda valideye ikram etti.
Haccın da iyilikleri, ikramları var.Haccın da iyilikleri, ikramları var. O da neymiş?O da neymiş? İtâmü’t-taâmi, ve tîbü’l-kelâm.

İtâmü’t-taâmi, ve tîbü’l-kelâm.
Şayan-ı dikkat et.Şayan-ı dikkat et. İki şey söylüyor.İki şey söylüyor. Yemek yedirmek, birisi de güzel konuşmak.Yemek yedirmek, birisi de güzel konuşmak. Tatlı konuşmak yani.Tatlı konuşmak yani. Kimseyi kırmamak, incitmemek.Kimseyi kırmamak, incitmemek. İnsanlar muhteliftir.

İnsanlar muhteliftir.
Herkesin tabiatı ayrı ayrıdır, serti vardır,Herkesin tabiatı ayrı ayrıdır, serti vardır, bozuğu vardır, şusu vardır amabozuğu vardır, şusu vardır ama herkese karşı güzel konuşmak.herkese karşı güzel konuşmak. Yapılan bir çirkin hareket varsa bile,Yapılan bir çirkin hareket varsa bile, o çirkin hareketi çirkinlikle değil,o çirkin hareketi çirkinlikle değil, güzellikle çevirmeye çalışmak.güzellikle çevirmeye çalışmak. Birrü’l-mer’eti’l-mü’mineti.

Birrü’l-mer’eti’l-mü’mineti.
Şimdi kadının da iyisi var.Şimdi kadının da iyisi var. Kadının iyisi, ke ameli seb’îne sıddîkan,Kadının iyisi, ke ameli seb’îne sıddîkan, 70 tane sıddıkın ameline bedeldir.70 tane sıddıkın ameline bedeldir. Bir iyi kadının, müminin iyi bir kadınınBir iyi kadının, müminin iyi bir kadının ibadetlerinin sevabı 70 sıddık derecesindedir.ibadetlerinin sevabı 70 sıddık derecesindedir. O kadar üstünlüğü var.O kadar üstünlüğü var. Çünkü malum onlardaki nefis ve şehvet daha fazladır.Çünkü malum onlardaki nefis ve şehvet daha fazladır. Nefislerinin şehvetlerinin fazlalığından dolayıNefislerinin şehvetlerinin fazlalığından dolayı onu muhafaza edebilmek kolay bir şey değildir.onu muhafaza edebilmek kolay bir şey değildir. Bunu yapabilen kadının iyisi 70 tane sıddîka bedel.Bunu yapabilen kadının iyisi 70 tane sıddîka bedel. Onun gibi.Onun gibi. Ve fücûru’l-mer’eti’l-fâciriti.

Ve fücûru’l-mer’eti’l-fâciriti.
Allah esirgesin ki onun bir de kötüsü var.Allah esirgesin ki onun bir de kötüsü var. İyisi böyle yetmiş sıddık olduğu gibi.İyisi böyle yetmiş sıddık olduğu gibi. Kötüsü de, ke fücûri elfi fâciratin,Kötüsü de, ke fücûri elfi fâciratin, bin tane fenaya bedel.bin tane fenaya bedel. Bin fena kadına, fâcire ahlâksız kadına bir tanesi de bedel.Bin fena kadına, fâcire ahlâksız kadına bir tanesi de bedel. Şimdi bugün bazı kadınlarımız mesela

Şimdi bugün bazı kadınlarımız mesela
tesettürlerine riayet ediyorlar, başlarını örtüyorlar,tesettürlerine riayet ediyorlar, başlarını örtüyorlar, işte mantoları belki biraz uzunca, kısaca.işte mantoları belki biraz uzunca, kısaca. Bir de manto giyiyor üzerine, çarşaf giyiyor.Bir de manto giyiyor üzerine, çarşaf giyiyor. Diğer yapmayan tabaka,Diğer yapmayan tabaka, vay efendim bu devirde bu da olur muymuş diye bir taarruza geçiyor.vay efendim bu devirde bu da olur muymuş diye bir taarruza geçiyor. Müslüman ona diyeceğine, Müslüman diyemiyor bir şey.Müslüman ona diyeceğine, Müslüman diyemiyor bir şey. Çıplak geziyorsun, nasıl geziyorsan geziyorsun,Çıplak geziyorsun, nasıl geziyorsan geziyorsun, kimse bir şey demiyor sana.kimse bir şey demiyor sana. Fakat o birden bu devirde bu olur mu diyerektenFakat o birden bu devirde bu olur mu diyerekten o zavallının örtüsüne, üstündeki giydiği mantosuna dil uzatıyor.o zavallının örtüsüne, üstündeki giydiği mantosuna dil uzatıyor. Ve onu o yoldan çevirmek için de çalışıyor.Ve onu o yoldan çevirmek için de çalışıyor. Demek bin tanesine bedel bir tanesinin kötülüğü.Demek bin tanesine bedel bir tanesinin kötülüğü. Allah muhafaza etsin şerlerinden.Allah muhafaza etsin şerlerinden. Onun için bunlar bir hikâyedir amaOnun için bunlar bir hikâyedir ama hikâyede şey olmaz derler, ayıp olmaz derler,hikâyede şey olmaz derler, ayıp olmaz derler, kusur olmaz derler, hikâyedir.kusur olmaz derler, hikâyedir. Şeytan birisini baştan çıkarmak istemiş de çıkaramamış.

Şeytan birisini baştan çıkarmak istemiş de çıkaramamış.
Becerememiş şeytan.Becerememiş şeytan. Karşısındaki daha selametli çıkmış.Karşısındaki daha selametli çıkmış. Bir koca karıya havale etmiş,Bir koca karıya havale etmiş, koca karı o adamı baştan çıkarmış.koca karı o adamı baştan çıkarmış. Ona bir şey vadetmiş,Ona bir şey vadetmiş, sen bunu baştan çıkarırsan sana şunu vereceğim diyerekten.sen bunu baştan çıkarırsan sana şunu vereceğim diyerekten. Verirken uzun bir sopa almış da sopanın ucuna koymuşVerirken uzun bir sopa almış da sopanın ucuna koymuş vereceği şeyi, öyle uzatmış.vereceği şeyi, öyle uzatmış. Demiş, neden böyle yapıyorsun?

Demiş, neden böyle yapıyorsun?
Senden ben de korktum demiş.Senden ben de korktum demiş. Beşşir, Efendimiz'e.

Beşşir, Efendimiz'e.
Sen. Beşşir hâzihi’l-ümme.Sen. Beşşir hâzihi’l-ümme. Bu ümmeti Muhammed'i tebşir eyle, sevindir, neyle?Bu ümmeti Muhammed'i tebşir eyle, sevindir, neyle? Bi’s-senâ ve’d-dîni ve’r-rif’ati ve’n-nasri ve’t-temkîni.Bi’s-senâ ve’d-dîni ve’r-rif’ati ve’n-nasri ve’t-temkîni. Bunların indi İlâhiyedeki kıymetlerinin yüksekliğiyle.Bunların indi İlâhiyedeki kıymetlerinin yüksekliğiyle. Lâ ilâhe illallâh,Lâ ilâhe illallâh, Muhammedun Resûlullah ve İslâm dinini kabul eden ümmeti Muhammed,Muhammedun Resûlullah ve İslâm dinini kabul eden ümmeti Muhammed, indi ilâhiyede kıymetleri, dereceleri, üstünlükleri çoktur.indi ilâhiyede kıymetleri, dereceleri, üstünlükleri çoktur. Ölçülmez yani.Ölçülmez yani. Onları tebşir edin.

Onları tebşir edin.
Ve’t-temkîni fil ard.Ve’t-temkîni fil ard. Fe men amile minhüm amele’l-âhirah.Fe men amile minhüm amele’l-âhirah. Şuraya dikkat edin.Şuraya dikkat edin. Fe men amile minhüm amele’l-âhirati li’d-dünyâ.Fe men amile minhüm amele’l-âhirati li’d-dünyâ. Dünya menfaati içinDünya menfaati için senin ümmetinden her kim olursa olsunsenin ümmetinden her kim olursa olsun dünya menfaatini temin içindünya menfaatini temin için ahiret amellerini yaparsa,ahiret amellerini yaparsa, ahiret ameli yapıyor, ibadet, taat yapıyor, hayr u hasenat yapıyor,ahiret ameli yapıyor, ibadet, taat yapıyor, hayr u hasenat yapıyor, iyilikler yapıyor ama bunu dünya için yapıyor.iyilikler yapıyor ama bunu dünya için yapıyor. Dünyada bir şöhret alsın, bir mevki alsın, bir gayesi var.

Dünyada bir şöhret alsın, bir mevki alsın, bir gayesi var.
Dünya gayesi.Dünya gayesi. Dünya gayelerinden dolayı bu ahiret amellerinden birisini isterse.Dünya gayelerinden dolayı bu ahiret amellerinden birisini isterse. Lem yekün lehû fi’l-âhirati min nasîb.Lem yekün lehû fi’l-âhirati min nasîb. Âhirette ona hiçbir nasip yoktur.Âhirette ona hiçbir nasip yoktur. Dünyada almıştır alacağını işte, ne için?Dünyada almıştır alacağını işte, ne için? Para mı istiyordu, aldı işte.Para mı istiyordu, aldı işte. Şehvet mi istiyordu? Aldı, oldu, bitti işte.Şehvet mi istiyordu? Aldı, oldu, bitti işte. Ama ahirete gelince hiçbir şey yok eline geçen.Ama ahirete gelince hiçbir şey yok eline geçen. Allah muhafaza etsin.Allah muhafaza etsin. Musa aleyhisselam'ın zamanında

Musa aleyhisselam'ın zamanında
Musa aleyhisselam'a hizmet eden bir adam varmış.Musa aleyhisselam'a hizmet eden bir adam varmış. Hizmet ediyor Musa aleyhisselam'a.Hizmet ediyor Musa aleyhisselam'a. Musa aleyhisselam’dan bir şeyler öğrenmiş tabi.Musa aleyhisselam’dan bir şeyler öğrenmiş tabi. Öğrendikten sonra kaybolmuş ortadan.Öğrendikten sonra kaybolmuş ortadan. Kaybolmuş, Musa aleyhisselam bir vakit sormuş,Kaybolmuş, Musa aleyhisselam bir vakit sormuş, demiş ya burada bize hizmet eden bir adam vardı.demiş ya burada bize hizmet eden bir adam vardı. Ne oldu bu adam?Ne oldu bu adam? Demişler, o adam senden öğrendiklerini dışarılarda satıyor,Demişler, o adam senden öğrendiklerini dışarılarda satıyor, şeysini temin ediyor, dünyalığını temin ediyor.şeysini temin ediyor, dünyalığını temin ediyor. Dünyalığını temin etmeye vesile etmişDünyalığını temin etmeye vesile etmiş peygamberden öğrendiği şeyleri yapmaya.peygamberden öğrendiği şeyleri yapmaya. Sonra Cenâb-ı Hak onuSonra Cenâb-ı Hak onu insan sıfatından değiştirivermiş başka sıfata.insan sıfatından değiştirivermiş başka sıfata. Yani dini ancak insan dininin icaplarını Allah için yapar.

Yani dini ancak insan dininin icaplarını Allah için yapar.
Başka bir gaye ve başka bir garaz girerse onun içerisine,Başka bir gaye ve başka bir garaz girerse onun içerisine, onun tadı, tuzu gider o zaman.onun tadı, tuzu gider o zaman. Beşşiri’l-meşşâîne fi’z-zulemi ile’l-mesâcidi

Beşşiri’l-meşşâîne fi’z-zulemi ile’l-mesâcidi
bi’n-nûri’t-tâmmi yevme’l-kiyâmeh.bi’n-nûri’t-tâmmi yevme’l-kiyâmeh. Birçok râvîleri var.Birçok râvîleri var. Beşşiri’l, bu da tebşirdir.Beşşiri’l, bu da tebşirdir. Ümmetine söyle, müjdele.Ümmetine söyle, müjdele. Ki meşşâîne, yürüyenler,Ki meşşâîne, yürüyenler, fi’z-zulem, gece karanlıklarında, yatsı ve sabah namazlarında artık.fi’z-zulem, gece karanlıklarında, yatsı ve sabah namazlarında artık. Yatsı ve sabah namazlarında, karanlık vakitlerdeYatsı ve sabah namazlarında, karanlık vakitlerde camilere, mescidlere gitmek için yürüyenlericamilere, mescidlere gitmek için yürüyenleri tebşir eyle Ey Habibim, ne ile?tebşir eyle Ey Habibim, ne ile? Bi’n-nûri’t-tâmmi.

Bi’n-nûri’t-tâmmi.
Tam, eksiksiz bir nurla onları tebşir eyle.Tam, eksiksiz bir nurla onları tebşir eyle. Yevme’l-kiyâmeh, kıyamet gününde.Yevme’l-kiyâmeh, kıyamet gününde. Yevme terâlmu’minîne

Yevme terâlmu’minîne
velmu’minâti yes’â nûruhum beyne eydîhim ve bieymânihim.velmu’minâti yes’â nûruhum beyne eydîhim ve bieymânihim. Şimdi kıyamet günü mü’minle mü’minatları göreceksiniz ki

Şimdi kıyamet günü mü’minle mü’minatları göreceksiniz ki
nûr-i İlâhi onlara verilmiş,nûr-i İlâhi onlara verilmiş, önlerinde ve yanlarında parıl parıl böyle gidiyorlar.önlerinde ve yanlarında parıl parıl böyle gidiyorlar. İşte o nurların kazanç yeri burası.İşte o nurların kazanç yeri burası. Buradaki bu gece namazlarıyla,Buradaki bu gece namazlarıyla, sabah namazlarını devam etmelerinin mükâfatı olaraktansabah namazlarını devam etmelerinin mükâfatı olaraktan Cenâb-ı Hak onlara o gün o nuru vermiştir.Cenâb-ı Hak onlara o gün o nuru vermiştir. O nur sayesinde böyle karanlıkta giden insanla,O nur sayesinde böyle karanlıkta giden insanla, nur içerisinde giden insan bir olur mu?nur içerisinde giden insan bir olur mu? Öyle giderken münafıklar görecekler.

Öyle giderken münafıklar görecekler.
Yevme yekunu münafikun.Yevme yekunu münafikun. Aman kardeş, sen bizim komşu değil miydin,Aman kardeş, sen bizim komşu değil miydin, filan değil miydin?filan değil miydin? Ne olursun dur, senin ışığından biz de istifade edelim de,Ne olursun dur, senin ışığından biz de istifade edelim de, biz de gidelim diyecekler.biz de gidelim diyecekler. Onlar diyecekler ki, biz bunu dünyada kazanmıştık.Onlar diyecekler ki, biz bunu dünyada kazanmıştık. Siz de oraya gidin, oradan kazanın, gelin.Siz de oraya gidin, oradan kazanın, gelin. Bir daha dönüş mümkün olmadığı için,Bir daha dönüş mümkün olmadığı için, o zulmet içerisinde kalırlar, Allah muhafaza.o zulmet içerisinde kalırlar, Allah muhafaza. Beşşiri’l-meşşâîne fi’z-zulemi ile’l-mesâcidi

Beşşiri’l-meşşâîne fi’z-zulemi ile’l-mesâcidi
bi’n-nûri’t-tâmmi yevme’l-kiyâmeh.bi’n-nûri’t-tâmmi yevme’l-kiyâmeh. Ki bunu işaret var burada diyor.Ki bunu işaret var burada diyor. Rabbenâ etmim lenâ nûranâ

Rabbenâ etmim lenâ nûranâ
vağfir lenâ inneke ‘alâ kulli şey’in kadîr.vağfir lenâ inneke ‘alâ kulli şey’in kadîr. Ayet-i celîlesi üzerine bu sabah

Ayet-i celîlesi üzerine bu sabah
ve yatsı namazlarına devama işaret var, emir var yani.ve yatsı namazlarına devama işaret var, emir var yani. Sabah ve yatsı namazlarını ihmal etmeyiniz.Sabah ve yatsı namazlarını ihmal etmeyiniz. Çünkü sabah uyku vakti,Çünkü sabah uyku vakti, yatsı vakti de yorgunluk vakti, ihmal vakitleridir.yatsı vakti de yorgunluk vakti, ihmal vakitleridir. Bu iki vakti ihmal etmeyiniz.Bu iki vakti ihmal etmeyiniz. Bu iki vakitte, evinizde kılarsınız namazınız başka.Bu iki vakitte, evinizde kılarsınız namazınız başka. Fakat burada ile’l-mesâcid diyor.Fakat burada ile’l-mesâcid diyor. Bu iki vakitte camiye gidenler.Bu iki vakitte camiye gidenler. Onun için evlerin camiye yakın olmasının fazileti büyüktür.Onun için evlerin camiye yakın olmasının fazileti büyüktür. Uzak yerlerde olursak kolay kolay gidilmez.Uzak yerlerde olursak kolay kolay gidilmez. Azıcık da yaşlanırsa insan çok zor olur.Azıcık da yaşlanırsa insan çok zor olur. Gençler giderse de geç kalınmaz ki,Gençler giderse de geç kalınmaz ki, bugün geçsen yarın ihtiyarlayacaksın sende.bugün geçsen yarın ihtiyarlayacaksın sende. Onun için evi alırken caminin yanından almak evladır.Onun için evi alırken caminin yanından almak evladır. Fakat camiye gitmek şartıyla,Fakat camiye gitmek şartıyla, eğer camiye gitmeyen kimse cami yanından ev alırsa,eğer camiye gitmeyen kimse cami yanından ev alırsa, o camide onu çarpar,o camide onu çarpar, az zamanda bakarsın perişan olur gider oda.az zamanda bakarsın perişan olur gider oda. Çünkü beş vakit ezanı dinliyor, hiç kulağına sokmuyor.Çünkü beş vakit ezanı dinliyor, hiç kulağına sokmuyor. Dünyası da perişan olur, ahireti de perişan olur bundan dolayı.Dünyası da perişan olur, ahireti de perişan olur bundan dolayı. Bunu yine ikinci bir hadîs-i şerîfle.

Bunu yine ikinci bir hadîs-i şerîfle.
Beşşiri’l müdlicîne ile’l-mesâcid.

Beşşiri’l müdlicîne ile’l-mesâcid.
Orada dedi ki beşşiri’l-meşşâîne.Orada dedi ki beşşiri’l-meşşâîne. Burada da deyip, müdlicîn, tabirleri değiştiriyor Efendimiz.Burada da deyip, müdlicîn, tabirleri değiştiriyor Efendimiz. Tabirler ayrı ama maksat aynıdır.Tabirler ayrı ama maksat aynıdır. Müdlic demek, "es-seyrü'l-leyl" dediği vakitte yürüme.Müdlic demek, "es-seyrü'l-leyl" dediği vakitte yürüme. İster akşamdaki gece olsun,İster akşamdaki gece olsun, ister sabahtaki gece olsun,ister sabahtaki gece olsun, bu vakitlerde yürümeye derç deniliyormuş.bu vakitlerde yürümeye derç deniliyormuş. Bundan dolayı beşşiri’l müdlicîne ile’l-mesâcid.Bundan dolayı beşşiri’l müdlicîne ile’l-mesâcid. Mescidlere bu karanlık vakitlerde yürüyenleriMescidlere bu karanlık vakitlerde yürüyenleri tebşir eyle ey Habibim, ne ile?tebşir eyle ey Habibim, ne ile? Fi’z-zulemi.

Fi’z-zulemi.
Karanlık gecelerde yürüyorlar.Karanlık gecelerde yürüyorlar. Eskiden elektrikler de yok tabi.Eskiden elektrikler de yok tabi. Ay karanlığı olduğu vakitte zifir gibi olur ortalık.Ay karanlığı olduğu vakitte zifir gibi olur ortalık. Bu zifir gibi karanlıkta da yineBu zifir gibi karanlıkta da yine camisine gitmeye çalışıyor.camisine gitmeye çalışıyor. E şimdi ise gündüz gibi gecelerde elhamdülillah.E şimdi ise gündüz gibi gecelerde elhamdülillah. Bunlar da bu zamanın gece ibadetlerine gitmeyenler,Bunlar da bu zamanın gece ibadetlerine gitmeyenler, eskiden belki adam korkardı, yürüyemezdi,eskiden belki adam korkardı, yürüyemezdi, çamura batarım, ayağım kayar, zor olur derdi.çamura batarım, ayağım kayar, zor olur derdi. Belki bir özür yapabilirdi amaBelki bir özür yapabilirdi ama bugünkü insana özür diyecek bir şey yok artık.bugünkü insana özür diyecek bir şey yok artık. Her taraf ışıl ışıl, aydınlıklar altında.Her taraf ışıl ışıl, aydınlıklar altında. Onun için camiye muhakkak gitmenin çaresini bulmak lazım.Onun için camiye muhakkak gitmenin çaresini bulmak lazım. Camilerdeki cemaat nispetinde sevap artar.

Camilerdeki cemaat nispetinde sevap artar.
Camilerdeki sevap nispetinde,Camilerdeki sevap nispetinde, cemaat nispetinde de feyiz artar.cemaat nispetinde de feyiz artar. Feyzin artıklığı, bu cemaatin çokluğuna ve bolluğuna bağlıdır.Feyzin artıklığı, bu cemaatin çokluğuna ve bolluğuna bağlıdır. E bunu ne ile tebşir et diyor?E bunu ne ile tebşir et diyor? Bi menâbira min nûr’in yevme’l-kiyâmeh.

Bi menâbira min nûr’in yevme’l-kiyâmeh.
Burada dediği kara, min nûri tam.Burada dediği kara, min nûri tam. Tam bir nur ile tebşir et.Tam bir nur ile tebşir et. Burada diyor ki, bi menâbira min nûrin yevme’l-kiyâmeti.Burada diyor ki, bi menâbira min nûrin yevme’l-kiyâmeti. Yevm-i kıyamette nurdan menberler,Yevm-i kıyamette nurdan menberler, menberler vurulacak kürsüler,menberler vurulacak kürsüler, o kürsülerin üzerine oturtulmak suretle bunları tebşir et.o kürsülerin üzerine oturtulmak suretle bunları tebşir et. Yefzeûnnâs.Yefzeûnnâs. Herkes korku içerisinde.Herkes korku içerisinde. Kıyamet bu.Kıyamet bu. Yevme’l kıyameti diyor.

Yevme’l kıyameti diyor.
Kıyamet, herkes korku içerisinde halim ne olacak derkenKıyamet, herkes korku içerisinde halim ne olacak derken ve lâ yefzeûne,ve lâ yefzeûne, bunlar nurdan minberlerin üzerine oturmuşlar,bunlar nurdan minberlerin üzerine oturmuşlar, ne korku var;ne korku var; Lâ ḣavfun 'aleyhim velâhum yahzenûnne, niçin?

Lâ ḣavfun 'aleyhim velâhum yahzenûnne, niçin?
Buradaki yatsı ve sabah namazlarına

Buradaki yatsı ve sabah namazlarına
devamlarının mükâfatı olarak.devamlarının mükâfatı olarak. O gün kıyametin ne korkusundanO gün kıyametin ne korkusundan ne de hüznünden onlara bir şey ilişmiyor.ne de hüznünden onlara bir şey ilişmiyor. E bu ne büyük bir devlet, ne büyük fezâil.E bu ne büyük bir devlet, ne büyük fezâil. O gün insan faraza olsa ki dünyanın serveti senin olsa da,O gün insan faraza olsa ki dünyanın serveti senin olsa da, desen ki ya Rabbim, bütün servetimi bağışladım ben.desen ki ya Rabbim, bütün servetimi bağışladım ben. Bütün servetimi verdim.Bütün servetimi verdim. Yerin altınlarının nesi varsa.Yerin altınlarının nesi varsa. Bugün bana bir mevki verBugün bana bir mevki ver yahut bir felaketten, şu korkudan beni kurtar.yahut bir felaketten, şu korkudan beni kurtar. Para etmez artık.Para etmez artık. Buradaydı o.Buradaydı o. Burada bu nur kazanılırBurada bu nur kazanılır ve bu nur sayesinde o gün rahat olunur.ve bu nur sayesinde o gün rahat olunur. Allah cümlemizi o nurlara nâil olan kullarından eylesin.

Allah cümlemizi o nurlara nâil olan kullarından eylesin.
Yine üçüncü bir hadîs ile bunu te’kid ediyor.Yine üçüncü bir hadîs ile bunu te’kid ediyor. Beşşiri’l-meşşâin.

Beşşiri’l-meşşâin.
Bu da aynı yukarıdaki tabir ile.Bu da aynı yukarıdaki tabir ile. Yürüyenleri tebşir et, nerede?Yürüyenleri tebşir et, nerede? Fi’z-zulemi.Fi’z-zulemi. Karanlıklarda.Karanlıklarda. Orada da ile’l-mesâcid.Orada da ile’l-mesâcid. Burada da başka tabirle ile’s-salât.Burada da başka tabirle ile’s-salât. Salatlar mescitte olacağına göre, yine aynı tabirdedir.Salatlar mescitte olacağına göre, yine aynı tabirdedir. Namazda karanlıklarda gidenleri sevindir Habibim, ne ile?Namazda karanlıklarda gidenleri sevindir Habibim, ne ile? Bi nûr’in sâti’in.Bi nûr’in sâti’in. Her kelimesinde ayrı bir ifade kullanıyor efendimiz.Her kelimesinde ayrı bir ifade kullanıyor efendimiz. Aynı kelime, aynı manadır ama

Aynı kelime, aynı manadır ama
ayrı ayrı kelimelerle ifade ediyor.ayrı ayrı kelimelerle ifade ediyor. Bi nûrin sâti’in.Bi nûrin sâti’in. Aşikâr bir nur ile.Aşikâr bir nur ile. Yevme’l-kiyâmeti.Yevme’l-kiyâmeti. Beyne eydîhim.Beyne eydîhim. Önlerinde.Önlerinde. Ve an eymânihim.Ve an eymânihim. Sağlarında.Sağlarında. Ve an şemâilihim.Ve an şemâilihim. Sollarında, önlerinde, arkalarında, her taraflarıSollarında, önlerinde, arkalarında, her tarafları bir nura gark olmuş oldukları haldebir nura gark olmuş oldukları halde böyle tebşir ederler, neden?böyle tebşir ederler, neden? Bunlar sabah veya yatsı namazlarına devam ettiklerinin

Bunlar sabah veya yatsı namazlarına devam ettiklerinin
mükâfatı olaraktan Cenâb-ı Hakmükâfatı olaraktan Cenâb-ı Hak bu nimete bizleri mazhar kılıyor.bu nimete bizleri mazhar kılıyor. Allah cümlemizi affetsin, kusurlarımızı affetsin.Allah cümlemizi affetsin, kusurlarımızı affetsin. Şimdi bugünkü insan ticaret erbapları için sabahleyin

Şimdi bugünkü insan ticaret erbapları için sabahleyin
geç vakit işlerine gidiyorlar ammageç vakit işlerine gidiyorlar amma erken gidenler de var.erken gidenler de var. Sonra geceleri de geç geliyorlar.Sonra geceleri de geç geliyorlar. Yatsı namazından sonra filan dönüyor.Yatsı namazından sonra filan dönüyor. Biraz daha kazanayım diyerekten.Biraz daha kazanayım diyerekten. Biraz daha fazla para kazanayım diyerekten.Biraz daha fazla para kazanayım diyerekten. Daha geç vakitte kadar dükkânlarında oturuyor.Daha geç vakitte kadar dükkânlarında oturuyor. Sonra geç vakit evine geliyor.Sonra geç vakit evine geliyor. Bu İslâm'ın akidesine,Bu İslâm'ın akidesine, çalışmak lazım ama kararınca canım.çalışmak lazım ama kararınca canım. Hem bir kere vücuttan rahatsız olursun.Hem bir kere vücuttan rahatsız olursun. Hem işinde de bereketsizlik olur.Hem işinde de bereketsizlik olur. Evinde akşama otursan, çoluğunla, çocuğunla gelmiş bakmış ki,Evinde akşama otursan, çoluğunla, çocuğunla gelmiş bakmış ki, çocuklar yatmış uyumuş, neden?çocuklar yatmış uyumuş, neden? Bekleyemezler ki seni.

Bekleyemezler ki seni.
Çocuktur onlar.Çocuktur onlar. E sen vaktiyle gelsen de yemeklerinizi vaktiyle tatlı tuzlu beraber yesenizE sen vaktiyle gelsen de yemeklerinizi vaktiyle tatlı tuzlu beraber yeseniz daha iyi olmaz mı?daha iyi olmaz mı? Mecbur olmayanlar için.Mecbur olmayanlar için. Mecbur olanlarınki başka.Mecbur olanlarınki başka. Vaktiyle gelir, abdestini alır, akşam namazını camisinde kılar,

Vaktiyle gelir, abdestini alır, akşam namazını camisinde kılar,
yatsı namazını camisinde kılar,yatsı namazını camisinde kılar, ondan sonra gider evinde, istirahatini yapar, yatar uyur.ondan sonra gider evinde, istirahatini yapar, yatar uyur. E bunu ticarete değişirse,E bunu ticarete değişirse, o günkü nurdan da mahrum olur, Allah muhafaza etsin.o günkü nurdan da mahrum olur, Allah muhafaza etsin. Beşşiri’n-nâse.

Beşşiri’n-nâse.
Yine tebşir diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.Yine tebşir diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Nâsı tebşir et, sevindir, ne ile?Nâsı tebşir et, sevindir, ne ile? Ennehu men kâle: Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerike lehü

Ennehu men kâle: Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerike lehü
vecebet cennetü.vecebet cennetü. Bu kelime-i tayyibe ki, Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerike leh.Bu kelime-i tayyibe ki, Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerike leh. Allah'ın birliğini,Allah'ın birliğini, lâ ilâhe illallâh bir kere birliğini beyan etmekle beraber,lâ ilâhe illallâh bir kere birliğini beyan etmekle beraber, vahdehû lâ şerike leh ile de te’kib ediyor.vahdehû lâ şerike leh ile de te’kib ediyor. Şimdi Allah diyenler dünyada çoktur.

Şimdi Allah diyenler dünyada çoktur.
Fakat Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerike leh diyen azdır.Fakat Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerike leh diyen azdır. Ancak müminler der bunu.Ancak müminler der bunu. Müminler bunun dedikleri takdirdeMüminler bunun dedikleri takdirde ve bunun iktizasıyla da amel ettikleri takdirdeve bunun iktizasıyla da amel ettikleri takdirde vecebet lehu cenneh.vecebet lehu cenneh. Cennet onlara vacip olur.Cennet onlara vacip olur. E bunu demeyenin iktizası, bunu diyen insan

E bunu demeyenin iktizası, bunu diyen insan
emri İlahi'ye imtisal eder,emri İlahi'ye imtisal eder, yasaklarından da Cenâb-ı Hakk'ın, korunur ve kaçırır.yasaklarından da Cenâb-ı Hakk'ın, korunur ve kaçırır. Ve bu surette de Cenâb-ı Hakk'ınVe bu surette de Cenâb-ı Hakk'ın vaadetmiş olduğu cennete nâil olur.vaadetmiş olduğu cennete nâil olur. Beasellâhü nûhan li erbeîne seneten.

Beasellâhü nûhan li erbeîne seneten.
Nuh aleyhisselam'ı Cenâb-ı Hak 40 yaşında ikenNuh aleyhisselam'ı Cenâb-ı Hak 40 yaşında iken gizli olarak peygamberliği yalnız kendisine bildirdi, başkasına bildirmedi.gizli olarak peygamberliği yalnız kendisine bildirdi, başkasına bildirmedi. Nuh aleyhisselam'ın peygamberliğiNuh aleyhisselam'ın peygamberliği kırk yaşındayken verildi amakırk yaşındayken verildi ama başkalarına bildirmemek şartıyla.başkalarına bildirmemek şartıyla. Seni peygamber yaptım ama başkalarına bildirmeyeceksin.Seni peygamber yaptım ama başkalarına bildirmeyeceksin. Vazife yok daha.

Vazife yok daha.
Ancak vazife iki yüz senesinden sonra kendisine tebliğ oldu.Ancak vazife iki yüz senesinden sonra kendisine tebliğ oldu. İki yüz senesinden sonra başladı insanları davet etmeye dinine.İki yüz senesinden sonra başladı insanları davet etmeye dinine. Ve lebise fî kavmihi elfe seneh illâ hamsîn.Ve lebise fî kavmihi elfe seneh illâ hamsîn. Ancak kavminin içerisinde de 950 sene muammer oldu.Ancak kavminin içerisinde de 950 sene muammer oldu. Âmen yed’ûhüm,

Âmen yed’ûhüm,
ve âşe ba’de’t- tufâni, sittîne seneh.ve âşe ba’de’t- tufâni, sittîne seneh. Ondan sonra insanları imana davet etti.Ondan sonra insanları imana davet etti. Fakat arkasından icabet etmedikleri için Cenâb-ı Hak tufan denilenFakat arkasından icabet etmedikleri için Cenâb-ı Hak tufan denilen afatı onlara verdi.afatı onlara verdi. O tufandan sonra da 60 sene tekrar muammer olmuşO tufandan sonra da 60 sene tekrar muammer olmuş Nuh aleyhisselam.Nuh aleyhisselam. Ondan sonra hatte kesüran’n-nâsü ve feşev.Ondan sonra hatte kesüran’n-nâsü ve feşev. İnsanlar çoğaldı, arttı.İnsanlar çoğaldı, arttı. Şimdi insan şaşırıyor.

Şimdi insan şaşırıyor.
Tufan denilen o felaket geldi, bütün insanlar öldü.Tufan denilen o felaket geldi, bütün insanlar öldü. Bu bir ders-i ibret.Bu bir ders-i ibret. Eh Nuh aleyhisselam gemidekilerle beraber kurtuldular.Eh Nuh aleyhisselam gemidekilerle beraber kurtuldular. Yine insanlar başladı çoğalmaya.Yine insanlar başladı çoğalmaya. Çoğaldı da insanlar bundan ibret alıp da doğruluğaÇoğaldı da insanlar bundan ibret alıp da doğruluğa gitmediler yine.gitmediler yine. Yine bir kısmı imanda, bir kısmı da imansızdı.Yine bir kısmı imanda, bir kısmı da imansızdı. Bu Allahu Teâlâ'nın şeysi, hikmeti anlaşılmaz yani.Bu Allahu Teâlâ'nın şeysi, hikmeti anlaşılmaz yani. Akıl erdirmek mümkün değildir.Akıl erdirmek mümkün değildir. Bü’ise Mûsa ve hüve yer’â ğanemen alâ ehlihî.

Bü’ise Mûsa ve hüve yer’â ğanemen alâ ehlihî.
Mûsâ aleyhisselâm ba’s olundu.Mûsâ aleyhisselâm ba’s olundu. Ama ehlinin yani aile,Ama ehlinin yani aile, ailenin koyunlarını güderdi.ailenin koyunlarını güderdi. Mûsâ aleyhisselâm ailenin kendilerinin yaniMûsâ aleyhisselâm ailenin kendilerinin yani koyunlarını güder olduğu halde ba’s olundu.koyunlarını güder olduğu halde ba’s olundu. Bu vazifeyi yaptı yani.Bu vazifeyi yaptı yani. Ve bü’istü ene.Ve bü’istü ene. Ben de ba’s olundum.Ben de ba’s olundum. Ve ene er’â ğanemen li ehlî bi ciyâdin.

Ve ene er’â ğanemen li ehlî bi ciyâdin.
Mekke'de ciyâd denilen mıntıka var.Mekke'de ciyâd denilen mıntıka var. O mıntıkada Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem,O mıntıkada Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, ben de kendi koyunlarımızı güder olarak ba’s olundum.ben de kendi koyunlarımızı güder olarak ba’s olundum. Bunda tabi Cenâb-ı Hakk'ın çok hikmeti var.Bunda tabi Cenâb-ı Hakk'ın çok hikmeti var. Peygamberini evvela hayvanları gütmek suretiylePeygamberini evvela hayvanları gütmek suretiyle terbiye ediyor, eriştiriyor, yetiştiriyor.terbiye ediyor, eriştiriyor, yetiştiriyor. Bakalım kulum hayvanlara karşı nasıl şefkatini gösterecekBakalım kulum hayvanlara karşı nasıl şefkatini gösterecek ki sonra bunları insanlara teslim edeceğim.ki sonra bunları insanlara teslim edeceğim. İnsanlara karşı muamelesi nasıl olacak?İnsanlara karşı muamelesi nasıl olacak? Onu evvela hayvanlarda görmek üzere koyunları onlara.Onu evvela hayvanlarda görmek üzere koyunları onlara. Çoban tabiri edeceğiz artık bugün bu tabirle.Çoban tabiri edeceğiz artık bugün bu tabirle. Koyunlarını güttürüyor.Koyunlarını güttürüyor. Ki bu sırada Musa aleyhisselamın önünden bir koyun kaçmış.

Ki bu sırada Musa aleyhisselamın önünden bir koyun kaçmış.
Kaçmış, koyun.Kaçmış, koyun. O kovalamış, bu kaçmış, bu kovalamış, o kaçmış.O kovalamış, bu kaçmış, bu kovalamış, o kaçmış. En nihayet Musa aleyhisselam da kösülmüş.En nihayet Musa aleyhisselam da kösülmüş. Hayvan da kösülmüş, bir yerde yakalamış.Hayvan da kösülmüş, bir yerde yakalamış. Almış şimdi koyunu kucağına,Almış şimdi koyunu kucağına, severekten, okşayarak, ah demiş, hem kendini yordun,severekten, okşayarak, ah demiş, hem kendini yordun, hem beni de yordun, niçin yaptın bunu filan diyerektenhem beni de yordun, niçin yaptın bunu filan diyerekten şefkatle getirmiş, sürünün içerisine koymuş.şefkatle getirmiş, sürünün içerisine koymuş. Bu hareketi, Cenâb-ı Hakk'ın hoşuna gidiyor.Bu hareketi, Cenâb-ı Hakk'ın hoşuna gidiyor. Şimdi biz olsak, bir tane taş atarız, bir de sopa patlatırız,Şimdi biz olsak, bir tane taş atarız, bir de sopa patlatırız, onun bacağını filan kırarız, düşürürüz oradan,onun bacağını filan kırarız, düşürürüz oradan, yakalayalım diyerekten yahut yakalasak da bir iki tane deyakalayalım diyerekten yahut yakalasak da bir iki tane de patlatırız ona, niçin bunu böyle yapıyorsun, bir daha yapma diyerekten.patlatırız ona, niçin bunu böyle yapıyorsun, bir daha yapma diyerekten. Evlatlar da böyle.Evlatlar da böyle. Şimdi evladımızdır ama kaçmıştır yoldan.

Şimdi evladımızdır ama kaçmıştır yoldan.
Onu nasıl yola getireceğiz?Onu nasıl yola getireceğiz? Sopayla getirirsek olmaz.Sopayla getirirsek olmaz. Gelmez sopayla yola.Gelmez sopayla yola. Ya! Şefkatli onu ancak yola getirebilirsek getireceğiz.Ya! Şefkatli onu ancak yola getirebilirsek getireceğiz. Hayvana yapılan muameleyi,Hayvana yapılan muameleyi, insana yapmakta bir maharet elde ediliyor.insana yapmakta bir maharet elde ediliyor. Onun için Cenâb-ı Hak böyle bir şey yapmış.Onun için Cenâb-ı Hak böyle bir şey yapmış. Siyaset.Siyaset. Büistü ene ve’s-sâatü kehâteyni.

Büistü ene ve’s-sâatü kehâteyni.
Ve eşâra bi’l-vüsta ve’s-sebbâbeti.Ve eşâra bi’l-vüsta ve’s-sebbâbeti. Büyükçe bir ravilerin hadîsleri.Büyükçe bir ravilerin hadîsleri. Benim gönderilmemle kıyametin arası şöyle buyurmuşlar, yakın.Benim gönderilmemle kıyametin arası şöyle buyurmuşlar, yakın. Bu iki parmağını böyle göstermişler ki, böyledir,Bu iki parmağını böyle göstermişler ki, böyledir, kıyamette benim aramda.kıyamette benim aramda. Onun için, Peygamber ahir zaman diyor,

Onun için, Peygamber ahir zaman diyor,
ahir zaman Peygamberi.ahir zaman Peygamberi. Yani kıyametin yaklaşmasında gelen Peygamber demek.Yani kıyametin yaklaşmasında gelen Peygamber demek. Yine buyuruyor;Yine buyuruyor; Bü’istü beyne yedeyi’s-sâati.

Bü’istü beyne yedeyi’s-sâati.
Ben de kıyametin öncüsü olarak ba’s olundum.Ben de kıyametin öncüsü olarak ba’s olundum. Kıyamet benim arkamda hazır yani, ama ne ile?Kıyamet benim arkamda hazır yani, ama ne ile? Bi’s-seyfi.

Bi’s-seyfi.
Kılıçla ba’s olundum.Kılıçla ba’s olundum. Buraya dikkat edin.Buraya dikkat edin. Bü’istü beyne yedeyi’s-sâati bi’s-seyfi.Bü’istü beyne yedeyi’s-sâati bi’s-seyfi. Peygamberden daha güzel natukPeygamberden daha güzel natuk söz söyleyen kimse olmadı.söz söyleyen kimse olmadı. Bütün peygamberler de böyledir.Bütün peygamberler de böyledir. Hepsi sözleri konuşmada gayet mahirdirler.Hepsi sözleri konuşmada gayet mahirdirler. Gayet güzel konuşurlar.Gayet güzel konuşurlar. Okumamışlardır amma Cenâb-ı Hak onlaraOkumamışlardır amma Cenâb-ı Hak onlara kendi tarafından bu ilmi vehbi olarak ihsan etmiştir.kendi tarafından bu ilmi vehbi olarak ihsan etmiştir. Onlar gayet edibane, hakimane,Onlar gayet edibane, hakimane, tasahhat, belagat, ne icap ediyorsatasahhat, belagat, ne icap ediyorsa hepsini gayet güzel görmüşler.hepsini gayet güzel görmüşler. Böyle görüştükleri halde, işte malum Peygamberimizin hayatı.

Böyle görüştükleri halde, işte malum Peygamberimizin hayatı.
Mekke'de 13 sene mücadele etti.Mekke'de 13 sene mücadele etti. Yapmayın, etmeyin, İslâm şöyledir, âlidir,Yapmayın, etmeyin, İslâm şöyledir, âlidir, İslâm böyledir diyerekten söyledi.İslâm böyledir diyerekten söyledi. Fakat müşriklerin kulağına girmedi vesselam.Fakat müşriklerin kulağına girmedi vesselam. Ancak ve ancak 40, 6 tanesi kadın,Ancak ve ancak 40, 6 tanesi kadın, 34 tanesi erkek olmasıyla34 tanesi erkek olmasıyla 40 kişi olabildi 13 sene zarfında imanı gelebilenlerin sayısı.40 kişi olabildi 13 sene zarfında imanı gelebilenlerin sayısı. En nihayet işte Habeşistan'a

En nihayet işte Habeşistan'a
ve bi’l ahirde Medine-i Münevvere'ye hicretle,ve bi’l ahirde Medine-i Münevvere'ye hicretle, cennet kılıcın gölgesi altında dedikleri gibicennet kılıcın gölgesi altında dedikleri gibi o Bedir Muharebesi'ndeki kılıçlarıno Bedir Muharebesi'ndeki kılıçların çakırtısının neticesinde İslam meydana geldi.çakırtısının neticesinde İslam meydana geldi. Bugün hangi konuşan konuşursa konuşsun,Bugün hangi konuşan konuşursa konuşsun, ben bu konuşmalarla bu insanları yola getireceğim derse yalan söyler.ben bu konuşmalarla bu insanları yola getireceğim derse yalan söyler. Olmaz.Olmaz. Ancak insanlar yola getirecek olan bir şey varsa,Ancak insanlar yola getirecek olan bir şey varsa, hakkı bilmeyenin hakkı kötektir derler.hakkı bilmeyenin hakkı kötektir derler. İşte o kötek de orada şey, kılıç.İşte o kötek de orada şey, kılıç. Hatta yü’bedellâhü vahdehû lâ şerikeleh.

Hatta yü’bedellâhü vahdehû lâ şerikeleh.
Allah, şeriki olmayan Allahu Teâlâ'yaAllah, şeriki olmayan Allahu Teâlâ'ya insanlar ibadet edinceye kadarinsanlar ibadet edinceye kadar kılıcımla insanlarla mücadele etmek üzere emrolundum diyor.kılıcımla insanlarla mücadele etmek üzere emrolundum diyor. Ve cüile rizkî tahte zilli rumhî.Ve cüile rizkî tahte zilli rumhî. Ve benim rızkım, benim kılıcımın gölgesi altındadır.Ve benim rızkım, benim kılıcımın gölgesi altındadır. Rızkım, kılıcımın payesi altındadır.Rızkım, kılıcımın payesi altındadır. Ve cü’ile’z-züllü ve’s-sağâruVe cü’ile’z-züllü ve’s-sağâru alâ men hâlefe emrî,alâ men hâlefe emrî, ve men teşebbehe bi kavmin fe hüve minhüm.ve men teşebbehe bi kavmin fe hüve minhüm. O hakaret, hüsran, felaket, neler varsa hepsi kime aittir?O hakaret, hüsran, felaket, neler varsa hepsi kime aittir? Alâ men hâlefe emrî.

Alâ men hâlefe emrî.
Benim emrimeBenim emrime muhalefet eden insanların üzerine olsun züllü hakarık.muhalefet eden insanların üzerine olsun züllü hakarık. Benim emrime muhalif hareket eden insanların üzerine olsun.Benim emrime muhalif hareket eden insanların üzerine olsun. Sen ne kadar bilginin sahibi olursan ol,Sen ne kadar bilginin sahibi olursan ol, Resûlullah'ın yolunda değilsenResûlullah'ın yolunda değilsen hakaretten, zilletten, meskenettenhakaretten, zilletten, meskenetten kendini kurtarmanın imkânı olamaz.kendini kurtarmanın imkânı olamaz. Onun için diyorlar ki Yahud,

Onun için diyorlar ki Yahud,
miskinlikten Yahudi devlet kuramaz derler.miskinlikten Yahudi devlet kuramaz derler. Çünkü züllü meskenet damgasını yemişlerdir onlar.Çünkü züllü meskenet damgasını yemişlerdir onlar. Ama bugün diyeceksin ki işte bak kurdular ya.Ama bugün diyeceksin ki işte bak kurdular ya. Bir şeyleri de var ortada.Bir şeyleri de var ortada. Kudretleri de var, kuvvetleri de var.Kudretleri de var, kuvvetleri de var. Ama bu kuvvet ve kudret kendilerinden değildir.Ama bu kuvvet ve kudret kendilerinden değildir. Kendilerinin olmadığı için,Kendilerinin olmadığı için, onlar yine züllü hakaretten kendilerini kurtarmış değillerdir.onlar yine züllü hakaretten kendilerini kurtarmış değillerdir. Bu züllü hakaret nasıl olsa bir gün onları yine yakalayacaktır.Bu züllü hakaret nasıl olsa bir gün onları yine yakalayacaktır. Ama şuna dikkat edin.

Ama şuna dikkat edin.
Ve men teşebbehe bi kavmin.Ve men teşebbehe bi kavmin. Ve men teşebbehe.Ve men teşebbehe. Teşebbehe, benzemek.Teşebbehe, benzemek. Kim ki benzetirse, bi kavmin, bir kavme,Kim ki benzetirse, bi kavmin, bir kavme, kendini o kavme benzetiyor.kendini o kavme benzetiyor. Bu dikkate şayan.Bu dikkate şayan. Ve men teşebbehe bi kavmin.

Ve men teşebbehe bi kavmin.
Her kim hangi kavmine kendisini benzetirse,Her kim hangi kavmine kendisini benzetirse, fe hüve minhüm.fe hüve minhüm. O, o kavimdendir.O, o kavimdendir. Allah hepimizin kusurunu affetsin.Allah hepimizin kusurunu affetsin. İslâm'ın bir kılığı vardır.

İslâm'ın bir kılığı vardır.
Fakat biz nedense bu İslâm'ın kılığını kaybetmişiz.Fakat biz nedense bu İslâm'ın kılığını kaybetmişiz. Zaman gelmiş, palabıyık devri olmuş.Zaman gelmiş, palabıyık devri olmuş. Herkes palabıyık olmuş.Herkes palabıyık olmuş. Delikanlılar artık büyük bir teklim ömürlerini geçirirler.Delikanlılar artık büyük bir teklim ömürlerini geçirirler. Bir zaman gelmiş, bıyık kalkmış ortadan,Bir zaman gelmiş, bıyık kalkmış ortadan, herkes bıyıksız olmuş.herkes bıyıksız olmuş. Sakalı kazıdığı gibi bıyığı da kazımış.Sakalı kazıdığı gibi bıyığı da kazımış. Bir devir gelir, işte şu moda olmuş,Bir devir gelir, işte şu moda olmuş, sakal modası olmuş şimdi, niye?sakal modası olmuş şimdi, niye? Avrupalı öyle yapıyormuş yahut Çinli öyle yapıyormuş,

Avrupalı öyle yapıyormuş yahut Çinli öyle yapıyormuş,
o da sakalla bıyığını ona benzetmiş.o da sakalla bıyığını ona benzetmiş. Canım, senin bir şeyin yok mu ananen, göreneğin,Canım, senin bir şeyin yok mu ananen, göreneğin, bir dayancın yok mu, böyle her gördüğünebir dayancın yok mu, böyle her gördüğüne kayabilecek kadar zayıf mısın, aciz misin?kayabilecek kadar zayıf mısın, aciz misin? Senin dinin de var, ananen de var,

Senin dinin de var, ananen de var,
Türk'ün işte usulü, âdetleri var.Türk'ün işte usulü, âdetleri var. Bunların hepsini bırakıp da hemen Avrupa'nınBunların hepsini bırakıp da hemen Avrupa'nın bütün giyimini de, eşyasını da,bütün giyimini de, eşyasını da, bütün yaptıkları her şeyini taklit için mi hâlk olunduk biz.bütün yaptıkları her şeyini taklit için mi hâlk olunduk biz. Bak onun için, bu meşhurdur.Bak onun için, bu meşhurdur. Men teşebbehe bi kavmin fe hüve minhüm.

Men teşebbehe bi kavmin fe hüve minhüm.
Kime benzetiyorsan kendini, sen ondansın demek.Kime benzetiyorsan kendini, sen ondansın demek. Onun için insan kendiniOnun için insan kendini Müslümana benzetmekle mükelleftir.Müslümana benzetmekle mükelleftir. Müslümandan gayriye benzetirse,Müslümandan gayriye benzetirse, onları taklit ederse, bu sefer maazallahonları taklit ederse, bu sefer maazallah onlarla beraber haşrolunmak tehlikesine düşer insan.onlarla beraber haşrolunmak tehlikesine düşer insan. Bunu da okuyayım.Bunu da okuyayım. Bü’istü dâiyen ve mübelliğan.

Bü’istü dâiyen ve mübelliğan.
Buna dikkat ediniz ama.Buna dikkat ediniz ama. Bü’istü dâiyen ve mübelliğan.Bü’istü dâiyen ve mübelliğan. Allahu Teâlâ'nın hidayetini murad ettiği insanlarıAllahu Teâlâ'nın hidayetini murad ettiği insanları davet için ben ba’s olundum.davet için ben ba’s olundum. Vazifem tebliğdir.Vazifem tebliğdir. Vazifem tebliğdir.Vazifem tebliğdir. Allah'ın yolu budur demektir vazifem.Allah'ın yolu budur demektir vazifem. Ve leyse ileyye mine’l-hüdâ şey’ün.

Ve leyse ileyye mine’l-hüdâ şey’ün.
Ben kimseyi hidayete eriştirici değilim.Ben kimseyi hidayete eriştirici değilim. Buraya dikkat edin.Buraya dikkat edin. Peygamber diyor ki, ben vazifeliyim.Peygamber diyor ki, ben vazifeliyim. Vebelliğ, tebliğ ediyorum.Vebelliğ, tebliğ ediyorum. Fakat benim elimde değildir ki filanıFakat benim elimde değildir ki filanı hidayete eriştirebileyim.hidayete eriştirebileyim. Bu çok güzel bir derstir bugünün insanı için.Bu çok güzel bir derstir bugünün insanı için. Peygamber bunu böyle derse senin şeyhin,Peygamber bunu böyle derse senin şeyhin, senin hocanasenin hocana sen bu kadar bağlanıp dasen bu kadar bağlanıp da bu bir kere dua etti mi her şey oldu deyivermekbu bir kere dua etti mi her şey oldu deyivermek bu bir büyük hatadır.bu bir büyük hatadır. Ne şeyhin elinde bir şey vardırNe şeyhin elinde bir şey vardır ne Şeyhülislam'ın elinde bir şey vardır.ne Şeyhülislam'ın elinde bir şey vardır. Hep iş Allah'ındır.Hep iş Allah'ındır. Leyse ileyye mine’l-hüdâ şey’ün diyor.

Leyse ileyye mine’l-hüdâ şey’ün diyor.
Hidayetten benim elimde hiçbir şey yoktur diyor Peygamber.Hidayetten benim elimde hiçbir şey yoktur diyor Peygamber. Hidayet Allah'ındır.Hidayet Allah'ındır. İnneke lâ tehdî men ahbebte velâkinnel(A)llâhe

İnneke lâ tehdî men ahbebte velâkinnel(A)llâhe
yehdî men yeşâ.yehdî men yeşâ. Cenâb-ı Peygamber kendi akrabalarının daCenâb-ı Peygamber kendi akrabalarının da hidayete erişmesini istiyordu canı yürekten.hidayete erişmesini istiyordu canı yürekten. Fakat hidayet Allah'tan, kime isterse ona veriyordu.Fakat hidayet Allah'tan, kime isterse ona veriyordu. Onun için Peygamberimiz tesfiye hususundaOnun için Peygamberimiz tesfiye hususunda üzülme o kadar.üzülme o kadar. Seni ben tebliğci gönderdim.Seni ben tebliğci gönderdim. Hidayet senin elinde değil.Hidayet senin elinde değil. O benim elimde.O benim elimde. Şimdi böyle olduk mu?Şimdi böyle olduk mu? Burada diyor, ''li enni abdun'' Peygamber Efendimiz.

Burada diyor, ''li enni abdun'' Peygamber Efendimiz.
Ben bir kulum.Ben bir kulum. Li enni abdun, La a’lemu matbu’a âla kalbi.Li enni abdun, La a’lemu matbu’a âla kalbi. İnsanın içindeki kalbinde acaba nasıl yaratılırken,İnsanın içindeki kalbinde acaba nasıl yaratılırken, bu hangi şey üzerine yaratıldı, bunu ne diyeyim ben.bu hangi şey üzerine yaratıldı, bunu ne diyeyim ben. Bu Allah'ın bilgisinde.Bu Allah'ın bilgisinde. Ve ene beşerün de var ya.

Ve ene beşerün de var ya.
Ve hulika iblîs.Ve hulika iblîs. Ben böyle hâlkolunduğum gibi, iblis de hâlkolundu.Ben böyle hâlkolunduğum gibi, iblis de hâlkolundu. Müzeyyine.

Müzeyyine.
O da gayet işleyici ve aldatıcı bir şekilde gönderildi.O da gayet işleyici ve aldatıcı bir şekilde gönderildi. Ve leyse ileyhi mine’d-dalâleti şey’ün.Ve leyse ileyhi mine’d-dalâleti şey’ün. Onun elinde de insanları dalalete götürecek bir kudret yoktur.Onun elinde de insanları dalalete götürecek bir kudret yoktur. Ne şeytanın elinde bir kuvvet var ki dalalete götürebilsin,Ne şeytanın elinde bir kuvvet var ki dalalete götürebilsin, ne peygamberin elinde bir şey var ki hidayete eriştirebilsin.ne peygamberin elinde bir şey var ki hidayete eriştirebilsin. O söylemekle mükellef.O söylemekle mükellef. Allahu Teâlâ'nın murad ettiği insanlarAllahu Teâlâ'nın murad ettiği insanlar ona ittiba ederler, hidayeti bulurlar.ona ittiba ederler, hidayeti bulurlar. Öteki de şeytana ittiba eder, dalaleti bulur.Öteki de şeytana ittiba eder, dalaleti bulur. Allah muhafaza.Allah muhafaza. Allah da cümlemizi Peygamber'e uyanAllah da cümlemizi Peygamber'e uyan ve Peygamber'in yolundan yürüyen,ve Peygamber'in yolundan yürüyen, ölünceye kadar da o yol üzerinde sebat eden kullarından eylesin.ölünceye kadar da o yol üzerinde sebat eden kullarından eylesin. Yine buyruluyor ki;Yine buyruluyor ki; Bü’istü bi cevâmi’îl’l-kelim.

Bü’istü bi cevâmi’îl’l-kelim.
Ben az bir kelime ile çok mana ifade eden,Ben az bir kelime ile çok mana ifade eden, söz ile ba’s olundum.söz ile ba’s olundum. Çok söylemem yani.Çok söylemem yani. Kısa söylerim.Kısa söylerim. Fakat bu kısa sözlerimin içerisinde çok manalar vardır.Fakat bu kısa sözlerimin içerisinde çok manalar vardır. Cevâmi’îl’l-kelim.Cevâmi’îl’l-kelim. Ki Kur'andır bu.Ki Kur'andır bu. Ve nüsirtü bi’r-ru’bi.

Ve nüsirtü bi’r-ru’bi.
Aynı zamanda da Allahu Teâlâ beniAynı zamanda da Allahu Teâlâ beni kuvvetlendirdi, nusret etti bana.kuvvetlendirdi, nusret etti bana. Düşmanlarımın kalplerine, gönüllerine korku vermek suretiyle.Düşmanlarımın kalplerine, gönüllerine korku vermek suretiyle. Ta bir aylık yoldaki insanınTa bir aylık yoldaki insanın gönlüne korku gelirdi kigönlüne korku gelirdi ki Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bu tarafa gelirseMuhammed sallallahu aleyhi ve sellem bu tarafa gelirse ne olur halimiz diyerekten.ne olur halimiz diyerekten. Böyle korku gelirdi.Böyle korku gelirdi. Bu haldeyken ve beynâ ene nâimün.Bu haldeyken ve beynâ ene nâimün. Uykuya dalmıştım ben.Uykuya dalmıştım ben. Ütîtü bi mefâtîhi hazâini’l-ard.

Ütîtü bi mefâtîhi hazâini’l-ard.
Bana yerim bütün hazinelerinin anahtarları verildi.Bana yerim bütün hazinelerinin anahtarları verildi. Yerin bütün hazinelerinin anahtarları bana verildi.Yerin bütün hazinelerinin anahtarları bana verildi. Fe vüdiat beyne yedeyye.Fe vüdiat beyne yedeyye. Önüme koydular.Önüme koydular. Ama ben bunların hiçbirine tenezzül etmedim.Ama ben bunların hiçbirine tenezzül etmedim. Dedim ki;Dedim ki; Ya Rab! Bir gün tok olayım, sana şükredeyim,

Ya Rab! Bir gün tok olayım, sana şükredeyim,
bir gün aç olayım, sana tazarru edeyim.bir gün aç olayım, sana tazarru edeyim. Bütün hazinelerin anahtarları kendisinin eline konulmuş olduğu halde,Bütün hazinelerin anahtarları kendisinin eline konulmuş olduğu halde, bunların hiçbirine tenezzül etmedi.bunların hiçbirine tenezzül etmedi. Bize de diyor ki, siz de tenezzül etmeyiniz.Bize de diyor ki, siz de tenezzül etmeyiniz. Çünkü dünya, insanı yıkmaya,Çünkü dünya, insanı yıkmaya, insanı dalalete sevk etmeye en büyük amildir.insanı dalalete sevk etmeye en büyük amildir. Peygamberlerden daha büyük insan olamaz.Peygamberlerden daha büyük insan olamaz. Onun yolu en iyi yoldur.Onun yolu en iyi yoldur. O hangi yolu seçmişse,O hangi yolu seçmişse, Müslümanın da o yolu seçerekten hareket etmesi lazımdır.Müslümanın da o yolu seçerekten hareket etmesi lazımdır. Bü’ıstü alâ isri semâniyeti âlâfin mine’l-enbiyâi,

Bü’ıstü alâ isri semâniyeti âlâfin mine’l-enbiyâi,
minhüm erbeatü âlâfin min benî isrâile.minhüm erbeatü âlâfin min benî isrâile. Bu 124.000 peygamberden

Bu 124.000 peygamberden
son arkasından gelmiştir bizim peygamberimiz.son arkasından gelmiştir bizim peygamberimiz. Burada diyor ki peygamberimiz 800.000 peygamberden sonra.Burada diyor ki peygamberimiz 800.000 peygamberden sonra. O 124.000 de ayrıdır.O 124.000 de ayrıdır. 124.000 peygamberin hesabını yaparsak124.000 peygamberin hesabını yaparsak her peygamberin arası 100 sene olsa milyon sene eder.her peygamberin arası 100 sene olsa milyon sene eder. Yani dünyanın ömrü Yahudilerin dedikleri gibi 800.000 seneden ibaret değil.Yani dünyanın ömrü Yahudilerin dedikleri gibi 800.000 seneden ibaret değil. 124.000 Peygamberin geldiğine göre124.000 Peygamberin geldiğine göre bunların arası yüzer sene olsabunların arası yüzer sene olsa hâlbuki Mûsâ aleyhisselâm ile İsa aleyhisselâmın arası çok geniştir.hâlbuki Mûsâ aleyhisselâm ile İsa aleyhisselâmın arası çok geniştir. İsa aleyhisselâm ile Peygamberimizin arası da yine 600 seneden fazladır.İsa aleyhisselâm ile Peygamberimizin arası da yine 600 seneden fazladır. Bu kadar geniş olmakla beraberBu kadar geniş olmakla beraber 124.000 Peygamberin arkası milyonlarca sene eder.124.000 Peygamberin arkası milyonlarca sene eder. Bunu da okuyayım.Bunu da okuyayım. Bü’istü li ütemmime sâliha’l-ahlâk.

Bü’istü li ütemmime sâliha’l-ahlâk.
Burada bazı yerde mekârima'l ahlâk gelmiştir,Burada bazı yerde mekârima'l ahlâk gelmiştir, bazı yerde de böyle sâliha'l ahlâk gelmiştir.bazı yerde de böyle sâliha'l ahlâk gelmiştir. Mekârima'l ahlâk, sâlihâ'l ahlâk.Mekârima'l ahlâk, sâlihâ'l ahlâk. İfade, mânâ bir.İfade, mânâ bir. Ben ancak ba’s olundum, gönderildim ki,Ben ancak ba’s olundum, gönderildim ki, insanlara ahlâkın iyisini, güzelini,insanlara ahlâkın iyisini, güzelini, kâmil olanını bildireyim, öğreteyim diye ba’s olundum.kâmil olanını bildireyim, öğreteyim diye ba’s olundum. Binâenaleyh İslâm dininde ahlâkın kıymeti çok yüksektir.Binâenaleyh İslâm dininde ahlâkın kıymeti çok yüksektir. İnsan Müslüman olur, namaz kılar, oruç tutar,

İnsan Müslüman olur, namaz kılar, oruç tutar,
hayr-ı hasenatı da boldur ama ahlâk bakımından zayıftır.hayr-ı hasenatı da boldur ama ahlâk bakımından zayıftır. Olmaz.Olmaz. İbadeti ne kadar kuvvetliyseİbadeti ne kadar kuvvetliyse ahlâken de o kadar kuvvetli olursaahlâken de o kadar kuvvetli olursa o iki kanatlı kuş gibi olur.o iki kanatlı kuş gibi olur. Yalnız ibadeti olur, ahlâkı olmazsaYalnız ibadeti olur, ahlâkı olmazsa tek kanatlı kuş gibidir ki uçamaz.tek kanatlı kuş gibidir ki uçamaz. Bunu da okuyayım.Bunu da okuyayım. Beasenillâhü hüden, ve rahmeten li’l-âlemîne.

Beasenillâhü hüden, ve rahmeten li’l-âlemîne.
Allah celle ve âla beni hidayet edici,Allah celle ve âla beni hidayet edici, mürşid ve rahmet edici, âleme rahmet olaraktan gönderdi.mürşid ve rahmet edici, âleme rahmet olaraktan gönderdi. Azap değil, âleme rahmet ve mürşid olaraktan göndermiştir.Azap değil, âleme rahmet ve mürşid olaraktan göndermiştir. Ve beasenî.Ve beasenî. Dikkat edin.Dikkat edin. Ve beasenî.Ve beasenî. Beni gene Cenâb-ı Hak ba’s etti, gönderdi.Beni gene Cenâb-ı Hak ba’s etti, gönderdi. Li emheka’l-mezâmir.

Li emheka’l-mezâmir.
Mezâmiri yok etmek için.Mezâmiri yok etmek için. Mezâmir nedir?Mezâmir nedir? Mezâmir.Mezâmir. Çalgılar.Çalgılar. Demek ki evvel de o çalgılar da varmış o devirde.Demek ki evvel de o çalgılar da varmış o devirde. O çalgıların ortadan kalkması için gönderildim ben.O çalgıların ortadan kalkması için gönderildim ben. Gönderilmenin hikmetlerinden birisi de,Gönderilmenin hikmetlerinden birisi de, o mezâmiri yok etmek için,o mezâmiri yok etmek için, imha etmek, mahvetmek için gönderildim.imha etmek, mahvetmek için gönderildim. Onun için gönderdi Allah beni.Onun için gönderdi Allah beni. Öttürülen, öten borular,Öttürülen, öten borular, çeşitlisi hangisi olursa, muzika dedikleri şeylerin hepsi.çeşitlisi hangisi olursa, muzika dedikleri şeylerin hepsi. Daha ve’l-meâzif.Daha ve’l-meâzif. Bir de ve’l-meâzife.Bir de ve’l-meâzife. Meâzif de davul gibi, dümbelek gibi,Meâzif de davul gibi, dümbelek gibi, tef gibi olan şeyler.tef gibi olan şeyler. Bunların yok edilmesi için gönderildim, diyor da.Bunların yok edilmesi için gönderildim, diyor da. Bunlar, bugün insanların bunlardan ruhun gıdası diye

Bunlar, bugün insanların bunlardan ruhun gıdası diye
at takmışlar, ruhun gıdası canım.at takmışlar, ruhun gıdası canım. Musiki ruhun gıdası diyorlar.Musiki ruhun gıdası diyorlar. Ruhun gıdası, nefsin gıdası.Ruhun gıdası, nefsin gıdası. Nefsin gıdası, şehvetin gıdasıdır.Nefsin gıdası, şehvetin gıdasıdır. Musikinin olduğu yerde,

Musikinin olduğu yerde,
içki de olursa, burada enva-i çeşit rezalet, günah mevcuttur.içki de olursa, burada enva-i çeşit rezalet, günah mevcuttur. Felaket de mevcuttur.Felaket de mevcuttur. Başlı başına musikinin kendisi de bir felakettir.Başlı başına musikinin kendisi de bir felakettir. Ama bugünün insanına bunu söyleyebilip de duyurabilmek kadar daAma bugünün insanına bunu söyleyebilip de duyurabilmek kadar da güç bir şey yoktur.güç bir şey yoktur. Çünkü hepimizin evinde,Çünkü hepimizin evinde, radyolar, saatler de var şimdi,radyolar, saatler de var şimdi, filan saatte filan okuyacak, konuşacak,filan saatte filan okuyacak, konuşacak, filan saatte filan konuşacak, çalacak, oynayacak.filan saatte filan konuşacak, çalacak, oynayacak. Hep çocuklar onun başında.Hep çocuklar onun başında. Mütemadiyen onları dinlemekle meşgul.Mütemadiyen onları dinlemekle meşgul. Ezberliyorlar da arkasından.Ezberliyorlar da arkasından. Onların artık tam bir radyo oluyorlar kendilerine.Onların artık tam bir radyo oluyorlar kendilerine. Bununla beraber ve emra’l-câhiliyyeti,

Bununla beraber ve emra’l-câhiliyyeti,
böyle çalgıları ortadan kaldırmakla beraber,böyle çalgıları ortadan kaldırmakla beraber, cahiliyet âdetlerini de kaldırmak üzere emrolundum.cahiliyet âdetlerini de kaldırmak üzere emrolundum. Cahiliyet âdetlerinden birisi ölülerin arkasından ağlamaları.Cahiliyet âdetlerinden birisi ölülerin arkasından ağlamaları. Sonra asabiyet.Sonra asabiyet. Kan davaları gütmeler.Kan davaları gütmeler. Ana babalarıyla iftihar etmeler.Ana babalarıyla iftihar etmeler. Geçmişleriyle iftihar etmeler.Geçmişleriyle iftihar etmeler. Bunlar boş şeylerdir, cehalet âdetleridir.Bunlar boş şeylerdir, cehalet âdetleridir. Bunları da kaldırmak için emrolundum ve bunun üzerine ba’s olundum.Bunları da kaldırmak için emrolundum ve bunun üzerine ba’s olundum. Daha ve’l-evsân, putları da yok etmek için (ba’s olundum).Daha ve’l-evsân, putları da yok etmek için (ba’s olundum). Ve iz kâle ibrâhîmu rabbi-c’al hâzâ-l belede âminen

Ve iz kâle ibrâhîmu rabbi-c’al hâzâ-l belede âminen
vecnubnî vebeniyye en na’bude-l-esnâm.vecnubnî vebeniyye en na’bude-l-esnâm. Esnâm, put.Esnâm, put. Ben ve benim çocuklarımınBen ve benim çocuklarımın putlara tapmaktan Ya Rabbi uzak et.putlara tapmaktan Ya Rabbi uzak et. Rabbi-c’al hâzâ-l belede âminenRabbi-c’al hâzâ-l belede âminen vecnubnî vebeniyye en na’bude-l-esnâm.vecnubnî vebeniyye en na’bude-l-esnâm. Benim ve benim çocuklarımı uzak et putlara tapmaktan.Benim ve benim çocuklarımı uzak et putlara tapmaktan. Şimdi burada put tabirini müfessirler,Şimdi burada put tabirini müfessirler, hiçbir zaman bir peygamber puta tapmaz.hiçbir zaman bir peygamber puta tapmaz. Hiçbir zaman bir peygamberin çocuğu da puta tapmaz.

Hiçbir zaman bir peygamberin çocuğu da puta tapmaz.
Ya burada İbrahim aleyhisselam niçin bunu böyle dedi?Ya burada İbrahim aleyhisselam niçin bunu böyle dedi? Deyince, demişler ki bu paradır.Deyince, demişler ki bu paradır. Para, para.Para, para. Esnâm paralara tapmaktan.Esnâm paralara tapmaktan. Yine bugün bizi her şeyden alıkoyan, hep o paralar.Yine bugün bizi her şeyden alıkoyan, hep o paralar. Allah'tan da alıkoyuyor, ibadetten de alıkoyuyor,Allah'tan da alıkoyuyor, ibadetten de alıkoyuyor, hayru hasenattan da alıkoyuyor.hayru hasenattan da alıkoyuyor. Hep bu.Hep bu. Onun için İbrahim aleyhisselam bu duayı yapmış.Onun için İbrahim aleyhisselam bu duayı yapmış. İz kâle İbrâhîmu rabbi-c’al hâzâ-l belede âminen.İz kâle İbrâhîmu rabbi-c’al hâzâ-l belede âminen. Bak, en güzeli Mekke'yle,

Bak, en güzeli Mekke'yle,
İbrahim aleyhisselam duası buyuruyor.İbrahim aleyhisselam duası buyuruyor. Vecnubnî, beni uzak et.Vecnubnî, beni uzak et. Ve beniyye.Ve beniyye. Çocuklarımı da.Çocuklarımı da. En na’bude-l-esnâm, putlara tapmaktan.En na’bude-l-esnâm, putlara tapmaktan. Putlara tapmanın manasını tefsir müfessirleri isePutlara tapmanın manasını tefsir müfessirleri ise paralara tapmak demişler.paralara tapmak demişler. Paralara can veriyor insan bugün.Paralara can veriyor insan bugün. Nasıl paraları kazanacağım diyerekten yalanı irtikâp ediyor,Nasıl paraları kazanacağım diyerekten yalanı irtikâp ediyor, hıyanetliği irtikap ediyor, hileyi irtikâp ediyor.hıyanetliği irtikap ediyor, hileyi irtikâp ediyor. Her türlü şeyleri yapıyor.Her türlü şeyleri yapıyor. Sırf para kazanayım diyerekten.Sırf para kazanayım diyerekten. Akşam dinledim bir genç mazisini anlatırken.

Akşam dinledim bir genç mazisini anlatırken.
Hani ne derler?Hani ne derler? Pehlivanlığını anlatırken insan kabadayılığını anlatırken,Pehlivanlığını anlatırken insan kabadayılığını anlatırken, kendi kötülüklerini de arada anlatırmış.kendi kötülüklerini de arada anlatırmış. Şöyle zikrediyor.Şöyle zikrediyor. Şey aldım diyor.Şey aldım diyor. Zeytinyağı ticaretine kalktık diyor.Zeytinyağı ticaretine kalktık diyor. Ticaret yapacağız, aldık.Ticaret yapacağız, aldık. Evvela yerleri temin ettim.Evvela yerleri temin ettim. Dedim ki ben böyle bir zeytinyağı alacağım.Dedim ki ben böyle bir zeytinyağı alacağım. Sen bunu benden kaça alırsın?Sen bunu benden kaça alırsın? İşte piyasa bugün elli kuruş dediler.

İşte piyasa bugün elli kuruş dediler.
Elliye alırız.Elliye alırız. Ben de otuzdan kırktan topladım diyor.Ben de otuzdan kırktan topladım diyor. Getirdim, oo piyasa düştü dediler, alamayız.Getirdim, oo piyasa düştü dediler, alamayız. Ya, kırka.Ya, kırka. E ben de onu aldım diyor.E ben de onu aldım diyor. Tenekeler de delinmiş diyor.Tenekeler de delinmiş diyor. Şimdi yağlar eksiliyor bu taraftan.Şimdi yağlar eksiliyor bu taraftan. Ne yapalım?Ne yapalım? Üstlerine su doldurdum diyor.Üstlerine su doldurdum diyor. Zeytinyağı tenekesine su koyaraktan,

Zeytinyağı tenekesine su koyaraktan,
tenekeyi dolu teslim edecek,tenekeyi dolu teslim edecek, dolu olarak teslim etmek için.dolu olarak teslim etmek için. Çünkü hafiflemiş teneke,Çünkü hafiflemiş teneke, hafifleyen tenekenin yerine zeytinyağı koyarsa olmuyor.hafifleyen tenekenin yerine zeytinyağı koyarsa olmuyor. Su koymak daha kolay.Su koymak daha kolay. Suyla aynı noktaya tutturmak şartıylaSuyla aynı noktaya tutturmak şartıyla koyuyor ve bunu kazanç olaraktan iftiharla söylüyor.koyuyor ve bunu kazanç olaraktan iftiharla söylüyor. Şu kadar bir şeye satabildim diyerekten sonra.Şu kadar bir şeye satabildim diyerekten sonra. Bu ne kadar büyük bir felaket.Bu ne kadar büyük bir felaket. Bu en ufağı.Bu en ufağı. Bunun benzerleri pek çok.Bunun benzerleri pek çok. Allah affetsin.Allah affetsin. İnsan böyle zarar da eder.İnsan böyle zarar da eder. Eder ama bu senin

Eder ama bu senin
kâr ettiğin şeyden öteki Müslüman kardeşinkâr ettiğin şeyden öteki Müslüman kardeşin alacak tenekeyi, bakacak evine götürecek, dökecek.alacak tenekeyi, bakacak evine götürecek, dökecek. E onun zararına senin kârın,E onun zararına senin kârın, onun zararına olan kâr senin için fayda olur mu hiç?onun zararına olan kâr senin için fayda olur mu hiç? Elbette olmaz.Elbette olmaz. Onu Cenâb-ı Hak senden başka türlü çıkaracaktır.Onu Cenâb-ı Hak senden başka türlü çıkaracaktır. Nasıl çıkaracak?Nasıl çıkaracak? Hani aklı da ermez insanın.Hani aklı da ermez insanın. Ve halefe rabbi bi izzetihî.

Ve halefe rabbi bi izzetihî.
Bakın, dikkat edin.Bakın, dikkat edin. Cenâb-ı Hak, Rabbim diyor,Cenâb-ı Hak, Rabbim diyor, izzet-i celâline kaseb etti.izzet-i celâline kaseb etti. İzzet-i celâline kaseb ederek dedi ki;İzzet-i celâline kaseb ederek dedi ki; Lâ yeşrabü abdün min abîdihi.Lâ yeşrabü abdün min abîdihi. Kullarından hiçbir kul yoktur ki içmez.Kullarından hiçbir kul yoktur ki içmez. Lâ yeşrabü.

Lâ yeşrabü.
El hamra fi’d-dünyâ.El hamra fi’d-dünyâ. Dünyada içki içmez.Dünyada içki içmez. İlla harramaha, eğer içersen,İlla harramaha, eğer içersen, illâ harramehâ aleyhi yevme’l-kiyâmeti,illâ harramehâ aleyhi yevme’l-kiyâmeti, kıyamet gününde ona âhiret şaraplarından hiçbir şarap verilmez.kıyamet gününde ona âhiret şaraplarından hiçbir şarap verilmez. Yani âhirette cennete sokulmaz demek.

Yani âhirette cennete sokulmaz demek.
Ve lâ yetrükühâ abdün min abîdihi.Ve lâ yetrükühâ abdün min abîdihi. Bu içkiyi herhangi bir kulun terk ederse,Bu içkiyi herhangi bir kulun terk ederse, fi’d-dünyâ illâ sekâhüllâhü iyyâhâ fî hazîrati’l-kudüsi.fi’d-dünyâ illâ sekâhüllâhü iyyâhâ fî hazîrati’l-kudüsi. O cenneti aliyatta onaO cenneti aliyatta ona o mükemmel şaraplar ki âhiret şarapları tabir ediyorlar ki,o mükemmel şaraplar ki âhiret şarapları tabir ediyorlar ki, bu dünyanın şaraplarına benzemez, insanı sarhoş etmez.bu dünyanın şaraplarına benzemez, insanı sarhoş etmez. Yalnız insanın zevkini artırır mütemadiyen.Yalnız insanın zevkini artırır mütemadiyen. Sarhoşluk denilen bir şey orada katiyen yoktur.Sarhoşluk denilen bir şey orada katiyen yoktur. Ve gayet bol olaraktandır böyle, dereler dolusu akar.Ve gayet bol olaraktandır böyle, dereler dolusu akar. Bu dünyada içenler, âhirete bundan mahrundurlar.Bu dünyada içenler, âhirete bundan mahrundurlar. İçmeyenlere de Cenâb-ı Hak âhiretteİçmeyenlere de Cenâb-ı Hak âhirette onlara istedikleri kadar verecektir.onlara istedikleri kadar verecektir. El-Fatiha.

El-Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2