Namaz Vakitleri

8 Cemâziye'l-Âhir 1446
09 Aralık 2024
İmsak
06:39
Güneş
08:10
Öğle
13:01
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Ma’rifetullah ve Allah Sevgisi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Cemâziye'l-Âhir 1402 / 28.03.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Meczublar Hakkında Konuşmayın!, Ulü’l-Emr’den Maksat Ulemâdır, Ma’rifetullahın Alâmetleri, Allah’ı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ma’rifetullah ve Allah Sevgisi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Cemâziye'l-Âhir 1402 / 28.03.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Meczublar Hakkında Konuşmayın!, Ulü’l-Emr’den Maksat Ulemâdır, Ma’rifetullahın Alâmetleri, Allah’ı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Vessalâtü vesselâmü alâ hayrı halkihiVessalâtü vesselâmü alâ hayrı halkihi Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallâhu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Kâlallâhu azze ve celle lâ tenzilû ibâdiye'l-ârifîne'l-muhaddesîn Kâlallâhu azze ve celle lâ tenzilû ibâdiye'l-ârifîne'l-muhaddesîn el-cennete ve la'n-nâr hattâ yekûne'r-Rabb ellezî yakzî beynehüm. el-cennete ve la'n-nâr hattâ yekûne'r-Rabb ellezî yakzî beynehüm.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ehâdîs-i şerîfesinden bir miktarını, mübarek ehâdîs-i şerîfesinden bir miktarını, üstadımızın üstadı Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi rahmetullâhi aleyh'in üstadımızın üstadı Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi rahmetullâhi aleyh'in telif eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasından okumaya devam edeceğiz. telif eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasından okumaya devam edeceğiz.

Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce her zaman yaptığımız gibiher zaman yaptığımız gibi evvelen ve hasseten Efendimiz, rehmerimiz, önderimiz, imamımız,evvelen ve hasseten Efendimiz, rehmerimiz, önderimiz, imamımız, başımızın tacı, gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru başımızın tacı, gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için; Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için; sâir enbiyâ ve mürselînin ervahı için; bütün evliyâullahın ruhları için;sâir enbiyâ ve mürselînin ervahı için; bütün evliyâullahın ruhları için; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den zamanımıza kadar,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den zamanımıza kadar, Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar gelmiş geçmiş bütün turuk-u aliyye sâdâtımızın,Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar gelmiş geçmiş bütün turuk-u aliyye sâdâtımızın, meşayihimizin ruhları için; hasseten bu kitabın müellifinin ruhu için;meşayihimizin ruhları için; hasseten bu kitabın müellifinin ruhu için; bu kitabın içinde yer alan hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan bu kitabın içinde yer alan hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan cümle ulemanın ve râvilerin ruhları için; cümle ulemanın ve râvilerin ruhları için; hasseten uzaktan yakından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'ehasseten uzaktan yakından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e muhabbetinden nâşi bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye cem olmuş olan muhabbetinden nâşi bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye cem olmuş olan siz kardeşlerimizin âhirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle yakınlarının âbâ u ecdâd, siz kardeşlerimizin âhirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle yakınlarının âbâ u ecdâd, akrabâ u taallukatının ruhları için; akrabâ u taallukatının ruhları için; hayatta olanların da saadet ve selamet-i dareynehayatta olanların da saadet ve selamet-i dareyne nail olmaları içib bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim. nail olmaları içib bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim.

Allahu Teâlâ hazretlerinden naklen hadîs-i kudsî olarak Allahu Teâlâ hazretlerinden naklen hadîs-i kudsî olarak Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlar: Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlar:

Kâlallâhu azze ve celle. "Aziz ve celil olan Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki;"Kâlallâhu azze ve celle. "Aziz ve celil olan Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki;" Lâ tenzilû ibâdiye'l-ârifîne'l-muhaddesîn mübâreken el-cennete ve la'n-nâr. Lâ tenzilû ibâdiye'l-ârifîne'l-muhaddesîn mübâreken el-cennete ve la'n-nâr. "Benim ârif ve ilhama mazhar kullarımı, "Benim ârif ve ilhama mazhar kullarımı, o ilham sebebiyle sizin anlayacağınız-anlamayacağınız çeşitli sözler söyleyen o ilham sebebiyle sizin anlayacağınız-anlamayacağınız çeşitli sözler söyleyen kullarımı cennete veya cehenneme nispet etmeyiniz!" kullarımı cennete veya cehenneme nispet etmeyiniz!"

"Bu adam cennetliktir, bu adam cehennemliktir… "Bu adam cennetliktir, bu adam cehennemliktir… Bu böyle söylüyor, olur mu olmaz mı?.. Güzel söylemiş…" vs.Bu böyle söylüyor, olur mu olmaz mı?.. Güzel söylemiş…" vs. tarzında bir değerlendirme yapıp da cennete veya cehenneme yakıştırmayın,tarzında bir değerlendirme yapıp da cennete veya cehenneme yakıştırmayın, bir tanesine mensup diye düşünmeyin! bir tanesine mensup diye düşünmeyin!

Hattâ yekûne'r-Rabb ellezî yakzî beynehüm.Hattâ yekûne'r-Rabb ellezî yakzî beynehüm. "Cümle âlemlerin Rabbi olan Allahu Teâlâ hazretleri onların hakkında hükmünü verinceye kadar"Cümle âlemlerin Rabbi olan Allahu Teâlâ hazretleri onların hakkında hükmünü verinceye kadar siz bir söz söylemeyin!" siz bir söz söylemeyin!"

Allahu Teâlâ hazretlerinin bazı garip kulları var. Allahu Teâlâ hazretlerinin bazı garip kulları var.

Bu kulların bir vasfı; Ârifîn: Ârif, mârifetullaha sahip, Bu kulların bir vasfı;

Ârifîn: Ârif, mârifetullaha sahip,
Allahu Teâlâ hazretleri hakkında senin benim düşünmediğim şeyleri düşünmüş, peşine düşmüş,Allahu Teâlâ hazretleri hakkında senin benim düşünmediğim şeyleri düşünmüş, peşine düşmüş, öğrenmiş, mârifetullaha ermiş, mârifetullah sahibi. öğrenmiş, mârifetullaha ermiş, mârifetullah sahibi.

İkinci vasfı; Muhaddesîn: Kendilerine söz söylenen, hadis söylenen,İkinci vasfı;

Muhaddesîn: Kendilerine söz söylenen, hadis söylenen,
ilham yoluyla Allahu Teâlâ tarafından bazı sözler iletilen, bazı bilgiler verilen kimselerdir. ilham yoluyla Allahu Teâlâ tarafından bazı sözler iletilen, bazı bilgiler verilen kimselerdir.

Bu çeşit kimseler insanların alıştığı sözlerden başka sözler söylerler. Bu çeşit kimseler insanların alıştığı sözlerden başka sözler söylerler. Bu sözleri o makama ermemiş, o seviyeye gelmemiş, düşüncelere ulaşamamışBu sözleri o makama ermemiş, o seviyeye gelmemiş, düşüncelere ulaşamamış kimseler ya hazmeder ya hazmedemez. kimseler ya hazmeder ya hazmedemez. Bunun için Peygamber Efendimiz umumi bir tavsiyesi var, buyuruyor ki; Bunun için Peygamber Efendimiz umumi bir tavsiyesi var, buyuruyor ki;

Kellimü'n-nâse alâ kadri ukûlihim. "İnsanlara akıllarının aldığı nispette konuşun!" Kellimü'n-nâse alâ kadri ukûlihim. "İnsanlara akıllarının aldığı nispette konuşun!"

Akıllarının almayacağı yüksek bilgileri küçük çocuğa söylersen hiçbir şey anlamaz.Akıllarının almayacağı yüksek bilgileri küçük çocuğa söylersen hiçbir şey anlamaz. Herkese aklının seviyesinde söz söylemek lazım. Herkese aklının seviyesinde söz söylemek lazım.

Bunlar da kendileri ârif, kendilerine bazı ilhamât da vâki oluyor, bazı sözler söylerler; Bunlar da kendileri ârif, kendilerine bazı ilhamât da vâki oluyor, bazı sözler söylerler; o sözlerden dolayı bazı kimseler onların kadr ü kıymetini takdir eder bazıları da tenkit eder! o sözlerden dolayı bazı kimseler onların kadr ü kıymetini takdir eder bazıları da tenkit eder!

Mesela İmâm Gazâlî rahmetullâhi aleyh hazretlerini bir düşünelim, Mesela İmâm Gazâlî rahmetullâhi aleyh hazretlerini bir düşünelim, İhyâu ulûmi'd-dîn isimli eserini okuyoruz, Kimyâ-yı Saâdet'ini okuyoruz,İhyâu ulûmi'd-dîn isimli eserini okuyoruz, Kimyâ-yı Saâdet'ini okuyoruz, daha pek çok kitapları Türkçe'ye kazandırıldı, tercüme edildi, okuyoruz…daha pek çok kitapları Türkçe'ye kazandırıldı, tercüme edildi, okuyoruz… Eskilerden öyle insanlar geçmiş ki Gazâlî'nin kitaplarını gördüler mi toplattırıp yakarlarmış. Eskilerden öyle insanlar geçmiş ki Gazâlî'nin kitaplarını gördüler mi toplattırıp yakarlarmış. Bazı memleketler var, o memlekete o kitapların sokulması yasak! Bazı memleketler var, o memlekete o kitapların sokulması yasak!

Yirminci yüzyılda kitap yasak edilir mi?!.. "Yasak, sokulmaz!" Yirminci yüzyılda kitap yasak edilir mi?!..

"Yasak, sokulmaz!"

Demek ki bazıları anlıyor, bazıları anlamıyor. Demek ki bazıları anlıyor, bazıları anlamıyor. Bu çeşit kimseler hakkında olur olmaz şeyler söylemeyin! Bu çeşit kimseler hakkında olur olmaz şeyler söylemeyin! Bu cennetliktir veya bu cehennemliktir, derseniz bilinmez kiBu cennetliktir veya bu cehennemliktir, derseniz bilinmez ki Allahu Teâlâ hazretleri söylediğiniz sözü hangi tarzda değerlendirecek!Allahu Teâlâ hazretleri söylediğiniz sözü hangi tarzda değerlendirecek! Onun için hadîs-i şerîfte; "Allahu Teâlâ hazretleri değerlendirinceye kadar siz söylemeyin!" diyor. Onun için hadîs-i şerîfte; "Allahu Teâlâ hazretleri değerlendirinceye kadar siz söylemeyin!" diyor.

İzahta [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin rahmetullâhi aleyh; İzahta [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin rahmetullâhi aleyh;

İnnehüm ulû'l-emri. "Onlar ulu'l-emirdir; işin sahibi, işin başında olan, İnnehüm ulû'l-emri. "Onlar ulu'l-emirdir; işin sahibi, işin başında olan, idareci durumda olan kimselerdir." demiş. idareci durumda olan kimselerdir." demiş. Sonra da; Yâ eyyühellezîne âmenû etîullâhe ve etîu'r-resûle ve üli'l-emri minküm.Sonra da;

Yâ eyyühellezîne âmenû etîullâhe ve etîu'r-resûle ve üli'l-emri minküm.
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Allah'ın Resûlü'ne itaat edin"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Allah'ın Resûlü'ne itaat edin ve işin başında, sizden olan, mü'min olan ulû'l-emre itaat edin! " âyet-i kerîmesini zikrederek diyor ki; ve işin başında, sizden olan, mü'min olan ulû'l-emre itaat edin! " âyet-i kerîmesini zikrederek diyor ki;

"Onlar, bu âyette zikri geçen ulû'l-emirdir!" "Onlar, bu âyette zikri geçen ulû'l-emirdir!"

Sonra da Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Sonra da Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ve diğer alimlerden rivayetle bu âyet-i kerîmenin izahına geçmiş. ve diğer alimlerden rivayetle bu âyet-i kerîmenin izahına geçmiş.

Etîullâhe. "Allah'a itaat edin!" Bir insan Allah'a nasıl itaat eder? Etîullâhe. "Allah'a itaat edin!"

Bir insan Allah'a nasıl itaat eder?

Kendisi peygamber değil ki vahye mazhar olsun! Kendisi peygamber değil ki vahye mazhar olsun! Allah'ın göndermiş olduğu Kur'ân-ı Kerîm'i okur, farzlarını emirlerini tutar;Allah'ın göndermiş olduğu Kur'ân-ı Kerîm'i okur, farzlarını emirlerini tutar; yasaklarından, haramlarından korunur. İşte Allah'a itaatin yolu! yasaklarından, haramlarından korunur. İşte Allah'a itaatin yolu!

"Namaz kılın!" Kılar. "Oruç tutun!" Tutar. Hacca gidin!" Gücü yeten gider. "Namaz kılın!"

Kılar.

"Oruç tutun!"

Tutar.

Hacca gidin!"

Gücü yeten gider.

"İçki içmeyin!" İçmez. "Zina etmeyin!" Etmez. "Yalan söylemeyin!" Söylemez… "İçki içmeyin!"

İçmez.

"Zina etmeyin!"

Etmez.

"Yalan söylemeyin!"

Söylemez…

Allah'a itaat böyle olur! Ve etîu'r-resûle. "Resûlullah'a itaat edin!" Allah'a itaat böyle olur!

Ve etîu'r-resûle. "Resûlullah'a itaat edin!"

İşte burada dünyanın kıyameti kopuyor! Bu devirde birçok insan var:İşte burada dünyanın kıyameti kopuyor! Bu devirde birçok insan var: "Ben Allah'ı tanırım ama başka şeyi tanımam!" diyor. "Ben Allah'ı tanırım ama başka şeyi tanımam!" diyor.

Olmaz ki! Allah'ı tanıyıp da başka şeyi tanımazsan Olmaz ki! Allah'ı tanıyıp da başka şeyi tanımazsan Allahu Teâlâ hazretleri seninle doğrudan doğruya mı konuşacak! Allahu Teâlâ hazretleri seninle doğrudan doğruya mı konuşacak! Elçi göndermiş, elçiyi tanımazsan, elçiyi gönderenle nasıl irtibat kuracaksın?!.. Elçi göndermiş, elçiyi tanımazsan, elçiyi gönderenle nasıl irtibat kuracaksın?!..

Uzak bir diyardan, bir memleketten bir elçi geliyor, Uzak bir diyardan, bir memleketten bir elçi geliyor, itimatnamesini takdim etti mi imzalı vesikasını verdi mi,itimatnamesini takdim etti mi imzalı vesikasını verdi mi, "Tamam, bu elçidir." diyorsun, sözünü o devletin başkanının sözü gibi kabul ediyorsun,"Tamam, bu elçidir." diyorsun, sözünü o devletin başkanının sözü gibi kabul ediyorsun, ona göre cevap veriyorsun… ona göre cevap veriyorsun…

Allah'ın elçisini kabul etmiyorsun! Sen kimsin, çok mu matah bir insansın, Allah'ın elçisini kabul etmiyorsun! Sen kimsin, çok mu matah bir insansın, çok mu müstesna bir değerin var, nesin ki!.. çok mu müstesna bir değerin var, nesin ki!.. Dağları tepeleri sen mi yarattın da Allah'ın elçisini reddediyorsun?!.. Dağları tepeleri sen mi yarattın da Allah'ın elçisini reddediyorsun?!..

Korkunç bir edebsizlik! İnsanın başına taş yağar, taş yağmaktan da beter olur. Korkunç bir edebsizlik! İnsanın başına taş yağar, taş yağmaktan da beter olur. Allah'a itaat tamam, Resûlullah'a itaat deyince bir kısmı diyor ki; Allah'a itaat tamam, Resûlullah'a itaat deyince bir kısmı diyor ki;

"Bu devirde olmaz!" Ne olacak, Allahu Teâlâ hazretleri yirminci yüzyılı bilmiyor muydu?! "Bu devirde olmaz!"

Ne olacak, Allahu Teâlâ hazretleri yirminci yüzyılı bilmiyor muydu?!

Yirminci yüzyılı sen mi biliyorsun?! Allahu Teâlâ hazretleri olmuş ve olacaktan haberdar değil mi, Yirminci yüzyılı sen mi biliyorsun?! Allahu Teâlâ hazretleri olmuş ve olacaktan haberdar değil mi, Alîm değil mi, Habîr değil mi?!.. "Hadîs-i şerîfler çok sıkıntılı..." Alîm değil mi, Habîr değil mi?!..

"Hadîs-i şerîfler çok sıkıntılı..."

Ne sandın ya! Din imtihan değil mi, bu dünya hayatı imtihan değil mi? Ne sandın ya! Din imtihan değil mi, bu dünya hayatı imtihan değil mi? Seni başıboş mu bırakmışlar? "Namaz kıl!" diye bir meşakkat var, Seni başıboş mu bırakmışlar?

"Namaz kıl!" diye bir meşakkat var,
"Malından bir miktarını zekât olarak ver!" diye kendi kazandığın malı verme mecburiyetin var."Malından bir miktarını zekât olarak ver!" diye kendi kazandığın malı verme mecburiyetin var. Sıcak bir diyar, kumlu bir diyar, tozu toprağı var, kuraklığı var, çeşitli sıkıntıları var, Sıcak bir diyar, kumlu bir diyar, tozu toprağı var, kuraklığı var, çeşitli sıkıntıları var, vize istersin vermezler… Ama "Hacca git!" diye emretmiş, sıkıntısı var.vize istersin vermezler… Ama "Hacca git!" diye emretmiş, sıkıntısı var. "Geceleyin kalk, sabret!" diye emretmiş. "Geceleyin kalk, sabret!" diye emretmiş.

Dünya hayatı imtihan yeri; dârü'r-rahat değil, rahat etme yeri değil; dârü'r-karâr değil,Dünya hayatı imtihan yeri; dârü'r-rahat değil, rahat etme yeri değil; dârü'r-karâr değil, oturulacak bir yer değil ki!..oturulacak bir yer değil ki!.. Burası gelip geçme yeri! Burada Allahu Teâlâ hazretleri seni isterse, beğenirse kabul ederseBurası gelip geçme yeri! Burada Allahu Teâlâ hazretleri seni isterse, beğenirse kabul ederse "Kulum…" derse ne mutlu! "Kulum…" demezse sen istediğin kadar çırpın! "Kulum…" derse ne mutlu!

"Kulum…" demezse sen istediğin kadar çırpın!
Sen istersen; "Rabbim" de, istersen deme, sen bilirsin! Sen istersen; "Rabbim" de, istersen deme, sen bilirsin!

Şu dağları, taşları, ovaları, denizleri, okyanusları, ayları, güneşleri, sistemleri, gökleri, Şu dağları, taşları, ovaları, denizleri, okyanusları, ayları, güneşleri, sistemleri, gökleri, yerleri yaratan Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında küçüklüğünü anlamak içinyerleri yaratan Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında küçüklüğünü anlamak için dünyanın nüfusunu bir düşün!dünyanın nüfusunu bir düşün! Şu kadar milyar içinde milyarda bir tanesin!Şu kadar milyar içinde milyarda bir tanesin! Bir de tarih boyunca gelmiş geçmiş milyarları düşün! Bir de tarih boyunca gelmiş geçmiş milyarları düşün! Ondan sonra bir de Allah'ın görünen görünmeyen öteki mahlûklarını düşün! Ondan sonra bir de Allah'ın görünen görünmeyen öteki mahlûklarını düşün!

Senin hissene ne düşüyor, sana itibar etmek gerekse ne diyecekler? Senin hissene ne düşüyor, sana itibar etmek gerekse ne diyecekler?

Bir zerre, bir zerresin, başka bir şey değilsin! Bir zerre, bir zerresin, başka bir şey değilsin! Az önce küçük bir bebektin, kendini korumaktan acizdin, Az önce küçük bir bebektin, kendini korumaktan acizdin, altını temizlemekten acizdin! Bir zaman gelecek yine öyle olacaksın, altını temizlemekten acizdin! Bir zaman gelecek yine öyle olacaksın, yine etrafındaki çoluk çocuğun bakarsa bakacak!yine etrafındaki çoluk çocuğun bakarsa bakacak! Yemeği yiyemez hâle geleceksin; elin titremeye başlayacak, gözün görmemeye başlayacak belki! Yemeği yiyemez hâle geleceksin; elin titremeye başlayacak, gözün görmemeye başlayacak belki! Allah sıhhat ve âfiyet versin ama önü acizlik, sonu acizlik! Allah sıhhat ve âfiyet versin ama önü acizlik, sonu acizlik! Bir hastalık gelse hastalığı def etmeye gücün yetmez, Bir hastalık gelse hastalığı def etmeye gücün yetmez, bir düşman gelse dünyanın hadiselerini değiştiremezsin ki!bir düşman gelse dünyanın hadiselerini değiştiremezsin ki! Düşman, memleketi ezip geçer, engel olamazsın, âciz bir mahlûksun. Düşman, memleketi ezip geçer, engel olamazsın, âciz bir mahlûksun.

Hâsılı sen kim oluyorsun da Allah'ın elçisini inkâr ediyorsun?! Hâsılı sen kim oluyorsun da Allah'ın elçisini inkâr ediyorsun?! [İnanmaya] mecbursun! Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîme de ne buyurmuş? [İnanmaya] mecbursun!

Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîme de ne buyurmuş?

Etîullah. "Allah'a itaat edin!" "Peki, ettim." Ve etîu'r-resûl. ["Resûle itaat edin!"] Etîullah. "Allah'a itaat edin!"

"Peki, ettim."

Ve etîu'r-resûl. ["Resûle itaat edin!"]

"Yok, ona etmem!" diyebilir misin? Diyemezsin! Bu âyet-i kerîmeler varken; "Yok, ona etmem!" diyebilir misin?

Diyemezsin!

Bu âyet-i kerîmeler varken;
"Ben hadisleri kabul etmem, sünneti kabul etmem!.." diyebilir misin? "Ben hadisleri kabul etmem, sünneti kabul etmem!.." diyebilir misin?

Diyemezsin! Dersen ne olur? Âsi olursun, isyan bayrağını açmış bir kul olursun. Diyemezsin!

Dersen ne olur?

Âsi olursun, isyan bayrağını açmış bir kul olursun.
Küçücük zerre kadar, zerreden de aşağı bir kul iken koca kâinatın sahibi,Küçücük zerre kadar, zerreden de aşağı bir kul iken koca kâinatın sahibi, yerleri gökleri yaratmış olan Allahu Teâlâ hazretlerine; yerleri gökleri yaratmış olan Allahu Teâlâ hazretlerine; "Ben sana âsi oluyorum, bayrağı açtım!" diye harp açmış olursun! "Ben sana âsi oluyorum, bayrağı açtım!" diye harp açmış olursun! Uyacaksın, Resûlü'ne uyacaksın, Resûlü'nü öğreneceksin! Uyacaksın, Resûlü'ne uyacaksın, Resûlü'nü öğreneceksin! Hem gayret sarf edeceksin, telaşla öğreneceksin! Hem gayret sarf edeceksin, telaşla öğreneceksin!

"Nisan 1'e kadar şu kadar vergiyi vermezseniz verginiz on misli pahalanacak!" deseler "Nisan 1'e kadar şu kadar vergiyi vermezseniz verginiz on misli pahalanacak!" deseler karşıda kimse kalmaz, herkes vergi dairelerin önünde kuyruk olur.karşıda kimse kalmaz, herkes vergi dairelerin önünde kuyruk olur. On misli fazla vergi vermeyeyim, diye geceleyin yataklarını götürürler.On misli fazla vergi vermeyeyim, diye geceleyin yataklarını götürürler. Vergisini 1 Nisan'dan önce vermek için herkes kuyruğa girer, ben de olsam ben de öyle yaparım. Vergisini 1 Nisan'dan önce vermek için herkes kuyruğa girer, ben de olsam ben de öyle yaparım. Ben de; "Bu hafta vaaz yapmayalım çünkü vergi on misli pahalılaşacakmış, Ben de; "Bu hafta vaaz yapmayalım çünkü vergi on misli pahalılaşacakmış, nemelazım, şu vergi dairesinin önünde kuyruk olalım da bunu ödeyelim…" demez miyiz?" nemelazım, şu vergi dairesinin önünde kuyruk olalım da bunu ödeyelim…" demez miyiz?"

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; "İnsan imansız göçerse cehenneme girecek! Kâfir oldu mu âhiret hayatı, ebedî hayatı mahvolacak!" "İnsan imansız göçerse cehenneme girecek! Kâfir oldu mu âhiret hayatı, ebedî hayatı mahvolacak!"

Daha mı az telaş edilecek bir şey, yoksa vakit mi var?!.. Daha mı az telaş edilecek bir şey, yoksa vakit mi var?!..

"Daha elli sene daha yaşarım; hele kırk sene daha isyan edeyim de"Daha elli sene daha yaşarım; hele kırk sene daha isyan edeyim de en son on senede itaat ederim, toparlarım…" diye hesap biliyor muyuz? en son on senede itaat ederim, toparlarım…" diye hesap biliyor muyuz? Şurada sesimiz duyuluyorken belki kısılıverecek, devrileceğiz. Şurada sesimiz duyuluyorken belki kısılıverecek, devrileceğiz. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Ölüverdi… Çünkü genç demiyor yaşlı demiyor, geliyor. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Ölüverdi…

Çünkü genç demiyor yaşlı demiyor, geliyor.
Onun için mecburuz, Resûlullah'a da itaat edeceğiz.Onun için mecburuz, Resûlullah'a da itaat edeceğiz. Kâinatın sahibine karşı gelmek olmayacağına göre istesek de istemesek de [itaat edeceğiz]. Kâinatın sahibine karşı gelmek olmayacağına göre istesek de istemesek de [itaat edeceğiz].

Peygamber Efendimiz'i tanısan zaten seveceksin. [Sevmemek] elinden gelmez ki!.. Peygamber Efendimiz'i tanısan zaten seveceksin. [Sevmemek] elinden gelmez ki!..

Men raâhü bedîheten hâbehu ve men hâletehû ma'rifeten ehabbehû. Men raâhü bedîheten hâbehu ve men hâletehû ma'rifeten ehabbehû.

[Resûlullah] ilk görüldüğü zaman Resûlullah'a gelenleri titreme tutardı.[Resûlullah] ilk görüldüğü zaman Resûlullah'a gelenleri titreme tutardı. Heybet, nur, azamet, Allah'ın verdiği vakar, güzellik… Heybet, nur, azamet, Allah'ın verdiği vakar, güzellik…

Peygamber Efendimiz'in sülalesinde bir güzellik var ki Peygamber Efendimiz'in sülalesinde bir güzellik var ki İbn Abbas'ı filan; "Abdulmuttalib'e benzerdi." diye anlatıyorlar.İbn Abbas'ı filan; "Abdulmuttalib'e benzerdi." diye anlatıyorlar. Bakıldığı zaman gözleri imrendiren bir güzellikleri vardır;Bakıldığı zaman gözleri imrendiren bir güzellikleri vardır; yüzü güzel, huyu güzel, nurlu, tevazu içinde heybetli; yüzü güzel, huyu güzel, nurlu, tevazu içinde heybetli; insanlar gibi oturur, insanlar gibi kalkar; çarşıya pazara gider; diz çöker… insanlar gibi oturur, insanlar gibi kalkar; çarşıya pazara gider; diz çöker…

Ama Allah heybet verdi mi bir aylık mesafedeki düşmanına korkusu tesir edermiş.Ama Allah heybet verdi mi bir aylık mesafedeki düşmanına korkusu tesir edermiş. Bir aylık mesafedeki düşmanı Resûlullah'ın mehabetinden titrermiş. Bir aylık mesafedeki düşmanı Resûlullah'ın mehabetinden titrermiş. Hadîs-i şerîfle sabit: "Allahu Teâlâ düşmanımın gönlüne korku salmakla beni nusrata mazhar etti. Hadîs-i şerîfle sabit: "Allahu Teâlâ düşmanımın gönlüne korku salmakla beni nusrata mazhar etti. Benim hususiyetlerimden birisi bir aylık mesafedeki düşmanımın yüreğinin titremesidir!" Benim hususiyetlerimden birisi bir aylık mesafedeki düşmanımın yüreğinin titremesidir!"

Kâfir, manyetik tesire girmiş gibi bir aylık mesafeden Resûlullah'tan korkardı. Kâfir, manyetik tesire girmiş gibi bir aylık mesafeden Resûlullah'tan korkardı.

Ve men hâletehû ma'rifeten ehabbehû. "Ama biraz konuşup görüşünce biraz tanıyınca Ve men hâletehû ma'rifeten ehabbehû. "Ama biraz konuşup görüşünce biraz tanıyınca sevmemek mümkün değildi!" sevmemek mümkün değildi!"

Öyle kimseler vardı ki oturup yüzüne göz kırpmadan bakarlarmış. Öyle kimseler vardı ki oturup yüzüne göz kırpmadan bakarlarmış. Resûlullah vefat ettiği zaman bazı sahabeye dünya dar geldi de;Resûlullah vefat ettiği zaman bazı sahabeye dünya dar geldi de; terk-i diyar ettiler, kalktılar gittilerterk-i diyar ettiler, kalktılar gittiler "Ben bir daha burada nasıl duracağım, her taraf Resûlullah'ın hatırasıyla dolu!.." diye. "Ben bir daha burada nasıl duracağım, her taraf Resûlullah'ın hatırasıyla dolu!.." diye.

Hâsılı tanısan zaten seveceksin ama serkeşlik ediyorsun, inat ediyorsun! Hâsılı tanısan zaten seveceksin ama serkeşlik ediyorsun, inat ediyorsun! Şeytan seni aldatıyor! Şeytan dedeni, Âdem atamızı aldattığı gibi seni de aldatıyor. Şeytan seni aldatıyor! Şeytan dedeni, Âdem atamızı aldattığı gibi seni de aldatıyor. Seni bu sahaya sokmuyor, incelesen sen de seveceksin ama incelettirmiyor.Seni bu sahaya sokmuyor, incelesen sen de seveceksin ama incelettirmiyor. Seni kışkırtıyor, kışkırtıyor sen de; "Bu boş!" diye düşünüyorsun. Seni kışkırtıyor, kışkırtıyor sen de; "Bu boş!" diye düşünüyorsun.

"Hadîs-i şerîfin kıskacına girersem hadis benim hayatımı tanzim edecek,"Hadîs-i şerîfin kıskacına girersem hadis benim hayatımı tanzim edecek, 'Şunu yapma bunu yapma!..' diyecek, ben biraz serbest yaşayayım" diye canın istiyor. 'Şunu yapma bunu yapma!..' diyecek, ben biraz serbest yaşayayım" diye canın istiyor. "Biraz içki içeyim, biraz böyle yapayım, biraz şöyle yapayım, biraz rahat edeyim yatayım, kalkayım…" "Biraz içki içeyim, biraz böyle yapayım, biraz şöyle yapayım, biraz rahat edeyim yatayım, kalkayım…"

Hadîs-i şerîfin karşısına geçince hadis seni bağlayacak: Hadîs-i şerîfin karşısına geçince hadis seni bağlayacak: "Gündüz şöyle yaşa, gece böyle yaşa, sözünü şöyle söyle, sohbetini böyle et, "Gündüz şöyle yaşa, gece böyle yaşa, sözünü şöyle söyle, sohbetini böyle et, ahlâkın şöyle olsun, böyle olmasın…" diyecek. ahlâkın şöyle olsun, böyle olmasın…" diyecek.

İyi kul olmaya korkuyorsun değil mi? İyi kul olmaya korkuyorsun değil mi?

İlim onun için beş paralık bir şey, yanaşmıyor! İlim onun için beş paralık bir şey, yanaşmıyor! Alime, aliyyü'l-âlâ alime yanaşmıyor! Neden? Alime, aliyyü'l-âlâ alime yanaşmıyor!

Neden?

Biliyor, hadîs-i şerîf insanı kıpırdayamayacak tarzda belli bir müslüman yapıyor.Biliyor, hadîs-i şerîf insanı kıpırdayamayacak tarzda belli bir müslüman yapıyor. Pakistan'da bir hadis okuyan insan nasıl müslüman oluyorsa Pakistan'da bir hadis okuyan insan nasıl müslüman oluyorsa Türkiye'deki müslüman da öyle müslüman oluyor. Türkiye'deki müslüman da öyle müslüman oluyor. İngiltere'deki bir adam da müslüman olursa o da hadîs-i şerîf okudu mu o da aynı müslüman oluyor. İngiltere'deki bir adam da müslüman olursa o da hadîs-i şerîf okudu mu o da aynı müslüman oluyor. Bin kişinin içinde bakıyorsunuz bir İngiliz, bir Pakistanlı, bir Türk müslüman yan yana oturuyorlar. Bin kişinin içinde bakıyorsunuz bir İngiliz, bir Pakistanlı, bir Türk müslüman yan yana oturuyorlar.

Neden? Her kuş kendi cinsiyle uçar da ondan! Neden?

Her kuş kendi cinsiyle uçar da ondan!
Serçe serçelerle uçar, karga kargalarla, güvercin güvercinlerle, kumru kumrularla uçar…Serçe serçelerle uçar, karga kargalarla, güvercin güvercinlerle, kumru kumrularla uçar… Hadîs-i şerîf; bunları bir millet yapıyor, bir ümmet yapıyor! Hadîs-i şerîf; bunları bir millet yapıyor, bir ümmet yapıyor!

Hadi buyur Kur'an'a göre namaz kıl ama hiç hadisten faydalanmayacaksın! Hadi buyur Kur'an'a göre namaz kıl ama hiç hadisten faydalanmayacaksın! Hadîs-i şerîf malumatını bir kenara çıkar, sadece Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerine bakarak namaz kıl! Hadîs-i şerîf malumatını bir kenara çıkar, sadece Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerine bakarak namaz kıl!

Bilemezsin ki! Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri; Bilemezsin ki! Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri;

"Kullarım namaz kılın!" diyor. "Nasıl namaz kılacağım yâ Rabbi?" dersen, netice itibariyle; "Kullarım namaz kılın!" diyor.

"Nasıl namaz kılacağım yâ Rabbi?" dersen, netice itibariyle;

"Resûlümü gönderdim ya; onu gör, ona uy, onun hadîs-i şerîfinden anla!" demiş oluyor. "Resûlümü gönderdim ya; onu gör, ona uy, onun hadîs-i şerîfinden anla!" demiş oluyor.

Biz biraz aklı yukarıda insanlarla, münevver tabakasıyla bir arada fazlaca bulunuyoruz.Biz biraz aklı yukarıda insanlarla, münevver tabakasıyla bir arada fazlaca bulunuyoruz. Beyefendi lütfen ve keremen Allah'ın varlığını kabul ediyor da başka bir şeyi kabul etmiyor!Beyefendi lütfen ve keremen Allah'ın varlığını kabul ediyor da başka bir şeyi kabul etmiyor! Sanki bir şey! Veyahut Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ediyor da hadîs-i şerîfi kabul etmiyor!.. Sanki bir şey! Veyahut Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ediyor da hadîs-i şerîfi kabul etmiyor!..

Hadîs-i şerîfi nasıl kabul etmezsin?! Hadîs-i şerîfi nasıl kabul etmezsin?!

Etîu'r-resûle. "İtaat edeceksin!" diyor, nasıl itaat edeceksin? Etîu'r-resûle. "İtaat edeceksin!" diyor, nasıl itaat edeceksin?

İşte Kur'ân-ı Kerîm! Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ettin. İşte Kur'ân-ı Kerîm!

Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ettin.
Tamam, uyuştuk, ver elini, seninle anlaştık, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ettin… Tamam, uyuştuk, ver elini, seninle anlaştık, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ettin…

"Ettin mi?" "Ettim." "Dönmek yok!" "Ettin mi?"

"Ettim."

"Dönmek yok!"

Kur'ân-ı Kerîm'i okumaya başladığında işte karşına âyet-i kerîme geldi: Kur'ân-ı Kerîm'i okumaya başladığında işte karşına âyet-i kerîme geldi:

Etîullâhe. "Allah'a itaat et!" Ve etîu'r-resûle. "Resûlullah'a itaat et!" Etîullâhe. "Allah'a itaat et!" Ve etîu'r-resûle. "Resûlullah'a itaat et!"

Hadi bakalım, işte Kur'ân-ı Kerîm senin elinden tuttu; Hadi bakalım, işte Kur'ân-ı Kerîm senin elinden tuttu; "Öp bakalım Resûlü'nün elini eteğini, bastığı yeri öp bakalım, burnunu sürt yere…" dedi. "Öp bakalım Resûlü'nün elini eteğini, bastığı yeri öp bakalım, burnunu sürt yere…" dedi.

Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fettebi'ûnî yuhbibkümullâhu Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fettebi'ûnî yuhbibkümullâhu Kul. "Müslümanlara, iman edenlere de ki ey Resûlüm!" İn küntüm tuhibbûnallâhe.Kul. "Müslümanlara, iman edenlere de ki ey Resûlüm!" İn küntüm tuhibbûnallâhe. ve yagfir lekum zunûbekum. ve yagfir lekum zunûbekum.

"Siz Allah'ı seviyorsanız" Fettebi'ûnî yuhbibkümullâhe."Siz Allah'ı seviyorsanız" Fettebi'ûnî yuhbibkümullâhe. "Bana tabii olun ki Allah da sizi sevsin!" "Bana tabii olun ki Allah da sizi sevsin!"

Yoksa Resûlullah'a tabii olmadan Allah'ın muhabbetini kazanmak mümkün değil! Yoksa Resûlullah'a tabii olmadan Allah'ın muhabbetini kazanmak mümkün değil! Allahu Teâlâ hazretleri gelip sana vahiy mi indirsin! Elçisini kabul etmiyorsun, Allahu Teâlâ hazretleri gelip sana vahiy mi indirsin! Elçisini kabul etmiyorsun, ondan sonra da Allah'ın seni sevmesini bekliyorsun; senin kulluğundan ne olacak? ondan sonra da Allah'ın seni sevmesini bekliyorsun; senin kulluğundan ne olacak?

Sana sıhhati veren Allah, parayı veren, aklı veren, gözü kaşı veren Allah; Sana sıhhati veren Allah, parayı veren, aklı veren, gözü kaşı veren Allah; her şeyi Allahu Teâlâ hazretleri ihsan etmiş, kulluk etmekten burnun havada iraz ediyorsun," her şeyi Allahu Teâlâ hazretleri ihsan etmiş, kulluk etmekten burnun havada iraz ediyorsun,"

vazgeçiyorsun, naz ediyorsun… Sen naz makamında mısın?! vazgeçiyorsun, naz ediyorsun…

Sen naz makamında mısın?!

Niyaz makamındasın! Eğil bakalım, alnını yere bir sürt, burnun bir yere sürtülsün: Niyaz makamındasın! Eğil bakalım, alnını yere bir sürt, burnun bir yere sürtülsün:

"Yâ Rabbi! Benim hiçbir şeyim yok, ben zerreden aşağı bir mahlûkum."Yâ Rabbi! Benim hiçbir şeyim yok, ben zerreden aşağı bir mahlûkum. Sen bana bunca nimetleri ihsan ettin, dünya ehli bir insan bana bir hediye verseSen bana bunca nimetleri ihsan ettin, dünya ehli bir insan bana bir hediye verse onun karşısında eksikli olurum.onun karşısında eksikli olurum. Sen bana akıl verdin, nizam verdin, göz kulak verdin, el ayak verdin,Sen bana akıl verdin, nizam verdin, göz kulak verdin, el ayak verdin, İslâm verdin, iman verdin, kadın verdin, çoluk çocuk verdin, İslâm verdin, iman verdin, kadın verdin, çoluk çocuk verdin, itibar verdin, mevki makam verdin, mal verdin… itibar verdin, mevki makam verdin, mal verdin… Hadi bakalım! Vereni bulup da teşekkür etmek lazım değil mi? Hadi bakalım! Vereni bulup da teşekkür etmek lazım değil mi?

Bazı insanın iki gözü âmâ, sana vermiş; bazısının kulağı sağır, Bazı insanın iki gözü âmâ, sana vermiş; bazısının kulağı sağır, sen duyuyorsun; bazısının aklı kıt, sana akıl vermiş; sen duyuyorsun; bazısının aklı kıt, sana akıl vermiş; bazısı kâfir, sen mü'minsin; bazı memlekette insanlar açlıktan iskelet gibi kuruyor, bazısı kâfir, sen mü'minsin; bazı memlekette insanlar açlıktan iskelet gibi kuruyor, sen yiyorsun, semiriyorsun, göbeğin gelişmiş, yüzün şişmanlamış… sen yiyorsun, semiriyorsun, göbeğin gelişmiş, yüzün şişmanlamış…

İnsan bunların vericisine şükretmez mi? İnsan bunların vericisine şükretmez mi?

Demek ki; Etîullâhe ve etîu'r-resûle. "Resûle de itaat edecek!" Demek ki;

Etîullâhe ve etîu'r-resûle. "Resûle de itaat edecek!"

Edeceğiz, hem de tanırsak seve seve olacak! Ve uli'l-emri minküm. Edeceğiz, hem de tanırsak seve seve olacak!

Ve uli'l-emri minküm.
"Sizden olan ulû'l-emre itaat edeceksiniz, sizden olan iş sahiplerine,"Sizden olan ulû'l-emre itaat edeceksiniz, sizden olan iş sahiplerine, işleri yönetenlere itaat edeceksiniz!" işleri yönetenlere itaat edeceksiniz!"

Resûlullah'a itaati de anladık, ulû'l-emr kim? Resûlullah'a itaati de anladık, ulû'l-emr kim?

Ebû Hüreyre radıyallahu anh izah sadedinde demiş ki; Umü'l-umerâı ve'l-vulât.Ebû Hüreyre radıyallahu anh izah sadedinde demiş ki;

Umü'l-umerâı ve'l-vulât.
"Onlar komutanlar ve valilerdir." Umerâ, emirler; vülât, valiler, vazifeli yerlere gönderilmiş insanlar. "Onlar komutanlar ve valilerdir." Umerâ, emirler; vülât, valiler, vazifeli yerlere gönderilmiş insanlar. Onun sözünü dinliyorlar, kendilerine makam verilmiş. Onun sözünü dinliyorlar, kendilerine makam verilmiş.

Ve an İbn Abbas hümü'l-fukahâ u ve'l-ulemâı. Ve an İbn Abbas hümü'l-fukahâ u ve'l-ulemâı. "İbn Abbas'ın kanaatine göre ise onlar fakihler ve alim kimselerdir.""İbn Abbas'ın kanaatine göre ise onlar fakihler ve alim kimselerdir." Ve hüve kavlü'l-hasenu ve'd-Dahhâku ve'l-Mücâhid. Ve hüve kavlü'l-hasenu ve'd-Dahhâku ve'l-Mücâhid. "Hasan-ı Basrî'nin, Dahhâk'ın, Mücahid'in, diğer ulemanın da kanaati budur." Ve kîle "Hasan-ı Basrî'nin, Dahhâk'ın, Mücahid'in, diğer ulemanın da kanaati budur."

Ve kîle
hulafâi ve'l-kudât ve umerâu's-seriyye. hulafâi ve'l-kudât ve umerâu's-seriyye.

Bazıları; "Bunlar halifelerdir, kadılardır ve 'Askeri birliklerin başına sen geç bakalım daBazıları; "Bunlar halifelerdir, kadılardır ve 'Askeri birliklerin başına sen geç bakalım da filanca kabileye git onlarla cihat et!' diye seriyyelerin başına tayin edilen emirlerdir. filanca kabileye git onlarla cihat et!' diye seriyyelerin başına tayin edilen emirlerdir. Elbet o seriyyenin içindeki asker, o komutana itaat edecektir. Bu mânaya gelir!" demişler. Elbet o seriyyenin içindeki asker, o komutana itaat edecektir. Bu mânaya gelir!" demişler.

Ve an İkrime erâde bi uli'l-emri Ebâ Bekrin ve Ömer. Ve an İkrime erâde bi uli'l-emri Ebâ Bekrin ve Ömer. "Bu âyet-i kerîmedeki ulû'l-emrden kasıt, mâna umumidir ama o âyetin indiği zaman mâna, "Bu âyet-i kerîmedeki ulû'l-emrden kasıt, mâna umumidir ama o âyetin indiği zaman mâna, 'Hz. Ebû Bekir'e ve Hz. Ömer'e itaat edin!' demekti, bu maksatla idi!" demiş,'Hz. Ebû Bekir'e ve Hz. Ömer'e itaat edin!' demekti, bu maksatla idi!" demiş, İkrime isimli alim, rahmetullâhi aleyh. Bir zât da demiş ki; Ve kîle cemîü's-sahâbeti. İkrime isimli alim, rahmetullâhi aleyh.

Bir zât da demiş ki;

Ve kîle cemîü's-sahâbeti.
"Ulû'l-emrden murad sahabenin hepsidir, cümlesidir. "Ulû'l-emrden murad sahabenin hepsidir, cümlesidir. Çünkü hadîs-i şerîfte; Bi eyyihim ikdeteytüm ihtedeytüm. Çünkü hadîs-i şerîfte; Bi eyyihim ikdeteytüm ihtedeytüm. buyruldu hadisi şerifte.buyruldu hadisi şerifte. 'Onlardan hangisine itaat ederseniz hak yolu bulursunuz!' denildi, 'Onlardan hangisine itaat ederseniz hak yolu bulursunuz!' denildi, binâenaleyh bunlar sahabedir!" demişler. binâenaleyh bunlar sahabedir!" demişler.

Çeşitli kanaatleri söylüyor da karşısındaki meraklı ilim erbabını,Çeşitli kanaatleri söylüyor da karşısındaki meraklı ilim erbabını, ilim talibini havada bırakmıyor, neticeyi söylüyor. ilim talibini havada bırakmıyor, neticeyi söylüyor. Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Hocamız diyor ki; Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Hocamız diyor ki;

Ve esahvu'l-akvâli el-ulemâ. "Sözlerin en doğrusu, en sahihi alimlerdir!" Neden? Ve esahvu'l-akvâli el-ulemâ. "Sözlerin en doğrusu, en sahihi alimlerdir!"

Neden?

Li-ennehû yecibu ale'l-mülûki tâatiül-ulemâ dûne'l-aks. "Çünkü Li-ennehû yecibu ale'l-mülûki tâatiül-ulemâ dûne'l-aks. "Çünkü hükümdarlara, alimlere uymak borç olur, gerekli olur da aksi gerekmez!" hükümdarlara, alimlere uymak borç olur, gerekli olur da aksi gerekmez!"

Hükümdarlara ulemanın uyması gerekmez, ilim kendi kendine yolu gösterir. Hükümdarlara ulemanın uyması gerekmez, ilim kendi kendine yolu gösterir. Yolu ümeraya gösterirsin, hükümdara gösterirsin; onlar da gelirler.Yolu ümeraya gösterirsin, hükümdara gösterirsin; onlar da gelirler. Yoksa hükümdarlar ulemaya yol gösteremezler ki! İlim yolu ayrı bir yoldur Yoksa hükümdarlar ulemaya yol gösteremezler ki! İlim yolu ayrı bir yoldur . Herkesin oralarda pervaz etmeye kolu kanadı yoktur, gücü yetmez. . Herkesin oralarda pervaz etmeye kolu kanadı yoktur, gücü yetmez.

Netice de ulû'l-emrden murad ulemadır! Ulemadan murad nedir? Netice de ulû'l-emrden murad ulemadır!

Ulemadan murad nedir?

Ulemadan murad da Allahu Teâlâ hazretlerine mutî, takvâ sahibi, mârifetullaha, Ulemadan murad da Allahu Teâlâ hazretlerine mutî, takvâ sahibi, mârifetullaha, muhabbetullaha vâsıl olmuş, ümmet içinde Resûlullah'ın varisleri durumunda olup da muhabbetullaha vâsıl olmuş, ümmet içinde Resûlullah'ın varisleri durumunda olup da Ümmet-i Muhammed'i hak yola irşat eden kimselerdir!Ümmet-i Muhammed'i hak yola irşat eden kimselerdir! Onlar; "Allah'ın rızası bu tarafta aman öbür tarafa gitme! Onlar; "Allah'ın rızası bu tarafta aman öbür tarafa gitme! Burada biraz dünya menfaati var gibi görünüyor ama bunun sonu acı gelir.Burada biraz dünya menfaati var gibi görünüyor ama bunun sonu acı gelir. Sen bunun sonunda gidersen başına çok şeyler gelir!" derler. Sen bunun sonunda gidersen başına çok şeyler gelir!" derler.

Bu bankerler çıktığı zaman insanlar iki çeşit tavra büründüler: Bu bankerler çıktığı zaman insanlar iki çeşit tavra büründüler:

"%50 faiz! Haydi hücum!.." Bileziğini sattı, dairesini, malını, tarlasını sattı; bankere verdi. "%50 faiz! Haydi hücum!.."

Bileziğini sattı, dairesini, malını, tarlasını sattı; bankere verdi.
Çünkü iki sene bekledi mi parası yüzde yüz artacak; ne kadar güzel!.. Çünkü iki sene bekledi mi parası yüzde yüz artacak; ne kadar güzel!..

Yahu etme eyleme!.. Faiz Kur'ân-ı Kerîm'de yasak bunu yapamayız, Yahu etme eyleme!..

Faiz Kur'ân-ı Kerîm'de yasak bunu yapamayız,
filan diye kimisi de geri durdu.filan diye kimisi de geri durdu. Ötekiler dünya menfaati bahis konusu olunca cup atladılar,Ötekiler dünya menfaati bahis konusu olunca cup atladılar, "Haydi bakalım, yüzde elli faiz alacağız!" diye hiç tereddüt etmediler. Hücum! "Haydi bakalım, yüzde elli faiz alacağız!" diye hiç tereddüt etmediler. Hücum!

Allahu Teâlâ hazretleri imtihanı nasıl yapıyor? Allahu Teâlâ hazretleri imtihanı nasıl yapıyor?

"Kim beni seviyormuş kim parayı seviyormuş, kim benim yolumu seviyormuş kim dünyayı seviyormuş,"Kim beni seviyormuş kim parayı seviyormuş, kim benim yolumu seviyormuş kim dünyayı seviyormuş, kim âhireti seviyormuş kim dünyayı seviyormuş?.. kim âhireti seviyormuş kim dünyayı seviyormuş?..

İmtihan sorusu nasıl da meydana çıkıyor! İnsanların çoğu imtihandan gafil! İmtihan sorusu nasıl da meydana çıkıyor! İnsanların çoğu imtihandan gafil!

Allahu Teâlâ hazretlerinin hikmetinden sual olunmaz! Allahu Teâlâ hazretlerinin hikmetinden sual olunmaz! Dileseydi herkese %50 faizi kazandırtıpDileseydi herkese %50 faizi kazandırtıp "Azgınlıkları daha da artsın!" diye onları dünyada memnun da edebilirdi. "Azgınlıkları daha da artsın!" diye onları dünyada memnun da edebilirdi. Belki o faizi de onlara nasip edip yedirtebilirdi, ötekileri bir imtihana daha tabii tutardı.Belki o faizi de onlara nasip edip yedirtebilirdi, ötekileri bir imtihana daha tabii tutardı. Onların da içi şöyle bir titrerdi: Onların da içi şöyle bir titrerdi:

"Bunların paraları iki misli oldu, bizim paramız da durduğu yerde %50 fire verdi!" diye"Bunların paraları iki misli oldu, bizim paramız da durduğu yerde %50 fire verdi!" diye bir zelzele, bir sarsıntı, bir eleme daha olabilirdi belkibir zelzele, bir sarsıntı, bir eleme daha olabilirdi belki ama Allahu Teâlâ hazretleri cezayı dünyada da gösteriyor. ama Allahu Teâlâ hazretleri cezayı dünyada da gösteriyor. Hadi bakalım; bankerlerin bir kısmı paraları aldı kaçtı,Hadi bakalım; bankerlerin bir kısmı paraları aldı kaçtı, bir kısmı kayboldu, bir kısmı iflas ettiler... bir kısmı kayboldu, bir kısmı iflas ettiler...

Hükümet işe el koydu. Kanunlar, nizamlar, ödeme şartları vs.Hükümet işe el koydu. Kanunlar, nizamlar, ödeme şartları vs. ile neleri senin paranın %50'si eline geçerse öp başına koy!ile neleri senin paranın %50'si eline geçerse öp başına koy! Belki o da geçmeyecek, o duruma geldi insanlar! Belki o da geçmeyecek, o duruma geldi insanlar!

Onu [yöneticiler] söyleyemez, onu alimler söyler: Onu [yöneticiler] söyleyemez, onu alimler söyler: "Yapma, etme, bak bu yol yanlıştır!" diye onu alimler söyler. "Yapma, etme, bak bu yol yanlıştır!" diye onu alimler söyler.

[Bir hükümdar,] alim bir zâtı gezdirmiş. Ne kadar güzel bir köşk yaptırdım, [Bir hükümdar,] alim bir zâtı gezdirmiş. Ne kadar güzel bir köşk yaptırdım, manzaralı balkonlu, bahçeli, yeşillikli… Gel gör.manzaralı balkonlu, bahçeli, yeşillikli… Gel gör. Gezince "Aferin, güzel yapmışsın, güle güle otur…" diye bekliyor. Gezince "Aferin, güzel yapmışsın, güle güle otur…" diye bekliyor.

"Vah vah yazıklar olsun! Sen bu parayı nereden kazandın, "Vah vah yazıklar olsun! Sen bu parayı nereden kazandın, buraya ne hakla harcadın? buraya ne hakla harcadın? Bunu buraya harcamaya hakkın var mıydı? Bir insan için bu koca köşk lüzumsuz değil mi?Bunu buraya harcamaya hakkın var mıydı? Bir insan için bu koca köşk lüzumsuz değil mi? Bu kadar paraya ne lüzum var, Bu kadar paraya ne lüzum var, sen burada böyle ev yapacağına âhirette cennette kendine sen burada böyle ev yapacağına âhirette cennette kendine bir köşk yapmanın çarelerini arasaydın ya?!.." diye baştan aşağı bir batırmış çıkarmış. bir köşk yapmanın çarelerini arasaydın ya?!.." diye baştan aşağı bir batırmış çıkarmış.

Acı! Bazıları alkışlamıyor, pohpohlamıyor diye kızar ama isterse kızsın, Acı!

Bazıları alkışlamıyor, pohpohlamıyor diye kızar ama isterse kızsın,
isterse dövsün, öldürsün! O ulema, hak ulema ise Resûlullah'ın yolundan ayrılmaz!isterse dövsün, öldürsün! O ulema, hak ulema ise Resûlullah'ın yolundan ayrılmaz! Sopayı yer, hapse girer, sıkıntıyı çeker ama hak sözü eğri büğrü söylemez; dosdoğru söyler! Sopayı yer, hapse girer, sıkıntıyı çeker ama hak sözü eğri büğrü söylemez; dosdoğru söyler!

"Bu yanlış, bu doğru! İstersen kafamı kes benim kanaatim bu, dinin emri bu!" diye söyler,"Bu yanlış, bu doğru! İstersen kafamı kes benim kanaatim bu, dinin emri bu!" diye söyler, onun için ona uymak lazım. Hepimiz neyiz? onun için ona uymak lazım.

Hepimiz neyiz?

İmtihan gören insanlarız. Hepimize en çok, hak yolu gösterecek insan lazım!İmtihan gören insanlarız. Hepimize en çok, hak yolu gösterecek insan lazım! Bâtılı gösterecek insana uyarsak o zaman; Bâtılı gösterecek insana uyarsak o zaman;

İzâ kane'l-gurâbu delile kavmin le-ye'tîhim ila'l-arzı'l-ciyâfî. İzâ kane'l-gurâbu delile kavmin le-ye'tîhim ila'l-arzı'l-ciyâfî. "Karga bir insanın delili olursa onu götürür cifenin başına!" "Karga bir insanın delili olursa onu götürür cifenin başına!"

Çünkü karga cife yiyecek, sen de karganın peşine takılırsan cifenin başına gidersin! Çünkü karga cife yiyecek, sen de karganın peşine takılırsan cifenin başına gidersin!

İnsan hiç kargayı kılavuz eder mi, edinir mi? İnsan hiç kargayı kılavuz eder mi, edinir mi?

Allahu Teâlâ'nın yoluna kılavuzluk edecek bir insana tabii ol, doğrusu budur! Allahu Teâlâ'nın yoluna kılavuzluk edecek bir insana tabii ol, doğrusu budur!

Ulû'l-emr, Allah'ın velî kullarıdır. Allah'tan gayrı korkmayıp da Ulû'l-emr, Allah'ın velî kullarıdır. Allah'tan gayrı korkmayıp da Allah'ın yolunu kullara gösteren kimselerdir.Allah'ın yolunu kullara gösteren kimselerdir. Uyarsan onlara uy! Başkasına uyarsan o zaman karga misalini hatırından çıkartma! Uyarsan onlara uy! Başkasına uyarsan o zaman karga misalini hatırından çıkartma!

[Ahmed Ziyâüddin] Hocamız dedi ki; "Onlar ulû'l-emrdir!" Neye dayanarak söylüyor? [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız dedi ki; "Onlar ulû'l-emrdir!"

Neye dayanarak söylüyor?

Hadîs-i şerîfte iki vasfı zikrediliyor: Birisi 'ârif', ikincisi 'muhaddes' diyor, Hadîs-i şerîfte iki vasfı zikrediliyor: Birisi 'ârif', ikincisi 'muhaddes' diyor, kendilerine ilham veriliyor; irfanı var, bir de ilhamı var.kendilerine ilham veriliyor; irfanı var, bir de ilhamı var. Onun için ulû'l-emr dedi ve ulû'l-emrlerin hakkında da böyle bir izahat verdi. Onun için ulû'l-emr dedi ve ulû'l-emrlerin hakkında da böyle bir izahat verdi.

İnsan üç kişi de yola da çıksa arasında ille bir tanesinin imam seçmesi lazım,İnsan üç kişi de yola da çıksa arasında ille bir tanesinin imam seçmesi lazım, diye çeşit çeşit konuşmalar oluyor. diye çeşit çeşit konuşmalar oluyor. İşte imam! İmam, alim! İşte imam! İmam, alim!

Mühim bir mesele olduğu için üzerinde fazla durdum.Mühim bir mesele olduğu için üzerinde fazla durdum. Maksatımız yirmi tane hadis okumak değil de mühim meseleleri size tanıtmak olduğundan. Maksatımız yirmi tane hadis okumak değil de mühim meseleleri size tanıtmak olduğundan.

Kâlallâhü azze ve celle alâmetü ma'rifetî fî kulûbî ibâdîKâlallâhü azze ve celle alâmetü ma'rifetî fî kulûbî ibâdî hüsnü mevkıi kadrî en lâ üştekâ ve en lâ üstübtie ve lâ üstübfiye. hüsnü mevkıi kadrî en lâ üştekâ ve en lâ üstübtie ve lâ üstübfiye.

Kâlallâhü azze ve celle alâmetü ma'rifetî fî kulûbî ibâdî. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki; Kâlallâhü azze ve celle alâmetü ma'rifetî fî kulûbî ibâdî. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki; Benim kullarımın kalplerinde benim marifetimin, mârifetullahın olduğunun alameti…" Benim kullarımın kalplerinde benim marifetimin, mârifetullahın olduğunun alameti…"

O kulun kalbinde benim marifetim var mı, o kul irfana ermiş mi ermemiş mi,O kulun kalbinde benim marifetim var mı, o kul irfana ermiş mi ermemiş mi, mârifetullaha sahip mi değil mi; bunun alameti nedir? mârifetullaha sahip mi değil mi; bunun alameti nedir?

Hüsnü mevkıi kadrî. "Bunun alameti, kadr ü kıymetimin onun yanındaki mevkii güzel derecesidir." Hüsnü mevkıi kadrî. "Bunun alameti, kadr ü kıymetimin onun yanındaki mevkii güzel derecesidir."

Eğer benim kadr ü kıymetim onun indinde yüksek derecede ise bana itibarı çoksa Eğer benim kadr ü kıymetim onun indinde yüksek derecede ise bana itibarı çoksa o zaman marifeti çok demektir. Bu da nasıl tezahür edecek? o zaman marifeti çok demektir.

Bu da nasıl tezahür edecek?

"Allahu Teâlâ hazretlerinin kadri, mevkii; bizim gönlümüzde "Allahu Teâlâ hazretlerinin kadri, mevkii; bizim gönlümüzde her şeyden yüksektir." diye herkes söyler. her şeyden yüksektir." diye herkes söyler. İlkokul çocuklarına da soruyoruz. İlkokul çocuklarına da soruyoruz. Bir çocuk konuşmasını öğrenmişse ana-babası -Allah razı olsun- öyle öğretmişler: Bir çocuk konuşmasını öğrenmişse ana-babası -Allah razı olsun- öyle öğretmişler:

"En çok kimi seversin?" "Allah'ı severim!" diyor, küçük çocuklar da söylüyor."En çok kimi seversin?"

"Allah'ı severim!" diyor, küçük çocuklar da söylüyor.
Onun için herkes diyecek ki; "Ben Allahu Teâlâ hazretlerinin kadrini her şeyden üstün tutarım,Onun için herkes diyecek ki;

"Ben Allahu Teâlâ hazretlerinin kadrini her şeyden üstün tutarım,
benim gönlümde onun mevkii her şeyden yüksek!.." benim gönlümde onun mevkii her şeyden yüksek!.."

Ama alametini söyleyecek! Bakalım; o alametler varsa sen sözünde doğrusun, hakikaten öyledir. Ama alametini söyleyecek! Bakalım; o alametler varsa sen sözünde doğrusun, hakikaten öyledir. Eğer o alametler yoksa o zaman senin iddian bir kuruntu –hüsn-ü kuruntu derler– Eğer o alametler yoksa o zaman senin iddian bir kuruntu –hüsn-ü kuruntu derler– sen öyle kuruyorsun, sanıyorsun ama aslında öyle değil! sen öyle kuruyorsun, sanıyorsun ama aslında öyle değil!

Alametleri neymiş? En lâ üştekâ. "O kulumun benden şikâyet etmemesi, benim şikâyet edilmemem!" Alametleri neymiş?

En lâ üştekâ. "O kulumun benden şikâyet etmemesi, benim şikâyet edilmemem!"

Eğer bir kulun gönlünde Allah'ın marifeti varsa, mârifetullah varsa, ârif bir kulsa, Eğer bir kulun gönlünde Allah'ın marifeti varsa, mârifetullah varsa, ârif bir kulsa, o irfana sahip olmuşsa Allah'tan şikâyet etmez.o irfana sahip olmuşsa Allah'tan şikâyet etmez. Alameti odur. Bir musibet geldiği, bir imtihan geldiği zaman, malında, canında, Alameti odur. Bir musibet geldiği, bir imtihan geldiği zaman, malında, canında, evlâd ü iyâlinde bir derde uğradığı zaman feryat etmez.evlâd ü iyâlinde bir derde uğradığı zaman feryat etmez. Sıkıntısını kimseye söylemez. Derdini kimseye açmaz.Sıkıntısını kimseye söylemez. Derdini kimseye açmaz. Allah'ı kimseye şikâyet etmez. "Başıma şunlar geldi, şöyle oldu, böyle oldu, mahvoldum,Allah'ı kimseye şikâyet etmez. "Başıma şunlar geldi, şöyle oldu, böyle oldu, mahvoldum, evim yıkıldı, artık hayatın tadı kalmadı, tuzu kalmadı…"evim yıkıldı, artık hayatın tadı kalmadı, tuzu kalmadı…" Hayrola ne oluyorsun sen! Bunları Allahu Teâlâ hazretleri takdir etmedi mi,Hayrola ne oluyorsun sen!

Bunları Allahu Teâlâ hazretleri takdir etmedi mi,
kimi kime şikâyet ediyorsun?!.. kimi kime şikâyet ediyorsun?!..

Memnun değilsin, unuttun eski nimetleri, lezzetleri, ikramları;Memnun değilsin, unuttun eski nimetleri, lezzetleri, ikramları; şimdi başına bir hadise geldi, ediyorsun feryadı. Unuttu!şimdi başına bir hadise geldi, ediyorsun feryadı. Unuttu! Demek ki marifeti yok. Allahu Teâlâ hazretlerine kalbinde marifeti olsaDemek ki marifeti yok. Allahu Teâlâ hazretlerine kalbinde marifeti olsa o şerefle şereflenmiş olsa şikâyet etmez. Şikâyet ediyorsa yok demektir. o şerefle şereflenmiş olsa şikâyet etmez. Şikâyet ediyorsa yok demektir. Demek ki şikâyet etmemek için de sabır lazım: Demek ki şikâyet etmemek için de sabır lazım:

İnnallâhe mea's-sâbirîn. "Allah sabredenlerle beraberdir." İnnallâhe mea's-sâbirîn. "Allah sabredenlerle beraberdir."

Allah cümlemize musibetlere, gamlara, kederlere karşı metin olmak, sabretmek,Allah cümlemize musibetlere, gamlara, kederlere karşı metin olmak, sabretmek, kimden geldiğini düşünüp sağlam durmak nasip eylesin. kimden geldiğini düşünüp sağlam durmak nasip eylesin. Sağlam durmadı mı olmuyor, sağlam duracak. Sağlam durmadı mı olmuyor, sağlam duracak.

İkincisi: Ve en lâ üstübtia. İkincisi:

Ve en lâ üstübtia.

"Allah'ın nimeti gecikti, bana gelmedi."Allah'ın nimeti gecikti, bana gelmedi. İşte sıkıntı çekiyorum, aç kaldım, açık kaldım, borcumu ödeyemedim.İşte sıkıntı çekiyorum, aç kaldım, açık kaldım, borcumu ödeyemedim. Tam en dar zamanımda hâlâ Allah'ın bir yardımı olmadı, dua ediyorum, Tam en dar zamanımda hâlâ Allah'ın bir yardımı olmadı, dua ediyorum, Allah'ın nimeti, lütfu geri kaldı…" filan gibi kanaat içinde olmaz! Allah'ın nimeti, lütfu geri kaldı…" filan gibi kanaat içinde olmaz! "Allah'ın yardımı nerede kaldı, ben dua ediyorum, bir türlü iş düzelmedi…" gibi"Allah'ın yardımı nerede kaldı, ben dua ediyorum, bir türlü iş düzelmedi…" gibi kanaat içinde olmaz! Ârif ise; "Her şeyin bir zamanı var!" der, tevekkül ile bekler. kanaat içinde olmaz!

Ârif ise; "Her şeyin bir zamanı var!" der, tevekkül ile bekler.
Ne şikâyet eder ne de "Geç kaldı…" filan diye dırlanıp sızlanır. Ne şikâyet eder ne de "Geç kaldı…" filan diye dırlanıp sızlanır.

Üçüncüsü: Ve en lâ üstühfiye. "Ve ben ondan gizlenmem, beni unutmaz, beni hatırından çıkarmaz, Üçüncüsü:

Ve en lâ üstühfiye. "Ve ben ondan gizlenmem, beni unutmaz, beni hatırından çıkarmaz,
ben ondan gizli bir duruma, hafî duruma düşmem! ben ondan gizli bir duruma, hafî duruma düşmem! Daima gözünün önünde, daima aşikâr, daima beni görür tarzda olur." Daima gözünün önünde, daima aşikâr, daima beni görür tarzda olur."

[Ahmed Ziyâüddin] Hocamız bazı izahlarda bulunmuş, bunlar da mühim olduğu için [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız bazı izahlarda bulunmuş, bunlar da mühim olduğu için onları da anlatacağım: onları da anlatacağım:

Li-mahabbetillâhi teâlâ alâmâtün. "Allah'ı sevmenin alametleri vardır." Li-mahabbetillâhi teâlâ alâmâtün. "Allah'ı sevmenin alametleri vardır."

Bu sözler nereden? Hadis bitti, hadisin metnini söyledik. Bu sözler nereden?

Hadis bitti, hadisin metnini söyledik.
Şu [söylediğim] sözler izahat. Kimin izahatı? Şu [söylediğim] sözler izahat.

Kimin izahatı?

Seneler senesi insanları irşat etmiş; yüzlerce halife yetiştirmiş, mürşit yetiştirmiş,Seneler senesi insanları irşat etmiş; yüzlerce halife yetiştirmiş, mürşit yetiştirmiş, etrafa göndermiş; milyonun üstünde müridi olan; etrafa göndermiş; milyonun üstünde müridi olan; padişahların kendisine hürmet ettiği, emrine vapur tahsis edip de;padişahların kendisine hürmet ettiği, emrine vapur tahsis edip de; "Efendim, bununla müritlerinizi alırsınız, hacca gidersiniz, buyurun…" diye "Efendim, bununla müritlerinizi alırsınız, hacca gidersiniz, buyurun…" diye izzet ü ikrâm ettiği [kişi]. izzet ü ikrâm ettiği [kişi].

Meclisinde gizli, sakin, has, müridâniyle ibadet etmek istediği zaman cahil vs.Meclisinde gizli, sakin, has, müridâniyle ibadet etmek istediği zaman cahil vs. gelip de huzuru bozmasın, diye kapısını kaparmış. gelip de huzuru bozmasın, diye kapısını kaparmış. O yüksek zevât ile o hatmini tamamlarmış. Bazıları da bizi de alsın diye padişaha şikâyetlenmişler. O yüksek zevât ile o hatmini tamamlarmış. Bazıları da bizi de alsın diye padişaha şikâyetlenmişler. Padişah da demiş ki; "Hocam! Kapınızı açsanız da başkaları da istifade etseler, içeriye girseler…" Padişah da demiş ki; "Hocam! Kapınızı açsanız da başkaları da istifade etseler, içeriye girseler…"

Diyor ki; "Padişahıma itaatten dolayı kapıyı açarım ama dersi kapatırım!" Diyor ki;

"Padişahıma itaatten dolayı kapıyı açarım ama dersi kapatırım!"
Bu ders olacaksa bu hatim olacaksa benim dediğim, seçtiğim,Bu ders olacaksa bu hatim olacaksa benim dediğim, seçtiğim, nuru alnında zahir kimselerle beraber olacak! nuru alnında zahir kimselerle beraber olacak! Bu oyuncak değil; ibadetin yükseği, hası! Bu oyuncak değil; ibadetin yükseği, hası! Kapıyı aç, dersen hemen açarım, ama dersi kapatırım;Kapıyı aç, dersen hemen açarım, ama dersi kapatırım; dersi yapacaksam kapı kapalı duracak!" diye zarif bir cevap vermiş. dersi yapacaksam kapı kapalı duracak!" diye zarif bir cevap vermiş.

Onun, tecrübeli bir insanın hayat tecrübesine dayanan; yolu gitmiş gelmiş bir kılavuzun, Onun, tecrübeli bir insanın hayat tecrübesine dayanan; yolu gitmiş gelmiş bir kılavuzun, yolun inceliklerini bilen bir insanın sözlerini, izahını söyleyeceğim. yolun inceliklerini bilen bir insanın sözlerini, izahını söyleyeceğim. O gözle, o kulakla takip ederseniz faydalı olur. O gözle, o kulakla takip ederseniz faydalı olur.

"Allah'ın muhabbetinin, muhabbetullahın alametleri vardır." "Allah'ın muhabbetinin, muhabbetullahın alametleri vardır."

Allah'ın muhabbeti ne demek? Kul bazen; "Ben Allah'ı seviyorum. "diyor, Allah'ın muhabbeti ne demek?

Kul bazen; "Ben Allah'ı seviyorum. "diyor,
çocuk da öyle diyordu ya: "En çok kimi seversin?" "Allah'ı severim." çocuk da öyle diyordu ya:

"En çok kimi seversin?"

"Allah'ı severim."

"Sonra kimi seversin?" "Peygamberim'i severim." "Sonra kimi seversin?" "Sonra kimi seversin?"

"Peygamberim'i severim."

"Sonra kimi seversin?"

"Anamı-babamı severim." Herkes; "Allah'ı severim" diyor ama "Anamı-babamı severim."

Herkes; "Allah'ı severim" diyor ama
hadîs-i şerîfte olduğu gibi bakalım o kimsenin "Allah'ı severim." demesi doğru mu, değil mi? hadîs-i şerîfte olduğu gibi bakalım o kimsenin "Allah'ı severim." demesi doğru mu, değil mi?

[Ahmed Ziyâüddin] Üstadımız, alametlerini zikrediyor:[Ahmed Ziyâüddin] Üstadımız, alametlerini zikrediyor: "Muhabbetullahın, bir kimsenin, 'Ben Allah'ı seviyorum.' dediği zaman sevgisinin doğru olup "Muhabbetullahın, bir kimsenin, 'Ben Allah'ı seviyorum.' dediği zaman sevgisinin doğru olup olmadığının alametleri vardır." olmadığının alametleri vardır."

Onlar nedir? Takdîmu emrihî alâ heven nefsî. Onlar nedir?

Takdîmu emrihî alâ heven nefsî.
"Allah'ın emrini hevâ-yı nefsine tercih etmesidir." "Allah'ın emrini hevâ-yı nefsine tercih etmesidir."

Allahu Teâlâ hazretleri bir şey diyor da, nefsinde başka bir şey istiyorsa hangisini tercih ediyorsun? Allahu Teâlâ hazretleri bir şey diyor da, nefsinde başka bir şey istiyorsa hangisini tercih ediyorsun?

Nefsin plaja gitmek istiyor, yazlığa gitmek istiyor, ön tarafı çıplaklarla kaynaşıp duruyor, Nefsin plaja gitmek istiyor, yazlığa gitmek istiyor, ön tarafı çıplaklarla kaynaşıp duruyor, belli ki baksan günah, denize girsen günah, çoluk çocuğun girse günah… belli ki baksan günah, denize girsen günah, çoluk çocuğun girse günah… Ama orada hava güzel, tatlı tatlı, püfür püfür esiyor, akşamları balkonda çay içmesi sefalı oluyor, Ama orada hava güzel, tatlı tatlı, püfür püfür esiyor, akşamları balkonda çay içmesi sefalı oluyor, kayıkla denizde, geceleri mehtapta gezmesi güzel oluyor, balık tutuyorsun, kayıkla denizde, geceleri mehtapta gezmesi güzel oluyor, balık tutuyorsun, yemesi kızartması güzel oluyor...yemesi kızartması güzel oluyor... Ama Allah'ın emrine aykırılıklar var! Hangisini tercih edersin? Ama Allah'ın emrine aykırılıklar var!

Hangisini tercih edersin?

Eğer Allahu Teâlâ hazretlerinin emrini kendi hevâ-yı nefsine tercih edebiliyorsanEğer Allahu Teâlâ hazretlerinin emrini kendi hevâ-yı nefsine tercih edebiliyorsan işte bu muhabbetin alametidir.işte bu muhabbetin alametidir. Bunu, seven insan yapar, başkası yapamaz. Bunu, seven insan yapar, başkası yapamaz. Eğer Allah'ını seviyorsan o zaman hevâ-yı nefsini terk edersin! Eğer Allah'ını seviyorsan o zaman hevâ-yı nefsini terk edersin!

Tam oturduk. Biraz da yorgunum, ayağımda da hafif ağrımsı gibi bir şey var, ezan okundu… Tam oturduk. Biraz da yorgunum, ayağımda da hafif ağrımsı gibi bir şey var, ezan okundu…

Ezan okunması Ne demek? Hayye ale's-salâh. "Haydin namaza gelin!" Ezan okunması Ne demek?

Hayye ale's-salâh. "Haydin namaza gelin!"
Hayye ale'l-felâh. "Haydin kurtuluşa, felaha gelin!" diye Hak'tan davet var. Hayye ale'l-felâh. "Haydin kurtuluşa, felaha gelin!" diye Hak'tan davet var. Çok da yoruldum, şimdi şuraya oturdum, tam ayağımı da uzattım, karşıma da televizyonu açtım… Çok da yoruldum, şimdi şuraya oturdum, tam ayağımı da uzattım, karşıma da televizyonu açtım…

Televizyon daha şimdiki gibi renkli değil, ilerde renkli televizyon olacak. Televizyon daha şimdiki gibi renkli değil, ilerde renkli televizyon olacak. Bir de Amerika uzaya bir peyk atacak,Bir de Amerika uzaya bir peyk atacak, o zaman televizyon sahiplerinin Amerikan programlarının hepsini seyretmesi mümkün olacak,o zaman televizyon sahiplerinin Amerikan programlarının hepsini seyretmesi mümkün olacak, o zaman seyreyle gümbürtüyü! Bir de televizyon renkli olduğu zaman artık tamam. o zaman seyreyle gümbürtüyü! Bir de televizyon renkli olduğu zaman artık tamam.

Tam televizyonda da çok meraklı dizi var. En heyecanlı yeri! Tam televizyonda da çok meraklı dizi var. En heyecanlı yeri! Camiye giderse dizi kalacak, merakı tatmin olmayacak… Acep ne yapmalı? Camiye giderse dizi kalacak, merakı tatmin olmayacak…

Acep ne yapmalı?

Allah'ı seven bir insan televizyonun karşısında zaten biraz zor durur ya! Allah'ı seven bir insan televizyonun karşısında zaten biraz zor durur ya! Allah cümleyi kurtarsın. Camiye gidebiliyorsa işte bir imtihan çıktı bak! Sıkıştırıyor.Allah cümleyi kurtarsın. Camiye gidebiliyorsa işte bir imtihan çıktı bak! Sıkıştırıyor. Allah imtihan ediyor: İşte ezan, işte program, işte film! Çok da komik, Allah imtihan ediyor:

İşte ezan, işte program, işte film! Çok da komik,
çok da kahkahayla gülünüyor ama işte eğlence, işte ibadet!çok da kahkahayla gülünüyor ama işte eğlence, işte ibadet! Seçebiliyorsan, Allah'ı seven bir kul olduğunun alameti çıktı. Seçebiliyorsan, Allah'ı seven bir kul olduğunun alameti çıktı.

Başka alametler nelermiş? Ve riâyeti hudûdu şer'i. Başka alametler nelermiş?

Ve riâyeti hudûdu şer'i.
"Şer'-i şerîfin, şerait-i garrâ-i Ahmediye'nin, İslâm dininin ahkâmına,"Şer'-i şerîfin, şerait-i garrâ-i Ahmediye'nin, İslâm dininin ahkâmına, yasaklarına hudud-u şer'ine riayet. Hududu tecavüz etmemek.yasaklarına hudud-u şer'ine riayet. Hududu tecavüz etmemek. Çizgiyi aşmamak ahkâmı ilâhîye uymak!" Yapabiliyor musun? Çizgiyi aşmamak ahkâmı ilâhîye uymak!"

Yapabiliyor musun?

"Hocam, ne yalan söyleyeyim tam yapmak mümkün olmuyor."Hocam, ne yalan söyleyeyim tam yapmak mümkün olmuyor. Çünkü tüccarım; bankayla işim var, kredili satışım var, bonom var vs.Çünkü tüccarım; bankayla işim var, kredili satışım var, bonom var vs. Sonra şu oluyor, bu kalıyor…" Burada diyor ki; Riayet-i hudûdu şer'i. Sonra şu oluyor, bu kalıyor…"

Burada diyor ki; Riayet-i hudûdu şer'i.

Şer'-i şerîfin ahkâmına riayet ediyorsa seviyor, demektir; etmiyorsa parayı daha çok seviyor, Şer'-i şerîfin ahkâmına riayet ediyorsa seviyor, demektir; etmiyorsa parayı daha çok seviyor, ticareti, kazancı daha çok seviyor, demektir. ticareti, kazancı daha çok seviyor, demektir.

Para da sevilir çünkü her sevilen onunla alınır amaPara da sevilir çünkü her sevilen onunla alınır ama Allah'ın rızası parayla alınmaz. Yine alınabilir belki ama helal parayla alınır.Allah'ın rızası parayla alınmaz. Yine alınabilir belki ama helal parayla alınır. Haram parayla mümkün değil! Bir şeyler alırsın ama o haram paranın alınışında ki Haram parayla mümkün değil!

Bir şeyler alırsın ama o haram paranın alınışında ki
bereketsizlik dolayısıyla haydan geldiği için muhakkak huya gider, hayra gitmez.bereketsizlik dolayısıyla haydan geldiği için muhakkak huya gider, hayra gitmez. İnsan oradan bir hayır görmez. Allah'ın rızası parayla alınmaz başka şeyle alınır; itaatle alınır.İnsan oradan bir hayır görmez. Allah'ın rızası parayla alınmaz başka şeyle alınır; itaatle alınır. Onun için burada demiş ki; "Şer'-i şerîfin ahkâmına uyabiliyor musun?" Onun için burada demiş ki;

"Şer'-i şerîfin ahkâmına uyabiliyor musun?"

"Hocam, bu devirde çok zor…" Uğraş! Hangi şey kolay ki? "Hocam, bu devirde çok zor…"

Uğraş! Hangi şey kolay ki?
Ticarette para kazanmak kolay mı, herkes o kadar ticarete atılıyor daTicarette para kazanmak kolay mı, herkes o kadar ticarete atılıyor da herkes bir güzel kazanç sahibi olamıyor. Uğraş! Ve't-takvâ. Ölçüleri saymaya devam ediyor. herkes bir güzel kazanç sahibi olamıyor. Uğraş!

Ve't-takvâ. Ölçüleri saymaya devam ediyor.

Takvâ: "Günahtan kaçınmak!" Takvâ: "Günahtan kaçınmak!"

Verâ: "Şüphelilerden kaçınmak!" Bir insan takvâ ehli ise günahlara, haramlara meyletmez, Verâ: "Şüphelilerden kaçınmak!"

Bir insan takvâ ehli ise günahlara, haramlara meyletmez,
gözünün namahremine bakmaz. Diliyle yalan söylemez, kulağıyla çalgı türkü dinlemez, gözünün namahremine bakmaz. Diliyle yalan söylemez, kulağıyla çalgı türkü dinlemez, eliyle kimseyi incitmez, ayağıyla haram yere gitmez, midesine haram lokma sokmaz takva ehli.eliyle kimseyi incitmez, ayağıyla haram yere gitmez, midesine haram lokma sokmaz takva ehli. Bunlar makbul kimselerdir. Bir de bunun ötesinde daha titiz insanlar vardır ki Bunlar makbul kimselerdir. Bir de bunun ötesinde daha titiz insanlar vardır ki şüphelinin yanına yanaşmaz. şüphelinin yanına yanaşmaz. Acaba haram mı, diye korkusundan helallerinde bile bazısını terk eder; ona da verâ derler. Acaba haram mı, diye korkusundan helallerinde bile bazısını terk eder; ona da verâ derler.

Hadîs-i şerîfte geçmişti ki; Hadîs-i şerîfte geçmişti ki; "Verâ sahibi bir insanın iki rekât namazı ötekisinin kıldığı bin rekâta bedeldir!" "Verâ sahibi bir insanın iki rekât namazı ötekisinin kıldığı bin rekâta bedeldir!"

Öyle olunca ecri de öyle oluyor. Eğer senin takvân ve verân varsa, Öyle olunca ecri de öyle oluyor. Eğer senin takvân ve verân varsa, Allah rızası için yüreğin titriyor da harama düşmekten sakınıyor,Allah rızası için yüreğin titriyor da harama düşmekten sakınıyor, şüpheliden kaçınıyorsan demek ki seviyorsun ki öyle bir titizlenmen var.şüpheliden kaçınıyorsan demek ki seviyorsun ki öyle bir titizlenmen var. Sevgi alametlerinden birisi de bu! Sonra: Sevgi alametlerinden birisi de bu! Sonra:

Ve't-teşevvuku ilâ likâihî. "Allah'a kavuşmaya karşı aşk, muhabbet." Ve't-teşevvuku ilâ likâihî. "Allah'a kavuşmaya karşı aşk, muhabbet."

Bu kavuşmak nasıl olacak? İki şekilde: Bir, bu dünyada; iki, öbür dünyada! Bu kavuşmak nasıl olacak?

İki şekilde: Bir, bu dünyada; iki, öbür dünyada!

"İnsan bu dünyada da Allah'a kavuşur mu?" "İnsan bu dünyada da Allah'a kavuşur mu?"

Zaten bu dünyada kör olan âhirette hiç görmeyecekmiş! Sen âhirete bırakırsan zaten yandın; Zaten bu dünyada kör olan âhirette hiç görmeyecekmiş! Sen âhirete bırakırsan zaten yandın; bu dünyada bulacaksın, uğraşıp didineceksin, bulacaksın!bu dünyada bulacaksın, uğraşıp didineceksin, bulacaksın! Var, bulan buluyor; ara, sen de bul! Başkası arayıp buluyor. Var, bulan buluyor; ara, sen de bul! Başkası arayıp buluyor.

"Benim çok işim var…" Bundan daha mühim işleri varsa mühim işlerini bitirirsin,"Benim çok işim var…"

Bundan daha mühim işleri varsa mühim işlerini bitirirsin,
sonra vaktin kalırsa o zaman yaparsın. sonra vaktin kalırsa o zaman yaparsın.

Ve huluvvu an kerâhiyeti'l-mevt. "Allah'a şevk duyan insanın ikinci vasfı muhabbettir." Ve huluvvu an kerâhiyeti'l-mevt. "Allah'a şevk duyan insanın ikinci vasfı muhabbettir."

Muhabbet duyacak, şevk duyacak. Eğer sevgisi varsa Allah'a karşı muhabbeti varsa Muhabbet duyacak, şevk duyacak. Eğer sevgisi varsa Allah'a karşı muhabbeti varsa insan ölümden korkmaktan da sıyrılacak! Neden? insan ölümden korkmaktan da sıyrılacak!

Neden?

Ölünce perde kalkacak! Irci'î ilâ rabbiki razıyaten merdiyye.Ölünce perde kalkacak!

Irci'î ilâ rabbiki razıyaten merdiyye.
"Razı ve merzî bir kul olarak Allah'a kavuşmak mümkün olacak!" "Razı ve merzî bir kul olarak Allah'a kavuşmak mümkün olacak!"

Ve ileyhi turceûn. "Herkes O'na dönecek!" Dönüşün zamanı ne? Ve ileyhi turceûn. "Herkes O'na dönecek!"

Dönüşün zamanı ne?

Ölüm ile başlıyor. Onun için Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin ölümle ilgili bir şiiri varÖlüm ile başlıyor. Onun için Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin ölümle ilgili bir şiiri var Onu ezberlemek lazım. O, ölüm için 'düğün gecesi' diyor: Onu ezberlemek lazım. O, ölüm için 'düğün gecesi' diyor:

"Sakın ben öldüğüm zaman, feryâd u figân etmeyin, üzülmeyin, yas etmeyin;"Sakın ben öldüğüm zaman, feryâd u figân etmeyin, üzülmeyin, yas etmeyin; çünkü matem zamanı değil, sevinç zamanı! çünkü matem zamanı değil, sevinç zamanı!

"Benim tabutum evimizden kalkıp öbür tarafa giderken sakın 'Elveda, elveda!..' demeyin "Benim tabutum evimizden kalkıp öbür tarafa giderken sakın 'Elveda, elveda!..' demeyin çünkü kavuşmaya gidiyorum! Ne elvedası, Mevla'ya kavuşmaya gidiyorum!çünkü kavuşmaya gidiyorum! Ne elvedası, Mevla'ya kavuşmaya gidiyorum! Tabutumu gördüğünüz zamanTabutumu gördüğünüz zaman Ne yazığı! Terhis olmuşum, askerlikten vatan-ı aslîme gidiyorum, memleketime dönüyorum. Ne yazığı! Terhis olmuşum, askerlikten vatan-ı aslîme gidiyorum, memleketime dönüyorum. 'Yazık, vah vah!..' demeyin, çünkü günah işleyene 'Yazık!..' derler!" diyor. 'Yazık, vah vah!..' demeyin, çünkü günah işleyene 'Yazık!..' derler!" diyor.

Buradaki cefalı hayat bitti, meşakkatli imtihan bitti. Zil çaldı, imtihan kâğıtlarını topladılar.Buradaki cefalı hayat bitti, meşakkatli imtihan bitti. Zil çaldı, imtihan kâğıtlarını topladılar. Bütün soruları yapmış, dersten çıkmış on alacak bir çocuğun sevinci belli. Zil, ölüm! Bütün soruları yapmış, dersten çıkmış on alacak bir çocuğun sevinci belli. Zil, ölüm!

İnsanlar ölümden çok korkuyor. İnsanlar ölümden çok korkuyor.

Âhir zamanın hastalıklarından birisi ölümden korkmak! Âhir zamanın hastalıklarından birisi ölümden korkmak! Ümmet-i Muhammed âhir zamanda çok hücuma uğrayacak, yağmalanacak! Ümmet-i Muhammed âhir zamanda çok hücuma uğrayacak, yağmalanacak!

"Ekelenin, yemek yiyenlerin tabağın içindeki yemeğe saldırması gibi"Ekelenin, yemek yiyenlerin tabağın içindeki yemeğe saldırması gibi sâir kâfir ümmetler Ümmet-i Muhammed'in üstüne çullanacaklar!" sâir kâfir ümmetler Ümmet-i Muhammed'in üstüne çullanacaklar!"

"Balkanlar senin, Afrika benim; İran senin, Kafkasya onun, şunun bunun…" "Balkanlar senin, Afrika benim; İran senin, Kafkasya onun, şunun bunun…"

Öyle olmadı mı? Yağmalandı! "Böyle saldıracak!" deyince, ashâb-ı kirâmdan soruyorlar: Öyle olmadı mı?

Yağmalandı!

"Böyle saldıracak!" deyince, ashâb-ı kirâmdan soruyorlar:

"Yâ Resûlallah, o zaman biz Ümmet-i Muhammed az mı olacak da herkes saldıracak?" "Yâ Resûlallah, o zaman biz Ümmet-i Muhammed az mı olacak da herkes saldıracak?"

"Hayır, şimdikinden daha fazla olacaksınız ama "Hayır, şimdikinden daha fazla olacaksınız ama sizden önceki ümmetlerin hastalıkları sizin içinize girmiş, sizi hasta etmiş olacak!" sizden önceki ümmetlerin hastalıkları sizin içinize girmiş, sizi hasta etmiş olacak!"

O hastalıklar nedir? Birisi: Kerâhiyetü'l-mevt. "Ölümden korkmak! Ölümden korkacaksınız!" O hastalıklar nedir?

Birisi:

Kerâhiyetü'l-mevt. "Ölümden korkmak! Ölümden korkacaksınız!"

İnsan ölümden korktu mu bitiyor. Birisi de; İnsan ölümden korktu mu bitiyor.

Birisi de;

Hubb-u dünyâ. "Dünyayı sevmek. Dünyayı seveceksiniz, bağlanacaksınız! Hubb-u dünyâ. "Dünyayı sevmek. Dünyayı seveceksiniz, bağlanacaksınız! Aman menfaatim gitmesin, köşklerime zarar gelmesin, ticaretim bozulmasın, Aman menfaatim gitmesin, köşklerime zarar gelmesin, ticaretim bozulmasın, diye dünyaya bağlanacaksınız!" [şeklinde] bildiriyor. diye dünyaya bağlanacaksınız!" [şeklinde] bildiriyor.

Kolay bir şey değil, zorluğunu kabul ediyorum. Kolay bir şey değil, zorluğunu kabul ediyorum.

"Bir insan cân u gönülden şehitliği murad etmedikçe münafıklıktan bir hâl üzere ölür!" diye "Bir insan cân u gönülden şehitliği murad etmedikçe münafıklıktan bir hâl üzere ölür!" diye bir hadîs-i şerîf var. bir hadîs-i şerîf var. Bir insan şehitliği isteyecek, cân u gönülden isteyecek. Bir insan şehitliği isteyecek, cân u gönülden isteyecek.

"İsteyemiyorum." İstemiyorsan sende bir hastalık var, "İsteyemiyorum."

İstemiyorsan sende bir hastalık var,
sen onun merhemini bulmaya çalış. Yavaş yavaş bir doktora, tedaviye git. sen onun merhemini bulmaya çalış. Yavaş yavaş bir doktora, tedaviye git. Bu iş doktorsuz olmaz! Bu iş doktorsuz olmaz!

Ve rızâ bi-kadâihî. "Seviyorsa Allah'ın kazasına, kaderine, hükmüne razı olacak!"Ve rızâ bi-kadâihî. "Seviyorsa Allah'ın kazasına, kaderine, hükmüne razı olacak!" Ve muhabbetü kelâmihî. "Kur'an'ını sevecek, kelamını sevecek!"Ve muhabbetü kelâmihî. "Kur'an'ını sevecek, kelamını sevecek!" Ve telezzüzü bi-tilâvetihî. "Kur'ân-ı Kerîm okumaktan zevk alacak!" Ve telezzüzü bi-tilâvetihî. "Kur'ân-ı Kerîm okumaktan zevk alacak!"

Makam ile okumaktan, dinlemekten zevk alacak; Makam ile okumaktan, dinlemekten zevk alacak; mânasını anlamaktan ve mucibince amel etmekten zevk alacak... mânasını anlamaktan ve mucibince amel etmekten zevk alacak...

Ve semâuhû ve't-tarabû inde zikrihî. Ve semâuhû ve't-tarabû inde zikrihî. "Allahu Teâlâ hazretleri anıldığı zaman şıkır şıkır oynayası gelecek!" "Allahu Teâlâ hazretleri anıldığı zaman şıkır şıkır oynayası gelecek!"

Tarab: "Eğlence ve sema!" Mevlevilerin döndüğü gibi dönmek… Tarab: "Eğlence ve sema!"

Mevlevilerin döndüğü gibi dönmek…

Ev semâi ismihî. "İsmi anıldığı zaman, Allah denildiği zaman Ev semâi ismihî. "İsmi anıldığı zaman, Allah denildiği zaman zikrinden, sevgisinden şöyle bir oynayacağı gelecek!" zikrinden, sevgisinden şöyle bir oynayacağı gelecek!" Ve ademu sabri inde an zâlike. "Bu hâlde sabır filan kalmayacak. Ve ademu sabri inde an zâlike. "Bu hâlde sabır filan kalmayacak. Elinden ihtiyarı gidecek, Allah'ın adı anıldığı zaman aklı başından gidecek." Elinden ihtiyarı gidecek, Allah'ın adı anıldığı zaman aklı başından gidecek." Ve muhabbetü Resûlihî. "Resûlü'nü sevecek!" Öyle şey var mı?! Sen,Ve muhabbetü Resûlihî. "Resûlü'nü sevecek!"

Öyle şey var mı?! Sen,
Resûlü'nü sevmeden "Allah'ı sevdim!" [diye] nasıl dersin?!.. Resûlü'nü sevmeden "Allah'ı sevdim!" [diye] nasıl dersin?!..

Ve't-tıbâuhû. "Ve Resûlullah'a ittibâ edecek!" Ve hâzâ hüve'l-ma'rifetü. Ve't-tıbâuhû. "Ve Resûlullah'a ittibâ edecek!" Ve hâzâ hüve'l-ma'rifetü. "Allah'ı bilmek, O'na muhabbetle bağlanmak ve sevmek böyle olur!" diye zikrediyor. "Allah'ı bilmek, O'na muhabbetle bağlanmak ve sevmek böyle olur!" diye zikrediyor.

[Ahmed Ziyâüddin] Üstadımız bir kitaptan naklen diyor ki; [Ahmed Ziyâüddin] Üstadımız bir kitaptan naklen diyor ki;

"Mârifetullaha erişmek için şu üç kademe lazım: el-Ma'rifetü bi-vahdâniyetillâhi teâlâ. "Mârifetullaha erişmek için şu üç kademe lazım: el-Ma'rifetü bi-vahdâniyetillâhi teâlâ. Allahu Teâlâ hazretlerinin bir olduğu inanmak!" Allahu Teâlâ hazretlerinin bir olduğu inanmak!"

Var mı başka tapınacak, önünde eğilinecek, var mı başka sözü dinlenecek?Var mı başka tapınacak, önünde eğilinecek, var mı başka sözü dinlenecek? İki değil, üç değil, beş değil; bir tane! Allah'ın birliğini anlayacak! İki değil, üç değil, beş değil; bir tane! Allah'ın birliğini anlayacak! İnsan böyle yaptığı zaman şirkten kurtulur. İnsan böyle yaptığı zaman şirkten kurtulur.

"Ben şirk koşmuyorum, Allah'ın birliğine inanıyorum." "Ben şirk koşmuyorum, Allah'ın birliğine inanıyorum."

Peki, nefsine tapıyorsun, paraya tapıyorsun, makama tapıyorsun;Peki, nefsine tapıyorsun, paraya tapıyorsun, makama tapıyorsun; onlar da bir çeşit şirk! Onlar gözle görülmüyor, karşında bir put olarak durmuyor amaonlar da bir çeşit şirk! Onlar gözle görülmüyor, karşında bir put olarak durmuyor ama onlara da tapıyorsun, mevkie, makama, paraya… kulluk ediyorsun ya; ona da dikkat etmek lazım! onlara da tapıyorsun, mevkie, makama, paraya… kulluk ediyorsun ya; ona da dikkat etmek lazım! O görünmeyen şeyleri çok kimse gözden kaçırır ama fiilen o öyle oluyor. O görünmeyen şeyleri çok kimse gözden kaçırır ama fiilen o öyle oluyor.

İkincisi; İkincisi;

"Ve'l-Ma'rifetü bi-kudretihî. "Kudretiyle dilerse dilediğini yapar!" "Ve'l-Ma'rifetü bi-kudretihî. "Kudretiyle dilerse dilediğini yapar!"

Duayı kabul ederse yaşadın! İsterse seni toz eder, zerre zerre hâle getirir, kahreder, ezer. Duayı kabul ederse yaşadın! İsterse seni toz eder, zerre zerre hâle getirir, kahreder, ezer. Kudretine inanacak, kudretine her yönden inanınca pervasızlıktan kurtulacak. Kudretine inanacak, kudretine her yönden inanınca pervasızlıktan kurtulacak.

"Ve sâlis el-ma'rifetü bi-sıfâtihî. "O'nun sıfatlarını vasıflarını bilecek!" "Ve sâlis el-ma'rifetü bi-sıfâtihî. "O'nun sıfatlarını vasıflarını bilecek!"

"Acaba Allahu Teâlâ hazretleri nasıldır, söyle?"Acaba Allahu Teâlâ hazretleri nasıldır, söyle? Sen nasıl bir Allah'a ibadet ediyorsun? Hani günde beş vakit namaz kılıyorsun ya, Sen nasıl bir Allah'a ibadet ediyorsun? Hani günde beş vakit namaz kılıyorsun ya, o senin Mevla'n nasıldır, anlat bakalım? o senin Mevla'n nasıldır, anlat bakalım? Bu yaşa gelmişsin ne kadar öğrenmişsin?Bu yaşa gelmişsin ne kadar öğrenmişsin? Allahu Teâlâ hazretlerini bir anlat bakalım,Allahu Teâlâ hazretlerini bir anlat bakalım, senin bildiği Allahu Teâlâ hazretlerinin sıfatlarını bir tarif et bakalım, nasıl biliyorsun?.." senin bildiği Allahu Teâlâ hazretlerinin sıfatlarını bir tarif et bakalım, nasıl biliyorsun?.."

İnsan Allah'ın o sıfatlarına sahip olacak. Böyle olursa ne olur? İnsan Allah'ın o sıfatlarına sahip olacak.

Böyle olursa ne olur?

Teşbihten, benzetmeden kurtulur; başkalarını O'na benzetmekten kurtulur. Tenzihe erer. Teşbihten, benzetmeden kurtulur; başkalarını O'na benzetmekten kurtulur. Tenzihe erer.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi vahdaniyetini idraki nasip etsin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi vahdaniyetini idraki nasip etsin. Kudretini sezmeyi ve O'na boyun eğmeyi nasip etsin. Sıfatlarına vukufu nasip etsin. Kudretini sezmeyi ve O'na boyun eğmeyi nasip etsin. Sıfatlarına vukufu nasip etsin.

Her sabah okuduğumuz Evrâd'da geçiyor ki; "Bir insan Allahu Teâlâ hazretlerinin Her sabah okuduğumuz Evrâd'da geçiyor ki; "Bir insan Allahu Teâlâ hazretlerinin -hadîs-i şerîfite zikredilmiş doksan dokuz tane ismi var- isimlerini ezberlerse [cennete girer]." -hadîs-i şerîfite zikredilmiş doksan dokuz tane ismi var- isimlerini ezberlerse [cennete girer]."

İnnâ lillâhi tis'aten ve tis'îne ismen men ahsâhâ dehâle'l-cenneh. İnnâ lillâhi tis'aten ve tis'îne ismen men ahsâhâ dehâle'l-cenneh. "Kim bunları ezberlerse cennete girer." "Cenneti istiyor musun?" "Kim bunları ezberlerse cennete girer."

"Cenneti istiyor musun?"

"İstiyorum." "Niye ezberlemedin?.." İnsan daha zor başka şeyleri ezberliyor."İstiyorum."

"Niye ezberlemedin?.."

İnsan daha zor başka şeyleri ezberliyor.
Hukuk fakültesine girdi mi kaç tane kanun ezberliyorlar, Roma hukukunu ezberletiyorlar,Hukuk fakültesine girdi mi kaç tane kanun ezberliyorlar, Roma hukukunu ezberletiyorlar, İtalyanca'yı ezberletiyorlar; mühendisliğe girdi mi neler öğreniyor, İtalyanca'yı ezberletiyorlar; mühendisliğe girdi mi neler öğreniyor, başka yerlere girdi mi neler öğreniyor… başka yerlere girdi mi neler öğreniyor…

Dehale'l-cenneh. Cennete girecek ya Esmâ-i Hüsnâ'yı öğrenmez! Dehale'l-cenneh.

Cennete girecek ya Esmâ-i Hüsnâ'yı öğrenmez!

"Esmâ-i Hüsnâ'nın mânası nedir, bir şerhinden, açıklamasından okumaz; ondan sonra cenneti ister! "Esmâ-i Hüsnâ'nın mânası nedir, bir şerhinden, açıklamasından okumaz; ondan sonra cenneti ister!

Öyle durduğun yerden cennet olmaz ki! Talep edeceksin! Öyle durduğun yerden cennet olmaz ki! Talep edeceksin!

Men talebe şey'en ve cedde vecede. Men talebe şey'en ve cedde vecede. "Kim bir şeyi talep ederse isterse ve onun içinde ciddi gayret ederse sa'y ederse uğraşırsa bulur." "Kim bir şeyi talep ederse isterse ve onun içinde ciddi gayret ederse sa'y ederse uğraşırsa bulur." Ve men karae bâben ve lecce velece. "Israr ederse, -kapıyı çalıyor, durur tekrar tekrar çalar çalar-Ve men karae bâben ve lecce velece. "Israr ederse, -kapıyı çalıyor, durur tekrar tekrar çalar çalar- beklerse kapıdan girer." beklerse kapıdan girer."

Bekleyecek, açılmadı diye hemen geri dönmeyecek. Uğraşacak, gayret sarf edecek. Bekleyecek, açılmadı diye hemen geri dönmeyecek. Uğraşacak, gayret sarf edecek. Dünya için ne kadar gayret sarf ettiğimizi düşünün, âhiret için ne kadar tembellik yaptığımızı Dünya için ne kadar gayret sarf ettiğimizi düşünün, âhiret için ne kadar tembellik yaptığımızı kendi kendinize kıyaslayın. İnsafa gelin!kendi kendinize kıyaslayın. İnsafa gelin! Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi insafa sahip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi insafa sahip eylesin.

Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-Besmele… Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-Besmele…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2