Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Marifetullah ve Tasavvufun Aslı, Esası, Mahiyeti Nedir?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve bihî nestaîn. Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve bihî nestaîn.

Aziz ve muhterem kardeşlerim, pek değerli misafirlerimiz, vefalı dostlar ve sevgili kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim, pek değerli misafirlerimiz, vefalı dostlar ve sevgili kardeşlerim!

Toplantımıza hoş geldiniz ve sefalar getirdiniz! Toplantımıza hoş geldiniz ve sefalar getirdiniz!

Merhum Hocamız'ın işareti ile kurulmuş ve tüzüğü kendisine okunup takdiri ve tasdiki alınmış olanMerhum Hocamız'ın işareti ile kurulmuş ve tüzüğü kendisine okunup takdiri ve tasdiki alınmış olan Hakyol Eğitim Yardımlaşma ve Dostluk Vakfı olarak davetimize icabet etmenizdenHakyol Eğitim Yardımlaşma ve Dostluk Vakfı olarak davetimize icabet etmenizden ve şu toplantımızı şereflendirmenizden son derece bahtiyarım.ve şu toplantımızı şereflendirmenizden son derece bahtiyarım. Hepinize en derin minnet ve şükranlarımızı arz eder, sizleri içten duygularla, sevgi ve saygılarla selamlarım.Hepinize en derin minnet ve şükranlarımızı arz eder, sizleri içten duygularla, sevgi ve saygılarla selamlarım. Toplantıyı hazırlayan, yeri temin eden ve değerli çalışmalarıylaToplantıyı hazırlayan, yeri temin eden ve değerli çalışmalarıyla sempozyuma katılan bütün ilgilileri tebrik eder, teşekkürlerimi sunarım. sempozyuma katılan bütün ilgilileri tebrik eder, teşekkürlerimi sunarım.

Kâinâtı sonsuz kudreti ve eşsiz sanatıyla en mükemmel şekilde yaratan,Kâinâtı sonsuz kudreti ve eşsiz sanatıyla en mükemmel şekilde yaratan, biz insanoğullarına da eşref-i mahlukât olma şerefini bahşeden, yerleri ve gökleribiz insanoğullarına da eşref-i mahlukât olma şerefini bahşeden, yerleri ve gökleri insanoğluna musahhar eyleyip sayısız nimetleri, insanoğluna musahhar eyleyip sayısız nimetleri, ikram ve lezzetleri ile taltif buyuran yüce Rabbimize nâmütenâhi hamd ü senâlar olsun. ikram ve lezzetleri ile taltif buyuran yüce Rabbimize nâmütenâhi hamd ü senâlar olsun.

Mü'min ve müslümanlar olarak, bizim dünya görüşümüz, muhakeme tarzımız ve zihniyetimiz son derece açıktır.Mü'min ve müslümanlar olarak, bizim dünya görüşümüz, muhakeme tarzımız ve zihniyetimiz son derece açıktır. Dâr-ı dünya bir imtihan yeridir. Muhakkak ki fânidir.Dâr-ı dünya bir imtihan yeridir. Muhakkak ki fânidir. Şairin dediği gibi; Bir göz yumup açınca zamanı güzel eyler.Şairin dediği gibi; Bir göz yumup açınca zamanı güzel eyler. Bizim asıl yerimiz, asıl yurdumuz, bâki ve dâimî ikametgâhımız ise âhirettir. Bizim asıl yerimiz, asıl yurdumuz, bâki ve dâimî ikametgâhımız ise âhirettir. Biliyoruz ki bizler burada, Allahu Teâlâ indinde geçerli yegâne din olan İslâm'a uygun, Biliyoruz ki bizler burada, Allahu Teâlâ indinde geçerli yegâne din olan İslâm'a uygun, O'nun âlemlere rahmeti ve insanlara son elçisi ve habercisiO'nun âlemlere rahmeti ve insanlara son elçisi ve habercisi Hz. Muhammed-i Mustafâsı sallallahu aleyhi ve sellem'in yolunda ve izinde yaşamamız,Hz. Muhammed-i Mustafâsı sallallahu aleyhi ve sellem'in yolunda ve izinde yaşamamız, daima hayrât u hasenât ve ibadât u taat eyleyip âhirete hazırlanmamız,daima hayrât u hasenât ve ibadât u taat eyleyip âhirete hazırlanmamız, gafletle bu aziz ömrü zâyi eylemeyip ukbâyı berbat eylemememiz gerekmektedir. gafletle bu aziz ömrü zâyi eylemeyip ukbâyı berbat eylemememiz gerekmektedir.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Hakîm'inde; Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Hakîm'inde;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'büdûn buyurmaktadır.Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'büdûn buyurmaktadır.
Meali: "Biz insanoğullarını ve görünmez yaratıklar olan cinleri bir başka sebeple değil,Meali: "Biz insanoğullarını ve görünmez yaratıklar olan cinleri bir başka sebeple değil, ancak Bize ibadet eylesinler diye yarattık." ancak Bize ibadet eylesinler diye yarattık."

İbadet etmek, Allah'a kulluk eylemek ancak bilmek ve tanımaktan sonra mümkün olacağından,İbadet etmek, Allah'a kulluk eylemek ancak bilmek ve tanımaktan sonra mümkün olacağından, müfessirler ve alimler buradaki li-ya'büdûn "Ta ki ibadet etsinler, ibadet eylesinler."müfessirler ve alimler buradaki li-ya'büdûn "Ta ki ibadet etsinler, ibadet eylesinler." mânasına gelen kelimeyi, li-ya'rifûn "Rablerini bilsinler,mânasına gelen kelimeyi, li-ya'rifûn "Rablerini bilsinler, mârifetullaha ersinler." diye böyle izah eylemişlerdir. mârifetullaha ersinler." diye böyle izah eylemişlerdir.

Büyük alim, büyük mutasavvıf Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri -kaddesallahu sırrahu'l-azîz-Büyük alim, büyük mutasavvıf Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri -kaddesallahu sırrahu'l-azîz- meşhur ansiklopedik eseri Mârifetnâme'sinde, mukaddemede, bu eseri niçin yazdığını izah ederken,meşhur ansiklopedik eseri Mârifetnâme'sinde, mukaddemede, bu eseri niçin yazdığını izah ederken, kendi üslubuyla şu ifadeyi kullanıyor:kendi üslubuyla şu ifadeyi kullanıyor: "Cenâb-ı Hak bu âlemi benî Âdem için, anı da kendi mârifeti için halk eyledi.""Cenâb-ı Hak bu âlemi benî Âdem için, anı da kendi mârifeti için halk eyledi." Yani dünya da âhiret de insanoğlu için hazırlanmıştır.Yani dünya da âhiret de insanoğlu için hazırlanmıştır. İnsanoğlu ise Allah'ı bilsin, bulsun diye yaratılmıştır.İnsanoğlu ise Allah'ı bilsin, bulsun diye yaratılmıştır. "Pes hilkat-i âlem ü âdemden maksad-ı aksâ ve matlab-ı a'lâ marifet-i Mevlâ'dır." diyor."Pes hilkat-i âlem ü âdemden maksad-ı aksâ ve matlab-ı a'lâ marifet-i Mevlâ'dır." diyor. Doğrudur, hadislerle ve âyetlerle sabittir.Doğrudur, hadislerle ve âyetlerle sabittir. Hayatın asıl gayesi Allah'ı tanımak, mârifetullaha ermek, O'nu bulmak, bilmekHayatın asıl gayesi Allah'ı tanımak, mârifetullaha ermek, O'nu bulmak, bilmek ve sonunda Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına nâil olmaktır. ve sonunda Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına nâil olmaktır.

Peki, hayatın gayesi budur; bu gayeye ulaşmanın yolu nedir, şartları nelerdir? Peki, hayatın gayesi budur; bu gayeye ulaşmanın yolu nedir, şartları nelerdir?

Çok hürmet ettiğim Sivaslı Şemsî hazretleri -kaddesallahu sırrahu'l-azîz-Çok hürmet ettiğim Sivaslı Şemsî hazretleri -kaddesallahu sırrahu'l-azîz- çok beğendiğim bir şiiriyle şöyle sesleniyor: Vâsıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dûr olmadan çok beğendiğim bir şiiriyle şöyle sesleniyor:

Vâsıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dûr olmadan

Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pürnûr olmadan Sür, çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ede Hakk Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pürnûr olmadan

Sür, çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ede Hakk

Padişah konmaz sarâya hâne mâmur olmadan. Padişah konmaz sarâya hâne mâmur olmadan.

Çok hoşuma gidiyor. Padişah virâneye misafir edilmez. Gelmez zaten.Çok hoşuma gidiyor. Padişah virâneye misafir edilmez. Gelmez zaten. Hane mâmur olmadan padişah teşrif etmez. Hane mâmur olmadan padişah teşrif etmez.

Mârifetullah gayedir; ama kul O'na layık ve her bakımdan hak hâle gelmedenMârifetullah gayedir; ama kul O'na layık ve her bakımdan hak hâle gelmeden mârifetullah eve girmiyor, ihsan olunmuyor, kapı açılmıyor. mârifetullah eve girmiyor, ihsan olunmuyor, kapı açılmıyor.

Bu bakımdan, mârifetullaha ermek için tezkiye-i nefs, yani nefsi kötü sıfatlardan pak eylemek;Bu bakımdan, mârifetullaha ermek için tezkiye-i nefs, yani nefsi kötü sıfatlardan pak eylemek; tashîh-i niyet, yani ameller niyetlere göre olduğuna göre her husustaki niyeti her yöndentashîh-i niyet, yani ameller niyetlere göre olduğuna göre her husustaki niyeti her yönden Allah'ın istediği hâle getirmek, tashih etmek;Allah'ın istediği hâle getirmek, tashih etmek; tasfiye-i kalb, yani insanın kalbinin Türkçe 'de gönül dediğimiz mâneviyâtını, kendisini meşgul eden,tasfiye-i kalb, yani insanın kalbinin Türkçe 'de gönül dediğimiz mâneviyâtını, kendisini meşgul eden, "mâsiva" denilen, "dünya" denilen "çirkâb-ı mâsiva" diye ifade edilen çirkinliklerden,"mâsiva" denilen, "dünya" denilen "çirkâb-ı mâsiva" diye ifade edilen çirkinliklerden, pisliklerden, gölgelerden, paslardan, kirlerden temizlemek, tehzîb-i ahlâk eylemek,pisliklerden, gölgelerden, paslardan, kirlerden temizlemek, tehzîb-i ahlâk eylemek, ahlâkı güzelleştirmek, mekârim-i ahlâka sahip olmak, rezâil-i ahlâktan kurtulmakahlâkı güzelleştirmek, mekârim-i ahlâka sahip olmak, rezâil-i ahlâktan kurtulmak ve terk-i sivâ eylemek vazgeçilmez şartlar olmaktadır. ve terk-i sivâ eylemek vazgeçilmez şartlar olmaktadır.

Mârifetullaha ermek için bu kademelerden geçiliyor.Mârifetullaha ermek için bu kademelerden geçiliyor. Bunlar olmadan, mekanik bir tarzda, "Düğmeye basarsanız şu olur. Bunlar olmadan, mekanik bir tarzda, "Düğmeye basarsanız şu olur. İki kere iki dört eder, eşittir dört." tarzında mârifetullah ele geçmiyor.İki kere iki dört eder, eşittir dört." tarzında mârifetullah ele geçmiyor. Kuru bir fezâil-i ilimle, mâlumât yığınları, okuyan herkes tarafından elde edilebiliyor ama...Kuru bir fezâil-i ilimle, mâlumât yığınları, okuyan herkes tarafından elde edilebiliyor ama... Hatta bizim ilgilendiğimiz sahalarda, hatta tasavvuf konusunda...Hatta bizim ilgilendiğimiz sahalarda, hatta tasavvuf konusunda... Oryantalistler var, büyük şarkiyatçılar, eserler neşretmiş insanlar var.Oryantalistler var, büyük şarkiyatçılar, eserler neşretmiş insanlar var. Ama gönüllerinde kenz açılmıyor. Padişahlar padişahı hâne-i kalplerine teşrif eylemiyor. Ama gönüllerinde kenz açılmıyor. Padişahlar padişahı hâne-i kalplerine teşrif eylemiyor.

Yunus Emre'nin sade, güzel ifadesi ile; yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.Yunus Emre'nin sade, güzel ifadesi ile; yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil. Biz abdest alıyoruz [da] sanki başkaları ellerini, yüzlerini yıkamıyorlar mı?Biz abdest alıyoruz [da] sanki başkaları ellerini, yüzlerini yıkamıyorlar mı? Bu abdest almanın ötesinde daha başka şeylere ihtiyaç var. Bu abdest almanın ötesinde daha başka şeylere ihtiyaç var.

Yine çok büyük alim, çok büyük üstat, hayran olduğumuz büyük şahsiyetlerdenYine çok büyük alim, çok büyük üstat, hayran olduğumuz büyük şahsiyetlerden Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleri, -pek çok erbâb-ı tasavvufun ifade ettiği şeyler- şu şiiriyle söylemek istediğimi anlatıyor. Aziz Mahmud-u Hüdâyî hazretleri, -pek çok erbâb-ı tasavvufun ifade ettiği şeyler- şu şiiriyle söylemek istediğimi anlatıyor.

Can terkini urmadan Canan eline girmez Zünnarını kırmadan İman eline girmez Can terkini urmadan

Canan eline girmez

Zünnarını kırmadan

İman eline girmez

Candan geçeceksin, nefsinin kâfirliklerini kıracaksın. Candan geçeceksin, nefsinin kâfirliklerini kıracaksın.

Ey laf urucu nâmerd Ahen döğülür mü serd Olmadan esîr-i derd Derman eline girmez Ey laf urucu nâmerd

Ahen döğülür mü serd

Olmadan esîr-i derd

Derman eline girmez

Ey furuat ile meşgul olan nâmert!Ey furuat ile meşgul olan nâmert! Demir ısınmadan, tavına gelmeden, kıpkırmızı olmadan, akıcı hâle gelmeden dövülebilir mi, şekil alabilir mi?Demir ısınmadan, tavına gelmeden, kıpkırmızı olmadan, akıcı hâle gelmeden dövülebilir mi, şekil alabilir mi? İnsan bir güzel derdin, bir mânevî neşenin esiri olmadan dermana ulaşır mı? İnsan bir güzel derdin, bir mânevî neşenin esiri olmadan dermana ulaşır mı?

Su gibi arınmazsan Yerlerde sürünmezsen Taşlarla urunmazsan Umman eline girmez Su gibi arınmazsan

Yerlerde sürünmezsen

Taşlarla urunmazsan

Umman eline girmez

Suyu misal veriyor. İnsan su gibi âri olacak. Yerlerde sürünecek, mütevâzı olacak.Suyu misal veriyor. İnsan su gibi âri olacak. Yerlerde sürünecek, mütevâzı olacak. Taşlara çarpa çarpa maksûduna koşacak. Ummana o zaman vâsıl olacak. Taşlara çarpa çarpa maksûduna koşacak. Ummana o zaman vâsıl olacak.

Her demde Hüdâî'den İlm oku meanîden Sevdikçe sivâyı sen İrfan eline girmez Her demde Hüdâî'den

İlm oku meanîden

Sevdikçe sivâyı sen

İrfan eline girmez

"Mâsivallahı sevdikçe, Allah'tan gayriyle gönlünü meşgul ettikçe"Mâsivallahı sevdikçe, Allah'tan gayriyle gönlünü meşgul ettikçe mârifetullah eline girmez ki!" diye ifade ediyor. mârifetullah eline girmez ki!" diye ifade ediyor.

İşte "tasavvuf" denilen yüce ve özge ilim…İşte "tasavvuf" denilen yüce ve özge ilim… Âlî bilimlerin en âlîsi! Âdâb ve erkâna, usul ve şerâitine tam riayette,Âlî bilimlerin en âlîsi! Âdâb ve erkâna, usul ve şerâitine tam riayette, o maksad-ı aksâ ve maksad-ı a'lâya ulaşmayı anlatan ve sağlayan ilimdir. o maksad-ı aksâ ve maksad-ı a'lâya ulaşmayı anlatan ve sağlayan ilimdir. Tefsir gibi, kelam gibi, hadis gibi, fıkıh gibi şer'î bir ilimdir. Şeriatin temeli olan ilimlerden bir ilimdir.Tefsir gibi, kelam gibi, hadis gibi, fıkıh gibi şer'î bir ilimdir. Şeriatin temeli olan ilimlerden bir ilimdir. Fıkh-ı bâtındır. İlm-i makâm-ı ihsandır; ihsan makamına ermenin ilmidir. Fıkh-ı bâtındır. İlm-i makâm-ı ihsandır; ihsan makamına ermenin ilmidir.

Tasavvuf ve tarikatler, o mânevî hayat,Tasavvuf ve tarikatler, o mânevî hayat, bizim kültür tarihimizde en mühim ve en büyük müesseselerinden biridir.bizim kültür tarihimizde en mühim ve en büyük müesseselerinden biridir. Bize en müessir olmuş müesseselerden biridir. Bize en müessir olmuş müesseselerden biridir. Bizim millî kültürümüzün tasavvufsuz, tasavvufa âşinâ olmadan anlaşılması mümkün değildir.Bizim millî kültürümüzün tasavvufsuz, tasavvufa âşinâ olmadan anlaşılması mümkün değildir. Hatta dilimizi anlayamaz.Hatta dilimizi anlayamaz. Tasavvufu anlayamazsınız, tarihleri anlayamazsınız, edebiyatı anlayamazsınız,Tasavvufu anlayamazsınız, tarihleri anlayamazsınız, edebiyatı anlayamazsınız, örfümüzü, âdâbımızı gerçek mânasıyla kavrayamazsınız. Ancak tasavvufla anlayabilirsiniz.örfümüzü, âdâbımızı gerçek mânasıyla kavrayamazsınız. Ancak tasavvufla anlayabilirsiniz. Çünkü sultanlardan gedalara, fukarâya kadar Osmanlı cemiyeti tasavvufla yoğrulmuş,Çünkü sultanlardan gedalara, fukarâya kadar Osmanlı cemiyeti tasavvufla yoğrulmuş, tasavvuf terbiyesiyle yetişmiş bir cemiyettir. Sultanlar da derviştir.tasavvuf terbiyesiyle yetişmiş bir cemiyettir. Sultanlar da derviştir. Sultan Ahmed, Aziz Mahmud-u Hüdâyî'nin dervişidir.Sultan Ahmed, Aziz Mahmud-u Hüdâyî'nin dervişidir. II. Bayezid, Sofu Bayezid, Sofular caddesinde medfun bulunan ârif zâtın dervişidir.II. Bayezid, Sofu Bayezid, Sofular caddesinde medfun bulunan ârif zâtın dervişidir. Daha öncekiler, daha sonrakiler... Ve bütün Osmanlı alimleri, şairleri kâhir ekseriyetle hepsi mutasavvıftır. Daha öncekiler, daha sonrakiler... Ve bütün Osmanlı alimleri, şairleri kâhir ekseriyetle hepsi mutasavvıftır.

Esrarını Mesnevî'den aldım Çaldımsa da mîri malı çaldım diyor Şeyh Gâlib. Esrarını Mesnevî'den aldım

Çaldımsa da mîri malı çaldım

diyor Şeyh Gâlib.

Mevlânâ'dan müteesir olmamış, Yunus'u tanıyıp benimsememiş, Eşrefoğlu Rûmî'den feyz almamış,Mevlânâ'dan müteesir olmamış, Yunus'u tanıyıp benimsememiş, Eşrefoğlu Rûmî'den feyz almamış, Bursalı İsmail Hakkı'dan, Erzurumlu İbrahim Hakkı'dan ve daha daha nicelerinden feyz almamış,Bursalı İsmail Hakkı'dan, Erzurumlu İbrahim Hakkı'dan ve daha daha nicelerinden feyz almamış, bir yere intisabı olmayan çok nadir insan görürsünüz. bir yere intisabı olmayan çok nadir insan görürsünüz.

Rahatsızlığı dolayısıyla toplantımıza gelememiş olan çok değerli profesör Yusuf Ziya Binatlı Bey kendisi ifade etmişti:Rahatsızlığı dolayısıyla toplantımıza gelememiş olan çok değerli profesör Yusuf Ziya Binatlı Bey kendisi ifade etmişti: "Biz gençliğimizde, delikanlılığımızda Beyazıt'ta, çevrede dolaşırdık da arkadaşlarımızla"Biz gençliğimizde, delikanlılığımızda Beyazıt'ta, çevrede dolaşırdık da arkadaşlarımızla karşılaştığımız zaman merhabalaşırdık, tanışırdık, şu ifade ile sorardık:karşılaştığımız zaman merhabalaşırdık, tanışırdık, şu ifade ile sorardık: 'Mîrim, hangi dergâha müntesipsiniz?" Mîrim, "efendim, emirim, komutanım" mânasına geliyor. 'Mîrim, hangi dergâha müntesipsiniz?"

Mîrim, "efendim, emirim, komutanım" mânasına geliyor.

"'Hangi dergâha müntesipsiniz? Nereden feyz alıyorsunuz efendim?' diye birbirimize öyle sorardık." "'Hangi dergâha müntesipsiniz? Nereden feyz alıyorsunuz efendim?' diye birbirimize öyle sorardık."

Hani şimdi "Hangi takımı tutuyorsun?" der gibi… Hani şimdi "Hangi takımı tutuyorsun?" der gibi…

Tasavvuf iyice incelendiği zaman, bilinir ki, İslâm dininin özüdür. Aslı ve geniş anlamıdır.Tasavvuf iyice incelendiği zaman, bilinir ki, İslâm dininin özüdür. Aslı ve geniş anlamıdır. İslâm'ın insana gösterdiği gaye olan insân-ı kâmil olmanın yolu ve yöntemidir.İslâm'ın insana gösterdiği gaye olan insân-ı kâmil olmanın yolu ve yöntemidir. Gerçek mutluluğu, ilâhî yolu, dâreyn saadetinin anahtarıdır.Gerçek mutluluğu, ilâhî yolu, dâreyn saadetinin anahtarıdır. İnsanın daldığı gaflet deryasından kurtulması tasavvufladır.İnsanın daldığı gaflet deryasından kurtulması tasavvufladır. Gönül gözünün, mâneviyâtının, basiretinin açılması tasavvufladır.Gönül gözünün, mâneviyâtının, basiretinin açılması tasavvufladır. Harap kalplerin mâmur olması, zulmetlerin pürnûr olması tasavvufladır. Harap kalplerin mâmur olması, zulmetlerin pürnûr olması tasavvufladır.

Tasavvuf, ilâhî aşk ateşidir. Fuzûlî'nin: Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabib Tasavvuf, ilâhî aşk ateşidir. Fuzûlî'nin:

Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabib

Kılma derman kim helâkim zehri dermanındadır dediği derttir.Kılma derman kim helâkim zehri dermanındadır

dediği derttir.
Bî-dertlerin derdine derman olmaz sözü ile kastedilen derttir. İstenilen derttir, aranan derttir. Bî-dertlerin derdine derman olmaz sözü ile kastedilen derttir. İstenilen derttir, aranan derttir.

Tasavvuf, kulu halka mahbûb eder; çünkü mütevâzı eyler, güzel ahlâklı eyler.Tasavvuf, kulu halka mahbûb eder; çünkü mütevâzı eyler, güzel ahlâklı eyler. Hakk'a mahbûb eyler; çünkü her şeyi ihlâsla yapan bir kul eyler.Hakk'a mahbûb eyler; çünkü her şeyi ihlâsla yapan bir kul eyler. İnsanı meleklerden yüksek makama çıkartır, cehennemden kurtarır, cennete dahil eder,İnsanı meleklerden yüksek makama çıkartır, cehennemden kurtarır, cennete dahil eder, cemâlullahı müşahede ile müşerref eder. cemâlullahı müşahede ile müşerref eder.

Her sözü ölçülü söylemek gerekirse şunu da ifade etmek zorundayız ki;Her sözü ölçülü söylemek gerekirse şunu da ifade etmek zorundayız ki; bu kadar güzel olan tasavvufun, bu kadar mühim olan bu ilmin, her güzel şey gibi,bu kadar güzel olan tasavvufun, bu kadar mühim olan bu ilmin, her güzel şey gibi, hakikisi de vardır sahtesi de, ehli de vardır nâehiller de vardır.hakikisi de vardır sahtesi de, ehli de vardır nâehiller de vardır. Nâehiller yüzünden tasavvufun dostu olduğu gibi düşmanı da vardır, muhibbi olduğu gibi hasmı da vardır,Nâehiller yüzünden tasavvufun dostu olduğu gibi düşmanı da vardır, muhibbi olduğu gibi hasmı da vardır, hem de dindar insanlardan hasmı vardır. hem de dindar insanlardan hasmı vardır. Âşıkı vardır, münkiri vardır, sevenler ve sevmeyenlerin arasında ifrata düşenleri vardır,Âşıkı vardır, münkiri vardır, sevenler ve sevmeyenlerin arasında ifrata düşenleri vardır, tefritte kalanları vardır. Bu tasavvufun aslı, esası, mahiyeti nedir?tefritte kalanları vardır.

Bu tasavvufun aslı, esası, mahiyeti nedir?
Fıkha göre, Kur'an'a göre, hadise göre tasavvuf nedir?Fıkha göre, Kur'an'a göre, hadise göre tasavvuf nedir? Gerçeği arayan bir insanın tasavvuf hakkında vereceği hüküm nedir? Gerçeği arayan bir insanın tasavvuf hakkında vereceği hüküm nedir?

İşte bu kadar canlı, bu kadar da meraklı, bu kadar önemli ve bu kadar tatlı bir konuyuİşte bu kadar canlı, bu kadar da meraklı, bu kadar önemli ve bu kadar tatlı bir konuyu bu sempozyumla -sevgili Hocamız'ı anmak münasebetiyle- sizin karşınıza getirdik. bu sempozyumla -sevgili Hocamız'ı anmak münasebetiyle- sizin karşınıza getirdik. Çünkü kendisi de bu konunun en önde gelen güzide isimlerinden biri.Çünkü kendisi de bu konunun en önde gelen güzide isimlerinden biri. Evliyânın güzeli, hûbu, hoşu idi.Evliyânın güzeli, hûbu, hoşu idi. Görenleri kendisine aşık eden nurlu bir yüzü, gül gibi yanakları vardı.Görenleri kendisine aşık eden nurlu bir yüzü, gül gibi yanakları vardı. Levent gibi heybetli boyu posu vardı. Tatlı ve latif huylu idi.Levent gibi heybetli boyu posu vardı. Tatlı ve latif huylu idi. Tasavvufun ummanı, gönüllerin sultanı idi. Tasavvufun ummanı, gönüllerin sultanı idi. Gönülden geçenleri bilir ve cevap verir, rüyalara tasarruf ederdi.Gönülden geçenleri bilir ve cevap verir, rüyalara tasarruf ederdi. Mârifetullah ve hakikat hazinesi idi. Kerâmât-ı zâhiresi ve bâhiresi binleri geçti.Mârifetullah ve hakikat hazinesi idi. Kerâmât-ı zâhiresi ve bâhiresi binleri geçti. Makbûl-ü ins ü cân ve mahbûb-u cihân idi. Makbûl-ü ins ü cân ve mahbûb-u cihân idi.

Kaddesallâhu ruhahû ve a'lâ şe'nehû ve derecâtihî.Kaddesallâhu ruhahû ve a'lâ şe'nehû ve derecâtihî. Ve nenfeenâ min fuyûdihî ve fütûhâtihî.Ve nenfeenâ min fuyûdihî ve fütûhâtihî. Ve ceme'nâ tahte livâi habîbihî ve tahte zılli arşihî ve bi'l-Firdevsi'l-a'lâ. Âmîn. Ve ceme'nâ tahte livâi habîbihî ve tahte zılli arşihî ve bi'l-Firdevsi'l-a'lâ.

Âmîn.

Allah bizleri şu muhabbetli topluluğumuzla kendisiyle Firdevs-i Âlâ'da buluştursun. Allah bizleri şu muhabbetli topluluğumuzla kendisiyle Firdevs-i Âlâ'da buluştursun.

Söz ilim erbâbının. Söz ilim erbâbının.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh... es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2