Namaz Vakitleri
İstanbul
5 Cemâziye'l-Evvel 1446
07 Kasım 2024
İmsak
06:07
Güneş
07:34
Öğle
12:53
İkindi
15:36
Akşam
18:02
Yatsı
19:23
Detaylı Arama

Meryem Sûresi 85-98. Âyetleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Muharrem 1419 / 14.05.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

Mücrimlerin Şefaati Yoktur, Allah Çocuk Edinmemiştir, Bütün Peygamberlerin Söylediği Sözlerin En Faziletlisi, Lâ ilâhe illallah | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Meryem Sûresi 85-98. Âyetleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Muharrem 1419 / 14.05.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

Mücrimlerin Şefaati Yoktur, Allah Çocuk Edinmemiştir, Bütün Peygamberlerin Söylediği Sözlerin En Faziletlisi, Lâ ilâhe illallah | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrâhîm. Bismillâhirrahmânirrâhîm.

el-Hamdülillahi rabbi'l âlemîn Es-selâtu ves-selâmu alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn.el-Hamdülillahi rabbi'l âlemîn Es-selâtu ves-selâmu alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Muhammedini'l Mustafa'l Mahmûdi'l- Muhtâri'l- Emîn.Muhammedini'l Mustafa'l Mahmûdi'l- Muhtâri'l- Emîn. Ve 'alâ âlihî ve sahbihî ve men-tebi'ahû bi-ihsânin ila yevmi'd-dîn. Emma ba'd; Ve 'alâ âlihî ve sahbihî ve men-tebi'ahû bi-ihsânin ila yevmi'd-dîn.

Emma ba'd;

Aziz ve muhterem kardeşlerim; Aziz ve muhterem kardeşlerim;

Allahu Teâlâ hazretleri ibadetlerinizi kabul eylesin, dualarımızı müstecâb eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri ibadetlerinizi kabul eylesin, dualarımızı müstecâb eylesin. Cümlemizi sevdiği kulların zümresine dâhil eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;Cümlemizi sevdiği kulların zümresine dâhil eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Kim sabah namazını camide cemaatle kılar, sonra oturup zikrullah ile meşgul olur,"Kim sabah namazını camide cemaatle kılar, sonra oturup zikrullah ile meşgul olur, kerâhat vakti çıkıncaya kadar devam eder,kerâhat vakti çıkıncaya kadar devam eder, sonra kalkar iki rekât namaz kılarsa bir hac ve umre yapmış kadar çok sevap kazanır." diye buyurmuş.sonra kalkar iki rekât namaz kılarsa bir hac ve umre yapmış kadar çok sevap kazanır." diye buyurmuş. Biz de burada namazı cemaatle kaldık, işrak vaktine kadar zikir ve ilimle Allah'ın sevdiği şekilde,Biz de burada namazı cemaatle kaldık, işrak vaktine kadar zikir ve ilimle Allah'ın sevdiği şekilde, Allah'ın kitabını izah ederek zamanımızı rızâ-ı bârîye uygun geçirmeye niyet ettik.Allah'ın kitabını izah ederek zamanımızı rızâ-ı bârîye uygun geçirmeye niyet ettik. Rabbimiz o ecirlere, sevaplara cümlemizi nail eylesin. Rabbimiz o ecirlere, sevaplara cümlemizi nail eylesin.

Meryem sûresinin 85. âyeti ve devamında Rabbimiz Tebâreke ve Teâla buyuruyordular ki; Meryem sûresinin 85. âyeti ve devamında Rabbimiz Tebâreke ve Teâla buyuruyordular ki;

Mahşer gününde, âhirette, muttekî kullarımızı Rahman olan Rabblerinin huzuruna grup grup toplarız.Mahşer gününde, âhirette, muttekî kullarımızı Rahman olan Rabblerinin huzuruna grup grup toplarız. Bir yerden bir hükümdara meselelerini arz etmek, bir şey istemek için gönderilen heyetlere vesd denirdi.Bir yerden bir hükümdara meselelerini arz etmek, bir şey istemek için gönderilen heyetlere vesd denirdi. Demek ki; saraya ihtiyacı olan topluluğun ihtiyacını sunmak için gelen (mutttekîlerin) heyetlerine verilir.Demek ki; saraya ihtiyacı olan topluluğun ihtiyacını sunmak için gelen (mutttekîlerin) heyetlerine verilir. Gidecekler padişaha diyecekler ki: "Bizim şu ihtiyacımız var, şu dileğimiz var, şu talebimiz var."Gidecekler padişaha diyecekler ki: "Bizim şu ihtiyacımız var, şu dileğimiz var, şu talebimiz var." Tamam, olsun, yapılsın.Tamam, olsun, yapılsın. Dünyada insanlar bunu biliyor, ilahî, yüksek makamlara böyle heyet halinde gittiklerini biliyor. Dünyada insanlar bunu biliyor, ilahî, yüksek makamlara böyle heyet halinde gittiklerini biliyor.

Muttakîleri de Allahu Teâlâ hazretleri huzuruna öyle kabul edecek.Muttakîleri de Allahu Teâlâ hazretleri huzuruna öyle kabul edecek. Söyleyin bakalım ey benim muttakî kullarım!Söyleyin bakalım ey benim muttakî kullarım! Ey Allah'tan korkan, ey cehennemden korkan, ey azaptan sakınan, ey cenneti arzulayan,Ey Allah'tan korkan, ey cehennemden korkan, ey azaptan sakınan, ey cenneti arzulayan, ey emirlerini tutan, yasaklarımdan kaçan, günahlardan sakınan kullarım!ey emirlerini tutan, yasaklarımdan kaçan, günahlardan sakınan kullarım! Söyleyin bakalım, isteyin bakalım! Hadi huzuruma topluca gelin, istediklerinizi isteyin!Söyleyin bakalım, isteyin bakalım! Hadi huzuruma topluca gelin, istediklerinizi isteyin! Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna her topluluk başkanları ile birlikte gidecekler. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna her topluluk başkanları ile birlikte gidecekler.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerifte buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerifte buyuruyor ki: "Her şehirdeki ashâbım da o şehir ahalisinin başkanı olarak Rabbinin huzuruna götürecek.""Her şehirdeki ashâbım da o şehir ahalisinin başkanı olarak Rabbinin huzuruna götürecek." Mesela İstanbul'da kim var? Ebû Eyyûb el-Ensâri hazretleri ve 27 sahabe var.Mesela İstanbul'da kim var? Ebû Eyyûb el-Ensâri hazretleri ve 27 sahabe var. O bizim önderimiz; Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna öyle gideceğiz inşallah.O bizim önderimiz; Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna öyle gideceğiz inşallah. Herkes böyle iyi alim, fazıl mürşîd-i kâmil büyükleri ile tâbi olduğu iyi insanlarla, Herkes böyle iyi alim, fazıl mürşîd-i kâmil büyükleri ile tâbi olduğu iyi insanlarla, böyle heyetler halinde Mevlâ'nın huzuruna varacaklar. böyle heyetler halinde Mevlâ'nın huzuruna varacaklar.

Mücrim, cürüm işlemiş, günah işlemiş, kulları da cehenneme girecek şekilde, girmeleri için sevk ederiz.Mücrim, cürüm işlemiş, günah işlemiş, kulları da cehenneme girecek şekilde, girmeleri için sevk ederiz. Ve-re-de fiili Arapça'da bir su kaynağına su içmek için giden, giren insanlara derler.Ve-re-de fiili Arapça'da bir su kaynağına su içmek için giden, giren insanlara derler. Su umumiyetle biraz eşinmiş, çukur bir yerde olur.Su umumiyetle biraz eşinmiş, çukur bir yerde olur. Yukarıda, çıplak çölde, kazılmış bir yerde olur, kuyu gibi olur, çukurda olur, eşelenmiş bir yerde olur.Yukarıda, çıplak çölde, kazılmış bir yerde olur, kuyu gibi olur, çukurda olur, eşelenmiş bir yerde olur. Oraya girenlere verede derler. Mastarına vürûd derler. Oraya girenlere verede derler. Mastarına vürûd derler.

Mesela Musa aleyhisselam'dan bahsederken; Ve lemma verede mâ'e medyene.Mesela Musa aleyhisselam'dan bahsederken; Ve lemma verede mâ'e medyene. Musa aleyhisselam Medyen'deki suyun olduğu yere girince,Musa aleyhisselam Medyen'deki suyun olduğu yere girince, orada iki tane kadının kenarda böyle bekleştiğini gördü. orada iki tane kadının kenarda böyle bekleştiğini gördü. Ve bir çobanın sürülerini içeriye sürüp hayvanları suladığını gördü.Ve bir çobanın sürülerini içeriye sürüp hayvanları suladığını gördü. dünyadaki su kaynağının eşilmiş yerine su için giren insanlar gibidünyadaki su kaynağının eşilmiş yerine su için giren insanlar gibi öyle sokulmak üzere cehenneme sevk edilecekler. öyle sokulmak üzere cehenneme sevk edilecekler. Biz onları cehenneme sevk edeceğiz. Biz onları cehenneme sevk edeceğiz.

Muttakî kullar heyet heyet Mevlâ'nın dergâhına, mücrim kullar da tıkılmak üzereMuttakî kullar heyet heyet Mevlâ'nın dergâhına, mücrim kullar da tıkılmak üzere cehenneme sevk edilecek, "Sevk edeceğiz." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.cehenneme sevk edilecek, "Sevk edeceğiz." diyor Allahu Teâlâ hazretleri. Nesûku, "Biz sevkedeceğiz." diyor. Arapça'da "Biz" sözü azamet olarak kullanılır.Nesûku, "Biz sevkedeceğiz." diyor. Arapça'da "Biz" sözü azamet olarak kullanılır. Türkçe'de bir insan, hükümdar, başkan, reis; Türkçe'de bir insan, hükümdar, başkan, reis; "şunun söyle olmasını emrettim, böyle yapın, ben böyle olmasını istiyorum,"şunun söyle olmasını emrettim, böyle yapın, ben böyle olmasını istiyorum, bu böyle olacak..." filan diye, "ben, ben, ben" diye söyler.bu böyle olacak..." filan diye, "ben, ben, ben" diye söyler. Türkçe'de büyük şahsiyet, hükümdar filan azametTürkçe'de büyük şahsiyet, hükümdar filan azamet ben olarak kullanır.ben olarak kullanır. Arapça'da bu, "Ben", tevâzu sigasıdır;Arapça'da bu, "Ben", tevâzu sigasıdır; "Ben âcizâne şöyle yaptım, ben âcizâne böyle yaptım." gibi kullanılır."Ben âcizâne şöyle yaptım, ben âcizâne böyle yaptım." gibi kullanılır. Azamet ifade ettiği için "Biz" der Allah. Biz bunun böyle olmasını istiyoruz.Azamet ifade ettiği için "Biz" der Allah.

Biz bunun böyle olmasını istiyoruz.
Yani ben istiyorum, demek.Yani ben istiyorum, demek. Hükümdar kendisini birçok insan yerine koyuyor, biz böyle olmasını emrettik.Hükümdar kendisini birçok insan yerine koyuyor, biz böyle olmasını emrettik. Kendisi, tek başına ama "Biz" diyor. Arapça'da da usul böyledir.Kendisi, tek başına ama "Biz" diyor. Arapça'da da usul böyledir. Onun için Allahu Teâlâ hazretleriOnun için Allahu Teâlâ hazretleri tek, lâ ilâhe illallah Allah'tan başka ilah olmadığı halde, tek, lâ ilâhe illallah Allah'tan başka ilah olmadığı halde,

Egemenliğinde bir yardımcısı, bir ortağı olmadığı halde, tek olduğu halde diyor ki; Egemenliğinde bir yardımcısı, bir ortağı olmadığı halde, tek olduğu halde diyor ki;

Nesîku'l- mücrimîn. Mücrimleri sevk ederiz. Ve nahşuru'l-müttekîn. Muttekîleri huzurundaNesîku'l- mücrimîn. Mücrimleri sevk ederiz.

Ve nahşuru'l-müttekîn. Muttekîleri huzurunda
toplarız, yani ben toplarım.toplarız, yani ben toplarım. "Ben azîmüşşân, huzurunda muttekî kullarımı heyet heyet toplarım; "Ben azîmüşşân, huzurunda muttekî kullarımı heyet heyet toplarım; mücrimleri de cehenneme tıkılsınlar diye cehenneme sevk ederim." buyuruyor. mücrimleri de cehenneme tıkılsınlar diye cehenneme sevk ederim." buyuruyor.

Ve onlar, insanlar, herhangi bir şefaate sahip olamazlarVe onlar, insanlar, herhangi bir şefaate sahip olamazlar ancak Rahmân olan Allah'ın huzurunda ahdi olanlar müstesna.ancak Rahmân olan Allah'ın huzurunda ahdi olanlar müstesna. Onlar şefaate mazhar olurlar, herkes şefaate mazhar olmaz, demek. Onlar şefaate mazhar olurlar, herkes şefaate mazhar olmaz, demek.

Mücrimlerin şefaati yoktur.Mücrimlerin şefaati yoktur. Şefaatçilerin şefaati kâfiri cehennemden kurtarmaz.Şefaatçilerin şefaati kâfiri cehennemden kurtarmaz. Peygamber Efendimiz bile; Allah'ın habibi, Server-i Enbiyâ, Habîb-i Kibriyâ olduğu halde,Peygamber Efendimiz bile; Allah'ın habibi, Server-i Enbiyâ, Habîb-i Kibriyâ olduğu halde, İbrahim-u Halilullah, Allah'ın Halîl'i, sevgili, mübarek, methettiği güzel kulu olduğu halde babasına: İbrahim-u Halilullah, Allah'ın Halîl'i, sevgili, mübarek, methettiği güzel kulu olduğu halde babasına:

Babası veya babalığı. Bir rivayete göre üvey babası.Babası veya babalığı. Bir rivayete göre üvey babası. Babalığına: "Senin için Allah'ın huzurunda tövbe ve istiğfar edeceğim.Babalığına: "Senin için Allah'ın huzurunda tövbe ve istiğfar edeceğim. Put yapıyorsun, putlara tapıyorsun. Seni Allah affetsin diye istiğfar edeceğim." dedi.Put yapıyorsun, putlara tapıyorsun. Seni Allah affetsin diye istiğfar edeceğim." dedi. Ama Allahu Teâlâ hazretleri kabul etmez. Ama Allahu Teâlâ hazretleri kabul etmez.

Peygamber Efendimiz'de böyle bir durum bahisPeygamber Efendimiz'de böyle bir durum bahis konusu olunca; konusu olunca;

Allahu Teâlâ hazretleri; "Sen o mücrim, münafık, kötü insanlara 70 defa istiğfar eylesen,Allahu Teâlâ hazretleri; "Sen o mücrim, münafık, kötü insanlara 70 defa istiğfar eylesen, Allah yine kabul etmeyecek."Allah yine kabul etmeyecek." İbrahim aleyhisselam'ın babasına "İstiğfar edeceğim" demesi söz verdiğindendi;İbrahim aleyhisselam'ın babasına "İstiğfar edeceğim" demesi söz verdiğindendi; o da kabul olmadı, o da kabul olmaz diyeo da kabul olmadı, o da kabul olmaz diye Allah Peygamber Efendimiz'e bildiriyor. Allah Peygamber Efendimiz'e bildiriyor.

Peygamber Efendimiz kâfire "Yâ Rabbi affet!" dese bile affolmaz.Peygamber Efendimiz kâfire "Yâ Rabbi affet!" dese bile affolmaz. Ama dememesi gerektiğini de zaten Kur'ân-ı Kerîm'de "70 defa istiğfar eylesen bile, Ama dememesi gerektiğini de zaten Kur'ân-ı Kerîm'de "70 defa istiğfar eylesen bile, tevbe ediversen bile Allah kabul etmeyecek." diye de bildiriyor, tevbe ediversen bile Allah kabul etmeyecek." diye de bildiriyor, Peygamber Efendimiz de zaten etmez, hayrı da olmaz.Peygamber Efendimiz de zaten etmez, hayrı da olmaz. Mücrim, kâfir ise cürüm işleyen kâfir ise affı bahis konusu değil, şefaate ermesi mümkün ve muhtemel değil. Mücrim, kâfir ise cürüm işleyen kâfir ise affı bahis konusu değil, şefaate ermesi mümkün ve muhtemel değil.

Allah kendisine kâfir olanları, şirk koşanlara asla mağfiret etmez.Allah kendisine kâfir olanları, şirk koşanlara asla mağfiret etmez. Ondan sonraki, onun dışındaki, başka küçüklü büyüklü suçları bağışlayabilir, affedebilirOndan sonraki, onun dışındaki, başka küçüklü büyüklü suçları bağışlayabilir, affedebilir ama kâfirliği, müşrikliği affetmez, diye kesin bildiriliyor.ama kâfirliği, müşrikliği affetmez, diye kesin bildiriliyor. Onun için şefaat ancak mü'minlerin kusurluları içindir. Mü'min ama kusur işlemiş.Onun için şefaat ancak mü'minlerin kusurluları içindir. Mü'min ama kusur işlemiş. O zaman öyle günahkâr, asi, mücrim mü'minler, hatalı mü'minlere şefaat olacak. O zaman öyle günahkâr, asi, mücrim mü'minler, hatalı mü'minlere şefaat olacak.

Şefaati kimler yapar? Şefaati kimler yapar?

En büyük şefaatin sahibi Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavâtEn büyük şefaatin sahibi Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavât ve ekmelü't-tahiyyât ve teslimât hazretleri, Peygamber Efendimiz'in şefaati var. ve ekmelü't-tahiyyât ve teslimât hazretleri, Peygamber Efendimiz'in şefaati var.

"Benim ümmetimin günahkârlarına, ehl-i kebâire, yani büyük günah işlemişlere şefaatim olacak, "Benim ümmetimin günahkârlarına, ehl-i kebâire, yani büyük günah işlemişlere şefaatim olacak, onları bile kurtarmaya çalışacağım." diye Resûlullah bildiriyor. onları bile kurtarmaya çalışacağım." diye Resûlullah bildiriyor.

Peygamber Efendimiz, müteaddid makamlarda, müteaddid zamanlardaPeygamber Efendimiz, müteaddid makamlarda, müteaddid zamanlarda Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda secdeye kapanarak nicelere şefaat edecek.Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda secdeye kapanarak nicelere şefaat edecek. Allah bizi sevdiği kulu eylesin. Allah bizi sevdiği kulu eylesin. Peygamber Efendimiz'in de sevdiği ümmet eylesin,Peygamber Efendimiz'in de sevdiği ümmet eylesin, şefaatine nâil olanlardan eylesin, mahrum kalanlardan etmesin. şefaatine nâil olanlardan eylesin, mahrum kalanlardan etmesin.

Sonra alimler şefaat edecekler.Sonra alimler şefaat edecekler. Mürşid-i kamiller, din alimleri, takva ehli, Allah'ın sevgili, mübarek, alim, fazıl, Mürşid-i kamiller, din alimleri, takva ehli, Allah'ın sevgili, mübarek, alim, fazıl, kamil kulları, onlar da şefaat edecekler. Çünkü onlar da peygamberlerin varisleri.kamil kulları, onlar da şefaat edecekler. Çünkü onlar da peygamberlerin varisleri. Allahu Teâlâ hazretleri onlaraAllahu Teâlâ hazretleri onlara "Cennetin kapısında durun, istediklerinize şefaat edin, içeriye alın." diyecek."Cennetin kapısında durun, istediklerinize şefaat edin, içeriye alın." diyecek. Onlar da kâfire şefaat edemezler. Onlar da kâfire şefaat edemezler. Ancak kendi tanıdıklarından, sevdiklerinden, dünyada ilişkisi olan insanlardan;Ancak kendi tanıdıklarından, sevdiklerinden, dünyada ilişkisi olan insanlardan; "Yâ Rabbi şunu da affediver. Bunu da cennete sokuver bunu da kabul ediver..." diye; "Yâ Rabbi şunu da affediver. Bunu da cennete sokuver bunu da kabul ediver..." diye; alimler şefaat edecek. Şehitler de şefaat edecek. alimler şefaat edecek. Şehitler de şefaat edecek.

Demek ki Allah'ın müsaade ettiği bazı mübarek kulların şefaati varDemek ki Allah'ın müsaade ettiği bazı mübarek kulların şefaati var ama onlar bu şefaatten bir şey alamayacaklar. ama onlar bu şefaatten bir şey alamayacaklar. Ancak şefaate layık olanlar şefaate erecekler. Ancak şefaate layık olanlar şefaate erecekler.

Bir de bu cehennemlik kâfirler suçları çeşitli, çok suçlar işlediler.Bir de bu cehennemlik kâfirler suçları çeşitli, çok suçlar işlediler. Bir de dediler ki; "Allah evlat edindi, Allah'ın oğlu var." Kim bu "Allah'ın oğlu var." diyenler? Bir de dediler ki; "Allah evlat edindi, Allah'ın oğlu var."

Kim bu "Allah'ın oğlu var." diyenler?

Bir; Yahudiler. Yahudiler Üzeyir aleyhisselam'a Üzeyir, Lokman, ZülkarneynBir; Yahudiler. Yahudiler Üzeyir aleyhisselam'a Üzeyir, Lokman, Zülkarneyn bunlar Allah'ın mübarek kulu mu peygamber mi diye ihtilaflar var.bunlar Allah'ın mübarek kulu mu peygamber mi diye ihtilaflar var. Peygamberdir diyenler var; salih bir kuldur, peygamber değildir diyenler de olmuş. Peygamberdir diyenler var; salih bir kuldur, peygamber değildir diyenler de olmuş.

Üzeyir aleyhisselam Tevrat'ı hafızasında ezberlemişti.Üzeyir aleyhisselam Tevrat'ı hafızasında ezberlemişti. Düşmanlar gelip şehri yakıp yıkıp dini kitapları yok ettikten sonra o yazdı diye Düşmanlar gelip şehri yakıp yıkıp dini kitapları yok ettikten sonra o yazdı diye "Vay be! Ne hafıza var ne bilgi var! Bu Allah'ın oğlu!" dediler. "Vay be! Ne hafıza var ne bilgi var! Bu Allah'ın oğlu!" dediler.

Ve kâleti'l-yehûdu Üzeyirun ibnullah. Yahudiler "Üzeyir Allah'ın oğlu dediler." Ve kâleti'l-yehûdu Üzeyirun ibnullah. Yahudiler "Üzeyir Allah'ın oğlu dediler."

Ve kâleti'n-nesâra'l-mesîhubnullah. Hıristiyanlar da "İsa Allah'ın oğlu." dediler.Ve kâleti'n-nesâra'l-mesîhubnullah. Hıristiyanlar da "İsa Allah'ın oğlu." dediler. Haşa sümme haşa sümme haşa... ma e't-tehazallahu min- veledin. Allah oğul edinmemiştir. Haşa sümme haşa sümme haşa...

ma e't-tehazallahu min- veledin. Allah oğul edinmemiştir.

Karısı yok ki oğul edinsin,Karısı yok ki oğul edinsin, edinmemiş ki, evlenme bahis konusu değil ki çocuk edinmiş olsun.edinmemiş ki, evlenme bahis konusu değil ki çocuk edinmiş olsun. Allah bir şeyin olmasını murad ederse kün- fe- yekûn. Ol diye emir buyurur, olur. Allah bir şeyin olmasını murad ederse kün- fe- yekûn. Ol diye emir buyurur, olur.

İnsanlar Allahu Teâlâ hazretlerini kendileri gibi düşünüyorlar.İnsanlar Allahu Teâlâ hazretlerini kendileri gibi düşünüyorlar. İnsanoğlunun türemesi, yaşaması, nesil vermesi evlenmekle oluyor. İnsanoğlunun türemesi, yaşaması, nesil vermesi evlenmekle oluyor. Tamam, insanlar çoğalacak ama Allah bir tane.Tamam, insanlar çoğalacak ama Allah bir tane. Allah celle cellalühü Vâhid, Ehad, Samet, tek Allahu Teâlâ hazretleri.Allah celle cellalühü Vâhid, Ehad, Samet, tek Allahu Teâlâ hazretleri. Vahdehu la şerike lehu. "Bir tanedir, eşi ve benzeri yoktur." Vahdehu la şerike lehu. "Bir tanedir, eşi ve benzeri yoktur."

İnsanlar, Allahu Teâlâ hazretlerinin bilgisini doğru elde edemedikleri zaman sapıttılar, şaşırdılarİnsanlar, Allahu Teâlâ hazretlerinin bilgisini doğru elde edemedikleri zaman sapıttılar, şaşırdılar çeşitli şeyleri tanrı edindiler. Hatta aynı anda pek çok tanrı edilenler var.çeşitli şeyleri tanrı edindiler. Hatta aynı anda pek çok tanrı edilenler var. Çok tanrı edilenlere ne deniyor? Çok tanrıcı, politeist. Çok tanrı edilenlere ne deniyor? Çok tanrıcı, politeist.

Mesela bugün, eski Yunanlılar çok tanrıcı bir putperest kavimdi mendeburlar.Mesela bugün, eski Yunanlılar çok tanrıcı bir putperest kavimdi mendeburlar. Şarap tanrısı Baküs, aşk tanrısı Venüs, harp tanrısı Mars...Şarap tanrısı Baküs, aşk tanrısı Venüs, harp tanrısı Mars... Her işe bir tanrı düşünüyorlardı. Bir de hepsinin üstünde Zeus diye yine büyük tanrı tasavvur ediyorlardı.Her işe bir tanrı düşünüyorlardı. Bir de hepsinin üstünde Zeus diye yine büyük tanrı tasavvur ediyorlardı. Dağın tepesinde oturuyormuş, etrafa yıldırımlar sallıyormuş diye putperest bir kavim;Dağın tepesinde oturuyormuş, etrafa yıldırımlar sallıyormuş diye putperest bir kavim; hepsinin heykellerini yapıyorlardı; putperest, kâfir bir kavim. hepsinin heykellerini yapıyorlardı; putperest, kâfir bir kavim.

İranlılar, bir iyilik tanrısı var; bir kötülük tanrısı var demişler.İranlılar, bir iyilik tanrısı var; bir kötülük tanrısı var demişler. İyilik Tanrısı'nın adına Ahura Mazda veya Hürmüz demişler. İyilik Tanrısı'nın adına Ahura Mazda veya Hürmüz demişler. Kötülük Tanrısı'nın adına da Ahrimen demişler.Kötülük Tanrısı'nın adına da Ahrimen demişler. Kötülük Tanrısı Karanlıklar Tanrısı, İyilik Tanrısı Aydınlıklar Tanrısı diye düşünüldüğünden,Kötülük Tanrısı Karanlıklar Tanrısı, İyilik Tanrısı Aydınlıklar Tanrısı diye düşünüldüğünden, güneşi de İyilik Tanrısı olarak, aydınlığı sağlayan bir varlık olarak düşünmüşler.güneşi de İyilik Tanrısı olarak, aydınlığı sağlayan bir varlık olarak düşünmüşler. Ve güneşe tapmışlardır, ateşe tapmışlardır. Ateş gecelerinde, puthanelerinde ateş yakmışlardır.Ve güneşe tapmışlardır, ateşe tapmışlardır. Ateş gecelerinde, puthanelerinde ateş yakmışlardır. Oralarda petrol var ya, Azerbaycan'da falan. Ateş yakmışlar, ateşe tapmışlar.Oralarda petrol var ya, Azerbaycan'da falan. Ateş yakmışlar, ateşe tapmışlar. Ateşperest; ateşe tapıcılar. Ateşperest; ateşe tapıcılar. Böyle saçı başı birbirine karışmış, toprağa bulanmış pis bir kavim bu ateşperestler.Böyle saçı başı birbirine karışmış, toprağa bulanmış pis bir kavim bu ateşperestler. Zerdüştîler, Mecusîler...Zerdüştîler, Mecusîler... İran'a gittiğimiz zaman tapınaklarını gördük, resimlerini gördük, heykellerini gördük.İran'a gittiğimiz zaman tapınaklarını gördük, resimlerini gördük, heykellerini gördük. Onlar böyle ikili düşünmüşler; iyilik tanrısı kötülük tanrısı mücadele ediyor gibi düşünmüşler.Onlar böyle ikili düşünmüşler; iyilik tanrısı kötülük tanrısı mücadele ediyor gibi düşünmüşler. Onlar da putperest. Hintliler çeşitli dinlere sahip. Onlar da putperest.

Hintliler çeşitli dinlere sahip.
400 kadar inanç çeşidi var diyorlar. Yüzlerce inanç çeşidi var. Onlar da putperest.400 kadar inanç çeşidi var diyorlar. Yüzlerce inanç çeşidi var. Onlar da putperest. Kimisi tenasül cihazına tapınmış.Kimisi tenasül cihazına tapınmış. Erkeğin, kadının tenasül cihazına tapınanları var, kobra yılanına tapınanları var,Erkeğin, kadının tenasül cihazına tapınanları var, kobra yılanına tapınanları var, Buda'ya tapınanları var. Yüzlerce inanç... Hindistan büyük bir yer. Çok büyük bir yer.Buda'ya tapınanları var. Yüzlerce inanç... Hindistan büyük bir yer. Çok büyük bir yer. Uçsuz bucaksız gez gez bitmeyen bir yer. Her yerde bir acayip bir hâl... Uçsuz bucaksız gez gez bitmeyen bir yer. Her yerde bir acayip bir hâl...

Mısırlılar öküze tapmışlar. Hintlilerde de öküze tapma var.Mısırlılar öküze tapmışlar. Hintlilerde de öküze tapma var. Öküze tapmışlar, timsaha tapmışlar, birçok tanrı düşünmüşler.Öküze tapmışlar, timsaha tapmışlar, birçok tanrı düşünmüşler. Bir de hükümdarlarına "Tanrı" demişler. Hükümdar Mısır ahalisine diyor ki; Bir de hükümdarlarına "Tanrı" demişler. Hükümdar Mısır ahalisine diyor ki;

Ben sizin en âlâ tanrımızım. Âlâ, yüksek demek.Ben sizin en âlâ tanrımızım. Âlâ, yüksek demek. Çünkü onların inancına göre aşağıda başka tanrılar var.Çünkü onların inancına göre aşağıda başka tanrılar var. Timsah Tanrı denizde yüzüyor, Öküz Tanrı tarlada tarlayı sürüyor.Timsah Tanrı denizde yüzüyor, Öküz Tanrı tarlada tarlayı sürüyor. Bu da en yüksek Tanrı; Ene rabbüküm a'lâ mesela. Bu da en yüksek Tanrı; Ene rabbüküm a'lâ mesela. Onlar da putperestlik hakim, yaptıkları putlara tapmışlar, Firavun'a tapmışlar, secde etmişler. Onlar da putperestlik hakim, yaptıkları putlara tapmışlar, Firavun'a tapmışlar, secde etmişler.

Hıristiyanlar da İsa aleyhisselam'ın peygamber olarak göstermiş olduğuHıristiyanlar da İsa aleyhisselam'ın peygamber olarak göstermiş olduğu olağanüstü mucizeleri görünce bir sapık çıkmış; "Aaa! Bu nasıl oldu?olağanüstü mucizeleri görünce bir sapık çıkmış; "Aaa! Bu nasıl oldu? Vay! Herhalde bu Allah'ın oğlu!" diyerek İsa aleyhisselam'ın Allah'ın oğlu olduğunu söylemiş.Vay! Herhalde bu Allah'ın oğlu!" diyerek İsa aleyhisselam'ın Allah'ın oğlu olduğunu söylemiş. Bir kısmı buna inanıyor. Meryem aleyhisselam nasıl evlenmeden çocuk sahibi oldu?Bir kısmı buna inanıyor.

Meryem aleyhisselam nasıl evlenmeden çocuk sahibi oldu?
Tanrıdan oldu bu çocuk. Meryem Tanrı doğuran bir kadın.Tanrıdan oldu bu çocuk. Meryem Tanrı doğuran bir kadın. Baba Allah, oğul Allah, kutsal ruh diye üçlü bir inanca sahip olmuşlar.Baba Allah, oğul Allah, kutsal ruh diye üçlü bir inanca sahip olmuşlar. Trinity deniliyor buna, Katolikler buna inanıyor. Trinity deniliyor buna, Katolikler buna inanıyor. Bunun Arapça'sı da teslis, trinity'nin Arapçası selase, üç demek;Bunun Arapça'sı da teslis, trinity'nin Arapçası selase, üç demek; teslis de üç olarak düşünmek demek.teslis de üç olarak düşünmek demek. Onlar da Hz. İsa'ya, çarmıha gerilmiş hâlini düşünerek, karşısına geçip ona tapındılar.Onlar da Hz. İsa'ya, çarmıha gerilmiş hâlini düşünerek, karşısına geçip ona tapındılar. Tapınıyorlar maalesef. Dünyanın büyük ülkelerinde, geniş bir yaygın inanç.Tapınıyorlar maalesef.

Dünyanın büyük ülkelerinde, geniş bir yaygın inanç.
Ve harıl harıl da zengin, kurnaz, kendi dinlerine Japon'ları, Çinliler'i, Filipinliler'i,Ve harıl harıl da zengin, kurnaz, kendi dinlerine Japon'ları, Çinliler'i, Filipinliler'i, Endonezyalı'ları çekmek için, Afrikalı'ları çekmek için misyonerler çalışıyor.Endonezyalı'ları çekmek için, Afrikalı'ları çekmek için misyonerler çalışıyor. Ama Sierra Leone'de darbe yaptırmak için misyonerler yardımcı olmuş, İngiliz hükümeti desteklenmiş.Ama Sierra Leone'de darbe yaptırmak için misyonerler yardımcı olmuş, İngiliz hükümeti desteklenmiş. Şimdi iplikleri pazara çıktığı, foyaları anlaşıldığı için liberal hükümeti zorlanıyormuş. Şimdi iplikleri pazara çıktığı, foyaları anlaşıldığı için liberal hükümeti zorlanıyormuş. Din adamı ama darbecilerle çalışıyor. Bu nasıl oluyor filan diye... Din adamı ama darbecilerle çalışıyor. Bu nasıl oluyor filan diye... İşin teferruatı, neyse gazeteler böyle yazıyor. İşin teferruatı, neyse gazeteler böyle yazıyor.

"Tanrı, Allah, Rahman oğul edindi dediler." Çok korkunç bir söz bu. Allah'ın en sevmediği sözler nedir?"Tanrı, Allah, Rahman oğul edindi dediler." Çok korkunç bir söz bu. Allah'ın en sevmediği sözler nedir? Şirk sözleridir. En sevdiği söz nedir? Lâ ilâhe illallah. Peygamber Efendimiz diyor ki; Şirk sözleridir. En sevdiği söz nedir? Lâ ilâhe illallah. Peygamber Efendimiz diyor ki;

Benim ve benden önceki bütün peygamberlerin söylediği sözlerin en faziletlisi, efdali nedir?Benim ve benden önceki bütün peygamberlerin söylediği sözlerin en faziletlisi, efdali nedir? Lâ ilâhe illallah sözüdür. Çok kıymetli bir sözdür. Lâ ilâhe illallah sözü insanı cennetlik eder. Lâ ilâhe illallah sözüdür. Çok kıymetli bir sözdür. Lâ ilâhe illallah sözü insanı cennetlik eder.

Men kâle lâ ilâhe illallah. Kim Lâ ilâhe illallah derse, Dehale'l- cenneh. Cennete girecek.Men kâle lâ ilâhe illallah. Kim Lâ ilâhe illallah derse,

Dehale'l- cenneh. Cennete girecek.
Ama cezasını çekip öyle, ama cezaya uğramadan doğrudan doğruya, öyle.Ama cezasını çekip öyle, ama cezaya uğramadan doğrudan doğruya, öyle. Lâ ilâhe illallah diyenler cennette mutlaka girecek. Lâ ilâhe illallah onun için cennetin anahtarıdır. Lâ ilâhe illallah diyenler cennette mutlaka girecek. Lâ ilâhe illallah onun için cennetin anahtarıdır.

Bizim bir şakacı hoca vardı. Uzun sakallı, latifeci. Ankara'da bizim mahalleye geldi.Bizim bir şakacı hoca vardı. Uzun sakallı, latifeci. Ankara'da bizim mahalleye geldi. Biz dört, beş sokak aşağıdaki Toygar Camii'ne gidiyoruz.Biz dört, beş sokak aşağıdaki Toygar Camii'ne gidiyoruz. Orada kesme taştan bir bir cami yapılmış, oraya gidip geliyoruz.Orada kesme taştan bir bir cami yapılmış, oraya gidip geliyoruz. Bizim mahalle de yukarıda, tepenin üstünde, yeni bir mahalle.Bizim mahalle de yukarıda, tepenin üstünde, yeni bir mahalle. "Sizin bu mahallede hiç cami yok mu?" dedi. "Var, aşağıya gidip geliyoruz." demişler. "Olmaz. "Sizin bu mahallede hiç cami yok mu?" dedi. "Var, aşağıya gidip geliyoruz." demişler. "Olmaz. Bu yeni mahallede cami yok mu?" dedi. "Yok." dedik. "Yapın." dedi. Ama kooperatif. Bu yeni mahallede cami yok mu?" dedi. "Yok." dedik. "Yapın." dedi. Ama kooperatif. Merkez Bankası memurları kooperatif kurmuşlar, araziyi bölmüşler; herkes kendisine ev almış.Merkez Bankası memurları kooperatif kurmuşlar, araziyi bölmüşler; herkes kendisine ev almış. Bir de çarşı düşünmüşler, sinema yeri düşünmüşler, sığınak yeri düşünmüşler;Bir de çarşı düşünmüşler, sinema yeri düşünmüşler, sığınak yeri düşünmüşler; çocuk parkı demişler, dinlenme parkı demişler, camiye yer bırakmamışlar.çocuk parkı demişler, dinlenme parkı demişler, camiye yer bırakmamışlar. "Olsun, yapın bir yere." dedi. "Yok." dedik. "O zaman evlerinizin bahçesine yapın." dedi. Yapmışlar. "Olsun, yapın bir yere." dedi. "Yok." dedik. "O zaman evlerinizin bahçesine yapın." dedi. Yapmışlar.

Hakikaten hepimizin evleri bahçeli.Hakikaten hepimizin evleri bahçeli. Buradaki evler gibi 600- 700 metrekare, 800 metrekare bahçeli her yer, ortasında iki katlı bir villa var. Buradaki evler gibi 600- 700 metrekare, 800 metrekare bahçeli her yer, ortasında iki katlı bir villa var. Doğru, dedik, ya hakikaten öyle. "Peki bizim evin bahçesine yapalım." dedim ben. Doğru, dedik, ya hakikaten öyle. "Peki bizim evin bahçesine yapalım." dedim ben. Bizim evin bahçesi mescid olsun. Bir tek ev bizim. Biz oranın mescit olmasına razı olduk. Bizim evin bahçesi mescid olsun. Bir tek ev bizim. Biz oranın mescit olmasına razı olduk. Bu sefer bir hacı abi kalktı dedi ki; "Sizin ev mahallenin aşağısında biraz ortalık bir yerde olsun." dedi.Bu sefer bir hacı abi kalktı dedi ki; "Sizin ev mahallenin aşağısında biraz ortalık bir yerde olsun." dedi. Ya etme işte kuralım biz buraya. Hayır... Kimin evi olsun?Ya etme işte kuralım biz buraya. Hayır...

Kimin evi olsun?
Çıktık sabah namazından sonra, o sakallı hoca da dahil, hepimiz dolaştık, mahalleden bir ev beğendik.Çıktık sabah namazından sonra, o sakallı hoca da dahil, hepimiz dolaştık, mahalleden bir ev beğendik. Bu evin bahçesi olsun; bizim cami cemaatinden, aşağıdaki camiye gelen.Bu evin bahçesi olsun; bizim cami cemaatinden, aşağıdaki camiye gelen. O sabah da pazar; arkadaş kalkamamış, camiye gelememiş.O sabah da pazar; arkadaş kalkamamış, camiye gelememiş. Camiye gelemediği için kapısını çaldık. Bahçesini sorduk.Camiye gelemediği için kapısını çaldık. Bahçesini sorduk. "Biz senin bahçende cami yapmaya karar verdik. "Biz senin bahçende cami yapmaya karar verdik. Arkadaki kömürlüğü hazır edeceğiz, cami yapacağız." filan dedik. Arkadaki kömürlüğü hazır edeceğiz, cami yapacağız." filan dedik.

Bayırdan dolayı oturdukları evin altı bayağı büyükçe bir bodrum.Bayırdan dolayı oturdukları evin altı bayağı büyükçe bir bodrum. Şu delikten buraya kadar gibi böyle bir yer, bodrum.Şu delikten buraya kadar gibi böyle bir yer, bodrum. Bayağı da tavanı yüksek eğimden dolayı.Bayağı da tavanı yüksek eğimden dolayı. Sonradan dedi ki; "Arkadaki kömürlüğü ben kömürlük olarak kullanayım da şu aşağıyı boşaltayım;Sonradan dedi ki; "Arkadaki kömürlüğü ben kömürlük olarak kullanayım da şu aşağıyı boşaltayım; orayı mescit yapalım, dışarıya yeni bir ilave yapmayalım." dedi. "Olur" dedik. orayı mescit yapalım, dışarıya yeni bir ilave yapmayalım." dedi. "Olur" dedik. "Tamam, boşaltınca mescit yaparız." dedik. Hoca yapışkan. "Olmaz, öğlen namazını burada kılacağız." dedi. "Tamam, boşaltınca mescit yaparız." dedik.

Hoca yapışkan. "Olmaz, öğlen namazını burada kılacağız." dedi.
"İçindekileri bırakamayız" diyoruz biz, sinirleniyor bize."İçindekileri bırakamayız" diyoruz biz, sinirleniyor bize. Hem hoşumuza gidiyor inadı hem de olmayacak şeyi söyledi. "İçindekiler yok." Hem hoşumuza gidiyor inadı hem de olmayacak şeyi söyledi. "İçindekiler yok." "Olsun, önünde kılarız; bahçede hava güzel." dedi."Olsun, önünde kılarız; bahçede hava güzel." dedi. Gittik tam bizim evden bir battaniye getirirdik otların üzerine serdik.Gittik tam bizim evden bir battaniye getirirdik otların üzerine serdik. Orası da dikenliymiş o battaniyeden dikenleri ayıklayıncaya kadar günlerce uğraştık zaten. Orası da dikenliymiş o battaniyeden dikenleri ayıklayıncaya kadar günlerce uğraştık zaten.

Orada namaza başladık biz. Öğlen ezanı okundu.Orada namaza başladık biz. Öğlen ezanı okundu. Elini kulağına götürdü, bir ezan okudu; bütün Merkez Bankası Evleri Mahallesi,Elini kulağına götürdü, bir ezan okudu; bütün Merkez Bankası Evleri Mahallesi, çoğu Merkez Bankası'nda memur.çoğu Merkez Bankası'nda memur. Kimisi kadın, saçları açık, kimisi Alevî, kimisi dinden imandan uzak yetişmiş, çağdaş insan.Kimisi kadın, saçları açık, kimisi Alevî, kimisi dinden imandan uzak yetişmiş, çağdaş insan. Biz de arada o evleri satın almışız, o mahalleye girmişiz. Evler bahçeli diye beğenmişiz, almışız. Biz de arada o evleri satın almışız, o mahalleye girmişiz. Evler bahçeli diye beğenmişiz, almışız.

Bir ezan okudu bu, biz böyle mahcup oluyoruz, terliyoruz böyle. O hiç aldırmıyor.Bir ezan okudu bu, biz böyle mahcup oluyoruz, terliyoruz böyle. O hiç aldırmıyor. Bu kadar sakalı var, iki okka, bir de cübbesi var filan.Bu kadar sakalı var, iki okka, bir de cübbesi var filan. Sevimli, yakışıklı, şakacı, boylu poslu, selvi boylu bir adam.Sevimli, yakışıklı, şakacı, boylu poslu, selvi boylu bir adam. Ezan okudu; bütün camlardan herkes camları açtı, ne oluyor diye bakıyor.Ezan okudu; bütün camlardan herkes camları açtı, ne oluyor diye bakıyor. Biz terliyoruz; hocanın anladığı yok, hocanın keyfi tıkırında.Biz terliyoruz; hocanın anladığı yok, hocanın keyfi tıkırında. Öğle ezanını okuduk, mahalleli panayır yeri gibi toplandı, çoluk çocuk etrafımıza. Öğle ezanını okuduk, mahalleli panayır yeri gibi toplandı, çoluk çocuk etrafımıza. Onu anlatacağım zaten. Asıl anlatmak istediğim yer burası. Çocuklar böyle bakıyorlar.Onu anlatacağım zaten. Asıl anlatmak istediğim yer burası.

Çocuklar böyle bakıyorlar.
Biz battaniyeleri serdik, sünneti kılıyoruz.Biz battaniyeleri serdik, sünneti kılıyoruz. Çocuklar da toplandı, panayır yeri gibi, bunlar böyle ne yapıyor diye bakıyor.Çocuklar da toplandı, panayır yeri gibi, bunlar böyle ne yapıyor diye bakıyor. Bu dedi ki; "Gel bakayım buraya, aferin, bilmem ne..." çağırıyor çocukları, pohpohluyor.Bu dedi ki; "Gel bakayım buraya, aferin, bilmem ne..." çağırıyor çocukları, pohpohluyor. "Gel bakalım, otur, sen de kıl." dedi. "Abdestim yok." "Olsun, bilmem ne, bir dahaki sefere alıver." dedi."Gel bakalım, otur, sen de kıl." dedi. "Abdestim yok." "Olsun, bilmem ne, bir dahaki sefere alıver." dedi. Büyüklü küçüklü çocukları tatlı diliyle kandırdı, hepsini oturttu. "Sizinle ev yapalım mı?" dedi.Büyüklü küçüklü çocukları tatlı diliyle kandırdı, hepsini oturttu. "Sizinle ev yapalım mı?" dedi. "Yapalım." dedi çocuklar. "Bak İslâm'ın evi dört duvar bir de çatı."Yapalım." dedi çocuklar.

"Bak İslâm'ın evi dört duvar bir de çatı.
Bu duvarı namaz; namaz kılarsan bu duvarı olur. Bu duvarı oruç; oruç tutarsan bu duvar olur.Bu duvarı namaz; namaz kılarsan bu duvarı olur. Bu duvarı oruç; oruç tutarsan bu duvar olur. Bu duvarı zekat; zekat verirsen bu duvarı olur. Bu duvarı hac; hac yaparsan bu duvarı olur.Bu duvarı zekat; zekat verirsen bu duvarı olur. Bu duvarı hac; hac yaparsan bu duvarı olur. Çatısı ne olacak şimdi, çatısı açık kaldı." Çocuklar böyle baktılar.Çatısı ne olacak şimdi, çatısı açık kaldı." Çocuklar böyle baktılar. "Çatısı da; Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü demek."Çatısı da; Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü demek. Deyin bakalım! Çocuklar: "Eşhedü en lâ ilâhe illallah Deyin bakalım! Çocuklar: "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü."ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü." "Sen de bir ev yap bakalım, sen de bir ev yap bakalım..." Oyuncak yaptı işi."Sen de bir ev yap bakalım, sen de bir ev yap bakalım..." Oyuncak yaptı işi. Çocukların da hoşuna gidiyor: "Ben de bir ev yapayım mı?" "Sen de yap."Çocukların da hoşuna gidiyor: "Ben de bir ev yapayım mı?" "Sen de yap." "Ben de bir ev yapayım mı?" "Sen de yap" filan, böyle bir cümbüş... "Ben de bir ev yapayım mı?" "Sen de yap" filan, böyle bir cümbüş...

"Bir de size cennetin anahtarını vereyim mi?" dedi. Çocuklar böyle birbirlerine baktılar."Bir de size cennetin anahtarını vereyim mi?" dedi. Çocuklar böyle birbirlerine baktılar. "Cenneti istemiyor musunuz?" Zaten çağırırken öyle söylüyor: "Gel gel!" diyor."Cenneti istemiyor musunuz?" Zaten çağırırken öyle söylüyor: "Gel gel!" diyor. Dışarıda çocuk böyle ileriden yürüyor, şöyle dairesel olarak, yandan bakarak,Dışarıda çocuk böyle ileriden yürüyor, şöyle dairesel olarak, yandan bakarak, yandan çarklı önümüzden geçiyor. "Gel gel! Sen havada uçmak istemez misin?" diyor. "İsterim." diyor.yandan çarklı önümüzden geçiyor. "Gel gel! Sen havada uçmak istemez misin?" diyor. "İsterim." diyor. "Tamam, gel. Namaz kılarsan cennette havada uçacaksın." diyor. Çocuk uçmak için geliyor. "Tamam, gel. Namaz kılarsan cennette havada uçacaksın." diyor. Çocuk uçmak için geliyor.

Sonra...Cennetin anahtarı... Sonra...Cennetin anahtarı...

"Cennete girmek için cennetin kapısı var, cennetin altın anahtarını vereyim mi size?""Cennete girmek için cennetin kapısı var, cennetin altın anahtarını vereyim mi size?" "Ver!" filan dediler. Lâ ilâhe illallah cennetin anahtarıdır. De bakayım: "Lâ ilâhe illallah.""Ver!" filan dediler. Lâ ilâhe illallah cennetin anahtarıdır. De bakayım: "Lâ ilâhe illallah." Sen de bakayım, lâ ilâhe illallah; sen de bakayım, lâ ilâhe illallah...Sen de bakayım, lâ ilâhe illallah; sen de bakayım, lâ ilâhe illallah... Çocuklar gülüyorlar, birbirlerine bakıyorlar, lâ ilâhe illallah diyorlar; bir cümbüş...Çocuklar gülüyorlar, birbirlerine bakıyorlar, lâ ilâhe illallah diyorlar; bir cümbüş... Evin önü bayram yeri gibi oldu. Herkes camdan bakıyor, perdeden bakıyor... Evin önü bayram yeri gibi oldu. Herkes camdan bakıyor, perdeden bakıyor...

Sonra dedi ki - namazı kıldık – "Lâ ilâhe illallah'ları, anahtarları, cebinize koyun bakalım." dedi.Sonra dedi ki - namazı kıldık – "Lâ ilâhe illallah'ları, anahtarları, cebinize koyun bakalım." dedi. Herkes işaret olarak, tamam, anahtarları koydu cebine.Herkes işaret olarak, tamam, anahtarları koydu cebine. "Şimdi anneniz babanız da cennete gitsin diye bu anahtarları evlerinize götürün, herkese dağıtın." dedi. "Şimdi anneniz babanız da cennete gitsin diye bu anahtarları evlerinize götürün, herkese dağıtın." dedi.

Ondan sonra herkes gitmiş. Bu çocukların yarısı Alevî çocuğu.Ondan sonra herkes gitmiş. Bu çocukların yarısı Alevî çocuğu. Malum, Merkez Bankası'nda Alevî memur çok, çoğu Alevî. Malum, Merkez Bankası'nda Alevî memur çok, çoğu Alevî. Çocuklar fırtına gibi kapıdan içeriye girmişler: "Baba, anne! Sana cennetin anahtarını vereyim mi?"Çocuklar fırtına gibi kapıdan içeriye girmişler: "Baba, anne! Sana cennetin anahtarını vereyim mi?" "Nerede oğlum, nasıl?" filan... "Lâ ilâhe illallah dersen cennete girersin."Nerede oğlum, nasıl?" filan... "Lâ ilâhe illallah dersen cennete girersin. Cennette bir ev yapalım mı? Namaz, oruç, zekat, hac; bir ev inşa edelim mi?"...Cennette bir ev yapalım mı? Namaz, oruç, zekat, hac; bir ev inşa edelim mi?"... Lâ ilâhe illallah cennetin anahtarı. Onu anlatmak için söylüyorum. Lâ ilâhe illallah cennetin anahtarı. Onu anlatmak için söylüyorum.

Mahalle değişti, canlandı. Biz terleye terleye bir hal olduk, rezil olduk diyeceğim ama rezil olmadık.Mahalle değişti, canlandı. Biz terleye terleye bir hal olduk, rezil olduk diyeceğim ama rezil olmadık. Aziz olduk. Aslında müşerref olduk, iyi bir şey oldu. Mahallede cami oldu.Aziz olduk. Aslında müşerref olduk, iyi bir şey oldu. Mahallede cami oldu. Önünde elektrik direği var. Oraya, yukarıya bir mikrofon taktılar, bir kablo çektiler;Önünde elektrik direği var. Oraya, yukarıya bir mikrofon taktılar, bir kablo çektiler; ezanı yüksek sesle okumaya başladılar. "Yapma ya!ezanı yüksek sesle okumaya başladılar. "Yapma ya! Böyle sesinle oku yeter." diyoruz; yok, mikrofon koydurdu oraya. Böyle sesinle oku yeter." diyoruz; yok, mikrofon koydurdu oraya. İkindi namazını öyle kıldık; yüksek sesle, mikrofonla. İkindi namazını öyle kıldık; yüksek sesle, mikrofonla. Herkes böyle camlara çıkıyor bakıyor ne oluyor filan.Herkes böyle camlara çıkıyor bakıyor ne oluyor filan. Çocuklarda, mahallede bir hareket. Çocuklarda, mahallede bir hareket.

Sonraki günlerde Alevîler o kabloları kestiler, bizimle mücadele ettiler, bayağı bir zıtlıklar yaptılar.Sonraki günlerde Alevîler o kabloları kestiler, bizimle mücadele ettiler, bayağı bir zıtlıklar yaptılar. Fakat o bodrumu temizledik, mescit oldu orası. Fakat o bodrumu temizledik, mescit oldu orası.

Sonra oraya gelip giden cemaatin hepsi vaat etti; buradan bir evi alalım mescit yapalım.Sonra oraya gelip giden cemaatin hepsi vaat etti; buradan bir evi alalım mescit yapalım. 500 - 600 metrekare iki katlı ev alacağız, mescit yapacağız.500 - 600 metrekare iki katlı ev alacağız, mescit yapacağız. "Ben 10 bin veririm, ben 20 bin veririm..." "Ben 10 bin veririm, ben 20 bin veririm..." Bizim ilâhiyattan bir talebe getirdi çalıştı, çabaladı falan.Bizim ilâhiyattan bir talebe getirdi çalıştı, çabaladı falan. Paraları topladık, 375 bin liraya köşe başında bir ev aldık. Paraları topladık, 375 bin liraya köşe başında bir ev aldık. Muradiye Kız Kuran Kursu'nun olduğu yer, orayı satın aldık, altı mescit oldu; Muradiye Kız Kuran Kursu'nun olduğu yer, orayı satın aldık, altı mescit oldu; sonradan üstüne dört kat çıktık, Muradiye Kız Kuran Kursu oldu, bizim kızlar orada okudu;sonradan üstüne dört kat çıktık, Muradiye Kız Kuran Kursu oldu, bizim kızlar orada okudu; orta okul, lise diploması aldılar filan. orta okul, lise diploması aldılar filan.

Ama "Rahman oğul edindi." deyince Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; bu yanlış inanç. Ama "Rahman oğul edindi." deyince Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; bu yanlış inanç.

Siz müthiş korkunç bir şey ortaya koydunuz. Öyle bir korkunç iş ki;Siz müthiş korkunç bir şey ortaya koydunuz. Öyle bir korkunç iş ki; sanki bu söylediğiniz korkunç, müthiş işten dolayı gök çatlayacak ayrılacak. sanki bu söylediğiniz

korkunç, müthiş işten dolayı gök çatlayacak ayrılacak.

Ve tenşakku'l-'arzu. Ve yer yarılacak. Ve tehirru'l-cibâlü heddan. Ve dağlar yerlere yığılacak. Ve tenşakku'l-'arzu. Ve yer yarılacak.

Ve tehirru'l-cibâlü heddan. Ve dağlar yerlere yığılacak.

Rahman için bir evlat düşündüğünüzden dolayı sanki gök çatlayacak, parçalanacak, yeryüzü yarılacak; Rahman için bir evlat düşündüğünüzden dolayı sanki gök çatlayacak, parçalanacak, yeryüzü yarılacak; dağlar yıkılacak bir ağır, müthiş söz söylediniz. Öyle şey olur mu o kadar korkunç. dağlar yıkılacak bir ağır, müthiş söz söylediniz. Öyle şey olur mu o kadar korkunç.

Bu olaylar olsa nasıl müthiş olur.Bu olaylar olsa nasıl müthiş olur. Gökyüzü çatlıyor, yerlerGökyüzü çatlıyor, yerler yarılıyor, dağlar gümbür gümbür yıkılıyor. Ne kadar müthiş bir şey, işte o kadar müthiş bir sözyarılıyor, dağlar gümbür gümbür yıkılıyor. Ne kadar müthiş bir şey, işte o kadar müthiş bir söz söylediniz siz; Allah oğul edindi derken. Ey Müşrikler, ey kâfirler, ey böyle diyenler!söylediniz siz; Allah oğul edindi derken. Ey Müşrikler, ey kâfirler, ey böyle diyenler! Bu kadar müthiş bir şey söylemiş oldunuz. Bu kadar müthiş bir şey söylemiş oldunuz.

Rahman olan Allah'ın bir oğul edinmesi gerekmez.Rahman olan Allah'ın bir oğul edinmesi gerekmez. Böyle bir şey yoktur, bahis konusu değildir, oğul edinmez. Böyle bir şey yoktur, bahis konusu değildir, oğul edinmez.

Gökyüzündeki varlıklar, melekler, böcekler, kuşlar;Gökyüzündeki varlıklar, melekler, böcekler, kuşlar; yeryüzündeki varlıklar, hayvanât, nebâtât, insanlar, balıklar ne varsa;yeryüzündeki varlıklar, hayvanât, nebâtât, insanlar, balıklar ne varsa; gökte yerde ne varsa hepsi Allah'ın yarattığı mahluku ve kulu olarak Allah'ın huzuruna varacaklar.gökte yerde ne varsa hepsi Allah'ın yarattığı mahluku ve kulu olarak Allah'ın huzuruna varacaklar. Hiçbirisinin öyle bir başka özelliği, Allah'ın oğlu olmak gibi bir sıfatı yok. Hepsi Allah'ın kulu. Hiçbirisinin öyle bir başka özelliği, Allah'ın oğlu olmak gibi bir sıfatı yok. Hepsi Allah'ın kulu.

Allah gökteki, yerdeki bütün varlıkların durumlarını, amellerini, hayatlarını, icraatlarını, hepsini biliyor.Allah gökteki, yerdeki bütün varlıkların durumlarını, amellerini, hayatlarını, icraatlarını, hepsini biliyor. Ve hepsini sayısal olarak da biliyor; nedir, ne yaptıklarını, hepsini muhafaza ediyor. Ve hepsini sayısal olarak da biliyor; nedir, ne yaptıklarını, hepsini muhafaza ediyor.

Hepsi kıyamet gününde, Allah'ın huzuruna tek başına gelecek.Hepsi kıyamet gününde, Allah'ın huzuruna tek başına gelecek. Boynu bükük bir kul olarak gelecek. Boynu bükük bir kul olarak gelecek. Dünyada yaptıkları amellerin hesabı mahkeme-i Kübra'da görülecek." Öyle müthiş, öyle günah şey yok! Dünyada yaptıkları amellerin hesabı mahkeme-i Kübra'da görülecek." Öyle müthiş, öyle günah şey yok!

İman etmiş olanlara, amel-i salih işleyenlere ömrünü güzel işler yaparak geçirenlereİman etmiş olanlara, amel-i salih işleyenlere ömrünü güzel işler yaparak geçirenlere Allah muhabbet ihsan edecek, muhabbet yaratacak;Allah muhabbet ihsan edecek, muhabbet yaratacak; sevecek, sevgisine el verecek, mükâfatlandıracak, taltif edecek. sevecek, sevgisine el verecek, mükâfatlandıracak, taltif edecek.

Biz bu vahiyleri, bu bilgileri, bu Kur'ân'ı Kerîm'i senin dilin ileBiz bu vahiyleri, bu bilgileri, bu Kur'ân'ı Kerîm'i senin dilin ile insanlara söylemeyi sana kolaylaştırdık, seni peygamber seçtik, nasip ettik. Niçin? insanlara söylemeyi sana kolaylaştırdık, seni peygamber seçtik, nasip ettik.

Niçin?

Li-tübeşşira bihi'l-müttakîn. Muttekî kulların sahibi olacakları mükafatları onlara müjdelemen için.Li-tübeşşira bihi'l-müttakîn. Muttekî kulların sahibi olacakları mükafatları onlara müjdelemen için. Bir kul imanlı ve muttekî bir kul olursa, takva ehli bir kul olursa;Bir kul imanlı ve muttekî bir kul olursa, takva ehli bir kul olursa; cennetlere, nimetlere, rahmete, muhabbet-i ilahîye mazhar olacak; onu söylemen için. cennetlere, nimetlere, rahmete, muhabbet-i ilahîye mazhar olacak; onu söylemen için.

Ve tünzira bihi kavmen lüddan. Ve düşmanlık besleyen, hasım olan insanlara da "Bak böyle yapmayın;Ve tünzira bihi kavmen lüddan. Ve düşmanlık besleyen, hasım olan insanlara da "Bak böyle yapmayın; kâfir, müşrik giderseniz cehenneme, tıkılır, cayır cayır yanarsınız;kâfir, müşrik giderseniz cehenneme, tıkılır, cayır cayır yanarsınız; ahiretiniz mahvolur, ebedî hüsrana uğrarsınız." diye onları ikaz etmek için bu Kur'ân'ı sana indirdik.ahiretiniz mahvolur, ebedî hüsrana uğrarsınız." diye onları ikaz etmek için bu Kur'ân'ı sana indirdik. Bu vahyin okunmasını senin diline kolaylaştırdık. Bu vahyin okunmasını senin diline kolaylaştırdık.

Bu kâfirler, senin etrafında sana düşmanlık eden bu Kureyş'in müşrikleri,Bu kâfirler, senin etrafında sana düşmanlık eden bu Kureyş'in müşrikleri, bu hasımlar, düşmanlar iyi düşünsünler ki Allah daha önceki asırlardabu hasımlar, düşmanlar iyi düşünsünler ki Allah daha önceki asırlarda nice nice kavimleri kâfir olduklarından azap gönderip nasıl helak etti? nice nice kavimleri kâfir olduklarından azap gönderip nasıl helak etti? Onları nasıl helak ettiğini bir düşünsünler. Onları nasıl helak ettiğini bir düşünsünler. Âd Kavmi, Semud Kavmi, Lut Kavmi, Firavun'un Kavmi, Nemrut'un kavmi nasıl helak oldu onları düşünsünler. Âd Kavmi, Semud Kavmi, Lut Kavmi, Firavun'un Kavmi, Nemrut'un kavmi nasıl helak oldu onları düşünsünler.

Hiç o heriflerden, o helâk olmuş kavimlerden bir iz, emare hissediyor musun,Hiç o heriflerden, o helâk olmuş kavimlerden bir iz, emare hissediyor musun, hiçbir fısıltı, bir ses duyuyor musun?hiçbir fısıltı, bir ses duyuyor musun? Nasıl sesleri kesilmiş, nasıl hepsi yerin altına batırılmış, nasıl helak olmuşlar?Nasıl sesleri kesilmiş, nasıl hepsi yerin altına batırılmış, nasıl helak olmuşlar? Bu müşrikler de bunları düşünsünler de akıllarını başlarına toplansınlar;Bu müşrikler de bunları düşünsünler de akıllarını başlarına toplansınlar; imana gelsinler, Allah'ın rızasını kazanmaya çalışsınlar; bu küfrü, bu şirki bıraksınlar, diye buyuruyor. imana gelsinler, Allah'ın rızasını kazanmaya çalışsınlar; bu küfrü, bu şirki bıraksınlar, diye buyuruyor.

Meryem Suresi'nin 98. ayetine kadar okuduğunuz bu âyet-i kerîmelerde 85'ten 98'e kadar. Meryem Suresi'nin 98. ayetine kadar okuduğunuz bu âyet-i kerîmelerde 85'ten 98'e kadar.

Biz gittiğimiz yerlerde şehir şehir, çeşit çeşit inançlarda insanlar görüyoruz.Biz gittiğimiz yerlerde şehir şehir, çeşit çeşit inançlarda insanlar görüyoruz. Ama bu inançların hepsi çok tehlikeli.Ama bu inançların hepsi çok tehlikeli. Bu adamlar kendilerini bir şey yaptım sanıyorlar, doğru yoldayım sanıyorlar; o çok yanlış. Bu adamlar kendilerini bir şey yaptım sanıyorlar, doğru yoldayım sanıyorlar; o çok yanlış.

Bir kere Allah'a hamd edelim ki eksikliyiz, kusurluyuz, fakiriz, işçiyiz, yoksuluz filan amaBir kere Allah'a hamd edelim ki eksikliyiz, kusurluyuz, fakiriz, işçiyiz, yoksuluz filan ama çok şükür ki Allah'a imanımız var. Çok şükür ki Allah'ın sevdiği din üzereyiz.çok şükür ki Allah'a imanımız var. Çok şükür ki Allah'ın sevdiği din üzereyiz. Allah'ın razı olduğu inanca sahibiz elhamdülillah. Bu çok büyük bir nimet! Allah'ın razı olduğu inanca sahibiz elhamdülillah. Bu çok büyük bir nimet!

Allah saklasın; Rusya'da büyüseydik, Rus olsaydık, bu inancı bulmak kolay olmayacaktı.Allah saklasın; Rusya'da büyüseydik, Rus olsaydık, bu inancı bulmak kolay olmayacaktı. Yugoslavya'da büyüseydik, Sırp olsaydık; hırstan, inattan, kinden, bu inancı bulmak kolay olmayacaktı.Yugoslavya'da büyüseydik, Sırp olsaydık; hırstan, inattan, kinden, bu inancı bulmak kolay olmayacaktı. Ermeni olsaydık Ermenilik'ten, Rum olsaydık Rumluluk'tan, işi inada getirip bu inancı bulamayabilirdik.Ermeni olsaydık Ermenilik'ten, Rum olsaydık Rumluluk'tan, işi inada getirip bu inancı bulamayabilirdik. Allah'a hamd ü senalar olsun. Ama Rumlar'dan üslüman olan yok mu? Var. Allah'a hamd ü senalar olsun.

Ama Rumlar'dan üslüman olan yok mu? Var.
Melbourne'de bir Rum geldi, uzun boylu, müslüman oldu, ders aldı; Rum.Melbourne'de bir Rum geldi, uzun boylu, müslüman oldu, ders aldı; Rum. Bir tanesi daha geldi, ders aldı. Ermeniler'den müslüman olan yok mu? Var.Bir tanesi daha geldi, ders aldı. Ermeniler'den müslüman olan yok mu? Var. Bir Ermeni müslüman oldu, ben İslâm mecmuasının birinci cildini ona hediye ettim okusun diye.Bir Ermeni müslüman oldu, ben İslâm mecmuasının birinci cildini ona hediye ettim okusun diye. İstanbul'da, Kapalıçarşı'da usta kendisi, tüccar. İstanbul'da, Kapalıçarşı'da usta kendisi, tüccar. Her gün papaz geliyormuş dükkanına: "Ya niye bıraktın Hristiyanlık'ı, niye müslüman oldun?Her gün papaz geliyormuş dükkanına: "Ya niye bıraktın Hristiyanlık'ı, niye müslüman oldun? Bak şu hacıların yaptığına! Bak şu hacıların yaptığına! Ticarette yalan söylüyorlar, sahte evrak düzenliyorlar." filan diyorlarmış, kötülemeye çalışıyorlarmış. Ticarette yalan söylüyorlar, sahte evrak düzenliyorlar." filan diyorlarmış, kötülemeye çalışıyorlarmış.

Hocamızın adı Zahid. Zahid adını aldı, müslüman oldu.Hocamızın adı Zahid. Zahid adını aldı, müslüman oldu. Yakışıklı, beyefendi, boylu poslu, geniş omuzlu, güzel gözlü, kaşlı. Yakışıklı, beyefendi, boylu poslu, geniş omuzlu, güzel gözlü, kaşlı. Diyormuş ki onlara, öyle anlatıyor kendisi,Diyormuş ki onlara, öyle anlatıyor kendisi, "Siz şehrin içinden akan dereye bakıyorsunuz, pislenmiş diyorsunuz."Siz şehrin içinden akan dereye bakıyorsunuz, pislenmiş diyorsunuz. Bu derenin çıktığı asıl dağdaki kaynağına bakın, orası pırıl pırıl."Bu derenin çıktığı asıl dağdaki kaynağına bakın, orası pırıl pırıl." Müslüman kusurlu olabilir ama İslâm güzel, kaynak güzel. Sen daha güzel müslüman ol.Müslüman kusurlu olabilir ama İslâm güzel, kaynak güzel. Sen daha güzel müslüman ol. Buyur; müslüman ol sen, sahtekârlık yapma. Buyur; müslüman ol sen, sahtekârlık yapma.

Ermeni'den tanıdığım müslüman var, Rum'dan tanıdığım müslüman var, ihvanımız var, Melbourne'de.Ermeni'den tanıdığım müslüman var, Rum'dan tanıdığım müslüman var, ihvanımız var, Melbourne'de. Cat Stevens ne oldu? Rum kökenli İngiliz, müslüman oldu. Beni ziyarete geldi, böyle koca sakallı.Cat Stevens ne oldu? Rum kökenli İngiliz, müslüman oldu. Beni ziyarete geldi, böyle koca sakallı. Hiçbirimizin o kadar uzun sakalımız yok. Ben safra kesesi ameliyatı olmuştum.Hiçbirimizin o kadar uzun sakalımız yok. Ben safra kesesi ameliyatı olmuştum. Hastaneye beni ziyarete geldi, sağolsun, sarıldık filan, müslüman. Hastaneye beni ziyarete geldi, sağolsun, sarıldık filan, müslüman.

Amerikalı müslümanlar var.Amerikalı müslümanlar var. Bir tanesi ile hacda karşılaştık; uzaktan bu bizim şakacı hocaya benzettim. Sarışın, sarı sakallı, uzun. Bir tanesi ile hacda karşılaştık; uzaktan bu bizim şakacı hocaya benzettim. Sarışın, sarı sakallı, uzun. İhramlı da... Selam veriyordum, birileriyle konuşurken, beni de tanıştırdılar, musafaha ettik.İhramlı da... Selam veriyordum, birileriyle konuşurken, beni de tanıştırdılar, musafaha ettik. "Nerelisin?" dedim ben, Türkçe. Sandım ki Tokatlı filan, o tipten bir yerden, Amasya, Tokat tipi gibi."Nerelisin?" dedim ben, Türkçe. Sandım ki Tokatlı filan, o tipten bir yerden, Amasya, Tokat tipi gibi. Tipinden biraz Karadenizlilerin burnu gibi filan...Tipinden biraz Karadenizlilerin burnu gibi filan... Arkadaşlar dediler ki; "Hocam bu Türkçe bilmez, bu Amerikalı. Bu Profesör bilmem kim…" dediler.Arkadaşlar dediler ki; "Hocam bu Türkçe bilmez, bu Amerikalı. Bu Profesör bilmem kim…" dediler. Müslüman, Amerikalı… Müslüman, Amerikalı…

Müslüman olmuş senatör var. Clinton'ın yanında müslüman senatör var. Müslüman Fransız var.Müslüman olmuş senatör var. Clinton'ın yanında müslüman senatör var. Müslüman Fransız var. Kim? Profesör Maurice Bucaille. Filozof Roger Graudy. Almanlar'dan müslüman olanlar var.Kim? Profesör Maurice Bucaille. Filozof Roger Graudy. Almanlar'dan müslüman olanlar var. Peygamber Efendimiz'i metheden sözler söylemiş.Peygamber Efendimiz'i metheden sözler söylemiş. Goethe İslâm'ı metheden şiirler söylemiş, yazmış, Johann Wolfgang von Goethe.Goethe İslâm'ı metheden şiirler söylemiş, yazmış, Johann Wolfgang von Goethe. Ruslardan Müslüman olanlar var. Ruslardan Müslüman olanlar var. Safkan Rus, Özbekistan'da müslüman olmuş benim dostlar, arkadaşlar filan var.Safkan Rus, Özbekistan'da müslüman olmuş benim dostlar, arkadaşlar filan var. Namazında, niyazında müslüman Rus var. Namazında, niyazında müslüman Rus var.

Allah bizi böyle bir zahmete girmeden müslüman etmiş; elhamdülillah, büyük nimet.Allah bizi böyle bir zahmete girmeden müslüman etmiş; elhamdülillah, büyük nimet. Yoksa böyle yanlış inançlar içinde, Avustralya'da büyüseydik ne olacaktı?Yoksa böyle yanlış inançlar içinde, Avustralya'da büyüseydik ne olacaktı? Spora önem verecektik, sörfe önem verecektik, ondan sonra kız erkek ilişkileri serbest olacaktı,Spora önem verecektik, sörfe önem verecektik, ondan sonra kız erkek ilişkileri serbest olacaktı, bir iş tutturacaktık, yaşayıp gidecektik. Allah'a çok şükür bize İslâm nimetini verdi.bir iş tutturacaktık, yaşayıp gidecektik.

Allah'a çok şükür bize İslâm nimetini verdi.
Bu nimeti kaybetmemeliyiz, bu nimetin kıymetini bilmeliyiz. Bu nimeti kaybetmemeliyiz, bu nimetin kıymetini bilmeliyiz. Bu inancı elmas muhafaza eder gibi, mücevher muhafaza eder gibiBu inancı elmas muhafaza eder gibi, mücevher muhafaza eder gibi hırsızlara çaldırmamak için içimizde muhafaza etmeliyiz. hırsızlara çaldırmamak için içimizde muhafaza etmeliyiz.

Bu insanlara da aslında bizim doğruyu söylememiz lazım.Bu insanlara da aslında bizim doğruyu söylememiz lazım. Siz geleneksel olarak bir sele kapılmışsınız. Dağdan sel geliyor, alıyor, götürüyor; gidiyorsunuz.Siz geleneksel olarak bir sele kapılmışsınız. Dağdan sel geliyor, alıyor, götürüyor; gidiyorsunuz. Sele kapılmış çöp gibi gidiyorsunuz; yanlış. Neden yanlış? Sele kapılmış çöp gibi gidiyorsunuz; yanlış.

Neden yanlış?

Hz İsa'dan bir asır önce yaşamış olan insanın dini ne olacaktı? Söyleyin bakalım. Hıristiyan olabilir miydi?Hz İsa'dan bir asır önce yaşamış olan insanın dini ne olacaktı? Söyleyin bakalım. Hıristiyan olabilir miydi? Hz. İsa'ya tapınabilir miydi? Tapınamazdı. Niye siz Hz. İsa'ya tapınıyorsunuz? Hz. İsa'ya tapınabilir miydi? Tapınamazdı. Niye siz Hz. İsa'ya tapınıyorsunuz? Ondan öncekiler Hz. İsa'yı bilmeyeceklerdi.Ondan öncekiler Hz. İsa'yı bilmeyeceklerdi. Demek ki doğru din Hz. İsa değil ki, Hz. İsa'ya tapınmak değil ki; ondan önce değil. Öyle değil mi? Demek ki doğru din Hz. İsa değil ki, Hz. İsa'ya tapınmak değil ki; ondan önce değil. Öyle değil mi?

Ama bizim inancımız nasıl? Biz "Allah birdir." diyoruz.Ama bizim inancımız nasıl?

Biz "Allah birdir." diyoruz.
Adem aleyhisselam'dan itibaren bütün peygamberler,Adem aleyhisselam'dan itibaren bütün peygamberler, yeri göğü yaratan alemlerin Rabbi Allah'ın birliğini söylemiş.yeri göğü yaratan alemlerin Rabbi Allah'ın birliğini söylemiş. İbrahim aleyhisselam'ın peygamber olduğunu bunlar da kabul ediyor.İbrahim aleyhisselam'ın peygamber olduğunu bunlar da kabul ediyor. Musa aleyhisselam'ın peygamber olduğunu bunlar kabul ediyor.Musa aleyhisselam'ın peygamber olduğunu bunlar kabul ediyor. Musa aleyhisselam Hz. İsa'ya tapmadı arada çok asırlar var. İbrahim aleyhisselam İsa'ya tapmadı. Musa aleyhisselam Hz. İsa'ya tapmadı arada çok asırlar var. İbrahim aleyhisselam İsa'ya tapmadı.

Bilmiyorlar mı hayatlarını? Akıllarını toparlayabilirler, İncil'den doğruyu çıkartabilirler.Bilmiyorlar mı hayatlarını? Akıllarını toparlayabilirler, İncil'den doğruyu çıkartabilirler. Çünkü hıristiyanların içinde monoteist, yani bir Tanrı'ya inananlar da var.Çünkü hıristiyanların içinde monoteist, yani bir Tanrı'ya inananlar da var. Uniteryan kilisesi var, Uniterian Church.Uniteryan kilisesi var, Uniterian Church. Uniterian; Allah'ın bir olduğunu, üç olmadığını, kabul edenler var.Uniterian; Allah'ın bir olduğunu, üç olmadığını, kabul edenler var. Amerikan reisicumhurlarından bazıları da bu inanca girmişler.Amerikan reisicumhurlarından bazıları da bu inanca girmişler. Bu inanç Avrupa'da tahribata uğrayınca Amerika'ya kaçmışlar. Bu inanca sahip insanlar var. Bu inanç Avrupa'da tahribata uğrayınca Amerika'ya kaçmışlar. Bu inanca sahip insanlar var.

Ben bunların kitaplarını okudum. Bu konuyu inceledim. Uniterian, Allah'ı bir tanıyanlar.Ben bunların kitaplarını okudum. Bu konuyu inceledim. Uniterian, Allah'ı bir tanıyanlar. Üç değil de, trinity değil de unity, bir Tanrı'ya...Üç değil de, trinity değil de unity, bir Tanrı'ya... O unity union church o ayrı, kiliseleri birleştiren demek, o birleştirme ayrı. O unity union church o ayrı, kiliseleri birleştiren demek, o birleştirme ayrı.

Sonra müslüman olan papazlar var, onların yazdıkları eserler var.Sonra müslüman olan papazlar var, onların yazdıkları eserler var. Mesela Abdülmesih isminde bir papaz müslüman olmuş, bu konuda kitaplar yazmış, Abdülehad adını almış.Mesela Abdülmesih isminde bir papaz müslüman olmuş, bu konuda kitaplar yazmış, Abdülehad adını almış. Kitapları neşredilmiş durumda.Kitapları neşredilmiş durumda. Avrupa'da müslüman olan filozoflar var, müslüman olan papazlar var. Doğrusunu bunlardan anlayabilirler. Avrupa'da müslüman olan filozoflar var, müslüman olan papazlar var. Doğrusunu bunlardan anlayabilirler.

Üniversitede okurken bir hoca ile konuşa görüşe, hoca ona kitap vermiş birkaç tane.Üniversitede okurken bir hoca ile konuşa görüşe, hoca ona kitap vermiş birkaç tane. Ondan sonra o da hocaya bir kitap vermiş.Ondan sonra o da hocaya bir kitap vermiş. Hoca sonra "Sizin dinizi haklı ama bunu sakın söyleme beni işimden atarlar, siz haklısınız." demiş.Hoca sonra "Sizin dinizi haklı ama bunu sakın söyleme beni işimden atarlar, siz haklısınız." demiş. İslâm'ın haklılığını kabul etmiş. Şimdi hala mektuplaşıyorlarmış. Belki emekli olduktan sonra müslüman olacak. İslâm'ın haklılığını kabul etmiş. Şimdi hala mektuplaşıyorlarmış. Belki emekli olduktan sonra müslüman olacak.

Biz bir deniz kenarında namaz kılıyorduk, kumların üstünde. İhtiyar bir Alman geldi.Biz bir deniz kenarında namaz kılıyorduk, kumların üstünde. İhtiyar bir Alman geldi. Şöyle karnı filan zayıf, yüzü buruşuk yüzmeye gelmiş.Şöyle karnı filan zayıf, yüzü buruşuk yüzmeye gelmiş. Biz namaz kılarken geldi, yanımızda durdu, dikildi, bekledi; namazı bitirdikten sonra bizimle konuştu.Biz namaz kılarken geldi, yanımızda durdu, dikildi, bekledi; namazı bitirdikten sonra bizimle konuştu. "Siz haklısınız, sizin dininiz doğru. Bu papazlar gerçekleri saklıyorlar, bunlar iyi adamlar değil." dedi."Siz haklısınız, sizin dininiz doğru. Bu papazlar gerçekleri saklıyorlar, bunlar iyi adamlar değil." dedi. Alman söyledi! "Ben Alman'ım. Almanya'dan göçtüm geldim. Sizin dininiz doğru." dedi.Alman söyledi! "Ben Alman'ım. Almanya'dan göçtüm geldim. Sizin dininiz doğru." dedi. İşi inada, kine bulaştırmadığın zaman, doğru inanç hangisidir diye düşündüğü zaman bunlar da buluyor. İşi inada, kine bulaştırmadığın zaman, doğru inanç hangisidir diye düşündüğü zaman bunlar da buluyor.

İşte biraz onların çalışması lazım. Bunlar birbirlerini daha iyi tanırlar.İşte biraz onların çalışması lazım. Bunlar birbirlerini daha iyi tanırlar. Biz söylediğimiz zaman biz kötü oluyoruz. Bizim de yeri geldiği zaman söylememiz lazım.Biz söylediğimiz zaman biz kötü oluyoruz. Bizim de yeri geldiği zaman söylememiz lazım. Gerçeği anlatmamız da lazım. "Hz. İsa böyle demedi. İncil'in aslı böyle değil. Gerçeği anlatmamız da lazım. "Hz. İsa böyle demedi. İncil'in aslı böyle değil. İşin doğrusu Allah'a ibadet etmektir elhamdülillahi rabbi'l- 'âlemîn demektir,İşin doğrusu Allah'a ibadet etmektir elhamdülillahi rabbi'l- 'âlemîn demektir, lâ ilâhe illallah demektir." diye söylememiz lazım. lâ ilâhe illallah demektir." diye söylememiz lazım.

Münih'te bir lastik tüccarı, otomobil lastiği eski-yeni alan, satan, takan, iş yeri olan bir arkadaş...Münih'te bir lastik tüccarı, otomobil lastiği eski-yeni alan, satan, takan, iş yeri olan bir arkadaş... Dün biz camiye gittik, imam da bizim ihvanımızdan diye birkaç cumayı orada kaldık. Dün biz camiye gittik, imam da bizim ihvanımızdan diye birkaç cumayı orada kaldık. Şehrin biraz uzağında, 20 kilometre gidiyoruz.Şehrin biraz uzağında, 20 kilometre gidiyoruz. Biz oturduğumuz yerden şehrin göbeğinden geçiyoruz, öbür kentin kenarında, şehrin karşı semtinde.Biz oturduğumuz yerden şehrin göbeğinden geçiyoruz, öbür kentin kenarında, şehrin karşı semtinde. Uzak olmasına rağmen oraya gittik. Adamın çok büyük iş yeri var, otomobil lastikleri var. Uzak olmasına rağmen oraya gittik.

Adamın çok büyük iş yeri var, otomobil lastikleri var.
Arka tarafa kocaman harflerle Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah yazmış.Arka tarafa kocaman harflerle Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah yazmış. İş yerinde satış yaptığı tezgahın önünde durdun mu karşıda kocamanİş yerinde satış yaptığı tezgahın önünde durdun mu karşıda kocaman Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah'ı görüyorsun.Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah'ı görüyorsun. Alman kendisi, kaç seneden beri müslüman.Alman kendisi, kaç seneden beri müslüman. İş yerini iş mahallesinden geniş almış, şehrin kenarı olduğundan.İş yerini iş mahallesinden geniş almış, şehrin kenarı olduğundan. Arkasındaki yere de bir mescit yapmış; kocaman bir mescit, Cuma namazı da kılınıyor şimdi. Arkasındaki yere de bir mescit yapmış; kocaman bir mescit, Cuma namazı da kılınıyor şimdi. Allah razı olsun, oradan da sevap kazanıyor. Mescit yapan bir insan sevabı kazanıyor. Allah razı olsun, oradan da sevap kazanıyor. Mescit yapan bir insan sevabı kazanıyor.

Biz cumayı kıldık "Buyrun, çay içelim." dedi.Biz cumayı kıldık "Buyrun, çay içelim." dedi. İş yerine, öndeki büyük mağazasına, lastik mağazasına oturduk. İş yerine, öndeki büyük mağazasına, lastik mağazasına oturduk. Almanlar geldiler, alışveriş yapıyorlar. Bir kadın bir erkek veya baba kız birlikte geldiler filan.Almanlar geldiler, alışveriş yapıyorlar. Bir kadın bir erkek veya baba kız birlikte geldiler filan. "Bu yazı nedir? Lâ ilâhe illallah nedir?" dediler."Bu yazı nedir? Lâ ilâhe illallah nedir?" dediler. O anda benim gözümün önünde güzelce Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah'ın manasını anlattı.O anda benim gözümün önünde güzelce Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah'ın manasını anlattı. Bir taraftan lastik sattı bir taraftan tebliğ yaptı, İslâm'ı söyledi. Bir taraftan lastik sattı bir taraftan tebliğ yaptı, İslâm'ı söyledi. Karşı taraf "Haklısınız." dedi, dedi. Hayran kaldım. Karşı taraf "Haklısınız." dedi, dedi. Hayran kaldım. Hem cami yapmış arkada sevap kazanıyor hem içeriye Lâ ilâhe illallah diye yazmış, sorana anlatıyor. Hem cami yapmış arkada sevap kazanıyor hem içeriye Lâ ilâhe illallah diye yazmış, sorana anlatıyor. Hem iş yapıyor hem de dinine hizmet ediyor. Hem iş yapıyor hem de dinine hizmet ediyor.

Bunu niçin söylüyorum? Bir vesileyle bu işi yapmak mümkün. Anlatırsın, kabul eder.Bunu niçin söylüyorum?

Bir vesileyle bu işi yapmak mümkün. Anlatırsın, kabul eder.
Kabul ederse eder, etmezse sen yine sevap kazanırsın çünkü anlatmış olursun. Kabul ederse eder, etmezse sen yine sevap kazanırsın çünkü anlatmış olursun. Biz Sidney'den Melbourn'e giderken Goulburn'da ikindi namazı kılmak için mola verdik.Biz Sidney'den Melbourn'e giderken Goulburn'da ikindi namazı kılmak için mola verdik. Geniş şapkalı birisi geldi. Kocaman şapkalı, böyle uzun boylu birisi geldi. Uzaktan namaz kıldığımızı görmüş.Geniş şapkalı birisi geldi. Kocaman şapkalı, böyle uzun boylu birisi geldi. Uzaktan namaz kıldığımızı görmüş. Geldi, Hıristiyanlığı tebliğ etmeye kalktı.Geldi, Hıristiyanlığı tebliğ etmeye kalktı. Biz namaz kılıyoruz diye bizi dinimizden, İslâm'dan döndürmeye, kendi dinine çekmeye çalıştı.Biz namaz kılıyoruz diye bizi dinimizden, İslâm'dan döndürmeye, kendi dinine çekmeye çalıştı. Görevli demek ki... Görevli demek ki...

Onlar öyle çalışıyor da, Afrika'lara gidiyorlar, Kutuplar'a gidiyorlar,Onlar öyle çalışıyor da, Afrika'lara gidiyorlar, Kutuplar'a gidiyorlar, ilkel kabilelerin arasına giriyorlar, onları Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar dailkel kabilelerin arasına giriyorlar, onları Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar da biz niye hakk dini öğretmek için çalışmayalım? biz niye hakk dini öğretmek için çalışmayalım? Bizim de var gücümüzle, Allah'ın rızasını kazanmak içinBizim de var gücümüzle, Allah'ın rızasını kazanmak için Peygamber Efendimiz'in mesleği olan İslâm'ı yaymak, öğretmek için de çalışmamız lazım.Peygamber Efendimiz'in mesleği olan İslâm'ı yaymak, öğretmek için de çalışmamız lazım. Allah hepimize gayret versin. İnşaallah kurduğumuz müesseseler genişler, yayınlarımız yaygınlaşır,Allah hepimize gayret versin. İnşaallah kurduğumuz müesseseler genişler, yayınlarımız yaygınlaşır, tesirli olur ve inşaallah elimizden, dilimizden, çalışmalarımızdan, tesirli olur ve inşaallah elimizden, dilimizden, çalışmalarımızdan, hizmetimizden nice insanlar müslüman olur da biz de onların sevabını alırız. hizmetimizden nice insanlar müslüman olur da biz de onların sevabını alırız.

Sübhâneke la 'ilme le-na illa ma 'allemtena inneke ente'l 'alîmu'l-hakîm.Sübhâneke la 'ilme le-na illa ma 'allemtena inneke ente'l 'alîmu'l-hakîm. Subhâne rabbina rabbi'l- 'izzeti 'an-ma yesifûn Subhâne rabbina rabbi'l- 'izzeti 'an-ma yesifûn ve selâmün 'ala cemî'i'l- enbiyâ'i ve'l- mürselîn. Ve a'li küllin ecma'în.ve selâmün 'ala cemî'i'l- enbiyâ'i ve'l- mürselîn. Ve a'li küllin ecma'în. Elhamdülillahi rabbi'l- 'âlemîn. el- Fâtihâ... Elhamdülillahi rabbi'l- 'âlemîn.

el- Fâtihâ...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2