Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Mescidin Âdâbı

Mehmed Zahid KOTKU

18 Rebîü'l-Âhir 1396 / 18.04.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mescidde Satış ve Kayıp İlanı, Mescide Devam Etmek İman Alâmeti, Zühd Sahibi Kimselere Yaklaşın!, Zulmedilen Yerde Durmayın!, Ashabıma | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mescidin Âdâbı

Mehmed Zahid KOTKU

18 Rebîü'l-Âhir 1396 / 18.04.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mescidde Satış ve Kayıp İlanı, Mescide Devam Etmek İman Alâmeti, Zühd Sahibi Kimselere Yaklaşın!, Zulmedilen Yerde Durmayın!, Ashabıma | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ raeytüm men yebîu ev yebtâu fi'l-mescidi fe kûlû lâ erbehallâhu ticâratekeİzâ raeytüm men yebîu ev yebtâu fi'l-mescidi fe kûlû lâ erbehallâhu ticârateke ve izâ raeytüm men yenşüdü fîhi dâlleten fe kûlû lâ raddallâhu aleyke. ve izâ raeytüm men yenşüdü fîhi dâlleten fe kûlû lâ raddallâhu aleyke.

Ravisi, Tirmizi hasen, Hâkim, Beyhakî Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. Ravisi, Tirmizi hasen, Hâkim, Beyhakî Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten.

Cenâb-ı Hak cümlenizden razı olsun. Cenâb-ı Hak cümlenizden razı olsun.

Caminin ne demek olduğunu anlamak lazım. Henüz biz camiyi, mescidi öğrenmiş değiliz.Caminin ne demek olduğunu anlamak lazım. Henüz biz camiyi, mescidi öğrenmiş değiliz. Babamızın evi gibi rahat rahat konuşur, rahat rahat görüşür, dertleşir, halimizi anlatırız, dinleriz. Babamızın evi gibi rahat rahat konuşur, rahat rahat görüşür, dertleşir, halimizi anlatırız, dinleriz.

Ne o? İşte konuşuyoruz, dert anlatıyoruz, dert dinletiyoruz. Ne o?

İşte konuşuyoruz, dert anlatıyoruz, dert dinletiyoruz.

Affedersiniz şimdi, reisicumhurun huzuruna çıktık.Affedersiniz şimdi, reisicumhurun huzuruna çıktık. Bize salon verdiler, "Oturun burada, bekleyin." dediler, bekliyoruz. Bize salon verdiler, "Oturun burada, bekleyin." dediler, bekliyoruz.

Orada böyle laubâli bir tavır takınabilir, yapabilir miyiz? Orada böyle laubâli bir tavır takınabilir, yapabilir miyiz?

Çünkü reis-i Cumhur hemen gelecek yahut odasına alacak bizi.Çünkü reis-i Cumhur hemen gelecek yahut odasına alacak bizi. Orada bir ne konuşacağız, ne tefekkür edeceğiz. Bir şey, bir hazırlık yapar insan ne konuşacak. Orada bir ne konuşacağız, ne tefekkür edeceğiz. Bir şey, bir hazırlık yapar insan ne konuşacak.

Fakat camimizde öyle değil ki! Namazı kılmadan evvel namazı kıldıktan sonra [uyulması gereken edepleri vardır].Fakat camimizde öyle değil ki! Namazı kılmadan evvel namazı kıldıktan sonra [uyulması gereken edepleri vardır]. Yalnız camiye giren insanların, neveytü'l-itikâfe diyerekten sünnet-i itikafa niyet etmesi şart. Yalnız camiye giren insanların, neveytü'l-itikâfe diyerekten sünnet-i itikafa niyet etmesi şart.

Ufak cami? Büyük de olsa ufak da olsa bu niyeti yaptıktan sonra hürriyet kazanıyor insan. Ufak cami?

Büyük de olsa ufak da olsa bu niyeti yaptıktan sonra hürriyet kazanıyor insan.

Ama bu da doğru değildir ki, bu niyeti yaptım diyerekten konuşmaya yol açtım,Ama bu da doğru değildir ki, bu niyeti yaptım diyerekten konuşmaya yol açtım, yol buldum diyerekten bunu da yapmamak lazım.yol buldum diyerekten bunu da yapmamak lazım. Niyetini yap ama yine sükut ile Hakk'ın evinde, Hakk'ın huzurunda olduğunu tefekkür ederekten öyle otur. Niyetini yap ama yine sükut ile Hakk'ın evinde, Hakk'ın huzurunda olduğunu tefekkür ederekten öyle otur. Başka derdin varsa, söyleyecek derdin varsa camiden dışarıda söyle.Başka derdin varsa, söyleyecek derdin varsa camiden dışarıda söyle. Dinleyecek bir şeyin varsa camiden dışarıda söyle. Dinleyecek bir şeyin varsa camiden dışarıda söyle.

Caminin içerisinde ekseriyetle giriş, kardeşlerimiz geliyor şuradan buradan, bir el öpüyor,Caminin içerisinde ekseriyetle giriş, kardeşlerimiz geliyor şuradan buradan, bir el öpüyor, şuyum var buyum var diyerekten bir hal arz ediyor, bir şeyi öğrenmek istiyor.şuyum var buyum var diyerekten bir hal arz ediyor, bir şeyi öğrenmek istiyor. Bu dini bir mesele olursa pekâlâ! Dünyevî, dünyaya ait olan meselelerde buna müsade yok. Bu dini bir mesele olursa pekâlâ! Dünyevî, dünyaya ait olan meselelerde buna müsade yok.

Bak ne güzel söylüyor. İzâ raeytüm men yebîu ev yebtâu fi'l-mescidi.Bak ne güzel söylüyor.

İzâ raeytüm men yebîu ev yebtâu fi'l-mescidi.
"Görüyorsunuz ki birisi bir alışveriş yapıyor bir şey satıyor." "Görüyorsunuz ki birisi bir alışveriş yapıyor bir şey satıyor."

"Alan yok mu bunu?" diyor yahut bir şey almak istiyor. Ona de ki; "Alan yok mu bunu?" diyor yahut bir şey almak istiyor. Ona de ki;

Fe-kûlû lâ erbehallâhu ticârateke. "Allah senin ticaretini makbul etmesin.Fe-kûlû lâ erbehallâhu ticârateke. "Allah senin ticaretini makbul etmesin. Ondan bir şey kazanamayasın sen." Çünkü yanlış iş yapıyorsun.Ondan bir şey kazanamayasın sen."

Çünkü yanlış iş yapıyorsun.
Cami satış yeri değil, alış yeri de değil. Yaptığın bu iş yanlış bir iştir.Cami satış yeri değil, alış yeri de değil. Yaptığın bu iş yanlış bir iştir. Allah senin ticaretini mübarek etmesin. Hayırlı olmasın bu işin. Allah senin ticaretini mübarek etmesin. Hayırlı olmasın bu işin.

Veyahut bir adam tesbihini düşürmüş, parasını düşürmüş, "Yok mu gören?" diyor.Veyahut bir adam tesbihini düşürmüş, parasını düşürmüş, "Yok mu gören?" diyor. "Paramı düşürdüm bulan yok mu?" diyor. "Allah senin paranı buldurmasın." diyeceksin."Paramı düşürdüm bulan yok mu?" diyor.

"Allah senin paranı buldurmasın." diyeceksin.
Cevabın ona, "Allah senin kaybını buldurmasın. Bulamayasın kaybını!" Burası kayıp arama yeri değil ki!Cevabın ona, "Allah senin kaybını buldurmasın. Bulamayasın kaybını!"

Burası kayıp arama yeri değil ki!
Burası Hak divanı, Hakk'ın evi.Burası Hak divanı, Hakk'ın evi. Hakk'ın evine giren bir insan edebî ile boynu bükük tazarru u niyazla, Hakk'a kendisini vererektenHakk'ın evine giren bir insan edebî ile boynu bükük tazarru u niyazla, Hakk'a kendisini vererekten dünyayı unutması lazım, dünyaya unutması lazım. Dünya kapıdan dışarıda kalsın.dünyayı unutması lazım, dünyaya unutması lazım. Dünya kapıdan dışarıda kalsın. Buraya Allah'ın divanına gelmiş, gönlü Allah'a dönsün. Gönlü Allah'a dönsün Allah'la meşgul olsun. Buraya Allah'ın divanına gelmiş, gönlü Allah'a dönsün. Gönlü Allah'a dönsün Allah'la meşgul olsun. Allah de, dur. Malum ya dillerin Allah demesi kolaydır. Yüzlerin de kıbleye dönmesi kolaydır.Allah de, dur.

Malum ya dillerin Allah demesi kolaydır. Yüzlerin de kıbleye dönmesi kolaydır.
Çeviririz yüzümüzü kıbleye kolay olur, döndük. Fakat Allah kıblede değil yani.Çeviririz yüzümüzü kıbleye kolay olur, döndük. Fakat Allah kıblede değil yani. Allah celle ve alâ kıblede değil. Mekandan münezzeh O. Allah celle ve alâ kıblede değil. Mekandan münezzeh O. Onun için camiye girdikten sonra gönlünü Allah'a ver.Onun için camiye girdikten sonra gönlünü Allah'a ver. Yönünü Allah'a döndür, Allah ile meşgul ol, zikret. İçinden zikret, nasıl yaparsan yap.Yönünü Allah'a döndür, Allah ile meşgul ol, zikret. İçinden zikret, nasıl yaparsan yap. Burası ticaret yeri değil ve konuşma yeri de değil. Burası ticaret yeri değil ve konuşma yeri de değil.

Yine buyuruyorlar ki; İzâ raeytümü'r-racüle. "Bir adam gördük ki."Yine buyuruyorlar ki;

İzâ raeytümü'r-racüle. "Bir adam gördük ki."
Ya'tâdü'l-mesâcide. "Daima camilerde." Camilerde...Ya'tâdü'l-mesâcide. "Daima camilerde."

Camilerde...
Namaz vakitleri bu camide, o camide, o camide... daima görüyoruz camilerde.Namaz vakitleri bu camide, o camide, o camide... daima görüyoruz camilerde. Devam ediyor camiye yani namaza devam ediyor, beş vakit namazı kılıyor camide. Devam ediyor camiye yani namaza devam ediyor, beş vakit namazı kılıyor camide.

Fe'şhedû lehû bi'l-îmâni. "Siz onun imanına şehadet edin." Fe'şhedû lehû bi'l-îmâni. "Siz onun imanına şehadet edin."

Hatta bir misafir camiye gelip cemaate uysa onun imanına şehadet ederiz.Hatta bir misafir camiye gelip cemaate uysa onun imanına şehadet ederiz. Çünkü müslümandır, cemaate gelmiş namaza durmuş, uymuş cemaate de.Çünkü müslümandır, cemaate gelmiş namaza durmuş, uymuş cemaate de. Ona biz burada ölse mü'min deriz ona müslüman mezarlığına götürüz onu. Ona biz burada ölse mü'min deriz ona müslüman mezarlığına götürüz onu. Camiye gidip müslümanların arasına karışıp namaza uyduğundan dolayıCamiye gidip müslümanların arasına karışıp namaza uyduğundan dolayı hıristiyan da olsa ona iman ile şehadet ederiz. Öyle olduğu için Cenâb-ı [Peygamber] de diyor ki; hıristiyan da olsa ona iman ile şehadet ederiz.

Öyle olduğu için Cenâb-ı [Peygamber] de diyor ki;

"Bir insan madem ki camiye gidiyor, devam ediyor; mûtâdün bilcami. Onun için; "Bir insan madem ki camiye gidiyor, devam ediyor; mûtâdün bilcami. Onun için;

Fe'şhedû lehû bi'l-îmâni. "Onun imanına şehadet et, şüphe etmeyiniz ondan, bu mü'mindir deyiniz." Fe'şhedû lehû bi'l-îmâni. "Onun imanına şehadet et, şüphe etmeyiniz ondan, bu mü'mindir deyiniz."

Ne güzel bir iltifattır bu ama, çok güzel.Ne güzel bir iltifattır bu ama, çok güzel. Camiye devam eden insanlara şüpheniz olmasın ki hepsi mü'min insanlardır. Allah hepsinden razı olsun. Camiye devam eden insanlara şüpheniz olmasın ki hepsi mü'min insanlardır.

Allah hepsinden razı olsun.

Fe-innallâhe yekûlu. "Efendimiz bu sözüne Cenâb-ı Allah'ın şu sözü ile karşılık veriyor." Fe-innallâhe yekûlu. "Efendimiz bu sözüne Cenâb-ı Allah'ın şu sözü ile karşılık veriyor."

İnnemâ ya'muru mesâcidallâhi men âmene billâhi ve'l-yevmi'l-âhiri. İnnemâ ya'muru mesâcidallâhi men âmene billâhi ve'l-yevmi'l-âhiri.

Mesâcidi imar, bir kaç kişi mesela yaptırırlar binayı. Tek başına da yaptırır toplu olarak da yaptırılır.Mesâcidi imar, bir kaç kişi mesela yaptırırlar binayı. Tek başına da yaptırır toplu olarak da yaptırılır. Bu imar değildir. Buradaki imar, camiyi mâmur etmek, caminin cemaati ile olur. Bu imar değildir. Buradaki imar, camiyi mâmur etmek, caminin cemaati ile olur.

Altından da yaptırsak bu camiyi, içinde cemaati olmadıktan sonra neye yarar? Altından da yaptırsak bu camiyi, içinde cemaati olmadıktan sonra neye yarar?

Müze olur o zaman, başka bir şey olmaz. Müze olur o zaman, başka bir şey olmaz.

Ama tahtadan da olsa, kerpiçten de olsa bizi muhafaza ediyor. Bu camide ama cemaat de var.Ama tahtadan da olsa, kerpiçten de olsa bizi muhafaza ediyor. Bu camide ama cemaat de var. İşte cami odur. Binâenaleyh; İşte cami odur. Binâenaleyh;

İnnemâ ya'muru. "Ancak mamur eder, imar eder, yapar." Mesâcidallâhi. "Allah'ın mescitlerini." Kimler? İnnemâ ya'muru. "Ancak mamur eder, imar eder, yapar." Mesâcidallâhi. "Allah'ın mescitlerini."

Kimler?

Men âmene billâhi ve'l-yevmi'l-âhiri. "Allahu celle ve alâ'ya ve yevm-i âhirete iman eden." Men âmene billâhi ve'l-yevmi'l-âhiri. "Allahu celle ve alâ'ya ve yevm-i âhirete iman eden."

Arkasından da âhirete iman var. Allah'a iman kâfi değil. Allah'a iman âhirete iman ile beraberdir.Arkasından da âhirete iman var. Allah'a iman kâfi değil. Allah'a iman âhirete iman ile beraberdir. Âhirete iman olmadıkça Allah'a iman iman sayılmaz. Bunu iyi bilmek lazım. Âhirete iman olmadıkça Allah'a iman iman sayılmaz. Bunu iyi bilmek lazım.

E Allah tabi, mülkün sahibi, bak anlıyoruz ki bu varlığın sahibi Allah'tır. E Allah tabi, mülkün sahibi, bak anlıyoruz ki bu varlığın sahibi Allah'tır.

E ama öldükten sonra dirileceksin. E ama öldükten sonra dirileceksin.

Oo, nasıl? Toz olacağız toprak olacağız da sonra insan olup [dirileceğiz ha?] Bu olmaz şey! Oo, nasıl? Toz olacağız toprak olacağız da sonra insan olup [dirileceğiz ha?] Bu olmaz şey!

Olmaz mü'min, böyle müslüman olmaz. Olmaz mü'min, böyle müslüman olmaz.

Bizi hiç yoktan halk eden Allahu celle ve alâ işte öldükten sonra zamanı gelince bizi yine diriltecek. Bizi hiç yoktan halk eden Allahu celle ve alâ işte öldükten sonra zamanı gelince bizi yine diriltecek.

Nasıl dirileceğiz? Nasıl geldiysen öyle dirileceksin. Nasıl geldiğinden haberim var mı? Nasıl dirileceğiz?

Nasıl geldiysen öyle dirileceksin.

Nasıl geldiğinden haberim var mı?

Nasıl geldiğinden haberin var mı, yok. Nasıl geldiğinden haberin var mı, yok.

Ravileri; Ahmed b. Hanbel, Beyhakî, İbn Hibban, Hâkim, Ebû Nuaym Hilye, Beyhaki,Ravileri; Ahmed b. Hanbel, Beyhakî, İbn Hibban, Hâkim, Ebû Nuaym Hilye, Beyhaki, Ziya el-Makdisi, Tirmizi hasenun garibun, Dârimî, Ibn Huzeyme Ziya el-Makdisi, Tirmizi hasenun garibun, Dârimî, Ibn Huzeyme ve Abd b. Humeyd Ebû Sa'îd radıyallahu anh'ten. Allah cümlesinin şefaatine nâil etsin. ve Abd b. Humeyd Ebû Sa'îd radıyallahu anh'ten.

Allah cümlesinin şefaatine nâil etsin.

Onun için camilerin imarı buraya giren mü'minler ile ölçülür.Onun için camilerin imarı buraya giren mü'minler ile ölçülür. Mü'minler camiyi dolduruyorlarsa, beş vakit namazlarını kılıyorlarsa bu cami mâmurdur.Mü'minler camiyi dolduruyorlarsa, beş vakit namazlarını kılıyorlarsa bu cami mâmurdur. Mü'minlerin sayesinde imar edilmiştir.Mü'minlerin sayesinde imar edilmiştir. Yoksa onu altından da yapsan, ne kadar süslesen,Yoksa onu altından da yapsan, ne kadar süslesen, bilmem neler yapsan içine insan girmedikten sonra o haraptır. bilmem neler yapsan içine insan girmedikten sonra o haraptır.

Yine buyuruyorlar ki; İzâ raetytümü'r-racüle. "Bir adamı görüyorsunuz ki."Yine buyuruyorlar ki;

İzâ raetytümü'r-racüle. "Bir adamı görüyorsunuz ki."
Kad u'tiye zühden fi'd-dünyâ. "Kendisine zühd verilmiş." Kad u'tiye zühden fi'd-dünyâ. "Kendisine zühd verilmiş."

Zühd demek dünyaya iltifat etmiyor, dünyaya iltifatı yok. Ehli takvâ, kanaatkâr bir zât. Zühd demek dünyaya iltifat etmiyor, dünyaya iltifatı yok. Ehli takvâ, kanaatkâr bir zât.

Ve kılleti mantıkin. "Konuşmasını da pek beceremiyor." Ve kılleti mantıkin. "Konuşmasını da pek beceremiyor."

Edebiyat, fesahat, belağat denilen şeyler de yok kendisinde.Edebiyat, fesahat, belağat denilen şeyler de yok kendisinde. İlk anasından doğduğu gibi şöyle konuşuyor yarım yamalak. Ama zühd sahibi. İlk anasından doğduğu gibi şöyle konuşuyor yarım yamalak. Ama zühd sahibi.

Fa'kteribû minhü. "Ona yaklaşın, o insana yaklaşın." Fa'kteribû minhü. "Ona yaklaşın, o insana yaklaşın."

Zühdü var, konuşması da yok. Olsun varsın. Bu zühd ona kâfidir, onun için ona yakın olunuz. Zühdü var, konuşması da yok. Olsun varsın. Bu zühd ona kâfidir, onun için ona yakın olunuz.

Fe-innehu yülekka'l-hikmete. "O, hikmet saçar etrafına." Fe-innehu yülekka'l-hikmete. "O, hikmet saçar etrafına."

Bu içi dünyadan hâli olduğu için içi hikmetle doludur.Bu içi dünyadan hâli olduğu için içi hikmetle doludur. Söylediği sözlerden çok manalar anlaşılır, insana insanlığı öğretir. Onun için onlara yakın olunmalıdır. Söylediği sözlerden çok manalar anlaşılır, insana insanlığı öğretir. Onun için onlara yakın olunmalıdır.

Onun içindir ki zühd tafsilatlı bir derstir. Zühd sahifeler dolusu ayrıca bir derstir.Onun içindir ki zühd tafsilatlı bir derstir. Zühd sahifeler dolusu ayrıca bir derstir. Ahlâk derslerinde de yazılıdır, zühdün geniş bir yeri vardır. Ahlâk derslerinde de yazılıdır, zühdün geniş bir yeri vardır.

Bir insan bir ilim sahibi olur. İlim çok makbul bir şeydir. Bilmek yani ilim her cevherin üstündedir.Bir insan bir ilim sahibi olur. İlim çok makbul bir şeydir. Bilmek yani ilim her cevherin üstündedir. Ne kadar cevher var dünyada, onların en üstünü ilimdir.Ne kadar cevher var dünyada, onların en üstünü ilimdir. Böyle bir ilim var ama bu adam dünyaya meyyal, ilmi var fakat dünyaya meyyal.Böyle bir ilim var ama bu adam dünyaya meyyal, ilmi var fakat dünyaya meyyal. Zühdü yok, takvâsı yok, işi dünya ile meşgul olmak. Onlardan istifade imkânı yoktur.Zühdü yok, takvâsı yok, işi dünya ile meşgul olmak. Onlardan istifade imkânı yoktur. Fakat yine bir âlimdir fakat dünyaya iltifatı yoktur. Onda hikmet doludur, ona yaklaşın. Fakat yine bir âlimdir fakat dünyaya iltifatı yoktur. Onda hikmet doludur, ona yaklaşın.

Zühd ilimle beraberdir, ilimle beraber yürürse makbuldür, ilimsiz olursa tehlikelidir.Zühd ilimle beraberdir, ilimle beraber yürürse makbuldür, ilimsiz olursa tehlikelidir. İlimsiz olursa tehlikelidir onun için zühd sahipleri ilim sahipleri olması lazımdır. İlimsiz olursa tehlikelidir onun için zühd sahipleri ilim sahipleri olması lazımdır. İlim sahibinin de dünyaya meyilli olmaması lazım ki zühd sahibi olsun. İlim sahibinin de dünyaya meyilli olmaması lazım ki zühd sahibi olsun.

Şimdi ilim iki kısımdır: İlm-i zâhir, ilm-i bâtın derler. İlmü'l-kalb ve ilmü'l-lisan diyoruz.Şimdi ilim iki kısımdır: İlm-i zâhir, ilm-i bâtın derler. İlmü'l-kalb ve ilmü'l-lisan diyoruz. Bir kalp ilmi, bir de lisan ilmi. İşte okuruz, konuşuruz buna lisan ilmi diyorlar. Bir kalp ilmi, bir de lisan ilmi. İşte okuruz, konuşuruz buna lisan ilmi diyorlar. Bir de kalp ilmi, gönül ilmi demek. Bir ilim vardır ki [lisan] ilmi, okursun öğrenirsin, söylersin.Bir de kalp ilmi, gönül ilmi demek. Bir ilim vardır ki [lisan] ilmi, okursun öğrenirsin, söylersin. Ama gönül ilmi gönüldeki hastalıkların gitmesi ile mümkün olur.Ama gönül ilmi gönüldeki hastalıkların gitmesi ile mümkün olur. Gönüller hasta oldukça o ilim tezahür edemez. Gönüller hasta oldukça o ilim tezahür edemez.

Gönüllerin hastalıklarından kurtuluşu emmâre dediğimiz, levvâme dediğimiz, mülhime dediğimizGönüllerin hastalıklarından kurtuluşu emmâre dediğimiz, levvâme dediğimiz, mülhime dediğimiz nefs-i emmare mertebelerini atlamakla mümkün olur.nefs-i emmare mertebelerini atlamakla mümkün olur. Bu mertebeleri atlamak için de haset, hırs, kibir, şehvet, gazap, riya...Bu mertebeleri atlamak için de haset, hırs, kibir, şehvet, gazap, riya... emsali hastalıkların insandan gitmesi lazım. Onların yerlerine ihlas, diğer ahlâk-ı hamidelerin gelmesi lazım.emsali hastalıkların insandan gitmesi lazım. Onların yerlerine ihlas, diğer ahlâk-ı hamidelerin gelmesi lazım. Bu ahlâkı hamideler insanda tezahür ettikten sonra onun lafına doyum olmaz. Bu ahlâkı hamideler insanda tezahür ettikten sonra onun lafına doyum olmaz. Onun lafına doyulmaz, ondan ayrılmamak lazım. Onun lafına doyulmaz, ondan ayrılmamak lazım.

Binâenaleyh; İzâ raeytümü'r-racule. "Yine gördük bir adamı." Yuktelü. "Katlolunuyor, katlonulmuş." Binâenaleyh;

İzâ raeytümü'r-racule. "Yine gördük bir adamı." Yuktelü. "Katlolunuyor, katlonulmuş."

Katl, maktül, asmışlar veyahut kurşunlamışlar vurmuşlar. Katl, maktül, asmışlar veyahut kurşunlamışlar vurmuşlar.

"Gördük bunu." Sabran fe-lâ tahdurû mekânehu."Gördük bunu." Sabran fe-lâ tahdurû mekânehu. "Bunun öldürüldüğü yerde durmayayız siz artık." Oradan çekilin, kaçılın uzak olun. "Bunun öldürüldüğü yerde durmayayız siz artık."

Oradan çekilin, kaçılın uzak olun.

Fe-innehu leallehu yuktelü zulmen. "Belki o zulmen öldürülmüştür." Fe-innehu leallehu yuktelü zulmen. "Belki o zulmen öldürülmüştür."

Bir var ki mesela şeriat kanunları ile beraber o adamın katli lazımdır derler öldürürler, o müstesna.Bir var ki mesela şeriat kanunları ile beraber o adamın katli lazımdır derler öldürürler, o müstesna. Bir de var ki eşkiyalar mesela yol keserler öldürürler adamları.Bir de var ki eşkiyalar mesela yol keserler öldürürler adamları. Bu öldürülen ister eşkiyâ ölsün ister diğeri ölsün. Bu ölüşlerde zulüm vardır. Bu öldürülen ister eşkiyâ ölsün ister diğeri ölsün. Bu ölüşlerde zulüm vardır. Bu zulümden dolayı oralarda bulunmayın. Çünkü o zalime gelecek gazap seni de helâk eder.Bu zulümden dolayı oralarda bulunmayın. Çünkü o zalime gelecek gazap seni de helâk eder. Zalime gelecek gazap nihayet seni de berbat yeter. Onun için oradan uzak olunuz buyurulmuş. Zalime gelecek gazap nihayet seni de berbat yeter. Onun için oradan uzak olunuz buyurulmuş.

Yine buyurulmuş; İzâ raeytümü'l-lezîne yesübbûne ashâbî fe kûlû la'netullâhi alâ şerriküm. Yine buyurulmuş;

İzâ raeytümü'l-lezîne yesübbûne ashâbî fe kûlû la'netullâhi alâ şerriküm.

Bu insanlar çok acayip mahluklardır. Allah cümlemizi affetsin. Bu insanlar çok acayip mahluklardır.

Allah cümlemizi affetsin.

Şimdi kendimiz kendimizi bilmekten aciziz. Devrimizi bilmekten de aciziz.Şimdi kendimiz kendimizi bilmekten aciziz. Devrimizi bilmekten de aciziz. Bundan 1000 sene 1500 sene evvelki hadiseleri hâlâ "Şu haklıydı bu haksızdı." diyerekten dilimize dolarız,Bundan 1000 sene 1500 sene evvelki hadiseleri hâlâ "Şu haklıydı bu haksızdı." diyerekten dilimize dolarız, Ashab-ı kiramın aleyhinde bazı konuşmalar yapar bazı müfsidler, kendini bilmezler diyelim daha doğrusu.Ashab-ı kiramın aleyhinde bazı konuşmalar yapar bazı müfsidler, kendini bilmezler diyelim daha doğrusu. Ashab-ı kiramın aleyhinde konuşma yapıyor. İşte şöyle yaptı da bu böyle yaptı da.Ashab-ı kiramın aleyhinde konuşma yapıyor. İşte şöyle yaptı da bu böyle yaptı da. Tarih kitaplarını okuyor, onlara bakaraktan hüküm veriyor. Çok yanlış bir iştir. Tarih kitaplarını okuyor, onlara bakaraktan hüküm veriyor. Çok yanlış bir iştir.

Binâenaleyh siz böyle bir mecliste bulunduğunuzda, baktınız kiBinâenaleyh siz böyle bir mecliste bulunduğunuzda, baktınız ki orada asabıma benim sebbediyorlar, çirkin sözler söylüyorlar. orada asabıma benim sebbediyorlar, çirkin sözler söylüyorlar.

Fe-kûlû. "O zaman siz onlara deyiniz ki." La'netullâhi alâ şerriküm. "Allah sizin şerlilerinize lanet etsin." Fe-kûlû. "O zaman siz onlara deyiniz ki." La'netullâhi alâ şerriküm. "Allah sizin şerlilerinize lanet etsin."

Ashab-ı kiram daima hayır üzerinedirler. Sizin evveli bilmeniz lazım. Ashab-ı kiram daima hayır üzerinedirler. Sizin evveli bilmeniz lazım.

Onun için onların aleyhinde konuşmak delilikten ibaret bir şeydir. Aklı olan insan [bunu yapmaz.]Onun için onların aleyhinde konuşmak delilikten ibaret bir şeydir. Aklı olan insan [bunu yapmaz.] Halbuki ben bazı eserler okudum, o eserlerde bazı büyüklerin isimlerini ters yazmış adam,Halbuki ben bazı eserler okudum, o eserlerde bazı büyüklerin isimlerini ters yazmış adam, ismi ters yazmış bilerekten, kasten. Acaba bu mu yanlış dedim baktım ki o isim hep tersine geliyor.ismi ters yazmış bilerekten, kasten. Acaba bu mu yanlış dedim baktım ki o isim hep tersine geliyor. Ne kadar çirkin bir şey ya! Allah muhafaza etsin. Ne kadar çirkin bir şey ya!

Allah muhafaza etsin.

Biz yani en büyüğümüz onların tırnağının zerresi bile olamayız.Biz yani en büyüğümüz onların tırnağının zerresi bile olamayız. En büyüğümüz onların tırnağının zerresi olamaz. En büyüğümüz onların tırnağının zerresi olamaz. Öyleyken ona dil uzatmak mutlaka delilikten başka bir şey değildir. Ama haksızlığı meydanda canım? Öyleyken ona dil uzatmak mutlaka delilikten başka bir şey değildir.

Ama haksızlığı meydanda canım?

Sen hakim misin yahu, sen hakim misin? Sen hakim misin yahu, sen hakim misin?

Sen müslüman isen Allah'ın emrini tut, yasağından kaç.Sen müslüman isen Allah'ın emrini tut, yasağından kaç. Neyine lazım senin 1500 sene evvel olan hadiselerle meşgul olmak. Neyine lazım senin 1500 sene evvel olan hadiselerle meşgul olmak. Ortalığı fesada vereceksin, milleti birbirine düşüreceksin. Ortalığı fesada vereceksin, milleti birbirine düşüreceksin.

İzâ raeytümü'l-meddâhîne fa'hsû fî vücûhihimü't-türâbe. Meddah, methedenler. İzâ raeytümü'l-meddâhîne fa'hsû fî vücûhihimü't-türâbe.

Meddah, methedenler.

Birisine, "Ne büyük, ne muhterem efendisiniz, ne güzel insansınız.Birisine, "Ne büyük, ne muhterem efendisiniz, ne güzel insansınız. Allah sa'yınızı meşkur etsin, ömrünüzü uzun etsin.Allah sa'yınızı meşkur etsin, ömrünüzü uzun etsin. İşte şunu yapsın bunu yapsın." diye sizi methediyor.İşte şunu yapsın bunu yapsın." diye sizi methediyor. "Allah sizin eksikliğinizi göstermesin." filan diyerek sizi methediyor. "Allah sizin eksikliğinizi göstermesin." filan diyerek sizi methediyor.

Böyle sizi metheden birini gördüğünüz vakitte; Böyle sizi metheden birini gördüğünüz vakitte;

Fa'hsû fî vücûhihimü't-türâbe. "Onun yüzüne şöyle toprak serpin bir parça." Fa'hsû fî vücûhihimü't-türâbe. "Onun yüzüne şöyle toprak serpin bir parça."

Sus yani, nihayetinde ben Allah'ın bir kuluyum. Allah'ın kulu olmakla beraber bütün kuvvet,Sus yani, nihayetinde ben Allah'ın bir kuluyum. Allah'ın kulu olmakla beraber bütün kuvvet, bütün kudret, bütün iyilik hep Allah'tandır.bütün kudret, bütün iyilik hep Allah'tandır. Zenginlik de öyle, ilim de öyle, cömertlikte öyle, ne gibi fedâil varsaZenginlik de öyle, ilim de öyle, cömertlikte öyle, ne gibi fedâil varsa hepsi Allahu Teâlâ'nın kuluna lütfudur. Ben, ben dedi miydi ucuba düşer.hepsi Allahu Teâlâ'nın kuluna lütfudur.

Ben, ben dedi miydi ucuba düşer.
Ucup da tehlikenin en büyüğüdür. Ucup tehlikenin en büyüğü! Ucup da tehlikenin en büyüğüdür. Ucup tehlikenin en büyüğü!

el-Ucubu hicâbü't-tevfik. Bir kere değirmene gelen suyu keser ucup. el-Ucubu hicâbü't-tevfik.

Bir kere değirmene gelen suyu keser ucup.

Su gelmeyince değirmen dönmez tabiatiyle değil mi? Su gelmeyince değirmen dönmez tabiatiyle değil mi?

Yahut elektrik gelmeyince lambalar yanmaz. İşte ucup buna mâni. Neden? Yahut elektrik gelmeyince lambalar yanmaz. İşte ucup buna mâni.

Neden?

Ben okudum çalıştım, ben kazandım, ben yaptım... benlik davasında, kendisinden biliyor herşeyi.Ben okudum çalıştım, ben kazandım, ben yaptım... benlik davasında, kendisinden biliyor herşeyi. Halbuki Allahu Teâlâ şu tımarhaneye gitsen de bir baksan da,Halbuki Allahu Teâlâ şu tımarhaneye gitsen de bir baksan da, orada senden ne kuvvetli insanlar var ki hiçbir şeye yaramaz bugün. Neden? orada senden ne kuvvetli insanlar var ki hiçbir şeye yaramaz bugün.

Neden?

Allah onlara akıl vermemiş, zeka vermemiş, gücü kuvveti yok. Bir şey yapamıyorlar işte. Allah onlara akıl vermemiş, zeka vermemiş, gücü kuvveti yok. Bir şey yapamıyorlar işte.

E sana onu vermeseydi sen ne yapardın? Sermaye Allah'ın.E sana onu vermeseydi sen ne yapardın?

Sermaye Allah'ın.
Kuvvet, sıhhat, âfiyet, bilgi, zeka hepsi Allah'ın. Bizim ona şükretmemiz hamd etmemiz lazım.Kuvvet, sıhhat, âfiyet, bilgi, zeka hepsi Allah'ın. Bizim ona şükretmemiz hamd etmemiz lazım. "Elhamdülillah beni böyle zelil bırakmadın yâ Rabbi!. Bu verdiğin benim değil, senindir." de. "Elhamdülillah beni böyle zelil bırakmadın yâ Rabbi!. Bu verdiğin benim değil, senindir." de.

Binâenaleyh methedenlerin methine sakın kapılma, aldanma. Zemmedenlerin zemmine de aldanma.Binâenaleyh methedenlerin methine sakın kapılma, aldanma. Zemmedenlerin zemmine de aldanma. "Ne kötü adamdır, ne fena adamdır, ne ahlaksız adamdır." diyor sana. Hiç buna da bulaşma."Ne kötü adamdır, ne fena adamdır, ne ahlaksız adamdır." diyor sana. Hiç buna da bulaşma. Eğer kötüysen kötülüğünü düzeltmeye çalışırsın, iyiysen onun dedikleri ona.Eğer kötüysen kötülüğünü düzeltmeye çalışırsın, iyiysen onun dedikleri ona. Kendisine günah olur, başka bir şey olmaz. Allah kusurlarımızı affetsin. Kendisine günah olur, başka bir şey olmaz.

Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için methedilecek kimseleri içinizden seviniz fakat yüzüne karşı methetmeye kalkışmayınız. Onun için methedilecek kimseleri içinizden seviniz fakat yüzüne karşı methetmeye kalkışmayınız.

İzâ raeytümü'l-emra lâ testetîûne tağyîrahu fa'sbirû hattâ yekûnallâhu hüve'l-lezî yüğayyiruhu. İzâ raeytümü'l-emra lâ testetîûne tağyîrahu fa'sbirû hattâ yekûnallâhu hüve'l-lezî yüğayyiruhu.

Baktık ki fena, vaziyet fena, hava kararmış, bir şeyler olacak. Dolu yağacak, alt üst olacak ortalık.Baktık ki fena, vaziyet fena, hava kararmış, bir şeyler olacak. Dolu yağacak, alt üst olacak ortalık. Fena bir vaziyet var.Fena bir vaziyet var. Dünya işlerinde her yer nerede olursa olsun bir şey gördünüz ki onun tağyirine gücünüz yetmez. Dünya işlerinde her yer nerede olursa olsun bir şey gördünüz ki onun tağyirine gücünüz yetmez.

Şimdi bulutları dağıtabilir miyiz geliyor bulutlar?Şimdi bulutları dağıtabilir miyiz geliyor bulutlar? Şimşekler çakıyor, işte rüzgar da fazla ortalığı altüst ediyor. Elimizden bir şey gelmez ki.Şimşekler çakıyor, işte rüzgar da fazla ortalığı altüst ediyor. Elimizden bir şey gelmez ki. Olan olacak ne olacaksa. Dünya işleri de böyledir. Olan olacak ne olacaksa. Dünya işleri de böyledir.

Dünya işleri de bazı fırtınalar vardır ki gökten gelen fırtınalardan fazladır yani.Dünya işleri de bazı fırtınalar vardır ki gökten gelen fırtınalardan fazladır yani. Gökten gelen fırtınalardan sokulursun bir deliğe korursun kendini.Gökten gelen fırtınalardan sokulursun bir deliğe korursun kendini. Ama bu dünya içerisinden gelen insanlardan gelen fırtınalar çok felakettir. Ama bu dünya içerisinden gelen insanlardan gelen fırtınalar çok felakettir. Onu önlemeye çalışacak olursan gücün yetmez. Onu önlemeye çalışacak olursan gücün yetmez. Nasıl ki gökten gelen fırtınaları durdurmaya insanın gücü yetmiyor. Nasıl ki gökten gelen fırtınaları durdurmaya insanın gücü yetmiyor. İnsanlar tarafından gelen fırtınaları da durdurmaya insanın gücü yetmez. İnsanlar tarafından gelen fırtınaları da durdurmaya insanın gücü yetmez. Gücü yetmeyince bak ne güzel söylüyor Efendimiz; Fa'sbirû. "Sabredin, sabredin!" Gücü yetmeyince bak ne güzel söylüyor Efendimiz;

Fa'sbirû. "Sabredin, sabredin!"

Nasıl ki bulutlar kararır, hava yağar. Kış işte, bulutlardan güneş pek çok zaman görünmez soğuklar olur.Nasıl ki bulutlar kararır, hava yağar. Kış işte, bulutlardan güneş pek çok zaman görünmez soğuklar olur. Ama bir vakit gelir açılır havalar. Havalar açılır, bulutlar gider, güzel havalar gelir.Ama bir vakit gelir açılır havalar. Havalar açılır, bulutlar gider, güzel havalar gelir. Oh güzel nefesler alırız. Binâenaleyh her yerdeki olan fırtına böyledir.Oh güzel nefesler alırız.

Binâenaleyh her yerdeki olan fırtına böyledir.
Bir fırtına gelir ki çok fena. Sen sabret. Bu fırtınayı durduracağım diye şey yapma. Bir fırtına gelir ki çok fena. Sen sabret. Bu fırtınayı durduracağım diye şey yapma.

Yine buyurmuştur; İzâ raeytümü'l-harîka fe-kebberû fe-inne't-tekbîra yutfiuhu. Yine buyurmuştur;

İzâ raeytümü'l-harîka fe-kebberû fe-inne't-tekbîra yutfiuhu.

Yangın her zaman felakettir. Yangının çeşidi var. Gönül yangınları da var. Evler yanar bu bir yangındır. Yangın her zaman felakettir. Yangının çeşidi var. Gönül yangınları da var. Evler yanar bu bir yangındır.

Geçenlerde Allah bir daha göstermesin, büyük büyük yangınlar oldu mesela.Geçenlerde Allah bir daha göstermesin, büyük büyük yangınlar oldu mesela. Ama bilmem kimsenin aklına geldi mi gelmedi mi ama,Ama bilmem kimsenin aklına geldi mi gelmedi mi ama, şimdi yangın çabucak tam 5-10 dakikada olup bitiyor her şey. şimdi yangın çabucak tam 5-10 dakikada olup bitiyor her şey.

Diyo ki; Fe-kebberû. "Allahu ekber Allahu ekber, tekbir getirin, ezan okuyun."Diyo ki;

Fe-kebberû. "Allahu ekber Allahu ekber, tekbir getirin, ezan okuyun."
Fe-inne't-tekbîra. "Bu sizin tekbirlerin, Allah sedalarınız." Fe-inne't-tekbîra. "Bu sizin tekbirlerin, Allah sedalarınız."

Bir cemaat haliyle Allahu ekber, Allahu ekber. Aman yâ Rabbi! Biz bu işin hakkından gelemeyeceğiz.Bir cemaat haliyle Allahu ekber, Allahu ekber. Aman yâ Rabbi! Biz bu işin hakkından gelemeyeceğiz. Bu yangın felaket. Berbat edecek bizi. "Tekbir getir." Bu yangın felaket. Berbat edecek bizi.


"Tekbir getir."

Fe-inne't-tekbîra yutfiuhu. Aklın erer mi buna, aklın erer mi bu işe? Fe-inne't-tekbîra yutfiuhu.

Aklın erer mi buna, aklın erer mi bu işe?

Bu tekbir, Allahu ekber tekbiri bu yangını söndürsün, olur mu? Bu tekbir, Allahu ekber tekbiri bu yangını söndürsün, olur mu?

İtfaiyeye haber verin gelsin itfaiye, biri yetmezse birkaç tanesi birleşsin, ancak bunlar söndürür yangını. İtfaiyeye haber verin gelsin itfaiye, biri yetmezse birkaç tanesi birleşsin, ancak bunlar söndürür yangını.

Fakat sen Cenâb-ı peygamberin sözüne bak. Fakat sen Cenâb-ı peygamberin sözüne bak.

İbnü's-sünnî ameli'l-yevmi ve'l-leyle, İbn Adî, İbn Asâkir Amr b. Şu'ayb'tan,İbnü's-sünnî ameli'l-yevmi ve'l-leyle, İbn Adî, İbn Asâkir Amr b. Şu'ayb'tan, o da babasından, o da dedesinden rivayet etmiştir. Bu emsali görülmüştür.o da babasından, o da dedesinden rivayet etmiştir.

Bu emsali görülmüştür.
Çok yangın olduğu vakitte tekbir edenler, ezan okunan yanından yangın yüzünü çevirmiş gitmiştir başka tarafa. Çok yangın olduğu vakitte tekbir edenler, ezan okunan yanından yangın yüzünü çevirmiş gitmiştir başka tarafa.

Onun için Allah esirgesin, öyle bir kaza olduğu vakitte yine itfaiyeye haber ver sen.Onun için Allah esirgesin, öyle bir kaza olduğu vakitte yine itfaiyeye haber ver sen. Ver ama Allah'ın güzel sedası sesi olan tekbiri Cenâb-ı peygamberin emri üzere bırakma.Ver ama Allah'ın güzel sedası sesi olan tekbiri Cenâb-ı peygamberin emri üzere bırakma. Allahu ekber! Çocuklara da de, çocuklar hemen tekbir getirin, ezan okuyun bakalım.Allahu ekber! Çocuklara da de, çocuklar hemen tekbir getirin, ezan okuyun bakalım. Kendin hakkından gelemiyorsun, itfaiye gelinceye kadar 5-10 dakika geçecek.Kendin hakkından gelemiyorsun, itfaiye gelinceye kadar 5-10 dakika geçecek. 5-10 dakika içerisinde zaten olup biter şimdiki yangınlar. Onun için bunlara dikkat etmek lazım. 5-10 dakika içerisinde zaten olup biter şimdiki yangınlar. Onun için bunlara dikkat etmek lazım.

Allah cümle felaketlerden cümle ümmet-i Muhammedi ve bizleri de muhafaza buyursun. Allah cümle felaketlerden cümle ümmet-i Muhammedi ve bizleri de muhafaza buyursun.

İzâ raeytümü'l-abde "Bir kulu gördük." Elemmallâhu bihi'l-fakra "Fakirlikle Cenâb-ı Hak onu elemlendirmiş." İzâ raeytümü'l-abde "Bir kulu gördük." Elemmallâhu bihi'l-fakra "Fakirlikle Cenâb-ı Hak onu elemlendirmiş."

Zaruret içerisinde, kazancı hafif, az kazancı yahut hiç kazancı yok. Fakir yani. Zaruret içerisinde, kazancı hafif, az kazancı yahut hiç kazancı yok. Fakir yani.

Ve'l-marada. "Bu fakirliği ile beraber bir de hasta." Ve'l-marada. "Bu fakirliği ile beraber bir de hasta."

Hem fakir, hem hasta. Cenâb-ı Hak bunu öyle yaratmış, bu iptila. Bu iptiladan dolayı; Hem fakir, hem hasta. Cenâb-ı Hak bunu öyle yaratmış, bu iptila. Bu iptiladan dolayı;

Fe-innallâhe yürîdü en yüsâfiyehû. "Bu hastalık onun temizlenmesi içindir." Fe-innallâhe yürîdü en yüsâfiyehû. "Bu hastalık onun temizlenmesi içindir."

Fakirlik ne olacak yine aç kalmazsın, açlıktan kimse ölmemiştir.Fakirlik ne olacak yine aç kalmazsın, açlıktan kimse ölmemiştir. Az çok bir kısmet gelir bir taraftan yersin onu. Açlıktan ölen olmamıştır hiç. Az çok bir kısmet gelir bir taraftan yersin onu. Açlıktan ölen olmamıştır hiç.

Binâenaleyh asıl maraz da gelmiş şimdi, baş ağrısı diş ağrısı karın ağrısı çeşitli.Binâenaleyh asıl maraz da gelmiş şimdi, baş ağrısı diş ağrısı karın ağrısı çeşitli. Bunlar da insanları intibaha davet eder. Fakirdir ama iyi yolda değildir. Bunlar da insanları intibaha davet eder. Fakirdir ama iyi yolda değildir. Fakirliği ile beraber yolunu şaşırmış, kötü yollara gidiyor. E maraz da geldi.Fakirliği ile beraber yolunu şaşırmış, kötü yollara gidiyor. E maraz da geldi. Maraz insanları engeller ve intibaha doğru sevkeder. Maraz insanları engeller ve intibaha doğru sevkeder.

Ha bakarsın ki doktora gidiyorsun, para da yok. Paran da olsa gitsen de aldığın ilaçlar tesir etmiyor.Ha bakarsın ki doktora gidiyorsun, para da yok. Paran da olsa gitsen de aldığın ilaçlar tesir etmiyor. Etmiyor hastalık da devam ediyor. E gece uykusuz, gündüzün de rahatsız. Etmiyor hastalık da devam ediyor. E gece uykusuz, gündüzün de rahatsız. İşe de gidemiyorsun, para da kazanamıyorsun. Ha "Yâ Rabbi! Bu mülkün sahibi sensin. İşe de gidemiyorsun, para da kazanamıyorsun. Ha "Yâ Rabbi! Bu mülkün sahibi sensin. Tübtü reca'tü ilallah. Amentü billah. İstiğfarlar eder, aman yâ Rabbi sen bu derdi benden al.Tübtü reca'tü ilallah. Amentü billah. İstiğfarlar eder, aman yâ Rabbi sen bu derdi benden al. Şifalar ver, kuvvetler ver, çoluk çocuğumun nafakasını ihsan et!" diyerektenŞifalar ver, kuvvetler ver, çoluk çocuğumun nafakasını ihsan et!" diyerekten bakarsın Cenâb-ı Hakk'a kurbiyet hâsıl olur insanda. bakarsın Cenâb-ı Hakk'a kurbiyet hâsıl olur insanda.

Bu yalvarışla zenginin, sağlam insanın, "Aman yâ Rabbi!Bu yalvarışla zenginin, sağlam insanın, "Aman yâ Rabbi! Şunu da ver bunu da ver!" deyişinin arasında dağlar kadar fark var. Şunu da ver bunu da ver!" deyişinin arasında dağlar kadar fark var.

Bir tane aklıma gelmiş.Bir tane aklıma gelmiş. Bir zât, kâfile sahibi, deve yahut hayvan sahibiBir zât, kâfile sahibi, deve yahut hayvan sahibi Şam'dan Medine-i Münevvere'ye nakliyat yapıyor, mal alıp satıyor.Şam'dan Medine-i Münevvere'ye nakliyat yapıyor, mal alıp satıyor. Fakat adam tevekküllü, mütevekkil bir adam, yalnız başına gidiyor. Kaç tane atı arabası varsa yalnız gidiyor.Fakat adam tevekküllü, mütevekkil bir adam, yalnız başına gidiyor. Kaç tane atı arabası varsa yalnız gidiyor. Çöl yolu, malum ya Şam ile Medine arasında uzun çöl yolu. İnsan yok bir şey yok. Çöl yolu, malum ya Şam ile Medine arasında uzun çöl yolu. İnsan yok bir şey yok.

Demişler ki; "Yahu sen bu işi yapma. Bak yollarda eşkiyalar seni soyarlar. Kafilelere takıl da öyle git." Demişler ki;

"Yahu sen bu işi yapma. Bak yollarda eşkiyalar seni soyarlar. Kafilelere takıl da öyle git."

Dinlememiş, "Allah Kerim'dir." demiş, "Allah korur, muhafaza eder." demiş. Dinlememiş, "Allah Kerim'dir." demiş, "Allah korur, muhafaza eder." demiş.

Nasılsa bir sefer yakalanmış hırsızların eline.Nasılsa bir sefer yakalanmış hırsızların eline. Hırsızların eline yakalanmış bakmış ki kurtulmanın çaresi yok,Hırsızların eline yakalanmış bakmış ki kurtulmanın çaresi yok, öldürecekler adamlar malları da gidecek elinden. Yalvarmış demiş; öldürecekler adamlar malları da gidecek elinden. Yalvarmış demiş;

"Müsade edin de iki rekât namaz kılayım bari de, ne yaparsanız yapın daha sonra." "Müsade edin de iki rekât namaz kılayım bari de, ne yaparsanız yapın daha sonra."

"Peki!" demişler, insaflılar demek ki. Abdestini almış adam namazı kılmış."Peki!" demişler, insaflılar demek ki. Abdestini almış adam namazı kılmış. Açmış avcunu, "Yâ Rabbi!" demiş, "Can da gidiyor mal da. Başka ümidim de yok." Açmış avcunu, "Yâ Rabbi!" demiş, "Can da gidiyor mal da. Başka ümidim de yok."

Yâ Vedûd diyerekten bir duası var. O duası daha bitmeden bir fırtına kopmuş.Yâ Vedûd diyerekten bir duası var. O duası daha bitmeden bir fırtına kopmuş. Bir fırtına kopmuş tozu dumana karıştıraraktan birisi geliyor. Bu eşkiyâ da şaşırmış. Bir fırtına kopmuş tozu dumana karıştıraraktan birisi geliyor. Bu eşkiyâ da şaşırmış. Bakmış ki bir hücum var, dehşetli bir şey. Bakmış ki bir hücum var, dehşetli bir şey. Şeye meydan kalmadan adam yetişmiş, bir tane patlatmış ona yuvarlanmış aşağıya, gitmiş canı cehenneme.Şeye meydan kalmadan adam yetişmiş, bir tane patlatmış ona yuvarlanmış aşağıya, gitmiş canı cehenneme. Adam demiş ki; "Ya sen kimsin?Adam demiş ki;

"Ya sen kimsin?
Bu fırtınanın içerisinde bana yardım ettin de beni bu adamın elinden kurtardın?" Bu fırtınanın içerisinde bana yardım ettin de beni bu adamın elinden kurtardın?"

"Ben." demiş "Üçüncü semanın meleğiyim." demiş."Ben." demiş "Üçüncü semanın meleğiyim." demiş. "Sen bu duayı okurken ben emir aldım bu adamın senin imdadına gelmek üzere." demiş. "Sen bu duayı okurken ben emir aldım bu adamın senin imdadına gelmek üzere." demiş.

Ama onun için de bu duayı yapıp da o isteği başka zaman yapsan olmaz o.Ama onun için de bu duayı yapıp da o isteği başka zaman yapsan olmaz o. Şimdi burada can da gidiyor mal da gidiyor.Şimdi burada can da gidiyor mal da gidiyor. Bir şiddet içerisinde, dehşet içerisinde kendisini kaybetmiş de tam mânası ile Allah'a verdi kendisini.Bir şiddet içerisinde, dehşet içerisinde kendisini kaybetmiş de tam mânası ile Allah'a verdi kendisini. Ne dese o Allah onu kabul edecek. O yâ Vedûd demiş ya, ne derse desin yani bu dua o gün makbul olur. Ne dese o Allah onu kabul edecek. O yâ Vedûd demiş ya, ne derse desin yani bu dua o gün makbul olur. İçten geliyor bu. Bu içten gelen dualar katiyetle geri çevrilmez. İçten geliyor bu. Bu içten gelen dualar katiyetle geri çevrilmez.

Onun için hastalık anında, fakirlik anında insana zaruret [içten dua ettirir.]Onun için hastalık anında, fakirlik anında insana zaruret [içten dua ettirir.] Zaruret acı şeydir, Allah esirgesin. Zaruret acı şeydir, Allah esirgesin. Birçok hadislerde Kâbe-i Muazzama'ya girdiğimiz vakitler duayı yaparken; Birçok hadislerde Kâbe-i Muazzama'ya girdiğimiz vakitler duayı yaparken;

"Yâ Rabbi! Bizi küfürden ve fakirlikten koru." diyoruz. "Yâ Rabbi! Bizi küfürden ve fakirlikten koru." diyoruz.

Duamız bu. Kâbe'yi görürken yapılan dua makbuldür. Bu duanın başında; Duamız bu. Kâbe'yi görürken yapılan dua makbuldür. Bu duanın başında;

"Yâ Rabbi! Kafirlikten, gavurluktan ve fakirlikten de beni koru diyoruz." Niçin? "Yâ Rabbi! Kafirlikten, gavurluktan ve fakirlikten de beni koru diyoruz."

Niçin?

Fakirlik de gavurluğa insanı sevk eden bir dert. Fakirlik insanları gavurluğa sevk eden bir derttir.Fakirlik de gavurluğa insanı sevk eden bir dert. Fakirlik insanları gavurluğa sevk eden bir derttir. Onun için zor bir şeydir, ibtilası da ağırdır, hele bu devirlerde.Onun için zor bir şeydir, ibtilası da ağırdır, hele bu devirlerde. Onun için "Âhir zamanda sarısı ile beyazı olmayan çok sıkıntı çeker." [buyurulmuş.] Onun için "Âhir zamanda sarısı ile beyazı olmayan çok sıkıntı çeker." [buyurulmuş.] Sarısıyla beyazından murat altınla gümüş demişler. Altını gümüşü olmayan çok sıkıntı çeker.Sarısıyla beyazından murat altınla gümüş demişler. Altını gümüşü olmayan çok sıkıntı çeker. İnsan iktisat edecek.İnsan iktisat edecek. İktisat edecek, yarın kara günü için hiç olmazsa evinde bir parça ineği bulunmalı insanın.İktisat edecek, yarın kara günü için hiç olmazsa evinde bir parça ineği bulunmalı insanın. Dünyanın bin bir türlü hali var şimdi. Biz o eski zaman mütevekkilleri gibi de değiliz ki. Dünyanın bin bir türlü hali var şimdi. Biz o eski zaman mütevekkilleri gibi de değiliz ki.

Halbuki Allah muhafaza etsin, şimdi bugün çok kazananlar da var.Halbuki Allah muhafaza etsin, şimdi bugün çok kazananlar da var. Çok kazandıkları halde avuçlarında da bir şey yok. Sebebi? Çok kazandıkları halde avuçlarında da bir şey yok.

Sebebi?

İçkiye müptela olmuş, israfa müptela olmuş. Bir avuçla alıyor öteki avucunda bir şey yok akşama.İçkiye müptela olmuş, israfa müptela olmuş. Bir avuçla alıyor öteki avucunda bir şey yok akşama. Bu çok delice bir harekettir. Allah hepimizi affetsin. Zenginlik her zaman için baki değildir. Bu çok delice bir harekettir.

Allah hepimizi affetsin.

Zenginlik her zaman için baki değildir.
Bugün zenginsin bakarsın yarın bir felaket olur meteliksiz âciz bir duruma düşersin. Bugün zenginsin bakarsın yarın bir felaket olur meteliksiz âciz bir duruma düşersin. Sanatın da yoktur elinde, sıkıntı çekersin. Sanatın da yoktur elinde, sıkıntı çekersin. Yine sanatkar ne de olsa sanatı olduktan sonra ekmek parasını çıkarmanın yolunu bulur.Yine sanatkar ne de olsa sanatı olduktan sonra ekmek parasını çıkarmanın yolunu bulur. Fakat sanatı olmayan, paraları elden gittikten sonra bir şey yapamaz ona. Fakat sanatı olmayan, paraları elden gittikten sonra bir şey yapamaz ona.

Onun için fakirlikle marazın da kıymetini bilip Allah'a güzel yalvarmak lazımdır kiOnun için fakirlikle marazın da kıymetini bilip Allah'a güzel yalvarmak lazımdır ki Allah bu kötü huyları bizden gidersin. Bizleri de sevdiği razı olduğu kulları arasına kabul etsin inşaallah. Allah bu kötü huyları bizden gidersin. Bizleri de sevdiği razı olduğu kulları arasına kabul etsin inşaallah.

İzâ raeytümü'l-letî elkayne alâ ruûsihinne misle esnimieti'l-buuriİzâ raeytümü'l-letî elkayne alâ ruûsihinne misle esnimieti'l-buuri Zamanın hanımları her zaman, o zamandan beri bakıyorsunuz başlarını böyleZamanın hanımları her zaman, o zamandan beri bakıyorsunuz başlarını böyle develerin hörgüçleri gibi yapmışlar süslemişler. Şimdi takma saçlar ile yaptıkları gibi.develerin hörgüçleri gibi yapmışlar süslemişler. Şimdi takma saçlar ile yaptıkları gibi. Eski ümmetler, bu'ur diyor hani devenin hörgücü var ya, Eski ümmetler, bu'ur diyor hani devenin hörgücü var ya, hörgücü nasılsa onun üstünde, bu da ona benzetmiş kendisini. hörgücü nasılsa onun üstünde, bu da ona benzetmiş kendisini.

Fe-a'limûhünne ennehû lâ tukbelü lehünne salâtün.Fe-a'limûhünne ennehû lâ tukbelü lehünne salâtün. "Siz o hanımlara bildiriniz ki kıldıkları namaz indi ilahiye de makbul değildir." "Siz o hanımlara bildiriniz ki kıldıkları namaz indi ilahiye de makbul değildir."

Kıldıkları namaz -namaz kılıyorlarsa eğer- başlarını böyle süsleyip de dışarılara çıkan,Kıldıkları namaz -namaz kılıyorlarsa eğer- başlarını böyle süsleyip de dışarılara çıkan, onlara bildiriniz ki namazları makbul değildir.onlara bildiriniz ki namazları makbul değildir. Çünkü başkasının arazisinde namaz kılanın hali nasılsa bunun da hâli öyledir. Allah her şeyde ihlâs ister. Çünkü başkasının arazisinde namaz kılanın hali nasılsa bunun da hâli öyledir.

Allah her şeyde ihlâs ister.

İzâ raeytüm mesciden ev semi'tüm müezzinen fe lâ taktülû ehaden. İzâ raeytüm mesciden ev semi'tüm müezzinen fe lâ taktülû ehaden.

Bir küffâr memleketine girdik. Baktık ki cami var orada. Küffar memleketinde cami var.Bir küffâr memleketine girdik. Baktık ki cami var orada. Küffar memleketinde cami var. Yahut müezzin Allahu ekber diye ezan okuyor, duyduk. Yahut müezzin Allahu ekber diye ezan okuyor, duyduk.

Öyleyse; Fe-lâ taktülû ehaden. "Orada kimseyi öldürmeyin." Öyleyse;

Fe-lâ taktülû ehaden. "Orada kimseyi öldürmeyin."

Belki öldürdüğünüz adam müslüman olur.Belki öldürdüğünüz adam müslüman olur. Madem camisi var, ezan da okunuyor artık orasını ateşe tutmayın, yakmayın orasını, öldürmeyin orada kimseyi. Madem camisi var, ezan da okunuyor artık orasını ateşe tutmayın, yakmayın orasını, öldürmeyin orada kimseyi.

İzâ raeytüm minhünne şey'en fî mesâkinikümİzâ raeytüm minhünne şey'en fî mesâkiniküm Eski zamanlarda, her zaman da olur ya, köylerde yılanlar olur, ev yılanları.Eski zamanlarda, her zaman da olur ya, köylerde yılanlar olur, ev yılanları. Bu ev yılanlarını evinize gelmiş, odanızda yahut bir yerde gördünüz onu. Bu ev yılanlarını evinize gelmiş, odanızda yahut bir yerde gördünüz onu.

Fe-kûlû ünşidükünne'l-ahde'l-lezî ehaze aleyküm nûhun ünşidükünne'l-ahde'l-lezî ehaze aleyküm süleymânü.Fe-kûlû ünşidükünne'l-ahde'l-lezî ehaze aleyküm nûhun ünşidükünne'l-ahde'l-lezî ehaze aleyküm süleymânü. "Ona deyiniz ki siz. Ben sana haber veriyorum ey yılan! "Ona deyiniz ki siz. Ben sana haber veriyorum ey yılan! Nuh ve Süleyman aleyhimesselam'ın sizden aldığı ahit üzerine size haber veriyorum ki buradan defolup gidin."Nuh ve Süleyman aleyhimesselam'ın sizden aldığı ahit üzerine size haber veriyorum ki buradan defolup gidin." Bize eziyetiniz olmasın bize zararınız olmasın, gidin buradan." En lâ tü'zûnâ. "Bize eziyet vermeyiniz." Bize eziyetiniz olmasın bize zararınız olmasın, gidin buradan." En lâ tü'zûnâ. "Bize eziyet vermeyiniz." Fe-in udne. "Baktınız ki tekrar ertesi gün gördünüz yine gelmiş." Fa'ktülûhünne. "O zaman öldürünüz." Fe-in udne. "Baktınız ki tekrar ertesi gün gördünüz yine gelmiş." Fa'ktülûhünne. "O zaman öldürünüz."

Evvela bir tenbih et ona, Git buradan!" de. Canım benim lafımı anlar mı o? Evvela bir tenbih et ona, Git buradan!" de.

Canım benim lafımı anlar mı o?

Ne bileyim ben anlar mı anlamaz mı? Senim vazifem bizim vazifemiz bize denileni yapmak.Ne bileyim ben anlar mı anlamaz mı?

Senim vazifem bizim vazifemiz bize denileni yapmak.
Bize denileni yapmak. Demek ki onun da büyük kabiliyeti var, istidadı var. Bize denileni yapmak. Demek ki onun da büyük kabiliyeti var, istidadı var. Ona karşı Süleyman aleyhisselam ile Nuh aleyhisselam'ın onlara ahitleri var.Ona karşı Süleyman aleyhisselam ile Nuh aleyhisselam'ın onlara ahitleri var. Bu ahitleri üzerine insanlara eziyet etmemeleri lazım.Bu ahitleri üzerine insanlara eziyet etmemeleri lazım. Öyleyse ahdiniz de durun, sözünüz de durun gidin buradan. Bize eziyet vermeyin. Öyleyse ahdiniz de durun, sözünüz de durun gidin buradan. Bize eziyet vermeyin.

Baktık ki yine geliyor vurursun geberir gider. Ama bunu demeden öldürmek câiz değildir demek. Baktık ki yine geliyor vurursun geberir gider. Ama bunu demeden öldürmek câiz değildir demek.

İzâ raeytümü'r-racule asfera'l-vechi. "Bir adamı gördük sarı, benzi sarı, yüzü sarı."İzâ raeytümü'r-racule asfera'l-vechi. "Bir adamı gördük sarı, benzi sarı, yüzü sarı." Min ğayri meradin. "Hasta da değil ama." Hasta olmadığı halde sarı benizli. Min ğayri meradin. "Hasta da değil ama."

Hasta olmadığı halde sarı benizli.

Ve lâ ibâdetin. Bazısı da ibadet dolayısıyla az yer sararır. Gece de ibadetleri çok yapar uykusuz kalır.Ve lâ ibâdetin.

Bazısı da ibadet dolayısıyla az yer sararır. Gece de ibadetleri çok yapar uykusuz kalır.
Bu uykusuzluktan ve riyazetten dolayı bir sarartı gelir yüzüne. Bu böyle değil. Bu uykusuzluktan ve riyazetten dolayı bir sarartı gelir yüzüne. Bu böyle değil.

"İbadeti yok, hastalığı da yok ama yüzü de sarı. "İbadeti yok, hastalığı da yok ama yüzü de sarı.

Fe-zâlike min ğişşe'l-islâmi fî kalbihi. "Öyleyse biliniz ki onun kalbinde İslâm'a karşı bir hile var." Fe-zâlike min ğişşe'l-islâmi fî kalbihi. "Öyleyse biliniz ki onun kalbinde İslâm'a karşı bir hile var."

Bir hıyanetliği var onun. Onun içinde saklı bir hıyanetlik var. Onu biliniz. Neden? Bir hıyanetliği var onun. Onun içinde saklı bir hıyanetlik var. Onu biliniz.

Neden?

Yüzündeki renginden. Çünkü yüz insanların alameti. Göz de öyle yüz de öyle.Yüzündeki renginden. Çünkü yüz insanların alameti. Göz de öyle yüz de öyle. Her şey ise insanın içini okur. Her şey ise insanın içini okur. Onun için erbabı kemal insanın yüzüne baktığı vakitte onun ne mal olduğunu dilinden de anlar,Onun için erbabı kemal insanın yüzüne baktığı vakitte onun ne mal olduğunu dilinden de anlar, sözünden de anlar, gözünden de anlar. Bunlar işarettir yani. sözünden de anlar, gözünden de anlar. Bunlar işarettir yani.

Yine buyuruyor; İzâ raeytüm ehle'l-cûi. "Siz açları gördüğünüz vakitte yani oruçlu insanı."Yine buyuruyor;

İzâ raeytüm ehle'l-cûi. "Siz açları gördüğünüz vakitte yani oruçlu insanı."
Ve't-tefekküri. "Daima murakaba halinde, tefekkür halinde." Ve't-tefekküri. "Daima murakaba halinde, tefekkür halinde."

Böyle insanları gördüğünüz vakitte; Fa'kteribû minhüm. "Onlara yaklaşın." Böyle insanları gördüğünüz vakitte;

Fa'kteribû minhüm. "Onlara yaklaşın."

Onlarla dostluk yapın, onlarla akrabalık yapın, kardeşlik yapın, yaklaşın onlara. Onlarla dostluk yapın, onlarla akrabalık yapın, kardeşlik yapın, yaklaşın onlara.

Fe-innehu tecri'l-hikmetü meahüm. "Çünkü hikmet onlarla beraber yürür." Fe-innehu tecri'l-hikmetü meahüm. "Çünkü hikmet onlarla beraber yürür."

Hikmet onlarla beraberdir. Bu açlıklara beraber bunların tefekkürleri ile onlar da hikmetler belirir.Hikmet onlarla beraberdir. Bu açlıklara beraber bunların tefekkürleri ile onlar da hikmetler belirir. Suların akıp da su yerlerinde otların bittiği gibi onların içlerinde de hikmetler biter. Kimde biter? Suların akıp da su yerlerinde otların bittiği gibi onların içlerinde de hikmetler biter.

Kimde biter?

Ehlü'l-cûi ve't-tefekküri. "Açlık ve tefekkür ehlinde biter." Ehlü'l-cûi ve't-tefekküri. "Açlık ve tefekkür ehlinde biter."

Onun için sen ehl-i cûi olamıyorsun, aç duramıyorsun. Tefekküre de imkân yok, meydan yok.Onun için sen ehl-i cûi olamıyorsun, aç duramıyorsun. Tefekküre de imkân yok, meydan yok. Sabah işin akşama kadar, akşam da uyku dinlendi bir tefekküre zaman ayıramamışsın. Sabah işin akşama kadar, akşam da uyku dinlendi bir tefekküre zaman ayıramamışsın.

Halbuki insan dörde bölecek zamanı. Bir saatini, yani 4 de birisini bir işi ile meşgul olur.Halbuki insan dörde bölecek zamanı. Bir saatini, yani 4 de birisini bir işi ile meşgul olur. 4 de birisini ibadeti ile meşgul olur. 4 de birisini istirahati ile meşgul olur.4 de birisini ibadeti ile meşgul olur. 4 de birisini istirahati ile meşgul olur. İstirahati de tefekkürdür.İstirahati de tefekkürdür. Okur, yazar bir şeyler yapar, birisiyle de uykusu ile vaktini geçirir, dinlendirir kendisini.Okur, yazar bir şeyler yapar, birisiyle de uykusu ile vaktini geçirir, dinlendirir kendisini. Yalnız bütün zamanlarını işe harcamak doğru değildir.Yalnız bütün zamanlarını işe harcamak doğru değildir. Sabahleyin erkenden kalkar, ta gecenin yarısı bitmiş bir yarısı da hâlâ dükkanda, gelemiyor. Sabahleyin erkenden kalkar, ta gecenin yarısı bitmiş bir yarısı da hâlâ dükkanda, gelemiyor.

Ne demek bu hırs yahu? Ne yapacaksın bu kadar parayı? Canım kazanıyoruz, çoluk çocuğa lazım. Ne demek bu hırs yahu? Ne yapacaksın bu kadar parayı?

Canım kazanıyoruz, çoluk çocuğa lazım.

Lazım olduğu kadarına git de biraz da Allah'a tefekkür et, hayatını düşün, sıhhatini düşün. Cemiyeti düşün.Lazım olduğu kadarına git de biraz da Allah'a tefekkür et, hayatını düşün, sıhhatini düşün. Cemiyeti düşün. Çünkü cemiyeti düşünmeyen bizden değildir. Cemiyeti düşünmekle vazifemiz. Yalnız kendimizi değil ki!Çünkü cemiyeti düşünmeyen bizden değildir. Cemiyeti düşünmekle vazifemiz. Yalnız kendimizi değil ki! Hem cemiyetimizi düşüneceğiz, etrafımızdakilerin yardımına koşacağız. Bunlarda vazife!Hem cemiyetimizi düşüneceğiz, etrafımızdakilerin yardımına koşacağız. Bunlarda vazife! Toplantı yerlerine gideceğiz. Birçok görev var. Bu İbn Ömer'den. Toplantı yerlerine gideceğiz. Birçok görev var.

Bu İbn Ömer'den.

Bir daha; İzâ raeytüm şâbbenBir daha;

İzâ raeytüm şâbben
Bir delikanlıyı gördük. Bir güzel giyinmiş, kendisini bir müslüman kılığına sokmuş.Bir delikanlıyı gördük. Bir güzel giyinmiş, kendisini bir müslüman kılığına sokmuş. Cübbesi, sarığı, sakallı filan genç insan da şayanı dikkat oluyor yani. Güzelliği üstüne güzellik oluyor. Cübbesi, sarığı, sakallı filan genç insan da şayanı dikkat oluyor yani. Güzelliği üstüne güzellik oluyor.

Geçen bizim hafız efendiyi görmüşler dışarıda birisi, "Bayıldım." demiş. Neden? Geçen bizim hafız efendiyi görmüşler dışarıda birisi,

"Bayıldım." demiş.

Neden?

"Bu güzel yüzünle bu siyah sakalını kadar sana yakışmış maşaallah." diyerekten bugün dinledim de. "Bu güzel yüzünle bu siyah sakalını kadar sana yakışmış maşaallah." diyerekten bugün dinledim de.

Elbette yakışır! Bu Allahu Teâlâ'nın hilkati bu.Elbette yakışır! Bu Allahu Teâlâ'nın hilkati bu. Bu hilkat gençlikte simsiyah, ihtiyarladığımız da bembeyaz oluyor, güzellik üzerine güzellik veriyor.Bu hilkat gençlikte simsiyah, ihtiyarladığımız da bembeyaz oluyor, güzellik üzerine güzellik veriyor. Nurdur bunlar. Bu Allah'ın nurlarını mesela kazımak da akıllı işi değil yani. Nurdur bunlar. Bu Allah'ın nurlarını mesela kazımak da akıllı işi değil yani.

Ne yapalım, Allah kusurlarımızı affetsin. Ne yapalım, Allah kusurlarımızı affetsin.

"Şimdi böyle delikanlıyı gördük müslüman kılığına girmiş, genç.""Şimdi böyle delikanlıyı gördük müslüman kılığına girmiş, genç." Bi-taksîrihi. "Biliyor ki kusurlu âciz insan, noksan insan." Bi-taksîrihi. "Biliyor ki kusurlu âciz insan, noksan insan." Ve teşmîrihi fe-zâlike min hıyâriküm."Ama biliniz ki bu sizin en hayırlılarınızdandır." Ve teşmîrihi fe-zâlike min hıyâriküm."Ama biliniz ki bu sizin en hayırlılarınızdandır."

Genç, müslüman kılığında yaşayan genç sizin en hayırlılarınızdandır. Genç, müslüman kılığında yaşayan genç sizin en hayırlılarınızdandır.

Ve izâ raeytümü'ş-şeyha. "Gördük 60'lık 70lik bir amcayı."Ve izâ raeytümü'ş-şeyha. "Gördük 60'lık 70lik bir amcayı." Et-tavîle'ş-şâribeyni. "Fakat bıyıkları uzun, sakalı yok, delikanlı kıyafetinde." Et-tavîle'ş-şâribeyni. "Fakat bıyıkları uzun, sakalı yok, delikanlı kıyafetinde."

Delikanlı haliyle, hâlâ ayağı çukura gitmiş hâlâ delikanlılık halini muhafaza ediyor.Delikanlı haliyle, hâlâ ayağı çukura gitmiş hâlâ delikanlılık halini muhafaza ediyor. Bu 15-20 yaşındaki gençle boy ölçüşüyor. Bu 15-20 yaşındaki gençle boy ölçüşüyor.

Fe-zâke min şirâriküm. "Ama biliniz ki o sizin şerlilerinizdendir." Fe-zâke min şirâriküm. "Ama biliniz ki o sizin şerlilerinizdendir."

Tefekkürü yok, düşüncesi yok, Allah'a yaklaşmayı istemiyor.Tefekkürü yok, düşüncesi yok, Allah'a yaklaşmayı istemiyor. Allah'la alakası da yok desek de câiz olacak. Namaz kılıyorsa da, kılıyorsa da o kadar kılabiliyor yani. Allah'la alakası da yok desek de câiz olacak. Namaz kılıyorsa da, kılıyorsa da o kadar kılabiliyor yani.

Allah kusurlarınızı affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar etsin.Allah kusurlarınızı affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar etsin. Sevdiği ve razı olduğu kullarının arasına cümlemizi kabul etsin. Sevdiği ve razı olduğu kullarının arasına cümlemizi kabul etsin.

Şimdi bu kardeşler bizim gördünüz ya.Şimdi bu kardeşler bizim gördünüz ya. Afrika'dan, Afrika'nın Senegal denilen memleketinden çıkmış, Pakistan'a gitmiş.Afrika'dan, Afrika'nın Senegal denilen memleketinden çıkmış, Pakistan'a gitmiş. Pakistanlılar ile beraber ne kadar zaman kaldıysa orada kalmış. Onlardan ders almışlar.Pakistanlılar ile beraber ne kadar zaman kaldıysa orada kalmış. Onlardan ders almışlar. Şimdi kendileri de bunlar gibi İslâm diyarlarını dolaşaraktan müslümanlara karşıŞimdi kendileri de bunlar gibi İslâm diyarlarını dolaşaraktan müslümanlara karşı birer nasihat etmeyi vazife saymışlar kendilerine. birer nasihat etmeyi vazife saymışlar kendilerine. Bunun için gelmişler bizden de rica ettiler; Bunun için gelmişler bizden de rica ettiler; "Bakalım sizin cemaatinizle bir tanışalım görüşelim, bir şeyler söyleyelim, eksiklerimizi tamamlarız."Bakalım sizin cemaatinizle bir tanışalım görüşelim, bir şeyler söyleyelim, eksiklerimizi tamamlarız. Onların bilmedikleri bir şeyler varsa onları da öğretmeye çalışırız." diye gelmişler de.Onların bilmedikleri bir şeyler varsa onları da öğretmeye çalışırız." diye gelmişler de. Bak, nur gibi insanlar. Nurun beş çeşidi var. Nur beş çeşit üzerinedir. Bak, nur gibi insanlar.

Nurun beş çeşidi var. Nur beş çeşit üzerinedir.
Bir nur sarıdır, bir nur beyazdır, bir nur yeşildir, bir nur siyahtır. Siyah nur hepsinden efdaldir.Bir nur sarıdır, bir nur beyazdır, bir nur yeşildir, bir nur siyahtır. Siyah nur hepsinden efdaldir. Siyah nur efdaldir. Ahfâ denilen makamın nurudur.Siyah nur efdaldir. Ahfâ denilen makamın nurudur. Onun için bunların siyahlıkları altındaki nuru görebilecek göz ister. Onun için bunların siyahlıkları altındaki nuru görebilecek göz ister.

Bu Hz. Ömer'in o sözünde ve diğer ashab-ı kiramın.Bu Hz. Ömer'in o sözünde ve diğer ashab-ı kiramın. Bilal-i Habeşi kim bilir nasıl bir zât idi. Fakat nur içerisinde nur idi mübarekler. Bilal-i Habeşi kim bilir nasıl bir zât idi. Fakat nur içerisinde nur idi mübarekler.

E şimdi bu muhterem kardeşlerim de bu halleriyle gelmişler buraya kadar.E şimdi bu muhterem kardeşlerim de bu halleriyle gelmişler buraya kadar. Kimseden de bir şey istedikleri yoktur bunların. Bunların da bu tiynetleri vardır. Kimseden de bir şey istedikleri yoktur bunların. Bunların da bu tiynetleri vardır. Siyasete karışmazlar ancak dini bahisler yaparlar. Ve kimseye de yük olmaya tenezzül etmezler. Siyasete karışmazlar ancak dini bahisler yaparlar. Ve kimseye de yük olmaya tenezzül etmezler.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2