Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Muharrem Ayı ve Âşûre Günü

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Muharrem 1418 / 11.05.1997
Stokholm/ İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Muharrem Günü Oruç Tutmanın Mükafatı Nedir?, Kur'an'ı Hatmetmenin Kıymeti, Bir Günahı İşlemeye Yemin Edince Ne | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Muharrem Ayı ve Âşûre Günü

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Muharrem 1418 / 11.05.1997
Stokholm/ İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Muharrem Günü Oruç Tutmanın Mükafatı Nedir?, Kur'an'ı Hatmetmenin Kıymeti, Bir Günahı İşlemeye Yemin Edince Ne | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytanirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytanirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhiel-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi kemâ yenbağî li-celâli vechihi ve li-azîmi sultânih. Hamden lâ âhire likâilihî illâ rıdâh.kemâ yenbağî li-celâli vechihi ve li-azîmi sultânih. Hamden lâ âhire likâilihî illâ rıdâh. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. Emmâ ba'dü: Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. Emmâ ba'dü:

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Mübarek Cuma gecesindeyiz, yarın Cuma günü.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Mübarek Cuma gecesindeyiz, yarın Cuma günü.
Ertesi gün Cuma namazı kılınan geceye Cuma gecesi derler.Ertesi gün Cuma namazı kılınan geceye Cuma gecesi derler. Akşam namazının vaktinden başlar; akşam namazı, yatsı namazı, sabah namazı,Akşam namazının vaktinden başlar; akşam namazı, yatsı namazı, sabah namazı, öğle namazı yani Cuma namazı. Ondan sonra ikindi namazı, ondan sonra biter. öğle namazı yani Cuma namazı. Ondan sonra ikindi namazı, ondan sonra biter. Cuma gecesi de yani şu anda başlamış olan gece çok mübarek bir gecedir.Cuma gecesi de yani şu anda başlamış olan gece çok mübarek bir gecedir. Cumanın gündüzü de çok mübarek bir gündüzdür, çok nurludur.Cumanın gündüzü de çok mübarek bir gündüzdür, çok nurludur. Eğer insan bu geceyi, bu gündüzü güzel ibadetle Allah'ın rızasına uygun geçirirse çok hayırlar, sevaplar kazanır. Eğer insan bu geceyi, bu gündüzü güzel ibadetle Allah'ın rızasına uygun geçirirse çok hayırlar, sevaplar kazanır.

Ayrıca bir hususu daha hatırlatmam lazım.Ayrıca bir hususu daha hatırlatmam lazım. Yarın Muharrem'in dokuzu, öbür gün de Muharrem'in 10'u yani Cumartesi günü Âşûre günüdür. Yarın Muharrem'in dokuzu, öbür gün de Muharrem'in 10'u yani Cumartesi günü Âşûre günüdür.

Âşûre günü bizim dinî değeri olan mübarek kutsal günlerimizden birisidir.Âşûre günü bizim dinî değeri olan mübarek kutsal günlerimizden birisidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Âşûre günü oruç tutmayı tavsiye etmiştir.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Âşûre günü oruç tutmayı tavsiye etmiştir. "Ramazan'dan sonra hangi ay oruç tutmamı tavsiye edersiniz yâ Resûlallah?" diyen kimselere "Ramazan'dan sonra hangi ay oruç tutmamı tavsiye edersiniz yâ Resûlallah?" diyen kimselere Âşûre günü orucu tutmasını tavsiye etmiştir. Kendisi Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'yeÂşûre günü orucu tutmasını tavsiye etmiştir. Kendisi Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret etmediği zaman da Âşûre gününe hürmet ve riayet ederdi.hicret etmediği zaman da Âşûre gününe hürmet ve riayet ederdi. Çünkü Âşûre gününün din tarihi bakımından, dinler tarihi bakımından önemi vardır.Çünkü Âşûre gününün din tarihi bakımından, dinler tarihi bakımından önemi vardır. Hem bizim dinimizde hem bizden önceki Peygamberlerin zamanları bakımından hatıralar ihtiva etmektedir. Hem bizim dinimizde hem bizden önceki Peygamberlerin zamanları bakımından hatıralar ihtiva etmektedir.

Mesela Musa aleyhisselam firavundan Âşûre günü halas olmuş, kurtulmuş.Mesela Musa aleyhisselam firavundan Âşûre günü halas olmuş, kurtulmuş. Firavun ve ordusu onların bakışları önünde, gözleri göre göre denizde boğulmuştur.Firavun ve ordusu onların bakışları önünde, gözleri göre göre denizde boğulmuştur. Kendilerini kovalayanların zulmünden kurtulmuşlardır.Kendilerini kovalayanların zulmünden kurtulmuşlardır. Yakalasalardı, firavun ve ordusu Musa aleyhisselam ve ashabını yakalayabilselerdiYakalasalardı, firavun ve ordusu Musa aleyhisselam ve ashabını yakalayabilselerdi hepsini katliam edeceklerdi. Kurtulmuşlardır.hepsini katliam edeceklerdi. Kurtulmuşlardır. Allah gözlerinin önünde o zalimlerin kahrolduğunu, mahvolduğunu göstermiştir. Allah gözlerinin önünde o zalimlerin kahrolduğunu, mahvolduğunu göstermiştir.

Hz. Musa aleyhisselam onun için şükür olarak o gün oruç tutmuş.Hz. Musa aleyhisselam onun için şükür olarak o gün oruç tutmuş. Onun için biz de Allah'ın Hak Peygamberlerinin hepsini seviyoruz, bugüne hürmet ediyoruz.Onun için biz de Allah'ın Hak Peygamberlerinin hepsini seviyoruz, bugüne hürmet ediyoruz. Hatta rivayetlere göre Adem aleyhisselamın tevbesi de Âşûre günü kabul olmuş. Hatta rivayetlere göre Adem aleyhisselamın tevbesi de Âşûre günü kabul olmuş.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Âşûre günü oruç tutun.Peygamber Efendimiz diyor ki; "Âşûre günü oruç tutun. Çünkü o gün Allah eski insanlara tevbe nasip etmiş, sonraki insanlara da nasip edebilir." Çünkü o gün Allah eski insanlara tevbe nasip etmiş, sonraki insanlara da nasip edebilir."

Madem mübarek bir gündür; bundan sonraki insanlara da onun bereketi gelebilir.Madem mübarek bir gündür; bundan sonraki insanlara da onun bereketi gelebilir. Onlar da mağfiret olabilirler, diye buyuruyor. Onlar da mağfiret olabilirler, diye buyuruyor.

"Hangi ayda oruç tutayım Ramazandan sonra?" diye soranlara; "Muharrem ayında tut."Hangi ayda oruç tutayım Ramazandan sonra?" diye soranlara; "Muharrem ayında tut. Çünkü Muharrem ayı Allah'ın mübarek aylarından birisidirÇünkü Muharrem ayı Allah'ın mübarek aylarından birisidir ve onun içinde Allah bir peygamberine tevbe nasip etmiştir." buyuruyor. ve onun içinde Allah bir peygamberine tevbe nasip etmiştir." buyuruyor. Bu tevbe Allahualem Adem aleyhisselamın tevbesidir. Bu tevbe Allahualem Adem aleyhisselamın tevbesidir.

Biliyorsunuz Adem aleyhisselamı ve Havva anamızı Allahu Teâlâ hazretleri cennette yarattığı zaman; Biliyorsunuz Adem aleyhisselamı ve Havva anamızı Allahu Teâlâ hazretleri cennette yarattığı zaman;

Fe-külâ min haysü şi'tümâ. "Yiyin, için, cennetteki nimetlerden istifade edin." Fe-külâ min haysü şi'tümâ. "Yiyin, için, cennetteki nimetlerden istifade edin." Ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerate fe-tekûnâ mine'z-zâlimîn.Ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerate fe-tekûnâ mine'z-zâlimîn. "Yalnız şu nebata, şu bitkiye, şu ağaca yaklaşmayın."Yalnız şu nebata, şu bitkiye, şu ağaca yaklaşmayın. Sonra günahkâr olursunuz, zalimlerden olursunuz." buyurmuştur. Sonra günahkâr olursunuz, zalimlerden olursunuz." buyurmuştur.

Fakat o arada şeytan aleyhillane gelip Adem atamıza demiş ki; Fakat o arada şeytan aleyhillane gelip Adem atamıza demiş ki;

Hel edüllüke alâ şecerati'l-huldi ve mülkin lâ yeblâ. Hel edüllüke alâ şecerati'l-huldi ve mülkin lâ yeblâ.

"Yediğin zaman seni sonsuzluğa kavuşturacak, ebediyete erdirecek"Yediğin zaman seni sonsuzluğa kavuşturacak, ebediyete erdirecek ve hiç elinden kaçmayacak çok büyük nimetlereve hiç elinden kaçmayacak çok büyük nimetlere nâil kılacak olan bir şeyi sana öğreteyim mi, tavsiye edeyim mi?" nâil kılacak olan bir şeyi sana öğreteyim mi, tavsiye edeyim mi?"

O da heveslenmiş, ebediyyen saadet ehli olmak ve eline hiç yıpranmayacak,O da heveslenmiş, ebediyyen saadet ehli olmak ve eline hiç yıpranmayacak, elinden kaçmayacak böyle mükemmel fırsat geçecek diye, "Evet." demiş, [şeytan da;]elinden kaçmayacak böyle mükemmel fırsat geçecek diye, "Evet." demiş, [şeytan da;] "Bu ağaçtan ye!" diye tavsiye etmiştir. "Bu ağaçtan ye!" diye tavsiye etmiştir.

O ağaçtan yiyince tabi Allahu Teâlâ hazretleri:O ağaçtan yiyince tabi Allahu Teâlâ hazretleri: "Ben size bu ağaca yaklaşmayın dememiş miydim?" diye Adem atamıza itab eylemiştir "Ben size bu ağaca yaklaşmayın dememiş miydim?" diye Adem atamıza itab eylemiştir ve onları yeryüzüne göndermiştir. Adem atamız bir tarafta, Havva anamız bir tarafta yeryüzüne inmiştir.ve onları yeryüzüne göndermiştir. Adem atamız bir tarafta, Havva anamız bir tarafta yeryüzüne inmiştir. Adem atamız onun üzerine çok üzülmüş. Allah kendisine güzel duygular ilham etmiş de tevbe etmiş.Adem atamız onun üzerine çok üzülmüş. Allah kendisine güzel duygular ilham etmiş de tevbe etmiş. Tevbesi bu Muharrem ayında kabul olmuş deniliyor. Rivayetler içinde bu var. Tevbesi bu Muharrem ayında kabul olmuş deniliyor. Rivayetler içinde bu var. Ama Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Muharrem orucunu tutmuştur, tavsiye de etmiştir. Ama Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Muharrem orucunu tutmuştur, tavsiye de etmiştir.

Yalnız biz de başka insanlara benzemek yoktur. Müslüman müslümanca yaşar.Yalnız biz de başka insanlara benzemek yoktur. Müslüman müslümanca yaşar. Başka kavimlere benzemek yoktur.Başka kavimlere benzemek yoktur. "Yahudilere, hıristiyanlara, mecusilere benzemeyin." diye Efendimiz'in tavsiyesi vardır."Yahudilere, hıristiyanlara, mecusilere benzemeyin." diye Efendimiz'in tavsiyesi vardır. Kılıkta, kıyafette, sakalda, bıyıkta, yemekte, içmekte hatta ibadette onlara benzememek lazımdır.Kılıkta, kıyafette, sakalda, bıyıkta, yemekte, içmekte hatta ibadette onlara benzememek lazımdır. Onun için Peygamber Efendimiz tavsiye buyurmuş ki; Onun için Peygamber Efendimiz tavsiye buyurmuş ki;

"Muharrem orucu tutulur."Muharrem orucu tutulur. Tamam tutuyoruz, tutalım ama onlara tam benzememek için dokuzunda ve 10'unda tutalım. Tamam tutuyoruz, tutalım ama onlara tam benzememek için dokuzunda ve 10'unda tutalım. Ben de önümüzdeki seneye erişirsem dokuzunda tutacağım." buyurmuş bir hadîs-i şerîfte. Ben de önümüzdeki seneye erişirsem dokuzunda tutacağım." buyurmuş bir hadîs-i şerîfte. Yani dokuzunu geçirmiş demek ki 10'unda söylemiş bu sözü. Yani dokuzunu geçirmiş demek ki 10'unda söylemiş bu sözü. "Bir dahaki seneye sağ çıkarsam dokuzunda da tutacağım." buyurmuş. "Bir dahaki seneye sağ çıkarsam dokuzunda da tutacağım." buyurmuş.

Ama bizim şimdi önümüzde fırsat vardır. Yarın Muharrem'in dokuzudur, öbür gün 10'udur.Ama bizim şimdi önümüzde fırsat vardır. Yarın Muharrem'in dokuzudur, öbür gün 10'udur. Yani benzememek için ya dokuzunda ve 10'unda oruç tutmak lazım, ya da 10'unda ve 11'inde.Yani benzememek için ya dokuzunda ve 10'unda oruç tutmak lazım, ya da 10'unda ve 11'inde. Yahudilere muhalefet etmiş olmak için, onlardan ayrı olduğumuzu göstermek içinYahudilere muhalefet etmiş olmak için, onlardan ayrı olduğumuzu göstermek için ya dokuz ve 10'unda ya da 10 ve 11'inde tutmayı tavsiye etmiştir Efendimiz. ya dokuz ve 10'unda ya da 10 ve 11'inde tutmayı tavsiye etmiştir Efendimiz.

O halde yarın ve öbür gün oruç tutabilirsiniz.O halde yarın ve öbür gün oruç tutabilirsiniz. Yahut da öbür gün ve Pazar günü oruç tutabilirsiniz, sevap kazanırsınız. Yahut da öbür gün ve Pazar günü oruç tutabilirsiniz, sevap kazanırsınız.

Başka bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Başka bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

"Muharrem'de insan bir gün oruç tutarsa." Muharrem ayında işte yarın dokuzu öbür günü 10'u."Muharrem'de insan bir gün oruç tutarsa."

Muharrem ayında işte yarın dokuzu öbür günü 10'u.
Daha epeyce gün var. Dokuz gün geçmiş ama önümüzde günler var. Daha epeyce gün var. Dokuz gün geçmiş ama önümüzde günler var.

"Bir gün oruç tutarsa 30 gün tutmuş gibi sevap yazılır." "Bir gün oruç tutarsa 30 gün tutmuş gibi sevap yazılır."

Bu büyük bir mükafattır. Onun için Muharrem ayında oruç tutmaya gayret edelim.Bu büyük bir mükafattır. Onun için Muharrem ayında oruç tutmaya gayret edelim. Yahudilere, hıristiyanlara benzememeye dikkat edelim. Yahudilere, hıristiyanlara benzememeye dikkat edelim.

Ayrıca yine Peygamber Efendimiz'den bir çok sahabi çok çeşitli yollarla rivayetler etmişler ki; Ayrıca yine Peygamber Efendimiz'den bir çok sahabi çok çeşitli yollarla rivayetler etmişler ki;

"İnsan Âşûre gününde, Muharrem'in 10'u gününde evine izzet ikram, rızık erzak,"İnsan Âşûre gününde, Muharrem'in 10'u gününde evine izzet ikram, rızık erzak, yiyecek içecek, giyecek böyle şeyler alırsayiyecek içecek, giyecek böyle şeyler alırsa bütün sene boyunca Allah onun evine bolluk bereket verir." diye hadîs-i şerîf var, rivayet var. bütün sene boyunca Allah onun evine bolluk bereket verir." diye hadîs-i şerîf var, rivayet var.

Onları demin Galip kardeşimizin kütüphanesindeki kitaplardan topladık okuduk. Onları demin Galip kardeşimizin kütüphanesindeki kitaplardan topladık okuduk.

Demek ki bir de Cumartesi gününe evimize böyle yiyecek içecek,Demek ki bir de Cumartesi gününe evimize böyle yiyecek içecek, erzak babından çoluk çocuğun hoşuna gideceği şeyler olarak çeşitli şeyler çok alalım.erzak babından çoluk çocuğun hoşuna gideceği şeyler olarak çeşitli şeyler çok alalım. Meyva, kuruyemiş, fındık fıstık, üzüm, yiyecek içecek,Meyva, kuruyemiş, fındık fıstık, üzüm, yiyecek içecek, erzak giyecek çok alalım ki bütün sene bereket olsun. İnsan Muharrem günü orucu tutarsa mükafatı ne olur? erzak giyecek çok alalım ki bütün sene bereket olsun.

İnsan Muharrem günü orucu tutarsa mükafatı ne olur?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Bir sene evvel geçmiş günahlar affolur." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

"Bir sene evvel geçmiş günahlar affolur."

İbn Mace'nin bir rivayetinde de var.İbn Mace'nin bir rivayetinde de var. O da büyük bir hadis alimidir; "Önümüzdeki senenin de günahlarını affettirir." O da büyük bir hadis alimidir; "Önümüzdeki senenin de günahlarını affettirir."

O bakımdan yani Cumartesi günü oruçlu olmaya dikkat etmenizi tavsiye ediyorum. O bakımdan yani Cumartesi günü oruçlu olmaya dikkat etmenizi tavsiye ediyorum.

Şimdi Yakub Bey kardeşimizin kura ile açtığı sayfadan aşağıdan okumaya başlıyorum. Şimdi Yakub Bey kardeşimizin kura ile açtığı sayfadan aşağıdan okumaya başlıyorum.

İzâ harace'l-abdu fî hâceti ehlihîİzâ harace'l-abdu fî hâceti ehlihî keteballahu teâlâ lehû bi-küllü hatvetin deraceten fe-izâ ferağa min hâcetihim ğufira lehû. keteballahu teâlâ lehû bi-küllü hatvetin deraceten fe-izâ ferağa min hâcetihim ğufira lehû.

Bu hadîs-i şerîfi Câbir b. Abdillah radıyallahu anh'ten Deylemi rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîfi Câbir b. Abdillah radıyallahu anh'ten Deylemi rivayet etmiş.

"Kul ailesinin, hanımının, çoluk çocuğunun ihtiyacını görmek için evinden çıkarsa." "Kul ailesinin, hanımının, çoluk çocuğunun ihtiyacını görmek için evinden çıkarsa."

Çalışayım da şunlara bir şeyler kazanayım daÇalışayım da şunlara bir şeyler kazanayım da yani muhtaç olmasınlar ihtiyaçlarını göreyim diye evden çıkarsa. yani muhtaç olmasınlar ihtiyaçlarını göreyim diye evden çıkarsa.

"Allah onun her adımı için bir derece onu yükseltir."Allah onun her adımı için bir derece onu yükseltir. İşi tamamlarsa, ailesinin işini görürse bitirirse. O zaman Allah onu mağfiret eder." İşi tamamlarsa, ailesinin işini görürse bitirirse. O zaman Allah onu mağfiret eder."

Yani her adımına bir derece veriyor veriyor, işi tamamladığı zamanda afv ü mağfiret ediyor. Yani her adımına bir derece veriyor veriyor, işi tamamladığı zamanda afv ü mağfiret ediyor.

Onun için İslam'da meşru yollarla, helal yollarla, haram olmayan şekillerleOnun için İslam'da meşru yollarla, helal yollarla, haram olmayan şekillerle ailesinin kazancını temin etmek için çalışmak çok sevaptır. Bunun çok kıymeti vardır. ailesinin kazancını temin etmek için çalışmak çok sevaptır. Bunun çok kıymeti vardır. Ama biliyorsunuz kazanç yolları çoktur. Bunların helal olanını seçmek lazım. Ama biliyorsunuz kazanç yolları çoktur. Bunların helal olanını seçmek lazım.

Mesela en sevaplı kazanç yolu cihattır. En çok cihada koşturması lazım müslümanın.Mesela en sevaplı kazanç yolu cihattır. En çok cihada koşturması lazım müslümanın. Cihat olmadığı zaman ticaret sevaplıdır. Ticaret yapabilir ama ticaretin şartları vardır.Cihat olmadığı zaman ticaret sevaplıdır. Ticaret yapabilir ama ticaretin şartları vardır. Mesela yalan yere yemin etmeyecek, malını haksız yere methetmeyecek, müşteriyi aldatmayacak.Mesela yalan yere yemin etmeyecek, malını haksız yere methetmeyecek, müşteriyi aldatmayacak. Mesela tartıda ölçüde eksiklik yapmayacak, dürüst davranacak.Mesela tartıda ölçüde eksiklik yapmayacak, dürüst davranacak. O zaman ticaretin hayrı ve bereketi çok olur. O zaman ticaretin hayrı ve bereketi çok olur. Bazen helal olan bir ticaret yemin, yalan yere yeminden dolayı kazanç haramlaşır.Bazen helal olan bir ticaret yemin, yalan yere yeminden dolayı kazanç haramlaşır. Onun için hilafi hakikat söz söylememeye, yalan söylememeye dikkat etmek lazım. Onun için hilafi hakikat söz söylememeye, yalan söylememeye dikkat etmek lazım.

Ayrıca bir de satılması yasak olan maddeler vardır.Ayrıca bir de satılması yasak olan maddeler vardır. İçkiler mesela. İçkinin satılması, nakledilmesi, imal edilmesi yasaktır.İçkiler mesela. İçkinin satılması, nakledilmesi, imal edilmesi yasaktır. Yenilmesi, içilmesi, sunulması yasaktır. Her şeyi yasaktır. Onun için öyle haram şeyleri yapmamak lazım. Yenilmesi, içilmesi, sunulması yasaktır. Her şeyi yasaktır. Onun için öyle haram şeyleri yapmamak lazım.

Bir de haram vakitler vardır. Mesela bir insanın ticareti helal malzemeyle helal.Bir de haram vakitler vardır. Mesela bir insanın ticareti helal malzemeyle helal. Fakat Cuma günü dükkanı açacağım diye camiye gitmezse,Fakat Cuma günü dükkanı açacağım diye camiye gitmezse, o zaman helal kazancı, normal kazancı, tabii olan kazancı harama döner. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri; o zaman helal kazancı, normal kazancı, tabii olan kazancı harama döner. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri;

İzâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumuati fes'av ilâ zikrillahi ve zeru'l-bey'a.İzâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumuati fes'av ilâ zikrillahi ve zeru'l-bey'a. "Alışverişi bırakın, camiye gelin." buşurmuştur. "Alışverişi bırakın, camiye gelin." buşurmuştur.

"Efendim, ben kendim camiye gidiyorum da işçiler çalışıyor." demek de doğru değildir."Efendim, ben kendim camiye gidiyorum da işçiler çalışıyor." demek de doğru değildir. Çünkü işçiler de müslümandır, onların da Cuma namazına gitmesini sağlamaya çalışmak uygun olur. Çünkü işçiler de müslümandır, onların da Cuma namazına gitmesini sağlamaya çalışmak uygun olur.

Demek ki kazanç kazanmak için çabalamak iyidir.Demek ki kazanç kazanmak için çabalamak iyidir. Peygamber Efendimiz'in en methettiği kazanç insanın elinin emeğidir. Peygamber Efendimiz'in en methettiği kazanç insanın elinin emeğidir. Binâenaleyh sanat ile veyahut zahmet çekerek, bedenen çalışarak,Binâenaleyh sanat ile veyahut zahmet çekerek, bedenen çalışarak, işçilik yaparak kazanılan para helaldir, bereketlidir. Allahu Teâlâ hazretleri onun sevabını çok verir. işçilik yaparak kazanılan para helaldir, bereketlidir. Allahu Teâlâ hazretleri onun sevabını çok verir.

Bir de yaptığımız çalışmalar İslâm'a ve müslümanlara faydalıysa,Bir de yaptığımız çalışmalar İslâm'a ve müslümanlara faydalıysa, tabi o çalışmaları tercih etmeli, zararlıysa onları yapmamaya gayret etmelidir.tabi o çalışmaları tercih etmeli, zararlıysa onları yapmamaya gayret etmelidir. Mesela harp zamanında düşmanı kuvvetlendirecek malzemeyiMesela harp zamanında düşmanı kuvvetlendirecek malzemeyi düşmana satmamak filan gibi ticaretin incelikleri vardır. düşmana satmamak filan gibi ticaretin incelikleri vardır.

Demek ki insanın ailesi için çalışmasında, ticaret yapmasında sevap vardır.Demek ki insanın ailesi için çalışmasında, ticaret yapmasında sevap vardır. Hatta iyi bir tüccar, dürüst bir tüccar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelendirilecektir. Hatta iyi bir tüccar, dürüst bir tüccar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelendirilecektir. Çok yüksek mertebelere çıkacaktır, diye müjdeler var. Çok yüksek mertebelere çıkacaktır, diye müjdeler var.

Demek ki böylece haramına helaline dikkat ederek kazanma yolunda çalışabiliriz.Demek ki böylece haramına helaline dikkat ederek kazanma yolunda çalışabiliriz. Bu güzel bir şeydir; çalışmak ve elinin emeğiyle yemek,Bu güzel bir şeydir; çalışmak ve elinin emeğiyle yemek, kendisi de yemek başkasına da yedirmek içirmek güzel bir şeydir. kendisi de yemek başkasına da yedirmek içirmek güzel bir şeydir. Ama haramdan korunmaya çok dikkat etmeliyiz.Ama haramdan korunmaya çok dikkat etmeliyiz. Çünkü bir lokma haramdan insanda haram bir et hasıl olur.Çünkü bir lokma haramdan insanda haram bir et hasıl olur. Haram etin de mutlaka cehennemde yanarak temizlenmesi mümkün olur. Başka türlü temizlenmez.Haram etin de mutlaka cehennemde yanarak temizlenmesi mümkün olur. Başka türlü temizlenmez. Yani mutlaka cehenneme gider. Onun için haramdan kaçınmaya çok dikkat etmek gerekiyor. Yani mutlaka cehenneme gider. Onun için haramdan kaçınmaya çok dikkat etmek gerekiyor.

Birincisi, ailesinin işini gücünü görmek için adım attığı her adıma derece veriliyor.Birincisi, ailesinin işini gücünü görmek için adım attığı her adıma derece veriliyor. İşini gördüğü zamanda afv ü mağfiret olunuyor. İşini gördüğü zamanda afv ü mağfiret olunuyor.

Eve getirilen rızıklarında mükafatı bire 700'dür.Eve getirilen rızıklarında mükafatı bire 700'dür. Yani bir ekmek aldı mı 700 ekmek almış gibi sevap alır insan.Yani bir ekmek aldı mı 700 ekmek almış gibi sevap alır insan. Bir kilo et aldı mı 700 kilo et almış gibi sevap alır. Bir kilo et aldı mı 700 kilo et almış gibi sevap alır. Ne bileyim bir kron harcadı mı 700 kron harcamış gibi sevap alır.Ne bileyim bir kron harcadı mı 700 kron harcamış gibi sevap alır. Eve böyle harcama yapmaktan kaçınmamalı. Çoluk çocuğun gözü dışarda olmamalı. Aç açık muhtaç olmamalı. Eve böyle harcama yapmaktan kaçınmamalı. Çoluk çocuğun gözü dışarda olmamalı. Aç açık muhtaç olmamalı.

Buradaki hadîs-i şerîflerden bugün okuyacağımız ikinci hadîs-i şerîf. Buradaki hadîs-i şerîflerden bugün okuyacağımız ikinci hadîs-i şerîf.

İzâ hateme'l-abdu'l-kur'âne sallâ aleyhi inde hatmihî sittûne elfe melekin. İzâ hateme'l-abdu'l-kur'âne sallâ aleyhi inde hatmihî sittûne elfe melekin.

"Bir insan Kur'ân-ı Kerîm'i okuyup tamamlayıp, hatmedip bitirdiği zaman"Bir insan Kur'ân-ı Kerîm'i okuyup tamamlayıp, hatmedip bitirdiği zaman ona 60 bin melek hatmi esnasında salât u selam eder, yani dua eder." ona 60 bin melek hatmi esnasında salât u selam eder, yani dua eder."

Meleklerin salât u selamı dua demektir. Meleklerin duasını da Allah kabul eder.Meleklerin salât u selamı dua demektir. Meleklerin duasını da Allah kabul eder. Çünkü onlar günahsız mübarek varlıklardır.Çünkü onlar günahsız mübarek varlıklardır. Altmış bin melek dua eder diye bildiriliyor. Altmış bin melek dua eder diye bildiriliyor.

Burada tabi Kur'an okumaya teşvik vardır, hatim indirmeye teşvik vardır.Burada tabi Kur'an okumaya teşvik vardır, hatim indirmeye teşvik vardır. Hatim indirdiği zaman büyük mükafat alınıyor demektir. Hatim indirdiği zaman büyük mükafat alınıyor demektir.

Bu akşam kurada bunun bizim karşımıza çıkmasını da [bize bir ikazdır diye düşünmemiz lazım.] Bu akşam kurada bunun bizim karşımıza çıkmasını da [bize bir ikazdır diye düşünmemiz lazım.]

Birinci hadisin çıkmasını düşünelim.Birinci hadisin çıkmasını düşünelim. Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri bizim ailemizin helal yoldan geçinmesi için çalışmamızı seviyor.Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri bizim ailemizin helal yoldan geçinmesi için çalışmamızı seviyor. Bunda derece var, fayda var. Bu bir müjde gibi oluyor. Bunda derece var, fayda var. Bu bir müjde gibi oluyor. İkincisi hepimizin Kur'an'a sımsıkı sarılması lazım. Kur'an öğrenmesi lazım.İkincisi hepimizin Kur'an'a sımsıkı sarılması lazım. Kur'an öğrenmesi lazım. Kur'an bilmiyorsak, bak buraya tahta konulmuş, silgi konulmuş. Böyle bir oda verilmiş size. Kur'an bilmiyorsak, bak buraya tahta konulmuş, silgi konulmuş. Böyle bir oda verilmiş size. Bu oda küçüktür, yetmez. Sonra sırf erkeklere mahsus olunca yarım olur.Bu oda küçüktür, yetmez. Sonra sırf erkeklere mahsus olunca yarım olur. Hanımlar gelmek isteseydi burada hanımlara yer olmadığı içinHanımlar gelmek isteseydi burada hanımlara yer olmadığı için bu köy odası yarım bir odadır, tamam bir oda değildir.bu köy odası yarım bir odadır, tamam bir oda değildir. Hanımlara ilim, irfan, ibadet, taat imkanını hazırlamak sizin vazifenizdir.Hanımlara ilim, irfan, ibadet, taat imkanını hazırlamak sizin vazifenizdir. Hatta gelmek istemiyorlarsa bile, onları bile gelmeye siz teşvik etmelisiniz. Aksine siz teşvik etmelisiniz. Hatta gelmek istemiyorlarsa bile, onları bile gelmeye siz teşvik etmelisiniz. Aksine siz teşvik etmelisiniz.

Ben inşaallah gezdiğim yerlerden aklıma yazıyorum;Ben inşaallah gezdiğim yerlerden aklıma yazıyorum; "Yâ Rabbi sen bana bir cami yapmak nasip et." diye Allah'a da dua ediyorum."Yâ Rabbi sen bana bir cami yapmak nasip et." diye Allah'a da dua ediyorum. Yolda giderken gördüm, Glûben'i [Globen] çok beğendim.Yolda giderken gördüm, Glûben'i [Globen] çok beğendim. İnşaallah ona şöyle kız alır gibi alıcı gözle baktım. İnşaallah ona şöyle kız alır gibi alıcı gözle baktım. İnşaallah öyle bir cami yapacağım, yanına da füze gibi bir minare yapacağım. İnşaallah öyle bir cami yapacağım, yanına da füze gibi bir minare yapacağım. Yakışır onun yanına böyle sivri uçlu bir minare. İnşaallah birkaç katlı olacak.Yakışır onun yanına böyle sivri uçlu bir minare. İnşaallah birkaç katlı olacak. İçini gezmedim daha, oradan kenardan görünüyor katları filan. İçini gezmedim daha, oradan kenardan görünüyor katları filan.

Ama benim yapacağım camide neler olacak? Ama benim yapacağım camide neler olacak?

Mutlaka güzel bir kadınlar kısmı olacak. Böyle sizin köy odası gibi yarım olmayacak. Burası yarım.Mutlaka güzel bir kadınlar kısmı olacak. Böyle sizin köy odası gibi yarım olmayacak. Burası yarım. Şimdi eğri otursak da doğru konuşmamız lazım. Bu oda yarımdır çünkü kadınlar kısmı yok. Şimdi eğri otursak da doğru konuşmamız lazım. Bu oda yarımdır çünkü kadınlar kısmı yok. Sonra benim camimde bir de çocuklar kısmı olacak. Tabanını, tavanını, duvarlarını lastik yapacağım.Sonra benim camimde bir de çocuklar kısmı olacak. Tabanını, tavanını, duvarlarını lastik yapacağım. Hoplasınlar zıplasınlar, nereye çarpsalar hiçbir yeri kanamaz, acımaz. Orada rahat etsinler. Hoplasınlar zıplasınlar, nereye çarpsalar hiçbir yeri kanamaz, acımaz. Orada rahat etsinler.

Benin camide maaşlı bir imam olacak, müezzin olacak, bir de çocuk bakıcısı olacak.Benin camide maaşlı bir imam olacak, müezzin olacak, bir de çocuk bakıcısı olacak. Mürebbiye olacak, çocukların başında duracak.Mürebbiye olacak, çocukların başında duracak. Çocukları meşgul ederken annesi gelsin teravihini kılsın, vaazını dinlesin filan diyeÇocukları meşgul ederken annesi gelsin teravihini kılsın, vaazını dinlesin filan diye çok tedbirler alacağım, inşallah göreceksiniz. İnşaallah ben de yaparım, siz de öyle görürsünüz. çok tedbirler alacağım, inşallah göreceksiniz. İnşaallah ben de yaparım, siz de öyle görürsünüz.

Çoluk çocuk Kur'an'ı bilmeyenler Kur'an okumaya başlamalı. Bilmiyorsunuz mesela. Çoluk çocuk Kur'an'ı bilmeyenler Kur'an okumaya başlamalı. Bilmiyorsunuz mesela.

"Kur'an'ı okuyamıyorum hocam. Kur'an okumasını öğrenemedim."Kur'an'ı okuyamıyorum hocam. Kur'an okumasını öğrenemedim. İşte fırsat olmadı, işçi olarak buralara geldik." filan. İşte fırsat olmadı, işçi olarak buralara geldik." filan.

Tamam, şimdiye kadarkini sildik, ama bundan sonra ceza yazarız.Tamam, şimdiye kadarkini sildik, ama bundan sonra ceza yazarız. Bir dahaki gelişimizde eğer içinizde Kur'ân-ı Kerîm okumasını bilmeyen kalmış olursa o zamana, Bir dahaki gelişimizde eğer içinizde Kur'ân-ı Kerîm okumasını bilmeyen kalmış olursa o zamana, o zaman şiddetli dehşetli, müthiş cezalar yazarız. o zaman şiddetli dehşetli, müthiş cezalar yazarız. Onun için burada bak kağıt var, kalem var, tahta var, yazı var. Onun için burada bak kağıt var, kalem var, tahta var, yazı var.

Elif, Be, Te, Se, Cim... Cim karnında bir nokta, deyince hangisi olduğunu bileceksiniz.Elif, Be, Te, Se, Cim... Cim karnında bir nokta, deyince hangisi olduğunu bileceksiniz. Ayn ağzı açık, bileceksiniz. Bütün harfleri böyle öğretmişlerdi bize.Ayn ağzı açık, bileceksiniz. Bütün harfleri böyle öğretmişlerdi bize. Elif uzun boylu, Be beli bükük, Cim karnında bir nokta. Elif uzun boylu, Be beli bükük, Cim karnında bir nokta. Aynın ağzı açık, Fe kuzu başlı, Kaf koyun başlı, Kef deve gibi, Lam orak gibi.Aynın ağzı açık, Fe kuzu başlı, Kaf koyun başlı, Kef deve gibi, Lam orak gibi. Mim çomak gibi, Nun çanak gibi... Bunları böyle şakayla karışık öğreneceksiniz. Mim çomak gibi, Nun çanak gibi... Bunları böyle şakayla karışık öğreneceksiniz. İsveççe'yi öğrendiğiniz gibi Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceksiniz. İsveççe'yi öğrendiğiniz gibi Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceksiniz.

Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfini okursa bile insan sevap alır.Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfini okursa bile insan sevap alır. Hatta okumasını bilmese sevgiyle; "Şu Allah'ın kelamı. Hatta okumasını bilmese sevgiyle; "Şu Allah'ın kelamı. Şunu bir öğrenseydim, okusaydım ne iyi olurdu." filan diye yüzüne baksa bile sevap alır. Şunu bir öğrenseydim, okusaydım ne iyi olurdu." filan diye yüzüne baksa bile sevap alır. Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakmak bile sevaptır. Her harfini okumak sevaptır. Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakmak bile sevaptır. Her harfini okumak sevaptır. Hızlı okumak daha çok sevaptır. Manasını bilip uygulamak en sevaptır. Hızlı okumak daha çok sevaptır. Manasını bilip uygulamak en sevaptır. Başkasına öğretmek de daha sevaplıdır. En sevaplı iş [nedir], insanların en hayırlısı kimdir? Başkasına öğretmek de daha sevaplıdır.

En sevaplı iş [nedir], insanların en hayırlısı kimdir?

Şimdi biz bunu aramızda kura çeksin diye en yaşlı kim dedik? Şimdi biz bunu aramızda kura çeksin diye en yaşlı kim dedik?

En hayırlımız inşallah yaşlıdır, ak saçlıdır filan diye Yakup beye verdik, o çekti. En hayırlımız inşallah yaşlıdır, ak saçlıdır filan diye Yakup beye verdik, o çekti.

Şimdi insanların en hayırlısı kimdir? Şimdi insanların en hayırlısı kimdir?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Hayruküm men te'alleme'l-kur'âne ve allemehû. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Hayruküm men te'alleme'l-kur'âne ve allemehû.

"Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir." Hepimizin Kur'an öğrenmesi, öğretmesi lazım."Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."

Hepimizin Kur'an öğrenmesi, öğretmesi lazım.
Babalarımız bilir, anneannelerimiz, babaannelerimiz bilir. Onların öğretmesi lazım. Babalarımız bilir, anneannelerimiz, babaannelerimiz bilir. Onların öğretmesi lazım. Kur'an öğrenmeliyiz, ezberlemeliyiz. Ezberimizde olan sûreleri arttırmalıyız. Hatim indirmeliyiz.Kur'an öğrenmeliyiz, ezberlemeliyiz. Ezberimizde olan sûreleri arttırmalıyız. Hatim indirmeliyiz. Aslında tabi manasını bilip de böyle sık sık hatim indirirsekAslında tabi manasını bilip de böyle sık sık hatim indirirsek onun sevabı çok oluyor, 60 bin melek dua ediyor. onun sevabı çok oluyor, 60 bin melek dua ediyor.

Sonra başka hadîs-i şerîf vardır; İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. Sonra başka hadîs-i şerîf vardır;

İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün.

"Her hatim indirildiği zaman Allah 'Haydi kulum iste."Her hatim indirildiği zaman Allah 'Haydi kulum iste. İstediğin duayı kabul edeceğim.' diye duasını kabul edeceğini" Peygamber Efendimiz bildiriyor.İstediğin duayı kabul edeceğim.' diye duasını kabul edeceğini" Peygamber Efendimiz bildiriyor. Dualar müstecab olur, diye bildiriyor. Dualar müstecab olur, diye bildiriyor.

Onun için hatim indirip asıl büyük işleri, ihtiyaçları varsa el açıp dua etmeli insan.Onun için hatim indirip asıl büyük işleri, ihtiyaçları varsa el açıp dua etmeli insan. Büyük ihtiyaçları için hatim indirince dua etmeli. Hatim indirmeye gayret etmeli. Büyük ihtiyaçları için hatim indirince dua etmeli. Hatim indirmeye gayret etmeli.

Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın sağlam ipidir. Sağlam ipine sarılan uçurumdan, kuyudan çıkar kurtulur.Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın sağlam ipidir. Sağlam ipine sarılan uçurumdan, kuyudan çıkar kurtulur. İpine sarılmayan kuyunun zifiri karanlığında kalır, hayatı tehlikeye düşer. Allah'ın ipine sımsıkı sarılın.İpine sarılmayan kuyunun zifiri karanlığında kalır, hayatı tehlikeye düşer. Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Kur'ân-ı Kerîm özel olarak şefaat hakkı olan bir varlıktır. Kur'ân-ı Kerîm'in şefaat hakkı vardır.Kur'ân-ı Kerîm özel olarak şefaat hakkı olan bir varlıktır. Kur'ân-ı Kerîm'in şefaat hakkı vardır. Kur'ân-ı Kerîm kendisini okuyan, kendisine hürmet edene şefaat edecek.Kur'ân-ı Kerîm kendisini okuyan, kendisine hürmet edene şefaat edecek. "Yâ Rabbi bu beni okudu. Bu beni sevdi. "Yâ Rabbi bu beni okudu. Bu beni sevdi. Sen buna şefaat eyle yâ Rabbi." diye Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın huzurunda konuşacak ve okuyana şefaat isteyecek. Sen buna şefaat eyle yâ Rabbi." diye Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın huzurunda konuşacak ve okuyana şefaat isteyecek.

Ondan sonra Allah şefaat edince, "Yâ Rabbi arttır ikramını!" diye tekrar ısrar edecek.Ondan sonra Allah şefaat edince, "Yâ Rabbi arttır ikramını!" diye tekrar ısrar edecek. "Arttır ikramını yâ Rabbi!" diye tekrar tekrar ısrar edecek. Hadîs-i şerîfler vardır bu hususta. "Arttır ikramını yâ Rabbi!" diye tekrar tekrar ısrar edecek. Hadîs-i şerîfler vardır bu hususta. Kur'ân-ı Kerîm'i böyle [normal] bir kitap gibi sanmayın. Yarın hakkınızda şefaat edecek.Kur'ân-ı Kerîm'i böyle [normal] bir kitap gibi sanmayın. Yarın hakkınızda şefaat edecek. Tabi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaat etmesi kadar davacı olması da vardır. Tabi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaat etmesi kadar davacı olması da vardır. "Yâ Rabbi, bu herif beni hiç açmadı, hiç okumadı. Hiç yüzüme bakmadı, hiç beni öğrenmedi."Yâ Rabbi, bu herif beni hiç açmadı, hiç okumadı. Hiç yüzüme bakmadı, hiç beni öğrenmedi. Ben bundan davacıyım. Yâ Rabbi bu beni çiğnedi. Beni ayakları altına aldı.Ben bundan davacıyım. Yâ Rabbi bu beni çiğnedi. Beni ayakları altına aldı. Benim ahkamıma aykırı hareket etti." diye davacı da olabilir. Benim ahkamıma aykırı hareket etti." diye davacı da olabilir.

Peygamber Efendimiz bildiriyor ki; Adamın birisi kabre girdiği zaman çok korkacakmış.Peygamber Efendimiz bildiriyor ki; Adamın birisi kabre girdiği zaman çok korkacakmış. "Eyvah burası yapayanlız, daracık, toprağın altında." filan diye ürkecekmiş."Eyvah burası yapayanlız, daracık, toprağın altında." filan diye ürkecekmiş. İçine bir ürperti, ürküntü gelecekmiş.İçine bir ürperti, ürküntü gelecekmiş. Fakat o sırada bakacakmış, çok sevimli güleç yüzlü nurlu bir insan görecekmiş orada.Fakat o sırada bakacakmış, çok sevimli güleç yüzlü nurlu bir insan görecekmiş orada. O zaman, "İyi, mübarek, sevimli böyle hoş bir insan gördüm" diye sevinecekmiş. Diyecekmiş ki; O zaman, "İyi, mübarek, sevimli böyle hoş bir insan gördüm" diye sevinecekmiş. Diyecekmiş ki;

"Ya mübarek sen kimsin? Ben seni çok sevdim."Ya mübarek sen kimsin? Ben seni çok sevdim. Yüzün güleç, nurlu, tatlı, sevimli bir şeysin sen. Ben seni çok sevdim.Yüzün güleç, nurlu, tatlı, sevimli bir şeysin sen. Ben seni çok sevdim. Burada yalnızlıktan ürkmüşken seni görünce hoşuma gitti bu. Sen kimsin?" diyecekmiş. Burada yalnızlıktan ürkmüşken seni görünce hoşuma gitti bu. Sen kimsin?" diyecekmiş.

O diyecekmiş ki; "Ben senin dünyadayken okuduğun Tebâreke sûresiyim. O diyecekmiş ki;

"Ben senin dünyadayken okuduğun Tebâreke sûresiyim.
Allah bana bu şekli verdi. Sana yoldaş olarak gönderdi." Allah bana bu şekli verdi. Sana yoldaş olarak gönderdi."

Tabi Tebâreke'nin sevabı görünmez bir ışın şeklinde gelse yanında dursa ölü anlamayacak.Tabi Tebâreke'nin sevabı görünmez bir ışın şeklinde gelse yanında dursa ölü anlamayacak. Allah anlasın diye ona insan gibi bir şekil veriyor, konuşma kabiliyeti veriyor. Allah anlasın diye ona insan gibi bir şekil veriyor, konuşma kabiliyeti veriyor.

Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kadir.Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kadir. Yani her şeyi yapabildiği için Allah Tebâreke sûresinin sevabını da Yani her şeyi yapabildiği için Allah Tebâreke sûresinin sevabını da öyle onun yanına onun hoşuna gideceği şekilde göndermesi gayet anlaşılıyor.öyle onun yanına onun hoşuna gideceği şekilde göndermesi gayet anlaşılıyor. Her şeye kadir olduğundan hiç anlaşılmayacak bir tarafı yok bu işin. Her şeye kadir olduğundan hiç anlaşılmayacak bir tarafı yok bu işin.

Biliyorsunuz Yasin sûresinde geçiyor; Ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn. Biliyorsunuz Yasin sûresinde geçiyor;

Ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn.

Ne diyor, o âyet-i kerîmede ne deniliyor? "Elleri ayakları insanın aleyhinde şahitlik edecek." Ne diyor, o âyet-i kerîmede ne deniliyor?

"Elleri ayakları insanın aleyhinde şahitlik edecek."

Nasıldı baş tarafı, hatırlayın. Nasıldı baş tarafı, hatırlayın.

Birisi varmış hafızlardan, [sayfayı] aşağıdan yukarıya okuyabiliyormuş.Birisi varmış hafızlardan, [sayfayı] aşağıdan yukarıya okuyabiliyormuş. el-Yevme. "Bugün, yani o günde kıyamette."el-Yevme. "Bugün, yani o günde kıyamette." el-Yevme nahtimü alâ efvâhihim. "Bu günahkar kulların ağızlarını mühürleyeceğiz." el-Yevme nahtimü alâ efvâhihim. "Bu günahkar kulların ağızlarını mühürleyeceğiz."

Mühürlemek ne demek? Belediyenin dükkanı kapattığı gibi mühürlemek.Mühürlemek ne demek?

Belediyenin dükkanı kapattığı gibi mühürlemek.
Ağzı çalışmayacak. Dükkan kapandı mühürlendi. Belediye mühür bastımı kırmızı, açılmaz. Alışveriş yok. Ağzı çalışmayacak. Dükkan kapandı mühürlendi. Belediye mühür bastımı kırmızı, açılmaz. Alışveriş yok.

el-Yevme. "Bugün."el-Yevme. "Bugün." Nahtimü alâ efvâhihim. "Bu zalim kulların, bu günahkar kulların ağızlarını mühürleyeceğiz. Mühürleriz." Nahtimü alâ efvâhihim. "Bu zalim kulların, bu günahkar kulların ağızlarını mühürleyeceğiz. Mühürleriz."

Ve tükellimünâ eydîhim ve teşhedü ercülühüm. Ağızları kapanınca nasıl konuşacak bu adam? Ve tükellimünâ eydîhim ve teşhedü ercülühüm.

Ağızları kapanınca nasıl konuşacak bu adam?

Konuşamaz gibi geliyor bize ama; Ve tükellimünâ. "Konuşacak, bize söyleyecek."Konuşamaz gibi geliyor bize ama;

Ve tükellimünâ. "Konuşacak, bize söyleyecek."
Eydîhim. "Elleri." Eydîhim. "Elleri." Ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn.Ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn. "Dünyada işledikleri şeyleri, ağızlarını kapattıracağız, mühürleyeceğiz elleri ayakları bize söyleyecek." "Dünyada işledikleri şeyleri, ağızlarını kapattıracağız, mühürleyeceğiz elleri ayakları bize söyleyecek."

İnsanın şu elleri, şu ayakları iyi şeyler yapmışsa iyi şeylere şahitlik edecek,İnsanın şu elleri, şu ayakları iyi şeyler yapmışsa iyi şeylere şahitlik edecek, kötü şeyler yapmışsa kötü şeylere şahitlik edecek. kötü şeyler yapmışsa kötü şeylere şahitlik edecek.

Mesela bu el diyecek ki; "Ya Rabbi zekat verdi benimle. Ben şahidim, zekatı benimle verdi."Mesela bu el diyecek ki; "Ya Rabbi zekat verdi benimle. Ben şahidim, zekatı benimle verdi." Bu ayak diyecek ki mesela; "Ya Rabbi ben şahidim hacca gitti. Sa'y etti, tavaf etti. Bu ayak diyecek ki mesela; "Ya Rabbi ben şahidim hacca gitti. Sa'y etti, tavaf etti. Arafat'a çıktı, vakfeye durdu." Veyahut günahkar insana, mesela hırsızsa diyecek ki;Arafat'a çıktı, vakfeye durdu." Veyahut günahkar insana, mesela hırsızsa diyecek ki; "Ya Rabbi! Beni uzattı kasadan parayı çaldırttı. Çekmeceyi çektirtti parayı çaldırttı.""Ya Rabbi! Beni uzattı kasadan parayı çaldırttı. Çekmeceyi çektirtti parayı çaldırttı." Ayak diyecek ki; "Evet ya Rabbi, meyhaneye benimle gitti. Tıpış tıpış gitti." Şahitlik edecek.Ayak diyecek ki; "Evet ya Rabbi, meyhaneye benimle gitti. Tıpış tıpış gitti." Şahitlik edecek. Ağzı kapanıyor, mühürleniyor eller ayaklar konuşuyor. Bunu niye anlatıyoruz? Ağzı kapanıyor, mühürleniyor eller ayaklar konuşuyor.

Bunu niye anlatıyoruz?

Bu el bu ayak bugün konuşmuyor. Konuşmaz. Dil konuşuyor.Bu el bu ayak bugün konuşmuyor. Konuşmaz. Dil konuşuyor. Konuşma kabiliyeti dile verilmiş. Konuşma usulü nasıl olacaksa dilde, dudaklarda, ağızda. Konuşma kabiliyeti dile verilmiş. Konuşma usulü nasıl olacaksa dilde, dudaklarda, ağızda. Ama yarın bunlar konuşacak. Konuşturacak Allah. Ama yarın bunlar konuşacak. Konuşturacak Allah.

Hatta günahkar insan diyecek ki âzâsına; Lime şehittüm aleynâ. "Ey âzâlarımız.Hatta günahkar insan diyecek ki âzâsına;

Lime şehittüm aleynâ. "Ey âzâlarımız.
Niye bizim aleyhimize böyle şahitlik ettiniz?" Kâlû. "Onlarda diyecekler ki." Niye bizim aleyhimize böyle şahitlik ettiniz?" Kâlû. "Onlarda diyecekler ki." Entekanallahüllezî entaka külle şeyin. "Her şeyi konuşturmaya kudreti olan Allah bizi konuşturdu." Entekanallahüllezî entaka külle şeyin. "Her şeyi konuşturmaya kudreti olan Allah bizi konuşturdu."

Mümkün mü konuşmamak? Ne yapalım! Darılma, gücenme Allah konuşturdu. Ondan konuştuk diyecekler. Mümkün mü konuşmamak? Ne yapalım! Darılma, gücenme Allah konuşturdu. Ondan konuştuk diyecekler.

Demek ki entaka külle şeyin. Her şeyi konuşturabiliyor Allah.Demek ki entaka külle şeyin. Her şeyi konuşturabiliyor Allah. Ellezi antaka külle şeyin. "Her şeyi konuşturmaya kadir Allah." Ellezi antaka külle şeyin. "Her şeyi konuşturmaya kadir Allah."

Şu duvar şahit olacak. "Ya Rabbi! Aşûre'den iki gün önce Es'ad Hoca geldi.Şu duvar şahit olacak. "Ya Rabbi! Aşûre'den iki gün önce Es'ad Hoca geldi. Karşısına da mahalleden filanca falanca falanca... geldiler.Karşısına da mahalleden filanca falanca falanca... geldiler. Karşıya da video kamerayı kurdular.Karşıya da video kamerayı kurdular. [Hadis kitabının] cildinin sayfasını da Yakub efendi açtı hadis okudular." [diye][Hadis kitabının] cildinin sayfasını da Yakub efendi açtı hadis okudular." [diye] bu perde şahitlik edecek, bu tavan şahitlik edecek, bu halı şahitlik edecek. Neden? bu perde şahitlik edecek, bu tavan şahitlik edecek, bu halı şahitlik edecek.

Neden?

Allah her şeyi konuşturmaya kâdir.Allah her şeyi konuşturmaya kâdir. Sevap işlenen yerlerdeki eşyalar iyi şeye şahitlik edecek,Sevap işlenen yerlerdeki eşyalar iyi şeye şahitlik edecek, günah işlenen yerdeki eşyalar kötü şeye şahitlik edecek. günah işlenen yerdeki eşyalar kötü şeye şahitlik edecek. Mesela ağacın altında adam, adam öldürdü, kesti. Mesela ağacın altında adam, adam öldürdü, kesti. Ağaç diyecek ki; "Benim altımda bu adamı yakaladı, yatırdı kesti." Şahitlik edecek. Ağaç diyecek ki; "Benim altımda bu adamı yakaladı, yatırdı kesti." Şahitlik edecek.

Allahu Teâlâ hazretleri böyle konuşturacak: Taşlar, duvarlar, ağaçlar, mekanlar, âzâlar konuşacak. Allahu Teâlâ hazretleri böyle konuşturacak: Taşlar, duvarlar, ağaçlar, mekanlar, âzâlar konuşacak.

Başka ne var şahit? Melekler konuşacak. Başka ne var şahit?

Melekler konuşacak.

Melekeyni şâhideyni âdileyni. "Haksız söz söylemeyen, yanlış söz söylemeyen hafaza melekleri konuşacak." Melekeyni şâhideyni âdileyni. "Haksız söz söylemeyen, yanlış söz söylemeyen hafaza melekleri konuşacak."

Başka neler konuşacak? Allah'ın şahit kıldığı bütün öteki varlıklar konuşacak. Başka neler konuşacak?

Allah'ın şahit kıldığı bütün öteki varlıklar konuşacak.

Tabi ve kefâ billâhi şehîdâ. Allah şahit olarak yettiği halde. Allah'ın görmesi yeter yahu!Tabi ve kefâ billâhi şehîdâ. Allah şahit olarak yettiği halde. Allah'ın görmesi yeter yahu! Allah görüyor. Allah her yerde hâzır ve nâzır. Allah her şeyi görüyor.Allah görüyor. Allah her yerde hâzır ve nâzır. Allah her şeyi görüyor. Allah şahit olarak yettiği halde bunların hepsini şahit yapacak Allah. Allah şahit olarak yettiği halde bunların hepsini şahit yapacak Allah.

Onun için Kur'ân-ı Kerîm de insana şefaatçi olacak, şahit olacak konuşacak.Onun için Kur'ân-ı Kerîm de insana şefaatçi olacak, şahit olacak konuşacak. Bu konuşmanın nasıl olacağını çeşitli misallerle anlatmak için bu sözleri söyledik. Bu konuşmanın nasıl olacağını çeşitli misallerle anlatmak için bu sözleri söyledik.

Kur'ân-ı Kerîm'i sevin. Çocuklarınızı Kur'ân-ı Kerîm'in sevgisiyle yetiştirin.Kur'ân-ı Kerîm'i sevin. Çocuklarınızı Kur'ân-ı Kerîm'in sevgisiyle yetiştirin. Çocuklarınızı Kur'an'ı bilen insanlar olarak yetiştirin. Çocuklarınızı Kur'an'ı bilen insanlar olarak yetiştirin.

"Ben yapamadım ama, işte benim zamanımda Kur'ân-ı Kerîm yasaktı. Askerler okutmadı."Ben yapamadım ama, işte benim zamanımda Kur'ân-ı Kerîm yasaktı. Askerler okutmadı. Kaymakamlık takip etti, jandarmalar hocayı yakaladı götürdü." diyorlar eski şahıslar. Kaymakamlık takip etti, jandarmalar hocayı yakaladı götürdü." diyorlar eski şahıslar. "Bizim zamanımızda yasaktı bu, okuyamadık." diyorlar. "Bizim zamanımızda yasaktı bu, okuyamadık." diyorlar.

Tamam, şimdi okuyamamış olan babaların çocuklarının şimdi okuma imkanı var okutsunlar. Tamam, şimdi okuyamamış olan babaların çocuklarının şimdi okuma imkanı var okutsunlar.

"Efendim, geçim telaşından, çalışmadan dolayı ben çocuğumu okutmaya imkan bulamıyorum"Efendim, geçim telaşından, çalışmadan dolayı ben çocuğumu okutmaya imkan bulamıyorum hem de kendim okutacak durumda değilim." hem de kendim okutacak durumda değilim."

O zaman hoca tutacaksın, hoca çocuğunu yetiştirecek.O zaman hoca tutacaksın, hoca çocuğunu yetiştirecek. Paraya kıyacaksın, paranın cebinde birikeni az olacak.Paraya kıyacaksın, paranın cebinde birikeni az olacak. Hocayı bulacaksın, çocuğa Kur'ân-ı Kerîm'i öğreteceksin. Hem de sevdirerek öğreteceksin: Hocayı bulacaksın, çocuğa Kur'ân-ı Kerîm'i öğreteceksin. Hem de sevdirerek öğreteceksin: Hediye alarak, mükafat vererek, taltif ederek.Hediye alarak, mükafat vererek, taltif ederek. Ağzını tatlandırarak, sırtını okşayarak başını okşayarak, hediye alarak;Ağzını tatlandırarak, sırtını okşayarak başını okşayarak, hediye alarak; "Şunu şöyle yaparsan oyuncak alacağım, bisiklet alacağım." filan diyerek Kur'ân-ı Kerîm'i sevdireceksin."Şunu şöyle yaparsan oyuncak alacağım, bisiklet alacağım." filan diyerek Kur'ân-ı Kerîm'i sevdireceksin. "Bir sayfasını ezberlersen sana şu kadar vereceğim. "Bir sayfasını ezberlersen sana şu kadar vereceğim. Bir cüz ezberlersen şu kadar olacak." diye teşvik koyacaksınız. Bir cüz ezberlersen şu kadar olacak." diye teşvik koyacaksınız.

Ben şimdi bizim torunlara, torunlara değil bütün aileme, yani herkes dahil söz verdim;Ben şimdi bizim torunlara, torunlara değil bütün aileme, yani herkes dahil söz verdim; kim Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlerse ona bir araba alacağım. Söz verdim. Allah'ın izniyle alacağım. kim Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlerse ona bir araba alacağım. Söz verdim. Allah'ın izniyle alacağım.

Şimdi torunlardan bir tanesi çalışıyor, her cüzün 8. sayfasına geldi.Şimdi torunlardan bir tanesi çalışıyor, her cüzün 8. sayfasına geldi. En önde o gidiyor, 9'a geçti yani 9. sayfaya. En önde o gidiyor, 9'a geçti yani 9. sayfaya. Yani 10 sayfa olursa her cüzün yarısını ezberlemiş olacak. Yani 10 sayfa olursa her cüzün yarısını ezberlemiş olacak. Bir taraftan liseye gidiyor, bir taraftan da akşamları sabahları çalışıp ezberliyor. Bir taraftan liseye gidiyor, bir taraftan da akşamları sabahları çalışıp ezberliyor.

"Ne alacaksın dede?" dedi. "BMW alacağım." dedim. "Ne marka?" dedi. "Yeni model." dedim. "Ne alacaksın dede?" dedi.

"BMW alacağım." dedim.

"Ne marka?" dedi.

"Yeni model." dedim.

Markasını soruyor, modelini soruyor. Şimdi onun aşkına çalışacak.Markasını soruyor, modelini soruyor. Şimdi onun aşkına çalışacak. Yani şakayla Kur'ân-ı Kerîm'i sevdireceksiniz. Çocuk Kur'ân-ı Kerîm'i sevecek, çocuk Resûlullah'ı sevecek.Yani şakayla Kur'ân-ı Kerîm'i sevdireceksiniz. Çocuk Kur'ân-ı Kerîm'i sevecek, çocuk Resûlullah'ı sevecek. Bir Kur'an'ı sevdireceksiniz bir de Resûlullah'ı sevdireceksiniz. Bu çok önemli. Bir Kur'an'ı sevdireceksiniz bir de Resûlullah'ı sevdireceksiniz. Bu çok önemli.

Üçüncü hadîs-i şerîf. Üçüncü hadîs-i şerîf.

İzâ halefte alâ ma'siyetin fe-da'hâ vakzif dağâine'l-câhiliyyetiİzâ halefte alâ ma'siyetin fe-da'hâ vakzif dağâine'l-câhiliyyeti tahte kademike ve iyyâke ve şürbe'l-hamri fe-innallahe lem yukaddis şâribehâ. tahte kademike ve iyyâke ve şürbe'l-hamri fe-innallahe lem yukaddis şâribehâ.

Bu hadîs-i şerîf Sevban radıyallahu anh'ten. Bu hadîs-i şerîf Sevban radıyallahu anh'ten.

Efendimiz birkaç tavsiyeyi peş peşe bu kısa hadîs-i şerîfte tavsiye buyurmuşlar, can kulağıyla dinleyelim. Efendimiz birkaç tavsiyeyi peş peşe bu kısa hadîs-i şerîfte tavsiye buyurmuşlar, can kulağıyla dinleyelim.

Ne buyuruyor? İzâ halefte alâ ma'siyetin fe-da'hâ. "Bir günahı işlemeye yemin ettiysen bırak onu." Ne buyuruyor?

İzâ halefte alâ ma'siyetin fe-da'hâ. "Bir günahı işlemeye yemin ettiysen bırak onu."

Bizim halk merttir, yiğittir, kahramandır, sözünde durmaya alışmıştır.Bizim halk merttir, yiğittir, kahramandır, sözünde durmaya alışmıştır. Sözünden dönmek namertlik sayılır filan. Adam; "Söz verdim!" diyor. Sözünden dönmek namertlik sayılır filan. Adam;

"Söz verdim!" diyor.

Ha, söz verdiysen, yemin ettiysen yalan yere ondan dönmek lazım. Fe-da'hâ. "Bırak onu." Ha, söz verdiysen, yemin ettiysen yalan yere ondan dönmek lazım.

Fe-da'hâ. "Bırak onu."

E ne olacak? Yemin etmiştim? Yeminin kefaretini ödersin ama tutmazsın. E ne olacak? Yemin etmiştim?

Yeminin kefaretini ödersin ama tutmazsın.

Peygamber Efendimiz, "Eğer günaha yemin ettiysen onu terk et, bırak." diyor. Peygamber Efendimiz, "Eğer günaha yemin ettiysen onu terk et, bırak." diyor.

"Efendim, Fenerbahçe Beşiktaş'ı yenerse vallahi de billahi de.""Efendim, Fenerbahçe Beşiktaş'ı yenerse vallahi de billahi de." İşte ne bileyim mesela, "Halkın ortasında soyunacağım, veyahut bir kadeh içki içeceğim."İşte ne bileyim mesela, "Halkın ortasında soyunacağım, veyahut bir kadeh içki içeceğim." Veya, ne bileyim, "Domuz eti yiyeceğim." Günaha yemin etti, yani yapacağı şey günah.Veya, ne bileyim, "Domuz eti yiyeceğim."

Günaha yemin etti, yani yapacağı şey günah.
Onu yapmayacak. Ama yemin ettiği için de yeminin cezası olan yemin kefaretini ödeyecek. Onu yapmayacak. Ama yemin ettiği için de yeminin cezası olan yemin kefaretini ödeyecek. Ama bırakacak, yapmayacak. "Söz verdim artık ne yapayım, erkeklik öldü mü? Ama bırakacak, yapmayacak.

"Söz verdim artık ne yapayım, erkeklik öldü mü?
Yiğitliğe gölge düşürmem ben!" deyip günahı işlemeyecek. Yiğitliğe gölge düşürmem ben!" deyip günahı işlemeyecek.

Bu önemli bir nokta. Bazıları bunu "yemin ettim" diye yapmaya kalkıyor. Bu önemli bir nokta. Bazıları bunu "yemin ettim" diye yapmaya kalkıyor.

Bizim evvelki senelerde seçim vaktinde sakallı mübarek bir hacı amca, baktık kötü bir partiye oy veriyor.Bizim evvelki senelerde seçim vaktinde sakallı mübarek bir hacı amca, baktık kötü bir partiye oy veriyor. Müslümanların oy vermediği çok kötü bir parti, en kötü partiye. En kötü partiye oy veriyor, dedik ki; Müslümanların oy vermediği çok kötü bir parti, en kötü partiye. En kötü partiye oy veriyor, dedik ki;

"Ya amca senin sakalın filan var. Hem günah!"Ya amca senin sakalın filan var. Hem günah! Çünkü getireceğin adamlar Allah'a bile inanmıyor. Yani azılı insanlara oy veriyorsun sen!" Çünkü getireceğin adamlar Allah'a bile inanmıyor. Yani azılı insanlara oy veriyorsun sen!"

"Ne yapayım, torunum yemin ettirdi." diyor. Muzır bir torunu varmış demek ki."Ne yapayım, torunum yemin ettirdi." diyor.

Muzır bir torunu varmış demek ki.
Dedesini tongaya düşürmüş, kafese koymuş onu, ondan sonra yemin ettirmiş. Dedesini tongaya düşürmüş, kafese koymuş onu, ondan sonra yemin ettirmiş.

Yemin etse de yanlış iş yapmayacak. Yanlış işe yemin eden bir insanın ne yapması gerekiyor? Yemin etse de yanlış iş yapmayacak.

Yanlış işe yemin eden bir insanın ne yapması gerekiyor?

Yanlışlığı bırakması gerekiyor. Efendimiz burada onu emrediyor.Yanlışlığı bırakması gerekiyor. Efendimiz burada onu emrediyor. Ama yemin etmişse yeminin cezasını da ödeyecek. Cezayı ödeyecek ama yapmayacak yanlış işi. Ama yemin etmişse yeminin cezasını da ödeyecek. Cezayı ödeyecek ama yapmayacak yanlış işi.

Bu, bir. Vakzif dağâine'l-câhiliyyeti tahte kademike.Bu, bir.

Vakzif dağâine'l-câhiliyyeti tahte kademike.
"Cahiliyyet heveslerini, zevklerini, keyiflerini bir kenara at." "Cahiliyyet heveslerini, zevklerini, keyiflerini bir kenara at."

Cahiliyyet keyifleri nelerdir, ne yaparlarmış? Saz çalarlarmış adamlar, kadın oynatırlarmış.Cahiliyyet keyifleri nelerdir, ne yaparlarmış?

Saz çalarlarmış adamlar, kadın oynatırlarmış.
Daha başka bir şeyler yaparlarmış. İçki âlemleri olurmuş filan.Daha başka bir şeyler yaparlarmış. İçki âlemleri olurmuş filan. Böyle cahiliyyet âdetlerini, keyiflerini, zevklerini ayaklarının altına al. Yere at.Böyle cahiliyyet âdetlerini, keyiflerini, zevklerini ayaklarının altına al. Yere at. "Yere çal" diyoruz ya biz. Çal yere! Bırak! At gitsin! "Yere çal" diyoruz ya biz. Çal yere! Bırak! At gitsin!

Biliyorsunuz cahiliyye İslam'dan önceki devirdir. Arapların cahiliyye devri çok korkunç.Biliyorsunuz cahiliyye İslam'dan önceki devirdir. Arapların cahiliyye devri çok korkunç. Kız çocuklarını gömerlerdi canlı canlı. Çok fena! Kız çocuklarını gömerlerdi canlı canlı. Çok fena! Kız çocuğu doğdu mu yüzleri simsiyah olurmuş, utanırlarmış. Ne çocuğun oldu? Kız. Kız çocuğu doğdu mu yüzleri simsiyah olurmuş, utanırlarmış.

Ne çocuğun oldu?

Kız.

"Eyvah!" İnsanlardan kaçarmış. Yüzünü göstermezmiş. "Eyvah!"

İnsanlardan kaçarmış. Yüzünü göstermezmiş.

Ne olacak ya? Senin anan kız değil miydi? Senin karın sana lazım değil mi?Ne olacak ya? Senin anan kız değil miydi? Senin karın sana lazım değil mi? Kız değil mi o? Ne diye kız çocuğundan bu kadar gocunuyorsun? Kız değil mi o? Ne diye kız çocuğundan bu kadar gocunuyorsun?

Çok ayıp gibi gelirmiş onlara kız çocuğu olması.Çok ayıp gibi gelirmiş onlara kız çocuğu olması. Erkek çocuk oldu mu koltukları kabarırmış, göğüsleri kabarırmış, böbürlenirlermiş. Erkek çocuk oldu mu koltukları kabarırmış, göğüsleri kabarırmış, böbürlenirlermiş. Ne kadar erkek çocuğu çok olduysa o kadar benim kavmim, kabilem kalabalıklaştı diye sevinirlermiş. Ne kadar erkek çocuğu çok olduysa o kadar benim kavmim, kabilem kalabalıklaştı diye sevinirlermiş. Kız çocuğu olursa yüzleri buruşurmuş, simsiyah olurmuş. Bir de kızı götürüp gömerlermiş. Kız çocuğu olursa yüzleri buruşurmuş, simsiyah olurmuş. Bir de kızı götürüp gömerlermiş. Diri diri toprağa gömerlermiş yani öldürürlermiş. Düşünün ne kadar korkunç bir şey! Diri diri toprağa gömerlermiş yani öldürürlermiş. Düşünün ne kadar korkunç bir şey!

Böyle toprağa gömülen, diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna ne deniliyor? Böyle toprağa gömülen, diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna ne deniliyor?

Mev'ûde. Ve ize'l mev'ûdetu suilet bi-eyyi zenbin kutilet. Mev'ûde.

Ve ize'l mev'ûdetu suilet bi-eyyi zenbin kutilet.

Kıyamet gününde Allah böyle kızlarını diri diri gömenleri ne yapacak? Kıyamet gününde Allah böyle kızlarını diri diri gömenleri ne yapacak?

"Bu kız çocuğunu niye gömdün?"Bu kız çocuğunu niye gömdün? Ne günahcığı vardı bu zavallı masumun?" diye sorguya çekecek, cezasını verecek tabi biliyorsunuz. Ne günahcığı vardı bu zavallı masumun?" diye sorguya çekecek, cezasını verecek tabi biliyorsunuz.

Cahiliye kötü bir şey. Her insanın cahiliyet çağı vardır. İslam'dan önceki çağı cahiliye çağıdır.Cahiliye kötü bir şey. Her insanın cahiliyet çağı vardır. İslam'dan önceki çağı cahiliye çağıdır. Bir insan tevbekâr olmadan önce esrar kullanmıştır, kumar oynamıştır,Bir insan tevbekâr olmadan önce esrar kullanmıştır, kumar oynamıştır, adam dövmüştür, yol kesmiştir, bilmem nedir filan. O eski devirdi. Şimdi müslüman oldu. adam dövmüştür, yol kesmiştir, bilmem nedir filan. O eski devirdi. Şimdi müslüman oldu.

Müslümanlığının şartını yerine getirecek, cahiliyet âdetlerini bırakacak. Müslümanlığının şartını yerine getirecek, cahiliyet âdetlerini bırakacak.

Ben Amerika'ya gitmiştim.Ben Amerika'ya gitmiştim. Seyahat ediyorduk, dedik ki, Cuma günü yolumuzun üstünde nerede Cuma namazı kılarız. Seyahat ediyorduk, dedik ki, Cuma günü yolumuzun üstünde nerede Cuma namazı kılarız. Cleveland diye bir kasabadan geçiyordu yolumuz.Cleveland diye bir kasabadan geçiyordu yolumuz. Orada müslüman var mı, cami var mı filan diye araştırdık Detroit'ten [gitmeden önce].Orada müslüman var mı, cami var mı filan diye araştırdık Detroit'ten [gitmeden önce]. Cleveland'de bir cami varmış. Adresini aldık, camiye gittik. Köşe başında üç katlı bir villa.Cleveland'de bir cami varmış. Adresini aldık, camiye gittik. Köşe başında üç katlı bir villa. Taştan yapılmış şahane bir villa. Villa değil. Villa denmez ona, üç katlı muhteşem bir şey. Malikane.Taştan yapılmış şahane bir villa. Villa değil. Villa denmez ona, üç katlı muhteşem bir şey. Malikane. Kocaman bir şey, mescit yapmışlar. O mescitte Cuma namazına girdik. Kocaman bir şey, mescit yapmışlar.

O mescitte Cuma namazına girdik.
Bizi görünce baktılar sakallıyız hocayız. "Hadi hutbeyi sen oku." dediler.Bizi görünce baktılar sakallıyız hocayız. "Hadi hutbeyi sen oku." dediler. Hutbeyi okuduk, namazı kıldırdık. Arkasından bir ziyafet çektiler.Hutbeyi okuduk, namazı kıldırdık. Arkasından bir ziyafet çektiler. Kocaman salona uzun sofraları yaydılar. Harıl harıl koşturdular, hizmet ettiler, bize ziyafet çektiler.Kocaman salona uzun sofraları yaydılar. Harıl harıl koşturdular, hizmet ettiler, bize ziyafet çektiler. Hiç tanımadığımız insanlar. Müslüman değil mi? Zenciler filan. Müslüman. Hiç tanımadığımız insanlar. Müslüman değil mi? Zenciler filan. Müslüman.

Müslümanlar kardeş değil mi? Orada kardeşlik yaptılar, bize yemek yedirdiler. Müslümanlar kardeş değil mi?

Orada kardeşlik yaptılar, bize yemek yedirdiler.

Bir tanesi var ihtiyar. Omuzu böyle hafif [eğilmiş] ama iri. Ceketi filan sarkıyor.Bir tanesi var ihtiyar. Omuzu böyle hafif [eğilmiş] ama iri. Ceketi filan sarkıyor. İri, yani ceketi bana palto olur. Yani böyle iri adam. O böyle giriyor çıkıyor. İri, yani ceketi bana palto olur. Yani böyle iri adam. O böyle giriyor çıkıyor. Bardak lazım, eksik fırt koşuyor. Kaşık lazım, koşuyor filan. Dışarı çıktığı zaman dediler ki; Bardak lazım, eksik fırt koşuyor. Kaşık lazım, koşuyor filan. Dışarı çıktığı zaman dediler ki;

"Bu adam kim hocam biliyor musun?" dediler. Sizin aranıza ilk defa geldim, nerden bileyim ben? "Bu adam kim hocam biliyor musun?" dediler.

Sizin aranıza ilk defa geldim, nerden bileyim ben?

Bu, bu Cleveland'ın mafya çetesinin reisiydi, şimdi müslüman oldu, dediler.Bu, bu Cleveland'ın mafya çetesinin reisiydi, şimdi müslüman oldu, dediler. Öyle sevindim, öyle memnun oldum ki, nasıl hizmete koşuyor!Öyle sevindim, öyle memnun oldum ki, nasıl hizmete koşuyor! Nasıl hizmete koşuyor böyle, ihtiyar halbuki. İhtiyarlamış, sizden filan yaşlı, 70'e merdiven dayamış belli.Nasıl hizmete koşuyor böyle, ihtiyar halbuki. İhtiyarlamış, sizden filan yaşlı, 70'e merdiven dayamış belli. Çökmüş. Omuzu filan böyle biraz [çökmüş]. Çökmüş. Omuzu filan böyle biraz [çökmüş]. Böyle bizim Yavuz Zırhlısı gibi yani ama, bir zamanlar neymişBöyle bizim Yavuz Zırhlısı gibi yani ama, bir zamanlar neymiş ama şimdi biraz yan yatmış böyle fakat hizmete koşturuyor. Cahiliyye devri olabilir. ama şimdi biraz yan yatmış böyle fakat hizmete koşturuyor.

Cahiliyye devri olabilir.

Allah affetsin kusurlarımızı. Belki şu ana kadarki ömrümüz cahiliye olabilir.Allah affetsin kusurlarımızı.

Belki şu ana kadarki ömrümüz cahiliye olabilir.
İnşaallah yarın Cuma. Yarından itibaren güzel bir gün olsun. İnşaallah yarın Cuma. Yarından itibaren güzel bir gün olsun. Bundan sonra hep Allah'ın rızasına uygun iş yapalım. Allah eski günahları affeder. Bundan sonra hep Allah'ın rızasına uygun iş yapalım. Allah eski günahları affeder. Ama cahiliyenin zevklerini, âdetlerini, kötülüklerini bırakması lazım insanın.Ama cahiliyenin zevklerini, âdetlerini, kötülüklerini bırakması lazım insanın. Allah'ın emrini tutan halis muhlis bir insan olmaya çalışması lazım. Allah'ın emrini tutan halis muhlis bir insan olmaya çalışması lazım.

Demek ki efendimiz diyor ki; "Yalan yere yemin ettin mi yemini bir kenara koy, yemini yapma."Demek ki efendimiz diyor ki; "Yalan yere yemin ettin mi yemini bir kenara koy, yemini yapma." Çünkü günaha yemin etti. Günaha yemin edince günahı yapma. Ama kefaretini verecek.Çünkü günaha yemin etti. Günaha yemin edince günahı yapma. Ama kefaretini verecek. Cahiliye zevklerini bir kenara koy. Ayaklar altına al, yere çal. Cahiliye zevklerini bir kenara koy. Ayaklar altına al, yere çal.

Tahte kademike. "Ayaklar altına at." Yani çiğne onları, "Yapmıyorum bundan sonra!" de. Tahte kademike. "Ayaklar altına at."

Yani çiğne onları, "Yapmıyorum bundan sonra!" de.

Ve iyyâke ve şürbe'l-hamri. "Sakın hâ içki içme!" Muhatabına bir de bunu şey yapıyor. Ve iyyâke ve şürbe'l-hamri. "Sakın hâ içki içme!"

Muhatabına bir de bunu şey yapıyor.

Fe-innallahe lem yukaddis şâribehâ. "Çünkü içki içeni Allah takdis eylemez." Fe-innallahe lem yukaddis şâribehâ. "Çünkü içki içeni Allah takdis eylemez."

Takdis eylemek ne demek? Yani temizlemez. Kirli kalır, âhirette cezasını bulur.Takdis eylemek ne demek?

Yani temizlemez. Kirli kalır, âhirette cezasını bulur.
Yani durumu fena olur, temize çıkarmaz demek. O devirde içki içerlerdi.Yani durumu fena olur, temize çıkarmaz demek.

O devirde içki içerlerdi.
Araplar'ın arasına kimler yaymışsa içki içme âdetini yaymıştı,Araplar'ın arasına kimler yaymışsa içki içme âdetini yaymıştı, cahiliye devrinde Arabistan'da çok içki içilirdi. cahiliye devrinde Arabistan'da çok içki içilirdi. Tulumlara koyarlardı içkiyi. İçkiyi kendileri de yaparlardı.Tulumlara koyarlardı içkiyi. İçkiyi kendileri de yaparlardı. Hurmayı ekşitirlerdi, fışırdatırlardı hurmadan içki yaparlardı. Daha başka içkiler yaparlardı.Hurmayı ekşitirlerdi, fışırdatırlardı hurmadan içki yaparlardı. Daha başka içkiler yaparlardı. Üzüm de vardı, Medine'nin filan üzümleri halen vardır ve Medine üzümü çok güzeldir. Üzüm de vardı, Medine'nin filan üzümleri halen vardır ve Medine üzümü çok güzeldir. Meşhurdur. Şarapları vardı, bir de adamların kabadayılıkları vardı. İçki satıcıları seyyar satıcı tabi.Meşhurdur. Şarapları vardı, bir de adamların kabadayılıkları vardı. İçki satıcıları seyyar satıcı tabi. Çadır kuruyor, küpleri getiriyor. Haa, şarapçı gelmiş içkici gelmiş diye herkes gidiyor içkiyi alıyor. Çadır kuruyor, küpleri getiriyor. Haa, şarapçı gelmiş içkici gelmiş diye herkes gidiyor içkiyi alıyor.

Böyle seyyar satıcılar vardı. Gidip bütün içkiyi alıp bitirtmek de o devirde kabadayılıktı.Böyle seyyar satıcılar vardı. Gidip bütün içkiyi alıp bitirtmek de o devirde kabadayılıktı. O zaman bayrak çekerdi içkici.O zaman bayrak çekerdi içkici. Yani çadırın üstüne bayrak çekti mi uzaktan gören içki bitmiş artık, yok demek.Yani çadırın üstüne bayrak çekti mi uzaktan gören içki bitmiş artık, yok demek. Bayrak çektirmek de bir marifetmiş gibi kabadayılık mevzuuydu.Bayrak çektirmek de bir marifetmiş gibi kabadayılık mevzuuydu. "Ben içki satıcısının çadırının üstüne bayrak çektirdim. Ben ne efeyim anla."Ben içki satıcısının çadırının üstüne bayrak çektirdim. Ben ne efeyim anla. Ne haltlar karıştırdım." diye böyle övünürlerdi eski devirde. Ne haltlar karıştırdım." diye böyle övünürlerdi eski devirde.

Yani içki yaygındı. İçki yaygınken Allahu Teâlâ hazretleri içkiyi yasakladı.Yani içki yaygındı. İçki yaygınken Allahu Teâlâ hazretleri içkiyi yasakladı. Herkesin evlerinde küpler vardı, küpleri sokaklara döktü.Herkesin evlerinde küpler vardı, küpleri sokaklara döktü. Medine'nin sokaklarından yağmur yağmış gibi kenarlarından şaraplar aktı. Medine'nin sokaklarından yağmur yağmış gibi kenarlarından şaraplar aktı. İçme deyince Allah, içkiyi yasak edince bıraktılar. İçme deyince Allah, içkiyi yasak edince bıraktılar.

"Sakın içki içme!" diyor. "Çünkü içki sahibini, sarhoşu Allah temize çıkarmaz" diye onu yasaklıyor. "Sakın içki içme!" diyor. "Çünkü içki sahibini, sarhoşu Allah temize çıkarmaz" diye onu yasaklıyor.

Tabi bu içkiyi elhamdülillah biz içmedik de nasıl olduğunu bilmeyebiliriz.Tabi bu içkiyi elhamdülillah biz içmedik de nasıl olduğunu bilmeyebiliriz. Ama öyle anlaşılıyor ki içeni alıştırıyor kendisine.Ama öyle anlaşılıyor ki içeni alıştırıyor kendisine. İçen bir daha içmek istiyor, bir daha içmek istiyor bırakamıyor galiba.İçen bir daha içmek istiyor, bir daha içmek istiyor bırakamıyor galiba. Afyon da öyle galiba, yani bir alışan bırakamıyor, tiryaki oluyor anlaşılan. Afyon da öyle galiba, yani bir alışan bırakamıyor, tiryaki oluyor anlaşılan.

O bakımdan en iyisi hiç alışmamak.O bakımdan en iyisi hiç alışmamak. Alıştıktan sonra içkiyi veya sigarayı veya uyuşturucuyu bırakmakAlıştıktan sonra içkiyi veya sigarayı veya uyuşturucuyu bırakmak çok zor olduğundan en iyisi hiç alışmamak.çok zor olduğundan en iyisi hiç alışmamak. Ben duyduğuma göre zaten bu esrar satıcıları ilk önce okulların önünde bedava veriyorlarmış,Ben duyduğuma göre zaten bu esrar satıcıları ilk önce okulların önünde bedava veriyorlarmış, "Al ya bir tadına bak." filan diyorlarmış. Türkiye'de böyleymiş usulü. "Al ya bir tadına bak." filan diyorlarmış. Türkiye'de böyleymiş usulü. Çocuk da, "Dur bakayım nasıl bir şey?" filan diye böyle sırıtarak mırıtarak, "Çek bir nefes."Çocuk da, "Dur bakayım nasıl bir şey?" filan diye böyle sırıtarak mırıtarak, "Çek bir nefes." filan herhalde sigaraya mı koyuyorlar nasıl oluyor? Belki çeşitli kullanım şekilleri var. Öyle alışıyormuş. filan herhalde sigaraya mı koyuyorlar nasıl oluyor? Belki çeşitli kullanım şekilleri var. Öyle alışıyormuş. Ona alıştıktan sonra da artık anasını babasını kesiyor. Bileklerini kesip bilezikleri alıyor, yine içiyor. Ona alıştıktan sonra da artık anasını babasını kesiyor. Bileklerini kesip bilezikleri alıyor, yine içiyor.

Amerika'da biz alışveriş için cüzdanımızdan 10 dolar çıkarttık.Amerika'da biz alışveriş için cüzdanımızdan 10 dolar çıkarttık. 20, 50 dolar, 100 dolar çıkarttık bozduruyoruz. Böyle bakıyorlar bize. Kadının birisi bir arkadaşa: 20, 50 dolar, 100 dolar çıkarttık bozduruyoruz. Böyle bakıyorlar bize. Kadının birisi bir arkadaşa:

"Beyefendi niye siz böyle paranızı gösteriyorsunuz? "Beyefendi niye siz böyle paranızı gösteriyorsunuz?

Cüzdanınızda para olduğunu niye gösteriyorsunuz? Cüzdanınızda para olduğunu niye gösteriyorsunuz?

Burada para hiç taşınmaz. Herkes alışveriş kartı, kredi kartı kullanıyor yanında hiç para taşımıyor.Burada para hiç taşınmaz. Herkes alışveriş kartı, kredi kartı kullanıyor yanında hiç para taşımıyor. Çünkü bir esrarkeş, bir uyuşturucu kullanıcısı sizde hazır parayı görünce 10 dolar için sizi öldürür.Çünkü bir esrarkeş, bir uyuşturucu kullanıcısı sizde hazır parayı görünce 10 dolar için sizi öldürür. Sakın ha böyle bir daha bir şey yapmayın, sakın paranızı göstermeyin." demiş. Sakın ha böyle bir daha bir şey yapmayın, sakın paranızı göstermeyin." demiş.

Bir de para taşıma, kredi kartıyla iş yap filan demek istiyor.Bir de para taşıma, kredi kartıyla iş yap filan demek istiyor. Adamlar hiç para taşımazlarmış yanlarında. Eski bir atasözü vardır, Arapça bilenler yazabilirler bunu. Adamlar hiç para taşımazlarmış yanlarında. Eski bir atasözü vardır, Arapça bilenler yazabilirler bunu. Bizim rahmetli bir doktor dostumuz vardı, o söylerdi. Üstür zehebeke ve zehâbeke ve mezhebeke. Bizim rahmetli bir doktor dostumuz vardı, o söylerdi.

Üstür zehebeke ve zehâbeke ve mezhebeke.

Üstür; setere yestürü üstür. "Sakla, setret." Üstür zehebeke. "Altınını ört." Üstür; setere yestürü üstür. "Sakla, setret." Üstür zehebeke. "Altınını ört."

Sakın altınını gösterme! Bu adamın altını var. Sakın altınını gösterme!

Bu adamın altını var.

Bak dün gazetelerde, televizyon haberlerinde vardı. Bak dün gazetelerde, televizyon haberlerinde vardı. Bursa'da adam o gün süpermarketini satmış. Gıda sarayı. Süpermarket demiyoruz biz.Bursa'da adam o gün süpermarketini satmış. Gıda sarayı. Süpermarket demiyoruz biz. Gıda sarayı filan bir şey dememiz lazım.Gıda sarayı filan bir şey dememiz lazım. Yabancı kelime kullanmamak için uyduruyoruz bir şey onu söylüyoruz.Yabancı kelime kullanmamak için uyduruyoruz bir şey onu söylüyoruz. Gıda sarayını, Ticaret sarayını satmış.Gıda sarayını, Ticaret sarayını satmış. Gıda veya yiyecek giyecek filan da varsa belki gıdadan başka. Neyse.Gıda veya yiyecek giyecek filan da varsa belki gıdadan başka. Neyse. Ticarethanesini satmış ama büyük ticarethane.Ticarethanesini satmış ama büyük ticarethane. Kendisine ait ticaret sarayını satmış, o gün öldürmüşler, ölüsü evinin önünde bulunmuş. Kendisine ait ticaret sarayını satmış, o gün öldürmüşler, ölüsü evinin önünde bulunmuş.

Kızı fenalıklar geçiriyordu, torunu çığlık çığlığa ağlıyordu.Kızı fenalıklar geçiriyordu, torunu çığlık çığlığa ağlıyordu. Ellerini ayaklarını bağlamışlar, 21 yerinden bıçaklamışlar.Ellerini ayaklarını bağlamışlar, 21 yerinden bıçaklamışlar. Parası olduğunu bildiler mi insanı öldürürler. Herhalde o ticaret sarayından epeyce bir para aldı.Parası olduğunu bildiler mi insanı öldürürler. Herhalde o ticaret sarayından epeyce bir para aldı. Parayı aldı mı gidiyor. Bizim bir arkadaş anlatıyor, müteahhit. Daireyi sattım parayı aldım diyor. Parayı aldı mı gidiyor.

Bizim bir arkadaş anlatıyor, müteahhit. Daireyi sattım parayı aldım diyor.
Müteahhit yani inşaat yapmıştı, daireyi satmış parayı almış.Müteahhit yani inşaat yapmıştı, daireyi satmış parayı almış. Yolda durmuşlar, para çantası arabasının arkasında, Yolda durmuşlar, para çantası arabasının arkasında, hemen caddenin kenarındaki dükkana alışverişe girmişler çıkmışlar, arkada çanta yok. Dedim ki; hemen caddenin kenarındaki dükkana alışverişe girmişler çıkmışlar, arkada çanta yok. Dedim ki;

"O senin parayı aldığını gören birisi yakınında." "O senin parayı aldığını gören birisi yakınında."

"Evet, bende birilerinden şüpheleniyorum ama gitti para." diyor. "Evet, bende birilerinden şüpheleniyorum ama gitti para." diyor.

Para insanın yanında oldu mu çok tehlikeli. Onun için ne demişler? Para insanın yanında oldu mu çok tehlikeli.

Onun için ne demişler?

Üstür zehebeke. "Altınını, paranı sakla." Üstür zehebeke, bir. İki; Ve zehâbeke. Zehâb ne demek? Üstür zehebeke. "Altınını, paranı sakla."

Üstür zehebeke, bir. İki;

Ve zehâbeke.

Zehâb ne demek?

Görüşü, kanaati. Üstür zehebeke ve zehâbeke ve mezhebeke demişler. Görüşü, kanaati.

Üstür zehebeke ve zehâbeke ve mezhebeke demişler.

"Bir de mezhebini sakla." Çünkü öteki mezhepten birisi olursa sana suikast eder filan diye. "Bir de mezhebini sakla."

Çünkü öteki mezhepten birisi olursa sana suikast eder filan diye.

Tabi eski adamların tecrübesi bunlar. Çıkıyor Horasan'dan buraya kadar geliyor.Tabi eski adamların tecrübesi bunlar. Çıkıyor Horasan'dan buraya kadar geliyor. Kaç tane şehir görüyor, kaç tane handa kalıyor.Kaç tane şehir görüyor, kaç tane handa kalıyor. Ağzı gevşek olursa, olur olmadık lafı söylerse, parası olduğunu anlarlarsa öldürürler.Ağzı gevşek olursa, olur olmadık lafı söylerse, parası olduğunu anlarlarsa öldürürler. Başka mezhepten olduğunu anlarlarsa öldürürler. Fikrini, kanaatini açıkça söylerlerse zarar görür. Başka mezhepten olduğunu anlarlarsa öldürürler. Fikrini, kanaatini açıkça söylerlerse zarar görür.

Zaten doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar. Öyle değil mi? Zaten doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar.

Öyle değil mi?

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar. Çare? Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar.

Çare?

Çare, dokuz köyden kovulanların onuncu köyü kurması. Çare ne? Çare, dokuz köyden kovulanların onuncu köyü kurması.

Çare ne?

Dokuz köyden kovulanlar onuncu köyü kurarlarsa onuncu köy iyi olur. Çare o. Başka çaresi yok. Dokuz köyden kovulanlar onuncu köyü kurarlarsa onuncu köy iyi olur. Çare o. Başka çaresi yok.

Şimdi Türkiye'de bir sürü abuk sabuk işler oluyor. Herkes de; Şimdi Türkiye'de bir sürü abuk sabuk işler oluyor. Herkes de;

"Eyvallah paşam. Haklısın efendim. Doğru efendim. Bilmem ne!" [diyor] E yanlış! "Eyvallah paşam. Haklısın efendim. Doğru efendim. Bilmem ne!" [diyor]

E yanlış!

Gün gibi aşikar yanlış olduğu, niye yağ çekiyorsun? Hatta hocalardan yağ çekenler var. Gün gibi aşikar yanlış olduğu, niye yağ çekiyorsun?

Hatta hocalardan yağ çekenler var.

Erzurumlu bir hoca vardı, Naim hoca. "Askerin yaptığı isabetli." [demiş.] Erzurumlu bir hoca vardı, Naim hoca.

"Askerin yaptığı isabetli." [demiş.]

Hadi ordan ihtiyar bunak, sen de! Hadi ordan ihtiyar bunak, sen de!

Öyle şey olur mu, doğruyu söylesene! Öyle şey olur mu, doğruyu söylesene!

Asker yanlış söylüyorsa yanlış. Asker söyledi diye yanlış bir şey doğu olmaz ki!Asker yanlış söylüyorsa yanlış. Asker söyledi diye yanlış bir şey doğu olmaz ki! Demokrasiyi çiğniyor, insan haklarını çiğniyor. Sen ona ne diye yağ çekiyorsun? Demokrasiyi çiğniyor, insan haklarını çiğniyor.

Sen ona ne diye yağ çekiyorsun?

Ne diye yağ çekiyorsun söyle bakalım? Öyle şey olur mu? Doğruyu söyleyecek. Neden? Ne diye yağ çekiyorsun söyle bakalım?

Öyle şey olur mu?

Doğruyu söyleyecek.

Neden?

Neden doğruyu söyleyecek? Allahu Teâlâ hazretleri doğru söylemeyi emrediyor.Neden doğruyu söyleyecek?

Allahu Teâlâ hazretleri doğru söylemeyi emrediyor.
Hatta en zalim sultanın huzurunda bile Hak sözü söylemek en büyük cihat oluyor.Hatta en zalim sultanın huzurunda bile Hak sözü söylemek en büyük cihat oluyor. Zalim insanın karşısına çıkacak doğruyu söyleyecek. Zalim insanın karşısına çıkacak doğruyu söyleyecek.

Alimler doğruyu söylemezse insanlar doğruyu kimden öğrenir? Öğrenemez. Alimler doğruyu söylemezse insanlar doğruyu kimden öğrenir?

Öğrenemez.

Yağ çekiyorlar: Alimler yağ çekiyor, yazarlar yağ çekiyor,Yağ çekiyorlar: Alimler yağ çekiyor, yazarlar yağ çekiyor, gazeteler yağ çekiyor, dalkavukluk yapıyor, yalan söylüyor. Yanlış.gazeteler yağ çekiyor, dalkavukluk yapıyor, yalan söylüyor. Yanlış. Anayasa çiğneniyor, Babayasa hançerleniyor. Haklar özgürlükler gidiyor elden. Anayasa çiğneniyor, Babayasa hançerleniyor. Haklar özgürlükler gidiyor elden.

Ne olur yani başına sarık sararsa insan? Kıyamet mi kopar? Ne olur yani başına sarık sararsa insan?

Kıyamet mi kopar?

Kenarlıklı yağmurluklu şapka giyerse ne olur, kenarlık yerine sarık sararsa ne olur? Ne farkı var? Kenarlıklı yağmurluklu şapka giyerse ne olur, kenarlık yerine sarık sararsa ne olur?

Ne farkı var?

Demirel'in giydiğiyle şu sarık arasında ne var yani? Demirel'in giydiğiyle şu sarık arasında ne var yani?

Demirelinki günah, çünkü batıdan gelme.Demirelinki günah, çünkü batıdan gelme. İslami yönden bu sevap, çünkü bununla namaz kıldın mı 70 kat sevabı var. İslami yönden bu sevap, çünkü bununla namaz kıldın mı 70 kat sevabı var.

Niye o serbest oluyor da benim ülkemde benim sarığım yasak oluyor? Kanun. Niye o serbest oluyor da benim ülkemde benim sarığım yasak oluyor?

Kanun.

Böyle kanun olur mu? Kanunun insan haklarına, özgürlüklerine sataşmaması lazım. Böyle kanun olur mu?

Kanunun insan haklarına, özgürlüklerine sataşmaması lazım.

Bizim [fakültede] kütüphane müdürü vardı, sinirli bir adam. Bir de dekan vardı, felsefe profesörü.Bizim [fakültede] kütüphane müdürü vardı, sinirli bir adam. Bir de dekan vardı, felsefe profesörü. Dekan yani fakültenin başkanı. Dekan yani fakültenin başkanı. Dekan, profesör, hem de felsefe profesörü çok güzel konuşuyorDekan, profesör, hem de felsefe profesörü çok güzel konuşuyor hem de bir zamanlar Milli Eğitim Bakanlığı yapmış. Yani yüksek bir adam. hem de bir zamanlar Milli Eğitim Bakanlığı yapmış. Yani yüksek bir adam.

"Kanun var." dedi. Kanun var, deyince bizim kütüphane müdürü dedi ki; "Kanun var." dedi.

Kanun var, deyince bizim kütüphane müdürü dedi ki;

"Hoca hoca!" Yani belki biraz tam doğru söyleyemiyorum ama ana fikir şu; "Hoca hoca!"

Yani belki biraz tam doğru söyleyemiyorum ama ana fikir şu;

"Kanun olması hüner değil, Hakka uygun olması hüner." dedi. Yani kanun devleti. "Kanun olması hüner değil, Hakka uygun olması hüner." dedi.

Yani kanun devleti.

E her devletin kanunu var: Çin'in de kanunu var, Rus'un da kanunu var,E her devletin kanunu var: Çin'in de kanunu var, Rus'un da kanunu var, Hint'in de kanunu var, her yerin kanunu var. Kanuna uygun yapıyor. Kanun devleti! Hint'in de kanunu var, her yerin kanunu var. Kanuna uygun yapıyor.

Kanun devleti!

Elbet herkesin kanunu olacak. Kanun bir şey değil.Elbet herkesin kanunu olacak. Kanun bir şey değil. Kanunun Hakka uygun olması önemli, Hukuk devleti önemli." dedi ve kütüphane müdürü profesörü mahcup etti. Kanunun Hakka uygun olması önemli, Hukuk devleti önemli." dedi ve kütüphane müdürü profesörü mahcup etti.

"Öyle kanun devleti olmak övünülecek bir şey değil ki, Hukuk devleti olmak önemli!" dedi."Öyle kanun devleti olmak övünülecek bir şey değil ki, Hukuk devleti olmak önemli!" dedi. Yani hakları çiğnemiyorsa önemli. Kanun varmış, sarık yasakmış! Yani hakları çiğnemiyorsa önemli.

Kanun varmış, sarık yasakmış!

Niye sarık yasak da şapka serbest? Niye sarık yasak da şapka serbest?

Niye meyhaneler ruhsatlı açıkta Kur'an kursları ruhsatsız olduğu için devlet takip ediyor kapatıyor? Niye meyhaneler ruhsatlı açıkta Kur'an kursları ruhsatsız olduğu için devlet takip ediyor kapatıyor?

Refet sen anlıyor musun bu işi! Benim hiç kafama sığmıyor. Anlamak mümkün değil. Refet sen anlıyor musun bu işi! Benim hiç kafama sığmıyor. Anlamak mümkün değil.

Böyle saçma şey mi olur yani? Böyle saçma şey mi olur yani?

Ruhsatlı diye meyhaneler, Bursa'nın bir Sosyal Meskenler Caddesinde,Ruhsatlı diye meyhaneler, Bursa'nın bir Sosyal Meskenler Caddesinde, aşağı doğru uzun giden böyle meyilli bir cadde, 16-17 tane meyhane saydım.aşağı doğru uzun giden böyle meyilli bir cadde, 16-17 tane meyhane saydım. Bir cadde üzerinde, böyle kısa kısa mesafelerle onlar serbest çünkü ruhsatlı.Bir cadde üzerinde, böyle kısa kısa mesafelerle onlar serbest çünkü ruhsatlı. Ama Kur'an kursları yasak. Böyle şey olmaz ki! Ama Kur'an kursları yasak. Böyle şey olmaz ki!

Ben dinimin icabı olarak Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın kelamını öğrenmek sevap diye Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceğim. Ben dinimin icabı olarak Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın kelamını öğrenmek sevap diye Kur'ân-ı Kerîm'i öğreneceğim.

Bu yasak! Birisi öğretecek yasak. Devlet öğretir. Bu yasak!

Birisi öğretecek yasak.

Devlet öğretir.

Devlet de ihtiyaç kadar Kur'an kursu açar. Devlet benim dinime ne karışıyor? Devlet de ihtiyaç kadar Kur'an kursu açar.

Devlet benim dinime ne karışıyor?

Ya devlet bana yanlış öğretirse? Ben kendim anamdan babamdan doğrusunu öğrenmek istiyorum.Ya devlet bana yanlış öğretirse?

Ben kendim anamdan babamdan doğrusunu öğrenmek istiyorum.
Sen beni çekersin Kur'an kursuna, abuk sabuk şeyler öğretirsin. Sen beni çekersin Kur'an kursuna, abuk sabuk şeyler öğretirsin. Mektepte ne kadar abuk sabuk şeyler öğrettin bana. Mektepte ne kadar abuk sabuk şeyler öğrettin bana. Milli Eğitimin mekteplerinde ne kadar abuk sabuk şeyler öğrettin bana! Milli Eğitimin mekteplerinde ne kadar abuk sabuk şeyler öğrettin bana! Az mı abuk sabukluklar öğrendik de profesör olunca aklımız başımıza geldi, yanlışlıkları o zaman anladık. Az mı abuk sabukluklar öğrendik de profesör olunca aklımız başımıza geldi, yanlışlıkları o zaman anladık.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bize Hakk'ı Hak olarak görüp ona uymayı nasip etsin.Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bize Hakk'ı Hak olarak görüp ona uymayı nasip etsin. Batılı batıl olarak görüp, anlayıp ondan uzak durmayı nasip etsin. Batılı batıl olarak görüp, anlayıp ondan uzak durmayı nasip etsin.

Yani batılı desteklememek lazım, zalime eyvallah çekmemek lazım. Yani batılı desteklememek lazım, zalime eyvallah çekmemek lazım.

Eğriye eğri doğruya doğru. Eğri otursa bile doğru konuşmak lazım.Eğriye eğri doğruya doğru. Eğri otursa bile doğru konuşmak lazım. İnsanın öyle adının Naim hoca olması, bilmem ne hoca olması yetmez. Hakkı söylemesi lazım.İnsanın öyle adının Naim hoca olması, bilmem ne hoca olması yetmez. Hakkı söylemesi lazım. Orada bir halkın galeyanını bastırdı, Naim hoca Naim hoca filan diye şımarttılar adamı. Orada bir halkın galeyanını bastırdı, Naim hoca Naim hoca filan diye şımarttılar adamı. Ondan sonra bu sefer; "Efendim, ordunun bu dediği nasıldır? İyidir hoştur. Öyle şey olur mu? Ondan sonra bu sefer;

"Efendim, ordunun bu dediği nasıldır?

İyidir hoştur.

Öyle şey olur mu?

O zaman ben de haksız bir şey yapayım bana da iyidir hoştur de bakayım. Ötekisine de. O zaman ben de haksız bir şey yapayım bana da iyidir hoştur de bakayım. Ötekisine de.

Öyle şey mi olur? Hakkı söyleyeceksin. Öyle şey mi olur?

Hakkı söyleyeceksin.

Sonra bir şey söylediğin zaman neye göre doğru, neye göre eğri? Sonra bir şey söylediğin zaman neye göre doğru, neye göre eğri?

Bak ben Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmenin sevabını burada hadisle söylüyorum. Bak ben Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmenin sevabını burada hadisle söylüyorum.

Sen de Kur'an kursunu kapatmasının sevabını söyle bakalım? Sen de Kur'an kursunu kapatmasının sevabını söyle bakalım?

Varsa elinde bir delil göreyim bakayım, sen de onu göster? Öyle mesnetsiz atıp tutmak olmaz ki! Varsa elinde bir delil göreyim bakayım, sen de onu göster?

Öyle mesnetsiz atıp tutmak olmaz ki!

Şimdi ne yapmak lazım? Hepimizin evinde bir Kur'an kursu açmamız lazım.Şimdi ne yapmak lazım?

Hepimizin evinde bir Kur'an kursu açmamız lazım.
Hepimizin evinde inadına bir Kur'an kursu açmamız lazım.Hepimizin evinde inadına bir Kur'an kursu açmamız lazım. Hanımımıza, çoluğumuza çocuğumuza bir de üstelik etraftaki komşuların çocuğuna Kur'an'ı öğretmemiz lazım. Hanımımıza, çoluğumuza çocuğumuza bir de üstelik etraftaki komşuların çocuğuna Kur'an'ı öğretmemiz lazım.

Çarşafıma karışır, sakalıma karışır, sarığıma karışır, okuluma karışır, kursuma karışır, camime karışır..! Çarşafıma karışır, sakalıma karışır, sarığıma karışır, okuluma karışır, kursuma karışır, camime karışır..!

Sen ne oluyorsun? Sen başıma bela mısın benim, püsküllü bela mısın? Sen ne oluyorsun?

Sen başıma bela mısın benim, püsküllü bela mısın?

Allah Allah! Benim dedem de böyleydi.Allah Allah! Benim dedem de böyleydi. Fatih Sultan Mehmet Han da böyleydi Barbaros Hayrettin de böyleydi.Fatih Sultan Mehmet Han da böyleydi Barbaros Hayrettin de böyleydi. Padişah da böyleydi, Vezir de böyleydi. Sen sonradan zırt çıktın ortaya. Zırt diye çıktın. Padişah da böyleydi, Vezir de böyleydi. Sen sonradan zırt çıktın ortaya. Zırt diye çıktın.

Şimdi ne oluyor? Şimdi ne oluyor?

Bu sefer sen kendini adam yerine koyuyorsun, "Ben doğruyum." diyorsun bana baskı yapıyorsun. Bu sefer sen kendini adam yerine koyuyorsun, "Ben doğruyum." diyorsun bana baskı yapıyorsun.

Benim ecdadım Şehzadebaşı Camii'ni yapmış. Çok dikkatimi çekiyor.Benim ecdadım Şehzadebaşı Camii'ni yapmış. Çok dikkatimi çekiyor. İstanbul'u bilirseniz Şehzadebaşı'nın arka duvarına bitişik Burmalı Minare Camii vardır.İstanbul'u bilirseniz Şehzadebaşı'nın arka duvarına bitişik Burmalı Minare Camii vardır. Tam arka duvarına bitişiktir. Yahu şurası [Şehzadebaşı] camii! Tam arka duvarına bitişiktir.

Yahu şurası [Şehzadebaşı] camii!

Arka duvarına bitişik Burmalı Minare Camii vardır,Arka duvarına bitişik Burmalı Minare Camii vardır, sağ tarafında şimdi belediyenin nikah dairesinin olduğu yerdesağ tarafında şimdi belediyenin nikah dairesinin olduğu yerde adını bilmediğim bir mescit vardır, hemen bu tarafındaki kapısının yanında.adını bilmediğim bir mescit vardır, hemen bu tarafındaki kapısının yanında. Ön tarafında, caminin adasının önünde köşede sebil vardır, medrese vardır, İbrahimpaşa Camii vardır. Ön tarafında, caminin adasının önünde köşede sebil vardır, medrese vardır, İbrahimpaşa Camii vardır. Ön tarafının bu yanında İstanbul'un en eski camilerinden Akarçeşme Camii vardır. Ön tarafının bu yanında İstanbul'un en eski camilerinden Akarçeşme Camii vardır. Sol tarafında Vefa Bozacısı'nın yanında cami vardır. Her tarafında cami vardır. Neden? Sol tarafında Vefa Bozacısı'nın yanında cami vardır. Her tarafında cami vardır.

Neden?

Yetmiyor. Herkes namaz kıldığı zaman bu camiler az geliyor, yetmiyor.Yetmiyor. Herkes namaz kıldığı zaman bu camiler az geliyor, yetmiyor. Ama namazsız niyazsız oldu mu, 50 katlı apartman, bir tane namaz kılan adam yok.Ama namazsız niyazsız oldu mu, 50 katlı apartman, bir tane namaz kılan adam yok. Sana göre lazım değil. Sen övünüyorsun, mabedsiz bir şehir yaptım diye övünüyorsun.Sana göre lazım değil. Sen övünüyorsun, mabedsiz bir şehir yaptım diye övünüyorsun. Kafirliğinle ona övünüyorsun.Kafirliğinle ona övünüyorsun. Ama ben cami olmadığı zaman sokakta Cuma namazı kılmak zorunda kalıyorum, dizim romatizma oluyor.Ama ben cami olmadığı zaman sokakta Cuma namazı kılmak zorunda kalıyorum, dizim romatizma oluyor. Öksürük oluyorum, hasta oluyorum.Öksürük oluyorum, hasta oluyorum. Benim normal kapalı bir mekanda namaz kılmam lazım, onu yapmam gerekiyor. Benim normal kapalı bir mekanda namaz kılmam lazım, onu yapmam gerekiyor. Sen benim derdimden anlamıyorsun ki!Sen benim derdimden anlamıyorsun ki! Ben bunu İsveç'teki hükümete anlatırım, Almanyada'ki hükümete anlatırım bizim adamlar anlamaz.Ben bunu İsveç'teki hükümete anlatırım, Almanyada'ki hükümete anlatırım bizim adamlar anlamaz. Biraz kalınca şeyleri. Kafalarının şeyleri kalınca anlaşılmıyor. Biraz kalınca şeyleri. Kafalarının şeyleri kalınca anlaşılmıyor.

Bir hadis daha okuyalım mı, vakit doldu mu, bantta yer kaldı mı? Bir hadis daha okuyalım mı, vakit doldu mu, bantta yer kaldı mı?

Üç tane oldu, bir tane daha okuyorum. Üç tane oldu, bir tane daha okuyorum.

İzâ hakeme'l-hâkimü fectehede fe-esâbe fe-lehû ecrâniİzâ hakeme'l-hâkimü fectehede fe-esâbe fe-lehû ecrâni ve izâ hakeme fectehede fe-ahtae fe-lehû ecrun vâhidün. ve izâ hakeme fectehede fe-ahtae fe-lehû ecrun vâhidün.

Bu da Ebu Hureyre radıyallahu anh'ten ve Amr radıyallahu anh'ten Tirmizi'deBu da Ebu Hureyre radıyallahu anh'ten ve Amr radıyallahu anh'ten Tirmizi'de ve bir çok kaynaklarda, sağlam hadis kitaplarında yazılmış bir güzel kıymetli hadîs-i şerîf. ve bir çok kaynaklarda, sağlam hadis kitaplarında yazılmış bir güzel kıymetli hadîs-i şerîf.

İzâ hakeme'l-hâkimü. "Hakimlik yapan bir insan bir şeyi karar verdi mi, hükmetti mi bir şeye." Ama nasıl? İzâ hakeme'l-hâkimü. "Hakimlik yapan bir insan bir şeyi karar verdi mi, hükmetti mi bir şeye."

Ama nasıl?

Fectehede. "Doğruyu bulmak için epeyce bir gayret sarf edip anlayıp dinleyip de hükmetti mi."Fectehede. "Doğruyu bulmak için epeyce bir gayret sarf edip anlayıp dinleyip de hükmetti mi." Fe-esâbe. "Hükmü isabetli olursa." Tamam haklıyı buldu, haklıyı mükafatlandırdı.Fe-esâbe. "Hükmü isabetli olursa."

Tamam haklıyı buldu, haklıyı mükafatlandırdı.
Haksızı da anladı, haksızı cezalandırdı, isabetli karar.Haksızı da anladı, haksızı cezalandırdı, isabetli karar. Kararı isabetliyse, hakkı bulmak için çalışmış uğraşmışsa,Kararı isabetliyse, hakkı bulmak için çalışmış uğraşmışsa, kararı isabetliyse iki misli sevap alır, iki misli ecir alır. kararı isabetliyse iki misli sevap alır, iki misli ecir alır. Bunun karşıtı, hükmettiği zaman doğruyu bulmak için uğraştı uğraştı filan daBunun karşıtı, hükmettiği zaman doğruyu bulmak için uğraştı uğraştı filan da bir karar verdi ama kararı hatalıymış. Ahirette belli olacak. Şimdi bilse düzeltir.bir karar verdi ama kararı hatalıymış. Ahirette belli olacak. Şimdi bilse düzeltir. Anlaşılmıyor da yani hatalı. Ne olacak şimdi bu? Anlaşılmıyor da yani hatalı.

Ne olacak şimdi bu?

Fe-lehû ecrun vâhidün. "Yine bir misli ecir alır." Fe-lehû ecrun vâhidün. "Yine bir misli ecir alır."

Ama isabet ettiği zaman iki misli ecir alır, hatalı olsa bile Allah yine mükafat verir. Ama isabet ettiği zaman iki misli ecir alır, hatalı olsa bile Allah yine mükafat verir.

Bu mükafat neden alınıyor? Çünkü doğruyu bulmaya var gücüyle çalıştı.Bu mükafat neden alınıyor?

Çünkü doğruyu bulmaya var gücüyle çalıştı.
Delilleri değerlendirdi. Sağı dinledi solu dinledi,Delilleri değerlendirdi. Sağı dinledi solu dinledi, doğruyu bulmak niyetiyle uğraştı didindi ama bir karar verdi ki, yanlış. doğruyu bulmak niyetiyle uğraştı didindi ama bir karar verdi ki, yanlış.

Demek ki usta hırsız ev sahibini bastırırmış.Demek ki usta hırsız ev sahibini bastırırmış. Hırsız kendisini nasıl savunduysa suçsuzum diye kararı çıkarttı belki.Hırsız kendisini nasıl savunduysa suçsuzum diye kararı çıkarttı belki. Anlayamadı hakim, hata etti mesela. Eh, olsun.Anlayamadı hakim, hata etti mesela. Eh, olsun. Doğruyu bulmak için çalışırsa bir misli sevap alır, doğruyu bulursa iki misli sevap alır diye müjde var. Doğruyu bulmak için çalışırsa bir misli sevap alır, doğruyu bulursa iki misli sevap alır diye müjde var.

Burada ne var? İnsan iyi niyetli oldu mu Allah mükafatlandırıyor. Ama ne yapmak lazım? Burada ne var?

İnsan iyi niyetli oldu mu Allah mükafatlandırıyor.

Ama ne yapmak lazım?

İyi niyetini ortaya koymak lazım, gayret etmek lazım. İyi niyetiyle çalışmak lazım. İyi niyetini ortaya koymak lazım, gayret etmek lazım. İyi niyetiyle çalışmak lazım.

İzâ hadartümü'l-marîda evi'l-meyyite fe-kûlû hayran fe-inne'l-melâikete yüemminûne alâ mâ tekûlûne. İzâ hadartümü'l-marîda evi'l-meyyite fe-kûlû hayran fe-inne'l-melâikete yüemminûne alâ mâ tekûlûne.

Bu da yine sahih bir hadîs-i şerîf. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ'dan kıymetli kaynaklar rivayet etmiş. Bu da yine sahih bir hadîs-i şerîf. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ'dan kıymetli kaynaklar rivayet etmiş.

"Ölünün yanına veya hastanın yanına vardığınız zaman hayır söyleyiniz." Bu ne demek? "Ölünün yanına veya hastanın yanına vardığınız zaman hayır söyleyiniz."

Bu ne demek?

Bu adam iyi insandı, vesaire filan lehinde hayırlı, güzel şeyler söyleyiniz. Neden? Bu adam iyi insandı, vesaire filan lehinde hayırlı, güzel şeyler söyleyiniz.

Neden?

Fe-inne'l-melâikete yüemminûne alâ mâ tekûlûne. "Çünkü melekler siz ne derseniz 'amin' der." Fe-inne'l-melâikete yüemminûne alâ mâ tekûlûne. "Çünkü melekler siz ne derseniz 'amin' der."

Hastanın yanına vardın mesela; "Yâ Rabbi sen buna şifa ver. İnşaallah iyi olursun.Hastanın yanına vardın mesela; "Yâ Rabbi sen buna şifa ver. İnşaallah iyi olursun. İnşaallah korkma. Allah şifa verir düzelirsin." filan iyi şeyler söyle.İnşaallah korkma. Allah şifa verir düzelirsin." filan iyi şeyler söyle. Korkutucu veya kötümser şeyler söyleme.Korkutucu veya kötümser şeyler söyleme. Çünkü melekler bu ziyaretçinin dediklerine 'amin' derler. Ziyaretçiyi severler, dediklerine amin derler. Çünkü melekler bu ziyaretçinin dediklerine 'amin' derler. Ziyaretçiyi severler, dediklerine amin derler.

Demek ki hayırlı şeyler söylemesi, hayra yorması, güzel düşünmesi,Demek ki hayırlı şeyler söylemesi, hayra yorması, güzel düşünmesi, hüsn ü zanla yaklaşması, güzel şeyler söylemesi lazım. hüsn ü zanla yaklaşması, güzel şeyler söylemesi lazım.

Ölünün yanına girmişse; "Bu adam iyiydi hoştu, Allah mağfiret eder, affeder.Ölünün yanına girmişse; "Bu adam iyiydi hoştu, Allah mağfiret eder, affeder. Bir derece verir, cennete sokar inşaallah." filan güzel şeyler söylemeli. Bir derece verir, cennete sokar inşaallah." filan güzel şeyler söylemeli. Çünkü melekler 'amin' derler. İnsanların şahitliği önemli. O bakımdan güzel şeyler yapmaya gayret etmeli. Çünkü melekler 'amin' derler. İnsanların şahitliği önemli. O bakımdan güzel şeyler yapmaya gayret etmeli.

Allah razı olsun. Allah razı olsun.

Okuduklarımızı anlayıp, anladıklarımızı işleyip sevap kazanmak Allah nasip etsin.Okuduklarımızı anlayıp, anladıklarımızı işleyip sevap kazanmak Allah nasip etsin. Haramlardan günahlardan korusun. Bizi Peygamber Efendimiz'in sevdiği ümmetler eylesin.Haramlardan günahlardan korusun. Bizi Peygamber Efendimiz'in sevdiği ümmetler eylesin. Peygamber Efendimiz'in yolunca o nurlu yolda yürümeyi nasip eylesin.Peygamber Efendimiz'in yolunca o nurlu yolda yürümeyi nasip eylesin. Ahirette de Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. Ahirette de Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine de erdirsin, Peygamber Efendimiz'in şefaatine de erdirsin. Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine de erdirsin, Peygamber Efendimiz'in şefaatine de erdirsin. Kur'ân-ı Kerîm'in de şikayetinden, Resûlullah Efendimiz'in de kızmasından, rızasızlığından,Kur'ân-ı Kerîm'in de şikayetinden, Resûlullah Efendimiz'in de kızmasından, rızasızlığından, o duruma düşmekten cümlemizi korusun. Ümmet-i Muhammed'e hayırlar ihsan eylesin.o duruma düşmekten cümlemizi korusun. Ümmet-i Muhammed'e hayırlar ihsan eylesin. Ümmet-i Muhammed'i her türlü şerlerden tehlikelerden korusun.Ümmet-i Muhammed'i her türlü şerlerden tehlikelerden korusun. Bizi ümmet-i Muhammed'e faideli eylesin. Yolunda daim, zikrinde kaim eylesin. Bizi ümmet-i Muhammed'e faideli eylesin. Yolunda daim, zikrinde kaim eylesin.

İnşaallah yakın zamanda buralarda Kulu Camisi, Ömeranlı Camisi, Celep Camisi gibi camiler yapmayı nasip eylesin.İnşaallah yakın zamanda buralarda Kulu Camisi, Ömeranlı Camisi, Celep Camisi gibi camiler yapmayı nasip eylesin. Kur'an öğrenmeyi, öğretmeyi nasip eylesin.Kur'an öğrenmeyi, öğretmeyi nasip eylesin. Kotku Köy Odası'nı kadınlı erkekli ve bu kalabalığınKotku Köy Odası'nı kadınlı erkekli ve bu kalabalığın beş on misli fazla kalabalık alacak şekilde genişletmeyi nasip eylesin. beş on misli fazla kalabalık alacak şekilde genişletmeyi nasip eylesin.

Gönüllerimizin muradlarımızı ihsan eylesin. Korktuklarımızdan emin eylesin, umduklarımıza nail eylesin.Gönüllerimizin muradlarımızı ihsan eylesin. Korktuklarımızdan emin eylesin, umduklarımıza nail eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Habîb-i Edîbine komşu eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Habîb-i Edîbine komşu eylesin. Rıdvân-ı ekberine nâil eylesin Nail Bey. Bi-hürmet-i esrarı sureti'l-Fatiha. Rıdvân-ı ekberine nâil eylesin Nail Bey.

Bi-hürmet-i esrarı sureti'l-Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2