Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Mümin Geçimlidir

Mehmed Zahid KOTKU

3 Rebîü'l-Evvel 1392 / 16.04.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mü’min ve Kâfirin Su İçmesi, Akl-ı Selim Sahipleri , Cennet Ehli Çocuk İsterse, Mü’min | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mümin Geçimlidir

Mehmed Zahid KOTKU

3 Rebîü'l-Evvel 1392 / 16.04.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mü’min ve Kâfirin Su İçmesi, Akl-ı Selim Sahipleri , Cennet Ehli Çocuk İsterse, Mü’min | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’làkıbetüli’l-müttakîn...Ve’làkıbetüli’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’sselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’sselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... İ’lemû eyyühe’l-ihvân...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyiVe enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyiVe bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 230/5 El-mü’minü yeşrebü fî mian vâhidin,

RE. 230/5 El-mü’minü yeşrebü fî mian vâhidin,
ve’l-kâfirü yeşrebü fî seb’ati em’àin.ve’l-kâfirü yeşrebü fî seb’ati em’àin. Enes ibn-i Mâlik, Ahmed ibn-i Hanbel,Enes ibn-i Mâlik, Ahmed ibn-i Hanbel, Müslim, Tirmizî, İbn-i Hibbân; Ebû Hüreyre RA’dan.Müslim, Tirmizî, İbn-i Hibbân; Ebû Hüreyre RA’dan. Ahmed ibn-i Hanbel, Taberânî an Nadlete b. Amrin,Ahmed ibn-i Hanbel, Taberânî an Nadlete b. Amrin, Ahmed ibn-i Hanbel, Begavî an raculin min CüheyneAhmed ibn-i Hanbel, Begavî an raculin min Cüheyne Begavî ve salih sahibi olan zat.Begavî ve salih sahibi olan zat. Berâber bir salât ü selâm okuyalım!

Berâber bir salât ü selâm okuyalım!
“Allàhümme salli

“Allàhümme salli
salli salâten kâmileten,salli salâten kâmileten, ve sellim selâmen tâmmen,ve sellim selâmen tâmmen, alâ seyyidinâ muhammedini’llezîalâ seyyidinâ muhammedini’llezî tenhallü bihi’l-ukad,tenhallü bihi’l-ukad, ve tenfericü bihi’l-küreb,ve tenfericü bihi’l-küreb, ve tukdà bihi’lhavâicü,ve tukdà bihi’lhavâicü, ve tünâlü bihi’l- rağâibü,ve tünâlü bihi’l- rağâibü, ve hüsne’lhavâtimi,ve hüsne’lhavâtimi, ve yüsteska’l-gamâmü bi-vechihi’lkerîm,ve yüsteska’l-gamâmü bi-vechihi’lkerîm, ve alâ âlihî ve sahbihîve alâ âlihî ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin,fî külli lemhatin ve nefesin, bi-adedi külli ma’lûmin leke.”bi-adedi külli ma’lûmin leke.” Bir de istiğfar duasını okuyalım!

Bir de istiğfar duasını okuyalım!
“Allàhümme ente rabbî...

“Allàhümme ente rabbî...
Lâ ilâhe illâ ente halaktenî...Lâ ilâhe illâ ente halaktenî... Ve ene abdüke ve ene alâ ahdikeVe ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü,ve va’dike mesteta’tü, eûzü bike min şerrimâ sana’tü,eûzü bike min şerrimâ sana’tü, ebûu leke bini’metike aleyye,ebûu leke bini’metike aleyye, ve ebûu bi-zenbîve ebûu bi-zenbî fağfirlî, feinnehû lâfağfirlî, feinnehû lâ yağfiru’zzünûbe illâ ente...”yağfiru’zzünûbe illâ ente...” Cenab-ı Feyyâz-ı mutlak,

Cenab-ı Feyyâz-ı mutlak,
cümlemizi mağfurîn zümresine ilhak etsin decümlemizi mağfurîn zümresine ilhak etsin de sevgili kullarının arasınasevgili kullarının arasına biz aciz, günahkârları da kabul eylesin…biz aciz, günahkârları da kabul eylesin… Bugünkü dersimiz mü’minin içmesi hakkında…

Bugünkü dersimiz mü’minin içmesi hakkında…
Geçen ders mü’minin yemesi hakkındaydı,Geçen ders mü’minin yemesi hakkındaydı, bu seferki de mü’minin içmesi hakkında… bu seferki de mü’minin içmesi hakkında… Bu evvelki derste geçen:

Bu evvelki derste geçen:
El-mü’minü men eminehü’n-nâs.
El-mü’minü men eminehü’n-nâs.
Ve’l-müslimü men selime’l-müslimûne ...
Ve’l-müslimü men selime’l-müslimûne ...
Hadislerini hepimizin ezberlemesi gerekir.

Hadislerini hepimizin ezberlemesi gerekir.
Kâğıtlara yazıp levha olarakKâğıtlara yazıp levha olarak karşımızda tutmak değil de, gönlümüze yazıpkarşımızda tutmak değil de, gönlümüze yazıp onun gibi bir müslüman olmaya,onun gibi bir müslüman olmaya, onun gibi bir mü’min olmaya çalışmakonun gibi bir mü’min olmaya çalışmak vazifelerimizin başında olsa gerektir.vazifelerimizin başında olsa gerektir. İnsanın İslâm ismini taşıması bir nimettir.

İnsanın İslâm ismini taşıması bir nimettir.
Fakat İslâm’ın kendisini yaşamak,Fakat İslâm’ın kendisini yaşamak, o en iyi nimet, en güzel nimet…o en iyi nimet, en güzel nimet… İslâm’ı yaşamak yani.İslâm’ı yaşamak yani. Kâğıtta yazılı olarak durması değil deKâğıtta yazılı olarak durması değil de kendisinin onu yaşaması.kendisinin onu yaşaması. Öyle zannederim ki, bugün İslâm’ı yaşamayaÖyle zannederim ki, bugün İslâm’ı yaşamaya hiç birimizin yüzü yok…hiç birimizin yüzü yok… Hiç birimizin İslâm’ı, o sahabe devrindeki,Hiç birimizin İslâm’ı, o sahabe devrindeki, SAS Efendimiz’in tavsiyeleri üzerineSAS Efendimiz’in tavsiyeleri üzerine kanaatkâr bir hayatı bugünkanaatkâr bir hayatı bugün benimseyecek bir fert bulunmaz.benimseyecek bir fert bulunmaz. Hepimizin gözü refahta,Hepimizin gözü refahta, hepimizin gözü yükseklikte…hepimizin gözü yükseklikte… Bunu itiraf etmek, kabul etmek lazım.Bunu itiraf etmek, kabul etmek lazım. Ama şimdi okuduğum şu hadis-i şerifte

Ama şimdi okuduğum şu hadis-i şerifte
mü’minin yiyişiyle,mü’minin yiyişiyle, kafirin yiyişini Cenab-ı Peygamber ayırıyor.kafirin yiyişini Cenab-ı Peygamber ayırıyor. Dün, geçenki derste yiyişi, bu derste de içişi,Dün, geçenki derste yiyişi, bu derste de içişi, evvelki derste de işte hallerimizi...evvelki derste de işte hallerimizi... Bir mü’minin mü’min olması için,

Bir mü’minin mü’min olması için,
bütün insanların ondan emin olması lâzım!bütün insanların ondan emin olması lâzım! Yani o kadar emniyet kesb edecek ki insan,Yani o kadar emniyet kesb edecek ki insan, herkes onun için;herkes onun için; “—Aaa, bundan daha emniyetli insan olmaz!” diyecek.
“—Aaa, bundan daha emniyetli insan olmaz!”
diyecek.
Fakat tabiatıyla mümkün olmayan bir şeydir.

Fakat tabiatıyla mümkün olmayan bir şeydir.
Peygamber SAS Efendimiz’den dahaPeygamber SAS Efendimiz’den daha büyük, güzel kimse gelmemiştir.büyük, güzel kimse gelmemiştir. Ona da insanlar neler dediler.Ona da insanlar neler dediler. Deli deyinceye kadar vardırdılar,Deli deyinceye kadar vardırdılar, mecnun dediler, hastalıklı dediler,mecnun dediler, hastalıklı dediler, saralı dediler, dediler!saralı dediler, dediler! Fakat bu umumi sözler makbul değildir.

Fakat bu umumi sözler makbul değildir.
Söz sàlihlerin sözüdür.Söz sàlihlerin sözüdür. Sàlih insanlar, kâmil insanlar,Sàlih insanlar, kâmil insanlar, olgun insanlarolgun insanlar bir insan için iyi diyorlarsa, o iyidir.bir insan için iyi diyorlarsa, o iyidir. Başkaları ne derse desin… Başkaları ne derse desin… Bir insana herkesin iyi demesi mümkün değil.

Bir insana herkesin iyi demesi mümkün değil.
Yalnız iyi insanlar,Yalnız iyi insanlar, bir insana iyi dedi miydi, o iyidir.bir insana iyi dedi miydi, o iyidir. Bir insana da iyi insanlar kötü dedi mi, o kötüdür.Bir insana da iyi insanlar kötü dedi mi, o kötüdür. Ama dünya onun için iyi diyormuş.Ama dünya onun için iyi diyormuş. Desin varsın mühimi yok.Desin varsın mühimi yok. Dünyanın ona iyi demesi kâfi gelmez.Dünyanın ona iyi demesi kâfi gelmez. Yalnız sàlih olan insanların iyiYalnız sàlih olan insanların iyi veya kötü demeleri kâfidir.veya kötü demeleri kâfidir. Bugünkü dersimizdeki bu yeme içme

Bugünkü dersimizdeki bu yeme içme
meselesi çok mühim değil mi Aziz Kardeş?meselesi çok mühim değil mi Aziz Kardeş? Bugün biz ne kadar bolluk içerisinde,Bugün biz ne kadar bolluk içerisinde, rahatlık içerisindeyiz el-hamdülillâh…rahatlık içerisindeyiz el-hamdülillâh… Buna karşı yiyişlerimiz deBuna karşı yiyişlerimiz de çok muntazam, çok mükemmel yani...çok muntazam, çok mükemmel yani... Eskiden bizim çocukluk devirlerimizde göremediğimizEskiden bizim çocukluk devirlerimizde göremediğimiz nimetler, bugün bol bol, çok var.nimetler, bugün bol bol, çok var. Onun için yalnız bir yemekle iktifa edemiyoruz.Onun için yalnız bir yemekle iktifa edemiyoruz. Sular memlekette çok bol el-hamdü lillah.

Sular memlekette çok bol el-hamdü lillah.
Ama su kâfi gelmiyor.Ama su kâfi gelmiyor. Onun için çeşit meşrubatlar da bunun içerisine giriyor.Onun için çeşit meşrubatlar da bunun içerisine giriyor. Avrupa’dan olsun,memleketten olsun.Avrupa’dan olsun,memleketten olsun. Artık onları da evimizde sandıklarla bulundurup,Artık onları da evimizde sandıklarla bulundurup, yeme içme durumuna kadar varmışızdır.yeme içme durumuna kadar varmışızdır. Bununla beraber, burada gözün doymaması da var.Bununla beraber, burada gözün doymaması da var. ... bağırsakla biter yani gözü toktur,... bağırsakla biter yani gözü toktur, kanaatkârdır.kanaatkârdır. Mü’min hem az yer, hem kanaatkardır,Mü’min hem az yer, hem kanaatkardır, hem gözü de toktur.hem gözü de toktur. Bu bağırsak, haddi zatındaBu bağırsak, haddi zatında altı olsun, yedi olsun, yetmiş olsun ne olursa olsun.altı olsun, yedi olsun, yetmiş olsun ne olursa olsun. Fakat bunun bir miktarı var ki,Fakat bunun bir miktarı var ki, o miktar kadar insan yedi miydi…o miktar kadar insan yedi miydi… Bir insan hayatını ayakta tutacak kadar bir şey yedi miydiBir insan hayatını ayakta tutacak kadar bir şey yedi miydi o insana kâfi geliyor.o insana kâfi geliyor. Ondan ötesi insana yük ve ağırlıktır.Ondan ötesi insana yük ve ağırlıktır. Yük, ağırlık ne kadar çok olursa, insan o kadar zahmet çeker.

Yük, ağırlık ne kadar çok olursa, insan o kadar zahmet çeker.
Bu içmeler de tabii yemeye bağlı.

Bu içmeler de tabii yemeye bağlı.
Yemek kuvvetli yenildiği takdirdeYemek kuvvetli yenildiği takdirde onun için su içmek mecburiyetindedir insan, hararet yapacak.onun için su içmek mecburiyetindedir insan, hararet yapacak. O hararetten dolayıO hararetten dolayı onu teskin için çeşitli meşrubat içer.onu teskin için çeşitli meşrubat içer. Şimdi buzdolaplarımız da var.Şimdi buzdolaplarımız da var. Yazın buz gibi suları, Uludağ’da içer gibiYazın buz gibi suları, Uludağ’da içer gibi bardak bardak içiyoruz.bardak bardak içiyoruz. E bu ise mü’mine yakışan bir şey değil.E bu ise mü’mine yakışan bir şey değil. Niçin?Niçin? Bu aynı zamanda hem israfa gidiyor,Bu aynı zamanda hem israfa gidiyor, hem esnafa gidiyor,hem esnafa gidiyor, hem de vücudumuza manevi zararlar iras ediyor,hem de vücudumuza manevi zararlar iras ediyor, manevi zararlar...manevi zararlar... Çünkü Aişe Validemiz ne demişti:Çünkü Aişe Validemiz ne demişti: “—Peygamber SAS’den sonra ümmetin başına gelecek“—Peygamber SAS’den sonra ümmetin başına gelecek en büyük belâ, tokluk olacaktır.”en büyük belâ, tokluk olacaktır.” Bizde bugün o tokluğun aşığıyız.

Bizde bugün o tokluğun aşığıyız.
Azıcık karnımız eksik kalsa, kıyamet koparıyoruz doymadık diye.Azıcık karnımız eksik kalsa, kıyamet koparıyoruz doymadık diye. Bugünkü eylemler de ondan değil mi?Bugünkü eylemler de ondan değil mi? Eylem diyorlar, ne olduğunu bilen bilir. Bu da ondan değil mi?Eylem diyorlar, ne olduğunu bilen bilir. Bu da ondan değil mi? Doymamak, gözün doymaması.Doymamak, gözün doymaması. Onun için kıyamet kopuyor ortada.Onun için kıyamet kopuyor ortada. Efendimiz SAS de buyurmuşlar ki:Efendimiz SAS de buyurmuşlar ki: “—Bu ümmetten en çok korktuğum şey,
“—Bu ümmetten en çok korktuğum şey,
karınlarıyla iffet yerleridir.”karınlarıyla iffet yerleridir.” Karın doyunca şehvet artıyor.

Karın doyunca şehvet artıyor.
Karın doydu mu, kuvvetlendi mi şehvet tabiatıyla artıyor.Karın doydu mu, kuvvetlendi mi şehvet tabiatıyla artıyor. Şehvet artınca, o da yapacağını yapmaya çalışacak.Şehvet artınca, o da yapacağını yapmaya çalışacak. Her maddenin yaptığı gibi.Her maddenin yaptığı gibi. Binâen aleyhBinâen aleyh toplumun zararlarından ileri geliyor ki…toplumun zararlarından ileri geliyor ki… Hz. Ali Efendimiz demiş ki, en büyük Deccal…

Hz. Ali Efendimiz demiş ki, en büyük Deccal…
En büyük Deccal diye bir korkumuz var ya;En büyük Deccal diye bir korkumuz var ya; “Deccal gelecek, şöyle yapacak, böyle yapacak…” diye.
“Deccal gelecek, şöyle yapacak, böyle yapacak…” diye.
Çocukluktan beri duyduğumuz bir şeydir.

Çocukluktan beri duyduğumuz bir şeydir.
Kitaplarda aslı da vardır Deccal’ın.Kitaplarda aslı da vardır Deccal’ın. Bu Deccal, Hz. Ali Efendimiz’in tabirine göre,Bu Deccal, Hz. Ali Efendimiz’in tabirine göre, “Ahir zamanın alimleri en büyük Deccal’dir.” demiş.“Ahir zamanın alimleri en büyük Deccal’dir.” demiş. İşte bu eylemleri yapan, alim diye geçinen insan…

İşte bu eylemleri yapan, alim diye geçinen insan…
Sözde okumaya geldi. Okuyacak mektepte,Sözde okumaya geldi. Okuyacak mektepte, memlekete faydalı olacak, ilim sahibi.memlekete faydalı olacak, ilim sahibi. En büyük belayı o getiriyor başımıza…En büyük belayı o getiriyor başımıza… Herhangi sınıfta olursa olsun. İlim bize fayda vereceği yerde,Herhangi sınıfta olursa olsun. İlim bize fayda vereceği yerde, bugün bize zararlı oluyor.bugün bize zararlı oluyor. Sebebini ara da bul!Sebebini ara da bul! İşte bu çok yemenin ve çok içmenin zararıdır bu.

İşte bu çok yemenin ve çok içmenin zararıdır bu.
Az yiyen, aç içen insanın zararı kendisine olur,Az yiyen, aç içen insanın zararı kendisine olur, cemiyetine olmaz.cemiyetine olmaz. Bakın şimdi insanların böyle şeylerine bakın.

Bakın şimdi insanların böyle şeylerine bakın.
İnne fî halkı’s-semâvâti ve’l-ardu

İnne fî halkı’s-semâvâti ve’l-ardu
va’htilâfi’lleyli ve’n-nehàri leayâtinva’htilâfi’lleyli ve’n-nehàri leayâtin li-üli’l-elbâb. Âl-i İmrân, 3/190li-üli’l-elbâb. Âl-i İmrân, 3/190 Uli’l-elbab kim?

Uli’l-elbab kim?
Şimdi Ay var, gece var, gündüz var,Şimdi Ay var, gece var, gündüz var, yirmi dört saat değişiyor.yirmi dört saat değişiyor. Birçok alâmetler var yeryüzündeBirçok alâmetler var yeryüzünde Cenâb-ı Hakk’ın varlığına ve birliğine işaret olan.Cenâb-ı Hakk’ın varlığına ve birliğine işaret olan. Bu varlıklar alamettir.Bu varlıklar alamettir. Kimin için? Uli’l-elbâb.Kimin için? Uli’l-elbâb. Uli’l-elbâb, temiz akıllı,Uli’l-elbâb, temiz akıllı, aklı selim sahibi.aklı selim sahibi. Herkese değil. Hayvanlar da görüyor bu gökteki alametleri.Herkese değil. Hayvanlar da görüyor bu gökteki alametleri. Bütün eşyayı hayvanlar da görüyor,Bütün eşyayı hayvanlar da görüyor, gâvurlar da görüyor,gâvurlar da görüyor, cingenler de görüyor,cingenler de görüyor, ne kadar mahlûk varsa hepsi görüyor.ne kadar mahlûk varsa hepsi görüyor. Fakat onlar Allah’ın birliğineFakat onlar Allah’ın birliğine bunu işaret olduğunu anlayamıyorlar.bunu işaret olduğunu anlayamıyorlar. Hepsi hala Hıristiyanlık, müşriklik davasında… Şirk davasında duruyor.Hepsi hala Hıristiyanlık, müşriklik davasında… Şirk davasında duruyor. Sebebi? Akılları salim bir akıl değildir. Sebebi? Akılları salim bir akıl değildir. “—Hocaefendi, deme öyle! Bak Ay’a gidiyorlar.”
“—Hocaefendi, deme öyle! Bak Ay’a gidiyorlar.”
Ay’a giden akıl başka,

Ay’a giden akıl başka,
Allah’ı bulan akıl başkadır.Allah’ı bulan akıl başkadır. Ay’a giden akıl, dünya aklıdır.Ay’a giden akıl, dünya aklıdır. Allah’a giden akıl, akl-ı ahirettir.Allah’a giden akıl, akl-ı ahirettir. İşte bu uli’l- elbâb olan akıldır yani.İşte bu uli’l- elbâb olan akıldır yani. Üli’l-elbâb olan akıl kâfirde yoktur.Üli’l-elbâb olan akıl kâfirde yoktur. Eğer kafirde bu akıl olsa, derhal iman eder.Eğer kafirde bu akıl olsa, derhal iman eder. Bakar aya, güneşe, yere, etrafa, civara.Bakar aya, güneşe, yere, etrafa, civara. Bunun sahibi bir Allah’tır der, iki diyemez.Bunun sahibi bir Allah’tır der, iki diyemez. Aklı selimi olmadığı içinAklı selimi olmadığı için papazın dediğinden dışarı çıkamıyor,papazın dediğinden dışarı çıkamıyor, düşünmeye de lüzum görmüyor.düşünmeye de lüzum görmüyor. Bana ay lazım diyor, aya gideceğim diyor,Bana ay lazım diyor, aya gideceğim diyor, başka bir şey düşünemiyor.başka bir şey düşünemiyor. Demek ki akl-ı selim değil.Demek ki akl-ı selim değil. Akl-ı selim kim bakalım şimdi?Akl-ı selim kim bakalım şimdi? Bak ayet-i kerimeye dikkat et. Aklı selim kim?Bak ayet-i kerimeye dikkat et. Aklı selim kim? Ellezîne yezkürûna’llàhe ... Al-i İmran, 3/191

Ellezîne yezkürûna’llàhe ... Al-i İmran, 3/191
Allah-u Teàlâ’nın zikrinde olan insanların aklı, akl-ı selimdir.

Allah-u Teàlâ’nın zikrinde olan insanların aklı, akl-ı selimdir.
Yoksa Allah’ın zikrinden uzak olan insanlardaYoksa Allah’ın zikrinden uzak olan insanlarda akl-ı selimin damlası bile yoktur.akl-ı selimin damlası bile yoktur. Nasıl Allah’ı zikrederler?Nasıl Allah’ı zikrederler? ... kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim. Al-i İmran, 3/191

... kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim. Al-i İmran, 3/191
Ayakta namaz kılar, ayakta durur.

Ayakta namaz kılar, ayakta durur.
Duramıyorsa oturarak kılar.Duramıyorsa oturarak kılar. Duramıyorsa yatarak kılar.Duramıyorsa yatarak kılar. Nasıl imkân buluyorsaNasıl imkân buluyorsa daima Allah’ı zikreder.daima Allah’ı zikreder. Ellezîne yezkürûna’llàhe ... Al-i İmran, 3/191Ellezîne yezkürûna’llàhe ... Al-i İmran, 3/191 Demek ki, akl-ı selim Demek ki, akl-ı selim ancak Allah-u Teàlâ’nınancak Allah-u Teàlâ’nın zikrinde bulunan insanlardadır.zikrinde bulunan insanlardadır. Öyleyse,

Öyleyse,
Rabbenâ mâ halakte haza bâtılâRabbenâ mâ halakte haza bâtılâ sübhaneke fekına azaben nar. Al-i İmran, 3/191 diyerekten bir dua et.sübhaneke fekına azaben nar. Al-i İmran, 3/191 diyerekten bir dua et. “Bunları sen bunu boşuna yaratmadın ya Rabbi!

“Bunları sen bunu boşuna yaratmadın ya Rabbi!
Hepsinin yaratılışında çeşitli hikmetlerin var ya Rabbi!” diyerekHepsinin yaratılışında çeşitli hikmetlerin var ya Rabbi!” diyerek Cenâb-ı Hakk’a iltica eder, sığınır ve dua eder, yalvarır.Cenâb-ı Hakk’a iltica eder, sığınır ve dua eder, yalvarır. Akl-ı selim sahibi olanlar bunlardır aziz kardeş.Akl-ı selim sahibi olanlar bunlardır aziz kardeş. Yoksa hepimizin aklı var.

Yoksa hepimizin aklı var.
Bak aya da gidiyoruz.Bak aya da gidiyoruz. Ayı da geçeriz belki yarın,Ayı da geçeriz belki yarın, başka yıldızlara da gideriz ama başka iş.başka yıldızlara da gideriz ama başka iş. Allah’ı tanımadıktan, bilmedikten,Allah’ı tanımadıktan, bilmedikten, Allah’a boyun büküp onu zikretmedikten sonraAllah’a boyun büküp onu zikretmedikten sonra insandaki akıl, akl-ı selim olmaz.insandaki akıl, akl-ı selim olmaz. Akl-ı selim olması için Allah’ın dediği gibi onun,Akl-ı selim olması için Allah’ın dediği gibi onun, Allah-u Celle ve Ala’nın yolunda olunması lazım.Allah-u Celle ve Ala’nın yolunda olunması lazım. Şimdi o yolunda bulunmak için de Cenab-ı Peygamber’i Cenab-ı Allah yollamışŞimdi o yolunda bulunmak için de Cenab-ı Peygamber’i Cenab-ı Allah yollamış o da bize gösteriyor yolu.o da bize gösteriyor yolu. Diyor ki: Aman çocuklar, evlatlarım, ümmetim!Diyor ki: Aman çocuklar, evlatlarım, ümmetim! Bu yemeye içmeye çok düşmeyin.Bu yemeye içmeye çok düşmeyin. İnsanların emniyetiniİnsanların emniyetini bütün insanlar sizlerden emin olacakbütün insanlar sizlerden emin olacak bir duruma kendinizi getirmeye çalışın.bir duruma kendinizi getirmeye çalışın. Ama hırs var, bırakmıyor.Ama hırs var, bırakmıyor. Şehvet var, bırakmıyor.Şehvet var, bırakmıyor. Ahlakların çeşidi var. Peşimizi bırakmıyor.Ahlakların çeşidi var. Peşimizi bırakmıyor. Nefis bırakmıyor.Nefis bırakmıyor. Etrafımız gene bırakmıyor.Etrafımız gene bırakmıyor. Hepsi kamçılamakta.Hepsi kamçılamakta. Kamçılansın varsın.Kamçılansın varsın. Herkes vazifesini yapacaktır.Herkes vazifesini yapacaktır. Kamçılamaktan korkmamalı insan. Kamçılanır.Kamçılamaktan korkmamalı insan. Kamçılanır. Ama o vazifesinin öyle yapacak,Ama o vazifesinin öyle yapacak, sen de vazifeni ona göre yapacaksın.sen de vazifeni ona göre yapacaksın. Mukavemet edeceksin yani, dayanacaksın.Mukavemet edeceksin yani, dayanacaksın. O nisbette de mevkin de artacak,O nisbette de mevkin de artacak, namın da artacak, ahiretteki yerlerin de ona göre artacaktır.namın da artacak, ahiretteki yerlerin de ona göre artacaktır. Demek ki bu çok içme,Demek ki bu çok içme, çok yemeden ileri geliyor.çok yemeden ileri geliyor. Çok yemek ve çok içmek ikisi de mezmun.Çok yemek ve çok içmek ikisi de mezmun. Öyleyse itidali bulmak lazım. Nasıl?Öyleyse itidali bulmak lazım. Nasıl? Hz. Ömer Efendimiz’i davet etti oğlu Abdullah.

Hz. Ömer Efendimiz’i davet etti oğlu Abdullah.
Etin içine yağ koydu. Hz. Ömer:Etin içine yağ koydu. Hz. Ömer: “—Vallahi yemem!” dedi.
“—Vallahi yemem!” dedi.
“—Neden?” dediler.
“—Neden?” dediler.
“—Biz Peygamber SAS’in zamanında
“—Biz Peygamber SAS’in zamanında
iki çeşit yemek yemezdik.iki çeşit yemek yemezdik. Birisini yer, birisini de tasadduk ederdik.” dedi.Birisini yer, birisini de tasadduk ederdik.” dedi. Var mı bugün böyle bir babayiğit?

Var mı bugün böyle bir babayiğit?
Hepimiz müslümanlık davasındayız.Hepimiz müslümanlık davasındayız. Kıyamet de koparıyoruz.Kıyamet de koparıyoruz. Ama tasadduka gelinceAma tasadduka gelince hepimiz çekiliyor, geri kalıyoruz.hepimiz çekiliyor, geri kalıyoruz. Çünkü hepimizin gözleri yüksekte...Çünkü hepimizin gözleri yüksekte... Paramızın sayısı çok olsun, malımızın sayısı çok olsun,Paramızın sayısı çok olsun, malımızın sayısı çok olsun, şöhretimiz artık olsun. Hep bunların peşindeyiz.şöhretimiz artık olsun. Hep bunların peşindeyiz. Bunlar ise cemiyeti yıkıcı şeylerdendir.Bunlar ise cemiyeti yıkıcı şeylerdendir. Eğer biz Peygamberimizin dediği gibi müslüman olsak,

Eğer biz Peygamberimizin dediği gibi müslüman olsak,
emin olunuz devletimiz dünyada bir tane olur.emin olunuz devletimiz dünyada bir tane olur. Dünyada da mes’ud oluruz, ahirette de mes’ud oluruz.Dünyada da mes’ud oluruz, ahirette de mes’ud oluruz. Yan bakmaya kimse cesaret edemez bize.Yan bakmaya kimse cesaret edemez bize. “—Niçin?”
“—Niçin?”
Gökler tayyareyle dolu,

Gökler tayyareyle dolu,
denizler de zırhlılarla dolu…denizler de zırhlılarla dolu… Kolay mı adama yan bakmak.Kolay mı adama yan bakmak. Ama böyle zevkimize, safamıza düşersek,Ama böyle zevkimize, safamıza düşersek, tabiatıyla her tarafta mahrumiyet içinde kalırız.tabiatıyla her tarafta mahrumiyet içinde kalırız. Bu uzun ders.Bu uzun ders. Bu uzun dersi, bunları bak birçok ravileriyleBu uzun dersi, bunları bak birçok ravileriyle size zikrediyorum ki bunları muhakkak surettesize zikrediyorum ki bunları muhakkak surette içe yerleştirmek lazım.içe yerleştirmek lazım. Kitapta olan, dilde olanın hiç kıymeti yok.Kitapta olan, dilde olanın hiç kıymeti yok. Kitapta yazılıymış… Yazılı olsun varsın. Neler yazılı kitapta.Kitapta yazılıymış… Yazılı olsun varsın. Neler yazılı kitapta. Evet, içe girmedikten… İçte de hafız insan.Evet, içe girmedikten… İçte de hafız insan. Hafız olmanın da gene kıymeti yok.Hafız olmanın da gene kıymeti yok. İçeriye yerleşmesi lazım.İçeriye yerleşmesi lazım. Bildiğiyle insanın amel etmesi lazım.Bildiğiyle insanın amel etmesi lazım. İçeriye yerleşmek demek,İçeriye yerleşmek demek, bildiğini yapabilmesi lazım.bildiğini yapabilmesi lazım. Bildiğini yapamıyorsan boş. Yük, eziyettir.Bildiğini yapamıyorsan boş. Yük, eziyettir. Dün bir efendi baba geldi.

Dün bir efendi baba geldi.
“—Aman Hocaefendi, bize dua et!”
“—Aman Hocaefendi, bize dua et!”
“—Hayrola?”
“—Hayrola?”
“—Bizim çocuk namaz kılmıyor, söylemesi ayıp!” dedi.
“—Bizim çocuk namaz kılmıyor, söylemesi ayıp!” dedi.
“—Neden?”
“—Neden?”
“—Hafız da yaptım kendisini…
“—Hafız da yaptım kendisini…
Fakat bugün namaz da kılmıyor.” dedi.Fakat bugün namaz da kılmıyor.” dedi. Ne acı hal, ne acı ders, ne acı manzara…

Ne acı hal, ne acı ders, ne acı manzara…
Dünya insanı nasıl yıkıyor,Dünya insanı nasıl yıkıyor, nasıl batırıyor yerin altına.nasıl batırıyor yerin altına. Dünyadaki üç kuruş kazancınıDünyadaki üç kuruş kazancını tercih ediyor dinine, Allah muhafaza etsin…tercih ediyor dinine, Allah muhafaza etsin… Bu hep çok yemenin

Bu hep çok yemenin
hevesinde olmanın zararı.hevesinde olmanın zararı. Çok yemenin ve çokÇok yemenin ve çok içmenin, yani rahat etmenin zararı.içmenin, yani rahat etmenin zararı. Rahat etmesi için ahiretini terk ediyor,Rahat etmesi için ahiretini terk ediyor, dünyasını tercih ediyor.dünyasını tercih ediyor. Bugünkü ticaret alemimiz deBugünkü ticaret alemimiz de bundan aşağı değil.bundan aşağı değil. Yatsı namazında herkes çarşıda yahu…Yatsı namazında herkes çarşıda yahu… Yatsı namazında evinde oturan insanı bir tane zor bulursunuz.Yatsı namazında evinde oturan insanı bir tane zor bulursunuz. Akşam olmuş, yatsı olmuş, çarşı pazar gündüz gibi; herkes çarşıda…Akşam olmuş, yatsı olmuş, çarşı pazar gündüz gibi; herkes çarşıda… “—Çalışacağız Hocaefendi, para kazanacağız…”
“—Çalışacağız Hocaefendi, para kazanacağız…”
E çalışacaksın, para kazanacaksın da ne yapacaksın bu paraları?

E çalışacaksın, para kazanacaksın da ne yapacaksın bu paraları?
E dünya için işte... Saadetimizin icabı.E dünya için işte... Saadetimizin icabı. Devlete faydası yok, millete faydası yok.Devlete faydası yok, millete faydası yok. Sen kendi kendine bir şeyler olacaksın.Sen kendi kendine bir şeyler olacaksın. Ahiretin ne olacak bilmem.Ahiretin ne olacak bilmem. Onun için Cenab-ı Peygamber diyor ki:

Onun için Cenab-ı Peygamber diyor ki:
“—Yatsı namazıyla sabah namazının
“—Yatsı namazıyla sabah namazının
eğer siz kıymetini bilmiş olsanız,eğer siz kıymetini bilmiş olsanız, gücünüz yetmese de, hasta da olsanız;gücünüz yetmese de, hasta da olsanız; sürüklene sürüklene, emekleye emekleye (camiye) gelirdiniz diyor.sürüklene sürüklene, emekleye emekleye (camiye) gelirdiniz diyor. Sürüklene sürüklene, emekliye ...Sürüklene sürüklene, emekliye ... Habben kelimesi.Habben kelimesi. Emekleye emekleye gelmeye çalışırdınızEmekleye emekleye gelmeye çalışırdınız o fazileti kapmak için.o fazileti kapmak için. Size bir de şunu deseler ki,

Size bir de şunu deseler ki,
filan yerde şöyle kazanç var;filan yerde şöyle kazanç var; oraya koşarak gidersiniz.oraya koşarak gidersiniz. Gecenizi gündüzünüze katar,Gecenizi gündüzünüze katar, o ticareti elde etmeye çalışırsınız.o ticareti elde etmeye çalışırsınız. En büyük ticaret kapınızda sizin işte, evinizin önünde.En büyük ticaret kapınızda sizin işte, evinizin önünde. Ezanı duyuyorsun, pekâlâEzanı duyuyorsun, pekâlâ ama camiye gelmekte nasıl bağlanmış,ama camiye gelmekte nasıl bağlanmış, hangi zincirlerle bağlanmış bilmiyorum artık.hangi zincirlerle bağlanmış bilmiyorum artık. Onun arkasından bir hadis-i şerif var.

Onun arkasından bir hadis-i şerif var.
Gene bunlar hep mü’minin tarifi bahsinde:Gene bunlar hep mü’minin tarifi bahsinde: RE. 230/6 El-mü’minü izeştehe’l-velede fi’lcenneti,

RE. 230/6 El-mü’minü izeştehe’l-velede fi’lcenneti,
kâne hamlühû ve vad’uhû vekâne hamlühû ve vad’uhû ve sinnühû fî sâatin vâhidetin kemâ yeştehî.sinnühû fî sâatin vâhidetin kemâ yeştehî. Şimdi Cenab-ı Peygamber bize cenneti tarif ediyor.

Şimdi Cenab-ı Peygamber bize cenneti tarif ediyor.
Cennet ne kadar güzel bir yer!Cennet ne kadar güzel bir yer! “Cennet öyle güzel bir yer ki,“Cennet öyle güzel bir yer ki, burada cenneti kazanan insanlar,burada cenneti kazanan insanlar, cenneti kazanınca,cenneti kazanınca, ne büyük nimetlere, devletlere mazhar olacaklarını bilsinler dene büyük nimetlere, devletlere mazhar olacaklarını bilsinler de dünyayı ona göre tercih etsinler.” diye.dünyayı ona göre tercih etsinler.” diye. Cenneti tarife gücümüz de yetmez.

Cenneti tarife gücümüz de yetmez.
Şimdi bugün bir beyaz saray varmış mesela Amerika’nın.Şimdi bugün bir beyaz saray varmış mesela Amerika’nın. Şu kadar güzelmiş de bu kadar güzelmiş de…Şu kadar güzelmiş de bu kadar güzelmiş de… Eh mümkün.Eh mümkün. Bizim de güzel bağlarımız, bahçelerimiz var.Bizim de güzel bağlarımız, bahçelerimiz var. Fakat cennete örnek olmaz,Fakat cennete örnek olmaz, cennete müşabih de olmaz.cennete müşabih de olmaz. Çünkü cennet Allah-u Teàlâ’nın yed-i kudretiyleÇünkü cennet Allah-u Teàlâ’nın yed-i kudretiyle mü’min kulları için yaptığı hak bir yer.mü’min kulları için yaptığı hak bir yer. Umumi bir yer değil, hak bir yer.Umumi bir yer değil, hak bir yer. Orası mü’minlerin istirahatgahı.Orası mü’minlerin istirahatgahı. Dünyada çektikleri şu kırk elli senelik birDünyada çektikleri şu kırk elli senelik bir eza var, cefa var, sıkıntı var.eza var, cefa var, sıkıntı var. Bu sıkıntının mükâfatını orada göreceklerBu sıkıntının mükâfatını orada görecekler kazanabilirlerse...kazanabilirlerse... Kazanamazlarsa o da bedhahlık ayrı iş.Kazanamazlarsa o da bedhahlık ayrı iş. Şimdi orada tabii insanın canı her şeyi isteyecek.

Şimdi orada tabii insanın canı her şeyi isteyecek.
Cennete çoğalma yok, nesil artmayacak cennette…Cennete çoğalma yok, nesil artmayacak cennette… Tevellüt yok yani, çocuk olmayacak.Tevellüt yok yani, çocuk olmayacak. Evlat olmayacağı halde bileEvlat olmayacağı halde bile bir insanın faraza canı evlat istedi.bir insanın faraza canı evlat istedi. “Ah bir oğlum olsa benim!” dedi.
“Ah bir oğlum olsa benim!” dedi.
“Bir kızım olsa da sevsem!” dedi.
“Bir kızım olsa da sevsem!” dedi.
Derhal! Derhal, hatırına geldiği anda yani bir anda,

Derhal! Derhal, hatırına geldiği anda yani bir anda,
çocuk kemale gelmiş olaraktan karşısına çıkar.çocuk kemale gelmiş olaraktan karşısına çıkar. Allah için güçlük yok.Allah için güçlük yok. Güçlük, zahmet hep bizim işimiz.Güçlük, zahmet hep bizim işimiz. Onun için bu olmayacak bir şey ama

Onun için bu olmayacak bir şey ama
çünkü orada artmak yok.çünkü orada artmak yok. Burada kimler cennete hak kazandıysa,Burada kimler cennete hak kazandıysa, orada onlar yaşayacaklar.orada onlar yaşayacaklar. Meselâ, bir Adem AS’ın bugün kaç milyar evladı var.Meselâ, bir Adem AS’ın bugün kaç milyar evladı var. Orada da böyle tevellüt olursa, cennet dar gelir insanlara.Orada da böyle tevellüt olursa, cennet dar gelir insanlara. Allah bırakmaz, genişletir onu.Allah bırakmaz, genişletir onu. Fakat orada o yok.Fakat orada o yok. Çünkü haksız olarak orada o zaman yetişecek.Çünkü haksız olarak orada o zaman yetişecek. Dünyada bir zahmet çekip de hak kazanmadı ki oraya girsin.Dünyada bir zahmet çekip de hak kazanmadı ki oraya girsin. Orada babası istedi geldi dünyaya ama bir hak kazanmadı.Orada babası istedi geldi dünyaya ama bir hak kazanmadı. Orası hak kazananların yeriOrası hak kazananların yeri olduğu için orada tevellüt yok.olduğu için orada tevellüt yok. Fakat canı istedi adamın.

Fakat canı istedi adamın.
Ah bir an içerisinde olması mümkün.Ah bir an içerisinde olması mümkün. Nasıl istiyorsa ama…Nasıl istiyorsa ama… Kız mı istiyor, oğlan mı istiyor,Kız mı istiyor, oğlan mı istiyor, ufak mı istiyor, büyük mü istiyor,ufak mı istiyor, büyük mü istiyor, kara mı istiyor, beyaz mı istiyor, derhal olacak.kara mı istiyor, beyaz mı istiyor, derhal olacak. Allah cümlemize

Allah cümlemize
bu güzel yerlere girebilmek şerefini ihsan buyursun.bu güzel yerlere girebilmek şerefini ihsan buyursun. İkinci bir hadis:İkinci bir hadis: RE. 230/7 El-mü’mini mir’âtü’l-mü’mini.

RE. 230/7 El-mü’mini mir’âtü’l-mü’mini.
“Mü’min, mü’minin aynasıdır.”

“Mü’min, mü’minin aynasıdır.”
Mü’min, mü’minin aynasıdır!Mü’min, mü’minin aynasıdır! Râvîleri:

Râvîleri:
Ebû Dâvud Ebû Hüreyre RA’dan;Ebû Dâvud Ebû Hüreyre RA’dan; İbn-i Ebî Âsım, Taberânî ve Ziyâü’l-Makdîsî, Enes ibn-i Mâlik RA’dan rivayet etmişler.İbn-i Ebî Âsım, Taberânî ve Ziyâü’l-Makdîsî, Enes ibn-i Mâlik RA’dan rivayet etmişler. Mü’minde iki çeşit aynalık vardır.

Mü’minde iki çeşit aynalık vardır.
Birincisi, bildiğimiz bir ayna var ya,Birincisi, bildiğimiz bir ayna var ya, hani bakınca içerisinde insan kendisini görür.hani bakınca içerisinde insan kendisini görür. Kemale erişen insan tıpkı bu ayna gibidir.Kemale erişen insan tıpkı bu ayna gibidir. Bu aynaya baktığı vakit, insan kendisiniBu aynaya baktığı vakit, insan kendisini muhakkak onun aynasında görür.muhakkak onun aynasında görür. Bir de ilim aynası vardır insanlarda…

Bir de ilim aynası vardır insanlarda…
İlim aynası vasıtasıyla da birbirlerinin aynasıdır.İlim aynası vasıtasıyla da birbirlerinin aynasıdır. Sen benim aynam olursun, ben de senin olurum.Sen benim aynam olursun, ben de senin olurum. Yani ben senin kusurlarını görür, derim ki:Yani ben senin kusurlarını görür, derim ki: “—Kardeş senin böyle böyle eksikliklerin var!”
“—Kardeş senin böyle böyle eksikliklerin var!”
İlim vasıtasıyla görüyor.İlim vasıtasıyla görüyor. O da der ki:

O da der ki:
“—Senin de böyle böyle kusurların var!” der.
“—Senin de böyle böyle kusurların var!” der.
Bu iki taraf birbirleri için ayna olurlar.Bu iki taraf birbirleri için ayna olurlar. Ayna olurlar ama asıl ayna

Ayna olurlar ama asıl ayna
kâmillerin aynasıdır ki,kâmillerin aynasıdır ki, o aynanın içerisinde akis vardır.o aynanın içerisinde akis vardır. Nasıl güneşe karşı çıktığımız vakitteNasıl güneşe karşı çıktığımız vakitte aksettiriyor güneşi bize…aksettiriyor güneşi bize… Aya tutarsak ayı aksettiriyor.Aya tutarsak ayı aksettiriyor. İşte bu akis vasıtasıyla insanİşte bu akis vasıtasıyla insan onun halini kendisine çeker.onun halini kendisine çeker. Akseder hali. Sen de bakarsın aynen onun gibi olursun.Akseder hali. Sen de bakarsın aynen onun gibi olursun. Onun içindir ki büyüklerin derslerinde

Onun içindir ki büyüklerin derslerinde
rabıta diye bir madde koymuşlarrabıta diye bir madde koymuşlar ki bu aynı akistir.ki bu aynı akistir. İki gönlün birbiriyle karşılaşması demek.İki gönlün birbiriyle karşılaşması demek. İki gönül birbiriyle karşılaştığı vakitte,İki gönül birbiriyle karşılaştığı vakitte, büyük gönül küçük gönüle tesir eder.büyük gönül küçük gönüle tesir eder. Küçük gönülde de inkişaf hasıl olur.Küçük gönülde de inkişaf hasıl olur. Bu, o insanın aynasındaki temizliğe bağlı.Bu, o insanın aynasındaki temizliğe bağlı. Aynası ne kadar temizse,Aynası ne kadar temizse, o kadar kendisine inkişaflar vakî olur,o kadar kendisine inkişaflar vakî olur, yani nurlar vaki olur.yani nurlar vaki olur. O büyüklerin kalplerindeki nurlar,O büyüklerin kalplerindeki nurlar, ötekinin kalbine doğru akseder.ötekinin kalbine doğru akseder. Aks-i ziya etmesi dolayısıylaAks-i ziya etmesi dolayısıyla onun kalbinde de nur hasıl olur.onun kalbinde de nur hasıl olur. O nur vasıtasıyla daO nur vasıtasıyla da kendisine inkişaflar olur; dünya ve ahiret saadetleri...kendisine inkişaflar olur; dünya ve ahiret saadetleri... Onun için, mü’min mü’minin aynasıdır.

Onun için, mü’min mü’minin aynasıdır.
Ey: Yübsıru min nefsihî bimâ lâ yerâhu bi dûnihîEy: Yübsıru min nefsihî bimâ lâ yerâhu bi dûnihî O olmazsa kendi nefsinin eksikliğini göremeyecek.O olmazsa kendi nefsinin eksikliğini göremeyecek. Kendi nefsinin eksikliklerini gösterebilecekKendi nefsinin eksikliklerini gösterebilecek bir zata ihtiyacı var.bir zata ihtiyacı var. Herkes, herkese kusurunu gösteremez.Herkes, herkese kusurunu gösteremez. Kendi kusurunu gösterebilecek bir adam lazım ki, insanaKendi kusurunu gösterebilecek bir adam lazım ki, insana senin kusurun budur...senin kusurun budur... Bu sözle olmaz ama.

Bu sözle olmaz ama.
Bunu sözle yaptıramazsın.Bunu sözle yaptıramazsın. Bir adama söz söyledin mi, sana düşman kesilir,Bir adama söz söyledin mi, sana düşman kesilir, darılır, küser.darılır, küser. Bir daha yanına da sokulmaz.Bir daha yanına da sokulmaz. Öyleyse ona onu söyleyebilecek bir kudret ileÖyleyse ona onu söyleyebilecek bir kudret ile ona anlatacaksın.ona anlatacaksın. Sözle değil, hal ile...Sözle değil, hal ile... Sözle değil, hal ile anlatacaksın.Sözle değil, hal ile anlatacaksın. Hal ile anlatabildiğin takdirde,Hal ile anlatabildiğin takdirde, o zat da bakarsın bir güno zat da bakarsın bir gün o kötü huylarını,o kötü huylarını, adetlerini bırakmış,adetlerini bırakmış, hatta seni de geçmiş bir duruma gelebilir.hatta seni de geçmiş bir duruma gelebilir. Ve kâle't-Tayyibî: İnne'l-mü'mine fî irâeti aybi ehîhi ileyhi ke'l-mirât

Ve kâle't-Tayyibî: İnne'l-mü'mine fî irâeti aybi ehîhi ileyhi ke'l-mirât
Yani bu zat, kitap sahibi diyor ki:Yani bu zat, kitap sahibi diyor ki: Mü’min, mü’min içinMü’min, mü’min için onun ayıbını göstermeye sanki bir aynadır.onun ayıbını göstermeye sanki bir aynadır. Sanki bir ayna terimi var, teşbih.Sanki bir ayna terimi var, teşbih. Gene buyuruyor ikinci bir bunu tekid:Gene buyuruyor ikinci bir bunu tekid: RE. 230/8 El-mü’minü mir’atü’l-mü’mini, ...

RE. 230/8 El-mü’minü mir’atü’l-mü’mini, ...
Allah kusurlarımızı affetsin...Allah kusurlarımızı affetsin... Mü’min mü’minin aynası. Hepsini biliyoruz.Mü’min mü’minin aynası. Hepsini biliyoruz. Ama hiçbir ayna olduğumuz da yok.Ama hiçbir ayna olduğumuz da yok. O aynadır ki sana kardeşini gösterir ki,O aynadır ki sana kardeşini gösterir ki, bu kardeşin zayıf bir yardıma da muhtaçtır,bu kardeşin zayıf bir yardıma da muhtaçtır, açtır, çıplaktır…açtır, çıplaktır… Elinden de tutmak lazımdır.Elinden de tutmak lazımdır. Ama hiç kimsenin kulağı duymaz, hiç kimse bundan müteessir olmaz.Ama hiç kimsenin kulağı duymaz, hiç kimse bundan müteessir olmaz. Neden olmaz acaba?Neden olmaz acaba? Şimdi bunu izah sadedinde buyuruyor ki:

Şimdi bunu izah sadedinde buyuruyor ki:
RE. 230/8 ... ve’l-mü’minü ...

RE. 230/8 ... ve’l-mü’minü ...
Niçin müminin aynasıdır?Niçin müminin aynasıdır? RE. 230/8 ... ve’l-mü’minü ehu’l- mü’mini, ...RE. 230/8 ... ve’l-mü’minü ehu’l- mü’mini, ... Çünkü mü’min mü’minin kardeşidir.Çünkü mü’min mü’minin kardeşidir. Mü’min mü’minin kardeşi olunca,Mü’min mü’minin kardeşi olunca, kardeşini insan nasıl himaye ederse,kardeşini insan nasıl himaye ederse, nasıl muhafaza ederse,nasıl muhafaza ederse, nasıl korursa;nasıl korursa; mü’min de birbirini böyle korumak ve muhafaza etmekmü’min de birbirini böyle korumak ve muhafaza etmek zorunda ve mecburiyetindedir.zorunda ve mecburiyetindedir. İki kardeş birbirini korumaz mı?

İki kardeş birbirini korumaz mı?
Korumuyorlarsa kardeş değillerdir.Korumuyorlarsa kardeş değillerdir. Eğer korumak icab ediyorsa kardeştirler.Eğer korumak icab ediyorsa kardeştirler. E Mü’minler deE Mü’minler de Allah tarafından kardeş kılınmıştır.Allah tarafından kardeş kılınmıştır. RE. 230/8 ... ve’l-mü’minü ehu’l- mü’mini, ...RE. 230/8 ... ve’l-mü’minü ehu’l- mü’mini, ... Kur’an’da her zaman dinliyoruz.Kur’an’da her zaman dinliyoruz. Nasıl olacak?Nasıl olacak? ... min haysü lekiyehû ...... min haysü lekiyehû ... Ne zaman mü’min, mü’min kardeşine rast geldi,Ne zaman mü’min, mü’min kardeşine rast geldi, geldiği vakitte bak:geldiği vakitte bak: RE. 230/8 ... yeküffü aleyhi day’atehû, ...

RE. 230/8 ... yeküffü aleyhi day’atehû, ...
o kardeşinin işlerini kontrol eder.o kardeşinin işlerini kontrol eder. Eğer işini beceremiyorsa,Eğer işini beceremiyorsa, yapamıyorsa, onun işini derler, toplar;yapamıyorsa, onun işini derler, toplar; onun işini meydana getirir,onun işini meydana getirir, onu ayağa kaldırır.onu ayağa kaldırır. Kardeş, görüyor musun mü’minin vazifesini.

Kardeş, görüyor musun mü’minin vazifesini.
Mü’min kardeşini kontrol eder.Mü’min kardeşini kontrol eder. Eğer o kardeş işini yürütemiyorsa,Eğer o kardeş işini yürütemiyorsa, beceremiyorsa, zayıf ise onun elinden tutar;beceremiyorsa, zayıf ise onun elinden tutar; “—Böyle yapacaksın kardeşim, şöyle yapacaksın kardeşim!
“—Böyle yapacaksın kardeşim, şöyle yapacaksın kardeşim!
Al sana biraz sermaye vereyim deAl sana biraz sermaye vereyim de kendini şöyle topla!” diyerekkendini şöyle topla!” diyerek ona yardıcı olur ve onu ayağa kaldırır.ona yardıcı olur ve onu ayağa kaldırır. RE. 230/8 ... yeküffü aleyhi day’atehû, ...RE. 230/8 ... yeküffü aleyhi day’atehû, ... Ticaret, sanat, ziraat, ne işle meşgulse;Ticaret, sanat, ziraat, ne işle meşgulse; ziraatinde, ticaretinde, sanatındaziraatinde, ticaretinde, sanatında ona yardımcı olur, onun işini derleyip toplayıverir.ona yardımcı olur, onun işini derleyip toplayıverir. Var mı böyle bir mü’min kardeş?

Var mı böyle bir mü’min kardeş?
Hepimiz mü’minlik davasındayız.Hepimiz mü’minlik davasındayız. Yapıyor muyuz bu işi şimdi?Yapıyor muyuz bu işi şimdi? Birbirimizin elinden tutan kaç kişiyi gösterebilirsiniz bana?Birbirimizin elinden tutan kaç kişiyi gösterebilirsiniz bana? Tutuyorsa, mutlaka kendi dalgası vardır orada.Tutuyorsa, mutlaka kendi dalgası vardır orada. O dalga için tutuyordur, dalgası saklıdır belki altında…O dalga için tutuyordur, dalgası saklıdır belki altında… Sonra çıkar meydana.Sonra çıkar meydana. Bak daha o kadarla da bitmiyor;Bak daha o kadarla da bitmiyor; RE. 230/8 ... ve yehûtuhû min verâihî.

RE. 230/8 ... ve yehûtuhû min verâihî.
onu muhafaza eder, koruronu muhafaza eder, korur RE. 230/8 ... min verâihî.RE. 230/8 ... min verâihî. o olmadığı zamanda…o olmadığı zamanda… Mesela bırakmış, bir yere gitmiş. Hasta olmuş, gelememiş.Mesela bırakmış, bir yere gitmiş. Hasta olmuş, gelememiş. Askere gitmiş, şuraya gitmiş, hacca gitmiş filan.Askere gitmiş, şuraya gitmiş, hacca gitmiş filan. Yok işinin başında…Yok işinin başında… O işinin başında olmadığı vakitteO işinin başında olmadığı vakitte RE. 230/8 ... ve yehûtuhû ...RE. 230/8 ... ve yehûtuhû ... onu muhafaza ederonu muhafaza eder RE. 230/8 ... min verâihî.RE. 230/8 ... min verâihî. o olamadığı zaman arkasından.o olamadığı zaman arkasından. İşini hiç eksiksiz olarak yaptırır, devam ettirir.İşini hiç eksiksiz olarak yaptırır, devam ettirir. Mü’minin sıfatlarından bir tanesi daha...Mü’minin sıfatlarından bir tanesi daha... Allah cümlemizi affetsin de,

Allah cümlemizi affetsin de,
bu mü’minlerin sınıfına girebilmeninbu mü’minlerin sınıfına girebilmenin çaresini ihsan etsin Cenab-ı Hak bize…çaresini ihsan etsin Cenab-ı Hak bize… Bu çok yemek,Bu çok yemek, çok içmenin zararlarından birisi,çok içmenin zararlarından birisi, insan kendisinden başkasını düşünüyor.insan kendisinden başkasını düşünüyor. Ben yiyeyim, ben yaşayayım.Ben yiyeyim, ben yaşayayım. Bana ne öteki? O da çalışsın diyor.Bana ne öteki? O da çalışsın diyor. Yâsin Sûresi’ni her gün okuyoruz.

Yâsin Sûresi’ni her gün okuyoruz.
Yâsin Sûresi’nde, gâvurlar dediler bu sözü…Yâsin Sûresi’nde, gâvurlar dediler bu sözü… Fukaralar gittiler o gâvurlara, dinsizlere.Fukaralar gittiler o gâvurlara, dinsizlere. Dediler yardım edin.Dediler yardım edin. “—Allah bize nasib etti, siz gidin Allah’tan isteyin!” dediler.
“—Allah bize nasib etti, siz gidin Allah’tan isteyin!” dediler.
“Bizden niye istiyorsunuz?” dediler.
“Bizden niye istiyorsunuz?” dediler.
Bugünkü zengin de öyle diyor.

Bugünkü zengin de öyle diyor.
Bak biz çalışıyoruz diyor. Sen de git çalış diyor.Bak biz çalışıyoruz diyor. Sen de git çalış diyor. Ama bugün bak beş parmağın hepsi ayrı ayrı.Ama bugün bak beş parmağın hepsi ayrı ayrı. Bütün vücuttaki azaların hepsi ayrı ayrı…Bütün vücuttaki azaların hepsi ayrı ayrı… Gene bir tane daha söylüyor:Gene bir tane daha söylüyor: RE. 230/9 El-mü’minü ...

RE. 230/9 El-mü’minü ...
Mü’min kimdir?Mü’min kimdir? RE. 230/9 El-mü’minü ye’lefü, ...

RE. 230/9 El-mü’minü ye’lefü, ...
Herkesle ünsiyet edebilen,Herkesle ünsiyet edebilen, herkesle güzel geçinebilen,herkesle güzel geçinebilen, ... herkesle güzel geçinir.... herkesle güzel geçinir. Ye’lefü, ülfet ediyor herkese.Ye’lefü, ülfet ediyor herkese. Kimse ondan uzaklaşalım deyip korkup kaçmıyor.Kimse ondan uzaklaşalım deyip korkup kaçmıyor. Kimse ondan korkup kaçmıyor!Kimse ondan korkup kaçmıyor! Herkese ülfeti, ünsiyeti mükemmel.Herkese ülfeti, ünsiyeti mükemmel. RE. 230/9 ... ve lâ hayra ...

RE. 230/9 ... ve lâ hayra ...
Hayır yoktur! O mü’mindeki;Hayır yoktur! O mü’mindeki; mü’min sıfatını taşıyor amamü’min sıfatını taşıyor ama RE. 230/9 ... ve lâ hayra ...RE. 230/9 ... ve lâ hayra ... O imansız, müminim diyen insanda hayır yoktur kiO imansız, müminim diyen insanda hayır yoktur ki RE. 230/9 ... fî men lâ ye’lefu ve lâ yü’lefü.

RE. 230/9 ... fî men lâ ye’lefu ve lâ yü’lefü.
Kendisi ne başkasıyla ülfet edebiliyor,Kendisi ne başkasıyla ülfet edebiliyor, geçinebiliyor başkasıyla..geçinebiliyor başkasıyla.. Ne onunla başkası geçinebiliyor,Ne onunla başkası geçinebiliyor, iki tarafı da bozuk.iki tarafı da bozuk. Kendisi geçinemiyor başkasıyla,Kendisi geçinemiyor başkasıyla, kavga, gürültü, hırgür çıkarıyor,kavga, gürültü, hırgür çıkarıyor, rahatsız ediyor.rahatsız ediyor. Sen bize yaramazsın diyorlar.Sen bize yaramazsın diyorlar. Birisi gelse, hadi seninle beraber birBirisi gelse, hadi seninle beraber bir .... yapalım dese,.... yapalım dese, ona da muvaffak olmamıyor.ona da muvaffak olmamıyor. O huysuz bir Adam. ... ve lâ hayra ...O huysuz bir Adam. ... ve lâ hayra ... Bu huysuz adamlarda da hayır yoktur vesselâm.Bu huysuz adamlarda da hayır yoktur vesselâm. Huysuz adamlarda da hayır yoktur!Huysuz adamlarda da hayır yoktur! Bunların râvileri de:

Bunların râvileri de:
Ahmed ibn-i Hanbel, Sehl ibn-i Sa’d RA’dan;Ahmed ibn-i Hanbel, Sehl ibn-i Sa’d RA’dan; Taberânî ve Ziyâü’l-Makdîsî, Câbir ibn-i Abdullah RA’dan;Taberânî ve Ziyâü’l-Makdîsî, Câbir ibn-i Abdullah RA’dan; Hàkim, Beyhakî ve Hatîb-i Bağdâdî, Ebû Hüreyre RA’dan;Hàkim, Beyhakî ve Hatîb-i Bağdâdî, Ebû Hüreyre RA’dan; Temmâmü’r-Râzî ve Taber”anî, Abdullah ibn-i Mes’ud RA’dan rivayet etmişler.Temmâmü’r-Râzî ve Taber”anî, Abdullah ibn-i Mes’ud RA’dan rivayet etmişler. Bunu da okuyalım da burada kalsın inşallah!

Bunu da okuyalım da burada kalsın inşallah!
RE. 230/10 El-mü’minü ...

RE. 230/10 El-mü’minü ...
Bunlar çok gelecek inşallah.Bunlar çok gelecek inşallah. Böyle kısa hadisleri hep ezberlemek lâzım!Böyle kısa hadisleri hep ezberlemek lâzım! Geçen gün bir a’mâ geldi, gördünüz mü bilmem.

Geçen gün bir a’mâ geldi, gördünüz mü bilmem.
A’mâdır yani ama hafızdır.A’mâdır yani ama hafızdır. Şuralarda bir yerde oturuyor, neredeyse...Şuralarda bir yerde oturuyor, neredeyse... Bazen bazen gelir.Bazen bazen gelir. Bazı hadisleri ezberliyormuş;Bazı hadisleri ezberliyormuş; “—Okuyayım da dinleyiver hocaefendi!” diyerekten okuyor.
“—Okuyayım da dinleyiver hocaefendi!” diyerekten okuyor.
İki bin tane hadis ezberlemiş, Kur’an’ı ezberledikten başka,

İki bin tane hadis ezberlemiş, Kur’an’ı ezberledikten başka,
iki bin tane kör gözüyle yâni.iki bin tane kör gözüyle yâni. Kör gözüyle iki bin tane hadisi ezberlemiş,Kör gözüyle iki bin tane hadisi ezberlemiş, daha da çalışıyor ezberlemeye...daha da çalışıyor ezberlemeye... Allah hafıza vermiş bunlara, su gibi okuyor yani,Allah hafıza vermiş bunlara, su gibi okuyor yani, uzunca uzunca olan hadisleri bile.uzunca uzunca olan hadisleri bile. Bunlar ki çok kısadır,Bunlar ki çok kısadır, muhakkak hepimiz tarafındanmuhakkak hepimiz tarafından ezberlenmesi mümkündür, üzerine düştüğümüz taktirde.ezberlenmesi mümkündür, üzerine düştüğümüz taktirde. Şunu da izah edeyim:

Şunu da izah edeyim:
İnsanın bilgisi nisbetindeİnsanın bilgisi nisbetinde kıymeti artar.kıymeti artar. İnsanın bilgisi nisbetinde kıymeti artar! Bu meşhur bir şeydir.İnsanın bilgisi nisbetinde kıymeti artar! Bu meşhur bir şeydir. İngilizceyi öğrenebiliyoruz,İngilizceyi öğrenebiliyoruz, Fransızcayı öğrenebiliyoruz.Fransızcayı öğrenebiliyoruz. İsteyenler Almancayı, İtalyancayı,İsteyenler Almancayı, İtalyancayı, bazı isteyenler Rusçayı da filan belleyebiliyorlar.bazı isteyenler Rusçayı da filan belleyebiliyorlar. Fakat bizim için en mühim olan şey Kur’an’ı bilmek.Fakat bizim için en mühim olan şey Kur’an’ı bilmek. Bir müslümanın birçok şeyleri bilip de

Bir müslümanın birçok şeyleri bilip de
Kur’an’ını bilmemesi kadar ayıp bir şey yoktur.Kur’an’ını bilmemesi kadar ayıp bir şey yoktur. Bu yirmi sekiz harften ibaret.Bu yirmi sekiz harften ibaret. Üzerine düşerse insan yirmi sekiz saatte öğrenir.Üzerine düşerse insan yirmi sekiz saatte öğrenir. Yirmi sekiz saatte!Yirmi sekiz saatte! Gabi olursa yirmi sekiz günde öğrenir.Gabi olursa yirmi sekiz günde öğrenir. Yirmi sekiz günde öğrenemezsen,Yirmi sekiz günde öğrenemezsen, yirmi sekiz ayda muhakkak hafıza olur artık insanda.yirmi sekiz ayda muhakkak hafıza olur artık insanda. E bunun üzerine insan bir türlü veremiyor kendisini.E bunun üzerine insan bir türlü veremiyor kendisini. Verememesinin sebebi çok yemek ve çok içmek.Verememesinin sebebi çok yemek ve çok içmek. Yemekten, içmekten fırsat kalmıyor öğrenmeye.Yemekten, içmekten fırsat kalmıyor öğrenmeye. Ama İngilizceyi, Fransızcayı öğrenmeye vakit buluyor.Ama İngilizceyi, Fransızcayı öğrenmeye vakit buluyor. O dünyaya ait de onun için.O dünyaya ait de onun için. Bu ahirete ait olduğu içinBu ahirete ait olduğu için bunun üzerine insan kendisini veremiyor.bunun üzerine insan kendisini veremiyor. Şimdi bu tabii yeni alfabe ile yazılıyor,

Şimdi bu tabii yeni alfabe ile yazılıyor,
İngilizce de yazılıyor, Fransızca da yazılır,İngilizce de yazılıyor, Fransızca da yazılır, Latince de yazılır amaLatince de yazılır ama bu lisanın kendi kelimesi olan yazıyıbu lisanın kendi kelimesi olan yazıyı bilmek de o kadar zor bir şey değildir.bilmek de o kadar zor bir şey değildir. İnsanın bilgisi ne kadar çok olursa, o kadar çok faydalanır.

İnsanın bilgisi ne kadar çok olursa, o kadar çok faydalanır.
Bugün kütüphanelerimizdeki yüz binlerceBugün kütüphanelerimizdeki yüz binlerce hatta milyonlarca kitaplarhatta milyonlarca kitaplar buyazılarla orada mestur,buyazılarla orada mestur, örtülü, kapalı kalmıştır.örtülü, kapalı kalmıştır. Çünkü okuyucusu yok.Çünkü okuyucusu yok. Neden?Neden? Yetişen nesil onu bilmiyor.Yetişen nesil onu bilmiyor. “—E bilmesi zor mu?”
“—E bilmesi zor mu?”
Hayır, değil.
Hayır, değil.
“—Zor değil de niçin bilemiyoruz?”
“—Zor değil de niçin bilemiyoruz?”
Bilemediğimizin sebeplerinden birisi de,

Bilemediğimizin sebeplerinden birisi de,
bu yeme ve içmektedir bunun zararı.bu yeme ve içmektedir bunun zararı. Yemeyi içmeyi böyle düşkün,Yemeyi içmeyi böyle düşkün, rahata düşkün...rahata düşkün... Çünkü en korkunç şeylerden birisi rahata düşkünlüktür.Çünkü en korkunç şeylerden birisi rahata düşkünlüktür. Mü’min daima mücadele halindedir.Mü’min daima mücadele halindedir. Mücadele halinde olan insan rahat yüzü görmez.Mücadele halinde olan insan rahat yüzü görmez. E sen de mücadeleyi bırakıyorsun, rahata düşkün oluyorsun.E sen de mücadeleyi bırakıyorsun, rahata düşkün oluyorsun. Rahata düşkün olunca da,Rahata düşkün olunca da, tabiatıyla bunlardan mahrum oluyorsun,tabiatıyla bunlardan mahrum oluyorsun, en büyük saadet kaçacak.en büyük saadet kaçacak. Şimdi burada diyor ki:

Şimdi burada diyor ki:
RE. 230/10 El-mü’minü li’l-mü’mini ke’lbünyâni, ...

RE. 230/10 El-mü’minü li’l-mü’mini ke’lbünyâni, ...
Ah ah, Allah kusurlarımızı affetsin...Ah ah, Allah kusurlarımızı affetsin... Bunlar hep bu kitaplarda yazılmış.Bunlar hep bu kitaplarda yazılmış. Allah razı olsun yine yazıp da bırakanlardan.Allah razı olsun yine yazıp da bırakanlardan. Bugün hiç olmazsa nasip eyleniyor.Bugün hiç olmazsa nasip eyleniyor. Yarın bunun lafını da duyamayacak günler gelecek.Yarın bunun lafını da duyamayacak günler gelecek. Lafını da duyamayacak insan. Sen sen benle kalacaksın...Lafını da duyamayacak insan. Sen sen benle kalacaksın... E bu bünyân da demek?

E bu bünyân da demek?
Bünyan, bina, yapı; binalar...Bünyan, bina, yapı; binalar... Mü’minler ne kadar?Mü’minler ne kadar? Altı yüz de, yedi yüz de… bundan fazlaya çıkmaz.Altı yüz de, yedi yüz de… bundan fazlaya çıkmaz. Sayısı altı yüz milyon, yedi yüz milyon olan müslümanın bugün,Sayısı altı yüz milyon, yedi yüz milyon olan müslümanın bugün, Bedir'deki o gündeki üç yüz on üç müslüman kadar kıymeti yok!Bedir'deki o gündeki üç yüz on üç müslüman kadar kıymeti yok! Bedir'deki üç yüz on üç müslüman,Bedir'deki üç yüz on üç müslüman, bugün yedi yüz milyon müslümanın yaptığından çok a’lâsını yapmıştır.bugün yedi yüz milyon müslümanın yaptığından çok a’lâsını yapmıştır. O günkü düşman da

O günkü düşman da
bugünkü düşmandan yine az değildi, eksik de değildi.bugünkü düşmandan yine az değildi, eksik de değildi. Kuvvette, maharette, her şeyde üstündü.Kuvvette, maharette, her şeyde üstündü. Üstünken, bu üç yüz on üç onların hakkından geldi.Üstünken, bu üç yüz on üç onların hakkından geldi. Çünkü imanları tam,Çünkü imanları tam, korkuları yok.korkuları yok. Allah bir, ölüm hak diyorlar, şehid oluyorlar.Allah bir, ölüm hak diyorlar, şehid oluyorlar. Bugünkü insan ölümden korkuyor.

Bugünkü insan ölümden korkuyor.
Ölümden kaçıyor.Ölümden kaçıyor. Ölümden korkan, kaçan adamdan ne olacak.Ölümden korkan, kaçan adamdan ne olacak. İşte üç buçuk Yahudi,İşte üç buçuk Yahudi, atmış milyon, yüz milyon mu tutar,atmış milyon, yüz milyon mu tutar, Arabın anasını ağlattı.Arabın anasını ağlattı. Kaçacak yer bulamadılar.Kaçacak yer bulamadılar. Tabii hepsi dertlerine düşmüşler,Tabii hepsi dertlerine düşmüşler, yeme içme sevdasındalar, yaşama sevdasındalar.yeme içme sevdasındalar, yaşama sevdasındalar. Sıkıyı gördüler mi kaçan kaçana.Sıkıyı gördüler mi kaçan kaçana. Olur mu böyle şey canım?Olur mu böyle şey canım? Müslüman bunu…Müslüman bunu… Ölür gene gavurun şeysine,Ölür gene gavurun şeysine, yahud gibi millete esir olmaya razı olmaz!yahud gibi millete esir olmaya razı olmaz! Allah affetsin. Neden?

Allah affetsin. Neden?
Dünya! Sözde yedi yüz milyon insan,Dünya! Sözde yedi yüz milyon insan, bir bina gibi.bir bina gibi. Bu binanı içinde kaç tane taş var,Bu binanı içinde kaç tane taş var, kaç tane kireci var, kumu var,kaç tane kireci var, kumu var, efendime söyleyim çimentosu var,efendime söyleyim çimentosu var, çimentosu var, ağacı var, demiri var, çivisi var.çimentosu var, ağacı var, demiri var, çivisi var. Ama hepsi bir araya gelmişler, binayı kurmuşlar.Ama hepsi bir araya gelmişler, binayı kurmuşlar. Bina olmuşlar. Ama içinden birer birer alırsan;Bina olmuşlar. Ama içinden birer birer alırsan; Taş derse, “Benim neyime lazım!”Taş derse, “Benim neyime lazım!” Çimento derse, “Benim neyime lazım!”Çimento derse, “Benim neyime lazım!” O bir tarafa ayrılsa, öbürü bir tarafa ayrılsa,O bir tarafa ayrılsa, öbürü bir tarafa ayrılsa, nasıl bu bina çökerse; cemiyet-i İslâmiye de böyledir.nasıl bu bina çökerse; cemiyet-i İslâmiye de böyledir. “—Bana ne?” dedin miydi, çöküntüye yol açmışsın demektir.
“—Bana ne?” dedin miydi, çöküntüye yol açmışsın demektir.
“—Bünyân gibi olacaksa ne olacak?”
“—Bünyân gibi olacaksa ne olacak?”
RE. 230/10 ... yeşüddü ba’duhû ba’dan.

RE. 230/10 ... yeşüddü ba’duhû ba’dan.
Birbirlerini takviye ederler.Birbirlerini takviye ederler. Mü’min birbirini takviye eden adamın adıdır.Mü’min birbirini takviye eden adamın adıdır. Açık bir hüküm.Açık bir hüküm. Mü’min birbirini takviye eden adamın adıdır.Mü’min birbirini takviye eden adamın adıdır. Yoksa birbirinin ayağına çelme takıpYoksa birbirinin ayağına çelme takıp düşürmeye çalışan adamın adı değildir.düşürmeye çalışan adamın adı değildir. Onun için Cenab-ı Peygamber’e dediler:

Onun için Cenab-ı Peygamber’e dediler:
“—Ya Rasûlallah! Filan yerde filan hanım var.
“—Ya Rasûlallah! Filan yerde filan hanım var.
Başını secdeden kaldırmaz,Başını secdeden kaldırmaz, bütün gün de oruçludur, başını da secdeden kaldırmaz.bütün gün de oruçludur, başını da secdeden kaldırmaz. Fakat o herkesin aleyhinde konuşur. Ne dersiniz?”Fakat o herkesin aleyhinde konuşur. Ne dersiniz?” “—O cehennemliktir.” buyurmuş.
“—O cehennemliktir.” buyurmuş.
Bütün gün başı seccede ya,

Bütün gün başı seccede ya,
namazdaydı oruç da tutuyordu.namazdaydı oruç da tutuyordu. Neden cehennemlik olsun?Neden cehennemlik olsun? Çünkü bu dedikodu cemiyeti yıkmanın en birinci, en kolay yoludur.Çünkü bu dedikodu cemiyeti yıkmanın en birinci, en kolay yoludur. Onun için İslâm’da günahların başında gelenlerden birisi de gıybet olmuş.Onun için İslâm’da günahların başında gelenlerden birisi de gıybet olmuş. Gıybet, en büyük günah.Gıybet, en büyük günah. RE. 230/10 ... yeşüddü ba’duhû ba’dan.

RE. 230/10 ... yeşüddü ba’duhû ba’dan.
İnsan hatasız olur mu? Burası cennet değil ki,İnsan hatasız olur mu? Burası cennet değil ki, cennette olmayacak hata…cennette olmayacak hata… Burası dünya olduğu için nefsimiz var,Burası dünya olduğu için nefsimiz var, şehvetimiz var, şeytanımız var…şehvetimiz var, şeytanımız var… Etrafımızda münafıklar var, gâvurlar var.Etrafımızda münafıklar var, gâvurlar var. Evdeki çeşitli musallatlar var.Evdeki çeşitli musallatlar var. Onun için insan kendini kurtaramaz.Onun için insan kendini kurtaramaz. Peygamber olmadıkça,Peygamber olmadıkça, yahut Peygamberin vekili olan evliya olmadıkça…yahut Peygamberin vekili olan evliya olmadıkça… Peygamberin varisleri olan evliyalar vardır,Peygamberin varisleri olan evliyalar vardır, onlar müstesna…onlar müstesna… Onlardan başka bütün insanlarOnlardan başka bütün insanlar bu beş belanın altındadırlar.bu beş belanın altındadırlar. Her çeşit günahı yapmaktanHer çeşit günahı yapmaktan mahfuz değildirler. Günahlarla baş başadırlar.mahfuz değildirler. Günahlarla baş başadırlar. Onun için, sen günahları görmek suretiyle

Onun için, sen günahları görmek suretiyle
insanların ayıplanmasını değil de,insanların ayıplanmasını değil de, insanları birbirine bağlamak,insanları birbirine bağlamak, kilitlemek nasıl oluyor ona bak!kilitlemek nasıl oluyor ona bak! Dedikoduyu bırak. Sen kendi hatanı düşün,Dedikoduyu bırak. Sen kendi hatanı düşün, kendin vaktiyle neler yaptığını düşün!kendin vaktiyle neler yaptığını düşün! Şimdi yaşlı başlı olmuşsun da bir şey yapamıyorsun amaŞimdi yaşlı başlı olmuşsun da bir şey yapamıyorsun ama vaktindeki hatalarını da bir gözünün önüne getir devaktindeki hatalarını da bir gözünün önüne getir de ondan sonra başkalarını tenkide kalk.ondan sonra başkalarını tenkide kalk. Allah hepimizi affetsin...Allah hepimizi affetsin... Bu büyük bir derstir yani.Bu büyük bir derstir yani. RE. 230/10 El-mü’minü li’l-mü’mini ke’lbünyâni, ...

RE. 230/10 El-mü’minü li’l-mü’mini ke’lbünyâni, ...
Ezberlememiz lazım!Ezberlememiz lazım! RE. 230/10 El-mü’minü li’l-mü’mini ke’lbünyâni, ...RE. 230/10 El-mü’minü li’l-mü’mini ke’lbünyâni, ... Mü’min mü’min için,Mü’min mü’min için, Mü’min mü’min kardeşi için bir bina gibidir.Mü’min mü’min kardeşi için bir bina gibidir. RE. 230/10 ... yeşüddü ba’duhû ba’dan.RE. 230/10 ... yeşüddü ba’duhû ba’dan. Birbirlerini kuvvetlendirirler, takviye ederler.”Birbirlerini kuvvetlendirirler, takviye ederler.” Râvileri:

Râvileri:
Buhàrî, Müslim, Neseî,Buhàrî, Müslim, Neseî, İbn-i Hibbân, Ebû Mûsâ el- Eş’arî RA’dan;İbn-i Hibbân, Ebû Mûsâ el- Eş’arî RA’dan; Taberânî, Ebû HüreyreTaberânî, Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd el-Hudrî RA’dan rivayet etmişler.ve Ebû Saîd el-Hudrî RA’dan rivayet etmişler. Yarınki dersimizde de mü’min-i kavi ile

Yarınki dersimizde de mü’min-i kavi ile
mü’min-i zaifi tarif edecekler.mü’min-i zaifi tarif edecekler. Allah cümlemizi affetsin…

Allah cümlemizi affetsin…
Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin…Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin… Peygamber SAS’inPeygamber SAS’in tebliğatına kulak veriptebliğatına kulak verip yapabilmeye çalışanyapabilmeye çalışan ve Allah-u Teàlâ’nın sevgi ve rızasınıve Allah-u Teàlâ’nın sevgi ve rızasını kazanmaya çalışabilen sevgili kullarının arasınakazanmaya çalışabilen sevgili kullarının arasına sizi de, bizi de kabul eylesin Cenâb-ı Hak…sizi de, bizi de kabul eylesin Cenâb-ı Hak… Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Azimuşşan'da:

Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Azimuşşan'da:
Yâ eyyuhellezîne âmenusbirû

Yâ eyyuhellezîne âmenusbirû
ve sâbirû ve râbitû ... (Âl-i İmrân Suresi/200)ve sâbirû ve râbitû ... (Âl-i İmrân Suresi/200) diyerekten rabıtayı beyan ediyor.diyerekten rabıtayı beyan ediyor. Şimdi şu ayı şimdi önceden pek bilemezdik ama öğrendik ki

Şimdi şu ayı şimdi önceden pek bilemezdik ama öğrendik ki
bizim memleketin taşı toprağı gibi taştan topraktan bir yer.bizim memleketin taşı toprağı gibi taştan topraktan bir yer. Bu daştan topraktan olan bir yeri güneşle olanBu daştan topraktan olan bir yeri güneşle olan karşılığı, münasebetiylekarşılığı, münasebetiyle geceleyin ışığını taş toprak bize aksettririyor.geceleyin ışığını taş toprak bize aksettririyor. Taştan topraktan ibaret olan o ay,Taştan topraktan ibaret olan o ay, gece ışığını bize güneşten aldığpı işığı bize naklediyorgece ışığını bize güneşten aldığpı işığı bize naklediyor Râbıtanın râbıtası var.

Râbıtanın râbıtası var.
Araya başka birisi girerse râbıta kesiliyor ve ay tutuldu diyor.Araya başka birisi girerse râbıta kesiliyor ve ay tutuldu diyor. Ayın tutulması:

Ayın tutulması:
Araya başka birisi giriyor başka bir alem,Araya başka birisi giriyor başka bir alem, güneşle arası kesiliyor ayın,güneşle arası kesiliyor ayın, oradan alamıyor ışığı, bize de veremiyor. Ay tutuldu diyor.oradan alamıyor ışığı, bize de veremiyor. Ay tutuldu diyor. Eskiden silahlar atarlar,filancalar cadılar

Eskiden silahlar atarlar,filancalar cadılar
çıktı diyerekten bir şey hasıl olurmuş.çıktı diyerekten bir şey hasıl olurmuş. Şimdi anlaşıldı ki;Şimdi anlaşıldı ki; taş güneşin ziyasını aksettirebiliyorsataş güneşin ziyasını aksettirebiliyorsa Allah'ın mü'min kulu; nurdur.Allah'ın mü'min kulu; nurdur. Gönlü; Nur'un ala nur'dur.Gönlü; Nur'un ala nur'dur. O nur olan gönül, nur olan gönüle karşılaştığı vakitteO nur olan gönül, nur olan gönüle karşılaştığı vakitte bak sen ışığabak sen ışığa bundan korkup kaçanlara Allah akıl fikir verisn.bundan korkup kaçanlara Allah akıl fikir verisn. El-fâtihah!

El-fâtihah!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2