Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Mümin Kardeşin İçin Dua

Mehmed Zahid KOTKU

9 Muharrem 1388 / 07.04.1968
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...
Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...


Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân... İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...


İ’lemû eyyühe’l-ihvân... İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...
Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:
RE. 45/1 İzâ dehale ehadüküm alâ marîdin, felyusâfihhu


RE. 45/1 İzâ dehale ehadüküm alâ marîdin, felyusâfihhu
velyeda’ yedehû alâ cebhetihî,velyeda’ yedehû alâ cebhetihî, velyes’elhü keyfe,velyes’elhü keyfe, velyünsi’ lehû fi’l- ecel;velyünsi’ lehû fi’l- ecel; velyes’elhü en yed’uve lehû,velyes’elhü en yed’uve lehû, feinne duàe’l-marîdi keduài’l- melâikeh.feinne duàe’l-marîdi keduài’l- melâikeh.
Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl.


Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl.
Ravâhu'l Beyhakî an Câbir.Ravâhu'l Beyhakî an Câbir.
Sallalahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki:


Sallalahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki:

RE. 45/1 İzâ dehale ehadüküm alâ marîdin ...


RE. 45/1 İzâ dehale ehadüküm alâ marîdin ...
Sizden biriniz bir hastaya ziyarete gittiği vakitte,Sizden biriniz bir hastaya ziyarete gittiği vakitte, RE. 45/1 ... fe’l-yusâfihhu ...RE. 45/1 ... fe’l-yusâfihhu ... O hasta ile musâfaha etsin.O hasta ile musâfaha etsin. RE. 45/1 ... Velyeda’ yedehû alâ cebhetihî ...RE. 45/1 ... Velyeda’ yedehû alâ cebhetihî ... Elini de alnına koysun.Elini de alnına koysun. RE. 45/1 ... velyes’elhü keyfe ...RE. 45/1 ... velyes’elhü keyfe ... "Nasılsın?" diye ona sorsun."Nasılsın?" diye ona sorsun. RE. 45/1 ... Velyünsi’ lehû fi’l-ecel ...RE. 45/1 ... Velyünsi’ lehû fi’l-ecel ... Bu hasta ümidini kesmiştir dünyadan da ona eceleni unuttursun.Bu hasta ümidini kesmiştir dünyadan da ona eceleni unuttursun. "Geçer, geçmiş olsun. Ehemmiyetli bir şey değil."Geçer, geçmiş olsun. Ehemmiyetli bir şey değil. Olağan şeylerdir" falan desin,Olağan şeylerdir" falan desin, ve ona ölüm korkusunu unuttursun.ve ona ölüm korkusunu unuttursun. Unutturacak tavsiyelerde bulunsun, hatırlarda bulunsun.Unutturacak tavsiyelerde bulunsun, hatırlarda bulunsun. Güzel sözler söylesin yani o hastaya.Güzel sözler söylesin yani o hastaya. Ümitsizlik vermesin.Ümitsizlik vermesin. RE. 45/1 ... velyes’elhü en yed’uve lehû ...RE. 45/1 ... velyes’elhü en yed’uve lehû ... Ve ona desin ki: "Bana dua et."Ve ona desin ki: "Bana dua et." İstediğini istesin.İstediğini istesin. RE. 45/1 ... feinne duàe’l-marîdi keduâi’l-melâikeh.RE. 45/1 ... feinne duàe’l-marîdi keduâi’l-melâikeh. Çünkü hastanın duası, meleklerin duası gibidir.Çünkü hastanın duası, meleklerin duası gibidir. Makbul olur yani, makbul olur.Makbul olur yani, makbul olur.
Her ne kadar bu hadisi zayıf hadislerden addetmişlerse de


Her ne kadar bu hadisi zayıf hadislerden addetmişlerse de
ibadet değil, itikad da değil,ibadet değil, itikad da değil, Bir duadan ibaret olan bir şey olduğu için naklinde beis yoktur demişler.Bir duadan ibaret olan bir şey olduğu için naklinde beis yoktur demişler.
RE. 45/2 İzâ dehale’d-dayfu alâ kavmin dehale bi-rızkihî;


RE. 45/2 İzâ dehale’d-dayfu alâ kavmin dehale bi-rızkihî;
ve izâ harace harace, bi-mağfireti zünûbihim.ve izâ harace harace, bi-mağfireti zünûbihim.
Hz. Deylemî, Enes hazretlerinden rivayet ediyor bunu:


Hz. Deylemî, Enes hazretlerinden rivayet ediyor bunu:

Bir kavme bir misafir geldiği vakitte...


Bir kavme bir misafir geldiği vakitte...
Dayf, misafir...Dayf, misafir... Misafir geldiği vakitteMisafir geldiği vakitte RE. 45/2 ... dehale bi-rızkihî ... Rızkıyla gelir.RE. 45/2 ... dehale bi-rızkihî ... Rızkıyla gelir. Yani misafirden korkmayın.Yani misafirden korkmayın. Sizden bir şey gidecek değil, misafir rızkıyla gelecektir.Sizden bir şey gidecek değil, misafir rızkıyla gelecektir.
RE. 45/2 ... ve izâ harace ...


RE. 45/2 ... ve izâ harace ...
Giderken de...Giderken de... RE. 45/2 ... Harace bi-mağfireti zünûbihim.RE. 45/2 ... Harace bi-mağfireti zünûbihim. O kavmin zünübunu da götürerek çıkar evden.O kavmin zünübunu da götürerek çıkar evden. Bu büyük bir tebşirattır.Bu büyük bir tebşirattır.
Onun için İbrahim AS hazretlerinin sıfatlarından birisi sehâvetti, cömertlikti.


Onun için İbrahim AS hazretlerinin sıfatlarından birisi sehâvetti, cömertlikti.
Sofrasında yalnız olarak, kimsesiz yemek yememiş.Sofrasında yalnız olarak, kimsesiz yemek yememiş. Daima aramış, uzak misafirlere kadar giderekDaima aramış, uzak misafirlere kadar giderek bir misafir alıp getirmeye çalışmış.bir misafir alıp getirmeye çalışmış.
Onun için misafirin de iyisine kötüsüne bakılmaz,


Onun için misafirin de iyisine kötüsüne bakılmaz,
kim olursa olsun...kim olursa olsun... Mutlaka misafirin iyisini... (istememeli)Mutlaka misafirin iyisini... (istememeli) Tabi iyisi olursa başka da...Tabi iyisi olursa başka da... Yani misafir müslüman olmasa,Yani misafir müslüman olmasa, olmasa dahi onu misafirlik hatırı için reddetmemeli!olmasa dahi onu misafirlik hatırı için reddetmemeli!
“—Bu gâvurdur, dinsizdir, ne işi var benim evimde?”


“—Bu gâvurdur, dinsizdir, ne işi var benim evimde?”
diyerekten ona yüz çevirmemeli.diyerekten ona yüz çevirmemeli.
Çünkü İbrahim Aleyhisselam'a bir gâvur geldi,


Çünkü İbrahim Aleyhisselam'a bir gâvur geldi,
ona din teklif etti.ona din teklif etti.
Dedi ki: “—Hayır, kabul etmem dinini...”


Dedi ki: “—Hayır, kabul etmem dinini...”
“—Hadi git, ben de ekmek sana vermem!” dedi.“—Hadi git, ben de ekmek sana vermem!” dedi. Gittikten sonra İbrahim Aleyhisselam'a Cenab-ı Hak vahyetti:Gittikten sonra İbrahim Aleyhisselam'a Cenab-ı Hak vahyetti:
“—Ben bu gâvuru doksan senedir besliyorum.


“—Ben bu gâvuru doksan senedir besliyorum.
Sana bir gün misafir geldi de Ya İbrahim bu adama yemek vermedin!”Sana bir gün misafir geldi de Ya İbrahim bu adama yemek vermedin!”
Gitti, onu yoldan çevirdi; yakaladı getirdi.


Gitti, onu yoldan çevirdi; yakaladı getirdi.
Gavur bu halini takip ederekten deGavur bu halini takip ederekten de “—Lâ ilâhe illa’llàh, İbrâhim halîlu’llàh!” diyerek imanla müşerref oldu.“—Lâ ilâhe illa’llàh, İbrâhim halîlu’llàh!” diyerek imanla müşerref oldu. Ne güzel dininiz var diyerekten...Ne güzel dininiz var diyerekten... Benim gibi bir gavurla Allah seni muaheze etmiştir diyerekten...Benim gibi bir gavurla Allah seni muaheze etmiştir diyerekten...
Onun için, misafir kim olursa onun haliyle


Onun için, misafir kim olursa onun haliyle
hallenmemeli, yani onun haline göre değil dehallenmemeli, yani onun haline göre değil de kendi haline göre yapacağını yapmalı.kendi haline göre yapacağını yapmalı.
RE. 45/3 İzâ dehale’l-meyyitü’l-kabre,


RE. 45/3 İzâ dehale’l-meyyitü’l-kabre,
müssilet lehü’ş-şemsü inde gurûbihâ,müssilet lehü’ş-şemsü inde gurûbihâ, ve yeclisü yemsehu ayneyhi, ve yekùlü deùnî usallî.ve yeclisü yemsehu ayneyhi, ve yekùlü deùnî usallî.
Hz. Câbir'den bu...


Hz. Câbir'den bu...
Allah hepimize hüsn-ü hâtimeler nasip etsin.Allah hepimize hüsn-ü hâtimeler nasip etsin.
Bu dünyadaki halimiz ne ise


Bu dünyadaki halimiz ne ise
yarın mezarda da halimiz o olacaktır.yarın mezarda da halimiz o olacaktır. Onun için bir insan öldüğü vakitte ona temessül ettirilecek.Onun için bir insan öldüğü vakitte ona temessül ettirilecek. Doğuyor, öğlen oldu, akşam oluyor.Doğuyor, öğlen oldu, akşam oluyor. İçeride ona güneş dünya hayatını tanıttıracak.İçeride ona güneş dünya hayatını tanıttıracak. O da diyecek ki:O da diyecek ki: RE. 45/3 ... ve yeclisü yemsehu ayneyhi ...RE. 45/3 ... ve yeclisü yemsehu ayneyhi ... uykudan uyanıyor (ellerini) gözlerine sürerekten.uykudan uyanıyor (ellerini) gözlerine sürerekten. RE. 45/3 ... ve yekùlü deùnî.RE. 45/3 ... ve yekùlü deùnî. "Bırakın beni; şimdi akşam namazı vakti geldi, namazımı kılacağım" diyecek."Bırakın beni; şimdi akşam namazı vakti geldi, namazımı kılacağım" diyecek.
Onun için Hz. Peygamber SAS Mi’rac’a giderken Musa AS’a uğramıştı da


Onun için Hz. Peygamber SAS Mi’rac’a giderken Musa AS’a uğramıştı da
Musa AS’ı kabrinde namaz kılarken görmüştü.Musa AS’ı kabrinde namaz kılarken görmüştü. Yani müslümanlar ruhen namazdalar daima.Yani müslümanlar ruhen namazdalar daima. Cesetleri her ne kadar toprağa inkılâb etse deCesetleri her ne kadar toprağa inkılâb etse de bu dünyadayken ruhumuz bu ibadete alıştı.bu dünyadayken ruhumuz bu ibadete alıştı. Alışması dolayısıylaAlışması dolayısıyla kabirde de bununla böyle vaziyet etmiş vazife yapacak.kabirde de bununla böyle vaziyet etmiş vazife yapacak. İnşallah bunlar dolayısıyla cennet-i âlâsında Cenab-ı Hak cümlemize ikram edecek.İnşallah bunlar dolayısıyla cennet-i âlâsında Cenab-ı Hak cümlemize ikram edecek.
Yalnız şu kadar var ki akşam bir misafirimiz vardı bizim, Ciddeli kendisi.


Yalnız şu kadar var ki akşam bir misafirimiz vardı bizim, Ciddeli kendisi.
Bu kitap da oradaydı. Aldı eline, şöyle bakar oldu.Bu kitap da oradaydı. Aldı eline, şöyle bakar oldu. Galiba şuralarda bir yere rast geldi, bu hadisi okuyordu.Galiba şuralarda bir yere rast geldi, bu hadisi okuyordu. Biz de bunları daima okuyoruz ama hatırdan kaçıyor.Biz de bunları daima okuyoruz ama hatırdan kaçıyor. Ama hatırında kalan kısım şöyle:Ama hatırında kalan kısım şöyle:
Bir zaman ki İslamiyet parlak devirdedir;


Bir zaman ki İslamiyet parlak devirdedir;
Sahabe devri, tabiin devri, tebe-i tabiin devri, müctehitler devri...Sahabe devri, tabiin devri, tebe-i tabiin devri, müctehitler devri... O zaman İslamiyet böyle çok coşkun.O zaman İslamiyet böyle çok coşkun. Her tarafta böyle deniz gibi kaynıyor Müslümanlık...Her tarafta böyle deniz gibi kaynıyor Müslümanlık... Fakat bu devir atlayacak, bir devir gelecek ki: Fitne devri!Fakat bu devir atlayacak, bir devir gelecek ki: Fitne devri! Bu fitne devrinde insanlar Kur'an okuyacaklar.Bu fitne devrinde insanlar Kur'an okuyacaklar. Okuyacak, öğrenecek ve öğretecek.Okuyacak, öğrenecek ve öğretecek. Öğrenecek ve öğretecek ama garaz ile öğrenecek.Öğrenecek ve öğretecek ama garaz ile öğrenecek. Biraz maksada mebni. Allah için, lillah için değil.Biraz maksada mebni. Allah için, lillah için değil. Ondan sonra diyorlar ki:Ondan sonra diyorlar ki: Belki hata ederim, kalan meali söyleyeyim:Belki hata ederim, kalan meali söyleyeyim:
Sonra bunlara soruyor Efendimiz:


Sonra bunlara soruyor Efendimiz:
“—Bunları nasıl bilirsiniz?"“—Bunları nasıl bilirsiniz?" “—Bizim ümmetten mi ya Rasulallah?"“—Bizim ümmetten mi ya Rasulallah?" “—Evet, bizim Ümmet-i Muhammed'den."“—Evet, bizim Ümmet-i Muhammed'den." "Yok diyor. Bunlar cehenneme odun olacaklar.""Yok diyor. Bunlar cehenneme odun olacaklar."
Allah öyle riyâkârane amel nasip etmesin.


Allah öyle riyâkârane amel nasip etmesin.
Hepimizi muhafaza etsin.Hepimizi muhafaza etsin.
Halisâne muhlisâne ibadet edenler de yarın ahirette gözlerini yumduktan sonra


Halisâne muhlisâne ibadet edenler de yarın ahirette gözlerini yumduktan sonra
bu ibadetleriyle zevk içerisinde yaşayacaklar.bu ibadetleriyle zevk içerisinde yaşayacaklar. İbadetten insanlar manevi bir zevk alırlar.İbadetten insanlar manevi bir zevk alırlar.
Bunun için bir kitapta okudum da çok hoşuma gitti.


Bunun için bir kitapta okudum da çok hoşuma gitti.
Diyor ki: Dünyada çeşit zevkler var küçüklükten ihtiyarlığa kadar...Diyor ki: Dünyada çeşit zevkler var küçüklükten ihtiyarlığa kadar... Kimisi paranın peşinde zevk alır, kimisi malın peşinde zevk alır.Kimisi paranın peşinde zevk alır, kimisi malın peşinde zevk alır. Kimisi kadının peşinde zevk alır, çoluk çocuktan zevk alır.Kimisi kadının peşinde zevk alır, çoluk çocuktan zevk alır. Kimisi mevkilerle zevklenir. İşte çeşit çeşit zevkler diyor...Kimisi mevkilerle zevklenir. İşte çeşit çeşit zevkler diyor...
Hepsi en güzeli diyor. Mesela hitabet zevkleri...


Hepsi en güzeli diyor. Mesela hitabet zevkleri...
Sonra bir de mesela büyük rütbelere sahip olan insanların zevki...Sonra bir de mesela büyük rütbelere sahip olan insanların zevki... Bir de mesela kumandanların düşmanı kovaladığı,Bir de mesela kumandanların düşmanı kovaladığı, önüne katıp da kovaladığı vakitteki zevkinde... önüne katıp da kovaladığı vakitteki zevkinde... Kovaladık, düşman gidiyor Akdeniz'e doğru kaçıyor...Kovaladık, düşman gidiyor Akdeniz'e doğru kaçıyor... Bu artık kim bilir ne kadar zevk alıyor şimdi.Bu artık kim bilir ne kadar zevk alıyor şimdi.
Fakat bu zevklerin hepsi fani.


Fakat bu zevklerin hepsi fani.
Bir gün gelecek ya bir inkılap, ya bir hastalık, ya bir maraz,Bir gün gelecek ya bir inkılap, ya bir hastalık, ya bir maraz, bir dert, insana her şeyi unutturur.bir dert, insana her şeyi unutturur.
Hatta şimdi bana haber geldi.


Hatta şimdi bana haber geldi.
Bizim arkadaşlarımızdan birisi var.Bizim arkadaşlarımızdan birisi var. Çok musalli, mütedeyyin, cömert...Çok musalli, mütedeyyin, cömert... Belki yirmiden fazla haccı da var...Belki yirmiden fazla haccı da var... Şimdi namaz kılamıyor bir durumda...Şimdi namaz kılamıyor bir durumda... Kendisinin de haberi yok yani, mes’ul değil, mes’uliyetten artık kurtulmuş, irade elden gitmiş.Kendisinin de haberi yok yani, mes’ul değil, mes’uliyetten artık kurtulmuş, irade elden gitmiş. Son günlerini bekliyor yani. Böyle bir durumda.Son günlerini bekliyor yani. Böyle bir durumda.
Demek ki insanda her şey fani.


Demek ki insanda her şey fani.
Servet de gitti, bilmem ne de gitti, gitti.Servet de gitti, bilmem ne de gitti, gitti. Ameli şimdi onun neyse, o ameliyle haşrolacak o insan...Ameli şimdi onun neyse, o ameliyle haşrolacak o insan... Binaen aleyh bu zevklerin hepsi bitti.Binaen aleyh bu zevklerin hepsi bitti. İnsan tabii para dağıtırken bir zevk alır.İnsan tabii para dağıtırken bir zevk alır. O adam çok para dağıtıyordu, çok çocuk okutuyordu.O adam çok para dağıtıyordu, çok çocuk okutuyordu. Bir zevk bundan alıyordu tabii, bu zevk ile bunları yapıyordu.Bir zevk bundan alıyordu tabii, bu zevk ile bunları yapıyordu. Ama bugün o zevklerin hepsi tükenmiştir.Ama bugün o zevklerin hepsi tükenmiştir.
Yalnız bir zevk var; ibadetin zevki, maarif zevki,


Yalnız bir zevk var; ibadetin zevki, maarif zevki,
müşahede zevki diyorlar ki bu zevkte nihayet yok...müşahede zevki diyorlar ki bu zevkte nihayet yok... Bu zevk insana mezarında öldükten sonra da ibadet ettirecek.Bu zevk insana mezarında öldükten sonra da ibadet ettirecek. Ondan sonra Cenâb-ı Hakk’ın müşâhedesiyle, gayb alemlerinde ömürleri geçecek.Ondan sonra Cenâb-ı Hakk’ın müşâhedesiyle, gayb alemlerinde ömürleri geçecek. Allah cümlemizi bu hakîkî müşahedeleri seyreden zümreye nâil eylesin...Allah cümlemizi bu hakîkî müşahedeleri seyreden zümreye nâil eylesin...
RE. 45/5 İzâ dehale kavmun menzile raculin,


RE. 45/5 İzâ dehale kavmun menzile raculin,
kâne rabbü’l-menzili emîrehümkâne rabbü’l-menzili emîrehüm hattâ yahrucû min menzilihî, ve tâatuhû aleyhim vâcibetün.hattâ yahrucû min menzilihî, ve tâatuhû aleyhim vâcibetün.
Bir kavim bir eve misafir gittik.


Bir kavim bir eve misafir gittik.
İslâmiyet’i hakikaten öğrenmek isteyen her Müslümanaİslâmiyet’i hakikaten öğrenmek isteyen her Müslümana hadis ilmini bilmek farzdır desem yerindedir.hadis ilmini bilmek farzdır desem yerindedir. İlm-i hadisi bilmeyen bir insanın Müslümanlığı çok zayıftır.İlm-i hadisi bilmeyen bir insanın Müslümanlığı çok zayıftır. Bunlar tabii hep bilmekle olmaz.Bunlar tabii hep bilmekle olmaz. Efendimiz’in zamanındaki sahabi hadis okumayı bilmiyordu.Efendimiz’in zamanındaki sahabi hadis okumayı bilmiyordu. Fakat Efendimiz’in sözlerini kulaklarına alıp, içlerine yerleştirerek,Fakat Efendimiz’in sözlerini kulaklarına alıp, içlerine yerleştirerek, o suretle de hepsi cihanın alimleri olmuşlardı.o suretle de hepsi cihanın alimleri olmuşlardı.
Bu sefer Bağdat’ı nasib etti Cenab-ı Hak.


Bu sefer Bağdat’ı nasib etti Cenab-ı Hak.
Orada Huzeyfetü’l-Yemânî Hazretleri’ni, Selman-ı Fârisî Hazretleri’niOrada Huzeyfetü’l-Yemânî Hazretleri’ni, Selman-ı Fârisî Hazretleri’ni Câbir ibn-i Abdullah Hazretleri’ni ziyaret nasib oldu. Sahabedendi bunlar.Câbir ibn-i Abdullah Hazretleri’ni ziyaret nasib oldu. Sahabedendi bunlar. Onları da ziyaret nasip oldu.Onları da ziyaret nasip oldu. (Kabirleri) Çok asude, şöyle rahat, çok zevk verici bir halleri var.(Kabirleri) Çok asude, şöyle rahat, çok zevk verici bir halleri var.
Meselâ, ötekilerin kabirleri çok saltanatlı…


Meselâ, ötekilerin kabirleri çok saltanatlı…
Bir türbe yapılmış, insan türbeye bakmaya vakit bulamıyor ki etrafındaki parlaklıklardan...Bir türbe yapılmış, insan türbeye bakmaya vakit bulamıyor ki etrafındaki parlaklıklardan... O kadar fahiş ziynetler yapmışlar; altın, gümüş, bilmem neler neler...O kadar fahiş ziynetler yapmışlar; altın, gümüş, bilmem neler neler...
Ama bunlarınki gayet sade, hiçbir şey yok!


Ama bunlarınki gayet sade, hiçbir şey yok!
Yalnız kendilerinin örtüleri var üzerlerinde...Yalnız kendilerinin örtüleri var üzerlerinde... İnsan içeriye girince yüreği mest oluyor...İnsan içeriye girince yüreği mest oluyor... Çünkü ölü demek abes, tam hayatta insanlar...Çünkü ölü demek abes, tam hayatta insanlar... İnsan hayattayken onlardan nasıl feyz alıyorsa yine aynı feyzi orda da alıyor.İnsan hayattayken onlardan nasıl feyz alıyorsa yine aynı feyzi orda da alıyor.
Binaen aleyh, böyle bir kavmin evine girdiğiniz vakitte,


Binaen aleyh, böyle bir kavmin evine girdiğiniz vakitte,
RE. 45/5 ... Kâne rabbü’l-menzili ... O evin sahibi,RE. 45/5 ... Kâne rabbü’l-menzili ... O evin sahibi, RE. 45/5 ... emîrehüm ... o giren kavmin emirleridir. Cemaatin amiridir bu evin sahibi.RE. 45/5 ... emîrehüm ... o giren kavmin emirleridir. Cemaatin amiridir bu evin sahibi. RE. 45/5 ... Hattâ yahrucu min menzilihî ... Onun evinden çıkıncaya kadar.RE. 45/5 ... Hattâ yahrucu min menzilihî ... Onun evinden çıkıncaya kadar. Çıkıncaya kadar evin sahibi, evin emiridir.Çıkıncaya kadar evin sahibi, evin emiridir. RE. 45/5 ... ve tâatuhû ... O emire itaat etmek,RE. 45/5 ... ve tâatuhû ... O emire itaat etmek, RE. 45/5 ... aleyhim ... o misafirlere; RE. 45/5 ... vâcibetün. vaciptir.RE. 45/5 ... aleyhim ... o misafirlere; RE. 45/5 ... vâcibetün. vaciptir. Misafir eve hükmedemez artık. Evin sahibi ne derse o olacak.Misafir eve hükmedemez artık. Evin sahibi ne derse o olacak. Mesela bir yer gösterirse, "şurada buyurun oturun"; "yok ben burada oturacağım" der, yok.Mesela bir yer gösterirse, "şurada buyurun oturun"; "yok ben burada oturacağım" der, yok. Sana neresini göstermişse orada oturman lazım.Sana neresini göstermişse orada oturman lazım. Ne getirdiyse onu yemen lazım. Nasıl ikram ettiyse ona razı olmak lazım.Ne getirdiyse onu yemen lazım. Nasıl ikram ettiyse ona razı olmak lazım. Yalnız suya, yastığa, tuza hakkı varmış istemeye.Yalnız suya, yastığa, tuza hakkı varmış istemeye.
RE. 45/6 İzâ dehale aleykümü’s-sâilü bi-gayri iznin, felâ tut’imûhu.


RE. 45/6 İzâ dehale aleykümü’s-sâilü bi-gayri iznin, felâ tut’imûhu.

Evinize birisi izin almadan girerse


Evinize birisi izin almadan girerse
ona bir şey vermeyin, yedirmeyin, içirmeyin.ona bir şey vermeyin, yedirmeyin, içirmeyin. İstediğini de vermeyin. İzinsiz geldi içeriye.İstediğini de vermeyin. İzinsiz geldi içeriye.
Allah affetsin cümlemizi...


Allah affetsin cümlemizi...

Hazreti Aişe rivayet ediyor bunu Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den:


Hazreti Aişe rivayet ediyor bunu Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den:

RE. 45/7 İzâ deà ehadüküm felya’zimi’l-mes’elete fi’d-duâi, ve lâ yekul:


RE. 45/7 İzâ deà ehadüküm felya’zimi’l-mes’elete fi’d-duâi, ve lâ yekul:
Allàhümme in şi’te feâtinî, feinna’llàhe lâ müstekrihe lehû.Allàhümme in şi’te feâtinî, feinna’llàhe lâ müstekrihe lehû.
Direkt Allah Teâlâ'dan yalvarıyoruz, bir şeyler istiyoruz.


Direkt Allah Teâlâ'dan yalvarıyoruz, bir şeyler istiyoruz.
"Ya Rabbi, bunu istersen bana ver" deme."Ya Rabbi, bunu istersen bana ver" deme. "İstersen ver" deme. İste..."İstersen ver" deme. İste... Allah Teâlâ vermekten aciz değil.Allah Teâlâ vermekten aciz değil. Verecekse verir, vermeyecekse O'nun re'yine şey etme (karışma).Verecekse verir, vermeyecekse O'nun re'yine şey etme (karışma). "İstersen" gibi duayı yarım bırakma."İstersen" gibi duayı yarım bırakma. "Ver ya Rabbi!" de, "Ver ya Rabbi...""Ver ya Rabbi!" de, "Ver ya Rabbi..."
Bağdat’ta gördük bunu, adam ne yaptı?


Bağdat’ta gördük bunu, adam ne yaptı?
Hatta Abdülkàdir-i Geylânî türbesine gelmişler.Hatta Abdülkàdir-i Geylânî türbesine gelmişler. Türbe dışarıda büyük, demir parmaklıklarla, kafeslerle de süslü.Türbe dışarıda büyük, demir parmaklıklarla, kafeslerle de süslü. Tutmuş, adeta neredeyse koparacak demiri, bunun demirini böyle sallıyor.Tutmuş, adeta neredeyse koparacak demiri, bunun demirini böyle sallıyor. Tabii içinden de bir şey istiyor.Tabii içinden de bir şey istiyor. Diyor ki: “—Benim bu işimi senden istiyorum. Sen buna da bir şey ol." diyor.Diyor ki: “—Benim bu işimi senden istiyorum. Sen buna da bir şey ol." diyor.
Bunların hepsi hem bid’attir, hem günahtır.


Bunların hepsi hem bid’attir, hem günahtır.
İstenilen şey yalnız Allah’tan istenir.İstenilen şey yalnız Allah’tan istenir. Allah’tan istemekte vasıta olur.Allah’tan istemekte vasıta olur. O vasıta olarak buna delil olur mu bilmezsin.O vasıta olarak buna delil olur mu bilmezsin. Yoksa ondan istersen şirke döner gider iş.Yoksa ondan istersen şirke döner gider iş.
Bütün mahlûkat kuldan ibarettir. Kulluktur vazifesi...


Bütün mahlûkat kuldan ibarettir. Kulluktur vazifesi...
Vermek kudertinede değildir kimse.Vermek kudertinede değildir kimse. Ama ilk ilticâda vesile olur; “Yâ Rabbi bunu vesile kıl, bunu buna lütfet!” diye ilticada ederiz.Ama ilk ilticâda vesile olur; “Yâ Rabbi bunu vesile kıl, bunu buna lütfet!” diye ilticada ederiz.
Sen de isterken, peygamberden de isterken "Vesile ol!" diye istenir.


Sen de isterken, peygamberden de isterken "Vesile ol!" diye istenir.
“—Yâ Rasûlallah, bunu bana ver!” dersen günah olur.“—Yâ Rasûlallah, bunu bana ver!” dersen günah olur. "Vesile ol ya Rabbi benim bu işime!""Vesile ol ya Rabbi benim bu işime!" Benim Cenab-ı Hakk'tan bir dileği var.Benim Cenab-ı Hakk'tan bir dileği var. Fakat ona benim söyleyecek yüzüm yok.Fakat ona benim söyleyecek yüzüm yok. Ben sana geldim, sen bizim rasulümüzsün.Ben sana geldim, sen bizim rasulümüzsün. Benim bu işime sen vesile ol daBenim bu işime sen vesile ol da buradan da olmadı nerede olacak.buradan da olmadı nerede olacak. Vesile ol da bana Cenab-ı Hak bunu lutfetsin.Vesile ol da bana Cenab-ı Hak bunu lutfetsin.
Araya bir vesile sokuyorsun, ondan isteme değil.


Araya bir vesile sokuyorsun, ondan isteme değil.

RE. 45/8 İzâ deâ ehadüküm, felyüemmin alâ duâi nefsihî.


RE. 45/8 İzâ deâ ehadüküm, felyüemmin alâ duâi nefsihî.

"Âmin..." diyoruz ya, istiyoruz.


"Âmin..." diyoruz ya, istiyoruz.
İstediğimiz vakitte kendi istediğimize de âmin diyelim.İstediğimiz vakitte kendi istediğimize de âmin diyelim. Dememizi tavsiye ediyorum.Dememizi tavsiye ediyorum. Duayı biz ediyoruz, fakat amini başkası diyor amaDuayı biz ediyoruz, fakat amini başkası diyor ama kendimiz kendi duamıza amin demekle vazifelendiriyor Cenab-ı Peygamber.kendimiz kendi duamıza amin demekle vazifelendiriyor Cenab-ı Peygamber. Yani "Ya rabbi, duamı kabul et!'" demek.Yani "Ya rabbi, duamı kabul et!'" demek.
RE. 45/9 İzâ dea’r-raculü li-ahihî bi-zahri’l-gaybi,


RE. 45/9 İzâ dea’r-raculü li-ahihî bi-zahri’l-gaybi,
kàleti’l- melâiketü: Ve leke bi-mislihîkàleti’l- melâiketü: Ve leke bi-mislihî
Duanın en güzeli, kardeşin için arkasından ettiğin duadır.


Duanın en güzeli, kardeşin için arkasından ettiğin duadır.
Meselâ bir fakir kardeşin var;Meselâ bir fakir kardeşin var;
“—Yâ Rabbi, şu benim fakir kardeşime sen güzel bir mal mülk ver!”


“—Yâ Rabbi, şu benim fakir kardeşime sen güzel bir mal mülk ver!”
Hasta bir kardeşin var;Hasta bir kardeşin var; “—Yâ Rabbi, sen şu hasta kardeşimi iyi et, şifa ver.”“—Yâ Rabbi, sen şu hasta kardeşimi iyi et, şifa ver.” Öteki kardeşin meselâ işsiz;Öteki kardeşin meselâ işsiz; “—Yâ Rabbi, şu işsiz kardeşime bir iş buluver, bir iş ihsan ediver."“—Yâ Rabbi, şu işsiz kardeşime bir iş buluver, bir iş ihsan ediver." Bu, kendisi için kime ne istiyorsa bir melek de diyor ki:
“—Yâ Rabbi, buna da ver o kadar."
Bu, kendisi için kime ne istiyorsa bir melek de diyor ki:

“—Yâ Rabbi, buna da ver o kadar."
İstediği kadar da buna ver.İstediği kadar da buna ver. Sen kendi dilinden istiyorsun ona, o da sana istiyor.Sen kendi dilinden istiyorsun ona, o da sana istiyor. Elbette meleğin duası senin duandan daha hayırlıdır.Elbette meleğin duası senin duandan daha hayırlıdır. Binaenaleyh kardeşine istediğin vakitte iste ki sana da verilsin.Binaenaleyh kardeşine istediğin vakitte iste ki sana da verilsin.
Ebu Hureyre'den gelme...


Ebu Hureyre'den gelme...

RE. 45/10 İzâ dea’r-racülü zevcetehû li-hacetihî,


RE. 45/10 İzâ dea’r-racülü zevcetehû li-hacetihî,
felte’tihî ve in kânet ale’t-tennûr.felte’tihî ve in kânet ale’t-tennûr.
Bu, kadınlara karşı büyük bir ders levhası...


Bu, kadınlara karşı büyük bir ders levhası...
Hiçbir kadının efendisini -hangi iş hizmetinde olursa olsun-Hiçbir kadının efendisini -hangi iş hizmetinde olursa olsun- onun dediğine muhalefet etmeyip ameline itaat etmiş olmalıdır.onun dediğine muhalefet etmeyip ameline itaat etmiş olmalıdır.
RE. 45/11 İzâ dea’r-racülü’mraetehû ilâ firâşihî ...


RE. 45/11 İzâ dea’r-racülü’mraetehû ilâ firâşihî ...

Yukarıdaki hadisi daha açıklıyor bu.


Yukarıdaki hadisi daha açıklıyor bu.

RE. 45/11 İzâ dea’r-racülü’mraetehû ilâ firâşihî


RE. 45/11 İzâ dea’r-racülü’mraetehû ilâ firâşihî
feltücib ve in kânet alâ zahri katebin.feltücib ve in kânet alâ zahri katebin.
Birisi ekmek pişiriyor fırında. Tennur...


Birisi ekmek pişiriyor fırında. Tennur...
Fırında ekmek pişirirken eğer ekmek kocasınınsaFırında ekmek pişirirken eğer ekmek kocasınınsa ekmek zaten fırına ait değil.ekmek zaten fırına ait değil. Kocasına ait ekmek pişiyorsa fırındaKocasına ait ekmek pişiyorsa fırında kocası "Fırındaki ekmeği bırak da gel!" dediği vakit bırakıp gidecek.kocası "Fırındaki ekmeği bırak da gel!" dediği vakit bırakıp gidecek. Ama ammeyi pişirilen bir ekmek iseAma ammeyi pişirilen bir ekmek ise tabi âmmenin ekmeğinin yanması dolayısıyla mesuliyet var.tabi âmmenin ekmeğinin yanması dolayısıyla mesuliyet var. Burada itaat etmeyebilir.Burada itaat etmeyebilir.
Burda da meselâ deveye binmiş, hayvana binmiş.


Burda da meselâ deveye binmiş, hayvana binmiş.
Bir yere gidecek, nereye gidecekse...Bir yere gidecek, nereye gidecekse... Efendisi gel diyor. İnip binmesi deveye zor.Efendisi gel diyor. İnip binmesi deveye zor. Bu zorluğu bırakaraktan onun emrine itaat etmeye mecbur.Bu zorluğu bırakaraktan onun emrine itaat etmeye mecbur. Şimdi bu üçüncüsüne bakın:Şimdi bu üçüncüsüne bakın:
RE. 45/12 İzâ dea’r-racülü’mraetehû ilâ firâşihî


RE. 45/12 İzâ dea’r-racülü’mraetehû ilâ firâşihî
feebet, febâte gadbâne aleyhâ,feebet, febâte gadbâne aleyhâ, leanethe’l-melâiketü hattâ tusbiha.leanethe’l-melâiketü hattâ tusbiha.
Hem Buhârî hem Müslim hem Ebû Dâvûd,


Hem Buhârî hem Müslim hem Ebû Dâvûd,
Ebû Hureyre Hazretlerinden rivayet ediyor.Ebû Hureyre Hazretlerinden rivayet ediyor.
Kadın, erkeğin bir nevi sırtına alınmış malıdır.


Kadın, erkeğin bir nevi sırtına alınmış malıdır.
Malında tasarruf erkeğin hakkıdır.Malında tasarruf erkeğin hakkıdır. Binaen aleyh bir haldeki kadınını davet ediyor eşliğe...Binaen aleyh bir haldeki kadınını davet ediyor eşliğe... Kadının da o anda bir şeyi var, şey yapmıyor.Kadının da o anda bir şeyi var, şey yapmıyor. Yanaşmıyor efendisinin bu haline.Yanaşmıyor efendisinin bu haline. Ve yatıyor yatağına.Ve yatıyor yatağına. febâte gadbâne aleyhâfebâte gadbâne aleyhâ Efendisi ona kızıyor tabi gelmedi diyerekten.Efendisi ona kızıyor tabi gelmedi diyerekten. Gazaplı olaraktan uyuyorlar.Gazaplı olaraktan uyuyorlar. Onun uyuması ileOnun uyuması ile RE. 45/12 ... leanethe’l-melâiketü hattâ tusbiha.RE. 45/12 ... leanethe’l-melâiketü hattâ tusbiha. Sabaha kadar o kadına melekler lanet ederler.Sabaha kadar o kadına melekler lanet ederler. Buradaki "tüsbiha"da diyor ki:Buradaki "tüsbiha"da diyor ki: Tüsbiha dan murad, sabah olunca artık tabi zevciyet muameleleri olmaz.Tüsbiha dan murad, sabah olunca artık tabi zevciyet muameleleri olmaz. Herkes işine dağılacak, zorluk olur.Herkes işine dağılacak, zorluk olur. Ondan dolayı diyor. Halbuki lanetler devam eder demek istiyor.Ondan dolayı diyor. Halbuki lanetler devam eder demek istiyor. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin.
RE. 45/13 İzâ deavte’llàhe


RE. 45/13 İzâ deavte’llàhe
fe’d’ullàhe bi-batni keffeyke ...fe’d’ullàhe bi-batni keffeyke ... Allah-u Teala'ya yalvarırkenAllah-u Teala'ya yalvarırken ellerinizi böyle yukarıya açaraktan yalvarın.ellerinizi böyle yukarıya açaraktan yalvarın. RE. 45/13 ... velâ ted’u bi-zuhûrihimâ ...RE. 45/13 ... velâ ted’u bi-zuhûrihimâ ... Böyle yapmayın duada.Böyle yapmayın duada. RE. 45/13 ... feizâ ferağte ...RE. 45/13 ... feizâ ferağte ... Duanız bitinceDuanız bitince RE. 45/13 ... fe’msah bihimâ vecheke.RE. 45/13 ... fe’msah bihimâ vecheke. Bunu (elini) böyle yüzüne mesh et.Bunu (elini) böyle yüzüne mesh et. Orda şâhid dedi ki:Orda şâhid dedi ki:
Bundan murat, yani tefe’üldür.


Bundan murat, yani tefe’üldür.
Avuçların rahmet-i ilahî ile, berekât-ı ilâhî ile doldu da,Avuçların rahmet-i ilahî ile, berekât-ı ilâhî ile doldu da, bundan böyle vücudun da istifade etsin diye yüzünden aşağıya sürüyorsun diyerekten.bundan böyle vücudun da istifade etsin diye yüzünden aşağıya sürüyorsun diyerekten.
Fakat böyle kıtlık zamanlarında yağmur duaları yapılır,


Fakat böyle kıtlık zamanlarında yağmur duaları yapılır,
yahut bir şeyler gelir, afetler gelir Allah esirgeye.yahut bir şeyler gelir, afetler gelir Allah esirgeye. Bu afetlerin def’i için dua edildiği vakitte,Bu afetlerin def’i için dua edildiği vakitte, (eller) tersine olarak böyle dua edilir:(eller) tersine olarak böyle dua edilir:
“—Yağmurunu böyle inzal et ya Rabbi!


“—Yağmurunu böyle inzal et ya Rabbi!
Demek yağmur afetini kaldır üzerimizden demek.Demek yağmur afetini kaldır üzerimizden demek.
RE. 45/14 İzâ deavtüm li-ehadin mine’l-yehudi ve’n-nasârâ,


RE. 45/14 İzâ deavtüm li-ehadin mine’l-yehudi ve’n-nasârâ,
Fekùlû: Eksera’llàhu mâleke ve veledeke.Fekùlû: Eksera’llàhu mâleke ve veledeke.
Bu da bakınız çok dikkate şayen bir şey.


Bu da bakınız çok dikkate şayen bir şey.

Siz Yahud ve Nesara’ya dua etmek istediğiniz vakitte,


Siz Yahud ve Nesara’ya dua etmek istediğiniz vakitte,
bunların gönlünü komşuluk veyahut beraberlik bir şeyler varbunların gönlünü komşuluk veyahut beraberlik bir şeyler var onun gönlünü de hoş etmek için ona dua etmek istediğinizde böyle deyin:onun gönlünü de hoş etmek için ona dua etmek istediğinizde böyle deyin:
RE. 45/14 ... Eksera’llàhu mâleke ve veledeke.


RE. 45/14 ... Eksera’llàhu mâleke ve veledeke.
“Allah senin malını ve çocuklarını çok etsin!”“Allah senin malını ve çocuklarını çok etsin!” “Allah senin malını ve çocuklarını çok etsin!” diye dua ediniz.“Allah senin malını ve çocuklarını çok etsin!” diye dua ediniz.
Çünkü onun malı çok oldukça


Çünkü onun malı çok oldukça
çocukları da çok oldukçaçocukları da çok oldukça belâsı da o nispetle çok olacaktır.belâsı da o nispetle çok olacaktır. Bu onun lehine değil, aleyhinedir.Bu onun lehine değil, aleyhinedir. Allah muhafaza etsin.Allah muhafaza etsin.
"Ni’me’l-mâlü’s-sàlih, li’r-racüli’s-sàlih"


"Ni’me’l-mâlü’s-sàlih, li’r-racüli’s-sàlih"
Mal ne güzel şeydir sâlih olan bir insan için.Mal ne güzel şeydir sâlih olan bir insan için.
Bu Bursa'daki Hüdavendeger Hazretleri’nin camisinde


Bu Bursa'daki Hüdavendeger Hazretleri’nin camisinde
koca bir levha ile yazılıdır, küçüklükten beri ezberimde kalmıştır.koca bir levha ile yazılıdır, küçüklükten beri ezberimde kalmıştır.
O da geçen Cuma veya Cumartesi günü


O da geçen Cuma veya Cumartesi günü
Bekir Hàkî Efendi vaaz etmiş,Bekir Hàkî Efendi vaaz etmiş, birisi nakletti bana.birisi nakletti bana. O vaazında Efendimiz ashabdan birisini çağırmış:O vaazında Efendimiz ashabdan birisini çağırmış:
“—Seni harbe yollayacağım bir yere!


“—Seni harbe yollayacağım bir yere!
Silahını, bıçağını al, tedariğini yap da gel!”Silahını, bıçağını al, tedariğini yap da gel!”
O adam da hazırlanmış gelmiş.


O adam da hazırlanmış gelmiş.

“—Sana şimdi biraz da para vereceğim.” demiş.


“—Sana şimdi biraz da para vereceğim.” demiş.

Demiş ki: “—Yâ Rasûlallah! Biz fî sebîli’llâh muhaceret ettik de geldik Mekke’den...


Demiş ki: “—Yâ Rasûlallah! Biz fî sebîli’llâh muhaceret ettik de geldik Mekke’den...
Paraya pula ihtiyacımız olsaydıParaya pula ihtiyacımız olsaydı orada mallarımızı mülklerimize bıraktıp da gelmezdik.orada mallarımızı mülklerimize bıraktıp da gelmezdik. Biz fî sebililâh geldik. Paraya pula ihtiyacımız yok!" demiş.Biz fî sebililâh geldik. Paraya pula ihtiyacımız yok!" demiş.
O zaman demiş ki: "Ni’me’l-mâlü’s-sàlih, li’r-racüli’s-sàlih"


O zaman demiş ki: "Ni’me’l-mâlü’s-sàlih, li’r-racüli’s-sàlih"
"Para ne güzel şeydir salih olan insan için.""Para ne güzel şeydir salih olan insan için."
Dünyasını da kazandırır, ahiretini de kazandırır.


Dünyasını da kazandırır, ahiretini de kazandırır.
Ama sàlih olmazsan -Allah esirgeye- dünyası da perişan, ahireti de perişan olur.Ama sàlih olmazsan -Allah esirgeye- dünyası da perişan, ahireti de perişan olur.
Çünkü bak; malının çokluğu, saadetini delalet etmiyor.


Çünkü bak; malının çokluğu, saadetini delalet etmiyor.
Eğer saadetini delalet etseydi Peygamber Efendimiz demezdi ki Yahudiye:Eğer saadetini delalet etseydi Peygamber Efendimiz demezdi ki Yahudiye: "Malın çok olsun diye dua et!" diye."Malın çok olsun diye dua et!" diye. Çünkü görüyoruz paraları salih olmayan insanlarda.Çünkü görüyoruz paraları salih olmayan insanlarda. Ne büyük felaketler doğuruyor.Ne büyük felaketler doğuruyor. Allah'ı da unutturuyor onlara.Allah'ı da unutturuyor onlara. Peygamberi de unutturuyor, dini de unutturuyor.Peygamberi de unutturuyor, dini de unutturuyor. Büsbütün acayip bir mahluk oluyor.Büsbütün acayip bir mahluk oluyor.
RE. 45/15 "İzâ düiye ehadüküm ile’l-velîmeti, felye’tihâ."


RE. 45/15 "İzâ düiye ehadüküm ile’l-velîmeti, felye’tihâ."

Sizin biriniz velimeye -gerek sünnet gerek evlenme cemiyetlerinden bir cemiyete- çağırıldığınız vakitte


Sizin biriniz velimeye -gerek sünnet gerek evlenme cemiyetlerinden bir cemiyete- çağırıldığınız vakitte
bu çağrılan davete icabet ediniz.bu çağrılan davete icabet ediniz. felye’tihâ, ondan istinkaf etmesin. (kibirlenmeden gitsin)felye’tihâ, ondan istinkaf etmesin. (kibirlenmeden gitsin)
Çünkü mü'minin mü'mine altı hakkı var.


Çünkü mü'minin mü'mine altı hakkı var.
Bu altı hakkından birisiBu altı hakkından birisi davetine icabet etmektir. Cenazesine de icabet etmektir.davetine icabet etmektir. Cenazesine de icabet etmektir. Yani iyi günlerinde, zor günlerinde de.Yani iyi günlerinde, zor günlerinde de. İyi günlerinde adam cemiyet yapacak.İyi günlerinde adam cemiyet yapacak. Gitmezsen insanlık hakkını, komşuluk hakkını, dostluk hakkını kaybetmiş olursun.Gitmezsen insanlık hakkını, komşuluk hakkını, dostluk hakkını kaybetmiş olursun.
Bu da İmam Mâlik'in, Ahmet b. Hanbel'in,


Bu da İmam Mâlik'in, Ahmet b. Hanbel'in,
Buhâri'nin, Müslim'in, Ebû Dâvûd'un, İbn Hibban'ın Hz. Ömer'den rivayetleri...Buhâri'nin, Müslim'in, Ebû Dâvûd'un, İbn Hibban'ın Hz. Ömer'den rivayetleri...
Bu sebeple bize gelmişler Salı günü.


Bu sebeple bize gelmişler Salı günü.
Davet ediyor Yahya Efendi dergahına.Davet ediyor Yahya Efendi dergahına. Beşiktaş takımına aşure yapacaklarmış.Beşiktaş takımına aşure yapacaklarmış. Bu aşureyi “—Hocaefendi, siz de şeref vermez misiniz?” diye.Bu aşureyi “—Hocaefendi, siz de şeref vermez misiniz?” diye. Geçen senede takılmıştım ben buna.Geçen senede takılmıştım ben buna.
"Siz hep burada yapıyorsunuz da bizde yapmaz mısınız?" diye.


"Siz hep burada yapıyorsunuz da bizde yapmaz mısınız?" diye.

Demişler ki: İsterlerse bir gün versinler de onların camisinde de yapalım bu aşureyi.


Demişler ki: İsterlerse bir gün versinler de onların camisinde de yapalım bu aşureyi.
Hanımlar bunlar, dışarıdan gelme. İstanbullu değil.Hanımlar bunlar, dışarıdan gelme. İstanbullu değil.
Ben de dedim ki “—Bize de yapsınlar bir gün...”


Ben de dedim ki “—Bize de yapsınlar bir gün...”
Gelecek pazara da bizim camimizde yapsak olur mu acaba bu aşureyi?Gelecek pazara da bizim camimizde yapsak olur mu acaba bu aşureyi? Bunlar yapacak.Bunlar yapacak. Tertip, teşkilatları var onların.Tertip, teşkilatları var onların. Ben de aşure istiyordum ama bizde ne o kadar kazan var onları pişirebilecekBen de aşure istiyordum ama bizde ne o kadar kazan var onları pişirebilecek ne takım taklavat var.ne takım taklavat var. O dergahınO dergahın Vakıfları var, oradan yapıyor.Vakıfları var, oradan yapıyor.
Şimdi düşündüm, deminden beri onu hesap ediyorum.


Şimdi düşündüm, deminden beri onu hesap ediyorum.
Camiye şöyle güzel şeyler alsak veya hasırlar sersek etrafına.Camiye şöyle güzel şeyler alsak veya hasırlar sersek etrafına. Cemaat de sıralı oturur karşılıklı.Cemaat de sıralı oturur karşılıklı. Bi yüz-yüz elli kişiyi alır diye hesapladım.Bi yüz-yüz elli kişiyi alır diye hesapladım. Bir şey olur mu dersin?Bir şey olur mu dersin? Dedikodu olur mu?Dedikodu olur mu? Aşuredir değil mi bu?Aşuredir değil mi bu? İnşallah. (bir sıkıntı olmaz!)İnşallah. (bir sıkıntı olmaz!)
RE. 45/16 İzâ duiye ehadüküm ilâ taàmin, felyücib;


RE. 45/16 İzâ duiye ehadüküm ilâ taàmin, felyücib;
fein kâne muftıran, felye’kül;fein kâne muftıran, felye’kül; ve in kâne sàimen, felyusalli.ve in kâne sàimen, felyusalli.
Şimdi bak...


Şimdi bak...
Bir yemek davetine çağırıldın...Bir yemek davetine çağırıldın... Çağırıldığınız vakitte yemeğe, eğer oruçluysanız öğlen yemeği falan mesela...Çağırıldığınız vakitte yemeğe, eğer oruçluysanız öğlen yemeği falan mesela... Oruçsuzsanız yersiniz.Oruçsuzsanız yersiniz. Oruçluysanız oradaki yemeğin sahibine ve oradaki cemaate dua edersiniz.Oruçluysanız oradaki yemeğin sahibine ve oradaki cemaate dua edersiniz. Oradaki salattan murad, dua imiş .Oradaki salattan murad, dua imiş . Allah sizin yemeklerinize bereket versin vücutlarınıza afiyet versinAllah sizin yemeklerinize bereket versin vücutlarınıza afiyet versin diyerekten bir dua etmekle mükellef...diyerekten bir dua etmekle mükellef...
Eğer bu oruç nezir orucuysa, vacib bir oruçsa...


Eğer bu oruç nezir orucuysa, vacib bir oruçsa...
Mesela kaza ediyor Ramazan orucunu, tutamadığı oruçlar var; bozulmaz.Mesela kaza ediyor Ramazan orucunu, tutamadığı oruçlar var; bozulmaz. Fakat nafile bir oruç iseFakat nafile bir oruç ise nafile oruçların bozulmasına cevaz var.nafile oruçların bozulmasına cevaz var. Meselâ, dostunuz sizi yemeğe davet ettiği vakitte,Meselâ, dostunuz sizi yemeğe davet ettiği vakitte, sizin oruçlu olduğunuzu bilmiyor,sizin oruçlu olduğunuzu bilmiyor, gittiniz, istiyoruz sizin de yemek yemenizi.gittiniz, istiyoruz sizin de yemek yemenizi.
Eğer yemek yememenizden üzülecekse,


Eğer yemek yememenizden üzülecekse,
orucu bozup yemeği yemek efdal diyorlar.orucu bozup yemeği yemek efdal diyorlar. Eğer üzülmeyecekse bir beis yok.Eğer üzülmeyecekse bir beis yok. Sonra yeniden tutarsınız.Sonra yeniden tutarsınız. Nafilenin yerine vacip olur bu sefer.Nafilenin yerine vacip olur bu sefer. Nafilenin yerine...Nafilenin yerine... Nafile sevabı başka, vacip sevabı başka.Nafile sevabı başka, vacip sevabı başka. Hatta Merâkıl-Felâh'ta mı?Hatta Merâkıl-Felâh'ta mı? Hatta iki bin diye bir rakam da hatırımda kalmış.Hatta iki bin diye bir rakam da hatırımda kalmış. İki bin fazla vazilet varmış, kardeşinin gördüğünü yaptığı için.İki bin fazla vazilet varmış, kardeşinin gördüğünü yaptığı için.
RE. 45/17 İzâ raâ ehadükümü’l-kamlete,


RE. 45/17 İzâ raâ ehadükümü’l-kamlete,
felâ yaktülhâ fi’l- mescid ...felâ yaktülhâ fi’l- mescid ...
Bakın, buraya dikkat edin.


Bakın, buraya dikkat edin.
Bit velev pire de bunun içine girebilir.Bit velev pire de bunun içine girebilir. Onun emsali bir şey.Onun emsali bir şey. Mescitte, eskiden çok iyi bilirdik.Mescitte, eskiden çok iyi bilirdik.
Elhamdülillah, şimdi Allah bizi kurtardı


Elhamdülillah, şimdi Allah bizi kurtardı
bu sevmediğimiz gâvurların sayesinde yine.bu sevmediğimiz gâvurların sayesinde yine. Bize kalsaydı bitten yine kurtaramazdık kendimizi...Bize kalsaydı bitten yine kurtaramazdık kendimizi... Allah bu bit ilacını bulan gâvurlara iman nasib etsin...Allah bu bit ilacını bulan gâvurlara iman nasib etsin... Camide baktınız ki, ya arkadaşınızın üzerinde ya da kendi üzerinizde bir bit gidiyor...Camide baktınız ki, ya arkadaşınızın üzerinde ya da kendi üzerinizde bir bit gidiyor... ya da kendi üzerinizde bir bit gidiyor...ya da kendi üzerinizde bir bit gidiyor... Bu biti camide öldürmeye izin yok...Bu biti camide öldürmeye izin yok... Mesela hacının hac esnasında gördüğü biti öldürmesi kendisine caiz değil.Mesela hacının hac esnasında gördüğü biti öldürmesi kendisine caiz değil. Öldürürse ondan dolayı bir cezâ var kendisine...Öldürürse ondan dolayı bir cezâ var kendisine... Ya sadaka verecek.Ya sadaka verecek. RE. 45/17 ... felâ yaktülhâ fi’l-mescid ...RE. 45/17 ... felâ yaktülhâ fi’l-mescid ... Bunu mescitte öldürme. Ne yapalım?Bunu mescitte öldürme. Ne yapalım? Onu bir bezin içerisine saracaksın, sıkıştıracaksınız,Onu bir bezin içerisine saracaksın, sıkıştıracaksınız, zaptedeceksin, kaçırmayacaksınız oradan...zaptedeceksin, kaçırmayacaksınız oradan... RE. 45/17 ... ve lâkin li-yasırrehâ fî sevbihî ...RE. 45/17 ... ve lâkin li-yasırrehâ fî sevbihî ... Elbisesinde onu hapsetsin, diyor.Elbisesinde onu hapsetsin, diyor. RE. 45/17 ... feizâ harace ... Camiden çıktığı vakitteRE. 45/17 ... feizâ harace ... Camiden çıktığı vakitte RE. 45/17 ... felyaktülhâ. onu öldür.RE. 45/17 ... felyaktülhâ. onu öldür.
Demek ki, caminin bir mânevî haysiyeti var, kudsiteyeti var.


Demek ki, caminin bir mânevî haysiyeti var, kudsiteyeti var.
Onun için, bir adam kabahat yapmış.Onun için, bir adam kabahat yapmış. Camidekiler ona diyor ki:Camidekiler ona diyor ki: İçki içmiş mesela, sopa yiyecek.İçki içmiş mesela, sopa yiyecek. Camide dövemez, camide dövemez.Camide dövemez, camide dövemez. Ya... Cami dışında. Camiler mukaddes yerlerdir.Ya... Cami dışında. Camiler mukaddes yerlerdir. Bir bit ki, zararlı bir mahlûktur.Bir bit ki, zararlı bir mahlûktur. Zararlı mahlûkun bile camide öldürülmesine, Peygamber SAS rıza göstermemiş.Zararlı mahlûkun bile camide öldürülmesine, Peygamber SAS rıza göstermemiş. Onu ordan al, götür dışarı.Onu ordan al, götür dışarı.
Öyleyse camide artık böyle yaygara etmek, kavga etmek,


Öyleyse camide artık böyle yaygara etmek, kavga etmek,
yüksek ses çıkarmak ve konuşmaya ait laflar yüksek ses çıkarmak ve konuşmaya ait laflar ki bunların hepsi dışarıda olabilir.ki bunların hepsi dışarıda olabilir. Beş dakikalık bir şeydir, camiye girer çıkar.Beş dakikalık bir şeydir, camiye girer çıkar. Beş dakikalık bir sabır kâfi insana...Beş dakikalık bir sabır kâfi insana... Beş dakikalık bir sabra dayanamayıp da camide bir sürü lafları böyle arka arkaya yürütmek,Beş dakikalık bir sabra dayanamayıp da camide bir sürü lafları böyle arka arkaya yürütmek, herhalde Allah’ın ve Peygamberinin razı olacağı şeylerden olmasa gerektir.herhalde Allah’ın ve Peygamberinin razı olacağı şeylerden olmasa gerektir. Onun için çok dikkat etmemiz lazım!Onun için çok dikkat etmemiz lazım!
RE. 45/18 İzâ zükire ashàbî, feemsikû ...


RE. 45/18 İzâ zükire ashàbî, feemsikû ...

Buna da çok dikkat et!


Buna da çok dikkat et!
Benim ashabımın adı anıldığı vakitteBenim ashabımın adı anıldığı vakitte O böyleydi, bu böyleydi diye sakın ha (bir şey söyleme),O böyleydi, bu böyleydi diye sakın ha (bir şey söyleme), lehinde söyle ama aleyhinde katiyen dillerini tut.lehinde söyle ama aleyhinde katiyen dillerini tut. RE. 45/18 ... feemsikû... dillerinizi tutun.RE. 45/18 ... feemsikû... dillerinizi tutun. RE. 45/18 ... ve izâ zükireti’n- nücûmü, feemsikû ...RE. 45/18 ... ve izâ zükireti’n- nücûmü, feemsikû ...
Kuyruklu bir yıldız gördük. Yahut yıldız şöyle aktı, böyle aktı;


Kuyruklu bir yıldız gördük. Yahut yıldız şöyle aktı, böyle aktı;
Şu olacak, bu olacak; yağmur yağacak, işte bir felaket gelecek.Şu olacak, bu olacak; yağmur yağacak, işte bir felaket gelecek. "Şuna delalet eder, buna delalet eder" gibi sözlerden de dillerinizi tutun."Şuna delalet eder, buna delalet eder" gibi sözlerden de dillerinizi tutun. feemsikû...feemsikû... RE. 45/18 ... ve izâ zükire’l-kaderu, feemsikû.RE. 45/18 ... ve izâ zükire’l-kaderu, feemsikû. Bir de kaderden bahsedilmeye başladığı vakitteBir de kaderden bahsedilmeye başladığı vakitte "Bu Allah'ın takdiridir" denilmeye başladığı vakitte"Bu Allah'ın takdiridir" denilmeye başladığı vakitte "Nereden canım takdir olacak" der."Nereden canım takdir olacak" der. "Sen bu kabahati kendi iradenle yaptın!” diyerekten"Sen bu kabahati kendi iradenle yaptın!” diyerekten sakın ha bu kader işine de karışmayın, dil uzatmayın.sakın ha bu kader işine de karışmayın, dil uzatmayın.
Burada demişler ki: Cenab-ı Hak teallekel eşyâi


Burada demişler ki: Cenab-ı Hak teallekel eşyâi
bi'l-cevâde fi evkâtihe'l-muhassabi'l-cevâde fi evkâtihe'l-muhassa Cenab-ı Hak her iyi işin murad olunacak dakikada husulünü ister.Cenab-ı Hak her iyi işin murad olunacak dakikada husulünü ister. Mesela biz bir sefer hacca gittik.Mesela biz bir sefer hacca gittik. Dönüşte Bağdat’a kadar geldik,Dönüşte Bağdat’a kadar geldik, Bağdat’tan bizim memleketimize girdik huduttan. Diyarbakır’a doğru giderken,Bağdat’tan bizim memleketimize girdik huduttan. Diyarbakır’a doğru giderken, gayet güzel bir yolda ufak bir engel arabanın önüne takıldı,gayet güzel bir yolda ufak bir engel arabanın önüne takıldı, arabanın altındaki yağları kopardı.arabanın altındaki yağları kopardı. Araba muvazenesini kaybetti, yandaki hendeğe girdi.Araba muvazenesini kaybetti, yandaki hendeğe girdi.
Şimdi tabii sen bana kabahat bulursun, ben sana kabahat bulurum,


Şimdi tabii sen bana kabahat bulursun, ben sana kabahat bulurum,
şoförün iradesizliği derim, uyudu derim, şunu derim, bu derim. Herkes bir şey der.şoförün iradesizliği derim, uyudu derim, şunu derim, bu derim. Herkes bir şey der. Bu mukadder olan iş, aynı dakikada, aynı yerde olacak. Çare yok.Bu mukadder olan iş, aynı dakikada, aynı yerde olacak. Çare yok. Orası böyle dümdüz bir asfalt da olsa, o iş gene o anda olacak.Orası böyle dümdüz bir asfalt da olsa, o iş gene o anda olacak.
Ama Allah-u Teàlâ’ya çok şükretmemiz lâzım!


Ama Allah-u Teàlâ’ya çok şükretmemiz lâzım!
Ondan evvel çok büyük uçurumlar vardı.Ondan evvel çok büyük uçurumlar vardı. Yüz metre, iki yüz metre uçurumlar...Yüz metre, iki yüz metre uçurumlar... O uçurumların yanındayken bu hal olaydı,O uçurumların yanındayken bu hal olaydı, bugün dünyadan ahirete çoktan göçmüş idik.bugün dünyadan ahirete çoktan göçmüş idik. Fakat gayet düz yerde ve ıslak bir şeye soktu kiFakat gayet düz yerde ve ıslak bir şeye soktu ki arabanın kımıldamaya meyli de kalmadı, oturdu oraya...arabanın kımıldamaya meyli de kalmadı, oturdu oraya... Kuvveti kesildi arabanın...Kuvveti kesildi arabanın... Biz de rahatça dışarıya çıktık.Biz de rahatça dışarıya çıktık. Sonra tamir oldu, oldu...Sonra tamir oldu, oldu... Yani kader olan şeye dil uzatmayın!Yani kader olan şeye dil uzatmayın! Bu olacaktı, oldu. Allah’a şükür dersin.Bu olacaktı, oldu. Allah’a şükür dersin. Onun için burada diyor ki:Onun için burada diyor ki:
“—Bu üç şeyde dilinizi tutun!”


“—Bu üç şeyde dilinizi tutun!”

Begavî Hazretleri demiş ki:


Begavî Hazretleri demiş ki:
el-kaderu sirrulah.el-kaderu sirrulah. Bu kader, Allah'ın gizli bir sırrıdır; gizlidir bu.Bu kader, Allah'ın gizli bir sırrıdır; gizlidir bu. Kimseye, ne melekKimseye, ne melek Ne enbiya'ya bu bildirilmiştir.Ne enbiya'ya bu bildirilmiştir. Lem yettali' aleyhi haza'l-melike'l mukarrabe ve lâ nebiyyin mürselenLem yettali' aleyhi haza'l-melike'l mukarrabe ve lâ nebiyyin mürselen Ne bir nebiye, ne bir mukarreb meleğine bunu bildirmemiştir.Ne bir nebiye, ne bir mukarreb meleğine bunu bildirmemiştir. Binâen aleyh burada lafa dalmak; şöyledir, böyledir diyerektenBinâen aleyh burada lafa dalmak; şöyledir, böyledir diyerekten uzun uzun sözler söylemek hiç doğru değildir.uzun uzun sözler söylemek hiç doğru değildir.
Rasulillah an Ali radiyallahu anh.


Rasulillah an Ali radiyallahu anh.

Hz. Ali’ye sormuşlar bu kader işini. Demişler ki:


Hz. Ali’ye sormuşlar bu kader işini. Demişler ki:
“— el-kader?" Kader nedir ya Ali, kader hakkında ne dersin?“— el-kader?" Kader nedir ya Ali, kader hakkında ne dersin?
Demiş ki Hz. Ali:


Demiş ki Hz. Ali:

Kale: Tariku muzlim, lâ yeslikuhû ahad.


Kale: Tariku muzlim, lâ yeslikuhû ahad.
“—Bu karanlık bir yoldur, buraya hiç kimse girmesin!"“—Bu karanlık bir yoldur, buraya hiç kimse girmesin!" Bu işe karışmasın yani.Bu işe karışmasın yani.
İki adam kanaat etmemiş, demiş ki:


İki adam kanaat etmemiş, demiş ki:
Feeâde zâlike sâili's-suâl.Feeâde zâlike sâili's-suâl. Tekrarlamış sualini. Demiş ki Hz. Ali:Tekrarlamış sualini. Demiş ki Hz. Ali:
Fekâle: Bahrun 'amîk, “—Bu derin bir denizdir,


Fekâle: Bahrun 'amîk, “—Bu derin bir denizdir,
bunun içine giren bir daha çıkamaz!bunun içine giren bir daha çıkamaz! Sakın ha böyle şeye dalmayın!”Sakın ha böyle şeye dalmayın!” Adam gene kanaat etmemiş, tekrar bir daha sormuş:Adam gene kanaat etmemiş, tekrar bir daha sormuş:
Ve kâle: Sirrullah, gad hafi aleyk, ve lâ teftiş.


Ve kâle: Sirrullah, gad hafi aleyk, ve lâ teftiş.
“—Bu Allah’ın gizlediği bir sırdır. Bunu artık ifşâ etmeye kalkmayın!”“—Bu Allah’ın gizlediği bir sırdır. Bunu artık ifşâ etmeye kalkmayın!”
RE. 45/19 İzâ zehebe ehadüküm ile’l-gàiti ve’l-bevli,


RE. 45/19 İzâ zehebe ehadüküm ile’l-gàiti ve’l-bevli,
felâ yestakbili’l-kıblete, ve lâ yestedbirhâ bi-fercihî.felâ yestakbili’l-kıblete, ve lâ yestedbirhâ bi-fercihî.
Gerek evlerimizde, gerek evlerimizin dışında


Gerek evlerimizde, gerek evlerimizin dışında
Sahralarda, kırlarda; insan def'i hacete gittiği vakitte şarkını garbını gözetleyip,Sahralarda, kırlarda; insan def'i hacete gittiği vakitte şarkını garbını gözetleyip, kıble cihetine bu işi yapmaz. Ne küçüğünü ne büyüğünü.kıble cihetine bu işi yapmaz. Ne küçüğünü ne büyüğünü. Kıblenin müslümanlar indinde, ind-i ilahiyede bir hürmeti vardır.Kıblenin müslümanlar indinde, ind-i ilahiyede bir hürmeti vardır. O hürmete riayeten...O hürmete riayeten...
Mesela beldemiz kıbleye çok uzak.


Mesela beldemiz kıbleye çok uzak.
Uzak ama kıblemiz bu cihette.Uzak ama kıblemiz bu cihette. Binaen aleyh bu cihette doğru bu hareketi yapmak bir saygısızlık alameti oluyor.Binaen aleyh bu cihette doğru bu hareketi yapmak bir saygısızlık alameti oluyor. Bunun için gerek evlerimizde yüz numaraları tertib ederkenBunun için gerek evlerimizde yüz numaraları tertib ederken ya şarka ya garba doğru ön ve adın çevrilmesine dikkat edin buyurmuşlar.ya şarka ya garba doğru ön ve adın çevrilmesine dikkat edin buyurmuşlar. Bazıları kapalı yerlerde, evlerdeBazıları kapalı yerlerde, evlerde müsamaha göstermişlerse de hakikatte, takva cihetinden bakılınca evlerde de olsa, müsamaha göstermişlerse de hakikatte, takva cihetinden bakılınca evlerde de olsa, kapalı yerde de olsa bunu, bu şekilde yapmamak evlâdır.kapalı yerde de olsa bunu, bu şekilde yapmamak evlâdır.
Mâlikî'nin, Şâfî'nin, Taberânî'nin, Beyhakî'nin Hz. Eyyüp'ten rivayeti:


Mâlikî'nin, Şâfî'nin, Taberânî'nin, Beyhakî'nin Hz. Eyyüp'ten rivayeti:

RE. 45/20 İzâ zehebe ehadüküm ile’l-gàiti,


RE. 45/20 İzâ zehebe ehadüküm ile’l-gàiti,
felyezheb meahu bi- selâseti ahcârinfelyezheb meahu bi- selâseti ahcârin yestatîbu bihinne, feinnehâ tücziü anhü.yestatîbu bihinne, feinnehâ tücziü anhü.
Eskiden tabii su yok, darlık var.


Eskiden tabii su yok, darlık var.
El-hamdü lillah bugün bu nimeti Allah-u Teàlâ bize bol bol vermiştir.El-hamdü lillah bugün bu nimeti Allah-u Teàlâ bize bol bol vermiştir. Fakat burada diyor ki bu gibi def-i hacete gidecek insanlar, yanlarında üç taş taşırlarFakat burada diyor ki bu gibi def-i hacete gidecek insanlar, yanlarında üç taş taşırlar ve bu üç taş ile taharetlendiği vakitte temizlenmiş sayılır.ve bu üç taş ile taharetlendiği vakitte temizlenmiş sayılır.
Ama bugün suyumuz var elhamdülillah...


Ama bugün suyumuz var elhamdülillah...
Yine bu taşı istimal etmeli de...Yine bu taşı istimal etmeli de... Mesela bu pislik kısmını eline değil de bu taşlarla alıpMesela bu pislik kısmını eline değil de bu taşlarla alıp ondan sonra taharetlenmenin efdal olduğunu söylemişler.ondan sonra taharetlenmenin efdal olduğunu söylemişler.
RE. 45/21 İzâ raâ ehadükümü’r-rü’ye’l-hasenete,


RE. 45/21 İzâ raâ ehadükümü’r-rü’ye’l-hasenete,
felyüfessirhâ, velyuhbir bihâ ...felyüfessirhâ, velyuhbir bihâ ...
Bir rüya gördünüz, çok hoşunuza gitti; sevindiniz gördüğünüz rüyadan.


Bir rüya gördünüz, çok hoşunuza gitti; sevindiniz gördüğünüz rüyadan.
Bunu kendi kendinize hemen tefsir edin, tabir edin yani.Bunu kendi kendinize hemen tefsir edin, tabir edin yani. Rüyanızı tabir edin ve bunu başkalarına da söyleyin.Rüyanızı tabir edin ve bunu başkalarına da söyleyin.
“—Bu akşam böyle sevinecek rüya gördüm. Ya Rab! Peygamberimi gördüm.


“—Bu akşam böyle sevinecek rüya gördüm. Ya Rab! Peygamberimi gördüm.
Camide gördüm, gökte gördüm, arşta gördüm...” sevinecek sizler rüyalar.Camide gördüm, gökte gördüm, arşta gördüm...” sevinecek sizler rüyalar. Kendinizi deryada yüzlerken gördünüz, gökte uçarken gördünüz...Kendinizi deryada yüzlerken gördünüz, gökte uçarken gördünüz... Hoş rüyalar, söyleyin bunu.Hoş rüyalar, söyleyin bunu.
RE. 45/21 ... ve izâ raâ rü’ye’l-kabîhate,


RE. 45/21 ... ve izâ raâ rü’ye’l-kabîhate,
felâ yüfessirhâ, ve lâ yuhbir bihâ.felâ yüfessirhâ, ve lâ yuhbir bihâ. Bir de gördünüz ki korkuluş rüya...Bir de gördünüz ki korkuluş rüya... Şiddetli, korkunç bir rüya yani...Şiddetli, korkunç bir rüya yani... Sakın onu, bu korkulu rüyadan bir felaket gelecek gibi,Sakın onu, bu korkulu rüyadan bir felaket gelecek gibi, şu olacak gibi, bu olacak gibi manalar çıkarmayın.şu olacak gibi, bu olacak gibi manalar çıkarmayın. Bunu kimseye de söylemeyin.Bunu kimseye de söylemeyin. Ne kendiniz ona bir mana verin ne de başkalarına söyleyin!Ne kendiniz ona bir mana verin ne de başkalarına söyleyin!
Bu muallakta kalan bir rüya.


Bu muallakta kalan bir rüya.
Bu olacak bir hadise varsa da söylememeniz dolayısıyla...Bu olacak bir hadise varsa da söylememeniz dolayısıyla... Bunlar hikmet-i ilahi...Bunlar hikmet-i ilahi... İç tarafına aklımız ermez.İç tarafına aklımız ermez. Burada ne diyor Efendimiz, ona bakmak lazım.Burada ne diyor Efendimiz, ona bakmak lazım. Söyleme bu kafamda kalır.Söyleme bu kafamda kalır. Nasıl ki kabahat meydana çıkmadığı vakitte kapalı kalıyorsaNasıl ki kabahat meydana çıkmadığı vakitte kapalı kalıyorsa bu da kapalı kalır.bu da kapalı kalır.
RE. 46/1 İzâ reâ ehadükümü’r-rü’yâ


RE. 46/1 İzâ reâ ehadükümü’r-rü’yâ
yekrehuhâ, fe’l-yebsuk an yesârihi selâsen,yekrehuhâ, fe’l-yebsuk an yesârihi selâsen, ve’l-yestfiz bi’llâhi mine’ş-şeytâni,ve’l-yestfiz bi’llâhi mine’ş-şeytâni, ve’l-yetehavvel an cenbihi’llezî kâne aleyhi.ve’l-yetehavvel an cenbihi’llezî kâne aleyhi.
Bak yine efendimiz ne güzel bize (buyurmuştur):


Bak yine efendimiz ne güzel bize (buyurmuştur):
Bir rüya gördük. Rüya korkulu bir rüya...Bir rüya gördük. Rüya korkulu bir rüya... Uyandık, uyanınca...Uyandık, uyanınca... RE. 46/1 ... fe’l-yebsuk an yesârihi ...RE. 46/1 ... fe’l-yebsuk an yesârihi ... Soluna şöyle: Selasen... Tü tü tü desin üç defa, soluna.Soluna şöyle: Selasen... Tü tü tü desin üç defa, soluna.
RE. 46/1 ... ve’l-yestfiz bi’llâhi mine’ş-şeytâni ...


RE. 46/1 ... ve’l-yestfiz bi’llâhi mine’ş-şeytâni ...
Allah celle ve alâ'ya şeytandan sığınsın.Allah celle ve alâ'ya şeytandan sığınsın. "Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm." desin. Selasen, üç kere."Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm." desin. Selasen, üç kere.
RE. 46/1 ... ve’l-yetehavvel an cenbihi’llezî kâne aleyhi.


RE. 46/1 ... ve’l-yetehavvel an cenbihi’llezî kâne aleyhi.
Sağına yatıyorsa soluna dönsün, soluna yatıyorsa sağına dönsün.Sağına yatıyorsa soluna dönsün, soluna yatıyorsa sağına dönsün. Bu tarafa yatarsa bu tarafa çevirsin başını, yani değiştirsin...Bu tarafa yatarsa bu tarafa çevirsin başını, yani değiştirsin... Onunla kurtulur.Onunla kurtulur.
RE. 46/2 İzâ raâ ehadükümü’r-rü’yâ yuhibbuhâ ...


RE. 46/2 İzâ raâ ehadükümü’r-rü’yâ yuhibbuhâ ...
Gördü bir rüya, sevindi.Gördü bir rüya, sevindi. Tebşirata ait bir rüya.Tebşirata ait bir rüya.
RE. 46/2 ... Feinnemâ hiye mina’llàhi, felyahmedi’llâhe aleyhâ ...


RE. 46/2 ... Feinnemâ hiye mina’llàhi, felyahmedi’llâhe aleyhâ ...
Bilsin ki bu, Allah-u Teâlâ'dan kendisine bir ihsandır.Bilsin ki bu, Allah-u Teâlâ'dan kendisine bir ihsandır. Buna hamd etsin. "Çok şükür Ya Rabbi!" (desin.)Buna hamd etsin. "Çok şükür Ya Rabbi!" (desin.) RE. 46/2 ... ve’l-yuhaddis bihâ ...RE. 46/2 ... ve’l-yuhaddis bihâ ... Ve söylesin dostlarına.Ve söylesin dostlarına.
RE. 46/2 ... ve izâ raâ gayra zâlike ...


RE. 46/2 ... ve izâ raâ gayra zâlike ...
Hoşlanmadığı bir rüyayı gördüğü vakitte RE. 46/2 ... mimmâ yekrehu ...Hoşlanmadığı bir rüyayı gördüğü vakitte RE. 46/2 ... mimmâ yekrehu ... RE. 46/2 ... feinnemâ hiye mine’ş-şeytàn ...RE. 46/2 ... feinnemâ hiye mine’ş-şeytàn ... Hoşlanılmayan rüyalar şeytandandır.Hoşlanılmayan rüyalar şeytandandır. Allah'tan değil o.Allah'tan değil o. Hoşlanılmayan rüyalar şeytanın tarafından seni mahzun etmek için gösterilmiştir.Hoşlanılmayan rüyalar şeytanın tarafından seni mahzun etmek için gösterilmiştir. Onda bir tehlike yoktur.Onda bir tehlike yoktur.
RE. 46/2 ... Felyestaiz bi’llâhi min şerrihâ ...


RE. 46/2 ... Felyestaiz bi’llâhi min şerrihâ ...
Onun şerrinden Allah'a sığının. Üç defa işte böyle...Onun şerrinden Allah'a sığının. Üç defa işte böyle... RE. 46/2 ... ve lâ yezkürhâ li- ehadin ...RE. 46/2 ... ve lâ yezkürhâ li- ehadin ... Sakın kimseye de söyleme.Sakın kimseye de söyleme. RE. 46/2 ... feinnemâ lâ tedurruhû.RE. 46/2 ... feinnemâ lâ tedurruhû. Sen söylemedikçe o rüyadaki zarar hasıl olmaz, vâki olmaz.Sen söylemedikçe o rüyadaki zarar hasıl olmaz, vâki olmaz.
Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Tirmizî an İbn Saîd


Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Tirmizî an İbn Saîd
Yine aynısından almış.Yine aynısından almış.
RE. 46/4 İzâ raâ ehadüküm mübtelen ...


RE. 46/4 İzâ raâ ehadüküm mübtelen ...
Bir dertliyi gördük.Bir dertliyi gördük. Kör, sağır, çolak, ayakları yok...Kör, sağır, çolak, ayakları yok... İhtiyaç sahibi...İhtiyaç sahibi... RE. 46/4 ... Fekàle: El-hamdü li’llahi’llezî âfânî mimme’btelâke bihi ...RE. 46/4 ... Fekàle: El-hamdü li’llahi’llezî âfânî mimme’btelâke bihi ... De ki: Allah'a hamd-u senâlar olsun ki seni belalandırdı belalarla.De ki: Allah'a hamd-u senâlar olsun ki seni belalandırdı belalarla. Beni kurtardı, afetler verdi bana.Beni kurtardı, afetler verdi bana. Böyle ibtilalara düşürmedi beni.Böyle ibtilalara düşürmedi beni.
Bu ibtilaların en büyüğü dinsizliktir.


Bu ibtilaların en büyüğü dinsizliktir.
Mesela dinsizleri gördüğü vakitte Allah'a hamd etmek lazım.Mesela dinsizleri gördüğü vakitte Allah'a hamd etmek lazım. “Yâ Rabbi, çok şükür beni bu dinsizlerden kılmadın;“Yâ Rabbi, çok şükür beni bu dinsizlerden kılmadın; ibadethaneye yolluyorsun, ibadet ettiririyorsun!”ibadethaneye yolluyorsun, ibadet ettiririyorsun!” Bu da ibtilanın büyüğüdür yani.Bu da ibtilanın büyüğüdür yani. İbtilalar çeşitli...İbtilalar çeşitli... Dinsizlik de ibtilaların en büyüğüdür.Dinsizlik de ibtilaların en büyüğüdür.
RE. 46/4 ... ve faddalenî aleyke ve alâ-kesîrin min ibâdihî tafdîlâ


RE. 46/4 ... ve faddalenî aleyke ve alâ-kesîrin min ibâdihî tafdîlâ
kâne şükre tilke’n-nimeti.kâne şükre tilke’n-nimeti. Bu zaman bu nimetin şükür olmuş olur.Bu zaman bu nimetin şükür olmuş olur.
RE. 46/5 İzâ reâ ehadüküm cenâzeten,


RE. 46/5 İzâ reâ ehadüküm cenâzeten,
fein lem yekün mâşiyen me’ahâ,fein lem yekün mâşiyen me’ahâ, felyekum hattâ yahlufehâ,felyekum hattâ yahlufehâ, ev tahlufuhu, ev tûdaa min kabli en tuhlefehû.ev tahlufuhu, ev tûdaa min kabli en tuhlefehû.
Cenazeler içinde müslüman cenazelerine mahsus...


Cenazeler içinde müslüman cenazelerine mahsus...
Buna karşılık bir hürmet ve saygıyı icab ettiren şeydir ki bunu gördüğümüz vakitBuna karşılık bir hürmet ve saygıyı icab ettiren şeydir ki bunu gördüğümüz vakit Felyekum... "(Ayağa) kalksın" demiş Efendimiz.Felyekum... "(Ayağa) kalksın" demiş Efendimiz. Hürmet göstersin cenaze geçinceye kadar hiç olmazsa.Hürmet göstersin cenaze geçinceye kadar hiç olmazsa. Kendisi götürüyorsa cenaze musallaya konuluncaya kadar ayakta dursun.Kendisi götürüyorsa cenaze musallaya konuluncaya kadar ayakta dursun. "ev tûdaa" dan murad,"ev tûdaa" dan murad, mezarına konuluncaya kadar...mezarına konuluncaya kadar... Hemen mezarına gidince oturuverme.Hemen mezarına gidince oturuverme. Cenaze içeriye konulsun, kapansın.Cenaze içeriye konulsun, kapansın. Ondan sonra okunmaya başlansın. O zaman otursun.Ondan sonra okunmaya başlansın. O zaman otursun.
RE. 46/6 İzâ raâ ehadüküm men fuddile aleyhi fi’l-halki ve’r-rizkı,


RE. 46/6 İzâ raâ ehadüküm men fuddile aleyhi fi’l-halki ve’r-rizkı,
felyenzur ilâ men hüve esfele minhufelyenzur ilâ men hüve esfele minhu mimmen hüve fuddile aleyhi.mimmen hüve fuddile aleyhi.
Ne güzel, Efendimiz yine ders veriyor bize:


Ne güzel, Efendimiz yine ders veriyor bize:
İnsanlar mühtelifet...İnsanlar mühtelifet... Kendimiz gördük bir adamı ki hilkatte gayet iyi, çok üstün.Kendimiz gördük bir adamı ki hilkatte gayet iyi, çok üstün. Rızıkta da çok üstün, çok serveti var. Malı var, gördük, imrendik yani.Rızıkta da çok üstün, çok serveti var. Malı var, gördük, imrendik yani. İmrenince RE. 46/6... "felyenzur ilâ men hüve esfele minhu" ...İmrenince RE. 46/6... "felyenzur ilâ men hüve esfele minhu" ... Sen de kendinden aşağısına bakıver.Sen de kendinden aşağısına bakıver. O senden yüksek ama, şimdi onu görünce üzüldün tabi.O senden yüksek ama, şimdi onu görünce üzüldün tabi.
Binaen aleyh bir alt tabakana bak.


Binaen aleyh bir alt tabakana bak.
Senden daha aşağı bir tabaka var.Senden daha aşağı bir tabaka var. Sen hiç olmazsa gündelik çalışıyorsun, nafakanı alıyorsun.Sen hiç olmazsa gündelik çalışıyorsun, nafakanı alıyorsun. Bugün çalışamayan, nafakasını alamayan fakirler,Bugün çalışamayan, nafakasını alamayan fakirler, o hastane köşelerinde, şurada burada inleyenler de var.o hastane köşelerinde, şurada burada inleyenler de var. Sen de onlara bak, onlardan ders al.Sen de onlara bak, onlardan ders al.
Yani gözlerini daima yükseğe dikip de onu aşmak için çalışma.


Yani gözlerini daima yükseğe dikip de onu aşmak için çalışma.
Onun malına tamah etme.Onun malına tamah etme. Sen de kendinden aşağı olanlara bakarak ibret al hallerinden.Sen de kendinden aşağı olanlara bakarak ibret al hallerinden.
RE. 45/7 İzâ reayte’n-nâse kad meracet uhûdühüm,


RE. 45/7 İzâ reayte’n-nâse kad meracet uhûdühüm,
ve haffet emânâtühüm,ve haffet emânâtühüm, ve kânû hâkezâ ve şebbeke beyne enâmilihi;ve kânû hâkezâ ve şebbeke beyne enâmilihi; fe’lzem beyteke, ve’mlik aleyke lisâneke,fe’lzem beyteke, ve’mlik aleyke lisâneke, ve huz mâ ta’rifü, ve da’ mâ tünkirü,ve huz mâ ta’rifü, ve da’ mâ tünkirü, ve aleyke bi-hâssati emri nefsike ...ve aleyke bi-hâssati emri nefsike ...
Bu da güzel bir ders... Diyor ki:


Bu da güzel bir ders... Diyor ki:
Sen insanları bir gün gelecek, göreceksin.Sen insanları bir gün gelecek, göreceksin. O gün ki insanlar sözlerinde durmuyorlar. Ahitlerine riayet etmiyorlar.O gün ki insanlar sözlerinde durmuyorlar. Ahitlerine riayet etmiyorlar. Verdikleri ahde, söze riâyetkâr değiller.Verdikleri ahde, söze riâyetkâr değiller. Ahitlerine riâyetkâr olmayan insanlarAhitlerine riâyetkâr olmayan insanlar ve emanete de riâyet etmiyorlar.ve emanete de riâyet etmiyorlar. Emanete riayet etmiyor ve verdiği sözde de durmuyorsa,Emanete riayet etmiyor ve verdiği sözde de durmuyorsa, yani şöylece yapacaklarına böyle birbirlerine karışık bir halde iseyani şöylece yapacaklarına böyle birbirlerine karışık bir halde ise o zaman senin yapacağın şeyo zaman senin yapacağın şey RE. 46/7 ... fe’lzem beyteke ... "evinde otur."RE. 46/7 ... fe’lzem beyteke ... "evinde otur." Evinde (oturmaya) devam et.Evinde (oturmaya) devam et. Karışma alemin işine.Karışma alemin işine. Alemin işini düzelteceğim diyeAlemin işini düzelteceğim diye artık meşgul olmak...artık meşgul olmak... Çünkü kökünden kopmuş iş.Çünkü kökünden kopmuş iş. Bunu senin düzeltmeye imkanın yok iki şeye.Bunu senin düzeltmeye imkanın yok iki şeye. Emanet ve ahid...Emanet ve ahid... İnsanlar bu ahde riâyet etmiyorlar.İnsanlar bu ahde riâyet etmiyorlar. Emanete de riâyet etmiyorlar. Artık bunlarda hayır yoktur.Emanete de riâyet etmiyorlar. Artık bunlarda hayır yoktur. Binaen aleyh sen Allah'a bak!Binaen aleyh sen Allah'a bak! RE. 46/7 ... ve’mlik aleyke lisâneke ...RE. 46/7 ... ve’mlik aleyke lisâneke ... Dilini de tut.Dilini de tut. Karışma başka şeylere.Karışma başka şeylere. Aleyhte konuşmaya başlama, dilini de tut.Aleyhte konuşmaya başlama, dilini de tut. RE. 46/7 ... ve huz mâ ta’rifü ...RE. 46/7 ... ve huz mâ ta’rifü ... Bildiğin bu hayırları işlemeye çalış.Bildiğin bu hayırları işlemeye çalış. RE. 46/7 ... ve da’ mâ tünkirü ...RE. 46/7 ... ve da’ mâ tünkirü ... Münkirâtı da bırak kendi yapabilidiğin kadar.Münkirâtı da bırak kendi yapabilidiğin kadar. RE. 46/7 ... ve aleyke bi-hâssati emri nefsike ...RE. 46/7 ... ve aleyke bi-hâssati emri nefsike ... Kendi nefsine ait olan işler nasip et.Kendi nefsine ait olan işler nasip et. Âmmenin işine müdahale edip de işi düzelteceğim diye kalkma.Âmmenin işine müdahale edip de işi düzelteceğim diye kalkma. Bunun arkasında bir fayda görmez denilmiş.Bunun arkasında bir fayda görmez denilmiş. Buna da şöyle Ömer İbn As tarafından beyan olmuş.Buna da şöyle Ömer İbn As tarafından beyan olmuş. Bir tane daha gelecek. Onunla bir söz takviye edilecek.Bir tane daha gelecek. Onunla bir söz takviye edilecek. Bunun için şunu zaptedin kafanıza.Bunun için şunu zaptedin kafanıza. Bir ikincisi de şimdi gelecek. Bununla bunu karıştırırsınız.Bir ikincisi de şimdi gelecek. Bununla bunu karıştırırsınız.
RE. 46/8 İzâ reayte ümmetî tehâbu’z-zàlime,


RE. 46/8 İzâ reayte ümmetî tehâbu’z-zàlime,
en tekùle lehû: İnneke zàlimun, fekad tüveddi’ minhüm.en tekùle lehû: İnneke zàlimun, fekad tüveddi’ minhüm.
Ne kadar kıymetli sözler!


Ne kadar kıymetli sözler!
Gördün ki zalim bir adam, zulmediyor.Gördün ki zalim bir adam, zulmediyor. Buna diyemiyordun ki; "Sen zalimsin, yapma bu zulmü" diyemiyorsun.Buna diyemiyordun ki; "Sen zalimsin, yapma bu zulmü" diyemiyorsun. Korkuyorsun şerrinden, merrinden, neyse... Diyemiyorsun.Korkuyorsun şerrinden, merrinden, neyse... Diyemiyorsun. Diyemediğin takdirde artık onların varlıkları ile yoklukları müsâvidir.Diyemediğin takdirde artık onların varlıkları ile yoklukları müsâvidir. Ha var, ha yok...Ha var, ha yok... Demek insanlar bu raddeye geldikten sonra, artık varlıklarıyla, yoklukları müsâvi oluyor.Demek insanlar bu raddeye geldikten sonra, artık varlıklarıyla, yoklukları müsâvi oluyor. Müsâvi olduğu anda artık âmmenin işini nerede görecekler?Müsâvi olduğu anda artık âmmenin işini nerede görecekler? Korkak yani... Bugün korkak adamdan bir şey olmaz.Korkak yani... Bugün korkak adamdan bir şey olmaz.
Bir adam gelmiş de:


Bir adam gelmiş de:

“—Yâ Rasûlallah! Ben müslüman olacağım.


“—Yâ Rasûlallah! Ben müslüman olacağım.
Şu müslümanlık şeylerini (esaslarını) bana söyle...”Şu müslümanlık şeylerini (esaslarını) bana söyle...” Efendim, işte... "Namaz kılarsın, oruçlarsın" söylemiş.Efendim, işte... "Namaz kılarsın, oruçlarsın" söylemiş. Demiş, cihada gidersin.Demiş, cihada gidersin. Paranı da verirsin, malını da verirsin.Paranı da verirsin, malını da verirsin.
Demiş: “—Yâ Rasûlallah! Hepsinin hükmünü kabul ettim.


Demiş: “—Yâ Rasûlallah! Hepsinin hükmünü kabul ettim.
Namaz kılayım, oruç tutayım, zekatımı vereyim.Namaz kılayım, oruç tutayım, zekatımı vereyim. Ama ben biraz korkak adamım da, bu yüzden cihada gidemem." demiş.Ama ben biraz korkak adamım da, bu yüzden cihada gidemem." demiş. “Biraz da eli sıkıca bir adamım, parayı da harcayamam.” demiş.“Biraz da eli sıkıca bir adamım, parayı da harcayamam.” demiş. Demiş ki: "Parayı harcayamayacaksan, cihada da gidemeyeceksen senin neyine cennet!" demiş.Demiş ki: "Parayı harcayamayacaksan, cihada da gidemeyeceksen senin neyine cennet!" demiş. Cennet deyince ne olacak yani...Cennet deyince ne olacak yani... "Efendimiz de kabul etti" demiş ve bundan sonra müslümanmığı kabul etmiş."Efendimiz de kabul etti" demiş ve bundan sonra müslümanmığı kabul etmiş.
Binaen aleyh, bir zalime "zalimsin" diyecek kadar korkaklık gösteren insanın


Binaen aleyh, bir zalime "zalimsin" diyecek kadar korkaklık gösteren insanın
varlığıyla, yokluğu müsâvi olur.varlığıyla, yokluğu müsâvi olur.
Ama nerede bu yürek böyle...


Ama nerede bu yürek böyle...
Herkes zalimin koltuğunun altına sığınıpHerkes zalimin koltuğunun altına sığınıp ondan faydalanmak derdinde insanlar, daima.ondan faydalanmak derdinde insanlar, daima. Ne diyorlar ona:Ne diyorlar ona: Dalkavukluk... Dalkavukluk yapmak suretiyle, geçinmenin yolunu buluyor herkes...Dalkavukluk... Dalkavukluk yapmak suretiyle, geçinmenin yolunu buluyor herkes...
Onun için, böyle bir devirde âmme hizmetlerinde olan insanların,


Onun için, böyle bir devirde âmme hizmetlerinde olan insanların,
ne kadar ağır bir yük altında oldukları gösterir.ne kadar ağır bir yük altında oldukları gösterir.
RE. 46/9 İzâ reayte’l-àlime yuhàlitü’s-sultàne


RE. 46/9 İzâ reayte’l-àlime yuhàlitü’s-sultàne
muhàletaten kesîreten, fa’lem ennehû lissun.muhàletaten kesîreten, fa’lem ennehû lissun.
Bir alimi görürseniz ki sultanlar kapısında daima,


Bir alimi görürseniz ki sultanlar kapısında daima,
onlarla hemhal oluyor.onlarla hemhal oluyor. Onlarla hemhal oluyor, onların kapılarına çokça müracaat ediyor.Onlarla hemhal oluyor, onların kapılarına çokça müracaat ediyor. Bir işinden dolayı...Bir işinden dolayı... Siz biliniz ki; bu alim tam bir hırsızdır. Tam bir hırsız...Siz biliniz ki; bu alim tam bir hırsızdır. Tam bir hırsız...
Sârik (Hırsız)... Yani alimlerin, sultanların kapısına değil


Sârik (Hırsız)... Yani alimlerin, sultanların kapısına değil
sultanların alimlerin kapısına geldiği vakitte alimin kıymeti olur.sultanların alimlerin kapısına geldiği vakitte alimin kıymeti olur. Sultana alim giderse onun ilmiSultana alim giderse onun ilmi onun ilmi talipliğe kadar düşer.onun ilmi talipliğe kadar düşer.
RE. 46/10 İzâ raeyte’llàhe yu’ti’l-abde mine’d-dünyâ mâ yuhibbu,


RE. 46/10 İzâ raeyte’llàhe yu’ti’l-abde mine’d-dünyâ mâ yuhibbu,
ve hüve mukîmun alâ maâsîhi,ve hüve mukîmun alâ maâsîhi, feinnemâ zâlike minhü istidracün.feinnemâ zâlike minhü istidracün.
Şimdi yukarıda geçti bir hadis ki Allah'ın Yahudilerine Nasaralara dua ederken


Şimdi yukarıda geçti bir hadis ki Allah'ın Yahudilerine Nasaralara dua ederken
Ya Rab! Bunların malını ve rızkını çok etti demişti. Şimdi de burada diyor ki:Ya Rab! Bunların malını ve rızkını çok etti demişti. Şimdi de burada diyor ki: Sen gördün ki; bir kula Allah'ın Teala dünyalık veriyor, vermiş.Sen gördün ki; bir kula Allah'ın Teala dünyalık veriyor, vermiş.
Ve hüve mukîmun alâ maâsîhi.


Ve hüve mukîmun alâ maâsîhi.
Bu da dünya kadar da devamlı.Bu da dünya kadar da devamlı. Bir taraftan malı çoğalıyor,Bir taraftan malı çoğalıyor, bu da günahlarda mütemadiyen devam ediyor.bu da günahlarda mütemadiyen devam ediyor. Tövbe edip günahlardan dönmüyor.Tövbe edip günahlardan dönmüyor. Bu, günahlarda mukîm iken buna görülen dünyalık...Bu, günahlarda mukîm iken buna görülen dünyalık... RE. 46/10 ... Feinnemâ zâlike minhü istidrâcün.RE. 46/10 ... Feinnemâ zâlike minhü istidrâcün. Buna istedrâc derler kiBuna istedrâc derler ki Şeytan aleyhillâne'de görülen kerametin zıddı olan evliyada görülen haller keramettir.Şeytan aleyhillâne'de görülen kerametin zıddı olan evliyada görülen haller keramettir. Allah sevdiğinden dolayı o evliyaya bazı harikulade şeyler vermiştir.Allah sevdiğinden dolayı o evliyaya bazı harikulade şeyler vermiştir. Suda yürür, ateş yakmaz, bereketler hasıl olur elinden...Suda yürür, ateş yakmaz, bereketler hasıl olur elinden... Bu keramettir, bunu evliyaya vermiştir.Bu keramettir, bunu evliyaya vermiştir.
Bir de var ki şeytan herif onda da öyle hareketler görülüyor:


Bir de var ki şeytan herif onda da öyle hareketler görülüyor:
Suda yürüyüveriyor, uçuveriyor...Suda yürüyüveriyor, uçuveriyor... Bu, istedrâç dedikleri şeytani hareketlerdir.Bu, istedrâç dedikleri şeytani hareketlerdir. İnsanları baştan çıkarmak için... Bu öyle bir kuvvettir kiİnsanları baştan çıkarmak için... Bu öyle bir kuvvettir ki sonu yoktur, sonu de felakettir.sonu yoktur, sonu de felakettir.
Binaen aleyh insana dünyalık verilirken


Binaen aleyh insana dünyalık verilirken
o kulun da o nimetleri kendisine verenin hamdini, şükrünü yapması lazım!o kulun da o nimetleri kendisine verenin hamdini, şükrünü yapması lazım!
Şimdi bu üçüncüsüne gelelim,


Şimdi bu üçüncüsüne gelelim,
ki bu yukarıda okuduğumuzla denk...ki bu yukarıda okuduğumuzla denk...
RE. 46/11 İzâ reayte ... "Sen gördüğün vakitte"


RE. 46/11 İzâ reayte ... "Sen gördüğün vakitte"
RE. 46/11 ... min ahîke ... "kardeşinden"RE. 46/11 ... min ahîke ... "kardeşinden" RE. 46/11 ... selâse hısâlin ... "üç hasleti" kardeşinde görürsenRE. 46/11 ... selâse hısâlin ... "üç hasleti" kardeşinde görürsen RE. 46/11 ... fe’rcuhu ... "onu kendine kardeş edin"RE. 46/11 ... fe’rcuhu ... "onu kendine kardeş edin" Sen kardeşinde üç huy görürsenSen kardeşinde üç huy görürsen onu kendine kardeş edin, o sana layık.onu kendine kardeş edin, o sana layık. Üç taneye indirdi Efendimiz. Çünkü bu üç huy esastır.Üç taneye indirdi Efendimiz. Çünkü bu üç huy esastır. Diğerleri buna teferruattır.Diğerleri buna teferruattır.
Birisi "el-hayâ" Baktın ki kardeşinde hayâ denilen şey var.


Birisi "el-hayâ" Baktın ki kardeşinde hayâ denilen şey var.
Utanıyor, utangaçlığı var.Utanıyor, utangaçlığı var. Çünkü "el-hayâ mine'l-imân"Çünkü "el-hayâ mine'l-imân" Haya imandan ileri gelir.Haya imandan ileri gelir. Mesela insanın çıplak gezmesi,Mesela insanın çıplak gezmesi, Allah’ın emrinin haricine çıkması, hayasızlık alâmetidir bu cihetten de.Allah’ın emrinin haricine çıkması, hayasızlık alâmetidir bu cihetten de. Bu imansızlığa delâlet eder.Bu imansızlığa delâlet eder.
Ama diyor ki:


Ama diyor ki:
“—Sen benim içime bak!“—Sen benim içime bak! Benim içimde Allah sevgisi doludur.”Benim içimde Allah sevgisi doludur.” Bunlar yalandan ibarettir.Bunlar yalandan ibarettir. El-hayâ, bir(nci huydur.)El-hayâ, bir(nci huydur.)
Ve'l-emânetü...


Ve'l-emânetü...
Yukarıda da Efendimiz demişti ki:Yukarıda da Efendimiz demişti ki: İki şey... Birisi sözlerinde durmuyor.İki şey... Birisi sözlerinde durmuyor. Birisi de emanete de ait etmiyorlardı.Birisi de emanete de ait etmiyorlardı. Burada hayâyı da kattı Efendimiz.Burada hayâyı da kattı Efendimiz.
Hayâ. emanet...


Hayâ. emanet...

Birisi de sıdk, sözde doğruluk...


Birisi de sıdk, sözde doğruluk...
Bir adamda şu üç huyu gördünüz mü...Bir adamda şu üç huyu gördünüz mü... Sözde doğruluk, yalan söylemiyor. Olduğu gibi söylüyor.Sözde doğruluk, yalan söylemiyor. Olduğu gibi söylüyor. İkincisi emanet, riayet ediyor.İkincisi emanet, riayet ediyor. Üçüncüsü utangaç... Allah'tan utanıyor.Üçüncüsü utangaç... Allah'tan utanıyor. Tabi insan, birbirimizden insan olmak dolayısıyla hayvan değil.Tabi insan, birbirimizden insan olmak dolayısıyla hayvan değil. Mesela bazı şeyleri yaparken utanırız, görmesinler deriz.Mesela bazı şeyleri yaparken utanırız, görmesinler deriz. Utanırız, utancımızdan görmesinler diye saklı yaparız.Utanırız, utancımızdan görmesinler diye saklı yaparız.
Mesela farz ediyoruz ki bir insan içki içiyor.


Mesela farz ediyoruz ki bir insan içki içiyor.
Ama utanıyor, benim sarhoş olduğum görülmesin diyerekten.Ama utanıyor, benim sarhoş olduğum görülmesin diyerekten. Bu bir hayadır yine. Bir hayadır; içiyor günah işliyor amaBu bir hayadır yine. Bir hayadır; içiyor günah işliyor ama yine istiyor ki görülmesin, hayasından dolayı.yine istiyor ki görülmesin, hayasından dolayı. Bunu cehr etti miydi, meydan okudu mu o hayâ gitti demek artık.Bunu cehr etti miydi, meydan okudu mu o hayâ gitti demek artık. Emanet malum, din de emanet, başka emanetler de var bunun içinde.Emanet malum, din de emanet, başka emanetler de var bunun içinde. RE. 46/11 ... ve izâ lem terehünne ...RE. 46/11 ... ve izâ lem terehünne ... Baktın ki hayâ yok, emanete de riayet yok, doğruluk da yok.Baktın ki hayâ yok, emanete de riayet yok, doğruluk da yok. Artık bunu sakın yanına sokma.Artık bunu sakın yanına sokma. RE. 46/11 ... felâ tercühü.RE. 46/11 ... felâ tercühü. Onu sakın kendine dost edinme.Onu sakın kendine dost edinme.
RE. 46/12 İzâ raeyte küllemâ talebte şey’en min emri’l-âhireti,


RE. 46/12 İzâ raeyte küllemâ talebte şey’en min emri’l-âhireti,
ve’btegaytehû yüssire leke;ve’btegaytehû yüssire leke; ve izâ reayte min emri’d-dünyâ, ve’btegaytehû ussire aleyke,ve izâ reayte min emri’d-dünyâ, ve’btegaytehû ussire aleyke, fa’lem enneke alâ-hâl in hasenetin ...fa’lem enneke alâ-hâl in hasenetin ...
Allah-u Teâlâ'dan ahirete müteallik bazı şeyler istiyorsun.


Allah-u Teâlâ'dan ahirete müteallik bazı şeyler istiyorsun.
O da sana istediklerini kolaylıkla veriyor.O da sana istediklerini kolaylıkla veriyor. Halin düzeliyor, güzel oluyor.Halin düzeliyor, güzel oluyor. Bu, insanın iyiliğinin alameti oluyor.Bu, insanın iyiliğinin alameti oluyor.
RE. 46/12 ... ve izâ reayte min emri’d-dünyâ


RE. 46/12 ... ve izâ reayte min emri’d-dünyâ
ve’btegaytehû ussire aleyke ...ve’btegaytehû ussire aleyke ... Diyorsun ki, bakın dikkat edin!Diyorsun ki, bakın dikkat edin! Birisinde "yüssir" kolaylık verdi Allah, ahiret istiyorsan.Birisinde "yüssir" kolaylık verdi Allah, ahiret istiyorsan.
“—Yâ Rabbi, bana edep ver, terbiye ver, kalbime nur ver, içime nur ver,


“—Yâ Rabbi, bana edep ver, terbiye ver, kalbime nur ver, içime nur ver,
gözlerime nur ver, beni iyi bir adam et,gözlerime nur ver, beni iyi bir adam et, beş vakit namazına devam eden kullarından et,beş vakit namazına devam eden kullarından et, Kur'an okumasını bilenlerden et..."Kur'an okumasını bilenlerden et..." Şunu et, bunu et; istiyorsun. Emr-i ahiret bunlar...Şunu et, bunu et; istiyorsun. Emr-i ahiret bunlar... Bunlar da sana kolaylıkla veriliyor.Bunlar da sana kolaylıkla veriliyor. Bu bir, bu güzel!Bu bir, bu güzel! Bir de istiyorsun ki, "Ya Rabbi! Bana çok para ver, mal ver, mülk ver..."Bir de istiyorsun ki, "Ya Rabbi! Bana çok para ver, mal ver, mülk ver..." Efendim... Şunu da ver, bunu da ver; ama dünyaya taaluk eden...Efendim... Şunu da ver, bunu da ver; ama dünyaya taaluk eden... Bu dünyaya taalluk eden şeyler istediğin halde,Bu dünyaya taalluk eden şeyler istediğin halde, RE. 46/11 ... ussira aleyk ...RE. 46/11 ... ussira aleyk ... Zor oluyor sana, kolay gelmiyor sana.Zor oluyor sana, kolay gelmiyor sana. Sen istiyorsun ki, hemen bu işim oluversin. Rahat edeyim, olmuyor.Sen istiyorsun ki, hemen bu işim oluversin. Rahat edeyim, olmuyor. Zor oluyor, maniler çıkıyor işin içine, falan ediyor...Zor oluyor, maniler çıkıyor işin içine, falan ediyor... RE. 46/12 ... Fa’lem enneke alâ-hâl in hasenetin ...RE. 46/12 ... Fa’lem enneke alâ-hâl in hasenetin ... Bil ki, sen Allah'ın yanında güzel bir halin üzerindesin.Bil ki, sen Allah'ın yanında güzel bir halin üzerindesin.
Çünkü bilmezsin ki, senin istediğin o dünyalı şeyler.


Çünkü bilmezsin ki, senin istediğin o dünyalı şeyler.
Ahirette başına neler getirecek, bilmezsin.Ahirette başına neler getirecek, bilmezsin. Bilmediğin için, görümediğinden dolayı üzülme, çünkü iyi bir haldesin.Bilmediğin için, görümediğinden dolayı üzülme, çünkü iyi bir haldesin.
RE. 46/12 ... ve izâ raeyte küllemâ talebte şey’en min emri’l-âhireti


RE. 46/12 ... ve izâ raeyte küllemâ talebte şey’en min emri’l-âhireti
ve’btegaytehû ussire aleyke ...ve’btegaytehû ussire aleyke ... İstiyorsun, “—Yâ Rabbi! Benim içimi parlat, nurlat.İstiyorsun, “—Yâ Rabbi! Benim içimi parlat, nurlat. İbadetimde zevk u safa ver."İbadetimde zevk u safa ver." Şunu ver, bunu ver diye istiyorsun, emr-i ahiret... bu sirari.Şunu ver, bunu ver diye istiyorsun, emr-i ahiret... bu sirari. RE. 46/12 ... Ussire aleyke ... "Olmuyor bir türlü."RE. 46/12 ... Ussire aleyke ... "Olmuyor bir türlü."
Geçen bir kardeş gelmiş diyor ki:


Geçen bir kardeş gelmiş diyor ki:

“—Yâhu Hocaefendi! Aciz kaldım.


“—Yâhu Hocaefendi! Aciz kaldım.
Namaz kılıyorum, rek’atları şaşırıyorum, olmuyor.Namaz kılıyorum, rek’atları şaşırıyorum, olmuyor. Sehiv secdesi yapıyorum, olmuyor. Tekrar kılıyorum, olmuyor.Sehiv secdesi yapıyorum, olmuyor. Tekrar kılıyorum, olmuyor. İki mi oldu, üç mü oldu? Şaşırdım kaldım" diyor ne yapacağım ben diye...İki mi oldu, üç mü oldu? Şaşırdım kaldım" diyor ne yapacağım ben diye... RE. 46/12 ... Ussire aleyke ... "Zor oluyor hali."RE. 46/12 ... Ussire aleyke ... "Zor oluyor hali."
RE. 46/12 ... ve izâ talebte şey’en min emri’d-dünyâ ...


RE. 46/12 ... ve izâ talebte şey’en min emri’d-dünyâ ...
Dünyayı istiyorsun; "Ya Rabbi! Bana şunu da ver, bunu ver.Dünyayı istiyorsun; "Ya Rabbi! Bana şunu da ver, bunu ver. Mal ver, ev ver, park ver."Mal ver, ev ver, park ver." RE. 46/12 ... ussire aleyke ...RE. 46/12 ... ussire aleyke ...
Bu da kolay oluyor sana, istediğin dünyalıklar çabucak geliveriyor.


Bu da kolay oluyor sana, istediğin dünyalıklar çabucak geliveriyor.
Rast geliyor işin...Rast geliyor işin... RE. 46/12 ... Feente alâ hâletin kabîhatin.RE. 46/12 ... Feente alâ hâletin kabîhatin. Sen iyi bir halde olmadığını da bil.Sen iyi bir halde olmadığını da bil. Demek ki dünyalık, istediğin vakitte verilmiyor.Demek ki dünyalık, istediğin vakitte verilmiyor. Bil ki iyi bir halde değilsin!Bil ki iyi bir halde değilsin!
Halbuki biz şimdi, dünyalıklar veremedikçe


Halbuki biz şimdi, dünyalıklar veremedikçe
hep kendimizde bir ferahlık duyuyoruz.hep kendimizde bir ferahlık duyuyoruz.
“—Oh ne iyi, rahatladık, şöyle olduk, böyle olduk!”


“—Oh ne iyi, rahatladık, şöyle olduk, böyle olduk!”
O hâlet-i kabîha...O hâlet-i kabîha...
İbn-i Mâlik Hazretleri bunun Zühd kitabında beyan etmiş.


İbn-i Mâlik Hazretleri bunun Zühd kitabında beyan etmiş.

RE. 46/13 İzâ reayte’l-meziyye fa’ğsil zekereke,


RE. 46/13 İzâ reayte’l-meziyye fa’ğsil zekereke,
ve tevadda’ vudùeke li’s-salâti;ve tevadda’ vudùeke li’s-salâti; ve izâ nedahte’l-mâe fa’ğtesil.ve izâ nedahte’l-mâe fa’ğtesil.
Erkeklik halini üç kısım üzerinde zikrediyorlar:


Erkeklik halini üç kısım üzerinde zikrediyorlar:
Bir çıkan suya medi,Bir çıkan suya medi, diğer daha koyusu olursa mezi,diğer daha koyusu olursa mezi, daha koyusu olursa, şehvet itibariyle oluncadaha koyusu olursa, şehvet itibariyle olunca buna da şehvetten hasıl olan meni diyorlar.buna da şehvetten hasıl olan meni diyorlar. Mezi ile medi abdesti bozar, guslü bozmaz.Mezi ile medi abdesti bozar, guslü bozmaz. İnsan mesela şehvetli bir şeye bakıp erkeklik hali uyanır.İnsan mesela şehvetli bir şeye bakıp erkeklik hali uyanır. Orada bir su gelir ucunda.Orada bir su gelir ucunda. Bu senin abdestini bozar, guslüne icab ettirmez.Bu senin abdestini bozar, guslüne icab ettirmez. Ne zaman ki meninin kendisi zuhur ederse o zaman gusül yapılır.Ne zaman ki meninin kendisi zuhur ederse o zaman gusül yapılır.
RE. 46/14 İzâ raeyte’l-ehaveyni’l-müslimeyni ...


RE. 46/14 İzâ raeyte’l-ehaveyni’l-müslimeyni ...
Buna da dikkat et!Buna da dikkat et! RE. 46/14 İzâ raeyte’l-ehaveyni’l-müslimeyni,RE. 46/14 İzâ raeyte’l-ehaveyni’l-müslimeyni, yahtesimâni fî şibrin min ardın ...yahtesimâni fî şibrin min ardın ... İki kardeş müslüman bir karış yer için kavga ediyorlar.İki kardeş müslüman bir karış yer için kavga ediyorlar. Senindi ve benimdi...Senindi ve benimdi... RE. 46/14 ... Fa’hruc min tilke’l-ard.RE. 46/14 ... Fa’hruc min tilke’l-ard. Bina yapacak, istiyor ki biraz daha böyle kaysın.Bina yapacak, istiyor ki biraz daha böyle kaysın. Binasının yeri dar geliyor. Öteki de kaydırmıyor.Binasının yeri dar geliyor. Öteki de kaydırmıyor. Bunun için kavga ediyorlar.Bunun için kavga ediyorlar. RE. 46/14 ... Fa’hruc min tilke’l-ard.RE. 46/14 ... Fa’hruc min tilke’l-ard. O yerde oturma artık. Sen o yerde oturma, orada oturma...O yerde oturma artık. Sen o yerde oturma, orada oturma...
Demek ki onlar o kadar ahlaken bozulmuşlar.


Demek ki onlar o kadar ahlaken bozulmuşlar.
Buna da iki mana vermişler:Buna da iki mana vermişler: Bir, oraya gelecek felaketler... Sen bulunma hiç olmazsa bunların başına gelecek felaketten.Bir, oraya gelecek felaketler... Sen bulunma hiç olmazsa bunların başına gelecek felaketten. Bir de artık onlarda hayır yok bu kavmin içerisinde, çık ordan demek...Bir de artık onlarda hayır yok bu kavmin içerisinde, çık ordan demek...
RE. 46/15 İzâ raaytümü’llezîne yettebiùne mâ teşâbehe minhü,


RE. 46/15 İzâ raaytümü’llezîne yettebiùne mâ teşâbehe minhü,
feülâike’llezîne semma’llàhu, fa’hzerûhüm.feülâike’llezîne semma’llàhu, fa’hzerûhüm. Sadekallahu'l-azîm...Sadekallahu'l-azîm...
Kur'an ayetlerine mana vermek çok zordur.


Kur'an ayetlerine mana vermek çok zordur.
Bugün tefsirlerle dolmuş, tercümelerle dolmuş.Bugün tefsirlerle dolmuş, tercümelerle dolmuş. Önüne gelen herkes bir tefsir, bir tercüme yapıyor.Önüne gelen herkes bir tefsir, bir tercüme yapıyor. Ucuz, pahalı... Piyasa kapışıyor, bilmiyor insan.Ucuz, pahalı... Piyasa kapışıyor, bilmiyor insan.
Binaen aleyh Kur'anın bazı ayetleri vardır ki müteşabistir.


Binaen aleyh Kur'anın bazı ayetleri vardır ki müteşabistir.
Birbirine benzer, biri birini bazen nakleder falan. Buralara...Birbirine benzer, biri birini bazen nakleder falan. Buralara...
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2