Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Mü’min ve Münafık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Recep 1404 / 08.04.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mü’min ve Münafığın Misâli, Kur’an Okuyan Mü’min, İnsan Kalbinin Değişkenliği, Cumanın İncelikleri, Beş Vakit Namazın Misali | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mü’min ve Münafık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Recep 1404 / 08.04.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mü’min ve Münafığın Misâli, Kur’an Okuyan Mü’min, İnsan Kalbinin Değişkenliği, Cumanın İncelikleri, Beş Vakit Namazın Misali | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesiran tayyiben mubareken fih.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesiran tayyiben mubareken fih. Âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.Âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl'ihiVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl'ihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn. ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd… Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:

Meselü'l-mü'mini ke meseli'z-zer'i lâ tezâlü'r-riyâhu tüfeyyihühû Meselü'l-mü'mini ke meseli'z-zer'i lâ tezâlü'r-riyâhu tüfeyyihühû ve lâ yezâlü'l-mü'minü yusîbuhû belâün ve meselü'l-münâfiki meselüve lâ yezâlü'l-mü'minü yusîbuhû belâün ve meselü'l-münâfiki meselü şecereti'l-erz lâ tehtezzü hattâ tüstahsade. şecereti'l-erz lâ tehtezzü hattâ tüstahsade.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın bize naklettiği hasen ve sahih bir hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre buyurmuş ki; bize naklettiği hasen ve sahih bir hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre buyurmuş ki;

Meselü'l-mü'mini ke meseli'z-zer'i. Meselü'l-mü'mini ke meseli'z-zer'i. "Müslüman bir ekine benzer." Lâ tezâlü'r-riyâhu tüfeyyihühû."Müslüman bir ekine benzer." Lâ tezâlü'r-riyâhu tüfeyyihühû. "Nitekim ekini rüzgâr o tarafa bu tarafa sallandırır.""Nitekim ekini rüzgâr o tarafa bu tarafa sallandırır." Başaklıdır, rüzgâr estiği zaman böyle dalgalanır. Başaklıdır, rüzgâr estiği zaman böyle dalgalanır. Deniz gibi ekin tarlası dalgalanır oraya buraya sallanır. Deniz gibi ekin tarlası dalgalanır oraya buraya sallanır.

İşte bunun gibi; ve lâ yezâlü'l-mü'minü yusîbuhû belâün. İşte bunun gibi; ve lâ yezâlü'l-mü'minü yusîbuhû belâün. "Müslümana da daima oradan buradan belini bükecek belalar gelir." "Müslümana da daima oradan buradan belini bükecek belalar gelir." Onu o tarafa bu tarafa meylettirir. Sıkıntılar, üzüntüler, belalar, hastalıklar gelir. Onu o tarafa bu tarafa meylettirir. Sıkıntılar, üzüntüler, belalar, hastalıklar gelir. Ama; ve meselü'l-münâfiki meselü şecereti'l-ürzi.Ama; ve meselü'l-münâfiki meselü şecereti'l-ürzi. "Münafığın misali de çam ağacı, servi ağacı gibidir.""Münafığın misali de çam ağacı, servi ağacı gibidir." Bu erz kelimesini başka türlü lügatten bakmış olduğumu söylemiştim. Bu erz kelimesini başka türlü lügatten bakmış olduğumu söylemiştim. Buradaki izahtan anlaşılıyor ki "serv-i sanavber" diyor.Buradaki izahtan anlaşılıyor ki "serv-i sanavber" diyor. Kozalıklı, o meşhur dediğimiz ağaç dimdik durur. Kozalıklı, o meşhur dediğimiz ağaç dimdik durur. Hiç sallanmaz o tarafa bu tarafa meyletmez, bükülmez eğilmez. Hiç sallanmaz o tarafa bu tarafa meyletmez, bükülmez eğilmez. Lâ tehtezzü hattâ tüstahsade. "Kesilip devrilinceye kadar." Münafık dimdik durur. Lâ tehtezzü hattâ tüstahsade. "Kesilip devrilinceye kadar." Münafık dimdik durur. Öyle üzüntüler, belalar şeyler gelmez. Gafil gafil ömür sürüp dururken; Öyle üzüntüler, belalar şeyler gelmez. Gafil gafil ömür sürüp dururken;

Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir. dediği gibi Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir.

dediği gibi
Yahya Kemal'in, birden iş bitiverir, iş işten geçmiş. Yahya Kemal'in, birden iş bitiverir, iş işten geçmiş.

"Firavun'un tam boğulacağı zaman." Lâ ilâhe ille'llezî âmenet bihî benû isrâîle. dediği gibi;"Firavun'un tam boğulacağı zaman."

Lâ ilâhe ille'llezî âmenet bihî benû isrâîle.

dediği gibi;
"Ben inandım Benî İsrail'in inandığı Allah'tan gayrı ilah yoktur." diye"Ben inandım Benî İsrail'in inandığı Allah'tan gayrı ilah yoktur."

diye
o zaman itiraf ettiği gibi en son âna kadar gafletle gider küt diye devrilir ondan sonra. o zaman itiraf ettiği gibi en son âna kadar gafletle gider küt diye devrilir ondan sonra.

Âl-âne? "Şimdi mi aklın başına geldi?!" Böyle denir kendisine. Âl-âne?

"Şimdi mi aklın başına geldi?!"

Böyle denir kendisine.

Demek ki bu hadîs-i şerîften çıkan ders nedir? Müslüman; ben Allah'ın mü'min kuluyum,Demek ki bu hadîs-i şerîften çıkan ders nedir? Müslüman; ben Allah'ın mü'min kuluyum, o halde benim ipeklerin, pamukların üstünde, el bebek gül bebek o halde benim ipeklerin, pamukların üstünde, el bebek gül bebek hoş halli olmam gerekmez mi diye düşünmemesi gerekiyor. hoş halli olmam gerekmez mi diye düşünmemesi gerekiyor.

E hasibe'n-nâsu en yütrekû en yekûlû âmennâ ve hüm lâ yüftenûn. E hasibe'n-nâsu en yütrekû en yekûlû âmennâ ve hüm lâ yüftenûn.

"İnsanlar iman ettik dedikten sonra hiç imtihanlara tâbi olmayacaklarını mı sandılar?! "İnsanlar iman ettik dedikten sonra hiç imtihanlara tâbi olmayacaklarını mı sandılar?! Hayır! Bilakis bizden önceki ümmetleri Allahu Teâlâ hazretleri nice sıkıntılarla imtihan eyledi." Hayır! Bilakis bizden önceki ümmetleri Allahu Teâlâ hazretleri nice sıkıntılarla imtihan eyledi."

İmtihan daima olur. Onun için; "Ben müslümanım Allah bana bu belayı niye verdi?" İmtihan daima olur. Onun için;

"Ben müslümanım Allah bana bu belayı niye verdi?"

Verir, derecesi artsın diye… Eşeddü'l-belâyâ ale'l-enbiyâ. Verir, derecesi artsın diye…

Eşeddü'l-belâyâ ale'l-enbiyâ.

"En büyük imtihanlar, meşakkatli sıkıntılar peygamberlere gelmiş." "En büyük imtihanlar, meşakkatli sıkıntılar peygamberlere gelmiş."

Demek ki başımıza bir dert gelince feryadı basmayalım. İtiraza kalkmayalım. Demek ki başımıza bir dert gelince feryadı basmayalım. İtiraza kalkmayalım.

Size benden nasihat olsun ki kim gam eriştikçe etmeyin feryâd, Size benden nasihat olsun ki kim gam eriştikçe etmeyin feryâd,

İki türlü zarar mukarrerdir dedi bu iş için de bir üstâd, İki türlü zarar mukarrerdir dedi bu iş için de bir üstâd,

Evveli bu ki dost gamdan ölür âhiri bu ki düşman olur şâd. Evveli bu ki dost gamdan ölür âhiri bu ki düşman olur şâd.

İbn Kemâl, Kemâlpaşazâde meşhur bir müftü'l-enâm büyük alim o söylemiş bu şiiri. İbn Kemâl, Kemâlpaşazâde meşhur bir müftü'l-enâm büyük alim o söylemiş bu şiiri.

Size benden nasihat olsun ki başınıza gamlı, kederli bir hal geldiği zaman Size benden nasihat olsun ki başınıza gamlı, kederli bir hal geldiği zaman feryadı basmayın. feryadı basmayın. Yaygaraya kalkmayın, iki zarar; evveli bu ki dost gamdan ölür.Yaygaraya kalkmayın, iki zarar; evveli bu ki dost gamdan ölür. "Vah benim dostum, ciğer parem, filanca arkadaşıma nasıl bir hal gelmiş,"Vah benim dostum, ciğer parem, filanca arkadaşıma nasıl bir hal gelmiş, nasıl ciyak ciyak bağırıyor" diye dostlar da kederlenir.nasıl ciyak ciyak bağırıyor" diye dostlar da kederlenir. Gamdan ölecek hale gelirler. Bir zararı budur. Âhiri bu ki düşman olur şâd;Gamdan ölecek hale gelirler. Bir zararı budur. Âhiri bu ki düşman olur şâd; ikincisi düşman şıkır şıkır oynar. "Oh ne iyi başına sıkıntı gelmiş" diye. ikincisi düşman şıkır şıkır oynar. "Oh ne iyi başına sıkıntı gelmiş" diye.

Onun için biraz metin durun, sağlam durun. Öyle belalardan sarsılmayın. Onun için biraz metin durun, sağlam durun. Öyle belalardan sarsılmayın. Bu imtihandır, ne yapalım, bu dünya hayatı. Lezzetlerle elemler birbirine karışıktır. Bu imtihandır, ne yapalım, bu dünya hayatı. Lezzetlerle elemler birbirine karışıktır.

Ne yapalım; âhirette ayrılacak. Kaymak suyundan ayrılacak âhirette. Ne yapalım; âhirette ayrılacak. Kaymak suyundan ayrılacak âhirette. Kaymaklı taraf cennet, hep güzel taraf, hep sefalar bir tarafa azaplar da bir tarafa gidecek. Kaymaklı taraf cennet, hep güzel taraf, hep sefalar bir tarafa azaplar da bir tarafa gidecek. Bu dünya hayatında kul başına gelen hadiselerde rıza gösterdikçe Mevlâ'nın takdirine, Bu dünya hayatında kul başına gelen hadiselerde rıza gösterdikçe Mevlâ'nın takdirine, teslim oldukça, edebini muhafaza edebildikçe derecesi artar. teslim oldukça, edebini muhafaza edebildikçe derecesi artar.

"Bu âşık-ı sâdık imiş. Hiç gık demedi. Bana teslimiyeti tamammış." diye derecesi artar kulun. "Bu âşık-ı sâdık imiş. Hiç gık demedi. Bana teslimiyeti tamammış."

diye derecesi artar kulun.
Onun için gam çekmeyeceğiz. Firavun'un başı bile ağrımamış rivayete göre,Onun için gam çekmeyeceğiz.

Firavun'un başı bile ağrımamış rivayete göre,
bir ağrısa âcizliğini anlayıp da dönecek, çare arayacak, bir ağrısa âcizliğini anlayıp da dönecek, çare arayacak, deryayı bulmaya çalışacak. Başı bile ağrımamış. deryayı bulmaya çalışacak. Başı bile ağrımamış.

Demek ki bu gelen şeylerin ikinci faydası da şudur ki:Demek ki bu gelen şeylerin ikinci faydası da şudur ki: Bu hayat fânidir, bir gün gelip göçüp gideceğiz. Ne zaman, nerede, nasıl bilmiyoruz…Bu hayat fânidir, bir gün gelip göçüp gideceğiz. Ne zaman, nerede, nasıl bilmiyoruz… Yaş haddi vesairesi de yok. Emeklilik mecburiyeti vesaire de yok.Yaş haddi vesairesi de yok. Emeklilik mecburiyeti vesaire de yok. Ne zaman nerede olacağı belli olmaz.Ne zaman nerede olacağı belli olmaz. Geliverir. Bu hayatın ölümlü, fâni olduğunu bildiren işaretler bunlar. Geliverir. Bu hayatın ölümlü, fâni olduğunu bildiren işaretler bunlar.

Bu işaretleri alır, alır da insan hâlâ nasıl gafil olur?! Bu işaretleri alır, alır da insan hâlâ nasıl gafil olur?!

Hastalanır kalkar da niye gafletini sürdürür?! Hastalanır kalkar da niye gafletini sürdürür?!

Etrafında ölenleri görür, musibetleri görür de niye uyanmaz?! Etrafında ölenleri görür, musibetleri görür de niye uyanmaz?!

Niye çeşitli sıkıntıları görür de etrafındaki insanlardan her şeyin geçici, boş olduğunu, Niye çeşitli sıkıntıları görür de etrafındaki insanlardan her şeyin geçici, boş olduğunu, bu dünyanın bel bağlamaya, gönül bağlamaya değmediğini anlayamaz?! bu dünyanın bel bağlamaya, gönül bağlamaya değmediğini anlayamaz?!

Bunlar anlamasına yardım ediyor. Ama ötekisine bir şey yok, Bunlar anlamasına yardım ediyor.

Ama ötekisine bir şey yok,
öyle servi ağacı gibi dimdik durur, çam servisi gibi... öyle servi ağacı gibi dimdik durur, çam servisi gibi... Dimdik durur, köküne balta vurulunca Azrail'e aleyhisselâm "gel bakalım" dediği zamanDimdik durur, köküne balta vurulunca Azrail'e aleyhisselâm "gel bakalım" dediği zaman bir dakika ileri gitmez, bir dakika geri gitmez… "Aman!bir dakika ileri gitmez, bir dakika geri gitmez…

"Aman!
Ben bundan sonra iyi kul olacaktım, bana biraz daha mühlet verin…" dese, Ben bundan sonra iyi kul olacaktım, bana biraz daha mühlet verin…"

dese,
istediği kadar yalvarsa fayda vermez. istediği kadar yalvarsa fayda vermez.

İşte bu mânaya hadîs-i şerîf;İşte bu mânaya hadîs-i şerîf; öbür hadîs-i şerîfe geçiyoruz. öbür hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

Meselü'l-mü'mini'llezî yakrau'l-Kur'âne ke meseli'l-ütrücceti.Meselü'l-mü'mini'llezî yakrau'l-Kur'âne ke meseli'l-ütrücceti. Rîhuhâ tayyibün ve ta'muhâ tayyibün.Rîhuhâ tayyibün ve ta'muhâ tayyibün. Ve meselü'l-mü'minîne'llezî lâ yakrau'l-Kur'âne ke meseli't-temreti lâ rîha lehâ ve ta'muhâ hulvun. Ve meselü'l-mü'minîne'llezî lâ yakrau'l-Kur'âne ke meseli't-temreti lâ rîha lehâ ve ta'muhâ hulvun. Ve meselü'l-münâfikı'llezî yakrau'l-Kur'âne ke meseli'r-reyhâneti rîhuhâ tayyibün Ve meselü'l-münâfikı'llezî yakrau'l-Kur'âne ke meseli'r-reyhâneti rîhuhâ tayyibün ve ta'muhâ mürrün.ve ta'muhâ mürrün. Ve meselü'l-münâfikı'llezî lâ yakrau'l-Kur'âne ke meseli'l-hanzalatiVe meselü'l-münâfikı'llezî lâ yakrau'l-Kur'âne ke meseli'l-hanzalati leyse lehâ rîhun ve ta'muhâ mürrün. leyse lehâ rîhun ve ta'muhâ mürrün.

Bu hadîs-i şerîf Ebû'l-Mûsâ el-Eş'arî'den rivayet edilmiştir. Bu hadîs-i şerîf Ebû'l-Mûsâ el-Eş'arî'den rivayet edilmiştir. Çok hadis kaynaklarında yer alan sağlam bir hadîs-i şerîf. Çok hadis kaynaklarında yer alan sağlam bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz müslümanları ve münafıkları bahis konusu edip dört cins insanı zikrediyorPeygamber Efendimiz müslümanları ve münafıkları bahis konusu edip dört cins insanı zikrediyor bu hadîs-i şerîfte, insanların iki ana grupta zikrediyor;bu hadîs-i şerîfte, insanların iki ana grupta zikrediyor; birincisi mü'min-i kâmil, mü'min-i hâlis iyi mü'min, bir de münafık.birincisi mü'min-i kâmil, mü'min-i hâlis iyi mü'min, bir de münafık. Bir mü'min bir münafık, ikiyi böyle ayırıyor.Bir mü'min bir münafık, ikiyi böyle ayırıyor. Ondan sonra bu ayırdığı iki kimsenin Kur'an okuyan mü'min Kur'an okumayan mü'min; Ondan sonra bu ayırdığı iki kimsenin Kur'an okuyan mü'min Kur'an okumayan mü'min; Kur'an okuyan münafık Kur'an okumayan münafık diye ikiye ayırıyor.Kur'an okuyan münafık Kur'an okumayan münafık diye ikiye ayırıyor. Böylece dört tabaka zikredilmiş oluyor. Nasıl ayırıyor Peygamber Efendimiz; Böylece dört tabaka zikredilmiş oluyor. Nasıl ayırıyor Peygamber Efendimiz;

"Kur'an okuyan mü'min ütrücce gibidir." Ütrücce dediğimiz ağaç kavunu, "Kur'an okuyan mü'min ütrücce gibidir."

Ütrücce dediğimiz ağaç kavunu,
turunç dediğimiz bir meyve ki kavun gibi fakat ağaçta olan turunç dediğimiz bir meyve ki kavun gibi fakat ağaçta olan hem kokusu güzel hem tadı güzel bir meyve. hem kokusu güzel hem tadı güzel bir meyve. Turunç bir meyve, hem tadı güzel hem de hoş bir rayiha sahibi.Turunç bir meyve, hem tadı güzel hem de hoş bir rayiha sahibi. Râyihâ-i tayyibe sahibi. Kur'an okuyan müslüman böyledir. Râyihâ-i tayyibe sahibi. Kur'an okuyan müslüman böyledir. Neden hem mü'min hem de Kur'ân-ı Kerîm'e bağlı hem güzel sıfatı varNeden hem mü'min hem de Kur'ân-ı Kerîm'e bağlı hem güzel sıfatı var hem de Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor. hem de Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor.

Ve meselü'l-mü'minîne'llezî. "Herhalde ellezî unutulmuş olabilir." Ve meselü'l-mü'minîne'llezî. "Herhalde ellezî unutulmuş olabilir." Lâ yakrau'l-Kur'âne ke meseli't-temreti. Lâ yakrau'l-Kur'âne ke meseli't-temreti. "Kur'an okumayan müslümanın misali de hurma gibidir. Hurmaya benzer."Kur'an okumayan müslümanın misali de hurma gibidir. Hurmaya benzer. Lâ rîha lehâ ve ta'muhâ hulvun. "Kokusu yoktur ama tadı güzeldir." Lâ rîha lehâ ve ta'muhâ hulvun. "Kokusu yoktur ama tadı güzeldir." Yani hurma kokmaz, güzel bir hoş kokusu yoktur. Ama ağzına alırsan tadı vardır. Yani hurma kokmaz, güzel bir hoş kokusu yoktur. Ama ağzına alırsan tadı vardır. Mü'min; tadı var ama Kur'an okumuyor, hoş bir kokusu yok. Böyle anlatmış Efendimiz. Mü'min; tadı var ama Kur'an okumuyor, hoş bir kokusu yok. Böyle anlatmış Efendimiz.

Ve meselü'l-münâfikı'llezî yakrau'l-Kur'âne. "Kur'an okuyan münafık, Kur'an'dan bahsediyor,Ve meselü'l-münâfikı'llezî yakrau'l-Kur'âne. "Kur'an okuyan münafık, Kur'an'dan bahsediyor, dili dilbaz, güzel şeyler söylüyor." dili dilbaz, güzel şeyler söylüyor." Neye benzer: K ke meseli'r-reyhâneti. "Fesleğene benzer."Neye benzer: K ke meseli'r-reyhâneti. "Fesleğene benzer." Reyhaneye benzer. Reyhane denen fesleğen, hani şu küçük küçük yapraklı,Reyhaneye benzer. Reyhane denen fesleğen, hani şu küçük küçük yapraklı, elini bile şöyle sürsen hoş kokar. Kokusu güzeldir reyhan dediğimiz ama tadı yoktur.elini bile şöyle sürsen hoş kokar. Kokusu güzeldir reyhan dediğimiz ama tadı yoktur. Ve ta'muhâ mürrün. "Yesen yenmez, tadı acıdır. Sadece hoş kokusu var. Tadı yok. Tadı acı." Ve ta'muhâ mürrün. "Yesen yenmez, tadı acıdır. Sadece hoş kokusu var. Tadı yok. Tadı acı."

Lâ yakrau'l-Kur'âne. "Kur'an da okumayan, Lâ yakrau'l-Kur'âne. "Kur'an da okumayan, Kur'an'dan zikretmeyen onu diline de almayan münafığın durumu da."Kur'an'dan zikretmeyen onu diline de almayan münafığın durumu da." Ke meseli'l-hanzalati. "Ebû Cehil karpuzu dediğimiz bitki gibidir."Ke meseli'l-hanzalati. "Ebû Cehil karpuzu dediğimiz bitki gibidir." Bitkinin meyvesi gibidir. Ne hoş kokusu vardır.Bitkinin meyvesi gibidir. Ne hoş kokusu vardır. Leyse lehâ rîhun ve ta'muhâ mürrün. "Tadı da acıdır. Kokusu olmadığı gibi, tadı da acıdır." Leyse lehâ rîhun ve ta'muhâ mürrün. "Tadı da acıdır. Kokusu olmadığı gibi, tadı da acıdır."

En üstün şekil müslümanın hem müslüman olması hem Kur'an okuması imiş.En üstün şekil müslümanın hem müslüman olması hem Kur'an okuması imiş. Tadı da tatlı, kokusu da hoş. Her bakımdan, her yönden güzeldir.Tadı da tatlı, kokusu da hoş. Her bakımdan, her yönden güzeldir. Dikkat ederseniz Kur'an okuyup da uyulmamaktan hiç bahsetmiyor.Dikkat ederseniz Kur'an okuyup da uyulmamaktan hiç bahsetmiyor. Mü'min olduğu için okuyunca tatbik edecek ondan.Mü'min olduğu için okuyunca tatbik edecek ondan. Müslümansa okuyunca tatbik etmesi gerekiyor, yani sırf okumak sevabı artırır. Kâfi değildir.Müslümansa okuyunca tatbik etmesi gerekiyor, yani sırf okumak sevabı artırır. Kâfi değildir. Demek ki biz iyi müslüman olmak için ne yapacağız? Kur'an okuyacağız. Nasıl okuyalım? Demek ki biz iyi müslüman olmak için ne yapacağız? Kur'an okuyacağız. Nasıl okuyalım? Mümkün ise tedebbür, tefekkür ile mânasını takip ede ede okuyacaksınız. Mümkün ise tedebbür, tefekkür ile mânasını takip ede ede okuyacaksınız.

Bir alim var, adı Ebû Abdurrahman es-Sülemî diye, diyor ki; Bir alim var, adı Ebû Abdurrahman es-Sülemî diye, diyor ki;

"Biz üstatlarımızdan şöyle duyduk. Onlar da büyüklerden öyle duymuşlar. "Biz üstatlarımızdan şöyle duyduk. Onlar da büyüklerden öyle duymuşlar. On âyet, bir aşr okurlardı. Ondan sonra o aşrı öğrenip tatbik ederlerdi hayatlarında, On âyet, bir aşr okurlardı. Ondan sonra o aşrı öğrenip tatbik ederlerdi hayatlarında, tatbik etmedikçe, iyice öğrenmedikçe öteki on âyete geçmezlerdi. tatbik etmedikçe, iyice öğrenmedikçe öteki on âyete geçmezlerdi. Böylelikle Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini ve tatbikatını bir arada öğrendiler. Böylelikle Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini ve tatbikatını bir arada öğrendiler. Sırf laf değil. Hem söz hem fiil, hem laf hem iş; ikisi bir aradadır.Sırf laf değil. Hem söz hem fiil, hem laf hem iş; ikisi bir aradadır. Öyle öyle öğrendiler, tatbik ede ede öğrenince insanın hatırında da kaldır." Öyle öyle öğrendiler, tatbik ede ede öğrenince insanın hatırında da kaldır."

Roman okur gibi okursa Kur'ân-ı Kerîm'in kıymeti olmaz. Bu esası bir kere şey yapacağız. Roman okur gibi okursa Kur'ân-ı Kerîm'in kıymeti olmaz. Bu esası bir kere şey yapacağız.

Bize bu hadîs-i şerîften gösterilen hedef nedir? Bize bu hadîs-i şerîften gösterilen hedef nedir?

Bize gösterilen hedef müslüman olmak ve Kur'an okumak. Kur'an'ı nasıl okuyalım? Bize gösterilen hedef müslüman olmak ve Kur'an okumak.

Kur'an'ı nasıl okuyalım?

Kur'ân-ı Kerîm'i daha güzel anlatışlar var. Kur'ân-ı Kerîm'in güzel, insana tesir etmesi için Kur'ân-ı Kerîm'i daha güzel anlatışlar var. Kur'ân-ı Kerîm'in güzel, insana tesir etmesi için daha esrarlı okuyuşlar var ama… "Onu bana Mevlâm kendisi okuyor" gibidaha esrarlı okuyuşlar var ama… "Onu bana Mevlâm kendisi okuyor" gibi düşünürsen insan mestten zevk olur.düşünürsen insan mestten zevk olur. Okuyacağız mânasını anlayarak ve her öğrendiğimizi tatbik ederek okuyacağız. Okuyacağız mânasını anlayarak ve her öğrendiğimizi tatbik ederek okuyacağız.

Eğer Kur'an okumazsak müslümanız ama müslüman olmamız sebebiyle bir tadımız var ama Eğer Kur'an okumazsak müslümanız ama müslüman olmamız sebebiyle bir tadımız var ama kokumuz yok.kokumuz yok. Etrafa fayda sağlamıyoruz. Koku ne yapar; etrafa yayılır, herkesin hoşuna gider. Etrafa fayda sağlamıyoruz. Koku ne yapar; etrafa yayılır, herkesin hoşuna gider.

"Aman ne kadar hoş, latif bir koku" deriz mesela bir gül kokusu, bir sümbül kokusu; "Aman ne kadar hoş, latif bir koku"

deriz mesela bir gül kokusu, bir sümbül kokusu;

"Aman bir karanfil ne kadar güzel kokuyoruz." "Aman bir karanfil ne kadar güzel kokuyoruz."

Bir iğdeler açtığı zaman veyahut Antalya, Adana taraflarında bir portakal, Bir iğdeler açtığı zaman veyahut Antalya, Adana taraflarında bir portakal, mandalina ağaçları çiçeklendiği zaman mest olur insan.mandalina ağaçları çiçeklendiği zaman mest olur insan. Güzel koku, başkasına bir hoş tesir demek…Güzel koku, başkasına bir hoş tesir demek… Kur'an okursa insan demek ki bir hoş tesir olacak; işte böyle müslüman olmaya çalışalım kardeşlerim. Kur'an okursa insan demek ki bir hoş tesir olacak; işte böyle müslüman olmaya çalışalım kardeşlerim.

Kur'an bize "amel edelim" diye indirildi; "rafa koyalım" diye değil.Kur'an bize "amel edelim" diye indirildi; "rafa koyalım" diye değil. "Ölülerimize hatim indirip ruhlarına bağışlayalım" diye değil. "Ölülerimize hatim indirip ruhlarına bağışlayalım" diye değil. Ölüden önce bize gerekiyor. Önce bize gerekiyor. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenemezsek yazık bize,Ölüden önce bize gerekiyor. Önce bize gerekiyor.

Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenemezsek yazık bize,
vah bize! Mevlâmız bize kitap göndermiş, elçi göndermiş; bizim haberimiz yok. vah bize! Mevlâmız bize kitap göndermiş, elçi göndermiş; bizim haberimiz yok.

Ne biçim müslümanız? Hiç merak etmez misin bu cildin içinde ne yazıyor? Ne biçim müslümanız?

Hiç merak etmez misin bu cildin içinde ne yazıyor?

Şu kâinatın sahibi, Hâlık'ı, senin Râzık'ın Allahu Teâlâ hazretleri sana kitap göndermiş, Şu kâinatın sahibi, Hâlık'ı, senin Râzık'ın Allahu Teâlâ hazretleri sana kitap göndermiş, hiç mi merak etmezsin içindekini? Merak etmiyor millet, baştan sona hiç okumamış ömrü boyunca.hiç mi merak etmezsin içindekini?

Merak etmiyor millet, baştan sona hiç okumamış ömrü boyunca.
Zor gelmiş, şeytan zor gösteriyor. Önüne duvar çekmiş. Zor gelmiş, şeytan zor gösteriyor. Önüne duvar çekmiş.

Halbuki hepimiz bugünden her gün bir aşr okuyalım, anlayarak çoluk çocuğumuza daHalbuki hepimiz bugünden her gün bir aşr okuyalım, anlayarak çoluk çocuğumuza da hele bir iki sene içinde Kur'ân-ı Kerîm ne diyormuş, anlayalım tatbik etmek arzusuyla... hele bir iki sene içinde Kur'ân-ı Kerîm ne diyormuş, anlayalım tatbik etmek arzusuyla...

Demek ki münafıklar da Kur'ân-ı Kerîm okurmuş. "Onun Kur'an okuyanı reyhane gibidir, okur; Demek ki münafıklar da Kur'ân-ı Kerîm okurmuş. "Onun Kur'an okuyanı reyhane gibidir, okur; okumayanı Ebû Cehil karpuzu gibidir, hiçbir şeye yaramaz." diye böyle bildiriyor. okumayanı Ebû Cehil karpuzu gibidir, hiçbir şeye yaramaz." diye böyle bildiriyor.

Geçelim bundan sonraki hadîs-i şerîfe; Geçelim bundan sonraki hadîs-i şerîfe;

Meselü hâza'l-kalbi meselü rîşetin bi felâtin mine'l-arzi tukallibuhâ'r-rîhu zahran li batnin. Meselü hâza'l-kalbi meselü rîşetin bi felâtin mine'l-arzi tukallibuhâ'r-rîhu zahran li batnin.

"Şu kalp" diyor Peygamber Efendimiz. İnsanın kalbini bir şeye benzetiyor. "Şu kalp" diyor Peygamber Efendimiz. İnsanın kalbini bir şeye benzetiyor.

Neye benzer? Meselü rîşetin. "Bir kuş tüyüne benzer." Neye benzer?

Meselü rîşetin. "Bir kuş tüyüne benzer."
Güvercinin, serçenin, şunun bunun kanadından bazen çıktığı zaman uçup gidenGüvercinin, serçenin, şunun bunun kanadından bazen çıktığı zaman uçup giden bir kuş tüyü yerde kalır ya, bir kuş tüyüne benzer şu kalp. bir kuş tüyü yerde kalır ya, bir kuş tüyüne benzer şu kalp. Nasıl bir kuş tüyü? Bi felâtin mine'l-arzi. "Çıplak, hiç kumu olmayan, ekini vesairesi olmayanNasıl bir kuş tüyü? Bi felâtin mine'l-arzi. "Çıplak, hiç kumu olmayan, ekini vesairesi olmayan çıplak bir araziye benzer, ot yok, çıplak."çıplak bir araziye benzer, ot yok, çıplak." Tukallibuhâ'r-rîhu zahran li batnin. "Rüzgâr onu alt üst eder. Tukallibuhâ'r-rîhu zahran li batnin. "Rüzgâr onu alt üst eder. Sırtını yere getirir, değiştirir. Rüzgâr eser…" Sırtını yere getirir, değiştirir. Rüzgâr eser…"

Zaten kalp, "değiştirmek" demek, ondan dolayı böyle denmiş. Zaten kalp, "değiştirmek" demek, ondan dolayı böyle denmiş. Bu isim ondan verilmiş derler; o halden o hale şey yapıyor.Bu isim ondan verilmiş derler; o halden o hale şey yapıyor. Allahu Teâlâ hazretleri insanın gönlünü oradan oraya döndürür. Çeşit çeşit haller gelir. Allahu Teâlâ hazretleri insanın gönlünü oradan oraya döndürür. Çeşit çeşit haller gelir.

Bizim kalp dediğimiz şey nedir Türkçe'de, biz bunu neyle karşılarız? Bizim kalp dediğimiz şey nedir Türkçe'de, biz bunu neyle karşılarız? Kalp sözü Türkçe'de iki kelimeyle karşılanır. Bir yürek kelimesi ile karşılanır. Kalp sözü Türkçe'de iki kelimeyle karşılanır. Bir yürek kelimesi ile karşılanır.

Kalbin karşılığı yürek Türkçe'de ne demektir? Kalbin karşılığı yürek Türkçe'de ne demektir?

İnsanın şurasını şöyle bastırıldığı, tık tık attığı zaman duyduğu et parçası. İnsanın şurasını şöyle bastırıldığı, tık tık attığı zaman duyduğu et parçası. Birinci mânası bu, ikinci mânası "gönül" kelimesiyle karşılanır. Birinci mânası bu, ikinci mânası "gönül" kelimesiyle karşılanır.

"Gönül nedir hocam?" Onun biraz tarifi zor. Gönül ne demek? "Gönül nedir hocam?"

Onun biraz tarifi zor. Gönül ne demek?
İnsanın iç âleminin içi. Kalbin bir de o mânası vardır. İnsanın iç âleminin içi. Kalbin bir de o mânası vardır.

Hadîs- şerîflerde ve âyet-i kerîmelerde kalp kelimesi geçtiği zaman o et parçası kastedilmez.Hadîs- şerîflerde ve âyet-i kerîmelerde kalp kelimesi geçtiği zaman o et parçası kastedilmez. Yürek kelimesi, ortasına bir bıçak vuruyorsun, tavanın içinde cızır cızır pişiriyorsun, yiyorsun. Yürek kelimesi, ortasına bir bıçak vuruyorsun, tavanın içinde cızır cızır pişiriyorsun, yiyorsun. O değil; insanın gönlü kastediliyor. İnsanın gönlü boş bir arazideki kuş tüyü gibidir. O değil; insanın gönlü kastediliyor.

İnsanın gönlü boş bir arazideki kuş tüyü gibidir.
Çeşitli şeyler gelir insanın aklına bazen hoş halli olur, bazen neşeli olur, bazen üzüntülü olur.Çeşitli şeyler gelir insanın aklına bazen hoş halli olur, bazen neşeli olur, bazen üzüntülü olur. Gamlı, kederli olur, çeşitli haller gelir. Allahu Teâlâ hazretleri estirir bir böyle rüzgâr.Gamlı, kederli olur, çeşitli haller gelir. Allahu Teâlâ hazretleri estirir bir böyle rüzgâr. Bazen bir hüzün gelir insana, bazen bir sevinç gelir döndürür, durur. Bazen bir hüzün gelir insana, bazen bir sevinç gelir döndürür, durur.

Mukallibe'l-kulûb. "Allahu Teâlâ hazretleri kalbi oradan oraya, gönlü oradan oraya döndürendir." Mukallibe'l-kulûb. "Allahu Teâlâ hazretleri kalbi oradan oraya, gönlü oradan oraya döndürendir."

Sebbit kulûbenâ alâ dînike yâ Mukallebe'l-kulûb. Sebbit kulûbenâ alâ dînike yâ Mukallebe'l-kulûb. "Ey kalbi, kalpleri oradan oraya döndüren, çeşitli rüzgârları,"Ey kalbi, kalpleri oradan oraya döndüren, çeşitli rüzgârları, çeşit çeşit fikirleri insanın içine getirten Mevlâm,çeşit çeşit fikirleri insanın içine getirten Mevlâm, bizim dinimizi, bizim dînî duygumuzu tesbit eyle, sabit eyle bizi.bizim dinimizi, bizim dînî duygumuzu tesbit eyle, sabit eyle bizi. Senin dinin üzerine, dinin düşüncen üzerine sabit olalım." diye Senin dinin üzerine, dinin düşüncen üzerine sabit olalım."

diye
duası var Peygamber Efendimiz'in. duası var Peygamber Efendimiz'in.

Allahu Teâlâ hazretleri bizim kalplerimizi, gönüllerimizi Hakk'a bağlı eylesin, Allahu Teâlâ hazretleri bizim kalplerimizi, gönüllerimizi Hakk'a bağlı eylesin, Hak'tan yana eylesin, esen çeşit çeşit fırtınalardan, rüzgârlardan müteessir olup da Hak'tan yana eylesin, esen çeşit çeşit fırtınalardan, rüzgârlardan müteessir olup da rızasına uygun olmayan taraflara sürüklenenlerden eylemesin. rızasına uygun olmayan taraflara sürüklenenlerden eylemesin.

Onun için gönle dikkat, aman kalbe dikkat, aman rüzgârlar alıp da üfürüp deOnun için gönle dikkat, aman kalbe dikkat, aman rüzgârlar alıp da üfürüp de başka bir küfür şeyine götürmesin! başka bir küfür şeyine götürmesin!

Kendinize çok dikkat edin, kendimize çok dikkat edelim! Kendinize çok dikkat edin, kendimize çok dikkat edelim!

Okuduğun bir kitap, bir gazete, seyrettiğin bir program mahvedebilir insanı! Okuduğun bir kitap, bir gazete, seyrettiğin bir program mahvedebilir insanı!

Gönül işte bu kadar zayıf… Bir tüyün ne kadar sebatı olur, rüzgâr esti mi döner gider, Gönül işte bu kadar zayıf… Bir tüyün ne kadar sebatı olur, rüzgâr esti mi döner gider, onun için koruyacaksın! Bizim tasavvuf kitaplarında yazılmış ki müritlerin gafil müritlerin bile onun için koruyacaksın!

Bizim tasavvuf kitaplarında yazılmış ki müritlerin gafil müritlerin bile
sohbetinden kaçması uygundur.sohbetinden kaçması uygundur. "Gaflet akseder, sirayet eder ona, onun gafleti sirayet eder" diye. "Gaflet akseder, sirayet eder ona, onun gafleti sirayet eder" diye. Ehemmiyet vermeyebilir. Mühim olan şeylere gafil insanlar durumuna düşer.Ehemmiyet vermeyebilir. Mühim olan şeylere gafil insanlar durumuna düşer. Bulaşır hastalık diye onun için aman şu gönlüne dikkat et başka bir şey girmesin. Bulaşır hastalık diye onun için aman şu gönlüne dikkat et başka bir şey girmesin.

Bu gönül Allahu Teâlâ hazretlerinin tecelligâhı, bu gönül, kalp kıymetli bir şey. Bu gönül Allahu Teâlâ hazretlerinin tecelligâhı, bu gönül, kalp kıymetli bir şey. Onun için Kâbe kadar muhterem, Kâbe'den de muhterem! Kâbe gibi muhterem insanın gönlü, Onun için Kâbe kadar muhterem, Kâbe'den de muhterem! Kâbe gibi muhterem insanın gönlü, kalbi eğer mü'min olursan onun için kırmamaya da dikkat et! kalbi eğer mü'min olursan onun için kırmamaya da dikkat et! Onun için Kâbe'yi puthane haline getirmemeye de dikkat et. Gönlüne neleri sokuyorsun?! Onun için Kâbe'yi puthane haline getirmemeye de dikkat et.

Gönlüne neleri sokuyorsun?!

Para, mevki sevgisini sokuyorsun, makam sevgisini sokuyorsun, şöhret sevgisini… Para, mevki sevgisini sokuyorsun, makam sevgisini sokuyorsun, şöhret sevgisini… Putlarla doldurdun Kâbe'yi! Peygamber Efendimiz 365 tane puttan Kâbe'yi temizlemişti.Putlarla doldurdun Kâbe'yi! Peygamber Efendimiz 365 tane puttan Kâbe'yi temizlemişti. Sen yine süslü süslü putları dizdin! Gönle Allah sevgisinden başka bir şey yakışmaz. Sen yine süslü süslü putları dizdin!

Gönle Allah sevgisinden başka bir şey yakışmaz.
Başka bir şey varsa zaten olmaz gelmez Allahu Teâlâ hazretlerinin envâr-ı İlâhiyyesi. Başka bir şey varsa zaten olmaz gelmez Allahu Teâlâ hazretlerinin envâr-ı İlâhiyyesi.

Padişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan. Padişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan.

Padişah mezbeleye gelir mi; sen orayı bir temizle, tanzim et, düzenle, süsle, güzelleştir bakalım daPadişah mezbeleye gelir mi; sen orayı bir temizle, tanzim et, düzenle, süsle, güzelleştir bakalım da ondan sonra o aziz misafir gelsin. ondan sonra o aziz misafir gelsin. Onun için kalbe çok dikkat edelim. Cümleten inşaallah elbirliğiyle. Onun için kalbe çok dikkat edelim. Cümleten inşaallah elbirliğiyle.

Meselü'l-mü'mini yevme'l-cumu'ati ke meseli'lMeselü'l-mü'mini yevme'l-cumu'ati ke meseli'l -muhrimi lâ ye'huzu min şa'rihî ve lâ min ezfârihî hattâ-muhrimi lâ ye'huzu min şa'rihî ve lâ min ezfârihî hattâ tenkaziye's-salatü. tenkaziye's-salatü.

Cuma günüyle ilgili bir hadîs-i şerîftir bu İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Cuma günüyle ilgili bir hadîs-i şerîftir bu İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Müslüman Cuma gününde ihrama girmiş hacı gibidir. İhramlı hacı gibidir." "Müslüman Cuma gününde ihrama girmiş hacı gibidir. İhramlı hacı gibidir."

İhramlı hacı ne yapar? İhramın yasaklarına riayet eder. İhramlı hacı ne yapar?

İhramın yasaklarına riayet eder.
Bir ihramlı hacı nasıl hareket etmesi gerekiyorsa öyle yapar.Bir ihramlı hacı nasıl hareket etmesi gerekiyorsa öyle yapar. İhrama girdi bir hacı, olmadık bir şey yaparsa cezaya uğrar.İhrama girdi bir hacı, olmadık bir şey yaparsa cezaya uğrar. Biliyorsunuz, ya kurban kesmesi gerekiyor, ya sadaka vermesi gerekiyor. Biliyorsunuz, ya kurban kesmesi gerekiyor, ya sadaka vermesi gerekiyor. Veyahut şöyle böyledir. Onlar haccın cinâyeti'l-hacc diye kitaplarda yazılmıştır.Veyahut şöyle böyledir. Onlar haccın cinâyeti'l-hacc diye kitaplarda yazılmıştır. Tırnağını kesemez, saçını tıraş edemez, hanımına yaklaşamaz vesaire vesaire... Tırnağını kesemez, saçını tıraş edemez, hanımına yaklaşamaz vesaire vesaire...

İhramlı olmanın şartları var. "Cuma günü müslüman" Peygamber Efendimiz öyle buyurmuş;İhramlı olmanın şartları var. "Cuma günü müslüman" Peygamber Efendimiz öyle buyurmuş; "ihramlı hacı gibidir." Lâ ye'huzu min şa'rihî. "ihramlı hacı gibidir." Lâ ye'huzu min şa'rihî. "Saçından almaz ve tırnaklarını kesmez namaz kılınıncaya kadar." demiş. Neden? "Saçından almaz ve tırnaklarını kesmez namaz kılınıncaya kadar." demiş.

Neden?

Her âza Cumanın şerefini tatsın diye. Cumayı sen ne sanıyorsun, neden küçük görüyorsun?! Her âza Cumanın şerefini tatsın diye. Cumayı sen ne sanıyorsun, neden küçük görüyorsun?!

Cuma muhteşem bir ibadettir. O muhteşem ibadete, Cuma muhteşem bir ibadettir. O muhteşem ibadete, o saçının kılını niye mahrum bırakıyorsun, o tırnağı ne diye mahrum bırakıyorsun?o saçının kılını niye mahrum bırakıyorsun, o tırnağı ne diye mahrum bırakıyorsun? Madem Cumaya ermiş; "o ibadette, Allah'ın huzurunda o da bulunsun" diye. Madem Cumaya ermiş; "o ibadette, Allah'ın huzurunda o da bulunsun" diye. Ondan dolayı, o Cuma namazının kadrinden dolayı. Ondan dolayı, o Cuma namazının kadrinden dolayı.

Dediler ki: Kîle: Yâ Resûlallah metâ yüteehhebü li'l-cumu'ati? Kâle: Yevme'l-hamîsi. Dediler ki: Kîle: Yâ Resûlallah metâ yüteehhebü li'l-cumu'ati? Kâle: Yevme'l-hamîsi. "O zaman Cuma gününe ne zaman hazırlanacağız?" "O zaman Cuma gününe ne zaman hazırlanacağız?" Hani müslamanın süslenip, güzel kokular sürünüp, temiz elbiseler giyip de gitmesi gerekiyor. Hani müslamanın süslenip, güzel kokular sürünüp, temiz elbiseler giyip de gitmesi gerekiyor.

Cuma gününe pabuçların içinden, ayakkabısından çıkarıyor ayaklarını,Cuma gününe pabuçların içinden, ayakkabısından çıkarıyor ayaklarını, yün çorap maşaallah, içinde üç gün durmuş, terlemiş ayağı oh dışarı çıkıyor,yün çorap maşaallah, içinde üç gün durmuş, terlemiş ayağı oh dışarı çıkıyor, ayaklarını yıkayıp tekrar o çorabı giyiyor. ayaklarını yıkayıp tekrar o çorabı giyiyor. Giyme ya! Koy bir kâğıda, sar, pabucun içinde dursun,Giyme ya! Koy bir kâğıda, sar, pabucun içinde dursun, o kadar kirlendikten sonra tekrar giyiyor ayağına, etrafındaki insanları mahvediyor. o kadar kirlendikten sonra tekrar giyiyor ayağına, etrafındaki insanları mahvediyor. Öyle olmayacak, tertemiz olacak, en temiz elbiseyi giyecek,Öyle olmayacak, tertemiz olacak, en temiz elbiseyi giyecek, en güzel kokuları sürecek, hazırlanacak. en güzel kokuları sürecek, hazırlanacak.

Ne zaman? "Perşembe gününden hazırlansın." demiş Peygamber Efendimiz. Ne zaman?

"Perşembe gününden hazırlansın." demiş Peygamber Efendimiz.
Böyle bir tavsiyesi hatırınızda olsun. Cumaya hazırlanmak gerekiyor.Böyle bir tavsiyesi hatırınızda olsun.

Cumaya hazırlanmak gerekiyor.
Bu, Cumanın nesini gösteriyor? Bu hadîs-i şerîf Cumaya itibarın yüksekliğini gösteriyor.Bu, Cumanın nesini gösteriyor?

Bu hadîs-i şerîf Cumaya itibarın yüksekliğini gösteriyor.
İtibar etmenin gerektiğini gösteriyor, Cuma ihramlı gibi oluyor insanİtibar etmenin gerektiğini gösteriyor, Cuma ihramlı gibi oluyor insan "fukaranın haccı" demişler "fukaranın haccı" demişler zaten cuma günü için; fukaranın haccı ne demek? zaten cuma günü için; fukaranın haccı ne demek?

Fukara hacca gidemez, o kadar masrafı göze alamaz, Fukara hacca gidemez, o kadar masrafı göze alamaz, fukaranın haccı gibi oluyor.fukaranın haccı gibi oluyor. Kıymetli bir ibadet; işte o ne kadar kıymetli ibadet olduğunu gösteriyor. Kıymetli bir ibadet; işte o ne kadar kıymetli ibadet olduğunu gösteriyor.

Peki Cuma kılmayan kardeşlerimize ne diyelim? Peki Cuma kılmayan kardeşlerimize ne diyelim?

Birçok hadîs-i şerîf var bizim elimizi kolumuzu bağlıyor, onların gönüllerini kırmak istemiyoruz, Birçok hadîs-i şerîf var bizim elimizi kolumuzu bağlıyor, onların gönüllerini kırmak istemiyoruz, herkesle iyi geçinmek isteriz ama ne yapalım?! herkesle iyi geçinmek isteriz ama ne yapalım?!

Bak ne diyor Peygamber Efendimiz; "Cuma muhteşem bir ibadettir. Bak ne diyor Peygamber Efendimiz; "Cuma muhteşem bir ibadettir. Cuma günü çok mühim bir gündür." Cuma günü çok mühim bir gündür."

Cuma günü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât ü selâmı fazlalaştırın.Cuma günü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât ü selâmı fazlalaştırın. Cuma günü Allah rızası için sevabını Allah'tan umarak bir gusül abdesti alın,Cuma günü Allah rızası için sevabını Allah'tan umarak bir gusül abdesti alın, on günlük günahlarınız bağışlanır.on günlük günahlarınız bağışlanır. Ne güzel, bir hafta önceki günahlar üç gün fazlasıyla af oluyor. Ne güzel, bir hafta önceki günahlar üç gün fazlasıyla af oluyor. Onun için Cumaya böyle hazırlanarak gidersiniz. Onun için Cumaya böyle hazırlanarak gidersiniz.

Cumayı üç gün üst üste mazeretsiz terk eden kimsenin kalbi mühürlenir.Cumayı üç gün üst üste mazeretsiz terk eden kimsenin kalbi mühürlenir. Kapatılır, bazen usûlsüz hareket eden bir dükkân, bir teftiş görüyor belediye memurları tarafından Kapatılır, bazen usûlsüz hareket eden bir dükkân, bir teftiş görüyor belediye memurları tarafından "pis burası, bu lokanta"; kapatıyorlar, kırmızı bal mumuyla mühürlüyorlar, "pis burası, bu lokanta"; kapatıyorlar, kırmızı bal mumuyla mühürlüyorlar, tamam, şu kadar kalıyor. tamam, şu kadar kalıyor. Böyle olur Allah korusun. Ondan sonra istediği kadar uğraşsın.Böyle olur Allah korusun. Ondan sonra istediği kadar uğraşsın. Onun için Cumayı terk etmeyin. Onun için Cumayı terk etmeyin.

Sonra Peygamber Efendimiz; Sallû halfe küllü berrin ve fâcirin. Sonra Peygamber Efendimiz;

Sallû halfe küllü berrin ve fâcirin.

Herkes imamın şeceresini tatbik edemez ki. Herkes imamın şeceresini tatbik edemez ki.

Ezan okundu, sen bir yerden bir yere gidiyorsun, gelirsin camiye girersin. Ezan okundu, sen bir yerden bir yere gidiyorsun, gelirsin camiye girersin.

"Dur! Ben imamın tahkikatını yapacağım, bakalım aslı ne, nesli ne, zihniyeti ne, fikri ne?" "Dur! Ben imamın tahkikatını yapacağım, bakalım aslı ne, nesli ne, zihniyeti ne, fikri ne?"

diyemez ki.diyemez ki. Ondan mazur müslüman, onun için bu Cumayı terk etmek meşru bir şey değil.Ondan mazur müslüman, onun için bu Cumayı terk etmek meşru bir şey değil. Bir başka aldatmaca oluyor. Sakın Cumayı ihmal etmeyin.Bir başka aldatmaca oluyor. Sakın Cumayı ihmal etmeyin. Bakın burada şerefini gösteren hadîs-i şerîfte geçti. Bakın burada şerefini gösteren hadîs-i şerîfte geçti.

Meselü's-salavâti'l-hamsi ke meseli neherin cârin azbin alâ bâb ahadiküm yağtesilu Meselü's-salavâti'l-hamsi ke meseli neherin cârin azbin alâ bâb ahadiküm yağtesilu fîhi külle yevmin hamse merrâtin femâ yubkî zâlike mine'd-denesi. fîhi külle yevmin hamse merrâtin femâ yubkî zâlike mine'd-denesi.

Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfi muhtelif sahabeden rivayet edilmiş.Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfi muhtelif sahabeden rivayet edilmiş. Meşhur bir hadîs-i şerîftir. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;Meşhur bir hadîs-i şerîftir. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı beş vakit namazın misali insanın, sizden birinizin evinizinsabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı beş vakit namazın misali insanın, sizden birinizin evinizin kapısı önünde akan tatlı sulu bir nehre benzer. Nehir gibidir beş vakit namaz. Neye benzer? kapısı önünde akan tatlı sulu bir nehre benzer. Nehir gibidir beş vakit namaz.

Neye benzer?

"Sizin evinizin kapısı önünde akan tatlı sulu bir nehre benzer."Sizin evinizin kapısı önünde akan tatlı sulu bir nehre benzer. Tuzlu değil, acı değil, tatlı sulu bir nehre benzer." Tuzlu değil, acı değil, tatlı sulu bir nehre benzer." Yağtesilu fîhi külle yevmin hamse merrâtin.Yağtesilu fîhi külle yevmin hamse merrâtin. "Kişi bunun içine giriyor sıcakta, toprakta giriyor billur gibi "Kişi bunun içine giriyor sıcakta, toprakta giriyor billur gibi tatlı suyun içinde günde beş defa yıkanıyor."tatlı suyun içinde günde beş defa yıkanıyor." Femâ yubkî zâlike mine'd-denesi. "Bu pislikten bir şey bırakmaz." Femâ yubkî zâlike mine'd-denesi. "Bu pislikten bir şey bırakmaz."

Günde beş defa böyle bir tatlı suya girip de yıkanan insanın teri kalır mı, tozu kalır mı,Günde beş defa böyle bir tatlı suya girip de yıkanan insanın teri kalır mı, tozu kalır mı, kiri pası kalır mı; kalmaz. İşte beş vakit namaz böyledir. kiri pası kalır mı; kalmaz. İşte beş vakit namaz böyledir. Ona benzetmiş Peygamber Efendimiz. Bu namazları kadrini bilerek kılalım.Ona benzetmiş Peygamber Efendimiz.

Bu namazları kadrini bilerek kılalım.
Yaptığımız ibadetlerin şuuruna vararak yapalım. Yaptığımız ibadetlerin şuuruna vararak yapalım. Biz alıştığımız için elimizdeki kıymetin şeyini bilmiyoruz. Biz alıştığımız için elimizdeki kıymetin şeyini bilmiyoruz.

Küçük bir çocuğa elmas bir gerdanlık, bir yüzük versen, biraz oynar ondan sonra kenara atar. Küçük bir çocuğa elmas bir gerdanlık, bir yüzük versen, biraz oynar ondan sonra kenara atar. Neden? O zavallıcık nereden bilsin elmasın camdan farkını. Neden? O zavallıcık nereden bilsin elmasın camdan farkını. Biz de cahilliğimizden bizim ibadetlerimizin kadrini kıymetini bilemez duruma gelmişiz. Biz de cahilliğimizden bizim ibadetlerimizin kadrini kıymetini bilemez duruma gelmişiz.

Cumanın kıymetini bilmiyoruz. Fırlatıp atıyoruz bir kenara. Beş vakit namazın kıymetini bilmiyoruz.Cumanın kıymetini bilmiyoruz. Fırlatıp atıyoruz bir kenara. Beş vakit namazın kıymetini bilmiyoruz. Bunlar çok kıymetli ibadetler. Sonra o beş vakit namazın içindeki hareketlerin kıymetini bilmiyoruz.Bunlar çok kıymetli ibadetler. Sonra o beş vakit namazın içindeki hareketlerin kıymetini bilmiyoruz. El pençe divan duruyorsun kimin huzurunda Mevlâ'nın huzurunda, seni yaratan, El pençe divan duruyorsun kimin huzurunda Mevlâ'nın huzurunda, seni yaratan, besleyen, huzuruna varacağın Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda; besleyen, huzuruna varacağın Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda; "Buyur yâ Rabbi!" diye divana duruyorsun. Rükûa varıyorsun, saygıyla eğiliyorsun, o mübarek, "Buyur yâ Rabbi!" diye divana duruyorsun. Rükûa varıyorsun, saygıyla eğiliyorsun, o mübarek, şerefli alnını topraklara, yerlere koyuyorsun. şerefli alnını topraklara, yerlere koyuyorsun. Hürmetinin çokluğunu ifade ediyorsun.Hürmetinin çokluğunu ifade ediyorsun. Allahu Teâlâ hazretlerini her türlü noksandan tenzih ediyorsun. Allahu Teâlâ hazretlerini her türlü noksandan tenzih ediyorsun.

Erir insan, mânasını düşünse her kelimesinin; Erir insan, mânasını düşünse her kelimesinin; Allahu Ekber'in, Elhamdüllillah'ın, Sübhanallah'ın, hareketlerinin mânasını düşünse erir insan. Allahu Ekber'in, Elhamdüllillah'ın, Sübhanallah'ın, hareketlerinin mânasını düşünse erir insan. Her gün, günde beş vakit namaz kılıyorsun, ediyor kırk rekât en aşağı beş vakite Her gün, günde beş vakit namaz kılıyorsun, ediyor kırk rekât en aşağı beş vakite beş vakit katıyorsan ayrı…beş vakit katıyorsan ayrı… Her seferinde es-selâmu aleyküm ve rahmetullah diyorsun sağ tarafına. Kime? Her seferinde es-selâmu aleyküm ve rahmetullah diyorsun sağ tarafına. Kime? Eğer cemaatle kılıyorsan hem sağındaki meleğe hem de cemaate amaEğer cemaatle kılıyorsan hem sağındaki meleğe hem de cemaate ama yalnız kılıyorsan meleğe es-selâmu aleyküm ve rahmetullah diyorsun sağındaki meleğe. yalnız kılıyorsan meleğe es-selâmu aleyküm ve rahmetullah diyorsun sağındaki meleğe.

Peki, senin omzunda melek olduğunu biliyorsun da o edepsizlikleri niye yapıyorsun yalnız başına? Peki, senin omzunda melek olduğunu biliyorsun da o edepsizlikleri niye yapıyorsun yalnız başına?

"Hocam hiç düşünmedim ben bu işin böyle olduğunu." "Hocam hiç düşünmedim ben bu işin böyle olduğunu."

Melek var yanında, bir kimse olduğu zaman yapmıyorsun da Melek var yanında, bir kimse olduğu zaman yapmıyorsun da yalnız kaldığın zaman nasıl yapıyorsun? yalnız kaldığın zaman nasıl yapıyorsun?

Selam verme o zaman! Namazı kıldığın zaman selam verme! Selam verme o zaman! Namazı kıldığın zaman selam verme! Eğer "selam veremem selam vermem gerekiyor" dersen. O meleğe saygı göster, o var. Eğer "selam veremem selam vermem gerekiyor" dersen. O meleğe saygı göster, o var. Ha Ali, Veli; ha o melek. Bak ne kadar mühim şeyleri kaçırıyoruz gözümüzden.Ha Ali, Veli; ha o melek. Bak ne kadar mühim şeyleri kaçırıyoruz gözümüzden. Ne kadar kıymetli şeyler, motifler, bilgiler var. Onları alışkanlık belasından gözümüzden kaçırıyoruz.Ne kadar kıymetli şeyler, motifler, bilgiler var. Onları alışkanlık belasından gözümüzden kaçırıyoruz. Haccın kıymeti, Cumanın kıymeti, zekâtın kıymeti kaçıyor. Haccın kıymeti, Cumanın kıymeti, zekâtın kıymeti kaçıyor.

Elimizde emsalsiz, misalsiz hazine var. Topkapı Sarayı'nın hazinesi var hepimizin elinde. Elimizde emsalsiz, misalsiz hazine var. Topkapı Sarayı'nın hazinesi var hepimizin elinde. Topkapı Sarayı'nın hazine dairesi var, Kaşıkçı Elması, yakutlar, zebercetler,Topkapı Sarayı'nın hazine dairesi var, Kaşıkçı Elması, yakutlar, zebercetler, zümrütler var hazinelere sahibiz; farkında değiliz. zümrütler var hazinelere sahibiz; farkında değiliz.

Meselü'llezî yu'tiku ev yetesaddaku inde'l-mevti ke meseli'llezî yühdî izâ şebi'a. Meselü'llezî yu'tiku ev yetesaddaku inde'l-mevti ke meseli'llezî yühdî izâ şebi'a.

Bu hadîs-i şerîf de sahih bir hadîs-i şerîftir.Bu hadîs-i şerîf de sahih bir hadîs-i şerîftir. İslâm hakkında güzel izahta bulunmuş Hocamız rahmetullahi aleyh kitabın müellifi. İslâm hakkında güzel izahta bulunmuş Hocamız rahmetullahi aleyh kitabın müellifi.

Burada Peygamber Efendimiz bir insanın tam ölümü ânında Burada Peygamber Efendimiz bir insanın tam ölümü ânında köle âzat etmesinden bahsediyor, bunu ayıplıyor.köle âzat etmesinden bahsediyor, bunu ayıplıyor. Bu doğru değildir. Adam yatağa yatmış hayattan ümidini kesmiş, ölmesi yakın, belli, mecali yokBu doğru değildir. Adam yatağa yatmış hayattan ümidini kesmiş, ölmesi yakın, belli, mecali yok elini kaldırmaya, gitmiş, yüzünün feri kaçmış, dizi titriyor, belli artık, ölecek, aklı kesti ölecek. elini kaldırmaya, gitmiş, yüzünün feri kaçmış, dizi titriyor, belli artık, ölecek, aklı kesti ölecek.

"Hadi filanca tarlayı tasadduk eyledim, şunu böyle yaptım." "Hadi filanca tarlayı tasadduk eyledim, şunu böyle yaptım."

Olmaz! O vakte bırakma, o vakte bıraktın mı sen öyle dersin de ötekiler ya yapar ya yapmaz.Olmaz!

O vakte bırakma, o vakte bıraktın mı sen öyle dersin de ötekiler ya yapar ya yapmaz.
Geride kalanlar ya yapar ya yapmaz, zaten yapmazsa da insanın kendi malının üçte birine hakkı var.Geride kalanlar ya yapar ya yapmaz, zaten yapmazsa da insanın kendi malının üçte birine hakkı var. Ölüm hak, miras helal; üçte ikisini isterse tutar, istemezse tutmaz.Ölüm hak, miras helal; üçte ikisini isterse tutar, istemezse tutmaz. Sen onu mirasçının keyfine bıraktın mı olmaz. Sen onu mirasçının keyfine bıraktın mı olmaz.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Sizler hanginiz vardır ki başkasının malını kendinizin malından daha çok seviyorsunuz."Sizler hanginiz vardır ki başkasının malını kendinizin malından daha çok seviyorsunuz. Hepimiz böyle, olmayan hanginiz var." Diyorlar ki; Hepimiz böyle, olmayan hanginiz var."

Diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah nasıl olur, herkes kendi malını daha çok sever. "Yâ Resûlallah nasıl olur, herkes kendi malını daha çok sever. Başkasının malından daha çok sever, kendi malına titrer. Başkasının malından daha çok sever, kendi malına titrer. Kendi arabasını kollamaya çalışır, kendi tarlasını imar etmeye, dikmeye çalışır.Kendi arabasını kollamaya çalışır, kendi tarlasını imar etmeye, dikmeye çalışır. Kendi evine bakar, boyar, badana yapar…" Kendi evine bakar, boyar, badana yapar…"

"Siz başkasının malını kendi malınızdan daha çok seviyorsunuz." "Siz başkasının malını kendi malınızdan daha çok seviyorsunuz."

Misali nedir? Bu sözün altında yatan mâna; Misali nedir? Bu sözün altında yatan mâna;

"Sen kendin malınla hayatında hayr ü hasenât yapmıyorsun. "Sen kendin malınla hayatında hayr ü hasenât yapmıyorsun. Parayı esirgiyorsun, tutuyorsun elinde, harcamıyorsun, hayra sarf etmiyorsun, Parayı esirgiyorsun, tutuyorsun elinde, harcamıyorsun, hayra sarf etmiyorsun, sevap kazanamıyorsun, âhirette bir sermayen olmuyor.sevap kazanamıyorsun, âhirette bir sermayen olmuyor. Bu kazandığın parayı kime bırakıyorsun? Mirasçıya bırakıyorsun." Bu kazandığın parayı kime bırakıyorsun? Mirasçıya bırakıyorsun."

O halde onun malını daha çok seviyorsun kendine bir fayda sağlamasını istiyorsan harca. O halde onun malını daha çok seviyorsun kendine bir fayda sağlamasını istiyorsan harca. Hayr ü hasenât yap, defterine yazılsın âhirete transfer olsun, âhirete hayır olarak geçsin; Hayr ü hasenât yap, defterine yazılsın âhirete transfer olsun, âhirete hayır olarak geçsin;

"Tamam, şu kulum cami yaptırdı, han, hamam yaptırdı, köprü, çeşme yaptırdı, "Tamam, şu kulum cami yaptırdı, han, hamam yaptırdı, köprü, çeşme yaptırdı, sadaka verdi, fakir doyurdu, çıplak giydirdi…" diye yazılsın sana. sadaka verdi, fakir doyurdu, çıplak giydirdi…"

diye yazılsın sana.

Bekliyorsun, harcamıyorsun, harcamıyorsun, elin sımsıkı, Bekliyorsun, harcamıyorsun, harcamıyorsun, elin sımsıkı, başkasının malının bekçiliğini yapıyorsun. Mirasçının mal bekçiliği yapıyorsun. başkasının malının bekçiliğini yapıyorsun. Mirasçının mal bekçiliği yapıyorsun.

Vebali sana, sefası ona. O ölüp gidiyor o sefasını sürüyor, Vebali sana, sefası ona. O ölüp gidiyor o sefasını sürüyor, sen de hesabını vereceğim diye uğraş. "Niye bundan vazifelerini yapmadın?" diye. sen de hesabını vereceğim diye uğraş. "Niye bundan vazifelerini yapmadın?" diye. Bunun için işi o tarafa bırakmadan aklın başında iken ölç biç sadaka-yı câriye yap. Bunun için işi o tarafa bırakmadan aklın başında iken ölç biç sadaka-yı câriye yap. Hayır ve hasenâtını yapıp bir insan, bir köle âzat eylerse ne olur bir insan? Hayır ve hasenâtını yapıp bir insan, bir köle âzat eylerse ne olur bir insan? Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş ki;

"Sizden biriniz, bir para biriktirip de bir köle alıp da "Sizden biriniz, bir para biriktirip de bir köle alıp da âzat edecek paraya sahip olursa hemen bu işi yapsın. âzat edecek paraya sahip olursa hemen bu işi yapsın. Hemen bu işi yapsın onun her âzası o köleyi âzat eden insanın o âzasına fidye olur,Hemen bu işi yapsın onun her âzası o köleyi âzat eden insanın o âzasına fidye olur, cehennemden kurtulmasına sebep olur." cehennemden kurtulmasına sebep olur."

Yani bir köle âzat ettin mi insanın cehennemden âzatlığına vesile oluyor.Yani bir köle âzat ettin mi insanın cehennemden âzatlığına vesile oluyor. O kadar kıymetli işte! Onun için iş işten geçmeden fırsat elden kaçmadan O kadar kıymetli işte!

Onun için iş işten geçmeden fırsat elden kaçmadan
biraz Allah yolunda çalışın. Namaz kılmaya kılıyor, biraz Allah yolunda çalışın. Namaz kılmaya kılıyor, herkes orucu daha çok tutuyorlar, herkes orucu daha çok tutuyorlar, maşaallah namaz müslümanından oruç müslümanı daha çok bizim memlekette. maşaallah namaz müslümanından oruç müslümanı daha çok bizim memlekette. Biliyorsunuz bayram müslümanı daha çoktur. Bayramları senede iki defa camiye gelenler,Biliyorsunuz bayram müslümanı daha çoktur. Bayramları senede iki defa camiye gelenler, bu böyle gider, ibadet yapıyorlar da; "Şu kadar tesbih çek." bu böyle gider, ibadet yapıyorlar da;

"Şu kadar tesbih çek."

"Başüstüne hocam." "Şu kadar namaz kıl, beş vaktine beş vakit kat." "Başüstüne hocam."

"Şu kadar namaz kıl, beş vaktine beş vakit kat."

"Başüstüne hocam." "Para ver." "Canımı al, parama dokunma!" "Başüstüne hocam."

"Para ver."

"Canımı al, parama dokunma!"

Böyle bir mantık içinde gidiyor. Parayla belli olacak, ne yapalım. Böyle bir mantık içinde gidiyor. Parayla belli olacak, ne yapalım. Hayırları yapın iş işten geçmeden, fırsat elden gitmeden, hayır yapın! Hayırları yapın iş işten geçmeden, fırsat elden gitmeden, hayır yapın!

Avrupa'ya gittim, görseniz, kiliselerin içini; çiçek gibi bakıyorlar. Avrupa'ya gittim, görseniz, kiliselerin içini; çiçek gibi bakıyorlar. Adamlar çok zengin, kiliseye yardım ediyorlar, orada biraz mecburiymiş, Adamlar çok zengin, kiliseye yardım ediyorlar, orada biraz mecburiymiş, herkesin maaşından kiliseye yardım vergisi kesilirmişherkesin maaşından kiliseye yardım vergisi kesilirmiş yüzde on civarı, her ay milyarlarca mark geliyor, çiçek gibi ibadethaneleri ama içinde insan yok.yüzde on civarı, her ay milyarlarca mark geliyor, çiçek gibi ibadethaneleri ama içinde insan yok. İçinde insan yok çünkü binadan önce fikir, duygu, gönlü doyurmak gerekiyor;İçinde insan yok çünkü binadan önce fikir, duygu, gönlü doyurmak gerekiyor; gönül doymayınca olmaz. gönül doymayınca olmaz.

Onun için bir de hatırama geliyor ki birkaç defa arkadaşlarıma söyledim,Onun için bir de hatırama geliyor ki birkaç defa arkadaşlarıma söyledim, mesela bir müessese kuralım yardım edin, kesenizi açınmesela bir müessese kuralım yardım edin, kesenizi açın "Hadîs-i Şerîf Enstitüsü"; hadîs-i şerîfleri incelesin."Hadîs-i Şerîf Enstitüsü"; hadîs-i şerîfleri incelesin. Hadîs-i şerîf kitaplarını tercüme etsin. Hadîs-i şerîf eğitimi, araştırması yapsın. Hadîs-i şerîf kitaplarını tercüme etsin. Hadîs-i şerîf eğitimi, araştırması yapsın. Bu hadîs-i şerîflerin tasnifini yapsın. Bu çalışmaları yapsın. Bu hadîs-i şerîflerin tasnifini yapsın. Bu çalışmaları yapsın. Peygamber Efendimiz'in sünnetinin ihyâsına vesile olsun. Peygamber Efendimiz'in sünnetinin ihyâsına vesile olsun.

Bir "Kur'ân-ı Kerîm Enstitüsü" kuralım. Kur'ân-ı Kerîm'in tefsirlerini neşretsin, cilt cilt, Bir "Kur'ân-ı Kerîm Enstitüsü" kuralım. Kur'ân-ı Kerîm'in tefsirlerini neşretsin, cilt cilt, güzel güzel bir ortaokul talebesi seviyesinde, bir lise talebesi seviyesinde, güzel güzel bir ortaokul talebesi seviyesinde, bir lise talebesi seviyesinde, üniversite hocası seviyesinde, ilim adamları seviyesinde, kademe kademe şeyler yapalım.üniversite hocası seviyesinde, ilim adamları seviyesinde, kademe kademe şeyler yapalım. Araştırmalar yapalım isteyenlere, orada dershaneler açalım.Araştırmalar yapalım isteyenlere, orada dershaneler açalım. Buyurun esnaf mısın, saat altıdan on bire kadar Kur'an dersi; talebe misin,Buyurun esnaf mısın, saat altıdan on bire kadar Kur'an dersi; talebe misin, işte cumartesi, pazar Kur'an dersi… işte cumartesi, pazar Kur'an dersi…

Hocalar tutalım, devletten memur olarak maaş istiyorsun, parası yetmeyebiliyor, Hocalar tutalım, devletten memur olarak maaş istiyorsun, parası yetmeyebiliyor, kadro yok diyebiliyor. kadro yok diyebiliyor. Yapalım, dinimize, Kur'an'ımıza, irfanımıza hizmet edelim. Bir "Fıkıh Enstitüsü" kuralım,Yapalım, dinimize, Kur'an'ımıza, irfanımıza hizmet edelim. Bir "Fıkıh Enstitüsü" kuralım, bir "Tarih Enstitüsü" kuralım. Bunlar ışıl ışıl dünyanın her tarafına neşriyatı yayılan, bir "Tarih Enstitüsü" kuralım. Bunlar ışıl ışıl dünyanın her tarafına neşriyatı yayılan, çalışması fayda sağlayan çalışmalar olsun. Cami yapmak değil, çok hizmet şekilleri var.çalışması fayda sağlayan çalışmalar olsun. Cami yapmak değil, çok hizmet şekilleri var. Bunlar da hep parayla oluyor, işi en son noktaya bırakmayın,Bunlar da hep parayla oluyor, işi en son noktaya bırakmayın, tam can hulkuma gelip gargara başladığı zaman "malımın şu kadarını şuna verdim" demeyin.tam can hulkuma gelip gargara başladığı zaman "malımın şu kadarını şuna verdim" demeyin. Aklınız başında, şuurlu iken ne yapacaksanız yapın! Aklınız başında, şuurlu iken ne yapacaksanız yapın!

Meselü'l-beyti'llezî yüzkerullâhu fîhi Meselü'l-beyti'llezî yüzkerullâhu fîhi ve'l-beyti'llezi lâ yüzkerullâhu fîhi meselü'l-hayyi ve'l-meyyiti. ve'l-beyti'llezi lâ yüzkerullâhu fîhi meselü'l-hayyi ve'l-meyyiti.

Bu hadîs-i şerîf de zikirle ilgili geldi. Buhâri'de, Müslim'de, İbni Hibbân'da var; Bu hadîs-i şerîf de zikirle ilgili geldi. Buhâri'de, Müslim'de, İbni Hibbân'da var; Ebû Mûsâ el-Eş'arî hazretlerinden rivayet edilmiş bu sağlam kaynaklarda, Ebû Mûsâ el-Eş'arî hazretlerinden rivayet edilmiş bu sağlam kaynaklarda, hiç kimsenin itiraza mecali olmaz, kıpırdayamaz. hiç kimsenin itiraza mecali olmaz, kıpırdayamaz. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"İçinde Allah'ın zikredildiği ev ile içinde Allah'ın adı anılmayan ev diri ile ölüye benzer." "İçinde Allah'ın zikredildiği ev ile içinde Allah'ın adı anılmayan ev diri ile ölüye benzer."

Kur'ân-ı Kerîm'de altmış küsur yerde Allah'ın adını zikretmek geçiyor. Kur'ân-ı Kerîm'de altmış küsur yerde Allah'ın adını zikretmek geçiyor. Hadîs-i şerîflerde beş yüz küsur hadîs-i şerîf topladım, bir fırsat bulsam da tercüme etsem,Hadîs-i şerîflerde beş yüz küsur hadîs-i şerîf topladım, bir fırsat bulsam da tercüme etsem, neşretsem diye düşünüyorum. neşretsem diye düşünüyorum. Allahu Teâlâ hazretlerinin zikrine dair. İçinde zikredilmeyen,Allahu Teâlâ hazretlerinin zikrine dair. İçinde zikredilmeyen, Allah anılmayan, zikrullah yapılmayan ev ölü gibidir; zikredilen ev diri gibidir. Allah anılmayan, zikrullah yapılmayan ev ölü gibidir; zikredilen ev diri gibidir.

Kalp de öyledir. Allah'ı zikreden gönül canlıdır, Allah'ı zikretmeyen gönül ölüdür. Kalp de öyledir. Allah'ı zikreden gönül canlıdır, Allah'ı zikretmeyen gönül ölüdür.

"Hocam geziyor." Canlı cenaze, istediği kadar gezsin hayır gelmez, "Hocam geziyor."

Canlı cenaze, istediği kadar gezsin hayır gelmez,
mânevî bakımdan gelmez. Kalbi nasıl toprağı suladığın zaman yeşerten su ise marifetullah, mânevî bakımdan gelmez. Kalbi nasıl toprağı suladığın zaman yeşerten su ise marifetullah, zikrullah yeşertir kalbi. Onun için gelin bundan bucak bucak kaçmayın. zikrullah yeşertir kalbi. Onun için gelin bundan bucak bucak kaçmayın.

Yâ eyyühe'llezîne âmenû'zkürullâhe zikran kesîran. Ve sebbihûhu bükreten ve esîlan. Yâ eyyühe'llezîne âmenû'zkürullâhe zikran kesîran. Ve sebbihûhu bükreten ve esîlan.

"Ey iman edenler Allah'ı çok zikredin. Sabahleyin akşamleyin "Ey iman edenler Allah'ı çok zikredin. Sabahleyin akşamleyin Allahu Teâlâ hazretlerini tesbih eyleyin." Allahu Teâlâ hazretlerini tesbih eyleyin."

Bu da emirlerden bir emir, çünkü siz zikrederseniz Allah da sizi zikredir. Bu da emirlerden bir emir, çünkü siz zikrederseniz Allah da sizi zikredir. "Kulum beni anıyor" diye. Siz yalnız zikredersiniz o kendisi zikreder."Kulum beni anıyor" diye. Siz yalnız zikredersiniz o kendisi zikreder. Toplulukla zikrederseniz Allah daha hayırlı bir toplulukla zikreder.Toplulukla zikrederseniz Allah daha hayırlı bir toplulukla zikreder. Allahu Teâlâ hazretleri tarafından zikredilmek ne kadar büyük bir şeref. Allahu Teâlâ hazretleri tarafından zikredilmek ne kadar büyük bir şeref. Hatta insanın Allah'ı zikretmesi bile büyük bir şereftir! Hatta insanın Allah'ı zikretmesi bile büyük bir şereftir!

Sen ne hakla onun adını ağzına alabilirsin, sen kim oluyorsun?! Sen ne hakla onun adını ağzına alabilirsin, sen kim oluyorsun?!

Lütfetmiş de adını anmayı müsaade etmiş bize, vazife eylemiş ne mutlu, ne güzel...Lütfetmiş de adını anmayı müsaade etmiş bize, vazife eylemiş ne mutlu, ne güzel... Sonra zikrede zikrede insanın gönlü dirilir, gönlünün pası gider.Sonra zikrede zikrede insanın gönlü dirilir, gönlünün pası gider. Gözünün perdeleri kalkar, hayrı görür, hakkı görür, yüzüne nur gelir.Gözünün perdeleri kalkar, hayrı görür, hakkı görür, yüzüne nur gelir. İçine dışına nur gelir, Allahu Teâlâ hazretlerinin istediği, sevdiği has kâmil kul olur. İçine dışına nur gelir, Allahu Teâlâ hazretlerinin istediği, sevdiği has kâmil kul olur. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varır. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varır.

Allah cümlemizi gafletten ikaz eylesin. Allah cümlemizi gafletten ikaz eylesin.

Fâtiha-i şerîfe me'al besmele. Fâtiha-i şerîfe me'al besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2