Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Mü’minin Halleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Muharrem 1402 / 08.11.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hastalığa Sabrın Mükâfâtı, Cennetin Dereceleri, Şaşılacak Kimseler, Mi’rac’da Mukadderat Kalemleri | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mü’minin Halleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Muharrem 1402 / 08.11.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hastalığa Sabrın Mükâfâtı, Cennetin Dereceleri, Şaşılacak Kimseler, Mi’rac’da Mukadderat Kalemleri | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

El-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn.El-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayra halkıhî Muhammedin ve alâ âlihî ve Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayra halkıhî Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'llâh Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atün dalâletün Ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atün dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ilee'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ilee'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Acibtü li'l-mü'mini ve ceze'ıhî mine's-sakami lev kâne ya'lemü Acibtü li'l-mü'mini ve ceze'ıhî mine's-sakami lev kâne ya'lemü mâ lehû fi's-sekami le-ehabbe en-yekûne sekîmen hattâ yelkâ rabbehû azze ve celle. mâ lehû fi's-sekami le-ehabbe en-yekûne sekîmen hattâ yelkâ rabbehû azze ve celle.

Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Üstadımız Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî hazretlerinin cem ve telif eylemiş olduğuÜstadımız Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî hazretlerinin cem ve telif eylemiş olduğu Ramuzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından Ayn harfine vâsıl olmuş bulunuyoruz.Ramuzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından Ayn harfine vâsıl olmuş bulunuyoruz. Hadîs-i şerîfleri okuyup izah etmeye geçmeden önce evvelen ve hâssatenHadîs-i şerîfleri okuyup izah etmeye geçmeden önce evvelen ve hâssaten Peygamberimiz, numûne-i imtisalimiz, rehberimiz, efendimizPeygamberimiz, numûne-i imtisalimiz, rehberimiz, efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin pâk,Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin pâk, muazzez ruh-u saadetine ve sair enbiyâ ve mürselîn ve evliyâ-i izâm hazerâtının ruhlarına;muazzez ruh-u saadetine ve sair enbiyâ ve mürselîn ve evliyâ-i izâm hazerâtının ruhlarına; Peygamber Efendimiz2in ashâbının ervâhına ve ashâb-ı kirâmdan bize kadar gelmiş geçmiş olanPeygamber Efendimiz2in ashâbının ervâhına ve ashâb-ı kirâmdan bize kadar gelmiş geçmiş olan cümle evliyaullahın, sâdât ve meşâyihımızın ruhlarına; hâssaten müellif merhumun ruhuna;cümle evliyaullahın, sâdât ve meşâyihımızın ruhlarına; hâssaten müellif merhumun ruhuna; hocalarının, talebelerinin ruhlarına; hocamız Mehmed Zahid-i Bursevî hazretlerinin ruhunahocalarının, talebelerinin ruhlarına; hocamız Mehmed Zahid-i Bursevî hazretlerinin ruhuna ve bu hadîs-i şerîflerin bize kadar naklinde emeği geçmiş olan ulemanınve bu hadîs-i şerîflerin bize kadar naklinde emeği geçmiş olan ulemanın ve râvilerin cümlesinin ervâhına ve hassaten uzaktan ve yakındanve râvilerin cümlesinin ervâhına ve hassaten uzaktan ve yakından Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme muhabbetinden nâşiPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme muhabbetinden nâşi ve ilme olan sevgisinden dolayı şu hadis meclisine teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizinve ilme olan sevgisinden dolayı şu hadis meclisine teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizin cümle geçmişlerinin ruhlarına hediye olmak üzere bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. cümle geçmişlerinin ruhlarına hediye olmak üzere bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

İbn Mes'ud radıyallahu anh'in bize bildirdiğine göreİbn Mes'ud radıyallahu anh'in bize bildirdiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; hastalığın insana sağladığı sevapları, mânevî kazancı bildiriyor. hastalığın insana sağladığı sevapları, mânevî kazancı bildiriyor.

Acibtü li'l-mü'mini ve ceze'ıhî mine's-sekami. Acibtü li'l-mü'mini ve ceze'ıhî mine's-sekami. "Ben mü'min kulun hâline; hastalıktan üzülüp korkup çekinmesine, sakınmasına şaşarım. "Ben mü'min kulun hâline; hastalıktan üzülüp korkup çekinmesine, sakınmasına şaşarım. " Lev kâne ya'lemü mâ lehû fi's-sekami." Lev kâne ya'lemü mâ lehû fi's-sekami. "Eğer o kul, hastalık dolayısıyla kendisine neler gelmiş olduğunu bilseydi.""Eğer o kul, hastalık dolayısıyla kendisine neler gelmiş olduğunu bilseydi." Le-ehabbe en-yekûne sekîmen hattâ yelkâ rabbehû azze ve celle. Le-ehabbe en-yekûne sekîmen hattâ yelkâ rabbehû azze ve celle. "Mevlâ azze ve celle hazretlerine mülâkî oluncaya kadar "Mevlâ azze ve celle hazretlerine mülâkî oluncaya kadar hasta kalıp O'na öyle hasta bir hâlde kavuşmayı temenni eder, isterdi." hasta kalıp O'na öyle hasta bir hâlde kavuşmayı temenni eder, isterdi."

Burada hastalara büyük bir müjde var. Allahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatını,Burada hastalara büyük bir müjde var. Allahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatını, elemlerle, zevklerle, lezzetlerle, üzüntülerle karışık yaratmış. elemlerle, zevklerle, lezzetlerle, üzüntülerle karışık yaratmış. Bu dünya hayatında insan bazen sevinir bazen üzülür.Bu dünya hayatında insan bazen sevinir bazen üzülür. Bazen nimetlere mazhar olur bazen imtihanlara düçar olur. Bazen nimetlere mazhar olur bazen imtihanlara düçar olur. Bazen fitnelere uğrar; malında, canında, evladında, çevresinde, Bazen fitnelere uğrar; malında, canında, evladında, çevresinde, sevdiği kimseler hususunda kendisine çeşitli sıkıntılar gelir. Getiren kim? sevdiği kimseler hususunda kendisine çeşitli sıkıntılar gelir.

Getiren kim?

Bi-yedihî melekûtü külli şey'in. "Her şey kudret-i kabzasında olan Allahu Teâlâ hazretleri..." Bi-yedihî melekûtü külli şey'in. "Her şey kudret-i kabzasında olan Allahu Teâlâ hazretleri..."

Neylerse o eyler ve neylerse güzel eyler. Neylerse o eyler ve neylerse güzel eyler. Hepsinde bir güzellik vardır. Kulun boyun büküp hepsine de; Hepsinde bir güzellik vardır. Kulun boyun büküp hepsine de;

"Pekâlâ yâ Rabbi! Madem senden gelmiş; ister gonca gül ister diken,"Pekâlâ yâ Rabbi! Madem senden gelmiş; ister gonca gül ister diken, ister nimet ister nikmet olsun. Mademki senden geliyor, razıyım." ister nimet ister nikmet olsun. Mademki senden geliyor, razıyım." diyerek -kadere- rıza göstermesi lazım. diyerek -kadere- rıza göstermesi lazım.

"Kadere rıza göstermezse benden başka bir Mevlâ arasın. "Kadere rıza göstermezse benden başka bir Mevlâ arasın. " buyurduğunu Peygamber Efendimiz naklediyor. " buyurduğunu Peygamber Efendimiz naklediyor.

"Kulum benim takdirime razı değil mi? "Kulum benim takdirime razı değil mi?

Hadi dolaşsın o zaman, kendisine bir başka Mevlâ arasın!" Başka kapı var mı? Hadi dolaşsın o zaman, kendisine bir başka Mevlâ arasın!"

Başka kapı var mı?

İbrahim b. Edhem rahmetullahi aleyh ne güzel söylemiş: İbrahim b. Edhem rahmetullahi aleyh ne güzel söylemiş:

İlâhî abdüke'l-âsî etâka. "Yâ Rabbi! Âsi kulun senin huzuruna geldi, İlâhî abdüke'l-âsî etâka. "Yâ Rabbi! Âsi kulun senin huzuruna geldi, kapına geldi. El açıyor, istiyor." kapına geldi. El açıyor, istiyor."

Mukırren bi'z-zenbi kad deaka. "Günahını mu'terif, kusurunu biliyor.Mukırren bi'z-zenbi kad deaka. "Günahını mu'terif, kusurunu biliyor. Sana el açmaya, senden bir şey istemeye yüzü yok. Ama yine de dua etmeye geldi." Sana el açmaya, senden bir şey istemeye yüzü yok. Ama yine de dua etmeye geldi."

Fe-in tağfir fe-ente ehli'l-lizâkâ. "Affedersen affetmek senin şanındandır. Fe-in tağfir fe-ente ehli'l-lizâkâ. "Affedersen affetmek senin şanındandır. Kerem sahibisin, lütuf sahibisin, Afüvv'sün, affedersin, bağışlarsın." Kerem sahibisin, lütuf sahibisin, Afüvv'sün, affedersin, bağışlarsın."

Ve in tatrut fe-men yerham sivâkâ. "Bir de kapından kovarsan senden başka kim merhamet eder? Ve in tatrut fe-men yerham sivâkâ. "Bir de kapından kovarsan senden başka kim merhamet eder? Hangi kapıya gidilir? Hiçbir kapı yok." Hangi kapıya gidilir? Hiçbir kapı yok."

Onun için takdire rıza göstereceksin. Allahu Teâlâ hazretleri ne takdir etmişse imtihan!Onun için takdire rıza göstereceksin. Allahu Teâlâ hazretleri ne takdir etmişse imtihan! Bu dünya da karışık. Lezzetle, nimetle, sıkıntı ve üzüntü ile karışık bir imtihan. Bu dünya da karışık. Lezzetle, nimetle, sıkıntı ve üzüntü ile karışık bir imtihan. Âhirette ayrılacak. Çırpıldığı zaman sütün kaymağıyla suyunun ayrıldığı gibi... Âhirette ayrılacak. Çırpıldığı zaman sütün kaymağıyla suyunun ayrıldığı gibi... Cennette nimetler, cehennemde cezalar, sıkıntılar, meşakkatler, ayrılacak. Cennette; Cennette nimetler, cehennemde cezalar, sıkıntılar, meşakkatler, ayrılacak. Cennette;

Lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ. "Orada ne aşırı güneş, Lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ. "Orada ne aşırı güneş, ne şiddetli soğuk görecekler; her şeyi nimet..." ne şiddetli soğuk görecekler; her şeyi nimet..."

Mâ lâ aynün raet lâ üzünün seme'at ve lâ hatare alâ-kalbi ehadin. Mâ lâ aynün raet lâ üzünün seme'at ve lâ hatare alâ-kalbi ehadin. "Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kimsenin hatırına hayaline gelmeyen,"Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kimsenin hatırına hayaline gelmeyen, hayaline sığmayacak nimetler orada toplanır." Ya öbür tarafta? hayaline sığmayacak nimetler orada toplanır."

Ya öbür tarafta?

Öbür tarafa da akıl ermez. Çünkü kudret-i külliye sahibi Allahu Teâlâ hazretleri.Öbür tarafa da akıl ermez. Çünkü kudret-i külliye sahibi Allahu Teâlâ hazretleri. Sonsuz kudret sahibi Allahu Teâlâ hazretleri: Sonsuz kudret sahibi Allahu Teâlâ hazretleri:

Azîzün zü'ntikâm. "Düşmanına muhakkak galip gelen ve intikam sahibi olan..." Azîzün zü'ntikâm. "Düşmanına muhakkak galip gelen ve intikam sahibi olan..."

Allahu Teâlâ hazretleri orada, âsi kullarından hesap soracak, ceza verecek. Allahu Teâlâ hazretleri orada, âsi kullarından hesap soracak, ceza verecek. Oradaki cezalara da akıl ermez; tahammülü mümkün değil.Oradaki cezalara da akıl ermez; tahammülü mümkün değil. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizi cehenneminden azat eylesin.Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizi cehenneminden azat eylesin. Lütfuyla, keremiyle cennetine dâhil eylesin.Lütfuyla, keremiyle cennetine dâhil eylesin. Oraya girdikten sonra, oranın sıkıntısına tahammül mümkün değil. Oraya girdikten sonra, oranın sıkıntısına tahammül mümkün değil.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri buyuracakmış ki; Ama Allahu Teâlâ hazretleri buyuracakmış ki;

"Kulum! Ben senden dünyada çok şey istemedim ki emirlerime itaat etseydin, işte cennet." "Kulum! Ben senden dünyada çok şey istemedim ki emirlerime itaat etseydin, işte cennet."

Zor değil. Biz hakikaten çok kafasızız. İnsan nesli olarak çok şaşkınız. Zor değil. Biz hakikaten çok kafasızız. İnsan nesli olarak çok şaşkınız. Üstelik peygamberler de gelmiş, haber de vermişler.Üstelik peygamberler de gelmiş, haber de vermişler. Orada birden karşılaşsak o zaman belki derdik ki; Orada birden karşılaşsak o zaman belki derdik ki;

"Bu olacağı önceden bilseydim, böyle yapmazdım." "Bu olacağı önceden bilseydim, böyle yapmazdım."

Peygamberler bildirmiş. Peygamberler bildirmiş.

"Ey kulum! Ben senden çok şey istemedim ki bana itaat edecektin, "Ey kulum! Ben senden çok şey istemedim ki bana itaat edecektin, namaz kılacaktın, doğru olacaktın, haram yemeyecektin; namaz kılacaktın, doğru olacaktın, haram yemeyecektin; onların hepsinin faydası yine sana, başkasına değil." onların hepsinin faydası yine sana, başkasına değil."

Allahu Teâlâ hazretlerinin bizim ibadetimize ihtiyacı var mı? Allahu Teâlâ hazretlerinin bizim ibadetimize ihtiyacı var mı?

Hâşâ ve kellâ, sümme hâşâ! Öyle şey yok! Hiçbir şeye ihtiyacı yok. Biz neyiz ki? Hâşâ ve kellâ, sümme hâşâ! Öyle şey yok! Hiçbir şeye ihtiyacı yok.

Biz neyiz ki?

"Ol" dediği zaman olan, "olma" dediği zaman yok olan, âciz, nâçiz varlıklar... "Ol" dediği zaman olan, "olma" dediği zaman yok olan, âciz, nâçiz varlıklar...

Çölde kumun hesabı sorulur mu? "Şu kumu nereye koydun, zayi ettin." diye Çölde kumun hesabı sorulur mu?

"Şu kumu nereye koydun, zayi ettin." diye
kimse kimseye kumdan hesap sorar mı? kimse kimseye kumdan hesap sorar mı?

İşte biz o kadar âciz, nâçiz, zerre, bî-çare mahlûklarız. İşte biz o kadar âciz, nâçiz, zerre, bî-çare mahlûklarız.

Bizim Allahu Teâlâ hazretlerine ne faydamız olur? Bizim Allahu Teâlâ hazretlerine ne faydamız olur?

Bütün ibadetlerin kârının hepsi bize; hem şahsen, hem sıhhaten, Bütün ibadetlerin kârının hepsi bize; hem şahsen, hem sıhhaten, hem bedenen hem ruhen, hem cemiyeten bize.hem bedenen hem ruhen, hem cemiyeten bize. Biz Allah'ın emrine uyduğumuz zaman vücudumuz sıhhat bulacak,Biz Allah'ın emrine uyduğumuz zaman vücudumuz sıhhat bulacak, ruhî hastalıklardan kurtulacağız. ruhî hastalıklardan kurtulacağız.

Mevkiimiz dolayısıyla, ister istemez insanların ahvâliyle meşgul oluyoruz.Mevkiimiz dolayısıyla, ister istemez insanların ahvâliyle meşgul oluyoruz. Geliyorlar, dert açıyorlar, "Bunun çaresi nedir?" diye mesele soruyorlar.Geliyorlar, dert açıyorlar, "Bunun çaresi nedir?" diye mesele soruyorlar. İnsanların büyük bir kısmı ruhen hasta. Neden? İnsanların büyük bir kısmı ruhen hasta.

Neden?

Hak yolda gitmeyince, Allahu Teâlâ hazretlerinin emirleri dinlenmeyince ruhen sıhhat olur mu? Hak yolda gitmeyince, Allahu Teâlâ hazretlerinin emirleri dinlenmeyince ruhen sıhhat olur mu?

İnsanın parası olur; apartmanı, yazlık köşkü, açık kapalı otomobili, her şeyi olur ama İnsanın parası olur; apartmanı, yazlık köşkü, açık kapalı otomobili, her şeyi olur ama ruhî sıhhat olmaz, saadet, huzur olmaz. İnsanlar çeşit çeşit şeylere düçar olurlar. ruhî sıhhat olmaz, saadet, huzur olmaz. İnsanlar çeşit çeşit şeylere düçar olurlar.

Ruhî bakımdan sıhhat de İslâm'da! Bedenî bakımdan sıhhat de İslâm'da! Ruhî bakımdan sıhhat de İslâm'da! Bedenî bakımdan sıhhat de İslâm'da! Cemiyetin güzelliği, sıhhatli, yağlanmış makine gibi, tıkır tıkır işleyişi de İslâm'dadır. Cemiyetin güzelliği, sıhhatli, yağlanmış makine gibi, tıkır tıkır işleyişi de İslâm'dadır. Çünkü İslâm insanın gedik tarafını bırakmıyor. Çünkü İslâm insanın gedik tarafını bırakmıyor.

Şimdi bugünün dünya nizamı, insanların koyduğu nizamlar ortada.Şimdi bugünün dünya nizamı, insanların koyduğu nizamlar ortada. Mesela polis evin içini bilmez ki ne yapsın? Evin içinde adam ne yaparsa yapar. Mesela polis evin içini bilmez ki ne yapsın? Evin içinde adam ne yaparsa yapar. Sonra evin içini bilse kalbini bilmez ki nasıl bilsin, kalbine nasıl karışsın? Sonra evin içini bilse kalbini bilmez ki nasıl bilsin, kalbine nasıl karışsın?

İnsanın aklına, kalbine karışmak mümkün değil! Ama Allahu Teâlâ hazretleriİnsanın aklına, kalbine karışmak mümkün değil! Ama Allahu Teâlâ hazretleri insanın hem kalbinin hem aklının ahkâmını bildiriyor, emrediyor. insanın hem kalbinin hem aklının ahkâmını bildiriyor, emrediyor. Hem ruhunun ahkâmını emrediyor, bildiriyor hem dış şartların ahkâmını bildiriyor, emrediyor. Hem ruhunun ahkâmını emrediyor, bildiriyor hem dış şartların ahkâmını bildiriyor, emrediyor. Böylece iç ve dış ihmal olmuyor. Böylece iç ve dış ihmal olmuyor.

Dünya nizamları, âcizliğinden dolayı, insanın içine, aklına, kalbine karışamaz. Dünya nizamları, âcizliğinden dolayı, insanın içine, aklına, kalbine karışamaz. Orası eksik kalınca gediğini bulurlar.Orası eksik kalınca gediğini bulurlar. Bu insanlar şeytandan beterdir, istediğin kadar mükemmel nizam getir, her nizamın gediğini bulurlar.Bu insanlar şeytandan beterdir, istediğin kadar mükemmel nizam getir, her nizamın gediğini bulurlar. En mükemmel nizamın, en büyük kusurlarını görürler, o kaçacak noktalardan kaçarlar. En mükemmel nizamın, en büyük kusurlarını görürler, o kaçacak noktalardan kaçarlar.

İslâm hiçbir yerde gedik bırakmamıştır.İslâm hiçbir yerde gedik bırakmamıştır. İnsanı sadece maddî yapısıyla değil, her yönüyle ihata etmiştir.İnsanı sadece maddî yapısıyla değil, her yönüyle ihata etmiştir. Allahu Teâlâ hazretleri yaratıcımız olduğu için bize neyin yaradığını bildiğinden, Allahu Teâlâ hazretleri yaratıcımız olduğu için bize neyin yaradığını bildiğinden, bizi her yönden tedbirlerle çevirmiştir. Yarısını yapıp yarısını yapmayan insan hasta olur. bizi her yönden tedbirlerle çevirmiştir. Yarısını yapıp yarısını yapmayan insan hasta olur. Tamamını yaparsa kurtulur. Tamamını yaptığı zaman bakarsın kale gibi, çelik gibi olur.Tamamını yaparsa kurtulur. Tamamını yaptığı zaman bakarsın kale gibi, çelik gibi olur. Yaşlı demezsin, delikanlı dersin. Belki ihtiyarlıktan beli iki kat olmuştur ama zihni dinçtir. Yaşlı demezsin, delikanlı dersin. Belki ihtiyarlıktan beli iki kat olmuştur ama zihni dinçtir. Bazı hacı nineler gözlük takmadan iğneye ipliği geçirir. Bazı hacı nineler gözlük takmadan iğneye ipliği geçirir. Ona "ibadet kuvveti" derler; öyle hacı nineler vardır. İnsan hep ibadetle çelik gibi olur. Ona "ibadet kuvveti" derler; öyle hacı nineler vardır. İnsan hep ibadetle çelik gibi olur.

Demek ki bazen de Allah kullarına hastalık verir. Demek ki bazen de Allah kullarına hastalık verir.

Takdir O'nun değil mi? Bu dünya imtihan dünyası değil mi? İmtihan dünyası. Takdir O'nun değil mi?

Bu dünya imtihan dünyası değil mi?

İmtihan dünyası.

"Acaba hastalık, ceza olarak mı geliyor?" Öyle diyemeyiz. "Acaba hastalık, ceza olarak mı geliyor?"

Öyle diyemeyiz.
Allah hastalığı sevdiği kullara da verir, kötü kullara da verir. Allah hastalığı sevdiği kullara da verir, kötü kullara da verir.

İmtihan sorusu; "Bakalım nasıl cevap verecek?" diye, bazen sıhhatten açılır. İmtihan sorusu; "Bakalım nasıl cevap verecek?" diye, bazen sıhhatten açılır.

Peki, hastalık gelince ne yapacağız? Başından, hastalığı temenni etmek yok. Peki, hastalık gelince ne yapacağız?

Başından, hastalığı temenni etmek yok.

"İnşaallah hasta olayım da çok sevap kazanayım." demek yok, öyle mantık yok! "İnşaallah hasta olayım da çok sevap kazanayım." demek yok, öyle mantık yok! Biz Allah'tan afiyet dilemekle emrolunmuşuz. Biz Allah'tan afiyet dilemekle emrolunmuşuz.

"Ya Rabbi! Sen bana dünyada, âhirette, dinimde afiyet ihsan eyle."Ya Rabbi! Sen bana dünyada, âhirette, dinimde afiyet ihsan eyle. Dinim sağlam olsun, fitneli fesatlı olmasın. Akidem dürüst olsun, Dinim sağlam olsun, fitneli fesatlı olmasın. Akidem dürüst olsun, aklım yanlış yerlere saplanmasın. Dünyam, âhiretim afiyetli olsun;aklım yanlış yerlere saplanmasın. Dünyam, âhiretim afiyetli olsun; dertlerden de uzak olayım, hastalıklardan uzak olayım." Dememiz gerekir. dertlerden de uzak olayım, hastalıklardan uzak olayım." Dememiz gerekir.

Allahu Teâlâ hazretlerinin hak Resûlü bize; "Allah'tan bir şey istediğiniz zaman afiyeti isteyin." diye bildirmiş. Allahu Teâlâ hazretlerinin hak Resûlü bize; "Allah'tan bir şey istediğiniz zaman afiyeti isteyin." diye bildirmiş. Hastalık, dert, musibet, bela istemek yok! Hastalık, dert, musibet, bela istemek yok!

Geçenlerde hadîs-i şerîfte geçmişti,Geçenlerde hadîs-i şerîfte geçmişti, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir sahabiyi ziyarete gitmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir sahabiyi ziyarete gitmiş. Adam hastalıktan kuş yavrusu gibi kalmış; erimiş, ufalmış, küçülmüş.Adam hastalıktan kuş yavrusu gibi kalmış; erimiş, ufalmış, küçülmüş. Hani "bir deri bir kemik" deriz ya, demek ki öyle bir hâle gelmiş. Hani "bir deri bir kemik" deriz ya, demek ki öyle bir hâle gelmiş.

Resûlulah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki; Resûlulah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki;

"Ey filanca! Sen hiç Allah'a dua etmez misin?" "Ey filanca! Sen hiç Allah'a dua etmez misin?"

"Ederdim yâ Resûlallah! 'Bana âhirette vereceğini, dünyada ver."Ederdim yâ Resûlallah! 'Bana âhirette vereceğini, dünyada ver. Âhirette çekmek zor olur, bu dünya hayatı nasıl olsa gelip geçici,Âhirette çekmek zor olur, bu dünya hayatı nasıl olsa gelip geçici, ne vereceksen bu dünyada ver de âhirette rahat edeyim.' Diye dua ederdim." deyince, Efendimiz;ne vereceksen bu dünyada ver de âhirette rahat edeyim.' Diye dua ederdim." deyince, Efendimiz; "Hayır" diyor, "Öyle dua etmeyeceksin, afiyet isteyeceksin; "Hayır" diyor, "Öyle dua etmeyeceksin, afiyet isteyeceksin; 'Dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver.' diyeceksin." 'Dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver.' diyeceksin."

Allahu Teâlâ hazretlerinin hazinesinin sonu yok ki! Allahu Teâlâ hazretlerinin hazinesinin sonu yok ki! Sana dünyada da verince sanki hazinesinden bir şey mi eksilecek? Sana dünyada da verince sanki hazinesinden bir şey mi eksilecek?

Peygamber Efendimiz; "Ayakkabınızın bağı kopsa Allah'tan isteyin." diyor. Peygamber Efendimiz; "Ayakkabınızın bağı kopsa Allah'tan isteyin." diyor. Muhabbet öyle olacak; sevgi, bağlılık, yakınlık öyle olacak. Muhabbet öyle olacak; sevgi, bağlılık, yakınlık öyle olacak.

el-İhsânü en-ta'büda'llâhe ke-enneke terâhü fe-in lem-tekün terâhü fe-innehû yerâke.el-İhsânü en-ta'büda'llâhe ke-enneke terâhü fe-in lem-tekün terâhü fe-innehû yerâke. "İbadette ihsan mertebesi, Allahu Teâlâ hazretlerini görüyormuş gibi ona ibadet etmektir."İbadette ihsan mertebesi, Allahu Teâlâ hazretlerini görüyormuş gibi ona ibadet etmektir. Çünkü sen onu görmüyorsan da o seni görüyor." Çünkü sen onu görmüyorsan da o seni görüyor."

Ve hüve me'aküm eynemâ küntüm. "Siz nerede olursanız olun, O sizinle beraber." Ve hüve me'aküm eynemâ küntüm. "Siz nerede olursanız olun, O sizinle beraber."

O zaman iste. Çoluğun çocuğun olsa yakında ne dersin? "Oğlum bana şunu getiriver." dersin. O zaman iste. Çoluğun çocuğun olsa yakında ne dersin? "Oğlum bana şunu getiriver." dersin. Allahu Teâlâ hazretleri yanında. "Yâ Rabbi! Sıkıştım, bana şunu ihsan ediver." dersin. Allahu Teâlâ hazretleri yanında. "Yâ Rabbi! Sıkıştım, bana şunu ihsan ediver." dersin. "Ayakkabının bağını bile isteyin." diyor, küçük büyük istemekten çekinmeyin. Onun için: ? "Ayakkabının bağını bile isteyin." diyor, küçük büyük istemekten çekinmeyin. Onun için: ?

Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azabe'n-nâr.Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azabe'n-nâr. "Ya Rabbi! Sen bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver. "Ya Rabbi! Sen bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Şu korkunç cehennem azabından bizi koru." Şu korkunç cehennem azabından bizi koru."

Kur'ân-ı Kerîm'de bize talim edilen dualardan. Hastalık istenmeyecek, afiyet istenecek. Kur'ân-ı Kerîm'de bize talim edilen dualardan. Hastalık istenmeyecek, afiyet istenecek.

Peki, gelirse ne yapacağız? Ceza yok; korkmak, çırpınmak, itiraz yok. Peki, gelirse ne yapacağız?

Ceza yok; korkmak, çırpınmak, itiraz yok.
Nereden geldiğini bileceksin! Allah'tan geldi, sabredeceksin.Şimdi senin imtihanın sabırdan açıldı. Nereden geldiğini bileceksin! Allah'tan geldi, sabredeceksin.Şimdi senin imtihanın sabırdan açıldı. Evvelce sıhhatteydin, o zaman imtihan şükürdendi. Bakalım sıhhatini hak yolda mı kullandın?Evvelce sıhhatteydin, o zaman imtihan şükürdendi. Bakalım sıhhatini hak yolda mı kullandın? Kim bilir neler yapmıştır? İnsanlar o gençliğini nerelerde harcıyor.Kim bilir neler yapmıştır? İnsanlar o gençliğini nerelerde harcıyor. Sıhhatli olduğu zaman pazusu yerindeyken gücü kuvveti yerindeyken o vücudu ne kadar hor kullanır. Sıhhatli olduğu zaman pazusu yerindeyken gücü kuvveti yerindeyken o vücudu ne kadar hor kullanır. Nerelerde harcar. İşte o zaman imtihanı kaybettin. Nerelerde harcar. İşte o zaman imtihanı kaybettin. Sıhhat imtihanı, şükür imtihanıydı, şükredecektin. O sıhhatin, o nimetin şükrünü eda edecektin.Sıhhat imtihanı, şükür imtihanıydı, şükredecektin. O sıhhatin, o nimetin şükrünü eda edecektin. Allah'a iyi kulluk edecektin; o gitti. Şimdi yerine hastalık geldi, sabır imtihanın başladı.Allah'a iyi kulluk edecektin; o gitti. Şimdi yerine hastalık geldi, sabır imtihanın başladı. Şimdi de sabredersen kazanırsın, sabretmezsen sen bilirsin.Şimdi de sabredersen kazanırsın, sabretmezsen sen bilirsin. Allahu Teâlâ hazretleri sana muhtaç değil, sen O'na muhtaçsın.Allahu Teâlâ hazretleri sana muhtaç değil, sen O'na muhtaçsın. Sen O'nun huzuruna gideceksin. Hepimiz O'na döndürüleceğiz. Sen O'nun huzuruna gideceksin. Hepimiz O'na döndürüleceğiz.

Ve ileyhi türce'ûn. "Hepimiz O'nun huzuruna dönüp gideceğiz." Ve ileyhi türce'ûn. "Hepimiz O'nun huzuruna dönüp gideceğiz."

İnsan Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna iki türlü gider. İnsan Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna iki türlü gider. Bir; sevenin sevene kavuştuğu gibi. Allah cümlemize onu nasip etsin. Bir; sevenin sevene kavuştuğu gibi. Allah cümlemize onu nasip etsin. Bir de efendisinden kaçmış kölenin yakalanıp zincirlenip kelepçelenipBir de efendisinden kaçmış kölenin yakalanıp zincirlenip kelepçelenip efendisinin huzuruna korka korka geldiği gibi. Hangisi iyiyse ona göre gitmeye çalış. efendisinin huzuruna korka korka geldiği gibi. Hangisi iyiyse ona göre gitmeye çalış.

Hastalandın. Allahu Teâlâ hazretleri hastalığa öyle ecirler veriyor ki Hastalandın. Allahu Teâlâ hazretleri hastalığa öyle ecirler veriyor ki hastanın iniltisi tesbih, uykusu ibadet, duası makbul.hastanın iniltisi tesbih, uykusu ibadet, duası makbul. Sıhhatteyken yapmış olduğu amellerin hepsini yapıyormuş gibi kabul ediliyor.Sıhhatteyken yapmış olduğu amellerin hepsini yapıyormuş gibi kabul ediliyor. Allahu Teâlâ hazretleri meleklere emrediyor: "Yazın! Sıhhatteyken ne yapardı?" Allahu Teâlâ hazretleri meleklere emrediyor:

"Yazın! Sıhhatteyken ne yapardı?"

"Yâ Rabbi! Geceleyin kalkar, teheccüd namazı kılardı, şu kadar tesbih çekerdi,"Yâ Rabbi! Geceleyin kalkar, teheccüd namazı kılardı, şu kadar tesbih çekerdi, gözyaşı dökerdi, istiğfar ederdi." "Yazın o sevabı!" gözyaşı dökerdi, istiğfar ederdi."

"Yazın o sevabı!"

Aynen yazılıyor. Hastalandı, yapamıyor ama aynen yazılıyor. Aynen yazılıyor. Hastalandı, yapamıyor ama aynen yazılıyor.

"Yâ Rabbi! Duha namazı kılardı, İşrak namazı kılardı, insanların hayrına koşardı. "Yâ Rabbi! Duha namazı kılardı, İşrak namazı kılardı, insanların hayrına koşardı. Sıhhatli olduğu zamanı bir görseydin, pervane gibiydi, Sıhhatli olduğu zamanı bir görseydin, pervane gibiydi, hizmet ehli, tatlı dilli idi, güler yüzlüydü." "Yazın o sevapları!" hizmet ehli, tatlı dilli idi, güler yüzlüydü."

"Yazın o sevapları!"

Allahu Teâlâ hazretleri sıhhatteyken yapmış olduğu amellerin hepsinin sevabını yazacak. Allahu Teâlâ hazretleri sıhhatteyken yapmış olduğu amellerin hepsinin sevabını yazacak. Sonra hastalıktan kalktığı zaman da ona fe'ste'mili'l-amel denilecek. Sonra hastalıktan kalktığı zaman da ona fe'ste'mili'l-amel denilecek.

"Hadi, defter-i a'mâlin, amel defterin kirlerden temizlendi, paklandı, defterinde günah kalmadı."Hadi, defter-i a'mâlin, amel defterin kirlerden temizlendi, paklandı, defterinde günah kalmadı. Yeni bir defterle amele yeniden başla! Aman günah tarafını doldurma, Yeni bir defterle amele yeniden başla! Aman günah tarafını doldurma, sevap tarafını doldur. Aman günah yazdırma!" sevap tarafını doldur. Aman günah yazdırma!"

İnsan öyle bir ağır hastalıktan kalktı mı kendisine fe'ste'mili'l-amel " İnsan öyle bir ağır hastalıktan kalktı mı kendisine fe'ste'mili'l-amel " Amele yeniden başla, hadi bakalım sıfırdan başlıyorsun, günahlar gitti,Amele yeniden başla, hadi bakalım sıfırdan başlıyorsun, günahlar gitti, tertemiz bir deftere yeniden başlıyorsun." denilecek. tertemiz bir deftere yeniden başlıyorsun." denilecek.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada da; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada da;

Acibtü li'l-mümini. "Mü'mine şaşarım." buyuruyor. Dikkat ederseniz "mü'mine" diyor. Acibtü li'l-mümini. "Mü'mine şaşarım." buyuruyor. Dikkat ederseniz "mü'mine" diyor. Mü'min olacak, Allah'a iman edecek. İman etmiş insanla, etmemiş arasında bir fark olacak. Mü'min olacak, Allah'a iman edecek. İman etmiş insanla, etmemiş arasında bir fark olacak.

"İnanmış, Allah'ın varlığını birliğini anlamış bir insanın"İnanmış, Allah'ın varlığını birliğini anlamış bir insanın hastalıktan korkmasına şaşarım." buyuruyor. Neden? hastalıktan korkmasına şaşarım." buyuruyor.

Neden?

Hastalıkta çok sevap var. O kadar çok sevap var kiHastalıkta çok sevap var. O kadar çok sevap var ki "İnsan o faydaları bilseydi; 'Keşke hep hasta olsam da o hasta hâlimle Allah'a kavuşsam.' diye temenni ederdi.""İnsan o faydaları bilseydi; 'Keşke hep hasta olsam da o hasta hâlimle Allah'a kavuşsam.' diye temenni ederdi." Bu hadisi hatırınızda tutun da, hasta ziyaretinde hastalarınıza söyleyin. Bu hadisi hatırınızda tutun da, hasta ziyaretinde hastalarınıza söyleyin.

Adedü dereci'l-cenneti adedü âyi'l-Kur'âni Adedü dereci'l-cenneti adedü âyi'l-Kur'âni ve men dehale'l-cennete min ehli'l-Kur'âni fe-leyse fevkahû derecetün. ve men dehale'l-cennete min ehli'l-Kur'âni fe-leyse fevkahû derecetün.

Hz. Âişe-i Sıddîka radyallahu anhâ anamızdan rivayet edildiğine göre,Hz. Âişe-i Sıddîka radyallahu anhâ anamızdan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlar: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlar:

"Cennetin mertebelerinin adedi, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinin adedincedir." "Cennetin mertebelerinin adedi, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinin adedincedir."

Cennette kaç mertebe var? Cennette kaç mertebe var?

Kur'ân-ı Kerîm'de kaç âyet varsa o kadar mertebe var. Kur'ân-ı Kerîm'de kaç âyet varsa o kadar mertebe var. Kim Kur'ân-ı Kerîm'den bir âyet bilirse bir derece. Bir âyet daha bilirse iki derece. Öyle... Kim Kur'ân-ı Kerîm'den bir âyet bilirse bir derece. Bir âyet daha bilirse iki derece. Öyle...

Ve men dehale'l-cennete min ehli'l-Kur'ân. "Kur'an ehlinden bir kimse cennete girerse."Ve men dehale'l-cennete min ehli'l-Kur'ân. "Kur'an ehlinden bir kimse cennete girerse." Fe-leyse fevkahû derecetün. "Onun üstünde başka derece yoktur." Fe-leyse fevkahû derecetün. "Onun üstünde başka derece yoktur."

Çünkü Kur'an ehli. Kur'an'ın hepsine âşinâ, hepsine sahip, hepsine vâkıf. Çünkü Kur'an ehli. Kur'an'ın hepsine âşinâ, hepsine sahip, hepsine vâkıf.

Burada hafızlara büyük müjde var. Kur'ân-ı Kerîm'in hepsini biliyorlar amaBurada hafızlara büyük müjde var. Kur'ân-ı Kerîm'in hepsini biliyorlar ama bir de ince nokta var ki onu büyüklerimizden hep duyduk, kitaplarda da okuruz;bir de ince nokta var ki onu büyüklerimizden hep duyduk, kitaplarda da okuruz; "Her Kur'an'ı okuyan, Kur'an'ı hıfz eden, Kur'an ehli değildir." "Her Kur'an'ı okuyan, Kur'an'ı hıfz eden, Kur'an ehli değildir."

Rubbe tâlin li'l-Kur'âni ve yel'anühû. "Nice Kur'an okuyanlar vardır ki Kur'an ona lanet eder." Rubbe tâlin li'l-Kur'âni ve yel'anühû. "Nice Kur'an okuyanlar vardır ki Kur'an ona lanet eder."

Öyle olmamalı, öyle olmamaya dikkat etmeli. Kur'an ehli olmalı, Kur'an'a ehil olmalı.Öyle olmamalı, öyle olmamaya dikkat etmeli. Kur'an ehli olmalı, Kur'an'a ehil olmalı. Kur'an'ın lanet ettiği bir kimse olmaktan Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırız.Kur'an'ın lanet ettiği bir kimse olmaktan Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırız. Kur'ân-ı Kerîm ile ilgili bilgimizi arttırmazsak bizim Kur'ân-ı Kerîm ile ilgili bilgimizi arttırmazsak bizim Müslümanlığımızda, İslâm'ımızda, imanımızda hata var.Müslümanlığımızda, İslâm'ımızda, imanımızda hata var. Okumasını bilmiyorsak öğrenelim. Mealini okumadıysak mealine âşinâ olalım. Okumasını bilmiyorsak öğrenelim. Mealini okumadıysak mealine âşinâ olalım. Sureleri biliyorsak, yeni sureler ezberleyelim.Sureleri biliyorsak, yeni sureler ezberleyelim. Mümkünse kendimiz hafızlığa çalışalım, değilse çoluk çocuğumuzdan hafız yetiştirmeye çalışalım. Mümkünse kendimiz hafızlığa çalışalım, değilse çoluk çocuğumuzdan hafız yetiştirmeye çalışalım. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını öğrenelim, öğrendiğimizi tatbik etmeye çalışalım. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını öğrenelim, öğrendiğimizi tatbik etmeye çalışalım.

Kur'ân-ı Kerîm yalnızca, "Ölülerimize okuyalım." diye inmedi.Kur'ân-ı Kerîm yalnızca, "Ölülerimize okuyalım." diye inmedi. "Mezarlıkta, ölülerimize okuyalım da kabirleri nurlansın" diye inmedi. "Mezarlıkta, ölülerimize okuyalım da kabirleri nurlansın" diye inmedi. Kur'ân-ı Kerîm, bize dünya hayatının yolunu göstermek için indi.Kur'ân-ı Kerîm, bize dünya hayatının yolunu göstermek için indi. Cemiyet hayatının, insan saadetinin yolunu göstermek için indi. Cemiyet hayatının, insan saadetinin yolunu göstermek için indi.

Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin bize hitabıdır, bize mektubudur.Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin bize hitabıdır, bize mektubudur. Bize emirleri ve yasakları Kur'an'dadır. Hepsi Kur'ân-ı Kerîm'in içindedir. Bize emirleri ve yasakları Kur'an'dadır. Hepsi Kur'ân-ı Kerîm'in içindedir. Onu bilmeliyiz, öğrenmeliyiz. Şimdi zaman, o zaman. Tam öğrenme zamanı.Onu bilmeliyiz, öğrenmeliyiz. Şimdi zaman, o zaman. Tam öğrenme zamanı. Bir zaman gelir de insan dizlerini döver, fırsat bulamaz; dizini dövmesin. Bir zaman gelir de insan dizlerini döver, fırsat bulamaz; dizini dövmesin. Allahu Teâlâ hazretleri, her işimizin önünü sonunu, hayır eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri, her işimizin önünü sonunu, hayır eylesin. Fırsatları ganimet bilmeyi nasip eylesin. Zaman ve fırsat büyük nimettir.Fırsatları ganimet bilmeyi nasip eylesin. Zaman ve fırsat büyük nimettir. İnsanlar bu nimetin kadrini bilmezler, elden gidince anlarlar. İnsanlar bu nimetin kadrini bilmezler, elden gidince anlarlar.

Allahu Teâlâ hazretlerinin âyetleri oyuncak değildir!Allahu Teâlâ hazretlerinin âyetleri oyuncak değildir! Resûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfleri oyuncak değildir!Resûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfleri oyuncak değildir! Dinlenip de kulağın arkasına atılmak için değildir.Dinlenip de kulağın arkasına atılmak için değildir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözünü, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetiniResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözünü, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetini ciddiye alıp tüylerimiz diken diken olacak şekilde dinleyip mucibince amel etmemiz lazım. ciddiye alıp tüylerimiz diken diken olacak şekilde dinleyip mucibince amel etmemiz lazım.

Aceben li-gâfilin ve lâ yuğfelü anhü ve aceben li-tâlibi'd-dünyâ ve'l-mevtü yatlübühûAceben li-gâfilin ve lâ yuğfelü anhü ve aceben li-tâlibi'd-dünyâ ve'l-mevtü yatlübühû ve aceben li-dâhıkin mil'e fîhi ve lâ yedrî erda'llâhe em eshatahû. ve aceben li-dâhıkin mil'e fîhi ve lâ yedrî erda'llâhe em eshatahû.

İbn Mesud radıyallahu anh'ten rivayet edilmiştir.İbn Mesud radıyallahu anh'ten rivayet edilmiştir. "Kendisinden gaflet olunmayan gaflet ehline şaşılır."Kendisinden gaflet olunmayan gaflet ehline şaşılır. Ölüm peşinde gezerken dünya peşinde gezene, dünya isteyene şaşılır.Ölüm peşinde gezerken dünya peşinde gezene, dünya isteyene şaşılır. Aceben li-gâfilin. "Şu gafil insana şaşılır ki." Aceben li-gâfilin. "Şu gafil insana şaşılır ki."

Lâ yuğfelü anhü. "Kendisi gafil, dünyadan, âhiretten, önünden sonundan haberdar değil." Lâ yuğfelü anhü. "Kendisi gafil, dünyadan, âhiretten, önünden sonundan haberdar değil."

Gırtlağına kadar gaflet denizine dalmış, hatta gaflet başını aşmış. Gırtlağına kadar gaflet denizine dalmış, hatta gaflet başını aşmış. Bilmiyor ki kendisinden gafil olmayan, her yaptığı işi gören, Bilmiyor ki kendisinden gafil olmayan, her yaptığı işi gören, her yaptığı işin hesabını soracak olan bir Rabbi var. her yaptığı işin hesabını soracak olan bir Rabbi var.

Allahu Teâlâ hazretleri Müheymin, Rakîb olarak; Allahu Teâlâ hazretleri Müheymin, Rakîb olarak;

İnne rabbeke le-bi'l-mirsâd.İnne rabbeke le-bi'l-mirsâd. âyet-i kerîmesinde ve daha pek çok âyet-i kerîmelerde bildirildiği gibi,âyet-i kerîmesinde ve daha pek çok âyet-i kerîmelerde bildirildiği gibi, her an nigehbân olan, kulları gözetleyen, takip eden birher an nigehbân olan, kulları gözetleyen, takip eden bir Zât-ı Celîl'in önünde olduğundan gafil olan insana şaşılır. Zât-ı Celîl'in önünde olduğundan gafil olan insana şaşılır. Gaflete dalmış, Allah'ın kendisini gözleyip durduğunu düşünmüyor. Gaflete dalmış, Allah'ın kendisini gözleyip durduğunu düşünmüyor.

Öyle olmalıyız ki sanki birisi bizi gözetliyor.Öyle olmalıyız ki sanki birisi bizi gözetliyor. Mesela odanızda cam açık olsa perde açık olsa nasıl durursunuz?Mesela odanızda cam açık olsa perde açık olsa nasıl durursunuz? Perde açık, ışık yanıyor, daireniz sokak seviyesinde; o odada nasıl durursunuz?Perde açık, ışık yanıyor, daireniz sokak seviyesinde; o odada nasıl durursunuz? Eve misafir geldiği zaman sofrada yemek yerken nasıl yersiniz? Eve misafir geldiği zaman sofrada yemek yerken nasıl yersiniz? Hürmet ettiğiniz hoca, büyük adam, paşa, vali gibiHürmet ettiğiniz hoca, büyük adam, paşa, vali gibi önemli bir kimse evinize geldiği zaman nasıl durursunuz? önemli bir kimse evinize geldiği zaman nasıl durursunuz?

Kendinize çekidüzen verirsiniz.Kendinize çekidüzen verirsiniz. Peki Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda değil miyiz? Peki Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda değil miyiz? Allahu Teâlâ hazretleri her an bizi görmüyor mu? Allahu Teâlâ hazretleri her an bizi görmüyor mu?

Vallâhu bi-mâ tağmelûne basîr. "Allahu Teâlâ hazretleri sizin işlediğiniz her şeyi görmekte!" Vallâhu bi-mâ tağmelûne basîr. "Allahu Teâlâ hazretleri sizin işlediğiniz her şeyi görmekte!"

Vallâhu bi-külli şey'in alîm. "Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi bilmekte!" Vallâhu bi-külli şey'in alîm. "Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi bilmekte!"

Ve hüve's-semî'u'l-basîr. "O her söyleneni işitmekte ve her yapılanı görmekte!" Ve hüve's-semî'u'l-basîr. "O her söyleneni işitmekte ve her yapılanı görmekte!"

Vallâhu bi-külli şey'in muhît. "Allahu Teâlâ hazretleri bütün varlıkları ihata etmiştir!" Vallâhu bi-külli şey'in muhît. "Allahu Teâlâ hazretleri bütün varlıkları ihata etmiştir!"

Lâ ya'zübü anhü miskâlü zerretin fi's-semâvâti ve lâ fi'l-ard. "Hiçbir şey O'ndan,Lâ ya'zübü anhü miskâlü zerretin fi's-semâvâti ve lâ fi'l-ard. "Hiçbir şey O'ndan, O'nun ilminden hariç değildir. İlmi ve kudreti her şeyi ihata etmiştir." O'nun ilminden hariç değildir. İlmi ve kudreti her şeyi ihata etmiştir."

Böyle bir Zât-ı Celîl'in, yaratıcının, kendisini murakabe ve kontrol ettiğini, Böyle bir Zât-ı Celîl'in, yaratıcının, kendisini murakabe ve kontrol ettiğini, kendisine bakıp durduğunu gören insan, perdesi açık odada durduğu kendisine bakıp durduğunu gören insan, perdesi açık odada durduğu kadar bile itina etmezse öyle bir gafile şaşılır. kadar bile itina etmezse öyle bir gafile şaşılır. İnsanlardan korkuyor, kendine çekidüzen veriyor da her an kendisine bakıp İnsanlardan korkuyor, kendine çekidüzen veriyor da her an kendisine bakıp bir gün gelip de huzuruna gideceği, bir gün gelip de kendisine hesap soracakbir gün gelip de huzuruna gideceği, bir gün gelip de kendisine hesap soracak olan Zât-ı Celîl'den gafil! Ve O'na karşı kendisine bir çekidüzen vermiyor. olan Zât-ı Celîl'den gafil! Ve O'na karşı kendisine bir çekidüzen vermiyor.

Ankara'da -Allah rahmet eylesin- bir hacı amcayı anlatırlardı.Ankara'da -Allah rahmet eylesin- bir hacı amcayı anlatırlardı. Öyle edepli, terbiyeli bir kimseymiş ki daha yatakta ayağını uzatmamış. Öyle edepli, terbiyeli bir kimseymiş ki daha yatakta ayağını uzatmamış. "Ayağımı uyurken belki yanlışlıkla uzatırım." diye, "Ayağımı uyurken belki yanlışlıkla uzatırım." diye, ayaklarına çember gibi bir şey geçirirlermiş, dizleri bükük dururmuş, uzatmazlarmış.ayaklarına çember gibi bir şey geçirirlermiş, dizleri bükük dururmuş, uzatmazlarmış. İnsan edeple yükseliyor, edepsize bir şey yok! İnsan edeple yükseliyor, edepsize bir şey yok!

Bî-edeb mahrum geç ez lütfu rab. "Edepsiz, Mevlâ'nın lütfundan mahrum olur." Bî-edeb mahrum geç ez lütfu rab. "Edepsiz, Mevlâ'nın lütfundan mahrum olur."

İşte bu edep imanın en yüksek derecesidir. Gaflet en kötü şeydir. İşte bu edep imanın en yüksek derecesidir. Gaflet en kötü şeydir. Gafleti atıp da uyanık olmak, Gafleti atıp da uyanık olmak, kontrol edildiğini bilerek hareket etmek de imanın en yüksek derecesidir. kontrol edildiğini bilerek hareket etmek de imanın en yüksek derecesidir.

Görüyorsunuz ki iyi Müslümanlık, cahillik meselesi değil.Görüyorsunuz ki iyi Müslümanlık, cahillik meselesi değil. İşte söyledim; mühim olan buna göre hareket etmek. İşte söyledim; mühim olan buna göre hareket etmek. İyi Müslümanlık ilimden başka bir şey! İlimsiz olmaz ama iyi müslüman olmak, İyi Müslümanlık ilimden başka bir şey! İlimsiz olmaz ama iyi müslüman olmak, ilimden daha başka bir şey. İyi müslüman olmak; dişini sıkmak, ilimden daha başka bir şey. İyi müslüman olmak; dişini sıkmak, azmi ele almak ve azimle uyanık hareket etmekle olur. Uyanık hareket etmezsen,azmi ele almak ve azimle uyanık hareket etmekle olur. Uyanık hareket etmezsen, -ben söyledim, kurtulurum, hadîs-i şerîfi okudum ya- mesuliyet sana. Duydun. -ben söyledim, kurtulurum, hadîs-i şerîfi okudum ya- mesuliyet sana. Duydun. İnsan duyup yapmadığı takdirde mesuliyet kendisinde kalır. İnsan duyup yapmadığı takdirde mesuliyet kendisinde kalır.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi âgâh, mütenebbih, zeki, uyanık, müteyakkız kimse eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi âgâh, mütenebbih, zeki, uyanık, müteyakkız kimse eylesin. Gafletten, cehaletten, dalâletten, şekâvetten, Gafletten, cehaletten, dalâletten, şekâvetten, zulümâttan halas eylesin. Nuruna, marifetine erdirsin. zulümâttan halas eylesin. Nuruna, marifetine erdirsin.

Sevdiği, razı olduğu hallerle hallendirsin. Sevdiği, razı olduğu amellere muvaffak eylesin.Sevdiği, razı olduğu hallerle hallendirsin. Sevdiği, razı olduğu amellere muvaffak eylesin. Sevdiği, razı olduğu bir şekilde ömür geçirmeyi nasip eylesin. Sevdiği, razı olduğu bir şekilde ömür geçirmeyi nasip eylesin. Sevdiği, razı olduğu bir hâl üzere iken, emanetini teslim alsın.Sevdiği, razı olduğu bir hâl üzere iken, emanetini teslim alsın. Sevdiği, razı olduğu bir kul olarak huzuruna çıkmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Sevdiği, razı olduğu bir kul olarak huzuruna çıkmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Ve aceben li-tâlibi'd-dünyâ. "Dünyayı talep eden kimseye de şaşılır.Ve aceben li-tâlibi'd-dünyâ. "Dünyayı talep eden kimseye de şaşılır. " Ve'l-mevtü yatlübühû. "Ölüm peşinde gezip duruyor." " Ve'l-mevtü yatlübühû. "Ölüm peşinde gezip duruyor."

Adamın birisi, ayakkabısını mı tamir ettiriyormuş, elbise mi yaptırıyormuş. Adamın birisi, ayakkabısını mı tamir ettiriyormuş, elbise mi yaptırıyormuş. "Aman" diyormuş, "Çok sağlam yap da hiç olmazsa bir sene giyeyim." demiş. "Aman" diyormuş, "Çok sağlam yap da hiç olmazsa bir sene giyeyim." demiş. Evliyâullahtan bir zât duymuş, gülmüş. "Niye güldün?" demişler.Evliyâullahtan bir zât duymuş, gülmüş. "Niye güldün?" demişler. "Adamın birkaç günlük ömrü var. Bir senelik şey yaptırmaya kalkıyor, "Adamın birkaç günlük ömrü var. Bir senelik şey yaptırmaya kalkıyor, 'bir sene dayansın' diyor." demiş. 'bir sene dayansın' diyor." demiş.

Ölüm bizim arkamızda! Ağılın etrafında dolaşan aç kurt gibi dolaşıp duruyor. Ölüm bizim arkamızda! Ağılın etrafında dolaşan aç kurt gibi dolaşıp duruyor. Her gün içimizden bir tanesini kapmıyor mu? Sırayla mı gidiyor?Her gün içimizden bir tanesini kapmıyor mu? Sırayla mı gidiyor? Önce en yaşlılar, ondan sonra sırayla bebeklere doğru... Öyle mi oluyor? Hayır. Önce en yaşlılar, ondan sonra sırayla bebeklere doğru...

Öyle mi oluyor?

Hayır.

Kimisini bebekken yakalıyor kimisini yaşlanınca. Kimi tutarsa, kime isabet ederse, takdir kimeyse... Kimisini bebekken yakalıyor kimisini yaşlanınca. Kimi tutarsa, kime isabet ederse, takdir kimeyse...

Bazıları da; "Biraz yaşlanayım da hacı da olurum, sakal da bırakırım; Bazıları da;

"Biraz yaşlanayım da hacı da olurum, sakal da bırakırım;
bir de güzel doksan dokuzluk tesbih alırım.bir de güzel doksan dokuzluk tesbih alırım. O zaman çok tesbih çekerim, çok dua ederim, bütün günahlarımı affettiririm." diyor. O zaman çok tesbih çekerim, çok dua ederim, bütün günahlarımı affettiririm." diyor.

Bir an sonra ecelin gelmeyeceği ne malum? Her an hazır olmak lazım. Bir an sonra ecelin gelmeyeceği ne malum?

Her an hazır olmak lazım.
Her an hazır olmayan insan, muhakkak gafil yakalanır. Çünkü şeytan boş durmaz; Her an hazır olmayan insan, muhakkak gafil yakalanır. Çünkü şeytan boş durmaz; onu aldatmak, oyalamak, tuzağa düşürmek için uğraşıp duruyor. onu aldatmak, oyalamak, tuzağa düşürmek için uğraşıp duruyor.

Peki, dünyayı talep etmeyeceğiz de ne yapacağız? Peki, dünyayı talep etmeyeceğiz de ne yapacağız?

Dünyanın hakiki çehresini göreceğiz. Dünyaya şöyle uzaktan baktığın zaman yeşilliktir,Dünyanın hakiki çehresini göreceğiz. Dünyaya şöyle uzaktan baktığın zaman yeşilliktir, manzarası güzeldir, paralar sıcaktır, çok tatlıdır.manzarası güzeldir, paralar sıcaktır, çok tatlıdır. Böyle üst üste dizildiği zaman insana çok zevk verir. Kasada dursa bile insanın içini ısıtır. Böyle üst üste dizildiği zaman insana çok zevk verir. Kasada dursa bile insanın içini ısıtır. Bir tane eve girecek ama beş tane dairesi oldu mu rahat eder. Beş tane olsa altıncısını ister. Bir tane eve girecek ama beş tane dairesi oldu mu rahat eder. Beş tane olsa altıncısını ister.

Lev enne li'bni âdeme vâdeyni min-zehebin le'btegâ ileyhimâ sâlisen. " Lev enne li'bni âdeme vâdeyni min-zehebin le'btegâ ileyhimâ sâlisen. " İki vadi dolusu altını olsa üçüncü bir vadiyi doldurmaya çalışır." İki vadi dolusu altını olsa üçüncü bir vadiyi doldurmaya çalışır."

Nasip oldu, Suudi Arabistan'a gittik. Para taşıyor adamlarda. Koyacak yer yok.Nasip oldu, Suudi Arabistan'a gittik. Para taşıyor adamlarda. Koyacak yer yok. Para bol fakat o kadar hızlı bir iktisadî hayat var ki bütün ahali bir ticaret peşinde, iş peşinde. Para bol fakat o kadar hızlı bir iktisadî hayat var ki bütün ahali bir ticaret peşinde, iş peşinde. İthalat, ihracat, para, yatırım, gitme gelme, Avrupa, Amerika, Japonya,İthalat, ihracat, para, yatırım, gitme gelme, Avrupa, Amerika, Japonya, malların alınması, satılması vs. İnsanlar; "Benim şu kadar malım var, o halde şöyle yapayım."malların alınması, satılması vs. İnsanlar; "Benim şu kadar malım var, o halde şöyle yapayım." demiyor; dünya orada da aldatıyor, burada da aldatabiliyor. demiyor; dünya orada da aldatıyor, burada da aldatabiliyor.

Dünya nedir? Birisi şöyle tarif eylemiş, -Allah razı olsun- çok da güzel tarif: Dünya nedir?

Birisi şöyle tarif eylemiş, -Allah razı olsun- çok da güzel tarif:

"Dünya dedikleri şey; dışardan manzarası görünen, yeşilliği görünen, tatlı şeyler değil." "Dünya dedikleri şey; dışardan manzarası görünen, yeşilliği görünen, tatlı şeyler değil."

Onların hepsinin arkasında umumi tarifi şu: Onların hepsinin arkasında umumi tarifi şu:

Küllü mâ elhake an zikri mevlâke fe-hiye dünyake. Küllü mâ elhake an zikri mevlâke fe-hiye dünyake. "Hangi şey seni Allah'a kulluk etmekten, Allah yolunda yürümekten, O'nu yâd etmekten,"Hangi şey seni Allah'a kulluk etmekten, Allah yolunda yürümekten, O'nu yâd etmekten, O'na mutî olmaktan alıkoyuyorsa işte dünya odur." O'na mutî olmaktan alıkoyuyorsa işte dünya odur."

Seni camiye getirtmeyen,Seni camiye getirtmeyen, Allah yolunda yürütmeyen paraysa paraya gönlün takılmış da ona tapar gibiAllah yolunda yürütmeyen paraysa paraya gönlün takılmış da ona tapar gibi bir durumdaysan senin dünyan para! Kadınsa, senin dünyan kadın! bir durumdaysan senin dünyan para! Kadınsa, senin dünyan kadın! Çoluk çocuksa, senin dünyan, işte o bağlantılar.Çoluk çocuksa, senin dünyan, işte o bağlantılar. Bu dünya hayatı herkesi bir başka şekil ile yakalamıştır.Bu dünya hayatı herkesi bir başka şekil ile yakalamıştır. Hele bir Allah'a iyi kulluk etmeye çalış,Hele bir Allah'a iyi kulluk etmeye çalış, iyi bir şey yapmaya çalış; böyle mâniler gözünün önüne dizilir. iyi bir şey yapmaya çalış; böyle mâniler gözünün önüne dizilir.

Bilmiyorum buraya nasıl geliyorsunuz? Bilmiyorum buraya nasıl geliyorsunuz?

Tahmin ederim ki mesela buraya gelirken, Tahmin ederim ki mesela buraya gelirken, "İşte şu mâni var, bu mâni var." diye önünüze bin bir türlü mâni sıralanıyordur. Neden? "İşte şu mâni var, bu mâni var." diye önünüze bin bir türlü mâni sıralanıyordur.

Neden?

Çünkü burada hadis dinleyeceksiniz. Ama gidiş şerre olsa kolaylaşır.Çünkü burada hadis dinleyeceksiniz. Ama gidiş şerre olsa kolaylaşır. Arkadaş gelir, arabasını kapının önünde durdurur; "Gel ben seni götüreyim, Arkadaş gelir, arabasını kapının önünde durdurur; "Gel ben seni götüreyim, parası benden. Sen merak etme." der, bedavadan içki ısmarlar. parası benden. Sen merak etme." der, bedavadan içki ısmarlar.

Bu dünyanın bir de hakiki çehresi var. Şöyle kaldırdığın zamanBu dünyanın bir de hakiki çehresi var. Şöyle kaldırdığın zaman o hakiki çehresi, iğrenç bir koca karı gibidir. Dünyaya baktığın zaman o süslenmiş,o hakiki çehresi, iğrenç bir koca karı gibidir. Dünyaya baktığın zaman o süslenmiş, püslenmiş şey, bu perdenin arkasında, hepsi sahtedir, boyadır. Hepsi, hepsi boştur. püslenmiş şey, bu perdenin arkasında, hepsi sahtedir, boyadır. Hepsi, hepsi boştur.

Peki, ne yapacağız? Hiç para kazanmayalım, bir dağın başına mı çekilelim? Peki, ne yapacağız?

Hiç para kazanmayalım, bir dağın başına mı çekilelim?

Öyle bir şey demedik. Resûlullah öyle bir şey demiyor. Deseydi, biz de öyle derdik. Öyle bir şey demedik. Resûlullah öyle bir şey demiyor. Deseydi, biz de öyle derdik. Dünyayı gönlüne koymayacaksın! Dünyayı gönlüne koymayacaksın!

Ebû Bekr-i Sıddîk, zengin bir kimseydi. Çok zengin bir kimseydi.Ebû Bekr-i Sıddîk, zengin bir kimseydi. Çok zengin bir kimseydi. Ama malını Allah yolunda sarf edebilmesini bildi. Ama malını Allah yolunda sarf edebilmesini bildi. Sarf etmesini bilmedikten sonra kıymeti yok! Sarf etmesini bildikten sonra; Sarf etmesini bilmedikten sonra kıymeti yok! Sarf etmesini bildikten sonra;

Ni'me'l-mâlu's-sâlihu li'r-racüli's-sâlih."İyi, helâl bir mal, salih bir adama ne kadar yakışır!" Ni'me'l-mâlu's-sâlihu li'r-racüli's-sâlih."İyi, helâl bir mal, salih bir adama ne kadar yakışır!"

Hayır yapar, zekât verir, çeşme yaptırır, köprü yaptırır... Ecdat neler yaptırmış?Hayır yapar, zekât verir, çeşme yaptırır, köprü yaptırır... Ecdat neler yaptırmış? "İskender Çelebi" diye birisinden bahsettiler, okudum, şöyle biraz ansiklopedi karıştırdım."İskender Çelebi" diye birisinden bahsettiler, okudum, şöyle biraz ansiklopedi karıştırdım. Esir pazarından beş bin tane köle satın almış.Esir pazarından beş bin tane köle satın almış. Hepsini müslüman olarak terbiye etmiş, eğitmiş. Hepsini müslüman olarak terbiye etmiş, eğitmiş. Bir kısmı vezir olmuş, komutan olmuş, yüksek mevkilere çıkmış. Köleyi yetiştirmiş. Bir kısmı vezir olmuş, komutan olmuş, yüksek mevkilere çıkmış. Köleyi yetiştirmiş.

Var mı şimdi beş tane insan yetiştiren? Bir tane adam yetiştiren?Var mı şimdi beş tane insan yetiştiren? Bir tane adam yetiştiren? Var mı bir arkadaşını yanlış yoldan doğru yola getiren? Var mı bir arkadaşını yanlış yoldan doğru yola getiren?

"Yahu sen ne yapıyorsun? Cumalara hiç gelmiyorsun. Üç defa cumaya gelmeyenin kalbi mühürlenir. "Yahu sen ne yapıyorsun? Cumalara hiç gelmiyorsun. Üç defa cumaya gelmeyenin kalbi mühürlenir. Gel Allah'a ibadet yoluna gir. Bak güzel kitaplar neşrediliyor, şunları bir oku. Gel Allah'a ibadet yoluna gir. Bak güzel kitaplar neşrediliyor, şunları bir oku. Sen ölmeyecek misin? Dünyada bâki mi kalacaksın? Kim bâki kalmış?Sen ölmeyecek misin? Dünyada bâki mi kalacaksın? Kim bâki kalmış? Bir gün gelip hesaba çekilmeyecek misin? Bir gün gelip hesaba çekilmeyecek misin? Başımıza bir felaket gelse bir düşman istilası olsa kime yalvaracağız?Başımıza bir felaket gelse bir düşman istilası olsa kime yalvaracağız? Amansız bir derde tutulsak kime el açacağız? O zaman yalvarmanın kıymeti yok; gel şimdi kulluk et." Amansız bir derde tutulsak kime el açacağız? O zaman yalvarmanın kıymeti yok; gel şimdi kulluk et." diye kim kimin eline yapışmış da hak yola çekmiş? diye kim kimin eline yapışmış da hak yola çekmiş?

Demek ki dünya, "bizi meşgul eden şeyler" demektir. Demek ki dünya, "bizi meşgul eden şeyler" demektir. Onlara takılmayacağız. Dünyayı, âhireti kazanmakta kullanacağız. Onlara takılmayacağız. Dünyayı, âhireti kazanmakta kullanacağız.

ed-Dünya mezra'atü'l-âhireti. "Dünya âhiretin tarlasıdır." Ne demek? ed-Dünya mezra'atü'l-âhireti. "Dünya âhiretin tarlasıdır."

Ne demek?

Bu dünyada ne yaparsan âhirette onu biçersin. Bu dünyada ne yaparsan âhirette onu biçersin. İnsan cennetini burada, bu dünyada yaptıklarıyla kazanır. Cennetteki köşkler nasıl yapılır? İnsan cennetini burada, bu dünyada yaptıklarıyla kazanır.

Cennetteki köşkler nasıl yapılır?

Buradan yapılır. Burada çalışırsın, hazırlarsın, gönderirsin, olur.Buradan yapılır. Burada çalışırsın, hazırlarsın, gönderirsin, olur. Burada hayr u hasenât yaparsın, öbür tarafa transfer olur Orada karşılığını bulursun. Burada hayr u hasenât yaparsın, öbür tarafa transfer olur Orada karşılığını bulursun.

Ölümden gafil olmamak lazım! Ölümün, insana ansızın bastırmasına fırsat vermemek lazım! Ölümden gafil olmamak lazım! Ölümün, insana ansızın bastırmasına fırsat vermemek lazım! Kimisini meyhane köşesinde yakalar, kimisini kumar masasında yakalar, Kimisini meyhane köşesinde yakalar, kimisini kumar masasında yakalar, kimisini işinin başında yakalar, kimisini köşkünü yaptırıp içine girmeden yakalar. kimisini işinin başında yakalar, kimisini köşkünü yaptırıp içine girmeden yakalar. Nerede yakalayacağı belli olmaz. Çünkü peşimizde dolaşıyor. Ona hazırlıklı olmak lazım. Nerede yakalayacağı belli olmaz. Çünkü peşimizde dolaşıyor. Ona hazırlıklı olmak lazım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Eksirû zikre hâzimi'l-lezzâti'l-mevt. "O lezzetleri kesip bitiren, koparan, ölüm denilen olayı Eksirû zikre hâzimi'l-lezzâti'l-mevt. "O lezzetleri kesip bitiren, koparan, ölüm denilen olayı hatırda tutun, unutmayın, yâd edin, zikredin!" hatırda tutun, unutmayın, yâd edin, zikredin!"

Ölümü zikretmek, tüyleri diken diken ediyor, insanın keyfini kaçırıyor, ağzının tadı kalmıyor. Ölümü zikretmek, tüyleri diken diken ediyor, insanın keyfini kaçırıyor, ağzının tadı kalmıyor. Şimdi güzel güzel gülüp dururken, insana bir hüzün çöküyor. Şimdi güzel güzel gülüp dururken, insana bir hüzün çöküyor. O güldüren şeytan ve nefis. O hüzün gülmekten daha iyi. O güldüren şeytan ve nefis. O hüzün gülmekten daha iyi.

İnsan ölümü düşünmez de doludizgin gider, İnsan ölümü düşünmez de doludizgin gider, gafil yakalanır; ondan sonra cehenneme giderse daha mı iyi olur? gafil yakalanır; ondan sonra cehenneme giderse daha mı iyi olur?

Yoksa şimdiden o işin telaşına düşüp kendisine çekidüzen verirse daha mı iyi olur? Yoksa şimdiden o işin telaşına düşüp kendisine çekidüzen verirse daha mı iyi olur?

Allahu Teâlâ hazretleri bu dünyanın nimetlerini de insanlar için yaratmıştır.Allahu Teâlâ hazretleri bu dünyanın nimetlerini de insanlar için yaratmıştır. Ama helâl yolunu göstermiştir. Helâlinden alırsın; "Buyur, afiyet olsun, ye. Ama helâl yolunu göstermiştir. Helâlinden alırsın; "Buyur, afiyet olsun, ye. " Elma da yersin, tatlı da yersin, rahat da edersin. " Elma da yersin, tatlı da yersin, rahat da edersin.

İstirahat zamanı da var, ibadet zamanı da var. Allahu Teâlâ hazretleri; İstirahat zamanı da var, ibadet zamanı da var.

Allahu Teâlâ hazretleri;

"Geceleri hiç uyumayın, gündüzleri şöyle yapmayın, böyle yapmayın." diye, bize"Geceleri hiç uyumayın, gündüzleri şöyle yapmayın, böyle yapmayın." diye, bize takatimizin fevkinde bir şey yüklememiş ki. "Benim istediğim usule göre yaşayın." buyurmuş. takatimizin fevkinde bir şey yüklememiş ki. "Benim istediğim usule göre yaşayın." buyurmuş. Öyle olduktan sonra, her şey var. Nimet de var: Öyle olduktan sonra, her şey var. Nimet de var:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sütü severdi, sünnettir." diye, süt içersin, sevap olur."Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sütü severdi, sünnettir." diye, süt içersin, sevap olur. Nimet yersin; "Yâ Rabbi! Sana çok şükür! Bu nimetleri bize verdin." dersin. Nimet yersin; "Yâ Rabbi! Sana çok şükür! Bu nimetleri bize verdin." dersin. Allah, nimetleri daha ziyade eder, daha çok verir. Allah, nimetleri daha ziyade eder, daha çok verir.

Adamcağızın birisinin evi, mutfağı yiyeceklerle, içeceklerle, çeşitli nimetlerle dolup taşıyormuş. Adamcağızın birisinin evi, mutfağı yiyeceklerle, içeceklerle, çeşitli nimetlerle dolup taşıyormuş. Üzülmüş, "Allah Allah!" demiş. "Ben dünyaya mı gark oldum? Bu böyle,Üzülmüş, "Allah Allah!" demiş. "Ben dünyaya mı gark oldum? Bu böyle, derece derece beni Allah yolundan alıkoyup da sonunda cehenneme götürecek, bir derece derece beni Allah yolundan alıkoyup da sonunda cehenneme götürecek, bir imtihan hâdisesi midir? Bir istidraç mıdır?" diye, gitmiş bir alim zâta sormuş. imtihan hâdisesi midir? Bir istidraç mıdır?" diye, gitmiş bir alim zâta sormuş.

"Evde öyle bir bolluk var ki bu bolluktan endişe ediyorum, "Evde öyle bir bolluk var ki bu bolluktan endişe ediyorum, 'Arkasında bilmediğim bir pürüz mü var?' diye endişe ediyorum." demiş. 'Arkasında bilmediğim bir pürüz mü var?' diye endişe ediyorum." demiş.

O zât; "Evladım! Ekmek al da sokakta biraz ekmek ye. O zât;

"Evladım! Ekmek al da sokakta biraz ekmek ye.
Bir hafta sonra bana yine gel." demiş. Adam bir hafta sonra gitmiş. "Nasıl?" demiş.Bir hafta sonra bana yine gel." demiş.

Adam bir hafta sonra gitmiş. "Nasıl?" demiş.
"Evin nimetleri azaldı mı?" "Yok efendim, eskisinden daha çok kaynıyor." demiş. "Evin nimetleri azaldı mı?"

"Yok efendim, eskisinden daha çok kaynıyor." demiş.
"Mutfağımız, evimiz, elimiz, bolluk içinde, nimet içinde." "Mutfağımız, evimiz, elimiz, bolluk içinde, nimet içinde."

"Ben sana sokakta 'ekmek ye' dedim ya." "Yedim" demiş. "Ben sana sokakta 'ekmek ye' dedim ya."

"Yedim" demiş.

"Peki" demiş, "yere kırık dökülmedi mi?" "Efendim, önüme mendil gibi bir şey tuttum, "Peki" demiş, "yere kırık dökülmedi mi?"

"Efendim, önüme mendil gibi bir şey tuttum,
kimse görmediği zamanda ısırdım. Bir keresinde bir kırık sıçradı,kimse görmediği zamanda ısırdım. Bir keresinde bir kırık sıçradı, yere düştü de onu aradım aradım, bulamadım. 'Kimse basmasın.' diye etrafını taşla çevirdim." demiş. yere düştü de onu aradım aradım, bulamadım. 'Kimse basmasın.' diye etrafını taşla çevirdim." demiş.

"Git evladım, git." demiş. "Senin nimetin kahırdan değil, lütuftan. "Git evladım, git." demiş. "Senin nimetin kahırdan değil, lütuftan. Sen, edebinden dolayı kazanıyorsun." Sen, edebinden dolayı kazanıyorsun."

Allahu Teâlâ hazretleri mahrum etmez. Dünyada da verir, âhirette de verir.Allahu Teâlâ hazretleri mahrum etmez. Dünyada da verir, âhirette de verir. Gönlünü bağlamayacaksın; gaye bu değil. Gaye, ev sahibi olmak değil.Gönlünü bağlamayacaksın; gaye bu değil. Gaye, ev sahibi olmak değil. Gaye, apartman sahibi olmak, para sahibi olmak değil. Gaye, Allah'ın sevgili kulu olmak!Gaye, apartman sahibi olmak, para sahibi olmak değil. Gaye, Allah'ın sevgili kulu olmak! Allah'ın sevgili kulu oldun mu ne mutlu! Allah, sevgili kuluna nasıl isterse öyle yapar.Allah'ın sevgili kulu oldun mu ne mutlu! Allah, sevgili kuluna nasıl isterse öyle yapar. O da nasıl isterse öyle oluşuna razıdır. O da nasıl isterse öyle oluşuna razıdır.

"Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler" der, sevgili kulu."Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler" der, sevgili kulu. "Mühim değil. İster olmuş ister olmamış." diye düşünür. "Mühim değil. İster olmuş ister olmamış." diye düşünür.

Asıl Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kollamakta titizlenir.Asıl Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kollamakta titizlenir. "Ben böyle yaparsam Allah benden razı olmaz." Onun için titrer. "Ben böyle yaparsam Allah benden razı olmaz." Onun için titrer.

"Ben şöyle yapıyorum, şu kula zulmediyorum, buna haksızlık yapıyorum, onun hakkını çiğnedim. "Ben şöyle yapıyorum, şu kula zulmediyorum, buna haksızlık yapıyorum, onun hakkını çiğnedim. Aman böyle yaparsam benim hâlim ne olur? Bir gün gelip hesap vereceğim." diye,Aman böyle yaparsam benim hâlim ne olur? Bir gün gelip hesap vereceğim." diye, insan onu düşünmeli, aklı fikri böyle olmalı. O zaman bakarsın bir verirsin, on gelir. insan onu düşünmeli, aklı fikri böyle olmalı. O zaman bakarsın bir verirsin, on gelir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yemin ediyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yemin ediyor:

"Vallahi, sadaka vermekten mal azalmaz!" Resûlullah boş yere yemin eder mi? "Vallahi, sadaka vermekten mal azalmaz!"

Resûlullah boş yere yemin eder mi?

Bire en az on var, yedi yüz var, yedi yüzden fazla var, bî-gayr-i hisâb var. Bire en az on var, yedi yüz var, yedi yüzden fazla var, bî-gayr-i hisâb var.

Hâsılı, gönlümüze dünyayı hedef olarak almayacağız, sokmayacağız. Bir tek hedefimiz var; Hâsılı, gönlümüze dünyayı hedef olarak almayacağız, sokmayacağız. Bir tek hedefimiz var; Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşnutluğu. "Allah bizi sevsin." diye çırpınacağız. Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşnutluğu. "Allah bizi sevsin." diye çırpınacağız. Mal da vasıta, ilim de vasıta, yaşayış da vasıta, hayat da vasıta. Mal da vasıta, ilim de vasıta, yaşayış da vasıta, hayat da vasıta. Her şey o rızayı kazanmakta. Onlar birer âlet ve vasıta olarak kullanılacak.Her şey o rızayı kazanmakta. Onlar birer âlet ve vasıta olarak kullanılacak. Elde ettiğimiz şeyi, helâlinden elde etmeye çalışacağız, haram yola sapmayacağız. Elde ettiğimiz şeyi, helâlinden elde etmeye çalışacağız, haram yola sapmayacağız. Haram yola saparsan artmaz. Haram yola saparsan artmaz.

Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh, Kûfe mescidine girerken, Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh, Kûfe mescidine girerken, mescidin kapısında bir adam duruyormuş. mescidin kapısında bir adam duruyormuş. "Tut şu hayvanı." demiş, hayvanın yularını adamın eline vermiş. İçeri girmiş, namaz kılmış."Tut şu hayvanı." demiş, hayvanın yularını adamın eline vermiş. İçeri girmiş, namaz kılmış. Çıkarken de, eline beş dirhem hazırlamış; "Sen onu tuttun, bekledin." diye adama para verecek.Çıkarken de, eline beş dirhem hazırlamış; "Sen onu tuttun, bekledin." diye adama para verecek. Dışarı çıkmış bakmış ki ne at var ne adam. Biraz bakmışlar, at karşıda duruyor. Dışarı çıkmış bakmış ki ne at var ne adam. Biraz bakmışlar, at karşıda duruyor. Atın yanına varmışlar, bakmışlar ki dizginleri çalınmış. Atın yanına varmışlar, bakmışlar ki dizginleri çalınmış.

Hz. Ali Efendimiz yanındaki zâta; "Git, çarşıdan bir dizgin al." demiş Hz. Ali Efendimiz yanındaki zâta; "Git, çarşıdan bir dizgin al." demiş O da gitmiş, aramış, taramış, bir dizginle çarşıdan gelmiş. Bakmışlar ki atın eski dizgini. O da gitmiş, aramış, taramış, bir dizginle çarşıdan gelmiş. Bakmışlar ki atın eski dizgini. "Hayrola?" demiş, "Buldun mu? Nerede buldun?" "Hayır, efendim." demiş. "Satın aldım. "Hayrola?" demiş, "Buldun mu? Nerede buldun?" "Hayır, efendim." demiş. "Satın aldım. Dükkân dükkân ararken, bir dükkânda bunu buldum, parasını verdim, aldım.Dükkân dükkân ararken, bir dükkânda bunu buldum, parasını verdim, aldım. Birisi gelmiş, beş dirheme ona satmış." demiş. Onun üzerine Hz. Ali Efendimiz diyor ki; Birisi gelmiş, beş dirheme ona satmış." demiş.

Onun üzerine Hz. Ali Efendimiz diyor ki;

"Ey insanlar! Aklınızı başınıza toplayın, bakın bu adamdan ibret alın. "Ey insanlar! Aklınızı başınıza toplayın, bakın bu adamdan ibret alın. Onun kısmeti, bugün beş dirhem almaktı.Eğer kapıda bekleseydi, beş dirhem elimdeydi, ona verecektim,Onun kısmeti, bugün beş dirhem almaktı.Eğer kapıda bekleseydi, beş dirhem elimdeydi, ona verecektim, helâlinden eline geçecekti. Kapıda beklemedi, acele etti, kötü huyluluk yaptı,helâlinden eline geçecekti. Kapıda beklemedi, acele etti, kötü huyluluk yaptı, Allah'ın haram kıldığı yola saptı, dizgin takımını çaldı, sattı; Allah'ın haram kıldığı yola saptı, dizgin takımını çaldı, sattı; eline geçen altı dirhem değil, yine beş dirhem." eline geçen altı dirhem değil, yine beş dirhem."

Nasibinden fazlası olmuyor. Onun için sakın ha "fazla kazanacağım" diye, harama sapmayın,Nasibinden fazlası olmuyor. Onun için sakın ha "fazla kazanacağım" diye, harama sapmayın, iş hiç bozulmaz. Neyse, ne gelecekse yine gelir, gelmeyecekse yine gelmez. iş hiç bozulmaz. Neyse, ne gelecekse yine gelir, gelmeyecekse yine gelmez.

Üçüncü cümle: Ve aceben li-dâhıkin. "Şu gülen kimseye şaşılır ki. Üçüncü cümle:

Ve aceben li-dâhıkin. "Şu gülen kimseye şaşılır ki.
" Mil'e fîhi. "Ağzını doldurarak gülüyor." Fîhi burada, "ağız" demek." Mil'e fîhi. "Ağzını doldurarak gülüyor."

Fîhi burada, "ağız" demek.
Mil'e fîhi. "Ağzını doldura doldura." Bazı insan kahkahayla güler. Mil'e fîhi. "Ağzını doldura doldura."

Bazı insan kahkahayla güler.
Bir de kibar kibar bir tebessüm etmek vardır.Bir de kibar kibar bir tebessüm etmek vardır. Peygamber Efendimiz'in gülüşü, tebessüm tarzında idi. Kahkahayla gülmezdi. Peygamber Efendimiz'in gülüşü, tebessüm tarzında idi. Kahkahayla gülmezdi. Bazı insanlar koca bir kahkaha atar, bina çınlar. Alt kattan, üst kattan herkes duyar. Bazı insanlar koca bir kahkaha atar, bina çınlar. Alt kattan, üst kattan herkes duyar. Kah kah kah! Resûlulah Efendimiz böyle gülmedi. Gülüşü tebessüm tarzındaydı. Kah kah kah! Resûlulah Efendimiz böyle gülmedi. Gülüşü tebessüm tarzındaydı.

"Ağzını doldura doldura gülen şu kimseye şaşılır ki..." "Ağzını doldura doldura gülen şu kimseye şaşılır ki..."

Lâ yedrî. "Farkında değil, bilmiyor." Erda'llâhe em eshatahû. Lâ yedrî. "Farkında değil, bilmiyor."

Erda'llâhe em eshatahû.
"Rabbini hoşnut ve memnun mu etti, yoksa kızdırdı mı?" "Rabbini hoşnut ve memnun mu etti, yoksa kızdırdı mı?"

Onun farkında değilken nasıl gülüyor.Rabbini memnun ettiğini bilip de gülse helâl olsun, hoş olsun.Onun farkında değilken nasıl gülüyor.Rabbini memnun ettiğini bilip de gülse helâl olsun, hoş olsun. Çünkü "Mevlâ'nın hoşuna gidecek işi yaptı da ondan gülüyor." diyelim.Çünkü "Mevlâ'nın hoşuna gidecek işi yaptı da ondan gülüyor." diyelim. Ama iş belli değilken; "O gülme esnasında Allah ona gazap mı ediyor, sahat mı ediyor, kızıyor mu? Ama iş belli değilken; "O gülme esnasında Allah ona gazap mı ediyor, sahat mı ediyor, kızıyor mu? Ceza mı terebbüt ediyor? Onu bilmeden gülene şaşılır." diyor. Ceza mı terebbüt ediyor? Onu bilmeden gülene şaşılır." diyor.

Bütün bu sözlerin altında yatan mâna nedir? Bütün bu sözlerin altında yatan mâna nedir?

Aklını başına topla, gafil olma; seni gören var! Dünyaya dalma, Aklını başına topla, gafil olma; seni gören var! Dünyaya dalma, dünyanın peşinde doludizgin, ölçüsüz, düzensiz, frensiz gitme!dünyanın peşinde doludizgin, ölçüsüz, düzensiz, frensiz gitme! Sen dünyanın peşindesin, ölüm senin peşinde! Hani büyük balık küçük balığı kovalarmış, Sen dünyanın peşindesin, ölüm senin peşinde! Hani büyük balık küçük balığı kovalarmış, arkasından daha büyük balık da onu kovalarmış. "O onu yutayım." derken, arkasından daha büyük balık da onu kovalarmış. "O onu yutayım." derken, daha büyük balık gelir, onu arkadan yutuverir. daha büyük balık gelir, onu arkadan yutuverir.

Ölümü hatırdan çıkartma! Ve gülerken de öyle ağzını doldura doldura gülme!Ölümü hatırdan çıkartma! Ve gülerken de öyle ağzını doldura doldura gülme! Bilmiyorsun ki Allahu Teâlâ senden razı mı, hoşnut mu, değil mi? Bilmiyorsun ki Allahu Teâlâ senden razı mı, hoşnut mu, değil mi?

İnsan ne zaman gülecekmiş? Sıratı geçtiği zaman gülecekmiş. İnsan ne zaman gülecekmiş?

Sıratı geçtiği zaman gülecekmiş.
Sırat köprüsünü geçti, bitti; işte gülüş o zaman! Neden? Sırat köprüsünü geçti, bitti; işte gülüş o zaman!

Neden?

Cehennem geride kaldı, cehenneme düşmekten kurtuldu, cennete dâhil oldu. Cehennem geride kaldı, cehenneme düşmekten kurtuldu, cennete dâhil oldu.

Fe-men zühziha ani'n-nâri ve edhile'l-cennete fe-kad fâze.Fe-men zühziha ani'n-nâri ve edhile'l-cennete fe-kad fâze. "Kim cehennemden kurtulursa cennete dâhil olursa işte o kurtuldu." "Kim cehennemden kurtulursa cennete dâhil olursa işte o kurtuldu."

Gerisi laftan ibaret. Sen istediğin kadar burada edebiyat yap,Gerisi laftan ibaret. Sen istediğin kadar burada edebiyat yap, istediğin kadar çırpın, istediğin kadar kendini mazur göstermeye çalış, istediğin kadar çırpın, istediğin kadar kendini mazur göstermeye çalış, istediğin kadar tavır takın, çalım sat, zahirini kolla; cehennemden kurtulabiliyor musun,istediğin kadar tavır takın, çalım sat, zahirini kolla; cehennemden kurtulabiliyor musun, cennete girebiliyor musun? İşte akla kara o zaman belli olacak. cennete girebiliyor musun? İşte akla kara o zaman belli olacak.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi rızasına uygun ömür geçirmeye muvaffak etsin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi rızasına uygun ömür geçirmeye muvaffak etsin.

Urice bî hattâ zahartü bi-müsteven esmeu fîhi sarîfe'l-aklâm. Urice bî hattâ zahartü bi-müsteven esmeu fîhi sarîfe'l-aklâm.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz İbn Abbas radıyallahu anhüma'nın bize naklettiğine göre buyuruyor ki: İbn Abbas radıyallahu anhüma'nın bize naklettiğine göre buyuruyor ki:

"Ben miraca çıkarıldım, yükseltildim ve öyle bir noktaya geldim ki orada takdir, "Ben miraca çıkarıldım, yükseltildim ve öyle bir noktaya geldim ki orada takdir, mukadderat kalemlerinin yazı yazarken çıkardığı cızırtıları duymaya başladım." mukadderat kalemlerinin yazı yazarken çıkardığı cızırtıları duymaya başladım."

Buralarda fazla söz söylemek bize düşmez. Buralarda fazla söz söylemek bize düşmez. Bilmeyen, bilmediği şeyi ne kadar anlatsa olmaz. Bilmeyen, bilmediği şeyi ne kadar anlatsa olmaz. Peygamber Efendimiz miraca çıktı. Yedi kat semayı geçti. Peygamber Efendimiz miraca çıktı. Yedi kat semayı geçti. Gelmiş geçmiş peygamberlerin hepsiyle her semada görüştü.Gelmiş geçmiş peygamberlerin hepsiyle her semada görüştü. Cenneti, cehennemi gördü. Allahu Teâlâ hazretleri onu, Cenneti, cehennemi gördü. Allahu Teâlâ hazretleri onu, meleklerin bile geçmediği yerlerden geçirdi. meleklerin bile geçmediği yerlerden geçirdi. Cebrail aleyhisselam'ın durakladığı yerde, Cebrail aleyhisselam'ın durakladığı yerde, Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem daha ileri geçti. Cebrail aleyhisselam;Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem daha ileri geçti. Cebrail aleyhisselam; "Bir adım daha yaklaşsam muhakkak yanardım." diyor. "Bir adım daha yaklaşsam muhakkak yanardım." diyor. Onun bir adım daha ileri gitmeye takati, tahammülü olmayan yerlerden,Onun bir adım daha ileri gitmeye takati, tahammülü olmayan yerlerden, Allahu Teâlâ hazretleri Resûlullah Efendimiz'i geçirdi. Allahu Teâlâ hazretleri Resûlullah Efendimiz'i geçirdi.

Âşikâre gördü Rabbi'l-izzeti. Âhirette öyle görür ümmeti. Âşikâre gördü Rabbi'l-izzeti.

Âhirette öyle görür ümmeti.

"Allahu Teâlâ hazretlerini âşikâre gördü, Cemâl-i bâ-kemâli ile müşerref oldu." Nasıl? "Allahu Teâlâ hazretlerini âşikâre gördü, Cemâl-i bâ-kemâli ile müşerref oldu."

Nasıl?

Yolunca gidersen Allah âhirette sana da bana da nasip eylesin. İnşaallah görürsün. Yolunca gidersen Allah âhirette sana da bana da nasip eylesin. İnşaallah görürsün. Yolunda gitmezsen vah yazıklar olsun! O zaman ne kadar diz dövsen yeridir. Yolunda gitmezsen vah yazıklar olsun! O zaman ne kadar diz dövsen yeridir.

Bundan iki ibret hatırıma geliyor. Bundan iki ibret hatırıma geliyor.

Bir; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Miraç ile Bir; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Miraç ile hiçbir beşere nasip olmayan bir mertebeye ulaştı.hiçbir beşere nasip olmayan bir mertebeye ulaştı. Öyle bir peygamberin ümmetiyiz. Ne kadar iftihar etsek az.Öyle bir peygamberin ümmetiyiz. Ne kadar iftihar etsek az. İftihar kâfi değil, eteğine yapış, aykırı gitme. İftihar kâfi değil, eteğine yapış, aykırı gitme. Onun yolu bu tarafa doğru, sen başka bir yol tutturmuşun. Onun yolu bu tarafa doğru, sen başka bir yol tutturmuşun. Yolunca yürü, eteğine yapış, izinden git ki sana şefaat etsin.Yolunca yürü, eteğine yapış, izinden git ki sana şefaat etsin. Düşe kalka gitsen bile döner bakar, "bu düşüyor işte"der, elinden tutar.Ama aykırı gidersen olmaz. Düşe kalka gitsen bile döner bakar, "bu düşüyor işte"der, elinden tutar.Ama aykırı gidersen olmaz.

Peygamber Efendimiz, peygamberlerin ve bütün insanların seyyididir. Peygamber Efendimiz, peygamberlerin ve bütün insanların seyyididir. Seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn'dir. Ne mutlu bize ki Allahu Teâlâ hazretleri bizi onun ümmeti kıldı.Seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn'dir. Ne mutlu bize ki Allahu Teâlâ hazretleri bizi onun ümmeti kıldı. Bu şerefin kadr ü kıymetini bilenlerden eylesin. Buna şükretmesini bilenlerden eylesin. Bu şerefin kadr ü kıymetini bilenlerden eylesin. Buna şükretmesini bilenlerden eylesin.

Bunun da şükrü nedir? Bu nimetin şükrü, Resûlullah'a hüsn-ü ittibâdır.Bunun da şükrü nedir?

Bu nimetin şükrü, Resûlullah'a hüsn-ü ittibâdır.
Resûlullah'a uyarsan demek ki bu nimeti idrak ediyorsun.Resûlullah'a uyarsan demek ki bu nimeti idrak ediyorsun. O zaman Allahu Teâlâ hazretleri ecrini arttırır. O zaman Allahu Teâlâ hazretleri ecrini arttırır. Ama yolunca gitmezsen o zaman işin zor. Birincisi bu. Ama yolunca gitmezsen o zaman işin zor. Birincisi bu.

İkincisi, müslümanın miracı namazdır.İş âhirete kalmadan, bu dünyada da mü'minin miracı namazdır. İkincisi, müslümanın miracı namazdır.İş âhirete kalmadan, bu dünyada da mü'minin miracı namazdır.

Sen ki mi'râc eyleyip kıldın niyaz. Ümmetin mi'râcını kıldım namaz. Sen ki mi'râc eyleyip kıldın niyaz.

Ümmetin mi'râcını kıldım namaz.

Süleyman Çelebi beytinde böyle ifade eylemiş: Süleyman Çelebi beytinde böyle ifade eylemiş:

"Sen, ey Resûlüm! Geldin, miraç eyledin, benim huzur-u âlime dâhil oldun,"Sen, ey Resûlüm! Geldin, miraç eyledin, benim huzur-u âlime dâhil oldun, ümmetinin miracını da namazı kıldım. Ümmetin de namaz kıldı mı, miraç etmiş olurlar." ümmetinin miracını da namazı kıldım. Ümmetin de namaz kıldı mı, miraç etmiş olurlar."

Namaz, mü'minin miracıdır. Namaz, mü'minin miracıdır.

Biz namazla Allahu Teâlâ hazretlerine miraç ediyoruz, etmemiz lazım.Biz namazla Allahu Teâlâ hazretlerine miraç ediyoruz, etmemiz lazım. Dünyayı, dünya fikrini bir tarafa koyup da namazı öyle kılmamız lazım. Dünyayı, dünya fikrini bir tarafa koyup da namazı öyle kılmamız lazım. Namazın kadrini kıymetini bilelim. Namazı bir angarya gibi kılıyorsak, demek ki daha hamız. Namazın kadrini kıymetini bilelim. Namazı bir angarya gibi kılıyorsak, demek ki daha hamız. Daha kabuğumuz yeşil. Daha içimizde tat yok, ekşiyiz daha. Daha kabuğumuz yeşil. Daha içimizde tat yok, ekşiyiz daha. Namazın zevkine varmışsan, tamam, olgunlaşmaya başlamışsın demektir.Namazın zevkine varmışsan, tamam, olgunlaşmaya başlamışsın demektir. Namazın, miraç olduğunu bilip Allahu Teâlâ hazretleri huzurunda olduğunu bilip Namazın, miraç olduğunu bilip Allahu Teâlâ hazretleri huzurunda olduğunu bilip Allahu Ekber dediğin zaman; Allahu Ekber dediğin zaman;

"Yâ Rabbi! Sen her şeyden daha ulusun, daha büyüksün, senin huzuruna geldim. "Yâ Rabbi! Sen her şeyden daha ulusun, daha büyüksün, senin huzuruna geldim. Bak, senin karşında, kul olduğum için kölen olduğum için mahlukun olduğum için elimi bağladım, Bak, senin karşında, kul olduğum için kölen olduğum için mahlukun olduğum için elimi bağladım, boynumu büktüm, senin huzurunda duruyorum." boynumu büktüm, senin huzurunda duruyorum." diye o Zât'ın huzurunda eğildiğini bilip secdeye kapandığı zaman, diye o Zât'ın huzurunda eğildiğini bilip secdeye kapandığı zaman, o şerefli pak alnını onun için yere koyduğunu bilip namazı öyle zevkle kılanlardan eylesin o şerefli pak alnını onun için yere koyduğunu bilip namazı öyle zevkle kılanlardan eylesin

Urice bî ile's-semâi fe-mâ merartü bi-semâin illâ vecedtü fîh'esmî Urice bî ile's-semâi fe-mâ merartü bi-semâin illâ vecedtü fîh'esmî mektûben Muhammedü'r-resûlullah ve Ebû Bekri es-Sıddîku hâlfî. mektûben Muhammedü'r-resûlullah ve Ebû Bekri es-Sıddîku hâlfî.

"Miraçta semaya çıkarıldım, göğe yükseltildim. "Miraçta semaya çıkarıldım, göğe yükseltildim.

Semaları geçti; birinci sema, ikinci sema, üçüncü sema... Hepsini geçti. Semaları geçti; birinci sema, ikinci sema, üçüncü sema... Hepsini geçti.

Her birinden geçer iken ileru, Emrolurdu ya Muhammed, gel beru. Her birinden geçer iken ileru,

Emrolurdu ya Muhammed, gel beru.

"Her semaya geldiğim zaman, hangi semadan geçersem, orada ismimi yazılı görürdüm."Her semaya geldiğim zaman, hangi semadan geçersem, orada ismimi yazılı görürdüm. Muhammedün Resûlullah diye." diyor ve "Ebû Bekr-i Sıddîk da arkamdaydı." diyor. Muhammedün Resûlullah diye." diyor ve "Ebû Bekr-i Sıddîk da arkamdaydı." diyor.

Bu izahta Gümüşhaneli Hocamız rahmetullahi aleyh; Eşâre bihî ilâ-hilâfetihi'l-kübrâ. Bu izahta Gümüşhaneli Hocamız rahmetullahi aleyh;

Eşâre bihî ilâ-hilâfetihi'l-kübrâ.
"Bunda Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh'in, "Bunda Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh'in, Peygamber Efendimiz'den sonra onun halifesi olacağına işaret vardır." diyor. Peygamber Efendimiz'den sonra onun halifesi olacağına işaret vardır." diyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz işareten, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz işareten, kendisinden sonra Ebû Bekr-i Sıddîk'in halife olacağını beyan buyurdu.kendisinden sonra Ebû Bekr-i Sıddîk'in halife olacağını beyan buyurdu. Kendisi hastalandığı zaman mihraba Ebû Bekr-i Sıddîk'ı geçirdi. Kendisi hastalandığı zaman mihraba Ebû Bekr-i Sıddîk'ı geçirdi. Bu ifade de yine Ebû Bekri Sıddîk'ın Peygamber Efendimiz'den sonra halife olacağı vardır. Bu ifade de yine Ebû Bekri Sıddîk'ın Peygamber Efendimiz'den sonra halife olacağı vardır.

Burada bir şeye işaret etmek isterim ki Peygamber vefat etti, İslâm devam ediyor.Burada bir şeye işaret etmek isterim ki Peygamber vefat etti, İslâm devam ediyor. İnsanlar dünya üzerinde yaşadığı müddetçe İslâm devam edecek. İnsanlar dünya üzerinde yaşadığı müddetçe İslâm devam edecek. Peygamber de Allah'ın sevgili bir kulu oluğu için"hasretlik bitsin"diye, Allahu Teâlâ hazretleri onuPeygamber de Allah'ın sevgili bir kulu oluğu için"hasretlik bitsin"diye, Allahu Teâlâ hazretleri onu Huzûr-i âlisi'ne aldı; bu dünya hayatından terhis eyledi. Huzûr-i âlisi'ne aldı; bu dünya hayatından terhis eyledi. Bu bir zor vazifeydi, sıkıntılı işti. Bu dünya hayatından aldı. İslâm? Bu bir zor vazifeydi, sıkıntılı işti. Bu dünya hayatından aldı.

İslâm?

İslâm, Peygamber Efendimiz'den sonra da devam edecek. İslâm, Peygamber Efendimiz'den sonra da devam edecek.

"Peygamber öldü, İslâm bitti" diyebilir miyiz? Denmez. "Peygamber öldü, İslâm bitti" diyebilir miyiz?

Denmez.

Ondan sonra da kim hangi hocaya tâbi olursa o hocadan sonra da yine bu iş bitmez. Ondan sonra da kim hangi hocaya tâbi olursa o hocadan sonra da yine bu iş bitmez.

Urâmetü's-sabiyyi fî sığarihî ziyâdetün fî aklihî fî kiberihî. Urâmetü's-sabiyyi fî sığarihî ziyâdetün fî aklihî fî kiberihî.

Kişinin çocuğu olur, yaramaz olur, öf dersin, kızarsın... Kişinin çocuğu olur, yaramaz olur, öf dersin, kızarsın... Bak, böyle yaramaz çocuklar için Peygamber Efendimiz ne demiş? Bak, böyle yaramaz çocuklar için Peygamber Efendimiz ne demiş?

Urâmetü's-sabiyyi. Urâmetü's-sabiyyi.

Urâme "Çocuğun küçüklüğünde şiddetli hareketli olması, Urâme "Çocuğun küçüklüğünde şiddetli hareketli olması, huysuz hırçın olması, ele avuca sığmaz olması, büyüklüğünde aklının çok olacağını gösterir." huysuz hırçın olması, ele avuca sığmaz olması, büyüklüğünde aklının çok olacağını gösterir."

Onun için ona göre terbiye et. Çocuğun yaramazsa Allah'a hamdet! Onun için ona göre terbiye et. Çocuğun yaramazsa Allah'a hamdet!

"Yâ Rabbi! Çok şükür ki bunda bir fikir, bir akıl var, "Yâ Rabbi! Çok şükür ki bunda bir fikir, bir akıl var, inşaallah ben bunu güzel terbiye edeyim de iyi bir kul olsun. inşaallah ben bunu güzel terbiye edeyim de iyi bir kul olsun. Allah'a iyi kulluk etsin, arkamdan hayru'l-hâlef olsun daAllah'a iyi kulluk etsin, arkamdan hayru'l-hâlef olsun da ben mezara girdiğim zaman benim defter-i a'mâlim kapanmasın. ben mezara girdiğim zaman benim defter-i a'mâlim kapanmasın. Bunun yaptığı iyi işlerden dolayı benim defter-i a'mâlime de, Bunun yaptığı iyi işlerden dolayı benim defter-i a'mâlime de, 'Bu çocuğu o baba yetiştirdi.' diye ecir yazılsın. 'Bu çocuğu o baba yetiştirdi.' diye ecir yazılsın. Maşaallah, bunun aklı iyi olacak, dur ben şunu iyi yetiştirmeye gayret edeyim; Maşaallah, bunun aklı iyi olacak, dur ben şunu iyi yetiştirmeye gayret edeyim; bu evladı iyi yetiştirmek uğrunda malım, canım feda olsun." diye bir gayret göstermeye değer. bu evladı iyi yetiştirmek uğrunda malım, canım feda olsun." diye bir gayret göstermeye değer.

Bu hadisi Enes b. Mâlik radyallahu anh rivayet etmiş. Bu hadisi Enes b. Mâlik radyallahu anh rivayet etmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Uridat aleyye ücûru ümmetî.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Uridat aleyye ücûru ümmetî.
"Bana ümmetimin ecirleri, sevapları arz olundu." "Bana ümmetimin ecirleri, sevapları arz olundu."

Yaptığı ameller arz olunur. Yaptığı ameller arz olunur.

Hatte'l-gazâtü yuhricühe'r-racülü mine'l-mescidi.Hatte'l-gazâtü yuhricühe'r-racülü mine'l-mescidi. "Mescitteki bir çöpü alıp dışarı çıkması bile arz olunur." "Mescitteki bir çöpü alıp dışarı çıkması bile arz olunur."

Sen mescitte bir çöp gördün; "Burada kalmasın, burada müslümanlar namaz kılıyorlar." dedin, Sen mescitte bir çöp gördün; "Burada kalmasın, burada müslümanlar namaz kılıyorlar." dedin, avucuna aldın, dışarıya attın; o bile Resûlullah'a arz olunur: avucuna aldın, dışarıya attın; o bile Resûlullah'a arz olunur:

"Ümmetinden filanca hayır sahibi o çöpü aldı, dışarıya attı." diye. "Ümmetinden filanca hayır sahibi o çöpü aldı, dışarıya attı." diye.

Bunda neye işaret var? Senin yaptığın, senin peygamberine arz olunuyor. Biliniyor, gösteriliyor. Bunda neye işaret var?

Senin yaptığın, senin peygamberine arz olunuyor. Biliniyor, gösteriliyor.

Ve uridat aleyye zünûbü. "Ümmetimin günahları da bana gösterildi ve gösterilir." Ve uridat aleyye zünûbü. "Ümmetimin günahları da bana gösterildi ve gösterilir."

Başka bir hadîs-i şerifte de geçmişti: Başka bir hadîs-i şerifte de geçmişti:

"Pazartesi ve perşembe günleri kulların amelleri dergâh-ı izzet'e arz olunur." "Pazartesi ve perşembe günleri kulların amelleri dergâh-ı izzet'e arz olunur."

Hani benzetmek gibi olmasın, büyük dairelerde çalışanlar bilirler: İmza kartonları olur;Hani benzetmek gibi olmasın, büyük dairelerde çalışanlar bilirler: İmza kartonları olur; onların içine evrak biriktirilir, biriktirilir... O kartonlar alınır; genel müdürün, bakanın,onların içine evrak biriktirilir, biriktirilir... O kartonlar alınır; genel müdürün, bakanın, paşanın huzuruna, "şunu imzala" diye her seferinde çıkılmaz da biriktirilir, biriktirilir.paşanın huzuruna, "şunu imzala" diye her seferinde çıkılmaz da biriktirilir, biriktirilir. Hep birden getirilir, hatta açılır, kartonu getiren açar, o zât-ı muhterem de altına imza atar. Hep birden getirilir, hatta açılır, kartonu getiren açar, o zât-ı muhterem de altına imza atar. Sonra öbür sayfayı açar, onu imzalar. İmzalar bitince; "Bitti mi evladım?" der, Sonra öbür sayfayı açar, onu imzalar. İmzalar bitince; "Bitti mi evladım?" der, "Bitti." der, alır götürür. "Bitti." der, alır götürür.

Pazartesi, perşembe günleri kulların amelleri Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunur. Pazartesi, perşembe günleri kulların amelleri Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunur.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz pazartesi ve perşembe günleri oruç tutardı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz pazartesi ve perşembe günleri oruç tutardı, oruç tutmayı bize tavsiye ederdi de, izah olarak derdi ki; oruç tutmayı bize tavsiye ederdi de, izah olarak derdi ki;

"Ameller pazartesi perşembe günleri arz olunuyor, ben o zaman oruçlu olmayı tercih ederim." "Ameller pazartesi perşembe günleri arz olunuyor, ben o zaman oruçlu olmayı tercih ederim." Amelim Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunurken iyi bir hâl üzere olmayı tercih ederim. Amelim Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunurken iyi bir hâl üzere olmayı tercih ederim. Oruçlu, günah işlememeye gayret ediyor, aç durmuş, açlıktan ağzı kokuyor, Oruçlu, günah işlememeye gayret ediyor, aç durmuş, açlıktan ağzı kokuyor, Allah rızası için yemekten, içmekten, kötülüklerden kendisini tutmaya çalışıyor.Allah rızası için yemekten, içmekten, kötülüklerden kendisini tutmaya çalışıyor. Ameller pazartesi ve Perşembe günleri Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunur. Ameller pazartesi ve Perşembe günleri Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunur.

Cuma günü de ümmetin fertlerinin amelleri, Peygamber'e arz olunur ve ana babalarına arz olunur.Cuma günü de ümmetin fertlerinin amelleri, Peygamber'e arz olunur ve ana babalarına arz olunur. "Bak senin dünyadaki çoluk çocuğun, peygamberler içinde senin ümmetinden filanca şöyle yaptı.""Bak senin dünyadaki çoluk çocuğun, peygamberler içinde senin ümmetinden filanca şöyle yaptı." diye, cuma günü arz olunur. Ve onlar, o geride kalanlarınındiye, cuma günü arz olunur. Ve onlar, o geride kalanlarının yapmış oldukları hayırlardan memnun ve mesrur olurlar, neşeleri nurları artar. yapmış oldukları hayırlardan memnun ve mesrur olurlar, neşeleri nurları artar.

Yaptıkları kötülükler de arz olunur, onlara da üzülürler;Yaptıkları kötülükler de arz olunur, onlara da üzülürler; "Vah bizim oğlan yine şu haltı karıştırmış, bunu yapmış." diye üzülürler. "Vah bizim oğlan yine şu haltı karıştırmış, bunu yapmış." diye üzülürler.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Allah'tan korkun da mevtanızı ezalandırmayın!" buyuruyor. "Allah'tan korkun da mevtanızı ezalandırmayın!" buyuruyor.

Allah Allah! Ne kadar hikmetli bir söz ki hayırsız evlat öldükten sonra bile babasına eza veriyor. Allah Allah! Ne kadar hikmetli bir söz ki hayırsız evlat öldükten sonra bile babasına eza veriyor. Hani "Mezarında babanın kemiklerini sızlatma." derler ya, Hani "Mezarında babanın kemiklerini sızlatma." derler ya, demek o hadîs-i şerîfi okumuşlar da ondan o sözü söylemişler. demek o hadîs-i şerîfi okumuşlar da ondan o sözü söylemişler.

O halde buradan bize çıkacak ders, hayırlı evlat yetiştirmeye çalışacağız.O halde buradan bize çıkacak ders, hayırlı evlat yetiştirmeye çalışacağız. Mezara girdikten sonra bu tarafa bir kârımız yok,bir şey yapamayız,döndüremeyiz,bir şey diyemeyiz. Mezara girdikten sonra bu tarafa bir kârımız yok,bir şey yapamayız,döndüremeyiz,bir şey diyemeyiz. Girersek rüyasına gireriz, ikaz ederiz. Allah müsaade ederse o kadar olur.Girersek rüyasına gireriz, ikaz ederiz. Allah müsaade ederse o kadar olur. Başka hiçbir şey yapamazsın. Ama bu dünyada evladını iyi yetiştirebilirsin. Başka hiçbir şey yapamazsın. Ama bu dünyada evladını iyi yetiştirebilirsin.

Mezarda kemiklerini sızlatmamasını istiyorsan evladına sahip ol, iyi yetiştir.Mezarda kemiklerini sızlatmamasını istiyorsan evladına sahip ol, iyi yetiştir. İyi yetiştirirsen hem ezâ cefa görmekten kurtulursun hem de onun yaptığı her iyilik sana yazılacak. İyi yetiştirirsen hem ezâ cefa görmekten kurtulursun hem de onun yaptığı her iyilik sana yazılacak.

Namaz kıldı. "Bunu kim yetiştirdi?" "Babası yetiştirdi." Yazılacak. Namaz kıldı.

"Bunu kim yetiştirdi?"

"Babası yetiştirdi."

Yazılacak.

Kur'an okudu, sadaka verdi, cihat etti; yazılacak. Kur'an okudu, sadaka verdi, cihat etti; yazılacak. Bütün hayırlarının bir kopyası senin defterine yazılacak. Bütün hayırlarının bir kopyası senin defterine yazılacak.

Hayırlı evlat kadar büyük sermaye olmaz. Hayırlı evlattan daha büyük bir sermaye tasarruf edilemez.Hayırlı evlat kadar büyük sermaye olmaz. Hayırlı evlattan daha büyük bir sermaye tasarruf edilemez. Milyonlar bırakırsın, hayırsız evlat onu harcar, gider. Milyonlar bırakırsın, hayırsız evlat onu harcar, gider. Milyonlar bırakırsın, arkandan senin için bir hayır yapılmaz. Milyonlar bırakırsın, arkandan senin için bir hayır yapılmaz.

Hayırlı evlat, ölümünden sonra bile babasının neşesini arttırır, babasının sevabını arttırır. Hayırlı evlat, ölümünden sonra bile babasının neşesini arttırır, babasının sevabını arttırır. Hesap kitap olduğuna göre, belki o artan sevaptan cennete girmesine sebep olur.Hesap kitap olduğuna göre, belki o artan sevaptan cennete girmesine sebep olur. Şefaat edecek. Hayırlı bir evlat yetiştirirsen babasını bırakır mı? Şefaat edecek. Hayırlı bir evlat yetiştirirsen babasını bırakır mı?

Allahu Teâlâ hazretleri bize, önemli iş ile önemsiz işi görme basiretini ihsan etsin. Allahu Teâlâ hazretleri bize, önemli iş ile önemsiz işi görme basiretini ihsan etsin. Bir tarla, bir bahçe alırız da onu imal edeceğiz Bir tarla, bir bahçe alırız da onu imal edeceğiz "İki kilo domates alacağız, üç kilo erik yetiştireceğiz." diye kendimizi helak ederiz."İki kilo domates alacağız, üç kilo erik yetiştireceğiz." diye kendimizi helak ederiz. Sokaklarda kendi kendine büyüyen evlatlar; ısırgan otları, dikenler gibi büyür. Sokaklarda kendi kendine büyüyen evlatlar; ısırgan otları, dikenler gibi büyür. Çocuğunu tut, o senin sermayen, Allah vermiş. Bak, kimisi çocuk istiyor, Allah vermiyor. Çocuğunu tut, o senin sermayen, Allah vermiş. Bak, kimisi çocuk istiyor, Allah vermiyor. "Ah bir çocuğum olsaydı." diye gidiyor yetimhanelerden evlat edinmeye çalışıyor."Ah bir çocuğum olsaydı." diye gidiyor yetimhanelerden evlat edinmeye çalışıyor. Sana evlat vermiş; onu iyi yetiştirmeye çalışsana. Sana evlat vermiş; onu iyi yetiştirmeye çalışsana.

Allahu Teâlâ hazretleri gönlümüzün kilidini, gözümüzün perdesini açsın,Allahu Teâlâ hazretleri gönlümüzün kilidini, gözümüzün perdesini açsın, kulağımızın tıkanıklığını gidersin, elimizin, ayağımızın bağlılığını gidersin kulağımızın tıkanıklığını gidersin, elimizin, ayağımızın bağlılığını gidersin de yolunda iyi kulluk yapmaya muvaffak eylesin. de yolunda iyi kulluk yapmaya muvaffak eylesin.

Fâtihâ-ı şerîfe mea'l-Besmele… Fâtihâ-ı şerîfe mea'l-Besmele…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2