Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Mü’minin Yardımına Koşmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şevvâl 1415 / 24.03.1995
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Mazluma Yardım Etmek, Peygamber SAS Efendimiz’in Adaleti, Görünmeyen Haramlar, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mü’minin Yardımına Koşmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şevvâl 1415 / 24.03.1995
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Mazluma Yardım Etmek, Peygamber SAS Efendimiz’in Adaleti, Görünmeyen Haramlar, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Allah cümlenizden razı olsun. Allah nice cumalara nice güzel günlere bayramlara;Allah cümlenizden razı olsun. Allah nice cumalara nice güzel günlere bayramlara; rızasına, rıdvân-ı ekberine eriştirsin;rızasına, rıdvân-ı ekberine eriştirsin; cümlenizi, sevdiklerinizle beraber iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. cümlenizi, sevdiklerinizle beraber iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilen hadîs-i şerîfte buyurmuşlar ki; Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilen hadîs-i şerîfte buyurmuşlar ki;

Men eğâse melhûfen keteballâhu lehû selâsen ve seb'îne mağfireten minhâ vâhidetenMen eğâse melhûfen keteballâhu lehû selâsen ve seb'îne mağfireten minhâ vâhideten fî hâ salâhu emrihî küllihî vestetâni ve seb'ûne derecâtin lehû indellâhi yevme'l-kıyâmeh. fî hâ salâhu emrihî küllihî vestetâni ve seb'ûne derecâtin lehû indellâhi yevme'l-kıyâmeh.

Buhârî'de ve diğer kaynaklarda var. Buhârî'de ve diğer kaynaklarda var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Kim bir melhufa yardım ederse…" buyuruyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Kim bir melhufa yardım ederse…" buyuruyor.

Melhuf; "mazlum, mağdur, sıkıntıda olan perişan kimse" demek. Melhuf; "mazlum, mağdur, sıkıntıda olan perişan kimse" demek.

İgâse; "imdat ve yardım" mânasına geliyor. İgâse; "imdat ve yardım" mânasına geliyor.

Kim mü'min bir kimsenin sıkıntılı bir zamanında, mazlum ve mağdur olduğu,Kim mü'min bir kimsenin sıkıntılı bir zamanında, mazlum ve mağdur olduğu, ihtiyacı olduğu bir zamanında yardım eder, onun yardımına koşarsa… ihtiyacı olduğu bir zamanında yardım eder, onun yardımına koşarsa…

Bu yardım çok çeşitli şekillerde olur.Bu yardım çok çeşitli şekillerde olur. Çünkü insanın yardıma ihtiyacı çeşitli şekillerde tezahür edebilir; Çünkü insanın yardıma ihtiyacı çeşitli şekillerde tezahür edebilir; çamura düşmüş olabilir, yükü ağır olabilir, etrafındakiler kendisine baskı yapıyor olabilir… çamura düşmüş olabilir, yükü ağır olabilir, etrafındakiler kendisine baskı yapıyor olabilir… Dünyada insanın başına sayısız sonsuz olaylar, kendisinin güç yetiremeyeceği olaylar gelebiliyor.Dünyada insanın başına sayısız sonsuz olaylar, kendisinin güç yetiremeyeceği olaylar gelebiliyor. Birisi yardım etse, mağdurum, yardımcı olsa filan diye sağına soluna bakınıyor. Birisi yardım etse, mağdurum, yardımcı olsa filan diye sağına soluna bakınıyor. İşte mü'minin mü'min kardeşine yardımcı olması, imdadına koşması, yetişmesi lazım. İşte mü'minin mü'min kardeşine yardımcı olması, imdadına koşması, yetişmesi lazım. Her çeşit ihtiyacı neyse o anda ona göre o ihtiyacını sağlaması lazım. Her çeşit ihtiyacı neyse o anda ona göre o ihtiyacını sağlaması lazım.

Peygamber Efendimiz Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş olan hadîs-i şerîfte bir mağdur, mazlum, perişan kimsenin yardımına yetişeninPeygamber Efendimiz Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş olan hadîs-i şerîfte bir mağdur, mazlum, perişan kimsenin yardımına yetişenin ne kadar mükâfat alacağını bildiriyor.ne kadar mükâfat alacağını bildiriyor. Yardım edenler için müjdeli bir hadîs-i şerîf! Yardım edenler için müjdeli bir hadîs-i şerîf!

Keteballâhu lehû selâsen ve seb'îne mağfireten.Keteballâhu lehû selâsen ve seb'îne mağfireten. "Allah ona mükâfat olarak yetmiş üç mağfiret yazar!" "Allah ona mükâfat olarak yetmiş üç mağfiret yazar!"

Sen o perişan, mazlum, mağdur insanın imdadına merhamet ettin, acıdın, kardeşlik duygusuyla Sen o perişan, mazlum, mağdur insanın imdadına merhamet ettin, acıdın, kardeşlik duygusuyla imdadına yetiştin, koştun, yardımcı oldun, destek verdin, ihtiyacı anında onun ihtiyacını giderdin…imdadına yetiştin, koştun, yardımcı oldun, destek verdin, ihtiyacı anında onun ihtiyacını giderdin… Allah o yardımcı olan kula yetmiş üç tane mağfiret yazar. Allah o yardımcı olan kula yetmiş üç tane mağfiret yazar.

Minhâ vâhidetün fî hâ salâhu emrihî küllihî.Minhâ vâhidetün fî hâ salâhu emrihî küllihî. "Yetmiş üç mağfiretten bir tanesi -geride yetmiş iki tanesi kalıyor- yetmiş üçün bir tanesi;"Yetmiş üç mağfiretten bir tanesi -geride yetmiş iki tanesi kalıyor- yetmiş üçün bir tanesi; yardıma koşan insanın bütün işlerinin iyi olmasına, düzelmesine, ıslah olmasına, salahına yeter!" yardıma koşan insanın bütün işlerinin iyi olmasına, düzelmesine, ıslah olmasına, salahına yeter!"

Geriye ne kalıyor? Geriye ne kalıyor?

Vestetâni ve seb'ûne derecâtin lehû indellâhi yevme'l-kıyâmeh. "Geriye kalan yetmiş iki tane mağfiretVestetâni ve seb'ûne derecâtin lehû indellâhi yevme'l-kıyâmeh. "Geriye kalan yetmiş iki tane mağfiret kıyamet gününde Allah'ın huzurunda, divanında, yanında, katında onun için derece olur!" kıyamet gününde Allah'ın huzurunda, divanında, yanında, katında onun için derece olur!"

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Müslümanın müslümana yardımcı olması kardeşliğinin gereğidir.Müslümanın müslümana yardımcı olması kardeşliğinin gereğidir. Biliyorsunuz Allahu Teâlâ hazretleri mü'minleri birbirleriyle kardeş eylemiştir.Biliyorsunuz Allahu Teâlâ hazretleri mü'minleri birbirleriyle kardeş eylemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de; İnneme'l- mü'minûne ihvetün. buyurulmuştur. Kur'ân-ı Kerîm'de;

İnneme'l- mü'minûne ihvetün. buyurulmuştur.

Arapça'da innemâ kelimesine edat-ı tahsis derler. "Bir şey sadece odur başka bir şey değildir…"Arapça'da innemâ kelimesine edat-ı tahsis derler. "Bir şey sadece odur başka bir şey değildir…" [mânasına] Arapça'da bir şeye tahsis edildiği zaman bu kelime kullanır. [mânasına] Arapça'da bir şeye tahsis edildiği zaman bu kelime kullanır.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün.İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Mü'minler sadece ve sadece, yalnızca kardeşlerdir, bu sıfata sahiptirler!" "Mü'minler sadece ve sadece, yalnızca kardeşlerdir, bu sıfata sahiptirler!"

Aralarındaki münasebet başka bir şekille düşünülemez, uzak olduğu,Aralarındaki münasebet başka bir şekille düşünülemez, uzak olduğu, yabancı olduğu düşünülemez; onlar birbirleriyle sadece ve sadece kardeşlerdir. yabancı olduğu düşünülemez; onlar birbirleriyle sadece ve sadece kardeşlerdir.

"Annesi ayrı, memleketi, ırkı, dini, dili ayrı…" "Annesi ayrı, memleketi, ırkı, dini, dili ayrı…"

Öyle şey yok. Sadece ve sadece kardeşlerdir başka hiçbir şey yakışmazÖyle şey yok. Sadece ve sadece kardeşlerdir başka hiçbir şey yakışmaz ve kuvvetli bir kardeşlik bağıdır. ve kuvvetli bir kardeşlik bağıdır.

Allahu Teâlâ hazretleri bu kardeşlik bağını mü'minlerin arasına bağlamış, koymuş,Allahu Teâlâ hazretleri bu kardeşlik bağını mü'minlerin arasına bağlamış, koymuş, birbirlerine mü'minleri rabt etmiştirbirbirlerine mü'minleri rabt etmiştir ve bu bağ Allah indinde riayet edilmesi gereken çok önemli bir bağdır. ve bu bağ Allah indinde riayet edilmesi gereken çok önemli bir bağdır. Lafla, nezaketen söylenmiş zayıf bir bağlantı değildir! Lafla, nezaketen söylenmiş zayıf bir bağlantı değildir! Allahu Teâlâ hazretleri buna çok önem vermiştir.Allahu Teâlâ hazretleri buna çok önem vermiştir. Mü'minin mü'mini gerçek bir kardeş olarak görmesi lazım! Mü'minin mü'mini gerçek bir kardeş olarak görmesi lazım!

Bir insan, annesi-babası bir olan bir kimseyle küçüklüğünden beri beraber büyüyor.Bir insan, annesi-babası bir olan bir kimseyle küçüklüğünden beri beraber büyüyor. Annesinden-babasından aldığı terbiye gereği kan kardeşi, can kardeşi aynı yerde,Annesinden-babasından aldığı terbiye gereği kan kardeşi, can kardeşi aynı yerde, aynı ailede büyümüşler diye bir insan hem annesini hem babasını hem tüm ailesini seviyor.aynı ailede büyümüşler diye bir insan hem annesini hem babasını hem tüm ailesini seviyor. Ailesi onun için en yakın çevresi oluyor. Etrafa karşı ailesini koruyor.Ailesi onun için en yakın çevresi oluyor. Etrafa karşı ailesini koruyor. Ama bu koruma İslâm'da birtakım şartlara bağlanmıştır.Ama bu koruma İslâm'da birtakım şartlara bağlanmıştır. Mesela Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîmeler vardır,Mesela Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîmeler vardır, Allahu Teâlâ hazretleri emrediyor, açıkça beyan ediyor.Allahu Teâlâ hazretleri emrediyor, açıkça beyan ediyor. Herkesin parmağını ısıracağı, [herkesi] hayran bırakacak olan muhteşem bir emir,Herkesin parmağını ısıracağı, [herkesi] hayran bırakacak olan muhteşem bir emir, İslâm'ı bilmeyenlerin duyduğu zaman şaşıracakları bir emir.İslâm'ı bilmeyenlerin duyduğu zaman şaşıracakları bir emir. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; "Ey mü'minler, adaletten ayrılmayın!" Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

"Ey mü'minler, adaletten ayrılmayın!"

Ey mü'minler! Adaletle hükmedin, dengeli, ölçülü, hukuka saygılı, Ey mü'minler! Adaletle hükmedin, dengeli, ölçülü, hukuka saygılı, karşısındakinin haklarını kabul eden, kimsenin hakkını çiğnemeyen bir şekilde adaletle hareket edin! karşısındakinin haklarını kabul eden, kimsenin hakkını çiğnemeyen bir şekilde adaletle hareket edin!

Nasıl? Önemli olan nasıl olduğu! Nasıl?

Önemli olan nasıl olduğu!

Ve lev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn.Ve lev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn. "İsterse kendinizin aleyhine olsun isterse annenizin-babanızın aleyhine olsun "İsterse kendinizin aleyhine olsun isterse annenizin-babanızın aleyhine olsun yine de adaletten ayrılmayın!" yine de adaletten ayrılmayın!"

Adalet yaptığın zaman, doğru dürüst hareket ettiğin zaman Adalet yaptığın zaman, doğru dürüst hareket ettiğin zaman kendin mağdur olacaksan bile adaletli olacaksın!kendin mağdur olacaksan bile adaletli olacaksın! Adaleti söyleyeceksin, adaleti yerine getirmeye çalışacaksın, adalete uygun hareket edeceksin!Adaleti söyleyeceksin, adaleti yerine getirmeye çalışacaksın, adalete uygun hareket edeceksin! Sözün, hareketin, işin, şahitliğin, yaptığın iş adalete uygun olacak;Sözün, hareketin, işin, şahitliğin, yaptığın iş adalete uygun olacak; isterse kendin zarara uğra, isterse senin aleyhinde olsun! isterse kendin zarara uğra, isterse senin aleyhinde olsun!

Evi'l-valideyni ve'l-akrabîn. "Anne-babanın aleyhine olsa bile, akrabanın aleyhine olsa bile!" Evi'l-valideyni ve'l-akrabîn. "Anne-babanın aleyhine olsa bile, akrabanın aleyhine olsa bile!"

İslâm böyle bir muhteşem adalet kaidesi getirmiş, ortaya koymuştur. İslâm böyle bir muhteşem adalet kaidesi getirmiş, ortaya koymuştur.

Herkes adalete riayet etmek zorundadır.Herkes adalete riayet etmek zorundadır. Hakkaniyete uymak, karşısındakinin hakkını çiğnememek, hakkını vermek zorundadır. Hakkaniyete uymak, karşısındakinin hakkını çiğnememek, hakkını vermek zorundadır.

Müslüman; iki kişi karşı karşıya geldiği zaman bunlardan hangisi bana daha yakın, diye düşünmez! Müslüman; iki kişi karşı karşıya geldiği zaman bunlardan hangisi bana daha yakın, diye düşünmez! İsterse birisi müslüman olsun birisi gayrimüslim olsun, o zaman bile yine adaletle hareket eder.İsterse birisi müslüman olsun birisi gayrimüslim olsun, o zaman bile yine adaletle hareket eder. İslâm tarihinde bunun o kadar çok misali var ki… İslâm tarihinde bunun o kadar çok misali var ki…

Adalet misalleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanından, sahâbe-i kirâm zamanındanAdalet misalleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanından, sahâbe-i kirâm zamanından başlamış, bizim ecdadımızın zamanına kadar gelmiş, günümüze kadar yaklaşmış. başlamış, bizim ecdadımızın zamanına kadar gelmiş, günümüze kadar yaklaşmış. Temenni ederiz ki günümüzde de olsun fakat maalesefTemenni ederiz ki günümüzde de olsun fakat maalesef o tarzda olmadığını görüyoruz. o tarzda olmadığını görüyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zamanında Peygamber Efendimiz'ePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz zamanında Peygamber Efendimiz'e bir gayrimüslim ile bir müslüman geliyor ve Peygamber Efendimiz ikisinin davasını dinlediği zamanbir gayrimüslim ile bir müslüman geliyor ve Peygamber Efendimiz ikisinin davasını dinlediği zaman gayrimüslime; "Sen haklısın." diyor. Müslümana; "Sen haksızsın." diyor.gayrimüslime; "Sen haklısın." diyor. Müslümana; "Sen haksızsın." diyor. Peygamber Efendimiz'in bütün hareketleri böyle! Peygamber Efendimiz'in bütün hareketleri böyle!

Müslüman da olsa başkası da olsa hakkı, adaleti hükmediyor ve nasıl yapılması gerekiyorsa onu söylüyor.Müslüman da olsa başkası da olsa hakkı, adaleti hükmediyor ve nasıl yapılması gerekiyorsa onu söylüyor. Onun için Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Peygamber olmadan önce Onun için Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Peygamber olmadan önce Mekke ahalisi arasında el-Emîn diye tanınmış; çok güvenilen, kendisine itimat olunabilen kimse,Mekke ahalisi arasında el-Emîn diye tanınmış; çok güvenilen, kendisine itimat olunabilen kimse, emniyetli kimse diye zaten tanınmış, ordan biliyoruz. emniyetli kimse diye zaten tanınmış, ordan biliyoruz.

Problemleri çözmekte tatlı, güzel usulleri bulmayı da bilen,Problemleri çözmekte tatlı, güzel usulleri bulmayı da bilen, herkesin de gönlünü de kollamaya gayret eden bir mizacı olduğunu da şuradan biliyoruz: herkesin de gönlünü de kollamaya gayret eden bir mizacı olduğunu da şuradan biliyoruz:

Peygamber Efendimiz'in gençliğinde Kâbe'yi tamir etmişler. Hâcer-i Esved'i Kâbe'nin köşesine yerleştirmek gerekmiş.Peygamber Efendimiz'in gençliğinde Kâbe'yi tamir etmişler. Hâcer-i Esved'i Kâbe'nin köşesine yerleştirmek gerekmiş. Mekke'nin eşrafı, âyânı, herkes Kâbe'ye muazzam hürmet ediyor. Mekke'nin eşrafı, âyânı, herkes Kâbe'ye muazzam hürmet ediyor. Ona bir şey olacak diye ödleri patlıyor.Ona bir şey olacak diye ödleri patlıyor. Duvarları çatlamış, eski tabirle mâil-i inhizâm diyoruz, sellerden dolayı yıkılacak hâle gelmiş. Duvarları çatlamış, eski tabirle mâil-i inhizâm diyoruz, sellerden dolayı yıkılacak hâle gelmiş. Çünkü eskiden seller Mekke'nin öbür taraflarından geldiği zaman çok kuvvetli sel gelirseÇünkü eskiden seller Mekke'nin öbür taraflarından geldiği zaman çok kuvvetli sel gelirse Kâbe'ye gelirdi, Kâbe'nin üzerine doğru gelirdi, duvarlarına zarar verebilirdi.Kâbe'ye gelirdi, Kâbe'nin üzerine doğru gelirdi, duvarlarına zarar verebilirdi. Şimdi artık onlar yok ama bizim yakın zamanımıza kadar da Şimdi artık onlar yok ama bizim yakın zamanımıza kadar da böyle büyük seller geldiği zaman Kâbe'nin içinin su dolduğunu biliyoruz. böyle büyük seller geldiği zaman Kâbe'nin içinin su dolduğunu biliyoruz.

Hatta Mekke'de yaşayan bir mühendis kardeşimiz yıllar önce rüyasında bir gece Kâbe'yi görmüş.Hatta Mekke'de yaşayan bir mühendis kardeşimiz yıllar önce rüyasında bir gece Kâbe'yi görmüş. Kendisini Kâbe'nin etrafında yüzerek tavaf ediyor diye görmüş, bize kendisi anlatıyor:Kendisini Kâbe'nin etrafında yüzerek tavaf ediyor diye görmüş, bize kendisi anlatıyor: Ertesi gün gerçekten bir yağmur başlamış.Ertesi gün gerçekten bir yağmur başlamış. Tabii o Peygamber Efendimiz'in doğduğu mübarek ev tarafındanTabii o Peygamber Efendimiz'in doğduğu mübarek ev tarafından -Şib-i Ebî Tâlib diyorlar Cebel-i Ebû Kubeys'in o tarafından--Şib-i Ebî Tâlib diyorlar Cebel-i Ebû Kubeys'in o tarafından- oradan da misvele veya mesvele denilen tarafa doğru gidiyor.oradan da misvele veya mesvele denilen tarafa doğru gidiyor. Seller Kâbe'nin etrafından geçerken menfezlerden kâfi miktarda boşalamayınca Kâbe'nin etrafı dolmuş.Seller Kâbe'nin etrafından geçerken menfezlerden kâfi miktarda boşalamayınca Kâbe'nin etrafı dolmuş. Hakikaten kapının boyuna yakın sular dolunca o bizim mühendis kardeşimiz de Hakikaten kapının boyuna yakın sular dolunca o bizim mühendis kardeşimiz de -çok da güzel de yüzerdi, yüzmeyi de severdi, denizde saatlerce yüzerdi- sel suyunun içine atlamış,-çok da güzel de yüzerdi, yüzmeyi de severdi, denizde saatlerce yüzerdi- sel suyunun içine atlamış, Kâbe'nin etrafından yüzerek tavaf etmiş. Dünyada sayılı insana nasip olacak bir işi yapmış.Kâbe'nin etrafından yüzerek tavaf etmiş. Dünyada sayılı insana nasip olacak bir işi yapmış. Kim bilir böyle bir işi başka kim yapmıştır! Kim bilir böyle bir işi başka kim yapmıştır!

Oralara çok sel gelir, Kâbe'nin duvarı daOralara çok sel gelir, Kâbe'nin duvarı da zaman zaman bu gibi durumlardan zarar görmüştür, tamir edilmiştir. zaman zaman bu gibi durumlardan zarar görmüştür, tamir edilmiştir.

İnde beytike'l-muharrem. Ve iz yerfeu İbrâhîmü'l-kavâide mine'l-beyt. İnde beytike'l-muharrem.

Ve iz yerfeu İbrâhîmü'l-kavâide mine'l-beyt.

âyet-i kerimelerinden anlaşılıyor ki orada duvarlar, temeller vardı.âyet-i kerimelerinden anlaşılıyor ki orada duvarlar, temeller vardı. İbrahim aleyhisselam o temelleri yükseltti.İbrahim aleyhisselam o temelleri yükseltti. İbrahim aleyhisselam'dan önce de orada Beyt-i Muhterem vardı;İbrahim aleyhisselam'dan önce de orada Beyt-i Muhterem vardı; hürmet gören, Beyt-i Muazzama, kutsal mabet. Allahu Teâlâ hazretlerinin hürmet verdiği,hürmet gören, Beyt-i Muazzama, kutsal mabet. Allahu Teâlâ hazretlerinin hürmet verdiği, izzet ve itibar verdiği, heybet verdiği o muazzam mabet o zaman da vardı. izzet ve itibar verdiği, heybet verdiği o muazzam mabet o zaman da vardı.

Asırların geçmesiyle sellerden, tabiat olaylarından eski peygamberlerin zamanında ne olmuş? Asırların geçmesiyle sellerden, tabiat olaylarından eski peygamberlerin zamanında ne olmuş?

İbrahim aleyhisselam zamanına gelince yıkılmış, temelleri kalmış.İbrahim aleyhisselam zamanına gelince yıkılmış, temelleri kalmış. İbrahim aleyhisselam İsmail aleyhisselam ile Kâbe-i Müşerrefe'yi tamamladı.İbrahim aleyhisselam İsmail aleyhisselam ile Kâbe-i Müşerrefe'yi tamamladı. Ondan sonra da çeşitli zamanlarda tamirler oldu. Ondan sonra da çeşitli zamanlarda tamirler oldu.

Kureyş'in zamanına gelince duvarları çatlamış ve tehlike arz etmeye başlamış.Kureyş'in zamanına gelince duvarları çatlamış ve tehlike arz etmeye başlamış. Demişler ki tamir edelim. Ama herkes fevkalade hürmetinden dolayı korkuyor.Demişler ki tamir edelim. Ama herkes fevkalade hürmetinden dolayı korkuyor. Kâbe'ye el değdirmekten, tamir niyetiyle bile olsa Kâbe'yi yıkmaktan ödleri patlıyor. Kâbe'ye el değdirmekten, tamir niyetiyle bile olsa Kâbe'yi yıkmaktan ödleri patlıyor.

Kimlerin ödleri patlıyor? Kimlerin ödleri patlıyor?

Daha henüz İslâm gelmemiş, Müslümanlığı bilmeyen Mekkeliler'in yürekleri küt küt atıyor,Daha henüz İslâm gelmemiş, Müslümanlığı bilmeyen Mekkeliler'in yürekleri küt küt atıyor, ödleri patlıyor; Kâbe'nin tamiri için bile olsa yıkılmasını korkunç bir olay olarak görüyorlar. ödleri patlıyor; Kâbe'nin tamiri için bile olsa yıkılmasını korkunç bir olay olarak görüyorlar.

Ben bir köşeli parantez açayım,Ben bir köşeli parantez açayım, hatırınıza iyice girsin diye size çok mühim bir noktayı, beş yıldızlı bir şeyi söyleyeyim: hatırınıza iyice girsin diye size çok mühim bir noktayı, beş yıldızlı bir şeyi söyleyeyim:

Peygamber Efendimiz bir keresinde Kâbe'ye bakarak yemin etti ve buyurdu ki;Peygamber Efendimiz bir keresinde Kâbe'ye bakarak yemin etti ve buyurdu ki; "Ne kadar muhterem ve ne kadar muhteşemsin, ne kadar güzelsin ey Kâbe!" "Ne kadar muhterem ve ne kadar muhteşemsin, ne kadar güzelsin ey Kâbe!"

Peygamber Efendimiz, Kâbe'ye bakınca sevgisini böyle diliyle ifade etti;Peygamber Efendimiz, Kâbe'ye bakınca sevgisini böyle diliyle ifade etti; "Ama yemin ederim, Allah'a and olsun ki mü'minin kalbi Allah indinde "Ama yemin ederim, Allah'a and olsun ki mü'minin kalbi Allah indinde senden daha hürmetlidir, daha izzetlidir, daha kıymetlidir!" dedi. senden daha hürmetlidir, daha izzetlidir, daha kıymetlidir!" dedi.

Hepimizin, mü'min insanların kalpleri, gönülleri, içleri var…Hepimizin, mü'min insanların kalpleri, gönülleri, içleri var… Kalbin kırıldı vs. diyoruz. Mü'minin kalbi Kâbe'den daha muhterem oluyor! Kalbin kırıldı vs. diyoruz. Mü'minin kalbi Kâbe'den daha muhterem oluyor!

Ben diyorum ki; Ben diyorum ki;

"Mekke'nin daha müslüman olmamış olan ahalisi tamir kastıyla bile"Mekke'nin daha müslüman olmamış olan ahalisi tamir kastıyla bile Kâbe'nin duvarlarını yıkıp da yeniden yapmak üzere, yıkıp da indirmektenKâbe'nin duvarlarını yıkıp da yeniden yapmak üzere, yıkıp da indirmekten ödleri patlarken, korkarken, hürmet ederken, tir tir titrerken; ödleri patlarken, korkarken, hürmet ederken, tir tir titrerken; mü'min olan Allah'a, peygambere inanan bir insan öteki mü'minin kalbini bu devirde nasıl kırar?" mü'min olan Allah'a, peygambere inanan bir insan öteki mü'minin kalbini bu devirde nasıl kırar?"

Nasıl olur da mü'minin kalbini kırıcı bir şey yapabilir, nasıl ona eza cefa edebilir,Nasıl olur da mü'minin kalbini kırıcı bir şey yapabilir, nasıl ona eza cefa edebilir, nasıl silah çeker, nasıl kan davası olur, nasıl malına canına yan bakmak olur, nasıl aldatmak,nasıl silah çeker, nasıl kan davası olur, nasıl malına canına yan bakmak olur, nasıl aldatmak, mağdur etmek olur! Olacak şey değil! Ne kadar yanlış bir şey olduğunu ordan anlayın! mağdur etmek olur! Olacak şey değil! Ne kadar yanlış bir şey olduğunu ordan anlayın!

Kureyş'in eşrafı Kâbe'nin duvarları çatlak olduğu zaman indirmişler ve yeniden yapmışlar.Kureyş'in eşrafı Kâbe'nin duvarları çatlak olduğu zaman indirmişler ve yeniden yapmışlar. Daha ortada İslâm yok, müslüman değiller, müşrikler ama Kureyş Kâbe'ye hürmet ediyor.Daha ortada İslâm yok, müslüman değiller, müşrikler ama Kureyş Kâbe'ye hürmet ediyor. Duvarları tamamlamışlar, tam o hizaya gelince Hâcer-i Esved'i yerine koyacaklar.Duvarları tamamlamışlar, tam o hizaya gelince Hâcer-i Esved'i yerine koyacaklar. Her kabile demiş ki; "Ben Mekke'nin şöyle hürmetli, böyle kıymetli, şöyle itibarlı kabilesiyim.Her kabile demiş ki; "Ben Mekke'nin şöyle hürmetli, böyle kıymetli, şöyle itibarlı kabilesiyim. Bu kabilenin reisi olarak bu mübarek taşı bu köşeye benim koymam lazım…" Bu kabilenin reisi olarak bu mübarek taşı bu köşeye benim koymam lazım…" Karşıdaki durur mu, o da böbürlenmiş: Karşıdaki durur mu, o da böbürlenmiş: "Ben senden daha kıymetliyim, hürmetliyim, benim koymam lazım…" "Ben senden daha kıymetliyim, hürmetliyim, benim koymam lazım…" Ötekisinin de damarı kabarmış: "Hayır benim koymam lazım…" demiş. Ötekisinin de damarı kabarmış: "Hayır benim koymam lazım…" demiş.

Herkes bir iddia ile ortaya çıkıp; "Bu şeref bana aittir, inşaat dolayısıyla yerinden alınmış olanHerkes bir iddia ile ortaya çıkıp; "Bu şeref bana aittir, inşaat dolayısıyla yerinden alınmış olan Hâcer-i Esved taşını o köşeye koymak bana aittir…" filan demiş. Tabii büyük bir ihtilaf çıkmış. Hâcer-i Esved taşını o köşeye koymak bana aittir…" filan demiş. Tabii büyük bir ihtilaf çıkmış. Nerdeyse kılıçlarına sarılacaklar, bu hususta büyük bir kavga olacak! Nerdeyse kılıçlarına sarılacaklar, bu hususta büyük bir kavga olacak!

En sonunda demişler ki; "Kavga etmeyelim Beyti'l-Harâm'ın, En sonunda demişler ki; "Kavga etmeyelim Beyti'l-Harâm'ın, Kâbe'nin etrafındaki muhterem duvarlarla çevrili olan -o zaman duvarları şimdiki kadar geniş değil-Kâbe'nin etrafındaki muhterem duvarlarla çevrili olan -o zaman duvarları şimdiki kadar geniş değil- Kâbe'nin Bâbüsselâm'ından ilk girecek kimseyi hakem yapalım. Kâbe'nin Bâbüsselâm'ından ilk girecek kimseyi hakem yapalım. O bizden bir tanesini seçer, o zaman kavga etmeyiz, onun seçtiği de taşı koyar, demişler.O bizden bir tanesini seçer, o zaman kavga etmeyiz, onun seçtiği de taşı koyar, demişler. Böyle beklemeye başlamışlar. Bakalım kim girecek kapıdan diye kapıya dönmüşler. Böyle beklemeye başlamışlar. Bakalım kim girecek kapıdan diye kapıya dönmüşler.

Hâcer-i Esved ortada, onlar da kapıya bakıyorlar.Hâcer-i Esved ortada, onlar da kapıya bakıyorlar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz o gül yüzü ile, selvi boyuyla, güzel endamıyla görünmüş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz o gül yüzü ile, selvi boyuyla, güzel endamıyla görünmüş. Herkesin gönlüne bir sevinç yayılmış. Tamam, demişler.Herkesin gönlüne bir sevinç yayılmış. Tamam, demişler. Beyt-i Harâm'ın Bâbüsselâm kapısından, duvarlı olan kısmından tesadüfen, tevafukan içeriye Muhammed giriyor.Beyt-i Harâm'ın Bâbüsselâm kapısından, duvarlı olan kısmından tesadüfen, tevafukan içeriye Muhammed giriyor. Muhammed'in olması çok iyi, onun hükmüne hepimiz razıyız, demişler.Muhammed'in olması çok iyi, onun hükmüne hepimiz razıyız, demişler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i çağırmışlar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i çağırmışlar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yanlarına gelmiş ve demiş ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yanlarına gelmiş ve demiş ki; "Mesele nedir, ihtilafınız nedir?" Onlar da anlatmışlar: "Mesele nedir, ihtilafınız nedir?"

Onlar da anlatmışlar:

"Kâbe'nin bu esnada kenarına Hâcer-i Esved taşını koyacağız ama herkes;"Kâbe'nin bu esnada kenarına Hâcer-i Esved taşını koyacağız ama herkes; 'Bu şeref bana ait, bu şeref bana ait…' diye iddia ediyor." 'Bu şeref bana ait, bu şeref bana ait…' diye iddia ediyor."

Peygamber Efendimiz hepsini dinlemiş. Sonra demiş ki; "Bana bir örtü getirin." Peygamber Efendimiz hepsini dinlemiş. Sonra demiş ki; "Bana bir örtü getirin."

Getirmişler, merak ediyorlar. Örtüyü yaymışlar.Getirmişler, merak ediyorlar. Örtüyü yaymışlar. Peygamber Efendimiz örtünün üstüne Hâcer-i Esved taşını koymuş,Peygamber Efendimiz örtünün üstüne Hâcer-i Esved taşını koymuş, bütün oradaki insanlara, birbirleriyle ihtilaf eden,bütün oradaki insanlara, birbirleriyle ihtilaf eden, "Kâbe'ye Hâcer-i Esved'i ben koyacağım!" diye ortaya atılmış olan bütün itibarlı kimselere; "Kâbe'ye Hâcer-i Esved'i ben koyacağım!" diye ortaya atılmış olan bütün itibarlı kimselere;

"Her biriniz bu örtünün bir yanından tutun, kaldırın." demiş. "Her biriniz bu örtünün bir yanından tutun, kaldırın." demiş.

Herkes tutmuş, herkes örtüyü beraberce kaldırmış.Herkes tutmuş, herkes örtüyü beraberce kaldırmış. Böylece Hâcer-i Esved'i hepsi kaldırmış oluyorlar.Böylece Hâcer-i Esved'i hepsi kaldırmış oluyorlar. Ne kadar güzel bir çözüm! Herkes bu işten fevkalade memnun, kimse mağdur değil.Ne kadar güzel bir çözüm! Herkes bu işten fevkalade memnun, kimse mağdur değil. Bu olaya fevkalade sevinmişler Hâcer-i Esved taşı münasip bir mertebeye yükseltildiği zaman da Bu olaya fevkalade sevinmişler Hâcer-i Esved taşı münasip bir mertebeye yükseltildiği zaman da Peygamber Efendimiz onu yerine oturtmuş. Peygamber Efendimiz onu yerine oturtmuş. Böylece en güzel insan tarafından en güzel şekilde yerine oturtulmuş. İşte bir adalet örneği! Böylece en güzel insan tarafından en güzel şekilde yerine oturtulmuş. İşte bir adalet örneği!

Adalet her zaman herkesi memnun edecek tarzda olmaz! Birisi haklı olur birisi haksız olur. Adalet her zaman herkesi memnun edecek tarzda olmaz! Birisi haklı olur birisi haksız olur.

O zaman ne olacak? Hak tutulacak haklı olan tutulacak, o desteklenecek.O zaman ne olacak?

Hak tutulacak haklı olan tutulacak, o desteklenecek.
Bu benim yakınım, bu benim kavmim, kabilem, bu benim arkadaşım,Bu benim yakınım, bu benim kavmim, kabilem, bu benim arkadaşım, hemşehrim, bu benim dostum, bununla selamımız sabahımız var, menfaatim var… hemşehrim, bu benim dostum, bununla selamımız sabahımız var, menfaatim var…

İslâm'da böyle şey yok! İslâm'da böyle şey yok!

Kendisinin aleyhinde olsa adalet edecek, Ana-babasının, akrabasının aleyhinde olsaKendisinin aleyhinde olsa adalet edecek, Ana-babasının, akrabasının aleyhinde olsa onların aleyhinde hüküm verebilecek! Allah adaleti emrediyor bu çok önemli bir husustur. onların aleyhinde hüküm verebilecek! Allah adaleti emrediyor bu çok önemli bir husustur.

İslâm'da adaletin zıddına, adaleti yerine getirmemeye zulüm derler. Zulüm de İslâm'da haramdır! İslâm'da adaletin zıddına, adaleti yerine getirmemeye zulüm derler. Zulüm de İslâm'da haramdır!

Bizim millette -daha doğrusu- ümmette bütün insanların tabiatı bu, herkes böyle:Bizim millette -daha doğrusu- ümmette bütün insanların tabiatı bu, herkes böyle: Görünen günahlardan titiz bir şekilde kaçınma var.Görünen günahlardan titiz bir şekilde kaçınma var. Aman Allah saklasın tövbe tövbe, estağfirullah diye kaçınıyorlar. İçki içer misin? Aman Allah saklasın tövbe tövbe, estağfirullah diye kaçınıyorlar.

İçki içer misin?

"Ne biçim söz, içmem hocam!" Faiz yer misin? "Yemem hocam!" Yetim hakkı yer misin?.. "Ne biçim söz, içmem hocam!"

Faiz yer misin?

"Yemem hocam!"

Yetim hakkı yer misin?..

"Yemem hocam…" Tamam, güzel, haramlardan kaçınıyor."Yemem hocam…"

Tamam, güzel, haramlardan kaçınıyor.
Ama Allah'ın yasak kılmış olduğu görünmeyen haramlar var, o da haram; onları yapıyorlar. Ama Allah'ın yasak kılmış olduğu görünmeyen haramlar var, o da haram; onları yapıyorlar.

Görünmeyen haram nedir? Mesela bir haram gıybet;Görünmeyen haram nedir?

Mesela bir haram gıybet;
müslümanın müslümanı, onun olmadığı yerde arkasından çekiştirmek, onun kusurunu söylemek.müslümanın müslümanı, onun olmadığı yerde arkasından çekiştirmek, onun kusurunu söylemek. Haram! Hacı babalar, müslüman hanımlar, güzel hacı teyzeler yapıyorlar, müslümanlar bu hataya düşüyor! Haram! Hacı babalar, müslüman hanımlar, güzel hacı teyzeler yapıyorlar, müslümanlar bu hataya düşüyor!

Neden? Orada görünen bir şey yok, görünmeyen bir şey! Neden?

Orada görünen bir şey yok, görünmeyen bir şey!
Günah göze görünmez oldu mu, dilden, fikirden, davranıştan oldu mu müslümanlar kanıyor, aldanıyor. Günah göze görünmez oldu mu, dilden, fikirden, davranıştan oldu mu müslümanlar kanıyor, aldanıyor. Yapmamayı beceremiyor, yapıyorlar. Yapmamayı beceremiyor, yapıyorlar.

Mâ zahara minhâ ve mâ batan. Müslümanın günahın âşikaresinden ve gizlisinden,Mâ zahara minhâ ve mâ batan.

Müslümanın günahın âşikaresinden ve gizlisinden,
görüneninden görünmeyeninden kaçınması lazım. Mesela başka haram nedir? görüneninden görünmeyeninden kaçınması lazım.

Mesela başka haram nedir?

Hatırlatayım da herkes kendi kusurunu bilsin: Hatırlatayım da herkes kendi kusurunu bilsin:

Mü'minin mü'mine üç günden ziyade dargın kalması da haram! Mü'minin mü'mine üç günden ziyade dargın kalması da haram!

Peygamber Efendimiz "Haram!" diyor. Peygamber Efendimiz "Haram!" diyor. Birbirine dargın bir sürü insan var; şu sebepten bu sebepten darılmış, kendisini haklı görüyor.Birbirine dargın bir sürü insan var; şu sebepten bu sebepten darılmış, kendisini haklı görüyor. Peygamber Efendimiz; "Bunların en sevaplısı karşısına dargın olduğu insan geldiği zamanPeygamber Efendimiz;

"Bunların en sevaplısı karşısına dargın olduğu insan geldiği zaman
selamı ilk verendir, eli ilk uzatandır." diyor. selamı ilk verendir, eli ilk uzatandır." diyor.

"Hocam, ben bir iki defa barıştım da, selam verdim de elimi uzattım da almadı…" "Hocam, ben bir iki defa barıştım da, selam verdim de elimi uzattım da almadı…"

Tamam, o zaman kusur [selam] almayana gidiyor.Tamam, o zaman kusur [selam] almayana gidiyor. Sen dargın değilsin, selam verdin; ötekisi inat etti, kusur ona gidiyor. Sen dargın değilsin, selam verdin; ötekisi inat etti, kusur ona gidiyor.

Haramlardan birisi de zulümdür. Zulüm ne demek? Haramlardan birisi de zulümdür.

Zulüm ne demek?

Adalet etmemek demek. Adalet olmayan her yerde, her işte zulüm var demektir.Adalet etmemek demek. Adalet olmayan her yerde, her işte zulüm var demektir. İnsan kendisine karşı da adaletli olacak, kendi nefsine karşı daİnsan kendisine karşı da adaletli olacak, kendi nefsine karşı da adalet etmediği zaman kendisine karşı zalim olur. Zâlimun li-nefsihî, olur; o da günah.adalet etmediği zaman kendisine karşı zalim olur. Zâlimun li-nefsihî, olur; o da günah. İnsanın kendisine zulmetmesi, adalet etmemesi de günahtır.İnsanın kendisine zulmetmesi, adalet etmemesi de günahtır. Başkasının hakkını çiğnemesi de günahtır. Zalim olmayacak, herkes adil olacak.Başkasının hakkını çiğnemesi de günahtır. Zalim olmayacak, herkes adil olacak. Adil olmak kaidesi genel bir kâide! Adil olmak kaidesi genel bir kâide!

Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mü'minin mü'min kardeşinin imdadına yetişmesini söylüyor, emrediyor ve bunun sevabını bildiriyor.mü'minin mü'min kardeşinin imdadına yetişmesini söylüyor, emrediyor ve bunun sevabını bildiriyor. Sıkışmış, perişan, ihtiyacı olan bir mü'minin yanında olmak, imdadına yetişmek, onun işini görüvermek;Sıkışmış, perişan, ihtiyacı olan bir mü'minin yanında olmak, imdadına yetişmek, onun işini görüvermek; bu da çok önemli bir husustur. Muhterem kardeşlerim! bu da çok önemli bir husustur.

Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin, Rabbimiz'in, âlemlerin Rabbi'nin Allahu Teâlâ hazretlerinin, Rabbimiz'in, âlemlerin Rabbi'nin azabından herkesin tir tir titremesi, korkması lazım! Neden? azabından herkesin tir tir titremesi, korkması lazım!

Neden?

Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri azametinden, celalindenÇünkü Allahu Teâlâ hazretleri azametinden, celalinden yakalarsa bazen insanı tek bir suçtan dolayı perişan edebilir, Bunu bilmesi lazım! yakalarsa bazen insanı tek bir suçtan dolayı perişan edebilir, Bunu bilmesi lazım!

Misal bir kadın bir kediyi kapalı bir yere tıkmış, salıvermemiş.Misal bir kadın bir kediyi kapalı bir yere tıkmış, salıvermemiş. Yemek vermemiş, su vermemiş; kedi orada bağıra bağıra ölmüş.Yemek vermemiş, su vermemiş; kedi orada bağıra bağıra ölmüş. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte bildiriyor: "Bundan dolayı cehenneme girmiş." Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte bildiriyor:

"Bundan dolayı cehenneme girmiş."

Kedi öldürdü, kediye zulmetti, merhametsizlik etti diye cehenneme girmiş.Kedi öldürdü, kediye zulmetti, merhametsizlik etti diye cehenneme girmiş. Bir kediden dolayı insan cehenneme girebilir! Bir kediden dolayı insan cehenneme girebilir!

Gaziler savaş yaptığı zaman ne olacak? Gaziler savaş yaptığı zaman ne olacak?

Ganimetler ortaya yığılacak, ondan sonra komutan tarafındanGanimetler ortaya yığılacak, ondan sonra komutan tarafından veya bir heyet tarafından -beşte biri devlete, hazineye, beytü'l-male ayrıldıktan sonra- dağıtılacak. veya bir heyet tarafından -beşte biri devlete, hazineye, beytü'l-male ayrıldıktan sonra- dağıtılacak. Ondan önce; Ben falancayla çarpışırken onda bir kese altın buldum, o benim… Falancanın yüzüğü…" Ondan önce;

Ben falancayla çarpışırken onda bir kese altın buldum, o benim… Falancanın yüzüğü…"

Öyle şey yok! Taksimden önce savaştan elde edilmiş malı almaya ne deniliyor? Öyle şey yok!

Taksimden önce savaştan elde edilmiş malı almaya ne deniliyor?

Hırsızlık, gulûl deniliyor. Hırsızlık, gulûl deniliyor.

Ve men yağlül ye'ti bimâ galle yevme'l-kıyâmeh Ve men yağlül ye'ti bimâ galle yevme'l-kıyâmeh

"O ganimet malından çalan kıyamet gününde onunla beraber"O ganimet malından çalan kıyamet gününde onunla beraber mahşer yerine gelecek ve ondan dolayı cehenneme, ateşe atılacak, cayır cayır yanacak!" mahşer yerine gelecek ve ondan dolayı cehenneme, ateşe atılacak, cayır cayır yanacak!"

Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Bir ayakkabı bağcığı, bir nalın bağcığı bile olsa ateşten bir bağcıktır!"Bir ayakkabı bağcığı, bir nalın bağcığı bile olsa ateşten bir bağcıktır! Her şeyi getireceksiniz, hiçbir şeyi saklamak, yanında tutmak yok!" diyor. Her şeyi getireceksiniz, hiçbir şeyi saklamak, yanında tutmak yok!" diyor.

Savaşlarda bunlara herkesin dikkat etmesi lazım, küçük bir şeyden insan cehenneme yuvarlanabiliyor. Savaşlarda bunlara herkesin dikkat etmesi lazım, küçük bir şeyden insan cehenneme yuvarlanabiliyor.

Yine bir hadîs-i şerîfte bir müjde vardı: Yine bir hadîs-i şerîfte bir müjde vardı:

"Bazen makbul olan bir hasenesinden, bir iyiliğinden dolayı da insan cenneti kazanabilir!" "Bazen makbul olan bir hasenesinden, bir iyiliğinden dolayı da insan cenneti kazanabilir!"

Allah'ın işi böyle!Allah'ın işi böyle! Âyetlerden, hadislerden okuyoruz; bazen bize göre saman kadar bir şeyden bir insan cehenneme gidebiliyor,Âyetlerden, hadislerden okuyoruz; bazen bize göre saman kadar bir şeyden bir insan cehenneme gidebiliyor, bazen de küçük bir jestten dolayı Allah'ın rızasını kazanıp cennete gidebiliyor. bazen de küçük bir jestten dolayı Allah'ın rızasını kazanıp cennete gidebiliyor.

Hani bir adamcağız veya bir kadıncağız -iki rivayet var- çölde, köpek susamış diye kuyuya inmiş, köpeğe kuyudan su çekip de su vermiş.Hani bir adamcağız veya bir kadıncağız -iki rivayet var- çölde, köpek susamış diye kuyuya inmiş, köpeğe kuyudan su çekip de su vermiş. Oradan cenneti kazandığını Peygamber Efendimiz bildiriyor.Oradan cenneti kazandığını Peygamber Efendimiz bildiriyor. Onun için müslüman hiçbir iyiliği küçük görmez. Zaten o da hadîs-i şerîfte bize emirdir. Onun için müslüman hiçbir iyiliği küçük görmez. Zaten o da hadîs-i şerîfte bize emirdir.

"Hiçbir iyiliği hakir görmeyin, hor görmeyin, küçümsemeyin!" diye emir vardır."Hiçbir iyiliği hakir görmeyin, hor görmeyin, küçümsemeyin!" diye emir vardır. Onun için her türlü iyiliğe her zaman gayret edeceğiz, koşturacağız da tabii iyiliğin şümulü de önemli!Onun için her türlü iyiliğe her zaman gayret edeceğiz, koşturacağız da tabii iyiliğin şümulü de önemli! Kaç kişi bu iyilikten faydalanıyor, kaç kişi bu iyilik dolayısıyla rahatlıyor, önemli.Kaç kişi bu iyilikten faydalanıyor, kaç kişi bu iyilik dolayısıyla rahatlıyor, önemli. Bin kişiyi memnun edecek bir hayır ile bir kişiyi memnun edecek bir hayrın sevabıBin kişiyi memnun edecek bir hayır ile bir kişiyi memnun edecek bir hayrın sevabı derece olarak aynı olmaz; o da bir kâide o da hatırımızda olacak! derece olarak aynı olmaz; o da bir kâide o da hatırımızda olacak!

Ama mü'minin mü'minin yardımına koşması fevkalade önemli bir olay!Ama mü'minin mü'minin yardımına koşması fevkalade önemli bir olay! Mü'min mü'mini sever, onun sevincine katılır, onun üzüntüsünde de ona ilgisiz kalmaz.Mü'min mü'mini sever, onun sevincine katılır, onun üzüntüsünde de ona ilgisiz kalmaz. Perişan durumunda, muhtaç olduğu durumda da onun imdadına yetişir, koşar. Perişan durumunda, muhtaç olduğu durumda da onun imdadına yetişir, koşar.

"Hızır gibi" diyorlar ya, hastaları çabuk hastaneye götürmek için Hızır Servis var…"Hızır gibi" diyorlar ya, hastaları çabuk hastaneye götürmek için Hızır Servis var… Mü'minin Hızır Servis gibi mü'min kardeşinin imdadına yetişmesi lazım. Mü'minin Hızır Servis gibi mü'min kardeşinin imdadına yetişmesi lazım.

Bir müslümanın; muhtaç ve perişan, mazlum ve mağdur bir müslümanınBir müslümanın; muhtaç ve perişan, mazlum ve mağdur bir müslümanın imdadına yetişmesinin mükâfatı neymiş, Allah ne mükâfat veriyor? imdadına yetişmesinin mükâfatı neymiş, Allah ne mükâfat veriyor?

Peygamber Efendimiz; "Allah ona yetmiş üç mağfiret yazar!" buyuruyor. Peygamber Efendimiz; "Allah ona yetmiş üç mağfiret yazar!" buyuruyor.

Yetmiş üç tane mağfiret yazar.Yetmiş üç tane mağfiret yazar. Bunun bir tanesi onun dünyada bütün işlerinin düzelmesine, güzel olmasına sebep olur, yeter.Bunun bir tanesi onun dünyada bütün işlerinin düzelmesine, güzel olmasına sebep olur, yeter. Ondan sonra geriye kalan yetmiş iki tanesi deOndan sonra geriye kalan yetmiş iki tanesi de Allah'ın huzurunda, Allah'ın divanında, âhirette, kıyamet gününde ona derece olur.Allah'ın huzurunda, Allah'ın divanında, âhirette, kıyamet gününde ona derece olur. İnsan bir tanesinden o kadar büyük dereceler mükâfatlar hayırlar kazanınca âhirette deİnsan bir tanesinden o kadar büyük dereceler mükâfatlar hayırlar kazanınca âhirette de kim bilir ne kadar mertebelere erecek! kim bilir ne kadar mertebelere erecek!

Sevgili mü'min kardeşlerim! O hâlde mü'minliği, imanı, İslâm'ıSevgili mü'min kardeşlerim!

O hâlde mü'minliği, imanı, İslâm'ı
sadece kendimize mahsus özel ibadetlerimizden ibaret sanmayalım.sadece kendimize mahsus özel ibadetlerimizden ibaret sanmayalım. Sadece namaz, sadece oruç, sanmayalım. Sadece namaz, sadece oruç, sanmayalım. Sadece zekât ve sadece hac sanmayalım, mü'min kardeşlerimizin yardımına koşalım. Sadece zekât ve sadece hac sanmayalım, mü'min kardeşlerimizin yardımına koşalım. Maddeten yardımına koşalım, mânen yardımına koşalım;Maddeten yardımına koşalım, mânen yardımına koşalım; etrafımızdaki mü'min kardeşlerimize ne türlü vesile ile ne yapıp da yardımımız dokunabilir,etrafımızdaki mü'min kardeşlerimize ne türlü vesile ile ne yapıp da yardımımız dokunabilir, nasıl olur da onun hayır duasını alabiliriz diye fırsat kollayalım. nasıl olur da onun hayır duasını alabiliriz diye fırsat kollayalım.

Bugün ben büyük endişeler ve korkular içindeyim,Bugün ben büyük endişeler ve korkular içindeyim, mü'min mü'minin mazlum olduğunda yardımına erişmediği zaman kabirde azap da görecek! mü'min mü'minin mazlum olduğunda yardımına erişmediği zaman kabirde azap da görecek!

Bir hadîs-i şerîfte bildiriliyor ki bir mü'min kabre girdiği zamanBir hadîs-i şerîfte bildiriliyor ki bir mü'min kabre girdiği zaman azap melekleri başına muazzam ateşten tokmak vuracaklarmış, öyle müthiş bir vuruş kiazap melekleri başına muazzam ateşten tokmak vuracaklarmış, öyle müthiş bir vuruş ki azap meleği vurduğunda kabrin içi ateş dolacakmışazap meleği vurduğunda kabrin içi ateş dolacakmış ve kişi itiraz edecekmiş, kendisi savunmaya çalışacakmış, feryat edecekmiş: ve kişi itiraz edecekmiş, kendisi savunmaya çalışacakmış, feryat edecekmiş:

"Yahu ben müslümanım, beni niye azaplandırıyorsunuz, yanlışlık mı oldu, ben kâfir değilim."Yahu ben müslümanım, beni niye azaplandırıyorsunuz, yanlışlık mı oldu, ben kâfir değilim. Ben lâ ilâhe illallah diyen müslüman bir insanım, niye bana vuruyorsunuz?.." diyecekmiş. Melekler de; Ben lâ ilâhe illallah diyen müslüman bir insanım, niye bana vuruyorsunuz?.." diyecekmiş. Melekler de;

"Evet, sen müslümansın ama senin hâl-i hayatında, ölmeden evvel falanca zaman filanca yerde"Evet, sen müslümansın ama senin hâl-i hayatında, ölmeden evvel falanca zaman filanca yerde bir mazlum kula zalimler zulmediyorlardı da sen onların yanından geçiyordun,bir mazlum kula zalimler zulmediyorlardı da sen onların yanından geçiyordun, mazluma yardım etmedin; bu onun cezasıdır!" diyeceklermiş. mazluma yardım etmedin; bu onun cezasıdır!" diyeceklermiş.

Onun için ben çok korkuyorum.Onun için ben çok korkuyorum. Biz namaz kıldık, hacca gittik, oruç tuttuk, Ramazan geçti, zekâtımızı verdik, daha ne var?.. Biz namaz kıldık, hacca gittik, oruç tuttuk, Ramazan geçti, zekâtımızı verdik, daha ne var?..

Rahmetli bir arkadaşım vardı: Rahmetli bir arkadaşım vardı:

"Hocam, söyle, ne kadar hayır varsa hepsini yapmaya çalışıyoruz."Hocam, söyle, ne kadar hayır varsa hepsini yapmaya çalışıyoruz. Hiçbir tanesini eksik bırakmadık, varsa söyle sırala, liste ver…" diyordu.Hiçbir tanesini eksik bırakmadık, varsa söyle sırala, liste ver…" diyordu. Kendisinin bütün hayırları yaptığını düşünüyordu.Kendisinin bütün hayırları yaptığını düşünüyordu. Hâlbuki dünya üzerinde bu kadar müslüman, bu kadar mağdur, mazlum, bu kadar aç var.Hâlbuki dünya üzerinde bu kadar müslüman, bu kadar mağdur, mazlum, bu kadar aç var. Afrika'yı bilmiyoruz, burnumuzun ötesini görmüyoruz Somali'nin perişanlığını biraz öğrendik.Afrika'yı bilmiyoruz, burnumuzun ötesini görmüyoruz Somali'nin perişanlığını biraz öğrendik. Afrika'da birçok yerde açlıktan, kuraklıktan, hayvanların otlarının nasıl perişan olduğunu biliyoruz. Afrika'da birçok yerde açlıktan, kuraklıktan, hayvanların otlarının nasıl perişan olduğunu biliyoruz.

İnsanlar haksız bir şekilde kâfirlerin hücumuna uğramış... İnsanlar haksız bir şekilde kâfirlerin hücumuna uğramış...

Hani adalet vardı, insan hakları vardı, insanların kendisini idare etme hakkı vardı!Hani adalet vardı, insan hakları vardı, insanların kendisini idare etme hakkı vardı! Hani zulüm yoktu, baskı yoktu!.. Hani zulüm yoktu, baskı yoktu!..

"Ben müstakil olmak istiyorum, hürriyet istiyorum!" diyen insanlara baskı, evlerini yıkmak,"Ben müstakil olmak istiyorum, hürriyet istiyorum!" diyen insanlara baskı, evlerini yıkmak, şehirlerini perişan etmek, harabeye çevirmek; delikanlıları işkenceyle öldürmek, kadınlara kötülük etmek…şehirlerini perişan etmek, harabeye çevirmek; delikanlıları işkenceyle öldürmek, kadınlara kötülük etmek… Yirminci yüzyılda insanoğlunun bin bir türlü yüz karası olaylarını duyuyoruz! Yirminci yüzyılda insanoğlunun bin bir türlü yüz karası olaylarını duyuyoruz!

Bunların hepsine bizim yardımcı olmaya çalışmamız,Bunların hepsine bizim yardımcı olmaya çalışmamız, hiçbir şey yapamasak bunun derdini içimizde tutmamız lazım! hiçbir şey yapamasak bunun derdini içimizde tutmamız lazım!

"Mü'minlerin derdiyle dertlenmeyen mü'min gerçek mü'min sayılamaz!" "Mü'minlerin derdiyle dertlenmeyen mü'min gerçek mü'min sayılamaz!"

"Mü'minler bir vücut gibidir; birbirlerinin acısından üzülürler, sevincinden sevinirler!" "Mü'minler bir vücut gibidir; birbirlerinin acısından üzülürler, sevincinden sevinirler!"

Ekmeklerini bölüşmeleri lazım, imkânlarını bölüşmeleri, çalışmaları lazım. Ekmeklerini bölüşmeleri lazım, imkânlarını bölüşmeleri, çalışmaları lazım.

Ben hatırlıyorum: Düzce'de bir hafız kardeşimiz ben orada vaaz verdiğim zaman yanıma geldi.Ben hatırlıyorum: Düzce'de bir hafız kardeşimiz ben orada vaaz verdiğim zaman yanıma geldi. Kendisini çok takdir ediyorum. "Hocam, ben Kafkasyalı, Gürcistanlı, Gürcü kökenliyim." dedi.Kendisini çok takdir ediyorum. "Hocam, ben Kafkasyalı, Gürcistanlı, Gürcü kökenliyim." dedi. Kendisi hafız, emekli olmuş. "Burada emekli oldum, şimdi mütebaki ömrümü,Kendisi hafız, emekli olmuş. "Burada emekli oldum, şimdi mütebaki ömrümü, bundan sonraki zamanımı gidip Gürcistan'da ecdadımın diyarındabundan sonraki zamanımı gidip Gürcistan'da ecdadımın diyarında Kur'an öğretmekle geçirmek istiyorum ama imkân bulamıyorum." dedi.Kur'an öğretmekle geçirmek istiyorum ama imkân bulamıyorum." dedi. Dedim ki; "İmkân bizden, hemen sen pasaportunu hazırla! İmkân bizden, sen oraya git!" dedim. Dedim ki;

"İmkân bizden, hemen sen pasaportunu hazırla! İmkân bizden, sen oraya git!" dedim.

Sonra da duyuyorum: Nice nice gruplar Müslüman Kardeşler Kafkasya'da Sonra da duyuyorum: Nice nice gruplar Müslüman Kardeşler Kafkasya'da dünyanın birçok yerinde nice nice güzel hizmetler yapmaya başlamışlar. Neden? dünyanın birçok yerinde nice nice güzel hizmetler yapmaya başlamışlar.

Neden?

Bu hadîs-i şerîflerden [dolayı]! Mü'minin mü'minin imdadına koşması lazım! Bu hadîs-i şerîflerden [dolayı]!

Mü'minin mü'minin imdadına koşması lazım!

Rahmetli [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ı hatırladım, nur içinde yatsın, Allah makamını âlâ eylesin, Rahmetli [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ı hatırladım, nur içinde yatsın, Allah makamını âlâ eylesin, mübarek Cuma gününde cümle mevtamızla beraber müstesna ikramlar ile taltif eylesin.mübarek Cuma gününde cümle mevtamızla beraber müstesna ikramlar ile taltif eylesin. Mü'min mü'minin yardımına koşacak. Bu hafız efendi gibi onun ihtiyacını görmeye gidecek.Mü'min mü'minin yardımına koşacak. Bu hafız efendi gibi onun ihtiyacını görmeye gidecek. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız derdi ki; [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız derdi ki;

"Bir insanın mânevî ihtiyacı maddî ihtiyacından çok çok daha önemlidir!" "Bir insanın mânevî ihtiyacı maddî ihtiyacından çok çok daha önemlidir!"

Çünkü sen sofra kurarsın, yemek yedirirsen mide dolar.Çünkü sen sofra kurarsın, yemek yedirirsen mide dolar. Bir dahaki öğüne kadar açlığı gider, ondan sonra yine acıkır. Bir dahaki öğüne kadar açlığı gider, ondan sonra yine acıkır. Üstüne bir şey giydirirsen elbise yıpranır, bir zaman sonra yine üstüne palto ister, elbise ister…Üstüne bir şey giydirirsen elbise yıpranır, bir zaman sonra yine üstüne palto ister, elbise ister… Ama en önemlisi onu doğru yola sevk etmektir, ona imanını öğretmektir, İslâm'ı öğretmektir,Ama en önemlisi onu doğru yola sevk etmektir, ona imanını öğretmektir, İslâm'ı öğretmektir, hidayetine ermesine vesile olmaktır! Onun için en güzel hizmet budurhidayetine ermesine vesile olmaktır! Onun için en güzel hizmet budur çünkü ebedî ve sonsuz olan cenneti kazanmasına yardımcı oluyorsun.çünkü ebedî ve sonsuz olan cenneti kazanmasına yardımcı oluyorsun. İnsanı mü'min eylediğin zaman, küfürden çekip imana gelmesine vesile olduğun, İnsanı mü'min eylediğin zaman, küfürden çekip imana gelmesine vesile olduğun, dalaletten hidayete gelmesini sağladığın, gafletten uyanıp hak yola girmesini sağladığın zaman dalaletten hidayete gelmesini sağladığın, gafletten uyanıp hak yola girmesini sağladığın zaman onun âhiretini kurtarmış oluyorsun; en büyük hizmet bu! onun âhiretini kurtarmış oluyorsun; en büyük hizmet bu!

Bütün gayretimiz ondan, yazdığımız yazılar, makaleler, konuşmalar hep onun için! Bütün gayretimiz ondan, yazdığımız yazılar, makaleler, konuşmalar hep onun için! Grubumuzun yaptığı, vakıflarımızın yaptığı çalışmalar hep onun için!Grubumuzun yaptığı, vakıflarımızın yaptığı çalışmalar hep onun için! Önce hidayet, doğru yol, İslâm'ı, imanı tam öğrenmek;Önce hidayet, doğru yol, İslâm'ı, imanı tam öğrenmek; ondan sonra da maddî-mânevî her türlü ihtiyacına koşmak! ondan sonra da maddî-mânevî her türlü ihtiyacına koşmak!

Düzceli hafız kardeşimiz kim bilir belki şu anda Gürcistan'da Kur'an öğretiyordur,Düzceli hafız kardeşimiz kim bilir belki şu anda Gürcistan'da Kur'an öğretiyordur, nice talebeler yetiştirmiştir, Allah razı olsun.nice talebeler yetiştirmiştir, Allah razı olsun. İşte hepimizin aynı duygular içinde olmamız lazım ve dünyanın her yerine yayılmamız lazım. İşte hepimizin aynı duygular içinde olmamız lazım ve dünyanın her yerine yayılmamız lazım.

Sahabe-i kirâm bizim büyüklerimiz, onlar bizim örneklerimiz;Sahabe-i kirâm bizim büyüklerimiz, onlar bizim örneklerimiz; Peygamber Efendimiz'in hayatından sonra hepsi ne yaptılar? Peygamber Efendimiz'in hayatından sonra hepsi ne yaptılar?

Dünyanın her tarafına dağıldılar. Hepsi İslâm'ı yaymaya, öğretmeye koşuştular.Dünyanın her tarafına dağıldılar. Hepsi İslâm'ı yaymaya, öğretmeye koşuştular. Bizim de bu devir, şimdi o devirdir. İslâm'ı yaymak için dünyanın her yerine yayılmamız gerekiyor.Bizim de bu devir, şimdi o devirdir. İslâm'ı yaymak için dünyanın her yerine yayılmamız gerekiyor. Her yerdeki müslümanların hem maddeten hem mânen hem imanen imdadına yetişmemiz,Her yerdeki müslümanların hem maddeten hem mânen hem imanen imdadına yetişmemiz, onların iyi bir müslüman olmasına çalışmamız, refahına, saadetine, mutluluğuna, onların iyi bir müslüman olmasına çalışmamız, refahına, saadetine, mutluluğuna, karnının doymasına, tehlikelerden kurtulmasına da yardımcı olmamız gerekiyor. karnının doymasına, tehlikelerden kurtulmasına da yardımcı olmamız gerekiyor.

Allah bizi, ömrünü rızası yolunda geçiren kullarından olmaya muvaffak eylesin. Allah bizi, ömrünü rızası yolunda geçiren kullarından olmaya muvaffak eylesin. Tevfîkini refîk eylesin. Bize yardımcı olsun.Tevfîkini refîk eylesin. Bize yardımcı olsun. Ömrümüzün bir saniyesini bile boşa geçirmeden değerlendirerek yaşayalım.Ömrümüzün bir saniyesini bile boşa geçirmeden değerlendirerek yaşayalım. Rabbimizin huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım. Rabbimizin huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2