Namaz Vakitleri

7 Zilhicce 1446
03 June 2025
İmsak
03:30
Güneş
05:26
Öğle
13:07
İkindi
17:07
Akşam
20:39
Yatsı
22:27
Detaylı Arama

Müminler Arasında İlişkilerin Temeli

Mehmed Zahid KOTKU

2 Recep 1394 / 21.07.1974
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Müminler Arasında İlişkilerin Temeli

Mehmed Zahid KOTKU

2 Recep 1394 / 21.07.1974
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. Meselü’l-mü’mini fî tevâddihim

Meselü’l-mü’mini fî tevâddihim
ve terâhumihim ve teâtufihim meselü’l-cesedi,ve terâhumihim ve teâtufihim meselü’l-cesedi, izâ iştekâ minhü udvün tedâ’â lehû sâiru’l-cesediizâ iştekâ minhü udvün tedâ’â lehû sâiru’l-cesedi bi’s-seheri ve’l-hummâ.bi’s-seheri ve’l-hummâ. Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.

Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.
Revahu Ahmed b. Hanbel, Müslim, Nu'mân b. Beşîr.

Revahu Ahmed b. Hanbel, Müslim, Nu'mân b. Beşîr.
Bu hadîs-i şerîf kaç derstir okuyorsak daBu hadîs-i şerîf kaç derstir okuyorsak da daha kaç ders sonra daha bitmeyeceği gibidaha kaç ders sonra daha bitmeyeceği gibi geniş bir manayı taşıyor.geniş bir manayı taşıyor. Onun için bu dersimizde de yineOnun için bu dersimizde de yine bu hadîs-i şerîften bahsedeceğim.bu hadîs-i şerîften bahsedeceğim. Bu hadîs-i şerîfler o kadar mühim ki,

Bu hadîs-i şerîfler o kadar mühim ki,
her müslümanın cebinde, göğsünde bulunması lazım.her müslümanın cebinde, göğsünde bulunması lazım. İçine işlemesi lazım.İçine işlemesi lazım. Müminin nasıl olduğunu içinin bilmesi lazım.Müminin nasıl olduğunu içinin bilmesi lazım. Bu elhamdülillah hepimize müminiz.Bu elhamdülillah hepimize müminiz. Müminiz, mümin derler.Müminiz, mümin derler. Müminiz de elhamdülillah, onu da şüphemizde yok.Müminiz de elhamdülillah, onu da şüphemizde yok. Fakat müminin tabakaları var.Fakat müminin tabakaları var. Alt tabaka, üst tabaka, orta tabaka.Alt tabaka, üst tabaka, orta tabaka. Alt tabakada kalmak tabi hiçbir zaman doğru bir şey değildir.Alt tabakada kalmak tabi hiçbir zaman doğru bir şey değildir. Ya ortaya çıkmak, ya daha üste atlayabilmek lazımdır.Ya ortaya çıkmak, ya daha üste atlayabilmek lazımdır. Şimdi buradaki bahsedilen sevgi,

Şimdi buradaki bahsedilen sevgi,
acıma ve ihsan huyları insanda iki çeşittir.acıma ve ihsan huyları insanda iki çeşittir. Birisi anadan doğma, hilkat itibariyleBirisi anadan doğma, hilkat itibariyle bu seciyeler kendisine verilmiş olabilir.bu seciyeler kendisine verilmiş olabilir. Bir de kendisindeki bu huyları görüp,Bir de kendisindeki bu huyları görüp, beğenip, okuyup, dinleyip,beğenip, okuyup, dinleyip, ona doğru adımlar atarak yükselmeye çalışan insanlar da olabilir.ona doğru adımlar atarak yükselmeye çalışan insanlar da olabilir. Binaenaleyh, mesela İbrahim aleyhisselam,Binaenaleyh, mesela İbrahim aleyhisselam, bu tabi peygamber olmak dolayısıyla,bu tabi peygamber olmak dolayısıyla, sevgiyi, ahlâkı, tabi hak tarafından verilmişsevgiyi, ahlâkı, tabi hak tarafından verilmiş kazanma suretiyle değil.kazanma suretiyle değil. Hakkın verdiği lütufla.Hakkın verdiği lütufla. Hatem-i Tai derler, bir adam, çok cömert.Hatem-i Tai derler, bir adam, çok cömert. Bu da tabiatının icabı cömert.Bu da tabiatının icabı cömert. Öğrenmek suretiyle, bilmek suretiyle değil de,Öğrenmek suretiyle, bilmek suretiyle değil de, tabiatı öyle onun.tabiatı öyle onun. Yaratılış itibariyle öyle yaratılmış.Yaratılış itibariyle öyle yaratılmış. Bu o kadar makbul değildir derler bazılarınca.Bu o kadar makbul değildir derler bazılarınca. Mesela bir insan bahıldir.

Mesela bir insan bahıldir.
Bahil olduğu vakitte bak buhlünü yenip de,Bahil olduğu vakitte bak buhlünü yenip de, ne zaman ki sıhhat derecesine ulaşırsa,ne zaman ki sıhhat derecesine ulaşırsa, cömertlik derecesine ulaşırsa makbul olan budur derler.cömertlik derecesine ulaşırsa makbul olan budur derler. Büyüklük bunda.Büyüklük bunda. Düşmanını yendi, zafere ulaştı.Düşmanını yendi, zafere ulaştı. Bahılik onun bir düşmanıydı, onu yendi.Bahılik onun bir düşmanıydı, onu yendi. Onu yenebilmekle, zafer kazanmak büyük bir muvaffakiyet.Onu yenebilmekle, zafer kazanmak büyük bir muvaffakiyet. Onun için bunun derecesiOnun için bunun derecesi ötekinin derecesinden yüksektir, neden?ötekinin derecesinden yüksektir, neden? Çok uğraşma var orada.

Çok uğraşma var orada.
Az uğraşmayla olmuyor bu iş.Az uğraşmayla olmuyor bu iş. Şimdi Kıbrıs'a çıkan askerin,Şimdi Kıbrıs'a çıkan askerin, buradaki yerli adamları atıp da oradaburadaki yerli adamları atıp da orada durması kolay bir iş mi?durması kolay bir iş mi? Ne kadar zorsa, bu ondan daha zor.

Ne kadar zorsa, bu ondan daha zor.
Bu, çünkü karşında adam var senin,Bu, çünkü karşında adam var senin, o adama karşı sen de elinde silahın,o adama karşı sen de elinde silahın, topun, tüfengin bir şey var, dövüşeceksin.topun, tüfengin bir şey var, dövüşeceksin. Fakat burada karşında adam yok senin.Fakat burada karşında adam yok senin. İçinde saklı olan bir meziyet.İçinde saklı olan bir meziyet. O meziyeti yenecek, o kötülüğü yenecek,O meziyeti yenecek, o kötülüğü yenecek, oraya iyi bir meziyet koyacaksın.oraya iyi bir meziyet koyacaksın. Onu koyabilmek de kolay bir şey değil.Onu koyabilmek de kolay bir şey değil. Korkak bir adam.Korkak bir adam. O korkaklığını yenip de cesur bir adam olabilmekO korkaklığını yenip de cesur bir adam olabilmek kolay bir şey değil.kolay bir şey değil. Ama öteki zaten cesur olarak yaratılmış.Ama öteki zaten cesur olarak yaratılmış. Eh onun kazancı yok.Eh onun kazancı yok. Hılkaten yaratılmış o.Hılkaten yaratılmış o. Allah ona vermiş.Allah ona vermiş. Binaenaleyh şimdi buradaki sevgi, sevişmek,

Binaenaleyh şimdi buradaki sevgi, sevişmek,
müminlerin birbiriyle sevişmesi.müminlerin birbiriyle sevişmesi. Tabi bu bazı insanlar da cibilli diyorlar, seciye diyorlar.Tabi bu bazı insanlar da cibilli diyorlar, seciye diyorlar. Tabiatta vardır, birbirini sever insanlar.Tabiatta vardır, birbirini sever insanlar. Bazısında da yoktur.Bazısında da yoktur. Yoktur ama lazımdır diyerektenYoktur ama lazımdır diyerekten bu da müslümanların birbirini sevmesine lazım olanbu da müslümanların birbirini sevmesine lazım olan malzemeyi kendinde toplamaya çalışıyor.malzemeyi kendinde toplamaya çalışıyor. Geçen derste adaletin bahsinde sekiz kuyu zikredildi.Geçen derste adaletin bahsinde sekiz kuyu zikredildi. Adalet sekiz kuyuda kendini gösterir.Adalet sekiz kuyuda kendini gösterir. Bunun birisi ibadet diyor.Bunun birisi ibadet diyor. Şimdi, sevgi cingende de var.Şimdi, sevgi cingende de var. Cingenler de birbirini sever.Cingenler de birbirini sever. Birbirini sevenler olur, cingenler için cingen olmaktan.Birbirini sevenler olur, cingenler için cingen olmaktan. Birbirini sevmesine mani olmaz.Birbirini sevmesine mani olmaz. Cingen kıyameti koptu muydu bütün cingenler bir araya toplanır.Cingen kıyameti koptu muydu bütün cingenler bir araya toplanır. Bizim bir köy var, etrafına cingenler gelmişler, konmuşlar.

Bizim bir köy var, etrafına cingenler gelmişler, konmuşlar.
Köy delikanlıları demişler ki, yahuKöy delikanlıları demişler ki, yahu işte buraların berbat yüzü bu adamdır, kovalım buradan.işte buraların berbat yüzü bu adamdır, kovalım buradan. Delikanlıların birisi çıkmış, ben gider kovarım onları demiş.Delikanlıların birisi çıkmış, ben gider kovarım onları demiş. Güzel bir sopa yemiş gelmiş.Güzel bir sopa yemiş gelmiş. Ötekisi sen beceremedin, ben yaparım demiş,Ötekisi sen beceremedin, ben yaparım demiş, o da güzel bir sopa yemiş gelmiş.o da güzel bir sopa yemiş gelmiş. Adını maskara koymuşlar köyün.Adını maskara koymuşlar köyün. Hepsi güzel sopa yemişler, niçin?Hepsi güzel sopa yemişler, niçin? Hep ayrı ayrı gitmişler.Hep ayrı ayrı gitmişler. Toptan gitselerdi kovarlardı tabii onları.Toptan gitselerdi kovarlardı tabii onları. Ama toptan gitmediklerinden dolayıAma toptan gitmediklerinden dolayı topluların sopasını yediler.topluların sopasını yediler. O şimdi, bu güzel bir misal de olabilir insanlara.O şimdi, bu güzel bir misal de olabilir insanlara. İbadet, cingen'de yok, cingende ibadet yoktur.

İbadet, cingen'de yok, cingende ibadet yoktur.
Var bazılarında ibadet içlerinde nadirattandır o.Var bazılarında ibadet içlerinde nadirattandır o. Dönüyor, imanı Cenab-ı Hak nasip ediyor,Dönüyor, imanı Cenab-ı Hak nasip ediyor, namaza gelir, hacca gider, oruç tutar, bazıları böyle var.namaza gelir, hacca gider, oruç tutar, bazıları böyle var. Fakat umumiyet itibariyle cingen'de ibadet yoktur.Fakat umumiyet itibariyle cingen'de ibadet yoktur. Kızılbaş kılıyor gibi bir şey.Kızılbaş kılıyor gibi bir şey. Binaenaleyh müslümanın adaletininBinaenaleyh müslümanın adaletinin en evvela ibadette bilemesi lazım.en evvela ibadette bilemesi lazım. Şimdi ibadette tabi bizim adalet örsü olacak ya,Şimdi ibadette tabi bizim adalet örsü olacak ya, bir var ki boyunca kendisini ibadete verir.bir var ki boyunca kendisini ibadete verir. Boyunca ibadete verir.Boyunca ibadete verir. Gece gündüz ibadet.Gece gündüz ibadet. E vücut ev ister, yeme ister,E vücut ev ister, yeme ister, giyme ister, her şeyi ister.giyme ister, her şeyi ister. Çoluk çocukla nafaka ister.Çoluk çocukla nafaka ister. E sen kendini camiye verir de ibadetten ayrılmazsanE sen kendini camiye verir de ibadetten ayrılmazsan buna ifrat diyorlar.buna ifrat diyorlar. Bu adaletten çıktı yani.Bu adaletten çıktı yani. Bu adil bir ibadet değil.Bu adil bir ibadet değil. Adil ibadette hem kendi nefsin,Adil ibadette hem kendi nefsin, çoluk çocuğunun nefsi, ailenin nefsi,çoluk çocuğunun nefsi, ailenin nefsi, hep bunlar cemiyetin ihtiyaçları,hep bunlar cemiyetin ihtiyaçları, hep insanın üzerinde toplanmış.hep insanın üzerinde toplanmış. Bunları sen unutur, bırakır daBunları sen unutur, bırakır da Allah'a ibadet edeceğim diye uğraşırsanAllah'a ibadet edeceğim diye uğraşırsan adaletten çıkmış olursun.adaletten çıkmış olursun. İyi güzel ibadetler, sevap kazanırsın amaİyi güzel ibadetler, sevap kazanırsın ama adalet şeysinden çıkmış olursun.adalet şeysinden çıkmış olursun. İfrad.İfrad. Bir de var ki, ibadet zamanları vaktiyle camiye gelmez.Bir de var ki, ibadet zamanları vaktiyle camiye gelmez. Bazısını kaçırır, bazısını işte gece kaza eder,Bazısını kaçırır, bazısını işte gece kaza eder, etmez, şöyle böyle.etmez, şöyle böyle. Buna da tefrid diyorlar.Buna da tefrid diyorlar. Bu da makbul değil.Bu da makbul değil. Ya ikisi ortasında, itidal.Ya ikisi ortasında, itidal. Ezan okundu, dükkanın önüne perdesini çeker.Ezan okundu, dükkanın önüne perdesini çeker. Zaten abdestler evvelden alınmış, hazır.Zaten abdestler evvelden alınmış, hazır. Hemen gelir, namaza uyar.Hemen gelir, namaza uyar. Namazını kılar, gider gene işcahızına.Namazını kılar, gider gene işcahızına. Bu birincisi, adalet ibadette.Bu birincisi, adalet ibadette. Bu tabi uzun mesele.Bu tabi uzun mesele. İkincisi sadakat.

İkincisi sadakat.
Kardeşlikte ve dostlukta sadakat.Kardeşlikte ve dostlukta sadakat. Sen dost musun?Sen dost musun? Dostun mu senin?Dostun mu senin? Sadakat ne kadar bu dostluğunda senin mevcut?Sadakat ne kadar bu dostluğunda senin mevcut? Onu bilmek lazım.Onu bilmek lazım. Dostlarını sevmekte doğru olmak.Dostlarını sevmekte doğru olmak. Dostları için bütün menfaatleri ihtima etmek.Dostları için bütün menfaatleri ihtima etmek. Dikkat ediyoruz.Dikkat ediyoruz. Ne var dostluğuma, ne lazım?Ne var dostluğuma, ne lazım? Dostuma ne lazım?Dostuma ne lazım? O menfaatlerin hepsini sadakatle kendisi

O menfaatlerin hepsini sadakatle kendisi
ifa etmekte gayret gösteriyor.ifa etmekte gayret gösteriyor. Bu sadakat, yani sözü doğru söylemek de değil.Bu sadakat, yani sözü doğru söylemek de değil. Sıdık, doğru söz söylemek.Sıdık, doğru söz söylemek. Fakat sadakat, Müslümanların, müminlerinFakat sadakat, Müslümanların, müminlerin ihtiyaçlarına göre dostluğunu göstermek.ihtiyaçlarına göre dostluğunu göstermek. Dostluğunu göstermek.Dostluğunu göstermek. Dostluğun da doğru olduğunu göstermek.Dostluğun da doğru olduğunu göstermek. Üçüncüsü, ülfet.

Üçüncüsü, ülfet.
Ülfet, çok mühim şey.Ülfet, çok mühim şey. İnsanların birbirlerine yardımdaİnsanların birbirlerine yardımda ve tedbir-i maişette müttefik olması.ve tedbir-i maişette müttefik olması. İnsanların birbirlerineİnsanların birbirlerine yardımda ve tedbir-i maişette müttefik olmaları.yardımda ve tedbir-i maişette müttefik olmaları. El birliği.El birliği. O onun kunu kapmak, öteki onun kunu kapmak değil.O onun kunu kapmak, öteki onun kunu kapmak değil. Birbirlerine o kadar yardım ediyorlar ki,Birbirlerine o kadar yardım ediyorlar ki, o para kazanamadı, ben alışverişimi yaptım,o para kazanamadı, ben alışverişimi yaptım, hadi sen şimdi ondan al.hadi sen şimdi ondan al. O Fatih Sultan'ın İstanbul'u fethetmezden evvelO Fatih Sultan'ın İstanbul'u fethetmezden evvel esnafı böyle bir tecrübe etmiş,esnafı böyle bir tecrübe etmiş, birisinden şeker, kahve, yağ, bal, tuz istemiş.birisinden şeker, kahve, yağ, bal, tuz istemiş. O, efendim bunların hepsini biz sana veremeyiz, demişler, neden?O, efendim bunların hepsini biz sana veremeyiz, demişler, neden? E benim kazancım var, kazandığım şeker aldım, işte yetti.E benim kazancım var, kazandığım şeker aldım, işte yetti. Git pirinci de ondan al.Git pirinci de ondan al. Ötekinden pirinci aldıktan sonra yağı da filandan al.Ötekinden pirinci aldıktan sonra yağı da filandan al. Hepsini benden alma.Hepsini benden alma. Birbirlerine ittifak var, yardım var.Birbirlerine ittifak var, yardım var. Hepsini elinden kapmak için müşteriyi buldum ya,Hepsini elinden kapmak için müşteriyi buldum ya, hepsini ben alayım artık, yapmazlarmış.hepsini ben alayım artık, yapmazlarmış. Bak, bugünkünün ile o günün arasında ne büyükBak, bugünkünün ile o günün arasında ne büyük yıkıntı mı var, ne var bilmem artık.yıkıntı mı var, ne var bilmem artık. Bu tedbirin en güzel neticesi siyasete belirir diyor.Bu tedbirin en güzel neticesi siyasete belirir diyor. Siyasete de ittifak ederler.Siyasete de ittifak ederler. Ayrılık olmaz.Ayrılık olmaz. Benim düşüncem bu,Benim düşüncem bu, ötekiler benim düşüncem bu, yok.ötekiler benim düşüncem bu, yok. Herkes bir düşünce üzerine el birliği yapar.Herkes bir düşünce üzerine el birliği yapar. Çünkü maişette de birleşiyorlar.Çünkü maişette de birleşiyorlar. Her şeyde birleşiyorlar.Her şeyde birleşiyorlar. Siyasette de birleşirler.Siyasette de birleşirler. Ayrılık olmaz aralarında.Ayrılık olmaz aralarında. Bu mikyasül ahlâkın sözü bunlar.Bu mikyasül ahlâkın sözü bunlar. Birisi de mükâfat.Birisi de mükâfat. Ha sıla-i rahim.Ha sıla-i rahim. Dördüncüsü sıla-i rahim.

Dördüncüsü sıla-i rahim.
Herkes akraba-u taallukatını,Herkes akraba-u taallukatını, akraba-u taallukatını ziyaretteakraba-u taallukatını ziyarette ve onların ihtiyaçlarına yardımda el birliği yaparlar.ve onların ihtiyaçlarına yardımda el birliği yaparlar. Bırakmaz da eşinin akrabasını muhtaç bir durumda,Bırakmaz da eşinin akrabasını muhtaç bir durumda, akrabasını muhtaç bir durumda bırakmaz.akrabasını muhtaç bir durumda bırakmaz. Onların seviyesine, ya kendi de iner,Onların seviyesine, ya kendi de iner, ya onları da kendi seviyesine çıkarmaya çalışır.ya onları da kendi seviyesine çıkarmaya çalışır. Beşincisi, mükâfat.

Beşincisi, mükâfat.
Adalet.Adalet. Mükâfat, bir ikram yapar birisi.Mükâfat, bir ikram yapar birisi. Bir kahve mi içer misin der, bir kahve içirir sana.Bir kahve mi içer misin der, bir kahve içirir sana. Senin de ona bir kahve içirmen lazım.Senin de ona bir kahve içirmen lazım. Hatta senin ona iki kahve içirmen lazım.Hatta senin ona iki kahve içirmen lazım. Bir misal yani.Bir misal yani. Bir ekmek yediriyor.Bir ekmek yediriyor. Sen ona elinden geliyorsa bir yedir de karşılık.Sen ona elinden geliyorsa bir yedir de karşılık. Bir yedirdikten sonra bir fazla daha yedirirsenBir yedirdikten sonra bir fazla daha yedirirsen mükâfat buna diyorlar.mükâfat buna diyorlar. Her türlü ikramın karşısında ikram edilmesi lazım.Her türlü ikramın karşısında ikram edilmesi lazım. İkram olayım da hep bana ikram olunsun.İkram olayım da hep bana ikram olunsun. Ben de vaabeste olayım.Ben de vaabeste olayım. Uzak olayım ona ikramlardan, başkalarına ikramlardan.Uzak olayım ona ikramlardan, başkalarına ikramlardan. Bu mükâfat olmaz.Bu mükâfat olmaz. Buna bir misal olaraktan bizim Bursa'mızın

Buna bir misal olaraktan bizim Bursa'mızın
bir hatibi vardı.bir hatibi vardı. Allah rahmet eylesin.Allah rahmet eylesin. Bursa'mıza da Erzurum'dan bir âlim gelmiş.Bursa'mıza da Erzurum'dan bir âlim gelmiş. Meşhur bir âlim.Meşhur bir âlim. Bu, Bursa'mızın hatibi olan, vaizi olan,Bu, Bursa'mızın hatibi olan, vaizi olan, aynı zamanda tüccar olan, efendi pirinç,aynı zamanda tüccar olan, efendi pirinç, yağ, peynir vs. komuş kabına götürmüşyağ, peynir vs. komuş kabına götürmüş bu Erzurum'dan gelen Hoca Efendi'ye ikram olsun diyerekten,bu Erzurum'dan gelen Hoca Efendi'ye ikram olsun diyerekten, efendim demiş, Bursa'mızın mahsulüdür,efendim demiş, Bursa'mızın mahsulüdür, lütfen kabulünü rica ederim diyerekten,lütfen kabulünü rica ederim diyerekten, bir takım güzel laflarla, o Hoca Efendi,bir takım güzel laflarla, o Hoca Efendi, avv evladım demiş, biz bunu alamayız.avv evladım demiş, biz bunu alamayız. Neden efendim?Neden efendim? Bunun karşılığını vermek lazım evladım,

Bunun karşılığını vermek lazım evladım,
aman efendim, biz sizden bir şey istemeyiz ki.aman efendim, biz sizden bir şey istemeyiz ki. Yok evladım, olmaz.Yok evladım, olmaz. Bunun karşılığını vermek de bize borç olur.Bunun karşılığını vermek de bize borç olur. Bizim de bunun karşılığını verecek kudretimiz yok.Bizim de bunun karşılığını verecek kudretimiz yok. Binaenaleyh alamayız bunu.Binaenaleyh alamayız bunu. Ne kadar rica etmiş, bilmem neler etmiş.Ne kadar rica etmiş, bilmem neler etmiş. Olmamış.Olmamış. Efendim, bir duanız kâfi değil mi sizin?Efendim, bir duanız kâfi değil mi sizin? Biz sizden başka bir şey dilemeyiz.

Biz sizden başka bir şey dilemeyiz.
Ooo evladım, bu ağız da bizde yok ya.Ooo evladım, bu ağız da bizde yok ya. O ağızda bizde yok ya, sen çok bu işte gaflet ediyorsun.O ağızda bizde yok ya, sen çok bu işte gaflet ediyorsun. Mükâfat bir müminin vazifesi.Mükâfat bir müminin vazifesi. Hani kadınların bir tabiri vardı,Hani kadınların bir tabiri vardı, sizde yiyelim içelim bizde oynayalım.sizde yiyelim içelim bizde oynayalım. Yiyelim içelim bizde de oynayalım, olmaz ki.Yiyelim içelim bizde de oynayalım, olmaz ki. Sizde yiyelim içelim bizde de yiyelim içelim.Sizde yiyelim içelim bizde de yiyelim içelim. Bizde yiyip içemiyorsak bu mükâfat olmaz.Bizde yiyip içemiyorsak bu mükâfat olmaz. Adalet burada karşılıklı denk olması lazım.Adalet burada karşılıklı denk olması lazım. Ne kadar mühim bir ders.Ne kadar mühim bir ders. Hüsnü şirket.Hüsnü şirket. Birincisi, e tabi bu iki el birbiriyleBirincisi, e tabi bu iki el birbiriyle tutuşursa iyi oluyor.tutuşursa iyi oluyor. Tek oluşu olmuyor.Tek oluşu olmuyor. Biz iş yapacağımızda yardımına muhtacız.Biz iş yapacağımızda yardımına muhtacız. Seninle bir ortaklık yapalım biz.

Seninle bir ortaklık yapalım biz.
Yapalım, ne yapacağız?Yapalım, ne yapacağız? Bal alacağız, satacağız,Bal alacağız, satacağız, kazanacağız, ortak yarı yara bölüşeceğiz.kazanacağız, ortak yarı yara bölüşeceğiz. Peki. Bunda hüsn-i iştirak,Peki. Bunda hüsn-i iştirak, kattiyen kazancımız neden ibaret oldu?kattiyen kazancımız neden ibaret oldu? Onu eksiksiz bölüşmek.Onu eksiksiz bölüşmek. Ben çok çalıştım ama ya,Ben çok çalıştım ama ya, gittim köylerden topladım da, getirdim de,gittim köylerden topladım da, getirdim de, şunu yaptım da, bunu yaptım da,şunu yaptım da, bunu yaptım da, çoğunu ben alayım da, azını sana vereyim, bu olmaz.çoğunu ben alayım da, azını sana vereyim, bu olmaz. Hatta güzel ortaklıkta güzel mesele aklıma geldi.

Hatta güzel ortaklıkta güzel mesele aklıma geldi.
İki kişi böyle ortaklama iş yapmışlar.İki kişi böyle ortaklama iş yapmışlar. Birisi yaşlıymış, birisi de gençmiş.Birisi yaşlıymış, birisi de gençmiş. Yaşlı demiş ki bu gencin ihtiyacı çoktur.Yaşlı demiş ki bu gencin ihtiyacı çoktur. Evlenecek, çoluk çocuk sahibi olacak.Evlenecek, çoluk çocuk sahibi olacak. Ev bark sahibi olacak.Ev bark sahibi olacak. Ben hissemden ona gizli gizli karıştırırmış.Ben hissemden ona gizli gizli karıştırırmış. O çoğu onun olsun diyerekten.O çoğu onun olsun diyerekten. Genç de dermiş ki bu ihtiyardır.Genç de dermiş ki bu ihtiyardır. Çalışamaz bundan sonra artık.Çalışamaz bundan sonra artık. Binaenaleyh ben daha gencim.Binaenaleyh ben daha gencim. Benim kazancım, ümitlerim daha çok.Benim kazancım, ümitlerim daha çok. O da kendi hissesinden, onun hissesineO da kendi hissesinden, onun hissesine uyuyorken karıştırırmış, neden?uyuyorken karıştırırmış, neden? İkisinin de bak birbirlerine niyetlerine kadar hoş.

İkisinin de bak birbirlerine niyetlerine kadar hoş.
İşte iştirakın mükâfatı.İşte iştirakın mükâfatı. Hüsnü Gada.Hüsnü Gada. Adaletten de güzel.Adaletten de güzel. İnsanlar tabi her bir seviyede olmuyor.İnsanlar tabi her bir seviyede olmuyor. Olmayınca bazısının ihtiyacı oluyor.Olmayınca bazısının ihtiyacı oluyor. Birader efendi, benim beş bin liraya, on bin lirayaBirader efendi, benim beş bin liraya, on bin liraya bir ihtiyacım var, başım sıkıldı.bir ihtiyacım var, başım sıkıldı. Lütfeder misin diyor?Lütfeder misin diyor? Peki diyor, bir ay müsaadeyi sana veririm diyor.

Peki diyor, bir ay müsaadeyi sana veririm diyor.
Veriyor parayı, alabilmek için artıkVeriyor parayı, alabilmek için artık kavga mı edersiniz?kavga mı edersiniz? Mahkemelerde mi boğuşursunuz?Mahkemelerde mi boğuşursunuz? Nasıl olur Allah bilir.Nasıl olur Allah bilir. Bunu husn-u kaza hiç

Bunu husn-u kaza hiç
günü geldi mi diye ne yapıp yapıpgünü geldi mi diye ne yapıp yapıp götürüp sahibine teslim etmektir.götürüp sahibine teslim etmektir. Sekizincisi de tevettüt.Sekizincisi de tevettüt. Yalnız bu hukuk böyle borcu vermekle değil de,Yalnız bu hukuk böyle borcu vermekle değil de, bütün haklara böyle riayette.bütün haklara böyle riayette. Bütün haklara riayette,Bütün haklara riayette, hüsn-ü kaza buna diyorlar.hüsn-ü kaza buna diyorlar. Eda-i hukuk.Eda-i hukuk. Bütün hakları eda etmek.Bütün hakları eda etmek. Sekizincisi olan meveddet,Sekizincisi olan meveddet, herkesin dostluğunu arzu etmek.herkesin dostluğunu arzu etmek. Herkesin dostluğunu arzu ve talep.Herkesin dostluğunu arzu ve talep. Herkesle iyi geçinmek, herkesi sevmek,Herkesle iyi geçinmek, herkesi sevmek, herkesin de onu sevmesi.herkesin de onu sevmesi. Evet, burada oluyor.Evet, burada oluyor. İnsanların da bu insanı sevmesi,İnsanların da bu insanı sevmesi, herkesin muhabbetini kazanması,herkesin muhabbetini kazanması, buna mütevakkıkdır.buna mütevakkıkdır. Şimdi, insanlar birbirini sevmekteŞimdi, insanlar birbirini sevmekte böyle yarış ederken, bugünün insanıböyle yarış ederken, bugünün insanı birbirinin aleyhinde elinden ne geliyorsa,birbirinin aleyhinde elinden ne geliyorsa, mecmuada mı gazetesinde mi,mecmuada mı gazetesinde mi, sair şeylerinde mi,sair şeylerinde mi, gücü nasıl yetiyorsa,gücü nasıl yetiyorsa, bu adam bu kadar fenadır,bu adam bu kadar fenadır, bu kadar fenadır diyebilecekbu kadar fenadır diyebilecek cesareti bile elinde var.cesareti bile elinde var. Bunun müslümanlığı ile,Bunun müslümanlığı ile, bunun müslümanlığı ile müslümanlığı himaye edip debunun müslümanlığı ile müslümanlığı himaye edip de dostluk eden adamın arasındaki farkı bulmak mümkün mü?dostluk eden adamın arasındaki farkı bulmak mümkün mü? O da müslüman diyor, ben de müslümanım diyor.

O da müslüman diyor, ben de müslümanım diyor.
Fakat müslüman kardeşini yerip yıkmakta,Fakat müslüman kardeşini yerip yıkmakta, cemiyet içerisine perişan bir hale sokmakta,cemiyet içerisine perişan bir hale sokmakta, bunu berbat bir hale getirmektebunu berbat bir hale getirmekte ne kadar yalanı, iftirası varsa hepsini seferber ediyor.ne kadar yalanı, iftirası varsa hepsini seferber ediyor. Ben de müslümanım diyor netice itibariyle.Ben de müslümanım diyor netice itibariyle. Öteki de, dostluğunun iktizası,Öteki de, dostluğunun iktizası, dost, dostunda hata görmez.dost, dostunda hata görmez. Dost, dostunda hata görmez.Dost, dostunda hata görmez. Dost, dostunda hata görüyorsa,Dost, dostunda hata görüyorsa, o dostluk, dostluk değildir.o dostluk, dostluk değildir. Sadakat dedi başta.Sadakat dedi başta. Dost, dostunda hata görmez.Dost, dostunda hata görmez. Dost, dostunda hata görüyorsa, aynası bozuk.Dost, dostunda hata görüyorsa, aynası bozuk. Kendisinde bozukluk var.Kendisinde bozukluk var. Çünkü "el-mü’minü mir'âtü’l-mü’mini."

Çünkü "el-mü’minü mir'âtü’l-mü’mini."
Birbirinin aynası.Birbirinin aynası. Karşısındaki aynaya bakıyorsun ki pis.Karşısındaki aynaya bakıyorsun ki pis. O pislik senden gitti.O pislik senden gitti. Aynaya bakınca kimi görür insan?Aynaya bakınca kimi görür insan? Kendini görür değil mi?Kendini görür değil mi? Kendi halin inkiyaz ediyor ona.

Kendi halin inkiyaz ediyor ona.
Sen zannediyorsun ki o.Sen zannediyorsun ki o. O değil, sen aziz kardeş.O değil, sen aziz kardeş. Mümin denilen insan,Mümin denilen insan, dostunun aybını örten adama derler.dostunun aybını örten adama derler. Dostunun aybını açan adamın,Dostunun aybını açan adamın, müminlikteki nasibine ne kadar olduğunu Allah bilir artık.müminlikteki nasibine ne kadar olduğunu Allah bilir artık. Onun için muhabbeti dörde bölmüşler.

Onun için muhabbeti dörde bölmüşler.
Diyor ki, meveddet denilen muhabbet, dörde bölünmüş.Diyor ki, meveddet denilen muhabbet, dörde bölünmüş. Birisi, ana ve babaya olan muhabbet-i tabiiyye.Birisi, ana ve babaya olan muhabbet-i tabiiyye. Tabi doğduk, bize baktı, büyüttü, yetiştirdi.Tabi doğduk, bize baktı, büyüttü, yetiştirdi. Ona karşı sevgi, vazifemiz.Ona karşı sevgi, vazifemiz. İnsanlığın da vazifesi, İslamiyet'in de vazifesi.İnsanlığın da vazifesi, İslamiyet'in de vazifesi. Evvela, anaya babaya sevgimiz olacak.Evvela, anaya babaya sevgimiz olacak. Bir insanın ki anası da babasına sevgisi yoktur,Bir insanın ki anası da babasına sevgisi yoktur, onun ne dosta sevgisi olur, ne Allah'a sevgisi olur.onun ne dosta sevgisi olur, ne Allah'a sevgisi olur. İkincisi, sohbetine muvaffak olduğumuz,

İkincisi, sohbetine muvaffak olduğumuz,
tanıştığımız insanlar var ki, mesela Hz. Ali Efendimiz'itanıştığımız insanlar var ki, mesela Hz. Ali Efendimiz'i görmedik de, bilmeyiz de.görmedik de, bilmeyiz de. Ama kitaplarda eserini okuyoruz.Ama kitaplarda eserini okuyoruz. Ha, peygamberin damadıymış,Ha, peygamberin damadıymış, şöyle güzelmiş, böyle güzelmiş,şöyle güzelmiş, böyle güzelmiş, şöyle çalışmış, böyle çalışmış,şöyle çalışmış, böyle çalışmış, Hz. Ebû Bekir böyleymiş,Hz. Ebû Bekir böyleymiş, içimizde bir sevgi var oraya ya,içimizde bir sevgi var oraya ya, ama bin sene evvel dünyaya gelmişler, görmedik kendilerini.ama bin sene evvel dünyaya gelmişler, görmedik kendilerini. Görmediğimiz halde, onların kitaplarından,Görmediğimiz halde, onların kitaplarından, vesairelerinden, onların güzelliklerini öğrenerekvesairelerinden, onların güzelliklerini öğrenerek içimizden onlara bir muhabbet hasıl oluyor.içimizden onlara bir muhabbet hasıl oluyor. İşte bu da ikinci, ülfet ve muhabbetleİşte bu da ikinci, ülfet ve muhabbetle has olan bir muhabbet oluyor.has olan bir muhabbet oluyor. Üçüncüsü, gariplere muhabbet.

Üçüncüsü, gariplere muhabbet.
Diyorlar ki, falan yerde bir hasta var.Diyorlar ki, falan yerde bir hasta var. Parası pulu da yok, garip adam.Parası pulu da yok, garip adam. Evi barkı da yok.Evi barkı da yok. İçimizden bir acı doğuyor.İçimizden bir acı doğuyor. Ha bu acı dolayısıyla onun yardımına koşuyoruz.Ha bu acı dolayısıyla onun yardımına koşuyoruz. Ona muhabbet ediyoruz içimizden,Ona muhabbet ediyoruz içimizden, onun yardımına koşuyoruz.onun yardımına koşuyoruz. Dördüncüsü de efrad-ı ailesi, zevciye diyorlar işte.

Dördüncüsü de efrad-ı ailesi, zevciye diyorlar işte.
Hanımıyla, çocuklarıyla olan muhabbet.Hanımıyla, çocuklarıyla olan muhabbet. Hüsnü imtizal.Hüsnü imtizal. Eve girersen tatlı dil güler yüzle.Eve girersen tatlı dil güler yüzle. Evden çıkarsan tatlı dille güler yüzle.Evden çıkarsan tatlı dille güler yüzle. Ooo ne güzel olur o evin hali.Ooo ne güzel olur o evin hali. Eğer eve gittiğin vakitte onun suratı asık,Eğer eve gittiğin vakitte onun suratı asık, senin de suratı asıksa o ev olur adama cehennem.senin de suratı asıksa o ev olur adama cehennem. Nerede kalacak bu muhabbet?

Nerede kalacak bu muhabbet?
Bu muhabbetlerin sonu Allah'a muhabbete bağlıdır.Bu muhabbetlerin sonu Allah'a muhabbete bağlıdır. Çünkü ananın babanın kıymetini biliyorsun.Çünkü ananın babanın kıymetini biliyorsun. Ben bunlardan dünyaya geldim, bakBen bunlardan dünyaya geldim, bak bana bu kadar da eziyet ettiler ama beni kim yarattı?bana bu kadar da eziyet ettiler ama beni kim yarattı? Anam babam yaratamadı ki beni.Anam babam yaratamadı ki beni. Yaratan kimdi beni?Yaratan kimdi beni? Bu ruhu bana veren kimdi?Bu ruhu bana veren kimdi? Bana bu aklı zekayı veren kimdi?Bana bu aklı zekayı veren kimdi? Bana bu kuvvayı, kuvvalar diyorlar, çeşitBana bu kuvvayı, kuvvalar diyorlar, çeşit kuvvetleri verenler kim?kuvvetleri verenler kim? Allah.Allah. Öyleyse sevginin asıl kime doğması lazım?Öyleyse sevginin asıl kime doğması lazım? Allah'a doğması lazım.Allah'a doğması lazım. E bunu öğreten var kim?E bunu öğreten var kim? Resûlullah.Resûlullah. Öyleyse Resûlullah'a da bir sevgi lazım ki,

Öyleyse Resûlullah'a da bir sevgi lazım ki,
bana, anama bunu öğretiyor.bana, anama bunu öğretiyor. Allah'ın Peygamberimiz'e öğrettiği gibi.Allah'ın Peygamberimiz'e öğrettiği gibi. Allah onu da öğretiyor.Allah onu da öğretiyor. Kitabını öğretiyor.Kitabını öğretiyor. Öyleyse ona da muhabbet vacip oluyor insanlara, onun için;Öyleyse ona da muhabbet vacip oluyor insanlara, onun için; Ve men yü’tillâhe ve’r-rasûle. (Nisâ Suresi 69. Ayet)

Ve men yü’tillâhe ve’r-rasûle. (Nisâ Suresi 69. Ayet)
Allah ve Resûlüne itaat.

Allah ve Resûlüne itaat.
Ondan dolayı diyor ki ne var?Ondan dolayı diyor ki ne var? Kul in küntüm tuhibbûnallâhe. (Âl-i İmrân Suresi 31. Ayet)

Kul in küntüm tuhibbûnallâhe. (Âl-i İmrân Suresi 31. Ayet)
Eğer siz Allah'ı seviyorum dediğinizde sadıksanız,

Eğer siz Allah'ı seviyorum dediğinizde sadıksanız,
biz Allah'ı seviyorum dediğinizde sadıksanız,biz Allah'ı seviyorum dediğinizde sadıksanız, fettebi’ûnî uyun bakalım bana.fettebi’ûnî uyun bakalım bana. Ne zaman ki bana uyarsınız,Ne zaman ki bana uyarsınız, o zaman muhabbetinize sadakatiniz meydana çıkar.o zaman muhabbetinize sadakatiniz meydana çıkar. Demek ki bizim muhabbet, meveddet dediğimiz o sevgi,Demek ki bizim muhabbet, meveddet dediğimiz o sevgi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemePeygamber sallallahu aleyhi ve selleme uymaklığın neticesidir.uymaklığın neticesidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme uyamadıkça,Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme uyamadıkça, O'na tabi olmadıkça,O'na tabi olmadıkça, O'nun süneni seniyyesini icra edemedikçe,O'nun süneni seniyyesini icra edemedikçe, laflar boşa gider.laflar boşa gider. O'na gider, fettebi’ûnî.O'na gider, fettebi’ûnî. Bana uyar, yuhbibkumullâh.Bana uyar, yuhbibkumullâh. Arkasında da Allah'ın sevgisi de sana gelir.Arkasında da Allah'ın sevgisi de sana gelir. Sen Allah'ı seviyorum diyorsunSen Allah'ı seviyorum diyorsun ama bana uymadıkça Allah'ın sevgisi sana gelmez.ama bana uymadıkça Allah'ın sevgisi sana gelmez. Allah'ın sevgisi sana gelmedikçe de sen Allah'ı sevemezsin.Allah'ın sevgisi sana gelmedikçe de sen Allah'ı sevemezsin. Allah'ı sevmemiz, Allah'tan bize gelecek sevgiye bağlıdır,Allah'ı sevmemiz, Allah'tan bize gelecek sevgiye bağlıdır, o da Peygamberimiz'e, itaata bağlıdır.o da Peygamberimiz'e, itaata bağlıdır. Binaenaleyh, meselü’l-mü’mini fî tevâddihim.

Binaenaleyh, meselü’l-mü’mini fî tevâddihim.
Müminlerin birbirlerini sevmelerindeki bu misal,Müminlerin birbirlerini sevmelerindeki bu misal, ve terâhumihim, birbirlerini acımada,ve terâhumihim, birbirlerini acımada, misal, ve teâtufihim,misal, ve teâtufihim, birbirlerine ihsanda misal, meselü’l-cesed.birbirlerine ihsanda misal, meselü’l-cesed. İşte cesettir ortada.İşte cesettir ortada. Cesedimizdir ortada yani.Cesedimizdir ortada yani. Bundan ibret alabilen insan alır ibretini.Bundan ibret alabilen insan alır ibretini. Başka yere gitmeye lüzum yok.Başka yere gitmeye lüzum yok. Bakalım kendimiz ne alemdeyiz.Bakalım kendimiz ne alemdeyiz. Nasıl ki gözümüz ağrırsa, dişimiz ağrırsa,Nasıl ki gözümüz ağrırsa, dişimiz ağrırsa, bütün vücudumuz rahatsız oluyor da,bütün vücudumuz rahatsız oluyor da, bir müslüman kardeş ızdırap içerisinde kıvrandığı vakittebir müslüman kardeş ızdırap içerisinde kıvrandığı vakitte biz ondan hisse kapamıyorsak,biz ondan hisse kapamıyorsak, ona acıyamıyorsak müslüman da çok geri kalmış bir insanız.ona acıyamıyorsak müslüman da çok geri kalmış bir insanız. Bunun en güzel misali, dişimizi doktora gidiyoruz,

Bunun en güzel misali, dişimizi doktora gidiyoruz,
dişim ağrıyor doktora gidiyoruz,dişim ağrıyor doktora gidiyoruz, oraya bir iğne vuruyor,oraya bir iğne vuruyor, dişimizi güzelce alıyor, haberimiz bile olmuyor.dişimizi güzelce alıyor, haberimiz bile olmuyor. Hani acıyacaktı canımız, hiç acımadı, neden?Hani acıyacaktı canımız, hiç acımadı, neden? Oraya giren bir morfin, hissimizi iptal etti,Oraya giren bir morfin, hissimizi iptal etti, adamcağız da güzelce dişimizi aldı, elimize kodu.adamcağız da güzelce dişimizi aldı, elimize kodu. İşte bu hissin iptalidir ki,İşte bu hissin iptalidir ki, müminlerin birbirinden ayrılmaları.müminlerin birbirinden ayrılmaları. His iptal edilmiş, manevi his.His iptal edilmiş, manevi his. Mümin birbirini sevememesi,Mümin birbirini sevememesi, birbirlerine olan ülfet, muhabbetlerin kaybolması,birbirlerine olan ülfet, muhabbetlerin kaybolması, bu manevi irtibatın bozulması.bu manevi irtibatın bozulması. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin. Allah yolundan, Peygamber yolundan ayrılıncaAllah yolundan, Peygamber yolundan ayrılınca o zaman morfin çok çabuk tesir eder.o zaman morfin çok çabuk tesir eder. Onun için;Onun için; Meselü’l-mü’min.

Meselü’l-mü’min.
Mü'minlerin misali, fî tevâddihim birbirlerini sevmede.Mü'minlerin misali, fî tevâddihim birbirlerini sevmede. Ve terâhumihim, birbirlerine merhamette,Ve terâhumihim, birbirlerine merhamette, ve teâtufihim, birbirlerine ikram ihsanda. ve teâtufihim, birbirlerine ikram ihsanda. Ama bir de var ki şimdi mesela Allah göstermesin.Ama bir de var ki şimdi mesela Allah göstermesin. Kıbrıs'ta şimdi dövüş oluyor.

Kıbrıs'ta şimdi dövüş oluyor.
O dövüş esnasında tabiO dövüş esnasında tabi herkes can cana baş başa mesela oradaherkes can cana baş başa mesela orada kendini kurtarmaya çalışacak yahutkendini kurtarmaya çalışacak yahut nasıl vazifeleri varsa o vazifeleri yapmaya çalışacak.nasıl vazifeleri varsa o vazifeleri yapmaya çalışacak. Orada artık başka şey düşünülmez.Orada artık başka şey düşünülmez. Orada birbirlerine yardım mecburidir.Orada birbirlerine yardım mecburidir. Bu başka.Bu başka. Bu bunun içine girmez.Bu bunun içine girmez. Orada mecburiyet var.Orada mecburiyet var. Etmezsen gideceksin sende helake.Etmezsen gideceksin sende helake. Onun için birbirine sarılacaksın ki,Onun için birbirine sarılacaksın ki, şuraya atlayalım diyerekten.şuraya atlayalım diyerekten. Sarılamazsan ne sen atlayabilirsin, ne ben atlayabilirim.Sarılamazsan ne sen atlayabilirsin, ne ben atlayabilirim. Düşman da bizim canımızı okur.Düşman da bizim canımızı okur. Orada bir mecburiyet var.Orada bir mecburiyet var. Bu mecburiyetle değil bu.Bu mecburiyetle değil bu. Kendiliğinden, içinden böyle sevinçle gelecek.Kendiliğinden, içinden böyle sevinçle gelecek. Onu sevmek.Onu sevmek. Nasıl ki Peygamberimizi seviyoruz.Nasıl ki Peygamberimizi seviyoruz. Ebû Bekir Sıddık Hazretlerini seviyoruz.Ebû Bekir Sıddık Hazretlerini seviyoruz. Hazreti Ömer'ül Faruk adaletinden dolayı seviyoruz.Hazreti Ömer'ül Faruk adaletinden dolayı seviyoruz. Osman-ı Zinnureyn'i Efendimiz'in damadıdır diye seviyoruz.Osman-ı Zinnureyn'i Efendimiz'in damadıdır diye seviyoruz. Ali el-Mürteza'yı Peygamberimiz'in damadıdır,Ali el-Mürteza'yı Peygamberimiz'in damadıdır, amcasının çocuğudur diyerekten seviyoruz.amcasının çocuğudur diyerekten seviyoruz. Kızları, karıları, çocukları da böyle.Kızları, karıları, çocukları da böyle. Hepsini de seviyoruz.Hepsini de seviyoruz. Bu sevgi, neden geliyor?Bu sevgi, neden geliyor? İçimizden geliyor.

İçimizden geliyor.
Nedir onu getiren?Nedir onu getiren? İmanımız.İmanımız. Bu iman dolayısıyla olan sevgi ne ise,Bu iman dolayısıyla olan sevgi ne ise, birbirimize olan sevginin debirbirimize olan sevginin de aynı şekilde tezahür etmesi lazım.aynı şekilde tezahür etmesi lazım. Bu tezahüratı göstereremiyorsakBu tezahüratı göstereremiyorsak bakın şimdi bu geçen dersteki bir şeyden.bakın şimdi bu geçen dersteki bir şeyden. Meselü’l-mü’mini izâ lekiye’l-mü’mine

Meselü’l-mü’mini izâ lekiye’l-mü’mine
feselleme aleyhi ke meseli’l-bünyânifeselleme aleyhi ke meseli’l-bünyâni yeşüddü be’duhû be’dan.yeşüddü be’duhû be’dan. Revaihu’l-Hatib, an Ebi Musa'dan rivayetinde

Revaihu’l-Hatib, an Ebi Musa'dan rivayetinde
müminin bir misalini veriyor Cenab-ı Peygamber yine.müminin bir misalini veriyor Cenab-ı Peygamber yine. Birbirine karşılıştık.Birbirine karşılıştık. Karşı karşıya geldi iki müslüman.Karşı karşıya geldi iki müslüman. Feselleme aleyhi, esselamu aleykum dedi birisi.Feselleme aleyhi, esselamu aleykum dedi birisi. Evvel veren eftaldir.Evvel veren eftaldir. Selamı almak farzdır ammaSelamı almak farzdır amma sünnet farzdan eftaldir.sünnet farzdan eftaldir. Çünkü onun selamı alması,Çünkü onun selamı alması, senin selam vermen sebep oluyor.senin selam vermen sebep oluyor. Onun için buradaki sünnetin sevabı

Onun için buradaki sünnetin sevabı
onun farzından eftal oluyor.onun farzından eftal oluyor. Binaenaleyh selamı verdi.Binaenaleyh selamı verdi. Bu selam verişiyle iki müslüman'ın misali,Bu selam verişiyle iki müslüman'ın misali, ke meseli’l-bünyân,ke meseli’l-bünyân, bir binaya benzer ki,bir binaya benzer ki, yeşüddü ba’duhû ba’dan,yeşüddü ba’duhû ba’dan, nasıl o taşlar birbirinden keletleniyor danasıl o taşlar birbirinden keletleniyor da binayı teşkil ediyorsa,binayı teşkil ediyorsa, müslümanlar da böyle birleşince o bina şeklinde olurlar.müslümanlar da böyle birleşince o bina şeklinde olurlar. Yıkılmaz, birbirine bağlı taşlar,Yıkılmaz, birbirine bağlı taşlar, minareler bak kaç yüz seneden beri durur, neden?minareler bak kaç yüz seneden beri durur, neden? Taşlar birbirine kenetlenmiş,

Taşlar birbirine kenetlenmiş,
bir de demirle çemberlenmiş dururlar.bir de demirle çemberlenmiş dururlar. O kadar rüzgarlar olur, fırtınalar olur,O kadar rüzgarlar olur, fırtınalar olur, hareketler olurken yine o orada durur.hareketler olurken yine o orada durur. Camilerimiz de öyle Elhamdulillah.Camilerimiz de öyle Elhamdulillah. Binaenaleyh Müminin de tıpkı böyle olması lazım.Binaenaleyh Müminin de tıpkı böyle olması lazım. Mümin bazen ekin tarlasına benzetilmiş.Mümin bazen ekin tarlasına benzetilmiş. Rüzgar gelir, yatırır böyle.Rüzgar gelir, yatırır böyle. Yatar ama yine kalkar dirilir.Yatar ama yine kalkar dirilir. Bir şey olmaz ona.Bir şey olmaz ona. Yatmasıyla o ölmemiştir.Yatmasıyla o ölmemiştir. Rüzgar yatırmıştır onu.Rüzgar yatırmıştır onu. Rüzgar bitince yine dirilir.Rüzgar bitince yine dirilir. Yahut yağmurlardan böyle yatar,Yahut yağmurlardan böyle yatar, sonra yine kalkar dirilir.sonra yine kalkar dirilir. Binaenaleyh müminin misali,

Binaenaleyh müminin misali,
ke-meseli’l-bünyâni yeşüddü ba’duhû be’dan.ke-meseli’l-bünyâni yeşüddü ba’duhû be’dan. Binanın taşlarının birbirine nasıl bağlaması lazımsa,Binanın taşlarının birbirine nasıl bağlaması lazımsa, bu demek, bina taşları birbirine nasıl bağlamak lazımsa,bu demek, bina taşları birbirine nasıl bağlamak lazımsa, şakulinde konulmazsa taşlar,şakulinde konulmazsa taşlar, bina yükselince devrilir yine.bina yükselince devrilir yine. Onu denk olarak gayet güzel suretleOnu denk olarak gayet güzel suretle ustavari yaparsan o bina sağlam olur.ustavari yaparsan o bina sağlam olur. Harcı da güzel konulduysa.Harcı da güzel konulduysa. E Müslüman'ın da tıpkı böyle olmasıE Müslüman'ın da tıpkı böyle olması birbirine böyle sarılması lazım.birbirine böyle sarılması lazım. Böyle sarılırsanız imanınız,Böyle sarılırsanız imanınız, o muhkem binalar gibi yıkılmaz.o muhkem binalar gibi yıkılmaz. Bunyânun mersûs diyor.Bunyânun mersûs diyor. Yıkılmaz bir kal'a haline gelir, nereden?Yıkılmaz bir kal'a haline gelir, nereden? Fii tevaattihi.

Fii tevaattihi.
Sevişmede.Sevişmede. İsa aleyhisselam cemaatine sormuş,İsa aleyhisselam cemaatine sormuş, siz demiş gece uyuyorken kardeşlerinizisiz demiş gece uyuyorken kardeşlerinizi baktınız ki üstleri açılmış.baktınız ki üstleri açılmış. Kış günü yatıyorlar, üstleri de açılmış.Kış günü yatıyorlar, üstleri de açılmış. Ne yaparsınız demiş.Ne yaparsınız demiş. Demişler ki örteriz.Demişler ki örteriz. Yok demiş.Yok demiş. Öyle yapmıyorsunuz.Öyle yapmıyorsunuz. Daha açılan üstüDaha açılan üstü daha fazla açıp avretlerinin de meydana çıkmasınadaha fazla açıp avretlerinin de meydana çıkmasına sebep oluyorsunuz.sebep oluyorsunuz. Hayır efendim, neden?Hayır efendim, neden? Demiş, kardeşinin ayıbını meydana koymak,

Demiş, kardeşinin ayıbını meydana koymak,
üstünü açmaktan daha beter.üstünü açmaktan daha beter. Üstünü açarsa üşür, sabahleyin de bir hap alır gider.Üstünü açarsa üşür, sabahleyin de bir hap alır gider. Fakat ayıbı, namusunun pâyimal oluşunu ödemeninFakat ayıbı, namusunun pâyimal oluşunu ödemenin imkanı yok aziz kardeş.imkanı yok aziz kardeş. Sen bir kardeşinde ayıp görüyorsan,Sen bir kardeşinde ayıp görüyorsan, kendinde kim bilir kaç tanesi var.kendinde kim bilir kaç tanesi var. Bir kere onu ört kendinde bakalım,Bir kere onu ört kendinde bakalım, çıkart, benim ne kadar hatalarım var?çıkart, benim ne kadar hatalarım var? Bana bir tanesini söyleseler nasıl üzülürüm ben?

Bana bir tanesini söyleseler nasıl üzülürüm ben?
Ben nasıl üzülürsem de o da öyle üzülecek.

Ben nasıl üzülürsem de o da öyle üzülecek.
Mühim.Mühim. Birbirlerine acıma.Birbirlerine acıma. Bu da muhabbetin icabıdır tabii.Bu da muhabbetin icabıdır tabii. Birbirlerine acıma.Birbirlerine acıma. İnsan anasına acır, babasına acır,İnsan anasına acır, babasına acır, kardeşine acır, dostuna acır,kardeşine acır, dostuna acır, hayvanata acır, fakat şimdi buradahayvanata acır, fakat şimdi burada çok büyük bir ders var ki,çok büyük bir ders var ki, bu memlekette Ermeni var,bu memlekette Ermeni var, Rum var, Yahudi var, Süryani var,Rum var, Yahudi var, Süryani var, çeşit milletler var, şeytana tapanlar var, çeşit.çeşit milletler var, şeytana tapanlar var, çeşit. Ne yapalım?Ne yapalım? Bunlarda Allahu Teala'nın bilemediğimiz

Bunlarda Allahu Teala'nın bilemediğimiz
birçok hikmetleri vardır ki muhtelif yaratmış.birçok hikmetleri vardır ki muhtelif yaratmış. Biz yarat melekleri gibi bir çeşit yaratırdı da bizi.Biz yarat melekleri gibi bir çeşit yaratırdı da bizi. Ne günah işlerdik, ne fenalık yapardık, Melek gibi gibi.Ne günah işlerdik, ne fenalık yapardık, Melek gibi gibi. Ama bundan kim bilir ne hikmetler var.Ama bundan kim bilir ne hikmetler var. Gücümüz ayrı, bilgimiz ayrı, kuvvetimiz ayrı, hepsi ayrı.Gücümüz ayrı, bilgimiz ayrı, kuvvetimiz ayrı, hepsi ayrı. Bunlarda da Cenab-ı Hakk'ın çeşitli hikmetleri var.Bunlarda da Cenab-ı Hakk'ın çeşitli hikmetleri var. Şimdi memleketimizde bir sürü Yahudi varkenŞimdi memleketimizde bir sürü Yahudi varken hiçbir Yahudinin kapını çalıp dahiçbir Yahudinin kapını çalıp da bir dilimi ekmek istediğini gördün mü sen?bir dilimi ekmek istediğini gördün mü sen? Bu memlekette oturuyor işte,Bu memlekette oturuyor işte, bir Yahudi gelip de bizim dükkanımızabir Yahudi gelip de bizim dükkanımıza veyahut evimize ben bugün açımveyahut evimize ben bugün açım bana bir parça yardım edin dediğini görüyor muyuz?bana bir parça yardım edin dediğini görüyor muyuz? Bu hepsimizin gözü önünde.

Bu hepsimizin gözü önünde.
Ne Ermenisin de görüyoruz,Ne Ermenisin de görüyoruz, ne Yahudisin de görüyoruz, ne de Rumunda görüyoruz.ne Yahudisin de görüyoruz, ne de Rumunda görüyoruz. Ama bizim müslümana gelince,Ama bizim müslümana gelince, bu ... gibi birbirini takip eder böyle.bu ... gibi birbirini takip eder böyle. Her köşe başında bir tane muhtaç.Her köşe başında bir tane muhtaç. Bu bizim birbirimize bağımızın kopuşundan ibaret.Bu bizim birbirimize bağımızın kopuşundan ibaret. Kopulmuşun alameti yani.Kopulmuşun alameti yani. Bağımız kopmuş, onun alametiBağımız kopmuş, onun alameti dağılıp, perişan olmuşuz böyle.dağılıp, perişan olmuşuz böyle. Ne zaman ki bu bina gibi böyleNe zaman ki bu bina gibi böyle sımsıkı sarılsaydık,sımsıkı sarılsaydık, bunun içinde ufacık kum parçaları da var.bunun içinde ufacık kum parçaları da var. Ama o bak, ne güzel duruyor.Ama o bak, ne güzel duruyor. Kocamanı da var.Kocamanı da var. Ama ne güzel duruyor.Ama ne güzel duruyor. Bir kere olup bozuldu mu,Bir kere olup bozuldu mu, gümbürtüye gitti miydi,gümbürtüye gitti miydi, ondan sonra felaketi sen seyret.ondan sonra felaketi sen seyret. Bunlardan ders almamız lazım gelirken,Bunlardan ders almamız lazım gelirken, işte yine alamamak da fena.işte yine alamamak da fena. Bu meveddet dedikleri sevgi,

Bu meveddet dedikleri sevgi,
netice âşkı doğuruyor.netice âşkı doğuruyor. Bu sevgi, ışk diyorlar bunun adına.Bu sevgi, ışk diyorlar bunun adına. Bu ışk, muhabbetin ifrat derecesinde,Bu ışk, muhabbetin ifrat derecesinde, fazla muhabbetin neticesinde doğuyor.fazla muhabbetin neticesinde doğuyor. Hiç kolay, kolay bir şey değildir.Hiç kolay, kolay bir şey değildir. Muhabbetin artık fazla derecesineMuhabbetin artık fazla derecesine sahibi tahammül edemiyor, içinden gelen hararete,sahibi tahammül edemiyor, içinden gelen hararete, ondan dolayı gayr-i ihtiyarı hareketler yapıyor.ondan dolayı gayr-i ihtiyarı hareketler yapıyor. Gayr-i ihtiyarı istemeyerek bazı hareketlerinden geliyor ki,Gayr-i ihtiyarı istemeyerek bazı hareketlerinden geliyor ki, muhabbetinin fazlalığının alametidir o.muhabbetinin fazlalığının alametidir o. Ki o da adaletten kaymış demektir.Ki o da adaletten kaymış demektir. Muhabbetin fazlalığı insanı sarhoş eder.Muhabbetin fazlalığı insanı sarhoş eder. Sarhoş olunca daSarhoş olunca da insan kendi yaptığının farkına da varmaz...insan kendi yaptığının farkına da varmaz... Mesela o neydi?

Mesela o neydi?
Enelhak diyen?Enelhak diyen? O muhabbetinin fazlalığından kendini kaybetti.O muhabbetinin fazlalığından kendini kaybetti. Haberi yok kendinden.Haberi yok kendinden. Enelhak dedi, ben de Allah'ım dedi.Enelhak dedi, ben de Allah'ım dedi. Ben de Hak'kım dedi, neden?Ben de Hak'kım dedi, neden? Kendini kaybetti Allah'tan.Kendini kaybetti Allah'tan. Farkında değil kendisin.Farkında değil kendisin. İfrat derecesine vardırmış muhabbetini.İfrat derecesine vardırmış muhabbetini. Kendisini ortadan çıkarıyor.Kendisini ortadan çıkarıyor. Her şeyi Allah olarak öyle ağzından bunu.Her şeyi Allah olarak öyle ağzından bunu. Bu ifrattan dolayı da kendisi ne oldu?

Bu ifrattan dolayı da kendisi ne oldu?
İdama mahkum oldu.İdama mahkum oldu. Yalan söylemedi.Yalan söylemedi. Söylediği yalan değil.Söylediği yalan değil. Kendisi Allah'ın hak kuludur.Kendisi Allah'ın hak kuludur. Batıl kulundan değil.Batıl kulundan değil. Ama öyleyken sözü şeriata muhaliftirAma öyleyken sözü şeriata muhaliftir diyerekten idama karar verildi.diyerekten idama karar verildi. İfrat ne, muhabbetin ifrat derecesi.İfrat ne, muhabbetin ifrat derecesi. Bundan dolayı da sahibi mesul olmaz ama.Bundan dolayı da sahibi mesul olmaz ama. Mesul olmaz.Mesul olmaz. "Fe-kezâlik, işte bunun gibi,

"Fe-kezâlik, işte bunun gibi,
"el-müminûne yelzimü aleyhim en yekûnû"el-müminûne yelzimü aleyhim en yekûnû ke-nefsin vâhideh."ke-nefsin vâhideh." Bütün müminlerin bir nefes gibi olması lazım.Bütün müminlerin bir nefes gibi olması lazım. Bir can gibi olması lazım.Bir can gibi olması lazım. Nefesten murad can.Nefesten murad can. Bütün müminlerin altı yüz milyonunu,Bütün müminlerin altı yüz milyonunu, sekiz yüz milyonunu, hepsinin bir adam gibi olması lazım.sekiz yüz milyonunu, hepsinin bir adam gibi olması lazım. Bir adam neyse, altı yüzü de, yedi yüzü de o adam olacak.Bir adam neyse, altı yüzü de, yedi yüzü de o adam olacak. Yani vücutta çok aza var ya,Yani vücutta çok aza var ya, o çok azaları nasıl acıyı hep birden hissediyorlarsa,o çok azaları nasıl acıyı hep birden hissediyorlarsa, müminlerin de acıyı hissetmekte,müminlerin de acıyı hissetmekte, birbirlerine yardım etmekte, bak şimdi meselabirbirlerine yardım etmekte, bak şimdi mesela çok yerlerden telgraflar geliyorlar, mektuplar geliyor,çok yerlerden telgraflar geliyorlar, mektuplar geliyor, işte yardımımıza şunu yolluyoruz,işte yardımımıza şunu yolluyoruz, yardımımıza bunu yolluyoruz,yardımımıza bunu yolluyoruz, bir acımıza iştirak etmek suretiyle,bir acımıza iştirak etmek suretiyle, eskiden beri bu müminlerin arasındaeskiden beri bu müminlerin arasında ola gelen şeylerdir.ola gelen şeylerdir. Fakat fertlerin de buna iştirakı lazım.Fakat fertlerin de buna iştirakı lazım. Cemiyetler yapar, fertlerin de bunu yapması aynen lazımdır.Cemiyetler yapar, fertlerin de bunu yapması aynen lazımdır. "İzâ esâbe ehadühüm musîbetün

"İzâ esâbe ehadühüm musîbetün
yağtemmü cemî’uhüm."yağtemmü cemî’uhüm." Birisine bir musibet isabet ettiği vakitteBirisine bir musibet isabet ettiği vakitte bütün müminler ona gam ederler.bütün müminler ona gam ederler. Acınırlar, hüzün, keder duyarlar.Acınırlar, hüzün, keder duyarlar. Adam bana ne, demezler.Adam bana ne, demezler. Daha, "ve yaksudûne izâletehâ.

Daha, "ve yaksudûne izâletehâ.
Onun derdini gidermek için çalışırlar.Onun derdini gidermek için çalışırlar. Yalnız yanına para yetmez.Yalnız yanına para yetmez. Vah vah vah!Vah vah vah! Çok perişan bir haldeymiş.Çok perişan bir haldeymiş. Allah yardım etsin oğlum.Allah yardım etsin oğlum. Olmaz öyle.Olmaz öyle. Onun izâlesine çalışacak,Onun izâlesine çalışacak, onun derdi ne ise, onun derdi ne?onun derdi ne ise, onun derdi ne? Nasıl doktor vücudun sıhhati için çalışıyor,

Nasıl doktor vücudun sıhhati için çalışıyor,
elinden geleni yapıyorsa,elinden geleni yapıyorsa, maneviyatlı Müslümanlar da böylecemaneviyatlı Müslümanlar da böylece birbirlerinin şeysi için çalışacaklar.birbirlerinin şeysi için çalışacaklar. Allah cümlemizi bu hakiki müminlerinAllah cümlemizi bu hakiki müminlerin zümresine ilhak eylesin.zümresine ilhak eylesin. Bu kolay bir şey değil kardeş.Bu kolay bir şey değil kardeş. Bu Lâ İlâhe İllallâh'taki sadakate bağlı.Bu Lâ İlâhe İllallâh'taki sadakate bağlı. Şimdi yukarıda sadakat geçti ya,Şimdi yukarıda sadakat geçti ya, müminler birbirlerine olan muhabbettemüminler birbirlerine olan muhabbette sadakatlerini gösterecekler.sadakatlerini gösterecekler. Sarılacak birbirine.Sarılacak birbirine. Oh, aman dostum diyecek.Oh, aman dostum diyecek. Bu dostluktaki sadakati göstermek,Bu dostluktaki sadakati göstermek, Lâ İlâhe İllallâh'taki sadakate bağlı.Lâ İlâhe İllallâh'taki sadakate bağlı. Eğer bu Lâ İlâhe İllallâh candan çıkıyorsa,Eğer bu Lâ İlâhe İllallâh candan çıkıyorsa, o zaman sarılır.o zaman sarılır. Eğer bu Lâ İlâhe İllallâh dilden çıkıyorsa, bana ne der?Eğer bu Lâ İlâhe İllallâh dilden çıkıyorsa, bana ne der? Canım Allah'ım, Allah'ım bu kadar kulları var,

Canım Allah'ım, Allah'ım bu kadar kulları var,
ona da ben mi yapayım.ona da ben mi yapayım. Yasin okurken, Yasin'i görüyorsun,Yasin okurken, Yasin'i görüyorsun, gavurlara dediler ki o zamanki müşriklere,gavurlara dediler ki o zamanki müşriklere, Kureyşlilere, Kureyş müşriklerine,Kureyşlilere, Kureyş müşriklerine, ya bak bu fakirlere yardım edin,ya bak bu fakirlere yardım edin, Allah dururken biz mi yardım edeceğiz dediler.Allah dururken biz mi yardım edeceğiz dediler. Allah bize nasıl yardım ederse ona da verir dediler.Allah bize nasıl yardım ederse ona da verir dediler. Çektiler kendilerini.Çektiler kendilerini. Olur mu bu?Olur mu bu? Bu müslüman'ın sözü mü?Bu müslüman'ın sözü mü? Gavurun sözü bu.Gavurun sözü bu. Bu müşrikleri bize Allah misal veriyor orda.Bu müşrikleri bize Allah misal veriyor orda. Böyle birbirinize yardım da adam Allah ona da versin,Böyle birbirinize yardım da adam Allah ona da versin, ona da verir diye kendini daraya çekmekona da verir diye kendini daraya çekmek müslüman'ın işi değil.müslüman'ın işi değil. Müslüman sarılacak ona da canı gibi.Müslüman sarılacak ona da canı gibi. Canım elimiz kesilse Allah esirgeye,Canım elimiz kesilse Allah esirgeye, bir yanımıza bir yara olsa nasıl acınırız?bir yanımıza bir yara olsa nasıl acınırız? Kardeşimiz de bu acıyı böyle hissetmekte.Kardeşimiz de bu acıyı böyle hissetmekte. Onun için Lâ İlâhe İllallâh demesi kolay değil ha.

Onun için Lâ İlâhe İllallâh demesi kolay değil ha.
Lâ İlâhe İllallâh demesi kolay değil.Lâ İlâhe İllallâh demesi kolay değil. Lafı kolay.Lafı kolay. Ama manası itibariyle, onu düşünerektenAma manası itibariyle, onu düşünerekten 24 harften ibarettir.24 harften ibarettir. 12'si Lâ İlâhe İllallâh var,12'si Lâ İlâhe İllallâh var, 12'si de Muhammeden Rasûlullah da var.12'si de Muhammeden Rasûlullah da var. 24 saatte, var günde,24 saatte, var günde, bir Lâ ilâhe illallâh,bir Lâ ilâhe illallâh, 24 saatin günahlarını siler.24 saatin günahlarını siler. Bu kadar büyük bir nimettir.Bu kadar büyük bir nimettir. Bir Lâ İlâhe İllallâh'ın ağırlığını,Bir Lâ İlâhe İllallâh'ın ağırlığını, dünyanın günahlarını bir teraziye koysan,dünyanın günahlarını bir teraziye koysan, bizim değil. dünyanın günahlarını bir teraziye koysan,bizim değil. dünyanın günahlarını bir teraziye koysan, Lâ İlâhe İllallâh'ı bir tarafa koysan,Lâ İlâhe İllallâh'ı bir tarafa koysan, dünyanın günahları onu kaldıramaz.dünyanın günahları onu kaldıramaz. Bu kadar büyük bir nimettir.Bu kadar büyük bir nimettir. Çünkü Allah kelâmıdır o.Çünkü Allah kelâmıdır o. İmanın esasıdır o.İmanın esasıdır o. Bizim değil o.Bizim değil o. Onun için onun şerefini, kıymetiniOnun için onun şerefini, kıymetini bilmek bize düşer.bilmek bize düşer. Biz Lâ İlâhe İllallâh diyoruz.

Biz Lâ İlâhe İllallâh diyoruz.
Nasılsa, bak şimdi bu Lâ İlâhe İllallâh.Nasılsa, bak şimdi bu Lâ İlâhe İllallâh. Lâ şöyle gelir.Lâ şöyle gelir. İki çatallı.İki çatallı. İllâhe illallâh.İllâhe illallâh. Onların birisini kaldırırsan mana olmaz.Onların birisini kaldırırsan mana olmaz. Mana 12 harfin bir araya gelmesiyleMana 12 harfin bir araya gelmesiyle Lâ İlâhe İllallâh olur.Lâ İlâhe İllallâh olur. Lâ İlâhe İllallâh nasıl bu 12'nin bir araya gelmesiyle,Lâ İlâhe İllallâh nasıl bu 12'nin bir araya gelmesiyle, imanın tükemmülü de Muhammedur Resûlullah diyeimanın tükemmülü de Muhammedur Resûlullah diye 24 harfin bir araya gelmesiyle olur.24 harfin bir araya gelmesiyle olur. 24 tane harf var orada.24 tane harf var orada. O 24 harfin bir araya gelmesiyle iman artırılır.O 24 harfin bir araya gelmesiyle iman artırılır. O imanda sadakat dolayısıylaO imanda sadakat dolayısıyla müminler birbirini sever ve birbirine bağlanır.müminler birbirini sever ve birbirine bağlanır. Bunun kökü, Lâ İlâhe İllallâh'ı çok demek,Bunun kökü, Lâ İlâhe İllallâh'ı çok demek, çok söylemek ve bunun Cenab-ı Hak'tançok söylemek ve bunun Cenab-ı Hak'tan Ya Rabbi, hakikati imana beni ulaştır demek.Ya Rabbi, hakikati imana beni ulaştır demek. Onun için şurada diyor ki,

Onun için şurada diyor ki,
hakikati imana insanlar ilişemedikçe,hakikati imana insanlar ilişemedikçe, mümin-i kâmil olamazlar.mümin-i kâmil olamazlar. Hakikati imana ilişmedikçe,Hakikati imana ilişmedikçe, hakikatte iman ne?hakikatte iman ne? Can birliği, kan birliği,

Can birliği, kan birliği,
İslâm birliği, hep birlik.İslâm birliği, hep birlik. Bu hakikate erişemedikçeBu hakikate erişemedikçe imanda kemâl bulması mümkün olmaz.imanda kemâl bulması mümkün olmaz. Allah kusurlarımızı affeylesin.Allah kusurlarımızı affeylesin. Bunun arkasına geçelim bugün dersimiz.Bunun arkasına geçelim bugün dersimiz. Meselü’llezî bu kadar yeter inşaallah.

Meselü’llezî bu kadar yeter inşaallah.
Ama bunun Cenab-ı Hak cümlemizin içine,Ama bunun Cenab-ı Hak cümlemizin içine, bu laflarla olmuyor malum ya.bu laflarla olmuyor malum ya. Ne kadar bunu dinlemişizdir senelerden beri.Ne kadar bunu dinlemişizdir senelerden beri. Bir kulağımızdan girer, öteki kulağımızdan da çıkar.Bir kulağımızdan girer, öteki kulağımızdan da çıkar. Bu Behlül'ün lafı çok güzeldir.Bu Behlül'ün lafı çok güzeldir. Nasıl kafaları toplamış böyle mezarlıklardan,Nasıl kafaları toplamış böyle mezarlıklardan, dizelemiş evin etrafına,dizelemiş evin etrafına, bu beş kuruşluk, on kuruşluk, elli kuruşluk,bu beş kuruşluk, on kuruşluk, elli kuruşluk, yüz kuruşluk, bin kuruşluk, kafa diye yazmış.yüz kuruşluk, bin kuruşluk, kafa diye yazmış. Behlül de işte, nedir bunlar böyle?Behlül de işte, nedir bunlar böyle? Bunun demiş kafasına bir taraftan girdi,Bunun demiş kafasına bir taraftan girdi, bir taraftan çıktı, boş kafa demiş.bir taraftan çıktı, boş kafa demiş. Beş kuruş etmez bu bedava al istediğin kadar götür demiş.Beş kuruş etmez bu bedava al istediğin kadar götür demiş. Allah o kafalardan etmesin kafalarımızı.Allah o kafalardan etmesin kafalarımızı. Çok dinledik, hep boş, şimdi bakınız.Çok dinledik, hep boş, şimdi bakınız. Meselü’llezîne ye’melü’s-seyyiâti

Meselü’llezîne ye’melü’s-seyyiâti
sümme ye’melü’l-hasenâti,sümme ye’melü’l-hasenâti, ke meseli racülin aleyhike meseli racülin aleyhi dir’un dayyikatün kad hanekathü,dir’un dayyikatün kad hanekathü, fe küllemâ amile haseneten,fe küllemâ amile haseneten, intekasat halkatün sümme ührâ,intekasat halkatün sümme ührâ, hattâ yehruce ile’l-erdi.hattâ yehruce ile’l-erdi. Seyyiâtları teşbihte bir zırh ki,

Seyyiâtları teşbihte bir zırh ki,
giymiş onu insan fakat sıkıyor vücudunu.giymiş onu insan fakat sıkıyor vücudunu. Günahlar arttıkça o da sıkıyor mütemadiyen,Günahlar arttıkça o da sıkıyor mütemadiyen, hatta insanı boğacak derecede.hatta insanı boğacak derecede. Fakat başlıyor insan amel-i salih işlemeye,Fakat başlıyor insan amel-i salih işlemeye, namazına, niyazına, ibadetine, taatına, hayrına, hasenatına,namazına, niyazına, ibadetine, taatına, hayrına, hasenatına, o kopçalar birbirinden söküle söküle söküle,o kopçalar birbirinden söküle söküle söküle, bir gün bakıyorsun vücudundan düşüyor aşağıya,bir gün bakıyorsun vücudundan düşüyor aşağıya, vücut rahata kavuşuyor.vücut rahata kavuşuyor. Vücudun rahatı, yani günahlarVücudun rahatı, yani günahlar bir vücudu sıkan demir çembere benzetilmiş,bir vücudu sıkan demir çembere benzetilmiş, Onlardan kurtulmanın yegane çaresi,Onlardan kurtulmanın yegane çaresi, hasenat olduğu da bildirilirken,hasenat olduğu da bildirilirken, hasenatlar işlenildikçehasenatlar işlenildikçe o demir çemberleri kurtulur,o demir çemberleri kurtulur, rahata erişirsin diyor.rahata erişirsin diyor. Meselü’l-mücâhidi fî sebîlillâhi

Meselü’l-mücâhidi fî sebîlillâhi
meselü’s-sâimi nehârahûmeselü’s-sâimi nehârahû ve’l-kâimi leylehû, hattâ yercia metâ mâ racea.ve’l-kâimi leylehû, hattâ yercia metâ mâ racea. Bu mücahit dövüşenler.

Bu mücahit dövüşenler.
Fî sebîlillâh Allah için dövüşenler.Fî sebîlillâh Allah için dövüşenler. Şimdi mesela Kıbrıs da dövüşen mücahit kardeşlerimiz.Şimdi mesela Kıbrıs da dövüşen mücahit kardeşlerimiz. Dövüşüyorlar, mücahit.Dövüşüyorlar, mücahit. Bir böyle dövüş var, bir de insanBir böyle dövüş var, bir de insan hilkaten yaratılmıştır ya,hilkaten yaratılmıştır ya, o yaratılışta işte kötülükle iyiliğin arasındayız.o yaratılışta işte kötülükle iyiliğin arasındayız. Kötülükle iyiliğin arasında olduğumuz içinKötülükle iyiliğin arasında olduğumuz için iki kuvvet var vücudumuzda.iki kuvvet var vücudumuzda. Birisindeki birinci kuvvete ruhani kuvvet diyorlar,Birisindeki birinci kuvvete ruhani kuvvet diyorlar, ikinci kuvvete de şeytani yahut hayvani kuvvet diyorlar.ikinci kuvvete de şeytani yahut hayvani kuvvet diyorlar. Hayvani kuvvet işte yemek, içmekle vücut gelişir.Hayvani kuvvet işte yemek, içmekle vücut gelişir. O gelişme nispetinde bir kuvvet sahibi olur.O gelişme nispetinde bir kuvvet sahibi olur. O ruhani dediğimiz kısımlaraO ruhani dediğimiz kısımlara ibadetleri dolayısıyla o da öyle gelişir.ibadetleri dolayısıyla o da öyle gelişir. Birisi ibadet dolayısıyla,Birisi ibadet dolayısıyla, ibadetlerinin sebebiyle gelişir.ibadetlerinin sebebiyle gelişir. Ötekisi de yeme içme suretiyle gelişir.Ötekisi de yeme içme suretiyle gelişir. Yeme içme suretiyle gelişenYeme içme suretiyle gelişen her hayvanda müşterektir.her hayvanda müşterektir. Her hayvan böyledir yani.

Her hayvan böyledir yani.
Yer, içer.Yer, içer. Vücut, vücut kesin kuvvet olur.Vücut, vücut kesin kuvvet olur. Ama ruhan kuvvet ancak müminin harcıdır ki,Ama ruhan kuvvet ancak müminin harcıdır ki, ibadet taat dolayısıyla ruhan genişler.ibadet taat dolayısıyla ruhan genişler. Ruhan kemâle ulaşır.Ruhan kemâle ulaşır. İşte bunun için de bir mücadele lazımdır kiİşte bunun için de bir mücadele lazımdır ki şimdi bu iki kuvvet vücutta doğuşumuzdan beri,şimdi bu iki kuvvet vücutta doğuşumuzdan beri, doğuşumuzdan beri ölünceye kadardoğuşumuzdan beri ölünceye kadar muharebe halindedirler.muharebe halindedirler. Şu iki kuvvet.Şu iki kuvvet. Çocukluk, çocuktur aklı ermez ama.Çocukluk, çocuktur aklı ermez ama. Aklı ermez.Aklı ermez. Onda ruhu tekemmül yoktur.Onda ruhu tekemmül yoktur. Ama nefsen, nefsen tekemmül ediyor.Ama nefsen, nefsen tekemmül ediyor. Yediriyoruz onu her gün besliyoruz.Yediriyoruz onu her gün besliyoruz. O nefsi itibariyle gelişiyor.O nefsi itibariyle gelişiyor. Ama ruhi itibariyle gelişme yok onda daha, niçin?Ama ruhi itibariyle gelişme yok onda daha, niçin? İbadetten filan haberi yok daha.

İbadetten filan haberi yok daha.
Ne zaman ki büluğuya erişiyor, mükellef oluyor,Ne zaman ki büluğuya erişiyor, mükellef oluyor, o zaman ruhu da ibadetleriyle kesbi kuvvet edecek.o zaman ruhu da ibadetleriyle kesbi kuvvet edecek. Eğer bunu yapabilirse, ruhuylaEğer bunu yapabilirse, ruhuyla o hayvani mücadele,o hayvani mücadele, işte bazen aşağıda, bazen yukarıdaişte bazen aşağıda, bazen yukarıda bir mücadeleyle gider ömrü böyle.bir mücadeleyle gider ömrü böyle. İşte buradaki mücahidde, fî sebîlillâhiİşte buradaki mücahidde, fî sebîlillâhi meselü’s-sâimi.meselü’s-sâimi. O oruçlu misali ki, nehârahû.O oruçlu misali ki, nehârahû. Bütün gün oruç tutuyor.Bütün gün oruç tutuyor. Ve’l-kâimi leylehû.Ve’l-kâimi leylehû. Gecelerde bütün namaz kılıyor, ibadette kâim.Gecelerde bütün namaz kılıyor, ibadette kâim. Bu mücahit, bunun misalini veriyor.Bu mücahit, bunun misalini veriyor. Misali, bu Kıbrıs'ta şimdi dövüşüyor.Misali, bu Kıbrıs'ta şimdi dövüşüyor. O, bütün gün oruç tutanlarınO, bütün gün oruç tutanların ve bütün gece ibadet edenlerin sevabını alıyor.ve bütün gece ibadet edenlerin sevabını alıyor. Düşmanıyla dövüştüğü için.Düşmanıyla dövüştüğü için. Nefsiyle dövüşen de aynı şekildedir.Nefsiyle dövüşen de aynı şekildedir. O da nefsini ıslah için dövüşüyor.O da nefsini ıslah için dövüşüyor. Ekmeğini kesiyor.Ekmeğini kesiyor. Sen doğru durmadın, namaza gelmedin diyor.Sen doğru durmadın, namaza gelmedin diyor. Bugün sana aç tutacağım diyor.Bugün sana aç tutacağım diyor. Sana ekmek yok.Sana ekmek yok. Yemeyeceksin diyor, niçin?Yemeyeceksin diyor, niçin? Sabahleyin kalkmadın ezanı.Sabahleyin kalkmadın ezanı. Ezanı duyduğun halde namaza gelmedin.Ezanı duyduğun halde namaza gelmedin. Camiye gitmedin.Camiye gitmedin. Sana bugün ekmek yok.Sana bugün ekmek yok. Oruca niyet ediyor.Oruca niyet ediyor. Bu suretle nefsinin terbiyesiniBu suretle nefsinin terbiyesini çeşitli yollarla çalışıyor.çeşitli yollarla çalışıyor. Mücahede ederken ruhunu kuvvetlendiriyor.Mücahede ederken ruhunu kuvvetlendiriyor. Ruh kuvvetlenince, galebe hayvaniyet,Ruh kuvvetlenince, galebe hayvaniyet, hayvaniye üzerine mevcut.hayvaniye üzerine mevcut. Galebe çalıyor nefse hayvaniyesine,Galebe çalıyor nefse hayvaniyesine, nefsi hayvanisine galebe çaldı mıydınefsi hayvanisine galebe çaldı mıydı kumandan ruh oluyor.kumandan ruh oluyor. Kumandan ruh oluncaKumandan ruh olunca vücut artık Allah'ın yolundan dışarı çıkamaz.vücut artık Allah'ın yolundan dışarı çıkamaz. Allah muhafaza etsin.Allah muhafaza etsin. Nefs-i hayvaniyenin bir şeysi var.

Nefs-i hayvaniyenin bir şeysi var.
İhmal.İhmal. İhmali, bir ortada duran bir o ihmal,İhmali, bir ortada duran bir o ihmal, hepimizin bildiği bir şey.hepimizin bildiği bir şey. Onu bir kapabilirse nefs-i hayvani,Onu bir kapabilirse nefs-i hayvani, ihmali kapabilirse,ihmali kapabilirse, ruhun üzerine galebe onunla oluyor.ruhun üzerine galebe onunla oluyor. İki kuvvet birleşiyor çünkü.İki kuvvet birleşiyor çünkü. İhmal kuvvetiyle hayvani kuvvet birleşince,İhmal kuvvetiyle hayvani kuvvet birleşince, ruhun üzerine, ruh kuvvetinin üzerine galebe çalıyor,ruhun üzerine, ruh kuvvetinin üzerine galebe çalıyor, devlet onun idaresine giriyor.devlet onun idaresine giriyor. Aynı bir vücut, bir devlettir yani.Aynı bir vücut, bir devlettir yani. Bir vücut, bir devlettir.Bir vücut, bir devlettir. Binaenaleyh, burada ihmalin terki hepimize vacip olur.Binaenaleyh, burada ihmalin terki hepimize vacip olur. İhmal, sabahleyin ezanı duyduk.İhmal, sabahleyin ezanı duyduk. Duymamak mümkün değil.Duymamak mümkün değil. Saatimiz de var, takvimimiz de var.Saatimiz de var, takvimimiz de var. Ezan vakti, şimdi biraz uyuyayım da, yorgunum da ya.Ezan vakti, şimdi biraz uyuyayım da, yorgunum da ya. Sonra kalkınca kılarım ben bunu.Sonra kalkınca kılarım ben bunu. Caiz ya evde de kılmak.Caiz ya evde de kılmak. Ezan müslümanları uyandırıyor.Ezan müslümanları uyandırıyor. Bırak şimdi ihmali, koş ibadete.Bırak şimdi ihmali, koş ibadete. Çünkü kuvveti benden alacaksın.Çünkü kuvveti benden alacaksın. Ben sana kuvvet verirsem, sen kuvvet bulursun,Ben sana kuvvet verirsem, sen kuvvet bulursun, düşmana zafer bulursun.düşmana zafer bulursun. Ben sana kuvvet verirsem, çünkü kuvvet benim elimde.Ben sana kuvvet verirsem, çünkü kuvvet benim elimde. Her şey benim elimde.Her şey benim elimde. Seni yaratan zaten benim.Seni yaratan zaten benim. Sana bugünkü kuvvetin her şeysiniSana bugünkü kuvvetin her şeysini tam manasıyla veren yine benim.tam manasıyla veren yine benim. Benden başkasından değil ki.Benden başkasından değil ki. Sen niçin bana itaat etmiyorsun da gelmiyorsun?Sen niçin bana itaat etmiyorsun da gelmiyorsun? Bu ihmalkarane hareketin,

Bu ihmalkarane hareketin,
nefsinin esiri olmaya götürüyor insanı ki.nefsinin esiri olmaya götürüyor insanı ki. Hattâ yerci’a metâ mâ racea.Hattâ yerci’a metâ mâ racea. Yani buradaki muvaffakiyetlerin neticesindeYani buradaki muvaffakiyetlerin neticesinde insan, ya insan olur,insan, ya insan olur, ya insanlıktan mağlup olursa, insanlıktan da uzak olur.ya insanlıktan mağlup olursa, insanlıktan da uzak olur. O zaman artık ne söylesen para yetmez.O zaman artık ne söylesen para yetmez. Şimdi mağlup insanların hali tıpkı bunun gibidir.Şimdi mağlup insanların hali tıpkı bunun gibidir. Onun için bak şimdi bak.Onun için bak şimdi bak. Meselü ehli beytî fîküm

Meselü ehli beytî fîküm
meselü sefîneti Nûhin.meselü sefîneti Nûhin. Benim ehl-i beytimin misali aranızda,Benim ehl-i beytimin misali aranızda, ehl-i beytimin misali, sefîneti nûhin.ehl-i beytimin misali, sefîneti nûhin. Nuh'un gemisi gibidir.Nuh'un gemisi gibidir. Men rakibehâ.Men rakibehâ. Kim benim ehl-i beytime yapışırsa necâ.Kim benim ehl-i beytime yapışırsa necâ. Necât, gemiye binen,Necât, gemiye binen, Nuh'un gemisine binenler nasıl kurtulduysaNuh'un gemisine binenler nasıl kurtulduysa benim ehl-i beytimin yolunda,benim ehl-i beytimin yolunda, benim yolumda yürüyenler de böyle necât olur.benim yolumda yürüyenler de böyle necât olur. Ve men tehallefe.Ve men tehallefe. Kim benim ve benim ehl-i beytiminKim benim ve benim ehl-i beytimin yolundan ayrılırsa,yolundan ayrılırsa, nasıl gemiye binmeyenlerin helâk olduğu,nasıl gemiye binmeyenlerin helâk olduğu, gark olduğu gibi, onlar da gark olur giderler.gark olduğu gibi, onlar da gark olur giderler. İki tanecik daha şunu okuyayım.İki tanecik daha şunu okuyayım. Meselü hâzihi’ş-şecerati meselü’l-mü’mini,

Meselü hâzihi’ş-şecerati meselü’l-mü’mini,
izâ iktearra min haşyetillâhi azze ve celle,izâ iktearra min haşyetillâhi azze ve celle, veka’at anhü zünûbühû,veka’at anhü zünûbühû, ve bekiyet lehû hasenâtühû.ve bekiyet lehû hasenâtühû. Bir ağacın dibinde oturuyorlarmışBir ağacın dibinde oturuyorlarmış Resûlullah Ekrem sallallahu aleyhi vessellem.Resûlullah Ekrem sallallahu aleyhi vessellem. Ağacın hangi ağaç olduğu belli değil.Ağacın hangi ağaç olduğu belli değil. Arabistan'daki ağaçların birisi işte.Arabistan'daki ağaçların birisi işte. Demiş ki müminin misali şu ağaca benzer.Demiş ki müminin misali şu ağaca benzer. Bu ağaç nasıl ki kuruduğu vakitte yapraklarına döküyor,Bu ağaç nasıl ki kuruduğu vakitte yapraklarına döküyor, Mü'min de Allah korkusundan titrediği vakitte,Mü'min de Allah korkusundan titrediği vakitte, o titremesi zamanında günahları öyle dökülür.o titremesi zamanında günahları öyle dökülür. Allah korkusundan bir titreme geliyor kendisine,Allah korkusundan bir titreme geliyor kendisine, bir ürkme geliyor.bir ürkme geliyor. Bu ürkme ve titremeden dolayıBu ürkme ve titremeden dolayı günahları tamamıyla bu ağacın yapraklarını döktüğü gibi dökülür.günahları tamamıyla bu ağacın yapraklarını döktüğü gibi dökülür. Ve bekiyet lehû hasenâtühû.Ve bekiyet lehû hasenâtühû. Hasenatı üzerinde bakiyet olunur.Hasenatı üzerinde bakiyet olunur. Bir, ikinci hadîs de dörtBir, ikinci hadîs de dört kişiye benzetti Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemkişiye benzetti Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Müslümanların misalini.Müslümanların misalini. Meselü hâzihi’l-ümmeti ke meseli erbeati neferin.

Meselü hâzihi’l-ümmeti ke meseli erbeati neferin.
Dört kişiye benzer.

Dört kişiye benzer.
Birisi, Racülün âtâhüllâhü mâlen ve ‘ilmen.Birisi, Racülün âtâhüllâhü mâlen ve ‘ilmen. Bir adama Cenab-ı Hak hem mal vermişBir adama Cenab-ı Hak hem mal vermiş hem de ilim vermiş.hem de ilim vermiş. Bir, fe hüve ye’melü bi ilmihî fî mâlihî,Bir, fe hüve ye’melü bi ilmihî fî mâlihî, yünfikuhû fî hakkihî.yünfikuhû fî hakkihî. İlmiyle amel ediyor, amil.İlmiyle amel ediyor, amil. Parasıyla da Allah yolunda infâk ediyor.Parasıyla da Allah yolunda infâk ediyor. Adam, Allah vermiş ona.Adam, Allah vermiş ona. İlim de vermiş, mal da vermiş.İlim de vermiş, mal da vermiş. İlmiyle amel ediyor.İlmiyle amel ediyor. Malını da infâk ediyor lazım olan yere.Malını da infâk ediyor lazım olan yere. İkinci bir adam misali veriyor.İkinci bir adam misali veriyor. Bir adam ki, racülün âtâhüllâhü ilmen

Bir adam ki, racülün âtâhüllâhü ilmen
ve lem yü’tihî mâlen.ve lem yü’tihî mâlen. Ama Allah ona ilim vermiş, ona mal vermemiş.Ama Allah ona ilim vermiş, ona mal vermemiş. Bunlar oluyor ya.Bunlar oluyor ya. Ama ve hüve yekûlü,Ama ve hüve yekûlü, o adam diyor ki, malı yok yani,o adam diyor ki, malı yok yani, malı olmayan adam diyor ki:malı olmayan adam diyor ki: Lev kâne lî mislü hâzâ amiltü fîhi.

Lev kâne lî mislü hâzâ amiltü fîhi.
Allah bana diyor, şu adama verdiği mal gibiAllah bana diyor, şu adama verdiği mal gibi bir mal vereydi de,bir mal vereydi de, bak ben onun gibi nasıl harcardımbak ben onun gibi nasıl harcardım diye bunu istiyor.diye bunu istiyor. Misle’llezî ye’melü, fe hümâ fi’l-ecri sevâün.

Misle’llezî ye’melü, fe hümâ fi’l-ecri sevâün.
Bunlar, ikisi de ecirde müsavidir.Bunlar, ikisi de ecirde müsavidir. Öteki varken veriyordu,Öteki varken veriyordu, öteki de yok ama istiyor onu da vermesini.öteki de yok ama istiyor onu da vermesini. Veremediği için, o verenin sevabınlaVeremediği için, o verenin sevabınla bundaki sevap beraber.bundaki sevap beraber. Eksik verilmez.Eksik verilmez. İkiyi istiyor.İkiyi istiyor. Yapsın, yok.Yapsın, yok. Ve racülün âtâhüllâhü mâlen mâlen yü’tihî ilmen.

Ve racülün âtâhüllâhü mâlen mâlen yü’tihî ilmen.
Bir adama da Cenab-ı Hak mal verdi,Bir adama da Cenab-ı Hak mal verdi, servet sahibi.servet sahibi. Mâlen yü’tihî ilmen.Mâlen yü’tihî ilmen. Ama bilgisi yok.Ama bilgisi yok. Fe hüve yetehabbetu fî mâlihî yünfikuhû fî ğayri hakkihî.

Fe hüve yetehabbetu fî mâlihî yünfikuhû fî ğayri hakkihî.
Binaenaleyh o malını ifsat ediyor,Binaenaleyh o malını ifsat ediyor, haksız yerlerde harcıyor, ilmi de zaten yok,haksız yerlerde harcıyor, ilmi de zaten yok, amel edemiyor.amel edemiyor. Bir adam daha var, diyor ki

Bir adam daha var, diyor ki
Allahu Teala ona ilim de vermemiş,Allahu Teala ona ilim de vermemiş, mal da vermemiş.mal da vermemiş. Ama diyor ki Allah bana eğer bu adama verdiği gibiAma diyor ki Allah bana eğer bu adama verdiği gibi vereydi de, ben de bu adamın yaptığı günahları ben de yapaydım.vereydi de, ben de bu adamın yaptığı günahları ben de yapaydım. Yok bir şeysi ama diyor,Yok bir şeysi ama diyor, bu adamın yaptığı günahları ben de yapaydım diyor,bu adamın yaptığı günahları ben de yapaydım diyor, aynı günahlar ona da veriliyor.aynı günahlar ona da veriliyor. İyiliği istersen iyiliklerin arasına,İyiliği istersen iyiliklerin arasına, kötüyü istersen, kötülerin arasına gidiyorsun.kötüyü istersen, kötülerin arasına gidiyorsun. Onun için diyor ki, Men ehabbe ve kavmen.

Onun için diyor ki, Men ehabbe ve kavmen.
Bu çok güzel.Bu çok güzel. Men ehabbeve kavmen.Men ehabbeve kavmen. Bir insan, bir kavmi seviyor.Bir insan, bir kavmi seviyor. Biz cemaati seviyoruz.Biz cemaati seviyoruz. Alâ a’mâlihim.

Alâ a’mâlihim.
Çok güzel işler yapıyorlar.Çok güzel işler yapıyorlar. Birbirlerini sevmede,Birbirlerini sevmede, yemekte, içmekte, dostlukta vs. güzel işler var.yemekte, içmekte, dostlukta vs. güzel işler var. O kavmi seviyor.O kavmi seviyor. Huşira yevme’l-kıyâmeti fî zümretihim.

Huşira yevme’l-kıyâmeti fî zümretihim.
O kavmin içinde o adam haşrolunacak.O kavmin içinde o adam haşrolunacak. O onlardan değil.O onlardan değil. Geceleri sabahlara kadar ibadet edemiyor.Geceleri sabahlara kadar ibadet edemiyor. Malını böyle fazla fazla infâk edemiyor.Malını böyle fazla fazla infâk edemiyor. Bir şeysi de yok ama seviyor onları.Bir şeysi de yok ama seviyor onları. Sevdiği için "Huşira yevme’l-kıyâmetiSevdiği için "Huşira yevme’l-kıyâmeti fî zümretihim.fî zümretihim. O zümreyle haşredecek Cenab-ı Hak onları.O zümreyle haşredecek Cenab-ı Hak onları. Ne kadar güzel bir şey.Ne kadar güzel bir şey. Ve hûsibe bi-hisabihim.

Ve hûsibe bi-hisabihim.
Onların hesabıyla o da hesaplanacak,Onların hesabıyla o da hesaplanacak, mükâfatlanacak.mükâfatlanacak. Ve in lem ya’mel a’mâlehüm.

Ve in lem ya’mel a’mâlehüm.
Her ne kadar onların yaptığı,Her ne kadar onların yaptığı, çok namaz kılıyorlar, çok oruç tutuyorlar,çok namaz kılıyorlar, çok oruç tutuyorlar, çok hayrat u hasenat yapıyorlar,çok hayrat u hasenat yapıyorlar, o onları yapamıyor amao onları yapamıyor ama onları seviyor ve istiyor.onları seviyor ve istiyor. Sevdiği ve istediği için Cenab-ı HakSevdiği ve istediği için Cenab-ı Hak bunu da onlarla beraber haşr edecek.bunu da onlarla beraber haşr edecek. Bir de zıttı var bunun.Bir de zıttı var bunun. Kötüleri seviyor, kötülerle.Kötüleri seviyor, kötülerle. Kötülerin amellerini yapmasa bile,Kötülerin amellerini yapmasa bile, o kötüleri sevdiği için,o kötüleri sevdiği için, o kötülerle beraber savunacak, haşrolunacak,o kötülerle beraber savunacak, haşrolunacak, amellerde onlara göre olacak, buyurmuşlar.amellerde onlara göre olacak, buyurmuşlar. Binaenaleyh, men ehabbe alâ ameli kavmin

Binaenaleyh, men ehabbe alâ ameli kavmin
şerran kâne ev hayran fe-hüve mimmen kemen amilehû.şerran kâne ev hayran fe-hüve mimmen kemen amilehû. İster hayır, ister şer.İster hayır, ister şer. Yapılan amelini hangisini seviyorsanYapılan amelini hangisini seviyorsan amelin ona göre olacak.amelin ona göre olacak. Cenab-ı Hak cümlemize intibahlar nasip etsin.Cenab-ı Hak cümlemize intibahlar nasip etsin. İyileri sevenlerden,İyileri sevenlerden, kötülerden de uzak olanlardan eylesin.kötülerden de uzak olanlardan eylesin. İyilerin amellerini her ne kadar yapamıyorsak da,İyilerin amellerini her ne kadar yapamıyorsak da, Ya Rabbi onları sevenlerin cümlesine bizi ilhak et.Ya Rabbi onları sevenlerin cümlesine bizi ilhak et. Kötüleri her ne kadar nefsimiz arzu ediyorsaKötüleri her ne kadar nefsimiz arzu ediyorsa onlardan da bizi uzak et.onlardan da bizi uzak et. El-Fatiha!

El-Fatiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2