Namaz Vakitleri
İstanbul
7 Recep 1447
27 December 2025
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:50
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Müminler Arasındaki Hak ve İkram

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Müminler Arasındaki Hak ve İkram

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm.Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillâhi rabbi’l-âlemin ve’l-âkibetü li’l-muttakîn

el-Hamdülillâhi rabbi’l-âlemin ve’l-âkibetü li’l-muttakîn
es-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedines-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân fe-inne efdale’l-kitâbi kitâbullâhİ’lemû eyyühe’l-ihvân fe-inne efdale’l-kitâbi kitâbullâh fe-enne efdale’l-hedyife-enne efdale’l-hedyi hedyu Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemhedyu Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra’l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid’ahve şerra’l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nârve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâr vebi’s-senedili muttasili ile’n-nebiyyivebi’s-senedili muttasili ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Men’ikteta’a hakka’mriin müslimin bi yemînihî,

Men’ikteta’a hakka’mriin müslimin bi yemînihî,
fekad evcebellâhü lehü’n-nâra,fekad evcebellâhü lehü’n-nâra, ve harrame aleyhi’l-cennete.ve harrame aleyhi’l-cennete. Fekâle racülün:Fekâle racülün: Yâ Rasûlallâhi,Yâ Rasûlallâhi, ve in kâne şey’en yesîran?ve in kâne şey’en yesîran? Kâle: Ve in kâne kadîben min erâkin.Kâle: Ve in kâne kadîben min erâkin. Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.

Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.
Ravileri uzun.

Ravileri uzun.
Her kim bir Müslüman'ın bir hakkınıHer kim bir Müslüman'ın bir hakkını yemin ederekten katleder, zapt ederse,yemin ederekten katleder, zapt ederse, alırsa, benimdir diyerekten yemin ediyor, yemin düşüyor mahkemeden.alırsa, benimdir diyerekten yemin ediyor, yemin düşüyor mahkemeden. O da yemin ediyor.O da yemin ediyor. Ederse, fekad evcebellâhü lehü’n-nâra.Ederse, fekad evcebellâhü lehü’n-nâra. Cenâb-ı Hakk ona cehennemi vacip kılar.Cenâb-ı Hakk ona cehennemi vacip kılar. Ve harrame aleyhi’l-cenneh.Ve harrame aleyhi’l-cenneh. Cenneti de ona haram kılar.Cenneti de ona haram kılar. Cennet haram olur, cehennem de vacip olur.Cennet haram olur, cehennem de vacip olur. Fekâle racülün.

Fekâle racülün.
Bir adam dedi ki, Yâ Rasûlallâhi,Bir adam dedi ki, Yâ Rasûlallâhi, ve in kâne şey’en yesîran?ve in kâne şey’en yesîran? Azıcık şey de olsa olur mu?Azıcık şey de olsa olur mu? Ufak bir şey, emniyetsiz bir şey.Ufak bir şey, emniyetsiz bir şey. Ve in kâne şey’en yesîran?Ve in kâne şey’en yesîran? Ve in kâne kadîben min erâkin.Ve in kâne kadîben min erâkin. Misvak dediğiniz ağacın köklerinden bir parçası da olsa,Misvak dediğiniz ağacın köklerinden bir parçası da olsa, o hak haktır.o hak haktır. Onu her kim böyle yemin ederekten gasp eder, zapt ederse,Onu her kim böyle yemin ederekten gasp eder, zapt ederse, sahip çıkarsa, ona cehennem vacip olur,sahip çıkarsa, ona cehennem vacip olur, cennette ona haram olur.cennette ona haram olur. Ravileri, ravahu Mâlik,

Ravileri, ravahu Mâlik,
Ahmed b. Hanbel, Müslim, Nesaî,Ahmed b. Hanbel, Müslim, Nesaî, İbn Mâce, Taberânî, an Ebi Ümame,İbn Mâce, Taberânî, an Ebi Ümame, Buhârî, Taberânî, Hâkim, Ziya el-MakdisiBuhârî, Taberânî, Hâkim, Ziya el-Makdisi ve seb’un ahâr an Ebi Süfyan.ve seb’un ahâr an Ebi Süfyan. Geçen derste geçti de en büyük şey haksızlık,

Geçen derste geçti de en büyük şey haksızlık,
hak, haksızlık, haram yiyen insanların,hak, haksızlık, haram yiyen insanların, duaya çıktılar da,duaya çıktılar da, Musa aleyhisselam'ın da içlerinde beraber olduğu haldeMusa aleyhisselam'ın da içlerinde beraber olduğu halde Cenâb-ı Hakk yağmur vermedi.Cenâb-ı Hakk yağmur vermedi. Dedi ki Cenâb-ı Hak, bunlar bu haklarıDedi ki Cenâb-ı Hak, bunlar bu hakları sahiplerine iade etmedikçe,sahiplerine iade etmedikçe, ne kadar ağlasalar ağlasınlar,ne kadar ağlasalar ağlasınlar, ne kadar sızlasalar sızlasalar,ne kadar sızlasalar sızlasalar, ben gözünün yaşına hiç acımam.ben gözünün yaşına hiç acımam. İlla hak sahiplerine, haklarını eda etmek,İlla hak sahiplerine, haklarını eda etmek, ondan sonra yalvarmak.ondan sonra yalvarmak. Yoksa hak sahiplerinin hakkını yut daYoksa hak sahiplerinin hakkını yut da ondan sonra yalvar yalvarabildiğin kadar.ondan sonra yalvar yalvarabildiğin kadar. Men’iktenâ kelben

Men’iktenâ kelben
leyse bi kelbi saydin ve lâ mâşiyetinleyse bi kelbi saydin ve lâ mâşiyetin ve lâ erdin, fe innehû yenkusu min ecrihîve lâ erdin, fe innehû yenkusu min ecrihî külle yevmin kîrâtâni.külle yevmin kîrâtâni. Müslim, Tirmizî, Nesaî, Hz. Ebû Hüreyre'den.

Müslim, Tirmizî, Nesaî, Hz. Ebû Hüreyre'den.
Her kim av köpeği olmadık, av köpeği değilse,Her kim av köpeği olmadık, av köpeği değilse, çoban köpeği değilse,çoban köpeği değilse, arazi bekleyen köpekten değilse,arazi bekleyen köpekten değilse, bir köpek beslerse, evinde süs köpeğibir köpek beslerse, evinde süs köpeği yahut nasıl köpek olursa olsun,yahut nasıl köpek olursa olsun, bu onun her günkü kazancından iki kıyratbu onun her günkü kazancından iki kıyrat noksan eder.noksan eder. Her bir kıyratın ağırlığı bir Uhud dağı kadardır.Her bir kıyratın ağırlığı bir Uhud dağı kadardır. Yani kazançları elinden gider.Yani kazançları elinden gider. Ne kadar sofu da olsa yani iki kıyrat.Ne kadar sofu da olsa yani iki kıyrat. Onun için diğer bir vaktiyle okumuştum.Onun için diğer bir vaktiyle okumuştum. Fransa da Almanlarla harp yaptılar.

Fransa da Almanlarla harp yaptılar.
O harpte ölenlerin sayısından daha çokO harpte ölenlerin sayısından daha çok köpek, kuduzdan ölmüşler.köpek, kuduzdan ölmüşler. Kırk bine yakın galiba zannedersem deKırk bine yakın galiba zannedersem de hastaneleri varmış, kuduz hastaneleri.hastaneleri varmış, kuduz hastaneleri. Çok zayiat vermişler köpeklerden,Çok zayiat vermişler köpeklerden, kuduz olmak suretiyle.kuduz olmak suretiyle. Bu tabi hep bu ufacık köpeklerBu tabi hep bu ufacık köpekler evlerde besleniyor, onlar âdet edilmişler.evlerde besleniyor, onlar âdet edilmişler. Köpeğin tabi huyu, ahlâkı başka çeşit.Köpeğin tabi huyu, ahlâkı başka çeşit. Binâenaleyh bu hastalık etrafa yayılıp gider.Binâenaleyh bu hastalık etrafa yayılıp gider. Bundan dolayı olan zayiatta gözü görülmez.Bundan dolayı olan zayiatta gözü görülmez. Sabahleyin, radyo söylüyordu,Sabahleyin, radyo söylüyordu, bir sene zarfında trafik kazasından ölenlerin adedini,bir sene zarfında trafik kazasından ölenlerin adedini, Kıbrıs'ta ölenlerden çok fazla, neden?Kıbrıs'ta ölenlerden çok fazla, neden? Dikkatsizlik mi dersin, akılsızlık mı dersin ne dersen de.Dikkatsizlik mi dersin, akılsızlık mı dersin ne dersen de. Allah'ın yolu işte, koca yolu işte.Allah'ın yolu işte, koca yolu işte. İnsan birbirini görür.İnsan birbirini görür. Şu gökteki yıldızlara bakarsan milyarlarca yıldızlar var.Şu gökteki yıldızlara bakarsan milyarlarca yıldızlar var. Ne güzel hepsi istikametinde, yolunda.Ne güzel hepsi istikametinde, yolunda. Hiç şaşırmıyorlar, hiç birbirine çarpan yok.Hiç şaşırmıyorlar, hiç birbirine çarpan yok. Biz koca yolda birbirlerimizi nasıl aldatıyorsak aldatıyoruz işte.Biz koca yolda birbirlerimizi nasıl aldatıyorsak aldatıyoruz işte. Bu köpeklere de binâenaleyh böyle

Bu köpeklere de binâenaleyh böyle
süs köpeği arkasına takıyor, gezdiriyor arkasında.süs köpeği arkasına takıyor, gezdiriyor arkasında. Seviyor, öpüyor.Seviyor, öpüyor. Ondan da, onun tüyünden de bir hastalık geliveriyor.Ondan da, onun tüyünden de bir hastalık geliveriyor. Bana ne onlardan.Bana ne onlardan. Onun için onun ecirlerinden her günOnun için onun ecirlerinden her gün iki kıyrat yok olur gider.iki kıyrat yok olur gider. Men ekarra bi ayni mü’minin,

Men ekarra bi ayni mü’minin,
ekarrallâhü bi aynihî yevme’l-kiyâmeti.ekarrallâhü bi aynihî yevme’l-kiyâmeti. Her kim bir müminin gözlerini

Her kim bir müminin gözlerini
sürurlandırırsa, yani onu sevindirirse,sürurlandırırsa, yani onu sevindirirse, her kim bir mümini ne çeşit olursa olsun onu sevindirirse,her kim bir mümini ne çeşit olursa olsun onu sevindirirse, onu maksadına iliştirirse,onu maksadına iliştirirse, O'nu razı ederse, ekarrallâhü bi aynihî yevme’l-kiyâmeti.O'nu razı ederse, ekarrallâhü bi aynihî yevme’l-kiyâmeti. Cenâb-ı Hak O'nun gözlerini gözlerinden murad,Cenâb-ı Hak O'nun gözlerini gözlerinden murad, O'nun kendisini demektir.O'nun kendisini demektir. Burada gözlerinden murad dediler amaBurada gözlerinden murad dediler ama maksat onun kendisini Cenâb-ı Hakmaksat onun kendisini Cenâb-ı Hak kıyamet gününde sürur içerisinde bırakacak,kıyamet gününde sürur içerisinde bırakacak, sevindirecek.sevindirecek. Müslümanı sen sevindirdiydin,Müslümanı sen sevindirdiydin, işte ona mukabil ben de seni bugün sevindiriyorum diyecek.işte ona mukabil ben de seni bugün sevindiriyorum diyecek. Men’iktehale bi’l-ismidi.

Men’iktehale bi’l-ismidi.
Bunun üstünde çok dersler geçiyor tabi.

Bunun üstünde çok dersler geçiyor tabi.
Mümin kardeşlere sevindirme hakkında.Mümin kardeşlere sevindirme hakkında. Çeşit fırsatlarda Cenâb-ı PeygamberÇeşit fırsatlarda Cenâb-ı Peygamber böyle müteaddit şeylerde bulunmuş.böyle müteaddit şeylerde bulunmuş. Teşviklerde bulunmuş.Teşviklerde bulunmuş. Men’iktehale bi’l-ismidi yevme âşurâe,

Men’iktehale bi’l-ismidi yevme âşurâe,
lem yermed ebeden.lem yermed ebeden. Her kim aşure günü,Her kim aşure günü, muharremin onuncu günü gözlerine sürme sürerse,muharremin onuncu günü gözlerine sürme sürerse, onun gözleri bir daha ağrı görmez,onun gözleri bir daha ağrı görmez, demiş ama bu hadîsi de zayıf addetmişler.demiş ama bu hadîsi de zayıf addetmişler. Ama bunlar fedaildendir.Ama bunlar fedaildendir. Hadîsler ne kadar zayıf olsa daHadîsler ne kadar zayıf olsa da fedailde kendilerinden istifade edilir.fedailde kendilerinden istifade edilir. Ne olacak bir sürme çekebiliriz o akşam.Ne olacak bir sürme çekebiliriz o akşam. Erkekler sürmeyi gece sürerler,Erkekler sürmeyi gece sürerler, sabahleyin yıkarlar.sabahleyin yıkarlar. Gündüzün kadınlara mahsus, gece erkeklere mahsus.Gündüzün kadınlara mahsus, gece erkeklere mahsus. Men’iktevâ ev isterkâ,

Men’iktevâ ev isterkâ,
fekad berie mine’t-tevekküli.fekad berie mine’t-tevekküli. Her kim, demiri kızdırıp daHer kim, demiri kızdırıp da ağrıyan yerlere dağılama diyorlar.ağrıyan yerlere dağılama diyorlar. Hâlâ köylerde yaparlar bunu böyle.Hâlâ köylerde yaparlar bunu böyle. Ağrıyan yerlere demir kızdırmak suretinde dağlayanlarAğrıyan yerlere demir kızdırmak suretinde dağlayanlar ve Kur'an'dan gayrı,ve Kur'an'dan gayrı, Kur'an'dan gayrı şeylerle rukye edenler okuyanlarKur'an'dan gayrı şeylerle rukye edenler okuyanlar ancak Kur'an okunur veya Peygamberimizden mevrutancak Kur'an okunur veya Peygamberimizden mevrut hadîsler okunur, hastaları için okunacaksa.hadîsler okunur, hastaları için okunacaksa. Yoksa öyle bir manası bilinmeyen,Yoksa öyle bir manası bilinmeyen, kimin ne dediğini bilinmeyen kelimelerle okunan,kimin ne dediğini bilinmeyen kelimelerle okunan, rukyeler caiz değildir.rukyeler caiz değildir. Fekad berie mine’t-tevekküli.Fekad berie mine’t-tevekküli. Bu adam tevekkülden uzak.Bu adam tevekkülden uzak. Men eksera mine’l-istiğfâri,

Men eksera mine’l-istiğfâri,
cealellâhü azze ve celle lehûcealellâhü azze ve celle lehû min külli hemmin feracen.min külli hemmin feracen. Her kim istiğfara devam ederse.

Her kim istiğfara devam ederse.
İstiğfar, Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellemİstiğfar, Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yaptığı gibi, Cenâb-ı Hak Celle ve Alâ da Kur'an'ındayaptığı gibi, Cenâb-ı Hak Celle ve Alâ da Kur'an'ında istiğfar etmemizi bize emretmiştir.istiğfar etmemizi bize emretmiştir. O emretmiş, Cenâb-ı Peygamber de yapmışO emretmiş, Cenâb-ı Peygamber de yapmış ve bizim yapmamızı da bize tavsiye etmişlerdir.ve bizim yapmamızı da bize tavsiye etmişlerdir. Fakat istiğfarıFakat istiğfarı Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah deyip geçmemeli.Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah deyip geçmemeli. İstiğfarı tamam okumalı.İstiğfarı tamam okumalı. Estağfirullah ellezî lâ ilâhe

Estağfirullah ellezî lâ ilâhe
illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi,illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi, Ve es-elühü't-tevbete ve'l-mağfireteVe es-elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ, innehû, hüve't-tevvâbü'r-rahîm.ve'l-hidâyete lenâ, innehû, hüve't-tevvâbü'r-rahîm. Bunu yüz kere hiç olmasa bir insan.

Bunu yüz kere hiç olmasa bir insan.
Estağfirullah, estağfirullah 100 kere çabuk olur.Estağfirullah, estağfirullah 100 kere çabuk olur. Fakat tamamını okursan biraz ağır olur ama tatlı olur.Fakat tamamını okursan biraz ağır olur ama tatlı olur. Binâenaleyh istiğfarı kim böyle çok ederse ekser, ekser, çok.Binâenaleyh istiğfarı kim böyle çok ederse ekser, ekser, çok. Cenâb-ı Peygamber 70 ve 100 olaraktan kendileri tarafından zikredilmiştir.Cenâb-ı Peygamber 70 ve 100 olaraktan kendileri tarafından zikredilmiştir. Her gün yaparlarmış istiğfarı.Her gün yaparlarmış istiğfarı. Kim yaparsa bunu Cealellâhü azze ve celleKim yaparsa bunu Cealellâhü azze ve celle lehû min külli hemmin feracen.lehû min külli hemmin feracen. Hem dert, kaygı, musibet,Hem dert, kaygı, musibet, neler varsa yani, birçok manaları ifade eden kelime.neler varsa yani, birçok manaları ifade eden kelime. Bunların hepsinden Cenâb-ı Hak ona kurtuluş verir.Bunların hepsinden Cenâb-ı Hak ona kurtuluş verir. Sıkıntılardan kurtulur, dertlerden kurtulur,Sıkıntılardan kurtulur, dertlerden kurtulur, meşakkatlerden kurtulur.meşakkatlerden kurtulur. Ve min külli dîkin.

Ve min külli dîkin.
Ne kadar darlıklar varsa,Ne kadar darlıklar varsa, mehracen ondan da kurtulur, çıkış yolu bulur.mehracen ondan da kurtulur, çıkış yolu bulur. Ve razekahû min haysü lâ yehtesibü.

Ve razekahû min haysü lâ yehtesibü.
Aynı zamanda da ummadığı yerlerdenAynı zamanda da ummadığı yerlerden Cenâb-ı Hakk ona rızıklar ihsan eder.Cenâb-ı Hakk ona rızıklar ihsan eder. Ummadığı yerlerden rızıklar verir.Ummadığı yerlerden rızıklar verir. Kur'an-ı Azimuşşan'da;Kur'an-ı Azimuşşan'da; Ve men yetteki(A)llâhe yec’al lehû mehracân.

Ve men yetteki(A)llâhe yec’al lehû mehracân.
Ve yerzukhu min haysu la yahtesib.Ve yerzukhu min haysu la yahtesib. Ayet-i kerîmesinde de Cenâb-ı Hak bunu bize beyan etmiştir.Ayet-i kerîmesinde de Cenâb-ı Hak bunu bize beyan etmiştir. Birçok büyüklerimize gelmişler,Birçok büyüklerimize gelmişler, benim şu derdim var,benim şu derdim var, öteki demiş benim bu derdim var,öteki demiş benim bu derdim var, herkese istiğfar tavsiye etmişler, niçin?herkese istiğfar tavsiye etmişler, niçin? İstiğfarda çok fevaid var.

İstiğfarda çok fevaid var.
Sayısız fevaid.Sayısız fevaid. Çocuğu olmayanın çocuğu olur.Çocuğu olmayanın çocuğu olur. Parası olmayanın parası olur.Parası olmayanın parası olur. Malı olmayanın malı olur.Malı olmayanın malı olur. İşte derdi olanın derdi gider.İşte derdi olanın derdi gider. Birçok böyle fevaidle doludur.Birçok böyle fevaidle doludur. Onun için herkese en güzel tavsiye edilecek şeyOnun için herkese en güzel tavsiye edilecek şey istiğfara devam.istiğfara devam. Fakat istiğfar ancak günahları terk etmekle olur.Fakat istiğfar ancak günahları terk etmekle olur. Günahlara devam edildiği takdirdeGünahlara devam edildiği takdirde yapılan istiğfarlar hemyapılan istiğfarlar hem yersiz olur hem de uygunsuz olur yani.yersiz olur hem de uygunsuz olur yani. Hem bir taraftan yap hatayı,Hem bir taraftan yap hatayı, bir taraftan da yalvar.bir taraftan da yalvar. Yalvarmak iyi ama hatayı da terk et.Yalvarmak iyi ama hatayı da terk et. Men eksera zikrallâhi,

Men eksera zikrallâhi,
fekad berie mine’n-nifâki.fekad berie mine’n-nifâki. Her kim Allahu Teâlâ'nın zikrini çok ederse.Her kim Allahu Teâlâ'nın zikrini çok ederse. Zikirlerin nev'i çok.Zikirlerin nev'i çok. Allah demek zikirdir.Allah demek zikirdir. Lâ ilâhe illallâh demek zikirdir.Lâ ilâhe illallâh demek zikirdir. Kur'an okumak zikirdir.Kur'an okumak zikirdir. Namaz kılmak zikirdir.Namaz kılmak zikirdir. Tesbih çekmek zikirdir.Tesbih çekmek zikirdir. İstiğfar çekmek zikirdir.İstiğfar çekmek zikirdir. Müslümanların faydasına koşmak o da zikirdir.Müslümanların faydasına koşmak o da zikirdir. Bunları her kim çok yaparsa,Bunları her kim çok yaparsa, ekser kelimesiyle, ekser kelimesiyle anladım.ekser kelimesiyle, ekser kelimesiyle anladım. Ekser, kesretten malum, çokluktan.Ekser, kesretten malum, çokluktan. Çok yaparsa, ne kadar çok yaparsan,Çok yaparsa, ne kadar çok yaparsan, bu kadar çok kârın olur.bu kadar çok kârın olur. Ve Cenâb-ı Zülcelal hazretleriVe Cenâb-ı Zülcelal hazretleri az zikredenleri Kur'an'da şöyle zem ediyor.az zikredenleri Kur'an'da şöyle zem ediyor. İnne’l-münâfikîne yuhâdi’ûna’llâhe

İnne’l-münâfikîne yuhâdi’ûna’llâhe
ve izâ kâmû ilâ’s-salâtive izâ kâmû ilâ’s-salâti kâmû kusâlâ yurâûne’n-nâsekâmû kusâlâ yurâûne’n-nâse velâ yezkurûna’llâhe illâ kalîlâ.velâ yezkurûna’llâhe illâ kalîlâ. Allah'ın zikrini az yaparlar.

Allah'ın zikrini az yaparlar.
Sıkıştığı vakit yapar.Sıkıştığı vakit yapar. Görürlerse yapar.Görürlerse yapar. Çünkü makbul olan bir şey değildir.Çünkü makbul olan bir şey değildir. Namazı kılarken de ağır ağır kılar.Namazı kılarken de ağır ağır kılar. Onun için namazda ön safları kapabilmekOnun için namazda ön safları kapabilmek büyük kârdır.büyük kârdır. İlk safı kapamazsan, ikinciyi kapacaksın.İlk safı kapamazsan, ikinciyi kapacaksın. İkinciyi kapamazsan üçüncüyü.İkinciyi kapamazsan üçüncüyü. Geri saflarda kalmak tembellik alametiymiş.Geri saflarda kalmak tembellik alametiymiş. Kusâlânın manası geri kalmak,Kusâlânın manası geri kalmak, geç kalmak, geri kalmak tembellik alamettir ki,geç kalmak, geri kalmak tembellik alamettir ki, münafıkların alameti olduğunu burada beyan buyurmuş.münafıkların alameti olduğunu burada beyan buyurmuş. Onun için camilere bazı cuma günleriOnun için camilere bazı cuma günleri çok erken giderlermiş kiçok erken giderlermiş ki ilk önce giren ben olayım diyerekten.ilk önce giren ben olayım diyerekten. Çünkü ilk girene büyük mükâfat veriliyor.Çünkü ilk girene büyük mükâfat veriliyor. Sonra o mükâfatlar azala azala yumurtaya iniyor.Sonra o mükâfatlar azala azala yumurtaya iniyor. Ashâb-ı kirâmın zamanında daAshâb-ı kirâmın zamanında da cuma günleri bahususcuma günleri bahusus camiye erken girmenin faziletini kazanmak içincamiye erken girmenin faziletini kazanmak için sabah namazını kıldıktan sonra camiden çıkmazlarmış.sabah namazını kıldıktan sonra camiden çıkmazlarmış. Cumaya karar camide oturulmamış ki,Cumaya karar camide oturulmamış ki, cumaya girenin ilklerinden olalım diyerekten.cumaya girenin ilklerinden olalım diyerekten. Böyle ezan okunsun da ondan sonra camiye girelim demek,Böyle ezan okunsun da ondan sonra camiye girelim demek, bu yanlış bir iştir.bu yanlış bir iştir. Men ekrame zâ sinnin fi’l-İslâmi.Men ekrame zâ sinnin fi’l-İslâmi. Her kim İslamiyet'te yaşlanmış,Her kim İslamiyet'te yaşlanmış, başlanmış, saçını sakalını ağartmış,başlanmış, saçını sakalını ağartmış, beli bükülmüş bir insan.beli bükülmüş bir insan. Zâ sinnin 60'ı, 70'yi geçmiş 70'i belki 80'lik.Zâ sinnin 60'ı, 70'yi geçmiş 70'i belki 80'lik. Çok yaşlı yani.Çok yaşlı yani. Tabi sayısını koymamış ama yaşlı bir insan.Tabi sayısını koymamış ama yaşlı bir insan. Keennehû kad ekrame Nûhan.

Keennehû kad ekrame Nûhan.
Sanki bu adam, Nuh aleyhisselama ikram etmiş gibidir.Sanki bu adam, Nuh aleyhisselama ikram etmiş gibidir. Yaşlı bir insana ikram,Yaşlı bir insana ikram, Nuh aleyhisselama yapılan ikram gibidir.Nuh aleyhisselama yapılan ikram gibidir. Ve men ekrame Nûhan fî kavmihî.

Ve men ekrame Nûhan fî kavmihî.
Her kim ki Nuh aleyhisselamın kavmi içinde ikram ediyor.Her kim ki Nuh aleyhisselamın kavmi içinde ikram ediyor. Fekad ekramellâhe.Fekad ekramellâhe. Bu adam Allahu Celle ve Alâ'ya ikram etmiş sayılır.Bu adam Allahu Celle ve Alâ'ya ikram etmiş sayılır. Yani büyüklere karşı hürmet ve saygınınYani büyüklere karşı hürmet ve saygının alametlerinden birisi.alametlerinden birisi. Onun için İslâm'da güzel şeydir.Onun için İslâm'da güzel şeydir. Hatırıma gelmedi ama büyüklere ikram,

Hatırıma gelmedi ama büyüklere ikram,
küçüklere şefkat merhamet etmeyen bizden değildir.küçüklere şefkat merhamet etmeyen bizden değildir. Yani büyüklerine ikram etmeyen,Yani büyüklerine ikram etmeyen, küçüklerine de şefkat etmeyen bizden değildir sözününküçüklerine de şefkat etmeyen bizden değildir sözünün bu da ayrı bir tabiri.bu da ayrı bir tabiri. Her kim yaşlı bir insanaHer kim yaşlı bir insana İslâm'daki yaşından dolayı, İslâm'da bu kadar ömür sürmüş,İslâm'daki yaşından dolayı, İslâm'da bu kadar ömür sürmüş, ibadet taat etmiş diyerekten onaibadet taat etmiş diyerekten ona hürmet ediyor ve önüne geçmiyorhürmet ediyor ve önüne geçmiyor ve ona saygı yapıyor.ve ona saygı yapıyor. Her şeysinde.Her şeysinde. Ki Hz. Ali kerramallahi vechihi deKi Hz. Ali kerramallahi vechihi de böyle bir şeyden dolayı tahzim buyurmuşlar.böyle bir şeyden dolayı tahzim buyurmuşlar. Sabah namazına gidiyormuş da önünde bir yaşlı,Sabah namazına gidiyormuş da önünde bir yaşlı, onu geçmemiş, namaza da geç kalmış.onu geçmemiş, namaza da geç kalmış. Allah da güneşi durdurmuş.Allah da güneşi durdurmuş. İki tabir var burada, güneşin durduruluşunda.İki tabir var burada, güneşin durduruluşunda. Bu olmaz şeydir diyenler var, tabiatın icadı.Bu olmaz şeydir diyenler var, tabiatın icadı. Güneş durur mu hiç?Güneş durur mu hiç? Ama Allah'ın kudretinde olan her şey,Ama Allah'ın kudretinde olan her şey, Allah'ın emrine musahhardır.Allah'ın emrine musahhardır. Durur da gider de.Durur da gider de. Bu bir şey değil de yani o vazifesini yapmış.Bu bir şey değil de yani o vazifesini yapmış. O ihtiyarın önüne geçmemiş, güneş de batmamış,O ihtiyarın önüne geçmemiş, güneş de batmamış, o da vaktinde namazını kılabilmiş.o da vaktinde namazını kılabilmiş. Men ekrame ehâhü, feinnemâ yükrimüllâhe.

Men ekrame ehâhü, feinnemâ yükrimüllâhe.
Ne kadar güzel şeyler bunlar.

Ne kadar güzel şeyler bunlar.
Her kim bir din kardeşine ikram ederse,Her kim bir din kardeşine ikram ederse, buyrun der yer gösterir.buyrun der yer gösterir. İkramın çeşitleri var yani.İkramın çeşitleri var yani. Mutlaka elinden tutup öpmek lazım değil.Mutlaka elinden tutup öpmek lazım değil. Ona bir yer gösterir, bir kolundan tutar.Ona bir yer gösterir, bir kolundan tutar. Bir şey yapar, nasıl yaparsa yapsın, bir ikram edecek.Bir şey yapar, nasıl yaparsa yapsın, bir ikram edecek. Men ekrame ehâhü.

Men ekrame ehâhü.
Kardeşine bir ikram yapsın.Kardeşine bir ikram yapsın. Feinnemâ yükrimüllâhe.Feinnemâ yükrimüllâhe. Bu Allahu Teâlâ'ya ikramdır.Bu Allahu Teâlâ'ya ikramdır. Şimdi bizim ramazanda arkadaşlar, kardeşlerŞimdi bizim ramazanda arkadaşlar, kardeşler hep ikram yapıyorlar, sofralar kuruyorlar.hep ikram yapıyorlar, sofralar kuruyorlar. Ben bu sene dizlerim ağrıdığı içinBen bu sene dizlerim ağrıdığı için iştirak edemiyorum bunların sofralarına,iştirak edemiyorum bunların sofralarına, hepsinden özür diliyorum amahepsinden özür diliyorum ama affederler mi, etmezler mi bilmem.affederler mi, etmezler mi bilmem. Şimdi o ikramı kabul etmek lazım.Şimdi o ikramı kabul etmek lazım. Buyrun diyorlar, ona da icabet etmek lazım.Buyrun diyorlar, ona da icabet etmek lazım. Yalnız, burada da bir hatalar oluyor mu bilmiyorum gayri.Yalnız, burada da bir hatalar oluyor mu bilmiyorum gayri. Davetçilerin vazifesi, cami komşuları da ortak olması lazım.Davetçilerin vazifesi, cami komşuları da ortak olması lazım. Kendisinin dostları vardır oradan buradan,Kendisinin dostları vardır oradan buradan, bir sürü insan geliyor bugün.bir sürü insan geliyor bugün. Hiç tanımadığımız insanlar, sofraya oturuyorlar.Hiç tanımadığımız insanlar, sofraya oturuyorlar. Fakat cami komşularından birçok kimseleri de göremiyoruz sofrada.Fakat cami komşularından birçok kimseleri de göremiyoruz sofrada. Onlara da hiç kulak asılmıyorsa bu sofrayı tertip edenin bir hatasıdır.Onlara da hiç kulak asılmıyorsa bu sofrayı tertip edenin bir hatasıdır. Bunu şey yapmalı, sofra tertip ettiği günü,Bunu şey yapmalı, sofra tertip ettiği günü, evvela cami komşularını, mademki bu camide yapılıyor bir ziyafet,evvela cami komşularını, mademki bu camide yapılıyor bir ziyafet, caminin komşuları da bundan istifade etmelidir, değil mi ya?caminin komşuları da bundan istifade etmelidir, değil mi ya? Ama gelir gelmez, orası bize ait değil.Ama gelir gelmez, orası bize ait değil. Men ekramehû ehûhü’l-müslimü.

Men ekramehû ehûhü’l-müslimü.
Ee, bu da hayır şimdi.Ee, bu da hayır şimdi. Men ekramehû ehûhü’l-müslimü.Men ekramehû ehûhü’l-müslimü. Bir müslüman kardeşinin ikramı var size.Bir müslüman kardeşinin ikramı var size. Nasıl olursa olsun.Nasıl olursa olsun. İster evine çağırmak suretiyle ikram etsin.İster evine çağırmak suretiyle ikram etsin. İster size bir hediye vermek suresiyle ikram etsin.İster size bir hediye vermek suresiyle ikram etsin. Nasıl ikram ederse eder.Nasıl ikram ederse eder. Men ekramehû, bir ikram.Men ekramehû, bir ikram. Ehûhü’l-müslimü.Ehûhü’l-müslimü. Müslüm kardeşi kardeşine bir ikram ediyor.Müslüm kardeşi kardeşine bir ikram ediyor. Fe’l-yekbel kerâmetehû.Fe’l-yekbel kerâmetehû. Onun ikramını kabul et.Onun ikramını kabul et. Ben kabul etmem diyerekten onu mahcup etme.Ben kabul etmem diyerekten onu mahcup etme. Sen o ikramdan müstağniysenSen o ikramdan müstağniysen onu alır başkasına da devredersin.onu alır başkasına da devredersin. Ama onu da sevindirmek için,Ama onu da sevindirmek için, onun ikramını kabul etmek lazım.onun ikramını kabul etmek lazım. Fe’l-yekbel diyor.Fe’l-yekbel diyor. Kabul etsin, kerâmetehû, onun ikramını.Kabul etsin, kerâmetehû, onun ikramını. Fe innemâ hiye kerâmetüllâhi.Fe innemâ hiye kerâmetüllâhi. Bu ikram ondan değil sana, Allah'tandır.Bu ikram ondan değil sana, Allah'tandır. Allah'ın verdiği ikramı ne diye reddediyorsun?Allah'ın verdiği ikramı ne diye reddediyorsun? Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazreti Ömer'e bir şey verdi,

Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazreti Ömer'e bir şey verdi,
bir hediye gelmiş kumaş.bir hediye gelmiş kumaş. Nasıl hatırımda pek yok ama.Nasıl hatırımda pek yok ama. Onu Hazreti Ömer Efendimiz'e vermiş.Onu Hazreti Ömer Efendimiz'e vermiş. Hazreti Ömer Efendimiz ipeklidir, ben bunu giyemem demiş.Hazreti Ömer Efendimiz ipeklidir, ben bunu giyemem demiş. Giyemezsen başkasına veremez misin demiş.Giyemezsen başkasına veremez misin demiş. Giyemezsen, ipeklidir de, başkasına da veremez misin?Giyemezsen, ipeklidir de, başkasına da veremez misin? Bu mualde.Bu mualde. Binâenaleyh, ikramı kabul etmek,Binâenaleyh, ikramı kabul etmek, ikramı asıl ettiren Allah.ikramı asıl ettiren Allah. Bunu iyi bilmek lazım.Bunu iyi bilmek lazım. Asıl ikram Allah'tan gelir buna.Asıl ikram Allah'tan gelir buna. Onun için o gelen ikram Allah'ın ikramıdır,Onun için o gelen ikram Allah'ın ikramıdır, onu kabul eder.onu kabul eder. Fe lâ teruddû alellâhi.

Fe lâ teruddû alellâhi.
Açıklıyor şimdi.Açıklıyor şimdi. Allah'ın ikramını Allah'a sakın reddetmeyin.Allah'ın ikramını Allah'a sakın reddetmeyin. Bu, tabi, davetlerde böyle.Bu, tabi, davetlerde böyle. Bu akşam bize teşrif etmez misiniz?Bu akşam bize teşrif etmez misiniz? İşin yok, gücün yok.İşin yok, gücün yok. Etmem, olmaz.Etmem, olmaz. Peki, teşekkür ederim.Peki, teşekkür ederim. Gidersin.Gidersin. Onu reddetmeyeceksin.Onu reddetmeyeceksin. Ebû Nuaym Hazreti Enes rivayetten rivayet etmişler.Ebû Nuaym Hazreti Enes rivayetten rivayet etmişler. Men ekele.

Men ekele.
Bu şeyler bitti.Bu şeyler bitti. Men ekele dirhemen min riben.

Men ekele dirhemen min riben.
Her kim bir dirhem, en eksik şey, ölçü,Her kim bir dirhem, en eksik şey, ölçü, dirhemden başka, bir dirhem, iki dirhem,dirhemden başka, bir dirhem, iki dirhem, dört yüz dirheme çıkar, bin dirheme çıkar, gider.dört yüz dirheme çıkar, bin dirheme çıkar, gider. Aşağısı bir, birden başlıyor.Aşağısı bir, birden başlıyor. Bir dirhem, bir insan faiz yerse, riba faiz,Bir dirhem, bir insan faiz yerse, riba faiz, yerse, fe hüve mislü selâsin ve selâsîne zenyeten.yerse, fe hüve mislü selâsin ve selâsîne zenyeten. Bu otuz üç zinaya yapmış gibidir.Bu otuz üç zinaya yapmış gibidir. Bir dirhem faizin yemesi otuz üç zinaya karşı oldu.Bir dirhem faizin yemesi otuz üç zinaya karşı oldu. Biz zinaya yapan adama rast gelirsek onu taifleriz tabi.Biz zinaya yapan adama rast gelirsek onu taifleriz tabi. Ne edepsiz adamsın deriz.Ne edepsiz adamsın deriz. Fakat faiz yiyenlere kimse bir şey demiyor.Fakat faiz yiyenlere kimse bir şey demiyor. Hatta bugün onun müdafileri var.Hatta bugün onun müdafileri var. Bugün faizsiz zam dönmez diyorlar.Bugün faizsiz zam dönmez diyorlar. Ticarette zam olmaz.Ticarette zam olmaz. Alacaksın vereceksin işte burada faiz olacak.Alacaksın vereceksin işte burada faiz olacak. Binâenaleyh burada bir dirhem diyor.Binâenaleyh burada bir dirhem diyor. Şimdi diyorlar ki azıcık faiz olmaz.Şimdi diyorlar ki azıcık faiz olmaz. Az da faiz olmaz diye de bir şeyi daha var, fikir veriyor.Az da faiz olmaz diye de bir şeyi daha var, fikir veriyor. Ya faiz, kat kat olursa o zaman faiz olur diyor.Ya faiz, kat kat olursa o zaman faiz olur diyor. Onlar tefeci diyorlar.Onlar tefeci diyorlar. Tefecilerinki faizdir.Tefecilerinki faizdir. Ötekiler azmış faiz yüzde bir, yüzde üç, yüzde beş.Ötekiler azmış faiz yüzde bir, yüzde üç, yüzde beş. Onlar faiz sayılmaz.Onlar faiz sayılmaz. E burada bir dirhem diyor, en aşağısını gösteriyor.E burada bir dirhem diyor, en aşağısını gösteriyor. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin. Hazreti İbn Abbâs'dan bu rivayet.Hazreti İbn Abbâs'dan bu rivayet. Men ekele min hâzihi’l-hadravâti:

Men ekele min hâzihi’l-hadravâti:
el-besale, ve’s-sûme, ve’l-kürrâse, ve’l-fücle.el-besale, ve’s-sûme, ve’l-kürrâse, ve’l-fücle. Her kim bu yeşil otlardan yerseHer kim bu yeşil otlardan yerse ki onlar soğan, sarımsak, pırasa, turp gibiki onlar soğan, sarımsak, pırasa, turp gibi her zaman yediğimiz faydalı şeyler addettiğimiz, bunları yerse.her zaman yediğimiz faydalı şeyler addettiğimiz, bunları yerse. Felâ yekrabenne mescidenâ.

Felâ yekrabenne mescidenâ.
Bunlar bizim camilerimize gelmesin.Bunlar bizim camilerimize gelmesin. Bu kokularıyla halkı taciz etmesinler.Bu kokularıyla halkı taciz etmesinler. Bunun içinde sigara yok.Bunun içinde sigara yok. Bu pırasa olsun, soğan olsun, sarımsak olsun,Bu pırasa olsun, soğan olsun, sarımsak olsun, turp olsun, bunlar hep mukaddi şeyler.turp olsun, bunlar hep mukaddi şeyler. Bunları arar bulur yeriz.Bunları arar bulur yeriz. Yeriz de bunlara bile Cenâb-ı PeygamberYeriz de bunlara bile Cenâb-ı Peygamber razı olmuyor camiye gelen adam.razı olmuyor camiye gelen adam. Bunu evvelce yesin, ağzının kokusu gitsin.Bunu evvelce yesin, ağzının kokusu gitsin. Namaz vaktinden evvel yesin yahut namazdan sonra yesin kiNamaz vaktinden evvel yesin yahut namazdan sonra yesin ki ağzında bu kokularla camiye gelmesin.ağzında bu kokularla camiye gelmesin. Ya, sigarasını cami kapısına kadarYa, sigarasını cami kapısına kadar sürdürerek gelen kimseninsürdürerek gelen kimsenin haline ne der Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bilmem.haline ne der Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bilmem. Hatta bunlardan böyle bir tabiat edinmişler,

Hatta bunlardan böyle bir tabiat edinmişler,
içiyorlar mesela, yiyor soğan, sarımsak.içiyorlar mesela, yiyor soğan, sarımsak. Gelmişler, Cenâb-ı Peygamber onlarıGelmişler, Cenâb-ı Peygamber onları bakı denilen mezarlığa kadar sürgün etmiş.bakı denilen mezarlığa kadar sürgün etmiş. Tutun bunları atın oraya.Tutun bunları atın oraya. Camiye bunlar yakışmaz diyerektenCamiye bunlar yakışmaz diyerekten onları kaldırmış, oraya kadar sürgün etmiş.onları kaldırmış, oraya kadar sürgün etmiş. Onun için sigara bugün tıp âleminde deOnun için sigara bugün tıp âleminde de İslâm âleminde de hem sıhhateİslâm âleminde de hem sıhhate hem keseye muzur bir şeydir.hem keseye muzur bir şeydir. Bu muzur olmasıyla beraber müptelalığı da,Bu muzur olmasıyla beraber müptelalığı da, müptelaları da pek yok.müptelaları da pek yok. Allah, evvelce bunun kanunlarını çıkarmışlar, bilmem neler yapmışlar,Allah, evvelce bunun kanunlarını çıkarmışlar, bilmem neler yapmışlar, yine hakkından gelememişler.yine hakkından gelememişler. Bugün gelmenin de imkânı yok.Bugün gelmenin de imkânı yok. Yalnız Allah insaf verir de sıhhatinin kıymetini bilirse,Yalnız Allah insaf verir de sıhhatinin kıymetini bilirse, sıhhatinin kıymetini bilirse,sıhhatinin kıymetini bilirse, İslâm'da da bu yakışmaz bir şey derseİslâm'da da bu yakışmaz bir şey derse bu da israftır dersebu da israftır derse eh ona da inancıyla,eh ona da inancıyla, bir azimkarlıkla sabredersebir azimkarlıkla sabrederse kurtulur yoksa başka türlü mümkün değil.kurtulur yoksa başka türlü mümkün değil. Men ekele min hudariküm hâzihî şey’en,

Men ekele min hudariküm hâzihî şey’en,
felâ yekrabenne mescidenâ.felâ yekrabenne mescidenâ. Yine, bu sizin cemiyetimizeYine, bu sizin cemiyetimize böyle bir şeyleri yiyip de gelen insan varsa,böyle bir şeyleri yiyip de gelen insan varsa, felâ yekrabenne mescidenâ.felâ yekrabenne mescidenâ. Bunlar bizim mescidimize de yaklaşmasınlar.Bunlar bizim mescidimize de yaklaşmasınlar. Fe inne’l-melâikete.

Fe inne’l-melâikete.
Çünkü melekler, teteezzâÇünkü melekler, teteezzâ mimmâ yeteezzâ minhü benû âdeme.mimmâ yeteezzâ minhü benû âdeme. Âdemoğlunun rahatsız olduğu şeylerden,Âdemoğlunun rahatsız olduğu şeylerden, tabiatıyla melekler de rahatsız olurlar.tabiatıyla melekler de rahatsız olurlar. Onun için insanların hoşlandığı güzel kokularaOnun için insanların hoşlandığı güzel kokulara sürünmek lazımdır ki o ruhaniyeti de cezbeder.sürünmek lazımdır ki o ruhaniyeti de cezbeder. Meleklerin de gelmesine vesile olur, insan rahat olur.Meleklerin de gelmesine vesile olur, insan rahat olur. Onun için güzel kokular alırız,Onun için güzel kokular alırız, sürünürüz, ikram da ederiz, başkalarına süreriz diyerekten.sürünürüz, ikram da ederiz, başkalarına süreriz diyerekten. Ramazanda bize zarar etmez koku sürülmesi.Ramazanda bize zarar etmez koku sürülmesi. Şafiilere göre caiz derler, kerahat vardır.Şafiilere göre caiz derler, kerahat vardır. Bizde kerahatte yoktur.Bizde kerahatte yoktur. Böyle meleklerin hoşlanmadığıBöyle meleklerin hoşlanmadığı kokulardansa onların hoşlandığı kokuları sürünmekkokulardansa onların hoşlandığı kokuları sürünmek tabiatıyla daha evladır.tabiatıyla daha evladır. Hatta bir yerde görmüştüm ki,

Hatta bir yerde görmüştüm ki,
arıların balını almak içinarıların balını almak için arıcı bir duman veriyor arılara,arıcı bir duman veriyor arılara, arılar o dumandan müteessir olarak kaçışıyorlar.arılar o dumandan müteessir olarak kaçışıyorlar. Kaçıştıktan sonra da arıcı balları da güzelce alabiliyor rahatlıkla,Kaçıştıktan sonra da arıcı balları da güzelce alabiliyor rahatlıkla, eski zamanda.eski zamanda. Şimdi daha kolaylıkları var.Şimdi daha kolaylıkları var. Bunu şeytan görmüş de, şeytanın da aklı ermemiş.Bunu şeytan görmüş de, şeytanın da aklı ermemiş. Bu insanları kandırmanın yollarından,Bu insanları kandırmanın yollarından, çünkü meleklerin himayesinde insan,çünkü meleklerin himayesinde insan, onun için yanaşamıyor yanlarına,onun için yanaşamıyor yanlarına, bazı sevgili kullarının yanına yanaşamıyor.bazı sevgili kullarının yanına yanaşamıyor. Bu tutmuş, sigarayı icat etmiş,Bu tutmuş, sigarayı icat etmiş, bunu aldatmış, bunu da içerisinde şöylebunu aldatmış, bunu da içerisinde şöyle iyilik var, böyle iyilik var derken,iyilik var, böyle iyilik var derken, şimdi melekler dağılmış.şimdi melekler dağılmış. Melekler dağılınca şeytan da yanaşmış.Melekler dağılınca şeytan da yanaşmış. Yanaştıktan sonra da olan olmuş.Yanaştıktan sonra da olan olmuş. Men ekele, yine tekrar bakalım.

Men ekele, yine tekrar bakalım.
Men ekele hâzihi’ş-şecerati’l-habîsete.

Men ekele hâzihi’ş-şecerati’l-habîsete.
Bu sefer habislik adına da koydu soğan, sarımsağı.Bu sefer habislik adına da koydu soğan, sarımsağı. Felâ yekrubenne müsallânâ hattâ yezhebe rîhuhâ.Felâ yekrubenne müsallânâ hattâ yezhebe rîhuhâ. Kokusu gidinceye kadar ağzından,Kokusu gidinceye kadar ağzından, mescidimize yaklaşmasın o adam.mescidimize yaklaşmasın o adam. Pişirir de yersen tabi olmaz amaPişirir de yersen tabi olmaz ama çiğsini yemekte böyle zararlar var.çiğsini yemekte böyle zararlar var. Ahmed b. Hanbel'in, Dâvud'un,Ahmed b. Hanbel'in, Dâvud'un, İbn Hibbân'ın, Beyhâkî'nin, Hazreti Müğire'den naklidir.İbn Hibbân'ın, Beyhâkî'nin, Hazreti Müğire'den naklidir. Men ekele mimmâ tahte’l-mâideti.

Men ekele mimmâ tahte’l-mâideti.
Şimdi bizim kusurlarımızdan birisi de,Şimdi bizim kusurlarımızdan birisi de, ekmek kırıklarına hiç riayet etmeyiz.ekmek kırıklarına hiç riayet etmeyiz. Dökeriz, çok kırık yaparız sofrada.Dökeriz, çok kırık yaparız sofrada. O kırıklar da sonra en iyi hal, süpürülür, atılırO kırıklar da sonra en iyi hal, süpürülür, atılır sokağa, yahut çöp tenekesine.sokağa, yahut çöp tenekesine. Bak Cenâb-ı Peygamber diyor ki;Bak Cenâb-ı Peygamber diyor ki; Men ekele mimmâ tahte’l-mâideti.Men ekele mimmâ tahte’l-mâideti. Sofraya dökülmüş ekmek kırıkları, neler varsa.Sofraya dökülmüş ekmek kırıkları, neler varsa. Bunları her kim yerse, emine mine’l-fakri.Bunları her kim yerse, emine mine’l-fakri. Fakirlikten emin olur adam.Fakirlikten emin olur adam. Fakir olmaz o adam.Fakir olmaz o adam. Yani mâ yeskütü mine’t-ta’âmi."Yani mâ yeskütü mine’t-ta’âmi." Yenilmiş şeylerden, dökülen şeyleri yiyen insanlar,Yenilmiş şeylerden, dökülen şeyleri yiyen insanlar, fakirlik yüzü görmezler demiş.fakirlik yüzü görmezler demiş. Ravahu Hatîb fi’l mü’telifi an Hüdeybete’bni HâlidinRavahu Hatîb fi’l mü’telifi an Hüdeybete’bni Hâlidin an Hammâd bin an Sâbitin an Enesin, demiş.an Hammâd bin an Sâbitin an Enesin, demiş. Hâlbuki şimdi ufak ufak kırık parçaları tabii başka,

Hâlbuki şimdi ufak ufak kırık parçaları tabii başka,
bir de böyle böyle parça parça ekmekleri atmak başka.bir de böyle böyle parça parça ekmekleri atmak başka. Allah kusurlarımızı affetsin.Allah kusurlarımızı affetsin. Tenekeler böyle ekmeklerle doluyor diyorlar, arabalar doluyor diyorlar,Tenekeler böyle ekmeklerle doluyor diyorlar, arabalar doluyor diyorlar, hayvanların önüne gidiyor diyorlar,hayvanların önüne gidiyor diyorlar, denize atılıyor diyorlar, çok şeyler.denize atılıyor diyorlar, çok şeyler. Hep bunlar israfın parçalarıdır.Hep bunlar israfın parçalarıdır. Sen bir kişinin israfına bakma.Sen bir kişinin israfına bakma. Bu israf memlekette kırk milyon insanBu israf memlekette kırk milyon insan birer kuruşluk israf ederse kırk bin kuruş yapar.birer kuruşluk israf ederse kırk bin kuruş yapar. Onar kuruş yaparsa bu kadar yapar.Onar kuruş yaparsa bu kadar yapar. E bu yazık değil mi?E bu yazık değil mi? Bak şimdi, bu çok güzel.

Bak şimdi, bu çok güzel.
Men ekele mimmâ yeskutu mine’l-mâideti.

Men ekele mimmâ yeskutu mine’l-mâideti.
Sofradan dökülen kırıkları her kim yerse.Sofradan dökülen kırıkları her kim yerse. Tenezzül ediyor, şeylik yapıyor, büyüklük taslamıyor.Tenezzül ediyor, şeylik yapıyor, büyüklük taslamıyor. Eh bu da benim elimden koptu.Eh bu da benim elimden koptu. Onu mikroplandı diye atarlar.Onu mikroplandı diye atarlar. Öyle bir şey yok.Öyle bir şey yok. Yerse.Yerse. Lem yezel fî se’atin mine’r-rizk.Lem yezel fî se’atin mine’r-rizk. Rızkında genişlik olur.Rızkında genişlik olur. Rahmetlik dedemden hatırımda kalmış.

Rahmetlik dedemden hatırımda kalmış.
Dedelerimiz işte böyle şeylerimizi nakledermiş aslında.Dedelerimiz işte böyle şeylerimizi nakledermiş aslında. Benim de hatırımda kalan bu vak’ayıBenim de hatırımda kalan bu vak’ayı çocukluğumda kalmıştı aklımda.çocukluğumda kalmıştı aklımda. Ara sıra söylerim size.Ara sıra söylerim size. Sonra onu görmüştüm bir yerde.Sonra onu görmüştüm bir yerde. Musa aleyhisselam'ın zamanındaMusa aleyhisselam'ın zamanında bir adamcağız çok zengin olmuş.bir adamcağız çok zengin olmuş. Çok zengin olmuş.Çok zengin olmuş. Artık bıkmış da demiş ki:Artık bıkmış da demiş ki: Ya Musa!

Ya Musa!
Alsın bunu elimden Cenâb-ı Hak.Alsın bunu elimden Cenâb-ı Hak. Ben bu kadar istemem artık.Ben bu kadar istemem artık. Orada da buyrulmuş ki,Orada da buyrulmuş ki, çocuklarına ekmeğini ayakta yedirsin.çocuklarına ekmeğini ayakta yedirsin. O da çocukların boynuna bir torba asmış.O da çocukların boynuna bir torba asmış. Rızıkları dökülmesin bunun içine diyerekten.Rızıkları dökülmesin bunun içine diyerekten. Zenginlik daha bir müsaviymiş.Zenginlik daha bir müsaviymiş. Ya Musa demiş ne oldu böyle?Ya Musa demiş ne oldu böyle? E demişler ki bunlara hürmet ettikçe

E demişler ki bunlara hürmet ettikçe
Allahu Teâlâ senin rızkını arttırıyor.Allahu Teâlâ senin rızkını arttırıyor. Üç yüz küsur kimse, üç yüz küsur mahlûk,Üç yüz küsur kimse, üç yüz küsur mahlûk, bu lokma ağzımıza girinceye kadar hizmet eder.bu lokma ağzımıza girinceye kadar hizmet eder. Melekleriyle de ayrı.Melekleriyle de ayrı. Bu yer yarılı.Bu yer yarılı. Bu yerin yarılması kolay mı?Bu yerin yarılması kolay mı? Sen sokta bir şey, çıkar bakalım dışarıya.Sen sokta bir şey, çıkar bakalım dışarıya. Bu Allah'ın kudretiyle yerde köklenir,Bu Allah'ın kudretiyle yerde köklenir, yer yarılır, çıkar dışarıya, büyür, işteyer yarılır, çıkar dışarıya, büyür, işte tanelenir filan eder.tanelenir filan eder. Değirmenci, biçerler, harmancı döver,Değirmenci, biçerler, harmancı döver, bilmem ne yapar, sonra değirmenciye gider, un olur,bilmem ne yapar, sonra değirmenciye gider, un olur, ayıklanır, temizlenir, bizim ekmek fırıncılarımız eline geçer,ayıklanır, temizlenir, bizim ekmek fırıncılarımız eline geçer, bize de ekmek olaraktan gelir.bize de ekmek olaraktan gelir. Ama kaç kişinin elinden, hizmetinden geçmiştir bu, bize gelince kadar.Ama kaç kişinin elinden, hizmetinden geçmiştir bu, bize gelince kadar. Sen de bunuhakir edipteSen de bunuhakir edipte yere at, ama Amerika bize yollar dersin sonra.yere at, ama Amerika bize yollar dersin sonra. Ama Amerika yollamadığı vakitte deAma Amerika yollamadığı vakitte de açlıktan nefesimiz kokarsın Allah esirgeye.açlıktan nefesimiz kokarsın Allah esirgeye. Onun için ekmeğin kıymetini bilmeli,

Onun için ekmeğin kıymetini bilmeli,
hiçbir tanesini ziyan etmemeye çalışmalı.hiçbir tanesini ziyan etmemeye çalışmalı. Her kim böyle ekmek tanelerininHer kim böyle ekmek tanelerinin düşürdüğü kırıkları yerse,düşürdüğü kırıkları yerse, hâlbuki lokmalar, biz bir yerde bulunuyorduk da,hâlbuki lokmalar, biz bir yerde bulunuyorduk da, ekmek vermezlerdi orada,ekmek vermezlerdi orada, herkes ekmeğini kendisi getirsin derlerdi.herkes ekmeğini kendisi getirsin derlerdi. Herkes ekmeğini getirir,Herkes ekmeğini getirir, yediği kadar yer, yemediğinde alır gider, niçin?yediği kadar yer, yemediğinde alır gider, niçin? Orada kırık kalmasın.

Orada kırık kalmasın.
E şimdi hazır ekmekler konuyor,E şimdi hazır ekmekler konuyor, bir parça koparıyor, orada bırakıyor onu.bir parça koparıyor, orada bırakıyor onu. Gerek lokantalarda olsun,Gerek lokantalarda olsun, gerek evlerde olsun, gerek cemiyetlerde,gerek evlerde olsun, gerek cemiyetlerde, yiyeceğin kadar yersin,yiyeceğin kadar yersin, baktın ki kalan ziyan olacak, onu ye.baktın ki kalan ziyan olacak, onu ye. O israf olmaz.O israf olmaz. Bırakırsan israf olur.Bırakırsan israf olur. Yiyemeyeceksen hiç koparma onu.Yiyemeyeceksen hiç koparma onu. Kalmasın öyle.Kalmasın öyle. Binâenaleyh böyle sofradan düşenleri yiyen insanlar,Binâenaleyh böyle sofradan düşenleri yiyen insanlar, lem yezel fî se’atin mine’r-rizki,lem yezel fî se’atin mine’r-rizki, rızıkta daima genişlik üzerindedirler.rızıkta daima genişlik üzerindedirler. Bakın şimdi bu da ve vükiye’l-humka,

Bakın şimdi bu da ve vükiye’l-humka,
ve veledühû ve veledü veledihî.ve veledühû ve veledü veledihî. Kendisi de ahmaklıktan kurtarılır.Kendisi de ahmaklıktan kurtarılır. Ahmak olmaz.Ahmak olmaz. Ekmeklerin kırıklarını yiyen adamlar, Allah-u Teâlâ onlaraEkmeklerin kırıklarını yiyen adamlar, Allah-u Teâlâ onlara ayrıca bir şey verir, zekâ verir, feraset verir.ayrıca bir şey verir, zekâ verir, feraset verir. Ahmak olmazlar.Ahmak olmazlar. Ahmaklık fena bir şey şimdi.Ahmaklık fena bir şey şimdi. Daha kendi velediDaha kendi veledi ve veledinin de veledi, torunları da Allahu Teâlâve veledinin de veledi, torunları da Allahu Teâlâ bu sebeple onları da himaye ediyor.bu sebeple onları da himaye ediyor. Alıştırıyorsun.Alıştırıyorsun. Aman oğlum, dökmeyin sofraya ekmek kırıklarını yere.Aman oğlum, dökmeyin sofraya ekmek kırıklarını yere. Döküldüyse, topla bakalım şunu da ye.Döküldüyse, topla bakalım şunu da ye. Evvela kendin yersin, o da görür.Evvela kendin yersin, o da görür. Sen de yap bakalım yavrum dersin, o da alışır kırık toplamağa.Sen de yap bakalım yavrum dersin, o da alışır kırık toplamağa. İyi, ne kadar büyük fevaidi varmış.İyi, ne kadar büyük fevaidi varmış. Yine bir tane daha gelmiş.Yine bir tane daha gelmiş. Men ekele mimmâ yeskutu mine’l-hivâni.

Men ekele mimmâ yeskutu mine’l-hivâni.
Sofra orda.Sofra orda. Mâide idi, burada hivân.Mâide idi, burada hivân. Nüfiye anhü’l-fakru.Nüfiye anhü’l-fakru. Fakirlik bu insandan giderilir.Fakirlik bu insandan giderilir. Fakir olmaz o adam.Fakir olmaz o adam. Ve nüfiye an veledihi’l-humku.Ve nüfiye an veledihi’l-humku. Ahmaklık da ondan da ve veledinden de, evladından...Ahmaklık da ondan da ve veledinden de, evladından... Kırıklarını yiyen adamlar, Allah-u Teâlâ onlaraKırıklarını yiyen adamlar, Allah-u Teâlâ onlara ayrıca bir şey verir, zekâ verir,ayrıca bir şey verir, zekâ verir, feraset verir.feraset verir. Ahmak olmazlar.Ahmak olmazlar. Ahmaklık fena bir şey şimdi.Ahmaklık fena bir şey şimdi. Daha kendi velediDaha kendi veledi ve veledinin de veledi, torunları da Allahu Teâlâve veledinin de veledi, torunları da Allahu Teâlâ bu sebeple onları da himaye ediyor.bu sebeple onları da himaye ediyor. Alıştırıyorsun.Alıştırıyorsun. Aman oğlum, dökmeyin sofraya ekmek kırıklarını yere.Aman oğlum, dökmeyin sofraya ekmek kırıklarını yere. Döküldüyse, topla bakalım şunu da ye.Döküldüyse, topla bakalım şunu da ye. Evvela kendin yersin, o da görür.Evvela kendin yersin, o da görür. Sen de yap bakalım yavrum dersin,Sen de yap bakalım yavrum dersin, o da alışır kırık toplamağa.o da alışır kırık toplamağa. İyi, ne kadar büyük fevaidi varmış.İyi, ne kadar büyük fevaidi varmış. Yine bir tane daha gelmiş.Yine bir tane daha gelmiş. Men ekele mimmâ yeskutu mine’l-hivâni.

Men ekele mimmâ yeskutu mine’l-hivâni.
Sofra orda.Sofra orda. Mâide idi, burada hivân.Mâide idi, burada hivân. Nüfiye anhü’l-fakru.Nüfiye anhü’l-fakru. Fakirlik bu insandan giderilir.Fakirlik bu insandan giderilir. Fakir olmaz o adam.Fakir olmaz o adam. Ve nüfiye an veledihi’l-humku.Ve nüfiye an veledihi’l-humku. Ahmaklık da ondan daAhmaklık da ondan da ve veledinden de, evladından dave veledinden de, evladından da evladı ahmak olmaz.evladı ahmak olmaz. Onun için ekmeği kesmeyi hoş görmemişler.Onun için ekmeği kesmeyi hoş görmemişler. Ekmeği bıçaklarla kesip, onu zedelemeyiEkmeği bıçaklarla kesip, onu zedelemeyi hoş görmemişler.hoş görmemişler. Ona hürmet için bölmek, kullanmışlar kiOna hürmet için bölmek, kullanmışlar ki o bıçak tabi, ekseriyetle hayvan kesimlerde filan kullanılıyor.o bıçak tabi, ekseriyetle hayvan kesimlerde filan kullanılıyor. Ona benzetilmesin diyerekten hoş görmemişler.Ona benzetilmesin diyerekten hoş görmemişler. Tabi bıçak devri de yeni bir devirdir.Tabi bıçak devri de yeni bir devirdir. Eskiden bıçak mı vardı herkeste,Eskiden bıçak mı vardı herkeste, herkes eliyle koparır yermiş.herkes eliyle koparır yermiş. Yine bakınız bir tane daha var.Yine bakınız bir tane daha var. Men ekele mimma yeskutû mine’l-hivâni,

Men ekele mimma yeskutû mine’l-hivâni,
fe ruzika evlâden kânû sibâhan.fe ruzika evlâden kânû sibâhan. Allah.Allah. Her kim, sofrasından düşen ekmek kırıklarınıHer kim, sofrasından düşen ekmek kırıklarını toplar da yerse,toplar da yerse, ona Allah öyle bir evlat verir kiona Allah öyle bir evlat verir ki gayet güzel yüzlü,gayet güzel yüzlü, hüsnü ahlâk sahibi, cemal sahibi olur.hüsnü ahlâk sahibi, cemal sahibi olur. Yüzüne bakan hayran kalır.Yüzüne bakan hayran kalır. O Allah'ın verişi işte.O Allah'ın verişi işte. Bazısı mesela çirkin yüzlü olur,Bazısı mesela çirkin yüzlü olur, bazısı tatlı yüzlü olur.bazısı tatlı yüzlü olur. Men ekele fe şebia ve şeribe feravî.

Men ekele fe şebia ve şeribe feravî.
Yedi, karnını doyurdu.Yedi, karnını doyurdu. Suyunu da içti, ona da kandı.Suyunu da içti, ona da kandı. Fe kâle: Ondan sonra da dedi ki, vazifesi şimdi.Fe kâle: Ondan sonra da dedi ki, vazifesi şimdi. Elhamdü lillâhi’llezî et’amenî.Elhamdü lillâhi’llezî et’amenî. Çok şükür, elhamdülillah.Çok şükür, elhamdülillah. Allah bana bak, bugün güzel bir yemek verdi.Allah bana bak, bugün güzel bir yemek verdi. Yedim.Yedim. Ve eşbeanî, doyurdu da.Ve eşbeanî, doyurdu da. Çünkü Allah esirgeye doyma kabiliyetini vermese Allah bizeÇünkü Allah esirgeye doyma kabiliyetini vermese Allah bize hayvanlar gibi boyuna sabahtan akşama kadar yer, niçin?hayvanlar gibi boyuna sabahtan akşama kadar yer, niçin? Doyma kabiliyetini vermemiş Allah.

Doyma kabiliyetini vermemiş Allah.
Bir taraftan yer, bir taraftan çıkarır, doymaz.Bir taraftan yer, bir taraftan çıkarır, doymaz. Ama bize öyle mi?Ama bize öyle mi? Kısmetimiz kadar bir şey yeriz,Kısmetimiz kadar bir şey yeriz, yedikten sonra doyarız elhamdülillah.yedikten sonra doyarız elhamdülillah. Doyduk deriz.Doyduk deriz. Ve sekânî, ve ervânî. İçtik, orada da kandık.Ve sekânî, ve ervânî. İçtik, orada da kandık. O da oldu, elhamdülillah.O da oldu, elhamdülillah. Bunu yapmak suresiyle yani Allahu Teâlâ'ya hamd ediyoruz.Bunu yapmak suresiyle yani Allahu Teâlâ'ya hamd ediyoruz. Verdiğinden, bu nimetlerden dolayı.Verdiğinden, bu nimetlerden dolayı. Hamdin fedaili,Hamdin fedaili, harace min zünûbihî keyevmi veledethü ümmühû.harace min zünûbihî keyevmi veledethü ümmühû. Yalnız günahların affı, bak ne kadar Cenâb-ı Hak,Yalnız günahların affı, bak ne kadar Cenâb-ı Hak, Cenâb-ı Peygamber bize güzel yollar göstermiş.Cenâb-ı Peygamber bize güzel yollar göstermiş. Anadan doğduğu gibi diyor, günahlardan çıkar.Anadan doğduğu gibi diyor, günahlardan çıkar. Niçin?Niçin? E Allah'a hamd ediyoruz, verdiği nimetlerine karşı.

E Allah'a hamd ediyoruz, verdiği nimetlerine karşı.
Hamdin büyük fedaili var, niçin?Hamdin büyük fedaili var, niçin? Kitabımızın başı, Bismillâhirrahmânirrahîm.

Kitabımızın başı, Bismillâhirrahmânirrahîm.
Elhamdülillâhi Rabbil âlimin ile başlar.Elhamdülillâhi Rabbil âlimin ile başlar. Her şeyde varlığın sahibi olan Hazreti Allah'a karşı,Her şeyde varlığın sahibi olan Hazreti Allah'a karşı, hamd etmekle mükellefiz.hamd etmekle mükellefiz. Bir kere karnımızı doyurmuşuz,Bir kere karnımızı doyurmuşuz, suyumuzu da almışız.suyumuzu da almışız. Ondan dolayı da Cenâb-ı Hakk'a hamd edersek,Ondan dolayı da Cenâb-ı Hakk'a hamd edersek, anamızdan doğduğumuz gün gibi günahlardan çıkacağımızı beyan ederken,anamızdan doğduğumuz gün gibi günahlardan çıkacağımızı beyan ederken, bugünkü yetişen evlatlarımızın dabugünkü yetişen evlatlarımızın da bundan haberdar olmamalarıbundan haberdar olmamaları ve bir dua etmesini bilmemeleri deve bir dua etmesini bilmemeleri de çok acınılacak ve ağlanacak şeylerdendir.çok acınılacak ve ağlanacak şeylerdendir. Hiç olmazsa insan Türkçe olarakHiç olmazsa insan Türkçe olarak Elhamdülillah ya Rabbi sana çok şükür de diyemez mi?Elhamdülillah ya Rabbi sana çok şükür de diyemez mi? Geçen bir Almanya'dan gelen kardeş

Geçen bir Almanya'dan gelen kardeş
çocuğunu Alman mektebine vermiş.çocuğunu Alman mektebine vermiş. Usül, Alman mektebindeUsül, Alman mektebinde herkes sırasına girdiği vakitteherkes sırasına girdiği vakitte bir dua ediyormuş Almancı kendisi.bir dua ediyormuş Almancı kendisi. Buna gelmiş sıra, sen de et bakalım, bir dua demişler.Buna gelmiş sıra, sen de et bakalım, bir dua demişler. Durakalmış, gelmiş babasına söylemiş,Durakalmış, gelmiş babasına söylemiş, ne diyeceğim ben buna?ne diyeceğim ben buna? Oğlum sen de Elham'ı okuyaydın ya demiş.

Oğlum sen de Elham'ı okuyaydın ya demiş.
Ertesi gün Elham'ı okunca,Ertesi gün Elham'ı okunca, onlar da tebrik etmişler, aferin diyerekten.onlar da tebrik etmişler, aferin diyerekten. Bunu gavurcuk yapıyor daBunu gavurcuk yapıyor da Müslümancık yapmasın olur mu?Müslümancık yapmasın olur mu? Müslümanın da buna riayet göstermesi lazım.Müslümanın da buna riayet göstermesi lazım. Bu nimet olmasaydı,Bu nimet olmasaydı, aç kalınca insanlar nasıl kıvranıyor Allah esirgeye.aç kalınca insanlar nasıl kıvranıyor Allah esirgeye. Şimdi bir tane daha geldi. Acı.

Şimdi bir tane daha geldi. Acı.
Allah, acı değil de tatlıdır bu.Allah, acı değil de tatlıdır bu. Acıların altında tatlılar vardır.Acıların altında tatlılar vardır. Bazı adamlar zehir gibi biberi yer.Bazı adamlar zehir gibi biberi yer. Ondan da lezzet duyar.Ondan da lezzet duyar. Acıdır ama lezzet duyuyor adam.Acıdır ama lezzet duyuyor adam. Elinden alamazsın.Elinden alamazsın. Şimdi bakınız bu acıdır amaŞimdi bakınız bu acıdır ama acının altında çok güzel tatlısı var.acının altında çok güzel tatlısı var. Men ekele lokmaten min harâmin.

Men ekele lokmaten min harâmin.
Haramdan bir lokma yerse bir insan.Haramdan bir lokma yerse bir insan. Çok çeşidi var canım Allah muhafaza.Çok çeşidi var canım Allah muhafaza. Men ekele lokmaten min harâmin.

Men ekele lokmaten min harâmin.
Orada riba yiyen, burada da haramdan yiyen.Orada riba yiyen, burada da haramdan yiyen. Ne yerse yesin.Ne yerse yesin. Çalar da yer, zorla alır da yer.Çalar da yer, zorla alır da yer. Efendim işte adamları kandıraraktan.Efendim işte adamları kandıraraktan. Çeşitli.Çeşitli. Bir kimse böyle bir lokmayı haramdan yerse,Bir kimse böyle bir lokmayı haramdan yerse, lem tükbel lehû salâtü erbe’îne leyleten.lem tükbel lehû salâtü erbe’îne leyleten. Kırk günlük namazı kabul olmaz.Kırk günlük namazı kabul olmaz. Ve lem tüsteceb lehû da’vetü erbe’îne sabâhan.Ve lem tüsteceb lehû da’vetü erbe’îne sabâhan. Kırk sabahta yapacağı yalvarmaların hiçbirisi kabul olmaz.Kırk sabahta yapacağı yalvarmaların hiçbirisi kabul olmaz. Ve küllü lahmin yünbitühü’l-harâmü.Ve küllü lahmin yünbitühü’l-harâmü. Herhangi bir gıda ki insanınHerhangi bir gıda ki insanın vücudunda et bitiriyor o, et bitiyor.vücudunda et bitiriyor o, et bitiyor. Fennâru evlâ bihî.Fennâru evlâ bihî. O etten cehennem daha...O etten cehennem daha... Ve inne’l-lokmete’l-vâhidete mine’l-harâmi

Ve inne’l-lokmete’l-vâhidete mine’l-harâmi
letünbitü’l-lehme.letünbitü’l-lehme. Bir lokma, ekmekten bir zerrecik bir şey bitirecek.Bir lokma, ekmekten bir zerrecik bir şey bitirecek. Gelecek derse kalmasın.

Gelecek derse kalmasın.
Bir tane şurada şey var güzel.Bir tane şurada şey var güzel. Men ekele fî kas’atin

Men ekele fî kas’atin
sümme lehasehâ’stağferat lehü'l kas'atü.sümme lehasehâ’stağferat lehü'l kas'atü. Yemek yediğimiz kapları her kim güzelce sıyırırsa,

Yemek yediğimiz kapları her kim güzelce sıyırırsa,
sıyırdıktan sonra bir de onu şöylesıyırdıktan sonra bir de onu şöyle parmaklarıyla temizlerse, istağferat lehü'l-kas'atü.parmaklarıyla temizlerse, istağferat lehü'l-kas'atü. O sahan ona dua eder.O sahan ona dua eder. Senin benim buna aklım ermez.Senin benim buna aklım ermez. Aklım ermez ama Allahu Teâlâ'nın ResulününAklım ermez ama Allahu Teâlâ'nın Resulünün sözü boş değildir.sözü boş değildir. Ravileri de çokçadır.Ravileri de çokçadır. Binâenaleyh, o kalan yemekleriBinâenaleyh, o kalan yemekleri şeytanlar yer, şeytanlar yalayacaktır.şeytanlar yer, şeytanlar yalayacaktır. Sahanda kalan az bir şeyleriSahanda kalan az bir şeyleri bırakıyoruz sahanlarda.bırakıyoruz sahanlarda. Onlar şeytanlara kalıyor.Onlar şeytanlara kalıyor. Şeytanlar gelip onu yalıyor.Şeytanlar gelip onu yalıyor. Binâenaleyh, şeytanlara beni bırakmadın diyerekten sahan,Binâenaleyh, şeytanlara beni bırakmadın diyerekten sahan, Müslümanlar yedi diyerekten, o da onun için dua ediyor.Müslümanlar yedi diyerekten, o da onun için dua ediyor. Estağfirullah diyor.Estağfirullah diyor. Onun istiğfarı haliyle olan bir istiğfardır ki,Onun istiğfarı haliyle olan bir istiğfardır ki, bunlara bizim gücümüz yetmez.bunlara bizim gücümüz yetmez. Fakat Allah'ın velileri ve sevgilileriFakat Allah'ın velileri ve sevgilileri onu hem işitirler hem duyarlar.onu hem işitirler hem duyarlar. Allah kusurlarımızı affetsin.

Allah kusurlarımızı affetsin.
Onun için bakınız şimdi

Onun için bakınız şimdi
sofra burada en büyük kabahatlerimizden de birisi.sofra burada en büyük kabahatlerimizden de birisi. Kaplarımızı hiç hemen biraz varken kaldırırız, atarız.Kaplarımızı hiç hemen biraz varken kaldırırız, atarız. Çayımızı öyle, ne oldu bunu yedin deÇayımızı öyle, ne oldu bunu yedin de işte tamamını iç artık, niçin bırakıyorsun?işte tamamını iç artık, niçin bırakıyorsun? Suyunu da öyle bir parça bırakıyorsun.Suyunu da öyle bir parça bırakıyorsun. Hepsi israfa gidiyor.Hepsi israfa gidiyor. Bunlardan korunmak için de Cenâb-ı PeygamberBunlardan korunmak için de Cenâb-ı Peygamber çeşitli yollardan bizi nasıl ikaz ediyor?çeşitli yollardan bizi nasıl ikaz ediyor? Ekmek kırıklarını dökmeyin.

Ekmek kırıklarını dökmeyin.
Döküldüyse bırakmayın onları.Döküldüyse bırakmayın onları. Allah cümlemizi affetsin.

Allah cümlemizi affetsin.
Tevfîkat-ı samadaniyesine mazhar eylesin.Tevfîkat-ı samadaniyesine mazhar eylesin. Ve kendisinin de razı olduğuVe kendisinin de razı olduğu güzel halleri bizlere de hıfz-ü ihsan buyursun inşaallah.güzel halleri bizlere de hıfz-ü ihsan buyursun inşaallah. El-Fâtiha.

El-Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2