Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Evvel 1446
23 Kasım 2024
İmsak
06:23
Güneş
07:53
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İsyanın Tanımı ve Sonuçları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Şa'bân 1420 / 13.11.1999
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Brisbane’deki Şeker Mescidi, El-Emri Bi’l-Mârûf, Farzdır. Bu Husus Müslümanın Boynunun Borcudur, Günaha Rıza Gösteren Günahkar Gibi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İsyanın Tanımı ve Sonuçları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Şa'bân 1420 / 13.11.1999
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Brisbane’deki Şeker Mescidi, El-Emri Bi’l-Mârûf, Farzdır. Bu Husus Müslümanın Boynunun Borcudur, Günaha Rıza Gösteren Günahkar Gibi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin hamden kesiran tayyiben mubareken fihiel-Hamdülillahi rabbilâlemin hamden kesiran tayyiben mubareken fihi kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâkemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve tâc-i ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve üsvetün el haseneti Muhammedin'il Mustafâve senedinâ ve mededinâ ve tâc-i ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve üsvetün el haseneti Muhammedin'il Mustafâ ve alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahûve alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn et-tayyibîn et-tâhirîn. Emmâ ba'dü: bi-ihsânin ecmaîn et-tayyibîn et-tâhirîn.

Emmâ ba'dü:

Pek sevgili ve çok aziz kardeşlerim! Allah cümlenizden razı olsun. Pek sevgili ve çok aziz kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun.

Böyle bir çarşı içinde Hocamız'ın ismini verdiğiniz bir mescit tesis ettiniz. İçinde namaz kılınıyor.Böyle bir çarşı içinde Hocamız'ın ismini verdiğiniz bir mescit tesis ettiniz. İçinde namaz kılınıyor. Allah bu semte ahâlinin sayısına yakışacak ölçüde kubbeli, minareli,Allah bu semte ahâlinin sayısına yakışacak ölçüde kubbeli, minareli, güzel bir cami yapmayı da nasip etsin. Kocaman ağaçlar küçük çekirdeklerden yetişiyor.güzel bir cami yapmayı da nasip etsin. Kocaman ağaçlar küçük çekirdeklerden yetişiyor. Toplu iğne başı kadar bir tohumdan kocaman bir incir ağacı oluyor. Toplu iğne başı kadar bir tohumdan kocaman bir incir ağacı oluyor. Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdirdir.Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdirdir. Sebep olanlardan da razı olsun, için de ibadet edenlerden de razı olsun. Sebep olanlardan da razı olsun, için de ibadet edenlerden de razı olsun. Her zaman, hayatınız boyunca her işinizde Allah'ın rızasını kazanmanızı Allah nasip etsin.Her zaman, hayatınız boyunca her işinizde Allah'ın rızasını kazanmanızı Allah nasip etsin. Hep rızasına uygun hareket etmeyi nasip ve müyesser eylesin. Hep rızasına uygun hareket etmeyi nasip ve müyesser eylesin.

Yatsı namazına kadarki oturumumuzda ki bir camide bir namazdan bir namaza kadar beklemekYatsı namazına kadarki oturumumuzda ki bir camide bir namazdan bir namaza kadar beklemek çok sevap kazandıran bir iştir. çok sevap kazandıran bir iştir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek sözlerinden, hadislerinden okuyalım kiPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek sözlerinden, hadislerinden okuyalım ki sözlerin en güzeli muhakkak ki, şeksiz şüphesiz Peygamber Efendimiz'in sözleridir.sözlerin en güzeli muhakkak ki, şeksiz şüphesiz Peygamber Efendimiz'in sözleridir. Çünkü o Allah'ın habibidir. Allah'ın vahyinin kendisine geldiği mübarek yüksek kişidir.Çünkü o Allah'ın habibidir. Allah'ın vahyinin kendisine geldiği mübarek yüksek kişidir. Kur'an'ın kendisine inmiş olduğu kişidir. İslâm'ı ümmetine öğreten kişidir.Kur'an'ın kendisine inmiş olduğu kişidir. İslâm'ı ümmetine öğreten kişidir. Şüphesiz ki İslâm'ı en iyi o bilir.Şüphesiz ki İslâm'ı en iyi o bilir. Onun için onun hadîs-i şerîflerini okumak mahiyeti ve kıymeti meçhul başka sözlerleOnun için onun hadîs-i şerîflerini okumak mahiyeti ve kıymeti meçhul başka sözlerle meşgul olmaktan çok daha sağlam bir yoldur.meşgul olmaktan çok daha sağlam bir yoldur. Onun için Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyorum. Onun için Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyorum.

Peygamber Efendimiz Cerir radıyallahu anh'tenPeygamber Efendimiz Cerir radıyallahu anh'ten İbn Ebi'd-dünyâ'nın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyurmuş ki; İbn Ebi'd-dünyâ'nın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyurmuş ki;

Eyyümâ kavmin umile fîhim bi'l-meâsî hüm eazzü ve ekserü lem yuğayyirû illâ ammehumu'llâhu bi-ikâbihî. Eyyümâ kavmin umile fîhim bi'l-meâsî hüm eazzü ve ekserü lem yuğayyirû illâ ammehumu'llâhu bi-ikâbihî.

Sadaka Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Allah bizi azabından, ikabından, cezasından, belasından, kahrından, gazabından korusun. Allah bizi azabından, ikabından, cezasından, belasından, kahrından, gazabından korusun.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Eyyümâ kavmin. "Herhangi bir kavim, topluluk ki..." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Eyyümâ kavmin. "Herhangi bir kavim, topluluk ki..."

Kavim "ırk" mânasına değil. Üç kişi, beş kişi de olsa bir araya gelen bir topluluğaKavim "ırk" mânasına değil. Üç kişi, beş kişi de olsa bir araya gelen bir topluluğa Araplar kavim der, "insan topluluğu" demek.Araplar kavim der, "insan topluluğu" demek. Yani "birikmiş insanlar" demek. Bir kişi değil de kalabalık. Yani "birikmiş insanlar" demek. Bir kişi değil de kalabalık.

"Herhangi bir insan topluluğu ki..." "Herhangi bir insan topluluğu ki..."

Umile fîhim bi'l-meâsî. "Onların arasında günahlar işleniyor..." Umile fîhim bi'l-meâsî. "Onların arasında günahlar işleniyor..."

"Günahlar işlenip durmakta, işleniyor..." "Günahlar işlenip durmakta, işleniyor..."

"İşlendi." Mâzî siygasıyla söylenmiş. Meâsî, masiyet kelimesinin çoğulu."İşlendi." Mâzî siygasıyla söylenmiş. Meâsî, masiyet kelimesinin çoğulu. Masiyet de isyan kökünden geliyor. Asâ-ya'sî "isyan etmek" demek. Masiyet de isyan kökünden geliyor. Asâ-ya'sî "isyan etmek" demek. Âsi, isyan hep o kökten. Masiyet de "isyan etmek" mânasına gelen mimli mastar. Âsi, isyan hep o kökten. Masiyet de "isyan etmek" mânasına gelen mimli mastar. Çoğulu da meâsî geliyor yani isyanlar. Çoğulu da meâsî geliyor yani isyanlar.

Kime karşı isyanlar? Hükümete karşı mı? Valiye karşı mı? Polise karşı mı? Anaya babaya karşı mı? Kime karşı isyanlar? Hükümete karşı mı? Valiye karşı mı? Polise karşı mı? Anaya babaya karşı mı?

Hayır. Allah'a karşı. Günah nedir? Hayır. Allah'a karşı.

Günah nedir?

Allah'a karşı isyandır. Çünkü Allah "öyle yapmayın" dediği halde yapılıyor. Allah'a karşı isyandır. Çünkü Allah "öyle yapmayın" dediği halde yapılıyor.

İsyanların işlendiği bir kavim, bir topluluk...İsyanların işlendiği bir kavim, bir topluluk... Topluluk var, içinde günahlar, isyanlar işleniyor, işlenmekte... Topluluk var, içinde günahlar, isyanlar işleniyor, işlenmekte...

Hüm eazzü ve ekserü. "Onlar daha izzetli ve daha çoklar." Hüm eazzü ve ekserü. "Onlar daha izzetli ve daha çoklar."

Daha izzetli, yani güçleri kuvvetleri var, isteseler o günahı durdurabilirler.Daha izzetli, yani güçleri kuvvetleri var, isteseler o günahı durdurabilirler. Sayıca daha çoklar, isteseler o günahları yaptırmazlar. Çünkü toplulukta onlar çoğunlukta.Sayıca daha çoklar, isteseler o günahları yaptırmazlar. Çünkü toplulukta onlar çoğunlukta. Hem böyle daha kuvvetliler hem sayıca daha çoklarken bir kavmin içlerinde isyanlar işleniliyorsa... Hem böyle daha kuvvetliler hem sayıca daha çoklarken bir kavmin içlerinde isyanlar işleniliyorsa...

Lem yuğayyirû. "Daha kuvvetliler ve daha çoklar amaLem yuğayyirû. "Daha kuvvetliler ve daha çoklar ama durumu değiştirmiyorlar, müdahale etmiyorlar. İsyanı durdurmuyorlar.durumu değiştirmiyorlar, müdahale etmiyorlar. İsyanı durdurmuyorlar. Allah'a günah işlemeyi engellemiyorlar." Allah'a günah işlemeyi engellemiyorlar."

Günah işlendi, işlenmeye devam ediliyor. Onlar da durdurmadılar. Günah işlendi, işlenmeye devam ediliyor. Onlar da durdurmadılar.

"Herhangi bir kavmin ki içinde günahlar işlendi,"Herhangi bir kavmin ki içinde günahlar işlendi, onlar hem daha kuvvetliler hem sayıcı daha çoklar, ama durumu değiştirmediler..." onlar hem daha kuvvetliler hem sayıcı daha çoklar, ama durumu değiştirmediler..."

Böyle olursa. İllâ ammehumu'llâhu bi-ikâbihî.Böyle olursa.

İllâ ammehumu'llâhu bi-ikâbihî.
"Allah kahrını, gazabını, cezasını, ikâbını hepsine birden verir. Bütün o kavme verir." "Allah kahrını, gazabını, cezasını, ikâbını hepsine birden verir. Bütün o kavme verir."

İşlemeyenler; "Yâ Rabbi! Biz günah işlemiyorduk." deseler bile...İşlemeyenler; "Yâ Rabbi! Biz günah işlemiyorduk." deseler bile... Birileri işliyor, bunlar işlemiyor. "İşlemiyorduk, biz yapmadık." Birileri işliyor, bunlar işlemiyor. "İşlemiyorduk, biz yapmadık." "Ama siz daha güçlüydünüz, sayıca daha çoktunuz, o isyanların işlenmesine engellemediniz!" diye"Ama siz daha güçlüydünüz, sayıca daha çoktunuz, o isyanların işlenmesine engellemediniz!" diye Allah cezasını, ikâbını, belasını, kahrını, gazabını umumî olarak hepsine uygular, hepsine tatbik eder. Allah cezasını, ikâbını, belasını, kahrını, gazabını umumî olarak hepsine uygular, hepsine tatbik eder.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için, bizim dinimizde kişinin kendisinin iyi insan olması vardır.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için, bizim dinimizde kişinin kendisinin iyi insan olması vardır.
Hepimiz iyi insan olacağız. Günah işlemeyeceğiz. Allah'ın buyruklarını tutacağız.Hepimiz iyi insan olacağız. Günah işlemeyeceğiz. Allah'ın buyruklarını tutacağız. Allah'ın ahkâmına, dininin ahkâmına uyacağız. Tamam.Allah'ın ahkâmına, dininin ahkâmına uyacağız. Tamam. Böyle Allah'ın emrini tutan, Allah'a itaat eden kula ne derler? Böyle Allah'ın emrini tutan, Allah'a itaat eden kula ne derler?

"Mutî kul" derler. "Âbid ve zahid kul" derler. "Takî" derler. "İbadette ve taatte olan kul" derler. "Mutî kul" derler. "Âbid ve zahid kul" derler. "Takî" derler. "İbadette ve taatte olan kul" derler.

Tamam. Kişinin böyle salih, iyi bir kul olması lazım.Tamam. Kişinin böyle salih, iyi bir kul olması lazım. Kişi olarak, fert olarak, birey olarak hepimizin iyi insan olmak mecburiyeti var.Kişi olarak, fert olarak, birey olarak hepimizin iyi insan olmak mecburiyeti var. İyi insan olacağız. Kötü insan olmayacağız. İyi iş yapacağız. Kötü iş yapmayacağız. İyi insan olacağız. Kötü insan olmayacağız. İyi iş yapacağız. Kötü iş yapmayacağız. Allah'ın emrettiği sevaplı işleri yapacağız. Allah'ın yasakladığı günahlı işleri yapmayacağız.Allah'ın emrettiği sevaplı işleri yapacağız. Allah'ın yasakladığı günahlı işleri yapmayacağız. Misal, içki içmeyeceğiz. Misal, namazı kılacağız. Misal, hayrımızı zekâtımızı vereceğiz. Misal, içki içmeyeceğiz. Misal, namazı kılacağız. Misal, hayrımızı zekâtımızı vereceğiz. Misal, yalan söylemeyeceğiz.Misal, yalan söylemeyeceğiz. Kişisel olarak iyi insan olmak hepimizin başlı başına kendi görevi, borcumuz.Kişisel olarak iyi insan olmak hepimizin başlı başına kendi görevi, borcumuz. Hepimiz iyi insan olacağız. "Ben nasıl iyi insan olurum hocam?" Hepimiz iyi insan olacağız.

"Ben nasıl iyi insan olurum hocam?"

Kitapları okursun. İşte kitaplar, işte Bekir Efendi satıyor burada.Kitapları okursun. İşte kitaplar, işte Bekir Efendi satıyor burada. İsterseniz, paranız yoksa bedava verelim. Parası benden.İsterseniz, paranız yoksa bedava verelim. Parası benden. "Param yok" diyen insan gelsin bana, "Şu kitabı alıver bana." desin, alıvereceğim. "Param yok" diyen insan gelsin bana, "Şu kitabı alıver bana." desin, alıvereceğim. Tamam. Benim param var. Okuyun. Zaten okumadan da çoğumuz biliyoruz.Tamam. Benim param var. Okuyun. Zaten okumadan da çoğumuz biliyoruz. Yani iyi olan şeyi, kötü olan şeyi çoğumuz biliyoruz. Ama okumak iyi. Yani iyi olan şeyi, kötü olan şeyi çoğumuz biliyoruz. Ama okumak iyi.

Bakın ben üniversitede profesörüm, 27 sene profesörlük yaptım.Bakın ben üniversitede profesörüm, 27 sene profesörlük yaptım. Ondan sonra da kendim okuyorum ve yazıyorum. Bir sürü de kitabım var, sayısını bilmiyorum.Ondan sonra da kendim okuyorum ve yazıyorum. Bir sürü de kitabım var, sayısını bilmiyorum. -Allah daha çok hizmet etmeyi hepimize nasip etsin.-Allah daha çok hizmet etmeyi hepimize nasip etsin. Size de benden daha çok hizmet etmeyi nasip etsin.-Size de benden daha çok hizmet etmeyi nasip etsin.- Ama her kitabı okudukça istifade ediyorum, yeni bir şey kazanıyorum. Okuyun.Ama her kitabı okudukça istifade ediyorum, yeni bir şey kazanıyorum. Okuyun. Okuyunca da insanın şevki, aşkı artıyor. Okuyunca da insanın şevki, aşkı artıyor.

Sahâbe-i kirâm rıdvânullahi aleyhim ecmaîn hazretlerinin hayatlarını bir kitaptan okuyorum.Sahâbe-i kirâm rıdvânullahi aleyhim ecmaîn hazretlerinin hayatlarını bir kitaptan okuyorum. Kitabı bizim Brisbane'daki Şeker Mescidi'nin kütüphanesinde gördüm. Şeker Mescidi nereden çıktı? Kitabı bizim Brisbane'daki Şeker Mescidi'nin kütüphanesinde gördüm.

Şeker Mescidi nereden çıktı?

"Garibanlar Mescidi"nin adını "Şeker Mescidi"ne çevirdik."Garibanlar Mescidi"nin adını "Şeker Mescidi"ne çevirdik. Çünkü akşamları oraya gelen çocuklara şeker dağıtılıyor orada. Cümle çocuklar da hepsi biliyorlar.Çünkü akşamları oraya gelen çocuklara şeker dağıtılıyor orada. Cümle çocuklar da hepsi biliyorlar. Bizim camide çocukların sayısı neredeyse büyüklerin sayısına yaklaşıyor.Bizim camide çocukların sayısı neredeyse büyüklerin sayısına yaklaşıyor. Mescidin adı Şeker Mescidi oldu, hocanın adı Şeker Hoca oldu, Şeker Dede oldu. Mescidin adı Şeker Mescidi oldu, hocanın adı Şeker Hoca oldu, Şeker Dede oldu.

Ben orada bir kitap gördüm. Aldım, okudum.Ben orada bir kitap gördüm. Aldım, okudum. Bizim Mahmut Zühdü Hoca'ya - Fatih caminin imamına- da dedim: Bizim Mahmut Zühdü Hoca'ya - Fatih caminin imamına- da dedim: "Bak, bunun bir cildi var burada, öteki cildini burada bulamadık. Aman orada varsa bildirin."Bak, bunun bir cildi var burada, öteki cildini burada bulamadık. Aman orada varsa bildirin. " Bugün de gittik, aradık taradık; birinci cildi yok. Çatlayacağım merakımdan!" Bugün de gittik, aradık taradık; birinci cildi yok. Çatlayacağım merakımdan! Ama çok güzel kitap! Okudukça o kadar katı kalpli olduğum halde ağladım.Ama çok güzel kitap! Okudukça o kadar katı kalpli olduğum halde ağladım. Sahabe-i kirâmın halleri insanı ağlatıyor.Sahabe-i kirâmın halleri insanı ağlatıyor. Ben üniversite profesörüyüm, o kadar kitap okudum, yazdım, okuyunca ağladım. Ben üniversite profesörüyüm, o kadar kitap okudum, yazdım, okuyunca ağladım.

Okumak iyi, muhterem kardeşlerim! Okumak iyi, muhterem kardeşlerim!

Tarlayı eşeledikçe opal bulsanız, karıştırdıkça kazdıkça kazmak istemez misiniz? Tarlayı eşeledikçe opal bulsanız, karıştırdıkça kazdıkça kazmak istemez misiniz?

Kazdıkça bir kıymetli şey bulsanız, altın bulsanız... Kazdıkça bir kıymetli şey bulsanız, altın bulsanız...

Bendigo'da Çinli'nin birisi kocaman kelle altın bulmuş.Bendigo'da Çinli'nin birisi kocaman kelle altın bulmuş. Tarihin en büyük kelle büyük altınını bulmuş. Siz de bulmak istemez misiniz? Tarihin en büyük kelle büyük altınını bulmuş. Siz de bulmak istemez misiniz?

Kazdıkça altın bulmak istersiniz. Kitap okumak böyle. Okuyun, dinimizi öğrenelim.Kazdıkça altın bulmak istersiniz. Kitap okumak böyle.

Okuyun, dinimizi öğrenelim.
Evet, annemizden babamızdan duyduk; ama annemiz babamız ne kadar okudu? Evet, annemizden babamızdan duyduk; ama annemiz babamız ne kadar okudu?

En iyisi bizim okuyup her şeyi aslından öğrenmemiz. Aslı neresi? En iyisi bizim okuyup her şeyi aslından öğrenmemiz.

Aslı neresi?

Kur'ân-ı Kerîm. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi. Dinimizin büyük kitapları.Kur'ân-ı Kerîm. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi. Dinimizin büyük kitapları. Onları okuyalım. Tamam, kendim iyi insan olacağım. Kâfi mi? Yeterli mi?Onları okuyalım.

Tamam, kendim iyi insan olacağım. Kâfi mi? Yeterli mi?
Allah'ın azabından kurtulabilecek miyim, kurtulamayacak mıyım? Allah'ın azabından kurtulabilecek miyim, kurtulamayacak mıyım?

Bu okuduğumuz hadîs-i şerîften anlıyoruz ki kurtulamayacağız. Kurtulamıyoruz. Bu okuduğumuz hadîs-i şerîften anlıyoruz ki kurtulamayacağız. Kurtulamıyoruz.

"Ben iyi insanım yâ Rabbi!" Kurtulamıyoruz. Eğer bir toplumda sayıca biz çok isek ve izzetliysek,"Ben iyi insanım yâ Rabbi!"

Kurtulamıyoruz. Eğer bir toplumda sayıca biz çok isek ve izzetliysek,
hor hakir, parya, sefil, rezil, esir değilsek, güçsüz değilsek, izzetliysek,hor hakir, parya, sefil, rezil, esir değilsek, güçsüz değilsek, izzetliysek, o zaman orada yapılan kötülükleri durdurmamız lazım. Durumu iyiye değiştirmemiz lazım.o zaman orada yapılan kötülükleri durdurmamız lazım. Durumu iyiye değiştirmemiz lazım. Yapmıyoruz. O zaman azap umumî gelecek, geliyor. Zelzele umumî gelir.Yapmıyoruz. O zaman azap umumî gelecek, geliyor. Zelzele umumî gelir. Bela umumî gelir. Bombalar umumî yağar. Neden? Bela umumî gelir. Bombalar umumî yağar.

Neden?

Kavim elinde imkân olduğu halde günahların işlenmesini durdurmadı diye. Kavim elinde imkân olduğu halde günahların işlenmesini durdurmadı diye.

Şimdi dikkat ediyorum, muhterem kardeşlerim...Şimdi dikkat ediyorum, muhterem kardeşlerim... Tabi burası bir diyâr-ı gurbet, yabancı bir yer burası... Siz buraya işçi olarak geldiniz, sayınız az. Tabi burası bir diyâr-ı gurbet, yabancı bir yer burası... Siz buraya işçi olarak geldiniz, sayınız az. Tüm Avustralya da 300-400-500 bin müslüman var. Bunun da 100-120-150 bini Türk.Tüm Avustralya da 300-400-500 bin müslüman var. Bunun da 100-120-150 bini Türk. Bunun da şu kadarı Melbourne'de. Yani sayı olarak çok değilsiniz.Bunun da şu kadarı Melbourne'de. Yani sayı olarak çok değilsiniz. Ama Türkiye gibi, Pakistan gibi, Mısır gibiAma Türkiye gibi, Pakistan gibi, Mısır gibi ekseriyetin, büyük çoğunluğun müslüman olduğu ülkeler yok mu? ekseriyetin, büyük çoğunluğun müslüman olduğu ülkeler yok mu?

Türkiye'nin nüfusu nedir? Yüzde 99'u müslüman. Ama Türkiyede içki var mı? İçiliyor mu? Türkiye'nin nüfusu nedir?

Yüzde 99'u müslüman.

Ama Türkiyede içki var mı? İçiliyor mu?

Bursa'da sosyal meskenler semtinde, yukarıda bir arkadaşı ziyarete gittik.Bursa'da sosyal meskenler semtinde, yukarıda bir arkadaşı ziyarete gittik. Uzun bir cadde yapmışlar, aşağıdaki Ankara caddesine kadar, yukarıdan aşağı doğru Uzun bir cadde yapmışlar, aşağıdaki Ankara caddesine kadar, yukarıdan aşağı doğru arabayla inerken 10'un üzerinde, 18-19 tane birahane saydım, o kadar sık!arabayla inerken 10'un üzerinde, 18-19 tane birahane saydım, o kadar sık! "Fıçı bira" diyor, "Efes" diyor, "Tuborg" diyor... İçki içiliyor mu? İçiliyor. "Fıçı bira" diyor, "Efes" diyor, "Tuborg" diyor... İçki içiliyor mu?

İçiliyor.

İçki içmek isyan mı, günah mı? Günah. Allah "İçki içmeyin." demiş. İçki içmek isyan mı, günah mı?

Günah. Allah "İçki içmeyin." demiş.
Kur'ân-ı Kerîm'de içki yasaklanmış. Daha başka günahlar var mı? Kumar var mı? Zina var mı? Kur'ân-ı Kerîm'de içki yasaklanmış.

Daha başka günahlar var mı? Kumar var mı? Zina var mı?
Yalan var mı? Faiz var mı? Haram var mı? Müstehcenlik var mı? Var. Var. Var. Var. Var... Yalan var mı? Faiz var mı? Haram var mı? Müstehcenlik var mı?

Var. Var. Var. Var. Var...

O zaman değiştirmiyorlar. Değiştirmiyoruz. Neden? Günahlara alışmışız. O zaman değiştirmiyorlar. Değiştirmiyoruz.

Neden?

Günahlara alışmışız.
İnsan günahlara alışıyor. Günahları değiştirmedikçe, değiştirmeyinceİnsan günahlara alışıyor. Günahları değiştirmedikçe, değiştirmeyince günaha karşı tepki kabiliyeti dumura uğruyor.günaha karşı tepki kabiliyeti dumura uğruyor. İnsan yavaş yavaş günahla beraber yaşamaya alışmaya başlıyor. İnsan yavaş yavaş günahla beraber yaşamaya alışmaya başlıyor. Halbuki bir tepki göstermesi lazım. "Yapmayın böyle!" demesi lazım. Halbuki bir tepki göstermesi lazım. "Yapmayın böyle!" demesi lazım.

Eğer bir insan bir kötülüğü görürse ne yapacak? Eğer bir insan bir kötülüğü görürse ne yapacak?

Fe'l-yuğarrirhu bi-yedihî. Değiştirecek, kötülüğü yaptırtmayacak. Fe'l-yuğarrirhu bi-yedihî. Değiştirecek, kötülüğü yaptırtmayacak. Babaysa, ağaysa, patronsa, valiyse, komutansa, kaymakamsa... Babaysa, ağaysa, patronsa, valiyse, komutansa, kaymakamsa...

Bizim köye 1940'lı yıllarda [asker] gelmiş. Bizim köye 1940'lı yıllarda [asker] gelmiş. Çanakkale'nin sahilleri Midilli adasına karşı.Çanakkale'nin sahilleri Midilli adasına karşı. Yunanlı'yla vaziyet [kötü olunca] asker geliyor, oraya karargâh kuruyor. Yunanlı'yla vaziyet [kötü olunca] asker geliyor, oraya karargâh kuruyor. Bizim köye karargâh kurmuş, 1940'lı yıllarda... Asker karargâh kurmuş. Bizim köye karargâh kurmuş, 1940'lı yıllarda... Asker karargâh kurmuş. Bizim camilerde, köyün camisinde ezan okunuyor. Çarşıda da 8-10 tane kahvehane var.Bizim camilerde, köyün camisinde ezan okunuyor. Çarşıda da 8-10 tane kahvehane var. Gençlerin kahvehanesi, falanca zihniyettekilerin kahvehanesi, filanca zihniyettekilerin kahvehanesi...Gençlerin kahvehanesi, falanca zihniyettekilerin kahvehanesi, filanca zihniyettekilerin kahvehanesi... Çayhane, kahvehane var. Üç-beş tane de bakkal dükkânı var. İşte orası öyle bir yer. Çayhane, kahvehane var. Üç-beş tane de bakkal dükkânı var. İşte orası öyle bir yer. Yani çarşı dediğimiz yer, kahvehanelerin toplandığı yer. Yani çarşı dediğimiz yer, kahvehanelerin toplandığı yer. Komutan bakmış, ezan okunuyor, kahvelerde oyun oynanıyor, kağıt oynanıyor, Komutan bakmış, ezan okunuyor, kahvelerde oyun oynanıyor, kağıt oynanıyor, tavla, bilardo, zar [vesaire] oyunlar oynanıyor. tavla, bilardo, zar [vesaire] oyunlar oynanıyor.

Kendisi, birliğin komutanı camiye gidiyor. Cami boş. Camide cemaat az.Kendisi, birliğin komutanı camiye gidiyor. Cami boş. Camide cemaat az. İşte o zaman atlar vardı, komutanların elinde kamçıları vardı, çizmeleri vardı.İşte o zaman atlar vardı, komutanların elinde kamçıları vardı, çizmeleri vardı. O devrin askerî teçhizatı, takımları öyleydi. Bakmış bir böyle, iki böyle... Babamlar anlatıyor.O devrin askerî teçhizatı, takımları öyleydi. Bakmış bir böyle, iki böyle... Babamlar anlatıyor. Bir gün elinde kamçı, ezan okunduktan sonra kahvehanenin kapısını açmış; Bir gün elinde kamçı, ezan okunduktan sonra kahvehanenin kapısını açmış; "Dışarıda adamın birisi bağırıyor. Ne diyor acaba bu adam?" demiş."Dışarıda adamın birisi bağırıyor. Ne diyor acaba bu adam?" demiş. Yukarıdan birisi bağırıyor: Hayya ale's-salâh, hayya ale'l-felâh. Allahu Ekber...Yukarıdan birisi bağırıyor: Hayya ale's-salâh, hayya ale'l-felâh. Allahu Ekber... "Ya arkadaşlar, ne diyor acaba bu adam? Niye bağırıyor acaba?" demiş."Ya arkadaşlar, ne diyor acaba bu adam? Niye bağırıyor acaba?" demiş. Bakmışlar komutanın elinde kamçı var, biraz da rengi, beti benzi atmış, vaziyet değişmiş;Bakmışlar komutanın elinde kamçı var, biraz da rengi, beti benzi atmış, vaziyet değişmiş; tavlaları filan kapatmışlar, kağıtları [bırakmışlar], hadi camiye... Ne yaptı şimdi komutan? tavlaları filan kapatmışlar, kağıtları [bırakmışlar], hadi camiye... Ne yaptı şimdi komutan?

Gücünü bir kötülüğün engellenmesinde kullandı. Allah namaza çağırıyor, hayya ale's-salâh ne demek? Gücünü bir kötülüğün engellenmesinde kullandı. Allah namaza çağırıyor, hayya ale's-salâh ne demek?

"Haydi namaza!" demek. "Namaz kılmaya gelin!" demek. Müezzinin bağırması ne demek? "Haydi namaza!" demek. "Namaz kılmaya gelin!" demek.

Müezzinin bağırması ne demek?

"Namaz vakti geldi, namaza gelin!" demek. "Namaz vakti geldi, namaza gelin!" demek.

Biz burada bağıramıyoruz, çünkü burası bizim diyarımız değil de ondan. Türkiye'de bağırtmıyorlar. Biz burada bağıramıyoruz, çünkü burası bizim diyarımız değil de ondan. Türkiye'de bağırtmıyorlar.

Neden? Çocukların uykuları dağılıyormuş, sıhhatleri bozuluyormuş namazdan, niyazdan, ezandan... Neden?

Çocukların uykuları dağılıyormuş, sıhhatleri bozuluyormuş namazdan, niyazdan, ezandan...

Ama ezanın mânası; "Namaz vakti geldi, camiye gelin! Kurtuluşa gelin, namaza gelin!" demek. Ama ezanın mânası; "Namaz vakti geldi, camiye gelin! Kurtuluşa gelin, namaza gelin!" demek.

O komutan orada durduğu müddetçe bütün namazlara kahvenin ahâlisi, köylü gelmeye başlamış.O komutan orada durduğu müddetçe bütün namazlara kahvenin ahâlisi, köylü gelmeye başlamış. Tabii onlar da müslüman çocukları; ama gevşek, onları sıkıştıracak bir İngiliz anahtarı veya kamçı yok.Tabii onlar da müslüman çocukları; ama gevşek, onları sıkıştıracak bir İngiliz anahtarı veya kamçı yok. Gelmiyorlar. Ama sıkışınca geliyor. Buna "Bir kötülüğü, yanlış bir işi fiilen düzeltmek." derler.Gelmiyorlar. Ama sıkışınca geliyor.

Buna "Bir kötülüğü, yanlış bir işi fiilen düzeltmek." derler.
el-Emri bi'l-mâruf derler. Bu bir farz, biliyor musunuz? Farz. Müslümanın boynunun borcu.el-Emri bi'l-mâruf derler. Bu bir farz, biliyor musunuz?

Farz. Müslümanın boynunun borcu.
Senin çocuğun da yatakta ezan vaktinde uyuyorsa senin de boynuna farz. Senin çocuğun da yatakta ezan vaktinde uyuyorsa senin de boynuna farz. Sen de evde azizsin, yani kıymetlisin, kuvvetlisin. Baba değil misin? Ailenin reisi değil misin?Sen de evde azizsin, yani kıymetlisin, kuvvetlisin. Baba değil misin? Ailenin reisi değil misin? "Hadi çocuğum, kalk, ezan vakti uyuma. Abdestini al, camiye gidelim, namaz kıl." diyeceksin."Hadi çocuğum, kalk, ezan vakti uyuma. Abdestini al, camiye gidelim, namaz kıl." diyeceksin. Bunun adı nedir? el-Emru bi'l-ma'rûfi. "İyi olan şeyi emretmek" demek. Bu ne? Farz. Bunun adı nedir?

el-Emru bi'l-ma'rûfi. "İyi olan şeyi emretmek" demek. Bu ne?

Farz.

Farz ne demek? Mutlaka herkesin yapması lazım. "Hocam bizim adam..." Farz ne demek?

Mutlaka herkesin yapması lazım.

"Hocam bizim adam..."

Arkada kadınlar var ya, şimdi bizi onlar da dinliyor, dinlediğini biliyoruz. Arkada kadınlar var ya, şimdi bizi onlar da dinliyor, dinlediğini biliyoruz.

"Hocam bizim hacı efendi sabahleyin erkenden bastonunu aldı, cübbesini giydi, camiye gitti." "Hocam bizim hacı efendi sabahleyin erkenden bastonunu aldı, cübbesini giydi, camiye gitti."

O zaman hacı hanım, oğlanı kaldırma vazifesi sana geldi. Şimdi görev senin. O zaman hacı hanım, oğlanı kaldırma vazifesi sana geldi. Şimdi görev senin. Çünkü baba unuttu, kapıyı çarptı, gitti. O zaman anne; "Evlâdım, namaz vakti, kalk." diyecek.Çünkü baba unuttu, kapıyı çarptı, gitti. O zaman anne; "Evlâdım, namaz vakti, kalk." diyecek. Bu nedir? Bir kötülüğü yaptırtmamak, bir iyiliği yaptırmak. Kötülük ne? Bu nedir?

Bir kötülüğü yaptırtmamak, bir iyiliği yaptırmak.

Kötülük ne?

Namaz vaktinde uyumak kötülük, Allah'a isyan. Allah "Camiye gelin!" diyor, o yatıyor.Namaz vaktinde uyumak kötülük, Allah'a isyan. Allah "Camiye gelin!" diyor, o yatıyor. Hatta sabah namazında ezana bir cümle ekliyoruz, ne diyoruz? es-Salâtu hayrun mine'n-nevm. Hatta sabah namazında ezana bir cümle ekliyoruz, ne diyoruz?

es-Salâtu hayrun mine'n-nevm.

Mânası ne? "Namaz kılmak uyku uyumaktan, ey mü'min, daha hayırlıdır! Mânası ne?

"Namaz kılmak uyku uyumaktan, ey mü'min, daha hayırlıdır!
Uyuma, namaz kılmaya kalk!" demek. Bunu müezzin hatırlatıyor, iki defa söylüyor: Uyuma, namaz kılmaya kalk!" demek.

Bunu müezzin hatırlatıyor, iki defa söylüyor:
es-Salâtu hayrun mine'n-nevm. es-Salâtu hayrun mine'n-nevm. "Ey arkadaş! Ey kardeş! Ey müslüman!es-Salâtu hayrun mine'n-nevm. es-Salâtu hayrun mine'n-nevm. "Ey arkadaş! Ey kardeş! Ey müslüman! Uyuma, çünkü namaz kılmak uykuyu terk edip, uykuyu bırakıp namaz kılmak senin için daha hayırlıdır!" Uyuma, çünkü namaz kılmak uykuyu terk edip, uykuyu bırakıp namaz kılmak senin için daha hayırlıdır!"

Neden? Namaz kılınca sevap kazanacaksın.Neden?

Namaz kılınca sevap kazanacaksın.
Namaza kalkmadığın zaman da Allah'a âsi olacaksın. Niye? Namaza kalkmadığın zaman da Allah'a âsi olacaksın.

Niye?

Allah "Haydi namaza gelin!" diye müezzinine çağırttırıyor. Dinin ahkâmı böyle.Allah "Haydi namaza gelin!" diye müezzinine çağırttırıyor. Dinin ahkâmı böyle. Sen de gitmiyorsun. Gitmemek, söz dinlememek isyan değil mi? Sen de gitmiyorsun. Gitmemek, söz dinlememek isyan değil mi?

Sen asker olsan, çavuş sana bir şey söylese de sen onu yapmasan acaba ne olur? Sen asker olsan, çavuş sana bir şey söylese de sen onu yapmasan acaba ne olur?

Yapmadığın zaman çavuş seni benzetir.Yapmadığın zaman çavuş seni benzetir. Veya çavuşun başındaki astsubay, başçavuş veyahut asteğmen veya teğmen Veya çavuşun başındaki astsubay, başçavuş veyahut asteğmen veya teğmen veya yüzbaşı veya binbaşı veya yarbay veya albay veya paşa...veya yüzbaşı veya binbaşı veya yarbay veya albay veya paşa... Omzu kırmızı, elinde asa, cipiyle, otomobiliyle gelir, herkesin beti benzi sararır.Omzu kırmızı, elinde asa, cipiyle, otomobiliyle gelir, herkesin beti benzi sararır. Çağırdığı zaman karşısına koşarak gider. Topuklarını patlatarak selam verir.Çağırdığı zaman karşısına koşarak gider. Topuklarını patlatarak selam verir. Künyesini sayar. "Emrinize hazırım!" diye hazır ol durur. Künyesini sayar. "Emrinize hazırım!" diye hazır ol durur.

Sen Allah'ın bir kulunun karşısında böyle hazır ol duruyorsun da Allah'a niye âsi oluyorsun?Sen Allah'ın bir kulunun karşısında böyle hazır ol duruyorsun da Allah'a niye âsi oluyorsun? Niye Allah'ın sözünü dinlemiyorsun?Niye Allah'ın sözünü dinlemiyorsun? Niye senin çocuğun Allah'a âsi iken onu o durumdan kurtarmak istemiyorsun?Niye senin çocuğun Allah'a âsi iken onu o durumdan kurtarmak istemiyorsun? Senin çocuğunu gözünün önünde ellerini kollarını bağlayıpSenin çocuğunu gözünün önünde ellerini kollarını bağlayıp ateşe atsalar, cayır cayır yanacak yere razı olur musun? ateşe atsalar, cayır cayır yanacak yere razı olur musun?

Olmazsın. E niye şimdi yapıyorsun bu işi? Olmazsın. E niye şimdi yapıyorsun bu işi?

"Hocam şimdi bizim delikanlı kazık kadar oldu, beni dinlemiyor, babasını da dinlemiyor..." "Hocam şimdi bizim delikanlı kazık kadar oldu, beni dinlemiyor, babasını da dinlemiyor..."

Tabii sen onun kazık hâline getirmişsin, kazık kadar oluncaya kadar ses çıkartmamışsın, şimdi dinlemez.Tabii sen onun kazık hâline getirmişsin, kazık kadar oluncaya kadar ses çıkartmamışsın, şimdi dinlemez. Onu küçükten alıştıracaktın. Onu küçükten alıştıracaktın.

Biz Brisbane'da, mescitte çocuklara şeker dağıtıyoruz, namazı, camiyi sevsinler diye. Bu bir siyaset.Biz Brisbane'da, mescitte çocuklara şeker dağıtıyoruz, namazı, camiyi sevsinler diye. Bu bir siyaset. Bu da eğitimde bir siyaset. Çocuğu eğitmek için çarelerden bir tanesi nedir? Bu da eğitimde bir siyaset. Çocuğu eğitmek için çarelerden bir tanesi nedir?

Seveceği şeyleri ona vermek ve yapmak. "Oğlum şunu şöyle yaparsan sana çikolata alacağım.Seveceği şeyleri ona vermek ve yapmak. "Oğlum şunu şöyle yaparsan sana çikolata alacağım. Tabanca alacağım. Bilgisayar alacağım. Bisiklet alacağım..." O zaman çocuk yapar. Tabanca alacağım. Bilgisayar alacağım. Bisiklet alacağım..." O zaman çocuk yapar.

İhvânımızdan bir rahmetli hoca kardeş vardı. Gülerek bana söylerdi.İhvânımızdan bir rahmetli hoca kardeş vardı. Gülerek bana söylerdi. "Ben bir sayfayı ezberledim mi babam bana bir lira verirdi.""Ben bir sayfayı ezberledim mi babam bana bir lira verirdi." Bir lira o zaman kıymetli bir para. Bir lira verirmiş.Bir lira o zaman kıymetli bir para. Bir lira verirmiş. "Ben Kur'ân-ı Kerîm'in sayfasını bir liradan ezberleye ezberleye öyle hafız oldum." derdi."Ben Kur'ân-ı Kerîm'in sayfasını bir liradan ezberleye ezberleye öyle hafız oldum." derdi. Allah razı olsun babasından. Çocuk parayı seviyor, o zaman parayı, bir lirayı cebine koydu mu...Allah razı olsun babasından. Çocuk parayı seviyor, o zaman parayı, bir lirayı cebine koydu mu... Bir simit o zaman beş kuruştu. "Beşlik simit gibi sırıtma!" derlerdi. Bir simit o zaman beş kuruştu. "Beşlik simit gibi sırıtma!" derlerdi. Niye, onun sırıtmakla ne ilgisi var, bilmiyorum. Ama simit beş kuruştu. Bir liraya bir kilo et alınırdı.Niye, onun sırıtmakla ne ilgisi var, bilmiyorum. Ama simit beş kuruştu. Bir liraya bir kilo et alınırdı. Oradan hesaplayın. Benim zamanımda, benim yetiştiğim zamanlarda böyleydi.Oradan hesaplayın. Benim zamanımda, benim yetiştiğim zamanlarda böyleydi. Ondan önce, daha önceleri beş kuruşa bir kuzu alınırmış.Ondan önce, daha önceleri beş kuruşa bir kuzu alınırmış. Ama bir lira, o bizim ihvânımız da benimle yaşıt ise, demek ki her gün bir kilo et parası...Ama bir lira, o bizim ihvânımız da benimle yaşıt ise, demek ki her gün bir kilo et parası... Bir sayfayı öyle ezberletmiş. Bir işi yaptırmanın bir yolu mükâfat vermektir, taltif etmektir.Bir sayfayı öyle ezberletmiş.

Bir işi yaptırmanın bir yolu mükâfat vermektir, taltif etmektir.
Bir yolu da tehdit etmektir. "Bana bak, böyle yaparsan sana cezayı yazarım! Burada sola dönülmez. Bir yolu da tehdit etmektir. "Bana bak, böyle yaparsan sana cezayı yazarım! Burada sola dönülmez. Sola dönmenin cezası 100 dolar." Adam dönmez. Sola dönmenin cezası 100 dolar." Adam dönmez. Burada U-turn permitted, U dönüşüne müsaade edilmiş. Tamam, burada dönersin.Burada U-turn permitted, U dönüşüne müsaade edilmiş. Tamam, burada dönersin. Ama not permitted dedi mi, o zaman dönemezsin. Neden? Polis görür, ceza yazar. Bu ne? Ama not permitted dedi mi, o zaman dönemezsin.

Neden?

Polis görür, ceza yazar.

Bu ne?

Ceza ile seni polis caydırıyor. Ceza caydırıcıdır. Bir çare de ceza vermektir. Ceza ile seni polis caydırıyor. Ceza caydırıcıdır. Bir çare de ceza vermektir.

Bir şeyi yaptırmanın veya yaptırtmamanın, istediğini uygulamanın yolu; bir, mükâfattır.Bir şeyi yaptırmanın veya yaptırtmamanın, istediğini uygulamanın yolu; bir, mükâfattır. Ödül verirler, tören yaparlar, adama madalya takarlar. Herkes de imrenir, herkesin içi gider;Ödül verirler, tören yaparlar, adama madalya takarlar. Herkes de imrenir, herkesin içi gider; "Ah, ben de böyle bir madalya alsam!" der. Rütbe verirler, madalya verirler. Bröve verirler."Ah, ben de böyle bir madalya alsam!" der. Rütbe verirler, madalya verirler. Bröve verirler. Diploma verirler. Orada kütüğe çivi çaktırtırlar, "birinci" derler. Gazeteler [haber] yapar.Diploma verirler. Orada kütüğe çivi çaktırtırlar, "birinci" derler. Gazeteler [haber] yapar. Bunlar nedir? Ödüldür. İnsanlar ödülle [bir şeyi yaparlar.] Bunlar nedir?

Ödüldür. İnsanlar ödülle [bir şeyi yaparlar.]

"Benim çocuk mühendis olmak istiyor. Benim çocuk pilot olmak istiyor..." Neden? "Benim çocuk mühendis olmak istiyor. Benim çocuk pilot olmak istiyor..."

Neden?

En geçerli meslek, en çok para kazanan meslek, onu istiyor. Doktor olmak istiyor.En geçerli meslek, en çok para kazanan meslek, onu istiyor.

Doktor olmak istiyor.
Halbuki hastayla uğraşacak. Kan kusan adam, onunla uğraşacak. Ama parası çok diye onu istiyor.Halbuki hastayla uğraşacak. Kan kusan adam, onunla uğraşacak. Ama parası çok diye onu istiyor. Beri tarafta çok güzel meslek var, imamlık; kimse istemiyor!Beri tarafta çok güzel meslek var, imamlık; kimse istemiyor! Gayet tatlı, gayet güzel meslek; kimse istemiyor! Neden? Parası az. Gayet tatlı, gayet güzel meslek; kimse istemiyor!

Neden?

Parası az.

Para da bir teşvik unsuru. Para da bir teşvik unsuru. Bir çaresi o. Bir çaresi ötekisi. Ne yaparsan yap, bir çaresi de ikna. Bir çaresi o. Bir çaresi ötekisi.

Ne yaparsan yap, bir çaresi de ikna.

"Evlâdım, benim sana ayıracak param da yok, benim sana gücüm de yetmez."Evlâdım, benim sana ayıracak param da yok, benim sana gücüm de yetmez. Hadi benim tatlı oğlum, sen bir hafız ol da benim başıma Allah taç giydirsin, Hadi benim tatlı oğlum, sen bir hafız ol da benim başıma Allah taç giydirsin, senin başına da taç giydirsin. Hadi evlâdım, beni sevindir, hadi hafız oluver evlâdım bakalım..."senin başına da taç giydirsin. Hadi evlâdım, beni sevindir, hadi hafız oluver evlâdım bakalım..." Hadi çocuk hafız oluyor. Allah anasının babasının başına taç giydirir. Hadi çocuk hafız oluyor. Allah anasının babasının başına taç giydirir. Çocuğunun başına da giydirir. Çocuğunun başına da giydirir.

Benim rahmetli babaannem babama yalvarırmış: "Hadi evlâdım..." dermiş, Benim rahmetli babaannem babama yalvarırmış: "Hadi evlâdım..." dermiş, "Ben suyu getiririm, odunu getirim, tarlaya giderim, yükü taşarım, her şeyi yaparım."Ben suyu getiririm, odunu getirim, tarlaya giderim, yükü taşarım, her şeyi yaparım. Aman evlâdım, sen bu hafızlığını tamamla..." dermiş.Aman evlâdım, sen bu hafızlığını tamamla..." dermiş. Babam da; "Anne yapamıyorum, aklım almıyor." dermiş. İlk başta zorlanıyormuş.Babam da; "Anne yapamıyorum, aklım almıyor." dermiş. İlk başta zorlanıyormuş. "Ama sonra geçiyor." diyor. "Ama sonra geçiyor." diyor. İlk başta ezberleyemiyormuş gibi oluyor, kafası almıyormuş gibi oluyor. İlk başta ezberleyemiyormuş gibi oluyor, kafası almıyormuş gibi oluyor. Kendini yerden yere atarmış. "Anneciğim, tamam, seni seviyorum, ezberlemek istiyorum.Kendini yerden yere atarmış. "Anneciğim, tamam, seni seviyorum, ezberlemek istiyorum. Ama kafama girmiyor, ezberleyemiyorum." Ama sonradan açılmış. Ezberledi, hafız oldu. Ama kafama girmiyor, ezberleyemiyorum." Ama sonradan açılmış. Ezberledi, hafız oldu.

Zorluklar üstüne yürüdüğün zaman aşılır. Koca koca dağları karşıdan mavi mavi görürsün;Zorluklar üstüne yürüdüğün zaman aşılır. Koca koca dağları karşıdan mavi mavi görürsün; "Ben bu dağa nasıl tırmanacağım? Ben bu dağı nasıl aşacağım?" dersin."Ben bu dağa nasıl tırmanacağım? Ben bu dağı nasıl aşacağım?" dersin. Aşarsın, nerelere kadar gidersin...Aşarsın, nerelere kadar gidersin... İstanbul'a yola çıkarsın, Bolu dağlarını aşarsın, Köroğlu dağlarını geçersin. İstanbul'a yola çıkarsın, Bolu dağlarını aşarsın, Köroğlu dağlarını geçersin. Gerede'nin yüksekliklerine çıkarsın. Gerede'nin yüksekliklerine çıkarsın. Uzun yayla veyahut Atyarma neresiyse, 1560 metre yüksekliklerden geçersin...Uzun yayla veyahut Atyarma neresiyse, 1560 metre yüksekliklerden geçersin... Ağrı dağına bile çıkarsın. Himalayalar'a bile çıkarsın. Hepsi aşılır. Üstüne yürüyeceksin.Ağrı dağına bile çıkarsın. Himalayalar'a bile çıkarsın. Hepsi aşılır. Üstüne yürüyeceksin. Uzaktan korkarsan olmaz. Onun için, bir kötülüğü eliyle değiştirecek.Uzaktan korkarsan olmaz.

Onun için, bir kötülüğü eliyle değiştirecek.
Eliyle değiştiremiyor, gücü yetmiyor. Yani adam dinlemeyecek.Eliyle değiştiremiyor, gücü yetmiyor. Yani adam dinlemeyecek. Mesela bir anne, hatta baba evli bir çocuğuna artık ne yapsın? Mesela bir anne, hatta baba evli bir çocuğuna artık ne yapsın?

Evlenmiş, artık söz geçiremiyor. Dövemez de... Belki babadan daha boyu fazla oluyor.Evlenmiş, artık söz geçiremiyor. Dövemez de... Belki babadan daha boyu fazla oluyor. Bizim torunlar bizden daha büyük boyu. Torun. Şimdi ben ona ne söyleyeyim? Bizim torunlar bizden daha büyük boyu. Torun. Şimdi ben ona ne söyleyeyim?

Bir şey yapamadığın zaman sözle söylersin. "Evlâdım, bu sevaptır, bu günahtır..." Bir şey yapamadığın zaman sözle söylersin. "Evlâdım, bu sevaptır, bu günahtır..." İkna edersin. "Bak böyle yaparsan iyi olur..." İkna edersin. "Bak böyle yaparsan iyi olur..."

Muhterem kardeşlerim! Kitapları okuyunca da insan ikna oluyor. Muhterem kardeşlerim!

Kitapları okuyunca da insan ikna oluyor.
Zihnindeki sorunlar çözülüyor, kalbindeki kasvet gidiyor. Aşkullah, muhabbetullah kalbine doluyor. Zihnindeki sorunlar çözülüyor, kalbindeki kasvet gidiyor. Aşkullah, muhabbetullah kalbine doluyor. İkna oluyor. İnsan aşk ile şevk ile yapıyor. Niye sabahleyin namaza geliyor? Niye oruç tutuyor?İkna oluyor. İnsan aşk ile şevk ile yapıyor. Niye sabahleyin namaza geliyor? Niye oruç tutuyor? Niye masraf ediyor, hacca gidiyor? Niye kalkıp Çeçenistan'a savaşmaya gidiyor?Niye masraf ediyor, hacca gidiyor? Niye kalkıp Çeçenistan'a savaşmaya gidiyor? Niye Afganistan'a cihada gidiyor? İkna olduğu için. Okuyunca insan ikna da olur. Niye Afganistan'a cihada gidiyor?

İkna olduğu için. Okuyunca insan ikna da olur.

İyiliği gücün yeterse değiştir. Gücün yetmezse nasihat et, söyle.İyiliği gücün yeterse değiştir. Gücün yetmezse nasihat et, söyle. Söylemek de bir şey. Söylersin söylersin... Söylemek de bir şey. Söylersin söylersin...

Ben mesela söyledim söyledim söyledim, Türkiye'de yazdım, çizdim...Ben mesela söyledim söyledim söyledim, Türkiye'de yazdım, çizdim... Gazeteyle, radyoyla, televizyonla, kitapla, vaazla çok söyledim.Gazeteyle, radyoyla, televizyonla, kitapla, vaazla çok söyledim. Millet; "Bu hoca efendi çok güzel konuşuyor." diyor. E peki yap. Söyleneni yap. Millet; "Bu hoca efendi çok güzel konuşuyor." diyor. E peki yap. Söyleneni yap. Yani toplumun harekete geçmesi, duyduğu şeyi uygulaması zor oluyor. Aslında yapması lazım. Yani toplumun harekete geçmesi, duyduğu şeyi uygulaması zor oluyor. Aslında yapması lazım.

Bir toplum veya bir kişi bir kötülüğü gördü mü değiştirecek. Değiştiremezse nasihat edecek.Bir toplum veya bir kişi bir kötülüğü gördü mü değiştirecek. Değiştiremezse nasihat edecek. Onu yine yaptırmamaya çalışacak. Onu da yapamazsa içinden diyecek ki; Onu yine yaptırmamaya çalışacak. Onu da yapamazsa içinden diyecek ki; "Yâ Rabbi! Ben değiştiremedim, engelleyemedim. Sözümü de dinletemedim. "Yâ Rabbi! Ben değiştiremedim, engelleyemedim. Sözümü de dinletemedim. Bunun günah olduğunu da biliyorum. Ama yâ Rabbi beni kahrından, azabından koru!"Bunun günah olduğunu da biliyorum. Ama yâ Rabbi beni kahrından, azabından koru!" Çünkü ceza umumî gelecek ya... Zelzeleyse zelzele, selse sel,Çünkü ceza umumî gelecek ya... Zelzeleyse zelzele, selse sel, düşman bombasıysa düşman bombası, esaretse esaret, neyse ne...düşman bombasıysa düşman bombası, esaretse esaret, neyse ne... Bela umumî geliyor. Onun için, o zaman; "Aman yâ Rabbi, beni koru!" diyecek. Bela umumî geliyor. Onun için, o zaman; "Aman yâ Rabbi, beni koru!" diyecek.

Lut kavmini Allah helâk etmiş ama Lut aleyhisselâm'ı ashabıyla kurtarmış.Lut kavmini Allah helâk etmiş ama Lut aleyhisselâm'ı ashabıyla kurtarmış. Emretmiş, işaret etmiş, göstermiş, bildirmiş, Lut aleyhisselam o helâk olunan yerden kurtulmuş. Emretmiş, işaret etmiş, göstermiş, bildirmiş, Lut aleyhisselam o helâk olunan yerden kurtulmuş. Cenâb-ı Hak böyle düzeltmeye çalış[anları] kurtarır. Azabından, ikâbından kurtarır.Cenâb-ı Hak böyle düzeltmeye çalış[anları] kurtarır. Azabından, ikâbından kurtarır. Kulağının üstüne yatıp günaha alışan, günahla ünsiyet peydah edeni günahkârla beraber helâk eder. Kulağının üstüne yatıp günaha alışan, günahla ünsiyet peydah edeni günahkârla beraber helâk eder.

Onun için, Mehmet Efendi kardeşimiz, geçen şuradaki kardeşim "Nerelisin?" diye konuştuk, "Fijiliyim."Onun için, Mehmet Efendi kardeşimiz, geçen şuradaki kardeşim "Nerelisin?" diye konuştuk, "Fijiliyim." "Oraya gidelim." diye konuştuk. "Oraya gidelim." diye konuştuk. Hemen diyor ki; "Bir heyet teşkil edelim, tebliğ heyeti, gidelim Fiji'ye..." Hemen diyor ki; "Bir heyet teşkil edelim, tebliğ heyeti, gidelim Fiji'ye..." Tamam, gideceksin, söyleyeceksin, tebliğ edeceksin, anlatacaksın, ikna edeceksin. Olursa olur.Tamam, gideceksin, söyleyeceksin, tebliğ edeceksin, anlatacaksın, ikna edeceksin. Olursa olur. Olmazsa diyeceksin ki; "Yâ Rabbi! Ben gücüm yettiği kadar senin dinine hizmet etmeye,Olmazsa diyeceksin ki; "Yâ Rabbi! Ben gücüm yettiği kadar senin dinine hizmet etmeye, insanları doğru yola çekmeye çalıştım.insanları doğru yola çekmeye çalıştım. Paramla, malımla, aklımla, fikrimle, her türlü imkânımla faydalı olmaya çalıştım. Kusurum muhakkak çoktur. Paramla, malımla, aklımla, fikrimle, her türlü imkânımla faydalı olmaya çalıştım. Kusurum muhakkak çoktur. Beni affet yâ Rabbi!" diyecek, Allah'a yalvaracak. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Beni affet yâ Rabbi!" diyecek, Allah'a yalvaracak.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Günaha rıza göstermek olmaz. Günaha rıza gösteren de günahkâr gibi cezayı yer. Günaha rıza göstermek olmaz. Günaha rıza gösteren de günahkâr gibi cezayı yer.

"Yapsın canım, gençlikte olur böyle şeyler..." "Yapsın canım, gençlikte olur böyle şeyler..."

Bunları duyuyoruz. Ben bir hacı babadan duydum. Bunları duyuyoruz. Ben bir hacı babadan duydum. "Gençtir onlar, yapar. Yapsın. Biz de yaptık..." diyor. Günaha rıza nedir? "Gençtir onlar, yapar. Yapsın. Biz de yaptık..." diyor.

Günaha rıza nedir?

O günahı işlemiş gibi insanı günaha sokar. Tehlikeli, yanlış bir iştir. O günahı işlemiş gibi insanı günaha sokar. Tehlikeli, yanlış bir iştir.

Bazıları günahı işler, günahkâr olur, o cezaya çarpılır. Bazıları günahı işler, günahkâr olur, o cezaya çarpılır. Bazıları günaha rıza gösterir, günahkâr olur, o cezaya çarpılır.Bazıları günaha rıza gösterir, günahkâr olur, o cezaya çarpılır. Onun için, günaha rıza yoktur. İsyana rıza yoktur. Düzeltmeye çalışacağız. Onun için, günaha rıza yoktur. İsyana rıza yoktur.

Düzeltmeye çalışacağız.

Nereden başlayalım? Kendimizden başlayalım. Kendimizi düzeltmeye çalışalım. Nereden başlayalım?

Kendimizden başlayalım. Kendimizi düzeltmeye çalışalım.
Ondan sonra nereden başlayalım? Ondan sonra nereden başlayalım?

Bizim nazımızın geçtiği, sözümüzü dinleyecek insanlara söyleyelim. Bizim nazımızın geçtiği, sözümüzü dinleyecek insanlara söyleyelim. Ondan sonra Fijiye mi gideriz, Endonezya'ya mı gideriz, Cakarta'ya mı gideriz,Ondan sonra Fijiye mi gideriz, Endonezya'ya mı gideriz, Cakarta'ya mı gideriz, Afganistan'a mı, Afrika'ya mı, Avrupa'ya mı gidip her yerde vazifemizi yapalım. Afganistan'a mı, Afrika'ya mı, Avrupa'ya mı gidip her yerde vazifemizi yapalım.

Bir hadîs-i şerîf bu. "Bir kavmin içinde Allah'a isyanlar yapılıyor, günahlar işleniyor da onlar Bir hadîs-i şerîf bu. "Bir kavmin içinde Allah'a isyanlar yapılıyor, günahlar işleniyor da onlar kuvvetli ve çoğunlukta olduğu halde onu değiştirmiyorlarsa Allah onlara cezayı umumî olarak kuvvetli ve çoğunlukta olduğu halde onu değiştirmiyorlarsa Allah onlara cezayı umumî olarak hepsine birden gönderir, hepsini birden cezalandırır." diyor. Emr-i mâruf nehy-i münker yapacağız.hepsine birden gönderir, hepsini birden cezalandırır." diyor. Emr-i mâruf nehy-i münker yapacağız. Hem kendimiz iyi müslüman olacağız hem de başkalarını iyi müslüman etmeye çalışacağız. Hem kendimiz iyi müslüman olacağız hem de başkalarını iyi müslüman etmeye çalışacağız.

İyi müslüman olmaya "salih kul olmak" derler. İyi müslüman olmaya "salih kul olmak" derler. Başkalarını salih kul yapmaya ne derler? "Islah etmek" derler. Islah edene ne derler? Başkalarını salih kul yapmaya ne derler?

"Islah etmek" derler.

Islah edene ne derler?

Muslih derler, "ıslah edici" mânasına. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;Muslih derler, "ıslah edici" mânasına.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;
-Burada değil. Bu hadîs-i şerîf münasebetiyle söylüyorum.- "İslâm dini garip olarak zuhur etti." -Burada değil. Bu hadîs-i şerîf münasebetiyle söylüyorum.-

"İslâm dini garip olarak zuhur etti."

Bedee'l-İslâmu ğarîben. "İslâm dini garip olarak ortaya çıktı." Bedee'l-İslâmu ğarîben. "İslâm dini garip olarak ortaya çıktı."

Mazlumdu, insanlar sayıca azdı. Kureyşliler baskı yapıyorlardı.Mazlumdu, insanlar sayıca azdı. Kureyşliler baskı yapıyorlardı. İlk zaman gariban değiller miydi ilk müslümanlar? İlk zaman gariban değiller miydi ilk müslümanlar?

Gariban olarak, böyle garip olarak ortaya çıktı. Gariban olarak, böyle garip olarak ortaya çıktı.

Ve seyeûdu ğarîbâ. "Asırlar geçtikten sonra İslâm tekrar garip hâline gelecek." Ve seyeûdu ğarîbâ. "Asırlar geçtikten sonra İslâm tekrar garip hâline gelecek."

Gariban hâline, gurbetlik hâline, gurbetteki bir insanın durumu gibi bir hâle gelecek. Gariban hâline, gurbetlik hâline, gurbetteki bir insanın durumu gibi bir hâle gelecek.

Fe-tûbâ li'l-ğurabâ. "Ne mutlu o gariplere!" buyuruyor Peygamber Efendimiz. Fe-tûbâ li'l-ğurabâ. "Ne mutlu o gariplere!" buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Ne mutlu o gariplere... Diyorlar ki; "Gariplerden kastınız kimdir, yâ Resûlallah?" Ne mutlu o gariplere...

Diyorlar ki;

"Gariplerden kastınız kimdir, yâ Resûlallah?"

Aslında Arapça kelime olarak garip demek, "diyâr-ı gurbette olan, gurbete çıkmış insan" demek.Aslında Arapça kelime olarak garip demek, "diyâr-ı gurbette olan, gurbete çıkmış insan" demek. Gurbetteki demek, yani kendi yerinde yurdunda değil de yolculuk etmiş,Gurbetteki demek, yani kendi yerinde yurdunda değil de yolculuk etmiş, bir yerde başkalarının arasında gurbette. Orada kimsesizdir, tektir, toplumun sığıntısı durumundadır. bir yerde başkalarının arasında gurbette. Orada kimsesizdir, tektir, toplumun sığıntısı durumundadır.

"Ne mutlu gariplere!" buyuruyor Peygamber Efendimiz. Diyorlar ki; "Ne mutlu gariplere!" buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Diyorlar ki;

"Gariplerden kastınız kimlerdir?" Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; "Gariplerden kastınız kimlerdir?"

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

Ellezîne yuslihûne mâ efsede'n-nâs.Ellezîne yuslihûne mâ efsede'n-nâs. "İnsanların bozgunculuklarını, bozdukları, tahrip ettikleri, yıktıkları şeyleri ıslah etmeye çalışandır." "İnsanların bozgunculuklarını, bozdukları, tahrip ettikleri, yıktıkları şeyleri ıslah etmeye çalışandır."

Toplum bozulmuş, dejenere olmuş, onlar boyuna bozuyorlar, işleri berbat ediyorlar;Toplum bozulmuş, dejenere olmuş, onlar boyuna bozuyorlar, işleri berbat ediyorlar; bunlar da boyuna düzeltmeye, ıslah etmeye çalışıyorlar. Niye bunlar gariban, garip oluyorlar? bunlar da boyuna düzeltmeye, ıslah etmeye çalışıyorlar.

Niye bunlar gariban, garip oluyorlar?

Çünkü toplumun içinde sanki yabancı gibi. Toplum onları sevmiyor. Çünkü toplumun içinde sanki yabancı gibi. Toplum onları sevmiyor.

Şimdi Türkiye'de bizi sevmiyorlar. Beni sevmiyorlar mesela... Ben biliyorum, sevmiyorlar. Şimdi Türkiye'de bizi sevmiyorlar. Beni sevmiyorlar mesela... Ben biliyorum, sevmiyorlar. "Yobaz" diyorlar, "softa" diyorlar, "katı" diyorlar, "sert" diyorlar, "gerici" diyorlar."Yobaz" diyorlar, "softa" diyorlar, "katı" diyorlar, "sert" diyorlar, "gerici" diyorlar. Bir sürü isimler koyuyorlar, sevmiyorlar.Bir sürü isimler koyuyorlar, sevmiyorlar. O zaman toplumun içinde kendi vatanımızda gariban kalıyoruz.O zaman toplumun içinde kendi vatanımızda gariban kalıyoruz. Halbuki toplum bizim, benim, dedemin diyarı... Benim dedem şehit olmuş, toplumu kurtarmak için. Halbuki toplum bizim, benim, dedemin diyarı... Benim dedem şehit olmuş, toplumu kurtarmak için. Ben de bir şehit torunuyum. Şimdi toplum beni istemiyor. Neden? Ben de bir şehit torunuyum. Şimdi toplum beni istemiyor.

Neden?

Avrupa'yı istiyor, plajı istiyor, eğlenceyi istiyor, filmi istiyor, Avrupa'yı istiyor, plajı istiyor, eğlenceyi istiyor, filmi istiyor, zevki istiyor, kumarı istiyor, içkiyi istiyor. Ben bir "Haram içmeyin." deyince bana kızıyor.zevki istiyor, kumarı istiyor, içkiyi istiyor. Ben bir "Haram içmeyin." deyince bana kızıyor. "Plajlara böyle yapmayın." deyince kızıyor. "Bırakın bu dansı, çalgıyı." dediğim zaman kızıyor."Plajlara böyle yapmayın." deyince kızıyor. "Bırakın bu dansı, çalgıyı." dediğim zaman kızıyor. Sakalımıza kızıyor. Kapalı oluşumuza, başörtümüze kızıyor. Kızmıyor mu? Kızıyor. Sakalımıza kızıyor. Kapalı oluşumuza, başörtümüze kızıyor.

Kızmıyor mu?

Kızıyor.

Kendi vatanımızda olduk mu garip? Olduk. Tamam. Kendi vatanımızda olduk mu garip?

Olduk. Tamam.

Onlar bozmaya çalışıyor, biz de düzeltmeye çalışıyoruz. Peygamber Efendimiz işte öyle insanları övüyor.Onlar bozmaya çalışıyor, biz de düzeltmeye çalışıyoruz. Peygamber Efendimiz işte öyle insanları övüyor. Fe-tûbâ li'l-ğurabâ. "Ne mutlu Toplumun içinde garip gibi kalmış, gurbetteki gibi yalnızlaşmış Fe-tûbâ li'l-ğurabâ. "Ne mutlu Toplumun içinde garip gibi kalmış, gurbetteki gibi yalnızlaşmış ama toplumun bozduğu şeyleri düzelmeye çalışan insanlara ne mutlu!" diyor. ama toplumun bozduğu şeyleri düzelmeye çalışan insanlara ne mutlu!" diyor.

Bu büyük bir görev. Bu görev hepimizin üzerinde. Bu görevi hepimiz yaparsak bir şey olur.Bu büyük bir görev. Bu görev hepimizin üzerinde. Bu görevi hepimiz yaparsak bir şey olur. Yapmazsak kaybederiz. Evimizden başlayacağız. Çocuğumuzdan başlayacağız.Yapmazsak kaybederiz. Evimizden başlayacağız. Çocuğumuzdan başlayacağız. Ailemizden başlayacağız. Küçükten başlayacağız.Ailemizden başlayacağız. Küçükten başlayacağız. Çocuğa küçükten eğer başlamazsan büyüdüğü zaman seni dinlemez.Çocuğa küçükten eğer başlamazsan büyüdüğü zaman seni dinlemez. Çünkü toplumun etkisi fazla oluyor, ailenin etkisi az kalıyor, yetersiz kalıyor, Çünkü toplumun etkisi fazla oluyor, ailenin etkisi az kalıyor, yetersiz kalıyor, toplumun durumuna düşüyor. O bakımdan küçükten, çocuk daha böyle masum,toplumun durumuna düşüyor. O bakımdan küçükten, çocuk daha böyle masum, ter ü tazeyken kurtarmaya çalışmamız lazım geliyor. ter ü tazeyken kurtarmaya çalışmamız lazım geliyor.

Diğer bir hadîs-i şerîfe geçiyorum. Bugünkü hadîs-i şerîflerden ikinci hadîs-i şerîf: Diğer bir hadîs-i şerîfe geçiyorum. Bugünkü hadîs-i şerîflerden ikinci hadîs-i şerîf:

Eyyümâ abdin câethu mev'izatün mina'llâhi fî dînihî fe-innehâ ni'metün mina'llâhi sîkat ileyhi.Eyyümâ abdin câethu mev'izatün mina'llâhi fî dînihî fe-innehâ ni'metün mina'llâhi sîkat ileyhi. Fe-inne kabilehâ bi-şükrin ve illâ kânet hucceten mina'llâhi aleyhi li-yezdâde Fe-inne kabilehâ bi-şükrin ve illâ kânet hucceten mina'llâhi aleyhi li-yezdâde bihâ ismen ve yezdâda'llâhu aleyhi bihâ sehaten. bihâ ismen ve yezdâda'llâhu aleyhi bihâ sehaten.

Atiye b. Kays radıyallahu anh'ten İbn Neccar ve İbn Asâkir rivayet etmişler. Atiye b. Kays radıyallahu anh'ten İbn Neccar ve İbn Asâkir rivayet etmişler.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: -aziz ve muhterem kardeşlerim- Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: -aziz ve muhterem kardeşlerim-

Eyyümâ abdin. "Herhangi bir kul ki..." Câethu mev'izatün mina'llâhi.Eyyümâ abdin. "Herhangi bir kul ki..." Câethu mev'izatün mina'llâhi. "Kendisine Allah'tan bir öğüt, bir nasihat, bir vaaz gelmiş." Fî dînihî. "Dininde." "Kendisine Allah'tan bir öğüt, bir nasihat, bir vaaz gelmiş." Fî dînihî. "Dininde."

"Kendisine Allah'tan dini konusunda bir vaaz, bir nasihat, bir öğüt gelmiş olan bir kul..." "Kendisine Allah'tan dini konusunda bir vaaz, bir nasihat, bir öğüt gelmiş olan bir kul..."

Fe-innehâ ni'metün mina'llâhi sîkat ileyhi.Fe-innehâ ni'metün mina'llâhi sîkat ileyhi. "Bu öğüt ona Allah'tan gönderilmiş bir nimettir, Allah kimi vesile etmişse etmiş..." "Bu öğüt ona Allah'tan gönderilmiş bir nimettir, Allah kimi vesile etmişse etmiş..."

Bu öğüt Allah'tan ona gönderilmiş olan bir nimettir. Bu öğüt Allah'tan ona gönderilmiş olan bir nimettir.

Fe-inne kabilehâ bi-şükrin.Fe-inne kabilehâ bi-şükrin. "Teşekkür ederek o kul dinindeki bu öğüdü kabul ederse o zaman sevap kazanır." "Teşekkür ederek o kul dinindeki bu öğüdü kabul ederse o zaman sevap kazanır."

O öğüdü tutarsa Allah'ın sevdiği kul olur. O öğüdü tutarsa Allah'ın sevdiği kul olur.

Ve illâ. "Eğer o öğüdü duyduğu halde kabul etmezse..."Ve illâ. "Eğer o öğüdü duyduğu halde kabul etmezse..." Kânet hucceten mina'llâhi aleyhi. "Allah'tan onun aleyhine bir belge olur bu. Allah'a bir belge olur." Kânet hucceten mina'llâhi aleyhi. "Allah'tan onun aleyhine bir belge olur bu. Allah'a bir belge olur." Li-yezdâde bihâ ismen. "O öğüdü dinlediği halde eski hâle devam ettiğinden Li-yezdâde bihâ ismen. "O öğüdü dinlediği halde eski hâle devam ettiğinden günahı artması için bir belge olur, günahının arttığına bir belge olur."günahı artması için bir belge olur, günahının arttığına bir belge olur." Ve yezdâda'llâhu aleyhi bihâ sehaten. "Allah'ın ona daha çok kızması için belge olur." Ve yezdâda'llâhu aleyhi bihâ sehaten. "Allah'ın ona daha çok kızması için belge olur."

Demek ki bir müslümana bir hocadan, bir radyodan, bir gazeteden, bir dergiden, bir kağıttan,Demek ki bir müslümana bir hocadan, bir radyodan, bir gazeteden, bir dergiden, bir kağıttan, bir arkadaştan, anadan, babadan, kardeşten, evlattanbir arkadaştan, anadan, babadan, kardeşten, evlattan dinî konuda bir bilgi, bir öğüt gelirse ne yapacak? dinî konuda bir bilgi, bir öğüt gelirse ne yapacak?

Bir kere bunun Allah'tan kendisine gelmiş bir hediye, bir nimet olduğunu anlayacak.Bir kere bunun Allah'tan kendisine gelmiş bir hediye, bir nimet olduğunu anlayacak. Çünkü Allah ona bir bilgiyi kazandırıyor, onu yapsın da sevap kazansın diye.Çünkü Allah ona bir bilgiyi kazandırıyor, onu yapsın da sevap kazansın diye. Eğer bir öğüt duymuşsak...Eğer bir öğüt duymuşsak... Takvimin yaprağını koparttım, arkasını okudum, çok beğendim; güzel bir yazı. Takvimin yaprağını koparttım, arkasını okudum, çok beğendim; güzel bir yazı. Tamam işte, Allah'tan sana bir öğüt geldi. Takvimin arkasına yazmışlar.Tamam işte, Allah'tan sana bir öğüt geldi. Takvimin arkasına yazmışlar. Çok güzel bir şey oluyor, insan ezberliyor. Hoşuna gidiyor.Çok güzel bir şey oluyor, insan ezberliyor. Hoşuna gidiyor. Veyahut "Aç bakalım, şu kitaptan bir sayfa oku bakalım." Okuyorsun.Veyahut "Aç bakalım, şu kitaptan bir sayfa oku bakalım." Okuyorsun. "Tamam, bu akşam bir bilgi kazandım, bir şey öğrendim.""Tamam, bu akşam bir bilgi kazandım, bir şey öğrendim." Veyahut bir arkadaş; selâmun aleyküm, aleyküm selam, oturuyor, Veyahut bir arkadaş; selâmun aleyküm, aleyküm selam, oturuyor, çay kahve içerken söz arasında bir şey söylüyor.çay kahve içerken söz arasında bir şey söylüyor. Bir öğüt, bir hadis, bir âyet, bir bilgi, dinî bilgi...Bir öğüt, bir hadis, bir âyet, bir bilgi, dinî bilgi... Hatta bazen rüyada bir öğüt, bir bilgi gelir.Hatta bazen rüyada bir öğüt, bir bilgi gelir. Geliyor. Gelmiştir. Kendi hayatınızda da misâli vardır.Geliyor. Gelmiştir. Kendi hayatınızda da misâli vardır. Rüyada gelsin uyanıklıkta gelsin, büyükten gelsin küçükten gelsin, kitaptan gelsin gazeteden gelsin,Rüyada gelsin uyanıklıkta gelsin, büyükten gelsin küçükten gelsin, kitaptan gelsin gazeteden gelsin, radyodan gelsin televizyondan gelsin, nereden gelirse gelsin, radyodan gelsin televizyondan gelsin, nereden gelirse gelsin, eğer sana dinin konusunda bir bilgi, bir öğüt gelmişse... Mesela "Haram yeme. eğer sana dinin konusunda bir bilgi, bir öğüt gelmişse... Mesela "Haram yeme. Gıybet etme. Yalan söyleme..." Bir emir, bir öğüt, bir âyet, bir hadis geldi. Bu nedir? Gıybet etme. Yalan söyleme..." Bir emir, bir öğüt, bir âyet, bir hadis geldi. Bu nedir?

Bir nimettir. Allah'ın bir hediyesidir. Hediyeye, nimete ne yapılır? Bir nimettir. Allah'ın bir hediyesidir.

Hediyeye, nimete ne yapılır?

Teşekkür edilir. O zaman ne yapacağız? Teşekkür edilir.

O zaman ne yapacağız?

Fe-inne kabilehâ bi-şükrin. Teşekkür ederek bunu kabul edeceğiz.Fe-inne kabilehâ bi-şükrin. Teşekkür ederek bunu kabul edeceğiz. "Tamam. Rabbim madem böyle buyurmuş, bundan sonra öyle yapayım." Bitti. "Tamam. Rabbim madem böyle buyurmuş, bundan sonra öyle yapayım." Bitti.

Böyle yapmasa ne olacak? Bilgisine rağmen tersini yaptığından dolayı günahı artacak.Böyle yapmasa ne olacak?

Bilgisine rağmen tersini yaptığından dolayı günahı artacak.
O günahının artmasına kaynak ve belge teşkil edecek bu. Okudu da yapmadı.O günahının artmasına kaynak ve belge teşkil edecek bu. Okudu da yapmadı. Hem de Allah'ın ona olan kızgınlığı, gazabı artacak.Hem de Allah'ın ona olan kızgınlığı, gazabı artacak. Onun için, öğüt kimden gelirse gelsin öğüdü anlamalı,Onun için, öğüt kimden gelirse gelsin öğüdü anlamalı, "Allah bunu bana konuşturuyor, söylettiriyor, bu adamı vesile etti." deyip öğüdü almalı, icabına bakmalı. "Allah bunu bana konuşturuyor, söylettiriyor, bu adamı vesile etti." deyip öğüdü almalı, icabına bakmalı.

Bu sayfanın üçüncü hadisi Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş: Bu sayfanın üçüncü hadisi Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş:

Eyyümâ dâin deâ ilâ dalâlatin fe't-tübia fe-inne aleyhi misle evzâri meni't-tebeahû Eyyümâ dâin deâ ilâ dalâlatin fe't-tübia fe-inne aleyhi misle evzâri meni't-tebeahû ve lâ yenkusu min evzârihim şey'â ve eyyümâ dâin deâ ilâ hüden fe't-tübiave lâ yenkusu min evzârihim şey'â ve eyyümâ dâin deâ ilâ hüden fe't-tübia fe-inne lehû misle ucûri meni't-tebeahû ve lâ yenkusu min ucûrihim şey'â. fe-inne lehû misle ucûri meni't-tebeahû ve lâ yenkusu min ucûrihim şey'â.

Bu da dinimizin umumî kurallarından, Allah'ın ilâhî hükümlerinden,Bu da dinimizin umumî kurallarından, Allah'ın ilâhî hükümlerinden, kanunlarından bir kanunu bize anlatan bir hadîs-i şerîf. kanunlarından bir kanunu bize anlatan bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Eyyümâ dâin. "Herhangi bir davetçi, insanları bir işi yapmaya çağıran herhangi bir kişi..." Eyyümâ dâin. "Herhangi bir davetçi, insanları bir işi yapmaya çağıran herhangi bir kişi..."

"Şu işi yapalım arkadaşlar" diyen, herhangi bir işe davet eden kimse... "Şu işi yapalım arkadaşlar" diyen, herhangi bir işe davet eden kimse...

Deâ ilâ dalâlatin. "Bir sapıklığa davet eden herhangi bir davetçi..." Deâ ilâ dalâlatin. "Bir sapıklığa davet eden herhangi bir davetçi..."

"Arkadaşlar gelin, bu akşam var mısınız, gidelim bir meyhaneye, kafayı çekelim." "Arkadaşlar gelin, bu akşam var mısınız, gidelim bir meyhaneye, kafayı çekelim."

Neye çağırıyor? Bir dalâlete, bir sapıklığa, bir günaha çağırıyor. Neye çağırıyor?

Bir dalâlete, bir sapıklığa, bir günaha çağırıyor.

"Herhangi bir çağırıcı ki bir sapık, günah, yanlış işe çağırıyor..." "Herhangi bir çağırıcı ki bir sapık, günah, yanlış işe çağırıyor..."

Fe't-tübia. "Ve onun davetine de bazıları da 'Tamam, varım, ben geliyorum.' diyorlar, katılıyorlar." Fe't-tübia. "Ve onun davetine de bazıları da 'Tamam, varım, ben geliyorum.' diyorlar, katılıyorlar." Fe-inne aleyhi misle evzâri meni't-tebeahû. Fe-inne aleyhi misle evzâri meni't-tebeahû. "Bu davet eden kimseye, davetine icabet eden, çağrısına uyan,"Bu davet eden kimseye, davetine icabet eden, çağrısına uyan, onun peşinden gelen insanların işlediği o günahın veballeri de yüklenir, o çağırdı diye..."onun peşinden gelen insanların işlediği o günahın veballeri de yüklenir, o çağırdı diye..." Ve lâ yenkusu min evzârihim şey'â. "O günahı işleyen ötekilerin günahından bir şeyVe lâ yenkusu min evzârihim şey'â. "O günahı işleyen ötekilerin günahından bir şey eksiltilmeden onların günahının misli kadar bu çağıran adama yüklenir." eksiltilmeden onların günahının misli kadar bu çağıran adama yüklenir."

10 kişiyi dalâlete çağırdı, kandırdı ve çekti götürdüyse o 10 kişinin günahını bu çağıran kimse yükselir.10 kişiyi dalâlete çağırdı, kandırdı ve çekti götürdüyse o 10 kişinin günahını bu çağıran kimse yükselir. Ama o 10 kişinin kendi günahı yine kendisinde kalır. Bir misli buna yüklenir. Etti 11 günah. Ama o 10 kişinin kendi günahı yine kendisinde kalır. Bir misli buna yüklenir. Etti 11 günah. 11 büyük suç, ağır yük. Bir de bir kavmi toptan dalâlete çağırmışsa...11 büyük suç, ağır yük. Bir de bir kavmi toptan dalâlete çağırmışsa... Sapık, dinsiz bir feylesof çıktı; Avrupalı falanca, Marx, Lenin... "Sapık, dinsiz bir feylesof çıktı; Avrupalı falanca, Marx, Lenin... " Zenginleri kıtır kıtır kesin, paralarını alın, tarlaları bölün. Bu din afyondur. Dine uymayın.Zenginleri kıtır kıtır kesin, paralarını alın, tarlaları bölün. Bu din afyondur. Dine uymayın. Din adamları palavracıdır, yalancıdır..." Bunların hepsi denmedi mi? Din adamları palavracıdır, yalancıdır..."

Bunların hepsi denmedi mi?
Denmiyor mu? Diyenler yok mu? Denmiyor mu? Diyenler yok mu?

"Boşverin, insan bu dünyada zevk duyduğu her şeyi serbestçe yapabilmelidir. Hür olmalıdır."Boşverin, insan bu dünyada zevk duyduğu her şeyi serbestçe yapabilmelidir. Hür olmalıdır. Nedir bu bağlar kardeşim! Kıralım şu bağları! Boşverin.Nedir bu bağlar kardeşim! Kıralım şu bağları! Boşverin. Sizinle beraber bir çıplaklar kampı kuralım..." Yok mu dünyada çıplaklar kampı? Sizinle beraber bir çıplaklar kampı kuralım..."

Yok mu dünyada çıplaklar kampı?

Türkiye'de bile var! Antalya'da bir yere gidiyorduk.Türkiye'de bile var!

Antalya'da bir yere gidiyorduk.
Antalya'da, o Kemer'de deniz kenarlarında çok güzel bir yer. Yürürken bir de baktık, tel örgüler.Antalya'da, o Kemer'de deniz kenarlarında çok güzel bir yer. Yürürken bir de baktık, tel örgüler. Tel örgülerin üstünde Keep Out yazısı var; "Defol, yaklaşma!Tel örgülerin üstünde Keep Out yazısı var; "Defol, yaklaşma! Yakarım, asarım, keserim!" levhası var. Yakarım, asarım, keserim!" levhası var.

"Bu nedir?" dedim. "Hocam, buraya geçenlerde aksakallı, göğsünde"Bu nedir?" dedim.

"Hocam, buraya geçenlerde aksakallı, göğsünde
istiklal harbi madalyası olan bir gazi geldi, onu bile sokmadılar. istiklal harbi madalyası olan bir gazi geldi, onu bile sokmadılar. Burası Fransızlar'ın kurduğu bir çıplaklar kampı." dediler. Burası Fransızlar'ın kurduğu bir çıplaklar kampı." dediler.

Türk hükümeti onlara müsaade etmiş. Türkiye'den de üyeler nasılsa çıplaklar kampı kurmuşlar. Türk hükümeti onlara müsaade etmiş. Türkiye'den de üyeler nasılsa çıplaklar kampı kurmuşlar. Neyin nesi olduğunu bilmem ama orada tamamen anadan babadan doğduğu gibi üryan gezerlermiş.Neyin nesi olduğunu bilmem ama orada tamamen anadan babadan doğduğu gibi üryan gezerlermiş. Karı koca, çoluk çocuk... Öyleymiş. Tel örgülerle orası kapalıymış. Karı koca, çoluk çocuk... Öyleymiş. Tel örgülerle orası kapalıymış.

Şimdi diyelim ki bu kulübü kurmayı birisi tasarladı; "Kuralım şöyle ya... Nedir bu bağlar? Şimdi diyelim ki bu kulübü kurmayı birisi tasarladı; "Kuralım şöyle ya... Nedir bu bağlar? Hür yaşayalım, hayvanlar gibi yaşayalım. Serbest olsun, hiçbir kural olmasın. Hür yaşayalım, hayvanlar gibi yaşayalım. Serbest olsun, hiçbir kural olmasın. Bu da bir fikir değil mi?" Tamam, bu kulübü kurdular. 150 kişiyi kandırdı. Bu da bir fikir değil mi?" Tamam, bu kulübü kurdular. 150 kişiyi kandırdı. 150 kişinin vebali, günahı, azabı, ikâbının misli buna yüklenir.150 kişinin vebali, günahı, azabı, ikâbının misli buna yüklenir. Ötekilerden bir şey eksilmeden. Bunun gibi... Bunun misalleri çoktur, sayısızdır.Ötekilerden bir şey eksilmeden. Bunun gibi...

Bunun misalleri çoktur, sayısızdır.
İnsan bir insanı bir yere çağırdığı zaman nereye çağırdığına dikkat etsin. İnsan bir insanı bir yere çağırdığı zaman nereye çağırdığına dikkat etsin.

Bunun olumlu tarafı da var. Eğer bir çağırıcı kimse bir hidayet, bir sevap işine birilerini çağırdı daBunun olumlu tarafı da var. Eğer bir çağırıcı kimse bir hidayet, bir sevap işine birilerini çağırdı da o çağrısına kabul gördüyse, birileri kabul etti de geldiyse onların işlediği o sevapların o çağrısına kabul gördüyse, birileri kabul etti de geldiyse onların işlediği o sevapların bir misli bu çağırana verilir.bir misli bu çağırana verilir. Ötekilerin sevabından bir şey eksilmeden ilk çağırana da onların sevabı kadar sevap verilir. Ötekilerin sevabından bir şey eksilmeden ilk çağırana da onların sevabı kadar sevap verilir. Ama işleyenlerin sevabından kesilerek değil. Allah hazinelerinden veriyor, ilave olarak veriyor. Ama işleyenlerin sevabından kesilerek değil. Allah hazinelerinden veriyor, ilave olarak veriyor.

Misal: Brisbane'da şimdi biz sabah namazını kıldık, oturduk. Konuştuk, böyle dertleştik. Misal: Brisbane'da şimdi biz sabah namazını kıldık, oturduk. Konuştuk, böyle dertleştik. Ben çocuklara dedim ki; Hüvallâhüllezî'yi okuyun. Falancayı okuyun. Çocuklar takıldılar.Ben çocuklara dedim ki; Hüvallâhüllezî'yi okuyun. Falancayı okuyun. Çocuklar takıldılar. Halbuki çok iyi okuyan çocuklardı. Uzun zaman okutmadım okutmadım, o sabah;Halbuki çok iyi okuyan çocuklardı. Uzun zaman okutmadım okutmadım, o sabah; "Sen oku. Sen oku." dedim. Çocuklar biraz da heyecan oluyor, takıldılar."Sen oku. Sen oku." dedim. Çocuklar biraz da heyecan oluyor, takıldılar. Ben de işte onun üzerine dedim: "Bak, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Ben de işte onun üzerine dedim:

"Bak, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;
'İnsanın içindeki iman bile yıpranır, eskir.' Ben mü'minim, ben müslümanım.'İnsanın içindeki iman bile yıpranır, eskir.' Ben mü'minim, ben müslümanım. Tamam; ama o bile eskir. Peygamber Efendimiz söylüyor.Tamam; ama o bile eskir. Peygamber Efendimiz söylüyor. İmanınızı Lâ ilahe illallah sözünü söyleye söyleye yenileyin.' diyor." İmanınızı Lâ ilahe illallah sözünü söyleye söyleye yenileyin.' diyor."

Ceddidû îmâneküm bi-kavli lâ ilâhe illallah. Ceddidû îmâneküm bi-kavli lâ ilâhe illallah. "Lâ ilâhe illallah diyerek imanınızı yenileyin." Yani zikir yaparak... "Lâ ilâhe illallah diyerek imanınızı yenileyin." Yani zikir yaparak...

Niye 100 defa zikir yapıyorum? Niye 100 defa zikir yapıyorum?

Elinin körü! Peygamber Efendimiz "yap" dedi de ondan. Ne itiraz ediyorsun? Elinin körü! Peygamber Efendimiz "yap" dedi de ondan. Ne itiraz ediyorsun?

Peygamber Efendimiz; "Lâ ilâhe illallah diyen mahşer yerine yüzü dolunay gibi pürnur olarak, Peygamber Efendimiz; "Lâ ilâhe illallah diyen mahşer yerine yüzü dolunay gibi pürnur olarak, ışık saçarak gelecek." diyor. "Yapın." diyor. Niye "yapın" diyor? ışık saçarak gelecek." diyor. "Yapın." diyor.

Niye "yapın" diyor?

Sebebini düşün. İtiraz etme de sebebini düşün. Çünkü insan içindeki iman da yıpranır.Sebebini düşün. İtiraz etme de sebebini düşün. Çünkü insan içindeki iman da yıpranır. İnsanın kendi kendisine de telkin etmesi gerekir. İnsanın kendi kendisine de telkin etmesi gerekir. Lâ ilâhe illallah. Lâ ilâhe illallah. Lâ ilâhe illallah. "Allah var, şerîki nazîri yok.Lâ ilâhe illallah. Lâ ilâhe illallah. Lâ ilâhe illallah. "Allah var, şerîki nazîri yok. Allah bir. Allah bir. Allah bir..." diyecek. Tamam mı? Arkadaşlara, kardeşlere dedim ki Allah bir. Allah bir. Allah bir..." diyecek.

Tamam mı?

Arkadaşlara, kardeşlere dedim ki

"Bak, böyle tekrar etmemiz lazım. Yoksa unutuluyor, görüyorsunuz." "Bak, böyle tekrar etmemiz lazım. Yoksa unutuluyor, görüyorsunuz."

Bilinen, ezberlenen şey unutuluyor. İnsan öz, ana dilini bile unutur. Bilinen, ezberlenen şey unutuluyor. İnsan öz, ana dilini bile unutur. Burada konuşmadan 20 yıl İngilizlerin arasında yaşasın, Darvin'de,Burada konuşmadan 20 yıl İngilizlerin arasında yaşasın, Darvin'de, ondan sonra gelsin, Türkçe'yi konuşamaz. Niye? ondan sonra gelsin, Türkçe'yi konuşamaz.

Niye?

Bilir, anlar; ama konuşamaz, dili dönmez, dönmemeye başlar. Bilir, anlar; ama konuşamaz, dili dönmez, dönmemeye başlar.

Hafız Osman, hattat, Kur'ân-ı Kerîm'i çok güzel yazar. Her gün kaç sayfa yazarmış, eli kaybetmesin diye. Hafız Osman, hattat, Kur'ân-ı Kerîm'i çok güzel yazar. Her gün kaç sayfa yazarmış, eli kaybetmesin diye. İki-üç gün idman yapmasa eli [kabiliyetini] kaybediyor.İki-üç gün idman yapmasa eli [kabiliyetini] kaybediyor. Sabahları görmüyor musunuz, kızlar erkekler televizyonda idman yapmıyorlar mı? Sabahları görmüyor musunuz, kızlar erkekler televizyonda idman yapmıyorlar mı? Haber faslını yaparken herkesin karşısına çıkıyor. Haber faslını yaparken herkesin karşısına çıkıyor. Sabahın erken saatinde 1-2-3-4, öne arkaya, sağa sola idman yapıyor. Neden yapıyor?Sabahın erken saatinde 1-2-3-4, öne arkaya, sağa sola idman yapıyor. Neden yapıyor? Bu adam yürümesini biliyor. Emeklemekten kurtuldu. Yürümesini de öğrendi, koşmasını da öğrendi. Bu adam yürümesini biliyor. Emeklemekten kurtuldu. Yürümesini de öğrendi, koşmasını da öğrendi. Neden yapıyor? İdman yaptıkça kuvvetlendiği için yapıyor. Neden yapıyor?

İdman yaptıkça kuvvetlendiği için yapıyor.

Şimdi ben bunları anlattım. İyi bir şeye misal vereceğiz ya,Şimdi ben bunları anlattım. İyi bir şeye misal vereceğiz ya, hayattan canlı misaller verince hatırda kalıyor, onun için canlı misaller veriyorum,hayattan canlı misaller verince hatırda kalıyor, onun için canlı misaller veriyorum, yaşadığım misallerden... Şimdi güneşin doğması Brisbane'da 5'e çeyrek kala.yaşadığım misallerden... Şimdi güneşin doğması Brisbane'da 5'e çeyrek kala. Yani sizin buraya göre 6'ya çeyrek kala gibi. Güneşin doğması. Yani sizin buraya göre 6'ya çeyrek kala gibi. Güneşin doğması. Biz de lafı uzattık, 6'yı çeyrek geçti, yarım saat geçti. Kerahat vakti çıktı.Biz de lafı uzattık, 6'yı çeyrek geçti, yarım saat geçti. Kerahat vakti çıktı. Namaz kılınmama vakti çıktı. Arkadaşın bir tanesi dedi ki;Namaz kılınmama vakti çıktı. Arkadaşın bir tanesi dedi ki; "Hocam kerahat vakti de çıktı, hazır bir âyetle hadisi konuşmada yapmış olduk, "Hocam kerahat vakti de çıktı, hazır bir âyetle hadisi konuşmada yapmış olduk, zamanımız Allah'ın rızasına uygun geçti. İki rekât de işrak namazlarını kılıverelim." "İyi olur." dedik.zamanımız Allah'ın rızasına uygun geçti. İki rekât de işrak namazlarını kılıverelim." "İyi olur." dedik. Aklımıza gelmemişti, belki kalkıp gidecektik. Aklımıza gelmemişti, belki kalkıp gidecektik. O hatırlattı, iki rekât cemaat herkes işrak namazı kıldı. Ne oldu şimdi bu arkadaşa? O hatırlattı, iki rekât cemaat herkes işrak namazı kıldı. Ne oldu şimdi bu arkadaşa?

Bütün o camide işrak namazı kılanların hepsinin kazandığı sevabın bir misli, kopyası ona verildi. Bütün o camide işrak namazı kılanların hepsinin kazandığı sevabın bir misli, kopyası ona verildi.

Neden? O öncü oldu, çağırdı. "Gelin, işrak namazı kılalım." Neden?

O öncü oldu, çağırdı. "Gelin, işrak namazı kılalım."

Şimdi işrak namazını ben size söyleyeyim. Burada -Fatih camiinde- birkaç defa söyledim;Şimdi işrak namazını ben size söyleyeyim. Burada -Fatih camiinde- birkaç defa söyledim; ama [yine] söyleyeyim. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; ama [yine] söyleyeyim. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Bir insan sabah namazından sonra camide oturur da zikirle, Kur'an'la, ilimle, irfanla"Bir insan sabah namazından sonra camide oturur da zikirle, Kur'an'la, ilimle, irfanla meşgul olduktan sonra kerahat vakti geçince -Yarım saat kadar bir vakit, 23 dakika, yarım saat.meşgul olduktan sonra kerahat vakti geçince -Yarım saat kadar bir vakit, 23 dakika, yarım saat. 23 dakikada tamam oluyor, geçmiş oluyor.-23 dakikada tamam oluyor, geçmiş oluyor.- kalkıp iki rekât namaz kılarsakalkıp iki rekât namaz kılarsa o gün tam bir hac ve umre sevabı, tam bir hac ve umre sevabı, tam bir hac ve umre sevabı kazanır." o gün tam bir hac ve umre sevabı, tam bir hac ve umre sevabı, tam bir hac ve umre sevabı kazanır."

"Tam bir hac ve umre sevabı" diye üç defa söylemiş. Yani tereddüt etmesinler,"Tam bir hac ve umre sevabı" diye üç defa söylemiş. Yani tereddüt etmesinler, "Duyduk mu duymadık mı?" diye tereddüt etmesinler diye üç defa söylemiş."Duyduk mu duymadık mı?" diye tereddüt etmesinler diye üç defa söylemiş. Sabah namazından sonra insan oturup Kur'an'la, zikirle meşgul olur da yarım saat,Sabah namazından sonra insan oturup Kur'an'la, zikirle meşgul olur da yarım saat, 25 dakika kadar sonra kalkıp -O zaman güneş doğmuş oluyor. 25 dakika kadar sonra kalkıp -O zaman güneş doğmuş oluyor. Biraz yukarıda, kırmızı, bakıyorsun gözünü almıyor da- iki rekât namaz kılarsa ne olur? Biraz yukarıda, kırmızı, bakıyorsun gözünü almıyor da- iki rekât namaz kılarsa ne olur?

O gün bir hac ve umre yapmış kadar sevap kazanır. O gün bir hac ve umre yapmış kadar sevap kazanır.

Hac ve umre yapmak çok zor, çok masraflı. Bir ay işten izin alacaksın. Dolarlardan ayıracaksın.Hac ve umre yapmak çok zor, çok masraflı. Bir ay işten izin alacaksın. Dolarlardan ayıracaksın. Uçağa para vereceksin. Orada gittiğin zaman otellere parayı vereceksin.Uçağa para vereceksin. Orada gittiğin zaman otellere parayı vereceksin. Yeme içme var, şunu var bunu var... Yeme içme var, şunu var bunu var... Bilmiyorum, şimdi bir umre yapmak buradan bir kimseye kaç dolara patlıyordur? Bilmiyorum, şimdi bir umre yapmak buradan bir kimseye kaç dolara patlıyordur?

Öyle diyor bir arkadaş: Beş bin dolara patlıyor.Öyle diyor bir arkadaş: Beş bin dolara patlıyor. Beş bin dolara gidip gelmek -tabii uçakla- en aşağı beş bin dolara patlıyor. Beş bin dolara gidip gelmek -tabii uçakla- en aşağı beş bin dolara patlıyor.

Sabahleyin bu işi yaptığın zaman bir hac ve umre sevabı kazanıyor. Sabahleyin bu işi yaptığın zaman bir hac ve umre sevabı kazanıyor.

"Tamam hocam, ben hacca umreye gitmem, senin bu dediğini yaparım." "Tamam hocam, ben hacca umreye gitmem, senin bu dediğini yaparım."

Öyle yağma yok! Öyle kurnazlık da yok!Öyle yağma yok! Öyle kurnazlık da yok! O kadar sevap alırsın ama boynunda hac vazifesi varsa o vazife kalkmaz.O kadar sevap alırsın ama boynunda hac vazifesi varsa o vazife kalkmaz. O hac vazifeni yapmadığının cezasını Allah ayrıca verir. Vazifeyi yaptıktan sonra.O hac vazifeni yapmadığının cezasını Allah ayrıca verir. Vazifeyi yaptıktan sonra. Bu vazife yerine geçmez. Ama çok sevap veriyor. Hani Bu vazife yerine geçmez. Ama çok sevap veriyor. Hani

Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehrin demiyor mu Cenâb-ı Hak?Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehrin demiyor mu Cenâb-ı Hak? "Bir Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı." demiyor mu âyet-i kerîmede? Diyor. "Bir Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı." demiyor mu âyet-i kerîmede?

Diyor.

Tamam, onun gibi. Şimdi bu arkadaş ne dedi? Tamam, onun gibi.

Şimdi bu arkadaş ne dedi?

"İşrak namazını kılıverelim." dedi. Herkese bu sevabı kazandırdı mı? "İşrak namazını kılıverelim." dedi. Herkese bu sevabı kazandırdı mı?

Kazandırdı. Kendisi bütün cemaatin sevabı kadar sevap kazandı. Kazandırdı. Kendisi bütün cemaatin sevabı kadar sevap kazandı.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! O halde iyi şeylere insanları çağıralım, sevapları kazanalım.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O halde iyi şeylere insanları çağıralım, sevapları kazanalım.
Eğer sen bir insanı, Avustralyalı birisini imana getirebilsen...Eğer sen bir insanı, Avustralyalı birisini imana getirebilsen... Gittin, hastaneye baktın, sen de hastasın, orada yatıyorsun, bir Avustralyalı orada. Gittin, hastaneye baktın, sen de hastasın, orada yatıyorsun, bir Avustralyalı orada.

"Kaç yaşındasın?" "72 yaşındayım." "E niye yatıyorsun?" "Kaç yaşındasın?"

"72 yaşındayım."

"E niye yatıyorsun?"

"Şekerim var, arttı, komaya girdim, buraya getirdiler." "Tamam, peki."Şekerim var, arttı, komaya girdim, buraya getirdiler."

"Tamam, peki.
E sen şimdi bu yanlış inançla ölürsen, komadan, buradan mezara gidersen cehenneme gideceksin. E sen şimdi bu yanlış inançla ölürsen, komadan, buradan mezara gidersen cehenneme gideceksin. İmana gelip de doğru inancı, doğru dini kabul edip de kendini kurtarsana." demiş bir arkadaş. İmana gelip de doğru inancı, doğru dini kabul edip de kendini kurtarsana." demiş bir arkadaş.

Avustralyalı da haklı bulmuş; "Tamam, müslüman olacağım." demiş, müslüman olmuş. Avustralyalı da haklı bulmuş; "Tamam, müslüman olacağım." demiş, müslüman olmuş.

Bu Avustralyalı'nın müslüman olduktan sonra verdiği zekâtların hepsinin sevabı,Bu Avustralyalı'nın müslüman olduktan sonra verdiği zekâtların hepsinin sevabı, kıldığı namazların hepsinin sevabı, yaptığı ibadetlerin,kıldığı namazların hepsinin sevabı, yaptığı ibadetlerin, hayırların hepsinin sevabı buna sebep olan arkadaşa verilecek. Neden? hayırların hepsinin sevabı buna sebep olan arkadaşa verilecek.

Neden?

İyi bir işe çağırdığı için. Onun için, iyi işlere çağıralım, kötü işlere çağırmayalım.İyi bir işe çağırdığı için.

Onun için, iyi işlere çağıralım, kötü işlere çağırmayalım.
Kötü işte ortaklığı yapmayalım, mafya çetesi kurmayalım. "Gelin bir çete kuralım, adamları soyalım..."Kötü işte ortaklığı yapmayalım, mafya çetesi kurmayalım. "Gelin bir çete kuralım, adamları soyalım..." Ned Kelly, miydi Red Kelli miydi, hangisiydi, asmışlar burada, buradaki Brisbane'da...Ned Kelly, miydi Red Kelli miydi, hangisiydi, asmışlar burada, buradaki Brisbane'da... Yani kötü şeye çağırırsan vebali var. İyi şeye çağırırsan sevabı var. Yani kötü şeye çağırırsan vebali var. İyi şeye çağırırsan sevabı var.

Bir [hadis] daha... Müjdeli bir hadîs-i şerîfe geçiyorum: Bir [hadis] daha... Müjdeli bir hadîs-i şerîfe geçiyorum:

Eyyümâ raculin tetavvaa fî yevmin isnetey aşrete rek'aten sive'l-mektûbetiEyyümâ raculin tetavvaa fî yevmin isnetey aşrete rek'aten sive'l-mektûbeti kâne lehû ala'llâhi hakkan vâciben beyten fi'l-cenneti. kâne lehû ala'llâhi hakkan vâciben beyten fi'l-cenneti.

Bu da Ümmü Habîbe radıyallahu anhâ'dan İbn Cerîr tarafından rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Bu da Ümmü Habîbe radıyallahu anhâ'dan İbn Cerîr tarafından rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

"Herhangi bir kişi ki..." "Herhangi bir kişi ki..."

"Adam ki" diyor ama kadın olsa da aynı hükmü kazanır. Yani söz gelişi öyle söyleniyor. "Adam ki" diyor ama kadın olsa da aynı hükmü kazanır. Yani söz gelişi öyle söyleniyor.

Eyyümâ raculin. "Herhangi bir adam ki..." Tetavvaa. "Sevap olarak namaz kıldı."Eyyümâ raculin. "Herhangi bir adam ki..." Tetavvaa. "Sevap olarak namaz kıldı." Fî yevmin. "Bir günde." İsnetey aşrete rek'aten. "12 rekât namaz kılarsa..."Fî yevmin. "Bir günde." İsnetey aşrete rek'aten. "12 rekât namaz kılarsa..." Sive'l-mektûbeti. "Farz namazlardan ayrı 12 rekât namaz kılarsa..."Sive'l-mektûbeti. "Farz namazlardan ayrı 12 rekât namaz kılarsa..." Kâne lehû ala'llâhi hakkan vâcibâ.Kâne lehû ala'llâhi hakkan vâcibâ. "Bu adamın hakkı olur Allahu Teâlâ hazretlerinin ona vermesi muhakkak olan, gerekli olan bir hakkı olur.""Bu adamın hakkı olur Allahu Teâlâ hazretlerinin ona vermesi muhakkak olan, gerekli olan bir hakkı olur." Beyten fi'l-cenneti. "Cennette bir köşk." Beyten fi'l-cenneti. "Cennette bir köşk."

12 rekât... Kıldığımız namazları bir düşünelim.12 rekât... Kıldığımız namazları bir düşünelim. Sabah namazını kılıyoruz; farzı iki rekât, sünneti iki rekât. "Farzdan ayrı" dedi. Sabah namazını kılıyoruz; farzı iki rekât, sünneti iki rekât. "Farzdan ayrı" dedi. Sabah namazının sünneti iki rekât. Bazı adamlar var, diyorlar ki; "Farzları kılarım, giderim." Sabah namazının sünneti iki rekât. Bazı adamlar var, diyorlar ki;

"Farzları kılarım, giderim."

Tamam kardeşim, ne yaparsan yap; ama şimdi hesaplıyoruz: İki rekât sabah namazının sünneti.Tamam kardeşim, ne yaparsan yap; ama şimdi hesaplıyoruz: İki rekât sabah namazının sünneti. Dört rekât öğlenin ilk sünneti. Altı. İki rekât da son sünneti. Sekiz. Dört rekât ikindinin sünneti.Dört rekât öğlenin ilk sünneti. Altı. İki rekât da son sünneti. Sekiz. Dört rekât ikindinin sünneti. 12. İki rekât akşamın sünneti. 14. Dört rekât yatsının ilk sünneti. 18. İki rekât son sünneti. 20. 12. İki rekât akşamın sünneti. 14. Dört rekât yatsının ilk sünneti. 18. İki rekât son sünneti. 20.

Burada ne diyor? "12 rekât." Demek ki bizim sünnetler bu hesabı kapatıyor.Burada ne diyor?

"12 rekât."

Demek ki bizim sünnetler bu hesabı kapatıyor.
Cennette bir köşk görünüyor inşaallah. Allah kâdir, hepimize dilerse verir. Cennette bir köşk görünüyor inşaallah. Allah kâdir, hepimize dilerse verir.

Bunların dışında başka namazlar var. Beş tane namaz var. Bir de onları hesaplayalım.Bunların dışında başka namazlar var. Beş tane namaz var. Bir de onları hesaplayalım. Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği tatavvu namazlar, yaniPeygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği tatavvu namazlar, yani "İbadet ve taat olsun, sevap kazanayım." diye kılınan başka namazlar var, onları hesaplayalım."İbadet ve taat olsun, sevap kazanayım." diye kılınan başka namazlar var, onları hesaplayalım. İki rekât işrak namazı; sabah namazından sonra camide oturup kılınan, iki rekât.İki rekât işrak namazı; sabah namazından sonra camide oturup kılınan, iki rekât. Dört rekât duhâ namazı; sabahla öğlenin arasında. Etti altı. Dört rekât duhâ namazı; sabahla öğlenin arasında. Etti altı. İki veya dört veya altı rekât akşamdan sonra evvabîn namazı,İki veya dört veya altı rekât akşamdan sonra evvabîn namazı, hemen sünnetten sonra seccadeden ayrılmadan kılınan namaz. İki rekât olsa sekiz.hemen sünnetten sonra seccadeden ayrılmadan kılınan namaz. İki rekât olsa sekiz. "Derviş adam abdestli olacak, hep abdestli gezecek." diyoruz ya, yatarken taze abdest alsın,"Derviş adam abdestli olacak, hep abdestli gezecek." diyoruz ya, yatarken taze abdest alsın, abdestli olarak iki rekât namaz kılsın, öyle yatsın. Sekiz artı iki daha, 10.abdestli olarak iki rekât namaz kılsın, öyle yatsın. Sekiz artı iki daha, 10. Bir de gece kalkıp iki rekât teheccüd kılarsa etti 12. Bak, bu 12'yi tuttu.Bir de gece kalkıp iki rekât teheccüd kılarsa etti 12. Bak, bu 12'yi tuttu. Demek ki farz namazlarla beraber kılınan sünnetler değil deDemek ki farz namazlarla beraber kılınan sünnetler değil de -Allah bilir ya- bu işrak, duhâ, evvabîn, gece yatarken kılınan namaz ve teheccüd namazları kastediliyor. -Allah bilir ya- bu işrak, duhâ, evvabîn, gece yatarken kılınan namaz ve teheccüd namazları kastediliyor.

Bu namazları size söyleyivereyim.Bu namazları size söyleyivereyim. Bu namazlar Peygamber Efendimiz'in hadislerinde tavsiye edilen namazlardır.Bu namazlar Peygamber Efendimiz'in hadislerinde tavsiye edilen namazlardır. Bu mescide ismini de veren Hocamız bize bunları öğretmiştir. Hadis kitaplarında var.Bu mescide ismini de veren Hocamız bize bunları öğretmiştir. Hadis kitaplarında var. Bu hususta hadisleri de size okuyabilirim. Birincisi işrak namazı. Bu hususta hadisleri de size okuyabilirim.

Birincisi işrak namazı.
Kim sabah namazından sonra camide oturur, zikirle meşgul olur, kerahat vakti çıkıncaKim sabah namazından sonra camide oturur, zikirle meşgul olur, kerahat vakti çıkınca kalkıp iki rekât namaz kılarsa tam bir hac ve umre sevabı alır. İki rekât. Bu bir. kalkıp iki rekât namaz kılarsa tam bir hac ve umre sevabı alır. İki rekât. Bu bir.

Sabahla öğlenin arasında kim dört rekât -veya sekiz rekât veya 12 rekât-Sabahla öğlenin arasında kim dört rekât -veya sekiz rekât veya 12 rekât- duhâ namazı kılarsa... Bu kaçta kılınacak? duhâ namazı kılarsa... Bu kaçta kılınacak?

Öğlenden evvel kılınacak. Öğlenden bir saat önce. Artık 9-10-11, neredeyse o aralarda kılınacak. Öğlenden evvel kılınacak. Öğlenden bir saat önce. Artık 9-10-11, neredeyse o aralarda kılınacak.

Bunu kılan insanı da AllahBunu kılan insanı da Allah muhsin yani ibadeti güzel yapan iyi kullarının zümresine katar, deniliyor. Bu da tavsiye ediliyor, iki. muhsin yani ibadeti güzel yapan iyi kullarının zümresine katar, deniliyor. Bu da tavsiye ediliyor, iki.

Akşam namazının sünnetinin arkasından her kimAkşam namazının sünnetinin arkasından her kim iki rekât veya dört rekât veya altı rekât evvabîn namazı kılarsa onun sevabı ne? iki rekât veya dört rekât veya altı rekât evvabîn namazı kılarsa onun sevabı ne?

"Eğer o adamın günahları denizlerin köpükleri kadar çok bile olsa Allah onu affeder." diye"Eğer o adamın günahları denizlerin köpükleri kadar çok bile olsa Allah onu affeder." diye ilmihal kitaplarında yazan sahih bir namaz bu. ilmihal kitaplarında yazan sahih bir namaz bu.

Etti üç. İşrak namazı, duhâ namazı, evvabîn namazı. Etti üç. İşrak namazı, duhâ namazı, evvabîn namazı.

Geceleyin yatarken bir insan abdest alır, iki rekât namaz kılarsa, Geceleyin yatarken bir insan abdest alır, iki rekât namaz kılarsa, abdestli yatarsa o kişinin uykusu sabaha kadar ibadet etmiş gibi sevap yazılır.abdestli yatarsa o kişinin uykusu sabaha kadar ibadet etmiş gibi sevap yazılır. O öyle namaz kılıp abdest yattı diye melekler gökyüzünden onun vücudunu nurlu olarak görürler,O öyle namaz kılıp abdest yattı diye melekler gökyüzünden onun vücudunu nurlu olarak görürler, onun odasına girerler, izdihamlı bir şekilde yığılırlar.onun odasına girerler, izdihamlı bir şekilde yığılırlar. O gece ölürse imanla göçmesine sebep olur, deniliyor. Bu da işte yatarken kılınan namaz. O gece ölürse imanla göçmesine sebep olur, deniliyor. Bu da işte yatarken kılınan namaz.

Bir de geceleyin kalkıp iki rekât teheccüd namazı kılmak. Peygamber Efendimiz'e âyet var: Bir de geceleyin kalkıp iki rekât teheccüd namazı kılmak. Peygamber Efendimiz'e âyet var:

Ve mine'l-leyli fe-tehecced bihî nâfileten lek diye. Ve mine'l-leyli fe-tehecced bihî nâfileten lek diye.

Rek'ateyni mine'l-leyli hayrun mine'd-dünyâ vemâ fîhâ. Rek'ateyni mine'l-leyli hayrun mine'd-dünyâ vemâ fîhâ. "Geceleyin kılınan namaz dünya ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır." deniliyor. "Geceleyin kılınan namaz dünya ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır." deniliyor. Bu da sevaplı bir namaz. Bu da sevaplı bir namaz.

Büyüklerimiz bize bu beş sevaplı namazı hadîs-i şerîflerden alarak tavsiye etmişlerdir. Büyüklerimiz bize bu beş sevaplı namazı hadîs-i şerîflerden alarak tavsiye etmişlerdir. Herhalde bu hadîs-i şerîfte o kastediliyor.Herhalde bu hadîs-i şerîfte o kastediliyor. İşrak, duhâ, evvabîn, gece yatarken ki namaz, uykuyu bölüp kalkılıp kılınan teheccüd namazı.İşrak, duhâ, evvabîn, gece yatarken ki namaz, uykuyu bölüp kalkılıp kılınan teheccüd namazı. Bunları zaten biz arkadaşlarımızın çoğuna söyledik.Bunları zaten biz arkadaşlarımızın çoğuna söyledik. Yaparsanız o zaman burada mükâfatı belirtildi, cennette bir köşkü Cenâb-ı Hak ihsan edecek. Yaparsanız o zaman burada mükâfatı belirtildi, cennette bir köşkü Cenâb-ı Hak ihsan edecek.

Allahu Teâlâ hazretleri hepinizden razı olsun.Allahu Teâlâ hazretleri hepinizden razı olsun. Öğrendiklerimizi uygulamayı nasip etsin.Öğrendiklerimizi uygulamayı nasip etsin. Rızasına vâsıl eylesin. İki cihanda cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin. Rızasına vâsıl eylesin. İki cihanda cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2