Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Müslüman Kardeşi İçin Dua

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Cemâziye'l-Evvel 1404 / 26.02.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümana Borç Vermenin Sevabı, Abdestli, Zikirli Uyumak, Müslümana İkram Etmenin Karşılığı, Hasta İçin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslüman Kardeşi İçin Dua

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Cemâziye'l-Evvel 1404 / 26.02.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslümana Borç Vermenin Sevabı, Abdestli, Zikirli Uyumak, Müslümana İkram Etmenin Karşılığı, Hasta İçin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemin. el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemin.

Ve's-salâtu ve's-selâmu 'alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Ve's-salâtu ve's-selâmu 'alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne seyyidinâ ve senedinâ ve mededina Muhammedin ve âlihi ve sahbihî seyyidinâ ve senedinâ ve mededina Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi ihsânin ila yevmi'd-dîn. Emma bâ'd: ve men tebi'ahû bi ihsânin ila yevmi'd-dîn.

Emma bâ'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân! Fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullah Fa'lemû eyyühe'l-ihvân! Fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesatuha ve külle muhdesin bid'ah Ve şerre'l-umûri muhdesatuha ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalaleh ve külle dalaletin ve sahibiha fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalaleh ve külle dalaletin ve sahibiha fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ve âlihi'l-ahyar. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ve âlihi'l-ahyar.

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı,
rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri ilim yolunda dâim eylesin. Resûlullah'a muhabbetinizi dâim eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri ilim yolunda dâim eylesin. Resûlullah'a muhabbetinizi dâim eylesin. O muhabbetle Resûlullah Efendimiz'in iltifatına ermenizi nasip eylesin. O muhabbetle Resûlullah Efendimiz'in iltifatına ermenizi nasip eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini hocamızın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin hocamızın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin Râmûzü'l-Ehâdîs isimli hadis kitabından size nakledeceğim. Râmûzü'l-Ehâdîs isimli hadis kitabından size nakledeceğim.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önce hâsseten ve evvelen Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önce hâsseten ve evvelen Muhammed-i Mustafâ hazretlerinin ruhu için Muhammed-i Mustafâ hazretlerinin ruhu için ve onun cümle âl, ashab, etba ve ahbabının ruhları için,ve onun cümle âl, ashab, etba ve ahbabının ruhları için, cümle sâdât ve meşâyih-i turuk u âliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddık ve Aliyyü'l-Mürtezâ'dancümle sâdât ve meşâyih-i turuk u âliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddık ve Aliyyü'l-Mürtezâ'dan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzeran eylemiş olanHocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzeran eylemiş olan bütün silsilemiz mensuplarının, halifelerinin, müridanının, muhibbanının ruhları için, bütün silsilemiz mensuplarının, halifelerinin, müridanının, muhibbanının ruhları için, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye, şu ilim meclisine gelmiş siz kardeşlerimizin âhirete intikal ve irtihal eylemiş olanşu ilim meclisine gelmiş siz kardeşlerimizin âhirete intikal ve irtihal eylemiş olan bütün yakınlarının, sevdiklerinin ruhları için,bütün yakınlarının, sevdiklerinin ruhları için, biz hayatta olan müslümanların da Mevlamız'ın rızasına nâil olup, huzuruna sevdiği,biz hayatta olan müslümanların da Mevlamız'ın rızasına nâil olup, huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olması için razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olması için buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup derse öyle başlayalım. buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup derse öyle başlayalım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Amr b. Abese'den naklonulduğuna göre şöyle buyurmuşlar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Amr b. Abese'den naklonulduğuna göre şöyle buyurmuşlar.

Ondan önceki hadîs-i şerîf, İbn Mes'ud şöyle nakleylemiş: Ondan önceki hadîs-i şerîf, İbn Mes'ud şöyle nakleylemiş:

Mâ min müslimin yukridu muslimen kardan Mâ min müslimin yukridu muslimen kardan illâ kesadakatihâ merraten. illâ kesadakatihâ merraten.

"Hiçbir müslüman yoktur ki bir diğer müslümana borç verir," "Hiçbir müslüman yoktur ki bir diğer müslümana borç verir," -bir rivayette iki defa borç verir- İlla kâne kesadakatihâ merraten.-bir rivayette iki defa borç verir- İlla kâne kesadakatihâ merraten. "Her defasında onun sadakası gibi olur." "Her defasında onun sadakası gibi olur."

Bu hadîs-i şerîfte, müslüman kardeşin müslüman kardeşe borç para vermesi teşvik ediliyor.Bu hadîs-i şerîfte, müslüman kardeşin müslüman kardeşe borç para vermesi teşvik ediliyor. Borç para vermenin sadaka vermek gibi sevap olduğu bildiriliyor. Borç para vermenin sadaka vermek gibi sevap olduğu bildiriliyor. Hatta muhtaç olan kardeşine, dostuna, ahbâbına borç para vermek sadaka vermekten daha iyidir.Hatta muhtaç olan kardeşine, dostuna, ahbâbına borç para vermek sadaka vermekten daha iyidir. Çünkü borç mutlaka sıkışık olan bir insana, ihtiyacı olana verilir. Çünkü borç mutlaka sıkışık olan bir insana, ihtiyacı olana verilir. Hatta o kimse dostu olması dolayısıyla da bu üstünlük oluyor.Hatta o kimse dostu olması dolayısıyla da bu üstünlük oluyor. O bakımdan müslümanların müslüman kardeşlerine böyle kendisinin yanında O bakımdan müslümanların müslüman kardeşlerine böyle kendisinin yanında fazladan duran parayı ona borç olarak vermesi sadaka gibi sevap oluyor. fazladan duran parayı ona borç olarak vermesi sadaka gibi sevap oluyor.

Bu borç vermeye karz-ı hasen derler. Bu borç vermeye karz-ı hasen derler. Bir müslüman böyle bir borcu aldığı zaman o borcu ilk fırsatta ödemeye çalışmalı. Bir müslüman böyle bir borcu aldığı zaman o borcu ilk fırsatta ödemeye çalışmalı. Şu zamanda, borç para vermekte birçok kimsenin ağzı yanmıştır. Şu zamanda, borç para vermekte birçok kimsenin ağzı yanmıştır. Bu ağız yangınlığı olmasın diye borç para alan kimse ilk fırsatta,Bu ağız yangınlığı olmasın diye borç para alan kimse ilk fırsatta, eline imkân geçer geçmez o borcunu ödemeli. eline imkân geçer geçmez o borcunu ödemeli.

Eline imkân geçtiği halde tehir ediyorlar, vermiyorlar.Eline imkân geçtiği halde tehir ediyorlar, vermiyorlar. Halbuki o kimseden alırken işte neler düşündüler, neler söylediler. Halbuki o kimseden alırken işte neler düşündüler, neler söylediler. Yanında para bulunuyor; "Vadesi gelsin." diyor.Yanında para bulunuyor; "Vadesi gelsin." diyor. Hatta vadesinden sonra da geçirmeye çalışıyor. Hatta vadesinden sonra da geçirmeye çalışıyor. Çünkü paranın değeri düşüyor, ne kadar borçlu durur daÇünkü paranın değeri düşüyor, ne kadar borçlu durur da geç öderse paranın gücü o kadar zayıfladığı için kolay ödeniyor. geç öderse paranın gücü o kadar zayıfladığı için kolay ödeniyor.

Mesela insan iki sene önce yüz bin lira para almışsa şimdi o yüz bin lirayı ödemek Mesela insan iki sene önce yüz bin lira para almışsa şimdi o yüz bin lirayı ödemek sanki otuz bin lirayı ödemek gibi basitleşiyor. sanki otuz bin lirayı ödemek gibi basitleşiyor. Onun için tehir ediyorlar. Tehir etmek doğru değil.Onun için tehir ediyorlar. Tehir etmek doğru değil. Elinde imkân olduğu zaman Elinde imkân olduğu zaman o kardeşinin kendisine yaptığı iyiliğe mukabele olmak üzere derhal, müddeti uzatmadan götürüp vermesi gerekiyor. o kardeşinin kendisine yaptığı iyiliğe mukabele olmak üzere derhal, müddeti uzatmadan götürüp vermesi gerekiyor.

Elinde imkân olan kimsenin de böyle kardeşlerine borç vermesi çok büyük ecirdir, sevaptır. Elinde imkân olan kimsenin de böyle kardeşlerine borç vermesi çok büyük ecirdir, sevaptır. Onu bankada, daha başka yerde, sandıkta, kasada tutmasından Onu bankada, daha başka yerde, sandıkta, kasada tutmasından Allah indinde ecir kazanmasına vesile olur. Allah indinde ecir kazanmasına vesile olur.

Fakat bugün Türkiye'de paranın bir acayip hali var. Para, kağıt üzerinde 100 lira yazıyor, Fakat bugün Türkiye'de paranın bir acayip hali var. Para, kağıt üzerinde 100 lira yazıyor, 1000 lira yazıyor ama o 1000 olarak durmuyor.1000 lira yazıyor ama o 1000 olarak durmuyor. Her sene paranın iş yapma kabiliyeti, satın alma gücü devamlı bir düşüş içinde; Her sene paranın iş yapma kabiliyeti, satın alma gücü devamlı bir düşüş içinde; yüzde otuz, yüzde kırk, yüzde elli bir düşüş içinde.yüzde otuz, yüzde kırk, yüzde elli bir düşüş içinde. Onun için kimse buna bir çare bulabilmiş değil. Parası eğer kasada durursa, çalıştırmazsa, Onun için kimse buna bir çare bulabilmiş değil. Parası eğer kasada durursa, çalıştırmazsa, herhangi bir şekilde böyle bir yerde durduğu takdirde derhal düşme oluyor. herhangi bir şekilde böyle bir yerde durduğu takdirde derhal düşme oluyor. O bakımdan borç veren kimse, o parayı sanki bir sene sonra alacaksaO bakımdan borç veren kimse, o parayı sanki bir sene sonra alacaksa o kadar fedakârlık yapma gibi bir durum oluyor. o kadar fedakârlık yapma gibi bir durum oluyor.

Buna karşılık bazı kimseler diyorlar ki; Buna karşılık bazı kimseler diyorlar ki; "Madem paranın değeri böyle kaypaktır, devamlı kayboluyor."Madem paranın değeri böyle kaypaktır, devamlı kayboluyor. Kaypak olmayan bir sisteme bağlayıp öyle verelim. Kaypak olmayan bir sisteme bağlayıp öyle verelim. " Bizim de bazı hayır müesseselerinde çalıştığımız zaman başımıza geldi." Bizim de bazı hayır müesseselerinde çalıştığımız zaman başımıza geldi. O hayır müesseseleri mesela ihtiyaç sahibi kimselere borç para da vermeyi tüzüğüne yazmış;O hayır müesseseleri mesela ihtiyaç sahibi kimselere borç para da vermeyi tüzüğüne yazmış; "Borç para verebilir." Peki neye göre vereceğiz? "Borç para verebilir."

Peki neye göre vereceğiz?

Ben borç para vermek için bir milyon lira ayırmışsam,Ben borç para vermek için bir milyon lira ayırmışsam, onu bir sene herkese borç verip de ertesi sene topladığım zaman onu bir sene herkese borç verip de ertesi sene topladığım zaman artık o bir milyon liranın değeri çok düşmüş oluyor.artık o bir milyon liranın değeri çok düşmüş oluyor. Bunun çaresi nedir diye böyle düşünülmüş, taşınılmıştı.Bunun çaresi nedir diye böyle düşünülmüş, taşınılmıştı. Kimisi; "Altın borcu verelim, altın alalım." gibi tekliflerde bulunmuşlardı.Kimisi; "Altın borcu verelim, altın alalım." gibi tekliflerde bulunmuşlardı. Bu, iktisatçıların işi… Bu devirde herkes borç para vermeye yanaşmıyorBu, iktisatçıların işi…

Bu devirde herkes borç para vermeye yanaşmıyor
çünkü aldığı zaman mutlaka madur oluyor. çünkü aldığı zaman mutlaka madur oluyor. Alan kazançlı çıkıyor, veren [madur] oluyor. Alan kazançlı çıkıyor, veren [madur] oluyor. Peki o kazancı karşılamak üzere alan kimse fazla para verse, o da faiz oluyor. Peki o kazancı karşılamak üzere alan kimse fazla para verse, o da faiz oluyor. Faiz de İslâm'da yok. Böyle bir sıkıntısı var. Faiz de İslâm'da yok. Böyle bir sıkıntısı var.

Sanıyorum nispeten makul olan, değişmez bir şeye kıyas edip borcu oradan alıp da Sanıyorum nispeten makul olan, değişmez bir şeye kıyas edip borcu oradan alıp da oradan verirse borç veren kimse de alan kimse de madur olmaz.oradan verirse borç veren kimse de alan kimse de madur olmaz. Bu hadîs-i şerîfte bahsedilen müslümanın müslümana yardım etme işi böylece tahakkuk eder.Bu hadîs-i şerîfte bahsedilen müslümanın müslümana yardım etme işi böylece tahakkuk eder. Çünkü para üstündeki isim aynı duruyor ama aynı kalmıyor. Çünkü para üstündeki isim aynı duruyor ama aynı kalmıyor. Çünkü altın değil, sadece bir banknottan, varaktan ibarettir. Çünkü altın değil, sadece bir banknottan, varaktan ibarettir.

Diğer hadîs-i şerîfe geçiverelim; Diğer hadîs-i şerîfe geçiverelim;

Mâ min müslimin yebîtu alâ zikrin tâhiren fe-yeteârru mine'l-leyliMâ min müslimin yebîtu alâ zikrin tâhiren fe-yeteârru mine'l-leyli fe-yes'elu'llâhe hayran min emri'd-dünyâ ve'l-âhireti illa a'tâhu iyyâhu. fe-yes'elu'llâhe hayran min emri'd-dünyâ ve'l-âhireti illa a'tâhu iyyâhu.

Bu hadis, Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud ve Taberanî, Muaz b. Cebel'den rivayet etmiş.Bu hadis, Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud ve Taberanî, Muaz b. Cebel'den rivayet etmiş. Ebû Umame'den ve Amr b. Abese'den rivayet edilmiş. Ebû Umame'den ve Amr b. Abese'den rivayet edilmiş.

Mâ min müslimin; "Hiçbir müslüman yoktur ki." Yebîtu alâ zikrin tâhiren;Mâ min müslimin; "Hiçbir müslüman yoktur ki." Yebîtu alâ zikrin tâhiren; "Zikir üzerine temiz olarak geceler." Ve yeteaârru mine'l-leyli;"Zikir üzerine temiz olarak geceler." Ve yeteaârru mine'l-leyli; "Ve geceleyin [gerinerek] uykusundan uyanır, uykusundan kalkar." "Ve geceleyin [gerinerek] uykusundan uyanır, uykusundan kalkar." Feyes'elu'llâhe hayran min emri'd-dünyâ ve'l-âhireh; Feyes'elu'llâhe hayran min emri'd-dünyâ ve'l-âhireh; "Dünyasının ve âhiretinin işinden Allah'tan ne isteyecekse ister," "Dünyasının ve âhiretinin işinden Allah'tan ne isteyecekse ister," İlla a'tâhullahu iyyâhu; "Allah ona o istediğini muhakkak verir." İlla a'tâhullahu iyyâhu; "Allah ona o istediğini muhakkak verir."

Şimdi bunu birazcık izah edelim; Bir müslüman gece yatarken nasıl yatacak? Şimdi bunu birazcık izah edelim;

Bir müslüman gece yatarken nasıl yatacak?

Gece yatarken müslüman temiz yatacak. Yebîtu alâ zikrin tâhiren; "Temiz olarak yatacak." Gece yatarken müslüman temiz yatacak. Yebîtu alâ zikrin tâhiren; "Temiz olarak yatacak."

Bu temizlik çeşitli şekillerde izah edilebilir. Bu temizlik çeşitli şekillerde izah edilebilir. Mesela "abdestsiz olmayacak, boy abdestsiz olmayacak" mânasına temiz olarak yatacak. Mesela "abdestsiz olmayacak, boy abdestsiz olmayacak" mânasına temiz olarak yatacak.

Bize abdest alınması büyüklerimiz, hocalarımız tarafından tavsiye edilmiştir. Bize abdest alınması büyüklerimiz, hocalarımız tarafından tavsiye edilmiştir. "Bir müslümanın yatacağı zaman abdesti olsa bile gidip taptaze bir abdest alıp,"Bir müslümanın yatacağı zaman abdesti olsa bile gidip taptaze bir abdest alıp, şöyle bir hafif dört rekât namaz kılıp öyle yatması uygundur." diye büyüklerimiz söylerdi. şöyle bir hafif dört rekât namaz kılıp öyle yatması uygundur." diye büyüklerimiz söylerdi. Bizim örfümüzde, âdetimizde, büyüklerimizden gördüğümüz adabımızda bu vardır. Bizim örfümüzde, âdetimizde, büyüklerimizden gördüğümüz adabımızda bu vardır.

Ne diyor Peygamber Efendimiz? Alâ zikrin; "Zikir üzere temiz olarak yatmak." Ne diyor Peygamber Efendimiz?

Alâ zikrin; "Zikir üzere temiz olarak yatmak."

Zikir nasıl olur? Zikrin en güzeli namazdır. Zikir nasıl olur?

Zikrin en güzeli namazdır.
Çünkü içinde her çeşit zikir var. Hem Kur'an var, hem tesbih var, hem tekbir var, her şey var. Çünkü içinde her çeşit zikir var. Hem Kur'an var, hem tesbih var, hem tekbir var, her şey var. O bakımdan zikirlerin en güzeli namaz kılmak olduğu için abdest alır, tâhiren şartı yerine gelir. O bakımdan zikirlerin en güzeli namaz kılmak olduğu için abdest alır, tâhiren şartı yerine gelir.

Alâ zikrin şartını yerine getirmek için de namaz kılar, Alâ zikrin şartını yerine getirmek için de namaz kılar, ondan sonra yatarken kelime-i şehâdet getirir,ondan sonra yatarken kelime-i şehâdet getirir, Kul eûzu birabbi'l-felak, Kul eûzu bi rabbi'n-nas'ı, ayete'l-kürsîyi okur. Kul eûzu birabbi'l-felak, Kul eûzu bi rabbi'n-nas'ı, ayete'l-kürsîyi okur. Hususi duaları vardır, yatacağı zaman edilecek dualar... Hususi duaları vardır, yatacağı zaman edilecek dualar... Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretlerine imanını ifade eder: Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretlerine imanını ifade eder:

"Yâ Rabbi ben sana inandım, senin gönderdiğin kitaba inandım, peygambere inandım." gibi "Yâ Rabbi ben sana inandım, senin gönderdiğin kitaba inandım, peygambere inandım." gibi yatma esnasında okunacak çeşitli dualar vardır. Onları okur.yatma esnasında okunacak çeşitli dualar vardır. Onları okur. Hiçbir şey bilmiyorsa "Allah" diye diye, kelime-i şehâdet getire getire,Hiçbir şey bilmiyorsa "Allah" diye diye, kelime-i şehâdet getire getire, amentü billahi'yi okuya okuya yatar. İşte bu 'alâ zikrin "zikir üzere yatmak" olur.amentü billahi'yi okuya okuya yatar. İşte bu 'alâ zikrin "zikir üzere yatmak" olur. Namaz kılmak en güzeli. Abdestli olarak, zikir ederek "Allah" diye diye yatar uyur. Namaz kılmak en güzeli. Abdestli olarak, zikir ederek "Allah" diye diye yatar uyur.

Ondan sonra geceleyin uykusunun bir arasında uyanır. Mine'l-leyl diyor. Ondan sonra geceleyin uykusunun bir arasında uyanır. Mine'l-leyl diyor.

Gece ne zamandır? Gecenin vakti ne zaman başlar? Gece ne zamandır? Gecenin vakti ne zaman başlar?

Akşam ezanı okunduğu zaman gecenin hükmü girer. Gündüz bitti, güneş battı; gece başladı. Akşam ezanı okunduğu zaman gecenin hükmü girer. Gündüz bitti, güneş battı; gece başladı.

Gece ne zaman biter? Umumiyetle dinleyen kardeşlerim, Gece ne zaman biter?

Umumiyetle dinleyen kardeşlerim,
genç kardeşler veya dışarıdaki vatandaşlar sanır ki ortalık aydınlandığı zaman, genç kardeşler veya dışarıdaki vatandaşlar sanır ki ortalık aydınlandığı zaman, işte artık her taraf herkes birbirini görmeye başladığı zaman işte artık her taraf herkes birbirini görmeye başladığı zaman gece biter sabah başlar diye düşünür. Hayır! gece biter sabah başlar diye düşünür.

Hayır!

İmsak kesildiği zaman gece biter; sabah o zaman başlar. İmsak kesildiği zaman gece biter; sabah o zaman başlar. Sabah namazının evvel vakti, gece o zaman bitiyor. Ne zaman bitiyormuş? Sabah namazının evvel vakti, gece o zaman bitiyor.

Ne zaman bitiyormuş?

Takvimlerdeki oruç için imsak vakti vardır ya, "Artık yemek yeme! Takvimlerdeki oruç için imsak vakti vardır ya, "Artık yemek yeme! Bu vakitten sonra yemek yemek doğru olmaz,Bu vakitten sonra yemek yemek doğru olmaz, oruca niyetlen, ondan sonra oruçlu dur." dediğimiz vakit var ya, işte o sabah vaktidir. oruca niyetlen, ondan sonra oruçlu dur." dediğimiz vakit var ya, işte o sabah vaktidir. İsterse dışarıya baktığı zaman daha her taraf çok iyi görünmesin. İsterse dışarıya baktığı zaman daha her taraf çok iyi görünmesin. Hafif karanlık gibi bile olsa sabahın hükmü girmiştir.Hafif karanlık gibi bile olsa sabahın hükmü girmiştir. Demek ki gece, akşam ezanıyla imsak vakti arasındaki zamandır. Demek ki gece, akşam ezanıyla imsak vakti arasındaki zamandır.

Burada mine'l-leyli diyor, demek ki müslüman imsaktan önceki bir vakitte kalkacak.Burada mine'l-leyli diyor, demek ki müslüman imsaktan önceki bir vakitte kalkacak. Temiz olacak; yatarken temiz yatacak. Temiz olacak; yatarken temiz yatacak. Zikir ede ede yatacak ve henüz gecenin hükmü geçmediği bir vakitte kalkacak.Zikir ede ede yatacak ve henüz gecenin hükmü geçmediği bir vakitte kalkacak. Gecenin yarısı olabilir, üçte ikisi olabilir. Gecenin son kısmına Arapça'da seher derler.Gecenin yarısı olabilir, üçte ikisi olabilir.

Gecenin son kısmına Arapça'da seher derler.
Bizim Türkçe'de seher denilince sabah sanılıyor. Halbuki seher gece vaktidir.Bizim Türkçe'de seher denilince sabah sanılıyor. Halbuki seher gece vaktidir. Daha hiç ortalık aydınlık olmayan fakat artık sabaha yakın kısmıdır. Daha hiç ortalık aydınlık olmayan fakat artık sabaha yakın kısmıdır. Seher vaktinde yenilen yemeğe de sahur derler. Sahur ne demekmiş kelime olarak? Seher vaktinde yenilen yemeğe de sahur derler.

Sahur ne demekmiş kelime olarak?

Yemeğin adı. Seher vaktinde yenilen yemeğin adı Arapça'da sahur'dur.Yemeğin adı. Seher vaktinde yenilen yemeğin adı Arapça'da sahur'dur. Onun için o ismi almış. Seher vaktinde yenildiğinden kelimeler benziyor birbirine.Onun için o ismi almış. Seher vaktinde yenildiğinden kelimeler benziyor birbirine. 'Se' harfi var, 'ha' harfi var, 're' harfi var. Sahûr; Seher vaktinde yenilen yemek.'Se' harfi var, 'ha' harfi var, 're' harfi var. Sahûr; Seher vaktinde yenilen yemek. Arapça'da böyle bir vezin var faûl vezni. Sabûh ne demek? Arapça'da böyle bir vezin var faûl vezni.

Sabûh ne demek?

Sabahleyin içilen içkiye derlermiş mesela. Sabah-sabuh. Seher-sahur. Sabahleyin içilen içkiye derlermiş mesela. Sabah-sabuh. Seher-sahur.

Hadise dönelim; demek ki insan zikir üzere temiz olarak uyuyacak ve geceleyin kalkacak. Hadise dönelim; demek ki insan zikir üzere temiz olarak uyuyacak ve geceleyin kalkacak.

Ne zaman? İmsaktan önceki bir vakitte o "tatlı uykusunu bölecek"Ne zaman?

İmsaktan önceki bir vakitte o "tatlı uykusunu bölecek"
Peygamber Efendimiz böyle diyor, bu kelimeyle ifade ediyor. "Tatlı uykusunu böler." Peygamber Efendimiz böyle diyor, bu kelimeyle ifade ediyor. "Tatlı uykusunu böler."

Kimin için? Allah rızası için. Feyes'elu'llâhe hayran min emri'd-dünya ve'l-âhireh.Kimin için?

Allah rızası için. Feyes'elu'llâhe hayran min emri'd-dünya ve'l-âhireh.
"Allahu Teâlâ hazretlerinden dünyası için, âhireti için bir şeyler ister. "Allahu Teâlâ hazretlerinden dünyası için, âhireti için bir şeyler ister. İlla a'tâhu iyyahu; "Allah muhakkak verir, isterse verir." Neden? İlla a'tâhu iyyahu; "Allah muhakkak verir, isterse verir."

Neden?

O seher vakti çok kıymetlidir. Üstüne bir kitap yazsak… O seher vakti çok kıymetlidir. Üstüne bir kitap yazsak… O kadar çok haber var bunun hakkında. Ve bi'l-eshâri hum yestağfirun. diye O kadar çok haber var bunun hakkında.

Ve bi'l-eshâri hum yestağfirun. diye
Kur'ân-ı Kerîm'de geçiyor. "Seher vaktinde tevbe, istiğfar etmek."Kur'ân-ı Kerîm'de geçiyor. "Seher vaktinde tevbe, istiğfar etmek." Peygamber Efendimiz'in çok hadîs-i şerîflerinde geçiyor. Çok meşhur bir vakittir. Peygamber Efendimiz'in çok hadîs-i şerîflerinde geçiyor. Çok meşhur bir vakittir. Duaların çok kabul olduğu bir vakittir. Duaların çok kabul olduğu bir vakittir. O vakit Allahu Teâlâ hazretleri semâ-ı dünyaya rahmetiyle nüzul eyleyip kullarına seslenir: O vakit Allahu Teâlâ hazretleri semâ-ı dünyaya rahmetiyle nüzul eyleyip kullarına seslenir:

"Yok mu benden istiğfar isteyen? Yok mu benden mağfiret isteyen, tevbe istiğfar eden?"Yok mu benden istiğfar isteyen? Yok mu benden mağfiret isteyen, tevbe istiğfar eden? Onu affedeceğim, mağfiret edeceğim, istediğini vereceğim. Onu affedeceğim, mağfiret edeceğim, istediğini vereceğim. Yok mu benden bir şey talep eden?" diye seslenirmiş kullarına. Yok mu benden bir şey talep eden?" diye seslenirmiş kullarına.

Hani herkes uykuda, tatlı uykusunda olduğu o zaman.Hani herkes uykuda, tatlı uykusunda olduğu o zaman. Ariflerin büyük pazarı, panayırı zamanıdır. Arifler o zamanda uyanık olurlar. Ariflerin büyük pazarı, panayırı zamanıdır. Arifler o zamanda uyanık olurlar. Akşam erken yatarlar, gecenin o vaktinde uyanık olurlar. Akşam erken yatarlar, gecenin o vaktinde uyanık olurlar.

Biliyorsunuz Peygamber Efendimiz'e Kur'an'ın ayetleri geldi.Biliyorsunuz Peygamber Efendimiz'e Kur'an'ın ayetleri geldi. İlk ayetler rivayete göre İkra' sûresinin başındaki beş ayet geldi.İlk ayetler rivayete göre İkra' sûresinin başındaki beş ayet geldi. Ondan sonra Müddessir sûresinin başındaki ayetler geldi. Ondan sonra Müddessir sûresinin başındaki ayetler geldi. Orada namaz kılması emrediliyor. Ondan sonra üçüncü grup Orada namaz kılması emrediliyor. Ondan sonra üçüncü grup Müzzemmil sûresi ayetleri geldi. Geceleyin kalkıp namaz kılması emrediliyor. Müzzemmil sûresi ayetleri geldi. Geceleyin kalkıp namaz kılması emrediliyor.

İslâm ilk geldiği zamandan beri gece kalkıp ibadet etmek emrolunmuş, İslâm ilk geldiği zamandan beri gece kalkıp ibadet etmek emrolunmuş, Peygamber Efendimiz'e de Ashab-ı Kirâm'a da tavsiye edilmiş. Peygamber Efendimiz'e de Ashab-ı Kirâm'a da tavsiye edilmiş. Peygamber Efendimiz hep geceleri kalkardı, teheccüd namazı kılardı, o vakitlerde Kur'an okuyup Peygamber Efendimiz hep geceleri kalkardı, teheccüd namazı kılardı, o vakitlerde Kur'an okuyup zikr ü tesbih ederdi. Ashâb-ı kirâm da ona çok riayet etmişler.zikr ü tesbih ederdi. Ashâb-ı kirâm da ona çok riayet etmişler. Onun için çarçabuk kemale erivermişler. Onun için çarçabuk kemale erivermişler.

Onun için insan herkesin uyuduğu gecenin o vaktinde çalışırsa maneviyatı açılır, Onun için insan herkesin uyuduğu gecenin o vaktinde çalışırsa maneviyatı açılır, gafleti kalkar, duaları kabul olur. Gözyaşlarıyla böyle ağlaya sızlaya istediği şeyleri gafleti kalkar, duaları kabul olur. Gözyaşlarıyla böyle ağlaya sızlaya istediği şeyleri Allahu Teâlâ hazretleri ihsan eder. Bu hadîs-i şerîf bunun binlerce delilinden bir tanesi.Allahu Teâlâ hazretleri ihsan eder. Bu hadîs-i şerîf bunun binlerce delilinden bir tanesi. Bir tane değil, çok var bu hususta… Onun için kardeşlerime tavsiyem akşam erken yatsınlar.Bir tane değil, çok var bu hususta…

Onun için kardeşlerime tavsiyem akşam erken yatsınlar.
"Televizyonda güzel program oluyor hocam." Bırak şu televizyonu! "Televizyonda güzel program oluyor hocam." Bırak şu televizyonu! Zaten evine soktuğun bir kabahat. Erken yatacaksın, bu vakti kaçırmayacaksın. Zaten evine soktuğun bir kabahat. Erken yatacaksın, bu vakti kaçırmayacaksın.

Sen kazanç aramıyor musun? Sevap aramıyor musun? Allah'ın rızasını aramıyor musun? Sen kazanç aramıyor musun? Sevap aramıyor musun? Allah'ın rızasını aramıyor musun?

Arıyorsun. Erkence yat, bu vakitte kalk, dua et. Hem dünya için hem âhiret için faydalı. Arıyorsun. Erkence yat, bu vakitte kalk, dua et. Hem dünya için hem âhiret için faydalı. Ne istersen ihsan eder. Bak hadîs-i şerîfte İlla a'tâhu; "Ne isterse muhakkak verir." diyor. Ne istersen ihsan eder. Bak hadîs-i şerîfte İlla a'tâhu; "Ne isterse muhakkak verir." diyor. Duaların kabul olduğu bir zamandır; gafil olmayın, fırsatı kaçırmayın. Duaların kabul olduğu bir zamandır; gafil olmayın, fırsatı kaçırmayın.

"Çağıra kimin haceti varsa, dursun dilesin, geçmeye pazar." "Çağıra kimin haceti varsa, dursun dilesin, geçmeye pazar."

Meşhur ilahi var ya. Gecenin üçte ikisi geçince, gecenin sülüsani geçince,Meşhur ilahi var ya. Gecenin üçte ikisi geçince, gecenin sülüsani geçince, emr-i Hakk ile gökten yere iner melekler, iner de çağırır, seslenir, nida ederler; emr-i Hakk ile gökten yere iner melekler, iner de çağırır, seslenir, nida ederler;

"Kimin haceti, ihtiyacı varsa dursun Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna, "Kimin haceti, ihtiyacı varsa dursun Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna, dilesin o ihtiyacını, pazar geçmesin, pazar zamanı geçmesin." diyor. dilesin o ihtiyacını, pazar geçmesin, pazar zamanı geçmesin." diyor. Bu güzel bir ilahi. Sözleri de güzeldir. Hakikaten bir pazar gibidir. Bu güzel bir ilahi. Sözleri de güzeldir. Hakikaten bir pazar gibidir.

Bilmiyorum böyle semt pazarlarına, akşam işten geç gelip de geç gittiniz mi; Bilmiyorum böyle semt pazarlarına, akşam işten geç gelip de geç gittiniz mi; elinize pideyi alırsınız, dükkâncılar kapatmışlardır, tezgahlar bitmiş, elinize pideyi alırsınız, dükkâncılar kapatmışlardır, tezgahlar bitmiş, kamyonlar yükleniyor bir taraftan. İşte ne ararsanız yok.kamyonlar yükleniyor bir taraftan. İşte ne ararsanız yok. Çöpler kalmış ortada. Satılan satılmış, güzel meyveler, güzel sebzeler vesaire.Çöpler kalmış ortada. Satılan satılmış, güzel meyveler, güzel sebzeler vesaire. "Hay Allah, yetişemedim işte. İşten geç geldim." "Hay Allah, yetişemedim işte. İşten geç geldim." Dolaşırsınız dolaşırsınız, doğru düzgün bir domates bulamazsınız,Dolaşırsınız dolaşırsınız, doğru düzgün bir domates bulamazsınız, doğru düzgün bir sebze bulamazsınız. Neden? Pazar geçti. Pazarın vakti bitti. doğru düzgün bir sebze bulamazsınız.

Neden?

Pazar geçti. Pazarın vakti bitti.

İşte insanlar da uyuyorlar, uyuyorlar, ondan sonra sabah kalkıyorlar, İşte insanlar da uyuyorlar, uyuyorlar, ondan sonra sabah kalkıyorlar, gözleri çapaklı çapaklı, üzerlerine güneş doğmuş. Tıpkı o mezbeleliğe kalkar gibi. gözleri çapaklı çapaklı, üzerlerine güneş doğmuş. Tıpkı o mezbeleliğe kalkar gibi. Pazar yeri bitti. Alan aldı, satan sattı, kazanan kazandı, torbasını, Pazar yeri bitti. Alan aldı, satan sattı, kazanan kazandı, torbasını, filesini dolduran doldurdu arabasını, kâr eden etti. filesini dolduran doldurdu arabasını, kâr eden etti.

Mü'min erken yatacak, erken kalkacak. Seher vaktini değerlendirecek. Mü'min erken yatacak, erken kalkacak. Seher vaktini değerlendirecek.

Dağlar ile taşlar ile, çağırayım Mevlâm Seni. Dağlar ile taşlar ile, çağırayım Mevlâm Seni.

Seherlerde kuşlar ile, çağırayım Mevlâm Seni. Seherlerde kuşlar ile, çağırayım Mevlâm Seni.

Kuşlar bile uyanır o zaman. Cıvıl cıvıl cıvıl ötüşürler. Daha gece ama o vakti sezerler.Kuşlar bile uyanır o zaman. Cıvıl cıvıl cıvıl ötüşürler. Daha gece ama o vakti sezerler. Horoz sezer. Seher vakti horozun ötüşünden belli olur. "Seher vakti gelmiş, tamam.Horoz sezer. Seher vakti horozun ötüşünden belli olur. "Seher vakti gelmiş, tamam. İlk horozlar ötmeye başladı." derler. Köylüler bunu bilir, seher vakti geldi diye kalkarlar. İlk horozlar ötmeye başladı." derler. Köylüler bunu bilir, seher vakti geldi diye kalkarlar. Daha ortalık zifiri karanlıktır ama seherin vakti geldi. Daha ortalık zifiri karanlıktır ama seherin vakti geldi.

Onun için eğer bir şey isteyecekseniz bu vakti geçirmeyin. Onun için eğer bir şey isteyecekseniz bu vakti geçirmeyin. İhtiyacınız yoksa, siz bilirsiniz; istediğiniz kadar horul horul uyuyun.İhtiyacınız yoksa, siz bilirsiniz; istediğiniz kadar horul horul uyuyun. İhtiyacı olmayan insan uyur. Eğer Allah'tan hiç dileyeceğiniz bir şey yoksa bir şey demem.İhtiyacı olmayan insan uyur. Eğer Allah'tan hiç dileyeceğiniz bir şey yoksa bir şey demem. Ama dileyecekseniz; çocuğunuzun rahatsızlığı var, işinizde sıkıntı var, Ama dileyecekseniz; çocuğunuzun rahatsızlığı var, işinizde sıkıntı var, kazancınızda darlık var, şu var, bu var. İşte o zaman dileyin. kazancınızda darlık var, şu var, bu var. İşte o zaman dileyin. Kendiniz için, arkadaşlarınız için, hanımınız için, çoluk çocuğunuz için, Kendiniz için, arkadaşlarınız için, hanımınız için, çoluk çocuğunuz için, milletiniz için, vatanınız için… Çok gafil insanlarız. milletiniz için, vatanınız için…

Çok gafil insanlarız.
Bak ne kadar güzel; Allah "bir şey isterse muhakkak, ille verir…" diyor. Bak ne kadar güzel; Allah "bir şey isterse muhakkak, ille verir…" diyor.

Allah aşkına söyleyin, hiç kalkıp da mesela; "Irak ile İran'ın şu harbini bitir yâ Rabbi." diye Allah aşkına söyleyin, hiç kalkıp da mesela; "Irak ile İran'ın şu harbini bitir yâ Rabbi." diye dua ettiniz mi? Müslüman değil misiniz, değil miyiz? dua ettiniz mi? Müslüman değil misiniz, değil miyiz?

Bak, yolları var işte. Sonra bir vaad daha var.Bak, yolları var işte. Sonra bir vaad daha var. "Müslümanın müslümana onun arkasından yaptığı dua reddolunmaz." "Müslümanın müslümana onun arkasından yaptığı dua reddolunmaz." Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü buyuruyor. Şimdi ben kendime dua edersem; Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü buyuruyor. Şimdi ben kendime dua edersem;

"Yâ Rabbi bana şu kadar para ver, otomobil ver, "Yâ Rabbi bana şu kadar para ver, otomobil ver, Mercedes ver, köşk ver, yalı kenarında olsun, deniz kenarında olsun, Mercedes ver, köşk ver, yalı kenarında olsun, deniz kenarında olsun, şu da olsun, bu da olsun…"şu da olsun, bu da olsun…" Kendim için istersem Mevlâ bilir; ister kabul eder ister etmez.Kendim için istersem Mevlâ bilir; ister kabul eder ister etmez. Ama kardeşi için isteyenin duası reddolunmaz.Ama kardeşi için isteyenin duası reddolunmaz. O zaman sen bana iste, ben sana isteyeyim. İşin kurnazlık tarafı bu.O zaman sen bana iste, ben sana isteyeyim. İşin kurnazlık tarafı bu. Ben sizin için isteyeyim, siz de benim için isteyin, olsun bitsin madem. Neden böyle? Ben sizin için isteyeyim, siz de benim için isteyin, olsun bitsin madem.

Neden böyle?

Allah kulların birbirini sevmesini seviyor da ondan. Her zaman söylediğim o. Allah kulların birbirini sevmesini seviyor da ondan. Her zaman söylediğim o. Kendimden söylemiyorum da fırsat geldikçe hadîs-i şerîflerden işaret ediyorum. Kendimden söylemiyorum da fırsat geldikçe hadîs-i şerîflerden işaret ediyorum.

Birbirimizi sevmeyi öğreneceğiz. Birbirimizi sevmeyi daha öğrenemedik arkadaşlar, Birbirimizi sevmeyi öğreneceğiz. Birbirimizi sevmeyi daha öğrenemedik arkadaşlar,

Muhterem cemaat! Muhterem cemaat!

Birbirimizi sevmeyi öğrenemedik! Aynı camiye geliyoruz gidiyoruz;Birbirimizi sevmeyi öğrenemedik! Aynı camiye geliyoruz gidiyoruz; şeytan arayı bozmak için çalışıp duruyor. Kardeş kardeşe hasım.şeytan arayı bozmak için çalışıp duruyor. Kardeş kardeşe hasım. Akraba akrabaya hasım. Müslüman müslümana düşman. Daha sevmeyi öğrenemedik. Akraba akrabaya hasım. Müslüman müslümana düşman. Daha sevmeyi öğrenemedik. Daha yeni yeni söküyoruz alfabeyi; "a, b, c…" diye. "Baba bana top at." diye… Daha yeni yeni söküyoruz alfabeyi; "a, b, c…" diye. "Baba bana top at." diye… Daha yeni bu durumdayız. Halbuki buranın üniversite olması gerekiyor. Daha yeni bu durumdayız.

Halbuki buranın üniversite olması gerekiyor.
Şurası muhabbetin üniversitesi olmalı. Herkes herkese sevgili olmalı, Şurası muhabbetin üniversitesi olmalı. Herkes herkese sevgili olmalı, saygılı olmalı, kardeş olmalı, dost olmalı, fedakâr olmalı, vefakâr olmalı. saygılı olmalı, kardeş olmalı, dost olmalı, fedakâr olmalı, vefakâr olmalı.

Hani vefa!? Hani sevgi!? Hani muhabbet!? Hani vefa!?

Hani sevgi!?

Hani muhabbet!?

Hani kendisine kardeşini tercih etme duyguları, nerede!? Kitaplarda. Hani kendisine kardeşini tercih etme duyguları, nerede!?

Kitaplarda.

Bunları söyledikçe tatbik edeceğiz. Biz bunları neden söylüyoruz? Bunları söyledikçe tatbik edeceğiz.

Biz bunları neden söylüyoruz?

El-'ilmü bila 'amelin vebalun. "Bunları duyup da tatbik etmezse vebaldir." El-'ilmü bila 'amelin vebalun. "Bunları duyup da tatbik etmezse vebaldir."

İnsan duyduğunu tatbik edecek. Bildiğini tatbik eden,İnsan duyduğunu tatbik edecek. Bildiğini tatbik eden, duyduğunu tatbik eden kimseye Allah bilmediği mânevî ilimlerin kapısını açar ardına kadar. duyduğunu tatbik eden kimseye Allah bilmediği mânevî ilimlerin kapısını açar ardına kadar.

İlm-i ledünnîyi istemez misin? Marifetullahı istemez misin?İlm-i ledünnîyi istemez misin? Marifetullahı istemez misin? Allah'ın sana mânevî ilimlerin, esrar-ı ilahiyesinin kapısını açmasını istemez misin? Allah'ın sana mânevî ilimlerin, esrar-ı ilahiyesinin kapısını açmasını istemez misin?

Bildiğinle amel etsene! Bizim arkadaşlar dediler ki: "Şu kadar zamandır tesbih çekiyoruz,Bildiğinle amel etsene!

Bizim arkadaşlar dediler ki: "Şu kadar zamandır tesbih çekiyoruz,
hâlâ gözümüz kapalı." hâlâ gözümüz kapalı." Rahmetullahi aleyh hocamıza söyledim. Boynunu büktü; "Ne yapayım? Rahmetullahi aleyh hocamıza söyledim. Boynunu büktü; "Ne yapayım? Zikir vazifelerini yapmıyorlar ki, ne yapayım." dedi. Çalışmadan olur mu? Zikir vazifelerini yapmıyorlar ki, ne yapayım." dedi.

Çalışmadan olur mu?

Gayret sarf etmeden, tatbik etmeden, amel etmeden olur mu? Gayret sarf etmeden, tatbik etmeden, amel etmeden olur mu?

Amel edeceksin, gayret edeceksin, çalışacaksın, çabalayacaksın…Amel edeceksin, gayret edeceksin, çalışacaksın, çabalayacaksın… Biz bile bir işçi çalıştırdığımız zaman; Biz bile bir işçi çalıştırdığımız zaman;

"Kerata, maaş veriyorum, yevmiye veriyorum, ne oturuyorsun?" demez miyiz?"Kerata, maaş veriyorum, yevmiye veriyorum, ne oturuyorsun?" demez miyiz? "Sabahtan akşama ne oturuyorsun ya, boyuna kaytarıyorsun. "Sabahtan akşama ne oturuyorsun ya, boyuna kaytarıyorsun. İki tane tuğla koyuyorsun, ondan sonra. Böyle bedavadan para olur mu?" demez miyiz? İki tane tuğla koyuyorsun, ondan sonra. Böyle bedavadan para olur mu?" demez miyiz?

Allah zaten hep bizi bedavadan besliyor. Bizim ona layık bir amelimiz yok ama gayretimiz,Allah zaten hep bizi bedavadan besliyor. Bizim ona layık bir amelimiz yok ama gayretimiz, niyetimiz olacak, çabalayacağız.niyetimiz olacak, çabalayacağız. "Kulum bak çabaladı, bir şey yapacağı yok ama çabaladı, "Kulum bak çabaladı, bir şey yapacağı yok ama çabaladı, yolumda gayret gösterdi." diye ihsan edecek. Çabalamayana vermiyor. yolumda gayret gösterdi." diye ihsan edecek. Çabalamayana vermiyor.

Ve en leyse li'l-insane illa mâ sea ve enne sa'yehu seyfe yura. Ve en leyse li'l-insane illa mâ sea ve enne sa'yehu seyfe yura.

"İnsan neye çabalarsa onu elde eder." Men kara'a baben velecce velece. "İnsan neye çabalarsa onu elde eder."

Men kara'a baben velecce velece.

Bu, Arapça nükteli bir sözdür. Bu, Arapça nükteli bir sözdür.

"Kim bir kapıyı çalar da durursa orada, ısrar ederse, o kapıdan girer." "Kim bir kapıyı çalar da durursa orada, ısrar ederse, o kapıdan girer."

Bu bir Arapça sözdür, nükteli bir sözdür. Gitmezse, "Gitmem bu kapıdan ille." diyeBu bir Arapça sözdür, nükteli bir sözdür. Gitmezse, "Gitmem bu kapıdan ille." diye durursa oradan girer. durursa oradan girer.

Men talebe şey'en vecedte vecede. "Kim bir şeyi ister de ciddi üstünde durursa." Men talebe şey'en vecedte vecede. "Kim bir şeyi ister de ciddi üstünde durursa." Vecede. "O zaman bulur." Muradına nâil olur. Vecede. "O zaman bulur." Muradına nâil olur.

Onun için çalışacağız. Bu hadîs-i şerîfleri masal, hikâye, fıkra dinler gibi değil;Onun için çalışacağız. Bu hadîs-i şerîfleri masal, hikâye, fıkra dinler gibi değil; "Bakalım ben bu hadîs-i şerîfin neresini nasıl uygulayabilirim?" diye "Bakalım ben bu hadîs-i şerîfin neresini nasıl uygulayabilirim?" diye amel etmek maksadıyla dinlemeliyiz. amel etmek maksadıyla dinlemeliyiz.

Demek ki bu hadîs-i şerîfe göre şimdi bizim bu gece ne yapmamız lazım? Demek ki bu hadîs-i şerîfe göre şimdi bizim bu gece ne yapmamız lazım?

"Sabahleyin ben İskenderpaşa Camii'nde Peygamber Efendimiz'in "Sabahleyin ben İskenderpaşa Camii'nde Peygamber Efendimiz'in mübarek hadislerinden bir hadis duydum ki, sahih hadis kitaplarında yazılmış, şüpheli değil,mübarek hadislerinden bir hadis duydum ki, sahih hadis kitaplarında yazılmış, şüpheli değil, sapasağlam; Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Taberânî, daha başka kaynaklar sapasağlam; Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Taberânî, daha başka kaynaklar hepsi kaydetmişler. Kaynakları var burada." diyecek ve ne yapacak? hepsi kaydetmişler. Kaynakları var burada." diyecek ve ne yapacak?

Hemen abdest alacak, zikrederek öyle yatacak. Seher vaktinde kalkmaya çalışacak. Hemen abdest alacak, zikrederek öyle yatacak. Seher vaktinde kalkmaya çalışacak.

İşi için, arkadaşın için, müslümanlar için bir şey iste bakalım. İşi için, arkadaşın için, müslümanlar için bir şey iste bakalım. Kötülüklerin güzel olması için dua et bakalım… Kötülüklerin güzel olması için dua et bakalım…

Eddu'âu yeruddü'l-kadâe ba'de en yübrame. Eddu'âu yeruddü'l-kadâe ba'de en yübrame.

"Dua Allah'ın hükmünü kesinleştikten sonra değiştirir." diyor Peygamber Efendimiz. "Dua Allah'ın hükmünü kesinleştikten sonra değiştirir." diyor Peygamber Efendimiz. Çünkü duayı da kabul eden Allah'tır. Çünkü duayı da kabul eden Allah'tır. "Kulum dua etti, değiştirdim, istediğini ihsan ettim." deyiverir. E'd-du'âu hüve'l-ibadetü. "Kulum dua etti, değiştirdim, istediğini ihsan ettim." deyiverir.

E'd-du'âu hüve'l-ibadetü.

Dua nedir? "İbadetin ta kendisidir, özüdür, iliğidir."Dua nedir?

"İbadetin ta kendisidir, özüdür, iliğidir."
Kemiğin içindeki ilik gibidir, özüdür, hülasasıdır. Onun için dua etmeyi öğreneceğiz. Kemiğin içindeki ilik gibidir, özüdür, hülasasıdır. Onun için dua etmeyi öğreneceğiz.

Dua etmenin de güzel zamanları var. İşte güzel bir zaman. Dua etmenin de güzel zamanları var. İşte güzel bir zaman. Geceleyin uykunu bölüyorsun Allah aşkına, Allah sevgisine, Geceleyin uykunu bölüyorsun Allah aşkına, Allah sevgisine, Allah muhabbetine, Allah korkusuna, dinî duygunun kuvvetine dayanan bir şey.Allah muhabbetine, Allah korkusuna, dinî duygunun kuvvetine dayanan bir şey. Uykunu terkediyorsun, kalkıp abdest alıp namaz kılıyorsun. Uykunu terkediyorsun, kalkıp abdest alıp namaz kılıyorsun.

Bizim bakanlık yapmış kardeşimiz bir, ayağından rahatsız. Londra'ya gitmiş.Bizim bakanlık yapmış kardeşimiz bir, ayağından rahatsız. Londra'ya gitmiş. Genel müdürlük yapmış bir kardeşimiz anlattı. Oraya gitmişken ayağındaki rahatsızlık içinGenel müdürlük yapmış bir kardeşimiz anlattı. Oraya gitmişken ayağındaki rahatsızlık için bir profesöre görünmüş, hani adamlar tecrübelidir, ayrıca modern cihazlara da sahiplerdir diye. bir profesöre görünmüş, hani adamlar tecrübelidir, ayrıca modern cihazlara da sahiplerdir diye. Profesör muayene etmiş, ayağın her tarafını incelemiş. Profesör muayene etmiş, ayağın her tarafını incelemiş. Tamam, rahatsızlık var, damarları şişiyor, ayağı şişiyor, ayağını iyi kullanamıyor.Tamam, rahatsızlık var, damarları şişiyor, ayağı şişiyor, ayağını iyi kullanamıyor. Adam, hastaya, bizim eski bakana "Geceleyin tam uyuma.Adam, hastaya, bizim eski bakana "Geceleyin tam uyuma. Gecenin arasında kalk, gezin, hareket et. Sonra mümkünse eline, yüzüne,Gecenin arasında kalk, gezin, hareket et. Sonra mümkünse eline, yüzüne, ayağına soğuk suyla masaj yap. ayağına soğuk suyla masaj yap. Ondan sonra kıvır ayağını, soğuk su kanı devrettirir." diye böyle uzun izahat vermiş. Ondan sonra kıvır ayağını, soğuk su kanı devrettirir." diye böyle uzun izahat vermiş.

Şimdi o arkadaş diyor ki; "Adamcağız çok yoruldu bize anlatmak için; Şimdi o arkadaş diyor ki; "Adamcağız çok yoruldu bize anlatmak için; müslüman olsaydı 'teheccüde kalk' derdi, biterdi." diyor.müslüman olsaydı 'teheccüde kalk' derdi, biterdi." diyor. Çünkü teheccüd olunca hepsi oluyor işte. Kalkıyor, abdest alıyor, ayağına masaj yapıyor. Çünkü teheccüd olunca hepsi oluyor işte. Kalkıyor, abdest alıyor, ayağına masaj yapıyor. Yüzünü tamam soğuk suyla masaj yapıyor ama biz ona masaj demiyoruz.Yüzünü tamam soğuk suyla masaj yapıyor ama biz ona masaj demiyoruz. Biz ona abdest diyoruz; onun her damlasıyla günahlar dökülüyor. Biz ona abdest diyoruz; onun her damlasıyla günahlar dökülüyor. Böyle çenenden, elinden, dirseğinden damlalar yere düştükçe günahların gidiyor;Böyle çenenden, elinden, dirseğinden damlalar yere düştükçe günahların gidiyor; tertemiz yapıyor mânevî bakımdan da. Sadece maddî bir suyla masaj değil,tertemiz yapıyor mânevî bakımdan da. Sadece maddî bir suyla masaj değil, mânevî kirleri de götürüyor. mânevî kirleri de götürüyor.

Yine Almanya'da anlattılar veya Avusturya'da olabilir.Yine Almanya'da anlattılar veya Avusturya'da olabilir. Bir arkadaş, bir vatandaşımız gitmiş. Dizinde bir rahatsızlık var. Doktora göstermiş.Bir arkadaş, bir vatandaşımız gitmiş. Dizinde bir rahatsızlık var. Doktora göstermiş. Doktor demiş ki: "Nereden, hangi memlekettensiniz?" "Türkiye'denim." Doktor demiş ki:

"Nereden, hangi memlekettensiniz?"

"Türkiye'denim."

Hayret etmiş. Başını sallamış. "Türkiye'den mi?" "Evet, Türkiye'den." Hayret etmiş. Başını sallamış. "Türkiye'den mi?"

"Evet, Türkiye'den."

"Allah Allah." yine hayret etmiş. Demiş; "Hıristiyan mısınız?" "Allah Allah." yine hayret etmiş. Demiş;

"Hıristiyan mısınız?"

"Yoo, müslümanız." demiş. Gene hayret etmiş "Allah Allah, ne biçim şey!" diye. "Yoo, müslümanız." demiş.

Gene hayret etmiş "Allah Allah, ne biçim şey!" diye.

"Bu hastalık müslümanlarda olmaz." demiş. Sonra aklı başına gelmiş doktorun, demiş ki: "Bu hastalık müslümanlarda olmaz." demiş. Sonra aklı başına gelmiş doktorun, demiş ki:

"Galiba sen İslâmî ibadetlerini yapmıyorsun, namazı kılmıyorsun galiba." demiş. "Galiba sen İslâmî ibadetlerini yapmıyorsun, namazı kılmıyorsun galiba." demiş. Adam da boynunu bükmüş; "Evet." demiş. "Tamam, şimdi oldu.Adam da boynunu bükmüş;

"Evet." demiş.

"Tamam, şimdi oldu.
Çünkü namaz kılan, ibadet eden insanda dizdeki bu rahatsızlık olmaz,Çünkü namaz kılan, ibadet eden insanda dizdeki bu rahatsızlık olmaz, hiç görmedim şimdiye kadar." demiş.hiç görmedim şimdiye kadar." demiş. Diz çöküyoruz ya, diz çöküyoruz, rükû ediyoruz, secde ediyoruz, oturuyoruz. Diz çöküyoruz ya, diz çöküyoruz, rükû ediyoruz, secde ediyoruz, oturuyoruz.

İşte bakın biz ibadet olsun diye yapıyoruz, yoksa sıhhat bulalım, jimnastik olsun diye yapmıyoruz.İşte bakın biz ibadet olsun diye yapıyoruz, yoksa sıhhat bulalım, jimnastik olsun diye yapmıyoruz. Yaparsak ecir alamayız. Allah bize "Namaz kılın." diye emir buyurduğu için, Yaparsak ecir alamayız. Allah bize "Namaz kılın." diye emir buyurduğu için, Resûlullah o tarzda kılınacak namaz diye öğrettiği için kılıyoruz ama bakın Resûlullah o tarzda kılınacak namaz diye öğrettiği için kılıyoruz ama bakın Allah yan ürününü de veriyor. Allah yan ürününü de veriyor.

Hani fabrikaların bir esas ürünü vardır, esas mahsül, bir de fabrikanın yan ürün vardır. Hani fabrikaların bir esas ürünü vardır, esas mahsül, bir de fabrikanın yan ürün vardır.

Mesela diyelim ki Karadeniz Bakır İşletmeleri. Mesela diyelim ki Karadeniz Bakır İşletmeleri. Tamam adı üstünde, ne yapıyor bu fabrika? Bakır tasfiye ediyor.Tamam adı üstünde, ne yapıyor bu fabrika?

Bakır tasfiye ediyor.
Topraktan çıkan madeni işliyor, bakırı bir tarafa ayırıyor. Topraktan çıkan madeni işliyor, bakırı bir tarafa ayırıyor. Ama Allah'ın hikmeti, her bakır madeninin içinde, sağında solunda biraz altın karışık olur.Ama Allah'ın hikmeti, her bakır madeninin içinde, sağında solunda biraz altın karışık olur. O bakırı işlerken kıyıdan köşeden de şu kadar bakır madenini işlediği zamanO bakırı işlerken kıyıdan köşeden de şu kadar bakır madenini işlediği zaman şu kadar da altın birikiyor. şu kadar da altın birikiyor. Esas fabrikanın gayesi bakır yapmak ama yandan ne çıktı? Esas fabrikanın gayesi bakır yapmak ama yandan ne çıktı?

Buna "yan ürün" derler. Yan mahsül, tâli mahsül… Altın da çıktı.Buna "yan ürün" derler. Yan mahsül, tâli mahsül… Altın da çıktı. İşte bizim namazımız, ibadetimiz esas gayesi Allah'ın rızasına ermek ama İşte bizim namazımız, ibadetimiz esas gayesi Allah'ın rızasına ermek ama Allah onu yapan kimseye sıhhat de veriyor.Allah onu yapan kimseye sıhhat de veriyor. Fabrikamızın yan ürünü altın çıktığı gibi sıhhat de kazanıyoruz. Fabrikamızın yan ürünü altın çıktığı gibi sıhhat de kazanıyoruz.

Onun için bir müslüman iyi bir müslümansa… Onun için bir müslüman iyi bir müslümansa… Bakıyorsun yüz on yaşına gelmiş, bembeyaz sakalı var, kıpkırmızı yüzü var, nur gibi böyle.Bakıyorsun yüz on yaşına gelmiş, bembeyaz sakalı var, kıpkırmızı yüzü var, nur gibi böyle. Baktığı zaman insanda boynuna sarılıp öpmek isteği geliyor. Baktığı zaman insanda boynuna sarılıp öpmek isteği geliyor. Bastonuna dayana dayana yürüyor, geliyor, gidiyor camiye. Bastonuna dayana dayana yürüyor, geliyor, gidiyor camiye. Bir şey sorduğun zaman konuşuyor. İçine böyle ferahlık doluyor,Bir şey sorduğun zaman konuşuyor. İçine böyle ferahlık doluyor, "Ne mübarek insan." diyorsun. Zevk alıyorsun konuşmasından,"Ne mübarek insan." diyorsun. Zevk alıyorsun konuşmasından, "Ne tatlı insan, ihtiyar ama zekaya bak, zerafete bak, nükteye bak." diyorsun. Neden? "Ne tatlı insan, ihtiyar ama zekaya bak, zerafete bak, nükteye bak." diyorsun.

Neden?

Aklı da oluyor, morali de oluyor, saadeti de oluyor, her şeyi oluyor. Aklı da oluyor, morali de oluyor, saadeti de oluyor, her şeyi oluyor. Ömrü de uzun oluyor. İslâm, müslümanın canına can katıyor. Ömrü de uzun oluyor. İslâm, müslümanın canına can katıyor.

Haddine mi düşmüş, Allah himaye ediyor. Haddine mi düşmüş, Allah himaye ediyor. Bir kulun ki hafızı, muhafızı, himayecisi, koruyucusu Allah olsun, kim zarar verir? Bir kulun ki hafızı, muhafızı, himayecisi, koruyucusu Allah olsun, kim zarar verir?

Cümle cihan halkı bir araya gelse, toplarıyla tüfekleriyle, füzeleriyle bombalarıyla; zarar veremez.Cümle cihan halkı bir araya gelse, toplarıyla tüfekleriyle, füzeleriyle bombalarıyla; zarar veremez. Bombayı atarlar, kendilerine döner bomba. Mümkün değil zarar vermesi. Bombayı atarlar, kendilerine döner bomba. Mümkün değil zarar vermesi.

Neden? Allah himaye ediyor da ondan. Allah hıfzediyor. Neden?

Allah himaye ediyor da ondan. Allah hıfzediyor.

Sabahleyin eûzu besmele çekip evimizden çıkıyoruz,Sabahleyin eûzu besmele çekip evimizden çıkıyoruz, arabamıza biniyoruz, bir şehirden bir şehre gidiyoruz, yolculuk vesaire… arabamıza biniyoruz, bir şehirden bir şehre gidiyoruz, yolculuk vesaire… İşte size hıfzolmanın kolayı! Geçen derste de geçti arkadaşlar, unutmayın!.. İşte size hıfzolmanın kolayı!

Geçen derste de geçti arkadaşlar, unutmayın!..

Bir insan peşpeşe sadaka verince ne oluyordu? Geçen hafta hadîs-i şerîf geçti. Bir insan peşpeşe sadaka verince ne oluyordu?

Geçen hafta hadîs-i şerîf geçti.
Bir müslüman bir müslümana peşpeşe Allah yolunda malından biraz infak ederse ne oluyordu? Bir müslüman bir müslümana peşpeşe Allah yolunda malından biraz infak ederse ne oluyordu?

Cennet ona "Haydi gel, haydi gel" diyordu. O cenneti istemiyor. Cennet ona "Haydi gel, haydi gel" diyordu. O cenneti istemiyor. "Yâ Rabbi beni cennetine sok." demiyor, cennet onu istiyor. "Yâ Rabbi beni cennetine sok." demiyor, cennet onu istiyor.

Niye bu kurnazlıkları yapamıyoruz? Aklımız çalışmıyor mu? Ben cenneti isteyip yalvarıp Niye bu kurnazlıkları yapamıyoruz? Aklımız çalışmıyor mu? Ben cenneti isteyip yalvarıp yakaracağıma cennet beni isteyip yalvarsa daha iyi değil mi? yakaracağıma cennet beni isteyip yalvarsa daha iyi değil mi?

O zaman sadaka ver. Malından müslüman kardeşine infak eyle. O zaman sadaka ver. Malından müslüman kardeşine infak eyle.

Niye kazanıyorsun bu paraları? İstif edeceksin ne olacak, ne hayrı olacak? Niye kazanıyorsun bu paraları? İstif edeceksin ne olacak, ne hayrı olacak?

Harca... Düriş, kazan, ye, yedir; bir gönül ele getir. Harca...

Düriş, kazan, ye, yedir; bir gönül ele getir.

Bin Kâbe'den yeğrektir, bir gönül imareti. Bin Kâbe'den yeğrektir, bir gönül imareti.

Bin tane Kâbe bina etmekten daha üstündür bir gönlü, müslümanın gönlünü imar etmek. Bin tane Kâbe bina etmekten daha üstündür bir gönlü, müslümanın gönlünü imar etmek. Hadîs-i şerîfte var, bu sadece şair Yunus'un sözü değil. Gönül Kâbe gibidir. Hadîs-i şerîfte var, bu sadece şair Yunus'un sözü değil.

Gönül Kâbe gibidir.
Mü'minin gönlü Kâbe gibidir. İçinde Allah celle celaluhu var.Mü'minin gönlü Kâbe gibidir. İçinde Allah celle celaluhu var. Allahu Teâlâ hazretleri tecelli ediyor. Biz de boyuna kırarız. Kırarız geçiririz, yıkarız! Allahu Teâlâ hazretleri tecelli ediyor.

Biz de boyuna kırarız. Kırarız geçiririz, yıkarız!

Kâbe'nin bir yerine Kâbe diye bir şey yapmaya ödümüz patlar,Kâbe'nin bir yerine Kâbe diye bir şey yapmaya ödümüz patlar, ama müslümanları peynir doğrar gibi doğrarız. ama müslümanları peynir doğrar gibi doğrarız. Ne peynir doğraması; buğday öğütür gibi öğütürüz.Ne peynir doğraması; buğday öğütür gibi öğütürüz. Böyle iki taşın arasında alırız müslümanları, toz ederiz.Böyle iki taşın arasında alırız müslümanları, toz ederiz. Ondan sonra tozunu da etrafa savururuz. Birbirimizle hiç muhabbetimiz yok, hiç sevgimiz yok. Ondan sonra tozunu da etrafa savururuz. Birbirimizle hiç muhabbetimiz yok, hiç sevgimiz yok. O kalbe hürmetimiz yok. Neden? O kalbe hürmetimiz yok.

Neden?

Müslümanlığı bilmiyoruz ki. Tepeden tırnağa cahil. İslâm'ı bilmeyen insanlar olmuşuz. Müslümanlığı bilmiyoruz ki. Tepeden tırnağa cahil. İslâm'ı bilmeyen insanlar olmuşuz.

Bu hadisleri okusak, bunları [zihnimize] yerleştirsek Kardeş kardeşle kavga eder mi?Bu hadisleri okusak, bunları [zihnimize] yerleştirsek

Kardeş kardeşle kavga eder mi?
Müslüman müslümana çelme takar mı? Müslüman müslümanı aldatır mı? Müslüman müslümana çelme takar mı? Müslüman müslümanı aldatır mı? Zengin müslüman cimrilik eder mi? Hayırdan durur mu? Zengin müslüman cimrilik eder mi? Hayırdan durur mu?

Nüktedan bir amca, arkadaş var Antep'de. "Rüya gördüm." diyor.Nüktedan bir amca, arkadaş var Antep'de. "Rüya gördüm." diyor. Rüya görmüş değil, nükte yapıyor. Rüya görmüş değil, nükte yapıyor. "Rüya gördüm zayıf, naif bir adam elini şöyle sıkmış, 'kim benim elimi açacak?' diye duruyor. "Rüya gördüm zayıf, naif bir adam elini şöyle sıkmış, 'kim benim elimi açacak?' diye duruyor. Pehlivan, kuşaklı, babayiğit Koca Yusuf geldi uğraştı, didindi, alnı boncuk boncuk terledi, Pehlivan, kuşaklı, babayiğit Koca Yusuf geldi uğraştı, didindi, alnı boncuk boncuk terledi, o zayıf adamın elini açamadı. o zayıf adamın elini açamadı. O çekildi, Çolak Molla geldi, uğraştı, didindi, açamadı. O çekildi, Çolak Molla geldi, uğraştı, didindi, açamadı. "Falanca geldi, açamadı, Battal Gazi açamadı, Amr b. Malik açamadı, "Falanca geldi, açamadı, Battal Gazi açamadı, Amr b. Malik açamadı, Yunan pehlivanlarından Herkül geldi açamadı, şu açamadı, bu açamadı…" Yunan pehlivanlarından Herkül geldi açamadı, şu açamadı, bu açamadı…" Anlatıyor, bütün pehlivanların adını sıralıyor, sıralıyor. Yanındaki şahsa dönmüş,Anlatıyor, bütün pehlivanların adını sıralıyor, sıralıyor.

Yanındaki şahsa dönmüş,
"Kim bu adam bildin mi bu zayıf, elini kimsenin açamadığı? Hiç de terlemiyor. "Kim bu adam bildin mi bu zayıf, elini kimsenin açamadığı? Hiç de terlemiyor. Böyle duruyor. Öteki pehlivanlar terliyorlar boncuk boncuk. Böyle duruyor. Öteki pehlivanlar terliyorlar boncuk boncuk. Parmağını açamıyorlar. Uğraşıyorlar, açamıyorlar." Parmağını açamıyorlar. Uğraşıyorlar, açamıyorlar."

"Bildim bildim efendi tamam, çok yorulma, bildim. Müslüman zengin." demiş. "Bildim bildim efendi tamam, çok yorulma, bildim. Müslüman zengin." demiş. Açmıyor elini diye. Açmıyor elini diye.

Bizim kardeşlerimizin hepsinin hayr u hasenâtından memnunuz da Bizim kardeşlerimizin hepsinin hayr u hasenâtından memnunuz da umumiyetle müslüman müslümana hayır yapmıyor. umumiyetle müslüman müslümana hayır yapmıyor.

Geçen gün gazetede okudum, "Suudi Arabistan'ın şöyle zengini varmış, bu kadar para,Geçen gün gazetede okudum, "Suudi Arabistan'ın şöyle zengini varmış, bu kadar para, şu kadardan başlamış şu kadar zengin olmuş." şu kadardan başlamış şu kadar zengin olmuş."

Afganistan'daki insanları görüyor musun sen? Veya görmüyor musun? Afganistan'daki insanları görüyor musun sen? Veya görmüyor musun? Pakistan'daki müslümanları görmüyor musun?Pakistan'daki müslümanları görmüyor musun? Afrika'da insanların açlıktan kırıldıklarını hiç görmedin mi? Afrika'da insanların açlıktan kırıldıklarını hiç görmedin mi?

Ben gazetelerde çok resimlerini gördüm. Onların hepsi sorulacak. Ben gazetelerde çok resimlerini gördüm. Onların hepsi sorulacak. Sorgusu suali olacak. Bu parayı kazanan insanın hayır yapması gerekiyor. Sorgusu suali olacak. Bu parayı kazanan insanın hayır yapması gerekiyor. Cenneti kazanması gerekiyor. Cennet ne diyor bak, "Gel gel." diyor. Cenneti kazanması gerekiyor. Cennet ne diyor bak, "Gel gel." diyor. Sen peşpeşe hayır yaptığın zaman malından, cennet sana "Gel gel, haydi haydi." diyor. Sen peşpeşe hayır yaptığın zaman malından, cennet sana "Gel gel, haydi haydi." diyor.

Şimdi gelelim buradaki hadise; Sen bir kimseye elbise giydiriyorsun,Şimdi gelelim buradaki hadise;

Sen bir kimseye elbise giydiriyorsun,
Allah seni hızfı himayesine alıyor. "Tamam, bu benim himayemde, kimse dokunamaz."Allah seni hızfı himayesine alıyor. "Tamam, bu benim himayemde, kimse dokunamaz." İşte himayenin şekli güzel. Sabahleyin ayete'l-kürsi okuruz, üfleriz kendimize, İşte himayenin şekli güzel.

Sabahleyin ayete'l-kürsi okuruz, üfleriz kendimize,
"Aman kimse bize zarar vermesin." diye çıkarız. Bir de bu şekli dene."Aman kimse bize zarar vermesin." diye çıkarız. Bir de bu şekli dene. Bir de bir fukaracığın sırtına bir gömlek giydir, bir palto giydir.Bir de bir fukaracığın sırtına bir gömlek giydir, bir palto giydir. "Gel, senin elbisen çok yıpranmış." de, bir şey giydir."Gel, senin elbisen çok yıpranmış." de, bir şey giydir. Muhabbet olsun arada, müslüman müslümanı sevsin, memlekette muhabbet olsun. Muhabbet olsun arada, müslüman müslümanı sevsin, memlekette muhabbet olsun. Bak Allah muhabbeti nasıl teşvik ediyor. Bak Allah muhabbeti nasıl teşvik ediyor.

İslâm'ı bilmiyoruz kardeşlerim! Bizim Türkiye'de derdimiz nedir? İslâm'ı bilmiyoruz kardeşlerim!

Bizim Türkiye'de derdimiz nedir?
Türkiye niye kalkınmıyor? Niye böyle partiler, çekişme, çatışma, Türkiye niye kalkınmıyor?

Niye böyle partiler, çekişme, çatışma,
gürültü, patırtı ortamı var? Neden? gürültü, patırtı ortamı var?

Neden?

İslâm'ı bilmiyoruz da ondan. İslâm'ı bilmiyoruz da ondan.

Siyaset olacak şimdi söylesem ama söylemeden de edemiyeceğim… Siyaset olacak şimdi söylesem ama söylemeden de edemiyeceğim…

Bir bakan, eski milli eğitim bakanlarını toplamış demiş ki: Bir bakan, eski milli eğitim bakanlarını toplamış demiş ki:

"Ben yeni bakanım. Bana yardım edin. Ne yaptınız siz şimdiye kadar "Ben yeni bakanım. Bana yardım edin. Ne yaptınız siz şimdiye kadar Milli Eğitim Bakanlığı'nda memleketin hayrına? Ne yaptıysanız söyleyin, Milli Eğitim Bakanlığı'nda memleketin hayrına? Ne yaptıysanız söyleyin, ben de yeni bir insanım, aşk ile, şevk ile bu işe gireceğim, bir şeyler yapacağım, yol gösterin." ben de yeni bir insanım, aşk ile, şevk ile bu işe gireceğim, bir şeyler yapacağım, yol gösterin."

Demişler ki: "Şu kadar okul yaptık, bu kadar bina yaptık, Demişler ki:

"Şu kadar okul yaptık, bu kadar bina yaptık,
şu kadar insana şöyle ettik, böyle ettik." hep taş toprak, madde, eşya… şu kadar insana şöyle ettik, böyle ettik." hep taş toprak, madde, eşya…

Demiş ki: "Siz Milli Eğitim Bakanlığı yapmamışsınız, Bayındırlık Bakanlığı yapmışsınız.Demiş ki:

"Siz Milli Eğitim Bakanlığı yapmamışsınız, Bayındırlık Bakanlığı yapmışsınız.
Çünkü bina yapmışsınız. İnsan yetiştirdiniz mi? İnsan yetiştirmek için ne yaptınız? Çünkü bina yapmışsınız. İnsan yetiştirdiniz mi? İnsan yetiştirmek için ne yaptınız? Kültürlü, ârif, zarif, kâmil, edepli, sevgili, saygılı, muhabbetli,Kültürlü, ârif, zarif, kâmil, edepli, sevgili, saygılı, muhabbetli, dürüst insan yetiştirmek için ne yaptınız?" dürüst insan yetiştirmek için ne yaptınız?"

Ötekilerden bir tanesi insafa gelmiş. -Olmuş bir hadise, menkabe değil.Ötekilerden bir tanesi insafa gelmiş. -Olmuş bir hadise, menkabe değil. - Demiş ki eski bakanlara: "Arkadaşlar! Bizim yapamadığımızı bu yapacak." - Demiş ki eski bakanlara:

"Arkadaşlar! Bizim yapamadığımızı bu yapacak."

Her şeyi insan yapar arkadaşlar. Makineyi insan yapar, asfaltı insan yapar,Her şeyi insan yapar arkadaşlar. Makineyi insan yapar, asfaltı insan yapar, binayı insan yapar, düzeni insan kurar. Her şeyi insan yapar. İnsan faktörü… binayı insan yapar, düzeni insan kurar. Her şeyi insan yapar. İnsan faktörü…

İnsanın kemalatına müteveccih çalışma olmayınca olmuyor.İnsanın kemalatına müteveccih çalışma olmayınca olmuyor. İnsan kâmil insan olmadığı zaman zararının önüne polisle, müfettişle geçmek mümkün olmuyor.İnsan kâmil insan olmadığı zaman zararının önüne polisle, müfettişle geçmek mümkün olmuyor. İnsanın kâmil olması lazım. İyi niyetli, Allah'tan korkan insan olması lazım. İnsanın kâmil olması lazım. İyi niyetli, Allah'tan korkan insan olması lazım. Şu hadislerden feyz almış insan olması lazım! Bu hadislerden feyz alan bir insan… Şu hadislerden feyz almış insan olması lazım! Bu hadislerden feyz alan bir insan…

Numune vereyim, olur mu böyle insanlar, masal mı anlatıyorum? Hayır! Yunus Emre. Numune vereyim, olur mu böyle insanlar, masal mı anlatıyorum?

Hayır!

Yunus Emre.
Bakın, yedi sekiz asır şiirlerini okuyoruz, seviyoruz; Bakın, yedi sekiz asır şiirlerini okuyoruz, seviyoruz; ilahilerini okuyoruz, seviyoruz. Rivayete göre oduncuymuş adam. ilahilerini okuyoruz, seviyoruz. Rivayete göre oduncuymuş adam. Belki menkabe, belki oduncu değil, belki çok okumuş bir ârif şeyh. Belki menkabe, belki oduncu değil, belki çok okumuş bir ârif şeyh.

Mevlânâ Celâleddin-i Rumî. Papazlar ağlamışlar cenazesinde. Mevlânâ Celâleddin-i Rumî. Papazlar ağlamışlar cenazesinde. O zamanın papazları, yahudileri, hıristiyanları, hahamları ağlamışlar. O zamanın papazları, yahudileri, hıristiyanları, hahamları ağlamışlar. Çünkü o zaman Konya'da farklı din ve kültürden insanlar varmış. Çünkü o zaman Konya'da farklı din ve kültürden insanlar varmış. Hâlâ da geliyorlar Avrupa'dan, şuradan buradan... Neden? Hâlâ da geliyorlar Avrupa'dan, şuradan buradan...

Neden?

Arkadaşlar, insanı insan yapan imandır. İnsanı sultan yapan bu imandaki kemâlidir. Arkadaşlar, insanı insan yapan imandır. İnsanı sultan yapan bu imandaki kemâlidir.

İnsan mü'min olmadığı zaman kaplandan, sırtlandan beter olur. Ölü soyar! İnsan mü'min olmadığı zaman kaplandan, sırtlandan beter olur. Ölü soyar! Ölünün etini yer. Dirinin etini parçalar kaplan gibi. Ölünün etini yer. Dirinin etini parçalar kaplan gibi. Şahin gibi süzülür fukaranın üstüne, kartal gibi parçalar, didik didik yer, yutar..Şahin gibi süzülür fukaranın üstüne, kartal gibi parçalar, didik didik yer, yutar.. Hiç gözünün yaşına bakmaz. İnsanı insana merhametli kılan imandır,Hiç gözünün yaşına bakmaz.

İnsanı insana merhametli kılan imandır,
hesap duygusudur ve terbiyedir, şu hadislerin verdiği feyizdir. hesap duygusudur ve terbiyedir, şu hadislerin verdiği feyizdir. Bak bu terbiye başka yerde yok. İnsanlara bu terbiyeyi vermediğimiz zaman olmuyor arkadaşlar.Bak bu terbiye başka yerde yok. İnsanlara bu terbiyeyi vermediğimiz zaman olmuyor arkadaşlar. Çok uğraşıyoruz, akıntıya kürek çekiyoruz. Boşuna, boşuna uğraşıyoruz. Çok uğraşıyoruz, akıntıya kürek çekiyoruz. Boşuna, boşuna uğraşıyoruz.

İnsanı insana sevdireceğiz. İnsanı Allah'a kul edeceğiz. İnsanı insana sevdireceğiz. İnsanı Allah'a kul edeceğiz. Mü'min insan edeceğiz ki insanlar o Yunuslar gibi olacak, Mevlânalar gibi olacak. Mü'min insan edeceğiz ki insanlar o Yunuslar gibi olacak, Mevlânalar gibi olacak. Ortada dolaşan insanlar böyle olacak. Koca bir cami.Ortada dolaşan insanlar böyle olacak.

Koca bir cami.
Ben şimdi bu kadar insana ne desem her şeyi yapması gerekiyor.Ben şimdi bu kadar insana ne desem her şeyi yapması gerekiyor. Ama daha dışarıda oturacak yeri yapamamışız. Ya nedir ya,Ama daha dışarıda oturacak yeri yapamamışız. Ya nedir ya, şurada işte şu hadisleri dinleyeceğimiz yeri yapacağız. şurada işte şu hadisleri dinleyeceğimiz yeri yapacağız. Veyahut yanındaki binayı alacağız, salon yapacağız. Veyahut yanındaki binayı alacağız, salon yapacağız. Erkekler dinliyor, hanımlar dinleyemiyor. Hanımlara yer yapacağız. Erkekler dinliyor, hanımlar dinleyemiyor. Hanımlara yer yapacağız.

Bak yine muhabbetten bir başka hadîs-i şerîf. Selman-ı Farisî radıyallahu anh'ten. Bak yine muhabbetten bir başka hadîs-i şerîf. Selman-ı Farisî radıyallahu anh'ten. Allah şefaatine nâil eylesin. O bizim silsilemizdendir, hususi yakınlığımız var.Allah şefaatine nâil eylesin. O bizim silsilemizdendir, hususi yakınlığımız var. Peygamber Efendimiz'den bize naklediyor, ne demiş? Peygamber Efendimiz'den bize naklediyor, ne demiş?

Mâ min müslimin yedhulu aleyhi ehuhu'l-muslimu Mâ min müslimin yedhulu aleyhi ehuhu'l-muslimu fe yulkî lehû visâdeten ikrâme n lehû ve i'zâmen lehû illâ gafara'llahu lehû. fe yulkî lehû visâdeten ikrâme n lehû ve i'zâmen lehû illâ gafara'llahu lehû.

"Hiçbir müslüman yoktur ki ona bir müslüman kardeşi gelir yanına misafir olur.""Hiçbir müslüman yoktur ki ona bir müslüman kardeşi gelir yanına misafir olur." Yanına girer, 'e's-selamu aleyküm' der, odasına, evine, mekanına gelir, girer.Yanına girer, 'e's-selamu aleyküm' der, odasına, evine, mekanına gelir, girer. O da ona, Fe yulkî lehû visâdeten. "Bir yastık, şilte, dayanma yastığı uzatır."O da ona, Fe yulkî lehû visâdeten. "Bir yastık, şilte, dayanma yastığı uzatır." "Aman duvara yaslanma, şuna dayan kardeşim" diye bir yastık uzatır. "Aman duvara yaslanma, şuna dayan kardeşim" diye bir yastık uzatır.

Neden? İkrâmen lehû. "Ona ikram olsun diye." Neden?

İkrâmen lehû. "Ona ikram olsun diye."
Ve i'zâmen lehû. "Ona hürmet olsun diye, bir yastık uzatıyor." Ve i'zâmen lehû. "Ona hürmet olsun diye, bir yastık uzatıyor." İllâ gafara'llahu lehû; "Böyle yaptı mı Allah onu mutlaka mağfiret eder, günahını bağışlar." İllâ gafara'llahu lehû; "Böyle yaptı mı Allah onu mutlaka mağfiret eder, günahını bağışlar."

Bir yastık uzatıyor; "Hoşgeldin kardeşim, şuraya dayan, aman soğuk duvara sırtın değmesin,Bir yastık uzatıyor; "Hoşgeldin kardeşim, şuraya dayan, aman soğuk duvara sırtın değmesin, rahat eyle." diye. rahat eyle." diye.

Biz dilimizle Allah demeye, duaya, şuna buna çok dikkat ediyoruz; bak bir de böyle fiilî dualar var.Biz dilimizle Allah demeye, duaya, şuna buna çok dikkat ediyoruz; bak bir de böyle fiilî dualar var. Demek ki infak edeceğiz, cennet bize "Gel gel." diyecek. Demek ki infak edeceğiz, cennet bize "Gel gel." diyecek. Demek ki müslüman kardeşimizi giydireceğiz, Allah bizi hıfzı himayesine alacak. Demek ki müslüman kardeşimizi giydireceğiz, Allah bizi hıfzı himayesine alacak. Demek ki müslüman kardeşimize izaz, ikramda, hürmette bulunacağız, Demek ki müslüman kardeşimize izaz, ikramda, hürmette bulunacağız, Allahu Teâlâ hazretleri bizi afv u mağfiret eyleyecek. Benim sınıf arkadaşım bir kimseyi anlattı: Allahu Teâlâ hazretleri bizi afv u mağfiret eyleyecek.

Benim sınıf arkadaşım bir kimseyi anlattı:

"Seneler senesi kol kola omuz omuza beraber ortaokulu, liseyi okuduk, akrabamızdan birisi, "Seneler senesi kol kola omuz omuza beraber ortaokulu, liseyi okuduk, akrabamızdan birisi, ama akrabamız üç yüz, beş yüz kişi, bir tek aleyhinde olan kimse yok.ama akrabamız üç yüz, beş yüz kişi, bir tek aleyhinde olan kimse yok. Herkes severdi kendisini, hiç kimseyi incitmezdi. Çok da zikrederdi, çok zikir ehliydi." diyor. Herkes severdi kendisini, hiç kimseyi incitmezdi. Çok da zikrederdi, çok zikir ehliydi." diyor.

Ölümü nasıl olmuş? Demiş ki: "Çocuklarım telaşlanmayın, Ölümü nasıl olmuş?

Demiş ki: "Çocuklarım telaşlanmayın,
üzülmeyin, bugün benim yolum göründü, ben yarın göçeceğim âhirete." üzülmeyin, bugün benim yolum göründü, ben yarın göçeceğim âhirete." Ondan sonra böyle zikirle şeyle meşgul olurken; "Bak şimdi, biraz sonra şeyhim gelecek." demiş.Ondan sonra böyle zikirle şeyle meşgul olurken; "Bak şimdi, biraz sonra şeyhim gelecek." demiş. Az sonra tık tık tık kapı vurulmuş. Şeyh efendi çıkmış gelmiş.Az sonra tık tık tık kapı vurulmuş. Şeyh efendi çıkmış gelmiş. Oturmuşlar şeyh mürit karşı karşıya, zikir ede ede o da âhirete göçüvermiş. Oturmuşlar şeyh mürit karşı karşıya, zikir ede ede o da âhirete göçüvermiş.

Neden? Kimseyi incitmemiş de ondan. Kimseyi incitmemiş. Neden?

Kimseyi incitmemiş de ondan. Kimseyi incitmemiş.
Gönül Kâbe'sini yıkmamış. Gönül Kâbe'sini yıkmamış.

Mâ min 'abdin müslimin yaûdu mariden lem yahtur eceluhû fe-yekûlu seb'a merrâtinMâ min 'abdin müslimin yaûdu mariden lem yahtur eceluhû fe-yekûlu seb'a merrâtin Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyeke illâ ûfiye. Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyeke illâ ûfiye.

Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl. Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl.

Tirmizî'nin, Ahmed b. Hanbel'in İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet ettiği Tirmizî'nin, Ahmed b. Hanbel'in İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. bir hadîs-i şerîf.

Kalemleri çıkarıp bu duayı yazmanız gerekiyor! Kalemleri çıkarıp bu duayı yazmanız gerekiyor!

Diyor ki: "Hiçbir müslüman kul yoktur ki, bir hastayı ziyarete gider, eceli gelmemiş bir hastayı. Diyor ki: "Hiçbir müslüman kul yoktur ki, bir hastayı ziyarete gider, eceli gelmemiş bir hastayı. Allah takdir etmemiş, daha ölmeyecek, eceli gelmemiş olanAllah takdir etmemiş, daha ölmeyecek, eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder de yedi defa şu duayı okursa, mutlaka o hasta şifa bulur." bir hastayı ziyaret eder de yedi defa şu duayı okursa, mutlaka o hasta şifa bulur."

Şimdi eczane reçetesi, yazın bakalım. Ne buyurmuş, yedi defa ne diyecekŞimdi eczane reçetesi, yazın bakalım. Ne buyurmuş, yedi defa ne diyecek bir müslüman hasta kardeşini ziyaret ettiği zaman, onu söyleyeceğim,bir müslüman hasta kardeşini ziyaret ettiği zaman, onu söyleyeceğim, Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği duayı: Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği duayı:

Es'elu'llahe'l-azîm rabbe'l-arşi'l-azîm en yeşfiyek. Bu kadar kısa. Es'elu'llahe'l-azîm rabbe'l-arşi'l-azîm en yeşfiyek.

Bu kadar kısa.

Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek. Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek.

Üç kere söylemiş olalım. Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek. Üç kere söylemiş olalım.

Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek.

Mânasını söyleyelim: Es'elullah. "Ben Allah'tan dilerim." Mânasını söyleyelim:

Es'elullah. "Ben Allah'tan dilerim."

Nasıl? E'l-azîm "Azamet sahibi Allah'tan dilerim." Nasıl?

E'l-azîm "Azamet sahibi Allah'tan dilerim."
Yüce Allah'tan, ulu Allah'tan, azamet sahibi olan Allah'tan dilerim. Yüce Allah'tan, ulu Allah'tan, azamet sahibi olan Allah'tan dilerim.

Rabbe'l-'arşi'l-'azîm. "Arş-ı azîm'in Rabbi, sahibi olan o ulu Allah'tan dilerim." Rabbe'l-'arşi'l-'azîm. "Arş-ı azîm'in Rabbi, sahibi olan o ulu Allah'tan dilerim."

Neyi dilerim? En yeşfiyeke. "Sana şifa vermesini dilerim." Bu kadar. Neyi dilerim?

En yeşfiyeke. "Sana şifa vermesini dilerim." Bu kadar.

Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek. Es'elu'llahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek. Es'elullahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek. Es'elullahe'l-'azîm rabbe'l-'arşi'l-'azîm en yeşfiyek.

"Yedi defa bunu deyince, eğer o şahsın eceli takdir edilmemişse, ecel değişmez, "Yedi defa bunu deyince, eğer o şahsın eceli takdir edilmemişse, ecel değişmez, Allah o hastalıktan şifa verir." diyor Peygamber Efendimiz. Allah o hastalıktan şifa verir." diyor Peygamber Efendimiz.

Şifayı kim veriyor? Allah celle celaluh. Hastalığı da veren O, şifayı da veren O, Şifayı kim veriyor?

Allah celle celaluh. Hastalığı da veren O, şifayı da veren O,
yaratan da O, öldüren de O, dirilten O, yükselten O, alçaltan O…yaratan da O, öldüren de O, dirilten O, yükselten O, alçaltan O… Hepsi O'ndan, Her şey O'ndan. Ama sen O'nu göremezsen göremezsin.Hepsi O'ndan, Her şey O'ndan. Ama sen O'nu göremezsen göremezsin. Çünkü görmek için derin gözü olması gerekiyor, nüfûs u nazarı olması gerekiyor,Çünkü görmek için derin gözü olması gerekiyor, nüfûs u nazarı olması gerekiyor, hadiselere derinlemesine bakabilen bir göz, perdenin arkasını görebilen insan gerekiyor. hadiselere derinlemesine bakabilen bir göz, perdenin arkasını görebilen insan gerekiyor.

Mesela uzaktan komutalı veya kumandalı oyuncak var. Mesela uzaktan komutalı veya kumandalı oyuncak var. Dün akşam koydular çocuğun arabasını yere, Dün akşam koydular çocuğun arabasını yere, bir tane âlet getirdi; şöyle yapıyor araba öne gidiyor, böyle yapıyor sağa sapıyor,bir tane âlet getirdi; şöyle yapıyor araba öne gidiyor, böyle yapıyor sağa sapıyor, böyle yapıyor sola sapıyor. böyle yapıyor sola sapıyor. Şimdi aklı ermeyen bir insan arabaya baksa,Şimdi aklı ermeyen bir insan arabaya baksa, "Ya bu nereden gidiyor, ne oluyor, içinde kim çalıştırıyor." hiç anlayamaz. "Ya bu nereden gidiyor, ne oluyor, içinde kim çalıştırıyor." hiç anlayamaz. Kim çalıştıracak; öbür taraftan düğmesine [basıyor] ondan oluyor. Kim çalıştıracak; öbür taraftan düğmesine [basıyor] ondan oluyor.

İşte Allahu Teâlâ hazretlerinin herşey kabza-ı kudretindedir.İşte Allahu Teâlâ hazretlerinin herşey kabza-ı kudretindedir. Herşey Allahu Teâlâ hazretlerinin emriyle, fermanıyla olur. Herşey Allahu Teâlâ hazretlerinin emriyle, fermanıyla olur.

Cümle işler Halık'ındır, kul eliyle işlenur. Cümle işler Halık'ındır, kul eliyle işlenur.

Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir. Her şey Allahu Teâlâ hazretlerindendir.Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir.

Her şey Allahu Teâlâ hazretlerindendir.
Şifayı da Allah verir. Allah'ın azametini bilirsen, her şeye kudretinin yettiğini bilirsen, Şifayı da Allah verir. Allah'ın azametini bilirsen, her şeye kudretinin yettiğini bilirsen, şu kâinatın sahibi olduğunu bilirsen, O'na iltica edersen verir. şu kâinatın sahibi olduğunu bilirsen, O'na iltica edersen verir. İstemesini bilmek lazım. Edebi takınmak lazım. İstemesini bilmek lazım. Edebi takınmak lazım.

Eski kitaplardan birinde okudum, ismiyle, şahsın adıyla, soyadıyla yazıyor, Eski kitaplardan birinde okudum, ismiyle, şahsın adıyla, soyadıyla yazıyor, Tüccarmış, bir şehirden bir şehre mal götürürmüş. Diyorlar ki: Tüccarmış, bir şehirden bir şehre mal götürürmüş. Diyorlar ki:

"Ya böyle tek başına niye seyahat ediyorsun? Haramiler yoluna çıksa malını yağmalasalar."Ya böyle tek başına niye seyahat ediyorsun? Haramiler yoluna çıksa malını yağmalasalar. Bir kervanla beraber gitsene. Koca kervan, muhafızları var. Gündüz gözüyle gidiyor.Bir kervanla beraber gitsene. Koca kervan, muhafızları var. Gündüz gözüyle gidiyor. Kalabalığın içinde." "Yok, lüzum yok" demiş. Bir gün yine böyle malıyla bineğine yüklemiş malı,Kalabalığın içinde." "Yok, lüzum yok" demiş. Bir gün yine böyle malıyla bineğine yüklemiş malı, yola çıkmış, giderken önünü harami kesmiş. yola çıkmış, giderken önünü harami kesmiş. Öldürecek, malını alacak. Demiş ki: Öldürecek, malını alacak.

Demiş ki:

"Bir dua edeyim." Elini açmış. Dua da var şeyde. "Bir dua edeyim." Elini açmış. Dua da var şeyde.

"Ey yardıma erişen Mevlâm, benim yardımıma eriş." diye"Ey yardıma erişen Mevlâm, benim yardımıma eriş." diye Allahu Teâlâ hazretlerinin güzel sıfatlarını sayarak bir dua eylemiş. Allahu Teâlâ hazretlerinin güzel sıfatlarını sayarak bir dua eylemiş. Bir atlı peyda olmuş, o haraminin bir saldırmış üstüne devirmiş geçmiş. Bir atlı peyda olmuş, o haraminin bir saldırmış üstüne devirmiş geçmiş. Malı da kurtulmuş, kendi canı da kurtulmuş. Malı da kurtulmuş, kendi canı da kurtulmuş.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi geçmedi mi, burada mı okuduk,Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi geçmedi mi, burada mı okuduk, Ankara'da mı okuduk bilmiyorum. Diyor ki: "Sizin geniş bir yerde elinizden bineğiniz kaçarsa."Ankara'da mı okuduk bilmiyorum. Diyor ki:

"Sizin geniş bir yerde elinizden bineğiniz kaçarsa."
Çölde mesela, kaçtı. Üstüne koşsan daha ileri gidecek, kumda yetişemezsin,Çölde mesela, kaçtı. Üstüne koşsan daha ileri gidecek, kumda yetişemezsin, "Ey Allah'ın ricâli, ey ricâlullah, ey Allah'ın erleri benim yardımıma yetişin." desin"Ey Allah'ın ricâli, ey ricâlullah, ey Allah'ın erleri benim yardımıma yetişin." desin çünkü Allah'ın onun görmediği erleri vardır." diyor. çünkü Allah'ın onun görmediği erleri vardır." diyor.

Şimdi kendi başımdan geçmiş bir hadiseyi anlatayım: Şimdi kendi başımdan geçmiş bir hadiseyi anlatayım:

Torunumla, kızımla bir arkadaşın arabasına bindik Bursa'dan Ankara'ya gidiyoruz. Torunumla, kızımla bir arkadaşın arabasına bindik Bursa'dan Ankara'ya gidiyoruz. Soğuk bir gün. Torunumuz hasta. Üç tane masum çocuk.Soğuk bir gün. Torunumuz hasta. Üç tane masum çocuk. Ankara'ya elli kilometre kala zifiri karanlık yerde, soğukta araba durdu, gitmiyor.Ankara'ya elli kilometre kala zifiri karanlık yerde, soğukta araba durdu, gitmiyor. Pedala basıyorum, gaza basıyorum, yok çare. "Allah'ım, yâ Rabbim!" Pedala basıyorum, gaza basıyorum, yok çare.

"Allah'ım, yâ Rabbim!"

İndik, açtık baktık; bizim anlayacağımız bir şey değil. Bulamadık çaresini. İndik, açtık baktık; bizim anlayacağımız bir şey değil. Bulamadık çaresini. Benzin dolu, şu dolu, bu dolu fakat araba gitmiyor, durdu, çalışmıyor motor. Benzin dolu, şu dolu, bu dolu fakat araba gitmiyor, durdu, çalışmıyor motor.

O hadîs-i şerîf aklıma geldi. Şimdi benim atım devem kaçmadı ama hadis aklıma geldi,O hadîs-i şerîf aklıma geldi. Şimdi benim atım devem kaçmadı ama hadis aklıma geldi, ben de öyle bir dua ettim. Kul ister; biz yüzsüzüz, dilenciyiz, isteriz, Mevlâ verecek.ben de öyle bir dua ettim. Kul ister; biz yüzsüzüz, dilenciyiz, isteriz, Mevlâ verecek. Biraz sonra bir kamyon geldi. El kaldırıyoruz, vasıtalar korkuyorlar,Biraz sonra bir kamyon geldi. El kaldırıyoruz, vasıtalar korkuyorlar, biz haydut muyuz, yol kesici miyiz, geceleyin karanlıkta ıssız, in cin geçmez bir yerde.biz haydut muyuz, yol kesici miyiz, geceleyin karanlıkta ıssız, in cin geçmez bir yerde. Biz de korkuyoruz. El kaldırıyoruz, adamlar yanımızdan vız vız geçiyor.Biz de korkuyoruz. El kaldırıyoruz, adamlar yanımızdan vız vız geçiyor. Fren bile yapmıyor, gaza basıyor, öyle geçiyor, korkuyorlar. Fren bile yapmıyor, gaza basıyor, öyle geçiyor, korkuyorlar.

O duayı yaptıktan sonra birisi indi, kamyondan.O duayı yaptıktan sonra birisi indi, kamyondan. Ondan sonra bize ne ilgiler gösterdi. Aldılar, bizi çektiler en yakın benzin istasyonuna.Ondan sonra bize ne ilgiler gösterdi. Aldılar, bizi çektiler en yakın benzin istasyonuna. Elleriyle koymuş gibi gittiler poblemli noktayı buldular. Elleriyle koymuş gibi gittiler poblemli noktayı buldular. Platinin bilmem neresinden bilmem ne kaynağı kopmuş da ondan çalışmıyormuş.Platinin bilmem neresinden bilmem ne kaynağı kopmuş da ondan çalışmıyormuş. Onu çıkarttılar. Bizim çıkartmamız mümkün değil. Onu çıkarttılar. Bizim çıkartmamız mümkün değil. Gittiler gaz sobasında tornavidayı ısıtıp lehimlediler. Gittiler gaz sobasında tornavidayı ısıtıp lehimlediler. Onu tekrar yapıştırdılar, yanımıza da bindiler, bir tanesi. Onu tekrar yapıştırdılar, yanımıza da bindiler, bir tanesi. Ankara'ya kadar da götürdük. Bir yerde indiler, gittiler. Ankara'ya kadar da götürdük. Bir yerde indiler, gittiler. Adresi yok. İsmini aldık, başka bir şeyini elde edemedik. Adresi yok. İsmini aldık, başka bir şeyini elde edemedik.

Düşündüm ben. Şimdi eğer Hızır aleyhisselam yetişecek olsaydı, ille böyle yeşil sarıkla,Düşündüm ben. Şimdi eğer Hızır aleyhisselam yetişecek olsaydı, ille böyle yeşil sarıkla, cübbeyle eski kıyafetle, Osmanlı usûlü mü gelecekti yani? cübbeyle eski kıyafetle, Osmanlı usûlü mü gelecekti yani?

Öyle bir şartı var mı? Allah bizim işimizi rastgetirdi. Öyle bir şartı var mı?

Allah bizim işimizi rastgetirdi.
Neticede dağın başında o masum yavrularla kış kıyamette kalmadık.Neticede dağın başında o masum yavrularla kış kıyamette kalmadık. Arabamızla evimize geldik, işimiz bitti, Elhamdülillah. Allah'a hamdu senâlar olsun. Arabamızla evimize geldik, işimiz bitti, Elhamdülillah. Allah'a hamdu senâlar olsun.

Veriyor Allah. İhsanı, keremi çok, lütfu çok.Veriyor Allah. İhsanı, keremi çok, lütfu çok. "Duaları kabul edeceğim." diye vaad etmiş Kur'ân-ı Kerîm'de. Verir. "Duaları kabul edeceğim." diye vaad etmiş Kur'ân-ı Kerîm'de.

Verir.

Allah bizi ona iyi kulluk etmenin şuuruna erdirsin. Allah bizi ona iyi kulluk etmenin şuuruna erdirsin.

Fâtiha-ı Şerife mea'l-Besmele-i şerife. Fâtiha-ı Şerife mea'l-Besmele-i şerife.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2