Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Müslümanı Sevindirmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Evvel 1405 / 17.02.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslüman Kardeşini Ziyaret Etmek, İlmi Gizlemenin Cezası, İçki İçene Kızını Vermek, Huysuzluk İçin Dua, Kulağa Ezan Okumak, Günah ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanı Sevindirmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Evvel 1405 / 17.02.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslüman Kardeşini Ziyaret Etmek, İlmi Gizlemenin Cezası, İçki İçene Kızını Vermek, Huysuzluk İçin Dua, Kulağa Ezan Okumak, Günah ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.
Fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah.Fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah. Ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem Ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nârve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

Men zâre ehâhü'l-mü'mini hâda fî riyâdi'r-rahmeti hattâ yercia'. Men zâre ehâhü'l-mü'mini hâda fî riyâdi'r-rahmeti hattâ yercia'. Ve men âde ehâhü'l-mü'mini hâda fî riyâdi'l-cenneti hattâ yercia'. Ve men âde ehâhü'l-mü'mini hâda fî riyâdi'l-cenneti hattâ yercia'.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti ve bereketi cümlemizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti ve bereketi cümlemizin üzerine olsun. Râmûzü'l-ehâdîs matbu nüshanın 422. sayfası geçen hafta okunmuş. Râmûzü'l-ehâdîs matbu nüshanın 422. sayfası geçen hafta okunmuş. Arada okuyan kardeşimiz bir hadîs-i şerîfi atlamış, onu bana bildirdi.Arada okuyan kardeşimiz bir hadîs-i şerîfi atlamış, onu bana bildirdi. O hadîs-i şerîfi ben size okuyayım, mânasını söyleyeyim. O hadîs-i şerîfi ben size okuyayım, mânasını söyleyeyim. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri metnini az önce okumuş olduğum o hadîs-i şerîfinde şöyle buyuruyor: metnini az önce okumuş olduğum o hadîs-i şerîfinde şöyle buyuruyor:

Men zâre ehâhü'l-mü'mini hâda fî riyâdi'r-rahmeh hattâ yerciaa'.Men zâre ehâhü'l-mü'mini hâda fî riyâdi'r-rahmeh hattâ yerciaa'. "Her kim mü'min kardeşini ziyaret ederse"Her kim mü'min kardeşini ziyaret ederse dönünceye kadar rahmet bahçelerine dalmış olur, gark olmuş olur.dönünceye kadar rahmet bahçelerine dalmış olur, gark olmuş olur. " Ve men âde ehâhü'l-mü'min." Ve men âde ehâhü'l-mü'min. "Ve her kim hasta müslüman kardeşini "Ve her kim hasta müslüman kardeşini -hastayken gönlünü hoş etmek, halini sormak, yardımına yetişmek üzere- iâdet ederse, yani onun ziyaretine giderse.-hastayken gönlünü hoş etmek, halini sormak, yardımına yetişmek üzere- iâdet ederse, yani onun ziyaretine giderse. " Hâda fî riyâdi'l-cenneti hattâ yercia'. "Dönünceye kadar cennetin bahçelerine dalar gider." " Hâda fî riyâdi'l-cenneti hattâ yercia'. "Dönünceye kadar cennetin bahçelerine dalar gider."

Hâda, havd "dalmak" demek, "suda yürümek, suya girmek" mânasına geliyor.Hâda, havd "dalmak" demek, "suda yürümek, suya girmek" mânasına geliyor. Sanki suya dalıp da gark olmuş gibi oluyor. Sanki suya dalıp da gark olmuş gibi oluyor.

Demek ki bir müslüman kardeşini ziyaret eden kimse; Demek ki bir müslüman kardeşini ziyaret eden kimse; Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmet bahçelerine dalmış,Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmet bahçelerine dalmış, denize dalmış, gark olmuş gibi çok rahmete mazhar oluyor.denize dalmış, gark olmuş gibi çok rahmete mazhar oluyor. Ve hasta ziyareti de hakeza cennet bahçelerine girmek gibi oluyor; dönünceye kadar...Ve hasta ziyareti de hakeza cennet bahçelerine girmek gibi oluyor; dönünceye kadar... Peygamber Efendimiz; "Cennet bahçelerine girmiş olur." buyuruyor Peygamber Efendimiz; "Cennet bahçelerine girmiş olur." buyuruyor

O halde kardeşin kardeşi ziyareti ihmal etmemesi gerekir.O halde kardeşin kardeşi ziyareti ihmal etmemesi gerekir. Biz kardeşler olarak ihmal etmeyelim. Bu ziyaret bir vazifedir. Biz kardeşler olarak ihmal etmeyelim. Bu ziyaret bir vazifedir. Günümüzden gün ayıralım, zamanımızdan zaman ayıralım.Günümüzden gün ayıralım, zamanımızdan zaman ayıralım. Eski dostları, baba dostlarını, kendi kardeşlerimizi, din kardeşlerimizi,Eski dostları, baba dostlarını, kendi kardeşlerimizi, din kardeşlerimizi, yol kardeşlerimizi, tanıdığımız kimseleri Allah rızası için, yol kardeşlerimizi, tanıdığımız kimseleri Allah rızası için, bir maddî menfaat bahis konusu olmadan ziyaret edelim ki Allah'ın rahmetine gark olalım.bir maddî menfaat bahis konusu olmadan ziyaret edelim ki Allah'ın rahmetine gark olalım. Hasta kardeşlerimizi hastane köşelerinde boynu bükük bırakmayalım. Hasta kardeşlerimizi hastane köşelerinde boynu bükük bırakmayalım. Ziyaret edip gönlünü alalım ki cennetin bahçelerinde dolaşıyor gibi büyük ecirler kazanalım. Ziyaret edip gönlünü alalım ki cennetin bahçelerinde dolaşıyor gibi büyük ecirler kazanalım.

Bu hadîs-i şerîf geçen sayfadan eksik kalmış olan hadîs-i şerîf idi. Bu hadîs-i şerîf geçen sayfadan eksik kalmış olan hadîs-i şerîf idi. Şimdi geliyoruz 423. sayfanın hadîs-i şerîflerine. Şimdi geliyoruz 423. sayfanın hadîs-i şerîflerine.

Men süile an ilmin fe-ketemehû elcemehu'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-licâmin mine'n-nâr.Men süile an ilmin fe-ketemehû elcemehu'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-licâmin mine'n-nâr. Bu hadîs-i şerîf Tirmizî'de, Müstedrek'te, İbn Hibban'da,Bu hadîs-i şerîf Tirmizî'de, Müstedrek'te, İbn Hibban'da, Ahmed b. Hanbel'de geçen bir hadîs-i şerîf'tir. Râvisi Ebû Hüreyre radıyallahu anh.Ahmed b. Hanbel'de geçen bir hadîs-i şerîf'tir. Râvisi Ebû Hüreyre radıyallahu anh. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki: Men süile an ilmin.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki:

Men süile an ilmin.
"Kim bir bilgiden kendisine soru sorulduğu zaman ketmederse." Ketmetmek ne demek? "Kim bir bilgiden kendisine soru sorulduğu zaman ketmederse."

Ketmetmek ne demek?

Söylememek. Biliyor ama karşısındakine o bilgiyi vermiyor, söylemiyor. Söylememek. Biliyor ama karşısındakine o bilgiyi vermiyor, söylemiyor. Ketmetmek bu. İlmini saklarsa sorulduğu halde karşı tarafa öğretmezse Allah ona ceza olarak; Ketmetmek bu. İlmini saklarsa sorulduğu halde karşı tarafa öğretmezse Allah ona ceza olarak;

Elcemhu'llâhi yevme'l-kıyâmeti. Elcemhu'llâhi yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde Allah -atların ağzına gem vurulduğu gibi- onun ağzına gem vurur." "Kıyamet gününde Allah -atların ağzına gem vurulduğu gibi- onun ağzına gem vurur."

Ama nasıl bir gem? Bi-licamin mine'n-nâr. "Cehennem ateşlerinden bir gem ile" ağzını gemler. Ama nasıl bir gem?

Bi-licamin mine'n-nâr. "Cehennem ateşlerinden bir gem ile" ağzını gemler.

"Sen miydin bu ağzınla ilmi saklayan, "Sen miydin bu ağzınla ilmi saklayan, sen miydin o soruyu cevaplandırmayan, sen miydin hakkı söylemeyen?" sen miydin o soruyu cevaplandırmayan, sen miydin hakkı söylemeyen?"

Cehenneme muhakkak girecek de cennette insanın ağzına ateşten gem vururlar mı? Cehenneme muhakkak girecek de cennette insanın ağzına ateşten gem vururlar mı? Cennet'te azap var mı? Yok. Demek ki evvela cehenneme gidecek.Cennet'te azap var mı? Yok. Demek ki evvela cehenneme gidecek. Bu cehennemdeki azabının şeklini bildiriyor. Sen misin söylemeyen? Bu cehennemdeki azabının şeklini bildiriyor. Sen misin söylemeyen? Cehennemdeki azaplanış şekli, ağzına ateşten gem vurulması. Cehennemdeki azaplanış şekli, ağzına ateşten gem vurulması.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri hayırlı ilimlere sahip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizleri hayırlı ilimlere sahip eylesin. İlmimizi de hayırlı kimselere öğretmekten geri koymasın. İlmimizi de hayırlı kimselere öğretmekten geri koymasın. Burada bir incelik vardır. Onu söylemek gerekiyor. İlmi nâehile, ehil olmayana öğretmemek lazım. Burada bir incelik vardır. Onu söylemek gerekiyor. İlmi nâehile, ehil olmayana öğretmemek lazım.

Hırsızın birisi geliyor; Hırsızın birisi geliyor; "Sen usta anahtarcısın." diyor, sana anahtar yapma, anahtar açma ilminin inceliklerini soruyor."Sen usta anahtarcısın." diyor, sana anahtar yapma, anahtar açma ilminin inceliklerini soruyor. Ben aptal mıyım? Adamın niyeti kötü. Her kapıyı açacak, hırsızlık yapacak. Ona öğretilmez. Ben aptal mıyım? Adamın niyeti kötü. Her kapıyı açacak, hırsızlık yapacak. Ona öğretilmez. Öğretilmemesi gerekir. Çünkü ilme zulümdür. Naehile ilim öğretmek, ilme zulümdür.Öğretilmemesi gerekir. Çünkü ilme zulümdür. Naehile ilim öğretmek, ilme zulümdür. Layık değil adam, gavur. Papaz gelmiş diyor ki "Bana o ilmi öğret, şu ilmi bu ilmi öğret." Layık değil adam, gavur. Papaz gelmiş diyor ki "Bana o ilmi öğret, şu ilmi bu ilmi öğret."

Ne yapacak? Öğrenecek, ondan sonra kazmayı alacak başlayacak İslâmiyet'in temellerine vurmaya. Ne yapacak?

Öğrenecek, ondan sonra kazmayı alacak başlayacak İslâmiyet'in temellerine vurmaya.
Öğretilir mi? Öğretilmez. Öğretilirse vebal olur. Öğretilir mi? Öğretilmez. Öğretilirse vebal olur.

Hz. İsa aleyhisselam buyurmuş ki; -o da peygamberlerden bir peygamber- Hz. İsa aleyhisselam buyurmuş ki; -o da peygamberlerden bir peygamber- "Naehile ilim öğretmek, domuzun boynuna inci takmak gibidir." "Naehile ilim öğretmek, domuzun boynuna inci takmak gibidir." Domuz murdar bir hayvan. Onun boynuna inci ne gerek? Domuz murdar bir hayvan. Onun boynuna inci ne gerek? Böyle teşbih eylemiş. Hadiste de öyle geçiyor. Bu ifade hadis kitaplarında nakledilmiştir.Böyle teşbih eylemiş. Hadiste de öyle geçiyor. Bu ifade hadis kitaplarında nakledilmiştir. Demek ki ilmi ehlinden esirgemeyeceğiz. Demek ki ilmi ehlinden esirgemeyeceğiz.

Konya'yı ziyarete gittik. Bir arkadaş bizi evine çağırdı. Babası da orada. Konya'yı ziyarete gittik. Bir arkadaş bizi evine çağırdı. Babası da orada. Muhterem bir kimse, eli kalem tutan bir kimse. Muhterem bir kimse, eli kalem tutan bir kimse. "Zamanın alimlerinden birine; 'Bana Arapça öğret.' dedim. "Zamanın alimlerinden birine; 'Bana Arapça öğret.' dedim. 'Yok, sen evlendin, yaşın geçti, öğretmem.' dedi." diyor.'Yok, sen evlendin, yaşın geçti, öğretmem.' dedi." diyor. Ben de dedim ki; "Burada, İstanbul'da Fatih'te bir Hüsrev Hoca varmış, Ben de dedim ki; "Burada, İstanbul'da Fatih'te bir Hüsrev Hoca varmış, gelmiş geçmiş, Allah rahmet eylesin.gelmiş geçmiş, Allah rahmet eylesin. Yakaladığı istidatlı kimseleri alıp Abdülaziz hocaya götürürmüş 'İntisap et bakalım, bu ehlidir.' dermiş.Yakaladığı istidatlı kimseleri alıp Abdülaziz hocaya götürürmüş 'İntisap et bakalım, bu ehlidir.' dermiş. Öbür tarafta bazı mutasavvıfların aleyhinde, tasavvufun aleyhinde konuşurmuş. Öbür tarafta bazı mutasavvıfların aleyhinde, tasavvufun aleyhinde konuşurmuş. Ama tutup hakikisine getirirmiş." Dobra dobra adam.Ama tutup hakikisine getirirmiş." Dobra dobra adam. "Gece yarısı 'Bir şey öğret.' diye gelseler gece yarısı uykusunu terk edip öğretirdi." diyorlar."Gece yarısı 'Bir şey öğret.' diye gelseler gece yarısı uykusunu terk edip öğretirdi." diyorlar. Bazısına sabah namazında, bazısına öğleye doğru, bazısına ikindiden sonra, Bazısına sabah namazında, bazısına öğleye doğru, bazısına ikindiden sonra, bazısına akşamdan sonra, yatsıdan sonra, bazısına geceleyin bazısına akşamdan sonra, yatsıdan sonra, bazısına geceleyin ne zaman gelirsen gel öğreteceğim, dermiş. Öyle duydum menkıbesini.ne zaman gelirsen gel öğreteceğim, dermiş. Öyle duydum menkıbesini. Kendisini tanımadım ama Allah rahmet eylesin, garîk-i rahmet eylesin.Kendisini tanımadım ama Allah rahmet eylesin, garîk-i rahmet eylesin. Hiçbir kimseyi geri çevirmemiş. Hiçbir kimseyi geri çevirmemiş.

Çünkü o zaman; ilim ehlinin azaldığı, öğreteninin öğreneninin azaldığı,Çünkü o zaman; ilim ehlinin azaldığı, öğreteninin öğreneninin azaldığı, ilim öğrenme şartlarının çok zorlandığı bir zamandı. ilim öğrenme şartlarının çok zorlandığı bir zamandı. "İlim gizli kalmasın." diye çalışmış. Müslüman böyle olacak. "İlim gizli kalmasın." diye çalışmış. Müslüman böyle olacak. İlmi, ehline öğretecek. Ama naehile bilhassa öğretmemek gerekiyor. İlmi, ehline öğretecek. Ama naehile bilhassa öğretmemek gerekiyor. Çünkü naehil kötüye kullanacak, şerre kullanacak. Çünkü naehil kötüye kullanacak, şerre kullanacak.

Geçen gün bir alim zât ile oturduk, konuşuyoruz. Geçen gün bir alim zât ile oturduk, konuşuyoruz. O anlattı. Ben kitaptan okumadım da, şifahen ondan duydum; ama alim bir kimse,O anlattı. Ben kitaptan okumadım da, şifahen ondan duydum; ama alim bir kimse, Arapça bilen, bilgin bir kimse. Birisi İbn Abbas radıyallahu anh'e gelmiş, demiş ki;Arapça bilen, bilgin bir kimse.

Birisi İbn Abbas radıyallahu anh'e gelmiş, demiş ki;
"Kul tevbe ederse Allahu Teâlâ hazretleri kulun tevbesini kabul eder mi?" "Kul tevbe ederse Allahu Teâlâ hazretleri kulun tevbesini kabul eder mi?"

İbn Abbas radıyallahu anh; "Etmez!" demiş, adam çıkmış gitmiş.İbn Abbas radıyallahu anh; "Etmez!" demiş, adam çıkmış gitmiş. Ondan sonra bir başkası gelip "Günah işledim; tevbe etsem Allahu Teâlâ hazretleri kabul eder mi?" Ondan sonra bir başkası gelip "Günah işledim; tevbe etsem Allahu Teâlâ hazretleri kabul eder mi?" "Eder tabi; Allahu Teâlâ hazretleri Tevvâb'tır, "Eder tabi; Allahu Teâlâ hazretleri Tevvâb'tır, tevbeleri kabul edicidir. Niye etmesin?" demiş. tevbeleri kabul edicidir. Niye etmesin?" demiş.

Demişer ki: "Ey Abbas'ın oğlu, mübarek adam! Ötekisine 'etmez' dedin de buna 'eder' dedin; niye?" Demişer ki:

"Ey Abbas'ın oğlu, mübarek adam! Ötekisine 'etmez' dedin de buna 'eder' dedin; niye?"

Kalp gözü açık. Peygamber Efendimiz; "Mü'minin ferasetinden korkun." diyor ya.Kalp gözü açık. Peygamber Efendimiz; "Mü'minin ferasetinden korkun." diyor ya. İbn Abbas radıyallahu anh de şöyle diyor: "Ferasetimle –keramet anlamında- anladım kiİbn Abbas radıyallahu anh de şöyle diyor: "Ferasetimle –keramet anlamında- anladım ki o adam bana şunun için soruyor: Kızdığı bir adam var. Gidip onu öldürecek.o adam bana şunun için soruyor: Kızdığı bir adam var. Gidip onu öldürecek. Öğrenecek, ondan sonra tevbe edecek. 'Hayır olmaz!' dedim." Öğrenecek, ondan sonra tevbe edecek. 'Hayır olmaz!' dedim."

Çünkü peşinen gidip öldürürse tabi cehenneme gider. Çünkü peşinen gidip öldürürse tabi cehenneme gider. Onun için öyle. O kafada, o zihniyette insan için öyle; ona cevap o. Onun için öyle. O kafada, o zihniyette insan için öyle; ona cevap o.

Endülüs sekiz asır müslüman yaşamış. Bütün İspanya müslüman olmuş. Endülüs sekiz asır müslüman yaşamış. Bütün İspanya müslüman olmuş. Orada Endülüs Emevî Devleti kurulmuş. Halifeler, müslümanlar idare etmiş,.Orada Endülüs Emevî Devleti kurulmuş. Halifeler, müslümanlar idare etmiş,. Sadece Kurtuba şehrinde 1700 tane cami varmış.Sadece Kurtuba şehrinde 1700 tane cami varmış. Şimdi o 1700 camiden bir tek kilise kulesi olarak kullanılan bir minare kalmış.Şimdi o 1700 camiden bir tek kilise kulesi olarak kullanılan bir minare kalmış. Bak bizde kiliseler olduğu gibi duruyor.Bak bizde kiliseler olduğu gibi duruyor. Görsünler bakalım, nerenin medeniyeti medeniyetmiş- 800 tane medrese varmış. Görsünler bakalım, nerenin medeniyeti medeniyetmiş- 800 tane medrese varmış. İlme bak, ibadete bak. Sekiz asır müslüman olmuş. Sonra nasıl gümbürtüye gitmiş. İlme bak, ibadete bak. Sekiz asır müslüman olmuş. Sonra nasıl gümbürtüye gitmiş. Böyle dertleşiyorduk da o alim zât dedi ki; "Kur'an'ı öğrenmemiz lazım, Kur'an'ı öğretmemiz lazım. Böyle dertleşiyorduk da o alim zât dedi ki; "Kur'an'ı öğrenmemiz lazım, Kur'an'ı öğretmemiz lazım. Hızlı hızlı da öğrenmemiz lazım. Hızlı hızlı da öğrenmemiz lazım. " Bir Fâtiha sûresi üzerinde üç ay, beş ay durursam Kur'an'ı öğrenmeye ömür yetmez ki. "" Bir Fâtiha sûresi üzerinde üç ay, beş ay durursam Kur'an'ı öğrenmeye ömür yetmez ki. " Çabuk çabuk okuyalım ki Kur'an bilgisi olsun." demişti. Çabuk çabuk okuyalım ki Kur'an bilgisi olsun." demişti.

Niye "Kur'an'ı öğrenelim." diyor? Çünkü Kur'an'ı Kerim bize her şeyi öğretiyor. Niye "Kur'an'ı öğrenelim." diyor?

Çünkü Kur'an'ı Kerim bize her şeyi öğretiyor.

"Ahlakını düzelt." Baş üstüne; o emir var. "Haram yeme." Baş üstüne; o emir var. "Ahlakını düzelt."

Baş üstüne; o emir var.

"Haram yeme."

Baş üstüne; o emir var.

"Namaz kıl." O emir var. "Cihat et." O emir var. "Dargın gezme." "Namaz kıl."

O emir var.

"Cihat et."

O emir var.

"Dargın gezme."

"İhtilaf çıkarma." "Düşmana elinden geldiğince silah, güç kuvvet hazırla." "İhtilaf çıkarma."

"Düşmana elinden geldiğince silah, güç kuvvet hazırla."

Hepsi Kur'ân-ı Kerîm'de var. Karşına geleecek, kendini toparlayacaksın. Hepsi Kur'ân-ı Kerîm'de var. Karşına geleecek, kendini toparlayacaksın.

Yarım Müslümanlık olmaz! Kuzu gibi müslüman makbul mü? Yarım Müslümanlık olmaz!

Kuzu gibi müslüman makbul mü?

Hayır! Hayır! Kuzu gibi müslüman makbul değil. Nasıl müslüman makbul? Hayır! Hayır! Kuzu gibi müslüman makbul değil.

Nasıl müslüman makbul?

Yerine göre kuzu gibi, yerine göre arslan gibi müslüman makbul. Yerine göre kuzu gibi, yerine göre arslan gibi müslüman makbul.

Düşmanın karşısında kuzu gibi olunur mu? Kurt parçalar. Düşmanın karşısında kuzu gibi olunur mu?

Kurt parçalar.
Aslan gibi olacaksın ki kurt parçalanmaktan korkacak, yanına yanaşamayacak. Aslan gibi olacaksın ki kurt parçalanmaktan korkacak, yanına yanaşamayacak. Yelelerini kabarttığın zaman, bir gürlediğin zaman, Yelelerini kabarttığın zaman, bir gürlediğin zaman, bir aylık mesafeden düşmanın yüreği güp güp atacak, ağzına gelip gidecekbir aylık mesafeden düşmanın yüreği güp güp atacak, ağzına gelip gidecek eşiddâü ale'l küffâri ruhemâü beynehum "Aralarında merhametli, kâfirlere karşı şiddetli olacak." eşiddâü ale'l küffâri ruhemâü beynehum "Aralarında merhametli, kâfirlere karşı şiddetli olacak."

İşte terazi bu. "Efendim hoşgörü iyidir, müsamaha iyidir!" İşte terazi bu.

"Efendim hoşgörü iyidir, müsamaha iyidir!"

Peki şurada bir adam çıkmış, öteki adamın göğsüne oturmuş, Peki şurada bir adam çıkmış, öteki adamın göğsüne oturmuş, elleriyle bastırmış bastırmış, bıçağı elinde, kesiyor. Müsamaha mı iyi? elleriyle bastırmış bastırmış, bıçağı elinde, kesiyor.

Müsamaha mı iyi?

Olmaz! O zaman şerri engellemek lazım. Kardeşin zulmünü engellemek ona yardımdır. Olmaz!

O zaman şerri engellemek lazım. Kardeşin zulmünü engellemek ona yardımdır.
Zulmü yaptırtmayacaksın. Müslüman, aktif müslümandır. Zulmü yaptırtmayacaksın. Müslüman, aktif müslümandır. Öyle kuzu gibi müslümanlık yok, pısırık müslümanlık yok! Öyle kuzu gibi müslümanlık yok, pısırık müslümanlık yok!

"Efendim geceleyin kalkar, sabahlara kadar ibadet eder." "Efendim geceleyin kalkar, sabahlara kadar ibadet eder."

Kim dedi sana "Sabahlara kadar ibadet et." diye? Kim dedi sana "Sabahlara kadar ibadet et." diye?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hayatına baksana. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hayatına baksana.

O öyle mi yapmış? Gecenin bir bölümünde uyumuş,O öyle mi yapmış? Gecenin bir bölümünde uyumuş, bir bölümünde kalkmış ibadet etmiş; sen sabaha kadar ibadet ediyorsun, sabah namazına gelmiyorsun! bir bölümünde kalkmış ibadet etmiş; sen sabaha kadar ibadet ediyorsun, sabah namazına gelmiyorsun!

Öyle müslümanlık mı olur? Yatsıyı camide kıl. Yat uyu. Sonra teheccüde kalk. Öyle müslümanlık mı olur?

Yatsıyı camide kıl. Yat uyu. Sonra teheccüde kalk.
Sabah namazına gel; ondan sonra yine yatarsın. Her şey sünnete uygun olsun. Sabah namazına gel; ondan sonra yine yatarsın.

Her şey sünnete uygun olsun.

Eğri büğrü Müslümanlık yok. Kendin Müslümanlık çıkarma. Sen kim oluyorsun? Eğri büğrü Müslümanlık yok. Kendin Müslümanlık çıkarma.

Sen kim oluyorsun?

Daha ne sağını bilirsin ne solunu bilirsin. Sen kim oluyorsun? Yarınından haberin yok.Daha ne sağını bilirsin ne solunu bilirsin.

Sen kim oluyorsun?

Yarınından haberin yok.
Senin dünyanı âhiretini Allahu Teâlâ hazretleri biliyor da sana şifa olacak şeyi bildirmiş. Senin dünyanı âhiretini Allahu Teâlâ hazretleri biliyor da sana şifa olacak şeyi bildirmiş.

Ve leküm fi'l-kısâsi hayâtün yâ üli'l-elbâb.Ve leküm fi'l-kısâsi hayâtün yâ üli'l-elbâb. "Ey gönül sahipleri, akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır." diyor. "Ey gönül sahipleri, akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır." diyor.

"Boynunuza cihat farz kılındı, ama hoşunuza gitmez." diyor Allahu Teâlâ hazretleri. "Boynunuza cihat farz kılındı, ama hoşunuza gitmez." diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

"Çok şeyler vardır ki beğenmezsiniz ama size faydalıdır."Çok şeyler vardır ki beğenmezsiniz ama size faydalıdır. Çok şeyler vardır ki hoşunuza gider ama size zararlıdır." diyor. Çok şeyler vardır ki hoşunuza gider ama size zararlıdır." diyor.

Va'llâhu ya'lemü ve entum la ta'lemun. "Allah bilir, siz bilmezsiniz." Va'llâhu ya'lemü ve entum la ta'lemun. "Allah bilir, siz bilmezsiniz."

İttiba etsene! Doktora ittiba ediyorsun. Hatta bıçağının altına yatmaya bile razı oluyorsun.İttiba etsene! Doktora ittiba ediyorsun. Hatta bıçağının altına yatmaya bile razı oluyorsun. Kesecek seni. "Kessin ya, korkma, ameliyat yapacak." diyorsun, itimat ediyorsun.Kesecek seni. "Kessin ya, korkma, ameliyat yapacak." diyorsun, itimat ediyorsun. Allahu Teâlâ hazretlerine itimadın yok mu be adam? Allahu Teâlâ hazretlerine itimadın yok mu be adam?

Allah akıl fikir versin. Ne biçim müslümansın? Böyle Müslümanlık mı olur?Allah akıl fikir versin. Ne biçim müslümansın? Böyle Müslümanlık mı olur? Teslim olsana, tevekkül etsene. Onun en iyi olduğunu bilsene. Teslim olsana, tevekkül etsene. Onun en iyi olduğunu bilsene. "Hızlı hızlı okuyacağız." derken biraz onu demek istiyorum."Hızlı hızlı okuyacağız." derken biraz onu demek istiyorum. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacağız, ezberleyeceğiz, öğreneceğiz. "Efendim pek anlayamadım." Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacağız, ezberleyeceğiz, öğreneceğiz.

"Efendim pek anlayamadım."

İkinci hatimde anlarsın, üçüncüde anlarsın. İkinci hatimde anlarsın, üçüncüde anlarsın. Kur'ân-ı Kerîm'in başını sonunu, evvelini âhirini bir anla bakalım. Ne var ne yok; bir tanı bakalım.Kur'ân-ı Kerîm'in başını sonunu, evvelini âhirini bir anla bakalım. Ne var ne yok; bir tanı bakalım. İkinci daha kuvvetli olur. Üçüncü, dördüncü daha kuvvetli olur. İkinci daha kuvvetli olur. Üçüncü, dördüncü daha kuvvetli olur. Pişirirsin, sapasağlam ehl-i Kur'an olursun. Pişirirsin, sapasağlam ehl-i Kur'an olursun. Kur'ân-ı Kerîm de sana şefaat eder: "Yâ Rabbi! Bu beni okudu,Kur'ân-ı Kerîm de sana şefaat eder: "Yâ Rabbi! Bu beni okudu, benim ahkamıma uymaya karar verdi, hem de tatbik de etti." der. benim ahkamıma uymaya karar verdi, hem de tatbik de etti." der.

Şimdi duvarda çiviye asmışız; güzel işlemeli cüz kesesinin içinde Kur'ân-ı Kerîmimiz duruyor. Şimdi duvarda çiviye asmışız; güzel işlemeli cüz kesesinin içinde Kur'ân-ı Kerîmimiz duruyor. Kur'ân-ı Kerîm "duvara asılsın" diye mi indi? "Okunsun, bilinsin, tatbik edilsin." diye indi. Kur'ân-ı Kerîm "duvara asılsın" diye mi indi? "Okunsun, bilinsin, tatbik edilsin." diye indi.

Men zevvece'bnetehû ev vâhideten min ehlihî mimmen yeşrebü'l-hamre fe-keennemâ kâdehâ ile'n-nâr. Men zevvece'bnetehû ev vâhideten min ehlihî mimmen yeşrebü'l-hamre fe-keennemâ kâdehâ ile'n-nâr.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş. Deylemî yazmış.İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş. Deylemî yazmış. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "Kim kızını veyahut aile efradından bir başkasını evlendirirse..." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "Kim kızını veyahut aile efradından bir başkasını evlendirirse..."

Ne demek? İnsanın yanında yalnız kızı olmaz ki.Ne demek?

İnsanın yanında yalnız kızı olmaz ki.
Halasının yetimi de olur, yeğeni de olur, küçükken alıp büyüttüğü, Halasının yetimi de olur, yeğeni de olur, küçükken alıp büyüttüğü, artık kendi ailesinden sayılan bir başka kimse de olur.artık kendi ailesinden sayılan bir başka kimse de olur. Sadece kızı değil kendi mesuliyeti altında, kendisinin bakıp gözetip söz sahibi olduğu bir kimseyi,Sadece kızı değil kendi mesuliyeti altında, kendisinin bakıp gözetip söz sahibi olduğu bir kimseyi, ev vâhideten min ehlihî ailesinden bir başka ferdi, ev vâhideten min ehlihî ailesinden bir başka ferdi, mimmen yeşrebü'l-hamre içki içen bir kimseye verirse, onunla evlendirirse... mimmen yeşrebü'l-hamre içki içen bir kimseye verirse, onunla evlendirirse...

Fe-keennemâ. "Sanki" Kâdehâ ile'n-nâr. " Fe-keennemâ. "Sanki" Kâdehâ ile'n-nâr. " O kızcağızı cehenneme atmış olur, cehenneme sevk etmiş olur." O kızcağızı cehenneme atmış olur, cehenneme sevk etmiş olur."

"Gel bakalım, hadi yürü cehenneme, ateşe doğru" der gibi cehenneme sevk etmiş olur. "Gel bakalım, hadi yürü cehenneme, ateşe doğru" der gibi cehenneme sevk etmiş olur.

Neden? Öteki zavallı adam, devamlı sarhoş. Kendisine faydası, hayrı yok. Neden?

Öteki zavallı adam, devamlı sarhoş. Kendisine faydası, hayrı yok.
Eve geç gelecek, parayı har vurup harman savuracak.Eve geç gelecek, parayı har vurup harman savuracak. Dini zayıf olduğu için senin kızını veya ailenden, akrabandan olan o şahsıDini zayıf olduğu için senin kızını veya ailenden, akrabandan olan o şahsı dindarlık yoluna çekmeyecek, günahlara sevk edecek. dindarlık yoluna çekmeyecek, günahlara sevk edecek. Artık biraz aklını çalıştır da işin nerelere varacağını düşün. Artık biraz aklını çalıştır da işin nerelere varacağını düşün.

"Peki Hocam, sorayım, içki içene vermeyeyim ama başka günah işleyene vereyim mi?" "Peki Hocam, sorayım, içki içene vermeyeyim ama başka günah işleyene vereyim mi?"

Dinîmizde kıyâs-ı fukahâ diye bir şey var, aklını kullan. Buradan ne anlaşılıyor? Dinîmizde kıyâs-ı fukahâ diye bir şey var, aklını kullan.

Buradan ne anlaşılıyor?

"Senin çocuğunu dinden imandan çıkaracak gayr-i İslâmî bir hayat yaşatacaksa verme" demek. "Senin çocuğunu dinden imandan çıkaracak gayr-i İslâmî bir hayat yaşatacaksa verme" demek.

"Ama çok zengin!" O zenginlik beş para etmez."Ama çok zengin!"

O zenginlik beş para etmez.
Asıl zenginlik huy zenginliği, ahlak zenginliği. Allah verir. Fukara olur sonra zengin olur.Asıl zenginlik huy zenginliği, ahlak zenginliği. Allah verir. Fukara olur sonra zengin olur. Helalinden yer, taşmaz, azmaz. Helalinden yer, taşmaz, azmaz.

Filanca adam milyonlara sahip oldu; elli milyon, yüz milyon, iki yüz milyon. İyi mi oldu?Filanca adam milyonlara sahip oldu; elli milyon, yüz milyon, iki yüz milyon. İyi mi oldu? Gece gündüz günahta geziyor. Para olmasaydı yapamayacaktı. Eskiden camiye gelirdi. Gece gündüz günahta geziyor. Para olmasaydı yapamayacaktı. Eskiden camiye gelirdi. Hatta dervişti, tesbih çekerdi. Para onu azdırdı. Allah her şeyin hayırlısını versin. Hatta dervişti, tesbih çekerdi. Para onu azdırdı. Allah her şeyin hayırlısını versin.

Diğer hadîs-i şerîf: Men sâe hulukuhû mine'r-rakîkiDiğer hadîs-i şerîf:

Men sâe hulukuhû mine'r-rakîki
ve'd-devâbbi ve's-sıbyâni fa'krau fî üzüneyhi e fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne'l-âyeh. ve'd-devâbbi ve's-sıbyâni fa'krau fî üzüneyhi e fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne'l-âyeh.

Enes b. Malik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Enes b. Malik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Men sâe hulukuhû. "Her kimin ki huyu kötüdür, fenadır." Kimlerden? Men sâe hulukuhû. "Her kimin ki huyu kötüdür, fenadır."

Kimlerden?

Mine'r-rakîki. "Kölelerden." Ve'd-devâbbi. "Yahut kullandığın hayvanlardan." Mine'r-rakîki. "Kölelerden." Ve'd-devâbbi. "Yahut kullandığın hayvanlardan."

At, deve, eşek, katır vs. Ve's-sıbyâni. "Veyahut çocuklardan olsun." At, deve, eşek, katır vs.

Ve's-sıbyâni. "Veyahut çocuklardan olsun."

"Kullandığın hayvanlar olsun, köleler olsun, bunlardan kimin huyu kötü ise." "Kullandığın hayvanlar olsun, köleler olsun, bunlardan kimin huyu kötü ise."

Fakraû. "Okuyunuz." Fî üzüneyhi. "Onun her iki kulağına.Fakraû. "Okuyunuz." Fî üzüneyhi. "Onun her iki kulağına. " E fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne âyet-i kerîmesini. " E fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne âyet-i kerîmesini.

Yazmak lazım, başka türlü olmaz. Bunu yazacaksın.Yazmak lazım, başka türlü olmaz. Bunu yazacaksın. Benim çocuğum serkeş, laf dinlemez kerata şu âyeti yazayım, kulağına okuyayım; Benim çocuğum serkeş, laf dinlemez kerata şu âyeti yazayım, kulağına okuyayım; bir o kulağına bir o kulağına. Veyahut bizim hayvan önüne gitsem ısırır,bir o kulağına bir o kulağına. Veyahut bizim hayvan önüne gitsem ısırır, arkasına gitsem teper, huysuz.arkasına gitsem teper, huysuz. Üstüne binsem atar, daldan dala yerden yere çalar, yükleri bir tarafa dağıtır.Üstüne binsem atar, daldan dala yerden yere çalar, yükleri bir tarafa dağıtır. Kulağına okumak için yazacaksın. Nedir? Kulağına okumak için yazacaksın.

Nedir?

E fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne ve lehû esleme men fi's-semâvâti ve'l-ardi tav'an ve kerhen ve ileyhi E fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne ve lehû esleme men fi's-semâvâti ve'l-ardi tav'an ve kerhen ve ileyhi yürceûn âyet-i kerîmesini okuyacaksınız. Bu âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzûlü var.yürceûn âyet-i kerîmesini okuyacaksınız.

Bu âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzûlü var.
Ehli kitaptan, yahudilerden bir grup gelmişler; "Biz Hz. İbrahim'in dini üzereyiz." demişler.Ehli kitaptan, yahudilerden bir grup gelmişler; "Biz Hz. İbrahim'in dini üzereyiz." demişler. Öteki grup gelmiş; "Hayır, siz değilsiniz. Biz Hz. İbrahim'in dini üzereyiz." demişler.Öteki grup gelmiş; "Hayır, siz değilsiniz. Biz Hz. İbrahim'in dini üzereyiz." demişler. Peygamber Efendimiz'e gelmişler. Efendimiz onlara; "İkiniz de yanlış yoldasınız. Peygamber Efendimiz'e gelmişler. Efendimiz onlara; "İkiniz de yanlış yoldasınız. Doğru yol İslâm. İkiniz de yanlış yoldasınız." Diyor. E fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne. Doğru yol İslâm. İkiniz de yanlış yoldasınız." Diyor.

E fe-ğayra dîni'llâhi yebğûne.
Onlar Allah'ın dininden gayrısını mı talep ediyorlar? Onlar Allah'ın dininden gayrısını mı talep ediyorlar?

Allah'ın dini İslâm, şurada duruyor. Maksatları, İslâm'a gelmemek.Allah'ın dini İslâm, şurada duruyor. Maksatları, İslâm'a gelmemek. "Biz Hz. İbrahim'in yolundayız." diyorlar. "Yok biz yolundayız, siz değilsiniz.""Biz Hz. İbrahim'in yolundayız." diyorlar. "Yok biz yolundayız, siz değilsiniz." Kendi yollarında kalacaklar. Kendi yollarını sağlammış gibi göstermeye çalışıyorlar. Değil!Kendi yollarında kalacaklar. Kendi yollarını sağlammış gibi göstermeye çalışıyorlar. Değil! Orada kalmak için bahane arıyorlar, müslüman olmamak için kendilerine bahane bulmaya çalışıyorlar. Orada kalmak için bahane arıyorlar, müslüman olmamak için kendilerine bahane bulmaya çalışıyorlar.

E fe-gayra dîni'llâhi yebğûn. E fe-gayra dîni'llâhi yebğûn. "O şaşkın adamlar Allah'ın hak, halis kabul ettiği dini olan İslâm'dan gayrısını mı talep ediyorlar?"O şaşkın adamlar Allah'ın hak, halis kabul ettiği dini olan İslâm'dan gayrısını mı talep ediyorlar? Onu mu elde etmeye çalışıyorlar?" Onu mu elde etmeye çalışıyorlar?"

Ve lehû esleme men fi's-semâvâti ve'l-ardi tav'an ve kerhen.Ve lehû esleme men fi's-semâvâti ve'l-ardi tav'an ve kerhen. "Her şey, göktekiler ve yerdeki her mahlukât "Her şey, göktekiler ve yerdeki her mahlukât isteyerek istemeyerek Allah'a boyun vermiştir, O'na itaat etmektedir." isteyerek istemeyerek Allah'a boyun vermiştir, O'na itaat etmektedir."

Ona itaatten gayri şey mi olur? Ve ileyhi yürceûn.Ona itaatten gayri şey mi olur?

Ve ileyhi yürceûn.
"Bütün insanlar, bütün mahlukât O'na dönüp O'nun huzuruna gidecek." "Bütün insanlar, bütün mahlukât O'na dönüp O'nun huzuruna gidecek."

Ne biçim duygudur? Oyuncak mı bu din? Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını aramazlar mı? Ne biçim duygudur? Oyuncak mı bu din? Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını aramazlar mı?

Yerdeki gökteki nice varlıkların hepsi, hatta kendinden az,Yerdeki gökteki nice varlıkların hepsi, hatta kendinden az, küçük gördüğün kimseler bile küçük gördüğün kimseler bile Allah'a itaat edip dururken bu insanlar güya "akıllıyım" diye ortalıkta dolaşırlar,Allah'a itaat edip dururken bu insanlar güya "akıllıyım" diye ortalıkta dolaşırlar, çalımlarından yanlarına yanaşılmaz. çalımlarından yanlarına yanaşılmaz. Bunlar Allah'ın dinine tabi olmamaktan dolayı başlarına gelecek felaketlerden korkmazlar mı? Bunlar Allah'ın dinine tabi olmamaktan dolayı başlarına gelecek felaketlerden korkmazlar mı? Bu âyet-i kerîme, işte bu mânaya. Bunu okuyun. Tav'an ve kerhen her şey Allah'a itaat ediyor; Bu âyet-i kerîme, işte bu mânaya.

Bunu okuyun. Tav'an ve kerhen her şey Allah'a itaat ediyor;
siz de itaat edin. "Yâ Rabbi! Bu da itaat etsin." denmiş oluyor. siz de itaat edin. "Yâ Rabbi! Bu da itaat etsin." denmiş oluyor.

Bu âyetin okunmasıyla okuyan kimse zımnen ne demiş oluyor? Bu âyetin okunmasıyla okuyan kimse zımnen ne demiş oluyor?

Yerlerdeki ve göklerdeki her şey ister istemez Allahu Teâlâ hazretlerine itaat ediyor. Yerlerdeki ve göklerdeki her şey ister istemez Allahu Teâlâ hazretlerine itaat ediyor.

"Hadi bakalım, vazifeni bil de sen de muti ol, serkeşliği bırak." demiş oluyor. "Hadi bakalım, vazifeni bil de sen de muti ol, serkeşliği bırak." demiş oluyor. Böylece o âyetin bereketinden, nurundan faydalanarak o kimsenin yola gelmesi mümkün oluyor. Böylece o âyetin bereketinden, nurundan faydalanarak o kimsenin yola gelmesi mümkün oluyor.

Men sâe hulukuhû min insânin ev dâbbetin fe-ezzinû fî üzünihî. Men sâe hulukuhû min insânin ev dâbbetin fe-ezzinû fî üzünihî.

Deylemî Hz. Hüseyin Efendimiz'den radıyallahu anh'ten rivayet etmiş: Deylemî Hz. Hüseyin Efendimiz'den radıyallahu anh'ten rivayet etmiş:

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

"İnsandan veya hayvandan, binekten, huyu kötü olanın kulağına ezan okuyun." "İnsandan veya hayvandan, binekten, huyu kötü olanın kulağına ezan okuyun."

Bu ezanda ne var? Allah'ın yoluna davet var. Allah'a ibadete, inkıyata davet var. Bu ezanda ne var?

Allah'ın yoluna davet var. Allah'a ibadete, inkıyata davet var.
Allah'ın azametini zikrediyorsun. Varlığını, birliğini ikrar ediyorsun. Allah'ın azametini zikrediyorsun. Varlığını, birliğini ikrar ediyorsun. "Salaha gel, felaha gel" demiş oluyorsun. "Salaha gel, felaha gel" demiş oluyorsun. Bu ezan o hayvanın, o çocuğun, o insanın kulağına okunduğu zaman, Bu ezan o hayvanın, o çocuğun, o insanın kulağına okunduğu zaman, onun hayra gelmesine -mânevî bakımdan bir bereket hasıl olur,onun hayra gelmesine -mânevî bakımdan bir bereket hasıl olur, nasip olur- doğru yola gelmesine vesile olur. nasip olur- doğru yola gelmesine vesile olur.

Onun için biz daha doğar doğmaz çocuklarımızın kulaklarınaOnun için biz daha doğar doğmaz çocuklarımızın kulaklarına ezan okuyoruz ki Allah'a muti kul, müslüman kul olsun, mü'min kul olsun ibadet ehli olsun.ezan okuyoruz ki Allah'a muti kul, müslüman kul olsun, mü'min kul olsun ibadet ehli olsun. Sağına ezan, soluna kamet -o da ezan sayılır- okuyoruz.Sağına ezan, soluna kamet -o da ezan sayılır- okuyoruz. Çocuklarımızın adını bile ondan sonra koyuyoruz. Bu hadîs-i şerîften onun delili karşımıza çıktı. Çocuklarımızın adını bile ondan sonra koyuyoruz. Bu hadîs-i şerîften onun delili karşımıza çıktı.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Men zenâ harace mine'l-îmân ve men şeribe'l-hamreMen zenâ harace mine'l-îmân ve men şeribe'l-hamre ğayra mükrehin harace mine'l-îmân ve men intehebe nehbeten yesteşrifühe'n-nâsü harace mine'l-îmân.ğayra mükrehin harace mine'l-îmân ve men intehebe nehbeten yesteşrifühe'n-nâsü harace mine'l-îmân. "Kim zina ederse iman ondan çıkar gider. Kim tazyik edilmeden, zorlatılmadan içki içerse imandan çıkar."Kim zina ederse iman ondan çıkar gider. Kim tazyik edilmeden, zorlatılmadan içki içerse imandan çıkar. Kim insanların teveccüh etmiş olduğu, hakkı olan, kullanmakta olduğu bir şeyiKim insanların teveccüh etmiş olduğu, hakkı olan, kullanmakta olduğu bir şeyi haksız olarak çalıp alır, yağma eder, gasp ederse imandan çıkmış olur diyor." haksız olarak çalıp alır, yağma eder, gasp ederse imandan çıkmış olur diyor."

Burada biraz izahat vermemiz lazım. "Kim zina ederse imandan çıkar." Burada biraz izahat vermemiz lazım.

"Kim zina ederse imandan çıkar."

"Ben bu zinayı yapıyorum. Ne olacakmış yani? Alan razı, veren razı!" "Ben bu zinayı yapıyorum. Ne olacakmış yani? Alan razı, veren razı!"

Ha! Kâfir oldun sen, imandan çıktın. Artık istediğin kadar uğraş.Ha! Kâfir oldun sen, imandan çıktın. Artık istediğin kadar uğraş. Böyle derse olmaz. Böyle derse iman kalmaz, gider. Böyle derse olmaz. Böyle derse iman kalmaz, gider. Ama günah olduğunu biliyor; o zaman kendisinden imanın nuru gider, hakikaten kâfir olmaz.Ama günah olduğunu biliyor; o zaman kendisinden imanın nuru gider, hakikaten kâfir olmaz. İmanın nuru gider, münafık durumuna düşer. Günahtan dolayı münafıklık durumuna düşer. İmanın nuru gider, münafık durumuna düşer. Günahtan dolayı münafıklık durumuna düşer. Kâfir durumuna düşmez ama kâfirliğe benzeyişi amelinin cinsinden, şeklinden dolayı oluyor. Kâfir durumuna düşmez ama kâfirliğe benzeyişi amelinin cinsinden, şeklinden dolayı oluyor. Başka hadîs-i şerîfler de var: Başka hadîs-i şerîfler de var:

"O anda iman çıkar da başının üstünde durur; sonra tevbe ederse gelir." diye de rivayetler var. "O anda iman çıkar da başının üstünde durur; sonra tevbe ederse gelir." diye de rivayetler var.

Hasılı bizim ulemâmız, bütün hadîs-i şerîfleri inceleyip de dinin inceliğine derinden vakıf olanHasılı bizim ulemâmız, bütün hadîs-i şerîfleri inceleyip de dinin inceliğine derinden vakıf olan müçtehitlerimiz demişler ki; "Günah-ı kebâir, büyük günah bile müçtehitlerimiz demişler ki; "Günah-ı kebâir, büyük günah bile insanı dinden mahrum etmez, mürted veya kâfir durumuna düşürmez, ama imanın nuru gider." insanı dinden mahrum etmez, mürted veya kâfir durumuna düşürmez, ama imanın nuru gider."

Helal sayarsa kâfir, hiç tereddüt yok, tamam. Helal sayarsa kâfir, hiç tereddüt yok, tamam. "Bunun bir mahsuru yoktur." derse kâfir olur. "Ne varmış yani? "Bunun bir mahsuru yoktur." derse kâfir olur. "Ne varmış yani? Bayramda tebrikleşmek için arkadaşımın evine gitmişim. Bana bir kadeh likör ikram etmiş.Bayramda tebrikleşmek için arkadaşımın evine gitmişim. Bana bir kadeh likör ikram etmiş. Ne olurmuş yani? Ne münasebet! Bunun neresi, niye günah?" Ne olurmuş yani? Ne münasebet! Bunun neresi, niye günah?"

Peki sen şu kainatın sahibi ile harp mi edeceksin? O'nun hükmüne karşı mı geleceksin?Peki sen şu kainatın sahibi ile harp mi edeceksin? O'nun hükmüne karşı mı geleceksin? Adam kanunun hükmüne karşı gelmiyor, gelemiyor. İsterse gelsin; polis var, mahkeme var, hapis var. Adam kanunun hükmüne karşı gelmiyor, gelemiyor. İsterse gelsin; polis var, mahkeme var, hapis var. Çeşit çeşit cezalar var. Allahu Teâlâ hazretlerinden korkmuyor. Öyle diyenler var.Çeşit çeşit cezalar var. Allahu Teâlâ hazretlerinden korkmuyor. Öyle diyenler var. Allah akıl fikir versin. Ne söylediğinin, ne yaptığının farkında değil.Allah akıl fikir versin. Ne söylediğinin, ne yaptığının farkında değil. Paldır küldür cehenneme yuvarlanıyor. Sonra anlayacak, işin farkına varacak. Paldır küldür cehenneme yuvarlanıyor. Sonra anlayacak, işin farkına varacak. Demek ki zina etmek, içki içmek, mal yağmalamak, haksız mal almak,Demek ki zina etmek, içki içmek, mal yağmalamak, haksız mal almak, bunların hepsi imanı elinden kaçırıyor, nurunu gideriyor, insanı kötü duruma düşürüyor. bunların hepsi imanı elinden kaçırıyor, nurunu gideriyor, insanı kötü duruma düşürüyor.

Men sâethü seyyietühû ve serrethü hasenetühû fe-hüve mü'minün. Men sâethü seyyietühû ve serrethü hasenetühû fe-hüve mü'minün.

Bu hadîs-i şerîf de Hz. Ömer radıyallahu anh, Ebû Said el-Hudrî, Bu hadîs-i şerîf de Hz. Ömer radıyallahu anh, Ebû Said el-Hudrî, Ebû Ümâme el-Bâhilî tarafından Peygamber Efendimiz'den rivayet edilmiş.Ebû Ümâme el-Bâhilî tarafından Peygamber Efendimiz'den rivayet edilmiş. Muhtelif hadis kaynaklarında geçiyor; sahih bir hadîs-i şerîf. Muhtelif hadis kaynaklarında geçiyor; sahih bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz bize bir ölçü veriyor. Men sâethu seyyietühû.Peygamber Efendimiz bize bir ölçü veriyor.

Men sâethu seyyietühû.
"Yaptığı kötülük, kendisinin fenasına giden..." "Tüh ya, ben bunu niye yaptım?"Yaptığı kötülük, kendisinin fenasına giden..."

"Tüh ya, ben bunu niye yaptım?
Ne zayıf adamım. Niye şeytana uydum, nefse uydum?" diyor yani yaptığı kötülük fenasına gidiyor. Ne zayıf adamım. Niye şeytana uydum, nefse uydum?" diyor yani yaptığı kötülük fenasına gidiyor.

"Yaptığı kötülüğü fenasına giden, yaptığı iyiliği de kendisini sevindiren kimse mü'min kimsedir."Yaptığı kötülüğü fenasına giden, yaptığı iyiliği de kendisini sevindiren kimse mü'min kimsedir. " Çünkü o üzülme, o sevinme imandan dolayı olur. Mü'min olmasa aldırmaz." Çünkü o üzülme, o sevinme imandan dolayı olur. Mü'min olmasa aldırmaz. Vur patlasın çal oynasın kabahatinde, kusurunda, günahında devam eder. Hiç aldırmaz.Vur patlasın çal oynasın kabahatinde, kusurunda, günahında devam eder. Hiç aldırmaz. O mü'min olduğundan günah işleyince, kusur işleyince, fenalık yapınca üzüntü duyuyor.O mü'min olduğundan günah işleyince, kusur işleyince, fenalık yapınca üzüntü duyuyor. Yaptı ama pişman. Pişmanlık duyuyor, fenasına gidiyor, "Bir daha yapmayayım." diye azmediyor. Yaptı ama pişman. Pişmanlık duyuyor, fenasına gidiyor, "Bir daha yapmayayım." diye azmediyor.

Allahu Teâlâ hazretleri tevbeyi kabul edicidir. Allahu Teâlâ hazretleri tevbeyi kabul edicidir. Kulları pişman olup tevbe ettiği zaman bağışlar, günahları örter, siler, affeder;Kulları pişman olup tevbe ettiği zaman bağışlar, günahları örter, siler, affeder; kul başkasına söylemedikçe kimseye göstermez. Bazısı günahı işler, bir de övünür: kul başkasına söylemedikçe kimseye göstermez. Bazısı günahı işler, bir de övünür:

"Geçen akşam bir yerde bir toplandık. Bir içtik, bir içtik!" "Geçen akşam bir yerde bir toplandık. Bir içtik, bir içtik!"

Kepaze! Madem o kepazeliği yaptın, sus bari, söyleme! Şahit mi topluyorsun? Kepaze! Madem o kepazeliği yaptın, sus bari, söyleme! Şahit mi topluyorsun?

Yevm-i kıyamette hepsi; "Evet yâ Rabbi! Ben duydum; yanımda ikrar etti, içti." Bunu mu desin?Yevm-i kıyamette hepsi; "Evet yâ Rabbi! Ben duydum; yanımda ikrar etti, içti."

Bunu mu desin?
Öyle mi istiyorsun? Mahkeme-i Kübrâ'da başına bela olacak şahit mi hazırlıyorsun?Öyle mi istiyorsun? Mahkeme-i Kübrâ'da başına bela olacak şahit mi hazırlıyorsun? Belki tevbe edersen Allah silecek. Belki tevbe edersen Allah silecek.

Men setera ehâhü'l-müslime bimâ yurdîhi erdâhu'llâhu teâlâ fi'd-dünyâ ve'l-âhireh. Men setera ehâhü'l-müslime bimâ yurdîhi erdâhu'llâhu teâlâ fi'd-dünyâ ve'l-âhireh.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz, aynı mânayı bir kere daha ifade edecek: Peygamber Efendimiz, aynı mânayı bir kere daha ifade edecek:

"Kim müslüman kardeşinin kabahatini onu memnun edecek, onun hoşuna gidecek bir tarzda örterse..." "Kim müslüman kardeşinin kabahatini onu memnun edecek, onun hoşuna gidecek bir tarzda örterse..."

"'İyi be, aferin ya, filanca arkadaş benim karıştırdığım haltı hiç belli etmedi, "'İyi be, aferin ya, filanca arkadaş benim karıştırdığım haltı hiç belli etmedi, kapattı, hiç kimseye duyurmadı.'kapattı, hiç kimseye duyurmadı.' diyeceği şekilde müslüman kardeşinin bir kabahatini onun hoşuna gideceği bir tarzda,diyeceği şekilde müslüman kardeşinin bir kabahatini onun hoşuna gideceği bir tarzda, tam, dört başı mamur güzelce kapatırsa, örterse, hoşuna gidecek bir tarzda tevil ederse; tam, dört başı mamur güzelce kapatırsa, örterse, hoşuna gidecek bir tarzda tevil ederse; 'Yok, o öyle yapmamıştır, ben onun huyunu bilirim;'Yok, o öyle yapmamıştır, ben onun huyunu bilirim; o, o günahtan değildir de şöyledir, böyledir." şeklinde o, o günahtan değildir de şöyledir, böyledir." şeklinde hoşuna gidecek bir tevil bulup bir çare bulup kapatır, kusurunu göstermezsehoşuna gidecek bir tevil bulup bir çare bulup kapatır, kusurunu göstermezse Allah da onun dünya ve âhirette gönlünü razı eder, hoşnut eder." Allah da onun dünya ve âhirette gönlünü razı eder, hoşnut eder."

"Al kulum, beğendin mi? Razı mısın? Daha ister misin? "Al kulum, beğendin mi? Razı mısın? Daha ister misin? Al, daha al, daha al." diye razı oluncaya kadar verir. Al, daha al, daha al." diye razı oluncaya kadar verir. Bu razı etmesi çok güzel. Erdahu'llah "razı oluncaya kadar." Bu razı etmesi çok güzel.

Erdahu'llah "razı oluncaya kadar."

Duhâ sûresinde; Ve le-sevfe yu'tîke rabbüke fe-terdâ âyet-i kerîmesi inince sahâbe-i kirâmın en sevinçli zamanı oldu. Duhâ sûresinde; Ve le-sevfe yu'tîke rabbüke fe-terdâ âyet-i kerîmesi inince sahâbe-i kirâmın en sevinçli zamanı oldu. Hepsi bayram ettiler: Hepsi bayram ettiler:

"Rabbin sana verecek de sen razı olacaksın ey Resûlüm!"Rabbin sana verecek de sen razı olacaksın ey Resûlüm! Sen razı oluncaya kadar Mevlâ sana ihsan edecek, ikram edecek, istediğini lütfedecek, verecek." Sen razı oluncaya kadar Mevlâ sana ihsan edecek, ikram edecek, istediğini lütfedecek, verecek."

"Tamam" dediler. Komşuda pişer, bize de düşer gibi. Resûlullah razı olacak ne demek? "Tamam" dediler. Komşuda pişer, bize de düşer gibi.

Resûlullah razı olacak ne demek?

O ümmetini de esirgemez, düşünür. O ümmetini de esirgemez, düşünür.

Sevinçlerinden bayram ettiler Allahuekber dediler.Sevinçlerinden bayram ettiler Allahuekber dediler. Onun için Duhâ sûresinden itibaren bütün sûrelerin sonundaOnun için Duhâ sûresinden itibaren bütün sûrelerin sonunda Allahuekber deniliyor. Lâ ilâhe illallâhu va'llâhu ekber Allahuekber deniliyor. Lâ ilâhe illallâhu va'llâhu ekber allahuekber veli'l-lahi'l-hamd denmesi oradan geliyor. Allah razı ederse ne güzel olur! allahuekber veli'l-lahi'l-hamd denmesi oradan geliyor.

Allah razı ederse ne güzel olur!

O halde ne yapalım? O halde ne yapalım?

Kardeşimizin gönlünü hoş edecek tarzda kusurunu, kabahatini örtmeye çalışalım. Kardeşimizin gönlünü hoş edecek tarzda kusurunu, kabahatini örtmeye çalışalım.

"Ama kusuru var!" Ört işte. Olunca örteceksin. Kusur yoksa zaten neyi örteceksin?"Ama kusuru var!"

Ört işte. Olunca örteceksin. Kusur yoksa zaten neyi örteceksin?
Bir kusur var ki senin örtmen bahis konusu oluyor; kusuru örteceksin. Bir kusur var ki senin örtmen bahis konusu oluyor; kusuru örteceksin.

Öteki hadîs-i şerîfe geçelim: Men setere müslimen seterehu'llâhu fi'd-dünyâ ve'l-âhireh. Öteki hadîs-i şerîfe geçelim:

Men setere müslimen seterehu'llâhu fi'd-dünyâ ve'l-âhireh.
"Kim bir müslümanı örterse Allah da onu dünyada âhirette örter." "Kim bir müslümanı örterse Allah da onu dünyada âhirette örter."

Günahlarını örter, kabahatini göstermez. İnsan çırılçıplak ortada kalsa ne olur? Günahlarını örter, kabahatini göstermez.

İnsan çırılçıplak ortada kalsa ne olur?

"Eyvah! Bir örtü olsa bari bir battaniyeye bürünsem." der."Eyvah! Bir örtü olsa bari bir battaniyeye bürünsem." der. Bir yangında, bir afette; "hiç olmazsa bir battaniyeye bürünsem, battaniye olsa" der. Bir yangında, bir afette; "hiç olmazsa bir battaniyeye bürünsem, battaniye olsa" der.

"Kim birisinin ayıbını örterse Allah da onu örter. Allah da onun ayıbını, kusurunu göstermez." "Kim birisinin ayıbını örterse Allah da onu örter. Allah da onun ayıbını, kusurunu göstermez."

Hadîs-i şerîf devam ediyor: Hadîs-i şerîf devam ediyor:

Ve men fekke an mekrûbin fekka'llâhu anhü kurbeten min kürebi yevmi'l-kıyâmeh.Ve men fekke an mekrûbin fekka'llâhu anhü kurbeten min kürebi yevmi'l-kıyâmeh. "Kim bir müslümanın üzerinden bir derdini, sıkıntısını çekip alırsa "Kim bir müslümanın üzerinden bir derdini, sıkıntısını çekip alırsa Allah da onu kıyamet gününün dertlerinden sıkıntılarından bir sıkıntısını alarak sevindirir." Allah da onu kıyamet gününün dertlerinden sıkıntılarından bir sıkıntısını alarak sevindirir."

"Sen müslümana öyle yapmıştın. Onun derdini gidermiştin, yardım etmiştin.""Sen müslümana öyle yapmıştın. Onun derdini gidermiştin, yardım etmiştin." diye mükâfat olarak böyle yapar. diye mükâfat olarak böyle yapar.

Ve men kâne fî hâceti ehîhi kâne'llâhu fî hâcetihî. Ve men kâne fî hâceti ehîhi kâne'llâhu fî hâcetihî. "Her kim bir müslüman kardeşinin ihtiyacını giderme yolunda faaliyette bulunursa"Her kim bir müslüman kardeşinin ihtiyacını giderme yolunda faaliyette bulunursa o yolda, o çalışmada olursa Allah da onun hâcetini giderir, ona ikram eder." o yolda, o çalışmada olursa Allah da onun hâcetini giderir, ona ikram eder."

Hani derler ya men dakka dukka "Çalma kapını, çalarlar kapını." Hani derler ya men dakka dukka "Çalma kapını, çalarlar kapını." Yani o tersine bu yüzüne. O menfî bu müspet.Yani o tersine bu yüzüne. O menfî bu müspet. Kötülük yapan kötülük bulur da, iyilik yapan da iyilik bulur. Kötülük yapan kötülük bulur da, iyilik yapan da iyilik bulur.

Kim bir müslüman kardeşini örterse Allah da onu örtüyor.Kim bir müslüman kardeşini örterse Allah da onu örtüyor. Kim bir müslüman kardeşinin üstünden sıkıntısını alırsa ondan onu kurtarırsaKim bir müslüman kardeşinin üstünden sıkıntısını alırsa ondan onu kurtarırsa Allah da onu kurtarıyor. Kim bir müslüman kardeşinin işini görmeye koşturuyorsa Allah da onu kurtarıyor. Kim bir müslüman kardeşinin işini görmeye koşturuyorsa ihtiyacını gideriyorsa Allah da onun ihtiyacını giderir. ihtiyacını gideriyorsa Allah da onun ihtiyacını giderir.

Daha önceki vaazlarda da kardeşlerime söylemiştim. Duanın şekilleri var.Daha önceki vaazlarda da kardeşlerime söylemiştim. Duanın şekilleri var. Bu da fiili dua. Biz el açıyoruz; "Yâ Rabbi! Çok sıkıntım var, çok derdim var.Bu da fiili dua. Biz el açıyoruz; "Yâ Rabbi! Çok sıkıntım var, çok derdim var. Bu derdi benim üzerimden al." diyoruz. Bu bir dua şekli.Bu derdi benim üzerimden al." diyoruz. Bu bir dua şekli. Ama gidip bir başka dertli kardeşininAma gidip bir başka dertli kardeşinin -senin halledebileceğin- bir derdini halletmek de bir başka dua şekli.-senin halledebileceğin- bir derdini halletmek de bir başka dua şekli. Sen onu halledince Allah buradan senin derdini halleder. Sen onu halledince Allah buradan senin derdini halleder.

Hindistanlı birisiyle tanışmıştık. "Islah olmaz, zıpır bir oğlum vardı."Hindistanlı birisiyle tanışmıştık. "Islah olmaz, zıpır bir oğlum vardı." Babası müslüman, oğlu zıpır; laf dinlemez. Ne kadar söz söylese yola gelmez, haylaz bir evlat. Babası müslüman, oğlu zıpır; laf dinlemez. Ne kadar söz söylese yola gelmez, haylaz bir evlat. "'Ben Müslümanlığı yayayım, öğreteyim.' diye, tebliğ için anlatmaya başka bir diyara gittim. "'Ben Müslümanlığı yayayım, öğreteyim.' diye, tebliğ için anlatmaya başka bir diyara gittim. Bizim evden, 'Oğlan ıslah oldu.' diye haber geldi." diyor.Bizim evden, 'Oğlan ıslah oldu.' diye haber geldi." diyor. İşte öyle olur.İşte öyle olur. Sen öyle çalışırsan Allahu Teâlâ hazretleri mukallibü'l-kulûb'tür, gönülleri çevirir.Sen öyle çalışırsan Allahu Teâlâ hazretleri mukallibü'l-kulûb'tür, gönülleri çevirir. Yüz seksen derece döndü. Bak o tarafa gidiyordu, bu tarafa gitmeye başladı. Yüz seksen derece döndü. Bak o tarafa gidiyordu, bu tarafa gitmeye başladı.

Kim çeviriyor? Allahu Teâlâ hazretleri. Biz işleri yaptırma yerini bilmiyoruz.Kim çeviriyor?

Allahu Teâlâ hazretleri.

Biz işleri yaptırma yerini bilmiyoruz.
Kapıcıya gidiyoruz; "Benim için şunu yap, bunu yap." diyoruz. Yahu, kapıcı o işten ne anlar?Kapıcıya gidiyoruz; "Benim için şunu yap, bunu yap." diyoruz. Yahu, kapıcı o işten ne anlar? Bakana çıksana, o işi yürüten genel müdüre çıksana. O işin sahibine çıksana.Bakana çıksana, o işi yürüten genel müdüre çıksana. O işin sahibine çıksana. Kuldan bekliyoruz. Allahu Teâlâ hazretlerinden istesene. Kuldan bekliyoruz. Allahu Teâlâ hazretlerinden istesene.

Diğer hadîs-i şerîf yine aynı tarzda devam ediyor. Diğer hadîs-i şerîf yine aynı tarzda devam ediyor.

Men serre müslimen ba'dî fe-kad serrenî fî kabrîMen serre müslimen ba'dî fe-kad serrenî fî kabrî ve men serrenî fî kabrî serrehu'llâhu teâlâ yevme'l-kıyâmeti. ve men serrenî fî kabrî serrehu'llâhu teâlâ yevme'l-kıyâmeti.

İbn Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. İbn Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

"Benden sonra kim bir müslümanı sevindirirse -ben vefat ettim;"Benden sonra kim bir müslümanı sevindirirse -ben vefat ettim; benim hayatımda kardeş olursunuz, 'peygamberdir' diye etrafımda halkalanırsınız amabenim hayatımda kardeş olursunuz, 'peygamberdir' diye etrafımda halkalanırsınız ama benden sonra gevşemeyin- şad ederse sanki kabrimde beni sevindirmiş olur." benden sonra gevşemeyin- şad ederse sanki kabrimde beni sevindirmiş olur."

Ve men serrenî fî kabrî. "Kim de beni kabrimde, vefat ettikten sonra sevindirirse."Ve men serrenî fî kabrî. "Kim de beni kabrimde, vefat ettikten sonra sevindirirse." Serrehu'llâhu teâlâ yevme'l-kıyâmeh. "Kıyamet gününde de Allah onu sevindirir." Serrehu'llâhu teâlâ yevme'l-kıyâmeh. "Kıyamet gününde de Allah onu sevindirir."

"Sen Peygamberimin gönlünü hoş etmiştin, gel bakalım kulum." der. "Sen Peygamberimin gönlünü hoş etmiştin, gel bakalım kulum." der.

Buradan ne anlıyoruz? Müslüman kardeşlerimizin gönlünü hoş etmeye bahane arayacağız.Buradan ne anlıyoruz?

Müslüman kardeşlerimizin gönlünü hoş etmeye bahane arayacağız.
Tilki gibi kulak kabartacağız, etrafımıza gözcü gibi bakacağız.Tilki gibi kulak kabartacağız, etrafımıza gözcü gibi bakacağız. "Acaba hangi müslüman kardeşime nasıl bir fırsat bulurum da "Acaba hangi müslüman kardeşime nasıl bir fırsat bulurum da nasıl bir şey yaparım da gönlünü hoş ederim?nasıl bir şey yaparım da gönlünü hoş ederim? 'Allah razı olsun!' dedirtip bir duasını alırım? Nasıl sevindiririm?" Onun çaresine bakacağız. 'Allah razı olsun!' dedirtip bir duasını alırım? Nasıl sevindiririm?" Onun çaresine bakacağız.

Biz Erenköy'de oturuyoruz Bir sakallı amca vardı; o anlattı: Biz Erenköy'de oturuyoruz Bir sakallı amca vardı; o anlattı:

Filanca aileden vefat etmiş bir kimse için diyor ki; "Allah rahmet eylesin!Filanca aileden vefat etmiş bir kimse için diyor ki; "Allah rahmet eylesin! Kurban bayramında camiden çıktık. Bana "gel bakalım" dedi. Ben fakirim.Kurban bayramında camiden çıktık. Bana "gel bakalım" dedi. Ben fakirim. Tuttu elimden sürünün başına gitti; 'Bir koyun seç bakalım.' dedi." Hık mık... Tuttu elimden sürünün başına gitti; 'Bir koyun seç bakalım.' dedi." Hık mık... Tabi bir güzel koyun seçmiş. "Hadi al götür bakalım evine." demiş.Tabi bir güzel koyun seçmiş. "Hadi al götür bakalım evine." demiş. O fukaracık kurban kesecek durumda değil. Boynu bükük kalacaktı.O fukaracık kurban kesecek durumda değil. Boynu bükük kalacaktı. Koçu çekmiş, götürmüş. Bak vefat ettikten sonra hâlâ candan yad ediyor.Koçu çekmiş, götürmüş. Bak vefat ettikten sonra hâlâ candan yad ediyor. Sevindirmeye bahane aramak lazım. Müslümanlık bu. Sevindirmeye bahane aramak lazım. Müslümanlık bu.

Müzelerde, şu eski kitapların içinde, -yeni kitaplarda da yok- tarihte. Müzelerde, şu eski kitapların içinde, -yeni kitaplarda da yok- tarihte. Suriye'de olan hadiselerin bir resmi. Hama katliamı! İsrail mi girdi Suriye'ye? Hayır! Suriye'de olan hadiselerin bir resmi. Hama katliamı!

İsrail mi girdi Suriye'ye?

Hayır!
Suriyeli Suriyeliyi yedi bitirdi. Bir ailenin içine girmiş; hanım bir tarafa serilmiş yatmış, Suriyeli Suriyeliyi yedi bitirdi. Bir ailenin içine girmiş; hanım bir tarafa serilmiş yatmış, kanlar içinde, bey bir tarafa serilmiş yatmış. Kim geldi buraya? Rus mu geldi? kanlar içinde, bey bir tarafa serilmiş yatmış.

Kim geldi buraya?

Rus mu geldi?

İsrailli mi geldi? Hayır! Suriyeli Suriyeli'ye girdi. İsrailli mi geldi?

Hayır!

Suriyeli Suriyeli'ye girdi.

Harpte çocuk öldürmek var mı, kadın öldürmek var mı? Harpte çocuk öldürmek var mı, kadın öldürmek var mı?

Beynelmilel kaidelere göre, uluslar arası anlaşmalara göre yok. Bu ne böyle? Beynelmilel kaidelere göre, uluslar arası anlaşmalara göre yok.

Bu ne böyle?

İşte resmi. Hunharlık, canavarlık, gaddarlık, zalimlik, hainlik, kâfirlik ne dersen de. İşte resmi. Hunharlık, canavarlık, gaddarlık, zalimlik, hainlik, kâfirlik ne dersen de.

"Kim müslümanın karşısına çıkar da ona kılıç çekerse öldürürse"Kim müslümanın karşısına çıkar da ona kılıç çekerse öldürürse cehennemde ebedî olarak yerini hazırlasın." Ebedî! cehennemde ebedî olarak yerini hazırlasın."

Ebedî!

Ve men katele mü'minen müteammiden fe-cezâühû cehenneme hâliden fîhâ. Ve men katele mü'minen müteammiden fe-cezâühû cehenneme hâliden fîhâ.

Ebedîyen cennete girmemek üzere gitti.Ebedîyen cennete girmemek üzere gitti. O Suriye'nin idarecileri, o savaşları çıkaranlar, kışkırtanlar,O Suriye'nin idarecileri, o savaşları çıkaranlar, kışkırtanlar, emperyalistlerden o zavallı halkı birbirine düşürenler yazık etti!emperyalistlerden o zavallı halkı birbirine düşürenler yazık etti! Kimler sebep olduysa hepsi kıyamet gününde şöyle dizilecekler.Kimler sebep olduysa hepsi kıyamet gününde şöyle dizilecekler. Kafaları traşlı, boynu bükük duran herifler gibi... "Bu katliamı sen mi yaptın?Kafaları traşlı, boynu bükük duran herifler gibi...

"Bu katliamı sen mi yaptın?
Sen mi buyurdun? Sen mi sebep oldun?" Hepsi hesap verecek.Sen mi buyurdun? Sen mi sebep oldun?"

Hepsi hesap verecek.
Bir kadıncağıza nasıl kıyar insan? Düşünün bir insan bir ailenin içine giriyor; Bir kadıncağıza nasıl kıyar insan? Düşünün bir insan bir ailenin içine giriyor; onu öldürüyor, bunu öldürüyor. O öldürülürken ötekisinin yüreği dayanır? Neler oluyor? onu öldürüyor, bunu öldürüyor. O öldürülürken ötekisinin yüreği dayanır?

Neler oluyor?

Yine en medeni devlet biz Türkleriz. Allah bizi şeytana uydurmasın! Yine en medeni devlet biz Türkleriz. Allah bizi şeytana uydurmasın!

Bizim medeniyetimiz, dünyanın en olgun medeniyetidir. Buna yüzde yüz inanın. Bizim medeniyetimiz, dünyanın en olgun medeniyetidir. Buna yüzde yüz inanın.

"Fransa çok medeniyetin beşiği!" Şöyle külahımı ters çevirivereyim de önüme koyayım. "Fransa çok medeniyetin beşiği!"

Şöyle külahımı ters çevirivereyim de önüme koyayım.
Sen onun içine anlattığın kadar anlat. Sen benim külahıma anlat.Sen onun içine anlattığın kadar anlat. Sen benim külahıma anlat. O Fransa, o Cezayir'e gittiği zaman;O Fransa, o Cezayir'e gittiği zaman; "Ben onlara medeniyet götürüyorum." diye nüfusun üçte birini kesti. "Ben onlara medeniyet götürüyorum." diye nüfusun üçte birini kesti.

Ne medeniyeti götürüyorsun? Senin Cezayir'de ne işin var? Senin diyarın mı? Ne medeniyeti götürüyorsun?

Senin Cezayir'de ne işin var?

Senin diyarın mı?

Niye gittin, niye kestin? Niye gittin, niye kestin?

İtalya. Libya'ya geldi, nüfusun yüzde ellisini kesti, her iki kişiden bir kişiyi kesti. İtalya. Libya'ya geldi, nüfusun yüzde ellisini kesti, her iki kişiden bir kişiyi kesti. Niye kesiyorsun? Dur bakalım, anlayalım. Buğday ektin de orağı aldın da onu mu kesiyorsun?Niye kesiyorsun? Dur bakalım, anlayalım. Buğday ektin de orağı aldın da onu mu kesiyorsun? İnsan kesiyor. Nerede medeniyet? Bunun neresi medeniyet? İnsan kesiyor. Nerede medeniyet? Bunun neresi medeniyet?

Allah insanın gönlüne iman versin, vicdan versin, merhamet versin. Allah insanın gönlüne iman versin, vicdan versin, merhamet versin. İnsan o zaman insan olur. Gerisi laf... İnsan o zaman insan olur. Gerisi laf...

"Kendim rahat edeceğim." diye öteki insanların başlarına basar,"Kendim rahat edeceğim." diye öteki insanların başlarına basar, çatır çatır kafataslarını kırar, oturur keyfine bakar o.çatır çatır kafataslarını kırar, oturur keyfine bakar o. İnsan İslâm'dan uzaklaştı mı canavardan beter olur.İnsan İslâm'dan uzaklaştı mı canavardan beter olur. İnsanı İslâm'dan ayırmak kadar büyük zulüm olmaz. En büyük zulüm odur. Neden? İnsanı İslâm'dan ayırmak kadar büyük zulüm olmaz. En büyük zulüm odur.

Neden?

İnsanlıktan ayırıyorsun, merhametten ayırıyorsun.İnsanlıktan ayırıyorsun, merhametten ayırıyorsun. İlerideki bütün cinayetlerin vasatını hazırlıyorsun. İlerideki bütün cinayetlerin vasatını hazırlıyorsun. Bütün gaddarlıkların, bütün zalimliklerin, bütün hainliklerin,Bütün gaddarlıkların, bütün zalimliklerin, bütün hainliklerin, bütün fecî sahnelerin tohumu, başlangıcı oluyor.bütün fecî sahnelerin tohumu, başlangıcı oluyor. İnsan, müslüman olduğu zaman insan oluyor. İnsan, müslüman olduğu zaman insan oluyor.

Bak insan olduğu zaman, müslüman olduğu zamanBak insan olduğu zaman, müslüman olduğu zaman kardeşini sevindirmeye, kardeşinin işini görmeye, kardeşinin ayıbını örtmeye koşuyor.kardeşini sevindirmeye, kardeşinin işini görmeye, kardeşinin ayıbını örtmeye koşuyor. İslâm'dan ayrıldığı zaman dünyaya bakın. Haberleri zengin bir gazeteyi açın. İslâm'dan ayrıldığı zaman dünyaya bakın. Haberleri zengin bir gazeteyi açın. Orta Amerika kaynıyor. Korkunç! O onu kesiyor, bu bunu kesiyor. Orta Amerika kaynıyor. Korkunç! O onu kesiyor, bu bunu kesiyor. Bilmem ne, bilmem ne!Bilmem ne, bilmem ne! Hindistan'a, Güneydoğu Asya'ya, Filipinler'e bakıyorsun perişan.Hindistan'a, Güneydoğu Asya'ya, Filipinler'e bakıyorsun perişan. Afrika haberlerinin gelmesinden bıktık artık.Afrika haberlerinin gelmesinden bıktık artık. Ölenin haddi hesabı yok. Bunlar ne biçim insanlar! Bu ne biçim insanlık!Ölenin haddi hesabı yok. Bunlar ne biçim insanlar! Bu ne biçim insanlık! Bunlar aynı ananın babanın evlatları değil mi? Bunu neden yapıyorlar ve bunun çaresi ne? Bunlar aynı ananın babanın evlatları değil mi? Bunu neden yapıyorlar ve bunun çaresi ne?

Çare Allah'tan. İslâm! "İşte ona razı değilim!" Razı değilsen çekersin. Çare Allah'tan. İslâm!

"İşte ona razı değilim!"

Razı değilsen çekersin.

Ona razı olamıyor; neden? Düşünüyor, taşınıyor:Ona razı olamıyor; neden?

Düşünüyor, taşınıyor:
"Müslümanlık gelse ben içki içemeyeceğim, zina edemeyeceğim, çalışıp alnımın teriyle kazanacağım,"Müslümanlık gelse ben içki içemeyeceğim, zina edemeyeceğim, çalışıp alnımın teriyle kazanacağım, başkasını istismar etmek yok!" O kötü gibi geliyor. başkasını istismar etmek yok!"

O kötü gibi geliyor.
Ama asıl kötülük; İslâm'dan uzaklaşıldığı zaman oluyor. Ama asıl kötülük; İslâm'dan uzaklaşıldığı zaman oluyor.

Adam "Silah fabrikası çalışsın." diye iki taraf arasında harp çıkarıyor.Adam "Silah fabrikası çalışsın." diye iki taraf arasında harp çıkarıyor. Biliyoruz artık, gözümüz açıldı. Silahlar birikmeye başladı mı iki devleti birbirine düşürüyor.Biliyoruz artık, gözümüz açıldı. Silahlar birikmeye başladı mı iki devleti birbirine düşürüyor. Bir ona gidiyor bir ona gidiyor; "Bende silah var, alır mısın?" Bir ona gidiyor bir ona gidiyor; "Bende silah var, alır mısın?" diyor, alıyor tabi, adam harbe başlamış.diyor, alıyor tabi, adam harbe başlamış. Öbür tarafa da gidiyor; "Bak öbür taraf silah aldı, bundan alır mısın?" diyor, o da alıyor. Öbür tarafa da gidiyor; "Bak öbür taraf silah aldı, bundan alır mısın?" diyor, o da alıyor.

İsrail'in İran'a silah sattığını biliyor musunuz? İsrail'in İran'a silah sattığını biliyor musunuz?

Para gelsin de nereden gelirse gelsin. İster kanlı ister irinli ister gözyaşlı olsun.Para gelsin de nereden gelirse gelsin. İster kanlı ister irinli ister gözyaşlı olsun. Para gelsin, para! Niye? Parayla her türlü sefa var, zevk var, eğlence var. Para gelsin, para!

Niye?

Parayla her türlü sefa var, zevk var, eğlence var.
Parayı cebine koyan, eğlenir. Hey insanlık hey! Parayı cebine koyan, eğlenir.

Hey insanlık hey!

Peygamber Efendimiz, Âdem atamızı şöyle görmüş;Peygamber Efendimiz, Âdem atamızı şöyle görmüş; sağına bakıyor gülüyor, soluna bakıyor hüngür hüngür ağlıyor. sağına bakıyor gülüyor, soluna bakıyor hüngür hüngür ağlıyor.

Neden? Sağındaki cennetlik evlatlarını görüp gülermiş mübarek. Neden?

Sağındaki cennetlik evlatlarını görüp gülermiş mübarek.
Solundaki cehennemlikleri, asileri, zalimleri görür ağlarmış. Hepsi onun evladı değil mi?Solundaki cehennemlikleri, asileri, zalimleri görür ağlarmış. Hepsi onun evladı değil mi? Hepsi Âdemoğlu. Onları görünce de ağlarmış. Baba kalbi dayanır mı? Hepsi Âdemoğlu. Onları görünce de ağlarmış.

Baba kalbi dayanır mı?

İşte böyle. Din iman gitti mi insanın insanlıktan nasibi kalmıyor; İşte böyle.

Din iman gitti mi insanın insanlıktan nasibi kalmıyor;
hayvanlardan aşağı oluyor, kalleş oluyor, yalancı oluyor, gaddar oluyor. hayvanlardan aşağı oluyor, kalleş oluyor, yalancı oluyor, gaddar oluyor. Ahdine riayet yok, merhamet yok, insaf yok. O paranın hayrını görür mü acaba? Ahdine riayet yok, merhamet yok, insaf yok.

O paranın hayrını görür mü acaba?

Su testisi su yolunda kırılır hocam.Su testisi su yolunda kırılır hocam. O parayı yiyemeden başka zalim gelip onun başına konuyor; o da öyle gidiyor. O parayı yiyemeden başka zalim gelip onun başına konuyor; o da öyle gidiyor.

O zaman ne yapalım hocam? Bir kere sen müslüman ol; bir.O zaman ne yapalım hocam?

Bir kere sen müslüman ol; bir.
Sonra İslâm'ı öğretmeye çalış, başkalarına İslâm'ı anlat; iki. Sonra İslâm'ı öğretmeye çalış, başkalarına İslâm'ı anlat; iki. İslâm düşmanları ıslah olmaz, iflah olmaz. Ondan sonra da onlara karşı da güçlü kuvvetli ol, İslâm düşmanları ıslah olmaz, iflah olmaz. Ondan sonra da onlara karşı da güçlü kuvvetli ol, hazırlık yap, sağlam ol. hazırlık yap, sağlam ol.

"Türkiye'yi bir punduna getirsek de Balkanlar'ı, Tuna vilayetini, Mora vilayetini, "Türkiye'yi bir punduna getirsek de Balkanlar'ı, Tuna vilayetini, Mora vilayetini, Kırım'ı, Kafkasya'yı ve Afganistan'ı aldığımız gibi alsak!" "Alamaz!" Niye alamaz? Kırım'ı, Kafkasya'yı ve Afganistan'ı aldığımız gibi alsak!"

"Alamaz!"

Niye alamaz?

Niye alamasın? Öbür tarafları nasıl aldı? Eflak bizim değil miydi? Niye alamasın? Öbür tarafları nasıl aldı?

Eflak bizim değil miydi?
Viyana'ya kadar gitmemiş miydik?Viyana'ya kadar gitmemiş miydik? Kafkaslar bizim değil miydi? Kırım bizim değil miydi? Karadeniz Türk gölü değil miydi?Kafkaslar bizim değil miydi? Kırım bizim değil miydi? Karadeniz Türk gölü değil miydi? Bakü bizim değil miydi? Orta Asya bizim değil miydi? Nasıl aldı? "Onları aldı ama bizi alamaz." Bakü bizim değil miydi? Orta Asya bizim değil miydi? Nasıl aldı?

"Onları aldı ama bizi alamaz."

Ne garantin var? Allah'ın belası bir ömür sürüyorsun; içki, kumar... Ne garantin var?

Allah'ın belası bir ömür sürüyorsun; içki, kumar...
Allah başına taş yağdırır ya da düşman gönderir, düşman gülle yağdırır. Allah başına taş yağdırır ya da düşman gönderir, düşman gülle yağdırır. İlla taş mı yağacak sanıyorsun? İlla taş mı yağacak sanıyorsun? Müslüman ol, adam ol, evladını iyi yetiştir, İslâm'ı koru kolla, karşı tarafa hazırlan;Müslüman ol, adam ol, evladını iyi yetiştir, İslâm'ı koru kolla, karşı tarafa hazırlan; "Kırk beş milyon tane şehit olmaya can atan, eli silahlı, pırıl pırıl, cıvıl cıvıl insan var."Kırk beş milyon tane şehit olmaya can atan, eli silahlı, pırıl pırıl, cıvıl cıvıl insan var. Ben Türkiye'ye yan bile bakamam." desin. Ben Türkiye'ye yan bile bakamam." desin.

O ona düşman o ona düşman; ırkçılık, bölgecilik, menfaatler, çeteler, mafyalar.O ona düşman o ona düşman; ırkçılık, bölgecilik, menfaatler, çeteler, mafyalar. Bunların hepsini düzeltmemiz lazım. Bunların hepsi düşmanın işine yarar.Bunların hepsini düzeltmemiz lazım. Bunların hepsi düşmanın işine yarar. Allah uyanıklık versin. Müslüman; "uyanık insan" demektir. Müslüman; "uyumayan insan" demektir. Allah uyanıklık versin. Müslüman; "uyanık insan" demektir. Müslüman; "uyumayan insan" demektir.

Bu memleketi dedelerimiz aldılar.Bu memleketi dedelerimiz aldılar. Ondan sonra da "Al evladım, sana güzel bir emanet, buyur bak.Ondan sonra da "Al evladım, sana güzel bir emanet, buyur bak. " İstanbul! 27 km. boğazı var. 7 km. Haliç'i var," İstanbul! 27 km. boğazı var. 7 km. Haliç'i var, Marmara Denizi var, Çamlıca Tepesi var, Yuşa tepesi var. Marmara Denizi var, Çamlıca Tepesi var, Yuşa tepesi var. Peygamberler diyarı, Peygamberler dolaşmış. Güzel; mübarek bir yer.Peygamberler diyarı, Peygamberler dolaşmış. Güzel; mübarek bir yer. Sahabe diyarı, yirmi yedi sahabe biliyoruz burada. "Allah senden razı olsun dedeciğim. Sahabe diyarı, yirmi yedi sahabe biliyoruz burada. "Allah senden razı olsun dedeciğim. Aldın bize verdin. Şimdi sıra bize geldi, biz koruyacağız." Aldın bize verdin. Şimdi sıra bize geldi, biz koruyacağız."

Gavur bazen camdan bazen kapıdan bazen bacadan gelir. Belli olmaz ki.Gavur bazen camdan bazen kapıdan bazen bacadan gelir. Belli olmaz ki. Her tarafı kollayacaksın. Ön tarafı sımsıkı kapatırsın, arka kapıdan gelir. Gözünü açacaksın. Her tarafı kollayacaksın.

Ön tarafı sımsıkı kapatırsın, arka kapıdan gelir. Gözünü açacaksın.

"Hocam, onların ne yaptığını ben biliyorum ama cebime çok para koydular, cebim şişti."Hocam, onların ne yaptığını ben biliyorum ama cebime çok para koydular, cebim şişti. Onun için görmezlikten geliyorum. Nasıl olsa ben bu parayı alırım, filanca yerde mülk alırım, rahat ederim.Onun için görmezlikten geliyorum. Nasıl olsa ben bu parayı alırım, filanca yerde mülk alırım, rahat ederim. Varsın düşman arkadan gelsin. Nasılsa memleketini seven insanlar var. Varsın düşman arkadan gelsin. Nasılsa memleketini seven insanlar var. Onlar onunla baş ederler. Ben parasızlıktan, pulsuzluktan çok sıkıntı çektim hocam.Rüşvet cebimde;Onlar onunla baş ederler. Ben parasızlıktan, pulsuzluktan çok sıkıntı çektim hocam.Rüşvet cebimde; şununla bir günümü gün edeceğim." şununla bir günümü gün edeceğim."

Geçtiğimiz günlerde bazı sermayedarlara sormuşlar; Geçtiğimiz günlerde bazı sermayedarlara sormuşlar;

"Yahu bu komünistleri niye besliyorsun? Bak komünistler şöyle yapıyor, böyle yapıyor." "Yahu bu komünistleri niye besliyorsun? Bak komünistler şöyle yapıyor, böyle yapıyor."

"Ya ben aptal mıyım, bunlarla dalaşıp da fabrikamı mı yağma ettireyim, talan ettireyim? "Ya ben aptal mıyım, bunlarla dalaşıp da fabrikamı mı yağma ettireyim, talan ettireyim? Nasılsa milliyetçiler var. Onlar nasılsa korurlar memleketi."Nasılsa milliyetçiler var. Onlar nasılsa korurlar memleketi." diye cevap vermiş. "Nasılsa ötekiler korur." diye para yardımı yapıyor.diye cevap vermiş. "Nasılsa ötekiler korur." diye para yardımı yapıyor. Akla bak! Bunlar yüzde yüz doğruluğuna inandığım sözler.Akla bak! Bunlar yüzde yüz doğruluğuna inandığım sözler. Hatası varsa kardeşlerimiz söylesin, ben de düzelteyim. Hatası varsa kardeşlerimiz söylesin, ben de düzelteyim.

Men serrehu en yestecîballâhu lehû inde'ş-şedâidi ve'l-kürebi fe'l-yüksirü'd-duâe fi'r-rahâi. Men serrehu en yestecîballâhu lehû inde'ş-şedâidi ve'l-kürebi fe'l-yüksirü'd-duâe fi'r-rahâi. Sadaka resûlüllâh. Sadaka resûlüllâh.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Men serrehû en yesteciba'llâhu lehû inde'ş-şedâidi ve'l-kürebi. Men serrehû en yesteciba'llâhu lehû inde'ş-şedâidi ve'l-kürebi. "Belalarda, sıkıntılı zamanlarda Allahu Teâlâ hazretlerinin"Belalarda, sıkıntılı zamanlarda Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisinin duasının kabul etmesinden memnun olacak olan, onu isteyen insanlar." Ne yapsın? kendisinin duasının kabul etmesinden memnun olacak olan, onu isteyen insanlar."

Ne yapsın?

Fe'l-yüksirü'd-duâe fi'r-rahâi. "Genişlik, bolluk zamanında duayı çok etsin." Fe'l-yüksirü'd-duâe fi'r-rahâi. "Genişlik, bolluk zamanında duayı çok etsin."

Zenginlik, sulh, hoşluk, asudelik zamanında duasını çok etsin.Zenginlik, sulh, hoşluk, asudelik zamanında duasını çok etsin. Başı sıkıştığı zaman el kaldırmasın. Geniş zamanda etsin; Başı sıkıştığı zaman el kaldırmasın. Geniş zamanda etsin; Allahu Teâlâ da sıkıntıya düştüğünde onun imdadına yetişir.Allahu Teâlâ da sıkıntıya düştüğünde onun imdadına yetişir. Genişlik zamanında hiç Allah'ın adını anmaz. Şair diyor ki; Genişlik zamanında hiç Allah'ın adını anmaz.

Şair diyor ki;

Nasırı vurmasaydı Allah'ın adını anmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi'ye. diye şiir yazmış. Nasırı vurmasaydı Allah'ın adını anmazdı.

Yazık oldu Süleyman Efendi'ye. diye şiir yazmış.

Şairin Süleyman Efendi'si Allah'ın adını ne zaman anarmış? Şairin Süleyman Efendi'si Allah'ın adını ne zaman anarmış?

Pabucu nasırına değip canı yanınca "Allah Allah!" der, o zaman anarmış. Pabucu nasırına değip canı yanınca "Allah Allah!" der, o zaman anarmış.

Dün vasıtada geliyorum. Dün vasıtada geliyorum. Öndeki profesör galiba, ötekisi berikisine diyor ki:Öndeki profesör galiba, ötekisi berikisine diyor ki: "Hocam, şimdi geçeceksin şöminenin karşısına,"Hocam, şimdi geçeceksin şöminenin karşısına, yerde ayı postları,yerde ayı postları, -kalın tüyleri çok oluyor galiba- eline kırmızı şarabı alacaksın.-kalın tüyleri çok oluyor galiba- eline kırmızı şarabı alacaksın. Havyarı -bilmem neyin içine- banıp banıp ağzına atacaksın.Havyarı -bilmem neyin içine- banıp banıp ağzına atacaksın. Şarabı yudumlayacaksın.Şarabı yudumlayacaksın. Gel keyfim gel!" diyor. Gel keyfim gel!" diyor.

Profesör de; "Allah Allah! İnşaallah!" diye cevap veriyor.Profesör de; "Allah Allah! İnşaallah!" diye cevap veriyor. Bunun Allah demesinden, inşaallah demesinden ne olur? Bunun Allah demesinden, inşaallah demesinden ne olur?

Deminki hadisi iyi anladınız değil mi? Deminki hadisi iyi anladınız değil mi?

"Sıkıştığınız zaman Allah sizin duanızı kabul etsin istiyorsanız"Sıkıştığınız zaman Allah sizin duanızı kabul etsin istiyorsanız genişlik, rahatlık, bolluk zamanında duanızı, ibadetinizi taatinizi yapın." genişlik, rahatlık, bolluk zamanında duanızı, ibadetinizi taatinizi yapın."

Genişlik zamanında Allah'ın adını hiç anmıyor.Genişlik zamanında Allah'ın adını hiç anmıyor. Ama bir tehlike baş gösterdiği zaman dua edecek. Öyle şey yok!Ama bir tehlike baş gösterdiği zaman dua edecek. Öyle şey yok! Öyle yağma yok! Bak Allah razı gelmiyor.Öyle yağma yok! Bak Allah razı gelmiyor. Benim gönlüm razı gelmiyordu; hadîs-i şerîf çıktı karşıma.Benim gönlüm razı gelmiyordu; hadîs-i şerîf çıktı karşıma. "Böyle sahtekarlık olmaz!" diyordu benim gönlüm. Hadîs-i şerîf çıktı."Böyle sahtekarlık olmaz!" diyordu benim gönlüm. Hadîs-i şerîf çıktı. Sadaka Resûlullah. Allah şefaatine erdirsin. Dinimiz ne güzel ölçü koymuş. Öyle sahtekarlık yok. Sadaka Resûlullah. Allah şefaatine erdirsin. Dinimiz ne güzel ölçü koymuş. Öyle sahtekarlık yok.

Edebiyat Fakültesinde okuyoruz. Talebeler masanın etrafında toplanmışız. Hocalar orada.Edebiyat Fakültesinde okuyoruz. Talebeler masanın etrafında toplanmışız. Hocalar orada. Zelzele başladı. Koca beton bina, Edebiyat Fakültesi binası sallanıyor; her şey gelip gidiyor.Zelzele başladı. Koca beton bina, Edebiyat Fakültesi binası sallanıyor; her şey gelip gidiyor. "Ne oluyor?" diye şöyle göz ucuyla ona baktım, buna baktım. Baktım hepsi mum gibi oldu."Ne oluyor?" diye şöyle göz ucuyla ona baktım, buna baktım. Baktım hepsi mum gibi oldu. Be herifler, daha önce aklınız neredeydi? Be herifler, daha önce aklınız neredeydi?

Dudaklar kıpırdamaya başladı. Başladılar duaya. Sarsılmaya başlayınca nereye kaçacak? Dudaklar kıpırdamaya başladı. Başladılar duaya.

Sarsılmaya başlayınca nereye kaçacak?

Beton bina çatırdadı mı altı katı kitap sayfaları gibi üst üste biniveriyor.Beton bina çatırdadı mı altı katı kitap sayfaları gibi üst üste biniveriyor. Adapazarı'nda zelzele oldu. Koca bina, -beton binaları bir şey sanırdık- bütün katları,Adapazarı'nda zelzele oldu. Koca bina, -beton binaları bir şey sanırdık- bütün katları, kitap sayfası gibi üst üste biniverdi. kitap sayfası gibi üst üste biniverdi.

Kadıköy tarafına geçeceğiz. Lodos oluyor.Kadıköy tarafına geçeceğiz. Lodos oluyor. Geminin baş tarafına dalga bir vuruyor; öbür tarafa aşırttırıyor.Geminin baş tarafına dalga bir vuruyor; öbür tarafa aşırttırıyor. Geminin bir burnu kalkıyor bir arkası kalkıyor.Geminin bir burnu kalkıyor bir arkası kalkıyor. Bakıyorum bütün sosyetiklerin dudakları kıpır kıpır. Ne oluyor? Bakıyorum bütün sosyetiklerin dudakları kıpır kıpır.

Ne oluyor?

"Aman yâ Rabbi! Denize düşmeyelim, boğulmayalım." diye Allah'ı anıyorlar ama çıkıncaya kadar... "Aman yâ Rabbi! Denize düşmeyelim, boğulmayalım." diye Allah'ı anıyorlar ama çıkıncaya kadar... Kadıköy iskelesine ayağını bastı mıKadıköy iskelesine ayağını bastı mı "Bu akşam hangi safada, nerede vakit geçireceğim?" diye düşünecek. "Bu akşam hangi safada, nerede vakit geçireceğim?" diye düşünecek. Oraya geçer geçmez Hacivat Karagöz gibi "yar bana bir eğlence" diyecek. Oraya geçer geçmez Hacivat Karagöz gibi "yar bana bir eğlence" diyecek.

Kabul eder mi Allah? Etmez. Etmeyeceğini buradan anlıyoruz. Kabul eder mi Allah?

Etmez. Etmeyeceğini buradan anlıyoruz.

Men serrehû en lâ yecide'ş-şeytânü indehû taâmen ve lâ makîlen Men serrehû en lâ yecide'ş-şeytânü indehû taâmen ve lâ makîlen ve lâ mebîten fe'l-yüsellim izâ dehale'l-beytehû ve'l-yüsemmi alâ taâmih.ve lâ mebîten fe'l-yüsellim izâ dehale'l-beytehû ve'l-yüsemmi alâ taâmih. "Her kim ki şeytan onun yanında yemek bulamasın, yatacak yer bulamasın,"Her kim ki şeytan onun yanında yemek bulamasın, yatacak yer bulamasın, geceleyecek yer bulamasın isterse evine girdiği zaman selam versin.geceleyecek yer bulamasın isterse evine girdiği zaman selam versin. O zaman şeytan orada yemek yiyemez, şeytan orada geceleyemez, sabahlayamaz, istirahat edemez.O zaman şeytan orada yemek yiyemez, şeytan orada geceleyemez, sabahlayamaz, istirahat edemez. Def olup gider, içeriye giremez. "Bismillâhirrahmânirrahîm" diye evine girsin ve yemeğine besmele ile başlasın" Def olup gider, içeriye giremez. "Bismillâhirrahmânirrahîm" diye evine girsin ve yemeğine besmele ile başlasın"

Yemekte besmele ile, eve girerken besmele ile, her hayırlı işimizi besmele ile yapacağız.Yemekte besmele ile, eve girerken besmele ile, her hayırlı işimizi besmele ile yapacağız. O zaman şeytanın [etkisi] olmaz.O zaman şeytanın [etkisi] olmaz. Yoksa şeytan insanın yemeğine ortak olur, hatta evladına ortak olur,Yoksa şeytan insanın yemeğine ortak olur, hatta evladına ortak olur, hanımına ortak olur; Allah korusun! Onun için Allah'ı unutmayacağız.hanımına ortak olur; Allah korusun! Onun için Allah'ı unutmayacağız. Allah'ın adını anacağız, şeytanı yanımıza sokmayacağız. Allah'ın adını anacağız, şeytanı yanımıza sokmayacağız.

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm diyeceğiz,Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm diyeceğiz, Sağ ayağımızı atacağız, evimize gireceğiz ondan sonra yemeği yerken "Bismillâhirrahmânirrahîm." diyeceğiz.Sağ ayağımızı atacağız, evimize gireceğiz ondan sonra yemeği yerken "Bismillâhirrahmânirrahîm." diyeceğiz. "Yâ Rabbi! Nur olsun, ibadete kuvvet olsun" diye başlayacağız öyle olacak. "Yâ Rabbi! Nur olsun, ibadete kuvvet olsun" diye başlayacağız öyle olacak.

Taam "yiyecek" makil kaylule kelimesinden geliyor ki "öğleden önce veya öğle vakti olan uykuya" denir.Taam "yiyecek" makil kaylule kelimesinden geliyor ki "öğleden önce veya öğle vakti olan uykuya" denir. "İstirahat" mânasına geliyor. O vakitte uyku uyumak iyidir. "İstirahat" mânasına geliyor. O vakitte uyku uyumak iyidir. Peygamber Efendimiz o vakitte uyurdu. Mübarek gece uyanıktı da ondan.Peygamber Efendimiz o vakitte uyurdu. Mübarek gece uyanıktı da ondan. Gece teheccüd namazı kılardı, ibadet ederdi, sabah namazını kılardı, işrakı beklerdi.Gece teheccüd namazı kılardı, ibadet ederdi, sabah namazını kılardı, işrakı beklerdi. Ondan sonra öğle vakti yaklaştığında güneş tepeye çıkmışken istirahat ederdi. Ondan sonra öğle vakti yaklaştığında güneş tepeye çıkmışken istirahat ederdi.

Çok kıymetli bir uykudur. İnsan çok sıhhat kazanır, çok dinçleşir.Çok kıymetli bir uykudur. İnsan çok sıhhat kazanır, çok dinçleşir. Günün ortasında işyerinde kendine bir yer ayarla. Sünnet-i seniyyedir.Günün ortasında işyerinde kendine bir yer ayarla. Sünnet-i seniyyedir. Namazdan evvel yirmi dakika bir uzan veya namazdan sonra.Namazdan evvel yirmi dakika bir uzan veya namazdan sonra. Perdeleri kapat, karanlıkta gözlerini şöyle bir kapat; uyumasan bile bir uzan.Perdeleri kapat, karanlıkta gözlerini şöyle bir kapat; uyumasan bile bir uzan. O istirahat insanın zehrini, yorgunluğunu süzer alır gider, ondan sonra tekrar dinçleşir. O istirahat insanın zehrini, yorgunluğunu süzer alır gider, ondan sonra tekrar dinçleşir.

İslâm'ın her şeyi güzeldir.İslâm'ın her şeyi güzeldir. Müslüman olan insan sıhhatli olur, dinç olur, akıllı olur, her şeyi güzel olur. Müslüman olan insan sıhhatli olur, dinç olur, akıllı olur, her şeyi güzel olur. Şeytan istirahat yeri bulamaz, yemek bulamaz. Şeytan istirahat yeri bulamaz, yemek bulamaz.

Mebit de "gecelemek, geceleme yeri" demek beytûtet kelimesinden geliyor,Mebit de "gecelemek, geceleme yeri" demek beytûtet kelimesinden geliyor, "geceleyin yatmak, bir evin içine sığınmak, barınmak" demek. "geceleyin yatmak, bir evin içine sığınmak, barınmak" demek.

Şeytanın istirahat, barınma, geceleme yeri yemek imkânı bulamamasını istiyorsan eve girerken besmele ile gireceksin.Şeytanın istirahat, barınma, geceleme yeri yemek imkânı bulamamasını istiyorsan eve girerken besmele ile gireceksin. Besmelesiz girdin. Daha kapıda hanımla çatıştınız. İçeri geldiniz, çocuğunuz sizi kızdırdı,Besmelesiz girdin. Daha kapıda hanımla çatıştınız. İçeri geldiniz, çocuğunuz sizi kızdırdı, bağırdınız çağırdınız, tabaklar havada uçtu, şangır şungur kırıldı. bağırdınız çağırdınız, tabaklar havada uçtu, şangır şungur kırıldı.

Neden? Şeytan orada rolünü oynuyor. Neden?

Şeytan orada rolünü oynuyor.

Men serrehû en yenzura ileyye yevme'l-kıyâmeti ke-ennehû re'ye ayninMen serrehû en yenzura ileyye yevme'l-kıyâmeti ke-ennehû re'ye aynin fe'l-yekra' ize'ş-şemsü küvvirat ve ize's-semâü'n-fetarat ve ize's-semâü'n-şakkat fe'l-yekra' ize'ş-şemsü küvvirat ve ize's-semâü'n-fetarat ve ize's-semâü'n-şakkat

İbn Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.İbn Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz üç Kur'an sûresini methetmiş.Peygamber Efendimiz üç Kur'an sûresini methetmiş. Bir dahaki haftaya ezberleyeceksiniz, imtihan edeceğim. Bir dahaki haftaya ezberleyeceksiniz, imtihan edeceğim.

Men serrehû en yenzura ileyye.Men serrehû en yenzura ileyye. "Kim bana bakmaktan sevinç duyarsa, memnun olursa, bana bakması kendisini sevindirirse" "Kim bana bakmaktan sevinç duyarsa, memnun olursa, bana bakması kendisini sevindirirse"

Nasıl bakmak? Re'ye aynin "göz bakışıyla" hayal olarak, tahayyül olarak değil,Nasıl bakmak?

Re'ye aynin "göz bakışıyla" hayal olarak, tahayyül olarak değil,
hakiki olarak benim yüzüme, cemalime bakmaktan memnun olursa. hakiki olarak benim yüzüme, cemalime bakmaktan memnun olursa.

Ne yapsın? Fe'l-yekra' "Okusun." Ne yapsın?

Fe'l-yekra' "Okusun."

İze'ş-şemsü küvvirat."Tekvir sûresini okusun." İze'ş-şemsü küvvirat."Tekvir sûresini okusun."

Ve ize's-semâü'n-fetarat. "İnfitar sûresini okusun." Ve ize's-semâü'n-fetarat. "İnfitar sûresini okusun."

Ve ize's-semâü'n-şakkat. "İnşikak sûresini okusun." diyeVe ize's-semâü'n-şakkat. "İnşikak sûresini okusun." diye Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu üç sûreyi tavsiye buyurmuş. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu üç sûreyi tavsiye buyurmuş.

Size bir haftalık vakit. Amme cüzünü açın, ezberleyin.Size bir haftalık vakit. Amme cüzünü açın, ezberleyin. Bir dahaki haftaya Resûlullah'ın cemalini görmeye hak kazanın. Bir dahaki haftaya Resûlullah'ın cemalini görmeye hak kazanın.

Men serrehû en yekûne akve'n-nâs fe'l-yetevekkel ale'llâhi azze ve celle.Men serrehû en yekûne akve'n-nâs fe'l-yetevekkel ale'llâhi azze ve celle. "Kim ki insanların en kuvvetlisi olmaktan sevinç duyarsa."Kim ki insanların en kuvvetlisi olmaktan sevinç duyarsa. İnsanların en kuvvetlisi olmayı isteyen, ondan sevinç duyan bir kimse,İnsanların en kuvvetlisi olmayı isteyen, ondan sevinç duyan bir kimse, öyle olmak kendisi sevindirecek bir kimse ne yapsın? Aziz ve Celîl olan Allah'a tevekkül etsin." öyle olmak kendisi sevindirecek bir kimse ne yapsın? Aziz ve Celîl olan Allah'a tevekkül etsin."

Tevekkültü ala'llah. "Bu işe girişiyorum." En kuvvetli insan o. Tevekkültü ala'llah. "Bu işe girişiyorum."

En kuvvetli insan o.

Neden? Rabbi var. Rabbine tevekkül etti. Neden?

Rabbi var. Rabbine tevekkül etti.

İnna'llâhe yuhibbü'l-mütevekkilîn. "Allah tevekkül edenleri sever."İnna'llâhe yuhibbü'l-mütevekkilîn. "Allah tevekkül edenleri sever." Onu koruyacak, kollayacak. Hadi bakalım bir zarar ver de göreyim! Onu koruyacak, kollayacak. Hadi bakalım bir zarar ver de göreyim!

Musa aleyhisselam'ın kavmi Firavun'un zulmünden beraberce kaçtı, deniz kenarına geldiler.Musa aleyhisselam'ın kavmi Firavun'un zulmünden beraberce kaçtı, deniz kenarına geldiler. Arkadan düşman kovalıyor. Arkadan düşman kovalıyor.

Kâle ashâbu Mûsâ innâ le-müdrekûn.Kâle ashâbu Mûsâ innâ le-müdrekûn. "Musa aleyhisselam'ın ashabı 'Eyvah, yakalanacağız!" dedi.""Musa aleyhisselam'ın ashabı 'Eyvah, yakalanacağız!" dedi." Önü deniz, arkadan atlı kuvvetler geliyor, hepsini kesecek. Deniz kenarında kıstırdılar. Önü deniz, arkadan atlı kuvvetler geliyor, hepsini kesecek. Deniz kenarında kıstırdılar.

Kale kellâ inne maiye rabbî seyehdîn. "Hz. Musa; 'Hayır! Asla!Kale kellâ inne maiye rabbî seyehdîn. "Hz. Musa; 'Hayır! Asla! Rabbim bizim yanımızda, benim yanımda. O bize yol gösterecek.' diye cevap veriyor." Rabbim bizim yanımızda, benim yanımda. O bize yol gösterecek.' diye cevap veriyor."

Daha yol yok ortada, imkân yok. Önü deniz, arkası düşman! "Hayır" diyor. "Asla!" Daha yol yok ortada, imkân yok. Önü deniz, arkası düşman! "Hayır" diyor. "Asla!"

Kâle kellâ inne maiye rabbî seyehdîn. "Benim yanımda Rabbim var. O bana yolumu gösterecek." Kâle kellâ inne maiye rabbî seyehdîn. "Benim yanımda Rabbim var. O bana yolumu gösterecek."

Allahu Teâlâ hazretleri; "Vur asanı denize." dedi.Allahu Teâlâ hazretleri; "Vur asanı denize." dedi. Denize vurdu, on iki tane yol açıldı; hepsi bulvar gibi. Musa aleyhisselam ve ashabı geçti.Denize vurdu, on iki tane yol açıldı; hepsi bulvar gibi. Musa aleyhisselam ve ashabı geçti. Firavun ve ordusu suya gark oldu. Halbuki zâhiren bakarsan Firavun ve ordusu daha kuvvetli gibiydi.Firavun ve ordusu suya gark oldu. Halbuki zâhiren bakarsan Firavun ve ordusu daha kuvvetli gibiydi. Ama Allah diğerlerini korudu, kurtardı. Kim tevekkül ederse böyle olur. Hatta; Ama Allah diğerlerini korudu, kurtardı. Kim tevekkül ederse böyle olur. Hatta;

İnnehû leyse lehû sultânün ale'llezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn.İnnehû leyse lehû sultânün ale'llezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn. "Şu şeytan var ya bu şeytanın iman edip de Allah'a tevekkül edenlere tesiri yok."Şu şeytan var ya bu şeytanın iman edip de Allah'a tevekkül edenlere tesiri yok. Zarar veremiyor, yanına sokulamıyor." Zarar veremiyor, yanına sokulamıyor."

Leyse lehû sultanün. "Şeytanın tasallutu, gücü kuvveti yoktur." Leyse lehû sultanün. "Şeytanın tasallutu, gücü kuvveti yoktur."

Kime? Ale'llezîne âmenû. "İman edenlere." Kime?

Ale'llezîne âmenû. "İman edenlere."

Ve alâ rabbihim yetevekkelûn. "Rablerine tevekkül edenlere." Ve alâ rabbihim yetevekkelûn. "Rablerine tevekkül edenlere."

Tevekkül çok güzel şeydir. Tevekkülü öğrenmemiz lazım. Tevekkül çok güzel şeydir. Tevekkülü öğrenmemiz lazım.

Mektep açmışız. Ticaret hukuku öğreteceğiz, muhasebe öğreteceğiz.Mektep açmışız. Ticaret hukuku öğreteceğiz, muhasebe öğreteceğiz. Sağlık koleji filan. Hep mektep açmışız. Biz de bir mektep açalım.Sağlık koleji filan. Hep mektep açmışız. Biz de bir mektep açalım. Burada tevekkül dersi, müslümanları sevme dersi, teslimiyet dersi olsun.Burada tevekkül dersi, müslümanları sevme dersi, teslimiyet dersi olsun. O dersleri gösterelim. Bunlara çok ihtiyacımız var. O dersleri gösterelim. Bunlara çok ihtiyacımız var.

Men serrehû en ya'leme mâ lehû inda'llâhi fe'l-ya'lem mâ lehû indehû. Men serrehû en ya'leme mâ lehû inda'llâhi fe'l-ya'lem mâ lehû indehû.

Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem bir ölçü daha verdi.Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem bir ölçü daha verdi. Hadi bakalım vur bu kantara kendini, ne kadar tartacak seni, ağırlığın neymiş? Hadi bakalım vur bu kantara kendini, ne kadar tartacak seni, ağırlığın neymiş?

Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

"'Allah indinde kendisine ne gibi nimetler var? Allah indinde mevkii, mertebesi nedir?' "'Allah indinde kendisine ne gibi nimetler var? Allah indinde mevkii, mertebesi nedir?' Bunları bilmek kimi sevindirecekse, kim bunları öğrenmek istiyorsaBunları bilmek kimi sevindirecekse, kim bunları öğrenmek istiyorsa kendisinin yanında Rabbinin kadr u kıymeti nedir, onu bilsin." kendisinin yanında Rabbinin kadr u kıymeti nedir, onu bilsin."

"Acaba Rabbim beni seviyor mu sevmiyor mu? Rabbimin yanında mertebem ne?" diye merak etmez mi insan?"Acaba Rabbim beni seviyor mu sevmiyor mu? Rabbimin yanında mertebem ne?" diye merak etmez mi insan? Bilmek istemez mi? Bilmekten memnuniyet duymaz mı? Duyar. Bilmek istemez mi? Bilmekten memnuniyet duymaz mı? Duyar.

Çare? Sen kendine bir bakıver bakalım.Çare?

Sen kendine bir bakıver bakalım.
Rabbinin makamı, mevkii, hâli, sevgisi, hürmeti senin yanında ne mertebede? Rabbinin makamı, mevkii, hâli, sevgisi, hürmeti senin yanında ne mertebede?

Hiç aldırmıyor, hiç bilmiyor, hiç düşünmemiş, hiç o tarakta bezi yok. Hiç aldırmıyor, hiç bilmiyor, hiç düşünmemiş, hiç o tarakta bezi yok. Öbür tarafta senin durumun sıfıra yakın. Öbür tarafta senin durumun sıfıra yakın.

"Bayılırım. Bir emrine canım kurban. Bin tane canım olsa hepsi feda!" "Bayılırım. Bir emrine canım kurban. Bin tane canım olsa hepsi feda!"

Sen Rabbinin indinde kıymetlisin. Rabbinin ahkamı, sevgisi,Sen Rabbinin indinde kıymetlisin. Rabbinin ahkamı, sevgisi, sevdiği şeylerin değeri senin yanında neyse senin değerin de Rabbinin katında o.sevdiği şeylerin değeri senin yanında neyse senin değerin de Rabbinin katında o. Ne güzel ölçü! Kendimizi ölçeceğiz, şöyle içimize bakacağız. Ona göre mevkiimizi tayin edeceğiz. Ne güzel ölçü! Kendimizi ölçeceğiz, şöyle içimize bakacağız. Ona göre mevkiimizi tayin edeceğiz.

Sübhâne rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhâb. Sübhâne rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhâb.

el-Hamdü li'llâhi hakka hamdihî. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayrı halkıhîel-Hamdü li'llâhi hakka hamdihî. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayrı halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiah bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiah bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn

Allâhümme yâ Rabbenâ, yâ Rabbenâ, yâ Rabbe'l-âlemîn! Allâhümme yâ Rabbenâ, yâ Rabbenâ, yâ Rabbe'l-âlemîn!

İbadetlerimizi, taatlerimizi, müzakere-i ilm-i hadîsimizi,İbadetlerimizi, taatlerimizi, müzakere-i ilm-i hadîsimizi, hatm i hâcegânımızı, zikirlerimizi, tesbihlerimizi lütfunla kereminle kabul eyle.hatm i hâcegânımızı, zikirlerimizi, tesbihlerimizi lütfunla kereminle kabul eyle. Rahmetine vesile eyle.Rahmetine vesile eyle. Ya Rabbi! Ecr-i cezîl, sevâb-ı kesîr ihsan eyle.Ya Rabbi! Ecr-i cezîl, sevâb-ı kesîr ihsan eyle. Hasıl olan sevabı evvela ve hassetenHasıl olan sevabı evvela ve hasseten Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek rûh-ı pâkine hediye eyledik, vâsıl eyle. Yâ Rabbi!mübarek rûh-ı pâkine hediye eyledik, vâsıl eyle. Yâ Rabbi! Peygamber Efendimiz'in şefaatine, iltifatına bizleri nâil eyle.Peygamber Efendimiz'in şefaatine, iltifatına bizleri nâil eyle. Bu ibadetler, bu tesbihler, bu tehliller, bu hatimler hürmetineBu ibadetler, bu tesbihler, bu tehliller, bu hatimler hürmetine bizi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine nâil eyle.bizi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine nâil eyle. Dünyanın ve âhiretin korkularından bizleri emin eyle yâ Rabbi! Dünyanın ve âhiretin korkularından bizleri emin eyle yâ Rabbi!

Bi-hürmeti esmâike'l-hüsna ve resûlike'l-müctebâ ve bi-hürmeti esrâr ı sûreti'l-Fâtiha! Bi-hürmeti esmâike'l-hüsna ve resûlike'l-müctebâ ve bi-hürmeti esrâr ı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2