Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Müslümanın Dikkat Edeceği Noktalar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Şa'bân 1420 / 19.11.1999
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Cumanız mübarek olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Cumanız mübarek olsun. Allah iki cihanın hayırlarına cümlenizi erdirsin. Allah iki cihanın hayırlarına cümlenizi erdirsin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden -bir hacı teyzenin açtığı, kur'a ile çıkmış sayfadan- bazılarını size nakledeceğim. -bir hacı teyzenin açtığı, kur'a ile çıkmış sayfadan- bazılarını size nakledeceğim.

Birinci hadîs-i şerîf: Birinci hadîs-i şerîf:

Câbir radıyallahu anh'ten rivayet edilen Deylemî'nin kitabına almış olduğu bir hadîs-i şerîf.Câbir radıyallahu anh'ten rivayet edilen Deylemî'nin kitabına almış olduğu bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Lâ birre efdale min birri ehli'l-kubûr ve lâ yasilü ehle'l-kubûri illâ mü'minün.Lâ birre efdale min birri ehli'l-kubûr ve lâ yasilü ehle'l-kubûri illâ mü'minün. Sadaka resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Geçtiğimiz günlerde cennet-mekân, rahmetullahi aleyh Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ıGeçtiğimiz günlerde cennet-mekân, rahmetullahi aleyh Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ı Türkiye'de, Amerika'da, Avustralya'da, Avrupa'da anma toplantıları oldu. Türkiye'de, Amerika'da, Avustralya'da, Avrupa'da anma toplantıları oldu. Çok sevdiğimiz büyüklerimizden. Vefat etmiş bir kimseyi anmak; bunlar güncel faaliyetlerimiz.Çok sevdiğimiz büyüklerimizden. Vefat etmiş bir kimseyi anmak; bunlar güncel faaliyetlerimiz. Bu hadîs-i şerîf de ona denk geldi. Bu hadîs-i şerîf de ona denk geldi.

Lâ birre efdale min birri ehli'l-kubûr.Lâ birre efdale min birri ehli'l-kubûr. "Kabir ehline karşı yapılan iyilikten daha faziletli bir iyilik yoktur.""Kabir ehline karşı yapılan iyilikten daha faziletli bir iyilik yoktur." Ve lâ yasilü ehle'l-kubûri illâ mü'minün. "Kabir ahalisine ziyareti, ancak mü'min yapar." Ve lâ yasilü ehle'l-kubûri illâ mü'minün. "Kabir ahalisine ziyareti, ancak mü'min yapar."

"Onlara ziyareti, dua etmeyi, hediye göndermeyi ancak"Onlara ziyareti, dua etmeyi, hediye göndermeyi ancak mü'min olan, imanı kuvvetli olan insan yapar." buyuruyor. mü'min olan, imanı kuvvetli olan insan yapar." buyuruyor.

Birr; "iyi olmak, iyilik yapmak" mânasına gelen bir kelime. İyilik yapan kimseye de berrün derler.Birr; "iyi olmak, iyilik yapmak" mânasına gelen bir kelime. İyilik yapan kimseye de berrün derler. Berren bi-vâlideyhi; "annesine babasına iyi muamele yapan, iyi davranan evlat" demek oluyor. Berren bi-vâlideyhi; "annesine babasına iyi muamele yapan, iyi davranan evlat" demek oluyor. Umumi mânasıyla "her şeye, herkese karşı iyi davranan, iyilik yapan, iyi muamele yapan kişi" demek. Umumi mânasıyla "her şeye, herkese karşı iyi davranan, iyilik yapan, iyi muamele yapan kişi" demek.

Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfinde anlatılan; kabir ahalisine, kabirlerde gömülmüş,Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfinde anlatılan; kabir ahalisine, kabirlerde gömülmüş, istirahatgâhında yatmakta olan insanlara yapılan iyilik. istirahatgâhında yatmakta olan insanlara yapılan iyilik. Efendimiz; "Bundan daha faziletli iyilik olmaz." buyuruyor. Lâ, nâfiyetü'l-cins'tir. Efendimiz; "Bundan daha faziletli iyilik olmaz." buyuruyor. Lâ, nâfiyetü'l-cins'tir.

Lâ birre. "Daha güzel hiçbir iyilik yoktur." Lâ birre. "Daha güzel hiçbir iyilik yoktur."

Efdale min birri ehli'l-kubûr. "Kabir ehline yapılan iyilikten başka." Efdale min birri ehli'l-kubûr. "Kabir ehline yapılan iyilikten başka."

İnsan kabir ehline ne iyilik yapar? İnsan kabir ehline ne iyilik yapar?

Bir kere kabir ehli için onun namına yapılan ibadetler, hayırlar,Bir kere kabir ehli için onun namına yapılan ibadetler, hayırlar, bağışlar vardır; sevabı ona gider. Mesela; bağışlar vardır; sevabı ona gider. Mesela;

"Onun namına çeşme yaptırsa sevabı ona gider mi?" "Gider." "Onun namına çeşme yaptırsa sevabı ona gider mi?"

"Gider."

"Söylemedi!" "Söylemedi!"

Söylemese bile gider.Söylemese bile gider. Çünkü Sa'd isminde birisi, aynen bu durumda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e gelmiş: Çünkü Sa'd isminde birisi, aynen bu durumda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e gelmiş:

"Yâ Resûlallah! Benim annem vefat etmişti. Bana herhangi bir tavsiyesi, vasiyeti yok ama"Yâ Resûlallah! Benim annem vefat etmişti. Bana herhangi bir tavsiyesi, vasiyeti yok ama ben onun namına bir çeşme yaptırmak istiyorum. Yapsam sevabı anneme gider mi?" diye sormuş. ben onun namına bir çeşme yaptırmak istiyorum. Yapsam sevabı anneme gider mi?" diye sormuş.

Peygamber Efendimiz de; Peygamber Efendimiz de;

"Evet, gider, sen o hayrı yap." diye teşvik etmiş. "Evet, gider, sen o hayrı yap." diye teşvik etmiş.

Demek ki kişi söylemese bile geride kalan sevenlerinin onun namına yaptığı bir hayır, iyilik,Demek ki kişi söylemese bile geride kalan sevenlerinin onun namına yaptığı bir hayır, iyilik, bağış, bir güzel yardım sevabı ona ulaşıyor. İnsan böyle bir şey yapabilir. bağış, bir güzel yardım sevabı ona ulaşıyor. İnsan böyle bir şey yapabilir.

Başka ne yapabilir? Kur'an okur, hatim indirir; sevabını ona bağışlar. Başka ne yapabilir?

Kur'an okur, hatim indirir; sevabını ona bağışlar.

Artık [Mehmed Zahid] Hocamız için okunan Kur'ân-ı Kerîm'lerin sayılarını toplayamıyoruz. Artık [Mehmed Zahid] Hocamız için okunan Kur'ân-ı Kerîm'lerin sayılarını toplayamıyoruz.

Vefatında da öyle olmuştu. Rıza Çöllü Hoca, Hacı Bayram minberinden hayretlerini ifade etmişti.Vefatında da öyle olmuştu. Rıza Çöllü Hoca, Hacı Bayram minberinden hayretlerini ifade etmişti. Bir de Allah onun dilini dolaştırdı, bin misli fazla olarak söyledi. Bir de Allah onun dilini dolaştırdı, bin misli fazla olarak söyledi. Allah rakamı fazla söylettirdi; biz de tebessüm ettik.Allah rakamı fazla söylettirdi; biz de tebessüm ettik. Zaten rakam çoktu ama o artık bin misli fazlasıyla, binle çarpılmışıyla söyledi. Zaten rakam çoktu ama o artık bin misli fazlasıyla, binle çarpılmışıyla söyledi.

"Herhalde onda da bir hikmet vardır." dedik. "Herhalde onda da bir hikmet vardır." dedik.

Kur'an okumak, tesbih çekmek, salât u selâm getirmek, onun namına yemek pişirmek,Kur'an okumak, tesbih çekmek, salât u selâm getirmek, onun namına yemek pişirmek, dağıtmak vesaire iyiliktir, iyiliğin çeşitleridir. dağıtmak vesaire iyiliktir, iyiliğin çeşitleridir.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfin devamında bir de işaret buyuruyor: Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfin devamında bir de işaret buyuruyor:

Ve lâ yasilü ehle'l-kubûri illâ mü'minün. "Kabir ahalisini ancak mü'min olan kimse yoklar." Ve lâ yasilü ehle'l-kubûri illâ mü'minün. "Kabir ahalisini ancak mü'min olan kimse yoklar."

Sıla-i rahim nedir? Sıla-i rahim nedir?

Akrabaların ziyareti, kollanması.Akrabaların ziyareti, kollanması. "Kabir ehlinin sılasını, onu ziyareti, ona ikramı ancak iyi mü'min yapar. "Kabir ehlinin sılasını, onu ziyareti, ona ikramı ancak iyi mü'min yapar.

Sıla-i rahim nasıl olur? Akrabaya gidiyoruz, ziyaret ediyoruz: Sıla-i rahim nasıl olur?

Akrabaya gidiyoruz, ziyaret ediyoruz:

"Selamün aleyküm!" "Hoş geldiniz!" "Selamün aleyküm!"

"Hoş geldiniz!"

"Hoş bulduk amcacığım, dayıcığım, halacığım, teyzeciğim."Hoş bulduk amcacığım, dayıcığım, halacığım, teyzeciğim. Nasılsın, iyi misin? Seni ziyarete geldim, ver elini öpeyim!" diyoruz. Nasılsın, iyi misin? Seni ziyarete geldim, ver elini öpeyim!" diyoruz.

"Allah senden razı olsun!" diyor. "Allah senden razı olsun!" diyor.

Sıla-i rahimin bir ziyaret mânası var, bir de; Sıla-i rahimin bir ziyaret mânası var, bir de;

"Al teyzeciğim, al halacığım! Sana şunu hediye getirdim. Şu parayı al, ihtiyacına harca!""Al teyzeciğim, al halacığım! Sana şunu hediye getirdim. Şu parayı al, ihtiyacına harca!" diye maddî bir ikram ve bağış da olur. Çünkü sıla, aynı zamanda bağış mânasına geliyor! diye maddî bir ikram ve bağış da olur. Çünkü sıla, aynı zamanda bağış mânasına geliyor!

Kabri ziyaret de önemli. Peygamber Efendimiz kabir ziyaretini de hadîs-i şerîflerinde tavsiye buyurmuş.Kabri ziyaret de önemli. Peygamber Efendimiz kabir ziyaretini de hadîs-i şerîflerinde tavsiye buyurmuş. Kabir ziyaretinin insanın ruhunu incelttiği, kendisini rikkat sahibi ettiği, hassaslaştırdığı, Kabir ziyaretinin insanın ruhunu incelttiği, kendisini rikkat sahibi ettiği, hassaslaştırdığı, kalbini incelttiği, duygulandırdığı, faydalı, ibretli olduğu hadîs-i şerîflerde belirtilmiş. kalbini incelttiği, duygulandırdığı, faydalı, ibretli olduğu hadîs-i şerîflerde belirtilmiş.

Demek ki vefat eden bir kimse için yapacağımız şeylerden birisi, mümkünse onu ziyaret etmektir.Demek ki vefat eden bir kimse için yapacağımız şeylerden birisi, mümkünse onu ziyaret etmektir. Özellikle cuma günü kabir ziyareti sevap.Özellikle cuma günü kabir ziyareti sevap. Ziyaret etmek lazım! Bu sıla-i kabir oluyor. Ziyaret etmek lazım! Bu sıla-i kabir oluyor.

Allah razı olsun, İstanbul'daki kardeşlerimiz Süleymaniye camiine gider,Allah razı olsun, İstanbul'daki kardeşlerimiz Süleymaniye camiine gider, ziyaret ederler. [Mehmed Zahid] Hocamız'ın kabri de çok güzel bir yerde.ziyaret ederler. [Mehmed Zahid] Hocamız'ın kabri de çok güzel bir yerde. Allah ziyaretlerini kabul etsin! Allah ziyaretlerini kabul etsin!

Düzce'de bir imama uğramıştık.Düzce'de bir imama uğramıştık. Kendisi Bolulu Muhiddin Efendi'nin müridânından idi, Kendisi Bolulu Muhiddin Efendi'nin müridânından idi, bizim Hocamız'ın müridi de değildi. Ama "Mübarek bir zâttır." diye ziyaretine gitmiş. bizim Hocamız'ın müridi de değildi. Ama "Mübarek bir zâttır." diye ziyaretine gitmiş. Ben de Düzce'den geçerken, o imam efendinin camisinde namaz kılmıştım: Ben de Düzce'den geçerken, o imam efendinin camisinde namaz kılmıştım:

"Kimsiniz? Hoş geldiniz! Allah kabul etsin!" derken bizim kim olduğumuzu anladı. O da anlattı: "Kimsiniz? Hoş geldiniz! Allah kabul etsin!" derken bizim kim olduğumuzu anladı. O da anlattı:

"Bir gün bir arkadaşla Mehmed Zahid Efendi hazretlerinin kabrini ziyaret ettik." dedi. "Bir gün bir arkadaşla Mehmed Zahid Efendi hazretlerinin kabrini ziyaret ettik." dedi.

Hocamız akşamleyin rüyasına girmiş, ziyaret ettiği için teşekkür etmiş. Ertesi gün arkadaşına demiş ki; Hocamız akşamleyin rüyasına girmiş, ziyaret ettiği için teşekkür etmiş. Ertesi gün arkadaşına demiş ki;

"Mehmed Zahid Efendi hazretleri ziyaretimizden memnun olduğunu işaret buyurdu;"Mehmed Zahid Efendi hazretleri ziyaretimizden memnun olduğunu işaret buyurdu; rüyama girdi, teşekkür etti." rüyama girdi, teşekkür etti."

Karşısındaki arkadaşın da gözleri açılmış, elini dizine hayretle vurmuş: Karşısındaki arkadaşın da gözleri açılmış, elini dizine hayretle vurmuş:

"Yâhu! Benim de rüyama girdi, bana da teşekkür etti!" demiş. "Yâhu! Benim de rüyama girdi, bana da teşekkür etti!" demiş.

Tabi [Mehmed Zahid] Hocamız rahmetullahi aleyh'in kerametleri vefatından sonra da devam ediyor,Tabi [Mehmed Zahid] Hocamız rahmetullahi aleyh'in kerametleri vefatından sonra da devam ediyor, Allah razı olsun. Allah iyi kullarının yolundan ayırmasın! Allah razı olsun. Allah iyi kullarının yolundan ayırmasın!

Onun anılmasında en önde gelen sebep ne? Onun anılmasında en önde gelen sebep ne?

Başka insanların da iyi insan olmasını istemek. Bak, Allah'ın sevgili kulu olmak ne kadar iyi. Başka insanların da iyi insan olmasını istemek. Bak, Allah'ın sevgili kulu olmak ne kadar iyi. Aradan 19 sene geçti, -1980-1999- muhabbet artarak devam ediyor. Aradan 19 sene geçti, -1980-1999- muhabbet artarak devam ediyor. Anmalar, hatimler, zikirler, tesbihler rakamlara sığmıyor. Dünyanın her yerinden sevgi dalgaları, Anmalar, hatimler, zikirler, tesbihler rakamlara sığmıyor. Dünyanın her yerinden sevgi dalgaları, ırmakları, pınarları akıyor; Hocamız'a sevaplar gidiyor. ırmakları, pınarları akıyor; Hocamız'a sevaplar gidiyor. Bunu yapmanın da iyi bir şey olduğunu bu hadîs-i şerîf gösteriyor. Bunu yapmanın da iyi bir şey olduğunu bu hadîs-i şerîf gösteriyor.

Kabir ehlini ziyaret etmek, uzaktan okunmuş hatmi ona göndermek; salât u selâmlar,Kabir ehlini ziyaret etmek, uzaktan okunmuş hatmi ona göndermek; salât u selâmlar, zikr ü tesbihât yapıp, 70 bin kelime-i tevhid, 1001 İhlâs-ı şerîf okuyup ona göndermek;zikr ü tesbihât yapıp, 70 bin kelime-i tevhid, 1001 İhlâs-ı şerîf okuyup ona göndermek; onun namına kurban kesmek, hayır yapmak, sadaka dağıtmak vesaire.onun namına kurban kesmek, hayır yapmak, sadaka dağıtmak vesaire. Bunların hepsi onun ruhuna gidiyor.Bunların hepsi onun ruhuna gidiyor. Bunları yapanın da iyi bir iş yaptığını bu hadîs-i şerîf gösteriyor. Bunları yapanın da iyi bir iş yaptığını bu hadîs-i şerîf gösteriyor.

Aziz ve sevgili kardeşlerim! Aziz ve sevgili kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri hepinizden razı olsun! Bu sevginizden, gayretlerinizden dolayıAllahu Teâlâ hazretleri hepinizden razı olsun! Bu sevginizden, gayretlerinizden dolayı Cenâb-ı Hak da sizi sevsin, büyük mükâfatlar ihsan eylesin! Cenâb-ı Hak da sizi sevsin, büyük mükâfatlar ihsan eylesin!

İkinci hadîs-i şerîfe geçiyorum: İkinci hadîs-i şerîfe geçiyorum:

Peygamber Efendimiz; İbn Ömer radıyallahu anhümânın rivayet ettiğine görePeygamber Efendimiz; İbn Ömer radıyallahu anhümânın rivayet ettiğine göre Ömer deyince Abdullah b. Ömer hatırımıza geliyor;Ömer deyince Abdullah b. Ömer hatırımıza geliyor; büyük sahabi, çok hadisler rivayet etmiş bir mübarek kimse; Allah şefaatine erdirsin! büyük sahabi, çok hadisler rivayet etmiş bir mübarek kimse; Allah şefaatine erdirsin!

İbnü'n-Neccâr kitabına almış. Onun rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş: İbnü'n-Neccâr kitabına almış. Onun rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş:

Lâ büdde min hasfin ve meshin ve recfin. Kâlû: Yâ Resûlallah! Fî hâzihi'l-ümmete?Lâ büdde min hasfin ve meshin ve recfin. Kâlû: Yâ Resûlallah! Fî hâzihi'l-ümmete? Kâle: Ne'am; iza ehazü'l-kıyân ve'stehallü'z-zinâ ve ekelü'r-ribâ ve'stehallü's-sayde fi'l-harâmKâle: Ne'am; iza ehazü'l-kıyân ve'stehallü'z-zinâ ve ekelü'r-ribâ ve'stehallü's-sayde fi'l-harâm ve lübse'l-harîr ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve''n-nisâü bi'n-nisâ'. ve lübse'l-harîr ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve''n-nisâü bi'n-nisâ'.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Bu, sayfanın onuncu hadîs-i şerîfi.Bu, sayfanın onuncu hadîs-i şerîfi. Konusu itibariyle daha önemli olduğu için bu hadîs-i şerîfi öne aldım. Konusu itibariyle daha önemli olduğu için bu hadîs-i şerîfi öne aldım.

Lâ büdde min hasfin ve meshin ve recfin. Lâ büdde min hasfin ve meshin ve recfin.

Lâ büdde; "muhakkak olacak, çare yok, mutlaka olacak" demek. Lâ büdde; "muhakkak olacak, çare yok, mutlaka olacak" demek.

"Hasf olacak, mesh olacak, recf olacak; bunda hiç çare yok, bunlar muhakkak olacak." "Hasf olacak, mesh olacak, recf olacak; bunda hiç çare yok, bunlar muhakkak olacak."

Hasf ne demek? Hasf ne demek?

"Arazinin yere batması" demek. "Arazinin yere batması" demek.

Fe-hasefnâ bihî ve bidârihi'l-ard.Fe-hasefnâ bihî ve bidârihi'l-ard. "Kârun'un kendisini ve evini yere batırdık." diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. "Kârun'un kendisini ve evini yere batırdık." diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.

Hasefe fiili "bir şeyi yerin dibine geçirmek, batırmak" demek. Hasefe fiili "bir şeyi yerin dibine geçirmek, batırmak" demek.

Hasf, "yere batma olacak." Başka? "Mesh olacak!" Hasf, "yere batma olacak."

Başka?

"Mesh olacak!"

Mesh ne demek? Mesh ne demek?

"Bir varlığın, bir insanın suretinin başka bir hayvan suretine dönmesi" demek."Bir varlığın, bir insanın suretinin başka bir hayvan suretine dönmesi" demek. İnsanken maymun suretine dönüyor, insanken hınzır, domuz suretine dönüyor. İnsanken maymun suretine dönüyor, insanken hınzır, domuz suretine dönüyor. Arapça'da buna da "mesh" derler. Arapça'da buna da "mesh" derler.

"Bu ümmette yere batma olacak, suret değiştirilip istenmeyen bir kötü hale gelme olacak." "Bu ümmette yere batma olacak, suret değiştirilip istenmeyen bir kötü hale gelme olacak."

Ve recfin. Recf ne demek? Ve recfin.

Recf ne demek?

Recf de "sarsılmak, sallanmak" demek. Bu sarsılmadan "zelzele" kast ediliyor olabilir. Recf de "sarsılmak, sallanmak" demek. Bu sarsılmadan "zelzele" kast ediliyor olabilir.

Yevme tercüfü'r-râcifetü. Tetbeuhe'r-râdifetü.Yevme tercüfü'r-râcifetü. Tetbeuhe'r-râdifetü. "Kıyamet kopacağı zaman yeri sarsan bir sarsıntı gelecek, arkasından bir sarsıntı daha gelecek." diye"Kıyamet kopacağı zaman yeri sarsan bir sarsıntı gelecek, arkasından bir sarsıntı daha gelecek." diye Nâzi'ât sûresinde de bu kelime ism-i fâil halinde geçiyor. Nâzi'ât sûresinde de bu kelime ism-i fâil halinde geçiyor.

"Ceza olarak yere batma, suretlerin çirkin bir surete döndürülmesi ve sarsıntı olacak." "Ceza olarak yere batma, suretlerin çirkin bir surete döndürülmesi ve sarsıntı olacak."

Çare yok, olacak! Lâ büdde; "Muhakkak olacak." demek. Çare yok, olacak! Lâ büdde; "Muhakkak olacak." demek.

Kâlû: Yâ Resûlallah, fî hâzihi'l-ümmete? Sahâbe-i kirâm şaşırdılar: Kâlû: Yâ Resûlallah, fî hâzihi'l-ümmete?

Sahâbe-i kirâm şaşırdılar:

"Bu mübarek ümmette, Ümmet-i Muhammed'de, bizim ümmette de mi olacak?" "Bu mübarek ümmette, Ümmet-i Muhammed'de, bizim ümmette de mi olacak?"

Eski ümmetlerde olmuş. Çünkü eski ümmetlerde Allah'a âsî olanların,Eski ümmetlerde olmuş. Çünkü eski ümmetlerde Allah'a âsî olanların, Allah celle celâlühû'nün emrini dinlemeyenlerin maymunlar ve domuzlar haline getirildiğini bildirenAllah celle celâlühû'nün emrini dinlemeyenlerin maymunlar ve domuzlar haline getirildiğini bildiren rivayetler; hadîs-i şerîfler, âyet-i kerîmeler var. rivayetler; hadîs-i şerîfler, âyet-i kerîmeler var.

"Bu ümmette de mi olacak yâ Resûlallah?" diye sordular. "Bu ümmette de mi olacak yâ Resûlallah?" diye sordular.

Suretin değiştirilmesiyle ilgili bu arada aklıma geldi.Suretin değiştirilmesiyle ilgili bu arada aklıma geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından iki kişi; bir karı koca,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından iki kişi; bir karı koca, Kureyş'in baskısından, zulmünden kurtulmak için Habeşistan'a gidiyorlarmış.Kureyş'in baskısından, zulmünden kurtulmak için Habeşistan'a gidiyorlarmış. Hanım rüyasında kocasının yüzünün simsiyah olduğunu görüyor.Hanım rüyasında kocasının yüzünün simsiyah olduğunu görüyor. "Allah Allah! Bu rüya neye alamet?" diye şaşırıyor. Ertesi gün uyanıyor ki kocası kendisine: "Allah Allah! Bu rüya neye alamet?" diye şaşırıyor. Ertesi gün uyanıyor ki kocası kendisine:

"Bak biz buraya hicret ettik, Mekke'den ayrıldık, Habeşistan'a geldik."Bak biz buraya hicret ettik, Mekke'den ayrıldık, Habeşistan'a geldik. Ben zaten eskiden beri hıristiyan olmayı düşünüyordum.Ben zaten eskiden beri hıristiyan olmayı düşünüyordum. Burası da hıristiyan bir ülke, hükümdar da hıristiyan; gel biz hıristiyan olalım, rahat ederiz, Burası da hıristiyan bir ülke, hükümdar da hıristiyan; gel biz hıristiyan olalım, rahat ederiz, bu sıkıntılardan kurtuluruz." diye teklif ediyor. bu sıkıntılardan kurtuluruz." diye teklif ediyor.

Hanımı da gördüğü rüyayı anlıyor. Demek ki yüzünün rüyada kara olması bu irtidâtından,Hanımı da gördüğü rüyayı anlıyor. Demek ki yüzünün rüyada kara olması bu irtidâtından, İslâm'dan ayrılmasından dolayı. Hanımı onun teklifini reddediyor, kabul etmiyor.İslâm'dan ayrılmasından dolayı. Hanımı onun teklifini reddediyor, kabul etmiyor. Ondan sonra Mekke'ye dönüyor.Ondan sonra Mekke'ye dönüyor. Dinine bağlılığından dolayı Cenâb-ı Hak da ona Peygamber Efendimiz'in eşlerinden birisi olmayı nasip ediyor.Dinine bağlılığından dolayı Cenâb-ı Hak da ona Peygamber Efendimiz'in eşlerinden birisi olmayı nasip ediyor. Maddeten, mânen kötü işler yapanların yüzleri değişiyor. Maddeten, mânen kötü işler yapanların yüzleri değişiyor. Böyle bir rüya da aklıma geldi, bu arada onu da söylemiş oldum. Böyle bir rüya da aklıma geldi, bu arada onu da söylemiş oldum.

"Eski ümmetlerde olmuş; okuyoruz, dinliyoruz, duyuyoruz."Eski ümmetlerde olmuş; okuyoruz, dinliyoruz, duyuyoruz. Bunlar bu ümmette de olacak mı?" diye soruyorlar. Bunlar bu ümmette de olacak mı?" diye soruyorlar.

Kâle: Neam. "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki 'Evet, olacak!'" Ne zaman? Kâle: Neam. "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki 'Evet, olacak!'"

Ne zaman?

[İza ehazü'l-gıyân.] "Şarkıcı, cariye, köle kadın edindikleri zaman." [İza ehazü'l-gıyân.] "Şarkıcı, cariye, köle kadın edindikleri zaman."

Her devirde çalgı, eğlence, şarkı, türkü, kadın oynatmak var ama İslâm'da bunlar günah.Her devirde çalgı, eğlence, şarkı, türkü, kadın oynatmak var ama İslâm'da bunlar günah. Hiç şüphesiz böyle ahlâksız şeyleri, ahlâksızca olan işleri yapmak doğru değil. Hiç şüphesiz böyle ahlâksız şeyleri, ahlâksızca olan işleri yapmak doğru değil. İslâm'da bir kadının sesi de muhteremdir, mahreminden başkasının duymaması lazımdır. İslâm'da bir kadının sesi de muhteremdir, mahreminden başkasının duymaması lazımdır.

Eski hoca kardeşlerden birisi anlatıyordu: Eski hoca kardeşlerden birisi anlatıyordu:

"Biz küçükken İstanbul'da, mahallemizde, sokakta oynardık. Annemiz bizi çağıracağı zaman"Biz küçükken İstanbul'da, mahallemizde, sokakta oynardık. Annemiz bizi çağıracağı zaman 'sesim nâmahrem' diye cama çıkıp da bangır bangır bağırmazdı. Kapının arkasında bir halka vardı,'sesim nâmahrem' diye cama çıkıp da bangır bangır bağırmazdı. Kapının arkasında bir halka vardı, 'tak, tak, tak, tak" onu vururdu. 'tak, tak, tak, tak" onu vururdu. Biz o sesten annemizin bizi çağırdığını anlar, eve giderdik." diye anlatıyor.. Biz o sesten annemizin bizi çağırdığını anlar, eve giderdik." diye anlatıyor..

Eskiden bunlara çok dikkat edilirdi. Eskiden bunlara çok dikkat edilirdi.

Şimdi İslâm'a göre hareket azaldığından, Batı âdetleri geldiğinden her şey var.Şimdi İslâm'a göre hareket azaldığından, Batı âdetleri geldiğinden her şey var. İslâm dinine göre haram olan; yasak, çirkin, günah olan şeyler de yapılıyor. İslâm dinine göre haram olan; yasak, çirkin, günah olan şeyler de yapılıyor.

Ama yapılınca ne olur? "Eğlence olsun, zevk olsun diye şarkıcılar edindikleri zaman.Ama yapılınca ne olur? "Eğlence olsun, zevk olsun diye şarkıcılar edindikleri zaman. " Ve'stehallü'z-zinâ. "Zinada mahzur görmedikleri, zinayı yapmayı âdetâ caiz gördükleri zaman." " Ve'stehallü'z-zinâ. "Zinada mahzur görmedikleri, zinayı yapmayı âdetâ caiz gördükleri zaman."

Halbuki zina, büyük günahlardan birisidir. İslâm'da kişinin ancak namuslu olarak yaşaması vardır.Halbuki zina, büyük günahlardan birisidir. İslâm'da kişinin ancak namuslu olarak yaşaması vardır. Ancak namuslu, meşru bir şekilde, nikâh ve düğünden sonra evlenmek vardır. Ancak namuslu, meşru bir şekilde, nikâh ve düğünden sonra evlenmek vardır. Evlilik dışı ilişkiler; öncesi, sonrası, evlilik esnasında bunların hepsi İslâm'da yasaklanmıştır.Evlilik dışı ilişkiler; öncesi, sonrası, evlilik esnasında bunların hepsi İslâm'da yasaklanmıştır. Bir âdab, ahlâk gelmiştir. Ailenin korunması için bu hususta şiddetli hükümler vardır. Bir âdab, ahlâk gelmiştir. Ailenin korunması için bu hususta şiddetli hükümler vardır.

"Zinayı helâl saydıkları zaman." "Zinayı helâl saydıkları zaman."

Ve ekelü'r-ribâ. "Ve faiz yedikleri zaman." İslâm'da faiz haram! Ve ekelü'r-ribâ. "Ve faiz yedikleri zaman."

İslâm'da faiz haram!

Şimdi medenî kanunda serbest; bankalar var, para yatırıldığı zaman faiz alınabiliyor, yenilebiliyor.Şimdi medenî kanunda serbest; bankalar var, para yatırıldığı zaman faiz alınabiliyor, yenilebiliyor. Bazıları sermayelerini alıyor, oraya koyuyorlar; "bir gelir" diye onları yiyorlar. Bazıları sermayelerini alıyor, oraya koyuyorlar; "bir gelir" diye onları yiyorlar.

İslâm'da paranın çalıştırılması var, ortaklık var!İslâm'da paranın çalıştırılması var, ortaklık var! Ama paranın faize verilmesi, faizinin yenilmesi yasak.Ama paranın faize verilmesi, faizinin yenilmesi yasak. İslâm ayrı bir iktisadî düzen, dürüstlük getiriyor. İslâm ayrı bir iktisadî düzen, dürüstlük getiriyor. Haksız kazancı kökünden, temel felsefesinden engelliyor:Haksız kazancı kökünden, temel felsefesinden engelliyor: "Faiz, birisinin sırf parası olduğu için çalışmadan aldığı bir şeydir." diyor. "Faiz, birisinin sırf parası olduğu için çalışmadan aldığı bir şeydir." diyor.

Buna itiraz etmişlerdir. Peygamber Efendimiz faizin haram olduğunu söylediği zamanda daBuna itiraz etmişlerdir. Peygamber Efendimiz faizin haram olduğunu söylediği zamanda da itiraz edenler olmuş. Hatta Kur'ân-ı Kerîm'den öğrendiğimize göre; itiraz edenler olmuş. Hatta Kur'ân-ı Kerîm'den öğrendiğimize göre;

İnneme'l-bey'u mislü'r-ribâ. "Alışveriş de faiz gibi bir şeydir. İkisi de bir muamele." demişler. İnneme'l-bey'u mislü'r-ribâ. "Alışveriş de faiz gibi bir şeydir. İkisi de bir muamele." demişler.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri aynı olmadığı için Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki; Ama Allahu Teâlâ hazretleri aynı olmadığı için Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki;

Ve ehalle'llâhü'l-bey'a ve harrame'r-ribâ. "Hayır! Aynı değildir.Ve ehalle'llâhü'l-bey'a ve harrame'r-ribâ. "Hayır! Aynı değildir. Allah alışverişi, ticareti meşru kılmıştır, teşvik etmiştir, sevaptır,Allah alışverişi, ticareti meşru kılmıştır, teşvik etmiştir, sevaptır, kâr konulabilir ama faizi haram kılmıştır." kâr konulabilir ama faizi haram kılmıştır."

Para zahmetsiz kazanılmayacak! Çalıştırılacak, ticaret olacak; o zaman meşru oluyor.Para zahmetsiz kazanılmayacak! Çalıştırılacak, ticaret olacak; o zaman meşru oluyor. Öteki türlü olmuyor. İslâm'ın görüşü bu. İslâm ayrı bir ahlâk sistemi getiriyor ve böyle buyuruyor. Öteki türlü olmuyor. İslâm'ın görüşü bu. İslâm ayrı bir ahlâk sistemi getiriyor ve böyle buyuruyor.

Tabi Peygamber Efendimiz, faizi yiyeceklerini de bildirmiş oluyor.Tabi Peygamber Efendimiz, faizi yiyeceklerini de bildirmiş oluyor. İfadelerden zinayı da mahzursuz göreceklerini de anlamış oluyoruz.İfadelerden zinayı da mahzursuz göreceklerini de anlamış oluyoruz. Çalgıcı kadınlar edinecekler, onları dinleyecek, onların etrafında toplanacaklar.Çalgıcı kadınlar edinecekler, onları dinleyecek, onların etrafında toplanacaklar. Çağıracaklar, belki kiralayacaklar. Olağan şeyler, gördüğümüz şeyler. Zinayı hoş, mahzursuz görecekler, yapacaklar. Çağıracaklar, belki kiralayacaklar. Olağan şeyler, gördüğümüz şeyler. Zinayı hoş, mahzursuz görecekler, yapacaklar.

Türkiye'de örften, âdetten gelme yine az çok bir sakınma var.Türkiye'de örften, âdetten gelme yine az çok bir sakınma var. Kanunlarda zina da suç olarak zikrediliyor.Kanunlarda zina da suç olarak zikrediliyor. Bir kadın, kocasını o halde tespit ederse mahkemeye müracaat edebiliyor. Bir kadın, kocasını o halde tespit ederse mahkemeye müracaat edebiliyor. Adam, karısını tespit ederse mahkemeye veriyor. Bir suç olarak değerlendiriliyor. Adam, karısını tespit ederse mahkemeye veriyor. Bir suç olarak değerlendiriliyor.

[Artık böyle bir kanun yok… Dinleyici notu] [Artık böyle bir kanun yok… Dinleyici notu]

Faiz yemek şimdiki kanunlara göre uygun görülmüş ama İslâm yemeyi uygun görmüyor. Faiz yemek şimdiki kanunlara göre uygun görülmüş ama İslâm yemeyi uygun görmüyor.

Ve'stehallü's-sayde fi'l-harâm. "Harem-i Şerîf'te avlanmayı meşru, mahzursuz gördükleri zaman." Ve'stehallü's-sayde fi'l-harâm. "Harem-i Şerîf'te avlanmayı meşru, mahzursuz gördükleri zaman."

Harem-i Şerîf, Mekke-i Mükerreme'nin çevresi.Harem-i Şerîf, Mekke-i Mükerreme'nin çevresi. Oraya giderken ihrama girecek; saygıyla, ibadet duygusuyla girecek. Oraya giderken ihrama girecek; saygıyla, ibadet duygusuyla girecek. Hayvanlarını avlamayacak, otlarını bile koparmayacak.Hayvanlarını avlamayacak, otlarını bile koparmayacak. Hatta mesela birisine, bir av hayvanını; "Bak şurada tavşan var, şunu avla!" diyeHatta mesela birisine, bir av hayvanını; "Bak şurada tavşan var, şunu avla!" diye göstermesi bile doğru değil! Bu, Allah'ın yasak kıldığı bir şey.göstermesi bile doğru değil! Bu, Allah'ın yasak kıldığı bir şey. Mekke'ye mahsus birtakım hürmet kuralları. Ona da aldırmıyorlar, Mekke'ye mahsus birtakım hürmet kuralları. Ona da aldırmıyorlar, Harem-i Şerîf'te avlanmayı da yapmaya başlıyorlar. Demek ki yapacaklar. Harem-i Şerîf'te avlanmayı da yapmaya başlıyorlar. Demek ki yapacaklar.

Ben şunu gördüm: Hacılar Arefe günü Arafat'a çıktığı zamanBen şunu gördüm: Hacılar Arefe günü Arafat'a çıktığı zaman -herkes ihramlı- adamın birisi çeşme başına yuvarlak aynayı yerleştirmiş, -herkes ihramlı- adamın birisi çeşme başına yuvarlak aynayı yerleştirmiş, yüzünü sabunlamış, sırtında ihramı, sakalını tıraş ediyor. yüzünü sabunlamış, sırtında ihramı, sakalını tıraş ediyor.

"Hacı! Burada sakal tıraş etmek yok, ne yapıyorsun?" diyorlar. "Hacı! Burada sakal tıraş etmek yok, ne yapıyorsun?" diyorlar.

"Ben anlamam! Benim aklım ermez!" diyor. Sinekkaydı tıraş olmaya alışmış. "Ben anlamam! Benim aklım ermez!" diyor.

Sinekkaydı tıraş olmaya alışmış.

İyi ama sen dinin kurallarını kendin koymuyorsun. Haccın önemli işlerinden birisi; bu ihram.İyi ama sen dinin kurallarını kendin koymuyorsun. Haccın önemli işlerinden birisi; bu ihram. İhramın da yasakları var, herkes riayet ediyor; sen ise mahzur görmüyorsun. İhramın da yasakları var, herkes riayet ediyor; sen ise mahzur görmüyorsun. Mahzur görmediğini görüyoruz. Mahzur görmediğini görüyoruz.

İhramlı iken tıraş olmayı mahzurlu saymayan acayip hacılar çıktığı gibiİhramlı iken tıraş olmayı mahzurlu saymayan acayip hacılar çıktığı gibi Harem-i Şerîf'te avlanmayı da mahzurlu görmeyen insanlar çıkacak. Demek ki dinin kuralları unutulacak. Harem-i Şerîf'te avlanmayı da mahzurlu görmeyen insanlar çıkacak. Demek ki dinin kuralları unutulacak.

Ve lübse'l-harîr. "Ve ipekli giyinme olduğu zaman." Ve lübse'l-harîr. "Ve ipekli giyinme olduğu zaman."

İslâm'da erkeğin ipekli giyinmesi haram. Şimdi serbest, herkes giyiyor;İslâm'da erkeğin ipekli giyinmesi haram. Şimdi serbest, herkes giyiyor; hatta ipekli çok pahalı olduğu için ipekli gömlek, damat gömleği oluyor. Çok pahalı oluyor;hatta ipekli çok pahalı olduğu için ipekli gömlek, damat gömleği oluyor. Çok pahalı oluyor; çünkü serin tutuyor, tiril tiril, güzel. Ama İslâm gösterişi sevmediğinden, tevazuu teşvik ettiğinden,çünkü serin tutuyor, tiril tiril, güzel. Ama İslâm gösterişi sevmediğinden, tevazuu teşvik ettiğinden, ayrı bir dünya görüşü olduğundan, erkeğin altın yüzük, takmasını, ipek giymesini uygun görmüyor. ayrı bir dünya görüşü olduğundan, erkeğin altın yüzük, takmasını, ipek giymesini uygun görmüyor.

Buna da aldırmıyorlar. Artık bu da dinin gevşediğinin bir alameti. Buna da aldırmıyorlar. Artık bu da dinin gevşediğinin bir alameti.

Ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâl ve'n-nisâü bi'n-nisâ'. "Erkekler erkeklerle iktifa ediyor;Ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâl ve'n-nisâü bi'n-nisâ'. "Erkekler erkeklerle iktifa ediyor; kadınlar kadınlarla iktifa ediyor olduğu zaman." kadınlar kadınlarla iktifa ediyor olduğu zaman."

Bu da ileride homoseksüellik ahlâksızlığının olacağını bildiriyor.Bu da ileride homoseksüellik ahlâksızlığının olacağını bildiriyor. "O zaman Allah bu belaları, cezaları verecek." demek. "O zaman Allah bu belaları, cezaları verecek." demek.

Peygamber Efendimiz'in; "Şunlar şunlar şunlar olduğu zaman, bunlar olacak." dediği şeyler ne? Peygamber Efendimiz'in; "Şunlar şunlar şunlar olduğu zaman, bunlar olacak." dediği şeyler ne?

"Yerin dibine batmak, suretlerin"Yerin dibine batmak, suretlerin maddeten veya mânen insan suretinden başka korkunç hayvan şekillerine, çirkin hayvan şekillerine döndürülmesi ve sarsıntı." maddeten veya mânen insan suretinden başka korkunç hayvan şekillerine, çirkin hayvan şekillerine döndürülmesi ve sarsıntı."

Demek ki Peygamber Efendimiz; "Bu gibi musibetler ileride olacak." diye bildiriyor. Demek ki Peygamber Efendimiz; "Bu gibi musibetler ileride olacak." diye bildiriyor.

Sahâbe-i kirâm şaşırıyorlar; "Bu ümmette de olacak mı?" diye soruyorlar. Eski ümmetlerde olmuş,Sahâbe-i kirâm şaşırıyorlar; "Bu ümmette de olacak mı?" diye soruyorlar. Eski ümmetlerde olmuş, kural değişmiyor. Cenâb-ı Hakk'a âsî olunduğu, emirleri çiğnendiği, insanlar günahlara daldığı,kural değişmiyor. Cenâb-ı Hakk'a âsî olunduğu, emirleri çiğnendiği, insanlar günahlara daldığı, toplumu mahveden kötü huylar yaygınlaştığı zaman oluyor. Kural umumi. toplumu mahveden kötü huylar yaygınlaştığı zaman oluyor. Kural umumi. Yahudilerde, hıristiyanlarda, daha eski ümmetlerde olmuş; şimdi de olabilir. Yahudilerde, hıristiyanlarda, daha eski ümmetlerde olmuş; şimdi de olabilir.

O halde müslümanların ne yapması lazım? O halde müslümanların ne yapması lazım?

Allah'ın emirlerine riayet etmesi, yasaklarından kaçınması, Allah'ın rızasını kazanmaya çalışması lazım. Allah'ın emirlerine riayet etmesi, yasaklarından kaçınması, Allah'ın rızasını kazanmaya çalışması lazım.

[Mehmed Zahid] Hocamız'ın -Allah razı olsun- bize öğrettiği nedir? [Mehmed Zahid] Hocamız'ın -Allah razı olsun- bize öğrettiği nedir?

İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî! "Yâ Rabbi! Ben senin beni sevmeni, benden razı olmanı istiyorum!" İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî! "Yâ Rabbi! Ben senin beni sevmeni, benden razı olmanı istiyorum!"

İskenderpaşalılar'ın, bizlerin temel zihniyetimiz ne? İskenderpaşalılar'ın, bizlerin temel zihniyetimiz ne?

Bizim yolumuzun ana esası ne? Bizim yolumuzun ana esası ne?

Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini, rızasını kazanmaya çalışmak.Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini, rızasını kazanmaya çalışmak. Yunus gibi, Mevlânâ gibi her işi O'nun için yapmak. Yunus gibi, Mevlânâ gibi her işi O'nun için yapmak.

Birisinin iltifatına, alkışına ihtiyacımız yok.Birisinin iltifatına, alkışına ihtiyacımız yok. İnsanların bizi beğenmesi veya bize kızmasından korkumuz veya bunun için isteğimiz yok. İnsanların bizi beğenmesi veya bize kızmasından korkumuz veya bunun için isteğimiz yok. İsterse cümle cihan halkı bizi beğensin, biz onların beğeneceği iş günahsa yapmayız. İsterse cümle cihan halkı bizi beğensin, biz onların beğeneceği iş günahsa yapmayız. Alkışlayacaklarsa bile veyahut maddî menfaat sağlayacaklarsa bile yapmayız. Alkışlayacaklarsa bile veyahut maddî menfaat sağlayacaklarsa bile yapmayız.

Neden? Allah'ın yasak kıldığı günah... "İç şu içkiyi!" "İçmem!" Neden?

Allah'ın yasak kıldığı günah...

"İç şu içkiyi!"

"İçmem!"

"Yap şu kötülüğü!" "Yapmam!" "Yap şu kötülüğü!"

"Yapmam!"

"Çok para vereceğiz, şöyle olacak, böyle olacak. Boş ver!" "Hayır!" "Çok para vereceğiz, şöyle olacak, böyle olacak. Boş ver!"

"Hayır!"

İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî! "Yâ Rabbi! Ben senin beni sevmeni, benden razı olmanı istiyorum!" İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî! "Yâ Rabbi! Ben senin beni sevmeni, benden razı olmanı istiyorum!"

Halk ister memnun olsun ister olmasın. Halk ister memnun olsun ister olmasın.

"Ama bak böyle yapmazsan asarız, keseriz, vururuz, kırarız, hapse tıkarız vs." "Ama bak böyle yapmazsan asarız, keseriz, vururuz, kırarız, hapse tıkarız vs."

Ondan da korkumuz yok. Neden? Ondan da korkumuz yok.

Neden?

Çünkü biz Allah'ın rızasını kazanmak istiyoruz.Çünkü biz Allah'ın rızasını kazanmak istiyoruz. Çünkü Mahkeme-i kübrâ'da herkes Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna çıkacak ve yaptığının hesabını verecek. Çünkü Mahkeme-i kübrâ'da herkes Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna çıkacak ve yaptığının hesabını verecek.

Allah; "Ey kulum! Ben sana şu, şu kötülükleri yasakladım; niye yaptın?Allah; "Ey kulum! Ben sana şu, şu kötülükleri yasakladım; niye yaptın? Şu, şu iyi işleri emrettim; niye yapmadın?" diye soracak. Şu, şu iyi işleri emrettim; niye yapmadın?" diye soracak.

Yapılmayan iyiliklerden de yapılan kötülüklerden de bir bir hesap verecek. Yapılmayan iyiliklerden de yapılan kötülüklerden de bir bir hesap verecek.

Nasıl bir hesap verecek? Nasıl bir hesap verecek?

"Zerre ağırlığı kadar, havada uçan toz ağırlığı kadar günah işlemişse onun cezasını görecek;"Zerre ağırlığı kadar, havada uçan toz ağırlığı kadar günah işlemişse onun cezasını görecek; o kadarcık bir hayırlı iş yaptı, sevap işlediyse onun mükâfatını görecek." o kadarcık bir hayırlı iş yaptı, sevap işlediyse onun mükâfatını görecek."

"Ben bir şey yapmadım, zulme katılmadım!" "Ben bir şey yapmadım, zulme katılmadım!"

Zulme katılmayan bir insan; bir zalimin yaptığı öldürmeye, asmaya, kesmeye,Zulme katılmayan bir insan; bir zalimin yaptığı öldürmeye, asmaya, kesmeye, günaha yarım kelimeyle bile destek olsa yardımcı olsa onun da cezasını çekecek. günaha yarım kelimeyle bile destek olsa yardımcı olsa onun da cezasını çekecek.

İslâm böyle, hesap böyle! İslâm böyle, hesap böyle!

Müslümanın en çok düşündüğü şey, Mahkeme-i kübrâ'da beraat etmektir. Müslümanın en çok düşündüğü şey, Mahkeme-i kübrâ'da beraat etmektir. İnsanlar dünyada kanundan, mahkemeden kaçabilir, kurtulabilir. İnsanlar dünyada kanundan, mahkemeden kaçabilir, kurtulabilir. Veya kanunlar evrensel insan haklarına da uygun olmayabilir. Veya kanunlar evrensel insan haklarına da uygun olmayabilir.

Kanunlar, Firavun'un ülkesinde de vardı. Neydi? Kanunlar, Firavun'un ülkesinde de vardı.

Neydi?

Erkek çocukların öldürülmesi, kız çocukların öldürülmemesi, sağ bırakılması. Bu da bir kanun,Erkek çocukların öldürülmesi, kız çocukların öldürülmemesi, sağ bırakılması. Bu da bir kanun, Firavun'un kanunu. Kanun olması, saygın olmasını gerektirmiyor! Firavun'un kanunu. Kanun olması, saygın olmasını gerektirmiyor! Kanunun insafa, adalete uygun olması gerekiyor.Kanunun insafa, adalete uygun olması gerekiyor. O bakımdan, asıl mühim olan Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini, rızasını kazanmaktır. O bakımdan, asıl mühim olan Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini, rızasını kazanmaktır.

Sevgisine, rızasına aykırı hareket ederse ne olacak? Sevgisine, rızasına aykırı hareket ederse ne olacak?

Âhirette cezasını çekecek, cehenneme girecek. Âhirette cezasını çekecek, cehenneme girecek.

Ama bu hadîs-i şerîften öğreniyoruz ki bir de "hasf olacak, mesh olacak, recf olacak."Ama bu hadîs-i şerîften öğreniyoruz ki bir de "hasf olacak, mesh olacak, recf olacak." Yani "yerin dibine geçme, batma olacak; suretlerin hayvan suretine dönmesi olacak; Yani "yerin dibine geçme, batma olacak; suretlerin hayvan suretine dönmesi olacak; sarsıntılar olacak, yerin sarsılması, titremesi olayları olacak." sarsıntılar olacak, yerin sarsılması, titremesi olayları olacak."

Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyorum: Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyorum:

Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh dinlemiş, rivayet etmiş, Taberânî'de var: Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh dinlemiş, rivayet etmiş, Taberânî'de var:

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Lâ îmâne limen lâ emânete lehû ve lâ dîne limen lâ ahde lehûLâ îmâne limen lâ emânete lehû ve lâ dîne limen lâ ahde lehû ve'llezî nefsü Muhammedin bi-yedihî lâ yestekîmü dînü abdin hattâ yestakîme lisânühve'llezî nefsü Muhammedin bi-yedihî lâ yestekîmü dînü abdin hattâ yestakîme lisânüh ve lâ yestakîmü lisânühû hattâ yestakîme kalbühve lâ yestakîmü lisânühû hattâ yestakîme kalbüh ve lâ yedhulü'l-cennete men lâ ye'menü cârühû bevâikahû.ve lâ yedhulü'l-cennete men lâ ye'menü cârühû bevâikahû. Kîle: Yâ Resûlallah! Me'l-bevâiku? Kâle: Ğaşmühû ve zulmühû. Kîle: Yâ Resûlallah! Me'l-bevâiku? Kâle: Ğaşmühû ve zulmühû.

Ve eyyü mâ racülin esâbe mâlen min gayri hıllihî ve enfaka minhü lem yübârik lehû fîhiVe eyyü mâ racülin esâbe mâlen min gayri hıllihî ve enfaka minhü lem yübârik lehû fîhi ve in tesaddaka lem tukbel minhü ve mâ bakıye fe-zâdühû ile'n-nâr. ve in tesaddaka lem tukbel minhü ve mâ bakıye fe-zâdühû ile'n-nâr. İnne'l-habîse lâ yükeffiru'l-habîs velâkinne't-tayyibe yükeffiru'l-habîs. İnne'l-habîse lâ yükeffiru'l-habîs velâkinne't-tayyibe yükeffiru'l-habîs.

Sadaka Resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne buyurdu? Bu ifadelerden ne anlıyoruz? Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne buyurdu? Bu ifadelerden ne anlıyoruz?

Lâ îmâne limen lâ emânete lehû. "Güvenilirliği, emniyetliliği olmayan bir kişinin imanı yoktur!" Lâ îmâne limen lâ emânete lehû. "Güvenilirliği, emniyetliliği olmayan bir kişinin imanı yoktur!"

Neden? Neden?

Kendisine güveniyorlar; hıyanet ediyor. Güvenilir bir insan değil. Kendisine güveniyorlar; hıyanet ediyor. Güvenilir bir insan değil.

İmanı olan böyle yapar mı? İmanı olan böyle yapar mı?

Mahkeme-i kübrâdan korkar, hıyanet etmez.Mahkeme-i kübrâdan korkar, hıyanet etmez. Eğer bir kimsenin emaneti, eminliği, güvenilirliği yoksa... Eğer bir kimsenin emaneti, eminliği, güvenilirliği yoksa...

"Yahu kaypaktır; sözüne, işine güvenilmez. Yüzüne güler, kuyunu kazar, arkandan kötülük yapar."Yahu kaypaktır; sözüne, işine güvenilmez. Yüzüne güler, kuyunu kazar, arkandan kötülük yapar. Parayı verirsen geri vermez, borcunu ödemez." Parayı verirsen geri vermez, borcunu ödemez."

Güvenilirliği, eminliği olmayan bir kimsenin imanı yok ki öyle yapıyor. Güvenilirliği, eminliği olmayan bir kimsenin imanı yok ki öyle yapıyor.

Lâ imâne. "İmanı yok!" Lâ imâne. "İmanı yok!"

"Var! İcabında camiye gidiyor, bayrama gidiyor."Var! İcabında camiye gidiyor, bayrama gidiyor. Geçen sene hacca gitti, evvelki sene de umreye gitti." Geçen sene hacca gitti, evvelki sene de umreye gitti."

Sen onun eminliği olup olmadığına bakacaksın; emanet sıfatı, güvenilirlik sıfatı var mı? Sen onun eminliği olup olmadığına bakacaksın; emanet sıfatı, güvenilirlik sıfatı var mı?

Peygamber Efendimiz'in vasfı ne idi? Muhammed el-Emîn; "güvenilir Muhammed." Peygamber Efendimiz'in vasfı ne idi?

Muhammed el-Emîn; "güvenilir Muhammed."

Hicret ederken ne yaptı? Hicret ederken ne yaptı?

"Kim kendisine emanet vermişse emanetlerin bir bir sahiplerine dağıtılmasını tenbihledi,"Kim kendisine emanet vermişse emanetlerin bir bir sahiplerine dağıtılmasını tenbihledi, tavsiye etti, öyle gitti." tavsiye etti, öyle gitti."

Çünkü güvenilir, hiçbir şey kaybolmaz. Senet sepet olmasa bile söz senettir. Çünkü güvenilir, hiçbir şey kaybolmaz. Senet sepet olmasa bile söz senettir.

Emin, güvenilir olmak, hıyanet etmemek çok önemli! Aksini yapıyorsa demek ki imanı zayıf.Emin, güvenilir olmak, hıyanet etmemek çok önemli! Aksini yapıyorsa demek ki imanı zayıf. O zayıf imanı da Allah kabul etmiyor, Peygamber Efendimiz saymıyor. O zayıf imanı da Allah kabul etmiyor, Peygamber Efendimiz saymıyor. Lâ îmâne diyor, imanı yok sayıyor. Çünkü o hıyanetinin cezasını çekecek. Lâ îmâne diyor, imanı yok sayıyor. Çünkü o hıyanetinin cezasını çekecek.

Ve lâ dîne limen lâ ahde lehû. "Ahdine sadakati olmayanın da dini yoktur!" Ve lâ dîne limen lâ ahde lehû. "Ahdine sadakati olmayanın da dini yoktur!"

Eyvah! Şimdi din de iman da gitti! Eyvah! Şimdi din de iman da gitti!

"Şu adam ahdine hiç uymaz ki hiç güvenilir bir insan değil ki."Şu adam ahdine hiç uymaz ki hiç güvenilir bir insan değil ki. Söz verdi, sözünde durmuyor, ahdine riayet etmiyor. Halbuki ahdetti, Söz verdi, sözünde durmuyor, ahdine riayet etmiyor. Halbuki ahdetti, peymân etti, yemin etti ama tutmuyor." peymân etti, yemin etti ama tutmuyor."

O zaman onun dini de yok! O zaman onun dini de yok!

Bize geliyorlar: "Hocam! Söz veriyoruz, sana tâbiyiz, sözünü dinleyeceğiz.Bize geliyorlar:

"Hocam! Söz veriyoruz, sana tâbiyiz, sözünü dinleyeceğiz.
Nasihatler ediyorsun, nasihatlerini tutacağız, iyi insan olacağız, nefsimize uymayacağız. Nasihatler ediyorsun, nasihatlerini tutacağız, iyi insan olacağız, nefsimize uymayacağız. Şu namazları kılacağız, şu tesbihleri çekeceğiz. Şöyle yaşayacağız.Şu namazları kılacağız, şu tesbihleri çekeceğiz. Şöyle yaşayacağız. Ahlâkımızı düzelteceğiz, günahlardan kaçınacağız." diyorlar. Ahlâkımızı düzelteceğiz, günahlardan kaçınacağız." diyorlar.

Ahdettik, peymân ettik. Yazılı değil ama Allah şahit, Allah biliyor.Ahdettik, peymân ettik. Yazılı değil ama Allah şahit, Allah biliyor. Ondan sonra da âyet-i kerîmeler okuduk: Ondan sonra da âyet-i kerîmeler okuduk:

Bir ahitleşme, anlaşma olmadı mı? Oldu. Niye tutmuyorsun? Niye tutmuyor? Bir ahitleşme, anlaşma olmadı mı?

Oldu.

Niye tutmuyorsun?

Niye tutmuyor?

Söz verdiği halde durmuyor, ahdine vefası yok. O zaman çok tehlikeli bir duruma düşüyor.Söz verdiği halde durmuyor, ahdine vefası yok. O zaman çok tehlikeli bir duruma düşüyor. Ahdine sadakat lazım. Bir insanın ahdine bağlı olması gerekiyor. Ahdine sadakat lazım. Bir insanın ahdine bağlı olması gerekiyor.

Muhterem kardeşlerim! Bunlar çok önemli şeyler. Muhterem kardeşlerim!

Bunlar çok önemli şeyler.

Millet sanıyor ki Müslümanlık namaz kılmaktan ibaret. Türkiye'de ahlâk kalmadı;Millet sanıyor ki Müslümanlık namaz kılmaktan ibaret. Türkiye'de ahlâk kalmadı; ticarî ahlâk çöktü, siyâsî ahlâk çöktü; her şey çöktü. ticarî ahlâk çöktü, siyâsî ahlâk çöktü; her şey çöktü.

Neden? Neden?

Bu işler artık önemsenmez oldu da ondan. Bu işler artık önemsenmez oldu da ondan.

Ahdine riayet edecek, güvenilir olacak.Ahdine riayet edecek, güvenilir olacak. Devletin teslim edilen parasını harcamayacak, hazineyi hortumlamayacak.Devletin teslim edilen parasını harcamayacak, hazineyi hortumlamayacak. Sözünde duracak, mesela seçmene verdiği sözde duracak. Sözünde duracak, mesela seçmene verdiği sözde duracak.

Tüccar güvenilir olacak, siyasetçi, idareci güvenilir olacak.Tüccar güvenilir olacak, siyasetçi, idareci güvenilir olacak. Koca güvenilir olacak, hanım güvenilir olacak, bekçi güvenilir olaca ; herkes güvenilir olacak. Koca güvenilir olacak, hanım güvenilir olacak, bekçi güvenilir olaca ; herkes güvenilir olacak.

Adam bir fabrikaya genel müdür oluyor. Satın alma müdürüyle bir takım kuruyor.Adam bir fabrikaya genel müdür oluyor. Satın alma müdürüyle bir takım kuruyor. Hepsi alışverişlerde rüşvet yiyor: Hepsi alışverişlerde rüşvet yiyor:

"Şunu alacağız ama fiyatını çok yaz! Şu kadarını bize ver, şu kadarı da sana kalsın. "Şunu alacağız ama fiyatını çok yaz! Şu kadarını bize ver, şu kadarı da sana kalsın. Biz buradan istifade etmek istiyoruz." diye teklif ediyor, rüşvet alıyorlar. Biz buradan istifade etmek istiyoruz." diye teklif ediyor, rüşvet alıyorlar.

Ahlâk bozulmuş. Neden? Ahlâk bozulmuş.

Neden?

Din; ahlâkı korur, muhafaza eder. Din gitti mi kuru kuruya ahlâk olmaz. Din; ahlâkı korur, muhafaza eder. Din gitti mi kuru kuruya ahlâk olmaz.

"Olur." diyenler, gelsinler olmadığını, görsünler. "Olur." diyenler, gelsinler olmadığını, görsünler.

Efendimiz yemin ediyor: Efendimiz yemin ediyor:

Ve'llezî nefsü Muhammedin bi-yedihî.Ve'llezî nefsü Muhammedin bi-yedihî. "Muhammed'in canı, hayatı, nefsi elinde olan "Muhammed'in canı, hayatı, nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki…" Can; âlemlerin Rabbinin elinde; Allah dilerse yaşatır dilerse öldürür.Allah'a yemin olsun ki…"

Can; âlemlerin Rabbinin elinde; Allah dilerse yaşatır dilerse öldürür.
Canını verir, alır. Veren Allah, alan Allah; yaşatan Allah, öldüren Allah! Canını verir, alır. Veren Allah, alan Allah; yaşatan Allah, öldüren Allah!

"Muhammed'in canı, nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki." "Muhammed'in canı, nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki."

Lâ yestekîmü dînü abdin hattâ yestakîme lisânüh. Lâ yestekîmü dînü abdin hattâ yestakîme lisânüh. "Kişinin dili doğru düzgün olmadıkça dini doğru düzgün bir din olmaz." "Kişinin dili doğru düzgün olmadıkça dini doğru düzgün bir din olmaz."

Doğru sözlü olacak, söyledi mi doğru söyleyecek, sözü senet olacak. Doğru sözlü olacak, söyledi mi doğru söyleyecek, sözü senet olacak.

Ve lâ yestekîmü lisânühû hattâ yestakîme kalbühû. "Dilin doğruluğu da kendi kendine olan bir şey değil.Ve lâ yestekîmü lisânühû hattâ yestakîme kalbühû. "Dilin doğruluğu da kendi kendine olan bir şey değil. Kalbi, gönlü doğru olacak da, söylediği söze dikkat edecek de dili o zaman doğru olacak." Kalbi, gönlü doğru olacak da, söylediği söze dikkat edecek de dili o zaman doğru olacak."

Temel; gönlün, kalbin temiz olması. Temel; gönlün, kalbin temiz olması.

Kalbin temizliği için de çalışmak lazım. Kalbin temizliği tasavvufla, mânevî eğitimle oluyor. Kalbin temizliği için de çalışmak lazım. Kalbin temizliği tasavvufla, mânevî eğitimle oluyor.

Onu yapmıyor, ona düşman oluyor, ona saldırıyorlar. Onu yapmıyor, ona düşman oluyor, ona saldırıyorlar.

Öyle bir eğitim olmayınca kalbi müstakim olmuyor. Kalbi müstakim olmayınca dili de müstakim olmuyor.Öyle bir eğitim olmayınca kalbi müstakim olmuyor. Kalbi müstakim olmayınca dili de müstakim olmuyor. Halbuki dilin müstakimliği, kalbin müstakimliğine bağlı! Halbuki dilin müstakimliği, kalbin müstakimliğine bağlı!

Kalp eğitimi yapacağız; gönül eğitimi, iç eğitimi, vicdan eğitimi yapacağız.Kalp eğitimi yapacağız; gönül eğitimi, iç eğitimi, vicdan eğitimi yapacağız. Nefsimizi ıslah edeceğiz. Nefsimizi ıslah edeceğiz.

Kur'ân-ı Kerîm'de; "Nefsini ıslah eden kurtulur; ıslah edemeyen dünyada âhirette helak olur." buyuruluyor. Kur'ân-ı Kerîm'de;

"Nefsini ıslah eden kurtulur; ıslah edemeyen dünyada âhirette helak olur." buyuruluyor.

Onun başka bir şekilde ifadesi bu hadîs-i şerîf.Onun başka bir şekilde ifadesi bu hadîs-i şerîf. O âyet-i kerîme, bu hadîs-i şerîf; nasıl aynı şeyi söylüyor, görüyorsunuz. O âyet-i kerîme, bu hadîs-i şerîf; nasıl aynı şeyi söylüyor, görüyorsunuz.

Ve lâ yedhulü'l-cennete men lâ ye'menü cârühû bevâikahû.Ve lâ yedhulü'l-cennete men lâ ye'menü cârühû bevâikahû. "Komşusunun kendisinin haksızlığından, zulmünden, aldatmasından,"Komşusunun kendisinin haksızlığından, zulmünden, aldatmasından, belasından emin olmadığı kimse cennete giremeyecek." belasından emin olmadığı kimse cennete giremeyecek."

Bir tehditli, tehlikeli durum daha! Bir tehditli, tehlikeli durum daha!

Komşusuna zulmediyor, aldatıyor, eziyet ediyor. Komşuluğunu kötü yapıyor, iyi komşuluk yapmıyor.Komşusuna zulmediyor, aldatıyor, eziyet ediyor. Komşuluğunu kötü yapıyor, iyi komşuluk yapmıyor. Komşusu onun hâlinden şikayetçi, yaka silkiyor, emin değil! Komşusu onun hâlinden şikayetçi, yaka silkiyor, emin değil!

"Ben yazlığa veya yurtdışına gittiğim zaman bizim komşunun ne yapacağı belli olmaz;"Ben yazlığa veya yurtdışına gittiğim zaman bizim komşunun ne yapacağı belli olmaz; çalar mı, çırpar mı? Ben evde yokken benim namusuma, çalar mı, çırpar mı? Ben evde yokken benim namusuma, malıma, mülküme göz diker mi, dikmez mi, emin değilim." diyor. malıma, mülküme göz diker mi, dikmez mi, emin değilim." diyor.

"Komşusunun kendisinden emin olmadığı kimse cennete giremeyecek!" "Komşusunun kendisinden emin olmadığı kimse cennete giremeyecek!"

Çünkü komşu bir ölçüdür, büyük bir ölçüdür. Adamın yakını olduğundan her şeyini bilirsin,Çünkü komşu bir ölçüdür, büyük bir ölçüdür. Adamın yakını olduğundan her şeyini bilirsin, oradan anlaşılır. Şimdi her şey çöktüğü, değiştiği için komşuların kötüsü de iyi insana zulmediyor.oradan anlaşılır. Şimdi her şey çöktüğü, değiştiği için komşuların kötüsü de iyi insana zulmediyor. O komşusuna zulmediyor değil; komşuları bu zavallı, mâsum, salih, âbid, zahid kimseye zulmediyor!O komşusuna zulmediyor değil; komşuları bu zavallı, mâsum, salih, âbid, zahid kimseye zulmediyor! Sorsan bütün mahalleli yaka silkiyor: Sorsan bütün mahalleli yaka silkiyor:

"Falanca adam çok kötü!" "Neymiş kötülüğü?" "Falanca adam çok kötü!"

"Neymiş kötülüğü?"

Adama bakıyorsun beş vakit namazında, dürüst, iyi bir insan amaAdama bakıyorsun beş vakit namazında, dürüst, iyi bir insan ama etraf çok fena olduğundan kimse sevmiyor. etraf çok fena olduğundan kimse sevmiyor.

"Yahu bırak şu yobazı! Bizimle akşam kafayı çekmez."Yahu bırak şu yobazı! Bizimle akşam kafayı çekmez. Toplantı, parti yaparız; dansa gelmez, karısını getirmez." Toplantı, parti yaparız; dansa gelmez, karısını getirmez."

Bir sürü şikâyet… Neden? Bir sürü şikâyet…

Neden?

Onlar başkalaşmış da onun için! Bu adamcağızın kabahati yok; etraf tamamen değişmiş,Onlar başkalaşmış da onun için! Bu adamcağızın kabahati yok; etraf tamamen değişmiş, başka milletler gibi olmuş. Kendi örfünden, âdetinden kopmuş. başka milletler gibi olmuş. Kendi örfünden, âdetinden kopmuş. Şimdi bu adamcağız, kendi vatanında garip, gurbette gibi kalmış. Şimdi bu adamcağız, kendi vatanında garip, gurbette gibi kalmış.

Böylesi değil de; "Aslında ikisi de iyi komşu iken komşusuna haksızlık ediyorsa zulmediyorsaBöylesi değil de; "Aslında ikisi de iyi komşu iken komşusuna haksızlık ediyorsa zulmediyorsa o zaman o kimse cennete girmeyecek." demek. o zaman o kimse cennete girmeyecek." demek.

Tersini anlamayalım! Tersini anlamayalım!

"Anaya babaya itaat…" diyorlar."Anaya babaya itaat…" diyorlar. Tamam, anaya babaya itaat Kur'ân-ı Kerîm'de, hadîs-i şerîfte, İslâm'da var. Ama bu devirde ana baba; Tamam, anaya babaya itaat Kur'ân-ı Kerîm'de, hadîs-i şerîfte, İslâm'da var. Ama bu devirde ana baba;

"Gel buraya! İç şu içkiyi bakalım!"Gel buraya! İç şu içkiyi bakalım! İçmezsen babalık hakkımı sana helal etmeyeceğim." diyerek oğlunu içkiye zorluyor. İçki haram. İçmezsen babalık hakkımı sana helal etmeyeceğim." diyerek oğlunu içkiye zorluyor. İçki haram.

Oğlan içmeyince; Oğlan içmeyince;

"Sen ne biçim müslümansın? Anana babana itaat etmiyorsun?" diyor. "Sen ne biçim müslümansın? Anana babana itaat etmiyorsun?" diyor.

Sen ne biçim anne babasın ki Allah'ın emrine karşı geliyorsun da oğlunu günaha teşvik ediyorsun!Sen ne biçim anne babasın ki Allah'ın emrine karşı geliyorsun da oğlunu günaha teşvik ediyorsun! Ne anneler biliyoruz, kızlarını kötü şeylere teşvik eden!Ne anneler biliyoruz, kızlarını kötü şeylere teşvik eden! Ne babalar biliyoruz, çocuklarına "namaz kılıyor" diye, "dürüst" diye kızıyor. Ne babalar biliyoruz, çocuklarına "namaz kılıyor" diye, "dürüst" diye kızıyor.

"Bu devirde bu kadar dürüst olunmaz!" "Ne olacak?" "Bu devirde bu kadar dürüst olunmaz!"

"Ne olacak?"

"Müşteriyi biraz aldatacaksın!" "Müşteriyi biraz aldatacaksın!"

"Olmaz baba! Ben ticareti dürüst yapmak istiyorum, helal kazanmak istiyorum." "Olmaz baba! Ben ticareti dürüst yapmak istiyorum, helal kazanmak istiyorum."

"Sen hangi devirde yaşıyorsun evladım?" diyor, bir de oğlunu azarlıyor."Sen hangi devirde yaşıyorsun evladım?" diyor, bir de oğlunu azarlıyor. Hile yapmaya, ticarette tartıyı, ölçüyü bozuk yapmaya uğraşıyor. Hile yapmaya, ticarette tartıyı, ölçüyü bozuk yapmaya uğraşıyor.

Almanya'da cuma hutbesini okuyan hoca anlattı. Kadının birisi; "Bizim efendi ölüyor.Almanya'da cuma hutbesini okuyan hoca anlattı. Kadının birisi;

"Bizim efendi ölüyor.
Hocam, gel şunun başında Yâsîn oku!" demiş. Gitmiş… Hocam, gel şunun başında Yâsîn oku!" demiş. Gitmiş…

Adam ölmek üzere, hırıl hırıl hırıldıyor. Göğsü hırıldıyor, gözleri kaymış, söylenenin farkında değil. Adam ölmek üzere, hırıl hırıl hırıldıyor. Göğsü hırıldıyor, gözleri kaymış, söylenenin farkında değil.

Hâlet-i nez' diyorlar, "ölüm hâli." Hoca da başına geçmiş, yavaş yavaş eşhedü en lâ ilâhe illallah...Hâlet-i nez' diyorlar, "ölüm hâli." Hoca da başına geçmiş, yavaş yavaş eşhedü en lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlüllah sözlerini söylüyor ki ölecek olan kimsenin kulağı duysun Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlüllah sözlerini söylüyor ki ölecek olan kimsenin kulağı duysun o da kelime-i şehâdeti söylesin. o da kelime-i şehâdeti söylesin.

Böyle teşvik ettikçe, kelime-i şehâdeti telkin ettikçe nihayet ölmek üzere olan adam bir araBöyle teşvik ettikçe, kelime-i şehâdeti telkin ettikçe nihayet ölmek üzere olan adam bir ara gözlerini açmış, hocaya sert sert, hışımla bakmış: gözlerini açmış, hocaya sert sert, hışımla bakmış:

"Hoca, ne söylenip duruyorsun! Ne tazyik edip duruyorsun?"Hoca, ne söylenip duruyorsun! Ne tazyik edip duruyorsun? Söyleyeceğim ama görmüyor musun şu kantarın topuzunuSöyleyeceğim ama görmüyor musun şu kantarın topuzunu boğazıma boğazıma nasıl tıkıyorlar, ağzıma nasıl tıkıyorlar? Ondan söyleyemiyorum!" demiş, ölmüş. boğazıma boğazıma nasıl tıkıyorlar, ağzıma nasıl tıkıyorlar? Ondan söyleyemiyorum!" demiş, ölmüş.

Hoca bu lafı duyunca; Hoca bu lafı duyunca;

"Bacı! Senin kocan öldü ama şöyle bir şey oldu: Ben kelime-i şehâdet getirtmek istedim ama o da;"Bacı! Senin kocan öldü ama şöyle bir şey oldu: Ben kelime-i şehâdet getirtmek istedim ama o da; 'söyleyemiyorum işte hoca, görmüyor musun?' dedi. -Görmüyor tabi, azap melekleri yapıyorlar.'söyleyemiyorum işte hoca, görmüyor musun?' dedi. -Görmüyor tabi, azap melekleri yapıyorlar. - 'Ağzıma kantarın topuzunu tıkıyorlar! Onun için konuşamıyorum, kelime-i şehâdet getiremiyorum.' dedi.- 'Ağzıma kantarın topuzunu tıkıyorlar! Onun için konuşamıyorum, kelime-i şehâdet getiremiyorum.' dedi. Bu ne haldir?" demiş. Bu ne haldir?" demiş.

Karısı demiş ki; "Ah hocam, ah hocam! Derdime parmak bastın! Bu bizim adam bakkaldı;Karısı demiş ki;

"Ah hocam, ah hocam! Derdime parmak bastın! Bu bizim adam bakkaldı;
mal alır mal satardı. Mal aldığı kantar hileli kantardı. Malı alırken o kantarla tartardı;mal alır mal satardı. Mal aldığı kantar hileli kantardı. Malı alırken o kantarla tartardı; bir kiloyu dokuz yüz gram gösterirdi. -Daha çok alıyor, kantar az gösteriyor.bir kiloyu dokuz yüz gram gösterirdi. -Daha çok alıyor, kantar az gösteriyor. - Ama satışta o kantarı kullanmazdı. Satarken öteki kantarı kullanırdı.- Ama satışta o kantarı kullanmazdı. Satarken öteki kantarı kullanırdı. O da bir kiloyu, bir kilo yüz gram gösteriyordu." O da bir kiloyu, bir kilo yüz gram gösteriyordu."

Ne oluyor? Ne oluyor?

Alırken yüz gram hile yapıyor, satarken yüz gram hile yapıyor;Alırken yüz gram hile yapıyor, satarken yüz gram hile yapıyor; sırf tartıdan iki yüz gram para kazanıyor. Fiyatına ayrıca kâr koyması ayrı. Hile yapıyor. sırf tartıdan iki yüz gram para kazanıyor. Fiyatına ayrıca kâr koyması ayrı. Hile yapıyor.

Yaptı ama ne oldu? Yaptı ama ne oldu?

Son nefeste kelime-i şehâdet getirecek; "Zebanîler ağzına kantar topuzu sokuyorlar." sanıyor.Son nefeste kelime-i şehâdet getirecek; "Zebanîler ağzına kantar topuzu sokuyorlar." sanıyor. Allah kelime-i şehâdeti getirtmiyor. Allah kelime-i şehâdeti getirtmiyor.

Neden? Neden?

Güvenilir adam değil. Zalim, hırsız, arsız adam, hayatında hüsn-ü âkıbet yaşayacak işler yapmadı kiGüvenilir adam değil. Zalim, hırsız, arsız adam, hayatında hüsn-ü âkıbet yaşayacak işler yapmadı ki Allah ona hüsn-ü âkıbeti nasip etsin, kelime-i şehâdet getirtsin!Allah ona hüsn-ü âkıbeti nasip etsin, kelime-i şehâdet getirtsin! Getirtmiyor! Çok dikkat etmek lazım. Getirtmiyor! Çok dikkat etmek lazım.

Eyyü mâ racülin esâbe mâlen min gayri hıllihî.Eyyü mâ racülin esâbe mâlen min gayri hıllihî. "Helâl olmayan yoldan bir mal ele geçiren herhangi bir adam." "Helâl olmayan yoldan bir mal ele geçiren herhangi bir adam."

Bir adam ki kazanmış, mallar elde etmiş ama helalinden değil.Bir adam ki kazanmış, mallar elde etmiş ama helalinden değil. Haramdan, helal olmayan yollardan paralar elde etmiş bir adam. Haramdan, helal olmayan yollardan paralar elde etmiş bir adam.

Ve enfaka minhü. "Adam çok para kazandı, zengin oldu ama vicdanı sızlıyor:Ve enfaka minhü. "Adam çok para kazandı, zengin oldu ama vicdanı sızlıyor: 'Ben bunu haramdan kazandım.' diyor. Camiye geliyor,'Ben bunu haramdan kazandım.' diyor. Camiye geliyor, 'Ben biraz hayır yapmak istiyorum.' diyor, para veriyor." 'Ben biraz hayır yapmak istiyorum.' diyor, para veriyor."

Neden? Vicdanı yakasını bırakmıyor. Neden?

Vicdanı yakasını bırakmıyor.

"Sen falancayı aldattın, filancayı dolandırdın, filancanın malını aldın; bunu öyle kazandın!"Sen falancayı aldattın, filancayı dolandırdın, filancanın malını aldın; bunu öyle kazandın! Bu para bir sürü haramlı, katışık bir mal." diyor. O götürüyor, Bu para bir sürü haramlı, katışık bir mal." diyor. O götürüyor, biraz infak edip hayır yapıp sadaka verip sevap kazanacağını sanıyor. biraz infak edip hayır yapıp sadaka verip sevap kazanacağını sanıyor.

Bir insan böyle yaparsa "haramdan kazanıp da infak ederse." Bir insan böyle yaparsa "haramdan kazanıp da infak ederse."

Lem yübârik lehû fîhi. "Bu yaptığı hayır; ona hayır, bereket getirmez." Lem yübârik lehû fîhi. "Bu yaptığı hayır; ona hayır, bereket getirmez."

Yanında kalsa kazandığı malın hayrını, bereketini görmez. Yanar, kül olur, yıkılır, dökülür. Yanında kalsa kazandığı malın hayrını, bereketini görmez. Yanar, kül olur, yıkılır, dökülür.

Ve in tesaddaka lem yukbel minhü. "Sadaka olarak verirse isterse hepsini versin, kabul olmaz!" Ve in tesaddaka lem yukbel minhü. "Sadaka olarak verirse isterse hepsini versin, kabul olmaz!"

Köroğlu'nun hikâyesini anlatıyorlar. Bolu valisine kızmış, dağlara çıkmış.Köroğlu'nun hikâyesini anlatıyorlar. Bolu valisine kızmış, dağlara çıkmış. Zenginlerden bağırta bağırta mallarını alırmış, fakirlere dağıtırmış. Zenginlerden bağırta bağırta mallarını alırmış, fakirlere dağıtırmış.

Olmaz! Neden? Olmaz!

Neden?

Helalden kazansın, dağıtsın! Ama zenginin malını alıp fakire verdikten sonra ondan o bir hayır görmez.Helalden kazansın, dağıtsın! Ama zenginin malını alıp fakire verdikten sonra ondan o bir hayır görmez. Tasadduk etse kabul olmaz. Ve mâ bakıye fe-zâdühû ile'n-nâr. "Yanında kalanı da,Tasadduk etse kabul olmaz.

Ve mâ bakıye fe-zâdühû ile'n-nâr. "Yanında kalanı da,
cehenneme giderken yolda azığı olur, cehennem azığı olur." cehenneme giderken yolda azığı olur, cehennem azığı olur."

Efendimiz hadisin son cümlesinde buyuruyor ki; Efendimiz hadisin son cümlesinde buyuruyor ki;

İnne'l-habîse lâ yükeffirü'l-habîs. "Habis ve pis olan bir kazanç, habis ve pis olan günahı sildirmez!" İnne'l-habîse lâ yükeffirü'l-habîs. "Habis ve pis olan bir kazanç, habis ve pis olan günahı sildirmez!"

Pis kazançtan hayır yapıyorsan ondan sevap bekleme, sevap kazanacağını sanma.Pis kazançtan hayır yapıyorsan ondan sevap bekleme, sevap kazanacağını sanma. Çünkü kötü mal; habis, pis, haram mal pisliği temizlemez, günahı affettirmez. Çünkü kötü mal; habis, pis, haram mal pisliği temizlemez, günahı affettirmez.

Velâkinne't-tayyibe yükeffirü'l-habîs. "Helal para günahı affettirir, habisi temizler." Velâkinne't-tayyibe yükeffirü'l-habîs. "Helal para günahı affettirir, habisi temizler."

Sen helalinden, alnının teriyle kazanır da hayır yaparsanSen helalinden, alnının teriyle kazanır da hayır yaparsan bilerek bilmeyerek işlediğin günahları Allah affeder. Ama haramdan kazanıp hayır yapmak olmaz. bilerek bilmeyerek işlediğin günahları Allah affeder. Ama haramdan kazanıp hayır yapmak olmaz.

Ben hatırlıyorum; Bir şehirde bir genelev kadını parasıyla bir cami yaptı. Vaizin birisi de; Ben hatırlıyorum; Bir şehirde bir genelev kadını parasıyla bir cami yaptı. Vaizin birisi de;

"Bundan hayır olmaz!" dedi. Kadın pişman olmuş. Tamam, pişman olması güzel. "Bundan hayır olmaz!" dedi. Kadın pişman olmuş. Tamam, pişman olması güzel. Ama cami yapmış. "Olmaz!" dedi diye vaiz ceza yedi! Ama cami yapmış. "Olmaz!" dedi diye vaiz ceza yedi!

Peygamber Efendimiz haram ile olan hayrın kabul olmayacağını,Peygamber Efendimiz haram ile olan hayrın kabul olmayacağını, helalden olursa kabul olacağını bu hadîs-i şerîfte bildiriyor. Tasadduk etse kabul olmaz.helalden olursa kabul olacağını bu hadîs-i şerîfte bildiriyor. Tasadduk etse kabul olmaz. Geriye kalsa cehennem yolunda cehennem azığı olur.Geriye kalsa cehennem yolunda cehennem azığı olur. Yanında dursa hayrını bereketini görmez. Haram çok fena! Yanında dursa hayrını bereketini görmez. Haram çok fena!

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah'tan korkalım! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'tan korkalım!

"Allah'tan korkun!" demiyorum; hepimize lazım, hepimiz kullar olarak Allah'tan korkalım!"Allah'tan korkun!" demiyorum; hepimize lazım, hepimiz kullar olarak Allah'tan korkalım! Elimizi vicdanımıza koyalım, yaptığımız işi temiz, güzel yapmaya çalışalım.Elimizi vicdanımıza koyalım, yaptığımız işi temiz, güzel yapmaya çalışalım. Helal para kazanalım! Az olsun, temiz olsun, helal olsun. Helal yere sarf edelim.Helal para kazanalım! Az olsun, temiz olsun, helal olsun. Helal yere sarf edelim. Yaptığımız her işi Allah'ın rızasına uygun yapalım; günahlardan, haramlardan kaçınalım. Yaptığımız her işi Allah'ın rızasına uygun yapalım; günahlardan, haramlardan kaçınalım.

Allah'ın "haram" dediği, "günah" dediği şeyleri yapmaya kalkarsakAllah'ın "haram" dediği, "günah" dediği şeyleri yapmaya kalkarsak Cenâb-ı Hak bu dünyada da yapanların cezasını veriyor,Cenâb-ı Hak bu dünyada da yapanların cezasını veriyor, burnundan fitil fitil getiriyor; âhirette de ebedî cezalar, ikaplar oluyor. burnundan fitil fitil getiriyor; âhirette de ebedî cezalar, ikaplar oluyor.

İnsanlar bu dünyadakine bile dayanamıyor. Bu dünya muvakkat, fâni.İnsanlar bu dünyadakine bile dayanamıyor. Bu dünya muvakkat, fâni. Bu dünyada insan, küçücük bir sıkıntı çekse altı ay, bir sene, iki sene çeker; ölünce biter.Bu dünyada insan, küçücük bir sıkıntı çekse altı ay, bir sene, iki sene çeker; ölünce biter. Âhirette cennete giderse bir şey değil. Âhirette cennete giderse bir şey değil.

Sahâbe-i kirâm çok ezâ cefâ çektiler, bir kısmı işkenceden öldü. Ne oldu? Sahâbe-i kirâm çok ezâ cefâ çektiler, bir kısmı işkenceden öldü.

Ne oldu?

O azap bitti, âhirette cennetlik oldular! İslâm'ın ilk şehitleri oldular. İslâm tarihini hatırlayın. O azap bitti, âhirette cennetlik oldular! İslâm'ın ilk şehitleri oldular. İslâm tarihini hatırlayın.

Bu dünyanın azıcık azabına dayanamayanlar, âhiretin ebedî azabını nasıl göze alıyorlar?Bu dünyanın azıcık azabına dayanamayanlar, âhiretin ebedî azabını nasıl göze alıyorlar? Bu ne mantıksızlık, ne insafsızlık, ne iz'ansızlık! Anlayın, ibret alın, aklınızı başınıza toplayın.Bu ne mantıksızlık, ne insafsızlık, ne iz'ansızlık! Anlayın, ibret alın, aklınızı başınıza toplayın. Herkes kendi hayatını gözden geçirsin, hatasını tespit etsin, düzeltsin; şu memleketi düzeltelim. Herkes kendi hayatını gözden geçirsin, hatasını tespit etsin, düzeltsin; şu memleketi düzeltelim.

Ahlâk düzelmeyince millet düzelmez; memleket, ümmet, dünya düzelmez, âhiret düzelmez.Ahlâk düzelmeyince millet düzelmez; memleket, ümmet, dünya düzelmez, âhiret düzelmez. Temelli iş yapmak, kalbi temizlemekten başlamak lazım.Temelli iş yapmak, kalbi temizlemekten başlamak lazım. Dürüst sözlülüğe gelmek, dürüst işliliğe gelmek lazım.Dürüst sözlülüğe gelmek, dürüst işliliğe gelmek lazım. Kimseye zulmetmemek, harama yanaşmamak, el uzatmamak lazım.Kimseye zulmetmemek, harama yanaşmamak, el uzatmamak lazım. Bu okuduğumuz hadîs-i şerîfler onu gösteriyor. Bunlar hepimize ikazdır. Bu okuduğumuz hadîs-i şerîfler onu gösteriyor. Bunlar hepimize ikazdır.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kul olarak yaşatsın, sevdiği amelleri işlemeye muvaffak etsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kul olarak yaşatsın, sevdiği amelleri işlemeye muvaffak etsin. Salih kullar olmayı nasip etsin. Ümmet-i Muhammed'e faydalı eylesin. Salih kullar olmayı nasip etsin. Ümmet-i Muhammed'e faydalı eylesin. İnsan alim, bilgili olmadan; âyet-i kerîmeleri, hadîs-i şerîfleri okumadan bu işleri yapamıyor. İnsan alim, bilgili olmadan; âyet-i kerîmeleri, hadîs-i şerîfleri okumadan bu işleri yapamıyor.

Bir de bunları okuyan, din bilgilerine sahip nice insanlar var; bu günahların hepsini yapıyorlar.Bir de bunları okuyan, din bilgilerine sahip nice insanlar var; bu günahların hepsini yapıyorlar. Hatta gelip karşına da dikiliyor; Hatta gelip karşına da dikiliyor;

"Ben senin bildiklerini bilirim, senden fazlasını da bilirim!" diyor. "Ben senin bildiklerini bilirim, senden fazlasını da bilirim!" diyor.

Biliyorsun da bu halin ne? Biliyorsun da bu halin ne?

Adamın haline bakıyorsun; ailesine, çocuğuna, ticaretine, kazancına bakıyorsun;Adamın haline bakıyorsun; ailesine, çocuğuna, ticaretine, kazancına bakıyorsun; vatana hıyanetten para kazanıyor. Kimisi afyon kaçırmaktan kimisi başka şeylerden kazanıyor.vatana hıyanetten para kazanıyor. Kimisi afyon kaçırmaktan kimisi başka şeylerden kazanıyor. Bir de vergisiyle övünüyor! Bazıları haramdan kazanıyor, devlete şu kadar vergi veriyor; Bir de vergisiyle övünüyor! Bazıları haramdan kazanıyor, devlete şu kadar vergi veriyor; onu övünç meselesi yapıyor. Onun da kıymeti yok. Millete de kıymeti yok, kendisine de kıymeti yok. onu övünç meselesi yapıyor. Onun da kıymeti yok. Millete de kıymeti yok, kendisine de kıymeti yok.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber Efendimiz'in sevdiği ümmet hâline getirsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber Efendimiz'in sevdiği ümmet hâline getirsin. Efendimiz'in sünnetine uyup hadîs-i şerîflerdeki güzel bilgileri yakalayıp alarakEfendimiz'in sünnetine uyup hadîs-i şerîflerdeki güzel bilgileri yakalayıp alarak güzel müslüman olmaya muvaffak etsin.güzel müslüman olmaya muvaffak etsin. Salih, hayırlı müslüman, her yönden faziletli, erdemli, yüksek insan olmayı nasip etsin.Salih, hayırlı müslüman, her yönden faziletli, erdemli, yüksek insan olmayı nasip etsin. Güzel işler yapıp huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip etsin. Güzel işler yapıp huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip etsin.

Cennetiyle taltif eylesin; "Buyur cennetime!" diye cennetine dâhil ettiği kullarından eylesin.Cennetiyle taltif eylesin; "Buyur cennetime!" diye cennetine dâhil ettiği kullarından eylesin. Cemâliyle müşerref eylesin; cemâlini görmeyi nasip eylesin. Cemâliyle müşerref eylesin; cemâlini görmeyi nasip eylesin. Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin. Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin.

Hatalarımız varsa… Hatalar olunca ne yapılır? Hatalarımız varsa…

Hatalar olunca ne yapılır?

Hatalardan dönülür. Hatalardan dönmeye "tevbe" deniyor. Hatanız varsa dönün.Hatalardan dönülür. Hatalardan dönmeye "tevbe" deniyor. Hatanız varsa dönün. Dünyadayken dönülür; günahlar, hatalar telafi edilir. Âhirette, öldükten sonra dönüş olmaz! Dünyadayken dönülür; günahlar, hatalar telafi edilir. Âhirette, öldükten sonra dönüş olmaz!

Accilû bi't-tevbeti kable'l-mevt. "Ölüm gelmeden evvel Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönüşü yapın!"Accilû bi't-tevbeti kable'l-mevt. "Ölüm gelmeden evvel Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönüşü yapın!" İyi müslüman olun, Allah'ın sevgili kulu olun! İş işten geçmesin,İyi müslüman olun, Allah'ın sevgili kulu olun! İş işten geçmesin, tevbe kapısı kapanmasın, fırsat kaçmasın! tevbe kapısı kapanmasın, fırsat kaçmasın!

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2