Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Müslümanın Hakları ve Gerçek İman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 30.01.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Peygamberimizin s.a.s. Eğitim Metodu, Davete İcabet Zorunludur, Çocuklarımı Neden İmam Hatibe Gönderdim, Ümmet-i Muhammed’e Özel Hal | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanın Hakları ve Gerçek İman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 30.01.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Peygamberimizin s.a.s. Eğitim Metodu, Davete İcabet Zorunludur, Çocuklarımı Neden İmam Hatibe Gönderdim, Ümmet-i Muhammed’e Özel Hal | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Aziz ve muhterem kardeşlerim! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh.

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi dünya ve âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi dünya ve âhirette üzerinize olsun. Rabbim iki cihanda rahmetiyle sizlere ve bizlere muamele eyleyipRabbim iki cihanda rahmetiyle sizlere ve bizlere muamele eyleyip iki cihan saadetine sizleri ve bizleri nâil eylesin. iki cihan saadetine sizleri ve bizleri nâil eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek nasihatlerini,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek nasihatlerini, hadislerini okumak, dinlemek üzere toplanmış bulunuyoruz. hadislerini okumak, dinlemek üzere toplanmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve açıklanmasına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve açıklanmasına geçmeden önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın bir nişanesi olmak üzere, rûh-i pâkine hediye olsun diye bir nişanesi olmak üzere, rûh-i pâkine hediye olsun diye ve onun cümle âlinin ve ashâbının ve etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye; ve onun cümle âlinin ve ashâbının ve etbâının ve ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ve hâsseten sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan ulemâ-ı muhakkıkîn,Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan ulemâ-ı muhakkıkîn, verese-i nebî, sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemize hediye olsun diye; verese-i nebî, sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemize hediye olsun diye; kendisinden feyz alıp yetiştiğimiz hocalarımızdan hâsseten Muhammed Zahid hocamızdan kendisinden feyz alıp yetiştiğimiz hocalarımızdan hâsseten Muhammed Zahid hocamızdan ve sâir hocalarımıza kadar büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye; ve sâir hocalarımıza kadar büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu mescide gelmiş olan uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu mescide gelmiş olan siz kardeşlerimizin de, âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının siz kardeşlerimizin de, âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; bu beldede medfun bulunan mü'mininîn mü'minâtınruhlarına hediye olsun diye; bu beldede medfun bulunan mü'mininîn mü'minâtın ve bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, ve bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; nihayet biz yaşayan mü'minlerin demücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; nihayet biz yaşayan mü'minlerin de Rabbimiz'in rızasına uygun yaşamamız ve O'nun huzuruna sevdiği,Rabbimiz'in rızasına uygun yaşamamız ve O'nun huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamız nasip olsun diye razı olduğu kullar olarak varmamız nasip olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, sonra başlayalım, buyurun. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, sonra başlayalım, buyurun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin demin metnini okumuş olduğum Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin demin metnini okumuş olduğum ve bu dersin ilk hadisi olan ve bu dersin ilk hadisi olan hadîs-i şerîf, müslümanın müslüman üzerindeki haklarına dairdir.hadîs-i şerîf, müslümanın müslüman üzerindeki haklarına dairdir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu haklardan bazılarını şöylece sıralamış.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu haklardan bazılarını şöylece sıralamış. Peygamber Efendimiz'in eğitim metodunu biliyorsunuz. Peygamber Efendimiz'in eğitim metodunu biliyorsunuz. Karşısındakinin aklının kabul edeceği, alacağı kadar, hatırda kalacak kadar söyleyip keserdi. Karşısındakinin aklının kabul edeceği, alacağı kadar, hatırda kalacak kadar söyleyip keserdi. Uzatmazdı sözü. Özlü, kısa, hatırda tutulması, ezberlenmesi kolay tarzda konuşurdu. Uzatmazdı sözü. Özlü, kısa, hatırda tutulması, ezberlenmesi kolay tarzda konuşurdu. Bir konuyu eline aldığı zaman, o konunun bütün teferruatını, Bir konuyu eline aldığı zaman, o konunun bütün teferruatını, kenarını köşesini uzun boylu anlatsa saatler sürer; kenarını köşesini uzun boylu anlatsa saatler sürer; o metotla hareket etmezdi Peygamber Efendimiz. o metotla hareket etmezdi Peygamber Efendimiz.

Kısaca, hemen herkesin kavrayabileceği tarzda konuşurdu, Kısaca, hemen herkesin kavrayabileceği tarzda konuşurdu, bazen sözünü üç defa tekrar ederdi.bazen sözünü üç defa tekrar ederdi. Ağır ağır, ağır ağır, tane tane konuşup her sözü sayılabilecek,Ağır ağır, ağır ağır, tane tane konuşup her sözü sayılabilecek, herkes tarafından duyulabilecek kadar net olurdu.herkes tarafından duyulabilecek kadar net olurdu. Daha başka, halkın kolay anlaması için teşbihler, benzetmeler, meseller,Daha başka, halkın kolay anlaması için teşbihler, benzetmeler, meseller, misaller vererek anlattığı da olurdu. misaller vererek anlattığı da olurdu.

Burada diyor ki Peygamber Efendimiz; "Müslümanın müslüman üzerinde beş tane hakkı nedir?" Burada diyor ki Peygamber Efendimiz; "Müslümanın müslüman üzerinde beş tane hakkı nedir?" Yani hak deyince ver hakkımı deriz ya; öteki müslüman ondan onu almaya müstahak oluyor.Yani hak deyince ver hakkımı deriz ya; öteki müslüman ondan onu almaya müstahak oluyor. Beriki müslümanın da onu yapması lazım geliyor. Beriki müslümanın da onu yapması lazım geliyor. Birisine vazife oluyor birisinin de onu beklemek, hakkı oluyor. Birincisi nedir? Birisine vazife oluyor birisinin de onu beklemek, hakkı oluyor.

Birincisi nedir?

Reddü't-tahiyyeti. "Selâm verdiğin zaman alacak." Reddü't-tahiyyeti. "Selâm verdiğin zaman alacak." Bir müslüman bir müslümana selâm verdiği zaman alacak. Bir müslüman bir müslümana selâm verdiği zaman alacak. Selâm almazsa olmaz. Selâmı ya aynen alacakSelâm almazsa olmaz. Selâmı ya aynen alacak ya da daha güzel bir şekilde iade edecek, daha fazlasıyla alacak. ya da daha güzel bir şekilde iade edecek, daha fazlasıyla alacak.

Mesela o sadece es-selâmü aleyküm dediyse o ötekisi ve aleyküm selâm diyecek. Mesela o sadece es-selâmü aleyküm dediyse o ötekisi ve aleyküm selâm diyecek. Veya es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh diyecek.Veya es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh diyecek. Veyahut o es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh dediyse ötekisi deVeyahut o es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh dediyse ötekisi de es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû diyecekes-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû diyecek biraz daha arttırıp, ilâveli; faziletli vermesi tavsiye olunur. biraz daha arttırıp, ilâveli; faziletli vermesi tavsiye olunur. Ama hiç olmazsa dengi olacak; denginden aşağı olmayacak veyahut cevapsız bırakmayacak selâmını!Ama hiç olmazsa dengi olacak; denginden aşağı olmayacak veyahut cevapsız bırakmayacak selâmını! Selâm verdi, almadı; selâm verdi, sırtını döndü; o tebessüm etti, ötekisi kaşını çattı; Selâm verdi, almadı; selâm verdi, sırtını döndü; o tebessüm etti, ötekisi kaşını çattı; berikisi elini uzattı, ötekisi elini geri döndürdü… Olmaz. berikisi elini uzattı, ötekisi elini geri döndürdü… Olmaz.

Darılıyorlar, barışmıyorlar, barıştırmak isteyince geri geri kaçıyorlar. Darılıyorlar, barışmıyorlar, barıştırmak isteyince geri geri kaçıyorlar. Barıştırdıktan sonra da kin devam ediyor; olmaz. Bizim dinimizde her şey Allah rızası için Barıştırdıktan sonra da kin devam ediyor; olmaz. Bizim dinimizde her şey Allah rızası için yapıldığından küçük hesaplara bakmayacak müslüman. yapıldığından küçük hesaplara bakmayacak müslüman. Yaradılanı Yaradan'dan dolayı affedecek, Allah rızası için; Yaradılanı Yaradan'dan dolayı affedecek, Allah rızası için; "Peki ben hakkımın tamamını almasam da olur, vazgeçtim; tek Rabbim benden razı olsun." diyecek."Peki ben hakkımın tamamını almasam da olur, vazgeçtim; tek Rabbim benden razı olsun." diyecek. Sistem böyle çalışıyor... Bizim müslümanlar arası sistem böyle çalıyor.Sistem böyle çalışıyor... Bizim müslümanlar arası sistem böyle çalıyor. Ve müslümanın müslümana mutlaka sevgi saygı gösterip onunla yumuşak ilgiler, Ve müslümanın müslümana mutlaka sevgi saygı gösterip onunla yumuşak ilgiler, tatlı ilişkiler içinde, güzel dostluklarla, ahbaplıklarla yaşamını götürmesi tavsiye ediliyor. tatlı ilişkiler içinde, güzel dostluklarla, ahbaplıklarla yaşamını götürmesi tavsiye ediliyor.

Bir müslümanın bir müslümana haydi kızgınlığı kolay kolay geçmez, diyelim, Bir müslümanın bir müslümana haydi kızgınlığı kolay kolay geçmez, diyelim, üç günden fazla darılması câiz olmuyor!üç günden fazla darılması câiz olmuyor! Yani üç gün biraz canı sıkılsa, küsse, darılsa bile üç günden sonraYani üç gün biraz canı sıkılsa, küsse, darılsa bile üç günden sonra artık o küskünlüğü devam ettirmesi helâl olmaz,artık o küskünlüğü devam ettirmesi helâl olmaz, diyor Peygamber Efendimiz. diyor Peygamber Efendimiz. Helâl olmaz! Darılmayacak, gelecek gidecek. Eğer kusuru varsa söylesin. Helâl olmaz! Darılmayacak, gelecek gidecek. Eğer kusuru varsa söylesin. Sende ben bir kusur görüyorum aziz kardeşim; şunu düzelt desin. Sende ben bir kusur görüyorum aziz kardeşim; şunu düzelt desin. Darılmak yok! Kusuru gördük mü düzelteceğiz.Darılmak yok! Kusuru gördük mü düzelteceğiz. İyilik gördük mü biz de onu yapmaya çalışacağız, özeneceğiz. İyilik gördük mü biz de onu yapmaya çalışacağız, özeneceğiz. Müslümanlar arasında çatlaklık, ayrılık, gayrılık, tefrika, bozgunculuk, fitne fesat olmayacak. Müslümanlar arasında çatlaklık, ayrılık, gayrılık, tefrika, bozgunculuk, fitne fesat olmayacak. Ana prensip bu. Onun için bize göre şimdi basit gibi görünen Ana prensip bu.

Onun için bize göre şimdi basit gibi görünen
selâmlaşma İslâm'da fevkalâde, üzerinde önemli durulmuş bir iştir. selâmlaşma İslâm'da fevkalâde, üzerinde önemli durulmuş bir iştir. Müslüman müslümana selâm verecek. Çok da faydasını görmüşüzdür bunun;Müslüman müslümana selâm verecek.

Çok da faydasını görmüşüzdür bunun;
yolda hiç görmediğin insana, hiç tanımadığın, daha önceden hiç bilişmediğin,yolda hiç görmediğin insana, hiç tanımadığın, daha önceden hiç bilişmediğin, buluşmadığın kimseye bile bakarsın es selâmü aleyküm dersin, geçersin.buluşmadığın kimseye bile bakarsın es selâmü aleyküm dersin, geçersin. Müslümanlar böyledir ve böyle olduğu için de müslümanlar birbirleriyle kolay dost olur,Müslümanlar böyledir ve böyle olduğu için de müslümanlar birbirleriyle kolay dost olur, kolay ahbaplığı ilerletirler; gittikleri yerde sıkıntı çekmezler.kolay ahbaplığı ilerletirler; gittikleri yerde sıkıntı çekmezler. Hemen bakarsınız din kardeşleri onları kucaklar. Hacca giden insanlara bakarsınız;Hemen bakarsınız din kardeşleri onları kucaklar. Hacca giden insanlara bakarsınız; indikleri kasabalarda, ahâli hemen alıvermiş evlerine misafir edivermiş, indikleri kasabalarda, ahâli hemen alıvermiş evlerine misafir edivermiş, sanki 40 yıllık can ciğer kardeşmiş, arkadaşmış, ahbapmış gibi dost oluvermişler. sanki 40 yıllık can ciğer kardeşmiş, arkadaşmış, ahbapmış gibi dost oluvermişler. Bu güzel alışkanlık dolayısıyla hatta bizim memleketimize gelen yabancılara bileBu güzel alışkanlık dolayısıyla hatta bizim memleketimize gelen yabancılara bile biz ve öteki müslüman ülkelerin müslümanları misafirperverlik gösterirler.biz ve öteki müslüman ülkelerin müslümanları misafirperverlik gösterirler. Evlerinde barındırırlar. Halbuki başka kavimlerin böyle yapmadığını, Evlerinde barındırırlar. Halbuki başka kavimlerin böyle yapmadığını, gayet soğuk davrandığını duyuyoruz. gayet soğuk davrandığını duyuyoruz.

İsveç'e gitmiştim geçen aylarda dergilerimizin işlemleri ve tanıtılması için, orada anlattılar. İsveç'e gitmiştim geçen aylarda dergilerimizin işlemleri ve tanıtılması için, orada anlattılar. İsveçliler bir misafirin evlerine yemek vaktinde gelmesinden hoşlanmazlar, İsveçliler bir misafirin evlerine yemek vaktinde gelmesinden hoşlanmazlar, bayağı suratlarını asarlarmış. bayağı suratlarını asarlarmış. Halbuki biz, "Oh hoş geldin, buyur, çorbayı beraber içelim." deriz.Halbuki biz, "Oh hoş geldin, buyur, çorbayı beraber içelim." deriz. Hatta sokakta görsek çağırırız; onlar hoşlanmazlar, dediler. Hatta sokakta görsek çağırırız; onlar hoşlanmazlar, dediler. Hatta gelse bile içeri; haydi bakalım, gel, gir buyur deseler bile,Hatta gelse bile içeri; haydi bakalım, gel, gir buyur deseler bile, "Bizim yemek yememiz lazım bir dakika müsaade et." derlermiş, "Bizim yemek yememiz lazım bir dakika müsaade et." derlermiş, öbür tarafa giderlermiş mutfakta tıkınırlarmış, bunlar burada beklermiş. öbür tarafa giderlermiş mutfakta tıkınırlarmış, bunlar burada beklermiş. Tabii bize göre garip, onlar için gayet normal, evlerinde misafiri sevmezler,Tabii bize göre garip, onlar için gayet normal, evlerinde misafiri sevmezler, diyorlar yani, evlerine misafir gidilmesini, misafir almayı sevmezler. diyorlar yani, evlerine misafir gidilmesini, misafir almayı sevmezler.

Biz kendimizi başka topluluklarla, kavimlerle mukayese ettiğimiz zamanBiz kendimizi başka topluluklarla, kavimlerle mukayese ettiğimiz zaman İslâm'ın bize ne kadar büyük edepler, ne kadar güzel ahlâk, İslâm'ın bize ne kadar büyük edepler, ne kadar güzel ahlâk, ne kadar güzel örf adet, ne kadar güzel an'ane verdiğinine kadar güzel örf adet, ne kadar güzel an'ane verdiğini o zaman daha iyi görüyoruz, başka milletlerle mukayese ettiğimiz zaman.o zaman daha iyi görüyoruz, başka milletlerle mukayese ettiğimiz zaman. Namus terakkimize bakıyoruz elhamdülillah,Namus terakkimize bakıyoruz elhamdülillah, ailenin sağlamlığına bakıyoruz elhamdülillah, misafirperverliğimize bakıyoruz elhamdülillah,ailenin sağlamlığına bakıyoruz elhamdülillah, misafirperverliğimize bakıyoruz elhamdülillah, dürüstlüğümüze bakıyoruz elhamdülillah... dürüstlüğümüze bakıyoruz elhamdülillah... Bunlar bize İslâm'dan gelmiş olan büyük kıymetler. Bunlar bize İslâm'dan gelmiş olan büyük kıymetler. Bu kıymetleri insan başka ülkelerde anlıyor.Bu kıymetleri insan başka ülkelerde anlıyor. Başka ülkelere gittiği zaman, başka ülkelerin ahâlisinin arasına karıştığı zaman, Başka ülkelere gittiği zaman, başka ülkelerin ahâlisinin arasına karıştığı zaman, onların örflerini, âdetlerini, acayip işlerini gördüğü zaman daha iyi anlıyor. onların örflerini, âdetlerini, acayip işlerini gördüğü zaman daha iyi anlıyor.

Alman usulünü bilirsiniz; herkes kendi parasını verecek, Alman usulünü bilirsiniz; herkes kendi parasını verecek, İngiliz usulünü bilirsiniz; evine babası gelse bile yedirdiği yemeğinİngiliz usulünü bilirsiniz; evine babası gelse bile yedirdiği yemeğin faturasını çıkartıp önüne koyacak… faturasını çıkartıp önüne koyacak… Allah Allah! Kırk yıl anası babası kendisine bakıyor da Allah Allah! Kırk yıl anası babası kendisine bakıyor da evlat annesi babasını alıp bir yemeğe götürdüğü zaman faturasını tabağının altına koyuyor.evlat annesi babasını alıp bir yemeğe götürdüğü zaman faturasını tabağının altına koyuyor. Buna insanlık demezler, buna medeniyet demezler!Buna insanlık demezler, buna medeniyet demezler! İnsanlık dışı, İslâm dışı olduktan sonra insanlık dışı oluyor. İnsanlık dışı, İslâm dışı olduktan sonra insanlık dışı oluyor. Elhamdülillah 'alâ ni'meti'l-islâm. Bizim müslüman olmamızı nasip eden Allah'a hamdolsun. Elhamdülillah 'alâ ni'meti'l-islâm. Bizim müslüman olmamızı nasip eden Allah'a hamdolsun.

Allahu Teâlâ hazretlerinin üzerimizde nimeti çoktur; Allahu Teâlâ hazretlerinin üzerimizde nimeti çoktur; şu temiz hava, şu pırıl pırıl güneş, şu dağlar, şu deniz, şu ova, şu göl…şu temiz hava, şu pırıl pırıl güneş, şu dağlar, şu deniz, şu ova, şu göl… hepsi nimettir, sıhhat, âfiyettir. hepsi nimettir, sıhhat, âfiyettir. Ama bu nimetlerin hepsinin üstünde gerçekten en büyük olan nimet Ama bu nimetlerin hepsinin üstünde gerçekten en büyük olan nimet bizim müslüman olmamızdır. bizim müslüman olmamızdır. Bundan daha büyük nimet olamaz. Bundan daha büyük nimet olamaz.

Evet, bu devirde müslüman olmak biraz zordur.Evet, bu devirde müslüman olmak biraz zordur. Hatta ilerde, kıyâmete yakın zamanda,Hatta ilerde, kıyâmete yakın zamanda, "Âhir zamanda insanın müslüman olması, eline şöyle bir avuç ateşi alıp da"Âhir zamanda insanın müslüman olması, eline şöyle bir avuç ateşi alıp da ateşi tutması gibi olacak, o kadar zor olacak!" diye hadîs-i şerîflerde de bildiriliyor. ateşi tutması gibi olacak, o kadar zor olacak!" diye hadîs-i şerîflerde de bildiriliyor. Çünkü iyiler ayakaltında kalacak, kötüler başa geçecek. Çünkü iyiler ayakaltında kalacak, kötüler başa geçecek. İyi işler kötü sayılacak, kötülükler iyi sayılacak.İyi işler kötü sayılacak, kötülükler iyi sayılacak. Halkın rezili, rüsvası, aşağılık, soysuz takımı tepeye çıkacak, Halkın rezili, rüsvası, aşağılık, soysuz takımı tepeye çıkacak, hakikaten iyi olan insanlar aşağı gidecek. hakikaten iyi olan insanlar aşağı gidecek. Ama şu Orta Doğu'ya, Uzak Doğu'ya bakarsanız;Ama şu Orta Doğu'ya, Uzak Doğu'ya bakarsanız; bir gecede o Assam eyaletinde beş bin tane müslümanı kesiverdi geçti adamlar. bir gecede o Assam eyaletinde beş bin tane müslümanı kesiverdi geçti adamlar. Yani utanmadılar da sıkılmadılar da yüzleri de kızarmadı.Yani utanmadılar da sıkılmadılar da yüzleri de kızarmadı. Dünyadan da herhangi bir reaksiyon olmadı. Dünyadan da herhangi bir reaksiyon olmadı. Bir afyon çekici esrarkeş, hippi İngiliz burada haklı olarak bizim polis tarafından Bir afyon çekici esrarkeş, hippi İngiliz burada haklı olarak bizim polis tarafından yakalanıp da hapse tıkılsa; İngiltere ayağa kalkıyor oturuyor, elçiler harekete geçiyor,yakalanıp da hapse tıkılsa; İngiltere ayağa kalkıyor oturuyor, elçiler harekete geçiyor, yer yerinden oynuyor da; orada beş bin altı bin masum çoluk çocuk kadın hücuma uğradı,yer yerinden oynuyor da; orada beş bin altı bin masum çoluk çocuk kadın hücuma uğradı, evlerinde kıtır kıtır kesildi de dünya gık demedi! Neden? evlerinde kıtır kıtır kesildi de dünya gık demedi!

Neden?

Eh Hinduların arasında Assam eyaletinde müslümanlar yaşıyor,Eh Hinduların arasında Assam eyaletinde müslümanlar yaşıyor, çevrede hindular, Hintliler fazla. çevrede hindular, Hintliler fazla. Hint hükümeti de geriden geriden kışkırtıyor;Hint hükümeti de geriden geriden kışkırtıyor; orada onlar azınlık şeyi [psikolojisi] içinde o mağduriyete uğradılar,orada onlar azınlık şeyi [psikolojisi] içinde o mağduriyete uğradılar, şehit oldular, mazlumen öldürüldüler. şehit oldular, mazlumen öldürüldüler. Bulgaristan'da biz onları yedi asır bakmışız, kesmemişiz, sürmemişiz, atmamışız; Bulgaristan'da biz onları yedi asır bakmışız, kesmemişiz, sürmemişiz, atmamışız; onlar bize yarım asır hayat hakkı tanımadılar;onlar bize yarım asır hayat hakkı tanımadılar; köylerimizi bastılar, şahıslarımızı öldürdüler, kadınlarımızı yağmaladılar, kızlarımızı vermiyorlar,köylerimizi bastılar, şahıslarımızı öldürdüler, kadınlarımızı yağmaladılar, kızlarımızı vermiyorlar, çocuklarımızı kendi komünist terbiyesiyle terbiye ediyorlar, isimleri değiştiriyorlar, çocuklarımızı kendi komünist terbiyesiyle terbiye ediyorlar, isimleri değiştiriyorlar, müslümanları kiliseye kaydediyorlar, neler oluyor… müslümanları kiliseye kaydediyorlar, neler oluyor…

Demek ki memleketimizde elhamdülillah rahatlık var ama Demek ki memleketimizde elhamdülillah rahatlık var ama dünyanın başka yerlerinde öteki kardeşlerimiz bin bir türlü sıkıntı çekmekte. dünyanın başka yerlerinde öteki kardeşlerimiz bin bir türlü sıkıntı çekmekte.

Allah zulmü yeryüzünden kaldırsın, zalimleri mahveylesin, mazlumlara da yardım eylesin. Allah zulmü yeryüzünden kaldırsın, zalimleri mahveylesin, mazlumlara da yardım eylesin. Ne diyelim başka diyecek şu anda bir şey olmuyor. Ne diyelim başka diyecek şu anda bir şey olmuyor. Zalimlerin yardımcılarına da Allah akıl fikir versin. Zalimlerin yardımcılarına da Allah akıl fikir versin. Yarın rûz-i mahşerde Rabbimiz'in huzuruna nasıl çıkacaklarYarın rûz-i mahşerde Rabbimiz'in huzuruna nasıl çıkacaklar ve nasıl hesap verecekler bilmem! ve nasıl hesap verecekler bilmem!

Ve icâbedü't-da'veh. Ve icâbedü't-da'veh.

Birincisi, müslüman müslümana selâm verdiği zaman ötekisinin selâmı alması lazım.Birincisi, müslüman müslümana selâm verdiği zaman ötekisinin selâmı alması lazım. İkincisi; İkincisi;

"Müslüman öteki müslümanı davet ettiği zaman berikisi davetine gitmeli." "Müslüman öteki müslümanı davet ettiği zaman berikisi davetine gitmeli."

Allah Allah! Nasıl hak, nasıl vazife! Görüyor musunuz İslâm ne kadar faziletli bir din! Allah Allah! Nasıl hak, nasıl vazife! Görüyor musunuz İslâm ne kadar faziletli bir din!

Hak neymiş? Davet eden kimsenin davet edilenin üzerinde hakkı var.Hak neymiş?

Davet eden kimsenin davet edilenin üzerinde hakkı var.
Yani ben diyorum ki sana; Yani ben diyorum ki sana;

"Haydi bu akşam bizim eve gidelim, bizim fakirhanede bir çorba içelim…" "Haydi bu akşam bizim eve gidelim, bizim fakirhanede bir çorba içelim…" Sen bana mecbursun, davetime icabet etmeye, müslümansan mecbursun.Sen bana mecbursun, davetime icabet etmeye, müslümansan mecbursun. Benim de hakkım oluyor, yani sen reddedemezsin bunu, diye hakkım oluyor.Benim de hakkım oluyor, yani sen reddedemezsin bunu, diye hakkım oluyor. Avrupalılar bunu duysalar; "Ya Allah Allah! Ne biçim şey!" derler. Avrupalılar bunu duysalar; "Ya Allah Allah! Ne biçim şey!" derler. İslâm'ın fazileti bu. Yani ne kadar güzel bir din ki davet etmeyi bir kere faziletli bir şey diye İslâm'ın fazileti bu. Yani ne kadar güzel bir din ki davet etmeyi bir kere faziletli bir şey diye koymuş ortaya. Tabii davet etmek sevaptır. koymuş ortaya. Tabii davet etmek sevaptır.

Ben neden davet ederim? Allah rızası için davet ederim, geldiği zaman da Ben neden davet ederim?

Allah rızası için davet ederim, geldiği zaman da
yedirdiğim içirdiğim rûz-i mahşerde benim mizanıma konulacak, ben sevap kazanacağım.yedirdiğim içirdiğim rûz-i mahşerde benim mizanıma konulacak, ben sevap kazanacağım. Ama ötekisi de gelmek zorunda. Nasıl zorundalık koymuş yani Ama ötekisi de gelmek zorunda. Nasıl zorundalık koymuş yani İslâm'ın güzelliğini buradan anlayıverin. İslâm'ın güzelliğini buradan anlayıverin. Bir de Almanlara bakın, birde İsveçlilere bakın ondan sonra siz kendiniz kararınızı verin. Bir de Almanlara bakın, birde İsveçlilere bakın ondan sonra siz kendiniz kararınızı verin.

Bir kardeşiniz sizi çağırırsa davetine icabet edin, inat etmeyin, Bir kardeşiniz sizi çağırırsa davetine icabet edin, inat etmeyin, ısrar etmeyin, ters yüz göstermeyin. ısrar etmeyin, ters yüz göstermeyin. Peygamber Efendimiz diyor ki; Bir deve paçasına; yani devenin kemiği kaynatılacak,Peygamber Efendimiz diyor ki; Bir deve paçasına; yani devenin kemiği kaynatılacak, paça yemeği cambur cumbur su... paça yemeği cambur cumbur su... Biraz ekmek de bulurlar mı bulmazlar mı, basit bir yemek… Biraz ekmek de bulurlar mı bulmazlar mı, basit bir yemek… "Bir deve paçası kaynatmasına beni çağırsalar bile giderim!" diyor."Bir deve paçası kaynatmasına beni çağırsalar bile giderim!" diyor. Yani "Ben peygamberim, Allah'ın sevgili kuluyum, bana bir ziyafete çağrıldığım zaman,Yani "Ben peygamberim, Allah'ın sevgili kuluyum, bana bir ziyafete çağrıldığım zaman, kuzular çevrilmeli, kızartmalar yapılmalı, pilavlar yığılmalı,kuzular çevrilmeli, kızartmalar yapılmalı, pilavlar yığılmalı, şöyle izzetler böyle ikramlar olmalı!.." demiyor Peygamber Efendimiz.şöyle izzetler böyle ikramlar olmalı!.." demiyor Peygamber Efendimiz. "Bir paça yemeğine çağrılsam giderim." diyor. "Bir paça yemeğine çağrılsam giderim." diyor.

Bir keresinde birisi çağırmanın sevabını umarak, Efendimiz'i çağırmış evine, yemek yok,Bir keresinde birisi çağırmanın sevabını umarak, Efendimiz'i çağırmış evine, yemek yok, sirke koymuş. Önüne sirke koymuş.sirke koymuş. Önüne sirke koymuş. Tabi hurmayı atarsın suyun içine foşur foşur, foşur foşur kaynar o, sirke olur, kolay bir şey.Tabi hurmayı atarsın suyun içine foşur foşur, foşur foşur kaynar o, sirke olur, kolay bir şey. Hurma zaten biraz taze oldu mu durmaz, kurursa durur.Hurma zaten biraz taze oldu mu durmaz, kurursa durur. Sirke kolay, basit ve çok olan bir şey. Sirke koymuş bir tabağın içinde Sirke kolay, basit ve çok olan bir şey. Sirke koymuş bir tabağın içinde Peygamber Efendimiz sirkeye banmış çıkmış; Peygamber Efendimiz sirkeye banmış çıkmış; "Sirke ne güzel gıdadır, sirke ne güzel gıdadır." diye onun gönlünü alacak şekilde konuşmuş. "Sirke ne güzel gıdadır, sirke ne güzel gıdadır." diye onun gönlünü alacak şekilde konuşmuş.

Neden böyle ziyafet çekmek de güzel oluyor, Neden böyle ziyafet çekmek de güzel oluyor, ziyafete gitmek de mecburi oluyor, vazife oluyor? ziyafete gitmek de mecburi oluyor, vazife oluyor?

Bunlar müslümanların samimiyetlerinin artmasına vesile olur, Bunlar müslümanların samimiyetlerinin artmasına vesile olur, birbirleriyle daha çok sevişmelerine, birbirlerini daha iyi tanımalarına,birbirleriyle daha çok sevişmelerine, birbirlerini daha iyi tanımalarına, birbirlerine daha iyi bağlanmalarına vesile olur. birbirlerine daha iyi bağlanmalarına vesile olur.

Eğer sen benim yemeğime gelmezsen,Eğer sen benim yemeğime gelmezsen, ben senin evine gitmezsem birbirimize karşı samimiyetimiz olmaz;ben senin evine gitmezsem birbirimize karşı samimiyetimiz olmaz; "Bana ne yahu!.." deriz, geçer gideriz. Ama birbirimize gittik mi"Bana ne yahu!.." deriz, geçer gideriz. Ama birbirimize gittik mi "Ha, biz onun evinde yemek yemiştik, o benim samimi arkadaşımdır…" deriz,"Ha, biz onun evinde yemek yemiştik, o benim samimi arkadaşımdır…" deriz, yardımına koşarız, beraberce müşterek iş yaparız. yardımına koşarız, beraberce müşterek iş yaparız.

Samimiyetin, samimi dost olmanın bir adımıdır;Samimiyetin, samimi dost olmanın bir adımıdır; bir eve gidip de orada yemek yemek samimiyetin nişanesidir.bir eve gidip de orada yemek yemek samimiyetin nişanesidir. O bakımdan sizler de elinizden geldiğince -çok fazla külfetli olmasına da lüzum yoktur-O bakımdan sizler de elinizden geldiğince -çok fazla külfetli olmasına da lüzum yoktur- hem evinize misafir alın, İbrahim aleyhisselâm hiç misafirsiz oturmazmış sofraya, hem evinize misafir alın, İbrahim aleyhisselâm hiç misafirsiz oturmazmış sofraya, hem de siz çağrıldığınız zaman gidin. hem de siz çağrıldığınız zaman gidin.

Misafir çağırdınız zaman gücünüzün yettiği kadar ikram ederseniz iyi olur.Misafir çağırdınız zaman gücünüzün yettiği kadar ikram ederseniz iyi olur. Misafire ikram etmek iyidir ama gücünüzün üstünde hazırlık yapmak gerekmez, hatta yasaktır; Misafire ikram etmek iyidir ama gücünüzün üstünde hazırlık yapmak gerekmez, hatta yasaktır; bizim dinimizde takatin fevkinda gelen misafire aşırı ikram etmek uygun görülmemiştir. bizim dinimizde takatin fevkinda gelen misafire aşırı ikram etmek uygun görülmemiştir.

Neden? Çünkü aşırı ikram etmeye alıştırırsan hem misafir aşırı ikram görmediği yerde Neden?

Çünkü aşırı ikram etmeye alıştırırsan hem misafir aşırı ikram görmediği yerde
yüzünü kırıştırmaya alışmış olur yüzünü kırıştırmaya alışmış olur hem de sen evinde böyle aşırı ikram olmadığı zaman misafir çağırmaktan çekinirsin. hem de sen evinde böyle aşırı ikram olmadığı zaman misafir çağırmaktan çekinirsin. Evde bir şey yok ki ne diye çağırayım dersin. Evde bir şey yok ki ne diye çağırayım dersin.

Evde bir şey olmaz olur mu, ben gelsem senin evde dolabını karıştırsam neler çıkar?!Evde bir şey olmaz olur mu, ben gelsem senin evde dolabını karıştırsam neler çıkar?! Aşağı tarafa baksak neler çıkar. Evlerimiz yiyecek doludur, kışlık doludur…Aşağı tarafa baksak neler çıkar. Evlerimiz yiyecek doludur, kışlık doludur… Hiç yok dediğimiz zaman en aşağı sekiz on çeşit şey koyarız masanın veya sofranın üstüne.Hiç yok dediğimiz zaman en aşağı sekiz on çeşit şey koyarız masanın veya sofranın üstüne. Peynir olur, zeytin olur, biber olur, domates olur, tuz olur, ekmek olur…Peynir olur, zeytin olur, biber olur, domates olur, tuz olur, ekmek olur… Yani onların hepsi nimet değil mi? Elhamdülillah elbette onlarla bir ağırlanma olur. Yani onların hepsi nimet değil mi? Elhamdülillah elbette onlarla bir ağırlanma olur.

Peygamber Efendimiz evine gelirdi de bazen; "Yiyecek bir şey var mı?" diye sorardı; Peygamber Efendimiz evine gelirdi de bazen;

"Yiyecek bir şey var mı?" diye sorardı;

"Yok yâ Resûlallah." "Ha, ben de zaten oruca niyet etmiştim." diye"Yok yâ Resûlallah."

"Ha, ben de zaten oruca niyet etmiştim." diye
o gün oruca niyet ediverirdi. o gün oruca niyet ediverirdi.

"Var yâ Resûlallah." dediği zaman da böyle bizim gibi baklavalar, börekler, çörekler,"Var yâ Resûlallah." dediği zaman da böyle bizim gibi baklavalar, börekler, çörekler, kaymaklar, kadayıflar çıkmazdı ortaya.kaymaklar, kadayıflar çıkmazdı ortaya. Eh işte, biraz süt gelmiş, verin bakalım içeyim derdi, süt içerdi, tamam.Eh işte, biraz süt gelmiş, verin bakalım içeyim derdi, süt içerdi, tamam. Bu kadar. Bir keresinde Ebû Hüreyre radıyallahu anh açlıktanBu kadar.

Bir keresinde Ebû Hüreyre radıyallahu anh açlıktan
-kaç gün yemek yemediyse- bayılmış, Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e gitmiş, demiş ki; -kaç gün yemek yemediyse- bayılmış, Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e gitmiş, demiş ki;

"Yâ Ebû Bekir! Sana Kur'an okuyayım da dinle bakalım hatam ve yanlışım var mı?" "Yâ Ebû Bekir! Sana Kur'an okuyayım da dinle bakalım hatam ve yanlışım var mı?"

"Oku!" demiş o da, dinlemiş; yanlışın yok demiş. "Oku!" demiş o da, dinlemiş; yanlışın yok demiş.

Peki, öyleyse Allah'a ısmarladık. [Kur'an okumaktaki] maksadı, [karnı] aç… Peki, öyleyse Allah'a ısmarladık.

[Kur'an okumaktaki] maksadı, [karnı] aç…
Evine gittiği zaman o bir şey ikram eder de yerim, diye; [maksadı] oymuş; Evine gittiği zaman o bir şey ikram eder de yerim, diye; [maksadı] oymuş; karnını doyurmaya vesile olur diye. karnını doyurmaya vesile olur diye. Demek ki Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz ki, Peygamber Efendimiz'le tanıştığı zaman Demek ki Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz ki, Peygamber Efendimiz'le tanıştığı zaman yanında 90 bin altını vardı, misafire ikram edecek bir şeyi yokmuş ki evinde çıkartamamış. yanında 90 bin altını vardı, misafire ikram edecek bir şeyi yokmuş ki evinde çıkartamamış.

Hz. Ömer'in yanına gitmiş; o evden çıkmış öteki eve gidiyor. Hz. Ömer'in yanına gitmiş; o evden çıkmış öteki eve gidiyor.

"Yâ Ömer! Sana biraz Kur'ân-ı Kerîm okuyayım. "Yâ Ömer! Sana biraz Kur'ân-ı Kerîm okuyayım. Bakayım yanlışım var mı? Beni bir kontrol et." filan demiş, orada da okumuş;Bakayım yanlışım var mı? Beni bir kontrol et." filan demiş, orada da okumuş; Hz. Ömer; "Yok!" demiş. Hz. Ömer;

"Yok!" demiş.

Hz. Ömer'in bilmesi, benim ondan daha iyi Kur'ân-ı Kerîm bildiğimi düşünmesi lazımdı,Hz. Ömer'in bilmesi, benim ondan daha iyi Kur'ân-ı Kerîm bildiğimi düşünmesi lazımdı, bunda bir başka maksat var, bu başka bir sebeple gelmiş demesi lazımdı,bunda bir başka maksat var, bu başka bir sebeple gelmiş demesi lazımdı, diye böyle naklediliyor okuduğum kitapta. diye böyle naklediliyor okuduğum kitapta. Oradan da çıkmış, oradan da ikram yok. Demek ki Hz. Ömer'in evinde de bir şey yoktu belki. Oradan da çıkmış, oradan da ikram yok. Demek ki Hz. Ömer'in evinde de bir şey yoktu belki. Belki farkına varamadı belki de evinde bir şey yoktu. Belki farkına varamadı belki de evinde bir şey yoktu.

Nihayet halsiz mecalsiz yolun kenarına yığılmış.Nihayet halsiz mecalsiz yolun kenarına yığılmış. Sıcak, açlık, takatsizlik… yolun kenarına yığılmış. Sıcak, açlık, takatsizlik… yolun kenarına yığılmış. Biraz sonra böyle bir ayak sesi duyunca Resûlullah Efendimiz olduğunu anlamış sesinden,Biraz sonra böyle bir ayak sesi duyunca Resûlullah Efendimiz olduğunu anlamış sesinden, kokusundan; nasıl anladıysa.kokusundan; nasıl anladıysa. O Peygamber, o sahabe. Onlar müstesna insanlar, zıp diye zıplamış, O Peygamber, o sahabe. Onlar müstesna insanlar, zıp diye zıplamış, canına can katılmış, kalkmış. Peygamber Efendimiz gözünün ucuyla kendisine bakmış ki, canına can katılmış, kalkmış. Peygamber Efendimiz gözünün ucuyla kendisine bakmış ki, bir şey demeden, "Gel!" demiş, işaret etmiş. bir şey demeden, "Gel!" demiş, işaret etmiş.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'in peşinden gidiyorEbû Hüreyre radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'in peşinden gidiyor hâne-i saadete. Peygamber Efendimiz; hâne-i saadete. Peygamber Efendimiz;

"Evde ne var?" diye soruyor. "Bir tas süt var yâ Resûlallah." diyorlar. "Evde ne var?" diye soruyor.

"Bir tas süt var yâ Resûlallah." diyorlar.

"Getirin!" diyor. Getirin dediği zaman o tası götürüp Ebû Hüreyre radıyallahu anh'a;"Getirin!" diyor.

Getirin dediği zaman o tası götürüp Ebû Hüreyre radıyallahu anh'a;
"İç bakalım buyur!" diye veriyor. "İç bakalım buyur!" diye veriyor. Tabii o aç, kaç gündür aç, karnı boş; içmiş içmiş içmiş… Tabii o aç, kaç gündür aç, karnı boş; içmiş içmiş içmiş… "Yine iç!" demiş, içmiş içmiş içmiş… "Yine iç!" demiş filan."Yine iç!" demiş, içmiş içmiş içmiş… "Yine iç!" demiş filan. Ebû Hüreyre radıyallahu anh, "Sütü kadar içtim ki karnım düz oldu!" diyor.Ebû Hüreyre radıyallahu anh, "Sütü kadar içtim ki karnım düz oldu!" diyor. Yani içine doğru böyle çökükken, karnı sırtına yapışmışken;Yani içine doğru böyle çökükken, karnı sırtına yapışmışken; çok içmiş içmiş içmiş de böyle düz olmuş, bizim göbekli değil de düz olmuş,çok içmiş içmiş içmiş de böyle düz olmuş, bizim göbekli değil de düz olmuş, o kadar içmiş ki göbekli olmuş. o kadar içmiş ki göbekli olmuş.

Onlar öyle yaşamışlar, öyle mahrumiyetler içinde öyle sevaplar kazanmışlar. Onlar öyle yaşamışlar, öyle mahrumiyetler içinde öyle sevaplar kazanmışlar. Bizler de nice nimetler içinde yaşıyoruz da her gün işimiz Allah'a isyan.Bizler de nice nimetler içinde yaşıyoruz da her gün işimiz Allah'a isyan. Allah'ın nimetlerini yiyoruz yiyoruz da daima Allah'a isyan ediyoruz. Allah'ın nimetlerini yiyoruz yiyoruz da daima Allah'a isyan ediyoruz. Hiç Rabbimiz'in huzuruna çıkacağımızı, hiç hesap vereceğimizi düşünmüyoruz.Hiç Rabbimiz'in huzuruna çıkacağımızı, hiç hesap vereceğimizi düşünmüyoruz. Hiç bizim bu yarın halimiz nice olur? Allahu Teâlâ hazretleri bu yaptığım edepsizlikleri banaHiç bizim bu yarın halimiz nice olur? Allahu Teâlâ hazretleri bu yaptığım edepsizlikleri bana sorarsa nasıl cevap veririm diye oturup da kara kara düşünen insan göremiyoruz. sorarsa nasıl cevap veririm diye oturup da kara kara düşünen insan göremiyoruz. Herkes gülmenin, eğlenmenin peşinde! Acaba bugün nereye gitsem, nasıl bir eğlence bulsam?!..Herkes gülmenin, eğlenmenin peşinde! Acaba bugün nereye gitsem, nasıl bir eğlence bulsam?!.. Karagözün perdeye çıkıp da "Yâr bana bir eğlence…" diye bağırdığı gibi,Karagözün perdeye çıkıp da "Yâr bana bir eğlence…" diye bağırdığı gibi, millet sabah oldu mu bugün bana bir eğlence, acaba nerede nasıl eğlenirim,millet sabah oldu mu bugün bana bir eğlence, acaba nerede nasıl eğlenirim, diye onun peşinde.diye onun peşinde. Veyahut nereden para kazanırım? Aldatmaca, dolandırmaca, hırsızlık, arsızlık,Veyahut nereden para kazanırım? Aldatmaca, dolandırmaca, hırsızlık, arsızlık, rüşvet, edepsizlik, kandırma, hayalî ihracat şunu bunu.rüşvet, edepsizlik, kandırma, hayalî ihracat şunu bunu. Hepsi… Hepsi neden? Dünya hırsından, para hırsından.Hepsi…

Hepsi neden?

Dünya hırsından, para hırsından.
Parayı kazanacak, parayı kazandı mı para her şeyin anahtarı! Bara da gider,Parayı kazanacak, parayı kazandı mı para her şeyin anahtarı! Bara da gider, pavyona da gider, içki de içer, ziyafet de çeker kendisine, bu gece krallar gibi yaşadım der. pavyona da gider, içki de içer, ziyafet de çeker kendisine, bu gece krallar gibi yaşadım der. Ama yarın âhirette ne duruma düşeceğini düşünmez. Ama yarın âhirette ne duruma düşeceğini düşünmez.

Allah akıl fikir versin cümlemize. Günahlardan hepimizi korusun, hepimizi edepli ârif,Allah akıl fikir versin cümlemize. Günahlardan hepimizi korusun, hepimizi edepli ârif, zarif kul eylesin, ömrümüzü Rabbimiz'in rızasına uygun geçirmeyi, zarif kul eylesin, ömrümüzü Rabbimiz'in rızasına uygun geçirmeyi, her anımızda onun rızasını düşünmeyi, her işimizi ona göre yapmayı cümlemize nasip eylesin. her anımızda onun rızasını düşünmeyi, her işimizi ona göre yapmayı cümlemize nasip eylesin.

Bir müslüman bir diyarda ölse; Sapanca'da bir müslüman öldü diyelim.Bir müslüman bir diyarda ölse; Sapanca'da bir müslüman öldü diyelim. Yunus Emre'nin şiiri gibi; Bir garip öldü diyeler, Üç günden sonra duyalar. Yunus Emre'nin şiiri gibi;

Bir garip öldü diyeler,

Üç günden sonra duyalar.

Üç günden sonra duysalar millet veya duymasa, garip ortada kalsa,Üç günden sonra duysalar millet veya duymasa, garip ortada kalsa, kimse cenaze namazını kılmasa, ne olur? kimse cenaze namazını kılmasa, ne olur?

Bütün Sapanca ahâlisi günahkâr olur. Hepsi mesul olur, hepsi vebal altında kalır. Bütün Sapanca ahâlisi günahkâr olur. Hepsi mesul olur, hepsi vebal altında kalır. Bir müslümana son vazifelerini yapmadı da bunu defnetmediler diye Bir müslümana son vazifelerini yapmadı da bunu defnetmediler diye bütün ahâli, gören de görmeyen de, silme, bütün ahâli mesul olur,bütün ahâli, gören de görmeyen de, silme, bütün ahâli mesul olur, hepsi vebal altında kalır. hepsi vebal altında kalır. Ama bir grup kalkar o vazifeleri yapar, onu gömerse herkes vebalden kurtulur.Ama bir grup kalkar o vazifeleri yapar, onu gömerse herkes vebalden kurtulur. Müslümanın müslüman üzerindeki vazifelerinden birisi de son vazifesini yapmak,Müslümanın müslüman üzerindeki vazifelerinden birisi de son vazifesini yapmak, cenazesini yıkamak, kefenlemek, namazını kılmak ve defnetmektir.cenazesini yıkamak, kefenlemek, namazını kılmak ve defnetmektir. Bu da son vazifedir. Tabii biz buna şimdi son vazife diyoruzBu da son vazifedir.

Tabii biz buna şimdi son vazife diyoruz
ama aslında son vazife bitmez. ama aslında son vazife bitmez. Son vazife ölümünden sonra da dua etmektir, ailesine yardımcı,Son vazife ölümünden sonra da dua etmektir, ailesine yardımcı, çocuklarına göz kulak olmaktır, yetimlerini koruyup kollamaktır, çocuklarına göz kulak olmaktır, yetimlerini koruyup kollamaktır, yanına alıp bakmaktır, hayır ile yâd etmektir, şerrini söyleyene karşı savunmaktır… yanına alıp bakmaktır, hayır ile yâd etmektir, şerrini söyleyene karşı savunmaktır… Daha vazifeler bitmez ama hani ölmesi onun hayatının sonu olduğundan,Daha vazifeler bitmez ama hani ölmesi onun hayatının sonu olduğundan, onun için son vazife denmiş galiba.onun için son vazife denmiş galiba. Demek ki cenaze işlerini yapacağız. Demek ki cenaze işlerini yapacağız.

Bizim imam hatip okulları açıldı, çocuklarımızı dinini öğrensinler diye Bizim imam hatip okulları açıldı, çocuklarımızı dinini öğrensinler diye imam hatip okuluna gönderdik. imam hatip okuluna gönderdik. Ben de çocuğumu oraya gönderdim.Ben de çocuğumu oraya gönderdim. Zekiydi, çalışkandı, şöyleydi böyleydi ama dinini öğrensin diye imam hatip okuluna gönderdim.Zekiydi, çalışkandı, şöyleydi böyleydi ama dinini öğrensin diye imam hatip okuluna gönderdim. Sonra benim elimden çıkıp da bana âsi olmasın,Sonra benim elimden çıkıp da bana âsi olmasın, Allah'a âsi olmasın, günahlı yollara sapmasın, dinini öğrensin de Allah'a âsi olmasın, günahlı yollara sapmasın, dinini öğrensin de Allah'tan korksun da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür geçirsin, Allah'tan korksun da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür geçirsin, diye imam hatip okullarına gönderdik.diye imam hatip okullarına gönderdik. O imam hatip okullarındaki dinsiz hocalardan çektiğimizi bir biz biliriz bir de Allah bilir! O imam hatip okullarındaki dinsiz hocalardan çektiğimizi bir biz biliriz bir de Allah bilir!

Bir Almanca hocası vardı, herhalde geberdi gitti!Bir Almanca hocası vardı, herhalde geberdi gitti! "Ey vatan hainleri! Buraya ne gelirsiniz?!" diye başlarmış derse. "Ey vatan hainleri! Buraya ne gelirsiniz?!" diye başlarmış derse. Almanca hocası ders verecek bizim çocuklara, sınıfa girdiği zaman hitâbı öyle.Almanca hocası ders verecek bizim çocuklara, sınıfa girdiği zaman hitâbı öyle. "Ey bu memleketin sevgili evlatları, istikbalin teminatı olan gençler mençler!" filan demiyor da, "Ey bu memleketin sevgili evlatları, istikbalin teminatı olan gençler mençler!" filan demiyor da, "Ey vatan hainleri!" diyor. Niye vatan haini oluyormuş bizim çocuklarımız? "Ey vatan hainleri!" diyor.

Niye vatan haini oluyormuş bizim çocuklarımız?

İmam hatip okuluna gittiği için... İmam hatip okuluna gitmeseydi,İmam hatip okuluna gittiği için... İmam hatip okuluna gitmeseydi, kumarhaneye gitseydi, futbolla, eğlenceyle vakit geçirseydi, haylazlık etseydi, kumarhaneye gitseydi, futbolla, eğlenceyle vakit geçirseydi, haylazlık etseydi, komşunun kızıyla işaretleşseydi, futbolcu, daha başka şey olsaydı;komşunun kızıyla işaretleşseydi, futbolcu, daha başka şey olsaydı; o zaman makbul olacaktı demek ki!.. o zaman makbul olacaktı demek ki!.. Kendisi imansız olduğundan [konuşmaya böyle başlıyor.] Kendisi imansız olduğundan [konuşmaya böyle başlıyor.]

Sonra bizim imam hatipli talebelere etrafındaki tanıdıkları ve yine bazı hocalar yanaşıp; Sonra bizim imam hatipli talebelere etrafındaki tanıdıkları ve yine bazı hocalar yanaşıp;

"Ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?!" [diye] söylerlermiş. "Ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?!" [diye] söylerlermiş. Zaten oradan aklıma geldi de onun için söylüyorum. Zaten oradan aklıma geldi de onun için söylüyorum.

"Ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?" Tabii çocuk ilk başta böyle bir soruya ne der? "Ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?"

Tabii çocuk ilk başta böyle bir soruya ne der?

"Yok yâ…" filan der, -hemen, gayriihtiyarî- "Yok yâ…Ne münasebet?!" filan der."Yok yâ…" filan der, -hemen, gayriihtiyarî- "Yok yâ…Ne münasebet?!" filan der. Halbuki böyle bir soruya en güzel cevap; "Evet! Evet ölü yıkayıcısı olacağım.Halbuki böyle bir soruya en güzel cevap;

"Evet! Evet ölü yıkayıcısı olacağım.
Yani senin bir yakının ölse, sen yıkamayacak mısın, sen son vazifeni yapmayacak mısın?Yani senin bir yakının ölse, sen yıkamayacak mısın, sen son vazifeni yapmayacak mısın? O kadar mı hainsin, o kadar mı zalimsin, o kadar mı vefasızsın?!..O kadar mı hainsin, o kadar mı zalimsin, o kadar mı vefasızsın?!.. Öldü diye hiç yüzüne bakmayacaksın da sokakta mı çürüyecek?Öldü diye hiç yüzüne bakmayacaksın da sokakta mı çürüyecek? Elbette ölü yıkayıcısı olacağım!.." diyebilmek lazım ama çocuk tabii küçük olduğundanElbette ölü yıkayıcısı olacağım!.." diyebilmek lazım ama çocuk tabii küçük olduğundan böyle yüklenince imam hatip okulundan soğur, sınıfa gitmez, böyle yüklenince imam hatip okulundan soğur, sınıfa gitmez, derslere girmez, okuldan kaçar.derslere girmez, okuldan kaçar. "Baba beni ille de başka okula ver!.." der filan filan."Baba beni ille de başka okula ver!.." der filan filan. Yani bunları böyle çok duyduk. Müslümanın müslümana karşı ölümü dolayısıyla da vazifeler var;Yani bunları böyle çok duyduk.

Müslümanın müslümana karşı ölümü dolayısıyla da vazifeler var;
insanlığın gereği, ölümü dolayısıyla da ona olan vazifelerimizi yapmaktır. insanlığın gereği, ölümü dolayısıyla da ona olan vazifelerimizi yapmaktır. Bu insanlık görevidir. Hepimizin onun için cenaze yıkamayı öğrenmemiz lazım, herkesin, Bu insanlık görevidir. Hepimizin onun için cenaze yıkamayı öğrenmemiz lazım, herkesin, her müslümanın.her müslümanın. Çünkü benim talebelerimden birisi Fransa'ya gitti. Havagazından zehirlenmiş zavallıcık; öldü.Çünkü benim talebelerimden birisi Fransa'ya gitti. Havagazından zehirlenmiş zavallıcık; öldü. Üç beş gün sonra duydular; papazlar gelmiş, demişler ki; Üç beş gün sonra duydular; papazlar gelmiş, demişler ki;

"Haydi kardeşinizin kendi usulünüze göre cenaze işlemlerini yapın, kaldırın." "Haydi kardeşinizin kendi usulünüze göre cenaze işlemlerini yapın, kaldırın."

O zaman da Fransa'ya giden talebeler azdı; şimdiki kadar böyle işçi dernekleriO zaman da Fransa'ya giden talebeler azdı; şimdiki kadar böyle işçi dernekleri ve işçi mescitleri filan açılmış değil, organizasyonlar tamam değildi.ve işçi mescitleri filan açılmış değil, organizasyonlar tamam değildi. Hiç kimse cenazeye nasıl muamele edilir bilmemiş.Hiç kimse cenazeye nasıl muamele edilir bilmemiş. Ölü nasıl yıkanır bilmemiş. Bizim zavallı talebemizi, ölen talebemizi papazlara teslim etmişler, Ölü nasıl yıkanır bilmemiş. Bizim zavallı talebemizi, ölen talebemizi papazlara teslim etmişler, onlar da Hıristiyanlık usullerine göre ne ettilerse bu müslümanın cenazesine etmişler! onlar da Hıristiyanlık usullerine göre ne ettilerse bu müslümanın cenazesine etmişler!

Yazıklar olsun o Fransa'da okuyan o talebelere ki o kardeşlerini papazlara teslim etmişler! Yazıklar olsun o Fransa'da okuyan o talebelere ki o kardeşlerini papazlara teslim etmişler! O zavallıcığa da ne kadar [yazık ki], kaderi öyleymiş, O zavallıcığa da ne kadar [yazık ki], kaderi öyleymiş, garipmiş ki diyâr-ı gurbette ölüyor da papazların elinde defnediliyor. garipmiş ki diyâr-ı gurbette ölüyor da papazların elinde defnediliyor.

Kiliseye mi defnedildi, Hıristiyanların arasına mı defnedildi? Kiliseye mi defnedildi, Hıristiyanların arasına mı defnedildi?

Bir müslümanın hıristiyanların arasına defnedilmesi uygun olmaz. Neden? Bir müslümanın hıristiyanların arasına defnedilmesi uygun olmaz.

Neden?

"Hıristiyanlar kabirde azap görürler, azap görülünce onların "Hıristiyanlar kabirde azap görürler, azap görülünce onların feryâd u figânlarını insanlardan başka bütün cinler ve mahlûklar duyar!" diyorferyâd u figânlarını insanlardan başka bütün cinler ve mahlûklar duyar!" diyor Peygamber Efendimiz. Peygamber Efendimiz. Bizler duymayız, biz sağırlar, biz körler, biz duygusuzlar duymayız daBizler duymayız, biz sağırlar, biz körler, biz duygusuzlar duymayız da başka bütün varlıklar duyar onun o feryadını, o azabını. başka bütün varlıklar duyar onun o feryadını, o azabını.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem iki kabrin kenarından geçerken dedi ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem iki kabrin kenarından geçerken dedi ki; "Şu kabirdekiler azap görüyorlar!" "Şu kabirdekiler azap görüyorlar!" Yani o azap görme işlemini Allah bazı kullarına gösterebiliyor. Yani o azap görme işlemini Allah bazı kullarına gösterebiliyor. Peygamber Efendimiz'e göstermiş ama başka mahlûklar onun o feryadını, figanını,Peygamber Efendimiz'e göstermiş ama başka mahlûklar onun o feryadını, figanını, o azabını hissedip, duyup rahatsız olurlar. o azabını hissedip, duyup rahatsız olurlar. Tabii kişi ölünce, defnedilince o da duymaya başlar bu sefer. Tabii kişi ölünce, defnedilince o da duymaya başlar bu sefer.

"İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar!" dediği gibi "İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar!" dediği gibi Hz. Ali Efendimiz'in… Öldüğü zaman, o zaman öteki ölünün ıstırabını duyar.Hz. Ali Efendimiz'in… Öldüğü zaman, o zaman öteki ölünün ıstırabını duyar. Yanına gömülmüş; bir Ermeni, bir Yahudi, bir Rum, bir dinsiz, bir edepsiz… Yanına gömülmüş; bir Ermeni, bir Yahudi, bir Rum, bir dinsiz, bir edepsiz… Kabirde ona azap başlıyor; bu yanında da öbür tarafında da beri tarafında da azap var…Kabirde ona azap başlıyor; bu yanında da öbür tarafında da beri tarafında da azap var… Feryatların, figanların, çığlıkların arasında o müslüman orada mahvolur.Feryatların, figanların, çığlıkların arasında o müslüman orada mahvolur. Kabrinde azap görür. Onun için müslümanın kabrinin ayrı olması lazım. Kabrinde azap görür. Onun için müslümanın kabrinin ayrı olması lazım. Eskiden müslüman mezarlığı ayrıydı, yahudi maşatlığı ayrıydı, hıristiyanların,Eskiden müslüman mezarlığı ayrıydı, yahudi maşatlığı ayrıydı, hıristiyanların, ermenilerin bilmem kimlerin şeyleri ayrı ayrı yerlerdeydi. ermenilerin bilmem kimlerin şeyleri ayrı ayrı yerlerdeydi.

Şimdi bir asrî mezarlık sözü çıktı. Ben şöyle düşündüm kendi kendime; Şimdi bir asrî mezarlık sözü çıktı. Ben şöyle düşündüm kendi kendime; geçtiğimiz senelerde bazı kelimelerin üstüne eğilip düşünüyorum. geçtiğimiz senelerde bazı kelimelerin üstüne eğilip düşünüyorum.

Mezarlığın asrîsi ne oluyor? Yani papyon kravat mı takacak, Mezarlığın asrîsi ne oluyor?

Yani papyon kravat mı takacak,
silindir şapka mı giyecek, frak mı giyecek?!.. silindir şapka mı giyecek, frak mı giyecek?!..

Mezarlığın asrîsi ne olur, ne olur, ne olur… düşündüm. Mezarlığın asrîsi ne olur, ne olur, ne olur… düşündüm.

Yani asrî insan deyince ne anlarız? Şöyle bir eğri pipo ağzında, başında bir silindir şapka, Yani asrî insan deyince ne anlarız?

Şöyle bir eğri pipo ağzında, başında bir silindir şapka,
boynunda bir papyon kravat, sırtında frak, elinde bir baston,boynunda bir papyon kravat, sırtında frak, elinde bir baston, işte asrî bir insan!.. buyur, filan diye. işte asrî bir insan!.. buyur, filan diye. Böyle şeyler anlarız da asrî bir kadın, dans, caz, eğlence, şunu bunu bilen asrî bir genç filan…Böyle şeyler anlarız da asrî bir kadın, dans, caz, eğlence, şunu bunu bilen asrî bir genç filan… Mezarlığın asrîsini anlayamamıştım. Mezarlığın asrîsini anlayamamıştım.

Acaba mezarlığın asrîsi nasıl oluyor; duvarları mı değişik oluyor, kapısı mı değişik oluyor?.. Acaba mezarlığın asrîsi nasıl oluyor; duvarları mı değişik oluyor, kapısı mı değişik oluyor?..

Sonradan kafama dank etti anladım; Yahudisi, Ermeni'si, Rum'u, Türk'ü, Kürt'ü, Acem'i harman..Sonradan kafama dank etti anladım; Yahudisi, Ermeni'si, Rum'u, Türk'ü, Kürt'ü, Acem'i harman.. Hepsi aynı kabristanda. Asrî mezarlık ondanmış. Hepsi aynı kabristanda. Asrî mezarlık ondanmış. O zaman aklım başıma geldi, anladım. O zaman aklım başıma geldi, anladım.

Olmaz. E yapıyoruz biz, oluyor ama ölülerimize yazık ediyoruz. Olmaz. E yapıyoruz biz, oluyor ama ölülerimize yazık ediyoruz.

Muhterem kardeşlerim! Zaten bizim ölülerimiz de dirilerimiz gibi kıymetsiz. Muhterem kardeşlerim!

Zaten bizim ölülerimiz de dirilerimiz gibi kıymetsiz.
Geçen gün bir yerden geçiyordum; şöyle baktım bir kabristan gibi duvarları filan çevrili; Geçen gün bir yerden geçiyordum; şöyle baktım bir kabristan gibi duvarları filan çevrili; dur şunların ruhlarına dua edeyim derken bir de baktım duvarın kenarında putu,dur şunların ruhlarına dua edeyim derken bir de baktım duvarın kenarında putu, haçı gördüm orada. Anladım ki hıristiyan mezarlığıymış. haçı gördüm orada. Anladım ki hıristiyan mezarlığıymış.

Muhterem kardeşlerim! Düşündüm, bizim memleketimizdeki gayrimüslim mezarlıklarının Muhterem kardeşlerim!

Düşündüm, bizim memleketimizdeki gayrimüslim mezarlıklarının
hepsi duvarlarla çevrili ve muntazamdır. hepsi duvarlarla çevrili ve muntazamdır. Haydarpaşa garının yanında, geniş yüksek duvarlı, bahçeli, ağaçlı, yeşillik,Haydarpaşa garının yanında, geniş yüksek duvarlı, bahçeli, ağaçlı, yeşillik, güzel bir yer vardır, denize nâzır, manzaralı.güzel bir yer vardır, denize nâzır, manzaralı. Kimse kılına dokunamaz; İngiliz mezarlığıdır. Levent'in bilmem neresinde bilmem ne mezarlığıdır.Kimse kılına dokunamaz; İngiliz mezarlığıdır. Levent'in bilmem neresinde bilmem ne mezarlığıdır. Öbür tarafın aşağı tarafında bilmem ne mezarlığıdır, Öbür tarafın aşağı tarafında bilmem ne mezarlığıdır, köprünün ayağından yukarıya doğru kıvrılarak çıktığın yerde sağ tarafta Yahudi mezarlığıdır… köprünün ayağından yukarıya doğru kıvrılarak çıktığın yerde sağ tarafta Yahudi mezarlığıdır… Kimse dokunamaz. Neden? Bir kere onlar kabirlerine,Kimse dokunamaz.

Neden?

Bir kere onlar kabirlerine,
mezarlıklarına dokundurtmayacak tedbirleri almışlar, neleri almışlarsa. mezarlıklarına dokundurtmayacak tedbirleri almışlar, neleri almışlarsa. Ama bizim ölümüzün de dirimizin de vefat edenimizin cenazesinin de kıymeti yoktur.Ama bizim ölümüzün de dirimizin de vefat edenimizin cenazesinin de kıymeti yoktur. Mezarlığının da kıymeti yoktur; yol geçer, bina yapılır, Mezarlığının da kıymeti yoktur; yol geçer, bina yapılır, adam usulünü bulur gecekondu yapar üstüne. adam usulünü bulur gecekondu yapar üstüne. Haliç'in bütün öbür tarafı, Eyüp'ten öbür tarafı kabristandır, tarihi hazinedir orası. Haliç'in bütün öbür tarafı, Eyüp'ten öbür tarafı kabristandır, tarihi hazinedir orası. Her kabrin üzerinde bir yazısı vardır.Her kabrin üzerinde bir yazısı vardır. Kim bilir hangi meşhur şahıstır! Kabirleri söküp söküp gecekondular bu tarafa yavaş yavaş, Kim bilir hangi meşhur şahıstır! Kabirleri söküp söküp gecekondular bu tarafa yavaş yavaş, yavaş yavaş üreyip geliyorlar. yavaş yavaş üreyip geliyorlar.

Neden? Bizim ölümüzün de mezarımızın da kıymeti yok da ondan.Neden?

Bizim ölümüzün de mezarımızın da kıymeti yok da ondan.
Buradan şu yol geçiyor, kıvrılıp geliyor.Buradan şu yol geçiyor, kıvrılıp geliyor. Geçen gün belediye reisi ile sohbet ediyorduk, o söylüyor; Geçen gün belediye reisi ile sohbet ediyorduk, o söylüyor;

"Üç tane kabristanı tarumar edip öyle geçiyor bu yol!.." "Üç tane kabristanı tarumar edip öyle geçiyor bu yol!.."

Yâ koskocaman arazi, sağdan geçir, soldan geçir öbür taraftan dolandır şöyle biraz; Yâ koskocaman arazi, sağdan geçir, soldan geçir öbür taraftan dolandır şöyle biraz; evlere dokundurma, kabirlere dokundurma… evlere dokundurma, kabirlere dokundurma…

"Hayır!" Diyor ki belediye reisi; "Bizim ahâlimizde iş yok!"Hayır!" Diyor ki belediye reisi;

"Bizim ahâlimizde iş yok!
Kaç defa anons ettirdik; yol geçecek bu hususları görüşmek üzere bakan gelecek;Kaç defa anons ettirdik; yol geçecek bu hususları görüşmek üzere bakan gelecek; ey ahâli orada cenazesi olan kabri olan yakını yatan kimseler gelsin,ey ahâli orada cenazesi olan kabri olan yakını yatan kimseler gelsin, dedik de kimse gelmedi, kimse hukukunu müdafaa etmedi..." diyor. dedik de kimse gelmedi, kimse hukukunu müdafaa etmedi..." diyor.

Maalesef çok kusurlu bir milletiz. Eğer büyük şehirlerde, Maalesef çok kusurlu bir milletiz. Eğer büyük şehirlerde, mesela İstanbul'da kabristanları koruyabilseydik, şehrimiz yemyeşil bir şehir olarak kalırdı. mesela İstanbul'da kabristanları koruyabilseydik, şehrimiz yemyeşil bir şehir olarak kalırdı. Kabristanları bile korumadık, park da yapmadık bahçe de yapmadık.Kabristanları bile korumadık, park da yapmadık bahçe de yapmadık. Beton, tuğla yığını, zevksiz, tozlu topraklı çamurlu yerler... Beton, tuğla yığını, zevksiz, tozlu topraklı çamurlu yerler... Burası kabir, nasıl olsa ölmüş, ne olacak, ne zararı var!..Burası kabir, nasıl olsa ölmüş, ne olacak, ne zararı var!.. Sür greyderi güldür güldür, güldür güldür devir, kafataslarını,Sür greyderi güldür güldür, güldür güldür devir, kafataslarını, topladığın zaman bir çuvala doldurursun öbür tarafa atarsın!..topladığın zaman bir çuvala doldurursun öbür tarafa atarsın!.. Olur mu böyle şey? Yani Almanya'da, Amerika'da, başka yerde [mezarlıkları] Olur mu böyle şey? Yani Almanya'da, Amerika'da, başka yerde [mezarlıkları] o kadar muntazam ki insan utanıyor, insan utanıyor. o kadar muntazam ki insan utanıyor, insan utanıyor.

Bizim Suudlular -Allah ıslah eylesin- o Medîne-i Münevvere'nin kabristanınıBizim Suudlular -Allah ıslah eylesin- o Medîne-i Münevvere'nin kabristanını hallaç pamuğu gibi attılar. hallaç pamuğu gibi attılar. Hz. Osman Efendimiz'in türbesini mahvettiler Fâtımâtü'z-Zehrâ Efendimiz'in türbesini mahvettiler. Hz. Osman Efendimiz'in türbesini mahvettiler Fâtımâtü'z-Zehrâ Efendimiz'in türbesini mahvettiler. Türbelerle dolu olan kabristan -ki eski resimleri var- şimdi dümdüz edilmiştir.Türbelerle dolu olan kabristan -ki eski resimleri var- şimdi dümdüz edilmiştir. Dümdüz, böyle bir arsa halindedir, hepsini yıktılar. Yabanî herifler!Dümdüz, böyle bir arsa halindedir, hepsini yıktılar. Yabanî herifler! Ölünün de hukuku var. Ölünün de mesela, kabrinin üstüne basarsan ezâ görüyor,Ölünün de hukuku var. Ölünün de mesela, kabrinin üstüne basarsan ezâ görüyor, oranın yeşilliğini sökersen doğru olmuyor; mülkü var onun, orada hakkı var. oranın yeşilliğini sökersen doğru olmuyor; mülkü var onun, orada hakkı var. Ona riayet edilmemiş oluyor. Ona riayet edilmemiş oluyor.

Çok ıslaha muhtaç taraflarımız var. Kötü gördüğümüz şeyleri engellemek içinÇok ıslaha muhtaç taraflarımız var. Kötü gördüğümüz şeyleri engellemek için çalışma yapmasını bilmiyoruz.çalışma yapmasını bilmiyoruz. Sadece bir burnumuzun doğrusuna, o gün yapacağımız işi düşünüyoruz;Sadece bir burnumuzun doğrusuna, o gün yapacağımız işi düşünüyoruz; ne maziyi ne istikbâli düşünüyoruz, ne dedemize hürmetimiz var,ne maziyi ne istikbâli düşünüyoruz, ne dedemize hürmetimiz var, ne torunumuzu düşündüğümüz var. ne torunumuzu düşündüğümüz var. Bu gafletin sonu bilmem nereye varacak, Allah cümlemizi ıslah eylesin. Bu gafletin sonu bilmem nereye varacak, Allah cümlemizi ıslah eylesin.

Ve 'ıyâdetü'l-marîd. Dördüncü hakkı, "Hastalandığı zaman hastayı ziyaret etmesidir." Ve 'ıyâdetü'l-marîd. Dördüncü hakkı, "Hastalandığı zaman hastayı ziyaret etmesidir." Müslümanın müslüman üzerindeki beş hakkından bir tanesi de Müslümanın müslüman üzerindeki beş hakkından bir tanesi de hastalandığı zaman ziyaret etmesidir. hastalandığı zaman ziyaret etmesidir.

Selâm verince selâmını alacak, davet edince davetine gidecek, Selâm verince selâmını alacak, davet edince davetine gidecek, ölürse cenazesine katılacak, hastalanınca ziyaret edecek. ölürse cenazesine katılacak, hastalanınca ziyaret edecek.

Filanca kardeşimiz görünmüyor beş gündür, on gündür; camiye gelmiyor, Filanca kardeşimiz görünmüyor beş gündür, on gündür; camiye gelmiyor, mahallede yok, acaba ne oldu? Bilmem. Olmaz! mahallede yok, acaba ne oldu?

Bilmem.

Olmaz!
Soracaksın, araştıracaksın. Hastalanmış; hastalanmışsa ziyaretine gideceksin,Soracaksın, araştıracaksın. Hastalanmış; hastalanmışsa ziyaretine gideceksin, elini alnına koyacaksın, geçmiş olsun diyeceksin, moral vereceksin,elini alnına koyacaksın, geçmiş olsun diyeceksin, moral vereceksin, teselli edeceksin kendisinden dua isteyeceksin.teselli edeceksin kendisinden dua isteyeceksin. Çünkü hastanın duası makbuldür. İyisin maşaallah, seni iyi gördüm, diyeceksin. Çünkü hastanın duası makbuldür. İyisin maşaallah, seni iyi gördüm, diyeceksin. Daha böyle tatlı sözler söyleyeceksin. O hasta, o öyle kapıya bakar durur. Daha böyle tatlı sözler söyleyeceksin. O hasta, o öyle kapıya bakar durur. Sevdiğim bir insan gelse de, filan diye canı sıkılır.Sevdiğim bir insan gelse de, filan diye canı sıkılır. İhtiyacı vardır, malî bakımdan sıkıntıya düşmüştür, çalışamadığı için parası kıttır.İhtiyacı vardır, malî bakımdan sıkıntıya düşmüştür, çalışamadığı için parası kıttır. Bir tabak içinde bir hediye götüreceksin, sevdiği bir yemeği götüreceksin, yiyecek… Bir tabak içinde bir hediye götüreceksin, sevdiği bir yemeği götüreceksin, yiyecek… İşte bu da hastalara kaşı görevlerimiz. Tabii yanında çok oturmayacaksın. İşte bu da hastalara kaşı görevlerimiz.

Tabii yanında çok oturmayacaksın.
Hastanın yanında da çok oturmamak lazım. Hastanın yanında da çok oturmamak lazım. Duasını filan istersin, kısa bir zaman sonra izin alıp ayrılırsın. Duasını filan istersin, kısa bir zaman sonra izin alıp ayrılırsın. Çünkü karnı ağrır, abdesti gelir, bakıma ihtiyacı vardır, uykusu gelir,Çünkü karnı ağrır, abdesti gelir, bakıma ihtiyacı vardır, uykusu gelir, çeşit çeşit problemleri olabilir...çeşit çeşit problemleri olabilir... Yanında uzun boylu da durmamak âdaptandır. Yanında uzun boylu da durmamak âdaptandır.

Hasta kardeşi ziyaret etmenin çok sevabı vardır. Hasta kardeşi ziyaret etmenin çok sevabı vardır. Onun için zamanınızın bir bölüğünü de tanıdıklarınızdan hasta olanlar varsa Onun için zamanınızın bir bölüğünü de tanıdıklarınızdan hasta olanlar varsa onları ziyarete tahsis ederseniz, cumartesileri, pazarları; iyi olur. onları ziyarete tahsis ederseniz, cumartesileri, pazarları; iyi olur.

Bir hadiste okumuştum, yazdım. Bir hadiste okumuştum, yazdım. Cenazeye giden bir kardeşimize de, hastaneye giden birisine de verdimCenazeye giden bir kardeşimize de, hastaneye giden birisine de verdim o da gitmiş hastaya okumuş; memnun olmuş. o da gitmiş hastaya okumuş; memnun olmuş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki hadîs-i şerîfinde; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki hadîs-i şerîfinde; "Hastanın iniltisi tesbihtir!" Ah, aman, ımm, bilmem ne; işte bu sanki sübhanallah,"Hastanın iniltisi tesbihtir!" Ah, aman, ımm, bilmem ne; işte bu sanki sübhanallah, elhamdülillah, Allahuekber diyormuş gibi, tesbih çekiyormuş gibi sevap.elhamdülillah, Allahuekber diyormuş gibi, tesbih çekiyormuş gibi sevap. "Hastanın iniltisi tesbih, uykusu ibadettir!" Hor hor hor uyuyor ama ibadet sevabı alıyor. "Hastanın iniltisi tesbih, uykusu ibadettir!" Hor hor hor uyuyor ama ibadet sevabı alıyor. "Duası makbuldür!" Hasta olduğundan Allah'ın nazlı kulu oluyor."Duası makbuldür!" Hasta olduğundan Allah'ın nazlı kulu oluyor. Allah razı olsun deyiverse sana Allah senden razı olur.Allah razı olsun deyiverse sana Allah senden razı olur. Senin için bir dua etse duası kabul olur.Senin için bir dua etse duası kabul olur. "Hastanın duası makbuldür ve hastalıktan kalktığı zaman günahları silinir,"Hastanın duası makbuldür ve hastalıktan kalktığı zaman günahları silinir, defteri âmâl-i pâk olur, anasından doğduğu gün gibi temiz, pak olarak kalkar." defteri âmâl-i pâk olur, anasından doğduğu gün gibi temiz, pak olarak kalkar."

Bir de, hasta olmuş olduğu zaman zarfında, eskiden yapıp da Bir de, hasta olmuş olduğu zaman zarfında, eskiden yapıp da hastalığı dolayısıyla yapamadığı ibadet ve taatlerini yapmış gibi hastalığı dolayısıyla yapamadığı ibadet ve taatlerini yapmış gibi Allah meleklerine sevap yazdırtır; Allah meleklerine sevap yazdırtır;

O kulum sağlığında afiyetindeyken gece ibadetine kalkardı; yaz gece ibadeti sevabını. O kulum sağlığında afiyetindeyken gece ibadetine kalkardı; yaz gece ibadeti sevabını.

Ama kalkamadı yâ Rabbi!.. Kalkamadı ama hastalığı dolayısıyla kalkamadı, yoksa kalkardı. Ama kalkamadı yâ Rabbi!..

Kalkamadı ama hastalığı dolayısıyla kalkamadı, yoksa kalkardı.

Pazartesi, perşembe oruç tutardı; yaz sevabını. Pazartesi, perşembe oruç tutardı; yaz sevabını.

E, oruç tutmadı ama? Tutmadı ama sıhhatli olduğu zamanlarda tutuyordu. E, oruç tutmadı ama?

Tutmadı ama sıhhatli olduğu zamanlarda tutuyordu.
Şimdi olsaydı yine tutacaktı diye. Öylece sağlığında yapmış olduğu ibadetlerin Şimdi olsaydı yine tutacaktı diye. Öylece sağlığında yapmış olduğu ibadetlerin sevapları kendisine verilir. sevapları kendisine verilir.

Bir bakıma, hasta olmak mânevî bakımdan çok sevaplar kazanmaya vesile olduğundan Bir bakıma, hasta olmak mânevî bakımdan çok sevaplar kazanmaya vesile olduğundan sanki bir mükâfat gibidir. Mükâfat değil, Allah'tan hep sıhhat isteyeceğiz, sanki bir mükâfat gibidir. Mükâfat değil, Allah'tan hep sıhhat isteyeceğiz, âfiyet isteyeceğiz ama insan hasta oldu da sabredebildi mi çok sevaplar kazanır.âfiyet isteyeceğiz ama insan hasta oldu da sabredebildi mi çok sevaplar kazanır. Bunu da hastalara söyleyin ki mütesellî olsunlar. Bunu da hastalara söyleyin ki mütesellî olsunlar.

Ve nihayet hadîs-i şerîfin beşinci bölümüne geldik. Ve nihayet hadîs-i şerîfin beşinci bölümüne geldik. Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîf'inde müslümanın müslüman üzerindeki haklarından beş tanesi sayılıyordu. Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîf'inde müslümanın müslüman üzerindeki haklarından beş tanesi sayılıyordu.

Ve teşmîtü'l-'âtısi izâ hamidellâhe. Ve teşmîtü'l-'âtısi izâ hamidellâhe. "Hapşırdığı zaman elhamdülillah derse ona yerhamukellah diye "Hapşırdığı zaman elhamdülillah derse ona yerhamukellah diye bir hayır duada bulunmak da vazifedir!" diyor Peygamber Efendimiz. bir hayır duada bulunmak da vazifedir!" diyor Peygamber Efendimiz.

Bu da bizim ümmete mahsus özel bir şey gibi oluyor. Bu da bizim ümmete mahsus özel bir şey gibi oluyor. Hz. Âdem atamız aleyhisselam yaratıldığı zaman ilk önce bir hapşırmış, Hz. Âdem atamız aleyhisselam yaratıldığı zaman ilk önce bir hapşırmış, hapşuu diye hapşırınca elhamdülillah demiş. hapşuu diye hapşırınca elhamdülillah demiş. Melekler de ona yerhamukellah diye cevap vermişler,Melekler de ona yerhamukellah diye cevap vermişler, o zamandan kalma bir şey oluyor ama herhalde yahudilerino zamandan kalma bir şey oluyor ama herhalde yahudilerin ve hıristiyanların bunları yaptıklarını sanmıyorum.ve hıristiyanların bunları yaptıklarını sanmıyorum. Biz de, bir insan hapşırınca elhamdülillah diyecek.Biz de, bir insan hapşırınca elhamdülillah diyecek. Kendisini tutamaz, bu içinden bir patlama tarzında gelir, ağzını mümkünse kapasın,Kendisini tutamaz, bu içinden bir patlama tarzında gelir, ağzını mümkünse kapasın, mendille veyahut elle çünkü etrafa saçılır şeyleri. mendille veyahut elle çünkü etrafa saçılır şeyleri.

Şöyle ağzını tutup bir hapşuu dediği zaman elhamdülillah diyecek. Şöyle ağzını tutup bir hapşuu dediği zaman elhamdülillah diyecek. Elhamdülillah diyecek, onu duyan kimse yerhamukellah, Elhamdülillah diyecek, onu duyan kimse yerhamukellah, "Allah sana merhamet eylesin. Rahmetini ihsan eylesin!" diye dua edecek. "Allah sana merhamet eylesin. Rahmetini ihsan eylesin!" diye dua edecek. O da yehdinâ ve yehdîkümullah, "Allah sizi de bizi de hidayetine erdirsin,O da yehdinâ ve yehdîkümullah, "Allah sizi de bizi de hidayetine erdirsin, hidayetinde dâim eylesin!" diye dua edecek. hidayetinde dâim eylesin!" diye dua edecek. Bu da hapşırmanın âdabıdır. Hapşırmak şifadır filan diye doktorlar, Bu da hapşırmanın âdabıdır. Hapşırmak şifadır filan diye doktorlar, veyahut bazı kitaplarda böyle yazılmış, söylenir. veyahut bazı kitaplarda böyle yazılmış, söylenir.

Esnemek tembellik, gaflet alameti olduğundan makbul değildir ama hapşırmakta bir beis yoktur. Esnemek tembellik, gaflet alameti olduğundan makbul değildir ama hapşırmakta bir beis yoktur. Tutmamak da lazım, hapşırmak geldiği zaman şöyle içini sıkmamak lazım.Tutmamak da lazım, hapşırmak geldiği zaman şöyle içini sıkmamak lazım. Engellemeye çalışmak doğru olmuyor, ağzını kapatarak mendille filan hapşırabilir. Engellemeye çalışmak doğru olmuyor, ağzını kapatarak mendille filan hapşırabilir. Bu da bir vazife oluyor hamd ettiği zaman. Bu da bir vazife oluyor hamd ettiği zaman. Hamd etmezse şey [dua] yok, hamd edene yerhamukellah demenin sevabı büyük. Hamd etmezse şey [dua] yok, hamd edene yerhamukellah demenin sevabı büyük.

Bir hadîs-i şerîf okumuş olduk.Bir hadîs-i şerîf okumuş olduk. İbn Mâce'den gelen Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfti bu. İbn Mâce'den gelen Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfti bu. Müslümanın müslüman üzerindeki haklarından beş tanesi sayılıyordu:Müslümanın müslüman üzerindeki haklarından beş tanesi sayılıyordu: "Selâm verince selâmına karşılıkta bulunmak, davet edince davetine gitmek,"Selâm verince selâmına karşılıkta bulunmak, davet edince davetine gitmek, vefat ederse vefatı cenazesinde bulunmak, hizmetlerini yapmak,vefat ederse vefatı cenazesinde bulunmak, hizmetlerini yapmak, hastalanırsa ziyaretine gitmek, hapşırdığı zaman hamd ederse yerhamukellah demek." diye sayılmış. hastalanırsa ziyaretine gitmek, hapşırdığı zaman hamd ederse yerhamukellah demek." diye sayılmış.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyup geçeceğiz. Bir hadîs-i şerîf daha okuyup geçeceğiz.

Hamsün mine'l-îmân men lem yekün fî-hi şey'ün min hü Hamsün mine'l-îmân men lem yekün fî-hi şey'ün min hü fe-lâ îmâne le-hû et-teslîmü li-emrillâhi ve'r-rıdâ bi-kadâillâhi ve't-tefvîdufe-lâ îmâne le-hû et-teslîmü li-emrillâhi ve'r-rıdâ bi-kadâillâhi ve't-tefvîdu ve't-tevekkülü 'alallâhi ve's-sabru 'ınde's-sadmeti'l-ûlâ. ve't-tevekkülü 'alallâhi ve's-sabru 'ınde's-sadmeti'l-ûlâ.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet olunmuş. Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet olunmuş.

İkinci hadîs-i şerîf, bunu da söyler söylemez, herhalde konu,İkinci hadîs-i şerîf, bunu da söyler söylemez, herhalde konu, saat, tamam olur, bitiririz dersimizi. saat, tamam olur, bitiririz dersimizi.

"Beş şey vardır, bunlar imandandır.""Beş şey vardır, bunlar imandandır." Yani îmânın gereğidir, imanlı insan böyle yapar, mü'mince bir iştir, imanın sonucudur. Yani îmânın gereğidir, imanlı insan böyle yapar, mü'mince bir iştir, imanın sonucudur. Men lem yekün fî-hi şey'ün min hünne.Men lem yekün fî-hi şey'ün min hünne. "Bu beş şeyden birisi veya birkaç tanesi hiç yoksa bir insanda." "Bu beş şeyden birisi veya birkaç tanesi hiç yoksa bir insanda." "O insanın imanı çok çürüktür, onun imanı yoktur!" diyor "O insanın imanı çok çürüktür, onun imanı yoktur!" diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

[Bunlar] neymiş? Yani bunlar yoksa insanın imanı yoktur, diyor. [Bunlar] neymiş?

Yani bunlar yoksa insanın imanı yoktur, diyor.
Demek ki imanın gereğiymiş, imanı teşkil eden şeylermiş, imanın tezahürü olan şeylermiş,Demek ki imanın gereğiymiş, imanı teşkil eden şeylermiş, imanın tezahürü olan şeylermiş, iman olduğu zaman olan şeylermiş… İman olmadığı zaman bunlar da olmuyor. iman olduğu zaman olan şeylermiş… İman olmadığı zaman bunlar da olmuyor. Onun için bunların bizde bulunması lazım.Onun için bunların bizde bulunması lazım. Eğer biz bunlara sahip değilsek sahip olmak için gayretlenmeliyiz, gözümüzü dört açmalıyız.Eğer biz bunlara sahip değilsek sahip olmak için gayretlenmeliyiz, gözümüzü dört açmalıyız. Bir; et-Teslîmü li-emrillâhi. "Allah'ın emrine teslim olmak!" Bir;

et-Teslîmü li-emrillâhi. "Allah'ın emrine teslim olmak!"

Yani Allah buyurmuş, emretmiş, yasaklamış, biz buna ne yapacağız? Yani Allah buyurmuş, emretmiş, yasaklamış, biz buna ne yapacağız?

Kabul edeceğiz, razı geleceğiz. Âsi olursak kabul etmezsek? Kabul edeceğiz, razı geleceğiz.

Âsi olursak kabul etmezsek?

"Ben Allah'ın o emrini kabul etmiyorum..." [derse] kâfir olur insan."Ben Allah'ın o emrini kabul etmiyorum..." [derse] kâfir olur insan. "Efendim, öyle olmasın da böyle olsun…" "Efendim, öyle olmasın da böyle olsun…"

Allah'a akıl mı öğreteceksin? O da olmaz, itiraz da olmaz, karşı gelmek de olmaz. Allah'a akıl mı öğreteceksin? O da olmaz, itiraz da olmaz, karşı gelmek de olmaz.

"E ben duydum, tamam iyi güzel ama yapmayacağım." "E ben duydum, tamam iyi güzel ama yapmayacağım."

Yapmazsa günahkâr olur insan. Yani Allah'ın buyruğunu tutmuyor, yapmıyor, günahkâr olur. Yapmazsa günahkâr olur insan. Yani Allah'ın buyruğunu tutmuyor, yapmıyor, günahkâr olur. Allah'ın emrine müslümanın teslim olması lazım. Boşuna çabalama deriz ya çırpınma, Allah'ın emrine müslümanın teslim olması lazım.

Boşuna çabalama deriz ya çırpınma,
çabalama boş yere, deriz. Müslüman olan kimse de Allah'ın emrine teslim olacak.çabalama boş yere, deriz. Müslüman olan kimse de Allah'ın emrine teslim olacak. Boş yere itiraza kalkışmayacak, çırpınmayacak; kabul edecek, emrini tutmaya çalışacak. Boş yere itiraza kalkışmayacak, çırpınmayacak; kabul edecek, emrini tutmaya çalışacak.

"Amma hocam Allah'ın emirlerinin bazısı da zor!.." Tamam, zor. "Amma hocam Allah'ın emirlerinin bazısı da zor!.."

Tamam, zor.

Bazısı pek de tatlı değil. Tamam, Kur'an-ı Kerîm söylüyor bazısı nefse tatlı gelmez, Bazısı pek de tatlı değil.

Tamam, Kur'an-ı Kerîm söylüyor bazısı nefse tatlı gelmez,
nefse ağır gelir, zor gelir… Ama yapılması lazım. nefse ağır gelir, zor gelir… Ama yapılması lazım.

Kütibe 'aleykümü'l-kıtâlü ve hüve kürhü'l-leküm. Kütibe 'aleykümü'l-kıtâlü ve hüve kürhü'l-leküm. "Allah size düşmanlarla çarpışmayı farz olarak yazdı, ama o sizin hoşunuza gitmez!" diyor"Allah size düşmanlarla çarpışmayı farz olarak yazdı, ama o sizin hoşunuza gitmez!" diyor Kur'ân-ı Kerîm. Biliyor, yani Rabbimiz bazı şeylerin bizim hoşumuza gitmeyeceğini, Kur'ân-ı Kerîm. Biliyor, yani Rabbimiz bazı şeylerin bizim hoşumuza gitmeyeceğini, bize ağır geleceğini, keyfimizi kaçıracağını, keyfimize zevkimize ters olduğunu biliyor.bize ağır geleceğini, keyfimizi kaçıracağını, keyfimize zevkimize ters olduğunu biliyor. Tamam, öyle ama bu dünya imtihan dünyası olduğundan onu yapacağız. Tamam, öyle ama bu dünya imtihan dünyası olduğundan onu yapacağız.

Şimdi savaşmayı istemiyor başka milletler. Şimdi savaşmayı istemiyor başka milletler. O millet başka bir milletle çarpışmaya kalktığı zaman adam isyan ediyor; O millet başka bir milletle çarpışmaya kalktığı zaman adam isyan ediyor; ben savaşmam ben kabul etmem bilmem ne, filan. ben savaşmam ben kabul etmem bilmem ne, filan.

Şimdi mesela Yahova şahitliği diye bir mezhep çıkarttılar Şimdi mesela Yahova şahitliği diye bir mezhep çıkarttılar Amerika'da. Hıristiyan, yahudi karması bir inanç;Amerika'da. Hıristiyan, yahudi karması bir inanç; bayrağa karşı, orduya karşı, savaşa karşı filan… bayrağa karşı, orduya karşı, savaşa karşı filan… Böyle prensipleri var. Geliyor bizim memlekette propaganda yapıyor. Böyle prensipleri var.

Geliyor bizim memlekette propaganda yapıyor.

Neden? Ananın babanın açıkgöz evlâdı sen misin? Neden?

Ananın babanın açıkgöz evlâdı sen misin?
Sen bizim memlekette açıkgözlük edeceksin, ordunun, bayrağın,Sen bizim memlekette açıkgözlük edeceksin, ordunun, bayrağın, askerin çarpışmanın aleyhinde şey yapacaksın, ondan sonra sen ordunla geleceksin,askerin çarpışmanın aleyhinde şey yapacaksın, ondan sonra sen ordunla geleceksin, Basra Körfezi'ne gemilerini çekeceksin müslümanlara baskı yapacaksın. Basra Körfezi'ne gemilerini çekeceksin müslümanlara baskı yapacaksın. Gideceksin Vietnam'da orayı tepeleyeceksin; geleceksin beri tarafta Libya'yı tepeleyeceksin…Gideceksin Vietnam'da orayı tepeleyeceksin; geleceksin beri tarafta Libya'yı tepeleyeceksin… Vay be! Ne kadar açıkgözmüşsün sen! Vay be! Ne kadar açıkgözmüşsün sen!

Yani kendisi yapmasa anlayacağım. Kendisi yapmasa; Yani kendisi yapmasa anlayacağım. Kendisi yapmasa; "Yo! Benim hiç savaştan yana şeyim yoktur…" [dese tamam.] "Yo! Benim hiç savaştan yana şeyim yoktur…" [dese tamam.] Kuzu gibi, melek gibi görünüyor; arkasında iki tane beyaz kanat takmış, gören de melek sanır.Kuzu gibi, melek gibi görünüyor; arkasında iki tane beyaz kanat takmış, gören de melek sanır. Ondan sonra buraya adamlarını salıyorlar, maaş da veriyorlar, kendilerini kabul edene.Ondan sonra buraya adamlarını salıyorlar, maaş da veriyorlar, kendilerini kabul edene. Binalar da yapıyorlar, biz ayrı bir diniz diye de; bizim kanunlarımızda bir takım yasaklar var,Binalar da yapıyorlar, biz ayrı bir diniz diye de; bizim kanunlarımızda bir takım yasaklar var, onları aşmak için bazı çareler buluyorlar. onları aşmak için bazı çareler buluyorlar. Kaymak kaymak kâğıtlara, propaganda kitaplarına fikirlerini yazıpKaymak kaymak kâğıtlara, propaganda kitaplarına fikirlerini yazıp müslüman ülkelere gönderiyorlar, müslüman işçilerin, cahillerin, köylülerin arasına giriyorlar, müslüman ülkelere gönderiyorlar, müslüman işçilerin, cahillerin, köylülerin arasına giriyorlar, onların suyundan gidiyorlar, kendilerine çekmeye çalışıyorlar. onların suyundan gidiyorlar, kendilerine çekmeye çalışıyorlar.

Harp yok, darp yok, savaş yok, bayrak yok, asker yok, emir yok… Harp yok, darp yok, savaş yok, bayrak yok, asker yok, emir yok… Bak ne kadar rahat! Haydi siz de böyle olun, filan diyorlar. Bak ne kadar rahat! Haydi siz de böyle olun, filan diyorlar.

Allah Allah!Onlar oradan çıkmış; beri tarafta bakıyorsunuz Allah Allah!Onlar oradan çıkmış; beri tarafta bakıyorsunuz İngilizler 500-600 milyonluk Hindistan'ı istilâ etmişler. İngilizler 500-600 milyonluk Hindistan'ı istilâ etmişler. Bacak kadar bir devlet nasıl yapmış, insan onu da anlayamıyor. Bacak kadar bir devlet nasıl yapmış, insan onu da anlayamıyor. İngiltere, şöyle haritada yerine bakıyorsun, istilâ ettiği Hindistan'a bakıyorsun.İngiltere, şöyle haritada yerine bakıyorsun, istilâ ettiği Hindistan'a bakıyorsun. Hint'teki kalabalıklara bakıyorsun… Bu kalabalıklar İngilizlere üf deseler dünya üzerinde fırtına, Hint'teki kalabalıklara bakıyorsun… Bu kalabalıklar İngilizlere üf deseler dünya üzerinde fırtına, bora, kasırga olur; İngilizlerin hepsi havalara savrulur ama bora, kasırga olur; İngilizlerin hepsi havalara savrulur ama o kadarcık küçük bir devlet o kadarcık büyük bir yeri istilâ etmiş. o kadarcık küçük bir devlet o kadarcık büyük bir yeri istilâ etmiş. Müslümanları da tepelemiş, müslümanları uyuşturmak için orada mezhep de çıkartmışlar. Müslümanları da tepelemiş, müslümanları uyuşturmak için orada mezhep de çıkartmışlar. Her şey tamam. İyi güzel! Bir de o mezhebin kurucusu adam çok büyük adam;Her şey tamam. İyi güzel! Bir de o mezhebin kurucusu adam çok büyük adam; havalarda havalarda havalarda, çok yüksek bir adam. havalarda havalarda havalarda, çok yüksek bir adam. Her şey güzel ama Allah'ın cihat emri yok mezheplerinde. Neden? Her şey güzel ama Allah'ın cihat emri yok mezheplerinde.

Neden?

İngiliz'in işine gelmiyor da ondan. İngiliz'in işine gelmiyor. İngiliz'in işine gelmiyor da ondan. İngiliz'in işine gelmiyor.

Namaz kılmak var mı Sayın İngiliz lordu sör falanca efendi?! Namaz kılmak var mı Sayın İngiliz lordu sör falanca efendi?! Namaz kılmamıza lütfen müsaade eder misiniz? Namaz kılmamıza lütfen müsaade eder misiniz?

Ederiz, onda bir zarar yok. Camiye geliyor namaz kılıyor, kalkıyor gidiyor. Ederiz, onda bir zarar yok. Camiye geliyor namaz kılıyor, kalkıyor gidiyor.

Ama savaşmak, kâfire boyun eğmemek? Hâ, o dininizde yok. Ama savaşmak, kâfire boyun eğmemek?

Hâ, o dininizde yok.
Dinimizde var da, yeni bir mezhep çıkartıyor, o mezhepte yok. Dinimizde var da, yeni bir mezhep çıkartıyor, o mezhepte yok. O mezhebin propagandasını yapıyor, yayıyor. O mezhebin propagandasını yapıyor, yayıyor.

Ne lüzum varmış cihada? Peki, cihada lüzum yok da sen İngiliz kepazesi! Ne lüzum varmış cihada?

Peki, cihada lüzum yok da sen İngiliz kepazesi!
Hindistan'da, benim diyarımda ne arıyorsun? Ne arıyorsun; soyup soğana çevirdin ortalığı. Hindistan'da, benim diyarımda ne arıyorsun? Ne arıyorsun; soyup soğana çevirdin ortalığı.

Dünyada bir büyük tiyatro oynuyor ki bazı sahneleri komedi, Dünyada bir büyük tiyatro oynuyor ki bazı sahneleri komedi, kahkahadan güle güle insanın kasıkları patlar.kahkahadan güle güle insanın kasıkları patlar. Bazı yerler trajedi, gözyaşlarından, akan sulardan dünyalar, sellerden mahvolur, gark olur. Bazı yerler trajedi, gözyaşlarından, akan sulardan dünyalar, sellerden mahvolur, gark olur. Böyle bir acayip dünyadayız ki! Milletin aklı mı yok, öteki halkların aklı mı yok?Böyle bir acayip dünyadayız ki! Milletin aklı mı yok, öteki halkların aklı mı yok? Nasıl oluyor bilmiyorum. Aldatan aldatana, istismar eden edene,Nasıl oluyor bilmiyorum. Aldatan aldatana, istismar eden edene, ezen ezene gidiyor işler. ezen ezene gidiyor işler.

İman olmayınca öyle oluyor. Onun için Allah'ın emrine müslüman tam teslim olacak. İman olmayınca öyle oluyor. Onun için Allah'ın emrine müslüman tam teslim olacak.

Savaş mı, savaş mı farz olmuş? Tamam, farzsa farz. Savaş mı, savaş mı farz olmuş?

Tamam, farzsa farz.

Sonunda ölüm var! Olsun. Hayatı veren Allah, öldüren de Allah; dilediği zaman yaşatır, Sonunda ölüm var!

Olsun. Hayatı veren Allah, öldüren de Allah; dilediği zaman yaşatır,
dilediği zaman ölürüm. dilediği zaman ölürüm.

E canım niye sen başkasının emrine, komutasına gireceksin? E canım niye sen başkasının emrine, komutasına gireceksin? Yani niye o komutana itaat edesin, etme? Yoo, bir işin düzenli olması lazım. Yani niye o komutana itaat edesin, etme?

Yoo, bir işin düzenli olması lazım.
Ben camide namaz kılarken bir tanesi öne geçerBen camide namaz kılarken bir tanesi öne geçer Allahuekber der, ona uyarım. Müslümanlıkta intizam vardır.Allahuekber der, ona uyarım. Müslümanlıkta intizam vardır. Üç kişi yola gitse, bir tanesinin imam olması lazım; yolculukta bir düzen olsun diye.Üç kişi yola gitse, bir tanesinin imam olması lazım; yolculukta bir düzen olsun diye. Aralarında derhal bir teşkilatlanma teşekkül etmesi lazım. Aralarında derhal bir teşkilatlanma teşekkül etmesi lazım.

Onun için biz, ben şahsen mesela askere giderken akşam yemeğini yemeden gittimOnun için biz, ben şahsen mesela askere giderken akşam yemeğini yemeden gittim Tuzla Piyade Okulu'na. Pazartesi günü teslim olacaktık, rahmetli hocamızın, Tuzla Piyade Okulu'na. Pazartesi günü teslim olacaktık, rahmetli hocamızın, kayınpederimizin elini öptük, ondan sonra akşam ezanı okunmadankayınpederimizin elini öptük, ondan sonra akşam ezanı okunmadan daha yemek yemeden gittik Tuzla Piyade Okulu'na ki iki saat önce gidelim de daha yemek yemeden gittik Tuzla Piyade Okulu'na ki iki saat önce gidelim de askerî kışlanın içine, sevabımız daha çok olsun diye. askerî kışlanın içine, sevabımız daha çok olsun diye. Biraz o günlerde böyle nöbet tutmanın sevabından, Biraz o günlerde böyle nöbet tutmanın sevabından, Allah yolunda cihat etmenin sevabından şeyler okumuştuk; Allah yolunda cihat etmenin sevabından şeyler okumuştuk; o hevesle sevap kazanalım diye gittik. o hevesle sevap kazanalım diye gittik.

Tabii orada bizi çok sükût-u hayâle uğrattılar; orada küfürler, gürültüler, patırtılar…Tabii orada bizi çok sükût-u hayâle uğrattılar; orada küfürler, gürültüler, patırtılar… Allah ıslah etsin de fakat biz o niyetle, böyle hevesle gittik.Allah ıslah etsin de fakat biz o niyetle, böyle hevesle gittik. Savaşta da hevesle çarpışırız, ölünce de tabii Allah rızası için Savaşta da hevesle çarpışırız, ölünce de tabii Allah rızası için çarpışıp ölürsek, imanla şey yaparsak [ölürsek] şehit oluruz. çarpışıp ölürsek, imanla şey yaparsak [ölürsek] şehit oluruz.

"Efendim, falanca adam şehit oldu!" "Efendim, falanca adam şehit oldu!"

Nerdeyse içkiyi içip çatlayana da şehit oldu, diyecekler.Nerdeyse içkiyi içip çatlayana da şehit oldu, diyecekler. Bizim memlekette şehitliği de karmakarış bir hâle getirdiler. Bizim memlekette şehitliği de karmakarış bir hâle getirdiler.

Herkes şehit olmaz. Bir kere kâfirin şehit olması yoktur; iman şart. Herkes şehit olmaz. Bir kere kâfirin şehit olması yoktur; iman şart. İkincisi, yaptığı şeyi Allah rızası için yaparsa şehit olur. İkincisi, yaptığı şeyi Allah rızası için yaparsa şehit olur. Yani ben gideyim falanca adama çok kızıyorum, onunla hele bir karşılaşayım,Yani ben gideyim falanca adama çok kızıyorum, onunla hele bir karşılaşayım, onu bir kurşunda yere sereyim, diye bir kızgınlıktan dolayı gitse şehit sevabı alamaz. onu bir kurşunda yere sereyim, diye bir kızgınlıktan dolayı gitse şehit sevabı alamaz. Bir menfaatten dolayı gitse şehit sevabı alamaz. Allah rızası için; Bir menfaatten dolayı gitse şehit sevabı alamaz. Allah rızası için;

Li-tekûne kelimetullâhi hiye'l-'ulyâ. "Allah'ın dini yüce olsun." diye yapılan Li-tekûne kelimetullâhi hiye'l-'ulyâ. "Allah'ın dini yüce olsun." diye yapılan savaşta insan şehit olur.savaşta insan şehit olur. Şimdi adam dans ederken göbeği çatlasa yere düşse ölse, şehit!Şimdi adam dans ederken göbeği çatlasa yere düşse ölse, şehit! Şöyle olsa şehit, böyle olsa şehit… O kadar ucuz değil bu. Şöyle olsa şehit, böyle olsa şehit… O kadar ucuz değil bu. Sen zaten şehit desen de Allah şehit saymadı mı kıymeti yok.Sen zaten şehit desen de Allah şehit saymadı mı kıymeti yok. Bazı insanlar harpte bile olsa şehit olmayacak! Bazı insanlar harpte bile olsa şehit olmayacak!

Peygamber Efendimiz'in zamanında birisi çarpışıyormuş; Peygamber Efendimiz'in zamanında birisi çarpışıyormuş; döne döne kılıç savurarak, kaplanlar gibi saldırarak kaç kişiyi devirerek çarpışıyormuş, demişler ki; döne döne kılıç savurarak, kaplanlar gibi saldırarak kaç kişiyi devirerek çarpışıyormuş, demişler ki;

"Ne güzel çarpışıyor yâ Resûlallah, ne kahramanca çarpışıyor." "Ne güzel çarpışıyor yâ Resûlallah, ne kahramanca çarpışıyor." Demiş ki; "O cehennemdedir, cehennemliktir!" Ahâli şaşırmış, sarsılmış, demişler ki; Demiş ki;

"O cehennemdedir, cehennemliktir!" Ahâli şaşırmış, sarsılmış, demişler ki;

"Yâ Resûlallah! Çarpışıyor müslümanların safında, müşriklere hücum ediyor, onları öldürüyor…" "Yâ Resûlallah! Çarpışıyor müslümanların safında, müşriklere hücum ediyor, onları öldürüyor…"

"Cehennemliktir!" demiş. Çünkü o Allah'ın peygamberi,"Cehennemliktir!" demiş. Çünkü o Allah'ın peygamberi, Allah gözünden perdeyi kaldırıyor, gösteriyor, bildiriyor.Allah gözünden perdeyi kaldırıyor, gösteriyor, bildiriyor. O çarpışan adam cehennemin odunu. Cehennemlik. Yanlış da söyleyecek değil. O çarpışan adam cehennemin odunu. Cehennemlik. Yanlış da söyleyecek değil.

Sahabenin hatırı için Resûlullah Efendimiz gerçeği ters mi söyler? Sahabenin hatırı için Resûlullah Efendimiz gerçeği ters mi söyler?

Söylemez. İsterse herkes inansın isterse inanmasın... Söylemez. İsterse herkes inansın isterse inanmasın...

"Cehennemliktir!" demiş. Ahâli sarsılmış, ne diyeceğini şaşırmış."Cehennemliktir!" demiş. Ahâli sarsılmış, ne diyeceğini şaşırmış. Yani imanları da biraz böyle bocalamaya girmiş; Allah Allah!Yani imanları da biraz böyle bocalamaya girmiş; Allah Allah! Bu ne biçim şey! "Cehennemliktir!" deyince korkmuşlar da tabii. Bu ne biçim şey! "Cehennemliktir!" deyince korkmuşlar da tabii.

Hem Allah yolunda çarpışıyor çarpışıyor hem de ondan sonra nasıl cehennemlik olacak, Hem Allah yolunda çarpışıyor çarpışıyor hem de ondan sonra nasıl cehennemlik olacak, filan derken, biraz vakit geçmiş. Bir haber gelmiş ki; filan derken, biraz vakit geçmiş. Bir haber gelmiş ki;

"O demin kahramanca böyle çarpışıyor gibi görünen o şahıs yaralandı,"O demin kahramanca böyle çarpışıyor gibi görünen o şahıs yaralandı, yaralandıktan sonra da yarasının acısına dayanamadı.yaralandıktan sonra da yarasının acısına dayanamadı. Kılıcın kabzasını yere dayadı, sivri tarafını karnına dayadı, üstüne çöktü; Kılıcın kabzasını yere dayadı, sivri tarafını karnına dayadı, üstüne çöktü; kendi kendisinin hayatına son verdi, intihar etti." kendi kendisinin hayatına son verdi, intihar etti."

O zaman bütün ordunun bu meseleyi bilenleri Allahuekber demişler. O zaman bütün ordunun bu meseleyi bilenleri Allahuekber demişler. Yani "Allah büyüktür ve en büyüktür ve Resûlullah Allah'ın hak peygamberidir!" Yani "Allah büyüktür ve en büyüktür ve Resûlullah Allah'ın hak peygamberidir!" Bak o iş olmadan onun cehennemlik olduğunu bildi, o şahıs intihar etti. Bak o iş olmadan onun cehennemlik olduğunu bildi, o şahıs intihar etti. İntihar edince cehennemlik olur insan. İntihar edince cehennemlik olur.İntihar edince cehennemlik olur insan.

İntihar edince cehennemlik olur.
Çünkü bu can senin canın, senin malın değil, benim canım, benim malım değil. Çünkü bu can senin canın, senin malın değil, benim canım, benim malım değil. Senin canın sana emanet, benim canım bana emanet. Kimin emaneti? Senin canın sana emanet, benim canım bana emanet.

Kimin emaneti?

Allah'ın emaneti. Emaneti ne zaman isterse sahibi gelir alır.Allah'ın emaneti. Emaneti ne zaman isterse sahibi gelir alır. Sen ona iyi bakmakla vazifelisin. Böyle olmadığı zaman o öyle kılıcıyla intihar ettiğindenSen ona iyi bakmakla vazifelisin. Böyle olmadığı zaman o öyle kılıcıyla intihar ettiğinden cehennemlik oldu. cehennemlik oldu.

Ama İslâmî savaşta öldü?! Ama İslâmî savaşta öldü?!

Eğer onun öyle batırıldığını kimse görmeseydi onu da alacaklardı,Eğer onun öyle batırıldığını kimse görmeseydi onu da alacaklardı, şehitlerin arasında defnedeceklerdi ama o cehennemlik! şehitlerin arasında defnedeceklerdi ama o cehennemlik! Peygamber Efendimiz'in ordusunda çarpışıyordu ama cehennemlik.Peygamber Efendimiz'in ordusunda çarpışıyordu ama cehennemlik. Kafası bozuk olunca, işi bozuk olunca şehit olamaz. Kafası bozuk olunca, işi bozuk olunca şehit olamaz.

Allah'ın emrine teslim olacak bir; hoşuna gitse de gitmese de. Allah'ın emrine teslim olacak bir; hoşuna gitse de gitmese de.

Paranın bir kısmını ver, diyor Allah. Yapma yahu şimdi hocam,Paranın bir kısmını ver, diyor Allah.

Yapma yahu şimdi hocam,
ben bu parayı nasıl kazandım biliyor musun? Geceleri uyumadım,ben bu parayı nasıl kazandım biliyor musun? Geceleri uyumadım, sabahları erken gittim, ne zahmetlerle ne hırslarla uğraştım didindim, sabahları erken gittim, ne zahmetlerle ne hırslarla uğraştım didindim, şimdi bu paranın verecek miyim bir kısmını? şimdi bu paranın verecek miyim bir kısmını?

Vereceksin! Allah'ın emri. Pek hoşuma gitmedi bu. Vereceksin! Allah'ın emri.

Pek hoşuma gitmedi bu.

İsterse gitsin, isterse gitmesin. Allah sana hepsini veriyor da İsterse gitsin, isterse gitmesin. Allah sana hepsini veriyor da sen bir parçasını vermekten sakınıyorsun, edepsiz! sen bir parçasını vermekten sakınıyorsun, edepsiz! Allah'ın emrine tâbi olacaksın; hoşuna gitse de gitmese de.Allah'ın emrine tâbi olacaksın; hoşuna gitse de gitmese de. Hoşuna gidince herkes güle oynaya gider de, asıl Müslümanlık hoşuna gitmediği zaman belli olur. Hoşuna gidince herkes güle oynaya gider de, asıl Müslümanlık hoşuna gitmediği zaman belli olur. Allah'ın emirleri biraz senin keyfine ters olduğu zaman anlaşılacak. Allah'ın emirleri biraz senin keyfine ters olduğu zaman anlaşılacak. Bakıyorum, bizim yirminci yüzyıl müslümanları işlerine gelmeyen bir şey oldu mu Bakıyorum, bizim yirminci yüzyıl müslümanları işlerine gelmeyen bir şey oldu mu döndürüp dolaştırıp, döndürüp dolaştırıpdöndürüp dolaştırıp, döndürüp dolaştırıp Allah'ın emrini eğip büküp bir hâle getiriyorlar, olmaz! Bir bu bu.Allah'ın emrini eğip büküp bir hâle getiriyorlar, olmaz! Bir bu bu. İkincisi; Ve'r-rıdâ bi-kadâillah. "Allah'ın hükmüne, kaderine, kazasına razı gelecek." İkincisi;

Ve'r-rıdâ bi-kadâillah. "Allah'ın hükmüne, kaderine, kazasına razı gelecek."
Razı gelecek, itiraz etmeyecek, karşı gelmeyecek! Allah'ın hükmü böyleymiş, ne yapalım!..Razı gelecek, itiraz etmeyecek, karşı gelmeyecek! Allah'ın hükmü böyleymiş, ne yapalım!.. Annesi, kızı, çocuğu ölmüş, yıllar yılı bebeği olmamış olmamış olmamış olmamış,Annesi, kızı, çocuğu ölmüş, yıllar yılı bebeği olmamış olmamış olmamış olmamış, Allah ondan sonra 20 sene bir bebek vermiş. Allah ondan sonra 20 sene bir bebek vermiş. Onlar da el bebek gül bebek pamukların içine sararak böyle, Onlar da el bebek gül bebek pamukların içine sararak böyle, gül sularıyla yıkayarak bakarlarken, hay Allah, yine vefat edivermiş çocuk. gül sularıyla yıkayarak bakarlarken, hay Allah, yine vefat edivermiş çocuk. E yâ Rabbi! Şimdi benim bu çocuğumu da elimden alacaktın?" bilmem ne filan başlıyorE yâ Rabbi! Şimdi benim bu çocuğumu da elimden alacaktın?" bilmem ne filan başlıyor itiraza mesela, olmaz. itiraza mesela, olmaz. Allah'ın kaderine, takdirine razı gelecek, itiraz etmeyecek.Allah'ın kaderine, takdirine razı gelecek, itiraz etmeyecek. Veren Allah, alan Allah diyecek. Hoşuna giden şeyde de gitmeyen şeyde de.Veren Allah, alan Allah diyecek. Hoşuna giden şeyde de gitmeyen şeyde de. Üçünçüsü; Ve't-tefvîdu ilallâh. "İşlerini Allah'a ısmarlayacak." Üçünçüsü;

Ve't-tefvîdu ilallâh. "İşlerini Allah'a ısmarlayacak."
Allah yardım eder,Allah yardım eder, Allah benim yardımcımdır, ben işlerimi Allah'a havale ediyorum! diyebilecek.Allah benim yardımcımdır, ben işlerimi Allah'a havale ediyorum! diyebilecek. İmanın gereği bu; herkes yapamaz. Ve't-tevekkülü 'alallâh. İmanın gereği bu; herkes yapamaz.

Ve't-tevekkülü 'alallâh.
"Allah'ı vekil edinecek, Allah'a dayanacak!" Evelallah diyecek, Allah'a dayanacak."Allah'ı vekil edinecek, Allah'a dayanacak!" Evelallah diyecek, Allah'a dayanacak. Ondan sonra; Ve's-sabru 'ınde's-sadmeti'l-ûlâ. Ondan sonra;

Ve's-sabru 'ınde's-sadmeti'l-ûlâ.
"Üzücü, sıkıcı, sıkıntılı, belalı iş başına ilk geldiği zaman, "Üzücü, sıkıcı, sıkıntılı, belalı iş başına ilk geldiği zaman, ilk anda dişini sıkacak, sabredecek!" ilk anda dişini sıkacak, sabredecek!"

Demek ki beş şey imandanmış; bunlar oldu mu ne âlâ, olmadı mıDemek ki beş şey imandanmış; bunlar oldu mu ne âlâ, olmadı mı o insanda iman yok demek:o insanda iman yok demek: Bir, Allah'ın emrine teslim olacak. İki, Allah'ın kaderine, kazasına razı olacak itiraz etmeyecek. Bir, Allah'ın emrine teslim olacak. İki, Allah'ın kaderine, kazasına razı olacak itiraz etmeyecek. Üç, işlerini Allah'a ısmarlayacak. Dört, Allah'a dayanacak.Üç, işlerini Allah'a ısmarlayacak. Dört, Allah'a dayanacak. Beş, bela, musibet geldiği zaman dişini sıkacak, sabredecek. Beş, bela, musibet geldiği zaman dişini sıkacak, sabredecek.

Bunlar varsa, mümindir bunlar yoksa mü'min değildir o kimse.Bunlar varsa, mümindir bunlar yoksa mü'min değildir o kimse. Ama lâ ilâhe illallâh Muhammedün resûlullâh dedi. Dedi ama, elmanın dışı güzel, içi çürük.Ama lâ ilâhe illallâh Muhammedün resûlullâh dedi. Dedi ama, elmanın dışı güzel, içi çürük. Onun gibi. Karpuzun dışı karpuz, içine bir bıçak vurduğun zaman pof diye patlıyor, ekşimiş!Onun gibi. Karpuzun dışı karpuz, içine bir bıçak vurduğun zaman pof diye patlıyor, ekşimiş! Onun gibi bir şey, iman yok içinde. Onun gibi bir şey, iman yok içinde.

İşte mesela bir insan Allah'a, Allah'ın emrine razı [gelmese], teslim olmasa İşte mesela bir insan Allah'a, Allah'ın emrine razı [gelmese], teslim olmasa emirlerini tutmasa, buyruğuna itaat etmese,emirlerini tutmasa, buyruğuna itaat etmese, Allah'ın kazasına hükmüne razı gelmese isyan etse, işlerini Allah'a bırakmasa, Allah'ın kazasına hükmüne razı gelmese isyan etse, işlerini Allah'a bırakmasa, Allah'a dayanmasa, Allah'tan gayriye dayanırsa;Allah'a dayanmasa, Allah'tan gayriye dayanırsa; ya benim sırtım öyle kuvvetli bir yere dayalı ki sen biliyor musun benim kim olduğu mu?ya benim sırtım öyle kuvvetli bir yere dayalı ki sen biliyor musun benim kim olduğu mu? Benim falanca ağa adamımdır, filanca paşa akrabamdır, filanca general dostumdur, Benim falanca ağa adamımdır, filanca paşa akrabamdır, filanca general dostumdur, filanca bakan akrabamdır, başbakanla akrabalığım vardır,filanca bakan akrabamdır, başbakanla akrabalığım vardır, reisicumhurla samimiyetim vardır, işte şu kadar param vardır, reisicumhurla samimiyetim vardır, işte şu kadar param vardır, bu kadar yakınım vardır, bu kadar [bilmem neler neler...] bu kadar yakınım vardır, bu kadar [bilmem neler neler...]

Fatih Sultan Mehmed İstanbul'a girmiş; Öyle bir İran şiiri var ki; Fatih Sultan Mehmed İstanbul'a girmiş; Öyle bir İran şiiri var ki;

Bûm nevbet mî zenet der târemi efrasiyâb Perdedârî mîkunet der kasri kayser ankebût. Bûm nevbet mî zenet der târemi efrasiyâb

Perdedârî mîkunet der kasri kayser ankebût.

Yani "Kayser'in, Bizans imparatorunun sarayında şimdi örümcekler perdecilik yapıyor!" diyor yani. Yani "Kayser'in, Bizans imparatorunun sarayında şimdi örümcekler perdecilik yapıyor!" diyor yani. [Dünyaya aldanmaya] değmiyor işte... Bir zamanların sarayları bir zaman sonra harabe oldu, [Dünyaya aldanmaya] değmiyor işte... Bir zamanların sarayları bir zaman sonra harabe oldu, bir zamanın şahları gurbetlerde kanserden öldü, bir zamanın "dev benim" diyenleri bir zamanın şahları gurbetlerde kanserden öldü, bir zamanın "dev benim" diyenleri bir zaman sonra rezil oldu, bir zamanın firavunu, Mısır'ın hükümdarı, hükümdarlık yetmedi de bir zaman sonra rezil oldu, bir zamanın firavunu, Mısır'ın hükümdarı, hükümdarlık yetmedi de "Mısır'ın tanrısı benim." diyen Firavun suyun içinde gark oldu, boğuldu gitti. "Mısır'ın tanrısı benim." diyen Firavun suyun içinde gark oldu, boğuldu gitti. Karunlar toprağın içine göçtü gitti. Onun için sen Allah'a dayanmazsan,Karunlar toprağın içine göçtü gitti.

Onun için sen Allah'a dayanmazsan,
paraya dayanırsan para gider. İnsana dayanırsan ölür, paraya dayanırsan para gider. İnsana dayanırsan ölür, akrabalarına dayarnırsan sana küserler. akrabalarına dayarnırsan sana küserler. Allah'a dayanacak ve başınıza bir musibet geldiğinde, Allah'a dayanacak ve başınıza bir musibet geldiğinde, geldiği zaman bunlar Allah'ın imtihanıdır, diyeceğiz;geldiği zaman bunlar Allah'ın imtihanıdır, diyeceğiz; Allah'a teslim olacağız. İşin özü, esası budur. Allah'a teslim olacağız. İşin özü, esası budur.

Rabbimiz cümlemizi imanı bu derece güzel ve kuvvetli olanlardan eylesin. Rabbimiz cümlemizi imanı bu derece güzel ve kuvvetli olanlardan eylesin.

Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele. Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2