Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Namaz ve Mescidler

Mehmed Zahid Kotku

11 Ramazan 1391 / 31.10.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm. Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... İ’lemû eyyühe’l-ihvân...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 218/12 Es-salâtü fi’l-mescidi’l-camii,

RE. 218/12 Es-salâtü fi’l-mescidi’l-camii,
ta’dilü’l-faridate ta’dilü’l-faridate fihi kehaccetin mebruretin, fihi kehaccetin mebruretin, ve’n-nafiletü fîhi ve’n-nafiletü fîhi kehaccetin mütekabbiletin; kehaccetin mütekabbiletin; ve fuddileti’s-salâtü ve fuddileti’s-salâtü fi’l-mescidi’l-câmii fi’l-mescidi’l-câmii alâ mâ sivâhualâ mâ sivâhu mine’l-mesâcidi bi-hamsimieti.mine’l-mesâcidi bi-hamsimieti. Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.
Ebu’ş-Şeyh ve Taberânî, Abdullah ibn-i Ömer RA’dan rivayet etmişler.

Ebu’ş-Şeyh ve Taberânî, Abdullah ibn-i Ömer RA’dan rivayet etmişler.
Namazların yerlerine göre

Namazların yerlerine göre
dereceleri ayrıdır. dereceleri ayrıdır. Buradaki okuduğum bu hadis-i şerifte,Buradaki okuduğum bu hadis-i şerifte, büyük camilerde,büyük camilerde, cemaati kalabalık olan camilerde cemaati kalabalık olan camilerde kılınan farz namazlar,kılınan farz namazlar, kabul olunmuş mebrur bir hac gibidir. kabul olunmuş mebrur bir hac gibidir. Mesela Fatih, Mesela Fatih, Bayezit, Sultan Ahmet gibiBayezit, Sultan Ahmet gibi büyük camilerde büyük camilerde kılınan farz namazlar,kılınan farz namazlar, RE. 218/12 ... kehaccetin mebruretin ...
RE. 218/12 ... kehaccetin mebruretin ...
kabul olmuş bir hac gibidir. kabul olmuş bir hac gibidir. RE. 218/12 ... ve’n-nafiletü fîhi ...RE. 218/12 ... ve’n-nafiletü fîhi ... Farz değil amaFarz değil ama nafile olarak bir namaz kılarsak,nafile olarak bir namaz kılarsak, RE. 218/12 ... kehaccetin mütekabbiletin ...RE. 218/12 ... kehaccetin mütekabbiletin ... bu da kabul olunmuş bir hac gibidir. bu da kabul olunmuş bir hac gibidir. Nafile olduğu halde.Nafile olduğu halde. RE. 218/12 ... ve fuddileti’s-salâtüRE. 218/12 ... ve fuddileti’s-salâtü fi’l-mescidi’l-câmii fi’l-mescidi’l-câmii Böyle cemaatiBöyle cemaati çok olan bir camideki fazilet,çok olan bir camideki fazilet, RE. 218/12 ... alâ mâ sivâhu mine’l-mesâcidi ...RE. 218/12 ... alâ mâ sivâhu mine’l-mesâcidi ... diğer ufak camilere nisbetle diğer ufak camilere nisbetle RE. 218/12 ... bi-hamsimieti ...RE. 218/12 ... bi-hamsimieti ... beş yüz namaza muadildir.beş yüz namaza muadildir. Kuds-ü Şerif’te kılınan namazın da Kuds-ü Şerif’te kılınan namazın da fazileti beş yüzdür. fazileti beş yüzdür. Medine-i Münevvere’de kılınan namazın fazileti bindir.Medine-i Münevvere’de kılınan namazın fazileti bindir. Mekke-i mükerreme’de kılınanın fazileti yüz bindir.Mekke-i mükerreme’de kılınanın fazileti yüz bindir. Demek ki yerlere göre Demek ki yerlere göre sevaplar derecelendirilmiş. sevaplar derecelendirilmiş. Evde kılınan bir namazla,

Evde kılınan bir namazla,
camide kılınan bir namazın arasındacamide kılınan bir namazın arasında böyle bir fark vardır.böyle bir fark vardır. Faraza şimdi Ramazan münasebetiyleFaraza şimdi Ramazan münasebetiyle birçok yerlerde birçok yerlerde evlerde imamlar namaz kıldırırlar.evlerde imamlar namaz kıldırırlar. Beş on akraba u taallukat toplanır. Beş on akraba u taallukat toplanır. O evin sahibi imamını temin etmiştir. O evin sahibi imamını temin etmiştir. Namazını evde kılarlar. Namazını evde kılarlar. Bu kat’iyyen caiz olmayan bir bid’attir. Bu kat’iyyen caiz olmayan bir bid’attir. O zengin kendi servetine güvenerekO zengin kendi servetine güvenerek birisini böyle tutuyor.birisini böyle tutuyor. Evinde namaz kıldırıyor. Evinde namaz kıldırıyor. Cemaatten çalma demek bu. Cemaatten çalma demek bu. Eksiltme oluyor. Eksiltme oluyor. Caminin cemaatinden müteaddit kimselerCaminin cemaatinden müteaddit kimseler oraya gitmek suretiyle oraya gitmek suretiyle caminin cemaatinincaminin cemaatinin azalmasına sebep oluşlarından dolayı azalmasına sebep oluşlarından dolayı mes’uliyetleri büyüktür.mes’uliyetleri büyüktür. Bir kere kabul olmaz.

Bir kere kabul olmaz.
Caiz değildir.Caiz değildir. Caiz olmadığı halde uzun zamandan beri buCaiz olmadığı halde uzun zamandan beri bu birçok yerlerde adet olunmuştur, birçok yerlerde adet olunmuştur, böyle ramazanlık diyerekten evlerde namaz kılarlar.böyle ramazanlık diyerekten evlerde namaz kılarlar. Nadiren olur fakat Nadiren olur fakat daimi olması caiz değildir.daimi olması caiz değildir. Çünkü müslümanlık tevhid dinidir.Çünkü müslümanlık tevhid dinidir. Bakın cumalarımız bile bizim,

Bakın cumalarımız bile bizim,
niçin cumalarımızın arkasındanniçin cumalarımızın arkasından dört rekât o günkü zuhr-i ahiri kılıyoruz? dört rekât o günkü zuhr-i ahiri kılıyoruz? Lazım değil… Lazım değil… O günkü cumayı kıldık, O günkü cumayı kıldık, artık iki namaz olmaz bir vakitte… artık iki namaz olmaz bir vakitte… Ya Cuma namazıdır, Ya Cuma namazıdır, yahut o günün öğlesinin namazı. yahut o günün öğlesinin namazı. O gün öğlen değildir cumadır, O gün öğlen değildir cumadır, Cuma namazı kılınması lazım. Cuma namazı kılınması lazım. Onun arasına bir de zuhr-i ahiri kılıveriyoruz.Onun arasına bir de zuhr-i ahiri kılıveriyoruz. Sebebi? Şüphemiz var namazımızda.Sebebi? Şüphemiz var namazımızda. Şüpheli namaz olmaz. Şüpheli namaz olmaz. Şüphenin olmaması lazım. Şüphenin olmaması lazım. Neden?

Neden?
“Cuma bir yerde kılınacak!” demişler. “Cuma bir yerde kılınacak!” demişler. Bütün cemaat bir yerde toplanacak. Bütün cemaat bir yerde toplanacak. İstanbul’da şimdi farz edelim İstanbul’da şimdi farz edelim bir milyon erkeği var. bir milyon erkeği var. Veyahut yarım milyon, beşyüz bin kişi Veyahut yarım milyon, beşyüz bin kişi bunlar bir araya toplanacak, bunlar bir araya toplanacak, Cuma orada kılınacak. Cuma orada kılınacak. Hepsi birlikte.Hepsi birlikte. Bir de hatip çıkacak, bir konuşma yapacak.Bir de hatip çıkacak, bir konuşma yapacak. Herkes onu dinleyecek. Herkes onu dinleyecek. Bugün bu imkân bulunmamış,Bugün bu imkân bulunmamış, demişler ki o zaman demişler ki o zaman her yerde kılınsın demişler. her yerde kılınsın demişler. Kılınıyor ama onu kendimiz ilave etmişiz şimdi.

Kılınıyor ama onu kendimiz ilave etmişiz şimdi.
O zorluğu görünce, O zorluğu görünce, bu kolaylığı ictihad etmişiz. bu kolaylığı ictihad etmişiz. Hakikatta bu zorluğu Hakikatta bu zorluğu temin etmek lazım,temin etmek lazım, herkesin bir araya toplanıp herkesin bir araya toplanıp cumayı orada beraber kılması lazımken, cumayı orada beraber kılması lazımken, bu ayrılığınbu ayrılığın öyleyse demişler ki gene zuhr-i ahiri de kılalım da öyleyse demişler ki gene zuhr-i ahiri de kılalım da şu vebalden de kurtaralım kendimizi şu vebalden de kurtaralım kendimizi diyerekten onu da ilave etmişler.diyerekten onu da ilave etmişler. Onun için cemaatin

Onun için cemaatin
parçalanması kat’iyyen caiz değildir.parçalanması kat’iyyen caiz değildir. Hangi bakımdan olursa olsun. Hangi bakımdan olursa olsun. Yalnız din bakımından değil, Yalnız din bakımından değil, dünya bakımından da dünya bakımından da cemaatin daima birlik halinde olması cemaatin daima birlik halinde olması şart-ı azam desek yerindedir.şart-ı azam desek yerindedir. Yine ikinci hadis-i şerifte buyuruyor;Yine ikinci hadis-i şerifte buyuruyor; RE. 218/13 Es-salâtü fi’l-mescidi’l-harâmi ...

RE. 218/13 Es-salâtü fi’l-mescidi’l-harâmi ...
Şimdi Mekke-i Mükerreme’deki Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz,Şimdi Mekke-i Mükerreme’deki Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz, RE. 218/13 ... bi-mieti elfi salâtin ...RE. 218/13 ... bi-mieti elfi salâtin ... başka yerde kılınan yüz bin namaza muadildir.başka yerde kılınan yüz bin namaza muadildir. RE. 218/13 ... ve’s-salâtü fî mescidî ...RE. 218/13 ... ve’s-salâtü fî mescidî ... Benim mescidimdeki namazBenim mescidimdeki namaz RE. 218/13 ... bi-elfi salâtin ...RE. 218/13 ... bi-elfi salâtin ... o da bin namaza muadildir.o da bin namaza muadildir. RE. 218/13 ... ve’s-salâtü fî beyti’l-makdisi ...RE. 218/13 ... ve’s-salâtü fî beyti’l-makdisi ... Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’da kılınan bir namaz daKudüs’teki Mescid-i Aksâ’da kılınan bir namaz da RE. 218/13 ... bi-hamsimieti salâtin.RE. 218/13 ... bi-hamsimieti salâtin. o da beş yüz namaza muadildir.o da beş yüz namaza muadildir. Yani büyük camilerde cemaatle kılınan namaz da

Yani büyük camilerde cemaatle kılınan namaz da
bu Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’da kılınan namazın sevabına müsavi oluyor.bu Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’da kılınan namazın sevabına müsavi oluyor. Mescid-i Haram tabii

Mescid-i Haram tabii
Kâbe’nin etrafı, orası Beytullah…Kâbe’nin etrafı, orası Beytullah… Orada yüz bine kadar böyleOrada yüz bine kadar böyle sevabın yükselmesi, sevabın yükselmesi, Cenâb-ı Hakk’ın bir lütfudur. Cenâb-ı Hakk’ın bir lütfudur. Ama bir de orada cemaat çok... Ama bir de orada cemaat çok... Bugün yüz binlerin üzerinde Bugün yüz binlerin üzerinde kimse saf bağlıyor orada.kimse saf bağlıyor orada. Yüz bin, iki yüz bin, üç yüz bin, beş yüz bin kişiYüz bin, iki yüz bin, üç yüz bin, beş yüz bin kişi aynı mıntıka içerisinde… aynı mıntıka içerisinde… Çokluğun mükafatı olarak da Çokluğun mükafatı olarak da bu sevap böyle üzerine yükleniyor demek ki… bu sevap böyle üzerine yükleniyor demek ki… RE. 218/14 Es-salâtü mesnâ mesnâ ...

RE. 218/14 Es-salâtü mesnâ mesnâ ...
Namaz ikişer rekât kılınır.Namaz ikişer rekât kılınır. Dört rekatlı namazlarda iki rekâtta oturur, böleriz,Dört rekatlı namazlarda iki rekâtta oturur, böleriz, üçüncü rekâtı ondan sonra kılarız.üçüncü rekâtı ondan sonra kılarız. RE. 218/14 ... teşehhedü ...RE. 218/14 ... teşehhedü ... Her iki rekâtta otur, teşehhüd et!Her iki rekâtta otur, teşehhüd et! RE. 218/14 ... fî külli rek’ateyni ...RE. 218/14 ... fî külli rek’ateyni ... İki rekâtta otur, teşehhüd etİki rekâtta otur, teşehhüd et RE. 218/14 ... sümme tadarrau ...RE. 218/14 ... sümme tadarrau ... Tadarrû et, yalvar.Tadarrû et, yalvar. Tevazu göster. Tevazu göster. RE. 218/14 ... ve tehaşşeu ...RE. 218/14 ... ve tehaşşeu ... Haşyet üzerine bulun!Haşyet üzerine bulun! RE. 218/14 ... ve temeskenü ...RE. 218/14 ... ve temeskenü ... Bu da tezellül et demek.Bu da tezellül et demek. Şimdi namaz kılıyorsun,Şimdi namaz kılıyorsun, namazında bunlarına dikkat et. namazında bunlarına dikkat et. Teşehhüde oturdun mu,Teşehhüde oturdun mu, yalvarma var orada. yalvarma var orada. Tadarru edeceksin Cenab-ı Hakka, Tadarru edeceksin Cenab-ı Hakka, niyaz edeceksin.niyaz edeceksin. Nasıl olur niyaz? Nasıl olur niyaz? Boyun bükülmesiyle olur. Boyun bükülmesiyle olur. Boyun bükülmedikçe niyaz olmaz. Boyun bükülmedikçe niyaz olmaz. Böyle havf ve haşyet

Böyle havf ve haşyet
kendisini istila ettiği halde, kendisini istila ettiği halde, kendisinden geçtiği halde,kendisinden geçtiği halde, dünyasını unuttuğu halde, dünyasını unuttuğu halde, ahiretiyle meşgul. ahiretiyle meşgul. Mevlâsıyla meşgul olduğu halde yalvararaktanMevlâsıyla meşgul olduğu halde yalvararaktan RE. 218/14 ... ve temeskenü ...RE. 218/14 ... ve temeskenü ... aynı zamandaaynı zamanda kendisinin ne kadar aciz ve zelil kendisinin ne kadar aciz ve zelil olduğunu da görerek...olduğunu da görerek... Ufacık bir arıza geliyor,.Ufacık bir arıza geliyor,. koskoca adam bir anda gidiyor. koskoca adam bir anda gidiyor. Ufacık bir arızaya tahammülü yok. Ufacık bir arızaya tahammülü yok. Kalp sektesi diyorlar, Kalp sektesi diyorlar, şu diyorlar, bu diyorlar; ne derlerse desinler. şu diyorlar, bu diyorlar; ne derlerse desinler. Bir an durmaya gücü yetmiyor insanın, Bir an durmaya gücü yetmiyor insanın, bu kadar aciz. bu kadar aciz. Bir dakika yaşamaya güç yok kendisinde.Bir dakika yaşamaya güç yok kendisinde. Bu kadar güçsüz bir insanın Bu kadar güçsüz bir insanın kendisinde benlik kendisinde benlik ve varlık taslaması kadar korkulacak, ve varlık taslaması kadar korkulacak, taaccüb edilecek bir şey yoktur.taaccüb edilecek bir şey yoktur. Bu kadar aciz bir insan,

Bu kadar aciz bir insan,
namazdayken bu aczini idrak ederekten: namazdayken bu aczini idrak ederekten: “—Ya Rabbi!
“—Ya Rabbi!
Ben işte bu kadar aczimle,Ben işte bu kadar aczimle, kusurumla senin divanına geldim, kusurumla senin divanına geldim, huzuruna geldim. huzuruna geldim. Kusurlarımı affet! Kusurlarımı affet! Beni iyi insanların arasına ilhak eyle.Beni iyi insanların arasına ilhak eyle. İyi insan olabilmemi bana nasib eyle ya Rabbi!” İyi insan olabilmemi bana nasib eyle ya Rabbi!” diyerek böyle içten bir tazarrudiyerek böyle içten bir tazarru ve niyaz ile yalvarır.ve niyaz ile yalvarır. RE. 218/14 ... tukniu yedeyke ...RE. 218/14 ... tukniu yedeyke ... Namazın arkasından dua ederken ellerini kaldır.Namazın arkasından dua ederken ellerini kaldır. Bunda hem imam Şafi’nin ictihadına işaret var,Bunda hem imam Şafi’nin ictihadına işaret var, hem de namazın arkasından hem de namazın arkasından el kaldırıp da yaptığımız duaya işaret var. el kaldırıp da yaptığımız duaya işaret var. Yani namazda “Allahu ekber!” derken, Yani namazda “Allahu ekber!” derken, Şafiiler tekbir getirdikçeŞafiiler tekbir getirdikçe ellerini de böyle kaldırırlar. ellerini de böyle kaldırırlar. Bir cihetten bu işaretin makbuliyetini gösteriyor.Bir cihetten bu işaretin makbuliyetini gösteriyor. Bir cihetten de; Bir cihetten de; “—Namazı bitirir bitirmez“—Namazı bitirir bitirmez namazdan ayrılıp gitmeyin!namazdan ayrılıp gitmeyin! Namazınızı kıldığınız vakitteNamazınızı kıldığınız vakitte onun mükâfatını Cenâb-ı Hak’tan isteyin!onun mükâfatını Cenâb-ı Hak’tan isteyin! Ellerinizi kaldırınız,Ellerinizi kaldırınız, tazarru niyaz ile yalvarın Allah’a… tazarru niyaz ile yalvarın Allah’a… Dünyevi ve uhrevi hacetleriniziDünyevi ve uhrevi hacetlerinizi isteyin Allah’tan!” denmiş oluyor.isteyin Allah’tan!” denmiş oluyor. RE. 218/14 ... ve tekùlü ...RE. 218/14 ... ve tekùlü ... Kul der:Kul der: Yâ rabbi, yâ rabbi!Yâ rabbi, yâ rabbi! diye iki defa böyle diyecek,diye iki defa böyle diyecek, arkasından isteyeceğini isteyecek.arkasından isteyeceğini isteyecek. Ne isteyecekse… Ne isteyecekse… İster Arapça söylesin,İster Arapça söylesin, ister Türkçe söylesin, ister Türkçe söylesin, ister dilinle söylesin, ister dilinle söylesin, ister içinden söylesin; ister içinden söylesin; Allah-u Teàlâ hepsine vakıf. Allah-u Teàlâ hepsine vakıf. RE. 218/14 ... femen lemRE. 218/14 ... femen lem yef’al zâlike ... yef’al zâlike ... Yapmadı bunu.Yapmadı bunu. Namazı kıldı,Namazı kıldı, hemen ayakkabılarını aldı çıktı.hemen ayakkabılarını aldı çıktı. RE. 218/14 ... fehiye hidâcün. RE. 218/14 ... fehiye hidâcün. Bu namaz eksik namazdır,Bu namaz eksik namazdır, noksan namazdır. noksan namazdır. Bu (hidâc) kelimesi,

Bu (hidâc) kelimesi,
namazda Fatiha-i Şerife okunması ile ilgili hadis-i şerifte de geçiyor. namazda Fatiha-i Şerife okunması ile ilgili hadis-i şerifte de geçiyor. "Kullu salâtin"Kullu salâtin lâ yu'ra fîhâ bi-immul kitâb, lâ yu'ra fîhâ bi-immul kitâb, fehiye hidâcün"fehiye hidâcün" Herhangi bir namaz ki,

Herhangi bir namaz ki,
o namazda Fâtiha-i Şerife okunmasa, o namazda Fâtiha-i Şerife okunmasa, Fâtiha okunmadan kılınan namazlar Fâtiha okunmadan kılınan namazlar noksan namazlardır. noksan namazlardır. Onun için İmam-ı Şafi,Onun için İmam-ı Şafi, Fâtiha okunmasının farziyyetine kàil, Fâtiha okunmasının farziyyetine kàil, biz de vacibliğine kàiliz. biz de vacibliğine kàiliz. Yani her halde Fâtiha-i Şerife okunacak!Yani her halde Fâtiha-i Şerife okunacak! Fatiha-i Şerife’yi okuduktan sonra

Fatiha-i Şerife’yi okuduktan sonra
arkadan zamm-ı sûreyi okumadık, arkadan zamm-ı sûreyi okumadık, unuttuk; unuttuk; Veyahut 3. ve 4. rekatlarda olduğu gibiVeyahut 3. ve 4. rekatlarda olduğu gibi zamm-ı sureyi Fatihanın arkasından okuyup, namazı tamam ediyoruz.zamm-ı sureyi Fatihanın arkasından okuyup, namazı tamam ediyoruz. Fatihanın arkasındaki zamm-ı sureyiFatihanın arkasındaki zamm-ı sureyi okumayı unutursak,okumayı unutursak, secde-i sehivle o namaz tamam olur.secde-i sehivle o namaz tamam olur. Fakat namazdan sonra dua etmeden,

Fakat namazdan sonra dua etmeden,
“Namazı kıldım, bitti artık!” “Namazı kıldım, bitti artık!” diyerek gitmek eksiklik oluyor,diyerek gitmek eksiklik oluyor, noksanlık oluyor. noksanlık oluyor. Çünkü insan bir işte çalışır.Çünkü insan bir işte çalışır. İşin arkasından onunİşin arkasından onun gündelik midir, haftalık mıdır,gündelik midir, haftalık mıdır, aylık mıdır ne ise aylık mıdır ne ise alacağını almak için bekler. alacağını almak için bekler. Hizmetinin mukabilini istemeden gidiyor.Hizmetinin mukabilini istemeden gidiyor. Tenezzülsüzlük oluyor yani. Tenezzülsüzlük oluyor yani. Onun için iyi bir şey değil. Onun için iyi bir şey değil. Namazı eksik oluyor.Namazı eksik oluyor. RE. 219/1 Es-salâtü tentazirûne ...

RE. 219/1 Es-salâtü tentazirûne ...
Namaz kılmak için bekleşiyoruz ya.Namaz kılmak için bekleşiyoruz ya. Önce bir sünnet kılıyoruz,Önce bir sünnet kılıyoruz, arkasından da bekliyoruz. arkasından da bekliyoruz. Bu beklediğimiz namaz yatsı namazıBu beklediğimiz namaz yatsı namazı için Efendimiz bunu söylemiş olsa gerek ki,için Efendimiz bunu söylemiş olsa gerek ki, bir gece yatsı namazında Efendimiz SASbir gece yatsı namazında Efendimiz SAS adetlerinin hilafına çok geç çıktılar. adetlerinin hilafına çok geç çıktılar. Mesela akşamMesela akşam imam şöyle azıcık geç geldi deimam şöyle azıcık geç geldi de cemaat telaşa düştücemaat telaşa düştü nerede kaldı imam efendi diyerekten. nerede kaldı imam efendi diyerekten. Ashab-ı kiramda öyle adet olmaz,Ashab-ı kiramda öyle adet olmaz, sükût ile hepsi bekliyorlar,sükût ile hepsi bekliyorlar, “Rasûlüllah Efendimiz ne zaman gelecek?” diyerekten. “Rasûlüllah Efendimiz ne zaman gelecek?” diyerekten. Hatta bir de üstüne uyku da galebe etmiş. Hatta bir de üstüne uyku da galebe etmiş. Beklemişler geç vakte kadar.Beklemişler geç vakte kadar. Nihayet Rasûlüllah SAS Efendimiz geldiler ve buyurdular ki:Nihayet Rasûlüllah SAS Efendimiz geldiler ve buyurdular ki: RE. 219/1 ... emâ innehâ salâtün lem tekünRE. 219/1 ... emâ innehâ salâtün lem tekün fi’l-ümemi kableküm ve hiye’l-işâü ... fi’l-ümemi kableküm ve hiye’l-işâü ... “—Bu bir namazdır ki,“—Bu bir namazdır ki, bu namaz sizden evvel hiçbir ümmete verilmemiştir. bu namaz sizden evvel hiçbir ümmete verilmemiştir. Hiç bir ümmette bu yoktur.Hiç bir ümmette bu yoktur. Allah-u Teàlâ bu namazı, Allah-u Teàlâ bu namazı, yâni yatsı namazınıyâni yatsı namazını bu Ümmet-i Muhammed’e hediye etmiştir.bu Ümmet-i Muhammed’e hediye etmiştir. RE. 219/1 ... inne’n-nücûme emânün li’s-semâi ...RE. 219/1 ... inne’n-nücûme emânün li’s-semâi ... Şu gökte gördüğünüz yıldızlar,Şu gökte gördüğünüz yıldızlar, sema için bir emandır, eminliktir. sema için bir emandır, eminliktir. RE. 219/1 ... feizâ tumiseti’n-nücûmuRE. 219/1 ... feizâ tumiseti’n-nücûmu ete’s-semâe mâ tûadü ... ete’s-semâe mâ tûadü ... Bir gün gelecek ki bu yıldızlar dökülecek.Bir gün gelecek ki bu yıldızlar dökülecek. Bu yıldızlar döküldüğü zaman da Bu yıldızlar döküldüğü zaman da gökten va’d olunan ne gelecekse başa gelecek. gökten va’d olunan ne gelecekse başa gelecek. Bugün göklerdeki nizamın Bugün göklerdeki nizamın duruşuyla hepsi yerlerinde duruyor. duruşuyla hepsi yerlerinde duruyor. Fakat bir gün gelecek ki bu nizam bozulacak. Fakat bir gün gelecek ki bu nizam bozulacak. O alemin hepsi herc ü merc olacak. O alemin hepsi herc ü merc olacak. O zaman va’dolunan O zaman va’dolunan o kıyamet alametleri ortaya çıkacak, kıyametin kendisi olacak.o kıyamet alametleri ortaya çıkacak, kıyametin kendisi olacak. RE. 219/1 ... ve ene emânün li-ashàbî ...RE. 219/1 ... ve ene emânün li-ashàbî ... Bu yıldızlarBu yıldızlar göklere eman oldukları gibi,göklere eman oldukları gibi, ben de ashabım için ben de ashabım için eman olarak gönderildim.eman olarak gönderildim. RE. 219/1 ... feizâ ene mittü ...RE. 219/1 ... feizâ ene mittü ... Ben de içinizden ayrılacağım.Ben de içinizden ayrılacağım. Ayrıldığım vakit, Ayrıldığım vakit, RE. 219/1 ... etâ ashàbî mâ yûadûne ...RE. 219/1 ... etâ ashàbî mâ yûadûne ... o zaman da ashabımın o zaman da ashabımın başına gelecekler gelecek.başına gelecekler gelecek. Bölünecekler, fırkalara ayrılacaklar.Bölünecekler, fırkalara ayrılacaklar. Aralarında kavgalar, gürültüler çıkacak, şu olacak, bu olacak. Aralarında kavgalar, gürültüler çıkacak, şu olacak, bu olacak. RE. 219/1 ... ve ashàbî emânün li-ümmetî ...RE. 219/1 ... ve ashàbî emânün li-ümmetî ... Ashabım da ümmetim için emandır.Ashabım da ümmetim için emandır. Yıldızlar gök için, Yıldızlar gök için, ben ashabım için, ben ashabım için, ashabım da ümmetim için emandırlar.ashabım da ümmetim için emandırlar. RE. 219/1 ... feizâ zehebe ashàbî ...RE. 219/1 ... feizâ zehebe ashàbî ... Benim ashabım da dünyadan ayrıldıkları vakit,Benim ashabım da dünyadan ayrıldıkları vakit, RE. 219/1 ... etâ ümmetî mâ yûadûne.RE. 219/1 ... etâ ümmetî mâ yûadûne. ümmetimin başına gelecekler gelecek. ümmetimin başına gelecekler gelecek. Ashabım varken gelmeyecek. Ashabım varken gelmeyecek. Ashabım gitti miydi dünyadan,Ashabım gitti miydi dünyadan, gelecek olan felaketler gelecek demektir.” gelecek olan felaketler gelecek demektir.” Bu Hz. Ali ibn-i Ebû Talha RA’dan rivayet etmiş.Bu Hz. Ali ibn-i Ebû Talha RA’dan rivayet etmiş. Allah kusurlarımızı affetsin…Allah kusurlarımızı affetsin… Şimdi tabii gidenler gidiyor. Şimdi tabii gidenler gidiyor. Gidenlerin yerine gelen de yok.

Gidenlerin yerine gelen de yok.
Gidenin yerini dolduracak bir kimse de yok.Gidenin yerini dolduracak bir kimse de yok. Ne peygamber yerine peygamber gelir. Ne peygamber yerine peygamber gelir. Ne ashabın yerine ashab gelir.Ne ashabın yerine ashab gelir. Ne ulemanın yerine ulema gelir. Ne ulemanın yerine ulema gelir. Artık inkıraz hali devam eder, Artık inkıraz hali devam eder, ne olacaksa olur. ne olacaksa olur. İnsanların başına gelecekİnsanların başına gelecek felâketlerin en büyüğü felâketlerin en büyüğü gönüllere gelendir. gönüllere gelendir. Gönül aleminden insanların haberi olmaz. Gönül aleminden insanların haberi olmaz. Bütün herkes Bütün herkes dünya adamı olur,dünya adamı olur, dünya malı olur. dünya malı olur. Yani hayvanat nasıl yaşıyor dünyada zevki için,Yani hayvanat nasıl yaşıyor dünyada zevki için, o da ancak o zevki için yaşar.o da ancak o zevki için yaşar. Allah’tan,

Allah’tan,
Allah ile ünsiyetten haberi olmaz,Allah ile ünsiyetten haberi olmaz, herkesin yaşadığı gibiherkesin yaşadığı gibi o da yaşama sevdasında o da yaşama sevdasında ve hevesinde olarak yaşar ki,ve hevesinde olarak yaşar ki, bu ölümlerin en büyüğüdür bu ölümlerin en büyüğüdür ve en fenasıdır.ve en fenasıdır. Vücutlara bir ölüm gelecek, herkes gidecek.

Vücutlara bir ölüm gelecek, herkes gidecek.
O tabiatıyla olan bir şey, herkes onu görecek.O tabiatıyla olan bir şey, herkes onu görecek. Fakat gönüllere olan ölüm, çok fenadır. Fakat gönüllere olan ölüm, çok fenadır. Onun için asıl gönülleri ihya etmektir hüner. Onun için asıl gönülleri ihya etmektir hüner. Bu Ramazanlardan,Bu Ramazanlardan, camilerden maksat dacamilerden maksat da bu gönüllerin ihyası için bu gönüllerin ihyası için Cenâb-ı Hakk’ın koyduğu vesilelerdir.Cenâb-ı Hakk’ın koyduğu vesilelerdir. RE. 219/2 Es-salevâtü’l-hamsü ...

RE. 219/2 Es-salevâtü’l-hamsü ...
Beş vakit namaz,Beş vakit namaz, RE. 219/2 ... vel cüm'ati ilel cüm'a ...RE. 219/2 ... vel cüm'ati ilel cüm'a ... diğer cumaya kadar Cuma namazıdiğer cumaya kadar Cuma namazı RE. 219/2 ... keffârâtün limâ beynehünne,RE. 219/2 ... keffârâtün limâ beynehünne, me’ctünibeti’l-kebâir. me’ctünibeti’l-kebâir. Günah-ı kebairlerdenGünah-ı kebairlerden korunulduğu takdirde, korunulduğu takdirde, günah-ı kebair ki büyük günahlar.günah-ı kebair ki büyük günahlar. Zina gibi, içki gibi, Zina gibi, içki gibi, hırsızlık gibi,hırsızlık gibi, ana babaya isyan gibiana babaya isyan gibi günahlar büyük günahlar.günahlar büyük günahlar. Bunlardan korunulduğu takdirde, Bunlardan korunulduğu takdirde, ufak olan günahlarufak olan günahlar tabiatıyla böyle silinir, tabiatıyla böyle silinir, affolur yani.affolur yani. RE. 219/3 Es-salâtü fi mescidî hâzâ ...

RE. 219/3 Es-salâtü fi mescidî hâzâ ...
Efendimiz’in mescidi,Efendimiz’in mescidi, Medine-i Münevvere’deki Mescid-i Nebevî’dir.Medine-i Münevvere’deki Mescid-i Nebevî’dir. Orada kılınan namazOrada kılınan namaz RE. 219/3 ... hâzâ, efdalü min elfi salâtinRE. 219/3 ... hâzâ, efdalü min elfi salâtin fîmâ sivâhü, fîmâ sivâhü, ille’l-mescide’l-harâmi ...ille’l-mescide’l-harâmi ... Mekke-i Mükerreme’dekiMekke-i Mükerreme’deki Harem-i Şerif’ten gayriHarem-i Şerif’ten gayri diğer camilerin hepsindediğer camilerin hepsinde kılınan bin namazdan fazladır.kılınan bin namazdan fazladır. RE. 219/3 ... ve’l-cumuati fî mescidî hâzâRE. 219/3 ... ve’l-cumuati fî mescidî hâzâ efdalü min elfi cumuatinefdalü min elfi cumuatin fîmâ sivâhu ille’l-mescide’l-harâmifîmâ sivâhu ille’l-mescide’l-harâmi Peygamber Efendimizin camisinde kılınan bir cuma,Peygamber Efendimizin camisinde kılınan bir cuma, Mekke-i Mekkerremeden gayri Mekke-i Mekkerremeden gayri diğer mescidlerde kılınandiğer mescidlerde kılınan bin Cuma namazından efdaldır. bin Cuma namazından efdaldır. RE. 219/3 ... ve şehru ramedàne fî mescidî hâzâ ...RE. 219/3 ... ve şehru ramedàne fî mescidî hâzâ ... Benim bu mescidimde tutulan bir Ramazan ayıBenim bu mescidimde tutulan bir Ramazan ayı RE. 219/3 ... efdalü min elfi şehriRE. 219/3 ... efdalü min elfi şehri ramedàne fîmâ sivâhü; ille’l-mescide’l-harâmi.ramedàne fîmâ sivâhü; ille’l-mescide’l-harâmi. Yine Mekke-i Mekkerremeden gayri,Yine Mekke-i Mekkerremeden gayri, başka yerlerde tutulanbaşka yerlerde tutulan bin aylık Ramazan ayından efdaldir, bin aylık Ramazan ayından efdaldir, benim mescidimde tutulan bir ramazan orucu.benim mescidimde tutulan bir ramazan orucu. Cenâb-ı Hak hepimize nasib etsin inşâallah…

Cenâb-ı Hak hepimize nasib etsin inşâallah…
Hiç olmazsa bir sene Rasûlüllah’ın mescidinde, Hiç olmazsa bir sene Rasûlüllah’ın mescidinde, bir sene de Mekke-i Mükerreme’debir sene de Mekke-i Mükerreme’de Mescid-i Haram’da Ramazan-ı Şerif’i geçirmekMescid-i Haram’da Ramazan-ı Şerif’i geçirmek ve i’tikâf etmek nasib eylesin...ve i’tikâf etmek nasib eylesin... RE. 219/5 Es-sulhu câizün beyne’l-müslimîne,

RE. 219/5 Es-sulhu câizün beyne’l-müslimîne,
illâ sulhan ehalle harâmen, illâ sulhan ehalle harâmen, ev harrame helâlen.ev harrame helâlen. RE. 219/6 Es-samtu hikemün,

RE. 219/6 Es-samtu hikemün,
ve kalîlün fâilühû;ve kalîlün fâilühû; ve men kesüre kelâmühûve men kesüre kelâmühû fîmâ lâ ya’nîhi,fîmâ lâ ya’nîhi, kesüret hatàyâhü.kesüret hatàyâhü. Sadaka rasûlü’llàh.Sadaka rasûlü’llàh. El-Askerî,El-Askerî, Ebü’d-Derdâ RA’dan rivayet etmiş. Ebü’d-Derdâ RA’dan rivayet etmiş. Altında bir hadis daha var.Altında bir hadis daha var. RE. 219/5 Es-samtü zeynün li’l-àlimi,

RE. 219/5 Es-samtü zeynün li’l-àlimi,
ve setrün li’l-câhili.ve setrün li’l-câhili. Bu da sükût hakkında.Bu da sükût hakkında. RE. 219/8 Es-samtü

RE. 219/8 Es-samtü
seyyidü’l-ahlâkı.seyyidü’l-ahlâkı. “Sükût ahlâkın efendisidir.”“Sükût ahlâkın efendisidir.” Efendisidir, başıdır.Efendisidir, başıdır. Hz. Enes RA’ın beyan buyurmuş.Hz. Enes RA’ın beyan buyurmuş. Şimdi bu üç hadisi,Şimdi bu üç hadisi, İbrahim Hakkı Hazretleri,İbrahim Hakkı Hazretleri, marifetnameyi ele almış,marifetnameyi ele almış, Daha birçok hadisleriDaha birçok hadisleri ve ayetleri de ilave ederekten,ve ayetleri de ilave ederekten, altı esas üzerinde, altı esas üzerinde, konuşmanın,konuşmanın, çok konuşmanın,çok konuşmanın, zararını belirtmiş. zararını belirtmiş. Bugün sabahleyin bir misafir geldi.

Bugün sabahleyin bir misafir geldi.
Bu zat aşık.Bu zat aşık. İbrahim Hakkı Hazretleri’nin bulunduğu memleketten, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin bulunduğu memleketten, Hasankale’de torunlarından birisinin babası ölmüş. Hasankale’de torunlarından birisinin babası ölmüş. Ona baş sağlığı için yanına gitmiş. Ona baş sağlığı için yanına gitmiş. Demiş ki: Demiş ki: “—Benim babamın öldüğü için bana
“—Benim babamın öldüğü için bana
baş sağlığı dileme!baş sağlığı dileme! Asıl baş sağlığınıAsıl baş sağlığını dedem merhum İbrahim Hakkı Hazretleri’nindedem merhum İbrahim Hakkı Hazretleri’nin ölümü için dile… ölümü için dile… Onun ölüm günüdür bugün. Onun ölüm günüdür bugün. Babamın ölümü değil.Babamın ölümü değil. Çünkü babamÇünkü babam hayattayken onun kitaplarını bize okuyor,hayattayken onun kitaplarını bize okuyor, anlatıyordu da anlatıyordu da biz İbrahim Hakkı Hazretleri’nin öldüğünü bilmiyorduk. biz İbrahim Hakkı Hazretleri’nin öldüğünü bilmiyorduk. Şimdi bugün babam öldü, Şimdi bugün babam öldü, artık onun kitaplarını bize ne okuyacak kimse var, artık onun kitaplarını bize ne okuyacak kimse var, ne de onu okuyup anlayacak kimse var.ne de onu okuyup anlayacak kimse var. Binâenaleyh sen geldin ya,Binâenaleyh sen geldin ya, hiç olmazsa babamızın kitaplarından biraz oku da dinleyelim!” demiş.hiç olmazsa babamızın kitaplarından biraz oku da dinleyelim!” demiş. Ne kadar acı ki

Ne kadar acı ki
İbrahim Hakkı Hazretleri’nin torunları,İbrahim Hakkı Hazretleri’nin torunları, bugün babalarınınbugün babalarının bıraktığı eseri okumaktan aciz hale gelmişler.bıraktığı eseri okumaktan aciz hale gelmişler. Ne var? İçerisinde biraz Arapça, Ne var? İçerisinde biraz Arapça, biraz da Farsça karışık. biraz da Farsça karışık. Zorlanınca pekâlâ sökülebilir.Zorlanınca pekâlâ sökülebilir. Ama bir kere yazının eski şekli var.Ama bir kere yazının eski şekli var. Bu eski şekli öğrenmek lazım. Bu eski şekli öğrenmek lazım. O eski şeklini öğrenmek O eski şeklini öğrenmek bugünkü insana da zor bir şey.bugünkü insana da zor bir şey. Çalışınca kolay, zor bir şey değil.Çalışınca kolay, zor bir şey değil. Onu söyleyeyim size.Onu söyleyeyim size. Geçen bize Amerika’dan

Geçen bize Amerika’dan
ihtida etmiş biri geldi.ihtida etmiş biri geldi. Geçen sene hacca gitmiş olan biri.Geçen sene hacca gitmiş olan biri. İngiliz mi, Amerikalı mı bir adam… İngiliz mi, Amerikalı mı bir adam… Orada bir mektepte hocaymış Orada bir mektepte hocaymış ama müslüman olmuş.ama müslüman olmuş. Müslüman olduktan sonra hem Arapça’yı öğrenmiş,Müslüman olduktan sonra hem Arapça’yı öğrenmiş, hem Türkçe’yi öğrenmiş,hem Türkçe’yi öğrenmiş, hem İngilizceyi de biliyor tabii.hem İngilizceyi de biliyor tabii. Şimdi buradan

Şimdi buradan
birisiyle ahbap olmuş adam,birisiyle ahbap olmuş adam, ona bir mektup yazmış.ona bir mektup yazmış. Yani hayret edersiniz.Yani hayret edersiniz. Bizim eski Türk yazısıyla.Bizim eski Türk yazısıyla. Eski Türk üslubu ileEski Türk üslubu ile gayet açık bir şekilde mektubunu yazmış.gayet açık bir şekilde mektubunu yazmış. Kendisinin Müslümanlığından,Kendisinin Müslümanlığından, durumundan bahsetmiş,durumundan bahsetmiş, tarihi de eski Arabi tarih üzerine atmış.tarihi de eski Arabi tarih üzerine atmış. Dedim yâ Rabbi!

Dedim yâ Rabbi!
Bu adam Amerika denilen bir memlekette hoca…Bu adam Amerika denilen bir memlekette hoca… Profesör mü olacakmış, neymiş. Profesör mü olacakmış, neymiş. -Kanada da farklı mı?
-Kanada da farklı mı?
-Efendim?
-Efendim?
-Kanada da farklı mı?
-Kanada da farklı mı?
-Kanada da farkı yok.
-Kanada da farkı yok.
Nerede olursa olsun.Nerede olursa olsun. Şimdi bu adam bizim yazımızı öğrenebiliyor,
Şimdi bu adam bizim yazımızı öğrenebiliyor,
okuyabiliyor, yazabiliyor da okuyabiliyor, yazabiliyor da bizim memleketimizdeki bugünün insanıbizim memleketimizdeki bugünün insanı İngilizceyi konuşabiliyor,İngilizceyi konuşabiliyor, Fransızcayı konuşabiliyor,Fransızcayı konuşabiliyor, Almancayı konuşabiliyorAlmancayı konuşabiliyor ve yazılarını da yazabiliyor.ve yazılarını da yazabiliyor. Fakat babasından, dedesinden kalanFakat babasından, dedesinden kalan dilinin yazısını çoktan unutmuş.dilinin yazısını çoktan unutmuş. Allah hepimizi affetsin…Allah hepimizi affetsin… Şimdi size ben o İbrahim Hakkı Hazretleri’nin

Şimdi size ben o İbrahim Hakkı Hazretleri’nin
altı esası var.altı esası var. O altı esas üzerine kitabını yazmış. O altı esas üzerine kitabını yazmış. Birisi çok yeme,Birisi çok yeme, birisi çok konuşma, birisi çok konuşma, birisi çok uyuma… birisi çok uyuma… Şimdi biz çok yemeyi yazdık,Şimdi biz çok yemeyi yazdık, çok uyumayı da yazdık,çok uyumayı da yazdık, bugün de çok konuşmayı yazıyorduk.bugün de çok konuşmayı yazıyorduk. Bugünkü ders de sükût…Bugünkü ders de sükût… RE. 219/6 Es-samtu hikemün ...

RE. 219/6 Es-samtu hikemün ...
Bir hükümdür.Bir hükümdür. Bir hikmet ile doludur. Bir hikmet ile doludur. Öyle hüküm ve hikmettir ki:Öyle hüküm ve hikmettir ki: RE. 219/6 ... ve kalîlün fâilühû ...RE. 219/6 ... ve kalîlün fâilühû ... fakat bu hikmettenfakat bu hikmetten haberdar pek az insan vardır.haberdar pek az insan vardır. Bu hikmet denilen bir cevherdir kiBu hikmet denilen bir cevherdir ki ne altınla,ne altınla, ne inciyle,ne inciyle, ne yakutla ölçülemez.ne yakutla ölçülemez. Bütün dünyanın cevahiriBütün dünyanın cevahiri hikmetin yanında sıfırdır. hikmetin yanında sıfırdır. Bütün dünyanın cevahiriBütün dünyanın cevahiri hikmetin yanında sıfırdır. hikmetin yanında sıfırdır. Fakat bugün insan Fakat bugün insan bu hikmeti unutmuş ve bırakmıştır.bu hikmeti unutmuş ve bırakmıştır. İşi lafa, söze dökmüştür.İşi lafa, söze dökmüştür. Onun için Onun için RE. 219/6 ... ve kalîlün fâilühû ...RE. 219/6 ... ve kalîlün fâilühû ... bunları yapanlar pek az,bunları yapanlar pek az, müstesna insanlar.müstesna insanlar. RE. 219/6 ... ve men kesüre kelâmühû ...RE. 219/6 ... ve men kesüre kelâmühû ... kimin ki sözü çoktur,kimin ki sözü çoktur, çok konuşuyor,çok konuşuyor, lafı çoktur,lafı çoktur, RE. 219/6 ... fîmâ lâ ya’nîhi ...RE. 219/6 ... fîmâ lâ ya’nîhi ... konuşması da faydasızdır,konuşması da faydasızdır, ne dünyaya yarar, ne ahirete yarar.ne dünyaya yarar, ne ahirete yarar. Boş söz,Boş söz, dedikodudan ibaret…dedikodudan ibaret… RE. 219/6 ... kesüret hatàyâhü.RE. 219/6 ... kesüret hatàyâhü. O kimsenin hataları çoktur. O kimsenin hataları çoktur. Sükût, âlimler için ziynet,Sükût, âlimler için ziynet, cahiller için de hallerine örtüdür. cahiller için de hallerine örtüdür. Sükût ahlakların başıdır buyurulmuş.Sükût ahlakların başıdır buyurulmuş. Şimdi başınız ağrımazsa bakayım,

Şimdi başınız ağrımazsa bakayım,
hem siz dinlemiş olursunuz,hem siz dinlemiş olursunuz, hem de itiraz ederseniz,hem de itiraz ederseniz, size hak veriyorum.size hak veriyorum. Siz de itirazlarınızı,Siz de itirazlarınızı, “Bu fazladır, bu eksiktir.” diye yaparsınız. “Bu fazladır, bu eksiktir.” diye yaparsınız. Çünkü belki yarın bu bir kitap halindeÇünkü belki yarın bu bir kitap halinde elinize geçince daha iyi olur.elinize geçince daha iyi olur. İrfan yolculuğu…

İrfan yolculuğu…
Yalnız şu tabiri kullanıyor. Yalnız şu tabiri kullanıyor. İrfan yolcularının,İrfan yolcularının, altı esasından üçüncü esasıaltı esasından üçüncü esası az konuşma hakkındadır.az konuşma hakkındadır. Altı esas var. Altı esas var. Bu altı esastan bu üçüncüsü az konuşmak.Bu altı esastan bu üçüncüsü az konuşmak. Bu da altı nevide beyan etmiş bunu.Bu da altı nevide beyan etmiş bunu. Birinci nevi:Birinci nevi: Az konuşma hakkındaAz konuşma hakkında ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifeler.ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifeler. Bir sayfa böyle sıralamış,Bir sayfa böyle sıralamış, tabii biz onları yazmadık.tabii biz onları yazmadık. Ben yalnız size bir tanesinden bahsedeceğim.Ben yalnız size bir tanesinden bahsedeceğim. Kaf Sûresi’nin ikinci sahifesinde:Kaf Sûresi’nin ikinci sahifesinde: "Siz hiçbir söz konuşmazsınız,"Siz hiçbir söz konuşmazsınız, o sizin konuştuğunuzuo sizin konuştuğunuzu zapt eden, hıfz eden,zapt eden, hıfz eden, gözleyen,gözleyen, hazırlanmış gözcülerhazırlanmış gözcüler ve melekler var." ve melekler var." Yani ağzınızdan çıkan her lafı

Yani ağzınızdan çıkan her lafı
derhal alırlar,derhal alırlar, melekler muhafaza ederler. melekler muhafaza ederler. Onun için, konuşurken biliniz kiOnun için, konuşurken biliniz ki konuşmalarınız mutlaka teybe alınıyor, konuşmalarınız mutlaka teybe alınıyor, gönül teybine…gönül teybine… Bu gönül teybiniBu gönül teybini bilmediğimiz içindir ki, bilmediğimiz içindir ki, mütemadiyen kirletirizmütemadiyen kirletiriz boş boş şeylerle…boş boş şeylerle… Bunlar sizin konuştuğunuzBunlar sizin konuştuğunuz her şeyi gerek lehte,her şeyi gerek lehte, gerek aleyhte,gerek aleyhte, gerek sevap, gerek günah;gerek sevap, gerek günah; hiç birini kaçırmadan,hiç birini kaçırmadan, güzelce zabt ve muhafaza ederler.güzelce zabt ve muhafaza ederler. Hafaza melekleri dediğimiz melekler.Hafaza melekleri dediğimiz melekler. Tıpkı sizin teyplerinizin konuşmaları,Tıpkı sizin teyplerinizin konuşmaları, sözleri kaydedip tekrar söyledikleri,sözleri kaydedip tekrar söyledikleri, bir misal olarak verilebilir.bir misal olarak verilebilir. Binâenaleyh, konuşurken

Binâenaleyh, konuşurken
çok dikkatli olmak çok dikkatli olmak ve lüzumsuz, faydasız sözlerive lüzumsuz, faydasız sözleri söylememeye ve helesöylememeye ve hele gıybet dediğimiz çekiştirmeyi gıybet dediğimiz çekiştirmeyi kat’iyyen yapmamaya gayret etmeli. kat’iyyen yapmamaya gayret etmeli. Zira bir hadis-i kudside beyan buyurulduğu veçhile;Zira bir hadis-i kudside beyan buyurulduğu veçhile; ben buraya Türkçesini yazdım. ben buraya Türkçesini yazdım. Ey Ademoğlu,

Ey Ademoğlu,
eğer sen…
eğer sen…
Buraya dikkat edin ama: Buraya dikkat edin ama: Ey Ademoğlu,Ey Ademoğlu, eğer sen kalbinde kasavet,eğer sen kalbinde kasavet, kalpte katılık var; kalpte katılık var; vücudunda hastalık,vücudunda hastalık, baş ağrısı, diş ağrısı, karın ağrısı; çeşitli…baş ağrısı, diş ağrısı, karın ağrısı; çeşitli… Rızkında darlık,Rızkında darlık, sıkıntı da var maişetinde…sıkıntı da var maişetinde… Bol ve geniş ve rahat kazanamıyorsun.Bol ve geniş ve rahat kazanamıyorsun. Bunları görüyorsan, Bunları görüyorsan, iyi bilesin ki sen boş, iyi bilesin ki sen boş, faidesiz sözlerlefaidesiz sözlerle vakitlerini zayi ediyorsun da vakitlerini zayi ediyorsun da onun cezası olarakonun cezası olarak kalbinin katılığı, kalbinin katılığı, vücudun hastalığıvücudun hastalığı ve rızkının darlığı ile ve rızkının darlığı ile uyandırılmak isteniyorsun. uyandırılmak isteniyorsun. Bunları sana verirken,

Bunları sana verirken,
Allah seni uyandırmak için yapıyor. Allah seni uyandırmak için yapıyor. Yani sen kendini öyle ufak bir mahlûk sayma!Yani sen kendini öyle ufak bir mahlûk sayma! Sen kâinatın zübdesi,Sen kâinatın zübdesi, kâinat senin içine dürülmüş,kâinat senin içine dürülmüş, dünya ve ahiretin bahtiyar bir mahlûkusun. dünya ve ahiretin bahtiyar bir mahlûkusun. Binâenaleyh, sırf yemenin, içmenin, Binâenaleyh, sırf yemenin, içmenin, zevk u sefânın kurbanı olup da gitme!zevk u sefânın kurbanı olup da gitme! Bazen insan

Bazen insan
“Ben bu kadar iyi bir kimseyim!”“Ben bu kadar iyi bir kimseyim!” diye kendini öyle zanneder de,diye kendini öyle zanneder de, “Acaba bu musibetler “Acaba bu musibetler bana neden ve nereden geliyor?” diye düşünür.bana neden ve nereden geliyor?” diye düşünür. İşte yegâne sebebi,İşte yegâne sebebi, hesaba bile katmak istemediğimizhesaba bile katmak istemediğimiz vakitlerin zayiatınavakitlerin zayiatına sebep olan boş laflardır.sebep olan boş laflardır. Belki ileri gelecek ama

Belki ileri gelecek ama
şu vakit denilen şeyişu vakit denilen şeyi biz hiç bilemiyoruz.biz hiç bilemiyoruz. Vakit nakittir dedikleri; Vakit nakittir dedikleri; bir derenin suyu akar gider.bir derenin suyu akar gider. Böyle bir an evvelBöyle bir an evvel giden suyu bir daha bulamazsın.giden suyu bir daha bulamazsın. Oraya gelen su başka sudur.Oraya gelen su başka sudur. O giden gitti.O giden gitti. Binâenaleyh, vakit de öyle akıyor kiBinâenaleyh, vakit de öyle akıyor ki bir daha onu ele geçirmenin imkânı yok.bir daha onu ele geçirmenin imkânı yok. Bugün yüz bin lirayı kaybetseniz,

Bugün yüz bin lirayı kaybetseniz,
zararı yok.zararı yok. Allah yarın bir kazanç daha ihsan eder,Allah yarın bir kazanç daha ihsan eder, iki yüzü de kazanırsınız. iki yüzü de kazanırsınız. Kaybettiğiniz paranınKaybettiğiniz paranın bir kat mislini,bir kat mislini, daha fazlasını kazanabilirsiniz. daha fazlasını kazanabilirsiniz. Birçok hareketler oluyor, zelzeleler oluyor; Birçok hareketler oluyor, zelzeleler oluyor; evler yıkılıyor, mallar gidiyor,evler yıkılıyor, mallar gidiyor, canlar gidiyor, şunlar oluyor;canlar gidiyor, şunlar oluyor; fakat hepsi telafi oluyor,fakat hepsi telafi oluyor, hepsi yerine geliyor.hepsi yerine geliyor. Fakat vakti bulmanın imkânı yok.Fakat vakti bulmanın imkânı yok. Vakit gitti.Vakit gitti. Onun için, akşamki vaiz efendi

Onun için, akşamki vaiz efendi
konuşurken namazın vakitlerini Cenâb-ı Hakkonuşurken namazın vakitlerini Cenâb-ı Hak tayin etmiş.tayin etmiş. Sabah, öğle,Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı ikindi, akşam, yatsı vakitleri tayin edilmiş.vakitleri tayin edilmiş. Vakit geçti mi,Vakit geçti mi, namaz geçti diyor artık.namaz geçti diyor artık. “—E sonra kılarım!”
“—E sonra kılarım!”
O sonra kıldığın namaz
O sonra kıldığın namaz
o namaz değil artık, geçti o... o namaz değil artık, geçti o... O vaktinde kılınacaktı o zaman. O vaktinde kılınacaktı o zaman. Vaktinde kılamadığın, Vaktinde kılamadığın, geçen namaza geçti diyor. geçen namaza geçti diyor. Bir tanesi de böyle fetva vermiş.Bir tanesi de böyle fetva vermiş. Ama kazalara da cevaz vermişler.Ama kazalara da cevaz vermişler. Fakat bunu anlamak

Fakat bunu anlamak
ve ondan dönmek kadar da zorve ondan dönmek kadar da zor bir şey olmadığını göre gelmekteyiz. bir şey olmadığını göre gelmekteyiz. Bu bir alışkanlık eseri olarakBu bir alışkanlık eseri olarak kim bilir ne zamandan beri devam edegelmiştir.kim bilir ne zamandan beri devam edegelmiştir. Şimdi anladık Şimdi anladık ama terki çok müşküldür.ama terki çok müşküldür. Büyük riyazetlere, Büyük riyazetlere, mücâhedelere, halvetlere,mücâhedelere, halvetlere, uzletlere devam neticesinde,uzletlere devam neticesinde, Cenâb-ı Hakk’ınCenâb-ı Hakk’ın inayetine mazhariyetin ve mücâhededeki azmin inayetine mazhariyetin ve mücâhededeki azmin sayesinde kurtulmak mümkün olabilir.sayesinde kurtulmak mümkün olabilir. Bunlar yapılmadıkça,

Bunlar yapılmadıkça,
kuru kuruya okumakla,kuru kuruya okumakla, dinlemekle veya bilmekledinlemekle veya bilmekle bunları halledip bunları halledip sükût sahibi, vakar sahibi sükût sahibi, vakar sahibi olmak; nefeslerini boşa geçirmeyip olmak; nefeslerini boşa geçirmeyip zikrullah ile meşgul olabilmekzikrullah ile meşgul olabilmek kolay bir şey değildir.kolay bir şey değildir. Herhalde mücâhedelereHerhalde mücâhedelere azm ve sebat ile devam etmek gerekir.azm ve sebat ile devam etmek gerekir. Maazallah bir memleketi

Maazallah bir memleketi
düşman işgal edersedüşman işgal ederse ordunun artık oradan ordunun artık oradan kolayca çıkması mümkün müdür?kolayca çıkması mümkün müdür? Bırakıp gider mi?Bırakıp gider mi? Her halde onu oradan çıkarmak istiyorsak,Her halde onu oradan çıkarmak istiyorsak, ne lazım olursa olsun, ne lazım olursa olsun, kanlı mücâhedelerin neticesindekikanlı mücâhedelerin neticesindeki zafere bağlı olduğu hepimizce malum. zafere bağlı olduğu hepimizce malum. İşte Çanakkale,İşte Çanakkale, işte Anadolu,işte Anadolu, işte Filistin, Kudüs… işte Filistin, Kudüs… Bak hürriyete pabuç bırakan var mı?Bak hürriyete pabuç bırakan var mı? Herhalde mücahedeHerhalde mücahede ile zafere ulaşmak lazım.ile zafere ulaşmak lazım. Yoksa lafla hürriyet olmaz.Yoksa lafla hürriyet olmaz. Aynı bunun gibiAynı bunun gibi nefsin elindennefsin elinden kurtulup insanlıktankurtulup insanlıktan matlub olan kemalimatlub olan kemali elde etmek içinelde etmek için nefis ve şeytanı yenmedikçenefis ve şeytanı yenmedikçe ve bunları mağlup edipve bunları mağlup edip yerlere sermedikçe,yerlere sermedikçe, insan ne dünyadainsan ne dünyada ne de ahirette rahat ve huzur bulamaz. ne de ahirette rahat ve huzur bulamaz. Bunlar ise

Bunlar ise
diğer düşmanlar gibidiğer düşmanlar gibi el ile tutulur ve göz ile görülür el ile tutulur ve göz ile görülür olmadıklarından onlarla mücâhede,olmadıklarından onlarla mücâhede, düşmanlarla yapılan düşmanlarla yapılan mücahededen daha zordur. mücahededen daha zordur. Bir de var ki düşman Bir de var ki düşman bizi mağlup etsebizi mağlup etse en nihayet onların idaresindeen nihayet onların idaresinde gene yaşar ve dünyalıklarımızı temin ederiz. gene yaşar ve dünyalıklarımızı temin ederiz. İşte bugün olduğu gibi. İşte bugün olduğu gibi. Birçok Hristiyan memleketlerinde Birçok Hristiyan memleketlerinde dükkanlar, tüccarlar, sanatkârlar, işçiler mevcut. dükkanlar, tüccarlar, sanatkârlar, işçiler mevcut. Din ve dünyalarını da muhafaza edip durmaktadırlar.Din ve dünyalarını da muhafaza edip durmaktadırlar. Fakat bu nefs-i emmârenin

Fakat bu nefs-i emmârenin
şehveti, gazabı, şehveti, gazabı, kini, hırsı, hasediyle,kini, hırsı, hasediyle, riyakarlığı, kibri, gururu, azametiyle riyakarlığı, kibri, gururu, azametiyle şeytanın da esiri olupşeytanın da esiri olup maazallah bir kere demaazallah bir kere de Allah’ı ve zikrini ve ibadetleri unutturdu muAllah’ı ve zikrini ve ibadetleri unutturdu mu tamam, artık bir şey istemez.tamam, artık bir şey istemez. Onun için gerek Cenâb-ı Hakk’ın

Onun için gerek Cenâb-ı Hakk’ın
ve gerekse Peygamberimiz’inve gerekse Peygamberimiz’in ve büyüklerimizin sözlerine, ve büyüklerimizin sözlerine, nasihatlarına son derece ehemmiyet verip; nasihatlarına son derece ehemmiyet verip; daha küçük yaşından itibarendaha küçük yaşından itibaren nefisle mücahedeye alışmaknefisle mücahedeye alışmak ve ona hiçbir zaman teslim olmamakve ona hiçbir zaman teslim olmamak hem İslamî hem de insani bir vazifedir.hem İslamî hem de insani bir vazifedir. Çok yiyip vücudu semizlendirmek,

Çok yiyip vücudu semizlendirmek,
çok uyuyup ömrü zayi etmekçok uyuyup ömrü zayi etmek ve çok konuşup vakitleri boş yerlere ve çok konuşup vakitleri boş yerlere harcamak, günah yerlerinde geçirmek harcamak, günah yerlerinde geçirmek elbette ne müslümanaelbette ne müslümana ne de insana yakışır bir şey değildir. ne de insana yakışır bir şey değildir. Çünkü müslümanlara öldükten sonrakiÇünkü müslümanlara öldükten sonraki ahiret aleminde ahiret aleminde bu hayatından sorulacak: bu hayatından sorulacak: “—Hayatını nasıl geçirdin?
“—Hayatını nasıl geçirdin?
Paralarını nasıl kazandınParalarını nasıl kazandın ve nerelere harcadın? ve nerelere harcadın? Ömrünü, gençliğini nasıl geçirdin?” Ömrünü, gençliğini nasıl geçirdin?” Sorguların cevabını vermek mecburiyetindedir.
Sorguların cevabını vermek mecburiyetindedir.
İnsan da velev müslüman olmasa bileİnsan da velev müslüman olmasa bile hayvan olmadığı içinhayvan olmadığı için o da hayatından mes’uldür.o da hayatından mes’uldür. Çünkü bu hayattaÇünkü bu hayatta onu bekleyen insani vazifeler doludur. onu bekleyen insani vazifeler doludur. İster bilsin ister bilmesin,cehennem olacağını unutmamalıdır. İster bilsin ister bilmesin,cehennem olacağını unutmamalıdır. insanlık sıfatını taşıdığından dolayı insanlık sıfatını taşıdığından dolayı mutlaka insanca yaşamasımutlaka insanca yaşaması ve insanlığa zararlı değilve insanlığa zararlı değil belki faydalı olarakbelki faydalı olarak yaşaması icab ederken,yaşaması icab ederken, bunu ihmalinden naşibunu ihmalinden naşi mes’uliyeti ağır olup,mes’uliyeti ağır olup, cezasının cehennem olacağını unutmamalıdır. cezasının cehennem olacağını unutmamalıdır. Evet insan belki imansız

Evet insan belki imansız
ve istediği gibi yaşarve istediği gibi yaşar ama muhakkak ölüm ile biten ama muhakkak ölüm ile biten bu hayatın arkasındakibu hayatın arkasındaki ahireti unutmamak gerekir. ahireti unutmamak gerekir. Buna inanmamak ise,Buna inanmamak ise, Allah’ın varlığına inanmamak demektir. Allah’ın varlığına inanmamak demektir. Bundan da daha büyük cahillik Bundan da daha büyük cahillik ve gaflet olamaz.ve gaflet olamaz. Allah razı olsunAllah razı olsun bizleri uyandırmaya bizleri uyandırmaya sa’y ve gayret gösterensa’y ve gayret gösteren bilumum büyüklerimize;bilumum büyüklerimize; eğer onların güzel eserleri olmasaydı,eğer onların güzel eserleri olmasaydı, nefis ve şeytanın bizlerinefis ve şeytanın bizleri bir lokmada yutacaklarından şüphemiz yoktur. bir lokmada yutacaklarından şüphemiz yoktur. Şimdi Ma’rifetname sahibinin

Şimdi Ma’rifetname sahibinin
318. sayfadan itibaren 318. sayfadan itibaren çok konuşmamak içinçok konuşmamak için söylediklerini okuyoruz.söylediklerini okuyoruz. İnsanın kalbinin katı,

İnsanın kalbinin katı,
vücudunun hastavücudunun hasta ve rızkının dar ve rızkının dar ve zor olmasının en birinci sebebive zor olmasının en birinci sebebi ömrünü boşa zayi edip,ömrünü boşa zayi edip, lüzumsuz konuşmalarındandır. lüzumsuz konuşmalarındandır. Sakın sen deme ki Sakın sen deme ki filan ve filanlar filan ve filanlar o kadar gevezeo kadar geveze ve boşboğaz, lafazan oldukları halde;ve boşboğaz, lafazan oldukları halde; hem vücutları çok dinçhem vücutları çok dinç ve rızıkları da çok boldur.ve rızıkları da çok boldur. Ey aziz kardeş!

Ey aziz kardeş!
Bu vücut sağlığıBu vücut sağlığı ve rızık bolluğunun en güzeli hayvanlardadır.ve rızık bolluğunun en güzeli hayvanlardadır. Sen görmüyor musunSen görmüyor musun Eyüp Sultan’daki güvercinlerin yaşayışını.Eyüp Sultan’daki güvercinlerin yaşayışını. Hele Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’dekiHele Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’deki güvercinlerin sayesinde güvercinlerin sayesinde birçok insanlar da yaşıyor. birçok insanlar da yaşıyor. Sakın sen böyle bir hayata özenme.

Sakın sen böyle bir hayata özenme.
Maddi rızıkların ne kıymeti olur. Maddi rızıkların ne kıymeti olur. Onların kıymeti ancak çıkardıklarımız kadardır.Onların kıymeti ancak çıkardıklarımız kadardır. Tenezzül edilecek bir şey değildir. Tenezzül edilecek bir şey değildir. Onu ancak hayvanlar tercih eder. Onu ancak hayvanlar tercih eder. İnsanların tercihiİnsanların tercihi gönüllerinin manevi rızıklarıdır ki,gönüllerinin manevi rızıklarıdır ki, ancak bunlarlaancak bunlarla Hak Subhànehû ve Teàlâ’nın rızasıHak Subhànehû ve Teàlâ’nın rızası ve ahiretin sonsuz nimetleri elde edilebilir.ve ahiretin sonsuz nimetleri elde edilebilir. Bu fani, sonu gelen nimetlerin ne kıymeti var!Bu fani, sonu gelen nimetlerin ne kıymeti var! Öyleyse sen bu ebedi nimetlerden

Öyleyse sen bu ebedi nimetlerden
bizleri mahrum eden çok laftanbizleri mahrum eden çok laftan ve bahusus kardeşler arasınıve bahusus kardeşler arasını açacak olan dedikodudanaçacak olan dedikodudan ve gıybetlerden tamamiyle ve gıybetlerden tamamiyle uzak dur! uzak dur! Zinhar bir müslüman kardeşinin aleyhinde Zinhar bir müslüman kardeşinin aleyhinde hiç konuşma;hiç konuşma; konuşanlara da konuşanlara da müsaade ve müsamaha etme!müsaade ve müsamaha etme! Herkesin kusuru,Herkesin kusuru, günahı kendine aittir.günahı kendine aittir. Sen daima ayıp örtücü ol! Sen daima ayıp örtücü ol! Ayıp açmak,

Ayıp açmak,
kusur u kabahat görmek,kusur u kabahat görmek, kendini bilmemekkendini bilmemek ve görmemekten ileri gelir.ve görmemekten ileri gelir. Bir kere şöyle dikkatle kendimiziBir kere şöyle dikkatle kendimizi yoklayacak olursak, yoklayacak olursak, kim bilir ne kadarkim bilir ne kadar yüz kızartıcı hallerimiz olmuştur.yüz kızartıcı hallerimiz olmuştur. Hiçbir şeyimiz olmasa bileHiçbir şeyimiz olmasa bile gafletimiz yeter. gafletimiz yeter. Eğer kendimiziEğer kendimizi olgun bir insan zannediyorsak,olgun bir insan zannediyorsak, bu da büyük bir hatadır.bu da büyük bir hatadır. Çünkü olgun Çünkü olgun bir efendi, bir efendi, kat’iyyen kimseyi gıybet etmezkat’iyyen kimseyi gıybet etmez ve kusur ve kabahatini açmaz.ve kusur ve kabahatini açmaz. İnsanlar güneş gibi

İnsanlar güneş gibi
faydası ammeye olmalı, faydası ammeye olmalı, geceler gibi de ayıpları örtücü olmalıdır. geceler gibi de ayıpları örtücü olmalıdır. Yağ gibi herkese … Yağ gibi herkese … su gibi de akıp herkesi kandırması gerektir.su gibi de akıp herkesi kandırması gerektir. Böyle olmayıp daBöyle olmayıp da ömürlerini boşuna geçirenlerinömürlerini boşuna geçirenlerin zararı hem kendilerinezararı hem kendilerine hem de örnek oldukları diğer kimseleridir. hem de örnek oldukları diğer kimseleridir. Nitekim hadis-i şerif şöyledir:Nitekim hadis-i şerif şöyledir: “—Ey Ademoğlu!
“—Ey Ademoğlu!
Bu kadar çok laf ile,Bu kadar çok laf ile, söz ile hikmet denilensöz ile hikmet denilen nimeti nasıl umarsın?nimeti nasıl umarsın? Hikmeti kalbinHikmeti kalbin ve lisanın sükûnundan iste. ve lisanın sükûnundan iste. Yani hikmeti ancak o zaman bulabilirsin.Yani hikmeti ancak o zaman bulabilirsin. Hikmet bir nimet ve devlettir ki, Hikmet bir nimet ve devlettir ki, her kime verilirseher kime verilirse o kimseye hayr-ı kesir verilmiş demektir.”o kimseye hayr-ı kesir verilmiş demektir.” Onun için (İnnâ a’taynâ ke’l-kevser)’deki

Onun için (İnnâ a’taynâ ke’l-kevser)’deki
kevser kelimesini tefsir ederken,kevser kelimesini tefsir ederken, Hamdi Efendi tefsirindeHamdi Efendi tefsirinde kevser kelimesinikevser kelimesini hikmet ile tefsir etmiştir.hikmet ile tefsir etmiştir. Hikmet şöyle tarif edilmiş: Hikmet şöyle tarif edilmiş: Adalet, ilim, hilim, Adalet, ilim, hilim, nübüvvet, Kur’an-ı Kerim,nübüvvet, Kur’an-ı Kerim, esas İncil-i Şerif denildiği gibi esas İncil-i Şerif denildiği gibi Allah-u Teàlâ’nınAllah-u Teàlâ’nın hükümlerdeki gayesini hükümlerdeki gayesini şek şüpheden ari olarakşek şüpheden ari olarak anlamak, eşya ve mevcudatı bilmek,anlamak, eşya ve mevcudatı bilmek, hayırlı işleri işlemekhayırlı işleri işlemek ve eşyanın hakîkatınave eşyanın hakîkatına muttali olmak demek. muttali olmak demek. Ayrıca mevcudatın

Ayrıca mevcudatın
ahval ve keyfiyetinden,ahval ve keyfiyetinden, keyfiyet-i hariciye ve bâtıniyyesinden keyfiyet-i hariciye ve bâtıniyyesinden bahseden ilme de hikmet denir.bahseden ilme de hikmet denir. Ulum-u saireUlum-u saire bunun eczasıdır. bunun eczasıdır. Esas olan ilim ilm-i hikmettir.Esas olan ilim ilm-i hikmettir. Cenabı Hakk’a taat, Cenabı Hakk’a taat, fıkıh ilmi, din ilmi,fıkıh ilmi, din ilmi, din ilmiyle amel,din ilmiyle amel, Allah-u Teàlâ’nın emirlerine ittiba,Allah-u Teàlâ’nın emirlerine ittiba, havf u haşyet,havf u haşyet, zekâ, idrak, zekâ, idrak, takva, akıl; işinde,takva, akıl; işinde, söz ve hareketlerindesöz ve hareketlerinde isabet ve tefekkür manalarını da isabet ve tefekkür manalarını da taşır ki hemen her şey de bunun içinde demektir. taşır ki hemen her şey de bunun içinde demektir. Kevserin diğer manalarıyla beraberKevserin diğer manalarıyla beraber bu manada tefsiri yerinde olmuştur.bu manada tefsiri yerinde olmuştur. Binâenaleyh, bulunmaz bir nimetin

Binâenaleyh, bulunmaz bir nimetin
çok konuşan kimselere verilmemesi, çok konuşan kimselere verilmemesi, en büyük bir cezaya çarpılması demektir. en büyük bir cezaya çarpılması demektir. Öyleyse ey muhterem kardeş!Öyleyse ey muhterem kardeş! Sakın nefsine aldanıp da Sakın nefsine aldanıp da aleme kendimi beğendireceğim diye aleme kendimi beğendireceğim diye ağzına geleni söylemeye alışma!ağzına geleni söylemeye alışma! Hem tavsiye hem rica ederim.Hem tavsiye hem rica ederim. Hem kendi ömrünüHem kendi ömrünü hem de başkalarınınhem de başkalarının vakitlerini zayi etmekten kork ve kaçın!vakitlerini zayi etmekten kork ve kaçın! Hadis-i şerifin üçüncü bölümü:

Hadis-i şerifin üçüncü bölümü:
Ey Ademoğlu!

Ey Ademoğlu!
Hiçbir kimseyi ebediyyen gıybet etme! Hiçbir kimseyi ebediyyen gıybet etme! Muhakkak her kim gıybeti terk ederse,Muhakkak her kim gıybeti terk ederse, içinin nuru içinin nuru ve esrarları dışına çıkar,ve esrarları dışına çıkar, herkes istifade eder demektir.herkes istifade eder demektir. Madenlerin yerin altından çıkıp Madenlerin yerin altından çıkıp beşeriyetin faydalandığı gibi beşeriyetin faydalandığı gibi esrar hazineleri esrar hazineleri ve kerametler zahir olur, ve kerametler zahir olur, Hak Sübhànehû ve Teàlâ’yaHak Sübhànehû ve Teàlâ’ya muhabbet zahir olur, muhabbet zahir olur, artar, daim olur.artar, daim olur. Kadr ü kıymeti de o derece yüksek olur.Kadr ü kıymeti de o derece yüksek olur. Hadisin dördüncü bölümü şöyle:

Hadisin dördüncü bölümü şöyle:
Ey Ademoğlu!

Ey Ademoğlu!
Senin lisanın doğru olmadıkça,Senin lisanın doğru olmadıkça, dinin doğru olmaz. dinin doğru olmaz. Dinin doğruluğuDinin doğruluğu lisanın doğruluğuna bağlıdır. lisanın doğruluğuna bağlıdır. Dilin doğru olmaz,Dilin doğru olmaz, kalbin doğru olmadıkça.kalbin doğru olmadıkça. Dilin doğru olması, Dilin doğru olması, kalbin doğru olmasına bağlıymış.kalbin doğru olmasına bağlıymış. Kalbin de doğru olmaz, Kalbin de doğru olmaz, benden hakkıyla utanmadıkça.benden hakkıyla utanmadıkça. kalbin de doğru olmaz.kalbin de doğru olmaz. Az konuşmanın,Az konuşmanın, günahlardan kaçmakgünahlardan kaçmak ve muradlarına nail olmakve muradlarına nail olmak ve insanlarla hüsn-ü muaşeret etmekve insanlarla hüsn-ü muaşeret etmek ve esrarları ve hayırlarıve esrarları ve hayırları muhafaza etmek gibi birçok faydaları vardır.muhafaza etmek gibi birçok faydaları vardır. Zira insanınZira insanın İslâmiyet’i muhafazası,İslâmiyet’i muhafazası, dilini muhafazasına bağlıdır.dilini muhafazasına bağlıdır. İnsanın İslâmiyet’i muhafazası,İnsanın İslâmiyet’i muhafazası, dilini muhafazasına bağlıdır.dilini muhafazasına bağlıdır. Söylerken hayır söyleSöylerken hayır söyle veya sükût eyle! veya sükût eyle! Dil vücudun ufak bir parçasıdır

Dil vücudun ufak bir parçasıdır
fakat kabahati, günahı hepsinden büyüktür. fakat kabahati, günahı hepsinden büyüktür. Ameli, hatası çoktur.Ameli, hatası çoktur. Cennet onunla kazanılır,Cennet onunla kazanılır, cehennem de…cehennem de… Kim ki sükût eder, Kim ki sükût eder, her belâdan necat bulur.her belâdan necat bulur. Kim ki yalan söyler,

Kim ki yalan söyler,
ol hàib u hàsir olur, ol hàib u hàsir olur, zarar ve ziyandadır.zarar ve ziyandadır. Yalan söylemek Yalan söylemek imandan uzaklaşmaktır. imandan uzaklaşmaktır. Yalanın en kötüsü iftiradır. Yalanın en kötüsü iftiradır. Rüyada ziyade söylemekRüyada ziyade söylemek Allah-u Teàlâ’ya iftiradır.Allah-u Teàlâ’ya iftiradır. Gıybet sözlerin en kötüsüdür.

Gıybet sözlerin en kötüsüdür.
İslâm’daki zinadan daha eşed ve haramdır. İslâm’daki zinadan daha eşed ve haramdır. Gıybet olunan mü’mine yardım etmek,Gıybet olunan mü’mine yardım etmek, onu müdafaa etmekonu müdafaa etmek her mü’minin vazifesidir.her mü’minin vazifesidir. Kıyamette Allah-u Teàlâ’nın Kıyamette Allah-u Teàlâ’nın affına mazhar olmaya sebeptir.affına mazhar olmaya sebeptir. Mü’min hiçbir zaman tan edici,

Mü’min hiçbir zaman tan edici,
lânet edici, hayâsız olmaz. lânet edici, hayâsız olmaz. Nası ayıplayan,Nası ayıplayan, o ayıbı işlemedikçe ölmez. o ayıbı işlemedikçe ölmez. Nası ayıplayan,Nası ayıplayan, o ayıbı işlemedikçe ölmez. o ayıbı işlemedikçe ölmez. Kur’an’ı lühûn-u arabi üzerine okuyun!Kur’an’ı lühûn-u arabi üzerine okuyun! Ehl-i fıskın okuduğuEhl-i fıskın okuduğu mûsikî ve tegannî ile okumayın!mûsikî ve tegannî ile okumayın! Kelime-i tayyibe

Kelime-i tayyibe
yani güzel sözyani güzel söz ve sohbetler sadakadır.ve sohbetler sadakadır. Kardeşlerin yüzlerine gülümseyerekKardeşlerin yüzlerine gülümseyerek bakmak da sevaptır.bakmak da sevaptır. Yemek yedirmekYemek yedirmek ve gece namazlarını kılmak,ve gece namazlarını kılmak, güzel ve doğru konuşmak,güzel ve doğru konuşmak, edebe riayetle konuşmak,edebe riayetle konuşmak, Hz. Allah’ın rıza-i şerifini celb eder. Hz. Allah’ın rıza-i şerifini celb eder. Kalbin safâsıKalbin safâsı iki huyda tamam olur.iki huyda tamam olur. Birisi malınınBirisi malının artığını vermekle,artığını vermekle, birisi de sözünün fazlasını tutmakladır.birisi de sözünün fazlasını tutmakladır. Çok gülmek Çok gülmek insanın kalbini öldürür. insanın kalbini öldürür. Çok şaka ve latife kişiyi ateşe götürür.Çok şaka ve latife kişiyi ateşe götürür. Fâsık metholunduğu zaman;

Fâsık metholunduğu zaman;
yani Allah-u Tebâreke ve Teàlâ Hazretleri’ne yani Allah-u Tebâreke ve Teàlâ Hazretleri’ne karşı isyan edip, karşı isyan edip, tâat-ı ilâhiyyeden huruç eden kimsetâat-ı ilâhiyyeden huruç eden kimse metholunduğu zaman,metholunduğu zaman, Cenâb-ı Hak gazap edip Arş-ı A’lâ titrer.Cenâb-ı Hak gazap edip Arş-ı A’lâ titrer. Mü’min’i yüzüne karşı methetmek

Mü’min’i yüzüne karşı methetmek
onu kesmektir.onu kesmektir. Kişi dilini muhafaza etmedikçe,Kişi dilini muhafaza etmedikçe, imanının hakikatını bulamaz. imanının hakikatını bulamaz. Allah hakkı içinAllah hakkı için zindanda hapsolunmaya zindanda hapsolunmaya lisandan daha muhtaç hiçbir şey olmaz. lisandan daha muhtaç hiçbir şey olmaz. Lisanın sükûtu,Lisanın sükûtu, öyle mümtaz bir hikmettir kiöyle mümtaz bir hikmettir ki onu işleyen pek azdır.onu işleyen pek azdır. Zikrullahtan gayrı kelamı çok etme ki

Zikrullahtan gayrı kelamı çok etme ki
kalbin katı olur.kalbin katı olur. Halbuki kalbi katı olanHalbuki kalbi katı olan Allah-u Teàlâ’dan da uzak olur. Allah-u Teàlâ’dan da uzak olur. Lisanına sahip olana müjdeler olsun. Lisanına sahip olana müjdeler olsun. O kimse ki evine sığınıpO kimse ki evine sığınıp nastan uzak durmuştur. nastan uzak durmuştur. Her nimet sahibinin hasetçileri bulunacağından,Her nimet sahibinin hasetçileri bulunacağından, hacetlerinizin hasıl olması için hacetlerinizin hasıl olması için işlerinizi saklayınız, işlerinizi saklayınız, ifşa etmeyiniz. ifşa etmeyiniz. Biz cemaat-i enbiya

Biz cemaat-i enbiya
emrolunmuşuzdur ki,emrolunmuşuzdur ki, nas ile akılları miktarınca konuşalım! nas ile akılları miktarınca konuşalım! Sen bir kavmeSen bir kavme akılları ermediği sözü söyleme!akılları ermediği sözü söyleme! Söylersen o söz Söylersen o söz onların çoğuna fitne olur.onların çoğuna fitne olur. Öyle ise sakın insanlarınÖyle ise sakın insanların akıllarının ermediği şeyleri, akıllarının ermediği şeyleri, esrarı söylemeye kalkma. esrarı söylemeye kalkma. Fitne uyur, Fitne uyur, onu uyandıran lânet olunmuştur.onu uyandıran lânet olunmuştur. Sırları açmak,

Sırları açmak,
ifşa etmek haramdır. ifşa etmek haramdır. İfşa eden pişmandır. İfşa eden pişmandır. Bir kimse, bir kimseyeBir kimse, bir kimseye tenhada bir söz söylese, tenhada bir söz söylese, o söz ona emanettir.o söz ona emanettir. Onu kimseye söylemesin kiOnu kimseye söylemesin ki hıyanetlik etmiş olur.hıyanetlik etmiş olur. Kâmillerin göğüsleri,Kâmillerin göğüsleri, gönülleri esrar hazinesidir. gönülleri esrar hazinesidir. Sıddık-i Ekber RA Efendimiz

Sıddık-i Ekber RA Efendimiz
mübarek ağızlarındamübarek ağızlarında taş saklarlardıtaş saklarlardı ve beyhude söz söylemektenve beyhude söz söylemekten korunurlar idi.korunurlar idi. Ancak zaruret zamanında Ancak zaruret zamanında taşı çıkartıp konuşurdu. taşı çıkartıp konuşurdu. “Dildir ki“Dildir ki insanı belalarainsanı belalara ve kadim cefalara salmıştır.”ve kadim cefalara salmıştır.” diye ahbaplarını da uyandırırdı.diye ahbaplarını da uyandırırdı. İmam-ı Ali KV buyurmuş ki

İmam-ı Ali KV buyurmuş ki
eğer Rasul-i Ekrem SAS Hazretleri’nineğer Rasul-i Ekrem SAS Hazretleri’nin mübarek fem-i saadetlerindenmübarek fem-i saadetlerinden işittiğim esrarıişittiğim esrarı ben size söylesem,ben size söylesem, siz benim yanımdan çıkıp dersiniz ki:siz benim yanımdan çıkıp dersiniz ki: “—Muhakkak Ali kezzabdır!”
“—Muhakkak Ali kezzabdır!”
Bunu kim işitmiştir?
Bunu kim işitmiştir?
Kişi bilmediği şeyinKişi bilmediği şeyin düşmanı olduğunu duyurmuştur.düşmanı olduğunu duyurmuştur. Zeyne’l-Abidin Hazretleri deZeyne’l-Abidin Hazretleri de bunu şiirleriyle açıklamıştır.bunu şiirleriyle açıklamıştır. RE. 219/6 Es-samtu hikemün,

RE. 219/6 Es-samtu hikemün,
ve kalîlün fâilühû; ve kalîlün fâilühû; ve men kesüre kelâmühûve men kesüre kelâmühû fîmâ lâ ya’nîhi, kesüret hatàyâhü. fîmâ lâ ya’nîhi, kesüret hatàyâhü. Ebü’d-Derdâ Hazretlerinin rivayetEbü’d-Derdâ Hazretlerinin rivayet buyurdukları bu hadis şeriftekibuyurdukları bu hadis şerifteki hikemden murad,hikemden murad, ilimden bir hikmet ilimden bir hikmet olduğunu buyurmuşlar.olduğunu buyurmuşlar. Sükût her ne kadar muteber

Sükût her ne kadar muteber
bir meziyet ise debir meziyet ise de bunun tefekkürle birlikte olması arzu edilir.bunun tefekkürle birlikte olması arzu edilir. Tefekkürsüz sükûtlar, Tefekkürsüz sükûtlar, mühim bir mânâ ifade etmez.mühim bir mânâ ifade etmez. Sükûtu isteyenlerinSükûtu isteyenlerin azlığıda ...azlığıda ... Boş sözlerleBoş sözlerle vakitlerini geçirenlerinvakitlerini geçirenlerin hata ve günahlarının da hata ve günahlarının da o nisbette fazla olacağını beyan buyurmuştur.o nisbette fazla olacağını beyan buyurmuştur. Sükûtun faydalarından birisi deSükûtun faydalarından birisi de insanı ekseriyetleinsanı ekseriyetle cehaletten, sefihlikten men eder.cehaletten, sefihlikten men eder. Sükuta hikmet tesmiye olunmasınınSükuta hikmet tesmiye olunmasının sebeplerinden birisi desebeplerinden birisi de hikmetlerin sükût ile beraber olanhikmetlerin sükût ile beraber olan düşüncelerden, düşüncelerden, tefekkürlerden neş’et ettiği içindir.tefekkürlerden neş’et ettiği içindir. Kalpte gayet faydalı nasihatlar,Kalpte gayet faydalı nasihatlar, hikmetler iras ettiğinden dolayıhikmetler iras ettiğinden dolayı kendisine hikem denilmiştir.kendisine hikem denilmiştir. Hz. Enes RA’ın beyan buyurduğu

Hz. Enes RA’ın beyan buyurduğu
bu hadis-i şerif,bu hadis-i şerif, bize sükûtun ne demek olduğunubize sükûtun ne demek olduğunu güzel bir şekilde anlatmaktadır.güzel bir şekilde anlatmaktadır. Sükût olmadıkçaSükût olmadıkça diğer güzel ahlakların bulunması çok müşküldür.diğer güzel ahlakların bulunması çok müşküldür. Zira lisanZira lisan insanın tercümanıdır. insanın tercümanıdır. Lisan insanın tercümanıdır.Lisan insanın tercümanıdır. İnsanın kemâli, İnsanın kemâli, kelâmının azlığındadır.kelâmının azlığındadır. İnsanın kemâli, İnsanın kemâli, kelâmının azlığındadır.kelâmının azlığındadır. Binâenaleyh sükût halini muhafaza

Binâenaleyh sükût halini muhafaza
edenlerin halleriedenlerin halleri mestur kalır.mestur kalır. Ne olduklarının bilinmesi müşküldür.Ne olduklarının bilinmesi müşküldür. Fakat konuşan kimselerinFakat konuşan kimselerin sözlerinden,sözlerinden, nasıl adam olduklarınasıl adam oldukları derhal anlaşılır.derhal anlaşılır. Binâenaleyh sükûtBinâenaleyh sükût cahilin cehlini örter.cahilin cehlini örter. İlim sahipleri için de güzel bir zînettir.İlim sahipleri için de güzel bir zînettir. Binâenaleyh vakarBinâenaleyh vakar ve sükûnet sahiplerininve sükûnet sahiplerinin konuşmaları da gayet basiretkonuşmaları da gayet basiret üzerinde olması gerektir.üzerinde olması gerektir. Konuşmalar ekseriyetle insanıKonuşmalar ekseriyetle insanı nefsini kontrol etmekten uzaklaştırır. nefsini kontrol etmekten uzaklaştırır. Halbuki başlıca vazifelerimizden birisi de Halbuki başlıca vazifelerimizden birisi de nefsimizi kontroldürnefsimizi kontroldür ve kendisiyle Rabbi arasındakive kendisiyle Rabbi arasındaki hâlâtın muhafazasınahâlâtın muhafazasına ancak sükûtla imkân bulunabilir.ancak sükûtla imkân bulunabilir. Bu imkânı elden çıkarmamak için,Bu imkânı elden çıkarmamak için, her mü’min ü muvahhide yakışan şeyher mü’min ü muvahhide yakışan şey sükûttur vesselâm.sükûttur vesselâm. Az konuşmak,Az konuşmak, günahlardan korunmayı da günahlardan korunmayı da mûcib olur.mûcib olur. Ey aziz, ehlullah demişler ki…Ey aziz, ehlullah demişler ki… Hep böyle söyler kendisi.Hep böyle söyler kendisi. Kendinden demiyor yani,Kendinden demiyor yani, ehlullah diyor diye söylüyor.ehlullah diyor diye söylüyor. Ehlullah demişler ki:Ehlullah demişler ki: “—Bu zaman sükût zamanıdır.
“—Bu zaman sükût zamanıdır.
Evlere mülâzemet zamanıdır.Evlere mülâzemet zamanıdır. İnsan iki küçük parçanın idaresi altındadır. İnsan iki küçük parçanın idaresi altındadır. Bunlardan biri yürektir,Bunlardan biri yürektir, diğeri de dildir.diğeri de dildir. Gerçi tekellüm insanda keramettir, Gerçi tekellüm insanda keramettir, lâkin sükût her belâdan selâmettir.lâkin sükût her belâdan selâmettir. Lisan insanın mizanıdır.Lisan insanın mizanıdır. Bir aslandır ki, onu bırakmakBir aslandır ki, onu bırakmak çok tehlikeli, ziyandır.çok tehlikeli, ziyandır. Sükut vakar elbisesidir,Sükut vakar elbisesidir, özür dilemene lüzum bırakmaz.özür dilemene lüzum bırakmaz. Söylemediğin söz

Söylemediğin söz
kendi hükmündedir.kendi hükmündedir. Söylersen sözünün hükmü altına girersin.Söylersen sözünün hükmü altına girersin. Az konuşan pişmanlıktan emin olur.Az konuşan pişmanlıktan emin olur. kimin ki sükûtu uzundur, kimin ki sükûtu uzundur, onun kadri cemîldir.onun kadri cemîldir. Kim ki her zaman ayıp örtücüdür, Kim ki her zaman ayıp örtücüdür, onun da ayıpları onun da ayıpları örtülü kalır vesselâm.örtülü kalır vesselâm. Bu uzayacak.

Bu uzayacak.
Devam edersek, hatmimizi okumaya vakit kalmaz. Devam edersek, hatmimizi okumaya vakit kalmaz. Gerisini de inşâallah gelecek dersimizde okuruz.Gerisini de inşâallah gelecek dersimizde okuruz. Li’llâhi’l-fâtihah!Li’llâhi’l-fâtihah!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2