Namaz Vakitleri

5 Cemâziye'l-Âhir 1446
06 Aralık 2024
İmsak
06:36
Güneş
08:08
Öğle
13:00
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Namazda İncelikler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Ramazan 1413 / 21.03.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namazda Tükürülmemesi, Namazın Nasıl Kılınacağı, Peygamber SAS Efendimiz İçin Vesîleyi İsteyin!, Cenaze İçin Duanızı İçten | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Namazda İncelikler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Ramazan 1413 / 21.03.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namazda Tükürülmemesi, Namazın Nasıl Kılınacağı, Peygamber SAS Efendimiz İçin Vesîleyi İsteyin!, Cenaze İçin Duanızı İçten | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fî-hi alâ külli hâlin ve fî-külli hîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fî-hi alâ külli hâlin ve fî-külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne tâci ruûsina ve tabîb-i kulûbinâVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne tâci ruûsina ve tabîb-i kulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihîve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fe-yâ eyyühe'l-ihvân fe'lemû enne efdale'l-hadîsi kitâbullahFe-yâ eyyühe'l-ihvân fe'lemû enne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemeve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle bid'atin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ sallayte fe-lâ tebzukanne beyne yedeyke ve lâ an-yemînike velâkinib'zukİzâ sallayte fe-lâ tebzukanne beyne yedeyke ve lâ an-yemînike velâkinib'zuk tilkâe şimâlike in kâne fâriğan ve illâ fetahte kademike'l-yusrâ ve'd-lukhu. tilkâe şimâlike in kâne fâriğan ve illâ fetahte kademike'l-yusrâ ve'd-lukhu.

Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize, üzerimize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize, üzerimize olsun. Rabbimiz dünyanın ve âhiretin bildiğimiz bilmediğimiz her türlü hayırlarına,Rabbimiz dünyanın ve âhiretin bildiğimiz bilmediğimiz her türlü hayırlarına, iyiliklerine cümlemizi erdirsin.iyiliklerine cümlemizi erdirsin. Dünyanın ve âhiretin her türlü şerlerinden, kötülüklerinden cümlemizi korusun. Dünyanın ve âhiretin her türlü şerlerinden, kötülüklerinden cümlemizi korusun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîfleriniPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak üzere toplanmış bulunuyoruz.okumak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önce Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına geçmeden önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ruh-i pâkinePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ruh-i pâkine bizlerden âcizâne hediye olsun diye ve onun âli'nin, ashâbının, etbâının bizlerden âcizâne hediye olsun diye ve onun âli'nin, ashâbının, etbâının cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin ve eseri telif eylemişcümle sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin ve eseri telif eylemiş Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddîn hocamızın ve kendisinden yetiştiğimiz, feyz aldığımızGümüşhaneli Ahmed Ziyâüddîn hocamızın ve kendisinden yetiştiğimiz, feyz aldığımız Mehmed Zahid-i Bursevî hocamızın hâsseten ruhlarına hediye olsun,Mehmed Zahid-i Bursevî hocamızın hâsseten ruhlarına hediye olsun, bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet eden alimlerin, ravilerin, hadisçilerin,bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet eden alimlerin, ravilerin, hadisçilerin, muhaddislerin ruhları şâd olsun diye,muhaddislerin ruhları şâd olsun diye, şu beldeleri fethedip bize emanet ve yâdigâr bırakmış olan ecdadımızın, fatihlerin, şehitlerin,şu beldeleri fethedip bize emanet ve yâdigâr bırakmış olan ecdadımızın, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye,gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, İskender Paşa'nın ruhu için ve camimizin çevresinde metfun olanların ruhları için,İskender Paşa'nın ruhu için ve camimizin çevresinde metfun olanların ruhları için, beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyâ Yuşa aleyhisselam, sahabeden Ebû Eyyûb el-Ensârî ve beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyâ Yuşa aleyhisselam, sahabeden Ebû Eyyûb el-Ensârî ve sair ashâb-ı kirâmın ruhları için,sair ashâb-ı kirâmın ruhları için, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye buraya gelmiş siz kardeşlerimizin de uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye buraya gelmiş siz kardeşlerimizin de bütün geçmişlerinin, yakınlarının ruhları şâd olsun, kabirleri nur dolsun,bütün geçmişlerinin, yakınlarının ruhları şâd olsun, kabirleri nur dolsun, nurları ve sürurları, sevinçleri ziyade olsun, kabir istirahatleri artsın, nurları ve sürurları, sevinçleri ziyade olsun, kabir istirahatleri artsın, Allahu Teâlâ hazretleri makamlarını daha yüksek eylesin diye,Allahu Teâlâ hazretleri makamlarını daha yüksek eylesin diye, bize de hayatımızda iyi bir kul olmayı nasip eylesin, bize de hayatımızda iyi bir kul olmayı nasip eylesin, ömrümüzü Kur'ân-ı Kerîm'in ışığı ile Peygamber Efendimiz'in sünneti yolunda geçirmeyiömrümüzü Kur'ân-ı Kerîm'in ışığı ile Peygamber Efendimiz'in sünneti yolunda geçirmeyi ve hiç boş geçirmemeyi, Ümmet-i Muhammed için, kendimiz ve yakınlarımız,ve hiç boş geçirmemeyi, Ümmet-i Muhammed için, kendimiz ve yakınlarımız, dünyamız ve ahiretimiz için daima faydalı şeylerle meşgul olmamızı nasip eylesin diye,dünyamız ve ahiretimiz için daima faydalı şeylerle meşgul olmamızı nasip eylesin diye, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okuyalım, öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okuyalım, öyle başlayalım.

Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 52. sayfasının 9. hadisindeyiz.Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 52. sayfasının 9. hadisindeyiz. Hadisin çok kaynakları var, hadisten sonra uzun sıralanmış.Hadisin çok kaynakları var, hadisten sonra uzun sıralanmış. Ahmed b. Hanbel'de, Ebû Davud'da vesaire de var. Muhterem kardeşlerim! Ahmed b. Hanbel'de, Ebû Davud'da vesaire de var.

Muhterem kardeşlerim!

İslâm dini niye Arabistan'da çıktı? İslâm dini niye Arabistan'da çıktı?

Allah bilir; çok hikmetleri, sebepleri vardır.Allah bilir; çok hikmetleri, sebepleri vardır. O zamana kadar hiçbir Peygamber'in gitmemiş olduğu bir yerde çıktı ve çok görgüsüz,O zamana kadar hiçbir Peygamber'in gitmemiş olduğu bir yerde çıktı ve çok görgüsüz, medeni seviyesi çok fakir, çok düşük, imkanları çok az olan;medeni seviyesi çok fakir, çok düşük, imkanları çok az olan; o bakımdan kimsenin sıcağından, susuzluğundan, kötü şeyinden [havasından] dolayıo bakımdan kimsenin sıcağından, susuzluğundan, kötü şeyinden [havasından] dolayı rağbet etmediği bir yerde İslâm yerleşti, gelişti, bitti, büyüdü.rağbet etmediği bir yerde İslâm yerleşti, gelişti, bitti, büyüdü. Cihanı dalları, gölgesi, şânı, şevketi kapladı, her tarafı tuttu. Cihanı dalları, gölgesi, şânı, şevketi kapladı, her tarafı tuttu.

İnsanlar tabii güzel vadilerde, mâmur yerlerde, eskiden beri dünyanın manzarası,İnsanlar tabii güzel vadilerde, mâmur yerlerde, eskiden beri dünyanın manzarası, latîf havası, suyu, âb-ı, havası güzel yerlerinde yerleşmişler...latîf havası, suyu, âb-ı, havası güzel yerlerinde yerleşmişler... Oralara kim gider sıcakta, kim dayanabilir o mahrumiyete?Oralara kim gider sıcakta, kim dayanabilir o mahrumiyete? Ancak tek tük su olan, birkaç ağaç biten yerlerde yaşamışlar,Ancak tek tük su olan, birkaç ağaç biten yerlerde yaşamışlar, ya da su, yağmur olmadığı zaman otlar sararınca,ya da su, yağmur olmadığı zaman otlar sararınca, bir yeri bırakıp öbür tarafa giden göçebeler, yani bedevî, çölde dolaşan insanlar yaşamış. bir yeri bırakıp öbür tarafa giden göçebeler, yani bedevî, çölde dolaşan insanlar yaşamış.

Bunlar bilgi, görgü, ahlâk bakımından çok zayıf insanlar ama bu neyi gösteriyor? Bunlar bilgi, görgü, ahlâk bakımından çok zayıf insanlar ama bu neyi gösteriyor?

İslâm'ın büyüklüğünü gösteriyor. Yani öyle bir kavme, cahiliye çağı yaşayan, çocuklarını gömen,İslâm'ın büyüklüğünü gösteriyor. Yani öyle bir kavme, cahiliye çağı yaşayan, çocuklarını gömen, kız çocuklarını toprağı kazıp da diri diri gömen, kız çocuğu olduğu zaman kız çocuklarını toprağı kazıp da diri diri gömen, kız çocuğu olduğu zaman kız çocuğum oldu diye utancından insanlar arasına çıkamayan,kız çocuğum oldu diye utancından insanlar arasına çıkamayan, kız çocuklarını hakir gören bir kavmi dünyanın en medenî kavmi, kız çocuklarını hakir gören bir kavmi dünyanın en medenî kavmi, en pis kavmini en temiz kavmi hâline İslâm terbiyesi değiştirdi getirdi. en pis kavmini en temiz kavmi hâline İslâm terbiyesi değiştirdi getirdi. Bu İslâm'ın büyüklüğünü gösteriyor; tesir o kadar muazzam ki en kötü numune, en iyi oluyor.Bu İslâm'ın büyüklüğünü gösteriyor; tesir o kadar muazzam ki en kötü numune, en iyi oluyor. Nerdeyse bakır altın oluyor. Cüruf altın oluyor, sâfîleşiyor. Bu İslâm'ın büyüklüğünü gösteriyor. Nerdeyse bakır altın oluyor. Cüruf altın oluyor, sâfîleşiyor. Bu İslâm'ın büyüklüğünü gösteriyor.

Efendimiz bunu nasıl yaptı? İslâm'ı koca Arabistan'a yaymış.Efendimiz bunu nasıl yaptı?

İslâm'ı koca Arabistan'a yaymış.
Geçen gün duyduğum zaman hayret ettim, o kadar savaş yaptı 200 küsur kişi ölmüş. Geçen gün duyduğum zaman hayret ettim, o kadar savaş yaptı 200 küsur kişi ölmüş. Çok insan ölmemiş. Kan dökmeden... Evet, savaşlar olmuş vesaire ama çok,Çok insan ölmemiş. Kan dökmeden... Evet, savaşlar olmuş vesaire ama çok, çok güzel idare ederek, kan dökmeden, ancak çok azılıları öldürerek,çok güzel idare ederek, kan dökmeden, ancak çok azılıları öldürerek, çok güzel bir tarzda İslâm'ı yaymış ve o insanlara medeniyeti öğretmiş. çok güzel bir tarzda İslâm'ı yaymış ve o insanlara medeniyeti öğretmiş.

Temizlenmeyi, güzellikleri öğretmiş; ahlakın, kalbin güzelleşmesini öğretmişTemizlenmeyi, güzellikleri öğretmiş; ahlakın, kalbin güzelleşmesini öğretmiş ve muazzam, muhteşem insanlar, çok büyük alimler,ve muazzam, muhteşem insanlar, çok büyük alimler, asırlar boyu yazdıkları eserler okunan çok kimseler yetişmiş.asırlar boyu yazdıkları eserler okunan çok kimseler yetişmiş. O ümmîlerin, cahillerin arasından öyle insanlar yetişmiş ki bunlarO ümmîlerin, cahillerin arasından öyle insanlar yetişmiş ki bunlar dünyanın her yerine medeniyet götürmüşler. dünyanın her yerine medeniyet götürmüşler.

Avrupa'da çok berbat durumdaymış, oraya da medeniyeti götürmüşler.Avrupa'da çok berbat durumdaymış, oraya da medeniyeti götürmüşler. Afrika'ya, Asya'ya, dünyanın her yerine, Mısır'a götürmüşler.Afrika'ya, Asya'ya, dünyanın her yerine, Mısır'a götürmüşler. Mısır'da kıtlık olduğu zaman, yine kıtlık oldu, nehir kız istiyor diye zavallı kızcağızı,Mısır'da kıtlık olduğu zaman, yine kıtlık oldu, nehir kız istiyor diye zavallı kızcağızı, kızlarından bir tanesini seçip Nil nehrine merasimle atarlarmış. Vahşet!.. kızlarından bir tanesini seçip Nil nehrine merasimle atarlarmış. Vahşet!..

Seyahatname yazmış olan İbn Fadlan diye bir büyük seyyah var; Sibirya taraflarında öyle şeyler anlatıyor ki...Seyahatname yazmış olan İbn Fadlan diye bir büyük seyyah var; Sibirya taraflarında öyle şeyler anlatıyor ki... Oraları gezmiş, Moskova'nın kuzeyindeki o kâfir kabilelerin adetlerini anlatıyor.Oraları gezmiş, Moskova'nın kuzeyindeki o kâfir kabilelerin adetlerini anlatıyor. Dinî merasim diye bir kadını neler neler yaptıktan, ne rezaletlerden sonra,Dinî merasim diye bir kadını neler neler yaptıktan, ne rezaletlerden sonra, içki içire içire merasim olarak nasıl öldürdüklerini anlatıyor. Ne kadar vahşet!..içki içire içire merasim olarak nasıl öldürdüklerini anlatıyor. Ne kadar vahşet!.. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. İnsanın tüyleri diken diken oluyor.

Elhamdulillah alâ nimeti'l-islâm ki, Allah'a hamd ü senâlar olsun ki, dünyaya İslâm gelmiş kiElhamdulillah alâ nimeti'l-islâm ki, Allah'a hamd ü senâlar olsun ki, dünyaya İslâm gelmiş ki insanlar cahillikten, vahşilikten, hunharlıktan, gaddarlıktan onun sayesinde kurtulmuşlar. insanlar cahillikten, vahşilikten, hunharlıktan, gaddarlıktan onun sayesinde kurtulmuşlar.

Ama nasıl öğretmiş Efendimiz? Çocuğunu terbiye eder gibi;Ama nasıl öğretmiş Efendimiz?

Çocuğunu terbiye eder gibi;
el, ağız, burun yıkamasını, taranmasını, misvak kullanmasını her şeyini öğreterek...el, ağız, burun yıkamasını, taranmasını, misvak kullanmasını her şeyini öğreterek... Düşünebiliyor musunuz, Peygamber Efendimiz o devirde o kadar mahrumiyetli bir yerde misvak kullandırıyor.Düşünebiliyor musunuz, Peygamber Efendimiz o devirde o kadar mahrumiyetli bir yerde misvak kullandırıyor. Ağzınız temiz olsun diyor. Ağız temizliği 1400 yıl önce kimsenin hatırında hayalinde yokken,Ağzınız temiz olsun diyor. Ağız temizliği 1400 yıl önce kimsenin hatırında hayalinde yokken, ağız temizliğine önem veren ve inci gibi dişlere sahip olan bir ümmet meydana getiriyor. ağız temizliğine önem veren ve inci gibi dişlere sahip olan bir ümmet meydana getiriyor.

Neden? Misvak denilen ot, kökü veya dalı öyle bir özelliklere sahipmiş ki,Neden?

Misvak denilen ot, kökü veya dalı öyle bir özelliklere sahipmiş ki,
doktor arkadaşlar söylüyorlar, içinde dişlerin çürümesine sebep olan asitleri söndüren maddesi var.doktor arkadaşlar söylüyorlar, içinde dişlerin çürümesine sebep olan asitleri söndüren maddesi var. Antiseptik yani mikrop öldüren özellikleri var. İşte dal, o dalı kesecek ağzını onunla temizleyecek;Antiseptik yani mikrop öldüren özellikleri var. İşte dal, o dalı kesecek ağzını onunla temizleyecek; diş etleri sağlam, ağzı sıhhatli, dişleri inci gibi bembeyaz pırıl pırıl, kokmayan temiz bir ağız...diş etleri sağlam, ağzı sıhhatli, dişleri inci gibi bembeyaz pırıl pırıl, kokmayan temiz bir ağız... Her şeyin temizliğine ne kadar önem vermiş. Neye önem vermiş? Her şeyin temizliğine ne kadar önem vermiş.

Neye önem vermiş?

Koltuk altlarının, kasıkların kazınmasını önem vermiş;Koltuk altlarının, kasıkların kazınmasını önem vermiş; tırnakların kesilmesini öğretmiş, her şeyi öğretmiş...tırnakların kesilmesini öğretmiş, her şeyi öğretmiş... Tabii insan bebeğini yetiştirirken altını temizliyor, çişini kakasını annesi bakıyor temizliyor,Tabii insan bebeğini yetiştirirken altını temizliyor, çişini kakasını annesi bakıyor temizliyor, tırnağını kesiyor vesaire... Evlat yetiştirmek kolay değil. tırnağını kesiyor vesaire... Evlat yetiştirmek kolay değil.

Ümmet yetiştirmek daha zor çünkü insanların içinde hepsinin aklı başka başka.Ümmet yetiştirmek daha zor çünkü insanların içinde hepsinin aklı başka başka. Akıllısı delisi var, anlayanı anlamayanı var.Akıllısı delisi var, anlayanı anlamayanı var. Peygamber Efendimiz'in yakasına yapışıp ensesi acıyacak kadar sıktırıp; Peygamber Efendimiz'in yakasına yapışıp ensesi acıyacak kadar sıktırıp;

Yâ Resûlallah! Şöyle mi böyle mi? Ya mübarek dur, karşındaki peygamber...Yâ Resûlallah! Şöyle mi böyle mi?

Ya mübarek dur, karşındaki peygamber...
Yani nasıl muamele edeceğini bilmeyeni var. Hutbedeyken çıkıp; Yani nasıl muamele edeceğini bilmeyeni var. Hutbedeyken çıkıp;

Yâ Resûlallah! Bilmem ne filan diye laf söyleyenleri var. Yâ Resûlallah! Bilmem ne filan diye laf söyleyenleri var.

Müslümanlar ibadet etsin diye mescit bina edilmiş ama bizim mescitlerimiz gibi kapalı değil;Müslümanlar ibadet etsin diye mescit bina edilmiş ama bizim mescitlerimiz gibi kapalı değil; hayvan, keçi filan atlayıp girmesin içeriye diye etrafı çitle çevrilmiş;hayvan, keçi filan atlayıp girmesin içeriye diye etrafı çitle çevrilmiş; hurma dallarıyla gölgelendirilmiş; zemini kum...hurma dallarıyla gölgelendirilmiş; zemini kum... Öyle nerede, halıyı kim döşeyecekte kim koyacak oraya? Halıyı, kumaşı nerede bulacaklar? Öyle nerede, halıyı kim döşeyecekte kim koyacak oraya? Halıyı, kumaşı nerede bulacaklar?

Hayvanları kurban ettikleri zaman derilerini kuruturlar, terbiye ederlermiş;Hayvanları kurban ettikleri zaman derilerini kuruturlar, terbiye ederlermiş; bir kısmı deriden elbise yaparlarmış. Temiz, temiz ama yağmur yağdığı zamanbir kısmı deriden elbise yaparlarmış. Temiz, temiz ama yağmur yağdığı zaman zavallıların elbiseleri yünden, deriden olduğu için, ne kadar kesseler de,zavallıların elbiseleri yünden, deriden olduğu için, ne kadar kesseler de, tüyü az olsa da mescidin içi ağıl gibi kokarmış. Koyun kokusu... Temiz ama kokusu öyle olurmuş. tüyü az olsa da mescidin içi ağıl gibi kokarmış. Koyun kokusu... Temiz ama kokusu öyle olurmuş.

Bu hadîs-i şerîfi anlatmak için bu ön [bilgiyi] anlattım.Bu hadîs-i şerîfi anlatmak için bu ön [bilgiyi] anlattım. "Namaz kılarken pat önünüze tükürmeyin." diyor."Namaz kılarken pat önünüze tükürmeyin." diyor. Halbuki başka hadîs-i şerîften biliyoruz ki, insan mescide tükürürse, arş-ı âlâ zangır zangır titrer.Halbuki başka hadîs-i şerîften biliyoruz ki, insan mescide tükürürse, arş-ı âlâ zangır zangır titrer. Doğru bir şey değil ama e adamlar adam olacaklar, daha adam olmadılar;Doğru bir şey değil ama e adamlar adam olacaklar, daha adam olmadılar; yavaş yavaş yetişecekler, Peygamber Efendimiz onları yetiştirecek. yavaş yavaş yetişecekler, Peygamber Efendimiz onları yetiştirecek.

"Önünüze tükürmeyin." diyor. Çünkü zaten kıble tarafı muhteremdir."Önünüze tükürmeyin." diyor. Çünkü zaten kıble tarafı muhteremdir. Normal zamanda da, mescidin dışındayken de kıble tarafına zaten tükürülmez.Normal zamanda da, mescidin dışındayken de kıble tarafına zaten tükürülmez. Yüz numaranın yönü, önü ve arkası o tarafa dönük olmaz. Kıble, kıble tarafı çok muhterem.Yüz numaranın yönü, önü ve arkası o tarafa dönük olmaz. Kıble, kıble tarafı çok muhterem. "Öne tükürmeyecek... Sağa da tükürmeyecek, sağ da muhterem. "Öne tükürmeyecek... Sağa da tükürmeyecek, sağ da muhterem. Eğer boşsa sol tarafa, sol ayağının olduğu yere tükürsün Eğer boşsa sol tarafa, sol ayağının olduğu yere tükürsün sonra da üstünü kumla örtüversin." diyor ki, meydanda bir şey kalmasın diye. sonra da üstünü kumla örtüversin." diyor ki, meydanda bir şey kalmasın diye.

Doğrusu sıra sıra, adım adım söyleyelim; "Hınkırması, tükürmesi geldiği zaman kendisini tutarsa,Doğrusu sıra sıra, adım adım söyleyelim; "Hınkırması, tükürmesi geldiği zaman kendisini tutarsa, hatta dışarıyı kirletmektense [tükrüğünü] yutarsa, ona çok şifa olur,hatta dışarıyı kirletmektense [tükrüğünü] yutarsa, ona çok şifa olur, çok sevap olur." diye bildirdiği hadisler var.çok sevap olur." diye bildirdiği hadisler var. "Tükürürse arş-ı âlâ zangırdar." Yani iyi bir şey yapmadığını bildiren hadîs-i şerîfler var. "Tükürürse arş-ı âlâ zangırdar." Yani iyi bir şey yapmadığını bildiren hadîs-i şerîfler var. "E bütün bunlara rağmen ille şey yapacaksa [tükürecekse]"E bütün bunlara rağmen ille şey yapacaksa [tükürecekse] -toprak ya- toprağın üstünde durmasın ayağı ile kumla kapatsın, örtsün." diye-toprak ya- toprağın üstünde durmasın ayağı ile kumla kapatsın, örtsün." diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tavsiye etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tavsiye etmiş.

Tabii oralardan buralara gelmişiz, şimdi yirminci asırda yaşıyoruz, çok imkânlara sahibiz.Tabii oralardan buralara gelmişiz, şimdi yirminci asırda yaşıyoruz, çok imkânlara sahibiz. Bizim imkânlarımız çok fazla; soframızdaki, evlerimizdeki, gardıroplardaki imkânlar… Bizim imkânlarımız çok fazla; soframızdaki, evlerimizdeki, gardıroplardaki imkânlar…

Köyde ben hatırlarım, çeşme 15 dakika aşağı çukurda.Köyde ben hatırlarım, çeşme 15 dakika aşağı çukurda. Oradan testiyi dolduracaksın, eve getireceksin, suyu öyle kullanacaksın, evde su yok...Oradan testiyi dolduracaksın, eve getireceksin, suyu öyle kullanacaksın, evde su yok... Su bol olsa, gittiğin zaman suyu alsan canına minnet...Su bol olsa, gittiğin zaman suyu alsan canına minnet... Bir de orada iki-üç saat kuyruğa gireceksin, ondan sonra su iğne gibi akar, bekleyeceksin...Bir de orada iki-üç saat kuyruğa gireceksin, ondan sonra su iğne gibi akar, bekleyeceksin... Şimdi evinde açıyorsun musluğu sıcak su soğuk su, sular şarıl şarıl akıyor. Şimdi evinde açıyorsun musluğu sıcak su soğuk su, sular şarıl şarıl akıyor.

Eskiden birisi birisine evlilik teklif ederken dermiş ki; Eskiden birisi birisine evlilik teklif ederken dermiş ki;

Ya gel benim teklifimi kabul et, ben senin nikâhına talibim, seninle evleneceğim,Ya gel benim teklifimi kabul et, ben senin nikâhına talibim, seninle evleneceğim, seni nikâhlım olarak almak istiyorum.seni nikâhlım olarak almak istiyorum. Sana çok iyi bakacağım; elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyeceğim..."Sana çok iyi bakacağım; elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyeceğim..." Şimdi her şey bol elhamdülillah. İşte bu eski halleri de göz önüne getirelim de anlayalım... Şimdi her şey bol elhamdülillah. İşte bu eski halleri de göz önüne getirelim de anlayalım...

Şimdi Peygamber Efendimiz'in mescidine gidiyorsunuz, bir ucundan kapıdan giriyorsunuz;Şimdi Peygamber Efendimiz'in mescidine gidiyorsunuz, bir ucundan kapıdan giriyorsunuz; Bismillâhirrahmânirrahîm. Namaz kılacağınız yere gidinceye kadar yoruluyorsunuz;Bismillâhirrahmânirrahîm. Namaz kılacağınız yere gidinceye kadar yoruluyorsunuz; yürü Allah'ım, yürü Allah'ım yürü... Direkler, mermerler... pırıl pırıl, tertemiz.yürü Allah'ım, yürü Allah'ım yürü... Direkler, mermerler... pırıl pırıl, tertemiz. O Pakistanlı, Bangladeşli temizleyiciler suları, deterjanları dökerler, silerler süpürürler,O Pakistanlı, Bangladeşli temizleyiciler suları, deterjanları dökerler, silerler süpürürler, gıcır gıcır parlatırlar, pırıl pırıl... İnsan mermerlere şöyle gözün alabildiğine kadar bir baktı mı,gıcır gıcır parlatırlar, pırıl pırıl... İnsan mermerlere şöyle gözün alabildiğine kadar bir baktı mı, iki tarafta direkler sonsuza kadar, önünde de mermer havuz gibi böyle... iki tarafta direkler sonsuza kadar, önünde de mermer havuz gibi böyle... Nerede, nerede o eski mahrumiyet!.. Nerede, nerede o eski mahrumiyet!..

Peygamber Efendimiz'in hücrelerini, evinin odalarını yıkacakları zaman -Yıkmışlar...Peygamber Efendimiz'in hücrelerini, evinin odalarını yıkacakları zaman -Yıkmışlar... Keşke yıkmasalardı, aynen kalsaydı, mescidi öbür tarafa doğru büyütselerdi.Keşke yıkmasalardı, aynen kalsaydı, mescidi öbür tarafa doğru büyütselerdi. Yıkmışlar, onu koruyamamışlar, ona ayrıca ağlamak lazım.Yıkmışlar, onu koruyamamışlar, ona ayrıca ağlamak lazım. Fakat yıkarken- o zamanın müslümanları ağlaşmışlar. Fakat yıkarken- o zamanın müslümanları ağlaşmışlar.

Hatıralar gidiyor, izler siliniyor o ayrı. Neden ağlaşmışlar, onların ağlaması neden? Hatıralar gidiyor, izler siliniyor o ayrı. Neden ağlaşmışlar, onların ağlaması neden?

Ağlamaları, keşke bunlar yıkılmasaydı da millet Peygamber Efendimiz'in odalarınınAğlamaları, keşke bunlar yıkılmasaydı da millet Peygamber Efendimiz'in odalarının nasıl sandık gibi küçücük küçücük olduğunu, ne kadar daracık, nasıl sandık gibi küçücük küçücük olduğunu, ne kadar daracık, ancak içinde bir insanın uzanabileceği kadar küçük olduğunu;ancak içinde bir insanın uzanabileceği kadar küçük olduğunu; nasıl mütevâzi, basit, sade bir yaşayış içinde olduğunu görseydi... nasıl mütevâzi, basit, sade bir yaşayış içinde olduğunu görseydi...

İsteseydi, bir güzel nizam, güzel bir ev yapacak parası yok muydu? İsteseydi, bir güzel nizam, güzel bir ev yapacak parası yok muydu?

Vardı. Para eline bazen yığınla, sürüler halinde gelirdi;Vardı. Para eline bazen yığınla, sürüler halinde gelirdi; ganimet olarak veyahut daha başka hediyeler şeklindeganimet olarak veyahut daha başka hediyeler şeklinde gelirdi ama Peygamber Efendimiz yanında tutmazdı.gelirdi ama Peygamber Efendimiz yanında tutmazdı. Hatta, "Resûlullah'a layıktır." [diye] güzel bir yatak getirmişler altına sermişler...Hatta, "Resûlullah'a layıktır." [diye] güzel bir yatak getirmişler altına sermişler... Hurma dalları üzerinde yapılmış hasırda yatıyor; yüzüne, eline kıpkırmızı iz bırakıyor... Hurma dalları üzerinde yapılmış hasırda yatıyor; yüzüne, eline kıpkırmızı iz bırakıyor... Hurmanın örgüsü üzerinde yatmak kolay değil. Hadi bir güzel yatak... Demiş ki; Hurmanın örgüsü üzerinde yatmak kolay değil. Hadi bir güzel yatak... Demiş ki;

"Ya bu akşam ne yaptınız?" Yâ Resûlallah!"Ya bu akşam ne yaptınız?"

Yâ Resûlallah!
Rahat edesin diye filanca bir güzel yatak, şilte, minder yaptırmış, altına onu serdik. Demiş ki; Rahat edesin diye filanca bir güzel yatak, şilte, minder yaptırmış, altına onu serdik. Demiş ki;

"Çok rahat ettim, teheccüde kalkamadım. Kaldırın bunu! Teheccüde kalkmama mâni oldu." "Çok rahat ettim, teheccüde kalkamadım. Kaldırın bunu! Teheccüde kalkmama mâni oldu."

İnsan, yorgan yatak rahat olursa kalkamaz. Gevşer, rahat ettiği için kalkamaz. İnsan, yorgan yatak rahat olursa kalkamaz. Gevşer, rahat ettiği için kalkamaz.

"Bunu kaldırın." demiş. Çok rahat olmasını istemiyor."Bunu kaldırın." demiş. Çok rahat olmasını istemiyor. "Teheccüd namazını kaçırdım, uyuya kalmışım, bunu kaldırın." demiş. Demek ki özellikle istemiyor. "Teheccüd namazını kaçırdım, uyuya kalmışım, bunu kaldırın." demiş. Demek ki özellikle istemiyor.

Cebrail aleyhisselam gelmiş; Yâ Resûlallah! Allahu Teâlâ hazretlerinden sana selam getirdim;Cebrail aleyhisselam gelmiş;

Yâ Resûlallah! Allahu Teâlâ hazretlerinden sana selam getirdim;
dilersen şu karşındaki dağları senin için altın yapacak. dilersen şu karşındaki dağları senin için altın yapacak.

Bugün hala söylüyorlar Uhud dağında altın var diyorlar, Allahu âlem...Bugün hala söylüyorlar Uhud dağında altın var diyorlar, Allahu âlem... Eteklerinde evler var filan ama kimse oralara kazma vurmuyor. Eteklerinde evler var filan ama kimse oralara kazma vurmuyor.

Dilersen bu dağları sana altın yapacak. "İstemem." demiş. Dilersen bu dağları sana altın yapacak.

"İstemem." demiş.

Yâ Resûlallah! Allah seni serbest bıraktı, istersen bir peygamber ol ama hükümdar peygamber ol.Yâ Resûlallah! Allah seni serbest bıraktı, istersen bir peygamber ol ama hükümdar peygamber ol. Nasıl Süleyman aleyhisselam, Davud aleyhisselam büyük bir hükümdardı...Nasıl Süleyman aleyhisselam, Davud aleyhisselam büyük bir hükümdardı... İstersen öyle bir hükümdar peygamber ol. İstersen öyle bir hükümdar peygamber ol.

"Yok, ben bir kul peygamber olmayı tercih ederim."Yok, ben bir kul peygamber olmayı tercih ederim. Bir gün doyayım, şükredeyim, bir gün yemeğe bulamayayım sabredeyim,Bir gün doyayım, şükredeyim, bir gün yemeğe bulamayayım sabredeyim, oradan sevap kazanayım." buyurmuş. oradan sevap kazanayım." buyurmuş.

Mütevâzi yaşamış. Fukaranın yanına gitmiş, onların haliyle hallenmiş.Mütevâzi yaşamış. Fukaranın yanına gitmiş, onların haliyle hallenmiş. Eline gelen imkânları değerlendirseydi, azıcık kendisine ayırsaydı,Eline gelen imkânları değerlendirseydi, azıcık kendisine ayırsaydı, mutlaka çok güzel gölgelikler yapardı, çok güzel kerevetler, sedirler yapardı, çok güzel şilteleri olurdu.mutlaka çok güzel gölgelikler yapardı, çok güzel kerevetler, sedirler yapardı, çok güzel şilteleri olurdu. Böyle bizim üstüne oturduğumuz, arkamıza yaslandığımız gibi deve yünü olurdu, koyun yünü olurdu.Böyle bizim üstüne oturduğumuz, arkamıza yaslandığımız gibi deve yünü olurdu, koyun yünü olurdu. Koyun var, koyun bol, elbette yün yataklar vesaireler olabilirdi. Efendimiz istemedi, sade yaşadı. Koyun var, koyun bol, elbette yün yataklar vesaireler olabilirdi. Efendimiz istemedi, sade yaşadı.

Eh, sadeliğe ve gösterişsizliğe bizim de mümkün olduğu kadar gayret etmemiz,Eh, sadeliğe ve gösterişsizliğe bizim de mümkün olduğu kadar gayret etmemiz, dünyaya değil ahirete çalışmamız lazım. Dünyayı mamur etmeye değil, ahireti imar etmeye,dünyaya değil ahirete çalışmamız lazım. Dünyayı mamur etmeye değil, ahireti imar etmeye, ahiretimizi mamur kılmaya koşmamız lazım. Asıl iş bu.ahiretimizi mamur kılmaya koşmamız lazım. Asıl iş bu. Yani dünyadaki zevk ü sefâ, eğlence zevk, çenk çengi, oyun değil aslında ama Yani dünyadaki zevk ü sefâ, eğlence zevk, çenk çengi, oyun değil aslında ama şu anda biz bunun içine batmışız... Şu anda çok müslümanlar evlerde, o lüksün, o zevkin içinde. şu anda biz bunun içine batmışız... Şu anda çok müslümanlar evlerde, o lüksün, o zevkin içinde.

Hatta misafir odalarımızdaki yenilmez içilmez, işe yaramaz eşyaları şöyle toplasak; Hatta misafir odalarımızdaki yenilmez içilmez, işe yaramaz eşyaları şöyle toplasak;

Ver bakalım, bu kristal vazo yenilir mi içilir mi? Yok, [yenilmez içilmez.] Ver bakalım, bu kristal vazo yenilir mi içilir mi?

Yok, [yenilmez içilmez.]

Ne işe yarar bu, kaç para verdin buna? 50 bin, 100 bin, 150 bin, 300 bin, 800 bin… Ne işe yarar bu, kaç para verdin buna?

50 bin, 100 bin, 150 bin, 300 bin, 800 bin…

Ne işe yarar bu? Vazo işte hocam!.. Güzellikten anlamıyor musun, kristal vazo, çok pahalı bu. Ne işe yarar bu?

Vazo işte hocam!.. Güzellikten anlamıyor musun, kristal vazo, çok pahalı bu.

Ee, ne işe yarar bu, yenilir mi? Yok hocam yenmez, dişlerini kırar yenmez. Ne olacak? Ee, ne işe yarar bu, yenilir mi?

Yok hocam yenmez, dişlerini kırar yenmez.

Ne olacak?

Öyle karşıya koyacaksın bakacaksın... Ver onu bakayım! Öyle karşıya koyacaksın bakacaksın...

Ver onu bakayım!

Onları toplasak ne uçak fabrikaları, ne gemi fabrikaları yaparız.Onları toplasak ne uçak fabrikaları, ne gemi fabrikaları yaparız. Memleketi ihyâ ederiz. Misafir odasındaki süslerden vazgeçsek memleket ihyâ olur. Memleketi ihyâ ederiz. Misafir odasındaki süslerden vazgeçsek memleket ihyâ olur.

Yatak odasındaki kadının tuvaletinin önüne dizilmiş kutular… Bu ne? "Gündüz kremi." Yatak odasındaki kadının tuvaletinin önüne dizilmiş kutular…

Bu ne?

"Gündüz kremi."

Bu ne? "Öğleden sonra kremi." Bu ne? Bu ne?

"Öğleden sonra kremi."

Bu ne?

"Gözlerin kenarının rimeli, bilmem nesi." Bu ne? "Tırnağın ucunun bilmem nesi." "Gözlerin kenarının rimeli, bilmem nesi."

Bu ne?

"Tırnağın ucunun bilmem nesi."

Bu ne? Kaç para harcadın buna? "Ne sen sor, ne ben söyleyeyim!Bu ne? Kaç para harcadın buna?

"Ne sen sor, ne ben söyleyeyim!
Ha, efendi de duymasın! Efendi duydu mu biraz yüreğine oturur... Muazzam paralar..." Ha, efendi de duymasın! Efendi duydu mu biraz yüreğine oturur... Muazzam paralar..."

Umumiyetle Yahudiler, Fransızlar ve Avrupalılar imal ediyor; şu kadarcık şey, dünyanın parası.Umumiyetle Yahudiler, Fransızlar ve Avrupalılar imal ediyor; şu kadarcık şey, dünyanın parası. Onları toplasak hazine var orada. Misafir odalarında ve yatak odalarında hazine var.Onları toplasak hazine var orada. Misafir odalarında ve yatak odalarında hazine var. Onları toplasak; ver bakalım, bunlar yenmiyor bak...Onları toplasak; ver bakalım, bunlar yenmiyor bak... Sana iki şey lazım; karnın doysun bir, bir de örtündüğün zaman o yeter, bir de barınacağı yer.Sana iki şey lazım; karnın doysun bir, bir de örtündüğün zaman o yeter, bir de barınacağı yer. Lüzumsuz şeyleri ver... Lüzumsuz şeyleri ver...

Sandıktaki, sepetteki, büfedeki, etejerdeki fazla şeyleri alsak milyonlar, milyarlar kazanırız,Sandıktaki, sepetteki, büfedeki, etejerdeki fazla şeyleri alsak milyonlar, milyarlar kazanırız, biriktiririz; onlarla fabrikalar yaparız, Ümmet-i Muhammed'i doyururuz.biriktiririz; onlarla fabrikalar yaparız, Ümmet-i Muhammed'i doyururuz. Afrika'yı, Somali'yi, Bangladeş'i, Hindistan'ı, Filipinleri doyururuz ama öyle yapmıyoruz.Afrika'yı, Somali'yi, Bangladeş'i, Hindistan'ı, Filipinleri doyururuz ama öyle yapmıyoruz. İşe yaramaz bir sürü şeye paralar yatırmışız ve bir de yarış başlamış. İşe yaramaz bir sürü şeye paralar yatırmışız ve bir de yarış başlamış.

O öyle yapıyor, onun evinde öyle bir güzel kristal avize gördüm ki ille bende isterim. O öyle yapıyor, onun evinde öyle bir güzel kristal avize gördüm ki ille bende isterim.

Ya hanım, etme eyleme, işte ortalığı bu da aydınlatıyor. Ne lüzum var? Ya hanım, etme eyleme, işte ortalığı bu da aydınlatıyor. Ne lüzum var?

Yok ama Ahmet beylerin misafir odasındaki avize şahâne. İlle ondan isterim, ille bundan isterim… Yok ama Ahmet beylerin misafir odasındaki avize şahâne. İlle ondan isterim, ille bundan isterim…

Bursa'nın hâkimi, yani Belediye Reisi gibi, o zamanın sözü geçen eşrafından bir kimse, duymuş kiBursa'nın hâkimi, yani Belediye Reisi gibi, o zamanın sözü geçen eşrafından bir kimse, duymuş ki zenginin birisi Avrupa'dan bir kumaş getirmiş, hanımına yaptırmış.zenginin birisi Avrupa'dan bir kumaş getirmiş, hanımına yaptırmış. Öteki hanımlar arasında o Avrupa'dan gelen kumaşın -ama bundan iki asır önce mesela-Öteki hanımlar arasında o Avrupa'dan gelen kumaşın -ama bundan iki asır önce mesela- artık nâmı yürüyor; kadınlar kıskanıyorlar, kıvranıyorlar.artık nâmı yürüyor; kadınlar kıskanıyorlar, kıvranıyorlar. Ondaki o güzel kumaş kendilerinde yok, onlar nasıl alacaklar acaba, bilmem ne.Ondaki o güzel kumaş kendilerinde yok, onlar nasıl alacaklar acaba, bilmem ne. Eşraftan Belediye Reisi olan şahıs bunu duymuş. Efendisini çağırmış; Eşraftan Belediye Reisi olan şahıs bunu duymuş. Efendisini çağırmış;

"Siz bir kumaş getirmişsiniz, hanımız bir kumaş yapmış." demiş. Tamam, [getirttim.] "Siz bir kumaş getirmişsiniz, hanımız bir kumaş yapmış." demiş.

Tamam, [getirttim.]

Getir onu buraya! Evinden getirtmiş, yok etmiş. Neden? Getir onu buraya!

Evinden getirtmiş, yok etmiş.

Neden?

Bir kötü yarış açılacak. Bizim kumaşlarımız yetmez mi, yeter.Bir kötü yarış açılacak. Bizim kumaşlarımız yetmez mi, yeter. O Avrupa'dan daha süslüsünü getirdi, öteki zengin de getirecek, berikisi de getirecek...O Avrupa'dan daha süslüsünü getirdi, öteki zengin de getirecek, berikisi de getirecek... O yeşilini aldı, bu pembesini aldı, o dallısını, bu güllüsünü aldı derken,O yeşilini aldı, bu pembesini aldı, o dallısını, bu güllüsünü aldı derken, ondan sonra haydi bir manasız, bu durumda İslâm'da yeri olmayan yarış olacak.ondan sonra haydi bir manasız, bu durumda İslâm'da yeri olmayan yarış olacak. Şimdiki müslümanların ihtiyacının seviyesi, şöyle bir çizgi çizersek, şuysa;Şimdiki müslümanların ihtiyacının seviyesi, şöyle bir çizgi çizersek, şuysa; füze attığımız yerlere kadar ihtiyaçtan fazla şeyleri yığsak üste,füze attığımız yerlere kadar ihtiyaçtan fazla şeyleri yığsak üste, yukarılara çıkacak kadar lüzumsuz şeyler var... Bolluk içinde... yukarılara çıkacak kadar lüzumsuz şeyler var... Bolluk içinde...

Tabii israf haram, israftan kaçınmak lazım.Tabii israf haram, israftan kaçınmak lazım. Bu fazlalıkları derleyip toplayıp hayırlı şeylere sarf etmek, gösterişe, riyaya, israfa düşmemek lazım. Bu fazlalıkları derleyip toplayıp hayırlı şeylere sarf etmek, gösterişe, riyaya, israfa düşmemek lazım. İşin bir tarafı bu, dengeli, ölçülü olmak...İşin bir tarafı bu, dengeli, ölçülü olmak... Bir tarafı da, eski ümmetlerin perişanlığını, sıkıntısını, açlığını, kıtlığını,Bir tarafı da, eski ümmetlerin perişanlığını, sıkıntısını, açlığını, kıtlığını, susuzluğunu, ıstırabını, hastalığını okudukça çok şükür diye halimize şükretmemiz lazım.susuzluğunu, ıstırabını, hastalığını okudukça çok şükür diye halimize şükretmemiz lazım. Elhamdülillah ki ne kadar çok nimetler içindeyiz yâ Rab! Ne kadar çok nimet içindeyiz! Elhamdülillah ki ne kadar çok nimetler içindeyiz yâ Rab! Ne kadar çok nimet içindeyiz!

Tarih kitaplarından okudum, bir seyyah Endülüs'e, İspanya'nın olduğu yere gidiyor.Tarih kitaplarından okudum, bir seyyah Endülüs'e, İspanya'nın olduğu yere gidiyor. Orada geziyor; müslüman misafiri sever, birisi evine misafir etmiş.Orada geziyor; müslüman misafiri sever, birisi evine misafir etmiş. Çocuğuna kaşlarını çatmış, bir işaret etmiş, kaybol, ortalıkta görünme diye.Çocuğuna kaşlarını çatmış, bir işaret etmiş, kaybol, ortalıkta görünme diye. Tabii misafir anlamamış neden olduğunu,Tabii misafir anlamamış neden olduğunu, niye öyle çocuğuna sert muamele etti diye de kafasına takılmış. niye öyle çocuğuna sert muamele etti diye de kafasına takılmış.

Ayrılırken soruyor, ayrıldıktan sonra onu götüren, gezdiren kılavuzu, rehberi diyor ki; Ayrılırken soruyor, ayrıldıktan sonra onu götüren, gezdiren kılavuzu, rehberi diyor ki;

"Efendim, aile o kadar yoksul ki sana bütün güçleriyle ikramı yaptılar."Efendim, aile o kadar yoksul ki sana bütün güçleriyle ikramı yaptılar. Şimdi çocuk ortada olsa o da el uzatacak, misafire ikramı o da isteyecek;Şimdi çocuk ortada olsa o da el uzatacak, misafire ikramı o da isteyecek; babası onun için kovdu oradan, hadi git görünme dedi." diyor. babası onun için kovdu oradan, hadi git görünme dedi." diyor.

Eskiler çok sıkıntılar çekmiş, biz çok bolluk içindeyiz, Allah'ın verdiği nimetlere şükredelim.Eskiler çok sıkıntılar çekmiş, biz çok bolluk içindeyiz, Allah'ın verdiği nimetlere şükredelim. Şükrümüzü arttıralım. İbadet ve taatimizi ve Allah yolunda yürümemizi,Şükrümüzü arttıralım. İbadet ve taatimizi ve Allah yolunda yürümemizi, Allah yolundaki gayretlerimizi çoğaltalım. İsraftan da manasız lüks yarışından da vazgeçelim. Allah yolundaki gayretlerimizi çoğaltalım. İsraftan da manasız lüks yarışından da vazgeçelim.

Bu eski iptidailik... Eskiden bizim zamanımızda mendil vardı, şimdi mendil de bitti,Bu eski iptidailik... Eskiden bizim zamanımızda mendil vardı, şimdi mendil de bitti, kâğıt çıktı, cırt cırt çekiyor, buruşturup atıyor. Hanımlar da yaşadı... Hanımlar çamaşır yıkamaz.kâğıt çıktı, cırt cırt çekiyor, buruşturup atıyor. Hanımlar da yaşadı... Hanımlar çamaşır yıkamaz. Evde Ayşe Hanım çamaşır makinesi, Fatma Hanım bulaşık makinesi,Evde Ayşe Hanım çamaşır makinesi, Fatma Hanım bulaşık makinesi, bilmem Hasna Hanım elektrikli fırın, ötekisi bilmem ne.bilmem Hasna Hanım elektrikli fırın, ötekisi bilmem ne. Evde sanki dört beş tane hanım varmış gibi, hanımın bütün işlerini makineler yapıyor.Evde sanki dört beş tane hanım varmış gibi, hanımın bütün işlerini makineler yapıyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi, elektrikli fırın, ıvırdır zıvırdır, şunudur bunudur derkenBuzdolabı, çamaşır makinesi, elektrikli fırın, ıvırdır zıvırdır, şunudur bunudur derken her türlü şey var. İkinci hadîs-i şerîf; her türlü şey var.

İkinci hadîs-i şerîf;

İzâ salleyte fe-lâ tebsut zirâ'ayke basta's-sebu'i ve ed'im 'alâ râhateyke İzâ salleyte fe-lâ tebsut zirâ'ayke basta's-sebu'i ve ed'im 'alâ râhateyke ve câfi mirfakayke an-dab'ayke. ve câfi mirfakayke an-dab'ayke.

İbn Ömer radıyallahu anhumâ. İbn Ömer radıyallahu anhumâ.

Biz namazı kılıyoruz, bu namazın kıyamı, rükû, secdesi nereden alınmadır? Biz namazı kılıyoruz, bu namazın kıyamı, rükû, secdesi nereden alınmadır?

Meleklerden alınmadır. Meleklerden alınmadır.

Meleklerin, gök ehlinin ibadetlerini Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem miraçta görmüş.Meleklerin, gök ehlinin ibadetlerini Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem miraçta görmüş. Beş vakit namaz da bize miraçta farz oldu. Beş vakit namaz da bize miraçta farz oldu. Bu namazda melekler gibi, kimisi secde kılan, kimisi rükûda olan melekler. Bu namazda melekler gibi, kimisi secde kılan, kimisi rükûda olan melekler. Bizim de namazımızda her şeyimiz ilahi bir modelden alınma. Namaz, şahane bir ibadet. Bizim de namazımızda her şeyimiz ilahi bir modelden alınma. Namaz, şahane bir ibadet.

Ayakta durmamız, el pençe divanda durmamız, eğilmemiz, secde etmemiz çok muhteşem şeyler.Ayakta durmamız, el pençe divanda durmamız, eğilmemiz, secde etmemiz çok muhteşem şeyler. Hele secde... Kulun Allah'a en yakın olduğu an, secde hali. En yakın olduğu an. Hele secde... Kulun Allah'a en yakın olduğu an, secde hali. En yakın olduğu an.

Neden? Tevazuunun en güzel ifadesi oluyor secde, onun için, kibir yok. Neden?

Tevazuunun en güzel ifadesi oluyor secde, onun için, kibir yok.

Secde yapıyor, kibir nerede? Secde yapıyor, kibir nerede?

Kibirli adamın kafası havada durur, burnu da bulutlara değer. Kibirli adam böyle durur.Kibirli adamın kafası havada durur, burnu da bulutlara değer. Kibirli adam böyle durur. Bu secde etmiş, alnını yere koymuş. Tevazunun en güzeli, yani kulun Allah'a en yakın olduğu [hal]. Bu secde etmiş, alnını yere koymuş. Tevazunun en güzeli, yani kulun Allah'a en yakın olduğu [hal].

Tabii bu namazı nasıl kılacağız? Elimizi nasıl bağlayacağız, rükûyu nasıl yapacağız? Tabii bu namazı nasıl kılacağız? Elimizi nasıl bağlayacağız, rükûyu nasıl yapacağız?

Rükûya vardığın zaman, geometri okuyanlar anlarlar, 90 derece olacak, yani ayakları [dik] iseRükûya vardığın zaman, geometri okuyanlar anlarlar, 90 derece olacak, yani ayakları [dik] ise [beli de] böyle olacak. Kimisi böyle eğiliyor, kimisi böyle duruyor. [beli de] böyle olacak. Kimisi böyle eğiliyor, kimisi böyle duruyor. Kadınlar çok eğilmez, böyle az eğilir, onların durumları farklı.Kadınlar çok eğilmez, böyle az eğilir, onların durumları farklı. Ama erkek 90 derece, yani beli yere göre düz olacak, muntazam duracak.Ama erkek 90 derece, yani beli yere göre düz olacak, muntazam duracak. Ellerinin ayasıyla dizlerini kavrayacak, öyle rükû edecek. Ondan sonra kalkacak secde edecek. Ellerinin ayasıyla dizlerini kavrayacak, öyle rükû edecek. Ondan sonra kalkacak secde edecek.

Secdede nasıl secde edilir? Bu hadîs-i şerîfte onu tarif ediyor. Diyor ki; Secdede nasıl secde edilir? Bu hadîs-i şerîfte onu tarif ediyor. Diyor ki;

"Secdeye vardığın zaman yere yaygı yayar gibi dirseklerini yayma, yere yapışık tutma."Secdeye vardığın zaman yere yaygı yayar gibi dirseklerini yayma, yere yapışık tutma. Ellerinin ayası içinde omuzlarından dirseklerini ayırarak şöyle dur;Ellerinin ayası içinde omuzlarından dirseklerini ayırarak şöyle dur; yani şöyle duracak, öyle yere yapışık tarzda durmayacak.yani şöyle duracak, öyle yere yapışık tarzda durmayacak. Yani kedi, köpek, tilki, kurt vesaire nasıl oturduğu zaman ayaklarını yere böyle tam yapıştırır,Yani kedi, köpek, tilki, kurt vesaire nasıl oturduğu zaman ayaklarını yere böyle tam yapıştırır, öyle yapışma olmayacak, yapıştırmayacak."öyle yapışma olmayacak, yapıştırmayacak." O sebü' dediği, işte o canavar, yani yırtıcı hayvanlar demek, O sebü' dediği, işte o canavar, yani yırtıcı hayvanlar demek, onlar oturdu mu öyle otururlar, öyle olmayacak.onlar oturdu mu öyle otururlar, öyle olmayacak. Şu dirsekleri yerden kalkık olacak, elleri dik olacak, namazda böyle duracak. Onu anlatıyor... Şu dirsekleri yerden kalkık olacak, elleri dik olacak, namazda böyle duracak. Onu anlatıyor... Efendimiz rükû nasıl olacak, secde nasıl olacak şeklini tarif etmiş.Efendimiz rükû nasıl olacak, secde nasıl olacak şeklini tarif etmiş. Bir de bunların hepsini yaptığı zaman biraz dinlene dinlene, azaları rahat etmiş,Bir de bunların hepsini yaptığı zaman biraz dinlene dinlene, azaları rahat etmiş, itminan bulmuş bir vaziyette, biraz durup ötekisine öyle geçecek, birbirine bağlamayacak, itminan bulmuş bir vaziyette, biraz durup ötekisine öyle geçecek, birbirine bağlamayacak, hareketleri devamlı olmayacak. Duraklama duraklama duraklama duraklama...hareketleri devamlı olmayacak. Duraklama duraklama duraklama duraklama... Rükû etti durakladı, kalktı durdu, secde etti durdu, secdeden kalktı, bir müddet durdu, böyle olacak... Rükû etti durakladı, kalktı durdu, secde etti durdu, secdeden kalktı, bir müddet durdu, böyle olacak...

Bu hızlı hızlı namaz kılmak, namazın sevabını götürür.Bu hızlı hızlı namaz kılmak, namazın sevabını götürür. Bazılarına göre tâdil-i erkân farz olduğundan namaz, namaz olmaz.Bazılarına göre tâdil-i erkân farz olduğundan namaz, namaz olmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz, birisi böyle hızlı kılınca dedi ki; Çünkü Peygamber Efendimiz, birisi böyle hızlı kılınca dedi ki;

"Ey filanca, -kıldı namazı bitirdi, selam verdi- sen namazını yeniden kıl, çünkü senin namazın olmadı." "Ey filanca, -kıldı namazı bitirdi, selam verdi- sen namazını yeniden kıl, çünkü senin namazın olmadı."

Resûlullah böyle söyledi, bir daha kıldı.Resûlullah böyle söyledi, bir daha kıldı. Resûlullah Efendimiz'in nesini beğenmediğini bilemedi, anlayamadı, yine hızlı kıldı. Resûlullah Efendimiz'in nesini beğenmediğini bilemedi, anlayamadı, yine hızlı kıldı.

"Yine olmadı, yeniden kıl." dedi, ondan sonra izahat verdi. "Yine olmadı, yeniden kıl." dedi, ondan sonra izahat verdi.

"Bak, rükûya eğildiğin zaman biraz bekle, bütün azalarına sükûnet yayılsın, itminan olsun."Bak, rükûya eğildiğin zaman biraz bekle, bütün azalarına sükûnet yayılsın, itminan olsun. Sonra kalktığın zaman biraz bekle, azaların durulsun, hareket olmasın." Sonra kalktığın zaman biraz bekle, azaların durulsun, hareket olmasın." diye ağır ağır kılması gerektiğini bildirdi. diye ağır ağır kılması gerektiğini bildirdi.

Şimdi ben burada mihrapta namaz kıldırıyorum, öyle yapmaya çalışıyorum amaŞimdi ben burada mihrapta namaz kıldırıyorum, öyle yapmaya çalışıyorum ama gözümün şu kuyruklarından, uçlarından görüyorum ki millet benim ağır ağır kıldırmama dayanamıyor,gözümün şu kuyruklarından, uçlarından görüyorum ki millet benim ağır ağır kıldırmama dayanamıyor, nerdeyse beni arkamdan itecekler... Sağdaki soldaki benden önce secdeye inmeye kalkıyor.nerdeyse beni arkamdan itecekler... Sağdaki soldaki benden önce secdeye inmeye kalkıyor. Yasak, Peygamber Efendimiz yasaklamış.Yasak, Peygamber Efendimiz yasaklamış. Peygamber Efendimiz'in imamdan önce hareket etmek aleyhinde çok yasakları var. Peygamber Efendimiz'in imamdan önce hareket etmek aleyhinde çok yasakları var.

Ağır kılmaya alışacağız; alışmamışız, hızlıya alışmışız.Ağır kılmaya alışacağız; alışmamışız, hızlıya alışmışız. Halbuki her duruşun bir duası da var. Mesela; Semi'allâhu li-men hamideh. Halbuki her duruşun bir duası da var. Mesela;

Semi'allâhu li-men hamideh.

Allahümme rabbenâ ve leke'l-hamdu hamden kesîran tayyiben mübareken fîh.Allahümme rabbenâ ve leke'l-hamdu hamden kesîran tayyiben mübareken fîh. E bunu söyleyinceye kadar bak insan biraz durmuş oluyor. E bunu söyleyinceye kadar bak insan biraz durmuş oluyor.

Hızlı hızlı; Semi'allâhu li-men hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd. Allahu ekber.Hızlı hızlı; Semi'allâhu li-men hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd. Allahu ekber. Allahu ekber deyince bunlar söylenemiyor... Duaları var. Mesela iki secde arasında; Allahu ekber deyince bunlar söylenemiyor... Duaları var. Mesela iki secde arasında;

Allahümme'ğfirlî ve'rhamnî ve'cburnî ve'rzuknî ve'hdinî ve 'âfinî ve'ğfu 'annî. Allahümme'ğfirlî ve'rhamnî ve'cburnî ve'rzuknî ve'hdinî ve 'âfinî ve'ğfu 'annî.

Bunları söyleyinceye kadar epeyce duruluyor. Bunu söylemediği zaman, Bunları söyleyinceye kadar epeyce duruluyor. Bunu söylemediği zaman,

Allahu ekber. Allahu ekber. Allahu ekber. Allahu ekber. Allahu ekber. Allahu ekber.

es-Selâmu 'aleyküm ve rahmetullah. es-Selâmu 'aleyküm ve rahmetullah.es-Selâmu 'aleyküm ve rahmetullah. es-Selâmu 'aleyküm ve rahmetullah. Hızlı oluyor, tâdil-i erkân yerine gelmemiş oluyor, namazın da tadı olmuyor. Hızlı oluyor, tâdil-i erkân yerine gelmemiş oluyor, namazın da tadı olmuyor.

Sonra insan söylediği şeyin manasını düşünecek, yaptığı hareketin ne anlama geldiğini bilecek.Sonra insan söylediği şeyin manasını düşünecek, yaptığı hareketin ne anlama geldiğini bilecek. Allah'ın huzurunda secdeye kapanıyor, ne kadar mühim şeyler. Allah'ın huzurunda secdeye kapanıyor, ne kadar mühim şeyler. İmamın ağır hareket etmesi lazım, şahısların da tek tek kıldığı zaman yine ağır kılması, İmamın ağır hareket etmesi lazım, şahısların da tek tek kıldığı zaman yine ağır kılması, hızlı kılmaması lazım. Efendim, camide ağır ağır kılıyor da evinde çok çabuk kılıyor. hızlı kılmaması lazım.

Efendim, camide ağır ağır kılıyor da evinde çok çabuk kılıyor.

O da riya imiş. Neden? O da riya imiş.

Neden?

Camide başkaları var diye ağır ağır kılıyor, evinde kimse yok diye bildiği gibi hızlı kılıyor.Camide başkaları var diye ağır ağır kılıyor, evinde kimse yok diye bildiği gibi hızlı kılıyor. Evinde de, kimsenin görmediği yerde de ağır ağır kılacak.Evinde de, kimsenin görmediği yerde de ağır ağır kılacak. İslâm'da gösteriş yok, her şeyi usulüyle yapmaya çalışmak lazım.İslâm'da gösteriş yok, her şeyi usulüyle yapmaya çalışmak lazım. İmamdan evvel davranmayacaksınız. İmamdan evvel davranmayacaksınız.

Kimisi mesela imamın kıraatinden anlıyor ki kıraatin sonuna geldi,Kimisi mesela imamın kıraatinden anlıyor ki kıraatin sonuna geldi, ellerinin bağını çözüyor, hazırlanıyor. ellerinin bağını çözüyor, hazırlanıyor.

Aferin maşaallah, ne akıllısın, rükûya varacağını anladın, madalya istiyor. Aferin maşaallah, ne akıllısın, rükûya varacağını anladın, madalya istiyor.

O hüner değil ki! Hele bir Allahu ekber desin o zaman çöz. Ondan evvel hazırlanıyor, acelen ne?O hüner değil ki! Hele bir Allahu ekber desin o zaman çöz. Ondan evvel hazırlanıyor, acelen ne? O imam, önder; o yapacak, ondan sonra sen yapacaksın. O imam, önder; o yapacak, ondan sonra sen yapacaksın.

Efendimiz tabii her şeyi öğrettiği için bazen küçük teferruat gibi olan şeyler de geliyor.Efendimiz tabii her şeyi öğrettiği için bazen küçük teferruat gibi olan şeyler de geliyor. Erkek secdede durduğu zaman biraz arslan gibi heybetli duracak, kabarık duracak.Erkek secdede durduğu zaman biraz arslan gibi heybetli duracak, kabarık duracak. Yani biraz öyle söyleyeyim. Kadının durumu farklı, kadın mahrem yerleri belli olmasın,Yani biraz öyle söyleyeyim. Kadının durumu farklı, kadın mahrem yerleri belli olmasın, görünmesin diye secdede derli toplu durur ama erkek şöyle arslan gibi biraz kabarık secde yapacak. görünmesin diye secdede derli toplu durur ama erkek şöyle arslan gibi biraz kabarık secde yapacak.

Üçüncü hadîs-i şerîf. Üçüncü hadîs-i şerîf.

İzâ salleytüm fe-selullâhe liye'l-vesîlete kîyle ve me'l-vesiletü kâleİzâ salleytüm fe-selullâhe liye'l-vesîlete kîyle ve me'l-vesiletü kâle a'lâ deracetin fi'l-cenneti lâ yenâluhâ illâ raculun vâhidun ve ercû en ekûne ene hüve. a'lâ deracetin fi'l-cenneti lâ yenâluhâ illâ raculun vâhidun ve ercû en ekûne ene hüve.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

İzâ salleytüm. "Namaz kıldığınız zaman..." İzâ salleytüm. "Namaz kıldığınız zaman..." Veya namaz kılınacağı zaman ezan okunuyor ya işte o zaman,Veya namaz kılınacağı zaman ezan okunuyor ya işte o zaman, veyahut da Peygamber Efendimiz'e salât ü selam getiriliyor, o zaman. Ne yapacak? veyahut da Peygamber Efendimiz'e salât ü selam getiriliyor, o zaman.

Ne yapacak?

Fe- selullâhe liye'l-vesîlete. "Benim için Allah'tan vesîle isteyin."Fe- selullâhe liye'l-vesîlete. "Benim için Allah'tan vesîle isteyin." Yani, "Yâ Rabbi! Peygamber Efendimiz'e vesîleyi ver." diye isteyin. Yani, "Yâ Rabbi! Peygamber Efendimiz'e vesîleyi ver." diye isteyin.

Kîyle ve me'l-vesiletü? "Vesîle nedir yâ Resûlallah?"Kîyle ve me'l-vesiletü? "Vesîle nedir yâ Resûlallah?" Sana vesîleyi Allah versin diye dua edeceğiz ama vesile ne?Sana vesîleyi Allah versin diye dua edeceğiz ama vesile ne? Neyi versin Allah? Ne demek? Efendimiz buyurdu ki; Neyi versin Allah? Ne demek? Efendimiz buyurdu ki;

A'lâ deracetin fi'l-cenneti. Cennetin dereceleri var, cennetin en yüksek derecesi el-Vesîle.A'lâ deracetin fi'l-cenneti. Cennetin dereceleri var, cennetin en yüksek derecesi el-Vesîle. Çünkü Allah'a yakınlık yeri. Onun için isimlendirilmiş, vesîle diye isimlenmesi ondan. Çünkü Allah'a yakınlık yeri. Onun için isimlendirilmiş, vesîle diye isimlenmesi ondan. "Cennetin en yüksek derecesidir." Lâ yenâluhâ illâ raculun vâhidun."Cennetin en yüksek derecesidir."

Lâ yenâluhâ illâ raculun vâhidun.
"Bu dereceye Allah'ın yarattığı insan cinsinden, âdemoğullarından bir tek adam çıkacak." Kim? "Bu dereceye Allah'ın yarattığı insan cinsinden, âdemoğullarından bir tek adam çıkacak."

Kim?

Peygamber Efendimiz. Şöyle söylemiş; Peygamber Efendimiz. Şöyle söylemiş;

Ve ercû en ekûne ene hüve. "Umuyorum ki o bir şahıs ben olacağım." Ve ercû en ekûne ene hüve. "Umuyorum ki o bir şahıs ben olacağım." İfadesi de böyle mütevaziâne... O benim makamım diye o tarzda söylemiyor da,İfadesi de böyle mütevaziâne... O benim makamım diye o tarzda söylemiyor da, cennetteki en yüksek derecedir ancak o mertebe bir tek şahsa, bir tek ademoğuluna verilecek.cennetteki en yüksek derecedir ancak o mertebe bir tek şahsa, bir tek ademoğuluna verilecek. Umuyorum ki o tek şahıs ben olacağım. Mütevaziâne böyle ifade etmiş.Umuyorum ki o tek şahıs ben olacağım. Mütevaziâne böyle ifade etmiş. Makâm-ı Mahmûd denilen yüksek, en yüksek derece.Makâm-ı Mahmûd denilen yüksek, en yüksek derece. Allahu Teâlâ hazretleri ona cennetin en yüksek mevkiini böyle verecek. Allahu Teâlâ hazretleri ona cennetin en yüksek mevkiini böyle verecek.

Tabii Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm etmek vazifemiz, âyet-i kerîme ile vazife. Tabii Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm etmek vazifemiz, âyet-i kerîme ile vazife.

İnnallâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-nebiyyiİnnallâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-nebiyyi yâ eyyühellezîne âmenû sallû 'aleyhi ve sellimû teslîma. yâ eyyühellezîne âmenû sallû 'aleyhi ve sellimû teslîma.

Bunda ne diyor? Niye Peygamber Efendimiz'e dua ediyoruz, salât ü selâm ediyoruz? Bunda ne diyor? Niye Peygamber Efendimiz'e dua ediyoruz, salât ü selâm ediyoruz?

Bize geliyor faydası. Çünkü sen birisine esselamu aleyküm dedin mi, o da sana ve aleyküm selam der.Bize geliyor faydası. Çünkü sen birisine esselamu aleyküm dedin mi, o da sana ve aleyküm selam der. Sen Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirdin mi, o da sana selam ediyor, yaşıyorsun sen;Sen Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirdin mi, o da sana selam ediyor, yaşıyorsun sen; nimete gark oluyorsun, devlete eriyorsun, rahmete gark oluyorsun.nimete gark oluyorsun, devlete eriyorsun, rahmete gark oluyorsun. Resûlullah'tan 1400 yıl sonra yaşamışsın ama yine duasını alıyorsun. Neden? Resûlullah'tan 1400 yıl sonra yaşamışsın ama yine duasını alıyorsun.

Neden?

Çünkü senin selamını melekler kabrine götürüyorlar nurdan tabaklarda arz ediyorlar.Çünkü senin selamını melekler kabrine götürüyorlar nurdan tabaklarda arz ediyorlar. Yâ Resûlallah! İstanbul'dan İskenderpaşa camiinden, hacı filanca sana selam getirdi, Yâ Resûlallah! İstanbul'dan İskenderpaşa camiinden, hacı filanca sana selam getirdi, gönderdi, buyur yâ Resûlallah; arz ediyorlar, o da selamın karşılığını veriyor.gönderdi, buyur yâ Resûlallah; arz ediyorlar, o da selamın karşılığını veriyor. Bir selam edene on misli mükâfat, çünkü hasenât en aşağı bire ondur. Bir selam edene on misli mükâfat, çünkü hasenât en aşağı bire ondur. Allahu Teâlâ hazretleri bir insanın nice nice dünyevî ve uhrevî ihtiyaçlarını karşılar. Allahu Teâlâ hazretleri bir insanın nice nice dünyevî ve uhrevî ihtiyaçlarını karşılar.

Resûlullah'ın duasını bedavadan, kurnazlıkla elde etmenin yolu nedir? Resûlullah'ın duasını bedavadan, kurnazlıkla elde etmenin yolu nedir?

Resûlullah'a dua etmektir, sen ona dua edersin, o da sana dua eder,Resûlullah'a dua etmektir, sen ona dua edersin, o da sana dua eder, otomatik olarak onun duasını kazanmış olursun, böylece dünya ve âhiret saadetine erer.otomatik olarak onun duasını kazanmış olursun, böylece dünya ve âhiret saadetine erer. Resûlullah'a salât ü selâm eden insanın kârı çok oluyor. Resûlullah'a salât ü selâm eden insanın kârı çok oluyor. Onun için günlük vazifelerimiz, dervişlik vazifeleri arasında Resûlullah'a salât ü selâm da olacak.Onun için günlük vazifelerimiz, dervişlik vazifeleri arasında Resûlullah'a salât ü selâm da olacak. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'e en aşağı 100 defa salât ü selâm getirmek lazım. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'e en aşağı 100 defa salât ü selâm getirmek lazım.

Bir de hususi emri var. Cuma gecelerinde, yani Perşembe akşamı ezanı okunduktan sonra,Bir de hususi emri var. Cuma gecelerinde, yani Perşembe akşamı ezanı okunduktan sonra, Cuma gecesi başlıyor ve Cuma gündüzlerinde Efendimiz'e salât ü selâmı çok edin.Cuma gecesi başlıyor ve Cuma gündüzlerinde Efendimiz'e salât ü selâmı çok edin. Kendisinin tavsiyesi böyle, yani bana o zaman salât ü selâmı çok edin. Neden? Kendisinin tavsiyesi böyle, yani bana o zaman salât ü selâmı çok edin.

Neden?

Cuma hayırlı mübarek bir gündür, ona selam ettikçeCuma hayırlı mübarek bir gündür, ona selam ettikçe insan Cuma gününde Peygamber Efendimiz'in duasını almış oluyor. Çok istifadeli...insan Cuma gününde Peygamber Efendimiz'in duasını almış oluyor. Çok istifadeli... Ümmet-i Muhammed istifade etsin, dünya ve ahiretleri mamur olsun diye Efendimiz her şeyi bildirmiş. Ümmet-i Muhammed istifade etsin, dünya ve ahiretleri mamur olsun diye Efendimiz her şeyi bildirmiş.

Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm edeceğiz, bir de vesîle isteyeceğiz.Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm edeceğiz, bir de vesîle isteyeceğiz. Yâ Rabbi! Vesileyi ona ihsan eyle diye o cennetin en yüksek derecesini ona talep edeceğiz, isteyeceğiz.Yâ Rabbi! Vesileyi ona ihsan eyle diye o cennetin en yüksek derecesini ona talep edeceğiz, isteyeceğiz. Tabii verecek Allah, Peygamber Efendimiz bildiriyor, vereceğini zaten bildirmiş.Tabii verecek Allah, Peygamber Efendimiz bildiriyor, vereceğini zaten bildirmiş. Resûlullah'ın şanının, makamının, değerinin, kıymetinin ne kadar yüksek olduğunu,Resûlullah'ın şanının, makamının, değerinin, kıymetinin ne kadar yüksek olduğunu, eşsiz, emsalsiz bir insan olduğunu, Allah'ın en sevgili kulu olduğunu hatırlamış oluyoruz.eşsiz, emsalsiz bir insan olduğunu, Allah'ın en sevgili kulu olduğunu hatırlamış oluyoruz. Öyle bir peygamberin ümmetiyiz! Bizim zihnimize yerleştireceğimiz nedir? Öyle bir peygamberin ümmetiyiz!

Bizim zihnimize yerleştireceğimiz nedir?

Ben öyle bir peygamberin, o kadar yüce bir peygamberin ümmetiyim.Ben öyle bir peygamberin, o kadar yüce bir peygamberin ümmetiyim. Onun şefaatine erersem, onun yolunda yürürsem ne mutlu bana!Onun şefaatine erersem, onun yolunda yürürsem ne mutlu bana! Allah'ın en sevdiği kul, örnek insan, en güzel hayatı Allah'ın rızasına uygun sürmüş olan insan diye,Allah'ın en sevdiği kul, örnek insan, en güzel hayatı Allah'ın rızasına uygun sürmüş olan insan diye, insan ona o zaman daha iyi bağlanır. insan ona o zaman daha iyi bağlanır.

İzâ salleytüm ale'l-cenâzeti fe-ahlisû lehe'd-duâe. İzâ salleytüm ale'l-cenâzeti fe-ahlisû lehe'd-duâe.

Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ki Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ki Efendimiz'in bu sefer cenazeyle ilgili bir nasihatı var, buyurmuş ki; Efendimiz'in bu sefer cenazeyle ilgili bir nasihatı var, buyurmuş ki;

"Cenazeye namaz kıldığınız zaman, duayı hâlisâne, içten yapın." İhlâslı dua edin."Cenazeye namaz kıldığınız zaman, duayı hâlisâne, içten yapın." İhlâslı dua edin. Çünkü çok muhtaç, zavallı, hali çok perişan, ondan sonra onun başına neler gelecek, Çünkü çok muhtaç, zavallı, hali çok perişan, ondan sonra onun başına neler gelecek, sizin önünüzden kalkacak, o kabristana gidecek. sizin önünüzden kalkacak, o kabristana gidecek.

Kabre konulacak, kabir onu sıkıştıracak, melekler gelecekler başına dikilecekler,Kabre konulacak, kabir onu sıkıştıracak, melekler gelecekler başına dikilecekler, sorgu sual olacak, sağına soluna bakacak kendisine bir yardım edecek kimse yok, sorgu sual olacak, sağına soluna bakacak kendisine bir yardım edecek kimse yok, kara toprağın altında hali çok zor. kara toprağın altında hali çok zor. Çok zor, Allahu Teâlâ hazretleri bu kardeşimize yardımcı olsun, affeylesin, mağfiret eylesin diyeÇok zor, Allahu Teâlâ hazretleri bu kardeşimize yardımcı olsun, affeylesin, mağfiret eylesin diye ona ihlâsla, candan, gözümüz yaşararak dua edeceğiz. Neden? ona ihlâsla, candan, gözümüz yaşararak dua edeceğiz.

Neden?

E bugün ona, yarın sana diyorlar ya. Yarın da sana...E bugün ona, yarın sana diyorlar ya. Yarın da sana... Sen de bir gün cemaatin önüne getireleceksin, sen de bir gün kara toprağa gömüleceksin. Sen de bir gün cemaatin önüne getireleceksin, sen de bir gün kara toprağa gömüleceksin.

el-Kabru bâbun ve küllü'n-nâsi dâhiluhu. "Kabir öyle bir kapıdır ki herkes onun içinden geçecek."el-Kabru bâbun ve küllü'n-nâsi dâhiluhu. "Kabir öyle bir kapıdır ki herkes onun içinden geçecek." Geçit, herkesin geçeceği bir kapı. Geçmeyen, geçmeyecek yok. Geçit, herkesin geçeceği bir kapı. Geçmeyen, geçmeyecek yok.

el-Mevtu ke'sun ve küllü'n-nâsi şâribuhu.el-Mevtu ke'sun ve küllü'n-nâsi şâribuhu. "Ölüm de bir acı şerbet ki herkes içecek.""Ölüm de bir acı şerbet ki herkes içecek." İstese de istemese de o kâseyi sunacaklar ölümün şerbetini içecek, başka çare yok. İstese de istemese de o kâseyi sunacaklar ölümün şerbetini içecek, başka çare yok. Ölümü herkes tadacak. Ölümü herkes tadacak.

Müslüman müslümanın kardeşidir, halinden anlaması, acıması lazımMüslüman müslümanın kardeşidir, halinden anlaması, acıması lazım ve daha önceki problemleri, kavgaları bırakması lazım.ve daha önceki problemleri, kavgaları bırakması lazım. Bana alacağı vardı, bir gün yan bakmıştı, bir gün benim canımı sıkacak bir söz söylemişti.Bana alacağı vardı, bir gün yan bakmıştı, bir gün benim canımı sıkacak bir söz söylemişti. Canım, Nazar eyle itirü bazar eyle götürü. Canım,

Nazar eyle itirü bazar eyle götürü.

Bitti artık, öldü adamcağız, daha ne istiyorsun? Adam zaten ölmüş, yakasını bırak artık.Bitti artık, öldü adamcağız, daha ne istiyorsun? Adam zaten ölmüş, yakasını bırak artık. O zaman ihlâsla ona dua etmek lazım. Küçük şeyleri affetmek lazım. O zaman ihlâsla ona dua etmek lazım. Küçük şeyleri affetmek lazım.

Ve'l-âfîne 'ani'n-nâsi. Affedeceğim ama ne olacak? Ve'l-âfîne 'ani'n-nâsi.

Affedeceğim ama ne olacak?

Allah affedenlere çok büyük mükâfatlar veriyor, onları kazanacaksın. Allah affedenlere çok büyük mükâfatlar veriyor, onları kazanacaksın.

İzâ salleytüm halfe eimmetiküm fe-ahsinû tuhûrakümİzâ salleytüm halfe eimmetiküm fe-ahsinû tuhûraküm fe-innemâ yurtecü ale'l-kârii kırâetuhû bi-sûi tuhri'l-musallî halfehû. fe-innemâ yurtecü ale'l-kârii kırâetuhû bi-sûi tuhri'l-musallî halfehû.

Huzeyfe radıyallahu anh'ten. Peygamber Efendimiz enteresan bir hususu söylüyor. Buyuruyor ki; Huzeyfe radıyallahu anh'ten. Peygamber Efendimiz enteresan bir hususu söylüyor. Buyuruyor ki;

"İmamlarınızın arkasında namaz kılarken abdestinizi güzel almış olun.""İmamlarınızın arkasında namaz kılarken abdestinizi güzel almış olun." Abdestiniz iyi alınmış, eksiksiz, kusursuz bir abdest olmuş olsun. Abdestiniz iyi alınmış, eksiksiz, kusursuz bir abdest olmuş olsun. "Çünkü imamın okuması, arkasındaki namaz kıldırdığı cemaatin abdesti bozuk ise, "Çünkü imamın okuması, arkasındaki namaz kıldırdığı cemaatin abdesti bozuk ise, iyi alınmamışsa ondan etkilenir." İmam şaşırır, kıraatini güzel yapamaz vesaire...iyi alınmamışsa ondan etkilenir." İmam şaşırır, kıraatini güzel yapamaz vesaire... Yani arkasındaki adamın abdestindeki bozukluk imama tesir eder. Yani arkasındaki adamın abdestindeki bozukluk imama tesir eder.

Sübhanallah! Arkadaki, imamın arkasında namaz kılan cemaatin abdest almaktaki eksiği,Sübhanallah! Arkadaki, imamın arkasında namaz kılan cemaatin abdest almaktaki eksiği, kusuru, imamın kıraatine, okumasına, huzuruna, vazifesini doğru düzgün yapmasına tesir ediyor,kusuru, imamın kıraatine, okumasına, huzuruna, vazifesini doğru düzgün yapmasına tesir ediyor, engel oluyor. Karıştırtıyor kıraatini, şaşırtıyor. engel oluyor. Karıştırtıyor kıraatini, şaşırtıyor.

Vaaz da öyledir, başka kitaplardan okumuştum ki dinleyenin ihlâsı, konuşan vâize tesir edermiş;Vaaz da öyledir, başka kitaplardan okumuştum ki dinleyenin ihlâsı, konuşan vâize tesir edermiş; o zaman o güzel konuşurmuş. Dinleyenin ihlâssızlığı da tutukluğa sebep olurmuş.o zaman o güzel konuşurmuş. Dinleyenin ihlâssızlığı da tutukluğa sebep olurmuş. Hutbede ve vaazda dinleyenin ihlâssızlığı, kalbinin fesatlığı, kötülüğü menfî olarak tesir edermiş.Hutbede ve vaazda dinleyenin ihlâssızlığı, kalbinin fesatlığı, kötülüğü menfî olarak tesir edermiş. Birbirine bağlı, mânevî bağlarla irtibatlar var, birisi ötekisine tesir ediyor. Birbirine bağlı, mânevî bağlarla irtibatlar var, birisi ötekisine tesir ediyor.

Tabii o imam kimdir? Cemaatin Allah'ın huzuruna öne sürdüğü sözcüsüdür. Tabii o imam kimdir?

Cemaatin Allah'ın huzuruna öne sürdüğü sözcüsüdür.

Yani imam kim? Başına kavuğu geçirmiş öne geçmiş, imam kim? Yani imam kim? Başına kavuğu geçirmiş öne geçmiş, imam kim?

İmam senin görevlin, senin sözcün. Allah'ın huzurunda senin namına kıraat ediyor,İmam senin görevlin, senin sözcün. Allah'ın huzurunda senin namına kıraat ediyor, Allah'ın rahmetini istiyor, Allah'tan senin namına talepte bulunuyor, senin sözcün.Allah'ın rahmetini istiyor, Allah'tan senin namına talepte bulunuyor, senin sözcün. Bir grup halinde, insan bir heyet halinde büyük bir dergâha giriyor, bir sözcü var, o konuşuyor;Bir grup halinde, insan bir heyet halinde büyük bir dergâha giriyor, bir sözcü var, o konuşuyor; herkes konuşamaz ki, her kafadan bir ses çıkmaz ki! herkes konuşamaz ki, her kafadan bir ses çıkmaz ki!

İmam o. E sen şimdi arkada imamın konuşmasını, kıraatini bozacak bir durumda olursan,İmam o. E sen şimdi arkada imamın konuşmasını, kıraatini bozacak bir durumda olursan, sen kendin zarar edersin. Çünkü imam senin görevlin. Netice itibariyle senin vazifeni yapıyor. sen kendin zarar edersin. Çünkü imam senin görevlin. Netice itibariyle senin vazifeni yapıyor. Onun vazifesini güzel yapması, senin Allah indinde derece kazanmana sebep olacak,Onun vazifesini güzel yapması, senin Allah indinde derece kazanmana sebep olacak, onun için abdesti güzel almak lazım.onun için abdesti güzel almak lazım. Namaz kılmak abdest almaktan, hatta abdest bozmaktan başlıyor. Her zaman söylüyoruz. Namaz kılmak abdest almaktan, hatta abdest bozmaktan başlıyor. Her zaman söylüyoruz.

Allah rahmet eylesin, Yuvalı Hoca varmış Ankara'da, çok gözü yaşlı bir vâiz, ihlâslı bir kimse imiş.Allah rahmet eylesin, Yuvalı Hoca varmış Ankara'da, çok gözü yaşlı bir vâiz, ihlâslı bir kimse imiş. Bizim komşular anlatırdı, -biz tanımaya fırsat olmadan, biz Ankara'ya gitmeden önce yaşamış,Bizim komşular anlatırdı, -biz tanımaya fırsat olmadan, biz Ankara'ya gitmeden önce yaşamış, vefat etmiş de- çok ihlaslı olduğunu söylerlerdi, methederlerdi.vefat etmiş de- çok ihlaslı olduğunu söylerlerdi, methederlerdi. Cemaate inceden inceye nasıl abdest alacağını, nasıl abdest bozacağını çok güzel anlatırmış...Cemaate inceden inceye nasıl abdest alacağını, nasıl abdest bozacağını çok güzel anlatırmış... Çünkü her şeyin bir anahtarı, girişi var; namazın anahtarı abdest.Çünkü her şeyin bir anahtarı, girişi var; namazın anahtarı abdest. Abdest güzel olmazsa namaza giriş güzel olmaz. Abdest güzel olmazsa namaza giriş güzel olmaz.

Bu abdestin güzel olması için de yüznumaradan işin tedbirinin güzel alınması lazım. Ne bakımdan? Bu abdestin güzel olması için de yüznumaradan işin tedbirinin güzel alınması lazım.

Ne bakımdan?

Bir kere yüznumarada paçasına, üstüne başına pisliğin bulaşmaması ve sıçramaması lazım.Bir kere yüznumarada paçasına, üstüne başına pisliğin bulaşmaması ve sıçramaması lazım. Bu çok önemli. Yüznumaraya gireceği zaman ayaklarını kıvırsın.Bu çok önemli. Yüznumaraya gireceği zaman ayaklarını kıvırsın. Pantolonunun paçaları umumiyetle aşağıdan su alabilir.Pantolonunun paçaları umumiyetle aşağıdan su alabilir. Aşağıdaki su da temiz değildir. Oradan birazcık su aldı mı paçalar, namazı olmaz. Aşağıdaki su da temiz değildir. Oradan birazcık su aldı mı paçalar, namazı olmaz.

Neden? Elbisesi pis oldu mu namaz kabul olmaz da ondan. Neden?

Elbisesi pis oldu mu namaz kabul olmaz da ondan.

Hocam çok güzel kıraat ettim de, bilmem huşu ile kıldım da, aklıma hiçbir şey getirmedim. Hocam çok güzel kıraat ettim de, bilmem huşu ile kıldım da, aklıma hiçbir şey getirmedim.


Ama pantolonun pisti, paçası pisti. Onun için ben [golf pantolonlarını] çok seviyorum.Ama pantolonun pisti, paçası pisti.

Onun için ben [golf pantolonlarını] çok seviyorum.
O moda niye kalktı anlamıyorum. Eskiden bir golf pantolonlar vardı,O moda niye kalktı anlamıyorum. Eskiden bir golf pantolonlar vardı, paçası geniş değildi, çorabın içinde oluyordu, yere hiçbir şeyi değmiyordu.paçası geniş değildi, çorabın içinde oluyordu, yere hiçbir şeyi değmiyordu. Golf pantolon veya şalvar, bileziği dar, aşağıya hiç dökülmeyen bir şey.Golf pantolon veya şalvar, bileziği dar, aşağıya hiç dökülmeyen bir şey. Çok önemli yani, bu bol paçalar mutlaka yere sürtünüyor. Çok önemli yani, bu bol paçalar mutlaka yere sürtünüyor.

Bir de insan pantolonunu sıyırma durumunda daha da aşağı indiği için kıyafetlerinBir de insan pantolonunu sıyırma durumunda daha da aşağı indiği için kıyafetlerin aşağıdan ıslanma ihtimali çok oluyor. Bu bir.aşağıdan ıslanma ihtimali çok oluyor. Bu bir. Küçük abdestini yapıyorsa etrafa sıçratma ihtimali oluyor. Küçük abdestini yapıyorsa etrafa sıçratma ihtimali oluyor. Adam dikiliyor, yüznumaranın ışığı yok, karanlık, benzin istasyonunda otomobil, otobüs durmuş,Adam dikiliyor, yüznumaranın ışığı yok, karanlık, benzin istasyonunda otomobil, otobüs durmuş, yüznumaraya giriyor, sen dışardan duyuyorsun şırıltısını.yüznumaraya giriyor, sen dışardan duyuyorsun şırıltısını. Adam içerde küçük abdestini yapıyor diye anlıyorsun. Adam içerde küçük abdestini yapıyor diye anlıyorsun.

Şimdi onun elbisesi, pabucu, pantolonu, vesairesi sıçrantılarla kirleniyor, onunla namaz olmaz. Şimdi onun elbisesi, pabucu, pantolonu, vesairesi sıçrantılarla kirleniyor, onunla namaz olmaz. Onun için sıçramamasına da dikkat etmek lazım.Onun için sıçramamasına da dikkat etmek lazım. Bulaşmamasına dikkat edecek bir; aşağının, paçasının ıslanmamasına, sıçramamasına [dikkat edecek iki].Bulaşmamasına dikkat edecek bir; aşağının, paçasının ıslanmamasına, sıçramamasına [dikkat edecek iki]. Yüznumara taşına herhangi bir şekilde oturuluyor, yüznumara taşının ön tarafı düz,Yüznumara taşına herhangi bir şekilde oturuluyor, yüznumara taşının ön tarafı düz, oturduğu zaman oraya küçük abdestini yaparken idrar kuvvetle çıkıp da yüznumaranın taşına dik geldi mioturduğu zaman oraya küçük abdestini yaparken idrar kuvvetle çıkıp da yüznumaranın taşına dik geldi mi şaldır şuldur, her tarafa sıçrıyor, o da olmuyor. şaldır şuldur, her tarafa sıçrıyor, o da olmuyor.

Eskiler o ön tarafı boşluk yapmışlar.Eskiler o ön tarafı boşluk yapmışlar. Ben mesela, eski paşaların yaptırdığı camilerin yüznumaralarına Anadolu'da hatırlıyorum,Ben mesela, eski paşaların yaptırdığı camilerin yüznumaralarına Anadolu'da hatırlıyorum, o kadar güzel yapmış ki hiçbir şey bir yere çarpmaz;o kadar güzel yapmış ki hiçbir şey bir yere çarpmaz; hiçbir su hiçbir yere çarpmaz, aşağısı geniş yapmış.hiçbir su hiçbir yere çarpmaz, aşağısı geniş yapmış. Sıçratma meselesine çok dikkat etmek lazım, kabir azabının çoğu idrar sıçrantısından olur. Sıçratma meselesine çok dikkat etmek lazım, kabir azabının çoğu idrar sıçrantısından olur.

Üçüncüsü, mümkünse idrardan sonra ve büyük abdestten sonra yıkayıp kurulanmak lazım.Üçüncüsü, mümkünse idrardan sonra ve büyük abdestten sonra yıkayıp kurulanmak lazım. Şimdi bu kurulanmanın da suyunun tam alınması gerekiyor, bu da önemli. Şimdi bu kurulanmanın da suyunun tam alınması gerekiyor, bu da önemli.

Dördüncüsü, eğer idrar tam arkası beklenmeden yüznumaradan kalkılmışsa...Dördüncüsü, eğer idrar tam arkası beklenmeden yüznumaradan kalkılmışsa... Şimdi yüznumaraya girdi, idrarını yaptı, kendisini bekledim sandı ama tam beklemedi, birkaç adım yürüyüp Şimdi yüznumaraya girdi, idrarını yaptı, kendisini bekledim sandı ama tam beklemedi, birkaç adım yürüyüp merdivenlerden çıkıp bismillahirrahmanirrahim deyip şadırvanın tahtasına oturduğu zaman,merdivenlerden çıkıp bismillahirrahmanirrahim deyip şadırvanın tahtasına oturduğu zaman, oradan birkaç damla külotuna çıkıveriyor. Neden? oradan birkaç damla külotuna çıkıveriyor.

Neden?

Yollarından, güzelce sıvazlayıp, sonunu mutlaka almak lazım.Yollarından, güzelce sıvazlayıp, sonunu mutlaka almak lazım. İçinde idrar kaldı mı oturuşta, kalkışta çıkar. İçinde idrar kaldı mı oturuşta, kalkışta çıkar. Denenmiş bir şeydir ki abdest aldıktan sonra, şöyle bir dikkat eder, sıvayıp bakarsanız,Denenmiş bir şeydir ki abdest aldıktan sonra, şöyle bir dikkat eder, sıvayıp bakarsanız, ucunda ıslaklık var. Demek ki idrar tam kesilmemiş, ona dikkat etmek lazım.ucunda ıslaklık var. Demek ki idrar tam kesilmemiş, ona dikkat etmek lazım. Abdestin içerde kalmaması önemli. Bunları niye böyle sıralıyoruz? Abdestin içerde kalmaması önemli.

Bunları niye böyle sıralıyoruz?

Sen zahmet çekiyorsun buraya geliyorsun, namaz kılıyorsun; abdest olmayınca namaz olmuyor ki.Sen zahmet çekiyorsun buraya geliyorsun, namaz kılıyorsun; abdest olmayınca namaz olmuyor ki. Abdest olmayınca namaz olmuyor, onun için söylüyoruz. Abdest olmayınca namaz olmuyor, onun için söylüyoruz. Bütün bunların hepsine dikkat edecek, ondan sonra abdest almaya oturduğu zaman,Bütün bunların hepsine dikkat edecek, ondan sonra abdest almaya oturduğu zaman, abdest suyunu da şaldır şuldur, paldır küldür üstüne başına sıçratmayacak. abdest suyunu da şaldır şuldur, paldır küldür üstüne başına sıçratmayacak. Onu da güzel bir şekilde alacak.Onu da güzel bir şekilde alacak. Ondan sonra yıkadığı uzuvlarda boş, ıslanmamış, yıkanmamış kısım bırakmayacak. Ondan sonra yıkadığı uzuvlarda boş, ıslanmamış, yıkanmamış kısım bırakmayacak.

Gözünün etrafını iyi yıkamıyor, yıkamamış olabiliyor;Gözünün etrafını iyi yıkamıyor, yıkamamış olabiliyor; yanaklarının, kulaklarının şu kenarları yıkanmamış olabiliyor, yüzünü yıkıyorum diye şöyle yapıyor.yanaklarının, kulaklarının şu kenarları yıkanmamış olabiliyor, yüzünü yıkıyorum diye şöyle yapıyor. İyi tamam, burasını yaptın ama böyle bu kadar, kedinin yüzünü diliyle böyle yaptığı gibi,İyi tamam, burasını yaptın ama böyle bu kadar, kedinin yüzünü diliyle böyle yaptığı gibi, öyle şey yapıp da şu kadar şöyle yapıyor, buraları hiç ıslanmadı.öyle şey yapıp da şu kadar şöyle yapıyor, buraları hiç ıslanmadı. Halbuki şöyle suyu alacak, yüz denilen kısmın her tarafına suyu ulaştıracak.Halbuki şöyle suyu alacak, yüz denilen kısmın her tarafına suyu ulaştıracak. Gözünün o pınarlarının olduğu yerler bile su girmemiş yer kalmayacak. Gözünün o pınarlarının olduğu yerler bile su girmemiş yer kalmayacak.

Sonra elini yıkıyor, dirseği yıkanmıyor. Umumiyetle dirseği yıkanmıyor.Sonra elini yıkıyor, dirseği yıkanmıyor. Umumiyetle dirseği yıkanmıyor. Gel bakayım buraya, bak şurada hiç ıslaklık yok, halbuki dirsekten iki üç parmak yukarıya kadarGel bakayım buraya, bak şurada hiç ıslaklık yok, halbuki dirsekten iki üç parmak yukarıya kadar buranın tamamen yıkanmış olması lazımdı... Abdest olmuyor.buranın tamamen yıkanmış olması lazımdı... Abdest olmuyor. Abdest olmamış, tutmamış, yapılmamış olduğundan namaz olmuyor.Abdest olmamış, tutmamış, yapılmamış olduğundan namaz olmuyor. Namaz olmayınca hem boyunda borç kalıyor hem de umduğu faydalar elden kaçmış oluyor.Namaz olmayınca hem boyunda borç kalıyor hem de umduğu faydalar elden kaçmış oluyor. Onun için bunlara çok dikkat etmek lazım. Onun için bunlara çok dikkat etmek lazım.

Kendisi için dikkat etmesi lazım bir. Kendisine zarar verdiği gibi bu bozukluktan dolayı imama,Kendisi için dikkat etmesi lazım bir. Kendisine zarar verdiği gibi bu bozukluktan dolayı imama, böylece cemaate de zarar veriyor [iki]. İmama zarar verince,böylece cemaate de zarar veriyor [iki]. İmama zarar verince, yalnız kendisine değil cemaate de zarar vermiş oluyor.yalnız kendisine değil cemaate de zarar vermiş oluyor. Ârif bir kimse, bu işin farkına varan, mânevî bakımdan mâneviyatı gelişmiş bir kimse Ârif bir kimse, bu işin farkına varan, mânevî bakımdan mâneviyatı gelişmiş bir kimse gelip yakasına yapışabilir. Ya senin yüzünden imamımız vazifeyi güzel yapamadı diyebilir.gelip yakasına yapışabilir. Ya senin yüzünden imamımız vazifeyi güzel yapamadı diyebilir. Yani başkasına da zarar oluyor. Yani başkasına da zarar oluyor.

Demek ki kötü bir insanın zararı sadece kendisine olmuyormuş, başkasına da zararı oluyor.Demek ki kötü bir insanın zararı sadece kendisine olmuyormuş, başkasına da zararı oluyor. İyi bir insanın herkese faydası oluyor, kötünün de herkese zararı oluyor. İyi bir insanın herkese faydası oluyor, kötünün de herkese zararı oluyor.

İzâ salleytüm ferfe'û sebeleküm fe-inne külle şey'in esâbe'l-arda min sebeliküm fe-hüve fi'n-nâri. İzâ salleytüm ferfe'û sebeleküm fe-inne külle şey'in esâbe'l-arda min sebeliküm fe-hüve fi'n-nâri.

"Namaz kıldığınız zaman eteğinizi kaldırın, sürünmesin, çünkü eteğin"Namaz kıldığınız zaman eteğinizi kaldırın, sürünmesin, çünkü eteğin ne kadarı toprağa, yere değiyorsa, o cehennemdedir."ne kadarı toprağa, yere değiyorsa, o cehennemdedir." İsbâlu'l-izâl derler, yani giyilen elbisenin uç tarafı uzun olur daİsbâlu'l-izâl derler, yani giyilen elbisenin uç tarafı uzun olur da yere sürünürse bu makbul bir şey değil; öyle olmayacak, yere sürünmeyecek. yere sürünürse bu makbul bir şey değil; öyle olmayacak, yere sürünmeyecek. Peygamber Efendimiz; "Bu yere sürüneni cehennemdedir." diyor, o halde elbise biraz kısa olacak. Peygamber Efendimiz; "Bu yere sürüneni cehennemdedir." diyor, o halde elbise biraz kısa olacak.

Tabii bu entariye göre, demin ben pantolona göre söyledim.Tabii bu entariye göre, demin ben pantolona göre söyledim. Biz pantolon giyiyoruz, bazı ülkelerde entari, bol erkek entarisi giyilir.Biz pantolon giyiyoruz, bazı ülkelerde entari, bol erkek entarisi giyilir. Mesela Mısırlı, Kuzey Afrikalılar çok bol entari giyerler.Mesela Mısırlı, Kuzey Afrikalılar çok bol entari giyerler. Sudanlılar şöyle uzun erkek entari giyerler; o yere sürtünürse, sürtünen kısmı cehennemdedir,Sudanlılar şöyle uzun erkek entari giyerler; o yere sürtünürse, sürtünen kısmı cehennemdedir, onun için yerden yüksek olacak, çekilmiş olacak, yere sürünmeyecek. Neden? onun için yerden yüksek olacak, çekilmiş olacak, yere sürünmeyecek.

Neden?

Yere sürtündü mü pislenir de ondan, pislenmese temiz yerde bile yere sürtünse o zaman kibir oluyor.Yere sürtündü mü pislenir de ondan, pislenmese temiz yerde bile yere sürtünse o zaman kibir oluyor. Eteğin uzun olması, yerde sürünmesi kibirden oluyor. O bakımdan da makbul değil.Eteğin uzun olması, yerde sürünmesi kibirden oluyor. O bakımdan da makbul değil. Kalkık olacak, kısa olacak. Yerden yüksekte olacak. Kalkık olacak, kısa olacak. Yerden yüksekte olacak.

İzâ salleytümu'l-fecre fe-lâ tenâmû an telabi erzâkikum. İbn Abbas radıyallahu anh'ten. İzâ salleytümu'l-fecre fe-lâ tenâmû an telabi erzâkikum.

İbn Abbas radıyallahu anh'ten.

"Sabah namazını kıldınız mı rızkınızın kazanılması için çalışmaktan geri kalıp da"Sabah namazını kıldınız mı rızkınızın kazanılması için çalışmaktan geri kalıp da tekrar uykuya yatmayın, rızkınızın peşine koşun."tekrar uykuya yatmayın, rızkınızın peşine koşun." Sabah namazını kıldınız mı, tekrar yatağa cump yatmayın, rızkınızın peşine koşun.Sabah namazını kıldınız mı, tekrar yatağa cump yatmayın, rızkınızın peşine koşun. Peygamber Efendimiz, "Rızkınızı talep etmeyi bırakıp da uykuya yatmayın." diyor. Peygamber Efendimiz, "Rızkınızı talep etmeyi bırakıp da uykuya yatmayın." diyor.

Bir insan sabah namazını kılacak, Efendimiz'in âdeti ve hadîs-i şerîflerde bize söylediğiBir insan sabah namazını kılacak, Efendimiz'in âdeti ve hadîs-i şerîflerde bize söylediği sabah namazından sonra güneş doğup yarım saat geçinceye kadar camidesabah namazından sonra güneş doğup yarım saat geçinceye kadar camide ibadetle, zikirle, dua ile Allah'ın rızasına uygun bir şekilde meşgul olacak. ibadetle, zikirle, dua ile Allah'ın rızasına uygun bir şekilde meşgul olacak. Ondan sonra işrak namazı denilen, güneş şarktan doğduktan sonraOndan sonra işrak namazı denilen, güneş şarktan doğduktan sonra şöyle bir müddet ufuktan yükselip de kırmızı bir daire, bakılabilecek bir şekildeşöyle bir müddet ufuktan yükselip de kırmızı bir daire, bakılabilecek bir şekilde görünecek kadar yükseldiği zaman Allahu ekber, işrak namazını kılacak, çok sevap. görünecek kadar yükseldiği zaman Allahu ekber, işrak namazını kılacak, çok sevap.

"Kim böyle namazdan sonra ibadete oturur, dualar eder, işrak vakti gelince"Kim böyle namazdan sonra ibadete oturur, dualar eder, işrak vakti gelince kalkar işrak namazını kılarsa, o gün kabul olmuş, tam, eksiksiz bir hac ve umre sevabı kazanır."kalkar işrak namazını kılarsa, o gün kabul olmuş, tam, eksiksiz bir hac ve umre sevabı kazanır." İmam Tirmizî hasen hadis olarak Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. İmam Tirmizî hasen hadis olarak Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. İmam Ebû Davud'da ve daha başka kaynaklarda var. İmam Ebû Davud'da ve daha başka kaynaklarda var.

Bu önemli, yani günün evvelinde Allah'a dua niyaz ile, camide zikr ü fikrederek güne başlamak,Bu önemli, yani günün evvelinde Allah'a dua niyaz ile, camide zikr ü fikrederek güne başlamak, güneşin doğuşuna, o ana böyle bir ibadet haliyle girmiş olmak, bu çok sevaplı. güneşin doğuşuna, o ana böyle bir ibadet haliyle girmiş olmak, bu çok sevaplı.

Ondan sonra ne yapacak? Ondan sonra kalkacak, işine gidecek, dükkânını açacak. Ondan sonra ne yapacak?

Ondan sonra kalkacak, işine gidecek, dükkânını açacak.

Her sabah besmeleyle açılır dükkânımız. dediği gibi, artık rızkını Allah'tan [isteyecek.] Her sabah besmeleyle açılır dükkânımız.

dediği gibi, artık rızkını Allah'tan [isteyecek.]

Çünkü sabahın erken vaktinde Allah bereket versin diye,Çünkü sabahın erken vaktinde Allah bereket versin diye, benim ümmetime Allah sabahın erken vaktinde kalkıp çalışanlara bereket versin diye, benim ümmetime Allah sabahın erken vaktinde kalkıp çalışanlara bereket versin diye, Peygamberimiz'in duası var. Geç kalmayacak, erkenden [işine bakacak.]Peygamberimiz'in duası var. Geç kalmayacak, erkenden [işine bakacak.] Şimdi o yapılamıyor, mesela ben şahsen zor yapıyorum. Neden? Şimdi o yapılamıyor, mesela ben şahsen zor yapıyorum.

Neden?

İkide iki buçukta yatıyorum. Misafir geliyor, konferans oluyor, yazı çizi oluyor, bilmem ne oluyor.İkide iki buçukta yatıyorum. Misafir geliyor, konferans oluyor, yazı çizi oluyor, bilmem ne oluyor. E şimdi ben işrakı kıldıktan sonra sallanmaya başlıyorum, ben sallanmasam cami sallanıyor.E şimdi ben işrakı kıldıktan sonra sallanmaya başlıyorum, ben sallanmasam cami sallanıyor. Yer sallanıyor, o zaman [kalamıyorum.] Eh hadi benim özel bir durumum var amaYer sallanıyor, o zaman [kalamıyorum.] Eh hadi benim özel bir durumum var ama normal olarak sizlerin gününüzü nasıl planlamaya çalışması lazım?normal olarak sizlerin gününüzü nasıl planlamaya çalışması lazım? Yatsıdan sonra erken yatıp, teheccüde kalkıp uykunuzu önceden almış olmanız lazım. Yatsıdan sonra erken yatıp, teheccüde kalkıp uykunuzu önceden almış olmanız lazım.

Millet ne yapıyor? Eskiden dedelerimizin huyu, âdeti şöyleydi;Millet ne yapıyor?

Eskiden dedelerimizin huyu, âdeti şöyleydi;
akşam ezanında evin bütün fertleri; delikanlısı, babası, herkes evde bulunurdu. Neden? akşam ezanında evin bütün fertleri; delikanlısı, babası, herkes evde bulunurdu.

Neden?

Oruç açılma vaktidir, akşam namazında evde bulunmak âdetti, kuvvetli âdetti.Oruç açılma vaktidir, akşam namazında evde bulunmak âdetti, kuvvetli âdetti. Kimse akşamdan sonraya kalmazdı, biz kalırsak, akşamdan sonraya kaldık,Kimse akşamdan sonraya kalmazdı, biz kalırsak, akşamdan sonraya kaldık, eve akşam namazından sonra gittik diye ödümüz patlardı. Büyüklerimizden gördüğümüz böyleydi.eve akşam namazından sonra gittik diye ödümüz patlardı. Büyüklerimizden gördüğümüz böyleydi. Bu çok güzel bir adet çünkü insan oruç tutabilir, vesaire olur, akşam namazında evde olması lazım. Bu çok güzel bir adet çünkü insan oruç tutabilir, vesaire olur, akşam namazında evde olması lazım.

Ama şimdi memuriyetten, işinden bir kere o vakitte gelemiyorlar. Neden? Ama şimdi memuriyetten, işinden bir kere o vakitte gelemiyorlar.

Neden?

İşi kaydırmışlar, sabahtan geç başlanıyor, millet de müşteri de öyle;İşi kaydırmışlar, sabahtan geç başlanıyor, millet de müşteri de öyle; akşam geç vaktine kalınıyor, akşama gelemiyor; yatsıya bile gelemiyor,akşam geç vaktine kalınıyor, akşama gelemiyor; yatsıya bile gelemiyor, birde yollar uzak oluyor filan. Oradan kaybediyoruz bir.birde yollar uzak oluyor filan.

Oradan kaybediyoruz bir.
Ondan sonra yemek yeniliyor, ondan sonra keyif, televizyon başlıyor;Ondan sonra yemek yeniliyor, ondan sonra keyif, televizyon başlıyor; televizyonda programlar, birinci, ikinci, beşinci, onuncu, on beşinci kanal,televizyonda programlar, birinci, ikinci, beşinci, onuncu, on beşinci kanal, elinde kumanda var, tık tık tık onu onu değiştiriyor. elinde kumanda var, tık tık tık onu onu değiştiriyor. Birisinden birisi onu mutlaka bir tuzağa düşürüyor.Birisinden birisi onu mutlaka bir tuzağa düşürüyor. Birisinden vazgeçse, kurtulsa, ötekisinde hadi şunu seyredeyim, hadi bunu seyredeyim,Birisinden vazgeçse, kurtulsa, ötekisinde hadi şunu seyredeyim, hadi bunu seyredeyim, şurası da güzelmiş, burası da iyiymiş filan derken saat 12, bir oluyor,şurası da güzelmiş, burası da iyiymiş filan derken saat 12, bir oluyor, ondan sonra sabahleyin uykusunu alamamış olduğundan keyfi olmuyor. ondan sonra sabahleyin uykusunu alamamış olduğundan keyfi olmuyor.

Halbuki eski dedelerimiz ne yapardı? Halbuki eski dedelerimiz ne yapardı?

Güneş battıktan sonra herkes evinde olurdu, yemeğini yemiş olurdu, yatsı namazını kılardı,Güneş battıktan sonra herkes evinde olurdu, yemeğini yemiş olurdu, yatsı namazını kılardı, yatsıdan sonra erken yatarlardı. Sahâbe-i kirâm yatsıdan sonra birbirleriyle söz açmazlarmış,yatsıdan sonra erken yatarlardı. Sahâbe-i kirâm yatsıdan sonra birbirleriyle söz açmazlarmış, mahsustan dargın gibi acele evlerine dağılırlarmış! Neden? mahsustan dargın gibi acele evlerine dağılırlarmış!

Neden?

Bir merhaba dese, bir söz açsa, söz uzar, teheccüd zarara uğrar diyeBir merhaba dese, bir söz açsa, söz uzar, teheccüd zarara uğrar diye yatsıdan sonra birbirlerine biraz dargın gibi -gündüz konuşurlarmış vesaire de-yatsıdan sonra birbirlerine biraz dargın gibi -gündüz konuşurlarmış vesaire de- hemen evlerine dağılırlarmış, hemen istirahate... hemen evlerine dağılırlarmış, hemen istirahate...

Şimdi biz bunu yapamıyoruz.Şimdi biz bunu yapamıyoruz. Akşamleyin eve gelemiyoruz, yatsıda kılıp hemen yatmaya geçemiyoruz, uykuyu almıyoruz,Akşamleyin eve gelemiyoruz, yatsıda kılıp hemen yatmaya geçemiyoruz, uykuyu almıyoruz, ondan sonra da sabaha kayıyor işler; sabahleyin de esnaf bereketli vakti kaçırıyor. ondan sonra da sabaha kayıyor işler; sabahleyin de esnaf bereketli vakti kaçırıyor.

Avrupaî, gayri İslâmî âdetler yerleşmiş. Efendimiz, "Sabah namazından sonra uyumayın." buyurmuş.Avrupaî, gayri İslâmî âdetler yerleşmiş. Efendimiz, "Sabah namazından sonra uyumayın." buyurmuş. Onun maddî bakımdan sıhhî zararları olduğunu da söylüyorlar. Onun maddî bakımdan sıhhî zararları olduğunu da söylüyorlar. Yani güneş doğduktan sonra bir insan uyursa, o vakitlerde vücuduna da yaramadığını,Yani güneş doğduktan sonra bir insan uyursa, o vakitlerde vücuduna da yaramadığını, faydalı olmadığını da söylüyorlar. O zaman uyumayacak da mümkünse öğleye yakınfaydalı olmadığını da söylüyorlar. O zaman uyumayacak da mümkünse öğleye yakın bir kaylûle uykusu var, o çok şifalı. bir kaylûle uykusu var, o çok şifalı. Kaylûle uykusu, öğleden yarım saat, 45 dakika önce veya öğleden sonra, gündüz hafif bir uyumak. Kaylûle uykusu, öğleden yarım saat, 45 dakika önce veya öğleden sonra, gündüz hafif bir uyumak.

Bunu Efendimiz tavsiye ediyor, "Gündüz uyuyun, çünkü bu gece ibadetine size destek verir." diyor.Bunu Efendimiz tavsiye ediyor, "Gündüz uyuyun, çünkü bu gece ibadetine size destek verir." diyor. Doğrudur, gece teheccüde kalkan bir insanDoğrudur, gece teheccüde kalkan bir insan -Doğrudur sözü bile fazla, Peygamber Efendimiz buyurduğuna göre başımızın tacıdır.-Doğrudur sözü bile fazla, Peygamber Efendimiz buyurduğuna göre başımızın tacıdır. Tecrübeyle anlıyoruz öyle olduğunu demek istiyorum.- Tecrübeyle anlıyoruz öyle olduğunu demek istiyorum.- teheccüde kalktı mı, sabah namazını kıldı mı, çalıştı mı, öğleye doğru artık teheccüde kalktı mı, sabah namazını kıldı mı, çalıştı mı, öğleye doğru artık altı-yedi saat mesai yapmış oluyor, orada bir dinleniyor.altı-yedi saat mesai yapmış oluyor, orada bir dinleniyor. Dinlendikten sonra, öğleden sonrası, akşamı, yatsısı dinç oluyor,Dinlendikten sonra, öğleden sonrası, akşamı, yatsısı dinç oluyor, tekrar uyuyacağı zamana kadar zinde bir hayat sürmüş oluyor..tekrar uyuyacağı zamana kadar zinde bir hayat sürmüş oluyor.. İlim öğrenecekse, çalışma yapacaksa kafası dinç oluyor, İlim öğrenecekse, çalışma yapacaksa kafası dinç oluyor, hangi çalışmayı yapacaksa rahatlıkla yapabiliyor. hangi çalışmayı yapacaksa rahatlıkla yapabiliyor.

Mümkünse, elinde imkânı olan hayatını böyle planlasın. Nasıl planlayacak bir daha söyleyelim. Mümkünse, elinde imkânı olan hayatını böyle planlasın. Nasıl planlayacak bir daha söyleyelim.

Akşam ezanında evde olmak, yatsıdan sonra oyalanmayıp yatmak,Akşam ezanında evde olmak, yatsıdan sonra oyalanmayıp yatmak, teheccüde mutlaka kalkmak, teheccüdden sonra sabah namazını mutlaka camide kılmak, teheccüde mutlaka kalkmak, teheccüdden sonra sabah namazını mutlaka camide kılmak, sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar işrak vaktini beklemek,sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar işrak vaktini beklemek, işrak vaktinden sonra rızkını kazanmaya gitmek, öğleyin, öğleden biraz önce biraz sonraişrak vaktinden sonra rızkını kazanmaya gitmek, öğleyin, öğleden biraz önce biraz sonra -ama öğleden biraz önce olursa daha iyi, çünkü aç karnına istirahat daha çok iyi olur.--ama öğleden biraz önce olursa daha iyi, çünkü aç karnına istirahat daha çok iyi olur.- biraz istirahat edecek. O zaman vücudu çok dinç olur. biraz istirahat edecek. O zaman vücudu çok dinç olur.

Amerikalı zenginlerin hayatını birisi etüt etmiş grafik yapmış, Amerikalı zenginlerin hayatını birisi etüt etmiş grafik yapmış, istatistik yapmış adamlar çabuk ölüyorlar. Neden? istatistik yapmış adamlar çabuk ölüyorlar.

Neden?

Kafasının telaşı, yorgunluğu fazla. Hani büyük başın telaşı büyük, çok olur derler.Kafasının telaşı, yorgunluğu fazla. Hani büyük başın telaşı büyük, çok olur derler. Bir sürü üzüntü; gemileri battı, şu oldu, bir gitti memur hıyanet etti, müdür istifa etti vesaire... Bir sürü üzüntü; gemileri battı, şu oldu, bir gitti memur hıyanet etti, müdür istifa etti vesaire... Zenginler 40-45 yaşı civarında çabuk ölüyormuş. Ben de tespit ettim, padişahlar da çabuk ölüyor. Zenginler 40-45 yaşı civarında çabuk ölüyormuş. Ben de tespit ettim, padişahlar da çabuk ölüyor.

Neden? Telaşı çok, bütün milletin telaşı başında.Neden?

Telaşı çok, bütün milletin telaşı başında.
Balla kaymakla beslendiği halde padişahlar çabuk ölüyor. Balla kaymakla beslendiği halde padişahlar çabuk ölüyor. Ama Amerika'da yapılan incelemeye göre milyarderlerden, zenginlerden bir tanesi,Ama Amerika'da yapılan incelemeye göre milyarderlerden, zenginlerden bir tanesi, 70 küsur yaşına kadar yaşamış. Şimdi istatistiği yapan adam merak etmiş,70 küsur yaşına kadar yaşamış. Şimdi istatistiği yapan adam merak etmiş, ya öteki milyarderler çabuk ölüyor, 50 yaşında, 45 yaşında adamlar ölüyorlar;ya öteki milyarderler çabuk ölüyor, 50 yaşında, 45 yaşında adamlar ölüyorlar; o heyecana, telaşa kafası dayanamıyor ölüyor. Bu niye çok yaşadı? o heyecana, telaşa kafası dayanamıyor ölüyor. Bu niye çok yaşadı?

Şu özelliği bulmuş, adam öğleyin istirahate çekiliyormuş, mutlaka bir saat uyuyormuş.Şu özelliği bulmuş, adam öğleyin istirahate çekiliyormuş, mutlaka bir saat uyuyormuş. Dinçliği orada... İslâm uleması da, Osmanlı uleması da gece teheccüde kalkar, ibadetini yapar vesaire...Dinçliği orada... İslâm uleması da, Osmanlı uleması da gece teheccüde kalkar, ibadetini yapar vesaire... gündüzleyin birazcık uyur; hem gecesini daha iyi değerlendirmiş olur, hem de vücudu dinç olur.gündüzleyin birazcık uyur; hem gecesini daha iyi değerlendirmiş olur, hem de vücudu dinç olur. 90 yaş yaşıyor, 100, 120, 130, saçı sakalı ağarıyor, pîr-i fâni, mübarek insan oluyor, daha da iyi oluyor.90 yaş yaşıyor, 100, 120, 130, saçı sakalı ağarıyor, pîr-i fâni, mübarek insan oluyor, daha da iyi oluyor. Ulemanın kocası kocadıkça koç oluyor;Ulemanın kocası kocadıkça koç oluyor; tecrübesi, bilgisi, görgüsü artıyor, tam böyle ârif, kâmil bir pîr oluyor. tecrübesi, bilgisi, görgüsü artıyor, tam böyle ârif, kâmil bir pîr oluyor.

Eh, bizde hayatımızı öyle planlayalım. Sonuncu hadîs-i şerîf. Eh, bizde hayatımızı öyle planlayalım.

Sonuncu hadîs-i şerîf.

İzâ salleytüm salâte'l-fardi fe-kûlû fî-akıbi külli salâtin aşre merrâtin:İzâ salleytüm salâte'l-fardi fe-kûlû fî-akıbi külli salâtin aşre merrâtin: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr yüktebu lehû mine'l-ecri ke-ennemâ a'teka rakabeten. yüktebu lehû mine'l-ecri ke-ennemâ a'teka rakabeten.

Bu hadîs-i şerîf Berâ b. Âzib radıyallahu anh'ten. Bu hadîs-i şerîf Berâ b. Âzib radıyallahu anh'ten.

Buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; Buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem;

"Farz namazı kıldıktan sonra, hemen onun arkasında on defa;"Farz namazı kıldıktan sonra, hemen onun arkasında on defa; Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr.Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. deyin. On defa. böyle yaparsanız ne olur? deyin.

On defa. böyle yaparsanız ne olur?

"Böyle yapan kimseye bir köle âzat etmiş gibi sevap verilir." "Böyle yapan kimseye bir köle âzat etmiş gibi sevap verilir."

Sabah namazından sonra yapıyoruz. Müezzin kenardan hafif sesleSabah namazından sonra yapıyoruz. Müezzin kenardan hafif sesle -o biraz yaklaşmaz mikrofona- yapıyor, herkes de hani Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke...-o biraz yaklaşmaz mikrofona- yapıyor, herkes de hani Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke... diyoruz ama her farz namazın arkasından yapılacak bu.diyoruz ama her farz namazın arkasından yapılacak bu. Özel olarak siz kendiniz kıldığınız zaman da mümkünse bunu yapmaya çalışın. Özel olarak siz kendiniz kıldığınız zaman da mümkünse bunu yapmaya çalışın.

Çünkü bir köle âzat etmek az bir şey değil, köle bayağı büyük bir rakam.Çünkü bir köle âzat etmek az bir şey değil, köle bayağı büyük bir rakam. O zaman köle âzat etmek kolay bir iş değil, çok büyük bir masraf.O zaman köle âzat etmek kolay bir iş değil, çok büyük bir masraf. Bugünün parasına vurulacak olursa köle 100 milyonluk hayır, kazanç gibi bir şey oluyor. Bugünün parasına vurulacak olursa köle 100 milyonluk hayır, kazanç gibi bir şey oluyor. Basit bir şey değil... Bir araba gibi, arabadan daha kıymetli... Basit bir şey değil... Bir araba gibi, arabadan daha kıymetli... İnsanın atı olur, devesi olur, kölesi olur.İnsanın atı olur, devesi olur, kölesi olur. Deve laf anlamaz ama köle laf anlar, git tarlayı kaz, git hurmayı topla, git su getir,Deve laf anlamaz ama köle laf anlar, git tarlayı kaz, git hurmayı topla, git su getir, şurayı temizle, şunu yap bunu yap yani adam yan gelip yatacak, şurayı temizle, şunu yap bunu yap yani adam yan gelip yatacak, şiltesine yaslanacak, kölesi iş yapacak, sıcakta terleyecek. şiltesine yaslanacak, kölesi iş yapacak, sıcakta terleyecek.

Köle kıymetli, bir köle âzat etmek de çok sevaplı.Köle kıymetli, bir köle âzat etmek de çok sevaplı. Çünkü insanın canı ciğeri, bütün işlerini gören bir insan, Allah rızası için âzat ediyor. Çünkü insanın canı ciğeri, bütün işlerini gören bir insan, Allah rızası için âzat ediyor. Bir köle âzat etmiş gibi sevap oluyor.Bir köle âzat etmiş gibi sevap oluyor. Köle âzat etmek neymiş diye bilmediği için insan kıymetini anlamaz. Köle âzat etmek neymiş diye bilmediği için insan kıymetini anlamaz.

Sabahleyin de, o sabahleyin işrak vaktine kadar durmak hakkında da çeşitli hadisler var dedim.Sabahleyin de, o sabahleyin işrak vaktine kadar durmak hakkında da çeşitli hadisler var dedim. Bir hadîs-i şerîfte diyor ki Peygamber Efendimiz; Bir hadîs-i şerîfte diyor ki Peygamber Efendimiz;

"Sabahleyin işrak vaktine kadar durursa İsmail aleyhisselam'ın sülalesinden"Sabahleyin işrak vaktine kadar durursa İsmail aleyhisselam'ın sülalesinden soylu, asaletli bilmem kaç tane köle âzat etmiş gibi sevap kazanır.."soylu, asaletli bilmem kaç tane köle âzat etmiş gibi sevap kazanır.." Bir hac ve umre sevabı kazanır, ayrıca İsmail aleyhisselam Arapların ecdadı, peygamber; Bir hac ve umre sevabı kazanır, ayrıca İsmail aleyhisselam Arapların ecdadı, peygamber; İbrahim aleyhisselam ile beraber Kâbe'yi bina etmiş. Oraya gömülmüş. İbrahim aleyhisselam ile beraber Kâbe'yi bina etmiş. Oraya gömülmüş.

En soylu kim? Arapların bölgesinde İsmail aleyhisselam.En soylu kim?

Arapların bölgesinde İsmail aleyhisselam.
Onun soyundan şu kadar köle âzat etmiş gibi, unuttum rakamını, dört müydü daha fazla mıydı,Onun soyundan şu kadar köle âzat etmiş gibi, unuttum rakamını, dört müydü daha fazla mıydı, hadîs-i şerîfi unuttum rakamı yanlış söylemeyeyim diye de söylemiyorum, hadîs-i şerîfi unuttum rakamı yanlış söylemeyeyim diye de söylemiyorum, köle âzat etmiş gibi de sevap kazanıyor, o gün rızkı da bol oluyor. köle âzat etmiş gibi de sevap kazanıyor, o gün rızkı da bol oluyor. Ölürse imanla göçmesine de sebep oluyor. Onun için sabahı böyle şey yapmayı hiç kaçırmamak lazım. Ölürse imanla göçmesine de sebep oluyor. Onun için sabahı böyle şey yapmayı hiç kaçırmamak lazım.

Her namazın arkasından da on defa bunu söylemek,Her namazın arkasından da on defa bunu söylemek, bu da her gün beş tane köle âzat etmek demektir,bu da her gün beş tane köle âzat etmek demektir, bu da büyük sevaptır, insan Allah'ın izniyle âhirette bunun çok faydasını görür. bu da büyük sevaptır, insan Allah'ın izniyle âhirette bunun çok faydasını görür. Bunu on defa böyle ağır ağır diyecek: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh Bunu on defa böyle ağır ağır diyecek: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Ne demek? lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr.

Ne demek?

Lâ ilâhe illallâh. "Ancak ve ancak Allahu Teâlâ hazretleri var, şerîki, nazîri yok, O tektir."Lâ ilâhe illallâh. "Ancak ve ancak Allahu Teâlâ hazretleri var, şerîki, nazîri yok, O tektir." Eşsizdir, şerîki nazîri yoktur. Vahdehû. "Bir tektir." Lâ şerîke lehû. "Şerîki, ortağı yoktur." Eşsizdir, şerîki nazîri yoktur. Vahdehû. "Bir tektir." Lâ şerîke lehû. "Şerîki, ortağı yoktur." İkinci bir tanrı, ikinci bir ilah yoktur. Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. "Egemenlik O'nundur." İkinci bir tanrı, ikinci bir ilah yoktur. Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. "Egemenlik O'nundur."

Hani diyorlar ya şimdi egemenlik milletin... Kimi kandırıyorsunuz ya?Hani diyorlar ya şimdi egemenlik milletin... Kimi kandırıyorsunuz ya? Bir kere egemenlik milletin derken, kastınız milletin sözü dinleniyor demekse,Bir kere egemenlik milletin derken, kastınız milletin sözü dinleniyor demekse, kimi kandırıyorsunuz, milleti dinleyen kim? Milletin malını yersiniz, milletin işini doğru yapmazsınız,kimi kandırıyorsunuz, milleti dinleyen kim? Milletin malını yersiniz, milletin işini doğru yapmazsınız, millete çeşit çeşit, çeşit çeşit ne geldiyse düşmandan çok rüşvet yiyen,millete çeşit çeşit, çeşit çeşit ne geldiyse düşmandan çok rüşvet yiyen, şunu yapan, bunu yapan insanlar[dan geldi]. şunu yapan, bunu yapan insanlar[dan geldi].

Eğer kastınız hâkimiyet, demokrasi, onların dediği olur filansa, Allah'ın dediği olur.Eğer kastınız hâkimiyet, demokrasi, onların dediği olur filansa, Allah'ın dediği olur. Egemenlik, mülk, hâkimiyet Allah'ındır. Mülk "egemenlik" demek. Egemenlik, mülk, hâkimiyet Allah'ındır. Mülk "egemenlik" demek. Yani mal mülk manasına, şu ev, şu apartman Allah'ın, o mânaya değil.Yani mal mülk manasına, şu ev, şu apartman Allah'ın, o mânaya değil. Mülk "egemenlik", "meliklik" demek. Hükümranlık, hükümdarlık Allah'ındır. Hüküm Allah'ındır demek. Mülk "egemenlik", "meliklik" demek. Hükümranlık, hükümdarlık Allah'ındır. Hüküm Allah'ındır demek.

Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü.Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. "Mülk O'nundur, egemenlik, hükümranlık, hükümdarlık, sözü geçirme O'nundur.""Mülk O'nundur, egemenlik, hükümranlık, hükümdarlık, sözü geçirme O'nundur." Allah'ın sözü geçer, Allah'ın buyruğu olur ve "Hamd O'nadır." Ve hüve alâ külli şey'in kadîr.Allah'ın sözü geçer, Allah'ın buyruğu olur ve "Hamd O'nadır." Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. "Her şeye kadirdir." Ee, ne olacak, her şeye kadirdir ne demek? "Her şeye kadirdir."

Ee, ne olacak, her şeye kadirdir ne demek?

Allah'a sığın, Allah'a tevekkül et, Allah'tan iste, Allah kâfi gelir demek.Allah'a sığın, Allah'a tevekkül et, Allah'tan iste, Allah kâfi gelir demek. İnsan Allah'a hakkıyla tevekkül etse, idrak ederek, şuurlu tevekkül etse,İnsan Allah'a hakkıyla tevekkül etse, idrak ederek, şuurlu tevekkül etse, Allah onun her işini çok mükemmel tarzda rast getirir ve görür. Duasını kabul eder. Allah onun her işini çok mükemmel tarzda rast getirir ve görür. Duasını kabul eder.

O şuuru vermeye vesile olacak, her gün on defa on defa söyleye söyleye günde 50 tane eder.O şuuru vermeye vesile olacak, her gün on defa on defa söyleye söyleye günde 50 tane eder. İnsan 50 yıl boyunca, günde 50 defa bunu böyle söyleye söyleye söyleye bir gün gelir de İnsan 50 yıl boyunca, günde 50 defa bunu böyle söyleye söyleye söyleye bir gün gelir de -mermere bile damlalar iz bıraktığına göre- bu adam Lâ ilâhe illallâhı içine iyi yerleştirir;-mermere bile damlalar iz bıraktığına göre- bu adam Lâ ilâhe illallâhı içine iyi yerleştirir; egemenliğin Allah'ın olduğunu bilip O'na iyi tevekkül eder, ancak Allah'tan ister, egemenliğin Allah'ın olduğunu bilip O'na iyi tevekkül eder, ancak Allah'tan ister, ancak Allah'tan umar, Allah'tan gayrısından korkmaz bir insan hâline gelir. ancak Allah'tan umar, Allah'tan gayrısından korkmaz bir insan hâline gelir.

Mermer bile olsa, insanların tuttuğu, ellediği yerlerde demir bile olsa aşınıyor.Mermer bile olsa, insanların tuttuğu, ellediği yerlerde demir bile olsa aşınıyor. Ayakların basıldığı yerlerde, merdivenlerin uçlarına koydukları metaller bile aşınıyor;Ayakların basıldığı yerlerde, merdivenlerin uçlarına koydukları metaller bile aşınıyor; kapıların halkaları demir bile olsa, mermer bile olsa zamanla eriyor... kapıların halkaları demir bile olsa, mermer bile olsa zamanla eriyor...

İnşaallah bu sözlerde bir gün gelir tesir eder diye söylemek lazım. İnşaallah bu sözlerde bir gün gelir tesir eder diye söylemek lazım.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2